Ermeni Soykırımı ve Tarihin İnatçılığı
 9789757919551 [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

{g[f[jJ)(B[J)ff �@rg.fk[Jff[J[jJ)[J riCB



Nazaret Vartanoğlu



Ermeni Soykınını ve Tarihin inatçılığı Nazaret Vartanoğlu



-Umut Yayımcıhk-



Umut Yayımcılık



Mayıs 2011



ISBN: 978-975-7919-55-1



Baskı: Yön Matbaacılık Davutpaşa Cad. 75/2 B 366 Topkapı/Istanbul Tel: 0212 544 66 34



UMUT YAY lMCillK VE BASlM SAN. LTD. ŞTi



Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. Imam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/istanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 e-posta: umutyayimdi ik@ttma il. com



ÖNSÖZ Geçen yüzyılın başianna tekabül eden tarihsel bir gerçeklik olarak Er­ meni Soykırımı, uzun bir dönem insanlığın gündeminden hep gizlenmiştir. Geçtiğimiz yüzyılın ilk soykırımı, muhataplan tarafından dünya düzeyinde uzun bir süre halklardan gizlenmeye çalışılmış ve hep tabu boyutunda tu­ tulmuştur. Bu soykınını gerçekleştiren Osmanlı İmparatorluğu ve sonraki takipçisi TC ile emperyalist efendileri tarafından bu kanlı tarih, geçtiği­ miz yüzyılın uzunca bir sürecinde dünya halklanndan gizlenmiştir. Ancak kapitalizmin emperyalist aşamasının ilk soykırımı olarak Er­ meni Soykırımı, giderek tarihsel materyalizmin toplumsal işlediği so­ nucu, bir sır olmaktan da çıkmıştır. Ve yakın bir döneme kadar Türkiye toplumunda da tabu olan bu soykırım, artık bu boyutun dışına çıkmış­ tır. Köhneyen sistemin ve giderek derinleşen çelişkilerin dayatması so­ nucu bir döneme kadar gizlenen soykınm artık açıktan gündemde yer al­ maktadır. Tüm resmi inkarlara rağmen soykırım gerçeği artık eskisi gibi kamufle edilememektedir. Sınıfsal ve siyasal baskılarını her geçen gün daha da katmerli bo­ yutlara tırmandıran Türk egemen sınıfları, bu sınıf çelişkilerini türeten maddi ve sosyal yapının bekası için, ezilen ulus ve azınlıklar üzerindeki ulusal baskısını da tırmandırarak devam ettirmektedir. Ermeni Soykırı­ mını gizleyen ve reddeden sistem sahipleri, aynı şekilde Kürt ulusu üze­ rindeki milli baskı ve zulmü de yadsımaktadır. Ancak sistem günü­ müzde uyguladığı politikalarla bu ulusal çelişkileri artık kendi kontrolünde tutmakta zorlanmaktadır. Tam da bu nedenle de daha da sal­ dırganlaşmaktadır.



3



Nitekim bu saldırganlığın sonucu ile Hrant Dink kat!edilmiştir. Hrant Dink'in öldürülmesi, soykırım ve Ermeni sorununu daha da güncelleş­ tirmiştir.



1 O yılı aşkın bir süre boyunca Ermenij enosidini araştıran ve in­



celeyen Hrant Dink'in katledilmesi, gerçekte devletin teşhirini de bera­ berinde getirmektedir. Bunun sonucu olarak bu cinayette maşa olarak kullanılanların "tutuklanma"larıyla, cinayetin perde arkasındaki ger­ çeklik gizlenmek iştenmişse de, daha önce işlenen cinayetierin oluştur­ duğu birikim sonucu, jenositle ilintili gerçekliği deşifre etmiştir. Hrant Dink'in öldürülmesi, Ermeni halkı üzerindeki baskıların ne ka­ dar da kronikleştiğinin göstergesi ve 1 915- 1 923 yılları arasındaki soykı­ rıının günümüzdeki uzantısıdır. Hrant'ın katledilmesi, Osınanlılara teka­ bül eden dönemin baskı aygıtının gerçekleştirdiği Em1enilere yönelik resmi soykırımın, günümüzdeki yansımasıdır. Ve Hrant Dink'in şahsındaki katliam la tüm Ermeniler hedef alınmıştır. Onun içindir ki, tüm Ermeniler ve deınohat, devriınci ve tüm ilerici hatta yer alanlar Hrant'ın katledil­ mesinden derin acı duyınuşlardır. Öyle ki, Türkiye topraklarında bir asra yakın gizli tutulan soykııım acısı, son süreçlerdeki biıikimin oluşturduğu sıçrama sonucu artık coğrafyamızın gündeminde de yer almaktadır. Soy­ kınmı inkar eden resmi tez belki toplumun çoğunluğu tarafından hala sa­ vunulmaktadır, ama diğer taraftan artık tabu olmaktan da çıkmıştır. Hrant, bir Ermeni aydının varlığına tahammül edilemediği için kat­ ledilıniştir. Ama bu cinayeti işleyenler umduklarını bulamamışlardır. Zira onun öldüıiilmesi soykırım gerçeğini daha da deşifre etmiştir. Öyle ki, Hrant'ın cenazesine katılan görkemli kalabalık tarafından taşınan pan­ kartlarla "Hepimiz Ermeni 'yiz",



"Hepimiz Hrant Dink'iz" vb.



sloganlada



tarihte ilk defa bu boyutlarda Ermenilcre sahip çıkılmış, egemenlerin şo­ venizmi ve her türlü saldırganlığı mahkum edilmiştir. TC devletinin, bir önceki arkaik devletin gerçekleştirdiğijenosidi ret ve inkar etmesi, o devletin çağımız koşullanndaki devamı olmasının so­ nucudur. TC öneeli olan devletin tarihine bütünüyle sahip çıkmakta ve tümden savunmaktadır. Dolayısıyla mevcut devletin, bağrından çıktığı



4



geri ci devle tin günümüzdeki te msi lci li ğini yapmas ı ve ge çmişin ta rihine tümden sahip çıkmas ı, ge rçe kte



mü rteci



ni te li ğinin ürün üdür. Ba şta



ordu olmak üzere devletin he p la fzın ı yaptığı i rti cai tutu m, mürteciliğe te kabül etmektedir ve ordunun s ıkça g öste rdiğinin aksine, sa lt d ini mo­ tiflerle sın ırlı değild ir. Bu n ite lik bir bütün ola ra k gerici liğin ka ra kte ris ­ tik yans ımas ıd ır. Dolayısıyla devletin en te me l k urumu ordu da dahil tüm ku rumla rıyla TC devleti tümden irti cai-geri ci ve fa şis t bir devlettir. Böylesi bir devletin bi rjen os idi ka bu llenmesi ve mahkum etmesi de açık­ tır ki d oğas ına aykırıd ır. Soykırımı kabu l e tme yen bu gerici devle t tarih ka rşıs ında in karcıd ır. Bu yüzden de ta rihi ya in ka r eder ya da çarpıtır. Bu in ka rcılık Ermeni­ le re i lişkin yapılan bilg ilend irme le r için de ge çerlid ir. Soykırım in kar edi ldi ği g ibi , ya şa mın ı yitiren Ermen ile re ili şkin verilen ra kamlar da dü­ şük gös te ri lmektedir. Örne ğin Il. Abdülhamit d öneminde 1 894-96 ta ­ ri hleri aras ında ka tledi len Ermcn ilcr in sa yıs ı çe şitli mi lliyetlerden ya ­ za rla r ta ra fından 100 bin i la 300 bin a ras ında g ös teri li rken, d öne min de vIe tin ce ve ri len rakam 1O bi ndir. An ca k daha s on ra bu rakam da hi in ­ ka r ed i le re k s oykırım tümden reddedi lmiştir. Ge çmi şte ve günümüzde her gerici devlet g ibi, Os man lı İmpa ra torluğu 'nun da fetihçi politika ları ve bu politika la rın s onucu olu şan he r katliama ilişkin ve rd iği bi lg iler hep ça rpıtılmış ve d in kis ves iyle hep me şru g ös te ri lmi ştir. Buna bas kı ve ta ­ ha kkümü a ltmda t uttuğu ve ka tietti ği Ennen i katlia mla rı da dahi ld ir. Er­ men i Soykırımıyla ilgi li TC devleti ta ra fından ve ri len bi lg ile r de bu du­ rum di kka te a l ına ra k değe rlend irilme lidir.



frt.("'(:{ Geçmiş yüz yılın i lk s oykırımı olarak ya şanan Ermeni Soykırımı, s on raki en büyük s oykırımı olu ştura ca k olan Ya hud i s oykınmın ı ger­ çe kle ştiren Alman fa şisti Hi tler için te şvi k unsuru olmuştu r. Hi tle r 'in Yahud ile ri yok etme yi plan la rken 193 9'da s öylediği "Ermeni/erin kökle rinin kazınması m bugün hatı rlayan var mı ?" s özün ün an lamı bü­ yüktü r. B ir s oykırım bir ta raftan reddedilip yok sayılırken , di ğe r tara f­ tan ba şka bi r s oykırım içi n örne k te şki l e tme ktedir. 5



Soykırım gerçeği bir taraftan da emperyalist güçler tarafından çar­ pıtılmaktadır. Dünyaya hükmeden emperyalistler tarihi de kendi dünya görüşleri ve gerici emelleri doğıulhısunda yorumluyorlar. Uluslararası alanda sermaye ihracıyla dünyayı ekonomik olarak ilhak etmiş ve siyasi olarak da kendi manyetik alanları içine hapsetmiş olan emperyalizm, her saldırıda olduğu gibi Ermeni Jenosidinde de esas rolü oynamıştır. On­ lar, kendi aralarındaki paylaşım savaşının yaşandığı bir konjonktürde gündeme gelen bir soykırımı, salt Osmanlı İmparatorluğu ile sırurlama uğraşındadırlar. Soykırım suçundan kendilerini soyutlayarak Ermeni jenosidini dar sınırlar içine hapsetmeye çalışıyorlar. Böylece dünyaya hükmeden güçler, kendilerini soyutlayarak ve kendi gerici emelleri doğ­ ruirosunda kullanarak jenosidi gündeme getirmekte, bunu da tarihi ger­ çekleri çarpıtarak yapmaktadırlar. Ermeni Soykırımı hala çözüme ulaşmamıştır. Ama diğer taraftan Kürt Ulusal Sorunu da gündemdedir ve giderek de kronikleşmektedir. Kürt­ lerin Koçgiri Halk Hareketini bastıran merkez ordusu komutanı Nuret­ tin Paşa'nın soykınmcı üslupla söylediği



"Zo 'la rın işini biti rdik, sı ra



Lo 'la rda" sözü bile, TC'nin Osmanlının günümüzdeki uzantısı olduğuna dair bariz bir ömektir. Ermeni sorunuyla birlikte, Kürt Ulusal Sorunu da varlığını günümüzde devam ettirmektedir. Hatta Kürt Ulusal Sorunu daha da öne çıkmıştır. Ama ulusal baskının diğer hedefini oluşruran Ermeni­ lere uygulanan jenosid gerçeğinin hala kabul edilmemesi, hesabının verilmemesi ve mahkum edilmemesi, bu baskıları Osmanlı İmparator­ luğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti devletinin devraldığının göstergesidir.. Ermeni soykırımıyla ilgili hazırlanan bu yazının önsözünde bir kez daha andığımız Hrant Dink'le beraber, devlet tarafından katledilen Or­ han (Armenak) Bakır'ı, Nubar Yalım'ı, Manuel Demir'i ve Hayrabet Honca'yı da saygıyla anıyoruz. Onların şahsında çeşitli milliyetlerden tüm devrim şehitlerini de saygıyla selamlıyor ve belleklerimizde yaşa­ tıyoruz. Anılan yaşamımıza örnek olsun.



6



TARiHSEL OLARAK ERMENiLERiN ULUSLAŞMASI 20. yüzyılın başlarında soykırıma tabi tutulan Ermenilerin, uzun bir tarihi geçmişi vardır. Bu tarih elbette farklı toplumsal aşamalardan olu­



y



şur. Dil vb. ortaklıklara rağmen feodal sürecin Ermenileri le, uluslaş­ tnış Ermeniler tarihsel olarak nitel farklılıklar gösterir. Kapitalizmin ser­ best rekabetçi çağıyla birlikte Ermeniler de uluslaşma sürecine girmiştir. Tarihsel olarak Osmanlı İmparatorluğu, İran ve Rusya'nın askeri­ ilhakı altındaki feodal Ermeniler ile ortak ulusal karaktere sahip Er­ menilerin toprakları genelde aynı olmasına karşın, iktisadi, sosyal, si­ yasal, kültürel boyutlardaki karakterleri farklı süreçleri içermiştir. Girilen kapitalistleşme süreci ile oluşan uluslaşma Ermeni ulusunu oluşturmuştur. Dolayısıyla ulusal sorun ve ulusal çelişkiler feodalizmin çözüldüğü, kapitalizmin koşullarının oluştuğu sürece girilmesiyle or­ taya çıkmıştır. Ermenilerin uluslaşmasını, tarihsel dayanakları ve girdiği toplum­ sal aşamalarıyla birlikte ele almak lazım. Soykırıma neden olan ulusal baskı ve ulusal çelişkiler, tarihsel olarak bu çelişkileri yaratan maddi süreç ve koşullarıyla birlikte ele alındığında, sorunun, daha objektif kavramlmasına hizmet eder.



Uluslaşma Öncesi Ermeni Toplumu Kapitalizm öncesinin toplumsal sürecinde Ermeniler eskiden beri genelde aynı topraklarda yaşamışlardır. İlk çağların bazı ilkel devlet­ leri dışında, Anadolu ve Kafkasya'da yaşayan Ermeniler, Ortaçağ'da bölgenin feodal-fetilıçi devletleri olan Osmanlı İmparatorluğu, Çarlık 7



Rusya'sı ve İran devletlerinin işgali altında kalmışlardır. Ortaçağ'ın bu feodal işgalci devletleri, nitelikleri gereği birbirleriyle de sık sık sa­ vaşmışlardır. Bu savaşlar sonucu Ermenistan'ın sınırlarında sık sık de­ ğişiklikler olmuşsa da, Ermeniler hep bu devletlerin denetimi altında kalmışlardır. Ermenilerin tarihsel olarak ilk süreçleri kavimler halindedir. Yerleşik olmayan ilk yaşam tarzlan ile gezgin bir yaşam tarzı sürdürmüşlerdir. O süreçlere özgü ilk tespit edilen başlıca kavimler olan HayassacAzza ve Arme-Şupriya kavimleri giderek yaşadıkları topraklara yerleşmişler,



yerleşik yaşam tarzıyla da giderek birleşmiş ve yaygınlaşmışlardır. Bu sürecin sonucunda Milartan Önce'ye tekabül eden ilk Ermeni dev!eti de kurulmuştur. Milartan Önce (MÖ) VI ve V. yüzyıllarda varlığını devam ettiren bu ilk Emıeni devleti Urarlu Krallığı' dır. Urartu Krallığının yıkımından sonraki tarihsel sürece tekabül eden bir diğer Ermeni krallığı daArdaşest Krallzğz'dır. MÖ 189 tarihinde ku­ rulan bu krallık MS 60'larda varlığını sona erdirmiştir. Milattan Sonraki diğer tarihsel süreçlerde bir daha Ermeni devleti kurulmamış, çeşitli devletlerin istilasına uğramış ve onların denetimi altında varlıklarını devam ettirmişlerdir. Ermeniler, coğrafi olarak hep istilacı devletler arasında yer almışlardır. Tarihin çeşitli aşamalarında işgalci devletler farklı konumlar içerse de, hepsinin ortak yanı saldır­ gan ve işgalci oluşlarıydı. Bu süreçlerde topraklarını istila eden Romalılar, Sasaniler, Arap Emevi Halifeliği ve Bagradı Hanedanlık gibi devletlerin ilhakı al­ tında varlıklarını MS 9. yüzyıla kadar devam ettirmişlerdir. Ermeniler daha sonraki süreçlerde Bizanslılar, Moğollar ve Sel­ çukluların istilasına maruz kalmışlardır. Feodalizme tekabül eden süreçte Ermenilerin toprakları en başlarda, daha çok o dönemler Safeviler olarak adlandırılan İranlıların işgali al­ tında tutulmuştur. 1514 'teki Çaldıran Savaşıyla Osmanlı Devleti, Saf­ eviierin denetimindeki Ermeni topraklarının bir bölümünü ilk defa 8



kendi sınırlarına katmıştır. Yavuz Sultan Selim'in hükmü altındaki Osmanlı İmparatorluğu, Şah İsmail'in Safevi ordusunu yenilgiye uğ­ ratmış, Ermeniterin topraklarının bir bölümünü kendi sınırlarına dahil etmiştir. 1555 yılındaki savaş sonucunda Amasya Antiaşması ve 163 9 yılındaki savaş sonucunda d a Kasr-ı Şirin antlaşmalanyla Osmanlı İm­ paratorluğu, İran sınırındaki diğer Ermeni topraklarını da tahakküm­ leri altına almışlardır. Bu dönemler, yerli tarihçiler tarafından İmpara­ torluğun genişleme süreci olarak değerlendirildiği sürece tekabül eder. Ortaçağ'ın feodal-askeri-fetilıçi devleti Osmanlı İmparatorluğu daha sonraki dönemde, Ermenistan' ın büyük bir bölümünü yüzyıllarca kendi sınırları içinde tutmuştur. Bu dönemde Ermeniler siyasi baskı al­ tında tutuldukları gibi ağır sömürii altında da kalmışlardır. Osmanlı dev­ leti Ermenilerin dışında da birçok halkların topraklarını işgal etmiş ve onlar üzerinde sancılı bir tahakküm kurmuştur. Başta Araplar ve Kürt­ ler olmak üzere İslam toplumlarının önemli bir bölümünün toprakları da Osmanlı İmparatorluğu'nun işgali altındaydı. Feodal toplumun en katı olduğu dönemlerde Ermenilere ait top­ rakların, Safeviler(İran) ve Osmanlılar arasında sık sık el değiştirdiği savaşlara daha sonra Çarlık Rusya'sı da katılır. Ruslar 18. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren Osmanlı ve İran devletleriyle yaptığı sa­ vaşları kazanır ve onların tahakkümü altındaki Ermeni topraklarının bir bölümünü kendi sınırlarına dahil eder. Ruslar, 1774 yılında Osmanlı­ larla yaptıkları savaşı da kazanınca Küçük Kaynarca Antiaşması ilc Os­ manlı sınırlarındaki Ermeni topraklarının bir bölümünü daha kendi ta­ hakkümlcri altına alırlar. Ruslar, 1828 tarihinde İran 'la yaptıkları savaşta da galip gelerek onların hükmü altındaki Ermeni topraklarının büyük bir bölümünü kendi sınırlarına dahil ederler. 1828'in Şubat ayında bir i ran köyü olan Türkmençayır'da antlaşma imzalanır. imza­ lanan bu antiaşına ile birlikte iran'da kalan azınlıktaki Ermeniler mil­ liyet sıfatı kazanırlar. Çarlık Rusya'sı 1877-78 tarihlerinde Osmanlı İm­ paratorluğu'na da üstünlük sağlayarak, Ayastefanos ve Berlin



9



Antlaşmaları ile Kars, Ardahan'ı kendi sınırlarına dahil eder. Osmanlı İmparatorluğu, hükmü altındaki toplumları şeriatla yö­ netmiş ve kendisini "Hilafet ve Saltanat devleti" ilan ederek İslami top­ lumun lideri olarak göstermiştir. Bu devlet şekli ile işgal altın