İnsanlığın Tarihi [1] [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

AND RE IBARD



@ may



yayınları



iNSANLIGIN Türkçesi : öney ali



TARiHi



Erdoğan



Dizgi baskı: Caddesi 19.



27 71 61



-



Cilt 1



-



' Yazan: Andre Ribard



Başar - Şiar Yalçın Kültür



- Kapak



:



Mustafa



Matbaası - May Yayınları:



Cağaloğlu.



istanbul



-



1974



-



Babı­



Telefon :



ANDRE RffiA'RD



iNSAHliGIN TARiHi Cilt



:



I



TÜRKÇE Sİ Erdoğan Başar- Şiar Yalçın



moy yayınlar•



Bu kitabı dım.



1939



Ağustosunda yazmaya başla­



1942'de tutuklanış:mdan



Almanv.:a·



1945'te



dan dönüşüme kadar kesintiye



uğradı.



Ama yine



de çağdaş olayları aniayabilmeye bir katkıda bu­ lunvr umuduyla yayımlanması !,·in bu layarak büyük bir Bu kitabı.



{ııdarı



kı;s­



çaba gösterdim.



Gross-Rosen kampında



mond Brule'nin. Oranienburg'ta şehit



ölen Ray­



düşen



gün arkadaşlarımın ve bu savaş boyunca



sür­



özgürlük



uğrunda yokolanların anısına adıyorum .• Paris. 1 ô Ocak 1 No A.R



i NSANLAR ve TABiAT insanla r, hayatı n ölümü durmadan yendiği bir dün yada, yaşam a k için mücadele ed iyorl a r. Belki de i ki m i l­ ya r yaş ı nda olan bu yeryüzünde insan topl u l u kları, binler­ ce yüzyı ldan beri orma nlar, gür ve karmaka rışık orman bitkileri a rası nda, meyvalarla yaşadı la r ve av peşinde koş­ tular. insan, hayva n ların en g üçlüsü deği ld i r, ama, en « hü­ nerli» sidir; onun e l i bir a ra çtır. Çakm a k taşı parca l a rı n ı e l e geçird ikleri anda başlayarak, i nsan lar, pek korkunç oldular. Ağaç dallarından ya p ı l m ış derme çatma kul übele­ rinde, değerli çakıl taşla rını yığarlar; av ya da balık olan yerleri, taş ocakla rını ele g ee i rmek için de birbi rleriyle dö­ ğ üşürler. Yaşamak, herşeye h ü kmeden, kaç ı n ı lmaz b i r zo­ nmlul u ktu r. Silôı h yapmak için yeteri kadar keskin taş par­ çaları bulamadıkları zaman kaya ları parçalar" parçaları yl ntar, ka bas ı n ı a l ı rl ar. i nson lk, ta biatı düzeltmeye başlar. Yıldırım ve orman yan g ı n ları, ono, a levlerin kudreti n i öğretmiş olduğundan, cakma k taş ı n ı n kıvılcım ları göklerin bu mucizesini kend i istek ve i radesi ile yen i lernek i m kö­ n ı n ı verince, insa n ı n cüreti a rttı. Ateşe h ükmeden insan­ lar, kend i lerin i vahşi hayvan i a ra ve kötü havaya karşı da­ ha iyi korurlar; yiyecekleri n i pişirirler. insanların geçtiği ana yollar. a rtık, işaret d i reği yerine, sön müş ocaklardan bel l id i r. Bu a rasız h a reket - av peşinde dalaşma - çeşitli ırkları, Asya ve Avrupa'daki, buzların h iç örtmed i ğ i yayla­ lar a rasından ve g üney ya rımküresi nin, eski kıt'a par­ cdarı olan sık ağaçlı topra k larındn geçerek her yöne 11ter. -5-



insanların bu i l k toplaşmaları , aslında, buzu l l a rın ha­ reketl i ve faal oldukları zamanı izler; buzu l la rın h a reket ve faal iyetinin yeniden her ş iddetlen işi, i k l i m leri a ltüst eder; dünyanın yen iden soğuması. insanları mağarala ra sürer; bu d u rı:ıak din lanrnek b i lmeyen göçmenler. orada. sırtlanların temizlediği, kendi pis l i kleri ve kendi döküntü­ leri a rasında, birbiri a rdından yaşa rla r·. Bu gezici insan­ l a rın toplaşıp kaynaşması. büyük jeolojik afetierin ritm i n i izl�r. B u yüzden insa n l a rın evri m i , b i r teviye değ ildir; top­ l u luğun uğradığı felaketiere g öredir. Topl uluğun uğradığı bu felaketler. i nsan kurumlarının i l k i olan d i l i, tek heceli h aykırışı. bir büyük korkun u n , bir istek ya da bir hareke­ tin bu sesli görüntüsünü hızla ndım ya da yavaşlatır; insan, çakmak taşını yontara k biçimlendirdiği gibi, gırtlağında..,. çıkan haykırışlara da biçim verir. Bu insan. olayl a r zinciri n i bul maya ve bu zinciri g e­ riye doğru tırmanarak olayla rın kaynağına yüksaımeye öteki hayvan:ara göre daha yetenekli olduğunu daha ön· ceden tanıtla mıştır. Bundan başka o, bu olaylar zinci rinde bir sır olduğunu sezm iştir; insanda a raştırma fikri, bu s ı r­ rı bulmaya çalışmakta uyanır. Her yan, çepe çevre, sırdır; ı?ır hem kendi içinde, hem de dışındadır i nsanın. Görüntü­ ,leri yürek da rlığı ve korku verd i kçe, rüya , ona korku ve ölmüştera saygı düşüncesi n i aşılar. Rüyanın ve ölümün. bilg isizliğ i ve kuruntusu yüz ü nden, son derece a rtan sır­ Ianna karşı insan. kend i n i . cenaze törenlerine baş v u ra ­ .rak savunur. Sihre ve büyüye olan inanç v e tapma, onu, kendisine canlı gibi görünen herşeyle. ateşle. gökle eşya ile rüzgô rla, ormanla uzlaştıracaktır. Geceleri ve uzun kışlar boyunca. aydıntatılan mağa� !""a l arda barınmış bulunan insan, ilk tek n i k i lerlemelerint yaptı; taş yontmaya, ağaç yontmayı·ekled i , dallarından kap kacak örd ü , ağaç dallarının ucunu sivri iterek kargı yaptı; Taş ôletler.. insanın kend i kendine yaratarak hayat şa rt­ larını ıslah etti ğ i i h tiyaçların tatmininde a rtan b i r yer tut­ maya başladı. ikl i mler, i k l i m l e rle birli kte hayvan l a r da de·-



6 -



ğişmeye devam etti. Nemli soğuk, nemini kaybederek, do­ hc k uru hale gelmeye baş lad ı . Geniş steplerde ren �,eyi­ �ği ve bizon sürüleri gezer oldu. insanlar ş i m d i kem i kten kazı ka lemi yapmaktadırlar. Her iş için ayrı bir ô let mey­ dana getirirler ve bu emekler onları şaş ı l aca k ölçüde zen­ gin leştirir; erkekler av peşinde koşarken, kad ı n la r hayvan derilerini biçer, hayvon sinirlerini iplik yerine kullanara k bunla rı diker, kabu klu deniz hayvonlarını, dişleri yassı taşlar delerek kendileri ne gerd a n l ı k ve süs eşyası yapar­ l a r, kötülükleri ve tehlikeleri uzak tutsun d iye k ırm ızı aşı boyası ile boya n ı rlar. btu ru lan yurdun yan ı başında kadı­ nın başard ı ğ ı bu işler, ono esaslı bir rol verir; kadın, mül­ kiyeti orta k olan eşya n ı n ba k ı m ı n ı yapar ve doğu rgon l ı ğıy­ la da klanın gelişmes i n i ve g eleceğ i n il sağlar; gerçekten de klanın gücü, çalışan kol ların sayısına bağl ıdır. Bu çift gö­ rev, kadına öyle bir otorite sağlar, kad ı n kend i n i öylesine saydırır k i , i l kel toplum anaerkil l i k üzerine kurulu r. Kad ı n ı n doğurgan l ı ğ ı n ı kutlayıp u l ulamek için, erkek­ ler küçük tildişi heykel lerle kad ı n ı n simgesin i , benzeri n i yaparlar; · mağara ların iç duvarlarına da bu mamut eveı la­ rı hayvan resi m lerinin ya n ı n a insan elleri çizerler. Çünkü İnsan elleri, eşyayı yakalayıp ele geçi ren. , kend ine mal eden gizl i g üçtür. Ama '/ i ne de kimi klenlar düşkün leşip son una ya klaşır, onların yerini ötekiler a l ır. Tapınma törenlerinin yapıldığı, yerin altında kaz ı l m ı ş mağara ların duva rla rı nda· ki resimler olgu n laşır, yetkin leşir. Bu duvar resm i n i n ger­ çekçiliğ( etki a raştı rmaya kadar varır: Büyücülük, a vcıl ı ğı daha veri m l i ve kadınian daha doğ urgan etmeye susa m ış insanlarda san'at dehas ı n ı yaratmıştır. Böylece Akitanya· daki Kon tobr dağianna kada r uzanan, dikkate değer b i r gözlem v e anlatım g ücüne sahip b i r uygarlık doğup açıldı; :moğara san'atı, tam geliş m e yol unda olan b i r insa n top­ lumunun var olduğunu gösteriyor. Buzu l lann sebep olduğu ôfetler son Skandinovya çöküntüsü i l e kesilip buzla r g e_r i led iği zaman sel gibi yağ-7-



murlar yağdı ve yeni tufa n l a r meydana g eldi. Sağ kalanlar suların çekilmiş bulunduğu bölgelere kaçtı lar ya da buzul­ ların u laşamadığı kesimlerde sıkışıp saklandı lar. Kimi ka bi­ leler ren geyiklerinin peşinderi kuzeye gittiler. Kimileri ise insanların daha önce a l ı ş ı k b u l und u kları, ama şimdi çöl ha­ line gelmiş bulunan topra kları bıra k ı p a rtık ı l ı m l ı hale g e­ len iklimiere va rma k için yola ç ı ktılar. Buzların erimesi yüzüilden Sibirya kendi avcı sürülerini Avrupa' ya döktü ; bunlar, kendilerinden önce buralarda var olan topl umları bastılar ve böylece insan toplumunun g ücünü yenilerken , bir yandan da o n u n ilerleyiş h ı zı n ı aza lttılar. Bu sars ıntı· l a r, kimi atılı mları durd u rdu. Mağara san'atı yok oldu. Ya­ vaş yavaş dağ ı l ı r silinen eski taş çağı uyga rlığmdan sonra, uzun aşamalarla, yeni bir uygarl ı k başladı. Yeni taş çağ ı n ı n saldıncıları bir karar l ı l ı k eleman ına sahiptirler; hayva nları evcilleştirmişlerdir ve hayv a n ye­ tiştirmektedirler. Ye�iştirmekte oldukları hayvanlar. iyi toprak b u l u n ca ora l a rda yayıl ıyor sonra ertesi mevsim ye� ni ortak bul mak için gene g eliyorlard ı . i n ek, öküz ve k� yunların ot v e su a rama içg üdüsü, insanları peşinden sü� rükler; sürün ün ha reketi onların a l a n ı n ı genişletir, ama bir rrııldamaz h a l e g elince bir misli durgun l u k ona ô letlerini geliştirme olanağ ı n ı sağlar. Erkek taşı cilalamak için, zıp­ !k ı s ı n ı kırmak i c i n Yuna n l ı la r Oac' l a ra başvu rma kta d uraksama- , . d ı l a r. - Roma kamu m a l iyesi n e karşı bu ardı a r kıası kes i l me­ · yen baş kaldırmalar, Dnie pr ı rmağı i l e N iemen ırmağı aro- . s ında yerleşmiş b u l u n a n Slavlarda n , Sarmatlar ta rafın­ d a n itil i p s ı kıştırılan iskitlere kada r b i rçok u l us Roma l ı ­ l a r ı n işg a l yöres i n i doldurma teh l i kesi taşıyan barbarların itiş i ni daha da korkunç bir hale g eti riyord u . Bu i tişe, b u taşkına engel oluna b i l ecek m iyd i ? O korku nç M . Ö . 53 yı­ l ın d a Roma, kendisine karşı, o zamana kadar ta n ımadığı b i l me d i ğ i i k i hasm ı n , Part süvari g ücü i l e Golyal ı yurtse­ verl i ğ in i n d i k i l d i ğ i n i gördüğü zamana kadar bun dan kt..,ış­ k u lanab i l i rd i . Part'l a r Mezopotamya'da Seyl a n , H i nd istan ve Ç i n i l e ticareti koruyorlard ı . Han imparatorlar H u n l a rı - Aiı­ ta kyta'dan Part Imparatorl u ğ u n u ve i ran'ı keserek-b i r vadi­ d e taştan yap ı l mış bir k u l en i n ö n ünde Yunan bez i rgô n la­ rının ü rün l e r�n i Ç i n kerva n la rıyla mübadele ettikleri, Pa­ m i r' e ulaşan i pek Yolu'nun d ışına kovmayı başard ı la r. Bar­ barlar i ndus üzeri nden H i nd ista n için teh l i ke l i olmakla beraber, bu a l ış - veriş ve b u u laşım B i rmanya'dan Kam­ boç'a geçen Khmerslerin orada H i nd istan etkisine boyun eğdtkl eri H iri d i - Ç i ni 'ye kadar varıyordu. Part devlet i ve o n u n baş kenti, g en iş- uzun Seleucie - du- Tiğre ( Dicle Se­ lefkus'u) böylece, g üven l i ğ i n i sık sık tehdit e de n , teh l i ke­ ye içeyan feod a l a n l aşmazl ı k l a m ra ğmen, Asya i l e Akden iz arasındaki bağiantıyı olduğu g i b i koruyor, sürd ü rüyordu. Roma, bu tica ret yolunıun kazançlanndan kon uşu l d u ğ u nu işitip de o n u ele geçirmeyi istemeden duramazd ı . Part İmpa ratorluğu e n g e l i n i aşmak gerek l iyd i . Krassus , Mezo� potamya 'yı ist i l ô etmek icin F ı rat'ı geçti . Dem irle rle örtü­ lü Part s üva rileri okla rıyla Roma l ej yon l a r ı n ı bitki n bir ha­ l e g etirip ezd i l e r. Krassüs öldürüldü, ord usu bozu l u p dar­ madağın oldu. Sağ kal ı p k u rtu l a n l a r bu serüvenden I ra n '



- 210 -



ı n M ithra öğretisinden başka b i rşey getirmed i ler; bu öğre­ tiye g iz l i o l a ra k g i r i l iyord u ve bu, b ut ü n (Or&ı) Doğ u 'da yayg ı n d ı . Roma Devlet i n i n kudreti, Fı rat'ta s ı n ırları n ı bul­ m uştu. Hellen uygarl ı ğ ı d ü n yas ı n ın keşfetmiş , açmış bu­ l unduğu Asya'ya kend ı n i zorla kabu,l ettirem iyecekti. Roma, Mezopotamya'da başarıs ızl ığa uğrayı p d üşer­ ken Ga lyo, bağ'imsızlığına yanarak öfkeden tir tir titrıyor ve ortak b i r vatan düşüncesi s iteleri sarıyord u. Bural arda ayaklanmıa planları ya pıl ıyor ve Seza r, Golyal ı yu rtsever­ l eri tasa riayıp öldürtmek i st iyord u . Bu, .o n u n yetki s i n e, otoritesi n e k a rş ı hıa k istem inde b u l u n a n b i r u l ustu. Büyü k b i r asker, d i k kate değer b i r teşki lôtçı olan Arverne şefi Vercingotorix, bütün Galya'yı, yarım yüzyıldan beri Rom a devletin i n b i r parçası h a l i n e g el m i ş b u l u n a n Provence da­ h i l , yeniden bir a raya g etirmeyi başa rd ı . M .Ö. 53 y ı l ı kışm­ pa ıherşey hazırd ı ; Vercingotorix, a lkışlarla , Arvernes' ler kra l ı · seçi l d i . Bu, tüm olarak, italyot rn adra bazlara karşı oldı,.ı �u; g i bi Galyo aristokrasisine karş ı da h a l k ı n irki l i p s ıçramasıyd ı . Rom a 'ya gelı nce, Senato, iç harp olayları içinde çabalayıp, debelenip d u ruyordu ve Forum'd a yan­ g ın çıkarıldığı ya da bozg u n yaratıldığı. za man Sezar zorlu yürüyü ş l e Raven'den Nerbo n 'a ve Seven' le r üzerin e var­ m ıştı. G ergovie'de, Never'de ve Saone üzerind e yenilg iye u ğ rayan Roma lejyon ları Dijon'a doğru b ü k ü l d ü ler. Seza r Germen leri yard ı m a çağırd ı . Gol'ün b i r l i ğ i tamam lanmıştı ; Verci ngotorix Golya l ı l a r kra l ı o lara k ta n ı n d ı . A m a Bibrac­ te Senotosu b i r h a l k h a reket i n in destekledi ğ i bu üstü n l ü ­ ğ ü kabul etmed i v e ihanet, Vercingotorix'in e.serin i yıkma­ ya başladı. Alezya ' n ı n kuşat ı l mas ı. onu, yurd u n bütü n ün­ den ayırıp ya l n ı z b ı rakara k yoketmeyi, b itirmey i başa rd ı . Galyo u l u sun u h desta n ı b i r felô k et l e sona erd i : aristok­ ratlar, soylu a i le l er, kendi ayncal ı k l a r ı n ı , imtiyazların ı kur­ tarmak i ç in u l us u n bağımsızliğin ı feda etmey l e yeğ tutmu ş­ lard ı . Ga lyo a ristokrasi s i·, i lerde açacağı savaşlla rd a Se­ za r'a işbi rl i ğ i n i h i ç bir şey esi rg emedern verdi. -



.



21 1



-



önce, Seza r'ı Pompe i l e karşı karş ı ya g etiren çatış­ ma, Senato, g enera l ler arasında bu d üelloya, g üçsüz, se­ yirci kaldı. Sezar, P,o mpe'yi italya'dan sürdü, ç ı kard ı ve R oma'da kendisine düşman o l a n Patriç i l ere sald ırd ı. Bu i k i k iş i n i n tutkularının, h ı rsiarın ı n gerisinde, y ü kselen iş adamları- ç ı ka rc ı l a r da lgası aristokrasin i n i ktidarı n ı se­ petled i. Ş i m d i art ı k şehi rlere, kra l lara ve g ümrüklerini ve qevlet teke l lerin denetled i kleri dev letlere borç para ver· mekte o l a n ban kerler, tefeciler Sezar üzerin e oyn uyoriiOrd ı. Bu b i rbi rine z ı t çıkarlar karmaşası - Patriçi ler b i r yandan Pompe'yi k u l l a n ı rken bir yandan da sadece ondan kurtul­ ınayı düşün üyordu - Roma pol it i kas ı n a i n a n ı l maz bir kar­ maş ı k l ı k veriyordu . Bu dön e m n ta r i h i , uta n ı lacak, pis bc­ 'l irti vre davra n ışlarla dolup taş ıyordu . Selôn ik'e geçen P,o mpe, Sezar' ı , ita lya'y ı aç b ıra kara k, onun Afrika, Ispanya ve M a rs i lyo'da n bes lenmes i n i de deniz a b l u kası yol u ile ö n l eyerek y,e nmeye g i rişti . Ha rp, bü­ tün bU a l an l a rda birden patladı. Sezar, bir mali pan i k rüzo gôd çinde bura larda yüzünü b i r · g österd i ve Tesa lya'ycı g eçti orada, M .Ö. 48 y ı l ı nda kend i manevra zekôsı ; ıe Fa rsa les'de, has m ı n ı n üstün kuvvetle ri n i ye ı:ıdi. Pomp�. M ıs ı r'a kaçtı ve orada. öldürüldü. Seza r, Roma hazines i n �r. c ı karlarını savunmak icin iskenderiye' ye vardı , gen ç kra ­ l ıçe Kleopatra ' n ı n sihrine kapılara k orada b i r yıl kald!; Su riye yo luyla g eri döndü. B u ra la rda Yahudi lere u yg urr h are�et etti, Kapadokya 'daki karışıı k l ı klara egemen oldu, Atina'dan i ta lya'ya g irdi ve· N i m idya'ya yen i bir seferden s onra Roma'da zaferlerini kutlad ı . Korku içinde ka l m ış b u l u n a n Senato ' n u n sayg ı l a r ı n ı k a b u l etti, Kleopatra 'yı getirtti, Alesic'da n beri maıh pus b u lu na n Verc i n g otorix' i boğd u rd u ; on y ı l sü reyle d i ktator i lô n ed i l i nce ord u n u n ve ba n kerierin zaferi n i onaylama;.; ve kutsa l laştı rma k v e Roma ' n ı n Senato o l i g a rşisi tarafın-



21 2



-



d a n yönet i l mesine son verm e k a macıyla reformlara , iyi leş­ ·tirmelere , g irişti. Senato'ya sadece bir d a n ışma görevi a l a koy·d u. Sezar, 34 l ej yona daya n a n ken d i kişisel i ktidarı­ nı k u rdu. Roma Cumhu riyietin i n d üşüşü b u tari hten başla­ t ı l ı r. Roma'da d i ktatörl ük, tefeci-ba n kerierin egeme n l i ğ i­ dir. Bu n l a ra zen g i n l i k, savaşta n geldiği için sadece büyük b i r asıkeri şef onların g üven l i ğ i n i koruyab i l i rd i . Sezar, ön­ ce, aylık- ü crıetlerini ve ücretl i l er say ıs ı n ı artı rd ı ğ ı ordurıtu g ü çlendird i ; o n u eya letler arasında böl d ü ; yetke ve otori­ teyi ken d i e l l erinde top l od ı ; ceza l a rı a ğ ı rlaştı, dernekleri yasa kladı ve C u m h u riyeti teh l i keye soka n özg ü r l ü kçü gö­ rünüş ve süsleri, gösterm e l i k demokrasiyi kald ı rd ı . Sonra azimle para baba la rı n ı n pol iti kas ı n ı tuttu; büyük bayı nd ır­ lık işlerine büyük k i l iselerin , foru ml a rı n , l im a n l a r ı n ve ge­ n iş topra k d üz l eşıtirme .işl eri n i n yapım ı n a . g irişıneye ka­ ra r verd i . Ban�erler topra k satın a l ı.yorlard ı . Sezar , fakir­ Ierin hayvan sürüsü işl em i gördükl eri uza k ü l ke le rdeki ta­ rım işletmel er i n i . sömü rgeleri ooğalttı. Bir yanda n da Kafkasya'ya ve Fı rat'a d oğru, başka savaş l a r hazırlıyor­ d u. Görün üşte boyu n eğmiş b u l u n a n Senato, kend i s i n i yenen Seza r'ı onurlu s a n i a ra v e ta n rısal s ıfatiara boği.J­ yordu. S ezar istibdattan keyiflen iyor, kendinden g eç iyor­ du. Kleopatra ' n ı n çekici g üzel l iğ i a ltında, Roma ô l·e m i , Ta nrısinın kendisi ol acağ ı, devlet g üc ü n ü deste k l eyecek tek bir d i n e sah i p bir doğu k ra l l ı ğ ı g i b i g ör ü n üyord u . Se­ zar, i k i yüzyıl s ü ren savaşların beslemiş b u l u nd uğ u b i r sosyal sistemin en yüce· noktası, doğruyd u . Gerçekten her şey, Roma'n ı n evrensel egeme n l i ğ i id­ d ia larına hak verir g i bi görü n ü yord u. Şeh irde bir m i lyon­ dan fazla· insan oturuyord u ; kapladığı yer iki m i s l i olmuş ve yap ı l a r y ü ksekl iğ i ne geliş m işti. Para baba l a rı g e l i r ge­ tiren l oş ve karış ı k yol la r üzerinde, k i m i beş kat l ı evler yaptırm ışılard ı . B u n l a rı n mimarları Orta Doğu'daki Yum;ı.n



- 213 -



şeh i rlerinin s imetrik perspektifi n i yen iden meyd a n a g eti­ remem işlerd i ama bu yığma, gene d e koca m a n v e çok geniş b i r görü n ümdü: sarayla rın ve bahçelerin i n l üksü, {] n ıtlar, H e l len d ü nyası san'atçı l a rın ı n süre k l i a k ım ı, Roma efend i ve usta l a r ı n ı n h izmeti ndeki d ü nya zen g i n tiği, taç ı n Seza r'a s u n u l ma s ı g i b i töre n lerdeki şatafat, b u çok büyük �h a l k şen l i kleri Roma'yı Batı'n ı n merkezi h a l i n e getird i . A m a g e n e de g e n ç Hora ce, M . Ö . 4 5 y ı l ında öğren i m i ­ n i s ürdürmek i ç i n Ati n a'ya g itti. Bes be l l i ki eski, zekô ve b i l g i başken t i n i n eski parl a k l ı ğ ı k a l m a m ıştı a m a Roma, genç, zeng i n k i ş i l erin Aün a ' da ta mamladı kları yüksek öğ­ ren i m s ı n ıflarından yoksundu. Bu eğleşme parh al.ıyd ı ; öğre­ n im e ya l n ız ayrıca l ı k sah ipler i ya naşa b i l iyord u . Büyük ko­ mutan olduğu kada r büyük de b i r yazar o l an Seza r içi nde yabancı profesörleri yeğ tutm a k ve Roma ' n ı n , kültür g e­ n işlemes i n e gösterdi ğ i düşman l ı ğ ı hafifletmek isteğ i n i ta­ şıyor muydu? O n u n ted birleri n i n çoğ u , tasarı d urumunda k a l d ı tıpkı daha önce, kendi kişi i ktida r ı n ı herkese ve her­ �eye karşı g ü çl endirmek için, pc;ıra baba l a rına karşi d ü ­ ş ün d ü ğ ü b ü t ü n öte ki tedbirler g i b i . . . Demek ki, Seza r'ın d üşlediği d ünya b i r l i ğ in i tamam­ l a m a k için, Roma ' n ı n e l inde, l e jyon ların ı n aske ri, tekn i ğ i n ­ den başka h i ç b i r hazırlığı, k u l l a n acağı hiç b i r şeyi yoktu. ;Ka n l ı s i rk oyu n la rı n ı n her z a m a n tı:ka basa doldura n bi­ Hnçsiz kalabal ık, ekmek d a ğ ı t ı l ı rken b i rbirin e g i rer, dövü­ ş ü rdü. Yanlış yoldan geçm iş, ve ka ramsar bu to pl umda reza l etler artık, ka m u oyu n u , düşünce leri b i l e uyarmıyor­ d u . Yayg ı n resmi d i n e karşı: büyüyen ka,y ıtsızlık felsefede­ ki ye ni lenme lere karş ı yerin d e ve yeterli değ ildi ; ve i ta l ­ ya'ya sızmış b ulun a n b ü t ü n manevi etk i l e r içinde, h a l k y ı ğ ı n la r ı na sih i r v e büyü v e seçkin lere-Atina'yı i k i yüzyıl önce Zenon ' u n öğrencileri tarafı ndan soku l m uş b u l u n a n ­ stoac ı a h l ô k k a d a r kend i n i k a b u l ettiremed i. Pratik eğ i l im­ leri i l e değ m a l a r ı n ı n seçmec i l i ğ i (eklektizm i ) . Roma l ı ru­ huna ve zekô s ı n a uyg u n d ü ş üyordu. Epikür'ün zıdd ı yolu -



214



-



tutan stoacı l ı k, istibdad ı n , zorba i ı ğ ı n i lerlemes i n i n kor­ kuttuğu:., ürküntü verd i ğ i insa n ları aya rtıyor, kendine çe ki­ yord u . O n �a r, ta n ı ğ ı oldukları bu s ı n ı rs ız iflôs orta m ı nda bir cesaret kaynağ.ı bu luyorl a rd ı . Feti h ve zaferiere doy­ g u n Roma ' n ı n bi rleştirme yol u nda ça l ışma l a r ı n ı n son ucun­ da topl u m u n genel ve evren sel yoks u l l aşması ndan iba ret k a l ı yordu. Sezar, erg uvani g iys isi içinde art ı k senatörlere de ayağa ka lkmaz o l m:uştu. Y ı l ın b i r ayına o n u n küçük ad ı « J u ­ les» ( J u l i e = Temm uz) veri l m işti. Ona, «vata n ın babası» den iyordu . Yen i k le r Roma k u rd una lônet okuy;oriardı ; Se­ zar ise' Partlara, Daçlara v e i s kitlere karşı savaş haz ı r­ l ı k l a rı n ı t a m a m l ıyordu . Ama, k i me borç l u olduğun u b i lme­ d i ğ i bir otoriteden kend i de ted irg i n olan bu ( Roma kurdu) da boyun e ğ iyord u ; para babaları, d iktatörü n kendileri n i denetim a ltına la l m a g i riş i m l e rine ka rşı d i ren i yorl a rd ı . O n a karşı b i r g izl i tertip kuruldu. Başına gelecek o l a n l a rı a ç ı k clçı k gören, uya n ı k Sezar, teh l i keyi bi l.iyord u ; ama gene de kendi b üy ü k l ü ğ ü içinde y a l.n ız yaşamaktan, ken d i n i ya­ n ı nda k i l erden ayırma kta n geri d urmad ı . Çeş i tl i çıkarlar ko­ a l isyonu. onun üzerinde iyice s ı k ı b i r b i rl i k m eydana getir­ d)i l er . B u n l a rı n ara s ı nda en ya kın a rkadaş l a rı , kendisine karşı gön ü l bo rcu a lt ı nda bu l u n a n l a r, bu a rada kendi gö ­ rev l i subayla rından Kassiyus (Cassi us) i l e aşağ ı l ı k tefec i Brutus da vard ı . ·



M.Ö. 44 y ı l ı n d a b i r mart saba h ı Seza r, ö l d ü rü l d ü. Brutus i l e Kassiyus san k i Roma özg ü rl ükleri h i ç korun m a ­ m ış · g i b i , h a l k ı n özg ü r l ü k le ri n i n öcü n ü a l a n C u m h u riyetçi­ ler d iye kend i ler i n i tanıttı l a r. Bu , Seza r'ı n , hia lefi n i seçen vasiyeti olduğu halde, sı­ n ı rsız bi r kudreti n ka l ıtımı için toz ı l a ra verilen av payın­ dan ibarett i ; Sezar, kabul ed i p Patriçi yaptığ ı küçü k ye­ ığen i gene Oktav'ın kendinden son ra başa geçmes i n i ta­ sarl ı yord u . italya'da ve Orta D oğu'da savaş yeniden baş­ �ad ı Roma egemen l i ğ i n i sü rüyord u : . -



21 5



-



ROMA i M PARATORLUGU VE Hl RiSTiYANLlK Oktav. Sezar'ın Jejyon ları arasında, Yunan istarı'day­ dı ; tahtına konmak, için koştu. C ı l ız görü n ü ş l ü ve askeri g i ri ş i m i e re az e lveriş l i , ama kesk�n bir g örüş ve daha o za­ mandan a l ış ı k old uğu entri ka. ve dolaplara yatkın b i r zekô sahibiyd i . B i r senatörü n oğlu i d i : Senato'yu koltu k l uyor ve sa ld ı rg a n görü n m ed i ğ i i ç i n , a ya ğ ı n ı kayd ırm a k isteyen a�kol i k konsül M a rk-Antu a n ' a ( Marc � Antoi ne) karş ı o n u destekliyor, a m a b i r ya nda n da Seza r' ı n katil leri n i n Cum­ huriyetç i parti s i n e karş ı savaşa, çarpışmaya g i riş iyordu . D i ktatörün dostu, . zen g i n Patriçi Lepid b i r yakınl-aşma için a racı l ı k kon uşma l a rı yapıyord u. Oktav, Lepid ve A.n­ ,t uan a rasında yeni b i r tri u m v i r l u k k u ru l d u . Bu , ·a rtık, sa­ d ece üç h ırsl ı k i ş i n i n i ktidarı paylaşm a k için orta klaşması değ i l , ama Seza r'ı n bir elde· topladığı, merkezlleştird i ğ i yetkeyi, otoriteyi yen id e n kura n gerçek b i r pol iti k y ü ksek g ö rev karar org a nıydı. Triumvir'ler ken d i lerine çok uyg un d,l maya n l a ra acımadan so l d ı nyorladı; kara l isteye a i ı n a n d a h a birçokları arası nda üç yüz senatör de h ük üm g i yd i . B u n l a rın m a l ları, m ü l k leri e l l erinden a l ın d ı ; kurba n ların k e l l e l,eri bıoş ı n a a rmağan l a r verildi, C u m h u riyetcilere karşı yü rütü lmüş olan savaşın hesab ı n ı d üzeltmek için verg iler y ü kseltildi ve mecburi b i r ist i kraz yürütü l d ü . Antuan Ma­ kedonya'da Brutus'a karşı zaferi kaza n ı n ca Brutus kend i · n i öldürd ü ; C u m huriyetçi Partiden h i ç b i r şey kalmadı. O k ­ tav, tasarıları n ı yürütüyordu�



- 21 6 -



O ktav i l e Antuan, beceriksiz Lep i d ' i Afr i ka' ya uzaklaş­ dılar ve eya l etleri arasında ü l eştiler. Okta v Batı 'yı , Antuan Doğ u'yu a l d ı lar; b u ra l a n bu ü leşmeye razı etm e k gere k i ­ yord u . Paraya ihtiyacı olan Antua n, Asya'ya geçti, K leo­ patra'ya rasttadı ve o n u n peş.i n d en M ısır' a g itti. Ayn ı za ­ m a n l a rda Oktav, ita lya'da b i r para buna l ı m ı n ı n üstesinden geldi ve i nsan sıeçmekten d ikkat çekici bir usta l ı k g öster­ nra acı­ �a v.urdu.



Tum Avrupa'yı birbirine karşıt iki topluma ayıran, ça­ tışma, şiddetli ve sert başlad ı . Bir yanda her ü l kenin kom­ şu ü l kelerdeki h ısım-a krabalarıyla birleşmiş, hukuk sis· temine ve sınıf duyg usuna sahip, kendi üstünlüğünün in­ kôrını temsil edebilecek bir 'u lusa l birl iğin var olabi lece­ ğini aklına bile getirmeyen derebeyieriyle Feodalite. öte yandan barış'a _ve ekonomi k bol luğa , mutluluğa susamış bu ulusal birliğin sembolü olan v� derebeylerin zorba lık­ larına boylun eCdirebilecek bir kra·l soyunun çevresinde birleşmiş ulusa l toplumlar.



·



Bu pol itikayı i l k ben imseyen Fransa oldu ve Kape (Capetj soıtu'ndan Louis: VI ile Louis. VII'nin yönetimi al­ tında, H ükümdarlığın değerli bir danışmanı , bir k i l ise ada· m ı olan Suger bu politikayla tahtın kazanabiieceği üstün­ l ükleri g österdi. Hristiyan kralların Faslılardan geri alınmış bölgelere



- 362 -



yen iden insan yerleştirme düşünceleri ile besled ikleri i s­ ponyo'do Kostil ve Arogon hükümdarları söz a nlamaz, h ı rçın bir soylular sınıfına karşı ka mu ferman ları (Cortos­ Pueblos) ile veri len oyricol ıklor karşı l ığ ında kendi tacir­ lerinin desteğ ini a rıyor ve buluyorlo rd ı . i ngi ltere'de Fatih Giyyom'un (Guilloume- le-Conguer­ cmt) üçüncü oğlu Henri: l 'd e kendi Boran iarına d'i renmek icin şehirlerin , belediyeleri n gel işmesi n i koloyloştırd ı . i l k özgürlük fermanını Londra'ya verm işt i ; Londra burj uvalorı, ada let icra etmek hakkını elde ett iler. Loncalar şehrin gü­ venliğini soğ lıyorlard ı ; Ruen 'li j ilber Beket (Gilbert Beckett) gibi zeng in tocirler ilk, hem de önem li ya rg ıclordı. Birçok Boron lar kralın örneği n i izlemek ve kendi kasabo larına benzer dokunu lmazlıklar vermek zorunda !