Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi (Cilt 3)
 9757438510, 9757438545 [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

ECZACIBAŞI



SANAT ANSIKLOPEDISI .



3. Cilt



YAYIN yapı-endüstri merkezi yayınları



Dr.NETAT F. ECZACIBAŞI



VAKFI Kurucusu Dr. Nejat F.



ECZACIBAŞI



(1913-1993)



Yönetim Kurulu Bülent



ECZACIBAŞI (Başkan)



Toker ALSAN, Faruk



ECZACIBAŞI ,



Prof. Dr. Halid Kemal ELBİR , Prof. Dr. Nusret EKİN , Prof. Dr. Münir EKONOMİ , Tayfun İNDİRKAŞ



ECZACIBAŞI



SANAT



ANSİKLOPEDİSİ



YÖNETİM Şakir ECZACIBAŞI



YAYIN KURULU Ali GEVGİLİLİ , Doğan HASOL, Bülent ÖZER (Prof.Dr.) Yayın



Yönetmenleri



Zeynep RONA, Müren BEYKAN Yardımcı Editörler Yegan KAHYA (Dr.). Mine KAZMAOGLU (Dr.), Deniz MAZLUM, Turgut SANER (Dr.), Mine SOYSA L, Gülsün TANYELİ (Dr.) Ara,tırma



Şermin ANADOL, Sevim ASLAN, Murat AYDIN , Şafak AYDOGAN, Emre ERENLER, Gül KÖKSAL, Melisa ORHON, Birsen PARLAR, Yıldız SALMAN, Semra TUGAY, Gamze YALÇINER



Denetleme Aygül AGIR, Özden ARIKAN, Sedef ERKMAN, Zeynep GÜRATA (Dr.), Celal KOLAY, Aslı KURAL Yayın



Koordinatörü



Sedat Yayın



ACAR



Koordinatörü Yardımcısı Gülçin İPEK



Teknik Yönetmen M .Muti CEVİZİ Çİ Grafik Tasarım Levent DÖNMEZ Teknik Uygulama Sorumlusu İbrahim ŞAHİN



Son Okuma Gültekin TARI



Çizim Sevim ASLAN, Gülsün TANYELİ (Dr.) Bilgi lflem-Uygulama Kenan ÖZTÜRK, Gürdal GÜRAK, Perihan ADIGÜZEL, Bahar YERLİ, Bürkan ÖZKAN Dizgi Gülnur TUZCUOGLU, Nurhan URAZ, Filiz GÜNDOGAN, Müjgan LİGEN Düzelt/ N. Özlem GÜREL, Feyzi GÖLOGLU, Zeynep YAZICIOGLU, Aylin ÖRS



Arflv Dilek GÜRAK Renle



Ayrımı/Film



Figür Baskı/Cilt



Hürriyet Ofset, 1997 ISBN: 975-7438-51-0 (Takım) ISBN: 975-7438-54-5 (3.Cilt) Yayınevl



YEM



Yayın (Yapı-Endüstri



Merkezi Yayınları)



Cumhuriyet Cad. 329, Harbiye 80230 İSTANBUL Tel: (0212) 247 41 85 (PBX) (0212) 230 29 19 Faks: (0212) 248 48 14 - 241 11 01 ~~~~~~~~



Copyright: Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı - Yapı-Endüstri Merkezi A.Ş. Bu kitab ı n her hakkı saklı olup tümünün ya da bölümlerinln fotokopi, ofset, teksir ya da başkaca yollarla çoğaltılması



ancak YEM Yay ı n'ın yazılı



onayı



ile olabilir.



ECZACIBAŞI



SANAT



ANSİKLOPEDİSİ



KISALTMALAR



a. AAMM



antik adı Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi



Ad.



Adası



ADMMA Akademisi ADRHM Ak. Alm. Ar.



Ankara Devlet Mühendislik ve Mimanık



Ari.



AÜ b. baş.



BDT bit. BM Böl. Bul. BÜ



c. Cal. Col. Cum. Çek. çev. Çin. çoQ. Conn. d. DAC dil. DMMA dol. ORHS DSİ



DTCF DTGSYO e. EA E.Tr. EEMGM EAÜ Ens. Env. Esk. etk. EÜ Fak. Far. Fin. Flo. Fr. G.Ö. Gal. Geo. Gr. GSA GÜ H. hd. HÜ la.



Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi Akademisi Almanca, Almanya Arapça Arizona Ankara Üniversitesi bugün başlangıç tarihi BaOımsu Devletler Topluluğu bitiş tarihi Bineşmiş Milletler Bölgesi Bulgaristan B~aziçi Üniversitesi cilt Califomia C-Olorado Cumhuriyeti Çekce, Çekoslovakya çevrildi Çince çoQul Connecticut doQumu, doQum tarihi Demokratik Alman Cumhuriyeti dilinde Devlet Mühendislik ve Mimar1ık Akademisi dolayı, dolaylan Devlet Resim Heykel Sergisi Devlet Su İşlen Dil ve Tarih-CoQrafya Fakültesi Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu es~den Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi ErlÇAD!Rl ıle 16.yy'da yapılmış ve kti lah biçimindeki "davlumhaz"ı ve "yaşmak" ı . yer· den ykş. !Ocm yükselıilmiş ateş yakma ycrıylc ve gelişmiş bir baca sistemiyle donatılm ış ocak arasın da işlev farklı lığı bulunmamasına karşın. biçimsel ve yapısal açıdan büyük degişikliklcr vardır. Ocaklar. günümüzün yapılarındaki gelişmiş ısıtma sis temleri ne gelene kadar. çok çeşlllı degişiklikler gcçirm işlir. Yakılan malzemenin yaydığı ısıyı doğru· dan mekan ıçine veren ocak sistemi. çok uzun sure çeşitli bölgelerde kullanılmıştır. Bu sistem Ozcrinde, zaman z..1man yanmayı ı:,>üç lendinnek ama· cıyla hava kanalları vb degişi kl ikleri n yapılmış ol· dugu ve neredeyse her bölgenin deneyimlerine da· yanan özel bir ocak yapım ve yakma sisteminin bulunduğu görülmektedir. Soba ve daha gelişınış ısıtma sistemleri açık ocak ve Şöminelerin yavaş ya· vaş terk edilmesine neden olmuş. günümüzün yan ma odasından me~nlara ısıyı aktaran sistemleri ve öteki enerji kaynaklannın gelişmesiyle ısınmak içın ocak ya da şömine kullanımı neredeyse btlt(lnüyle terk edilmiş, yerini dekoratif amaçlı. içinde gerçek ya da yalancı ateş yanan şöm i neler al m ıştır. Ocak· lar Anadolu'da onaya çıkmış olan geleneksel konut mimarilerinin (-+EV> en önemlı ögelerinden biri d ir. Bıç ımsel açıdan, ateş sekisi, y~mağı ve dav· lumbazı, ü7..crinde tlumanı bacaya ileten külahı ile çok yalın olabildigi gihı bütün bu yapısal eleman !arın ü:ı.eriııde çok gel işmiş ÇİNİ. KALEM KARİ ya da ALÇI Lckniklcrıyle bezenmiş örneklerin sayısı da çok fazladır. Sarayla r vb anıLsal yapıla rda botun öteki yapısal elemanlar gibi ocaklar da özenle ele alınmış ve estetik değeri çok yüksek özgün örnek· !er ortaya çıkmıştır. Bu tür anıısal yapılarda bulu· nan ocak sistemlerinin, İsıanbul"da Topkapı Sara· yı'nda görü ldüğü gibi. z.1.man 1..aman dönemlerıne göre çok gelişm i ş ısı tma düzenlerine sahip o ldukla· rı izlen mektedir. 3666. C. Binan



rak ocak. sağlamak



ODA İng.rcxmı.



..otag~ sözcüğünden ileri sürülmektedir. 1. fiır yapıyı ol uşturan MEKAN'lardan her biri. Bir EV'in oturmak. çalışmak. konuk agırlamak. yal· mak gibi eylem lere yarayan ınekAn.ları. Odalar. konumlan ve kullanış biçimlerine güre asma oda, sı­ ra odalar. ön oda, arka oda ya da omrma odası, ça· lışma odası, misafir odası, yatak odası gibi adlar alırlar. Ayrıca SARA Y'larda da, işlevlerine baglı olarak talıt odası . hazine odası . kahve odası. divan odası , mabcyn oda'-iı gibi odalar vardır. Türk zisyon içindeki dengeyi kurmak için bi- ucunda ve dışında görülen yapının. çevreye dağı l· rincil ve bagımsız bir öge olarak değerlendirmiştir. mış mimari elemanlarına dayanarak bir tapınak ol dugu düşünülmeklt'dir. Gezinıi yeri (esplanadel olaOgata Korin en olgun yapıtlarını 1711 'de Kyoto'ya rak tanımlanan ve içinde çok sayıda heykel kaidegeri döndükten sonra gerçekleştirmişıir. Bu dö- si bulunan açık alansa gene bu kesimdedir. nemde özellikle Sotatsu'nun etkileri görülür. Mat- STOA'larla çcvrilı olduğu kabul edilen bu alanın suşima'da Dalgalar adlı iki paravana rc..--smiyle (Met kuzey ve batı stoa'ları tamamen yok olmuştur. Güropoliten Sanat Müz., Ncw York ve Boston Güzel ney sıoa'daysa kentin yurttaşlanndan Epikurosçu Sanatlar Müz.l Gôk Gürultüsü Tannsı ve Rüzgdr OnlO filo1..of Diogencs'in Epikuros felsefesi üzerine Tannsı (Tokyo Ulusal Müz.l bu etkilerin en açık ol bir söylevini içeren uzun bir yazıtm dörtte biri gün dugu ürneklerdir. Aynı dönemin bir başka başya­ ışığma çıkarılmıştır. Bu yazıt Oinoanda'nın en pıtı da Kınmzı ve Beyaz Erik Agaçlan (Aıami Sanal önemli kalınt ısıdır. Kentin tiyatrosu en kuzeydeki Müz., Şizuokal adlı paravana resmidir. Sanatçının teras ilslüne inşa edilmiştir. Çapı 42m'lik bir alanı yapıtlarındaki erik çiçekleri ve dalgalar dönemin kaplayan ve orkhestra'sı (CAVEA ile sahne arasın­ seramik ustalarıyla dokumacıları tarafından model da kalan ykş. yanın daire planlı alan) normal ölçüolarak kullanılmıştır. Pek çok öğrenci yetiştiren lerden büyük olan yapıdan yaln17.ca 15 oturma sı· Ogata Korin'in en önemli izleyicisi SAKAi HOİT­ rasıyla skerıe'nin (sahne binası) bir bölümü günüSU' dur. Ogata Korin ressamlığının yanı sıra usta müze ulaşabilmiştir. Kentte çok sayıda ve farklı lürbir lakcci (~LAKE). seramik bezeme ustası ve do- lerde me1..ar görülür. Kapaklarında uzanmış yatan kuma sanatçısıydı. aslanlar bulunan LAHİTier bu bölgeye ö zgO ME2802. U.Tükel ZAR tiplerindendir. Güneybatıdaki surun dışında, SUKEMERİ yakın larında bulunan mermerden inşa OGUL-BEG İBNİ MUHAMMED (13.yy) edilmiş anılmez.ar ilginçtir. Üstünde. Kibyra MaAnadolu Selçuklu mimarı. ior'un kurucusu oldugu kabul edilen Spartalı Klc· ANADOLU SELÇUKLU sultanı ili.Gıyaseddin andros'un soyundan gelmiş seçkin bir Oinoandalı Keyhüsrev döneminde (1266-84) devlet adamların­ ailenin soyagacının bulundugu uzun bir yazıt var· dan Ebül Mücahid Yusuf bin Yakub tarafından dır. Batıdaki kayalık yamaçta da tapınak tipinde 1278'de Afyon'un Çay ilçesinde yaptınlan külliye- KAYA MEZAR'lar bulunmaktadır. nin mimarıdır. Bugün cami olarak kullanılan med- 0360. S.'fugay rese, türbe. çeşme. han ve medrese hamamından lb.yık.l oluşan külliyede yalnızca medresede sanat- OİNOKHOE IGr.oinos, şarap. cbein, boşaltmak' çı kitabesine raslanmak:Ja birlikte öteki yapıların da tan) aynı Ogı.ıl-lleg'e ait oldugu kabul edilmektedir. Adı­ "Ocnok11Cıe" olarak da bilinır. Antik Çag'da. KRAm yapıtının üstüne işleyen son Anadolu Selçuklu 'J'ER'den kadehlere şarap boşaltmak için ku llanılan mimarı olan Ogul-Bcg'in. Konya Karatay Medrese bir kap tipi. Sürahiye benzeyen bu kaplar. düşey _t"fyle ince Minareli Medrese'dcn çok etkilendiği üs- tek ilmek kulplu ve şişkin gövdelidir: farklı biçim· lubundan açıkça belli olması nedeniyle. Konya'da de ve boyda örnekleri bulunur. Boyun üstünde yer _yetiştigi san1\ın.:ıktactır. alan ağızları yuvarlak. emzikli ya da gaga emzikli 1171. EA olabilir. Yonca agızlıları da vardır. Boynu, armut biçimli gövdenin uzanusı olarak biçimlendirilmiş OİNOANDA örneklere OLPE denir. Antalya'nın Elmalı ilçesinde. Korkuteli·Kemer Ka Çiüm -> KRATER rayolu Ozcrindekı lncealiler köyü yakınında bulunan Oınoanda bir LYKİA kentidir. Anıik kaynak- O KADA, Kenzo (1902, Yokohama-1982. Tokyo) larda MO 2.yy·a dek adına rastlanmayan kentin Jap JAPONYA 120.yy Mimarlığıl



O KAKURA KAKUZO 11862. Yokohama-1913. Akakural Japon sanat tarihçisi. 19.yy'ın sonlarıyla 20.yy'da JAPONYA'da geleneksel resmin yen.iden canlandırılmasında ve modem· leşt irilmesinde öncülük etmiştir.



Okak-ura



Tenşi n



olarak da bilinen



sanatçı.



Tokyo



İmparatorluk Üniversitcsi'ndc iktisat öğrenimi gör-



dogo



sıralarda hükümet tarafından sanat tarihi dersleri vermesi için Tokyo'ya çağrılan ABD'li sa· nat eleştirmeni ve amatör ressam Emest Fenollosa'yla 11853 19081 tanışmış. Fenollosa'nın geleneksel Japon sanatına o lan tutkusundan etkilenerek. halkı bu konuda bilinçlendirme çabalarına giriş­ miştir. 1888'de Tokyo Güzel Sanatlar Okulu'nun kuruluş çalışmalarına katılan ve enesi yıl okul mü· dürü olan Okakura. Fenollosa'yla birlikte. Batı sanatı derslerini k.ıldırarak eğitimde geleneksel Japon s.-ınau üzerinde yoğunlaşmışlardır. Ancak idari anlaşmazlıklardan ötürü 1898'de gôrcvinden u1,aklaş­ tırılan Okakura. aynı yıl I IAŞİMOTO GAHO. Şİ­ MOMURA KANZAN ve başk.ı bazı eski öğrenci­ leriyle birlikte Jaıxm Güzel Sanatlar Akademisi'ni INippon Bicutsuinl kunnuş ve Batı sanatına karşı gelenekse! Japon sanatının geliştirilmesi çabalarını sürdürmüştür. Bir dönem Boston Güzel Sanatlar Mü1..esi'nın Dogu Sanatlan Bölümü'nün yöneticiligini de yapan Okakura'nın '/'be ldeals of ıbe East 11903: Dogı.ı'nun İdealleri!. The Awakening of Japan 11904: Japonya'nın Uyanışı) ve The Book of J'ea 11906: Çay Kitabı) adlı ingilizce kitaplan vardır.



OKUMURA MASANOBU. Kiıap Satmı GezKin Kadın. 1730·35, 30.4xl5.2 cm.



Z.Rona OKTASTİL - O KTASTYLOS



OKTASTYLOS (Gr.okıa: sekiz. sıylos: sütun'danl Antik YUNAN ve ROMA mimarlıklarında ö n cephesinde ya da içinde sekiz SÜTUN bulunan yapı tipi. Yunanistan'da. Atina'daki Partbenon ve Ana· dolu'da EPHI::SOS'takı Anemision. MAGNESIA ve SARDES'teki Anemi.< Tapınak/an. AİZANOi'daki Zeus Tapınagı ve APHRODİSİAS'taki Apbrodiıe Tapınagı birer oktasty/os'ıur. O KTATEUKHOS



Ing.octateucb. Tcvrat'ın



(Gr.okıa:



sekiz. ıeuclıos:



kiıap'ıan)



Fr.ocıateuque.



ilk sekiz kitabın ı içeren EL YAZMASI.



OKUL -> ÜSLUP



A 1364



-



YAYIN



O KUMURA MAS ANOBU (ykş.1686. Edo1764. Edo) Japon ressam. Genpaçi olarak da bilinir. JAPONYA'da Tokugava IEdol döneminde 11600-18681 baskı tekniğini geliş­ tiren UKİYO·E akımının erken döneminin önde ge· len sanalçılarından biridir. Asıl adı Okumura Şinm· yo olan Mas.1nobu. resim ve baskı yapmayı TORİİ KİYONOBU'nun yapıtlannı kopye ederek ogrenmiştir. 1720'lerin başında resimli kitap yayımcılıgı­ na başlayan sanatçı önceleri SUMİZURİ·E lsiyahbeyaz baskı) ve TAN E'yle (elle sülüğen kırmızısıy­ la renklendirilen baskı) çalışmış. 1742'de de. BENİ­ ZURİ-E adıyla anılan iki renkli baskıyı gerçekleştir· miştir. Sanatçı ayrıca yapıtlarının arka planında üç



boyutluluk etkisi veren.



Batı anlamında b ı r



PERS·



PEKTİ!' lulıi-el kullanmıştır. 1740'1arda ortaya çı



kan uzun, düşey baskılar, Mas.."lnobu'nun buluşu olarak benimsenir. Sanatçı çok yönlü k.işiligiylc er kcn dönemde Uk.iyo--e akımının c.1n l ılığ1na ve çeşıt· ! iliğine katkıda bulunmuştur.



U. Tükel



OKYAY, Mehmed Necmeddin 0884. İstanbul19761 Türk hattat ve cilt ustası. Klasik üsluptaki CİLTierinin yan ı sıra HATiarı ve EBRU'larıyla tanınan Ok.')'ay, idadi ögreniınini yarıda bırakarak kendini Lüınüyle sanata vermiş, dönemin ünlü hattatlarından SÜLÜS. NESİH ve TALİK yazıları ögrenmiş, aynca ebru ve AHAR ders leri görınü~tür. Renk konusunda ! loca ALİ RlZA'dan yararlanmış, ebru sanaLma yenilikler getirerek çeşitli çiçek örgelerini ebruyla birlikte uygulamış ve yazılı ebrular yapmıştır. Cıllçilıkte de boyuk bir usta olan Okyay'ın en önemli yapıt larından biri AHMED KARAHİSARİ hattıyla yazılan Kuranın k.ıbıdır ITSMKI. Okyay. uzmanı oldugu bu konularda GSA'da dersler de vermiştir. Z.Tanmd.ı



O LBA Olba antik kenti İçel'in Silifke ilçesinin kuzeydoğu­ sunda. denizden 22km içerde. DİOCAESA­ RI::A'daki Zeus Tapınagı·nın ykş.3km dogusunda. I OOOm yüksekligindeki bir tepe üstünde yer almak ~1dır. MÔ 6.yy'da Pirindu'nun (Dagl ık Kilikia ->Kİ­ LİKİAJ başkenti oldugı.ı düşünülen Olba. Helenisıik Dönem'de (->YUNAN) büyOk olasılıkla Selevkoslar'm egemenliği altındaydı . ROMA imparator luk Dönemi sikkeleri üstündeki yazılardan. bölge· de Mô 1.yy'da Kennatcis ya da Kan.rıntai adında yerel bir toplumun yaşadıgı ve Olba'yla Olba'nm kuıs.11 yeri konumundaki Diocacsarea'nın da bu toplulugun nekropolis'i (me-.tarlık) oldugu anlaşıl· maktadır. Roma imparatorluk Döneıni'nin başla­ rında Roma l ı komutan ve triumviri (Roma'daki üç yüksek görevliden biri) M.Antonius'la (MÔ 8218130) İmparator Augustus tarafından desteklenen Ze· us Tapınağı rahiplerince yönetildiği bilinen kent MS 276'da K.ilikia'nın bir Roma eyaleti olmasıyla Roma İmparatorlugu·nun egemenliği altına girmiş. rahipler solalcsi yönetimi de sona ermiştir. İmpara· tor Oomitianus döneminde (81-96) yapılan bir dOzenlemeyle Diocaesarca'nın Olba'dan ayrılarak ayrı bir kent konumuna getirildiği bilinmekteyse de her iki kentin topraklarının kesin sınırları belirsizdir. Poligona! taşlardan yuvarlak bir surla tahkim edilmiş kentte tümü Roma ve Hıristiyanlık dönemleri· ne ait çok aı. sayıda kalınlı gonomü1.c ulaşabilmiş­ tir. Bunların en iyi durumda olanı. Ostondeki bir yazıt yard ımıyla 199-2ll'lere tarihlenen bir sukemeridir. Tepenin batı yamaçlarında görülen sayısız yapı kalıntısı kenl merke-anin batıda ve Oiocaesa· rca'ya bakar durumda oldugunu kanıtlamaktadır. Gene aynı yamaçta. günümüzde yalnızca skene'sinin (sahne binası) kalıntıları ve cavea'sının {seyirci otunna sıraları) yeri görülebilen bir TIY ATRO. tiyatronun yakınındaysa ondan daha iyi korunagcl· ıniş bir NYMPHEUM yer almaktadır. Her iki yapı da büyOk bir olastlıkla MS 2.yy·a aittir. Tepenin eteklerinde uzanan ovada. tiyaLTOyla nympheum'un gtıncy kesiminde bir tapınak-mC7.ır ya da HEROON olduğu düşünülen, bir kenarı 8.Sm uzunlugunda kare planlı, Korinth düzeninde (-,DÜZENi küçük bir TETRASTYLOS yapı görülür. Olba'da iki de kilise kalıntısı bu lunmaktadır. Ayrıca ->DIOCAESAREA. 005.5.



S. Tugay



OLITSKI OLBRIC H , Joseph Maria 11867. Troppau-1908. Dusscldorfl Avusturyalı mimar. ART NOUVEAU'mın Avusturya'daki izleyicisi olan Viyana Sezessionu'nun (~SEZESSION) kurucularındandır. yaşında sanat egitimi için Avusturya Silcz.· yası 'ndaki Troppau'dan (b.Opava. Çek Cum.1 Vi yana·ya giden ve Uygulamalı Sanatlar Devlet Oku \u'na başlayan Olbrich. bu okulda geleneksel uy gul.ımalı sanatlar u1.erine ilk bilgileri aldığı mimar



On dört



Camillo Siue'nin (184.5-19031 ögrencisi ol muştur. Dogduğu kentte dört yı l çalıştıktan sonra. 1890'da Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'ne girmiş. mi· marlık cghımmı Kari von I fasenauer'in Cl883-94) denetiminde 1894'te tamamlamı:;;tır. Bir yıl suren İlalya gezisinin ardından 1898'e PEYZAJ MİMAR 1984'te de Yugoslavya'da Uluslararası Üsküp Mi· LJCI. B.Pamay zahi Alış Yarışması' nda üsten Ödülü'nü kazan· Antik ROMA miınarlıgmda, egrisel çizgilerin ege-



men oldtıgu figü ratif desenli DôŞEME ve DUYAR mozaiği. Bu MOZAlK'te renkli ve küçük boyutlu TESSERA'Jar kullanılmıştır.



OPUS VITTATUM



ILaı. J



Antik ROMA mimarlığında, küçük taş bloklarının yatay dizilmesiyle oluşturulan DUVAR örgüsü. Özellikle Geç imparatorluk Dönemi'nde kullanılan bu ö rgü türü, MÖ 2.yy"dan sonra Roma'da OPUS JNCERTIUM ve OPUS RETlCULATUM'la birlık· le uygulanmıştır.



M i1..ah anlayışındaki şaşırtıcılık ve çizgi üslubunda-



ki yalınlıkla dikkati çeken Oral. çagdaş Türk kari· katürünün (->KARİKATÜR) Onde gelen temsilcilcrındendir.



JQ63' te GSA lb.MSÜ) Mimarlık llölümü'nü biıir· 1966'ya



&'Clad



Hakkı



değin



ak.ademinin



ELDEM'in



Yapı KOrsıJ.sü'nde



asistanlığını yapmış,



as·



kcrlık sonrasında aynı göreve dönemeyince karika· tur, resim. film, canland ırma filmi ve afi:.; çalışm.a-



1,ırına yönelmiştir.



ORAN ing.. Fr.. Alm.Proportion. Antik Çag'dan günümüze degin, bir sanat yapıtı· nın manllksal olarak çözümlenmesine ya da ortaya konmasına yardıma olmak endişesiyle, sanat yapı· tını oluşturan parçalarla bütün arasında matema· tiksel ve gcomelrik ilişkiler kurulmuştur. Bu ölçüsel ya da geometrik ilişkiler Türkçe'de "oran", "pro· porsiyon", "nispel" gibı sözcüklerle anlatılı r. Oı.el­ likle MİMARLIK alanında. önemli oran kura.ilan geliştirilmiştir. Bu kurallann başında Kanon, AL-



TIN ORAN, Kareleme IQuadraıurl ve Üçgenleme ffriangulaıionl gelmektedir. Kareleme, ortaçağda



ORAL, Tan (1937, Mer,ilon, Amasya) Türk karikatOrcO.



mi ş.



T.Çeviker



mı ştır.



OPUS VERMICULATUM ll.at.l



1957-62 arasında GSA'da öğren ·



kareyi kullanan bir mım.ari konstrüksiyon türüdür. Aynca karelenmiş bir alana, gene üstü karelenmiş bir resmin aynen aktarılması Çoğu kez RESİM ~ natında



rastlanan bir olgodur. ôrellikle GOTiK



dönemde Üçgcnleme'ye dayanarak, yani eşkenar ya da dar açılı üçgenler aracılığıyla, yapılarda bo· yuLsal bir düzen kurulmuştur. Yapı parçaları ara· sındaki ilışkiler de gene üçgenlerin birbirleriyle olan geometrik düzenlerine uygun gerçekleştiril­ miştir. Ornegin, Klasik YUNAN mimarlığ1nın Ati·



nadaki ünlü yapısı Partbenon'da. RÖNESANS dö· neminde BRUNELLESCHJ'nin tasarladığı Horan·



"-ılcrın toplu karikatür sergilerine katılmış, ilk kari-



sa Pazzi Kilisesi'nde



k..ıt ürü



çagda ROMANESK donemde Kareleme



1958'de mizah dergisi Dolmuş't.a, .. Tosun·



Altın



Oran



kullanılırken,



orta-



kullanıl·



1379



ORANS



LA.../,I



CIB



I



SANAT \ "-: ~! K' ( ıp



mıştır. Gene Gelik dönemde hem Karelemc'nin hem de Üçgenlcme'nin tek tek ya da birlikte kulla nıldıgı da izlenmektedir. Kôln Katedrali Karele-me'nin. Milano Katedrali Üçgenlcme'nin kuralları· na göre tasarlanmıştır.



Oran kuralları ve bu kuralların kullanıldıgı dönem ler gö7..den geçirildiğinde. kmall:mn dönemin sanat akımlarına koşut geliştiği görülmektedir. K.'lnon. GÜZEL SANATLN{'da insan v(Jcudu canlandın· lırkcn kullanılan sayısal kurallar olarak t:ınunlana­ bilir. Bu sayısal kurallar. vücudun parçaları arasın· daki boyutsal oranlarla parçanın Vticudun tümüyle olan oransal ili~kisini dile getirmekte yardımcı ol· maktadır. Yunan heykelci POLYKLEİTOS'ıan son· ra. LEONARDO DA VINCI ve DURER başta ul· mak üzere Rönesans sanatçıları. bu konuyla yakın­ dan ilgilenmişlerdir. YENİ KLASİKÇİLİK'ıe konu



ya egilcnler



ORCA(';NA. Andrea, lsa'mn Pcırus'a Anahtar/an Vtriş'i. 1357, Strozzı Şapeli ahar



panosu.



ahşap



üzerine tempcra ve yaldız.



160x296 cm.



arasında



Alman heykelci ve ressam



Gottfried Schadow 0764-1850) vardır. Fransız mı· mar LE CORBUSIER tarafından ortaya alılan ve insan vücudundaki boyutsal ilişkileri temel alan MODULOR da. gOnOmüı.de YAPl'da orana dayalı ES· TETİK bir düzen kurma yöntemlerinden biridir.



M .Tapan ORANS Hıristiyan sanatında



dua etme pozundaki figürler bir terim. Figür çoğu kez ayakta. kolları yukarı kalkmış olarak betimJcnir. İlk Hıristi­ yanlar tarafından benimsenen bu tür bir poz. Priscilla Karakombu'nda (3.yy . Romal görtıldügü gibi. Roma KATAKOMP'lannı bezeyen Erken Hıristi· yan (-,GEÇ ANTİK! FRESK ve k.uımalarının en içın kullanılan



başta



ölen



gelen imgelerinden biri olmuştur. Genellikle simgeleyen wyut bir imge olarak kulla-



kişiyi



nılmış. inancın ve K.ilisc'nın simgesi olmuştur. Bİ·



ZANS sanatında bu pozda betimlenen MADONNA resimleri Blakbemioıissa adıyla anılır. Çoğu kez kiliselerin ana APSİS'inde Hz.İSA resmi altında kullanılan bu imge. Hz.İsa'yla cemaaı arJ.Sında Mşc· faatçi rolünü üstlenmişti r. Z.Rona M



ORATUAR (Lat.oraıoria'dan) İng.oratory. Fr.oratoire. Alm.Hauskapcfle. Kimi Hıristiyan evlerinde tapınmaya ayrılm ış yer; ev şapeli



(->ŞAPELI.



O RCAG NA, Andrea 113081. Floransa 1368?. Flo· ransal İlalyan ressam. heykelci ve mim.ar. Floransa'da 14.yy'ın en önemli sanatçılarındandır.



A 1380



Asıl adı Andrea di Cione olan Orcagna'nın dogum ve öltim tarihleri kesin değilse de. 1343-68 arasında etkinlik gösLerdi~i k.ıyıLlara geçmiştir. 1343 ya da !344'tc llckimler ve Eczacılar Loncası'nda öğre­ nim görmüştür. Taşçılar Loncası ' na 1352'de kabul edilmesinden ötürü. Orcagna'nın gençliginde hey· kelden çok resme agırlık verdigi sanılmaktadır. VA· SARI'ye göre Orcagna. heykele Andrea PISA· NO'nun yanında başlamış, resme daha sonra kar· deşlerinden Nardo'nun özcndinnesiylc yönelmiş· tir. Bumı doğrulayacak belge olmasa da resimlerin· de plastik değerlerin bulunmayışı, Vasari'nin görü· şünü desteklemektedir. Sanatçının 1352'de Taşçılar Loncası 'na girmesinden sonra gerçekleştirdiği ya· pıtlarının hemen hepsi belgelenmiştir. 1354'te S.Maria Novella Ki/isesi'ndeki Sırozzi Şape/i'nin çok k..:ınatlı altar panosunu yapmakla görevlendirilmiş ve yapıtı 1357'dc tamamlamıştır. 1355-57 a rasında Or San Micbele'dek.i kaynlarda. o zamanlar kullanıl· makta olan hububat pazarında şapcl işlevi gören Tabernaculum'un yapımcısı olarak adı geçmektedir. 1357'de ve 1364-67 arasında floransa Katedra li'nde. 1358-60 arasında da ü,viero Katedrali'nde



çalışmış. burada kardeşlerinden Matteo'yla bi rlıkte GÜLPENCERE ve MOZAİK'lerin yapımında gö· rev almıştır. Orc;ıgna. GIO'ITO'nun ögrcncısı Tad· deo GADDI ıle aynı donemde yaş.ımasına karşın. onun kadar Gioıto'nun etkisinde kalmamış. Giot lo'dan sanatındaki yenilikler için bir çıkış noktası o larak yararlanmıştır. Bu yenilikler de onun 14 .yy'ın ikinci yansında Floransa ve Toscana res· mini büyük ölçüde etkilemesıni. dolayısıyla sanatı· na büyük deger verilmesini sağlamıştır. Ancak sa· natçının yapıtlarının. öı.ellikle de frcsk.1erinin gunü· mü1..e bütün halinde ulaşamaması ve sık sık kardeş !eriyle birlikte çalışmış olması nedeniyle. On.:ag· na'nın sanat ını degerlendirirken gtıçlüklerle karşı· laşılmaktadır: ama gene de rcsimlerındc ortak özel· likler saptamak olanaklıdır. Sanatçı bir yandan agırbaşlı. kütlesel bır kompozısyon anlayışı ve par lak renklerden yararlanmak.la birlikle, öte yandan Strcr..zi altar panosundaki A::iz Dominic'in başında ya da aynı şapcldekı /sa ·rıın Dogumu-Çobanlara Müjde adlı freskte oldugu gibi. figürleri ayrıntılı ve içten bir dogalcılıkla ele alma çabası içinde olmuş­ tur. Bu baglamda çagının GOTİK anlayışına ve ye· nilikçi tavrına uyum saglamış bir sanatçıdu. Aynı ık.ili yaklaşım Orcagna'nın Floransa Akademi-si'ndeki çok kanaılı altar panosundan Sırozzi Şape­ li fresklerine; S.Maria Novella'daki koro yerinden Sto Spirito Manastın'nın yemekhanesindeki btiyuk boyutlu Çamuba Geriliş sahnesine kadar bütün resimlerinde görülebilmektedir.



Sanatçının



hcykekiligiylc ilgili tek kaynak. yine Matteo dahil birçok yardımc ıyla birlikte ça· lışugı Or San Micbele'dcki Tabernacufum'dur. Yapı· nın arkasında bulunan Meryem 'in Gôge Yükselişi ad lı büyük boyutlu kabartma da. resimlerindeki gibi güçlü bir biçimsel çelişki tı7.erine kuruludur. Burada figürlerin duraganlığı. arka planın dantclsi süs· !emesiyle yaratılan karşıtlıkla vurgulanmıştır. Ancak, kaba rtmanın alt bölümündeki Meryem 'in Gô· mü/üşü sahnesinde görülen gruplaşmalarda resim· scllige yönelik bir çaba. daha yumuşak ve zarif bir figür anlayışı ve neredeyse betimleyici bir doğalcı· lık vardır. Bu bölüm Sicna heykelciliğının Gotik anlayışı (4SİENA OKULU) ve Andrea Pis.1.no'nun oğlu Nino Pisano·nun (yk,;.1315-681 çalışmalarıyla benzerlik göstermektedir. kardeşi



Taddco Gaddi ve Bernardo Daddi (etk. 1290· ile ilişkileri dışında. Siena sanatının en iyi üninlerini. özellikle Ambrogio LORENZEn·ı ve SIMONE MARTINl'nin yapıt larını tanımış ve incelemiş olan Orcagna·nın biçim anlayışında tep kisel akademizrn olarak yorumlanan anıtsal soylu· luk. Giotto ve daha dolaysız olarak da ressam ve heykelci Maso di Baııc...u'nun mira.:sı olan ahlakı bir ciddiyetin anlatımıdır. Ancak bunun ötesinde Or· cagna. figürlcrindeki çarpıcı içtenlikle döneminin tinsel "çagdaşlıgını " ifade etmeye çalışmış: yapıtla~ rına Dominikenler tarafından t'ıgütlenen etkin inançla uyumlu dramatik bir dinsel tavır egemen olmuştur. Dolayısıyla Orcagna. tepkisel ya da geç· mişe bağımlı dcğıl. yaşadığı dönemin sanatsal ve kültürel gelişmelerine duyarl ı bir sanatçıdır, dene· bilir. Dönemin en ileri sanatsal etkinliklerinde yer almış o lan Orcagna ailesinde Andre.1'nın ağabeyi Narda ressam. kardeşi Matteo da heykelciydi.



ykş.1349)



A. Yıldıza/p ORDU Bugün Dogu Karadeniz Bölgesi'ndc yer alan ilin merkezi önceleri Ordu. daha sonra Bayramlı olarak anılan Eskipazar köyünün Bucak adlı iskclcsiyken hızla gelişmiş, 1869'da Bayramlı'nın eski adı olan Ordu adını almıştır.



ORGANIMSI llCUMIIURİYET DÖNEMİ. Mi· malarının hemen hepsinde çalışmışıır. En erken marlıkl geçişte köprü işlevi görmüştür. Abdülaziz minyatürleri 1560-65 tarihli Tercüme·i Şebtıanıe'dc­ döneminde gerçekleştirilmiş olan Oryantalist ya da dir ITSMK. H.15221. Yapıtlarının çogu saray şehna· Oryantalist ve Yeni-Klasik üslup karışımı örnekler, ınecisi Seyyid Lokman'ın yazdığı yazmalarda yer saray ve köşkler, dinsel ve askeri yapılar ile yöne· alır. St.'YYid Lokman. metinlerinde sık sı k nakkaş tim yapılarıdır. Sarkis ve Agop BALYAN'ın birlik· Osman'ın ustalığından söz eder (Şebnanıe·İ Selim te gerçekleştirdiği Beylerbeyi Sarayı"nın 118641 iç Han, TSMK, H.3595, s. lOal. Dönemin ünlü şairi meka.nlarından Mavi Salon, Havuzlu Salon ve Ah- Gelıbolulu Mustafa AJi de sanatçılara ilişkin yapıtı Mentikıb-ı Hürıerverdn·da Osman' ı , dönemin ünlü şap Salon. İkiz Deniz Köşkleri ve Ahır Köşkü; Ni· gogos. Sarkis ve Agop Balyan' ın 1864-71 arasm&ı nakkaşı o larak över ve kaynı nakkaş Ali ile birlikte çalıştıgını belirtir. Osman'ın minyatürün yanı sıra yaptığı Çıragan Sarayı, Beykoz. Hünkar Çayırı"nda. KALEMKARi lkalem işi) de yaptığı sanılmaktadır. yıne Sarkis Balyan'ın tasanmı olan Tokat Kôşkü 11869), Kasımpaşa'da 1863"te yapımına başlanan Nakkaş Osınan'ın minyatürlerinin bulunduğu belBahriye Nezareti, Fuad Paşa Camisi ve Fuad Paşa libaşlı yaı.malar şun lardır: Tercüme-i Şehname Turbesi, Montani Efendi, Sarkis ve Agop Balyan ta· 11560-65. TSMK, H.1522). Nüzbeı-el-DOCALCILJK) agırlıkta olduğu görülür. Öyle ki sanatçı kimi kez istediği etki ve izlenimi yaraLabilmek için resmi tamamlamadan bırakm ıŞtır. Osman l lamdı, 1867 Paris Dünya Sergisi'ne. bugon nerede oldukları bilinmeyen Çingenelerin Molası, Pusuda Zeybek ve Zeybegin Ôlümü adlı üç resmiyle katılmış. aynca İs­ tanbul'a döndükten sonra bile her yıl Paris'teki Fransız Ressamlar Scrgisi'ne l.&dons des Artittes Français) resim yol lamıştır.



(1888-92) bulunan HİTİT eserlerini müzeye getirtmiştir. En önemli arkeolojik çalışma..;;ı 21 lahtin çı­ karıldıgı Sayda ISidon. Lübnan) kral mc,.arlığı kazılarıdır 11887-881. Bu LAHİTierin arasında dünya- Osman I lamdi çok sayıda akademik unvan, nişan ca OnlO İskender Lahti'nin bul unması Osman Ham- ve madalya almışt ı r. Bunlardan bazıları Britanya dı Bey'e de uluslararası bir ün ka7..andınn ış; bu ka- Kralıyet Mimarlık Enstitüsü 1-+RIBAl üyeliği, Ox7.ılarla ilgili olarak arkeolog Salomon Rcinach ile ford ve Aberdeen üniversiteleri fahri doktorluk unbirlikte yaulıgı Une necropole royale a Sidon (Sayda vanı , Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Berlin PrehisKral Mezarhgıl ad lı kitap J892'de Pariste yayım­ torya. Etnoloji ve Antropoloji Dcmcgi üyelikleri, Fransız Edebiyat ve Yazıtlar Akademisi (Acadimie lanmıştır. des ln.scriptions er Belles-1..eııres) yabancı muhabirliği Osman Harndi'nin kOltOrel alandaki önemli hizve Ugion d'Honneur nişanıdır (commandeu r). metlerinden biri de Sanayi-i Nefise Mcktebi'nin 0735, 2528, 2528A. S.Gcrmaner (Güzel Sanatlar Akademisi -->AKADEMİJ kuruluşunu gerçekleşt ircbilmcsidir. Sait Paşa'nın sadraOSMAN NURİ PAŞA 11839. İstanbul-1906, İsı.am. Osman Hamdi'nin yakın dostu olan Raif Patanbull ~ ş.ı' nın da ticaret nazırı oldugu bir dönemde bu Osmanlı ressam. okulun ticaret nazırlığına bağlı o larak, bugün Eski Türkiye'de Batılı anlamda yağlıboya kullanan ilk Şark Eserleri M01..csi'nin bulunduğu binada açıl­ ressamlardan sayılan Osman Nuri Paşa. Mekteb-i masına karar verilmiştir U883l. Sanayi-i Nefise l larbiye'deki öğrenciliği sırasında 1857'de saray Mekteb-i Alisi adını taşıyan okulun, devlet eliyle ressamlıgına getirilmiş. Harbiye ve Kuleli Askeri kurulması da ayrıca büyük önem taşı.maktadır. Osİdadisi gibi askeri cgitim.kunımlanndan yetişen saman Hamdi Bey, kuruluşundan başlayarak 28 yıl naıçılarclan pek çogunun hocası olmakla ün yapSanayi-i Nefise'nin müdürl üğünü yapmıştır. mıştır. Osman Nuri Paşa'nın üslup OzelJiklcri bazı N.Ulaba eleştirilere hedef olmakla birlikte, sanatçı Türk "deOsman llamdi. Paris'te öğrenim gördügo 1860-69 ,ı ra:;ında. gelişmekte olan yeni akımlara dcgil akaJcmik atölye resmine ilgi duymuş ve bu seçimini vaşamı boyunca SOrdünnüştür. FİGÜR'e dayalı rc.sı m anlayışını, kendi yapıtlannda özellıkle de ORy ANTALİZM doğrultusunda gerçekleştirdiği çalış­ malarında olduğu kadar Sanayi-i Nefise Mektehi'nin ders programlarında da uygulamışllr. Osman Hamdi'nin sanat anlayışının oluşmasında C~RôME'un önemli etkisi vardır. Ancak sanatçı ı.tşıdıgı kültürel miras bilinci ve geçmişe saygısıyla Batı lı Oryantalistlcr'in önyargılı tutumlarının tersine Osmanlı yaşamını yücelten resimler yapmıştır. S.ınatçının akademik kompozisyon kurallarına uy~un o lan bu resimleri kurgu aç.ısından G~rômc'un~ılcrle bcn7...crlikler göstermekle birlikte konu ve bi,ım açısından, Avusturya asıllı Ludwig Deutsch ve Rudolph Emsfinkilcrle yakınlık gösterir. Osman I lamdi'nin bu doğrultuda gerçekleştirdiği Şehzade



/'urbesinde Derviş. Ab-ı Hayat Çeşmesi, Kaplumbaga frrbiyecisi ve Silah Taciri &ribi yapıtları anıtsal figür



niz ressamları" diye belirlenen grup içinde saygın ve önemli bir yere s.:ıhiptir. Yapıtları salt denizle ilgili görünümler o lmak yerine, Preveu Deniz Savaşı ve Ertugrul Yatt'nın Tokyo Köıfezi'nde Barışı gibi ö nemli yiğitlik konularını da ele alırlar. Çoğu yapıt­ ları İstanbul Deniz Müzc:;i'nde bulunan sanatçmın askeri eğilimde resmin yerini önemle belirleyen tutumu, ası l üzerinde durulan yanıdır.



S. Tansug



0571. 1798.



OSMANLI



mimarlığı



ve sanatı Osmanlı sanatı 14. ve 15.yy'larda gelişmiş, 16.yy'da olgunlaşarak klasik biçimini al m ış, Anadolu yarımadası dışına çıkamayan SELÇUKLU sanatından farklı olarak Tuna lrmagı'ndan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Osmanlı sanatı, klasik İSLAM kOltürone dayalı ancak yeniliklere aç.Lk bir yaratıcı lığın ürünüdür. Bu yaratıcılık özellikle çini ve minyatür sanatında kendini göstermiş, mimarlıkla yücelmiştir. 16.yy'da Osmanlı çini sanatı tzNİK'tc, minyatür



1393



OSMANLI



ECZACIBAŞI



SANAT ANSİKLOPEDİSİ



resim İSTANBUL'da doruguna ulaşmış; aynı yüzmekan kuruluşunu yatay plandan eyaz çinilerin Ming dö· ne girdiği dönemde kullanımı sürdürülen haçvari nemi 11368· 1644) por.;eleninden 1-tPORSELEN, orta mekan lı şema YALI. KONAK ve KASIR · ıara Uzakdoğu) esinlendiği açıkça görülür. Ne var ki yeni yorumlarla uyarLınmış. 19.yy·da Batı türü seç· doğrudan etkilenme dönemi uzun sürmeyecek, ıneci ya da Yeni-Klasik üslupta ı.asarlanan SAR.AY'ia· 16.yy' ın ilk yarısında ÇİN örgelerinin yerini zengin nn iç düwnlemesindc de benimsenmiştir (~EV, çiçek ve yaprak desenleri. tek ton kobalt mavisin.in Türk Evi). yerini firuzeden mora, yeşilden eflatuna sıcak renk19.yy' ın sonlarına dognı Batı türü Yenı·Klasi kçi­ ler alacak, özgün İznik çitti sanatı bu dönemde benlik'in yanı sıra bir çeşit Türk-İslam Yeni·Klasıkçili­ liginc kavuşacaktır.



gi ortaya çıkmıştır. Bu akımın öncüsü Aksaray Pertevrıiyal Valide Sultan Camisi'dir 11871). llu camide bulunan GOTİK ve Endülüs 1-tMAGRİP) üslupları kanşımı egzotik biçimlerin ardında fslam'a ve or· taçaga dönüş özlemi sezilir. U.Meşrutiyet'le 11908) birlikte billurlaşan üsluptaysa. 16.yy Osmanlı klasik mimarlıgının canlandınlması amaçlanmlŞtır. Avru· palı mimarlann Yunan-Roma Yeni-Klasikçiliği'ne bürünmüş yapılan Galata ve IJeyogıu·nu biçimlen· dirirken, Mehmet Vedat TEK ve KEMALEDDİN BEY.in öncülügünü yaptıgı okul il.Ulusal Mimar· lıkl Osmanlı Yeni-Klasikçiligi'ni yerleştirmeye ça· balamıştır. Vedat lley'in İstanbul Tapu ve Kadastro Binası'yla 11908) Büyük Postarıe'si 11909), Kemaleddin lley·in Bebek Camisi 11913), Sultan Reşad Türbesi (1918) ya da Dôrdüııcü Vakıf Han 11916-26) Avrupa kültürüne başkaldıran Türk geleneğinin boy gös· terisidir. Yeni Osmanlı yapılarının milliyetçi içeriği zamanın fikir akımlarıyla bagda.şır. Bu üslup. son dönemlerini yaşayan imparato rlugun altın çağını hatulatan anılardır. Ne var ki mimarlık açLSından eski Osluplan canlandırma eğil iminin bir alt grubu· nu oluşturur. O dönemin genel tutumuna uygun. ancak 1923.te kurulan Cumhuriyet.in devrimci ka· raktcrin.i yansıtmayan bir içeriğe sah iptir. Bu yüz· den Ankara·nın çehresini önceleri yeni Osmanlı üslubunda yapılar tanımlamışsa da kısa sürede du· rumun çelişkisi görülerek yeni başkentin çagdaş görünüme kavuşturulması gereği benimsenmiş. Osmanlı klasik mimarlık ve sanatını canlandırma giri· şimine AtatOrk'On akılcı tutumuyla son verilerek Ankara·da çağdaş mimarlık ve sanat hareketi baş· !atılmıştır 1-tCUMHURİYET DÖNEMİ. Mimarlık!.



Sanat:



1398



Erken Dönem: Erken Osmanlı mimarlığının en görkemli mezar yapısı o lan Bursa Yeşil Türbe, 15.yy Osmanlı çini sanatı (-tÇİNİ) açısından da birinci derecede ö nemli bir yapıttır. Bu türbede mavinin çeşitli tonları beyaz, sarı ve yeşille kucaklaşır; Selçuklu tarzında lek rt:ukli çinilerle ve Tebriz.li ustalarca gerçekleştirilen çok renkli çini örnekleri bira· rada sergilenir. Erken Dönem'in, çini sanatı bakı· mından kayda dcger bir başka yapısı da Edime Muradiye Camisi'dir (1436). Bu camide bulunan beze· me, S!RALT! tekniğinde yapılmış mavi ve beyaz çinilerden oluşur. Aralan Lek renkli mavi Oçgenlerle doldurulmuş mavi desenli, beyaz altıgen levhalardan oluşan duvar kaplaması, biçim o larak Selçuklu uygulamasını sordürtir. Ama içeriği bakımından yeni bir üslubun müjdecisidir. Erken Dönem'de Osmanlı çiniciliğinin merkezi İznik' lir. Kırmızı hamurdan yapılan ilk dönem İznik seramik.1erindc da· ha çok firuze, mavi ve koyu mor ren kli desenler sı­ raltı Lekniginde uygulanıyor, gcnellik.1e renksiz ya da firuze SIR kullanılıyordu. Araştırma ve kazılar, daha önce "Milet işi" diye tammlanan bu tür SE· RAMİK'in 14.yy ortalarından sonra İznik.Le Oretil· enzer örgeler daha stilize biçimde kullanılm ıştır. Hüseyin Haşim Bey yönetiminde 18 sayı çıkarttığı Klasik Dönem'de yapı sanatını biçimlendiren iç aylık Osmanlı Res.samlar Cemiyeti Mocmua.sı , Türk ku ruluşun dıştan algılanması olayı şüphesiz iki bo· sanat tarihi içinde önemli bir yere sahiptir. Cemi· vutlu bezeme sanatları için geçerli değildir. Ancak yet üyelerinden MEHMET RUHİ (Arel), Sami YEınımarlıkta ulaşılan iç me~n·d ış göronıü bütünleş­ TİK, Hoca ALİ RIZA, Ahmet Ziya AKBULUT, mesinin çini, kumaş, halı ve resimde canlı renkHikmet ONAT, Ali Sami BOYAR gibi dönemin ~.ırpıc ı desen kaynaşması biçiminde onaya çıktığı önemli sanatçılarının da yazılar yazdığı bu dergide ~ı.lru l ur. ÔZgün Osmanlı sanaunda konunun baz.an sanatçıların sorunlarına. sanat dünyasıyla ilgili ha· Lırmaşık ama çogu kez yalın bir anlatım la sunulberlere, sanat tekn.ik.1erine ilişkin makalelere, eleşti­ 111,1 yöntemi benimsenmiştir. Bu temiz ve gerçekçi rilere yer verilmiş: aynca. tanınmış Türk ressamla.ınlatım tarzı 17.yy°da canlılıgını yitirecek, klasik rının yapıtlarından örnekler ve OMER ADİL.in Ors.ınatın yaratıcı gücü giderek yerini kısır kalıplara yantalistler'lc (->ORYANTALİZMI ilgili Les Peintlıırakacaktır. res du Bospbore (Bogaziçi Ressam lan} adlı ki tabının Ucç Dönem: Lale Devrı'yle bırhkte başlayan Ba- tamamlanmamış çevirisi tefrika halinde yayımlan ­ tılılaşma cgiliminin mimarlıkta görülen etkiyi. halı, mıştır. Avnıpa' nın çeşitli ülkelerine eğitim için gönkumaş ve çini sanatları üzerinde yapmamış olması derilen sanatçılar, 1914'te !.Donya Savaşı ' nın baş­ d~ınçti r. [8.yy'da Uşak, Gördes, Bergama ve Ladik lamasıyla yurda dönüp Osmanlı Ressamlar Cemilı.ılılan geleneksel desenlerini korur. 19.yy'da reka- ycti'ne &>irmışlerdir. Daha önce bir ltalyan lokali hı.:ıe dayanılamayıp üretimine son verilinceye de- olarak kullanı l an Societa Opera, Galatasarayltlar ~ın Bursa ipeklilerinde örge küçülmüş, ancak bi- Yurdu adı altında bir Türk kulübü haline getiri lmiş ı_ ımler dcgişmemiştir. Yalnız çinicilikte bazı geliş­ ve cemiyet Avnıpa'dan gelen rt.'SSamlarla Galatasaım:ler yer almıştır. Bunlardan biri lll.Ahmcd döne- ray Sergileri'nin ilkini 1916'da bu mekAnda açmış­ ııııııdc (] 703-30) İznik çini sanatını canlandırma gi- . tır. 1914 KUŞACI ya da "Çallı Kuşağı" adlarıyla birı~ım.ıd ır ki. İstanburdaki 'fek/ur Sarayı bu amaca linen bu sanatçılar. Türk sanatında gerçek bir döı.ılısıs edilmiştir. Minyatür tarzında K.a.be manzara· nüm noktast yaratmışlardır. 1916'daki ilk sergiden 1.ırını içeren çini panolar bu dönemin ürünüdür. sonra her yıl düzenli sergiler açan cemiyet, 1921 'de li#ur Sarayı çiniciliği Lale Devri'ııin sona ermesiy· tOzOgünO genişleterek "Türk Ressamlar Cemiyeti" k v.cnlem.iş, 18.yy·ın ikinci yarısında Osmanlı ya- adını almış, beşinci sergisini Ankara'da açarak et· pıl.ırında Kütahya çinileri ya da İtalya ve Hollan- kinliklerinin kapsamını genişletmiştir. Cemiyet 1926'da yeniden ad degiştirerek önce "Türk Sanayiıl. ı ' ı.J.ın gelirilen çiniler kullanılm ıştır. Seramik eşya i Nefise Birligi", sonra da "Güzel Sanatlar Birliği" ıııl·t ı m indcysc bu dönemde Çanakkale yeni merkez , ılmu~t ur. Çanak.kale seramiklerinde çiçek demetle- adını almıştır. Güzel Sanatlar Birligi 1940'tan sonra Şebzade



Mebmed, Suleymaniye, fi.Selim, fff.Murad ve ll/.Mcbmed Türbeleri gibi



Klasik Dônem'in



1399



OSTADE



ECL:ACIBAŞI



SANAT ANST I



elkinligini yitirmiş olmasına sergiler düzenlemektedir.



karşın,



günümüzde de E.Şahin



OSTADE, Adriacn van --> TÜR RFSMİ OSTENSORIUM --> PYKSİS OSTRAKON !Gr.J Eskı Yunanca'da "kırık çömlek



gelir. Antik



Çağ'da



parçası" anlamına



Atina'da oy



pusulası



olarak



kullanılan üstO yazılı ÇANAK-ÇÖMLEK ya da !ender olarak) taş parçası. İlk kez MÔ 487'de gerçekleştirilen ve ostrakismos denen oylamada lisllerindc adlar yazılı ostrakon' lar oy pusulası olarak kullanılmıştır. Ostrakon'un aynı amaçla MISIR'da kullanımı Yunan l :ır'ın buraya gitmesinden sonra başlamıştır. Tarıhlcncbılen ilk örnek MÖ 274'e aitıir. Mısır'c..la Ptolemaioslar döneminin (MÔ 323MÔ 301 başlarına rastlayan örneklerin daha çok vergi makbuzu olarak kullanıldığı görülmektedir. Daha sonraki dönemlerde, ostrakon'lac üstünde es· kız çizimleri, yazı ve benzeri çalışmalar yapı lmış ya da üstlerine emirler. sihirlı sözc.Ok.1er, Hınstiyanlık öncesinde ve sonrasında dinsel içerikli sözler yazıl­ mıştır. Mısır'da EI-Fcyyuın bölgesinde Teb, IIermonthis {b.Ermentl ve Krokodilopolis {h.EI-Fcyyum) kent1erindeki kazılarda pek çok ostrakon bulunmuştur.



OTAG ··otak" olarak da yazılır. Büyük ve süslü ÇADIR. Otağ-ı Asafi, Vezir çadırı. Otağ-ı Hümayun; Padişah çadırı. Genellikle kır­ mızı renkte olan ortag-ı hümayun. padişah Rumeli seferine çıkacaksa Davutpaşa çayınna, Anadolu'ya çıkacaksa Usküdar"da Dogancılar çayırına; Edır· ne'den yola çıkacaksa Kabak Mcydanı'nda J...-unı­ lurdu. OTEIZA. Jorge--> İSPANYA {Resim v e H eykeli OTEL İng.. A lm.Hoıe/; Fr.bôtel. Sürekli ikametlerinden çcşıtli amaçlarla geçici bır süre uzaklaşan kişilerin ya da gruplann, yatma, yemek yeme. temizlenme, dinlenme, cglenme, ıop­ lanıı vb gereksinimlerini kısmen ya da tamamen sağlayan konaklama ıcsisi. Çeşit li kapasitede gerçekk.'Ştiri len konaklama ıcsısleri, bu gereksinimleri tam olarak d07..enlcyen olanaklara salup bulunabi lcceği gibi. minimum olanaklara da sahip olabilir. Bu ilişki. arz ve ıalcp mekaıuzması ıçindc gelişen ve çeşitli boyu tları o lan bır düzenleme sorunudur. 20.yy'da, ulaşımın gelişmesi. taşıma olanaklannın uc...uz. hızlı ve rahat olması , genellikle gelişmiş ülkelerde tatil sürelerinin giderek uzatılmar;ı sonucu bireylere daha çok boş zaman kalması; ulusal ve uluslararası iş. eğitim, spor vb ilişkilerin gelişme­ siyle seyahat oranının anması ; uluslararası fuar. sergi, festival vb etkinliklerin yogunlaşması: çalış­ ma koşullarının daha iyi o ldugu kent ve ülkelere gidenlerin çogalınası: gençlerde serbcstligin ve parasal olanakların genişlemesi; seyahat şirketlerinin d07..cnledigi cazip turların seyahatı bir sembol hali· ne gctinnesi ve turizmin. ülkelere gelir saglayan bir sektör olarak büyümesi, seyahat etme istek ve o la· naklannı artırmış, bu da konak.lama bınalannın gclı:;;mesini saglamı.:;;lır. hak.1arın gelişmesi. boş zaman ve çalışan herkesin talil sürelerine sahip olması gibi elkenlerle. farklı amaçlara dönük konaklama tesisleri ortaya çıkınıştır. Bunlardan moteller, genellikle karayolları üı.erinde kurulan ve daha çok otomobille seyahat



20.yy'da sosyal



ekonomık olanakların artması,



A 1400



bcllı



edenlere hizmet veren tesislerdir. Spor yapmak ve doğa güzelliklerinden yararlanmak isteyenler için doga içinde kurulmuş olan obetjler (Fr.auberge): tatillerini kültürel. sportif ve eğitsel amaçlarla degerlendiren öğrencilerin ve gençlerin. gcreksinimlcrinı boyük ölçüde kendileri karşı layarak konakladıkları hosteller; tamamı ya da bir kısmı sürekli ıkamcıe elverişli, gereksinimlerin kısmen nniştcri, kısmen de i şletmeci tarafından karşıland ığı pa.nsıyonlar: ı u ristik alanlarda. dinlenme ve eğlenceye yönelik geniş tesisler olarak kurulan tatil köyleri, konakla ma yapılarının bcllibaşlı türlerini oluştu rur. O tellerın de yer ve işletme amacına göre kent oteli. turis tik otel. kongre oteli. spor oteli (dağ sporları vb). marina (yat limanı) oteli ile genellikle havaalanları. tren istasyonları ve yolcu vapuru iskeleleri yakının da aktarmalar sırasındakı beklemelerde gündoz kalınan gündoz oteli gibi türleri bulunur. Öte yandan işletme dü7..eyi ve sağlad ıgı olanaklar açısından sı­ nıf ya da yıldız sayısı belirlenir. Bir otelde dön ana bölüm vardır: l l Otel ınoşıcrilerinc ait genci kullanım mekflnları (kabul holü, lobi. yemek salonları, dınlenme salon ları, gece kulübü. bar, sergi salonları, loplanı ı salonlan. ÖZCI salonlar. oyun salonu. 1V salonu. basın salonu vb), 2) Hem otd müşteri­ lerinin hem de dışarıdan gelecek kişılerin kullandı gı ınek...1.nlar (işletmeye göre yukarıdaki salon ların bazıları bu amaca yönclık olarak d01.cnlenebilir). 3) Yatak odaları bölümü {ıek kışilik. iki kişilik. suit tipı . apartman dairesi tipi vbg çeşitlilikte, duşlu ya da banyolu tipleri vard ır). 4) Otelin işlemcsinı saglayaıı çeşi ı!i hizmet ve scrvıs mekanları (resepsiyon, ofisler. mutfak. çamaşırhane, teknik servis odaları, depolar, aıölyeler, garaj vbl. HAN adı verilebılecek nıtelikteki ilk oteller, kervan yollan üzerinde dinlenme, geceleme ve at uşey Titreşim. Maracay kentinin girişine yerleşti­ nlmiş metalden bir kuru luştur. Bütünlügiln Titreşımleri adlı yapıtının çeşit lemeleri de güneydoğu­ Jaki Ciudad G uayana 'ya yerleştirilmiştir. Kübist



1--->KÜBIZMI



an layışla gerçekleştiri lmiş



pervane benzeri alüminyum



rek devinimi, gerek rengi koşullanna bağlı



bu



yapıt.



öğelerden oluşan,



açısından



salması. aerodinamik kuralları ve hafif strüktürleri örten gerilmi ş zar sistemleri konusunda bilgilenmesine neden ol muştur. 1943'te okulundan ayrı­ lan Otto. pilot o larak Alman Hava Kuvvetleri'ne katılmış, ancak 1945'te esir düşünce iki yılını Fransa'da Chanres yakınındaki bir esir kampında geçirmiştir. Lnşaat ve onarım ekiplerinin başına getirilen Otto'nun mimarlık anlayışına az malzemeyle çok inşaat ilkesini getiren. bu yılların deneyimidir. Otto, savaş sonrasında Berlin Teknik Üniversitcsi'ne girmiş.



1950·5l'de



çalışmaları



için



gittiği



ABD'de



Eero SAARINEN ve inşaat mühendisi Fred Severud' la tanışmıştır. Severud'un bu sırada, Matthcw



01TO, Frei, Behnioch, Günther ve Münib Olimpiyat Stadyumu, 1972.



Ortakları,



Nowicki'yle 11910-511 birlikte Raleigh'de IK.N.I ilk b üyük asma çatılı yapı o lan Eyalet Fuar Alanı 01.erinde çalışmakta olması, Ouo'nun bu sistem konusunda haz.ırladıgı doktora tezinde çok etkili olmuş­ tur. Sonraki birkaç yılda Otta, araştırmalarının eksenini, Raleigh çatısı gibi ağırlıkla dengelenmiş as-



ma stı1lktürlerden (-+ASMA SİSTEMLERi. öngerilimli yapım sistemlerine kaydırmıştır. Kendisine On saglayan bu yolda



attığı



ilk



adım. dünyanın



en bü-



ge- yük çadır yapımcılarından Stromeyer Şirkeıi'yle iş·



tümüyle doga



bir örnektir.



Çeşitli



endüstri firmalan ve okullar için heykel ve GERÇEKÜSTO· t ÜLÜKl etkilenerek OTOMATiZM kavramını be-



ııımsemiş ve bu doğrultuda ürün vermiştir. 1946'da ı.lu7.cnlenen



toplu sergi Kanada'daki ilk soyut sanat -.;crgısidir. Grubun adı Borduas'nın Otomatizm 1.47 . ı KYMA OWEN. Robert -> TOPLU KONUT; ÜTOPYA· cı MİMARLIK OWINGS, Nathaliel --> SOM OZENFANT. Am adlı bildirgeyi. 1920'de Pürist estetiği savunan l'Espriı Nouveau zisyonda ··yatay dikey" ilişkisinden kaç ınılmıştır. Doesburg. "k.ırşn kompozisyonlar" olarak adlandırdığı yapıtlarında egimli ycrleşlırilmiş 0



VUzeyleri ve çapraz ögeleri kullanarak kompozisyo-



na hareketlilik kazandırmıştır. Bu sanatçıya göre çapraz. hareket halindeki insan VOcudtınu simgeleven soyut bir anlatım. aynı zamanda da insanın doğal gücü dizginlemesinin sımgesi olarak mcxlem .vaşamın mekanize hızının göstergesiydi. Ayrıca va.tay-dikey'in yapısındaki yerçekimine baglı duraganlığın da karşıtıydı. l '>40. Z.Rona Ô KTEM, Ahmet (1951. Kamhıikl 1\ırk sanalçı.



KAVRAMSAL SANATın görsclligi yok etmeye ninclik i l kclerını ve sınıflama sistemlerini irdeleyen ı.;0RYANTALİZMl ilgili Les Peint-



res du Bospbore (Bogazıçı



Ressamları) adlı kitabının



tamamlanmamış çevırısı



OSMANLI RESSAMLAR



ÔMER ADİL . Yansımanın Bır Am. 1921. tuval uz.erme yağlıboya. l 16x81 cm.



CJ::MİYETİ'nin dergisinde tefrika halinde yayı m· lanmıştır.]



S. Tansug



ÖMER BİN İBRAHİM 114.yy sonu-15.yy başı) Osmanlı m imar. Üç OSMANLI yapısında imza::;ı bulunmuştur. Bun· lard an. Hacı ALAEDDİN'le birlikte çalışarak. yapının mimari uygulamasın ı usllendigi Edirne Eski Cami 11414) dışında kalan öteki yapılan Mudurnu ve Bolu'dadır. Dolayısıyla mimarın bu çevreden ol· duğu samlınaktadır. Yıldırım Bayczid (hd.13891402) tarafından yaptırılan Mudurnu Yıldınm Ha· manıı (1382) ve Bursa Orta Hamam ya da Yıldınm llaınamı 11389). Ömer bin İbrahim'in im1...asını ta· şımaktadır. Yazıtı bulunmamakla birlikte Mudur· nu'da Yıldınm 1lamamı 'yla KÜLLİYE oluşı.uran Yıldınm Camisi ve Yıldınm Mtdresesi'nin de mima· rın yapıtları oldugu düşünülmektedir. 3171.



G. Yalçıner



ÖMER BİN İBRAHİM-EL-TABERİ 03.yyl Beylikler d önemi mımarı . Erzincan 'ın Kemah ,içesindeki MENGÜCEKOCLU yapılarından Melik Gazi Kümbeıi'nin (13.yy ba· şı) mimarıdır. Yüksek sekizgen gövdeli ve pirarni· dal külahlı yapı. ö1.cllikle TUCLA bezemeleriyle Azerbaycan bölgesindeki BÜYÜK SELÇUKLU mimarlıgı geleneğine baglıdır.



3171.



ÖN-RAFFAELLOCULAR U're-Rapbaeliıe Brotherbood / PRBJ 1848'de İngiltere'de ROSSETTI. 1IUNT ve MILLAIS'in öncülüğünde ve Jamcs Collinson 08251-811. Thoınas Woolner 11825-921. sanat cleştinnenleri William Michael Rosscıti 0829 19191 ve George Stcphens'ın (1828·1907) katılımıyla kumlan "kar· deşlik" niteliğindeki ıopluluk. NAZARENLER' le



1407



ÖNAL



ı:,CZACIBAŞI



SANAT ANSİKLOPEDİSİ



İngili7, sanatçı DLAKE'in ctkilcrıni yansuan ve da-



ha çok edebi ve tarihsel konulara ilgi duyan topluluk Oyclcri, dönemin düş gücOnden yoksun öyküsel resimlerinin akademik tutumuna karşı gözleme dayanan yeni bir anlatım geliŞtircrck özellikJc doğadan çalı şmışlardır. Ayrıntı işçiliginin dikkati çek tiği resimlerinde figürü. alışılagelen gü1.dlik anlayı­



yerine modelin özelliklerini göz önüne alarak be1849'da açııklan ilk sergide resimlerini PRB olarak imzalayan sanatçılar, cncsi yıl bu harflerin deşifre t.xlilmesiylc, güzelliği sanatın en önemli ögesi olarak kabul eden RAfFAELLO'yu hiçe sayar göründükleri için agır eleştirilere hedef şı



timlemişlerdir.



olmuşlard ır.



ÔNAL, Maruf. Dr.Belcn Evi. 1943. Beşiktaş.



Raffacllo dönemi



önccsıne ilişkin



bil-



gileri sın ırlı olmakla birlikle, Na1..arenler gibi onlar da 14. ve 1.5.yy İ~ılyan sanatına ilgi duymuşlardır. Ôn·Raffacllocular adını seçmelerinin kl--sin bir nedeni olmasa da bunun, Raffaello'ya atfedilen. sınır­ sız Ostünloge dt..'"Vrimci yaklaşımlarıyla meydan okumak istemelerinden kaynaklanabileceği düşü· nülur. Ôn·Raffaellocular'ın eleştirilmesinin bir baş­ ka nedeni de, dinsel konuları gerçekçi bir yaklaşım· la betimleyerek s..1yg1sızlık göstermeleri ve güzellik ideallerini hiçe saymalarıydı. Örneğin. yazar Char· les Dickens. Millais'in /sa, Anne ve Rabasmm Evinde BETONARME



ÖRTÜ ÖNSOY, Kemal (1954, Egirdir, lspanal Türk ressam. Karışık teknikle gerçekleştird iği büyük boyutlu so· yut resimleriyle (-->SOYUT SANAT) tanınır.



1980'de İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu lb. MÜ Güzel Sanatlar Fak.! Resim Bölümü'nü bitiren Önsoy. bu okulda Ergin İNAN ve Mustafa PİLEVNEIJ'nin öğrenci~i olmuş. her ıkı8İnin eLkisiyle karışık teknik uygulamalarına baş­ tamı~tır. Değişik kağıtlar üstüne, çeşi tli malzemelerle çalışan sanatçının soyutlamaları insan-doğa kaynaklıdır. Önsoy. az sayıda renkle açık koyu etkileri oluŞturacak biçimde resmin plastik özcllikJc rıni irdelemiş, hareketli izlenimi bırakan dinamik resimler gerçekleştirmiştir. 1989-91 arasında çalış­ malarını New York'ta sürdüren sanatçı. büyük boyutlu tuvallerini 1980'1erin sonunda üretmeye baş­ lam ıştır.



Önsoy, bu dönemde gerçekleştirdiği "Ru·



meli l fanı~ dizısınde imgelerini. tuval yu1..cyini kapladığı boya katlarını kazıyarak ya da üstüne çizikler atarak oluşturmuştur. 1990'1ann başındaysa kat kat sordügü boyaların üstüne bir kat da say481 tanımlara dayanılarak öriı ntünün, ele alınan konuyen yelk.in biçimini almış olan yarım kubbenin ha· la ilgilı herhangi bir sonınu. ayrıntılı işlev analizini zırlayıcısı kabul edilmektedir. Tromp, daha çok İS· tipolojik yöntemin olumlu yanlarıyla birleştirerek LAM mimarlıgına ve Dogu'ya özgü bir örtü geçiş çözmeye çalışan bir yaklaşım olduğtı söylenebilir. ögesi olarak kalmıştır. Günümüzde de bu yörelerÖrüntü dılıyse birtakım kurallara dayanılarak tasarde konik tonoz biçiminde tromp uygulamaları ya· lamaya ilişkin çeşitli sorunların her birini belırli ilpı lmaktadır. Dön köşeden başlatılan konik tromp· keler altında toplama. örüntlllen bırleştirme sıste­ lar, birleşene kadar ilerletilerek özel bir örtü yarat ı!· mıdir. Bu sistem çeşitli örünt(llerle bir bütünün na· maktadır. sı l oluşturulacağını göstem1ekte ve tasarlayıcıya üç Pandantif Ung.pendentiı>e, Fr.pcndentif, Alm.Zıvic­ yönde yararlı olabilmekte: örüntüler. her yapının kel, Pendentif): Kare mek.1.nın köşelerinde içbükey ö1.clliklerine uygun olarak kullanı labilmektedir. Taüçgenler oluşturarak kubbenin oturacagı daıresel sarlayıcının örüntüleri hangi sırayla ele alabileceği· planın gerçekleşmesini sağlayan bir yapı ögesidir. ni ve hangi önintülerin birbırleriyle uyuşabileccgi · "Küresel bingi" ya da "küresel üçgen bıngi" olarak ni de g6stermekıcdır. Her örüntünün üç temel ögeda adlandırılan pandantifin doğduğu yöre. gene Or· si vard ır: Önce öruntü, yani konu saptan ır ve örün· tadogu'dur. Pandantif. yapısı gereği kubbeyle bir tüye bağlı durumlar X'le belirlenir. Y ise sorunu bütün halindedir ve tromp gibi ilk bakışta ayrı bir an latır. Z de Y sorununu Çözmek için. var olan X yapı ögesi izlenimi yardlıuaz. Geometrik ô7.cllik.leri koşulları altında bulunması gereken hir mekansal yönünden başlıca iki biçimde yapılır: Ya kubbenin ilişkiyi ya da çclişkiyı belinir. Çeşitli durumlardı küresel yüzeyinde ve kubbe dairesi merkezli olarak ortaya çıkması olac;ı sorunlara dayanılarak farklı ya da kare planın dışına çizilen bir daırenin çapın· yapı özelliklerine göre taslaklar yapılır. Amaç bü· da ve kendi cgrisd yüzeyinin merkezinin kubbe tün eğili mlerin çelişkisiz olarak hirlıkte bulunabilemerkeziyle çakışmad ığı biçimde. Pandantihn oluş· ccğı çerçcvcyı düzenlemektir. Bu düzenleme örünturdugt.ı küresel yuzcy birinci durumdaki gibi kub· tü kavramının temelini oluşturmaktadır. Ancak be merkczliyse ve kubbeyle çakışıyorsa, kubbe ve belli bir yapıyla ılgili her örüntü tek başına bir çöpandantif bir bütündür ve pandanıif kubbenin bir züm gelirmemekte. bunları birleştirecek bir kmalbölümü olarak kabul edilebilir. "Asma kubbe", lar grubu onaya koymakla örüntü dilınin temeli ~pandanlif kubbe" ya da ~asma tonoz" olarak da oluşmaktadır . ÔrünLOlere dayanarak tasarımın ilk adlandınlan bu tür pandantif uy!,rulamalan seyrek- kez ALEXANDER'ın Communiıy and Privacy tir. Mimarlık tarihinde daha çok kubbeye göre fark· (1963; S.l.Chermayefl ile; Topluluk ve Mahremi· lı bir merkezden yapılan ve kublxx.len ayrı bir ele- yet) adlı kıtabında konul ve yakın çevresinde. Noman olan pandantiller görülmektedir. Dogu kay- tes on ıb< Synıbesis of Form'daysa (1964; füçimin naklı olan pandantıf . daha sonra S..1t.ı 'ya geçerek Sentezi Üzerine Noılar) bır Hint köyünde uygulan· ROMA ve BİZANS mimarlıkları başta olmak üzere dığı görülmektc' Resim-İş yerlerin oyularak al çaltılması ıl kesine dayanır. Da· Bölumü'nde yapm ış. mezun o lduktan sonra kazan· ha sonra bu yüksek yüzeye boya verilerek baskı ya· d ıgı devlet b ursuyla 1973'te Almanya'ya gitmiştir. pılır. al ACAÇ RASKI Iİng.woodcut, wood engraBurada sırasıyla Kas.sel (1973-781 ve Brauenschweig'de- ving. fr.gravure sur bois. Alm.Holzscbnin): Baskıda ki 11978-811 güzel sanallar akademilerinde, aynca kullanılacak sen ya da yumuşak dokulu bir agaç Hes.scn Üniversitesi'nde pedagoji dalında öğrenim enine (İng.wood engraving. Fr.bois de bout) ya da gönnüş. ardından aynı üniversitede 1981 -84 arasın­ boyuna I İng.ıvoodcuı. Fr.bois de fili kesilip baskı yüda ders vermiştir. 1985'te İstanbul'da MÜ Atatürk zeyi olarak hazırlanır ve özel oyma aletleriyle oyuEgitim Fakültesi Resim BölümO'nde araştırma gö- larak baskı kalıbı yapılır. Sert dokulu şimşır, ceviz. revlisi o lan sanatçı aynı yıl "Sosyal Plastik" adlı te- gürgen gibi ağaçlara desenini çizen sanatçı daha ı.ıyle yeterlik derecesi alın.ıştır. ÔZgültekin, resim ve sonra iskaqxla ve bürenlerle baskı alanlan dışını heykelin sınırlarını yok ederek disiplinlerarası bir ile- oyar. Oymayı kolaylaştıracagından sen dokulu agacın enine kcsimı yeğlenir. Yumuşak dokulu ağaç· tişimle sanatın özüne vannaya çalışm ıştır. Yaratıcı bir düşselliğin ürünleri o lan yapıtlarında MEKAN'ı larsa dikine kesilerek daha bOyük yüzeyler elde ço~ kcı, "7.3.man" boyutunu da ekleyerek deger~ edilmekte, ağacın dokusundan da yararlanılabil· lcndirmiŞtir. Pleksiglas. elektrik. mor ötesi ışın ve mektcdir. Sanatç ı ağaç dokularıyla yapılın ı bütün· l'iektronik gereçler kullandığı Fibonacd Merdiveni. lcştinnekte ve ürüne doku kaı.andırabılmektedir. 1/Urri)'!t Polü, l lapsedi/miş Işık ve Uzatma Kablosu Bu teknikte de her renk için ayrı kalıp hazırlanır. Boya merdaneyle yüzeye verilir ve sonra görüntü gıbi 1989 tarihli yapıtlarına biçim. renk, ışık ögeleı ı ve onların degişkenliğiyle dördüncü boyutu (za- ya kaşıkla ya da özel presle k.1gıda geçırılır. b ) Liman) katmıştır. 1985 ve 1987 Devlet Resim ve Hey- NOL BASKI Iİng./inocuı. Fr.linoleıım. Alın.Lino/e­ kel sergilerinde, 1986'da TPAO (Türkiye Petrolleri umdruckl: Sanatçıların yeglt.'Uik.k:ıi. yal,)ılların ı çoAnonim Ortaklığı} "Atatürk Resim Yanşması-nda, ğaltmak için kullandıkları ve ayrıca birçok o kulda 198Tde DYO ÔdOIIO Resim Yarışması'nda ve da öğretimi yapılan bu teknıkle LİNOLYUM. linci 1989'da Günümüz Sanatçıları sergisinde birer Ba- oyma bıçaklarıyla oyulup kalıp hazırlanır. Bu basş.1n ödulü alan özgoltekin ayrıca L989'da PLASTİK kıda da. agaç baskı'da oldugıı gibi her renk için aySANATLAR DERNECİ'nin GEOMETRİK-SOYlITLAMAJ da ürünler vermiştir. Yapıtları Alma n soyut heykelci Norbcn Krickc'nin (d.19221 Mekan Plastigi adlı dizi heykel· leriylc benzer bir an latım içermektedir. Sadi ÔZiş 1963'teki 24.Devlct Resim ve Heykel Sergisi'ndc İkincilik, 197l'deki 32.sergide de Binncı\ik ödullcrini kaı.anmıştır. N .Arslan



ÔZKAN, Hüseyin Anka (1909. Dumurcalı. Ar· navutluk?) Türk heykelci. Durağan ve an ıtsal heykelleriyle tanınır. Ortaögrenimini yaptığı Edime Erkek Öğretmen Oku\u'nda resim hocası Ratip Aşir ACUDOCU'nun etkisiyle sanata yönelen Oıkan, İstan· bul'a geldikten sonra bir yandan okıı l hlrda Türkçe dersleri verirken bir yandan da 1931 'den başlaya· rak Güzel Sanatlar Akademisi (b.MSÜI Heykel Bö· lümü'nde Rudoll BELLING'in öğrencisi olmuşıur. 1940.ta ögrcnimini tamam ladıktan sonra çalışmala· nnı serbest olarak sürdOnnüştür. Öğrenciliği sıra· sında daha çok kJasik Yunan heykellerinden kop· yalar yapma'iı ve modelden figor çalışması duragan ve anıtsal FİGÜR anlayışının gelişmesinde belirleyici olmuştu r. Gencide malzemenin olanaklarını zorlamadan çalışan Ozkan. 1970'\erden sonra çok parça lı biçimlere yönelmiş ve hacimsel etkiyi ışık· go\ge planlarıyla saglamaya çalışm ıştır. Önemli ya· pıtları ara..:;ında , AÜ DTCF'nin bahçesindeki Mimar Sinan l leykeli. Cagaloglu Hüniyet Gauıesi Binası cephesindeki tunç kabartma; Anıtkabir'in girişin· deki kadın ve erkek gruplarıyla aslanlar; Aydın. Antakya. Manisa, Trabzon, Van, Gönen. İskende­ run Atatürk anıtları : Ankara Ziraat Bankası önün·



ÖZŞEN



deki Mitbat Paşa Heylıelı ve Ankara Kredi ve Yurt· !ar Kurumu bahçesindeki anıt kompozisyon bulun· maktadır. ÖZkan. 1991' de Devlet Sanatçısı seçil· ınışur.



N.Arslan



ÖZSAN, Vedat 11927.



Adapazarı.



Sakarya)



Türk mimar. Proje yarışmalarındaki başarıları. rasyonalist (~RASYONALiZM) sanayi ve ticaret yapıları ve modern 1--+MODERN MiMARLIK> konut yorumlarıyla tanınan ôzsan. Türkiye'dc ılk prefabrike 1--+PREfABRİKASYONl konut uygulamasını gerçekleştircnlcrdendir.



Ortaögrenimini 1947'de Galatasaray Lisesi'nde ta· mamlad ıktan sonra 1953'te ITO Mimarlık Faküllesi'ni bitirmişt ir. 1952·53'te Garanti İnşaat Şirk~ ti'nde. 1953-54'te Kretı.cr-Solel Boneh Yol ve Yapı inşaat Ortaklıgı'nda çalışıp deneyim kazanan Öz· san. 1954'tc Tugnıl Dcvrcs ve Yılmaz Tuncer'le bir· lıkte Ankara'daki Etibank Genel Mudürluk Binası proje yarışmasını kaz.anınca Ankara'da serbest ça· lışmaya başlamıştır. Bu ikiliyle birlikte gene Ankara da Devlet isuıtisıik füısıııusu Binası 11955-571. Milli istibbarat Teşkilan Tesisleri (1956-58) yarışmaların­ da Birincilik, Karayollan Genel Müdurlugü Binası v.ı.rışmasında İki nci l ik ödullerini kazanm ı ştır. 1957'de bu ortaklıgın dagı lması ı.i7..crine 196l'e de· P,ın kendi adına, 1961 ·64 arasında ise C'.cngiz BEK· rAŞ ve Oral VURAL'la mesleki çalışmalar yapmış· ur. Bu ıkili ile de Ankara'da Toprak Mabsulleri Ofisi Genel Mıidürluk Binası 11964 671. ('.ocuk Esirgeme Kurumu FÜMAJ



PABUÇ IFar.pa, ayak, puş, örtü'den) 1. Bir MİNARE'nin. KÜRSÜ bölümünden daha



bir



Style'ın (taşıyıcı



ahşap öğelerin



dar olan gövdesine geçişi saglayan konik bölüm. Amerikan konut mimarlıgında yaygın olarak kullaOSMANLI yapılarmÖRTO nılan Padavra Üslubu'nda. konutların hemen hepGEÇİŞ 0CELER1), bazan da MVKARNAS'Ja bi- sinin üst kat ve çogunun zemin kat duvarlarıyla bazılarının veranda ve taraça dikmeleri tekdüze pa· çimlendirilmiş örnekleri vardır. davca kaplamadır. Padavralı olmayan zemin katlaÇizim ---> MİNARE 2 . "Söme\" de denir. BirYAPI'da DUVAR, KOLON rın çoğunlukla kesme taştan. ender olarak da mo· vbg taşıyıcı öge temellerinin oturdugu, geniş BETO- loz ya da iyi yontulmamış taşlardan yapıldıgı göNARME temel altlığı; temel pabucu IL,g.jooıing, rülmektedir. Pencereler genellikle küçüklür ve ya· tay bantlar oluşturacak biçimde tasarlanmışlardır. Fr.semelle, Alm.Basis). 3. Ahşap bir SÜTUN ya da DİKME'nin oturdugu, Yatay bant pencerelerle birlikte. PALLADIO ÜS· LUBU'nda tek pencerelere de yer verilir. Genellikgenellikle taştan altlık. Metal olanlarına "çarık" denir. Ahşabın zeminden su emerek çürümesini önle- le orta eğimli ve gen.iş saçaklı olan çatılar kırma, beşik ya da Kraliçe Anne Üslubu'nda olabildigi gimek için yerleştirilir. 4. Masa, karyola vbg mobilyaların ayaklarına geçi- bi. bu türlerin bileşimlerine de rastlanır. Ancak, Mansart çatıyı 1--tÇATIJ anımsatan gambrel çatı bu rilen metal, plastik ya da ahşap parça. üsluba özgüdür. On cephenin tüm elemanlarının tek ve geniş bir saçakla bütünleştirildiği ya da çatı­ PABUÇLUK 1. CAMİ ve EV girişlerinde ayakkabı çıkarılan ıaş­ nın bir parçasının tepe mahyasından aşağı cğimlc­ hk; buralarda ayakkabıların ycrlcştirildigi raflı bö- nerek altındaki verandayı örttOgü tipler de vardır. Padavra Üslubu'ndaki evlerde. çıkma pencereler lüm. (-.PENCERE) ve silindirik ufak kuleler sıkça kulla2. SAFF-1 NİAL. nılır. Çatı aralarının dı~bükcy ya da çokgen biçim~ PACHECO. Francesco---> VEl.AzQUEZ, Diego !er aldığı ö rneklere de rastlanır. Evlerin genel görünümü, Kraliçe Anne Üslubu'ndakilerden çok daha PACHER. Michael ---> TUNA OKULU sade ve sakindir. Yatay etkinin vurgulandığı, renklerde ve yüzey doku larında daha az çeşitl iliğe gidilPAÇENK (Far.) digi gözlenir. 1. Küçük pencere, göz deliği. Bu üslubun isim babası. ünlü mimarlık tarihçisi 2. Raca. Vincent Scully'dir 11920-74). Scully'nin 1973'te Columbia Üniversitesi' nde yaplığı. "Thc Shingle PADAVRA (Gr.petaurou'dan?) "Pedavra" ya da "petavra" olarak da bilinir. Artvin Style Today or thc Historian's Revenge" IGonomüz.'.l)': ayak, gahlgeh, yer'denl - PABUÇLUK: SAFF-1 NİAL



Uçan payanda



!Amıens



Kattdrali, 13.yy).



PEARLSTEIN, Philip (1924, Pillsburgi1I ABD'li ressam. 1960'1ardan bu yana, ABD'de gerçekçi figür resminin en büyük ustası sayılan Pearlstein. Batı resminin büyük figür geleneğini çagdaş bir anlayış içinde sürdüren ve 20.yy'ın bunalımlı sanat atmosferi karşısına anıtsal ve güçlü bir biçimde insan imgesi· ni diken resimleriyle tanınır. 196()'1ardan sonra atölyede poz veren ya da dinlenen çıplak modellerın normal göz seviyesi dışında alışılmamış perspektiflerden görünüşlerini. genellikle zengin dokulu kumaş ve eşyayla betimleyen, FOTO-GERÇEKÇ!LfK akımına yakın resimleriyle bilinirse de, sanat yaşamı farklı dönemler içermiştir. 1940'1arda kent ortamlannda insan gruplarını ele alan tor resimlerinden (-.+TOR RESMİ) sonra, dönemin etkili akımı o lan SOYUT-DIŞAVURUMCULUK etkisinde Dışavurumcu FİGÜRATİF resimler yapmış, bu resimlerdeki hareket gizilgücü onu soyutlamaya ve salt renk.le çalışmaya götOrmoş, 1958'den sonraysa modelden çizmeye ve resimlemeye başlamıştır. Pcarlstcin' ın sanat başarıları çok genç yaşta lise döneminde başlamış, (94l'de yapugı iki resim ulusal dü1,cyde ödüller kazanarak Life dergisine bastlmış­ tır. Lise sonrası askere gıden sanatçı, bu yeteneğin­ den ötürü askerlik yaptıgı Florida'da teknik çizim



1439



PEARSON



dairesinde çalışmış. sonradan yol land ığı İtal ya'zısvon o la naklan onu soyu t resme yönelunış ve ykş.1960'1a­ ra kadar doga gönınlimlerın i anımsatan renk kom ı:x>zısyonları gerçek.Jeşlirmişıır. Bu arada \VARHOL'la yakın arkadaşlığı ve birlikte Ncw York'ta bir daire paylaşması . onı.ı gerçekçiliğe yönelten et· kilerden biri olmuştur. L958'de modelden çizmeye başladıgı yıllarda yaygınlaşmış olan POP SANATI'yla ve onun devamı olarak gmülebılecek f'otoGerçekçilik'le bazı estetik ilişkiler kurmuştur. Gi derek msan figürünün estetik biçım olanaklarını ve me~nı anlatmaktaki gızılgücünü. Batı resim gele neklerinin bir devamı gibi uygulamış. bir yandan da gerçekçıligindekı soğuk. duygudan uzak kalmaya çalışan nesnellik. sanat mı son derece çağdaş kıl­ mıştır. Bu nesnell ıgm bır }'erde. 1960'larda fotograf yoluyla gerçekçiligc ulaşan yöntemle de yakın iliş kisi vardır. Pcarlsteın. gıderek resminı yaptığı modelleri atölyesinin dogal ve gündelik koşulları için de yerleştirmeye başlamış. böylece klasik figür ı m· gcsini olağan ortamlar ıçinde karşıt anlamlar irdc-



de



I~ıııek amacıyla kullanm ıştır.



PEI, Ieoh M i n g 11917,



A 1440



giderek buradaki Yenı-SEZESSION'un biri olmu~lUr. 1912'de bu gruptan aynlınayı rcddcdınce üie Brücke'den çıkarılan sa· natçının en önemli yapllları Brtıcke döneminde yaptığı çıplak figurlerle manzara resimleridir. St:· zession içinde et.kin oldugu dönemde yaptığı Tente Altındaki (,,'ıplalı (19 11 ) gibi resimtcnııde kompc)7.isyon u yalın. rcnklenyse daha koyudur. Pcchstein. eg· zoıi k ulkelere o lan ı!gısınden ötunı l913·14'te Pasifık Adalan'ndan Palau·ya giımiş. burada FOViZM'i ç.agnşııran son derece canlı resimler vapmışıır. 1918'de KASIM GRUllU'nun INovcnıberl!'uppe) kuruluş çalışmalarına k.ıı ılan sanatçı 1923'ten başlaya rak Berlin Akadcınisi'nde dersler vermiş . 1933'te Nazilcr' in son verdiği görevıne 1945'te yemden ge tirilmı~tir.



Z.Rona



PEDAVRA I PETAVRA - PAOAVRA P EDERSEN . Cari H ennig U913. Kopcnhagl Danimarkalı ressam. Önceleri SOYUT SANAT. daha sonra da D!ŞA­ VURUMCULUK dogrultusundaki çalışmalarıyla tanınan Pedersen, hayaletler. cüceler. prensesler ve saraylardan oluşan dLişscl bır dünyayı resıınleıniş tir. Rcllı bir resim eğıtimi görmem iş. 1939'da Pa· ns·e gitmiş. 1940-49 arasında Danimarkalı soyul sanatçılardan oluşan I le/besten (Cehennem Atıl ad· lı grupla çalışmıştır. 1948'dc KOBRA grubuna katılmış. MIRÔ ve KI.EE'den etkilenerek gerçekleştir­ diği simgesel çalışma ların ı lirik. dışavunımcu koın· pozisyonlar ızlemiştir. l938'de Danıınarka Gug· genheıın Ödülu'nü kazanan san.:ttçı. aynı yı l Vene· dik Bienali'ne katılmış ve l%7'de Henrv Heerup' la 11907-?I Sıockholm'deki Modem Müzede bir sergı açmıştır.



L.Kııla Guang-,lıoul



Çin kökenlı ABD'li mimar. 1980'lere dognı PeJrlslein'ın fıgürallf kompozis· Soyut biçimlere bağlılıgı ve taş. beton. cam. çclık giderek dokuların çeşitlcndigi. bakış açısı gıbi ~soguk" malzemeyi ustaca kullanmasıyla . nın dınamiklcştığl. neredeyse BAROK bir mekan GROPIUS'un izleyıcisi olmanın ö tesine geçen ve öge 7.,engınligi cdinmıştir. 1982'de y.:tptığı Ayna Pei'nin çalışmaları. çogunlukla büro yapıları. bü ve Resimle Birlikte İki Model adlı büyuk boyutlu resyıJk mağazalar ve kent planlama projeleri üzerinde mi. sallanan bambu kolluk.lara U7.anmı~ çıplak mo· yogun laşm ışıır. delleri çok yüksek bir bakış açısından izlemektedir. Bu mcxlcllerin fa rklı görünüşlerini atölyedeki ayna· Pei. henüz 16 yaşındayken Şanghay'da yapımı südan izlerken. aynı zamanda resmin içinde resimle ren bir GÖKDELEN gordüğünde mimar olmaya nen bır başka resim. de beklenmedik bir mek.1.n ve k.1rar venniştir. Şanghay'da öğrenim görmüş. mi· imge yanılsaması sag!aınakladır. Pearh;tein'ın re nıarlık egitimini ABD'de 1938-40 arasında MIT'de simleri Foto Gerçekçilik' e benzemekle birlikte fo· ve Gmpius' la birhkte çalıştığı Harvard Tasarım Li· tografla yap ılması olanak d ışı o lan kompozisyonla· sansüstü Okulu'nda tamamlamı~llr. ü yıllarda LE ra. ressamc.'1 renk ve doku ilişkılerine o lanak sagla· CORBVSIER'ye duyduğu hayran lık . daha sonrala maktadır. Sanatçı son yıllarda kendısıyle yapı lan rı PICASSO'ya yönelmiştir. 1942-45 arasında beton görüşmelerde. resminde bıreysel ve duygusal olan tasarımcısı olarak Stone ve Webster Şı rket i 'nde, her şeyi kaldınnak ve ıekniğln üstonıoguyle sagla- 1946'daysa lloston'da STVBBINS' ın bürosunda dıgı gerçekçilik ve nesnellikle fotoğrafın bile ötesi· ça lışmıştır. Savaş sı rasında Princeton'daki Milli Sa· ne geçmek ıstedigini bclinmişt ir. vunına Araştırma Komitesi'nde ve 1945 48 arasın· l 970'1erin başında Foto Gerçekçılik akımıyla bir- da. Whcelwright bursu aldığı Harvard Ün iversiıe· likte düşünü len Pcarlsıeın. bu akıma yak.ınlıgı ol- si'nde görev yapan Pei. 1948'de komisyoncu Willi· makla birlikte Amerik.1n rcsmı nde bireysel yakla· am Zcc.kendorf'un mmeahhitlik finnası \Vebb ve şımlı bir sanatçı o larak degerlendirilmelidir. Kendi- Knapp'ın mi marlık bölümüne gırıniştir. fiüyük sine en yakın ressam olarak gerçekçi ponreler ya· kem içi arazileri çok amaçlı alanlar halinde düzenlemek. yeni iş merkt.'Zleri ve konut yapımına açarak pan Allred Leslie ld .1927) gösıeri lebılir. 2132, 2160. ].N.Erzen canland ırmak amacı gudcn bu büroda çoğu genç mimarı n elde edemcyeceğı. büyuk boyutlu ve yukPEAlcSON, John Loughborough-, İNGİLTERE St!k maliyetli yapılar tasarlama olanagı bulmuş: inşaat ve m imarlık dünyasının önemli kışilerini tanı­ ( Mimarlık) mışlır. İlk yapıtlarından Denver Mile Hıgb Mr:rke:zi P ECHSTEIN, M ax 11881. Zwickau 1955. Berlinl 11954 591 ve Chiı:ago l lyde Park yenileme çalışma­ Alman ressam ve özgün baskı ustası. sında. Zeckcndorf'un yôntemlcnnı uygu lamıştır. İl· Döneminde Alman DIŞAVURUMCULUK akım ı ki. sakin kırsal alanları değerli ticari mülke dönüş nın önemli temsılcilerinden bırı olan Pcchstein, ıunne; ikincisiyse. kent içi elden düşme araziyı ye· 1906'da Die BRÜCKE grubuna katılmış. 1908'de nileyip değerlendirme ve Scttışından büyük k.:ırlar



yan ları



!'EDERSEN, Cari l lennig, CcnnctU' Uçuş. 1967. tuval uzerınc yaglıboya. 122x103 cm.



Berlın'e



kunıculamıdan



PELESENK saglama ilkelerinin başarılı örnekleridir. Yenilemeyi, ticari ve kentsel canlanmanın önkoşulu olarak değerlendiren bu planlama anlayışı, daha sonra htirodan bağımsız olarak da Pei'nin Boslon·daki Hükünıeı Merkezi (19611, Jobn Hanccck Gôkdeleni 11973) ve Hırisıiyan Bilim Merkezi (19731 gibi yapıt­



sentezinin olanakJarını araştınn ış, 1947'de bir grup arkadaşıyla birlikte ONLAR GRUBU'nu kunnuştur. GSA'yı bitirdikten sonra askerlik görevini yapmış, ardından da Avusturya'ya giderek KOKOSCHKA'nın Salzburg Yaz Akademü,i'ne devam etmiştir. Avusturya, Allarını biçimlendirmiştir. manya ve Hollanda'da çeşitli çalışma ve araştırma· lar yaptıktan, bir süre de Paris'te kaldıktan sonra Pci. 1960'a değin Webb ve Knapp Şirketi'nde mi19.53'te Türkiye'ye dönmüştür. 1950'1erin başında marlık bölümünün şefi olarak çalıştıktan sonra dogayı açık-koyu lekeler halinde yorumlamaya yökendi bürosunu açmış, ancak bir yandan da Zene· nelik bir anlayışla çalışmaya başlamış, l 950'1erin kendorf için çalışmayı sürdünnüştOr. Meslek yaşa­ ortasına dognı yapıtlarında biçimin gerisinde anmının ilk yı llarında New York Madison Caddelam ve kavramları çağrıştıran imgeler belirmeye si'ndek.i Zcckendorfun bürosunun yapımında Wilbaşlamıştır. 1959'da Turizm ve Tanıtma Bakanlığı lıam Lcscaze'le (1896-19691 çalışm ış. onun cesur YayınJar Daircsı grafık işleri sorumluluguna getıril­ bıçimlerinden etkilcnmiştır. Bu yapıda da sezilen ULUSLARARASI ÜSLUP'tan aynlarak kannaşık miş. bu sıralarda yaptıgı turizmle ilgili bir afişle Japonya'da düzenlenen bir yarışmada Uluslararası kütle düzenlerine, zengin gereç, biçim ve mekan Onur ÔdOIO'nO kazanmıştır. 1960'ıan sonra çalış­ karşıtlıklanna yönelme, özellikle Comell Üniversi· malarını özellikle at başları üzerine yogunlaştıran tesı Herberı F.Jobnson Sanat Müzesi (1973, Ithaca, N.Y.I, Ulusal Ga/eıi'nin doğu blogu (1978, Was- Peker, tekli, ıkılı ya da Oç!O aı gruplannı betımle­ hington D.C.I ve Jobıı F.Kennedy Kaıapbanesi miş; bu çalışmalarıyla figüratif-soyut karşıtlığı bagU979, llosıon) gibi son dönem yapıtlannda belir- lamında çeşitli çözümler aramaya yönclmişlir. Fi· gGratil kökenlı, lekeci anlatımdaki bu yapıtlarında gmleşmiştir. Tümü de çevrelerine romantik denebilecek bir bağlılıkla tasarlanmış olan bu yapılarda, biçimler, rengin ön plana çıkarılması ve çcşiLlı renk farklılaşmalarıyla oluşturulmuş. nesneler lekeci bir ıç mekanı zenginleştirmek amacıyla. doğal çevreden maksimum düzeyde yararlanılarak dışa açılma yapıya ulaşmıştır. Gerçekleştirdigi hemen tüm figügörülmektedir. Pei'nin ustaca kullandığı bol ve ta- ratif yaplllarda leke, sanatçının üslubunu belirleyen önemli bir ögedir. Peker aynı yıllarda yöreselnımlayıcı malzeme, girift plan şemasını parçalayarak dışa açlığı iç mekanların yarattığı etkiyi daha lik anlayışına da benzer bir tavırla yaklaşmış. özelda güçlendirir. 1loncock Gôlıdeleni cephelerindeki lıkle Ankara ve çevresinde gerçekleştird igi yapıtla­ rında Anadolu'nun bozkır havasın ı tüm gerçeğiyle , başarısızlığına karşın Pei, ör..clliklc betonu ve camı uyumlu ve dogru kullanmasıyla tanınır. Çagı ta- ancak kendine özgü bir yorumla yansıtmıştır. 1965'ıe 26.Devlet Resim ve Heykel Scrgisi'nde Benımlayan özgün biçimler bulmanın ve ticari güçler· yaz Atlar adlı yapıtıyla Birincilık Ödülü alan Peker ı..len bağımsız çalışmanın mimarın görevleri oldu· guna inanan Gropius'un tersine, yapıtlarını çeşitli 1966'da Yılın Ressamı seçil miş, aynı yıl Ispanya'ya giderek bir yıl Madrid'dc çalışmı ş. çeşitli sanat etı,.ıkar grupları ve bürosunun elemanlarıyla ortak bir kinliklerine katılmıştır. 1970'te Osaka Dünya Scrgiç~1lışma disiplini içinde gerçekJeştirmiştir. si'nde (Expo 70) Türk Paryonu iç düzenleme yarış­ Pci'ııin tarihsel süreç içinde uyumlu yapı tasarlama masını, mimar Ragıp BULUÇ'la birlikte hazırladığı vcıcncği , daha mesleğinin ilk yıllarında kendini projeyle kazanmış ve Japonya 'ya giderek düzenlegöstermiştir. Gropius 1948'dc, onun Çin Stınatlan meyi gerçcklcştinniştir. ,\fuze.si O 948, Şanghayl projesinde ÇIN mimarlığı­ 1970'1erde Ayvalık'ta bulunan sanatçı uzun süre nın karakterini, geçmişin kalıplaşmış örgelerini takburada çal ışm ış; at. kuş, kedi. horoz gibi çeşitli lıt etmeden yansıtmanın yollarını aradıgını belirt· hayvan resimlerini lekeci bir anlayışla gerçekleştir· mıştır. Çin mirnarlıgın ı bu algılayış biçimi, 1963'te miştir. Bu yapıtlarında figürü yitirmemiş, yogun ~crçeklcşıirdiği / lenry R.Luce Şapeli'nde de (Taunglı.u Ün .. Taida, Tayvan) gözlenir. Bakır renkli kire· anlatım gücünü laSVircilige düşmeden simgesel mu kapl ı eğrisel çatısı ve tugla kullanımıyla yapı, renk lekeleri içinde yansı tmışur. Gerçek olanla alevt..•rcl üslubu çagrıştırmaktadır. Bugün, ABD'de ça· gorik ve şiirsel olan ı aynı yapıtta işlemiş, bu bırlik· Lelik resminin bOtünsclligini daha da vurgulamıştır. lı~malarını sürdüren Pei'nin ulusal külttırüyle bağ· Bozkırın hüznüyle Akdeniz'in coşkusunu birleşti­ 1.ıntısı zayıflamış; Sözü geçen iki yapıtının dışında I long Kong'da Zhong fi Ünivcrsitesi'nin yapımını rerek renkçi yapıtlar üreten Pcker'in gene aynı yıl· !arda gerçckJcştirdiği güvercin ve ayçiçeği resimleıısılenmiş. Pek.in'de de bir otel projesi tasarlamıştır. < ;cıcneksel Çin mimarlığı konusunda verdigi konfc-- ri, betimledikleri nesnelerin çizgilerine bağlı ol· maktan çok, anlamlı biçim değiştirmeleri ve anlam ı.ınslarla da tanınan mimarın son çalışmalan arasın· ıncelıklerıyle yOkJOdur. Peker 1976'da Nezihe Mcd.ı. MIT'te Dreyfus Kimya Binası (1970, Cambridgel. Kcnnedy Uluslararası Havaalanı ' nda Ulusal Hava- riç'in Alagün Ç,ı,cuk/an, 1977'da Çerin Oner'in Güwllan Ternıinali (1970. New Yorkl, Wilmington Gök- libik adlı öyko kitaplannı rcsımlemış. aynı yıl Me,ldl'ni 11970, Delaware), Celo Rogers Kütüpbaııesi tin Eloglu'nun Rüzgar Ekmek adlı kitabında güvercin dizisinden 16 k.ırakalcm çalışması yer almıştır. ıı 1m, Columbusl. Kanada Kraliyet Tıcareı Banka.11 N.Arsfan '1 1172. Torontol, Harbor Gökdeleni (1973, BostonJ. MIT'te Ralpb I.Arıdau Binası 11975, Cambridgcl, Çin llıııkacı/ık Şirketi Yônetim Binası (1976, Singapurl ve l~ııc.:.hcstcr Ünivcrsitesi'nde Wilson Commons Binası ı(YUNANI, MÔ 189'da PERGA· MON Krallıgı'na baglanan kenl. daha sonra lykş. MÔ 1291 Makedonya Eyaleli'ndeki Roma va· lısine baglan mış ve MS 46'da İmparator Claud ius İSTANBULI destek· k.--digi Pcsc.cnnius Niger'e karşı mücadelesinde imparaLOrun yanında yer almış; Severus'un zaferinden sonra yüceltilmiş. yeniden imar edi lm iş ve hat· ı,ı Byz.antion kısa bir süre Pcrinthos'a bağlanmlŞtır. .1.yy sonlarında Dioclelianus döneminde 1285-3051 ,ıl Mimarlıgının Anabatlan, 19701.



Manıyenst 1->MANİYERİZMI ve BAROK dönem İtalyan resmi Ozcnne yazdığı ltalian Painting of



Mannerism and &roque (Maniyerist ve Barok İtal­ yan Resmi) adlı kitabı da alanında önemli ve temel bir çalışma olarak dcgcrlcndi rilmiştir. Pevsner. Pi· oneers of Modem Desi,ıın'da 11936; Modem Tasarı· mın Ö ncüleri), W.MORRIS'ten GROPIUS'a uunan dönem içinde, Victoria Dönemi tanhselciligine dayalı görsel kavramların. MODERN MIMARLIK' ın dürüstlük, işlev ve çağdaş görünüm ilkeleriy le nasıl yer değiştirdiğini ve günümüz için en iyi olanın. düşünen ve düşündüğü kadar da iyi tasarım yapanlarla yaratıldığın ı onaya koymuştur. 1931 'de SOYUTLAMA-YARATMA grubuna k.ıtı· Pcvsner' in ötckı kıtapları Sources of Modem Art lan Pevsncr burada. Yapı mcı anlayışını geliştirebi (Modern Sanatın Kaynaklan), An Enquiry inıo Jnlcccgi bir ortam bulmuştur. Uzayda Bir Proje (1938· dustrial Arı in Engtand Iİngilterc' dc Endüstri Sana.Wl adlı yapıtı. varmış oldugu bireysel heykel anla- lı Üzerine Bir Araştırma). German Baroque Sculptuyı:;;ını tüm açıklıgıyla scrgilerncktedır. İnce tunç ta- rc (Alman Barok Heykclciligil, 1Tigb Vicıoıian Dcbaka sarmal bir kıvrımla biçiınlendırılmiş, böylece sign (Yuksck Victoria Dönemi Tasarımı) , Tbe Engorganik bir nıtelık de kazan.an bıçim, yetkin bir lishrıcss of English Art llngiliz Saııalıııııı İngiliz.liğil, uzay tanımlamasına yönelmişti r. Bakırdan yaptığı Studies in Arı. Arcbitecture and Design (Sanat. MiGclişıiıilebilir Yüzey (19381 adlı heykelde yine sar- marlık ve Tasa rım Ç.alışınaları) , 11:>e Anti-Rationamal biçimin OstOnde yer alan beyaz çizgiler. yapı­ lisıs (Karşı Rasyonalistler) ve Some Arcbiıectural ta renk karşnlıgına dayanan bir dinamizm kazan- Wıiıers of tbe 19ıb Ccnıury'dir (Bazı 19.yy Mimarlık Y.Salman d ırmıştır. Pcvsner. sarmal biçimlerinde birbirinin Yazarları). ıçıne geçen. bırbınni kesen yüzeyler içinde küçük PEWTER Iİng.1 - SERT KALAY uz.anı parçaları yaratmış; böylece yapıt bu yüzey parçacıklarıyla oldugu kadar kcndı ıçındeki boşluk1,ula da tanımlanmıştır. Bu anlayış. Pcvsncr'in hemen tüm yapıtları için söz konusudur. 1947 t.arihli llıı nyasal Konstrüksiyon adl ı heykelındc gereç ola· ı"1k pırınç ve k.:ılay kullanan Pevsner. yapıtla adın­ ı.lan da anlaşılabilcct..'ği gibı. evrensel olanın gönın· ıusunu vcnnek ıstemışlir. Tomoylc soyut olan bu vapıtlar anlamlarını kendi kunıluşlarındakı düzen



PEYK KENT - UYDU KENT -> KENT PLAN· LAMA; UNWlN, Raymon d



PEYKE lfar.l Eskiden. gcnellıkle kahvelerde ve evlerde üstünde oturulan, duvara bitışık ahşap KEREVET. PEYZAJ IFr.paysage) - MANZARA



ıl ı:;ıkılerinden alırlar. .S.matçı



1947'de Yeni Gerçeklikler Salo nu' nun (Sa. üyclcrı arasma girıııış ve bu yıllarda Yapımcılık'ın önde gelen adlaıından olmuştur. 1950-Sl'de Caracas Üniversitesi



l,m des Rtaliıts Nouvclles) kurucu



ı~ ın gcrçcklc..-ştirdıği



Dinamik



'J'asannı adlı yapıtı.



ı,.ı.:vrcye açılan



yüzeyleri ve bunları sınırlayan akıct çizgileriyle Yapımcılık'm özgün örneklerinden Pirinç ve tuncun kullanıldığı yapılın silindi ıık ahlıgı , üstteki dinamik açılımın k.:ırşıtı o larak dıngın bır bıçım oluşturu r. Sütun {1952) adlı yapı­ ıındaysa yüzeyler daha köşeli ve girifltır. Gerecin nıtd ıklerinden biri o lan parıldama. yapıta optik .11ı,ııJan da önem kazandınnış. sarı yüzeyde güçlü v.ınsıma ve ışık oyunları oluşmuştur. Sanatçı yaşa­ ının ın sonuna degin kaldıgı Paris'tc yetkınleşıniş lıl·vkcl üslubundan ayrı lmamış ve aynı anlayışla



dı:;;



lıırıd ır.



v. ı p ıt lar oretmişıir. 111.1(),



2(,82.



U.Tükel



PEYZAJ MİMARLICI lng.landscapc arcbiıecture,



Fr.arcbiıecıure de



paysage,



Alm.uındscbaftsarcbiıekıur. insanın



ve toplumun yaşantısını sürdürdüğü iç ve da kapalı ve açık mekanlarla çevrelerin oluş­ ve düzenlenmesine çaba gösteren planlama meslekleri arasında yer alır. Çoğunluk.la açık alanlarda (bazan ıç mekanlarda) estetik ve iş­ levsel çevre düzenleyen bir plastik sanat. bir meslek kolu ya da bilım dalıdır. Bu sanatla (meslekle) uğraşanlara "peyzaj mimarı" ya da "çevre mimarı" denir. Pey.t.aj mimarlığının amacı, toplumun ve insanların çeşitli doğal ve kültürel gereksinimlerini karştlaınak, sağlık koşu llannı düzeltmek. içinde yaşadı k.lan mck.anlan ve çevreyi güzelleştirmek, bunlara işlevsel bir dtl7.cn vermek, bozulan ve yarala· nan doğayı ve çevreyi onarmak, gelişt irmek ve sürekli kılmaktır. Konu ları. kentsel ve kırsal bölgelerdeki açık ve yeşil a lanlarla bun ların oluşlUrdugu



dış ya



turulmasına



1459



PEYZAJ yeşil



alan



sistcmidır. Uğraşılarıysa. bunların



ması. onarımı.



SANAT



gcliştinlmesi ması,



bu



kurulve sorekliliklcrinın ekolojik dengenin kurulması ve



geliştirilmcsı



sağlanması, doğal



iç.in



gcrcklı peyı.aj planlannın yapıl­



planların uygulanması



ve denetlenmesi,



yeşil alanların bakımının sağlanmasıdır.



Yöntem ve Tekrukler: Tasarım yöntem ve teknikleriyle. hitki yetiştirme ve üretme yöntem ve teknikleri olarak iki gnıba ayn· lır. Bunlar ıx:yzaj mımarlıgının iki ana özelligindcn kaynaklanmaktadır: I) Tasarııncılık: Ôncclikle bir planlama meslegi olması , işlevsel dış mck:'lnlar oluşturması ve pek çok estetik PEYZAJ TABLOSU yaratması. 2) Yetiştiricilik (lıortikültOrel ö7.cllik): Planlama alanında yer alacak olan bitkilerin. amaca uygun biçimde yetiştirilmesi, Orcıilmcsi ve bakı­ mı. Peyzaj mimarlığı. planlayıcılık yönüyle mimarlığa {-+MİMARLIK). kent ve bölge plancılığına {-+KENT PLANLAMA; Pi.ANLAMA), mOhendislığe; estetik peyzaj tabloları yaratıcılığıyla GUZEL SANATLAKa; yctiştiricilık yönüyle de ekoloıık (~EKOLOJİ) meı:;leklere (çevre. onnan ve ziraat mühendisligil yaklaşır. Bu nedenle disiplinlcrarası bir meslektir. Planlama konulan ana hatlarıyla; kı r­ sal peyzaj planlaması {kırsal yeşil planlamal: kentsel pGEÇ ANTİK) dönemlerinin izlendiği Phasclis'in daha ö nceki dönemlerine ilışkin buluntu çok azdır . MO 7.yy'daki kenti bugünkü müze ve işlet­ me binasının bulunduğu yere kadar uzanan bir koy ve önünde biri büyük öbürü kOçOk birer ada biçi mindc düşünmek gerekir. Daha sonra limanın dol· Antik kaynaklann verdigi bilgilere göre MÔ 690'da dugu ve adalann birleşerek yarımada biçimine döRcxtoslular tarafından bir koloni kemi olarak kurul- nüştüğü anlaşı lmaktadır. Roma dönemindeki biçimuştu r. Ancak kolonizasyon öncesinde de burada mıyle kent bütünüyle bu yarımada üstüne yayıl­ yerli bir nüfusun yaşadığı düşünülmektedir. Efsa mıştır. Kentin ''Askeri Liman .. o larak adlandırılan nclenn yanı sıra. gerek Uç limana sahip bu yarıma­ kuzeydeki küçuk lıınanı mendirekle koruma altına Janıı, Dogu Akdeniz ticaret yolu ü1.crindc oluşu, alınmıştı r. Bu mendireğe ait kalınt ı lar &rilnümüzdc gerek son zamanlarda yakın çevresinde yapılan su- de su yüzeyinde görülebilmektedir. Kuzey Lirnaaltı araşıırmalannda daha erken tarihlere ait batık­ nı'ysa ö nündeki iki küçük adayı bi rleştiren bir ların bulunması bu kanıyı desteklemektedir. Kolo· mendirekle kapatılarak emniyete alınmıştır. Güney nize edilmesinden çok kısa sure sonra Nil Delta- Lımanı'nda da su içinde yer yer mendirek kalıntı­ sı'ndak..i Naukratis'in kuruluşunda rol alacak dereları seçilebilmektedir. Geç dönem eklentisi çok cede zenginlc:şmiş olduğu da gene antik kaynaklar- olan surlar akropolis çevresinde yer yer görülebilir. dan anlaşılmaktadır. Bu zenginliğim Persler'e karşı ArkcoloJ ık araştırmaların yapıldığı dönemde yogun kurulan Attika-Delos Deniz Bırliği'ne Mô 469'dan bir bitki örtüsü al tında olan akropofis çevresi yakın 415/414'e degin ödedigi yüklü tribut miktarı da ka- zamanda büyOk bir orman yangını geçirmiştir. Danıtlamaktadır MÔ 4.yy'da Persler ve Yunanlar ara- ha çok bol harçlı duvarlara sahip geç dönem yapı­ sında yapılan Kallias Barışı'nda Phaselis'in adı ları ve sarnıçlarla kaplı olan akropofis'ıe bir de tapı­ Pers donanmasının daha batıya geçcmcyccegı bir nağın varlıgı ortaya çıkarılmıştır. Kentin merkezi sını r kenti olarak yer almaktadır. MO 411 'dc $par- akropolis'in altındaki düzlükte Askeri l.iman'Ja Güla yönetimi aluna giren kent kısa bir süre sonra ye- ney Limanı'nı birleştiren ana cadde çevresindedir. niden Pers yönetimine geçmişt i r. Bu dönemde Pha- AHŞAP) ne denli ileri bır düzeyde olduklarını. değişik renk ve türde ağaçlardan KAKMA tekniğiyle yapJmış, geometrik desenli mobilyalar kanıtlamaktadır. Günü· müzde Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzcsı'nde sergilenen bu mobilyaların her biri başlı başına sanat yapıtıdır. Midas'ın Delphoi'dakı Apollon Tapı ­ nagı'na armağan etliği tahı için HALİKARNAS­ SOS'lu tarihçi Herodotos'un (MÖ 5.yyl yazdığı sözlerin abartma olmadıgını Gordion kazıları gös· tenniştir.



1470



Eskişehir'le Afyonkarahisar arasında , özellikle Midas Kenti'ndc Phrygler'e ait pek çok kaya anıtı var· dır. Bir yapının ön cephesinı sımgelcycn bu anıtlar, Pluyg ahşap mimarlığının kayaya resmedilmişidir. An ıtlardaki geometrik bezemelerin benzerleriyle. Gordion'da Midas'ın TÜMÜLÜS'ünde bulunan ahşap içki sehpasında karşı laşılmıŞtır. Ayrıca gene Gordion'da yangın geçiren katta bulun.an bazı mi· mari parçalar arasındaki Ay biçimli AKROTER'lcrin benzerleri bu kaya anıtlarının çalı betimlerinde görülür. M idas Kcn ti' ndeki Yazılık.aya Anıtı üstün· de Midas ve Kybele adının bulu nması. bu ıür anıt·



!arın



Kybcle için yapılm ış açı k hava oldugunu göstermektedir. C.cphenin orta yerinde kapı biçiminde nişler bulunmakta. bazı anıılarda bu nişler ıçinde tanrıçanın bir çıft aslanla birlikte kabartması yer almaktadır. Yazıfıkaya Arıı­ n'ndak.i nişin içınde bulunan ızlersc buraya Kybcle heykelinin konmuş olabileceğini gOStermektedir. O(fö. 0062. OOli>. 0461. 0701. 1612. C. Yümer Tigrel Ana



Tanrıça



tapınakları



PIAC ENTINI, Marcello (1881. Roma-19611 İtalyan mimar. 1930'1arda Roma'nın göninümünü dcgiştıren kent· sel kararları ve uygulamalarıyla lanınır. Mimar Pio Pıacentini'nin (1846-1928) oglu olan Marccllo. meslek yaşamına 1910'da llrüksel'de, 19ll'de de Roma'da gerçekleştirdiği sergi pavyonlarıyla başlamış ve Roma'dakı Cinema af Corso'yla (1915-17) tanınmıştır. 1912-28 arasında Mcssina'da Adalet Sarayı, 1920'de Roma'da Garbalella &bçe Kcnti'ni n merkezini gerçekleştiren mimar. 1920'de mimarlık profcsöıil olmuş, 192l'de Gustavo Giovannoni'yle birlikte İTALYA 'nın ilk mimarlık dergisı olan Arcbitetıura ed Arıi Decorative'yi yayımla· ınıştır. Aralarında lk~gamo (1917) ve Brcscia (192731) kent merkezi projelcnnın bulundugu kent plan· lan yapan Pi..1ccntinı'nin Italyan mimarlığında etkisi giderek anmış, birçok mimari proje yarışmasın­ da jı.in Oyeligi görevinde bulurımuşıur. Mussolin.i'nin isteği üzerine bır gnıp mimarla bırlıkte 193l'de Roma kent planını.1932-33arasında Roma Üniwrsit~i'ni. 1937·43 arasında da Roma Dünya Scrgısi



iı\.'Tse matıiere"de öne surdugt.ı ılkeler ve kavramgı gücü ortaya çıkmaktadır. Pisanello aynı zamanLtr Yenı-Klasıkçilık akımına öncülük etmiştir. da unlu Vlll .John Palaelogos ıçın yapııgı madall 763" ı e Papa Xlll.Clemens lpd. 1758-691. Pirane- yonla tykş. 1438) , madalyon ponrc alanında da ~ı·den S.Giovanni in lAıeraııo KiUsesı için bir altar önemli bir yer OOınıniş ve geziler sırasında Kuzey 1,lsarlamasını istemış. Piranesi altarla birlikte ya pı İıalya kent başkanlarının bu alandaki portre sipanın bütün batı ucunu ele alarak anıtsal bir tribün rişlcrıııi gerçekleşıirmiştir. 1448·49'da Napoli kralı gcrçekleştirmişıir. Sanaıçının bu projeyle ilgili öz· Aragonlu Alfonso için bir dizi madalyon fX)rtre gun çizimleri bugün ABD"dek.ı Morgan Kütüpha- yapmıştır. İnce bir begeni. yetkinlik ve berraklık bu nesi ile Columbia Üniversitesi Avcry Kutuphane- resimlerin ıemel özelliğidır. ~ı ·ndc bulunmd.ktadır. 0601. 0944. U. Tıikel



Piranesi. S.Giovanni in IAlerano çızımlerini hazırla­ Roma'da tek mimari uygu laması olan



dığı sırada



S Mana A,,entina Kifisesi'ni (1764·66)



gerçek.1cştir



ıniş: ayrıca. Santa Sabina Yolu'nu genişleterek törensel bir meydan ol uşt urmuştur. Pıranesının bu ı ,ıSctrımında. hayranlık duydugu Maniyerist Pirro l.ıgorio lykş. 1500-831 ile PERUZZl"nın etkileri sezilır. Sanatçı aynı dönemde Quınnale Sarayı ve Senahı Sarayı (I'alaz=.o del Scnatore) içın iç mekı.n tasa rı mları ve mobilyalar gerçekleştirmiş. aynca anıtsal ~ıınıne cepheleri tasarlamıştır. Bu çalışmalarını ınpladıgı 1.ucı.,>rne



Vasi, Candelabri. Cippi. Sarrofagi, Tripodi,



ed Ornamenti Atıticbi 11778: Va1.,olar. Şam· MlSIR. edilmektedir. Bu çaga ılışkın, iki katlı oldugu anla· \ )rta ve Güney Amerika'daki piramitler. Mısır ör· şılan bir yapının iki odası, sıvı maddelerın saklanncklerinden oldukça fa rklıdır. Genellikle içi dolu dıgı ve dağıtımının yapıldığı bir depo ile yuvarlak vapay bir tepe o larak yapılan Amerika piramidinin planlı. içinde çeşitli bitki artıkları bulunan bir silo ustü kesiktir ve bu düzlükte tapınak yer alır. Din- gün ışığına çıkanlrnıştır. Pişmemiş topraktan silinsel inançlara göre. güneşın sabahları tırmanıp ak· dır bıçimli ağırlıklar. pembemsi açık kahverengi ya da bej renkli, hamuru katkılı çanak-çömlek Pirot ~ımlan indiği dag, gökyüzünün simgesidir. Bu nel löyük'ün İ l k Demir Çagı'nın küçük buluntuları· denle, ö1..clliklc Güneş ve Ay tapınakları basamak· lı



vapay tepeler Ostüne inşa edilmiştir. Mexico kenkuzeyindeki dinsel merkez Teotihuadn·da bulunan pek çok piramit arasında. ykş.6lm yüksckligindeki (tapınağı yı k.) Güneş Piramidi ve vkş.40ın yüksekligindeki Ay Piramidi anıtsallıkla· rıvla dikkat çekicidir. Mexico'nun dogusundaki Cholula'da Toltekler'dcn IMS 800-11681 kalma ker· pıç piramit O rta Amenka'nın en görkemli yapıla· nndandır . Yaklaşık 54m yüksekliğindeki yapının ıınin



Maya



Piramıdı



(El C.astiflo. O:,idxn



lızd.



11.yyl.



dır.



Gerek bir Bizans yapısı ve çöp çukuruyla. gerek batıda köylülerin açtığı bir yarmayla oldukça yıkıma uğrayan HİTİT yapısı, iki yüzü de düzgün sıvalı, badanalı sağlam duvarlara sahiptir. Üç cxlası ve küçük bir mekanı açıga çıkarılan bu yapının büyuk bir yangın geçırdiği. daha sonra onarıldığı. ancak kısa bir sOre sonra tümüyle terk edildigi anlaşılmış­ tır. Ele geçirilen az sayıdaki çanak-çömlek. çoğun-



1481



PİSİDİA



r



/



t(



11



SANAT



lukla açık dcvctuyu rcngınde çark yapım ı yayvan tabaklar, düz MEZOPOTAMYA) yanı sıra



saman yüzlü ve



saklı



astar



J)C""ı...eınelı



kaplar



ha~lıca



çanak-çömlek tiplendir. Pirot Höyük'ün Son Kalkolitik kültür katının en ilginç buluntusu duvar resimli bir mekandır. Dogu-batı dogrullulu bu duvar dön ke-L badanalanmış ve resim her seferinde yemden yapılmıştır. Ust bölomo duvann ikinci kez kullanılması nedeniyle 7.arar gördogondcn. ancak tabana yakın hü!Omü izlenebilen resim. AŞIBOYASl'yla yapılmış olup onadaki ıanuulana· mayan örgenin iki yanında yer alan kelebek. kum saati, bantlar ve en altta düzensiz scrpıştırilmiş beneklere.len oluşmaktadır. Küçük buluntular arasın­ da Obcyd {->MEZOPOTAMYA) tipi boya bezekli ve saman yOzlO, kırmızımsı kahverengi kaplar çoğunluktadır. 198I'de Kıyıcak köyünün Tepeköy M:ıhalk.:.si'nde dar bir sokakta yapılan kazıda yüzeye çok yakın durumda, krcmasyon (ölü yakma -+MEZAR} gclcneginde kullanılan ve ölO külü koyulan dön k.-ıp ortaya çıkarılmıştır.



(b.Akşchir); Pamplıylıa'yı çeviren dağlık kt.-sıınde. doğudan batıya dogru Kotenna {b.Gödene), Eıym · na {b.Ormana, Ardıçpınanl, SELGE (b.7..crk). Pc'll· nelissos (b.Ko-ı:an), Ariassos {b.BademağacU ve TERMESSOS {b.Güllükl kentleri yer almaktadır. Öteki öncmlı kentler, SAGAI.ASSOS lb.Aglasun), KREMNA lb.Çam lıkl, Aınblada lb.Asardag), 0 1· basa (b.&lenW. Komama (b.Şcrcfönü) . Anabura ve Tymbriada·dır . Pisidıa'da gemi yapımında önemli yer ıuıan sedir ve zeytin agacı oldukça bol hulunmaktaydı. 8azı kcsimlcrÇANAK-ÇÖMLEK; SERAMIKl. pişmiş Lykia·nın. kuzcydogusunda ve Pamphylia'nın ku- toprak yapalar genelli.ide ikinci yöntemle e lde cdilmıştir. reybaıısında yer alan daglı k Milyas bölgesi de ba tıdak.ı Pisidia'ya katılmıştır. Termessos kentinin üs· 13ir pişmiş toprak yapıtın ürcuıni beş aşamalıdır: tünde yer aldıgı Solymos (b.Güllük) Dagı çevresin· Önce kil hazırl anır. ardından biçim verilir. düzelt· de yaşayan bir kavim olan Solymler'in ya Pisidialı­ meler yapı lır. fırınlanır, son o larak renklendirme ve lar'la akraba ya da Pisidialılar olduk.lan sanılmakta yaldı'L.lama yapı lır. Ancak. arkeolojik kazılarda ele dır. Yunan destan o7.anı Homeros·un (MÔ 8.yyl bır geçen bu tür yapıtlarda bu işlemlerin hepsinin uyhalk topluluğu dıye anlatıığ1 Solymler'ın mitolojik gu lanmamış oldugu anlaşılmıştır. Tarih boyunca öyküsüne göre, Pisidial ı lar'ın atası olan Pisidcs'in pişmiş toprak yapalar için kullanı lmış olan killer, kızı Kaldt:ııı;: ile Tanrı Zcus ya da ı\res'in evle nme dönemlere ve kentlere göre farkl ı lıklar gostcrınlşlir. si sonucunda Solymos ve Milye doğmuştur. Dogal olarak kırmızı, san. kahverengi. gri ve pcmııııı9.



A 1482



YAYIN



I.Baysaıı



Bölgenin en karakteristık ö'L.elligi. yerleşmelerinde önemli bir tercih nedeni olan gölleridır. Toroslar'ın ortasında Limnae (b.Eğırdır) ve Kovada Gölleri. doguda Karalis Gölü, güneydoğuda Trogitis {b.Sugla) Gölü, batıda Askanıa {b.Burdur) Gölü ve güneyinde de Kestel Gölü yer almaktadır. Batıdan doğuya doğnı Lisis {b.Bozçay), Tauros {b.Rozçay). Kcstros (b.Aksul. Euıymedon (b.Köprüçayl. Melas ve Çarşamba suyu Pisidia'nın önemli ırmaklarıdır. Bölgenin, Lykıa. ve Pampylia sınırında Trebenna, Lykia sınırında İsinda (h.Kışla): Phıygia sınırında . güneyden kuzeye dogru Polyctta {b.Bademlil, Kor· masa {b.Egneş, Çallıca), Takina {b.Yaraşlıl. Malga· sa (b.Kavacık): Burdur Göltl.°nun bausında Lysina {b.Uvcyikburnul, ADADA {b.Karadiken); kuzey· doguya doğru Apollonia {b.Uloborlu). Tymandos (b.Yas.sıviran), Antiokhcia (b. Yalvaç), Philomelion



ben ın çeşitli ıonlannda bulunabiJcn bu malzemenin rengi, pişirmeden dolayı da değişirdi . Kil, önce tüm tanecikli kısımlarından arınması için suda yı­ kanır, daha sonra yine suyun yardı mıyla hamur ha· ime gelinceye kadar yoğrulurdu. Kil hamuruna el· le. çarkta ya da kalıp alınarak biçim verilebilirdi. Gazan bu üç teknigin birarada kullanıld ıgı da sap· lanmıştır. Kalıp alma yönteminde önce kalıp iç yO· zcyinc bir yağ tabakası sünilür. sonra kil yeterli ka~ lınhğa ulaşıncaya kadar kalıp içine ycrleştinlirdi. Arka taral ya ayrıca dökülür ya da doğrudan bir kil tabakasıyla biçimlcndirılirdı. Kil yeterli oranda ku· nıyunca yapıt kalıptan çıkanlır. ayrıntıları ince bir aleLle düzeltildikten sonra, her :zaman olmamakla birlikte beyaz. bır astarla kaplanır ve pişirme işlemi­ ne geçilirdi. Pişi rme sırasında meydana gelecek bu· harlaşmada, içinde hava sıkışan yapıLların kırılma-



PİŞMİŞ ması



için arka yüzlerinde gcnellıkle oval. baz.an dtırtgcn hava delık1eri açılmıştır. Fırından çıkanlan yapıtlar, renklendirme ve yaldtZ!ama yapı lmadan tla kullanılabilirdi. Renklendirme sırasında yüz. lıat· tarını belirlemek içın genellikle siyah. saçlar ve ta· kılar ıçm sarı yeğlenmiş; aynca kahvercngı. yeşıl ve kırmızı da çok kullanılmışur. YaldtZlamanın ise çok ender uygulandıgı gönilur. Pı:;,mi:;, toprak yapıtlar, kap kacak yapı m teknikleri· nin başlamasına, yani Neulilik Çaıfa 1-->PREHİS­ TORY A) değin uzanır. Girit'te Minos uygarlığın· dan, Mısır.da Sülalclcr Öncesi Dönem'dcn. Yuna nısıan ve Anadolu'da Tunç (.ağı kühürlerinden. Amerika'da Kolomb öncesi uygarlıklardan pek çok pişmiş toprak heykelcik kalmış; en önemli örnekler mı:.-zar. kutsal alan ve evlerde buhınmuştur.



Erken Çaglar: Gınt'le MİNOS uygarlığının NcoliLık Çağı'nda ba· zılarının yalnızca baş



ve kollarının şematik olarak, da tUmuyle gerçekçı ı:;,lendığı çok şiş· man (steatopik) kadın heykelcikleri yapılmıştır. Ana tanrıça tapınımını kanıtlayan bu Omek.1ere Sa· raylar Ö ncesi Dönem'de de IMÔ 2600-2000) rast· lanmış; aynca, çı:.-şıtlı hayvan ve Jnış biçimlerinde küçük adak eşyası da bulunmuştur. PeL'iOpha. Iuk· ıas, Asterusia ve Traostalos·taki dag tapınaklarında Eski Saraylar Dönemi'ndcn IMÔ 2000-1700) kaba· ca biçimlendirilmiş İüOL' ler ve boga heykdciklcn ele geçmiştir. Aynı döneme ait bir tür kap olan RHYTON'lara Porti ve Mochlos'ta rastJanınıştır. Yenı Saraylar Döncmı·ne IMÔ 1700-1400) gelindi g.ı nde, pişmiş toprak plastik sanalı oldukça geliş· nıış: ama ustalar. daha önceden de bilinen FA· YANS, fildişi ve ıuncu da kullanmışlardır. Piskokephalı'de çok özenli işlenmiş saçlara sahip kadın ve erkek hcykelciklcn bulunmuştur. Saraylar Sonrası Dönem"de IMO 1400-1100) pışmış topraktan yapılan küçük ıdoller, önceki dönemin canlı ve ha reketli idollerinin tersine sert ve durgun betimlen· mı~tır. Saraylar Sonrası'nın en erken örnekleri Mavro Spclio'dan çocuklu tanrıça. Palaikastro'dan U.ı.ns eden kadınlardır. Büyük kulı idollcri olan. el· lcrini yukarı ka ldırmış kadınlar Gazi, Gumia. Cortys ve Pankalokhori tapınaklarında bulunmuş· ıu r. 1lagıa Trıada'da ve Patsos'ta ortaya çıkarılan heykelciklerin kaba işlenmiş olduğu dikkati çeker. Saraylar Sonrası Dönem'de seramik, giderek piş· m i ş ıopragın yerini almaya başlamış, kil yalnızca ı.::skı idol biçimleri için, çan ve boru biçiminde şe­ kıllendirilcrek uzun süre kullanılmıştı r. Girit kültu runOn hemen hemen ıum pişmış ıoprak ürünleri, kült e:;yasıdır. Ender olarak mezar armaganı idoller bazılarının



bulunmuştur.



Yunanistan·da Nezekli, bazısı da çizi bezck1iJir. Sesklo'nun bu ya· plllan nın yanı sıra Kuzey Yunanistan'da bulunan ıdo llerin 13alkan cLkili olduğu düşünOIOrken. Kvk1ad ürünlerine Girit idolleri örnek gösterilmek· ıcİZ­ MİRl, dönemin en önemli pişmiş toprak mcrkez.leridir. 0-ı.ellikle Delos, Korimhos ve Atina'da saptanan, kol ve bacakları gövdeden ayrı döküldüklen sonra omu:ı ve dizlere açıl mış yuvalara tutturularak oluşturu lmuş heykelcikler grubunun MO 3. ve 2.yy'da çok yaygın Oretilen oyuncaklar olduğU anlaşılmıştır.



Antik Çağ'ın pişmiş toprak yapnlarının bir başka önemli grubunu oluşluran kabartmalar. ilk keı; MÖ 5.yy başında görtllmeye haşlamışur. özellikle Melos ve Güney ltalya'daki Locri ILokril kabartmaları bu çaga damgasını vurmuş en iyi örneklerdir. Genellikle mitolojik konuların işlenmiş olduğu Melos kabartmaları, zeminsiz ya da zeminli dörtgen lcv· halar olarak biçimlendirilmiştir. Çoğunluğu Perscphone kOltOnO işleyen. mitolojik konulu Locri kabartmalanysa. kare levhalar biç.imindedır. Geç dönemdeyse hemen hemen bülün bölgelerdeki Ro· rna sanatında mezar kabartmaları önemli bir yer ıutmuştur.



Yunan ve Roma dönemlerinde Antik Çağ merkezlerinde üretilen pişmiş toprak kapların önemli bir grubunu da plastik figürlü vazolar oluşturur. Canosa (Kanysion. Canusium). Calvi (Cales), Cumae (Kymc) ve Güney İtalya'nın öteki kentlerinde saç, göz, burun ve dudakların plastik olarak gösterildi· ği baş biç.iminde. dev boyutlu I lclcnıstik Dönem vazoları bulunmuştur. Ayrıca, koç.ok heykelciklerin vazo çevresine tutturulmasıyla olu şturul muş örnekler de vard ır. Plastik figürlü vazolar perdahsız· dır ve tıpkı hL')'kelciklerde olduğU gibi. önce beyaz astarla kaplayıp sonra boyayarak bunlara canlı bir görünüm kazandırılmıştır. Vazolar kadar yaygın kullanılan kandiller de çoğUnlukla pişmiş topraktan yapılmıŞtır. Helenistik Dönem 'de ender olarak bc-1"..cli kandiller üretilmiş. bazı örnekler pcrdahlan· mıştır. tnsan, insan başı. hayvan ve sandalet biç.i· minde örnekler vardır. Roma dönemi kandillerinin bir kısmı yuvarlak biçimlcndirilmişıir ve kenarları da yuvarlak bordürlüdür. Delikli küçük bir kulpu ve agız deliği olan bu tipten başka ag-u kalp biçiminde, tabanında bir yiv bulunan, rozet , hayvan ve bitki ö rgeli örnekler de üretilmiştir. Hıristiyanlık döneminde yaygınlaşan tipteyse sade bir agız ve küçük bir kulp bulunur. Bazılarının üstünde usta· sının adına da rastlanan pişmiş toprak kandillerden Anadolu, Yunanistan, İtalya ve Kuzey Afri· ka'daki tüm antik kentlerde çok sayıda ele geçmiş· tir. Bunlar kadar çok sayıda olmamak.la birlikte, pişmiş toprak mangallar da arkeolojik kazı bulun· tuları arasındadır. Genelde Satyr başlarıyla bezeli tutamakları korunagel miş olan bu örnekler, ö1..cllik· le Anadolu'da HALİKAKNASSOS'ta , Mısır'da Naukratis'te ve Ege çevresinde bir tirctim merkezi



olan Delos'ta bulunmuştur. Bazıları Hekataios ve Nikolaos gibi ustaların adlarını taşır. Yunan sanatında pi:.;miş toprak, yukarıdaki alanlar dışında heykel, heykelcik, kap kacak ve SiKKE kalıplarının yanı sıra dokumada kullanılan ağırlık ve agırş..'lklar, mühürler, mühür ya da GEM benzeri madalyonlar iç.in de malzeme oluşturmuştur. Mühürlerin üstün· de genellikle savaş, aşk ve zafer tanrılannın figürleri, hayvanlar ve figür gruplan, MS 3.yy'dan sonra da Hıristiyanlık'la ilgili AMBLEM'lcr bclimlcnıniş· tir. MISIR'da pişmiş toprak kullanımı yalnızca küçük boyutlu parçalarla sı nırlı kal mıştır. Fayans heykel· ciklere oranla daha az olan pişmiş toprak heykelciklcrin öncüleri hayvanlar ve küçük gemi modelle-ridir. Nübyc bölgesinde adak ve ölü armağanı ola· mk kullanılmış çok sayıda hayvan heykelciğine



PİTORESK rastlanmışıır. Mısır'da Mô 7.yy'dan başlayarak pişmiş



lo prak heykelcik yapımının anması , yabande Yunan ve Yunan clk.ılı kültürlerin varl ıgının kanıtıd ır. Örn~n. MÔ 615'te kumlan Naukraıis'te Yunan göçmenlerın Nil çamuru denen yerel kilden pişmiş toprak OrettikJeri bilinir. Memphis' te ele geçm iş çok sayıdaki pışmiş loprak heykelcıkle. ticaretle u~raşan bu PERS satraplık merkezinin ko1.mopolit halkını yansıtan değişik yerel upler betimlenmiştir. Kentin yabancıl ar mahal !esindeki kazılarla gün ışığına çıkarıJan ürünler Helenıstik Donem öncesine ait o lmakla birlikte, tislup açısından benzerlik göstennemektedır. Dolayısıyla tarıh.lendirilmeleri çok wr o lan bu ö rneklerde Pers. Mısır ve Yunan sanatına özgü nitclık.lcr birarada yer almaktadır. Mısır'da pişmiş toprak endüstrisi, MO 331 'de kunı lan lskenderiye'de IA!eksandrial gelışmış. eski merkezlerden Naukratis ve Mcmphis de, Helenistik Donem'in ycnı mcrkczı İskenderiye etkısınde pışmiş loprak heykelcikler OretmiŞtir. iskenderiye'nin erken örneklerı, öz.ellik.le doğusun­ daki Schalbı. Hadra ve ibrahimiye mezar alanların da bulunmuştur. Schatbi buluntuları MÔ 4.-2.yy arasını kapsar ve oldukça iyi nitelikli kilden yapıl~ mıştır. lskcnderiye'de gel işen pişmiş Loprak endüstnsi. bir olasıhkla modellerini Yunanistan'dan yanlarında getirmiş olan göçmen Yunan ustalarının !:ianatın.dan kaynaklanmıştır. Erken örneklerin çok sayıdaki bir gnıbunu me1..arlardan çıkarılan ve Yun.an.ıstan' ın Boeotia bölgesindeki Tanagra ·da bu lundugundan "Tanagra hcykelcıklerı" adıyla lanı­ nan gruba benzeyen, bol kıvrım lı elbiseler giymiş k.ıdın heykelcikleri oluşıunır. Ayrıca genç erkek ve kadın figürlerine de rastlanmış, ama hiç tanrı figürtı hulunmamışıır. MO 3.yy ve sonrasında pişmiş topraktan kral ve kraliçe ponrc-büstlcrinin ortaya çıktıgı Mısır'da havanın kuru olmasından dolayı yapıtların üstündeki boyalar başka yörelere oranla daha iyi konınmuştur. cı, ö7..cllıkle



Çİ N'de en erken örnekleri Han Hancctanı dönemi



ne (MÔ 206-MS 220) a it olan pışmış toprak yaplllar, Kuzey Wci Krallıgı ITabgaçl döneminde (386· ">34f.i3.il gel i şmiş ve Tang I lancdanı döneminde 1618-907) yaygınlaşmıştır. Atölyeler mezar hediyesi olarak çok sayıda üretim yapmakla bırlikte. ürün niteliginde düşüş gözlenir. Ayakta duran, dans c...'Uen , müzik aleti çalan. uzun clbisclı ve peruk benzeri saç modelli kadınlar, savaş giysili erkekler, akıorlcr. yabancı gıysıli deve ve at bınıcı len. başlıca tıplerdir. Çin"in ve belki de dü nyanın en önemli pışın iş toprak yapı tlarıysa ülkenın ilk kralı Qin Shi I luang Di'nin lhd.MO ykş.259-MO 210/2091 yakın vı ll:ırda ortaya çık.arılan mcz.arında bulunmuştur. 245. 3324. 3632. İ. Tekeli meleri oldukça yüksektir. 'J'e rmoplastikler türlerine göre, norma l sıcakl ıklarda yumuşa.klan kırılgan hal'LANOMETRİK İZDÜŞÜM --, İZDÜŞÜM le kadar çok degişik özellikler gösıcrmekıc-dir. Elastomerler, sıcaklığın o-2o·c arasında artmasıyla hız­ PLASTICIENS. Les !Fr.l - PLASTİKÇİLER la yumuşama gösteren, ancak ykş.20 . C'den sonra ö1..clliklerinde bu yönden önemli bir değişme olmaPLASTİK (Gr.plassein, bıçimlemek'ıen p/astikos) yan plastikJcrdir. 7.or çözülür yapıda olan ve deği· lng.plasıic, Fr.plastique, AJm.Kunsrsıo/f. şik ölçülerde şişme gösteren bu tür mal7..cmenin Jsı ve baı.;ınç altında ya da yalnızca basınç etkisinJe biçimlendirdcrck üretilen, normal koşullarda bi- yüksek sıcaklıklarda yeniden biçimlendirilmesi ya çımini koruyan. yüksek molekül agı rlıgına sahip , da ısıyla (kaynak) birleştiri l mesi olanaksızdır. Termakro moleküllü organik bileşik. Plastık.ler, sente- mosctlcr, plastik biçiınlend irilebili rligi çok az olan bir grubu oluşturur. Artan sıcaklık.la birlikte malze. ıı k ürünler olan monomerlerin ya da dogal organik kökenli dcgişime uğramış maddelenn birleşmesi mede önemli bir yumuşama gönılmcz. Bu Lür mal~ nucunda oluşurlar. Monomerler, kimyasal reak- zeme sen ve kırılgandır. yumuşama noktası yoktur, siyon sonucunda birleşerek makro molekülleri çözücülerde çözülmez ve şişmez. Kımyasal açıdan dirençlidir. Makro molekülleri ykş.200 ' C'nin üs· oluştu ran doymamış tek moleküllerdir. Polimerler, tündeki sıcakl ıklarda bozularak parçalanır. ıdcntik birçok molekülün makro molekül olarak haglanmasıyla: yüksek polimerlersc büyük birçok makro molekülün birleşmesiyle oluşurlar. Plastikler temelde karbon-hidrojen bileşikleri ya da türev· len olup, tek tek hidrojen atomları, oksijen, 01 1 ~ruplan, azot, kükürt, fosfor ya da halojenlerle degışebilir nitelikteki organik bileşiklerdir. Üretimde hırçok tek molekül, katalizörlerin, ısının ya da bası ncın etkisiyle makro moleküller biçiminde baglanır. Bu türden oluşum reaksiyonları "ıx>limerizas· von", "polikondanzasyon", "poliadisyon " ve bunların etkilemesi sonucunda "oluşum" olarak dôrt gruba ayrılmaktadır. Poliınerizasyon sı rası nda doymamLŞ moleküller olan çok sayıdaki ınonomer, bir ı.ıncirleme reaksiyon sonucunda birbirlerine bağla­ narak, yüksek moleküler ağırlığa salup makro moleküller oluşturur. Bir yan ürünün oluşmadığı bu reaksiyonla ortaya çıkan yeni ü.rünün kimyasal yal)ısı, birleşen moleküllerin yapısının ayn ıdır. Kulla· nı lan maddeler genellik.le hidrojen-karbon bileşik­ leri, alkoller, estcrler ve elerdir. İki ya da üçlü atom hağlannın aynlarak tek tek molekOUcrin birbirleriyle birleşmeleri sonucunda oluşan polimerizasyon urunleri. en basit bünyesel yapLyı ve oluşumu verırler. Ilu gruptan olan polietilen (PE). monomer ~az halindeki etilenin çift karbon bağı üretim saf·



Üretim:



Plastikler ana maddeleri açısından kauçuk gibi doğal plastiklerden, biıkiscl selülozun türevlerinden, kazein gibi değişime ugramış maddelerden. kömür ve petrolün yan ürünlerinden ve ayrıca yapay olarak da üretilir. Bunlardan yapay üretim büyük ağır­ lığa sahiptir ve temel üretim maddeleri olarak kireçıaşı, maden kömürü. ham petrol ve dogal gazlar büyük oranda kullanılır. Ô'ı.el bir tür olan silikon· larsa, ınorganik silikatlarla organik karbon-hidrojen bileşikleridir: renksız, kokusuz, saydam ve su itici {hidrofob) maddelerdir. Pla5t.ik.lerin üretiminde, kimya endüstrisinin gelişmesinin öncesinde dogal hammaddcler ku llanılmıştır. Bu konuda ilk önemli aşamayı, 1840'ıa dogal kauçuğun kükünle birlikte işlenerek daha nitelikli ürOnler elde edilmesi oluşturmuştur. Xyloidin ve mclamin gibi ticari adlarla bilinen plastiklerin elde edildiği ilk çalışma­ lardan sonra 1865'te İngiliz kimyacı Alexander Parkes'in ilk sentetik termoplastik olan nitroselülozu (Parkesine) yapması. plastik endüstrisinin başlan­ gıcı olarak kabul edilebilir. 1869'da John Wesley I Iyall tarafından ABD'de ilk patent Cclluloid adı altında alın mıştır. Ru çalışmalar. 1873.te Friedrich Bayer'in fenol ve formaldehidi bulması ve kazeinin.



1489



PLASTİK



ECZACIBAŞI



SANAT



1\NSİKLOPEDISİ



(Galaithl, 1898'de rejenere selüloz (Ccllophanel ve PLASTİK (Gr.plastikos, elle yogrulabilen'denl 1901'de akriligin Wcıyloid, Plexiguml yapılmasıyla İng.plastic, Fr.plastique. Alın.plastisch. sürdOrOlmüştür. 190Tde Hollanda kökenli Leo Güzel sanatlar kapsamında ~plastik". biçimin iş· Hendrik Baekeland'ın, ana maddesi fenol-formalck.- lenmiş, boyutluluk ve hareket kazanmış niteliği hid olan bakaliti bulmasını. 1912-lS'te selüloz aseta- için kullamlan bir sıfattır. Daha çok Hplastik bitı ve fenoplast reçinesinin, l 920'1erde üreformalde- çim", ya da "plastiklik" lyoğrulabilirl ikl olarak tahid Wdurl, vinil, polislirenin, 1930'1arda alkidlerin, nım lanan bu nitelik, RESİM'de olduğu gibi iki bopolietilen, metilmetaakrilat (pleksiglasl, poliamidle- yutlu biçimin derinlik yanılsamasıyla algılanan. rin {naylon) üretimi izlemiştir. 1940'ta poliüretanın, mekan içindeki üç boyutlu biçimlenişi, ya da HEY40'1arda silikon ve poliycsterin. karbon florOriln. po- KEL'de olduğu gibi biçimlerin oylumları. dolgunlitetrafluorctilcnin (teflon), 1950'1erdc yoğun polieti- lukları ve Oç boyut luluğu gibi kütleye verilen çcşit­ len. plolipropilen. polikarbonat ve poliasctatlann liligi tanım lar. Türk sanat terminolojisinde .. plas(Delrinl yapılmasıyla plastik endüstirisi ı,'linümüze tik", Almanca'dan aktarılmış bir terim olarak biçi· min üç boyullu, heykelimsi ö7..elliklerini ifade etdeğin süregelen hızlı bir gelişim sürecine girmiştir. Yapıda Kullanımı:



Plastikler, günlük



kullanımda



genellikle ticari pa·



mek için kullanılmakta olup tanım henüz tam kesinlik kaz.anmamıştır. Batı dillerinin sanat termino·



lojisinde ..plastik" ya da .. plastik sana, .. (->PLAStcnt adlarıyla anılmakta ve kısaca kimyasal yapıla~ TİK SANATLAR) , modelaj !->MODELASYONJ nnı tammlayan terimlerin başharfleriylc adlandınl· ya da kalıp dökmeyle. yogrulabilen malzemelerden maktadır.



Bu malzeme gün0mü7...de giderek metal,



SERAMİK, AHŞAP ve hatta özel durumlarda Çİ­



MENTO



ı,sbi



malz.emelerin yerini



alınaktadır.



An-



cak her malzeme gibi bunlarm da özelliklerinin sı· nı rlı olması nedeniyle, özelliklerine uygun yer ve



biçimde kullanılmaları gerekmektedir. Ayrıca plastiklere değişik kökenli liflerle donatılıp pekiştirile­



rek OstOn nitelikler



kazandırılmaktadı r.



En yaygın



üretilen sanat Ori.inlerinc, özellikle de heykel ya da ÇANAK-ÇÖMLEK. ÇİNİ, PİŞMİŞ TOPRAK, PORSELEN ve SERAMİK gibi kil ürünlere vc'lilen add ır. Kilin dışında balmumu, parafin, alçı ve kagıt hamuru da plastiğe dönüşme özellikleri taşır. Tek· nik anlamda "plastiklik" malzemenin biçim bozan



güçlere muş



uyması



kalkugı



zaman bozul-



konıma özelliği



demektir. Bu



ve bu güçler



olan biçimini



tür olan "cam takviyeli plastikler" (CTPJ, genellikanlamda ·'plastiklik" özelligi, "c\astiklik"in karşıtı· le cam lifi ve JX>liycsler kullanılarak OreLilen bu LOr dır. J.N.Erzen bir malz.emedir. YAPl'da kullanılan plastikler, uygulama alanı na göre: koruyucu ince kaplamalar, profil elemanlar, kabuk ve plaklar. yalıtıcılar, ya· pı.ştıncılar ve kalkı malzemesi, örtü ve dokuma elemanları gibi belirLi gruplara ayrılır. Çeşitli malzeme



ya da



yapı



lanılan



yapay



ögelerinin yüzeysel korunumunda kul-



plastik kökenli kaplamalara örnek olarak, ahşap



yüzeyinde sert kaplama malzemesi



olarak kullanılan mclamin reçineleri ya da duvar



yüzeyine uygulanan saf akrilik, PVA (polivinil asetat) ya da epoksi reçineli sıvalar, değişik yüzeylere uygulanan JX>liüretan, JX>liycster. eJX>ksi reçineli



boyalar gösterilebilir. Plastik profiller genellikle PVC (polivinil klorür), polipropilen, polietilen gibi türlerden üretilir. Bunlar yapıda OOCRAMA'larda ve tesisat boruları, küpeşte, süpürgelik gibi yerlerde kullanıltr. Kabuk ve plak elemanla r, kalıplama ya da döküm yöntemleriyle OreLilen ve yapıda çok değişik alanlarda kullanılan malzemelerdir. DUVAR, DÖŞEME ve ÇATi kaplamalarında PVC. po-



lietilen, poliakrilat; ince yapı ögelerinde ve tesisat armatürlerinde PVC, polistiren, poliamid: dekoratif



PLASTİK ONARIM --. ONARIM VE KORUMA



PLASTİK SANATLAR İng.plasıic Künste.



arts, Fr.arts plastiqucs, Alm.gesralıende



Türkçe'de GÜZEL SANATLAR'la cşan l amda kullanılan



terim. "Plastik" sözcüğü AJınanca ve Fran· "yogrulabilen, bıçimi işlenebilen , zengin biçimli". hatta ··uç boyutlu" anlamlarına gelir.



sızca·da



Ozellikle HEYKEL ve RESİM için kullanılmakla birlikte. resimde üç boyutluluk (plastiklikl yanılsa­ malı (--.YANIL.SAMA) olarak vardır. Kütlesel ve hacimsel biçimlerin plastikliğinden söz edi ld iğinde (-.PLASTİK), MİMARLJK da plastik sanatlar içinde degerlendirilir. Güzel sanatlar terimine karşılık plastik sanallar terimi, biçimsel unsurlara dikkati çekmektedir. Otc yandan, Fransızca ve Alman· ca'da güzel sanatlann karşılığı olan beaux-arts ve sdXme Künste, sanatın estetik özünü vurgularken. lngilizce'de kullanılan fine arts terimi daha çok sanat ürününün biunişligini, bütünlüğünü. kendi dı· şında başka amaç taşımadığını vurgular.



amaçlarla, mobilyacılıkta poliyester, ABS (akrilnitril butadien stirol kopolimer), PMMA (polimetilJ.N.Erzen metakrilat); çeşitli tank ve depolann yapımında CTP (cam takviyeli plastikl ve özellikle poliycster PLASTİ K SANATLAR DERNEC:i (PSDJ ku llanımı örnek olarak verilebilir. Yalıllm malze- UNESCO'ya bağlı Uluslararası Plastik Sanatlar mesi olarak, ısı yalıumında Ozellikle polistiren (po- Dcmeği'nin (ı\sscciation lntemationale des Arts listiroD, poliüretan köpükleri ku llanılmakta, su ve Plastiqucs I AJAPJ Türkiye komitesi olarak 1989'da nem yalıtımlarında PVC vb reçinelerle donatılı ya kurulan demek. Amblem olarak kullandıgı a+A. da donatısız Sürekli yalıtım örtüleri oluşturulmakta·



demegin adının İngilizce.sinden NİZM



o ivizyo-



l . I Iıristiyan kilisesinde birbirinin üstüne kapana· bilen d ört ya da daha fazla kanatlı ALTAR PANOSU. Lilu rjik amaçlı 1-->LİTUR)O taşınabilir b ir kilise eşyası o lan poliptikte d e. DİPTİK ve TRİ PTİK ' te­ ki gibi kutsal kişilerin ya da İncil sahnelerinin kabartmaları ya da resimleri bulunur. 2. Genel olarak, flst nste kapanan çok parçalı re· sim. POLİS IGr.l Antik Çag'da surlarla çevrili bir merke-L ve çevre-sindeki tarıma elverişli topraklardan oluşan bağım­ sız kent·dcvlc ti. Kökeni Geometrik Dönem'e dcgin inen "JX>lis" Sôzcügü. önceleri geniş toprak sahibinin genellikle yüksek bir tepe üstünde kurulu, tahkim edil m iş konulu için ku llan ıl m ıştır. O dönem· de. tarımla uğraşan halk tepenin eteklerinde yaşar, savaş sı rasında buraya çekilerek savunmaya katılır­ dı . Zamanla, nüfus artıp siyasal sistem geliştikçe bu tepe AKROPOLIS olmuş. asıl kent tepenin eleğine yayılm ıştır. Antik Yunanistan'da bölgenin dağlık yapısı nedeniyle birbirinden bağımsız sayı­ sız kent--devleti kuru lmuştu r. Yer seçimini, coğrafi koşu llar, u laşım, güvenlik, ekonomi ve dini etken· ler belirlemiştir. Yunan coğrafyacı Pausanias (MS 143-176) bir yerleşim yerine polis denebilmesi için



POLLOC K gerekli ö lçütlerden sôz eder. Buna göre. yerleşim yerınde GYMNASİON. TİYATRO. AGORA. PROPYLON. TAPINAK. llOULEUTERION. ÇEŞ· ME. suyolu ve mezar yapılan bulunmalıdır. Arke olojik k.11.ılar kenllerde bu yapıların ve evlerin çok ıyı düzenlenmiş oldugumı göstermiştir. Örneğin. aynı



meslek grubu nda çalışanlar belli bir mahalledükk..1.n ya da aıölye olan evlerde yaşarlardı. İşçıler kenl surlarına yakın otururken. memurlar ve orta sınıf kent merkczıne yakın yerleşir­ MİLETOS) Sinope'ye lb.Sİ­ ilişkisinden hareketle biçimlendirmiş; insan-makiNOPI rakip olarak kurulmuş liman kenti AMİSOS ne ilişkisi üzerinde duran Hamilton da. araba parlh.Samsun), Karadeniz ticaretini ele gcçinniştir. Si- çalarını ve mekanik ev aletlerini insan imgesiyle nopc'nin kurduğu Kerasos (b.Giresun) ve Trapezo- birlikte kullanarak KOLA)'lar yapmıştır. 1957-61



1497



POPOVA arasındaki ikinci evredeyse figüratif anlallm yerini soyut anlatıma bırakmıştır. Birinci evrede sanatçı­ lar popüler malzemeyle insan imgesini kaynak ola· rak kullamrkcn. ıkınci evrede kitle iletişim araçları­ nın etkisi altında dcgişcn çcvre;el koşullar ve dünyayı algılama hiçimi önem kazanmıştır. Bu evrenin esin kaynağı İngiltcrc'dcn daha gelişmiş bir endüstriye sahıp olan ABD'nin popüler kültürü ile büyük boyutlu soyut tuvalleri olrnuşıur. R.SMITH btı iki öğcyi kaynaştıran yapıılar üretmiştir. Dönemin öbür temsilcileri Peter 13lakc (d.1932). Roger Colcman. William Grccn ve Robyn IJenny'dir (d. 1930). Pop Sanat'ın üçünco evresi Kralıyet Sanat Yuk.sekokulu'ndan bir grup öğrencinin J96l'de aç· ııgı "Genç ('.agdaşlar adlı sergiyle ortaya çıkmıştır. Derek Boshier (d. 1937l. Paırick Caufield (d. 1936). HOCKNEY. Ailen Joncs !d.l937l. KJTAJ, PHIL· LIPS ve Norman Toyntoy'dan oluşan bu kuşak sanatçılar. bir önceki KJTCI !EN SINK OKULU gibi fabrika bacalarına değil. kentsel çevrenin sundugu tipik ürünlere ve kitle iletişim araçlarına ilgi duymuşlardır. Bu evrede Pop Sanat'm yeniden figüra tıf anlatıma döndtıgü görülür. Phillips yapıılannda otomatik eğlence makineleri. den ceketler kullanır­ ken. Boshier kahvalulık lifli besin paketleri ve hava haritalarından, Hockncy de çocuk resimleri ve du· var yazılarından yararlanmıştır. Bu e;.-vrede grafik anlatımın agırlık kazandığı d ıkkati çeker. Pop Sanaı'ın İngiltcrc'de yerleşik kanılara bır lepki olarak ortaya çıktıgı , ama ABD Pop Sanatı'nın u laştığı yo· gunluga ve canlılığa ulaşamadığı düşünülür. Sıradan



1498



YAYIN



lumsal yaşamın ve endüstrinin gerçekleriyle bOtün leştirmeye çalışmış: gerek denemelerinde, gerek ya· zılarında ve öğretmenliğinde "Sanat sanat içindir" ilkesınin yanlış olduğunu. buna karşı sanatın çağ· daş dünyanın deviniminde yer alma'iı gerekıigini 4



savunmuştur.



Rusça adı Popova Lübov Scrgccvna'YUMUŞAK SANATI çoğunu ise kansı l940'larda Madrid'de Josc Garcia Orıega (d.l92JI dıkmiştir. Bir yıl ıçinde sanatçılar arasında yaygın öncülügilnde oluşmuştur. İspanyada iç Savaş'tan kabul gören Pop Sanat, birbirini izleyen sergilerle sonra TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK'i benimseyen kısa snrede adını duyurmuştur. Ncw York Pop için· ilk gruptur. Amacı. toplum~1l eleşt iri sanalını ve de yer alan öbür sanatçtlar !NDIANA, MAIUSOL protestoyu, ÖZGON BASKJ'lar aracılıgıyla toplu· ve SEGAL'dir. Batı Kıyısı'ndaysa Mel Ramos mun tüm kesimlerine yaymak olan grup. SAURA, ld.1935), RUSCHA. THIEBAUD ve Joe Goode Ad:in Ferrer, Arturo Manine-.ı;, Francisco Mateos (d. 1937} akımın en önemli temsilcileridir. (1897-1976), Javicr Clavo ld.19181, Antonio R.Val· Pop Sanat. İngiltere ve Amerika'da gelişmişse de divicso (d .19181, Josc Ruiz Pemias. Luis Garrido. bazı Avrupalı sanatçıların da yapıtlannda Pop im· Manuel Calvo (d.19341. Pascual Palacios Tardez ve gelere yer verdikJeri görülür. Bunlar arasında en oymabaskı sa.natçıJan Francısco Alvarez, Manuel önemlileri Fransa'daki YENi GERÇEKÇİLER'den Ortiz Valicnte, Ricardo Zamorano ve Yunan asıllı ARMAN ve SPOERRJ. İsveç asıll ı FAHLSTRÔM. Omi ıri Papageorgiu'dan oluşmuştu. Grubun amaç· İtalyan ADAMI. Enrico Baj (d.19241 ve Mimmo !arı kısa sOrcde Madrid'in dışmdaki kentlerde de beni msenmiş, Josc Duarıe (d. 1926), Cördoba; Roıella'dır (d. 19181. Z.Rona Agustin lbarrola (d. 19301, Bilbao; GUlNOVART 0092, 0123, 0980. 2167. ve Albcno Rolols Casarnada da ld.!9'231 Barsclona POPOVA, Lübov (1889, Moskova-1924, Moskoval gruplarını oluşturmuşlardır. Z.Rona Rus kadın rcss.1m, sahne ve grafik tasarımcısı. Rus AVANT-CARDE'ı içinde. çok yönlü deneme- PORFİR (Gr.porpbyros, mor'dan) leri, nesnel sanat dışındaki çabalan ve yapıtlarının lng.porpbyry, Fr.porpbyre. Alm.Porpbyr. üstün görsel zenginligiyle özel bir yeri vardır. Po- Açık gri·bcyaz renkli, magmatik bir oluşum. Mag· pova, etkin olduğu 1910-24 ara.-.ında. sanalını top· malik kültelerin içinde bulunan kristallerin biçimi



PORSELEN ve büyüklüğü, yani dokusu sınıflandınnada bir ülçot olarak alındığında porfirik doku iri kristallerin ( l-7mm. feldispat) ufak kristalli bir hamur içinde bulunmasından meydana gelrnektedir. Porfir, ınag­ matiklerin damar ıaşları tipini oluşturur. GRANİTin dayk ve sil biçiminde (damar oluşumları) olan porfiri tipine ''kuvars porfir" denmektedir ve içindeki öğeler porfirle aynıdır. Yalnız bunda ortoz ve iri kuvars taneleri, kuvars ve feldispattan oluşan mikrokristalli camsı bir hamur içinde bulunur. k tanbul'da cami avlularındaki sütunlar arasında gri renkli, porfir yapılı ve büyük ort.01. billurlu granitlere rastlanmaktadır. Bunlar Çanakkale· nin Kestanhol yakınlarındaki granit ocakları ndan çıkarılmış­ tır. Granitin öbür damar türleriyse pegınalit. aplit, lamporfirdir. Diyorit bileşimli ve porfir yapLiı da· mar taşlanna "porfirit .. denir. Bu taş bir tür andezit porfirdir. Türkiye'ye Mısır'dan getirilerek kaplama, bezeme ve sütun taşı olarak kullanılmış. "eski kır· mızı porfir" ya da ~Ahmer-i atik" adını almıştır. Çok sert, çekiçle kırılması güç ve çok iyi cila kabul eden bir taştır. İstanbul'da Ayasofya'da (bit.537), llayezid Cami.si (1501-06) avlusunda, Çemberliraş' ta ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri içindeki pek çok LAHİT'te kullan~dıgı görülmektedir. "Eski yeşil porfir" (verd antique I verdo antico) ya da "Ahdar-i aıik" olarak bilinen bir başka türse diyabaz bileşi­ minde olup gabrnnun damar oluşumudur. "Oiya· baz porfir'' de denmektedir. İçinde ojitin ayrışma­ sıyla açık yeşile boyanmış büyük labrador kristal· leri, şekilsiz bir madde ya da mikrolitlcrden oluş­ muş bir hamur bulunur. Yunanistan'da Mora Yarı­ madası'nın Maralonizi bölgesinden çıkartılan eski yeşil porfir, Ayasofya'da ve Süleymaniye Cami.si'nde (1557) kullanılmıştır. Ayrıca BİZANS döneminde MOZAİK yapımında kullanıldıgı da bilinmektedir.



K_ Çorapçıoglu PORİNOS I PORNOS --> ANTİMAKHİOES vd.



PORRO, Ricardo 120.yyl Küha kökenli Fransız mimar. Yapılarında fantastik ve simgesel anlalım ni kullanmıştır.



bıçimlcri·



Mimarlık Okulu'ndan ıne-ı.un olan ve 1960'1arın anasında Fransa·ya yerleşen Porro. 1986'dan beri Renard de La Noue ile birlikte çal ış­ makta, ayrıca Lille'de sanat tarihi öğretmenliği yapmaktadır. Porro'nun Havana Sanat Okulu (1961 -63) projesi, MODERN MİMARLIK'ın sınırları içinde kalmakla birlikte fantastik ve simgesel öğcler taşır. J)aris'in güney banliyölerinden Saint-Denis'de, ben"" ögelerin yer aldıgı College Saint-Denis (1980'lerin oonu) ikilinin Fransa 'da gerçekleştirdiği en önemli proJedır. Ahşı lmadık planıyla dikkati çeken okulun gı rişinde açık bir kitap ve bir govercinin kanatların· dan oluşan bir heykel yer almaktadır. Porro, barı­ şın simgesi govercin imgesini planda da sürdürmüş. derslikleri açık avluyu {forum) çevreleyen bir cgri hat üzerine yerleştirmiştir. Üçüncü boyutta da cgriscl hatlar çatıyı biçimlendirmiş, gi rişin üzerin· de çatı bir gaga gibi sivriltilerek öne doğru taşın!·



Havana



ın ıştır.



G. Yalçıner



PORSELEN lng.porcelain, china, Fr.porcelaine, Alm.Poızellan, Osm.fagfuri. Sert (pekişmiş), saydam ve beyaz, yarı camlaşmış lvıtrifıedl hamurdan SERAMİK. Sofra takımı, biblo vb süs eşyası ile sanat ürünleri yapımının yanı sıra sağlamlığı ve refrakter (rifractaire; 1580· -2ooo·c ve üstünde sıcaklığa dayanıklılık) niteliginden ötürü teknik alanda da kullanılır. Sofra takımı ve sanat iş·



!erinde beyazlık ve saydamlık çok önemlidir. Teknik porselen.deyse önemli olan hamurun teknik özelliklerini geliştirerek yeni nitelikler kazandırmak olduğundan, beyazlık ve saydamlık o kadar önem· li değildir. Porselen hamurunda kullanılan kaolin, KlL, feldispm ve kuvars gibi haınmaddelerin saf ve iyi nitelikte olmalan gerekir. Pişme derecesinin yüksekliğine ve bu ısıda hamurun durumuna göre porselen, yumuşak ve sert olmak ü1.cre ikiye ayrıllf. ~Yumuşak



porselen"in hamuru pekişmiş, beyaz ve Genellikle 1200°-1300°C'de pişiri· len bu tür porselenin yapısında %25-30 kil minera· li, %0·20 kuvars ve o/o40·60 feldispat vardır; bazan %0.5·2 arasında mermer ya da dolomit de bulunur. Feldispat oranı sert porselende olduğundan daha yüksektir. Yapısı ve pişirme ısısına göre çeşitli tür· !eri bulunur: 11 "Seger ıx>rseleni"nin karışımı %25 kaolin, %45 ball clay (çok beyaz pişen, çok ince taneli ve kolay biçimlendirilen bir kil türü; genellikle tek başına degil, seramik hamurunun karışımında kullanılır) . %30 oranında da kuvars ve feldispat karışımıdLr. Bisküvisi (sırsız gövde) 900°C'de pişiri­ len. sırı 125ff·l300"C'de pişirilen Segcr porsclenlc-rinin saydamlıgı fazlad ır, ama rengi sarımsıdır. 2) ~Fritli porselen"in karışımında %30-50 kil minc-rali, %35-25 kuvars ve %25-35 fritin (SIRÇA! yanı sıra kalsiyum karbonat da bulunur. Hamura katı · lan öğütülmüş cam fritten dolayı ytıksek bir saydamlığa sahiptir ve 1200· -12so · cde pişirilir. 3) Parlak görünümlü "dişçi porscleni"nin yapısın­ da kil ve kuvars çok az. feldispat ise çok fazladır. 4) "Bisküvi porseleni" olarak da bilinen "Paros (Parian) porseleni" daha çok figür, biblo vb süs eşya· sında sırsız olarak kullanılır. Karışımında %25 kil minerali, %10 kuvars minerali ve %65 feldispat minerali vardır ve 1200"C'de pişirilir. 5) "Jasper porseleni"nin hamur yapısında kil minerali ve kuvarsın yanı sıra yarıdan fazla oranda baryum sOLfat bulunur ve bisküvi genellikle sırsız kullanılır. 6) ~Bazalt porseleni" siyah ve sırsıı.dır. 7) ''Kemik porseleni" (bone-china) olarak bilinen İngiliz fosfat porseleninin hamurunda kil minerali (%25·40) ve feldispatın 1%25-601 yanı sıra kemik külü 1%10-401 bulunur ve 1200' -1250' C'dc lırınlanır. 18.yy'da ingiltcre'de geliştirilen kemik porseleni sağlamlığı ve saydamlığı nedeniyle sofra takımı yapımında kullanılır. Hamurun plastik özelligi lyogıırulabilir!ik) zayıf olduğundan bu özelliği sağlayabilmek için hamur uzun süre suyla temas halinde bekletilir. Ayrı­ ca, pişme sırasında küçüldüğünden ve rengi bozu· labildiginden özen li bir fırınlama gerektirir. 81 "Sevres porseleni"yse %40 kaolin, %25 kuvars, %35 de fcldispat içerir ve 1280'C'de pişirilir. "Sert porselen" ilk kez Çinliler tarafından bulunmuştur. Kaynağı sert seram ık (gre lsıoneware) hamurudur ve geliştirilmesi ykş. 1000 yıl sürmüştür. Çinlilerin sert porselen yapımında yüksek mikalı alkali ka· alin kullandıkları bilinir. Avrupa'daki ilk üretim 16. ve 17.yy'larda Çin porselenlerini taklille başlamış­ tır. Avnıpa'da porselen, önceleri yalnızca kaolin, kum ve tebeşir karışımından yapılmış. feldispatik porselen hamuruysa 1730'da Almanlar tarafından bulunmuştur. Sert porselen hamurunun karışımın­ da %50 kaolin minerali, %25 kuvars minerali, %25 de feldispat minerali bulunur. Pişirme sıcaklığı 1280' -1460' C'dir. Porselenler, mutfak eşyası, saglık gereçleriyle kimyasal ve teknik alanda kullanı­ lan sert porselen; elektrik porseleni (feldispat yeri· ne toprak alkali içerir): alümin porseleni (kuvarsın bir bölümü ya DIŞAVURUMCULUK) tanı· kon.usu cephede. Vignola'nın ağırbaşlı ve uyumlu nır. hı r dengeye dayanan tasarımına Porta'nm dinamik llı r hava getırdıği izlenir. Porta. göıilnüınde ağırlığı İtalyan kökenli bir ailenin çocugu olan Poninama giriş kapısında toplamış: gömme ayakJar (Pİ· ri'nin resimle ilk ilişkisi, dokuz yaşındayken dog!.ASTRJ. bunların arasında kalan nişli ya da sağır dugu kasabada ISao Paulo yak.l zengin reS&1mların bülümler. heykel ağırlıklı bezeıneler. kırıklı saçak- bir kilisenin süslenmesinde onun da görev alması· 1.ırla CEPHE büıünlugünO zedelemeden orta bölü· na izin vermeleriyle başlamıştır. l918'de Rio'ya git· ıniş. burada Güzel Sanatlar Ulusal Okulu"nda Lu· nıü vurgulamış. düşey etkiyi artırmışur. Daha al· ,,ık tutulmuş iki yan bölümü yüksek orta bölüme cilio de Albuquerque ve Rcxlolfo Amôedo'nun h.ıglamak ıçın kulland ığı dev boyutlu VOLÜT'ler. 11857-19411 yanında çalışmıştır. 1920'1erde yaptığı ızleyen yıllarda BAROK mim.arların çok sevdikleri ponrclerle geçinmeye başlayan sanatçı. 1928'de şa· hir öge haline gelmiş; il Gesiı Kilisesi de gerek plan ir Oleg.trio Mariano'nun portresiyle bir gezi ödülü ~ması. gerek cephesiyle Barok mimarlığın nere- kazanmış ve aynı yıl gittiği Paris·te 193l'e degin dcvsc temel KİLİSE ömegi olmuştur. Porıa. S.Luigi kalmıştır. Bu stire içinde İtalya. Ispanya ve İngilte-­ ,lı:ı Prancesi Kilisesi'ne yaptığı cephede (1580-84) re'ye giden sanatçı. Rio'ya döndogonde akademik düşey etkiyi sürdormos, küçük boyııtlu S.Maria ai anlayışı bırakarak. Meksika duvar resmi geleneğiy· Monti Kilisesi'nde 11580) yan n.efleri orta neften ay- le KÜBİZ.M'i ve Dışavurumculuk' u k.aynaklaştırdı· ı ı .1lgılanac.ak biçimde duzcnlcyerek il Gesü cephe· gı bir anlayışla çalışmaya başlamıştır. 1933 tarihli ,ındekı bütünlük duygusunun tersı bır anlayışa yö- Tepe adlı yapıtında Rio yakınında yoksul bir semti resimlemiştir. Bu sıralarda folkJonk konulara da ııdnıiş, S.Atanasio dei Greci lykş.1580-831 ve Trini"' deı Monti lykş.1583) Kılıse/eri'nde Roma'da ilk yönelrnış. beyazlan. siyahlar ve melez.lerle birlikte k, çıfıe çan kulesini kullanmış, beşgen planlı dostluk içinde resimlemiştir. 1940'1arda ele aldığı S Maria Sca/a Coe/i Kilisesi'nde 11582-841 merkezi toplumsal konularda ise acıma duygusu agırlık ka· pb n şemasına yönelmiştir. Ôlekı önemli yapılları ı.anmış. bu nllelik Brezilya'nın kuzeydogu bölge· sindeki kuraklıgın yaraıııgı yoksullugu dile getirdi· .ır,ı sında, Roma'daki Capizucchi Gasparri lykş. 1>801. Ruggieri 11582-911. Maf!ei-Marescoııi lykş. ği Göçmenler dizisinde en olgun anlatımını bulmuş· tur. Bu dönemde dinsel konulara da yönelen sanal· l '821. Aldobrandini-Chigi 11584-871. Crescenzi-Serçı. 1943'ıe Sao Paulo'da bir radyo istasyonu için lııpı 11.5851. Paluzzi Albertoni lykş.1593) . Giusıini­ peygamberlerin yaşamlarından salmeleri resimle/'ıtımbino {1594-1604) adlı PALAZZO yapılan ve miştir. Portinari'nin Dışavunımcu üslubu bu yıllar· ., Paolo aile Tre Fontane Kilisesi'yle 115991 Frasca· da Gerçeküstücü nitelikler (->GERÇEKÜSTÜCÜ· ıı'dckı Aldobrandini Villası (1601) anılmalıdır. LÜK) ka1..anmıştır. Tuval resimlerinın yanı sıra Lal\ma. mimarlıkta Rönesans'la Barok arasında bir tin Amerikalı çogu sanatçının yapııgı gibi DUVAR klıpn:.:ı oluşturmuştur. Vignola'dan etkilenmekle bir· RESMİ alanında da çalışmış: Rio Halk Saglıgı ve l ı kte. onun kesinlige dayanan üslubunun dışına Egiıimi Bakanl ıgı için 1936'da başladığı freskler ve



PORTINARI. Cfodido, M,sıızo IMı:tıs!. 1934. tuval lızerine yağlıboya. S lx 65 cm.



Porta'nın



.\i' nın



1503



PORTİK çinı panolar: Washington Kutuphane;ı'nın İspan­



POR'l'OGHFSI, Paolo (1931. Roma) ltalyan mimar. ve bu kıtaya yerleşmelerini İTALY A'da POST-MODERNİZM"in önculerinaıı lalan Kıı~rıırı Keşfi'ni (1942); fklo J Iore-lAmte ya- dendir. kınındaki Pampulha Kılı.resi için. Assisili Aziz franMimarlık öğrenimi gördogu Roma Üniversite· ccsco'mın yaşamını belım.leyen freskler ve seramik si'nden 195Tdc mC7.un olmuş. ertesi yıl Roma'da duvar panolan yapmıştır. Sanatçı aynca 195Tde mımarlık bürosunu l-urmuştur. 1964'tcn bu yana New York Hirleşmı.ş Mılletler f1inruı ıçın MSavaş ve Vinorio Gigliotti ıle ortak çalışan Ponoghcsi. 1962Barış" konulu duvar resimleri de gerçekleştirmiştir. 66 arasında Roma Ünivcrsıtcsı'nde. daha sonra da 191.\. U. Tükel Milano Politekn.iği Mimarlık Fakültcsi'ndc ögretim üyeligi yapmış, 1981'dc Roma Universitesi'ndcki PORTİK ll.ıt.porta, bpı"dan porticus. Fr.portiquel görevine geri dönmüştür. 1969 83 arasında ConlIng.portico. Alm.I'ortikus. rospazio'nun. 1977de /ıaca·nın. 1990'da da Materia 1. Antik YUNAN ve ROMA mimarlıklannda. TA- ve Eupalino· nu n yayın yönctmcnligını üstlenmiştir. PINAK ve PROPYLON gibı yapıların önündeki sü- 1950'lerin sonunda RASYONALİZM'den ayrılıp tunlu, üstü kapalı gırış. "Portiko .. da denir. Antik TARiHSELCİLİK"e yönelmiş ilk mimarlardan biri Yunan Lapın.akları poniklerindeki sütun sayısına sayılan Portoghesi. GUARJNI ve IlORROMINI göre adlandırılmıştır, iN ANTIS TAPINAK"larda. üzerine kitaplar yazmıştır (Guarino Guarini. Mila anıi ler arasındaki ponık IPRONAOSI. birle dört no. 1956; Borromini nella cultura europca. Roma. arasında değişen sayıda sülUnla sınırlanır. Pronaos 19641. MODERN MİMARLIK biçim ve ögeleriyle ön.ündeki sütun sayısına göre bu tür tapınaklar: be- Doğu. GOTİK, BAROK ve ART NOUVEAU asnostylos (tek sütunlu). dfatylos (iki sütunlu), tristylos Juplarını birleştirerek. romantik bir EKLEKTİ­ {üç stilu nlu) ve tctrastylos (dört sütunlu) olarak ad- SİZM"e (seçmecilik) dayanan özgün yapıtlar gerlandırılır. Ayrıca. PROSTYLOS tapınaklar ön cep- çekleştimıişlir. Roma yakınlarındaki IJaldi Evi'nde helerindeki sütun sayısına göre: pcntasıylos (beş sü- (1959) birbirine aykırı ıkı akımın. Barok ve DE tunlu\. beksastylos lalıı sütunlu). bepıasıylos (yedi STIJL"in bir sentezini yapmış: Scandngliada tümüsutunlul. okıasrylos (sekiz sütunlu) ve dekasıylos (on nü karmaşık dairesel geometrilerle oluşturdugu sütunlu) olarak adlandınlır. Ayrıca herhangi bir Andreis Evi 11964 67l: Romadaki l'IJAROKl en iyi örneklerinden biri sayılan Zwinger yapı top· lulugunun miman olarak tanınır. Saksonya Elektôrlogo·non önemli kenti Drcsdcn'de 1680'de, Saksonya elektöıil 11694-1733) ve Polonya kralı 0697-1704: 1709-33111.Friedrich Augustusun başkanlıgındaki &ıuamı' ta Umar Dairesi! görev alan, 1691'de de bu dairenin yöneticilığine getirilen Pöppclınann. eğilimi ve mimar olarak konumu açı· sın.dan., Avrupa'da yerleşik gelenekten ayrı lan ilk tasanmcılar kuşağındandır. Aralarında Avusturyalı



ara'iında.



Dresden yakınında, Çin PAGODA'lannı dikkati çeken Pillnitz Sarayı (1720-221 ile Drcsden"deki Hollanda &,rayı"nın lb.Japon Sarayı) ekleri sayılabilir. Hollanda Sarayı· ndaki ilk degişikliklcr l 715-19 arasında yapılmış: ın2·23'te yapıya yeni bir kat eklen.irken. çalışmala­ rın yürütücologone. Paris'te deneyim kaı.anmış Zacharias Longı..ıclunc getirilmiş; saraydaki yapım l 72Tden sonra. gene Paris'ten Jean de Bodt tarafmdan tamamlanmıştır. Dresden'de Elbc ü7.crinde gerçekleştirdiği Augustus Köprüsü (!727-311 ünlü bir örnek olan Pöppelmann 'm aynı kentteki Drnikönigskircbe tasarımları (1732-39) ise IJAI IR tarafın· dan uygulanmıştır. Y.Salman anımsatan çatılarıyla



PRAEFURNIUM !Lat.l Antik ROMA hamamında KüLHAN bölümü (->HA· MAMI. Çizim --> HYPOCAUST PRAKSİTELES (MÖ 4.yyl Yunan heykelci. M Ô 4.yy'ın en Onlü ve verimli heykelcısidır. Atinalı



heykelci bir aileden gelmektedir. Babası !belki de agabeyi) olan KEPHİSODOTOS !Yaşlı!. A tina Agorası' nda duran Eirenc (Barış Tanrıçası) heykeliyle Onlodor. Praksiteles"in iki heykelci oglundan biri Kephisodotos, öteki Timarkhos adını taşır. Antik kaynaklara ve yazıtlara göre, Praksiteles'ın 60'lan fazla heykel yapugı ileri surOlürsc de, bunlardan bazıları sanatçıyla aynı adı taşıyan ög· rencilerinin yapıtları olmalıdır. Praksiteles, öı.cUik· le mermer malzemeyle çalışmayı ve yapı t larını Ati· nalı ressam NİK IAS'a ankostik teknikte (~ANKOSTİK RESİM! boyatmayı yegtemiştir.



FISCHER VON ERLACH, &ıhemyalı OicntzCÔKDELENI sürekli tekrar ve hızlı yapım gereksinimi. "kısmi prefabrikas· yon"un geniş bir alanda kullanılma5m1 sağlamıştır. Pre/abrikasyonun giderek daha fazla küllanıldığı TOPLU KONUT uygulamalarından MAY'ın, Frankfurt anı Main'daki Rômerstadt, Westbausen ve Praunbeim yerleşmelerinde 11925-30) ""kapalı prcfabnkasyon "la üretilen iki katlı evlerden her biri 20x300xll0cm boyutunda 1.25 ton agırlıgında panolarla iki günde monte edilmiştir. 1930'da ABD"de ekonomik kriz nedeniyle devlet seri üretimi dcsıek­ lemiş. mcvcuı yapılara kat eklemek amacıyla eski lctgir cephelerin yerine ilk kez prefabrike hafif cep· he elemanları takılarak yapılar hafi fleulmiştir. 1934'te de Londra'nın güneyinde yapılan evlerin duvarları ilk kc-L. önceden fabrikada makinelerle örülmüş tugla duyar mcxiüllennden elde edilmiştir. II.Donya Savaşı' nın ardından on.aya çıkan konut gereksinimi ve usıa işgücünün giderek azalması. el emcgine dayalı geleneksel yapım sürecinin yerini şantiye işç.iligini en aı.a indiren. de~lamaya uygun hızlı bir yapım sürecine bırakma zorunlulugunu geurmiştir. O güne kadar uygulanan hafif ve kısmi prefabrikasyonun giderek agır ve total prefabrikasyona dönüşmesi yapım sürecinin endüstri leşme· sinde bir adım olmuş, Kuzey Avrupa ülkeleri, Fransa, ABD ve Dogıı Bloku ülkelerinde başta konut olmak üzere okul. fabrika gibi yapı türlerinin mOOüler (~MODÜL) ve ı;eri üretime uygun olarak tasar· !anmasını sağlam ıştır. Larscn·Nielsen ve Jespcrscn (Danimarka), Skaıne (İsveç), Oımus ve Balency IFr.l. Wates, Reema ve Bison Wall tlng.l gibi ö nemli betonarme sistem firmaları ürünlerini uluslararası modüler sistemlere uygun üretmeyi hedeflemiş, böylece yapım sürecinin tamamen endOstrıleşmcsi iç.in önemli bir adım atılmıştır. 1970'1i yı llarda her ne kadar T ASARIM"la giderilmeye çalışılsa da, prefabrike yapılardaki tekrarın oluşıurdugu tekdüzelik insan ların tepkisine yol açmaya başlamıştır. Birço· gır yıkilan binaların Sôkülebilenleri geri kalmış ülkelere gönderilmiş, bu ülkelerde de prefabrikasyon, inşaat sektörünün istihdam olanaklarını azaltmakla suçlanmıştır. laşma çabası



mimar.



Avusturya Barogu"nun 1->BAROKl önde gelen adOn yedi



pı elemanlarını n yapı alanında montajına endüstrik.--şmiş yapım



yak.-17261



Atölyelerde ve fabrikalarda seri olarak



Oreı i len



ya-



ayrı labilir: 1)



PREHİSTORYA



tonarme sistemler gencllikle kat yüksekliğinde panoların ve döşeme plaklaruun biraraya getirilmesi ya da odaların hocrcler halinde vinçle yerleştirilme­ si temelıne dayanır. SLrüktOr. taşıyıcı panolarla ya da daha sonra aralan panolarla kapatılan prefabrike kolon ve kirişlerle kurulur. b) Metal sistemler strüktürün pasa ve yangına karşı korundugu çelik elemanlarla oluşturulur: genellikle ince yapı elemanları ve bölocoler ise farklı mal7.cmclerle tasarlanır. c) Ahşap sistemlerde strüktür ve bölücü elemanlar önceden hazırlanmış ahşap panolardır. AfiD'de tasarlanan -Acorn sistemi ev"in tüm duvarları iç içe istiflenerek bir kamyonun ıaşıyabilece­ gi hoyuua bir prizma haline getirilmiştir. Tüm elemanlar büyük boyutlu olma larına karşın oldukça hafiftir; bu nt'Clcnle yöntem ~hafif prefabrikasyon·· olarak da tanımlanır. 2) Kısmen endüstrileşmiş rrefabrikasyon, kimi zaman fabrikada üretilen elemanların. kimi zaman şantiyede üretilen PREKAST elemanların kullanıldığı yapım sürecidir. -Kısmi prefabrikasyon" ya da "açık prefabrikasyon" adlanyla da anılır. Strüktürün genellikle geleneksel yonıemlerle oluşturu lduğu bu tür prefabrikasyon da kullanılan malzemelere göre üçe ayrılır: a) Betonarme sistemde. taşıyıcı olarak agır prefabrike büyük panolar kullanılır. döşemeler yerinde dökOlor ve küçük prefabrike elemanlardan cephe kaplaması yapılır. Ambar ve fabrıkalarda sık kullanılan hazır kolon, kiriş ve çatı makaslarının örnekledigi bu sistem de ''kısmen endüsLrileşmiş betonarme prefabrıkasyon" olarak nitelenmektedir. b) Metal sistem. Jıcrhangı bir slrüktüre bel lı aralıklarla bağlanan ALÜMİNYUM ya da galvaniz saç profillerden olu~ur; üzerine ÇL'Şitli cephe kaplama malzemeleri takılır !GİYDİRME CEPHE); ayrıca, duvar elemanı ve çatı örtüsü olarak alüminyum ve sac levhalarla ~,ıuşturulmuş sandviç panolar kullanılır. c) Ahşap sıstcmde. ıki yüzü KONTRPLAK kaplanm ış. içi cam yünü doldurulmuş taşıyıcı sandviç panolar kullanılır. 3) EndüsLrıleşıneıniş prefabrikasyon, ilen teknolojiyle üretilmiş elemanların, belli bir düzene hagımlı kalınmadan kullanıldıgı yapım sorecid ır. Geliştirilmiş geleneksel yöntemlere dayanan lıu prefabrikasyon. hazır kalıp. prefabrike kirişlerin kullanıldıgı asmolen bloklu döşemeler. sıandan yer kaplama malzemelen gibi üretım süreci geliştiril­ miş malzeme ve yöntemleri gerektirmektedir. 1147. 1957. 2759. E.Erenler PREGEL}, Marij (1913. Kranj-1967, Ljubljanal Yugoslav ressam ve grafik sanatçısı. Yaglıboya tuvallerinin yanı sıra duvar panolan ve kıtap resimleriyle de tanınmıştır.



yapmıştır. Ayrıca



1961-62"de Ljubljana ve llclgkamu yapı larında diziler halinde du-



rad'daki bazı var resımleri gerçekleştirmiştir. 3134.



Z.Rona



PREHİSTORYA ILat./Gr.pre-, önce, bistoria, ta-



rih 'ten prebistoria: tarihönccsı) Dördüncü (Kuvatcrner) Jeolojik Zaman'ın Pleyistosen ve Holosen bölümlerinde, insanlık tarihinin yazının kullanılmaya başlanmasından ö nceki çag~ )arını her yönden. dog.al çevresi, hayvan ve bitki dünyalarıyla bırlikte. amropolojik, toplumsal, ekonomik. teknolojik, siyas.'ll, geleneksel. dinsel. sanatsal açılardan. larıhsel ve sosyokültürel olarak araştıran, inceleyen arkeolojik bilim dal ı (-+ARKEOLOJİ). Prı!historlque



sözc(lgtlnO ilk olarak Fransız Toumal 1833'te kullanmış, bugünkü anlamında "prehistorya~ terimiyse ilk kez 185l'de Danicl Wilson tarafın­ dan bilim diline sokulmuştur. "'Tarih.öncesi arkeolojisi~ anlamına gelen prehistorya, "Tarihöncesi (.aglar Arkeolojisi", "Yazı Oncesi (.aglar Kazı Bilim,· ya da "Prehistorik Arkeoloji" olarak da adlandı­ nlmaktadır. Prchistoıya. bugün artık ortadan kalkmış. göçüp gitmiş olan tarihönccsi insan topluluklarının o 1,amanlardaki fıziki onamları. dogal ve biyolojik çevreleri içinde nasıl. ne biçimde, nerelerde yaşamış olduklannı aydınlaLmaya çalışır. Bunun ıçın her türlü yerleşim yeri ve biçimini, mimarlık kalıntılarını inceler. Geçm iş insan wpluluklarının geliştirdiği kültürleri, bu kOlıOrlerin eriştiği düzeyleri, ekolojik açıdan birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini. etkileşimlerini yeniden bulup çı­ karma amacını güder. Bu nedenle söz konusu insan Lopl uluk.larının teknolojik, ekonomik, toplumsal, siyasal, geleneksel, dinsel ve sanat.sal kültür verilerini ve yaşamlarını belirleyebilecek. gonomoze değin gelebilmiş her tOrlO maddi kalıntıdan yararlanır.



Prehistorya, Antikite'ye karşı duyulan hayranlı ktan kaynaklanan ve lemelde Eski Yunan ve Roma kOltürlerinin araştırılmasını amaçlayan Klasik Arkeoloji'den daha farklı ve daha yeni bir bilim dalıdır. Ancak 19.yy"dan bu yana gelişmiş ve bir bilim dalı olarak kuruluşu l,aşlangıçıa Avrupada yer. doga ve fen bilimcilerinin araştınnalarıyla gerçekleşmiş­ tir. Bu yüzden prehistoryanın arkeolojik yöntemlerinde jeolojide uygulanan "stratigrafi/tabakalaşma" ve Kari Linnl!'nin biyolojiye getirdiği "sınıflandır­ ma" sisteminden esinlenilerek oluşturulan Mtipoloji/tipbilim" yer almaktadır. Prehistorik araşurmalar­ da, arkeolojik yöntemlerle birlikte palco- ve arkeoantropoloji, jeomorfoloji. paleo- ve arkeozooloji, palco- ve arkcobotani ve oteki arkeornetrik bilim alanlarının bütün yöntemleri uygulanmaktadır. An· cak böylece, dogal ve biyolojik çevresi içinde, yazı öncesi çağlarda yaşamış olan insan topluluklarının oluşturdugu kOltOrler tOm yönleriyle aydınlatılabi­ lir; geçmiş toplumların yaşamlarının ve kOltürlerinin bir rekonstrok:siyonu yapılabilir.



1932 36 arasında Zngreh Sanat Akadcmisi'nde öğre­ nim gördükten sonra, 1938'de Ljubljana Gimnazyumu ·nda ders venneye başlamıştır. Bu görevini 1941t.) arasında s.ıvaş tutuklusu olarak geçirdiği döneının dışında 1946"ya değin sOrdOrmOştor. 1946-48 .ırasında gene Ljubljanada Uygulamalı Sanatlar ()kulu'nda. 1948'den sonra da Sanat Akademisı · nde dersler veren sanatçı, 1962'den sonra akadeınıde resim profesörlüğüne getirilmiştir. 11.Donya Prehistoryanın yararlandığı tarihöncesine ait madS.waşı'na dcgin Toplumsal Gerçekçi bir üslupta di kalınular içinde antrofX)lojik olan ları, yani insan ·->TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK) çalışan Pregelj, iskelet ve kernıklen o insan toplulugunun niteliği­ daha sonra düşsel ve simgesel bir an latım yöntemi nin, hayvan kemikleri ve bitki kalıntılarıysa biyolo~clıştırerek ınsan vücudunu sık sık haç biçiminde jik çevresinin. fiziki onammın ve kısmen besin betimlemiştir. Toplama kamplarındaki acılarla çag- ekonomisinin belirlenmesinde yardımcı o lur. MiJ a~ uygarlığın tutsaklığını dile getirdigi bu yapıtla­ marlık kalıntıları. yapıların nitelik ve niceliğinin rında, biraz GROTESK olmakla birlikte insancıl bir anlaşılmasını, yerleşim yer ve biçimlerinin tanın­ sıınge yaratmışlır. Tuvallerin yanı sıra Ernest Hemasını saglar. Çeşitli hammaddelerden yaplimış ın ingway, Jack London gihi ya7~'lrların kitaplannı. alet. araç-gereç. kap kacak, silah vb, o zamanki IC/50-Sl"de de 1-!omeros"un //yada ile Odysseus"unu günlük toplumsal yaşamın. üretim biçimlerinin, resimlemiş, çok sayıda da agaç ba,;kı ve ipek baskı tekı1olojinin, ekonominin ve kısmen siyas.-ıl duru-



1513



PREHİSTORYA



ECZACI BAŞI



SANAT ~~SİKLOPEDİSİ I



.\f0~~-- -- - - -- -hmyıl SonDmıırCıgıısıx..ı



DE.\f1R çı..t.ı ruo



Uıu Dtmır CV;ı ıooç,



llkDcıııiıÇ..ıaı H)Çı



"''



MÔl'.200



.SOO'funçÇıgı



nn,.:çÇA('JITO



STÇU



LSTO



sn;ı



OıuTunç~



'()TÇI



°"'"



11k TunçCı8ı



JT(,:11



ırro



trçı



OTÇı



trçın AR



O



BAK.!Kç,\CI B0



O



KALKoı..tıiK (".ı.t. !Ki rT;aş-&kııC,lgıJ



Son Kalkol,ıılt ıSK: Onıı~lkuhııklOIC! lllı:Kalkolmkl1Kı SonNaılııikl'iNI



On.ı N«ılıuk ıONı



N F.OIJT1K ÇAC •N



lYmiT.tt'(:ıbhT~(:ıı&ıl 11k1'colıtık ııt,; Ab:r.ımıkNo.ılıtıltlı\;'ı



y ~P,,/7.



AN



bınyılbr



1Jkl.lılığ.ı'nin kurucusu oldugti !960'1ara özgü duşuncclenn kıilıürel etkin· Joan Lıttlewood ıçin tasarladığı ünlü Eglence Sarayı ligi aı..almıştır. Ancak Price'ın akılcılığa ve ilerleme119611 projesiyle örneklcmişıir. içinde pasif kalın· ye olan inancıyla alışılagelmiş mimarlığın eleştirisi mayan. eglcnC(.j'e ve eLkinlıklert: aktı! biçımde ka- olarak yeni teknolojilere duyduğu ilgı tutarlı bir bitılımı davet eden ve .. esneklik" temel düşüncesiyle çımdc surmektedir. ı.asarlanan bu mehı.n, çelik bir strüktUrlc ayakta 0722. 1008. S.Bozdogan durmakta. örtünün altında hareketli aygıtlar. vinçler. sökülüp takılabilen duvar. döşeme ve tavan bi- PRIMARY STRUCTURES l!ng.l - BİRİNCİL rıınleri. yürüyen merdivenler ve rampalar. mekanik KURGULAR ve elektronik çevre kontrol sısteınleri (duman ya da P R IMATICCIO, Francesco 11504/05. Bologna· sıcak hava perdelen. ışık oyunları vb) yer almakta· 1570. Pansl dır. Bır proje olarak kalan Eglence Sarayı'ndaki ba· İtalyan ressam ve mimar. zı düşunccler, daha sonra inşa etme olanağını bulduğu Kenıisb Town İletişim Merkczi'ne 119721 akta· Yüksek RÖNESANS'ın ve MAN!YERİZM'in İtal· nlımş. kavramsal olaraksa ROGERS ve PIANO'nun ya'dan öteki Avrupa ülkelerine yayılmasında rol Paris'ıeki Pompidou Merkczi'ııi 11971-771 etkilediğı oynamıştır. _vaygın olarak kabul edilmiştir. Yirmi yaşlarında GIULIO ROMANO'nun yanına Price'ın "bina olmayan" projelerinin en ünlüsüyse. yardımcı olarak girmiş. 10 yıl SOrcylc bu işini sür· .. ytiksck ögrenim tesisiM olarak adlandırdığı Parteri· dürmüştür. Bu arada onun Mantova'da yapuğı On,.ı Thınkbelı Projesi'dir 119641. Bu projede, Kuzey lu Palaz::.o del Tt'nin dekorasyonunda çalışmış. re.s~ Sıraffordshire'da. kullanılmayan eski demiıyolu ağı sam ve süsleme sanatçısı olarak Onunun yayılması u1..crinde hareket eden bir üniversıle sistemi düşün­ üzerine, Fransa kralı I.François (hd.1515-47) la.rafından Fontainebleau'daki krallık sarayının dekocesıyle. gelenek.sel eğitim modelinin. kampus düşü ncesinin ve merkeziyetçi anlayışın eleştirisini rasyonunu yapmak için çagnlmış ve Primaticcio, orada bulunan ROSSO FIORENTINO ve daha yapmış ve alışı lagelmişin dışındaki olanakları araş­ tınnışur. Price. kendisi hiçbir zaman bir "ileri~tek- sonra gelen Niccolô dell'Abbate lykş.1512-711 ve nolojist" 1-->HIGH·TECHI o lmamakla ve yeni tek· TIBALDl'yle birlikte resim tarihinde FONTA!· nolojileri. yalnızca katı olmayan. esnek bir mimar- NEBLEAU OKULU adıyla anılan bir grup oluştur· lığın ,ıracı olarak görmekle birlikte. yeni teknolojilerle. ozellikle de hafif. takılır sökulur. şişirme vb sı nıkturlerlc derinlemesine ilgılenınıştir. Pek çok pmJe Uzerınde birlikte çalıştıgı mühendis arkadaşı foınk Newby'le 1969'da Londra'da l lafif Önüler Bırımi'ni (Ugbtıveigbt



Enclosures Unit)



oluşturmuş­



tur. Prıce ve Newby birlikteliğinin en ünlü yapıtı, Londra Hayvanat Bahçesi'nde bir gergi strüktür/ağ ,ı.uak inşa ettikleri Kuş Eıfdır 119611. Gene cwby' le birlikte. şişme strOktürler üzerinde araş ırmalar yapmışlar ve 1971 'de bir fa(X)r yayım la1ışlardır. Mimarlık yapmaktan çok. M20.yy'm ikinı yansında mimarlık ne olabilirr sorusu üzerinde Lişünen ya da kendi deyişiyle. sonmu "köprü in.ı etmekte değil. karşıya geçmekte" gören Price, r...,.ıvı:sız ilgi a lanlan arasında iletişim. bilgisayar ve vapay zeka lartificial inıelligencel ıeknolojilerine tut· kuyla yönelmiş. bunları kalıcı ve merke-L.i k.onvan· sı,·onel mimarlığın gelecekteki alternatifi olarak ~('lrmüşlOr. Londra için tasarladıgı Kamuya Açık l!ılgı Merkczi'yle 11966) Mıchigaıı /-laik Egitim Agı 19681 bu temaları işlediği örneklerdir. Nihayet. Kuzey Horida'da. Gilman Kagıt Şirketi için gerçekk'şı ırdigi Jeneratör Projesi'nde 119781. inşa edilmiş ı.,.cvreyi. kendi kendine bilgi depolayıp işleyebilen ıı_varıcı bir yapay sistem o larak gomıtiş, degışebilir· lık. olasılık ve zaman boyutlarını tasarım faktörleri



l I



ıılarak kullanmıştır.



BTDB



Bılgisayar



Merkezi



1%71, ll/ackpool Lokantası (19711 ve Kentisb Town lkıışim Merkezi 119721 gibi gerçekleşmiş yapılarına kuşın. inşa ettiklerinden çok duşündukleriyle ve ..,,ly ı sız taslak-diyagramlarıyla özgün bir yer yapan l'rıce. !970'ten 1972'ye degin Arcbiıectural Design dergisinde kendisine ayrılan köşede yazılar yazmıı.;. d.ıha pek çok dergi ve yayına katkıda bulunmuştur. lknklı kişiliğiyle de tanınan sanatçı. 1970-78 ara ,ında Bilim Politikaları Kunıluşu'nun "Yaşam Kalih ..'SI Komitcsi"ne başkanlık eumş: Yeralu Araştır· ııı.tlan Demegi'nden Kraliyet Tarım Derneği ya da Sua ltı Teknolojisi Dcmegi uyeligine kadar sayısız dkınlıge katılmıştır. I 970'lerden sonra mimarlık ,ulıuründeki değışiklikler. özellikle de geleccge ve ıkri teknolojiye olan inancın yitirilmesi ve tarihsel· d cgilımlcrin ortaya çıkmasıyla. Price'ın ve parçası



muş. Fonıainebleau Şatosu'nda



J.Françcis Galerisi



ile JJ.Henri Galerisi'nin İÜ­ NİN üyesidir. Birligin kült merkezi olan ve MPanionion" adı vcrikn Poscidon Kutsal Alanı. Priene yerleşim merkezinde bulunur. Kente. 645-546 arasında SARDES'te yaşayan Lydialılar 1-->LYDİAI egemen olmuştur. MÔ 6.yy'da Priene'de yaşamış bir devlet adamı olan Bias, diplomatik yeteneği ve dogru kararlan nedeniyle daha sonra Thales. Solon ve ötek.ı dört Qüşünürle birlikte Yedi Bilgeler arasın­ da sayılmıştır. Minsanların çogu kötüdür'" ve "Kuv· vet ile dcgil. ikna ederek ka7.anın". Bias·ın iki özdeyişidir.



MÔ 494'ıe eski Prienc. !on Ayaklanınası'na katıl· ması nedeniyle Pcrsler tarafından yakılarak tahrip cdilmış; MÖ 4.yy'ın ortalarında bugünkü yerinde yeni kent kurulmuşlUr. Kentin yerinin değişmesi, büyük olastlıkla Menderes Dcltası'nın bataklığa dönOşmesi sonucu ortaya çıkan olumsuz koşullar­ dan ötı..irüdur. Sokak şebekesinin saptanmasından sonra ilk önce Aıhena Tapınagı'nın inşasına başlan­ nuş. Makedonya kralı Büyük !skcnder'in lhd.Mô 336-3231 parasal destegiyle yapıma devam edil miş



1519



PRİM İTİF



ve ancak MÔ 2.yy'da rnmamlanmıştır. İskcndcr'in ö!Omonden sonra Priene. Helenistik hükümdarla· rın egemenlik alanına girmiştir. Sıra,;ıyla Trakyalı



I.ysimakhos, Suriyeli Sclcvkoslar,



M ısırlı



Ptolcma-



ioslar ve Pergamonlu Aualoslar kenti cllcrinSüTUN celeri Van GOGH ve M UNCH'ü anımsatan bir Ol· KAİDESD oluşan ve saçaklıgı FRİZ içenneyen, ŞAVURUMCULUK" la çalı,;an sanatçı, sonra KÜAnado lu'ya özgü İon düzeninde 1->DÜZENI. kısa BİZM'in etkisi altına girmiş, ancak kısa bir süre kenarlarında altı. uzu nlarında 11 sütun bulunan bir sonra bu akımdan uzaklaşarak . daha biçimci bir PERIPTEROS'tur. Mimannın. Ha/ilıamassos Ma- anlatım benimsemiştir. Z.Rona



PROKONNESOS



PRODUCTION ART re protolıistorik olarak kabul edilebilir. Ancak protohisıorya kavramı aslında MO l.binyıla ait Demir Çagı kültürleri için kullanılmaktadır. Genellikle MO l .binytlda Anadoltı'da, Ôna,,ya'da ve Akdeniz'i çcv· relcyen bölgelerin büyük bir bölümünde yazı yay· gınlaşmış. buna karşılık gc'lle aynı bölgelerde yer yer ve Ö7.Cllikle Avrupa Demir Çagı külıürlerinde yazı· dan henüz yararlanılmaya ba.şlanmamışıır. Bu yüzden bu gruba giren Demir Çagı külıürleri protohis· torik düzeyde kalmışlardır. Aynca Avrupa Protohis· toryası ve protohistorik topluluklartlkOllOrlcri arasında daha dc,gişik. özel durumları sergileyen örnek· ler olarak Kelt IGalatl ve Germen toplulukları ile kül· ı ürleri gösterilebilir. Keltler'le dokuz yıl boyunca (MÔ 58-MÔ 50) savaşmış olan Roma imparatoru Gaius Julius Caesar. De Bel/o Galliro (Gal Savaşı) ad· lı kitabında, yaptığı savaşlarla birlikte Kclt boylan ve kültürlerinin yanında, Gcmıenler'e ait ~eniş ve aynmılı bilgiler de venniŞtir. Sikkeler ve hesap çeteleleri için Yunan a1fabcsindcn sınırlı olarak yararlanan Druid'ler (soylu, büyücü rahipler) sınıfından başka, Keltler arasında yazı kullanılmamıştır. Böylece Ca· csır' ın kitabı bir yazılı belge olarak, dogrtıdan Galat ve Gcnncn boyları ile kültürleri hakkında bilgi veren tarihsel bir kaynak teşkil etmektedir.



1727, 2159.



Prosta.s'lı



ev.



U.Esin



PROTOTİP IGr.protos, ilk. typos, tip, model'den Fr.proıoıype)



İng.prototype, Alın.Vorbild. İlk özgün örnek. Üretim aşamasında bu ilk örnek



model



alınır.



PROTO HATII .... HATIİ mimarlığı ve san.ab PROTOHİSTORYA IGr.proıolsl·, ön. ilk, Lat.bis· tona, taril>'ten. proıobistoria, ön-tarih. tarih önü) Gcnelliklc Fransa dışındaki ülkelerde kullanı lan



PROUVE, Jean (1901. Nancy-1984, Nancyl Fransız endüstri tasarımcısı. Prefabrike elemanlar 1....PREFAllRiKASYON) konusundaki buluşlarıyl a tanınan Prouvt, üretimde



1523



PRUD'HON işgucü ve malzeme ekonomisi ile sel yeterliligi amaçlamıştır.



kullanımda işlev­



Rir süre mühendislik egitimi gonnüş. ama asıl demir işlemcciligi konusunda yetişmişti r. ilk bağım­ sız çalışması 1918 dolayma dayansa da. kendı ıma­ lathanesini ancak 1923'te kurabilmiştir. Bu yıllarda Robcrı MallcL-Stevens (1886 1945) gibi mimarların lasarımları için yapı ögelen üretmiş. kısa zamanda gelişmiş bir üreume geçebilecek arolycsını yeniden düzenlemiştir. Yeni finna. yal nızca belirli ögeleri degil. met.al parçalardan oluşan prefabrike strükLür· len de gerçekleştirmiştir. Prouvt:'nin yenilikçi tasa rımları. Ureumdeki gelişmeleri izlemesı bakımu1.· dan FULLER'ın araştınn:ılarıyla benzerlıkler gösterir. ProuvC'nin yapı ve dolgu elem:ınlarının tasarlanıııasıııda T.GARNIER ve LE CORBUSIER gibi mimarlarla birlıkle çalışması. GROPIUS\ın en· düstnleşmiş toplum için savunduğu. kuramcı ve uygulamacının bırl ı kte üretmesi düşüncesine bır örnek oluştunnuştur. 1930'1arda PmuvC'nın atölyesi özellikle tek binalarda özel ve prototip {ilk örnek) yapı ögelerinin prefabrikasyon tcknıklerinde önemlı ilerlemeler kaydetmiş. 1939'dan sonra Frans:ı'da savaş koşullarında. ucuz. taşınması. yapımı ve sökümü kolay yapılara gereksinim nedeniyle bu teknikler endüstriyel üretimde geniş ölçüde kullanıl­ maya başlamıştır. Bu yıllarda Prouv~'nin firması­ nın uyguladığı ömek.ler arasında h:ıst:ıncler. okul· !ar. fabrikalar, acil yardım yapılan ve kışlalar bu lunmaktadır.



PRUD'HON. Pıerrc Paul. imparatoriçe Porrresi, 1805. tuval üzennc



Josepl:,i,ıe'in yaglıboya.



244x l 79 cm.



il.Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Prouvt: ve ortakları. TOPLU KONUT üretimine eğilerek Fransa'da yeniden yapım seferberl ığıne katılmışlardır. 1940'11 yı lların sonlarında büyük çelik ve alüminyum şirketleriyle yapılan işbirliği sonucu Prouvt: firması oldukça gelışmiş. ne var ki, mali sorunlar Prouv~·nin 1953'te firmayı bırakmasına neden olmuştur. Nancy'dcn Paris'e taşınan ProuvC. burada bir süre yapı ögeleri tasarımıyla ilgilendikten son ra, 1956'da yenı hır firma kurmuş ve geniş uygulama olanaklarına sahip hafif metal kaplama ögelerine yönelmiştir. Prouvt!'nin 1937 Paris Dunya Fuarı için yapııgı Ça,~daş Sanatçılar Tlirligi l'aV}MOBİLYA ITork Evinde Mobilyal. RAHT (Far.) 1. Döşeme, ev eşyası. 2. KAPI ve PENCERE'de



menteşe takımı.



RAINALDI Italyan mimar ailt:. Kuzey İTALYA mimarlık gelencginı BNmK mimarlıga kazandı nnışlardır.



G irolamo RAINALDI (1570-1655, Romal Roma'da 0.FONTANA'nın yanında mımarlık cgiSanatçının son dönem ponreleri arasında X.Leo, KıJrdinaller Giuliano de'Medici ve Lodovico de'Ro.ssi liıni gören Rainaldi. 1590 ortalarında scrbc:;t mi· ile Birlikte (1517-19. Pittil, giysi ve aksesuar dokula- mar o larak çalışmaya başlamışur. ilk yapılları. Roma'daki Aldobrandini Anıılan ()59.5--16051 ile il Gerının venlmesindeki başarının yanı sıra modellerin kişiliklerinin yansıtıl ışıyla da öne çık.ınaktadır. Raf· sü Kilisesi'nin SAKRİSTİ 'sidir ll600-201. İkinci yafaello 1515-16 arasında daha yalın bir renk anlayı­ pı. meslek yaşamı boyunca kullanacagı Man.iyerist şına ulaşmış, yerel rengin parlaklığına ve çekiciliği· biçim d ılinin (->MANİYERİZMl temel ıaşlannı ne k..1rşı ton değerlerine ö nem veren daha d uyum· içermesi bakımından önem kazanmıştır. 1602'de, sal bır tutum takınmıştır. &ldassare Castiglione mimar Dclla PORTA'nın ölümünden sonra RainalPortresi (1516, Louvrel bu yalın renk anlayışıyla di. Roma kemi mımarlıgına getirilmiş: ancak bu gerçekleştirilmiş bir örnektir. lşıgın ku llanımındaki dönemde ö nemli projeleri kendinden yaşça büyük özelliklerle BAROK bir nitelik de kazanan yapıt, MADERNO almış, Rainaldi'yse daha çok küçük sonradan REMBRANDT'ın ilgisini çokça çekmiş­ kiliseler ve anıtlar gerçekleştirmiştir. Bunlardan en tir. Son döneminde gerçekleşt irdiği Meryem resim- önemlisi çok renkli ve bczclı cephesiyle Colonna leri daha ıinsel bir nitelik taşır. Münih'teki Madon· Kilisesi'dir (1606). Aynı dönemde San Pieıro Kilise-



RASYONALİZM



si'nin cephesi ıçin açılan bir yarışmayı kazanamayan Raınaldı 1620 ve 1630'1arda Roma dışında da çalışmış, bu dönemde gerçcklcştırdiğı S. Tcresa Kilisesi 11621. Caprarolal. oğlu Carlo Rainaldi'nin S.Maria in Compitelfi gibi Barok çalışmalarına esin kaynağı olmuştur. 1623'ıc Raınaldı. Bologna·daki S.f,ucia' nın ceplK-sinı LaSarlamışsa da bu çalışmayı lamamlayamamıştır. Çizim aşama"iında kalan bu tasarımın banndırdıgı Kuzey İtalyan çö-ı.Omleri oglu (',arlo'nun ve öbür sanatçıların Barok düzenlemelerine örnek olmuştur. Rainaldı. 1644'le X.Iruıo­ ccntius döneminde ( 1644-55) papalık başmiman o lmu:;;tur. 1645-50 arasında Navona Meydanı 'nda gerçekleştirdigi Palazzo Panıpbili. hareketsiz doz cephesiyle tutucu tasarım ilkelerini sergiler. Rainal MORFOLOJİ) karakterler açısın­ dığinde işlevlerini çok ıyı yerine getirdik.len ya da dan süreklilige sahip bir bütünlük olarak gön.irler. Kentin bu butunlüğü. içine yapılacak yenı yapıya tasarımlarının rasyonel yollarla gelışurilmiş oldugu görülebilir. Nitekim, l960'1arın ona larından sonra anlamını verecek baglam o larak kabul edilmelidir. rasyonali1.mi yeniden tanımlayan Yeni-Rasyona- Kentin içindeki bina tiplerınin yansıtt ıgı kültürel. li&ler' in öncüleri de bu kavram ı İşlevsclcilik'le eş· kolektif bir birıkımle oluşmuş anlam, yen.i bınalar­ nen



RAY Bu yüzden ona göre rasyonellik kavramı daha dc- çalışmıştır. Bu yıllarda buyuk bır yoksulluk çektigi gişken, gelişi mci temellere oturtulmalıd ır. Bir baş­ için h.azır sanat malzemeleri yerine ucuzluktan alka yandan da A.Vidler tarih içinde onaya çıkan dıgı sanayi boyalan. tuval yerine 07..a.lit kağllları ve tarklı rasyonalizm yorumlarının ortak Ozclligini ti san.atçıların çöp kutulanna altığı malzemeler onun poloji ve yansılma kavramlarını kullanarak açıkla­ yepyeni bir sanat anlayışı geliştirmesine yardım etmaya. böylece farklı yorumları birbinne bağlamaya mıştir. 1949'da ozalit Osttine ilk baskısını yapmış. çalışm ıştır. Nasıl Laugicr için taklit (mi mesis) edile- kümes teliyle biraraya getirdiği toprak ve çimen bicek model doga ise. Vıollet-le-Duc için model Go leşimi denemesı sonradan gelişen ÇEVRESEL SAtik mimarlıktaki ıskelet stn:ıktor ol muştur. Modem NAT ve YERYÜZÜ SANATJ'nın ilk örnegini oluş umanlarda analoji kunılacak nesne ınakıneye dö- turmuşıur. Ilu arada KOLAJ ve BİRLEŞTiRME sanatı ömeklerıyle ünlü olan Dada sanatçısı (-...+l)Anüşürken. Yeni Rasyonalısller için mimarlıgın ken disi. kentin morfolojisi ve tipolojisi analoji ktmıla­ DACILIKI SCWTTIERS'ın bir sergisini gören Ra cak model halıne gelmiştir. Üreıilmiş bırçok dü- uschcnberg. bırçok bakımdan onu abdemik say!;ünceye karşın rasyonalı7.m kavramının mimarlık masına karşın sanat tarihinde kendı yaptıkların.1 için anlamı bugün hJ.1.1. tanışılması gereken bir bir örnek bulmakla cesaret kazanmıştır. t955' ıc Yatak adını verdiği ve üstüne boya dökerek duvara çinoktadadır. 0043. 0470. 0803. 1274, 2354. 2674. 2807, 2944. 3124. vilediği yorganı. o yıllar Amerikan sanatının skan 3126. 3249. E.Akcan dalı olmuştur. Bundan sonra Rauschenberg bulunmuş kutular. doldurulmuş tavuk ya da keçi postu. RATHA CSansk.1 yapıştırılmış resimlerle oluşturduğu yapnlarıyla tüiki ya da dört tekerlekli araba anlamına gelen rat müyle avant-garde bir ortamın kahramanı olarak On ha. Pallavalar döneminde CMS 4.-9.yyl Güney Hin kazanmaya başlamıştır. 19.54 Soyut Dışavurumcu­ d istan 'da Madras dolaylarında Kançipuram ve M:ı­ lar'ın C--+SOYUT-DlŞAVURUMCULUKl unünün mallapuraın'da yapılmış olan ve dinsel törenlerde uluslararası dozeye eriŞtigi. 1954-64 arasıysa Rakullanılan. monolitik ka.yadan araba biçiminde uschenbcrg ve J.JOHNS gıbi Pop Sanatı'nın dası­ nırında olan kişilerin yeni bir avanı-garde'ı geliştir­ oyulmuş tapınak p:ıvyonudur. Bengal Körfezi kıyı sında yer alan Maınallapuram'da kıyıya yakın bir dıgi yıllardır. 1964'te Rauschcnbcrg'in Venedik Bi_verde granu bloklara, birbirlerinden farklı bıçiın· enali'nde ödullcndirilmesi çağdaş sanatta avanclendirilmiş beş ratba oyulmuştur. Bunlar özellikle garde'ın akademizmini yerleştirir. hayvan figürleriyle ve dınsel sahnelerle yogun bi 1960'1arda ka7.,andığı üne karşın R.auschcnbcrg çımdc bez.elıdır.



RAUSCI-IENBERG, Robert 11925. Pon Anhur. J'cx.l Al1D'li ressam.



1960'larda POP SANAT içinde üne kavuşan Rauschenberg'in 20.yy sanalı ıçındeki degeri, bu akı mm akademizıne karşı gelen ilkelerinden yola çıka­ rak



sanatın



nırlılıgını



gereç. teknik, içerik. biçim ve amaç sı­ aşmış ol masıdır (-...+KAVRAMSAL SA·



NATI. Rauschenberg aslında Milton olan adını gençlık Robert'a çevirmiştir. Dagınık bır eğitim­ den sonra 1942'de liscyı bıtiren sanatçı. Texas Üni versitesi'nde başladığı eczacılık eğitimini yarım bı­ rak.arak 1945'1erde askerlik yapmış ve akıl hastanelerinde çalışmıştır. Sonradan belırtugi gibi bu onun için önemli bir deneyimdir. Bu yıllarda tüm boş za m:ınını ABD'yi gezn1eye veren sanatçının resimle ılk karşılaşması Califomia'da Huntington Kütüpvıllarında



hanesi'nde



görduğu



REYNOLDS'un ponreleriyle



mesajını



yitiren bir EAT f.ExperimenL5 in Art and Tecbnofogy / Sanat ve Teknoloji Dcneyımleri ) adlı bir gnıp oluşturarak. endüstri ve tekı1oloji kurumlarıyla birlikte büyük sanat projcle ri gcrçcklcştinnış. öte yandan sanatçıların telif hakkendini ymeleyen ve giderek haline gelrnemiŞtir. Bu



sanatçı



larını



yı llard.ı



RAUSCHENRF.RG. Robcrt, Klan 1996.



ıpek baskı.



Destanı.



l 10.5xn.5 cm.



korumaya yönelik ç.1lışmalar yapmıştır. Genç



sanatçılara yardım amacıyla



ünlü sanatçılar arasın­ Rauschenen büyük toplu sergisi 1976'da New York'ta gerçekleştirilmiştir. Bundan sonra ilgisini Uzakdogu sanatına yönelten sanatçı. baskı sanatı



da



satış kampanyaları d(lzcnlemiştir.



berg'ın



alanında



JAPONYA ve ÇIN gibi kültürlerden



aldı­







etkilerle yenilikler ortaya koymuş, seramik ve seramik. heykel ve mimari gibi uygulamaları biraraya getiren çalışmalar yapmıştır. Son yıllarda Dcnizlerarası Sanat Alışve­ rişi adını vcrdigi bir şirket (R.0.C.IJ kuran sanatçı, Sri Lanka. Avustralya. Hindistan gibi ülkelerde sanatsal deneyler yapmaktadır. 2167. 3136. J.N.Erun baskı sanatını bütünleştiren



ol muştur.



Bundan sonra resim yapmaya karar vererek askerden çıkar çıkmaz. Kansas Kenti Sanat Enstıtusu'nc yazılmış ve Parls'e giderek bir süre Ju lian Akademısi'nde derslere girmiştir. ABD'ye dönünce ALBERS'tan dersler almak ısteyen sanatçı. Kuzey Carolina'da Black Mountain College·a yazıl mış, ancak tüm çabalarına karşın yaptıklannı Al bers'a beğendirememiştir. Gerçi Albers'ın öğretisi Rauschenberg için buyuk bir disiplın oluşturmuşsa da. onun sanalı ü7..ennde en çok, bazı derslerinde sokaktan bulunmuş, çöpe atılmış ögelerden yaptır· YENİ GERÇEKÇİLER READ. Herbert 11893, Kirbymorside. Yorkshire1968. Malton. Yorkshirel lngiliz şair ve sanat eleştirmeni. Ô'ı..ellıkle modern sanat ve sanat felsefesı konusun daki çalışmalarıyla dikkati çeken Read, tüm yaşamı boyunca sanatçılarla yakın bir ili~k..i iyim.le lılılun­ muş. onlarla sanalın ve sanatçının işlevi konusunda tartışmalara girmiştir. Ayn ı 1.amanda ozan olan Read'in bu alandaki duyarlığı. eleştiri tOrtındcki yapıtlarına da yan!:iımıştır. Lt.'(.-ı:IS Üniversitesi'nde öğrenim gören Read, 1915-



1540



18 arasında tngilız ordusunda görev almış, Fransa ve Bclçika'da piyade subayı olarak savaşmış ve gösterdiği başarılardan ötürü nişanlarla ödüllendirilmiştir. I.Dünya Savaşı'ndan sonra Victoria ve Albcrı Müzesi'nin (Londral seramik bölümünde görevlendirilmiş. 1929-30'da da Cambridgc Trinity Collcge'da öğrctıın üyeliği yapmıştır. 193l'dc Edinburgh Ü niversitcsi'ndc g07.cl sanatlar profesörü o lan Read, Liverpool Üniversitcsi'ndc de öğretim Oyeliginde bulunmuştur. Bu arada Routledge and Kcgan Paul yayıncvi için Englisb Master Pai,ıters (Usta İngiliz R"·ssamları) dizisinin, 1933-39 arasın­ da da Burlington Magazine'in yayın yönetmenligi



dustry, Tbe Principles of lndustrial Design'ı !Sanat ve Endustri, Endüstriyel Tasannıın ilkeleri. 19731 yayımlayan Read'ın 1943 tarihli Education Througb Art (Sanat Yoluyla Egitirn) adlı kitabı da, onun sanat konusundaki en etkileyici ürünlerinden



sayıl·



Read. sanat felsefesi konusundaki özgün görüşleri ni 1955'te Jcon and ldea'da (İ kona ve Düşünsel Kavram), 1960'ta Tbe Pomıs of Things UnknlYIVTI lllilın­ meyen Şeylerin Bıçımleril adlı yapıtlannda dile getirmiştir. Özellikle lcon and Jdea, insan bilincinin gelişiminde sanatın işlevinin irdelenmesi. sanalla ideal ve gerçek olanın araştırıl masıyla yoğun bir felsclı ıçerik taşır. Aynca. CBZANNE'ı başlangıç noktası alarak modem resimde bellibaşlı akım ve sanatçıları incelediği A C.onci.ı;c f-listory of Modern Paiming (Moclern Resmin Özlü 13ir Tarihçesi) 1959'da; RODIN'den gonümUzc heykelin gclışımi­ ni ve hu sanattaki yapımcı, o rganik. misuk bazı egilimlcri tanıınladıgı A Concise l listory of Modem Sculpıure (Modern Heykelin Ô-ı.lü Bir Tarihçesi) 1964'te yayımlanm ıştır. U.Tükel READY-MADE ilng.1 - HAZIR-NESNE REALiZM IFr.realismel - GERÇEKÇİLİK REANİMASYON ll'r.reanimationl - RÖVİTALİ­



ZASYON REDER, Bernard 11897. Czernowitz-19631 Romanyalı heykelci ve grafik sanatçısı . BAROK heykel gruplarını anımsatan yapıtlarında kadınları ve garip. belirsiz yaraııklan düşsel bir yaklaşı mla işlemiştir.



REHABİLİTASYON



I.Ounya Savaşı sırasında Avusturya ordusunda gö· rev yapan sanatçı. savaşın ardından Prag GLizcl Sanatlar Akademısi'nde önce grafik sanatlar sonra da heykel ögrenimi görmüş: 1920'lerde Czemowitz'c geri dönerek yedi yıl kadar bır laş ustasının yanın da çalışmıştır. 1927'de Domınık Cumhuriyeti'nin açtığı uluslararası bir mimarlık yarışmasını kaz.an· dıktan sonra 1930'da yeniden Prag'a gilıniş ve el· kınlık.Jerin.i 10 yıl k.c.ıdar bu kentte sllrdürınüştür. Ru VENEDİK OKULU). Roma'daysa resim daha de. özellikle Avrupa'nın Doğu 'da yeni sömürgeler gerçekçi bir biçimde gel i şmiş 1->ROMA O KULU), elde etmesiyle yeni kültürel çevreler ve insanlar ko· 17.yy'da. Barok resmin büyük usta larından CARA- nu alınmaya başlanmış. dış göıünüş yanında insa· \' AGGIO VOcuılar üstündeki IŞIK-GÖLGE oyunla- nın iç dünyası na da yönelinın iŞtir. Romantik Fran~ rıyla resme dramalik bir gerçekçilik. neredeyse fosız ressamlarından DELACROLX, Kuzey Afrika in· ıograJik bir etki kazandırmıştır 1-;CARAVAGGlsanlarını ve tarihini konu alan rcsimlenylc, Gf:RI· t X:ULUKl. CAULT's..1 deniz manzaralanyle bilinirler. Bu ara~ Resmin bu gelişmelerinde 15. ve l6.yy' larda l-lüınanizm·c paralel olarak bilimdeki geli şmeler. ma· tcmatık. geometri, a natomi vbg a lanla rdaki buluş· l.u çok büyük rol oynamıştır. Bırçok sanat ve bilim dJlında üstün yapıtları olan rıoransalı ALBER· ı·ı·nın PERSPEKTİ F ku rallarını gel ışunnesi resim· deki gerçekçiliğe önemli ö lçüde yard ı m etm iştir. Bu .ırada tekn ik ve konu açLSmdan kapsam ı gelişen re~ım sanatında Felemenk (~HOLLANDA), ALMANYA ve Fransa gibi ü lkeler de önemli bir rol oynamaya ve farklı üsluplar geliştinneye başlamış· l .ırdır. Almanya'da Rönesans' ın ilk büyük ustala· rından DÜRER doga incelemelerine dayanan ay· rıntı lı çizimleri ve dışavurumcu üslubuyla, Felemenkli VERMEER iç rnek.1nlardaki yaşamı tüm incclıkleriyle yansııan. yetkin perspcktil ve ışık uygu1.ımalan olan yağlıboya tablolanyla (--,lç MEKAN IIESMİI ve REMBRANDT kişilerin psışik dünyalarını yansıtan portreleriyle KUZEY RESMİ' ni gelişti· ıcn büyük 17.yy ustalarıdır. Fransa'daysa XIV.Louis



da,



Batı'nın



Dogu'ya



karşı



ilgisini dile getiren bir



resım toru olan ORYANTALİZM ozelllkle Fran-



sa'da burjuva alıcıların rağbet ettiği bir Salon re.smi (-;SALON SERGİLERİ! olarak ortaya çıkmıştır. 19.yy' ın ortalarındaki dcmokratık hareketler, endOstrilcşmc gibi olgular. resimde de dikkatleri gün· delik yaşam, halk kitleleri ve kişi ler üzerine yönelt· ıniştir. Bu gerçekçilik yalnızca konuda kalmamış, teknikıe de en ileri biçıınde onaya konmuştur. Ger· çekçılık'in en büyük ustası ve bugün elcştinnenler tarafından re.simde en radikal ilerlemeleri yaptıgı kabul edilen COURBET yapıtlarında ışı k-gölge oyu nları ve kompozisyonlarla öylesine bir gerçekçilik ortaya koyabilmiştir ki, onun ölüdogalannın gerçekten daha canlı oldugu söylenmiştir. Gene Fransa'da doğan İzlenimcilik bir yerde klasik sanaun sonu ve modem sanatın başlangıcı sayılır. İzle­ nimcilik 'le sanatçı anık gördüklerinin kütlesel anla· tımından çok. göz ve algı üzerindeki etkileriyle ilgilenmiş, cismin kaıı ve kesin maddeselligini yitire-



1551



RESİMSEL



l , \. ,L



ı.( JB



\SI



SANAT AN \ l c F •L 1 "ıl



rek mck.insal, atmosferik ve ışık etkileri ıçinde o lguların birbirleriyle ılışk.ilerini. mekan içindeki bülünl(lklcrini anlatmıştır. İzlenımcilik bir yerde resmin soyutlaşmasını ve sanatçının "görünen" dün-



yadan çok "duyulan" dünyaya olan ilgisini kanıl­ lar. Ôle yanda, endüstrileşen ve yoksullaşan dogal çevre içinde izlenimcilik Avrupa sanatçısının doğa­ ya karşı nosı.aljik sevgisinin son goçlü kanıtıdır. 19.yy sonu ve 20.yy başında fiatı 'da teknoloji. endüstri ve makineleşme gerçeklerine karşın. hata eski romantik dünyayı dile getiren SİMGECİLİK ve ART NOUVEAU gibi akım l ar ortaya çıkmı~sa da bunlar oldukça kısa sünnüş ve resmin soyut gelişi· mine, yeni çağdaş akımların doğmasına karşı koya· mamışlardır. KÜBİZM gibi imgeleri parçalayıp çarpılıp izleyiciye aktaran ya da DIŞAVURUMCU­ LUK gibi güzellikten çok p,;ışik dünyanın rahatsız edici, karşlllık ve gerilim dolu gerçck.1erini çarpıcı bir biçimde ortaya koyan çagdaş akımlar öncclen sanatscvenlere bir şok gibi gelmişse de, 20.yy sanalı için en büyük ilke. yenilik ve özgünlük o larak saptanmıştır. 190fflerden bugüne tüm Batı ülkelerinde resim kısa süreli akımlarla biçim değiştirmiş Lir. 19.yy son ları ve 20.yy başlarında Dışavurumcu· luk akımıyla Almanya. 20.yy başında AVANTGAIIDE sanatıyla SSCB (b.BDTI. çağdaş resim anlayışına katkıda bulunan başlıca ülkelerdir. 1. ve il.Dünya savaşları sırasında çeşitlı ülkelerden Amerika'ya göç eden aydın ve sanatçılar burada karşılaştıkları hareketlı ortam ve ekonomik olanak lar içinde resimde yeni bir çığıra önayak ol muşlar· dır. Her ne kadar 1913'te Al CAMİ 1634-35) esinlenilerek yapılmıştır. l 749'da İtalya'ya REVİTALİZASYON (Fr.re-, yeniden. vitalisation, giden Rcynolds'un üslubu. o güne değin HOGARTH. Allan Ramsay (1713-841 ve l ludson' un et· canlandırma , y~m verme'den reviıalisation) kıleriyle biçimlenmişti. l 750'den 1752'ye degin Roİng.revitalization, Alm.Revitalisierung, Wiederbelema'da kalan sanatçı, burada RAFFAELLO. COR· bung. "Rcanimasyon" da (Lat.aninıare: canland ırmak) de- REGGIO. TIZIANO ve özellikle de MICHELAN· GELO üstüne çalışmış ve İtalyan sanatının düşün· nir. Terk edilmiş. depolama. imalat gibi işlevlere sel tcmelıni kavramıştır. Ayrıca İngiltcre'ye döner· tahsis edilmiş ya da doşok gelir grupları tarafından ken birkaç hafta kaldıgı Vencdik.te de gördüğü saglı ksız ve yoğu n b ir biçimde kullanı lan ta rihsel portrelerden büyük ölçüde etkilenmiştir. 1753'te yapı ve kL"lll dokularının ekonomik yönden ve kul· Londra"ya yerleştikten sonra gerçekleştirdiği tüm larurn açısından canland ı rılması işlemi. Ekonomik yapıtlar, onun görkemli uslubunun yetkin bırer ve fiziksel çöküntü durumu nda olan ve toplumsal göstergesidir. Sanaıçının bu anlayışı, b'Ündelik ve saygınlık açısından d a dcgcr yitiren kentsel SİT sı radan olanı bir yana bırakmaya ve soylu, yetkin alanlan, altyapı ve sosyal donauların getirilmesi, temaları adlarına yaraşır bir düzenlemeyle venneye ulaşım sorunlarının çözümü, tarihsel kon ut ve ya· dayanmaktaydı. Bu yönüyle Rcynolds, gerçekçiligi pılann onarımı ve yemden kullanımı. yaya alanla· &'Ündelik ve sıradan olanın aynnlllı ve dogal bir bi· nnın ve yeşil alanların bakımı ve düzenlenmesiyle çimde verilmesinde bulan Felemenk okulunun çagdaş toplumun gereksinimlerini karşılayacak d u· (->f-lOLLANDAl tümüyle karşısında yer almakıa­ ruma getirilmektedir. Bu onarım ve işlevlendirme dır. Ona göre. ideal yol lıalyan RÖNESANS usıa­ sonucunda. yörenin çekim gücü anmakta, yaşam larınınkıydi. Ancak kuramsal o larak bu ustalara da· düzeyi yükselmekte, ekonomik etkinlik çogalmak· yanan bazı portreleri, giysi ve manzara dokusunun ta ve çevrenin bakımı da sürekli olabilmektedir. verilişindeki ayrımı ve incelıkle yeni bir nitelik de CanJandırma ışlemlerinde, ANIT ya da çevreye veka1.anmıştır. Susanna Becford Portresi (1756, Taıe rilecek yeni işlevin temelde. yapının ilk işlevine uy Gaf.. Londral. Rcynolds'un soylu kişi lerin özellik· ması ya da yapının olabildiğince az değişikl ikle lerini yansıtmada gösterdiği başannın yanı sıra, uyarlanabilmesi ilkesinden hareket edilir. Böyk.'Ce giysi ve ten dokularını vermedeki başarısını da ser· binaların içte ve dışta çok farklılaşması gerekmez; gilemektcdir. Nelly O'Brien'ın Portresi (1762. Walla· tarihsel doku özellikleri dt.'ğişt i rilmcdcn korunabi· ce Kol., Londral lıu ııileliklerin yanında modelin lir. Tarihsel yapılan plan ve kat bö!Onmelcrini tü· kişiliginin verilişindeki başarıyla da seçkinleşmek· müyle değiştirerek bir "kabuk· şeklinde korumak· Kxlir. tan kaçınılmalıdır. Aynca ->ONARIM VE KORU· Z .Ahunbay Rcynolds l 768'de kurulan Kraliyeı Sanat Akademi· MA. si'nin ilk başkanı olmuş, enesi yıl Sir unvanı alm ış ve izleyen yıllarda gerçekleştirdiği yapıtlar sanatçı· REVİVALİZM - CANLANDIRMAC IUK nın en klasik resimleri sayıl mıştır. 1769·9l'de Dis· courses Delivered al ıbe RO)"l Academy (Kraliyet Aka· REVZEN -> VİTRAY demisi Konuşmaları) adıyl a yayımlanan konuşma· REYHANİ BİRLF.ŞTİRME; NAİF sanat



RODIN, Auguste 11840, Paris 1917, Meudon) Fransız 19.yy' ın



tasarımcısı



ve fotog-



heykelci. en önemli heykelcilerinden olan Rodin,



Fransız ROMANTİZM'inin de en güçlü tcmsılcile­



raf s..ınatçısı.



rindendir.



Rusya'da gelişen YAPIMCJLJK akımının ôncOSO ve çeşıllı sanal dallarında en önemli uygulaJ1cılann



18.54·57 arasında klasik anlayış.1 baglı Horacc Lccoq de Boisbaudran'ın yanında çalışmış. Pans Gü· 1.cl Sanatlar Yüksekokulu'na gıriş sınavını kazanamayınca taş bezeme ustalıgı yapmış, aynı zamanda da heykelci Antoine Louis Barye'nin (1796187.51 sınıfına devam etmiştir. 1864·70 arasında A.E.Carrier·Bclleuse·on 11824·87! atölyc-,ıine katıl · mış, 1871.de de onun Brüksel Borsası'ndaki bezeme çalışmalarına yardım etmiştir. Bu arada 1864'te Bumu Kmk Adam (Rodin Muz.. Paris) adlı yapıtı rcsmt Salon Scrgisı jünsınce geri çevrilmiştir. Rodın. 1875.te İlalya'ya gitmiş, bumda MICIIELAN· GELO'nun yapıtlannı gönnüş ve sonradan onu. kendisini "AKADEMİZM'den kurtaran kişi" olarak nitelemiştir. 1878'de ilk önemli yapıtı Tunç Ç,a).?ı'nı (Ors..ıy Müz.. Paris) sergilemiştir. Dogrudan canlı mtx:lclden çalıştığı bu yapıtla heykeli ins..ın boyutlarına indirmiş, heykel sanatındaki hc.7.cmeci ve an ı ı.sal nitelıklcri clemıştır. Yapıtlarına gerçekçi bır anlatım vermeyi, daha da önemlisi heykelin yapısında gtıçlü bir devinim duygusu uyandırmayı amaçlamış olan Rodin, Vaftizci Yalıya Vaaz Verirkcn'in 11878, Modern Sanal MOz .. Ncw Yorkl bir taslagı olarak benimsenen dencmc..'8ini ve Yürüyen Adam (1905. Rodin Müz., Parisl adlı çalışmasını bu amaç doğrultusunda gerçekleştirmiştir. 1879-82 arasında Scvrcs Porselen Falmkası'nda çalışan sanatçı. 1880-de Cehennem Kapısı adlı OnlO ıunç ya pıtının siparişini a1mışur. Paris Dekoratif Sanatlar MOzcsi'nin kapısı olarak tasarlanan bu yapıt. 20 yıl sonunda bıle tamamlanamamıştır. Rodin çalışma esinini GHIBERffnin Floransa Vafıizbancsi°ndekı Cennet Kapılan'ndan almışlır. Çok sayıda figür içeren düzenleme. sanatçınm bu figürleri mermer ya da tunçtan tek tek ele almasına da olanak vermiş; figürler. Romantik bir anlayışla son derece devingen bir yapı oluşturmuştur. Düzcnlemenın üst kıs· mında yer alan Düşünen Adanı 0880. Rodin Müz., Paris) adlı figür ayrıca ünlenmiştir. Ç-ılışma ttim yapısıyla Sistina Şapeli'ndeki Son Yargı'yı da anım·



dandır.



Rusça



adı



19l0-l4



Rodçenko Aleksandr Mihailoviç'tir.



arasında



Kazan Sanat Okulu'nda e~itim



gördüğü sıralarda daha çok İzlenimci anlayışla ı-+İZLENI MCİLİKl çalışmış, 1914·16 arasındaysa



Moskova Stroganov Sanat Okulu'ndayken KÜBİK­ GELECEKÇİLİK·e ilgi duymuş ve bu çalışmalany· la TATLİN°in l916'da Moskova'da düzenlediği flukk.1n " ISbop) adlı sergiye kaulmıştır. Bu yapıı· büyük bir bölümü sanatçının cetvel ve pcrKCI kullanarak gerçekleştirdiği kendine özgü soyut düzenlemelerdir. 1915 tarihli isimsiz Kompozisyon soyut olmakla birlikle birbirini kesen çizgilerin karmaşıklığıyla GELECEKÇİLİK.in etkilerini yansııır. (. ;,derek daha yalm bir üsluba yönelen sanatçı. l.:ırının



J(,)19'da.n sonra önce tek renkli



Supreınatist



HSUPREMATİZM) resimler. sonra da Yapımcı raılin,



üretmeye başlamıştır. Rodçenko 191T de UDALTSOVA ve YAKULOV-Ja Mooko·



v:ı'dakı



lıcykeller



Caft Pittoresque'in iç dekorasyonunu yap-



mış.



1918.den sonra NARKOMPRos·un Görsel Sanatlar Bölomo·nde ıtzoı. 1920°de de İNK· I lUK'ta görev almış ve Tatlin'lc birlikte KANl)INSKY'nin "Laboratuvar Sanatı"na karşı ··Ore-



tun Sanaıı"nı savunmuştur. da Moskova



Ayrıca



1918-26 arası n­



Proletkul ı



(Proletarya Kültürü) Oku· ııı·ndatıgrcımenlik, l920-30arasındada VKHUTE· MAS· ıa 11925'ten sonra VKHUTEİNI profesorlok vapmıştır. Rodçenko ve aynı kurumda öğretmenl ik v,1pan Tatlin, bir grup öğrenciyle birlikte OBMOK· I IU grubunu ol uşturmuştur. 1923'te POPOVA ve karısı STEPANOV A'yla birlikte Birinci Devlet l'cksıil



Pabrikası'nda çalışmış.



bir yandan da



1928'e doğru çeşitli sanat yazliarı yayımlamış, aynı ı..J.ınanda topografik tasarım ve fotograf 07.crine çalışmaJar da yapmışur. 1924'ten sonra deneysel foıngraf çalışmalarını yogunlaşuran sanatçı bu dönemde Lef ve Noviy Lef dergilerine katkılarda bu· !un muş, Vladimir Mayakovski'nin oyunlan için s.1hne tas..1.rımlan yapmıştır. Rodçenko 1935'te yenıden resme dönmüş ve Soyut-Dışavurumcu türde ,.ılışmalar 1-c>SOYUT· DIŞA VURUMCULUK) ger· çcklcştirmiştir. Çagdaşlan ara.-.ında "yapımcı sanat ıckn i~ycni" ve profesyonel fmografçı olarak tanınır. llılımle genç yaşta ilgilenmeye başlayan Rodçenko sanata bilimsel ve ussal bir açıdan yaklaşmış, sanatın her tlirlu uygulama alanına ilgı duyarak disiplınlerarası deneyimleriyle çatkı. resim ve fotograflarına gelenek dışı kavramları sokabilmiş ve böylece veni algı olanakları sağlamıştı r. I923'tc DADACI1.IK'ın fotomontajlarından etkilenerek Mayakovs-



RODÇENKO. Alcksandr. Kompozisyon No JOO. 1920. pano uzcrine yağlıboya. 7lx37.5 cm.



satmaktadır.



Rodin. !884°te Calais kentinin 14.yy°da İngiliz egemenl iğinden kurtuluşu anısına bir anıt projesini üstlenm iş, 1886'da bu tasarının bir ürünü olarak ta· mamlanan Calaisliler'de (Joscph 11.i lir:;hhom Kol., Ncw York). dön figür birbirlerinden ayrı ama düzenleme içinde gtıçlü bir bUtün oluşturmuşıur. 1Icr bir figür dramatik bir anlatım içindedır. Gerek giysi kıvrımlan. gerek saç ve sakal dramatik etkiyi güçlendirmek için anl..ıtımcı bir yolda kullanı lmıştır. Çalışma, tasarlandığı yere 1895'e dek yerleştirile­ memişlir. Bu arada sanatçı 1886.da General Lynch'in Atlı Heykeli'ni yapmışıır. Rodin'in tek atlı



RODIN, Auguste, yük. 183.6 cm .



Ôpu.ş,



1886. mermer.



1565



ROOOS



ı~C



/ ,A( IR, \SI



SANAT \'\SIK



ROGERS. Londra.



Rıchard.



LIO)'i's Binası, 1979-86.



figOrO o lan bu çalışma, Santiago'daki yerine ycrk--ş­ tirilcrneden Şili Devrimi'ndc yok olmuştur. Zaten



Rodin'in sipariş aldıgı hemen tüm yapıtların scrgilcnmclcrinde şanssızlıklar birbirini izlemiş. 1889'da Nancy kentinin siparişi olan Claude I.c"ain Anıtı ile Bucnos Aıres'tek.i &ışkan Samıiento Anıtı (18951 dışındaki bütün anıt projclcn taslak ve modellerde kalmıştır. Ugolino 118821 ve Ölümsüz Bahar (1884) bribi yapıtlarında devinim kavramını Romantik bir anlayışla yorumlayan Rc.xlin. öteki yapıtlarının da ana ö7..clliği olan kayan biçimler ve akıcı ritimleri. bunlarda özellikle vurgulamıştır. 1889'da gerçekleştirdigi Olumsuz /dol'deyse daha yalın bir anlatım söz konusudur. Ôpüş (1886, Tatc Gal .. Londral, Paolo ve f'rancesca (18871 gibi öteki yaplllarında da vurgulanan erotik nitelikler. OLümsüz /do!'ün en belirgin Ozelliğidir. İki gövdenin kimi zaman birbirine ulanan. kimi ı.aman da birbirinden kopan devingen biçımleri izleyici üzerinde ilk ve tek bakış noktasından kavranamayacak karmaşık ilişkiler yaratmıştır. Sanatçının 1880'1erin ikinci yarısında gerçekleştirdiği bu tür heykellerinde. yardımcısı ve en büyük esin kaynağı olan heykelci CLAUDEL modellık yapmıştır. 1889'da Victor Hugo. 1893'te de Balzac Anıı/an için ilk siparişleri alan Rodin her iki anıt için de gerek büst, gerek desen. gerekse büyük düwnlemc ola· rak sayısız laslak gerçekleştirmiştir. l lugo Anıtı'nın U{odin M(lz .. Parisl ilk örneği uygun görü lmemiş, 1890'da siparişinı aldığı ikinci tasan da tamamlanmamıştır. Ancak bu çalışmanın tunç bır kopyası Victor Hugo Caddesı'ndedır. Rodin'in en olgun yapıtı sayılan &ılz,:ıc Anm da büyük kargaşaya yol aç· mış ve Edebiyatçılar Dcrnt-'ği tarafından geri çevrilmiştir. Bu yapıt için Oreltigi sayısız çalışma. Bal7...ac'ın gerek yüzünde, gerek gövdesınde değişik arayışlar içinde olduğunu gö.lermektedir. ögelerin birbirine ulandığı. açık olmayan bir yapı sunan son düzenleme, 1939'da DESPlAU ve MAlLLOL tara· tından tunca dökülerek Montparnassc 13u lvarı'y la Raspail Bulvarı'nın birlcştigi yere yerleştirilmiştir. 20.yy'ın başlamasıyla OnO uluslararası bir boyut kazanan Rcxlin bu yıllarda bazı seçkin kışilenn portrelerini yapmaya yönelmiştır. Bunlar arasında Çlenıenceau (191 ll. Gcorge Bemard Shaw 0906, Rodin Müz.. Philadelphial Gustav Mabler. Osar Frank, Baudelaire (18981. Niiins•'Y de 11912, Rodin MOz., Paris) yer almışur. Sanatçının 1916'da. atölyesınde bulunan ve haklarına sahip olduğu yapıt­ larını bagışlamasıyla Pans'te Rcx:Hn M07..csi kurulmuştur.



Gereksiz ayrıntılarla doldurulmuş, anıtsallıgı amaçkıynn heykeli yeniden insan ö lçülerine indiren Rodin, bu sanatın kendıne ÖZgü sorunlarıyla, devinim. bıçımlendınne ve anlatımla ilgılenmıştır. Üslubu. kişiliklerin ve dcvınım duygusunun ısrarla vurgulandıgı bir Romantizm'dir. Bunun yanında üç boyullu mekan düzenlemesi konusunda çagdaş egilimleri içeren çalışmaları da bulunmaktadır. Etkisi, yalnız yardımcıları BOURDELLE, Despıau ve Mailloı·ıe sınırlı kalmamış. yeni sanatçılar kuşagın­ da. o,_,,lliklc BRANCUS! ve H.MOORE'da da kcn· dinı gÖStermiştir.



0739, '.1813.



U.Tükel



ROOOSOKULU



1566



Antik YUNAN heykelciliğinin Geç Helenistik Dö· nemi'ndc (MÔ 1.yyl Rodos Adası'nda gelışmış heykelcilik okulu. PERGAMON OKULU' nun pa· tetik Oslubunun (duyguların abartılı biçimde ifadeye yansıması) etkisinde kalmakla birlikte, kendine özgü bir çizgi de yarar.an bu okulun en önemli ör-



neği L BBPR



ROGERS, Richard (1933. Floransa) ingiliz mimar. I 960'h yı llarda yaptığı endüstri binalannın yanı sı­ ra. O'ı.ellikle 1971'dc Paris'ıe P!ANO ile bırlikte ger· çekleştirdigi Pompidou Külıür Merkezi projesiyle ta· nınmışt ı r.



Londra Arclıilectural Association Mimarlık OkuJu'nda İŞLEVSELCİLİK) yakın bir çizgi izledigi söylenebilirse de. yapıları genellikle HlGH·TECl 1 (ileri TcknolOJil mimarlık örnck.Jeri arasında değerlendi­ rilmektedir. Öteki önemli yapılan arasında, İngilte­ re'de Swi ndoıı'daki (Wiltshircl Reliance Controls Fabrikası 119671, Newport'ıaki /nmos Fabrikası 119821 ve Londra'daki PA Teknoloji Laboratuvar/an ve Uoycl's Binası'yla 11979-861 ABD'dc Prince· ton'daki (N.J.) PA Teknoloji Laboratuvar/an (19841 sayılabil ir.



Y.&ılman



1456. 2721. 2895.



ROGIER, Carnille (1805-1870l Fransız



ressam.



Yaşamına ilişkin



pek az bilgi olan Rogier, yazar ve 'l'hOOphile Gautier. gazeteci Arsene Ho· us.saye, ressam (',elcstin Nanteuil ve şair Gtrard de Nerval'ın yakın dostuydu. 1837'de halya'ya gitmiş ve burada üç yıl kalmışıır. Daha sonra İstanbul"da yaşamaya başlayan Rogicr burada La Turquie (1840; Türkiycl adlı bir albüm yayımlamıştır. 13u eleşlirm.en



yapıtın taş ba.ASPENOOSI ve Suriye'de Bosra 'Jıyatrosıı iyi konınmuş örneklerdir. Gladyatör oyunları ve vahşi hayvan dövüşleri yine Roma mimarlığına Ozgü bir yapı türü olan AMFITIYATRO'larda yapılırd ı. Oyunların sergilendiği ARENA adı verilen meydan, yukarı doğru genişleyen oturma sıralarıyla çevrelenmiş ve bun ları taşıyan kemer ve tonozlar dan oluşan alt yaptyla birlikte yapısal bütünlük saglanmıştır. En aşagı bölümde, arena tabanının altındaki dti1..cyde mahzenler, koridorlar ve vahşi hayvanların kapatıldıgı yerler bulunmaktayd ı. Ro-ma'da. yapımı Ycspasıanus (hd.69-79) tarafından başlatılıp, Titus döneminde (79-81) tamamlanan ve MS 80'de büyük şenlikler ve gosterilerle açılışı yapılan C.Olosseum, amfitiyatrolar içinde en ünlüsüdür. Capua, Pompci ve Nimes'dcki aynı türden yapılar da önemlı örnekler arasında saytlabilir. Ana· dolu'nun Roma dönemi mimarlıgı içindeyse amfitiyatro fazla benimsenmemiştir; Pergamon ve KYZİ· KOS'ta iki önemli ömcgin kalıntıları bulunmakta· dır.



1570



ZAFER TAKI. anıtsal kapı gibi yapılar Roma mimarlığının özelliklerindendir. Taklar en yalın b i· çimleriyle iki kalın ve yüksek ayağı [PYLONI birleştiren beşik kemerden ya da tonozdan oluşur; çoğunlukla tek gcçitlid ir. Bunlar ya bir imparatoru onurlandırmak ya da bir zaferi simgelemek amacıy­ la dikilmiştir. Sütunlarla ve SÖZ konusu olayı yan· sılan kabartınalarla bezelidir. Çok kez üstlerinde heykel grupları yer alır. Roma'da Titus, Seprimius Sevcrns ve Constantinus Zafer Takları önemli örneklerdir. Bu yapı türüne eyaletlerde de rastlanmakta·



dır. Kent kapıları gencllıkle bir ya da üç geçitlı olur. Hadrianus'un Antalya'yı ziyareti nedeniyle burada o nuruna yapılan Hadrianus Kapısı'yl a Trier'deki Porta Nigra bu tür yapılara örnektir. Romalılar yol yapımına büyük önem vermi~ler. imparatorluk sı­ nırları içinde taş döşeli yol şebekeleri kurmuşlardır. KÖPRÜ ve SUKEMERİ en gorkeınlı Roma mimarl ı k·mühendislik yapıtları arasında yer alır. Nimes'deki Pont du Gard günümuze değın gelen pek çok Roma sukemeri arasında en ünlüsüdur. Aynca İspanya'da Tarragona ve Segovia'daki sukeınerle· riyle Campagna bölgesini geçerek Roma'ya su Laşı­ yan kemerler iyi korunmuştur. Köprüler içinde en iyi korunmuş örnek olarak Rimini'de bulunan Ro-



ma Köprüsü



sayılabilir.



EV ve SARAY mimarisinde dış cephelerden çok iç avlulara. bahçelere önem veren bir yaklaşım görOlür. Roma evleri 1->00MUSI genellikle ATRIUM adı verilen üstü açık bir ona mekanın çevresinde gruplaşan odalardan ol uşmaktadır. Dı,;a. sokaga bakan pencere sayısı azdır. Işık dalıa çokatrium'dan saglanır. İmparator Hadrianus'un MS 123' te yapı­ mını başlattığı ünlü Tivoli Vıllası geniş parkJar, bahçeler içinde yer alan çeşitli yapılardan, pavyonlardan oluşmaktadır. Şehircilikte altyapıya çok önem verilmiş, kanalizasyon ve su sistemleri en düzgün i~leyecck biçimde planlanarak yapılmıştır. Geniş ve uzun sütunlu caddeler Roma şehirciligi­ nin getirdiği bir başka yeniliktir. Ekonomik durumu gelişmiş, zenginleşmiş kentlerde caddeler kaıdeler üstünde yer alan heykellerle bezenmiş, sütunlu galerilerin geri:;ine dOkk:inlar yapılmıştır (->KENT PLANLAMA) .



Heykel: Roma heykelcilik dalında en buyük başarıya portre sanatında ulaşmıştır. Ancak gerçekçi ölçülerde tam anlamıyla bir portre sanatı Ml) lOO'e dogn.ı başlayabilmişur. Tunç ya da mermerden baş. BÜST ve heykellerde dönemin önemli kişileri can· landırılmıştır. Augustus ÇK>nrclerinde dogalcı bir klasikçılik görOIOr. Bu dönemın en ünlü yapıtların­ dan biri MÔ J3'tc yapılan Ara Pacis'ur (Augustus Banş Sunagıl. Sunagın çevresi duvarlarla çcvrilıydi; doğu ve batı yönlerinde ıki gırişi vardı . Güney ve kuzey duvarların dış yüzlerinde Auguslus'u ailesiyle ve törene katılan rahıpler. memurlar ve Romalı­ lar'Ja birlikte kurban yerine dogru ilerlerken gösteren kabantınalar yer alıyordu [-,TARİI ISEL KONULAR). Roma ponre sanatında tarihleme yönünden imparator ve imparatoriçelerin saç modelleri önemli bır rol oynar. Claudiuslar, Flaviuslar ve onu ızleyen Traianus döneminde hanımların saç tuvaletleri giderek çok daha ilginç biçimler almaya bas· lamıştır. Yunan kültOCOnün gerçek bir hayranı olan İmparator Hadrianus döneminde Hclenızm ()zellikleri yeniden ortaya çıkar. Erkek portrelerinde kısa sakal, hanımların saç ıuvaletlerinde sade ve klasik modeller görülür. Hadrıanus'un bir Yunan tannsı görünümünde çıplak heykelleri de yapılmıştır. Buna Anadolu'dan bir örnek olarak PERGE'de onaya çıkarılan ve bugün Antalya llölge Müzesi'ndc bulunan heykel gösterilebilir. Hadrianus döneminde an ıLSal boyutlara ulaşan kabartma sanatının Onlü bir parçası EPHESOS'ta onaya çıkarılmış o lup günümüzde Viyana Ephesos Müzcsi'nde yer alan bir kabanmadır. Burada Hadrianus. varisi Antonınus Pius ile onun iki manevi oğlu, gelcccgin imparator· lan olan Marcus Aurelius ve Lucius Verus birarada görülmektedir. 3. ve 4.yy'larda Geç Antik Çag'ın özelliği olarak, giderek dogalcılıktan uzaklaşılmış ve hatlar şematikleşmiştir. I.Constantinus'un port· re başlarında saçların düz ve ya.5.51 olarak öne ta·



ROMA randıgı. gözlerın normalden büyuk yapıldığı. do·



gakı blr portre sanatmın artık yenıu BİZANS ve orıaçag İKONOGRAFİ'sinde ıleride daha da bclirginlcşccck karakleristik hatlara bıraktıgı görülmektedir. Roma KABARTMA sanatının son örneklerinden biri İstanbul'da IIIPODROM'da lb.Sultanahınet Meydanı) imparator ll.Theodosius'un (hd.4084.IOI diktirmiş olduğu obeliskin 1...DIKİLİTAŞI kaıdesı üstünde yer almaktadır. Geç Antik Çag'ın özellıkJerini taşıyan bu kabartmalarda imparator ve yanındaki saray ıleri gelenleri katı, durağan bir sı· ralama düzeni içinde bcıimlenmışlerdır.



MS 2.yy'ın ilk yansında başlamak üzere ö lO yakmanın yerini giderek yaygınlaşan gömü geleneği ı... MEZARI almıştır. Böylelikle ortaya çıkan kaL,artma lı lahit sanatı Antik Çag)n sonuna değin sürmüştur. Lahit yüzlerine genellikJe savaş ve av sahneleriyle MİTOLOJİ ve ö lü kultüylc ilgili konular işlenmiş, bazan da yaprak, çıçek ve meyve askı· !arından oluşan GİRLAND'lar, bu nları taşıyan Ni· ke. Eros figürlen, BUKRAN10N'lar (öküz başları) va da Medusa başlan bctimlenmiştır. İlk kez Ana... dolu atölyelerinde 2.yy sonu ve 3.yy başlarında ya· ratılan yeni bir tür sütunlu lahit tipi çok yaygınlaş­ mış: Roma. İtalya ve başka ülkelere ihraç edildigi gibi, bu yerlerdeki atölyeler tarafından da benzerle· ri yapılm ıştır. Bu tip lahitlerde teknenin yan yüzlerı :;ütunlarla nişlere bölünmüş ve nişler içine yük'.';Ck k..1bartma figürler yerleştirilmiştir. Kapak üs lllnde genellikle lahit salubinin ya da sahipleri karı kocanın uzanmış dunımda büyük figürleri bulu· nur. Sütunlu lahit ttirünün en bıılz.el örnek1erinden biri İstanbul Arkeoloji Mozeleri'nde korunan Sida·



mara Labti'dır. Ayrıca --tLAHİT.



Resim: lfoma sanatında FRESK'ler önemli bir yer tutar. Mô 2.yy ortalarına dognı resim sanatında bırbırini ı.tleyen dört üslup göndür. Pompeı 'de 2.yy evleri· nin duvarlannda ortaya çıkarılan fresklerde mimari ogeler taklit edilmiş. sıva OstOne boyayla renklı mermer levha görünümü yansıtılmıştır. MÔ l.yy'da başlayan yeni bır akımla, duvarlar odaya derinlik kazandıran zengin manz.1ralar (-+YANIL· SAMN, perspektife önem verilerek çizilmiş mimari parçalar, bunların arasına yerleştirilmiş insan figurleri. ışık ve gölge oyunla rıyla göz alıcı bir biçimde be-.ıenmiştir. Bu ikinci üslubun Roma'daki seç.kı rı ö rnekleri Esquilinc'de bır evin duvarlarındaki l">dysscus'la ilgili sahnelerde ve Prima Pon.a'da f..i. ,•ıa Villası' nda agaç, çiçek ve kuşların resımlendiği b üy ük bahçe manzaralarında görülmektedir. Pom· pci'de Vilfa !tem ya da Misterler Evi olarak bilinen yapının duvarlarında geınen olduğu M ingiliz Bahçesi" alm ıştır. İlk kt:'.ı; RIM VE KORUMA) olmuştur. Bu onarım çalışma· l730'1arda W.KENT, bahçeleri CLAUDE LORRA· larında projeciler onaçag biçirnlerıyle çağdaş yaiN. POUSSIN gıbi sanatçıların man1....1ra resimleri· pım yöntemleri arasındaki ilişki sorununu ele alni anımsatacak bir biçimde, yani PİTORESK üs- mak zorunda kalmış ve elde ellikleri bilgileri lup ta dt.izcnlemış. onu Lancelot Brown (1716-83) ve 1830'dan sonra yavaş yavaş yeni yapı projelerinde l luınphrey Repton 11752-1818) izlemıştir. Dolam· de kullanmaya başlamışlardır. Böylece Gotik üslup haçlı patikalar, kıvnmlı dereler. düzensiz çimenlik- birçok özel evde. kamu yapısında ve dinsel yapıda ler. usı.alık.1a dagıtılmış agaç kümeleri, Gotik yıkın­ uygulanmıştır. Bunların arasında en ılgınçlerinden biri Franz Christian Gau'nun (1790-1854) Paris'te t ılar, Çin pavyonları. yapay gölcükler ve Lorrain'in 14.yy Fransız Gotigi üslubunda inşa enigi S.Clotıablolanndaki gibi antik harabeler bu romantik pibilde Kilisesi'dir 11846-57>. toresk İngiliz bahçelerinin tipik 07.cllıkleridir. Mimarlık,



Resim:



M ıınarlıkta egzotigc egilim de dogaya ve onun organik karakterine baglılıklan kaynaklanır. Samuel



Yüzyıllar boyunca figürlü konulara bir fon görevi



l'cpys Cockerell 11754-1827) ve l lumphrcy Rep· ton\ın Glouccstershirc'da inşa ettıkleri Hint uslulıundaki Sezincoıe Evi'yle 11804-05) ].NASI J'in Brıghton 'daki Hint ve Çin ctkılı Kraliyet Kôşkü {181.5-21 l İngiliz egzoLizmııün en güzel örnekleridir. Egzotizme duyulan ilginin dcgişik bir yolu olan ortaç..1g biçimlerinin yeniden canlandırılması egilim ıyse Romantik dönemin en tutulan mimari ifadesi olmuştur. Yeni-Gotik (~CANLANDIRMACI· 1.IKJ adı venlen bu akım özellikle bir İngiliz olgusudur ve en çok bu illkcde etkin olmuştur. Akımın ılk örnekleri 1 lorace Walpole'un (1717-97) Gotik üslupta yeniden yaptırdıgı evi Strawberry / lill'le !l 747·63. Middlesex) WYATI'Jn Willlam l3cckford ıçın inşa etıigi Fonıbill Abbey'dir 11796, Wilıshire: h.yık.l. Bunu ıı.leyen yıllarda İngiltere'de, başta Cambridge'teki St.Jobn 's College ve Windsor Şatosu olmak üzere, ortaçagdan kalma sayısız yapı onan!· rnış ve aynı üslup anlayışı içinde genişletilmiştir. BARRY'nin A.W.N.PUGJN'in yardımıyla yaptığı Londra Parlamento Bina/an 11836-68), lngiltere'dckı Yeni-Gotik üslubun en büyük ö lçekli ve en ba· şanlı ömcğidır. Pugın tar.ı;ındaki bu Gotik 1850'ler YüCELİKJ kapsamında ele almak gerekir. İlk



1576



Rottmann 0797-18501 ve Kari Blcclıen 11798-1840> gibi daha birçok başarılı ressam yeliştirm i ştir. An· cak 1825'ten başlayarak. öteki alanlarda olduğu gi· bi görsel sanatlarda da Roman ti7.m eski gocono yitirmeye başlamıştır. Bu geç dönemin en önemli leınsilcilcri Ludwig Richtcr (1803-84) . Morriz von Schwind 11804-711 ve Cari Spitzwcg'dir 11808-85).



kc-ı.: Antik Çag filozofu Longinus, güzel ligin yanı sı­ l'ransa'da J.L.DAVID egemcnligindeki Yeni-Klasik ra yüce denen bir kavramın da estetik bir haz uyanok-ula ilk tepki Antoine·Jcan Gros'dan 11771-1835) dırdıgmı belııırnişt ir . Yüce sorununu yeniden ele gelm i!jtır. Sanatçının özellikle İmparator NapolC· alan yazar Edmund Burkc'c (1728-97) göre "heron'un. savaşın trajik yönleri karşısındaki duyarlılı­ hangi bir hıçımde acı ve tehlike duşüncesını uyangını göstermek amacıyla yaptığı resimlen. endişe, dırabilen. yani korkunç olan her şcyM. yüce adı ve· acı ve umutsuzluk içindeki karakterler, hastalık ve rilcn bu degişik haz Lürt.lnün kaynagıdır. Yüce niteölüm temalan, VENEDİK OKULU ve RUBENS et· liklerini taşıyan nesneler, güzel nesnelerden çok kili renkleriy le Romanti7.m'i önceler. Gros'dan çok daha yoğun ve gtıçlü bir duygusal tepki uyandırır· etkilenmiş olan GtRICAULT'ysa. Napolcon'un !ar ve bu tepki de usa vurma yeusinden bağımsız· düşüşünü izleyen dönemin :-;anatçısıdır. Onun sa· dır. İtalyan sanatçı PIRANESI'ye İngilıere'de göste· nalı bir yandan Aypınlanma Dönemi'nin idealleri· rilen büyük ilginin başlıca nedeni de sanatçının rene göre yetişmiş, öte yandan tarih:;el olaylar karşı ­ simlerinin Burke'ün ytıce üzerindeki düşünceleri­ sında dOşkınklıgına ugramış bir kuşagın çelışk.ili nin neredeyse bir örneklemesi oluşudur. Aynı döruh durumunu yansıtır. Gl:ricault da tıpkı Gros gi· nemde yücenin yanı sıra ortaçaga karşı da bir hay· bi kendisini etkileyen. duygtı landıran çagdaş olayranlık başlamış ve bu, en özgün ifadesini Henry ları betim.Jemiştir. Sanatçının 1824'teki 1..amansız Fuscli'yle 0741-1825) llLAKE'in yapıtlarında bul· ölOmOyle genç kuşak ressamlarının önderliği DF.· muştur. Her ikisi de yazar, oymahaskı ustası ve resLACROIX'ya gcçmi~tir. Fransız romantik fig(.lr ressam olan bu sa11atçılardan Fuseli. abanılı hareket samlarının en önemlisi sayılan Delacroix. Richard ve jestlerle stilizasyonl:ırın egemen olduğu fantas· Parkes 13onington 11802·28) ve Constable etkili bir tik konularıyla deh~t ve korku duyguları uyandı­ teknikten. Rubcns ve Venedik Okulu etkili bir parırken, Blake, ortaçag ve MANİYERIZM örnekleletten yararlanarak yaptıgı resimlerinde tarihsel ya rinden geliştirdiği formlar. dOşOncclcr ve tümOylc da yazıns.ıl konular seçmiş (-,TARİI !SEL KONU· öznel bir renk, ışık ve bıçim kullanımıyla görülenLARl. çağdaş dünyadan aldıgı konulardays., Kuzey ne (vision) somutluk kazandınnışur. Blake'in izleyiAfrika gibi yabancı kültürlerin yaşanllsın ı betimlecisi olan Samuel Palmer'sa (1805 8Il suluboya. gumiştir (-,ORYANTAI.İZM I. Dclacroix'nın gerçek vaş ve çini mürekkebi bileşim inden oluşan özgün anlamda tek izleyicisi Theodore Cha~riau (1819tekniğiyle gerçekleştirdiği manzaralarında ayrıntılı 56). hocası nın renkçiligini, anlatımcılıgını ve egzobir doga gözlemiyle içsel bir göıilnün ı fadesini bir· tizme olan ilgisini sordüm1üştür. Fransız romantik lcştinnışllr. resim sanatında önemli bir yer tutan egzotizm Almanya'da. dönemin dinsel ve mistik e:.'ğiHmi re François Joscph Hcim (1787-1865), Jııles Robert simde en açık ifadesini. NAZAR.ENLER adı verilen Auguste 11789-1850), Paul Dclaroche (1797-1856), bir grup ressamın yapıtlannda bulmuştur. Naza· Alexandre Gabriel Decamps 0803-601, Adrien Da· rcnler, Hıristiyanlık'ın geleneksel temalarına daya· uzats 11804-68) . faıgcne Fromentin 11820-761 ve lı dinsel bır sanat yaratmaya çalışmış ve geçmişte Allred Dchodencq 0822-821 gibi bir grup ressam bunu gerçeklcştinniş olan RAFFAELLO ve DÜ· tarafından yaygınlaştırılmışt ır. Rı..'SSamların her za· RER öncesi İtalyan ve Alman ustalannı örnek al ınankinden daha çok edebiyat dünyasına yaklaş· mışlardır. OVERBECK önderligindekı grubun baş· tık1arı Romantizm döneminde, kitap ressamlıgına lıca üyeleri Franz Plorr 0788-18121. Pcter Corneli· ö1..cl bir önem verilmiştir. 1[orace Vcrnct (1789· us 11783· 1867l . Friedrich Olivier 0791-18591, Julius 1863), Nicolas Touss.,int Charlet (1792-18451. Au Schnorr von Carolslcld 11794 1872). Cari Philipp guste Raffet 11804 601, F.Boiss.ırd de Boisdenier Folır 11795-1818) ve Franz Homy'dir 11798-1824). 11813-66) gibi bu alanda yetenekli ressamlar çoğun· Nazarenler'in sanat ında manzaranın çok önemsiz lukla taş baskı ya da ıslak kazı tekniginde yaptıkla· bir rol oynamasına karşm, onlarla yakın ilişkiler rı kitap resimlerinde yazınsal. tarihsel ya da savaşa içinde olan Joscph Anton Koch 11768·18391 "hero- ilişkin konulan bctımlemişlerdir. Fransız romantik ikH manz:ıralarıyla Almanya'daki romantik ınanza· resim sanatının çok başarı lı oldugu bir öteki ala n ra resmine öncülük etmiştir. Koch'un başlattığı bu da manzaradır. 1830'1ardan başlayarak Fontaıneb· manzara geleneği, Philipp Oıto Rungc 11777-18101 leau Orman ı yakınındaki Barbizon kasabasına yer· ve FRIEDIUCH'lc doruk noktasına varmıştır. Ge- !eşen bir grup sanaıçı hala Yeni-Klasik geleneğin fi· rek Runge. gerek Friedrich yaptıkları manzaralarla gürlü sanatı egemenliğindeki Fransa'da Romantik manzara okulunu oluşturmuştur. Narcisse Diaz de tanrısalı, tinseli ve aşkını ifade etmeye çalışmışlar· d ır. Runge. kişisel duygularının bir anlatımı olan la Pena (1808-76), Jules Duprt 11811-89), Thcodore öznel ve simgesel 1-->SİMGECİLİKJ bir manzara tü· Rousseau 11812-67) ve DAUB!GNY'nin remsi! etti· rO yaratmayı amaçlam ıştır. Bu yeni tür manzara ay- ği Barbiron Okulu sanatçıları konularını Fonta· nı 7.amanda insan ve doga, dolayısıyla da doğada ineblcau Orma nı ve çevresinden a lmış, dognıdan yansıyan Tann'yla aralarındaki gizemsel bırligi doğruya açık havada ça lışma alışkanl ıgını başlat· simgeleyecekti. Tıpkı Runge gibi Fricdrich için de mış. gOzlcmlcrine baglı kal mış, aımosfcr ve ışık etdoga. tanrısal ruhun bir yansımasıdır. Sanatçı re· kilerine önem vermiş ve rengi daha özgürce kullansimlerinde doğanın bu ö1..clliğinı ya cismani dünya- mışlardır. Barbizon Okulu romantik akımın bir pardan aldığı en o lagan görünümlere aşkın {trans.-ın· çası o lmakla b irlikte, içerdiği güçlü doğac ı öğe onu. dantaD bir anlam yükleyerek ya da haç ve Gotık ki· 1850'Jcrin ve (ı()'Jann GERÇEKÇILİK'ine, oradan lisesi gibi I Tıristiyan simgelerinden yararlanarak da 70'1erin İZLENİMCİLİK'ine bağlar. Nitekim bu anlatmıştır. Romantik dönem AJman sanatı tüm bu okulun sürekli bir üyesi olan J.F.MILLET 11814-75) sanar.çılamı yanı sı ra Johann Chrıstian Dahi (1788· gencllıkle COURBET ve DAUM!ER'yle birlikte 1857l. Emst Ferdinand Oclune 11797 18.55), Cari Gerçekçilik' in bir temsilcisi olarak sını flandırılır.



ROOT Barbıwn Okuıu·na bağlı



olmamakla birlikte Roman.tik manzara resmine büyük katkıda bulunmuf" bir ressam da COROT'dur. Sanalçmm özellikle• 18.50' 1cr HEYKEL sanatı . ,\K.Al)l:::MİZM'dcn bagırnsız özgün yapıtlar ger· çeklcşı i rmişlcrdir.



Romantik heykel sanatına en huyük katkıda bulunan Fransa'daysa François RuJc 11 784-18551. Jean Bcrnard Du Scigneur O808-661 \'e Antoine Auguste PrCault 0809-79) gıbı sanatç ı· [.ır yazınsal çağrışımları bol. geçmişin ve Fransız ı.ırıhının önemli bir yer tuttuğu heykeller yapm ış !.ırd ır. Gene bu dönemin en başarıl ı heykelcilerinden biri olan Antoine Baryc'yse (1796-1875) vahşi h.ıyvanları ölümcül bir savaşım içinde betimlediği



ROMNEY. Gcorgc. Bayan Ma,y Robınson MPerdiıa~. 1781. luval üzerine yaglıboya.



76x63 c.m .



RONDOLET. Jean-Baptiste--> RASYONALİZM



ROOT, Jo hn W e llbom 08.50. Lumpkin . Geo.1891, Chicagol ABD'li mimar. Cl IICAGOOKULU·nun ikinci kuşak mimarlarından olan Rooı. ortagı BURNHAM° la birlikte 19 .yy'ın son çcyrcğındc ABD'de yen i bir yaşam düı..cninin sonucunda ortaya çıkan, ÇELİK iskeleıli ve çok katlı BÜRO binalarının geli şmesinde eıkın bir rol oyna· vJplllarıyla tarunınışur. mıştır. Mimarlık tarihinde. GOKDELEN.le gelen ı,,ıı. om . om. om. 0841. 106-1. 2479. 2499. 2812. 1102. 3467. Z.İnankur yeni işlevin an l atımı olijcak ve bu alışılmışı aşan yüksekliğin yarattığı biçimsel sorunları çOzecck olROMNEY, George 11734, Lancashire 1802, Ken- gunlukta bır estetiğin yaratılmasında gösterdiği ön· cü çabalarla On kazanmıştır. d,11) lneılız rcs.DIŞAVURUMCULUKJ.



J.N.Erzen ROSENQUIST, James 11933, Grand Forks, K.D.I ABD'li ressam. Günlük kullanım ve tüketım nesnelerim resminde beklenmedik ilışkı ler içinde kullanan ve bunlan çarpıcı bir kompozisyon içinde bütün leştiren Roscnquist. Amerikan POP SANAT"ı res.samların­ dandır.



1952-55 arasında Mınnesota Ünivcrsitesi'nde cği­ ve Cameron Booth'dan ders almıştır. Pop sanatçısı ol masındaki en büyük etken bir yaz ı.atilinde bir endüslriyel dekorasyon şirketiyle yapt ığı gczı olmuştur. 13u talil boyunca Orta Amerika'da büyük tah ıl ambarları nın ve depoların dışla­ rını boyayarak yaş.-ımın ı kazanan Roscnquist için tım görmüş



bu denli büyük ö lçekte boya yapmak yepyeni an· yol açmıştı r. 195.5'te bir burs ka7..anarak N İSPANYA 3. HALI, kumaş ve havlu gibi OOKUMA'larda ke- (Mimarlık) nar boyunca sarkan püsküllü bölüm ctng.fnnge, Fr.frange, Alm.Franse, Franzel. Padişa.lun tebası SAFA, Behçet U934, İstanbul) :,.aygı gösterisi olarak padişah tahtlarının döşeme­ Türk ressam. sinden sarkan saçaklan ö per ya da yüz sorerdi. Canlı renklerin ve hareketli fırça vuruşlarının egemen oldugu lirik HAREKETLİ SOYUT resimleriySAÇAKLIK le tan ınan Safa, 1957'de Güzel ~:matlar Akademiİng.. Fr.enrablature; Alm.Gebdlk. si'ni (b.MSÜ) bitirmiştir. 1959'da Parise yerleştik­ "Entablatür" de denir. Antik YUNAN ve ROMA ten sonra çalıştıgı taş baskı atölyelerinde HARmimarlıklarında ARŞİTRAV. FRİZ ve GEISON'TUNG. MANE.SSIER. CESAR. SOULAGES, POuan (KORNİŞ) oluşan yatay üst yapı . LIAKOFf ve VIEIRA DA S!LVA'nın işlerini basaÇizim -> TAPINAK, -> DÜZEN rak meslek yaşam ına başlam ış; daha sonra Romaya, 1968'de de halen çalışmalarını sürdürdüğü SADBERK -> BERK Elbc Adası'na yerleşmiştir. Her gün karşılaştığı insa.nları, içinde yaşadığı ortamlan ve olayla n aktarSADEDDİN KÖPEK l?-ykş.1239, Beyşeh i r) ına yoluyla degil, kendisinde uyandırdığı duygularAnadolu Selçuklu mimarı. Özellikle i l.Gıyaseddin Kcyhusrev döneminde la yorumlayan sanatçı öfkesini ve tepkilerini dile (1237-461 devlet yönetim inde büyük etkisi olan gclirmesi açısından bir anlamda Dışavunımcu tekANADOLU SELÇUKLU veziri Sadeddin Köpek. niklerden de (->DlŞAVURUMCULUKI yararlanKonyada, Beyşehir Gölü kıyısındaki Kubaddbad maktadır. Sala. Türkiye'de ilk kez 1988'de yapıtla­ rını sergilemiş, bu sergide ··sokak" sanatı adını verSarayı·nın mimarıdır. l.A!Acddin Keykubad (hd. 1220-371 içın 1236'da yaptırılan bu saray. bugün diği ve Akdeniz'in kirlenmesini konu alan bOyük hepsi yıkık durumda olan biri büyük, öteki küçük boyutlu tuvalleriyle Açlıktan Olen Ressam/an Anma iki SARAY yapısıyla tersane, kışla, mescit, mutfak. Demegi Hanra Pul/an başlıklı triptik (üç kanatlı pafınn, hamam, depo, ahır vb gibi 16 ayn yapıdan no) dizileri yer almıştır. Z.Rona



SAFEVİ



170614 arasında Şah Sultan I.Hüseyin'in lhd. 1694·1722) annesi için yaptırı lan sogan kubbeli Mdder·i Şah C'.amisi'ndc de benzer bir şemanın yi ndcndigi görülür. Tek kubbeli cami geleneğiyse bu yapı ıoplulugu içınde yer alan Şeyb Lütfullah Cami· Montreal'deki McGill Üniversilesi'nde mimarlık si'nde 11603--18) görülür. Sivil mimarlık örnekleri cgitiminı bitırdıklen sonra, 1964'tc Montrcal'de dinsel yapılardan cpc-y !arklı gelışmişıir. Mcydan-ı kendi bürosunu kurana ,.k-'ğin önce bu kentte Van Şab' ın doğu cephesinde yer alan Ati Kapı ı.anf ve lıinkcl'i n bürosunda, ard ından da Philadclphia' da hafif görümusüylc dlkkatı çeker. Şah ve saray erici. KAHN'ın yanında çal ı şmıştır. 1975'te İsrail'de, Ben nınııı şenlikleri seyrettigi TALAR denen balkonda C:urion Üniversitesi'n.de (Beersheva) Çöl Mimarlığı ince uzun 18 ahşap sütun düı çatıyı destekler, Ta ve Çevre BölOmO'nün yöncticil iğinı üstlenen Saflarııı arkasında tören salonu yer almaktadı r. Aha· d ic. 1978'dcn başlayarak Harvard Ün ivcrsitcsi'ndc meniş (-+IRANl hükümdarlarının çok sütunlu öğretım üyeligi yapmıştır. İlk büyük çalışması, APADANA'larını anımsatan talar, sıvıl mıınarlıkta Montrcal Expo 67 Fuarı ' ndaki Habitat (Konut) kısa çok yaygındı. Sa.fcvı sıvı) mimarlık üslubunu ta ~ürede Onlenmcsinc neden o lmu~tur. Habitat her nımlayan bir başka yapı da Şah I.Ahhas'ın yaptır· ne kadar prefabrike beton sistemler için öncü bir dıgı Çihil Sutun'dur. Toplam 20 ahşap smunlu ıa· çalışma degilsc de, GROPIUS'un 1923'teki kuram· l:ir, arkasında büyük ve koçuk eyvan. üç kubbeli s.11 llaukasten im Grossen (Büyük Yapı 81oklarıl pro· geniş bir salon, sağ ve solunda geniş eyvanlar var ıcsınde ipuçlarını verdiği yapı bloklarının mimari dır. Duvarları savaş. saray cglenccleri. aşk sa.lınele­ hiçımlcrc uygun o larak biraraya getirilmesi yaklaşı · riy le bezelidir. Şah Süleyman' ın Tebriz'deki iki kat ıııının başarılı bir örneğidir. Ayrıca. prefabrike belı l l~t-Bibişı yani Sekiz Cennet Sarayı sckızgcn pla· ınn kutu birim düşüncesi, yararlı bir teknik olmak· nıyla değişik bir plana sahiptir. Ebul·Gazi Sultan t.ın öte etkileyici bir mimari aıılauın düzeyine çı· l lüseyın'in 1462'de Herat'ta (Pakistan) yaptırdığı kanılmıştır. Safdie, son çalışmalarında teknoloji ve ç:ıbar Bag da gorkcmlı bır SARAY yapısıdır. geometriyi. pragmatik amaçlan şıı rsel sonuçlara ulaştırmada bır araç olarak da kullanmıştır. lsra· lran kemlerinde sulama sisteminin gelıştırıl ınesi ı l'de yaptıgı Yeşiva Poraı Yusuf //abam Yüksekokulu sonucu kurak topraklarda geniş bahçeler oluşturul tl971·79, Kudüs) ve Mamilla 119721 projeleri bu muştur. Yüksek bir bentte biriktirilen su basamak v,ıklaşımın Orünlcridir. Söz konusu örnekler ülke· basamak alçalan dikdörtgen. kare, sekizgen, haç nin yerel kübik ınıınarisini yansıtmakla birlikte. bıçımlı havuzlara çağlayanlar yaparak akar ve ka· hüVOk olasıhkla Kahn'ın etkisıylc ö lçüde anıtsallık nallar aracılıgıyla dağılır TİYATRO, SAHNE TA-



SARIMI VE KOSTÜM SAINT PHALLE, Niki de {1930. Parisl Fransız kadın heykelci. YENİ GERÇEKÇİLER'in bir üyesi sayılmasına karşılık daha çok kendı kişısel mitolojilerinden kay· naklanan yapıtlarıyla tanınır,



Asıl adı Catherine Marie-Agnes fal de Saint Phalle o lan s.ınatçı resmi bir sanat eğilimi gönnemiştir. 1950'1erin ortasında gerçekleşti rdiği Yuvarlak Oda {19.56) gibı ılk resimlerinde, içi nakış gibi bezeme örgeleriyle doldurul muş bölmelerden oluştu rduğu yalınlaştırılmış figüratif imgele ri sı kışık bir düzen içinde kullanmış, 1959"da yapmaya başladığı ilk a l· çı kabanmalardaysa tabanca, paslı bıçak, balta ya da zıncır gibi tehdit edici nesneleri alçı içine gömmuştur. Daha sonra L96J'de gerçek.lc..>ştırdiği Aziz ~lxısticn )\'.l da Sevgilimin Portresi adlı rcsmindcysc zemine büyük çıvilerle bir erkek gömlegi ve kravat çivi lemiş, baş yerine de izleyicilerin sergi sırasında ok fırlatabilccegi bir hedef tahtası koymuştur. Sanat çı aynı y ıl oyuncak bebek ve araba. ayakkabı, I lcıııwen yüksekliği 1723m olan en Ost dogu kesi· kafatası, tabanca ve maske gibi çok çeşitli BULUN· mındekı 10 hın kişilık Tiyatro. kente bakan bir koTU NESNE' lerle içi boya dolu torba ve kutuları al· ıwmdad ır. Batısında Geç l lclenistik Dônem'ı nsıy le Makedonyalıların eline geçmiştir. MÖ 300"lerde PERS soylularından MıLhn­ datesin kurduğu PONTOS Krallığı'na katılan kent. Pcrslcr ve Romalılar arasındaki savaşlara sahne olmuş, MÔ 47'dc de Roma imparatoru Caesar tarafından ROMA topraklarına katılmıştır. Bu dö nemde Pontos Polcmoniacus Vilayeti'nin bir parçası ol muş, Mô 39S'len sonra da Doğu Roma·ya (BİZANS) katılmıştır. 1072"de Anadolu Sclçukluları'nın eline geçen kent bir süre sonra yeniden Bi7.ans (.'geıncnl ığıne ginniş. 1086'da Danişmcnd lilcr yöreyi ele geçirdikten sonra kenti alamayınca Yeni Samsun'u kunnu~lardır. Kenl 1243'te Trabzon Rum İmparatorluğu ' mın (Pontos Devleri) denetimine gi rmiş. 1296'da da İLIIANLI komutanı Kemalce.idin Tiflisı yönetimi ele almıştır. 1318'de Yeni Samsun, Eretna Bcyliği'nin yönelimine gt.'Çmiş. bir süre sonra da Yıl'!6. 3098.



mişlir. Yazılı tarih dönemi MO 2.hındc yürt.'PREI I İSTORYAl sürdügünü göster-



almaktadır.



Bafra ilçt.-sınin ?km kuzeybatısında bulunan İKİZ­ TEPE"de yapılan arkeolojik çalışmalarda Erken I li· tit Döncmi'ne ait ahşap mımari kalıntıları bulunınuşıur. Emir Mirza Bey Türbesi (13811, /lızır l3ey Türbesi 114.yyl, Buyuk Cami 116701 ve Tayyar Paşa CamLıi !18691 ılçede bulunan tarihsel ya ptlard ır. Ayrıca Hasırlar ve Yörükler köylerinde iki hamam kalıntısı , Alibey (J 7.511. Kad, 117781 ve Mescit 118401 ('..eşmeleri bulunmaktadır.



1605



SANAT



ECZACIBASI



SANAT DlSi



.\N~İKI (ıPI



Çarşamba



ilçesindeki



başlıca



tarihsel yapılar



Rıd­



pa'yla yeniden



başı



09161 Camileri'dir.



Havza ilçesinde, 2lkrn doğudaki Lerdügc köyünde yer alan ve MÔ 1.-MS 2.yy'a tarihlenen beş TÜMÜLÜS. I946'da kaçak ka,.ıları önlemek ıçın Mahmut Ak.ok başkanlığında araştırılmış. buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri MOzesi'nc götürül· ınüştOr. Mustafa Paşa Camisi 02.561. Büyük 1/anıam ya da Sadi Paşa ! Tamamı AYSAN, Şükrü:



KAVRAMSAL SANAT



SANAT VE DİL grubu



{A11 PREHiSTORYA) uygarlığının kanıtlandır. Talanılır olmuştur. N. Akın



0175, 1076.



SARAY, İsmail (1943, Kütahya) Türk



MÖ 1200'lerde Sardes'te krallık kurmuştur. Lydi-



sanatçı.



alılar'ın



Toplumların rını.



rihçi I Iercxlotos'a göre. Troia'yı tahrip ettikten sonra yeni topraklar aramak üzere Batı Anadolu'yu dolaşan Yunanlar olduğu ileri sürülen Heraklidler.



ekonomik, sıyasal ve kultürel yapıla "otorite" kavramı çerçevesinde. simgeler aracı­



lığıyla irdelediği işleriyle tanınır.



1964-67 arasında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nü



(b.GÜ Gazı Eğitim Fak.1 bıtiren ve bir süre Diyar yapan Saray. 1%9-70'te Lon-



bakırda öğretmenlik



dra St.Man.in Sanat Oku\u'nda heykel alanında ög renim görmüş. ardından 1970-73 arasında Kraliyet



Sanat Yüksckokulu'nda lisansOstO çalışması yap mıştır. Bu dönemde KAVlv\MSAL SANAT kapsamına alınabilecek filmler ve lsimleri,ı Çagnlması, Sayılann Okunması gibi plaklar yapan sanatçı. l974'te Samsun Eğitim EnsLilOsO'nde ögre,im gö-



kendi kahramanları Tylon'un ad ıyla Tylo-



nidler dediklcn soyun son kralı Kandaules'ın Kral Gygcs tarafından (\ldürüldOgü antik kaynaklardan bılinınektedir. MÖ 7.yy'ın başında, Gyges'ın (hd. MÖ 680-652) Onderlıgındeki Memınadai (Şahinler) soyunun yönelimı sırasında hem Lydıa Krallıgı hem de Sardes en parlak dönemini yaşamıştır. Baş­ kent Sardes. sık sık Kimmerler'in HKIMMERJ saldınlanyla karşılaşmak.la birlikle hiçbir zaman tümüyle ahnamamışlır. MO 6.yy'da en geniş sınırla­ rına ulaşan Lydia Krallığı·ıun görkemli başkenli



Sardes. o,.cllikle Alyattcs ve oğlu Kroisos (MÔ ykş.560-546) dönemlerinde Önasya'ııın Onde gclc,ı zengin ve ünlü metropollerinden biri



ol muştur.



Ancak MÖ 547'de. Doğu'da hızla güçlenen PERS tür. Saray'ın l975'te Samsun'da gerçekleştirdiği Bir Krallığı'nın 11.Kyros (Büyük Kyros; hd.MÖ 559Olay UTitler'in Dogumu) adlı YERLEŞTİRME'si ve 529) önderl iğindeki ordusunca işgal ed ıl miştir. Sar1976 tarihli Leonardo betigi (kitap olarak sanatl, des'in zenginliği. altın madeni ve Kral Yolu. PersTOrkiyc'dc bu alanlarda yaptlan ilk işlerdendir. ler'i bölgeye çeken nedenlerdir. Pcrs egemenligi sı­ revlisi olarak



çalışmak



üzere Torkiye'ye



dönmüş·



J9n'de Paris Bic..·nali'ne katılan sanatçı, 1980'de Sanat Tanımı Topluluğu ' nun (S'IT) üyc..'Si olarak et-



raı;;ında satraplık merkezi olan kent. MO 49'J"dak.i



İon Ayaklanması sırasında yakıl ı p yıkılnuştı r. MO



334' Le Makedonya kralı llüyük İskender (hd.MÔ 336-323) tarafından alınmış ve MÖ 282'de l.Sclcvleşmiştir. Saray'ın Türkiye ve İngiltere gibi iki fark-



kinlikler içinde yer alnuş ve l 98!'de Londra'ya yerlı



ülkede geçen yaşamı,



boyOk rol



sanatının



biçimlenmesinde



oynamış; sanatçı, işlerinde



özellikle Tür-



kiye'nin 1970 sonrası ekonomik, siyasal ve Loplumsal açıdan çalk..ıntılı dönemini konu almıştır. 1981'den sonra kesintisiz İngiltere'dc yaşaması,



Torkiye'de gelişen olaylan dışardan, daha geniş bir bakış açısıyla



ve daha nesnel gO'.tlemlerle izlemesi-



ne yol açmıştır. Örneğin. Boııaz, Tuıanlar, Kara Haberi Beklerken. Kesilen Diller gıbi adlar alan işleri Türk.iye gerçeklerinin onun ilgi alanından hiçbir ı.aman çıkmadığını göstennektcdir. 1987 sonrasmda İngilterc'den gonderdigi projelerle kauldığı Ön-



cü Türk Sanatından Bir Kesit ile A. B. C, D sergiUlkelc..-rin loplumsal yapısı, cog rafi konumu, kültür ve dogası , ekonomik ve siyasal sistemJeri gibi ınsanda kişilik ve yaşanuyı oluştu­ ran olguları , son derece içsel ve derin anlamlanyla irdelemiştir. Sanatçı bu oldukça k..1palı anlamlı ve çok içerikli işlerinde izleyicinin okumasını kolaylaşurmayı amaçlayarak irdelediği konuyu kendi lerındeki işlerinde,



1614



kos'un egemen



olmasına



dek generaller



arası nda



süreklı



el dcgıştirmişlir. MÖ 180'. C',cç Roma 1->CEÇ AN- 8.yy'da yapılmış olan surlar Helenistik, Roma ve l"IK), 13i1..ans kalınuları ortaya çıkarılmıştır. Bir bö- Rizans dönemlerinde ekJcrle güçlendırilmiştir. lümü bugünkü k..ırayolunun altında ka1mış bulu- Lydia konutlarına ılışkin çok sayıda pişmiş toprak nan mermer sütunlu cadde. MS 4.yy'da yapılmış levhanın ele gcçirildığı akropolis'in batısında bir Roma kuyumcu atölyesi ortaya çıkarılmış. burada tılup iki yanında dükk..'1.nlar sıralıdır ve üzerinde bir de fat rina (genel tuvalet) vardır. İzmir Ankara Kara- işlenmcmiı.; ve yarı işlenmiş maden ile değerli taş­ lar bulunmuştur. Ku1.c...y eteklerinde Roma dönemivolu'nun kuzeyinde, Roma dönemi Hamamc;ynınasium·unun güneyinde. MÔ 7. 6.yy'a tarihle- ne aıt Sıadium ve Tiyatro birbirine yakın konumlannen Lydia savunmasına ilişkin kalıntılar saptan- mıştır. ilk yapımı MÔ 3.yy°da gerçekleşen 20 bın mıştır. Karayolunun güneyindeki dev lxwutlu kişilik Tiyatro, MS 17 depreminden sonra Romalı­ l.ydia yapısının , MÔ 7.yy'ı n sonu ya da 6.yy'ın ba- lar'ca onarılmış ve dcgiştirilmiştir. ~ında yapılmış savunma düzenine ait bir kulenin Pakıolos Vadisi. Lydia Krallıgı döneminde özel kokalıntısı oldugu sanılmaktadır. 20m yükse:klik.1.e taş nutlarla birlikte kamu yapılarının ve atölyelerin buhı r taban üstündeki kerpiç yapının uzunlugu 70m. lundugu bir alandı. Herodotos ve VlTRUVlUS gibi oıgün yOksckligi ykş.13· l.5m dolayındadır. Kule antık yazarlardan kaynaklanan bu bilgi. kazılarla v.ıpısının doğusunda Lydia konuılarına ılişkın ka- da dogrulanmıştır. Paktolos Çayı'nın dogu kıyısın­ lınıılar sapıanm ışlır. Bızans dönemi Bronzlar da bir altın işleme atölycsı ortaya çıkarı lmlştır. MÔ Evı' nın b'Ünc...j'indeki moloz taş duvarlarınsı MÔ 600-547 arasında etkin olan atölyenin kuzeydoğu­ 1000-550 arasına tanhlcnen Lydia Agorası'na aiı sunda bir Kybele sunagının kalıntıları vardır. Aynı ı,lDİPTEROS) planlı, PRONAOS. Roma HAMAM'lannda yağlanma mekanı) oldugu CELl,A ve OPİSTHODOMOS'tan oluşan Anemis .ınlaşılan. havuz ve çeşmeleri bulunan, beşik tonoz Tapına;,. MS 140'ıan sonra imparator kültü için PrtülO salona açılır. Doğudaysa sütunlu bir bölüm düzenlenmiştir. Cclla ikiye bölünerek dogu bölüıle PALAİSTRA'ya bağlanır. Hamam-Gynınasiunı mü imparator Antonınus Pius'a (hd .138-161l. batı grubunun merkcr.indc yer alan. iki yanında çifte bölümü eşi Faustina'y a ayrılmıştır. MS 400'1erde ııpsıs' \i salonlar bulunan dikdöngen planlı meka- yapının güneydogu köşesine çift apsi.fli bir kilise nın MS 166'da tamamlandığı ve İmparaı or Lucius t!k.l~ıııııi~liı. VaUic..lcki öteki yapılar. MS 13.yy'a ait Vcrusa (hd .161 1691 adandığı yazıtından anlaşıl­ kuçuk bır kilise, Geç Roma ve Erken 811..ans dönemaktadır. Öte yandan, bugün bir bölümü onanl- mi kalıntılan ve Lydıa kaya mezarlarıdır. ınış olan Sinagog ilk kcr. MS lTdekı deprem sonraKenıın 6.4km kur.cyınde, Cygcan Cb.Marmaral Cö~ında Gynınasiımı'un bir bölOmO olarak yapılmış­ lü' nün güneyınde ve Hermos OvaDÜZEN) yapılmış kü- lerin en büy(iglı olan. 355ın çapında ve 69m yOkçük tapınma mck.\nlarmı da içeren ana mekana ge- sekliğındeki Kocamustafaıepe Tümülüsü, Kral Alyatçılır. Batıda apsis'in bulundugu kutsal bölümde üç ıcs'in mezarıdır. Karnıyanktepe Tümülüsü'nünse mermer sıra ve törensel ışleınlerin gerçekleştirildiği Kral Cygcs'e ait olduğu saptanmıştır. Kircçtaşı mermer masa yer alır. Sinagog'un guncyınde Yahu- bloklardan yaptlmış KREPİS duvarıyla çevrıli yapı­ 0 dı tuccarlara aıt bir sıra dükkan ve pişmiş toprak su nın çapı 210m. yOksckligiyse 45m dir. borularıyla beslenen mermer bir su tankı dikkati 0667. 1485. 1487. 1.';11.,. /.Baysan



1615



SARDURİHİNİLİ



\



,r



SANAT



SARK.İS. BôfRe, 1994. vıdoo ycrlcştim,e.



A. 1616



YAYIN



SARDURiHINILI - ÇAVUŞTEPE



1979'da Paris'te George Poınpıdou Merkezı'nde sergi açmış: Documenta (Kasscl. 1977 ve 1982). Vencdık Bienali 11980 ve 19901. Sıdney Bienalı 11982 ve 19901 ve Sao Paulo Bıenali 11985) gıl!l çagdaş sanat ıçınde önemli yeri olan uluslararası sergilerle 1987 ve 1989'daki Uluslararası lstanbul bienalleritürünü donığun.a eriştiren en önemli s:malçılardan ne yapıt yollamıştır . Gencide. her damlası bir baş· biridir. kasının üslüne gelerek "s.ırkıt'. oluşturan bir yapı. Varlıklı bır ailenin oglu olan SargcnL. ailesi 1874' te bir söylem biçimi o larak tanım lanan işlen . bır bü~ Parıs·e yerleşince Güzel Sanatlar Yüksckokulu'nda tünü n parçaları olarak tasarlanmışı ır ve hem birbirresim öğren.imine başlamıştır. Sargent·ın burada leriyle hem de Sark.is'in kişiliğı ve yaş.ımıyla bulünleşmiştir. Sarkis sanatını 1970' lerden günümüze gördugı.i akademik cgiıim kadar içinde bulundugu toplumsal koşullar da rcsimlerınin. tüm duyarlığı kadar kesintisiz olarak ilgi alanına giren savaş ve na ve üstün becerisine karşın tavır olarak resmi SA- bellek o lguları çerç.cvesinde kurgulaınışlır. Sanatçı­ LON SERGILERİ'nin anlayışı içinde sınırlanması· nın "Ill .Reich" Cl971) sergisinde. kend i sesıyle teyna neden olmuştur. 187Tdcn başlayarak Paris'te be okudugu Hitler. 1liınnıler. Gocbbels gibi adlar Salon scrgılerindc tablolarını sunan sanatçı için en scrgı salonunda banttan yayınlanmışıır. 1974'te büyük etkilerden. biri. Vcncdik'te tanıştıgı WHIST "Silah Metali" (Gun Metali adlı scrgısınde ise, 1Iıt­ LER olmuştur. Onun etkisiyle sanalçı daha özgür lcr ve Mussolini'nin konuşmalarını içeren 12 plakbir resim anlayışına yönelerek. özellikle eskiz ltıru lık koleksıyonun kaydının zımparayla sılinmcsi sı­ ç.1lışınalarınd.1 ve suluboyalarında İzlenimcilik'e rasında ortaya çıkan sesler salona yansıtılınışlır. yaklaşm ıştır. Ancak. Sargent'ın sanalının en önem- Sarkis'in 1974-75'i kapsa.yan "Gun Metaı- dizisini. li yönü portrelerinde ışık ve fırça oyunlarıyla his 1974· 77 arasında gerçekleşt irdıği ve sayı ları 20'yi senirebildigi psikoloJık atmosferdir. 1897'dc İspan· bulan "Karartma" IBlack-Oud dizisi izler. Başlangı­ ya'yı ge1..en sanatçı burada VELAZQUEZ'in sana· cı Kıbrıs Çıkartması'yla ilişkili olan bu dizıde sa· natçı. yasak bölgelerin enlem ve boylamlarını hariıını yakından tanımış. onun üstün portre anlayışın dan çok şey kazanmıştır. Bu yıllarda yaptıgı portre ta lislünde işaretleyıp. ortaya çıkan çokgenlerı ya· ve enteıyörlerde 1-tİÇ MEKAN RESMİ) derin göl- kılmış katranla biçimlendinniştir. Bu yapıtlarında geler ve ani ışıklar ıç indc rcsimledigi kişilcnn ruh oldugu gibi başlangıçta KAVRAMSAL SANAT halini de anlatmayı b~rınışur. MANETnin figür kapsamına alınabilecek işler gerçckl~tırirken. t 980 sonrasında. kavramı belirleyen zıhinsel işlem süreresımlerindc kullandıgı duz fon ve yalın siluet etki !erini Sargenfda da görmek olasıdır. Sargent 'ın iz- ci ile kavramın göstereni konumundakı nesneyi aylenimcilik'i portre alanında fırça özgürlüğü ve ışık nı düzenlemede birleştiren. ancak simgele rle yüklü hareketliligiyle belirir. Bunlar dışında yaptığı re bir an latım dılini n giderek önem ka:ı..andıgı YERsiınleri nde daha SimgSu Binbirdirek'tic (c.Pbiloxenus). Ayrıca. üstü açık sarnıç ya da su toplama havuzu olarak farklı farklı yorumlanan dev boyutlu çukur ,1lanlar da vardı. Daha Bizans döneminde içleri bosı,m olarak ekilmeye başlanan bu çukurlardan biri. gt.ınümüzdc Kara.gümrük semtinde içine stadyum vapılm ış olandır. Bunun Actios tarafından 42l'de vapıınlan 244x85xl5m boyutlarındaki su haznesi l,lduAtJ ileri süıi.llmektcdir. Got komutanı Aspar·ın 159.YERI.EŞTİRMEI "çevresel" bir sergi olarak muş. kendine güveni arL1.rak Moffat'tan ayrı lmıştır. gezilmiştir. il.Dünya Savaşı ve Naziler'in Alman 1840.larda bir yandan kilise onarımları konusunda ya'daki tutucu ve genci etkılerı {-ı,YQZ SANAT). uzmanlaşırken bir yandan da yenı kılıseler ınşa et· Schwiuers·in Norveç:c. oradan da Ingilıere·ye yermıştır. Bu sıralarda tanı şugı başka mimarların Kıta leşmesine neden olmuştur. İngiltere'de kendisine Avrupası'ndaki Gotik usluba ilgı duydukJarını göverilen bir çiftlik binasında aynı şekilde bir uygularerek. 185l°de Fransa°ya ve oradan Bcnjamin Fer ma yapan sanatçı bu ülkede ölmüştür. rey'Je Vencdik'e giden sa.natçı çok sayıda Gotik yaSchwitters. sanatıyla olduğu kadar değişık kışiliğiy­ pının taslak çizimlerini yapmtştır. 1856'da Savaş ve le de yaşadığı aydın ve sanatçılar ortamında dikka Vışişleri Baluınlıgı Binası için açılan yarışmayı . Victi çekm iş. etki ve tepkiler yaratını:., bir kişidir. An loria Düııcmi mimarları için önemli bir kaynak seslerle yaptıgı müzik denemeleri. toplanıılarda o lan Teper'deki (Yprcs) Kumaşçılar l lam'na benzeokuduğu şiırler de görsel yapıtları kadar etkili ol- yen ta."iarımıyla kazanmış: 19.yy içindeki üslup çamuştur. Yapıtlarının çogu Almanya'daki müzelertışmalarını ortaya çıkaran bu yapı 1870.lerde bitirilde bulunmaktadır. MekJ.nsal uygulamalarından mıştir. Scott. Kralıçe Victona·nın 186l"de tifodan .valnızca lngilterc·deki kon.ınabilmiş. ötekiler savaş ölen eşi içın açılan Alberı Anıtı yarışmasın ı kazansırasında yok olmuştur. mış. yü ksek maliyetine ve eleşurmenler tarafından OH8. 2%1. 3268. J.N.E=n fazla beğenılmemesine karşın. 1872'dc tamamlanan anıt Scott'a Sir unvanı gelırmıştır. Gene bir yaSCOTIA !Laı.l --> S ÜTUN KAİDESİ rışma sonucunda gerçekleştirdiği Midland Oteli'ylc (1864 68) Londra'da Gotik Canlandırmacılık üsluSCOTT, George Gilbert (18ll. Gawcou. Bucking bunun en önemli örneklerinden birini ortaya kohamshirc-1878, 1.ondral yan Scott. 1868-73 tarihlen arasında Kraliyet AkaI ngılız mimar. demisı Okulları·nda Gotik mimarlık 01.crine dersler Ar.1lannda çok sayıda öneınlı kılısenın de bulunduvermiştir. Giderek yenı tasarımdan çok onarıma !1\1 850 yapının yaratıcısı olan Scoıı. INGILTE- yönelen çalışmalarında akademik kariyerinin etkisi RE.de Vıctoria Dönemı'nın en ünlü m.ımarıdır. gört.ilur. Yaşamının son yıllarının ürünlerı İngilte­ Dogdugı.ı köyde içe kapalı ve dinsel bagları güçlü re'nın en önemli orıaçag üslubu yapıları arasında b ır aile ortamında yetişmiştir. Babası Rahip Tho yer alır. mas Scoıt. dinsel görevlerinin yanı sıra köydeki yaSır süre oglu John Oldrid Scott'Ja çalışan sa natçı . pılarırı tasarımıyla da ilgileniyordu. Birminghamlı SHAW. John Jamcs Sıcvcnson ve büyük oğlu Ge· ı;ızım ustası Jones tarafında eğıtılen ScOlt. kısa sü· orge Gılbert Scou. Jr."m (l8JY-'>'7l ilerici mimarlık rede Buckhingham çevresinde DÜŞEY GOTiK üsanlayışlarına ayak uyduramamakla bırlıkte. 40 yıl· luptaki kiliselerin taslaklarını çizmeye başlamıştır. 1826.da. Cambridgc'te öğrenim görmüş olan dayı· lık meslek yaşaını boyunca Londra'nın en buyuk terinden biri olan bürosunda yetişen bırçok önemsı S.ı.muel Kıng·den matematik ve mekanik dersleri lı mıınar onun kazandırdıgı deneyimle an ılmışt ır . .1lmak u1..crc bir yıl kadar Latımcrs'de yaşayan Scott'un bürosunun dü1.cyi ve deneyıme elverişli Scou. mimarlık kitaplarıyla ilk kez burada tanış orıaını New York'taki MCKIM. MEAD & WHIm ışt ır. 1827'dc gene dayısı aracılığıyla Londra'da. TE'ın bürolarıyla karşılaşıırılabilccck nileliklc...oclir. ~airlik yönü agır basan mimar James Edmeston'un Gerek üslup. gerek teknik ilerlemeleri genellikle ge,·.ı.nında çırak olarak çalışmaya başlamış: ilk deneriden izlemesine karşın. bu ilcrlemelerın yaygınlaş· vimlerini onun yanında cdinmişllr. llcriki yıllarda masıııda önemli rol oynadıgı kabul edilen Scoıı. hırlıkte çalışacağı William Bonyton Moffat"a rastlaöte yandan yaptıgı onarımlarla ağır eleştiriler aldıgı bu burodan 1831'de çıraklık eğitimini tamammış: Tewkesbııry Manasıın'ndaki çalışmalarına baş­ l.wu1.ea ayrılmış ve tasarımı Charles fowler'ca ya lad ığı 1877'dc W.MORRIS. Tarihi Yapılan Koruma



yutlu



ı ,ı lan l lungerford Ç..arşısı·nın yapımına katılmıştır. ,\rdından Londra'da Balıkçılar Birligi Binası proje sını



yapan l lcmy Roberts'la tanışan Scotl. 1834 başlarına degin bu projede çalışmışur. Aynı dö nemde ilk siparişini babasından almış ve Wappcn lı.ıın'da GEORGE USLUBU'nda kımıızı tuğla bir ı.,"\' yapmışur. Scoıt. 1834'tc Edwin Chadwick.in Yoksullara Yardım Yasası Woor Law Amendmentl h:uekctiylc canlanan inşaat sektöründe iş aramaya h,1şlamış ve mimari uygulamadaki ilk çıkışını 1835'tc Yoksullara Yardım fünalan yanşma.sın ı kaı..rnmasıyla yaprnıştır. Bu projede birlikte çalıştıgı Moffat' la 1838'dc kurduğu ortaklığı 1846'ya değin ~u rdürmüştür. L838'dc meslek yaşamı yeni bir yön b 7..anan Scott. Flaunden"de ilk kilisesini gerçekleş­ t irmiş. bu sırada karşılaştığı Edward Blore. sonraki IO vıl içınde Saint Giles (1841. Chambeıwelll ve Saım Mark (1843. Ellcsmcrd Kıliseleri gıbi öneınlı ış­ lcr almasında yardımcı olmuştur. Haundcn·dcn sonra Lincoln için ta.. FRESK



SEGAL. Gcorge. Helen ve Elmalar ll, 1981. boyanmış alçı. 244xl2lxl07 cm.



SECTION D'OR !Fr.l - ALTIN KESİ T SEDEFKAR KEMİK IŞÇILICII. ABANOZ ve BACA gibi malzemeler kullanılarak KAKMA ve kaplama yöntemleriyle bezenmesi tek· nığı. Bu tckn ıkte MOBİLYA'ların. ahşap iç mek.ın ogelerinın yanı sıra el aynası. çekmece. kutu vbg stıs ve küçük ev eşyası da bezenir. Kakma yönte· miylc yapı lan sedefkarı. Batı sanatlarında MARKETORJ adıyla bilinir.



SEDİR rough Housc'daki Pratik bölümü) yer alır. Zowar mahfılinin ust katındaysa SanatlarOkulu'nda ders veren Sempcr. 1855"te Zokafesle örtülmoş .. kadın zovvar mahHW bulunur. rıch Politeknık Oku\u'nda profcsorltik ve müdurlük Gene çoğunlukla üst katta yer alan "mutrib mahfi yapmış, 1869-76 arasmda ıse. Viyana'daki Ring lı"nde kudümzen, neyzen. ayi nhanların oluştu rdu­ Caddcsı üzerinde yer alan çok sayıda projenin yögu mutrib heyeti ayine katı lı r. Semahanelerde na- netimini üstlenmişti r. Bunlar arasında en önemlisi. maz da kılındığı iç.in giriş ekseninde, karşı duvarda Kari von Hascnauer"la (1833-94) birlikte tasarladığı bir mihrap bulunur. Tören sı ra.'iında şeyh. mıhrap Semaı Tarihi Müz.esi ve l)q~a Tarihi Muz.esi'dır önüne serilen .. şeyh postu"na o turur. Aynı du- 11872-81), varda b ir köşede de .. mesnevi kürsüsü .. yer a lır. Scmpcr. Antik Çağ ıniına rl ıgında rengin kullanımı­ Cümle kapı sıyla mihrabı birleşti rdiği varsayıl an na ilişkin ilk makalesinden (1834). mimarl ık iislupçizgiye "hatt- ı istiva" denir ve ayın sırasında üslan konusundaki son makalcsıne degin (1869). Ostüne basılmaması gerekir. Şeyhin bulundugu lubun sosyopolitik koşullann bir yansıması oldunokta hatt -ı ıstiva"nın başlangıç. noktasıdır ve seğunu savunmuştur. Demokratik bir toplumun urumahanede "mutlak varlık aleıni'"ni, cümle kapısı nü olarak gördüğü YUNAN ınıınarlıgına lıüyük ucuysa "insan mertebcsı"ni simgeler. Haltı istı­ hayran lık duymuş. kilise hıyerarşısi ve aristokrat va'nın ay ı rdıgı iki yarım alandan gi rişe göre sol otorıtesini simgeleyen GOTiK ve Barok üsluplar bölüm görünen maddi .11cm. sag yanysa görünme- dan hoşlanınad ıgın ı belinmişıir. Yurt dışındayken yen manevı alemdir. genel kuramsal sonınlarla ılgilenmeyc başlayan



de asıl cı



Mukabele'de başlangıç.ıa namaz kılınır. "Ya Haz- Scmpcr. Georgcs Cuvier'nin öğrencilik yıllarında reti Mcvlan'1. Ya Dost" d iye başlayan "naat" Paris"te gordogo hayvan iskcleılen sergisinden okunduktan sonra şeyh ve semazenler ellerini yere C'>inlcnerek, doğadaki gibi karmaşık görünen mivurup ayağa kalk.ırlar. Bu hareket ölümden sonra mari biçırnleri tipoloJlk olarak bclırli bir sistemde diri l işi anlatmakıadı r. ··Dcvr·i Veledi"' denen ılk bö- sınıflandı nna denemesine gırmiş; bu amaçla yapı llim, semahane çevresinde üç kc-z dönerek tamam- ögelerini dört grupla topladığı "Die Vin Elemente lanı r. Bu dönüşler can lıl ar, cansızlar ve bitkiler der Baukunst" 11851: Yapı Sanalının Dön Ôğesi) adlı makalesini yazm ı~l ır. Sempcr'e göre. temel dü nyasında yapıJan manevi bir yolculuktur. Mukabcle"nin ikinci bölümü "Dört Sema Dcvn"dir. Şeri sosyal çekirdcgi temsil eden. aılenin ve klanın topat"ten Tarikat, Hakikat Vt! Marifet mertebelerine ya· lanma noktası olan ""ocak- birinci grubu oluşt uran öğedir. Ö teki üç grup. geleneksel barınağı oluştur­ pılan yolculuk bu son evresinde Tann'yla birleş meyi simgelemektedir. Mukabele, semahane plan- mak üzere ocagın çevresinde yerlerini a lı rlar. Bunlaması ıçın kesin bır düzen oluşturmakla bırlikte, lar, ocagı doğal zeminden yükselten alt yapı ya da kimi yapıda bu ana dU7.cn çevresinde bazı farklar platform. ateşi yağmurdan koruyan ve taşıyıcılarıy­ da görülebilmektedir. İstanbul Galata Mevlevilxme- la birlikte bir bütün olarak degerlendirilcn çatı örsi'nın semahanesı genci düzenin uygulandıgı ka- tüsO, rOzg.lr ve soguga karşı mek..1nı çevreleyen ve rakteristik bir örnektir. Konya MevlatıJ Külliye taşıyıcı özelligi bulunmayan ayırıcı ögelerdir. Batı si'ndeki semahanede düzenleme farklı lı klar göstc mimarlığının duvar ve çatı gruplamasını kullandığı. rir. A. Ôdekuı duvarın taşıyıcı kabul edildiği bir dönemde Semper'in, mimarlık dışı bir öge olan OCAK" ı . mekansal boyum dt.-'ğil sosyal özelliği ncdcnıyle sınıflan­ SEMAYÜK-> ELMALI dırmasııun başlangıç noktasına koyması yepyeni bir bakış açısıdır. 18.5 l LLondra Dünya ScrgiSEM!lOLİZM - SİMGECİLİK si'ndeki bir Karayıp CAntiller) kulübesinden esinlenen Scmper, ilkel yapıda daha belirgin olan bu SEMER - HARPUŞTA



SEPYA yan Salesiani Okulu lb.Evren Lıs.l ve Feriköy Mezarlığı cephesınde Slfa dükk.'ln lardır (b.yı k. l. Ayn· ca Tonel'deki Rus Elçiligi fünası'nın ve Galata'daki Avusturya Hastcmesi'nin onarımın ı yaptığı bilinen Semprini, bazı kaynaklarda Alman Lisesi'nin (Tü· Sanatçı. gelişmiş bir endüstri ülkesi olan İngilte­ rc'dc, hürün :,;anatların doğal evrim sürecinde genel ncl) mimarı olarak da geçmektedir. Ancak bu yapı· nın. inşaatı da üstlenmiş olan Otto Kapp'ın ta'iarı· lıır çöküş içinde bulundugunu fark c.-dcrck, "Wis· scnschaft, Industrie und Kunst" (1852; Bilim, En- mı oldugu görüşü daha h'Üçlüdür. 0684. Y.Salman FOTOCRAFÇ II .IKl. Bu arada. daha 1918'de Afrika Zenci Mas-



keleri'yle başlayan fotograf dizilerini de sürdünnüş ve River Rou.ıre'daki f'ord Fabrika/an (1927), O,arı­ res Katedrali (1929), Metropolitan Müusi' ndeki Asur Kabartmalan (1942) adlı ça lışmaları gerçekleştir­ miştir. Ford fabrikalannı konu aldıgı dizisi. bu alanda uluslararası bir ün kazanmasını saglamıştı r. O lgun dönem yapulannm ilk örncgi olan 1929 tarihli Usı Güverte IFogg Sanat Müz., C,mbridge. MassJ adlı resmi s..1.natçının makine ve endüstri çagının biçimlerine duymaya başladığı ilgiyi yansıt­ maktadır. River Rouge f'abrikalan 11932. Whitney Amerikan Sanatı Müz.) ad lı resmi ise s:ınalçının kendine özgü keskin çizgileri ve köşeli biçimleriyle düzenlenm iş olmasının yanında. görüntü ve tasarım açısmdan tümüyle 1927'deki fotoğraf dizisine dayanmaktadır. 1930 ve 40'1arda AMERİKAN BôLGESEL OKULU ressamlarının a nlayışları doğrultusunda taşra görünümlerine ve ev içi sahnelerine yönelen Shceler'in üslubu, temelde Prcsizyonist olarak kalmıştır. Sanatçı. 1950'1crdeki son dönemindeyse yeniden endüstri miınarlıgına. makine dünyasına ve kent görünümlerine dönmüş. bu baglamda ele aldığı biçimleri doğalcı ayrıntılardan arındırarak aşırı yalın bir anlayışla düzenlemeye yönelmiştir . Mumboyayla gerçekleştirdigi çizimlerinde resimlerinde bulunmayan ö1..nel bir duyarlık görülmektedi r. Sandalyede uyuyan bir kediyi resimlediği ve Kedilere Ozgü Refah (1934, Fogg Sanat Müz., Cambridge. Mass.) adını verdigi çizimi bu türden bir duyarlıgı n bulundugu tipik örneklerdendir. Sheclcr. l959'da felç olmasından sonra resim ve fotoğrafçı lıgı bırakmak zorunda kalmıştır. 0991. U.Tükel SHEN ZHOU --> HONGREN



SHEPPARO, Richard W . (19!0. Bristol 1982. Linle Bcrkhaınsted, Hertfordshircl İngiliz mimar. Geoffrcy Robson' la birlikte gerçekleştirdiği oktıl ve enstitü yapı lanyla tanınan Sheppard, Londra'daki Architcctural Associ:nion (AA) Mimarlık Okulu' nda öğrenim görmüş. J938'den başlayarak da serbest çalışmıştır. l950'1erde Robson'la ortak çal ışmaya baş­ layan ikili, geleneksel gereç ve çagdaş teknolojiyi kullanarak ekonomik çOzürnlcrc ulaşmıştır. En ilginç yapıl,n, Cambridge'de beton tono,Ju. yüksek bir yapı çevresinde düzenlenmiş çeşitli büyüklüklerde avlular içeren Cburcbill Colle.ıre'dır (19591. Öteki yapılan arasında. Leicester Üniversitesi Digby Binası 11958-621. Soutbaınpton Denizcilik Okulu 11959611 . New Castle'daki King·s College'da Fen ili/imleri ve Mau:matik Binası (19001. Londra'daki Princcs Garden'da ôgre,u:i Hosteli (1900). Walsalrda Midland Egitim Yüksekokulu (1960-631. Wesı. Bronwick'te Gramer Okulu 119611. l..ondra'daki lmperial 0,/lege (1963) ve yine Walsaırda Ogreımen Egitim Yüksekokulu il 9641 sayılabilir. F.Akış SHERMAN, Cindy (1954. New Jerscyl ABO'li kadın sanatçı. Fotografı bir lotogı-afçıdan çok bir ressam gibi dcgcrlendirdigi çalışmalarında kadının iç dünyasının yansıtmaya çalışmıştı r.



Sanat eğitimini BuUalo'daki New York Üniversitesi Eyalet Yüksekokulu'nda yapan Shernıan, ilk kez l970'1erde isimsiz Duragan Fılm 11979) gibi kadın­ lan günün farklı s..-:ı.atlerinde ve farklı mek.1.nlarda betim lediği siyal,-beyaz fotograflarıyla dikkati çek· miştir. Bir olayı anlatırken saptanmış bu kadınlar. 1950 ve 60'1ann reklam larından ya da TV dizilerinden alınmış gibidir ve gerek mekan düzenlemesi. gerek figürün giyimi ve makyajı s..1.natçı tarafından



SICKERT yapılmışıır. Potgraflarını gı.::ndlıkle tılm karelerı



pılar oldukları



için .. taş mektep". "mektebi



sıh­



izleyen sahneler biçiminde çcktigi yan", "mual lım hanc'·. "darü lılım". "daıüttalim .. için öyku an latır gıbıdır. Sanalçı 1980-lerde renkli adlarıyla da anılmaktadır (-+MEDRESE). Çogu, hir fotografla çalışmaya başlayarak kadın dcrgılerin­ derslik ve öğretmen oda:;ından oluşan. üstü kubbedcn. Ç(x:uk masallarından. korku filmlerinden aldı­ lı. k.1.gır yapılardır. Bir bölOmO iki katlı yapıl mış. ah gı sahneler içinde, grotesk makyaJlı. kımlıği gızlen­ kaı SETm.'e aynlınıştır. mış kadın fıgorlerı ya da mankenler kullanmıştır. Çocuklar okula don beş yaşlannda ve ö1.cl hir m199C)'ın başında konusunu butllnüyle dcğışlırcrck rcnlc (Anıın Alayı) b~larlar. Öğretim kadrosu SJ.nat ta rihine yönelen Sherman. WATTF.AU. GOmedrese eğil i mi görmüş bir hoca ve yardımcı sı kalYA ve C:ARAVAGGJO gıbı eski ustaların resimlefadan oluşur. Haftanın belırlı günlerinde ayrı bir rındeki kadın ya da erkek figurlerini yinelemiştir. hocanın yazı (HAT) dersi vermeye başlaması daha ı.s.ııı . }Nlirzen geç tarihlerdedır. Sıbyan mekteplerınde. VAKFİ­ YE'lerinde de bclirtildigi gibi, alfahc. Kuran, yazı . Si IINGLE STYLE Iİng.l - PADAVRA ÜSLUBU ilmihal ve hesap dersleri okutulurdu. Tarih ve cografya, programa daha sonra alınmıştır. l latim indiSi IINN, Everett-+ ABD !Resim, 20 .yyl ren öğrenci okulu bilirmiş sayılır ve isteğine göre medreseye gider ya da hıfza yönelirdi. S ıhyan mekSIIİH-T'AO - SHİTAO ıeplerindc sosyal yardımlaşmaya önem verildiği; kimsesiz, yoksul çocuklara "kapama.. adıyla yiyeSHİTAO 11641. Guılın-1 7201 (.'.inli rcss..ım, kaligrafi usıası. şair ve sanat yaz.an. cek. giyecek yardımı yapıldıgı vakfiyelerinden anlaI IAMAMI. ( ılık) ilgisi sonucu, dog.1daki dcği~i ınlere düşünsel l'll1yulla bir hayranlık duyan Shitao'nun sanatında­ SlCCAROSBURG, Augw,~ Siccard von 11813kı en belirgin O-ı.cllik.1er. alışılmamış koınpozisyon1868) 1.ır ve içinden gcldigi gibi an lık esinlerle biçimlen Avusturyalı mımar. ını!.i genış. cesur fırça vuruşlandır. Tüm Qing döneVıyana'da bırlıkte çalışugı ortagı Van der Nüll'le mi rcss..ımları arasında yaklaşımı en felsefi olan Viyana Politcknık EnsLıtüsü'nde öğreıum gördüğü Sl uı..ao'dur. Ölümünden sonra yayımlanan yazıları, yı llarda tanışmış. 1833'te aynı enstitüde asistanlık rl.~min öneminın yibua'da (Lck fırça vuruşluk resim yapmaya başlamış. 1839'da Van der Nüll'le birlikh.:knığü yattığına inandığını onaya koymuştur. Sate Plastik Sanatlar Akademisi'nden ka7...andığı bursıutçı, cim kendılığındcn gclışen bır harekeLiyle bı­ la Avnıpa ülkclerını dolaşmıştır. 1844'te bu akadelc dagların, ırmak.1arın, kuşların ve bitkilerin karak mide profesör olmuştur. Yapıtları için ~Van der ıcrıslık nıtclıklerını veren bıçımler yaratılabilec.egi­ NÜLL. nı ileri sürmüştür. Doganın birliği ve yaşam duygusu . Shıtao'nu n hemen her resminde kendini belli SICKERT, Walter Richard 11860, Münih-1942, ı...- YERYÜZÜ SANATI tında en olgun anlatımını bu yapıtta bulmuştur.



Yaşamıyla



ilgili çok fazla bilgi bulunmayan sanat egitim gördogü, dış çizgi kullanımını çızgısel bir ritim oluştunna yolunda gcl iştirdıği ve ustasının renk konusundaki yaklaşı­ mını benimsediği bilinmektedir. İlk yapıtı. Sien:ı Halk Sarayı için yapııgı MAESTA'dır. Yapıt 1315'te gerçekleştiril miş. 1321 'de de üstünde yeniden çalışılmıştır. Maesta , resim gereçlerinin gör kemli bir biçimde kullanılması ve MERYEM ANA'nın BİZANS geleneğinden uzak bir tutumla resimlenmiş olmasıyla seçkinlcşir. Süslemeci çizgi. jestler ve anlatım. o dönemde Siena'da gözde olan zarif bir Gotik anlayışla veri l m ıştir. Bu Gotik nitelikler bir sonraki yapıt ı Toulouse'lu Aziz Louıs'de 11317) daha güçlü bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Martini. 1317de, o dönemde Frdnsa K.rallıgı'na bağlı olarak Roberto d'Anjou yönel iminde bulu nan Napolı'ye gitmiş ve kraldan, Toulousc' lu Aziz Lo uis'nin kendisıne taç giydirişini gösteren bir re sim sıparışı alınışur. Söz konu~u yapı tın PREDEL LA bölümleri. ilerici PERSPEKTiF denemclen içermektedir. 13u tarihten sonra Martini'nin sanatı, büyük oranda Fransa etkisiyle incelmiş ve yum uşak bir saray üslubuna dönüşmüştür. Sanatçının gel iş­ tirdiği Meryem Ana tipi. SİENA OKULU için önemli bir atılım olmuştur. Bu tipin en ozgun örneklerinden ikisi. 1320'de Piza ve On>ieıo Katedralleri için yapugı altar resimleridir. 1328'de Siena Belediyesi. kazandıkları bir 7...a{erin anısına bu konuy· la ilgili resmin yapımı için gene Martini'yi görevlendirmişıir. Sanatçı. Maest,r nın bu l unduğu duvarın arkasına, komutan Guidoriccio da Foligna· no'yu (1328) Montemass i ve Sassoforte kaleleri arasında at üstünde resimlemiştir. Bu fresk. atlı port relerin günümüze gclmış en erken ömegid ir. Arka planın panoramik bir MANZARA baglamında ele alındıgı yapıtta. çizgi~! anlatım hemen her aynntı­ da seçkinlcşirken. süvarinin ve atın giysileri süslemeci bir anlayışla betimlenmişlir. Bu arada bilinçının. Duccio'mın yanında



SIQUEJROS. David Alfaro. Zapaw. 1931. ıuval üzerine yaglıboya. 153.3xl05.7 cm.



1656



ilginin göstergcle



ridir.



benimsemiştir.



U.Tükel



SIMULTANISME lfr.1 --> ORFİZM SIPANIN KUYRUGU IOsliniy Hvost) GONCHAROVA ve LARIONOV'un KARO OC· LANJ' nı Avrupa hayran l ıgıyla suçlayıp ayrılmala­ nyla !9ll'de Moskova'da kurulan grup. Rusyayı tüm d ış ctkı lerden arındırın.ayı amaçlayan bu grup. bilinçlı olarak Avrupa'dan ilk gerçek kopuşun ve bağımsız Rus okulunun oluştugunun simgesidir. 19 12'de açtıkları ilk sergide Gondıarova, Larionov, MALEViÇ ve TATLİN bıraraya gclmışler: aynca Paris'ten CHAGAI.L tek yapıtla. Gürcü NAİF ressam Niko Pırosmani~vilı de (186'.l-1918) yapıtlarıy­ la bu sergiye kaulmışlard ır. Gelişmiş bır "ilkel lik"in (->İLKEL SANAT) agırlıkta oldugu bu ilk sergiyi 1913'te L:ırionov'un ilk IŞINCI LIK ö meklerinı sergilediği ·· Mişen " (HedeD adlı ikinci sergi izlemiş ve aynı yıl A,gus dergisinde lşıncılı k'la ılgili bir bildirge yayımlanmıştır. 1479.



Z.Rona



SIQUEIROS, Oavid Alfaro 11896. Chihuahua· 1974, Cuemavaca) Meksikalı ressam. Meksik..1 d uvar resminin Oç boyok sanatçısından biri olan Siquciros. Dışavurumcu (~DIŞAVU­ RUMCULUK>. göz alıcı duvar resimleri ve etkin politik tutumuyla tanınır. Sanat egitimini Mexico' da Ulusal Cuzel Sanatlar Okulu'nda (San Carlos .Akademisi) yapan sanatçı 191 l 'de öğrenci olaylarına katılmış, 1914'te de C1.r-



SIRMAKF.Ş



ranza ordusuna girerek Başkan Victoriano Huer· ıa'ya karşı devrim harekeıi içinde beş yıl çarpışmış· tır. Siqueiros, devrimden sonra Avrupa'ya gitmiş, Pariste RNERA'yla tanışmış, 192 1'de de 13arsclona'da Vida Americana dergisinde toplumsal ve in· sani bir sanat için İspanyol kültürlü Güney Ameri· kaldar'a seslenm iştir. 1922'de Meksika'ya dönen Siqueiros, Teknik İşçiler, Ressamlar ve Heykeltıraş· lar Sendikası'nı kurarak Meksika devriminin kültür ıdcolojisini saptamaya çalışmıştır. Bu politikaya göre kişisel resim olarak nitelenen tuval resmi geçersiz s.-ıyılm ış, onun yerine halkla h(ltünlcşcbile­ cck bir resim türü o lan DUYAR RESMİ önerilmiş· ıır. fiu kapsam içinde Siqueiros'un Üniversiteye l lazırlık Ulusal Okulu' na yaptığı Ogelcr adlı duvar resmi hükOmetıcki bir dcgişikJik yüzünden tamam· lMEMLÜK) sıgın­ mışur. Eretna Bey de önce İ.lhanlı yönetimini kabul etmiş, ancak İlhanlı yönelimindeki iktidar boşlu­ ğundan yararlanarak kendi beyliğin i kum1uştur. Eretna Beyliği' nin vezi.ri Kadı Burhaneddin 138l'de F.relna Beyligi'ni ortadan kaldırarak hükümdarlığını ilan clmişse de, Akkoyunlular'a yenik



düşmüŞtür. Kadı Burhaneddin'in yönetimi nden sonra bir süre iktidar boşluğu yaşayan Sıvas, kent ileri gelenlerinin isteğiyle OSMANLI yönetimine girmiştir. l3u sıralarda Anadolu'da ilerleyen Timur, Sıvas'ı da kuşatmış ve 1400'de yakıp yıkmıştır. 1402 Ankara Savaşı öncesinde de ilk çarpışmalar Sıvas' la Tokat arasındaki geçillerde ol muştu r. Osmanhlar'ın A.nk..'lra Savaşı'nda Timur'a yenilmesiy-



le



başlayan



taht



kavgalarının.



Çelebi Mehmcd'in



(hd. 1402-211 duruma egemen olmasıyla son bulmasından sonra kent Osmanlı topraklarına kaıılmış. 1472'de bir süre Akkoyunlular'ın e line geçtikten sonra hep Osmanlı yönetiminde kalm1Ştır. Sıvas, Osmanlı



Devleli'nin Klasik Dönemi'nde Eyalct-i



Rum'un mcrkC'Lı olmuştur. Kurtuluş Savaşı'nda önemli bir yeri olan kentte, 4 Eylül l919'dan baş­ layarak Kurtuluş Savaşı programının oluşturuldugu Sıvas Kongresi gerçekleştirilmiş, silahlı direnişin tek merkezden yönct ilmcsı ç.ahşmalan gene burada başlatılmış, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur.



Tarihsel Yapılar: Merkez hçe, Yapılan arkeolojik çalışmalarda, 5km uzaklıktaki Kelhıdık köyü yakınındaki Maltepe Höyüğü'nün bir İlk Tunç Çagı, Sıvas Kalcsi'ndeki Topraktepe'ninsc bir Hilil yerleşmesi oldugu a nla· şılmıştır. 1197de yapılmış olan ve çok ayaklı cami plan tipinin (->ULUCAMİ) görkemli bir ö rnc'gi sayılan Sıvas Ulucamisi; günümüze gelemeyen up medresesiyle bir KÜLLİYE oluşturan ve bir EYVAN'ında Keyk.1.vus'un türbesi bulunan J./ZUL!din Kcykdvus Şifahanesi 02171; 127l'de Sahibata'nın mimar KALÜY AN-EL-KONEVİ'ye yapıırdığı, zengin bir taş işçiliği gösteren TAÇKAPJSl'yla tan ınan Gök Medrese; aynı Larihte İlhanlı veziri Şemseddin Güveyni'nin yaplırdıgı ve iki kallı olduğu bilinen ancak günüm01..e yalnızca zengin be'ı.eli taçkapının bulundugu cephesi kalmış olan Çifu Minareli Medrese ve gene aynı tarihli, iki katlı bir yapı olan ve bugün moı.e o larak kullanılan Buruciyc Medresesi ilçenin görkemli Selçuklu yapılandır. Aynca sekizgen planlı Abi Emir Ahmed Türb&i (12331, silind irik gövdeli Güdük Minare ya da Şeyh Ha.san Bey 1'ürf» si (1347) ve Kadı Burbaneddin Türbesi de (1398) 13. ve 14.yy yap~arındandır. Meydan Camisi (1564), iki katlı Behram Paşa Hanı 0573), çifte HAMAM pla· nında ve bugün de kullanıl ır durumda o la n Kur· şunlu Hamamı (1576), ıek kubbeli küçük bir yapı o lan Kale Cam(,i (15801; kubbeli Aliaga Camisi (1589), yıkık durumdaki Meydan Hamamı (16.yyl ilçenin Osmanlı dönemi yapılarıdu.



1660



Divriği ilçesinde de Selçuklu mimarlıgının ünlü örnekleri yer almaktadır. 13.yy'da MENGÜCE· KOCLU döneminde yap ı lan Divrigi Kafesi iç ve dış



olmak üzere iki bölümlüdür. Yuvarlak bir alanı kaplayan yapıdan günümüze gelen en önemli kalınlı kare planlı atış kulelerinden biridir. l 181 'de Mengücekoğı.ıllan ' ndan Şehinşah bin Süleyman' ın yaptırdıgı Kale Camisi bazilikal cami şemasının (°""CAMİ) en önemli örneğidir. Mihraba d ik üç salımlı yapıda orta sahın to noz, yandakiler dörder kubbeyle ö rtü lüdür. 1228'de Ahmed Şah ve "'ı; Adil Melike Turhan'ın, mi ınar H ÜRREMŞAJ-1 BiN MUCİS-EL·H I LATİ'ye yaptırdığı Divri)li U/ucami ve Darüşşi/a.n özellikle taçkapılanndaki bezemelerinin :ı.enginligi ve çeşitliliğiyle Anadolu'nun 13.yy'daki karışık kültür yapısını gösteren görkem· li bir külliyedir. Siıte Melik Kümbeti (11951 ve Kameriddin Kümbeti (1196) Divriği'nin öbür Mengücckoğlu yapılarıdır.



Gemerek ilçesindeki tek tarihsel yapı, Gemerek· Sarıoğlan arasında yer alan ve sivri kemerli sekiz gOzden oluşan, 155m uzunluktaki Şahruh Kôprüsü'dür (13.yy). Yıldızeli ilçesinde bir Roma köprüsünün kalınttla· rı OstOne yaptlmış, 13 gözlü Yıldıuli Koprnsü Bizans döneminde de kullanılmışt.ır.



Sivil Mimarbk: Günümüzde geleneksel kent dokusunun büyük 01çode bozulmasına karşılık, Selçuklu yaptlarının bulunduğu mahallelerde özgün yapılaşma korunabilmiştir. Yaşam biçimi. sert iklim koşulları yöre mi· marisini belirleyen ögelerdir. EV'ler güneye yönlendirilerek bitişik düzende yer almıştır. Ana yapı gereci KERPİÇ'tir. Halkın varlık durumuna göre Oç yapı tipi gelişmiştir: Yoksul kesimin oturduğu evlerde b(uün eylemler hayvanlarla birlikte aynı mekanda gerçekleştirilmektedi r. Orta halli ailelerin oturdugu iki kallı, ÇIKMA' lı , ahşap KARKAS yapı­ lardaysa alt katlar ahır, Ost katlar yaşama birimlerinden oluşur. Daha varlıklı kesimse ha.rem ve selamlık bölümleri bulunan iki katlı KONAK'larda oturmakLad ır.



FJ Sana.tlan: Dokumacılık, bakırcılık,



çubukçuluk, çorap örücüve bıçak yapımcılığı ildeki başlıca el sanatlarıdır. DOKUMA sanatı Selçuklu döneminde başlamış, sonraki yüzyıllarda Ozclliklc HALI, Kİ­ LİM ve kumaş dokumacıl ıgı biçi ııündc gelişmiştir. Sıvas halılarının en önemli özelligi, Lüınüyle yünden. sık dokulu ve ince havlı olmaları, aynca en az 12 rengin kullanıld ıgı kompozisyonlarda zıt renklerin bulikte yer almasından k.aç mılmasıdır. lüğü, çakı



M.Aydın



SlZA Y VlERA. Alvaro -> BÖLGESELCİLİK SİBERNETİK !Gr.kybemetes: dümenci, yöncıen'dcn)



İng.cyberneıics, Fr.cybemttique, Alm.Kybernetik.



Türkçe'de "'güdümbilim" olarak adlandırılan sibernetik, sözlüklerde bir canlının ya da otomatik bir makinenin , mcx:lem teknigin olanaklanyla bir işi yönetme;ini ya da belli bir amaca ulaşmasını sağ­ layan bir bilim olarak açıklanır. Kurucusu Norbert Wiener (1894-19641 taralından bir kavşak !cırus ro, adJ bilim kabul edilen sibernetik, canlı ve cansız sistemlerde iletişimin ve ôrgütlcnmenin genci kura· mı o larak tanımlanmaktadır. Aralannda hiçbir benzerlik ve ilgi olmadığı düşOnOlcn çeşitli sistemlere sibernetik uygulanır. Sistemleri ayn ayrı ele alan 07.cl bilgi dallarından farkl ı olarak sibernetik, sis· temlcrin bileşenlerinin ne olduklarını değil, bu bileşenlerin birbirlerini etkileyiş biçimlerini ve tüm sistemlerin davranışlarını konu al ı r. Sibernetik gerçek sistem lerin ve Ozelliklc mühendisl iğe konu



SİDE



fiziksel sistemlerin ıncclenmesindcn doğ­ muş. ancak artık lizıksel sistemlerle ve maddenin özcllikJeriyle bir ilgisi blmamışLır. Gerçeklen var olsun ya da olmasın . insanın düşünebileceği her tUrlo sistemin genci kuramıdır. 13u açıdan mantık ve maleınauk gıbı leme! dısıplınlerden bıridir. Fizigin konusuna giren enerji urcıcn sistemler. kimya mUhcncJıslığı alanında bır petrol ralinerisi. ınsan­ makincden ya da insan araçtan oluşan bir sistem, bır şırkel. bır devlel kuruluşu. bmada kullanılan bir ısıtma sistemi, şanı iye yöneı i m sistemi. bir bilgisa yarın ışlcyışı sıbernetığın konularına örnek gösteri· lcbilir. Eski Yunanlar'ın yönetme sanalını bildiklcrı Plawn'un bırçok söylevinde sibernetik kavramı· n ı kullanmasından anlaşılır. Oilimscl olarak sibcr ncllk kavram ı ılk ke-ı; 1834'te Fransız lizikç.i ve ma· tematikç.i AndrC Marie Ampere tarafından bilimlcrı n sınıflaması yapılırken kullanılmıştır. Siberneli· gın bugün kullanılan biçiminin ortaya çıkması, in s..m tarafın.dan yöneulen ışlerin. bılgısayar tarafın· dan anlaşı l ır ve bilgis.-ıyarda uyarlanabilir dunıma ~etınlınelen sonucudur. il.Dünya Savaşı sırasında sıbcrneıik, hava taşıılarına k.-ırşı s.wunma problem lerını çözmek ıçın gelıştırılen radar alet ve kulelen· nı n istenilen hedefe hı zla. duyarlı bir biçimde yönlt.:ndınlmc..:.sı gereklılığı nedeniyle gelişmiştir. Yön· k ndirme hareketi ins.ın refleksine benzediği için .ır.ıda paralcllık aranmaya başlanmış. bıyoloji bilgı nlcrinin gört.ışleri alı nmış ve incelemeler derinlcş­ ıı rıldiğmde makinelerde ve canlı varlıkJarda paralel ışleme şemalarıyla karşılaşıldıgından bu benzedi ~ııı gerçekten var olduğu anlaşılmıştır. 1947'de Norbcn Wicner'in otomatik ku mandalı sistemler uzerııu.fe sıbcmctiği ele a lan Cybcrrıeıics ad lı kitabı· n ı yayımlamasından sonra sibernetik birçok alanda uvgulanınaya başlanmış. ayrıca MİMARLIK ve ' 1·:N DÜSTRİ TASARIM l'nı ilgilendiren pek çok problem de bu yolla çözüme ulaşllrılmıştır. olan



bazı



N.Bayazıt



SİDE r\ntalya'nın 70km giıncydogusunda Manavgat ilçcsı nde yer alan ve Eski Antalya adıyla da anılmış olan Side, anıik PAMPI fYLİA bölgesinin en önemlı hman kenudır. Yaklaşık lkm uzunluğunda ve .W) 400m genişligmde , ku,.cydoğtıdan guncybatıya ı.kıgru uzanan bır yanmada üstüne kurulmuşıur. 'N:ır" anlamına gelen Side sö7..cügü eski bir AnaJolu adıdır. Sıdelilcr Geç Helenistik Dönenfe f~YUNAN) dek Sidcce konuşmuşlar ve kendilerine üL.gü bir yazı kullanmışlardır. Sıdc'nin



erken tarihi



hakkında



hemen hemen hiç-



lıır şey bilinmemektedir. MÔ 6.yy'da kent LYDİA Krallıgı ve onun MO .547-.546'da yı kıl ışından sonra



da PEKS cgemenligine girmişt ir. MÖ 3J4'te hiçbir J ırcnış göstermeden Makedonya kralı Büyük iskender'c (hd.MÔ 336 323) teslim ol muş, onun ölü mi.mden MO 304'tcki İpsos Savaşı 'na değin Anti~onos'un yönetimi ahında kalmıştır. MO 301 2l8' tarafında, tonozlu dokuz mekandan beşi sahne binasının lxxlrum katına geçit verir, güney portiği arkasındaysa dükkan yokıur. Agora'nın güneybatı köşesinde tonoz örtülü, yarım daire planlı genel tuvaleı Latrina, öteki köşelerinde EKSEDRA'lar, o rtada da kader tanrıçasına ait, 12 köşeli piramidal bir çalıyla örtülü, yuvarlak Tykhe Tapınagı bulunmaktadır. MS 2.yy'ın ortalanna tarihlenen antik Tiyatro yalnız Pamphylia bölgesinin değil, tüm Anadolu'nun en görkemli TİYATRO'lann­ dan biridir. Oturma basamaklarını kapsayan seyirci tribünü icm>ea), l 19m çapında yanın daireyi aşan bir yay biçiminde olup, dairesel bir yolla ldiazomal iki kata bolOnmüşLür. Birinci katın bir yamaca yaslanmış, ikinci katınsa çilt katlı tonozlu bir alt yap ı­ nın üstüne oturtulmuş olması Side Tiyatro..m'nun bir özelliğidir. Toplam 15 bin kişi kapasiteli yapı­ nın zengin bc7.cmeli bir cephe mimarisine sahip o lan yüksek sahne binası lskerıe) için, İstanbu l Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı müdürü Ülktl fzmirligil başkanlığında 1982'den beri restorasyon hazırlığı yapıJmaktadır. Side'nin en önemli yapılarından biri de Agora·ya lOm genişli­ ğinde bir caddt.')'le baglı bulunan resmi Devlet Agorası'dır iM Binası). 88.50x69.20m'lik bır alaru kaplayan yapı, İon düzeninde (->DÜZENi galerilerle çevrili bir avlu ve doğuda bu avluya açılan üç salondan oluşur. İç duvarlan iki katlı bir sütun mimarisiyle bezeli olan orta salon, imparator ve tann heykellerini de banndırıyordu. Salonun birinci kalına ait sütunlu cephesi mimar A.Machatschek tarafından onanlmıştır.



1662



Side'de bugüne dek Agora'daki Tykhe Tapınagı dı­ şında saptanan dört tapınaktan biri sütunlu cadde üzerinde, Tıyatro'nun hemen yanındadır. Bu, podyumlu ve pseudoperipteros 1->PERİPTEROSI planlı, 17.55x7.23m boyuılarmdaki Diorrysos Tapınagı MÔ l.yy'da yapılmıştır. Sütunlu caddenin sonunda yer alan Men Tapınagı, 2.2lm yükseldiğinde bir podyuma oturan 8.60m çapında yarım daire planlı bir CELLA'yla önünde 13x5.75m boyutlarında. dört sütunlu bir portikten oluşur. Yapı, MS 2.yy sonu ya da 3.yy başlarına aittir. Side'nin en başta gelen



tanrıça ve tanrısına ait Atbetıa ve Apollon Tapınak­ lan, yarımadanın güney ucunda, deniz kıyısında, yan yanadır. MS 2.yy'ın ortalarında yapılmış olan her iki tapınak da, cephede altışar. uzun kenarda 11 'er sütunlu PERİPTEROS plan şeması gösterir. Her ikisinde de cella arkadan kapalı olup önden PRONAOS'a açılır. Bunlardan Athcna'ya ait ve daha büyük olanı 134.97xl7.65mJ çok harap durumdadır; daha küçük olan Apollon Tapınagı (29.50xl6.37m) daha iyi korunmuştur. Bu ikinci tapınagın [RESTORASYON projesi İTÜ Mimarlık Fakültesi'ndcn Zeynep Ahunbay tarafından hazır­ lanmıştır] deniz cephesinin bir bolümü ayağa kaldırılmıştır. Üç basamaklı KREPIS üstünde yükselen yapının tüm görünen kısmı mermerdendir. Attika-fon kaidelere oturan sütunlar yivli, başlıklar da Korinth düzenindedir. Bunların üstünde üç FASCIA'lı ARŞITRAV, onun da üstünde konsollar ve Medusa başlarından oluşan bir FRİZ, ı.cngin bezemeli konsollu kornişler ve en üstte aslan başı çörtenli ve PALMET motili bezemeli SAÇAKL!K tüm tapınağı çevirir. Side'de önemli bölümleri genellikle ayakta kalmış üç HAMAM, kentin anıtsal yapı­ larındandır. Yanmadanın güney ucundaki limanın kuzeydogu köşesinde yer alan ve MS 2.yy'a tarihlenen Liman Hamamz dikdörtgen planlıdır 118.60x3.5.90ml. Gü neybatıya yönelmiş ıono'Llarıy­ la ayakta kalan Oç büyük mekAn, zemin altı ısıtma (HYPOCAUSTI sistemine sahiptir. İkinci ha mam kentin en büyük hamamı olup, sütunlu caddenin güneydogusunda yer almaktadır. MS 3.yy'ın ortalarında yapılmış ve MS 4.yy' da eğitim, jimnastik ve konferans salamı o larak kullanılmak üzere büyük bir mekanJa bir çarşı eklenmesi ve eski mekanların büyütülmesiyle degişildikierc ugramıŞtır. Büyük 1-lamam adıyla tanınan yapıda ana mekanlar paralel ek.senli olup yan yana sıralanmıştır. Üçüncü hamam 1962'de müze haline getirilen dikdörtgen planlı (41.50x26.20ml Agora Hamamı 'dır. Bu hamam MS 5. ya da 6.yy'a ait o lup Side hamamları­ nın en geç tarihlisidir. Yapının arkasında deniz suruna kadar u1..anan etrafı duvarla çevrili bir avlu 133x50m) yer alır. Hamamı kuzeybatıdan smırlan­ dıran ince uzun mekan bir egitim. jimnastik ve konferans salonu niteliğindedir. Böylece burada bir gymnasium-tbemıe yapısı Söz konusudur. Sıde'de yalnızca Agora yakınında iki öz.el evin kazısı yapıl­ mışt ı r. Bunlardan birinin içinde üst katın çıkma la­ rını taşımaya mahsus konsollar bulundugundan yapıya Konsollu Ev adı verilmiştir. Ônünde sütunlu caddenin portiğine açılan üç dükk!ln bulunduğundan evin ana kapısı arka sokağa açılır. İkinci ev bunun arkasındadır. Her ikisi de PERİSTİL'li o lan bu evler, bir avlunun çevresindeki çeşitli büyüklükte odahırd:ın oluşur. Bir yanıncfa havuz bulunan avluların zemini kireç.taşı levhalarla. bazı odaların zeminiyse MOZAİK'le kaplıdır. Yangın sonucu harap oldukları anlaşılan evler, Helenistik-Roma dönemine dayanmakla birlikte son biçimini MS 5.6.yy'da almıştır. Surun dışındaki arutsal Nympbeum 'dan başka, kentin içinde de kalıntılardan anlaşıldığına göre çeşme (NYMPHEUM) ve su tesislerine büyük önem verilmiştir. Yarımadanın en dar yerinde sütunlu cadde üzerinde büyük bir SARNIÇ C5.75xl3.50m) vardır. Bunun önünde 17.SOm uzunluğunda dört AEDICULA arasına yerleştirilmiş üç havuzlu çeşme. MS 3.yy'a ait olup zengin cephe mimarisi yanında aedicula'lann içini sUslcyen Lann heykelleriyle de dikkat çekicidir. 13u çeşmeyi yuvarlak havuzlu bir başka çeşme izler. Bunların karşı­ sında üçüncü bir çeşme daha yer alır. Aslında yazıw1a göre Vcspasianus ve Oğlu Titus'a adanmış ve MS 74"e ait o lan anıt. başka bir yerden buraya nakledilerek çeşme haline getirilmiştir.



SİİRT



BiZANS rülme YERYÜZÜ SANATI



mıştır.



SMİNTHEİON Antik TROAS bölgesindeki nı Ç.,nakka le'ııın Ayvacık



kutsal ala-



baglı Gulpınar



köyü, Bahçeleriçi mcvkiindc STADION SPİRA --, SÜTUN KAİDESİ



SPOERRI. Oanicl 11930.



Galalı,



Romanya!



lsvıçrelı heykelcı.



Avrupada POP SANAT doğrultusunda gelişen YENi GERÇEKÇİLiK akımı içinde yer nlır. 1942'de İsviçre'ye yerleşmiş, bir dansçı ol.uak eği­ tim görnıı.ış. 1954-57 arasında Berıı Devlet Opera· sı'nda sahneye çıkmıştır. 1955·61 arasında Material adlı somut şiır dergısını yayımlayan Spoerri. 1959"da Parıse yerleşmiş ve yayımladığı MAT



Sanat egiıimini 1908 12 arasında Londra'daki Slade Sanat Okulu'nda yapan Spencer. okulu bitirdigi yıl IMultiplicatıoıı d"Art Transfomıable / Başkalaşabılir R.FR.Y'ın dOzenledigi ikinci Ard -lzl enııncıler Sanatın Çogalnıa,;ıl adlı kuramsal çalışmasında 1--->ARD IZLENIMCILI KI sergisine katı l mıştı r. parçaların yeniden duzenlenmcsiylc başkalaşan sa!.Dünya S.ıvaşı'nı cephede geçirdikten sonra 1919- nat yapıtların ı savı..ınrnuş: Aşıklar 0962) gıbi çalış­ 27 arası nda YENi İ NGİLİZ SANAT KULÜBÜ.ne malarında bu ilkeleri uygulamıştır. Üç. boyutlu KOüye olmuş. 1920'\er boyunca lsa'nın Diril~~i. 0:x>k· LAJ ve BİRLEŞTİ RME teknikleriyle gcrçekleştirdi­ bam ffate Gal.. Londra) gibi savaş deneyimlerini gi bu yapıtları. üstüne kirli bardak. kül tabla ları vbg sıradan nesneleri !--->BULUNTU NESNE, I IAyansıtan tuvaller yapmıştır. 1927-32 arasında. ZIR-NESNEI yapışıırdığı ve sonra yan döndürerek Bcrkshıre'dakı Burghclere köyündeki oratuvar için yaptıgı bir dizi dinsel duvar rc..":;ınınde. lıKıl'den al- duvara asugı masa. ıs.kemle ve panoları ··tuzak re simler· ltableaııx pitReSI olarak adlandırmıştır. Spodıgı konuları doğduğu modem Cookham gön> ııümlen içme yerleştirmiştir. Bı.ı resimlerinden As- erri. 196l"dc Köln"de scrgilcdıgi Sandık adlı yapı­ kerlerin Olumden Sonra Dirilişi. Son Yargı' nın ola- tında izlcyicilerın sandığın içindekileri çıkartıp yer ganustü bir yorumudur. Yetkin bir desen anlayışı­ l~lınnesını amaçlamıştır. Bu dogrultuda 1964'te nın görüldogo bu kafabalık sahne-de Spencer kar- verdiği bir yemek davetinden sonra artıkları epoksi ile masaya yapıştırınış ve bir galeride sergi lemişt ir. maşık bir perspektif uygulaınıştır. Yapıtlarında din



SfAMNOS Spocrri'nin bu tur yapıtları geleneksel ESTETİK



onu· nda



koşu pıstıııı n



anlayışına karşı olmaları açısından KARŞI-RIÇİM



noktalarını



içındc



aittir.



dcgcrlcndirilmek'le.



ayrıca



Pop Sanat" ın



sı­



nırlarını aşıp OLUŞUM LAR'a yak laşmakıadır.



ST.IVES RESSAMLARI rcrim, önceleri 19.yy İNGİLTERE'sinde Victona r Kilisesi (1978) bulunmaktadır. mimarl ık



üzerine yapımına ba:;;lanan Rüyük Sıupa'dır. Genellik.le bir TAPINAK kompleksi içinde yer alan stupa' ların tek başına yapıldıgı örnekler de vardır. Hiçim açısından giderek. bir kaide üstünde yükselen kubbe ya da çan biçiminde kulemsi yapılara dönüşmüş. tepe balkonu birbiri üstüne gelen çok sayıda şemsiye ö rgesiy lc karmaşık bir biçimde be· z.enmiştir. Budacılık 'ın yayıldığı ülkelerde çeşitli örneklerine rastlanan stupa ÇİN. JAPONYA ve Korc'dc PAGODA. Scylan'da (b.Sri Lanka) DAGABA adını alır. Ay nca ~BUDACI sanat. STUPİKA (Sansk.l l lİNDİSTAN 'da Çalukya döneminde IMS 650 7501 kayaya yontularak yapılmış TAPINAK. Heykel ve kabartmalarla yoğun biçimde bezenmiş o lan st.upi. ka, bir kaya tepesinin basamaklı bir piramit görü· nümüııde oyulmasıyla olu:;;turulınuştur. Maharashtra eyaletinde. Evrengabad kentinin kuzeybatı­ sında tapmak biçiminde oyulmuş çok sayıda mağa­ ranın bulundugu Ellora'daki Kailasanatlxı Tapınagı stupika' ların en ünlüsüdür. D ikdörtgen planda oyu lmuş bir kayalık yamaçta anıtsal bir kapı yapı­ sı. biri kuçük. öteki büyük iki tapınak bir eksen üzerine art arda sıralanmıştır. Yaklaşık 30m yük· sekliğe ulaş..-ın büyük tapınak, piramidal bir çatıyla



STUBDINS, l lugh Ashcr Jr .. &rlitı Kongre Binası,



1957.



son lanmıştır.



STURM, Der Almanca'da "fırt ına" aııJanıına gelir. Sanat eleştir· meni ve yaı.ar lkrwath Waldcn'in (1878-1941) 1910'da Berlin'de yayıınlamaya başladığ:ı sanal d ergisi ve 1912'dc açtıgı galeri. Walden, AVANT· GARDE sanata büyük ilgi duymuş ve gerek dergi sinde gerek galerisinde Die BRÜCK.E. Der BLAUE REITER ve Alman O ışavurumcu sanatçıların (-->DlSAVURUMCULUK) yapttlarına geniş yer vermiştir. Bu sanatçıların bir bölümünün yazı ve çizimleriyle katkıda bulundukları Der Stttmı dergisi GELECEKÇİLİK'i Alnıanya'da tanıttıgı gibi. KÜMıınarhğı problem çöıme sorunu olarak ele alan BİZM 'in ve ORFİZM'in kuramlarını açıklayan yaStubbins'e göre mimarlık ne gclenegin bir devamı zılara da yer vermişlir. 1913' te Avru pal ı sanatç ıları ne de yeni bir üslup arayışıdır. Şimdiki zaman. gc.--ç· tanıtmak amacıyla büyük bir sergi düzenleyen ga· ınışle gelecek arasında bir baglantı o la ra k degerlenterinin etkinliklerini 1924'c değin sürdürmesine IZMİRJ. EP· lerle su gctirildigi saptanmışt ır. ION JA 'nın en I IESOS. PERGAMON gibi kentlerde görtıldügü gi· önemli kenti Ephesos'a bırkaç yönden su getirilmiş, ayrıca kuyu ve sarnıçlarla da kentin gereksinihı, buyuk su sistemleri yapılmaya başlanmıştır. mi karşılanmaya çalışılmıştır. Bunlardan Marnas lfoma döneminde kentlerin ö1..clliklc HAMAM, sularını ı..aşıyan hatta Dervend Deresi ozcrinde SexNYMPI IEUM vb yapılarını besleyen suyolları şa· tilius Pollio Sullemeri, Dcgirmendere ve Kcltcpc hal~ı nıc ı birer mühendislik uygu laması olarak geliş­ tında büyüklü küçüklü sekiz sukerncri tespit edil ınış ve Yunan coğrafyacı Slrabon'un (MÔ 64/63mişti r. MS 19/241 kentlerin en önemli yapılarından saydı· ~· :-.ukcmcrlcrı yapılmışur. MS 1.yy'da Roma kentı Çağlar boyunca su sorunuyla karşı karşıya kalmış ,u işleri sorumlusu, asker ve ya1..ar Scxtus Julius o lan İstanbul'da bilinen ilk suyolu. bir olaı:;ılıkla Frontınus'un IMS 40-1031 De Aquaedııcıu urbis Ro- İmparator Hadrıanus döneminde CMS 117-138) mae (Roma Kentinin Suyolları Üzerine) adlı yapı­ kent surlannın batısındaki kaynaklardan yararlanıında sukemcrleri üzerine ayrıntılı bılgıler bulun- mak için yapılmıştır. BİZANS dö neminin bu alanmaktadır. Roma' nın ilk suyolu, kentin dogusunda- daki en öne mli uygulaması İmparator Valcns'in kı kaynaklardan, tümüyle yeral tı kanallarıyla su ge- 368-378 arasında yaptırdığı, bugün yerinde Atatürk ıırcn ykş.18km uzunluğundaki Appia Suyolu'dur Bulvarı bulunan vadiyi aşarak kentin iki tepesini iM() 3121. M() 272'de yapılan ikinci suyolu, Apen· birleştiren büyük sukemeridir. Valerıs ya da IJozdo. nınler'den su taşıyan ve yeraltı kanalları yanı sıra gan Kemeri adıyla bilinen ve Osmanlı dönemi bokuçuk kemerleri de bulunan Anio Vetus Suyo-- yunca da kullamlmış olan bu yapının kentin ortalu'dur. Roma·nın. kemerli uzun bölümleri olan ilk sına geti rdiği su, bugünkü Beyazı t Meydanı' nın ye...u_volu MO 144 ' ıe preator (yüksek yönetici) Marci- rinde bulunan 'fbeodosius .Forumu'ndaki Nynıpha­ us tarafından yaptırılan Marcia Suyolu'dur. Capi- eum Maximum'a ulaşıyordu . Yaklaşık olarak lO tolıum, Aventinus ve Caelius tepelerine su taşıyan Merkez Rinası yerinde olduğu sanılan ve kalıntıları vkş.90km uzunl uğundaki bu sistemin ykş.9.5km'si 16.yy ortalarına degin görtı lebi lir o lan bu görkemli sukemcrleri biçimindedir. İmparat orluk Döne- çeşme ya da MAKSEM suyu kente dağıtıyordu.



SUFFA / SUFFE llENİ·E; TAN·EI . Z.Rona



SUNAK - ALTAR



YAYIN



Pop ve



iyimser teknolojik ütopyalarından 1->ÜTOPY ACI MİMARLIK) farklı olarak. Supcrstudio'nun kav· rams:ıl



projeleri "nihilist" bir



anlatım



sergiler. Yü-



ZC'Ylerı ızgaralara lor.dünyayı



lgridl bölünmüş. devasa boyutlu kuşatan "Sürekli Anıt" . 1969) saf priz·



matik kütleler. ~nsu1.luga uzanan ızgara düzlemler ustünde insanlar, bu projelerde en çok rastlanan fi· gürlerdir. Tüketim toplumunun günlük yaşama yerleşmiş olan vazgeçılmez Orünlerınin bu l unmadı­ ğı, ızgara ile simgelenen bu lektip (ünifonn) ortam !ar, insanların - cşi tlık" ideallerine göndermeler ya· par. Sonsuz ızgara teması. "3ynı zamanda dönemin soyuL planlama pratığinin de alaycı bir eleştirisidir. Grubun önemli kavramsal projclerı arasında



SUNDURMA ing.marquis, marquee. Fr.marquise, A1m.Marquise, Scbutzdacb.



"A'dan B'ye Bir Gezi" (19691, "Yeni Ncw York" (1970) ve " 12 Düşsel Kent" 11971) sayılabilir. 0593. M.11.'lelef



Yagmurdan ya da güneşten korunmak ıçin bir girişin , bir kapının ya da bir pencerenin Onünc yapı· lan uzunca SAÇAK.



SUPPORTS I SURFACES (İng.) -> BİÇİMLENMİŞ TUVAL; VIALLAT, C laude



SUPER·R SM (İng.) - SÜPER-GERÇEKÇİLİK -, FOTO-G ÇEKÇİLİK



1710



grupların



çıkan , çoğun l u kla



SUPERSENS



\LISTS (İng.) -> ARClllZOOM



SUPREMATİZM Sovyet ressam MALEVİÇ'in gelıştirdigi bir soyut sanat akımı ve felsefesi. Sanatçı . 1913'te Alckscy Knuçenik'in Victo,y aver ıbe Sun !Rusça Pobedi solnt·



SURA



se I



Güneşe Karşı Ka1.anılan



Zaferi adlı Gelecekçi ı....GELECEKÇİLİKJ operası için hazırladıg, dekor ve kostüm tasarımlarında lcmel geumeLrik biçimlere yer vererek Suprematızm"in ilk adımlarını atmış­ tır. Daha sonraki çalışmalarını bu doğrulLuda gehş­ ıırmiş. 191S'le kare. d ıkdöngen ve daire gibi geometnk biçimlerden oluşturdugu kompozısyonlar· la akımın ilk ömeklennı vcnniştır. 8uprematizm, nesnelerin çOZOmlenerck parçalara bölünmesı ve hu parçaların gcometrık bır yorumla yeniden bira· raya getirilmesi ilkesinden kaynaklanan KO· BIZM'den farklıdır: doga.SOYUT DIŞAVU­ RUMCULUKl D.SMITI I dışında en ıanınınış adı olan. tüın dünyada çagdaş heykeli büyük ö lçüde etkileyen ve endüstriyel göronumlü heykelin yay gınlaşmasına yol açan Mark Di Suvcro. l 9t50'1arla 7(rJerin kaba ahşap ve çelik çaıkı hey kelinin başlı­ ca temsilcisidir. 194l'de ailesiyle Amerika'y::ı. göç eden Oi Suvcro bir yandan C'1lifomia Üniversitcsi'nde felsefe eğiti­ mi yaparken bır yandan da Califomia Güzel Sanatlar Okulu'nda heykel dersleri alm ıştır. Universitcden sonra 1957'de New York'a yerleşmiş ve Gabriel Kohn'un 11910-751 soyut hcykellcnnden esinlenerek ahşapla ça l ışmaya başlamıştır. Bir kereste fabrikasından aldığı büyük ahşap parçalarla ilk an ıL'in ressam. Fakültesi'nde temel tasarım dersleri veren Südor JAPONYA'da Tokugava IEdol döneminde 11600- 1983.ten bu yana da aynı üniversitenin Güz.el Sa1868) UKİYO-E akımının ustalarından olan sanat- natlar Bölümü'nde ögretim görevlisi olarak temel çın ın 1765'te degişik bloklar kullanarak bütünüyle tasarımın yanı sıra plastik sanatlar, resim ve özgün ,->k renkli baskıya 1-;NİŞİKİ-EI geçmesi Japon- baskı dersleri vermektedir. İtalya'da bulu nd ugu döva 'da ACAÇ BASKI sanatındaki son aşamadır. nemde RÖNESANS ve ROMANTİZM'den eıkile­ nen sanatçı. 1970'1erin sonundan başlayarak, fazlaCıhei olarak da bilinen sanatçının asıl adı Suzuki l lozumi'dir. Harunobu, Kyotolu baskı sanatçısı lıklardan arınmış. yalın bir anlatım gel i ştirmiş: çıp­ >IIŞİKAVA SUKENOBU'nu n yanında yeıişıniştir. lak kadın figürünü soyut bir kompozisyon düı,eni h ken dönem yapıtları çok ilgi çekmemiş olmakla içinde somut bir öge olarak kullanmıştır. Bilmece (1982) ve Kompozisyon (1984) gibi resimlerinde dağ hırlıkte. l 760'ta Edo'ya (b.Tokyo) gittiklen sonra sıralarıyla oluşturdugu arka plana kanatlı ya da kagcl iştird igi çok renkli baskı teknigiyle ünlenmiştir. Yec.li ya da sekiz değişik rengin kullanıldığı nişiki-e natsız bir pencere açarak içine sanki doğanın egemenliği altında yitip giden bir insanı simgeleyen ıcknigiyle bastıgı bir yıllıgın ardından yapıtları bü· vuk bir ilgi toplamış. sanatçıya geniş bir iş alanı küçük bir figür yerleştirmiştir. Südor bu pencere ögesin i. Otoportre ve Yaşamım gibi 1990'larda yap.ıç ılmıştır. Suzuki, yaşa mının geri kalan bölümüntk. fü.ellikle. Edo'nun eğlence merkezi olan Yoşi· tığı resimlerinde de sürdürmüştür. 1963.ten başla­ \'Jl>ll. 2197. 3513. J.N.Erzen Ozerınde üst Oste koyulan ayrı parçalardan (tambur) ol uşur. Monolit bir sOtun işlenirken gcnellıkle SURREALİZM IFr.Sumnlisıııel - GERÇEKÜSbir torna ıczgahı ku llanılır. Sütun. üst ve a lı mdaki TÜCÜLÜK dclik:lcre yerleşıirilen çubuklar yardımıyla. ortası SURTME - FROTAJ açık bir masa görünümündeki bu tezgaha yerleşti· rilir. bir ip yardımıyla döndürülerek taşçı ustası ıa­ SÜRYANİ mimarlığı rafından işlen ir. Tamburlu sütunlarda tamburlar "Suriyeli" anlamına gelen Süryani sö1..cüğü. çoğun­ birbirine merke1..de metal ZIVANA'larla birleşıiri­ h ıgu Suriye ve Türkiye'dc yaşayan bir H ı ristiyan lir, bağlantı kurşunla sabitlenir. iki parça üst üste topluluğunu tanımlar. 3.- 7.yy'larda 1lıristiyan dün- yerleştirildikten sonra, daha önce tamburlardan biv,,sının önemli hir cclcbiyat ve ayin dili olan Sürya- rinin birleşme yüzeyinde oyulmuş olan yatay akıt­ n ıce konuşan bu topluluk 451 'dcki Klıalkcdon (Kama kanalL yardımıyla kurşun zıvana del iğine u laştı­ dıköy) Konsilı'nden son ra Monofizit öğrctıyı U iz. rılır. Sütunun başlık ve kaıdeyle bağlantısı da aynı b ..ü un "tanrısal ve insansal" nıtelikleri içeren bö- biçimde yapılır. Sütunlar yerlerine yerleştinlirken hın mcı; tek bır dogası bulundugunu savunan göbazan makaralı sistemler kullanılm ış. bu amaçla rüş) benimseyen I lıristiyanlar'dan oluşmuştur. yüzeylerinde bırakılan yumrulara bağlanan ipler l656'ğu etkisiyle yeni başlık tipleri kullanıl­ m ışur. 20.yy başında I. Ulusal Mimarlık döneminCUMHURİYET DÖNEM İ. Mimarlık) mu ka rnaslı ve baklavalı başlık bıçiınlerı. yaygın olmamakla birlikte yeniden dcgerlendirilmiştır. A.ÔZtürk, El\



nekleri PRİENE Atbena Tapınagı 'nda mimar PYTI IEOS tarafından uygulanrnışıır. Bunlarda plintbos (lstUnde önce spira bölümü. sonra torus yer almakta: spira Oç dışbukey profille aralarındaki iki içbükey ırokbilos'tan oluşmaktadır. 'l'orus ise yatay yivli oluşuyla d ikkati çekmektedir. ROMA döneminde kullanı lan Toskan dttzcnindc 1->DÜZEN) kaideler bir plitıtbos üstüne yerle.:;Lirılmiş profilli (tonıs ya da ters yarım kavall silmeden meydana gelir. Çızıın-> DÜZEN A .ôzıürk. El\ SÜTUNÇE



SÜTUN KAİDESİ



İng.small



lng. , Fr.base: Alm.&:ısis.



Genellik.le bezeme amacıyla kullanılan. ince. küçük SÜTUN. TAÇKAPl. MİHRAP gibi yogun bezemeli yapı bölümlerinde, çoğun lukla simetrik olarak kul lanılmışur.



YükOn daha



gen iş



bir yüzeye



aktarılması amacıyla



hı r SÜTUN'un Ostünc oturdugu sılindirik ya da prızmaıık altlık.



Erken



çağlardan başlayarak ahşap



Jı kmelerin ahına taş yastı k ycrlc..-ştınlerek hır ı.aşıma yüzeyı elde edilmeye çalışılmıştır.



saglam Bu nc-



olsa bıle altlıkları üstündeki d ikme ya da :-.utunun taban çapına bağlı olarak boyutlandırılır ve bıçımlendirilir. Altlık yapılmak üzere taş ocağın­ dan çıkarılan blok. genellikle kabaca işlendikten sonra şanıiyeye ıaşınırdı. PRO KONNESOS'taki ıMannara Ad.) mermer ocaklarında yarı işlenmiş ~ıfhada çok sayıda sütun kaıc..lesi bulunmuştur. Sütun k:aıdesi ve sütun birbirine. her ikisinin birk.--şmc vu1.cylcrin ın mcrke-.linde açı lmış yuvalara yerleşti­ ıı lcn ve genellikle metalden yapılan ZIVANAiar v.udımıyla bağlanır. Zıvana kurşunla sabitlenir. bu nedenle genellikle sütun kaidclerinın Oslüne yatay kur~un akıtma kanalları açılmışı ır .



Jcnle dikme ve siitunlar



ahşap



~cnellıkJc taştandır. Altlık.



[~ııgün



striiktOrlü yapılarda taş dikmeler görmek müm~undür. Bu tür konstrüksıyonun Batı Anadolu'da hı lınen en eski ömcğı TROİA'da Büyük Mcgaron fabaka 11) önündeki sarayda bu l u nmuştur. Burad,ı. düzgtın olmayan bır taşın düzeltilmiş Ost yOze\'1. ahşap bir taşıyıcının oyuk alı kısmının oturma:-.ı ıçın kabarık biçimlendirilmiştir. 'J'roia Vl'daki \'tıpı C de de dOzcnsiz ıcmcl t~larıyla birlikte tek p.ırça ışlcnmiş konik bir altlık bulunmaktadır. KU L'J'EPE'deki Büyük Megaron'da !Tabaka lllb. İlk l'unç Çağıl. çatıyı taşıyan dikmeler yuvarlak taş altlı klar llstünc yerleştirilm iştir. Kuzey Suriyc'de de YUNAN) dcgin varlığın ı sllrd tlrdügü görülür. Bu karınlı altlıklara torns adı vcrı!ır. Ayrıca, bezemeli, silindirik ve ortası boğuın­ !t ı ahlık türleri de vard ı r. Zincirli'de MÔ 9.yy·a ta~ rı hlcnen K Yapısı 'nda ikinci lipin örnekleri bulunmuştur. Tek ya da çift hayvanlı althklar Kuz.ey Surıvc'dc görülen tiplerdendir. Erken örneklerde hay v.1nlar daha çok sütunun en alt bölümüne eklenmı~ be-1.eme ögeleri biçimindeyken, geç dônemlerde semer hiçimındeki bir ara parçayla taşıyıcı bir .ınlam kazanmışlardır. Ku7..cy Suriye'dc KARGAM I Ş 'ıa bu tipin çeşitli örnekleri bulunmuştur. Anadolu'da.



ahşap



.ılt lığa yerleştirilen ahşap



column. Fr.colonneııe, Alm .5aulcbetı .



SVASTİKA ISansk.svasıi, iyi olmak'tan) İng. , rr.svasıika. swastika, Alm./ lakenkreuz. HCamalı haçH da denir. Uçları dik.açılı olarak sa.al ibresi yönünde kıvnlmış. eşit kollu haç biçimi işa­ rel ya da BEZEME örgcsi. Svastika'nın kolları ters yt'mde kıvrılmış olamna sauvastika denir. İlk kez MEZOPOTAMYA sikkeleri üstünde rastlanan svasuka. İSLAM ve Yahudi dışında çeşit li kültürlerde ve dönemlerde varsıllık ve şans simgesi olarak ıek bir örge ya da MEANDR bandı ol uşturacak biçimde yaygın kullanılmıştır.



SWART. 18.yy)



Picıer



de-> HOLLANDA



(Mimarlık,



SYANGELA Yunan cografyac ı Strabon'a göre IMÖ 64163-MS 191241 K.ARİA satrabı Mausolos (ö.MÔ 35313521, Anadolu'nun batı sah.ilme yerleşen en eski halklardan olan Lclcglcr'in bugünkü Bcxlruın Yarımada· sı'nda kurduğtı sekiz kentten altısını {Madna.~. Side. Uranium, Pt.odasa. Telmissus ve Termcral yeni başkentine la.HALİKARNASSOS) katmış. geriye kalan Syangela ve MYNOOS kentle rini de konıma­ sı altına alarak eski yerleşme yerleri dışında yeniden kunnuştur. Bu sırada Syangela'nm adını da "Theangcla" olarak değiştirmiştir. Mugla'nın 13odnım ilçcsinın



14km doğu-kuzeydo­ köyüne bakan üç donıkl u bir tepe Ostunde. köyün hemen güneybatısındaki Kaplan Dağı üstünde ve 5km güneybatısındaki Al;tzcytın'dc üç ayrı antik yerleşim kalıntısı saptanmıştır. Etrim köyüne bakan tepedeki kalıntıların 'J'heange· la'ya ait oldugu kesinlik kazanmı~ur. Buna karşın eski kent Syangela'mn yeri konusunda görüş ayrı­ lıkları vardır: Ilaz.ı bilim adamları Syangcla'nın Ali zcytin'de olduğunu düşünürken. Alazeytin'de kapsamlı bir araştırma yapmış olan Wolfgang Radt orada adı saptanamayan bir Lclcg yerleşiminin yer ald ıgını ve Kaplan Dağı'ndakı Lclcg ycrleşimininse Syangela'ya ait oldugunu ileri sürmckıcd ır. Yunan ıarilıçı l lcrodotos (MÖ 5.yyl bir Arkaik Dönem yerleşmesi olan Syangcla'nın Mô 546'dan kısa bir süre sonra Persler'in sa ldırısına ugradıgından ve ı\nt ı k YUNAN mimarlığında Dor düzeninde hayatta kalan Syangelalılar' ın Etrim köyü yakının­ 1-4-DUZENJ sütun kaidesi yoktur; sütun doğrudan daki tepeye taşınd ıgından söz etmektedir. Halkın STYLOlJAT'a oıurur. İon düzeninde 1->DÜZEN) önce ılk Leleg yapılarının yer aldığı dogu kesimde slltun kaidesinin ahında plintbos adı verilen dört- yerleştiği anla!,iı lmaktadır. Daha sonra Mausolos gen hir altlık bulunur. Bu düzende "Auik..ı- İon tipi" MÔ 4.yy· ın ikinci çeyreğinde aynı yerde kenti TI1e\'C "Anadolu-len tipiM olmak üzere ıkı tıp sütun ka- angela adıyla yeniden kurmuştur. Radt. Kaplan ıJcsı kullanılmışur. Birinci gruba giren EPI IESOS Dagı'nda olduğunu ılcri sürdüğü Syangela kentinin ı\rtcmis Tapınagı' nın {Arkaik) kaidelerı. plintbos üsvarlığını yeni Thcangcla kentinin kunıluşuna dek tüne.le önce dışbükey (torusl, sonr:ı içbükey (trokbi- sürdürdüğünü kabul etmekte ve buna ören yerin/ıı5 / scotia), en üstte de dışbükey profilli (torusl bö- deki MÔ S.yy'a tarihlenen TUMÜLÜS'leri kanıt lumlerden meydana gelir. İkinci grubun en tipik ör- olarak göstermektedir. Karia tarihinde önemli bir ğusunda Elrım



1717



SYEDRA



Zn{ 'IB. \~



SANAT \



~



\.



oynamadığı düşünülen Theangcla'nın tarihi hakkında aynntılı bilgı yoktur. Anlık kaynakJardan kentin, Mô S.yy sonunda PERS donanmasında kapı.anlık yaptıgından SÖZ edilen Pıgres (Pikrcs/Pıl· ras) tarafından yOnetildigı ve bu sırada da Atlika· Dclos Deniz Birliği'ne üye olarak I talent vergi öded igi ögrcnilmektedir.



rol



Alazeytin'dcki yerleşim k..1rc planlı kulelerle des· teklcnmiş daire biçimli bir surla tahkim t.x.lilm iştir. Yerleşim alanının ortasında yer alan ve gene kule· !erle güçlendirilmiş bir surla çevrili olup. bir sarnıç ve avluya bakan odalardan oluşan yapı kümesi bir iç kale görünümündedir. Kalenin batı kSıınındeki harap yapının kcntın ana kutsal alanı. onun hemen yanında yer alan düzgün taş bloklardan ınşa edil· miş yapınınsa kent terk edildikten sonra yapı lmış bir gö1.ctleme kulesi olduğu düşOntılmckıedır. Sur· lar içındeki en gcnış alan Agora· dır ve iç kalcclcn buraya, basamakları şenliklerde ve kuL..al gösterilerde seyircilerin oturabılecckleri genışlikte olan bir merdiven uzanmaktadır. Agora·nın ötesinde. merdivenin lam karşısında yer alan dikdörtgen planlı yapının, içinde bulunan ikı sülun başlığına dayanı­ larak bir tapınak ya da HEROON olduğu dOşUnül· ınektcdir. Kenlin kamu yapıları büyük olası lıkla Lclcg kentlerinin Mô 540 dolayında Persler tarafın· dan yakılıp yıkılmasından sonra yeniden ınşa edilmiştir. Tüm Lcleg yerleşmelerinde görüldügu gibı bitişik dı.izende çok sıkışık inşa edil miş ve bırbirle­ rinden dar sokaklarla ayrılmış olan evlerse doğu kesimde yer almaktadır. Yerleşmenin güneybalısın­ da her biri birer yuvarlak yapıyla dörtgen mek.1.nlar ıçercn altı yapı kornplcksınden oluşmuş bır grup bulunmaktadır. 12-16111 çapındaki yuvarlak planlı yapılar, iç içe ıkı farkJı merkezli daire biçimlı duvardan meydana gclmıştir. Bir noktada birleşen bu duvarlar ara-,ında kalan yarım ay planlı alan ara duvarlarla tono1. örtülü mekanlara bölünmüştür. Dörtgen mekanlar bUyük olasılıkla depo ya da ço· ban barınagı, bu yuvarlak yapılarsa hayvan bannagı olarak kullanılıyordu. Kaplan Dagı üstünde yer alan ve altı tOmüllis içeren yerleşim. tepeyi çeviren bir surla tahkım edilmiştir. Daga komşu bir başk.ı. tepe üstünde bir ka· le bulunmakta; iki tepe arasında u1.anan vadide başka yapı izlerine de rastlanmaktadır.



A 1718



YAYIN



Etrim köyü yakınlarında üç doruklu bir tepe üstü· ne yayılmış 1300x250m boyutlarındaki anıık yer· !eşme uç doruğu da çeviren 2-3m kalınlığında surlarla tahkim edilmiştir. Çeşitli yapım teknikJen kullanı larak ı nşa edilmiş surlarda yer yer. Leleg özelli gı olan k.iklop DUVAR örgü sislemı izlenmektedir. Theanbyt:la kentinin kurulduğu M:ıusolos dönemin de yerlcşım alanının, nufus azlığı ncdenıyle kuzey· güney dogrultusunda uzanan bir ara duvarla ikiye bolünerck küçülıüldügti anlaşılmaktadır. Tepenin bau dorugunda güçlü top atışlarına dayanacak biçimde tac;.arlandıgı an l aşılan ve her köşesınde bir kule bulunan saglaın yapıh bir kale uzanmaktadır. Theangcla'ya ait başlıca kalınular dogu kesıınde­ dir. Dogu zirvede kuzeye ve gı.ıneye uzanmış ince birer duvarla kente baglanan yuvarlak bir surla tahkim edilmiş bir iç kaleyle Lclcg tarı.ında inşa edilmiş bir kule yer almaktadır. Teraslanmış METAL İŞÇİLİCİ. 2. Metal yüzeylerin dalgalı desenlerle bezenmesi. Çelik ve demirin iyice karışacak biçimde döVOldübu teknikte. her iki metal de kendi özelliklerini



ğü



yitirmcdigi için yüzeyde dalgal ı bir görünüm elde edilir. ÖZellikle, ortaçağda Şam'da üretilen kılıçlar·



ŞAHİNLER. Orhan. Binası.



lstanbul Ticaret Odası



1963. Eminö nü.



da uygulanmışur. Kimi z..ıman bu dalga deseni hafifçe aside yedirilerek daha belirginleştirilmiştir. ŞAM İŞİ



----> AHŞAP !Bezeme); KAKMA sanatı



SAM İŞİ - DAMASKO ŞAMDAN ----> LİTURJİ ŞANLIURFA Güneydoğu



Anadolu Bölgesi'nde yer a lan ilin en eski adı, Asur kökenli bir sözcük olan ve bir Abgar prensinin mezar taşındaki yazma belgelenen .. Orr-



hoc"dir IUrhail. MÖ



303'ıc



Selevkoslar döneminde



kent. Makedonya başkentinden kaynaklanan ··Edessa" adını almıştır. Antik kaynaklarda bu bölgeye, '"kale" ya da "pınar .. anlamına gelen "Osroene" den·



T.Aka. Niyazi Duranay. K.Bayur TC Uzbon Büyiikelçiligi Binası. Bursa Kapalı mckıcydi. MO 163'te N .Antiokhos Epiphanes sik· ,,,,,r Salonıı 11961; Muhlis Türkmen, Hamdi Şensoy keleri üstündeyse "Antiokheia Kallirhoe" (güzel ıkı. /sıanbul Ticaret Odası Binası 119631, Milli Güven· ak.1n suyun kıyısındaki) adı geçmektedir. Urfa adı­ /ık Kurnlu Genel Sekreıerligi Binası 11984; M.Türk· nın "Urhai"den ya da Arapça'da "suyu bol" anla· ıııcn. Fehmi Kızıl ile) yarışmalarında Birincilik ödülmındaki "Vurhai" Sözcüğünden kaynaklanan Sürya· ık>.



lı..Tmı kazanmış



ve bu projelerin hepsini uygulamışnice "Orhai"den türediği öne sürülmektedir. MOOüler bir düzen içinde tasarlanmış olan lstanTicaret Odası Bina.sı'nda düşey dolaşım ve servis Uzun yıllardır yapılan çeşitli arkeolojik çalışmalar ıııckan ları plan merkezinde bir çekirdek içine yerleş­ yörede yerleşmenin Alt Paleolitik Çağ'a 1---->PREHİS· ıırı!mi~. duvar kullanılmaksızın ara bölmelerle es- TORYAI değin uzandığını gösıenuekıedir. 21 Tsi ya· ııck. serbest bir tümel mekan yaratılmıştır. Yapı ge- pay. 684'ü doğal olmak üzere 901 mağara ve kayası· ıcı..:ını yerinde ve iyi kullanmak. yalın ayrıntı karar- gınağıyla 210 buluntu yeri ve höyüğün saptandıgı 1.ırıvla zamana dirençli. çabuk yıpranmayan yapılar Urfa. Diyarbakır ve Siirt'\e birlikte tarım yapan en v,ıı >ııı.ak amacında olan Şahinlcr' in gcrçeklcştirdigi eski küy topluluklanna ilişkin 7.cngin bilgiler veren ıııda yapılar arasında İstanbul'da Üsküdar iskelesi bir bölgede bu lunmaktadır. Güneydoğu Anadolu



111 .



lıııl



IWıOI, Toprak Siıesi 11984. Yeşilköyl ve/ la/is Toprak ,,vkü 1199l. İstinyel ile Suudi Arabistan'da 1000 ki· cami IRiyadl ve kız koleji 11977. Ciddel, Ay· dın'da Bozüyük Camisi (1984. Kuşadası) . İzmir'de /( ,prak Agzrlama ve Konaklama Tesisleri (1990) bu· ~ılık



Bölgesi MO 700'1crde bugünkünden çok farklı ola· rak ılıman iklim altındaydı ve geniş ormanlık alanlarla. tahıl üretimine elverişli sulak topraklarla kaplıydı. Kavşak noktası durumundaki konumuyla da her türlü kültürel ve ekonomik alışverişe açıktı. Do-



1719



ŞANLIURFA



!ayısıyla bölgede hc..>sul üretimine geçen en t:!'dcen topluluklar ortaya çıkmıştır. MÔ 2 .binde Anadolu yazılı tarih dönemine girdiğinde bölge Mitannı Dev-



s



lcti'nın egemcnligınc.k.ydi ve halkı



lŞ ~1lc 'yle İç Kale arasında bahçeli evlerin ve ·, ır.ıylann yer aldıgı bilinmektedir. Kentin en eski ı.ırnisi olarak bilinen Ulucami (1145 ?) mihrap duva1111.1 paralel Oç sLra çapraz tonozla örtülü dikdörtgen hı r ana mdc\nla. d ikdörtgen kesitli ayaklara oturan 1·1 sivri kemerli son cemaat yerinden oluşmaktadır. \ lna eksenden yana kaymış olan mihrap önü kub\l(...-vle ömilı.idur. Caminin dogu duvarına biıişik olan ve Salahcddin Eyyubi"ce yaptırılan Byyubi Medreseıı'nm (119ll daha geç bir yapı ol ması ve 11.yy'ın uçüncü çcyrt.'ğinde N url-'ATABEKLER) ıaralından yaptırtldığını duşOndürmektcdir. Yapı. Kızıl Kilise adıyla tanınan \.l' caminin kuzeyindeki avlusu. avlu duvarlan. girış L1pısı , çan kulesi ve sütun başlıkları günümüze ka1.ın bir kilisenin üstüne kurulmuştur. 1211 'de Salalıc'cidin Eyyubi'nin yegcni Melik Eşref Muzafferid· dın Mtısa'nın yaptırdıgı Haiil-ar-Ralmıan ya da Do.~me Camisi ve Külliyesi kuısal sayılan Hali!OrrahmJn Gölü.nün güneybatısındadır. Cami kareye yaJ...ın dikdörtgen planlı . mihraba paralel üç sahınlı bır v.1pıdır. Mıhrap önüyle. kuzey sahın üçer çapraz torı~llla. o rta sa.hın merkezde kubbe yanlardaysa gene 1 .ıpraz tonozla ônülüdür. Camının batısındakı med· rc,;e odalarını J871/72'de Urfa evkaf müdürü Musta· ı.ı Efendi yaptırmıştır. Dogudaysa hazire ve türbeler vı:r almaktadır. Sultan Hasan Paşa ve Tokdemir Ca mısi 1499'da Uzun Hasan adına Şeyh Yakup'un v.1ptırdıgı ana yapıyla, Tokdemir Bcy'ce yaptırılan ll'k kubbeli bölümden meydana gelmektedir. Ha.san /ldşa C'..amisi mihrap duvanna paralel kubbelerle örııılu uç sahınlı dikdörtgen planlı bir yapıdır. Çapraz ıonm.Jarla ö rtülü son cemaat yeri dikdöngcn bir avluya açılmaktadır. Avlunun kuzeyinde yer alan mcx:1rl-:,;c oMOBİLYAI döşelidir. Fransız cbdteaıı'larına bentek yapı olarak da lör.Paris St.-OJapelle. 13.yyl uy· zer yapılara Çckoslovakya'da lb.Çck Cum.l zamek



cıklardı.



gulanmıştır.



ŞAR



ŞEFiK. Yıldız Sarayı



lUval üzerine



Yemek Salonıı. 1891. n.5x92 cm.



yaglıboy,ı,



denmektedir. Oı.ellikle Mor.:ıvia bôlgesinin şato ve bahçeleri. BAROK üslubun en iyi örnekleri araı.;mda­



IFar.l • KENT



dır.



Doğu



ALMANYA'da Barok dönemden kalma



bahçeler içindeki Scbloss'lar



ŞARDİVAN



arasında



geniş



Hannover'de



Herrenbausım 11665-17261. Berlin'de Sclılo.ss Oxırloıten­ Karadeniz'de. bahçe içinde. üstU kapalı. dön bu,g. Köln'de Augusıusbu,g Sarayı 117281. Münih'te oturma yeri: bir tür KAMERTYE. Nympbenburg Saray ve Bahçeleri. Fransız cbdteau kav ramına en yakın örnekleri oluşumu.



tarafı açık ŞATO



İng.casıle. Fr.clxiteau. Alm.Scblos.s. FRANSA'da korunma ve barınma işlevli ortaçağ ya· pıları ve 15.yy'dan sonra yalnız lüks yaşamın geçtiği görkem1i kırs.ıl alan sarayları. Fransızca cbdtcau SÖZ cüğünOn bir 12.yy Plantagenet Hanedanı kalesındcn. 17.yy·ın kralıyete ya da üst sınıfa ait büyük SARAY yaptlarına



kadar farklı binalar içın ku llanılmasına kar-



şın: İngıhzce castle. antik örneklerden başlayıp



15.yy'da son bulan. askeri kullanımlı. korumaya yö· nelik KALE ilng.fonressl anlamına gelmektedir. Bugün



sayıJan



bini geçen



şatonun



bulundugu Fran-



İ.N.Aslanoglu ŞEBEKELi



OYMA ->



ŞEBHANE (far.şeb,



Yoksulların fından



AHŞAP



IBezem el



gece. hane: ev'denl



gecelemeleri için hayır sahıpleri tara-



I IAYRAT olarak yaptırılan bina.



ŞEBİI I IAr.şibb, benzemc'denl -



PORTRE



ŞEFİK 0868. isıanbul-'I Osmanlı ressam. Yaşamı hakkında 1879-91



arasında Daruşşalaka'da sa'd1 korunma amaçlı ilk kale yapı larının geçmişi 10.yy'a dcgin uzanır. Ortaçagın feodal düzeninde egitiın gördüğünün dışında başka bilgi cdinileme yen Şefik. 19.yy sonu "Darüşşafakalı ressamlar ya sayıları anan şatolarda artık korunmanın yanında mesken işlevi de göz önüne alınmışur. Yüz Yıl Savaş­ da "TOrk Primitifleri" olarak anılan sanatçılar grubu 1->İLKEL SANAT: NAiF s.,natl içinde yer alır. ları'yla 11337-1453) yapıınlan duran şatolar 15.yy'ın ık.inci yansında yeniden anmış. RÔNESANS'ta yeni lstanbul Resim ve I leykel Muzesi'ndeki resimler arasında tek enteryörü 1-,Jç MEKAN RESMİI üslupla bez.enerek doruğuna ulaşmıştır. I.François 11515-471 ve oglu II.Henri 11547-591 dönemlerinde oluşturan ve sarayda bir ziyafet masasını gösteren onaça.g anlamındaki şatolar degişerck yerlerini rahat Yıldız Sarayı Yemek Salonu (18911 ad lı tablo Şefik ve lüks yaşam için düzenlenen yapı lara bırakmışlar· imz.alıdır. Bu resmin aynen uyguladıgı fotograf İs­ tanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki fotograf al· dır. Bu dönem. LEONARDO DA ViNCi ve öteki bazı İtalyan s.matçılarının şato mimarlıgı ve:: deko- bümleri içınde bulunmakta. ancak bu foteğrafla Şe­ rasyonu U7..ennde ct.kilı oldugu yıllard ır. 16.yy'ın fik imzalı resim arasında kuçük ayrın tı farkları diksonlarında başlayan YENİ-KLASlKÇII.İK akımı. kati çekmektedir. Ôrnegin. fotoğrafta şarap dolu



1 8.yy'ın sonunda şato tasarımında da guçlü yıllarını yaşam!Şlır. 17.w'ın



ilk yarısında 11 Hcnri ve bakan·



!arından kası.



Sully'nin destekledıgi topmga dönüş polili· aristokral ailelerin kırsal alanlarda çok sayıda



şato yapmasına



ilk yarısında. yani XV.Louıs döneminde 11715·741 yapılan ÜJantilly. bahçesiyle birlikte döneminin en önemli şatola· nndandı.



yol



I789'daki



açm ıştır. 18.yy'ın



Fransız



Devrimi"ne degin



ş.1to



yapımı aralıklarla sürmüştür. İkinci İmparawrluk ve Üçüncü Cumhuriyet dönemlerinde yemden yapım­ ları hızlanmış.



I.Oünya



Savaşı'yla



son



bulmuştur.



Fransa'da şatolar iki kez tahrip edilmişur. Bunlardan



ilki Xlll.Louis'nin başbakanı 11624-421 ··şatoların düşmanı" olarak bilinen Richelieu Kardinali tarafın­ dan. ıkinci büyük ylkımsa Fransıı. Devrimi sırasında gerçekleştirilmiştir. Şatoların .



"Troubadour üslubu"



denen ve GOTiK'in abanılı bir yorumuyla tasarlandıkları



Romantik dönemde



1837'de



oluşturulan



yapılan



koruma altına



Tarihi



yıkımları



durmuş:



Anıtlar Komısyonu.



bu



almıştır.



Loire Vadisi şatolarından bir bölümü kentten yüksek·



1722



YAYIN



te



konuınlanyla dıkkati



çeker lör.Amboise. 1493-99:



görünen sürahiler resimde boş gösterilmişt i r. Sanatçı. metal ve saydam nesneleri betimlemedeki ustalığı ve guçlu PERSPEKTİF anlayı.şıyla belirgin-



lik



kazanm ı ştır.



S. Ta11sug



0897, 17\18. ŞEHBENDERHANE



(Far.,«bbender, konsolos,



hane: ev'den) Osmanlı İmparatorlugu'nda konsolosluk evi: kançılarya .



ŞEHİR (Far.! • KENT ŞEHNAME CFar.şab. şeb,



hükümdar. name,



ınek·



tup'tanl ·şahnaıne"



0L1rak da yazılır. Hükılmdarların yaşamôy· kOsünü manzum olarak anlatan kitap. İlk kez IRAN ş.1 irlcrince kullanılmıştır. Aynca->MİNYATÜR. ŞEHREMANETİ (Far.şebr, kent. Ar.emdncı'tenl Osmanlı İmparatorlugu'nda bugünkü belediye işle· Tini yapan yönetim birimi. 1854'te İstanbul'da kentin temizliğini saglamak ve güvenligini korumak



ŞEMSE



ıçin kunılan Şchremaneli ' nden



önce bu görevleri kadı ve II lıiSAP ACASI yürütmekteydi. Bu terim, mimarbaşına (.-+MİMAR) ya~dım eden ve sarayla ıl.,slı ışleri gören ŞEHREMINl'nden gelir. Anadolu ken llerine de uygulanan bu yönelim birimi. 1930'da çıkarılan belediye yasasıyla kald ırılmıştır. ŞEHREMİNİ IFar.şcbr,



kent, Ar.,mıi,ı, güvenilen'dcn) ~hmanh İınparatorluğtı'nda İslanbul'da saraya ve Jcvlete ait yapılann bakımı ve onarı mıyla uğraşan ve İstanbul saraylarına gerekli o lan şeyleri saun .ılan görevli. Yapı bakım ve onarım işleri 183l'de ku nılan Ebniye-ı Hassa (Padişah Binaları) eminligi ne devredilmiş. 1854'te ŞEHREMANETl'nın llleleu ıvc) kuru lmasıyla şehrem i ni, İl ITİSAP ACASI'nın



görevlerini üstlenerek bu birimin başına getirilmiş­ ıır.



ŞEHREMUZ



l',ılc'Olıtık Çag 1..... PREHİSTORYAl buluntuları veren Şehremuz Tepesi sırtları, Adıyaman·ın bugün :\t.1tOrk Baraj Gölü allında kalmış olan ilçesi Sam.ıt ' ın yk::;..5km doğusunda. derin yarmalı bir dere v.aagının her ikı kıyısı üzerinde ve yazın kuruyan



Kduşk Deresi kıyısında yer almaktadır. İnsanlık t.aıı hının buradaki en eski izleri. ilk kez 1977'de İÜ l·:debiyaı Fakültcsi'ndcn Mehmet Ôzdoğan·ın baş­ ~.rn lıgmdaki bir ek.ip larafından "Aşagı Fırat Havı..ısı PmJL'Sİ" çerçevesinde yapılan ve çeşitli dönemlcrı kapsayan geniş çaptaki yüzey araştırmalan sı· ı.ısında saptanmıştır. Daha sonra l979'da AÜ J lTCF'den Işın Yalçınkaya ile Tübingen Üniversiıcsı Prchıstorya Enstitüsü başkanı Hansjürgen ~lullcr-&.'PREHİS­ TORYAJ ve Roma sınır kalesıne ilişkin taş temciler ve demir alcl parçaları ortaya ç ıkarılmıştır. Kuzey doguda URARTU kültür katına ilişkin ÇANAKÇÔMLEK parçalanndan oluşan zayıf bir taban ile parlak kırmızı astarlı ve perdahlı kap örnekleri bulunmuştur. Son Tunç ve Orta Tunç yerle~ıınleri. Orta Anadolu tipınde . tornada yapılmış çanakçömlckle tanımlanır. Şemsiyetcpe'de en yogun yerleşim ilk Tunç Çagı'nda gerçekJcşmıştir. ilk Tunç il ve Jil evrelerinde bitişik düzende yerleştiri lmiş. dik· döngen planlı konutların. sel yatağı taşlarından örülmüş duvarları çamur sıvalı ve badanalı olup. at nalı biçimli küllüklü ocakları. duvar diplerinde ker piç sekileri vardır. Höytiğ(.ın güneybatısındaki Guney Evi ile kuzcybatısındakı bırkaç evin gti.nlük iş !er ve mutfak gereksinimi için yararlandıgı. batıda Fırat kiyısındaki bir bôlümü sundurmayla kapatıl­ m ı ş fırınlı alan ilginç mimari kalıntılard ır. ilk Tunç 1 evresindeyse kerpiç temelli, çit tekniğiyle yapıl­ mış konutlar vardır. Altınova Boyalılan diye debilinen, el yapımı. deve tüyü renginde. bol mika katkılı hamurlu. sulandınlmış kil astarlı. özellikle ağız kenarları geometrik ya da bitkisel örgelerle bezeli kapların yanı sıra KARAZ türü. koyu renk. parlak açkılı ve çızık bezekli çanak-Çômlck İlk Tunç il ve lil evrelerinde (MÔ 2600/2500-2100/20001 yaygın­ dır. Bunların yanı sıra adı geçen dönemleri kanıtla­ yan Kuzey Suriye ithal çanak-Çômlek parçalarına da az sayıda rastlanmaktadır. İlk Tunç ITI'ün sonla nna ait. PİŞMİŞ TOPRAK. a lt kısımları çan biçim li stilize k.ıdın ve koç ya da kuş başlı I IEYKEL· CİK 'ler dikkat çekici ürünlerdir. İDOL anlamında­ ki bu heykelcikler tanrısal-majik nitelikli. "çan biçimli" figürinler (heykelcik) grubunun Anadolu-Altınova temsilcileridir. Şemsiyetepe'de Kalkolitik Çag. yüzeyden toplanmış. tek renkli. kaba hamurlu, bitkisel katkilı birkaç çanak-çömlek parçasıyla tanLmlanabilır.



YAYIN



İ.Baysan



ŞEN. Mithat (1957. İstanbul!



tirmiştir.



MUSA'nın



lunmamaktadır.



1724



0')14. 091.5. 0!/16. 0917.



Türk ressam. Figüre çagdaş bir yaklaşımla ozgün bir yorum ge-



albümdeki (F.1022) Kelile ve Dinme minyaLOrlerinin 1-->MİNY ATORI onun clınden çıktıgı ileri sünilmekte. ancak bunu kanıtlayacak hiçbir belge bu



uzerınc



büyük bölümü Karakaya Baraj Gölü'nün sulan altında kalmıştır. Şemsiycte· pe ve Suyatagı mezarlığının buluntuları Elazıg Rol· ge Mu1.csi'nde sergilenmekte ve korunmaktadır.



İranl ı nakkaş.



olan nakka~ın. İRAN"da Celayirli döneminde 11336-14321 çalıştığı söylenirse de h içbir yapılı günümü7..t! gelmemiştir. İsLanbul Üniversitesi KüLüphanesi'nde bulunan bir



Beden, 1992. tuval akrilik. 160xl60 un.



nıtlamaktadır. Mezarlığın



ŞEMSEDOİN (14.yy"ın ikinci yarısı?!



AHMEO



ŞEN, Mıth:ıt,



İlk Tunç Çagı I ve il evresini IMÔ 2900-25001 ka-



Bilaluşagı köyünün ve Şemsiyetepe höyügünün 30km kı.11.cyinde Suyatagı'nda gıJn ışığına çıkan l­ mış o lan taş sandık tipi yedi mezarın içinde insan kemiği kalıntıları bulunmu~ur. Bu mcr.arlardan bi rinde, iskeletin başı yakın ına yerleşt i rilmiş ve tüm olarak korunmuş ö lü armaganı bir çanak-çömlek.



İstanbul Devlet Tatbiki Guzel Sanatlar Yöksekokulu lb.MÜ Güzel Sanatlar Pak.! Dekoraıif Resim Bölümü'nde ögrenim görmuş. 198l'de mezun olmuş­ tur. Şen'in 1987 ve önccsınde gerçekleştirdigi siyah-beyaz yapıtlarında kullandığı h,ıreketli imgeler sonradan gdıştirdigi bedene. daha doğrusu TORso·ya benzeyen imgelerinin öncosu niteliğindedir. Başlangıçta açık ve harekelli olan bu imgeler, hız.la gelişerek kapalı ve durağan birer kalıp ımgeye dönüşmüştür. 1988'de önce gül pembcsı. kavuniçi ya da gri mavi gibi pastel renklerle betim lediği bedenleri 1989'dan başlayarak canlı kınnızı. yeşil. mavi ve morlarla vermiş; her kompozisyonunda bu renklerden yalnızca ikisini ve onların tonlarını kullanmıştır. Şen. bu imgeleri kimi zaman tek olarak yalın ya da eklemlendirilıniş biçimde. kimi zaman da birimler halinde çoğaltarak uygulamış: l990'1ann başında da tuvali cşıt kare ve katlarına bölerek tek bir imgeyi parçalara ayırmıştır. Tuval üstüne akrilikle uyguladıgı resimlerinde gelıştırdigi bu anlatım dilin ı ipek baskılarında da (--,ELEK BASKii kullanmakrn olan Şen, 1990"da Kemal ÖNSOY ile birlikte 44.Venedik Bienali'ne katılmıştır. Z.Rona ŞENER, Mu s'tala 11945. Samsun! Türk ressam. I lareketli fırç.1 vuruşlarıyla oluşturdugu lırık-soyut resimleriyle !->Lİ Rİ K SOYUTLAMA! tanınan Şe­ ner. sanat cgitımini 1963-68 arasında Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi lb.MSÜl Resim Bölümü'nde önce Özdemir ALTAN. sonra da Bedri Rahmi EYUBOCLU atölyesinde yapmış. ertesi yıl Hollanda'ya giderek llaarlen-ı de Atelier'63'e devam etmiştir. 1969'da l lollanda'ya yerleşen Şener çalışmalannı 1970'ten ben Amsterdam'da sürdürmektedir. Önceden tasarlamadan. spontane oluş­ turdugu soyut resimlerinde. kompozisyonu düzlemlere bölerek açık , koyu ve ana renklerle dengelenmiş geometrik alanlar oluşturan sanatçı. yukarı­ dan aşağıya sarkan ya da çapraz köşelere yerlcştin­ len üçgenler ve çapraz bölünmeler kullanmıştır. Gri ve siyaha varan mavi. tonları lacivert. kahverengi ve beyazın egemen o ldugu resimlerinde yer yer mruncu ya da sarılar ve hareketli fırça vuruşla­ rıyla kompozisyona hareket katmıştır. Şener. tuvallerine paralel bir anlatımla gerçekJcştirdıği ÖZ GÜN BASK! çalışmalarında çinko baskı teknigini



uygulamıştır.



Z.Rona



ŞEREFE



IAr.l MİNARE'de ezan okunan balkon. Çizim --> MİNARE ŞEREFİYE (Ar.şeref teni Bir yerin bayındır duruma gctirilmesı sonucunda. o çevrede degeri artan mülklerden belediyece alınan vergi.



ŞERİT YiNELEME"lerden oluşan bant halinde BEZEME örgesi. Sarmal olanlarına "bunna şerittt denır. ŞEŞ KALEM - AKLAM-1 SİTI'E ŞET/



SI-IED ÇATI--> ÇATI



ŞİKİŞİ BU'nun öğrcncısı olmuş ve ondan ACAÇ BASKI teknik1erini öğrenmiştir. Rir sure tlarunohu'nun 1879-91 arası ndı Oanışşafaka'da cgiıim gördugu bi ızinden gittikten sonra MANZARA resmine yönelinen sanatçının yaşamıyla ilgili bilgiler çok a7,dır. len sanatçı 1760'tan başlayarak Felemenk.lı yazar l\tkel Postanesi müdür muavinligi ve Edime posta ve ressam l liraga Gcnnai'nın 11726-79) aracılığıyla ınüdürlogo yaptığı bilinir. "Dart.lşşafakalı rcssamlarM Batı düşünce sisteminin etkisi altına girm iş ve oku~ v.ı da "Türk Primiti(ieri" !->İLKEL SANAT; NAİF duğu Felemenkçe kitaplardan YACLIBOYA'yla s.matl olarak anılan gruba bağlıdır. İstanbul Resim OYMABASKI tcknıklcrini öğrcnıni:;;tır. Şiba. ilk ve l lt!ykcl Müzesi"nde Primitif sanatçıların fotogra· aside yedirme baskısı olan Mimeguri Görünümü'nü



ŞEVKİ 0869. Nabık Köyü. lzmıt·?l \ )smanlı ressam.



t ık _yorum çabalarını yansıtan resıınleri arasında Şev· kı ımza.'iını taşıyan Yıldız Sarayı



1891)



adlı



Bahçesi Qıdır Köşkü



hir yaglıtx>ya vardı r.



nxw.



S . Tansuğ



~rn I OEDREDDİN·İ TEBRİZİ TEBRİZİ IŞi yapıt lannda yağl ı lx>ya kullanan Şiba. Nagazaki izlenimlerini Saiyu ryodan (1794: I3aıı



tır.



Kültürünü Ziyaretin Öyküsü), Batı resminde GER· ilkelerini de Sciyo-gadtm 11799; Batı



ÇEKÇİLIK'in



Resmi Üzerine fiir Deneme) adlı kitaplarında ele almıştır. Yaşamının son yıllarmda Çinli filozofların ve Zen Budacılık' ı mcelcmış: bu düşün­ ceyi benımscyerek Kamakura'dakı Engaku Tapına­ yapıtlarını



gı·na çekilmiştir.



Z.Rona



ŞİCO OKULU - MARUYAMA O KULU Şİ FAHANE !Ar.şifa. Far.l,ane, cv'denl - DARÜŞ­ ŞİFA ŞİKESTE ll'ar.l "Şikeste Ncstalik" o larak da bilinir. lslam yazı sanatında 1->İSLAMI 15.yy' ın başlarında bıııon



özellikle·



rıyle oruya çıkan ve İranlı HATrAT'lar tarafından geliştirilen NESTAI .İK adl ı yazının çabuk ve hızlı yazımından ölüıi.ı kurallarının kırılarak yazılan biçimi. 17.yy başlarında SAFEVİ döneminde 11502-17361 or· taya çıkmaya haşlayan şikeste'nın en cskı tanhli ör· ncgine. Şah Sulcyman'ın valilerinden MunC'/_.a Kuli-



han



Şamlu'nun



1'·16881 kaleminden



çıkan



tek sayla·



I IMURLU döncminın 11360-1510! ünlü nakkaşı Hı:.I IZAD'ın öğrencisidir. Tclıriz',ttın nitelikte dön terminal binası ünitesinden olu- kullanılmıştır. C.,rnilere bitişik ya da bağımsız yaku



ad ıyla



1727



TABHANE



r..CZnCIBAŞI



SANAT i\NSİKLOPEDlSİ



pılar biçiminde inşa edilmiş örnekleri de Aynca -->ZAVİYELİ CAMI.



vard ır.



viyazısı



bir yazı malzemesi sisteminin uygulandı~ı başka ÇİVİYAZISll sonra MEZO-



POTAMYA'da, yazı malzemesi olarak kullanılma­ ya başlanan, killi topraktan yapılma. genellikle dikdörtgen biçiminde ··ıevha"lardır. Mezopotamya uygarlığında geniş bir kullanım a lanı olan killi toprak, derinin. Lahtanın, kumaşın ya da bitki liflerinden elde cdilebılecek PAPİRÜS benzeri bir ya>.ı malzemesinin ender bulunan ya da pahalı olan hammaddeler gerektirmesine karştn, her 7..aman ve



her yerde kolayca



sağlanabilir olması açısından ,



yazı alanında



da en çok tutulan araç olmuştur. Kil tabletlerin adı geçen öteki malzemelere bir başka üstOnlttgu de dayanıklılıgıdır. Ozcllikle. SERAMİK fınnlarında pişirildiğinde, Labletlcri, sert vuruş ya da basınç gibi mekanik etkenler dışında h içbir şey



yıpratamıyordu.



1728



Tablcı. ılk kez Mcwpotaıııya'da SÜMER dilı ve çi-



Tablel teriminden genellikle yalnı1.ca kilden yapı­ lanlar anlaşılıyorsa da, metinlerde madenlerden yapılmış tabletlerden de söz edilmektedir. Ancak bunlardan pek azı ele gcçmiŞtir. Metinlerde bir de tahta tabletlerin adı gcçmektedır: ayrıca ()1.cl ı.ahta ı.ablet yazıcılarının varlıgı da anlaşılmaktadır. Tah· lanın 0-t.elliklc Anadolu'nun iklim koşullarında gtı· nümuzc kadar gelememesi nedeniyle, bu tür tablet· !erin biçimi ve ıçeriği hakkında bilgi yoktur. Bazı araşurıcılar, bu terimlerle Hilitlcr'in HiYEROGLiF belgelerinin ve bunların yazıcılarının an latılmak is· tendiğini düşünmektedirler. Öte taraftan, Anadolu dı~ında, lrak'ta yapı lan bır kazıda, bir su kuyusunun çamurları içinde korunmuş tahta ve fildişi tab· letler ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan tahta olanının üstünde ince bir balmumu tabakası ve b una yazıl· mış kısa bir çiviyazısı melin bulunmaktadır. Fi ldişi tabletin de bunun gibi balmumuyla kaplanmış olduğu. kenarlarının, ortasına göre, balınumunun akmaması için 2mm kadar yüksek yapılmış olmasından anlaşılmaktadır. Bunlardan başka taş tablet !erin varlığı da bilinmektedir. Tabletlerin boyut ve biçimleri. genellikle yazılmış oldukları devre ve do· ğal o larak da içeriğine göre değişmektedir. Ome· ğin. tablet boyutlannın bir kibrit kutusundan büyükçe bir kitap ölçülerine kadar çeşitlendigi söylenebilir. Kazılarda, tabletlerin bulunduğu ıncktlnlar genellik.le arşiv odalarıdır. Buralarda sak.lanmış olan tabletlerin, tahta raflarda , bazan da sepetler, sandıklar ya da üıel mahfazalarda durdugu görül mektcdir. ~unlara en gazel örnekler, Kayseri yakı­ nındaki KULTEPE'de bulunmuş, 20-:lOcm yüksekliğinde , e": bi~iınindc, üstleri insan figorlcriylc be· zenmiş, PiŞMiŞ TOPRAK'tan yapılmış, "kaset" adı venlen kaplardLr. Metinler. kil tabletlerin On ve arka yüzlerine yazılıyordu. Uzun metinler, cger bir tablete sıgma1..sa. birkaç tablete bölünüyor ve her tabletın sonunda metnin kaçıncı tableti olduğu belirtiliyordu. Bir tablette bitmcsı gereken mektup ya da ticari akit gibi belgelerde, metnin arka yüzde de bitirilemeyip kenarlarda sürdOrüldügii görülmektedir. Ayrıca. bu gibi belgelerle mahkeme zabıtlann· da. ilgili kişilerin MÜHÜR'lcri de tablete basılıyor­ du. Küçük boyutlu tabletlerin yüzleri bölümlere ayrılmamıştır: buna karşın büyük boyutlu tabletler çizgilerle sütunlara bölünmüştür. Ele geçen tahta ve fildişi altlıklı, balmumuyla kaplanmış tabletlerin kenarlarında bulunan çıkıntılardan. bunların deri· den şeri tlerle birbirine tutturularak "kitap" biçimi~ ne sokulmuş olduğu anlaşılmaktadır.



dır.



0640. 0727. 0755. 1323. 1372. 1442.



A .M.Dinçol



TABLHANE {Ar.tabi, davul. Far.hane, cv'den) OSMANLI sarayındaki askeri bando: mehterhane. TABLINUM ILaı .1 Antik ROMA evinde (-->OOMUS) merkez! ATRJUM'un gerisinde yer alan başoda. Evin girişi/auces ile aynı eksen 01.crindccl ır. Erken dönemlerde ev sahibinin yattığı bu bölom, Roma evinde me~nsal ayının kesinleşince. ev sahıbinin ziyarcLçılerini kabul ettiğı. :&0nlok işlerini yaptığı büro işlevim ka· zanmıştır. !ki yanında ala denen mekanlar bulunan tablinum'un avluya açı lan cephesi bir perdeyle. gerideki bahçeye lhorıus) açılan ginşı ıse sOrgOIO kapıyla kapatılm ıştır. Ev sahibınin para kasa:;ı ve resmi evrak ruloları burada dururdu. TABLO İng.painting, picture. Fr.tabfeau, Alm.Gemö.ldc. TUVAL. ahşap ya da herhangi sen bir yü7,ey üstüne. genellikle YACLIBOYA'yla yapılmış. taşınabi­ lir Rf::.SİM. Türkçe' de giderek salonlara asılan, dekoratif nitcliklı, çerçeveli resimlen ak.la gelircn genci bir anlam ka7.anmıştır. Öte yandan. İngilizce sanaı yazımında "tablo", nesnelerin birbirleriyle ılişkilerinin titiz bir şekilde düşünüldüğü, içeriğin ö nem taşıdığı, belirli bir çerçeve ıçindeki bulünlü· gon dtızcnlendığı türde KOMPOZİSYON' lar için, bir üslup özelliği o larak kullanılmaktadır. l lalta bu tanım resimle de sınırlı kalmayıp YERLEŞTİRME ve multi-media (~MEDIUM) sanat dalları için de kullanılmakıadır. Ô rncgi.n. KIENHO LZ'un üç boyutlu yerleştinne. BİRLEŞTiRME ve heykel nıteliğı taşıyan uygulamaları için Ntablo" d DOKUMA sundugu alışılmadık mimarlık tarihi te'Ll tartışmalar yaratmıştır. Universile yıllarında gelişen politik egi- TAHRİL IAr.rabrir'denl - ÇİZGİ limleri doğrultusunda İtalyan Sosyalist Partisi'ne TAHRİLLİ CAM - ÇEŞMİBÜLBÜL katılan Tafuri. fakü lteyi bitirdikten sonra çalışmala­ rını mimarlık ve sanat tarihi üzerinde yogunlaştır­ TAHSİN (Diyarbakırlı) (1874, Diyarbakır- 1937, İs· mıştır. Ernesto Nathan Rogers (-+DBPR) tarafından tanbull yönet ilen C'.asabella Continuitd dergisine, Ro· Türk ressam. ma'nın kentsel konumu ü1.erine tartışmalara yol 19.yy Türk resim sanatında ö1..cl bir ilgi alanı oluş­ açan makaleler yazmış; ayrıca, bir "usta" ün1nüturan "deniz ressamları" sınıflandırması içinde yer non olaganüstü 07..clliklerinin analizi sayesinde alır. geçmışin ve bugünün d ramatik bir tablosunu vermeye çalıştıgı, Ludoviro Quaroni e /o sviluppo de/la 189.5 Mekteb·i Harbiye çıkışlı olan Tahsin. Hoca aı.lrııra arcbiterıoniCll italiatıa (Ludovico Quaroni ve ALİ RIZA 'nın ögrencisi olmuş ve binbaşı n1tbesine İtalyan Mimarlık Kültürünün Gelişimi) adlı ilk kıta­ kadar yükselmiştir. 1902'de Sanayi-i Nefise Mektebı 1964'te yayımlanmıştır. Tafuri, 1966'da Mila- bi'ne de (s.GSA. b.MSÜl devam eden Diyarbakırlı no'da E.N.Rogers yerine kısa bir sure ders verdik- Tahsin'in. b u okuldaki kapalı atölye çalışmaların­ ten sonra, Palermo Üniversitesi'ııe konuk profesör dan sıkılarak ayrıldığı kaynaklardan öğrenilmekte-



TAKIS 1$1K SANATi) müzikle birleştiren Takis, 1975'te. müziksel bır ses yankısı yapan ve elektromanyetik etkiler yaratan devingen dıskleri Londra'da ('.agdaş Sanat Enstitüsü'nün galerısınde sergilemiştir. U.Tukel TAKMACEPHE - GİYDİRME CEPHE



TAKTAK. Yusuf,



Raftakı



Risikfec. 1990.



TAKS I TABAN ALAN! KATSAYlSl ---> İNŞAAT TAKTAK. Yusuf ll951. Bolvadin. Afyonkarahisarl Türk ressam. Üçgen ve bisiklet ımgelerini farklı baglamlarda yi· neledigi yapıtları ve sergi mekanını yeniden kurgu· lamasıyla Lanınır .



A 1732



-



YAYIN



TAKVTARO - HİRAGUŞİ DENÇU TAL-COAT, Pierre (1905, Clo hars-C.amoet. Britanya-?) Fransız ressam. Önceleri anlatımcı gerçckçilerın. oluşturdugu ve Dl· ŞAVVRVMCVLVK' la şiirsel gerçekçiliği birleşti·



ren YEN İ GÜÇLER grubuna katılarak bu tamla yapıtlar veren Tal·Coat, ününü, dogal bir görünü· mü ele alarak bunu konunun artık tümüyle ortadan kaybolduğu bir soyutlama sınınna vardırdığı yapıt­ larına borçludur. Bır balıkçı ailesinin oğlu olan ve hiçbir sanat eğili· mi gönneksızin, erken yaşta resım yetenegini gösteren Tal·Coat, profesyonel ressamlardan pek çok şey öğrenmiştir. Bir süre Quimper'de bir çömlek fabrikasında çalışmış, 1931 'de yerleştiği Paris'te Ycnı Güçler grubuna katılmışur. İspanya İç Savaşı'ndan kaynaklanan izlenimlerini yansıtan ilk önemli yapıtlarını 1936-39 arasında veren Tal·Coat. anlatımcı üslupta gerçekJcşlirdiğı Kıyımlar adlı bu resımlerindc lspanya'daki askeri kıyımları ışlemiş­ tir. l943'te Aix-en-Provence'a yerleşmiş; 1940--44 arasında Cfz.ANNE' 111 sanatsal biçim kavramını çozümlemeye çalışmış, ı~ıgın etkilerini tuvale ak· tarma tekniklerıyle ilgilenerek manzaralar yapmış· tır. Yaklaşık 1945'te PlCASSO'dan etkilenen sanatçının 1947'de MASSON'dan öğrendiği Çin man,.ara tekniği. bu tarihten soma LİRİK SOYUTLAMA tOründekı yapıtlarında buyük ölçüde etkili olmuş­ tur. Tal-Coat bu dönemde PARIS OKVLV'nda egemen olan lirik-soyutlamacı tavrın en önemli temsilcilcrınden bin sayılır. 1950 ve 6()'Jarda ger· çekleştirdiği yapıtlarında ışık ve devinimin etkileşi­ mini, doğrudan yansıtmaksızın tuvale aktarma yollarını araştınnıştır. Bunlar belli dogal görünümler· den kaynaklanmakla birlikte. sanatçının bu görü· nomlerden algıladığı izlenimlerin soyut bır tarzda aktarıldığı yapıtlar ol muştur. Tal·Coat' un, ayrıca 195l'den başlayarak yapıtlarına verdiği mistik ve kozmik nitelik, Toprak w O r/ar 11966-671 ad lı tablolarında göze çarpar. i.Babacarı



Sanat egıtımini 1969-74 arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde lb.MSÜ) Adnan ÇOKER atölyesinde yapan sanatçı me'Lun oldugı.ı yıl :ialzburg Yaz Akademisi'nc katılmış: 1977-88 arasında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi arşivin· de görev yapmıştır. Taktak. 1970'lerin başında FOTO-GERÇEKÇİLİK doğru l tusunda tuvaller üretmiş. bu yaklaşımını Zor Günler 119791 ve Gizleme 6 TALAR (Far.l (19801 gibı ilk ke'L çadır imgcsinı kullandığı resim- Eskı İRAN'da büyük evlerin önü AVLV'ya açılan lerinde de bir anlamda sürdürmüştür. Çadır imgesi direkli büy ük salonu. SASANİ dönemi 1224 6511 Taklak'ın resimlerine o yıllarda yaygın olan grev· saraylarında hükümdarın tören salonuna da bu ad !erden kaynakJanmış bir başkaldm simgesı olarak verilir. girmiş ve sanatçı figür kullanmadan insanın varlı· TALAZ - MEVCE gını hissetlirmeyi başarmıştır. Giderek dar üçgenle· re dönüşen bu imge füzeyi anımsatan ince uzun biçimiyle ilerlemenin. sanatçının Oç üçgenle oluştur· TALBOT, William Henry Fox ---> FOTOCRAFdugu bisiklet ise özgürlük ve devinimin sungeleri ÇILIK olmuştur. 1980'1erin sonuna dogru daha lekeci bir anlatım gelıştircn Taktak. aynı yıllarda gene üı,geıı­ TALİ TECSİMAT -> TF.C.SİMAT den hareketle ve gene ılerlemeyi simgeleyen basa· mak (merdıvenl imgesıni de yaygın biçimde kullan· TALİK JAPONYN geleneksel mimarlığıyla çağdaş tasanın ilkelerini bırl~tiren yapıtlarıyla 20.yy'ın önde gelen Lasanmcı larından biridir.



Kcnıo, Tokyo Yerel Kompleksi, 1991·93. Tokyo.



TANGE.



A 1734



-



YAYIN



Yôncıım



Tangc'nin kenl tasarımı alanındaki ilk yapıtların· dan biri Hiroşima Düzenleyici Planı'dır (1946-47). Tokyo için hazırladlğı Tokyo Ycnileşlinne Tasan· rn ı'ndaysa (1959-liO) Tokyo Körfezi üzerinden bir köprü gıbi geçerek iki yakadaki merkezleri birbiri· ne baglayan çizgisel bir yol ve yapılar dizisi öner· ınişlir 1--->KEN'l' PLANLAMA. Kentin ve Kent Planlamanın Evrimi, Son Çaglarl. Bir yersarsınlı· sında yıkılan Üsküp için hazırladığı ÜskOp Kent Merkezi Onarım ve Yeniden Dü7..cnleme Planı'nda



11965-661 gerek tek tek yapılarda. gerek kent planı bütününde Metabolistler'in ilkelerini uygulamaya çalışmıştır. Tange'nin ayrıca gelcccge ilişkin tasa· rıınları da bulunmaktadır 1--->ÜTOPYACI MİMAR­ LIK). 0113, 1456. 2039. 2446.



0.Alsaı;



TANGUY, Yves (1900, Pans-1955. Connecticut) Fransız kökenlı ABD'li ressam. Kışısel bir Gerçeküstücü üslup !--->GERÇEKÜSTÜCÜLÜK) gelıştirmiş, yapıtlarında deniz canavarlamu ve kayaları tanımlanması güç nesneler olarak ışlcmiştir.



Gençliginde tıcaret dünyasında geçirdigı ıkı yıldan Yüksek.öğrenimine 1935'tc Tokyo Üniversitesi Mi- sonra askerligini yaparken şair Jacques Pr~en'le tanışm ış ve 1922'de. onun Paris'teki çevresi içinde marlık Okulu'nda başlamış. 1938'de cgitimini ta· bohem bir yaşantı sürmeye başlamıştır. Bu yıllarda mamladıktan sonra bir SOre, LE CORBUSIER'nin bürosunda çalışmış olan MAYEKAVA'nın yanında temel egıtimi olmaksızın çizimler yapan Tanguy, 1923'te Paul Guillaume'un 11891-19341 galerisinde çalışmıştır. 1941·45 arasında Tokyo Üniversitesi De CHIRICO'nun bir yapıtını gördükten sonra, Mimarlık Okulu'nun yüksek bölümünde okumuş. 1959'da doktor mühendıs olmuştur. 1961'den son· resmi bir mc..--slek o larak benimsemeye karar venniş· ra "Kenzo Tange ve URTEC. Kent Plancılan ve Mi· ıır. 1925"te BRETON'la tanışmış ve Prcvert'le birlikte Gerçeküstücü akıma katılmıştır. Bu dönemde marlar" adını verdigi tasanın bürosunun yönetimi· yapugı Kendi Portresi 119251 çizim tekniği nde gerni Ostlcnmiştır. 1946·74 arasında Tokyo Ünıversite­ çekleştirilmişse de hemen ardından Tanguy. Gersi'nde profesör o lan Tange, 1974'ten sonra emekli· çeküstücü akımın temel ilkeleri dogrultusunda ça· ye ayrılmasına karşın aynı ünıversilede öğretim gö· !ışına.ya başlamış; ncsnelen, renklerle tanımlanmış rcvini surdunnuş. 1959-60 arasında Afln Massacresim mek.a.nı içinde yalnız başlanna. birlıırleriyle huseus Teknoloji Enstitusü'nde IMITI. 1972'de de ilişkiye girmeyecek bir biçimde betimlemiştir. 1IeHarvard Ünivcrsitcsi'nd e konuk ögretim üyeliğin· mcn tüm yapı tlarında, bir tek renk ve onun tonlade bulunmuştur. Çok sayıda ulusal ve u luslararası rıyla belirtilmiş bir arka plan önünde deniz hay· ödül alan Tange içlerinde Yugoslavya, Tayvan, vanlan ya da belirsiz birtakım biçimler yer alır. Bu ABD, İtalya. Ce-ı.ayır. Suudi Arabistan, İran. Nebiçimlerin yerleştıriliş düzeninden ve bazı başka pal. Suriye. Meksika, Kuveyt. Ürdün ve Katar'ın da düzenlemelerden deniz altının tanımlandıgı anla~ bulundugu çeşitli Ulkeler için yapılar ve tas.1rım lar şılmaktadır. Kompozisyon içinde GerçeküslOcü ilgerçekleştınnıştir. kelere baglı olarak kendi başlarına duran nesneler Tange'nin mimarlık eğıtimıne başladıgı 1930'1arda gıderek kendi anlamlarından da soyutlanmıŞtır. pek çok ülkede olduğu gibi Japonya'da da ulusal isimsiz 11926) ve Ailesini GOzleyeıı Ôlüm 11927), bu bir mimarlık oluşturma çabaları egemendi. Bu or· dönemin tipik yapıt ları arasındadır. Yaln ız başlan~ tamda yet işen Tange ülkesinin ileri teknolojisinden na duran nesnelerin gölgeleri, hemen tüm Gerçe· de yararlanarak bir yandan Japon mımarlıgının kOstücO sanatçıların vazgeçemedikleri birer ögedir. özelliklerini taşıyan. öte yandan da çagdaş mimar· Bunlar Tanguy'nin yapıtlarında da resim mekanı­ nın tanımlanması yolunda, çok işlevsel bir b içimde lık ilkelerini ıçeren tasarımlar üretmiş, bu ılginç bi· re~imin oluşmasına katılan mimarlardan biri ol· ku llanıl mıştır. Sanatçı 1939'da yıne bir De Chirico muştur. 1960'Lan sonra yeni strüktür denemelerine hayr.ı.ııı u lan Arneıikalı rcs.sam Kaye Sage' le (1898yönelerek hem geleneksel Japon mimarlıgının hem 1963) tanışmış ve onunla birlikte ABD'ye göç etde uzun süre etkisinde kaldığı Le Corbusier'nin iz· miş. daha sonra da cvlenmıştir. Tanguy bu sıralar· lerınden kurtulmaya başlamışur. Bu dönemdeki en da, izleyicide sonsuzluga dogm uzayıp gıden bir önemli yapn larından biri Tokyo O limpiyat Oyun- çöl izlenimi yaratan bir mekan tanımlamasına yö· ları için tasarladığı spor salonlannda (1961-64: Yo- nelir. Bu mekanda tanımlanamayan. ancak düşgü· şıkatsu Tsuboi ile), çatı önllsünü donaulı beton ku· cünOn güçlü c...osın leriyle yaratıldıgı anlaşılan ve lelere asılan çclık kabloların taşıdıgı aglar üstüne 11.MOORE'un heykellerim anımsatan birtakım o r~ yerleştirerek, onlara bir salyangoz kabuğunun kıv· ganik biçimler yer al maktadır . Sanatçının erken dönem yapıtlarındaki şiirsellik ve gizem b u dönemde rımlarını anımsatan biçimler vermiştir. Tokyo'daki yerini, soğuk metalik renklerle yapılmış büyük biEmıiş Meryem Ki/isesi'ndeyse 11961-641 birbırleriyle çimlerin bulunduğu bır düzenlemeye bırakmıştır. kesışen parabolik kabu klar kullanmışur. Tange'nin 1960'lardan sonra yöneldiği bir alan da genç kuşak Tanguy sanat anlayışı içinde hemen tüm Gerçeküs· mimarlarınca başlatılan METABOLİZM akımı tücü sanatçılann yaptığı gibi FİGÜRATİF bır anladoğrultusundaki çalışmalarıdır. Tange'nin biraz da lımı benimsemiştir. Ancak, figüratif ya da soyut HIGH-TECI l'ın (İleri Teknoloji) desteğini gerekti- tüm biçimleri. gerçek.ligin, aslında gerçek olmayan ren b u akımının ilkelerini en iyı uygulayan yapıtla­ düşsel bir ortam içınde duyurulması yolunda kul· rından biri Kofu'da Yamanaşi &ısın ve Yayın Merkelanmıştır. Bu yolda bir insan ımgesini bile. gerçek zi (1961-67: F.Yokoyamo ilci o lmu~tur. anlamından soyutlayarak bir resim evreni içinde



TAPI NAK d~erlendirmiştir.



Bu evren de, aslında GerçekosLücü sanatçılara göre bilinçaltı dünyasının görsel kılındıgı bir sahneden başka bir şey değildir. 0605. 3162. U. Tükel TANİ BUNÇO (1763, Edo-1840, Edol Japon ressam. JAPONYA.da Tokugava IEdol döneınınin 11600· 18681 sonlannda ya,;ayan sanatçı NANGA OKU· LU'nun son dönem temsilcılerindendır. Asıl adı Tanı



Ma-,ayasu o lan ve Bungoro o larak da



lnlınen sanatçı, bir şairin ogludur. İlk sanat eğitimi· nı



KANO OKULU'nun bır ustası, daha sonraysa ÇIN sanatında Kuzey Okulu 1-->DONG QİC· I IANG I olarak anılan MANZARA okulundan bir ressamın yanında yapmış; daha sonra hem Nanga l lkulu'nun hem de YAMATO·E·nin Qapon resmi) ctkısi altına girmişcir. Tani'nin bir özelliği de Çın ve JaJX)n sanatlarının yanı sıra Batt sanatından da etkilenmiş ol masıdır. Kurdugu Güney ve Dogu ()kulu'nda f.Nanbok.u goitsu) özellikle &ııı türü l'ERSPEKTİF'in tanıtılmasına çalışmış. bu doğrul· ıudaki çabaları daha sonra ızleyicisi VATANABE KAZAN ıarafından sürdürül müşıür. Tanı'nın tek· niginin son derece yetkm olmasına ve resim bilgi· sın ın derinliğine karşın, yapıtları çoğunlukla coş·



kudan yoksundur. Olgunluk dönemine tarihlenen PORTRE çalışmalannın çok gerçekçi oldugu görü· hır.



Z.Rona



rANİGUÇİ. Yoşio--> JAPONYA 120.yy Mimarlığil



TANOMURA ÇİKUDEN O 777. Oungo 1835, t >sakal l,ıpon ressam. IAPONYA'da Tokugava IEdol dönemınin 11600· IX681 sonlarında yaşamış geç donem NANGA ~ )KULU sanatç ı larındandır. Asıl adı Tanomura Kokcn olan 'J'anomura'nın amacı Kcmfüçyüsçülük uzt!rine çalışmaktı, ama resme de ilgisi vardı. Bir sure yerel bir ressamdan ders aldıktan sonra gittigi LNANGA OKULU) ögrenmiş· tır. Bir süre sonra dogdugu yörede başlayan çihçi .ı~·aklan malarının durdurulması için çalışmalar vapmak 07.ere Bungo'ya lb.Ona} dönınüş..-.c de bu· ıSGRAFFITOI ve ipliklerle çeşitli çalışma­ lar yapmıştır. Sartre ve I leideggcr'in felsefelerine merak saran, şairlerle dosluk kuran sanalçı 194Tde ilk ÖZGÜN BASKriarını üretmiştir. 1948'de GER· ÇEKOSTOCÜLÜK ilkelerini benimseyen DAU AL SET grubuna kaıılmış. 19.51·e değin bu toplu· lugun üyesi olmuştur. İJk suluboyalaruu şair Joan Brossa'nın şiirleri için yapmış ve 1950'de burslu olarak Fransa'ya giderek bir yıl Belçika ve Hollan· da gibi ülkeleri gezmiştir. 1952'de Gerçeküstücü resmi bırakarak daha geometrik bir üsluba yönelen Hpics, 1953'te New York·a gittiğinde kag,tlan yır tarak. yapışurarak. sürterek birtakım avanı-garde kolaj çalışmalan yapmış ve kendine özgü bir YOK· SUL SANAT geliştinniştir. Ou yıllardan sonra Do· gu felsefesini incelemiş ve Dışavurumcu esprideki serbest üsluplu çalışmalarında insanın psişik dra· mını, dogayla olan gizemli ilişkisini dile getirmeye çalışmıştır. 195Tde Madrid.de EL PASO grubunun kurucu üyeliğini yapan sanatçı, 1960'lardan sonra da tiyatro sahnesi tasarımları. duvar resimleri veyine şair Brossa'nm kitabı için resimler gerçekJeşlir· miştir. 1970'te ilk kez heykelle ilgilenmeye başla­ mış. aynı zamanda da BiRLEŞTİRME tekı1igini kullanarak yeni çalışmalar. kolajlar ve suluboyaJar



TANCUY. Yvcs. Görülmeyenler. 1951. tuval ll:ı.erine yaglıboya. 98.5x81 cm.



yapmıştır.



Tapies'nin resimlen çok kesin sınırlamalar içinde biçimlenmez. Her resminde içten gelen bir fırça darbesinin ve yine iç dünya,;ını anlatan lekelerin llı,;avu rumcu bir tavırla 1-->DIŞAVURUMCULUKJ egemen oldugu, yalnız ögelerin farklılaşııg, bir ta· gcliştirdi$i kendine özgü FİGÜR anlayışında yer vır görülür. Baz.an karalamalar ya da yazı. yapıştı­ ver YENi NESNELLlK akımının özellıklerine rastnlmış bir kag11 parçası, bir el, bir ··x.. ya da kendi· lanır. ni simgeleyen "T" işareti. buruşturu lmuş k.1gıt üs· ilk resim derslerini dayısı Orhan PEKER'den alan tünde bir parmak izi ya da yara bandı , büyük bir ranyeli, 1978.de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar tuvalin simsiyah fonu üstüne yapıştınlmış bir zarf. Akademısı lb.MSÜ) Uygulamalı Endüstri Sanatlan Tapıes'nin özgün ve 7..cngin biçim çeşitlemelerini Yuksek Okulu Grafik Bölümü'nden mezun olmuş· oluştunır. ıur. Sanatçı yaşadığı dönemin bozuk toplumsal dü· 0556. 0768. 1407. J.N.Erzerı ,.enine ve begeni yozlaşmasına duyduğu tepkiyi, Kafalarda 11988) oldugu gibi, bir sopaya takılmış TAPINAK kcsık başlar ya da yerlere dagılmış kemikler ve kc- lng., Fr.wııpw: Alm.Tempef. :,ılmiş hayvanlarla dile gcLirmiştir. Koyu ve doygun Tanrı ya da tannlar adına inşa edilmiş kutsal yapı renklerle k..ılın bir boya hamuru kullanarak lekeci ya da ibadet alanı. Arapça ··mabed" sözcoguyle TANYELİ, Yavuz 11950. Trabzon)



!"ürk ressam.



TAPlES,



Antonı, Kurşuni Aşıboyası,



1958,



ıuval üzerine yaglıboya ve mermer tozu. 259.7xl94.3 cın.



1735



TAPINAK



LA.,.t..



nCIBASI 1



SANA1 \NSII\I ( WI f >I I



A 1736



eşanlamlı



ve hayvanların verimliligini arttırdıgına bir doga tanrısına adanmıştır. Mimari bi· tince'de templum (kutsal yer) sözcükleri kullanıl çıın leri çok belirsizdir. Bir duvar ya da çitle çevrili ınıştır. Eski kültorlcrdc tapınak, haşlangıçta kutsal alanda adak eşyası için bir sunak masası bulunur. gucc ibadet için ayrılmış kutsal bir yeryüzü ya da Tanrı'nın yeri, kutsal agaçlardan meydana gelen gökyü7.ü parçasıdır. Zamanla Tanrı imgesinin be- bir koruluk ya da bir kaynak olabilir. Tunç Çagı !-.PREI !İSTORYA) boyunca Girit ve Yunan kül· lirginleşmesiyle onun tcmsıl ettiği varlıkları korumak, saklamak ve yüceltmek amacıyla yapılan ve türlerinde hu lip tapınakların çok yaygın old uğu, kimi kültürlerde "Tann'nın EviM olarak adl:mdın· onaya çıkarılan MÜHÜR ve yüzuk taı,lanndaki lan yapılara da tapınak denmiştir. 13u farklılaşma­ kült sahnelerinden an laşılmaktadır. Bilinen örnek· nın bir örneği antik YUNAN'da oedes (ev) ya da oo\er arasında; K ıbns'ta İdalium (MÔ 3.-4.yy: b.Dadcs sacra {kutı;al ev) adlı yapıların ortaya çıkması­ li), Tamassos (MO .5.·6.yyl, Agia İrini'yle (MÜ 7.· 10.yyl Büyük Britanya'da ve Gallcr'de gönilcn dır. Annsal nitcliğın ön planda o ldugu "Tanrı'nın Evi~. en yalın dunımuyla gencide üç ana bölüm- Dnıid (bir çeşit Kelt dini) tapınak.lan sayılabilir. den oluşur: 1) On avlu; çevresinde toplanılarak Kuzey Avrupa'ya ilişkin efsanelerden de llıristi· ibadet cdınilen bir ALTAR'ın bulundugu açık alan- yan lık öncesi dönemlerde bu tür tapınakların. varlı· dır. 2) Giriş mekanı; en kutsal mekanın önünde. gı bilinmektedir. Çoğunlukla yağmur yagdırma gO· halkın hediyelerini sundu$s'.ı ara ınek.'lndır. 3) Kut cü olan hava ya da gök tanrılarına ya da onlann in· sal mekan; yalnızca rahıplerin gırebildiği ve genel· san biçimindeki kutsal görtıntülerine adanm ış olan tikle kült heykelinin bu l unduğu me~ndır. Aynca açık hava tapınak.lan için dag doruklan ve tepeler her türlü kutsal eşyanın, kişinin ve/veya imgenin yeğlenmiştir. Yunanistan'da İda (Psiloriti). Pama~korundugu ya da geçmişteki mucizcvı bir olaydan sos ve Olympos Dağları: Anadolu'da kaya kaban· dolayı kutsal sayılan bir arazi üstüne kurulmuş her malarıyla ünlü HİTİT ıapınağı YAZILIK.AYA bu tü· tür yapı da (İng.sbrine) tapınak olarak adlandınla· re ait örneklerdı r. bilmektedir. Ancak TÜRBE'den tapınak-mezara. Magara ve Kaya Tapınakları : PİRAM!T'ıen PAGODA'ya kadar çok çeşitte dinsel ! lem dogal , hem yapay mağaralar çeşitli dinlerde yapı için kullanılabilen sbrine sô7.cüğ0 her 1..arnan tapınak olarak kullanılmıştır. Paleolitik Ç.ağ'da dotapınakla örtOşmc-.ı;. Öte yandan, tapınak sözcüğü ğal magara tapınaklannın varlığı bilinmektedir. Ak· genelde her tür dinsel yapıyı nitelemek için kulla· deniz'de Malta Adası ' nd::ı Mô 2.binin ortalarına nılabilirse de &(inOmuı.de gerek Tıirkçe'de. gerek ait mağara tapınaklarına rastlanır. Bunlar arasında Avnıpa dillerinde I lıristiyan ve Müslüman t0plum· en tipik örnek Hal Sa/lieni Hipojesi'dir. Bu tapınak, lann kiJise ve cami yapıları için kullanılmamakta ince bir ışç.ilikle oyulmuş kapı lento ve söveleri, su (-.CAMİ; Ki LİSE): ama özellikle Batı dillerinde, nak taşlarının. yan ı sı ra duvar kabartma ve resimle· Yahudi SİNAGOG'lan ve Fransız Protestan kıli.se­ riyle dikkaıi çeken iç içe bır magar.ılar dızısidir. Gi· leri için, aynca Dogu'nun çeşitli Ö7..cl adlar taşıyan rit'te İda Dağı sırtlarında bulunan Zcus Grotıosu ve dinsel mımarlıgı içın kullanı l maktadır. Kamares Magarası da aynı lipin yalın örnekleridir. Kayaya oyma birkaç tapınak dışında mevcut tapı· Kuzey Mısırda Abu Simbcl'deki Büyük ve Küçük nakların çogunlugu serbest yapılardı r. Yenidünya Tapınaklar biçim olarak daha gelışmişıir. MÔ ve Kolomb Öncesi Dönem'in tapınakları strüktür- !3.yy'da 11.Raınses (hd.MÔ 1304-1237) tarafı ndan lerini ve amaçlannı aydınlatmaya yett'Cek kadar in· yüksek yarların içine inşa ettirilmiş bu mağara tacelenmemişlcrse de Eski.dünya lapınaklan üzerin pınaklarının girişi, kayaya oyulmuş büyük heykel· de yapılan araştırmalar sonucu, kutsal yapıların al· !erle çok görkemlidir. Bu tür tapınak örneklerine en tı o rtak özelliğinden em, edilebileceği görülmllştür. çok HINDİSTAN'da rastlanır. Mô 7.yy'a değin Bu ortaklık altı temel yapı ögcsıne dayanmaktadır: Budacılık, Caynacılık ve Hinduizm adına birçok 1 l Kutsal alanın sınırlarını çizen duvar ya da işaret. yapay mağara tapınağı inşa edılıniŞtir. ÇİN'de de Bu sınırların içinde tapınak yapısı, servis mekanla· MÔ 5.-6.yy'da Yungang ve Longmen Tapınakları gi· rı ve toplu ıbadeı alanları yer alır. 2) Ana giriş ka· bi BUDACI yapılar bulunur. Dogal kaya içine pısı. Kutsal alana girişi belirleyen bu kapı. ziyaret· oyulmuş bu tapınakların (ÇAİTYA' larl tipik özelli· çiyi tapınağa yönlendirir. 31 Sunaklaltar. üstünde ği. bir yapıyı ayakta tutmak için şart olan taşıyıcı­ kurban ayinlerinin yapıJd ığı ya da kutsal eşyanın lara gereksinim olmadığı halde. taşıyıcı yapı ögele konuldugu bir masa ya da yükseltilmiş bir platform riyle biçimlendirilm ış olmalarıdır. Ôrncgin, Batı biçimindedir. Anıı.sal boyutta. lapınagın üstüne l lindis~ın'daki Karii Magara Tapınagı'nda (MÔ 50) kuruldugu teras olarak da dOşOnOlür. 4) Kule. Ta· SOtunlar tıtizlikle oyulmuş ve yerel ahşap evlerdeki ayaklara benzetilmişt ir. Benzer biçimde kaburgalı pınak kompleksi içinde, tanrılarla insanları birleş tirdigine inanılan ekseni temsil eden yapı ya da ya tavan da muson yagmurlarına karşı cgimlcndiril· pı bölUmüdür. Eski Meı.opotamya inanışlarındaki miş bambu evlerin çatılarını hatırlatmaktadır . Söz Sina Dağı ya da Budacıların Meru Dağı gibi belli konusu ögelerin, inşa edilmiş bir yapı iç mekanı bir dagı da temsil edebilir. 5) Sütun. Kutsal alan imajı yaratmanın dışında hiçbir strüktürel işlcvı içinde tek başına ya da dızıler halinde SOtunlar yer yoktur. alır. Örneğin, Budacı ve Hindu inanışına göre so Bazı mağara lapınaklarının, Abu Simbcl örnt'ğin· tun, Ccnnct'le yeıyüzünO msanlann yaşayabil mesi deki gibi nispeten küçük ve yalın iç mekanları var· için birbirinden ayırır. 6) Kutsal mekan. Tanrı'nın d ır. Bazılarıysa daha genişt i r ve zengin bezemeler· imgesinin saklandığı en kutsal odadır. Tapınaklar, le kaplıdır. Bu tür tapınakların, bir tapınak yapısı· her toplumun kendine özgü dinsel inanç ve gelenın ahı özelligini içerdiğinden söz edilebilir. Ôrne· nek.len dogrultusunda yöresel yapım teknikleriyle ğin. Hindistan'da Maharashtra eyaletinde Elloyapıldıgından çok çeşitli mimari biçımlcre sahıptir. ra'daki Hindu lapınak kompleksi Kailasanatba, Genel anlamda Lapınak yapısı, kutsal açık alanlar. Atina'da Parıbenon'un kapladığına eşit bir alan magara ve kaya tapınak.lan ile serbest tapın.ak ya kaplar ve 200 yılda inşa edilmişıir (MS 7709701. pıları olmak ü:tere üç grupta incelenebilir. Kayaya oyma tapınaklarda yapım tepeden aşagıya K utsal Açık Alanlar: dognı başlar; önce taş kesiciler kaba sınırlan belir· Kutsal alanlar (-.TEMENOS) ya da açık hava tapı· !er. ardından oyma ustaları bir heykel işlercesine naldan hem cografi hem de tarihsel ola rak çok yay· ince işi tamamlarlar. Her şey ayrıntıdan bütüne gındır: çünkü , bunlar özellikle ilk dinlerde insanın, ulaşmak üz.ere titizlikle planlanmıştır. Orta Anado-



nos



olan tapınak ıçin, Eski Yunanca'da temeiçin ayrılmış kuL'ial alan), La-



(tanrılara ıbadet



ı.opragın inanılan



TAPINAK ıu·da



Görcmc'de bulunan HLristiyan kaya kiliselerıyle IMS 9.-11.yyl Etiyopya. Lalıbelada 12.yy·a ait gorkemli Kopt kiliseleri hu tipin önemli geç örnek lcridir. Tapınak Yapısı:



Mezopotamya Tapına1:,FJ: Bilıncn en 1;.-:,;ki tapınak­ lar MEZOPOTAMYA kenılerinde bulunmakıadır. 13u yapılarla ilgili bilgiler arkeolojik kazılara ve yaı.ılı kaynaklara dayanır. Me.t.0potamya'da tapınak .ılanı içinde belirli dinsel bölümlerin yanı sıra eko nomık. toplumsal ve eğitsel etkinliklerin sürdürül· Uüğü çt.-şıllı çalışma cxlalarıyla depolar vardı. Tapı­ naklarda ele geçen hukuki ve mali tutanaklardan. hu yapıların kent ekonomisinin gelişimi üzerinde çok etkili bir rolü bulunduğu anlaşılmaktad ır. Me· ı:opoıamya'da tapınak. saray gibi , içinde bugday ı.ırlaları, koruluk ve akarsu bulunan geniş topraklalJ sahıpti. Hem kendi topraklarının ürünlerini. lıem ınananlann bağışlannı biriktınr ve bu zcnginl ıgı üçe bölüştürürdü: En iyi Onlnler tanrı imgesiııın bakımı ve soylular içın ayrılır, bir bölüm ürün ı.ıpınağın gıderlenni karşılamanın yanı sıra rahiplc:rle ö bür hizmetlilere dagııılır, elde kalanlar da deJX)ianırdı. Öte yandan tapınak. farkJılaşmış üretim gru pları arasındaki değişimi sağlayan. düzenleyen hır merkC7.di. I3cn7.,cr biçimde. kadın köleler gerek vere! kullanım. gerek dlŞ ticaret için burada kumaş dokurlardı. Bu işleri yöneten ve denclleyen rahip v.ı da memurların tilizlikle tutanak t uttukları anla~ılmaktadı r.



Mcwpotaınya



agaç ve taştan yoksun bir bölge ol· dugu ıçın. Mezopotamyalılar görkcmlı tapınakları­ nı kil ve topraktan inşa etmişlerdir. Önceleri duvarl.ır yı~ma topraktan yapılmış ve yüzeyler reııkJi bov.ıl.ırla bezenmiş: giderek daha uzun-ince bir iç ınck:'l na olanak veren standan ölçülerde pişmiş kil IUCLA geliştirilmiştir. Genellikle boyalı kil toplar· l.ı taçlandırılmış teraslarla tekdüze yüzeylere rilim hıı l m ış: ayrıca duvarlar sırlı tuglalarla bcr.cnmiş­ ıır Mısır tapınak mimarisiyle karşılaştırılınca So· ırn:r. Babil ve Asur tapınakları daha serbest bir biı.,ııne sahiptir. Planlannda ckscnscl bir düzenleme bulunmaz: kutsal alanın içinde rahiplere ayrılan oJalar. tapınak hazinesinin. bulundugu depolar ve .ırşıvlcrin d ışında çok küçük bir tapınak yapısı vardır füı yapıda da genellikle bir kült imgesi yoktur. l ,ıpma k kompleksinin en önemli ögesi ZİGGU· l~AT'tır. Gök tannlan için yapılmış olan zigguı,ıt'lar yapay birer tepe görünümündedir. Mısır'da ı.tpınak tüm öbür yapıları önem açısından gölgede lıırakırkcn. gene bır vadide gelişmış olan Mezopo1.ımya uygarlıklarında saray, tapınaktan önemlidir. Mezopotamya tapınakları pişmemiş ya da pişmiş ltlpraktan inşa edildikJerinden günümü:t.e birer top~ ı.ık yıgıııı halinde ulaşmışlardır. Mısır



Tapınağı: Meı.opmaınya kent-devleLleri ve kilden losa zamanda harap o lacak tapı· ıı.1kla rını inşa ettikleri sırada Mısırlılar zamana ve kullanıma dayanıklı taŞtan anıtsal tapınaklar yaraııvorlardı. MISIR tapınaklarının gelişimi Oç döne· ıne ayrılabilir: 11 Eski Krallık ya da Piramitler Çagı Mİ­ NOS) ve Ege gıbi öbür Eskidünya kohurlcnnin tarihlcnnin saptanmaya çalışıl masıyla bir anlamda Esk.idünya arkeoloji takvimi oluşmuştur. J>alernıo Taşı ve Torino ffurin) Papirusü Lakvimscl verilen içeren en önemli kaynaklardandır. Pakmıo 'f'a. şı'ndan l. (MÔ ykş.3100-28901 ve 5. (MÔ 24942345) Sülaleler dönemi: Kamak Tap,nagı listesinden 111.Tutmosıs dönemi (MÔ 1.504-1450): Ab)'dos Tapınagı listesinden !.Seli dönemi (MÔ 1318-1304) ve Sakkara mezarından bir başka liste Mısır takvi mi verilerini oluşturmaktadı r. Mısır dönemi kronolojisinin dayandıgı bir başk.1 önemli kaynak ise MÔ 3.yy'da l lcliopolisli rahıp Manetho'nun yazdı­ gı Mısır tarihidir. Bu kaynakta, Manetho, !.Sülale Döncmi'nden (Mcnesl. 26.Sülale Dönemi'nde (MÔ 664·5251 Persler'in Mısır'ı ıkınci kez işgaline kadar olan süreyi anlatır: ayrıca Mısır hükümdarla mu 30 sülaleye ayırır. Mısır kronolojisindekı Esk.ı Krallık (3.-8.Süla ld, Orta Krallık (12. -13. Solalc) ve Yeni Krallık (18.-19.Solalcl biçimindeki ana ayrım,



Arkeoloji 'd e Mutlak



A 1740



günümüzde yapılmış bır bölümlemec.Jır; bazı sorun ve tutarsızlıklar. gerek listelerin kendi içlerinde rastlanan tutarsızlıklardan, gerek sülale sürelerinin ve ara dönemlerin tahmıni olmasından kaynaklanmaktadır. Mısır Kral listelerinin yanı sıra, Dabil kral lisıelcrı ve cponynı olarak. bilinen yük!.;ck rütbeli memur listeleri, olayların tarihlemJirilmesini sağ­ layıcı en önemli kaynakl ardır.



Fcnbilimse/ Tarihlendirme,



1 ) lşmıştir. Kuruluşundan kısa süre sonra hızla gelişen ve denizaşırı bölgelerde kolonı kurnbilccck düzeye erişen Tcos. 12 İon kentinin (~İONiN biraraya gelerek oluşturduğu Panionion'un üyelerinden biriydi. Mô 600'lerde Milctoslu matematikçi ve düşünür Thalcs, 12 ton kentinin, merkcz.ı Teos olan siyasal bır bırlik kurmasını önermişse de bu öncrısi reddedilmişıır. Panionion'tın salt .ım phylia·Pisidia·Phrygia baglanıılarını sağlayan



nncmli antik yollar Termessos'un çok >~c...-çmekteydi.



ya kınından



Kent tarihinin kuruluştan IIclcnisLik Döncm'c HYUNANI dcgın uzanan bölümüne ili şkin bilgilı:r oldukça sınırlıdır. "Termessos" adının kapsadı­ r,ı "-s.ı.;·" sonekı, ilk yerleşim tarihinin MO 3.binyı1.ı dek çıkn1ası gerektiğini; gene filolojik belgeler, ı...cntın Luv kökenli bir yerleşme merkezi olduğunu güst cnnekLcdır. Ancak. bugüne değin ne kent ala111 ne de çevresinde 3.binyıla ait bir yerleşim izine v.1 da buluntuya rastlanmamıştır. Antik kaynaklaıın. ayrıca bazı yazıt ların verdığı bılgilcre göre. taııhi ç.ıglarda kent halkını, Milyaslılar ve Pisidialı1.ır'la akraba ya da bızzat Pısıdıalılar olarak kabul l'lhlcbılccck "Solymler" ad ı nda bır kavım oluşturu­ \'ordu. Bu savaşçı karakterli dag kavminden ilk kez .,üz eden ünlü destan ozanı Homeros ve tarihçi He,, rodntos'un bazı ifadelerinden, MO l . bınyılın baş1.ırında Solymler'le Lykialılar arasında kuşaklar bovu süren kanlı savaşlar yapıldıgı anlaşı lmaktadır. Kcntın adınaysa ilk kez, Asia Seferi sırasında Ma· kc's'un (MÔ 1.yyl anlattıgına göre. Alketas. Antigonos karşı~ında uğradığı bozgundan sonra T ermes· sos'a sıgınmış, ancak rakibinin bir hilesi sonucunda tuzağa düşerek intihar edince, bu Onlü komutan ıçın kentte parlak bir gömme töreni düzenlenmiş­ tır. 1964'te ele geçen bir decretum (kararname), Termessos'un MÔ 3.yy'ın başlarında Ptolemaioslar' ın ı..~cınenlığı altında bulunduğunu göstermektedir. \.yy' ın sonlarıyla 2.yy'ın başlarında Termcssos, Lykia Birligi'yle savaşa gimıiş. ayrıca Lykia toprak1.ırında. OINOANDA kenti yakınında. bu&rünkü Kcmerarası mcvkiinde Termcssus Minor (Küçük rcrmessosl adıyla anılan bir koloni kurmuştur. Gene Mô 2.yy'ın başlarında ilk ke-, ROMA'yla ilişki kuran kent. Konsül Manlius Vulso'nun Galat Scfc· n sırasında 189'da Roma'nın ittifak sistemine kabul edilmiştir. Oren yerinde ele geçen bir decretum.



aynı



dönemde Tcrmcssos'un. hir başka Pisidia kenti olan ADADA ile bir d ostluk ve ittifak antlaş· mao;;ı imzaladıgını belgelemektedir. fiu antlaşma, 'l'ermessos'un Helenleşmiş olduğuna ve kent-dev· !etine (polis) benzer hır statü taşıdığına işaret e(mektedir. Kentin, MÔ 2.yy'ın ortalarında, Magnesia Savaşı ve Apaıneıa Banşı'yla büyük güç kazanmış olan PERGAMON'la dostça ilişkiler kurdugu anlaşılmaktadır. Pcrgamon kral ı 11.Attalos'un lhd.MÔ 159-1381 'J'em!CSS-OS Aııorası'na armagan olarak yapLırdığı ıki katlı STOA. bunun somut bir belirtisidi r. Termessos. Mithridates Savaşları sıra· sında. PONTOS kralı VI.Mithrıdıtc...--s Eupator'a kar· şı Roma' nın tarafını tuttuğu için ödüllendirilmiş, Mô 71 'de Lex Antonia adını taşıyan bir plebiscitum (halk meclisi kararnamesi) ile tam bagımsızlıgı kabul edilmiş, Termessoslular Roma'nın dostu ve baglaşıgı sayılmışt ır. Ayrıca , kente kendi yasalarını yapına ve uygulama yetkisi tanınınışlır. Kent Mô 39.dan sonra, biçimsel o larak Amyntas'ın yönetimine gırmış ve bu durum kralın ölümüne dek sür· müştür. Augustus'un (hd.MÖ 27 MS 141 Mô 25'tc kurdugu GALATİJ\ Eyaleti içinde. SAGALASSOS'un yan ında ikinci o to nom (özerk) kent olarak yer alan Termessos, Roma· nın sağladığı sürekli ba· nş (Pax Romana) sayesinde, MS 2.yy ile 3.yy'ın ilk yansında tarihinin en parlak dönemıni yaşamıştır. 212'de İmparator Marcus Aurelius Antoninus (Ca· rac.alla; hd.211-217) tarafından yayımlanan Consti· ıutİD Antoniniana adlı cdicıımı (emirnamcl ile tüm Dogu halkları gibi. Termessoslular da "Roma vatandaşl ığı"



{Civitas Romana)



hakkını ka7.anmışı ır.



MS 3.yy'ın sonlarına dogru, Roma İmparatorlu­ gu'nun içine girdiği gerileme sürc...'Ci Termcssos'a da yansımıştır. Ancak 'fermcssos'taki gerilemeye karşılık, egemenlik alanının {ıerritorium) içinde çok ya· kında yer alan ve dognıdan Termcssos·a baglı bulunan bır kome' nın (kasaba ya da köy statüsünde yerleşim birimi) g ide rek geliştiği dikkati çeker. Bugün kalıntıları üstünde Yok.arık.araman köyünün kurulu oldugu, Antik Çag'daki adı kesin o larak bilinmeyen (bir olasılık.la Anydros) bu kome, Hıristi· yanlık'ın güçlenmesiyle önem k37.3nan Eudoki· as·ıır. Hıristiyanlık ana kente o ldukça erken ginniş olmasına karşın. yüksek tabaka içinde ilgi görmc-diğinden gelişme ortamı bulamamış, ama Eudokias'ta köklü bı çimde yerlcşmiştır. Eudokias, Pamphylıa·nın da etkisiyle güçlenerek ana kenti geride bırakmış. dinsel yaşamın yanı sıra siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamın ağırlık noktası da zamanla buraya kaymıştır. Sonuçta Eudokias. bölge· yi kapsamak üzere kurulan ve başlangıçta Termessos'un adıyla temsil edilen piskoposluk yönetim bölgesinin (diocese) merkezi konumuna gelmiştir. Termessos'un kcsın olarak ne zaman terk edıldığı bilinmemekle birlikte. MS 6.yy'ın ortalarında tü· müyle önemini yitirdigi ve Eudok.ias'ın unvanı altında yaşamını sürdürdüğü sanılmaktadır.



Kent ve çevresinde bugüne kadar ele geçen yazıt· (ardan hareketle Terınessos egemenlik alanının (ıer­ ritorium) sınırlarını yakJaşık o larak çizebilmek mümkündür. Buna göre. söz konusu alanın. esas itibariyle lncirlisu ile Karaman ç.ıylannın yukarı ve orta mecralarını. ayrıca Orta Pamphylia Terası'run batısından l00-l50km2 '1ik bir araziyi kapsayan, 500-600km' yüzOlçUmUnde. kabaca üçgen biçiminde bir alan oluşıurdugu saptanmıştır. Gene yazıt· lardan, egemenlik alanının içinde irili ufaklı birçok yerleşme yennin bulundugu anlaşılmaktadır. Bunlar ya dogrudan doğruya -kente- lpolis'el ya da pericboros olarak adlandırılan "çcvre"ye bağlıydı. Pe· ricboros, yönetim açısından ayrıca bölgelere lmıntı­ kalara) ayrılmışlı.



1763



TERMF.SSOS



C\..,L.,n,JBAŞI



Termessos, kalıntılarının zcnginligiylc doğal güzelliklerinin çeşitliliğinden dolayı. 19.yy'ın başlann­ dan itibaren gezgin ve araşurmacıların sürcklı ilgi·



SANAT ,\ DL I



Pamphylia bölgelerinde ınceleme gezileri yapan J.A.Schönhom. Termessos kentini ılk keşfeden



~SİKLOPE



sini



çekmiştir.



1841 42'dc Lykia. Pisidia ve



araşlınnacılardandır.



Gene



kazanması açısından



1764



-



Y AYlN



Lykia ve



önem



taşı r.



T.A.B.Spratt,



E.Forbc8 ve Th.Daniell'dcn kurulu olan İngi l iz ekibi, ören yenndeki bcll ibaşlı kalıntıla· rın kısa tanımlarını yapmış ve kcntın ılk planını çı kanmıştır. 1847'dc Londra'da Trawls in Lycia. Milyas and tbe Cil,yratis ILykia. Milya.s ve Kıbyratiste Geziler) adıyla iki cilt olarak yayımlanan hıı çalış­ manın ardından kenlte gerçek anlamdakı bilimsel araşurmalar. Avusturyalı bilim adamları tarafından başlatılmıştır. Konl Kari Lanckorofiski başkanlığın­ da. arkeolog E.Petersen ve mimar-ressam G.Nicmanrı.°ın da katıldıgı ekibin 1884-85'te Pamphylia ve Pisidia'da gerçekleştirdigi araştırmalar, bu bölgelerin önemli kentleri arasında Termessos'un da çızimlerle aynntılı bır bıç.imdc ilk kez tanıt.ılmasını saglamışur. Kentin oldukça başarılı bir planının çı­ kartıldıgı ve ören yennde bulunan 200'e yakın yazıtın toplanarak degcrlendiri ldiğı bu çalışmalann sonuçları, 1890 ve 1892"de Viyanada Stddtc Parnpbylierıs und Pisidi.ens (Pamphylia ve Pisidia Kentleri) adı altında iki cılt olarak yayımlanmışllr. 1889'da G.Cousin Termessos'ta EPİGRAFİ araşıır­ maları yapmış: 1899'daysa epigrafi alanındaki çalışmalarıyla tanınan R.Heberdey. Viyana Bilimler Akademisi adına kent ve çcvrcsınde 1902'de de sürecek araştırmalarına başlamıştır. Hebcrdcy'ın Termcssos ve egemenlik alanı içinde LOplayıp dcger lendırdigi 944 yazıt, ölümünden sonra 1941'dc aynı akademi tarafından 'fituli Asiae Minoris {Küçük Asya Yazıtları) adlı corpııs (koleksiyon) çerçevesinde topluca yayımlanmıştır. Terrnessos·un tarihi, etn ik yapısı, d insel i nançları . kurumları, ekonomisi üzerine önemli bilgıler saglayan bu yazıtların yanı sıra kentin bellibaşlı kalıntıları üzerinde arkeolojik gOzlemlerde de bulunan Heberdey'ın çalışmaların­ dan gunüınüze dek geçen süre içmde. İstanbul Al man Arkeoloji Enstıtüsü eski modurü G.Kleiner ıle Yunanl ı araştırmacı Anastasia Pekridou'nun. İsken­ der'in generallerinden Alkclas'a baglanan k.ıya mc-t.arını konu alan araşum1a ve yayınlan dışında kapsamlı bır çalışma gerçcklcşmemişur. Lanckorofıski ve Heberdcy'dan sonra ılk kez, İÜ"dcn A.Vedat Çelgin başkanlığındaki bir Türk ekibi tarafından 1975'te geniş çaplı araştırmalar yeniden başlatıl­ mıştır. Bir doktora ç.,ılışm:ı."lı olarak başlayan ve günümüzde de sürdürülmekte olan. yüzey araştırma­ lan nıteligindeki bu çalışmalann ilk böl Omu (I 975861 daha çok, kentin geniş nekropolis'lennın 11 gorülmektedır. Bunlardan bın. sütunlu caddenin ı.ı.·vrcsinL Ozcllikle batı ve ku7.cybatısını ıçıne alan kuı.cv mahallesidir. ikincisi. Agora ve dolayındaki v.ıpı ların oluşturduğu kent merkezının batısıyla güııt.•vınden başlayarak, güneydeki büyOk nekmpolis Vl)nün:,nkcmlı örneğidir. Yazıtlar kentte özel evlerden lı.ı:,;ka. lnr lcscbc {günümüzdeki demek lokalleri gi- gi ilk yapı C.Umo'da Novoconwm Apartmanlan'dır lıı . vatandaşların toplanıp sohbet ettigi yapı) ile 11927-281. Cephelerde yataylık balkonlarla vurgu· 11/rylc cvlerının (kent halkını oluşturan ve bir tür ka- lanmış, caddeye bakan iki köşede cam silindirler Pürisl bir anlayış (~PÜRİZMl içinde yapının prizhı le birligi o lan pbyle'lcrin toplandığı yapılar) varlı­ matik strUktOrUylc birlcşti rilmişıir. !932'de Tcrrag· )'.1111 belgelemektedir. Ancak, bunların yerleri hcnııı. saptanamamıştır. Ören yerinde bu bellibaşlı ni, Paşist Parti ' nın merkezı Casa del Fascio'yu v.ıpılann dışında ayrıca, onur anıtlarına ili~kin k.a- lb.Qısa del l'opolo I Halk Evi) yapm ıştır. İtalyan Rasyonalist hareketinin önemli örneklerinden sayı­ lırıtılaıd. rastlanmıştır. Bugüne dek yapılan yüzey lan bu yapı. cam örtülü bir ıç avlu çevresinde geliır.1!;itı rmaları sırasında üç onur anıtı tc..c.sbıt edılmış­ şen düzenlemesiyle klasik PALA720 tipini yansı· ıır. Bunlardan N5 Tapınagı'nın hemen dogusunda ver alan anıt. Alina'dak.i ünlü Lysikratcs Anıtt'na tır. Parti toplantılannda avluya gırış ve çıkışın sürekliliğıni saglamak için otomatik olarak açılıp kaııl.ııı bcnzerligiylc dikkati çckmekıedir. Ycrle~im panan. yan yana 16 kapıdan oluşan bir giriş tasar.,l.ıı ıııun içinde devamlı bir akarsuytın bulı.ınmayı­ lanmışllr. Faşist Parti merkezleri için açılan mima.,ı. kent halkının su gereksinımini sarnıçlar. su deri proje yarışma larına katılan Terragni. parti sergipoları ve kuyularla karşılamasına neden olmuştur. l lcınen her tarafa serpiştiri lmiş çeşitli büyOklükte- leri için de çok sayıda tasanın yapmış. mesleki çalışmalarının yanı sıra parti felsefesi dogrultusunda kı su tesisleri arasında, Agora 7,emınının altındaki lıc.::;ı dğızlı ~rnıç ve doğuda, Sarnıçlı Vadi olarak ya1..dığı siyasi y:ızılarla da etkin olmuştur. Coıdlandırılan vadide yer alan dev sarnıçlarla (bydro- ıno'dakı Sanı 'Efia Kreşi'yle 11936-37), Giuliarıi-Fri­ ıfrıdA.>io,ı) Aşagı Gymnasion'un gı.lneydogusuna ek- J,mo Apartman/an (1939 401 önemli yapı ları arasın­ k·nınış büyük su deposu en görkemli örnekler ola- dadır. Kreş bına..,ıııda. ilk tasarımlarında kullandığı ı.ık ~yılabilir. Kentte ayrıca. o ldukça gelişkin bir kapalı tek h lok şem;ısıncfon v:ı7.zf-X.miş: :17. k:1ı lı . yak,ınali1...1syon sistemi de vardı. Tcrmcs.'il>s' un en k.a- tayda gelışen bır şemaya yönelmiştir. Terragni'nin ı.ık.terislik ve çarpıcı özelliklerinden biri de ,ıekro­ son tasarımı, Roma'da yapılması dllşllnülen ancak ı1ı.ı/Lç' leridir. Kentin dört bı r yanını kuşaLan bu merı .Dunya Savaşı'nın başlamasıyla gerçekleştirile­ ı~ırlıklar, gerek kapsadıkları mcı.ar s.ıyısı, gerek meyen Dante Müusi'dir. İtalyan silahlı kuwetleriıııczar llplerının {~MEZAR) çeşuliliği açısından ne katılan Terragni. Yunanistan'a ve Rus cephesi-.ı,n derece zengindir. Aynca. çcvrclerındekı taş ne göndenlmış; 1943.te cepheden dönmüş; faşist ıx:.ı.kları ve taşçı atölyeleriyle birlikte günümüze hükümetin Temmuz 1943'tc düşmesi nden birkaç ~dmiş ender örneklerden birin ı ol u :,;Lum1ası dolayı­ gün sonra öl müştür. ..,ıvla, tüm KOçük Asya nekropolis'leri içinde olduk2253. M.Aydın \.ı ünemlı bir yere sahiptirler. ımı. 0055. 0363. 1789. A. V.Çelgin TERRAZZO Iİt.l Menner kırıklarıyla karıştırılan harcın yerinde döTERRA SIGILLATA 11..at.ıerra, ıoprak. sigillum, külmesi. dü1..lenip pcrdahlanmasıyla elde edilen ınühür'den)



Dar anlamıyla kabartma be-ı.ekli ve baskı MÜ1!Ulrtü SERAMİK. Bu t(lr kaplar, Samos (Sis.1ml



ve I.cmnos (Limnil



adalarından



TERRAGNI. Gıuseppe, C'.asa del Fa.5Cio. 1932. Como.



mozaık DÖŞEME kaplaması.



TERS T PLAN-> PLAN, ZAVİYELİ CAMİ



gelen ve tedavi



.ı macıyla kullanılan bir tür KİI ,'den yapılmıştır. İlk kı:, y kş.MÔ 300'de bu adalarda yapılan ve ÖZgOn·



TERSİM IAr.l



Bir şeyin resmini yapma. çizme.



1765



TERVUEREN



ECZnCIBAŞI



SANAT ANSİKLOPEDİSİ



TERVUEREN OKULU -, BARBIZO N O KULU TESİSAT !Ar.resi,, kurma, ktırulu{tan çog.J



perhi1.cı anlayışıyla rcsmetınıştir. 19IO' ların başın·



İng., rr., Alm.ltıstallation.



Su. elektrik. havagazı vb altyapı sistemleri için gereken alet ve araçlann uygun yerlere döşenmesi ya



da bu araçların tümü; Sıhhi



dö~ın.



Tesisat: Bir YAPl'daki



ıcmız.



ve pis su



tesı­



satı.



TESSENOW, H einrich 11876. Rostcıck- 1950. Berlinl Alınan mimar. RONF.SANS'tan beri m imarlık tarihinin en köklü dönüşümünün yaşandığı bir dönemde, 20.yy'ın ilk yarısında, MODERN MİMARLIK hareketi içinde ki en özgün ve kendine ha-. tavırlardan birini almlŞ olan mimar ve düşünürlerden biridır.



TESSENOW. Heınrich, Jacques-Dalcroze Egitım Kompleksi, 11910-14), Hellerau, Drcsden yak.



Modernizm genci olarak. mimarlığın hak.ik..ıtini modem dünyanın içinde yeniden keşfetme serüveni olarak yaşanmıştır. Bu , mimarın.in kendi kendi· nin bilincine varma arayışıdır. Ancak bilinç aracılı gıyla keşfedilebilecek bu hakikate kavuşmak için de, Ozü perdeleyen. muglaklaşuran görüntülerin ardına geçilmesi, fazlalıkların ayıklanması, en duru halinde nesne ile yüzleşilmesi gerektiği duşünülü­ yordu. MAnnma". bu nedenle modernıst pratik içindekı farklı eğilimlerin ortak paydası, mayası oldu. farklı eğilimler, atılacak faılalıgın. yükün tanı­ mına göre aynşıyorlardı . Omegin. MUTHESTVS ınimarıyı zanaatsal tıretiınin hantallıgından ve agdalılıgından kurtarmaya çal ı şırken, GROPIUS gelenek.sel estetigin czotcnk yüklerini atmayı hedefli yordu. POELZlG akademı k ve statükocu klasıkçili­ ğin agırlıgından kurtulmaya çalışırken. BEHRENS rilim. oran. ölçü gibı klasik degerleri sal halleriyle yeniden kurmayı hedefliyordu. LOOS, anlamla nesne arasına &riren her türlü ikinci dereceden do· !ayı mı Msüsleme", yani fazlalık olarak niteliyor ve "Süsleme suçtur!" diyordu. DE ST!JL'in öncüleriyse. nesnenin yeniden kompozc edilebilir geometrik bilcşc.'llleri dışındaki tüm ö:relliklerini kurtulunması gereken birer yük olarak görüyorlardı. Bütün bu eğilimler Modemizm' in yenilikçi, ilerlemeci ve tarihe sırtını dönen kanadını oluşturmuştur. Paul Schmitlhenner 11884-19721, Friedrich ÜSlendorf. Georg Steinmetz gibi mimarları barındıran muhafazakar kanat ise arınmayı geçmiş içinde arı· yordu. Paul Mebes-in 11872- 19381 1908'deyayımla­ nan Um 18(X) ( 1800'del derlemesinden beri "Alman Evi" bu çevre içinde güncel olmuş ve onun 19.yy boyunca uğradığı bozulmayı bertaraf edecek köken arayışına yônclinmiştı . Goethe'nin 1776'da Wc imm'da inşa edilen evi tssenhofun bit işigine



Kocbenbo/



yerleşmesini



v.ıpmışlar; komşusuna nazire olarak yapıldıgı apa\ ık olan hu ycrle~mcnin kırına çatılı. düşey penceıdı. panjurlu , bacalı ahşap evlerinin arasında Tcs ,t_•now yınc sessızce yer almamıştır.



lrta yo! MTcsscnow için anahtar kavramlardan biBu. 19.yy·dan beri modern hayatın dayamgı kaçan lıır ona ölçek arayışıdır: Kapitalizme ve sosyalizme Ltr:,;ı üçüncü yol: burjuvazıye ve proletaryaya kar* .-;,ı ona sınıf: buyük kente ve kıra karşı küçük kent. t .ıbrıkaya ve tarıma karşı 1...anaat. Sonuçta hayatini kıırdugu ve çözüm o larak gördügo. tıpkı RUSKIN ve \V.MORRJS gibi zannatçıların ve 1..anaatm orta· ı.ıg kenııdir. Ancak, ARTS AND CRAFl'S"ın önrn lerı ortaçag kentinin ve ılişkılennın nımellenni dılc getirmekle ve ısrarla yeniden istemekle yetin nıı:;ılcrdı. Onlardan yanın yüzyıl sonra Tessenow, dı legini, istemenin yeterli olmadığını da ıçcrcn bır dıllc, olanaksızlık bilinciyle birlikte dile getirir. lIA'dc yayım lanan Handwerk und Klc.instadt tza. ıı ,ıat ve Küçük Ken t) kitabı şu ctimlelerle son bu lur: MZanaatın ve küçük kentin bundan sonraki rncyvc:;ı ... belkı de ceheııneın ateşınden geçmiş lı.1lkla ra gereksinim duymaktadır" . Bunlar. kendinden emın bır öncOnün sözcüklerinden çok, endişe­ lı bır hilgcnın ifadesine ışa.ret etmektedır ve bu ifa· dı.'Cfc, kaosun yeniden dli1..cnc girmcsı için ôncc ';illkJetlı bır şoka maruz kalınması gerektiğini söylevcn Niet1.sche' nin etkisi belırgindir. t



ııı.lır.



kı..-:,;kııı çelişkılenn. uçurumların şıddetinden



getirildi; linlu MDas Land der MıtteM (Ortanın Ülkesi) seminerini burada verdi. 1919'da Rosıock Üni~ versıtesı'nden, 19'29.da da SLullgan Teknik Üniversitesi'nden onur doktoru unvanı ald ı. 1926\ia Ser· !in 'l'eknik Üniversitcsi'ne "Mimarinin O rdinaryüsü .. unvanıyla kabul edildi. 1919·21 arasında WERK!lUND'da yönetici. 1928-30 arasında da Alman Mimarlar Birligi'nin Brandenburg şubesi b3.5kanı oldu. Ayrıca Der RiNG ve KASIM GRUBU gibi radikal meslek gruplarına katıldı . 1920-26 arasında Pössnec.k·tc üç konut yerlcşmcsı ve Klotz· sche"de yatılı o kul kompleksi, 1927-30 arasında llcrlı n'dc üç okul koınpleksı. :lcblımıJ.orf Gag/ah örnek yerleşmesi ve kapalı yüzme sa.lonu inşa etti. Tessenow 1920"1erdeki bu enerjik yaşamını, birçok çağdaşının yapacağı gibi. gelecek kuruculuğuna, meslek ideologl uğuna dönüştümıc..'CH. Alçak sesh. ısrarh. birbirini tekrar eden ve asli ögelerden oluşan şiirsel ınımarlığıyla. eleştirel ve mesafeli duru* şuyla neredeyse çagının vicdanı oldu. Sabırlı ve uzun soluklu bir inatla, 1920-Jerin keşiflerine, ek· sıklcnnı ve hesaba kalmadıklarını hatırlattı. Sesi, ancak yan ın yüzyıl sonra hakkıyla ışitildi: Mcxlem· sonrası hareketin Avrupalı nco-rasyonalist öncüle" o lan Giorgio Grassi ld .1935) ve ROSS! gibi mimarlar arad ı klarını o nda buldular. ı930·ıarın başındaki e konomik kri7. ve ardından gelen Nasyonal Sosyalist iktidar dönemi Tesscnow·un mesleki yaşamında uzun bır kesınliye yol açt ı. 1920-lerdcki aktif mcslekı yaşamı nedeniyle. tüm Modernist öncülerle birlikte yeni iktidarın ka· ra lıswsıne alınm ıştı. Berlın Teknık Universitesi·nd eki görevini kaybetmemesini de. ogrcncisi ve asistanı olan SPEER"e borçluydu. 194 1"de emekli olan Tc..-'S.'iCnow, savaştan sonra yeniden hatırlana­ rak 13crlin Teknık Ünivcrsitcsi' ne :;cnatör o larak geri çağrıldı. Ayrıca Sovyet işgali altındaki dogu bölgelerinde çeşitli kent ve yerleşme planlarıyla tip konul tasarımlarını yönelli. 2350. 2752. İ. Bilgin



TESSERA IİtJ



Anıık ROMA döneminde DUYAR. DôŞEME, TAVAN, AVLU ve bahçe yoll arının MOZAiK kaplamalarında kullanılan, küçük kop biçiminde. renkli taş. mermer. tuğla. pişmiş toprak. cam. altın ya da gümüş parçası. ilk ıessera'lar lıcsserael . MÔ 200"1erde Helenistik Dönem (-+YUNAN) mozaiklerinde renkl ı MERMER ve KiREÇrAŞl"ndan kesilip, gencide döşeme kaplamalarında kullanılmış: TAŞ ıes­ sera' larsa Roma döneminde yaygınlaşm ıştır !-;OPUS TESSELATUMI. MÔ 3.-1.yy"lar arasın­ da rcnklı CAM'larda n da tessera· ıar kesilmiş. bunlar çoklukla duvar mo1.aiklerindc kullanıl mıştır. Cam tcssera'lar (İt.smalto) oldukça kırılgan olmala· rına karşın dogal taşlarda bulunmayan saf mavi, kımıızı ve yeşıl gıbi renkleri nedeniyle bazı döşeme mo1.aiklerindc de uygulanmışur. MS l.·3.yy'lar arasında duvar mozaikleri yaygınlaşınca he r tonda cam tcsser,ilar üreti l miştir. Erken H ı ri stiyan (-;GF.Ç ANTiK) ve BİZANS kilıselennın duvarlarında , KEMER. TONOZ ve KU!lBE'lerinin iç yüzeylerinde yer alan mozaiklerin ana malzemesi !'cssenow 1920'lcrin etkin ve aranan ad larından bi* camdır. ilk kez. MS 4.yy Roma mozaiklerinde görü· ııvdı. I.Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde. Breslau len bir cam tessera türü de. altın ya da gümüş va· «h.Wroc.law, PoU Sanat Akademisi yoncticıliği. rakla kaplanarak yapılanlardır. Bunun için biri in· l\crlın Meslek Okulu öğretim Oyeligı ve Hamburg ce. öbürü daha kalın ıki cam levha arasına ince al* S.rnat Meslek Okulu'nda mımarlık kürsüsü kurma tın ya da gumuş varak konup sıkıştırılıyor. böylece MİNOSJ soylulara se de Samos Hcraiorıu, daha sonra Ephesos'taki Ar- ait oldukları doşonolcn daire planlı bazı mezarlar temision'u da etkileyen, İon düzeninde (-tOÜZEN) çatılan düz olmakla birlikte erken tbolos örnekleri bir DİPTEROS'tur. Plinius'a göre yapının çevresin- olarak k.ıbul edilmektedir. MİKEN döneminde de 150 sütun bulunmaktaydı. Ephesos'taki Artemi- IMÔ 1.580-11001 büyük bir tepenin içine yerleştin­ sion'un da bataklık bir alana inşa t.'zısyon söz konusudur. Her bir havarinin ba· şt, özellikle de l lz.İsa'nınki, bir ışık kaynağı gibidir. Tam resim mekanını Hz.Isa'nın başından yayılan ışık.la tepedeki lamba ay. Hepsi üslup açısından önemli benerken evresi, planı ve bazalt ORTHOSTAT'lı du· zerliklere sahiptir. Çok iyi işlenmiş, derin ve keskin varlarıyla , Antakya yakınındaki Alalah'ın ITcl Aça- hatlı şeffaf KNRJM'lar (drape) zan! bir görünüm na -tAMİK OVASD Vll.kat sarayına çok benre- yaratır ve alınlıgın daha kalın kıvnmlı, kabaca iş­ ıncktcdir. Sözu cdılen dö nemde, Yamhad Krallı­ leıun iş figürlerinden ço k farklı üsluptad ır. Timothe~ı 'nın merkezinin Halap (b.Halep) oldugıı ve Kral os, Romalı bilgin ve yazar Yaşlı Plinius (MS 23-79) Yanm-Lim :zamanında Alalah ' ın bir süre bu krallı­ tarafından Mauso1eum'un hey kelcileri, SKOPAS, gın başkenti o larak kullanıldığı bilinmektedir. Bir llRYAKSIS ve LEOKIIARES arasında sayılmakta· Mari (b.Tel Hariri, Suriye) TABLET'inde de, Yam· dır. DÜNYANIN YEDİ HAlMADEN sanalı) düzeyini sergileyen degerli bir ji, clemanıer geometrik dogalarına indirgenmiş mi\1,lpıttır. MİNYATÜR sanalı Tim ur döneminde do- mari biç.imlere ilişkin belirli tiplerin arşivinin oluş­ ıuk noktasına ulaşmıştır. Hem Dogu hem de İslam turulmasıdır. Tipoloji kavramının içcrdigi başlıca s.mat çevrclerınin etkisi altında gelişen İlhanlı min- iki kavram; bıreyselleştirme (individualization) yani \'Jtür sanatının ardından Şiraz, l lcrat ve Tebriz. gi- o tipe ÖZgtı nitcliklen arama ve "sınıflandınna" . ya· llt merk.e-ı.lerde özgün üsluplar geliştirilmiştir. Giy- ni ortak nitelikler çevresinde gruplamadır. Arjan~ı ve halı desenlerinde, yapı ayrıntılarında. küçük tın'li sanat tarihçisi Warsman'ın yaptıgı sınıflandır­ ve hareketli figtırlerde, bahar açmış agaçlarda göz- maya göre lıpolojiler beş grupla ele alınmakta ve leme dayalı bir üslup arayışı sezilir. Düzenlemede taşıdıklan ortak niteliklere göre sınıflandırılmakta­ de görsel dcgerler birincil pl andadır. Şahruh 11405- dır: Strükttlrcl tipolojiler ve biçimsel tipolojiler, ya·17! ve oğlu Hüseyin Baykara döneminde 11468- pım gereç ve tekniklerin !TONOZ, KUIJIJE vb) yalc-,()6) kurulan ve 1504'c değin süren Herat Oku- ratugı tiplerin bir bOlOnodor. işlevsel tipolojiler, lu'nda gölgeleme ve ayrıntılı betimleme daha ger· toplumsal işlevleri ve gereksinmeleri bir kOltOr ol\Ckçıdır. Şahruh dönemınde larıhsel ve dinsel ko- gusu o larak ele alırlar. Yapıt-çevre ılışkıleri tipolojileri ve çevre tekniklerinin kullanılış biçimi tipolojimılara ilgi fazladır. Hz.Muhammcd'in yaşammı .mlatan . 1436 tarihli Miracname (Ulusal Kot., Paris, leri. mımarlık yapıtının çevresiyle fiziksel ve kültüSuppl.turc. 190) onun zamanında hazırlanmıştır. rel iliı.;kılennı ıçeren. her türlü çevre denetimi ve Şchnamelerin yanı sıra hamse, Nizami'nin llanı­ çevresel konfor aracının yapıda kullanıJış biçimi ve bunun bir TASARLAMA yorumu olarak sistemleş­ \l.'0sı ve Sadi'nin Bostan'ı gibi edebi konular da yaytirilmesini tan ımlayan tipolojilerdir. Ôrncgin, migındır. Herat Okulu'nun en görkemli yapıtı Tahmarlık tarihi içinde yer alan yapıları üsluplarına gör.m'da Gülislan Sarayı Kitaplıgı'ndaki 1430 tarihli .Xlmame'dir (Baysungur Şebnamcsi) . Şair Hacu·yi re gruplayarak biçimsel tipolojilerini çıkam1ak olanaklıdır. işlevsel ıipoloji yardımıyla yapılar taşıdık­ Kırmani'nin (1290-1352) mesnevisi Hüma ve Hümayun da dönemin bir başka önemli el yazmasıdır. ları temel işlevlere göre, saglık yapılan, eğitim yal.ondra, Kraliyet Asya Kurumu Kütüphancsı'ndeki pıları. konut vb biçimde sınıflanabilmektcdir. İka· 1440 tarihli Şehname 23 minyatürüyle dönemin en meıga.h (konut> çevresiyle ilgili olarak geliştirilen tipolojiler, işlevsel ıipolojiler içinde özel bir önem taı.,:nk minyatllrlü sayfasını içeren el yazması olarak şır. Sınıflamalar arasında kesin ayınm bulunmayıp. l,tnınmaktadır. 15.yy' ın ikinci yarısından sonra im· genel olarak her bir tipolojik dizi başka dizileri yaı..llı mınyatOrler çoğalmıştır. Kimlikleri bilinen saratmakta. strtlklOrel ve çevresel tipolojilerin girişi­ n.ıtçılar arasında kişisel üslubuyla dikkati çeken mi sonucunda onaya çıkan ikinci LifX)lojilerden söz BEHZAD' ın adı ilk kez 1440'1arda duyulmuş ve saedilmektedir. n.:ıtçı 1468-1506 arasında Heral Okulu 'nun en önde 0241. 0242. 2727, 3654. N.Altaş ~elen ressamı olmuş; 1515e degin de Tebriz Okulu'nu yönlendirmiştir. Ününün yaygınlıgına karşın TİRAJE 11925. İstanbul) çok az sayıda minyatür 13ch7..ad'a mal t..'Ciilebilmek- Türk rc..·ssaın. h ..'Clir. Behzad'ın imzasına, aralarında 1488 tarihli Güçlü olduğu kadar z.ani de olan soyut resımleri ve S.ıdı llostan· ı !Mısır Ulusal Kül., Kahire) ve 1494-95 siyah-beyaz desenleriyle tanınan Tiraje (Dikmen), 1.ınhli Nizami Hamsisi IBritish Museum, Londra. ressam Şükriye Dİ KMEN'i n kardeşidir. Resme çoı 'r.6810) bulunan yapıtlarda rastlanmaktadu. Ti· cuk yaşta ilgi duymuş, 1945'te İÜ iktisat Fakühernur'un yaşamını anlatan 1467 tarihli Zafcrname de si'ni bitirdikten sonra İstanbul'da kadın işçilerin MİNYATÜR ITürk- dan ve insan davranışlarından hareketle tek ya da lsl.un Minyatürü). kalabalık figür kompozisyonları gerçekleşlinniş: ol 17. ı 149. 1433, 2733. 3206. 3638. A .ôdckan ayrıca soyut fırça vuruşlanndan oluşan bir zemin üstünde yer yer küçük figürlerin izlendigi tuvaller TİPOLOJİ IGr.typos: darbe, logia: SÖzlcr'denl yapmıştır. Z.Rona lng. ıypology: Fr.. Alm.Typologie. Tipler üzerinde çalışma ya da sınıflama. özellikle TİRİZ IOsın.J de yazı tiplerinin kaynagı ve anlamıyla ilgili simge- 1. Ahşap TAVAN ve DÖŞEME'lerde kaplama tahsel anlatım çalışmaları ve aynı zamanda simgesel talarının aralıklarını kapatmak için çakılan dar önem. an latım ve işlem: baskı tipleriyle ilgili çalış- uzun çıta.



1779



TİRŞE



L



~L_.ACIBAŞI



SANAT



i\1 TSİKI OPEI )lSİ



-



, .sunr ....... 1



6 Kerkis



0. kl ıaıı ı;ı



3. _. C.ave.ı



7. Pınxıc. / Arldıııııcın;ık,ıı ımı.\



'°""""'Yunan tiyatrosu Antık



............. 9.Eurıpo,



(Epıdauros Tıyatrosu).



A 1780



.,,.,



2. Pandantif t->ÔRTU GEÇİŞ ôCELERİl.



anunı (en alttakı



ima-. ortadaki



mediunı



sunımun·) adı veri lmiştir. Ayrıca



, en üstteki kimi Roma yapıla­



TİRŞE {Osm.) - PARŞÖMEN



nnda. cavea·nın en OstOnde porticus inıunınıa cavea denen bir portik dolanır. TİYATRO, SAHNE TASARIMI VE KOSTÜM Tarilısel GeJişjm: Bir öykünün hareketlerle. özellikle dansla canland1Yunan Tiyatrosu: Klasik Yunan tiyatro oyunlan· nlma-;1 sanalı. insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak, nın Dionysos sunağı çevresinde yapılan danslarSÖZ ve harekcıin biraraya gelınesı ve tiyatronun gedan dogması gibi, Yunan ıiyaırosunun yapısal bi· lişmesi. ı,riderek sürekli bir yapıda gcrçcklcştirtlme­ çimi de koronun dans ederken belirlcdigi daire si Antik Çag·da olmuştur. Klasik YUNAN döneplanlı alandan gelişmişlir. 13.ı::;Jangıçta şenliğe katı­ minde olgunlaşan tiyatro yaptlarının biçim ve bölan herkes dans ederken, belirli bir koronun kurullüınleri uzun bir 1.aman diliminde geçerliliğini komasıyla, merkez.inde Dionysos sunagının yer aldı­ nımuş, ortaçağ ve sonrasının yapılarını da ctkilcğı dans alanı bir sıra taşla çevrelenm iş ve izleyicimişlir. Erken örneklerde ıiyatro binasının en ler bu sınırın dışında dansı seyretmeye başlamışlar­ önemli bölümü. koronun ve oyu ncuların yer aldıgı dır. Bir oyuncunun oyuna katılması bu durumu orkhcsıra'dır. Yunanca'da "dans edilen yer" anlamı­ bozmamış. oyuncu genellikle koronun ortasında na gelen orkbestra. Klasik Yunan tiyatrosunda daire yer almış, tiyatro binasının orkbcstra'sının nüvesi planlı bir alanken, ROMA tiyatrosunda sahne biolan daire planlı alan varlıgını korumuştur. Aisk.hynasının gelişmesi ve işlevinin değişmesiyle küçüllos tiyatro oyununa ikinci oyuncuyu kattıgındaysa müş ve yarım daire planlı bir alan durumuna geloyunun bir yöne dogru oynanması gereği ortaya miştir. Önceleri oyunculara fon oluşturan, ancak çıkmış, seyirciler koronun bulundugu daire alanın Roma döneminde OstOnde oyunun oynandığı en yalnız bir yarısı çevresinde toplanmışlardır. Oyunönemli yapı bölümü olan skene {Lat.scaena) -ça- cular da artık koronun ortasında değil. izleyicilere dır". "baldaken"' anlamına gelen skenas SÖzcOğün­ dönük olarak koronun arkasında yer almışlardı r. den ttıremişti r. Kökeninden de anlaşılacagı gibi Onların arkasındaysa içinde gıyındikleri çadır ya başlangıçta basit bir ÇADIR olan sahne binası gida kulübe bulunmaktadır. Sahne binası anlamına derek taş bir yapı haline dönüşmüş ve Roma tiyat- gelen skene, işte bu çadırdan lskcnas) kaynaklanrolannda zengın bezeli sahne cephesi lscaenae mıştır. Önceleri dört direk Osıüne gerilen bır gö lgefrons) OZel bir önem ka.1..anmıştır. Tiyatro binasının likkcn. giderek ahşap bir strüktür halini almış ve scyircilenn oturduğu bölOmOne cavea ya da tbeat- Klasik Yunan'da kalıcı bır yapı haline gelmiştir. ron denir. Yunanca'da Msc:yretmek", Mgörmek~, Oyun.un arka fonunu oluşturan dekorların asıldığı "işitmek " kökünden gelen tbeatron, başlangıçta yal- bu öge, tiyatro binasının gelişmesiyle biçim dcgiş· nızca tiyatro yapısının seyirci bölümü için kullanı­ tirerek Roma·nın çok katlı sahne binasının temelilırken, sonralan tüm yapının adı olmuştur. 13u sö1..- ni oluştunnuştur. Yunan sahnesi, genellikle bir tacük yapı iç.in kullanıldıgı gibi tiyatro oyunu için de pınagın önünü ya da resmi bir yapıyı temsil ederku llanılmıştır. Roma döneminde tiyatro binası ay- di . rıca. Latince'de "dinlemek" kökünden gelen audiÖnceleri şen likler sırasında kurulup daha sonra toriunı (oditoryum) sözcüğüyle de tanımlanmıştır kaldmlan ahşap sıral ı geçici oyun alanları vardı . Bi1->AUDITORIUMI. linen en eski sorekli yapı , Atina'da Akropolis·in Orkhesıra'nın yapının sahnesi oldugu erken dö- güney yamacına kurulan Dionysos Eleutbereus Tinemlerde koronun ve oyunculann ginp çıktığı yan ~trosu'dur. MÔ 460' a dcgin bir teras üstünde yer geçitlere parodos, orkhcstra'yı terk ettikleri çıkışa da alan bir orkbestra. bu raya girişi saglayan cgimli bir eksodos denir. Orkbestra·ya dogru uzanan sahne ya- yol. küçük bir Dionysos Tapınagı ve yamaçtaki pısı yan kanatlan Yunan tıyatrosunda paraskenion otum1a setleri. yapının ogclcriydi. MO 458'den (Lat.parasceniunı), Roma tiyatrosunda versurae adı­ sonra orkhcslra'nın bır bölümü basit bir sahne bi nı alır. Skene' nın ön bölümü o lan proskenion nasma ayrılmış. 421 -415 arasında da bu yapı taş bir (Lat.prosceniunı) Roma döneminde tüm sahne bi- bina olarak ınşa edilmiştir. Biçimiyle ilgili çok çenası iç.in de ku llanılmıŞLır. Hyposkenion, sahne al- şitli görüşler bulunan bu erken sahne binasının ortındaki oda: episkerıion. sahne binasının üst kalı: tasında, oyunlara göre farklı işlevler üstlenen bir postscaenium, sahne binası arkasındaki odalar; ske- açıkl ığın bulunduğu genellikle kabul edilmekıcdir. noıbeke, sahne dekorlarının depolandığı odadır. Ro- Çogun.lukla baş kahramanın sarayı ya da tapınak ma tiyatrosunda sahne binasının arkasında porticus bu aç.ıklıga kurulan dekorlarla temsil ediliyordu. posı scaenam denen bir PORTİK yer alır. l lclcnislik Erken oyunlarda sahnede önemli tek bir yapının tiyatroda sahnenin podyumuna Yunanca'da ··ko - kuıul ması yeterliyken giderek iki ya da üç yapı gc nuşma yeri" anlamına gelen logeion. Roma JX)dyu- rekliren oyunlar yazıl maya başlanmıştır. Dolayısıy­ munaysa pulpiıunı denir. Ayrıca Roma tiyatrosun- la sahne bina'iının iki yanında. paraskenimı denen da oyunun kahramanının sarayına açılan sahne or- öne taşkın iki oda ortaya ç ı kmı ş. sahnede daha çok ta kapısı regia. sahne binasının ikinci katındaki or- mek.a.nın anlatılabilmesi saglanmışıı r. Paraskenia, ta açıklık (Helenistik tiyatroda arka sahneyi oluştu­ çok sayıda yapının temsil edilmesine o lanak getirrur) rbyroma {çoğ.tbyromata) adını alır. Theatronun diği gilii. önceleri sahne binasıyla oturma sıraları merdivenlerle ayrılmış kama planlı bölümlerine arasında.ki iki geçitten ibaret olan giriş olanağını da kerkis (Lat.cuneus), oturma sıraları arasındaki yatay arturmıştır. Dionysos Tiyatrosu'nun ılk paraskenia'sı geçide diazcma, Roma tiyatrosunun bu anlamdaki ahşaptandı. Yapının taş sahnesi ve oturma sıralan kapalı koridoruna precinctio. aynı tiyatrc.xla ca- MÔ 338-326' da yaptınlın ıştır. Bu dönem sahnesi· vea'nın yan destek duvarlarına analernma ve budu- nin rekonstroksiyonuyla ilgili çok farklı görüşler varların hemen dibinden orkhestra'ya girişi sagla- bulunan tiyatronun at nalı biç.iminde düzenlenmiş yan yan geçıtlere additus maksinıus denir. Bazı ör· cavea'sı her noktadan oyunun aynı derecede iyi alneklerdc W!:lum ya da velarium denilen bir gölgelik- gılanabilmesi hedeflenerek yapılmışt ır. Seyirciler le ö rtülerek güneşten korunmaya çalışılan ca- oturma sıralarına, yapının iki yanında yer alan ve vea·nın. gene Roma döneminde kapalı geç.itlerine oyuncuların da orkbestra'ya girip çıkarken kullanaçılan girişlerine vonıitoria, yapı yan kanatlarında dıkları, parodos denen geçitlerden geçip, orkbestyer alan girişlere itinera versurarnm, oturma basa- ra'nın çevresindeki su kanalının (euripos) ardında maklarının altında yer alan galerilere de maeni- dolanan geçitten tırınanllan merdivenlerle ulaşırlar-



ı



TİYATRO d ı. Taş sıra



kişiye



yete- de boşaltılabilmiştir. Yerden yüksek olan bu ahşap cek alanı belırleyen. çızgilerle bölünmüştü . sahnenin arka duvarında genellik.le bir kapı bulu· nurdu. Küçük bir merdivenle u laşılan ve hazan sü· Cografyacı P:ıusanias'a (MS 143·176) göre Antik c;ag·ın en yetkin oran lara sahip, en gtızel tiyatro tunlarla taşınan küçük bir çatıyla önülO o lan bu ka· pı gelecekteki görkemli Roma sahnesin in zengin vapısı mimar Genç POLYKLEİTOS'un yapıtı olan Epidauros 'J'iyatrosu'dur. Oogal bir yamac...1 yaslan· bezeli kapılarının öncüsü sayıl maktad ır. Bu perdesiz açık hava tiyatrosunda dekor değişimi de yok~ mı~ olan cavccı'sı radyal merdivenlerle alt bölümde 12, üsıte 22 kerki.s'e ayrı lm ışt ır. Orkbestra kircçta- tu. Roma kenti içinde kalıcı bir oturma yeri inşaatı­ na izin verilmediğinden. kalıcı bir cavea ancak Ro· ıından bır diziyle tam bir daire o larak belirlenmiş; ma'nın ykş. l.5km uzağındaki tiyatrolarda yaptla,·dı>ea sahne bı naşitli ölçeklerdeki toplu alanlarmın d ışında kaldılar. Ank.1ra'dakı &lbçelievkonut projelerin.den oluşuyordu. Sergi. tüm dün.ya lerve Saraa,glu Mahaflesi. Orta Anadolu'dakı kamu ülkelerinden gelen mimarlann katılımıyla bu yem fabrikalarının lojman konutları. İstanbul'da 1.1,eparadıgmanın farklı nüanslarının gösteri alanına vetıt Mahallesi bahçe-kent konscptinin çeşılli nO· dönüşlü. anslarıyla oluşmuşlardı. lstanbul'daki Ataköy Ma VENTURI ve JENCKS gibı populist kanadın önco ballcsi ise dizi ve nokta bloku yan yana getiren ti leriysc, il.Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan pik il. Dünya Savaşı sonrası anlayışını yansıtıyor­ toplu konut çevrelerindeki yeknn ressam. TORtf KİYONACA, Dokuzmıcu Ayın JJir Gecesi, ykş. 1785, dıptık panosu. 38.lx26 cm .



TORİİ KİYONOBU. 0664. Osaka-1729, Edol Japon ressam.



JAPONYA'da Tokugava IEdol döneminde



JAPONYA'da Tokugava (Edo) döneminde 116001868) UKİYO-E akımının son temsilcilerinden biri olan Kiyomasu, elle boyama tekniği olan TAN·E baskılarıyla tanınır. TORlf KİYONOBU'nun bir akrabası olan sanatçı ayrıca URUŞf-E (lake resim) olarak bilinen ve siyaha zamk kaularak parlak hale getirilen baskılar da yapm ıştı r. En önemli yapıtları



nin de 2352.



imzasını taşır.



U.Tülıel



TORİİ OKULU



JAPONYA'da Tokugava (Edo) döneminde (16001868) HİŞİKAVA MORONOBU'dan sonra UKİ­ YO-E akımının öncülüğünü yapan Torii ailesi TORii KİYONOBU, 11.Kiyonobu 11702-52). TORİİ KiYOMASU. Kiyomitsu 0735-85) ve TORİİ KİYO­ lçikava Moııııosuke. Tamazava Riııya ile Oyuncu NAGA'dan oluşur. Torii Okulu sanalçılan 0-.ıellik­ Daııcuro, Goro Rolünde Bambu Sökerken gibi Kabule siyah-beyaz mürekkep baskı ISUMİZURİ-E) lekki



tiyaı,rosunu



konu alan oyuncu ponreleridir.



Z.Rona niginin ve bu



TORİİ KİYONAGA 11752, Sagami-1815, Edol Japon ressam. JAPONYA'da Tokugava IEdo) döneminde (J(ı()()-



1868) UKİYO-E akımının son temsilcilerinden biri olan Kiyonaga. gerçekleştirdiği çok renkli baskıla­ rıyla (NİŞİKİ-EI tanınır.



baskılara



sonradan fırçayla renk ek-



leme yönteminin 1->BENİ- E; TAN-El öncüsü olmuş; bazıları da çok renkli baskı INİŞİKI-E) tekni-



ğinden yararlanmışlardır. nın gerçekleştirdiği



Torii Okulu sanatçlian-



baskılar özellikle Ku1.cy Japonya'da çok sevilmiştir. Moronobu, Kiyonobu ve Kiyomasu 1715-20 arasında tan..e ve beni-



tek sayfa



e'nin yanı sıra URUŞİ-E Hake resim) olarak anılan



1,amklı siyal1 dış çizgilerden oluşan baskılar yapResim derslerini evlaLlıgı oldugu Kiyomitsu'dan mışlar. tek sayfalık baskı lan da daha küçülterek bir (1735-85) almış ve bir süre TORİİ OKULU'nun ön- triptik biçiminde (üç parçal ı) kullanmışlardır. derligini yapmıştır. Önceleri SUZUKİ HARUNOZ.Rona BU'dan c..-'lk.ilem::ıı sıııalçı daha sonra ŞUNŞO KATSUKAVA'nın etkisi ahına girerek KORYU- TORİNOLU ALTILI - GRUP ALTILI SAİ'ye rakip olacak düzeye çıkmış. l 780'li yı llarda büyük bir sanatsal gelişme göstererek Ukiyo-e akı­ TORNA -> AHŞAP (Bezeme)



mınm çizgisini belirlemiştir. ôzellikJe gü1..cl kadın



PORTRE'lerinde kendine özgü bir üslup geliştirmiş



TORİİ KlYONOBU. Oç Aktôrn Dcgi,ım.



1710, 33xl5.4 cm.



olan sanaıçı, bu yapıtlarda uzat.ılm ış figürlere. ritmik pozlara, yalın jestlere ve dingin bir anlatıma yer vermişti r. Suzuki'den daha az lirik bir anlatıma sahip, olmakla birlikte desenleri daha anıtsaldır. Kiyonaga, aynca renkli baskıda iki 1->DİPTİK) ya da üç parçalı 1->TRİPTİKJ baskı yöntemini uygulayan ilk sanatçıdır. Bu yapıtlannda her bir baskı , aynca kendi içinde bir bütündür. l 790'1ann başında baskı yapmayı bırakmasına karşın sanatçı, yalnızca çağdaşları



A



,!.



1810



YAYIN



üzerinde dcgil, oluşturduğu okulun gelişimi 07.crinde de etkili olmuştur. Yapıliarıyla , Japonya'da renkli baskı alanında ilk kez MANZARA'nın, tüm düzenlemenin ayrılmaz bir parçası ol· dugunu onaya koyan sanatçının yaşamınm sonu·



TOROSLU ALİ RIZA - ALİ RIZA IToroslul TORRES-GARCİA, Joaquin ll874. Montevidco



-1949, Montcvidcol Urut,ruayh ressam.



L.stin Amerika'da YAPIMCILIK mesine



katkıda bulunmuş,



tirdigi yapıtJannda ülke ve lere de yer



bu



anlayışının geliş·



anlayışla gerçekleş·



kıta.sına



OZgO yerel öge-



vennişlir.



189l 'de ailesiyle birlikte babasının dogum yeri olan Barselona yakınındaki Matarô'ya giden Torrcs-Carcia. burada Joscp Vinardelle'le birlikte çi zim ve resim çalışmalan yapmışcır. 1892-95 arasın da Barselona Güzel Sanallar Okulu ve Baixas Akademisi' nde eğitim görmüş. 1894'te SL.Lluc Grubu



TORSO dıye ad landırılan sanatçı



çevresine katılmış ve CONzALEZ'le tanışmıştır. Gonzjlcz'in stüdyosunda. modelden çizim çalışmaları yapan TorresGarcia. ilk sergisini de La Vanquardia Salonu'nda .1çmıştır. K.atalonya'da kaldıgı bu dönemde aynı ;,,amanda duvar resmi konusunda da çalışm ış, bu .ılanda birkaç sipariş gerçekleştirmiştir. 1903-07 ,ırasında GAUDf'nin Barselona'daki Sagrada Famifıa Kilisesi için resim, Palma de Malforca Katedrali ıçın de vitray düzenlemeleri yapmıştır. 1909-1Oara· sında llrükscl Dünya Sergisi'nde Uruguay Pa'l')ilmektedir. Yapılar a hşap Y!CMA. ahşap ÇATMA. k.1gir yığma ve karma yapım tekniklerine göre dörde ayrılmaktadır. Ahşap KARKAS yapı sisteminde, diklemesine kullanı­ lan taşıy ıcı ahşap direklerin arası koç.ok kesitli di· reklerlc bölü nerek ana yapı oluşturulmuştur. Blok ahşap dolma tcknigindc, direk ara ları tahtalarla: göz dolma 1--+00LMAl tekniğinde, kOçOk kare bölmeler (2(.)x20cm) dere taŞlarıyla; muskalı dolma teknigindcyse üçgen bölmc\er harç ve taşla doldu-



mıştır.



Akçaabat ilçesinde 14.yy'da yapılmış o lan ve gü· nOmüzde çok yık.ık durumda bulunan St.Mikbael Kilisesi tek ncfli. apsis'li bir ana mekandan oluş­ maktadır. Apsis ö nü kubbeyle. öbür bölümlerse tonozla örtOIOdür.



Maçka ilçesine l4km uzaklıkta bulunan Vaulon Manasnn'nın yapım tarihiyle ilgili kesin bir bilgi yoktur; 565' te ve 644-702 arasında yapılan onarım­ larda eklerle genişletilmiş, 19'23'e değin kullan ıl· m ıştır. Yahya Pcygambcr'e adanm ış bu manastır içinde üç nefli bir 8i1.ans bazilikası da bulunmak· tadır. llçcnin güneyinde Karadağ'da yer alan Sünıe­ la ya da Meryem Ana Manastın adını burada saklanan Kara Meryem İkonası ' ndan almıştır. Tarihi 14.yy'dan bu yana incelenebilen manastır 19'23' te terk edilm iş olmasına karşın ö nemini SOrdormOş­ tür. Yapı bOtOnOnOn çckirdeğmi, 14. ve 15.yy'dan kalma freskleriyle ilgi çeken Magara Kilisesi oluş· turmaktadır. 1860 tarihli kışla benzeri yapıdaysa din adamlan bannınıştu. Şimşirli {KuştuD köyünde yüksek bir tepede kunılu Kuşıul-Hızı r llyas!Gregorius Peristera Manastın 1752) 1203'te yağmalandıktan sonra 14.yy'da yeni lenmiş. 1904'te yanınca üçüncü keı. yapılmıştır. 1903 tarihli bir fotoğrafta yapı gru· bunun büyük bir kilise. haç planlı bir ikinci kilise ve ınanasıır yapılarından oluştuğu görülmektedir.



1816



rulmuştur. Kalınlıkları



6-lOcm



arasında değişen



TARABA duvarlı yıgma yapılara çoğunlukla iç ke· sımlerde rastlanmaktadır. Karma yapım sistemiyse bir tur ambar olan SERANDER'lerde gönılmekte­ dır. Kale içinde yer alan Rum EV'leri SOFA'sız ve taştan. Müslüman evleriyse sofalı . yer katı taş, üs· ıo ahşap karkas. ıkı katlıdır. Yörede Doner Tava11lı Konak adıyla tanınan Sürmene Kastel'deki Memiş Aga Korıagı. yığına taş ve göz dol malı ahşap çatma· sıyla geleneksel mimarlığın önemli bir ömeğidir. Yer katında ocakl ı ortak yaş.-ıma mekanı. at ahırı ve iki oda bulunmakta. üst katsa sofaya bagh ODA' lardan oluşmaktadır. Selamlık tavanının or· tasındaki demir milin çatıdaki bir pervaneye baglı olduğu ve pervanenin ıavanı döndordügü söylen· mekıcdir. Yamaçlardaki yerleşimlere ulaşımı sagla· yan taş ve ahşap kö prü ler yöre mimarlıgınm önem· li yapılarıdır. Ahşap kôprtllerin üslü yağıştan korunmak amacıyla kiremit ö rtülüdOr. El Sanatları , Bakırcılık. dokumacılık. ah.şap işçiliği, silah yapLITlı ve kuyumculuk ildeki yaygın el sanatlarıyken ~nomozdc eski öneınlerıni yitirmişlcrdır. Merkez 11çc'dc gelışcn ve mangallarıyla ünlenen bakırcılık gU nOmı.'lzdc dövme bakırdan ka7..an ve g0gom urctimiyle sordOrulmekwdir. İlde geçmişi MO 200·ıe­ re uzanan DOKUMA sanatı. Osmanlı döneminde kenevir ve ipek dokumalarla önem kazanmış. dokunan bezler "Trabzon keteni" adıyla ünlenmiştir. KiLİM ve heybe dokumacılığı bugün de sürdürül· mektcdir. Bıçakçılık yapımında, kemik ya da l>oyııuzdan yapılan süslü saplı "Sürmene bıçagı"yla tanınan ılın en onemli kuyumculuk tlrünüy~ altın tcllerle örülmüş hasır bilcziklerdir. M.Aydın



TRAKYA --+ THRAKİA TRALLEİS



KARİA. LYDİA ve İONİA bölgeleri sınınnda. Mesogis (b.Cumal Dağı'nın güney eteğınde. Maian· d ros lb.BOyOk Menderesi Vadisi'nde kurulmuş o lan antik Tra lle is kenti günümüzde Aydın'a y kş. lkm u,,aklıkta . Topyatagı 'ndadı_r. Antik Çağ'da Argos. THRAKlA (b.Trakyal ve lllyriadan gelen kanşık bir halklar ıoplulugunca kurulduguna inanılan ve Yunan yazar Atinalı OiOOorus'un (MÔ 4.yy) bir İonia kenti olarak tanımlad ıgı Trallcis' in adı. başka anıik kay naklarda da Kana ya da Lydia kenti olarak geçmektedir. Lydialılar'ca inşa edilen. Sürmene ilçesindeki tek tarihsel yapıt o lan Dirlik MİLETOS'ıan başlayarak Trallcis üzerinden Orta Camisi!Panagia Tziıa Kilisesi 19.yy'da Metropolit Anadolu'ya, Kll.fKİA ve Suriye'den de İran içleri· Gabriel latroudakis zamanında yapılmış üç nefli, ne u1.anan ünlü Kral Yolu'nun önemli bir transit ti-



TRAVESTi caret merke"L.i durumuna getirdiği kentin tarih sah· nesine ilk çıkışı MÔ 400 dolayına rastlamaktadır. Bu donemde Peloponncsos Savaşları ' ndan sonra Persler'in elinde kalan Asya kentlerini geri almaya çabalayan Sparta generali Thibon, kentin güçlü konumu nedeniyle başarılı olamamıştır. MÔ 334'te Makedonya kralı llüyük İskender'e (hd.MÔ 3363231 kendiliginden teslim olan Tralleis bir süre üs olarak kullanılmış, İskender'in ölümünden sonra. MÖ 313'te generaller arasında başlayan iktidar kavgaları sırasında Antigonos kenti zorla ele geçir· rniştir. Onun MÔ 313'ıcki ölümünden sonra da kent Selevkoslar' ın egemenliği a l tına girmiş ve ~Selevkeia" adını almıştır. Aynca Romalı bilgin ve ya· zar Yaşlı Plinius (MS 23·79) kentin bu dönemde ··Antiokheia" adını aldığını ileri sürmekteyse de bu savı destekleyen başka bir belge ele geçmemiştir. ROMA, MÖ 190'da Selcvkosla r'ın elinden aldıgı Tralleis'i Pergamon kralı 11.Eumenes'e (hd.MÖ 197-159) vermişt ir. Daha sonra 111.Atta los'un lhd.MÖ 138-1331 PERGAMON Krallıgı'nı vasiyet yoluyla Roma'ya bırakma'iı üzerine tahtta hak id· dıa ederek Roma'yla çatışan 11.Eumenes'in evlilik dışı oğlu Aristonikos·u destekleyen kentin sikke basma ayrıc..ılıgı, bu nedenle Roma tarafından elin· den alınmıştır. Yunan cograJyacı Strabon (MÔ M/63-MS l 9'241 kc'Tltin MÔ 88-85 arasında yapılan Mıthridates Savaşı sırasında Krattipos'u n oğullan· nın yönelimi altında olduğunu belinmiştir. MÖ l .yy'da, Roma Cumhuriyet Dönemi'nde conventus sıfatını taşıyan kent, İmparatorluk Donemi'nde EP· ı ır, yıllarında ve Mezopotamya yöresinde başladığı kazı bulunlulanyla saptanabilmektedir. 13öylcce tuglanın yapısal kullanımına ilk örnek.len veren Me'ı.opotamya mimarlığı gerek nıgla b irimlerinin biçim ve boyutları, gerek istif yömemlerındek.i gelişmelerde de etkin olmuş­ ıur. Ancak y ine bu erken dö nemde. fırınlama iş­ lemlerinin uzun ve külfetli oluşu, uzun bir süre ıug~ lanın yalnızca ö nemli ve görkemlı yapılarda. çoğu kez kerpiç duvarlar üstüne ve hatta bu duvarların da yalnız çabuk aşınabilecek kısımlarına kaplanmasını zonınlu kılmıştır. Ko lay Oretim, istenilen biçime uyum ve benzeri kullanım kolaylıkfarının yanı sıra taş ve ahşabın kısıtlı olduğu yörelerde yapı­ ların gerek taşıyıcı duvar, gerek örtü dizgelerinde yararlanılabilmesi. tuğlanın bu çağlardan başlaya­ rak önce kerpiçle birlikte, giderek tek başına çeşit­ li yörelerde yaygın yapısal kullanımını sürdürmesine neden olmuştur. Salt yapısal amaç ıçm üretilen tuğlalann kare ya da dikdörtgen biçimde oluşları giderek yerleşirken. boyu tları değışık yörelerde az çok dcgişkenlik göstermiştir. Omeğın, tam tuğlalar içın 20-25x20-25x3.S-6cm. yanm tuğlalar için de 20-25xl5-18x3.5-6cm arasında çeşitlenen boyuLlar saptanabilıncktTOPOGRAFİK RESİM>. Panıbeon, Yanı,n Sonrası Sabahı



117921



adlı yapıtı



tOmOyle 18.yy renk-



lendirmesi ve mantıgı içinde. ustası Malton'un üslubuna çok yakındır. Sonraları en gO'LCle temaları arasında yer alan bu tür konular, 18.yy sonunda tümüyle bu dönemin anlayışı içinde betimlenmiştir. Gcnçlık dönemmdek.i ilk yapıtları olmasına karşın bu çalışmalarda bile Tumer'ın RENK ve ışık konusundaki duyarlıgı gözlemlenebilir. Yağlıboya çalış· malannı ılk kez 1796'da akademıde sergilemiştir. Bu dönemin oronleri olan Denizdeki &lıkçılar ve



11797. Tate Gal .. Londral adlı 17.yy Felemenk 1--;HOLLANDAI deniz



Millbaıık'ta Ayışıgı yapıtlar



etkilenerek gerçekleştiri lmişt ir. 1799'da Kraliyet Akademisi yardımcı üyesi olmuş. bu arada kilise içlerini resimlemeye başla­ mış, ışık ve rengin iç içe geçişini vermeye olana klı bu mck.1.nlarda başanlı yapıtlar üretmıştır. 179()1801 arasında gerçekleştirdığı yapıtlar Tumer'ın er· ken dönemındeki renkçiligini de ortaya koyar. resmi



geleneğinden



Sanatçı



64 arasında Peru'nun Lima ve Arcquipa kentlerin- Tumer 1802'de Kraliyet Akademısı·nın asil üyesi de, 1967'dcysc Ciudad Guayana'da yaptıgı alan olmuş, aynı yıl Avrupa'ya ilk yolculugunu yapmış­ Jraştırınalannın



sonucu olarak, konutlarla konutlarda oturanlar arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşıl­ masını amaçlayarak kent konutlarında. mimara vardımcı olacak tasarlama belirleyicilerini bulmaya ç.ılışmış. aynca Kuzey ve Güney Amerika. Meksı­ ka. Ortadogu ve Dogu Afrika'da yaptıgı alan incelemelerini geniş ölçude yayımlamış. Arcbiıecıural nesign dergısıne dizı makaleler yazmıştır. Gecekondularda yaşayanların ekonomik ve sosyal açı­ d:ın kentin marjinal kesimi olmadığına inanan Turncr. tüm yapıtlarında kırdan büyük kente göç edenlerin kentteki ekonomik yaşam la bütünleşrne­ lcrın ı üç aşamada gerçekleştirdıklerini savunarak. bunların



gelir



tır.



Paris'te Napoloon·un



toplattığı



resimleri gör·



müş, bu arada Louvre'da TIZIANO. GIORGIONE, POUSSIN. REMBRANDT ve RUBENS üze-



TURNER. Joscph Mallord William. Denizde Kar Fırtınası. 1842. tuval üzerine yağlıl>oya, 9ixl22 cm.



rine çalışmıştır. Aynı zamanda İsviçrc'ye geçerek bu ülkeden de taslaklar yapmıştır. Bu dönemde gezdiğı yerlerde edindiği izlenimler sonucunda gerçek.leştirdigi manzaralann yanı sıra Venas ve Adonis



11803 05, Modem Sanat Gal.. New Yorkl gibı mitolojık 1--+MİTOLOJİI . Sodom'un Yıkılışı 11805, Tatel gibi tarihsel resimler de 1--+TARİI ISEL KONULAR) yapmıştır. 19.yy'm başındakı bu çalışmalar. manzara resmine tümüyle yeni bir yaklaşımın ürünleridir. Romantik bir anlayış içinde konunun



zamanla dar gelirli olmaktan çıkarak orta dramatik yanı özellikle vurgulanmış. gerekli etkiyi



gnıbunu oluşturduklarını. dünyanın



va.nından



ömekler vererek onaya



her



bır



koymaktadır.



sağlamak ıçın



renk skalasında belirli zorlamalara Bu yöntem koleksiyoncu ve res-



başvurulmuştur.



Y.Dülgeroglu



TURNER, Jooeph Mallord William 11775. Londra- 1851. Londral !ngiliz ressam. farklı



sam Gcorgc llcaumont 117.53-1827) ve KLASİK gelenegı



savunan



kişilerce



eleştirilirken,



Lawrence 11769-18301 gibi ressamlar



Thomas



taralından



da



savunulmuştur.



Tüm bu kargaşanın içinde Turner bır yandan da alışılmış türde resimler yapmayı ve bunları sergilemeyi sürdürmüş, 1807-19 arasında,



bir renk duyarlıgıyla çalışmış, CONSTABLE'la birlikte 19.yy İngiltere'sinde Romanlık an- CLAUDE LORRAIN'in Liber wriıatis'ine IGerçekbır MANZARA resminin oluşmasını saglalık Kıtabı) öykünerek 100 levhadan oluşan Uber mıştı r 1--.ROMANTİZMl. srudiorum adlı çalışmasını gerçcklcştirmıştir. Aynı



lamda



Londralı bır berberin oğlu



yıllarda



vaşta



yağlıboya



.vıllannda ç'ın yaptırdıgı yapı sekizgen plan lı , pıramidal kOlahlıd ır. Beden duvarlarının üstünde. külah alımdan kitabe kuşagı, MUKARNAS bandı ve onun da altında geometrik geçmelerden oluşan genişçe bir lx>r ANADOLU SELÇUKLU; BEYLİKLER DÖNEMİ: CUMHURİYET DÖNEMİ: ORTA ASYA: OSMANLI. TÜRK ÜÇGENİ --> Ö RTÜ GEÇİŞ öCELERİ TÜRKİYE'DE YABANC I KENf P lANCII.AR Cumhuriyet döneminde, başkent ANKARA'nın iman ve İSTANBUI.. İZMİR gibi büyük kentlerin sorunları nedeniyle yabancı uzmanlardan yararla· nılmıştır. Osmanlı Imparatorlugu'nda KENT PLANLAMA eylemlerine koşut olarak bu alanda çalışan yabanctlann sayısı azdır. ll.Mahmud döne· minde 11808-39) Alınan Moltke İstanbul'a gelmiş, kentin haritasını çıkararak bir imar planı (~İMAR) hazırlamıştır. 1908'de Urich ve Re adlı iki Fransız. İstanbul Şehremaneti (Belediye) tarafından kentin haritasını yapmakla görevlendirilmiştir. 1923'te Fransız Ren~ Danger. İzmir'ın Alsancak bölgesi için, 1924'tc de Nman Heussler Ankara'da Eski Ankara ve Yenişehir için imar planları hazırlamış· !ardır. Alman JANSEN, Ankara imar Müdürlü· ğü'nde 1928-38 arasında aralıklı olarak danışman· !ık görevinde bulunmuştur. Ankara imar planıyla ilgilenen jansen. ADANA. Ceyhan, GAZİANTEP ve İzmit imar planları üzerinde de çalışmıştu . l933'te Alman Herman Elgôtz. Fransız j.Lampert ve Donat Alfred Agache, İstanbul imar planıyla il· gili olarak Türkiye'ye çagnlmış. yaptıklan çalışma· !ar sonunda Elgötz\ın önerileri ilke bakımından uygun bulunmuştur. Lampert. ERZURUM ve



TÜRKİYE



TRABZON ıçin de iki imar planı hazırlamıştır.



Is.Haydarpaşa Lis .. b.MÜ Tıp ve Hukuk l'akoltele-



l935'te TUrkiye'ye gelen Alman M.WAGNER. Ba



ri: 19031 gerçekleştirmiştir. BELLÔ. Va lauıy'nin



vınCAMI resimlerinde oldugu gibi biraraya getirerek imgenin bir tuvalden öbürüne sıçramasıyla, içinde gerilimi ULUÇ, Ö m er (1931. İstanbull Turk ressam. banndıran sürekhlık olgusunu gündeme getirmiŞtir. Hareketli fırça vuruşları ve yumakları anımsatan Uluç'un bu egiliminin öncü ömegi ise 1987 !.Ulussoyut figürleriyle tanınır. lararası İstanbul Bienali çerçevesinde Mimar Sinan / lamamı için tasarladıgı benzer nitelikli çok parçalı 1949-53 arasında Roben Kolej' de mühendislik egiıi­ tuvalleridir. Mimari mekanla ilışki kuran bu tuvaller, mı gören Uluç resim çalışmalanna 1950'de Nuri ıanhsel yapı-çagdaş sanaı baglamında, ey_amanlı­ İYEM'in atölyesınde modelden ve dogadan çalışa­ surckli olgusunu öne çıkararak tarihe göndermeler rak başlamış, FIGÜRATII' resımler yapmıştır. Aynı yapar. Sanatçının daha sonrak.ı KOLAJ çalışrnalan· yıllarda İyem ve bir grup sanatçıyla kurmuş olduğu nın ipuçlarını bu resimlerde bulmak olanaklıdır.



Anadolu Selçuklu ve Beylikler dönemi camilerinden bilinen ikinci grupta, mıhrap önündeki kubbe öteki Jere oranla daha büyük ıuıul muştur lör.Edıme Uç Şe



Tavanarası



Rc.5samlan olarak adlandırılan grup için-



de akademızme bir ıepki olarak SOYUT-DIŞAVURUMCULUK anlayışına yönelmıŞtir. 1953-57 arasında mühendislik ögrenimi gördügü ABD'de soyuı rt.-sim çalışınalanna devam etmiş, bu anlayışın önemli temsilcılcrinden Fransız saı1atçı STAEL'in genış boşluklarından. renk lekelerinden ve kullandı­ gı ışıktan eıkilcncrek. yapıılannda MEKAN sorunu nu çözümlemeye yönelmiştir. Resimlerinde belli bir renk ve biçim şiddetine dayanan soyut anlayış. gl· zeınli bir anlaıımı da içcrmekıcydi. 1%0'Jarda daha kişısel ve Ö'ı;gün bır sanal arayışı içine giren Uluç. Fransız resminin etkisinden uzaklaşarak OSMANLI sanatının canlı renkleri ve dolaysız soyut anlatımın­ dan etkilenmiş: rcngı son derece özgür kullanarak tek renkli doz bir fon Osttindc hareketli lekeler oluş­ turmuştur. l%0'1ann ortalarına dogru bu lekeler canlı renkli kapalı biçimlere dönüşerek annaya ben· zer ımgeler ortaya çıkmıştır. Bu dönem resimlerinde imgeleri koyu gıi ya da başka renkte düz bir fon önünde mavi, kırmızı ve san renklerden, içe kapanık ama hareketlı, bırbıri ıçıne gırmiş halkalarla oluştur· muştur. Sanatçının 196.s'ıen sonra .. Armalar" adı al· tında topladığı Anna Figür 1 119691 gibi resimlerinde imge renk yumaklarına dönüşmüş, ı.amanla da de· ğişerek insan figurune. ö1.cllıkle Be)CANLANDIRMAQLIKJ kilise muş, Scsşu'mın dogum yeri Yamaguçi'de Mori ailesi yapılarıyla tanınır. için çalışırken Scsşu'nun büyük boyutlu bir manzara !lir mobilya atölyc'Sinde çalıştığı Shafıesbury'den resmini görmüş ve bunu rulo üstüne kopya ederek 1829'da ABD'ye göÇ etmiş, ıı;:ı,ı·ıc llosıon'da miustanın üslubunu ve SUİBOKU-CA (tek renkli mü· marlık yapmaya başlamıştır. İlk GOTİ K kilisesi rekkep resmi) ıcknigini ögrcnm iştır. Unkoku. Ses- 183Tdc Bangor'da (Maine) inşa eııigi Sı.Jobn'dur. şu ·nun Uslubunu taklit ettiği Çin Ma,ıuıralan (Boston Ona yaygın bir un kazandıran ılk yapısıysa 1839-46 Güzel Sanatlar MOz.l ve Geyik IKikkava Kol.. İvasa· arasında Ncw York'ta gcrçcklcştirdığı Triniıy Kilisesi kil gıbi resımlerinin yanı sıra Kyoıo'daki Daiıoku Ta- olmuştur. Bir piskoposluk kiliscsinın ruhuna tam tapınagı içın suiboku-ga ıekiıiginde 44 sOrme kapı IFUınma uygun biçimlenmiş oldugu kabul edilen yapı , SUMAJ üstüne MANZARA. kuş ve çiçek resimleriy- scnraları, İngiliz kökenli DÜŞEY GOTiK üslubuyla , Z.Rona tasarlayacağı 40'tan /azla yapının öncolOgonü yaple PORTRE'ler yapmıştır. UNWIN, Raymond 11863, Roıherdam . Yorkshirc-1940, Conn.l ingiliz mimar ve kent plancı. Küçük konut tasarımına önemli katkılarda bulun· muş, ayrıca KENT PLANLAMA alanında dönemi-



nin en etkili mimarı olarak tanınmıştır.



A 1844



-



YAYIN



Mimarlıklan önce mühendislik ögrcnimi görmüş, gençlik yıllarında W.MO RRIS'le tanışarak Sosyalist



13irlik'e katılmıştır. Mimarlık alanındaki ilk işini, Stavclcy Kömür ve Demir Şirketi için yapmıştır. Kuze-



mıştır. Upjolın.



Gotik üslubun. Hıristiyan mimarlı­



ğının en yetkin anlatı m aracı oldugu inancıyla. 184.5-



46'da Brunswick'te (Maine) ahşap iç mekanıyla ilgi çeken Bôlge Kili.sesi'ni, 1845'ıe aynı kentte tümüyle ahşap bir kilise olan Sı.Pau/'u ve 184Tde Hamilton'da I.New Yorkl yine ahşap konstruksiyonlu St. Thonıas'ı ın.şa etmiştir. Birbiri ardından gerçcklcş­ tirdigi kilise yapılarında olduğu gibi konut yapıların ela ela ahşabı kullanan Upjolın. döneminde ABD'deki ahşap yapı gclcneginin gelişimini etkilemiştir. 1852'de yoksul bölge kiliseleri için Upjobn's Rural



URARTU Arcbiteı::ture



IUpjohn'un Kırsal Mimarlıgı) adıyla yayımladıgı kitapta açıkladıgı yalın ve basit ahşap yapım sistemi, stıilktürel doğruluğu ve lıturyık özellık­ leriyle dikkat çekicidir. Golik'm yanı sıra değişik ÜSiupiarı da deneyen Upjolın'un. 1846'da tasarlayıp uygulayamadıgı I larvard College Şapeli ABD'deki J.ombard Romanesk üslubunun ilk örneği olmuştur. Ncw Port'ıa IR.ll Edward King içın 1838'de yaptıgı



siyonla uygulamaya özen gösteren Uran, büyuk öl· çeldi turizm ve büro yapılarıyla tanınır. 1946'da İTÜ Mimarlık Faküllesı'ni bitirdıktcn sonra 1947-48'de Bayındırlık Bak.ınlıgı Yapı ve İmar İşleri



Proje Bürosu'nda çalışmış. 1950'de ise kendi mimarlık bürosunu kurarak serbest çalışmaya başlamıştır. 1957-81 arasında bir yandan da İTÜ İrn;aat l'akültc-



si'nde yapı ve mimarlık bilgisi dersleri vermiştir . SSK Süre»"' l'cışa &ınaıoryumıı 119.IO. lstanbull. llbank Yapı Kooperatifi Kavaklıdere Sitesi (1955, Ankara), Şi­ şe Cam Fabrika/an lsıanbııl Yönetim Yapısı 11979) ve flınag'nı gerçekleştiren Upjohn, 1853'te oglu RicAkmerkez iş Merkezi 11985, lsıanbu ll proje yarışmala­ lıarc! Mııchell'la birlikte çalışmaya başlamış, yaygın bcgeni yalın Gotik'ten pitoresk eklektisizme doğru rın.da fürincilık ödüllerini kaza.nan Uran, Vakıflar



ilk konut Gotik üsluptayken. 1845 tarihli ikındsi ltalyan Rönesansı özell ıklerını güsıcrmckıcdi r. 1852'de bu kez New York'ta aynı üsluptaki Trinity



gelişme gOSterince de. kurduğu şirketin ışlerini gide-



Bankası Enıiııôııü Binası (19.50, İstanbul) ve Adana



SSK Hastanesi 119651 yarışmalarında Üçüncülük Amenkan Mımarlık Enstitüsü'nOn (--+AJA) 1876'ya ödüllerini, Vakıflar Müdürlügü lsıanbul Taksim Oteli uluslararası sınırlı yanşmasında (1964) ısc Beşincilik dek de başk.ınlıgını yünltmüşıür. .1199. 3420. 3422. M./leykan Ôdülü'nü almışıır. SSK Süre»"' Paşa &ınatoryumıı (1955). Yeni &ıbab Maıbaası 119511, Kayseri Ona UR --> MEZOPOTAMYA !Klasik Sümer Dö- Anadolu Dokuma Fabrikası (19581, //bank Yapı Koopenemi) ratifi Kavaklıdere Sitesi 119591. İz.mır Buyuk Fjes Oteli rek ona



devretmiştir.



18.57'dc



kunıluşuna katıldıgı



URAGAMİ GYOKUDO 11745, Bizen-1820, Kyoto)



Japon ressam. Hyouemon Gyokudo olarak da bilinir. JAPONYA'da Tokugava IEdol döneminde 11600-18681etkinlık gösteren Uragami gerçekçi MANZARA resimle-



nylc tanınır. Resim kadar müzikle de ılgılenen ve zilher çalan sanalçı aynı zamanda bır sanıurai'dı (s..1v.ışçıl. Konfüçyüsçülük'ün yanı sıra ÇİN sanatında­ kı Guncy Okulu 1-->DONG QİCHANGI ve IVEN-



KEN



RESSAMLARJ'nı



da iyi



bilıyorc!u. Babası



gibi.



o da bir süre Okayama beyı İkeda'nın hizmetinde çalı,Lıysa da ! 795'te görevinden ayrılarak Edo'ya (b. fokyol gitmiş, burada eski saray müziğini lgagaku) canlandLrma çalışmalarına kalılmıştır. Resim konu sunda kendı kendini yeti~1.ırmiş ol masına karşın, dönemın önemli rcss..1mlanndan biri olmuş ve NANCA OKULU gelenegi doğrultusunda çalışıruşur.



Bıı­



lwlann Arkasından Gônlnen Karlı Daglar ve f'Jonmu,< llııluılardan Serpilen Kar gibi birçok resminde doga_va :-.cm 'derece duyarlı ve gerçekçi bir bakış açısıyla vaklaştıgı görtılür. Z.Rona URALLI, Salih 11908. İsıanbul - 1984. Ank.ıral



J'Ork ressam. Kubıst-!NŞACI an layışta (->KÜBİZMi gerçekleşıir­ dıgi



figür ve nesnelerin



soyutlanmasına



lışmalanyla tanınan Ural lı,



yönelik çaSanayi i Nefise Mekte--



bı'ndc C s.GSA, b.MSÜl bir süre NAMIK İSMAİL ,1tölyesinde ve Tezyinat Şubesı'nde !Dekoratif Sanatlar Bölümü) çalıştıktan sonra, 1931 'dc Paris'e giderek LI IOTE ve Lt:GER atölyelerine devam etmiş­ tir. D GRUBU'nun 1939'dak.i 7.scıx.i~im: IQ:İııı ver~



rck



katılan sanatçı,



sürekli olmamakla birlikte çeşit­



lı karına



sergilere de katılmıştır. Urallı , PICASSO'nun etkisi ahında oldugu 1940'ların başında Ana (19441 gibi figürlü kompcl'Llsyonlar yapmıştır.



Hu resimlerinde figürle ilgili çızgisel ınık yapısını yineleyen sanatçı,



kesişmelerin



figüre



bagımlı



rit-



soyut-



lama egilimiyle Türk resminde ınodelaJdan (~MOllELASYON) ilk vazgeçenler arasında sayılır. Çizgi-



.'\CI kc..-sişmclcre dayanan bir Kübizm üzerine temel· lcndirilen çahşmalan İnşacı belirli ve düşünülmüş vüzey çizgi kompozisyon landır. Soyutlama kesin konturlarla ve parçalanmış figür çizgilerinin uyumlu ARABESK'ler haline getirilmesıyle oluşturulmuştur. 0020. 0415. 0417. 1798. E.Dal URAN, Fatin (1922, Antalya)



J'urk mimar ve egitirnci. iŞLEVSELCİLİK anlayışının rıınlannı çağdaş



ün plana çıkugı tasa· ve rasyonel bir teknik ve konstrok-



119621, Sinema 63 (1963, Küçükyalı, İstanbul), T.lş Bankası Galaıa ve Sirkeci Şube Bina/an (1967, İsıan­ bull, İzmit Petrol Rafinerisi Sosyal Tesisleri (1967!, Tripoli Al Mahari Oıeli (1976. Libya), İzmir Büyük Efes Oteli ek yatak blogu (1977), İzmir Anadolu Sigorta Müdürlük flinag 119781, İsıanbul'da Tak.sim lnterconrinenıa/ Oteli (b. '/'be Mannara. 19751 ve Aknıerkez iş Merkezi 119931 başlıca uygulamalandır. Uran. ögrcıım tiyelıgi yaptıgı yıllarda Yapılarda Çlıp ve Çamaşrr &ıcalan (19621. Yapılarda Dila/4\)0n Derzleri 11962) ve Mimarlık Bilgisi 14 C-: 1965, 1967, 1973, 19741 adlı kitapları yayımlamışur.



URARTU



mimarlığL



ve



M.Kaznıaoglu



sanatı



MÖ 9.yy'dan itibaren Yakmdoğu tarihınde önemli hir mi ti.stlcnccck olan Urartu Kıallıgı'yla ilgili ilk bilgiler MÖ 13.yy'ın başlarına kadar ıner. ASUR kralı I.Salmanassar'a (Şalmanezer; hd.MO 127412441 göre "Uruadri ülkesi" olarak bılınen Urartu Krallıgı, Van Gölu'nun guneyindeki sınır boylarında yer aldıgı sanılan en az sekiz ülkeden ve ad ı bılinme-­ yen 51 kentten oluşmaktaydı. I.Salmanassar döneminden sonra 30 yıl boyunca Uruadri topraklarında ne gibi tarihi olayların yaşandıgı konusunda hiçbir bilgi yoktur. Asur kralı l.Tukultıninurta döneminin IMO 1244-12081 başında Van Göhı havzasıyla baglanulı olan yeni bir coğrafi tenın. "Nam ülkesi" ortaya çıkmıŞtır. Assur kentinde bir sarayın yeniden yapım ı sırasında kaleme a1ına.n bır yazıtta Tukultininuna kendisini Babil, Sumer ve Akad ülkelerinin (-->MEZOPOTAMYA) yanında Naıri ülkesinin de kralı olarak göstermiştir. Asur kralı tarafından ilk kez kıılhınılan bu coğrafi ad, MÔ O.yy'a girerken tüm Uruadri ülkesıni içeren bır tenm halini al mış, ancak Uranu krallan tarafından çift dilli yazıılar IBlLlNGUISI dışında hiç kullanılmamıştır. Nairi ü lkeleri ile ilgili en k.ıpsamlı bilgiler Asur kralı l.Tiglatpileser'in lhd.MÖ lll!'>-1077) yazıtlanndan elde edilmektedir. Uruadri ve Nairi ulkelerinin MÔ 13. ve 10.yy'Jar ara· sındakı cografi konumlan Uranu'nun krallık öncesi döneminin daha iyi anlaşılabilmesi açısından olduk· ça önemlidir. Van Gölü'nün kuzey ve ku1.eybausın­ daki topraklar Uruadri ülkesi: güney ve güneybatı­ sında yer alan Kirhi. Hubuşkia ve Tumme'den ku· zcydcki Oaiaeni topraklarına kadar olan alan ise Nairi ülkesı olarak tanımlanmalıdır. l.Salmanassar'dan sonra 200 yıl boyunca Asur yazılı kaynaklarında yalnızca bir ke-.t rastlanan Uruadri adı, Il.Adadnirari döneminde IMO 911-8911 "Uratri" olarak geçer. 11.Asumasırpal dönemine (MÔ 883-8.591 aiı birçok yazıtta ise Unıadri ve özellikle Nairi adına sıkça rast· lan.m.aktadır.



URALLI , Salih,



Koıııpı.:,,ı,isyu,ı.



Ozcrınc yaglıboya,



1959, tuval



73.5x60 cm.



1845



URARTU



ECZACIBAŞI



SANAT ANSİKLOPEDİSİ



Uruadri adının Yakmdogu tarih salmesinc çıktığı MO 1274'ten Mô 858'e kadar süren ykş.400 ytllık d önem. Urartu Krallıgı'nın "kuruluş yıllan· o larak bilinir. MO 858, Asur yazılı kaynaklarında, Urartu Krallıgı'nın bilinen ilk kralı Aramc'nin adından ilk kcı >i'r< edildiği yıldır. Van Gölü çevresinde yaşayan beylikler A'iur saldırılanna. zaman zaman tek başla­ rına, zaman zaman da birleşerek ka~ı koymuşlardır. Uruadri ve Nairi gibi daha güçlü beyliklerin etkisin· deki küçük beylikler siyasi ve askeri açıdan dü~mana karşı birlcşcrck örgüllendiklcrindcn. Urartu tarihinin MO 1274-858 ara5ındaki kuruluş evresine "Urar-



tu'nun Beylikler Dönemi" adı verilebilir. Urartu Krallıgı'nın kurulınasında etken olan bu beylikler arasın· da Hum beyliklerinın de bulunduğuna dair yazılı kaynaklarda iptıçlan vardır. MÔ 834/833' ıe Aia· mc'nin ya da Arame'dcn sonra gelen bir başka kra· im yerine Sardun·nin ISeduril geçmiş olduğu düşü· nülmektedir. O ndan sonraki Kral İşpuini'nın saltanatının ne zaman başladıgı da kesin deği ldir. Ziviz· tan (b.El malıl ve PATNOS yakınlarmda bulunan çi· viyazılı kitabelerden anlaşıldıgına göre yeni kral, I.Sarduri'nin og!udur. MO 825/824'ıe tahta geçtiği kabul cx:iilcbilecek İşpuini'yc ait en önemli yazıtlar· dan biri, Musa.sir (Urartu dilinde Ardinil kentinin Urarıu egemenliğine geçişini belgeleyen Kdişin IKel-i Şin) Sıeli ; öteki de Umrtlı diniyle ilgili Meberkapı Ya-



zıtı'dır.



Zimzim



Dagı'nın



Van Ovası'na uzanan bur-



nu üstündeki bir kaya nişi içine yazılmış ikinci yazma, Urartu tanrılar .1.lcminin tüm tann ve tannçaları



ile bunlara sunulan günlük kurban listeleri yer al-



maktadır. Kral İşpuini. saltanatı uzun yıllar oğlu Mcnua'yla paylaşmlŞtır. Menua'nın hangi tarihle krallı· ga tek başına egemen olduğu kesin değilse de. MÔ 810 tarihi kabul edilmektedir. Bu dönemde Urartu Krallığı. Van Gölü ve çevresinin yanı sıra. Barşua ve Mana ülkesınin bir kısmına. Unniye Gölo'nün batı, kuzey ve guneyindeki iopraklara, Kelişin geçidinin çevresindeki ülkelere ve Musasir'c c..-gcınen olmuş­ tur. Menua, askeri etkinliklerin yanında bayındırlık işlerine de ağırlık vermiş, başkent Tuşpa'dan çeşidi



yönlere, ÖZClliklc Kuzeybatı İran 'a giden askeri ve ti· cari yollar üzerinde kaleler yaptırmış, yazıtlar diktir· miştir. Urartu K.rallıgı'nın Van Göto·non baw;ında­ ki O!kelerle siyasi ilişkileri de Kral Menua'yla başla· mışur. Urartu'nun ~Batı~ya yayılması konusunda



Van ve ö:rellikle Palu yazıtlarm.dan elde edilen bilgiler, Mcnua'nm en önemli amacının Melitcalhe (b.Malaıyal Krallığı' nın egemenlik altına alınması olduğunu göstcrmekledir. Palu Yazıtı'nda Menua'nın Şcbeleria (b.Palu ya da biraz daha batısı). Hozana (b. llozaıJ ve Supa(nil (a.Sofenel kentlerini ele geçirerek Hale ülkesine kadar ilerlediği ve Haıe Olkcsindeki Melitealhe kenti kralını vergi vennek koşuluyla bağıŞladığı ya:ı.ılıdır.



A 1846



Kuzey ülkelerine yapılan seferler Menua'dan sonra MÔ 786'da başa geçen oğlu I.Argişti döneminde de önemini korumuştur. Bu. Van K.ılcsi'nin güney kayalıklarındaki Argişti Anıtmezan'nın cephesinde bulunan ve I forl:ıor Yazıt/an olarak antlan yıllıklardan anlaşılmaktadır. I.Argişti'nin Diauchi ülkesine u Anadolu üzerine sefere çıkmıştır.



Bu sefer sırasında karşısmda yalnı7,e.a Urar-



ıu kralını



dcgil. Uraıtu krallannın yıllardır y(lrüttük· !eri poliıika sonucunda Urartu'nun yandaşları durumuna getirilmiş birçok Kuzey Suriye kent-devletini de bulan IIJ.Tig)aıpilescr' ın bu onak güce karşı elde ctıigı başan, Uraıtu'mın Kuzey Suriye kent-devletleri Oı..crindeki siyasi etkisini önemli ölçüde azal ttığı gi· bi. Aıiur'tın kuzeybatı sınırını da emniyet altına almıştır. Asur yazılı kaynaklarından anlaşıldığına göre. 111.Tiglatpıleser MÔ 735'ıe de Uranu başkenu Tuş· pa'ya saldırmış. ancak güçlü sur duvarları ve savun· ma sistemi kentin Asur ordulannın eline geçmesini engeUemiştir.



kralı olan Rusa'run dönemine ılışkın yazılı kaynaklar sınırlıdır. Üç önemli yazıttan ikısı kuzeyde, öbürü Uşnu Ovası'nda ele geçmiştir. Gökçe Göl'ün güney kıyısında. günümüzdeki Kama kasabasında (e.Nor·Bayazed) ele geçen yazıt ile gôlün güneybatısında Kelagran olarak bilinen Tsovınar kasabasında bulunan yazıt, bu yörede kurulan iki önemli Urartu kalesinin yapı­ mı için dikilmiştir. Yeni inşa edilen bu yerleşme yer· !eri Haldi ve Teşeba K.alclcri'dir ve yapımlannın nedeni kuzeyden gelen ·aılı kavimler" tehlikesinin boyutlarının bUyOmc-;ine bağlanmalıdır. Rusa'nın ölü· münden ya da tahtı bırakmasından sonra başa geçen 11.Argişti'yle ilgili yazılı kaynaklar da sınırlıdır. llu kralın. ykş.28 ytl soıcn hukOmdarlıgı boyunca (MÔ 714-6851 Urartu ülkesinde yaşandığı bilinen en önemli olaylar göçebe kavimlerin harcketJeridir. Kafkas ötesindeki bozkırlardan gelip Urartu topraklan içinden geçerek, Bau'ya PHRYGİA_ (Frigyıtl üzerine giden bu halklar MÔ 685'te GORDION kentini yağ· ma eden Kimmerler'dir. 11.Argişti. KlMMER güçle-



Mô 734'te 11.Sarduri'nin yerine Urartu



URARTU riylc bilinmeyen hır yerde karşılaşmış ve babası gibi o da yenilmekten kunulamamıştır (Mô 707). Bu dönemde ınşa edılen bazı kalelerin dagılınu. Uranu sı­ nırlannın özcllıkle doğuda oldukça ı,,enışledığını gö&ermektcdir. 8:ııı İran ·da Ardebirdcn 11:ız.ar Dcnıı.ı · ne gıden yolun yakınlarındaki Savalan Dagı ·run cteklenndc Sarab'da bulunan ıkı yazıl . Uranu sınır· !arının bu yörelere ulaştıgının kanılıdır.



kralı 11.Sarı,,on lhd.MÔ 721-705) tarafmdan Urartu Krallıgı'na karşı yapılan



Unlu "sekizinci scfcr"in ka· bu yöntemle haberleşmeye ait bılgiler var· Uranu kaleleri başkent Tuşpa'dan dagılan ticari ve asken yollan da koruyacak konumda düzenlen· miştir. Bu yollar 01..crinde ya da ovalarda inşa edilen kaleler üstlendiklen ışleve uygun planlara sahiptir. S.ıvaş sırasında halkın sıgınacagı huyUklukte kalelerin yamnda. toplanan vergi ve haraçların saklaruna· sı için yeterli depolara sahip kaleler de vardır. Ozcllikle asken ve ticari yollar üzerindeki kaleler. Uranu merkeziyle öhür bölgeler :1.rasında yürütülen ticarete hizmet edecek biçimde yapılmıştır. Bu kaleler, ANADOLU SELÇUKLU ve OSMANLI dönemlerindeki KERVANSAl{AY'ların Anadolu'daki erken örnekleridir.



yıtJannda dır.



il Argişti'den sonra baş.ı geçen ll.Rusa'nın dönemi Uranu içın asken ve kültürel yönlerden bir diriliş olarak bcnimscnır. Urartu kralı . Kımmcr sorunuyla başedebilmek için Gökçe Göl dolayında Karmir· 131ur kentini ınşa etmiş ve bu kente Tanrı Teişe­ ba' nın adından dolayı Teh;;ebani adını vermiştir. Kımmerler'i Kafkasya Dagları'ndan güneye doğru kovalayan ve kendileri de yollarını şaşırarak Med olkesıne giren "atlı kavim" İskitler'in gelecekte Urartu Uranu kalelerinin etrafı genellikle bir, bazı dunım· ıçin de ö nemli bir tehlike oluşturacagı nın bilincinde !arda da iki sıra sur duvanyla Çt.."Vrilmiştir. Sur duvarolan 11.Rusa, Kuı.cybatı İran'da birçok görkemli ka· ları erken dönemden başlayarak gelişen farklı yapı m le ınşa euınnişt.ır. Bunlardan en önemlisi Akçay'ın yöntcrnlcn sergiler. Kra.llığın erken dönemlerinde ve yanındaki Ilastam Kalcsi'dir. MÔ 645'te II.Rusa·nın özellikle de !.Sardun, İşpuini ve Mcnua dönemlerin· yerine geçen 111.Sarduri. tahtta kaldıgı ykş.10 yıl bo- de sur duvarlannda, uzunluk.lan Van Kalesi'ndek.i yunca Uranu Krallığı· nın gelişmesi yonunde pek ba· Madtrbu,ç omegindc görtildügo gibi 3-4m'yi bulan ~1nlı olamamıştır. Ku1,cy'de Tcışebani kenti çevrelaŞ bloklar kullanılmıştır. Duvarlarda ılk laŞ sırası sınde yaşayan ve bOyUk olasılıkla göçebe olan in· anakayada açtlan taş yataldan Ostündc yUksclir ve s.ı.nlara toprak ve hayvan dagııılması için emir ver· taŞ bloklar her sırada bırkaç santimetre içeri çekilemcsı . uç boylanndakı halklarla savaşmaktan çok, iyi rek duvara içe dogru bir eğim verilir. Böylece temel ılişkileryortıtmck istemesinin bir kanıtıdır. fll.Sarduduvanna. yüksekliği 15m'ye kadar varan, üstteki n'den sonra. yüzyıllarca Uranu'yla ilgili ayrıntılı bil· agır kerpiç kısmı taşıyacak bir direnç kazandınlır. gıl~r venniş olan Asur kaynaklan da Urarıu·ctan söz MÔ 9.yy°ın sonuna doğru Uranu tahtına Kral MeL'lmcz olur. Urartu yazıdan ise yalnı1..ca bazı adak nua'nın geçişiyle biçimlenen yeni mimari anlayış ve L'Ş}'ası üstünde, adagı sunan kralın adını vermekle etkınlik1er içinde sur duvarlarında da yeni bir yapım vetııur. Bu nedenle MÔ 635-585 arasmdaki 50 yıl yöntemi ortaya çıkmış, taŞ blokların boyutları küçül!mtunüyle .. karanlık bir döncın ..dir. Erimcna. müş 10.75-1.0m), bloklar arasında var o lan açıklıklar IV.Sarduri, Ill.Rusa ve N.Rusa'nın kral oldukları tamamen ortadan kalkmış ve taşlar birbirine sıkıca \·arsa.yılsa da, hangi tarihlerde ve hangi sırayla saltaoturtulmuşlur. Ancak, ilk sıranın anakayadaki yanat sürdükleri belli değildir. taklara oturtu lması ve duvann içe doğru çckilıne:-.i Uranu Krallıgı 'n ın yıkılışıyla ilgili olarak genellikle geleneği sordürtilmüştOr. Bu tür kalelerin en güzel ıki olay üzerinde durulmaktad ır. Bunlardan ilki kral- örnekleri. Kral Menua dönemine tarihlenen Yukarı lığın MO 609'dan sonra Medler'irı egemenliğine J\rızal, KöızOt ve Patnostaki Aznavunepc Kalelcgeçmiş o labilcccgi; ikincisıysc İskıtler tarafından yı­ ri'dir. MO 8.yy·ın ortasından ~nra yapılan bazı kakıldıgıdır. Bu olaylar Uranu Krallıgı'nın yıkılışında lelerde laŞ blokların dış yUzlerinin farklı bir anlayış· Jogrudan sorumlu dcğılse bile. krallığın sonunun la biçimlcndınldıgı !,'Örülür. il.Sardun dönemine ta>!clmcsınde büyük pay sahıbı olmalıdır. Yakındo-­ rihlenen Çavuştepc Kalcsi'nin "Uçkale" bölümün· ~ı· mm en güçlü siyasi ve askeri örgut-0 olan deki sur duvarlaruıda laŞ bloklar çok ıyı bir işçilik Asur·un ortadan kalkmasından sonra bölgenin tari- sergiler; 11.Rusa 'n ın yapıırdıgı Ayanıs Kalcsi'ndcysc h, olay lan büyUk oranda İskit ve Medler tarafmdan b loklann dış yüzleri bömbelidır. Sur duvarları üzehiçimlendiri l mişıir. MO (U) tarihli Babil kronik1c- rinde belli aralarla bastiyon (Fr.bastion, yUksckligi ımde İskitler'in .. Uranu toprak1arına k..ıdar" ilerkx::li~ sur bedenıni aşmayan kule) ya da kuleler yer alır. ~ı bdırtilıniştir. Urarıu·yıa ilgili en son bilgiler Eski Kule ve bastiyon lar köşelerin dışı nda. kalenin sa· Ahit'ıc geçer. lbrani peygamber Yeremya. Yahuda vunması için gerekli en uygun yerlere inşa edilmiş­ kralı Tsedekiya'nın dördüncü yılında (MÔ 594) tir. Uraıtu k..ılclerinde sur ve kulelerin temel duvarUranu. Mannea, İsk.it ve Medler'in Babil üzerine larının osıunde kerpiç bir beden yUksclir. Ancak gos.ıldırmasını istemiştir. Urartu adı bu tarihten sonra nümü1.c çeşitli nedenlerle büyük yıkıma uğrayarak Y.1kındogu yazılı kaynaklannda bir daha hiç görtil· gelen kalelerin bu bölümüyle ilgili fazla arkeolojik rncz. Mcd kralı 11.Kyaksarcs (Keyhüsrev; hd.MO belge yoktur. Ayanıs ve Aznavunepe gibi bazı kazı­ 1125-585) ile LYDİA kralı Alyallcs arasında Kızılır­ larda yükseklikleri birkaç metreye varan kerpiç dumak yakınında yapılan ve bu ınnagın ortak sınır ola- varlar ortaya çıkarılmıştır. Buralarda elde edilen veı,tk benimsenmesini saglayan savaşa (MO .585) gi- rilere göre sur duvarlannda kullanılan kcıpiçlcr ykş. Jcrken Med ordulan, bOyük olasılıkla, yollan üzc- 15x30x60an OlçUlerindedir. Kaleleri çevreleyen bu rındeki Uranu Krallığı'nı da onadan kaldırmıştır. duvarların ö1..cllik1eriylc ilgili bilgiler genellikle. Urartu laŞ kabartmalarından, 07.erleri çeşitli beıimlemc­ Mimarlık: Uranu mimarlıgı.nm en etkileyici örnekleri askeri ve lcrlc bezeli tunç levhalardan ve bazı yazılı belgelerJını yapılardır. Uranu Krallığı'nın yaytldıgı boıon den elde edilmektedir. Arkeolojik belgelere göre sur holgclcrde varlıgı bilinen KALE ve garnizonlar, ö-"ı.el­ duvarlannın taş temellen üstünde t..'Tl az 1S.18m·yi lık.le yer aldıkları ovayı denetleme amacıyla bir da- bulan bir kerpiç kısım yUksclınckteydi. Kerpiç kıs· mm basamak1ı piramit biçimınde dendaneler CDENAın ovaya uzanan bumu üslünde ve kayalık bir ara· ı.ıde inşa edilmiş, aynca su kaynaklarına yakın olDAN) ile sonuçland ıgı ve dendancler ile sur bedeni ı naları göz.etilmiştir. Genellikle her Uranu kalesi bir arasında ahşap hatıllann kullanıldığı. betiırileıneler· lıaşka Urartu kale ya da garnizonunu görecek biçim· den açLkça anlaşılmaktadır. Bu betimlemelerde, kerJc konum landırılmıştır. Böylece yaklaşan düşman piç beden ü:..tünde pencere gibi algılanan eleınan1a­ {ırdularının haberi. kalelerde ateşler yakılarak bir ka- rın ise dekoratif amaçlı , taştan yapı lmış "kör ıx:ncc­ k.-den öbürüne ulaştınlabil mbştir. MO 714.te Asur reler" olduk.lan arkeolojik kazılarla kanıtlanmıştır.



1847



URARTU



r.A...,L



.n..CIBASI



SANAT



ANsİKı PLI > S



bu kentteki 1laldi Tapınagı'nın yagmalanması resmedilmiştir. ll.Sargon, "sekizinci seier"le ilgili olarak tanrısı A'i.'iUr·a yazdığı mektupta. Musasir'deki tapı­ nağın Urartu baştanrısı I faldi'ye ait olduğunu belir tir. Bu nedenle Urartu tapmaklarmı yeniden kunna denemelerinde Musasir tapınagı ö lçül kabul cdilmiŞtir. Ancak. kabartma üslünde betimlenen tapı­ nakla Uranu öğt..'Sı olarak bilinenler. duvarlarda ası­ lan aPHRYGİA) bu yörede elkın lik saglamış, onları MÔ 676'da Kimmerler (....+KİMMER) izlemiştir. Kimmcrler'in önce ASUR, sonra Med 1-->İRAN I orduları karşısında yenilgiye ugrayarak Batı Anadolu'dan çekilmesiyle MÖ lı33'te LYDİA Krallığı üstünlük sağlamış. ancak MÖ 546'da bölgeyi Pcrslcr'c (->IRAN) bırakmıştır. MÔ 334"te Makedonyalıların eline geçen kent ve _yöresi, MÖ 323"te Makedonya kralı Büyük İsken­ der' ın lhd.MO 336-323) ölümüyle. komutan Lysimakhos'ça işga l cdilm ıştir. MO 282'de Sclevkos'a venilerek ölen Lysimakhos'un ordusundaki soylu·



!ardan Filetairos'un kurdugu PERGAMON



Krallıgı



vörede üstünlük sağlamış. öncelen Selevkos'un yönettıği Sclcvkos Dcvleti'nin uydusu olan bu krallık MO 261 'de bagımsızlıgını ilan etmiştir. Daha sonra Romalılar yörede MÖ 131'de egemenlik kurmuş1,ır. 395'ten sonra da yöre Opsikion adlı tberna (vi· l.ıyell ıçınde BİZANS topraklarında kalmıştır.



1076'da ANADOLU SELÇUKLU yönetimine gi-



olduğunu göstermekledir. Erice köyündeki Ballıka·



ya Kilisesi ve Bulkaz Dag, yamacındaki Delik/ikaya Kilisesi, Kappadokia bölgesindekiler gibi yumuşak kayaya oyulmuş yapılardır. Payamalanı"nda ortaya çıkanlan Aziz Manas Kilisesi. 10.yy'a tarihlenmek· tcdir. Aynca &:içikler köyunün glineydogusunda 6.yy'da Roma yapılannın üstüne kurulan Bizans kiliselerine rastlaıunıştır. Bu köyün güneybatısm.· daysa dromos (gınş kondoru). ön oda ve mezar oda· sından oluşan üç TÜMÜI.ÜS bulunmuştur. Yapı­ lar MÔ 5.yy"da yaygın laşan Yunan-Pers kültürü-



nün örnekleri olarak kabul edilmektedir.



Ulubey ilçesinin 13km güneybatısındaki Sülümen· li köyünde I lclenistik ve Roma dönemi kalıntıları vardır. Antik Blaundos kentinde k..ıle, tiyatro ve ya· pı kalıntıları, ayrıca kayalara oyulmuş mezarlar bu· lunınaktadır.



Sivil Mimarlık, Yaşam biçimi, iklim ve üretimin biçimJcndirdigi ev· lerin yanı sıra üç kallı konak biçimindeki çıkmalı. kafesli yapıların sayıları gün geçtikçe azalmıştır. Geleneksel EV'lere kentin en eski yerleşim alanı



olan Aybey Mahallesi'nde rastlanmaktadır. Evliya Çelebi 11611-82?) Seyabaıname'sinde kentte toprak



şap yapıların aldığını gOzlem lemiştir.



yük bir yangında çogu yok olan bu



1894'teki büyeri-



yapıların



ne taŞ temelli. yer katı kerpıçten. üst kalları ahşap çatkılı



ve kerpiç dolgulu



yapılar kurul muş,



1922



yangınından sonra da tuğla kullanımı yaygınlaş· mıştır.



yaygın el sanatlarıyken, günümüzde önemini yitir·



kumdan ll.Yakub'un vasiyeti üzerine OSMANLI



miştir.



topraklarına katılmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında



16. ve 17.yy"larda en parlak dönemini yaşamış. Uşak l lAU'lan dünyaca tanınmıştır. 1. ve Ti.Dün·



hareketli olaylar



yaşayan Uşak.



1920-22



arasında



(Yasugın Şiiri"ndcnl,



1788, kagıt üzerine agaç baskı,



damlı bahçeli evlerin bulunduğunu yazmış. 19.yy sonunda yöreye gelenlerse kerpiç evlerin yerini ah·



ren Uşak, Haçlı seferlerinden sonra yeniden Bi· z.ans·a katılmış: 1300'de Germiyanoglu Beyliği'nin ı:geınen ligine girmiş: 1429'da bu beyliğin son hü·



Yunan işgalinde kalmış. Başkomutanlık Meydan Muharebcsi'nin yogun çatışmalanna sahne olmuş ve 15 Temmuz 1953'te il durumuna getirilmiştir.



UTAMARO. Aşıklar 24.8x37.4 cm.



El Sanaılan: Geçmişte dokumacılık ve dericilik Uşak'ta yapılan



Torkmenler'le başlayan DOKUMA sanatı



ya savaşları halı dokumacılıgını geriletirken, kilim dokumacılıgı önem kazanmışsa



gınlığını yıtırmiştir.



da bugün eski yayM.A)Uın



Tarilısel Yapılar,



UTAMARO 11753-1806. Edol Merkez İlçe, Çarşı ıçınde bulunan Ulucami. BEYJapon ressam. LiKLER DÖNEMi mımarlıg,yla Osmanlı mimarlı­ JAPONYA'da Tokugava (Eda) döneminde 11600gı ara~ında bir geçiş dönemi yapısıdır. Yapım tari1868) UKİYO-E akımının en önemlı çok renkli bashı kesin olarak bilinemeyen caminin dört ayak.la üç kı INİŞİKİ-E) ustalanndan biridir. ~hna ayrılan dikdörtgen bır planı vardır. Ana me· Un ortada kubbeyle. yan sahınlarsa üçer küçük kubbeyle örtülüdür. İlçenin merkezinde bulunan Runnalı Cami, 14.yy'a tarihlenmekte: biri sonra· dan eklendiği anlaşılan iki kare mekandan oluş· maktad ır. Ana mekAn sekizgen kasnağa oluran bir



kubbeyle örtülüdür. 19.yy'da yapılan ve Batı mimarl ıgııuıı etk.Ht:ri gOrüleıı Ç.akaloz Camisi'ııde dik· Jörtgcn planlı mckM düz çatıyla örtülüdür. Şeyb I lacı Kemal l'ürbesi 11892) dikdörtgen planlı kubbelı bir yapıd ır. Dokuzsele Çayı üzerinde bugün yıkık durumdaki. ıek gözlü Çanlı Kôpnı 11256): Gediz



Tam adı Kitagava Utamaro, asıl adı da Kitagava Nebsuyoşi olan sanatçı, ressam ve şair Toriyama



Sekien"in 11713-881 yanında yetişmekle birlikte sanatsal kimliğini çagdaşı TORİİ KİYONAGA'nın etkisiyle bulmuştur. U kiyo·c'nin iki uç noktasını temsil eden bu sanatçılar önceleri birbirine rakip olmamakla birlikte l 780'Jcrin son larında Utamaro'nun kendi özgün oslubunu geliştirmesinden bir süre sonra Kiyonaga. baskı yapmaktan vazgeçmiş· Lir (ykş. 1790). Utamaro'nun sanatsal olgunluğa ulaştıgı yapıt larında K.iyonaga'nın idealıze edilmiş



Çayı 07.crinde, Gcrmiyanoglu ya da Erken Osman·



güzel kadın resimlerinin etkisi büyOktOr. Utamaro







1790 dolaylannda yakın görünüm ya da büyütülyuz lokubi-e) teknıgiylc gcrçekleştirdigi ilk yarun boy kadın PORTRE'lerine başlamadan önce HOKUSAi ve HİROŞİGE'nin kuş ve çiçek resimlerine öncülük eden Gabon- 11788: B ORAN UÇLEME - TRİPLET ÜÇÜZYİV = TRİGLİF



OLGEN, Ali Saim (1914, İstanbul 1963, İstanbull Türk mımar ve restoratör. Turk anıllarının rölövelerinın yapılması ve onarıl­ masında ilk ciddi ve ilkeli çalışmaları başlatmış olan Ülgen, bu alandaki sayısız ınceleme ve uygu· lamalarıyla tanınır.



P.NASII. Frances Hodgkıns (1870-1947). Edward Burra 0905-76), John Armstrong (1893-1973) gibi ressamlar ve Wells Coates (1895-1958) ve Colin Lucas gibi mımarların oluşturduğu grup. 1933'Leki ilk sergilerinden önce Hodgkins b'11.lptan aynlmış. yerine Tristram l lillicr (1905-?) katılm ıştır. Gnıp ertesi yıl READ'in yayma hazırladıgı Unit One. 11x Modem Movement in Englisb Archiı«ture, Painıing and Sculpture (Ünite 1. İngiliz Mimarlığı . Resmi ve J lcykclinde Modem Akım) adlı kiıabı yayımlamış­ tır. Etkinliklerini Londra'daki Mayor Galerisi'nde sürdüren toplulugun ortak bir öğretısi ya da programı olmamakla birlikte amacı çağdaş bir ruh yaratmak ve hem resimle heykelde hem de mimarlık­ ta güncel olanı yakalamaktı. Ünite 1 ı.ızun ömürlü



••



1938'de GSA (b.MSÜ) Yüksek Mimarlık Bölomo·no bitirdikten sonra aynı kurumda mimarlık ta- olmamasına karşın, 1930'ların İngiliz sanatına nhi ve şehircilik asistanı olmuş. aynı yıl anıtlar ve damga:mu vuran bir hareket olmuştur. ~hircilik alanında açılan Avrupa sınavını kazana- 2821. Z.Rona rak Maarif Vekaleti'nce Almanya'ya gönderilmiş­ lır. 1939'da il.Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine ÜNSAL, Behçet (1912, Malatya! Fransa'ya geçmiş. burada Notre Dame Kilisesi'nin Türk mimar. mimarlık tarihçisi ve egitimci. onarımında çalışmıştır. Fransa'nın da savaşa gir- Mımarlık tarihi ve şehircilik araştırmalarının yam mesı Ozerıne yurda dönmüş. 1940'ta askerlik hiz- sıra tarihı yapıların korunmasına ('40NAR1M VE metini gördüğü Maraş'ta da yörenin sivil mimarlı­ KORUMA) yönelik çalışmalarıyla tanınır. gını incelemiştir. 1943'te gene GSA Ytlksek Mimar- tsı:mbul Liscsi'ndcn sonra, 1933'te EGLI'nin öglık Bölümü'nde sanat tarihi öğretmenliği yapan Ül- reııcisi oldugu GSA (b.MSÜ) Mimarlık Bölügen, l944'tc Maarif Vckalcti'nin isteği üzerine An- ınü'nden me-.lun olmuştur. 1936'da Ankara ili mikara Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü marı o lan Ünsal aynı yıl ('..ocı,k Esirgeme Kurumu Anıtlar Şubesi müdürlüğüne aıanınışur. Böylece ilk Sarayı (Şevki BALMUMCU ile) ve Samsun Halkevi olarak ANITiar üzenne ra'>)'Oncl bıçımdc uygula- proje yarışmalarında Birincilik ödüllerini kal.anmalı çalışmalar yapma olanagına kavuşmuş ve çev- mış, 193Tde Etlik'teki Parazitoloji Enstitüsü ile fesınde topladıgı meslektaşlarına geliştırdiği yön- Ulus'taki Jandamıa Komutanfzgı binalannı ınşa etıcm len öğretmeye başlamışllr. Bır yandan Vakıflar miş, 1938'de Bayındırlık Bakanlıgı Yapı ve imar İş­ (;enci MüdOrlügo'nün RF.STORASYON işleriyle leri proje mimarlıgına gcıirilmiştir. Bu görevi sıra­ ılgilenen Ülgen, sonunda bu kuruma geçerek Abi- sında, An.kara'nın Sincan köyüne Romanya'dan Jc ve Yapım İşleri Dairesi'nde görev almıştır. Eği­ gelen göçmenlerin yerleşLiri lmesi nedeniyle köyün tım hizmetini de AÜ DTCF'dc sanat tarihi dersleri yeniden planlanmasını üstlenmiştir. 1940'ta İstan­ vererek sOrdOrmOştür. bul Belediyesi imar MüdOrlogıı uzman mimarı olaUlgeıı. İstanbul. Trakya ve Anadolu'da l50'ye ya- rak PROST ile İstanbul imar planı çalışmalarına kakın yapıtın onarımını gcrçcklcştinniş, 300'0 aşkın tılmış, bu yıllarda özellikle şehircilik (KENT _yapıtın onarımında da bOyOk yardımlarda bulun- PLANLAMA) sorunlarıyla uğraşmıştır. 194l'de muştur. Aynca. Irak. Ürdün ve Libya'daki İslam ve birkaç arkadaşıyla birlikte, iki yılda 45 sayı çıkan Türk eserlerinin onarımında da cmcgi geçmiştir. Yapı adlı mimarlık dergisini yayımlamaya başla­ (r/,elliklc Sülcymaniye Külliyesi onarımıyla yakın­ mış: l945'te İstanbul. Kabataş'taki Te~I Genel MüJan ilgilenerek titiz araştırmaları ve deneyimleri so- dürlügü Binası {b.yık.J uygulamasının ardından nucunda bilinmeyen gerçekleri ortaya çıkararak ya- 1946'da inhisarlar (Tekel) Umum Müdürlüğü proje pıtın özgünlüğüne kavuşmasını. sonradan yapılan bürosu şefligi yapmış; aynı yıl İstanbul Yıldız Tekeklerin ayıklanmasını saglamıştır. Onaruuını gcr- nik Okulu'nda ts.YÜ. b.YTO) mimarlık tarihi dersçckle:;ıırdıği öteki yapılar arasında, / lacıbektaş Kül- leri vermeye başlamıştır. 1949'da Mimari Tarihi adlı kitabını yayımlamıştır. Kitap, gerek hacim gerek lıyesi (Nevşehir) , Sırçalı Mescit ve Karatay Medresesi CANLANDIRMACILIKI yaptığı söylenebilir. Tarihi bilinen erken yapılarından Arkeoloji Müzesi. YENİ-KLASİKÇİLİK doğrultusunda ö-,en ve bılgiyle



sanatçısı



tasarlanmış bir yapıdır. Rengi, yapı gereci ve dikkatle ölçulcndirilmiş kütlesiyle, içinde bulundugu tarihi çevreye uyumuyla belirginlik kazanır. Sanayi-i Ncfı se Mekıebi'nde de bu uyum aranmıştır. Vallauıy'nin daha sonraki yapılarında, ömegın Dılcııgis Evi ya da Osmanlı Bankası· nda, çogunlukla Yeni· Rönesans' a ve iki bOyük uygulamasında da eklektik lscçmcci --->EKLEKTISİZMI tasanmlara yöneldiği görülür. Düyun-, Umumi)" Binası 'nda Yeni-Rönesans kütleye



Cesare Maccari'nin 11840-19191 öğrencisi bilinmektedir. 11.AbdOlhamid döneminde (1876-19091. 1880'lerin başında lstanbul'a gitmek üzere İıalya"dan aynlmış: İstanbul'da İngiliz büyü· kelçisi Lord Duffcrin'in önerisi u1.,crinc o sırada yeni



kurulan Sanayi·i Nefise Mektebi'ndeki yağlıboya atölyesine hoca olarak atanmıştır. Şişli'de özel bir atölyesi de bulunan sanatçı, 1883-191.5 arasında Sanayi·i Nelise'deki görevini sürdürmüş; ll.Abdolha· mid'in ogullanna da resim dersleri vermiş ve Padişah tarafından "Şehzadelerin ôgretmenı" unvanıyla ödüllendirilmiştir. Çalışmalarında yaglıboya.



pastel



ve suluboya gibi çeşitli mal1..emelerden yararlanan



Valen. PORTRE türünde büyük başarı



1864



Kôşkleri'ni (Baglarbaşı



Rnma'da. Aziz Luka Akadeınisi'nde öğrenim gören ValCri'nin. 1870'\crde İtalyan rL"'iS..'UTI ve oyrnabaskı oldugı.ı



A



Osmanlı



Merkez Binası , aynca Osmanlı Bankası Eminönıl Rinruı. Sanayi-i Ne[ıse Mektebi (b. İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi: 1882-941. Asar-ı Arika Müzesi



De/la basilica di S.Paolo su/la Via Osrierse 19071.



11823; Ostiersc Yolu Üzerindeki S.Paolo Bazilikası'ııa Daırl adlı kıtabında dile geurıniştir. Son yılla­ rında arcbi.tetro def carnerlengato olan Valadier'nin bu dö nem etkinlikleri, S.Martınoaı Mantı 0826-291, Flamınıa ü:t.eriııdekı S.Andrea U828·2.ı.kınız.



Van Kalesi'nde;



Aşağı



Kent'se Eski Van kentinde



knnumlanmıştır.



Van adının Urartular'ın yöreye ver· Jıkleri ·'Biaru/Waını " admdan kaynaklandığı öne sü· nılmckle birlikte kesinlik kazanmamıştır.



muş



si'nden Alil ERZEN tır.



VALLO'JTON, FC!ix Edouard. Agaçlı Manzara, 1911 , tuval ür..t:rine yağlıboya,



100x73 cm.



başkanlıgında kazılar yapılmış­



1975'te bölgenin tarihi·milli park yapı lması gün·



deme



gelmiş;



1979'da Van Kalesi ve Eski Van kenti



Stf alanı olarak korumaya alınmış: kazı ve araştırma·



!ar. 1987de Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji malan Merkezi müdtirü Taner



Tarhan'ın



Araşıır­



yönetimin-



de başlatılmıştır. Merkez İlçe'mn kuzeyındeki Zim· Kentın 7-8kın güneybatısına düşen Tılkıtepe I löyüzim Dagları'nda deniz yüzeyinden 1830m yükseklikgtı'nden elde edilen bulgular yörede yerleşim tarihi· te bır tepe lizcrınde yer alan Toprakkale ise mıı Kalkolıtik Çag'a 1-->PRElllSTORYAl değin ykş. 60x400m boyutlarındadır. 1879'da Emilius Clayuz.ındıgını göStermektedir. Yerli halk Hurriler. Hİ­ ton ve Dr.Raynold, 1959 61 ve 1976-77 arasında, Afif TiT Krallıgı'nın yıkılmasından sonra Van Gölü çevEr-.ıen başkanlıguıdaki ekıplerce yapılan arkeolojik resinde Nairi Konfederasyonu'nu kunnuşlar. MÔ çalışmalarda Haldi Tapınagı. sarnıçlar ve şarap depo9 yy'da da URARTU Krallıgı'nın halkını oluştur­ su onaya çıkanlmıŞtır. Dörtgen planlı l laldi Tapına­ muşlardır. MÔ 7.yy'da KİMMER ve İskit akınlany­ gı'nm temelinde altın ve gümüş levhacıklar: tapına· la ,.ıyıflayan krallık MÔ 6.yy'da Med Krallıgı'nca ğın yakınında da, üstlerinde II. ve III.Rusa adına rast· 1-->İRANI yıkılmış. yöre MÔ 550'de Persler'in ı .....iRAN) eline geçmiş, M(°) 332'de de Makedonya kralı Büyük İskeııder'in lhd.Mô 336-3231 işgaline ugramıştır. İskender'in Mô 323'te ölümünden son· ra ortaya çıkan taht kavgalan sonunda MO 301 'de kurulan Selevkos Devleti. MÔ 129'da Paruar'a l ~İRAN) yenilerek yöre üstündeki cgcmcnligini yitırmiŞtir. Selevkoslar'la birlikte Arakslar'ın da Part cgcmenligine boyun egmesiyle Partlar yörede üstünlllklenni arttırmışlar, ancak MÔ 85'te Arakslı Tigran'a yenilerek Osroene lb.Şanlıurfal ve Migdonia'yı 1b.N usaybin) yitınnışlerdır. Onasya'nın dogusuna dogru yaytlmaya başlayan Romalılar. MÔ 66'da Arakc.; yönetimini yıkarak Part sınırlanna dayanmış· !ardır. Yüzyıllarca Romalılar ve Partlar arasında bir tampon bölge olan Van ve yöresi, Partlar'ın yıkılm.:1sıyla 22Tde kurulan SA5ANİ Devleti'yle Romalılar ,ırasındaki çatışmalara sahne olmuş, 24l'de Sasani\er'ın yöredeki ROMA etkisini zayıflatmasıyla, Roma imparatorluğu'nun 395'te ikiye ayrılmasına degın Sasani yönetiminde kal mıştır. 395'ten sonra Bi-



!anan aslan ve boğa betimli tunç adak kalkanları bu· lunmuştur. Toprakkafe'nin bausında. anıL"i.11 bir ana nişle küçük bir sunak nişinden oluşan. MÔ 9.yy'a ait



bir kutsal alan



(Mchcrkapı



Kutsal



Alanı)



ortaya çıka·



nlmıştır.



Kaçak kazılardarı büyük zarar gören Urartu son başkenti Toprakkalc'dcn çok sayıda tunç ve fildışi yapıt ülke dışına kaçınlmıŞtır. BölgeKrallıgı'nın



nin tarihöncesi dönemine ilişkin bilgiler veren Tilki· tepe I löyügü. Van Kalesi'nın 6km güneyindedir 1-->VAN BÖLGESİ KAZILARI!. Öte yandan. Merkez İlçe'nin Ti.irk dönemi yapılanndan, Karakoyunlu Kara Yusuf yönetımının ılk yıllanna 11389-1400) tarihlenen Ulucanıi ile 156T de Kanuni Sultan Süley· man ' ın vezırlennden I lüsrcv Paşa'nın yaptırdığı Hıısrw Paşa Camisi tümüyle yıkık durumdadır. Çatak



ılçesindc Tırişin



Yaylası'nda



Mezolitik



Çağ'dan İlk Tunç Çağı'na değin yapılmış olan kaya



resimleri ünlüdür. Bll resimlerde av sahnelerinin yanı sıra. boğa. ceylan. bizon ve !il gibi hayvanlar betimlenmiştir.



1865



VAN



c:cLACIBAşı



SANAT ANSTKLOPEDİSf



&Jremit ilçesindeki Dil kaya I löyugü. MO 3.bindcn ortaçağa değin yerleşim götmüştür 1--.VAN BÖL·



GESİ



KAZ!LARll.



Gevaş ilçesınde. Akdanuır



Van Gölü üstündeki adada kurulu Kilise.\i (9L5-921) taş ı~ilığiy!t! ünlüdür.



Mimarı Keşiş



Manucl olan yapı , haç



planl ıdır;



cep-



helerinde hayvan ve bitki örgelcrinin yanı sıra. İn· cil'ın



kutsal ki~ilcrinin kabartına (X>rtrclcri yer al-



maktadır.



llçcdc aynca, medrese odalarının sı nırladı ğı bir avluyla çevrili İ:uiişar Camisi ve çokgen planlı. piramil külah örtülü / Talime //atım Kümbeti (1358)



El Sanat/an, ilde KiLiM dokumactlıgı ünlüdür. Aynca at ve yem heybeleri. omuz çantaları, hurç bıçımınde çocuk beşıklerı. battaniyeler öteki dokuma türlendır. Keçe ya· pımı (-+OOKUMA) ve tiftik çorap örücülüğü de sürdürtllmektedir. M.ı\ydın, M.Beykan VAN ALEN, William--+ GÖKDELEN



VAN BÖLGESİ KAZILARI



Anadolu'nun en eski yerleşıın bölgelennden biri olan Van bolgcsindc MO 5.binyıldan başlayarak d cgişik ktlltürlcr yaşama olanagı bu l muş, MO 4.binde Gürpıııar ilçesindeki ÇA VUŞTEPE. Giyimli "Erken Hurri kültürü" adı verilen güçlü bir kültür 1--+VAN BÖLGESİ KAZILARD ve Norı,'tilı/Norkuh birliği ol uşmuştur. Mô 3.bınıyla bölgede. Ac;urlular'ın "Naıri ülkeleri" Aşağı ve Yukarı Kaleden oluşmaktadır. Onemli bir dcdigi ve aralannda Uraııular'ın da bulundugu kü· küllOr ve yönet.im merkezı olduğu anlaşılan bu yer· çok devletler kurulmuşıur. MO 9.yy'ın ortasında lcşmede sistemli kazı lar Afif Em:n haşkanlıgında Urartular. bu feodal beyliklen siyasal bir birlık altın· 196l'de başlaulmıştır. İlçenin lOkm kuzeydogusun- da toplamayı başatmıştır. MÔ 6.yy'da sona eren da Erek Dağlan'nın alçak tepeleri üstüne kurulu URARTU cgcmenl iğı sonrası nda dcgişik kültürlerin o lan Norgüb Kafesi, İç Kale ve Aşagı Kent o larak iki etki alanına giren ve devletler arasında sürekli çatış· bölümlüdür. Güneyi ve dogusı.ı uçurum olan İç Ka- ma konusu olan Van bölgesindeki kazı ve araştırma· le, Urartu özellik.len göstennt:U ve Mô 8.yy'dan ön· lar 19.yy'da yabancı bilim adamlarınca b~atılmış· ccye tarihlendirilmiştir. Aşağı Kent'teki dikdörtgen tır. Araşımna yapılan ilk merkez, Van Kalesi'nin planlı. avlulu evler, Norgüb Kalesi'nde yaşamın MÔ 6km güneyinde, bugünkü havaalanırun yakınında 8.-7.yy' lar arasında gelişerek sürdüğünü göstetmek· bulunan Tılkitepe (ŞamraınaltıJ Höyügü'dür. İlk ka· ıcdir. Urartu kalınulan ustunc kurulu 1loşap Kale- zının !899'da yaptldığı höyükte. 1937'de AÜ si'yse 1643'te Mahmudiye Aşireti beylerinden Sarı DTCF'nın, 1939'da da Amenkalı bılım adamlarının Sük-yınan'ca yaplınlmışur. Binncı ve ıkincı kal sur- araştırma yaptıkları bılinmektedir. Son Neolitik, lard.ın çok azı kalmış, ancak İç Kale surları iyi ko· Kalkolıtık ve Tunç Çağları'na 1--+PREHİSTORYAl runmuş durumdadır. Kapı tıstOndcki armasının yan- ilişkin üç kültür katı saptanmış, buluntulardan Tılki· tepc'nin. MEZOPOTAMYA 'yla ham madde alışveri· larında ikı aslan kabartması bulunan yapı Selçuklu etkisi göstermektedir. 1671'de yapı lan üç gözlü //o, şinin yapıldıgı yollar üzerinde konumlandıgı anlaşıl­ şap Kopnısti'non ortadaki büyük kemerinin yanla- mıştır. Van'da Merke-~ İlçe suurları ıçinde yer alan, Uranu Kral hğı'nın ılk başkenll Tw.;pa Nan Kalesi) rında yazıtlar vardır. ve son başkenti Rusa.hinili'de ABRAMTSEVO ve özgün bir sanatçı olan Vatanabc. yaptığı çok saKOLONİSİ yıdaki taslak çalışmasıyla saglam bir teknik ediruniş, rcsimlcrındc Batı perspektil kurallarını Dogu teknikVASNETSOV, Viktor 11848, Lopıal, Kırov Böl.- leriyle ustaca buııınlcştinniştir. Bılgın Takami Sen1926, Moskova) seki. Sato İssai ve kaligraf lçikava llcian gıbı önde Ru!; ressam. tasarımcı ve mimar. gelen k.işılerin çok sayıda portresini yapan sanatçı. ı\ORAMTSEVO KOLONİSİ'nın en etkin sanatçtla- mcxlelın öı.elliklerine bağlı kalarak çalışmış ve gernndan biri olan Vasnct.sov, Rus köylü sanatına i.'n- çekçi portreler yapmıştır. Z.Rona ,ı.,ıü örgeleri, parlak renkleri ve yalın kompozisyon .ııılayışıyla SANAT DÜNYASI Oı.erinde etkili ol- VAUBAN, Sebasticn le Prcstre 11633, Saintmuştur. LCgcr. Yonne-1707. Paris) Rusça adı Vasn.etsov Viktor Mihailoviç'tir. 1867- Fransız mimar ve mühendis. /,ll'de St.Pctcn;burg'daki bır sanal demeğinin çizım 17.yy'ın ikinci yansında, Fransa'da yaptığı ya da nkulunda İvan Kramskoy'un ,71



U.Tukel



VOLKAN CAM! - OBSİDYEN \'Ol.TA DÖŞEME--> DÖŞEME



VOLOT scro/1; Fr.. Alm.Vo/ute. t. fon düzeninde (~DÜZEN), tek eksene göre sı­ rııetnk SÜTUN BAŞL!CI'nın ayırt edici ögesi o lan ~pıral biçimli kıvnm. İon başlığının, dolayısıyla vo lrnün biçimsel kaynağı tartışma konusudur. Yakın­ dogu sanatında bazı küçük eşyada ve mobilyada voltıtll ç.ıgrışı ı ran bc-ı,emclcrlc karşılaşılmaktadır. Anadolu'da. AİOLİS ve TROAS bölgelerinin kcntlennde ıN EANDREİA, BURUNCUK [Laris.ı]. Pi IOKAIA, liskı IZMİR) ve bazı adalarda örnekleri bulunan "Ainl" ya da "Proto-İon" başlıklann fazlasıyla kütlesel ıılan volütleri, başlıgın alt h,;m ında bellı bır nokıa­ d.ın başlayarak yükselir ve yanlara açılır. Atol baş­ lıklarla ioıı başlıkları arasındaki kronolojik ilişki hcnuz açıklıkla ortaya konulabilmiş değildir. VolütOn ıılgunlaşma süreci Arkaik Çağ'da başlamıştır; bu ça~ın örnekleri de yine bir oranda kütlesel. taşkın ve dolgun görOntlmlüdür. Yunanistan'da Delphoi ve l'aros'ta. Aı1adolu'da da EPHESOS'ta bulunan baş­ lıklar t'Tl erken örnekler arasmdadır. Ephcsos'ta Arı~wıısion\ın bazı başlıklarındaki volütlerde kıvrım verme rozetlerin bulunması. Arkaik Çağ'da olgun lıır tipe ulaşılamadıgını göstermektedir. Klasik l ııg.rolute,



Ç.ag·c1a (-+YUNAN) volOt daha ince işlenmı~1.ır ve boyuılan SÜTUN gövdesine oranla küçtlkttlr. Volütlerin {ve başlı ktakı ötckı ögelerinJ neredeyse heykel gibi. lŞık.-gölge eıkisi dikkate almarak işleıunesi. b~hğın yan görünüşlerine zengin bcr,emclerin ka· 7..andın l ması I Ielemsuk Üônem'de (-+YUNAN) ger· çeklcşmiŞtir. Benzer uygulama Roma döneminde de sürdürülmüş; özellikle Roma İmparatorluk Dönemi'nde yetkin örnekleri yapılmı.ştır. Romalı mimar ve kuramcı VITRUVIUS volot kıvrımlarının tasarlanmasında başvurulan iı,":>aplamalar ve oran.lamalara ilişkin bilgi vermekteyse de günümüzde volütün mermere ışlenişi konusundaki yöntemler kcsınlik ka7.anmamı:;;tır.



Dor ya da Korintlı başlıklanııdaki HSÜTUN BAŞ­ UCU gibi birbirine dik iki simetri eksenine sahip olmayıp tek eksene göre simetrik olan İon h~lığında. yapı köşelerine rasUadığı durumlarda bir "köşe sorunu" ortaya çıkmıŞtır. Çbı.üm, köşelere çapraz k.ıvrun işlenmesinde bulunmuştur. Roma mimarlığında volütlenn dön yönden de aynı biçimde algılanma5ını sağlayan bir uygulama geliştirilmiş; başlıgın osı bölümde volütlcr bütün köşelerde çapraz işlenmiş, alt bölümde de Korinth düzeninin AKANT yaprakları­ na yer venlmış, böyloo, Kompozit siıtun başlığı elde edilmiştir. Voloılcr değişikliğe uğrayarak Erken BİZANS dönemi başlıklarındı da kullanılmış; ya dantelsi bezemeli SÜTUN BAŞL!CI. --, DÜZEN



2. Oı.ell ıkle BAROK yapıların CEPf-lE' lerinde, geni~ alt bölümle dar üst bölüm arasında görsel geçişi saglamak için üst bölümün yanlarma yerleştirilen büyük boyutlu kıvnm biçimınde bezeme öğcsı. En ünlü önıekleri İTALYA'da LONGHENA'nın ve PORTA'nın yapılarmda görülür. VORDEMBERGE-GILDEWART, Friedrich



0899. Osnabrück-1962. Ulml Alman ressam. DE STIJL akım ının ilkelerinden hareketle gcliştirdi­ gi YAPIMClLlK çerçevcsınde geometrik bir soyutla maya baglı yapıtlar üretmıştir. 1919'dan sonra I-lannovcr Teknik Ünivcrsitesi'nde ve heykel öğrenim i gören sanatçı. burada El LISSITSKİ'yi tanunış. ARP. SCWlTJ'ERS ve Van OOESllURG'la dostluk ku rmuştur. Van Docsburg'la yakınlıgı sonucunda 1924'tc De StiJI akımı­ na katılmlŞ ve tüm yaşamı boyunca bu akıma bağlı kalmışıır. 193J'de Paris'teki SOYlJrLAMA· YARATMA topluluguna da üye olmuştur. 1930'\arda Almanya' da soyut sanatın Nazi yönetimince yasaklan~ masından sonra 1937'de bvıçre'ye gitmiş. ardından da 1938'de HollancLıya yerlcşcrck bu ülkenın vatandaşlığına geçmiştir. Sanatçı tuval resimlerinin yanı sıra, gerçek nesneleri renkli geometrik biçimlerle birbiri üstüne gelecek biçimde düzenleyerek kabanma konstrüksiyonlar da gerçekleştirmiştir. Yapıtlarının çogu saytlarla arıtlmaktadır. Konıpozisyon No, 121 0940-41. Guggenheım MOz.. New Yorkl ve KompoZİ.S) BELÇİKA !Resim! Münih'e dönen Vorhoelzer. 1945'te yeniden Münih Tekruk Üniversitesi'nde gôrev almış; ertesi yıl bu ku- VOSTELL, Wolf --> DEKOLAJ: GÖSTERİ ruma rektör olarak atanmış; !948-49'da İnşaat Fakül- SANATI; VİDEO SANATI; YENİ GERÇEKtesi Dekanı olmuş; 1952-de emekliye aynlmıştır. Gö- ÇİLER rev aldıgı kamu kurumlannın yaptlarını gerçekleşti­ ren Vorhoelzer, mimarlık praliğinden çok egitim ala- VOUET, Sinıon 11590. Paris-1649, Parisl nındakı çalışmalanyla tan ı nmış; GSA'nın mimarlık f,' ransıı. ressam. programım Alman teknik okullannın cğıtim düzenini ôzellıkle PORTRE çalışmalarıyla ünk,ı,en Vouet, örnek alarak yemden örgütlemiştir. Aziz Luka Akadeınisi'nin IBaglioncl başkanlıgını 0024, 24:il. A.Nasır yapmış 116421 ve l'RANSA'da İtalyan sanatındakı grand nıanner !anıtsal uslup -->TARİHSEL KONUVORTİSİZM LAR) anlayı.şının kunımlaşmaı;ına katkıda bulun· İngiliz sanatındaki ilk örgütlti soyut sanat akımı olan muştur. Vortisizm. 1914'te Londra'da LEWIS öncülüğünde Ilk s.ınat eğitiminı babası Laurent Vouel'den alan sa· gelişmiştir. Lewis, 1913'te Roger FRY'ın kurdugıı natçı, 1613'te Venedık'e gitmiş. 1614'te de uzun yıl­ Omega İşliği'ne katılmış. ancak kısa SÜ!ede Fıy'la lar yaşayacagı Roma'ya yerleşmiştir. ltalyan dönemi aralannda çıkan bir anlaşmazlık yüzünden işlikten olarak adlandınlan bu dönemde Vouel farklı kaynakaynl mıştır. Lewis'le birlikte işlikten aynlan Fredelardan etkilenmiştir. Örneğin. iki Aşık IPalazzo Pallarich Etchells 11886-19731. WADSWORTH ve Cuthvicini-Rospigliosi, Roma) CARAVAGGIO'nun IŞIK­ bert Hamilton 11884-19591 "Asiler" adı altında biraGÔLGE kullanımını yansıtırken, Aziz Dnmo (1620, raya gelerek Fıy'ın ARD-IZLENİMCİLiK'i yücelten S.Martino Manastın. Napolil, Mı!r)leri için ıasarlandıgı , örneğin. Zenginlik (ykş.1630, (1906; Sanatın Temeli Olarak Mantık> ve JndividuLouvre MOz.. Parisl ve Banş'ın Sı.-Gemuıin in-1..aye ality (1915: Bireysellik) gibi yapıtları yayımlanmışıır. Şaıo.m için. Zamanın Yenifgisi'nin de Ilôıef Bretonvil0592. 1367. 3137. M.Ergüler, EA lıers (Pansl ıçın düşünüldogo santlmaktadır. Günüm u1,e ulaşan hazı oymabaskılar da bu görüşü dcstck- VRIES, Hans Vredeman de (1527. Lccuwardenlcmcktc ve sanatçının YANILSAMA'lı tavan resmin ykş.16061 de usta oldugunu kanıtlamaktadu. Vouet'nin etkisi Fclcrnt.'Tlkli mimar ve ressam. Xlll.Louis döneminin 11610-431 sonuna değin SOr- Daha çok kuramsal alandaki yapıtlarıyla, desenleri ınü~. 1640-ta POUSSIN'in Fransa sarayına girmesin- ve fantastik sü:..lcrnelerini yayımladıgı kitaplanyla den sonra giderek azalmış: ancak. üslubu Poussin'in tanınan Vrics, öğrenimini Mechelen ve Anvers'te K LASİKÇİLİK anlayışıyla yaşamıştır. Z.Rona yapmış, Amstcrdam ve Anvers"ten başka Almanya'da da çalışmıştır. Arcbiteaura 11565: Mimarlık). VOYSEY. Charles Francis Annesley (1857, Compartimenıa 115661, Variae arcbiıeaurae fomıae Hcsslc, Yorkshire-1941. Winchester, Hampshird (1601: Çcşıtli Mimari Biçimleri ve Anis perspeaivae lngiliz mimar ve tasanmcı. fomıulae (1604: Perspektif Sanaıı Formülleri) gibi W.MORRIS, A.W.N.PUGIN ve MACKMUR- kitapları İngiltere dahil tüm Kuzey Avrupa ulkclcri DO'nun izleyicisi olan Voyscy. İNGİLTERE'de sanatçıları 01..crinde etkili olmuştur. Maniyerist miARTS AND CRAFfS hareketinin önde gelen marlıgın (-->MANiYERİZM) Kuzey Avrupa'daki ıcrnsilcilerindendir. önde gelen temsilcilerinden sayılan Comelius FloBabasının papazlık yaptıgı Yorkshirc'ın I Icalaugh risin (1514/20-75) etkisinde kalmış olan Vries'in k.1&sbasından 17 yaşmda ayrılmış, Londra'ya gide- üslubu. onunki kadar zarif ve akılcı dcgil~ de. Ferek, GOTİK üslupta çalışan mimar John Pollard lemenk Manıycnzmi·ne özgü nitelikJcr içerir. O döScddon'un (1827 19061 yanına girmiştir (1874). nemde ahşap üstüne yapılan metal kakma işlerle 188(fde. KRALİÇE ANNE ÜSLUBU'nun yeniden benzerlik gösteren karmaşık öğeler ve Kuzey sana(.ınlandmldıgı ve yöresel konut mımarlığın.ın kay· tından kaynaklanan bir duyarlılık Vrıes"ın soslemeıı.ık olarak değerlendirildigi Gcorge Dcvt')' 11820-86) lcrınde dıkkaıı çeken özelliklerdir. 11. Kuruyazıcı huroxuna katılan Voysey. enesi yıl Wcstminster'da 23.5.5. kendi bürosunu kunnuş ve meslek yaşamına, arka-



VRUBEL. Milıail (1856. Omsk-1910, Sı.Peıersburgl Rus rcs..5am, tasarımcı, seramik s..1natçısı ve hşeler. ruzgargOlleri, s..ıatler çılar Dcmeği'nin kuruluş çal ışmalarına katılan Vru·



daşı



Mackmurdo'nun desteğiyle ilişki kurdugı.ı ünlü



tırmalar için duvar kağıdı. halı ve kumaş gibi dcko·



VRUBEL. Mihail, Prenw, 1900, yag.lıboya. 142.5x93.5 cm.



ıuval Ozerıne



1891



VUILlARD



t~Ln\...~IBAŞI



SANAT



ANSİKLC )PEDİSI



bel. 1900 Paıis Dünya Sergisi'nde



Rüıa.sı,



1892



Şekerba,ık



1982, Ankara.



Genel Mudürlük



Madalya ka·



oğlu



Selim Vural ile birlikte lstanbul'da



kurduğu



Vu



ral



Vnıbcl, 1890'1ann sonuyla 1900'lerin başında duvar resimlerinin yanı sıra doğadan suluboya ve karaka lem çalışmalar da yapmıŞtır. Bunlarda. Vawda Çiçek/er 119041 ve Güllü Olüdoga'd.ı (ykş.19001 görüldüğü gibi. doğayı aynen kopya etmek yerine çiçeklen asıl ortamlanndan soyutlayarak dramatik bir ritim içinde,



1992'de Şekcrlxmlı Genel Müdürlük Ri>uısı 11982, An· kara) ile TMMOB MİMARLAR ODA5J'nuı yapı dalındaki Ulusal Mimarlık Ödulu'nu alan Vural. 1995'te pmjclendırdığı 700 yataklı Tuaııa '/'ati/ Köyü (l'ethiycl ile Türkiye Prefabrik llirliğı'nin Yapıt Odu lü'ne degcr gönılmuşt.ür. Uygulanmış başlıca projclc



geçmiş biçimler olarak işlemiştir. Sanatçının,



ri arasında, Toprak Mabsülleri Gı:ne/ Müdürlügü,



iç. içe



VURAL. Oral.



AJıın



zanmıŞtır.



Mimarlık Ltd.Şti. 'dc stirdünnektc...-'SOYUT· DIŞAVURUMCULUK) resim uygular yeti için panolar gcrçckleştinniştir. Fransız ortasını ­ ken giriştikleri gösterilere, Fraıcsa'da YENİ-GER fına OzgO ev içlerini ve aynı anlayışla sanatçı stüdyo· ÇEKÇİLER'den KLElN'ın boyaya sürülmüş kadın lannı resıınlcmcyi 1937'ye dcgin sürdüren Vuillard vücutlarının iz.ıni tuvale aktarmasına ve DADAObu tarihten sonra daha çok büyük portreler üzennde LIK'ın gösten ve bedensel hareket ögelerine kadar çalışmıştır. MANET. SEURAT ve Gauguin gibı rcs· u1..anır. 1960'1arda VOcut üstüne yapılan resimler ya samlardan etkilenen sanatçının Oslı.ıbu . Bonnard' ın da yansıı ı lan filmler, zamanın yeraltı ve hippi kültü üslubuylı büyük bcn1xrliklcr gösterir. rünün etkinlikleriyle ilişkili olmuştur. İngiltere'dc 2890. U. Tükel Stuan Brislcy (d.19331 kendim boya. çürümüş et ya da dışkı gibi gereçler içine koyarak: gene İngiltere·dc VURAL, Oral 11934. Sinop! Gilben (Gilben Procrsch, d.1943) ve George (Geor Türk mımar. gc Passmore. d.1942) adlı sanatçılar toplumsal ya Meslek yaş,ınının ilk yıllarında SELÇUKLU-OS· şam lannı vodvıl türü gösterilerle yorumlayarak, sa MANLI mirnarlıklanyla yerel mimarl ıgm etkisinde nat ın meta dc..'ğcrini yok etmeyi. toplumsal ve çevre kalarak. bu değerleri günün yaşam biçimine ve malsel anlarnlannı irdelemeyi amaçlamışlardır. Vücut zemesine göre yorumlamıştır. izleyen yıllarda. ra'iyoSanaıı'nın psı kanalızin yaygınlaşmasıyla da yakın ncJ ve işlevsel yapı tasarımlarının yanında. üçüncü ilişkileri vardır. ACCONCl, Chris Burdcn ld.1946!, boyutta iç ve dış mekan ılışkileriyle bütünleşen yapı Tcrıy Fox (d.19431, Barry le Va (d.1941), NA biçimlerini ön planda tutarak. globalleşmeye yönelik UMAN, D.OPPENI lEIM. Amulf l{ainer (d.19291, bir mimarlık an1ayışını bcnimscın işlir. Klaus Rinkc (d.1939), Keitl1 Sonnier ld.19411 ve Wil 1959'da İTÜ Mimarlık Fakült.csi'nden mezun olan liaın Wegman (d.1943) gibi Amerikalı ve Avrupal ı Vural, 19.l(}(ı() arasında Sıuııgan'ıa Wemer Gabri· sanatçılar bedenlerine yakmak, kesmek. duvarlara el'in mimarlık bürosunda çalışmış, 1962-63'te ODTU vurmak gibi işlemler uygulamışJar ve kimi kez cinsel İnşaat Rcisliğı' nde kampus planlama çalışmalarına içeriği de sanata sokmaya çalışmışlardır. Bir yanda katllmıştır. 1963'te Ankara·da kendi bürosunu insana en yakın ve et.kili bir uygulamayı kullanan bu kunnuş; katıld ıgı proje yanşrnalannda alusı Birincilik sanat türü, öte yanda kavramsal bir amaç da gut olmak üzere pek çok ödül ka1.anmıştır. 1%8-79 ara- rnektedir. Birçok uygulamasında şok ögesini vurgu sında mimarlık yük.sek.okullarında öğret.im görevlisi ladıgından yaranıgı kavramsal sorunların ötesinde olarak da çalışmış, 1981·86'da ağır prefabrikasyon fazla bir kalıolıgı olmayan Vücut Sanau bugün bılc sistemiyle yapı ureten bir kuruluşta mimari ve tekno- AVANT-GARDE'ın oldukça alışılmı~ bir türü ola lojik proje çalışmalannı yürütmüŞtür. 1987-90 'da Çı­ rak etkinliklerini bir ölçüde stlrdumıekte, DlŞAVU ragarı Sarayı restorasyonu ve yeni olel inşaatında (Is RUMCULUK'un daha yaygın olduğu AJmanya'dJ tanbull proje koordinatörü ve proje müdürü olarak daha çok izleyici bulmaktadır. görev alan Oral Vural. halen çalışmalannı. 1991'de 2041. 2168. 3513. J.N .Erzen



WABı\RTUM-,



yapıtının



KARUM



dergının



WACHSMANN, Konrad 11901. Franklurt an der üder· 1981. Los AngclcsJ Alman kökenli Al3D'li mimar. Bır



mucit ve cgitimci de olan Wachsmaıın. ABD'de



ve Avrupa'da



endostri!cşmiş yapım



xistcmlcrinin



gelişmesine katkıda bu l unmuştur.



Dresdcn Teknik Ünivcrsitcsi'ndc TESSENOW'un. Berlın



Charlottenburg Teknik Yoksckokulu'nda SEZESSIONI özdeşleşmesi olmuştur. İkı boyut· ni de kaybederek uyclikten çıkarılmıştır. 1935'te luluk ve dinamik çızgılerdeki gerilimle anlatımını Almanya'dan aynlarak Türkiye'ye gelen Wagner, bulan ART NOUVEAU estet iği, Wagner'in mima· 1938'e degin İstanbul'da Güzel Sanatlar Aka· rı biçimlerin yalınlaştırılması düşüncesine çok demisi'nde (b.MSÜ), kent planlaması danışmanı uyan bir dil saglamaktaydı. Wagncr. Viyana Met· ve profesörü olarak görev yapmıştır. 1938'de. Har· rosu'nun başmiınarı olarak. meıropoller için çok vard Üniversitesi'ne çagnl mış ve 1950'de emekli merkezli çö1..ümler geliştimıiŞlir. Gelişen kentler olana dcgin 12 ytl boyunca bölge planlaması konu· için en uygun çözümün çok merke-Llı yerleşme bi sunda ders vem1iştir. çimleri olduğunu savunan Waı:,'ller. 10(}, 150 bin nüfuslu ve göreli özerkliği bulunan modüler alt bi· Wagncr'ın zengin deneyimleri öğrencileri için yön· lcndincı olmuş, gazetelere yazdığı mesleki yazılar· rimler önermiş. bu kentlerin modem ınsanın, alış· veriş ve tüketım gibi temel gereksınımlerıni karşıla· la geniş kitlelere scslcnmıştir. Daha sonrakı yıllar· da gerek ALMANY A'da. gerek ABD'de, ki~isel iliş· yacak en akılcı biçimde planlanması gerektiğini ile· kilerine zarar venne8ıne aldırmadan kendisine ye- ri sürmüştür. 1894·1901 arasında. eski kilise ve pa terince gelişmeye yö nelik görtınmcyen her şeye zar alanlarına benzer biçimde, toplumsal yaşamın odak nokta.sın, oluşturacak 3()'dan fazla istasyon karşı çıkmış; yazıları, tek anlat ı m aracı olmuştur. bi nası tasarlamışt ır. Bunlar, genellikle tarihsel üslu~ F.Akış bun korunduğu. ancak DEMİR ve CAM gibi gereç· cstetık özelliklerinin çarpıcı biçimde vurgu· !erin WAGNER. Otto 11841, Penzing. Viyana yak.· !andığı yapılardır. Wagncr. köprü, lünel ve baraj gi· 1918, Viyana) bi daha sonraki yapılarında da demir ve BETON Avusturyalı mimar. 19.yy' ın Osluplar mimarlığından modem insanın estetiğini. bezeme ögeleri kullanarak ya da ince iş· gereksınınelerini karşılayacak çagdaş kent mimarlı· çilikle köktenci yapısalcılıktan uzaklaŞtırarak yu· gına geçişi saglayacak yapıtlar vermiştir. MO- muşatmaya çalışm ı ştır. Bu öncü çalışmaları, işlev· DERN MİMARLIK'ın. çagdaş kent uygarlığının sel etik ve be-reme csıetıği arasında sürekli bir çeyaşamsal bir ögesi olduğu görüşünü savunan bir lişki olarak görtınmüştür. kuramcı ve uygu laınacıdu. 1894'te, Avusturya Güzel Sanatlar Akademısi'nde gerektirdigi.



akılcı



düşürme yollarını araştırırken



Varlıklı , kent.soylu bir bürokraı aileden gelen Wag· ner, Viyana Akademik Lisesi ve ünlü Kremsmüns· ter Okulu'nda sağlam bir temel eğitimden sonra, mimarlık öğrenimini 1857·59 arasında Viyana Poli· teknik Okulu'nda. 1861-63 arasında da Güzel Sa· nallar Akadcmisi'nde tamamlamıŞtır. Vıyana'daki hocalarının ve çağdaşlarının dcger verdikleri TA· RİHSELCİLİK'e yabancı olan ve üslubu "sıkıcı" KLASiKÇİLİK olarak tanımlanan SCHINKEL'in izleyicileriyle bırlikte, Bcrlin Kraliyet Yapı Akadcmisi'ndc bir yıl egitim yapm ıştır. Viyana Akademi· si'ndcyken. Viyana Opera Binası'nı birlikte tasarla· mış olan SICCARDSBURG ve Van Der NÜLL'ün etkisi altında kalmıştır. Bunlardan ilki, ona yararlı· lığın değerini ögretmiş, ötekiyse çizimdeki ince us· talığını kazanmasına yardımcı olmuştur. Wag· ner'in meslege başladığı 1860 sonlannda, yeni yük· selmekte olan Viyana liberal kentsoylusunun bü· yük kamu ve 07,cl yapı komplekslerinin yer aldıgı Ring.strassc'nin geliştirilmesi hız kaz.anmış bulun· maktaydı. \Vagner. bir dizi lUks apartman yapımın­ da tasarımcı ve girişimci olarak çeyrek yüzyıl boyunca enerjik bir çalışma göstermiştir. Uygulama·



görev alan Wagner kendine özgo enerjisiyle. mi· ınarlık cgitimine yeni bir yöntemle egilmiştir. Mc,. deme Arcbitektur 11895; Modern Mimarlık) adlı ki· tabında yayımladıgı ders notlarında, yaygın mi· marlık anlayışuıı dc:-ıliıcrck, 19.yy'da toplumsal dcgişmc hızına üslubun gelişıi nlınesiyle ulaşılama yacağını ve biçimin bclirlenmesınde İŞLEV'in ön celigini savunmuştur. Ona göre akılcı. etkin. zama nı az, parası çok ve anıtsal eğilimli olarak tanımla nan kent ınsanının zayıf noktası. uzayda yerini belirleme ve yönünü bulabilme endişesidir. Bu nedenle. inşa elliği her şeyde harekeli açıkça yönlen· diren çizgıler kullanmıştır. Sokak perspektiflerinin yayalardan çok taşıtlan ilgilendırmeye başladığı bu dönemde. yapı cephelerinin caddenin yönünü des· teklemesi gerektiğini vurgulamıştır. Wagner, I.inkc Wienzeile'deki !Viyana) bitişik ıki apartmanı 11898 99; Biri Majolika Evi'dir) gerçekleştirirken, modem insanı. yeni yapı gereçlerinin olanaklarını ve Se-.res· sıon'un Larihsel olmayan estetiğini gÖZ önüne al· mıştır. Yapıda, alttakı yeni servis alanlanyla üstteki Art Nouvcau cephe arasında bir çatışma yarat mıştu. En önemli yapılarından biri olan, Viya



WANG 11904-06) yeni Capilol'de !Washington D.CJ yapııgı çalışmalarla hır gerccı. ALÜMİNYUM'u kullanmış. Neustilt- taıunu. ga.ssc' dekı apartmandaysa 11909-10). büro sul11un Nman kökenli bir duvarcı ustasının oglu o lan Wal konuta uyarlanmasını denemişlır. Wagner, "Gras- ter, STRJCKLAND'ın Philadclphia'daki aıölycsin­ stadt'' (Mctropoll adl ı yan kuramsal. yarı pratik, de yetişerek üslubunu gcl iştirmiş, 1830'da bağım­ varı ütopik yapıtında, mimari ile kenl ara-ıında her sız mimarlık yaşamına başlamıştır. 1833're Girard ı..ıman var olduğunu ileri sürdüğü ili~kiyi anlatmı:;;­ College Kurucular Binası'nın (Phi.l yapımını üstleıır. Ona göre, kentte y~yan insanlar. büyük konerek, 1847'de tamamlanan, beyaz mermerden pc..... nul bloklarında oıunnalıdır. Bunların yükseklikJe- Mptcral d(11,endcki (->PERİPTEROS) bu yapısıyla rıni dti1.cnlcycrck, cepheyi bozan be'ı.emelerden Yunan Canlandırmacı mimarlığın b~yapıllarından va1.gcçcrck ve ma,;;if kütleleri dinamik bıçimlerde birini gerçckleştırmişlir. Yenı·Colik üslupla vcrlcştircrck anırnallıgı sağlamak olanakl ıdlr. C->CANLAND!RMACILIKl yaptları da bulunan l.>79. 1456, 1'ı09. F.Akış \Valler döneminin öleki mimarları gibi m.ühendislik alanında da çalışmalar yapmış, 1843-45 arasın­ IVALDEN. Heıwath--> STURM, D er da La Guaira Liman ı'nda (Venezuela) gerçekleştir­ digi dalgakıran önemli bir uygulama olarak degerIVALDGLAS Wm.l --> CAM~ lend irilmiştir. 18SJ'de Washington D.C.'deki baş­ kanlık binası Capirol'On tamamlanmasıyla görcvWALKOWITZ, Abraham 11878. Tyumen, Sibiıyalendirilmişlir. Yapının yan kanatlarında çalışan 1965. New Yorkl Waltcr'ın en çok dikkati çeken uygulaması ahşap­ Rus kökenli ABD"li ressam. tan yapı lmış alçak merkez kubbcsinı yük..'1Ck bir Amerikan sanaıının C->ABDl 1910'1ardaki çagdaş­ dökme demir kubbeyle degi:;t.irmcsi 118.5.5-63) olla:;ıma ve kişilik kazanma çabaları içinde, Dışavu­ muştur. Kurucularından olduğu Amerikan Mimarru ıncu tutumu (->DIŞAVURUMCULUK) ve serlık Enstitüsü'nOn (~AIA) 1876-87 arasında baş­ best tekniğiyle kısa süre içinde önemli bir kişilik olkanlığını yürüten ve çeşitl i dönemlerde Philadelpmuştur. hia'daki Franklin Enstitüsü'nde profesörlük yapan Genç yaşta ailesiyle birlikte ABD'ye göçen Walko- \\"alter. yaşamının son yıllarında Jr.Jo hn McArtwılz. New York Tasarım Akadeınisi'nde eğitim gör- hur'un (eık.1874) barosunda Pbiladelpbia &lediye dükten sonra Paris'te Julian Akademisi'nde Jean- Binası'nın tasarımına katkıda bu lunmuştur. l'aul Laurens'den (1838-1921) ders almıştır. Aıneri­ ııoo. 1568. M.Beylıan k.ı"DONG QİCHANGJ kuruculanndan ve inzivaya çekilmiş şair ressamların öncülerinden biri olarak tanımlanuşlardır. Bazı yapıt· lannın, bu arada taşra yerleşimlerini geniş bir ba· kış açısıyla betimlediği resimlerinin kopyaları bu· lunmaktadır. Chicago Sanat EnstitOso·ndeki Wangcbuan Villası ile Honolulu Sanat Akademisi'ndeki Daglara ve lrnıaklara Yagan Kann Ardın­ dan Açan Hava, bu tür yapıtlarına örnektir. Ancak bu kopya ların çogu, farklı teknik ve üsluplarda oldugunda'n özgtınlcriylc ilgili gerçek verilerden yoksundurlar. Sanatçının Oslubuna en çok yaklaşan omck, bir olasılıkla 9. ya da 10.yy'da anonim bir izleyicisi tarafından yapılan ve bugon yeri bilinmeyen Karda Jmıak Kenan adlı resimdir. Derin bir şi­ irsel yaklaşımla ele alınm ış bu kış manzarasında sı­ n ırlı bir çizgisel DOCALCIL!K, dış çizgi ve renkten çok mürekkep ıonuna önem verilmiş olması ve suslcmcciligin bulunmaması izleyiciyi, herhangi bir mam.ara resminde oldugundan daha çok dogaya yakJaştırmakta ve ressamın kendi duyguJarını sergilemektedir. Tek renkli mürekkep resminin ıŞUJMO) ilk uygulayıcılarından da sayılan Wang \Vei, aynca bomo ıeknigiyle 1->BOMO !) manzara resmine derinlik ve u1..aklık kavramlarını yerleştir­ m ış ve yapıllannda atmosferik etkileri başarıyla gerçekleştirmiştir. Tang dönemi yazılı belgeleri. Wang Wei'nin aslında bir duvar ressamı oldugunu, .ıncak imparator l lui 7...ong döneminde (1100 25) bunlardan hiçbırinin hu l unamadıgını, yalnızca ıpek ve kağıt üstüne yaptıgı resimlerin var oldugunu belirtmektedir. U. Tükel WANG XİANZHİ-, KALİGRAFİ WANG XİZHİ-, KALİGRAFİ



Hollywood kahramanlarını konu almış, sanat tari· hinin en yüceltilen portresı Mona Lisa'yı ipek baskı (-,ELEK BASK.il yönıeınıyle yınelemeli bir biçımde basarak onun simgesi olduğu "yüksek sa· nat- milinı yok euneye çalışmıştır. Warhol'un banal ve yoz kültürel ögelere duyduğu ilgi, sanatmm teknığı.ne gelmce estetık bır tasaya dönüşebilmiştir. Onceleri sa.nayı boyalarıyla yapuğı. sonraları ipek baskı tekniğiyle uyguladığı resım· !erinde yüzey ayrınularına. ipek baskının doğasm· daki lekelere, baskı düzensizlıklerin.in yarattığı etki· !ere özen göstermişıir. WarhoJ'un Campcll Konserve Çorba ya da diziler halinde yapııgı Coca Cola resimlerinde, aslından defalarca büyütülmüş bu nes· nelerden çok. bir süre sonra yüzeydeki renk ve leke ilişkileri izleyiciyi etkilemeye başlar. özellikle aynı tuval ostOne dizi halinde farklı renklerde basııgı Jackie ve Elizalxth Taylor portreleri. kullandığı flora.san renkler, çarpıcı renk ilişkileri, kaymış bas· kılanyla ilginçtir. Sanatçı, bu tür uygulamalarıyla reklam sanatının tekniklerinden dogan yeni bir estetik duyarlık getirmiştir. Warhoı·un foto-mekanik ya da ipek baskı yöntemleriyle Oreııigi baskılarının bir başka önemi de, sanatsal üretiminin endüstriyel ve kitle tlretimiyle kurdugu yakınlıktadır. 1960'larda ve 1970'1erin başında pornografik özellikli bazı film ler çeviren, içinde bulundugu ruhsuz ve mad· deci ktılıürO konu alan Warhol'un kendisi de, J970'1erdc, resimlerine konu olan boş kahramanlar ve un lı.ilcr gibi, plastik Amerikan külıürünün plas· tik bir ünlüsü haline gelmiş, daha çok yaşamıyla dikkati çekmeye başlamıştır. Warhol'un yapıt l arı­ nın büyük bölümünü içeren Andy Warhol Mü7..csi 1994'te Pitısburglı'da onarılan bir endüstri yapısın­ da açılmıştır. 0871. 2:167. 31:16. }.N.Erun



WANG MENG. Agaçlar Altındaki Pmryoııda Oturan Bilgın. album yapragı, kagıt üzerine



mürekkep ve boya. 39.6x..56.5 cm.



WANG YUANQİ-, W ANG



WARNOORFER. Fritz-, SEZFSSION WARHOL. Andy 11930. Piıısburgh. Penn.-1987. Ncw York) AllO'li rcs.sam. Adı POP SANAT'ın bir imgesi haline gelen Andy Warhol, ~natında tükeıici kulıorün olagan ve yoz gerçeklerini. tuketim nesnelerini ve popüler kişile­ rını konu olarak alm ış. gerek uygulamalarındaki endı.istriycl nitelik, gerek sanaı hakkındaki boş, derınlıği olmayan açıklamalarıyla, "yoksck kültür" mıtini güçsüz kılmış bir sanatçıdır.



Warhol. 1945-49 arasında Pittsburgh Teknik Ensıi · tüsü'nde okumuş. daha sonra New York'a yerleşe­ rek reklam sanatç ısı olarak çalışmıştır. Başarı lı bir reklam sanatçısı ve grafiker olan Warhol bu alanda ödüller de almıştır. 1960'larda. öteki Pop sanatçıla· rmdan habersiz. ancak onların yapnlarına benzer. resimli roman ve afişlerden esinlenen resimler üret· meye başlamıştır. Warhol'un ilk resimleri Soyut· l)ışavunımcular'ın



l->SOYUT-OlŞAVURUMCU-



1.UKl fırça esprisini taşımakla birlikte giderek daha nesnel, soguk ve tarafsız bir anlatım kazanmıştır. ARO'nin bunalım yı llarında bOyOyen bir kuşağın ,ınatçısı olarak, yeni tOkeıici kOltOrtın de etkisiyle. duygusal ve soyut sanata karşı. sanatın toplumdan vabancılaşmasına ve yocehilmesine karşı çıkmış. kendi sanatını olabildigince popüler kOlıOre ve en· ı.Just riycl üretime yaklaŞtırmaya ç.alışmışur. Warhol fılm gibi resim sanatı d ışındaki etkinlikleriyle de sanats.ı l ugraşını, sanat nesnesinden çok toplum be~enisine ve ıopl11m11n sanaı hakkındaki yargılarına yöneltmiş bir kişidir. Atölyesine "Fabrik..ı" adını veren sanatçı Marilyn Monroc, Elvis Prcslcy gibi



W ASHINGTON RENK RESSAMLARI 1965'te Washington Sanat Galerısi'nde "Washing· ton Renk Ressamları" adıyla açtık.lan bir sergıden sonra LOUIS, NOLAND. Gene Davıs ld.19201. Thomas Oowning (d.1928) ve Howard Mehring'in ld.19311 oluşturdukları grup. Temelde çeşitli üslupsal özellikler sergileyen ve farklı amaçlar güden bu sanatçılar. Washington D.C.'de oturmaları , aynı iş· Jikte çalışmaları ve AKR.İLİK boyanın renk nitelik· teri üzerinde yogunlaşma ları gibi bazı genel özellik· terin dışında ortak bir anlat ım dili üzerinde durma· mışlardır. 1952'de Ncw York'ta FRANKENTHALER'in akrilik boyayı tuvalin üstüne akıtmasından etkilenen Louis ve Noland. grup içinde bu ma\1..cmeyı deneyen ılk sanatçılardır. Malzemenin akıcı­ lığı ve yarı saydam nitclığı. rengi anlatımcı bağlam ­ da kullanmaya olanak tanıyordu. Çoğu kez sert kenarlı ve yinelenebılen geomclrlk bıçımler aracılığıy· la rengın optık etkılenn.ı araştıran grup üyeleri. her tuvalde. hatta bır dızı oluşturan bırkaç tuvalde aynı geometnk bıçımı yıneleyerek bıçımdeki değiş­ mezhk aracılığıyla rengın nıtelık ve çeşitliliğini daha açık olarak ortaya çıkarmışlardır. \Vashington Renk Ressamları konularına lemelde. öbür OP SANAT ya da SERT-KENAR ressamlarından daha derın bır sezgı ve duygusallıkla yaklaşmışlardır.



WARHOL. Andy. Ozcrınc



elek



baskı,



1967. kagıt 91.5x91.5 cm.



Marılyn .



Z.Rona W AT Çinhindi'nde BUDACI tapınak 1->ÇİNHİNOİI. WATERHOUSE. Allrcd-, İNGİLTERE (Mimarlık!



1897



WATIEAU



ECZACIBAŞI



SANAT ANSİKLOPEDİSİ



Jean Antoinc 11684. Valencienncs·



ciliğini belirten melankolik bir ruh durumu ege· mendir. Nitekim Kythera Adası'na Dogru Yola Fransız ressam. Çıkış tablosundaki figürlerin hüzünlü ıfadesi. on· 1678'dc Frans:ı'ya geçen Flaman kentı Valencien- !arın adaya gitmekte mi yoksa adadan dönmekte ncs'dc doğdugu için Flaman ressamı olarak da ta- mı oldukları sonısunu bır tartışrn1rkonusu haline nınan Wattcau, Fransız Devrimi öncesının en getirmiştir. Uzun yı ll ar verem olan Watteau, önemli ROKOKO ressamlarındandır. 17l9'da Londra'ya. muayene olmak amacıyla git1699' da dinsel resim yapan Jacqucs Al bert Q- ıigi doktor için Dingin Aşk adlı bir tabloyu yap· rin '.in (ö. 1702) yanına çırak olarak giren sanatçı. mış ve bu kentte yaşayan Fransız sanatçı kolonisini çok etkilemiştir. Ancak Londra'nın kışı onun babasının gerekli maddi yardımı kesmesi ü:terine, 1702 dol aylarında gittiği Paris'ıc dönemin saglıgını iyice bozmuş, 1720'dc Fransa'ya dönen moda tablolarını kopya ederek geçinmeye çalış· sanatçı bir süre sonra ölmüştü r. Watteau'nun mıştır. \Vattcau, oymabaskı ticareti yapan Pierre ölümünden kısa bir süre önce arkadaşı. sanat ya· ve Jean Maricttc'in aracılığıyla ressam Claude pıtları koleksiyoncusu Gersaint'in Pont Notrc Gilloı'yla 11673-17321 tanışmış. 1703-07 arasında. Dame'daki do~nı için yapm ış olduğu tabela İtalyan commedia dell'arte'sinden seçtiği konular- resminde. üslubunun degişıigi ve eskisine oranla la ün kazanmış olan bu rcs.-,amın yanında çalış· daha gcrçckçı bir konuyla Flaman dogalcılıgına mıştır. Waueau'nun 1703'tcn önce yaptıgı tablo- geri döndogo fark edilir. Ancak sanatçının genç lar birkaç tane olup bunlardan yalnız Kır Dansı, yaşla ölümO bu yöndeki gelışıneyi önlemiştir.



WATIEAU,



1n l . Nogen.l·sur·Marnc)



Kır Yenıegi ve Adalar için Yola Çıkış. oyınabaskı· lan yardımıyla bilinir. Sanatçı Gillot'nun yanında çalışmaya başladıktan sonra onun üslubundan ve konularından çok etkilenmiştir (ör. Mezzetin , ykş.1719. Mcıropolilan Sanat Müz .. New York; ita/yan Komedyenleri. 1720. Ulusal Sanal Gal.. Washington 0.C.I. 1707'de Gillot'dan ayrılan Watteau, 1708-09 arasında Fransa'daki en zengin RUBENS koleksiyonunun bulundugu Lükseın­ burg Sarayı'ndaki Mcxlicı Galerisi'nin müdürü 111.Claude Audran'ın 11658-1734) yan ında çalış· mıştır. Sanatçı bu dönem süresınce hem üslubunun oluşumunda buyuk rol oynayan Rubcns'in yapıtlarını inceleme olanağını bulmuş hem de iyi bir dekoratör ressam o lan Audran'a yardım ede rek çabuk ve esnek çizme bccerisinı kazanmıştır. 1710'da Valenciennes'de bulunduğu sırada Fla· man biçiminde, askeri konulu birkaç resim (ör. Yeni Kura Eri, Edmond de Roıschild Kol.. Pa· ris) yapan Watteau, Paris'e dönüp arkadaşı Pierre Sirois'yla bırlikte oturmaya başladıktan sonra bu konulardan vazgeçmiştir. 1712'de Kraliyet Akadcmisi'nc seçilen sanatçının 1712· 15 arasın­ daki dönemine ilişkin çok az bilgi vardır. l 71516'da sanat koruyucusu Pierre Cro7.at'nın (16651740) yanında kaldığı sıralarda Waueau, hem o nun Flaman ve ltalyan. özellikle Vencdikli usta· laca ait koleksiyonunu inceleme olanagın ı bul· muş hem de Cro1..at'nın sanat danışmanı Charles de Lafossela (1636-17161 tanışmıştır. Tüm bu etkilen son derece kişisel bir Rubenizm tarzında birleştiren sanatçı, Crozaı'yla dostlarını Montmorency'deki evinin parkında betimleyen tablolar yapmıştır {Konuşma. özel kol .. Paris; Umursamaz ve Pazen, Louvre Müz.. Paris). Daha sakin bir ya· şamın özlemiyle 1716'da arkadaşı, sanat koleksiyoncusu .Sirois'nın Paris'tekı evine dönen Watteau bir sore sonra Nicolas Vleughels'in (16681737! yanına taşınmış ve l 716'yla 1719 arasında· ki bu dönem içinde en güzel yaplllarııu gerçekleş tirmiştir. Sanatçı 1717'de Fransız Akademisi'ne gecikmeli diploma resmini teslim etmiştir. Kytbe· ra Adası 'na Dogru Yola Çıkış (Louvrel adını taşı­ yan bu tablo kayıtlara /tte galante (kır sefası -.F1'TE CHAMPETREI olarak gcçmış. Watteau'yu sın ıflandırmakta güçlük çeken akademi sa· natçıya o zamana değin var olmayan peintre de /t-



1898



..........



YAYIN



1704-21 arasındaki sanat yaşamı süresince ykş. 300 resim yapan Watteau'nun bu yapıllarının bOyOk bir bölümünün. 1721-35 arasında )can de Julienne'in yönetimi altında oymabask.ıları yapılmıştır. Kyıbera Adası'na



Dogru Yola



Çıkış dışında. sanatçı­



nın tablolarının



hiçbirinin imzalı ve tarıhli olma· masına karşın, gerek kaynaklar yardımıyla elde edilen bilgiler, gerek üsluba ilişkin kanıtlar, bu yapuların tarihlendiri\mc.--sinde olumlu sonuçlara vanlınasını sağlamıştır. Rubcns'le. VERONESE'nin ni· tcliklerini de birleştirerek gerçek bır Paris üslubu yaratan ve böylece Fransız resmini ltalya akademizminin boyunduruğundan kurtaran Watte· au'nun üslubu. 1770'lere değin kendi ülkesinin yanı sıra İngiliz. Alman, Portekiz ve İspanyol sanatı­ nı da ctkılcınışıır. Yeni-Klasikçilik dönemınde bir sore geri plana illlen sanalçı, Fransız Devrimi'yle bir kez daha önem kazanmış. yapıt l arının koleksi· yoncular tarafından ısrarla aranmasının yanı sıra. Victor Hugo. Goncoun kardeşler. Baudclaire ve Verlaine gıbı pek çok edebiyatçı Watteau'yu öven yazılar ve şiirler yazmışlardır. 0017. 1362. 2639.



Z.lnankur



WEBB, Aston 11849-1930) İngil iz mimar. INGİLTERE'dc 20.yy başlarında VII.Edward'ın adıyla anılan üslubun önde gelen ı.emsilcilerinden­ dir. Bır oymabaskıcı ve suluboya ressamının oglu olan Webb. Banks ve Barry firmasında çalıştıktan sonra 1873'te İngiliz onaçag mimarlığı üz.erine egilmcsi ne olanak saglayan Pugm bursunu kaz.1nmış. hır süre sonra başladığı mimarlık çalışmaların ı 1882'dcn sonra E.lngres Bcll'le birlikte yürOlmOş­ tOr. StrOktOr bilgisi, yalın plan.lama an layışı. yer ve zamanın gerektirdiği üslup seçimiyle mimarlık ya-



rışmalarında başarılı olmuş; Binningbam Üniwrsite-



si'nde 119()1) BİZANS, O,rist's llospital'da (1893, Horsham, Susscxl ve Kraliyet. Deniz Akademisi' nde 11897, Oartrnouıh. Devon) WREN Osluplannı yeğ· leınişıir. 1900'1erden sonra saf bir KLASİKÇİLİK'c yönelen Webb'in bu anlayış ıçınde gerçekleştird igı en önemli yapısı Kraliyet Fen Yüksckokulu'dur (1906, Dublinl. Çalışmalarıyla döneminin ABD"lı mimarlarını büyük ölçüde etkileyen Webb'in öbür yapıları arasında, Londra ·da Victoria ve Al önemli tes galances (kır sefası ressamı) unvanını vermiştir. Aslında Watteau. eğlence ve aşk ı konu alan kır bert Müzesi (1899-19()3, Soııth Kensingtonl. Admı· sefalarının ressam ı olarak tanınmakla birlikte, ralıy Ardı 119()3-101 ve Bucbingam Sarayı'nın dogu tablolarının çoguna yaşamın ve eglcncenin geçi· cephesi (19121 sayılabilir. M.A) ARClflGRAM



WEBB, Philip Speakman 11831. Oxford-1915, Woıth. Sussexl lngiliz ınıınar. Geç Viclona döneminin önemli mimarlarından bi· rı olan Webb, 1860-1900 arasında kır evlerinden



esinlenen Ingiliz Yerel I Iarckcıi'nin (Englisb Domesıic Revival) öncülerindendir (-->İNGILTERE). Readıng ve Wolverhampton'daki çeşitli mimarlık b urolanncla bır süre çalıştıktan sonra George Ed·



düzlem bölümlemesine dayaııan Kübıst yaklaşım· lar belırmeye başlamıştır. Figür Çalışnuısı 11911. Albrighı·Knox Sanat Gal .. Buffalol adlı yapıtı. CE· ZANNE ve Picasso'dan kaynaklanan biçimsel ya· pınm yanında, anlatımcı düşünceleri



de içermekte-



dir. Ôlüdogalı Ev içi (1912, Whiıney Amerikan Sa· nau Muz., New Yodc) resmindeyse fovistler'in ılık renklerinin yer aldıgı, Kübist anlamda bir düzlem aynştınlmasını denemiştir. Bu yıllarda kimi tümOy· le soyut, kimi de ilkel anlamda temsili olan heykel-



ler de yapmıştır. Sannal Riıinı 11915) adlı heykelin· 11824-81) Oxlord'daki bürosuna gir· de uzayı Kübist anlayışla bölumlcmiştir. Kübist ögeleri en tipik bıçimiylc yansıtan Çin Lokantası mıştır. llurada W.MORRIS' le tanışan Webb, 1858'e ıkgin Londra'da Morris ve BURNE·JONES'la bir· (191.5. Whıtney Amerikan Sanatı MLiz.) adlı resınund Streeı' ın



lıkıc mobilya tasarımı üzerine çalışmıştır. Webb.



minde



Kübıstler'in benimsediği ıck



renkli bir yak-



IR.59'da llcxlcy Heaıh'ıe !Kenti Morris için tasarla· la:;;ıınııı yeriııe. Fuvistler'önemin Alman aydınları bu öncülüğe. İngiltere ve Fransa ile rekabette üstünlük elde elmcnin getireceği ulusal çıkarların yan ı sıra, evrensel bir misvon da yüklemişlerdir. 19.yy cndüstrik~ınesinın ve modernleşmesinin yarattığı şok ve talıribat. üretim sü reciyle Orün ve tüketim sorccı arasındaki uyumsuzlukların giderilmesiyle yalnıua Almanya\la de~ıl. tüm endüstrileşmiş dünyada telafi edilebilirdi. l~ndostri ürününün sorunsallaştırılması. Werkhund'la başlamamıştır. Endüstri ürününün üretilme koşulları ve "biçim''i. 19.yy'dan beri sanatçı ve ıas..ınmcı çevrelerini meşgul eden başlıca sorunJar-



Jan biriydi. Werkbund da. ARTS ANlJ CRAFJ'S ı lc başlayıp jugetıdsıil ART NOUVEAUI çevrelerince sOrdOrOlcn bu tartışmanın uzantısı niteligındcki bir



ortam ol muştur. Mekanik üretimin üreve Un.in tir.erindeki olumsuz etkilerini ilk dile gcı i rcn Arts and Crafts'ın öncüleri RUSK.lN ve \V.MORRIS. bu konudaki en radikal tavrı almışlar ve cndustri urcıimini tllmdcn yadsımışlardır. Yine hu hareket içinde yer alan ASHBEE ise modern enJüstridcn geri dönüş olmadıgını görmuş. a ncak kendi halinde bırakıldıgı 1..aman yara ıabilccegi tahnbaı ı onarmak için. insani ça lışma ve yarat ıcılıgın ı ııodclleri olarak SANAT ve ZANAAT'ın koruma



muş,



hatta savaşıan önce kuruldugu için onlara öncülük etmiştir. Werkbund bir yandan bu uluslararası ortamın parçası olurken. öbür yandan da zanaaı ve endüsıri arasında önemli bir köprü işlevi görecek olan Alman sanaı okulları ve uygulamalı gü1..cl sanatlar akademileri zinciriyle de karşılıklı alış­ veriş içindeydi. Dönemin ö nde gelen isimleri Mut-



hcsius, BF.HRENS. Poclzig, Tcssenow, HOFF· MANN, Van de Yelde ve başkalarının bu okullar· da akıif görev almalan, 19.yy sonınsalının dışına çıkmış



bir orta mın yaygınlaşt ıgının işareti olarak füı yerel oku llar bir bakıma ilk yarısındaki Modernizm' in (~MODERN MİMAR!.lK) alt yapısını oluşturmuşlardır.



yorumlanmıştır. 20.yy'ın



Dönemin, Werkhund'un da öncülügünO yaptıgı en önemli kabullerinden biri de, eskiden ayrı ayrı 1.anaat kolları tararından temsil edilen kullanım nesnelerinin anık bir bütün olarak dcgerlendirilmcsidır. Tüm m "inclcr .• için imden geçerli olacak ıasarım ve bıçıın ılkelennın Mbina"ya da uygulanması , Mİ MAR'ı geleneksel kimlığınden çıkanp M tasarımcı" kiınliğıne dönüştürmüştür. Ru kımligin önctisü, Werkhund' un kuruluşunun hemen arifesinde,



AEG'nin ında. revinin.



"endüstrıyel



alanlarındakı biçıın



yukarıda adı



geçen ılk dönem üyelen dışında. Adolf Belıne U89.5--19481. BREUER. Van DOESBURG, FISCHER Henry de Frıes (1887-?I. GROP!US. HlLBEl~ElMER. Hoffnıann. MAY. MENDELSOHN, MIES VAN lJER ROHE. Richard Riemerschnıied !l868-1957l. M.WAGNER gibi, döne-



min farklı egilimlerdeki birçok öncü ismi bulunuyordu. Werkbund' un bir başka önemli elkinliği de yapı



sergileri olmuştur. Stuttgart'ta IWci.ssenbofsied



lung, 1927) Mies van der Rohe'nin. Viyana'da da



1901



WERKMAN



ECZI\~IBAŞI



SANAT



ANSİKLOPEDİSİ



WESSELMANN. Tom, Ünlü Amenkan Çıplagı No.'27. 1961, pano Ozenı,e emaye boya ve kolaj. 122x91.4 cm.



WEYDEN, Rogıer van der, lsa'nın Oımııbtan 1432 ya da 1436, pano o zerine



lndırilişı.



yağlıboya,



220x 262 cm.



A 1902



~



YAYIN



(Werkbundsiedlung. 1932) Jose! Frank'ın (1885· 1967) inisiyatifinde gerçekleştirilen konut yerleşmeleri !->TOPLU KONU'I1. yine tüm Avrupa'dan önco mimarlann katılımıyla tasarlanmış ve inşa edilmiş Wcrkbund sergileriydi. Bunlar, dönemin başlıca Modemist bildirgeleri olarak değerlendiril· miştir.



WESTON, Edward--> FOTOGRAFÇILIK IFotoğ· raf Sanatının Gelişimi. Yeni Gerçekçilik)



WESTWERK !Alm.l Ô,ellikle Karolenj, OTTO DÖNEMİ ve ROMA· NESK kiliselerde ana netin batı ucunda yer alan ve dı~tan çift kuleli, çok katlı bir görünümü olan ya· pı bölümü. Ayrıca -->KAROLENJ mimarlıgı ve sa·



1934'te Nasyonal Sosyalistler tarafından kapatılan nalı. Werkbund. 194Tde Hans SCHAROUN'un öncolüğündeyeniden kurulmuş: ancak, bu uzun aralık· WEYDEN, Rogicrvandcr lykş.1399/1400. Toumai· lan sonra ilk döneml!!rindeki kadar etkin olama- 1464. Brüksel) ınıştır. Bunun nedeni. iki savaş arasındakme ben- Flaman ressam. zer canlı ve enerjik bir düşünce ortamının bulun- Gözalıcı renk anlayışı, sağlam bir çizgi ve düzenlemayışıdır. Almanya'nın ve Avrupa·nın ycnıden inme kavrayışıyla ve özellikle dinsel konulu resimleşa edildiği 1950'1i yıllar. büyük toplu konul ve rindeki tinsel .anlatımla Kuzey Rönesansı'nın (~RO. KENT PLANLAMA projelerinin fazla tartışılma· NESANS) ilk büyük ustalan arasında yer alır. dan uygulandıgı yıllar olduğundan. Werkbund da Sanatçıyla ilgili ilk belge, 1427'de Robcrt Cam· asıl çalışma alanı olarak tanımladığı ··biçim" ve ~tapinin (FLAMALLİ USTA) yanına "Rogelet de la sarım" konularından uzaklaşmış, yeniden inşa P~ture.. adlı bir kişinin çırak olarak girdigi ve programına makro ölçude politık eleştiriler getiren bir kuruma dönüşmüştür. Mega projelerin tllkede 1432'de " Maısıre Rogier" !Usta Rogier) olarak ayni· dıgına aitllr. Genellikle bu kişınin. Rogier van der yaratı.ığı hasarlar; kamu yaran yerine kişisel çıkar­ lara agırhk veren girişimler; çevre kirliliği ve doga- Weyden o larak benimsenmesine karşın gerek kimnm tahribı gibi konular, 1950'den son doneme ka- liği. gerek çoğu imzasız ve tanhsız olan yapıtlarıy­ la ilgili yorumlar tartışmalıdır. 1435'te Brükscl'e dar Werkbund'un gündemini belırlemiştir. 1274, 2423. 2690. 2750. 3066. İ.Bilgm yerleşen Wcyden, buranın rcsmf re:;.samı olmuş ve 1450 İtalya gc-,isi dışında tüm yaşamını . büyük bir WERKMAN. Hendrik N.--> GRAFİK TASARIM On kazandıgı bu kentte geçirmişti r. Weyden'in sanat gelişimi ikı döneme ayrıl ır. Erken dönem resim· (Yeni Tipografi) leri Flam.alli Usta ve Van EYCK etkilerini yansıtır. WESSELMANN, Tom 11931. Cincinnati, Ohio) Bu yapıtlar. yumuşak. sıcak bir anlatımla zengin ABD'lı ressam. bır renk ska lasına sahıptir. O lgunluk dönemındey­ Amerikan POP SANAT'ının 1960'1ardan sonra or- se özgün anlayışı yavaş yavaş gelişmeye başlamış. taya çıkan sanatçılarından olan Wesselmann, say- sanatçı tinsel bir anlatım içinde bir tür MANİYE­ gın ve estetik bir sanat anlayışıyla erotik ilgileri büRİZM"e yönelmiştir. Erken dönem yapıtları arasın­ tünleştirebilmiş. bu yönde sanatla gerçek yaşam da 1430-32'ye tarihlenen ıki MERYEM ANA resmı arasındaki son uçurumu aşmıştır. vardır. Bu iki çalışmada sanatçı Van Eyck ve Flamalli Usta'nın etkilerini birleştirmiştir. İsa'nın Ç..arCincinnatı Ünıversitesi·nde psikoloji eğitimi gören mıbıan indirilişi !Prado Müz.. Madridl adl ı yapılı Wesselmann' ın san.ata karşı ciddi bir ilgı duymaya için 1432 ya da 1436 olarak ikı farklı tarihleme söz başlaması, çizimini geliştirdigi askerlik döneminkonusudur. Kesin olan. resmin 1443'ten önce ya· den sonraya rastlar. Once çizgi roman çizeri olmak pılmış oldugudur. Sanatçının başyapıtı sayılan bu amacıyla Cincinnatı Sanat Akademisi'ne yazılmış, resim 15.yy Kuzey sanatını en çok etkileyen örnekardından 1957-60 arasında New York'ta Cooper tir. Köşeli bir anlayışla biçimlenmış figürlerin gerek Union'dayken resme ilgi duyarak Soyut-Dışavu­ jestleri, gerek yüz anlaumları güçlü bir dramatik et· rumcu (-->SOYlIT-DIŞAVURUMCULUKJ nitelikte ki yaratmaktadır. Bu yapıtta devrimci olan bir baş· çalışmalar yapmıştır. Ancak bu anlayıştan kısa süka nitelik de, geçen yOzyıllann sımgesel altın sansı re ıçmde vazgeçerek KOLA)'a yönelmiştir. Wesselzemininin, burada kütlesel bir duvara dönüştürül mann·ın ilk kolajları gazeteler. kumaşlar, yapraklar maş olmasıdır. 1430·40 arasınd1 gerçekleştirdiği ve salt doku ve renkleri ıçin kullandıgı ögelerden Meryenı 'e Müjde (Louvre Muz.. Parisl sanatçının oluşuyordu. 1960'1arda kolaj ögelerini kendi özgün FlamaUi Usta ' nın anlayışından aynlışını göster· nitelikleri ve içerikleri için kullanmaya başlayan mektedir. 1440'1ardaki yapıtlarında güçlü bir çizgi Wesselmann'ın sanatında bu sıralarda bır degışme sel anlayış ve resim düzlemine bağlı o larak melcA olmuş, kolajı boyayla birlikte uygulayarak ÇIP· nın tanımlanışında daha olgun bır anlatım ortaya LAK'lar ve OLO[X)(;A'lar yapmaya başlamıştır. çıkmıştır. Konularını tüketim nesnelerinden alan ölüdoğala­ nnd.a MATlSSE' in ctkısırun de rol oynadıgı üstün Weyden'in 1450'de gittiği İtalya'da İtalyan patron bır renk kullanımı görülür. İlk sergisini 1961'de !ar için yapugı /sa 'nın Mezara Konması (Uflizi Gal.. New York'ta açan sanatçının en tanınmış yapıtları Floransa) İKONOGRAFİ ve dü1.enleme açısından Ünlü Amerikan Çıplagı dizisi kapsamındaki, Play- Fra ANGELICO'nun etkilerini yansıtır. Medici AJ boy dergisinin çıplaklanndan esinlenen, iç mekan- lesi"nin armasını t.aŞıyan Meryem ve Ç..ocuk lsa. Pet larda çıplak kadın resimleridir. Kullandığı kolaj dü· rns, Vaftizci Yahya. Kosmas ve Damianos'la IStadel zenli kompozisyon içinde Wesselrnann'ın çıplakla­ Sanat Ens., Frankfurt) adlı resimdeyse, bu dönem rı gerçekten erotik olduk.lan kadar estetik kaygılar İtalyan ustalannın işlediği KUTSAL KONUŞMA içerir. 1970'Ierde bu imgeler daha açık bir cinsclli- düzenine uymuş ve Flaman resminde bu türün ılk ge bürünmüştür. Sanatçı ayrıca Deniz Görünümü ömegini vermiştir. 1452'de Berlin'deki MiddeburR için Bir (',alışına (1966) adlı yapıtında oldugu gibi Kilisesi için yapugı Bladelin Altar Panosu ve 1493'te bir doga parçasının önünde VOcudun bir organının Köln'de St.Colomba Kilisesi'ne yerleştirilen Azıc büyütülmüş olarak verildiği renkli pleksiglas hey- Colomba Altar Panosu sanatçının olgunluk dflnemı nin örnekleridir. Zengin, çeşitli renkler yanında yu keller de yapmıştır. oım. 2367, 3136. J.N.Ewm muşak ve Olçülü bir ışık-gölge karşıtlıgı, zari!, ince



WINTER tikli çizgile:- ve tüm sanat yaşamının baş ö1..elliğı olan tinsel anlatım. bu yapıtlann ıemcl nıteliklen­ d ir. Weyden'in ponre çalışmalan da aynı tın.sel ve mistik anlatım iızcrine temellendirilmışıır. Çok geniş bir atölye işleten, çok sayıda ögrenci ve yardım­ cı yetiştiren sanatçının çogu yapıtının uyarlamalan yapılm ıştır. Weyden'in Avrupa resim sanatı. ö1.cllıkle de Kuzey sanatı üzerindeki etkisi kalıcı ve çok genış olmuş. daha yaşadıgı dönemde birçok yapıtı İspanya, Fransa, İtalya ve Almanya'ya gönderilmiştir.



U. Tukel



26'29.



WHISTLER. James Abbott McNeill 11834. Lowell. Mass.-1903. Londral ABD kökenli İngiliz ressam. lngiliz resminin 19.yy tutuculugundan ve AKAOEMIZM'inden kurtulmasına, IZLENIMCIL!K'in bu ulkede gelişmesine buyuk katkısı olmuş bir sanatc.ıdır. Whistler'in resimlerindeki yalınlık. kompozısyona ve ince renk ilişkileri.ne gösterdıgi ilgı. İzle­ nimciler içinde ona farklı bir önem ka1..andınnakta. sanatının her zaman çagdaşlıgını korumasına neden olmaktadır.



mi1..anpap ve k.arak.lerlerıyle ART NOUVEAU akı· mı için Onemlı bır kaynak oluşturur. Yaşamının bu son yı llarında Whistler İngilız Sanatçıları Demegi'nin başına getırilmiş ve REARDSLEY ve SARGENT gibi hayranlar toplarnışıır. Ancak John Ruskin'Je davası ve toplumun resimlerine karşı ilgisizligi onu giderek karamsar ve umutsuz kılmıştır. 1888'de Paris'e yerleşmiş ve orada Whistlcr Akademısi'nı kunnuştur. Fransa'da Ul{ion d'Honneur ni· ~mı alan sanatçı. bir süre sonra hastalanmış ve 1903'te Londra'da ölmeden önce. eskı resimlerinin birçoğunu yok etmıştır. Bugün Whistler'ın resimleri çok usıun değerde olmalanna karşın, genellikle siyah bir fon ustlme yapıldıkları ıçin çatlamış ve yüzey niteliklerini yitirm işlerdir. 0567. J.N.F.rz.erı



WHITE, Stanford -; MCKIM, MEAD & WHITE WIELEMANS. Alexander -; AVUSTURYA (Mimarlık , 19. ve 20.yyl WIERTZ. Antoine )08Cph -; BELÇİKA IResiml



WIL.5, )an -; DE STIJL: DOESBURG, Theo van: Whistler mühendis bir subayın ogluydu ve gençli- TOPLU KONUT gınde ailesiyle birlikte birçok ülkeyi gezmişti. Sanat t~itimine Rusya'da St.Petersbu rg Ak..ıdemisi'ndc WIL.50N. Richard -; TOPOGRAFİK RESİM başlayan sanatçı, önce subaylıgı meslek o larak scçmış ve ilk hizmeti sırasında harita dairesinde, ken- WINCIIESTER OKULU -; KİTAP BEZEME disine ileride büyOk yararı olacak baskı teknikleri· sanatı nı ögrenmiştir. 1855'te Paris'e sanat cgitimi için .verleşen sanatçı burada FANTIN·LATOUR ve WINTER. Fritz 11905. Altenbögge->i COURBET gibi sanatçıları tanıyarak onlardan etki- Alman ressam. lenmiştir. 1859'da yaptıgı Piyano Başında ITaft Önceleri Van GOGH doğrultusunda çalışmış. Müz.. Cincinnatil adlı tablo MANET. DEGAS ve BAUHAUS'taki egitiminin de itisiyle sonralan soCourbet'nin etkilerini gösterir. Bundan sonra re- yutlamaya yönelmiş. bu alanda KANDINSKY'nin ~ımlerini Reddedilenler Salonu'nda (Salon des Refu- çalışmalanndan derinden etkilenmiş bir sanatçıdır. scsl sergileyen Whistler ! 962'de İngiltere'ye yerleş­ Elektrikçi olarak yetişen ve aynı zamanda kömtir miştir. İn.giltere'nin deniz ve kıyı atmosleri, tablo· ışçiliğı yapan Winter. !927'de KLEE, Kandinsky, larındakı yalın kompozisyon ve durgun renklerin SCHLEMMER gibi öğretmenlerin bulundugu Bagelışmesinde etkilidir. J.M.W.TURNER'ın deniz uhaus' ta öğrenım gönnüştür. 1929'da KIRCHmanzaraları kadar, ROSSE1TI gibi ÔN-RAFFAEL· NER'in yanma gıtmiş. enesi yıl da kısa bir süre LOCULAR'ın da Whistler'ın resimlerindeki tinsel için flcrlin'dc GABO'yla birlikte çalışmışur. Sanatıçenkte etkileri olmuştur. 1860'Jar ve 70'1er sanatçı· çının üslubu ç~itlı etkilerin ışıgında oluşmuştur. nın en verimli yılları olmuş; Gri w Siyah Düzenleözellikle 1927'de Hollandayı ziyaret ettığı zaman me, No.1: Sanatçının Annesinin Portresi (1872. O r- Van Gogh'un yapıtlanndan derin bır biçimde etkı­ s.ıy Müz.. Parısl ve Gri ve Siyah Duunleme, No.2, lenmiştir. 1930'1arda kum, tutkal ve kalın bir boya n,omas Carlyle'ın Portresi Cl873, Glasgow Müz. ve tabakasının oluşturdugu, güçlü dokusal cıkileri içeSanat Gal.l bu yı llarda yapılmıştır. Japon baskıları· ren yüzeylere sahip. alçak kabanmaya benzer yana 1-;JAPONYAJ duydugu ilgi resimlerinde grafik pıtlar üretmeye başlamıştır. !932'de daha duş.sel ve tasarı mcı düzenlere kaynak olmuştur. birtakım uygulamalara yönelerek Kandinsky'nin lngılterc·de zamanın



unlu elcştinnenlcrinden RUS· resimlerinde boyanın özgur kul· l.1nılışı konusunda yaptığı küçültucu bır cleştıri uzun yıllar sorcn bir davaya neden olmuş. sonunda Whistler davayı kazanmasına karşın yargı giderlerinden ötünl iflasa sürüklenmiş. bcgenisi onun sanatını anlayacak kadar gelişmemiş o lan toplumun gôZO önünde küçük dtışmllştur. Bu olaydan sonra iki yıl Vcncdik'e giderek orada yaptıgı resim· lcrde atmosferik nitelikJeri inceleyen. İzlenimci çi· ıım ve baskılar yapan sanatçı bundan sonra İngi l­ ıere'ye dönmüşse de yaşamının son 20 yılında ender olarak resim yapmıştır. Ancak. 1885'te •Saat 10 Konieransları · 11'en O'Clcxk lecrurel adıyla verdigi konuşmalarda toplumun çagdaş sanata karşı tutumunu eleştiren Whistler bu konuşmaları 1890'da, IA,ndra'daki yaşamı nı da an lattt ıgı 'Jbe Getıtle Art of Makini{ Enemies (Düşman Edinmenin İnce Sanau) haşlıkJı bir kitapta yayımlamıştır. Bu kitap yepyeni KJN' in



Whistler'ın



:sııııı:sıı. tt::)İlll ım:k...lnı tanımlamasını uygulam ış ve bu mekanı BİYOMORFİK BİÇİM'ler ve yarı- mima­ n kuruluşlarla doldurmuştur. Savaş sırasında resmi bırakan Wmter'ın yapıtları 1937'de Nazi Partisi'nce YOZ SANAT olarak rutelenmiş ve sergi açması yasaklanmıştır. 1939-45 arasında Polonya ve Rus cephclennde Alman ordusunda görev alan sa· natçı yaralanmış. bir ara da hapis yallnıştır. 1940'larda tıslubu olgun bir anlarıma kavuşmuş. !944'te çeşitli cgilimlerini birleştirdigi Topragın Gaç-lıkileri başlıklı yeni bir dizi yapıt ll1,erinde çalışmaya başlamıştır. Bu yapıtlarda topragın bu dünyaya özgü gizemli güçlerini sunmaya yönelen Wınter. !949'da ZEN GRUBU'nun kurucu üyeleri arasında yer almış. bu sırada HAIUUNG'a yaptıgı ziyaret üslubunun da büyük oranda degişmesine yol açmıştır. Bu yenı dönemde. karşıt renklerden oluşturduğu üç-boyutlu bir resim mekanında temsili bir anlam taşımayan ve dogal nesneleri çağrış-



WOLS. Yel yaglıboya.



l.Jcgimıcni.



1951. tuval uz.erine



73x60 cm.



1903



WITZ



L



,./.,1\CIH.c\SI



SANAT \ ~IK ( )f ı



WOOD, Grant (1892. Anarnosa, lowa-1942, fowa kenti) renk bantları kullanmıştır. 1960'1arda görsel bir Al\D.li res.sam. mek.'ln yaratmak amacıyla kullandığı saf renkler ve 1930'1arda bOyOk ckonomık bunalıın ve toplumsal grafik anlayış, onu lngıltere ve ABD'dekı RENK değişim sonucu ABD'de lllu:;al kültür bilincinin ALANI RESMİ'nc b:ığlı sanatçılarla ilişkil i kıl mak· can lanmasıyla birlikte resim alanında yerel ilgilere taDlŞAVURUMCULUKI bir soyutlamanın da seçkin ustaları arasında yerini almıştır. Genelde içten gelen bir dürtüyle çalışmış ve bireysel bir anlatım yaratmıştır. Suluboya resim· !erinde ruh.sal bir içe kapanıklık egemendir. Bireysel olanm vurgu lanma'iıyla elde ettiği biçimler ayn ı zamanda organik bir izlenim de yarat ırlar. C'.anlı or· ganizmalarm ancak mikroskop altında görülebilecek biçimlerini andıran imgeleri yarı düşsel bir renk anlayışıyla tuval Ostü.nde canlandırmayı amaçlayan sanatçıya göre, yarattıkları bıçimler ev rende yankılanan biçimlerdir. Gerçekte anlamlarını da ancak bu evrensel oluşum içinde bulurlar. Hem bu anlayışı hem de yöntemıyle Wols, 1950'1crin sonundaki akımları, ö7.cllikle de Taşizm'i derinden etkilemiştir.



1904



1004. 30.\9.



U.Tükel



mtlştur.



AVANT-GARDE sanat



ca nlı olduğu bı r



Sanat yaşamına



oymabaskı ustası



olarak başlayan Akademisi'nde Anton Hanak·ın 11873 19341 yanında heykel çalışmış; 1938'dc İsviç­ re'ye geçerek fi.Dünya Savaşı'nın bilimine degin burada kalmışlır. 1945'te Viyana'ya geri dönerek akademinin ilk profesörleri arasında yer alan sanat çı gereç o larak taşı seçmiş, sert bir gerecin gerekli ği gibi işlenmesiyle dokusal etkilerin daha da yo ğunlaşurılabilcceğmi kavramış ve yapnlarını hep bu anlayış içinde gc..--rçekleştirmiştir. Erken döne mınde MAJLLOL'u anımsatan figü ratif bir anlayış la çalışan sanatçı . sonraları ayrıntıları eleyerek ya lın bir ana biçimi soyutlamaya yönelmiştir. Ancak uyguladığı bu yönıem BRANCUSl'nin soyutlama anlayışını çagrışt ırmakl:ı bı rlikte. Wotnıba'nın soyutlaması Brancusi'ninki gibi yetkin bir biçim an layışını içermez.. Wotnıba figürü. katı ve sağlam Wotnıba, Vıyana



WREN bloklara dönuşturerck heykelin anıtsal ve ılkel bır nitelik k..ıı.anmasını saglamışıır. Avusıuıya 'da hey kel sanatının canlanmasında ve özellikle yeni bir soyut heykel okulunun gelişmesinde öncü olan saıulçı sonraki yapıtlarında geometrik biçimlere de ver vermeye başlamış. Koflannı Kaldınmş Figür.de (19.16-.57) tümüyle düzgün silindirik biçimler kullanmıştır. f-igürc bağlı olma. Wotruba'nın sanat .ınl ayışının en temel ilkesidir. Tümüyle soyut yapıtları bile izleyicinin geleneksel görü anlayışından Ja yararlanarak figürü sezdirirler. Soyut bir kurulu ART NOUVEAU



en



önemlı gelışmc yağlıboyanın



üç boyuliu kuru-



luşlarla bütünleştirilmesi ve HAREKETLİ SOYUT



YACLIBOYA lng.oi/ painting. Pr.peinture d f'buile. Alm.Ôlmalerei. l'IGMENT'lerin BAGLAYICI olarak haşhaş tohumu



yagı



kullanılmasıdır.



Z.Rona



ya da lx..-ziryağı gibi havayla temas ettiğin­ YAHYA BİN İBRAHİM 113.yy' ın ilk yarısı)



de kuruyan ve saydamlaşan bitkisel kökenli yaglarJa (SİKATİF) karışurılması sonucu ekle edilen BOYA. Boyayı sabitleştirerek, ZEMİN' e yapışmasını sağlayan bil.kisel yağlar. zaman içımlc saydamhğl · nı yitirerek. sarı ya da kahverengiye dönoşor. Dü~uk nuclıkli boyalar kullanıldıgında hem bu renk pcgişimi fazla olur hem de boya yüzeyi çatlar. Yaglıboya genelde sıkı dokulu lıir tür keten be-ı.foden yapılmış



resimlerde deneysel olarak



ve yaglı, beyaz renkli bir astar boyayla TUVAL üstüne. FIRÇA'yla uygulanır.



kaplanmış



Ancak sert ve daha düzgün bir zemin



KONTRPLAK ya da



ınukawa



istendiğinde



kullanılır.



Resim yüzeye, yapıtı hava eıkisinden, imden ve sıyrılmadan korumak ıçın VERNİK çekilir. Yenilenmek ya da temizlenmek istendiğinde kaldınlabılen bu tabaka. aynca boyalara henüz yaşmış gibi bir parlaklık saglar. Kaynaklar yaglann bağlayıcı olarak ılk ke-.ı 11.yy'da kullanılmaya baş­ landığını belirtmektedir. Ancak tuval resminde kul· lanılrnası, 15.yy'da yaygın olan TEMPERA tekniginden kaynaklanmıştır. Btı dönemde özellikle Fla· ınan ressamlar (~BELÇİKA>. temperayla yapılmış rcsımleri yagl ıboya ve vernikle parlatmışlardır. Van EYCK kardc-:;lcr bu teknıgin ilk uygulayıcılan olarJk bilinir. VASARl'nin de onları yaglıboyanın bu· lucusu o larak nıtclendinneııne karşın 18.yy'da yapılan araştırmalar bu tekniğin belli bir kişinin bulu~u değil. uzun bir gelişmenin sonucu olduğunu ~)naya koymuştur. Ancak Van Eyck kardeşler bu wknıge csncklık kazandırmış. daha zcngm ve yo~ın bir renk ve daha geniş bir renk skalası elde et· ıamamlandıgında



da



Beylikler dönemi mimarı. Tam adı Yahya bin İbrahim-es-Sarafi'dir. İki ARTUKOGLU yapısında imzası bulunmuştur. Bunlardan biri. Türk savunma mimarisinin önemli Orneklenndt-n biri sayılan Anuklu hükümdarı Melik Salih Mahmud (MAHMUD BİN MUHAMMED: hd.1200·22) tarafından yaptırılan ve planlan çizilen Diyarbakır kent surlarındaki Yedi Kardq Burcu'dur (13.yy'ın !.yarısı). İkincisi ise Diyarbakır İç Kalesi'nde bulunan Artuklu Sarayı 'dır 11200 22). Yapıda İBRAHİM BİN CAFER ve CAFER BİN MAHMUD EL I IALEl3f ile çalıştığı ve yapının planlamasının da Mahmud bin Muhammed tarafından yapıldıgı sanılmaktadır. Ye.di Kardt.ş Burcu üstündeki yüksek kabartma figürlerin Zcngi mimarlığı (--->ATABEKLER! örnekleriyle berızerlığınden dolayı mımarın Suriye kökenli olduğu ya da Suriye kökenli bir mimar olan İbrahi m bin C-ıfcr'Je birlikte çalışmış Diyarbakırlı bir mimar olduğu sanılmakta­ dır.



3171.



G. Yalçıner



YAKMA RESİM İng.poker picıure, Fr.pyrogravu.re, Alm.Brandmalerei. AHŞAP yüzeyleri kızgın demir kalemle yakarak yapılan resim . Ô7..clliklc tepsi ve kutu gibi küçük ahşap eşyayı bc.ıemede kullanılır.



YAKUB BİN EBUBEKİR 113.yyl Anadolu Selçuklu mimarı ve çini ustası. Tam adı Yakub bin Ebubekir-el-Malati'dir. Yazıtı bulunan ıek yapıtı, ANADOLU SELÇUKLU hüınışlerdir. kümdarı I.Alaeddin Keykubad dönemınde (1220Yaglıboya 16.yy'da Geç RÖNESANS döneminde 37) Mansur bin Yakub tarafından yaptırılan F.ski Venedik'te temel resim gereci olarak yaygınlaşmış Malaıya Ulucanıisi'dir (12241. Çok ayaklı cami şe­ ve sanatçılar teknik olanakların irdelenmesinden masına (~Ul.UCAMD oturan bu yapı orta avlulu· çok atölyelerınde kendilerı Oreuık1erı bu gerecı ta- dur ve AVLU'dan MİHRAP önündekı kubbeli ıne­ nımaya çalışmışlardır. Ô7.cllikle kendine Ozgü do- k.1na geçişte EYVAN yer almaktadır. Bu biçimlenikusal nitelikleri bulunan bir boya gereci olarak kul- şiyle BÜYÜK SELÇUKLU camilerinin Anado1.ınılması TIZIANO'nun geç dönem yapıtlarında lu'daki en yakın benzeri sayılan yapının. ilk yapı­ MADEN sanab Jcmlcnn yer aldıgı C'..aft Pittoresque'in iç dekorasyonunda çalışmıştır. Sovyct Dcvriım'ndcn sonra 08· YALI MOKI IU'ya katLlmış. aynı zamanda Moskova'daki Deniz. ırmak ya da göl kıyısına yapılan gösterişli VKHUTEMAS'ta profesörlük yapmıştır. Yakulov konut. Türk ev mimarisinın (-ı,EVl geleneksel YAbu döneminde daha çok. Girofle-Girofla adlı operet PI tıplcrindendir. En ünlü OmekJen İsLanbul Boga ziçi'nde olan yalılar , kente kendine özgü bir karak· içın tasarladıgı gibi. olgun bir Yapımcılık anlayışıy­ ter katarlar. 1 8.yy' ın bostancıbaşı defterlerinde sa· la gerçckleştirdigi sahne tasarımları yapmışur. yı lan verilen bu yalılardan çogu bugün yoktur. 1978. Z.Rona Ayakta kalabilmiş en eski yalı. 16Y9'a tarihlenen YAKUT-İ MUSTASIMİ 1?·1298, Bagdatl Amcazade Hü.seyın Paşa Yalısı'nın divanhanesidir. Arap hattaı. Rumeli ve Anadolu yakasındaki bu yapılar, döne13.yy'da İ slam yazı sanalının (~HAT) önemli us- min ekonomik ve politik gocünü elinde tutan baş talarındandır. ta padişah ve ailesi olmak üzere vezirler. paşalar, Kaynaklar m ıllıyetiyle ilgili farklı bilgiler vermektedir. Bazılarının 1-lalx.-ş. bazılarının Amasyalı o lduğıınu ileri sürdükleri Yakut, son ABBASİ halifesi Mustasım'ın lhd.1242-581 kölesiydi. Çağın klasik bilgileri yanında şiirle de ugraşmış, sarayda yunca yakından ve uzak· ıan algılanabil meleri nedeniyle, ayrı bir önem veril· mıştır. Cephelenyle ünlü yalılar arasında. Bebek llalım Paşa. Emirg.in lfurşid Paşa. Kanlıca Fuad Paşa, Kandilli Kıbnsl, Yalı/an sayılabilir. Boğaz dı· :;;ında İslanbul'da. gene bır salııl lx>yu oluşturan ! lalıç kıyısında da, günümüze ômcgi kalmayan ya· l ılar yapılmlştır. Ayrıca Amasya ( Yeşilırınakl, Eski· ~hır (Porsuk) gibi kentlerimııın ırmak boylarında da yalı dizilcri oluşmuştur. llogaziçi'nde bir bölümüyle bugüne dcgin gelebi· len en eski yalı. Amccızade Hüseyin Paşa Ya/ı31'dır !M~rute Yalı). Anadoluhisarı·Kanlıca arasında yer .ı lan yapmm bugün ancak DİVANHANE bölümü ,ıvakta kalmıştır. Yalı, Köprülü aılesinden. 169Tdc n:zırlıgc gctınlen Amca1..ade l luscyin Paşa tarafın­ dan yaptırıldıgmdan Kôprlllü Yalısı adıyla da anılır. Vakfiyesi 1701 tarihli olan yapının, bu tarihten birıkı yıl önce yapıldığı bilinmektedir. Asıl yalı ve ha.· rem bölümü 1874 Rumeli bozgunundan sonra göç· menlerin yerleştirilmesi nedeniyle kısa sürede har.ıp olmuş ve yıkılmıştır. Rugün mevcut divanhanenin planı "T" biçimindedir. Salonu çepeçevre dolaşa n pencerelerle Bogaz'ı tOmOyle algılamak olanak· lıdır. "T p lan "ın mcrkc'l.indcki görkemli bölüm, üç ınek!lnın odak noktası nitcligindedir. Divanhane. \·ızenli bezemeleri ve bu plan bıçi mıyle gelenek.sel ııı~kan koınpow..yonu açısından önemlidir. Bogazi çı'nin ünlü yalılarından biri de, Bcbck'tc 1940'1arda vıktırılmış olan Koı;oogıu Yalısı'dır. Yalı. 18.yy'ın ,kıncı yansına tarilılcnmcktcdir. I farem ve selamlık holümlerinden oluşan yapının. taşlık üstünde yük· selen ve hizmetlilere ayrı lan bir asma katı ve bu· nun üstünde de ana katı yer al maktaydı. Kaı plan ı . hüvük harem sofası ve scfam lı k sofası olmak üzere ık.i. orta sofalı bölümden oluşmaktaydı. SOFAiar sımetrık olarak bır eksen üstüne dızilmişlcrdi. Büvıık harem sofasının çevresinde yogun bezemeli ı'ldalar yer alırken , bu sofayla bağlantılı küçük harcın sofasına da yazlık dıvanhanc bölümü açılmak· ı.ıydı. Selamlık sofasının çevresindeyse, Selamlık Arz Cefası, Ampir Odası gibi adlar taşıyan ODA'larla Hamam Odası bulunmaktaydı. Yalının merdivenleri, henüz ona sofal ı plan tiplerinin ana ı..·ksen üstünde yer alan anıtsal karakterli özelliğini ,ıl ınaınıştı. Yatay etkilı ve uzun bir görünümü olan vah. 1.cmin katta ağır, üst katta da daha hafif çatkı· lı ahşap karkas olarak yapılmıştı. CUMBA' ların pa· vam..lalaııııı ta;;ıymı ~ıııiıı katıu ~gııhgıııa kar;;ııı.



üst kat uzun



sıralar



halinde pencerelerle parçalan·



llll!;ill.



N.Akın



1071. 1073. 3444.



YALI BASK!SI - YALI BASMASI YALI BASMASI



lng.clapboard. bevel siding.



Fr. recouvrenıeııt d



clins,



Alm.Sıülpscbaluııg.



da denir. Lıhtaların aşağıdan yukan dogru birbiri Ustüne lıındirilcrek çakılmasıyla yapılan CEPHE kaplama· ~• Bu yöntemde hava ve yağmur &rırecek aralıklar k.ılmamao;ı ve tablaların kuruyarak birbirinden ayrılmaması amaçlanmıştır. istanbul'un eski ahşap l~V'lerinin cephe kaplamasında yaygın kul lanılmış ıılan yalı basması. ARD'de ve İskandinav ülkelerin· de uygulanan BALON ÇERÇEVE yapım sistemi· ıı ın de cephe kaplamasıdır. Yalı bask.ısıH



ya da



Myalı kaplamasıH



YALI KAPLAMASI - YALI BASMASI YAMASAKİ , Mino ru 11912. ScatLlc. Waslı. l Japon kökenli AllD'li mimar. Hümanıst bir anlayışla gerçcklcşurdiği. gelenek ve ıarihe saygıJı, ölçek ve oranlarıyla duyarh yapılarıy· la tanmır.



Mimarlık cgitimini 1934'ıc Washington Üniversite· si'nde tamamlayan Yamasak.ı. NAMERİKA KÜLTÜRLERİ) kullanılmaktaydı.



2. Kesme Taş Örgü-Taş Atkı Sistemi: Prizmatik taş blokJanyla düzgün yatay sı ralar halı nde örülen duvar lekniginin yaratıcısı Mısırlılar olmuştur. 111.Sülale' nin IMÔ 2686-2613) firavunu Coser'in IZoser) Basamaklı Piramiı'inde görüldugu gıbi düzgün bir kuru taş duvar örgüsü kullanmışlard ır. Biriki yüzyıl sonra gerçek PiRAMİTierde de uygulanacak olan bu yapım sistemi, içte çok büyük kireçTaş örgü taş atkı sistemini yetkinlcştircnler Yunantaşı prizmalarından oluşan bir örgünün üstüne da lar'dır. Ancak. MÔ 6.yy'a kadar bu teknik genelgeha lctiçok GRANİT bloklarından yapı lmış bir kap· çer nitelikte d(.-"ğıldi r. Kerpiç ve moloz taş örgü Us· lamadan oluşur. Duvarlar gib ı sütun ve ayaklar da tüne ahşap kirişleme neredeyse rakipsi1. olmuştur. düzgün kcsilıp işlenmiş taş blok ların ya da tamburİlk önemlı değişim, tümüyle taştan bir temelin üs lann üst osıc oıunulmasıyla oluşıunılur. Örtü sis· tüne dış ve iç cidarları tek sıra taşla kuru olarak tcmiysc yıne priı.matik taş blokların sütun ve du örülmüş. ıkısi arasmdaki kesııne de toprak ve taş varlar arasında atkı olarak kullanılması ve üstJenne kınk.Jan dolduru lmuş bir duvar tipının belirişidir. de örtüyü bütünleyen levhaların yan yana dizilmeKimi ö rneklerde iç ve dış cidarlar arasında yer yer siyle gerçekleştiri li r. Bu taş b lokların yine taş araçbağlantı taşları kullanılarak duvarın berkitildigi de larla işlendiği anlaşılmaktadır. Mısır inşaatçı ları kegörülür. Bu dolgulu duvar örgüsü sistemi ilerde Ronet kullanımında da öncüdür. Taş blokları birbiri malılar tarafından geliştinlerek tüm Akdeniz dünne tahta, kurşun ve bakır kcncılerlc bağladı k.lan biyasında yaygınlaştırılmıştır . Başka bır duvar orga linmektedir. Mısır·ın vinç ve palanga g ibi araçlann sü tipi çokgen yü1..cyli örgü olarak adl andırılı r. Bu kullanımına yer vermeyen yapım teknolojisi. tari· teknikte. düzgün olmayan çeşitli çokgenler oluştu hın en emek yogun miınarlıklanndan birini yarat· racak biçimde yontulmuş taş bloklan duvara. derzmıştır. Bu yapım gelencginde dev taş blokJan, yapı lerinde küçük bir aralık bılc bırakılmaksızın yerleş­ içindeki yerlerine kızak1arla sürüklenerek yerleşti­ tirilir. Aynı ıeknık çok daha büyük boyutlu taşlar rilmiştir. Söz konusu işlcmın uygulanabilmesi için kullanılarak gerçekleştirildiği zaman "kiklopik du zeminden başlayarak her taş sırasın ı yerleştird ikten var" olarak adlandırılır. Gerek kiklopik duvar, ge· sonra bir Osttekini yerme koyabilmek amacıyla yarek çokgen örgü ile tüm sur duvarını ınşa etmek pı kerpiç ve toprakla o kata kadar doldunı lmaktay­ mümkün oldugu gibi. yalnızca Lemel ve temel üs· dı. Dolayısıyla. inşaat biııigindc en büyük anıtsal tündeki suhasman kesimini böyle yapıp. duvarın yapıların bile, çatıya dek yükselen toprak bir höüst kesiminde kerpiç kullanmak da olanaklıdı r. yük halini ald ığı ve bu yıgının taşınıp yapının açı Çokgen ve kiklopik duvar tipleri eski Yunan'ın Kla ga çıkarılmasının gerektigi anlaşılmaktadır. sik Çag'ında da özellikle sur yapımlarında kullanıl Prizmatik bloklardan oluşan kesme taş örgü-LaŞ at- mıştır. Ancak. Kla~ik Çag·ın tipik duvar Ö'b'PÜ Lıple­ kı sistemine Anadolu'da çok geç geç.ilmiş sayılabi­ ri bunlar olmayacaktır. lir. İ lk örneklerle MÔ l. binde ZİNCİRLİ'de, yani Klasik Yunan döneminin standart d uvar örgü tiple Güneydogu Anadolu'da karşılaşılmaktadır. Ancak, ri. dön yOı.eyi de ince yonu olarak prizmatik blok moloz ö rgüden bu tcknige geçiş oldukça uzun bir lar halinde biçımlendirilmiş taşlarla ınşa edilm iŞtı r süreç içinde gerçekleşmiştir. YUNAN mımarlığının Bunlarda baglayıcı olarak harç kullanı lmamış: megelişimi öncesindeyse taş atkılı bir önü sisteminin tal kenetlerse malzemenin pahalılıgı nedeniyle sur Anadolu'da tam anlamıyla kullanıl maya başladığı gibi kaba yapılarda değil. daha özenli ve titiz inşa söylenemez. Yüzyıllar boyunca en titiz taş ör&ıülü (.-'dilmiş tapınak vb gibi kamusal prestij yapılannd., yapımlarda bıle çatı örtüsü yalın bir ahşap kirişle· ku!Janılmışur. Yunanlar demir kenele oldukça aı me biçiminde inşa edilmiştir. Taş örgünün Anadoyer vermişler, kolay işlenebilirligindcn ve görece lu'daki evriminin ilk aşamasında duvarı oluşturan ucuzluğundan ötürü bakır ve lunç kencılerden ya elemanlar ö nceleri çeşitli boylarda dıkdöngene yararlanmışlardır. Kenet biçimleri açısından sonrakı kın yOzeyler verecek şekılde biçimlendırilip. yatay uygarlıklarla kıyaslandıgında Yunan dunyasınd, DERZ'ler oluşturmaksızın yan yana getirilmişler­ büyük bir çeşitlilik egemendir. dir. Yatay derLlemeden sonraki aşamanın duvar yüzeyinin biçimlendirilmesi oldugu görülür. Ö nce- Antik Ç.ıg'ın örgü teknik1eri kabaca üç grupta ince leri ta.şlann birbirine yanaşan yüzeyleri arada boş- lenebilir: 1) Düzensiz ö rgü: Prizmatik taş blokl.ıı



YAPIM . Sülcymani)I! (1550-57) , Selmıiye (1575, yöresinde yaygln biçimde ra. Hekimoglu Ali Pa- Tüm dünyada geçmişle en yaygın biçimde uygula1,;a (1734) ve Numosmaniye (17551Camileri'nin yanı nan yapım tekniği HIMIŞ'tır. Hımış, ahşap bir sı ra daha pek çok yapıda böyle donatılar vardır. ÇATKI sisteminin boşlukJarına çeşitli dolgu malze· Söz konusu donatının kökeninin daha önceleri aymcleri yerleşt irilerek gerçekleştirilir. Çatkı, kare ya nı kotta uygulanan ahşap halli benzeri çemberler da dikdörtgen kesitli elemanların doşcy, yatay ve oldugu doşonolebili r. köşegensel olarak birbirlerine baglanma KEMER YASUDA YUKİHİRO 0884. Nılıonbaşı. Tokyo1978. Oiso. Kanakaval Japon rcs.'iam. 19.yy' ın sonlarıyla 20.yy'da JAPONYA'da gelenek· sel resım düğrultusunda gerçekleştirdiği tarihsel ki· şilerin resimleriyle tanınır. Ası l adı Yasuda Şinza­ buro olan san.atçı, kısa bir süre Tokyo Güzel Sanat lar O kulu'nda öğrenim görmüş. 1901'de Kocikai adıyla anılan bir sanatçı grubu kurmuş, 1914'tcysc YOKOYAMA TAİKAN tarafından yeniden açılan Japon Güzel Sanatlar Akademisi'ne CNıppon Ricut· suin) kaulmıştır. Temelde YAMATO-E (Japon rcs· mi) tekniğinde çalışan Yasuda. yapıllann.da zarif çizgilere ve yumuşak renklere yer vermiş, aynca betimlediği kişinin özelliklerine bağlı kalarak ruhsal dunımunu ustaca yansıtmıştır. Japon larihini çok iyi bilmesiyle de dikkati çeken sanatçının en önemli yapıılan Kraliçenin Tehlikeden Kurtulması için Dua 11914) ve Kise lnnagı'nda Kamp'tır 11941). Yasuda. 1944·5 1 ara~ında Tokyo Ünıversilesi' nde ders verm iş, 1948'de de Kültürel Liyakat Nişanı !Bunlıa Kunşo) ile ôdüllendirilmiş ve Japon Sanat Akademisi'nc seçilmiştir. Z.Rona YASUİ SOTARO C1888, Kyoto 19.59, Tokyo!



Japon res.'iam. 20.yy'da JAPONYA'da Batı resim teknikleriyle ça· lışan sanatçı özellikle PORTRE'leriyle tanın ı r. Yasui. 1904'te İtalyan Anto nio Fontanesi'nin (181882) yanında öğren im gören Asai Çu'nun (18561907) öğrcncısı olmuştur. 1907·14 arasında Fran· sa'da yaşayan ve başka Avrupa ülkelerine geziler yapan Yasui, burada önce COURBET, sonra da CEZANNE'ın etkisi altında kalmıştır. Japonya'ya döndükten sonra da Batı resmi dognıltusunda çalışmayı sürdOnnüş, ama giderek Fransız sanatının etkisinden kurtularak özgün üslubunu gel iştirmiş­ tir. Yetkin bir çizim ustası o lan sanatçının en öneınlı yapıtları Ayaklannı Yıkayan Çıplak (1913), Yelpauli Kadın (1929) ve Atöl}"de 09511 adlı resım· lerdır. Yasuı 1936'da bir grup s.ınatçıyla birlikte lssui-lıai adlı grubu kurmuştur. Z.Rona YAŞAR, To nguç (1932, İstanbul) Türk karikatürcü. 01.,ellikle canlandırma filmleriyle ünlenen sanatçı, çağdaş Türk karikatürüniln 1->KARİKATÜR) usta· larındand ı r.



1947'de onaögrenimini yarıda bırakmış; ilk karikatürü 1952'de mızah dergisi Akbaba'da yayımlan· mış; askerlik görevinden sonra yaşamın ı Ba.bı.Mi'de kankatürco olarak sürdürmeye başlamıştır. Türk karikatüründe 19.50 Kuşağı'nın öncülerini izleyen ikinci kuşak genç çizerler arasında yer alır; bu doğ­ rultudaki yapıtlarını Akbaba, Dolmuş, '/'aş, 1'aş·Ka·



YAZILIKAYA nkatur, ZUbük, Vatan. Yön gibi dergi ve gazeteler· d e gerçek.1cştinnıştir. 1960'1arda çız&rileri incelmiş, üzgün bır üsluba ulaşmış, birçok meslekdaşı gibi canlandırma sinemasına yönelmiştir. 1969'da, ilk özgün Türk canlandırma filmlerinden olan Çöpçü ve Amentü Gemisi Nasıl Yutudü'yü çekmiştir. 1970'1e rde ALI ULvl ve Yalçın Ç.cıin !1934-771 ile bırlikte Stüdyo Çiı.gı 'nın ortakları arasında yer alan :;aııatçı. reklam. sektörü içın canlandırma filmleri gerçekleştirmiş, öz.ellikle ECA su armat(lrleri kuruluşu için çok sayıda "Bay Elmor" filmi yapmıştı r. l 970'lcrin sonuna doğru Meral Simcr ile birlikte Çizgi Stüdyo'yu kurmuş ve canlandırma sineması çalışmalannı reklam filınlerı dışında da sürdürmüş­ tür. 1969'da Süleyman llemirel üzerine çizdiği karikatürlerden derlediği Sülürıame adl ı a lbümü, l970'1erde de aylık edebiyat dergisi Soyuı'ıa felsefi boyutlar içeren bir dizi karikatürü yayımlanan sa· natçı. 1980'1erden başlayarak kışisel çizgi film ça· hşmalarına büyük agırlık vermiştir. HAT ve MİN­ YATÜR sanaılarından esinlenerek gerçekleşıirdigi filmler arasındaki Amentü Gemisi Nasıl Yüıüdü, haı ve canlandırma sanatlarının birleştirildiği OZgün bir deneme olmuştur. 1973' te Fransa'da 9.Annecy Canlandınna Fılmlcn Şcnligi ' nde gösıerilmeye değer bulunan bu {dm. yun dışında ilgi gören ilk özgün Türk canlandırma filmidir; Türkiye'de de 1995'ıe Sinemanın 100.Yılı dolayısıyla yapılan bir dcgcrlcndirmcdc ben1..crleri ara,..ında en baş.anlı Türk fılmı seçılmışlir. 1970'1erde Vatan gazetesinin yanı sıra aylık Güney ve haftalık Çivi dergileri için de karikaıür çizen sanaıçı, 1983'ıe Tonguç adlı karikatür albümünde son dönem yapı tlarından ör· nckJcr sunmuştur. 1980'lerdcn başlayarak genellik~ le Küllür Bakanl ıgi. TRT, Emniyet Genel Müdürlügü gibi kurumlar içın gerçekleştirdiği canlandırma lılınleri arasında Fazıl Hüsnü Oaglarca'dan uyarlad ıgı &ıliııa ile Mandalina da yer almıştır. Gündelik basın onamında çal ışmak istemeyen Yaşar, genci· liklc canlandırma filmleri yapmakta, karikatürü ise valnızca kendisi ıçın çizmektedir. Saııatçı. 1972'de Belçıka'da Uluslararası Knokke Heis Karikaıür Şenligi'nde fürincilik Ödülü'nü , Yugoslavya'da Uluslararası ÜskOp Karikaıür Şcnligi' ndc Başın ()d.OIO'nü, Amentü Gemisi Nasıl Yumdu ad lı filmiyle 2.Adana Film Şcııligi'nde Jüri Öı.cl Ödülü'nü. Yaşa Donkişot adlı canlandırma hlmiyle hem TRT Bilim. Sanat ve Kültür Odolleri Yarışması'nda İkin­ cilik Ödülü'no hem de Dartışşafaka Sinema Kulobü'nün Uluslararası Sinema Şcnligi'ndc En İyi Fılm Ödülü'nü; 1973'ıe Iıalya'da Uluslararası Marostica Karikatür Şenligi' ngalarından biri kendi ya1. Eskiden ferace giyen kadınların yüzlerine örttük- nında. ötekiyse tanrıçanın yanında, yüzleri birbirlerine dönük olarak durmaktadır. Teşup'la HeJen. gözlerim açıkta bırakan ince beyaz örtü. 2, Bir OCAK'ıa ya da şômınede davlumbazın ço- paı'ın ogullan o lan Şarruma, babasının kuısal haygunlukla yarım silindir biçimli alı bolümü. OS- vanı boğa olduğundan, metinlerde bazan "dana" )..IANLI mimarlıginda oymalı ahşap ya da kaban- olarak anılır. Yazıhkaya·da bu tanrı, annesinin armalı alçı ocak yaşmakları ODA'yı bc7.cyen bir öge kasında ve yine onun gıbı , bir aslanın üstünde gÖ"' rülmektedir. Teşup'un kutsal bogalarının adları o larak kullanıl mıştır. l lurri (gece) ve Şeri (gün). dag tanrılarının adlarıy­ Çızıın ~ OCAK sa Namni ve Hazzi'dir. Bunlardan ikincisi, günüYAvl. Erkal ---> GRAFİK TASARIM ITürki- müzdeki Akra Dagı'nın (Hatay) Hititler dönemindeki adıydı. Çiviyazılı (--,ÇIVİYAZISI) mcıi nlcrde­ ye'dc Grafik Tasanmın Gelişimi) ki betimlemelerde ba1..an erkek hazan kadın kişili­ ğinde gösterilen Şauşga IMEZOPOTAMYA'da İşYAVRU BİNA ---> BİNA



1927



YAZIT



bCJ.:ACIBAŞI



SANAT ANSİKL(Wl~l)lSI



tar adıyla tanınan tanrıça), Yazılıkaya'da bu özelliuygun olarak, hem tanrı lar hem tanrıçalar ge-



ğine



çidinde yer almaktadır. Ana ga]eride, tanrılar geçidinden başka, bir de Kral IV . Ttıthaliya'nın kabart· ması



ve üstünde hiyeroglifle



yazılmış adı



bulun-



girişi, kanat lı



iki cin



maktad ır.



Yan oda olan B Galerisi'nin



! BRÜTALİZM YENİ-DADA DÜZENLEYİCİLERİ !Neo-Daıia



Organizersl 1960'ta



Genpeı



bcst bir fırça üslubuyla bireysel. mitolojik. öyküsel bir ıkonografiye yöneldikten izlenmektedir. Bu sa· natçı lara Yeni-Dışavurumcular ya da Alınanya'da Die Wildc MODERN MİMAR· LIKJ biçim ve ilke kalıplarına karşı gelen, 20.yy'ın oldugu kadar daha öncekı dönemlerin de sanatlarından ve anlayışlarından istediği gibi yararlanan oldukça eklektik bir akimdır. J.N .Erzen



YENER. Mümtaz. Çogalan Kannaılar. 1970. dura lıt O:ı.erine yaglı boya,



50x61 cm.



Akasegava ld.1937), Mosunobu Arakava ld.1936), Şirciro Okamoto . Tomio Miki ld .19371. Uşio Şinokara (d.19331 gı hı sanatçılann Tokyo'da oluşturdugu topluluk. Temelde HURDA SANATI kavramını benimseyen bu sanatçılar. bir saplantı halinde yıkıntılarla ve yıkma eylemiyle uğraşmışlardır. Zaman zaman soYENİ GERÇEKÇİLER CNouw:aux Realisıesl kaklarda bu tür eylemler sergileyen ıopluluk, "Neo Realı stlcr de denir. ABD'de 1950'1erde SO1963'tc dagı l mıştu. YUT-DIŞAVURUMCULUK'a karşı ol uşan POP Yoşımura, Şusaku



YENİ-DIŞAVURUMCULUK INeo-Expres.~oııisn~



"Neo-Ekspresyonizm" de denir. 1970'1ere dogru 13atı'da sanat dünyasını kaplayan mulı i-media 1->MEDIUMI, video 1->VİDEO SANATll. KAVRAMSAL SANAT uygulamaları içinde tuval resmi· nın gıderek azaldığı. ancak birbirinden kopuk bireysel ça lışmalar halinde sürdüğü görülür. Çoğun­ lukla çevre sanatlan ve AVANT-GARDE uygulaınalann yer aldıgı Venedik Bienali ve Documenta gibi uluslararası sergilerde bu yıllarda sunulan rcsımlerde genellik.Je grafik, KITSCH ve Mamatörce .. bir uygulama tavrı egemend ır. Resim sanalında olduğu kada r POST·MODERNIZM akimı içinde mimarl ık da, popüler beğeniyi biçimlerine uyarlarnava başlamıştır. 1970'1erde birçok ulkcdeki çeşitli kulıurel bileşimlerin yol açtığı eklektisizm (seçmecılıkl . polıtık ve ekonomik bunalımlar ve terör olaylarının 1980'1erc doğru sanatçıları resmin dolaysız ve Dışavurumcu anlatımına sürüklediği görtılür. 1980'1erdcn başlayarak özellikle ALMANYA. iTALYA veAmerika'da 1->ABDl yeni kuşak bir sanatçı grubunun tuval üstüne yaglıboya resme dönüş yaptıkları. renkçi ve kal ın boya uygulayan ser-



SANAT'a koşul olarak Avrupa'da da l960'Jarın başında , sanat eleştirmeni Pierre Restany. KLEIN ve ARMAN'ın ku rduğu ve gılnccl gerçeği oldugu gibi işlemeye yönelik sanatçıların ol uşturduğu topluluk. Yeni Gerçekçiler. Pop Sanat'a çok yakın olmak.Ja birlikte ıomoyle tüketim kühortıno konu alan Pop'un ötesınde kent kültürünün duygusal ve nesnel yönünü ele almışlardır. Zamanla Restany'nin kurduğu grubun dışındaki sanatçılar için de kullanılan Yeni Gerçekçi adı. genelde Fransız kökenli olup. zamanın Fransız ve İtalyan sanatı için kullanılmıştır.



Restany, Yeni Gerçekçiler'in ilk bildirgesini 1960'ta Milano'da yayımlam ış ve sanattaki güncel bu nalım ve çOrtımeye karşı, "gerçeğin. düş süzgecinden ve entelektüel yorumdan geçmeden, oldugu gibi izlenmesi sertıvenini " salık venniştir. Restany'nin tümüyle nesnel ve gerçekçi olma savlarına karşın birçok Yeni Gerçekçi kenı yaşamına duygusal ve romanlık gözlerle bakmıştır. Restany 1961'de Paris'te Yeni Gerçekçiler'in ikinci bildirgesini yayımlamış ve .. Yeni Gerçekçiler dünyayı, içinden evrensel anlamları olan parçalar aldıkları büyük bir başyapıt



1931



YENİ



ECZACIBAŞI



SANAT



ANSİKLOP[DİSİ



MAN ile Clıarles Ginner 11878-19251 ve Spcncer Gore'un 11878-19141 1913' te birlikte oluşturdukları ESTETİK fclsele. Uçlünon, 1914' te The New Age adlı dergide yayımlanan felsefi doşunceleriıü Ginner k.ıleme almıştır. Yazıda GERÇEKÇİLİK konu bağlamından çok sanal.s al bir üslup olarak tanım­ lanmış ve başka kaynaklardan alınan izlenimlerin ıürevi olma düşüncesine karşı sanaıçının doga deJer'in en önemli ve yenilikçi sanatçı:,;ı Yves Klcin ol neyiminin ya da k.ışisel doga yorumunun dognıdan ifadesi biçiminde değerlendirilmi ştir. Her çagın muştur. Klein, akımın genel ilkelerinin dı~ına çık­ mış ve özgün bir AVANT-GARDE tavır geliştir­ kendine özgü bir dogası , atmosferi. kentleri ve insanları oldugunıı. Gerçekçilik'in yaşamı. çagını mişse de sonraki gelişmelere önemli ölçüde ı:;;ık tutmuş ve KAVRAMSAL SANAT çalışmaları da yap- sevmek ve dönemin özündeki o luml uluklarla mıştır. Klein'ın bu baglaında gerçekleştirdiği en olumsuzluk1arı sanatçının Ozgün yaklaşımıyla yoö nemli yapıtlan Antroponıeıri adını verdiği ve VOcu· nımlama,;ı gerektigini savunan Yeni-Gcrçckçılik. duna çivit mavisi boya ~ürülmüş çıplak kadınlann İZLENİMCİLİK' lc ARD-İZLENIMCILİK'i Gerçekizlerini tuvale aktardığı VÜCITT SANATI örnekle- çi sayarken. doğayla doğrudan ilişki yerine bilimsel ridir. Sanatçı ayrıca gerçek vücut ve kafalardan al- yöntemlere önem verdigi için YENİ-İZLENİMCİ· çı kalıp alarak maviye boyad ıgı heykeller de yap- LİK'i Gerçekçi saymamış . ayrıca KÜBİZM'i d e benzer nedenlerle reddetmiştir. Onlar için Gerçckmıştır. Klein'm dışındaki Yeni Gerçekçiler. farklı Z.Rona teknik ve yaklaşımlara göre birkaç grupta incelenc- çilik'in tam karşıtı AKADEMİZM'di. bilirlerc ADAMI. Martial Raysse (d .19361, Alain Jacquet (d.19391 gibi kentsel simgeleri işleyen res- YENİ-GERÇEKÇİLİK INro-Realismel samlar; BİRLEŞTİRME tekniginı resmin iki boyut- "Neo-Realizm" de derur. FRANSA'da 1930'1arda lulugu içinde kullanan Arman ve SPOERRI gibiler; şiirsel bir DOGALClLI K ' ı benimseyen, ama tam CESAR ve CHRISTO gibi tümüyle oç boyutlu ça- olarak örgütlenemeyen bir grup sanatçının benim lışanlar; FALSTROM ve PISTOLETTO gıbi KO- sedigi sanat anlayışı. BONNARD'dan kay naklaLAJ tekniğiyle çalışanlar ve Mimmo Rotella nan gelişmiş ve incelmiş bir İZLENİMCİLİK anla ld.19181, Raymond llains ld.19261 ve Woll Vostell yışıyla şiirsel gerçeği betimleyen Raymond Leguld .19321 gibi DEKOLAJ. yani yırtık poster tekniğı eult 11898-11. etkileyici manzaralar ve iç mekan rekullananlar. Ressamlardan Alain Jacquet. ışledigi simleri yapan Mauricc Bnanchon U899-?). Fovist konuyu giderek daha soyutlayan bir ipek baskı tek- bir renk anlayı şıyla (--->FOVİZMI duygusal manzanigi 1--->ELEK BASKD kullanmış; Adamı 'yse Sergi ralar gerçekleştiren Jean Aujame 11905-651, anlaVitrini adlı resminde oldugu gibi kent ve banliyö tımc ı Gerçekçilik turündek.i resimleriy le Luc·Alben manuıralarını canlı Pop renkleriyle. okunması güç Moreau 11882-19481. derin bir hayal gücO yansıtan bir soyutlama ve sadeleştirme içinde kullanmış; manı.aralarıyla DUFRESNE ve şiirsel manzara ,beMartial Raysse kolaj, bi rleştirme ve karışık malze- timlemeleriyle DUNOYER DE SEGONZAC, bu melerle 1--->MEDIUMI Japon Malı adı altında birdi akımın önemli temsilcileri olmuşlard ır.



olarak, bir resim olarak gönncktedirle('



demişti r.



Yeni Gcrçekçiler'in ikincı bildirgesi Dada'nın Üz.erinde 40 Derece adını taşıyor ve açıkça DADACILIK'a olan bağlılıgmı dile getiriyordu. Amerikan ve İngiliz Pop akımları gibi Restany de bu akımın temelini I IAZIR-NESNF.'dc buluyordu, · ı ıazır-nes­ ne arllk sanatla olumsuzu dcgil . yeni ve anlaumcı bir dilin temelini simgelemektedir" . Yeni Gcrçekçi-



zi "ürkütOcO resim" (tableauxaffreux) üretmiştir. J3u konusu, çarpıcı genç kızlar ve tüketim YENİ GERÇEKÇİLİK INew Realisnıl kültürü eşyasıdı r. Toplulugun en iyi tanınan sanat- "Neo Realizm" de denir. ABD'de 19.SO'lerin sonun· da ve 1 960'1arın başında SOYUT-DIŞAVURUM· çılarından biri olan Anman daha 1955'ten başlaya­ rak. boyaya batırdığı nesnelerin tuval üstünde CULUK. yer yer de TAŞİZM akımlarına karşı gelirenkli izlerini yapm ış ve genellikle birleşti rme tek- şen genci tepkiyi tanımlayan ve FIGO RATİF resmi One çıkaran eğilim. POP SANAT bu egilimin bir niğini yogun o larak kullanmıştır. Annan'ın, çivi, sonucudur. FOTO-G ERÇEKÇİLİK de kimi zaman şişe kapagı gıbı degeısiz nesneleri ası usıe yığarak bu adla anılır. yaptığı aç boyutlu çalışmalar ve bir kadın vocudu üstüne yapıştırılmış lastik eldivenlerden oluşturdu­ YEN İ-GOTİK ---> CANLANDIRMACILIK ğu Torso·su (1967>, sanatının önemli ömekleridir. Chrisıo. büyük ölçekli yapılan, binaları , köprüleri YENİ GÜÇLER IForces Noııvellesl paketlemiş; Ccsar ise 1960'larda makine ve araba 1934'te Robert Humblot 11907-621, Gcorges Rohner parç.alannı biraraya getirerek çalışmış, çok gerçekld.19131, Jacques Despierrc ld. 19121 ve Jean Lasne çi ve büyük ölçekli olarak metalden kalıplad ıgı Baş­ tarafından Paris'te kurulan ressamlar derneği. Çok parmak. sanatının bir simgesi haline gelmiştir. Pis- sayıda üyesi olan ve 11.0iinya Savaşı'nın çıkması­ toletto. insanlann bire bir ö lçek.11 fotograflannı bü- na değin yaygınl ığını koruyan demek şiirsel bir yük paslanmaz çelik aynalar OstOne aktararak ser· GERÇEKÇİLİ K'le DIŞAVURUMCULUK'u birleş gi mekanları içine yerleştirmiş ve bu mek.1.nlarda lirerek anlatımcı bir DOCALCILIK geliştirm işti. bu imgelerin sahibi gibi seyirciyle birlikte ortama Amacı geleneksel Fransı:t resmine bağlı kalarak katkıda bulunmalarını saglamıştır. çagdaş dünyanın deger yargılannı irdelemekti. 1960'1arla 1970'1crde Avrupa'da ve özellikle Fransa'da etkinlik gösteren Yeni Gerçekçiler çeşitli de- YENİ İNGİLİZ SANAT KULÜBÜ INew neyim ve tavırlarla kendi sınularını aşmış ve gide- Englisb Art Clubl rek yaygın, bireysel çabalar ortaya koymuşl ardır. 1886'da Londra'da akademi dışı sanatçıların SAR 1980'de Fransa'daki avant-garde'ın ve çeşitli teknik GENT, Frederic Brown 11851-19411, Gcorge Cla ve gereçleri içeren çalışmalann, bu akımın mirasçı· usen 11852-19441. Stanhope Forbcs 11857-19481 ve Wilson Steer 11890-1942) öncülüğünde kurduğu bır lan olduk1arı söylenebilir. 3136. J.N .E.rzen dernek. Topluluk. 19.yy'ın ikinci yarısında ingi lı1. sanatında egemen olan Lord Frcderic Leıghton YENİ-GERÇEKÇİLİK ---> FOTO-GERÇEKÇİ­ 11830-961 ve Lawrence Alma-Tadema'run (]836 19121 KLASİKÇİLİK anlayışına karşın yalın bır LİK DOGALCILTK ' ı .savunmuŞtur. Döneminde "ilcncı YENİ-GERÇEKÇİLİK INeo-Rea/isml egilimleri" temsil eden bu genç kuşak sanatçılar as "Neo-Rcalizm" de denir. İNGİLTERE'de GIL- lında BARBIZON OKULU'ndan esinlenen bır



yapıtların



A 1932



-



Y AYIN



J



YENİ GERÇEKÇİLİK ıle Fransız sanatçıların renk kulla-



YENİ-KLASİKÇİLİK nımını geleneksel lngiliz MANZARA ve TÜR RES- "N eo-Klasisizm- olarak da bilinır. 18.yy'ın ikınci Mİ'r1e uyarlamışlardır. 1889'da dernek. kendilerini yarısında önce ITALYA, daha sonra da FRANSA, · lngiliz İzlenimcileri· ı....iZLENİMCİLİKJ olarak ALMANYA ve öteki Avrupa ülkelerinde gelişen ve adlandı ran SICKERT ve arkadaşlarının yönetimine eskı YUNAN ve ROMA örneklerine dayanan sanat geçmiş ve 1910'a değin P.NASI 1. R.FRY, JOHN, üslubu. l 750'1erde ROKOKO ile Geç BAl.



du. contrasıe simulıane des couleurs eı de l'assoıtinıent mung der gricclıiscben Wcrkc in der Malcrci und Dilddcs objecıs coloıts (1839; Eşzamanlı Renk Karşıılık- lxıucrkunst (Yunan Resim ve 1lcykel Sanatındaki 1,m ve Renkli Nesnelerin Birbirleriyle Uyumu Yasası Üzerine), ABD'li fizikçi ügden N.Rood'un Mo-



Jcm O,roınatics 11879; Modern Renk Bilimi) adlı kitaplarıyla estetikçi David Sutter' ın kuramları Uzcrınde çalışm ışlardır. Signac, D'Eugime Delacroix au NCO-lmpressionnisme 11899; Eugcrlc Delacroix'dan Yeni-İzlenimcilik'e) adlı kitabında akımın ilkelerin i c.lı le getirmiştir. İzlenimciler görüntüleri, degişen renk ve ışık etkileriyle anlık izlenimler olarak yaka1.lmaya çalışırken , Ycni~lzlenimciler renk ve ışığı bılimsel optik kurallar çerçevesinde kullanmışlar· c.lır. Ycni·İzlenimcilik 1890'1arın sonuna doğru etki,ıııı y itinnekle birlikte Van GOGI 1, GAUGUIN, MATISSE ve TOULOUSE-LAUTREC gibı Ard-İz­ lcnımciler'in ilk dönemleri üzerinde etkili olmuştur HARI>- İZLENİMCİLİKJ.



1666.



Z.Rona



Yapıtların Taklit &!ilmesi Üzerine Doşoncelerl adlı kitabında sanalın Yunan·ın



özü olan ".soylu ya-



lınlığı ve sakin yüccligi " amaçlaması gerektigini



....İDE­



vurgu lamıştır. Onun ideal güzel anlayışına ı



ALİZMI göre sanatçı güzele ulaşmak için dogaya bakmalı, ama doga kusursuz olmadığı için ondan aldıklarını Antik Çag sanatçılarının bıraktıkları örneklere göre saflaştırınalı ya da kusurlarını düzeltmelidir. RAFFAELLO ve POUSSIN ona göre en büyOk modem ressamlardır, çünkü her ikisi de üsluplarını en yetkin antik modeller üzerine temellen· dinnişlerdir. Mengs, Joscph· Marie Vien (17161809) ve Gavin Hamilton, \Vinckelmann'ın bu görüşlerinden etkilenmiş ve savunucuları olmuşlar­ dır.



Yeni-Klasik akımın 19.yy'da İlalya'daki en önemli iki temsilcisi Pransız ressam J.L.DAVID ile İtalyan



1933



YENİ



ECi:ACIBAŞI



SANAT ANSİKLOPEDİSI



A 1934 ·ıe



:..:..ıı.



YAYIN



rak ROMANTİZM'e yönelen G!RODET-'J'RJO· SON'dur. fransa'daki Yeni-Klasikçilik akımının David'den sonraki en önemli ıkı temsilcisi ise PRUD'HON ile INGRES'dir. Rcsimlennde ışığa çok önem veren ve başta LEONARDO DA ViNCi ve CORREGGIO olmak üzere İtalyan ustalardan cıkilenmış olan Prud'hon, Paris Adalet Sarayı' nın mahkeme salo nu için yaptığı İntikam ve Adcılet Tarafından Cezalandın/an Suç 11808, Louvre) gibi ak,gorik konulu (-,ALEGORİ) resimlennden çok. İnı· paraıoriçe Josepbinc'in Portresi (180.5. Louvre) gibi dönüşünde David özgürlük, vatanseverlik. vatan kadın zarafetini yansıttığı resimlerinde haşanlı oliçin kendini feda etme duygusu, Stoacılar' a özgü muştur. DELACROlX'n ın ve Romantizın'in en bükcndinı denetleme yeteneği ve Spartalılar' a özgü yük düşmanı olan In&,res. David ile çalıştıktan sonsertlik gibi ahlaki değerleri vurgulamış ve devrim ra 1801 'de Roma Ödültı'nu kazanmış. 1806-24 a ra· sürecinde bu degerlcri yapıtlarında yansıım ı şur. sında Floransa ve Roına'da yaşam ış; 1834-41 araHorariuslar'ın Yemini sanatçının bu anlamdaki ilk sında da FranslZ Akademisi'nın yöneticisi olarak olgunluk yapıtıdır. Tablo o dönemin Paris' inde bü- gene Roma'da kalmışur. Madam Rivitre ve Matma· yük bir etki yaraLmış ve resimdeki üç kardeşin va- zel Rivitre adlı iki portresinde de (1805. Louvrc) görOlebileccgi gibi, erken dönem portreleri hem göz· tanl arı ugruna sonuna kadar savaşmaya and içmeleri çağdaş Fransız toplumuna yöneltilmiş gOçlO lem gücOnO hem de soyut rilmik çızgiye olan eğili­ bir eleştiri olarak görOlmüşıür. Bu yeni anlayış. ko- mini yansıtır. Sanatçı Floransa'da ltalyan Primitifnunun yanı sıra üsluptaki gerçekçilik ve yalınlıkta lcri'nden. (~İLK.EL SANATI. Yunan var..o rcsımle­ da görülebilir. Figürlerin gruplandmlışı ve resim nnden (-,VAZO RESMİ) ve FLAXMAN'ın I lomeyüzeyine paralel sıralanmaları, Roma alçak kaban- ros'un destanlan ıçın yaptığı resimlerden etkilen malarını ve Poussin'in ı..ablolarını anımsatır. Kommiş ve 1814'te Yıkanan Kadın (Louvre) ve Odalık pozisyondaki çizgisellik, yalın ve düzgün sürü l müş (Louvre) gibi tablolarını yapmıştır. Roma' da Raffaboya ve açık seçik ifade biçimi de dönemin anlayı­ ello'nun giderek anan elkisi Xlll.Louis'nin Yemini şına çok uygundur. Sanatçının Horatiuslar'ın Yem i- (1821. lngrcs Müz.. Montauban) ıle sanatçının ni ile Fransız Dcvnmı arasında yaptığı Sokrates'in Fransa'ya döndükten sonra gerçekleştirdiği I-lome· Ôfümü (1787, Mctropolitan Sanat Moz., Ncw ros 'u,ı Tannfaştınfması (1827, Louvre) ve Sı'ratonice YorlcJ ile Bıutus ""Ola Ogullan 11789. Louvre) ad· 11840) adlı tablolarında görülen AKADEMİZM'e lı rcsımleri de konularmı Roma ve Yunan tarihin- yol açmıştır. "Gerçek yoluyla güzelin sırrına var den alan ve dönemın Fransa' sı Ozcnne bırer yorum ınayı" amaçlayan lngres'in başyapıtları , Afıın Çagı. niteliğinde olan yapıtlardır. David'in dışında Ro11842, Daınpierre Şatosu) gibi grand manner !Anıt· ma'da en önem verilen res.sam Vincenzo Camucci· sal Üslup -,TARİHSEL KONULAR) ürünü olan ni'ydı 11771-18441. Onun Davıd'e olan hayranlığı. tabloları değil. M.Berıin 11832, !.ouvre) ya da Ma· bugün her ikisi de Napoli'nin Capodimonte Müze dam Moiıessier 11856. Ulusal Gal., Londra) gıbı si'nde bulunan Caesar'ın Ôfdürüfmesi (1793) ve Vir portrelerid ir. ginia'nın Ofümü gibi büytik boyutJu resimlerinde Yeni-Klasik resim öbür Avrupa Olkclerindc de etkigörülebiJir. Camuccini daha sonra 18.yy'ın ıkınci li olmakla bırlikte İtalya ve Fransa'dakiler düzeyin· yansı nda Roma'daki Yeni-Klasik ressamlardan Dode sanatçı yetişmemiştir. Almanya'da akımın kumen.ico Corvi'nin daha gelen.eksel resim üslubuna ramsal yönü. bir ölçüye kadar uygulamalı yönün· dönmuştür. Camuccini'nin d ışın.da Felicc Giani den daha agır basınışur. Mengs'ten sonra Alman· (ykş.1760-1823) ve Barıolomoo Pinelli 11781-1835) ya'dak.i en önemli kuramcı ve ressam Asmus Cars· de bu dönemin önemli ressamlarıd ır. Yeni-Klasik tens'tir (I 754·98). Aslen Danimarkalı olan bu sa resmin İtalya'daki bir başka önemli merke-.li de Mi· natçı akademik eğitimi ve doğadan çalışmayı redlano olmuştur. Milanolu Andrea Appiani O754detm i ş ve renge de pek önem vcrmemişlir. Resmin 1817!, l 796'da Napoloon'un bir portresıni yapmış, konusunu yaratıcı yetcneğın bir orono o larak vurbir süre sonra da resmi ressamı olmuş ve Milagtılayan Carstens. bu görüşüyle hem Klasikçiler'i no'da Kraliyet Sarayı'nda onu yücelten ve başarıla­ hem de NAZARENLER'i etkilemiştir. Carstens'in rını yansuan freskler gerçekleştirmiştir. Sanatçı en büyük amacı sanatı Ilarok ve Rokoko' nun caş Monza'dakı Kraliyet Villası'nı da mıtolojik sahnekınlığından kurtarmak ve onu yeniden Antik lerle be'.lCıniştir. Vencdik'te Bernardino Biscm. Do· Çag'ın yüceliğine vf' nçıklığına kavuşturmakt ı. Dö menico l'ellegrini (1759· 1840), Giuseppc llorsato, nemin öbür sanatçıları Carstens'ın çevresinde bu Sebastiano San.ti, Giovanni Demin ve Carlo Sevi· lunan Ebcrhard Wachter 11762-1852), llonaventura lacqua: Floransa'da Pietro Benvenuti ve Luigi Sa· Gencili 11798·1868), Gottlieb Schick 11776-1812) ve batclli (1722·1850), Sicilya'da Giuseppe Velasco Joseph Anton Koclı (1768·1839) ile Goethe'yi Ro (175().1826) ve Napoli'de Cosıanzo Angclini. aki· ma Seferi'nde gösteren tablosuyla (1786-87, Fran mm İtalya'daki öbOr temsilcilendır. furı am Main) ün yapan Johann l J. W. A.Tischbcın Poussin'in ve VOUET'nin yapıtlannı n kan ıtladığı (1751-1829) ve resimlerinde Yunan ve Roma mod el gibi Fransa'daki KLASİK gelenek 17.yy'a değin !erini taklit eden. ama daha çok heykelleriyle tanı iner. Bu ülkedeki Yeni·Klasik üslubun başarısı bir nan ]ohann Gottfnt-d Schadow'dur (I 764-1850) yandan David'in sanatının ctkisıne, ö te yandan bu Danimarka'da Yeni-Klasik akımın başlıca temsi lcı sanatın bir süre sonra AlviPiR adı altında Napol~ len Christoffer Eckersberg 11783-1853) ile öğrencı on imparalorlugunun üslubu olarak benimscnmt. . . len Christen Kobke (1810-48), Ammont ve Nicolat sine baglıdır. Dönemin en önemli sanatçlları tarih Abraham Abildgaard'dır 11743-1809). İsveç' te res sel J-,TARiHSEL KONULAR> ve mitolojik konulu sam Genç Per Krafh 11m·I8631 FransLZ Yeni·Kla (-,MİTOLOJİ) tabloları ve portreleriyle ünlü GE· sik sanat ından çok etkılenmiştir. David'in izleyici RARD, l 776'daki Roma Ôdülü'nü kazanan Jean si olan İsviçreli Angclica KauUmann 11741-18071 Baplisle Regnault (I 754· 1829) ile öğrencisi Pierre- ise Winckclmann ile Jean-Pierrc Saint·Ours'un ya Narcissc Guerin 11774·1833) ve bir süre sonra Da· pı tlanndan esinlenmiştir. İSPANYA'da Josc Mad vid'in. etkisinden ve Ycni-Klasikçilik'ten uzaklaşa· razo y Aguda 11781-1859) da hocası David'in etki



heykelci CANOVA'dır. David. Fransız Akademi· si'nden aldığı Roma Ödülü ile 1775'te Roma'ya git miş ve orada kaldığı beş yıl boyunca antik sanat yapnlan üzerinde çalışmıştır. Roma·da 11 aylık bir çalışmanın sonunda l 784'te tamamladığı 1loratiuslar'ın Yemini (Louvre MOz.. Parisl. Winckcl mann'u1 ve Mcngs'in ideallerini en iyi yansıtan tablodur. KLASİ KÇİLİK anlayışı nın Fransız Devri· mi'ni temsil eden bir akım haline gelme.inde Da· vid'in kişiliği ve dönemin politika dünyası içindeki etkinl iği büyük rol oynamışt ır. Rorna'dan Paris'e



YENİ sınDlŞAVURUMCULUK) duşuncc



ve



Leknıklerıni



savunuyordu.



Yalnı1.ca üyclerinın



vapıılarıyla oluşturduğu ılk sergıyi



UK



kardeşler,



119091, BURLI· PlCASSO, ROUAULT ve Henri Le



Fauconnicr (1881-1946) &ribı Fransız sanatçılarıyla Fovıstler"in katıldığı



ikinci sergi izlcmışur (1910l. Ayn ı yıl Picrre Cıneud ve Le Fauconnicr, cncsi yı l da MAl{C ve Oııo focher topluluga katılmıştır. Yeni Sanatçılar Birlıgı rengin anlatımcı ö1..clligini ön planda tutmuş, ayrıntılı bir çizim ustalıgı yerine ka-



ha ama güçlü bır dış çizgiyi yeglemiştir. Demek, temelde FİGÜRATIF sanattan yanaydı ve duygula· rın a ncak bır nesne aracılıgıyla yansıtılabılcccğıne ınanıyordu . Nesnesiz K-:-;ım. resım olamazdı. Oysa Kandınsky 1910'ların sonuna dogru figürden uzaklaşmaya ve salt soyuta 1->SOYUT SANA:]') yönel· meye başlaınışu. Üçüncü serginin hazırlıklarının başladıgı sıralarda ortaya çıkan bu denn görüş fark· !ı lığı. Kandmsky'nin birhkten ayrılmasına yol açmış: ardından Marc, Kubın, Mümer de ayrılarak Der BLAUE REITI::R'in kuruluş çal ışmalarında Kandinsky'yc destek olmuşlardır. Yeni Sanatçılar Bırl ıgı bir süre daha Otto Fischer'in başkanlığı altında çalışmalarını sü r P LAN YONCAYAPRACI 1. Yonca bıçı ınlı BEZEME örgesı. Uç yapraklı Iİng.trefoi/, rr.rrejle. ıribole, Alm.Kleeblaıı) ve dün yapraklı (İng.quaırcfoi/, rr.quaıre-feuilles, Alm. Vieı-­ blatt) olabılcn bu ürge. özellıkle GOTİK dönemde yaygın kullanılmışıır.



2.



Kesışen ıkı



le



kcsinıisiz trafık akışını sağlamak ıçın



karayolu



arasında.



ah ve üst geçitleryonca yap-



rağı biçiminde yapılan kavşak (İng.clover/ea/,



Fr.cam:four en as de treflc. carrcfour en doublc buit, Alm.Kleeblatt).



YONTAN, Gürel llY:lıl. İstanbul) Türk sanatçı . KAVRAMSAL SANAT lllründeki çalışmalarıyla tanınan Yontan. sanat egitimini 1959-63 arasında lstanhul'da Guzel Sanatlar Akademı::;i'nde (GSA. b .MSÜ) yapmış, 1971-75 arasında Avrupa'nın çcşitlı kemleri ıle Ce'L.ayır'de yaşamış. 1976'dan 1983'e degin de GSA'da temel ta.sanın dersleri vernat'ın tanırunlŞ uygulamalarıdır. Amerikalı D.OPPENI !ElM. KOSUTII ve DE MARIA: llollandalı miştir. 198()'lerde sanat yönetmcnligi ve sahne ta!-ianmları da gcrçckle.ştıren Yontan 19()2'de '"KurtuLl!BBETS ve Ger van Elk (d.19411: İtalyan Giovanluş~ dizisinin sanat yöneımenligini yapmıştır. OnIII Anselıno ld.19341. PAOLINI. Alıghıero &,euı 'd.19401. Luciano Fabro (d.19361, KOUNEI.I.IS ve celcri kadın ponrclcn ve ÇIPLAK'lardan oluşan FiPlSTOLE"ITO: İngilız Barry rlanagan (d. 19411 akı­ GÜRATİP resimler yapan sanatçı. Kavramsal Samın başka tanınmış sanalçılarıdır. Yoksul Sanat nat'a 1980'1erde yönelmiş, gerçek nesnelerle ol uş· 1980'1erde çok yaygınlaşmış, özel likle Kasscl'deki turduğu yapıtlarında ışık ve ses öğelerinden yararDocumenla sergılerı ve Vencdık bıenallerinde gele- lanmış: bu baglamda YERI.EŞTİRME'ler de gerçekleştırmiştir. Yontan, l964'te New York Dünya nekselleşmiş hir sanat turu olarak yer al mıştı r. OW5. 0723. 211ME· heykel çalışmıştır. 1925'te Turkıye'ye döndükten ZARI oldugu anlaşılmaktadır. Mc,.ar küpleri ara sonra hır süre Erenköy 4.llkokulu'nda öğretmenlik sında boylan 1.5m'yi gcçenlenn büyük olasılıkla yapmış, 1937·38'de seferberlik müdürlüğü görevın· yalnızca bu amaç ıçin ve gömü noktası yakınında de bulundugu sırada Atatürk'Je ıanışmış ve izniyle Oretildiklt::rı düşünülebilir. Küplerin genellikle agız bir ma"ikını yapmıştır. l lazırladıgı bu maskı daha ve omuz kısmı geniş olup dibe dogru daralırlar. Basonra çogaltarak çeşitli okul ve kurumlara gonder- zan bırden fazla gömuni.ın yapıldıgı mezarlarda cesetler dizler kama çekik olarak lbocker). küpün agzı mıştır. Sanatçı bundan böyle gerçckleştırdigi Ata türk hey kellermde de bu maskı mcxlel olarak kul- doguya. dıbıyse batıya bakacak biçimde gömül· müştür. Öluye sunulan kap kacaklar, ender olarak lanmıştır. \943'te GSA Heykel Bölümü'ne asıstan olarak atanmış. l955'te modclaı 1->MODELAS metalden yapılmış cisimler ya da IDOL'lerın yerYON\ ögretmenlıgıne getinlmı~tır. Sanatçı başta leşurılmesinden sonra küplin agzı doz bir taşla örAtatürk büst ve hcykellen olmak ıizcre FİGURA· tülerek me-ı.ar çukuru kapatılmıştır. Karataş-Sema­ TİF anlayışta çahşmış, büst ve çıplaklar gerçekleş· yük 1->ELMALll. Babaköy gibi ötekı İlk Tunç ('.1 · Lirmiştir. Yapıtlarının en önemlı özelligi dinginlık g,·na ait kazılarda görüldugu gibi Yortan da ait olve duraganlıgın yanı sıra bıçimlerdc izlenen yumu duğu ıskan merkczının dışında (exrra-mural) kurul şak gcçişlerdır. İstanbul Resim ve Heykel Müze- muş bir mezarlıktır. sı'nde Kadm Başı (alçı) ve 7.ühtıi. Müritcglu'nun llırer LAHİT olarak adlandmlabılecek bu kOplcr Bı,stı, ltunç) bulunmaktadır. Anıt heykellenyse Çoiçinde ölüyle birlikte gömülen ölO armaganlannrum 119311. Edırne 119311, Silıfke 119341, Mersın dan günümüze PiŞMİŞ TOPRAK'taıı yapılmış 260 119391. Tarsus 119461. İstanbul IRakırköyl. Amasya. kap. yed, metal eşya, az sayıda tdol ve ig agırlığı Bilecık. Çankırı ve Kayserı Ataturk heykelleri ile u laşmıştır. En önemlı ve sayıca en genış grubu, BaMersin /nönı1 Heykeli (1938), İstanbul $cmsıpaşa tı Anadolu İlk Tunç I-II evrelerine tarihlenen çaMeydanı Ataturk Anıh, Saraybumu Parkı Atatürk naklar. testiler, çömlekler, sayıca az ama dikkat çeAnıtı 'dır. N .Arslan kici bir bıçım olan ördek bıçımli kaplar IASKOS) YORGANCI ve üçlü kaplar (kemos) oluşturmaktadır. Tamamen Eski EV'lerde mınder. perde ve benzerlerini yapan elde, çark kullanılmadan yapılan, gencllıkle BOO"C döşemecı. ısıda pişırılmiş ve baz.an son derece parlak bır astarla bezenmiş bu yapıtların. teknik açıdan kusurYOROZLU, Şenol 11950, Trab,.onl :>UL. olmamakla bırlikıc, özgün biçımleri ve her parTurk ressam. çanın ayrı bir Ö7.ellık gö5tenncsı nedeniyle dikkat Lekeciligin egemen oldugu FlGURATİF resimlcny· çekici ve göze hoş gelen bır seramik grubu oluştur· le Lanınır. duğu söylenebilir. Daha çok siyah ve gri. ender Sanat egıumıni 1973-78 arasında lstanbul Devlet olarak kırmızı ve kahverengı astar üstüne beyaz pa· Güzel Sanatlar Akademisi'nde lb.MSÜ) Neşet GU· ralel çizgilerden oluşan zikzaklar. baklava ya da üçNAL'm atölyesinde yapan Yorozlu mezun olduk- gen be'ı.eme örgeleri görülmektedir. Özellikle kü· tan sonra bır sOre karikatürle uğraşmış, l967'de çuk çômleklcrdc bu örgeler, astarlı yüzey kazılarak Pardon ve Gı,gır, 1968·74 arasında da Akbaba der· (incisedl ve beyaz renkte bır macunla doldurularak gilennde karikatürler çizmiş. 1980'de Almanya, oluşturulmuştur. Daha seyrek olarak da yuvarlak Avusturya. İtalya. İspanya ve Fransa'da ınceleme­ çıkıntılar. yarım ay ya da kısa çizgiler biç.iminde ka· ler yaptıktan sonra 1984'tc Isveç'ın Va.steras kentı­ banma bezemeler vardır. Kuçuk çömlek ve testiler ne yerleşmiştir. Sanatçı resimlerinde. koyu fonlar de görülen bir başka özellık de kabın kısa ve sıvri OstOne renk lekeleri, ddonne edilen bir çızgısellik uçlu Oç ayak uSlüne oturmasıdır. Küçük ve boyuk ve dınamik fırça vuruşlarıyla doku arayışlarına gır­ boy Lestılerde agız kı~mının tam ya da kesik gaga miştır. Suluboya, pa,;;tel ve yaglıboya teknıkleriyle (outaway spout} biçiminde olması da Yortan İlk çalışan Yorozlu anlatımcı, alegorik (~ALEGORİ), Tunç I ve lI bardaklannın en bel irgın özellıklen aynı zamanda alaycı ve toplumsal eleştırınin agır arasındadır. Yortan buluntuları arasında bir ıkıncı bastıgı resimlen yapmıştır. Büyüklere Masallar. Ok grubu oluşturan çark yapımı. yapılış açısından da Alan Davis ve Sidikli Ofympia, lkanıs'un Düşüşü. ha OstOn ama gözalıcı astar ve be--ı..emelerden yok



YOZ sun olan kaplar ilk Tunç 11-111 ya da llEYCf:SUL· rAN XUHX ve TROİA lll-lV evrelerıne paraleldır. En belırgın bıçımlen daha çok mcıal kapları pişmiş toprakta takJit eder izlenimıni veren ıkı kulplu depas. gaga ağızlı le!-ilı ve mataralardır.



YOŞİZAKA, Takamasa ll91 7. Tokyo-1980. Tok-yol Japon mımar. Tokyo'dak.i Va.seda Üniversitesfni 194l"de bıtiren Yoşızaka. 1950' de burada ders vermeye ba:;;lamış­ ıır. l 952'dc LE CORBUSIER atölyesinde çalışmak ıçın Parıs'c gıtmış. Jaıxmya'ya döndukten sonra, betonarme yapılarında özellikle kütlesel blokların özgün kompozisyonuyla ilgilenmiştir. Önemli yapıları arasında Venedik Bienali içın hazırladığı Japon PaV)Onu 119.5.51 ve C.oucou Villası 119.; 7, Tokyo) sayılabılır. 1965'ıe Tokyo'da yapıığı Yüksekokul Se· nııner F.vı 'nin hir wnucu olarak yapı morfolojisi (Yukei-gakul denilen kuramını gelışunnıştır. Yaşa­ mının son yıllarında insan Yaşamı Enstitüso·non



Yonan'da P.Gaudin tarafı ndan gerçekleştirilen ka:alarla gün ışığına çıkartılan buluntular. bir başka deyişle "Yortan kültürü" 1900'lerdcn günümüze değın Batı Anadolu'da gerçekl~tırılen yüze..')' araş­ ıırmalan , arkeolojik kazılar ve geniş çapta yOrütOlen kaçak kazılarla daha yoğun ve daha ıyı bılıncn hır prehistorik dönem (-,PREHISTORY Al olarak .:ırkeoloJı lıtcratüründc ycnni almışıır. Soma ve 13cr gamada (a.PERGAMONI. Marmara Gölü kıyıla· F.Akış rımla. Babaköy ve Ovabayındır'da ele geçen bu- IScilwtsu gllkks'ta Arkadia !10.yyl dış çizgileri belli olmayan akıcı üslubunu dışında, tum ulkcye egemen olmuştur. Bununla da ycnıden canlandırmak olmuştur. Patronlarını yetinmeyen Oorlar, daha önce Akhalar'ın da yapmemnun etınek için çoğu zaman renkli çaJışması­ tığı gibı, Ege APHRYGİAJ uygarlıgından Yun., tanrılar ailesinin başıdır. Olyrnpos tanrılarının dıDor



istilasından



mü Ege



sonra



Adaları'na



Akhalar' ın



ve Anadolu



büyük bir bölü-



kıyılann.a



miş,



öncC""ı..eınele­ ri arasındaki Apollon heykeli bu dönemin seçkin ömek.lerindcndır. Yunanistan'da. ItaJya ve Sıcil­ ya'da okullar oluşmuş: bunlardan Peloponnesos Okulu daha çok tunç heykeller dökmuşt.Lir. Atina her dalda oldugu gibi heykel alanında da hızla gelişmı~r. Dönemin OnlO bronz heykelcilerinden KRİTİOS ve NESIOTES'in uran katillerini casvir eden ve ikı hgürden oluşan Hamıodios ve Aristogeitorı adlı heykeli Atina'nın bu sanat dalında kaydettiği ilerlemeyi göstermektedir. Sen Üslup döneminin en güzel ve tipik ömckJerınden biri de Dclphoı'da lıuluıunuş olan tı.ınç Arabacı hcykclidır. Yunan heykel



sanatı .5.yy'ın ık.inci yarısında



doruk



noktasına ulaşmıştır. Sen Üslup'ta henüz tümüyle



bu dönemde geride bıra­ kılmış. gövdeye daha dogal ve rahat bir ıxxt verilerek genci kompozı~yona uyum kazandmlmıştır. Artık ağırlık bülOnOyle taşıyıcı bacak üstüne verilmekte, serbest kalan bacakJa figüre esneklik ve ha reket sağlanmaktadır. Vücudun çeşitli bölümleri arasındaki oranlara önem verılerek dengeli bir bü· tün yaratılmaya özen gösterilmiş; Yunan sanatının en tınili tanrı heykelleri bu dönemde yapılmıştır. SanaLçıJar tanrıları tüm yücelikleriyle en yetkin biçimde betimlemeye çal ışmışlar: yüzlere ağırbaşlı bir ıfade ve hava vererek idcali1..c edilmiş bir güzellik yaratmışlardır. Aıina. bu dönemin en Unlo sanatçı larının ça l ıştığı başta gelen okullardan birini oluşturmaktadır. MYRON bu sanatçıların en tanın· mı~lanndandır. Myron'un yapıtlarının ö'lgünleri yok olmuş. ancak Roma dönemınde yapılan kopArkaik Dönem'in resim sanatı scramık va:ıolar üs- yalar ele geçirilebilmiştir. Disk atan atlet heykeli tünde izlenebilir (-+VAZO RESMİ). Bu dönemde Disllobolos. sanatçının en çok tanınan yapıtların konular zenginleşmiş, çok sayıda insan lıgürünün dan birıdır. Yunan heykelciliginin en yüksek aşa­ işlcndigi büyük kompozısyonlar. frizler. mitolojik masına ulaştıgt bu dönemın en büyük sanatçısı sahneler resimlendirilmiştir. Açık hır fon ü~tüne Pheıdıas'ur. Mermer, tunç ve alıın-fildişı CKRIZEparlak siyah, kırmızı ve beyaz boyayla yapılmış çc- LEFANTİN) tekniklerinde çalışan Pheidias'ın Part~ıı li motif ve tasvirlerle bezenen Korinthos vazola- bcnon'daki Aıbcna ve Olympia Zeus Tapınagı'ndaki rı çok tutulmuş, botun Akdcnız ülkelerınde aranan Zeus heykeli dev boyutlarda olup. ahşap ostOnc in oncmlı bır tıcaret ürünü durumuna gclmiştır. Mô ce fıldışı levhalarla kaplanmış, clbisclcrıyse alundan yapılmıştı. Günümüze ulaşamayan bu heykel6.yy·ın ilk yarısında yine Konnthos'ta fıgOrleri siyah silüct biçimimle resimleyen bir Siyah Figür Üs- lerle ilgili bilgıler, daha sonraki dönemlere aıt kalubu onaya çıkmıştır. Spana'da gelişen va:ıo tekni- banmalardan ve sikkeler üstünde görülen resimlergı Attika'da yuk.sck lıırdüıt.j'e ulaşmış, Siyah Figıır den edinilrnektcc:lir. Atbena l...enmia. sanatçının Roma dönemi kopya,;ı olarak günümüze gelen ünlü teknığının en güzel örnekleri özellikle Atına'dakı atölyelerde yapılmıştır. Mô 6.yy'm ilk yarısına ta- yapıtlarından bir başkasıdır. Phcidia,; üstün sanat rıhlencn ve François Vazosu adıyla bilinen ünlü va· gücünü ve yeteneğini idealinde yaşauıgı görkemli zo o dönem seramik sanatının yetkin bir ürünü ola- tanrı figürleri yaratarak gösıermiş ve bu alanda bürak anılmaya değer. Üstünde mitolojik sahnelerin yük baş.ınya ulaşmıştır. Dönemin bir başka ônemyer aldıgı ve çok sayıda figunın betimlendığı frizler· lı heykekisı Yaşlı POLYKLEİTOS. insan vücudu· le kaplı olan hu vazoda çömlekçi Ergotimos ve res mm bölüm len arasındaki oranları saptamış ve bun:....1ın KLEİTİAS'ın imz.::ıl:ırı bulunmaktadır. Bu yüz- ları belirleyen Kanon adında bir kitap yazmı~tır. En çok, yaptığı atlet heykelleriyle tanınan Polykleyılın son çcyreğınde yeni bir teknik gelişmiş. Siyah Figürlü vazoların yerini Kırmızı FıgürlO vazolar al- ıtos'un, mızrak taşıyan Dorypboros ve başına şerit saran Diadoumeno.s adlı atlet figürleri önemli yapıt­ m ıştır. Ru tip vazolarda siyah fon Ostilnde kırmızı renkle figürler bulunmakta, figür ayrıntıları siyah larından ikisidir. çizgiler halinde fırçayla yapılmaktadır. MÔ 5.yy seramik sanatında Kırmızı Figürlü vazoKlasik Dönem'in heykel sanatı, görülen üslup fark· ların çok yaygınlaşllğı görülmektedir. Atina atölyclan nedeniyle iki evrede ıncelenir: Sen Uslup döne- Jennde yapılan Kırmızı Figürlü vazolar Akdeniz ve mi bu evrelerden ilki olup MÔ 490/48(}450 arasına Karadeniz bölgelerinde aranan yapıtlar olmuştur. Bunlardan başka Atina'da beyaz fon üstüne çizgiyrast lamaktadır. Arkaik Dönem'in frontal görünoş­ le rcsimlcnn yapıldığı ve ıip o larak LEKYTHOS adı li.ı. dimdık vücullu ve hiçbir hareket bclinisi göstermeyen figürleri terk edilerek gövde ağırlıgııun si· vcrılen vazolar onaya ÇLkmıŞtır. Ôlü kültüyle ilgili metrik pozda taşınması tümüyle bırakılmış ve ağır­ olan bu va7..olara mez.arlıklarda rastlanmakta, bunların ölülere adak eşyası olarak sunulduğu anlaşıl· lık daha çok bir bacak üstüne verilerek vücudun bir çizgi kazandırıJmıştır Sazan bir omuzun lıafıfçe bir yana döndurulmcsı ya da başın bir yana bakması ya da bir kalçanın biraz daha yüksekte durmasıyla tigür esneklik kazanmış ve doğal bir görünüm alana eksenine



yumuşak



1--tKONTRAPOS'Iı.



giderilememiş olan katılık



maktadır.



İkınci Klasik Dönem (4.yyl heykel sanatında. bir önceki dönemin ıdealize edilmiş insan VOcutlan yenne. daha gerçekçi ve doğal yapıya uygun olarak insanı incck')'cn ve ürünle modelini birbirine hen-



1955



YUNMALIK



l:.'-~L..r\\_'IBASI



SANAT



A~SIK[ l.



zctmcyc çalışan bir akım onaya çıkmıştır. Bu gerçekçi üslup. sonunda PORTRE sa.narının dogması­ nı saglamışıır. 4.yy'ın ilk yansında Auika OkuJu'ndan Yaşlı KEPHİSülX.JTüS'un yapm ış olduğu Eirerıe ve Plutas (barış ıannçası ve bereket çocuğu) heykeli bu dönemin başlarına ait bir örnek olarak anılmaya değer. Dönemin en önemli sa.natçılann­ dan biri olan At inalı PRAKSİTELES yüzyılın ortalarına doğru birbirinden güzel yapıı lar vermiştir. Mermer işlemekte büyük bir yctcnege sahip olan sanatçı. yaptığı tanrı heykellerinde kadın ve erkek vücudunun ıom g01..elliklerini sergilemekte çok başarılı olmuştur. En ünlü heykellerı arasında Genç ApoUorı. kolunda çocuk Dionysos\ı taşıyan llermes, Knidos kenti için yaptıgı Çıplak Apbrodite sayı labilir. l lermes heykeli dışında bu yapıtlar ancak Roma kopyalarından bilinmcktYİNELEMEI saglayabilir. J.N.Erzen



ZANAAT



IAr.smaaı, usıalık'ıanl



Ahşap, dcmır. kumaş



vbg gcreçlerı, SANAT'ıa ol dugu gibı bir yaratıcılık gerektirmeyen el becensı ve deneyime dayanarak işleme. ZANAATÇI IAr.sıııaaı'ıanl "Zanaatkar" da denir. Marangozluk. demircilik vb gibi belli bir ZAN AAT'la uğraşan . Sanaıçı·zanaaı çı ayrımının net!eştigi RÖNESANS dönemi önce sinde sanat yapıtları üreten sanatçılar zanaatçı ola rak tanımlanmıştır. Ayrıca ~SANATÇI. ZANAATKAR_ ZANAATÇI ZANK TAŞ!_ AYNA 111 ZANTH, Ludwig-, ORYANTALİZM ZANUSO. Marco -> MOBİLYA III.Dünya Sa Sonra)



vaşı 'ndan



ZAO WOU-Kİ 11920. Pekin) Çin köken lı Fransız res.GESSOI BAGLAYICI olarak kullanılırdı. Ancak bu malzeme esnek olma dıgından tuvale uygun değildi . 8. ya da 10.yy'da yaşadıgı dOşOnOlen l leraclius. teknikleri anlauıgı De c:oloribu.s eı artibu.s romanorum (Resimde Eski Uygulamalar: British Museuın. Sloane 17541 adlı yapıtında. tuvalin önce ı;;eker ve nişasta karışımı hı r yapışkanla kaplandığını, Ostunc de ince bir kat ges so sürOldogunu belirtm iştir. Italya'da kullanılan bir başka yöntemdeyse gesso'ya s.ıbun ve bal eklendiği bilinir. 17.yy'da sanatçıların 7,emın olarak bitkı· sel zamk üstüne yaglı bir malremc silrdükleri ve çabuk kuruması ıçin içine doğal kurşun oksit kat tıklan bclirtilmekıcdir. Ancak bu yöntemin çok da· yanıklı olmadıgı görülünce alçııaşıyla ljipsl tutkal kan:.;ımı bir zemın yeglenmiştır. Pergamonlu hekim Galenos 2.yy'da beyaz alçı zeminin yansımasını azaltmak ıçin hafif renklı sırların kullanıldıgından söz eder. Benzer bir uygulama orıaçag sonuyla RÖNESANS başında da kullanılmış: birçok sanatçı zeminin üstüne imprimatura olarak bilinen toprak rengi saydam bir sır (astar) çekmiştır.



FRESK yapımında zeminin hazırlanması. yerel ko· şullara. uygulanan teknığe ve yaratılması istenilen etkiye bağlı olarak daha karmaşıklır. Zeminde gcs so'nun yanı sı ra tuğla ya da mermer tozu, yağ ya da VERNiK de kullanıl ır. Gerek malzeme. gerek hazır­ lanış biçimi her sanatçı ve atölyeye göre dcgişir.



Z.Rona ZEMLJA Adı



A 1962



kullanılır.



Çih Zencerek: 7.cncerekteki çizgı sOrekliligi yen· ne. birbiri içine girmiş çatal bıçiminde. yınclcnen tek tek örgelerden oluşan BEZEME şeridi. Ô7.cllikle ıugla bc:r.crnede (---->TUGLAI kullanılmıştır. "Ça tal" da denir. ZENGİ mimarlığı ve sanatı -4 ATABEIU.ER mi· marlığ.ı.



ve



sanatı



ZER-ŞiKAF ----> HALKARİ ZEREFŞAN



(Far.zer:



altın. efşa,ı ,



serpme. saçma'



dan) TEZHİP sanatında kagıı üstüne yapılan alun serp



rne. ZERENDUD (Far.zer:



ahın.



endu& sürmeden)



TEZHİP sanatında kagıt yü7..C..')'inin ahın yaldızla kaplanması .



ZERGER (Far.zer: altın, ger: meslek yapmadan) Altın işleyen kuyumcu. ZERKAR (Far.zer: a l tın. -kdr; yapan 'danl Ahın İŞLEME, sırma işlenmiş. Na!yanınış cxia içine çok sa· yıda dosya yerleştirmiş; 1994'te de sosyolog Ali Akay ile birlikte açıklayıcı bir kitabın da eşlik etti· gi "Pisuann Bir Dckonstrüksıyonu" adlı sergide DUCHAMP'ın pısuannın !Çeşme) her baglamda. farklı hır biçimde kullanılmasını açıklamış ve Fran· sız dilbilimci Jacques Derrida'nın "diferans" kavramından yola çıkarak. "dekonstrOksiyon" yöntemi· ni sanat yapıuna uygulamıştır. "Esop'un Dostlan" adlı sergi için gerçekleştirdiği Dananın Bir Dekonsrrüksiyonu adlı işinde de :saııat._,ı aynı yöntemi ironik bır biçimde ele almıştır. Zeytinoglu halen 11995) MSÜ Güzel Sanatlar Fakoltesı'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. A.Akay ZEYTİN0CLU, Müşerref 0957. İstanbul) Türk sanatçı. Toplumsal. ekolojik ve eleştirel temaları işledigi YERLEŞTIRME'leriyle tanmır.



A 1964



bu akı mın siyasal boyutunu kullanmaya devam ederek Yerleştirme ve OLUŞUMLAR'a kadar bir· çok sanatsal teknigi dcncmıştır. l990'da Plovdiv Festivali sırasında düzenledigi kişisel se::rgide luvallcrinin bir bölomonu ıç mekanda sergilerken, geri· lerek yükseğe asılan tuvallerinı de avluda sergilemiştir. Müşerref Zcytınoglu bu çalışmasıyla çağdaş resmin MEKAN sorunu ü1..erinde durarak sergile~ rin. klasik mekanların içinde oldugu kadar dışında da açılabileceğini göstermeye çalışmıştır. 1990'da Güleryliz'lc birlikte Tunus'ta Uluslararası Mahares Plastik Sanat Pestivali'nde bir tuval resmi g~rçeklcştiren Zeylinoglu. 1992'de yine Mahares'te Şey· ma Reisoglu NALÇA ile birlikte de bir yerleştirme gerçekleştirmiştir. Sanatçılar. bir performans nıtelı· ğindeki (-+GÖSTERİ SANATn bu işlerinde bir sahildeki kum UstOndc yarı çapı 5m 'lik bir dairenin içini boşaltıp, l m kadar aşagıya inerek belonla doldurmuş. ortaya ycrleştırdik.leri l5m'lik direğin Lepesinden misinaları yere gcrmişlerdir. Bu yerleştir· ıne sahilde yer aldığından aynı zamanda med·cezirden faydalanarak. guncş ışıklarını toplarcasına. ışıgın yere yanşımasını saglamışlardı. Küllürlerarası etkileşim teması lmpsamında gerçekJeştirilcn bu eylem sırasında Müşerref Zeytınoglu yukanda, Nalça ise aşagıda mısinaların gergin durmasını saglamaktaydtlar. Müşerref Zcytinoglu. aynı yıl fstan· bul'un bir megalopol oldugunu gösteren "İstan­ bul" sergisine 1--+ZEYTİNOCLU, Emrel "Yup· pie''lerin yaşamını ele aldıgı işinde LOplum.sal ile sanatsal olanın birlikteligini göstermeye çal ışmış: Atatürk Kültür Merkezi'nde açılan ''New York-istanbul" sergisinde ise 760 yumurtadan oluşan ve bir clektnk panosunu andıran Yumurta bin fıra ad· lı yerleştirmesini gerçekleştirmiştir. 1993'te "Tutkular ve Saplantılar'', "Tıyatro. Sahne. Oyun" ılc Rey· yan Somuncuoglu ıle birlikte gcrçckleştirdiğı işi ile "Esop'un Dostlan" adlı karına sergilere katılmış. bu sergilerde bürokrasi, iktidar ve ekoloji sorunsa· lını irdelemiştir. Zeytınoğlu bazı işlerinde de bitmemişligı. mOkemmelligi deneyerek. çagıran. bagıran. kan kusan figürlerle, toplumsal acıları, parçalan· mışlıgı gündeme getirmektedir. A .Akay ZHANG XUAN letk.710-7451 Çinli ressam. Ô-,ellikle kadın resimleriyle Onlu olan Zhang Xuan (Wadc-Ciles yazımında Chang Hsoanl ÇİN'de Tang Hanedanı dönemınde (6 18-9061 sarayda çahş mıştır. Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nde bulunan Hanımlar Yeni Dokunmuş ipek Kumaşı Hazırlıyorlar adlı rulosu, Tang dönemıne OzgO tipik kadın ligOr· !erinin bulunduğu saf bir TOR RESMİ ömcgidir. Yapıtın, Zhang Xuan'ın özgün resmi üstüne. çiçek ve kuş ressamı imparator Hui Zong 11082-11351 ta rafından yapılmış bir kopya oldugu sôylenmektedir. Figürlerin boş bir fon üstünde betimlenmesı Çin resminde geleneksel bir tutumdur. Ancak çag daşlanna oranla Zhang Xuan' m yapıtında figürler oldukça harckelii bır biçimde betimlenmışlır. U.Tükya ve akrilikle. YENİ·D!ŞAVURUMCULUK dogrultu· Zhao Mengfu. Hangzhou'daki Saray Üniversıte sunda gerçekleştirdiği çalışmalarında siyasal tema· si'nde öğrenim görmüş. 1278'de Song 1laneda lann agırlıkta oldugu görülür. Sanatçı daha sonra nı·nın çökmesine degin devlet görevinde bulun



ZIMMERMANN muş.



Mogol ıstılasından sonra 1286.da da Kubılay Han'm çağrısı Uz.erme Pekin·e giderek sarayda hem resmi görevler almış hem de hanın ressamı olmuş rur. Ünü uzmanlıgına, gu1.cl yazısına (~KALİG· RAFll ve çok ltlız bır tekmkle gerçek.Ieştırmış oldu· gu at resımlenne dayanmaktadır. İki At ve Suya Giden Atlar yalar fi· güre belli bir lıacim ve doku kazandınnıştır. Küçük bır rulo olan Qiao ııe Hua Dagı'nda Sonbahar Renkk ti PREHİSTORYAJ ilgili bilgiler



yetcrsiı.dir. MÖ 1200"1erde, Ege Göç Kavimlc-



ri"nden Phryg (Frig ->PHRYGW boyları. Biıhyn· lcr, Mariandynler ve Migdonlar yöreye yerleşerek bölgenin ilk halkını oluşturmuşlardır. Bir süre siya· sal bir örgüt kuramamışlarsa da Kral Gordios ve Midas dönemlerinde bir devlet yapısı içinde örgüt· lenerek Kızıl ırmak yayı dışına dogru yayılmışlardır. MÖ 676'da Phıyg Ocvleti'ni yıkan KİMMER güç· !eri yöre yönetimini bir süre ele geçirmişlerse de MÖ 630"dan sonra LYDİA ve ASUR'la yaptıkları savaşlar sonucunda etkinliklerini yitirmişlerdir. Bir süre iktidar boşluğu yaşanan yörede MÖ 6.yy"da Lydia egemenliğinde. Megaralılar'la Boiotialılar emperion Gcoçok ticaret iskelesi) denen ticaret kolonileri kurmuşlardır. Bu koloniler, MÖ 546"da Lydia Devleti'ni yıkarak Anadolu"yu ele geçiren Pers· ler'in (->İRAN) egemenliğinde de ekonomik ba· gımsızlıklarını korumuşlardır. Pers döneminde BITHYNİA Satraplığı" nda yer alan yöre MÖ 334' te Makedonya kralı Büyük fskcnder'ce (hd.MÖ 336323) Makedonya topraklarına katılmıştır. İsken· der'in doğuya yönelmesiyle. Makedonya etkinliği· ni kıran yöre halkı MÖ 326'da Bithynia Krallığı'nı kunnuş, MÖ 74'teyse ROMA egemenliğini tam· mak zorunda kalmıştır. Bu dönemde Roma'nın Önasya vilayeti durumuna gelen yöre, MS 395'te ikiye ayrılan Roma lmparatorluğu'nun Doğu kesi· minde !BİZANS) kalmış. 7.yy'da da Opsikion adlı ıbema'da (vilayet) yer almıştı r. 1084'te Bizans' taki kargaşalıkiardan yararlanan ANADOLU SELÇUK· LU Devleti"nin egemenliğine girmiş; ama BÜYÜK SELÇUKLU Devleti'yle başlayan çatışmalarda yeniden Bizans topraklarına katılmıştır. TV.Haçlı Sefcri' nde İstan.bul'da Latin İmparatorlugu'nu kuran Haçlılardan kaçan Bizanslılar'ın kurduğu Trabzon Rum İmparatorluğu (Pontos Devletil içinde yer al· m ış, Trabzon Rumları'nın Selçulie turque 6. PALLUCCI IINI. R. Giovanni Bellını . 1962. _ Tiziano, 2 c .. Bologna. 1953-54. PALMIERI. A. ·Aspects of Proto·Urban Culture in Arslantepe", 11.Kazı Sonuçlan Toplantısı. Ankara. 1981. s.109 111. _ MExcavations aı Arslantepe (Malatya)", Anatolian Sıudies. XXXI. 1981. s.101 109. ··storagc and Dıstrıbulion at Arslantcpc-Malatya in thc Late Uruk Period", Anatolia and tbe Ancienı Near East, Ankara, 1989. s.419-430. PAMAY, B. Park-Babçt ve Peyuıı Mimarisi, İstanbul, 1979. PANE. R. Anıonio Gaudı, Mılano, 1964. PANOFSKY, E. Deuıscbe Plastik des el/ten bis dreizebnıen Jabrbunderıs, Münıh. 1924. Early Netber/andisb Paiııting. C.ambrıdge. Mass.. 1953. Meaning in ıbe Visua/ Arıs, Ncw York. 1957. Renaissance and Renascences in Wesıern Ar1. Stockholm. 1960. PAPACHRISTOU, T. Marcel Breuerc New Bıııldıngs and Projecıs, Ncw York. 1970. PAPADAKi. S. Oscar Niemeyer. Ncw York. 1960. PAPADAKIS, A. A Decade of Arcbiıectural Desıgn. Londra, 1991. PAPANEK. V. Designfor tbe Real World, Londra, 1978. PAPI, L. Ludwig Mies van der Robe, 1975. PARENT, M.; VERROUST. J. Vauban, Parıs, 1971. PARISET. F.G. Vicıor Louis, 17.11-1800, Dessins et Gravures, sergi kataloğu, Parıs. 1980. PARKER. K.T.: MATHEY, ). l.es Dessins de Watıeau, Paris. 1957. PARR. J.G. Man, Metals and Modem Magic, Clevcland. 1958. PARROT. A. Assur, Munih, 1961. __ Sumer, Münıh. 1962. PASSAVANT, G. Andrea del Verroccbio als Maler, Dosseldorf, 19(ı0. PASSERON. R. Pbaidron fincyclopedia of Surrealism, Oxford. 1978.



2645 __ Rene Magriııe. Chicago, 1972 11964). 2646 PASTOUREAU. H. Alberı Dürerc Dessins. 1963. 2647 "Paul Chemetov: Thc Modern Movemenı is an ıncomplctc proıect". Arcbiıccıural Revıew. 173. 1983. s.36-41. 2648 PAUL. S. Louis Sullivan: An Arc/Jitect in American 11,ougbt, Englewood. N.J .. 1962. 2649 PAULliAN. J. L'Arı infonnel. Parıs. 1962. 26SO __ Braque le patron. 1946. 2651 __ Fauırier f'enrage. Paris, 1962. 2652 PAULI. G. Pau/a Modersobn-Becker, Leipzig, 1919. 2653 PAULSON, R. 1logarıb·s Grapbic Works, New Haven ve Londra. 1965. 2654 PAVIA, A. BBPR a Mılano. Milano, 1982. 2655 PAWLEY, M. Mies van der Robe, 1968. 2656 PAYRO. J.E. Torres-Garcfa. lluenos Aıres. 1966. 2657 PAZ. O. Marce/ Ducbamp. Mtxzco, 1968. 2658 __ Marce/ Ducbamp or ıbe Cası/e of Puriıy. Londra ve New York. 1970. 26.59 PEARSON. P.D. Alvar Aalıo and ıbe lııtemaıional Sıyle, Ncw York. 1978. 2660 PECORELLA, P.E. LA cu/ıura preisıorica di lasos ın Ccıria, Roma, 1984. 2661 PEDLEY, J.G. Ancienı Liıerary Sôurccs on Sardis, C'.ambrıdge. Mass .. 1972. 2662 PEDRErrı, C. A Cbronology of Leonardo's Arcbiıecıural Studies afıer 1500, Cenova, 1962. 2663 _ _ Leonardo arcbıtetto, Mılano. 1978. 2664 __ Leonardo da Vinci, Tbe Roya/ Pa/ace at Romorantin. Cambridgc. Mass .. 1972. 2665 PEHNT, W. Expressionist Arc/Jitecture, Ncw York ve Londra, 1973. 2666 PEKER. A.U. ·selçukJu Anıtsal Mzmarisinde Kozmolojik lmgelec Evren Simgesz Olarak "Kutsal Agaç· Knmıxızısyonu·. /.-il.Milli Selçuklu Kalıar ve Medeniyeti Semineri Bildirileri. Konya. 1993, s.199-206. 2667 l'EKMAN. A. Perge Taribi. Ankara. 1973. 2668 PEKÖZ. 8. ·sebıller, Turk Kültünl Araşıınnalan, 111-VI. 1966· 1969, s. 1050-1058. 2669 PENDLEBURY, J .D.S. Tbe Arcbeology of Crete. Londra. 1939. 2670 PENFOLD, A. (yay.haz.! Tbomas Telford, Engineer, Londra, 1980. 2671 PENROSE. R. Man Ray, G rcenwıch, 1975. 2672 PEPPER. S... The Garden City·. Tbe Arcbitecıural Review, Haziran 1978. s.321-324. 2673 PERE. N. Osmanlılarda Madeni Paralar. İstanbul. 1964. 2674 PEREZ-GOMEZ. A. Arclıiıecture and tbe Crisis of Modem Science, Cambrıdge. Mass.. 1983. 2675 PERRUCIIOT, H. Qzanne, 1961. 2676 PERRY. B. American Ceramics. New York, 1989. 2677 PETERS, H. Die Raubaus Mappen "Neue Europlliscbe Grapbik" 1921 28. Köln, 1957. 2678 PETERSEN, E. ; LUSCIIAN. F. von Reisen in l.ykicn. Vtyana, 1889. 2679 PETERSEN, T.C. "Early lslamic Bookbindings and Their Coptic Relations", Ars Orientalis, 1, 1954. s.41-64. 2680 Pf:TRIDES. P. (yay.haz.! Maurice Uırillo, L'enler. Ankara. 1982. 3007 SARRAfl!N, E. Carpcmıx. 1928. 3008 SARRE. F.P.T. /)e,ıkmaler persiscben Raukımsı. Berlın. 1900 1910. 3008A SATKOWSKT. L. Studics on Vasari's Architecture. New York. 1979. 3009 SAVAGE. G. Glass. Londra. 1969. 3010 SAVAGE, G., NEWMAN . H. An lllustrated Dictioncıry of Ceramics. Londra. 1974. 3011 SAYAR. A.G. A.Sübeyl Unver. Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri !1898- 19861, İstanbul. 1994. 3012 SAYAR. M., ERGUVANLI. K. Türkiye Mermerleri ve inşaat Taşlan. lstanbul. 1962. 3013 SAYAR Z. -Mimarlık Mirasının Korunması". Tasanm. 9. Kasım-Aralık 1990. s.45 48. 3014 SAYIN. N. "Ersen Gürsel ılc Bodrum Üzerine Bır Görüşme" . Tasanm, 15, Ağustos 1991. s.72-75. 3015 SCERA'J"l'O. U. Metalli lslamici. Milano. 1960. 3016 SCHAARSCHMIDT, F. Zur Gescbicbte der Düsseldorfer Kunst. 1902. 3017 SCJ IACHERMEYR. F. Gnecbenland im Zeitalıer der Wanderungen, Die aegaeiscbe Frübzeir, iV. Viyana. 1980. 3018 _ _ Die minoiscbe Kultur des ailen Kreta. Sıuttgart, 1964. 3019 SCHACHT. R. A.Arcl,ipenko, Berlin. 1924. 3020 SCHADOW. W. von Der Modeme Vasari. 1854. 3020A SCHAFER. 11. "Architekturhistorischc llcziehungen



3028 SCHJLLING. E. (yay.haz.) Drawings by tbe l lolbein Famıly. New York. 1955 (19371. 3029 SCHIMMEL. A. Calli.~rapi,y and lslamic Culture. Londra. 1990. 3030 SCHIRMER. W. "l lethitische Archılektur". Der Aite Orient



3031



3032 3033 3034 3035 3036



3037 3038 3039 3040



3041 3042 3043 3044 3045 3046 3047 3048 3049 3050 3051 30.52 JU5J



zwischen Byzanz und der Kiever Rus im 10. und



3021 3022 3023 3024 3025 3026 3027



11.)ahrhundcn". /stanbııler Mitteilungen, 23/23. 1973/74. s.197-224. SCHAFER. J. Pbase/is. Tübingen. 1981. SCHARP. A. Art and l'boıograpi,y. Harmondsworth. 1974. SCHEDE, M. Die Ruinen von Priene. Berlın. 1964. SCHEFOLD. K. Die Griecben ımd ibre Nacbbam. Berlin. 1967. SCI IEJDEGGER. E. Zweiklang. Sopbie Taeuber-Arp, Hans Aıp, Zurich. 1960. SCHIERBECK. B. Tbe Experimentalisıs. Amstcrdam, lanhsiz. SCHJLDT. A., SYWOTI'EK. A. (yay.haz.! Massenwobnung und Eigenbeim Wobnungsbau und Wobnen in der Grossstadt seit dem ersten Weltkrieg, frankfurL ve Ncw York, 1988.



(yay. haz.W. Orll ı mann), Propyfilerı



Kunstgescbıcbte,



3054



30.55 3056



14, Berlın. 197.5. s.399-403. SCHLEMMER. O. Briefe und Tagebucber. Münih. 1958. SCHLENDOFF. N. lngres, ses sources Iitt&aire.'i, Paris, 1956. SCHLJEMANN, H. Bericbı über dıe Ausgrabungen in 'J'roja in den Jabren 1871-1873. Müıııh. 1990. SCHLOSSER. 1. Tbe Rooh of Rugs, Orientcıl and [uropea,ı, New York. 1960. SCHLOSSER. J. von Ein Künstleıproblem der Renaissance: Lecn &ırtista Alberci. Vıyana. 1929. SCHLUMBERGER. fl. "Les fouılles de Lashkari 8a7.ar. Recherches Archeologiques sur l'E:poque Ghaznevidc", Afganistan. 4. 1949. s.33-44. __ "Le Palais Ghaznevide de Lashkari Bazar''. Syria. XXIX. 3-4. 19.52. s.251 -270. SCHMECKE!l!ER. L. lvan Mıfstrovi