Din ve Devlet Iliskileri -Teokrasi ve Laiklik [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

i



i"



ii



@bI~~mm



Kütüphanesi



UIIIIIII III 0161339



Eğitim amaçlı taranmıştır



-Tlirkiyc -ı:ıiyıii~d \T:i~



Isltinı /\ı'ıı*ııı'ııiıılnrı Merkezi KUı(lphıınc~i D



DIN



ve



DEVLET



tLtŞKİLERt



B- Teokrasi ile ilgili Yorumlar a-Jean Calvin'in yorumları b-Brutus'un yorumları C- Kilise Ve Teokrasi



tLtŞKtLERİ



DEVLET



ve



78 78 81



ÖNSÖZ



83



V 2- KUR'AN VE TEOKRASi A-Yönetimle ilgili Kurallar a- Adalet b- Hürriyet



89



90



c- Aklı kullanmak d- Yalnız Allah'tan korkmak e- Yanlışa karşı çıkmak \/B- MEZHEP VE TARiKATLAR a- iran Benzeri islam Cumhuriyeti b- Tarikatlar \/ C- Cami ve Teokrasi



Her



86 89



(1)- i.nanç ve ibadet hürriyeti (2)- Inandığı gibi yaşama



j



DİN



91 93



Allah'a borçluyuz, kimse onun



şeyimizi



verdiğinden fazlasına



var, yerde ne varsa hepsi Allah'md/(. /i (Bakara



2/255) Buna her insan şekilde



inanır



ve



inancını



bir



ifade eder. inanır.



Putlara tapanlar da buna



Bunlar



94



putları,



96 97



simgesi olarak görür ve onlara, kendilerini Allah'a



101 101 106



109



3- LAiKliK



111



4- DEGERLENDiRME



115



SONUÇ



122



Allah'a



daha çok



yakın saydıkları



yaklaştırsınlar



inanç akla



aykırıdır.



bir



kısım



belge yoktur. Bu



Hayallere ve efsanelere



Doğa,



tanrıtanımaz



Allah'ı



aslında



ister Gök varlıkları



Tanrı



diye



adlandırılan



inanırlar. Adına



ister



isterse ne denirse densin,



yaratan ve evrenin tek hakimi olan



babasını tanımazlık zamanında nasıl



Eğitim amaçlı taranmıştır



Allah'a



inkar mümkün



düşünce



bir tek bilgi ve



şirktir.



Günümüzde ateistler de



ruhanilerin



diye taparlar. Ama bu



dayanır. Doğruluğunu kanıtlayacak



bütün



4



sahip olamaz. "Göklerde ne



Allah'a



olmadığından tanrıtanımaz,



eden



kişiye



babasını



benzer. O,



ararsa bu da dara



sığınır. Aslında



5



sıkışık



bunlar,



Allah'ın



DtN



ve



tLtŞKtLERt



DEVLET



kendilerine



şey



her



vermesini



ama



DtN



Bazı



ederler. Ama



Allah'ın



emir vermesini kabul



onları sınıflara ayırır,



kimini uygun Bunların



bulur, kimini de uygun görmezler.



Şeytan'ın



Allah'ın



o hale gelmesi,



bir tek emrini uygun görmemesi ile Yoksa o Allah'a, ahiret gününe ve



başlamıştır. inanılması



gereken bir çok



Inanç, insanın bütün ilişkilerini etkiler. Ister özel alanda olsun, ister kamu



alanında



Toplumlara inanaıkları yazık



gibi



gücün egemen



Doğruların



çıkıp



bir



başka



sebeple her toplum, katlanmaya



hazır



değişik



aslında



kaçınılmaz



gidenler



inançlarıyla



daha çok önem



haksızlıklara



insanların



yol açar. olmasını



kendilerine köle



olurlar. Onlardan kimi bu konuda



maddi gücünü, kimi devlet gücünü, kimi de dini



boyunca



insanlığın



başka



doğup



yerlere göç



ayrılıp başka



birlikte gitmektedirler. 6



olmasına



doğruların



ve



Ulaşım



bir zorunluluk halini



Çünkü köyünden kentinden



imkan vermektir. Ne



Bu sebeple hürriyetler konusu, tarih



ettiği çağımızda, kendimiz gibi inanmayaniara



katlanmak,



insanların



kullanı r.



bir çok kimsenin



topulumu terkedip



olması



inanç sahiplerine



olmalıdır.



haberleşmenin geliştiği, büyüdüğü



topluma geçemez. Bu



görüş,



yerine gücün egemen



olmasını istemiş



toplumdan



egemen



ki, etkili ve yetkili mevkide olanlar,



kalmayabilir. Ama



bir



doğru



verirler. Bu da zulümlere ve



olsun, her



yaşadığı



düzinelerce problem e



doğru görüşlerin



yaşamaları na



isteyenler,



diye



hareket etmezler. Bu



farklılıkları,



gerekir. Bu konuda



yerde etkisini gösterir. Fakat insan bir inançta inancı değişti



mantıklı



anlar ama



yol açar.



değil,



şeye inanır.



çoğu



sebeple de inanç



şekliyle, Şeytan'ın



durum u, Kur'anda yer alan durumuna benzer.



insanların



her insan, hiç kimseyi kendi



zorlayamayacağını



gibi inanmaya



kimseler de



tLIŞK1LERt



DEVLET



Mantıklı düşünen



emir



vermemesini isterler.



ve



olmuştur.



Hürriyet mücadelesine soyunan nicelerinin, etkili ve başkasına



yetkili bir konuma gelince kendinden hürriyet



tanımadığı



çokca görülen bir gerçektir.



Ilahi dinler, inançlara baskı yapmayı kesinlikle



almıştır.



yerlere



en önemli konusu



reddederler. mücadelesini



Eğitim amaçlı taranmıştır



Peygamberler



vermişlerdir.



7



Onlar



hep



insanı,



bunun



insana köle



'-~;:.



DtN



olmaktan kurtarmaya ve Allah'tan



başkasına



olmamalarını sağlamaya çalışmışlardır.



gamberlerin ortak



DİN



tLtŞKtLERİ



DEVLET



ve



isteği,



köle



anlamına



gelir.



etmemek, ondan boyun



eğmemek



başka



kimseye



peygam berlerin tanınmaz



hale getirmek zorunda



eğme



ibadet



tarafı



yoktur. Onun için teokrasiye karşı verilen



mücadele haklı mücadelenin



bir mücadeledir.



Laiklik bu



adı olmuştur.



kayıtsız şartsız



Teokrasiye başkaldırının simgesi olan laiklik,



baskı·aracı



zamanla inançlara baskının aracı haline getirilmiştir.



öncelikle onu,



insanları kendilerine köle etme hırsı içinde olanlar



çizgiden



gösterdiği



teşkilatlanma



emrine girmesinin adıdır. Bunun kabul edilebilir bir



boyun



demektir. Ama dini, bir



olarak kullanmak isteyenler,



uygun



Allah'tan



başkasına



Allah'tan



Buna



İLİŞKİLERı



hırıstiyanlarda vardır. Teokrasi, devletin kilisenin



insanların



kayıtsız şartsız



teokrasidir.



DEVLET



Bütün pey-



başkasına ibadet etmemesidir. "ibadet" sözlükte



kulluk ve kölelik, yani



ve



saptı rı p



şimdi,



ya dini ya da laikliği kullanarak hürriyetleri



ortadan



kalmışlardır.



kaldımaya çalışmaktadırlar.



kurumsal



Kiliseye benzer bir dini kurumu müslümanlıkta



dine kabul ve dinden



oluşturmak mümkün olmamıştır. Kur'an'ın varlığı



da



buna en büyük engeldir. Kur'an din ve devlet



Bir yandan da bu



ilişkilerinin ideal prensiplerini ortaya koymuştur.



kurum sayesinde devlete hakim olma ve Allah



Duygusal davranmayan herkes onları kabul eder.



adına



imkanına kavuşmuşlardır.



Bu çalışma ile biz, Kur'an ışığında din ve devlet



el koyunca devletin bütün



ilişkilerinin nasılolması gerektiğini araştırdık. Çünkü



Bunlar dini, hale



kişiselolmaktan çıkarıp



getirmişler, insanları



törene



çıkarma işlemlerini



kendi emirleri



altına sokmuşlardır.



devleti yönetme



Yönetime Allah nimetlerinden ve sosyal



adına



yararlanmış



sıkıntılardan,



baskılardan Allah'ı



Allah'a



bağlayarak inançları



hesap



ama verdikleri ekonomik yaptıkları



sorumlu



zulüm ve



tutmuşlardır.



soramayacağından



Kimse



kendileri



Kur'an Allah'ın son kitabıdır ve hiç bozulmadan bize kadar gelmiştir. Sonra da teokrasi ve laiklik konusunu ele aldık. Onu da Kitab-ı Mukaddes'e ve Kur'an'a göre açıklamaya çalıştık.



sorumsuz bir mevkide bulunmuşlardır. işte bu 8



Eğitim amaçlı taranmıştır



9



DİN



ve



Konuyu,



DEVLET aşırılığa



İLİŞKİLERİ



kaçmadan



işlemek



DİN



ve



DEVLET



ıLıŞKİLER!



ana



gayemiz olmuştur. insanlar üzerinde hakim olmak için



dini



kullananlarla



açmazlarını kısa



laikliği



kullananların



ve özlü biçimde tespite gayret



ettik. Burada aslında



doğruları



göstermek istedik.



Doğruları



herkes büyük ölçüde bilir ama



uygulamak



çoğu



kimsenin



hesabına



onları



BiRiNCi BÖLÜM



gelmez. Bunu



iyi biliyoruz. Biz eğer insaflı hareket edebilen kişilere



faydalı



sayacağız.



olabilirsek kendimizi başarılı



Böylelerinin sayısı da çok az olur.



Gayret bizden



başarı Allah'tandır.



DiN ve DEVLET iLişKiLERi



Eğitim amaçlı taranmıştır



------~----~----------------~~7~.-----------------------,---



DİN



ve



DEVLET



İLİŞKİLERİ



DIN



ve



ILIşKILERI



DEVLET



1- DEVLETiN DiNi Kurumların



1. Devlet bir kurumdur. insanların



dini olmaz,



dini olur. Devlet namaz kılmaz, oruç



tutmaz ve ahiretle ilgili bir



endişe taşımaz.



Devlet



gibi diğer kurum ve kuruluşların da dini olmaz. Devleti veya bir kurumu idare edenler, kendi inançlarını



idarelerine



durumdur.



Müslümanların



hakim



olduğu



devlete is-



lam devleti,



hırıstiyanların



hakim



olduğu



devlete de



hırıstiyan



devleti denmesi



olmayan, idarecilerin



yansıtırlar.



halkı



Bu tabii bir



bundandır.



Tabii



kendileri gibi inanmaya



zorlamalarıdır. işte din devleti veya ideolojik devlet



böyle



doğar.



madığından



Bir inancı zorla değiştirmek mümkün olböyle yerlerde iç



çekişmelerin, baskı



ve



zulümlerin sonu gelmez. 2. Dinin özü imandır. imanın temeli de kalp ile tasdiktir. Kalp insanın iç dünyasındadır. insan burada



alabildiğine



hürdür. Hiçbir inanç, insana zorla



kabul ettirilemez. En şaramazlar.



Eğitim amaçlı taranmıştır



baskıcı



rejimler dahi bunu ba-



Allah Teala şöyle buyurur:



13



\:,;:.



DİN



ve



İLİşKıLERı



DEVLET



"Dinde zoriama o imaz;



artık doğru



aynımıştır.



birbirinden iyice



ile



eğri



Bundan böyle kim



zorbalan tantmaz da Allah'a inantrsa kopmak bilmeyen işitendirı



sağlam



bir kulpa



yapışmış



olur. Allah



bilendir." (Bakara 2/256)



müslüman



gibi



davranmaya inandığı



zorlayamazlar; tam tersine her kese yaşama imkimı müslümanların



gibi



verirler. Bu böyle olduğu için



devleti, din devleti yani teokratik



devlet olamaz 1 . Onlar,



insanları



adına değil,



Allah



kendi adlarına yönetirler. iyi yöneten sevap kazanır.



Kötü yöneten ise onun



sorumluluğunu



üstlenir. 3. Türkiye'de din deyince islam anlaşılır. Bu dinin bir peygamberi, bir de



Kitabı vardır.



olmak isteyen, o peygamberin Kitab'ın bildirdiği



gibi



inanır



ve



Müslüman



gösterdiği



yaşar.



ve bu



Yani Kur'an'a



uyar. Bir de



müslüman



kendilerine uyduranlar



Bunlar, hem diledikleri gibi 1_ Teokraıik devlet kontlsu, incelenmi§lir.



IlU



1.1,



sayılmak



isterler. Onun için kendilerine



uymayan ayet ve hadislerin bir ilgili görüp yürürlükten da



farklı



mış,



kalkmış



kısm ını



eski



sayarlar, bir



yorumlarlar. Böylece hayatla dini



dine



çağdaş



Kur'an'ı olmadığını



bir yorum



çağlarla kısmını barıştır­



getirmiş oldukların



dü-



yaşamak



vardır.



hem de



kendine uydurmaya çalışmanın doğru onlar da



bildiğinden



içlerini rahatlatmak



için destekçiler ararlar. Kendilerine yakın gördüklerini öne



çıkarır, diğerlerini



bir kurum veya



geri iterler. Devlet



adına



ya da



kuruluş adına konuştukları havasını



vererek güçlü görünmek isterler. Bu yanlış bir yoldur. Çünkü din konusunda kim konuşsun



kendi



konuşursa



adına konuşur.



Din devleti demek doğru olmadığı gibi dinsiz devlet demek de



doğru değildir. Dindarlık



veya



dinsizlik sadece insanla ilgili bir kavramdır.' Bu sebeple hiç kimse, din konusunda devlete ait bir kurum veya kurum ve



Kur'an'ı



ıLİŞKıLERİ



DEVLET



şünürler.



Bu sebeple müslümanlar kimseyi müslüman olmaya veya



ve



DIN



kuruluşar, aynı



oluşturduğu



bunlar



kuruluş adına konuşamaz.



Eğitim amaçlı taranmıştır



inanca mensup



bir dinı cemaat



adına konuşan kişi,



k'ı i i aıın i'k'ınci hölümünde



15



Çünkü bu



değildir. Dinı



kendi



kişilerin



bir konuda



inancını



o kurum



--..,----....,.--------....,.--,\.,;:. DİN



veya



ve



DBVLET



kuruluşlara



termiş



mensup



kişilerin inancı



olur ki, buna kimsenin



Din ile ilgili olarak her



tLtŞKtLERt



hakkı



gibi gös-



yoktur.



DtN



ve



tLtŞKtLERt



inançlarına baskı yapılmayanlar da vücuda yapılmış aşı



müslümanı bağlayan şey­



DEVLET



Osmanlı



gibi ülkeyi koruma görevini üstlenirler.



devletindeki



ler; Kur'an ayetleri, sahih hadisler ve icma ile



değil,



belirlenmiş şeylerdir. icma, aynı devirde yaşayan



önemliydi.



azınlıkların



kendilerini



azınlık



devletin şerefli bir vatandaşı saymaları çok



islam bilginlerinin tamamının dinle ilgili bir konuda



4. Din hürriyetinin teminatı Kur'an'dır. Allah Teala şöyle



güneş



Devlet



görüş birliği sağlamasıdır.



buyurur:



müslüman, ayırımı



hepsi inanırdı. Öyle iken insanlan inanmaya sen mi



hırıstiyan,



vatandaşlarına karşı



durmalıdır.



insanın dış dünyası da içi gibi hür olmalıdır. işte kavuşur.



5. Devletin vatandaşı ile ilişkisi dinı veya ideolojik boyutta değil, adalet boyutunda olmalıdır. Devletin temel görevi, adaleti, iç ve dış güvenliği sağlamak, vatandaşların



temel hak ve hürriyetlerine



engelolan şeyleri ortadan kaldırmaktır. Devlet baskısı ile inanmış gözükenler vücuda alınmış



mikrop gibi olur, güçlü hale gelince



hastalık



yaparlar. 16



Eğitim amaçlı taranmıştır



Güneş



nasıl



yahudi, zengin, fakir ve



zorlayacaksm?" (Yunus 10/99)



gerçek kişiliğe o zaman



olmalıdır.



yapmadan herkese



devlet de



"Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanlann



gibi



17



aynımesafede



hep



aynı



ırk



ise



mesafede



DİN



v c



DEVLET



ıLİşKıLERİ



D i N



6. Laiklik Fransa'da doğmuştur. Fransızca'da dinı kuruluşların hakimiyetinden bağımsız olan kuruma



Laik (Iaic veya laique) denir2 . Bu ülkede dinı kuruluş



inançlanndan inançlarm



hırıstiyanlığa karşı değil,



kiliseye karşı verilmiştir.



7. Kilise, Allah adına hareket ettiğini öne sürerek kralı, hükümetleri ve valileri belirlemede ve göreve



getirmede kendini yetkili



görmüştür3 .



Bugün,



seçilmiş



yemin ettirmekle bu yetkisini az da olsa sür-



kırma



çabaları



XiV. yüzyılda



açıklanması



yasa tarafmdan



Düşünce



Madde 11.



ve inançlann



8. Laiklik mücadelesinin dine karşı verilmediğinin en önemli göstergesi, Fransa'da kurucu meclis üyeleri tarafından hazırlanan ve Ağustos 1789'da



bunlan



başkalanna



basıp



yayabilir; bu



özgürlüğün



kötüye



kullantlmasmdan ancak yasaca belirlenen dummlarda sommlu olur. FransızAnayasası'nın



9. Bu bildirge, 1791 tarihli başlangıç



bölümü



Kilisesinin



imtiyazlarına



olmuştuS.



Bu anayasa, Katolik



son vermeyi ve protestan, haklarını,



özellikle din



ve vicdan hürriyeti adına her çeşit dinı görüntüyü eşit



görmeyi'hedefliyordu6 . Çünkü kilise bir başka



din mensubuna hayat hakkı tanımazdı. Bildirgenin



kabul edilen insan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 10 ve 11. maddeleridir. Bu maddeler şöyledir:



sağlanan



biridir; her yurttaş özgürce konuşabilir, yazabilir ve



yahudi veya dinsiz olanların



başlam IŞtl r4 .



bu



özgürce iletilmesi insan m en önemli haklanndan



dürmektedir. Fransız tarihi, kiliseye karşı verilmiş mücadelelerle doludur. Kilisenin devlet üzerindeki



dolayı rahatsız edilemez; elverir ki,



kamu düzenini bozmasın.



deyince Katalik kilisesi anlaşılır. Laiklik mücadelesi



egemenliğini



İLIŞKILERI



Madde 10. Hiç kimse, dinsel inançlan dahil,



2- LAiKLiK



kişilere



DEVLET



v c



başlangıcında



insan hak ve



hürriyetlerinin önemi şu ifadelerle belirtilmektedir: 5- Büyük Larousse Ansiklopedisi, insan maddesi



2- Büyük Larousse



Ansiklopedi.~i, Laik maddesi



6- GRIC (Groupe de Rechercehes Islamo- Chretien Araştırmaları



Hır,stiYHn



Din ve Devlet, IslamochrisıanH, 12, Roma 19R6, s. 49-72' den. Tercüme M. SHit HATIPOGlU, IsIOmi



3-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.e. s. 256. 4- Büyük Larousse Ansiklopedisi. Laiklik maddesi,



IS



= Islam



Ara§tırmHlar



Eğitim amaçlı taranmıştır



Topluluğu),



Dergisi, C. III, SH)'! 3, AnkHra 1989, s. 102.



19



'D



t



N



v e



D E V L ET



ı



L







K t LER t



"Fransız halkının, Ulusal meclisi oluşturan



DIN



ve



DEVLET



ILtŞKtLERt



"Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli



temsilcileri, halkın mutsuzluklanna ve hükümetlerin



dayamşma



yozlaşmasına tek neden olarak, insan haklarının



haklanna saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı,



bilinmemesini, unutulmasmı ve çiğnenmesini gördük-



başlangıçta



lerinden insamn doğal, vazgeçilmez ve kutsal



mokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.



haklanm resmi bir Bildirge ile açıklamaya karar verdiler.. "



ile gereğinden fazla sınırlanmaması için Bildirge'ye madde konmuştur. ilgili maddeler şöyledir:



Madde 4. Özgürlük başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmek demektir. O halde her insanın haklannm kullamlması ancak, toplumun öteki



üyelerine sağladtğt aym nitelikteki haklarla smlrlamr. Bu sımrlar ancak yasayla belirlenebilir.



içinde, insan



belirtilen temel ilkelere dayanan, deii



12. Demek ki, laiklik Türk Devleti'nin bir özelliğidir. .



eylemleri yasaklar. Yasa tarafmdan yasaklanmayan hiç bir şeye engelolunamaz ve hiç kimse yasanm bir şeyi yapmaya zorlanamaz.



11. Türkiye'deki resmi belgelerde de laiklik dine karşı değildir. Anayasa'nın



?O



olmasıdır.



Anayasa'nın dinı



2. maddesi şöyledir:



24. maddesi her vatandaşa vicdan,



inanç ve kanaat hürriyeti tanımıştır. Yani



Anayasa, laikliğin devletin bir özelliği olduğunu, vatandaşın



dindar olabileceğini kabul etmiştir.



13. Anayasa'nın 26. maddesi de düşünceyi açıklama giriş



Madde 5. Yasa yalmzca topluma zarar verici



emretmediği



anlayışı



Devletin bir başka özelliği de insan haklarına saygılı



10. Burada özgürlüğün tanımı yapılmış ve yasa



doğal



ve adalet



ve yayma hürriyeti vermiştir. Maddenin



cümlesi şöyledir:



"Herkes veya



düşünce



başka



açıklama



ve kanaatlerini söz,



yollarla tek



baş ma



yazı,



resim



veya toplu olarak



ve yayma hakkma sahiptir... "



Anayasa'nın böyle olması tabiidir. Zaten insan



ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 16. maddesi şöyledir:



Eğitim amaçlı taranmıştır



., 1



\:~.



DtN



DEVLET



ve



DIN



ILIŞKILERI



"Haklan güvence altına alınmamış, kuvvetlerin aynflğı belirlenmemiş



toplumlann anayasalan yok



DEVLET



İLIŞKILERI



rine getirerek dinini ya da inancmı ortaya koymak özgürlüğünü



de içerir7 •



15. Anayasa'nın Başlangıç'ında da;



demektir. II



14. 1948'de



Birleşmiş



Milletler



tarafından



kabul



edilen insan Hakları Evrensel Beyannamesi de düşünce



ve



vicdan ve din hürriyeti konusunu karara



bağlamıştır.



Bu madde dini, ne sosyal alandan ne



ii ..



laiklik



ilkesinin gereği kutsal din duygulanmn, Devlet işle­ rine ve politikaya kesinlikle kanştmlmayacağı .. "



ifade edilmiştir. Demek ki vatandaşa hizmet götürülürken dinı inançlarına göre ayırım yapılamaz.



bir alandan soyutlar.



16. Bu, islam'da zaten vardır. Bu konuda



Böyle bir şey zaten düşünülemez. Dindar kişi, dini-



sabıkası olmayan bir dinin mensubuyuz. Dinimiz



kamu



alanından



ne de



başka



nin emrini



bırakarak başka kişilerin



getiremez.



Eğer



emrini yerine



yerine getirmek zorunda



kalırsa



ya



gizlice ya da açıktan buna karşı koyar. Bu da insan ve



Yurttaş Hakları



tildiği



Bildirgesi'nin



giriş kısmında



belir-



gibi "... halkm mutsuzluklarma ve hükümetlerin



yozlaşmasına .. ii sebep olur. insan Hakları Evrensel



Beyannamesinin 18. maddesi



şöyledir:



insanlarla ilişkilerde onların dinlerinden kaynaklanan bir ayırıma izin vermez. 17. Bütün bu durumlara göre ,laiklik, dine karşı değil devletin dinı kurumların hakimiyetine girmesine karşıdır.



islam'da devleti hakimiyeti altına alacak bir dinı kurum yoktur. Fransa'da kiliseye karşı yürütülen laik-



"Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne



lik mücadelesi bir kaç asır sürmüş ve çok kanlı



sahiptir; bu herkes için yalmz ya da topluca, gerek



olaylar meydana gelmiştir ama Türkiye Cumhuriyeti



kamu önünde gerekse özelolarak öğretimle, uygula-



laikliği kabul ederken hiçbir dinı kuruluşun tepkisini



malarla, taplnmayla ya da dinsel yükümlülükleri ye-



almamıştır. Çünkü islamda hem devleti hakimiyeti altına alacak bir dinı kurum yoktur hem de laiklik için 7- Büyük Lrousse Ans. İnsan maddesi. İst. 19f!6.



??



Eğitim amaçlı taranmıştır



23



D!N



ıLışKİLER!



DEVLET



ve



DtN



ve



DEVLET



yapılan yukarıdaki tamınların islam'a aykırı bir yanı



konusunda toplumu



yoktur. Ayrıca islam'da ruhban sınıfı da bulunmaz.



olmaya



Hiç kimse bu dini, insanlar üzerinde nüfuz sağ­



teokrasiye tamamen



lamanın aracı



gın olduğu



teşkilatı



gibi



olarak kullanamaz. Camiler de kilise



islam, inançlara baskı yapılmasını kabul etmez. rına bağlıdır.



aydınlatan



çalışan kişiler



ve onlara örnek



olarak gören ve



kapamış



kapısını



olan bir dinin yay-



yerde laiklik ne anlama gelebilir?



işte problem tam bu noktada doğmaktadır.



değildirB.



Bir kimsenin müslüman



tLtŞKİLERt



olması



tamamen kendi kara-



Bunun için bir dinı kuruluşun onayı



Burada laikliği islam ın alternatifi sayan ve onu dine karşı



kabul edenler ortaya çıkmaktadır.



19. Türkiye'de,



azımsanmayacak



oranda ateist9 ,



aranmaz. Vaftize benzer bir törenin yapılması da



yani hiç bir dini kabul etmeyen insanlar



sözkonusu değildir. Çünkü islam da ne din adamı, ne



Kimileri de dine uzak dururlar; ondan



de bir



başka kişi



Allah



adına



hareket edebilir. Allah



müslüman olmayı öyle bir kaideye bağlamıştır ki,



alır beğenmediklerini



vardır.



beğendiklerini



kenara iterler. Bunlar etkin ko-



numdadırlar.



buna kimse karışamaz. Çünkü dinin özü imandır. imanın temeli de onu içten kabul etmek, yani kalp ile



tasdiktir. Kalpteki tasdiki bir o Orası insanın



kişi,



bir de Allah bilir.



en hür olduğu yerdir. Bu sebeple hiç



kimse bir inancı kabule veya inkara zorlanamaz.



18. Kiliseye benzer bir



teşkilatı



olmayan, din



adamlarını birer ruhan! lider değil, sadece din 8. Şcyhülislamlığı bir dini kurum ,uyanlar olabilir. Şeyhülislamlık kilise gibi bir dini durum değildir. Bunun Kur'an'a veya sünnete dayandırılan bir tarafı yoktur. 0, ihtiyaç duyulduğu için ihdas edilmi§ bulunan ilmı ve hukuki bir kurumdur. Şeyhtilislam siyasi otoriteye bal\1ı idi. Göreve gelmesi ve görevden ayrılması siyasi otorilenin emri ile olurdu. Nitekim bir kanunla varlığına son verilmi§tir. Ama devletler binlerce kanun çıkarsa kiJisenin varlığını sona erdiremez.



9. Ateizm, tanrıtanımazlık anlamına gelir. Adımı ister IHbiat, ister Gök isterse ne denirse densin, bütün varlıkları yaratan ve evrenin tck hakimi olan Allah'ı inkar mümkün olmadığından tanrıtanımaz, babasını tanımazlık eden kişiye benzer. 0, en sıkışık zamıınında nasıl



Tanrı



babasını



ararsa tanrıtanımaz da iyice dnnı düşünce AlIahla sığınır.



bunlar, her §eyi veren ama kendilerine emir vermeyen bir Allah isterler. Bazı kimseler de Allah'a inandıklarını açıkca söyler ve ateizmi redderler. Ama Allah'ın ve peygamherinin emirlerini, kendi anlayışlarına göre ,ınınara ayırır, kimini kabul eder kimini de reddederler. Bunların durumu, Kur'anda yer ahın Şey tan ın durumuna benzer. Şeytanı o haıc getiren Allah'ın bir tek emrini beyenmemesidir. Yoksa o Allah'a, ahiret gününe ve inanılması gereken bir çok §eyc inanır. Kurlan'da hunu açıkca irade eden ayetler vardır. Ahaznh suresinin 36. fiyeti şöyledir: "AIIalı ı'e Rası/Iii bi,. işte Iıiikiiııı I'e,.iııce iııaıııııış Iıiçl'i,. erkek ve kadııı o işle ilgili daı'ra/11şlanııda ser/,est "'aıııaz." Müslüman, bu uyete uygun davranır. Aslında



Eğitim amaçlı taranmıştır



5



\:.:;. DIN



ve



DIN



ILIşKILERI



DEVLET



Ateistler din ile ilgili her görüntüyü



laikliğe aykırı



kişiler,



kendilerinin



sayarken dine uzak duran hoşlanmadığı dinı



görüntüleri



laikliğe aykırı sayıp



or-



tadan kaldırmaya çalışırlar. Bunlar laikliği dinı bir kurumun hakimiyetine doğrudan



dine



Onlara göre



karşı



karşı



mücadele olmaktan



mücadeleye



Allah'ın



çıkarıp



dönüştürmüşlerdir.



sosyal ve kamusal alanla ilgili



emirleri uygulanamaz. O alanda yetkili olan kendileridir. Bunu davranış



ve



açıkca



söylemezler ama söz,



uygulamalarına başka



bir anlam verme



imkanı yoktur. Özel alanı da ilgilendirse, kendi karar



ve



uygulamalarına,



dine



asla kabul etmezler. düşen dinı



aykırı



diye



Onların görüşlerine aykırı



emir ve uygulamalar ya



da yürürlükten duydukları



karşı çıkılmasını



değiştirilmeli,



ve



diği şeyler,



İLıŞKıLERİ



DEVLET



insan



tabiatı



değerlerle



bütün evrensel



Çünkü bu din, o



ve sosyal hayatla, yani tam bir uyum içindedir.



değerleri



Allah'ın



dinidir.



bu dine, A/lah'm



fıtratma



koyan



Kur'an'da şöyle buyurulur: "Sen yüzünü



dosdoğru



(yaratma kanununa) çevir. O insan/an ona göre yaratmıştır.



A/lah'm yarattığmm yerini tutacak bir



şey yoktur. işte sağ/am din bu dindir. Ama in-



san/ann çoğu bunu bi/m ez/er. " (Rum 30/30)



21. Bu sebeple onlara laiklik tanımından, insan haklarından,



anayasa ve yasalarla



haklardan ve evrensel man ülkenin özel



tanınm ıŞ



değerlerden bahsettiğiniz



şartlarını



za-



ileri sürerek kabul



ya



etmezler. Laiklik devletin bir özelliği iken onu ken-



kaldırılmalıdırlar. Onların saygı



dilerine ait bir özellik olarak belirtir ve "Ben laikim,



anlayışlarına



uyan dindir.



sen laik değilsin." gibi ifadeler kullanırlar. insanları da



islam dini konusunda karar mercii, Kur'an, sünnet ve



"laik olanlar ve olmayanlar" diye ikiye bölerler.



din bilginleri onların



din, kendi değil,



kendileridir. Yani insanlar, ancak



müsaade ettikleri kadar dindar olabilirler.



Vicdanlarını



20. Vicdanlara sıkıştırılmak istenen din, islam dini olunca ona karşı mücadele çok zor olmaktadır. Çünkü islam'a



karşı çıkmak



her



şeyden



önce



evrensel değerlere karşı çıkmaktır. Zira islam'ın iste26



Bunlar kendi



vicdanlarına karşı



da rahat



değillerdir.



rahatlatmak için zaman zaman



yaptıklarının doğru olmadığını



söyleyenler



çıkar.



işte bütün huzursuzlukların temelinde bu yanlış anlayış



ve



davranış vardır.



etkili mücadele,



Eğitim amaçlı taranmıştır



Bunlarla



yapılacak



en



bıkmadan doğruları anlatmaktır.



27



ı-:--



\.':~,



. 'DtN



ve



DEVLET



Dt N



tLtŞKtLERt



Çünkü evrensel değerlere karşı mücadele ta başından kaybedilmiş



bir mücadeledir,



Eğer



o



değerlerin samimi savunucuları varsa onlar, kısa sü-



rede



DEVLET



ve



İ Lİ ŞK! LERİ



3- KUR'AN'A UYGUN MÜSLÜMANlıK 22, islam Allah'ın dini, O'na dua ve selam olsun, Allah'ın



Hz, Muhammed de



son elçisidir.



Kur'an-ı



Kerim, hem Hz, Muhammed'in Allah'ın elçisi



başanya ulaşırlar.



nun belgesi, hem de istediğini açıkça



bize



ulaşmış



Allah'ın



olduğu­



insanlardan neler



ortaya koyan ve güvenli yollarla



olan



ilahı kitaptır.



Bu sebeple



Kur'an'ı



iyi anlamak gerekir. Allah Teala



şöyle



buyurur:



Bunlar Kur'an üzerinde akıl yormazlar mı? Yoksa kalpler üzerinde kilitler mi vardır? (Muhammed 47/24) And olsun ki, biz Kuran'ı, üzerinde düşünülsün diye kolaylaştırdık; ama hani düşünen? (Kamer 54/17, 22,32 ve 40)



23, Müslümanlar Kur'an üzerinde asırlarca



unuttular. Kur'an üzerinde akıı yorma



unutulunca o, yıldı



düşünmeyi



ve onu



ulaşılamaz, erişilemez



gereği



bir kutsal sa-



anlayamayacağımız şeklinde



bir ka-



naat oluştu, Sonra eskilerin her şeyi hallettiği savunuldu ve yeniliklere yalnız



kapılar kapandı.



sevap kazanmak için okunan bir kitap haline



dönüştü,



28



29



Eğitim amaçlı taranmıştır



Nihayet Kur'an,



-r~-



·D i N



v c



D'E V L ET



D t N



t L j Ş K j LER i



doğruya



ve en



sağlama



doğru



Kur'an, gerçekten en



sağlam



ve en



Fakat o, anlamak için



değil



olana



de sadece



sevap olsun diye okunursa onunla bir yere ulaşılamaz.



Böyle bir



şey, tıpkı



kaliteli bir



balın, sırf



görüntüsü ve kokusu ile yetinmeye benzer. Yenmeyen



balın



vücuda



ne faydası



olur.



Müslümanlar asırlardır böyle yapmışlar ve Kur'an ile yeterince kalıpları mıştır.



beslenememişlerdir.



ile hurafeler iç içe



Ama



artık Kur'an'ı



Kur'an üzerinde



akıı



Geleneksel kültür



girmiş, halkı



hurafeler sar-



anlamak için okuyanlar ve yoranlar



kendilerini ve toplumu hareket geçmişle de



vardır.



Bunlar



sorgulamaktadırlar.



Bu



hesaplaşmaktadır.



İLtŞKILERI



çoğu



yoldan çıkmış durumdadır. (Hadid 57/16)



azdır. Kendini müslüman sayanlar iki kesimdir. Birinci



kesim kendini inanç boyutunda müslüman sayar. Onların



içinde oruç tutan, kurban kesen, bayram na-



mazı kılan



ve zaman zaman Cuma



ler vardır. Onlar



Batı



medeniyetini



namazına



giden-



hedeflemişlerdir.



Kolaylık olsun diye onlara "Batıcılar" diyelim. Diğer



kesim ise dinin emirlerini yerine getirme arzu ve kararlılığı



içindedirler. Onlara da "dindarlar" diyelim.



Batıcılar dindarları



gerici ve tutucu sayar,



dindarlar da onları dinin dışında kalmakla suçlarıar. 25. Son



yıllarda



gösterilen gayretler her iki kesimi



de Kur'an'ın etrafında toplamıştır. Kur'an'a yönelen Batıcılar, dindarlardan bir kısmının yaşadığı dini n



Allah Teala şöyle buyurur:



hurafelerle dolu olduğunu görmüşler ve böyle bir din



inanmış kimseler için Allah'ı gönülden hatırlama



anlayışı



ve ondan inen gerçeğe içten bağlanma zamant hala gelmedi mi? Sakın daha önce kendilerine Kitap



,i



DEVLET



24. Türkiye'de kendini müslüman saymayan



ulaştırır." (isra 17/9)



ulaştırır.



v c



zaman geçmişti de kalpleri katılaşmıştı. Onlardan



Allah Teala şöyle buyurur: "Bu Kur'an, gerçekten en



~.;;.



verilenler gibi olmayalar. Onlann üzerinden uzun



ve uygulamasından uzak oldukları için



kendilerini şanslı saymışlardır. Bu durum, böyle dindarları



fena halde sarsmıştır. Bu sarsıntı karşısında



onlar kendilerini savunmak için Kur'an'a yönelince yapılan tenkitlerin çoğunun haklı olduğunu gör-



ii



müşlerdir.



30



Eğitim amaçlı taranmıştır



Bu



yöneliş,



hurafeye



31



bulaşmış



olsun



\.:;:.



1c'



'DİN



ve



D'EVLET



İLİşKİLERİ



olmasın, bütün dindarları ve Batıcıları derinden etkilemiştir. Artık bunların hepsi, Kur'an'ın etrafında tek



vücut olma noktasına yaklaşmışlardır. tamamen dinin dışında görmelerine sebep olmuştur. Allah'ın Kitabına yönelmenin olduğu her yerde bu



süreç kaçınılmaz olarak yaşanır. Allah Teala bu koşöyle



buyurur:



ve



verdik. Birbirlerine düşmeleri ancak, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, aralanndaki çekemezlikten do-



layı oldu. işte senin Rabbin kıyamet günü, onlann aYT/lığa düştükleri konularda aralarmda hük-



medecektir. (Casiye 45/17)



İLİŞKİLERİ



DEVLET



i



ı



Kendilerine Kitap verilenlerin bölük bölük bölünmeleri, ancak bu



apaçık



belgenin (Kur/an/m)



olmuştur. (Beyyine 98/1-3)



De ki: "Doğru geldi, eğri yok oldu. Çünkü eğri hep yok olagelmiştir. inananlan esirgeyen ve iyileştiren ne varsa, biz Kuran ile onu indiririz. Ama bu, zalimlerin sadece yıkımmı



Onlara bu işte (din işinde) apaçık belgeler



"



DİN



onlara gelmesinden sonra



26. Bu sarsıntı, bazı kimselerin kendilerini



nuda



i



artIT/r. (isra 17/81-82)



27. Kur'an'a yönelmenin güçlü



olduğu



her yerde



çözülen gruplar, ellerindekini kaybetme korkusuyla harekete geçerler. Duygusal



davrandıkları



dumana katarlar. Kendilerine hiç bir mazsınız.



Onlara



karşı sabırlı



şey



için tozu anlata-



olmak gerekir. Allah



Teala bu konuda şöyle buyurur:



Ehl-i Kitap'tan ve müşriklerden olan o tammazlar, kendilerine apaçık bir kamt gelinceye dek çözülecek değillerdi.



"Sizde bir iyilik görülse bu onlan Başmıza sabırlı



O (kamt) AI/ah'm elçisidir ki, tertemiz sayfalar okur.



tasalandıTIr.



bir kötülük gelse ona da sevinirler. Eğer



olur ve korunursamz onlann kurduklan düzen



size bir zarar vermez. Çünkü onlar ne yapsalar Allah, onu çepeçevre kuşatır." (AI-i imran 3/120)



Onlarda dosdoğru hükümler bulunur.



Bu sevap



32



Eğitim amaçlı taranmıştır



çalkantılar faydalıdır.



kazanır,



Bu sayede kimileri



kimilerinin de gerçek



33



kimliği



ortaya



\:> DtN çıkar.



ve



Sonunda



DEVLET sağlam



bir dip



tLtŞKtLERt anlayışı



elde etmek



28. Kur'an'a yönelme bir fantazi ya da bir moda iştir.



evrensel ve



kalıcı boyutları



olan ciddi bir



Kur'an'a yönelme sloganı ile çıkanlardan kimileri,



Kur'an'a uyma yerine çabasına



ve



DEVLET



Kur'an'ı



kendilerine uydurma



girebilmektedirler. Bunlar



başkalarını



ederken kendilerinin ne duruma düştüklerinin



Eğer yüz çevirirlerse bilesin ki, AJ1ah bir takım gü-



tenkit



istiyordur. Zaten insan/ardan çoğu gerçekten ya/dan çıkmıştır.



Yoksa Cahiliye devri hükmünü mü anyor/ar? iyi bilen bir millet için kimin hükmü Aliah'm hükmünden güzel o/abilir? (Maide 5/49,50)



farkına



bile varam ıyorlar. Bu sebeple Kur'an'a yönelen herkes kendini bu



açıdan sık sık sorgulamalıdır.



Allah Teala şöyle buyurur: , "



AI/ah'm ipine hep birlikte



sımsıkı



sanIm;



birbirinizden aynlmayın. (AI-i imran 3/103) Ey inananlar! Allah'a boyun eğin, elçisine boyun eğin,



sizden olan yetkililere de. Bir konu üzerinde



çekişince, eğer



Allah'a ve ahiret gününe inanlyor-



sanlz onu hemen Allah'a ve Resulüne götürün. Bu hem daha



haYlflıdlf,



hem de sonu daha iyi olur. (Nisa



4/59)



Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarmda hükmet. Sakm



on/ann heves/erine uyma. On/ardan kaçm ki Aliah'm sana



tLtŞKİLERI



nah/anna karşılık baş/anna bir kötülük gelmesini



mümkün olur.



değildir;



DIN



indirdiğinin



bir kısmmdan seni saptlfmasm/ar. 34



Eğitim amaçlı taranmıştır



35



\::S;--_ ..



DIN



ve



DEVLET



ıLİŞKİLERİ



DiN



onun



4- TARiKATLAR



okuması sayılır."



0,



meşhur



bir hadisinde de



şöyle demiştir: "imam tekbir almca siz de alm, imam



29. Her insan, rahatlıkla gidip katılacağı sohbet



"".,



İLıŞKİLERİ



DEVLET



ve



okuyunca siz susun." imama uyan kişinin, imamın



ve dostluk ortamları arar. Peygamberler bu ortamı



arkasında kıraatta



sağlamışlardır. Kendilerine her kesimden insan ra-



habilerden 80



hatlıkla ve hiçbir engele takılmadan ulaşabiimiş,



Bunların



sohbetlerine katılabilmiştir. Mesela Hz. Peygamber,



Ebı



Medine'deki mescidini kadın-erkek, yaşlı-genç, alim-



kıraatta



cahili, müslüman-kafir ve yerli-yabancı ayırım i



şudur:



apmadan herkese açmıştı. Herkes oraya rahatlıkla



olmak



girer ve sohbete katılırdI. Sohbet, Kur'an etrafında



göre davranmaRtır. ibn Mes'Cıd şöyle demiştir:



olduğu için herkes kendi bilgi ve kabiliyetine göre



"Kur'an, ona uyu/sun diye indirildi ama insan/ar



oradan bir şeyler alırdı. Burası için ödenecek bir



tuttu, onu okumayı ibadet saydı/ar." imam okur,



aidatı veya verilecek bir çay parası da yoktu.



cemaat da okunan



30. Namazda okuduğu Kur'an'ın manasını



anlamayan kişinin namazı olur. Çünkü o, kendisine bu konuda verilen emri yerine getirmektedir. Emrin içinde okuduğu Kur'an'ı anlama yoktur. Ama Kur'an'ı anlamak en önemli hedeflerden olduğu için namazda okunuşu da onu daha kolay anlayacak şekilde olur.



Mebsut'ta bunu anlatan ifadeleri dikkatle inceleyelim:



yasağı



bulunma



kişi tarafından



rivayet



büyük saedilmiştir.



isimlerini hadisçiler toplamışlardır. Sa'd b. demiştir



Vakkas



bulunursa



ki, "Kim imammm arkasmdan



namazı



Kur'an okumada değil,



bozulur." Bunun



asıl



maksat onu



onu anlamak,



düşünmek



anlamı



okumuş



ve ona



Kur'anı



dinlerse istenen elde



edilir. Ama namazda herkes



kıraatla meşgulolursa



istenen



şey



yerine



Demek ki okunan



0lmaz10 ."



gelmiş



onların asıl



hedefi, namazda bile olsa



Kur'an'ı anlamaktı.



31. Tarikatlar, Hz. peygamberin yolunda gitseler, Kur'an'ı



anlamaya yönelik sohbetler yapsalar, bu



maksatla



eğitim



ve



öğretim ortamları



meydana ge-



"Ona dua ve selam olsun, Hz. Peygamber şöyle demiştir: "Kim



imama uyarsa, o imamm 36



okuması



10_ Şcmsüddin es-Scrahsi, cl-Mchsul, Beyruı, 1409/1989, c. ı, s. ı 99-200.



Eğitim amaçlı taranmıştır



37



--"='--------~-'\:c;;c.



· D i N



v c



D' E V L E TIL i Ş K i LER i



tirselerdi çok iyi olurdu. Ama onlar, Kur'an'ı anlamak için çaba göstermediler. Okudukları Kur'anlar



akıllarına değil, kulaklarına ve gönüllerine hitabetti. Mana unutuldu, onunsözleri ve musikisiyle yetiniidi. Böylece Kur'an, sohbetin süsü haline geldi.



Bu



durum, kaçınılmaz olarak hurafelere ortam hazırladı. Tarikat şeyhi, tıpkı hırıstiyan azizi gibi ruhani lider



DİN



ve



--~~~-



DEVLET



ıLİşKİLERİ



şeyhin kutsallaştırılmasını sağladı. Allah'ın verdiği ettiğini



nimetleri



söylemeye



şeyhinin



başladı.



Bir çok mürit,



himmetiyle elde



Onlara bir



geldiğine, gaybı



bilebildiklerine



ettirebilmek için



şeyhin



inanıldı.



çeşit



vahiy



Bunu kabul



keramet göstermesi bir ihti-



yaç haline geldi. Sonra her mürit,



şeyhine



ait bir



keramet yakalamak için seferber oldu. Küçük bir



sayıldı ve ruhEmı alemle bağlantısının olduğuna ina-



tesadüf, büyük abartılarla keramet olarak anlatıl­



nıldı. O, Allah ile müritleri arasında bir vesile ve



maya başlandı. ilm-i ledün ve ilm-i batın diye bir ilim



vasıta yerine kondu. Kur'an-ı Kerime göre her



müslüman Allah'ın dostu, yani veli kulu iken bu



uydurularak



onların



kabul edildi l1 . Böylece



vasıf tarikat büyüklerine has kılındı. Dostun dosta



hikmet olarak



nazı geçer, denilerek Allah'ın bunların nazını çeke-



önce,



ceği kabul edildi. Onların olağan dışı yollarla insanlara yardım edeceği ne inanıldı. Tarikata girme, el alma şeklinde bir törene bağlandı. Bundan önce



adayın o tarikattan nasibinin olup olmadığını belirlemek için rüya görmesi ve bu rüyayı şeyhe anlatması şartı getirildi. Böylece istenmeyen ve



şeyh tarafından onaylanmayan kişilerin tarikata alınması engellendi. Kapılar dışarıya sıkı sıkıya ka-



patılmış oldu. insanlar, tarikattan olan ve olmayan diye gruplara ayrıldı. Bu da tarikatın ve dolayısıyle



böyle bir ilime sahip



yaptıkları saçmalıklar



algılanmaya başlandı.



Nakşibendi tarikatının



rabıta adı altında



birer



180 sene kadar



Halidiye kolunda şeyhe



yeni bir ibadet türü ortaya



11_ Kehf Suresinin 65. ayelinde, Hz. Musa ile kar~ıla~an ki~i ile ilgili olarak "Oııa keııdi kaıııııızdaıı Iıir iliııı ö,~reııııişıik" buyurulur. "kal" diye lercüme elliğimiz kelimenin Arapça kar~,lığı "Icdünn" kelimesidir. Hadis-i §eriflerden bu ki~inin Hızır aleyhisselam olduğunu öğreniyoruz. Ilm-i ledün ve ilm-i bfilından bahsedenler Hızır aleyhisselamın bu ilmin~i kasdederler. Fakal Hz. Hızırla beraber olan Hz. Musa'nın bu ilmi öğrenemediğini de kabul ederler. Çünkü bu husus hem ayeııerde hem Hz. Peygamberin sözlerinde geçer.(Bkz. Buhnri, Ilim 44) Bununla beraber Wrikaı ~eyhleri, ellerinde hiçbir belge olmadığı halde Hz. Hızır'u verilen bu özel ilmin kendilerinde de verildiğini iddia eder, kendilerini Hızır aleyhisselam yerine müriııerini de onu anlamayan Hz. Musa yerine koyarlar. Hiç bir kaynağı ve dayanağı olmayıın bu iddia-, .~eyhleri §eyıanın elinde bir oyuncak haline gelirmi§lir. Islam aleminin Allah'ın gazabın~ uğrayıp dünyu sahnesinden çekilmi§ olmasının asıl sebeplerı bunlardır.



38



oldukları



Eğitim amaçlı taranmıştır



39



\,.~.



DIN



ve



DEVLET



ILIŞKILERI



i



i



sayamadığımız



götürüldü. Dünyada müritlerine yardım edeceği ne



yoktur.



cehennemden kurtaracağına inanıldl. Şeyh, sanki Allah Tealanın özel kalem müdürü ve sır katibi gibi bir mevkiye getirildi. Kur'an'dan adeta cımbızla çekilmiş bir kaç ayetin manası ciddi biçimde tahrif



edilerek bu yanlışlıklar Kur'an'a tasdik ettirilmek istendi. Allah Teala bütün bu iftiralardan uzaktır. Bunlar Kur'an'a temelden aykırı şeylerdir. Kur'an dikkatle okunursa görülür ki, bütün peygamberler



.\



ve



kondu 12 • iş, şeyhte Allah'ıntecelli ettiğine kadar



inanılan şeyhin, ahirette de şefaat ederek müritlerini i



DİN



hayatlarını, bu gibi şeylere karşı mücadele ile ge-



DEVLET



nice hurafeye



karışmamış



nasını



anlamadan okuma ve güzel sesli



ağzından şeyhlerini



dinleme boyutuna



indirildiği



Şimdi



örnek olarak



Haklı



onların şu



sözlerine ibretle



dahi görünse mür/din üstadma itirazı ha-



f3



ramdır .



Şeyh



müride bir



şeyleri, daha iyi müslüman olma arzusuyla yapmış



şey



meşgulolmalı



telkin



ettiğinde devamlı



ve kalbine



hayır



ve



şer



bir



Müride lazım olan şartlardan biri de şeyhin



her şey bitmiş olacaktır. Duamız, bunların bu



emrettiği şeyleri



dünyadan ayrılmadan doğruları öğrenip gerekli dö-



yapmasıdır.



nüşü yapmaları içindir. Şahsi araştırmalarım ıza göre



sebeptirfS.



tevil etmeyerek ve geciktirmeyerek



Zira tevi! ve geciktirme büyük kesintiye



az veya çok yukarıdaki hurafelere ve burada



40



için tarikat



bakalım:



şey getirmemelidirf4 .



Rııbılııyı. "Şeyhin suretinin mürşidin iki gözünün urıısıııda t"savvur edilerek müridin mürşide karşı kendisini son derece alçııllıp ona yulvarmıısı ve onu Allah ile kendi arasında vesile kılması şeklinde" tarif eden ve tarikatu böyle hir nıhıtayı sokan Halid Bagdfldi'dir. Ölümü 1242 h. 1827 miladi tarihidir. (Bu gibi konular' için bkz. Abdüluziz BAYıNDıR, Kur'an Işığındu Tarikutçılığa Bukış. Istanbul 1997,) .



hafızların



böyle bir konuma getirmek zor olmamıştır.



onunla



12_



bir tarikat



32, Müslümanların Kur'an ile ilişkileri onu, ma-



çirmişlerdir. En üzücü olanı da o insanların bu olmalarıdır. Gerçeği öğrendikleri zaman, ne yazık ki,



İLıŞKİLERı



13- KOTKU. Tasavvufi Ahlak. c, II. s,5. 2, paragra!'. 14- KOTKU. Tasavvııfi Ahlak, c, II. s, 248, 15- KOTKU. Tasavvufi Ahlak. c, II. s, 246. parugraf 5.



Eğitim amaçlı taranmıştır



41



,,



DIN



DEVLET



ve



şeyhinin



Mürit



ILIşKILERI



şeyh,



istediği gibi



müride



kısaca



mürit şeyhinin kölesi



köleden de öte bir bağlılığı efendisine zaman zaman homurdanır şeyhine



olmalıdır.



bulunmalıdır. baş kaldırır



Hatta



Çünkü köle



veya içten içe



ama mürit hem içi ile hem de



tam boyun



5- DiN EGiTiMi Din hürriyeti, dini



hareket edebilsin 16•



Yani



ıLıŞKİLERİ



DEVLET



ve



yıkayanrn



terbiyesinde ölü



elindeki ölü gibi olmalıdır ki,



DIN



dışı



ile



eğer.



eğitimi;



öğrenme



hürriyetini de içerir. Din



inanç, ibadet ve ahlak eğitimi diye üçe



ayrılabilir.



A- iNANÇ EGiTiMi 34. Dine inanmak isteyen kişi, hangi eğitim sevi-



yesinde ve ne durumda olursa olsun 33., Tarikatlar, insanı sönükleştirmekte, kendine



olan güveni ortadan



kaldırmakta



ve onu



kişiliksiz



hale getirmektedir. Türkiye'de tekke ve zaviyeler resmen



kapalıdır



ama fiilen çok tarikat



vardır.



insanları bu konuda uyarmak için ciddi çalışmalar



yapmak gerekir. Ancak devlet, bu konuda da taraf olmamalı



ki,



yapılan çalışmalara



duygular



karış­



masın,



konu rahat bir ortamda tartışılsın ve istenen



sağlıklı



ve



kalıcı



sonuçlara



ulaşmak



mümkün olsun.



inandığı



ve



gibi yaşamaya çalışır. Eğer inancını doğru



öğrenememişse boşluğu



Zamanımızda



nayici ve



inanır



hurafelerle doldurur.



nice ilim adamı, yüksek bürokrat, sa-



iş adamı



samimi olarak dinini



yaşama



gay-



retine girmiş ama inancı ile ilgili yeterli bilgisi olmadığı için sonradan hurafecilerin ve



istismarcıların



esiri



haline gelmiştir. 35. Bir müslüman, öncelikle hurafelerden uzak bir inanca sahip



olmalıdır.



Bunun en güvenli yolu,



inancını



Kur'an'dan öğrenmesidir. Kur'an, bütün



insanlığı



yaratan



Allah'ın kitabı olduğu



için



inancını



Kur'an;dan öğrenenler bütün insanlığı kucaklayan ve herkese



karşı anlayışlı



davranabilen ufku



insanlar olurlar. Allah Tea.la şöyle buyurur: 16- KOTKU, Tasavvuli Ahlak, c. ll, s.245, 3. paragraf.



42



Eğitim amaçlı taranmıştır



43



açık



'tc;:.



DtN



ve



DEVLET



ILIŞKiLERI



De ki: "Doğru olan Rabbinizden gelendir. " Artık dileyen inansın, dileyen tammasın. ( Kehf 18/29) "Kim yola gelirse sadece kendi için gelir. Kim de



kaybeder~e sadece kendi aleyhine



yolunu



kaybeder. Hiç bir günahkar başkasının günahım çekmez. Biz de bir elçi gönderinceye kadar azab etmeyiz. (isra 17/16) ii



MÜSlümanlığl doğru öğretmek için, Kur'an meali



DiN



kelime-i



şehadeti



renler pek



azdır.



dahi



aslına



uygun olarak seslendi-



Bu durum, yüksek seviyede bilgi insanın,



ve görgü sahibi olan nice duymasına



ILIŞKILERI



DEVLET



ve



ve kendini küçük görmesine yol aç-



maktadır.



37.



Kur'an'ı,



kendi harfleriyle doğru olarak okumak



da her müslümanın arzu ve ihtiyacıdır. işte bu yetişmiş öğretmenler



arzusunu normal yollarla, iyi



okullarda ders olarak okutulmaııdır. Bu, aynı za-



gözetiminde gideremeyenler



manda hurafelere karşı güvenli ve etkin bir müca-



yollara



dele olur.



için ilkokuldan



başvurmak



zorunda



başlayarak



şikayetlere



yol açan



kalmaktadırlar.



isteyen her



Onun



öğrenciye



Kur'an öğretmek gerekir. Kur'an kursları ve imam



B- iBADET EGiTiMİ



Hatip Liseleri bu konudaki



36. Namaz, oruç, hac ve zekat konusunda temel bilgileri doğru bilmek gerekir.



karşılayacak



ihtiyacı



değillerdir.



kapasitede



Orta



tümüyle kısımları



kapatılmadan önce imam Hatip Liselerinde görülen



Namaz kılan herkesin Fatiha Suresini, namaz



aşırı yığılmaların



sebebi, evladına dinı eğitim



surelerini, Ayet'el-kürs,yi doğru okuması icabeder.



vermek isteyenlerin bu



Namaz duaları ile günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan



cevap verememesidir.



konularla ilgili buyrukları ve öğütleri içeren ayetleri de



memiş olanların aşağılık



öğrenmelidir. Bunların sayısı azdır. Onları doğru



yanlış davranışların



arzularına diğer okulların



Diğer



bir



doğru seslendirmeye bağlıdır. imam-Hatip Liselerini



ve Kur'an Kurslarını bitirmiş olanlar bir yana, bugün



Eğitim amaçlı taranmıştır



okullarda dinini



45



öğrene­



kompleksine girmeleri de



başka



okumak, kendi harfleriyle öğrenmeye ve o harfleri



44



bu konuda eziklik



sebebidir.



1::;:;--ve



DIN



DEVLET



ILIŞKILERI



DIN



Kişinin



DEVLET



Bakanlığına bağlanması



c- AHLAK EGiTiMi 38.



ve



sağlık



kendine, ailesine,



yaşadığı



topluma,



Bakanlığına, Üniversiteler Yükseköğretim Kurumuna bağlanmış, vakıflara



vardır.



Bir müslüman bu konudaki görevlerini;



yetkisi



farzları,



hel al ve



olmazsa örnek bir insan ve iyi bir müslüman



Böyle



olması



mümkün olmaz ..



Bugün Tevhid-i Tedrisat Kanununa göre faaliyetini sürdüren tek kuruluş imam Hatip Lisesidir.



diniyenin



39. 1340 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu, ilmi kuruluşların tamamını



Milli Eğitim Bakanlığına



bağlamıştır.



Bu cümleden olarak, Şer'iyye ve Evkaf



Vekaletine



bağlı



medreseler ve mektepler, özel



vakıflar tarafından



idare olunan medreseler ve



mektepler, Milli Savunmaya



bağlı



Sağlık Bakanlığı'na bağlı



askeri



rüşti



ve



dar'ul-eytamlar



gibi kanunlar, ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar



sebebiyle ya yürürlükten



kaldırılır,



ifası



yetişmesi



vazifesiyle mükellef memurlann



için



ya da



!irler. Tevhid-i Tedrisat Kanunundaki ilk



değiştiri­ değişiklik



1341 tarihinde Askeri liselerin Milli Savunma



ayn



mektepler



küşad



edecektir... "(4. Madde)



40. Bugün imam Hatip Liselerinin programları imamlık



man



ve hatiplik gibi görevleri yerine getirecek ele-



yetiştirmeye



Anayasa'nın



24.



denetiminde din



değildir.



uygun



Bunlar,



maddesine göre devletin eğitimi



ve



öğretimi



öğrenciler



yaptıran



de bu gayeyle



gelmektedir. Din görevlisi olmak isteyenler ise imamHatip Lisesi



yanında



bir Kur'an Kursu'na gitmek-



tedirler. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim sonra, mihraba geçip namaz bulmak çok zor



46



de



liselerdir. Buraya gelen



Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.



Bilindiği



verilmiştir.



".Maarif Vekaleti.. .imamet ve hitabet gibi hidematı



KURSLARı



Milli



özelokul ve üniversite kurma



Bu kanunun imam Hatiplerle ilgili ifadeleri şöyledir:



D- iMAM HATip LisELERi VE KUR'AN



idadiler,



ile yapılmıştır. Daha sonra



yetiştiren eğitim kurumları Sağlık



personeli



ülkesine ve bütün insanlığa karşı hak ve görevleri haramları doğru öğrenmelidir.



ILIŞKILERI



Eğitim amaçlı taranmıştır



olacaktır.



47



uygulamasından



kıldıracak kişileri



Çünkü lise



çağında



DİN



ve



DEVLET



İLİŞKıLERİ



DİN



verilecek eğitimle doğru dürüst Kur'an okuyacak sekişiler yetiştirmek



viyede



hemen hemen



imkansızdır.



Zira Kur'an harflerini doğru seslendirmek için gerekli ağız



ve kulak terbiyesi daha küçük yaşta



verilmelidir.



Kısa



bazı



süreli olanlar



Kur'an'ı



yüzünden okutma ve



sure ve duaları ezberletme gayesiyle



ulaştırılmazsa



bu



42. imam Hatip Liseleri bir taraftan Kur'an Kurslarının desteği



insanları



varlığı



çeşittir:



iyi bir seviyeye



kurslara olan ihtiyaç devam edecektir.



elemanlar



41. Kur'an Kursları kısa ve uzun süreli olmak üzere iki



programları,



İLışKıLERİ



DEVLET



ve



ile dinı hizmetleri yerine getirecek



yetiştirirken diğer



topluma



taraftan dinini bilen



kazandırmaktadır.



Böyle



insanların



toplum için büyük bir güvencedir. Bu se-



beple imam Hatip Liselerinin en önemli görevi hurafelere



karşı



kalkan



olmaktır.



Çünkü hurafeciler dini şekilde



açılmıştır. Öğrencilere bu süre içinde ihtiyaç duyulan



iyi bilmeyenleri ararlar. Cahillikleri ancak bu



din dersleri de verilmektedir. ilk ve orta dereceli okul-



farkedilmeyecek ve kendilerine boyun



lardaki din dersleri yeterli olur ve Kur'an da öğretilirse



Bütün okullarda verilmekte olan din dersleri yeterli



hem bu kurslara ihtiyaç kalmaz hem de lise çağında



seviyeye çıkarılmalı ve imam Hatip Liseleri Tevhid-i



öğrenciyi, Kur'an'ı doğru



Tedrisat



okuyacak şekilde eğitme



güçlüğünün doğuracağı sakıncalar



ulaştırılmalıdır.



ortadan kalkar.



Uzun süreli Kur'an Kursları, imam Hatip Liselerine destek



olmaktadır.



Buralarda



hafız yetiştirilmekte



ve



daha yoğun bir din eğitimi ile öğrenciler mesleğe hazırlanmaktadır.



Tevhid-i Tedrisat Kanunundaki



hedeflere ancak bu



şekilde ulaşılabilmektedir.



imamlık



ve hatiplik yapacak



Yoksa



memurları yetiştirmek



mümkün olmamaktadır. imam Hatip Liselerinin



Din



istediği



eğitimi müfredatı



seviyeye



Kur'an



ışığında



gözden geçirildiği taktirde ülkeye aklın ve bilimin hakim olması kaçınılmazdır. 43. Sekiz lanmasından



yıllık



kesintisiz



eğitimin



uygu-



sonra eğitimle ilgili her konuda olduğu



gibi din eğitimi konusunda da büyük bir kaosa girildiği



ve sıkıntıların doruğa çıktığı açıkca gö-



rülmektedir. Buna taraf olanlardan kimileri bunun insanları



48



Kanununun



eğilecektir.



Eğitim amaçlı taranmıştır



dinden



uzaklaştıracağı,



49



kimileri de bu sayede



\:.~.



DİN



ve



DEVLET



İLİşKİLERİ



DIN



ve



:' İLıŞKİLERİ



DEVLET



dinı hayata istedikleri şekli verebilecekleri umuduna



kapılabilirler. Ama insanların dine yönelişlerine engel



6- SiYASi PARTiLER



olmak mümkün değildir. Bu, bütün dünyada ya-



45. Anayasya göre, ",.devletin bir



kişi



veya



şanan bir süreçtir. Dine yönelen kişiler ise din konu-



zümre tarafmdan yönetilmesini veya sosyal bir



sunda sadece, o dinin önderlerinin yolunda giderler.



smlfm diğer sosyal slntflar üzerinde egemenliğini



44. Dinden değil, dinin eksik ve yanlış öğ­



sağlamak



veya dil, Ifk, din ve mezhep



aymmı



ya-



renilmesinden korkmak gerekir. Eğer dini eğitim



ratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve



yaygınlaştırılmaz ve imam Hatip Liselerinin mesleki



görüşlere



ağırılıkları artırılmazsa inancını sorgulamayan, dini li-



cıyla .. ii siyasi



derleri Allah'ın yeryüzündeki temsilcileri gibi algı­ layan insanlar çoğalır. işte asıl felaket o zaman olur.



dayanan bir devlet düzenini kurmak amaparti kurulamaz 17 .



Anayasa böyledir ama ideolojilerini öne halkı



kimi idarecilerin



çıkaran



kendileri gibi inanmaya



zorlayan tavırları dil, ırk, din ve mezhep farklılığına dayalı lO"~"~



partilerin



Bunlara çok



karşı başka



sayıda



taban



kurulmasına



ortam



hazırlamıştır.



partiler de kurulunca birdenbire



parti ortaya



çıkmış



ve her biri kendine



bulabilmiştir.



Bu durum gereksiz sürtüşmelere, vatandaşların sınıf



ve zümrelere



ayrılması



gibi tehlikeli sonuçlara



yol açmakta, ülkenin gücü ve



imkanları



bu çark



içinde heba olup gitmektedir. idarecilerin kendi ideolojierini kabul ettirme



çabaları, karşı



ideolojileri



17- Bunlar Anayasa'nın 14. maddesinde konulan sınırlamalardır. Anayasanın 69. maddesinde siyasi parlilerin 14. maddedeki sınırlamaların dı~ına çıkamayacağı yazılıdır.



50



Eğitim amaçlı taranmıştır



51



'Ii;;.



DIN



ve



ILIşKILERI



DEVLET



devlete hakim olma mücadelesine sokmuştur. Bir çok siyasi parti, bir hizmet temsil



ettiği



yarışı



ideolojiyi hakim



ortaya koyma yerine kılma



ve



yandaşlarını



devlet imkanlarından 'yararlandırma yarışına girmiş görünmektedir. Böyle bir ortamda sonu



alınmaz



sebepler ortadan



doğuran



hukuki ve sosyal



kaldırılmazsa



sonuç



alınamaz.



Nitekim. 12 Eylül 1980'den sonra siyasi parti sayısını



azaltma gayreti



\



'



: .~ i



DEVLET



tLtŞKtLERt



A- DiNE DAYAlı PARTi 48. islamı parti olmaz ama müslümanların partisi olabilir. ikisi arasında fark vardır. islam bir dindir. Bu dinin hedefi kişilerdir. O, dünyalık elde etmenin aracı



başarısızlıkla



sonuç-



gamberlerin ortak sözü



şudur:



"Ben sizden buna bir ücret istemem, benim ücretim sadece var/ık/ann sahibi o/an AI/aha aittir. " (Şuara



26/180)



oyalan partiler



49. Dine karşı çıkanlar, din tebliği ile iktidar



Türkiye'nin en büyük partileri olarak hükümet kur-



mücadelesini birbirine karıştırmışlardır. Hz. Musa ile



maktadırlar.



devrin en büyük krallarından olan Firavun arasında



lanmıştır. Artık , ','1



ve



olarak kullanılamaz. Dini tebliğ ile görevli pey-



çatışmaların olması kaçınılmazdır.



46. Bu ortam i



DtN



%20 ler



civarında



ideolojik davranışlara son verilecek olsa partiler . kendi ideolojilerini hakim kalkınması



için hizmet



kılmaktan



vazgeçerek ülke



yarışına



girmek zorunda



kalırlar.



konusu özel bir önem



"Musa dedi ki, "Bak, Firavun! Ben alem/erin Rabbinin bir elçisiyim. Bana düşen, A/lah'a karşı gerçek,dışı bir şey



47. Türkiye'de en büyük çatışma, islam dinine karşı yaşanmaktadır.



geçen şu konuşma bu açıdan önemlidir.



Bu durumda dine dayalı parti taşır. Şimdi



o konuya girelim:



söylememektir. Size Rabbinizden bir mucize getirdim,



israiloğu/larım



benimle



beraber



gönder." (Araf 7/104-105) Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi de neyin nesi oluyor?"



52



Eğitim amaçlı taranmıştır



53



,.,,-,~----~~~~~~-~-~-----------.,.-----------~~~---



DIN



ve



DEVLET



ILIşKILERI



Dedi ki, kesin olarak inanacaksamz, o göklerin, yerin ve ikisinin arasmdaki her şeyin Rabbidir. /i (Firavun) Çevresinde bulunanlara dedi ki, /lişitmiyor musunuz?/I



Firavun dedi ki, /ISize gönderilen elçiniz gerçekten delidir. /i



i



(Firavun,) çevresinde bulunan ileri gelenlere dedi ki: "Bu gerçekten bilgin bir büyücü.



istiyor ki büyüsüyle sizi toprağmızdan çıkar.



Dediler ki, /lOnu ve



kardeşini alıkoy, şehirlere



Sana bütün bilgin büyücüleri getirsinIer. " (Şuara



Musa dedi ki: /IEğer akımızı kullanabilirseniz o,



Burada Hz. Musa: "israiloğullanm benimle be-



doğunun, batmm ve bu ikisinin arasmda olanlann



raber gönder." dediği halde Firavun, tam aksine



Rabbidir./I



onun



edin, and olsun seni zindanliktardan biri yapanm. /i "Ya sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"



i



ILIŞKILERI



26/18-37)



Firavun dedi ki: /lHele benden başkasım tann



i



DEVLET



toplayıcılar gönder.



atalanmzm da Rabbidir. /i



"'ı, ..



ve



sm. Ne emredersiniz?



Musa devam etti: /LO sizin de Rabbiniz, önceki



"



DIN



iktidarı



duyguları



ele geçirmek



istismar



istediğini



etmiştir.



iddia ederek milli



Firavun'un sözünü tekrar



edelim: "O istiyor ki büyüsüyle sizi toprağlntzdan çıkarsm./I



dedi. /lHaydi getir bakalım; eğer doğru/ardan biri isen. "



i



Halbuki, Hz. Musa israiloğullarını alıp gitmek istiyor. Firavun Hz.



dedi. Hemen değneğini attı, bir de ne görsün apaçık bir ejderha! Elini çıkardı, o da bakanlar için bembeyaz



Musa'nın



dediğini



ama sanki onun gerçek niyetini



iyi



yapıyor ')fe



kendini



halkını düşündüğünü



söylemeye



çalışıyor.



doğruyu



söylemek işine gelmiyor.



Eğitim amaçlı taranmıştır



55



anlıyor



sezmiş



davranarak demagoji



oluverdi. 54



ne



gibi



değil



de



Çünkü



--



-----·~----------:--\.s:,



DİN



ve



DEVLET



İLışKİLERİ



50, Bu sebeple islamı, iktidara gelmenin bir vasıtası



olarak kullanmak



yanlıştır.



O zaman yetkili



DIN



emir ve yasakları inandığı



makam da bulunanlar islama duygusal yaklaşırlar.



gibi



ve



Osmanlının,



kaçırmamak



için dine karşı çıkarken, kimileri de



iktidara gelebilmek için dini kullanırlar. Her ikisi de dini, gereği gibi düşünmeye ve bir etki altında kalmadan o konuda karar vermeye engelolur. 51. islamın partisi olmaz ama müslümanların bir veya birden çok partisi olabilir. Bunlar programlarını ortaya koyar, gerekli bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olduklarını gösterir ve iktidar mücadelesine katılırlar. iktidara gelirlerse din adına değil, kendi adlarına yönetirler. iyi yönetirlerse sevabı kendilerine,



kötü yönetirlerse vebali yine kendilerine olur. Çünkü islamda yanlış olmaz ama müslümanda olabilir. 52. Din hürriyeti önemlidir. inanç bir kalp işi olduğu



için inanç hürriyetini tanımak veya



tanımamak



fazla bir anlam



taşımaz.



Ama din



Bunun daha



açık



ifadesi,



hürriyetidir.



baskı



inançlara



tiştirmeyi



ve



meyhane



gayrimüslimlere serbest



hakareti



açmayı



müslüman



yasaklar.



ve domuz yeyasaklayıp



kesime



bırakması



bu yüzdendir.



Bu anlayış, ispanya'dan kaçan yahudilere kucak açmamıza



ve onlara tarihlerinin en mutlu dönemini



yaşatmamıza



sebep



hatırasına



Yıl Vakfı'nı kurmuşlardır.



500.



53. Ama



artık



eski



olmuştur.



Yahudiler bunun



hoşgörü ortamı



yoktur. Çünkü



etkili mevkilerde bulunan ateistler ve dine uzak kimseler,



hoşgörülü olamamaktadırlar.



sebeplerle müslüman görünme dukları



için problem



karmaşık



Bunlar,



ihtiyacı



çeşitli



da duy-



hale gelmektedir.



1946'dan beri kurulan siyasi partiler, daha çok oy alabilmek için



halkın dinı duyguları na



konusunda adeta samimi olanlar edenler de



Eğitim amaçlı taranmıştır



hitabetme



yarışm ışlardır. Bunların



olduğu



gibi



olmuştur.



hürriyeti çok önemlidir. Din deyince, o dini n bütün



56



ıLİŞKıLERİ



islam, insana inandığı gibi yaşama imkanı sağlar



Ayrıca



da harekete geçirir. Sonunda kimileri iktidarı elden



anlaşılır.



yaşama



Zira hiç kimse elindeki imkanları kaybetmek istemez. bu davranış iktidar hırsıyla yanıp tutuşanları



DEVLET



ve



57



dinı duyguları



içinde



istismar



"'~~'------------------------~------------------~~----------------~t~>------r~,



!J



(



DIN



·1



'i



ı.Li



ve



DEVLET



ILIŞKILERI



Anayasanın 24. maddesine göre '



DIN



liKimse .. her



Sana



IIBaşüstüne



ll



derler, ama senin



ne suretle olursa olsun, dini veya din duygulanm



uzaklaşınca,



içlerinden bir



yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez



dEfdiklerinden



başkasını



ve kötüya kullanamaz. /i



rın



Din istismarının adı ikiyüzlülük ve münafıklıktır. ikiyüzlü ile gerçek dindarı ayırmak zordur. Hele insanlara dinleri konusunda problem çıkarılırsa



ILIşKILERI



DEVLET



ve



takımı,



yanından



geceleyin senin



ortaya koyar. Allah da onla-



gece yaptıklanm yazar.



Artık



onlardan yüz çevir.



Allah'a dayan. Koruyucu olarak Allah yeterli. (Ni sa 4/81)



54. Din evrensel ve zamanüstüdür. Yani dinin



ikiyüzlüler için bulunmaz bir fırsat doğar. Bu defa



zamana ve mekana



bağlı



gerçek dindarlar din istismarcılğı ile suçlanırlar. Bu da



kuralları vardır.



politikaları



her şeyi alt üst eder. Türkiye'de yaşanan budur. Bir



zamana, mekana ve ihtiyaçlara göre değişir. Bir



de her türlü dinı görüntüye, laiklik adına karşı çıkan,



devlet, eğer din ve vicdan hürriyetini tanırsa kanun-



dinı eğitime darbe vurup insanları dinlerinden



larını



uzaklaştırmayı çağdaşlık sayanların,



yapılacak



kendilerine



duyulan tepkileri azaltmak için zaman zaman çıkıp dine saygılı olduklarını, fakat din istLsmarına karşı olduklarını söylemeleri yok mu, işte bu tavır, daha



büyük tepki toplamakta ve dindarlara, alaya alındıkları



duygusunu vermektedir.



Kur'an'da bu konuda bir çok uyarı vardır.



A"ah Teala şöyle buyurur:



58



politikalarını



değişmez



ve kanunlar ise



ona göre düzenler. Çünkü dine



müdahaleyi hiç bir dindar kabul edemez.



Mesela, Nur Suresi'nin 31. ayeti, müslüman kadınların başlarını



günden beri



örtmelerini emreder. Bu emir, ilk



tartışmasız uygulanmıştır.



Bugün, hem



Türkiye'de hem de diğer islam ülkelerinde müslüman kadınlar başlarını



ikiyüzlüler Hz. Peygambere de sıkıntı çektirmişlerdi.



ve



Devlet



olmayan



örterler. Tutulur kimi yerlerde



kadınların başlarını müslümanların



örtmesini



tepkisi



alınır.



tepki sona ermez.



Eğitim amaçlı taranmıştır



59



yasaklanırsa



bütün



Kur'an var oldukça bu



}



DIN



DEVLET



ve



olduğu



Bu tepki



ILIŞKILERI



sürece onu istismar edenler de



DIN



bir şey



ve



kalmayınca



diğeri karşı



Bu da zor



çıkar. Buna ateistlerin ve islama uzak kimselerin, dini



donanıma



olur. Bir parti



başörtüsünü



sıkıştırma



vicdanlara



savunur,



gayretleri de eklenince laiklik



dinsizlik olarak uygulama alanı bulur. duygular öne verenler de ülke



hareket ederler. Partilerin



birlik ve beraberlik için ne yapacağı



çok ilgilendirmez. Partilerden birine oy veren



için önemli olan dininin emrini yerine getirme imkanını elde etmek, maktır.



diğeri



için önemli olan da buna mani ol-



Böylece her iki parti de tepki



oylarıyla



parlamentoya girer ve siyasal dengeleri bozarlar. Dürüst



politikacılar



dürüstlüğe



ise ya silinip gitme



pahasına



devam ederler, ya da menfaatlerini dü-



şünerek politikalarını değiştirme zorunluluğu



hisse-



55. Halbuki bizim devlet olarak devlet dine



geleneğimize



karışmasa, dinı duyguları



uygun



istismar



mümkün olmaz. Böylece kendi elimizle kendimizi atmamış



oluruz. O zaman dürüst politi-



kacıların işi kolaylaşır,



den ikiye ya da üçe



ciddi politikalar üretmek gerekir. yapıya



Bilgi birikimine, alt olmayı



sahip



Kim daha çok



ve yeterli



gerektirir. Ama istismar



bağırır



ve daha çok yalan



söylerse daha çok taraftar bulabilir.



B- iRAN BENZERi iSLAM CUMHURiYETi . 56. islam dini ruhban sınıfını kabul etmez. Allah insanların



önünde



Şiilikte vardır.



olacağı



siyasi parti



düşer.



60



sayısı kendiliğin­



hepsi



eşittir.



Bunun tek



Bu mezhep devlet



hususunda



çıkan



. Peygamber tarafından tayin günahlardan sın



Hz. Ali



ihtilaftan



onlara göre devlet devlet



başkanı



edilmiş olmalı



konusunda ittifak başkanlığı



konusundaki



Hz.



ve bütün bu



şah­



etmişlerdir.



Yani



siyasi bir makam



makamdır. Şimdi onların imamlık,



başkanlığı



kim



doğmuştur.



arındırılmış bulunmalıdır. Şiiler



olduğu



bir



istisnası



başkanının



Onlara göre imam, yani devlet



değil, dinı



derler.



tehlikeye



kolaydır.



iştir.



ILIŞKILERI



Bu durumda partilere oy



duygularıyla



kalkınması,



onları



çıkar.



Artık akıı değil,



DEVLET



yani



bazı görüşlerine



bakalım:



"imamılk ancak Allah/tan nass ile, yahut



o



imamdan önceki imamm onun imametini beyaniyle tahakkuk eder. insan/ann seçmesiyle, istemesiyle



Çünkü istismar edilecek



Eğitim amaçlı taranmıştır



61



,,~-------------------------,..---------,---'t~,



DtN



ve



DEVLET



tLtŞKtLERt



olmaz. insanlar dilediklerini imam olarak tayin, yahud dilediklerini azil hakkma sahip Şiilerin, imamın



;1



özellikleri ile ilgili inançları şöyledir:



rünürde, gizli/ikte, bütün kötü ve pis



i



Ii



doğumundan



vefatına



şeylerden,



dek masun



olduğuna



inamyoruz. imam, imametten önce, sonra, soy boy şerefi bakımmdan



en yüce ve temiz



kişi



olup her



türlü kötülükten, suçtan, yamlmadan,



yanlış iş



görmeden, unutmadan ve her türlü



aşağılık



masundur19,"



inançlarını şöyle



ifade ederler:



meder, o şeyi künhüyle anlar, bilir. Bir şeye yönelirse, onu bilmek dilerse, o şey hakkmda, ancak gerçeği



gerçeklik, adalet, tedbir, hikmet ve bütün üstünlük/er



i



bakımmdan



gerekir ve buna



halkm en seçkini



olması



inanmaktayız...



hususta



ak/1 delil/ere,



imamm ilahı hükümlere, ilahı maarife, bütün olması,



yahut



bel/etenlerin



bel/etmesine ihtiyacı yoktur. Bilgisi iktiza edince daha da



derinleşir.



Daha da ziyadeleşir...



/i



imamlardan hiçbiri bir mua/lime gitmemiş, bir



mürebbiden bir



şey öğrenmemiştir



görmemiş,



... Hiç biri bir



hiç biri bir mektebe, bir



medreseye gitmemiştir. Böyle olduğu halde kendilevermedeler. Dillerine bilmiyorum sözü gelmediği gibi. cevap vermek için



düşünmeleri



yahut



cevabı



müddet sonraya tehir etmeleri de vaki deği/dir...



bir



2011



imarnlara itaat



i



bilgilere sahip



bilir, yamlmaz, şüpheye düşmez, bu



rine bir şey sorulunca ona derhal en doğru cevabı



/limamm peygamber gibi, yiğit/ik, kerem, temizlik, ve iyi huylar



İ Lİ şKİ LERİ



ettiği kudsi kuwetle, ilham yoluyla gereği gibi hük-



hocadan ders



iran'daki Şiiler, imam ın sıfatları ve bilgisi konusundaki



DEVLET



kendisinden önceki imam vasıtasıyladır. Yepyeni



/i. . .



şeylerden



ve



bir şey hakkmda da imam, Allahu Ta/a'nm ona ihsan



değillerdir. 18/1



/limamıı? da peygamber gibi içte, dışta, gö··1 '



Dt N



peygamber,



yahud



lR- Muhammed Rıza'I-Muzaffer, Akflaid'ül-ImOmiyye, Şia Inançları (Türkçeye çeviren Abdiilhnki GÖLPıNARLı) Isınnhul 197R, s. 50. 19- Şin Inançları, s. 51.



Şiilerin



imamlara itaat konusunda inançları



sövledir:



20-



Eğitim amaçlı taranmıştır



Şia Inançları, s. 52-53.



63



~~-------~--:------------'!!\!'I'ı"\~~----:-------C-



DİN



İLİŞKıLERı



DEVLET



ve



"Onlann buyruklan Allah'In buyrukland/(. Yasaklan O'nun yasakland/(. Onlara itaat A/lah'a itaatt/(o Onlara isyan, A/lah'a isyand/(. Onlan seven AI/ah'ı



sever. Onlara



düşman



olan A/lah'a da



düş­



DtN



ve



görevlendirdiği



karşılığı



.\1;:.



DEVLET



İLtŞKİLERİ



insana resul denir24 . Bunun Türkçe



elçi'dir.



Allah Teala elçilerinin görevini üç şekilde belirlemiştir:



man olur. Onlann emirlerini reddetmek caiz



Elçinin birinci görevi emri



değildir. 21 ii



şöyle



57. Ehl-i sünnetin



bunları



budur. Ehl-i sünnete göre devlet makamdır.



söylediklerinin



başkanlığı



siyasi



Onun için bu konuda bir ayet ya da Yukarıda



hadis yokur.



çoğunu



onların



imamlar için



biz peygamberler için dahi



söyleyemeyiz. Kur'an'a göre "Hz. Muhammed sadece bir reelçiliği



yüklenen



kendini Allah'ın,



3/144)



kişiye



karıştırmadan



ulaştırmakla



buyurur:



"Elçilere apaçık tebliğden başka ne düşer?"



görevli



Arapça'da bir sözü ve



resul denir22 . Yani resul, birinin sözünü bir



kişidir



23







Dinı



kendi hükümlerini halka



işe



başkasına



terim olarak da



ulaştırmak



üzere



21- Şin Inançları. s. 54. 22- Rağlb eı-Isfahnnl, el- Müfrednı, s.353. 23- Mecelle m. 1450. (Risaleı, bir kimse ıasarrurıa dahli olmaksızın bir kimesnenin sözünü diğere ıebliğ elmektir. OL kimseye resul ve ol kimesneye mirsil ve diğerine mürselun i1eyh denir.)



64



(Nahl



16/35)



"Ey Elçi! Rabbinden sana indirifeni tebliğ et,



eğer



bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun"



(Maide 5/67)



Elçinin ikinci görevi emri



suldür. " (AI-i imran



Allah Teala



kabul etmesi mümkün



değildir. Türkiye'de yaygın olan islam anlayışı



bir



tebliğdir.



açıklamadır.



Ayette şöyle



buyurulur: "Biz ne elçi gönderdiysek sadece kendi halkının diliyle gönderdik ki, onlara



açık açık



anlatsin."



(ıbrahim 14/4)



Allahlın uyarmadır.



Elçisinin üçüncü görevi müjdeleme ve Bu konuda şöyle buyurulur:



"Biz seni bütün insanlara sadece bir müjdeci ve bir uyan cı olarak göndermişizdir."



(Sebe 34/28)



24- E§-Şerlf Ali b. Muhammed el-Curcfinl, cl-Tarimı, ıarih ve yer yok. s.110.



Eğitim amaçlı taranmıştır



\:.~.



DIN



ve



DEVLET



ILIŞKILERI



Elçi baskı yapamaz. insanlara tam bir inanç hürritanıyan



yeti



Allah



şöyle



Di N



bir



ve



iş yapsın



etmesin."



buyuruyor:



"Sen öğüt ver!, Esasen sen sadece bir öğütçü­ sün.



88/21-22)



olağanüstü olduklarını



itibarı i



ve Rabbine ibadette kimseyi ortak



58. işte bir tarafta imamlarını kutsal bir kişiliğe şiilik, diğer



tarafta Hz. peygamberi bile



herkes gibi bir insan sayan ehl-i sünnet devlet



Allah'ın



ŞKI LERI



t Lt



(Kehf 18/110)



büründüren



Sen on/ann tepesine dikilecek değilsin. " (Gaşiye



DEVLET



başkanlığını



inancı.



dini bir makam sayarken



Biri



diğeri



elçileri mucize gösterirler. Mucize, onlara



siyasi bir makam saymaktadır. Üstelik sünniler



bir kişilik vermek için değil, Allah'ın elçisi



devletlerini, islam adıyla değil, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı



belgelemek içindir. bir



Amerika'nın



kişi,



günün birinde



kalkıp



ben



Ankara Büyükelçisi oldum dese, Türk



gibi adlarla



kurmuşlardır.



minde devlete ad bile değildir.



Dört halife döne-



konmamıştır.



Bunlar



boşuna



şiiler



ile ehl-i



Arada bu kadar fark varken aynı



saymak kabul edilemez bir hata olur.



Devleti Amerikan hükümetinin onu elçi olarak



sünneti



görevlendirdiğine dair belge ister. işte mucize de



Türkiye'de iran benzeri bir islam Cumhuriyeti



i



Allah'ın elçisinin görevlendirme belgesidir. insanların



kurulacağını



böyle bir belge düzenleme imkanı olmadığı için



bilmevenlerdir.



adına



mucize denmiştir.



7- ORDU-MiLLET KAYNAşMASı



Hz. Muhammed tıpkı bizim gibi bir insandır. Bizden şöyle



farkı, Allah'ın



Elçisi



.olmasıdır.



Kur'an'da



buyuruluyor:



59. Ordusuz millet ve milletsiz ordu lemez. Bunlar et ve kemik gibi birbirine ile kemik



"De ki, ben de tıpkı sizin gibi bir insantm. Bana, sizin tanrınızın bir tek tann olduğu vahyediliyor. Artık



iddia edenler esasen bu farkı yeterince



arasına yabancı



dayanılmaz ağrılar bancı unsurların



66



Eğitim amaçlı taranmıştır



muhtaçtır.



girmesi de fı7



Et



madde girerse vücutta



olur. Ordu ile millet



kim Rabbine kavusmayı umuyorsa hemen iyi



düşünü­



arasına



aynıdır. Yabancı



ya-



unsur-



DIN



ve



DEVLET



ıLışKİLERı



lardan kastedilen ikiyüzlülerdir. ne millete



faydası



Ordu



yanında



yer



almış



gözükerek bir



koparmaya çalışırlar.



mensuplarıyla



kabul eden bir



ne orduya



olur. Bunlardan kimileri ordunun,



kimileri de milletin tarafı diğerinden



Bunların



ilim



yapıya



adamları



gerçekleri kolay



sahiptirler. Çünkü her iki



meslek de yalandan, dolandan uzaktır. Ama bunlar kimseyi rini



kandırmadıkları



için



başkalarının



da kendile-



kandıramayacaklarını sanırlar. Kandırıldıklarını



anladıkları



zaman da iş



işten geçmiş



olur.



':\... I '. . -:



için ortalığı karıştırmakta üstlerine



yoktur. Halkı, bunların samimi olmadıklarına inandırmak



zordur. Bu sebeple onlara karşı mücadele



yumuşak,



dikkatli ve sürekli olmalı ve onları



cesaretlendirecek, ·1



i



verecek bir



uygulama içine girilmemelidir. Bu bakımdan devlet sorumluluğu



ile hareket etmeli ve bunların ordu millet



kaynaşmasının



\



istismarlarına fırsat



ve



önüne geçmeleri engellenmelidir.



60. ikiyüzlüler ordu mensuplarının iyi niyetini istismar için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.



DEVLET



büyük sancılara sebep olabilirler. Kur'an-ı



Kerim'de ikiyüzlüler ile ilgili bir çok uyarı



vardır.



Onlardan biri



Ey



inananlar!



şöyledir:



Sizden



edinmeyin, onlar sizi Size



sıkıntı



veren



öfkesi ağızlanndan daha büyüktür.



olmayam



şaşırtmaktan



taşmaktadır,



Eğer aklınızı



açık açık



sırdaş



geri durmazlar.



şeyden hoşlantrlar.



Onlann



içlerinin gizlediği ise



kullantrsantz onlarla



ortaya koymuşuzdur.



işte siz, öylesiniz ki, tutar onlan seversiniz, ama



onlar sizi sevmezler. Siz bu



Kitabın



(Kur/an/In)



tamamma da inantrsmız. Onlar sizinle karşılaşınca "inandık" derler. Meydant boş bulunca da, size olan



öfkelerinden tırnak/armı yer/er. De ki: "Öfkenizden çat/aym". Allah o göğüs/erin ne taşıdığmı bilir. Sizde bir iyilik görü/se bu on/an tasa/andlTlr. Başlntza bir kötülük gelse ona da sevinir/er. Eğer sabırlt olur ve korunursantz onlann kurduklan düzen



size bir zarar vermez. Çünkü onlar ne yapsalar Allah, onu çepeçevre kuşatır. " (AI-i fmran 3/118-120)



Bunlar bir kısım ilim adamlarını yanlarına almakta da



68



ILIşKILERI



zorluk çekmezler. Böylece durup dururken ülkede



ilgili ipuçlannt



ikiyüzlüler, bulanık suda balık avlamaktan hoşlandıkları



DIN



Eğitim amaçlı taranmıştır



69



----~,---------------~,~~G.--------------------~--r---



DIN



ve



DEVLET



ILIŞKILERI



insanlar, tarih boyunca en büyük sıkıntıyı ikiyüzlülerden çekmişlerdir. Onlara münafık denir.



DtN



mesafe sokmakta ve Ordu, bu



halkın



kaynaşmayı



ordusuyla



bırakacak bir çizgi çizebilir. Nitekim onların içinde Hz.



artarak devam etmesi



Muhammed'i bile hayran bırakanları olmuştur.



sayede, araya



şöyle



buyurulur:



kaynaşması, karşılıklı



imrendirir. Konuşurlarsa, konuşmalanna kulak verirsin. Tıpkı, dayalı kof kütükler gibidirler; her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar. işte düşman onlardır. Onlardan sakm. A/lah onlann canlanm alsm. Nasıl da saptm1worlar. (MünafikCın 63/4)



61. Ordu ile milleti birbirinden soğutmak ve arayı açmak isteyenlerin işlerini kolaylaştıran bir husus vardır ki, onu gözden geçirmek gerekir. Ordu mensuplarının kışlaları ayrı, lojmanları ayrı, kantinleri



ayrı, eğlenme ve dinlenme yerleri ayrıdır. Erkek



vatandaşlar, sadece ömürlerinin bir döneminde er



veya yedeksubayolarak ordu mensuplarıyla yüzyüze gelirler. Orada da konum gereği, ilişkiler askeri disiplin içinde olur. Bu tarz, askeri personeli bazı dış



acısından



aracılar



da ordusunu yakından



"Onlan gördüğün zaman dış görünüşleri seni



Belli bir olgunluğa



ve



girildiği



cok önemlidir. Bu halkını,



erişmemiş kişiler geçmişi



vardır.



ölçüleri



halk



tanıma fırsatı bulacaktır.



ordu mensubu ve



kökleşmiş



olan Türk ordusunun bu konuda



yerleşmiş



halkın



destek ve güvenin



girmeden ordu



olamazlar. Büyük bir tarihi geleneği



önlemektedir.



ordusudur. Bu sebeple



Bunların bir kısmı' dürüst davrananları hayran



Ayette



ıLışKİLERı



DEVLET



etkilerden koruyor gibi gözükse de halk ile araya



Bunlar, inanmadıkları halde inanmış gözükürler.



'0"



ve



gelişmiş



Halkla birebir



zaman, askeri personeli



bazı dış



ilişkiye



etkilerden



koruma düşüncesiyle nalktan uzak tutmanın aşırı bir hassasiyet olduğu görülecektir. Şunu



da unutmamak gerekir ki, bundan zarar



görecek olan iki yüzlüler ve millet



kaynaşmasını



gelirse



onların uzantıları.



ordu-



engellemek için ellerinden ne



yapacaklardır.



Çünkü bu,



onların oyunlarını



bozacak, araya giremeyecekler ve milleti ordusundan ayırma umutlarını kaybedeceklerdir. işte asıl o zaman ordu-millet olduğumuz bütün açıklığı ile ortaya çıkacaktır. Çağımızdaki şavaşların hattı müdafaayı değil, sathı müdafaayı gerekli kıldığı, o



70



Eğitim amaçlı taranmıştır



71



.~~------------------~~--------------~~~.



DİN



sathın



ve



kılmaktadır.



O zaman



alınmış olacaktır.



DEVLET



İ Li ŞKİ LERİ



ülkemiz



da ellerinden



konu da



iKiNCi BÖLÜM



görülmüştür.



şudur:



bazı basın organları



Kimi siyaset



adamları



derin devlet, çeteler vs.



gibi üstü kapalı ve iğneleyici sözlerle kendi başarısızlıklarını



KiTAB-I MUKADDES'E VE KUR'AN'A GÖRE



veya halk tarafından kabul gör-



meyecek tekliflerini orduya mal etme gibi bir kurnazlık



ve



Bunun ne kadar faydalı olduğu



terörle mücadelede zaten başka



düşmanların



imkanları



üzerinde planlar yapma



ve



Di N



da bütün vatan olduğu gerçeği, fiilen de bunu



zorunlu



Bir



ıLİŞKıLERı



DEVLET



)



içine girerek menfaatlerini koruma uğruna bu



ayrılığı



körükleyebilmektedirler. Ordu millet-kay-



naşması



gibilerin



TEOKRASi VE LAiKLiK



ideal boyutta devam kurnazlıkları



,



da



ettiği



kursaklarında



taktirde bu kalacak ve



kendi başarısızlıklarını örtmek için üstü kapalı da olsa orduyu



kullanamayacaklardır.



72



Eğitim amaçlı taranmıştır



73



}



DIN



ve



DEVLET



ILIşKILERI



1- KiTAB-I MUKADDES VE TEOKRASi 63. Teokrasi, theos (tanrı) ve kratein (hükmetme) sözlerinden oluşan birleşik bir kefimedir25 . Hakimiyeti Tanrıya, ya da Tanrı iradesine dayandıran yö-



netimler için kullanılır. Buna göre krala ve hükümetlere itaat Tanrı'ya itaattir. Onlara karşı gelmek Tanrı'ya karşı gelmektir. Çünkü kral, hükümetler ve



valiler Tanrı tarafından belirlenir ve onun tarafından



DİN



ve



DEVLET



İLİŞKİLERİ



Süleyman dedi ki, "Eyoğlum Rab'den ve kraldan kork. ihtilalcilere karısma26 ." inciı, iki yerde teokrasiyi açıkça emreder. Bu me-



tinler Pavlos'un ve Petrus'un mektuplarında yer alır. a- Pavlos'un Romalılar'a mektubu



66. Pavlos mektubunda şöyledir: "Herkes emri altmda bulunduğu hükümetlere boyun eğsin. Zira Allah tarafmdan verilmemiş bir



göreve getirilirler. Bunun Kitab-ı mukaddes'te dayanağı vardır. Ama Kur'an böyle bir yönetimi kabul etmez.



yetki yoktur. Mevcut hükümetler Allah tarafmdan atanmıştır.



Bunun için hükümete karşı gelen Allah'm



düzenine karşı direnmiş olur. Direnenler kendilerini sorumluluk altma



A- iLGiLi METiNLER



sokacaklardır.



Çünkü hükümdarlar



iyi işler için değil, sadece kötü işler için korkuturlar. 64. Kitab-ı mukaddes, Ahd-i atık ve Ahd-i cedıd­



Hükümetden korkmamak ister misin? Öyleyse iyi



den oluşur. Tevrat'a Ahd-i atik, inci/'e de Ahd-i ce-



olant yap, o zaman onun tarafmdan övülürsün.



d'ıd



Çünkü o Allah tara fm dan, senin iyiliğin için görev-



denir.



65. incil'de teokrasiyi öngören metinler vardır.



lendirilmiştir.



Ama eğer kötü olant yaparsan kork,



Tevrat'ta ise bu anlama gelebilecek bir ifade yer



çünkü kılıcı boş yere taşımıyor. Zira o Allah'm



alır. Tevrat'ın ifadesi şöyledir:



hizmetindedir, kötülük işleyene olan öfkeden dolayı 26- .... Eyoğlum Rab'den ve melik'ten kork. Ihtilalcilerle ihtilat etme"



25- Mümtaz Soysal, Anayasaya Giri§, Ankam 196R, s, 16,



74



Eğitim amaçlı taranmıştır



Emsal-i Süleyman, XXIV/2I, Kitab-, Mukaddes, Ibrani, KeldOn! ve Yunan dillerinden tercüme, Dersııadet 1910. Ahd-i atık



75



DIN



ve



DEVLET ILIşKILERI



DiN



DEVLET i Li



ve



şKI



LERI



intikam alır. Bu sebeple yalmz korkudan değil,



yapmaym. Ancak A/lah'm kullan gibi olup iyilik



gönülden bir bağlılıkla da ona bağımı! olmak gere-



yaparak cahil kişilerin cahilliğini susturun. Herkese



ki~7".



saygı gösterin. Kardeşleri sevin. Tann'dan korkun. saygı



Krala



b- Petrus'un 1. mektubu



gösterin28. II



67. Petrus'un 1. Mektub'unda şu ifadeler geçer:



"imdi insanlar tarafmdan kurulan her düzene Rabb için bağımlı olun. Gerek başta bulunan kişi olması nedeniyle krala, gerekse valilere boyun



eğin. Çünkü onlar, O'nun tarafmdan, suçlulan ceza-



landITsmlar ve iyi iş yapan/an övsünler diye



\::



gönderilmiş/erdir. Zira Allah'm istediği şudur: Hür kişiler gibi yaşaym, ama hürriyetinizi şerre örtü



.~" li



27- Mektup sadele§tlrilmi§tir, asıt §öyledir: "Herkes emri altında bulundugu hükumetIere itııııt etsin. Zira Allnh tarafından oLmayan



bir hükümet yoktur ve mevcut hükumetler Allah tarafından tertip olunmu§tur. Bunun içün hükumete muha-



lefet



eden



Allah'ın



tertibine



mukavemet



etmi§



olur



ve



mukavemet edenler kendi aleyhlerine hüküm davet edecekler.



i 1



28-



Ifadeler sadele§tirilmi§tir,



aslı



§öyledir.



"Imdi



Rahh



içün



Zira hükümdarlar iyi ameller içün degiı, ancak kötü ameller



tanzimat-ı



içün korkuturlar. Hükümetden korkmamak ister misin. Iyi olanı



oldugundan, gerek valilere, §er i§leyenlerin müenznil ve hayır



he§eriyyenin her birine gerek padi§aha cümleye faik



i§le ve onun tarafından medholunacaksın. Çünkü Senin iyiligin



i§leyenlerin



içün Allah tarafından



hulunduklarından



memurdur. Lakin eğer kötü olanı i.~ler



isen kork, çünki kılıcı beyhude yere ta§ımıyor. Zinı Allah tarafından memur olup kötülük i§leyen üzerine gazah icnısı içün intikam altcıdır. Bu ecilden yalnız gazub sehehiyle değil, ancak zamir sehehiyle dahi tahi olmak lazımdır." (Puvlos'un Romuhlara Mektuhu,l3. bah, 1-5, Kituh-ı Mukaddes, Ahd-i cedid s. 206.)



hürler Allah'ın



medhi



gihi,



içün



irsal



olunanlar



uma hürriyelinizi §erre örtü tutmayup uncak gihi olarıık cuhil ademIerin cehuletini hayır



i§lemekle iskut seviniz. (Peıros'un



Eğitim amaçlı taranmıştır



tarafından



kullurı



edesiz. Cümleye hürmet



Allah'lnn



i.



korkunuz.



mektuhu,



11/13-17.



ecdid, s. 298.)



76



anın



ituat ediniz. Zinı Allah'ın inıdeti hudur ki,



77



Padi§aha Kitah-ı



ediniz. hürmet



Biraderleri ediniz."



Mukaddes,



Ahd-i



)



DtN



ve



DEVLET



tLtŞKtLERt



DIN



DEVLET



ve



ILIŞKILERI



Çünkü prensierin ve yöneticilerin iktidarı Tanrı'dan



B- TEOKRASi iLE iLGiLi YORUMLAR 68. Hırıstiyan ?üşünürlerden Jean Calvin ve



Pavlos der ki, "Herkes emri altmda bulunduğu



Stephanus Junıus Brutus'a göre Hırıstiyanlık



hükümetlere boyun eğsin." Şu halde her kim



teokrasiyi emretmektedir.



hükümete



a- Jean Calvin'in yorumları 69. Calvin Kitab-ı mukaddes'in yukarıdaki ifadelerini şöyle yorumlamaktadır:



karşı



gelmiş



olur.



70.



Şu



Tanrı'ya



"Oğlum Tanrı'dan ve kraldan kork." dediği zaman



karşı



düzenine



silahsız



karşı



bir yönetici ceza-



için küçümsense de Tanrı



küçümseyişin intikamını



karşı



aldatmasın,



gelmeksizin yöneticilere



Çünkü



landıramayacağı



ve bu



Tanrı'nın



gelirse



hususta kimse kendini



çıkamayız.



"Petrus, "krala saygı gösterin." ve Süleyman,



\::



gelir...



derhal



silahlıdır



alacaktır.



bizden bir şey istiyor. Çünkü birincisi, saygı terimi



itaat kavramı altında şu unsurları görüyorum:



ardında içten ve gerçek bir hürmeti kastediyor,



Fertler kamu ile ilgili konularda kendilerini yetkili gör-



ikincisi, kralı Tanrı'yla birlikte anarak kralın bir çeşit



memeli, devlet



kutsal yücelik ve değerle donatılmış olduğunu



yetkisine giren



gösteriyor.



genelolarak kamuyu ilgilendiren herhangi bir girişime



Pavlos'un önemli buyruğunu da unutmamalıyız.



işlerine karışmamalı,



yöneticilerin



işlere burunlarını sokmamalı



kalkışmamalıdırlar.



ve



Kamu düzeninde düzeltilmesi



Onun, "Bu sebeple yalmz korkudan değil, gönülden



gerekli olan bir bozukluk varsa kargaşa çıkarmamalı,



bir bağlılıkla da ona bağımit olmak gerekir. "sözüyle



ellerinin



anlatmak istediği. prensiere ve vöneticilere olan



lar. Bu alanda eli kolu



itaatin sadece korkudan değil, bunun aynı zamanda



neticidir. Demek



Tanrı'ya itaat olduğu bilinerek yapılması gereğidir.



den hiç bir



Eğitim amaçlı taranmıştır



bağlı olduğu



bir işe kendilerini bağlı



istediğim,



olmayan tek



kişi



yö-



kendilerine emir verilme-



işe kalkışmasınlar.



79



sokmamalıdır­



Çünkü



eğer



yönetici



\.~-



DIN



DEVLET



ve



ILIŞKILERI



emir verecek olursa onlar da kamu otoritesi ile yetkilendirilmiş



71. Kamu



olurlar ....



yararına



Tanrı'nın



yargılanan



sanları günahkarlıklarından dolayı cezalandırmak



yasalar



Yine de onlarda yasal



lara



vardır ...



düşecek



kamu yetkisine sahipse,



Tanrı'nın



kendi buyrultusuyla adaletinin ve yargısının bakanlarına



havale



donatılm ıştır



ettiği



ve



bakımından kralların



görmeye



o görkemli, kutsal iktidarla



dolayısıyla



halkına



itaati



en iyisi kadar şerefe ve saygı



saygıyı,



Karakterleri ne olursa olsun, bu bu dindarca



bağlılığı



kadar göstermek



terli



Tanrı'nın yardımını



istemektir...



kutsadıklarını



öpmeyen,



yoksul insanlara zulüm, dul



kadın­



öksüzlere eziyet eden, yeryüzünün ve



yargıçları



sonunda yerlerinden



ve ezileceklerdir29 ."



b- Stephanus



Junıus



Brutus'un



73. Brutus bu konuda Tanrı'nın



aldıkları



kendi



şöyle



yorumları



der: Kutsal Kitap,



sultasıyla, kralların



ise



tanrı'dan



sultaya dayanarak hükmettiklerini, asıl



egemenliğin Tanrı'da bulunduğunu, kralların olduklarını



onun



söyler3o .



hatta



Bunu



sık sık



tekrar



29- Jean Calvin, Hırıstiyan Dininin Ö~retisi'ııden seçme parçalar (Christianae religionis instilutio, Kilup .IV, Bölüm 20: Devlet



ediyorum ki, kişileri kendi başlarına ele almamayı sılmaz



yürek ve meyil-



bütün yöneticilerimize sonuna



zorundayız.



öğrenelim; Tanrı'nın



düşmez.



boynu bükükleri ezmek için adaletsiz



kralları



delegeleri



layıktır.



kralların



bütün



önünde onun



haksızlık,



bütün



eğer



şey,



çıkaran,



gücü Tanrı'dan aldıklarını gösteren o kutsal haşmet



kimse bile



tek



Ieri elinde olan



diktatörce hükmedenler de yine Tanrı tarafından in-



Bütün şereften yoksun, en kötü karakterli bir



i



düşen



Tanrı'nın



görevlendirilmişlerdir.



ıLİŞKıLERı



72. Kötülükleri tedavi etmek üstümüze Bize



uygun yönetenler,



DEVLET



ve



hakimiyetinin gerçek örnekleridir. Adaletsizce ve



için



i



DIN



Yönetimi



buyrultusuyla kişiliklerinde sar-



bir haşmetin yazılı ve kazınm ıŞ olmasını ye-



sayalım ...



çağ.



ALPAY,



Bat,'da Siyasal



Derleyen Mete TUNCAYAnkara



30- Stephanus Junıus Brutus, Vindiciae cantnı Tyrıınnos (Tiranlara kar.~, haklar) Çeviren Mete TUNCAY, Bııtı'da Siyasul Dü§üncclcr Turihi 2, Yeni



80



Şuhin



Üstüne) çeviren



Dü§ünceler Tarihi 2, Yeni 1969, s.48-5 ı.



Eğitim amaçlı taranmıştır



Çağ,



Seçilmi§



8



ı



Yuzılar, Ankanı



1969, s. 62.



DtN



Kral



ve



DEVLET



makamını,



Krallar



Kralı



İLtŞKtLERI



Kralların olduğunu olması



halkın



korumak



amacıyla alır ..



taç giymesinde iki türlü



okuyoruz: Biri



ve



DEVLET



İLıŞKİLERİ



efendimiz Tanrı'dan,



kendi halkına adalet dağıtmak ve onları bütün düşmanlarına karşı



DİN



74. Kilise, teokratik sistemin en temel kurumudur.



sözleşme



halkın Tanrı'nın halkı



için Tanrı'yla kral ve halk



arasında,



ikincisi,



sadakatla itaat, kralın da adaletle hükümdarlık



etmesi için kralla halk arasındadır31 ."



C- KiLiSE VE TEOKRASi



Çünkü bu sistemde kralı, hükümetleri ve valileri belirleyen ve göreve getirenin Tanrı olduğuna inanııır. Hırıstiyanlara göre Tanrı Baba, Oğul ve



Kutsal Ruh üçıüsüdür. Oğul isa'dır. "Gökte ve



yeryüzünde bütün iktidar ona verilmiştir32 ." isa adına



hareket etme ve karar verme yetkisi ise



kiliseye aittir. isa kilisede hazır bulunur. Çünkü kilise onun manevi varlığı ile bütünleşmiştir33 • Kutsal Ruh ise kiliseyi Allah'ın yani Baba'nın nimeti ve armağanlarıyle doldurur ve hatalardan korur34 .



75. Matta incil'ine göre Hz. isa çarmıha gerilip defnedildikten üç gün sonra kabrinden çıkmış, Galile'de 11 havarisine görünmüş ve şöyle demiş­ tir: "Gökte ve yeryüzünde bütün iktidar bana verilmiştir. Şimdi



gidin, bütün u/us/an öğrenci yapm.



32- "Ve Isa yanlarına gelOb anlara hilaben dedi ki, semada ve . zeminde bülün hükum~ı bana verildi." (Malta 1B, Kilab-, Mukaddes, Ahd-i ecdid, s. 43.) 33- Günay TÜMER, Ahdurrahman KÜÇÜK, Dinler Tarihi, Ankara 1993, s.263. 34-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.c. s. 256.



31- Brutus, a.g.e. s. 63.



82



Eğitim amaçlı taranmıştır



83



\:;:,



DİN



Onları



ve



Babam, Ben ve Kutsal Ruh adma vaftiz



edin. Sizlere



buyurduğum



kurtuluş



yoktur, Roma,



diğer



kiliselerin



dışında



ruhanı



merke-



tarafından



hırıstiyanlar yanında



Hatta bir kimsenin onayı



güçlü bir hale



hırıstiyanlığa



kabulü



ile olur. Bunun için vaftiz gerekir.



Vaftiz, Yunanca suya



batırmak



demektir. Bir



sevk ve idare edilir. Kutsal Ruh Baba ve



Oğul'dan çıkar. incil'in yorumu kilise eliyle olur37 ,



77. Teokratik düzende



kralı,



hükümetleri ve



valileri belirleme ve göreve getirme yetkisi kiliseye aittir. Çünkü kilise



Tanrı adına



kullanır.



hareket eder ve ona



Hırıstiyanlık terimi olarak isa'nın manevi vücuduyla



ait olan yetkiyi



birleşmeyi



sorumluluk üstlenmez. Zaten Kutsal Ruh'un kiliseyi



ve Kutsal Ruh'la yeniden



eder. Vaftiz, kiliseden 76.



i



bir otorite, kilise ise evrenseldir. Kilise



an siz/erle beraberirrf3s.1/



de kilisenin



!



şeyi tutma/arım



ILtŞKtLERt



DEVLET



zidir ve hepsinden üstündür. Kilise, Kutsal Ruh



getirmiştir.



!



her



ve



on/ara öğretin. işte dünyanm sonuna kadar ben her



Bu, kiliseyi



i



DİN



İLİŞKİLERİ



DEVLET



)



hırıstiyan olmanın



diğerine



doğmayı



ilk



ifade



şartıdır.



Bir



geçmek de vaftizle olur36 •



Hırıstiyan dünyasında



en çok mensubu



hatalardan



Fakat kilise bu konuda bir



koruduğu 38 inancı



onlara sorumluluk



yüklemeye engeldir. 78. Buna göre teokrasiyi



şöyle



tarif etmek



bulunan mezhep Katolik Mezhebidir. Bu mezhep



gerekir: "Teokrasi, hakimiyeti kilisenin iradesine



kendini Petrus'a bağlar. Ruhanı reis Papadır. Papa,



bırakan



isa'nın vekili ve Petrus'un halefidir. Papa yanılmaz



hükümetleri ve valileri belirleyen ve göreve getiren



35- Metin sadele~tirilmi~tir. Elimizdeki nüshadaki iredeler ~öyledir. " Ve onbir §akirdler Gı~liI'e ısa'nın onlara emr etdigi dağa vard,lar. ve Onu g'örünce ona secde k,ld,l"r. Lakin baz,s, ~üphe etdiler. Ve Isa yanlarına gelüb anları, hitaben dedi ki, semada ve zeminde büt.ün hükumet



bana verildi.



yönetim biçimidir. Bu sistemde



kilisedir."



Imdi gidiniz, cümle milletleri



~akird



ediniz. Onları Peder ve Ben ve Ruh'ul-Kudüs ismine vaftiz ediniz.Ve size emreııiğim §eylerin cümlesini h,fz etmeyi anlara talim ediniz ve i~te dünyanın nihayetine degin ben her vakt



sizin ilc beraberim." ( Malla 16-20, Kitab-ı Mukaddes, Ahd-i ecdid, s. 43.) 36- TÜMER, KÜÇÜK, a.g.e. s. 268.



84



37- TÜMER, KÜÇÜK, a.g.c. s. 270. 38-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.c. s. 256.



Eğitim amaçlı taranmıştır



85



kralı,



\;:;:.



DIN



DEVLET



ve



2- KUR'AN VE



ILIşKILERI



DIN



ıLİşKıLERı



DEVLET



ve



Yaptıklanm kendilerine bir bir anlatacağız, çünkü



TEOKRASı



uzakta değiliz.



79. Kur'an'da devlet



başkanı,



yöneticiler ve



yönetim sistemiyle ilgili özel bir hüküm yoktur. Bu konuda Hz. Muhammed'den de bir emir ve tavsiye gelmemiştir.



Bu,



verilmediğini onların sayılamadığını



yöneticilere



gösterir. Teokrasi bu



Allah'ın



onunla



paylaşılması anlamına geldiği



masını şirktir.



kutsallık



hiç bir konuda dokunulmaz



olarak



kullananların



bir



anlayışa zıt



yetkisinin bir kuruma devri veya için bu yetkiyi



sorumsuz, kutsal ve dokunulmaz ol-



gerektirir. Kur'an'a göre böyle bir



davranış



Allah Teala şöyle buyurur:



bulunmayan, acizlikten ötürü bir dosta ihtiyacı olmayan A/lah'a hamdolsun." O/nu büyükledikçe büyükle." (isra 17/111)



Kur'an'a göre Peygamberler bile



yaptığından



az gelirse böyleleri



karşı haksız davramşlan



de ayetlerimize



sebebiyle kendilerini kay-



betmiş olacaklardiL (Araf 7/6-9)



Teokrasi de yöneticilerin



zalimliği, onların



suçu



değil, Allah'ın insanları cezalandırması sayılır.



Halbuki Allah zalimlerden uzak şöyle



durmayı



emreder. O,



buyurur:



Siz, zalimlik yapanlara yönelmeyin, yoksa o size de dokunur. Allah/tan



yapacak



kimse



yoktur;



başka



sonra,



size velilik



yardım



da



göremezsiniz. (Hud 111113) Haksızlık



yapan kim olursa olsun,



haksızlığa



olmak gerekir. Allah Teala



şöyle



buyurur: Her kim, zulme uğradıktan sonra hakkım alacak



"Kendilerine elci gönderilenleri kesinkes sorguya çekeceğiz.



tartılan



Kimin



Kimin tartılan



böyleleri başarmış olacaklardır.



uğrayanın yanında



sorumludur. Allah Teala şöyle buyurur: çekeceğiz.



ağır gelirse, işte



ateş



"De ki: Çocuk edinmemiş olan, hakimiyette ortağı



tartı yapılacağı doğrudur.



O gün



O elçileri de kesinkes sorguya



olsa ona



karşı



durmanm bir yolu yoktur.



Asıl yol, insanlara zulmedenlere, yeryüzünde haksız



Eğitim amaçlı taranmıştır



yere taşkmlık edenlere karşı bulunmalıdır.



ın



)



DIN



DEVLET



ve



Onların payına düşen



ILIŞKILERI



azaptır.



elemli bir



(Şura



42/41-42) Kendi kötü davranışlarını Allah'ın onayladığını,



ve



i Li



DEVLET



ŞKI LERI



A- VÖNETiMLE iLGiLi KURALLAR 80.



Kur'an'ın



kuralları



devlet yönetimi ile ilgili



sadece Allah'a ortak 'koşanlar söyler. Allah Teala



evrenseldir. Bunlar her türlü rejimde savunulabilir.



şöyle



Onların yokluğu huzursuzluğa



buyurur:



"Eş koşanlar



onun



dışında



biz ve ne de



dediler ki:



"Eğer



Allah dileseydi



devlet sistemi haline gelir.



O'nun



koymazdık."



buyruğu



Onlardan



düşen açıktan



bildirmekten başka ne o/abilir ki?" (Nahl 16/35) eğer



gibi yöneticilere



boyun eğmeyi ister. Onlara itaat Allah'a itaat, onlara muhalefet Allah'a karşı gelmek sayılır. Kur'an bunu şirk



sayar. Çünkü



onların Allah'ın



emrine



aykırı



isteklerine boyun eğen, o konuda onları Allah'ın yerine koymuş olur. Şirk yani Allah'ın yetkisini paylaşmaya



güç du-



ruma sokar. Bu kurallara uyan her sistem, ideal bir



Teokrasi, Allah'a boyun



da



karşı çıkmak insanı



babalarımız yapardı.



öncekiler de böyle yapmıştı. E/çilere açığa



açar. Onlara doğrudan



ve kargaşaya yol



hiçbir şeye kulluk etmezdik. Bunu ne



olmadan bir yasak da



,~U ..



DI N



veya paylaştırmaya kalkama,



ba-



ğışlanmaz bir günahtır. Allah Teala şöyle buyurur:



"Allah kendine ortak koşu/masım bağışlamaz, bunun altında olam dilediği kimse için bağışlar. /i (Nisa



çını



88



bunlardan bir ka-



teokrasi ile mukayeseli olarak görelim.



a- Adalet 81. Kur'an, bir ön şart koymaksızın adil olmayı emreder. Bu sebeple yöneticiler, din, ırk, yaş, cinsiyet ve sosyal konum vs.



ayırımı yapmaksızın



herkese adil davranmakla yükümlüdür. Bu konudaki emirler kesindir.



Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yaklnlara bakmayı aşmayı



emreder;



hayasızllğı, fenalığı



yasak eder. Belki



tutarsınız



ve haddi



diye size



öğüt



verir. (Nahl 16/90) 82.



Allah



ödüllendireceğini



4/48)



Şimdi



Eğitim amaçlı taranmıştır



zorbalara boyun bildirmektedir.



89



eğmeyenleri



)



DtN



ve



DEVLET



İLtŞKİLERİ



Zorba/ardan, on/ara içtenlik/e boyun



kaçmıp Allah'a yöne/en/er varya, işte bu müjde



i



i



~ i



" i



eğmekterf3 9



.



i i



on/aradır. Kullanmı



yararına



uygun yönetenler



Tanrı'nın



hakimiyetinin gerçek örnekleri, adaletsizce ve diktatörce yönetenler de



Tanrı tarafından insanları



günahkarlıklarından dolayı cezalandırmak



j



revlendirilmiş kişiler



i



yönetimde adalet aramak boşuna olur.



ı "



1'1 '''1 j '~iI,.



olarak



algılanırlar.



için gö-



Böyle bir



İLİŞKİLERİ



DEVLET



lamında kullanllır 4o • Türkçede buna kulluk ve kölelik



denir. Allah'tan başkasına kul-köle olmayın, demektir. Bu sebeple teokratik sistem, peygamberlerin bu ortak isteklerine aykırıdır. Çünkü bu sistem insanları yöneticilere köle etmektedir. Burada inanç ve ibadet hürriyeti ile inandığı gibi yaşama



hürriyeti, özel önem



kazanmaktadır.



(1) - inanç ve ibadet hürriyeti 85. Dinin özü imandır. imanın temeli de onu içten



b- Hürriyet 84. Dinin hür iradeyle seçilmesi Allah'ın yasasıdır.



ve



"Allahltan başkasına ibadet etmeyin" demek,



müjde/e. (Zümer 39/17)



. 83. Teokraside adalet olmaz. Çünkü bu sistemde kamu



DİN



değişmez



Bu sebeple bütün peygamberler



hürriyet konusu üstünde titizlikle



durmuşlardır.



kabul etmek, yani kalp ile tasdiktir. Kalpteki tasdiki bir o



kişi,



olduğu



Orası insanın



en hür



yerdir. Bu sebeple hiç kimse bir



inancı



bir de Allah bilir.



insanlara; "Allah/tan başkasma ibadet etmeyin"



kabule veya inkara zorlanamaz. Çünkü bu, insan



demelerinin anlamı budur. Çünkü ibadet sözlükte



fıtratına aykırıdır.



taat



anlamına



gelir. Taat boyun



eğmek



demektir,



daha çok "emre uymak ve izinden gitmek." an-



Allah Teala şöyle buyuruyor:



"Dinde zor/ama yoktur; birbirinden iyice



ayn/mıştır.



artık doğru



ile



eğri



Bundan böyle kim zor-



ba/an tammaz da Allah'a inamrsa kopmak bilmeyen 39- Ayette "onları ibadet etmekten" ifadesi geçiyor. Onun yerine "içtenlikle boyun egme" ifadesi kullan,lm'§tır. Çünkü ibadet



i 1



içiyle ve dı§ıyla boyun eğmektir. Eğer bu boyun eğmc Allab'ın istegine uygunsa ona ibadet edilmi.~, aykırıysa ba§ka §eye ibadet edilmi§ olur. .



CJ()



40-



Eğitim amaçlı taranmıştır



Ibnu ManzOr, Lisan'ul-Arab, Beyrut 1410/1990. Rağıh elISfahfini, el-MüfredOt (SafvOn Adnan Davudi'nin tahkikiyle) Dıma§k ve Bcyrut 1412/1992, s.529



91



DIN sağlam



DEVLET



ve



ıLıŞKİLERİ



bir kulpa yapışmış olur. Allah işitendir, bi-



B6. insanlar ibadete de zorlanamaz. Çünkü ibadet için niyet gerekir. Niyet, bir



şeye



içten karar



vermektir. "Ameller niyetlere göredir41 ." Bir ibadetin yapıldığını,



tam olarak bir o ibadeti



yapan bir de Allah bilir. Niyetsiz ibadet lamadığından



DEVLET



ve



(2) - inandığı gibi yaşama hürriyetl



yapı­



zorla ibadet olmaz. Birisine zorla



tanımanın



veya



o dini n bütün emir ve daha açık ifadesi, 89. Devletin



mış, boşuna yatmış kalkmış



inandığı



şeye



yaramaz. 87. Müslüman olmak için bir tören e gerek yoktur.



değil,



devlet



açmayı



yetiştirmeyi



ve domuz



Çünkü



sağlamamıza



lediğini



açmamıza



Sahih-i Buhnd'nin en



92



'başında



yer



serbest



göre bunlar



hatırasına



ve onlara huzurlu bir hayat



sebep olmuştur. Onlar bunun



Türkiye'de 500.



(Kasas 28/56)



şerif,



mey-



müslüman



hırıstıyanlara



onların inançlarına



yola getirir. Yola gelecekleri en iyi o bilir."



41- Bu hadis-i



Osmanlı,



Bu anlayış, ispanya'dan kaçan yahudilere



Muhammed'e bile vermemiştir. O,



"Sen, sevdiğini yola getiremezsin, ama Allah, di-



insanların



değildir.



kucak



buyurur:



dini veya



geleneğinde,



hane



günah



Bunun



adalet boyutunda olur.



Mesela



sokar. insanları dine kabul yetkisini Allah Hz. şöyle



ilişkisi



fırsatı verilmemiştir.



bırakmıştır.



manevi baskısı altında



ile



karet



uymayı



hırıstiyanı, papazların



yoktur.



gibi yaşamaları sağlanmış ve inançlara ha-



kesime yasaklarken



dine kabul, vaftizle olur. Bu tören



anlamı



gibi yaşama hürriyetidir.



vatandaşı



inanılması gereken şeylere içten inanan ve Kur'an'a



kabul eden herkes müslüman olur. Ama



bir



yasakları anlaşılır.



inandığı



ideolojik boyutta Müslümanların



olur. Bu da bir



tanımamanın



Ancak din hürriyetinden bahsedilebilir. Din deyince,



namaz kıldınlabilir ama niyet etmezse namaz kıIma­



hırıstiyanlıkta



İLtŞKİLERt



88. inanç bir kalp işi olduğu için inanç hürriyetini



lendir. " (Bakara 2/256)



ne maksatla



DİN



alır.



Eğitim amaçlı taranmıştır



93



Yıl Vakfı'nı kurmuşlardır.



)



DIN



ILIşKILERI



DEVLET



ve



c- Aklı kullanmak



92.



90. Akıı insanı hayvandan ayırır. arzularını



DIN



dizginleyebilirse güzel



şeyler



insan



olur. Arzular



öne çıkarsa düşünceler, bakışlar ve anlayışlar değişir.



ve



DEVLET



ILIŞKILERI



Teokratik sistem, vatandaşın



kullanmamasını



ve bir



şeye karışmamasını



aklını



ister.



Jean Calvin'in şu ifadeleri bunu açık bir şekilde göstermektedir: "Fertler kamu ile ilgili konularda kendilerini yetkili



çağırır.



görmemeli, devlet işlerine karışmamalı, yöneticilerin



Kur'an'da akıı (J,WI) kelimesi geçmez onun yerine



yetkisine giren işlere burunlarını sokmamalı ve



16 yerde lübb'ün (.,.JJ~ çoğulu olan elbab (yLıJ'J i)



genelolarak kamuyu ilgilendiren herhangi bir girişime



aklı



91. Kur'an daima



geçer. Lübb, lekesiz saf şartlanmış,



Çünkü esiri



olmuş kişiler



gereği



kullanmaya



akı1



42



anlam ına gelir.



menfaatlerinin ve beklentilerinin de



akıllıdır



ama onlar



gibi kullanamazlar. Kullansalar bile



nuca güven duyup



kullanma



çıkan



lar. Bu alanda eli kolu bağlı olmayan tek kişi yöne-



so-



bağlanamazlar. Onların akııları



Bunlardan biri



42-



Buna karşılık Kur'an, insanın etrafında olup bitenlerle ilgilenmesini, yanlış davranışlara karşı çık­ masını ister. Kur'an'da, israiloğullarından inkar



kelimeler 48 yerde geçer.



edenlerin, Hz. Davud'un ve Meryem oğlu isa'nın



türetilmiş



olup



şöyledir:



diliyle lanetlendikleri ve bunun sebeplerinden birinin



"AI/ah piSliği akıl/annt kullanmayanlarrn üstüne bırakır.



ticidir43.



aklı



kökünden



anlamındaki



rekli olan bir bozukluk varsa kargaşa çıkarmamalı, ellerinin bağlı olduğu bir işe kendilerini sokmamalıdır­



maktan kurtarmak gerekir. akıı



Kamu düzeninde düzeltilmesi ge-



akıllarını



lekeli ve bulanıktır. Öncelikle aklı, arzuların esiri ol-



Kur'an'da



kalkışmamalıdırlar.



şu olduğu açıklanır:



" (Yunus 10/100)



.,...:I,....:.JI..,.. ..,..ı\.;l.1 JWI: .,..uı. er-Rağıb el-lsfah3ni. Bcyruı 1412/1992, .S. 733.



eımz'iI-Kur'an,



94



Müfred31ü 43- Jean Calvin. Baıı'da Siyasal Düşünceler Tarihi 2, Yeni çağ. s.49.



Eğitim amaçlı taranmıştır



95



\.;". DIN



ve



DEVLET



ILISKILERI



"Onlar birbirlerinin işledikleri fenalıklara engel 01mazlardı. Yapmış olduklan şey ne kötü idi!" (Maide 5/79)



e- Yanlışa



DEVLET



ILIŞKILERI



karşı çıkmak



94, Allah Teala şöyle buyurur:



"içinizde iyiliğe çağ/(an bir öncüler grubu bulunsun. Doğruyu emretsinler ve uygunsuzluğa engel



kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü



olsunlar. işte böyle toplumlar düz/üğe çıkar." (AI-i



yetmezse diliyle düzeltsin. Ona da gücü yetmezse



imran



3/104)



Halkını



93. Allah Teala şöyle buyurur: "insanlardan



eğerlerdi.



değiştirmeyin." (Maide 5/44)



(Tevbe 9/13)



güçlü bir



krallık kurmuştu.



köle yerine. koyar, onlar da ona Allah bunu kınamış ve



şöyle



baş



bu-



yurmuştur:



"Musa'yı



"Eğer inanlyorsanlz bilin ki asıl korkmanız



gereken A/lah't/(."



Mısır'da



Firavun



d- Yalnız Allah'tan korkmak



korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiçbir değerle



belgelerimizle ve açık bir yetki ile



göndermiştik,



Firavun'a ve adamlanna ... Ama onlar Firavun'un



Teokrasi, yöneticiden korkulmasını ister. Jean Calvin'in sözleri şöyledir: "Ülkenin babası, halkının çobanı, barışın koruyucusu, adaletin başkanı, suç-



suzların savunucusu olan yöneticinin gücünü kabul



i



ve



Hz. Muhammed de şöyle der: "Sizden kim bir



içten içe karşı çıksın. Bu imanın en zayıf olanıdır44 ."



i



DİN



)



etmeyen kişi haklı olarak deli sayllmalıdır45 ." Demek ki bu sistemde yöneticiden korkmayan ve onun gücünü kabul etmeyen deli damgası yer.



44- Müslirn, Iman 78 (49).



buyruğuna



uydular; oysa Firavun'un buyruğu doğ­



ruyu göstermiyordu."



Bir



kişi,



(Hud 11/96-97)



Hz. Muhammed'e sordu:



"- Hangi cihad daha değerlidir? Dedi ki, "Zalim sultanın yanında söylenen doğru SÖZ 46 ."



46- Ncsai, Bey'a, 37, Bahü men tekelierne h'il-hakki 'inde imarnin



45- Jean Calvin, Batı'da Siyasal Dü§ünceler ·Tarihi 2, Yeni çağ. s.49.



96



Eğitim amaçlı taranmıştır



cnir.



97



\.ı;;·



DIN



DEVLET



ve



Teokrasi, yetkililerin Iandırması



sayarak



söylenecek her



doğru



sözü



yaptığı



her şey doğru, onlara karşı çıkmak yanlıştır. şöyle



bağlılığı



kadar göstermek yöneticilere



saygıyı,



hatta



bütün yöneticilerimize sonuna



zorundayız ...



gösterileceği



Bundan itaatin adil



sonucunu



çıkarıyorsanız



i



J\



i



i



i~



~'1



'~



yanlış düşünüyorsunuz. fından



lükse



işkence



zalimce düşkün



şekilde



görürsek,



tarafından



vahşi



eğer



tara-



haris ve



doymak bilmez bir eğer



ihmal edilecek olursak,



doğruluğumuz



bir tembel



eğer kısacası



yüzünden dine ve kutsal şeylere tarafından



olan bir prens



olursak ilk önce çünkü



... Eğer bir



soyulacak olursak,



tarafından



saygısız



biri



eza görecek



işlediğimiz günahları hatırlayalım,



Tanrı, şüphesizdir



ki



karşımıza çıkan



bu kötü-



lüklerle bizi cezalandırmaktadır. Böylelikle boyun eğiş



Di N



DEVLET



ve



İ Lİ şKI LERI



kralların yürek ve yönsemeleri elinde olan Tanrı'nın yardımını



istemektir47 ."



95. Kur'an'a göre bir kimsenin etkili ve yetkili bir makamda olması onun doğru davrancağı anlamına gelmez.



Yanlış



davranışı



diyor:



Karakterleri ne olursa olsun, bu



bu dindarca !



Böyle bir sistem



sayar. Çünkü bu sistemde yetkililerin



ii ..



'



kutsamaktadır.



ceza-



yanlış



Jean Calvin'in



i



zalimliğini Allah'ın halkı



sultanın yanında



zalim



ILIşKILERI



)



davranan kim olursa olsun, onun bu



onaylanamaz. karşı halkına



Güçlü kral Firavun Hz. Musa'ya şöyle demişti:



" Ey kavmim!



Mısır'm



değil mi?



hakimiyeti bende



Bu nehirler benim topraklanmm içinde



akmıyor mu?



Görmez misiniz?" "Yoksa ben bile



şundan,



açıklayamayan şu



istediğini



daha ne demek alçaktan iyi



değil



miyim?"



(Zuhruf 43/51-52)



Firavun dedi: da Rabbini



"Bırakm



beni Musa'yı öldüreyim; o



çağırsm bakalım.



sizin dininizi



değiştirir



Çünkü



korkarım



veya bu toprakta



o,



karışıklık



çıkanr."



Musa şöyle dedi: "işte ben, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a



sığmmm.



Hesap gü-



bizi sabırsızlığımızdan kurtaracaktır. Ve düşü­



nelim ki bu kötülükleri tedavi etmek bizim üstümüze düşmez. Bizim üstümüze düşen tek şey, bütün



98



47- Jean



Eğitim amaçlı taranmıştır



Cıılvin, Bıılı'dıı Siyıısıı! Düşünceler Tarilıi



99



2, Yeni



Çıığ.



sS!.



'-'~,



DİN



ve



DEVLET



İLıŞKıLERİ



Di N



ve



) İ



DEVLET



Lt



şKI



LERt



nüne inanmayan her kibirlinin şerrinden. 1/ (Mümin 40/26-27)



B- MEZHEP VE TARiKATLAR



Çünkü Hz. Musa, gereken her uyarıyı yapm ıŞ, ama Firavun .bu uyarıiara zulmünü artırarak cevap vermişti.



görüşüdür.



Bütün bunlar, siyasi çalışmalara katılıp yanlış



!



Buraya kadar Ama



anlatılanlar şiilik



ilerinin konu ile ilgili



zorunlu kılar. Ama teokratik sistem bunu kabul etmez.



rüşlerine bakalım.



!



ile tarikatlar öyle



değildir.



iran'da şianın imamiye kolu yaygındır. Şimdi iran şi­



davranışlara engelolmak için elden geleni yapmayı



.1



sünni mezheplerin



görüşleri



ile tarikatların



bazı



gö-



a- iran benzeri islam Cumhuriyeti



96. iran'a hakim olan mezhep şiiliktir. Bu mezhep devlet



başkanının



kim



olacağı



ihtilaftan



doğmuştur.



başkanı



Hz. Peygamber



hususunda



çıkan



Onlara göre imam, yani devlet tarafından



tayin



edilmiş



olmalı ve bütün günahlardan arındırılmış bulunmalıdır. ilk şiiler bu şahsın Hz. Ali olduğu ko-



nusunda ittifak başkanlığı imamlık,



siyasi



etmişlerdir. değil dinı



yani devlet



Onlara göre devlet



bir



başkanlığı



makamdır. Onların



konusundaki



bazı



görüşleri şöyledir:



"imamlık ancak Allah'tan nass (açık bir emir) ile,



yahut o imamdan önceki



imamın



onun imametini be-



yaniyle tahakkuk eder. insanların seçmesiyle, iste100



Eğitim amaçlı taranmıştır



101



DIN



ve



DEVLET



ILIŞKILERI



mesiyle olmaz. insanlar dilediklerini imam olarak



ILIŞKILERI



DEVLET



ve



imarnın ilahı hükümlere, ilahı maarife, bütün



tayin, yahud dilediklerini azil hakkına sahip değil­



bilgilere sahip



lerdir. 48"



den önceki imam vasıtayladır. Yepyeni bir şey



olması,



peygamber, yahut kendisin-



Şia'nın konu ile ilgili inançları şöyledir:



hakkında da imam, Allahu Ta"~'nın ona ihsan ettiği



"imarnın da peygamber gibi içte, dışta, gö-



kudsi kuwetle, ilham yoluyla şeyi



gereği



gibi hükmeder,



künhüyle anlar, bilir. Bir şeye yönelirse, onu



rünürde, gizlilikte, bütün kötü ve pis şeylerden,



o



doğumundan vefatına dek masun (korunmuş)



bilmek dilerse, o şey



olduğuna inanıyoruz. imam, imametten önce, sonra,



yanılmaz, şüpheye düşmez,



soy boy şerefi bakımından en yüce ve temiz kişi



lere, yahut belletenlerin belletmesine



olup her türlü kötülükten, suçtan, yanılmadan,



Bilgisi iktiza edince daha da



yanlış iş



yadeleşir ... "



görmeden, unutmadan ve her türlü aşağılık



şeylerden



ilgili



mürebbiden bir hocadan ders



inançları şöyledir:



"imarnın peygamber gibi, yiğitlik, kerem, temizlik, gerçeklik, adalet, tedbir, hikmet ve bütün üstünlükler ve iyi huylar bakımından halkın en seçkini olması gerekir ve buna



hakkında,



49-



inanmaktayız ...



medreseye



görmemiş,



gitmemiştir.



kendilerine bir



şey



102



ihtiyacı



derinleşir.



bilir, delil-



yoktur.



Daha da zi-



Hiç biri bir



hiç biri bir mektebe, bir Böyle



olduğu



halde doğru



cevabı



vermedeler. Dillerine bilmiyorum sözü gel-



mediği



gibi cevap vermek için



cevabı



bir müddet sonraya tehir etmeleri de vaki



50- Şia Imınçları, s. 52-53.



s. 5 ı.



akıl



sorulunca ona derhal en



Muhnmmcd R,zn'I-Muzaffcr. Aknnid'üı-Imnmiyyc, Ş i ii lnıınçlıırı (Türkçeye çeviren Ahdülhaki GÖLPıNARLı) Istanhul 1978, s. 50. Şia Inançları,



gerçeği



bu hususta



şey öğrenmemiştir ...



değildir ... 50" 48-



ancak



" .. , imamlardan hiçbiri bir muallime gitmemiş, bir



masundur49 ."



97. iran'daki şiilerin, imarnın sıfatları ve bilgisi ile ) i



l



DIN



103



Eğitim amaçlı taranmıştır



düşünmeleri



yahut



ve



DIN



Şiilerin



98. ,



::



i;'



ILIşKILERI



DEVLET



imamlara itaat konusunda



inançları



şöyledir:



Yasakları



buyrukları



O'nun



Allah'ın



yasaklarıdır.



itaattır.



Onlara isyan, Allah'a



Allah'ı



sever. Onlara



düşman



olur.



Onların



buyruklarıdır.



Onlara itaat Allah'a



düşman



kurmuşlardır.



adlarla



olan Allah'a da



sıradan



Selçuklu ve Osmanlı gibi



Dört halife döneminde devlete



konmamıştır.



teokrasi ile



bağdaşır.



Ehl-i sünnetin



değildir. Şia'nın



kabul etmesi mümkün çoğunu



ehl-i sünnet pey-



gamberler için dahi söylemez. Çünkü Kur'an'a göre Hz. Muhammed farkı, Allah'ın



tıpkı



Elçisi



bizim gibi bir olmasıdır.



insandır.



Bizden



Allah Teala



şöyle



bir insan sayar, ona



vermezler. O da herkes gibi



olağanüstü kişilik



yanılabilir



ve



yanlış



Bir gün Halife Ömer minberden şöyle seslenmişti:



"Ey insanlar, ona salat ve selam olsun



Muhammed'in gerçeği



görüşü doğru



gösteriyordu. Bizim



zan ve sorumluluk



altına



idi. Çünkü Allah ona



görüşüm üz



/IDe ki, ben de



tıpkı



sizin gibi bir insantm. Bana,



Halife Ebubekir bir konuda



sizin tannntzln bir tek tann



olduğu



Artık



umuyorsa hemen iyi



kim Rabbine



iş yapsın



kavuşmayı



vahyediliyor.



ve Rabbine ibadette kimseyi ortak



(Kehf 18/110)



kendi



görüşüne



"Bu benim yanlışsa



Allah'ın kitabında şey



göre ictihad eder ve



görüşümdür.



bendendir.



ise sadece



girmekten ibarettir."



Hz. Muhammed'in sünnetinde bir



buyurur:



/i



başkanını



Sünniler, devlet



kararlara varabilir.



görüşler



etmesin.



adıyla değil, Abbası,



ad bile



emirlerini reddetmek caiz



imamlar için söylediklerinin



bir



99. Sünniler devlet başkanlığını siyasi bir



seven



isyandır. Onları



değildir51 . "



bunları



İLİŞKıLERı



DEVLET



makam sayarlar. Bu sebeple devletlerini, islam



"Onların



Bu



ve



DIN



Allah'ın



bulamazsa şöyle



Doğruysa



beni



ve



derdi:



Allah'tan,



bağışlamasını



di-



lerim." Halife Ömer bir kişiyle karşılaşmış ve ne var ne yok, diye sormuştu. O da Ali ve Zeyd şöyle bir hüküm verdiler demişti. Bunun üzerine Ömer; "Eğer



51- Şia Inançları, s. 54.



104



Eğitim amaçlı taranmıştır



105



DIN



ben



DEVLET



ve



olsaydım şu şekilde



İLIŞKILERI



hükmederdim." dedi. Adam



dedi ki;



DİN



gerçekleşir.



teslim



ILIŞKILERI



DEVLET



ve



Böylece



şeyh



müridi Allah yolunda



almış sayılır. Kurtuluş



için bir tarikata girmek



"Senin hükmetmene ne engel var, yetki senin elindedir." Ömer şöyle cevap verdi: "Senin meseleni Elçisinin hükmüne



dayandırsaydım



hakkı ortaktır.



Zeyd'in



Allah'ın



ya da



bunu



yapardım.



görüşe dayandırıyorum, görüş



Ama meseleni lirtme



Allah'ın Kitabına



Benim



görüşünü değersiz



görüşüm



be-



Ali'nin ve



hale getirmez s2 ."



Ikinci busamak salikin şeyhini, Aııah'ın isim ve sıfallurının ortaya çıkıp



gözüktiiğü



yasaklarıyla yanında



o



kişi



olmak



bimesidir.



Allah'ın



emir



ve



yükümlü olun kimse nasıl saygı duyursa şeyhinin



şekilde suygılı olmalıdır.



Bu orla



basamaktır.



Üçüncü basamakta sali k şeyhini hiç görmemelidir, o manevidir. Onun yerine Aııah'ın sıfaılarını görmelidir. Şeyhi arada fani bilmeli,



Allah'ı



hfikl bilmelidir.



Doğrusu



da hudur. Bu hal üç



basamağın en üsıüdür. ( KOTKU, Tasavvul'i Ahınk, Isı. 19R2, c. LI s. 185)



b- Tarikatlar



100. Tarikatlar



teşkilatlıdır. Onların



tekkeleri ve



zaviyeleri vardır. Her birinin bir ruhEmi reisi yani şeyhi



bulunur. Onlara göre



arasında dır 53 . 52-



bir



şeyh,



kul ile Allah



vasıta, Allah'ın kaplarından



bir



kapı­



Tarikata giriş el alma (bey'at) denen bir işlemle Ibnu'I-Kayyım



el-



Cevziyye;



1'lnmu'I-Muvakkıln,



1407/1987 c. I, s. 54. 53- Abdulgani en-Nablusl'nin bu konuda §öyle



dediği



Beyruı



nakledilir:



"Bir kimse Allah yolunda kendini ıeslim ulun hir şeyhe teslim olursa onun,



gerekir.



A1Iah l ın



Şeyhi



dü§üğüdür. Şunu



Aııah'lan Alluh'ın



bilmeli. ona



kapılarından



hir



kapı



olduğunu



inanması



bu merlebede görmek mcrlcbelcrin en du inanmalıd,r ki, şeyhden kenide ne gelirse şeyhten



hidayeıi,



salikin yani larikala



şer



girmiş



bilmemelidir. gelirse O'nun bir kimsenin



Eğer



hay,r gelirse



imıihanıdır. Şu



hulde



şeyhini Alluh'ın kapısı



bilmesi ilk basanıakllr.



106



Eğitim amaçlı taranmıştır



107



) DİN



ve



şarttır 54 • Şeyh



yanılmaz



peygamberin vekili 55 ve



kaynağı olmuşsa



dışında oluşan



vardır.



ışığında eğitilmesiyle



Kilise,



Kur'an'ın



bizde de



tarikatlar teokratik



hazırlamışlardır.



DEVLET



Kur'~n'a açıkca aykırı şeylerdir.



Nasıl gerçek incil'in dışında oluşan



teokrasinin



ve



edilecek bir çok konu Kurlan



babasıdır s7 •



bir otoritedirs6 • O müridin manevi 101. Bunlar



DiN



İLİŞKİLERİ



DEVLET



düşünceye



Tarikatlar tarafından



zemin



asırlarca işle­



nen fikirler bugün tarikat mensubu olmayan



kişileri



de sarmıştır. ( (



,



teşkilatlanmış değildir.



Hiç bir tarikat kilise gibi



t



ı



ı



f



Bugüne kadar bir tarikatın emrine olduğu



girmiş



devlet de



olmamıştır.



Kur'an var



çekleşmesi



beklenemez. Tarikatlarla ilgili



sürece bunun ger-



54- Mehmet Zahid KOTKU'nun konu ilc ilgili ifadeleri huzur-ı



dülııılden



ilahiye



halas edecek bir §eyhi, diye icma ve Fcna



sıfatlardan



iııifak



men



mür§İI



eden



.~öyledir:



sıfat-ı



Kalbi



mezmumeden



illihaz elmek insan için vacibdir



vakidir.



kurtulmıığa



etmeyen kimseler, Allah



vcsiyle olan hir §cyhi mür§id ittihaz Tenınya



ve R.:s(ll- 7.i



şfinına



olurlar. Zirn hak bir tarika sali k olmayan kimse sıfatlardan



şikayet



iöyan



etmiş



mür§İlsi7.



bu



kurtulamaz. (KOTKU, Tasavvufi AhInk, c. LI s.IR3)



55- Hasan Kamil YILMAZ, Islam Tasavvufu,



Tasavvlina Ilgili Sorular-



Cevaplar, Isı. 1996, s. 494. 56-



Haklı



dahi görünse müridin



Taönvvufi



Ahınk,



§eylıine



itirazı haramdır.



(KOTKU,



c. LI s. 5)



. 57- - KOTKU, Tasnvvufi AhWk, c. ii s. 247: ıog



Eğitim amaçlı taranmıştır



ıoy



ıLıŞKİLERı



Bunlar,



müslümanların



ortadan kalkar.



D i N



ve



DEVLET



ILISKILERI



DIN



ve



DEVL-ET



ILI'KfLERI 'oi



dinı kuruluşun onayı aranmaz. Vaftize benzer bir



C- CAMi VE TEOKRASi



törenin yapılması da sözkonusu değildir. Çünkü



102. islam da ruhb~n sınıfı yoktur. Camiler kilise teşkilatı gibi örgütlenmemiştir. Eskiden camide gö-



revli imam ve müezzin bile bulunmazdı. Cemaatten biri eza n okur, ehliyetli biri de namaz kıldırırdı. Camiierin düzenli olarak açılması,



ezanın



zamanında okunması, cami bakımıarının yapılıp eşyasının korunması gibi ihtiyaçlar cami görev-



lerinin ihdasına sebep olmuştur. Cuma namazı için de durum aynıdır. Ancak Cuma günü büyük bir cemaate namaz kıldırmak ve onlara hitabetmek bir



islamda ne din adam ı, ne de bir başka kişi Allah adına hereket edebilir. Zaten Allah müslüman olmayı öyle bir kaideye bağlamıştır ki, buna kimse



karışamaz. Çünkü dinin özü imandır. imanın temeli de onu içten kabul etmek, yani kalp ile tasdiktir. Kalpteki tasdiki bir o kişi, bir de Allah bilir. Orası insanın en hür olduğu yerdir. Bu sebeple hiç kimse



bir inancı kabule veya inkara zorlanamaz. Allah Teala



şöyle



buyurur:



"Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri



çok kimsenin ilgisini çekeceği için bu konuda



birbirinden iyice ayn/mıştır. Bundan böyle kim zor-



çekişme ve tartışma çıkabilir. Bunu göz önünde bu-



ba/an tammaz da A/lah'a inamrsa kopmak bilmeyen



lunduran Haneff mezhebi, Cuma namazını ya o



sağ/am bir ku/pa yapışmış o/ur. Allah işitendir, bi-



yerleşim yerinin en yetkili kişisinin ya da onun tayin



/endir." (Bakara 2/256)



edeceği bir kişinin kıldırmasını şart koşmuştur.



Kiliseye benzer bir teşkilatı olmayan, din



Yoksa ibadet için toplaşan insanlar birbirine girebilirler 58.



adamlarını birer ruhanı lider değil, sadece din



103. Bir kimsenin müslüman olması tamamen



olmaya çalışan kişiler olarak gören bir dinin



kendi kararına bağlıdır. Bunun için caminin veya bir



konusunda toplumu aydınlatan ve onlara örnek teokrasiyi kabul etmesi sözkonusu olamaz.



58 Şcmsüddin cs-scrahsi, cl-Melısaı, Mısır 1324, 1l,24.



110



Eğitim amaçlı taranmıştır



III



\:.;;.



DtN



DEVLET



ve



tLtŞKtLERİ



ve



. Kilisesidir,



3- LAiKLiK 104.



DIN



DEVLET



dolayısıyle



tLtŞKtLERt



bu kilisenin hakimiyetinde



olmayan her kurum laiktir.



Laiklik,



devletin dinı bir kurumun



105. Laiklik mücadelesi dine karşı değil, kiliseye



hakimiyetinde olmaması demektir. Bu sebeple laiklik



karşı verilmiştir.



ile teokrasi birbirine zıttır.



üyeleri tarafından hazırlanan ve Ağustos 1789'da



Kilisenin



Tanrı



inanıldığından



adına



kralı,



hareket



ettiğine



hükümetleri ve valileri



belirlemede ve göreve getirmede kilise kendini hep yetkili görmüştürS9 . Bugün kilise, seçilmiş kişilere yemin ettirmekle bu yetkisini az da olsa sürdürmektedir. Bu sebeple teokrasiye karşı mücadele kiliseyi devletten uzaklaştırmakla başarılabiimiştir. Fransız



Nitekim Fransa'da kurucu meclis



kabul edilen insan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 10. maddesi düşünce özgürlüğünü, 11. maddesi de ifade



özgürlüğünü



düzenliyordu. Bu bildirge 1791



tarihli Fransız Ayasası'nın başlangıç bölümü 0ldu s2. Böylece bu anayasa, Katolik Kilisesinin imtiyazlarına



son vermeyi ve protestan, yahudi veya dinsiz



olanların haklarını,



özellikle vicdan hürriyeti



adına



tarihi bu konuda verilmiş mücadelelerle doludur. Bu



her çeşit dinı tezahürü eşit görmeyi hedefliyordu s3 .



ülkede Kilisesinin devlet üzerindeki egemenliğini



Çünkü teokratik sistemde bir başka din mensubuna



kırma çabaları XiV. yüzyıla kadar giderSO. Laiklik,



hayat



gösterilen bu çabalar sonucu ortaya çıkmıştır.



saydı, başarıldıktan



Fransızca'da dinı kuruluşların hakimiyetinden



hakkı tanınamazdl.



Bu hareket dine



sonra din



özgürlüğü



aksine bu özgürlük tümüyle ortadan



karşı



ol-



verilmez,



kaldırılırdl.



bağımsız bir kuruma Laik (laic veya laique) denir sı .



106. 1948'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul



Fransa'da dinı kuruluş deyince akla gelen Katolik



edilen insan Hakları Evrensel Beyannamesi de düşünce



vicdan ve din hürriyeti konusunu karara



62- Büyük Larousse Ansiklopedisi, insan maddesi 59-TÜMER, KÜÇÜK, a.g.e. s. 250. 60- Büyük Larousse Ansiklopedisi, Laiklik maddesi, 61- Büyük Larousse Ansiklopedisi, Laik mııdde~i



=



Islam 63- GRIC (Groupe de Rcehereches Islamo- Chretien Din ve Devlet, Islamaehristana, 12, Rom" 1986, s. 49-72' den. Tercüme M. Sait HATlpOGLU, Isınm' Araştırmıılur Dergisi, C. LLL, sayı 3, Ankaru 19R9, s. 102. Hırıstiyan Ara~tırmaları Topluluğu),



1 12



Eğitim amaçlı taranmıştır



1 13



·---------------:----------....,..,~