Başka Bir Din : Tasavvuf
 9786059304450 [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

2017



© DÜŞÜN YAYINCILIK Yayın No: 309 BİR BAŞKA DİN: TASAVVUF Cemre Demirel Editör: Hümeyra Okuyan Mizanpaj&Kapak: MottoProject Baskı ve Mücellit: Han Basım Yayın Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş. Atatürk Caddesi No: 42 Küçükçekmece/İstanbul Tel: (0212) 276 77 77 ISBN: 978-605-9304-45-0 Yayıncı Sertifika No:12628 I Baskı: Mayıs 2017



DÜŞÜN YAYINCILIK Topkapı Mh. Kahalbağı Sk. No: 49/A Topkapı/İstanbul (0212) 524 7 524 www.dusunyayincilik.com twitter/dusunyayincilik - facebook/dusunyayincilik “Düşün Yayıncılık” bir “Adım İletişim Hizm. ve Prod. Ltd. Şti” markasıdır. Copyright © 2017 - Düşün Yayıncılık Eserin her hakkı DÜŞÜN YAYINCILIK’a aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. İzinsiz çoğaltılamaz, basılamaz, yayınlanamaz, dağıtılamaz.



BİR BAŞKA DİN: TASAVVUF



Cemre Dem rel



B yograf 1989’da İstanbul’da doğdu. Orta öğren m n Şehrem n Anadolu L ses ’nde, l sans eğ t m n Galatasaray Ün vers tes kt sat bölümünde tamamladı. Şu sıralar Yıldız Tekn k Ün vers tes felsefe bölümünde yüksek l sansını sürdürmekted r. İlg alanları olan d n, felsefe ve ezoter zm hakkındak yazılarını Türk ye’n n en fazla okunan şahs blog sayfası m chaels kkof eld.blogspot.com adres nde yayınlamaktadır.



İÇİNDEKİLER Önsöz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 Giriş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 Mevlana ve Mesnevi’nin Meşhur Önsözü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 31 Bir Başka Din: Tasavvuf. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59 Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73 Tekamül ve Çilecilik (Asketizm) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99 Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111 Asırlık Plan: Tek Dünya Dini . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 137 Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 193 İslam’da Akılcılığın Sonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 217 Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi . . . . . . . . . . . . . . . 245 Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 261 Tasavvuf = Spiritüalizm = Paganlık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 277 Bir Başka Ruhçu Öğreti: Meleklerle İletişim. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 291 İsmailağa Cemaati, Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 303 Sonuç ve Sonsöz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 315 Dipnotlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 321



ÖNSÖZ Kur’an’da bahs geçen peygamberler n büyük çoğunluğu d ndar toplumlara gönder lm şt r. Kur’an’ı referans alırsak, d ns z b r topluma gönder len h çb r peygamberden haberdar değ l z. Hud, Sal h, Şuayb, Nuh, İbrah m, Musa, İsa, Muhammed ve b ld ğ m z ya da b lmed ğ m z n ce peygamber n gönder ld kler toplumların ortak özell ğ ; kend d nler n n d ndarları olmalarıydı. D nler n n ortak özell ğ se h çb r del le dayanmasalar b le atalarından gelenek olarak m ras kalmasıydı. Hud peygamber, toplumunu b r ve tek olan Allah’a kulluk etmeye çağırdığında d ndar nsanlardan şu cevabı aldı: “Sen, yalnız Allah’a badet edel m de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edel m d ye m b ze geld n? Eğer doğru sözlü sen had b ze b z tehd t ett ğ n get r.” (Araf Sûres , 70) Başka yer ve başka zamanda yaşayan Sal h peygamber n aldığı cevap şuydu: “Ey Sal h, sen bundan önce, aramızda b r umut kaynağıydın. Atalarımızın tapmış olduklarından sen ş md b z men m ed yorsun? B z, sen n b z çağırdığın şeylerden kuşku ç ndey z.” (Hud Sûres , 62)



8 Bir Başka Din: Tasavvuf



Şuayb peygamber n aldığı cevap da buydu: “Ey Şuayb! Namazı mı emred yor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmem z yahut mallarımızda d led ğ m z g b davranmaktan vazgeçmem z ? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun b r nsansın.” (Hud Sûres , 82) Ve son İslam peygamber Muhammed... Onun ş tt ğ cevap da farklı değ ld : “Onlara, ‘Allah’ın nd rd ğ ne uyun!’ dend ğ nde: ‘Hayır! B z, atalarımızı üzer nde bulduğumuz şeye uyarız.’ derler. Pek , ataları b r şeye akıl erd rem yor, doğruya ve güzele ulaşamıyor d yseler!..” (Bakara Sûres , 170) Türk ye’de yaşayan sıradan b r Müslüman olarak, ne zaman yaşanan d n n b r çarpıklığını d le get rsem, ne zaman nsanların İslam zanned p nandıkları herhang b r şey n İslam le bağdaşmadığını söylesem, ne zaman d n adına yapılan kötü veya gereks z b r uygulamanın İslam’da yer olmadığını deme cesaret göstersem, ben de çok benzer cevaplar ş t yorum: “Bu kadar İslam al m yanılıyor da, sen m doğrusunu b l yorsun?” ya da “Yıllardır k mse bunu fark etmed de, sen m ş md fark ett n?” ya da “Bu kadar nsan yanlış b l yor da, b r tek sen m doğrusun?” B r şey n uzun yıllar boyu, al m de olsa cah l de olsa b rçok nsan tarafından savunulması, onun hak kat değer taşıdığı anlamına gelmez. N ce nsanın böyle b r argümana sığınması, okullarda mantık ve felsefe eğ t m n n yeter nce kal tel sev yede ver lmemes n n kötü b r sonucu olsa gerekt r. Öte yandan bu k tapta anlattıklarım asla ve asla k msen n fark etmem ş olduğu şeyler değ ld r, b l nen ama d le get r lmeyen gerçeklerd r.



Önsöz 9



İnsanlardak “Nasıl olsa ben m yer me düşünen başkaları var, doğru olan onlara uymak” f kr n ve eğ l m n Avrupa büyük ölçüde Aydınlanma Dönem nde kırdı, tamamen kıramadıysa dah bu z h n putuna çok sert b r darbe nd rmey başardı. B zdek “çoğunluğa uyma” kolaycılığı se tüm heybet yle hala ayakta durmakta ve b zler gün geçt kçe daha güçsüz b r topluluk hal ne get rmekted r. Oldukça uzun vakt m alan bu çalışmadak tek amacım, Allah rızası ç n bu puta b r kürek sallamak, İbrah mî b r yol zlemeye çalışmaktır. Hazırlanışı ve yazımı yıllarımı alan, fakat kötü yanı, yayınlatmak ç n başvurduğum b rçok yayınev nden “Bu k tabı basarsak kıyamet kopar.” ve “Çok tepk toplarız.” sebepler sunularak redded len bu k tap, yayınlanmak ç n de k yıl boyunca el mde hazır b r şek lde beklemek zorunda kaldı. Elbette b r şey n hak kat dereces , onu doğru kabul eden nsan sayısının çokluğuyla yükselmed ğ g b , nsan sayısının azlığı ve marj nall ğ yle de yükselmez. Hak kat yalnızca del llere dayanır. Fakat çoğunluğun gücü, para, ş ve prest j korkusundan dolayı del ller g zlen rse, o zaman hak kat hang del llere dayanıp da ortaya çıkab l r? Bu m nvalde yıllar süren bekley ş m n ve mücadelem n sonunda bu k tabı severek ve sah plenerek yayınlamayı kabul eden Düşün Yayıncılık’a m nnettarım. K tabın yayınlanmasına ön ayak olan ve ed törlüğünü üstlenen Hümeyra Okuyan’a, desteğ n ve mot ve ed c sözler n benden es rgemeyen okuyucularıma, son olarak da 31/14 ayet gereğ , yıllardır kahrımı çeken b r c k annem Han fe Dem rel’e büyük teşekkür borçluyum.



GİRİŞ Söze, “Bu k tabı Allah nd rd ” d ye başlasam ne tepk ver rd n z? Sanırım büyük çoğunluğunuz ben m akl melekeler n y t rm ş b r del veya şöhret, para, mür t peş nde b r şarlatan olduğumu düşünürdünüz. Ardından, zaten yeter nce kalın olan bu k tabı okuma mot vasyonunuzu kaybeder ve “Bu ne böyle be?” d yerek b r kenara fırlatırdınız. Bunu yapmayın. Aks ne, bu k tabı sabırla ve düşünerek sonuna kadar okuyun. Pekala, b r nsan Allah’tan vah y aldığını dd a edeb l r. İş n bu kısmında sorun yok, fade özgürlüğünü savunan b r nsanım ben. Fakat ş md s ze hem Müslüman olduğumu, hem de bu yazdıklarımın bana vah y ed ld ğ n söylersem, buna tepk n z ne olurdu? İşte bu sefer göstereceğ n z o “Ne d yor bu adam?” tepk n zde tamamen haklı olurdunuz, z ra Müslüman olmak demek; zaten Kur’an’ın vah yle nen son k tap olduğuna nanmak demekt r. Bu da demekt r k hem Müslüman olduğunu, hem de yazdıklarının Allah tarafından nd r ld ğ n dd a eden adamda büyük sıkıntı ve çel şk ler vardır. Ş md gey k muhabbet n bırakalım, eğer s ze Müslüman hal mle böyle b r dd ada bulunursam ben zerre



12 Bir Başka Din: Tasavvuf



kadar c dd ye almamanız gerek r, bu konuda anlaştık. Fakat hem Müslüman olup hem de “Bu k tap bana Allah tarafından yazdırıldı.” d yen n ce nsanı c dd ye alıyor, ben ms yor, sev yor ve sah plen yorsunuz. Evet, bu k tapta tüm del ller yle göreceğ n z üzere, maalesef bunu yapıyoruz. Üstel k yüzyıllardan ber . B r nsanı sırf majı yüzünden seven ve b r nsanı y ne sırf majı yüzünden sevmeyen nsanlarla dolu b r dünyada yaşıyoruz. O adamın ne ded ğ ne, ne yazdığına, ne yaptığına h ç bakmadan, sırf majından dolayı ona b r değer b ç yoruz. Z ra d ğer nsanlara uyum sağlamak, arasına g rmek sted ğ m z topluluk tarafından kabul görmek adına takl tç l k yapıyoruz. Arasına g rmek sted ğ m z toplumun sevd ğ n sev yormuş rolü yapıyor, sevmed ğ n de sevm yormuş rolü yapıyoruz ve b r süre sonra yaptığımız rol sah den de ç m ze şl yor. Ne olduğunu der nlemes ne b lmed ğ m z şey sah den sever veya ondan sah den nefret eder hale gel yoruz. Ş md s ze sırf majından dolayı sev len b r nsanı göstereceğ m. Hem de bu nsan hem muhafazakar kes m n, hem de modern kes m n sevd ğ b r s k ; bu başarması çok zor b r ş. Bu k ş y hep n z tanıyorsunuz aslında, ama çok çok azınız onun ne ded ğ n , ne yazdığını ve ne yaptığını b l yorsunuz. Bu k ş Romalı Celaledd n’d r, yan b ld ğ n Mevlana Celaledd n Rum .



MEVLANA VE MESNEVİ’NİN MEŞHUR ÖNSÖZÜ Mevlana’nın en öneml eser olan Mesnev ’n n önsözünden b r kes t gösterey m s ze, ş md l k res m çer s nde kare ç ne alınan tek cümley okuyun[1]:



14 Bir Başka Din: Tasavvuf



“Mesnev , Alemler n Rabb ’nden nmed r.” (Mevlana) Bu 1953 basımı Mesnev ’yd . İkna olmayanlar ç n b r de 2007 basımı Mesnev ’n n önsözünden aynı bölümü gösterey m[2]:



Ş md karşınızda ben değ l de, o yüce, ht şamlı, sevg dolu majıyla Mevlana hazretler duruyor ve Müslüman hal yle yazdığı k tabın Allah tarafından nd r ld ğ n dd a ed yor. Bana verd ğ n z tepk y ona da vereb lecek m s n z? Hayır, b rçoğunuz veremeyecek. Hatta onu -nedense- saplantı dereces nde sevenler veya sırf majından dolayı her sözünü y ye yorup kend n kandıracak olanlar “Hayır, orada öyle demek stemed ” d ye kıvırmaya çalışacaklar. Hatta ben öyle Mesnev basımları gördüm k , şu yukarıdak cümley “Mesnev , alemler n Rabb tarafından (gönüllere) nd r lm şt r” d ye kıvırmışlar. Yan or j nal nde h ç olmayan “gönüllere nme” dey m n , b r parantez yardımıyla basıma eklem şler. Hatta yüzyüze sohbet etm ş olduğum b rçok suf de aynı şek lde “Gönüle nmey kasted yor orada” şekl nde b r zah sundular. Bu nsanların heps Mevlana’dan çok



Mevlana ve Mesnevi’nin Meşhur Önsözü 15



Mevlanacılık oynuyorlar, z ra Mesnev ’n n b r başka bey t nde aynen şu fadeler geçer, kırmızı çerçeve ç ndek kısmı okuyun[3]:



Mevlana açık seç k Allah’tan vah y aldığını, fakat bazı tasavvufçuların bunu nsanlara karşı “yaa o aslında gönül vahy demek st yo, eh h h ” d ye yumuşattığını söyler. Mevlana, kend yazmış olduğu Mesnev ’n n tıpkı Kur’an g b Allah tarafından vah yle nd r ld ğ n söyler. Hem de bunu h ç kıvırmadan, del kanlı g b açıkça söyler. Öyleyse bu adam Müslümanlar tarafından neden sev l r? Buna vereb leceğ m yegâne cevap şudur: Dünyaya hoşgeld n kardeş. Gelel m bu k tabın amacına… Öncel kle tasavvuf anlaşılmadan Müslümanların şu an ç nde bulundukları durum anlaşılamaz. Z ra peygamber n ölümünden yıllar sonra İslam’a sızan tasavvuf, prat ktek İslam nancını kökünden değ şt rm şt r. Gelel m ş n esas aleng rl boyutuna. Son yıllarda vmelenerek güçlenen yen b r akım, yen b r d n var ve çoktandır Türk ye’ye de sıçramış, bolca nanır toplamış durumda: Sp r tüal zm veya nam-ı d ğer New Age. Aslına bakarsanız “yen b r d n” demekle kasıtlı b r hata yaptım, z ra sm n n “New Age” (Yen Çağ) olması s z yanıltmasın; bu d n n öğret ler çok



16 Bir Başka Din: Tasavvuf



esk pagan d nlere dayanmaktadır. Bu uyduruk d n; tek dünya d n olması amacıyla küresel sermaye tarafından desteklenmekte, m syonerl ğ n yapan k l se ve dernekler ne se m lyonlarca dolarlık bağışlar yağdırılmaktadır. Z ra dünyadak b rçok merkez bankasının ve özel bankanın sah b olan Wall Street merkezl küresel güç, tek dünya devlet kurma amacındadır ve bu tek dünya devlet se, nsanları b r arada tutan tek b r dünya d n olmadan varlığını sürdüremez. Bu k tapta del ller yle b rl kte göreceğ n z şey se şu olacak; Müslümanlara yıllardır İslam al m d ye yutturulan tasavvufçular aslında bu sp r tüal stlerden farklı b r şey söylememekted r. Bu sebeple hem günümüzde f lm, k tap g b türlü yayınlarla ve çeş tl dernek, kurum vb oluşumlarla aşılanan bu sp r tüal zm felsefes n öğreneceğ z, hem de tasavvufun felsefes n . Bu söyled kler m bazılarınız ç n ağır şeyler. K m n z önyargılarınıza ve hazımsızlığınıza yen lerek okumayı bıracaksınız. Bu k ş ler ç n el mden b r şey gelmez. Ama k m n z de “b r dur ya, bakalım ne d yor bu?” d ye okumaya devam edecek, şte bana onlar lazım. Ayrıca bu söylem ş olduklarım b rçoğunuz ç n de bırak ağır olmayı falan, çok önems z görünen şeyler olacak. Onlar da “banane tüm bunlardan” d yerek bu k tabı okumayı bırakacak, daha sonra gündem olmak ç n o gün köşes nde “Bence erkek karısını döveb l r” d ye saçma b r laf söylem ş olan türbanlı köşe yazarını eleşt ren b r Facebook let s atarak eğ t ml , düzgün, çağdaş ve sorgulayan b r nsan olarak hayatına devam edecekler. Bu eğ t ml görünen ç boş jenerasyonun tam göbeğ nde yaşamaktan bunalan b r tek ben değ l m, bunu b l yorum. İşte bana bu eğ t ml cah llerden bunalan ve b lg ye aç olan adamlar lazım. Okuyun bu k tabı şte, daha ne d yey m. Z ra b rb r yle alakasız



görünen ve “ben bununla ne yapacağım” ded ğ n z yığınla b lg n n, nasıl b rb r yle bağlantılı olduğunu anlayacaksınız. Dahası, teoloj le h ç lg lenmeyen, seküler b r nsansanız dah , hayattak hemen hemen her şey n merkez nde esasen d nler n var olduğunu anlayacaksınız. G r zgahı yaptım, parçaları b rleşt rmeye başlıyorum. Bu k tapta s z epey b lg bombardımanına tutacağım, fakat sabırla ve üzer nde düşünerek okursanız, harcayacağınız her san yen n karşılığını alacaksınız. Bu, ben m ç n b r şeref sözüdür. --Mevlana’nın Mesnev ’s nden devam ed yoruz, şu önsözü b raz daha nceleyel m bakalım[4]:



Önsözün bu kısmında Mevlana, kend yazdığı Mesnev ’ye övgüler d zer. Ve ne lg nçt r k , burada Mevlana’nın Mesnev ’y övmek ç n kullandığı cümleler, Kur’an ayetler d r. Yan Allah’ın Kur’an ç n kullandığı tab rler , Mevlana b reb r olarak kend Mesnev ’s ç n kullanır. Müth ş b r alçakgönüllülük örneğ yle karşı karşıyayız. Mesela yukarıda Mevlana “Mesnev ’ye tem z k ş lerden başkası el değd remez” der, Allah se Vakıa sures n n 79. ayet nde “Kur’an’a tem z k ş lerden başkası el değd remez” der.



Mevlana “Batıl, Mesnev ’n n önünden ve arkasından yol bulamaz” der, Allah se Fuss let sures n n 42. ayet nde “Batıl, Kur’an’ın önünden ve arkasından yol bulamaz” der. Mevlana “Mesnev gönüller n ş fasıdır” der, oysa Allah İsra sures n n 82. ayet nde “Kur’an’ı, nananlar ç n b r ş fa ve rahmet olarak nd rd k.” der. Mevlana “Mesnev , alemler n Rabb ’n n lhamıyla hayır sah b kat pler n eller yle yazılmıştır.” der, Allah se Abese sures n n 13-16. ayetlerde Kur’an’ın hayırlı kat pler n eller yle yazıldığını söyler. Uzatmaya gerek yok sanırım, yukarıdak cümleler n neredeyse heps Kur’an ayetler d r. Mevlana, kend yazdığı Mesnev ’ye Kur’an’ın sıfatlarını yükler. Tab , adam açık seç k Allah tarafından nd r ld ğ n söyled zaten Mesnev ’n n, ya ne olacaktı? B r k ş n n kend yazdığı k tap ç n “bunu Allah nd rd ” fades n kullanması ne demekt r b l yor musun? “Hoşgeld n z yen d ne” demekt r. Bunun lamı c m yoktur. Pek Kur’an bu durum ç n ne der? Doğal olarak şunu der: “Yazıklar olsun o k ş lere k , K tap’ı kend eller yle yazarlar da sonra onunla bas t b r karşılık satın alsınlar d ye ‘İşte bu, Allah katındandır!’ derler. Vay hal ne onların, eller n n yazdıkları yüzünden! Vay hal ne onların, kazanıp durdukları yüzünden!” (Bakara 79) D kkat edersen z şu ana kadar ş n felsefes ne dar h çb r şey konuşmadık. Ş md l k yapmaya çalıştığım şey, s ze sadece ortadak muazzam çel şk y göstermekt r. Ortadak çel şk se, kend yazdığı k tabın vah yle nd ğ n dd a eden Mevlana lakaplı adamın, Müslümanlar tarafından böyles ne sev lmes , sah plen lmes d r. Mevlana’yı bu k tapta tasavvuf ve ruhçuluk (sp r tüal zm)



öğret s n anlamak adına d d k d d k nceleyeceğ z zaten, fakat sırf şu Mesnev ’n n önsözü b le kafasını kullanmaya cesaret edeb len b r nsan ç n b rçok şey n del l d r. Ney n del l d r? Mesela ortada Müslüman d ye gez nen toplumun, İslam’la zerre kadar alakası olmadığının del l d r. Z ra kend yazdığı k taba “bu Allah katındandır” d yen nsanın durumu, yukarıdak ayette de gördüğünüz üzere Kur’an’da açık seç k anlatılıyor. Pek ortadak bu çel şk , daha başka ney n del l d r? Müslüman olduğunu söyleyen, yan ş lafa gel nce kend s ç n en öneml şey n Allah’ın em rler olduğunu söyleyen nsanların, Allah’ın em rler n h ç de öyle önemsemed ğ n n, asıl önemsed ğ şey n ç nde bulunduğu toplumun değerler olduğunun, öyle k kend s ne gelenekler tarafından “Hazret, yüce adam, Allah dostu” d ye kakalanan b r adamı b le Allah’ın em rler ne karşı gelmek pahasına sah pleneb leceğ n n del l d r. Daha başka ney n del l d r bu çel şk ? Günümüzde Müslüman olduğunu söyleyen b rçok nsanın, eğer peygamber dönem nde yaşasaydı müşr kler n tarafında olacağının del l d r, z ra Arap müşr kler de geleneklere dayalı d n n sürdüren nsanlardı, d ns z veya nançsız değ llerd . Allah’a nanırlardı. 1. Vahdet-i Vücud (Varlığın Birliği) Meselesi İnsan kel melerle konuşur ama kavramlarla düşünür. B rb r m zle anlaşab lmem z n yolu, b r kel meye yükled ğ m z ortak anlamdan geçer. Fakat eğer ben b r kel meye, s z n düşündüğünüzden farklı b r anlam yüklüyorsam anlaşamayız demekt r. “İnsanlar geleneklere uyar” cümles nde kullandığım “gelenek” sözcüğünü ben lk akla gelen “kız steme, kaşık çırparak folklor oynayan kız, asker uğurlama” falan g b b r kapsamda kullanmıyorum.



20 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ben m vurgulamak sted ğ m gelenek anlayışı, hem yerleş k toplumun hem de nsanın arasına g rmeye özend ğ kes m n değerler d r. O sebeple “gelenek” ded ğ m şey n ç nde; o günün değerler , yan popüler kültür de vardır. O günün kt darı da vardır. Yahut asıl moda o günün popüler kültürüne veya kt darına körü körüne zıt g tmekse, o da vardır. O günde mevcut olmayan ama geçm şte güçlü b r b ç mde var olan ve etk s n o güne kadar sürdüren b r güç de vardır. Kısacası gelenek ded ğ m şey, takl tç l ğe yakın b r anlam taşır. Mevlana hem muhafazakâr kes m tarafından, hem de El f Şafak g b graff t yapılmış duvar önünde uzaklara bakarak poz ver p fotoğraf çekt r nce havalı ve bohem olduğunu zanneden modern kes m tarafından ben msenen kusursuz b r gelenek örneğ d r. Yan hem yerleş k düzen n adetler nden, hem de arasına g r lmek stenen kes m n doğrularından beslend ğ ç n çok güçlü b r gelenekt r. O sebeple konu Mevlana olunca, karşımdak ne lafımı en azından “d nlett reb lme” ht mal m b le çok düşüyor, bunu yüzyüze g rd ğ m tartışmalardan da b l yorum. Mevlana, tasavvufun kales d r. Tasavvufun görünüştek “sevg , aşk, ne olursan ol gel, y l k güzell k heleloy” majını tamamen unutun, z ra nsanlara bu şek lde h tap etmeyen neredeyse h çb r görüş yoktur. O ş n maj kısmıdır. Tasavvufun temel d reğ vahdet- vücud anlayışıdır (k b r de vahdet- şühud vardır fakat ona lerleyen bölümlerde değ neceğ z). Vahdet- vücud, kel me manasıyla “Varlığın b rl ğ ” demekt r. B r başka fadeyle vahdet- vücud, “Her şey Allah’tır” demen n sözüm ona Müslümanca yöntem d r. Yan bu nanca göre tüm evren, tüm yaratıklar Allah’ın b r parçasıdır. Günümüzde mantar g b çoğalan sp r tüal zm akımı da aynı şek lde “Sen b r Tanrı’sın, ç ndek Tanrı’yı



Mevlana ve Mesnevi’nin Meşhur Önsözü 21



keşfet” mottosuyla nsanlara h tap eder. Z ra adı “New Age” olmasına rağmen h ç de yen olmayan bu modern d n n temel paganlık ve pante zmd r. Her şey n Allah olması veya her şey n Allah’ın b r parçası olması ne demekt r? Her şey n Allah olması demek, her şey n y olması, kötü d ye b r şey n olmaması demekt r. Hatta ve hatta eğer her şey Allah se, her şey y b le değ ld r, her şey sadece “olması gereken”d r. Yan eğer her şey Allah se, ne y den, ne de kötüden söz edeb l rs n. Her şey “var olan”dır ve her şey doğrudur. Yanlışa yer yoktur. Kısacası her şey mübahtır. Her şey mübahtır, çünkü her şey Tanrı’dır. Tanrı’nın kend çer s nde “yanlış” g b b r kavram var olab l r m ? O sebepled r k “Allah her şeyd r” demek le, “Allah yoktur” demek arasında h ç ama h çb r fark yoktur. Bunu k tabın devamında zaten anlayacaksınız. Entelektüel atestler n Mevlana sevg s de, onunla ortak paydada buluşması da esasen h ç tutarsız değ ld r. Mevlana, Yunus Emre, İbn Arab g b suf ler 13. yüzyılda tasavvufa altın çağını yaşatıyorlar. Fakat bu k ş lerden önce tasavvufun ve vahdet- vücud anlayışının İslam’a y ce sızması, 9. yüzyılda Hallac-ı Mansur ve Bayez d Bestam g b meşhur suf ler sayes nde oluyor. K 9. yüzyıldak bu Hallac-ı Mansur ve Bayez d Bestam , kend ler nden yüzyıllar sonra dünyaya gelecek olan d ğer ünlü tasavvufçuların da akıl hocası olacaktır. Hallac-ı Mansur 9. yüzyılda “Enel Hakk” dem şt r, yan “Ben Hakk’ım/Ben Allah’ım”. Neye nandığını b lmeyen çoğunluk tarafından “S z onun ne demek sted ğ n anlayamazsınız, o Allah aşkı le söylenm ş b r laftır” g b mükemmel derecede mantıklı (!) b r zahla savunulur bu



22 Bir Başka Din: Tasavvuf



söz. Bu sözün hang öğret n n, hang felsefen n ürünü olduğunu zaten detaylı b r şek lde açıklayacağım bu k tapta, fakat ş md den aklınızda bulunsun k “Ben Allah’ım” demek, “Ben Allah’ım” demekt r. Kıvırmaya gerek yok. Mevlana, b r d ğer öneml eser olan F h Ma F h’te bunu şöyle açıklar, lütfen en azından altını ç zd ğ m cümleler okuyun[5]:



Tasavvufta (d ğer m st k d nlerde olduğu g b ) benl ğ öldürmek vardır. Suf ler kend dd alarına göre o kadar alçak gönüllüdürler k , “Bakın ben yokum, ben d ye b r şey yok, sadece Allah var” derler. Oysa alçakgönüllülük g b görünen “Ben yokum” maskes n n altında “Ben Allah’ım” dd ası yatar. Buradak mantık örgüsü şöyled r: Ben yokum = Çünkü sadece Allah vardır = Sadece Allah varsa o halde “ben” ded ğ m şey de Allah’tır = Ben Allah’ım. Ne güzel d m ? Mevlana’ya göre de “Ben Tanrı’yım” demek bu sebeple büyük b r gönül alçaklığıymış, hatta “ben varım” demek k b r n d k alasıymış, z ra Allah’ın varlığının yanında b r de kend n n var olduğunu dd a ederek k l k oluşturuyormuşsun! Ayrıca “Ben Tanrı’yım” demek öyles ne büyük b r gönül alçaklığıymış k , avam ve cah l halk bunu anlamazmış.



Mevlana ve Mesnevi’nin Meşhur Önsözü 23



2. Hallac-ı Mansur ve Enel Hakk Ş md Mevlana’nın doğal olarak savunuculuğunu yaptığı, “Ben Tanrı’yım” öğret s n Müslümanlarla lk tanıştıran b r olan Hallac-ı Mansur’a bakalım. Hallac-ı Mansur’un günümüze ulaşan tek k tabı “Tavas n”d r, bu k taptan bazı alıntılar yapacağım ş md . Hallac efend şöyle d yorlar: “Kalp gözüyle gördüm Rabb m , Sordum ‘K ms n sen?’ d ye, ‘Sens n’ ded ”[6] Evet, Hallac-ı Mansur adlı şahıs b r kez daha Allah’lığını lan ett . Pek , az evvel ded kler m hatırlayın ş md . S ze eğer her şey Allah se, h çb r şey n kötü olamayacağını söylem şt m. Tasavvuf ve ruhçuluk düşünces ne göre bu hayatta “kötü” olanlar aslında “kötülük rolünü üstlenen gerçek y ler”d r –k bu tekamül meseles ne de lerleyen bölümlerde detaylıca g receğ m-. Bu sebeple Hallac-ı Mansur sık sık Şeytan’ı över. Evet Hallac, İbl s’e övgüler yağdırır, z ra İbl s de tıpkı her şey g b Allah’ın b r parçasıdır. Yan Hallac’ı Mansur da Allah’tır, İbl s de Allah’tır, gülünce an den burnundan balon şekl nde fışkıran sümük de Allah’tır. Ş md sabırla okuyun bu kısmı, bu düşüncen n nasıl ğrenç olduğunu, mantık örgüsünü kurarak anlayacaksınız: Kur’an’a göre İbl s’ n Adem’e syan etmes n n sebeb “k b r”d r. Allah, nsanı yaratır ve İbl s se nsandan daha üstün olduğunu dd a ederek, sırf boş b r hırs ve k b rle Allah’a syan eder. Fakat Hallac, İbl s’ n syan etme sebeb n şöyle açıklar: Tanrı ona buyurdu: “Secde et!” O da şöyle ded : “Senden başkasına secde etmem.” [7]



24 Bir Başka Din: Tasavvuf



Hallac tamamen kafasından senaryo üreterek Kur’an’a eklemeler yapar ve İbl s’ n “ben Allah’tan başkasına secde etmem” bahanes yle Adem’e secde etmed ğ n dd a eder. Oysa Kur’an’a göre durum şudur: “Allah buyurdu: ‘Sana emrett ğ mde secde etmen engelleyen neyd ?’ İbl s ded : ‘Ben ondan hayırlıyım. Ben ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.’” (Araf Sûres , 12) Apaçık ortada değ l m ? Kur’an’a göre İbl s, nsanı kıskanarak k b rlen r ve tar htek lk ırkçılık örneğ n ver r b ze: “Ben nsandan daha üstünüm, çünkü nsan çamurdan yaratıldı, ben ateşten yaratıldım”. İnanın bana, bunun beyazların zenc lerden üstün olduklarını dd a etmeler nden h çb r farkı yok, altında yatan duygu tamamen aynıdır: K b r ve boş gurur le, yan h çb r çaba sarfetmeden sah p olduğun yaratılış/doğum özell ğ n le üstünlük dd a etmekt r. Kur’an’a göre gerçekten de nsanlar b rb r nden üstündür, fakat bu üstünlük yaratılıştan/doğumdan gelen özell klere dayalı değ l, özgür rade le yapılan eylemlere, takvaya dayalıdır. Ve tab k üstünlük de k ş n n kend çabasıyla yaptığı y şlere dayalı olduğundan, k m n k mden üstün olduğunu da tek b len Allah’tır. Gelgelel m Hallac, Şeytanın avukatlığını yaparak İbl s’ “as l” lan eder. Bakın aynı bölümün devamında şunları söyler Hallacı Mansur: “Yücel ğ n onuru konusunda İbl s’le ve F ravun’la konuştum. İbl s ded k ‘Secde etseyd m, onurlu adımı y t r rd m.’ F ravun se, şöyle ded : ‘Bu Haberc ’ye nansaydım, onurlu katımdan aşağı düşerd m.’” İbl s, Adem’e secde etmemekle onurlu b r davranış



Mevlana ve Mesnevi’nin Meşhur Önsözü 25



serg lem şt r Hallac’a göre, k bu düşünce daha sonra Yez d l ğ n temel n oluşturacaktır. Aynı mantıkla Hallac’a göre Allah’a syan eden ve Musa peygambere nanmayan F ravun da çok as ld r. Hatta Hallac hızını alamaz ve şunları söyler Tavas n adlı k tabında: “Yoldaşım ve öğretmen md r, İbl s’le F ravun”[8] İnsanlar genell kle soyut kavramları anlamakta zorluk çekerler, bu durum “İbl s’le F ravun’u övmüş adam, ee k me ne zararı var bunun” g b algılanıyor. Bunlar öyle bas t, zararsız düşünceler değ ld r. İbl s’ ve F ravun’u yüce varlıklar lan ed p övmek ne demekt r sen b l yor musun? Gel bak, az çalıştır saksıyı. F ravun ded ğ n adam ned r, k md r, ne yapar da Allah tarafından cehenneme atılır? Kur’an’a bakalım: “S z F ravun hanedanından kurtardığımızı da hatırlayın. Han , onlar s ze azabın en ç rk n yle kötülük ed yorlardı: Erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rah mler n yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. İşte bunda s z n ç n, Rabb n zden gelen büyük b r ıstırap ve mt han vardı.” (Bakara Sûres , 49) Kur’an’a göre F ravun, c nayet şleyen, tecavüz eden, ahlaksız, despot b r adamdır. Hatta Müm n sures 46. ayette F ravun ve a les n n kıyamet gününde “azabın en ş ddetl s ”ne sokulacağı söylen r, hal yle buradan F ravun’un yeryüzünde yaşamış en kötü nsanlardan b r olduğunu anlarız. İşte F ravun ç n “yoldaşım, öğretmen m” d yen Hallac-ı Mansur’a göre ve Hallac’ın yolundan g den Mevlana’ya göre F ravun ve kötü gözüken her şey esasında Allah’tır. Onların yaptıkları kötülük değ ld r. Çünkü kötülük d ye b r şey yoktur.



26 Bir Başka Din: Tasavvuf



Pek Hallac’ın “yoldaşım ve öğretmen m” ded ğ İbl s k md r, ned r? İbl s de nsanlara kötülük yapmalarını fısıldayan ve Allah’ın kulları ç n bel rled ğ dosdoğru yola (Sıratel Müstak m) kurulacağını söyleyen kötü b r mahluktur. Al sana adam öldürmek, hırsızlık yapmak, ırza geçmek, yalan söylemek ve aklına gelen tüm kötülükler n yücelt lmes ... Tüm bunlar aslında kötülük değ ld r tasavvufa göre. Bunlar, nsanların “tekamül”üne yan “ruhan evr m” ne katkıda bulunan sınavlardır ve aslında çok faydalıdırlar. O sebeple b z m “kötü” ded ğ m z k ş ler kötü rolünü üstlenen gerçek “ y ”lerd r ve b z m “kötülük” ded ğ m z eylemler aslında gerçek “ y l k”lerd r. Hallac’ın İbl s ve F ravun’u övmes n n sebeb budur. Mevlana’nın ve d ğer suf ler n Hallac’ı savunmasının sebeb de… Anladın mı ş md “Her şey Allah’tır” g b masumane gözüken saçmalığın c dd sonuçlarını? Sevg , barış, aşk kılıfıyla; sadece yüzeysel b lg lerle hayat görüşü ed n p o şek lde yaşayan kes me h tap eden bu görüşün kötülüğü öldürme yöntem ; her şeye y demekt r, her şeye y demen n tasavvuf yöntem de “her şey Allah’tır” demekt r. Z ra Allah apr or olarak y d r ve her şey Allah se, her şey y olur, Oysa kötü, ona y den lerek yok ed lemez. Kötüye y demek, kötülüğün en büyükler nden b r d r. Gerçek y ve gerçek adalet; y le kötü arasına kesk n ç zg ler koymaktır, onları b r görmek değ l! “Her şey Allah’tır” veya “Her şey Allah’ın b r parçasıdır” düşünces n n yarattığı şeytan sonuç şte budur. Pek , her şey g b kend s n n de Allah olduğunu söyleyen Hallac’ı ve onunla aynı f k rde olan Mevlana’yı gördük. Kur’an bu k ş ler ç n ne der?



Mevlana ve Mesnevi’nin Meşhur Önsözü 27



“İçler nden her k m, “Ben O’nun ber s nden b r lahım!” derse böyles n cehennemle cezalandırırız. Zal mler şte böyle cezalandırırız b z.” (Enb ya Sûres 29) Müslümanların “İslam al m ” d ye sah plend ğ bu adamlar, y ne Kur’an’da “cehenneml k” ve “zal m” d ye n telend r len k ş ler n yaptığının b reb r aynısını yapmaktadır. Ben m derd m se ne Mevlana le, ne Hallac-ı Mansur led r… Esas sorun; hala bu adamları zleyen, sev p bağrına basan Müslüman k tlelerd r. Ve bu “Müslüman k tle” ded ğ m grup da üç beş k ş den baret değ l, Müslümanların büyük çoğunluğudur. Durumun vehamet n s z düşünün. Ş md bu “ben Allah’ım, sen Allah’sın, her şey Allah” denen motto, günümüzde de sp r tüal st yayınlarla ve çaktırmadan Hollywood’la, popüler kültürle ver len pante st/panente st öğret n n eser d r. Bunları lk söyleyen ne Mevlana’dır, ne de Hallac, bu k ş ler sadece bu b nlerce yıllık pagan öğret y üstüne b raz Allah, b raz Muhammed lafı ekleyerek İslam’a sızdırmayı başarmış k ş lerd r. Bud zmde, H ndu zmde, Pavlus ve neo-platon zm kuran Plot nus’un öncülüğünde şek llenen Hr st yanlıkta ve Yahud m st s zm olan Kabala’da da vardır bu. Günümüzdek sp r tüal zmde de elbette... Ant k Mısır’da, Bab l’de ve Sümerlerde de vardır aynı nanç, zaten yazılı tar hte b l nen lk çıkış noktaları da buralardır. B z m lah yatçı suf takım, hacı hocalar ve bunların tak pç ler , d nler tar h hakkındak sıfıra yakın b lg ler yle Mevlana’yı sank çok mübarek, çok lah ve çok yen b r şey söylüyormuş g b şöyle savunurlar “S z o lafın ne anlama geld ğ n anlamıyorsunuz, cah ls n z, beyn n z yetmez, lm n z yetmez, avamsınız…” Tab bunları söylerken kend ler de Mevlana’nın söylemler nden b r şey anlamamışlardır.



28 Bir Başka Din: Tasavvuf



Mevlana’nın b nlerce yıllık pagan öğret n n tems lc ler nden sadece b r olduğundan b haberlerd r. D van-ı Keb r’den bazı güzel (!) bey tler toparlayan D van-ı Keb r’den Seçmeler adlı k tabın hazırlayıcısı Şef k Can da, k tabın önsözünde şöyle söyler, lütfen okuyun çünkü suf ler n bu sözüm ona evl ya takımını savunurken kullandıkları tek argüman sadece bu saçmalıklardır[10]:



Allah aşkıyla söylüyorsa tamam o zaman. Hallac-ı Mansur ve Seyy d Nes m g b suf ler “Ben Allah’ım” ded kler ç n öldürülmüşlerd r, tasavvufçular da bu durumu gayet güzel b r duygu sömürüsü aracı yaparlar. Evvela şunu bel rtmek lazım k Yunus 99, Kaf run 6 ve daha b rçok ayete göre b r nsanın nancından dolayı kılına b le dokunamazsın. “Ben Allah’ım” deseler dah bu nsanlar s z n üstünüze yürümed kçe, s z onların üstüne yürüyemezs n z. İnançları yüzünden bu nsanları öldürenler c nayet şlem şlerd r, kat ld rler. Ne zaman b r IŞİD ya da El Ka de olayı patlak verse, veya ruh hastası Ebu Cabbar B n Zamaz ngo’nun tek adam öldürse “ şte İslam böyle b şey!!!” d ye ortaya fırlayan m l tan ate st tayfayı geç, onlar ç n İslam en kötüsü olmak zorunda, çünkü buna nanmak st yorlar, Onlar en doğrusunu b l rler, çünkü prof l fotoğrafında E nste n resm olan ate st Facebook



Mevlana ve Mesnevi’nin Meşhur Önsözü 29



sayfası paylaşımlarını beğen yorlar. Fakat ayetlere göre sadece nefs müdafaa hakkın vardır, nefs müdafaadan b r gıdım ötes n b le yapamazsın. Hallac-ı Mansur ve Seyy d Nes m g b k m suf ler “Ben Allah’ım” dey p öldürülünce de, zal mden mazlum durumuna terf ett ler nsanların gözünde. Z ra hak etmed kler b r ceza aldılar. Bu hep böyled r, hadd aşan ceza zal m , nsanların gözünde mazlum yapar. Em n m k bu k tabın üstüne “ şte zaten s z n g b ler öldürdüler Hallac’ı” d ye demagoj yapanlar da fırlayacak, hayır, adamın nancı sapıkça da olsa kılına b le dokunamazsın, h ç oradan vurmaya kalkma. Aslında Hallac-ı Mansur’un durumunu en y Oscar W lde’ın şu sözü özetler: “Sırf adamın b r uğruna öldü d ye, o şey lle de doğru olacak değ ld r” Tasavvufçular şte yukarıdak sayfada göreceğ n z üzere “anlaşılmazlık” k sves altında kend saçmalıklarını nsanlara kabul ett rm şlerd r. Onlara göre tasavvufu anlamak her babay ğ d n harcı değ ld r. O halde Kur’an’ı gönderen Allah da anlamamış olacak k sen n Hallac’ının, Bestam ’n n lah aşkını ve der n felsefes n , k Kur’an’da “ben Allah’ım” d yen k ş ler ç n ‘zal mler’ demekted r. Hayırdır, s z Allah’a d n n m öğret yorsunuz?



NABZA GÖRE ŞERBET DAĞITAN MİSTİK ÖĞRETİLER: SPİRİTÜALİZM VE PANTEİZM H ndu zm düşünces n n dayandığı en öneml met nler Upan şad’lardır. Upan şad’ların temel öğret s se “Tat tvam as ” (Sen O’sun) ve “Aham Brahma asmı” (Ben Brahma’yım) cümleler d r k k s de aynı anlama gel r. Brahma, H ndu zm’de her şey yaratan Tanrı’dır. Günümüzde nternet d ye güzel b r n met var, ufak çaplı b r araştırma yap bakalım, bunların b nlerce yıllık pagan öğret olduğunu ve tüm m st k d nlerde aynı söylem n bulunduğunu, bunların Kur’an’dak tevh d nancıyla h çb r alakası olmadığını, hatta tam ters olduğunu kend gözler nle gör b r bakalım. Sen seç lm ş adam değ ls n merak etme, sen n ç nde doğduğun toplum n ha doğrulara sah p yüce b r toplum değ l. Zaten kend emeğ ve çabasıyla h çb r şey elde etmeyen her tembel, her uyuşuk nsan da buna nanır, böyle yaşar. Toplumu tarafından kend s ne öğret len sorgulamaksızın sah plen r ve savunur. B r Sanskr tçe “Aham Brahma asmı” dem ş, b r Arapça “Enel Hakk” dem ş, arada zerre kadar fark yoktur. İk s de “Ben Allah’ım” demekt r. Günümüzdek Hr st yanlık; Pavlus (Az z Paul) ve Plot nus’un eser d r, İsa’nın değ l. Pavlus; İsa’ya karşı savaşanlardan b r s d r ve dönem nde nüfuz sah b b r



32 Bir Başka Din: Tasavvuf



Yahud d r. Derken İsa, Hr st yan nancına göre çarmıha ger l r, İslam nancına göre çarmıha ger lmey p Allah tarafından öldürülür ve kend katına yükselt l r (bkz Al İmran 55). Her neyse, İsa öldükten sonra Pavlus’a b r haller olur. Pavlus b r İsa v zyonu görür. Daha da açmam gerek rse, Pavlus b r anda ölmüş olan İsa’yı görür. İsa buna “Ben Tanrı’nın oğluyum” der ve Pavlus da b r anda mana gel r. O andan t baren koyu b r Hr st yan olan Pavlus, nsanları İsa’nın kend s n b r havar olarak tay n ett ğ ne nandırır. Aslına bakarsan bence Pavlus yalan söylem yordur, c dden kend gerçekl ğ nde b r şeyler görmüştür, yoksa o kadar nüfuz sah b b r Yahud ’n n her şey ardında bırakıp Hr st yan olması bana pek akıl kârı gözükmüyor. Gördüğü artık halüs nasyon mudur, c nler n b r oyunu mudur veya b r şek lde Allah tarafından yapılan b r sınav mıdır orasını b lemem. Her neyse, Pavlus’un Hr st yanlığı’nda kom nyon ay n , b r başka adıyla şarap ekmek ay n vardır. Kom nyon ay n nde müm nler şarap çer ve ç len bu şarap İsa’nın kanıdır. Müm nler ekmek yer ve bu ekmek İsa’nın et d r. Pek müm nler neden İsa’nın kanını çer, et n yer? Çünkü İsa Tanrı’nın oğlu olduğu g b aynı zamanda pante st öğret çerçeves nde Tanrı’nın ta kend s d r, zaten günümüz Hr st yanlarının b le büyük çoğunluğu bu sebeple İsa’nın Tanrı olduğuna nanır ve ona “Rabb m z” der. E dolayısıyla İsa’nın kanını ç p et n yemek, İsa’yla b r olmaktır ve İsa’yla b r olmak se Allah’la b r olmak, Allah’la bütünleşmekt r. Geld k m y ne aynı yere, Allah olmaya? Ardından gelel m m lattan sonra 3. yüzyıla. Bu sefer Plot nus adında b r f lozof ortaya çıkar ve Platon’un düşünceler üzer ne adından da bell olacağı üzere neo-platon zm kurar. Plot nus’un cat ett ğ sudur teor s ne göre



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 33



Tanrı yaratmaz, yaratılmış olan varlıklar Tanrı’dan taşar, fışkırır. Han zek çocuklar ç n “paçalarından zeka akıyo” der z ya, Plot nus’a göre Tanrı öyle yaratıcıdır k paçalarından yaratık akar. E dolayısıyla Plot nus’a göre de her şey Allah’tan taştığı ç n, her şey O’nun b r parçasıdır. Plot nus’un uydurmuş olduğu bu “sudur teor s ”, daha sonra çok yen b r şeym ş g b İslam alem ne “vahdetvücud, vahdet- şühud” g b s mlerle sızacaktır. Gelel m günümüzdek sp r tüal st yayınlara k onlar da tamamen aynı şeyler söyler H ndular, m st k Hr st yanlar, Kabal stler, Bud stler ve Suf lerle b rl kte: “Her şey Tanrı’dır” ve dolayısıyla “Her şey B r’d r”. Tasavvuftak vahdet- vücud’un Türkçes de “Varlığın b rl ğ ” demekt r, meseleye uyanın, Arapça b r laflar söylen yor d ye ş n ç nde “mübarekl k” var önkabulüyle yaklaşmayın. Ramtha adında sp r tüal st b r k tap var k , sp r tüal st k tapların tamamında aynı söylemler bulab l rs n z, ben konu manken olarak bu k tabı seç yorum. Lütfen şu altını ç zd ğ m kısımları okuyun[11]:



34 Bir Başka Din: Tasavvuf



K tabın tamamı bu saçmalıklarla doludur. Ramtha da y ne her şey n Tanrı olduğunu ve dolayısıyla b z m de Tanrı olduğumuzu b ld r r nsanlara. Adı günümüzde “sp r tüal zm”, “ruhçuluk” veya “New Age” olan d n n temel budur, yen b r şey söylemezler, b nlerce yıllık paganlık geleneğ n devam ett r rler. Ha bunları söyled ğ m ç n sp r tüal stlere göre ben, onların b lgel ğ ne er şemeyen, onları anlayamayan, yeter nce ruhan evr m (tekamül) geç remem ş düşük b r varlığımdır. Kend ler ne karşı olanlara sürdükler lk ezbere argüman budur. Tıpkı tasavvufçuların “sen n lm n yetmez, sen avamsın” lafları g b . Bu tarz düşünceler n yöntemler b le aynıdır, z ra nançları “tekamül” den len ruhan evr m safsatasına dayanır ve bu nanca göre dünya tekamül etm ş üst nsanlar ve tekamül edemem ş alt nsanlarla doludur. Bu arada s ze ş n t yatral yanı hakkında da b r b lg verey m. ABD’de J. Z. Kn ght adında b r sp r tüal st vardır. Bu Ramtha adlı k tabın yazarı da aslında odur ama aynı zamanda değ ld r (“Nasıl yan ?” d yorsan zah edeceğ m). Bu sp r tüal st sem nerler ver r, k taplar yazar. Fakat bu sem nerler veren o değ ld r, k tapları yazan da o değ ld r. Z ra Ramtha adında b r üst boyuttak varlık (tıpkı Interstallar f lm ndek , üst boyutlardak sevg dolu, yardımsever varlıklar g b ) bu k ş n n beden n kullanarak nsanlara seslen r. Ramtha adındak bu üstün varlık, tüm m st k d nlerde ve m st k b r d n olan tasavvufta da olduğu g b “varlık b rd r, çünkü her şey Tanrı’dır, sen de Tanrı’sın, kend n keşfet” d ye seslen r nsanoğluna. Pek bu Amer kalı abla sah den b r şeyler görür duyar mı, yoksa şarlatan mıdır? Amer kalı J. Z. Kn ght denen kadın ne lk, ne de sondur, Tanrı’dan veya üst boyutlardak varlıklardan vah y aldığını dd a eden



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 35



m lyonlarca sp r tüal stten b r s d r. Şarlatan da olab l rler, kend ler n “üst varlık, ışık varlığı, melek, peygamber” d ye tanıtan c nlere nanan kandırılmışlar da olab l rler. İş n orası hakkında kes n b r şey söyleyemem, tıpkı Pavlus’ta olduğu g b . Velhasılıkelam, ş n t yatral yanı değ ş r, ama öğret aynıdır. K m zaman suf ler dergahta halvetteyken veya z k r ay n esnasında Allah aşkıyla cezbeyle kapılırlarken “varlık b rd r, her şey Allah’tır” derler, k m zaman b rtakım m st kler, medyumlar vasıtasıyla celse törenler düzenley p üst boyuttak varlıklarla temasa geçerler ve o varlıklar b r medyumun ağzından “varlık b rd r, her şey Allah’tır” derler, k m zaman da mantarı veya dönem ndek uyuşturucuyu kökleyen şamanlar sarhoşluk hal nde her şey b r algılayıp “varlık b rd r, her şey Tanrı’dır” derler. Toplumuna göre, kültürel etkenlere göre ş n bu senaryosu değ ş r, ama ağızlardan çıkan o öğret hep aynıdır “Sen Tanrı’sın”. Ramtha’dan devam edel m, şunu lütfen okur musun güzel kardeş m[12]:



Okudunuz mu? Hallac-ı Mansur’un sözler n de tekrar hatırlatayım mı? “Kalp gözüyle gördüm Rabb m ,



36 Bir Başka Din: Tasavvuf



Sordum ‘K ms n sen?’ d ye, ‘Sens n’ ded ” S z n Hallac-ı Mansur’unuz ve Mevlana’nızla aynı şey söyler sp r tüal stler: Ben Tanrı’yım, her şey Tanrı. Her şey n Allah olması ve dolayısıyla her şey n b r olması öğret s n pompalayan yayınlara b r örnek daha verey m. Sıradak k tabımızın adı “Ra B lg ler ”. İsm lg nç geld d m , bu k tabın adının neden “Ra (Horus) B lg ler ” olduğunu da anlatacağım k tabın lerleyen kısımlarında, daha ortaya dökülecek çok hurafe var, dur hele. “Ra B lg ler ” adlı sp r tüal st k taptan b r kes t, al bak sen n gül kokulu Mevlana’nla aynı şey söylüyorlar ama sen Kur’an okumamış b r kültürel Müslümansan, bu adamlara “kaf r” dey p Celaledd n Rum ’ye “Mevlana Hazretler ” d yeceks n orası ayrı[13]:



Hah, her şey Yaratan’ın (yan Tanrı’nın) b r parçası ve o halde her şey Yaratan, her şey Tanrı. Söyle bakayım bana ş md , bu tasavvuftan farklı mıymış? Aynısı güzel kardeş m. İslam’dak b r olan ve eş , benzer , deng



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 37



bulunmayan Allah nancı le, bu şek ldek b r Allah nancının h çb r alakası yoktur. Fakat “Allah’ın b r olması” kavramını şte bu şek lde tahr f eder bu adamlar. K m ler n n “esk toplumlar b r sürü Tanrıya nanıyodu zaten ab yaa” ded kler olay da budur zaten merak etmey n. Z ra h çb r nsan evladı taştan yaptığı heykele “aha bu Allah” d yecek kadar aptal değ ld r, adam o heykelde Allah’ın tems l ed ld ğ ne, z ra o heykel n Allah’ın b r parçası olduğuna nanır. Kur’an’da “ş rk” yan “Allah’a ortaklık” den len olay da tam olarak budur. Fakat Allah’ın ortağı yoktur. Sen Allah değ ls n. Sen Allah değ ls n, çünkü sen n ç nde kötülük potans yel var, sen kötülük yapıyorsun. Sen Allah değ ls n, çünkü sen yoruluyorsun, uyuyorsun, bıkıyorsun, heyecanlanıyorsun. Sen Allah değ ls n çünkü sen k gün yıkanmadın mı leş g b kokuyorsun. Sen Allah değ ls n, sen b r yaratıksın. Sen Yaratan’ın b r parçası değ l, onun “yarattığı”sın. N ce ç leler de çeksen (k ç le çekmek sana lla k b r şeyler katmak zorunda değ ld r), katr lyonlarca yıl da geçse, sen Allah’la b r olmayacaksın, tekamül etmeyeceks n. İnsan doğdun, nsan öleceks n ve Kur’an’a göre de bu dünyada yaptıklarınla yüzleşt r lmek ç n nsan olarak ah rette yen den yaratılacaksın. Tasavvuf den len şey, m st k ve pagan b r d nd r güzel kardeş m. Ra B lg ler adlı sp r tüal st k taptan devam edel m[14]:



38 Bir Başka Din: Tasavvuf



Gördüğünüz üzere y ne her şey n “b r” olduğu ve her şey n Tanrı olduğu düşünces , tıpkı tasavvuf met nlerde olduğu g b burada da okuyucuya yed r l r. Her şey n b r olması düşünces pante st/panente st öğret n n b r eser d r. İslam nancına göre se b r olan Allah’tır. Fakat tasavvufçular, İslam’a tamamen ters olan “her şey b rd r” felsefes n şu şek lde İslam’a yamamışlardır: Allah her şeyd r ve Allah b rse, o halde her şey b rd r. Vücud (varlık), b rd r. Allah, Kur’an’da b zlere şöyle seslen r: “La lahe llallah” (Allah’tan başka lah yoktur) Suf ler se şöyle söyler: “La mevcude llallah” (Allah’tan başka mevcut yoktur.) Yan ayrı ayrı benl kler, ayrı ayrı varlıklar yoktur tasavvufçulara ve sp r tüal stlere göre, çünkü her şey b rd r. Tasavvuf; İslam’ın b r yorumu veya manev yönü falan değ ld r. Tasavvuf başlı başına yen b r öğret , yen b r d nd r. 1. Benliğin (Nefsin) Öldürülmesi Safsatası Tasavvufa göre “Benl k”, öldürülmes gereken b r lanett r. Tasavvufçuların ç le çek p nefsler n öldürmeye çalışmaları da bu sebepled r k Kur’an’da benl ğ /nefs



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 39



öldürmek değ l, ona y ve güzel davranmak öğütlen r. Y ne Kur’an’la taban tabana zıt olan b r anlayışla karşı karşıyayız. Tasavvuf düşünces ne göre nsanın “benl ğ nden” kurtulması gerek r, çünkü “benl k” den len şey nsanın haşa Allah olmasını engelleyen b r aldatmaca, b r llüzyondur. Ş md konuyla lg l olarak kameralarımızı yen den Konya geceler ne, yan Mevlana’ya çev r yoruz[15]:



Mevlana’ya göre “benl k” b r suçtur, bu bey tlerde Mevlana süslü sözlerle benl ğ öldürmey ve koyun olmayı öğütler mür tler ne; “Sürüde kal” der. Mevlana’nın “benl ğ n öldür, sürüde kal” d yerek verd ğ öğütler, meseley tam olarak b lmeyen ve Mevlana’nın her ded ğ n y ye yormaya mey ll z h nlerde şöyle b r etk bırakır: “Ya adam şte halkın arasında kalmayı öğütlüyor, benl ğ n öldür, çok s vr lme d yor, ne kadar k b rden uzak b r şey değ l m ?”. He canım, Mevlana’nın “benl ğ öldür” tavs yes vermekle amaçladığı şey şudur; bakın eğer benl ğ n z öldürürsen z ne olurmuşsunuz, lütfen heps n okuyun[16]:



40 Bir Başka Din: Tasavvuf



Eğer benl ğ n z öldürürsen z Allah olurmuşsunuz, evet gerçekten de k b rden çok uzakmış Mevlana hazretler . Nefs- Emmare, tasavvufta Allah’la b r olmak ç n aşılması gereken mertebelerden b r d r k bu tasavvufun mertebeler de y ne H ndu zm ve Bud zm g b m st k d nlerden alınmıştır. Bu mertebeler n sonuncusu da da ma Allah veya Evren le b r olunan yokluk hâl d r. Tanrı/ Evren le b r olunan bu yokluk hâl n n adı tasavvufta Fenaf llah, H ndu zm’de Samadh , Bud zm’de N rvana, İslam’da se “ş rk”t r! Mevlana’nın bu satırlarda “pad şah” ded ğ Allah’tır. Mevlana’ya göre eğer benl ğ n z öldürürsen z pad şah, yan Allah oluver rs n z. Z ra Mevlana’nın dey m yle nefs (benl k), nsanın Allah olmasını engelleyen b r z nc rd r. Ş md pası Mevlana’dan aldık, Ramtha adlı sp r tüal st k taba geç yoruz. Ramtha adlı yüce varlık, nsanoğluna şunları öğütler[17]:



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 41



Ramtha, Mevlana le “tamamen” aynı şey söyler: Benl k, nsanın Allah olmasına z n vermeyen b r engeld r, yok ed lmel d r. Konuşma d l nde “Ego”yu çoğu zaman “k b r” anlamında kullanırız, “egonu kır” falan der z ya, şte bu yanlış b r kullanımdır. Z ra ego ve k b r bambaşka şeylerd r. K b r kötüdür, ego se kötü falan değ ld r. Ego demek; benl kt r, nefst r. Ego sen sen yapan şeyd r. Ramtha da bu bağlamda eğer egonuzu, yan benl ğ n z öldürürsen z Tanrı olacağınızı öğütler tıpkı Mevlana g b . Yen den Mevlana’ya, D van-ı Keb r’e bakalım, çerçeve ç ndek kısımları okuyun[18]:



Bu süslü lafların anlamı y ne aynıdır: Benl ğ n öldür, Allah ol. Mevlana, tekamül sürec nde Allah’la b r olunca “cefaların vefaya dönüştüğünü” söyler. Ç lec l k veya asket zm



42 Bir Başka Din: Tasavvuf



olarak b l nen saçmalığın sebeb de budur; ç leler çekerek benl ğ n öldürmek ve Allah olmak. Z ra benl k b r suç, b r günahtır (tıpkı Hr st yanlıktak g b ). Benl k, nsanın Allah le arasına g ren b r engeld r. Bu nedenle benl ğ n aşağılanması, şkenceler görmes , paramparça ed lmes gerek r. Zamanında dergâha g rmek steyen gençlere hakaretler ed lmes , onurlarının kırılması, çeş tl r tüellerle canlarının acıtılması bu sebeptend r. O Yunus Emre’n n ç leler çekmes , b r lokma b r hırka yaşaması nedend r sanıyordunuz s z ağalar? Mevlana’nın, Yunus’un ve d ğer büyükbaş tasavvufçuların “Allah sevg s ” d ye öğrett kler şey esasen “Allah le b r olma sevg s ”d r. Bazı örnekler n de gördüğünüz üzere Mevlana ş rler nde Allah’tan “pad şah”, “sevg l ”, “maşuk” g b s mlerle bahseder. Gelel m Mevlana’nın D van-ı Keb r’dek b r d ğer bombasına[19]:



Okudunuz mu? Yem n eder m bu saçmalıkların ney n , neres nden başlayıp, nasıl zah edeceğ m b lem yorum. Adam, Semra Öğretmen’e aşk mektubu yazan Hababam Sınıfı edasıyla Allah’a aşk mektubu yazıyor. Hemen b r sonrak sayfadan devam ed yorum[20]:



Mevlana bu satırlarda Allah’ı tehd t eder. Evet evet, b ld ğ n Allah’ı tehd t eder, okuyun şte kend gözler n zle göreceks n z.



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 43



Allah olma aşkıyla yanıp tutuşan Mevlana, açık seç k eğer “b r olma” çağrısına cevap vermezse çeş tl kargaşalar çıkaracağını söyler Allah’a. Hanım koş, dışarda kavga var. Ya güzel kardeş m bunlar ned r? Üşenmey p b okuyun n’olur. Adam b ld ğ n İbrah m Kutluay’a laf sokma kaygısıyla şarkı yazan Demet Akalın m sal ş r yazıp Allah’a rest çek yor “bu gece de yanıma gelmezsen gürültüler koparırım” d ye. Oldu, stersen b r de Facebook’tan engelle de sen merak ets n. Üstüne üstlük b z m çok b lm ş “şeyh” ve b lmed ğ n dah b lmeyen mür t takımımız, yüzyıllardır nsanları bu saçmalıkların ardında müth ş der n manalar olduğuna nandırmaya çalışıyorlar. 2. Varlığın Sadece Bir İllüzyon Olduğu Safsatası Ş md aklınıza şöyle b r soru takılmış olab l r: Eğer ruhçuluk (sp r tüal zm) ve tasavvuf öğret s ne göre her şey zaten Allah’sa, neden benl ğ terk etmek gerek r? B z zaten Allah değ l m yd k, han marj nal b zd k? Bu soruyu cevaplamam uzun sürecek ve bu sorunun cevabını öğrend ğ n zde, sevg pıtırcığı gözüken tasavvufun ve ruhçuluğun, ne g b ğrenç sonuçlara yol açtığını da göreceks n z. Bu ğrenç sonuçların b r kısmı yalnızca Müslümanları bağlar, ş n nanç boyutuyla lg l d r, o kısımları okuyan b r ate st veya de st “ee banane” demes n, z ra bu ğrenç sonuçların d ğer kısmı se sadece Müslümanları değ l herkes lg lend r r, hayatın prat ğ le lg l d r. İlk anlatacaklarım ş n Müslümanları bağlayan, nançla alakalı kısmı olacaktır. Z ra bunu anlatmadan evvel ş n herkes bağlayan kısmına geç ş yapmam mümkün değ l. Öyle k ş n temel nde Kur’an-tasavvuf çatışması



44 Bir Başka Din: Tasavvuf



yatar. Ş md arkanıza yaslanın ve buradan sonra anlatacaklarımı büyük b r sabırla tane tane okuyun. Öncel kle şunu söyleyey m, doğası gereğ kusurlu olmaya mahkum olan nsan ürünü olan b r öğret de muhakkak tutarsızlıklar ve mantıksızlıklar olacaktır. Hele hele sp r tüal zm g b elle tutulur h çb r del l olmayan b r öğret de… Zaten bu yüzden bunlara kulak asmayıp “hurafe” d yoruz. Ruhçular ve suf ler bu dünyaya ve her varlığa “ llüzyon” derler. Bu maddelerden oluşan dünya, onlar açısından b r “hayal”d r ve aslında yoktur. Bu madde dünyasının b r aldatmaca, b r hayal olduğunu fark eden ve bu aldatmaca dünyadan, aldatmaca benl ğ nden sıyrılan ulv k ş ler de Allah le b r olur. Yan tasavvufa göre hem Allah’ın b r yansıması, hem de hayal olan bu dünya, Allah’ın nsanlara kurduğu b r tuzaktır, yanılsamadır. Ulv k ş ler bu yanılsamayı fark eder ve madde dünyasından sıyrılarak Allah le b r olma yolculuğuna çıkarlar. Bu ulv k ş lere sp r tüal zmde k m zaman “erm ş”, “üst boyut varlığı” g b tıraş s mler ver l r, aynı k ş lere tasavvufta se “ nsan-ı kam l” veya “vel ” veya “şeyh” veya “kutub” vs den r. Tasavvufta bu erm şl k boyutunun da kend çer s nde b r h yerarş s vardır. Bu k ş ler, dünyanın llüzyon olduğunu fark ederek Allah olduklarını anlarlar. Örneğ n, Ramtha adlı ruhçu k taba bakalım ş md , derhal okuyun[21]:



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 45



Veya d ğer ruhçu k tabımız olan Ra B lg ler ’nde de aynı söylemler göreb l r z[22]:



Allah olduğunu, yan Allah’ın b r parçası olduğunu drak etm ş olan yüce varlık Ramtha, nsanlara bu madde denen, benl k denen llüzyonu aşmaları ve Allah olduklarını fark etmeler çağrısında bulunur[23]:



Evet, ş md ye kadar yaptığımız g b , günümüzde yazılmış bu k taplar le, 1200’lü yıllarda yaşamış olan Mevlana’nın aynı şeyden bahsett ğ n spatlamak adına hemen



46 Bir Başka Din: Tasavvuf



Mevlana’nın D van-ı Keb r adlı eser yle karşılaştırma yapıyoruz. Şunları söyler Mevlana[24]:



B ld ğ n Burhan Altıntop’un dergâhlısı yem n eder m, “ben yoğum” ned r arkadaşım? Ruhçuların “ llüzyon, aldatmaca, hayal, yokluk” ded ğ şeye, Mevlana tıpkı onlar g b “hayal” veya “yokluk” der veya bazen de “gölge” ve “veh m” der. Tasavvufçuların kullandıkları bu kel meler, ruhçuların kullandıkları “ llüzyon” sözcüğü le tamamen aynı anlama gel r, sadece jargonları farklıdır. Pek sadece “benl k” m b r hayald r? Mevlana’ya göre sadece “benl k” m yoktur? Hayır, pante st öğret çerçeves nde “ben, sen” ayrımı da yoktur. Yan anlayacağınız “varlık b rd r”, başka b r dey şle vücud b rd r (vahdetvücud). O sebeple Mevlana’ya göre tüm varlık “hayal”d r, tüm varlık yoktur. D van-ı Keb r’den devam ed yoruz, şu tek cümley okuyun[25]:



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 47



Mevlana bütün varlığa llüzyon der, çünkü bütün varlık Allah’tır. Mevlana’nın dey m yle sen yoksun, hayvanlar yok, b tk ler yok, çünkü sadece Allah var. O sebeple bu varlıklar b rer llüzyondur tasavvufa göre, çünkü sadece Allah vardır ve her şey Allah’tır. Matr x f lm n n senar st ve yönetmen olan Wachowsk Kardeşler de sp r tüal stt r. Seyredenler n kaçta kaçı fark ett artık orasını b lm yorum ama aynı yönetmen kardeşler n Cloud Atlas (Bulut Atlası) adlı f lmler de alenen New Age propagandasıdır. Cloud Atlas g b Matr x de pante zm ve ruhçuluk öğret s n zley c ye başarıyla yed r r. Herkes toplum ç nde salak gözükmemek ç n Matr x’ anlamış ayağına yatar, halbuk pante zm ve ruhçuluk b l nmeden Matr x anlaşılamaz. Gel bak, Matr x’ n o meşhur sahnes nde neyden bahsed l r gör:



48 Bir Başka Din: Tasavvuf



B z m Neo, Kah n’le görüşmeye g der. İçer de kaşık büken keş ş t pl b r çocuk görür.



Neo, çocuğun kaşığı nasıl büktüğünü merak eder. Çocuk da “al kardeş ben aydınlandım, b tur da sen dön” d ye bükmes ç n kaşığı Neo’ya uzatır.



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 49



Çocuk baktı k Neo’dan b r halt olmayacak, hemen Neo’ya b r tüyo ver r. D kkatle okuyun:



Çocuk çok b lge b r edayla “Kaşığı bükmeye çalışma, gerçeğ anlamaya çalış” der. Pek ned r o ulv “gerçek”?



50 Bir Başka Din: Tasavvuf



Kaşık yoktur. Yan Neo’nun anlaması gereken o “gerçek”; aslında h çb r şey n gerçek olmadığıdır. Her şey b r llüzyon, b r yanılsamadır. Derken çocuk esas bombayı patlatır:



Neden eğd ğ n kaşık değ l de kend ns n? Z ra bütün varlık b rd r. Sen, ben, kaşık, elma, armut d ye ayrı varlıklar yoktur. Vahdet- vücud, yan varlığın b rl ğ vardır. Pante zm şte tam olarak budur.



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 51



Mevlana, D van-ı Keb r’de “Sen bens n, benden barets n.” der[26]. Tıpkı “Eğd ğ n kaşık değ l, kend ns n.” d yen sp r tüal st Wachowsk Kardeşler g b . Mevlana y ne D van-ı Keb r’de “B z benl kten, senl kten kurtulunca hep m z b r oluyoruz” der[27]. Tıpkı sp r tüal stler n ve Matr x f lm n n söyled ğ g b . Ve maalesef k bu m st k sözler nsanlarımıza; hocalar, mamlar, lah yatçılar tarafından, Mevlana sank “K b r m z yenersek, kardeşçe, hoşgörüyle, b r olarak yaşayab l r z” d yormuş g b anlatılır. Oysa b zlere hoşgörü t msal olarak anlatılan Mevlana’nın söyled kler de, derd de bambaşkadır. Matr x’ n başından sonuna kadar Neo’nun tekamül (ruhan evr m) sürec n zler z. İlk başlarda Neo toydur, fakat sonra p şer, tekamül eder ve “O” olduğunu spat eder. Pek ne olur Neo? Ned r “O”? Cevabı ç nde g zl : Neo ney n anagramıdır? Yan N-E-O harfler yle ne yazab l rs n? “One”: B r. Wachowsk Kardeşler, Neo sm n bu sebeple verm şt r b z m süper kahramana. Neo, “b r” olduğunu fark eder. Neo, esasen “The One”dır. Neo le tems l ed len şey, varlığın b rl ğ d r. Neo Tanrı olduğunu, tüm varlık g b her şey n b r olduğunu drak etm ş hesapta b lge k ş d r. Tasavvuf jargonuyla konuşacak olursak, varlığı Allah le b r olmuş k ş , yan nsan-ı kam ld r Neo. Yok eğer Bud zm d l yle konuşacaksak, benl ğ evren le b r olmuş, N rvana’ya erm ş k ş d r Neo. Tüm bu m st k d nler aynı şey söyler, sadece jargonları farklıdır. 1200’lü yıllarda yaşayan Mevlana le 1999 yapımı



52 Bir Başka Din: Tasavvuf



Matr x aynı şey söyler. İk z Kule saldırılarından ber Müslümanlara potans yel terör st gözüyle bakılan Amer ka’da, bu Mevlana nasıl bu kadar popüler olab ld sanıyorsun? Mevlana’nın İslam’la zerre kadar alakası mı var zanned yorsun? Mevlana b nlerce yıllık ruhçu öğret n n tems lc ler nden b r d r güzel kardeş m. UNESCO, b z m Celaledd n’ n kara kaşı kara gözü hatrına mı 2007’y “Mevlana Yılı” lan ett zanned yorsun? Ruhçu felsefeye göre “sadece Allah vardır” ve “her şey Allah’tır”. Ve y ne ruhçu felsefeye göre aynı zamanda “her şey llüzyon”dur, “her şey yokluk”tur. Kısacası “Allah her şeyd r” demekle “Allah yoktur” demek arasında fark yoktur. Mevlana’nın D van-ı Keb r’dek şu sözler n okuyun[28]: • Ey zavallı nsan! Sen n varlığın Hakk’ın varlığı önünde yoktur. Yoktan barett r. Sen var g b görünen b r yoksun. İşte bu hakîkat anlarsan şaşılıktan kurtulursun. Mevlana’ya göre bu gerçeğ anlarsak şaşılıktan kurtulurmuşuz. Hakkı var, söyled ğ şey n ne olduğunu tam olarak anlarsan böyle b r saçmalığa nanma şaşılığından kurtulursun. Yok, eğer Mevlana’nın sözler ne t raz edersen “avam” ve “cah l” lan ed l rs n. Z ra b zlere yüzyıllardır hoşgörü t msal d ye yutturulan Mevlana’nın k tapları, kend s ne karşı gelenlere hakaretler ve tehd tler savurmasıyla doludur. Eğer y ne Mevlana’ya t raz edersen, bu sefer de suf ler tarafından “S z onların ne demek sted ğ n anlayamıyorsunuz cah ller, orada Allah aşkı var!” d ye b r sürü ç boş lafa maruz kalırsınız. Anlamadığınız şey “vardır b r keramet ” d ye savunma aptallığına düşmey n. Bu lafım Mevlana’yı ne olduğunu



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 53



ve onun ne söyled ğ n b lmeden, sırf toplumu öyle öğrett d ye seven Müslümanlaraydı elbette. Z ra hem Kur’an’a, hem de Mevlana’ya ve tasavvufa nanmak felsef açıdan mümkün değ ld r. Mantıksızlığın d k alasıdır. Aynı anda hem Fenerbahçel hem Galatasaraylı olmak g b d r. “Hakkında b lg n olmayan şey n ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün heps bundan sorumlu tutulacaktır.” (İsra Sûres , 36)



B r de ney n ne olduğunu gayet y b len, saman altından su yürüten azınlık fakat etk l b r hacı-hoca sınıfı var k , onlar zaten bu saçmalıkları Kur’an’dan üstün tutarak seç mler n çoktan yapmış durumdadırlar. Pek , Kur’an’a göre bu dünya b r hayal m d r? Bu dünya b r llüzyon, yok efend m gölge varlık veya yokluk mudur suf ler n dd a ett ğ g b ? Kur’an’dan öğrenel m: “B z gökler , yer ve bunların arasındak ler hak olarak yarattık. ...” (H cr Sûres , 85) Neym ş? “Hak olarak yarattık”. Bu kadar bas t. “Hak”, “hak kat” sözcüğünün köküdür. Yan bu dünya gerçekt r. El n, ayağın, gözler n, sokakta gördüğün ked gerçekt r. Çekt ğ n acılar gerçekt r. Duyduğun mutluluk gerçekt r. Bunlar görel d r, k ş den k ş ye farklı algılanır, fakat görel olmaları; gerçek oldukları gerçeğ n değ şt rmez. Hatta sadece acı, mutluluk vb h sler değ l, E nste n’dan t baren b l yoruz k zaman ve madde b le görel d r. Meramımı daha sağlıklı b r şek lde zah edeb lmem ç n b raz ep stemoloj ye ve ontoloj ye g rmem z gerekecek. M sal kırmızı b r bardağa baktığını hayal et, acaba o bardak sadece kırmızı mıdır? Hayır, z ra sen n kırmızı renkte gördüğün o bardağı bazı hayvanlar s yah-beyaz görür, renk körü b r nsan yeş l görür. Hatta



54 Bir Başka Din: Tasavvuf



sen b le aynı bardağı gündüz başka, akşamüstü başka, gece karanlığında başka renklerde algılarsın. Kend mden b r örnek ver p daha da ler g dey m, b r gözüm bozuk olduğu ç n aynı bardağa sol gözümle baktığımda renkler daha canlı kıpkırmızı b r bardak göreb l r m, fakat sağ gözümle baktığımda daha soluk renkl ve buğulu b r bardak görürüm. Yan aynı k ş b le, aynı maddey hemen hemen aynı anda farklı şek llerde algılayab l r. Hatta görel l k senaryolarımızı b r adım daha ler taşıyalım. Çok uzaklardak X galaks s nde, nsandan daha gel şm ş duyu organlarına sah p b r Y ırkının yaşadığını farz edel m. Bu Y canlısı, ben m baktığım bardağı bambaşka b r veya b rkaç formda b rl kte göreb l r. Fakat bu görel l k, varlığın gerçekl ğ ne zeval get rmez. Varlığın b rden çok hal vardır. Pek hang s gerçekt r? Sen n gördüğün kırmızı bardak mı? Gece karanlığında gördüğün, reng koyuya çalan bardak mı? Ben m sağ gözümle bakarken soluk renkl gördüğüm bardak mı? Renk körünün gördüğü yeş l bardak mı? B zden daha gel şm ş görme yet s ne sah p olan Y’n n algıladığı bardak mı? Bunların heps de gerçekt r. B z (b zden kastım algılama yet s ne sah p tüm canlılardır) varlığın yalnızca b r veya b rkaç gerçekl ğ ne ulaşab l r z. Fakat bu, gerçeğe ulaşamadığımız anlamına gelmez. B zler sadece, varlığın “tüm” b lg s ne sah p olamayız k bu yalnızca Allah’a özgü b r kudrett r. Ayetel Kürs olarak da b l nen Bakara sures n n 255. ayet nde şu fade geçer: “İnsanlar O’nun b lg s nden, b zzat kend s n n d led ğ m ktar dışında h çb r şey kavrayamazlar.” Yan b zler sınırlı da olsa gerçek b lg ye ulaşab l r z, fakat tüm gerçekl ğe ulaşamayız.



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 55



Ve varlığın görel olması, varlığın gerçekl ğ ne herhang b r zeval get rmez. Bu noktada b r de “Kuantum şarlatanları”na d kkat çekmem z gerek r. Elbette şu an okumakta olduğunuz k tap, b r f z k k tabı değ ld r. Bu k tap daha çok d nler ncelemes açısından teoloj k ve ezoter k öğret ler n karşılaştırmasını, anal n z yapması açısından felsef ve ler de daha da yoğunlaşacağım üzere tüm bu m st k hurafeler n toplumlar üzer nde yarattığı tahr batı ncelemes açısından sosyoloj k b r k taptır. Gelgelel m New Age’c ler n ve sp r tüal stler n başta kuantum olmak üzere poz t f b l mler üzer nden çarpıtma b lg lerle satmaya çalıştıkları hurafelere de değ nmek zorundayım. Sp r tüal stler “enerj , foton kuşağı, kuantum dalgalanması” g b ter mler , altlarını zerre kadar doldurmadan kullanarak, sank öğret ler n n b l msel b r temel varmışçasına nsanlara satarlar. Esasen bu “Dur b rtakım ter msel laflar söyleyey m de çok b lg l gözükey m” takt ğ pek çok k ş tarafından da uygulanır ya neyse... Ruhçular, kuantumun madde d ye b r şey olmadığını spatladığını ler sürecek kadar saçmalarlar. Kuantum teor s n n; nanoteknoloj ye çağ atlattığı, b zlere lazer, b lg sayar, tomograf g b b rçok yen cadın önünü açab lme olanağı sağladığı ve dolayısıyla prat ktek başarısı tartışılamaz. Fakat prat ktek başarısına rağmen kuantum teor s , felsef alanda en çok tartışılan f z k dalıdır. Henüz teor n n lk yıllarında dah kuantumun felsef yorumu konusunda b l m adamları; E nste n’cı determ n st kamp ve He senberg’c ndeterm n st kamp olarak k ye ayrılmıştı. E nste n, o meşhur “Tanrı zar atmaz” sözünü de, He senberg’ n Bel rs zl k İlkes ne karşı söylem şt r (yan genel algının aks ne, kend s bu sözü d n b r



56 Bir Başka Din: Tasavvuf



bağlamda kullanmaz). Günümüzde artık E nste n’ın determ n st model n n zayıfladığını ve He senberg’ n ndeterm n st model n n g tt kçe güçlend ğ n söyleyeb l r z. Fakat buna rağmen hala kuantumun felsef yorumu açısından b l m adamları arasında kes n b r görüş b rl ğ yoktur. Öte yandan atom altı dünyayı lg lend ren kuantum teor s üzer nden, makro dünyaya doğrudan atıf yapmak pek sağlıklı olmadığından dolayı, yalnızca kuantum üzer nden tüm evren açıklamaya çalışmak da aynı derecede sağlıksızdır. Gelgelel m, New Age’c ler ve sp r tüal stler, kuantum teor s ne dayanarak madden n var olmadığını, sadece hayal olduğunu ve b z m b r llüzyonlar dünyasında yaşadığımızı öne sürerler. Bunu desteklemek adına da sözüm ona k m f z kç lere referansta bulunurlar. Günümüzün en yaygın hastalıklarından b r s ; b l m adamlarının felsef ve subjekt f yorumlarının da, nsanlar tarafından nesnel gerçekl klerm ş g b algılanmasıdır (Tıpkı b r zamanlar k l sen n ve rah pler n söyled ğ her sözün, nsanlar tarafından genel geçer kanunmuşçasına kabul ed lmes g b ). New Age’c ler de altını dolduramadıkları b l msel ter mler , şahs felsef yorumunu, objekt f olan b l m n önüne koyan tek tük b l m adamına “Bakın ünlü profesör falancaya göre madde yokmuş!” şekl nde atıf yaparak nsanlara satarlar. Oysa kuantum teor s n n “madde yoktur” ded ğ n , hele hele böyle b r şey spatladığını dd a etmen n, dünyanın b r öküzün boynuzları üzer nde hareket ett ğ n dd a etmekten h çb r farkı yoktur! Ruhçular ve günümüz suf ler , maddey ve dünyayı reddederek materyal zme karşı olduklarını söylerler ve böylece d ndar k ş lere sempat k gözükmeye çalışırlar. İy de güzel kardeş m, materyal zme zıt g deceğ m d ye



Nabza Göre Şerbet Dağıtan Mistik Öğretiler: Spiritüalizm ve Panteizm 57



madden n h ç var olmadığını savunamazsın. B r başka dey şle, materyal zme ne kadar zıt g dersen o derece yüce ve b lge b r k ş olmazsın, z ra maddey yaratan da Allah’tır ve onları tıpkı Kur’an’da söyled ğ g b “hak olarak” yaratmıştır. Allah, cennette b le nsanlara bedenl b r hayat vadeder. Özetle, madden n var olmadığına veya b z m b r hayal dünyasında yaşadığımıza da r el m zde h çb r b l msel ver yoktur. Eğer d n açıdan b r kıyas yapacak olursak –k bu k tabın esas amacı da budur- Kur’an le tasavvuf arasındak uçurum son derece nett r. Kur’an varlığın gerçek olduğunu söylerken, tasavvuf gerçek olmadığını söyler. Kur’an ve tasavvuf, bu konuda da b rb rler ne 180 derece zıttır.



BİR BAŞKA DİN: TASAVVUF Ruhçular ve suf ler, lafta kutsal k taplara nanırlar, fakat kutsal k tapların söyled kler ne da ma mecaz anlamlar yüklerler. Yahud m st kler olan Kabalacıların Tevrat’a mecaz anlam yüklemeler g b , Hr st yan ülkelerde yaşayan New Age’c ler n İnc l’e mecaz anlam yüklemeler g b , b z m tasavvufçular da Kur’an’a mecaz anlamlar yüklerler. Bu, “Ben bu k taba nanmıyorum” demen n kurnazca b r yöntem d r. “Ben bu k taba nanmıyorum” d yerek d ndarlar tarafından dışlanmak yer ne, k tabın söyled ğ her cümleye kend ler nce b r anlam katar, kend d nler n kurarlar. Suf lere göre Kur’an’dak cennet ve cehennem de mecazdır, z ra ş n sonunda Allah le b r olmak vardır. Cehennem onlara göre k ş n n Allah’tan uzaklaşması, cennet de Allah’a yakınlaşması anlamında mecaz ter mlerd r. Örneğ n Yunus Emre’n n şu meşhur dörtlüğünde de bunu göreb l rs n z: Cennet cennet ded kler , B rkaç köşkle b rkaç hur , İsteyene ver onları, Bana sen gerek sen . Yüzyıllardır b ze bu suf ler sempat k olarak göster ld kler ç n, Yunus’un bu dörtlükte “Bana Allah’ın rızası gerek” demek sted ğ n düşüneb l rs n z. Fakat Yunus’un söyled ğ çok açıktır: “Cennet , n met boşver, ben Allah le b r olmak st yorum”.



60 Bir Başka Din: Tasavvuf



B z m gelenekç hacı hoca tayfası bu sözler “Hayır, yan orada şöyle demek st yor...” d ye kıvıra kıvıra halka zah etmeye, Kur’an’a uygun hale get rmeye çalışırlar. Fakat hem kend ler n , hem de nsanları kandırırlar. Burada yen b r şeyden, başka b r nançtan söz ed l r. Yunus alenen Allah’ın Kur’an’da vadett ğ cennet n ve n metler n fasa f so olduğunu, esas steğ n n Allah le b r olmak olduğunu söyler. Allah’ın vadett ğ ödül olan “n met” reddeder, küçümser. Böyle b r cennet; ancak küçümsed kler ve adına “avam” ded kler halkın (yan alt nsanların) nanacağı b r yerd r. Fakat “havas” ç n, yan erm ş olan tasavvuf ehl bu k ş ler ç n Kur’an’da sözü ed len bu “cennet” mecazdır. Havasın Kur’an’ı, Allah’ın Kur’an’a g zled ğ mecaz ve batın anlamlarda saklıdır. Yan Allah “alt nsan”lar ç n yazmıştır Kur’anı, “üst nsan”larla let ş m kurmak ç n de aynı Kur’an’a sembol k ve mecaz anlamlar eklem şt r. Oysa bu ft rayı attıkları Allah, Kur’an’da onları da b z de uyarır: “Onlardan b r zümre vardır, aslında K tap’tan olmayan b r şey s z K tap’tan sanasınız d ye, d ller n K tap’la eğ p bükerler. O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler. B l p durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.” (Al İmran Sûres , 78) Okudun mu? Allah, Kur’an’da nokta atışı yaparak bu durum karşısında uyarır b zler . İmam Gazzal 12. yüzyılın başlarında tasavvuf le İslam’ı barıştırmış ve m st k tasavvufçu kes m n el n , akılcı gruba karşı güçlend rm şt r. İmam Gazzal , Cevâh r’ul Kur’an adlı k tabında tıpkı s ze anlattığım şek lde cennet ; avamın ve havasın cennet olmak üzere k ye ayırır. Havasın cennet , şte Yunus’un bahsett ğ , Allah le b r olunan, kısacası Allah olunan cennett r.



Bir Başka Din: Tasavvuf 61



Tasavvuf d n ne hoşgeld n z. “Zındık, sen k m oluyorsun da d l uzatıyorsun o büyük İslam al mler ne” sesler n daha bu satırları yazarken duyar g b y m fakat s z n İslam al m , Allah dostu kabul ett ğ n z putlarınız uzatmış o d l n kralını, aklını başına devş r Müslüman kardeş m, Allah’ın k tabına uy. Ha bu adamlara nanmakta özgürsün elbette, fakat nandığın şey n Kur’an’la zerre kadar alakası olmadığını b l. Onu göres n d ye uğraşıyoruz burada. Neyse, ş md y ne parçaları b rleşt rmek adına b z m ruhçu k tap Ramtha’ya ger dönel m. Hatırlarsanız bu Ramtha, hesapta Amer kalı b r sp r tüal st n beden aracılığıyla nsanlara seslenen b r üst boyut varlığıydı. Ramtha, k tabın b r bölümünde, sem ner ne gelen Hr st yan b r kadını cehennem nancından vazgeç rmek ç n d ller döker. Ramtha öncel kle kadına “Tanrı’nın b r parçası olduğunu” söyler, egonun oldukça hoşuna g der bu[29]:



Tanrı’nın b r parçası olmak = Tanrı olmaktır elbette. Ş md şu paragrafı, özell kle de altını ç zd ğ m cümley okuyun lütfen:



62 Bir Başka Din: Tasavvuf



Öncel kle altını ç zd ğ m cümley ele alalım. Ramtha özetle der k , sen Tanrı’sın ve Tanrı kend s n cezalandırmak ç n m cehennem d ye b r yer yaratacak? Tanrı kend n cezalandırır mı h ç? Evet, gerçekten de kend çer s nde tutarlı b r argümandır bu. İron yapmıyorum, gayet c dd y m. Eğer adına “ nsan” ded ğ m z varlık aslında Tanrı’ysa, cehennem d ye b r yer n olması saçmadır, çünkü bu Tanrı’nın kend n cezalandırması demek olurdu. Aynı mantıkla, eğer her şey Tanrı se, “kötü” veya “yanlış” den len şeyler de yoktur, her şey y d r, her şey sadece olması gerekend r. Bunları da altını ç zd ğ m yerden sonrak cümlelerde söylüyor Ramtha gördüğünüz g b . Evet her şey Tanrı se, kötülük veya yanlışlık den len kavramlar da var olamaz ve o halde m lyonlarca nsanı öldüren H tler’ nden, masum b r kızı can ce öldüren Cem Gar poğlu’na kadar her şey “ y ”, “olması gereken”, “yargılanamaz” Tanrı parçalarıdır. Bakın bu mantık örgüsü kes nl kle kend çer s nde tutarlıdır, k mse “olur mu öyle şey ya?” d yemez. Z ra sen başta zaten “her şey Tanrı’nın b r parçasıdır” demekle bunu söylem ş oldun. Esas sorun felsefen n temel nded r, yan “her şey n Tanrı olması” öğret s nded r. Temel uyduruk olduktan sonra, üstüne sted ğ n z kadar tutarlı tuğlalar ekley n, yarattığınız şey en n hayet nde y ne saçma olur. İşte bu meselen n herkes lg lend ren şeytan boyutu da budur: Kötüler aslında y lerd r. S ze sempat k göster len o Mevlana’lar, Hallaç’lar hep bu felsefey öğütler. Bu uyduruk k taplar da, Matr x de... Hatta Plot nus da, anlaşılamamış (!) f lozof Sp noza da k kend s ünlü pante stlerden b r d r. Ne güzel İstanbul be, saçmala saçmala, sonra “ nsanlar b z yanlış anladı, hayır o öyle demek stemed ”... Her şey apaçık ortada,



Bir Başka Din: Tasavvuf 63



s z saçmalıklarınızı “anlaşılamayan ulv gerçekler” d ye b r g zem perdes yle süsley nce söyled kler n z doğruya dönüşecek m sandınız? Ancak rol yapan, toplum ç ndeyken “salak gözükmeyey m de nsanlar ben beğens n” b l nçaltıyla çoğunluğa uyan k mseler kandırırsınız, söyled kler n z n saçmalığı se bak kalır. Ney n ne olduğunu sana apaçık del ller göstererek anlatıyorum. Ş md y ne pası Ramtha’dan alıp, b z m ak sakallı Mevlana’ya geç yoruz. Ramtha “Her şey Tanrı’dır, cehennem yoktur, Tanrı kend s n n ye cehenneme atsın k ?” dem şt en son. Ş md Mevlana’nın meşhur Mesnev ’s nde anlattıklarına bakıyoruz, şu üç bey t lütfen okuyun, burası çok ama çok öneml [30]:



Okudunuz değ l m ? Şeyh, Allah’ta yok olmuş yan Allah olmuş k ş d r (fenaf llah mertebes ne ulaştığından ötürü). Dolayısıyla Mevlana’ya göre şeyh n ağzından çıkan söz, Allah’ın sözü olur. Tüm suf ler de bunları söyler ya... Ve son satırda Mevlana bu durumu, Ramtha le aynı şek lde açıklar: Şeyh Allah’tır, öyleyse şeyh n dua etmes , Allah’ın dua etmes g b d r. Şeyh n duası kabul olur, çünkü Allah kend steğ n n ye reddets n? B z m okumadığı k taplara nanan Müslümanlarımızın ve tasavvufun İslam b r şey olduğunu dd a eden



64 Bir Başka Din: Tasavvuf



suf ler m z n g d p de “Bunlar gavur cadı” d yecekler Ramtha’nın sözler ve felsefes , Mevlana’nınk le tamamen aynıdır: “İç ndek cevher keşfedersen göreceks n k sen Tanrı’sın ve Tanrı neden kend s n cehennemde cezalandırsın?” - Ramtha “İç ndek cevher keşfeden şeyh Tanrı’dır, şeyh n duası ve steğ kabul olur, Tanrı neden kend steğ n reddets n?” - Mevlana Bunları İslam d ye m llete kakalayan suf takımına en güzel cevabı y ne Kur’an ver r. Şu ayet lütfen okuyun, bu ayette Allah, Muhammed peygamber m ze şunları söylemes n emreder: De k : “Ben sadece s z n g b b r nsanım. İlahınızın b r tek lah olduğu bana vahyed l yor. O halde şaşıp sendelemeden O’na yönel n ve O’ndan af d ley n. Vay hal ne ortak koşanların!” (Fuss let Sûres , 6) Peygamber m ze b le “Ben sadece s z n g b b r nsanım” denmes emred l rken (çünkü kend s de sadece b z m g b b r nsandır), b z m Mevlana g b şeyhler m z Allah olduklarını lan ed yorlar. İşte tasavvuf alçakgönüllülüğü ve tevazusuyla karşı karşıyayız. Yok yok yok, sakın bana “ama orada demek st yor k ...” d ye başlayan uyduruk zahlarla gelme. Sakın ağzını b le açma. Orada ne denmek sted ğ n gayet y b l yorum k sen n İslam zannett ğ n bu pagan saçmalıklarının nereden geld ğ n zah etmeye çalışıyorum sana. B r Müslüman olarak tasavvufu sah plenen tüm Müslümanlara ve suf lere çağrımdır: Ah rette hesabını veremeyeceğ n z yükü sırtlanmayın. Mevlana b r şeyht r. Şeyhler, Tanrı parçası olduklarını



Bir Başka Din: Tasavvuf 65



fark etm ş ve erm ş yüce k ş lerd r, tıpkı Matr x’tek Neo g b yan . F lm zlem ş olanlar hatırlayacaklardır k ; Neo da b z m bu suf ab ler g b lk başta hamdır, derken p şer ve n hayet nde olur. İlk başlarda testler geçemez, bulunduğu çatıdan karşı çatıya uçmayı beceremey p rez l olur, Morpheous’tan dayak yer, fakat tekamül ett kçe “O” olduğunu anlar, yüksel r ve lahlaşır. Ve tab k Tanrıların bazı (!) ayrıcalıkları da vardır. Örneğ n Mesnev ’dek şu h kâyeye bakalım, b raz uzun olduğu ç n okumanız şart değ l –k okursanız daha y olur-, ben açıklayacağım anlatılanları[31]:



66 Bir Başka Din: Tasavvuf



Mesnev ’n n bu sayfalarında anlatılan şudur: Şeyh n b r şarap çer, ardından tasavvufun yücel ğ n anlamamış halktan b r s de şeyh n şarap çmes ne karşı çıkar. Fakat tam da Mevlana’nın sted ğ t pte, beyn n şeyh ne tesl m etm ş b r mür t hemen olaya atlar ve şeyh n savunur: “Sus sen n ne hadd ne o ululara d l uzatmak. O şeyh koca b r Kızıl Den z’d r, sense küçücük b r havuzsun. Kızıl Den z b r ş şe şarapla k rlenmez ama sen n g b b r havuz k rlen r.” Yan şeyh koca b r derya olduğu ç n b r ş şe şarap onu k rletmez, şarap şeyhe helald r. Ama sıradan halk, yan Mevlana’nın dey m yle “halden habers z” avam se sığ ve bas t nsanlardır, şarap ancak onlara haramdır. Tasavvufa göre üst nsanların (havas) ve alt nsanların (avam) Kur’an’ı farklıdır dem şt m s ze. Y ne b r tasavvuf alçakgönüllülüğü le karşı karşıyayız.. Ş md bak güzel kardeş m, b r Müslüman şarap çer m ? “Günahı boynuma” der, çer. Kend b leceğ ş, ah ret n ne kadar önemsed ğ ne bağlı. Fakat b r adam şarap ç p, b r de “bu bana helald r” derse orada sıkıntı vardır. Orada müdahale etmek, uyarmak gerek r. Z ra şarap Kur’an’da kes nl kle ve kes nl kle haramdır, sen eğer İslam adı altında Allahçılık oynayarak kend kafana göre helaller haramlar koyarsan, hele hele bu p sl kler nle m llet n aklını çelersen, orada sana dur derler. Şarap çen b r Müslümanın kafa yapısı ancak ve ancak “günahı boynuma, Allah affets n” olab l r, eğer “Bu bana helal, çer m” d yorsa, tıpkı Kur’an’da söylenen şu t pe dönüşür: Kend stek ve tutkularını lah ed nen gördün mü? Ş md ona karşı sen m vek l olacaksın? (Furkan Sûres , 43) Şarap ç p günah olduğunu b len, kabul eden k ş yalnızca şarap çme günahını şler ve günahkar olur. Ama



Bir Başka Din: Tasavvuf 67



bunlar g b Tanrılığını lan ed p şarabın kend s ne “helal” olduğunu dd a eden t pler sadece şarap çme günahını değ l, aynı zamanda en büyük günah olan “ş rk” , yan Allah’a ortak koşmayı da şler. Şeyh Allah’a, kend s n ortak koşar. Mür tler se bu adamları Allah’a ortak etm ş olur. Eylem aynı eylemd r; şarap çmek. Fakat z h nde Allah’a karşı şlenen suç yüzünden, k günahın boyutu çok farklıdır. Bu tıpkı estet k olarak beğend ğ n b r heykel ev n n salonuna koymakla, aynı heykele “bu Allah’ın b r tems l d r” manası yüklemek arasındak fark g b d r. B r nde h ç günah yoktur, b r se en büyük günahtır, Allah’a aracılar koymaktır. Fakat bunları put anlayışı b le put olan nsanlara anlatsanız dah kabul ett remezs n z. İnsanımızın kafasındak put majı b le heykelden barett r. Oysa put esasen f k r olarak meydana gel r. Mekke müşr kler n n Allah’a aracı koyduğu putların s mler Kur’an’da söylen r (Lat, Menat, Uzza), fakat bu putların heykel olup olmadıkları dah söylenmez. Z ra belk de bu putlar ş md ler n evl yaları, şeyhler , hayal varlıkları g b aracılardı. Eğer bu putlar heykeldense b le, bu olay tamamen o heykele yüklenen anlamla lg l d r, yan heykel n b r Tanrı parçası veya Tanrı’ya yaklaştırıcı unsur olduğunu dd a etmekle lg l d r. Heykel n kend s put olmak zorunda değ ld r. Bu dünya üzer nde yaşamış h çb r nsan b r heykel parçasına “aha şte bu Allah” d yecek kadar salak değ ld r, ancak bu Mevlana’lar g b b r felsefe kurarak o putun Allah’ın parçası/tems l olduğuna nanırlar. İşte Kur’an’da nsanların uyarıldığı “Allah’a ortak koşma” suçu tam olarak budur.



68 Bir Başka Din: Tasavvuf



İsteyen sted ğ ne nanab l r elbette, seç m s z n. Ah rette nasıl olsa görüşeceğ z. Okumakta olduğunuz bu k tap, esasen 2015 yılından ber ben m şahs blog sayfamda duran makaleler mden oluşmaktadır. Yıllardır tasavvufu savunan nsanlar tarafından ş tt ğ m, adına eleşt r b le d yemeyeceğ m ç boş karşı çıkışların en popülerler arasında “O sözlerde der n manalar var, herkes anlayamaz, sen n lm n yetmez” ve “Orada mecaz var, mecaz” g b saçmalıklar yer alıyor. Burada bahsed len şarabın “aşk şarabı” g b mecaz b r kullanım olmadığı ortadadır. Mevlana’nın b nb r türlü laf cambazlığı yaparak sp r tüal zm İslam d ye kakaladığı da gayet açıktır. Celaledd n Rum ’n n (hele hele k tabın devamında göreceğ n z saçmalıkları da eklersen z) ne g b der n manalı (!) sözler söyled ğ n anlayan Allah rızası ç n ber gels n. Bunlarda öyle sandığınız g b der n manalar falan yok kardeş m. Ve tekrar ed yorum, elbette Mevlana’ya veya tasavvufa/ sp r tüal zme nanab l rs n z. Bu s z n seç m n zd r, subjekt f b r meseled r. Fakat tasavvufun İslam b r öğret olduğunu dd a ed yorsanız, saçmalıyorsunuzdur. Z ra bu objekt f olarak tartışmaya açık b r meseled r ve tasavvuf le İslam’ın taban tabana zıt, bambaşka d nler oldukları ortadadır. Şeyh, tıpkı Matr x’tek Neo g b d r, üst nsandır. Hatta üst nsan tanımı yeters zd r, nsan b le değ ld r o, Tanrı’nın ta kend s d r. Mür tler ve d ğerler se avamdır, Matr x’tek Tank ve Doser g b henüz Tanrı olduğunu drak edemem ş alt varlıklardır, bunlar ayak şler yle uğraşan hamallardır ve feda ed leb l rler. Mesnev ’den devam ed yoruz, steyen tamamını, steyen sadece çerçeve ç ne aldığım kısmı okusun[32]:



Bir Başka Din: Tasavvuf 69



Mevlana burada mür tler ne, “vel ” adlı yüce k ş lere karşı nasıl davranmaları gerekt ğ n temb h eder. Onların gözünü y ce korkutur, z ra çerçeve ç ndek bölümde de okuyacağınız üzere Rabb m z n şöyle ded ğ n dd a ederler: “Vel ler ben m çocuklarım g b d r. Bu dünya gurbet nde şten güçten ber d rler (muaftırlar)”. Öncel kle şunu bel rtmel y m k tasavvuf eserler n tercümeler n n b rçoğu sansürlüdür. Şeyhler nden daha şeyhç olan nsanımız, bu eserler sansürleyerek çev r r, öyle k k m çev r lerde bu bey tler “Tanrı, vel ler ben m



70 Bir Başka Din: Tasavvuf



çocuklarımdır ded ” şekl nde çev r lm şt r… “Çocuklarımdır” veya “Çocuklarım g b d r”, aralarında b r fark yok. Kur’an’da b r çocuk ed nmed ğ ısrarla ve ısrarla vurgulanan Allah’a, mecaz yoluyla dah böyle b r yakıştırma yapmak yanlıştır. Esas öneml kısıma gelel m, yukarıdak bey tlerde gördüğünüz üzere Mevlana, “Tanrı şöyle şöyle ded ” d ye ahkam kesmekted r. Böyle b r Kur’an ayet yok tab k de. O zaman Allah bunu nerede dem ş, hang k taptan konuşuyorsun sen, d ye soracak olursanız Mevlana’ya, kend s zaten vah y aldığını pek çok kez bel rtm şt . Onların her sözü Allah’ın sözüdür zaten, sorgulayamazsınız. 1. “Keşif” ve “İlham” Tuzağı Mevlana g b yüce zatlar, vel ler, şeyhler; “keş f” ve “ lham” yoluyla Allah’tan b rtakım b lg ler alırlar. Tasavvufçular “keş f” ve “ lham” d ye k söz uydurmuştur, z ra “vah y” demeler b z m müslüman cemaat n n tepk s n çek yordu. Onlar da bu sebeple “vah y” le aynı anlama gelen “keş f- lham” laflarını uydurdular. Soracak olursan “keş f” ve “ lham” le “vah y” arasındak fark ned r d ye, sana süslü sözlerle ve uyduruk yorumlarla b r sürü zahta bulunurlar, onların saçmalıklarını buraya yazmayacağım k kafanızda gereks z b lg yer etmes n. Ama keş f veya lham demek, bu adamların jargonunda vah y demekt r. Bu budur. Mevlana’ya göre Tanrı’nın çocukları, parçası olan Vel ler, şten güçten ber d rler. Şarap da çerler, badet de etmezler, onlar b z m g b alt mahluklarla aynı kefeye konulacak varlıklar değ llerd r.



Bir Başka Din: Tasavvuf 71



Ş md bakın, Mevlana le aynı d lden konuşan b r başkasını göstereceğ m s ze, bu adam bugün yüzb nlerce mür de sah p b r şeyh n vek l d r.



Şeyh Nazım Kıbrıs ’n n m syonerl ğ n cra eden bu k ş Mehmet Pehl vanlı’dır ve kend s n n namı “Allah dostu”dur. İnternet çağındayız, kend s yle lg l ufak b r arama yapacak olursanız bu karey hang v deo kaydından aldığımı da kolaylıkla bulacaksınızdır. Allah dostu Mehmet Pehl vanlı, b reb r olarak şunları söyler lg l v deo kaydında: “B r kardeş m z soruyor, sözler n z n hang k taptan olduğunu söyleyeb l r m s n z, d yor. B z burada k taptan konuşmuyoruz k , şu k taptan konuşuyorum d yey m. Allah, peygamberler ne nasıl vahyederse, vel s ne de lham eder.” Ş md buraya Mevlana öyküler yazan El f Şafak’ı get r n. Bu adamı görünce “ıyy” d yecekt r. Sebep? Oysa bu adam Mevlana le b reb r aynı şey söylüyor.



72 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ş md buraya Mevlana’yı sırf toplumun dayatmaları yüzünden savunan ortalama b r Türk müslümanını get r n. Bu adamı görünce “ıyy” d yecekt r. Sebep? Mevlana le aynı şey söylüyor ya bu adam? Ş md buraya şu sp r tüal st derneklerdek kısa boyalı saçları olan ablaları get r n. Onlar da bu adamı görünce “ıyy” d yecekt r. N ye k ? Mevlana le aynı şey söylem yor mu bu adam? Mevlana bu adamın aynısıdır, Mevlana’nın bu adamdan tek farkı y b r edeb yatçı olmasıdır. Mevlana’nın da böyle mür tler vardır ve onlara “ben de peygamberler g b Allah’tan lhamla, keş fle b lg ler alıyorum” der. Sana Mevlana’nın k taplarındak yukarıda gösterd ğ m bölümler okumuş olman b le bunu b lmen ç n yeterl d r. Mevlana da aynı bu adamlar g b “şeyhler/vel ler vah y alır” der. Mevlana o uyduruk k taplarında “Tanrı şöyle şöyle ded ” d ye yazar, fakat h çb r k tapta yazmaz Tanrı’nın öyle ded ğ , z ra o sözler Mevlana’ya Tanrı tarafından b ld r l r! Allah se Kur’an’da uyarır: “Yalan düzüp Allah’a ft ra eden veya kend ne b r şey vahyed lmed ğ halde “Bana vahyed ld ” d yen k ş le, “Allah’ın ayet nd rd ğ g b ben de nd receğ m” d yen k mseden daha zal m k m vardır! ...” (Enam Sûres , 93)



BİR BAŞKA ALLAH DOSTU (!): MUHYİDDİN İBN ARABİ Bu ş r n ve ponpon görünümlü tasavvuf öyle b r bataklıktır k kaz kaz b t remezs n. Ama y ne de kazmaya devam edeceğ z, maksat Allah’ın rızasını kazanmak. Tasavvufun 12-13. yüzyıllarda yaşamış olan b r d ğer ağır topu, İbn Arab ’d r. Kend s Endülüslüdür ve bu tasavvuf nancının s stemat ze ed lmes nde en çok payı bulunanlardandır. İbn Arab ’n n en öneml eser “Fusus’ül H kem”d r. Fusus’ul H kem, bu Arab denen arkadaşa ver lm şt r (!). Durumu, k tabın önsözünü okuyarak İbn Arab ’n n kend s nden öğrenel m[33]:



Evet, b z m Arab , Muhammed peygamber m z rüyasında görür ve peygamber m z bu Arab ’ye Fusus’ul H kem’ ver r ve “Had bu ulv gerçekler halka anlat” der. Bu, İsa’yı gören Pavlus’un aynısı değ l m d r? Ne tesadüftür k Arab ’n n k tabında da y ne tüm



74 Bir Başka Din: Tasavvuf



varlığın b r olduğunu, Allah’ın her şey olduğunu, vel ler le sıradan halkın Kur’an’larının farklı olduğunu ve daha n ce bencer söylemler öğren r z. K bunlar Kur’an’da olmayan, hatta Kur’an’ın tam ters n söyled ğ dd alardır. Arab ’n n d l d ğerler nden b raz daha ağırdır, ben her şey el mden geld ğ nce sade b r şek lde açıklayacağım ama y ne de steyen okusun d ye fotoğrafları da ekleyeceğ m. Sağlıksız koşullarda üret m yapan pastane baskını yapan Uğur Dündar edasıyla başlıyoruz fşamıza: Arab ’ye göre gerçek b lg ye ulaşmanın tek yolu “keş f” ve “ lham”dır. Peygambere gelene “vah y” dend ğ ç n, Arab g b şeyh veya vel lere gelene de “keş f” ve “ lham” dend ğ n , bu sayede de müslüman cemaat n n “N’oluyoruz hacı, ne d yor bu adam?” tepk s nden kıvrak b r b lek hareket yle sıyrıldıklarını söylem şt m. Ş md Fusus’ul H kem’ n şu bölümüne b r bakalım, b lhassa altını ç zd ğ m cümleler lütfen okuyun[34]:



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 75



Bu paragraf var ya, koca b r tar h n ve müslümanların ç nde bulunduğu sefalet n özet d r. Nasılını anlatacağım. Arab ’n n “Bu anlayış hak kat ve keş f yoluyladır” ded ğ şey, “Ben Allah’tan vah y alıyorum” demekt r. Keş f ve lham ter mler , sadece suf ler n “vah y” sözcüğünü yumuşatmak ç n başvurdukları b r laf oyunudur. Yan “Beyler boş konuşmuyoruz burada bakın, Allah’tan aldık bu b lg ler , akıllı olun” demekted r kend ler . Bu bölümde Arab , Kur’an’la alakası olmayan saçmalıkları d zer de d zer ve bunları “gerçek b lg ” d ye kakalar. Neden? Çünkü ona göre gerçeğe ulaşmanın tek yolu “keş f” ve “ lham”dır. Akıl ve düşünce le gerçek b lg ye h çb r zaman ulaşılamaz. E “keş f” ve “ lham” den len olay da sadece Arab g b seç lm ş kullara, yan Tanrı parçası olduğunu drak etm ş şeyhlere nas p olduğu ç n, gerçeğ sadece şeyhlerden öğreneb l r z. Akıl yoluyla veya düşünce yoluyla gerçek b lg ye ulaşmak mümkün değ ld r. Akletmek ve düşünmek boş şlerd r, ancak avamın uğraşacağı şlerd r. Vel ler se b lg y lk kaynaktan, yan Allah’tan alan yüce k mselerd r. Arab ’n n şu sayfada anlattıkları bunlardır k aynı saçmalıkları k tabının çoğu bölümünde tekrarlar. İbn Arab 12-13. yüzyıllarda yaşamıştır. Mevlana ve Yunus g b b rçok sm günümüze ulaşmış suf de 13. yüzyılda yaşamıştır. 13. yüzyıl tasavvufun altın çağıdır. Bu tar hlerde İslam coğrafyasının her yer n dergahlar kaplayıverm şt r. Ve ne tesadüftür k müslümanların b l mde, l mde, felsefede ve üret mde dünyanın çok önünde olduğu “İslamın Altın Çağı” den len o refah dönemler de 13. yüzyılda b ter. Sebep? Sebeb şte yukarıdak satırlarda yazıyor.



76 Bir Başka Din: Tasavvuf



Akıl yoluyla, düşünceyle h çb r şey elde edemezs n, bunlar boştur ve avamın ş d r. Gerçek b lg sadece şeyhten gel r, çünkü şeyh doğrudan Allah’a bağlıdır, hatta Allah’ın vücud bulmuş hal d r. Sen bu dünya şler n bırak, gel şeyh ne bağlan ve kurtul. Müslümanların ç nde bulundukları hâl n en büyük sebeb , şte bu adamlardır. Tasavvuftur. Bu adamlar hem Müslümanlarda o döneme kadar yer alan b l mle uğraşma, araştırma, sorgulama kültürünü yıkmıştır, hem de onun yer ne “şeyhe tesl m olmayı” öğütleyen uyuşuk b r nanç s stem nşa etm şt r. Müslümanlar özell kle 8-13. yüzyıllar arasında, matemat kle, tıpla, astronom ve coğrafyayla uğraşan sayısız b l m adamı çıkardılar, bu alanlarda sayısız eserler verd ler. Yan o meşhur Haçlı Seferler boş yere olmadı, Müslümanlar 13. yüzyıla kadar d ğer coğrafyalara göre çok daha ler de ve gel şm şt . Ne zaman k “bu dünya boştur, her şey n terk et, benl ğ n terk et, ne gerek var dünya şler ne, cennet n yolu şey ne bağlanmaktır” laflarıyla m llet n beyn n uyuşturan bu adamlar gücü ve kudret eller ne geç rd ler, çoğunluk üstünde söz sah b oldular, şte o zaman müslümanlar patır patır dökülmeye başladılar. Müslümanların 13. yüzyıldan önce ve sonra çıkardığı b l m adamlarını b r mukayese ed n. 13. yüzyıldan önce matemat kç s , f lozofu, tıpçısı c r t atarken, 13. yüzyıldan sonra müslümanların çıkardıkları “al m”ler n b rçoğu h çb r halta merhem olmayan “d n adamları”dır. Sebep? Sebeb şte Arab ’n n yukarıdak satırlarda özetled ğ tasavvuf felsefes nded r. Uyanın güzel kardeş m, Allah rızası ç n uyanın. S ze “mübarek” d ye anlatılan adamlar gerçeğ n üstünü örten hak kat düşmanlarıdır. Bunlar s z n hem bu dünyanızı, hem de ah ret n z mahved yor. Ve sanmayın k bunlar sadece esk de



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 77



yaşamış, ölüp g tm şlerd r, tab k ölüp g tt ler fakat etk ler bugün tüm ş ddet yle devam ed yor. Tasavvufun öneml ve etk l b r kolu olan Nakş bend l ğe g rmen n 4 şartı vardır: Terk- dünya, terk- ukba, terk- hest , terk- terk. Yan : Bu dünyayı terk, ah ret terk, benl ğ terk, terk etmey de terk. Sonuncusuna hastayım esas, han terk ed yorsun ed yorsun, sonra öyle aydınlanıyosun, öyle ulv leş yorsun k , terk etmey de terk ed yosun. Sırf laf salatası. Kur’an’da bu dünyayı terk etmek var mıdır güzel kardeş m? Bak bakalım Kur’an’a göre ne vardır, lütfen şu ayetler tek tek okuyun: “Gerçek şu k , nsan ç n çalışıp d d nd ğ nden başkası yoktur.” (Necm Sûres , 39) “O halde, b r ş ve oluştan boşalır boşalmaz yen b r şe koyulup yorul!” (İnş rah Sûres , 7) “Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına b r bakın.” (Ankebut Sûres , 20) Kur’an, her fırsatta çalışmayı ve üretmey emreder. Dünyayı, çalışmayı, n metler terk etmey asla öğütlemez. Hatta Kur’an’ın vadett ğ cennet b le b r “n met” yer d r, n mete sırt dönme veya Allah le b r olma yer değ l. Bu tar katlar ve tasavvuf şeyhler sürekl naf le badetler emretm ş, nsanlara dergaha kapanıp hababam z k r çekmey nas hat etm şt r. Allah’ı z kretmey (anmayı) emreden ayetler de kend sapık nançlarına alet etm şlerd r. Tasavvufa göre bu dünya boştur, dünya n met p st r, o sebeple sadece oturup Allah Allah d yerek n metlerden uzak durmak,



78 Bir Başka Din: Tasavvuf



arınmak gerekl d r. Pek Kur’an ne der? Bak, Kur’an’da cuma namazı b le (k öneml b r namazdır) şöyle anlatılır: “Namaz kılınınca hemen yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nas b n z arayın! Allah’ı çok anın k , kurtuluşa ereb les n z.” (Cuma Sûres , 10) Namazını b t r r b t rmez hemen çalışmaya devam et d yor Allah. Allah’ın emrett ğ hem çalışmak, hem badet etmekt r. Allah öyle keş şler g b ç lec b r hayat çekmey veya dergahlara kapanıp z k rler çekmey emretmez. Müslümanlar ne zaman böyle b r hayat tarzına yöneld ler, z rveden d be çöktüler. Ne zaman dünya n met n düşman olarak gördüler, ne zaman çalışmak yer ne dünyadan soyutlanmayı seçt ler, ne zaman Arab efend n n söyled ğ g b aklı ve düşüncey küçümsed ler, ne zaman b l m ve teknoloj ye bu adamlar ves les yle düşman kes ld ler, şte o zaman “kaf r” ded kler adamlar bunların sırtına b nd . Suçlu k m? Bu öğret ler n peş ne takılan Müslümanların ta kend s … 13. yüzyıla kadar Müslümanlardan Ebu Kam l Şuca’sından tut, B run ’s ne, Battan ’s nden tut Harezm ’s ne saymakla b t remeyeceğ n kadar b l m adamı çıkmıştır. Sırf 1077-1231 yılları arasında var olan b r Türk ve Müslüman devlet olan Harzemşahlar b le patır patır b l m adamı yet şt rm ş, hatta o yıllarda Harzemşahların b rçok şehr hem b l m, hem de sanat merkez olmuştur. Müslüman coğrafyasındak bu tür şeh rler n sayısı Avrupa’yla kıyaslanamayacak kadar fazlaydı. Z ra Müslümanların kültüründe b l m öğrenmek, sanat cra etmek saygın mesleklerd , takd r ed l rd . Z ra Kur’an ön plandaydı, Allah’ın yaratışını ve düzen n ncelemey , çalışmayı, üretmey , l m öğrenmey emreden ayetler bu kültürün m marıydı k yaratıcının sanatını ncelemek ve bu sayede nsanlara faydalı olmak, sadece Müslümanların değ l,



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 79



Newton g b b rçok Hr st yan b l m adamının da en büyük mot vasyon kaynağı olmuştur. Bu çok ama çok etk l t c b r kuvvett r, asla küçümsemey n. Fakat şte bu Arab g b aklı ve düşüncey küçümseyen, Mevlana g b her şey terk etmey öğütleyen şeyhler çoğunluğa söz geç rmeye başlayınca, artık kültür ve b l m öğrenmek yer ne dergaha kapanmak oldu. Z ra suf lere göre l m öğrenmek, kes n b lg ye ulaşmak ancak o yüce şeyhlere nas p olan keş f ve lham le mümkündü! Böylece nsanların ç ndek o büyük man duygusu, o büyük t c kuvvet, şte böyle b r kanal zasyon çukuruna yönlend r lm ş oldu. Arab -k kend s çok etk l b r suf yd , söylem şt kbakın neler anlatıyor Fusus’ul H kem’de[35]:



Arab y ne anlattıklarını Allah’tan “keş f” yoluyla aldığını söyler, yan tekrar etmekten d l mde tüy b tt fakat yüzyıllardır açık açık d le get r lmeyen bu gerçeğ kabullenmen z ç n bunları bağıra bağıra ve tekrar ede ede söylemem lazım: Arab bu k tabı kend s yazmamıştır, dd asına göre bu k tap keş f ve lham yoluyla kend s ne yazdırılmıştır! Tüm şeyhler de keşfe açıklardır, yan sözler Allah sözüdür, Arab bu şeyhlerden sadece b r s d r fakat “Şeyh- Ekber” (En büyük şeyh) ünvanlı büyük b r suf olduğu ç n, g d p kıyıda köşede kalmış k ş ler yer ne kend s nden, yan tasavvufun en büyük kaleler nden örnekler ver yorum s ze.



80 Bir Başka Din: Tasavvuf



Arab düşük sev yel k mseler n, kend ler ne keş f yoluyla gelen bu b lg ler anlayamayacağını söyleyerek “cah llerden olmaktan Allah’a sığınırım” der. Kısacası, şeyhler n Tanrısallığına nanmıyorsan, sen cah ls n, z ra cehalet n ve b lgel ğ n kr ter akıl yoluyla l m-b l m öğrenmek değ l, “keş f”t r. Arab bu sebeple al mler de sürekl kötüler, yer n d b ne sokar, z ra onlar akıl ve düşünce yoluyla b r şeyler elde etmeye çalışan düşük sev yel k mselerd r. Devam ed yoruz[36]:



Arab burada y ne nsanları havas veavam olarak k ye ayırır. Avam sığırdır. Havas se keş f yoluyla Allah’tan b lg alan ulu zatlardır. Bu b lg ler sayes nde havas, Kur’an’da “g zlenen” ve esas söylenmek stenen mesajı alır, düşük sev yel avam se Kur’an’dak bu sırları anlayamaz. Bu ne demek b l yor musunuz? “B z m Kur’an’ımız başka, s z n Kur’an’ınız başka” demek. Bu arada Kur’an “apaçık b r k tap” olduğunu dd a eder ama bu onlar ç n öneml değ ld r. Pek Arab ’ye göre Kur’an’dak sırları sadece keş f ehl bu yüce şeyhler anlıyorsa ve avamın Kur’an’dan anlayab lecekler sınırlıysa, bu başka ne anlama gel yor, b r düşün bakalım...



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 81



Bu, şu demekt r güzel kardeş m: Kur’an’ı okuma! Okusan da anlayamazsın, onun yer ne şeyh ne bağlan, z ra o sen n anlayamadıklarını anlıyor Kur’an’dan. Sen okursan ya b razını anlayacaksın, ya da yanlış anlayacaksın, sen Arab g b yüce zatları d nle. “Şeyh olmayanın şeyh şeytandır” sözünün çıkış noktası da bu öğret d r. Bu k ş ler, tıpkı dosdoğru yola kurulup nsanlara tuzaklar kuracağını söyleyen İbl s g b , Allah’ın b r c k k tabı olan Kur’an’ı nsanlara okutmamak ç n eller nden gelen yapmışlardır ve hala da yapmaktadırlar. Ve bu sayede şeyhler n doğruları mür tlere öğret l r, bu öğret lenler günümüze gelenek yoluyla aktarılır ve ortaya çıkan bu şeyh, vel , zart zurt d n n n adı İslam olur. Müslümanların bugünkü hal de ortadadır. Pek Kur’an’ı herkes aynı ölçüde m anlar? Hayır, tab k de k m s k m s nden fazla şey anlayab l r. Örneğ n Ankebut sures n n şu ayet n b r okuyun: Allah’ın ber s nden vel ler ed nenler n durumu, b r ev ed nen d ş örümceğ n durumuna benzer. Ve evler n en güvens z elbette k d ş örümceğ n ev d r. Keşke b lselerd ! (Ankebut Sûres , 41) Bu ayette örümcek, Arapça’dak d ş l k takısıyla geçer. Yan ağlarıyla ev kuran örümceğ n c ns yet n n d ş olduğu b ld r l r. Ayrıca bu ayette Allah’ın, d ş karadul örümceğ n n ç ftleşmeden sonra eş n yemes örneğ üzer nden nsanları uyardığını da söyleyeb l r z. Kur’an, Allan’tan başka “vel ” (dost) ed nenler n durumunu, d ş örümceğ n ev ne, yan onun ağına takılanlara benzet r. Z ra tıpkı örümcek ağına takılan b r s nek g b , Allah’tan başka vel ler ed nenler de kend ler n felakete sürükler. B rkaç ayet



82 Bir Başka Din: Tasavvuf



sonra da Allah, d ş örümcek üzer nden verd ğ örnek ç n şu fadey kullanır: Bunlar b z m, nsanlara vermekte olduğumuz örneklerd r k l m sah pler nden başkası onlara akıl erd remez. (Ankebut Sûres , 43)



B z bugün, Arab ’n n küçümsed ğ b l m ve akılcılık sayes nde ağ kuran örümceğ n c ns yet n n d ş olduğunu ve hatta d ş karadul örümceğ n n ç ftleşme sonrası erkeğ n yed ğ n b l yoruz. Bu sayede Ankebut sures n n 41. ayet n layıkıyla anlayab l yor, ona akıl erd reb l yoruz. İşte aynı bunun g b , “ l m sah b ” k ş ler elbette Kur’an’dan başkalarının anlayamadıklarını anlayab l r. Pek bu, “şeyh” veya “vel ” nancına b r del l m d r? Bu mana alem nde uçup kaçtığını dd a eden elemanların üst nsan olduklarına b r del l m d r? Bu adamların Kur’an’ın esas söylemek sted kler n anlayab len yüce varlıklar olduklarına b r del l m d r? Tam ters ne, bu ayetler bu k ş ler n yalancı olduklarına b r del ld r. Sana örnek olarak verd ğ m şu ayette b le “Allah’tan başka vel ed nme” nancı yer n d b ne sokuluyor. Arab efend den devam ed yoruz. Tar kat şeyhler b lg y lk kaynaktan, yan Allah’tan aldıkları ç n, onlara Kur’an’ın g zl sırları, b r başka dey şle güncel vers yonları nmekted r. Yan Kur’an, sıradan halkın anlaması ç nd r, sen esas hak kata ulaşmak ç n şeyh n d nlemel s n. Bak ne d yor Arab [37]:



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 83



Bu Arab ’n n söyled ğ “Kur’an, avamın akıl sev yes ne göre nd , fakat ondak g zl sırları ancak b z keş f ehl anlarız” lafının aynı anlama gelen n farklı kel melerle günümüz ruhçuları da söyler. Onların dd asına göre de kutsal k taplar o dönemk nsanların b l nç sev yes ne göre nm şt r, fakat artık nsanoğlu tekamül ed p başka b r boyuta geçt ğ ç n yen b lg ler üst boyut varlıklarından seç lm ş k mselere ner. Tamamen aynı senaryo, sadece kullandıkları d l farklı. Bu suf ler le sp r tüal stler n jargonları dışında h çb r farkları yoktur. B r n n kafası sarıklıdır, ötek n n fönlü, ger s aynıdır. Arab tüm k tabı boyunca Kur’an ayetler ne mecaz anlamlar yükler, z ra g zl manalarla dolu Kur’an ayetler n sadece onun g b ulu b r zat anlayab l r. Bu sayede Kur’an’dan bambaşka b r k tap çıkarmış olur. Arab ’n n “ancak keş f ehl ar fler anlar” ded ğ o sırlar ve anlamlar ned r pek ?[38]



“Tek varlıktan başka varlık yoktur.” Geld k m y ne b z m meşhur pante zme. Adamlar Kur’an’dak “Allah’tan başka lah yoktur” sözünü, “Allah’tan başka varlık yoktur”a dönüştürüyorlar ve son



84 Bir Başka Din: Tasavvuf



satırda da göreb leceğ n z üzere bunun sadece seçk n k ş ler tarafından anlaşılab len ulv b r gerçek olduğunu dd a ederek üstünlük taslıyorlar. Öyle k , kend ler ne bağlananları seçk n oldukları h ss ne büründürüyorlar ve bu sayede kend ler ne t raz edenler de mür tler tarafından “s z n bu hak katları anlama kapas ten z yok” d yerek savunuluyor. B r sonrak sayfadan devam ed yoruz[39]:



Burada Arab y ne ar f n (gönül gözü açık k mse) kend s nde Allah’ı bulacağını, çünkü ar f le Allah’ın k ml ğ n n b r olduğunu, hatta aynı varlık olduklarını yumurtluyor. Ne Mevlana’dan, ne günümüz sp r tüal stler nden, ne de H ndu zm’ n Upan şad’larından farklı b r şey söylüyor. Aynı terane, daha İslam b r jargonla m llete yed r l yor. Arab ’yle lg l buraya kadar anlattıklarım genell kle Müslümanların sefalet ne yol açan düşünceler yd . Ş md hem Müslümanların hem de nsanlığın sefalet ne yol açan kısmına gelel m. “Allah’tan başka varlık yoktur” öğret s n n y ne nelere yol açtığını göreceğ z. S ze b r soru, eğer her şey Allah se, öyleyse putperestl k denen olay neden yanlış olsun? Yahu adam o putta her şeyde var olan Allah’ı görüyorsa eğer, bunun nes yanlış olab l r? Pante st/Panente st bakış açısına ve tasavvufa



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 85



göre bu tarz b r putperestl k yanlış değ l, tam aks ne doğru olandır. Ş md konuyla lg l olarak Arab ’n n Fusus’ul H kem’ ne ger dönel m. Arab , Musa peygamber n başına gelen ve Kur’an’da da anlatılan bazı olayların b ze ç yüzünü (!) anlatır. Arab ’n n kaynağı o kadar sağlamdır k , Arab bu b lg ler , d rekt Musa peygamberden aldığını söyler. Hemen altını ç zd ğ m cümleye bakınız[40]:



Musa le mana alem nde görüşen Arab , ş md b ze alt nsanların (avam) sev yes nde nen Kur’an’da anlatılmayan o ulv hak katler anlatacakmış. Z ra Kur’an’da



86 Bir Başka Din: Tasavvuf



açıktan söylenmeyen, b raz ma ed len o batın anlamları Musa le mana alem nde görüşüp öğrenm ş. K tabı okurken dayanamayıp kenarına ben yazmıştım o YUH’u. Yan bakmayın bu konuları burada sak n b r üslupla anlattığıma, bu saçmalıkları okurken s n r mden masayı yumrukladığımı b l r m. Neyse, Kur’an’da Musa hakkında anlatılanlardan b r şudur: Musa 40 gecel ğ ne İsra loğullarını bırakır ve döndüğünde onları altın b r buzağı heykel ne tapınırken bulur. Gerekçe se bu altın buzağı heykel n n böğüreb lmes d r. Bu böğüren altın buzağı heykel n yapan se İsraloğulları’ndak Sam r adında b r elemandır. Ş md Arab ’n n Musa peygamber m zden aldığı (!) b lg ler eşl ğ nde bu ayetler nasıl yorumladığına bakalım[41]:



Musa, Sam r ’ye “Ey Sam r , maksadın ned r?” d ye sorar Taha sures 95. ayette. Her akıl f k r sah b nsanın anlayacağı üzere Musa’nın Sam r ’ye bu soruyu sormasının sebeb ,



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 87



Sam r ’n n altın b r buzağı heykel n lah ed nmes ve nsanları putperestl ğe teşv k etmes d r. Fakat yukarıda da göreceğ n z üzere Arab ’ye göre Musa’nın “Maksadın ne ey Sam r ?” demes n n sebeb şuymuş: “Neden bu heykel yapmak ç n m llet n n altınlarını topladın? Zaten her şey Allah.”. Yahu güzel kardeş m, Musa ded ğ m z k ş b r peygamber ve 40 günlüğüne bıraktığı toplumunu ger döndüğünde putperest b r halde buluyor. Pek Arab , neden böyle yorumlar bu ayet ? Çünkü ona göre her şey zaten Allah olduğu ç n, g d p de özell kle altından b r put yapıp ona “Allah” demen n manası yoktur. Tüm mesele budur! Arab ’ye göre Musa’nın kızdığı şey de budur. Yan her şey Allah zaten, neden sen g d p nsanların altınlarını toplayıp özell kle b r Allah heykel yapıyorsun? Devam ed yoruz[42]:



Taha sures 97. ayette görürüz k Musa, buzağı putunu yapan Sam r ’ye kızar ve “Yaptığın lahına bak” der. Fakat İbn Arab yukarıdak satırlarda bu ayet şöyle deforme eder, güncel b r Türkçe’yle yazdıklarını sadeleşt r yorum: “Musa, Sam r ’ye kızarken b le altın buzağı heykel n



88 Bir Başka Din: Tasavvuf



kastederek “yaptığın İlah’ına bak” der, yan Musa o heykel ç n “ lah” fades n kullanır, çünkü Musa o heykel n de Allah’ın b r tecell s (görüntüsü) olduğunu b l r.” Altını ç zm ş olduğum bölümde aynen bunları söyler Arab . Peygamber m z Musa’yı b le putperest yaptı. Musa tab k de “İlahın” d yecek o buzağı heykel ç n, z ra Sam r ’n n ve ona nananların dünyasında o heykel b r lah. Yan Kur’an’da “Allah katında d n İslam’dır” fades de geçer, fakat Allah daha sonra Kaf run sures nde b ze “S z n d n n z s ze, ben m d n m bana” demey emreder. Pek , b z tek d n İslam olmasına rağmen başkalarının nancını “d n” d ye tanımladığımız ç n o d n de m kabul etm ş olduk ş md ? Geçerl l ğ olmasa da o da b r d n, adına Speedy Gonzales d yecek hal m z yok. Aynı şek lde Musa da elbette “ lahın” der o heykele, hatta Allah b le Kur’an’da “Allah’tan başka lah yoktur” der. Böyle demekle d ğerler n n de b rer lah olduklarını söylem ş olmaz Allah da, Musa da... Fakat s z kend pagan nancınızı Kur’an’a yerleşt rmeye kararlı b r k mseysen z, “ şte bunlar bana nen g zl hak katler, ar flerden başkası anlayamaz “ şekl nde yalandan b r g zem perdes yle kıvıra kıvıra bu hale get r rs n z ayetler . B rkaç sayfa sonradan devam ed yoruz[43]



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 89



Buralarda da Arab , az önce ayetler deforme ederken anlatmaya çalıştığı şeyler patır patır söyler. “Kemal ehl ar f”, Allah’ın her şeyde olduğunu b len k mseym ş ve bu k mseler n heykele, yıldıza, ağaca, herhang b r varlığa “Allah” demeler nde b r sakınca yokmuş. Arab ’ye göre eğer “takl t” yoluyla b r puta Allah dersen z ha şte o yanlışmış, fakat o putta Allah’ın var olduğunu b len ulv b r nsansanız, bunların jargonunda “kemal ehl ar f” sen z, kısacası



90 Bir Başka Din: Tasavvuf



pante st/panente st b r nanca sah psen z doğru man buymuş. Ve hatta b r sonrak sayfada göreceğ n z üzere[44]:



İbn- Arab ’ye göre eğer Allah’ın her şeyde var olduğunu b lmeyen b r ysen z s z Allah’ın cah l ym şs n z. Valla sırf İhlas sures b le Allah’ın eş , benzer ve deng olmadığını söyleyerek, zaten yaratıcı ve yaratılan ayrımını kesk n ç zg lerle yapar. S z n Plot nus’un Sudur’undan arak “Her şey Allah” nancınızdan eser yoktur Kur’an’da güzel kardeş m. Ş md pası Arab ’den alıp günümüzdek b r Mevlanasever teyzeye çev r yoruz kameralarımızı. Aşağıdak



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 91



kare, TRT 1’de 26.10.2011 tar h nde yayınlanan ve sunuculuğunu Gülben Ergen’ n yaptığı b r programa a tt r.



Konuk olarak katılan Cemalnur Sargut s ml bu ablamız b r tasavvufçu/ruhçudur, çıktığı her programda “Mevlana hazretler , aşk, sevg , Allah, Mevlana, aşk, hazret, hatta b r daha hazret” kel meler n shuffle’a alarak sevg pıtırcıklığı yapar. Bu teletab ablamız TRT 1’de çıkmış olduğu bu programda b r H ndu mabed n z yaret ed ş n ve orada f l kafalı Tanrı’ya tapınan nsanların yaptıklarını anlatır. Mevlana’sının z nden g den Cemalnur Sargut ablamız aynen şunları söyler lg l programda, lütfen okuyun: “Ben böyle b r saygı, böyle b r hürmet görmed m. Sank oradak heykel yıkamıyorlar da, karşılarında Allah var, Allah’ı yıkıyorlar. Ş md bu nsanların taşa tapmaları mümkün mü? Hayır. Aslında onlar o taştak hak kate, yan her yerden tecell eden Allah’a tapıyorlar” Ded kler n n Arab ’den herhang b r farkı var mı? Bu lafları duyan programın sunucusu Gülben Ergen de sank hayatın sırrıyla karşılaşmış g b koca koca gözler ve “vaaaooovv!” n daları eşl ğ nde ufak çaplı b r aydınlanma yaşar.



92 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ve elbette Cemalnur ablamız bunları doğruymuş g b pazarlayarak anlatır. Kend s b r de konuşmanın başında güven l rl ğ n arttırmak ç n Mevlana’dan b r alıntı yapar (aman ne güzel b r referans). “Mevlana’nın da ded ğ g b tüm d nler n özünde Ya Rab ses vardır” d yerek, pante zm İslam d ye kakalar. Kur’an’da yasak ed len, adına ş rk den len şey de tam olarak bu Cemalnur’un anlattığı şeyd r şte. Yoksa h çb r nsan evladı b r taş parçasına Allah d yecek kadar ger zekalı değ ld r, orada hemf k r z. Her putperest o taşın, heykel n veya x’ n sembol ze ett ğ güce, yan Allah’a tapınır. Allah se Kur’an’da bunu tamamen yasaklar ve b z kullarını uyarır, Allah’la doğrudan rt bat kurun, aracılar ed nmey n der. Rabb m z Kur’an’da nsanları bu konu hakkında defalarca uyarır. Z ra h çb r varlıkta Allah’ın tecell s , Allah’ın b r parçası, zerres falan yoktur. Allah yaratandır, ger kalanlar se yaratılmıştır. Ş md , Cemalnur Sargut’un söyled kler Kur’an’a uygun mudur? Tab k hayır. Hatta Kur’an, Cemalnur’un söyled kler n n tam zıttını söyler. Pek , Cemalnur Sargut’un söyled kler tasavvufa uygun mudur? Evet, kend s tamamen tasavvuf nancına uygun şeyler söyler, bunlar sadece kend s n n düşünceler falan değ ld r. Cemalnur Sargut’un söyled ğ bu “aslında onlar taşa tapmeeyo, o taşta Allah’ın tecell s n görüp ona tapıyorlar.” sözler Mevlana’nın ve Arab ’n n söyled kler n n tamamen aynısıdır. Arab ’n n Musa le lg l anlattıklarıyla, Cemalnur’un bu anlattıklarını kıyaslayın, arada zerre kadar fark yoktur. Ve bu Arab ’ler, Mevlana’lar, Hallac’lar, 1000 küsür



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 93



yıldır pante zm İslam d ye kakalamaktadır. P yasada İslam d ye dolaşan bu tasavvuf d n n n; H ndu zm’ n bazı kolları le, Bud zm le, New Age ve Sp r tüal zm le neredeyse h çb r farkı yoktur. Farkları sadece teferruatlardadır, fakat temel felsefeler olan “tümtanrıcılık”, yan “pante zm” aynıdır. D ğer ortak paydalarını se k tabın devamında anlatacağım nşallah k b r kısmını laf arasında anlattım zaten. Ş md tekrar Arab ’ye döneceğ z, ağır d l nden dolayı Arab ’yle lg l yazdıklarım s ze b raz sıkıcı gelm ş olab l r ama sabred n ve okuyun k sevd ğ n z ya da sevmed ğ n z şey n aslının ne olduğunu b l n. Hatırlarsanız Arab en son Musa peygamber m zle mana alem nde görüşüp bazı b lg ler almıştı, herhalde Arab ’n n bedava dak kası vardı, yoksa buradan ötek tarafa çok yazar. Neyse, Arab y ne Musa’nın başından geçen bazı olayların ç yüzünü, aldığı bu b lg ler sayes nde k tabında anlatır. Hallac-ı Mansur’un F ravun’u övmes g b , Arab de F ravun övücülüğü yapar. Tab bu k mseler çok ulu zatlar oldukları ç n b z m beyn m z onların ne demek sted kler n algılayamaz, nöronlarımız yetmez. Onlar muhakkak “öyle demek stem yor”dur ve muhakkak b z yanlış anlıyoruzdur, ama y ne de o düşük zekamız ve avam hal m z le şöyle b r bakalım yüce Arab ’n n neler anlattığına[45]:



94 Bir Başka Din: Tasavvuf



Kur’an’a göre Musa, F ravun’un karşısına çıkar ve F ravun’u İslam’a, yan Allah’ın b r olduğuna nanmaya davet eder. Bu tebl ğ esnasında da doğal olarak Musa le F ravun arasında b rtakım konuşmalar gerçekleş r. Fakat Arab ’ye göre Musa ve F ravun çok b lg n k ş ler oldukları ç n ve etraflarında da onları seyreden düşük sev yel , avam halk olduğu ç n, Musa ve F ravun b lerek halk d l nde konuşmuşlardır. Yan Musa le F ravun çok başka hak katler konuşmak st yorlar aslında ama sığır halk da anlasın d ye maalesef bazı şeyler tam olarak söylem yorlar, sadece ma ed yorlar. Pek Kur’an da bu avamın d l nde olduğuna göre, b ze Musa le F ravun’un açık seç k konuşamadığı esas hak katler k m açıklayacak? Tab k Arab hazretler . Arab ’ye göre F ravun da Allah’tan b r parçadır, bunu Fusus’ul H kem’ n b rçok bölümünde söyler[46].



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 95



Yan “her şey Allah’tır” öğret s ne göre bu kaçınılmazdır zaten. Z ra her şey Allah’sa eğer; adam öldüren, tecavüz eden, d ktatör F ravun da elbette Allah’tır. Kur’an’ın Şuara sures n n 29. ayet nde lahlık taslayan F ravun, Musa’ya şöyle der: “Benden başka lah ed n rsen, yem n olsun sen zındanlıklar arasına atarım.” Arab se mana katından aldığı b lg lerle “ya f ravun orda şöyle demek sted ” d yerek Kur’an’ı yen den yazar, bakınız[47]:



Bu paragrafta Arab “bunun asıl manası şudur” d ye başlar söze ve sonra alenen Kur’an’ı yen den yazar, F ravun ve Musa’ya kafasından konuşmalar uydurur. Kend s ne göre Musa, F ravun’a “Varlık b rd r” der ve Musa’nın F ravunu davet ett ğ d n “varlığın b rl ğ ” (vahdet vücud) d n d r. Düşük sev yel nsanlar ç n nd r lm ş olan Kur’an’da söylend ğ g b “Allah b rd r” demek stemez yan Musa. Musa’nın asıl demek sted ğ şudur: “Allah b rd r ve her şey Allah’tır, dolayısıyla her şey b rd r.”



96 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ardından Arab ’ye göre Allah’ın b r parçası olan F ravun cehennemden kurtulur[48], z ra Allah nasıl kend n cehenneme atsın k (Sp r tüal st Ramtha le tamamen aynı felsefe)! B nb r türlü laf kıvırmalarla F ravun cennetl k lan ed l yor, sonra da başımıza kural koyucu İslam al m ve çok büyük Allah dostu kes l yor. Arab ’n n ş zofren k hayal dünyasına göre Musa ve F ravun kend aralarında “varlığın b rl ğ ” hususunda anlaşıyor, onları zleyen halk bunu anlamasa da, F ravun da varlığın b rl ğ ne nandığı ç n cehennem azabından kurtuluyor. Oysa Kur’an’da F ravun ç n şu den r: “Sabah-akşam, ateşe arz olunurlar. Kıyamet koptuğu gün de şöyle den r: “F ravun a les n azabın en ş ddetl s ne sokun!”” (Müm n Sûres , 46)



Tab Arab , b nb r türlü laf kıvırmalarla ve bu ayetlerde söylenenlere mecaz anlamlar yükleyerek bu ayetler geçers z kılar. Z ra kend s bu ayetler n esas söylemek sted kler n (!) b ze mana katından aldığı b lg lerle aktarır. Yan Arab ’n n Fusus’ul H kem’ > Kur’an. B r de olayın “keramet” boyutu vardır k esasen bunu lerleyen bölümlerde daha sık nceleyeceğ z, fakat burada



Bir Başka Allah Dostu (!): Muhyiddin İbn Arabi 97



da değ nme gereğ görüyorum. Tasavvuf nancına göre şeyhler n, vel ler n, gavsların ve bunlar g b b l mum yüce zatın kerametler vardır. Yan peygamberler n gösterd kler muc zey lac verte boyayıp, adına “keramet” dem şlerd r. Şeyh- Ekber, yan en büyük şeyh olan Arab ’n n kerametler nden b r s de M rac’a çıkmasıdır! K tabu’l-İsra lâ Makâm ’l-Esrâ adlı k tabında Arab , M rac’a çıkışını ve göğe yükselerek ka natı seyred ş n anlatır. Dünya, kend s n n tab r yle “sab t” ve “sak n” b r şek lde yer nde durmaktadır. D ğer gezegenler, yıldızlar ve Güneş se, sab t olan Dünya’nın etrafında dönmekted r. Eğer bu adamlar yüce Allah dostu se, keş f ve lham yoluyla b lg alıyorlarsa, kerametler göstereb l yorsa, bu nasıl ş? Eğer gerçek b lg sadece keş f ve lham yoluyla vel lere gel yorsa, bu nasıl gerçek b lg ? Bunlar nasıl Allah dostu? “Allah yalnız başına anıldığında, ah rete nanmayanların kalpler nefretle ürper r; O’nun dışındak ler anıldığında se hemen müjdelenm ş g b sev n rler.” (Zümer Sûres , 45) “Karşılarında okunup duran b r k tabı sana nd rm ş olmamız onlara yetm yor mu? …” (Ankebut Sûres , 51) Uyan Müslüman, uyan. Allah’ın k tabına uy, Allah le aldatanlara değ l.



TEKAMÜL VE ÇİLECİLİK (ASKETİZM) İnsanlara bazı meseleler soyut kavramlar üzer nden anlattığında bunun önem n yeter nce drak edem yorlar. Ancak o söylenen olay somut b r şek lde başına geld ğ nde veya soyut kavramlarla anlatmaya çalıştığınız o olayın sonuçlarını b r şek lde gözler yle gördüğünde ş n önem n fark ed p tepk göstereb l yorlar. Bu sebeple, bu adamların İbl s’ ve F ravun’u övmeler ne demekt r, ş n c dd yet ned r, bunları s ze daha net b r şek lde anlatmam lazım. Arab ’n n F ravun’u övmes veya Hallac-ı Mansur’un İbl s’ övmes , öyle başına boynuzlu taç takıp, el ne de üç d şl mızrak oyuncağı alarak şeytan kılığında part ye katılan Sel n’ n yaptığı g b laylaylom b r mevzu değ ld r. Sel n’ n yaptığına güler geçers n, fakat gelgelel m bu adamların İbl s’ ve F ravun’u övmeler tam b r felakett r, ş c dd d r. İbl s ve F ravun, kötülükte en ler g den yaratıklardandır. Ş md ye kadar F ravun’un akıbet yle lg l Kur’an ayetler n okudunuz, Allah cehennem azabının en ş ddetl s ne layık görüyor F ravun’u, z ra yaptığı kötülükler maks mum düzeyde. Buradan şunu rahatlıkla anlayab l r z: İbl s’ ve F ravun’u övmek, kötülükler övmekt r. Z ra İbl s de F ravun da, Kur’an’da yaptıkları kötülüklerle anılan ve lanetlenen yaratıklardır. İbl s ve F ravun b r yerde



100 Bir Başka Din: Tasavvuf



“kötülük” demekt r. Bu adamların İbl s’ ve F ravun’u yüceltmeler n n tek sebeb kötülükler yüceltmek stemeler d r. Z ra ruhçuluk ve tasavvuf nancına göre “kötülük” ded ğ m z şey yoktur, çünkü her şey Allah’tır ve Allah zaten apr or olarak y d r. Her şey Allah’ın b r parçasıysa bu durumda nasıl kötülük var olab l r? İşte İbl s’ n ve F ravun’un yaptığı ve b z m de adına “kötülük” ded ğ m z bu şeyler, ruhçuluk/tasavvuf nancına göre nsanların ruhan evr m ne katkı sağlayan, Allah le b r olma sürec n hızlandıran “olumlu” şeylerd r. Yan düşük sev yel nsanların (avam) adına “kötülük” ded ğ olaylar, aslında har ka olaylardır, z ra s z n daha fazla acı çekerek daha fazla yücelmen z , p şmen z ve Tanrı le b r olma yolunda hızlanmanızı sağlarlar. Suf ler n dergâhta ç le çekmeler de şte bu sebepled r: Tekamül etmek ç n! Asket zm (ç lec l k) öğret s ne hoş geld n z. Ramtha adlı ruhçu k tapta bu ş n felsefes gayet açık seç k anlatılır, ş md bu sefer ekleyeceğ m bölümler okumanızı st yorum, Ramtha’nın şu altını ç zd ğ m kısımda söyled kler n okuyun[49]:



Tekamül ve Çilecilik (Asketizm) 101



Her şey g b nsan da Tanrı’nın b r parçasıdır ve dolayısıyla nsan; Tanrı’dır. O halde nsanın yaptığı h çb r şey yargılanamaz. Z ra nsanın yaptığı her şey Tanrı’nın yaptıklarıdır. E Tanrı da kötülük yapmayacağına göre, nsan da kötülük yapmaz. He ama g d p tecavüz mü eder, adam mı öldürür, çocuk mu keser, hırsızlık mı yapar, heh şte tüm bunlar nsan den len varlığın yararınadır. S ze tecavüz eden b r nsan, aslında s z n daha fazla ç le çek p daha hızlı b r şek lde Tanrı le b r olmanız ç n s ze “yardım” ed yordur. O sebeple Tanrı g b nsan da yargılanamaz, sınırlandırılamaz. İnsanın yaptığı şlere “suç”, “günah”, “kötülük” g b sınırlayıcı s mler takılamaz, z ra nsanın yaptığı her şey Tanrısaldır. Hatta bu sp r tüal stler n celse törenler nde let ş m kurdukları sözüm ona üst boyut varlıkları, nsanlara zaman zaman “yaramaz varlıklar” d ye h tap ederler, yaramazlıktan kastı da nsanın şled ğ suçlardır. Anlatab ld m m ne demekm ş İbl s’ ve F ravun’u övmek, kötülükler övmek? Ramtha’dan devam edel m, şu ufacık kısmı da kend n okuyacaksın k gözler nle görüp aklın le drak edeceks n bu p sl ğ n ne olduğunu[50]:



B r şeye “ y ” demek, onun karşısında b r de “kötü”yü yaratacağından, h çb r şey ne y d r ne de kötü. Her



102 Bir Başka Din: Tasavvuf



şey Tanrı’dır, her şey sadece “var olan”dır. Her şey b rd r şte yahu. S z ne d ye tecavüz ed p adam öldürenlere veya yalan söyley p nsanları dolandıranlara tepk göster yorsunuz? S z bas t varlıklar mısınız? O tecavüz edenler, çalanlar, öldürenler var ya, Tanrı’nın b r parçasıdır ve s zler zor olaylarla karşı karşıya bırakarak Tanrı’ya dönüşme ve bedenl nsan hal n zden kurtulma sürec n z hızlandırırlar. İşte tasavvufun ve ruhçuluğun “sevg , aşk, barış” maskel öğret s budur. Tab k “aşk”ı ve “sevg ”y bu kadar sık kullanacaklar, çünkü onlara göre her şey sevg d r, her şey, aklına ne gel yorsa... Z ra her şey Tanrı’dır. Arab ’n n dey m yle “Tek varlıktan başka varlık yoktur”. Adına kötülük ded ğ m z (k gerçekten de kötülük olan) bu olaylar ve ç leler, tasavvufta çok kutsaldır. Z ra ruhçulukla tamamen aynı mantığa sah p olan tasavvufta da çok ç le çekmek; çok p şmek demekt r. Çok fazla kötülüğe (aslında yardıma) maruz kalmak; Tanrı le b r olma yolunda lerlemekt r. Ş md Mevlana’nın Mesnev ’s nden b r h kâyeye geç yoruz, h kaye uzun olduğu ç n sadece b r kısmını ekleyeceğ m buraya, çer ğ n ben anlatacağım[51]:



Tekamül ve Çilecilik (Asketizm) 103



Ş md bu çok nurlu, çok mübarek Mesnev bölümünde anlatılan şudur: İbl s b r gün g der Muav ye’y namaza kalkması ç n uyandırır ve İbl s le Muav ye’n n arasında b rtakım konuşmalar gerçekleş r. Ş md ş n felsef bölümüne devam etmeden evvel ufak b r b lg lend rme yapayım. Muav ye den len adamın herhang b r ruhan özell ğ m vardır k İbl s’le konuşur? Hayır, Muav ye s yasetç n n b r d r. Mevlana’nın böyle Muav ye g b bel rl k tleler tarafından sev len k ş ler h kâyeler nde kullanmasının tek sebeb pr m yapmaktır elbette. Aynı şek lde pr m yapmak ç n ve İslam’la alakası olmayan f k rler n Müslümanlara pazarlayab lmek ç n kend s peygamberler de aşırı şek lde över. Bu Mevlana den len ab , tıpkı La Fonta ne’ n horoz le t lk y konuşturması g b , kafasından b r senaryo yazarak İbl s le Muav ye’y konuşturur. Tab bu b lg ler Mevlana’ya vah y le geld ğ ç n, ben “kend kafasından uydurdu” d yerek bu



104 Bir Başka Din: Tasavvuf



Allah dostuna büyük b r ft ra atmış oluyorum tasavvufçulara göre. Ş md Mesnev ’dek bu h kayeye göre İbl s g der Muav ye’y “had kalk, namaz vakt geld ” d ye uyandırır. Bunun üzer ne Muav ye’n n kafası karışır, “yahu sen İbl s’s n, neden ben namaza kaldırıp bana y l k yapıyorsun” d ye düşünür. Fakat h kayen n sonunda göreceğ m z üzere İbl s şunları der[52]:



Yan s ze kolaylık olsun d ye en öneml cümley çerçeve ç ne alayım ded m ama aslında heps öneml ve heps rezalet. İbl s’ n Muav ye’y namaza kaldırma sebeb şudur: Eğer Muav ye uykuya dalıp namazı kaçırsaydı, uyandığında namazı kaçırdığı ç n çok üzülüp, çok ç le çekecekt . İşte Muav ye’n n çekeceğ o ç le var ya, namazdan b le üstün b r badett r. Muav ye’n n duyacağı o acı var ya, Allah le b r olma yolunda en öneml şt r. İbl s, Muav ye’y namaza kaldırarak ve onun acı çekmes n önleyerek Muav ye’ye kötülük yapmış olur. Görüyor musun mantığı?



Tekamül ve Çilecilik (Asketizm) 105



Yan normalde nsanların ç le çekmeler n sağlayıp onlara yardım eden İbl s, bu sefer öyle kıskançlaşır k , Muav ye’n n ç le çek p ermes n önlemek ç n ona y l k yapar, onu namaza kaldırır! Çünkü eğer Muav ye namazı kaçırsaydı üzüntüsünden dolayı çok ç le çekecekt ve ç le g b namazdan üstün b r badet yer ne get rd ğ ç n daha kam l b r nsan olacaktı! Yan Muav ye’n n ç le çekmes , onun ç n namazdan b le faydalı b r şt r. Ne yolunda faydalı b r şt r? “Allah olma” yolunda elbette, bakın Allah yolunda dem yorum, arada uçurum g b b r fark var. Mesnev ’dek bu saçma h kaye özetle budur. Öncel kle şunu söyleyey m k namaz, savaşta b le kılınması farz olan öneml b r badett r. N sa sures 101 ve 102.



106 Bir Başka Din: Tasavvuf



ayetlerde Allah, savaşta kılınacak namazı anlatır ve 101. ayette “…bu durumda namazın süres n kısaltmanızda b r sakınca yoktur…” der. Yan savaşta b le “namaz kılmasan da olur” g b b r şey dem yor Allah, kısa da olsa y ne de namazı kılmanı emred yor. Bu ayetler, şahsen ben m namazın önem n anlayıp kafama bazı şeyler dank ett ren ve ben namaza başlattıran ayetler olmuştu. Yan namaz kılmayıp ç le çekmek, namazdan daha öneml b r badet şekl değ ld r, bu b r. İk nc s , ç le çekmek b r badet b le değ ld r. Ç le ve acı çekmek, nsana da ma olumlu katkılar sağlayan şeyler değ ld r. Bu tamamen “Allah le b r olma” öğret s ne dayanan pante st/panente st nancın b r uydurmasıdır. Kur’an’a göre çek len acılara sabretmek gerek r, fakat acı çekmen n nsana b r katkısı olup olmayacağı s z n o olaydan çıkaracağınız derse ve sabrınıza bağlıdır. Eğer acı çekmek, Allah le b r olma yolunda çok faydalı b r ş olsaydı, Kur’an’da şu şek lde b r dua ayet olur muydu: “... Ey Rabb m z! B ze, b zden öncek lere yükled ğ n g b ağır yük yükleme.” (Bakara Sûres , 286) Kur’an’da Allah, b r Müslümanın bu şek lde dua etmes n st yor, z ra akıl sağlığı yer nde b r nsan acıyı stemez, acı onun ç n kötü b r şeyd r. Oysa, eğer çek len acılar ve ç leler b z m Allah le b r olmamızı sağlayan ulv yardımlar olsaydı, bu şek lde acıdan kaçınma steğ barındıran dualar Kur’an’da yer almazdı. Z ra Allah, kulunun acıdan kaçınmasını st yor. Böylece tasavvuftak bu ç lec l k anlayışı da, b nlerce yıllık pagan hurafeler n n arasına tesc ll b r şek lde g rm ş oluyor.



Tekamül ve Çilecilik (Asketizm) 107



Ş md , bu adamlar “acı” ve “ç le”ye böyle anlamlar yüklüyor d ye, elbette acının nsana h çb r şey katmadığını dd a etm yorum. Fakat acı çekmen n nsana olumlu katkı yapması; kes nl kle garant değ ld r. Üzer nden ders çıkarılmamış her acı boşadır. Ben m kanaat mce acı, y ler daha y , kötüler yse daha kötü yapan b r katal zördür. Yan acı çekmek, Allah le b r olma yolunda değ l, hak eden n hak ett ğ ne kavuşması yolunda b r hızlandırıcıdır. Ş md s ze durumu somut ve yaşanmış b r örnek üzer nden anlatayım. V ktor Frankl, 2. Dünya Savaşı dönem nde naz kamplarında yıllarca şkence görmüş b r Yahud d r ve aynı zamanda ps k yatr stt r. İnsanın Anlam Arayışı adındak otob yograf k k tabında, Naz kampında yaşadıklarından yola çıkarak gel şt rd ğ ps koterap yöntem n anlatır. V ctor Frankl herhalde b r nsanın bu dünyada yaşayab leceğ en büyük acıları ve ez yetler çekm şt r. Karısı ve çocukları öldürülür, arkadaşları gözü önünde öldürülür, tecavüze uğrar, kend s türlü şkencelere uğrar, b r der b r kem k kalmasına rağmen yıllarca ağır amele şler yapar vs. Bak vesa re dey p geç yorum, yazması kolay, fakat şu arasına v rgül koyarak söyled ğ m şeylerden b r tanes n n b le nsanın başına gelmes n n nasıl büyük b r ıstırap olduğunu unutma. V ktor Frankl’ın o kampta yaşadığı hayat “doğal seleks yon”un Naz ler tarafından nsan el yle hızlandırılarak uygulanmış hal d r k buna öjen zm de den l r. Yan sadece en güçlüler ve sabırlıları, b r başka dey şle “en uygunları” hayatta bırakmaya yönel k b r s stem n ç nde yaşar V ctor Frankl. Gelgelel m kend s b r şek lde savaşın sonuna kadar hayatta kalmayı başarır. Savaşın b tt ğ ve Naz ler n kaybett ğ , kamptak Yahud lere duyurulur, artık tüm ç leler b tm şt r. Kamptan



108 Bir Başka Din: Tasavvuf



çıkarlar, kurtulmuşlardır ve karşılarına çıkacak lk şehre kadar yürümeler gerek r. B z m Frankl, kamptak b r Yahud arkadaşıyla beraber yürür. B r tarlanın ç nden geçmek zorundadırlar. Frankl tarladak ek nler ç ğnememek ç n t t zl k göster r ama d ğer arkadaşı hatır hutur basar tarladak ek nlere. Frankl arkadaşını başkalarının malına zarar vermemes yönünde uyarır, arkadaşı se yıllardır maruz kaldığı ç le ve ıstıraptan sonra, sank başkalarına zarar vermey kend s ne b r hakmış g b görür. Frankl buradan yola çıkarak, b r nsanın acılar çekm ş olmasının, ona ekstradan herhang b r hak veya üstünlük vermeyeceğ n söyler. Ve k tabında, bu durumun nsanlar ç n büyük sorunlara yol açab leceğ n söyler. Yan adam daha İsra l Devlet henüz kurulmamışken şu ps koloj n n teşh s n koyuyor:



Tekamül ve Çilecilik (Asketizm) 109



Burada b r grup İsra l vatandaşı, bombalanan Gazze şehr n seyreder. Seyrederken alkışlarlar, sev n rler. Alkışlayıp sev nd kler şey se, “kend ler nden başka” nsanların tepeler ne bombalar yağdırılmasıdır. Bu ps koloj n n altında elbette geçm şte çek len acılar ve ç leler vardır. Fakat bu yaşanmış ç leler onlara böyle b r hak ve üstünlük ver r m , elbette vermez. Ş md de Frankl’ı ve tarladak ek nler ç ğneyen arkadaşını karşılaştıralım. Her k s de çok büyük ç leler çek yorlar. Acıları b tt ğ nde se b r s tarladak ek nlere basmıyor, yaşadıkları üzer ne düşünüyor, çekt ğ acıların ves les yle logoterap yöntem n gel şt rerek nsanlara faydalı olmak ç n uğraşıyor, mesleğ n cra etmey sürdürüyor. D ğer se kend n her türlü ht yacın üstünde görerek tarladak ek nlere basıyor ve böyle b r hakka sah p olduğunu dd a ed yor, bu üstün görme ht yacının tek sebeb se yaşamış olduğu acılar. Yaşanan acılar aynı, fakat bu acılar b r nsanı daha y b r s yaparken, b r başka nsanı daha da kötü b r s hal ne get r yor. Elbette sırf tarladak üç beş tane patlıcana bastı d ye kötü b r dem yorum bu adama, fakat böyle b r ps koloj ye bürünmüş b r nsanın kötü b r ne dönüşmes kaçınılmazdır. Tarladak sebzelere basması, sadece çekt ğ acılar sonunda ulaştığı kafa yapısının b r sembolü, b r gösterges , b r özet . İşte yukarıdak fotoğrafın özet d r o tarladak sebzeler ç ğnemek. Frankl ç n de aynısı geçerl , onun da tarladak o sebzelere basmamasıyla, kamptan kurtulduktan sonra nsanlık adına yaptıkları paralel, z ra daha o tarlada gösterd ğ hassas yet b le, onun da çekt ğ acılardan çıkardığı dersler sonucunda ulaştığı kafa yapısının b r özet d r.



110 Bir Başka Din: Tasavvuf



Yan acı, y b r nsanın daha y olmasına ves le olab l rken, kötü b r s n n daha kötü olmasına yol açab l r. Acı ded ğ m z şey, ç n zdek n daha kolay ve daha hızlı ortaya dökmen z sağlayan b r katal zördür. İnsanlar çekt kler acılara büyük anlamlar yüklemek sterler, çünkü canları yanar, bu yüzden o acı mutlaka çok öneml olmak zorundadır. Fakat üzer nden ders çıkarılmamış acı, boşa yaşanmıştır. Ne kadar canın yanarsa yansın, ne kadar ç le çekersen çek, eğer sen eşşeksen (vurguluyorum, k ş le) acı çekm ş olman sana h çb r halt katmaz H çb r nsan kolay kolay “ben daha üstünüm” demez, belk s n rlend ğ nde ya da belk alkollüyken ağzından kaçırıver r bunu. Ama ağzıyla demese b le kend s n sırf yaşadığı acılar yüzünden daha üstün gördüğü her lafından, her davranışından, her yaptığı şten bell olur. Han bazı kadınlar “ben para ç n şunu şunu yapacak b r nsan mıyım?” derler de, sonra aynen para ç n o ma ett klerl “şunu şunu” yaparlar ya, ve sen bunu ona asla ağzıyla söylett remezs n ya, o hesap şte. Ç lec l k (asket zm), tam b r hurafed r. Tasavvufu İslam zanneden kültürümüzde de acı çekmen n öneml b r yer vardır. Acı çekm ş olman asla sen n herhang b r şek lde daha üstün olduğun veya b r şeyler aştığın anlamına gelmez. Hele hele tasavvuftak bu acı da zaten kend el nle kend ne uyguladığın b r acıdır, yan başına gelmed ğ halde zorla sen başına get r rs n acıyı Tanrı’yla b r olmak ç n. Daha y şartlarda yaşama mkânın varken g der b r hırka b r lokma suf hayatı yaşarsın, teknoloj den ve b l mden uzak durur; bunlara “şeytan cadı” ders n, ne b ley m dergâha odun taşırsın, odalara kapanıp ç lec b r hayat yaşarsın, haftalar boyu karanlık b r odada halvete g rers n, sonra bunların sana b r şey kattığını dd a eders n.



SPİRİTÜALİSTLERDEKİ TASAVVUF SEVGİSİ Bu bölümde s ze gösterecekler m “del l”den z yade “ şaret”t r. Z ra b r öğret y , deoloj y , d n vb. onu tak p edenler üzer nden değerlend rmek ve yargılamak metodoloj k b r hatadır. Gelgelel m k tabın başından ber bel rtt ğ m üzere, ben m anlatmakta olduklarım b l nmeyen şeyler değ ld r. Bunlar b l n p de d llend r lmeyen gerçeklerd r. Tasavvufun İslam le alakası olmayan m st k b r görüş olduğu gerçeğ ; b rçok Müslüman üzer nde soğuk duş etk s yaratacaktır, özell kle tasavvuf le yüzyıllardır haşır neş r olan ülkem zde büyük tepk toplayacaktır. Zaten o yüzden konuyu b lmes ne rağmen alacağı tepk den veya kaybedeceğ mevk s nden korkarak susan b rçok lah yatçımız ve d n adamımız var ya, neyse… Bu nedenle s ze sp r tüal stler n neden tasavvufu sevd ğ n açıklamak zorundayım. Fakat bu yapacağım asla ve asla tasavvuf öğret s n , tak pç ler üzer nden yargılamak olmayacaktır. Ancak ve ancak, ş md ye kadar anlattıklarımın ve ler de anlatacaklarımın üzer ne b r c la çekmek olacaktır. Arab ’ler n, Mevlana’ların, kısacası b z m tasavvufçuların, günümüz sp r tüal stler nden farklı b r şey demed kler ortadadır. Ben sana örnek olarak Ramtha ve Ra B lg ler adlı sp r tüal st k tapları sundum, karşılaştırdım. Aynı şeyden bahsett kler n , aynı öğret ye sah p olduklarını gözler nle



112 Bir Başka Din: Tasavvuf



gördün. İsted ğ n sp r tüal st k tabı al, yanına da sted ğ n tasavvufçunun k tabını koy, durum y ne değ şmeyecek. Üç beş tane kılkuyruk yorum farkı dışında, y ne hep aynı felsefeye sah p olduklarını göreceks n. Tıpkı Mevlana ve Arab g b her şey n b r olduğunu ve her şey n Allah olduğunu, madden n llüzyon olduğunu, “ben” den len şey n olmadığını, Allah dışında h çb r varlık olmadığını öğütleyen Ra B lg ler adlı k tabın kapağını gösterey m s ze[53]:



Sembol tanıdık geld değ l m ? Bu k tabın ne sm , ne de kapağı tesadüf d r, heps n el mden geld ğ nce açıklayacağım.



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 113



Bugünkü ekonom k s stem n m marları olan küresel sermayen n, yan global el t n amacı Tek dünya devlet kurmaktır. Tek b r merkezden, tüm nsanlığa hükmetme amacı taşıyan ve başını Rothsch ld, Warburg, Rockefeller, Morgan g b a leler n çekt ğ küresel çeten n yüz yılı aşkın planı budur. Amer kan Merkez Bankası (Federal Rezerv) s stem n n kurucularından olan Warburg a les n n üyes banker James Warburg, 1950 yılında senatoda şu lafları sarfetm şt r: “K m ne derse des n, tek dünya devlet kurulacaktır. Esas sorun, bunun rızayla mı, yoksa zorla mı olacağıdır”. Tab k bu tek dünya devlet , aynı zamanda tek b r merkez bankasına ve tek b r dünya d n ne sah p olacaktır. Yan en azından gayeler budur, ama başarırlar, ama başaramazlar… İler de b rçok del lle de göstereceğ m üzere hedefled kler bu tek dünya d n , sp r tüal st/pante st b r d n olacaktır. Bütün dünyaya pompaladıkları öğret de budur, uğruna m lyarlarca dolar harcadıkları proje de budur… Her Horus’un Gözü ya da m st k b r sembolün kullanıldığı k tap, yayın vs’n n global el t le llak f z ksel b r bağı olmak zorunda değ ld r. Yan bu k tabın yazarlarının veya yayınev n n, b z m 1 doların üzer ne kutsal mühürler n basan banker çetes yle b r bağı olup olmadığını Allah b l r. Ve bunun pek de b r önem yoktur. Z ra aralarında gerçekten b r bağ olsa da olmasa da, aynı öğret y pompalarlar. Amaçları aynıdır. Z ra kurdukları sayısız k l se, dernek, vakıf, okul yoluyla bu ş n eğ t m n ve propagandasını yaparlar. K m kurumun d rekt olarak global el t le bağı varken, k m n n yoktur, z ra çoktan onların bey n yıkamalarına maruz kalmışlardır ve gönüllü olarak, sam m yetle m syonerl kler n yapmaktadırlar.



114 Bir Başka Din: Tasavvuf



S ze ş md şöyle b r örnek verey m. Günümüzde hala yaşamakta olan Alex Grey adında b r ressam vardır ve bu ab sanatında harb den çok kab l yetl d r. Kend s aynı zamanda sp r tüal stt r. Kend nternet sayfasını gösterey m s ze[54]:



Kend s n n sp r tüal st olduğunu söylem şt m, nternet sayfasındak bu pagan sembol olan Horus’un Her Şey Gören Gözü’nün bulunması da gayet doğal. Alex Grey’ n “Chapel of Sacred M rrors” adında sp r tüal st b r k l ses ve buraya şt rak eden tak pç ler vardır. Ş md y ne aynı meseleye geld k, bu elemanın da b z m küresel sermaye le b r bağı var mıdır b l nmez, k konumuz da bu değ l. ABD’de sp tüal zm öğret s n n okulları vardır. Bu adamlar 20. yüzyılın başlarında sp r tüal zm modern dünyaya gayet güzel uyarladılar, esk öğret ler yen b r l sanla gayet güzel pazarladılar. Böyle b r öğret y pompaladıktan sonra da, dünya çapında bunun b r sürü nanırı türed . Hang s d rekt küresel sermaye bağlantılıdır, hang s değ ld r, bunun peş ne düşmek anlamsız, z ra heps aynı kapıya çıkıyor.



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 115



Ş md bu kend k l ses olan sp r tüal st ressam Alex Grey’ n 2013’te attığı b r tweet’ gösterey m s ze:



Kend s tak pç ler ne b z m Arab hakkında yazılmış b r k tabı tavs ye ed yor. Dur dur, devam ed yorum. Veya şahs blog’undak b r röportajda y ne Arab ’y sev p okuduğunu söylüyor:



116 Bir Başka Din: Tasavvuf



Veya s tes ndek şu habere bakalım ş md de:



Alex Grey, eş yle beraber sp r tüal st k l ses nde sem nerler ve eğ t m ver r. S tes ndek bu haberde göreceğ n z üzere sem nerler nde tasavvufun da öğret ld ğ n söylüyor. (Tasavvufun İng l zces “suf sm”d r) Tasavvufun yanısıra Bud zm, H ndu zm g b d ğer m st k d nler n de eğ t m n ver yor kend s . Neden m ? Yahu başından ber anlatıyorum şte sana, tasavvuf tıpkı Kabalacılık g b , H ndu zm ve Bud zm g b m st k b r d nd r. Onlarla aynı şey söyler. Varlığın b r olduğu ve her şey n Allah/Evren olduğu nancına dayalıdır. Tasavvuf, sp r tüal zmd r. Sp r tüal zm n İslam’a göre



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 117



uydurulmuş hal d r tasavvuf. Tasavvuf sp r tüal zm n; Mevlana’lar ve b l mum şahıslar tarafından b nb r türlü laf kıvırmayla, Kur’an ayetler ne mecaz ve uyduruk anlamlar yüklen lerek Müslümanlara yed r lm ş hal d r. İslam’la zerre kadar alakası yoktur. Herkes de bu durumun gayet farkındadır, Mevlana’dır, Arab ’d r, bunlar sp r tüal stler tarafından pek sev l r. Mevlana’nın ABD’de bu kadar popüler olmasının sebeb n ne zanned yorsunuz s z? Mevlana’yı sevmeyen b r sp r tüal st yoktur, varsa da henüz Mevlana’yı tanımıyordur. Çünkü Mevlana sp r tüal stt r. Pek neden bu Mevlana b z m kültürümüzde yer ed nm şt r? Neden Mevlana’yı hala hacı hocalar, lah yatçı tayfa falan pek sever, sürekl över? Neden Mevlana hala Müslümanmış g b , İslam’ın sevg pıtırcığı yüzüymüş g b kabul ed l r, sah plen l r? Çünkü nsanlara böyle olduğu öğret ld . Gerçek olmasa b le dogmat k b r şek lde böyle öğret ld ve böyle g d yor. H çb r rasyonel tarafı yok. B z m lah yatçılar veya mamlar, kend ler ne çocukken çevres tarafından öğret len n en doğru olduğu nancına sah p oldukları ç n Mevlana’ya toz kondurmazlar. Halbuk nandıklarını dd a ett kler k tap, yan Kur’an, Mevlana’nın ve d ğer tüm tasavvufçunun ded kler n n tam ters n söyler. Yahu bu nasıl b r k yüzlülüktür? S z h ç m sevd ğ n z, peş ne düştüğünüz adamın ne yazdığına bakmazsınız, arada açıp okumazsınız. Toplumun büyük çoğunluğu sırf cehalet nden veya majı yüzünden, Mevlana g b hesapta sevg pıtırcığı tasavvufçuların peş ne düşer, onlara bu ayet yeter: “Hakkında b lg n olmayan şey n ardına düşme! ...” (İsra Sûres , 36)



118 Bir Başka Din: Tasavvuf



Bu lah yatçı ve gelenekç Müslüman tayfanın b r kısmı da, ney n ne olduğunu gayet y b l r ama kabul edemez! Mevlana’nın söyled kler n sürekl İslam’a yontmaya çalışır. B r Ahmet, b r Mehmet söylese “Olur mu öyle şey, sus bre kaf r!” d yeceğ sözün Mevlana tarafından söylend ğ n görünce “Ya vardır b r keramet , öyle demek stem yordur” düşünces yle ıkınır da ıkınır, İslam hale get rmeye çalışır Mevlana’nın söyled kler n . Kend v cdanına da sığmaz, çel şt ğ n gözler yle görür ama y ne de putuna sah p çıkmak ç n kıvranır. Öncek bölümlerde Mevlana’nın Kur’an’la çel şen pek çok öğret s n gösterd m s ze, daha da göstereceğ m. Buna rağmen nsanlara çocukluğunda öğret len veya yıllardır doğru olduğunu zannett ğ saçmalıklar, Allah’ın nd rd ğ nden üstün gel r. Putunu kırmaya b r türlü cesaret edemez. Tıpkı 600’lü yıllardak Mekkel müşr kler n yaptığı g b ... Onlar da Allah’a nanmalarına rağmen, h çb r del l olmayan nançlarını, o gelenek d nler n büyük b r manla savundular. Günümüz tasavvufçuları ve tasavvuf sempat zanı Müslümanları da aynen bu durumdadır şte. Onlara da bu ayet gels n: “Onlardan b r zümre vardır, aslında K tap’tan olmayan b r şey s z K tap’tan sanasınız d ye, d ller n K tap’la eğ p bükerler. O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler. B l p durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.” (Al İmran Sûres , 78) Y ne b r kısım lah yatçı veya mam veya d n adamı -adına her ne dersen ne- kes m vardır k , bunlar da tasavvufun ne olduğunu hem b l r, hem de kabul eder ama dışlanma korkusuyla d le get remez. İş mden olurum, cemaat mden olurum, toplum tarafından dışlanırım korkusuyla, toplumun büyük çoğunluğunun b lmeden sevd ğ tasavvufa karşı gelmeye cesaret edemez, onlara da bu



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 119



ayet gels n: “İbrah m ded : “Şu b r gerçek k , s z dünya hayatında aranızda sevg oluşturmak ç n Allah’ın ber s nden putlar ed nd n z. Sonra, kıyamet gününde b rb r n z tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hep n z n varacağı yer cehennemd r; h çb r yardımcınız da olmayacaktır.” (Ankebut Sûres , 25) Ben çok şükür Müslüman b r adamım. Bu k tabı da kend m ç n yazıyorum. B ld kler m sana söylüyorum ve sen uyarıyorum k , ah rette Allah’ın karşısına bomboş çıkmayayım, en azından “şunu, şunu yaptım” d yeb ley m... Yan kend çıkarımı düşünüyorum. O yüzden, sen de akıllı davran ve kend çıkarını düşün. İş banka kuyruğunda öne geçmek olunca b nb r türlü şark kurnazlığına kafan basar da, ş n ha çıkarına gel nce neden h ç çalıştırmazsın o kafayı? Ney n ne olduğunu gör, berrak b r kafayla düşün şu meselen n üstünde. Bu k tapta ben hem Müslümanlara, hem de her nançtan nsana seslenmeye çalışıyorum. Sadece b r Müslümanın değ l, b r ate st n, de st n veya Müslüman olmayan herhang b r n n de tasavvufa veya sp r tüal zme yönelmes n stemem, z ra k tabın lerleyen kes mler nde daha net göreceğ n z üzere “her şey Tanrı/Evren le b r olma uğrunda” olduğu ç n, tasavvuf ve ruhçuluk ortada “kötülük” d ye b r kavram bırakmaz. Kend çıkarını düşünen b r nsan evladı olarak daha y b r toplumda yaşamak sted ğ m ç n de, k msen n bu tasavvuf veya sp r tüal zm saçmalıklarına nanmasını, nancında ler g tmes n stemem. Ayrıca şunu da söyleyeb l r m s ze, Müslüman olmayan b r s n n tasavvufa ve sp r tüal zme nanması kend çer s nde tutarlıdır. İnancında b r tutarlılık vardır. Zaten ate st olmasına rağmen konu Mevlana olunca “Ooo, ne hadd m ze onun hakkında konuşmak” d yen nsanlar tanıdım



120 Bir Başka Din: Tasavvuf



ve bunu gayet doğal karşıladım, z ra adam Mevlana’nın ne ded ğ n anlamış. Kend terc h d r der geçer m. Fakat b r Müslümanın tasavvufa nanması, Mevlana’yı sevmes , neres nden tutarsan tut el nde kalır. Neres nden bakarsan bak tutarsızdır. Neres nden bakarsan bak saçmalıktır. B rb r yle çel şen şeyler aynı anda doğru olamaz. Aklını şleten ve tarafsız olab len her nsan da zaten tasavvuf ve İslam’ın b rb r yle alakası olmadığını kabul edecekt r. Yan konu Müslümanların tasavvufa nanması olunca ş k boyut kazanmış oluyor: 1- Kötü b r şeye nanıyorlar. 2- B rl kte doğru kabul ed lmes mümkün olmayan zıt şeylere nanıyorlar. Umarım mevzuyu anlıyorsunuzdur. Yan kapağında Horus’un Gözü sembolü olan Ra B lg ler adlı k tap der k [55]:



“Her şey b rd r” İbn Arab de Fusus’ul H kem’ nde der k [56]:



“Tek varlıktan başka varlık yoktur”



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 121



Tab k de sp r tüal stler Arab ’y severler, çünkü onlarla aynı şey söylem şt r ve bu pante st nanışı da müslümanlara da b r güzel pazarlamıştır. Tasavvufçular Kur’an’da “Allah’tan başka lah yoktur” şekl nde açıkça fade ed len tevh d nancını, “Allah’tan başka varlık yoktur” d yerek değ şt rm şt r. Arab , daha önce anlattığım g b b rtakım b lg ler mana katında yükselerek Allah’tan veya peygamberlerden aldığını dd a eder. Tasavvuf nancına göre sadece Arab değ l, tüm vel ler bu özell ğe sah pt r. Mesela Arab , şu g zl hak katler de Allah’tan öğrenm şt r[57]:



Süleyman Peygamber’ n mertebes n sadece Arab g b üst boyut varlıkları/ulu zatları b leb l r, bu hak katler herkese anlatılmaz, çünkü her önüne gelen bunları drak edeb lecek sev yede üstün varlıklar değ ld r. Hatta k tabın çev rmen de b r başka suf n n şöyle b r cümles n buraya d pnot ver r[58]:



Yan bu “vahdet- vücud” sırlarını b lmek herkes n harcı değ ld r, Süleyman Peygamber bu vahdet vücudu b l yordu, Süleyman’ın nandığı d n, tasavvuf d n yd . Ama Süleyman da, tıpkı bu vel ler g b , herkes bu sırrı anlayamaz d yerek bu sırları g zled .



122 Bir Başka Din: Tasavvuf



Kur’an’da böyle b lg ler var mıdır? Elbette hayır. Kur’an’da Süleyman peygamber çok varlıklı b r k mse olmasına rağmen İslam’dan şaşmadığı ç n sık sık övülür (z ra Allah asla fak rl ğ övmez, bu yüzden zeng n b r hayatı olmasına rağmen yolundan sapmayan Süleyman peygamber n Kur’an’da çok övülmes ne de şaşmamalı). Kur’an’da kend nançlarına da r bu tür saçmalıkların olmayışını da şöyle açıklar tasavvufçular: Kur’an alt nsanların anlayış kapas tes nded r, ancak vel g b ulu k ş ler g zl hak katler Allah’tan öğreneb lme kapas tes ne sah pt r. Pek kapağında Horus’un Gözü olan Ra B lg ler ’n n senaryosu ned r? Ra B lg ler adlı k tap, b r grup sp r tüal st n toplanarak yaptıkları celse seanslarından oluşur. Yan b r grup eleman b r odaya g rerler, b r de medyum vardır aralarında, üst boyut varlığı bu medyumun beden vasıtasıyla bu nsanlarla konuşur. Bunları k tabın kend s anlatıyor, sır değ l bunlar, z ra günümüzde de bu şler yapan m lyonlarca nsan var[59]:



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 123



Yan Ra adlı ne düğü bel rs z üst boyut varlığı, b z bas t nsanların b lmed ğ hak katler b l r ve o hak kat de tüm varlığın b r olduğu hak kat d r. Ra adlı üst boyut varlığı, medyum vasıtasıyla nsanlara b rtakım hak katler açıklar ama y ne de nsanların anlayab leceğ kadarını anlatır, her şey anlatmaz, anlatsa da nsan den len düşük boyutlu varlık anlamaz. Tıpkı Arab g b şeyhler n her hak kat b lmeler ama mür tler ne ve nsanlara her şey anlatmamaları, çünkü anlatmaya kalksalar b le düşük sev yel avamın bunu anlamayacak olması g b ! Tamamen aynı mantığa sah pt r günümüz sp r tüal zm le tasavvuf, sadece paketler farklıdır. B r nde vel vardır, şeyh vardır, gavs vardır, d ğer nde üst boyut varlığı vardır, ışık varlığı vardır. İnsanların kanına g rmek ç n kullandıkları kılıf se hep aynıdır: Sevg . Interstellar f lm nde de üst boyuttak sevg dolu varlıklar safsatası zley c ye b r güzel kakalanır. Annen n oğluna köften n arasına katarak yed rd ğ ant b yot k m sal , o kadar b l msel teor n n arasına b r güzel sp r tüal zm hurafeler n de gömer Chr stopher Nolan ab m z. Sahte b l m, yan el n dey m yle pseudo-sc ence yapar. F lmde tam dünya kaynakları tükenmek üzereyken, nsanların başka b r galaks ye geç ş yapab lmeler ne olanak sağlayan b r solucan del ğ (wormhole) oluşur dünyanın yakınlarında. Herkes hemen bunu, nsanlara yardım etmeye çalışan ulv , sevg dolu üst boyut varlıklarının keramet ne bağlar. F lmdek “başka boyutlarla let ş m kurmanın tek yolu sevg d r” teması da y ne sp r tüal zm öğret s d r. Etk ley c d r, z ra duygusal b r mevzudur, ama hurafed r. Sp r tüal zm popüler kültür üzer nde sandığınızdan çok daha fazla etk l d r. B r k tapçıya g r p raflarda d z l olan k tapları az kurcalayın, eğer konuya hak msen z,



124 Bir Başka Din: Tasavvuf



durumu kend n z göreceks n z zaten. Yahut dünyada ve son 25-30 yıldır Türk ye’de de mantar g b çoğalan ruhçu, suf dernekler, s ze durumun ne olduğunu zah edecekt r. B r başka örneğe geçey m:



Yukarıdak res m, New Age’c tar kat Ashtar Command’ın ruhan l der olan ve hesapta evr m olarak b zden çok daha üst sev yede olan “üstün varlık” Ashtar Sheran’ın tems l resm d r. Altı köşel Davut Yıldızı ve d ğer kabal st k sembollerle bezenm ş bu tems l res m dah , Ashtar’ın m st k b r oluşum olduğunu anlamak ç n



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 125



yeterl d r sanıyorum. İlg nç b r anekdot anlatayım… Bu örgüt 1977 yılında, esrareng z b r b ç mde İng ltere’de b r telev zyon kanalının yayınını böler ve “Ben Vr llon, Ashtar Galakt k Kumandanlığının sözcüsü olarak s z nsanlara seslen yorum…” şekl nde başlayan uzun b r konuşma yapar. Bu lg nç olayın telev zyon kayıtlarını nternet’te, Youtube’da aratarak kolayca bulab l rs n z. Yan İng l z telev zyonunun -nasıl olduğu hala çözülemem ş b r şek lde- yayının ele geç r lmes ve g zeml b r ses tarafından bu konuşmanın yapılmış olması şeh r efsanes değ l, gayet gerçekt r. Fakat ş n h kâye kısmı konuşmanın çer ğ d r. Konuşmayı yapan k ş b zlere hesapta Ashtar Command’dan seslend ğ n , UFO olarak gördüğümüz varlıkların kend ler olduğunu, tek gerçeğ n “sevg ” ve “kozmoz” olduğunu, nsanlığın yakında yen b r çağa (New Age) geçeceğ n b ld rm şt r. Özetle konuşmanın çer ğ “sevg ” sözcüğüne bulanmış t p k sp r tüal st, pante st propagandadan barett r. Bu örgütte de, son yüzyılda yen yen türem ş b rçok UFO’cu tar katta olduğu g b ; b r üstün varlık olan Ashtar’ın nsanlığı uzaktan seyrett ğ ve nsanlara yardım ett ğ , ler de b z “kurtuluşa” erd receğ , tüm varlığın b r olduğu, esas emel n benl kler m z öldürerek Tanrı (veya Kozmoz) le b r olunacağı nançları esastır. Bu k tapta uzun uzadıya konu ed nmeyeceğ m bu UFO’cu tar katların st snasız tamamında “ nsanlığın b r olması” gerekt ğ vurgulanır, z ra bu örgütler; tek dünya devlet kurma emel ndek el tler tarafından f nanse ed l r. Eh, eğer karşınızda dünya dışı varlıklar varsa, ayrı devletlere bölünmek yer ne tek dünya devlet çatısında b rleşmem z gerekt ğ n rahatlıkla yed reb l rs n z nsanlara. Ded ğ m g b ş n bu aleng rl kısmı, esasen başlı başına b r k tap konusu



126 Bir Başka Din: Tasavvuf



olduğu ç n, bu konuda çok fazla detaya nmeyeceğ m. Ashtar’ın t p k b r New Age’c sp r tüal st oluşum olduğunu b lmen z yeterl d r. Ş md s ze Ashtar nanırlarının nternet sayfasından b r görüntü verey m[60]:



“Rum ” ded kler b z m Mevlana Celaledd n Rum ’d r elbette, yaban ellerde Rum derler kend s ne daha çok. Ashtar adlı sp r tüal st ek p b rçok yerde Mevlana ş rler ve Mevlana sözler paylaşır, tasavvufçuların ve Mevlana’nın öğret ler sayfalarının b rçok yer nde vardır. Neden? Çünkü Mevlana onlarla aynı şey söylüyordu, sadece jargonu farklıydı, Müslümanlara pazarlanmak ç n daha değ ş k b r d lle anlattı olayları ama öğrett kler temelde hep aynıydı. Müslüman coğrafyaya pante zm ve m st s zm İslam le harmanlayarak tasavvuf yoluyla satarlar, bu g b “fazla uçuk” tar katlara UFO h kayeler le satarlar, k m sosyeteye “enerj , evren” d ye konuşarak satarlar. Senaryoları ve üslupları



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 127



farklı olab l r, fakat verd kler mesaj hep aynıdır: “Her şey b rd r” = “Her şey Tanrı’dır” = “Sen Tanrı’sın” = “Enel Hak” Kısacası pante zm… Bunları s ze gözlem sah b olun, k m neye neden nanır bunları görün d ye göster yorum. Bu adamların Mevlana sevg s tamamen tutarlıdır, b l nçl d r, z ra Mevlana’nın ne ded ğ n anlamışlardır. Müslümanların Mevlana sevg s se tutarsızdır, b l nçs zd r. Müslümanlar, Mevlana’nın söyled ğ pagan saçmalıklarını “ya orada öyle demek stem yor” şekl nde kıvırıp Kur’an’a uygun hale get rmeye çalışarak hem kend ler n , hem de m llet kandırırlar. Oysa bu adamlar, her ne kadar absürt b r nanca sah p olsalar b le kend çler nde tutarlıdırlar. Z ra Mevlana le aynı nanca sah pt rler. Mevlana g b her şey n b r olduğunu söylerler, tekamül (ruhan evr m) öğret s n savunurlar, benl ğ n yok ed lmes gerekt ğ nden dem vururlar, bu dünyanın b r llüzyon (hayal) olduğuna ve n hayet nde Tanrı/Evren le b r olunacağına nanırlar. Buna örnek olarak, İng ltere’dek b r grup tasavvufçunun nternet sayfasına bakalım[61]:



128 Bir Başka Din: Tasavvuf



İng ltere’dek bu tasavvufçu grup mür tler ne Nakş bend l k, Kad r ye vs g b tasavvuf tar katlarının öğret ler n anlatır. S tede bu gruba katılan mür tler n anlattıklarına da yer ver l yor, mür d n b r dah l olduğu bu grubu öve öve b t rem yor ve şunları söylüyor:



Mür t eleman, bu gruba g rmeden önce ABD’dek başka tasavvufçu ve New Age’c gruplara da katıldığını söylüyor. Eh eleman arayış hal nde, bunu gerçekten takd r ed yorum ama olayı çok yanlış yerlerde araması ve bu New Age tar katlarının çoğalarak bu tür sorgulayan nsanları kapıyor olması ben s n r ed yor tab k . Neyse, bu çocuğun lafı get rd ğ yer şu oluyor: “Tasavvuf bu New Age safsatalarıyla çok ç çe geçm ş halde, ben New Age’ n uydurma olduğunu b l yorum ama gerçek tasavvuf böyle değ l”. Yan çocuk lafı, şu an dah l olduğu tasavvufçu grubun doğru yolda olduğuna get rmeye çalışıyor. Bu her sp r tüal st n uydurmasıdır. Sp r tüal stler b r şek lde kötü şöhret nden dolayı “New Age”e veya “sp r tüal zm”e karşı olduklarını söyley p, y ne New Age ve



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 129



sp r tüal zm safsatalarını tak pç ler ne satarlar. Yan , lafta karşı olduklarını söyled kler deoloj n n tüm öğret ler n b r güzel mür tler ne satmış olurlar. Neyse, yukarıda çerçeve ç nde aldığım bölüme bakarsanız eğer, bu mür t eleman dah l olduğu tasavvuf cemaatlerde “Tasavvufun İslam olamayacak kadar y b r şey” olduğunu görüyor! ABD’dek ve Türk ye’de de özell kle 25 küsür yıldır patır patır çoğalmaya başlayan ruhçu/tasavvufçu derneklerde zaten açık açık tasavvufun İslam’dan bağımsız olduğu, tasavvufun (sp r tüal zm n) çok daha üstün b r yol olduğu söylen r. En azından b z m hacı hocalarınk nden daha açık sözlü b r tavırdır bu, o açıdan takd r ed yorum. Gelgelel m bu mür t arkadaş yazısının devamında da şu m nvalde şeyler söylüyor: “Bazı k mseler tasavvufu new age hal ne get rd ler, ama ben bu dergah sayes nde doğru yolu buldum, şu an gerçek tasavvuf sayes nde Kur’an’ı daha y anlıyorum.” S ze ben tasavvufun kaynağını da gösterd m bu yazıda, yan Hallac-ı Mansur’ların, Arab ’ler n, Mevlana’ların ne ded ğ n de gördünüz. Gerçek tasavvuf ded ğ n şey zaten bu New Age’d r, sp r tüal zmd r, bunun “gerçek tasavvuf öyle değ l.” yapılacak b r tarafı yok sevg l kend n kandıran arkadaşım. Tasavvufun kaynağında da bu her şey n Allah olduğu nancı, İbl s’ n çok as l b r varlık olduğu nancı, “kötülük” d ye b r şey n olmadığı nancı, çünkü her şey n Allah’ın b r parçası olduğu öğret s vardır. Yahu be güzel nsan, tasavvufun kend s zaten “Allah le b r olma yolculuğu”dur. Daha sen ne d ye tasavvuf le sp r tüal zm aslında farklı şeylerm ş g b göstermeye çalışıyorsun? Neden b l yor musun? Rol yapıyorsun, kend n kandırıyorsun.



130 Bir Başka Din: Tasavvuf



Bu mür t n anlattıklarından da alacağınız b rtakım mesajlar vardır elbet. Mesela ABD’de ve Avrupa’da bu ş n nasıl okulları olduğunu, nasıl türed ğ n , öyle k popüler kültüre bu ruhçu öğret ler n ve ruhçu semboller n nasıl hızla g rmeye başladığını daha y anlarsınız bu adamın yazdıkları sayes nde. Z ra yağmur sonrası yerdek tuğlaların arasından fışkıran yosunlar g b çoğalıyor bu sp r tüal zm, bu ş de elbette küresel sermayen n sayısı b tmeyen sp r tüal st kuruluşları sayes nde oluyor günümüzde. Sp r tüal zm, ler de kurulması planlanan tek dünya devlet n n tek d n olacaktır, z ra nsanlara nançsızlık le hükmedemezs n z, nanç b r ht yaçtır. İnsanları b r arada tutan bu sp r tüal st öğret se, tamamen nsan uydurması b r hurafe olacaktır. Yan nsanlar, kend eller yle nşa ett kler put nançlara tapacaklardır! Nabza göre şerbet uygulayan küresel el t n bu m st k nancı Müslüman coğrafyaya yed rme yolu se tasavvuftur. Z ra tasavvuf = sp r tüal zm = paganlık. Bunu asla unutmayın ve hem s ze gösterd ğ m o sözüm ona Allah dostu tasavvufçuların yazdıklarını, hem ben m yazdıklarımı d kkatle, s nd re s nd re okuyun k olayı çselleşt rerek anlayın. Ş md y ne s ze gözlem olsun d ye b r başka ruhçu (sp r tüal st) oluşum göstereceğ m. Türk ye’de b rtakım sp r tüal stlerce tak p ed len “Ruhun Uyanışı” adında b r Facebook hesabı var, bunlardan çok var da şte malum, ben y ne gözlem sah b olun d ye b r tanes n konu ed neceğ m. Tak pç ler genell kle Facebook’unda manzara ve melek res mler paylaşan orta yaşlı k mselerle, genç yaşında yogaya merak salan t plerd r. Ş md l k Türk ye’dek ruhçu prof l de genell kle böyled r. Bu Facebook hesabı b rçok yerl ve



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 131



yabancı sp r tüal st n sözler n , k tap bölümler n paylaşır ve tak pç ler n bu yazarları okumaya yönlend r r. Mesela:



Bu yazıda pek çok defa kullandığım Ramtha’nın sözler n paylaşır. Altına da hayatın sırrını çözen arkadaşlar “çoook güzel kalp kalp kalp” falan yazar.



132 Bir Başka Din: Tasavvuf



Y ne b r başka ruhçu yazarın acıyı ve ç lec l ğ öven b r yazısını paylaşırlar. Tasavvufla aynı felsefeye sah p olan sp r tüal zmde de acı çekmek = daha çok p şmekt r. Hayatın anlamı tekamül etmek, yan ruhan evr m geç rmek ve n hayet nde de Tanrı le b r olmaktır. Bu nedenle acılar ve başa gelen zorluklar çok y şeylerd r. Pagan hurafeler nden b r olan asket zm, C hang rl sözde aydınlarımıza bu d lle satılır. Zaten sosyoekonom k düzey yüksek olan nsana kafadan aydın den lmes ne ayrıca uyuzum da, neyse. Ha ç lec l ğ öven bu t pler dergahlara kapanmazlar, ponpon terl kler ve nescafe f ncanlarıyla Instagram’da bu k tapların fotoğrafını çek p paylaşırlar, sp r tüal stler ş prat ğe gel nce b z m hacı hoca tayfası tasavvufçular kadar sam m değ llerd r. Zaten Allah aşkına böyle saçma b r nanç s stem nde nasıl sam m olab l r, nasıl ş prat ğe dökeb l rs n? Olgunluğu, sabrı, acıyı öven ama arkadaşı Şems g d nce karalar bağlayan Mevlana m sal , söyled kler nle yaptıklarının b rb r n tutmaması kaçınılmazdır.



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 133



Aynı oluşumdan b r örnek daha verey m. “Başmelek Cebra l (Gabr el)’ n mesajı!” şekl nde sürekl senaryolar yazan dünya çapında b r ruhçu furya var. Han nasıl k Mevlana’lar, Arab ’ler d rekt Allah’tan b lg ler alıyorlar veya peygamberlerle mana katında görüşerek b lg ler alıyorlarsa, bu ruhçu arkadaşların senaryoları da k m zaman medyum vasıtasıyla let ş me geçen üst boyut varlıkları, k m zaman da nsanlarla let ş me geçen melekler oluyor. Bunların “vah y” senaryosu da bu. Hesapta Cebra l, M ka l g b melekler bazı seç lm ş k ş lerle let ş me geçer, onlara g zl sırları açıklar, Türk ye’de de “Meleklerle Yaşamak” adında k tapları 100 küsürden fazla baskı yapan b r şarlatanlık örneğ var, dünyadak sp r tüal st furyanın Türk ye şubes d r kend ler . O konuya daha sonra g receğ z. Pek neden melekler alet ederler? Hr st yanlara ve Müslümanlara uzak kavramlar değ ld r “melekler”, bu sebeple nsanları kandırab lmek ç n aş na oldukları şeyler kullanırlar. Semav d nler n öğret ler n kend şler ne yarayacak şek lde kullanırlar. Ş md gelel m zurnanın zart ded ğ yere:



Aynı sayfa b z m Mevlana’nın çok aydınlatıcı, çok b lgel k dolu sözler n de paylaşır elbette. Şaşırdık mı? Elbette hayır, z ra Mevlana tüm bu ruhçu arkadaşlarla aynı şeyler söyler. M st kler n ve ruhçuların tasavvuf sevg s boşuna değ ld r, hatta daha önce ded ğ m g b Müslümanların



134 Bir Başka Din: Tasavvuf



tasavvuf sevg s nden çok daha tutarlıdır, z ra tasavvufun İslam’la en ufak b r alakası yoktur. Konuya dışarıdan bakab len herkes, müslümanların tasavvuf sevg s n n kom kl ğ n fark eder. İnsanlar duygusal oldukları ç n kend kültürler ne yakın olan veya kend ler ne çevres tarafından öğret len her şey savunmaya mey ll olurlar, Müslümanların tasavvufçuları sah plenme sebeb de şte bu duygusallık ve k b rd r. Tab bu şeyh veya vel geç nen bey n takımı t pler durumun gayet farkındadır, ben burada kandırılan mür t sürüsünden bahsed yorum. Duygusallık adamı yer b t r r. Kafayı kullanacaksın dayı, başka yolu yok! Bu dünyada hep, zaten sah p olmadığımız şeyler yüzünden sorguya çek l r, bedel öder z. Sank sen n kabahat nm ş g b sana “Buna n ye sah p değ ls n?” d ye sorulur. Daha lkokulda b le res m ç zme kab l yet olmayan çocuk, kötü res m ç zd ğ ç n res m ders nden y not alamaz. Adam fak r a lede doğup büyümüştür, parası yok d ye alt sınıf nsan olur. Kadın ç rk n doğmuştur, güzel olsa yapab leceğ şeyler sırf güzel olmadığı ç n yapamaz, z ra o da alt sınıf nsan muameles görür. Adam zenc doğmuştur, beyazlara n speten çok daha kolaylıkla su st male uğrar. İnsanlar d ğer nsanlara, zaten sah p olmadıkları şeyler yüzünden suç yüklerler. Fakat Allah h çb r nsana “Neden buna sah p değ ls n” d ye sormayacak, çünkü Allah’ın yöntem farklıdır. Allah “Buna sah p olduğun halde neden kullanmadın?” d ye, ya da “Buna sah p olduğun halde neden kötüye kullandın?” d ye soracak. Yan Allah, sen sah p olmadığın şeyler üzer nden mt han etmez, sah p oldukların üzer nden mt han eder. En bas t nden paran yok d ye çok nsan sana b kb k edecekt r, ama Allah’ın b r nsana parası yok d ye kızdığını



Spiritüalistlerdeki Tasavvuf Sevgisi 135



görmed m ben Kur’an’da, göremezs n de. Allah paraya sah p olana “O parayı neden paylaşmadın?”, “Neden y ye harcamadın?” d ye sorar. Kısacası sah p olduğun her şeyden sorumlusundur. Zeka, para, güzell k, özgür rade, aklına ne gel yorsa... Sana ver len bu n metler n en başında da “akıl” gel r. Aklı olan her nsan, bu akla sah p olmanın sorumluluğunu taşır. İnsanın sınav ed lme sebepler nden b r s de budur, sah p olduğun aklın b r bedel vardır. O halde, o aklı kullanmak zorundasın, hem de y ye kullanmak zorundasın. Çalıştıracaksın saksıyı, bunun başka b r yolu yok. “Yeryüzünde debelenenler n Allah katında en kötüsü, akıllarını şletmeyen sağır-d ls zlerd r.” (Enfal Sûres , 22)



ASIRLIK PLAN: TEK DÜNYA DİNİ Ş md ş n b raz daha aleng rl boyutuna g receğ z, burası ş n nançla lg l kısmı değ l, herkes lg lend ren b lg kısmı. Arka sıra d nle burayı evladım. B nlerce yıldır, belk de daha fazla var olan bu pante st felsefe 20. yüzyılda New Age hâl n almıştır. 20. yüzyılda New Age’ hortlatanların başında Al ce Ba ley adlı Amer kalı b r sp r tüal st gel r. Al ce Ba ley’ n öğret ler de ne Mevlana’dan, ne de günümüzdek herhang b r sp r tüal stten farklıdır, aynı şeyler n lac verte boyanmışını anlatır. Bu k ş de pante st ve sp r tüal stt r, yan “her şey Tanrı’dır, sen de Tanrı olduğunu keşfet” der. Bu Al ce Ba ley adlı kadın, 1922 yılında Luc fer Publ sh ng Company’ kurar, yan Luc fer (İbl s) adında b r yayınev kurar[62]. Luc fer; Lat nce “ışık get ren” demekt r, yan bu ruhçuların kasıtlı olarak kullandığı “ışık varlığı”, “ışık s z nle olsun”, “ışığın gücüyle” lafları Luc fer’la l nt l d r. Luc fer (İbl s), nsanlara kötülük yaparak aslında onların y l ğ ne, yan tekamüller ne h zmet ett ğ ç n ışığı, aydınlanmayı ve kurtuluşu get rend r. “Illum nat ” yan “aydınlanmışlar” sm de buradan türem şt r, her neyse b z konumuza dönel m. Al ce Ba ley adlı kadın 1922’de kurduğu Luc fer Yayınev ’n n sm n “b raz ler g tt k gal ba” d yerek 3 sene sonra değ şt r r, Luc s Trust’a dönüştürür. Luc s Trust günümüzde de kend s ne a t b rçok alt



138 Bir Başka Din: Tasavvuf



ş rket yle beraber faal yette olan sp r tüal st b r kurumdur. Luc s de y ne Luc fer demekt r, b r fark yoktur. Al ce Ba ley, öyle bu şlerle kafayı kırmış kend hal nde, sıradan b r vatandaş değ ld r. Günümüzde pörtleyen New Age’e en büyük vmey kazandıran şahıstır Al ce Ba ley. Ve daha da öneml s , kend s Bush g b b rçok ABD’l s yasetç n n 2000’lere doğru konuşacakları l sanı daha yıllar önces nde kullanmıştır. Nasılını göstereceğ m. Kend s n n 1957’de basılan ve 1949’da öldüğünden dolayı muhtemelen çok daha önceden kaleme aldığı “The External sat on of the H erarchy” adlı k taptan bazı bölümlere bakalım[63]:



Kend s k tapta sık sık “Efend ler”den (Masters) bahseder. Bu Efend ler, nsanlığa ve dünyaya h zmet gönüllüsü, yüce, seçk n ve el t k ş lerd r. Bu Efend ler n G zl kardeşl k örgütler vardır. Tıpkı nsanlara kötülük ederek onlara h zmet eden Luc fer m sal , bu Dünya Efend ler de dünyanın ve nsanların anasını belleyerek nsanlığa h zmet edeceklerd r. Hem alt nsanların (!) adına kötülük ded ğ o yüce h zmetler yaparak nsanların tekamülüne h zmet edeceklerd r, hem de dünyayı alt ırklardan tem zleyeceklerd r. Altını son ç zd ğ m bölümde kend s şunu



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 139



söylemekted r: “Dünya H zmetl s b r yen grup, her m llette etk n olacak ve dünyanın her yer nde ş başında olacaktır”. Bu adına “Dünya H zmetl s Yen Grup” ded ğ oluşum tam olarak b z m banker çetes Illum nat ve onların örümcek ağı g b b rb rler yle bağlantılı alt kuruluşlarıdır. Kend s bu k ş ler n m syonunu daha sonra şu şek llerde açıklar[64]:



“Bu Dünya H zmetl s Grup nsan hakları ç n, nsanlığın ruhan geleceğ ç n ve yen dünya düzen ç n savaşacaktır.” Yen dünya düzen n n ne olduğunu, artık b raz olsun s ze dayatılan standart basın yayın organlarından kafanızı kaldırab ld ysen z b l yor olmalısınız. “İnsanlığın ruhan geleceğ ”nden kastı se şudur kend s n n:



Gelecekte “Yen Dünya D n ”n kuracaklardır k bu d n; Al ce Ba ley’n n de tems lc ler nden b r olduğu sp r tüal zmd r. Evet, Al ce Ba ley adlı sp r tüal st abla, daha 1957 yılında tam olarak Illum nat ’n n m syonunu açıklar. Tek b r dünya devlet ve tek b r dünya d n … “New World Order” (Yen Dünya Düzen ) fades nsanlara kameralar önünde lk olarak 1990’lı yıllarda George Bush tarafından b r



140 Bir Başka Din: Tasavvuf



basın toplantısında açıklanacaktır, fakat ne h kmetse bu ruhçu kadın daha en az 30 yıl önces nden Bush’un söyled kler n n aynısını yazar. Yen Dünya Düzen fades , Al ce Ba ley’ n n tüm k taplarında sıklıkla kullanılır, bahsett ğ m bu k tapta da defalarca bahsed l r, açıklanır, detaylı olarak zah ed l r. Bu k tabın basım yılı daha 1957’d r, yazılışı se tar h b l nmemekle beraber çok daha önced r. Al ce Ba ley’ n kullandığı Yen Dünya Düzen fades öyle alelade b r rastgelme veya kel me benzerl ğ değ ld r, k tabı okuyan olursa rahatça görecekt r k , kend s n n Yen Dünya Düzen tanımı; ABD başkanı Bush’unk yle b reb r olarak aynıdır. Meseley tekrar anlatayım. Ş md bu George Bush adlı ab -k kend s b ld ğ n z üzere esk ABD başkanıdır- aşağıda b r kes t n almış olduğum basın açıklamasında, 1991 yılında artık Yen Dünya Düzen ’n n hüküm süreceğ n açıklar. Konuşmasının çer ğ yse, Al ce Ba ley’n n anlattıklarının tamamen prat ğe dökülmüş hal d r.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 141



Ne h kmetse, George Bush’un bu konuşmayı yapmasından 30 küsür sene önce Al ce Ba ley adlı kadın da aynı dd aları k tabında yazar. Ve ne h kmetse, Al ce Ba ley adlı kadın New Age’ n kurucularından b r d r, sp r tüal st ve okült stt r. Ve y ne ne h kmetse, George Bush da hem babası Prescott Bush, hem de oğlu George W. Bush g b Yale Ün vers tes ’n n okült st b r cem yet olan Bones and Skulls (Kem kler ve Kafatasları) tar katının üyes d r. Acaba bu sp r tüal st arkadaşlar sandığımız kadar saf olmayab l r ve g zl kardeşl k örgütler yle gayet, çatır çatır dünyanın kader n tay n ed yor olab l rler m ? Çatır çatır dünyayı yönlend ren k l t s yasetç ler , yönet c ler , medya üyeler n , yazarlarını, sanatçılarını seç yor olab l rler m ? Peşler ne taktıkları bu sp r tüal st ve New Age’c derneklerdek aydın görünümlü cah ller da gayet sömürüyor olab l rler m ? Bu şek lde yen dünya d n n n propagandasını yavaş ve sağlam adımlarla yayıyor olab l rler m ? Bu sp r tüal st Al ce Ba ley’ n k taplarında çok sıklıkla kullandığı b r laf vardır: “Işık hüzmeler ” (po nts of l ght). M sal esk adı Luc fer Yayınev , yen adı Luc s Trust olan ruhçu ş rket n şu ank nternet sayfasına b r bakalım. Internet sayfasında da doğal olarak Al ce Ba ley’ n öğret ler yle dünyayı aydınlatır bu yüce oluşum[65]:



142 Bir Başka Din: Tasavvuf



Çerçeve ç ne aldığım bölümde şu den r: “Ben daha büyük b r Işığın ç ndek ışık hüzmes y m.” Al ce Ba ley’ n öğret ler n n de pante st olduğunu söylem şt m. D kkat edersen z “greater L ght”tak L ght büyük harfle yazılıyor, z ra “daha büyük Işık”la kasted len Tanrı ve/veya Evren’d r. Burada söylenen sözle anlatılmak stenen şudur: Tüm varlık ışıktır, yan tüm varlık b rd r. Ben de bu bütün ve b r olan varlığın b r parçası olduğuma göre, ben de ışığım, ben de Tanrı’yım. Bu New Age öğret ler n n b z m Mevlana’lardan, Arab ’lerden h çb r farkı olmadığını ve tek farklarının şte bu yen çağa adapte ed lm ş ışıklı, enerj l jargonları olduğunu ell kez söylem şt m. Şek l A’da da bunu gayet güzel görüyoruz. Bu arada şunu da fade etmek gerek rse 1200’lü yıllarda yaşamış Mevlana le bu adamların arasında f z ksel b r bağ olduğunu düşünmüyorum. Fakat tüm m st kler g b temel öğret ler aynıdır, aynı sonuca



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 143



ulaşmışlardır. Her neyse, Al ce Ba ley’ n 1957 yılında yayınlanan k tabına ger dönel m. Al ce Ba ley öğret ler n n özet olan şöyle b r ş re yer ver r k tabında[66]:



Al ce Ba ley burada y ne ışık hüzmeler n n nsanlığa aydınlanma ( llum nat on) get receğ nden bahseder. Pante st öğret çerçeves nde ışık hüzmeler olan nsan, büyük ışık olan Tanrı’nın b r parçasıdır. Ş md neden Al ce Ba ley’n n bu saçmalıklarını s ze göster yorum, şu yüzden:



144 Bir Başka Din: Tasavvuf



Bu karey şu an s z n de ulaşab leceğ n z New York T mes gazetes nternet arş v nden aldım, 19 Ağustos 1988 tar hl sayıda, yakında ABD başkanı olacak olan George Bush’un görev kabul konuşmasının metn vardır[67]. Bu konuşmada George Bush lg nç b r fade kullanır:



Bush, Amer ka’dak çeş tl l ğ anlatır ve Amer ka’yı “thousand po nts of l ght”, yan “b nlerce ışık hüzmes ”ne benzet r. Thousand Po nts of L ght fades , sp r tüal st okült st Al ce Ba ley’ n ürett ğ b r ter md r. Bu söz öyle Amer kalıların sıklıkla kullandığı b r dey m falan değ ld r. Sp r tüal st Bones and Skulls üyes olan Bush, konuşmalarında y ne hocalarının ona öğrett ğ m st k l sanı kullanır. Ardından aynı George Bush’un 1991 tar hl , Yen Dünya Düzen ’n duyurduğu şu meşhur konuşmasına da b r bakalım. (Az önce bahsett ğ m konuşması değ l, bu aynı yıl yaptığı farklı b r konuşmadır.)



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 145



Bu konuşmanın b r bölümünde ABD başkanı Bush amaçlarının şu olduğunu söyler: B nlerce ışık hüzmes n n aydınlanması (Illum nat on of a thousand po nts of l ght). Bush’un bu sözü öyle AKP B lec k m lletvek l n n “Rabb m b ze aydınlık günler nas p ets n enşallaaah” demes g b alelade b r söz değ ld r. “Illum nat on of a thousand po nts of l ght”, Al ce Ba ley’n n k taplarında da sıklıkla geçen, ezoter k ve okült manaları olan b r sözdür k ne manaya geld ğ n sabahtan ber açıklıyorum zaten bu öğret n n. John F. Kennedy g b bazı st sna ABD başkanları dışında, Bush da rades ve karakter olmayan b r kukladır. Seç m kampanyalarına akıttıkları paralar sayes nde kend s n o mevk ye tırmandıran büyükler n n el ne tutuşturduğu metn okur. El ne ver len met n elbette başta ABD’y ve ABD üzer nden de tüm dünyayı saran pante st, m st k çeten n b r ürünüdür. Fabr ka orasıdır. George Bush bu fadey konuşmalarında o kadar sıklıkla kullanır k , 1990 yılında “Po nts of L ght” (Işık Hüzmeler ) adlı sözüm ona b r hayır kurumu da kurar. Bu sp r tüal st oluşum hâlâ dünya çapında akt ft r. Tıpkı Ba ley’n n söyled ğ g b , Efend ler dünyanın her yer nde akt ft r. Bu “b nlerce ışık hüzmes ” muhabbet , şu İk z Kuleler ve Pentagon saldırılarını yıllar önces nden b ld ren 1995 üret ml Illum nat oyun kartlarında da vardır. Bu oyun kartları muhabbet de karşınıza b n kere çıkıp kl şe b r hâl aldı d ye gerçekl ğ n y t rmez, bu nsanlar açık seç k dalga geçer g b b rçok faal yetler n oradan duyurdu:



146 Bir Başka Din: Tasavvuf



Şu ana kadar tüm anlattıklarımı aklında b r kt r, z ra parçaları b rleşt r yoruz. Devam ed yorum. Dünyayı b r örümcek ağı g b saran Wall Street’l bankerler n th nk-tank kuruluşlarından b r s de RAND Corporat on’dır. Bu RAND, hesapta kâr amacı gütmeyen b r düşünce kuruluşudur. Oysak RAND, tıpkı Stratfor g b tüm dünyayı sosyoloj k, asker , ekonom k vs her alanda nceleyen, anal zler yapan b r st hbarat ve anal z kuruluşudur,



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 147



yan gavurun dey m yle “th nk tank” kuruluşu. B r nev küçük CIA de d yeb l r z kend s ne. Dünyanın hemen hemen her ülkes ve tüm coğrafyaları hakkında yığınla b lg ye, ver ye sah plerd r ve küresel çeten n ler de yapacağı hamlelere da r f k rler sunarlar. E adamlar yapacakları yatırım veya operasyonlar ç n gerekl ön b lg y gökten zemb lle almıyorlar elbette, RAND g b , Stratfor g b yığınla th nk tank kuruluşu vasıtasıyla sağlıyorlar bu b lg ler . Küresel çeten n ya da Al ce Ba ley’n n dey m yle “Dünya Efend ler ”n n anal z kurumu olan RAND, 2005’te “C v l Democrat c İslam: Partners, Resources and Strateg es” adında b r rapor yayınlar[68]. Yan adından da bell olacağı üzere; Müslüman ülkelerde k mlerle şb rl ğ yapab lecekler n , k mler n kend çıkarlarıyla uyuştuğunu, k mler n suyuna g d l p k mlere karşı gel nmes gerekt ğ n zah eden b r yol-yöntem har tası ç zerler. RAND’ın 2005’te yayınladığı bu raporu b r nceleyel m bakalım.



Raporda en çok selef /c hatçı gruplar ve tasavvufçular (suf ler) üzer nde durulur. Selef /c hatçı gruplar ded ğ m şte bu El Ka de’d r, Iş d’d r, veya d ğer potans yel rad kal d nc gruplardır, bunlara üye olab lme potans yel taşıyan kandırılmış ve gözü dönmüş cah l, can kalabalıklardır. ABD’n n bu selef ler üzer ndek tutumu özetle şudur: Kullan, at. İş n bu raporda bahsed lmeyen (aslında üstü kapalı olarak ma ed len) kısmını anlatayım s ze, ABD’n n kafa



148 Bir Başka Din: Tasavvuf



kes c selef lere karşı tutumu şudur: Bu köktend nc arkadaşlar muhakkak k oradan buradan p yasaya çıkacaktır, bunu önleyemezs n. Çıkan bu rad kal d nc ler sen s lahlandır, sen organ ze et, yer geld ğ nde sür sahaya, sted ğ n noktaya Allahuakbar n dalarıyla saldırsınlar. Fakat destekte fazla ler g tme, toplumun çoğunluğuna yayılmalarına z n verme, yoksa bu ş n önünü alamazsın. Z ra bu elemanlar manyak oldukları ç n zapted lmeler zordur. Sağları solları bell olmaz. Ayrıca küreselleşme karşıtı oldukları ç n de toplumun çoğunluğuna yayılmaları ş m ze gelmez, o sebeple sadece kısıtlı güce sah p olmalılar. İsted ğ m z bölgeler karıştırab lecek kadar ve medyada vahş l kler n gösterecekler pozlar verecek kadar güçlü olmaları yeterl d r. Yan bu adamlar elbette desteklen r, fakat görüşler n n toplumun çoğunluğuna yayılmaları stenmez, büyümeler stenmez. Ha ABD bu adamları d b ne kadar desteklem yor d ye de g d p bu adamları destekleyecek hal m z yok, z ra düşmanın düşmanı her zaman dost değ ld r. Yukarıda Rand’dan aldığım bölümde de müslümanların, bu ps kopat c hatçılardan sonra üzer nde en çok durulan k nc kes m anlatılır: Suf ler, yan tasavvufçular. Tasavvufçular ABD tarafından pek sev l r. 2005’tek bu Rand raporunda da göreceğ n z üzere tasavvufçular, İslam’ın sözüm ona modern st ve entelektüel yüzü olarak lanse ed l r. Ş md Rand Raporu’nun şu kısmına bakalım:



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 149



Kel mes kel mes ne tercüme ed yorum: “Tasavvufun önem n arttır. Güçlü tasavvuf gelenekler olan ülkeler , tar hler n n bu bölümüne odaklanmaları konusunda teşv k et ve okul müfredatlarına da tasavvufu koysunlar. Tasavvufa daha fazla önem ver.” Tar h bazen, sah den tekerrürden baret olab l yor. Ş md ABD’l th nk-tank kuruluşu RAND’ın Müslümanlar hakkındak bu raporu ve tasavvufçular hakkında şu söyled kler aklınızda kalsın, z ra ger döneceğ z. Ben o arada meselen n önem n zah etmek maksadıyla b r anekdot anlatacağım, s zler 150 yıl ger ye götüreceğ m. 1800’ler n lk yarısında yaşamış Tocquev lle adında b r Fransız düşünür vardır, kend s aynı zamanda tar hç , devlet adamı ve kt satçıdır. 1840’ların başında Tocquev lle’ Cezay r’e gönder rler, z ra Fransa, Cezay r’ sömürgeleşt rmekted r ve syan hareketler de Fransızların başını ağrıtır. Abdülkad r adında b r Cezay rl l der, sömürgec Fransızlara karşı halkını ayaklandırır, d ren şe geçer. Hatta 1990’lı yılların şu meşhur Abdel Kader (Abdülkad r) şarkısı da bu Cezay rl kahraman d ren şç Abdülkad r Cezay r hakkındadır. Her neyse, Fransızlar ne yapacağız, bu Cezay rl ler nasıl yöneteceğ z d ye kara kara düşünürler. Tocquev lle’ Cezay r’e göndermeler n n sebeb de budur zaten; gözlem yapsın, Cezay r halkını anal z ets n, b ze st hbarat sağlasın. Tocquev lle 1847’de, tar he “Cezay r Raporları” adıyla geçecek anal zler n yollar Fransa’ya. Tocquev lle’ n raporlarını zamanında okumuştum, o sayfalar dolusu koca raporda anlattıklarının tüm özet şudur: “Cezay rl ler n eğ t mler ne ve d nler ne karışmamalıyız, ancak bu halde rahat rahat sömürürüz. Eğer eğ t mler ne ve d nler ne müdahale etmeye kalkışırsak başımız ağrır, çok tepk toplarız.”



150 Bir Başka Din: Tasavvuf



B r halkı, hele hele Müslümanlar g b (ama doğru ama yanlış) güçlü d n gelenekler olan b r halkı yönetmek ç n d kkat etmen z gereken lk husus d nd r. İk nc s se eğ t md r. 150 sene önces n n Fransız’ı ş n önem n ve karmaşıklığını görüp “bu şlere h ç karışmayın, s z madd kaynakları sömürmen ze bakın” der. Fakat günümüzde her halkın ne y y p çt ğ nden tut, k m ne oranda sev p k mden ne oranda nefret ett ğ ne kadar her detayını b len b r yapılanmamız var. CFR’s nden tut Stratfor’una, yahut bu Rand’ına kadar saymakla b t remeyeceğ n kadar st hbarat örgütü var. Sırf Tw tter ve nternet sayfalarında yayınladıkları raporlarda b le bu adamların ne derece b lg ve gözlem sah b olduklarını görürsün zaten k onlar sadece halk le paylaştıklarıdır. Gelgelel m 1900’ler n başından t baren, halkı yönetmek ç n gerekl olan bu “d n” ve “eğ t m”den uzak durmamıştır küresel çete, z ra artık bunları karıştıracak, yönlend recek gücü ve st hbarat b lg s vardır. Artık 1800’ler n Fransası kadar ac z b r emperyal st güç yoktur. Bunu nasıl yaparlar? İşte şu RAND raporunda tasavvufla lg l söylenenlere bak anlarsın. Bu tasavvufu destekle, eğ t mler ne de b r güzel sok, sürekl canlı tutsunlar tasavvufla olan bağlarını d ye açık seç k tal mat ver l yor. Tasavvufu edeb yat ders nde, d n ders nde sürekl görmed n m evladım sen okuldayken? Sürekl Yunus’tur, Mevlana’dır, b lmem k m tasavvufçudur, bunları görmed n m sen edeb yat ve d n dersler nde? E şte o yüzden duruma uyanan b r ler çıkıp “Bu adamlar Müslüman falan değ l, b ld ğ n pagan. Del l de şu, şu ve şu” ded ğ nde önyargıyla yaklaşıyosun, hatta bunu d yenlerden nefret ed p; Mevlana’nı, Yunus’unu bağrına basmaya devam



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 151



ed yorsun. Neden? Çocukken sana öyle öğret ld . Neden? Okulda ders k tabında öyle yazıyordu. Neden? Çevren sana öyle öğrett , mahallendek mam öyle söyled , çok feyzl b r ab olan falanca öyle söyled , öğretmen n öyle söyled . Bu kültürü de şte öyle güzel yapılandırır k bu adamlar ufak ufak... Şu tasavvufun hâlâ kültürümüzde bu kadar canlı b ç mde yer alması, hâlâ ders k taplarında b le olması; %50 bu adamların uğraşlarının ürünü, %50 de Müslümanların b lmed kler şey sah plenen cehalet nden kaynaklıdır. Bu El Ka de veya IŞİD g b (veya yakında pörtlemes muhtemel potans yel El Zamaz ngolar g b ) Amer kan s lahlarıyla c hat eden rad kal d nc ger zekalılar veya d n s yasete alet eden s yasal İslamcılar zaten nsanları İslam’dan yeter nce uzaklaştırır. Fakat nsansın sen, nanmak sen n ç n b r ht yaç, hele hele bu coğrafyanın nsanıysan, ne kadar soğursan soğu muhakkak k İslam’la çten çe b r bağ h sseders n. Öyleyse ne yapacaksın? Karşında şte güler yüzlü tasavvuf var. Sen n nandığın o “gerçek İslam”, aha bu tasavvuf, koş sarıl ona. RAND’ın raporlarında da göreceğ n z üzere ABD’n n İslam coğrafyasındak tüm stratej s buna odaklıdır: Rad kal d nc lerden soğuyanları, sevg dolu tasavvuf le karşıla. B r başka dey şle, yağmurdan kaçarken doluya tutulsunlar. Küresel sermaye y ne Hegel d yalekt ğ n kullanır ve dünyayı tez-ant tez çatışmalarıyla şek llend r r. D kkat edersen z, kafa kesen c hatçıları da, tasavvuf kuruluşları da desteklerler. Küresel sermaye tıpkı b zde olduğu g b dışarıda da nsanları aynı yöntem le man püle ed yor: “Bak karşıda c hatçı rad kaller var, onların karşısında da b z m sevg pıtırcığı tasavvufçularımız var. O halde doğru d n budur.”



152 Bir Başka Din: Tasavvuf



Tek dünya devlet kurma gayes ndek küresel sermaye yıllardır ısrarla “tek d n” pompalıyor. Bu tek d n; k m s ne New Age, k m s ne sp r tüal zm, k m s ne tasavvuf, k m s ne kabal zm sm yle satıyor. Her coğrafyanın nabzına uygun şerbet ver yor. Fakat nandıkları şey s mler farklı da olsa, özünde aynı oluyor: Varlığın b rl ğ veya vahdetvücud veya pante zm. Yan : “Sen Tanrı’sın” Aynı el rad kaller besler, kan aktırır. Aynı el d ğer yandan suf ler ve pante stler besler, okullar, dernekler açtırır. Aynı el b r tarafın kest ğ kafaların haberler n yapar. Aynı el d ğer tarafın craatler n “sevg , aşk, kardeşl k” mesajlarıyla ve gülen çocuk fotoğraflarıyla süsleyerek haber yapar. Ve sonra da sen hakkında h çb r b lg n olmayan konuda, v cdanından, duygularından vurur: “Gel bakalım tasavvufa, gel bakalım kardeşl ğe...” “Hakkında b lg n olmayan şey n ardına düşme!” (İsra Sûres , 36)



Tasavvufun sevg majı tamamen b r masked r. Orasına burasına ş ş batırıp Allah Allah d yen adamlar da tasavvufçudur. Veya sırf bu k tabımdan dolayı, el nde güç kudret olsa ben taşlayacak olan adamlar da b lmemk m cemaat ndend r ve o cemaat de tasavvufçudur. Küresel çeten n Müslümanları tasavvufa yöneltmek stemes n n sebeb tasavvufun sevg ve hoşgörü dolu oluşu değ l, ler de tek ve ortak dünya d n olmasını planladıkları sp r tüal zm le aynı şey olmasıdır. Yüzeysel b lg ve yüzeysel sorgulama nsanı genell kle yanlışa götürür. Her konuda sadece k cümlel k kulaktan dolma b lg sah b olan ve bu yüzden de kend n her konunun uzmanı zanneden günümüz sığır aydın gençl ğ , bu adamların tasavvufu destekleme sebepler n “tasavvufun barış d n olması”na yoracaktır muhakkak, fakat ş n aslının bununla en ufak b r alakası



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 153



yoktur. Yüzlerce yıllık b r projed r sp r tüal zm. Ve bu sp r tüal zm; tasavvuf le aynı şey olduğu ç n, sp r tüal zm n Müslümanlara satılmasının yegane yolu tasavvuftur. Gör bunu artık güzel kardeş m, gördüğünden em n m de şte, kabul et. Sırf ben m anlattıklarım b le aklı olan adam ç n yeterl d r ama, tem z b r kafayla düşünerek kend araştırmanı yap bakalım, sen de bunu fark edeceks n. Z ra Allah’ın da Kur’an’da ded ğ g b “Şeytanın tuzağı zayıftır.” Anal z m ze ger dönel m, Rand’ın 2005’tek bu raporu baştan aşağı aynı tal matla doludur: Tasavvufu destekle.



Ayrıca bu raporda Fethullah Gülen ve tasavvuf b r oluşum olan Nurculuğun da desteklenmes öner l r. Fethullah bol bol övülür:



Küresel sermayen n tasavvuf hakkındak tutumunun özet n , ş md de s ze b r New York T mes haber üzer nden gösterey m. 17 Ağustos 2010’da NY T mes gazetes nde yayınlanan, 16 Ağustos 2010’da da NY T mes’ın nternet sayfasına koyulan ve tar hç W ll am Dalrymple



154 Bir Başka Din: Tasavvuf



tarafından yazılan “Musl ms n the M ddle” başlıklı yazıyı rol model olarak kullanacağım[69]:



Bu NY T mes haber var ya, şu yukarıdak Rand Raporu tal matlarının b reb r uygulamaya dökülmüş hal d r. Ş md anal z m y oku. Yukarıdak kes tte göreceğ n z üzere, yazıda öncel kle pr m yapmak ç n ABD’l s yasetç lere g yd r l r. “Bush g b s yasetç ler tüm Müslümanları terör st g b göster yorlar” m nval nde haklı b r çıkışla Müslümanların yanağından makas alınır. E tab k burası doğru, İslam’ın batı basınındak şöhret malum... Ayrıca bu kısımda göreceğ n z üzere y ne El Ka de g b Selef /C hatçı manyakların ğrençl ğ y ce bel rt l r. Fakat bu El Ka de’ler n ş ş r lmes n n esas sebeb , “gerçek İslam bunlar değ l, gerçek İslam şte bu sevg dolu tasavvuftur” golüne b r orta hazırlığıdır.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 155



Yazının bu kısmında se Amer kalı tasavvufçu Fe sal Abdul Rauf övülür. Söylenenler özetle şudur: “B r tasavvufçu olan Abdul Rauf aşkı, sevg y ve Tanrı’yı z kretmey över. Ama görüşler b raz New Age’e benzer. Bu sebeple sevg dolu tasavvufçu Abdul Rauf; şte bu Usama B n Lad n veya Tal ban g b c hatçıların gözünde kaf r ve putperestt r.” Anladın mı ş md tuzağı? “Bak Müslüman kardeş, burada El Ka de var, Tal ban var, bunlar p s adamlar (k evet, gerçekten de öyleler, Allah onların belasını vers n). Ş md bu p s adamlar, b z m sevg dolu New Age’c tasavvufçularımıza kaf r gözüyle bakıyorlar. Demek k sevg dolu tasavvufçular y adamlar (yok ya).” İşte ABD’n n İslam üzer ndek tüm stratej s budur: Selef /c hatçı kafa kesen manyaklar üzer nden, tasavvufu övmek. B r nev y pol s/kötü pol s t yatrosu oynatıp, tasavvufu m llete kakalamaktır. Bu budur, mesele bu kadar açık. Ben m burada sana kör göze parmak sokarcasına zah ett ğ m yöntem , adamlar esasında şte böyle ustalıkla uyguluyorlar. Rand raporu ned r, sp r tüal zm ned r, tasavvuf ned r, ABD neden tasavvufçuları över, bunları der nlemes ne b lmeyen b r adam şu yazıyı okusa, %99 ht malle yazara hak ver r. Z ra senaryo çok sağlamdır. Göster El Ka de’ler , IŞİD’ler , karşısına da “kurtuluş bu!” d ye koy tasavvufu, m llete yed r. Kaldı k ben m s ze gösterm ş olduklarım Batı basınını tak p edenler n sıklıkla karşılaşab leceğ sadece b rkaç örnekten barett r. Tüm bu senaryonun zaman çer s nde ağır ağır, nakış g b şlend ğ n , sürekl telev zyon, gazete, çeş tl dernek ve



156 Bir Başka Din: Tasavvuf



kurum vasıtalarıyla defalarca uygulandığını düşünün… Tasavvufun hem Müslüman coğrafyasında hem de Batı’da nasıl ve neden bu kadar sempat topladığını daha y anlayacaksınız. Aynı NY T mes yazısından devam ed yoruz.



Yazar uçtukça uçar, tasavvufu nasıl öveceğ n b lemez. Altını ç zd ğ m bölümde der k : “Tasavvufçu l derler hoşgörülü f k rler yüzünden hayatlarını r ske atarlar, tıpkı Bağdat’tak Amer kan askerler g b .” Gerçekten de bundan daha güzel ve daha yer nde b r benzetme yapılamazdı herhalde, artık Allah mı söyletm ş ned r... Yazar elbette Amer kan askerler n n Bağdat’ta hayatlarını r ske atmalarını, Amer kan m ll yetç s duygularla söyler, fakat y ne de farkında olmadan çok doğru b r benzetme yapar. Z ra tasavvuf da İslam’a, en az Amer kan askerler n n Bağdat’a yabancı oluşları kadar yabancıdır. İslam le tasavvuf, b rb r ne tamamen zıt nançlardır. Ve günümüzde de tasavvuf, tıpkı Bağdat’tak Amer kan askerler g b küresel sermaye tarafından desteklen r.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 157



Hah kambers z düğün olmaz, yazarımız burada Mevlana’yı över. Mevlana’nın tüm varlığı ve tüm d nler b r olarak gördüğünü söyler k bu doğrudur, yazarın bunları söylemes Mevlana’yı doğru anladığına delalett r. Mevlana’nın Kur’an’la h çb r alakası olmayan bu pante st f k rler n n de, “İslam’ın Yen Ah t’ ” olduğunu söyler. Evet, tar hç W ll am Darlymp le tasavvuf olarak kel mes kel mes ne bu tab r kullanır: “İslam’ın Yen Ah t’ ” Yan ş md ben bu hurafec her fler , tasavvufu ve tar katları eleşt rd ğ mde, bunların İslam’la h çb r alakası olmadığını söyled ğ mde, beyn n süs olarak taşıyan her fler bana “reformcu” d yecekt r. Kardeş m reformun kralını s z yapmışsınız zaten. İslam’la gram alakası olmayan hurafe nançları İslam d ye m llete yed rm şs n z. Kend pagan kökenl nançlarınızın adını İslam koymuşsunuz. Öyle k el n Amer kalısı b le çakmış mevzuyu, s z n İslam zannett ğ n z tasavvuf ç n adam “İslam’ın Yen Ah t’ ” tanımını kullanıyor. Sonra da reformcu b z oluyoruz, ya sabır. Peygamber n ölümünden yıllar sonra peydah olan bu tasavvuf, Müslümanlara b r güzel yed r ld ve İslam’da reform, zaten s z n şeyh ve vel bozuntularınız tarafından yapılmış oldu. Vahdet- vücud, velayet, keramet, şeyhl k, mür tl k, ç lec l k, fenaf llah g b yığınla İslam dışı öğret Müslümanlara b r güzel kakalandı. Fakat



158 Bir Başka Din: Tasavvuf



bu pagan tasavvuf nancı, aşağı yukarı 1000-1200 sene evvel İslam’a sızdığı ç n, b r şek lde gelenek hal n aldı ve şu an s z n bu saçma düzen n ze karşı b r laf söylemek “reformculuk” oldu. Kur’an’ın, yan Allah tarafından son peygambere ver ld ğ dd ası taşıyan b r k tabın; reforma falan ht yacı olamaz, ama bu reformu “Kur’an’ın g zl anlamlarını Allah’tan keş f yoluyla öğrend k” yalanıyla çok güzel yed rd m llete s z n o hazretler n z, şeyhler n z, Mevlana’larınız. S z açık seç k söylesen ze Kur’an’ı beğenmed ğ n z , Kur’an’ı yeterl görmed ğ n z . Şunu del kanlı g b söyley n, öyle c dd ye alıp konuşayım s z nle. Yem n eder m şu ABD’l sp r tüal stler daha del kanlı s zden, z ra en azından tutarlı b r b ç mde tasavvufun nasıl m st k ve yen b r d n olduğunu söylüyor adamlar. Neyse devam ed yoruz anal ze.



Yazının devamında da eleman Ortadoğu’nun tüm yobaz gruplarını sayar, bunlara karşı çözüm olarak da tasavvufu sunar, b l nd k senaryo. Ve yazının sonunda da güven l rl ğ n arttırmak ç n, g der şaka g b 2007’dek Rand Raporu’nu kaynak olarak sunar. Öncek sayfalarda ncelemeye aldığım RAND raporu 2005 tar hl yd , bu yazar se 2007’dek b r Rand Raporundan bahseder. 2007’de de Rand y ne “yobazlara karşı tasavvufu kullanma takt ğ ” zah eden b r çalışma yayınlar. 2005’tek raporun hemen hemen aynısıdır bu rapor da, hatta raporun adı b le:



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 159



“Ilımlı İslam Ağları İnşa Etme”d r[70]. Bu “ılımlı İslam” da tab b z m sevg yumağı tasavvuftur. 2007 tar hl bu raporda da tasavvuf, İslam’ın aydınlık yüzü olarak kakalanır. Fethullah Gülen ve cemaat uzun uzun övülür. Feto g b Ortadoğu’dak d ğer çeş tl tasavvuf l derler övülür ve bunların desteklenmes öner l r. Medyada sürekl haberler çıkan kafa kesen manyak c hatçılar varken, fırsat bu fırsat d yerek nsanlara sevg pıtırcığı tasavvufun kakalanması gerekt ğ bel rt l r. Hayal dünyamda yaratmıyorum bunları güzel kardeş m, kaynakçaya koyduk al oku şte raporu. Unutma k bu raporu yayınlayan, b z m küresel sermayen n stratej kuruluşu RAND’dır. Adamların yolu yöntem budur. Yukarıdak Ny T mes yazısında da tasavvufu öven eleman, körler sağırlar b rb r n ağırlar m sal g der RAND Raporu’nu kaynak olarak göster r “bakın RAND da tasavvufçular ç n entelektüel ve hüman st d yor” d ye. RAND’ın bu



160 Bir Başka Din: Tasavvuf



raporlarının ardından UNESCO 2007’y Mevlana yılı lan eder. Küresel sermaye tasavvuf oluşumlara oluk oluk para akıtır. Müfredatında tasavvufu ön plana çıkaran İslam ün vers teler n kurulması teşv k ed l r. Bu okullarda tasavvufa mey ll akadem syenler ve lah yatçılar yet şt r l r. RAND raporlarında ün vers teler ve akadem syenler üzer nde natla ve ısrarla durulur, z ra man pülasyon eğ t mden başlar. Kulaktan dolma b lg lerle hayat görüşü ed nen b rtakım her şey b len şahıslara soracak olursan eğer, tüm bunlar dünya barışı ç nd r, çünkü tasavvuf barış d n d r, “ne olursan ol gel” felsefes ne sah p b r huzur yuvasıdır ve İslam’dan daha barışçıdır (!). Unesco, RAND veya hesapta hayır şler ne m lyonlarca dolar bağışlar yağdıran büyük küresel ş rketler, hep dünya barışı ç n uğraşan y l k meleğ kuruluşlardır, tasavvufu desteklemeler o yüzdend r. Polyannacılık oynamak elbette s z m seç m n z, fakat gerçekler n bunlar le alakası yok. Tüm bunlar geleceğ n tek dünya d n sp r tüal zm ç nd r. Ş md b r konuya tekrardan açıklık get rey m. Örneğ n şu yukarıda nceled ğ m z NY T mes’tak yazıyı yazan tar hç , belk de sah den kend hal nde b r adamdır ve sam m yetle tasavvufun y b r şey olduğuna nanmıştır, tüm d nler n b r olduğunu düşünüyordur ve gelecekte nsanların refahı ç n tek ve ortak b r dünya d n ne ht yacımız olduğuna nanıyordur. Yan yazdıklarında sam m olab l r. Adam harb den belk de h ç öyle g zl kapaklı şler çev rmeden, kend başına bu sonuca ulaşmıştır. İşte zurnanın zırt ded ğ yer de tam olarak burası oluyor. Ortada tasavvufa ve sp r tüal zme bu kadar büyük b r destek varken ve tüm dünyada bu ş teşv k ed l yorken, sorgulayan b rçok nsanı bu tür abuk subuk oluşumlar kapıyorken, bu ş n okulları sürekl çoğalıyorken, b r nsanın zaten “kend başına” bu



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 161



sonuca ulaşma ht mal de artıyor. Z ra nsan çok kolay man püle ed leb len b r yaratıktır. Adamlar da bu meseley y b ld kler nden şte söz konusu RAND raporlarındak tal matlarda gördüğünüz üzere eğ t m yoluyla, popüler kültür yoluyla, çeş tl okul ve dernekler yoluyla bu man pülasyon koşullarını oluşturmayı sağlıyorlar. Patır patır ruhçuluğu, tasavvufu, pante zm yücelt yorlar ve bu sayede bu saçmalıklara b rçok nsanı nandırmayı başarıyorlar. Geleceğ n tek dünya d n ne zem n şte böyle hazırlıyorlar. 1. Sufi Sam Amca Dünyada “Un versal Suf sm” (Evrensel Tasavvuf) adıyla b l nen ve 1900’lü yılların başlarında kurulup hala çığ g b büyüyen b r kardeşl k oluşumu vardır. Kurucuları Inayat Khan ve Samuel L. Lew s adlı k aydınlanmış elemandır. Bu arkadaşların da lg alanları y ne Kabal zm, H ndu zm, Bud zm g b m st k d nlerle beraber tasavvuf ve tasavvufun kolları olan Nakş bend l k, Kad r l k vb’d r. Öğret ler y ne aynıdır, “tüm varlık b rd r, tüm d nler b rd r, her şey Allah’tır, sen ve ben de Allah’ız.” Bu kardeşl k örgütü, nternet sayfalarında da göreb leceğ n z üzere mür tler n pante zme ve aydınlanmaya ( llum nat on) davet eder.[71]



162 Bir Başka Din: Tasavvuf



“Evrensel Tasavvuf” adlı bu hareket kend arasında da dallara budaklara ayrılır, “Suf Ruhan at Internat onal”, “Internat onal Suf Movement”, “Suf Order Internat onal”, zart zurt g b b rçok alt kardeşl k örgütü vardır bu hareket n. Örneğ n bu alt kollardan sadece b r tanes olan Suf Order Internat onal’ın b le çoğu Amer ka’da olmak üzere dünyanın dört b r yanında dernekler , okulları vardır. Bakınız[72]:



Çarşaf sererces ne heps n buraya koyamayacağım bu l ste şte böyle sabaha kadar uzuyor, merak eden kaynakçadak adresten tüm dernekler göreb l r, Türk ye’de de şubeler vardır. Ve unutmayın, bu dernekler “Evrensel Tasavvuf” hareket n n sadece b r alt kolu olan Suf Order Internat onal’a bağlı olanlarıdır. Tıpkı Mevlana g b tüm d nler n b r olduğunu, her şey n Allah olduğunu söyleyen, buram buram mushroom kokan bu pagan ve aydınlanmış ab ler, kend nternet



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 163



s teler nden b r nde de b r s ls le yayınlarlar. Han bu tasavvufun şeyhler , vel ler , yan Tanrı parçası olduğunu drak etm ş yüce seç lm ş k ş ler çıkar ya arada sırada, şte tar hten ber onların k m olduğunu sıralarlar[73]:



Gördüğünüz üzere s ls le (haşa) Muhammed peygamberden başlıyormuş. Tab bu ab lere göre (tıpkı İbn Arab ’n n de söyled ğ g b ) peygamberler de aslında tasavvufçudur, peygamberler de aslında her şey n Allah olduğuna nanırlar, peygamberlere göre de tüm d nler b rd r. Yalnız şte bu peygamberler görevler gereğ açık seç k konuşamamışlardır, halk da anlasın d ye bas t konuşmak zorunda kalıp bazı gerçekler g zlem şlerd r, bak sen şu hınzır peygamberlere. Ve tab k Muhammed peygamberden başladığını dd a ett kler bu s ls len n son halkaları, yan son Tanrı Parçaları se, Evrensel Tasavvuf hareket n n kurucusu olan Inayat Khan ve öğrenc ler d r:



164 Bir Başka Din: Tasavvuf



Her tasavvuf kolunun da tıpkı bu elemanlarda olduğu g b kend ler ne has s ls leler vardır. Her tasavvuf kolu, s ls ley peygamber m zden veya Ebu Bek r g b sahabelerden başlatır, araya kend vel ler n , yüce zatlarını sıkıştırır. Evrensel Tasavvuf hareket nde de olay aynıdır. Ş md ş n b raz daha ç ne g rel m... Bu Evrensel Tasavvufun ve onun Ruhan at adlı d ğer b r alt kolunun kurucusu Samuel L. Lew s adında b r elemandır. Kend s ne “Suf Sam” de derler, c dden ünvanı bu kend s n n, dalga falan geçm yorum. Bu Suf Sam, yan Samuel L. Lew s, hareket n kurucusu olan Inayat Khan’ın öğrenc s d r ve meşaley ondan alarak bu kardeşl k örgütünü daha da lerlet r. İş n görünen kısmı kadarıyla, hareket n en öneml 2. adamı d yeb l r z kend s ne ama aslında kend s hareket n en öneml adamıdır (neden n göreceks n z). B r sp r tüal st ve tasavvufçu olan Suf Sam, hareket n yaymak adına dünyanın dört b r yanını gezm ş, öğret ler n nsanlara duyurmuş ve büyüklü küçüklü b rçok dernek, kardeşl k örgütü vs kurmuştur. Kend n tasavvufa adamış olan Suf Sam şudur:



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 165



Suf Sam burada aydınlanma keyf yaşıyor. Bakınız ne de güzel aydınlanıyor. Pek hareket n en öneml 2. adamı olan bu Suf Sam (Samuel Lew s) k md r, kend s n yakından tanıyalım[74]:



Suf Sam’ n babası, meşhur ABD’l kot pantolon üret c s Lev s ş rket n n başkan yardımcısıdır.



166 Bir Başka Din: Tasavvuf



B ld ğ n z üzere Lev s’ n kurucusu Lev Strauss’tur, Suf Sam’ n babası se şte o meşhur Lev Strauss’un sağ koludur. Suf Sam’ n anne tarafı se daha lg nç: Rothsch ld Hanedanlığı. Evet, b z m kend s n tasavvufa adayan, Evrensel Tasavvuf ve Ruhan yat adlı kardeşl k örgütler n n kurucusu olan ve ne h kmetse dünyanın dört b r tarafına yayılmayı başarab len Suf Sam, meşhur banker Rothsch ld a les n n b r ferd d r. Annes Harr et Rothsch ld’d r. S ze, ortada dönen şu t yatronun büyüklüğünü anlatab lmem ç n daha ne yapmam lazım b lm yorum. Dünyanın en büyük banker a les Rothsch ld’ler, oğullarını Erasmus’la tasavvuf öğrens nler d ye dünyanın dört b r yanına göndermed ler herhalde değ l m ? RAND’ın son 10 yıldır yayınlamakta olduğu “tasavvufu teşv k et” temalı raporlar yen b r nane değ ld r, yüzlerce yıllık b r planın, sırası geld ğ nde uygulanan adımlarından b r s d r. Sp r tüal zm, temel öğret s pante zme dayanan b r öğret d r ve temel nde tasavvuf le tamamen aynı şeyd r. Pagan sembolü mühürler n 1 doların üzer ne basan ve sp r tüal zm yıllardır teşv k eden bu banker a len n kend oğullarını tasavvufu yaymak ç n görevlend rm ş olması elbette tesadüf değ ld r. Z ra kend nançları da tasavvuf le temelde aynıdır ve gelecekte nsanlığı kontrol altında tutmak ç n kuracakları sp r tüal st dünya d n de tasavvuf le temelde aynıdır. Lafta “sevg , hoşgörü, kardeşl k”, der n nde se “kötü”, “ y ”, “ahlak” g b kavramların bulunmadığı, z ra herkes n sorgulanamaz Tanrı’lar olduğu, daha doğrusu kend ler n öyle zannett kler b r rezalet.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 167



Bunları b z m tasavvufçu lah yatçılara, sıradan gelenekç müslümanlara veya hele hele tar kat, cemaat üyes suf lere kabul ett rmek genelde çok zordur. Z ra gelenekç ler n büyük çoğunluğu ne sp r tüal zm b l rler, ne pante zm, ne de m st s zm (her ne kadar tasavvuf başlı başına m st s zm n ağa babası da olsa). Kend ler ne öğret len d n muhakkak en doğru d n olduğu ç n sadece onu öğren rler ve başlarını kaldırıp “Yahu dünyada başka neler var acaba?” d ye dönüp bakmazlar. İnandıkları tasavvufun, ruhçuluk nancı le aynı şey olduğundan b le b ’haberd rler. B r de tüm bunların üstüne, g der s z “cah ll k” le suçlarlar. Onlar muhakkak tasavvufun anlaşılamadığını veya yanlış anlaşıldığını dd a edecek, kaynağı d ğer m st k d nlerden alınmış olan tasavvuf öğret ler n Arapça s mler yle s ze açıklamaya kalkarak b lg çl k taslayacak (çünkü Arapça b r şeyler söylüyorsa otomat kman çok b lg l oluyor) ve sonunda s z ya “kapas tes zl k” ya da “b lg s zl k”le suçlayıp ş n ç nden çıkacaklardır. Tek b r dd anıza b le mantıklı cevap veremeyeceklerd r. Vermeler mümkün değ ld r, z ra kend nançları ortadadır, Kur’an ayetler ortadadır. Aradak çel şk y görmemek ç n, yalnızca onu görmek stememek lazımdır. Tasavvuf le Kur’an’ın çel şmes had ayrı b r yerde dursun, b r de yazının şu son bölümler nde gösterd ğ m ş n pol t k ve s yas boyutu da vardır. Sp r tüal zm n Arapça’ya boyanmış hâl olan tasavvuf; küresel sermaye tarafından alenen desteklen r, fakat onlar tüm bunlara karşı da laf kıvırmaya başvuracaklardır. Öyleyse ben bu kol g b k tabı neden yazıyorum? Öncel kle tab k kend m ç n yazıyorum, z ra ölüp g tt kten sonra Allah’ın ben bu dünyada yaptıklarımdan sorgulayacağını b l yorum.



168 Bir Başka Din: Tasavvuf



Allah’ın karşısına sığır g b bomboş b r şek lde çıkmak stem yorum. B r d ğer sebeb se, muhakkak k aranızdan kafasını kullanıp bu şten dönenler olacaktır, ama 3 tane, ama 5 tane, heh şte o da kısa günün kârıdır. Aklını kullanıp del ller n peş nden g denler kazanacaktır, aklını şletmeyenler se muhakkak kaybedecekt r, B r Müslüman olarak öğrend kler m s ze anlatmak ve uyarmak ben m görev md r, artık s z sted ğ n z n peş nden g tmekte özgürsünüz. 2. Bir Meşhur Spiritüalist Animasyon: I, Pet Goat II Gelel m tamamen b r pagan nanış olan tasavvufun, sp r tüal stler tarafından pek sev l ş ne da r b r d ğer örneğe. B rkaç yıldır nternet’te dolaşan, v ral olarak hızla yayılan, bazı ödüller de alan ve çok ses get ren b r kısa an masyon f lm var “I, Pet Goat II”[75]. Bu v deo baştan aşağı sembollerle konuşur, ABD s yaset ne, yen dünya düzen ne ve d nlere g rer çıkar, bu ş de semboller vasıtasıyla yapar. Sonda söylemem gereken ş md den söyleyey m, an masyonu yapan elemanın röportajlarını ve b rkaç yazısını okudum, eleman sp r tüal st. Hazırladığı bu an masyonda da doğrularla yanlışları harmanlayarak, tasavvufu ve sp r tüal zm yücelt r. Konuyla lg lenen b rçok k ş bu v deo’nun “çok y mesajlar verd ğ n ” düşünür, fakat pante zm n ve sp r tüal zm n ne olduğunu b lmezsen z, esas meselen n zaten dünyaya sp r tüal zm get rmek olduğunu anlamış değ lsen z, bu şek lde kandırılmanız doğal. Ş md bu v deo’nun ufak çaplı b r anal z n yapalım. Mesela v deo’nun başında şu sahneler vardır, şöyle b r göz gezd r n:



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 169



170 Bir Başka Din: Tasavvuf



Başlarda anlatılanlar özetle şudur (k bunlar v deo’nun verd ğ “doğru” mesajlardır): Bush ve Obama g b ABD başkanları b rer kukladır, bu kuklaların oynatıcısı se şeytandır (master of puppets hesabı). B raz daha detaya neceksek, Bush’un kafasında gerzek b r şapka vardır, Bush “aptal ABD’l başkan” rolünü oynar. Obama’nın kafasında se ün vers tel kep vardır, o da üzer ne düşen “görgülü, eğ t ml ABD başkanı” rolünü oynar. Hatta son karede Obama’ya b r ekrandan “gül” emr ver l r, o da rades olmayan b r kukla olduğu ç n em rlere uyar ve güler. B lg l , güler yüzlü b r maj oluşturur. V deo’dak her karede tonlarca detay vardır, steyen bu detayların ç nde kaybolab l r ama ben bunu yapmayacağım, sadece konumuzla alakalı kısımlarını nceleyeceğ m. Öncel kle cevabını vermem gereken b rkaç soru var: V deo’nun sm neden “Pet Goat”tur ve ABD başkanı Bush neden b r sınıfın ç nded r? Ş md bu soruların cevabını vermek ç n v deo’ya kısa b r ara ver p, reel hayata ger dönüyoruz. İk z Kule saldırılarının yaşandığı 11 Eylül 2001 sabahı Bush, b r okul z yaret nded r.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 171



Bu z yaret sırasında sınıftak çocuklar tarafından “Pet Goat” adlı b r h kâye okunur k bu Pet Goat, satan st mesajlar barındırdığı gerekçes yle yasaklanmış b r çocuk h kâyes d r. Fotoğrafa b raz d kkatl bakarsanız “aptal ABD başkanı” majlı Bush’un el ndek h kâye k tabını ters tuttuğunu göreceks n z. Bu kare nternet’te ve medyada da epey dalga konusu olmuştu zamanında “Bush ne kadar salak yaa hahaha” d ye. Fakat Bush’un, çer s nde Pet Goat adlı satan st b r h kaye de bulunan bu k tabı ters tutmasının sebeb ; kend s n n salak olması değ l, satan zmde r tüeller n tersten yapılmasıdır. S ze garant eder m k Bush, kend s n n salak olduğunu dd a eden nsanların en az b r %95’ nden daha zek d r, ona şüphen z olmasın. Bu sınıftak olay başlı başına b r r tüeld r.



Derken Bush’a İk z Kule saldırıları haber ver l r. Ş md b z m şu an masyon f lm n adının neden Pet Goat olduğunu, Bush’un neden b r sınıfta şebekl kler yaptığını anlamış olduk. V deo’ya ger dönel m:



172 Bir Başka Din: Tasavvuf



İlerleyen kısımlarda Usama B n Lad n de gözükür, d kkat edersen z Usama’nın göğsünde CIA arması vardır. Yan “Lad n de aynı ek pten, Lad n’ de örgütleyenler der n ABD devlet ” der v deo’yu hazırlayan arkadaş. Fazla b lg göz çıkarmaz, şunu da b l n: Baba George Bush, 1977 yılında Arbusto Energy adında b r petrol ş rket kurar. Ne gar pt r k Bush a les ne a t bu petrol ş rket n n lk h ssedarlarından ve ortaklarından b r s Salem B n Lad n’d r. Salem B n Lad n se, 11 Eylül saldırılarının sözüm ona b r numaralı sorumlusu olan meşhur Usama B n Lad n’ n özbeöz kardeş d r. Bush ve Lad n a leler arasındak l şk elbet bununla da sınırlı değ ld r, fakat sözü uzatmamak ç n burada kes yorum. Detayını, konunun meraklıları araştırsınlar ve böylece nasıl ruh hastası nsanlar tarafından yönet ld ğ m ze kend ler şah t olsunlar. Buraya kadar gösterd kler m v deo’nun “doğru” mesajlarıydı k bu gösterd kler m zaten v deo’yu seyredenler tavlamaya yönel k bölümlerd r. Bu anlatılanlar sayes nde



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 173



zley c ; v deo’nun bundan sonra da “doğru” mesajlar vereceğ ne nanmaya mey ll hâle gel r. Z ra şeytanın el nde kukla olan ABD başkanları, Pet Goat meseles n n ncelenmes , Lad n’ n ABD le olan l şk s g b detaylar, konuyla lg l b rçok nsanın lg s n cezbeder. Halbuk bunlar önden göster len kamyondur, büyük b r hevesle açtığınız o ağıza b razdan leş g b kerev z g recekt r çocuklar.



İlerleyen kısımlarda Ant k Mısır Tanrısı Anub s’ n botuna b nm ş b r s gel r.



174 Bir Başka Din: Tasavvuf



Anub s’ n botuyla gelen bu k ş n n göğüs boşluğunda kalp sembolü vardır, yan bu k ş nsanlığa “sevg ”y get recekt r. Sevg ve aşk, y ne sp r tüal stlerle tasavvufçuların en çok su st mal ett kler kavramlardandır.



İnsanlığa gelen bu kurtarıcının alnında da üçüncü göz (veya Horus’un gözü) vardır, yan nsanlığa “aydınlanma”yı get recekt r kend s . Daha sonra görürüz k bu k ş aslında...



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 175



İsa’dır... Alnında pagan sembolü Horus’un gözü, altında Ant k Mısır Tanrısı Anub s’ n botuyla beraber b r İsa prof l ... Tıpkı şeyhler n dd a ett kler g b , ruhçuların dd asına göre de peygamberler “varlığın b rl ğ n ” çözmüş, dönem n n aydınlanmış k ş ler d r. İsa’nın üzer ndek pagan semboller bu sebeptend r, yan aslında tüm peygamberler pagandır. Ve esasen burada resmed len İsa, Hr st yanların ve Müslümanların düşündüğü g b b r İsa peygamberden z yade, “kozm k kurtarıcı İsa”dır. Bu gelen kurtarıcı B r nev Matr x’tek Neo’dur. Bu v deo’dak g b “kozm k kurtarıcı İsa”nın anlatıldığı b r sp r tüal st b r k tap vardır. Adı “Com ng of the Cosm c Chr st” (Kozm k İsa’nın Gel ş ), yazarı se Matthew Fox’tur. Bu k tapta anlatılanlar y ne varlığın b rl ğ (vahdet- vücud) üzer ned r ve İsa aslında tüm varlığın b r oluşunun b r tems l d r. The One’dır yan İsa, tıpkı Matr x’tek Neo, veya “ben Allah’ım” d yen vel ler g b d r. Ve ne kadar lg nç değ ld r k , bu sp r tüal st masalların anlatıldığı Kozm k İsa’nın Gel ş adlı k tapta yazar, ünlü Wall Street banker Laurence Rockefeller’a, kend s ne verd ğ desteklerden dolayı teşekkür eder. Neden Rockefeller’a teşekkür eder pek yazar? E güzel kardeş m sabahtan ber anlatıyoruz ya şte bu sp r tüal zm küresel sermayen n mar fet d r, bu adamlar sp r tüal zm n yayılması ç n destek ve teşv k ver r. V deo’dak İsa’nın gel ş , aslında tüm nsanlara “aydınlanma”nın gel ş n sembol ze eder. Tüm nsanlar “b r” olduklarını drak ederler. Bu aydınlanma



176 Bir Başka Din: Tasavvuf



esnasında da dünya, b rtakım zıtlıkların çatışmasına ve yen sentezler n doğmasına şah t olur (Hegel d yalekt ğ ). Örneğ n:



El nde orak ve çek ç olan bu şç boğulur, yan nsanların aydınlanmasıyla komün zm çöker.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 177



Ardından bu takım elb sel ordular şekl nde sembol ze ed len beyaz yakalı sınıfı görürüz ve...



Aydınlanmış olan nsanlık, bu beyaz yakalıları da yok eder. Bu sahneler de kap tal zm n çöküşünü sembol ze eder.



V deo’nun sonunda da hesapta aydınlanmış nsan gal p gel r. Komün zm ve kap tal zm çatışmasından b r sentez



178 Bir Başka Din: Tasavvuf



doğar, yan yen dünya düzen kurulur. İsa’nın hemen arkasında b r k l sen n yıkıldığını görürsünüz. Z ra dünya, artık ah ret ve ahlak g b kavramlara sah p d nlerden kurtulmuştur, çünkü nsan artık aydınlanmıştır, b ’nev übermensch (üst nsan) olmuştur. V deo’nun verd ğ ana mesajı s ze göstermek adına bu sahneler atlaya zıplaya gösterd m. Ş md v deo’nun orta kısımlarındak bazı sahnelere dönel m k mesele daha y drak ed ls n:



Yerde böyle devasa b r kara parçası vardır. D kkatl bakarsanız eğer bu kütle aslında, yerde yatan b r adamdır ve bu adam da ereks yon hal nded r. Derken göklerden Tanrı’nın el gel r:



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 179



Bu sırada ereks yon hal ndek pen se zoom yapılır. Yakından bakıldığında görürüz k bu erekte pen s n tepes nde haç şaret vardır ve bu ereks yon hal ndek pen s b r hap shaned r, parmaklıkları vardır. Parmaklıkların yanında se kalp vardır. Tüm bunların anlamını açıklayacağım:



180 Bir Başka Din: Tasavvuf



Kalkık pen s şekl ndek bu hap shanen n ç nde b r de yaşlı ve ç rk n b r kadın vardır.



Hap shanen n duvarlarında, kare ç ne aldığım bölüme d kkatle bakarsanız eğer, çent k şaretler olduğunu göreceks n z. Bu sahnelerde anlatılmak stenen; c nsell ğ n bastırılmasıdır. Sertleşm ş b r pen s şekl ndek bu hap shanen n ç nde özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen ve dışarı çıkmak ç n gün sayan b r ht yar vardır. Pen s şekl ndek bu hap shanen n tepes nde haç şaret bulunması da, Hr st yanlıkta (tab İslam’da da) z nanın, yan evl l k dışı c nsel l şk n n yasak olmasına b r atıftır. Z ra bu c nsell ğ n bastırılması hap shanes n kuranlar, Hr st yanlık ve İslam g b d nlerd r. Aydınlanmış nsanlar se bu d nler n çok ötes nde, sözüm ona tekamül etm ş ve “Tanrı parçası” olduğunu drak etm ş üstün varlıklar olduğu ç n bu yasakları artık kaldırırlar. Mtv’n n, Hollywood’un, kısacası Batı menşe l popüler kültürün sabahtan akşama kadar s ze pompaladığı g b , ne kadar fazla nsanla



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 181



sev ş rsen z o kadar özgür ve aydın olursunuz. Yersen d yeceğ m ama zaten yen yor bu. Freud’dan t baren, neredeyse yüzyılı aşkın b r süred r “c nsell ğ n bastırılması” üzer nde durulur. Oysa ondan daha büyük b r felaket olan “c nsell ğ n ç n n boşaltılması” üzer nde neredeyse h ç durulmaz. Artık tamamen tüket c olan b z nsanlar, aynı zamanda c nsell ğ ve manev yatı da hızla tüket r, ç n boşaltır hale geld k. İslam’a göre gayet kolay ve esnek olan evl l k, günümüz sosyal düzen neden yle nanılmaz şek lde zorlaştırılmıştır. B r yet şk n ün vers teden mezun olup para kazanmaya başladığında zaten 20’l yaşlarının ortasına gelm ş olur, ardından evlenmek stese dah toplumun dayatmaları sebeb yle söz kesme, n şanlanma, düğün, balayı g b b r sürü angarya ve madd yat steyen zorluklarla karşılaşır. Acaba c nsell ğ n bastırılmasına yol açan şey d n m d r, yoksa günümüz çarpık sosyal düzen m ? Aynı şek lde Allah’ın nsanlara sunduğu büyük b r n met olan c nsell ğ n ç n n boşaltılması da mı d n n suçudur, yoksa ç nde bulunduğumuz saçma sosyal düzen n m ? Cevap vermen ze gerek yok, bunların heps retor k sorulardı. Hr st yanlık zaten tesl s (üçleme) ve kom nyon ay n g b nanış şek ller nden de bell olacağı üzere pante zm n etk s altındadır. Fakat sp r tüal stler y ne de Hr st yanlığı sevmezler, z ra Hr st yanlıkta y ne de y -kötü b r ahlak anlayışı vardır, oysa Tanrı parçası olan nsan her türlü ahlakın üzer nde olmalıdır, onun her yaptığı Tanrısaldır. Öte yandan Hr st yanlıkta da bu ahlak anlayışının b r sonucu olarak bu dünyada yaptıklarından sorguya çek leceğ n b r ah ret nancı vardır, ş n bu kısmı da sp r tüal zme uymaz. Han ruhçuların kend nanışlarını te stlere kakalamak ç n “melek”ler kullandığını söylem şt m ya s ze,



182 Bir Başka Din: Tasavvuf



bu meşhur kısa f lmde de İsa’nın kullanıldığını görürüz. İnternet’te bu kısa f lme ver len tepk ler epey tak p etm şt m zamanında, Hr st yanların çoğu bu v deo’yu beğenm şt , v deo’da anlatıldığı g b “eğer İsa’ya uyarsak kurtulacağımızı” söyleyen nsanların yorumlarıyla doluydu nternet. Oysa şu v deo’dak İsa, b ld ğ m z İsa peygamber n öğret ler n n tam ters n dayatır. Her türlü ahlak anlayışını kırar, f nalde “varlığın b rl ğ ” üzer ne kurulu yen dünya d n n get r r. Hr st yanların çoğu, tıpkı Müslümanların çoğu g b neye nandıklarını b lmed kler ç n şekl takl t ederler, bas t b r İsa an masyonuyla aldatılırlar. “Sevg ” le nsanlığa aydınlanmayı get receğ n dd a eden bu arkadaşlar, Hr st yanları da “İsa sevg s ” üzer nden kandırırlar. V deo’yu hazırlayanlar esasen o kadar b lg l ve çakallardır k , bu yöntem n hep tuttuğunu b l rler, Hr st yanların sevd ğ bu v deo’da şöyle ron k b r sahne vardır:



Anub s’ n botuyla dünyayı gezen bu İsa, pante st, aydınlanmış ve “b r” olduğunu drak etm ş üstün varlıktır, bunu söylem şt m. Fakat bu karakter, sırf “İsa” şekl nde



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 183



ç z ld ğ ç n tamamen zıt b r felsefey öğütlese de Hr st yanları kandırmayı başarır. Şöyle k :



İsa’nın dünyaya geld ğ n gören balıklar hemen sudan çıkarlar ve...



Onun botuna atlarlar... Balık, b ld ğ n z üzere Hr st yanlığın ve İsa’nın (Jesus) semboller nden b r d r. Hr st yan ülkelerde bu amblem arabalarda, ş yerler nde ve b rçok yerde göreb l rs n z.



184 Bir Başka Din: Tasavvuf



Sp r tüal stler, Hr st yanların aş na oldukları “sevg , melekler, İsa” g b kavramları kullanarak onları kandırırlar. ABD ve Avrupa’da sp r tüal zm n yayılma yolu budur, tıpkı b zdek yöntemler n n tasavvuf olması g b ... Yüzeysel b lg sah b nsanları, önceden aş na oldukları kavramların anlamını değ şt rerek kandırırlar. Örneğ n Allah nancı olan b r nsana “Allah yok d yeceks n” şekl nde b r baskı uygularsanız bu ger tepecekt r, fakat sp r tüal zm ve tasavvuftak g b pante st b r Allah nancı nşa edersen z, yan “Allah” kel mes n n manasını değ şt r rsen z ve nsanlara bunu yutturursanız, amacınıza daha kolay, daha az tepk yle karşılaşarak ulaşmış olursunuz. V deo’dak bu sahnede de İsa şekl ne kanan Hr st yanların, bu pagan nanışın peş nden koşmaları, sudan çıkıp sp r tüal zm n kayığına atlamaları göster l r. Sudan çıkan balık se elbette ölür. Yan bu sahnede anlatılan, Hr st yanlığın sp r tüal zm tarafından b t r lecek olmasıdır. Bunu da sp r tüal stler, aynen şu sahnelerde anlatıldığı g b neye nandığını tam olarak b lmeyen Hr st yanları, aş na oldukları kavramlar üzer nden kandırmaları yoluyla yapacaklardır. Hr st yanların bu v deo’yu beğenmeler , y b r şey zanned p sp r tüal zm sevmeler de, tıpkı Müslümanların tasavvufu sevmeler g b çel şk l ve mantıksız b r durumdur… Yüzeysel b lg nsanın hayatını mahveder. Ş md gelel m v deo’nun b z m coğrafyamızı lg lend ren bölümüne, yan tasavvufu konu ed nd ğ bölüme.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 185



Buradan t baren anlatacaklarımı büyük b r d kkat le okuyun.



V deo’nun bu bölümünde, Müslüman ülkelerde çıkan savaşlar anlatılır. Cam ler bombalanır ve yıkılır.



Bu karede b rçok mason k ve m st k sembole dayanan detay vardır, fakat ben detaylarda boğulmayıp s ze



186 Bir Başka Din: Tasavvuf



meselen n özünü anlatacağım. Malumunuz Türkler n hâlâ fesl resmed lmes g b , Amer kalının gözünde bu çarşaflı kadın da Müslümanların s mges d r. Bu karede anlatılanlar özetle şunlardır: Müslüman ülkelerdek kargaşalar ve savaşlar yüzünden nsanların, b lhassa da çocukların ölmes , nsanların bezmes .



Bu kare öneml d r, ölen müslüman çocuğun yüzü göster l r ve d kkat edersen z çocuğun alnında b r böcek gezmekted r. Bu böcek b ld ğ n bokböceğ d r. Neden çocuğun suratında b r bokböceğ gezd ğ n b r sonrak karey gösterd kten sonra anlatacağım. Bu sahnelerden sonra araya dem n anlattığım kap tal zm n ve komün zm n çökmes sahneler g rer, dünyanın her yer ndek çatışmalar ve dönüşüm göster l r. İsa le resmed len o aydınlanmış nsanlığın kurduğu yen dünya düzen n görmeye başladığımız sahnelerde, v deo’nun sonlarına doğru şu sahneler görürüz:



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 187



V deo’nun başlarında savaşlar yüzünden ölen Müslüman çocuk, v deo’nun sonunda yen dünya düzen n n gelmes yle beraber b r semazen olarak, yan suf olarak d r l r!



Ve savaşlardan, rad kal d nc gruplardan bezen Müslüman ülkelere artık tasavvuf gel r. Müslüman ülkeler tasavvuf le hesapta kurtuluşa ve aydınlanmaya ererler. An masyonun başlarındak sahnede bu çocuğun yüzünde gezen bokböceğ de bununla l nt l d r. Bokböceğ ,



188 Bir Başka Din: Tasavvuf



paganlıkta ve m st s zmde sıklıkla kullanılan b r semboldür. Örneğ n Ant k Mısır Tanrısı Khepr , başında b r bokböceğ le resmed l r.



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 189



Z ra bokböceğ , sürekl çalıştığı ve b r şlerle meşgul olduğu ç n, çoğu zaman daha kanatları olduğunu fark edemeden ölüp g der. Oysa fark edemese de onda b r cevher vardır, kanatlara sah pt r. Bokböceğ n n m st k manalarından b r s budur. Müslümanlar da kanatlara sah p olduğu ç n, yan çler ndek cevher tasavvuf le keşfed p yen den doğacaklardır. Yan Tanrı’nın, aslında ta kend ler olduğunu anlayarak aydınlanacak ve tekamül edeceklerd r. V deo’da tüm anlatılan budur: Sevg ve ışık dolu tasavvuf yoluna gel Müslüman kardeş! Ş md araya kısa b r reklam alayım. Müslüman ülkeler n bugünkü hal n zerre kadar savunmuyorum. Ben m gözümde günümüzdek Müslüman ülkeler Allah’a İskand nav ülkeler nden daha uzaktır. Z ra b r sürekl Allah le aldatır, Allah adına kurallar koyar, Allah adına haramlar üret r, fetvalar ver r, Allah adına kend egosunu tatm n eder, Allah adına kend ceb n doldurur. D ğer se en azından Allah’ı h ç ş n ç ne katmaz. Ben seküler b r nsan değ l m, fakat sekülerler , kend saçmalıklarını d n d ye dayatanlara çoğu zaman terc h eder m. Gelgelel m gayet profesyonelce hazırlanmış olan bu kısa an masyon f lmde Müslümanlarla lg l resmed len manzara; tamamen küresel sermayen n planıyla, RAND Raporlarıyla, ya da araya daha v rgül koymama gerek yok şte, kısacası bu k tapta anlattığım her şeyle uygundur. Müslümanlara, çler nde bulundukları saçma durumdan kurtulma vaad olarak, tasavvufu dayatacaklardır. Planları budur ve daha ş md den yapılan da budur. Müslümanları b r p sl ğ n ç nden alıp, ötek p sl ğe batıracaklardır. Bunu yapma nedenler se dünyayı, ortak d n olarak get recekler sp r tüal zme hazırlamaktır. Her kültürün,



190 Bir Başka Din: Tasavvuf



toplumun ve d n n, sp r tüal zme ısınma yolu başkadır. K m n kozm k kurtarıcı İsa masallarıyla kandırırsın, k m n Kabala ve ışık k tabı Zohar le kandırırsın, k m n de sevg böceğ Mevlana le, Yunus le, yan tasavvuf le kandırırsın. Z ra tüm bu m st kler temelde aynı öğret ye sah plerd r, sadece h tap şek ller çler nde bulundukları topluma göre değ ş r ve bu sayede de nabza göre şerbet ver rs n. Mesele bundan barett r. Pek Müslümanların kurtuluşu o değ l, bu değ l, e nerede o zaman bu kurtuluş? Kurtuluş elbette hurafeler ve r vayetler terk ederek, Kur’an’a ger dönmekted r. Kurtuluş dünyayı ve n metler terk etmekte veya küçümsemekte değ l, çalışıp üretmekted r. Kurtuluş nasıl oluyorsa tek b r Allah’tan çıkan ama helaller ve haramları b le farklı olan mezheplere bağlanmakta değ l, “Ben Müslümanım” dey p Kur’an’a bağlanmaktadır. Fakat Müslümanların toplum olarak kurtuluşa erecekler n de zannetm yorum, bu tab sadece ben m öngörüm. Em n m k bu k tapta kanıtlara dayanarak anlattığım bunca şeye b le “Müslümanlar” tarafından öyle ps kopatça, öyle mantıksız, öyle ft ra dolu cevaplar alacağım k , neden bu kafa yapısında olan nsanların toplumca rahata ermeler n n mümkün olmadığını düşündüğümü sen de anlayacaksın. Hatta ben sadece Müslümanların değ l, tüm dünyanın asla kurtuluşa, refaha falan ereb leceğ n de düşünmüyorum. “İnsanlar y d r” veya “ nsanlar kötüdür” g b ön kabuller, dünyanın en gerzekçe genellemeler d r k nsanların bu tür parad gmalara kaymasının yegane sebeb ; nsanları da ma tek t p gören toplumsalcı felsefeler n yayılmasıdır (m sal sosyal zm n her türlüsü, m sal pantest d nler, m sal tasavvuf). İnsan, tek b r “benl k” olarak



Asırlık Plan: Tek Dünya Dini 191



y l ğe de, kötülüğe de mukted rd r. Bu da demekt r k nsandan nsana değ şen b r seç m olarak b z, kötülüğü seçen kötü nsanların ve y l ğ seçen y nsanların bulunduğu b r dünyada yaşıyoruz. Ve ben m gözümde kötülüğü seçen nsan sayısı, y l ğ seçen nsan sayısından b r hayl fazladır -k bu da ben m şahs düşüncem, katılmayab l rs n z. İy olduğunu dd a eden veya y ym ş g b rol yapan nsanların “büyük çoğunluğu” da el ne mkân geçmem ş kötülerd r ben m gözümde. Hasta olduğunu b le drak edemeyen ruh hastalarının olduğu bu dünyada savaş, c nayet, haksızlık veya aklınıza geleb lecek her tür kötülük da ma var olacaktır, tab k Allah aks n d lemed kçe. Böyle b r hayatta ben m tek amacım kend m kurtarmak ve bu manyak sürüsüne dah l olmamaktır. Kend m kurtarmamın yolu da başkalarına karşı nasıl davrandığımdan geçt ğ ç n, ama üç k ş ye olur, ama beş k ş ye, bu k tapta b nlerce yıllık b r putu yıkmaya çalışıyorum. Sen de “bunu yapsam ne olur, ne değ ş r” d ye düşünme ve b r şeyler yapmaya çalış. Hatta b r şeylerle yet nme, potans yel n sonuna kadar zorla. Bu dünyada topyekün kurtuluş falan olmayacak, sen başkalarını boş ver p kend n ha çıkarını düşün, kend n kurtarmaya bak. Z ra yanan canının acısını b r tek sen h ssed yorsun, tekamül ett ğ n ve tüm varlığın b r olduğunu dd a eden ger zekalıların umurunda b le değ ls n sen. Sen “b z” değ ls n, sen “sen”s n. Tek başınasın ve yanında dost olarak sadece Allah var. Ve tar h n hemen hemen her zamanında “B z artık tekamül ett k, öncek nsanlardan daha ler dey z” d ye ortaya çıkan nsanlar olmuştur. Sırf sah p oldukları mkânlar yüzünden veya başkalarının, üzer nde düşünmeye vak t bulamadığı konular üzer nde kafa yormuş olmaları yüzünden (k bu da sah p olunan b r mkândır) kend ler n n



192 Bir Başka Din: Tasavvuf



üstün/tekamül etm ş k ş ler olduklarını zanneden bu salaklar, kend ler n üstün gördükler o nsanlarla aynı haltları yem şlerd r. Kend ler n üstün görmüşlerd r, k b rlenm şlerd r, yalan söylem şlerd r. Artık daha ler de, daha üstün, daha y olduklarını dd a ed p, b r yandan sürekl kötülük şlem ş ve daha sonra bu kötülükler n de söyled kler yalanlarla nsanlara y l k d ye yutturmaya çalışmışlardır. İnsanların gözler n n ç ne baka baka onları kandırmışlardır, Egolarının okşanması veya eller ne takr b 50-60 sene yaşayacakları şu dünyada b raz güç geçmes dışında h çb r yaraya merhem olmayacak o ufacık çıkarları uğruna, tüm dünyanın anasını bellem şlerd r. Ş md , sen m aydınsın? Sen m Tanrı’nın parçası olduğunu keşfetm ş yüce varlıksın? Sen zavallısın. İnsanlığın sah p olduğu servet ve teknoloj , bugünkünün b nlerce katına da er şse veya aradan onb nlerce yıl geç p nsanlar b rtakım mutasyonlara da uğrasalar, nsanın ç ndek bu kötülük potans yel asla yok olmayacaktır. İnsan da ma y l ğe de, kötülüğe de mukted r olan, böylece kend akıbet n kend seç mler yle bel rleyecek b r “yaratık” olarak var olacaktır. Son bölümlerde s ze neden m st kler n ve sp r tüal stler n tasavvufu sevd kler n ve küresel sermayen n tasavvuf le sp r tüal zme neden destek verd ğ n açıklamaya çalıştım. Bunlara l şk n de, en bağnaz nsanın b le ç ne b r “acaba?” düşürecek kadar ve bence aklını kullanan özgür b r nsanın da kna olacağı kadar del l sundum. Artık bu faslı sonlandırıyorum ve k tabın lk bölümler nde yaptığım g b ş n felsefes n anlatmaya yen den devam ed yorum. Z ra ş n ne olduğunu b lmez ve sadece şekle göre tavır alırsanız, şu Pet Goat adlı kısa f lmdek g b sudan çıkan balıkların durumuna düşers n z.



VAHDET-İ VÜCUD İNANCINI PANTEİZMDEN FARKLI GÖSTERME ÇABALARI Bu bölümde y ne b r tasavvuf hurafes olan ve vahdet- vücud’un da üzer ndek “vahdet- şühud” mertebes n nceleyeceğ z. Fakat vahdet- şühud konusuna g rmeden önce vahdet- vücud hususuna da r bazı hatırlatmalar ve eklemeler yapmam lazım, k taşlar yer ne y ce otursun. Tasavvuftak vahdet- vücud nancına göre “her şey Allah’tır”. Her şey n Allah olması nancının genel adı da pante zmd r. Bu vahdet- vücud nancı İslam b r şey olmadığı g b , bu nancı lk bulanlar (veya uyduranlar) tasavvufçular da değ ld r. Pante zm nancı m st k d nler n alayında vardır ve zamanın tasavvufçuları da m st klerden öğrend kler pante zm nancını “vahdet- vücud” adı le Müslümanlara b r güzel kakalamışlardır. Fethullah Gülen g b bazı günümüz tasavvufçularının “pante zm gavur cadıdır, vahdet- vücud le pante zm n b r alakası yoktur” tarzı kıvırma dolu yazılarını bulab l rs n z. Tasavvufçuların, pante zm le vahdet- vücud arasında var olduğunu dd a ett kler farkı ben söylemeyey m de kend ler söyles nler. Tasavvufa ılımlı yaklaşan b r lah yatçılardan Süleyman Ateş’ n kend nternet sayfasından verd ğ cevaba bakalım[76]:



194 Bir Başka Din: Tasavvuf



Yukarıda gördüğünüz g b , pante zme göre yaratıkları Tanrı olarak görürmüşsün, ama çok mübarek vahdetvücud nancına göre yaratıkları “yok” olarak görür ve aslında o yaratık sandığımız şeyler n “Allah” olduğunu görürmüşsün. Kaldı k bu k tabın 2. Bölümünde s ze gösterd ğ m üzere sp r tüal st ve pante stler n b rçoğu da “madden n llüzyon olduğunu”, hayal olduğunu ve asıl var olanın Tanrı olduğunu söylerler, tıpkı tasavvufçular g b ! Pante zm le tasavvuf tamamen aynı şeylerd r, tasavvufu savunanlar kend nançlarını pante zmden farklı kılmak ç n b n b r çeş t laf salatasına başvururlar fakat vardıkları sonuç tamamen aynıdır. Vahdet- vücud le pante zm n farklı şeyler olduğunu



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 195



dd a edenler; gelenekler n en büyük put ed nm ş hacı-hoca tayfasından ve Kur’an okumak yer ne bu şahısların peş ne takılan kültürel Müslümanlardan başkası değ ld r. Kend ler n ve mür tler n armudun armut olmadığına nandırmaya çalışırlar. Yaban ellerdek sp r tüal stler meseley gayet y çözmüşlerd r ve tasavvufun da, Vahdetvücud’un da ne olduğunu y b l rler, zaten bu yüzden b z m Mevlana’ları, Arab ’ler epey severler. K m ler se “Vahdet- vücud b r hald r, felsefe değ ld r” şekl nde tuhaf b r beyanda bulunurlar. Vahdetvücud’un b r “hal” olduğu doğrudur, fakat aynı zamanda tıpkı pante zm g b b r öğret d r de. Bazı esrar ve mantar türler nde ya da çeş tl uyuşturucu maddeler n kullanımında, nsan z hn tüm varlığı b r olarak algılar. Beyn frekans değ şt rm ş ve sarhoş olmuş k ş , kend s n n ve h çb r şey n aslında hak katte var olmadığını, hak katte asıl var olanın tek b r varlık olduğu h ss ne kapılır. Etrafında gördüğü her şey n ve kend s n n de bu b rl ğe dah l olduğunu zanneder. Suf ler n der n nef s alıp vererek ve kafalarını sallayarak, havasız ortamda z k r ay n yapmalarının amacı da; aynı sarhoşluk h ss ne kapılıp varlığın b rl ğ n h ssetme arzusudur. “B z bunu normalde fark edem yoruz, ancak bu kafaya er ş nce hak kat göreb l yoruz” d yen pante stler ve suf ler, esasen b r sarhoşluk hal n n gerçekl k olduğunu savunmaktan başka b r ş yapmamaktadırlar. Yan b r nev “Çıkarın ben buradan, ben del değ l m, Napolyon’um ben!” vakası. Tab bu tasavvufun ve Vahdet- vücud’un Müslümanlara pazarlanması o kadar da kolay olmadı. Z ra bu saçmalıkların Kur’an’a alenen zıt olduğunu fark ed p tasavvufçulara karşı çıkan b rçok Müslüman oldu. Örneğ n



196 Bir Başka Din: Tasavvuf



“kelamcılar”, Kur’an ayetler yle lg lenen al mlerd r, çalışma alanları Kur’an ayetler d r. Kelamcılar tasavvufun Kur’an’la h çb r alakası olmadığını söylem şlerd r. Tasavvufçular se tasavvufa karşı gelen herkes “anlamazsınız, s z n lm n z yetmez, tatmayan b lmez” g b mantık ve nur dolu argümanlarla aşağılamış, avamdan görmüştür. Bu sebeple tasavvufçular kelamcıları h ç sevmez. Z ra İbn Arab ’n n de ded ğ g b , ancak düşük sev yel nsanlar deney, akıl ve düşünce yoluyla gerçeğe ulaşmaya çabalarlar. Gerçek b lg ; keş f ve lhamla d rekt Allah’tan alınır ve son peygamber öldüğüne göre, bu da ancak Arab ’lere, Mevlana’lara, şeyhlere, evl yalara; kısacası İslam’da asla ve asla bulunmaması gereken ruhban sınıfına nas p olur! Had d sures 27. ayet n b r bölümünde Allah, Hr st yanları uydurma nançları yüzünden eleşt r r: “…B r b d’at olarak ortaya çıkardıkları ruhban yet , onlar üzer ne b z yazmamıştık…” Bu ayetler b z bağlamaz, orada Hr st yanlardan bahsed yor mu d yeceks n z? Yahu ruhban sınıfı g b b r şey uydurdukları ç n Allah orada Hr st yanları uyarıyor, k Müslümanlar da aynı hataya düşmes n, ders alsın d ye! Tasavvufçular, kend uydurmuş oldukları velayet, keramet, keş f, lham g b zırvalıklara nanmayanları kaf r olup d nden çıkmakla korkutmuş, böylece yavaş yavaş kelamcılara ve aklı kullanmayı ön plana çıkaran al mlere üstünlük sağlamaya başlamışlardır. İmam Gazzal (10581111), hayatının ortalarından sonra y den y ye tasavvufa yönelm ş ve 1091 yılında son derece öneml b r kurum olan Bağdat’tak N zam ye Medreses ’n n baş müderr s ve günümüz l sanıyla rektörü olmuştur. İşte bu tar hten (b lhassa 12. yüzyılın başından) t baren Müslümanlar



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 197



arasındak f kr çatışmada üstünlük, g tg de tasavvufçuların el ne geçmeye başlamıştır. 12. ve 13. yüzyıllar; tekkeler n, dergahların, şeyhler n, evl yaların ve bunların kapısına kul köle olan mür tler n mantar g b çoğalmalarına sahne olan ve Müslümanların günümüze kadar sürecek b r bataklıkta boğulup kalmasına zem n hazırlayan karanlık yıllardır. 1. Vahdet-i Vücud İnancının Laciverti: Vahdet-i Şühud 16. yüzyıl H nd stan’ında Ahmet S rh nd yahut daha çok b l nen adıyla “İmam Rabban ” adında b r çıkagel r, kend s de tasavvufçudur. İmam Rabban günümüzde özell kle şu Cübbel Ahmet’ n İsma lağa Cemaat tarafından pek sev l r, Rabban ’n n z nden g derler. Kend dey mler yle İmam Rabban “70.000 evl yanın re s ”d r. Böyle bölüm sonu canavarı g b b şey şte, bu şeyhler n de elbette kend aralarında sev yeler vardır. Pek İmam Rabban neden öneml d r? Z ra tam b r “her devr n adamı” olan İmam Rabban , ne ş ş yansın ne kebap d yerek tasavvufçular le kelamcıların arasını bulmak ç n “vahdetşühud” adında b r şey uydurmuştur. İmam Rabban ’n n vahdet- şühudu da yen b r şey değ ld r, m st s zmdek karşılığı “panente zm”d r ve vahdet- vücud’dan pek de b r farkı yoktur. Ş md bu ab ler n çok karmaşık şeylerm ş g b süslü süslü Arapça ter mlerle, adeta anlaşılmasın d ye anlattıkları meseleler , s ze en bas t şek lde anlatacağım. Z ra mesele gerçekten çok bas t, sadece bu k ş ler ş b lerek zorlaştırırlar k “b z çok ulv k ş ler z, herkes lm m z anlayamaz” şekl ndek g zem perdeler perç nlens n. Şu el emeğ göz nuru şemalara y ce bakın ş md , mesele şundan baret:



198 Bir Başka Din: Tasavvuf



Tasavvuftak vahdet- vücud le m st s zmdek pante zm tamamen aynı şeylerd r. Bu nanışa göre, şek l A’da gördüğünüz üzere evrenler (b r başka dey şle var olan her şey) le Tanrı aynı şeyd r. Yan hem bu evren, hem olası d ğer evrenler, hem de bu evrenler n ç ndek varlıklar, Tanrı’nın ta kend s d r. Mesela ayağına yapışan ked p sl ğ var ya, o ked p sl ğ Allah’ın b r parçasıdır, z ra tüm varlık Allah’tır ve tüm varlık b rd r. B z m İbn Arab ’n n veya 17. yüzyıl f lozofu Sp noza’nın ded ğ tam olarak budur. Elbette günümüz sp r tüal stler de bunu der, m sal ABD’de sem ner sem ner gezen Ramtha da bunu söyler[77]



Gelel m ş md vahdet- vücud’un hemen hemen aynısı olan, fakat çok farklı b r şeym ş g b Müslümanlara kakalanan vers yonuna, yan İmam Rabban ’n n vahdetşühuduna:



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 199



Vahdet- şühud (panente zm) nancına göre evrenler y ne Tanrı’dır, fakat Tanrı bu evrenlerle kısıtlı değ ld r, Tanrı’nın evrenler aşan b r varlığı da vardır. Yan Tanrı evrenler kapsar, fakat sadece evrenlerle kısıtlı değ ld r. Bu “vahdet- şühud” lafını lk olarak İmam Rabban kullandıysa da, vahdet- şühuda yan panente zme benzeyen f k rler kend s nden öncek tasavvufçularda da göreb l rs n z. Örneğ n, Mevlana’nın bazı k taplarını okuduğunuzda kend s n n pante st olduğunu, bazı k taplarını okuduğunuzda da panente st olduğunu görürsünüz. Hatta Sp noza da pante st olmasına rağmen, sm panente zmle beraber sık sık geçer. Z ra pante zm ve panente zm arasında öyle çok kesk n ç zg lerle bel rlenm ş b r fark yoktur. Hemen hemen aynı şeylerd r ve aralarındak farklar da öyle çok büyük değ ş kl klere yol açan türden ayrımlar değ ld r (sebepler n b razdan anlatacağım). Yukarıdak şemada İmam Rabban ’n n laf salatalarıyla dolu c ltlerce mektubatını okuyup y ce kafası karışan, h çb r şey anlamayan, anlamadığı ç n de “vardır b r keramet ” d ye düşünen tasavvufçuların savunduğu vahdetşühud nancını en sade ve en net şek lde göreb l rs n z.



200 Bir Başka Din: Tasavvuf



Öyle çok karışık b r mesele değ ld r bu. Tab b r de meseley gayet y anlayıp, bunların Kur’an le b r alakası varmış g b ayak yapan, m llete yed ren tasavvuf ehl lah yatçı tayfa vardır k , onlara bu k tap uzunluğunda b r sövme destanı d zsem az gel r. Ş md gelel m vahdet- vücud le vahdet- şühut’un karşılaştırmasına. Vahdet- vücud nanışı le lg l en temel sorunun hatırlarsanız şu olduğunu anlatmıştım: Her şey n Allah’ın ta kend s olması demek, her şey n kaçınılmaz b r b ç mde “ y ” ya da “olması gereken, sorgulanamaz şeyler” olmasına yol açar. Eğer her şey Allah se, Yaratan le yaratılan arasında b r fark yoksa, bu durumda kötülük d ye b r şeyden bahsedemey z. Zaten bu mantık le tekamül nancını b rleşt ren Hallac-ı Mansur’un “İbl s ve F ravun ben m öğretmen md r” demes , Arab ’n n de F ravun’a övgüler d zmes , hatta onu cennetl k lan etmes gayet tutarlıdır. Eğer tasavvufçu sen z, İbl s’ nden tut H tler’ ne kadar herkese bu bakış açısıyla yaklaşmanız gerek r, tasavvuf nancı bunu gerekt r r, bunu yapmazsanız nancınızı ya anlamamışsınızdır, ya da nancınızla ters düşers n z. Z ra “her şey n Allah olması”, ortada kötü d ye b r şey bırakmaz. Ş md gelel m Rabban ’n n vahdet- şühud’una. Şu şemaları b r karşılaştırın, vahdet- şühut nancında da her şey n “ y ” olması durumu aynen devam eder gördüğünüz üzere, z ra evrenler y ne Allah’tan b r parçadır. Bu probleme herhang b r çözüm get rm ş m d r vahdet- şühud? Hayır. İmam Rabban ’ye göre “vahdet- vücud” aşılması gereken b r mertebed r, eğer y ce aydınlanır, y ce ulv leş rsen vahdet- vücud’u da aşarsın ve asıl hak kat n vahdet- şühut olduğunu görürsün. Vahdet- şühutta da y ne tüm varlık Allah’ın b r parçasıdır, varlık le Tanrı arasına



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 201



hayal b r ç zg çeker vahdet- şühut nancı ama y ne de ortadak problem h çb r şek lde çözmez. “Vahdet- vücud nancını halk yanlış anlayab l r, bu nanç materyal zme yol açab l r” m nval nde laflar söyleyen İmam Rabban , Allah’ın sadece evrenle kısıtlı olmadığını, bu evrenden başka da b r boyutu olduğunu söyler, fakat yaratıkların Allah olarak görülmes nancını aynen devam ett r r. Yan pante st/panente st nanç s stem İmam Rabban ’de de aynen devam eder. B r de çok öneml b r şey başarmış g b “İslam’ı hurafelerden ve materyal zmden koruyan al m” olarak övülür bu İmam Rabban . Vahdet- vücud (pante zm) der k : “Her şey Allah’tır.” Vahdet- şühut (panente zm) der k : “Her şey Allah’tandır.” Bu k s arasında h çb r fark yoktur. “Her şey Allah’tandır” lafı tek başına yanlış olmak zorunda değ ld r, bu lafa ne anlam yükled ğ n ze bağlı olarak değ ş r. Örneğ n bu lafı söyleyerek “Her şey Allah yaratmıştır, o sebeple her şey Allah’tan gel r” demek st yor da olab l rs n z, Kur’an’a göre durum da budur. Fakat tasavvufçular böyle söylemez. İmam Rabban böyle söylemez. Vahdet- şühud nancı böyle söylemez. Onların “Her şey Allah’tandır” demes , aynen yukarıdak şemada da göreceğ n z üzere “Her şey Allah’ın b r parçası/uzantısı/tezahürüdür” anlamı taşır. Bunun da Kur’an le en ufak b r alakası yoktur. Enam sures n n 1. ayet n çok d kkatl okuyun ş md : “Hamd Allah’adır! O k gökler ve yer yaratmış, karanlıklara ve nura vücud verm şt r. Sonra, gerçeğ örtenler bunları Rabler ne denk tutuyorlar.” Ayette Allah’ın gökler ve yer yarattığı, karanlıkları ve nuru (aydınlığı) yarattığı söylen r. Allah’ın gökler ve



202 Bir Başka Din: Tasavvuf



yer yaratması le karanlığı ve aydınlığı yaratması demek; Allah’ın şte bu evren yaratması demekt r. Z ra evren; yerler ve göklerden, karanlıklar ve aydınlıklardan barett r, bunların yaratılması demek, zaten mantıken evren n yaratılması demekt r. Ayet n son cümles nde se açık seç k Allah tarafından yaratılan yerler ve gökler n, karanlık ve aydınlığın, yan bu evren n, kaf rler tarafından Allah’a denk tutulduğu söylen r. Enam sures n n 1. ayet , alenen bu evren n Allah’a denk tutulamayacağını söyler. Pante zm ve panente zm nançları zaten Kur’an’ın bütününe baktığınızda asla ulaşılab lecek şeyler değ ld r, Kur’an bu nançlara tamamen zıttır. Kur’an’dan tasavvuf nancına ulaşab lmen z ç n “Allah kuluna şah damarından daha yakındır” ayet n y ce eğ p bükerek yorumlamanız ve sonra d ğer tüm Kur’an ayetler ne “bunlar mecaz” demen z lazım k tasavvufçuların yaptığı da tamamen budur. Ve sırf Enam sures n n 1. ayet b le bu nancın Kur’an’a göre yanlış olduğunu anlamak ç n yeterl d r. “Gerçeğ n üstünü örten”, kaf r demekt r, kâf r n kel me anlamı budur. Allah Enam sures 1. ayette açık seç k evren Allah’a denk tutanların kâf r olduğunu söyler. Bu budur, lamı c m yok. “Kâf r” lafı, yanlışa sapan nsanlar ç n öyle kapsayıcı, öyle ortak ve öyle oturaklı b r tanımdır k ... Z ra “gerçeğ n üstünü örtmek” eylem nde b r b lg s zl kten z yade, gördüğün ve b ld ğ n şey görmezden gelmek, umursamamak ve başkaları da onu görmes n d ye g zlemek anlamları vardır. Yan bu fadede saf b r b lg s zl kten z yade, b ld ğ n şey kend nden ve başkalarından g zled ğ n ç n “s ns l k” vardır. Ve aynı zamanda gördüğün gerçeğ umursamadığın, onu önems z gördüğün ve önems zleşt rd ğ n ç n de



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 203



“duyarsızlık” anlamı vardır kâf r sözcüğünde. İng l zce’de cah l; “ gnorant”, cehalet se “ gnorance”dır ve bu kel meler “ gnore” f l nden türem şlerd r. Ignore kel mes n n tam anlamı se “görmezden gelmek, önemsememek, b lmezl kten gelmek”t r, tıpkı Facebook’ta sana “selam gözler n çok güzel” d ye mesaj atan Çılgın Mahmut61’ n orada var olduğunu b lmen ama “ gnore” seçeneğ ne basarak onu görmezden gelmen g b . Kur’an’da geçen “cah l” fades de tam olarak budur. Kur’an’da Allah’ın cah l ded ğ k mseler n b r kısmı bulundukları toplumun en üst kes mler ndek adamlardı, kodamanlardı ve sosyoekonom k düzeyler yüksek olduğu ç n b lg düzeyler de b rçok nsandan ler deyd , örneğ n Kur’an’da adı geçen Ebu Leheb b le böyle b r k msed r. Fakat “cah l” ve “kaf r” olmak, Kur’an’a göre az b lmekten z yade, b ld kler n n üstünü örtmek, onları g zlemek, görmezden gelmek, natla gerçeğ kabul etmemek anlamları taşır. Kur’an’da Allah’ın eşs z, benzers z, denks z olduğunu söyleyen ayetler görmeler ne rağmen hâlâ pante zm ve panente zm nançlarını İslam d ye m llete pazarlayan tasavvufçular da bu bağlamda tam olarak cah ld rler. Enam sures n n 1. ayet n görürler ve hâlâ nandıkları vahdet- vücud’u veya vahdet- şühud’u savunmaya devam ederler. Sank o ayetler h ç görmem şlerd r. “Ayetler m z ona okunduğunda, böbürlenerek yüzünü çev r r. Sank onları h ç ş tmem şt r, sank kulaklarında b r ağırlık vardır. İşte böyles n , korkunç b r azapla muştula.” (Lokman Sûres , 7) Sank Allah’ın eşs z, benzers z ve denks z olduğunu söyleyen, yaratılmışların Yaratan’a denk tutulamayacağını söyleyen ayetler h ç görmem ş g b , hala tasavvufu savunanlara ben d yecek b r şey bulamıyorum. Kalb n mühürlenmes denen şey tam olarak bu demek k .



204 Bir Başka Din: Tasavvuf



Yan bakın tekrar söylüyorum, adamın b r gelse ve açık seç k “ben sp r tüal st m ve tasavvufa nanıyorum” dese veya “ben kend m herhang b r d ne mensup olarak görmüyorum ve tasavvufu mantıklı buluyorum” dese, çıkıp da bu adama “s ns ” demem, z ra bu b r ft ra olur. Bunlara nanmakta tamamen özgürsünüz, bu s z n hayatınız, seç m yapacak olan s zs n z. Fakat b r nsanın “ben hem Müslümanım, hem tasavvufçuyum” demes öyle mantıksız b r şeyd r k , şte ben buna d yecek b r söz bulamıyorum. Tab k her ne kadar mantıksız da olsa, böyle b r seç m yapmakta da özgürsünüz, fakat aynı anda zıt şeylere nandığınızı ve mantıksız b r nsan olduğunuzu kabul etmel s n z. Tasavvuf le Kur’an’ın zıt olduğunu görmek ç n de herhang b r d ne mensup olmak zorunda değ ls n z, bu k nanç arasındak karşılaştırmam gayet nesneld r, aklını kullanan herkes tasavvuf le Kur’an’ın zıt olduğunu görür ve kabul eder. Bunu tek kabul edemeyenler b z m gelenekç ler, cemaatç ler, b rtakım lah yatçılar ve tasavvufçulardır. Kısacası “atalarının d n ”n n etk s nden kurtulamayanlar… Ya lkokul 1’deyd m ya da 2’de, bahçede pet ş şeyle maç yapıyorduk. Karşı takımdan b r çocuk pet ş şen n üstüne basıp kaydı, sonra “fr k k” ded . H ç gereks z tevazu yapmayacağım; çocukken akranlarımdan zek yd m, bu çocuğun da denyo olduğunu anladım, durumu gar psemeden sak nce çocuğa faulün ne olduğunu anlatmaya çalıştım. İşte fr k k kullanması ç n b z m takımdan b r n n onu düşürmes gerekt ğ n , kend başına kayıp düştü d ye fr k k kullanamayacağını zah ett m. Bana cevap olarak “banane olum, ben düştüm şte, ben bağlamaz” g b b r cevap verm şt . S n r mden ağladım. Bak çocukluğuma da r s n rlend ğ m hatırladığım tek anım bu



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 205



ben m. Üzüldüğüm anılarım var, fak rl k anılarım var, ağladığım başka anılarım var, ama s n rlend ğ m b r tek bu var. Neden bu kadar s n rlen p ağlamış olab l r m sence? Çünkü çares z h ssett m ve bu çares zl ğ m n sebeb de “anlaşılamamış” olmaktı. Ve bu anlaşılamamış oluşumun sebeb , anlatmaya çalıştığım şey n çok karmaşık b r şey olması da değ ld , çocuğun sırf kend hırsı yüzünden kend n ben anlamaya kapatmasıydı. Z ra aynı çocuk, böyle b r poz syonun çok daha zorlarını pazar akşamı Erman’la Şansal’ın Maraton programında seyred p, pazartes sabahı andımız okunmadan önce sırada b z mle beraber yorumluyordu, ger zekalı değ ld . B lm yorsa b le, çok zek değ lse b le, bunu öğren p anlayab lecek zekası vardı. Fakat şahs hırsı ve k b r yüzünden kend n “anlamaya” öyle kapatmıştı k , karşısındak ne çares zl kten başka b r şans bırakmıyordu. Hem tasavvufa hem Kur’an’a nananlar ve uyarılara rağmen ısrarına devam edenler de şte bende aynı etk y uyandırıyor. Ne desem boş h ss ne kapılıyorsun. Z ra kend ler n boş b r k b re (ben m öğrend ğ m ve nandığım her zaman doğrudur düşünces ne) o kadar kaptırmış vaz yetteler k , kend ler n bu k b rler ve boş hırsları yüzünden “anlamaya” öyle kapatmış vaz yetteler k , kend ler ne uymayan her türlü del l görmezden gel yorlar. Bu sebeple de onlara laf anlatmaya kalkışırken çares z kalıyorsun. Yalnızlığın bundan daha yoğun h ssed ld ğ b r an var mıdır b lm yorum. Yem n eder m k Allah’tan başka k msem z yok, sana yem n eder m k yok. Devam ed yorum, araya fazla laf g rd ğ ç n şu şemaları yen den göster yorum k , b razdan anlatacaklarımla karşılaştırma yapab les n z:



206 Bir Başka Din: Tasavvuf



Tasavvufçular, yaratığı lahlaştıran ve yaratık le Allah’ı muhakkak karşılaştırma çabasında olan bu nanışlarını şöyle açıklarlar, örneğ n Mevlana F h Ma F h’te “Ben Allah’ım” d yen Hallac-ı Mansur’u savunurken şunları söyler[78]:



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 207



Yan Mevlana özetle der k : “Eğer ‘ben kulum’ dersen, hem ben varım, hem de Tanrı var dem ş olursun ve k l k yaratırsın. Oysa Allah’tan başka varlık olmadığı ç n, ‘ben Tanrı’yım’ demen lazım.” Ş md bu adamlar “haşa Allah’tan başka varlık mı olur?” derler, fakat “ben Allah’ım” derken h ç de haşa demezler, mütevazılığa bakın. Bu adamlara göre tasavvufçu olmayan, yan “aklı ermeyen” avam Müslümanların Allah nancı da şudur, yan kend ler n aklamak ç n karşılarındak n n nançlarının şu olduğunu söylerler:



Mevlana’nın “S z hem Allah var, hem de ben varım d yerek k l k yaratıyorsunuz” ded ğ mesele şte budur, buna çözüm olarak da evren Tanrılaştıran vahdet- vücud anlayışını öner r. Oysa Kur’an’dak tevh d nancı, bu tasavvufçuların anlattığı şek lde değ ld r. Kur’an’a göre evrenler n (yaratılmışların), Allah’a karşı böyle b r poz syonu yoktur. Bu düşünce, kend n aklama çabasındak tasavvufçuların, Kur’an’dak tevh d nancını çarpıtmasından başka b r şey değ ld r. Ş md s ze Kur’an’dak Allah nancını, yan tevh d nancını da b r şema le açıklayayım:



208 Bir Başka Din: Tasavvuf



D kkat edersen z ş md ye kadar hep evrenler n varlığı le Allah’ın varlığını kıyaslamıştık. Z ra tasavvufçuların z hn nde, Allah’ın varlığı le nsanların, eşyaların, evrenler n, kısacası “şeyler n” varlığı muhakkak kıyaslanmak zorundadır. Oysa sırf İhlas sures n n son ayet nde b le Allah ç n şu söylen r: “H çb r şey O’nun deng ve benzer olmamıştır, olamaz.” Ş md soruyorum s ze, “benzer olmayan” b r Allah’ın varlığını s z nasıl yaratıkların varlığı le kıyaslayab l rs n z? “Benzer olmayan Allah”ın varlığı le evrenler n varlığı nasıl mukayese ed leb l r, bana bunu del llere dayanarak mantıklı b r şek lde açıklayab l r m s n z? Açıklayamazsınız, açıklamaya kalksanız da saçmalamış olursunuz, z ra Allah’ın tanımında b r kere “benzers z olmak” vardır. Ha pardon unutmuşum, s z zaten “aklın” nsanı hayvanlaştıran b r şey olduğunu dd a ed yordunuz değ l m , ne mantığı? Allah’ın varlığı le Allah’ın yarattıklarının varlığı bambaşka şeylerd r. Ben eğer b r şema le evrenler n karşısına



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 209



“aha şte şuradak şey Allah’tır” d ye b r ç z m yapacak olursam, ş rke g rm ş olurum. Tab k ben m ç zd ğ m bu şemalar, düşünce şek ller n n b rer s mges d r. Bu tasavvufçular da düşünce yapısı olarak Allah’ı “muhakkak b r şeylerle kıyaslanması lazım olan varlık” olarak gördükler ç n, “yahu tamam ben buradayım da, Allah’ı nereye yerleşt receğ m?” d ye düşündükler ç n, hem kend nançlarında Allah’ı yaratıklarla mukayese ederler, hem de Kur’an’dak tevh d nancını b le kend hatalı parad gmaları le anlayıp yorumlarlar. Allah le evrenler n, daha doğrusu Allah le yaratıkların kıyaslanab lmeler ç n, bu k s arasında muhakkak kıyas yapab leceğ n z b r ortak nokta olması gerek rd . Örneğ n “elmalarla armutları karıştırmak” lafı, elma le armutların “farklı” şeyler olduklarını ve aralarında b r l şk kurulamayacağını fade eden mecaz b r dey şt r. Fakat y ne de elma le armut da kıyaslanab l r. Örneğ n elma ve armuttak as t oranlarını kıyaslayab l rs n z, z ra as t her k s nde de mevcuttur. Elma le armutun şeker oranlarını kıyaslayab l rs n z, z ra her k s nde de şeker vardır. Veya elma le armuttak herhang b r X oranlarını, bu X elmada olsa ve armutta h ç olmasa b le kıyaslayab l rs n z. Z ra X armutta h ç olmasa da X’ n armutta bulunması ht mal dah l nde b r durum olurdu, böylece “X elmada şu sev yede vardır, armutta se sıfır sev yes nde vardır” şekl nde b r kıyas yapardınız ve bu kıyas yapmanıza olanak sağlayan şey se X’ n elmada da armutta da “bulunma ht mal n n var olması” olurdu. Veya elma le armutu daha başka alanlarda da kıyaslayab l rs n z ve kıyas yaparken “elma le armutun meyve olmaları”nı ortak b r dayanak noktası olarak ele alırsınız. Veya elma le armutu, k s n n de “madde” olmalarını b r dayanak noktası



210 Bir Başka Din: Tasavvuf



alarak kıyaslayab l rs n z. Özetle, k şey arasında kıyas yapab lmek ç n, bu k l arasındak benzerl klere ht yaç duyarsınız. Tanımında “benzers z” olma özell ğ çeren Allah le yaratıklar arasında b r kıyaslama yapmak nasıl mümkün olab l r? Bu resmen mantığın sefalet d r. S z n İslam al m ded ğ n z bu adamlar, tanımında “yaratılmamış olmak” özell ğ bulunan Allah ç n “ y de Allah’ı k m yarattı?” sorusunu soran 20 yaşındak ate st ergen genç le aynı saçma mantığa sah plerd r, z ra aynı mantıksal hatayı yaparlar. S z n o ulv adamlarınız, şöyles bas t b r şey b le akıl edeb lmekten ac zd rler. Gerç akıl etseler de, kend saçma nançlarını haklı çıkarmak ç n lafı kıvırıp yalan söylerler. Allah gözetley c , denetley c ve koruyucu olarak bu evrene çk nd r, Allah’ın kuluna şah damarından daha yakın olmasının manası da budur, fakat aynı zamanda Allah aşkındır. Yarattıklarında Allah’ın herhang b r parçası yoktur, olamaz, z ra h çb r şey O’nun deng ve benzer olamaz. Bu anlattıklarım s ze çok detay gözükmüş olab l r, fakat “ben Allah’ım” dey p ortada dolaşan bu şeyh sürüsünün varlığı, şte bu çürük felsefeler le mümkün olmuştur. Teor den len şey öyle sandığınız kadar önems z değ ld r, aha bu saçma teor ler n prat ktek sonuçlarını müslümanlar yüzyıllardır saçma sapan şeyhlere, gavslara, vel lere, tar katlere, tasavvufçulara bağlanarak ve sürekl dünyanın yıllarca ger s nden gelerek ödüyorlar. Ve eğer dünya, bu “Her şey Allah’tır, dolayısıyla her yapılan şey mübahtır” nancına sıkı sıkıya bağlı nsanlarla dolu b r yer olursa b r gün, öyle b r dünyadak vahşet h çb r f lm senar st veya roman yazarı hayal dah edemez. Tıpkı Aryan ırkı



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 211



deal ne sıkı sıkı bağlanan ve el ne nançlarını uygulayab lecekler mkânı geç ren Naz ler n yaptığı g b , sp r tüal zm de bu gücü ve mkânı el ne geç r rse; dünya kaos ve vahşet dolu b r yer olacaktır. Z ra bu öğret n n “kötülük” d ye b r mefhumu yoktur. Yapılan her şey “olması gereken, Tanrı’nın yaptığı, sorgulanamaz” şeylerd r. Vahdetvücud ve vahdet- şühut nançları da şte bu sebeple, sp r tüal zm n söyled kler yle b reb r uygundur. Küçük CIA olan RAND’ın ve b l mum küresel sermaye kuruluşlarının tasavvufa verd kler desteğ n sebeb de budur. 2. “Ruh” Meselesi Tasavvufçuların kend nançlarını haklı çıkarmak ç n en çok eğ p büktükler ayetler de, Allah’ın Adem’e ve İsa’ya “ruhundan üfled ğ n ” söyled ğ ayetlerd r. Bu arkadaşların nancına göre kend s b r ruh olan Allah, g der kend s nden d ğer nsanların ruhlarını oluşturur (b ld ğ n Plot nus’un sudur teor s ). Tasavvufçuların ruh konusundak görüşler aslında karmakarışıktır ve b r n n söyled ğ n ötek yalanlar, ama b z y ne de Mevlana’nın yazdıklarına b r bakalım. Örneğ n Mevlana, D van-ı Keb r’de şöyle der[79]:



Mevlana’ya göre bedenle yaşamaktan kurtulunca baştan başa ruh olurmuşuz. Ş md ye kadar s ze Mevlana’nın beden ve varlığı b r ayıp olarak gördüğünü ve bedenden kurtulunca Tanrı le b r olacağımızı söyled ğ bey tler n



212 Bir Başka Din: Tasavvuf



de gösterd m. Yan bedenden kurtulunca ruh oluyoruz ve bedenden kurtulunca aynı zamanda Tanrı oluyoruz, bu da demekt r k bu nanç s stem nde Tanrı b r ruhtur. Öncel kle şunu söyleyey m k Allah’ın kend s b r ruh değ ld r, Kur’an’da Allah kend n asla bu şek lde tanımlamaz. B r d ğer , Kur’an’da nsanların hayalet şekl nde ruhlara sah p olduğu b lg s de geçmez, hatta ve hatta Kur’an’da “ruh” kel mes n n çoğulu olan “ervah” kel mes b le asla kullanılmaz. Neden b l yor musunuz? Z ra nsanın, öyle zanned ld ğ g b (hatta meşhur b r f lmde de konu ed len) ağırlığı 21 gram olan, h ç ölmeyen, bedenden ayrılab len hayalet ms ve ölümsüz b r ruhu yoktur. Bu sebeple Kur’an’ın h çb r ayet nde nsanlardan “ruhlar” şekl nde bahsed lmez veya Kur’an’da nsanlara h çb r ayette “ey ruhlar!” şekl nde h tap da ed lmez. Ruh kel mes Kur’an’da 3 anlamda kullanılır: 1- Vah y meleğ olan Cebra l’ n d ğer adıdır (örneğ n Nahl Sûres , 2 veya N sa Sûres , 171). 2- Vah y k tabı olan Kur’an’a da ruh den r Sûres , 52).



(örneğ n Şura



3- Ne olduğu belk de asla b l nemeyecek b r anlamda kullanılır ve bu kullanım alanında da y ne d ğer kullanım şek ller nde olduğu g b muhtemelen “vah y” ve “ lah b lg ” anlamları olab l r (örneğ n Sad Sûres , 72 ve Tahr m Sûres , 12). Kur’an’da “Allah’ın rufundan üflemes ” fades sadece ve sadece Adem le İsa’nın yaratılışları ç n kullanılır. Adem le İsa’nın ortak noktaları da c nsel b rleşme olmadan, yoktan yaratılmış olmalarıdır. Ayrıca Kur’an’da “Ruh üfleme”n n değ l fakat, tek başına “üfleme”n n geçt ğ b r yer daha vardır. İsa, İsra loğulları’na muc ze göster rken şunları söyler:



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 213



“Şu b r gerçek k , ben s ze Rabb n zden b r muc ze get rd m: Ben, çamurdan, kuş görünümünde b r şey yapar, ona üfler m de Allah’ın zn yle kuş oluver r. ...” (Al İmran Sûres , 49)



Gördüğünüz üzere burada da c nsel b rleşme olmadan, yoktan var etme söz konusudur. Ve burada da bu yoktan var oluşun gerçekleşmes ç n İsa kuşa “üfler”. Üfleme, Allah’ın yaratış yöntemler nden b r s d r. Yan Allah nasıl k nsanı anne karnında yaratmayı uygun görüyorsa veya elmanın zaman çer s nde dalında olgunlaşmasını uygun görüyorsa veya evde besled ğ m z kan ş köpekler n yıllar çer s nde yapay seç l mle yaratılmasını uygun görüyorsa, aynı şek lde üfleme le oluşan b r yaratış b ç m de d leyeb l r. Pek bu ayetlerden ne anlıyoruz? “Ruh” kel mes n n Kur’an’dak başlıca kullanımları “vah y meleğ Cebra l” ve “vah ylerden oluşan k tap Kur’an”dır ve bu kullanımlarda da sürekl b r “ lah b lg aktarımı” söz konusudur. Z ra Cebra l, bu lah b lg ler alan ve peygamberlere aktaran melekt r, aynı şek lde Kur’an da lah b lg ler n yazılı olduğu k taptır ve Cebra l’e de, Kur’an’a da “ruh” den l r. Ve b r kel men n Kur’an’da hang anlamda kullanıldığını öğrenmek ç n, o kel men n tüm ayetlerdek kullanımlarına bakmak gerek r k bu sadece kutsal k tapları değ l, tüm met nler anlamada çok öneml b r yöntemd r. Yan o kel men n aynı met n ç ndek tüm kullanımlarını karşılaştırarak o kel men n hang anlamda kullanıldığını öğren r z. O hâlde “ruh üflemek” demek de, b r ruh olan Allah’ın kend s nden başka ruhları yaratması g b Kur’an dışı b r anlama gelemez. “Ruh üflemek”; ruh kel mes n n Kur’an’dak tüm kullanımları göz önüne alındığında olsa olsa ancak “ lah b lg y



214 Bir Başka Din: Tasavvuf



aktarmak, vahy aktarmak” anlamına geleb l r k bu b le kes n değ ld r. Kur’an’da sadece yoktan var etmek esnasında kullanılan “ruh üfleme” se asla ve asla tasavvufçuların dd a ett ğ g b Allah’ın tüm nsanlara kend nden b r parça vermes g b b r anlam taşımaz. Sp r tüal zm n kel me anlamı “ruhçuluk”tur, z ra tüm bu haltlar zaten şte bu şek lde bedenden ayrı dolaşab len, hayalet ms ve ölümsüz “ruh” nancından kaynaklanır. Yahu eğer bu şek lde b r ruh var olsaydı, şu koca Kur’an’ın tek b r ayet nde b le nsanların ruhu olduğu söylenmez m yd ? Ya da en azından çoğul hâlde “ruhlar” kel mes kullanılmaz mıydı? Tasavvufçular sırf kend nançlarını haklı çıkarmak ç n “ruh üfleme” ayetler n n suyunu çıkaradursun, Kur’an “ruh” ç n şöyle söyler: “Ve sana ruhtan sorarlar. De k : “Ruh, Rabb m n emr ndend r. Ve s ze, l mden sadece az b r şey ver lm şt r.” (İsra Sûres , 85)



İşte tam da bu sebeple, ruhun üçüncü kullanım alanı ç n “ne olduğunu belk de asla b lemeyeceğ z” g b muğlak b r fade kullandım. Z ra Allah açık seç k bu konuda b lg m z n kısıtlı olduğunu söylüyor. Öte yandan Kur’an’da, nsanın dünyada öleceğ ve ah rette yen den d r lt leceğ b lg s b zlere pek çok ayette ver l r. Ş md söyley n bana, eğer ah rette yen den d r lt l yorsak, ölümsüz olan ruh bu ş n neres nded r? Tar h boyunca nsanların en çok merak ett ğ ve üzer nde tartıştığı konulardan b r olan “ruh” meseles ç n Allah bu fadeler kullanırken, b ze bu konu hakkında l mden sadece az b r şey verd ğ n söylerken, tasavvufçular bu ruh üfleme meseles n kullanarak pante st nançlarını nsanlara yed r rler. Neden? Z ra b zlere l mden az b r şey



Vahdet-i Vücud İnancını Panteizmden Farklı Gösterme Çabaları 215



ver lse de, “keş f ve lham” yoluyla Allah’tan b lg ler alan vel ler meseley çözmüştür! Ve onlara göre nasıl oluyorsa tanımında “benzers z olmak” özell ğ bulunan Allah, kend parçasından nsanları yaratmıştır. Allah’tan vah y alan vel nancı ve bu vel lerden medet ummak, onların söyled kler n doğru bellemek, kend n bu sözüm ona ulu zatlara tesl m etmek düpedüz “ş rk”t r. Tevbe sures 31. ayette Hr st yanları ve Yahud ler yaptıkları b r hatadan ötürü eleşt r l r, o hata da ayet n lk cümles nde bel rt l r: “Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da Rabler ed nd ler …” Bu ayet n nd ğ dönemde, Mekke veya Med ne’de yaşayan Hr st yanları ve Yahud ler düşünün. Herhalde peygambere hemen “Yahu b z papazlara veya hahamlara Tanrı dem yoruz, onlara tapınmıyoruz k !” d ye t raz etm şlerd r (Tıpkı ş md şeyh n savunan mür tler g b ). Oysa o ruhban sınıfının tüm em rler n , Tanrı’nın emr ym ş g b kabul ed yorlardı. Papazın veya hahamın ağzından çıkmış her sözü, Tanrı’nın emr bell yorlardı. İşte “Rab (Efend ) ed nmek” de budur, “ş rk” de budur. Ş md bana bunun, Allah’tan keş f ve lham yoluyla kes n b lg ler alan vel lere, şeyhlere, gavslara ve k m ulu zatlara nanmaktan tek b r farkını göster n. Sadece tek b r fark st yorum s zden, göster n bana o farkı. Lütfen.



İSLAM’DA AKILCILIĞIN SONU İmrenmek le kıskanmak arasındak farkı b l r m s n z? İmrenmek, başkasında gördüğünüz b r başarıyı b zzat yapma steğ , yan o başarıya gıpta etmekt r. Kıskanmak se başkasında gördüğünüz bu başarıya katlanamama hal d r. Yan mrenmek olumlu, kıskanmak olumsuz b r mana çer r. Kend mden örnek verey m, mrend ğ m çok nsan olduysa da, hayatta ş md ye kadar kıskandığım sadece k nsan oldu. Ne zaman güzel b r f lm zlesem veya güzel b r k tap okusam, “Ben bunun daha y s n yazarım” d ye hırslanır, mren r m. Fakat Ayn Rand’ın Founta nhead romanını okuduğumda “Ben bu kadar y b r şey yazamam” d ye moral m bozulmuştu. Kıskandığım d ğer nsan se, hayatını okuduktan sonra B run oldu. Bu bölümde de zaten nasıl B run ’lerden, abuk subuk hocaefend hazretler n n veya s yasetç ler n el ne düştüğümüzü ve bu ger kalmışlığın neden ısrarla devam ett r lmek stend ğ n anlatmaya çalışacağım. 10. ve 11. yüzyıllarda yaşayan B run , 180 c varında k tap yazmıştır ve bu k tapların b rçoğu astronom , f z k, tıp, matemat k, coğrafya, b yoloj g b b l m dallarına a tt r. Kend s aynı zamanda felsefeyle de lg lenm şt r. Zaten Platon’un meşhur “Dünyayı f lozoflar yönetmel ” sözünde kastett ğ f lozoflar da böyle b rçok alana hak m,



218 Bir Başka Din: Tasavvuf



komple adamlardır, yoksa adam okulda ders ne g ren meymenets z süveterl felsefe doçent nden bahsetm yor. B run ’n n yazdığı k tapların çok azı günümüze ulaştıysa da (z ra vakt zamanında b rçok Müslüman kütüphanes yakılmıştır), hakkında ed nd ğ m zlen me göre B run muhtemelen Dünya’nın kend eksen etrafında döndüğünü b le keşfetm ş olab l r. Kend s dünyanın ekl pt k eğ m n n 23 derece 27 dak ka olduğunu hesaplamıştır ve bu, günümüzdek ölçümlere son derece yakın b r ölçümdür. Tamam dayı anladık astronom ye hak ms n, fakat matemat ğ nden b yoloj s ne, o kadar b l m dalına aynı anda nasıl hak m olab l yorsun? Had hak m oldun, nasıl bu kadar üretken olab l yorsun? B run ’y b l m yapmaya sevk eden şey, Al İmran sures n n 191. ayet ndek “Onlar gökler n ve yer n yaratılışı hakkında der n der n düşünürler: ‘Ey Rabb m z! Sen bunu boşuna yaratmadın’ derler” sözler olmuştur. Ben de aynı ayet sayes nde mot ve olup ayakta durmaya, b r şeyler üretmeye çabalıyorum. Ben de mot ve eden şey bu ayette bel rt ld ğ g b hayatın ve yaratılışın b r anlamı olduğunu düşünmemd r. Fakat B run ’y acay p kıskanıyorum. Ş md bu anlatacaklarımı d kkatle okuyun, z ra öyle haybeye İslam güzellemes yapmayacağım, konuyu çok ama çok öneml yerlere bağlayacağım. 8. ve 13. yüzyıllar arasındak dönem, Müslümanların patır patır B run yet şt rd kler yıllardır. Bu yaklaşık 500 yıllık döneme “İslam’ın Altın Çağı” (Islam c Golden Age) den r k Müslümanlar, bu yıllarda b l m ve l mde dünyanın ger kalanına farkın kralını atmıştır. Yan bugünden örnek verey m d ye düşünüyorum, bugünün Japonya’sı da desem, Nasa’sı da desem eks k kalacak. Belk Müslümanların dünyanın ger kalanına attığı farkı, bugünkü Güney Kore’n n Kuzey



İslam’da Akılcılığın Sonu 219



Kore’ye attığı farka benzeteb l r z. O Haçlı Seferler boş yere yapılmadı, b rb r yle sürekl kavga hal nde olan Hr st yan kontlar, dükler, prensler durduk yere b rl k olmadı. Müslümanlar sadece esk Yunan eserler n kend d ller ne çev rmekle yet nmed , onları nanılmaz derecede gel şt rd ve daha sonra Avrupa’nın rönesansına temel oluşturdu. 8-13. yüzyıllar arasındak Müslüman dünyasının b l mdek başarısını sadece Ant k Yunan eserler n n çevr lmes ve gel şt r lmes ne bağlamak, batılı tar hç ler n yıllardır b zlere attığı kazıklardan b r d r. Z ra özell kle Orta Asyalı (Türk) ve İranlı Müslüman b lg nler b rçok alanda sıfırdan başlayarak b l m cra etm şlerd r ve bu durum Batı tarafından d kte ed len tar h sebeb yle pek de açık seç k d le get r lmemekted r. Bu son söyled kler m de Pr nceton Ün vers tes ’nden tar hç Freder ck Starr, 680 sayfalık eser nde tüm detaylarıyla açıklar[80]. Bu t rafları da b r nev , yıllarca zenc lere ırkçılık yapan ABD’n n, son yıllarda sürekl kölel k ve ırkçılık karşıtı f lmler çekerek günah çıkarma seansları yapması g b b r geçm şle yüzleşmes d r. Her neyse, konumuza dönel m. O Müslüman toplumdan Harezm , K nd , Farab , Battan , İbn Rüşd ve saymaya kalksam b r yerden sonra adlarını okumayı bırakacağınız yüzlerce meşhur b l m adamı çıktı, bak yüzlerce d yorum ve o yıllarda daha k m b l r sm günümüze ulaşmayan kaç b l m nsanı ve f lozof daha yaşadı. Hele hele b r El Cezer (1136-1206) var k , dünyanın lk robotunu yapmış, s bernet ğ n temeller n atmış, cat ett ğ mak neler günümüzdek b rçok teknoloj ye temel oluşturmuş, hatta ve hatta Leonardo Da V nc ’ye b le es n kaynağı olmuştur. L teratürü b raz taradığınızda, o dönem n koşulları ç n akıl almaz buluşlara mza atan Müslüman b l m adamlarıyla karşılaşacaksınız. O dönemlerde Avrupa’da tıp b l m



220 Bir Başka Din: Tasavvuf



büyücülük olarak kabul ed l rken, doktorluk yapmaya çalışanlar “Cadı bu!” d ye yakılıp asılırken, Müslüman tıpçı ve b l m adamı El-Zehrav (936-1013) 200’den fazla amel yat alet cat etm ş, tar htek lk m gren amel yatını yapmış ve tıp alanında daha b rçok “ lk”lere mza atmıştır. Kend s yle lg l Türkçe kaynak pek bulamazsınız, z ra 13. yüzyıldan ber eloğlu bu adamların kıymet n b zden daha y b l yor. El-Zehrav yaban ellerde Abulcas s sm yle b l n r ve ünvanı “Cerrahlığın Kurucusu”dur. Pek nasıl oldu da b r zamanlar Cerrahlığın Kurucusu’nu yet şt ren Müslümanlar, ş md Cerrah tar katında z k r ay n yapan tuhaf nsanlara dönüştüler? Unesco b ld ğ n z üzere 2007’y “Mevlana Yılı” lan etm ş, hem Türk ye’de hem tüm dünyada yığınla adeta Mevlana’ya tapınma törenler , saçma sapan semazen göster ler düzenlem şt . Bunun altında yatan amacı b lmeyen nsanımız da “heleloy” n dalarıyla övünmüştü. Unesco her sene, b rçok ünlü tar h k ş hakkında anma törenler düzenler. Bu sene de (2016) k ünlü Türk ç n hem burada, hem dünya çapında anma törenler düzenleyerek b z onore edecekler (!).



İslam’da Akılcılığın Sonu 221



Bu k ş ler Ahmet Yesev ve Fuat Köprülü’dür[81]. Pek bayram değ l seyran değ l, Unesco b z neden öptü? Bunu anlamak ç n 12. yüzyılda yaşamış olan Ahmet Yesev ’y ve daha sonra 1920’l yıllarda, yan cumhur yet n lk yıllarında, unutulmaya yüz tutmuş olan Ahmet Yesev ’y adeta yen den gündeme taşıyan Fuat Köprülü’yü b lmem z gerek r. Bu şahısları b lmek, Türk halkının yüzyıllardan ber gelen d n nancını ve sosyoloj k yapısını anlamak ç n şarttır. Bu k ş ler b l nmeden Türk halkının hang kültürlerden beslend ğ anlaşılamaz. O nedenle bu anlatacaklarımı, tasavvufu İslam zanneden Müslümanlar ayrı b r d kkatle, koca nsanlık tar h n kend yaşadıkları 30-40 yılda gördükler yle değerlend ren ve dünyadak her kötü olayı İslam’a bağlayan m l tan ate stler le İslamofob kler ayrı b r d kkatle okusunlar. Genel kanının aks ne Türkler, İslam’ı Araplardan değ l, İranlılardan öğrenm şlerd r[82]. İranlılardan sonra se Türk halkına İslam’ı öğreten d ğer kes m; İran sınırından Orta Asya’ya kadar uzanan coğrafyada yer alan tasavvufçular olmuştur ve bunların en öneml s Türk stan’da yaşamış olan Ahmet Yesev ’d r[83]. Ahmet Yesev ’n n etk s yle b lhassa 12. yüzyılda ve ondan sonrak tar hlerde Türkler n yaşadıkları şeh rler; tekkeler, dergahlar, şeyhler ve b l mum tasavvufçular le dolmuştur. Yan Türkler n İslam anlayışına, peygamber m zden çok sonra peydah olan tasavvuf felsefes hak m olmuştur. Ş md ye kadar tasavvuf öğret s n n ne olduğunu adeta 5 yaşında b r çocuğa anlatır g b anlatmaya gayret gösterd m. Tasavvufun; vahdet- vücud, vahdet- şühud, şeyhl k, keramet, velayet mertebes , tar katçılık, ç lec l k, Allah’ta yok olmak (fenaf llah), dünyayı terk etmek, sabah akşam naf le badet etmek g b İslam le h çb r alakası olmayan, hatta İslam’a



222 Bir Başka Din: Tasavvuf



tamamen zıt nançlara sah p olduğunu anlattım. Yan Türkler n b r mutasavvıf (tasavvufçu) olan Ahmet Yesev ’den ve onun mür tler nden öğrend kler şey ne kadar İslam’dır, bu tartışılır. Ahmet Yesev , İslam le tasavvuf nancını harmanlayıp, sade b r Türkçe le eserler yazmış ve bu sayede halka kolayca nüfuz etm şt r. Etrafında on b nlerce mür t toplamış ve b rçok bölgeye hal feler n atamış, bu sayede de kend s nden yıllar sonrak b rçok k ş y ve tar katı etk lem şt r. M sal Ahmet Yesev ’n n etk led ğ Türk tasavvufçulardan b r , İslam anlayışı haşa “Ete kem ğe büründüm, Yunus d ye göründüm” olan meşhur Yunus Emre’d r. Yesev l k tar katı, geçm şte de günümüzde de hala etk l olan Nakş bend tar katını ve Bektaş l ğ de etk lem şt r. Yan özetle, Türkler n İslam nancının oluşmasında ve şek llenmes nde Ahmet Yesev ’n n etk s çok ama çok büyüktür. Fuat Köprülü de, 1919 yılında yazdığı ve en meşhur eser olan “Türk Edeb yatında İlk Mutasavvıflar”da bunu bel rtm ş, Ahmet Yesev ’y öve öve b t remem şt r. Ş md Türklere İslam’ı (!) öğreten en öneml f gürlerden olan Ahmet Yesev ’n n öğret ler ne b r bakalım. Kend s n n en meşhur eser D van-ı H kmet’t r, bu k tapta da adına H kmet ded ğ çeş tl ş rler vardır. 126. h kmet nden bazı kes tler gösterey m:



Bu d zelerde b r şeyh olan Ahmet Yesev , doğal olarak “Ben Allah’ım” d yen pante st Hallac-ı Mansur’u över. Hallac, tüm tasavvufçuların atası, p r d r, bunu başlarda



İslam’da Akılcılığın Sonu 223



şlem şt k. “Tavas n” adlı k tabında “Ben m yoldaşım ve öğretmen m, İbl s le F ravun’dur” d yecek kadar ler g den ve “O onları Allah aşkıyla söyled , s z anlayamazsınız” g b ç boş fadelerle savunulan Hallac-ı Mansur’u elbette tüm tasavvufçular g b Ahmet Yesev de sah plen r ve över. Aynı H kmet’ n son dörtlüğünde de şunları söyler Ahmet Yesev hazretler :



Bu d zelerde kend s Bud zm’dek karşılığı N rvana, H ndu zm’dek karşılığı da Samadh olan “Allah le b r olma” nancının hesapta İslam vers yonu “Fenaf llah”a er şmes gerekt ğ nden bahseder. B z m gar ban Türklere de bu pagan nancı İslam d ye b r güzel pazarlar. Veya aynı söylem kend s n n 27. h kmet nde de görürüz:



Özell kle bu k d zede tıpkı Mevlana’da ve d ğer tasavvufçularda gördüğümüz g b benl ğ n (nefs n) b r suç, b r günah kabul ed ld ğ ve onun öldürülerek Allah le b r olunması gerekt ğ , Ahmet Yesev ’n n de bu yolda lerled ğ anlatılır. Ne d yey m, Allah gazasını mübarek ets n. Hatırlarsanız tasavvuf jargonunda aşık kul demek,



224 Bir Başka Din: Tasavvuf



maşuk se aşık olunan, yan Allah demekt . Mevlana, D van-ı Keb r’ nde şunları söyler[84]:



Yan ha aşık, ha maşuk, k s de aynı şey. Ha yaratılan, ha Yaratan, k s de aynı şey. Yaban ellerde günümüzde New Age d ye kakalanan pante zm nancı, Vahdet- vücud nancının temelde b reb r aynısıdır. Ş md neden Mevlana’yı örnek olarak gösterd m? Çünkü Ahmet Yesev de tam olarak onun d l nden konuşmaktadır, lütfen şu k d zey okuyun[85]:



Burada Ahmet Yesev ’n n, kend s nden 100 yıl sonra Mevlev l ğ n kurulmasına sebeb yet verecek olan Mevlana’yı b le ne kadar etk led ğ n görüyorsunuz. Z ra b reb r olarak aynı fadey kullanırlar. Ahmet Yesev de hem aşık, hem maşuktur, yan haşa Allah’ın b r parçasıdır. Hatta Ahmet Yesev hızını alamayıp kend ne Allah’ın “Rahman” ve “Sübhan” sıfatlarını da yakıştırır. Allah’ın bazı sıfatları nsanlarda da kısıtlı ölçüde vardır. Örneğ n nsanlar da Allah g b merhametl olab l r, affed c olab l r. Fakat Rahman g b sadece Allah’a a t olan “sınırsız” b r sıfatı kend s ne de layık görür Ahmet Yesev . Neden? Çünkü kend s de b reb r olarak Allah’tan kopan b r parçadır. Tasavvuf nancı budur. Oysa sırf Kur’an’dak İhlas sures , yan şu hesapta çok d ndar olan m llet m z n



İslam’da Akılcılığın Sonu 225



“kulhuvallahü...” d ye başlayıp anlamını b lmeden okuduğu İhlas sures b le, Allah le O’nun yarattıkları arasına b r ç zg çeker, Allah’ın eş n n, deng n n ve hatta b r benzer n n b le bulunamayacağını söyler. Hele hele “Sübhan” demek, tüm noksanlıklardan münezzeh olan, kusursuz olan demekt r. Ahmet Yesev de fenaf llah makamına er ş nce, tıpkı Allah g b kusursuz olur. Bu sebeple k daha canınız sıkılmasın d ye göstermeye gerek görmed ğ m d ğer d zeler nde Ahmet Yesev , nsanlara kurtuluşa ermeler ç n kend yazdığı h kmetler okumaları gerekt ğ n emreder. Z ra kend s de Allah’ın yeryüzündek b r tecell s d r (!). Tıpkı Allah le b r olan ve yazdığı Mesnev ç n “Alemler n Rabb tarafından nd r lm şt r” fades n kullanan Mevlana g b [86], kend h kmetler n n de nsanları kurtuluşa erd receğ n söyler Ahmet Yesev . Müslümanlar, değ nd ğ m o altın çağlarında b l mle ve akıl yoluyla Allah’ın yaratışını ncelerken, Uzakdoğu ve Kabala m st s zm nden etk lenen tasavvufçular “gerçek b lg ye ancak vah yle ulaşılır, o da b z vel lere nas p olur” argümanını üretm şlerd r. Öte yandan bu şeyh ve vel g b ulu zatların b rtakım “kerametler” gösterd kler n , bu kerametlere nanmayanların da kaf r olduklarını öne sürmüşlerd r. İşte 12. ve 13. yüzyıllarda bu tasavvufçular, akılcı gruba baskın gelm ş ve Müslümanların çöküşünü başlatmışlardır. İmam Gazzal (1058-1111) hayatının son dönemler nde artık kafayı y ce tasavvufla kırmıştır. K mya- Saadet adlı k tabında tıpkı İbn Arab g b aklı, deney ve gözlem yer n d b ne sokar. Öyle k K mya- Saadet’ n 1. bölümünün 15. faslının başlığı b le şudur: “İl m Bu Yolda B r Perded r”. Bu bölümde Gazzal , nsanın beş duyusuyla algıladığı her şey n yanıltıcı olduğunu, bunların ancak avamın ş



226 Bir Başka Din: Tasavvuf



olduğunu ve ancak keş f yoluyla elde ed len b lg n n hak kat olduğunu söyler. Öyle k aynı bölümde şu sözler sarfeder: “O hâlde, “İl m perded r” sözünün mânâsını mükâşefe [keşfetme] dereces ne ulaşmış b r k mseden duyarsan, böyle b l, nkâr eyleme!” Keşfetme dereces ne ulaşmış k msen n ne olduğunu da artık b l yorsunuz, keş f (vah y) yoluyla Allah’tan b lg ler alan yüce zatlar! Öyle k aynı bölümden devam edel m: “İşte peygamberler n ve evl yanın keşf k myaya benzer. Al mler n lm de altına benzer. K myaya sah p olan, altına sah p olandan daha faz letl d r.” Hem tasavvufçuların, hem de Sünn ler n, aleyh nde h çb r laf ed lemez putu olan İmam Gazzal hazretler ; açık seç k evl yaların da peygamberler g b keş f le b lg aldıklarını söyler, üstel k evl yaların keşf , akıl ve gözlem yoluyla b lg etmeye çalışan al mlerden çok daha üstündür! Tasavvufçulara göre evl yalar, peygamberlere velayet mertebes nde ortaktırlar. Yan vel ler de tıpkı peygamberler g b b r nc kaynaktan, Allah’tan d rekt b lg alma kab l yet ne sah plerd r ve hak k olan b lg de budur. Allah se b z son derece açık, seç k ve net b r şek lde uyarır: “Yalan düzüp Allah’a ft ra eden veya kend ne b r şey vahyed lmed ğ halde “Bana vahyed ld ” d yen k ş le, “Allah’ın ayet nd rd ğ g b ben de nd receğ m” d yen k mseden daha zal m k m vardır? B r görsen o zal mler ölüm dalgaları ç ndeyken. Melekler eller n uzatmış, “Çıkarın canlarınızı!” d ye! “Bugün z llet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah’a karşı gerçek dışı şeyler söylüyorsunuz ve çünkü O’nun ayetler ne karşı büyüklük taslıyordunuz.” (Enam Sûres , 93)



İslam’da Akılcılığın Sonu 227



Vel , şeyh, gavs, kutup g b tab rler, “Ben peygamber m” demen n kıvırtılmış hal nden başka b r şey değ ld r ve bu apaçık Kur’an’a zıt g tmek, Allah’a ft ra atmaktır! Tekrardan Ahmet Yesev ’ye dönel m ş md .



Fakrname adlı eser nde çok büyük b r alçak gönüllülük örneğ gösteren Ahmet Yesev , kend s ç n “Şeyhler n Sultanı Ahmet Yesev Hazretler ” demekted r[87]. Gerç had b r ht mal de olsa günahını almayalım, Fakrname’n n Ahmet Yesev ’y d nleyen talebeler tarafından yazıldığına da r dd alar da vardır, fakat bunun pek b r önem yoktur, z ra sonuç olarak bu adam mür tler ne bunları anlatmış, mür tler de kend ler n ona tesl m etm şlerd r. Hatta bu satırların mür tler tarafından yazılmış olması ht mal daha korkutucu, daha rez ld r.



Lütfen altını ç zd ğ m cümley okuyun. Fakrname’de Allah le b r olma yolunu ve mertebeler n anlatan Ahmet Yesev , bu uyduruk mertebelere man etmeyen n şeytana uyacağını söyler[88]. Yan şu meşhur “Şeyh olmayanın



228 Bir Başka Din: Tasavvuf



şeyh şeytandır” sözünü, farklı kel meler kullanarak fade eder. İy hoş fakat s z n en tepedek şeyh n z n de şeyh yok. Bu mantıkla s z n şeyh n z şeytanın ta kend s oluyor o zaman. Ha ama buna da “Şeyh m z n şeyh Hazret Muhammed’d r” d ye kılıf uydururlar. Valla Allah’ın elç s olan Hz Muhammed, s z n g b uyduruk ezoter k b lg ler anlatmıyordu nsanlara şeyh değ ld . “Sahte şeyh” d ye b r laf vardır, haberlerde falan çok duyarsınız. Bu laf tıpkı “ÖSS sınavı” g b anlatım bozukluğu çeren b r faded r. Z ra şeyh n hak k s yoktur k sahtes olsun! Z ra bu şeyhler Uzakdoğu öğret ler nde bulunan “Allah le b r olma, Allah’ta yok olma” mertebeler ne b raz yorum katarak, onların tıpatıp aynılarını tasavvuf adı altında Müslümanlara pazarlamıştır. Oysa Kur’an’a göre nsan veya h çb r yaratık, Allah le b r olamaz k bu ş n mertebeler olsun! Bu hurafe ş n n b z m gar ban Türkmenlere kakalanma şubes de, şte bu UNESCO tarafından “sevg ve hoşgörü t msal ” adı altında altın teps ç nde sunulan Ahmet Yesev ’d r. Ahmet Yesev de d ğer tüm tasavvufçular g b bu saçma nançları İslam d ye anlatmış, hem Fakrname hem de M r’âtü’l Kulûb adlı k taplarında bu Allah le b r olma mertebeler n yazmıştır. Önceden de defalarca ded ğ m g b , bu tasavvuftak “sevg ve hoşgörü” olayı tamamen palavradır. Z ra bu adamlar zaten kend yollarına uymayan herkese kaf r gözüyle bakar, onları sertçe dışlarlar. “Ne olursan ol gel” lafıyla başlayan o sevg ve kardeşl k mesajları dolu ş r b le Mevlana’ya a t değ ld r, had get r n bakayım bana b r kaynak, nerede söylem ş o lafı? B r senem harcadım da bulamadım. K mse de bulamadı, z ra onun değ l o ş r. Mevlana’nın Mesnev ’s , kend s n n yolunu



İslam’da Akılcılığın Sonu 229



zlemeyen nsanlara tehd tler ve hakaretlerle doludur. Gerçeğ n, s z n hayal dünyanızda kurduğunuz romant k h kayelerle alakası yoktur. Fuat Köprülü’yü elbette Ahmet Yesev den len şeyh le b r tutmayacağım. Fuat Köprülü, cumhur yet n lk yıllarının büyük b r b l m adamı ve tar hç s d r. Kend s n n bu konudak craatler ne lerleyen bölümler ne değ neceğ m, fakat aynı zamanda Köprülü’nün “Türk Edeb yatında İlk Mutasavvıflar” k tabını da kaynak olarak kullanacağım. Z ra Köprülü bu eser nde, Ahmet Yesev ’y ve Yunus Emre’y övse de, en n hayet nde bu adamların hayatlarını, mür tler n ve etk ler n detaylıca araştırıp kaynaklarıyla anlatmıştır. Ş md bu k tabın önderl ğ nde, Ahmet Yesev ’y nceleyeceğ z. Bu b lg ler sadece bu k tapta değ l, Ahmet Yesev le lg l hemen her kaynakta da bulab l rs n z. İşaretled ğ m bölümler ster okuyun, ster okumayın, ben özet n geçeceğ m[89]:



230 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ç lec l k yan asket zm, y ne pagan b r nanıştır. Z ra bu şahıslar benl ğ n, Allah le b r olma yolunda b r engel olduğuna nanır ve o yüzden nefsler ne kötü davranıp onu öldürmeye çalışırlar. Bu dünyada kend ne kend el nle ez yet etmen n h çb r İslam tarafı ve zahı yoktur, z ra Allah Kur’an’da nsanın nefs ne ve beden ne zulmetmes n yasaklar, tam ters ne ona y bakmasını ster. Gel gelel m Ahmet Yesev denen gar p k ş l k, 63 yaşına geld ğ nde ç ne kapanıp ç le çekmek ç n adı üstünde b r “ç lehane” nşa ett r r. Sebep? Kend s , Hz Muhammed 63 yaşında öldüğü ç n, bunu “peygamber sünnet ” olarak görür ve 63 yaşından sonra yaşamayı kend ne haram kılarak hayatını bundan sonra ufacık ve karanlık b r odada ç le çekerek geç r r. Arkadaşım, Hz İbrah m’ n sünnet d ye oğlunu mu bıçaklamaya kalkacaktın? Yunus Peygamber n sünnet d ye kat l bal naya kend n yem m edecekt n? Nuh Peygamber n sünnet d ye T tan c m nşa edecekt n? Keşke bunları yapsaydınız da, nsanlığa b r katkınız dokunsaydı. İşte bu kafa keramet hâlâ m svakta arar, ağız tem zl ğ nde değ l. M svak kullanmayı, sarık takmayı, sakal uzatmayı peygamber sünnet zanneder, oysa Muhammed peygamber m z öldürmeye çalışanlar da sarıklı ve sakallı adamlardı. Aklı devreden çıkarırsan elbette ger ye ancak böyle takl tç l kten baret b r sünnet anlayışı kalır. Bu adamlar hem yüzyıllardır nsanların bey nler n uyuşturdular, rez l b r Türk kültürünün oluşmasında etk n rol oynadılar, nsanların z h nler ne saçma kodlar yerleşt rd ler, üstüne üstlük hâlâ da “İslam al m ” d ye sah plen lmekteler. Toplumun tepk s nden tırsan ve ş mden olurum kaygısı yaşayan d n adamları veya lah yatçılar da bunlara karşı tek kel me edem yorlar. Bu öğret ler n günümüzdek etk ler , sandığınızdan çok ama çok fazladır.



İslam’da Akılcılığın Sonu 231



Geçm şte yarattıkları tahr bat se zaten ortadadır. Bu tasavvuf anlayışı le m s g b b l m ve akılcılık geleneğ n yerle b r ett ler ve Müslüman ülkelerde şu an da dah l olmak üzere yüzyıllardır b r b l m geleneğ n n olmamasının yegâne sebeb , aklı dışlayan tasavvuf nancıdır. Bunu anlamanız ç n daha kaç del l lazım? En son gösterm ş olduğum sayfada Fuat Köprülü, bu ç lehanen n İlyas Peygamber ve Hızır tarafından korunduğu ç n yüzyıllardır ayakta durduğunu yazar. Sonlara doğru altını ç zd ğ m bölümde se, Ahmet Yesev ’n n b rçok keramet gösterd ğ n söyler. Yan ord naryus profesör de olsan, Kur’an’a zıt g tmek pahasına b le olsa, böyle saçmalıklara nanab l yorsun. Bu şler kar yere, paraya, vesa reye bakmıyor. Aklını kullanmaya ve böylece Allah’ın nas p etmes ne bakıyor. Hayat s z n, özgür rade s z n, alın s ze Allah’tan açık çek. Defalarca bel rtt ğ m g b bu adamlar Kur’an’da geçen “vah y” sözcüğünü, Müslümanlar tarafından çok tepk görmemek ç n “keş f” ya da “ lham” adıyla yumuşatarak nsanlara kakalamışlardır, yan tıpkı peygamberler n vah yle Allah’tan b lg alması g b , bu şeyh bozuntuları da keş f ve lham yoluyla Allah’tan b lg alırlarmış. Y ne aynı şek lde peygamberler n gösterd kler “muc ze”ler de, “keramet” olarak değ şt rm şlerd r ve kend ler n n de tıpkı peygamberler n muc ze göstermes g b keramet gösterd kler n nsanlara yutturmuşlardır. Hatırlayın han , şu tape mevzularının patlak verd ğ dönemlerde esk b r Nurcu olan Lat f Erdoğan şu m nvalde b r açıklama yapmıştı: “B z ne zaman b r konu hakkında Fethullah Gülen Hoca’ya g tsek, aklımızı okurcasına o konuyu kend s b ze açıyordu. B z de bunu keramet zanned yorduk. Meğer telefonlarımızı d nl yormuş”. Gülmek st yorum sayın sey rc ler.



232 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ve d kkat ed n, s ze buraya kadar anlattığım tüm bu hurafe b lg ler n Kur’an le h çb r alakası yoktur, bu hurafe b lg ler 12. ve 13. yüzyıldan t baren Ahmet Yesev , Mevlana, Yunus Emre, İbn Arab , Gazzal g b tasavvufçuların etk s sayes nde Müslüman dünyasında baskın hale gelm şlerd r. Elbette Kur’an’da, son peygamber olan Hz Muhammed’den t baren h çb r nsanın böyle ruhan özell klere sah p olab leceğ bel rt lmem şt r. Fakat Kur’an’ı okuyan k m? S ze Ahmet Yesev ’n n gösterd ğ o mübarek kerametlerden b r n , Fuat Köprülü’nün kalem nden aktarayım, lle de okumanıza lüzum yok ben anlatacağım[90]:



Dönem n hükümdarı Kazan Han “Yahu bu Ahmet Yesev o ç lehanen n ç nde yaşıyor ama cuma namazını cemaatle kılmak farz, nasıl oluyor bu ş?” d yerek hocayı cuma namazına çağırtır. Ahmet Yesev ’y cuma



İslam’da Akılcılığın Sonu 233



namazına davet etmeye b r mür d gel r. Ahmet Yesev de “takıl bana hayatını yaşa kanka” der öğrenc s ne, öğrenc s de Ahmet Yesev ’ye yapışır ve b r anda kend ler n Mısır’dak b r cam de cuma namazını kılarken bulurlar. Ha b r ek b lg verey m, Ahmet Yesev ’n n ç lehanes Türk stan’dadır. Ş md s ze el emeğ göz nuru, pa nt ürünü b r yapım desteğ yle Ahmet Yesev ’n n gösterd ğ keramet anlatacağım:



Ahmet Yesev A rl nes Hazretler müth ş b r keramet göstererek b r anda mür d yle beraber Türk stan’dan Mısır’a ışınlanır. Meğersem adam her cuma namazını bu şek lde ç lehanes nden Mısır’dak cam ye ışınlanarak kılıyormuş. B r söz vardır ya, “Şeyh uçmaz mür t uçurur” d ye. İşte bu söz mecaz b r sözdür ama buraya gerçek anlamıyla da uyuyor. Uçmayan adamı uçurtuyorlar. M lyonlarca nsan, kulaktan kulağa bu hurafec her fler n keramet h kayeler yle ve dünya hayatını terk etme, aza tamah etme



234 Bir Başka Din: Tasavvuf



nas hatler yle büyüyor. S z k msen n sm ne, namına, şanına, et ket ne kanmayın, kend aklınızı kullanın ve nas b n z yalnızca Allah’tan stey n. Bugün dünyaya yön veren el t a leler n b le ruh hastası nançları var. Öte yandan Türk stan’da Cuma namazı okunurken, Mısır’da mevs m ne göre ya Güneş daha yen açmıştır ya da sabah namazı kılınıyordur, bu nasıl ş kardeş? Tab keramet uydururken böyle ayrıntılara takılmalarına da gerek yok, z ra her şeye olduğu g b ona da b r kılıfları var. Ahmet Yesev g b mübarek evl yalar Superman edasıyla b r zamandan öbür zamana veya b r mekandan öbür mekana uçab l yorlar. Bunun adına da “Tayy Zaman” ve “Tayy Mekan” den l yor, b ld ğ n “tayyare” le aynı kök, “uçmak”tan gel yor. Böyle ter msel ve Arapça laflarla konuşunca da mür t güruhu “heee o zaman doğrudur” deyerek d nl yor. Buraya kadar anlattıklarım ş n t kad kısmıydı. Buraya kadar anlattıklarım, d ğer tüm tasavvufçular g b Ahmet Yesev ’n n öğret ler n n de Kur’an le taban tabana zıt olduğunun spatıdır. Yan d yeceğ m o k , hem tasavvufçu hem Müslüman olunmaz, ters mıknatıslanma yapar. Z ra tasavvuf, şu an küresel el t tarafından dünyaya pompalanan pante st/panente st d n n Müslüman coğrafyasına yutturulan vers yonudur. UNESCO g b yığınla yabancı vakıf ve basın organlarının k de b r b z m tasavvufçuların reklamını yapması boş yere değ ld r. Buradan sonra anlatacaklarım se daha çok ş n sosyoloj k yönüyle alakalı olacaktır, gerç ster stemez ş md ye kadar da değ nd k ş n sosyoloj k yönüne... Yan bu adamların öğret ler nsanlara nasıl f k rler aşılamış, Müslüman ve Türk toplumunu ne yönde değ şt rm ş, b z Müslümanlar neden böyle b r cehalet batağının ç ndey z, bunları göreceğ z.



İslam’da Akılcılığın Sonu 235



Ş md bu dergâhlar, tekkeler ve tar katlar hakkında nsanımızın genel kanaat şudur. “Bu tar katlar lk başta y yd de, sonradan bozuldu.” veya “Tamam bazı tar katlar sapıtmış olab l r ama heps m kötü?” Evet güzel kardeş m, çler nde y n yetl veya saf, sam m nsanlar olsa da heps kötü. Sonradan da bozulmadılar, sonradan yorum farkıyla kend aralarında b raz değ şm ş olab l rler ama zaten daha lk başında yanlış yoldaydılar. S ze bu dergâhların ve tar katların, şeyh-mür t l şk s n n lk başlarda da ne olduğunu anlatmam lazım. Fuat Köprülü, Yesev dergâhındak b r mür d n b r gün ç nde yapması gerekenler anlatır. Ben buraya lg l sayfaları koyacağım, ster heps n okuyun, ster şöyle b r göz gezd r n, ben açıklayacağım[91]:



236 Bir Başka Din: Tasavvuf



Özetle, derv ş ve mür tler 100 kere b lmem ne okur, 25 kere falanca z kr çeker, sonra 25 kere falanca surey okur, derken 101 kere b lmem ne çeker. Sonra b lmem kaç rekat naf le namaz kılar. Ve daha bunlar sabahın köründen öğlen vakt ne kadar yaptıkları şeyler, daha güne yen başladık dur dur. Ha bu arada son satırda göreceğ n z üzere şeyhler n ruhuna da fat ha okunurmuş. Sayfayı çev r p devam ed yoruz:



Yem n eder m artık altını ç zmekten b le yoruldum, bunlar ned r arkadaşım, s z nasıl böyle nsanlar hal ne geleb l yorsunuz? Yan anlayacağın, dergâhtak b r mür d n tüm günü oturduğu yerden halahula cap cup d ye söylenmekle, şeyh ne h zmet etmek le geçer. Üret m? Sıfır. İnsanlığa h zmet? Sıfır. B l m, l m, çalışmak? Sıfır oğlu sıfır. Zaten b l m ve l m le ne elde edeb l rs n k ? Gördünüz Arab ’n n



İslam’da Akılcılığın Sonu 237



ve Gazzal ’n n b l m, l m, akıl ve gözlem hakkında söyled kler n . Bu şeyhler, toplumun beyn n şte böyle yıkadılar. Ha naf le namaz yasak mıdır? Yahu badet bu, Kur’an’da farz olanlarını yapman şarttır, üstüne de ç nden gel yorsa sted ğ n kadar namaz kılar, Allah’ı z kreder, anarsın. B r sınırı yok bunun, sana kalmış. Fakat bu nsanlar tüm gün oturdukları yerden, b r odaya kapanarak hah huh d ye dua etmen n ya da ay n yapmanın adına “z k r” dem şler ve bunları yapmazsan cennete g remezs n d ye nsanları korkutmuşlardır. Kur’an’da cuma namazının kılınışı b le şöyle anlatılır: “Namaz yer ne get r l nce hemen yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nas b n z arayın! Allah’ı çok anın k , kurtuluşa ereb les n z.” (Cuma Sûres , 10) Allah’ı anmak ve z kretmek, öyle oturduğun yerden 2348934 kere falanca duayı etmek değ ld r! Z k r, Allah’ı anmak, sürekl O’nu aklında tutmak ve ona göre yaşamaktır. Ben dem yorum bunu, Kur’an söylüyor, al şte gözler nle gör, yoksa nasıl namazını kılar kılmaz yer yüzüne dağılıp nas b n arayacaksın! “O halde, b r ş ve oluştan boşalır boşalmaz yen b r şe koyulup yorul!” (İnş rah Sûres , 7) Kur’an sana bağırıyor; çalış, üret d ye. Ama Allah kes len şeyh hazretler buyuruyorlar k , bu dünya şler boş, el n eteğ n onlardan çek, kurtuluşa ermek ç n naf le badet yap. Kur’an, Allah’ın yaratışını ncelemey emreden ayetler le doluyken, bu adamlar akılcılığı tamamen b t rm şler ve toplumun parad gmasını kökünden değ şt rm şlerd r. Nasıl mı? Şöyle açıklayayım o halde;



238 Bir Başka Din: Tasavvuf



Bugünkü okulların, hele hele Türk ye’dek eğ t m n ve okulların kal tes elbette tartışılır, hatta bence tartışmaya b le gerek yok, rez l halded r. Fakat en n hayet nde günümüz parad gmasında 6-7 yaşına gelm ş b r çocuktan beklenen ned r? Okula g tmes d r. 18 yaşına er şm ş b r çocuktan beklenen ned r? Ün vers teye g tmes , kend n gel şt rmes ve ardından b r şte çalışmasıdır. Kur’an, nd ğ andan t baren Cah l ye toplumunun da parad gmasını değ şt rm şt r. İnsanları sorgulamaya, akıllarını kullanmaya ve Allah’ın yaratışını ncelemeye davet etm şt r k “h ç m düşünmezs n z?”, “aklınızı şlet n”, “gez n de nceley n Allah’ın yarattığını” türünde fadeler n Kur’an’da defalarca geçt ğ n , Kur’an’ı b r kez okumuş b r k ş b le b l yordur. 13. yüzyılda tasavvuf nancı, dergâhlar ve şeyhler üstünlüğü tamamen ele geç rmeden evvel, yan İslam’ın Altın Çağı ded ğ m z o dönem n parad gması da aklı kullanmak üzereyd . 13. yüzyıla kadar zek b r çocuktan beklenen şey; medreseye g tmes , b l m ve l m öğrenmes , üretmes yd . Bu bölümde çok çok azının sm n saydığım b l m adamı ve düşünürler, şte bu Kur’an odaklı toplum parad gması sayes nde yet şm şt r. Bugünkü İspanya’dan (Endülüs) Orta Asya’ya kadar uzanan b r coğrafyada, b l m yapılan medreseler, düşünürler ve b l m adamları f nk atmaktaydı. Derken Gazzal , Ahmet Yesev , Yunus Emre, İbn Arab , Mevlana g b tasavvufun ağır toplarının etk s yle, 1213. yüzyıllarda ezoter k b lg ler n peş ndek tasavvufçular topluma hak m olmaya başladılar. Bu yıllardan t baren de toplumun parad gması yen den kaydı. Artık b r çocuktan beklenen şey b l m, l m öğrenmes veya üretmes değ l, dergâha g rmes , şeyh ne bağlanıp ona h zmet etmes , sabahtan akşama kadar naf le badet yapması oldu.



İslam’da Akılcılığın Sonu 239



Ve o günden bu yana da Müslümanlar p sl k batağının ç nde yüzmekted rler. Tıpkı Allah’ın Kur’an’da söyled ğ gb: “... Allah, p sl ğ , aklını kullanmayanlar üzer ne bırakır.” (Yunus Sûres , 100) H ç k mse o tar hlerdek çöküşü Moğol İst lasına bağlamasın. B l m ve üret m geleneğ olan b r toplum, yıkımın üzer nden hemen hızlı b r çıkışa geçer. Son yüzyıldak Almanya ve Japonya bunun en net, en yakın örnekler d r. 2. Dünya Savaşı’ndan per şan halde çıkan bu ülkeler, sah p oldukları b l m ve üret m gelenekler sayes nde hızla toparlanab lm şlerd r. Fakat gel gelel m “akıl le gerçek b lg ye ulaşılmaz, gerçek b lg keş f ve lham yoluyla şeyhlere gel r, o yüzden sen kend n şeyh ne tesl m et” argümanıyla mür t sürüsü toplayan ve hem Türk, hem de d ğer Müslüman coğrafyasına patır patır yayılan tasavvufçu şeyhler, dergâhlar, tar katlar, bu b l m geleneğ n b t rm ş, toplumun parad gmasını kökünden değ şt rm şlerd r. Halkı tamamen pas f ze etm ş, bey nler n uyuşturmuşlardır. İşte esas çöküş böyle başlamıştır. Osmanlı’nın yüksel ş , fet h pol t kası ve asker teknoloj de lerlemes sayes nde olmuştur. Fakat Osmanlı’nın ger ley ş , b l mde ve kurumsal yapıda çuvallamasıyla başlamış, bu da doğal olarak asker teknoloj ye, ekonom ye ve b r ülkey ayakta tutacak her alana yansımıştır. Esasen Osmanlı’nın yüksel ş , Türk olmalarından kaynaklıdır. 1575 yılında, artık o yıllarda ender yet şen b l m adamlarımızdan olan gökb l mc ve matemat kç Tak yüdd n, Osmanlı’nın lk rasathanes n kurmuştur. 1580 yılında,



240 Bir Başka Din: Tasavvuf



yan 5 sene sonra se şeyhül slamın fetvasıyla o rasathane top atışına tutularak yıkılmıştır. Al sana tasavvuf, al sana şeyh, al sana şıh, al sana o şanlı ecdadımız. Eğer suç İslam’ınsa, Kur’an önderl ğ ndek o Altın Çağ nasıl yaşandı? Önce aklınızı, sonra v cdanınızı kullanıp söyley n, bunları ben m uyduruyor, ben m ş me gelen şek lde yorumluyorum? Ben öyle b r modernleşme çabası ç nde m y m? Ben önce Kur’an’ı referans alıyor, sonra tar hten notlar ve dersler çıkararak burada son derece rasyonel b r anal z yapıyorum. Endülüs’te İspanyollar Müslümanlara gal p geld kler nde, İber Yarımadası’ndak , yan İspanya’dak tüm Müslüman zler n s lmek stem ş ve büyük çoğunluğu Müslüman b l m adamlarına a t olan yüzb nlerce c ltl k k tapları gövde göster s yapmak ç n yakmışlardır. Eğer k o kütüphane Hr st yanlar tarafından yakılmasaydı ya da Müslüman alem bu tasavvuf rezalet ne kend n kaptırmayıp önceden olduğu g b b l me, felsefeye ve üret me devam etseyd , şu an çok daha yaşanab l r b r dünyamız olacaktı. Tasavvufun ve tar katların yaygınlaşması sadece Müslümanlar ç n değ l, tüm dünya ç n b r kırılma noktası olmuştur. Bu ülken n Müslümanı çok mu Müslüman k , ate st adam akıllı ate st olsun. S yasal İslamcıları görüp İslam eleşt r s yapan, on b nlerce yıllık nsanlık tar h n kend gördüğü 50-60 sene üzer nden değerlend ren veya tar h de kend keyf ne göre yorumlayan yurdum ate st suçu İslam’a atadursun, suç beyn n tasavvuf llet ne kaptıran Müslümanlarındır. B z m nsanımız aşağılık kompleks ç nde kend tar h ne yabancıdır. Ben de tar h m z tamamen beğenm yorum, buraya kadar anlattıklarımdan da bell oluyordur zaten. Lak n bu şler öyle İnc l ve Tevrat



İslam’da Akılcılığın Sonu 241



eleşt r s yapan K erkegaard’dan, Feuerbach’tan duyduklarını İslam zannederek atıp tutmakla olmuyor güzel kardeş m. Okulda ders me g ren sosyal st hocalardan b le Adem’ n çocuklarının ensest le çoğaldıklarını, d nlere göre dünya tar h n n 6000 yıl olduğunu, Lut’un kızlarıyla sev şt ğ n ve d nler n tamamen palavra olduğunu d kte eden masallar ş tt bu kulaklar. Akadem syen böyleyse ergen ate stler sen düşün. Adamlar K tab-ı Mukaddes h kayeler n b le Kur’an’dan b l yorlar. Neyse, arada sırf ate st olduğu ç n kend n otomat kman b l m adamı zanneden boş beleş güruha da k çakasım geld buradan, hak geçmes n. Ben konuma ger dönüyorum. Dönel m Ahmet Yesev ’n n b z m gar ban Türklere uyguladığı bey n yıkama seanslarına. Fakrname adlı eser nde Ahmet Yesev , şeyhl k makamına ulaşma mertebeler nden ve mür d n şeyhe nasıl davranması gerekt ğ nden falan bahseder. Bakınız kend s ne d yorlar[92]:



B r k mse kurtuluşa ermek ve derv şl k mevk ne ermek st yorsa “40 yıl” h zmet etmes gerek rm ş. 40 yıl d yorum bak 40 yıl. Pek bu 40 yılda ett ğ h zmet nelerd r? Hah huh calabula capcup d ye z k r, daha doğrusu ay n saçmalıkları, dergâhta ç le çekmek, odun kırmak, çorba p ş rmek, sözüm ona göster şten uzak kalacam d ye fak r ve rez l b r hayat yaşamak, Allah’ın b rçok n met n (en başta akıl ve teknoloj ) kend ne haram kılmak ve



242 Bir Başka Din: Tasavvuf



şeyh hazretler n n şler n görmek. Sonra bu adamlar bunun adına “h zmet” derler, bunun g b öğret ler n adına da “gerçek l m” derler. Bu adamlar Kur’an’dak “Allah’ı z kred n” ayetler n , kend tuhaf r tüeller ne de alet ederler. Z k r çekeceğ m d ye şek lden şekle g rerler. M sal 12. yüzyılda Abdülkad r Geylan tarafından kurulan Kad r ye tar katının z k r ay n ne b r bakın:



(https://www.youtube.com/watch?v=8mING20gzds)



İslam’da Akılcılığın Sonu 243



Cezbeye kapılmak ç n, havasız b r odada gar p gar p hareketler, hah huh d ye bağırıp kend nden geçmeler ve ölüp g tm ş Abdülkad r Geylan ’den şefaat ve yardım d lemek... Han nternet’te espr olsun d ye bu tür z k r v deo’larının altına metal müz k koyarlar ya, aslında metalc ler n headbang yapmaları le z k r çeken suf ler n böyle kafa sallayıp der n nefes çekmeler aynı amaç ç nd r: Kafa bulmak, bey n frekansını değ şt rmek. Tasavvuf jargonuyla konuşacak olursak da bu rez ll ğ ; cezbeye kapılmak, varlığın b rl ğ n drak etmek veya lah aşk şarabından çmek g b süslü laflarla ve m n k soslarla mür tler m ze kakalayab l r z. Ş md d yeceks n k bana her tar kat bu şek lde z k r yapmıyor, hayır kardeş m tar katların çoğunluğunda bu tür saçmalıklar vardır. Bu şek lde z k r çekmeyen tar katlarda da y ne yukarıda saydığım, Kur’an dışı ve nsanı pas f ze eden, beyn n baştak şeyhe veya hocaefend ye tesl m etme nancına dayalı yığınla hurafe vardır. Eğer hala ısrarla “Bu tar katlar sonradan bozuldu” d yorsanız da, al şte UNESCO tarafından sevg yumağı d ye kakalanan Ahmet Yesev ’n n 12. yüzyılda kaleme aldığı h kmet ne bak[93]:



Kend s gayet de daha 12. yüzyılda bu saçma z k r seanslarını yapmıştır, bunları ş rler nde de, eserler nde de fade ett ğ n göreb l rs n. Eee Fenaf llah’a er ş p Allah le b r olmak kolay olmuyor.



244 Bir Başka Din: Tasavvuf



“Hu-hu” lafının manasında kötü b r şey yoktur, “Hû” Allah demekt r. Han meşhur b r dey m vardır ya, “Hayy’dan gelen Hû’ya g der” d ye, bu söz “Allah’tan gelen Allah’a döner.” manasındadır. Fakat bu tür sapık b r z k r anlayışı Kur’an’da var mıdır? Asla. S z peygamber m z , Ebu Bek r’ , Ömer’ , Al ’y , sahabey bu şek lde hayal edeb l yor musunuz? Peygamber m z b ze Allah’ın d n d ye bunu mu tebl ğ ett ? Kur’an’da böyle saçma öğret ler var mıdır? Ah rette, başarısız darbe g r ş m sonrasındak FETÖ’cüler g b “çok p şmanız, kandırıldık” dey p t rafçılık yapab leceğ n z telev zyon kanalları olmayacak, kaçıp g deb leceğ n z yurtdışında b r ülke de olmayacak. Sadece ve sadece Allah’ın yargılaması olacak. Müslüman ded ğ n bundan korkmaz mı?



TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA TASAVVUFUN ISRARLA YÜCELTİLMESİ Gelel m ş md UNESCO’nun şereflend rd ğ , cumhur yet n öneml b l m adamlarından Fuat Köprülü’ye. Fuat Köprülü hayatının öneml kısmını bu tasavvufçuların hayatlarını ve eserler n araştırmaya adamıştır. B lhassa Türk oldukları ç n Ahmet Yesev ve Yunus Emre’n n üstünde ayrıca durmuştur, 1919 yılında kaleme aldığı Türk Edeb yatında İlk Mutasavvıflar adlı eser nde bu k adamı d d k d d k araştırmış ve yerlere göklere sığdıramamıştır. Fuat Köprülü, tasavvuf edeb yatının b z m m ll b r değer m z olduğunu ve bu nedenle sah plenmem z gerekt ğ n savunmuştur. Şu sözler, Fuat Köprülü’nün kend s ne a tt r: “Tekke edeb yatı d l, vez n, nazım şek ller ve fade tarzı bakımından Türk halk edeb yatının b r çok unsurunu almıştır. İnanç t bar yle doğrudan doğruya klas k İslam kültürüne bağlıdır.”[94] Köprülü, bunların hem edeb açıdan b z m kültürümüz olduğunu, hem de nanç t bar yle “doğrudan doğruya” İslam’a bağlı olduğunu söylem şt r. Ş md bu Ahmet Yesev ’n n ve Yunus Emre’n n ş rler n n edeb yat açısından b r değer var mıdır? Elbette vardır. Fakat bunlar sadece edeb ş rler değ l, İslam’dan



246 Bir Başka Din: Tasavvuf



tamamen uzak, yüzyıllardır Müslümanları ve Türk halkını uyuşturmuş m st k b r d n n, yan tasavvuf d n n n öğret ler d r. Fuat Köprülü’nün tekke edeb yatı ded ğ şey, şte bu Ahmet Yesev ’ler n, Yunus Emre’ler n eserler d r. Bu adamların yazdıkları şeylere “tekke edeb yatı” mı d yel m, “tasavvuf edeb yatı” mı d yel m şekl nde zamanında bazı tartışmalar yapılmıştır, fakat her k s de aynı şey kasteder. En n hayet nde bunlar tekkede, dergâhta saçma sapan b r hayat yaşayan m st k adamların saçmaladıkları sözlerd r. Ş md b z de burada ter m tartışmayalım, yoksa “Kaf ye göz çündür, hayur efendüm kulak çündür” g b saçma ve gereks z b r tartışmanın ç ne düşmüş oluruz. Fuat Köprülü, 1924 yılında M ll Eğ t m müsteşarımız olmuştur. Ayrıca 1930’lu yıllarda Atatürk, Türk Tar h Tez ’n ortaya attığında Türk ye’dek akadem syenler b r araya get rm ş ve bu tez eleşt rmeler n stem şt r. Atatürk’ü b l rs n z, sırf mecl s daha y denetlens n ve eleşt r ls n d ye kend el yle muhalefet part s kurmuş b r adamdır. Lak n çoğu akadem syen Atatürk’e “Çok güzel paşam, katılıyorum paşam” d ye yalakalık yaparken, Fuat Köprülü “Paşam bu tez saçmalık” d ye karşı çıkmıştır. Etrafında yalaka adam stemeyen Atatürk de Fuat Köprülü’ye “Bu m llete sen n g b adamlar lazım, sen gel mebus ol” dem şt r. Ardından Fuat Köprülü s yasete atılıp m lletvek l olmuş, hatta sonraları Adnan Menderes dönem nde dış şler bakanlığına ve başbakan yardımcılığına kadar yükselm şt r. Her neyse, ş n acıklı yanı şu k , zamanında akadem syenl ğ ve Atatürk’le olan saygın l şk s sebeb yle gayet sözü geçen b r adam olan Fuat Köprülü, bu tasavvuf



Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi 247



denen llet cumhur yet yıllarında b z m eğ t m müfredatımıza sokmuştur. L seden aklınızda kalan bazı kalıp b lg ler vardır, han “Almanya’nın s yas b rl ğ n geç tamamlaması” veya “İtalya’nın ham madde ve pazar arayışı” g b , İşte aklınızda em n m şöyle b r kalıp da yer ed nm şt r: “Tekke ve zav yeler n kapatılması”. Atatürk 1925 yılında bu kanunu çıkararak sadece bu tekkeler ve tar katları kapatmakla kalmamış, aynı zamanda şeyhl k, derv şl k, mür tl k g b tasavvuf öğret ler n de yasaklamıştır. İş n daha da acıklı yönü se, Fuat Köprülü, tekkeler kapattıran Atatürk’e “tekke edeb yatı”nı b z m kültürümüz d ye yutturmuş ve geçm şle olan bu bağın kopmasına müsaade ett rmem şt r. “Türk ye şeyhler, derv şler, mür tler ve meczuplar memleket olamaz.” sözünün sah b olan Atatürk, g d p bu derv şler n edeb eserler n Fuat Köprülü’nün gazıyla m ll edeb yatımız olarak kabul etm şt r. Atatürk ç n “geçm şle bağımızı kopardı” d yorlar ya, Atatürk m ll yetç duyguları yüzünden belk de en koparması gereken bağı tamamen koparamamıştır. Atatürkçü geç nen çoğu nsanın ve halk arasında Müslüman rolü yapıp evde kabal st k ay n yapan b r sabetay edasıyla toplum tarafından dışlanmamak ç n Atatürkçü ayağına yatan bazı sosyal st kardeşler m z n ş ne gelmese de, Atatürk babalar g b m ll yetç b r adamdır. Bunu görmemek ç n kör olmak lazımdır. Hatta ve hatta b z m merkez bankasının bastığı lk 5 ve 10 l ralık banknotlarda b le bozkurt sembolü vardır, bunu merkez bankasının resm sayfasında da göreb l rs n z:[95]



248 Bir Başka Din: Tasavvuf



1927 yılında basılan bu paralar, 1937 ve 1938 yıllarında, yan artık Atatürk’ün hastalığı sebeb yle elden ayaktan düştüğü dönemlerde tedavülden kaldırılmıştır. Sonuç t bar yle Fuat Köprülü’nün, Ahmet Yesev le b rl kte UNESCO tarafından onore ed lmes n n sebeb yapmış olduğu bu craatlerd r. Pek hem Fuat Köprülü, hem Atatürk, bu Yunus Emre’ler n, Ahmet Yesev ’ler n gerçekte ne olduğunu çözemem şler m d r? Şu an dah en b lg l s nden en cah l ne, yoldan geçen 100 k ş ye Mevlana’yı veya Yunus Emre’y sorsanız,



Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi 249



bunların sanırım 99’u bu k ş ler hakkında güzel şeyler söyler. Z ra yüzyıllardan ber öyle sahte b r “hoşgörü, ne olursan ol gel, kardeşl k” majı vardır k bu şahs yetler n, bu tabuyu yıkmak çok zordur. Yıllar geçt kçe ve hele hele günümüzde, tasavvufun hem eğ t mdek ve okullardak etk nl ğ y ce arttırılmakta, hem de CIA’e bağlı th nk-tank kuruluşu RAND’ın raporlarında da d kte ett rd ğ g b tasavvuf, El Ka de ve IŞİD g b kelle kesen adamlara karşı “gerçek İslam şte bu” argümanıyla nsanlara yutturulmaktadır[96]. İsmet İnönü’nün 1946-47’de yaptığı b rtakım g zl anlaşmalar le eğ t m s stem m z Amer kalılara tesl m ed lm şt r. Bu g zl anlaşmaların en öneml s , eğ t m s stem m z kayıtsız şartsız Amer ka’ya tesl m eden Fulbr ght Anlaşması’dır ve bu anlaşma hala yürürlükted r. Bu anlaşma sebeb yle, eğ t m müfredatımız ABD’l lerden oluşan Fulbr ght Kom syonunca ya da had b raz daha yumuşatarak söyleyey m, Fulbr ght Kom syonunun tavs yeler (!) doğrultusunda bel rlen r. Ne tesadüftür k (!) Atatürk’ün b r projes olan Köy Enst tüler n n müfredatı da tam olarak 1946 yılında değ şt r l p rezalet ezberc b r s steme çevr lm ş, ardından 1954 yılında da resmen kapatılmıştır. B z m eğ t m s stem m z n çöp olmasının sebeb , bu g b yapılan g zl anlaşmalarla bağımsızlığımızın eloğluna tesl m ed lm ş olmasıdır. İsmet ve Adnan efend ler sağ olsunlar... İnsan man pülasyona çok ama çok açıktır. Çevrem z n ve gördükler m z n etk s nde kalır ve çoğu zaman çerçeven n dışına çıkmakta zorluk yaşayarak hayatı dar b r bakış açısıyla ele alırız. İnsanoğlu man pülasyona bu kadar açık b r canlı olmasaydı, medya ve eğ t m, küresel güç tarafından bu kadar etk l kullanılmaz, hatta “propaganda” d ye b r şey cat b le ed lmezd . Naz Almanyası’nın



250 Bir Başka Din: Tasavvuf



H tlerden sonrak 2. adamı b le, b r “propaganda bakanı” olan Goebbels’t r. Tasavvuf kültürü hem bu UNESCO’nun ve küresel sermayeye a t matruşka g b b rb r yle ç çe olan malum kurumların etk nl kler yle, hem de eğ t m yoluyla hala canlı tutulmaktadır. Ortaokullarda ve l selerde, edeb yat ve d n kültürü dersler nde tasavvufçulara g tt kçe daha da ağırlık ver lmekted r. Mesela, M ll Eğ t m Bakanlığı’nın sayfasından rastgele b r d n kültürü k tabı seçey m sana, şu rezalete bak[97]:



“Tasavvuf kültürümüzün önderler nden olan Hoca Ahmet Yesev ”ym ş... Bu pagan tasavvufçular, b nlerce yıllık ezoter k b lg ler n peygamber överek, Allah’ı sık sık anarak b z m Müslümanlara b r güzel pazarlamışlardır. İnsanları Allah le aldatmışlardır. Ş md okulda öğretmenler nden, telev zyonda sözüm ona b l rk ş lerden bunları duyarak büyüyen b r çocuğa sen nasıl anlatacaksın ona öğret len tüm bunların yalan olduğunu? Nasıl kıracaksın kafasındak putları? İş m z zor, ama mkânsız değ l. Allah’ın yardımıyla her şey mümkün.



Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi 251



UNESCO, UNICEF ve UN (B rleşm ş M lletler); Rothsch ld ve Rockefeller a leler n n paravan ş rketler d r. Bunlar sadece göstermel k “demokras , meden yet, y l k” kurumlarıdır. B z m New York T mes’ta çıkan her haber doğru belleyen, D scovery Channel’da gördüğü her şey b l m zanneden el t st özent s aydınımız daha bu kurumların esas amaçlarını dah anlamaktan ac zd r. Al bak o hayır kurumu zannett ğ n Un cef’ k m f nanse ed yormuş, adamlar kend resm sayfalarından açık seç k söylüyorlar zaten kend ler n “hayırsever” olarak tanıtmak ç n[98]:



Rockefeller Vakfı. Al hatta Rockefeller Vakfı tarafından f nanse ed len Un cef’ n Amer ka şubes n n kurduğu l sen n sm ne bak, kend resm sayfalarından alıyorum y ne[99]:



252 Bir Başka Din: Tasavvuf



“Illum nat L ses ” d ye s m m olur arkadaşım? Bu öyle Kadıköy L ses veya Adnan Menderes Ün vers tes g b yerel kültürden beslenm ş b r s m değ l. Hatta Illum nat kel mes İng l zce b r sözcük b le değ l, Lat nce’d r, b r okula ezoter k b r örgütün sm n vermen n manası ned r? Yüzyıllardır Afr ka’nın anasını belleyen nsanlar, oralardan sömürdükler n n m lyonda b r n Un cef ve Unesco kurumları aracılığıyla bağışlayınca “bakın nsanlara yardım ed yürüz h h h ” d ye kend ler n y l k meleğ olarak tanıtıyorlar. Göstermel k y l kler yaparak v cdanını rahatlatma peş nde koşan nsanlar da bu paravan ş rketlere bağışlarda bulunuyorlar. Zaten şu Un cef’ n gülen



Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi 253



veya burnuna s nek konmuş zenc çocuklu broşürler yle, çocuklar tarafından pastel boyayla ç z lm ş res mler nden oluşan vıcık vıcık duygu sömürüsü ve kolpa hüman stl k kokan tanıtımlarına, kel melerle tar f edemeyeceğ m ölçüde uyuz oluyorum. Hele hele bunlara pr m verenlere apayrı uyuz oluyorum. Küresel el t n, o kanlı eller ne rağmen kend s n nsanlara hayırsever (ph lanthrop st) d ye tanıtmasını, sanırım en güzel b ç mde The Wolf of Wall Street f lm ndek şu sözler açıklar: “Para s ze sadece daha y b r yaşam daha y b r araba, y yecek, ya da daha y b r kadın satın almaz, aynı zamanda s z daha y b r nsan yapar. Terc h n ze göre k l seye ya da s yas b r part ye cömertçe vereb l rs n onu. Parayla benekl baykuşu b le kurtarab l rs n.” Un cef son yıllarda uluslararası evlat ed nmeler engell yor. Bakın mesela aşağıdak graf k, yıllara göre Un cef’ n uluslararası evlat ed nd rme rakamlarıdır[100]:



254 Bir Başka Din: Tasavvuf



Pek neden Afr kalı veya ne b ley m Bangladeşl çocukların ABD’l ler, Avrupalılar tarafından evlat ed nmes n teşv k etmek yer ne buna engel oluyorlar? Z ra dünyayı yöneten ruh hastası global el t, alt ırk olarak gördükler bu nsanların yeryüzünden s l nmes n ve genler n d ğer nsanlara aktarmalarını önlemey amaçlamaktadır. Bu uluslararası evlat ed nme pol t kasındak tuhaf durum daha 2009 yılında El zabeth Bartholet adlı Harvard’lı b r akadem syen n d kkat n çekm ş ve bu pol t kayı eleşt ren çetref ll b r makale yayınlamıştır.[101] Rothsch ld ve Rockefeller a leler n n sık sık akraba evl l kler yapmalarının sebeb sadece servet n a le ç nde kalması değ l, aynı zamanda o çok as l, çok şerefl kanlarının bozulmasını stememeler ndend r. S zlere sık sık bel rtt ğ m g b global el t n amacı; tek b r dünya devlet , tek b r merkez bankası ve tek b r dünya d n yaratmaktır. Artık ş md ye dek b n b r türlü del lle gösterd ğ m üzere, tek dünya d n yaratma amacıyla da pante st/panente st pagan d n n tüm dünyaya yaymaktalar. Bunu da tıpkı matruşka g b kurum ç nde kurumlar vasıtasıyla yapıyorlar. M sal New Age’ n geçen yüzyıldak öneml tems lc ler nden Al ce Ba ley adlı ruh hastası ablanın Luc fer Publ sh ng Company’ (Luc fer Yayınev ) kurduğunu, ardından bu ş rket n s m değ ş kl ğ ne g derek sm n Luc s Trust’a çev rd ğ n ve günümüzde hala dünya çapında etk n b r rol oynadığını anlatmıştım. Luc s Trust’ın da b r alt kurumu olan World Goodw ll, dünya çapında ezoter k eğ t m veren sürüyle okullar açar. Buyrun kend s teler nden bazı kes tler verey m[102]:



Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi 255



“İlah Plan’a H zmet” Neym ş bu planlar, sayfayı b raz aşağı nd rel m bakalım.



256 Bir Başka Din: Tasavvuf



Uluslararası b rl k, New Age eğ t m ve en öneml s : “Yen Dünya D n ” Luc s Trust ve World Goodw ll adlı bu yen tek dünya d n yaratma gayes ndek kuruluşlar, elbette B rleşm ş M lletler, Un cef ve Unesco g b global el t n d ğer paravan kuruluşlarıyla beraber çalışırlar. Y ne kend sayfalarından b r kare aktarıyorum, tüm metn okumak steyen kaynakçadan bakarak okuyab l r[103]:



Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi 257



Anlayana s vr s nek saz m sal , s ze bu ezoter k örgütün H nd stan’da kurmuş olduğu b r okulun örneğ n verey m k sadece H nd stan’da değ l, ded ğ m g b tüm dünyada okul ve kuruluşları vardır bunların[104]:



H nd stan’da açtıkları bu ezoter k, okült okul, yan öğrenc ler n beyn ne pante st d n nançlar aşılayan hurafec l k okulu, UNESCO tarafından 2002’de ödüllend r lm şt r. Ödülün adı da her zamank g b vıcık vıcık su st mal dolu b r s md r: “Barış Eğ t m Ödülü”. Barış, sevg , kardeşl k g b lafta h ç k msen n t raz etmeyeceğ bu soyut kavramları kullanarak, tüm dünyaya pante st/panente st d n yayma amacındak global el t nabza göre şerbet ver r. H ntl ’ye pante zm n b r başka türünü, Amer kan’a başka türünü, Türk’e se başka türünü, yan tasavvufu kakalar. Ve tüm dünyada hem basın, hem eğ t m, hem dernekler, hem f lmler vasıtasıyla pante zm yücelt lmekted r. Bu s ze örneğ n verd ğ m World Goodw ll bu sayısız kuruluştan yalnızca b r tanes d r ve onun b le kend s yle l şk l sürüsüyle derneğ , okulu, üyes vardır. Artık ger s n s z düşünün. World Goodw ll’ n bağlı



258 Bir Başka Din: Tasavvuf



olduğu üst kurum se, öncek bölümlerde üzer nde durduğumuz Al ce Ba ley’n n kurmuş olduğu Luc fer Publ sh ng Company, yan günümüzdek adıyla Luc s Trust’tır. Amaç tüm nsanları kontrol etmek ç n tek ve ortak, hurafe, nsan ürünü uydurma b r d n kurmaktır. Tasavvuf den len llet de şte bu bey n uyuşturan paganlığın hesapta İslam vers yonudur. Tasavvuf neden yle Müslümanlar yüzyıllardır Allah’ın n metler n kend ler ne haram kılmış, teknoloj ve b l m düşmanı olmuş, pas f ze ed lm şlerd r. Günümüzde se tasavvuf, sözüm ona İslam’ın “modern” ve “entelektüel” yüzü olarak pompalanmakta ve ler dek tek dünya d n ne geç şe b r zem n hazırlamaktadır. Bu bölümü sonlandırmadan evvel, s ze tasavvuf den len llet daha 100 yıl önceden çözmüş ünlü b r düşünürümüzü hatırlatacağım. Bu k ş n n babası İpekl Tah r Efend adında, Nakş bend Tar katının Hal d yye kolunun mür d olan b r adamdır. Fakat buna rağmen bu k ş , babasının aks ne, hayatı boyunca h çb r tar kata mensup olmamıştır. Kur’an odaklı b r İslam anlayışı olan bu düşünürümüz, “Bu ezanlar k şehadetler d n n temel , ebed yurdumun üstünde ben m nlemel ” sözler n n sah b , İst klal Marşı’mızın şa r Mehmet Ak f Ersoy’dur. Mehmet Ak f’ n tasavvuf hakkındak düşünceler n , Safahat’tak şu d zelerden öğreneb l rs n z: “Sürdüler Türk`e “tasavvuf“ d ye olgun ş rayı; Muttasıl ş md hak kat kusuyor Sıdkı Dayı! ... G t o D van mı, ne karnağrısıdır, aç da onu, Kokla b r kere, kokar m s g b Sandıkburnu!



Türkiye’de ve Dünyada Tasavvufun Israrla Yüceltilmesi 259



Ben söyletme neler var daha!” “Ben söyletme, neler var daha!” d yen Mehmet Ak f açık açık tasavvufa karşı duruşunu ortaya koymuş, Türk m llet n n tasavvufla uyuşturulduğunu bel rtm ş, tasavvuf eserler n de sarhoş kafayla yazıldıklarını söylem şt r. Sandıkburnu, o dönemlerde İstanbul’un meşhur b r meyhanes d r. Ne de olsa Mevlana, Mesnev ’s nde şarabın şeyhlere helal olduğunu söylem şt [105]. Yahut bu d zelerde Mehmet Ak f’ n kastett ğ lle de şarap olmak zorunda değ ld r, z ra ş md ye kadar el mden geld ğ nce anlatmaya çalıştığım üzere tasavvufçuların kapıldıkları o “cezbe” hal b r sarhoşluk hal d r. Akıllı adam Mehmet Ak f, olayı ta o yıllarda çözmüş. Allah’ın da buyurduğu g b “B lenlerle b lmeyenler b r olmaz”.



YİNE BİR ALLAH DOSTU (!): İMAM RABBANİ Ş md Müslümanların o kadar ler b r toplumken nasıl d be çöktükler n , y ne bu Müslümanların z nden g tt kler b r başka tasavvufçuyu nceleyerek anlayacağız. Bende kal, z ra bu kısımlar çok öneml . Bunun ç n şu “İslam’ı hurafelerden kurtardı” den len ve “vahdet- şühut” nancını İslam’a yamayan İmam Rabban ’n n mektuplarına, yan b l nen adıyla “Mektubat”a b r bakalım, Ş md bakınız kend s nasıl da İslam’ı hurafelerden kurtarıyor[106]:



İmam Rabban adlı şahıs burada “Kutbül İrşad” d ye b r nden bahseder. Tasavvufçuların “Kutup” ded kler şey; böyle şeyh n, vel n n daha da b r üst model olan, daha da ulv b r adamdır. Yan bu nsanların “erm şl k” h yerarş s nde orgeneral g b b r şeyd r bu “Kutup”, b ’nev Street



262 Bir Başka Din: Tasavvuf



F ghter’dak Mr. B son veya Mortal Kombat’tak Goro da d yeb l r z kend s ne. Anlayacağınız Rabban ’n n burada “kutbül rşad” d ye bahsett ğ şey, b ld ğ n sarıklı cübbel , kend ne hayrı olmayan b r adamdır. Kend s n n dey m yle (son cümlede de göreb leceğ n z üzere) bu “kutbül rşad” den len şahıs “karanlığın kapladığı alem nuruyla aydınlatır”mış. B ld ğ n H ndu zm Tanrılarından b r g b b r şeyd r. Işık Tanrısı. Aynı mektubun b r sonrak paragrafından devam ed yoruz. Kula kulluk nasıl yapılırmış buyrun kaynağından öğren n[107]:



Bak hocam, şu Rabban ’n n “kutbül rşad” den len sakallı b r adam ç n bu söyled kler n oku, sonra bu adamın Müslümanlar tarafından “İslam al m ” falan kabul ed ld ğ n hatırla, sonra bu adamların “s z onların ne demek sted ğ n anlayamazsınız, lm n z yetmez” g b kılkuyruk laflarla savunulduğunu düşün, sonra günümüzdek İslam anlayışının şte bu adamların oluşturduğu gelenekler le şek llend ğ n düşün, sonra şöyle b raz daha düşün, kafayı yememeye çalış. Ne demekt r “Kutbül rşadın nuru bütün dünyaya yayılır”? Ne demekt r “H dayete eren herkes bunu kutbül rşad sayes nde elde eder”? Ne demek “Onun aracılığı



Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani 263



olmadan h ç k mse bu devlete na l olamaz”? Ne demek “Onun nuru okyanus m sal bütün dünyayı kuşatır”? Müslümanların ç nde bulunduğu bu rez l hâl n nereden geld ğ n anlıyor musunuz ş md ? B r zamanlar patır patır b l m adamı ve düşünür çıkan topraklardan, ş md n ç n sadece kan çıktığını anlıyor musunuz? Bu k taplar k yönden Müslümanların bugünkü ger kalmışlığını açıklar: B r nc s , Allah veya Allah’tan b r parça olduğunu dd a eden bu şeyhlere, vel lere, kutuplara tesl m olan b r toplumda ne üret m kalır, ne kalkınma kalır, ne b l m kalır, ne de aklı kullanmak. İk nc s , Müslümanların büyük çoğunluğu Allah’tan geld ğ ne nandıklarını söyled kler Kur’an’da defalarca vurgulanan “Allah’a aracılar koymayın” emr ne b le gayet çatır çatır karşı geleb len, çel şk l ve mantıksız nsanlardır. Öyle k Kur’an’ın en çok uyardığı ve affed lmeyen tek günah olduğunu söyled ğ “ş rk” b le şlemekten çek nmezler, hatta b nb r türlü masallarla, r vayetlerle, uyduruk zahlarla şled kler ş rk d nden b r şeym ş g b göster rler. B r sonrak sayfaya geç yorum[108]:



264 Bir Başka Din: Tasavvuf



İmam Rabban özetle şunları söylüyor: “Kutbu nkar eden k mse Allah’ı z kretse b le h dayete eremez. Ama bu kutup denen adama bağlanır ve onu seversen, Allah’ı z kretmesen b le sırf bu kutup denen adamın hayrına h dayete ulaşırsın”. Yan Allah’a dua etmeden Kutup’a dua edersen, Kutup’un mübarekl k kontenjanı sayes nde yırtarsın, ama Kutup’a dua etmeden Allah’a dua edersen b r şe yaramaz. Suf ler n bu Müslüman coğrafyasına get rd kler nanç s stem b le kula kulluğu, yalakalığı temb hler. Bu kodlar b z m m llet m z n z hn nde yüzlerce yıldır ek l halded r! Eğer bunları “İslam” adı altında yapmasaydınız s ze bunları asla söylemezd m, “ nancınız bu” der geçerd m, ama bu saçmalıkların adına “İslam” ded ğ n z ç n s z yalancısınız ve tıpkı İbl s g b “Allah le aldatıcı”sınız. Şu saçmalıkları söyleyen adamları “İslam al m ” kabul ed p bunların koyduğu kurallara uyuyorsunuz ya, Allah’a nasıl hesap vereceks n z b lm yorum. Allah dostu (!) olan İmam Rabban ’n z adeta sırf ş rk koşma dalında rekor kırıp tar he altın harflerle geçmek adına Kutup den len her f Allah’tan b le üstün konuma get rd . S z ş n c dd yet n n farkında mısınız? “Gerçekten, Allah, kend s ne ş rk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı se, d led ğ n bağışlar. K m Allah’a ş rk koşarsa, doğrusu büyük b r günahla ft ra etm ş olur.” (N sa Sûres , 48) “Hem, kend uydurduğu yalanları Allah’a yakıştırandan, ya da O’nun mesajlarını yalanlayandan daha zal m k m olab l r? Gerçek şu k zal mler asla flah olmazlar.” (Enam Sûres , 21)



Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani 265



“Yalan düzerek Allah’a ft ra edenden daha zal m k m var? Onlar Rabler ne arz ed lecekler. Tanıklar d yecekler k : “İşte bunlardır Rabler hakkında yalan uyduranlar.” Herkes duysun k , Allah’ın lanet zal mler üstüned r.” (Hud Sûres , 18)



Hala d renecek m s n z? D yeceğ m şudur: İmam Rabban g b ney savunduğu bel rs z “yüce” şeyhler bu masalları anlatırken, Avrupa Rönesansı yaşıyordu. Bu tasavvufçular “Şeyh ne tesl m ol, hak kat b zde. Sen cennete g tmek stem yor musun yahu, e ne uğraşıyorsun dünya şler yle, gel şeyh ne tesl m ol da kurtul şte” masallarıyla Müslümanların beyn n uyuştururken, Avrupa reform hareketler nden aldığı rüzgârla b l m ve felsefe le uğraşıyordu. İmam Rabban den len adamın eser “Hak kate ancak keş f le ulaşırsın, o keş f de b z m g b , kutup g b , şeyh g b yüce zatlara gel r” masallarını anlatırken, Avrupa coğraf keş flerle dünyayı gerçek anlamda “keşfed yordu”. Hatta ve hatta, H nd stan’ın ve Müslümanların 16-17. yüzyıldak öneml düşünürü (!) ve l der olan bu İmam Rabban (1564-1624) le İng l z düşünür Franc s Bacon (1561-1626) aynı dönemde yaşamışlardır, ölüm ve doğum tar hler arasında 2’şer, 3’er yıl vardır. B r tarafta İmam Rabban “hak kate ancak keş f ve lham le ulaşılır” g b dd aları le Müslümanların beyn n uyuştururken, öbür tarafta Franc s Bacon, İng l zlere ve Avrupalılara “doğayı ancak b l m le anlayab leceğ m z ” söylüyordu. Bacon, Allah le aldatıcılık ş rket n n Hr st yanlık şubes olan k l seye rağmen nsanları “b l me” ve “aklı kullanmaya” teşv k ederken, b l m n metodlarının ne olması gerek ğ n ncelerken, d ğer tarafta Rabban şte bu öğret ler anlatıyordu.



266 Bir Başka Din: Tasavvuf



Sonra ne m oldu? Aynı tar hlerde, yan 1600’lü yılların başında İng ltere geld , H nd stan’ı sömürgeleşt rd . Hatta ve hatta bu İmam Rabban denen şeyh n, Babür İmparatorluğu (o dönemk H nd stan) ordusunda onb nlerce mür d vardı. Acaba pas f ze ed len bu H nt ordusunda İmam Rabban ’n n nasıl b r etk s olmuştur, rolü ned r, bunu da konunun meraklıları araştırsın. Ben bu k tapta nsanları n yetler konusunda yargılamaktan uzak duruyorum. Sen yüzyıllar boyunca böyle La Fonta ne masalları üzer ne b r nanç nşa edersen, Allah’ın aklı kullanmayı ve yaratılışı ncelemey emreden ayetler n h çe sayıp “hak kate akılla deeeğ l, şeyh le ulaşılır” dersen, nsanlara dünya n met n b r öcüymüş g b göster rsen, yüzyıllar boyunca b l m n her türlüsüyle meşgul olan Müslümanlardak bu kültürü yok edersen, g der h çb r yaraya merhem olmayan m st s zmle kafayı yersen, “kaf r” ded ğ n adamlar üstünden s l nd r g b geçerler. İşte “İslam’ı hurafelerden kurtaran büyük İslam al m ” İmam Rabban budur. Müslümanlara H nt d n n anlatmış ve Müslümanlar da onu bağrına basmıştır. Rabban ’n n yazdığı şu “Eğer Kutup’a bağlanırsanız, Allah’ı z kretmesen z b le Kutbun hayrına kurtuluşa erers n z” saçmalıklarının üstüne, şu ayetler okuyun ş md : “Allah mı hayırlı, yoksa onların ortak tuttukları mı?” (Neml Sûres , 59)



“Allah’tır k s z yaratmış, sonra rızıklandırmıştır. Sonra s z öldürüyor, sonra d r lt yor. Pek , ortak koştuklarınızdan b r var mı, bunlardan b r şey yapab lecek! Yüced r, arınmıştır onların ortak koştukarından O.” (Rum Sûres , 40) “Gün olur, seslen r onlara da şöyle der: “O, b r şey zannett ğ n z ortaklarım nerede?” (Kasas Sûres , 74)



Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani 267



Allah burada d ns zlerden m bahsed yor? Yoksa şte tam olarak Allah’a aracılar koyan ve kend d nler n yaratanlardan mı bahsed yor? Lütfen ş md de bu ayetler sonuna kadar okuyun: “Gözünüzü açıp kend n ze gel n! Arı-duru d n yalnız ve yalnız Allah’ındır! O’ndan başkasını vel ler ed nerek, “b z onlara, b z Allah’a yaklaştırmaları dışında b r şey ç n kulluk etm yoruz.” d yenlere gel nce, h ç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla lg l hükmü verecekt r. Şu b r gerçek k , Allah, yalancı ve nankör k ş y y ye ve güzele kılavuzlamaz.” (Zümer Sûres , 3) “Onları cehennem beklemekted r. Kazanmış oldukları da, Allah dışında ed nd kler vel ler de, onlara h çb r yarar sağlamayacaktır. Çok büyük b r azap vardır onlar ç n.” (Cas ye Sûres , 10)



İnsana ve yaratıklara “Allah”lık m syonu yükleyen tasavvufun, Kur’an ve İslam le h çb r alakası yoktur. Ters ne tasavvuf, Kur’an’ın “ş rk” ded ğ şey n ta kend s d r. “Vel ” sözcüğü Arapça’da “dost” demekt r, fakat tasavvuf jargonundak vel ; “Allah dostu”dur. İşte ş md ye kadar anlattığım o keşfe açık olma, lham alab lme (yan vah y alma), keramet (yan muc ze) gösterme g b süper güçler olan, daha doğrusu bu dd ada olan k ş lerd r vel ler. Müslümanlar gar pt r, adeta sırf Allah’ın “yapma” ded ğ n yapmış olmak ç n g der onu b reb r olarak yaparlar, sonra da adına “d n” derler. Mesela yukarıdak Zümer sures 3. ayette de b r örneğ n göreb leceğ n z üzere Kur’an’ın b rçok ayet nde “Allah’tan başka vel ler ed nmey n” fades ısrarla geçer. Bu Müslümanlar da g der, adeta sırf Allah’a nat olsun d ye aracı yaptıkları adamın



268 Bir Başka Din: Tasavvuf



adını “vel ” koyarlar. Hayır sm “herhang b r şey” olsa b le ş rk koştuktan sonra değ şen b r şey olmaz da, adamın adını g d p özell kle “vel ” koymasaydınız bar , bu kadar mı saçma nsanlarsınız s z? Bu dd aların tamamı Allah’a kafa tutmaktır. Rabban ’n n b r mektubunu daha gösterey m s ze[109]:



Ş rk koşuyormuş ben m b rtanem, öyle yazıyor son mektubunda… Ş md ben bunun nes n zah edey m k ? Rabban y ne ruhlar alem nde kend h kâyeler n anlatıyor şte. Rabban b r gün manev alemde Hızır’ı ve İlyas peygamber görüyor. Mesela İlyas peygamber Rabban ’den b nlerce yıl önce yaşayıp öldü ama sorun yok, bunlar gayet rahat rahat



Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani 269



görüşüp konuşab l yorlar, çünkü evl yacell kullanıyorlar. Ş md Kur’an’dak “sen ölülere ş tt remezs n” (Neml 80, Rum 52) ayetler gereğ nce ölmüş k ş lerle konuşmak falan yalan. Yok öyle şeyler. Ama had d yel m b r st sna yaşandı ve Rabban de İlyas peygamberle konuştu, ş md en azından aralarında geçen bu konuşmanın, hele hele b r peygamber olan İlyas’ın söyled kler n n Kur’an’a uygun olmasını bekler z d m ? Fakat gel gelel m b r peygamber olan İlyas d yor k “b z şer atlerle mükellef değ l z”. Peygamber böyle söylüyor öyle m ? Valla Kur’an’da Allah, gayet Muhammed peygambere b le em rler ver yor, namaz kılmasını emred yor, hatta ve hatta Allah İsra 79. ayette sırf Muhammed peygambere özel olarak fazladan gece Kur’an okuyup Kur’an üstünde düşünmes n emred yor. Yan peygamber, sen n ben m g b sıradan b r nsandan daha da büyük sorumluluk altında ve sorumluluğu gereğ kurallara daha da t t zl kle bağlanmak zorunda. Ama Rabban le manev alemde konuşan İlyas peygamber haşa “b ze kural falan yok” d yor, pek . Hatırlarsanız Mevlana da şeyhler n şten güçten ber olduklarını söylüyordu Mesnev ’s nde ve şeyhler de velayet mertebes nde peygamberlere ortaktır. Neyse mektuba devam edel m, ondan sonra İlyas peygamber hesapta Rabban ’ye d yor k “b ze kural falan yok ama b r tek Kutbu Medarın şler n yapıyoruz”. Han yukarıda Kutbül İrşad’ı anlatmıştı ya Rabban “şöyle süperd r, böyle nurludur, dünyaya şöyle ışıklar saçar” d ye, hah burada da Kutup’un b r başka c ns olan Kutbu Medar’dan bahsed yor, z ra bunun g b b rkaç tane Kutup çeş d vardır tasavvufta. Han Yunan ve H nt m toloj ler nde Den z Tanrısı, Adalet Tanrısı, S m t Yerken D ş Arasına Kaçan Susamlardan Korunma Tanrısı g b her ayrı vukuat ç n b r Tanrı olur ya, tasavvuftak bu kutuplar ve gavslar



270 Bir Başka Din: Tasavvuf



da tamamen aynı mantığa sah plerd r. Her b r olay ç n görevlend r len çeş tl Kutup ve gavslar vardır. Hr st yanlıktak “Az z” nancı da aynen böyled r, hesapta tek b r Allah’a nanırlar fakat başlarına b r şey geld ğ nde g d p o konuyla lg l Az z’e dua eder, ondan yardım d lerler. Zaten çok büyük ht malle, bu esk çok tanrılı d nler de tek tanrılı d nlerden türed ğ ç n (ate stler n dd asının aks ne), o d nlerde de da ma tıpkı bu tasavvuftak g b “büyük Tanrı’nın etrafındak Tanrıcıklar” mantığına sah p b r düzen bulursunuz. Yan çok tanrılı d nlerde genell kle b r tane büyük Tanrı ve o büyük Tanrı’nın etrafında çeş tl görevlere sah p olan başka Tanrıcıklar bulunur. Örneğ n Yunan M toloj s ’nde Zeus en büyük Tanrı’dır, fakat öte yandan Tanrılar panteonunda b r sürü ıvır zıvır Tanrı’sı bulunur, mantık b reb r tasavvufla aynıdır. Dönel m mektuba, hesapta h çb r kurala bağlı olmayan İlyas peygamber, “b r tek Kutbül Medarın şler n yaptığını” söylüyordu, yan o kadar öneml k bu Kutup, koca peygamber b le onun ayakçısı olmuş vaz yette. Hatta ve hatta bu İlyas peygamber n bağlı olduğu Kutup, Şaf mezheb ne bağlı olduğu ç n, İlyas peygamber de İmam Şaf ’n n mezheb ne göre namaz kıldığını söylüyor. Rabban ’den çocuklara, pardon yet şk nlere masallar… İlyas peygamber b nlerce yıl önce öldü, hayatta olduğu dönemde eğer başka b r peygamber yaşasaydı muhakkak onunla beraber hareket ederd , z ra peygamberler n yöntem n n bu olduğu Kur’an’da söylen yor (Al İmran Sûres , 81), burası tamam. Fakat b r mamın, yan İmam Şaf ’n n, nasıl peygamber n d n n yönlend rme g b b r gücü ve yetk s olab l r? Hang s Allah’tan vah y alıyor, Peygamber olan İlyas mı yoksa İmam Şaf m ?



Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani 271



Rabban kısaca H ndu zm’den ve d ğer m st k d nlerden alınma uyduruk pagan nançları (Kur’an defalarca tam ters n söylese de) Müslümanlara b r güzel pazarlamıştır, tıpkı Hallac, Mevlana, İbn Arab ve d ğer tasavvufçunun yaptığı g b . Müslümanlar ah ret n düşünsün, Müslüman olan veya olmayan herkes de nsanların ne kadar saçma olduklarını ve günümüzde ortada İslam d ye dolaşan d n n ne olduğunu anlasınlar. Bu adamların nsanlar üzer ndek etk ler n n ne olduğunu şöyle gösterey m s ze, mesela ben m okuduğum Mektubat’ın önsözüne k tabın ed törü kocaman puntolarla şunları yazmış[110]:



Allah Allah, yapma ya? Ma de sures , ç ndek ayetler n anlamlarından da anlayab leceğ n z üzere son nüzul olan ( nen) surelerden b r d r, z ra Allah 3. ayette şöyle söyler: “Bugün s z n ç n d n n z kemale erd rd m” Yan Allah hem artık vahy n kes lmek üzere olduğunun şaret n ver yor, hem de İslam d n n n tamamlandığını söylüyor. Ama bu nsanlara göre kemale erm ş b r Müslümanlık b l nc , ancak Rabban ’y okumakla mümkünmüş. Çünkü Allah haşa b ze Kur’an’da yalan söyled , Muhammed ç n “neb ler n sonuncusu” ded ama d n n tamamlamak ç n bu Rabban denen şeyh n 1500’lü yıllarda H nd stan’da doğmasını bekled .



272 Bir Başka Din: Tasavvuf



Yok yok, h ç bana “ya ş md orada öyle demek stem yor” d ye kıvırma, kraldan çok kralcı olma. Tasavvuf nancı budur, al bak önsözün devamında nançlarını nasıl açıklıyorlar, altını ç zd ğ m cümley muhakkak oku:



Haa neym ş, her 100 yılda b r İslam’ın “güncelleşt r lmes ” ç n b r mücedd t (yen ley c ) gel yormuş, bu Rabban de bu güncelley c arkadaşların en ulularından b r ym ş. Daha el ndek telefonun şlet m s stem n güncelleyemez, g der komşunun oğluna yaptırır, b r de g der İslam’ı güncellemeye kalkar. He sonra da “yahu bunlar hurafe, Kur’an’da yok” dey nce b z “reformcu” oluruz. E be kardeş m, reformun kralını s z yapıyorsunuz ya? Tasavvuf; İslam’ın New Age’ , Yen Ah t’ , yozlaştırılmış hal d r. K zaten tasavvuf başlı başına New Age (sp r tüal zm) d n d r. İnsanların nasıl bu hale geld kler n , bey nler n bu tuhaf nsanlara nasıl tesl m ett kler n s ze b r de şöyle gösterey m. Sırf gözlem olsun, bu Müslümanların İslam le nasıl b r alakaları kalmamış buna şah t olun d ye bunu göstereceğ m. İnternet’te b r şeyler okurken rastladım, İslam b r forumda b r s “Allah nsanı kend suret nde m yarattı?” d ye b r başlık açmış:



Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani 273



Başlığı açan (ve aklını kullanan) bu Müslüman, nsanın haşa Allah’a benzer şek lde yaratıldığını söyleyen İnc l ve Tevrat ayetler n gösterm ş. Sonra da tıpkı İnc l ve Tevrat’ta olduğu g b “Allah nsanı kend suret nde yarattı” d yen had sler de gayet kaynak göstererek koymuş altına. Sonra da doğal olarak Kur’an’da asla böyle b r şey olmadığını ve hatta “h çb r şey n Allah’a benzemed ğ n ” söyleyen Kur’an ayetler n gösterm ş. Ş md bu durumda aklını kullanan b r Müslümanın o had slere nanmaması, Kur’an’a uyması gerek r d m ? Ama b z m Müslümanlarda durum şöyle şl yor; bu başlığın altına adamın b r cevap olarak (pardon cevab olarak) İmam Rabban ’n n mektuplarındak b r saçmalamasını koymuş, İmam Rabban de kusursuz b r pagan örneğ olduğu ç n “Allah nsanı kend suret nde yarattı” lafını doğrulamış, kıvırarak bu lafın ne g b ulv manalara geld ğ n açıklamış. Ve daha sonra, b r başkası da hem başlığı açan ve Kur’an ayetler n del l olarak gösteren adamın mesajını alıntılamış, hem de Rabban ’n n mektubatlarını del l olarak gösteren adamın mesajını alıntılamış ve bakın terc h n hang yönden yana kullanmış:



274 Bir Başka Din: Tasavvuf



Adam Kur’an ayet n n kaynak olarak göster ld ğ mesaja “bu yazı doğru değ l” d yor, Rabban ’y kaynak gösteren mesaja da “Allah razı olsun, çok güzel b r paylaşım” d yor. Ve bu adam Müslüman... S z n Allah’ınız nasıl b r şey merak ed yorum, ey atalarının d n n Kur’an’a karşı çıkmak pahasına sah plenen Müslümanlar? Hem Müslüman olduğunu söylüyorsun, hem Kur’an ayetler n yeterl bulmuyorsun, hem de Rabban ’n n saçmalıklarına nanıyorsun. Alın s ze bu ayet yeter: “Pek , bu Kur’an’dan sonra hang had se/söze man ed yorlar?” (Araf Sûres , 185) Öte yandan bu arkadaşlar öyle kraldan çok kralcılardır k , kend ler ne Rab ed nd kler o şeyhler n n eserler ndek tehl kel yerler ya sansürlerler ya da yumuşatarak çev rmeye kalkışırlar. Örneğ n İmam Rabban , Mektubat’tak daha 1. mektubunun başında halden hale geç ş evreler n anlatır ve Allah’ı (haşa) kadınların bütün uzuvlarında gördüğünü söyler! Lak n p yasadak çev r ler n yarısında bu kısım sansürlüdür, d ğer yarısında da ya vardır, ya da olab ld ğ nce yumuşatılarak çevr lm şt r.



Yine Bir Allah Dostu (!): İmam Rabbani 275



Bu nsanlar neden Kur’an’ı yeterl bulmazlar da çarey bu ve sözde “İslam al mler nde” ararlar? Allah, bu tür hastalıklı nsanların her türlü yönel m ne ve ruh hal ne Kur’an’da örnekler ver r, mesela bu durum ç n Zümer sures n n 45. ayet ne bakalım: “Sadece Allah anıldığı zaman, ah rete nanmayanların kalb öfkeyle kabarır. Oysa O’ndan başkaları anıldığında hemen sev nce kapılırlar.” Buyrun, şu yukarıda gösterd ğ m forum mesajlaşması örneğ nde b le aynı ps koloj y göreb l rs n. Bu adamlara sadece Allah yetmez, muhakkak yanında ufak Tanrıcıklar, m n k soslar da olmalıdır. Tab k Kur’an’ın hala nokta atışı yapab len b r k tap olması da Allah’ın yüce b r lütfudur. Şükürler olsun k el m zde Kur’an, b r d ğer adıyla Furkan vardır. Furkan; doğru le yanlışı, hak le batılı ayırt eden demekt r, yan kr ter m z Kur’an’dır. İsteyen Allah’ın b r c k k tabını okur ve onun em rler ne uyar, steyen bu adamların zırvalıklarına man eder. Allah hep m ze bu seç m kab l yet n verd k , n hayet nde herkes yaptığı y ve kötü seç mler n, ameller n n karşılığını alab ls n. Allah Müslümanın ne yapması gerekt ğ n Müm n sures n n 14. ayet nde şöyle söylüyor: “Kâf rler hoşlanmasa da s z, d n yalnız O’na özgüleyerek, Allah’a dua ed n!” Valla bu budur sevg l cemaat müsl m n. Allah’ın defalarca “anlaşılması ç n kolaylaştırılmış” olduğunu söyled ğ Kur’an’ı ve d n , bu abuk subuk eklemeler n zle öyle zor ve hurafe b r hale get rm şs n z k , nsanları Kur’an’dan uzak tutmak ç n ş öyle dallandırıp budaklandırmışsınız k , d yecek söz yok s ze…



TASAVVUF = SPİRİTÜALİZM = PAGANLIK Bu enkazın kazınması ç n, nsanların kes nl kle tasavvufun ve onun günümüze adapte ed lm ş vers yonu olan sp r tüal zm n ne olduğunu anlamaları gerek r. Öyle yüzeysel ve şeklen değ l, b r nc kaynaklardan okuyup, üzer ne tefekkür ederek, çselleşt rerek drak etmeler gerek r. Tab k tek başına bu da yeterl değ ld r, z ra nsanların b rçoğu anlamamak ç n, daha doğrusu kabul etmemek ç n d renecekt r, yoksa Allah b z IQ test ne tab tutmuyor, bu ş zeka ş değ ld r. Zeka ve akıl farklı şeylerd r, akıl; zekayı kullanab lme becer s d r ve akletmek, her sağlıklı nsanın yapab leceğ b r şt r. B razdan anlatacaklarımın anlaşılması ç n, Bakara sures n n 8 ve 12. ayetler arasındak şu kısmını okumanızı r ca ed yorum: “İnsanlar ç nden bazıları vardır, “Allah’a ve âh ret gününe nandık!” derler ama onlar nanmış değ llerd r. Allah’ı ve nanmış olanları aldatma yoluna g derler. Gerçekte se onlar öz benl kler nden başkasını aldatmıyorlar. Ne var k , bunun farkında olamıyorlar. Kalpler nde b r hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ler götürmüştür. Ve onlar ç n, yalancılık etm ş olmaları yüzünden acıklı b r azap öngörülmüştür. Onlara, “Yeryüzünde bozgun çıkarmayın” dend ğ nde, “Tam ters ne, b zler barış ve esenl k get renler z!” dem şlerd r.



278 Bir Başka Din: Tasavvuf



D kkat ed n, gerçekte onlar, bozgun get renler n ta kend ler d r de bunun b l nc nde olmuyorlar.” Bu nsanların yüzünü yere eğenler hep “ y l k, sevg , kardeşl k, barış, aşk, özgürlük, demokras ” g b lafta k msen n t raz etmeyeceğ soyut kavramları ağızlarına sakız etm şlerd r ve bu güzel kavramların savunucuları olduklarına kend ler n b le nandırmışlardır, ayette dend ğ g b yed kler haltların farkında b le değ llerd r. Z ra nsanlar da ma yaptıkları kötülükler b r şek lde rasyonal ze etmeye ve y şeylerm ş g b göstermeye mey ll lerd r. Tasavvufçuları ele alalım. Sorsan hep y şeylerden bahsederler, fakat b raz der n ne nd ğ nde, çer de sen b r felaket bekler. New Age’ ele alalım. Sp r tüal stler n heps ağızlarından “ y l k” ve “sevg ”y düşürmeyen nsanlardır, fakat yaptıkları saçmalıktan ve kötülükten başka b r şey değ ld r. Tasavvuf ve sp r tüal zm n “sevg ” ve “ y l k” anlayışı, her şeye “sevg ” ve “ y l k” demekt r; k bu da kötülüğün ta kend s d r. Örneğ n Ra B lg ler ’nde söylenen şu sözlere b r bakalım[111]:



Tasavvuf = Spiritüalizm = Paganlık 279



Bu elemanların, Tanrı parçası olduğuna nandıkları nsanın yapacağı her şey n “yargılanamaz” olduğunu dd a etme sebepler n açıklamıştım. Onlara göre nsan Tanrı’dır ve Tanrı’nın yaptıkları “doğru” ya da “yanlış” değ l, “olması gereken”d r, bu nedenle günah, kötülük, ahlaksızlık g b kavramların olmadığını dd a ederler. Neden böyle b r şey yapar bu adamlar? Sosyal Darw n zm f kr neden 19. yüzyıl İng ltere’s nde ortaya çıktıysa aynı sebepten... İsm günümüzde Sosyal Darw n zm olsa b le bu f k r aslında Darw n’ n evr m teor s nden b le önce çıkmıştır. Sosyal Darw n zm’e göre; en uygun ve üstün olan ç n her şey mübahtır. Bu nedenle güçlü ülkeler n, güçsüz ülkeler ezmes nde b r tuhaflık yoktur, hatta bu, nsanlığın lerlemes ç n “olması gereken”d r. Bu f k r neden 19. yüzyılda İng ltere’de çıkar? Z ra 19. yüzyılda İng ltere, ABD’n n şu an olduğundan b le daha üstün b r dünya gücüdür. “Üstünde Güneş Batmayan İmparatorluk”tu İng ltere, n ce sömürgeler , n ce kolon ler vardı ve bu kadar servet n arkasında müth ş günahlar, büyük vahşetler, büyük tecavüzler yatıyordu. Elbette k bu kötülükler n, talanların, bozgunculukların, sömürü ve köleleşt rmeler n de b r şek lde rasyonal ze ed lmes gerek yordu. S z h ç “ben kötüyüm” d yen b r nsan gördünüz mü? Bu çok ama çok nad r olur ve bunu d yen de ne kadar sam m d r, ne kadar buna nanarak söyler, ona şüphe etmek gerek r. Nasıl k dünyanın dengeler n bozan İng ltere, Sosyal Darw n zm f kr le “aslında yaptıklarımız nsanlığın lerlemes ç nd r, b z y ler z” şekl nde kend n tem ze çıkarıp, yaptıkları hataları rasyonal ze etme çabasına g rd yse, aynısını “her şey Tanrı’dır, kötü yoktur” d yen sp r tüal stler ve tasavvufçular ç n de söyleyeb l r z.



280 Bir Başka Din: Tasavvuf



S zler sırf şahs günahlarınızı yok etmek adına, günah d ye b r kavram olmadığını ve Tanrı’nın b r parçası olduğunuzu söylüyorsunuz. S z kötülükler n z örtbas etmek ç n “kötü yoktur” d yorsunuz. Hatta ve hatta bu da yetmezm ş g b , acının ve ç len n nsanı tekamül ett rd ğ n söyley p “bu nedenle aslında kötüler, nsanlara yardım eden gerçek y lerd r” d yor ve arsızlıkta çığır açarak kend n z üstün lan ed yorsunuz. H çb r rasyonel dayanağı olmayan bu saçmalıklar, tamamen s z n şahs ruh hastalıklarınızdan kaynaklanmaktadır. Süslü b r söz vardır ya han , Bertrand Russell’a a t olup olmadığı tam olarak b l nmese de ona atfed len; “Yalnızca günahları olanların Tanrıları olur” d ye. Bu tamamen süslü b r laf salatası ve ç boş b r retor kten barett r. İnsan, günahları aklına geld ğ nde Allah’ın olmamasını ster. Bu ş n sonunda yok olup kurtulmak ster. Esasen, y l kler olanlar Allah’ın olmasını ster, bunu “yaptıklarım boşa g tmemel ” d ye sterler. Kaldı k nsanlar bu günah ve “özgür rade sorumluluğu” kavramlarından kurtulmak ç n ah ret , Tanrı’yı reddetme eğ l m ne g rerler. Yahut sp r tüal zm g b -k önümüzdek yüzyılda ate zm büyük ölçüde pante zme ve sp r tüal zme evr lecekt r- y ve kötü kavramlarının olmadığı felsefelere yönel rler. Hatta ve hatta dd amı b r adım daha ler götürerek söyleyey m k ; Freud’un parlattığı ps kanal z akımıyla beraber esk den “günah, suç, kötülük” ded ğ m z kavramlara artık “hastalık” den lmekte ve bu kötülükler sank nsanın el nde olmayan şeylerm ş g b normalleşt r lmekted r. Elbette k ps kot k vakaları ve sah den c dd ps koloj k sorunları olanları tenz h eder m, fakat günümüz modern nsanı şled ğ kötülüklerle yüzleşmek yer ne, da ma onlardan b r kaçış yolu aramaktadır. Kend s ne m salen “duygu durum



Tasavvuf = Spiritüalizm = Paganlık 281



bozukluğu” teşh s koyulan b r k ş “Aaa meğersem ben hastaymışım, yaptıklarım ben m el mde değ lm ş” d yerek yaptığı kötülükler n sorumluluğunu üstlenmekten kaçar, kend n kandırmanın b r yolunu bulur. Sp r tüal zm de bu yollardan b r tanes d r ve nsan ps koloj s n y b len küresel çeten n desteğ yle bu d n, dünyanın her yer nde parlatılmaktadır. Bu sebeple vahdet- vücud ve vahdet- şühut nançları sadece Müslümanlar açısından değ l, herkes ç n felakett r. Z ra bu öğret ortada “ y ” ve “kötü” kavramlarına yer bırakmaz. Kapağında Horus’un Gözü bulunan Ra B lg ler adlı k tapta Ceng z Han ç n şunlar söylen r[112]:



B r medyum vasıtasıyla dünyaya seslenen Ra adlı üst boyut varlığı, Ceng z Han’ı bundan öncek sayfada da b ld ğ n öve öve b t remez ve dünyada öldükten sonra üst boyutlara yükselen Ceng z Han’ın şu an Tanrı’ya h zmet etmekte olduğunu falan söyler. Bu adamların “Ceng z Han adlı varlık enkarne sürec nde lerleyerek kutsal Yaratan’a h zmet etmeye devam ed yor.” şekl ndek dd aları le b z m tasavvufçuların İbl s’ ve F ravun’u övmeler arasında h çb r fark yoktur, altında yatan öğret aynıdır. Z ra sp r tüal zmde de, tasavvufta da “her şey Tanrı’dır, kötülük yoktur, kötü zannett ğ m z k ş ler; b ze



282 Bir Başka Din: Tasavvuf



bazı zorluklar çıkararak aslında b z m daha da ermem ze/ tekamül etmem ze yardım ederler”. Bunları kaç m lyon k ş y öldürdüğü bell olmayan Ceng z Han’ı övmek ç n söylemed m; bu noktada Ceng z Han b z m ç n “Büyük Yaratıcı”nın b r parçasıdır bu öğret de. Öncek kısımlarda anlattığım şu Mevlana’nın İbl s’l Muav ye’l h kâyes de y ne aynı öğret yle yazılmıştı hatırlarsanız, altında yatan felsefe “ç len n ve kötülüğün” nsana faydalı olduğu nancıydı. B z m tasavvufçu lah yatçılar genelde “Mevlana’nın çok yanlış anlaşıldığını” söylerler, bunu söylemedek amaçları, ben m g b bazı s vr ler n çıkıp tasavvufun İslam’la b r alakası olmadığını d le get rmes ve b z m cemaat müsl m n atalardan kalma gelenekç d nler n n tehl kede olmasıdır. Mevlana sah den de çok yanlış anlaşıldı, hatta o kadar yanlış anlaşıldı k , nsanlar neredeyse 1000 yıldır onun müslüman olduğunu zanned yorlar. Söyled ğ her pante st/panente st lafı, m st k öğret ler n , İslam’a uydurmaya çalışıyorlar. Ş md y ne b r Mevlana ve sp r tüal zm karşılaştırması yapalım. Bunlar, Ra B lg ler adlı ruhçu k tapta söylen r, şu k cümley okuyun[113]:



Ş md eğer ben bu felsefen n bütününü b lmeseyd m veya şu tüm k tabı okumadan, sadece şu lafların söylend ğ bölümü okusaydım, bu laflarda b r yanlışlık göremezd m. Z ra b r nsan sah den de kend s ne bakarak Allah’ın



Tasavvuf = Spiritüalizm = Paganlık 283



varlığını göreb l r. Örneğ n, Descartes’ın Allah’a nanma yolu da bu olmuştur, Descartes çok kısa b r özetle; “Etrafımdak şeyler gerçek m değ l m em n olamıyorum, fakat ben bütün bunları düşüneb l yorum, düşüneb lmem sayes nde de ‘ben’ olduğumu h ssedeb l yorum, yan düşünüyorum o halde “var”ım. Pek ben var olab ld ysem ve bunları düşüneb l yorsam, hatta b r de sonsuzluk ve mükemmell k g b aslında b lmem n mümkün b le olmadığı şeyler de düşüneb l yorsam, bu f k rler b r s ben m z hn me önceden yerleşt rm ş olmalı, bu varlığın b r kaynağı olmalı” şekl nde b r mantık örgüsüyle Tanrı nancına ulaşır. Bu gayet normald r. Aynı şek lde b r nsan çevres ne bakarak da Allah’ın varlığını anlayab l r ve Allah nancına ulaşab l r. Fakat bu sp r tüal st arkadaşlar “aynaya bakın ve yaratanı görün” d yerek bunu mu kastetmekted r? Hayır, kend ler gayet evren n, yaratıkların ve sen n b rer Tanrı parçası olduğunu söyler, k buna da r b r çok tane örneğ önce k kısımlarda görmüştük. Aynı durum Mevlana’nın söyled kler ç n de geçerl d r, bakınız neler d yor Mevlana:



Mevlana’nın bu sözler de tek başına yanlış olmayab l rd . Mevlana’nın bu sözlere hang anlamları yükled ğ n b lmek ç n, Mevlana’nın öğret s n b lmek gerek r. Mevlana burada “İnsan, Tanrı k tabı sens n sen” demekle veya “Pad şahın güzell ğ ne b r aynasın sen” demekle, nsanın Allah’ın yaratıcılığının b r ürünü olduğunu



284 Bir Başka Din: Tasavvuf



söylemez. Mevlana’yı b lmeyen Müslümanlar; Mevlana’nın böyle demek sted ğ ne kend ler n nandırırlar. B z m çakal tasavvuf erbapları, Mevlana’yı adam akıllı b lmeyen Müslümanlara, Mevlana’nın bu sözler n çok İslam sözlerm ş g b kakalar dururlar. Oysa Mevlana bu sözler tıpkı sp r tüal stler g b pante st/panente st nanç çerçeves nde söyler ve nsanın aslında var olmadığını, tek var olanın Allah olduğunu, bu sebeple de nsanın “benl k” denen şeyden kurtulduğu takd rde Tanrı’ya dönüşeceğ n söyler. “Ne arıyorsan sens n sen” demekle, “Yahu sen Tanrı’sın şte” der. “Ka natta ne varsa senden dışarıda değ l” demekle de “Tüm varlık b rd r ve tüm varlık Allah’tır, sen de öyles n” der. Mevlana F h Ma F h’te açık seç k şunları söyler[114]:



Mevlana’ya göre “ben kulum” demek yanlıştır, “ben Tanrı’yım” demek doğrudur. “Ben Tanrı’yım” d yen k ş , büyük b r ayıp olan (!) kend varlığından kurtulur ve her şey n Tanrı olduğunu drak eder. Bu sebeple de “ben Tanrı’yım” demek büyük b r gönül alçaklığıymış ve halk da bunu anlayamazmış g b b r düşünce yaratır. Bunun sp r tüal zmden farkı ne? Tamamen aynısı. Yan halkın pek çok şey anlamadığı konusunda Mevlana’ya katılıyorum. Eğer anlasalardı, Mevlana’nın da tasavvufun da İslam’la b r alakası olmadığını görürlerd .



Tasavvuf = Spiritüalizm = Paganlık 285



Mevlana D van-ı Keb r’ nde şöyle söyler[115]:



Maşuk; “aşık olunan k ş ”d r ve Mevlana’nın maşuktan kastı da elbette Tanrı’dır. Bu sözler aşk ş r zanned p Facebook’ta paylaşan nsanımız Mevlana’nın neyden bahsett ğ n b le b lmez, onları geçel m. Mevlana “Aşık le maşuku ayırt etmek çok zordur” derken “Kul le Tanrı’yı ayırt etmek çok zordur” der. Her şey Tanrı’dır der, şu enerj safsatası g b konuları d l ne dolamış sp r tüal stlerle aynı şey söyler, sadece onun sarıklısı ve dergâhlısıdır. D van-ı Keb r’den b r bölüm göstereceğ m s ze, altını ç zd ğ m kısımları kes nl kle okuyun[116]:



İlk altını ç zd ğ m bey tte Mevlana Allah’a s tem eder. Ş md bu suf ler halvete g r p cezbe hal ne kapılırlar, yan b ld ğ n Allah le b r olmak ç n trans hal ne g rerler. Mevlana bu d zelerde de, o kafayı yakalayamadığı ç n ve “b r olma” çağrısına cevap alamadığı ç n Allah’a tr p atar, k k tabın öncek bölümler nde kend s n n bunu alışkanlık hal ne get rd ğ ne da r b r başka örnek de görmüştük. Ardından altını ç zd ğ m sonlardak cümley okuyun,



286 Bir Başka Din: Tasavvuf



b z m Mevlana’nın “sevg l ” ded ğ Tanrı’dır ve Mevlana Tanrı ç n “mal da odur, mülk de odur” der. Ş md ... Nur sures 42. ayette “Gökler n ve yer n mülkü Allah’ındır” den r. Veya Müm n sures 16. ayette de “Mülk Allah’ındır” den r. Mevlana se Kur’an’a atıfta bulunarak “Mülk Allah’tır” der. “Şu köpek Ayşe’n nd r” sözü le “Şu köpek Ayşe’d r” sözü arasında nasıl büyük b r fark varsa, şte bu k söz arasında da öyle büyük b r fark vardır. “Mülk Allah’ındır” sözü le “Mülk Allah’tır” sözü arasındak farkı şöyle açıklayayım s ze; Mülk den nce aklınıza sadece Gaz osmanpaşa’da g r ş kat 2+1 komb l da re gelmes n, Allah Nur sures 42. ayette gökler n ve yer n, yan tüm evren n, tüm yaratıkların kend mülkü olduğunu söyler. Yan yaratıklar Allah’ın mülküdür, b r başka dey şle Allah yaratıkların sah b d r. Mevlana se “Mülk odur” d yerek, yerler ve gökler Allah’tır, yaratıklar da Allah’tır der. Tasavvufta görülen vahdet- vücud ve vahdet- şühud nançlarını s ze şu şemalarla anlatmıştım:



Tasavvuf = Spiritüalizm = Paganlık 287



Bu şemalara bakarsanız da zaten “mülk”ün, yan evrenler n ve tüm yaratıkların Allah olduğunu göreceks n z. Bu nanç s stemler ne göre “mülk Allah’tır”. Tasavvuf d n bunu söyler. Kur’an se “mülk Allah’ındır” d yerek şunu söyler:



Ortada b rtakım yaratılmış varlıklar vardır ve tüm varlıklar, tüm evrenler, her şey, eş benzer bulunmayan b r kudret n, yan Allah’ın mülküdür. Allah, tum bu yarattıklarının sah b d r. Yan “mülk Allah’ındır”. Tasavvuf ve Kur’an’ın bambaşka k d n sunduğunu



288 Bir Başka Din: Tasavvuf



reddeden varsa, kend s ne Allah’tan h dayet d l yorum. Z ra bu, bunca del l ve örnek le anlaşılmayacak b r durum değ ld r. Ortadak çel şk y reddeden kes nl kle ve kes nl kle kaf rl k ed yordur. Tekrar ed yorum, mesele “zeka” ş değ l, zekayı kullanab lme becer s olan “akıl” ş d r. Mevlana gayet Kur’an’dak “mülk Allah’ındır” sözüne atıfta bulunur, onu değ şt r r ve D van’ında “mülk Allah’tır” der. Mevlana bu tür Kur’an’a kafa tutmaları çok sık yapar, ş md Mesnev ’dek şu cümley b r okuyalım[117] :



Mevlana, kend yazdığı Mesnev ç n bu tab r kullanır. Bu öyles ne masum b r benzetme değ ld r, z ra Allah Lokman sures 27. ayette şöyle söyler: “Eğer yeryüzündek ağaçlar kalem olsa, den z de arkasında yed den z daha katılarak mürekkep olsa, Allah’ın kel meler tükenmez ...” Evet, Allah’ın Kur’an ç n söyled ğ lafın aynısını, Mevlana g der kend Mesnev ’s ç n söyler. Neden? Z ra Kur’an’ın da Mesnev ’n n de kaynağı aynıdır! Mesnev ’n n b r başka bölümünde açık seç k ne d yor sen n mübarek Mevlana hazretler n, altını ç zd ğ m bey t lütfen kend n oku[118]:



B ld ğ n vah y alıyorum d yor adam şte açık seç k. Bu arkadaşlar “Kur’an’ın güncelley c ler ” oldukları ç n, aldıkları vah yler Kur’an’da söylenenler yanlışlıyor. Allah’ın koyduğu kanunlar değ ş r m ? Kur’an Allah’ın yasasının değ şmed ğ n ve değ şmeyeceğ n söylüyor, karar artık s ze a tt r. İş n b r d ğer kom k ve ğrenç kısmını daha bel rtey m. B z m aslında bu adama “Mevlana” demem z b le büyük b r hatadır. Bu adamın adı Celaledd n Rum yan Romalı Celaledd n’d r ve kend s ne de bu sm yle h tap ed lmes lazım. Hayır bunu Ramazan Bayramı’na “Şeker Bayramı” demey hayat düsturu hal ne get rm ş Kadıköylü p npon teyze mantığıyla söylem yorum, z ra “Mevlana” demek “Mevlamız” demekt r. Mevla se “sah p” ve “efend ” anlamlarına gel r k , Allah’tan başka b r nsana “sah b m z” demek nasıl b r hatadır, gel n bana bunu zah ed n. Allah’ın bazı s mler h çb r şek lde kullara ver lemez, Mevla da bunlardan b r d r. Örneğ n Bakara sures 286. ayette Allah müslümanların şöyle demes n emreder: “Sen b z m Mevlâ’mızsın. Gerçeğ örten nankörler/ nkârcılar topluluğuna karşı yardım et b ze!”



Bu ayettek “sen b z m Mevla’mızsın” fades n n Arapça okunuşu da şudur: “Ente Mevlânâ”. Yan “Mevlana”; Allah’a söylenmes gereken b r sözken, “Mevlamız” anlamına gel rken, zamanında Allahlığını lan etm ş Celaledd n Rum ’ye de b z g d p “Mevlana” d yoruz. Bu ayete ek olarak Tevbe sures n n 51. ayet nde de Müslümanlar Allah’a y ne “Mevlana” (Mevlamız) derler, çünkü bu Allah’ın b r sm d r. “Ama ş md orada o b z m ustamız anlamında saygı...” d ye geveleyecek olursanız, s ze Hr st yanların İsa saygısını örnek olarak ver r m. Saygı ded ğ n şey yalakalığın dozunu arttırıp ş rk koşmakla olmaz.



BİR BAŞKA RUHÇU ÖĞRETİ: MELEKLERLE İLETİŞİM Tasavvuftak b r d ğer rezalet nanç da ölmüş (ya da halen yaşayan) vel lerden medet ummak, yardım ve şefaat stemekt r. Bu k ş ler n mantığına göre Allah’ın sevd ğ kullar olan vel ler Allah le araya sokarak, yan b r nev torp l kullanarak, ett ğ m z duaların kabul ed lmes sürec n hızlandırab l yoruz. Hatta haşa Allah’tan daha adaletl , daha merhametl olan bu vel lere kend n z yeter nce sevd r r ve onlara tapınırsanız, s ze şefaat ederek cehennemden kurtulmanızı sağlayab l yorlar! S ze şu Meleklerle Yaşamak denen şarlatanlıktan bahsedeceğ m söylem şt m, z ra tam sırasıdır. Pagan b r d n olan sp r tüal zm n muhafazakar kes me yed r lme yöntem tasavvuf cemaat ve tar katlarken, aynı sp r tüal zm sadece kullandığı d l günümüzde b raz daha “enerj l , ışıklı” hâle get rerek de modern takıma yed rmekteler. Meleklerle Yaşamak adlı k tapları ve CD’ler yüzb nlerce satan bu akıma göre de, Allah’tan değ l meleklerden yardım stemem z tavs ye ed l r. Yan pagan olduklarının farkında olmayan hacı hocalar Allah le aralarına vel ler sokarken, pagan olduklarının farkında olmayan New Age’c ler de Allah le aralarına melekler alırlar. Tab bazen üst boyut varlıklarını, ışık varlıklarını falan da aracı alırlar ama New Age’ n



292 Bir Başka Din: Tasavvuf



bu kolu kafayı meleklere takmış vaz yettelerd r. Yan esas mantık olan “ş rk” her zaman aynıdır; müşr k ps koloj s . Ş md öncel kle s ze onların nternet sayfasını s ze b r gösterey m, sadece altını kırmızı le ç zd ğ m bölümlere şöyle b r göz gezd r n, akıl sah b her nsan bunun nasıl b r şarlatanlık olduğunu lk bakışta anlayacaktır:



Bu “evren sevg gülücük gülücük” d ye ortalıkta dolaşan teyzeler, tüm dünyada “melek koçluğu” adıyla yürüyen b r ş rket n Türk ye şubes d rler. Gördüğünüz üzere “meleklerle let ş m kurma” sem nerler ver rler, ondan sonra yok efend m CD’d r, SMS le meleklerden gelen mesajlardan haberdar olmadır, bu tür şlerle de m lletten tonla para alırlar. G den sadece para olsa neyse, akıl da g der elden, man da... Gerç şahsen ben bunlara kanacak kadar aptal nsanların dolandırılmasına üzülem yorum b le. Fakat öte yandan, b r arayış çer s nde olan nsanların bu şek lde avlanmaları ç mdek adalet dürtüsüne dokunuyor. Ş md bu arkadaşların nasıl b z m muhafazakar tasavvufçularla aynı şey söyled kler n göstermek ç n s ze



Bir Başka Ruhçu Öğreti: Meleklerle İletişim 293



k taplarından bazı kes tler göstereceğ m. Sırf para kazandırmamak ç n de bu k tabı g d p b t pazarındak b r sahaftan aldım, hatta k tabı bazen dışarıdayken otobüste, vapurda falan okumam gerekt , onun ç n de k tabın kapağını kahvereng kartonla kapladım reklam falan olmasın d ye. Çerçeve ç ne aldığım cümley okuyun[119]:



“Sen ve ben b r z” artık gayet aş na olduğumuz b r cümle değ l m ? Mevlana’dan, Arab ’den, “büktüğün şey kaşık değ l, sens n” d yen The Matr x f lm ne kadar heps temelde aynı öğret y paylaşırlar: Pante zm veya Müslümanlara pazarlanan sm yle vahdet- vücud, yan varlığın b rl ğ . Devam ed yoruz[120]:



294 Bir Başka Din: Tasavvuf



S ze öncek bölümlerde şemalarla da y ce anlattığım g b sp r tüal zmde evren le Allah aynı şeyd r. Evren ve Allah adeta eş anlamlı kel melerd r, k k tabın yazarı da “Evren ya da Allah, adı her neyse...” m nval nde b r cümle kurab l yor. Ş md araya ufak b r reklam alalım k , modern sp r tüal stlerle muhafazakar tasavvufçuların aynı pagan d ne sah p olduklarını y ce görün. Cübbel Ahmet Hoca nternette kolaylıkla bulab leceğ n z sohbetler nde sık sık, başı sıkışanın “yet ş ya Abdulkad r Geylan ” demes gerekt ğ n ve böylece şler n n daha kolay hallolacağını anlatır.



https://www.youtube.com/watch?v=nl7uJdI_HNM Hatta yukarıda b r kes t n aldığım ve meydanda, büyük b r kalabalığın çer s nde yaptığı şu konuşmasında; Abdulkad r Geylan ’den h mmet (yardım) stemes sayes nde uçakta kurtulduğunu anlatmakta ve İsma lağa Cemaat mür tler de kend ler nden geçerek tekb r get rmekted r.



Bir Başka Ruhçu Öğreti: Meleklerle İletişim 295



Ş md hesapta Abdülkad r Geylan adlı vel Allah’ın çok sevd ğ b r ya, şte sen d rekt Allah’tan yardım stemek yer ne, araya torp l sokup Geylan ’den yardım stersen, şler n daha kolay hallolurmuş. Cübbel ’y de sadece b r örnek olarak gösterd m s ze, bütün tasavvuf cemaat ve tar katlerde aynı nanç vardır. B r Geylan ’ye tapar, öbürü Falanf lan ’ye… Aynı durum y ne b r tasavvufçu olan Sa d Nurs ’de de vardır[121].



Şek l A’da göreceğ n z üzere Sa d Nurs hazretler özetle d yorlar k , cev z kadar önems z b r şey b le kaybolsa şeyh nden yardım sterm ş ve her defasında şeyh yardımına koşarmış. Kend s de tüm tasavvufçular g b Allah le araya şeyhler (ve y ne b r şeyh olan Geylan ’y ) sokar. D rekt Allah’tan yardım stemek zor gel r bu nsanlara… Kulun Allah le arasına aracılar koymasının adına Kur’an’da ne den ld ğ n de gayet y b l yoruz: Ş rk.



296 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ş md gelel m daha önce değ nd ğ m z ışıklı enerj l k tabına, altını ç zd ğ m yerler okuyun[122]:



Mevzuya bakın, meleklerden yardım stey nce şler daha hızlı halloluyormuş. Tamamen aynı nanç değ l m d r bu? Zaten daha altını ç zd ğ m lk cümle b le ş rkt r, “İster Allah’tan yardım stey n, ster meleklerden, her k s de aynı şey”… Kur’an se uyarır: “Allah s ze melekler ve peygamberler rabler ed nmen z de emretmez. S z, müslümanlar hal ne geld kten sonra nkarı mı emreder s ze?” (Al İmran Sûres , 80)



“Rab ed nme”n n ne olduğunu da zaten zah etm şt k. Tapınmak, toplumun büyük çoğunluğunun z hn nde yer



Bir Başka Ruhçu Öğreti: Meleklerle İletişim 297



ett ğ g b lla k b r heykel önünde secde etmek değ ld r, bu arkadaşların yaptığı alenen melekler Allah’a b r aracı yapmak ve meleklere tapınmaktır. Yan özetle bu ablalar d yor k ; “Yahu ufacık b r şey ç n koskoca Allah’tan yardım stemek yer ne meleklerden stey n, böylece şler n z daha kolay hallolur.” E b z m Cübbel ’n n ve Sa d Nurs ’n n konuşmalarından “Abdülkad r Geylan ”y çıkar, oraya “melekler” kel mes n ekle, karşına aynı nanç çıkacaktır. Allah’a aracılar ve ortaklar koyan, b ld ğ n z müşr k nancıdır. Z ra tasavvuf le sp r tüal zm aynı şeylerd r, sadece paketler farklıdır. Her ne kadar bu p npon ablalar İsma lağa Cemaat ç n “Ayy o ne öyle bee” d yecek olsalar da ve her ne kadar Cübbel ’n n mensubu olduğu İsma lağa Cemaat de bu ablalar ç n “O ne la öyle? Gavur gavur şler” d yecek olsalar da, aynı şeye nanırlar. İnançları tamamen şek l odaklı olduğu ç n, özünde aynı şeye nandıklarının farkında b le değ llerd r. Meleklerle Yaşamak denen sevg pıtırcıklığı ab des nden devam ed yoruz[123]:



298 Bir Başka Din: Tasavvuf



Ş md bu nsanlar sürekl meleklerden vah y alırlar. Tasavvuf vel ler bazen Allah’tan, bazen peygamberlerden vah y alıyorlardı ya, ruhçuluğun bu kolunda da senaryo meleklerden vah y almak üzer ne kuruludur. “Başmelek Cebra l’ n mesajı” falan d ye uyduruk b r met n yazarlar ve hesapta Cebra l’ konuştururlar. Mesela burada da Raz el adlı meleğ konuşturuyorlar ve Melek Raz el, altını ç zd ğ m bölümde de göreb leceğ n z üzere aynen b z m Mevlana’nın, New Age’ n kurucusu Al ce Ba ley’n n ve tüm sp r tüal stler n sürekl



Bir Başka Ruhçu Öğreti: Meleklerle İletişim 299



öğütled ğ şey söylüyor: Hep n z b rs n z, Tanrı’sınız, Tanrı sen n ç nde. Daha önce söylem şt m, sp r tüal stler n bu pagan d n yayma yöntemler da ma doğrularla yanlışları harmanlamaktır. Bunun ç n de bulundukları coğrafyanın yerleş k d n neyse ona göre ayak yapıp nabza göre şerbet ver rler. Bu sp r tüal stler de bu saçmalıkları Türk ye’de anlattıkları ç n ağızlarından Kur’an ve Allah laflarını düşürmezler. Oysa Kur’an’ı b r kere b le okuyup okumadıkları meçhuldür, hayır zanna uymuyorum, bak mesela[124]:



“Kur’an’da da M ka l, Cebra l, Azra l ve İsraf l’den bahsed l r” den yor, oysa Kur’an’da sadece Cebra l’den bahsed l r ve M ka l’ n de sadece b r ayette sm geçer (Bakara Sures , 98). Kur’an’da Azra l d ye b r melek yoktur, adı b le geçmez. Kur’an’da çok sayıda “ölüm melekler ” olduğu söylen r, yan Azra l adında tek b r ölüm meleğ aynı anda farklı yerlerde ölen nsanların canlarını alamaz. Buradan da (bence) melekler n aynı anda farklı yerlerde bulunma g b Tanrısal b r özell ğe sah p olamayacağını anlıyoruz, k Kur’an’ın böyle mantıksal b r detayı es geçmemes o yüzden çok öneml d r. Yan sonuç olarak Kur’an’da Azra l’den bahsed lmez. Ayrıca Kur’an’da “sura üflenen gün”, yan Kıyamet günü vardır, fakat bu ş İsraf l adında b r meleğ n yaptığı söylenmez, Kur’an’da İsraf l’den de bahsed lmez.



300 Bir Başka Din: Tasavvuf



Pek burada neden Kur’an’da bu meleklerden bahsed ld ğ söylen r? İk sebepten; b r nc s “Bakın ben Kur’an’a da hak m m” majı yaratıp Müslümanlara hoş görünme çabası, k nc s se “Kur’an’da meleklerden bahsed l yor, o zaman b z de meleklerle let ş me geçeb l r z” şekl nde saçma sapan b r mantıkla kend nançlarının Kur’an’a da uygun olduğunu müslümanlara yed rme çabasıdır. Aynı durum tasavvufçularda da vardır, vel ler n vah y alab lecekler ne del l olarak Nahl sures n n 68. ayet ndek “Allah bal arısına vahyett ” sözünü örnek göster rler. “E arıya b le vahyed yor Allah, b z m vel lelere de vahyeder o zaman” şekl nde saçma sapan b r zah sunarlar. E Kur’an’da develerden de bahsed l yor, o halde develerden yardım steyel m ve Allah’a daha yakın olalım, nasıl f k r? Hatta bak arılar vah y alıyormuş, b z de nekler yer ne g d p arılara tapalım, bu nasıl? Saçma değ l m ? Ama bu Meleklerle Yaşamak saçmalığıyla da, vel zırvalığıyla da aynı mantıktır. Allah’a melekler ortak koşan bu modern ablaların tüm dünyadak b r furyanın Türk ye şubes olduklarını s ze söylem şt m. Z ra bu pagan ve sp r tüal st nanç esk lere kadar uzanır. Ş md şu ayetler çok d kkatl okuyun: O gün k , onları hep b rl kte mahşere toplayacak, sonra meleklere: “Şunlar s ze m tapıyorlardı?” d yecek. “Sen tenz h eder z. Sens n onlara karşı b z m sah b m z! Hayır, onlar c nlere tapıyorlardı, çoğu onlara nanmıştı!” d yeceklerd r. (Sebe Sûres , 40-41) Allah meleklere “Şu nsanlar s ze m tapıyordu?” d ye soruyor k meleklerden yardım sted ğ n zannedenler d n gününde yed kler haltlarla yüzleşt r ls n. Melekler de 41. ayette “Hayır, onlar c nlere tapıyorlardı, çoğu onlara nanmıştı” d yorlar. Yan ortada bu şahıslara “ben melek b lmem k m m” d ye gelen b r mesaj varsa da, o mesajın



Bir Başka Ruhçu Öğreti: Meleklerle İletişim 301



kaynağının c nler olduğu söylen yor. Ayetler açık seç k şte bu pagan nanışı anlatıyor. Öte yandan “B z vel lere tapınmıyoruz k ” d yen suf takımı g b , bu arkadaşlar da “Ne alakası var yahu, b z meleklere tapınmıyoruz k ” d yeceklerd r. S z Allah yer ne g d p meleklerden yardım stem yor musunuz? İşte tapınmak bu oluyor. Zaten melekler n varlığına nanan b r s Allah’ın varlığına da nanıyordur, fakat g d p meleklerden yardım stemekle, Allah’ın Kur’an’da defalarca “Yapma” ded ğ şey yapmış olur. Yan sonuç olarak Türk ye’de de artık y ce yayılan ve ses n duyuran bu sp r tüal zm, tasavvufçulardan farklı b r şey söylemez. Olay sadece nabza göre şerbet meseles d r. Muhafazakarlara ayrı b r d lle h tap eders n, modernlere ayrı b r d lle h tap eders n, fakat ş n özünde heps ne de aynı dd ayı yed r rs n: Ş rk ve pante zm. Mesele bundan barett r.



İSMAİLAĞA CEMAATİ, MAHMUT USTAOSMANOĞLU VE CÜBBELİ AHMET Ş md H nd stanlı İmam Rabban ekolünden olan İsma lağa Cemaat ’ne b r bakalım. İmam Rabban ’n n zaten kend s n n ne olduğunu gördünüz, eh onun yolundan g denler n de şu an AIDS’e çare bulmak ç n araştırma yapıyor olacak haller yok. Ne olduğu daha başından bell b r h kâye bu ama aradak paralell kler görmen z açısından ncelemem z lazım. İsma lağa Cemaat y ne hem sünn , hem tasavvuf b r cemaatt r. Bu cemaatte y ne “şeyh, vel , mücedd d, kutup” g b mana alem nde uçup kaçan şahıslara büyük b r man vardır. Kur’an’da peygamber m zden sonra herhang b r nsanın böyle ruhan özell klere sah p olab leceğ söylenmez ama olsun, y k r vayetler, y k falanca hoca hazretler var. Bu arkadaşların d nler n n d ğer kaynakları da bu tür “r vayetler” olduğu ç n sted kler şek lde b r İslam nşa edeb lmekteler. Yeter k kafasında sarık olan sakallı b r Ebu Warawara b r şeyler anlatmış olsun, o adamın ağzından çıkan sözler Allah’ın sözler olduğu ç n, Ebu Warawara’yı d n n kaynağı olarak alab l yorlar. Espr yapmadığımı da b l yorsunuz, bunlar gerçekler. Mevlana’nın da Mesnev ’s nde ded ğ g b : “Şeyh n sözü, Allah’ın sözüdür.”



304 Bir Başka Din: Tasavvuf



2-3 sene evvel b rkaç arkadaşımla İst klal Caddes ’nde turluyorduk, yılbaşına yakın b r tar ht . B r baktık adamın b r s “Noel Kutlama Tehl kes ” d ye b r k tap dağıtıyor yoldan geçenlere, yazarı da Cübbel Ahmet. Tab b ld ğ n z g b İslam alem n n ve memleket m z n karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan b r s Noel kutlama tehl kes d r. Her neyse b z de “Dur 3-5 tane alalım da bar m llete dağıtacaklarına b z almış olalım” dey p b rer tane aldık dağıtılan k taplardan. Ş md bu k taptan b r bölüm gösterey m s ze de, bu nsanların İslam (!) mantığını anlayın[125]:



Anlatılanlar şudur: Yetm ş b n evl yanın re s olan ve 16-17. yüzyılda H nd stan’da yaşayan İmam Rabban , başı sıkışınca b r konuda Allah’a müracaat eder ve Allah



İsmailağa Cemaati, Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet 305



da ona cevap ver r. Sıra numarası almak yok, kuyrukta beklemek yok, d rekt Allah’a sorab l yorsun. Yukarıdak bölümde gördüğünüz üzere, Allah b ld ğ n İmam Rabban le konuşur, bu tür şeyler tasavvuf nancında normald r, z ra s ze bu k tabın en başından ber ısrarla anlatmaya çalıştığım g b ; tasavvuf ded ğ n d n tamamen bu b r ler n n hazretler n n “keş f ve lham” le Allah’tan b lg alması nancına dayalıdır. K tapta göreb leceğ n z üzere Allah’ın İmam Rabban ’ye söyled ğ bu b r koca paragraf dolusu söz ç n “kalb me ... d ye b r lham geld ” derler. Ah canım, şu na fl ğe bakar mısın, “ lham” gelm ş... Kardeş, Rabban b ld ğ n Allah le oturmuş karşılıklı muhabbet ed yor. Burada gelen “ lham”ın bayağı bayağı “vah y” olduğunu söylem şt m, tasavvuf jargonunda lham budur, kend ler Cem Yılmaz’ın aklına yen b r f lm senaryosu gelmes g b b r lhamdan bahsetm yor. Son fotoğrafta gösterm ş olduğum o koca k paragraflık kısım, İmam Rabban ’n n Allah’tan aldığı vah yd r, o sözler kend s ne söyleyen Allah’tır. E zaten böyle sürekl “ lham” alan mücedd dler m z (güncelley c ler m z) varsa, Kur’an ortada sadece b r süs n yet ne kalır, çünkü Kur’an sürekl güncellen yor, W ndows 8 varken W ndows 95 kullanmanın ne alem var? Zaten bu sebeple Cübbel de sohbetler nde 1 ayet söylerse, bunun yanında 546 had s, 387 r vayet anlatır. Cübbel Ahmet’e ve tüm İsma lağa Cemaat ne göre, son yüzyılın mücedd d Mahmut Ustaosmanoğlu veya kend dey mler yle Mahmut Efend Hazretler d r. Altta b r kes t n almış olduğum v deo kaydında b r başka hocaefend , son yüzyılın mücedd d olan Mahmut Efend ’y z yaret ed p ondan cazet alır.



306 Bir Başka Din: Tasavvuf



https://www.youtube.com/watch?v=aXJ3OwWD31w Sağ tarafta görmekte olduğunuz k ş Mahmut Efend ’d r. M den z kaldırırsa, kolaylıkla er şeb leceğ n z bu v deo’yu nternet’ten b r seyred n, toteme tapan Kızılder l kab les g b b r manzara göreceks n z. Hatta bu Mahmut Efend ’n n önünde eğ l p bükülen adam Mahmut Efend ’ye “Merhamet n z sayes nde ayakta duruyoruz” der. Bu g b manzaraları her gördüğümde aklıma şu Kur’an ayetler gel yor: “Kend ler ne yardım ed l r üm d yle Allah’tan başka lahlar ed nd ler. Oysa, o lahlar bunlara yardım edemezler. Tam aks ne, bunlar, o lahlara h zmet eden ordular durumundadır.” (Yas n Sûres , 74-75)



Kur’an ne kadar güzel b r k tap değ l m ?



İsmailağa Cemaati, Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet 307



Bu cemaat n nancına göre Mahmut Efend adlı k ş , uykudayken b le mana ve ruhlar alem nde dolaşıp hayır şler yapmaktadır. Asrın mücedd d olan Mahmut Efend , İrşadül Mür dîn adlı k tabının 172 ve 173. Sayfalarında şunları yazar, lütfen kend n z okuyun:



Yorumda b le bulunmuyorum. Bu düpedüz bey n avcılığı, koyun ve mür t sürüsüne sah p olup hükmetme steğ ve kula kulluk temb hlerd r. Yüzlerce yıldır kend s n b r başka “kula” tesl m eden, cah l bırakılan ve b at kültürüyle yet şm ş b reylerden oluşan Müslüman toplumu şte bunların ürünüdür. Mahmut Efend se bu 1000 yılı aşkın süred r Müslümanların yakasına yapışmış olan evl yaların, şeyhler n günümüz vers yonundan başka b r şey değ ld r. Atalarının yolundan g den b r başka suf d r. Yorumda bulunmayacağımı söyled m ama ster stemez bu sözcükler çıktı parmaklarımdan, Allah adı le bu zulmün yapılmasına dayanamıyorum.



308 Bir Başka Din: Tasavvuf



https://www.youtube.com/watch?v=LTwS8ymZ0_4 Y ne b r kes t n aldığım ve nternet’te kolaylıkla bulab leceğ n z meşhur b r sohbet nde Cübbel Ahmet, bu Mahmut Efend adlı protot p Tanrı ç n şunları söyler: “Keşfe açık kullardan b r ne dem şt ? ‘Ete kem ğe büründüm Mahmut d ye göründüm’” “Keşfe açık kul” y ne Allah’tan vah y alan k ş n n tasavvuf jargonundak adıdır. Cübbel ’n n anlattığına göre Allah’tan vah y alan b r adam; Allah’ın ete kem ğe bürünüp Mahmut Efend olarak yeryüzüne nd ğ n söylemekted r. Tıpkı Allah’ın İsa kılığında yeryüzüne nmes g b . Yahut H nt Tanrısı V şnu’nın bazen y yecek, bazen nsan şekl ne g rerek nsanlara yardım etmes g b . Tasavvuf nancı şte budur. Zaten bu sözün kaynağı da b ze yüzyıllardır c c l b c l h kayelerle “Allah dostu, gönül adamı” d ye kakalanan Yunus Emre’d r. R vayete göre Yunus Emre, Mevlana’nın Mesnev ’s n okur ve şu yorumda bulunur: “Yahu lafı bu kadar uzatmaya ne gerek var, ete kem ğe büründüm Yunus d ye göründüm”,



İsmailağa Cemaati, Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet 309



Yunus Emre Mesnev ’de anlatılmak stenen her şey bu şek lde özetler. Pante zm/panente zm nancı şte tam olarak budur, bazı ulv k ş ler bu dünyanın b r “yokluk”, b r “hayal”, b r “aldatmaca” olduğunu anlarlar ve Allah olduklarını fark ederler. Yan Cübbel cemaat n n bu yaptıkları, sadece kend öğret ler falan değ ld r, o Hallac-ı Mansur’lar, Mevlana’lar, Yunus’lar, İmam Rabban ’ler bu nancın aynısına sah plerd r, bu pagan nanışı İslam’a sızdıran ve İslam adı altında yücelt p halka pazarlayan k ş lerd r. Cübbel Ahmet aklınca Noel tehl kes ne ve Hr st yanlığa karşı nsanları uyarıyor ya, Hr st yan ve Yahud lerden bahsed len şu Kur’an ayet n b r okuyun bakalım: “Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler ed nd ler. Meryem oğlu Mes h’ de öyle. Oysa kend ler ne, tek olan Allah’tan başkasına badet/kulluk etmemeler emred lm şt . İlah yok o tek Allah’tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.” (Tevbe Sûres , 31) Bu ayette Yahud ler ve Hr st yanlar, d n adamlarını Tanrı ed nd kler ç n eleşt r l r. Cübbel kafayı m llet n yılbaşında y y p çt ğ ne takadursun, kend s Hr st yanların yaptığının b reb r aynısını yapar; b r d n adamını rab ed n r. Şu ayette Allah’ın “yapmayın” ded ğ şey g der harf harf ne yapar. “Ya ş md orada öyle demek stem yor, tab k b z de b r tek Allah’a nanıyoruz ama...” şekl ndek kıvırmalarınızı da artık ah rette Allah’a anlatırsınız. Merak etmey n bu ayette eleşt r len Yahud ve Hr st yanlar da g d p b r d n adamına durup dururken “aha bu Allah” dem yorlar, tıpkı s z nk g b hurafe dolu b r nanç s stem yle ve ç nde onlarca “ama” le başlayan zahlarla d n adamlarına Allah



310 Bir Başka Din: Tasavvuf



rolü b ç yorlar. S z n bu yaptığınızın adı “tapınmak” zaten. S z kend n z çok mu akıllı zanned yorsunuz? Hatta s z kend n z ne zanned yorsunuz? S z neyle oynuyorsunuz böyle? Aklınızı şlet n, göz göre göre ah ret n z yakmayın eğer sah den nanıyorsanız. Cübbel tarzı hacı-hocalar sank Haçlı Sefer dönemler ndeym ş z g b Hr st yanlığa çok fazla kafayı takarlar. Bunun yegâne sebeb şudur: Eğer kend ler b le Kur’an’da bahsed len müşr k veya kaf rlerden değ llerse, ortada zaten b r müşr k veya kaf r d ye b r şey kalmıyor. Adam g d yor uçan kaçan vel lere şeyhlere nanıyor, bunların vah y aldığına nanıyor, bunları Allah’a ortak ed yor ve kend s müşr k olmuyor. Ama Kur’an sürekl “müşr k”lerden bahsed p duruyor, öyleyse k m bu müşr kler? İy k Hr st yanlar ve ate stler var, z ra onlar da olmasa zaten bu adamlar k mseye müşr k d yemeyecekler. Cübbel Ahmet y ne b r vaazında aynen, kel mes kel mes ne şu sözler sarf eder: “Böyle b r d n olur mu? Mezheb devreden çıkar, mürş d devreden çıkar, al m devreden çıkar, vel y devreden çıkar. Araya ves le koymayın d yor, aracıya lüzum yok d yor. D rekt Allah’a rt batı kurun d yor. D rekt Allah’a rt bat? İy , sen buranın cereyanını d rekt kofraya bağla, burayı patlat.” https://www.youtube.com/watch?v=zx5d IxRtMY Cübbel Ahmet burada %100 olarak Kur’an’da anlatılan İslam d n n eleşt rmekte ve %100 olarak da Allah le kulun arasına b rtakım aracılar sokan Mekke müşr kler n n d n n övmekted r. Bak %99 benz yorlar dem yorum, %100 aynı şeyler d yorum. Z ra Mekke müşr kler n n b rçoğu Allah’a nanıyor, fakat araya “Lat, Menat, Uzza” g b b rtakım ne düğü bel rs z varlıkları aracı olarak sokuyorlardı.



İsmailağa Cemaati, Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet 311



“Kend ler n k m yarattı d ye onlara sorsan, yem n olsun, “Allah!” d yeceklerd r. O halde, haktan nasıl sapıyorlar!” (Zuhruf Sûres , 87) Bu ayetten b le hem Mekkel müşr kler n, hem de Kur’an’ın evrensel b r k tap olduğunu göz önünde bulundurursak b rçok sapkın nsanın Allah’a nandığını anlayab l r z. Hatta Muhammed peygamber n babasının sm b le tar h kaynaklara göre “Abdullah”tır, yan “Allah’ın kulu”. Öyleyse Allah neden kend s ne nanan bu k mseler Kur’an’da yerer, eleşt r r? B r düşünün. Bu arkadaşlar da Lat, Menat, Uzza g b aracıların adını İmam Rabban koymuşlar, Abdulkad r Geylan koymuşlar, Mahmut Efend koymuşlar, aralarında h çb r fark yok. Cübbel Ahmet “yahu aracısız d n m olur?” dey p bu vel lere nanmayanlara kızadursun, Kur’an şöyle söyler: “Kâf rler hoşlanmasa da s z, d n yalnız O’na özgüleyerek, Allah’a dua ed n!” (Müm n Sûres , 14) Kur’an’ın sürekl nokta atışı yapıyor olması çok süper b r şey değ l m ? Kur’an, Allah’a aracılar koyulmaması gerekt ğ n söyleyen ayetlerle doludur. “Allah’ı bırakıp da kend ler ne, göklerden ve yerden b r parçacık rızık veremeyen, buna güç yet remeyen şeylere m tapıyorlar? Artık Allah’a örnekler ver p durmayın. Allah b l r, s z b lmezs n z.” (Nahl Sûres , 73-74) Açıkçası bu Cübbel ’d r, Mevlana’dır, sp r tüal stlerd r, yem n eder m k ben m manımı arttırıyorlar. Ters ps koloj yle man tazelett r yor. Sank sırf çler ndek



312 Bir Başka Din: Tasavvuf



kötülüğü dışavurmak ç n g d p Allah’ın yapma ded ğ n özell kle yapıyorlar. Bu açıklanması o kadar zor, o kadar gar p b r durum k … Yoksa k m n aklına gel r g d p ölüp g tm ş adamlara yalvarmak, Allah dururken meleklerden yardım stemek, bu tür şlere kalkışmak... Öte yandan, bunlar öyle oturup da ayıkladığım küfür sözler değ ld r. Kur’an’ı okuyan ve tasavvuf d n n n de ne olduğunu b len b r nsan, bu adamın rastgele b r sohbet n d nlese yığınla küfür sözü ş tt ğ n n farkında olacaktır. Aynısı ş md ye kadar anlattığım Mevlana, Arab , İmam Rabban vs g b tasavvufçular ç n de geçerl d r. Evet bu adamların eserler n oturup okudum, fakat burada s ze gösterd ğ m kes tler b nb r zorlukla bulduğum şeyler değ l. Hele hele k m ler n n ezbere yapacağı “Sen cımbızlayıp b ze b r şeyler gösterm şs n” thamı le ben m zled ğ m yöntem n alakası yoktur. Ş md ye dek s ze tasavvuf nancı le İslam nancı arasındak o koca uçurumu el mden geld ğ nce anlatmaya çalıştım. Tasavvuf le Kur’an’ın ayırdında olduğum ç n zaten rahatlıkla seçeb l yorum adamların Kur’an le alakası olmayan sözler n . S ze sadece artık en yoruma açık olamayacak kadar net olanlarını göster yorum. Kur’an’ı okuyun k , s z de farkına varab l n. Eğer hayatın ve hayatınızın b r gayes olduğunu düşünüyorsanız, Kur’an’ı okuyun. Bunu kend n z ç n yapın. Kur’an’ı okuyun k , ne bu adamların bataklığına düşün, ne de ters ps koloj le bu adamların saçmalıkları yüzünden Allah’ın d n nden uzaklaşın. Kend n z ç n okuyun Kur’an’ı. Cübbel ’n n İsma lağa Cemaat ben m ç n sadece b r rol model, ben burada bu nsanlar üzer nden b r şey anlatmaya çalışıyorum. Adı ne olursa olsun, tasavvuf nancının olduğu her tar kat, her oluşum, hatta her el yüzü düzgün d plomalı lah yatçı bu tür pagan saçmalıklarına



İsmailağa Cemaati, Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet 313



nanır. Z ra bu ş n kaynağının nasıl pagan olduğunu, Mevlana’ların, Arab ’ler n, Hallac-ı Mansur’ların ne olduğunu gördünüz. Hesapta İslam’ın “entelektüel ve hüman st” yüzü olan tasavvuf, şte böyle b r uyuşturucudur. D ndek hurafeler n büyük çoğunluğunun kaynağı şte bu kahrolası tasavvuftur. Şu an b z m cam ler m zde okunan hutbelerde, telev zyonlarda ver len d n programlarda, okullarda ver len d n dersler nde, bu adamların doğruları “d n” d ye, “İslam” d ye anlatılıyor. Küresel sermaye de “tasavvufu destekley n” d ye raporlar yayınlayıp duruyor. Oysa İslam bu adamlardan değ l, Kur’an’dan öğren l r. Bu adamlardan öğreneceğ n z şey, Kur’an’da “müşr kl k” olarak anlatılan gelenek ve ata d n d r. Bunların d nler del le değ l r vayetlere, zanlara ve kulaktan kulağa aktarılan h kâyelere dayanır. Allah le aldatmanın bu dünyada ne kadar büyük b r güç olduğunu görün, k Kur’an’ın neden çoğunlukla d nc müşr kler üzer nde durduğunu daha y anlayasınız. Tasavvufun hesapta get rd ğ o “hoşgörü” anlayışı, verd ğ zararların yanında b r h çt r. Allah rızası ç n kanma o güler yüzlü dedelere, semazenlere, okuldak ders k taplarına, takım elb sel profesörlere. Kanma! Bu hurafelerden oluşan tasavvuf d n n n, kültüre ve geleneğe yerleşerek nsanları nasıl mahvett ğ n gör!



SONUÇ VE SONSÖZ Zamanın bu Mevlana’ları, Yunus Emre’ler , Arab ’ler , b ze nasıl büyük b r zarar verd ler s ze anlatamam, yem n eder m b r bu kadar daha yazsam ş n ehemm yet n y ne de layıkıyla anlatamam. Pek bu adamlar nançlarında sam m ler m yd ? Belk evet, belk hayır; z ra kalpler n açıp n yetler n öğrenecek kab l yet m z yok. Fakat sam m olsunlar ya da olmasınlar, b ze bıraktıkları büyük b r felakete yol açtı. Bugünün lerlem ş toplumları sah p oldukları bu gel şm şl k düzeyler n lk başta geçm şten aldıkları m rasa borçlulardır. Batı’nın m rası Rönesans’ken, sanay devr m yken, keş fler ve buluşlarken, b z m aldığımız m ras şte bu üstüste b nm ş yanlış nançlar ve düşüncelerd r. B r de Allah razı olsun k ulema ney üflemeye ve ebru yapmaya z n verm ş, sanat adına da tek m rasımız onlar. B z dergahta k z k r çekt d ye kend n Tanrı’yla bütünleşt zanneden bu adamlar yüzünden ve en çok da bu adamların peş nden g denler yüzünden, zaten hayata 5-0 ger de başlıyoruz. Ve daha kötüsü; hâlâ bunları sah plenen b r toplumun ç nde yaşıyoruz. Ama olsun, h çb r şey ç n geç değ l. Ben hayatın ve tek tek hep m z n yoktan var oluşumuzun b r anlamı olduğuna nanıyorum, hatta nanmaktan z yade, bunu “b l yorum”. Bu da demekt r k h çb r çaba boşa g tmez,



316 Bir Başka Din: Tasavvuf



çabalarının karşılığını muhakkak alırsın. O yüzden yılmayacaksın, mücadele edeceks n, kend n küçümseyerek pes etmeyeceks n. Ve bunu yaparken de aklını kullanacaksın. El ne b r k tap alacaksın, kapatacaksın o telev zyonu. Sana adam akıllı h çb r halt katmayan okuldak dersler nle yet nmeyeceks n sadece. Şu nternet’ n başına geç p saatler n Facebook’ta z yan etmeyeceks n, makale okuyacaksın, e-book nd receks n, araştırma yapacaksın, bunların üstüne düşüneceks n ve en öneml s de üreteceks n. Potans yel n d b ne kadar zorlayacaksın. Çerçeven n dışında düşüneceks n. Bu ş n başka yolu yok. İstersen z ş md ye kadar neler anlattığımı kısaca b r özetleyey m; Tasavvufun İslam d n ne tamamen zıt b r nanç olduğunu ve buna rağmen Müslümanların tasavvufu kend ler n kandırarak, hatta kandırılmaya can atarak sah plend kler n gördük. Tasavvufçular le sp r tüal stler n tamamen aynı nanca sah p olduklarını, aralarındak tek farkın kullandıkları d l, kılık kıyafet g b şek l odaklı olduğunu gördük. Öyle k sp r tüal stler n tasavvuf aşkını, Mevlana ve Arab g b ünlü suf ler nasıl sevd kler n gördük. Sp r tüal zm gelecekte tek dünya d n yapma amacında olan küresel sermayen n, sp r tüal zm n Müslüman topraklarda yeşeren vers yonu olan tasavvufa destek yağdırdığını gördük. Kültürümüze y ce yerleşm ş olan ve hâlâ da çok matah b r şeym ş g b teşv k ed len, sev ml göster len tasavvufun, Müslümanları b r anda nasıl z rveden d be çökertt ğ n gördük. O çok beğen len, f lozof den len Mevlana’ların, Arab ’ler n ve b l mum tasavvufçuların “gerçek b lg ye akıl ve düşünceyle değ l, keş f ve lhamla ulaşılır, o keş f ve lham da b r tek b z şeyhlere geld ğ ç n şeyh ne bağlan k kurtulasın ey oğul!” şekl nde



Sonuç ve Sonsöz 317



özetlenecek felsefeler yle nasıl Müslüman toplumlardak b l m, l m ve üret m kültürünü öldürdükler n gördük. Şu an Müslüman toplumlardak sefalet n büyük ölçüde nereden ve k mlerden geld ğ n gördük. El n oğlu Rönesansla, keş flerle, b l mle uğraşırken, atalarımız ne g b boş şlerle ömürler n heba etm ş bunları gördük. Müslümanların nasıl alenen Kur’an ayetler n n “tam ters n ” söyleyen tasavvufçuların, hacı-hocaların ve bunların günümüzdek uzantılarının peş nden g tt kler n gördük. Müslümanların, nandıklarını söyled kler Kur’an tam ters n söylese de, hâlâ da bu tasavvufun bıraktığı yanlışları nasıl hak katm ş g b savunuyor olduklarını gördük. Müslümanların çok ama çok büyük çoğunluğu ç n en öneml şey n; o güne kadar sah p oldukları kulaktan dolma nanç olduğunu, öyle k sah p olduğu uyduruk nanca a t 180 derece zıt b r Kur’an ayet b le görse, kend nancını değ şt rmek yer ne çeş tl laf oyunlarıyla Kur’an ayet n kend nancına uydurmaya çalıştığını gördük. Aradan yüzyıllar geçse de, tekamül ett ğ n zanneden b rtakım akılsız nsanların h ç değ şmed kler n gördük. Kısacası, saçma sapan nsanlarla dolu b r dünyada yaşadığımızı gördük. “Cemaat” kel me manasıyla topluluk demek olsa da, günümüzdek bu cemaatler tasavvuf tar katlardır. Şeyhl k ve mür tl k b r tasavvuf cadıdır ve bu gelenek hala çok güçlü b r b ç mde varlığını sürdürür. Bu k tapta b r kısmını gördüğümüz, sm n z krett ğ m veya z kretmed ğ m cemaatler n hücaların peş nden g den tek b r çocuk, tek b r genç, tek b r yet şk n b le kend n oradan kurtarsa, bu toplum olarak b z m kazancımızdır. Z ra tasavvuf, kula kulluktur ve b r uyuşturucu türüdür. Saatlerce oturduğu yerden z k r çeken, 1248 kere b lmem ne duasını okuyunca cennete g deceğ n zanneden,



318 Bir Başka Din: Tasavvuf



geceler n körüne kadar ş rklerle dolu r saleler okuyan, çeş tl saçma sapan z k r ay nler yapan tek b r k ş b le bu bataklıktan kend n kurtarab ls n d yed r çabam. Burada bey nler n uyuşturan nsanlar eğer okusalar, vak tler n heba etmeseler, üretseler, çok daha y b r toplumda yaşayab l r z, z ra cemaatler n kuvvet s z n sandığınızdan çok daha fazladır. Bu k tabı okurken belk aklınıza şu m nvalde b r soru takılmış olab l r: “Neden Mevlana, Arab ve bunlara benzer nsanlar üzer nde bu kadar duruyorsun k ? K m okuyor bugün Mevlana’yı?” Aslına bakarsan b r açıdan doğru, kaç k ş okuyordur k Mevlana’yı? Bu m llet Kur’an b le, hatta herhang b r k tap b le okumuyor. Fakat bu tasavvuf kültürü ve geleneğ , kula kulluk geleneğ toplumumuzun z hn ne yüzlerce yıldır kazınmış durumda. Tembell k, kend n başkalarına tesl m etmek, “o öyle d yorsa doğrudur” dey p sorgulama sorumluluğundan kaçmak, üretmemek ve asalaklık b z m toplumumuzun tasavvuf kaynaklı hastalıklarından bazılarıdır. Mevlana ded ğ n adam, tıpkı şu yukarıdak tar katların ve cemaatler n şeyhler g b b r şeyht r. Mevlana’nın bugünkü şeyhlerden tek farkı y b r edeb yatçı olmasıdır! O da yazdıklarında mür tler ne; vel lere ve şeyhlere kend ler n tesl m etmey emreder. Hababam oturduğun yerden z k r çekmey , naf le badetler yapmayı, bu dünyanın boş olduğunu, dünyadan tamamen kend n soyutlaman gerekt ğ n öğütler. Ve nsanüstü b r şeyh n yahut b r hocaefend n n varlığına man eden nsanın, o k ş n n uğrunda yapmayacağı şey yoktur. B r nsanı lahlaştıran k ş , en büyük uyuşturucunun bağımlısı olmuştur: Ş rk.



Sonuç ve Sonsöz 319



Sadece bu kadarı da değ l. Bugün Türk ye’dek okullarda, lah yat fakülteler nde, telev zyondak d n programlarda, cam lerde İslam d ye bu adamların masalları anlatılır. Tasavvuf den len zeh r, m llete İslam d ye satılır. K m s bunun farkında değ ld r, k m s se “aman ş mden/mevk mden olurum” korkusuyla düzene uyar, farkında olduklarını d llend remez. Fakat bu böyle gel p böyle g tmez, g demez. B r ler Hz Hüsey n olacak k , adalet ç n yola çıkacak k , s vr olacak k , artık bu sefalet ve kula kul olma geleneğ söne söne b ts n. 8. ve 13. yüzyılda b l m ve felsefede dünyanın ger kalanına uçurumlar kadar fark atan Müslüman toplumu; tasavvufun, tar katların, tekkeler n, şeyhler n üstünlüğü ele geç rmes nden t baren çöküşe geçm şt r. Müslümanlar, bugün bulundukları bu sef l hal şte bu tasavvuf den len saçmalığa borçludur. Ben de art n yetl b r emperyal st olsam, ben de altı petrol, üstü asalak dolu bu toprakları sömürürdüm. Sert m yazdım? Hayır haf f b le yazdım. Hem de çok haf f. Hem Allah’ın d n ne leke süren, hem de toplumu yüzyıllardır asalak hale get ren bu tasavvuf anlayışı ç n çok az yazdım, çok haf f konuştum. Sadece Allah’ın rızası ç n yazdığım, yazımından beş kuruş para talep etmed ğ m ve uğrunda b r sürü r sk aldığım bu k tabı, teşh s daha 14. yüzyılda koyan İbn Haldun’un b r sözüyle noktalıyorum: “Akletmek Müslümanlar tarafından terk ed ld ve bu yüzden zel l b r hale düştüler.”



DİPNOTLAR 1



Mevlana, Mesnev . M ll Eğ t m Basımev , 2. Baskı, 1953, C lt 1, Önsöz.



2



Mevlana, Mesnev . T maş Yayınev , 2007, C lt 1, Önsöz.



3



Mevlana, Mesnev . M ll ğ Eğ t m Basımev , 2. Baskı, 1953, C lt 4, 1852-1854. bey tler.



4



Mevlana, Mesnev . T maş Yayınev , 2007, C lt 1 Önsöz.



5



Mevlana, F h Ma F h, 51. Bölüm.



6



Hallac-ı Mansur, Tavas n, Yaba Yayınları, 3. Basım. s. 32.



7



Hallac-ı Mansur, Tavas n, Yaba Yayınları, 3. Basım. s. 39.



8



Hallac-ı Mansur, Tavas n, Yaba Yayınları, 3. Basım. s. 43.



9



Hallac-ı Mansur, Tavas n, Yaba Yayınları, 3. Basım. s. 43.



10



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler, Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev , 2006, C lt 1, Önsöz.



11



Ramtha, Akaşa Yayınev , 1990. s. 232 ve 249.



12



Ramtha, Akaşa Yayınev , 1990. s. 51.



13



Ra B lg ler , Akaşa Yayınev , 1994. s. 35.



14



Ra B lg ler , Akaşa Yayınev , 1994. s. 47-48.



15



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler, Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev , 199. Bölüm.



16



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler, Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev , 440. Bölüm.



17



Ramtha, Akaşa Yayınev , 1990. s. 212.



18



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler, Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev , 347. Bölüm.



19



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler, Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev , 33. Bölüm.



322 Bir Başka Din: Tasavvuf 20



a.g.e.



21



Ramtha. Akaşa Yayınev , 1990. s. 60.



22



Ra B lg ler . Akaşa Yayınev , 1994. s. 118



23



Ramtha. Akaşa Yayınev , 1990. s. 181.



24



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler. Hazırlayan: Şef k Can. 171. Bölüm. Ötüken Yayınev .



25



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler. Hazırlayan: Şef k Can. 382. Bölüm. Ötüken Yayınev



26



Mevlana, D van-ı Keb r, Müfte’ lün, Mefa’ lün, Müfte’ lün, Mefa’ l n (c.I, 322)



27



Mevlana, D van-ı Keb r, Mef’ülü, Mefa’îlün, Fe’Olün (c. 1,517)



28



Mevlana, D van-ı Keb r, Müfte’ l n, M fte’ lün, Fa’ lat (c.I, 260)



29



Ramtha. Akaşa Yayınev , 1990. s. 45.



30



Mevlana, Mesnev , M ll Eğ t m Basımev , 2. Baskı, 1953, C lt 5, 22422244. bey tler.



31



Mevlana, Mesnev , T maş Yayınev , 2007, C lt 2, 3333-3339. bey tler.



32



Mevlana, Mesnev , T maş Yayınev , 2007, C lt 3, 78-80. bey tler.



33



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 23, önsöz.



34



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 194.



35



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 69.



36



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 243.



37



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 70.



38



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 122.



39



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 123.



40



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 233.



41



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 227.



42



A.g.e.



43



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 231.



44



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 232.



45



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 248.



46



A.g.e.



47



A.g.e.



48



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 251.



49



Ramtha, Akaşa Yayınev , 1990. s. 130.



Dipnotlar 323 50



Ramtha, Akaşa Yayınev , 1990. s. 226.



51



Mevlana, Mesnev . M ll Eğ t m Basımev , 2. Baskı, 1953. C lt 2, 26042792 bey tler.



52



Mevlana, Mesnev . M ll Eğ t m Basımev , 2. Baskı, 1953. C lt 2, 27802784 bey tler.



53



Ra B lg ler . Akaşa Yayınev , 1994. K tap kapağı.



54



http://alexgrey.com/



55



Ra B lg ler , Akaşa Yayınev , 1994. s. 47.



56



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007, s. 122.



57



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007, s. 173-174.



58



Fusus’ul H kem Şerh , Ataç Yayınları, 2007. s. 174.



59



Ra B lg ler , Akaşa Yayınev , 1994. s 77.



60



http://www.ashtarcommandcrew.net/v deo/rum -poems



61



http://www.schoolofsuf teach ng.org]



62



http://luc strust.org/en/arcane_school/talks_and_art cles/the_esoter c_ mean ng_of_luc fer



63



Al ce Ba ley, The External sat on of the H erarchy, L nk: http://www. ba ley. t/ mages/test - nglese/The-External zat on-of-the-H erarchy.pdf s. 12.



64



Al ce Ba ley, The External sat on of the H erarchy, s. 96 ve 209



65



http://www.luc strust.org/en/serv ce_act v t es/e_mantrams/aff rmat on_ of_the_d sc ple



66



Al ce Ba ley, The External sat on of the H erarchy, sayfa 1.



67



http://www.nyt mes.com/1988/08/19/us/republ cans-new-orleans-transc pt-bush-speech-accept ng-nom nat on-for-pres dent.html?pagewanted=4&pagewanted=all



68



http://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monograph_reports/2005/ MR1716.pdf



69



http://www.nyt mes.com/2010/08/17/op n on/17dalrymple.html?pagewanted=all&_r=1



70



http://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monographs/2007/RAND_ MG574.pdf



71



http://www.suf movement.org/ ndex.php/branches/brotherhood-s sterhood/the-way-of- llum nat on



72



http://www.suf order.org/cg -b n/center_l st.cg



324 Bir Başka Din: Tasavvuf 73



http://www.suf order.org/s ls la.html



74



South As an Suf s: Devot on, Dev at on, and Dest ny, chapter 15. L nk: http://books.google.com.tr/books/about/South_As an_Suf s.html? d=3TvMecI060sC&red r_esc=y



75



http://www.hel ofant.com/



76



http://www.suleyman-ates.com/ ndex.php?opt on=com_content&v ew=art cle& d=1131:2014-08-04-17-29-24&cat d=67:austos-2014&Item d=46



77



Ramtha, Akaşa Yayınev , 1990. s. 97.



78



Mevlana, F h Ma F h, 51. Bölüm.



79



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler, Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev , 440. Bölüm.



80



S. Freder ck Starr - Lost Enl ghtenment: Central As a’s Golden Age from the Arab Conquest to Tamerlane, Pr nceton Un vers ty



81



UNESCO: http://en.unesco.org/celebrat ons/ann versar es/2016/all?page=3



82



Fuat Köprülü - Türk Edeb yatında İlk Mutasavvıflar, sf 21. Türk Tar h Kurumu Basımev , 1976.



83



Köprülü, s. 17-18-56



84



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler, Hazırlayan: Şef k Can. 345. Bölüm. Ötüken Yayınev .



85



Ahmet Yesev , D van-ı H kmet, 54. h kmet.



86



Mevlana, Mesnev , M ll Eğ t m Basımev , 2. Baskı,1953 veya Mevlana, Mesnev , C lt 1 önsöz. T maş yayınev , 2007. C lt 1 önsöz.



87



Kemal Eraslan - Ahmet Yesev ’n n Fakrname’s , s. 81



88



Eraslan, s. 82



89



Köprülü, s. 37



90



Köprülü, s. 38.



91



Köprülü, s. 102.



92



Eraslan, s. 74.



93



Yesev , H kmet. s.74.



94



Sazşa rler , Dün ve Bugün”, Edeb yat Araştırmaları, Ankara 1986, kaynağından aktaran: Prof. Dr. Azm B lg n - Fuad Köprülü ve Tekke Edeb yatı, s.184-187.



95



Türk ye Cumhur yet Merkez Bankası resm web s tes . L nk: http://www.



Dipnotlar 325 tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TCMB+TR/TCMB+TR/Ma n+Menu/ Banknotlar/Cumhur yet+Donem nde+Dolas ma+C kar lan+Banknotlar m z/Em syon+Gruplar /1.+Em syon+Grubu/Em syon2 96



Bkz: “Tasavvuf ve Tar katlardan Tek Dünya D n ne - Volume I” adlı makale.



97



M ll Eğ t m Bakanlığı Yayınları - 11. Sınıf Ortaöğret m D n Kültürü ve Ahlak B lg s Ders K tabı, 2012



98



Rockefeller Vakfı resm web sayfası. L nk: https://www.rockefellerfoundat on.org/our-work/grants/un ted-states-fund-for-un cef/



99



UNICEF ABD resm web sayfası. L nk: https://www.un cefusa.org/supporters/volunteers/ llum nat -h gh-school



100



CNN, 17 Eylül 2013, Internat onal adopt ons n decl ne as number of orphans grows



101



El zabeth Bartholet - INTERNATIONAL ADOPTION: THE HUMAN RIGHTS POSITION



102



Luc s Trust resm web sayfası. L nk: https://www.luc strust.org/world_ goodw ll/plan_wg



103



Luc s Trust. L nk: https://www.luc strust.org/world_goodw ll/un_wg



104



Luc s Trust. L nk: https://www.luc strust.org/world_goodw ll/newsletter/recent_ ssues__1/2009_2_a_t me_of_trans t on/trans t on_act v t es_ emerg ng_ev dence_group_serv ce



105



Mevlana, Mesnev . T maş Yayınev , 2007. C lt 2, 3333-3339. bey tler.



106



İmam Rabban , Mektubat. Yen Şafak Yayınev , 1. C lt, 260. Mektup.



107



A.g.e.



108



A.g.e.



109



İmam Rabban , Mektubat. 282. Mektup.



110



İmam Rabban , Mektubat. 1. C lt, önsöz. Yen Şafak Yayınev



111



Ra B lg ler . Akaşa Yayınev . 1994. s. 80.



112



Ra B lg ler . Akaşa Yayınev . 1994. s. 155-156.



113



Ra B lg ler . Akaşa Yayınev . 1994. s. 150.



114



Mevlana, F h Ma F h. Remz K tabev , İstanbul Matbaası, 1959. s. 37.



115



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler. Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev . 345. Bölüm.



116



Mevlana, D van-ı Keb r’den Seçmeler. Hazırlayan: Şef k Can. Ötüken Yayınev . 13. Bölüm.



326 Bir Başka Din: Tasavvuf 117



Mevlana, Mesnev . T maş Yayınev , 2007. C lt 6, 2772. bey t.



118



Mevlana, Mesnev . M ll Eğ t m Basımev , 2. Baskı, 1953. C lt 3, 2707. bey t.



119



Bek İkala Er kl , Meleklerle Yaşamak, 2012. s. 55.



120



Bek İkala Er kl , Meleklerle Yaşamak, 2012. s. 11.



121



S kke- Tasd k- Gayb , Sözler. Reyhan Ofset Baskı, 2004. s. 120-121.



122



Bek İkala Er kl , Meleklerle Yaşamak. 2012. s. 16.



123



Bek İkala Er kl , Meleklerle Yaşamak. 2012. s. 100.



124



Bek İkala Er kl , Meleklerle Yaşamak. 2012. s. 79.



125



Ahmet Mahmut Ünlü, Noel Kutlama Tehl kes . 2013. s. 18-19.