Rizanin Imalati
 9756165510, 9789756165515 [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up

Rizanin Imalati 9756165510, 9789756165515 [PDF]

"Rizanin Imalati" medya analizinde cigir acmis bir basyapittir. Kitle medyasi ile gundelik iliski icinde olan

108 23 10 MB

Turkish Pages 478 [483] Year 2012

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD FILE


File loading please wait...
Citation preview

EDVVARD S.



HERMAN



NOAM



CHOMSKY



_



KİTLE MEDYASININ EKONOMİ POLİTİĞİ



RIZANIN İMALATI KİTLE MEDYASININ EKONOMİ POLİTİĞİ Edward S. Herman, Noam Chomsky



b g s t Yayınları



bgst Y ayın ları-4 9 D üşünce Dizisi-19 Rızanın İmalatı-. K itle M edyasın ın Ekonom i Politiği Edvvard S. H erm an, N oam Chom sky "M anufacturin g Consent-. The Political Econ om y o f th e M ass M edia" P an th eon Books, N ew Y o rk (2002) T ürkçesi: Dr. Ender A badoğlu © Edvvard S. H erm an v e N oam Chom sky



1. Basım : M art 200 6, A ram Y ayın cılık 2. Basım-. Ekim 2012, b gst Y ayın ları



© bgst Y ayın ları Y ayın a Hazırlayan-, Ömer F. K urhan, T aylan D oğan Son Okuma-. G öksü n Yazıcı Türkçe Düzelti-, Sibel N eslişah Hazar K apak Tasarımı-, D ilek Şişli M izanpaj: Kâni K um anovalı



Baskı: İm ak O fset Y en ib o sn a / İstanbul 0212 656 49 97



ISBN: 978 -9 75-6165-51-5 Boğaziçi G ö ste ri San atları Topluluğu Tom tom Mah. K aym akam R e şat B ey Sok. 9/3 B eyoğlu/İstan bu l 0212 2 5 119 21 w w w .b gst.o rg b g sty a y in la risb g s t.o rg



RIZANIN İMALATI KİTLE MEDYASININ EKONOMİ POLİTİĞİ Edward S. Herman, Noam Chomsky Türkçesi: Dr. Ender Abadoğlu



b g s t Yayınları



Noam Chomsky: Çağımızın e n önem li m u h alif en te le k tü e llerin d e n birisi olan Noam Chom sky, i9 2 8 ’d e A m erika’da doğdu. Dilbilim, m atem atik v e fe ls e fe eğitim i gördü. 19 55'te P e n n sy lvan ia Ü n iv e rsitesi'n d en d oktorasın ı aldı v e M assach u setts T eknoloji E n stitü sü'n de (MIT) d e rs v e rm e y e başlad ı. H alen MIT Dilbilim v e F e lsefe bölüm ünde Em eritüs enstitü p ro fesö rü d ü r. i9 55’te hazırladığı d oktora tezinin b ulgu ların dan h a re ­ ke tle 19 57'd e yayım ladığı Syntactic Structure&'m [Sözdizim sel Yapılar], dilbilim a la ­ nında bir devrim yarattığı kabul ed ilm ektedir. Chom sky, in san yaşam ın ın h er alan ın dak i özgü rleşm e so ru n ları hakkında v e ö zel­ likle ABD'nin dış p olitikası üzerin e çok sayıd a etkili p olitik çalışm aya imza atm ıştır. T ü rkiye'd e yayım lan an e serle rin d e n bazıları şu n lard ır: Kader Üçgeni (çev. B ahadır Sina Şen er, İletişim Y ayın ları, 1993), Dil ve Zihin (çev. A hm et K ocam an, A yraç Y a y ın e ­ vi, 2001), Amerikan M üdahaleciliği (çev. T aylan D oğan v e B arış Zeren, Aram Y ayın ­ cılık, 2001), M edya Gerçeği (çev. O sm an A kınhay v e Abdullah Yılm az, E v ere st Y a y ın ­ ları, 2002), 11 Eylül ve Sonran: Dünya Nereye Gidiyor? (çev. Nuri Ersoy, vd ., Aram Y ayıncılık, 2002), İm a n Doğan: İktidara Karşı Adalet (M. Foucault ile birlikte, çev. T u n cay Birkan, bgst Y ayın ları, 2005), Demokraüi ve Eğitim (ed. C. P. O tero, çev. Ender A badoğlu, vd ., bgst Y ayın ları, 2007), Tehlikeli Güç (çev. Yavuz Alogan, İthaki Y ayın ­ ları, 2007), M ü d a h a le le r (çev. T aylan D oğan, Nuri Ersoy, b gst Y ayın ları, 2008), Bilgi



Sorunları ve Dil: M anagua D erileri (çev. V eysel Kılıç, bgst Y ayın ları, 2009), İktidarı Anlam ak (ed. P e te r R. M itchell v e Jo h n Sch oeffel, çev. T aylan D oğan, bgst Y ayın ları, 2010), j/aşam la Ölüm Ara&ında Gazze: Dünden Bugüne F iliitin Sorunu (ilan P ap p e ile birlikte, çev. T aylan Doğan, Ali Kerem S aysel, bgst Y ayın ları, 2011).



Edward S. Herman: İktisatçı v e m edya an alisti o lan Edvvard S. H erm an 1925’te d oğ­ du. H alen P e n n sy lvan ia Ü n iversitesi, W harton M aliye F ak ü ltesi'n d e Em eritüs p ro fe ­ sörd ü r. H erm an, şirk e tle r v e d ü zen leyici kurum sal ç e rçe v e le rin yan ı sıra siyasi iktisat v e m edya kon usun d a uzm andır. İktisat, siyasi ekonom i, dış politika v e m edya analizi kon u ların d a çok sayıd a e s e r verm iştir. Ö zellikle A m erikan dış p o litikasın d a in san hak­ ların ın yeri, şirk e tle rin denetim v e m an ipü lasyon gücü v e m edya analizi alan ların d a öncü çalışm alarıyla tanınır. Edvvard S. H erm an'ın b aşlıca e se rle ri arasın d a şun ları sayab iliriz: The Political £co-



rıomy of Human Righti [İnsan H aklarının Ekonom i Politiği] (Noam Chom sky ile b ir­ likte, 2 cilt, 1979), Corporate Controt, Corporate Power [Şirketlerin D enetim i, Şirk et­ lerin Kudreti] (1981), The Real Terror Netıvork [G erçek T e rö r Ağı] (1982), M anufactu-



ring Comerıt [Rızanın İm alatı] (Noam Chom sky ile birlikte, 19 8 8 v e 2002), The "Terror'um ” Irıduitry [Terörizm Endüstrisi] (G erry O’Su llivan ile birlikte, 1990), The Global M edia [Küresel M edya] (R obert M cC hesn ey ile birlikte, 1997) v e The Myth oj) The Libe­ ral M edia [Liberal M edya Efsan esi] (1999). E. S. H erm an’ın T ürkçede yayım lan an ç a ­ lışm aları ise şunlardır-. Terörizm ty ia n e ii (N oam Chom sky, G e rry O’Su llivan v e Alex a n d e r G eo rge ile birlikte, çev. B ah adır Sina Şen er, A yraç Y ayın ları, 1999), M edyada



ikiyüzlülük (çev. Nur N irven, C hiviyazıları Y ayın evi, 2004), Bilim ve Poitm odem izm Tartışmaları: Poitm odem izm ve Sol (M ichael A lb ert v e Noam Chom sky ile birlikte, çev. Ender Abadoğlu, Sevin ç A ltınçekiç, bgst Y ayın ları, 2007).



KİTAPTA ADI GEÇEN KURUMLAR



ABD Mülteciler ve Göçmenler Komitesi USCRI



US Committee for Refugees and



ABD Uluslararası Kalkınma Servisi



US Agency for International



Immigrants US AID



Development Açlıkla Mücadele için Oxford Komitesi (M am



Oxford Committee for Famine Relief



Amerika İşçi Federasyonu - Sanayi



American Federation o f Labor -



AFL-CIO



Congress of Industrial Organizations



Örgütleri Kongresi Amerikalar İzleme Örgütü



AW



Americas Watch



Amerikalararası Basın Birliği



IAPA



InterAmerican Press Association



Amerikalararası İnsan Hakları



IACHR



InterAmerican Commission on Human Rights



Komisyonu Amerikan Dostları Hizmet Komitesi



AFSC



American Friends Service Committee



Amerikan Girişim Enstitüsü



AEI



American Enterprise Institute



Amerikan Hukuk Vakfı



ALF



American Legal Foundation



Amerikan Özgür İşgücü Geliştirme



AIFLD



American Institute for Free Labor



AMA



American Medical Association



Development



Enstitüsü Amerikan Tabipler Birliği Askeri İstihbarat ve Güvenlik Servisi



SISMI



Servizio per le Informazioni e la Sicurezza Militare



Birleşik Devletler Enformasyon Ajansı



USIA



United States Information Agency



Britanya Parlamentosu İnsan Hakları



BPHRG



British Parliamentary Human Rights Group



Grubu Demokratik Milliyetçi Örgüt



ORDEN



Organizacion Democratica Nationalista



Devlet Güvenlik Komitesi



KGB



Komitet Gosudarstvennoy



Devrimci Demokratik Cephe



FDR



Frente Democrâtico Revolutionario



Doğayı ve Doğal Kaynakları Korumak



IUCN



International Union for the Conservation



Bezopasnosti



of Nature and Natural Resources



için Uluslararası Birlik



World Anticommunist League



Dünya Anti-Komünist Birliği



WACL



Federal Araştırma Bürosu



FBI



Federal Bureau of Investigation



Georgetovvn Stratejik ve Uluslararası



CSIS



Georgetovvn Çenter for Strategic and



Araştırmalar Merkezi



International Studies



Göçmen ve Yurttaşlığa Kabul Servisi



INS



İmmigration and Naturalization Service



Guatemala İnsan Haklan Komisyonu



GHRC



Guatemalan Human Rights



İsa Kiliseleri Ulusal Konseyi



NCC



National Council of the



Karşılıklı Destek Grubu



GAM



Grupo de Apoyo Mutual



Latin Amerika Araştırmaları Derneği



LASA



Latin American Studies Association



Latin Amerika Üzerine



WOLA



VVashington Office on Latin America



MI



Media Institute



Medya ve Kamu İşleri Merkezi



CMPA



Çenter for Media and Public Affairs



Medyada Doğruluk



AIM



Accuracy ın Media



Merkezi İstihbarat Servisi



CIA



Central Intelligence Agency



Nikaragua Demokratik



CDN



Coordinadora Democrâtica



Özgür Avrupa Radyosu



RFE



Radio Free Europe



Özgürlük Evi



FH



Freedom House



Propaganda İki



P-2



Propaganda Due



Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi



FSLN



Frente Sandinista de



Commission



Churches o f Christ



VVashington Bürosu Medya Enstitüsü



Koordinasyon Komitesi



Nicaragüense



Liberaciön Nacional Sermaye Hukuk Vakfı



CLF



Capital Legal Foundation



Sivil Operasyonları ve Kırsal



CORDS



Civil Operations and Rural



SIPRI



Stockholm International Peace



HF



Heritage Foundation



Uluslararası Gönüllü Hizmetler



IVS



International Voluntary Services



Uluslararası Direniş



RI



Resistance International



Uluslararası İnsan Hakları



IHRLG



International Human Rights



Gelişmeyi Destekleme Örgütü Stokholm Uluslararası Barış



Development Support



Araştırması Enstitüsü Ulusal Değerleri Koruma Vakfı



Research Institute



Hukuk Grubu Uluslararası İnsan



Law Group HRAI



Human Rights Advocates International



Vietnam Askeri Yardım Komutası



MACV



Military Assistance Command, Vietnam



Vietnam Bağımsızlık Ittiifakı



Viet Minh



Hakları Savunucuları



Viet Nam Döc Lâp Dong Minh Höi



KİTAPTA YER ALAN TABLOLAR



A na-akım M ed yad a K osova, Doğu Tim or, Türkiye v e Irak için "Soykırım " Sözcüğünün Kullanım ı, G iriş Bölüm ü, s. 25



T ab lo 1-1



24 Büyük M edya Şirketi (ya d a O nların A na Şirketleri) H akkında M ali V eri­ le r (Aralık 1986), s. 76-77.



T ab lo 1-2



24 Büyük M edya Şirketini (ya d a O nların Ana Şirketlerin i) D en e tle ye n G rup­ ların Serve tle ri (Şubat 1986), s. 7 9-8 0 .



T ab lo 1-3



En Büyük 10 M edya Şirketinin (veya O nların A na Şirketlerin in) D ışarıdan G e le n Y ö n e ticile rin in Asıl G ö re vle ri v e G ö re v Y e rle ri (1986), s. 81.



T ab lo 1-4



14 O cak 1985 ile 27 O cak 1986 T arih leri A rasın d a "M cN eil-Lehrer H aber S aa­ ti" Program ın a Çıkan T e rö r v e Savun m a Uzmanları, s. 95.



T ab lo 2-1



D eğerli v e D eğersiz K u rb an larla İlgili M edya H aberleri: K atled ilen P o lo n ­ yalI Bir R ahibe K arşılık Latin A m erika'd a Ö ldürülen Yüz Din G örevlisi, s. 110-112.



Tablo 2-2



N eıvyork Tim ei 'ta T asvir Edildiği B içim iyle D eğerli v e D eğersiz K urban lara U ygulan an V ahşet, s. 115-116.



Tablo 2-3



K itle M edyasın ın D eğerli v e D eğersiz K u rban larla İlgili H aberleri: Ö ldürü­ len P olo n yalI Bir R ahibe K arşı G u atem ala K arşılıklı D estek G rubu'nun Öl­ d ü rülen İki Y etkilisi, s. 152.



T ablo 3-1



Neıvyork Times 'ın 25 M art 1984'teki El Salvad o r Seçim leriyle İlgili H ab erle­ rin d e Y e r V erilen v e D ışlanan K onular, s. 198-199 .



T ablo 3-2



N eıvyork Tim ei'ın 4 Kasım 1984 T arihin de Y apılm ası P lan lan an N ikaragua S eçim leriyle İlgili H aberlerin de Y e r V erilen v e D ışlanan K onular, s. 200.



T ab lo 3-3



N eıvyork Tim ei 'm 4 Kasım 19 84 N ikaragua S e çim leriyle İlgili H aberlerin de Y e r V erilen v e D ışlanan K onular, s. 201-202.



1



Alex Carey ve Herbert l. Schiller'in A n u ın a



İran -kon tra sk an d alları yü zünden B aşkan 'ın vurdum duym az tavırları su çlam a kon u­ su yapılm ıştı. O ysa R e ag an ’ı B eyaz S a ra y 'a - h e m d e bir değil, iki k e z - seçm ed en ön ce h alk onu n işleri b ö y le yürüttüğün ü çok rah atlıkla b ile b ile ce k im kân lara sahipti.



Jam es Re&torı



H alkın gözüne mil çek en ler, şim di "halk ne k ad ar kör" d iye şik â y e t e d iy o rlar.



John Milton



İÇİNDEKİLER



15



Giriş



66



Ömöz



72



1. Bölüm : Bir P ro p ag an d a M odeli



107



2 . Bölüm : D eğerli v e D eğersiz K urban lar



155



3 . Bölüm : Ü çüncü D ünya Seçim leri: M eşru laştırıcı Seçim lere K arşı Anlam sız Seçim ler



2 08



4. Bölüm : P ap a'yı Ö ldürm eye Y ö n elik K G B-Bulgar Gizli Planı



233



5 . Bölüm : H indiçin S av aşları (I): V ietnam



317



6. Bölüm : H indiçin S av aşları (II): Laos v e K am boçya



361



7. Bölüm : So n u çlar



372



£K i: G u atem ala'd ak i ABD Resm i G özlem cileri



376



€K 2 : B ulgar B ağlantısı Ü zerine T agliabu e'n u n Finali



384



£K 3 : B ra e stru p ’ın Büyük H ikâyesi



396



N otlar



469



Dizin



GİRİŞ Bu kitap, b ir "p ro p ag an d a m odeli" adını verdiğim iz, içind e fa a liy e t gösterdiği tem el kurum sal y a p ıla r v e ilişkiler b ağlam ın da ABD m ed yasın ın perform an sın ı açıklam a­ yı d e n e y e n an alitik b ir ç e rç e v e üzerin de yoğu n laşm aktadır. Bizim görüşüm üze göre, d iğer işle v le rin in yan ı sıra, m ed ya kendisini d e n e tle y e n v e fin an se e d en güçlü to p ­ lum sal grupların çık arların a hizm et ed e r v e o n ların leh in e p ro pag an d a y ap ar. Bu çı­ k arların tem silcilerin in ö n e çıkarm ak isted ikleri önem li gü ndem leri v e ilkeleri v a r­ dır v e m ed ya p olitikasın ın şekillen d irilm esi v e d ayatılm ası açısın d an old u kça e lv e ­ rişli b ir konum a sah ip tirler. N orm al o la ra k bu, kaba m üd ah aleyle değil, uygun çizgide d ü şü n en p e rso n e lin seçilm esi, ed itö rle rin v e çalışan g azetecilerin kurum p o litik asıy­ la uyum lu ö n celikleri v e h a b er değeri kriterlerin i içse lle ştirm e le ri sa y e sin d e b aşarılır. Y ap ısal fak tö rle r şu gibi ş e y le rd e n olu şu r: m ülkiyet v e denetim , diğer b elli başlı fi­ nan sm an sa ğ la y a n k ayn ak lara (en b aşta reklam v e re n ku ruluşlara) bağım lılık, m edya ile h ab erle ri y a p a n la r v e h ab erle ri tanım lam a v e n e an lam a geldiklerini açıklam a gü­ cü n e sah ip o la n la r arasın d ak i karşılıklı çık arlar v e ilişkiler. P ro p agan d a m odelinin içi­ ne kattığı b aşk a v e yak ın d an ilişkili fak tö rle r d e vard ır; örn eğin m ed yan ın h ab erleri e le alm a tarzından şikâyetçi olm a (yani "tepki üretim i"*), h a b e rle rle ilgili resm i görüşü te yit e d e c e k "uzm anlar" tem in etm e, m edya p erso n e li v e seçk in le r tarafın d an doğru kabul edilen , am a çoğu kez halkın karşı çıktığı tem el ilkeleri v e id eo lo jile ri b elirlem e y e te n e ğ i.1 Bizim görüşüm üze göre, m ed yaya sah ip o lan v e reklam v e re n le r o larak fon sağ layan , h ab erleri birinci d e re c e d e b elirley e n , "tepki ü re te n ” v e uygun çizgide dü şü ­ nen p erso n e li tem in e d en ayn ı b elirleyici güç odakları, tem el ilkelerin v e egem en id e­ o lo jilerin te sp it e d ilm esin d e d e an ah tar bir rol o yn arlar. İnan ıyoruz ki gazetecilerin n e yap tıkları, n e le ri h ab er d e ğ e rin e sah ip gördükleri v e n eleri işlerin in ön cü lleri o la ­ ra k kabul ettikleri, b ö y le b ir y a p ısa l analizin içind e y e r v e rile n te şvik ler, b ask ılar ve sın ırlan d ırm alar tarafın d an ge n e ld e g aye t iyi açıklanm aktadır.



Flak. Almanca Flug(zeug) abıvehrkanone'nm (uçaksavar topu) kısaltması. Karşı tarafı geri adım at­ maya zorlayan sert eleştirellik. —y.h.n.



16 [ K ız an ın İmalatı \ £dw ard S. Herm an. Noam Chomiky



M edyanın p erfo rm an sın a hükm eden bu yap ısal fa k tö rle r yüzde yüz d en e tle yici d eğil­ dir v e her zam an b asit v e h o m ojen so n u çlar üretm ezler. M edya ku ru lu şların ın ç e şit­ li organ ların ın sın ırlı bir özerkliğe sahip olduğu, b irey se l v e m esleki d e ğe rlerin m ed­ yan ın perform an sın ı etkilediği, m edya politikasın ın eksiksiz b ir şek ild e dayatılm adığı v e bizatihi m edya politikasın ın b en im sen en bakış açısını so rg u layan b elli ö lçü d e m u­ h a le fe te v e h ab er akışın a izin verdiği oldu kça iyi bilinir; h atta bizim bu kitapta sund u­ ğum uz kurum sal e leştirin in b ir p arçasın ı oluşturduğu b ile sö yle n e b ilir. Bütün bunlar, b elli bir m uhalefeti v e rahatsız edici g e rçek lerin h ab er yap ılm asın ı tem in at altın a a l­ m ak üzere iş b aşın d ad ır.2 Fakat sistem in güzelliği şu rad ad ır ki, bu tü rd en m u h alefet v e aykırı en fo rm asyo n belli sın ırlar içinde v e m arjda tutulur; b ö y le ce o n ların varlığı sis­ tem in m onolitik olm adığını g ö sterir, am a d iğer yan d an , resm i gündem in hâkim iyetini b ozacak güce e rişm eleri en gellen ir. B elirtm eliyiz ki, biz b urad a m edyanın h alk üzerindeki etkilerin d en değil, m edyanın yap ısın d an v e p erfo rm an sın d an söz ediyoru z. Kuşkusuz, küçük ölçekli b ir m uhalefet e şliğin d e m ed yan ın resm i gü ndem e gösterdiği bağlılığın kam uoyun u arzu e d ilen y ö n ­ de etkilem esi olasıd ır, am a bu b ir d e re c e soru n u d u r v e halkın çıkarları seçkin lerin kin den keskin b içim de ayrıldığı v e halk kendi bağım sız h ab er k ayn ak ların a sah ip olduğu ölçü d e, resm i çizgiden yayg ın o la ra k kuşku du yulab ilir. B unu nla birlikte, b u rad a vu r­ gu lam ak istediğim iz nokta, p ro pag an d a m odelinin, m edyan ın yap tıkların ı şe k ille n d i­ re n güçleri ta rif ettiğidir; bu, m ed yad an y a y ıla n h er p ro pag an d an ın her zam an etki­ li olduğunu ima etm ez. Ü zerinden on -o n b eş yıld an fazla bir zam an geçm iş olm asın a rağm en, bu kitabın ilk baskısın d a su n u lan p ro pag an d a m odeli v e ö rn e k -o la y araştırm aları önem li ö lçü d e g e ­ çerliliklerin i ko ru m u şla rd ır. 3 Bu yen i giriş bölüm ünün am acı, m odeli gü ncellem ek, ö n ­ ce d e n yap ılm ış olan (ve d eğiştirm ed en b ırakılan ) ö rn e k -o la y araştırm aların ı tam am ­ layan bazı m alzem eler eklem ek v e son o la ra k da m odelin güncel y a da yakın d a y a p ıl­ m ış tartışm aların odağı olan bir dizi kon u ya uygulan abilm e o lasılığın ı gösterm ektir.



Propaganda Modelinin Güncellenmesi Birinci B ölüm 'de ayrın tılı o la ra k o rtaya kon ulan p ro p ag an d a m odeli, an a-akım m ed­ yan ın d av ran ışı v e perform an sın d aki kapsam lı b aşarıyı, onu n şirk et k arak te riyle ve hâkim ekonom ik sistem in ekonom i p o litiğiyle b ütün leşm iş o lm asıy la açıklar. Bu n e ­ d en le, ağırlıklı o la ra k m edya girişim lerinin kapsam bakım ından büyüm esi, m edyanın tedrici o la ra k m erkezileşm esi v e belirli e lle rd e yoğu n laşm ası, çok çeşitli m ed ya tü rle ­ rini (film stü d yoları, TV şe b e k e le ri, kab lolu k an allar, d e rg ile r v e y a yın e v leri) d e n e tle ­ y e n m ed ya gru p ların ın b üyü m esi v e k ü re se lle şm e sü recin d e m ed yan ın sın ır ö te sin e



BGST |Dü&ünce D iziii | 17



yayılm ası üzerin de durduk. A ile denetim inin ye rin i tedrici o la ra k d ah a geniş bir p a t­ ron takım ına hizm et e d en v e d ah a sıkı b ir şe k ild e p iy asa d isip lin in e tâbi o lan p ro fe s­ y o n e l yö n eticile rin aldığını da vurguladık. Tüm bu eğilim ler v e m edya ku ruluşları arasın d a reklam kapm ak için y a şa n a n büyük rek ab et, son on -o n b eş yıld a a rta ra k devam etm iş v e b ilan ço yön elim i* üzerin de y o ­ ğu n laşan bir y o la girilm iştir. B ö yle ce m ed ya m ülkiyetinin gid erek d ah a az sayıd aki d e v firm an ın e lin d e top lan m ası ivm e kazanm ış v e buna ne Cum huriyetçi v e D em ok­ rat yö n etim ler, n e d e dü zen lem e ku ru m lan hem en hem en hiç m u h alefet etm em iştir. Ben Bagdikian, 1983 yılın d a M edia Monopoly (M edya Tekeli) adlı kitabının ilk baskısı çıktığı sırad a elli d e v firm anın h e r türlü k itle iletişim arac ın a egem en olduğunu b elirt­ m işti; fak at b undan sa d e c e yed i yıl so n ra (199 0'da), ayn ı yö n len d irici konum u yaln ız­ ca yirm i üç firm a işgal e d iy o rd u .4 i9 9 o 'd a n b eri y a şa n a n muazzam b ir an laşm alar d algası v e hızlı k ü reselleşm e, m edya e n d ü strilerin in d ah a da fazla te k e lle şm esin e yo l a ç arak sa d e c e dokuz u lu sötesi grup­ ta m erkezileşm esin e yol açm ıştır: D isney, AOL Tim e W arm er, Viacom (CBS’nin sa h i­ bi), N ew s C orporation , B ertelsm an n , G e n e ral E lectric (NBC'nin sahibi), Sony, ATSTLiberty M edia v e V ivendi U n iversal. Bu d e vler, dü nyadaki b a şlıca film stüdyoların ın , TV şe b e k e le rin in v e müzik şirk etlerin in tam am ın a v e ö n d e g e le n kablolu kan alların, kab lolu sistem lerin , d ergilerin , reklam yayın ı y a p a n b elli b aşlı TV istasyo n ların ın v e kitap yayın cıların ın önem li b ir bölüm ün e sahiptir. B unların en büyüğü o lan v e yen i b irle şe n AOL Tim e VVarner, ö n d e gelen in tern et portalin i gele n e k se l m edya sistem in e dahil etti. On b eş firm a d ah a siste m e eklen d i; b ö y le c e ABD yu rttaşların ın b üyük ç o ­ ğunluğunun yaşad ığı m edya d e n eyim lerin in n e re d e y se tam am am ını iki dü zine firm a d e n e tle m e y e b aşlad ı. B agdikian şu so n u ca varıyor-. "Şirket çık arları iç içe g eçen v e b ir­ leşik kü ltürel v e politik d e ğ e rle re sah ip olan bu firm aların elin d eki muazzam kolektif güç, b ireyin ABD dem okrasisin d ek i rolü hakkında rahatsız edici so ru ların so ru lm ası­ nı da b era b e rin d e g e tiriy o r/’^ M edya d ü n yasın a hâkim olan dokuz d evin - G e n e r a l E lectric h a r iç - hepsi m edya için ­ de b üyü k çap ta h o ld in gleşm eye gitm işler v e içerik üretim i kad ar dağıtım da da büyük bir rol ü stlen m işlerd ir. B u n lard an dört ta n e si -D is n e y , AOL Tim e VVarner, V iacom ve N ew s C o rp o ra tio n - b aşka şe y le rin yan ı sıra, film ler, kitaplar, d ergiler, gazeteler, TV p ro gram lan , müzik, v id e o lar, o yu n cak lar v e lu n ap arklar üretir; TV, rad yo yayın cılığı v e kab lolu siste m le re sah ip olm aları, p e ra k e n d e satış m ağazaları v e sin em a salo n ları zin cirleri sa y e sin d e yayg ın dağıtım o lan ak ları vard ır. A ynı zam anda h ab erler, zam an zam an araştırm a rap o rları v e b e lg e se lle r d e h azırlarlar. F akat bu pop-kültür d e vleri-



Önceliğin maliyet ve kâr hesaplarına verilmesi, -y.h.n.



18 | Rızanın İmalatı 1 Eduıard S. H erm an, Noam Chonuky



nin liderleri d ah a çok ABC televizyon u n d aki Wh,o warıt& to Be a M illionaire?* v e CBS televizyon u n d aki "S u rv iv o f gibi b üyük seyirci kitlesi to p la y a n ş o v la r y a da ilgileri ve kayn akların ın od ak n oktasını olu ştu ran v e çapraz-satış** "sin erjilerin i" m üm kün kılan D isyn ey'in Lion King'i (Aslan Kral) gibi film leri iç eren e ğ le n c e sek tö rü yle ilgilen irler. Film v e kitap gibi m edyanın önem li b ran şları uzun yıllard an b eri kapsam lı kü resel p a­ zarlara sahipti; am a ulusal m ed ya sistem leri, kültür v e s iy a s e t üzerin de b elirley ici e t­ k ile re sah ip kü resel bir m e d ya sistem in in olu şm ası yaln ızca so n yirm i yıld a g e rçe k le ş­ ti.6 Daha gen el anlam da, iş dü n yasın ın k ü reselleşm esi, on u n la b ağlantılı o la ra k kü re­ se l reklam cılığın hızla büyüm esi v e sın ır ö tesi o p e ra sy o n la rla denetim i kolay laştıran gelişm iş iletişim te k n o lo jileri d e bu sü reci b esled i. Bunun yan ı sıra, hüküm et p olitika­ ları v e n e o -lib e ral id eo lo jin in pekişm esi d e bu sü rec e katkıda bulundu. B irleşik D ev­ le tle r v e diğer Batılı ü lkelerin hüküm etleri, m erkezleri kendi ü lk elerin d e bulun an v e bir an e v v e l yu rtd ışın a yayılm ayı arzu layan şirk e tle rin çıkarların ı d estek le d ile r. U lus­ la ra ra sı P ara Fonu (IMF) v e D ünya B ankası d a ayn ı şe yi yap tılar; u lu sö tesi şirketlerin erişim in i d ü n yan ın h er yan ın d ak i m edya p azarların a doğru ge n işlete b ilm e k için çab a g ö ste rd ile r v e bunda b aşarılı old u lar. N eo-lib eral id eoloji, y a y ın istasyo n ları, kab lo ve uydu sistem lerin in m ülkiyetini özel u lu sötesi yatırım cılara aça n p o litikaların e n te le k ­ tü el g erek çesin i sağladı. Bu kü reselleşm e sü recin d e geliştirilen kültür v e ideoloji, "yaşam -tarzı” tem alar v e ürün­ le rle v e bunların ed in ilm esiyle büyük ölçü de bağlantılıdır; bunlar, sivil yaşam a yard ım ­ cı o lacak her türlü cem aat duygusunu zayıflatm a eğilim i örgü tlerler. R obert M cChesney şö y le diyor: "K üresel m edya sistem inin ayırt edici niteliği, onun am ansız v e her ye rd e karşım ıza çıkan ticarileştirm e karakterid ir .” 7 A lışveriş kanalları, "ürün tanıtım film leri"’ ** v e ürün siparişleri, kü resel m edya sistem inde büyük bir patlam a yaşıy o r. M cChesney şun ları ekliyor: "19 9 0 ’ların so n ların d a pek çok raporun , dü nya o rta sın ıf gençliğinin tü­ ketici m arkaları v e ürünleri karşısınd a büyülendiğini, h atta on ları saplan tılı bir şekilde arzuladığını o rta y a koym ası sürpriz sayılm am alıd ır.”8 Son yıllard a, "M üttefik Güç Ope­ ra sy o n u ” (Y u go slavya'ya karşı NATO savaşı) gibi se fe rle r v e ulusal seçim lerin yan ı sıra O. J. Sim pson duruşm ası, Lew insky skandali v e B atı’nın iki sü p e r şöhreti P re n ses Diana v e oğul Jo h n F. K ennedy'n in ölüm leri ö rn ek lerin d e görüldüğü gibi, kü resel m edyanın "h ab e r” odağı çığrından çıkm ışçasın a san sa sy o n a kaym ıştır.



* "Kim Bir Milyoner Olmak İster?” —y.h.n. ** Ing. cross-selling. Mevcut müşterilerin geçmişte satın aldıkları ürünleri temel alan yeni ürünleri pi­ yasaya süren satış stratejisi; çapraz-satış müşterinin ürününü satın aldığı şirkete bağlılığını arttırmak ve olası rakip şirketlere yönelimini azaltmak için tasarlanır, —y.h.n. *** Ing. informercials: Özellikle televizyonda yayımlanan, bir ürünü bilgilendirici ve görünüşte objektif bir tarz içinde tanıtan reklam filmleri, -y.h.n.



BGST \ Düi&nce Diziii



| 19



K ü reselleşm e v e k ü re se lle şm e y e e şlik ed en d e re gü lasyo n * v e ulusal b ütçenin zora g ir­ m esi, a rt ard a ü lk e le rd e ticari olm ayan m edyanın önem inin azalm asın a katkıda b u ­ lundu. Bu, B irleşik D evletler v e Latin A m erika'nın te rsin e kam u sal yayım cılık siste m ­ lerin in hâkim olduğu A vrup a v e A sya'd a özellikle önem li b ir gelişm e olm uştur. Kam u­ sal yayım cılık y a p a n ku ruluşlar üzerindeki m ali b askılar, o n ları y a d aralm aya y a da fi­ nan sm an sağlam a v e program yapım ı kon u ların d a ticari sistem leri taklit e tm e ye zor­ ladı; b azıları ise p olitikaların ı değiştirm e y a d a ö zelleştirm e y o lu yla tam am en tic ari­ leştiler. K üresel gü ç den gesi kesin likle v e tartışm a götürm ez şe k ild e ticari siste m le ­ rin leh in e değişti. Ja m e s Ledbetter, B irleşik D ev le tle r'd e sağ-k an at politikaların v e m ali sıkın tıların b itm eyen b askısı altın d a "9 0 'ların kam usal yayın cılığın ticarileşm e d algasın a ye n ik d ü şm esin e tanıklık ettiğini" v e kam usal yayım cıların "hizm etlerini, ti­ cari şe b e k e le rin sund ukları h izm etlerle b irleştirm ek için can attık larım "9 belirtiyor. L e d b e tter’ın kam usal yayım cılığın "alış-v eriş m erkezine dön ü şm esi" o la ra k ad lan d ır­ dığı sü reçte, kam u sal yayım cılığın ticari şe b e k e le rle zaten m ütevazı o lan farkları n e ­ re d e y se tam am en o rtad an kalktı. En önem lisi, yap tık ları pro gram lard a "güçlü p atro n ­ ların olum suz tep kilerin i çe k e b ile ce k gü nlük siyasi tartışm alard an kaçın m aya ya da b unları b e rta ra f etm e ye çalışm ak tad ırlar.”10 Bazıları, in te rn e t v e yen i iletişim tekn olojilerin in , şirk etlerin gazetecilik üzerindeki sıkı d enetim ini kırdığını v e d ah a ön ce b en zeri görülm em iş in te rak tif dem okratik bir m ed ya dönem ini açtığını ileri sü rü yor. İn tern etin b irey v e grup ağların ın verim liliği­ ni v e kapsam ın ı arttırdığı doğrudu r v e ön em sen m elid ir. Bu, in san ların an a-akım m ed­ yan ın p ek çok v e d eğişik durum da getirdiği sın ırlam alard an kurtulm asını sağladı. J a ­ pon kadınları, kendi so ru n ları için ayrılm ış, yen i olu ştu ru lan w eb sa y fa la rın ı tıkla­ y a ra k kendi ak ra n la rıy la den eyim v e bilgilerini p aylaşm a v e iş dü nyası, m ali v e kişi­ se l k on u lard a uzm an ö n e rile rin d en yararlan m a im kânı b u lm u şlard ır.11 M eksika o rd u ­ sunu n v e d evletin in kötü m u am elesin e karşı koyan C hiapas d iren işçileri, 1995 yılın ­ da, u ğradıkları haksızlıkları kam u oyun a d u yu ran v e b ölgedeki politikaların ı d eğiştir­ m esi için M eksika H üküm eti’ne baskı uygu layan u lu slararası bir d e stek tab an ın ı h a re ­ k ete geçirm eyi b a şa rd ıla r.12 2 0 0 0 yılın da D ünya B a n k a sı’nın ö zelleştirm e p ro gram ları­ nı v e su a b o n e ü cretlerin i p ro te sto e d en B olivyalI köylü lerin v e 199 8 yılın d a Suharto d iktatörlü ğü n e karşı so k ak lara d ökü len EndonezyalI öğre n cile rin in tern et y o lu yla ile ­ tişim im kânlarını arttırm aları, kendi so ru n ların ı du yu rabilm elerin i sağlad ı v e önem li son u çları o lan k ü resel bir ilginin uyan m asın a yo l açtı: B o liv y a ’da y e n i ö ze lleştirilen su sistem inin sahibi o lan v e su b ed ellerin i iki m islin e çıkaran B ech tel C orp oration d e r­ hal geri çekildi v e ö zelleştirm e am açlı satış iptal edildi; p ro te sto la r v e bu p ro te sto la r­ la b ağlantılı kam u oyun un yaratılm ası, 19 98 m ali kriziyle b irlikte Su h arto'n u n g ö re v ­ den u zak laştırılm asın a katkıda bu lu n d u .1^ *



Devletin ekonomiye müdahale etmeye son vermesi, -y.h.n.



20 | R ız an ın İmalatı I £dw ard S. Herm an, Noam Chomilcy



Y aygın p ro te sto h are k e tle ri d e in tern et iletişim den y a rarlan d ılar. 19 98 yılın d a Dün­ y a T icaret Ö rgütü'nün (WTO) ö n d e g elen ü yeleri, d e v le tle r içindeki d em okratik y a p ı­ ların h ak lan karşısın d a u lu slararası yatırım cıların hakların ı d ah a fazla k o ru yacak olan Çok T araflı Yatırım A n laşm ası’nı gizlice yü rü rlü ğe so km aya kalk ıştıkların da, bu teh ­ dit karşısın d a m uh alif gü çlerin alarm a geçirilm esin d e v e an laşm an ın kabulünü ö n ­ le y e n bir m u h alefetin se fe rb e r e d lm esin d e in te rn e t so n d e re c e y a ra rlı bir rol oyn ad ı .'4 Benzer bir şekilde, Kasım 19 9 9 'd a S e a ttje ’d a d ü zen len en WTO v e N isan 2 0 0 0 'd e VVashington'da yap ılan IMF v e D ünya B a n k a sfn ın yıllık to p lan tıların a karşı g e rçe k ­ le ştirile n p ro te sto e yle m le rin d e in tern et arac ılığ ıy la ku rulan iletişim , hem p ro te sto ­ ların örgü tlen m esin d e, hem d e an a-akım m edyanın bu p ro te sto ları dü şm an ca bir ta ­ vırla tan ıtm asın a karşı g e rçe k o la y la r hakkındaki b ilgilerin iletilm esin d e önem li bir rol o y n a d ı .’ 5 F akat m u haliflerin v e p ro te sto cu ların iletişim don an ım ın a d eğerli b ir katkı sağlam ış olm asın a rağm en, kritik bir a ra ç o la ra k in tern etin sın ırlılıkları vard ır. Bir kere, in te r­ net, bilgiye ih tiyaçları en yoğu n o la n la ra y e te rin c e hizm et etm ez - p e k çok kişinin e ri­ şim soru nu vard ır, in tern etin ve ri tab an ları o n ların ih tiyaçların ı k a rşıla y a ca k şe k il­ d e d ü zen lenm em iştir v e veri tab an ların ın ku llanılm ası (ve ge n e ld e in tern etin etkili bir şek ild e kullanılm ası) ö n c ed en b elli b ir bilgiyi v e organ izasyo n u gerek li kılar. M ar­ kalardan , hazırda v a ro la n gen iş bir ku llanıcı k itlesin d en v e / v e y a b üyük kayn ak lard an yo ksu n o la n la r için in tern et bir kitle iletişim a rac ı değildir. Y alnızca büyü k ticari ku ru­ lu şlar geniş kitleleri hizm etlerinin varlığın d an h ab erd ar ed eb ilm işlerd ir. İn tern et d o ­ nanım ının özelleştirilm esi, in tern et p o rtalları v e su n u cu ların ın ticarile şip te k e lle şm e ­ si v e bu araç ların in tern et dışı h old in glerle b ü tü n leşm esi -A O L T im e-W arner b irle ş­ m esi bu yö n d e atılm ış d e v bir a d ım d ır - v e y e n i geniş bantlı (broadband) tekn olojin in özel v e tek elleşm iş denetim i, in tern etin g e le ce k te dem okratik b ir m edya aracı olm a b ek len tilerin i sın ırlan d ırm a tehdidini b era b e rin d e getiriyor. Son b irkaç yıl, hepsi yen i tekn o lo jin in küçük öncü ku llan ıcıların ın ken d ilerin i gerid e b ırakm asın dan korkan v e yen i d en izlere açılm ayı d e n e rk e n o rta y a çık ab ile ce k k ayıp ­ ları y ılla rc a kab ullen m e isteği v e gü cüne sahip, ö n d e g elen gazete v e m ed ya holding­ lerin in hızla in tern et alan ın a g irm elerin e tan ıklık etti. Fakat in tern et alan ın a girm iş v e bu kayıp ları azaltm a en d işe si içind e olan , aşırı b ir kullanıcı denetim inin v e hızlı s ö r­ fün karakterize ettiği bir a ra c a p ara yatırm an ın değeri kon usun d a ihtiyatlı d av ran an reklam v e re n ku ru lu şlar ile çalışan büyü k m e d ya kuruluşları, bildik çözü m ler g e liştir­ m e yo lu n a gittiler: ürün sa tışla rın a d ah a fazla ağırlık verm e, h a b erle rd e kısın tıya git­ m e v e izleyiciler ile reklam v e re n k u ru lu şlara hem en çekici g e le ce k y a y ın la r yapm a.



Bo&ton Globe (Neıv&Jork Timei'm y a n kuruluşu) v e Wa&hirıston Po&t e -tic a re t ürün­ leri v e hizm etleri sunm aktadır. Led b etter şu n a dikkat çek iyo r: "G azete in te rn e t por-



BGST \ D üğünce Dizii'ı | 21



talların ın hiçbirinin nitelikli gazeteciliği tem el stra te jile ri o la ra k görm em esi rahatsız e d ic id ir ... çünkü g azetecilik size ürünlerinizi satm akta yard ım cı o lm az."'6 Newj/ork



Time s'm eski ed itö rü M ax F ran k e l’e göre, gaze te le r in te rn e t izleyicilerin e ulaşm aya çalıştık ça "m en ü lerin d e seks, spor, şid d et v e kom edi d ah a fazla y e r a la c a k v e yu rtd ışındaki sa v a ş la r y a d a refah re fo rm u yla ilgili h ab erler, tam am en göz ard ı ed ilm ese bile, iy ice azalacak tır. ” '7 Y eni te k n o lo jile r tem eld e şirk e t ih tiyaçların ı karşılam ak am acıyla hizm ete sokulur; so n yılla rd a g e lişe n tek n o lo jiler, m edya şirk etlerin in çalıştırd ıkları p e rso n e l sa y ısı­ nı azaltm alarını, am a d ah a fazla çıktı eld e etm elerin i sağlam ıştır. Y in e bu te k n o lo ­ jile r, m ed ya ku ruluşlarının sayısın ı azaltan k ü resel dağıtım sistem lerin i olan ak lı kıl­ m ıştır. İn terak tif k ap asite le rin ge lişm e siy le k o la y la şa n kullanıcı kitlesin in "etkileşim i”, e s a s o la ra k ku llan ıcıların a lışv e riş yap m asın a hizm et e d er; ayn ı zam anda, m edya şir­ ketlerin in kullanıcı kitlesi hakkında ayrın tılı bilgi to p lam asın a d a im kân tanır. B ö yle ­ ce, m edya şirk etleri, p ro g ram lan v e rek lam ları b irey se l k arak te ristik le re u yarlam ak v e pro gram lar esn asın d a b ir tık lam ayla sa tış yap m ak üzere in ce a y a r yap m a im kânını e ld e e d e rle r. M ah rem iyet azaltılırken, ticarile şm e arttırılacaktır. K ısacası, son o n -o n b eş yıld a s iy a s e t v e iletişim de m eyd an a g e le n değişim ler, bütün fak tö rleri h e sab a kattığım ızda, p ro p ag an d a m odelinin u ygulan abilirliğin i arttırm a eği­ limi gösterd i. Şirk etlerin gücünün v e d ü n yan ın d ö rt bir y a n ın a erişeb ilm e k a p a site le ­ rinin artm ası, b irle şm e le r v e m ed yan ın d ah a fazla tekelleşm esi, kam usal yayın cılığın çöküşü, hem B irleşik D ev le tle r'd e hem d e d ışarıd a b ilan ço so n u çların a od aklan m a y ö ­ nelim ini d ah a etkili h ale getirdi. R eklam lar için rek ab e t d ah a fazla yoğu n laştı, e d itö r­ lük v e reklam cılık d e p artm an ları arasın d ak i sın ırla r d ah a çok silikleşti. B ütçe k esin ti­ leri v e ik tidar ya p ıla rın a m eyd an o ku yacak araştırm acı gazeteciliğe dönük id ari ş e v ­ kin d ah a da azalm asıyla, h ab er o d aları u lu sö tesi şirk et im p arato rlu k larıyla tep ed en tırn ağa b ütün leşti. Son on -o n b eş y ıld a seçkin nüfuzun m ekanizm aları o la ra k k ayn ak sağlam a v e te p ­ ki üretim i d e güçlendi. M edyanın m erkezileşm esi v e k ayn ak ların azalm ası, m edyayı hem h ab erle ri ü re te n hem d e k o la y erişile b ilir v e ucuz yazılı m alzem e s a ğ la y a ra k fin an sal d e stek su n an birincil b e lirle y ic ile re h er zam ankinden d ah a bağım lı h ale g e tir­ di. A rtık o n la r m ed yayı m anipüle ed e n daha güçlü a ra ç la ra sah ip ler. Bu v e b aşk a güç­ lü gru pların çık arların a hizm et e d e n halka ilişk iler şirk etlerin in m edya k ayn ak ları o la ­ ra k önem li b ir ro l ü stlen d ikleri görülm ektedir. A le x C arey, Stu art Ew en, Jo h n Stu aber v e Sheldon R am pton, halkla ilişkiler en d ü strisin in kendi v e m ü şterileri olan şirk e tle ­ rin am açların a hizm et e d e c e k şe k ild e gazetecilik team üllerin i n asıl ku llanab ildiklerini görm em ize yard ım cı o ld u la r.'8 H aber kayn akların ı in ce le ye n araştırm alar, h ab er k ay­ n ak ların ın önem li b ir bölüm ünün h alkla ilişkiler ku ruluşları tarafın d an hazırlan an b a­



22 | Kızanın İmalatı I £dw ard S. Herm an, Noam Chomiky



sın b ildirileri olduğunu gö ste riyo r. Bir h e sab a göre, h ab erle ri d ü zen leyen halkla ilişki­ ler uzm anlarının sayısı, h ab erleri yazan g azetecilerin sayısın d an 2 0 .0 0 0 kişi d ah a fazla d ır .'9 So v y e tle r B irliği’nin çöküşü v e d ü n yad a s o s y a lis t h arek e tle rin pratikte şah n e d e n ç e ­ kilm esi üzerin e anti-kom ün ist id eo lojin in gücü büyük o lasılık la azaldı, am a bu e k sik ­ lik "p iy a sa m ucizesi"ne (Reagan) d u yu lan in an cın d ah a b ü yü k id eo lo jik gü ce kavu şm a­ sıy la kolaylıkla te la fi edildi. K apitalizm in zaferi v e öze lle ştirm ed e v e p iy asan ın hüküm sü rm esin d e çıkarı o lan ların a rta n gücü, en azın dan se çk in le r a rasın d a p iy a sa id e o lo ji­ sin in hâkim iyetini güçlendirdi. Ö yle ki, ap açık o lgu lara bakılm aksızın p iy asaların m e r­ ham etli v e h atta d em okratik olduğu varsayıld ı (Thom as Fran k'ın d eyim iyle "p iy asa p o ­ pülizm i") v e p iy asa-d ışı m ekanizm alar ku şkuyla k arşılan m aya b aşlan dı. Öte yan dan, özel firm aların m ali d esteğ e , iflas durum unda k u rtarılm aya v e yu rtd ışın d a iş yap m ak için hüküm et d e steğ in e ih tiyaç d u ym aları, istisn ai v e m akul kabul edildi. 19 8 0 'le rd e So v y e t ekonom isi durgunluğa girdiğinde, bu durum p iy a sa la rın v a r o lm ayışıyla açık ­ landı. 19 9 0 'lard a k ap italist. R u sya d ağılm aya u ğradığın da ise, fatu ra a rtık hâkim iyet kurm uş olan p iy a sa la ra değil, p iy asan ın büyü sü nü d e v re y e sokm akta b aşarısız p o ­ litikacılara v e işçile re ke sild i.20 G azetecilik bu id eo lo jiyi içselleştirm iştir. P iy a sa kuru m larının kü resel gücünün p iy a sa dışı se çe n e k le rin ütopik g ö rü lm esin e yo l açtığı bir dü n yada, buna an ti-kom ü n iyrıin kalıntı h alin d e sü ren gücü d e eklen diğin de, karşım ı­ za muazzam gü ce sah ip id eo lo jik b ir p ak et o rta y a çıkar. P ro p agan d a m odelinin u ygu lan abilirliğin e güç v e re n bu değişim ler, dem okratik bir cem aat açısın d an önem li o lan so ru n ların tartışıld ığı v e rasyo n e l yu rttaş katılım ıyla il­ gili b ilgilerin sağlan dığı pek çok m ekân a v e fo rum a tekab ül e d e n "kam usal alan "ı cid­ di b içim de zayıflatm ıştır. P azarlam an ın v e rek lam cılığın sürek li gelişm esi v e kültürel gücü, "siyasal bir kam usal alan ın y e rin e d ep o litize bir tüketici kültürünün g e çm e sin e ” n e d e n olm u ştu r.21 Reklam v e re n ku ruluşlar tarafın d an kurulan v e tüketicileri o lu ştu ­ ran d eğişik kesim lerin özellikleri v e zevklerin d eki farklılık lara d ayan an san al b ir c e ­ m aatle r d ü n yası yaratm a son u cu n u doğurm uştur. Bu tüketim v e tarz tem elli gruplar, toplum sal b ir yaşam ı v e o rtak kaygıları p a y la şa n v e dem okratik b ir dü zen e katılan g e rç e k ce m a a tle rle b ağd aşm az.22 Bu san al ce m a a tle r kam usal bir ala n y a ra tm a k y a da o n a hizm et etm ek için değil, ü rü n ler alıp satm ak üzere örgütlen m işlerdir. R eklam v e re n ku ruluşlar, alım layıcı kitlesin in g ö re ce küçük olduğu, huzursuz edici tartışm aların y e r aldığı v e ortam ın ürü n lerin satılm ası için id eal olm adığı kam u sal a la ­ nı sevm ezler. O nların e ğ le n c e y e y ö n elik tercihi, ticari m edya sistem leri altın d a kam u­ sal alan ın ted rici o la ra k e ro zy o n a uğram asının altın d a y a ta n b aşlıca faktördü r. B irle­ şik D e v le tle r’in so n 75 yıllık yayın cılık tarihi b unu g a y e t iyi b ir şe k ild e ö rn e k le r.2? F a­ kat e ğ le n c e yaln ızca ü rün lerin d ah a iyi satılm asın a yardım cı olm a m eziyetini taşım ak ­



BGST 1 D ü şü n ce D izisi | 23



la kalm az; ayn ı zam anda gizli id eo lo jik m e sajlar için de etkili b ir a ra ç tır.2** D ahası, yü k­ s e k v e gid erek a rtan eşitsiz bir sistem de, e ğ le n c e halkı s iy a se tte n uzak laştıran v e s ta ­ tükonun korunm asına hizm et etm ek üzere siy a sa l b ir kayıtsızlık ü reten R om a'n ın "sirk o yu n larr'n ın günüm üzdeki karşılığıdır. G id e re k d aha fazla ticarile şe n m ed yan ın sunduğu ü rün lerin h alk tarafın d an satın a lın ­ m ası v e izlenm esi gerçeğin d en h arek etle, kam usal alan ın y a v a ş y a v a ş y o k olm asın ın yu rtta şla r y a d a tü k eticiler o la ra k halkın tercih lerin i v e özgür seçim lerin i yan sıttığı so n u cu n a varm ak yan ıltıcı o lacak tır. 1934'e k ad ar gidildiğinde, h alka hiçbir zam an y a ­ yın hakların ın ticari g ru p lara toplu satışın ı o n aylam a y a d a on aylam am a fırsatı v e ril­ m ediği gö rü le ce k tir.2? Reklam v e re n ku ruluşların tercih ettiği e ğ le n c e tarzı leh in e k a ­ m usal hizm et ç e rçe v e sin d e su n u lan ürü n lerin a sla te rk ed ilm e y ec eğ in e ilişkin bu çı­ kar grupları v e bizatihi Fed eral İletişim K om isyon u (FCC) tarafın d an v e rile n taahhüt ise, hiçbir zam an y e rin e g etirilm ed i.26 H alk m ed ya üzerinde bir egem en liğe sah ip d e ­ ğildir; n e lerin su n u lacağın a reklam aray ışın d a o lan p atro n lar v e yö n e ticile r karar v e ­ rir; h alk ise b u n lar arasın d an seçim yap m ak zorunda kalır. Halk çoğu nlu kla h alihazır­ d a m evcu t olu p ken d isin e su n u lan v e yoğu n bir şek ild e tan ıtılan ürün leri izler v e okur. Y ap ılan kam uoyu araştırm aları, halkın d ah a çok h aber, b elg e se l v e b aşk a b ilgilerle il­ gili p ro gram lan tercih ettiğini, izliyor o lsa b ile seks, şid d e t v e d iğer e ğ le n c e p ro gram ­ larını daha az tercih ettiğini düzenli o la ra k o rta y a koym aktadır. İn san ların durgun se y re d e n y a d a azalan ü c re tle rle niçin d ah a ço k çalıştıkların ı, yü k sek m aliye tle rle n i­ çin yete rsiz sağlık hizmeti ald ıkların ı v e d ü n yan ın d ö rt bir yan ın d a kendi ad ların a n e ­ lerin yap ılm akta olduğunu an lam ak istem ed ik lerin e in anm ak için pek bir se b e p y o k ­ tur. Eğer bu ko n u lard a y e te rli bilgi ed in e m iyo rlarsa, p ro pag an d a m odeli bunun n e d e ­ nini açıklayab ilir: M edyayı d e n e tle y e n egem en gü çler bu türden bir m alzem eyi sun­ m ayı tercih etm em ektedir.



Ömek-Olay Araştırmalarının Güncellenmesi 2. B ölüm 'den 6. B ölüm 'e k ad ar sun u lan ö rn e k -o lay araştırm aların d a, söz kon usu s iy a ­ si v e ekon o m ik çık arlar d ışard a bırakıldığında, k arak ter açısın d an büyük ö lçü d e b en ­ zeşen du rum ların e le alın ışın daki farklılık ları in celiyoruz. Beklentim iz, h ab erle r v e y o ­ ru m ların sözü e d ilen çık arlard an m uazzam b ir şe k ild e e tkilen eceği v e ön görü leb ilir bir tarafg irlik se rgile m esi gerektiği yön ü n d ed ir. Ö rneğin m edyanın, B irleşik D evlet­ le r ye tk ililerin in d estek led iği b ir u y d u -d e vlet hüküm etinin yap tığı b ir seçim i, B irle­ şik D ev le tle r yetkilile rin in m uh alif olduğu bir hüküm etin yaptığı seçim e gö re farklı e le alacağın ı tahm in ediyoru z. 3. B ölüm ’de, analiz e d ilen önem li se çim le rd e bu ayrım cı tu­ tum v e önyargı, olağan ü stü d e n e b ile ce k b ir d e re c e d e sergilen m iştir.



24 | K a m u n İmalatı I £duıard S. Herm an, Noam Chomiky



Değerli ve Değersiz Kurbanlar 2. B ölüm 'de düşm an d e v le tle rin ku rb an ları ile B irleşik D ev le tle r v e onun uydu d e v ­ letlerin in k u rb an ların a y ö n elik m edyanın sergilediği tutum u karşılaştırıyoru z. Bizim tahm inim iz, örtü k o la ra k "d eğersiz’' kabul edilen , B irleşik D ev le tle r v e uydu d e v le tle ­ ri tarafın d an m ağdur e d ilen k u rb an lara göre, düşm an d e v le tle rin ku rb an ların ın "d e ­ ğerli" sayılacak ları v e o n la rla ilgili h ab erlerin d ah a fazla olacağ ı v e ö fk e iç e re ce ğ i­ dir. Ö rneğin, 19 8 0 'd e B irle şik D ev le tle r'in uydu d e v le t i El S a lv a d o r’da öldü rü len b a ş­ p iskop os O scar R o m e ro 'ya göre, 19 84’te P o lo n yalı kom ü n istlerin ku rb anı o la n rahip Je rz y P o p ielu szko 'ya m ed yad a çok daha fazla y e r verilm iştir. A yrıca Je rz y P op ielu sz­ ko, B irleşik D evle tle r'in uydu d e vletle rin d e öld ü rü len yüz din g ö revlisin in top lam ın ­ dan - b u n la r d a n sekizi ABD vatan d aşı olduğu halde— daha fazla h ab er konusu y a p ıl­ m ıştır. Bu durum , 2. B ölüm 'de gösterilm ekted ir. Bu tarafgirlik ABD yö n eticile ri açısın d an avan tajlıd ır; çünkü düşm an d e vletle rin kur­ b an ları ü zerin d e yoğu n laşm ak, bu d e vletle rin hain v e m elun oldu klarını v e ABD'nin düşm anlığını hak ettiklerin i g ö sterir. D iğer yan d an , B irleşik D ev le tle r v e uydu d e v le t­ lerin ku rb an ların ı görm ezden gelm ek, s iy a s e te n aykırı k u rb an lar hakkında d u yu lab i­ le ce k kaygıların olu ştu racağ ı yükü o rtad an kaldırdığı için, m evcu t ABD politikaların ın d ah a k o lay sü rd ü rü lm esin e im kân verir. B ö yle sin e b üyük bir çifte sta n d a rt u ygu lan ­ m asının nedeninin, "d eğersiz" ku rb an lar hakkındaki kan ıtları toplam an ın zorluğun­ dan kayn aklan dığı şeklin deki ce v ap in andırıcı değildir; çünkü kısıtlı k ayn ak lara sah ip a lte rn a tif b ir basın, ku rb an ların m aruz kaldığı kötü m uam ele hakkında, b elli b aşlı in­ san hakları örgü tleri v e kilise tem silcileri gibi oldu kça g ü ven ilir k ayn ak lara d a y a n a ­ rak e p e y m alzem e top layab ilm iştir.2? Kaldı ki, bu kitap b o yu n ca söz e d ilen değerli v e değersiz ku rb an ların e le alın ışların ın n iteliğindeki farklılıkları, an cak p olitik fak tö rler açıklayab ilir. Nitekim , El S alvad o r'd a tecavü ze uğrayıp öld ü rü len A m erikalı kadınlar söz konusu oldu ğun da b ile değersiz görü len ku rb an lara y ö n elik istism arın rahatsızlık u yan d ırm ayacak şek ild e aktarılm ası, am a d eğerli k u rb an lar söz kon usu oldu ğun da bü­ yü k b ir ö fk e y le en üst m akam larda sorum lu aran m ası 2. B ölüm ’d e ö rn eklen m ekted ir. D aha ön ce Popieluszko v e Latin A m erika'daki yüz din g ö re vlisi ku rbanın h ab er y a p ıl­ m asın d a g ö ste rile n ayn ı yayg ın siy a sa l ön yargın ın bugün d e devam ettiği, aşağıdaki tab lo d a gösterild iğ i gibi m ed yan ın 19 9 0 'lard a "soykırım ” kelim esin i nasıl ku llandığın­ dan an laşılm aktad ır. "Soykırım ”, yetk ililerin düşm an d evletle rd e k i m ağd u riyet o la y la ­ rın a derh al yakıştırd ıkları, am a B irleşik D ev le tle r y a da m üttefik re jim lerd e o rta y a çı­ kan b en zer y a da d ah a kötü m ağd u riyetler için pek n ad iren ku llandıkları ö fk e u y an d ı­ rıcı b ir sözcüktür. Saddam H üseyin v e İrak 19 9 0 'lard a ABD'nin h e d efi h alin e geld iğin ­ de, Türkiye bir m üttefik v e uydu d e vletti v e K ürtlere karşı b ü yü k b ir e tn ik tem izliğe gi­ riştiği ayn ı yıllard a, ABD bu ülkenin b aşlıca silah ted arikçisi kon um un a gelm işti. İşte



BGST | D ü şü n ce D iziii I 25



bu dönem de, eski ABD B üyü kelçisi P e te r G alb raith 'in şu n ları söyled iğin i görüyoruz: "Türkiye'n in kendi K ürtlerini b astırırken , Iraklı K ürtleri Saddam H üseyin 'in yen i bir soykırım ın dan korum a m isyon u n a sah ip ABD önd erliğin d ek i ittifak la işbirliği ya p m a ­ sı h ayati önem taşım ak tad ır."28 T ürkiye'n in kendi K ürtlerine yap tıkları, Irak'ın kendi K ürtlerine yap tık ların d an hiçbir şe k ild e d ah a az can ice değildi; fak at G alb raith 'e göre, T ürkiye yaln ızca "b astırırk en " Irak "soykırım " yapm aktadır.



Ana-Akım Medyada Kosova, Doğu Timor, Türkiye ve Irak için “Soykırım” Sözcüğünün Kullanımı' 1. Sözcüğün Sırplar, Türkler vs. için kaç kez kullanıldığı''



3. Haberler 4. Ön sayfa 2. Aynı şeyi yapan başyazı/ yorum yazısı sayısı



DEVLETLER/TARİHLER 1. Sırplar/Kosova 1998-1999



220



59



118



41



2. Endonezya/Doğu Timor 1990-1999



33



7



17



4



3. Türkiye/Kürtler 1990-1999



14



2



8



1



132



51



66



24



18



1



10



1



4. Irak/Kürtler 1990-1999 5. Irak’a uygulanan yaptırımlar 1991-1999



Tablo Notları: i



Bir Nexus veri tabanı aramasına dayanarak hazırlanan bu tabloda kullanılan ana-akım medya ku­ ruluşları Los Angeles Times, New York Times, VVashington Post, Newsweek ve Time gazete ve dergileridir.



ii



2. ve 3. sütunlardaki sayıları topladığımızda, 1. sütundaki toplamdan daha düşük sayılar buluruz, çünkü 1. sütun mektupları, “Dünya Brifinglerini” ve özet haberleri de içermektedir.



Tab lonun da gösterd iği gibi, taran an b eş ö n d e g elen yazılı m ed ya kuruluşu, düşm an d e vletlerd ek i m ağd u riyetleri ta rif ed e rk en "soykırım " sözcüğünü sık ku llan arak, am a B irleşik D evletler, m üttefikleri v e uydu d e v le tle rin n ed en olduğu e şit d e re c e d e vahim m ağdu riyetleri söz konusu oldu ğun da d ah a az ku llanarak, b en zer b ir tarafg ir tutum geliştiriyor. Hatta, m edyanın sözcüğü ku llan ışın a bakarak, kimin ABD’nin dostu ya da düşm anı olduğunu d a anlayabiliriz. Bu anlam da, 1999 yılın da, B irleşik D evletler v e



26 | Rızanın İm alatı 1 Cdviard S. Herm an, N oam Chomsky



NATO'lu m üttefiklerin in Y u g o sla v y a 'y a karşı gü ya K o so valı A rn avu tlara yaptığı kötü m uam eleye tepki d u yarak s a v a ş açm asıy la, kötü m u am eleyi k ın ayan resm i su çlam a­ lar v e sürekli ih lalle re "soykırım " o la ra k işa re t e d en tan ım lam alar tüm m ed yayı sardı. Aynı m odel, Irak rejim inin Kürt nü fu su n a karşı gerçekleştird iği ih laller için d e g e ç e r­ lidir. Bilindiği gibi Irak, ABD'nin m üttefiki olm aktan çıktığın da ,29 resm i su çlam alar y a ­ pılm ış, katı yap tırım lar uygulanm ış v e m edya b u n lara p aralel bir tutum geliştirm iştir. Öte yan d an , T ü rkiye v e En do n ezya uzun zam andan b eri ABD'nin m üttefiki v e uydu ül­ keleridir; bu ülkeden ask eri v e ekon o m ik yardım alm aktad ırlar. Sonuçta, tam da p ro ­ pagan d a m odelinin ö n g ö reb ileceği gibi m edya, 19 9 0 ’lar b o yu n ca T ü rkiye’de K ürtler ciddi hak ih lalle rin e m aruz kalır v e bu e tn ik tem izlik p rogram ını uygu lan ırken Clinton yön etim in in sağladığı savu rg an d e steğ e ço k az dikkat gö sterm ek le kalmadı-, Türk o p e ­ rasyo n ları için "soykırım ’’ sözcüğünü n ad iren kullandı. D oğu Tim orlular, 19 9 9 ’d a B irleşm iş M illetler’in d e steğ in d e y a p ıla c a k bağım sızlıkla ilgi­ li b ir referan d u m u ön lem ek y a d a b aşarısızlığa u ğratm ak için u ğ raşan E n d o n ezya’nın bir d iğer te rö r d algasın a d ah a m aruz kalm ıştı. Fakat yin e b en zer şekilde, soykırım söz­ cüğü E n do n ezya'n ın Doğu T im orlulara yap tığı kötü m uam ele için sık k ullanılm adı. Bir­ leşik D evletler, Su h arto'n u n 19 6 5'te 20. yü zyılın en kanlı katliam ların d an birini y a p a ­ ra k iktidarı e le g eçirm esin e v e d iktatörlü ğün ü otuz iki yıl sü rd ü rm esin e yardım e t­ miş, 3° E n d o n ezya'ya Doğu T im or’u işgal v e istila ettiği 1975'ten bu y an a önem li a sk e ­ ri v e diplom atik yard ım lard a bulunm uştu.^1 19 9 9 ’da, E n donezya bağım sızlık re fe ra n ­ dum unu şid d et k u llan arak ö n le m e ye kalkıştığında, ABD ask eri yardım program ını sü r­ dü rm eye devam etti. ABD, 8 Eylül 1999 tarihli b ir basın to p lan tısın d a Savun m a Bakanı W illiam C ohen’in b elirttiği şek liyle, "o lan ların sorum luluğu En do n ezya H üküm eti’ne aittir; biz bu sorum luluğu o n lard an alm ak istem iyoru z’’ d iy e re k katliam ı durdurm ak için m üdahale etm eyi d e red d etti. Bu açıklam a, E n donezya b in lerce kişiyi ö ldü rdü k­ ten v e Doğu Tim or’un b üyü k bölüm ünü y e rle b ir ettik ten ç o k so n ra yapılm ıştı. Bun­ d an kısa b ir sü re so n ra, hatırı sa y ılır b ir u lu slararası baskı altın da, B irleşik D evletler E n d o n ezya'ya h arap olm uş bu ülkeyi te rk etm e çağrısı yaptı. 19 75'te v e so n rasın d a, ABD m ed yasın ın Doğu T im orluları d eğersiz ku rb an lar o larak e le aldığını v e n e re d e y se eşzam an lı o la ra k dikkatini v e ö fkesin i Pol P o t iktidarı altın ­ d a K am boçya'd a y ap ılan katliam a çevird iğini başka bir çalışm ad a o rta y a koym uştuk. K om ünist b ir lid e r olan Pol P o t'u n ku rb an ları d e ğ erliyd iler; fak at 19 78 'd e V ietnam lI­ lar tarafın d an kovuldu ktan so n ra, ABD politikası sürgündeki Pol P o f u d e stek le m e y ö ­ n ü n d e değişiklik gö sterin ce, K am b oçyalılar d e ğe rli olm aktan çıkttlar. 32 Öte yan d an , tab lon u n gösterdiği gibi, Doğu T im orlular 19 9 0 'lard a d eğersiz ku rb an lar o la ra k k al­ m ayı sürdürdüler.



BGST 1 D üşün ce Dizişi 1 27



1991 K örfez S av aşı'n ı takiben, Irak 'a karşı s e rt yap tırım lar u ygu lan m asın d a ısrar eden kan ad ın lideri o lan B irleşik D evletler, 19 9 0 'lard a çok yü k sek sa y ıd a Iraklı sivilin ö lü ­ m ün den bizzat sorum ludur. Jo h n v e Kari M u eller "tüm tarih b o yu n ca [nükleer v e kim ­ yasal] h er türlü kitle im ha silah ıyla k atled ilen in san d an d ah a fazla sayıd a in san ın ö lü ­ m ünün, bu kitle im ha yap tırım ları yü zünden Irak 'ta m eyd an a geldiğini" ileri sü rü yorlar.33 Y ap tırım lar n e d e n iyle ö le n bir m ilyon y a da daha fazla sa y ıd a in san ın b üyü k b ö ­



lüm ünü ço cu klar o lu ştu ru yor. UNICEF İcra D irektörü Carol B ellam y "19 8 0 'le rd e Irak’ta ço cu k ö lü m lerin d e görü len önem li azalm a 19 9 0 'lard a da sü rseyd i, 19 9 1-19 9 8 a ra sın d a ­ ki sekiz yıllık d ön em d e ülkede top lam o la ra k g e rçe k le şe n b eş y a ş altı çocu k ölü m leri­ nin yarım m ilyonu yaşan m am ış o lacak tı" dem iştir.** B ununla birlikte, bu ölü m ler ABD p olitikasın ın son u cu o la ra k m eyd an a geldiğin e v e D ışişleri Bakanı M ad elein e Albrigt d e v le t te levizyo n u n d a bu 50 0 .0 0 0 çocuğun ölüm ü için "buna d eğerd i"35 açık lam asın ­ d a bulunduğuna göre, ABD m ed yasın ın bu ku rb an ları d eğersiz bulacağını, o n lara k a r­ şı p e k fazla b ir ilgi gö sterm eyeceğin i, öfke du ym ayacağın ı v e "soykırım " sözcüğünü bu durum için ku llanm ayı uygun b ulm ayacağını tahm in ediyoruz. Y ukarıdaki tablo, bu b ek len tin in m edya p ratiğin d e gerçekleştiğin i gö steriyo r. T ab lod a soykırım sözcüğünün kullanım b içim iyle işare t e d ilen m ed yan ın aşırı ö n y a r­ gılı olduğu gerçeği, şu olgu yla d a d estek len m ek ted ir: M edya, 19 9 8 -19 9 9 'd a Sırpların K o so valı A rn avu tlara yaptığı kötü m u am elelere b üyük b ir ilgi v e ö fk e duym uştu. Oysa bu m uam ele, 19 9 0 'lard a T ü rkiye'n in K ürtlere, 19 9 9 'd a d a En do n ezya H üküm eti'nin v e p aram iliter gü çlerin Doğu T im orlulara yap tık ları ile karşılaştırıld ığın d a, b üyük b ir k e ­ sin lik le sö yle ye b iliriz ki, ayn ı aşırılık ta değildi. ABD v e öteki B atılı k ayn ak lara göre, NATO b om bardım anı ö n c esin d e tüm tarafların K o so va'd a verd iğ i k ayıp lar 2 .0 0 0 'd e n fazla değildi. NATO bom bardım anı e sn a sın d a v e so n rasın d a m eyd an a g elen Sırp hü­ cum ları v e ye rin d e n etm e am açlı o p e ra sy o n la r son u cu n d a m eyd an a gelen ölü m le­ rin d e b irkaç bini aşm adığı gö rü lü yo r. Sav aş so n rasın d a m ezarlar için yap ılan yoğu n b ir araştırm a, A ğu stos 2 0 0 0 itib ariy le 3.0 0 0 civarın d a c e se t o rta y a çıkardı - k i bun­ ların hepsi A rn avu t siv ille re ait değildi y a d a m utlaka Sırp lar tarafın d an öldü rü lm em işti. 36 19 9 0 'lard a T ü rkiye'n in K ü rtlere karşı sürdürdüğü sa v a ş ta ö le n le rin sayısın ın 30 .0 0 0 y a d a d ah a fazla olduğu tahm in ed iliyor. Bu sayın ın b ü yü k çoğunluğunu Kürt s iv ille r olu ştu rm aktad ır; zorla göç ettirile n lerin sa y ısı ise 2-3 m ilyon a u laşm aktadır. 30 A ğustos 19 9 9 'd a B irleşm iş M illetler desteğin d ek i bağım sızlık referan d u m u n a karşı En donezya ord u su n u n p aram iliter gü çleri örgü tled iği v e o n la rla işbirliği yaptığı Doğu T im or'da, referan d u m o ylam ası ö n c esin d e bile, en az 5-6 bin Doğu Tim orlu sivilin ö l­ dürüldüğü tahm in e d iliyo r. R eferan dum so n rasın d a ise, En do n ezya ordusu v e p aram i­ liter güçler, E n do n ezya'n ın h âkim iyetini re d d ed en Doğu T im orlulara gözü dönm üş bir şek ild e s a ld ırd ıla r .37



28 | Rızanın İmalatı 1 £dw ard S. H erm an, Noam Chomsky



"Soykırım " kavram ının siyasallaşm ış kullanım ına yan sıtılan çifte stan d art, h ab er p ro g ­ ram larının işlen iş tarzında d ah a yayg ın uygulan ır. M edya sürekli o la ra k değerli kur­ b an ların u ğradıkları kötü m uam ele üzerin de yo ğu n laşırken , değersiz ku rb anların durum unu y a g erçek te oldu ğun dan d ah a önem siz g ö ste rir y a da tam am en görm ez­ d en gelir. Bir ö rn e k olarak, 15 O cak 19 9 9 'd a K o so va’nın R acak b ö lge sin d e kırk kadar A rn avu t'u n Sırp lar tarafın d an öldü rü lm esi iddiası ile 6 N isan 19 9 9 'd a Doğu Tim or'un Liquica y ö re sin d e E n donezya ordu-m ilis gü çlerinin "200 kad ar" Doğu Tim orluyu ö l­ d ü rm esin e karşı m edyanın takındığı b irb irin e zıt tavırları aklım ıza getirebiliriz.^8 Bun­ lard an ilki, ABD v e Batı kam u oyun u yakın ge le ce k te Y u g o sla v y a 'y a dü zen len ecek NATO sald ırıların a h azırlam aya çalışan ABD ye tk ilileri tarafın d an "y a ra rlı’’ b ulun du.39 Y u g o sla v y a ’da Sırp o rd u su yla K o so va K urtuluş O rdusu (UÇK) m ilitanları arasın d ak i ç a ­ tışm a sü recin d e m eyd an a g e le n R acak’taki öldü rm e o layların ın çokça tartışm a konusu yap ılm asın a v e h âlâ tartışılm asın a rağm en (son k an ıtlar bu o la y la ra ilişkin NATO-UÇK değerlen d irm esi hakkındaki kuşkuları arttırm ak tad ır), 4° ölü m ler ABD v e NATO ye tk i­ lileri tarafın d an hem en h oşgörü lem ez bir "katliam ” o la ra k d eğerlen d irild i. ABD’deki an a-akım m ed ya da ayn ısın ı yap tı v e ken d isin e iletilen bu katliam a ço k yoğu n v e s o r­ gusuz sualsiz b ir ilgi g ö ste rd i.41 Bu, 24 M art 19 9 9 ’d a b a şla y a n NATO’nun Y u g o slav ya'yı bom bardım anı için g erek en m oral d e steğ in yaratılm asın a yardım cı oldu. Liquica'da, b ir K atolik kilise sin e sığın m aya çalışan Doğu T im orluların E n do nezya'nın örgütlediği m ilisler tarafın d an öldü rü lm esi tartışm asız b ir "katliam dı”; açıkçası R acak ’takinden d ah a çok ku rb an vard ı v e yab an cı b ir ülkenin (Endonezya) gayri m e ş­ ru o la ra k işgal ettiği bir b ö lged e m eyd an a gelm işti. Bu, ne m ün ferit b ir olayd ı ne de K o so v a ’daki gibi bir s a v a ş h aliyle b ağlan tılıyd ı; doğru d an siv ille r katledilm işti. Fakat ABD ye tk ilileri bu katliam ı kın ayan bir açıklam a yap m ad ılar; gerçek te bu sü re için­ d e v e referan d u m u n bir h a fta so n rasın a k ad ar ABD'nin E n donezya ord u su n a sağ lad ı­ ğı aktif d e stek sürdü. Bu sü re b o yu n ca nüfu su n yüzde 85'i e vle rin d en sürüldü, 6 .0 0 0 'i aşkın sivil katledildi. ABD’deki an a-akım m ed ya da resm i çizgiyi izledi. Her iki o layı ta ­ kip e d e n 20 a ylık bir sü re içinde, tab lod a an ılan b eş m ed ya ku ruluşund a R acak o la y ­ ların a, Liquica o layların a gö re ı ’e karşı 4.1 o ran ın d a d ah a fazla değinilm iştir; sırasıyla h e r iki o la y için "katliam ” n itelem elerin in oran ı da ı'e karşı 6,7'dir. Sözcük sayısı o la ­ ra k ölçü ldüğünde, R acak olayların ın kapsam lı b ir şek ild e e le alınm ası n e d e n iyle oran ı’e karşı 14'e yü k selir. R acak v e oradaki "katliam d an ” tam dokuz kere söz e d e n New&-



week, Liquica'dan bir k e re bile söz etm e b ecerisi gösterem em iştir. B ö ylece, m edyanın desteğ i sa y e sin d e R acak k atliam ları ABD yetk ilile ri tarafın d an h al­ kı s a v a ş a hazırlam ak am acıyla kullanıldı. M edya bu desteğ i sa d e c e yoğu n ilgi g ö ste ­ re re k değil, ayn ı zam anda resm i katliam su çlam aların a hiç sorgu lam aksızın, k en d isi­



BGST | D ü şü n ce D iziii | 29



n e sunulduğu gibi y e r v e re re k sağlad ı. Aynı zam an aralığın d a, Liquica'daki tartışm asız katliam a m edyanın gösterd iği ilgi ise, halkı h a re k e te g e çire ce k kapsam lı bir bilgilen ­ d irm e v e h aksızlıklara itiraz etm e b akım ından yetersizd i; m ed yan ın bu tutum u, Doğu T im or’d aki o la y la rın denetim ini m üttefik E n d o n ezya’y a b ırakan ABD'nin resm i p o liti­ kasıy la uyum luydu.



Üçüncü Dünya Seçimleri Meşrulaştırıcı Seçimlere Karşı Anlamsız Seçimler 3. Bölüm 'de, uydu v e gözden düşm üş ülkelerd eki seçim leri e le alırken m ed yan ın hü­ küm etin gündem ini izlediğini gö steriyoru z. 19 8 0 'le rd e ABD Hükümeti, kendi kam u­ oyu n a orad aki m ü d ah alesin in y e re l h alk tarafın d an o n aylan d ığın ı gö sterm ek am a­ cıyla El S a lv a d o r’da b irkaç seçim in yap ılm asın ı d estek led i. Fakat 19 84 'te N ikaragua seçim e gittiğinde, R eagan yön etim i, d e v irm e y e çalıştığı b ir hüküm etin m eşru laşm a­ sını ö n lem ek için bu seçim i şaib eliym iş gibi g ö ste rm e y e kalkıştı. N ikaragua'daki s e ­ çim El S alvad o r'd ak i se çim le re gö re çok d ah a gü ven ilir olduğu halde, ana-akım m ed ya El S alvad o r'd ak i seçim leri "d em o k rasiye doğru bir adım '' o larak nitelerken , N ikaragu a’daki seçim i "bir u ta n ç’’ şek lin d e d e ğ e rlen d ire re k R eagan h üküm etiyle işb ir­ liği yap tı. H üküm etin p ro pag an d a ih tiyaçları doğrultu su n da m edyanın iki seçim e dik­ k ate d e ğ e r ö lçü d e b ir çifte stan d art uyguladığını gösteriyoruz. Aynı önyargı, m ed yan ın K am boçya, Y u g o slavya, K enya, M eksika, Rusya, T ürkiye ve U ruguay'da y a p ıla n so n seçim leri e le alış b içim inde de açık bir şek ild e göze çarpar. K am boçya v e Y u g o slav ya bu ye d i ülke arasın d a ABD politikasın ın yap ıcıların ın şid d e t­ li b ir şek ild e karşı çıktığı p artile r tarafın d an y ö n etile n iki ülkedir. N ew york Time&'m ciddi so ru n ların oldu ğun a d air u y arıd a bulunduğu ü lkeler d e s a d e c e b unlardır. Kam ­ b o çya ile ilgili olarak, "dürüst olm ayan seçim lerin yapılm ası, hiç seçim yapılm am asından d ah a kötüdür" id diasın da bulunm uş v e "u lu slararası topluluk, düzm ece bir seçim Bay Hun S e n ’e m eşru iyet süsü ve rm e sin diye tem kinli y a k laşm alıd ır’’42 dem iştir. Eylül 2 0 0 0 ’d e yap ılan v e Slobod an M ilo se viç’in y e n id e n seçilm esin i e n gellem ek için ABD'li yetk ililerin açıkça m üdahale ettiği Y u g o slav ya seçim lerin i d eğerlen d irirk en de, Timei v e gen el o la ra k m edya, hile v e düzm ece bir seçim olasılığın a karşı d e fa la rca u y arı­ da bulun m uştu.43 İktidardaki hüküm ete karşı ABD politikasın ın ikircikli olduğu K en­ ya örn eğin d e ise, y in e Timei "seçim le r dü zen lem ek d em okratik bir hüküm eti g aran ­ ti etm ez” d iye re k v e "siyasi p a rtile re daha m esafeli, bağım sız b ir seçim kom isyonu" ve "seçim zam anları dışın d a da m uh alefetteki s e sle rin d u yulm asın a izin ve re n , bağım sız yayın cılık y a p a n b ir m e d ya’’44 ihtiyacını vu rg u layarak se çim lerin niteliğin e kuşkuy­ la yaklaşm ıştır.



30 | R ız an ın İmalatı \ £dw ard S. H erm an, Noam Chomâky



Fakat ABD D ışişleri B akanlığı'nın d estek led iği hüküm etler tarafın d an yap ılan v e kaza­ n ılan öteki d ö rt seçim le ilgili o la ra k "dürüst olm ayan seçim lerin yap ılm ası, hiç seçim yap ılm am asm d an daha kötü dür" türün den ifa d e le re v e hile te h lik esin e işa re t ed en s e ­ n a ry o la ra y e r verilm edi; bağım sız bir seçim kom isyonu v e bağım sız yayın cılık yap an m ed yan ın önem i üzerin de ısra rla durulm adı; bu du rum ların h er b irin d e seçim d em ok­ ra siy e doğru atılm ış bir adım o la ra k kabul edildi v e bu n e d e n le d e m e şru la ştırın o l­ dukları on aylan d ı. Uzun sü re tek parti (PRI) yön etim i altında bulun m asına rağm en ABD Hükümeti ta ra ­ fından o n larca yıld ır d estek le n e n M eksika örn eğin d e ise, Timei düzenli o la ra k M eksi­ ka seçim lerinin, geçm işte y ap ılan hileli seçim lerin aksin e c e sa re t verici olduğunu ifade etti. B elirtm ek g erek ir ki, hileli den en bu seçim lerin yapıldığı zam an da ed itö rler, o n ­ ları daha uzak geçm işte y a p ılan larla k ıy a sla y a ra k olum lu bulm uşlardı! Timei, iyi niyeti vu rg u layan ifad eleri ö n e çıkardı; yap ısal ku su rları v e suistim alleri göz ardı etti. Carlos Salinas de G o rta ri’yi iktidara g etiren 19 8 8 seçim le riyle ilgili b aş yazısın da Timei, ö n c e ­ ki seçim lerin hileli olduğunu (PRI "him ayeci ilişkileri kullandı, h ab er m edyasın ı v e o y sandıklarını m anipüle e tti”) belirtti; fak at PRI ad ayı Salin as’ın siy a sa l reform u n h a y a ­ ti bir aciliyet olduğunu "ön e sürdüğü nü” v e "tem iz seçim çağrısı yap tığın ı” v urg uladı. 45 Editörler "Salin as'ın p artisinin" "kendi ad ayların ın ric a la rın a ” önem ve rip v e rm e y e c e ­ ğini sorgu ladılar. G erçek te bu, d e stek le n e n bir ad ayı yakın d a o lab ile ce k suistim allerin sorum luluğun dan uzak tutm a ham lesidir. Sonraki b aşyazılard a, Timei d evam ed e n hi­ lelerd en , "him ayeci ilişkilerin ku llan ılm asın dan ” y a d a m edyanın den etlen m esi v e ö n ­ yargısın d an söz etm edi; o y sa bu seçim , son u çların sayılm ası sırasın d a "b ilgisayar çök­ m esiyle" m eşhu r olm uş, bu d a C arlos Salin as'ı m uhtem el b ir m ağlu biyetten galibiyete taşım ıştır. B undan sad e ce üç yıl son ra, 1991 seçim leri sırasın d a ed itö rle r oku rları te ­ m izlik kon usund a v e rile n y e n i sö zlere hazırlam ak için "h atırlan ab ileceği üzere M eksika se çim lerin e b üyük oran d a hile karıştırılm ıştı” d iye y azd ılar. 46 Fakat bütün bu sü re için­ d e v e d ah a son ra, Timei (ve onu n rakipleri), gerek yayım lad ıkları h ab erlerd e, g e rek ­ se b aşyazıların d a n e yap ılan h ileler üzerinde d u rdu lar n e d e seçim leri düzm ece o larak nitelen d ird iler; aksin e fazlasıyla dürüstlükten uzak o lan bu seçim leri d em o k rasiye ve m eşruluk kazanm aya doğru atılm ış adım lar o la ra k gösterd iler. A skeri yön etim v e aşırı san sü r altın d a yap ılan v e "ask eri hüküm ete sem patik g elen s i­ y a se tçile rin ön d erliğ in d ek i” yaln ızca üç p artin in yarışm asın a izin v e rile n 1983 T ürkiye seçim leri sırasın d a, Times "Türkiye d e m o k rasiye yaklaşıyor"47 tespiti yap tı. B en zer ş e ­ kilde, bir b aşk a ask eri rejim altın d a yap ılan , ö n d e g elen m u h alefet ad ayın ı h ap se atan v e önem li kon um da ikinci bir ad ayın da y arışm asın a izin verm e yi red d ed en , am a ABD D ışişleri B akan lığı'n ın o n aylad ığı bir hüküm etin düzenlediği 1984 U ruguay seçim leri sırasın d a, Timei b ir kez d ah a şu tespiti yap m ıştı: "U ruguay d em okrasi u ğ raşın a kaldığı



BGST \ D ü iü n ce D iziii | 31



y e rd e n devam e d iy o r ... g e n e ra lle r Latin A m erika’nın b üyük bölüm ünü saran d em ok­ rasin in s ira y e t edici yü k selişin e teslim oluyorlar."'*8 199 6 R usya seçim leri, ABD v e m üttefikleri açısın d an önem liydi, çünkü gözdeleri olan ö zelleştirm e politikaların ı v e R u sya’nın kü resel fin an s siste m le riyle bütün leşm esin i g e rçe k le ştire n yö n etici B oris Y e ltsin ciddi bir yen ilgi tehdidi altın d ayd ı. Y e ltsin Hü­ küm eti, ulusal üretim d e yüzde 50 'lik bir d ü şü şten v e n ü fu su n yüzde 9 0 'ın ın gelirin de m eyd an a g elen büyük bir azalm adan soru m luydu ; diğer yan d an , b üyü k o ran d a y o l­ suzluk iç eren ö zelleştirm e sü reci, önem li bir bölüm ünü krim inal bir züm renin o lu ş­ turduğu küçük bir azınlığın b aşın a d e vlet kuşu kon m asını sağlam ıştı. T oplum sal re ­ fah v e koruyu cu sağlık sistem leri Y e ltsin yön etim i altın d a çökm üş v e bu, b u laşıcı h a s­ talık lard a v e ölüm o ran ların d a şaşırtıcı b ir a rtışa y o l açm ıştı. 199 6 seçim kam p an y a­ sın ın hem en ö n c esin d e Y eltsin 'in p o p ü larite oran ı yüzde 8'di. Bu k o şu llar altın d a s e ­ çim leri y e n id e n kazanm ası, ciddi şek ild e düzm ece bir seçim in yapıldığını akla getiri­ y o r v e gö steriyo r. Bununla birlikte, ABD v e B atılı m üttefiklerinin şid d etle d estek led iği Y e ltsin ’in tekrar seçildiği bu seçim ler, Neıvyork Times tarafın d an b ir kez d ah a "Rus d em okrasisin in bir zafe ri” o la ra k d eğerlen d irild i; ABD’deki an a-akım m edya da g en el o la ra k ben zer bir çizgi izledi. Çünkü bu sicili kab arık gazete seçim h ilelerin i h afife alm ış y a da görm ez­ d en gelm işti v e gazeten in ed itö rle ri "kusurlu" b ir seçim yap ılm asın ı b ile "önem li bir b a ş a n ”49 o la ra k ilan etm işlerd i. A ynı önyargı, Y e ltsin 'in p arlatılm ış h alefi v e eski KGB



şefi V ladim ir P u tin'in kazandığı M art 2 0 0 0 R u sya seçim leri aktarılırken d e açıkça g ö rü ­ lü yordu. Putin p o p ü laritesin i Ç e çen istan ’a karşı açtığı gad d ar b ir "isyan b astırm a s a ­ v a ş ı” üzerin e in şa etm işti. Onun seçim b aşarısı, b üyük ölçü de, güçlü d e vlet televizyon v e ra d yo istasyo n ların ın h id d etle onu n leh in e kam pan ya yü rü tm esin e, rak ip lerin i k a­ ralam asın a v e ya y ın la rın d a o n lara hiç sü re verm e m e sin e d ayan ıyo rd u . Eylül 2 0 0 0 'd e R usya d ışında çıkan Mo&coıv Time& g azetesin d e y ayım lan an v e altı aylık bir a raştırm a­ y a d ayan an bir ifşaatta, Putin'in seçim kam pan yasın ın kirli yö n le ri o rta y a kon uyordu. Bu ifşaatta, sah te o y ku llanılm asını, san d ıkların y o k ed ilm esini v e seçim listelerin i şi­ şiren 1,3 m ilyon "ölü can ın" yaratılm asın ı da iç eren seçim h ileleri hakkında ikna edici k an ıtlar su n u lu yo rd u .50 Buna karşılık, ABD’deki ana-akım m edya, seçim ler sırasın d a h ile le re ilişkin a s la hiçbir kan ıta rastlam ad ı v e Mo&cow Timei araştırm asın ın so n u çla­ rını aktarm akta isteksiz d a v ra n d ı.51 Putin d e Y e ltsin gibi Batı tarafın d an d e stek le n e n bir reform cu yd u ; d o lay ısıyla an a-akım m edya açısın d an b ir kez d ah a dü rüst olm ayan b ir seçim in yap ılm ası - k i dü rüst olm adığı n e re d e y se hiç kabul e d ilm e m işti- hiç seçim yap am am asın d an daha iyi b ir ş e y o la ra k d eğerlen d irilm işti.52



32 | Kızanın İmalatı I £dw ard S. Herm an, Noam Chomsky



Papa'yı Öldürmeye Yönelik KGB-Bulgar Gizli Planı R eagan dön em in d e (198 1-88 ), yayg ın b ir silah lan m ayı, Ü çüncü D ün ya’d a v e kü resel çap ta d ah a sald ırgan bir p olitikayı d e stek le m ek için, S o v y e tle r Birliği'ni şe ytan laştırma am açlı eş-güdüm lü b ir çab a vard ı. S o v y e tle r Birliği bir "Şer İm paratorluğu" o larak g ö ste riliy o r v e u lu slararası terö rü d estek le m ek le su çlan ıyo rd u ; ayn ı zam anda, kendi y u rttaşların a v e uydu d evletle rin in h alk ların a eziy et e tm ek le de itham ediliyordu.53 Suiskastçı o la ra k ilan e d ile c e k M ehm et Ali A ğca 19 8 1'd e R om a'd a P ap a II. Jo h n P a u l’ü vurduğu zam an, bu o la y Soğuk Savaş dönem inin e n b aşarılı p ro pag an d a k am p an y ala­ rından b irisin e zem in hazırladı. P ap a'yı vu ran Ağca, fa şist bir Türk v e şid d e te b aşv u ran so l-k arşıtı b ir partinin ü y e ­ si olduğu halde, bir İtalyan h ap ish an esin d e geçirdiği 17 a ylık b ir sü ren in sonunda, P a p a ’yı öld ü rm ek üzere KGB v e B u lgarlar tarafın d an tutulduğunu "itira f etti." Bu itiraf m akuldü v e güçlü İtalyan K om ünist P artisi'n e itibar k ayb ettirm e te laşın d a olan hâkim İtalyan p artilerin çık arların a v e R eagan yö n etim in in "Şer İm paratorluğu" k am p an ya­ sın a oldu kça uygun dü şü yord u. B aşka s e b e p le rd e n ötürü ise bir hayli kuşkulu bir iti­ raftı; A rad an o n c a zam an geçtikten v e Italyan gizli se rv isi tem silcileri, y a rg ıç lar v e P a ­ palık tem silcileri A ğca’yı d e fa la rca ziyaret ettik ten so n ra yapılm ıştı. A ğca'yı ziyaret e d e n bu kişilerin hepsinin e lin d e iyice b ilenm iş bir siy a si b altan ın olm ası v e gizli s e r­ visin id eo lo jik aşırılıkçılığı v e kanıt im al etm e dü şkü nlü ğüyle bilinm esi kuşkuları iyi­ ce g ü çle n d iriy o rd u .^ F akat an a-akım m edya bu çizgiyi şaşırtıcı bir saflık la b en im sedi. A ğca'm n KGB v e B ul­ garların adını ve rm e si için yön len d irilm iş v e baskı görm üş olab ile ce ği İtalyan b a ­ sın ın da çok tartışıldığı halde, an a-akım m ed yad a te o rik bir olasılık o la ra k dahi d e ­ ğer görm edi. Sözde S o vye t saikinin zayıf olm ası, So v y e t kayn aklı olm ası durum unda bu girişim in tam b ir ap tallık olacağ ı v e te yit edici kan ıtların tam am en eksik oluşu, 4. B ölüm 'de açıklandığı gibi, m edya tarafın d an n e re d e y se tüm ü yle ihm al edildi. İtalyan H üküm eti'nin bu işe çokça b el b ağlayıp çab a g ö ste rm e sin e rağm en, 19 8 6 ’da d av a bir İtalyan m ah kem esin de kaybedildiği zam an, ABD'deki an a-akım m edya için bu durum yaln ızca İtalyan a d a le t sistem in in tu h aflık ların ı yan sıtıyo rd u ; o rtad a h âlâ sağlam k a­ nıtların olm am ası o layın ye n id e n d e ğe rlen d irilm e sin e v e m ed yan ın bizatihi kendi rolü üzerin e dü şü n m esin e yo l açm adı. Sonraki yılla rd a iki gelişm e bu o la y a bir ö lçü d e ışık tuttu. Bir tanesi, So v y e t v e B ul­ gar arşivle rin in açılm asıydı. D em okrasi M erkezi’nden A ilen VVeinstein, 19 9 1'd e, kendi araştırm a kom isyonu ü y elerin in B u lgaristan İçişleri B akan lığı'n ın gizli d o syaların ı in­ celem esi için B ulgar ye tk ilile rin d e n izin aldı. B u lgaristan ’da bir sü re kaldıktan son ra, VVeinstein o la y d a Bulgar y a da KGB parm ağı olduğunu te yit e d en bir kan ıt tespit e d e ­



BGST | D üğünce Dizîii | 33



m eden ü lkesin e geri döndü. Los Angeles Times, N eıvyork Times, Washington Post,



Newsıveek v e Times 19 9 1'd e VVeinstein'ın in isiyatifin i v e yak ın d a B u lgaristan ’a y a p a ­ cağı ziyareti du yurm uşlardı. Fakat hiçbirisi o k u rların a VVeinstein'ın n e g a tif b u lgu ları­ nı h ab er verm e yi b a şaram ad ı .55 D aha son ra, 19 9 1'd e R obert G ate s'in C1A b aşk an ı o larak on ay lan m ası için yap ılan S e ­ n ato oturum ları sırasın d a, eski CIA ye tk ileri M elvin G oodm an v e H arold Ford, R eagan dö n em in d e a n ti-S o v ye t p ro p ag an d a k am p an yasın ı d e stek le m ek üzere B ulgar b ağ lan ­ tısıyla ilgili CIA an alizin in ciddi biçim de su lan d ırılarak siyasallaştırıld ığın ı te yit e d e ­ cek şek ild e tanıklık ettiler. G oodm an, CIA'in su ik astte So v y e t y a da Bulgar parm ağı o l­ duğuna ilişkin kanıt bulam adığını, ayrıca CIA’in "Bulgar gizli se rv isle rin e g aye t iyi sızıldığı" olgu su n a d a y a n a ra k uzm anların B ulgar bağlan tısı bulunm adığı son u cu n a v a r­ dıklarını da açıklad ı. 56 B ağlantı id d iaların a dönük v e bitirici bir d arb e niteliği ta şıy a n bu tanıklık, m edyanın m ercek altın a alın m asın a yo l açtı. H üküm etin p ro pag an d a ih tiyaçların a g a y e t iyi hiz­ m et e tm ek le birlikte, m ed yan ın gizli planı ş e v k le d e stek le rk e n oku rların ı ciddi biçim ­ d e yan ılttığı v e h a b er ile te n le r v e a n alistle r o la ra k kötü b ir p erfo rm an s gösterdiği a r ­ tık g a y e t açıktı. F akat tıpkı 19 8 6 'd a B u lgarlara karşı açılan d av an ın kan ıt yetersizliği n e d e n iyle bir İtalyan m ahkem esi tarafın d an re d d ed ilm esin d en so n ra oldu ğu gibi, bu m ed ya ku ru lu şların d an hiçbiri başarısızlıkların ı açıklam a v e o ku rların d an özür dilem e yüküm lülüğü hissetm ed i. CIA açık lam aların a kısaca d eğindiler. Bazıları - ç o ğ u kez n e ­ g a tif bir durum u kan ıtlam anın im kânsız olduğunu göz ard ı e d e r e k - bağlan tın ın varlığı kan ıtlan m asa b ile yokluğunun da kan ıtlan am adığın ı ileri sü rd ü le r .57 B unu nla birlikte, g en el o la ra k an a-akım m edya, p erfo rm an sın ı y a d a p erso n e lin in p ro pag an d a a ja n lı­ ğı yapm ış olduğu gerçeğin i y e n id e n d eğ e rlen d irm e ye g e rek du ym adan hızla b aşka ko­ n u ları gündem ine aldı. Hem h ab erlerin d e, hem de b aşyazıların d a B ulgar b ağlan tısın ı tutarlı b ir biçim de d e s­ te k le ye n N eıvyork Times, VVeinstein'ın B ulgar d osyaların ın in celen m esin d en e ld e e t­ tiği n e g a tif bulgu ları duyurm adı; a y rıca G ood m an 'ın tan ıklık b elg e le rin d e n p arçalar yayım lark en , C lA 'nin B u lgar gizli se rv isle rin e sızdığı yön ün deki açık lam asın a d a y e r verm ed i. Times, CIA v e R eagan yön etim in in "Bu lgar ajan ların ın , M o sko va'd an gelen tek bir sin y a lle h a re k e te geçtiklerin in kesin olduğu yön ü n d eki m ahvedici iddia k arşı­ sın da a lla k b u llak oldu ğun u”58 uzun sü red ir savu n u yo rd u . Fakat G oodm an v e Ford'un tanıklıkları gerçeğin tam tersi olduğunu gö ste riyo r; CIA b aşk an ları VVilliam C asey ve R obert G ates CIA uzm an larının görü şlerin i um ursam am ış v e bir S o vye t b ağlan tısı o l­ duğunu kan ıtlam ak için kan ıtları ta h rif etm işlerd i. Times yan ıltıcı bir çizgi izlem e ko ­ nu su nda yaln ız değildi; fak at bu sicili kab arık gazetenin m ü stesn a saflığın ı v e b ir p ro­ pagan d a se rv isi gibi çalıştığını hâlâ kabul etm ediğini b elirtm ek gerekir.



34 | Rızanın İmalatı \ £dw ard S. Herm an, Noam Chomsky



Vietnam, Laos ve Kamboçya Vietnam: Birleşik Devletler Kurban mıydı yoksa Saldırgan mı? 5., 6. v e 7. B ölüm lerde, m ed yan ın H indiçin S a v a şla rı’nı e le alış biçim inin p ro p ag an ­ da m odeline son d e re c e uygun düştüğünü gö steriyoru z. B irleşik D evletler, F ran ­ sız yen id e n -sö m ü rg e le ştirm e h areketin i d e stek le m ek am acıyla, ilk d e fa II. D ünya S a v a ş ı’ndan hem en so n ra H indiçin'e m ü d ah ale etti. Bu m ü d ah aled en son raki 21 yıl b o yu n ca (1954-75), V ietnam ’ın gü n ey ya rısın d a iş b aşın a getirdiği bir hüküm eti halka d a yatm aya çalıştı; o y sa ABD ye tk ilileri v e an alistle ri bu hüküm etin ülke içind e ye te rli d e steğ e sah ip olm adığını düzenli o la ra k b elirtiyo rlard ı. Bu hüküm et, yayg ın bir k itle ­ se l d e steğ e sah ip olduğu an laşılan y e re l m illiyetçi (am a ayn ı zam anda kom ünist) gü ç­ le re m uh alif olduğu için d e stek len iyo rd u . ABD liderleri, ezici ask eri gü çlerinin, G ü n ey V ietnam halkını ABD ’nin seçtiği b ir azın lık hüküm etine b oyu n eğm eye zorlam a k u d re­ tini v e ayn ı zam anda hakkını verdiği in an cıyla h are k e t ettiler. Norm al o la ra k bu, ABD'nin V ietnam 'daki çab asın ı bir "sald ırı" o layı h alin e getirecekti. B una karşılık, çok nadir ö rn e k le r dışında, an a-akım m edya, sa v a şın b ed eli yan lış h e ­ sap lan m ış o lsa bile, orad aki ABD politikasın ın yü k sek ah laki d e ğ e rle rle v e iyi n iyetle olu ştu ru lduğu nu dü şü n üyordu (bkz. 5. Bölüm ). M edya, bizim doğru d an ABD’den ithal ettiğim iz b ir diktatörü n yö n ettiği ABD yapım ı "G ü n ey V ietnam 'ı" b aşk a b irinin sa ld ırı­ sın a karşı koruduğum uz görüşün ü p eşin en b en im sedi. Bu b aşk a b irisin in kim liğini ta ­ nım lam a kon usun d a ise K uzey Vietnam , S o v y e tle r Birliği, Çin y a da bir "iç sa ld ırı” e y le ­ mi g e rçe k le ştire n G ü n ey V ietn am ’daki diren iş h areketi a ra sın d a b o calıyo rd u . Tüm s a ­ v a ş b o yu n ca an a-akım m ed yan ın sa v a ş yö n eticile rin in bu tem el varsayım ın ı kabul e t­ m esi, o d ö n em d en günüm üze, m e d yad a A BD 'nin V ietnam 'a, so n ra da bütün H indiçin'e karşı savaşın ı b ir "s a ld ın ” eylem i o la ra k g ö ste re n ne bir b aş yazı ne d e b ir h ab ere ra s t­ lam am ış olm am ız, an a-akım m edyanın p ro p ag an d a hizm eti yürüttüğü hakkında ikna edici bir kanıt sunar. 1975'te ABD sa v a şın ask eri aşam asın ı bitirdikten so n ra, tam am en yıktığı ü lk eye 18 y ıl­ lık b ir b o yk o t uyguladı. V ietnam 'ın h e sa p la rın a gö re sa v a şın ken d ileri açısın d an b i­ lan çosu 3 m ilyon ölü, 30 0 .0 0 0 kayıp insan, 4,4 m ilyon y a ra lı v e zehirli kim yasal s i­ lah lard an zarar gö ren b ir m ilyon kişi olm uştu. V ietnam toprağı b om balard an , Rom e Plovv'lar* v e kim yasal silah lard an d olayı h arap olm uştu. 58 .0 0 0 kişiyle ABD'nin s a v a ş ­ taki kayıp sayısı, toplam nüfu su nun yü zde ı'in in o n d a birinin altın d ayd ı; V ietnam 'ın ö lü sayısı ise nü fu su nun yü zde 17'sin e eşitti. V ietnam h alkına kim yasal silah larla s a ld ı­ rılm ış v e kırsal a lan ları m ahvedilm işti. * ABD ordusu tarafından Vietnam ormanlarında kullanılması için, Rome Caterpillar Company of Rome tarafından özel olarak üretilen tankdozerler. Landclearing (toprak arındırma) operasyonlarında kulla­ nılmıştır. —y.h.n.



BGST | D ü jü n ce D iziii 1 35



Fakat ABD ye tk ilileri v e an a-akım m edya, ABD’nin sa v a şta k i rolünü takd ire d e ğ e r b ul­ m ayı v e A BD 'nin kendisini d e bir kurban o la ra k görm eyi sürdürdüler. B aşkan G eorge Bush 199 2'd e "Bugün Hanoi, geçm işe ilişkin ceza tehdidinde b ulun m adan yaln ızca c e ­ v a p la r aradığım ızı biliyor" d iye kon u ştu .59 Y ani V ietnam lılar bize, o n ları ce zalan d ır­ mamızı m eşru k ılab ilecek ş e y le r yapm ıştı, am a biz yaln ızca o p e ra sy o n la rd a kayb olan ad am larım ıza d air ce v a p la r aram ak tayız.60 N e ıv jo rk Ttm ea'ın dış politika yo ru m cu ­ su Leslie G elb, "A m erikalıları öldü rm ü ş oldukları için "6i V ietnam 'ı "yasad ışı" o la ra k s ı­ n ıflan d ırm ayı m eşru g ö steriyo rd u . Bu, Bush'un yorum u n da im a edilen , kurulu düze­ nin gen el kan aatin i yan sıtıyo rd u : Ü lke halkının redd ettiği b ir hüküm eti zorla b a şa g e ­ tirm ek için o k yan u s ö te sin e m üdahale e tse b ile, hiç kim senin bu ü lk eye karşı özsavu nm a hakkı yoktu r.



Hindiçin'de ABD’nin Kimyasal Savaşı M edyanın, V ietnam S av aşı sıra sın d a b üyük m iktarda kim yasal silah ku llan ılm asın a v e kurban ülke üzerin de yarattığı d e h şe t verici so n u çlara gösterdiği yaklaşım da ilgi ç e ­ kicidir. K en n ed y yön etim i 1961 v e 1962'd e G ü n ey V ietnam 'daki pirinç m ahsulünü yo k etm ek am acıyla B irleşik D ev le tle r ya sa sın ı v e u lu slararası hukuku ç iğ n e ye rek kim ya­ sal silah ların ku llanım ına izin ve rd i (1944'te Ja p o n y a ’nın pirin ç m ahsulünü y o k etm e ­ si şek lin d e ken d isin e y a p ıla n b ir ö n e riy e verd iğ i c e v ap ta Am iral VVilliam Leahy, bu "ben im bildiğim h e r türlü H ıristiyan ahlakını v e b ilinen bütün s a v a ş y a sa la rın ı çiğ n e ­ m ektir" dem işti).62 B una rağm en, 1961 v e 1971 arasın d a ABD H ava K u vvetleri çok m ik­ ta rd a "sü p er göz y a şartıcı gaz” CS, b üyük m iktarda napalm v e fo sfo r b om basın ın yan ı sıra, 2.4 28 .166 h ek tar ekili v e ağaçlık arazinin üzerin e 20 m ilyon galo n yoğu n laştırılm ış arsen ik-köken li v e diyoksin -yü klü bitki öldü rü cü ilaç (esas o la ra k A gent Orange)* püskü rttü .63 Y ak laşık o la ra k G ü n e y V ietnam top rak ların ın yü zde 13’ü kim yasal sald ırılara m aruz kaldı. Bu, ülkedeki kau çuk p lan tasyo n ların ın yüzde 30'un u v e m an grov orm an ­ ların ın yü zde 36 ’sını kapsıyord u . Buna, "G ü n ey V ietn am 'da orm an yan gın ı çıkarm ak için y a p ra k dökücü ilaçlarla yan gın çıkaran m ad d eleri b irle ştire n b üyü k ölçekli v e b i­ linçli ç a b a la n ” 64 iç e re n v e çok yö n lü pro gram lar ç e rçe v e sin d e zehirli k im yasallarla y o k e d ilen öteki gen iş orm an lık a lan ları da e k lem ek gerek ir. Ja p o n Bilim K o n seyi'n in Tarım Bilimi Bölüm ü b aşkan ı tarafın d an 19 6 7'd e y ap ılan bir araştırm a, A BD 'nin y ü ­ rüttüğü m ahsulleri y o k etm e savaşın ın , G ü n ey V ietn am ’d a y ak laşık 1.0 0 0 köylü yü v e 13.0 0 0 'in üzerin de çiftlik h ayvan ın ı öldürdüğünü v e 1.537.840 h ektard an fazla ekileb ilir



* ABD'nin Vietnam Savaşı sırasında çok yüksek düzeyde kullandığı bitki öldürücü kimyasala verilen tak­ ma ad. Kimyasalların türü içine konuldukları bidonların üzerindeki şeridin rengine göre birbirinden ay­ rılıyor ve yine bu renge göre değişik adlar veriliyordu: Agent Orange (Turuncu Ajan), Agent Blue (Mavi Ajan), Agent Purple (Mor Ajan) vs. -y.h.n.



36 | Rızanın İm alatı | £dw ard S. Herm an, Noam Chomiky



araziyi m ahvettiğin i o rta y a koym u ştu r.65 Gıda arzını yo k e d e re k düşm anı teslim o lm a­ y a m ecbur e tm e ye kalkışan bu p olitika s a v a ş ku ralların a ayk ırıyd ı;66 a y rıca "en b aşta v e b üyü k çoğu nlu kla çocu kları etkiled iğin i” d e 6? b elirtm ek gerekir. 19 66 v e 19 6 9 'd a Laos da kim yasal sa ld ırıla ra m aruz kaldı: İletişim h atları b oyu n ca hem ekin ler, hem d e sebze y e tiştirile n a la n la r h e d e f alındı. 19 69 b ah arın d a K am boçya'da da 7 0 .0 0 0 h ek tar civarın d a kauçuk p lan tasyo n u , ürün v e orm an üzerin e çok m iktarda A gent O range se rp ild i.68 K am boçya Hüküm eti, bu in san lık dışı v e y a sa d ışı e y le m le r­ le tarafsızlığı ihlal edildiği için se rt şik â y e tle rd e bulundu; fak at K am boçya sesin i duy u ram ayacak v e hukuki y a da b aşka türlü b ir savu n m ayı h are k e te ge çire m e y e ce k k a­ d ar küçük v e zayıftı. B irleşm iş M illetler G en el Kurulu 19 6 9 'd a, u lu slararası hukuka a y ­ kırı olduğu için kim yasal silah ların kullanım ını şid d e tle kın ayan bir kararı 3'e karşı 83 o y la kabul ettiği h a ld e ,69 B irleşik D ev le tle r'e karşı e y le m e ge çe ce k k ad ar güçlü d eğil­ di. K am b oçya'd a y a da H indiçin’in b aşk a b ö lg e le rin d e ABD ’nin kim yasal sa v a şın ı d u r­ durm ak için, "u lu slararası topluluk" herhan gi bir se fe rb e rlik b aşlatam ad ı. V ietnam S av aşı sırasın d a, kim yasal silah ların kullanıldığı ilk kez 19 6 6 'd a o rta y a çık a­ rıldığı zam an, konu ABD m ed yasın d a h a b er yapıldı v e eleştirild i, am a çok zam an g e ç ­ m eden v e el çab uklu ğuyla h asır altı edildi. K im yasal sa v a şın y a sa d ışı olduğu, açlığa m ahkûm etm e politikası v e bun ların m ağdur ülke halkı üzerindeki etkileri h ab er o la ­ rak n e re d e y se hiç aktarılm adı. O rville Schell Jr.'ın Look d erg isin d e 19 71'd e yayım lan an "Silent Vietnam : How W e in ve n te d e co cid e an d killed a cou n try" (Sessiz V ietnam : Ç ev­ re K atliam ını N asıl İcat Ettik v e Bir Ü lkeyi Nasıl Ö ldürdük) adlı m akalesi gibi istisn alar vard ı, am a b u n lar çok nadirdi. Sav aştan so n ra, A gent O range'ın ABD ask e rle ri üzerin­ deki etkisin den dolayı, bu kim yasal s a v a ş hakkında m e d yad a bazı yazılar çıktı; fak at bu sa v a şın G ü n ey V ietnam 'daki doğrudan h e d e fle ri üzerin deki çok d ah a b üyü k e tk ile ­ ri n e re d e y se görünm ez kaldı. 19 9 0 'lard a N ew Jo rk Times, The Washington Post, The



Los Angeles Times, Newsweek v e Times'ta yayım lan an , A gen t O range v e V ietnam 'dan b irlikte söz e d en 522 m akalen in büyük çoğunluğu, ABD hizm et p e rso n e lin e ve rile n za­ rar üzerin de yo ğu n laşıyo rd u ; yaln ızca 9 m akale gıda sa ğ la y a n e k in lerin h e d e f alın m a­ sın a değindi (39 m akale yaln ızca orm an örtüsün ü n h e d e f alın m asın d an söz etti); y a l­ nızca 11 tan e si V ietnam lIlar v e V ietnam ç e v re varlığı üzerin deki etkisini az çok a y rın ­ tılı o larak tartıştı; yaln ızca üç tan esi, A gen t O range kullanım ını "kim yasal silah " y a da "kim yasal s a v a ş " o larak nitelen dirdi v e yaln ızca iki m ak aled e bu m addenin kullanım ı­ nın bir s a v a ş su çu o lu ştu rab ileceği ileri sürüldü. 5 0 0 .0 0 0 çocuğun d iyo ksin e bağlı sakatlık larla d ü n yaya gelm iş o lab ileceğin i v e G ü n ey'd ek i ölüm o ran ların ın K uzey’dekin in d ö rt katın a u laştığın ı70 a k taran Wall



BGST | D ü şü n ce Diziii | 37



Street Journal, Şu bat i9 9 7 ’d e bu kon u yla ilgili gen iş b ir h a b e r yayım ladı. M akale bu fe la k e tte ABD'nin sorum luluğu olduğunu kabul ed iyor, am a "sa v a şı kayb etm esin in a r­ d ın dan m oral o la ra k yorgun düşm üş B irleşik D ev le tle r’in buna dikkat g ö ste re c e k du­ rum da olm adığın ı’’ iddia e d iyo rd u . O ysa B irleşik D evletler, "tek n e in s a n la rın ın * ka­ çışın a dikkat g ö sterm eyi ihm al etm em işti; a y rıca ku rb an ların ın içind e bulunduğu d u ­ ru m dan kendini sorum lu tutm adığı halde, sald ırgan lığın ın hed efi o lan ü lk eye katı bir b oykot uygu larken d e pek yo rgu n gözükm üyordu. V ietn am 'da b üyü k çap ta kim yasal silah v e n apalm kullanım ı G ü n e y'le sın ırlı kalm ıştı. Bunun b ir nedeni, Kuzey V ietn am ’ın b aşın d a b aşk a ü lk e le rle ilişkisi o lan b ir hüküm e­ tin bulun m asıydi; d o la y ısıy la bu b a rb a rca v e y a sa d ışı silah ların ken d isin e karşı ku lla­ n ılm asını yayg ın b ir şek ild e te şh ir ed ebilir, dü n ya kam u oyun un gündem ine ta şıy a b i­ lirdi. O ysa G ü n ey V ietnam , ABD v e onun uydu rejim i tarafın d an işgal edilm işti; bu n e ­ d e n le G ü n ey'in m ağdur halkının se si du yulm u yordu v e sın ırsız b ir v a h şe te tabi tu tu ­ lab ilirdi. Elb ette bu durum , bizim o n ları sald ırılara karşı koruduğum uz id d iasıyla ç e ­ lişiyordu, am a m edya yaln ızca vah şe ti ön em sizleştirm ekle kalm am ış, ayn ı zam anda bu çe lişk iye v e ön em in e d e dikkat çekm em işti. N e w Jo rk Tim ei 'tan gazeteci B arb a­ ra C ro ssette şö y le b ir h a b e r yapmıştı-. ABD ’nin V ietnam ’da yürüttüğü kim yasal s a v a ­ şın etkilerin i araştırm am ası bir talihsizlikti; çünkü ABD'nin G ü n e y'd e b üyük m iktarda kim yasal silah ku llan ırken K uzey’d e kullanm am ası, V ietnam ’ı diyoksin in in san lar üze­ rindeki etkileri b akım ından kon trollü bir d e n e y alan ı halin e getirm işti. O ysa bu etkiler a ra ştırıla ra k kendim iz için y a ra rlı b ilgiler ö ğ ren ileb ilird i.?1 Fakat n e C ro sse tte ’in ne de b aşk a h erhan gi bir an a-akım gazetecinin , B irleşik D e v le tle r’in gü ya sa d e c e sald ırıd an koruduğu in san lara karşı d iyoksin kullanm ası kon usund a s ö y le y e c e k e n ufak sözleri yoktu. Bunun ciddi b ir s a v a ş suçu oldu ğun dan y a da ABD’nin m ağdur ettiği ku rb an lara yard ım etm ek gibi b ir yüküm lülüğü o lab ile ce ğ in d e n de hiç söz etm ediler. 19 8 0 'le rd e R eagan yön etim i, K am boçya v e L ao s’taki sözde "Sarı Y ağm ur’’ k u rb an la­ rı üzerin e b ir p ro pag an d a kam p an yası b aşlattı. O rada S o v y e tle r Birliği tarafın d an , onun vekili V ietnam arac ılığ ıy la kim yasal bir s a v a ş yürütüldüğü iddia ed iliyord u . ABD ordusun un b ö y le b ir sa v a şın varlığın ı te yit edem em esi v e asıl önem lisi, sözd e Sarı Y ağm ur’un kim yasal silah lard an değil, arı pisliğin d en kayn aklan dığın ın o rta y a çıkm a­ sı son u cun d a, bu p ro p ag an d a girişim i iflas e tti.72 Ne v a r ki, bu p ro pag an d a, ABD'nin H indiçin’de giriştiği asıl g e rçe k v e b üyük çaplı kim yasal sa v a şta n d ah a fazla gündem e taşındı. Sarı Yağm ur olayın ı yoğu n b ir şe k ild e işle ye n v e K om ünist şe y ta n ın bu teza­



*



Ing. boat people. İşbirlikçi Güney Vietnam Hükümeti'nin düşmesinin ardından, küçük teknelere bine­



rek ülkelerinden kaçan VietnamlIlar. Yıllar içinde Vietnam’dan kaçmaya devam eden insanların sayısı bir



Bilyonu geçti. 1990'h yıllarda Vietnam'dan kaçmaya devam eden tekne insanlarının politik mülteci sta­ tüsü tartışmalı hale geldi ve çok geçmeden kaldırıldı, -y.h.n.



38 | Rızanın İmalatı I £dw artl S. Herm an, Noam Chomiky



hürüne karşı e n büyü k ö fk e yi kusan Wall Street Journal, Sarı Y ağm ur k am p an yası s ı­ rasın d a o b ö lg e y e ABD'nin kim yasal sila h la r attığın dan hiç söz etm edi. G azetenin y a ­ yıncısı P e te r K ann, so n u n d a şö y le yazdı: Vietnam S a v a ş fn a ait k ayıtlar "kim lerin iyi adam lar, kim lerin kötü ad am lar" olduğunu açıkça o rtaya çıkarm ıştı; "Laos'un zeh irlen ­ m iş to p ra k la n " ("Sarı Y ağm u r” için kullandığı kibar tabir) kesin kanıt niteliğindeydi.?^ K ısacası Kann, ABD ’nin g e rçe k d ü n yad a giriştiği kim yasal s a v a ş ı OrvveH’ın kara d eliği­ n e h avale e d iy o r v e kendi gazetesin in uydurm a olduğunu h âlâ kabul etm ediği itibarsız Sarı Yağm ur iddiasın ı ileri sü rere k kom ünist şeytan ı teşh ir ediyordu . Fakat daha önem li olgu lar şunlardır: M edyanın yard ım ıyla v e yan lış k an ıtlara d a y a n a ­ rak, S o v y e tle r Birliği bu çirkin silahın ku llanım ıyla etkili bir şe k ild e ilişkilen dirilm iştir; ö te yan d an , B irleşik D evle tle r'in H indiçin’d e başvurduğu g e rçe k v e b üyük çaplı kim ­ y a s a l s a v a şı bugüne k ad ar a lça k p e rd e d e n işle y e n m ed ya, ABD'nin bu kon u d a ahlaki b ir güç olu ştu rdu ğu v e bu korkun ç silah ların kullanım ına karşı çıktığı izlenim inin a k ­ tarılm asın a yard ım cı olm uştur. B irleşik D ev le tle r yetkilileri, kim yasal silah ların d ü ş­ m an d e v le tle r tarafın d an ku llan ılm asın a karşı çıktılar. F akat ken d ileri bu silah ları kul­ lanm ayı seçtiğin d e y a da b ir uydu d e v le t ayn ı şe yi yap tığın d a durum ayn ı d eğildir.?4



Vietnam Savaşı Tarihini Yeniden Yazmak V ietnam S av aşı üzerin e b in le rce kitap yazıldı.?^ Bu sa v a ş, 19 75'te so n a erm esin d en beri, ABD kü ltüründe in san ları kara kara dü şü n d ü ren v e her y e rd e karşım ıza çıkan bir o la y h alin e gelm iştir. Egem en se çk in le re göre, bu s a v a ş ulusal p o litik aya karşı d ire n i­ şin v e buna bağlı o la ra k daha ö n c e s a v a ş a ilgisiz kalan toplum kesim lerinin b aşk ald ır­ m aya b aşlam asın ın bir "d em okrasi krizine” yo l açtığı bir dönem i tem sil e d e r. 76 Ü zerin­ d e denetim ku rm anın güç oldu ğu bu kesim lerin v e m uh aliflerin kü ltürel v e siy a sa l ç e r­ ç e v e y e zarar ve rd ik leri v e A BD 'nin güç kullanım ına karşı m antıksız e n g e lle r çıkard ık­ ları dü şünülür. Bu so n durum -A B D 'n in güç ku llanım ına karşı m antıksız e n g e lle r çık a­ rılm ası— "V ietnam sen d ro m u " o la ra k anılır. D en etlen m esi güç h ale g e le n kesim ler v e m uhalifler içinde ise, hiç kuşkusuz ” 6 o ’la r” b ir özgürleşm e, kültürel v e ahlaki ilerlem e v e geçici b ir dem okratik atılım o la ra k görülür. P ro p agan d a m odelinden h a re k e tle şu tahm in de bulunabiliriz: A na-akım m edyanın geçm işi analiz e d en yorum v e yazıları ıçG o 'ları k aran lık b ir dönem , ABD’nin s a v a ş ta ­ ki rolünü ise en fazla ters so n u çla r doğurm uş iyi niyetli b ir girişim o la ra k su n arak s e ç ­ kinlerin görüşün ü yan sıtacak tır. A na-akım m edyanın, so n on yıld a V ietnam Savaşı'n ı d eğerlen d irm e biçim ini e le aldığım ızda, e s a s o la ra k sa v a şın so n a e rm esin in ard ın d an ö n e sü rü len m azeret tem aların ı te k rarlayıp durduğunu v e işlediğin i görüyoruz. T em alard an birisi, ABD m ü d ah alesin in "ile rle y e n kom ünizm ” olgu su n e d e n iyle haklı



BGST 1 Düğünce Dizisi 1 39



oldu ğudu r (başyazı, Waöhington Poât, 30 N isan 2000). B aştan itibaren, V ietnam 'daki kom ü nist ilerlem en in kü resel bir kom ünist kom plon un p arç ası olduğu ileri sürüldü. Bu düşünce, R usya ile Çin arasın d ak i ayrışm a v e düşm anlığa, Çin ile K uzey Vietnam arasın d aki gerilim e v e Kuzey V ietnam 'ın h erhan gi bir dış gücün oyu n cağı olduğuna d air hiçbir kan ıtın bulun m am asına rağm en savu nuldu . In Retro&pect (G eçm işe Bakm ak)77 adlı kitab ın d a eski Savun m a Bakanı R o b ert M cN am ara kendisinin v e m eslek ­ taşların ın bu nok tad a ciddi b ir h ata yap tıkların ı kabul ed er. F akat ne kendisi ne d e bu argüm anı ku llan an kurulu düzenin öteki şah siye tle ri, hiçbir zam an A BD 'nin güç kul­ la n a ra k bir ülked e "kom ünizm in ilerleyişin i" durdurm a hakkını sorgu lam ad ılar. Oysa bu ü lk ed e kom ü n istler ulusal b ir d e vrim e ö n d erlik etm işlerd i; tüm resm i v e gayri re s ­ mi o to rite le r, nüfu su n b üyü k b ir çoğunluğunun d esteğ in i ald ıkların ı kabul etm işlerdi. O nları bozguna u ğratm ak açık saldırganlığı, kitle katliam ını v e uzak bir ülkenin n e re ­ d e y se tam am en yıkılıp yakılm asın ı gerektirm iştir. Bunu nla yak ın d an ilişkili b ir tem a da, bizim G ü n ey V ietnam 'ı v e "sa v a şı A m erikalıların d e vralm asın a izin v e re n " G ü n ey V ietnam lIları koruduğum uzdur (baş yazı, Wa&hington



Poât, 30 N isan 1995). Bu çizginin b ir devam ı n iteliğindeki b ir alt-tem a da, bizim G ü n ey V ietnam lIları "h ayal kırıklığına uğrattığım ızdır." Fakat d ah a ö n c e b elirtildiği gibi, s iy a ­ sal b ir varlık o larak G ü n ey V ietnam ABD'nin b ir icadıyd ı v e ABD ’li sa v a ş y ö n e tic ile ­ ri gü n eydeki n ü fu su n çoğunluğunun ABD’nin savaştığı düşm anı d estek led iğin i kabul e d iy o rlard ı. Bu da, ABD şid d etin in e s a s d arb e sin in niçin G ü n e y 'e yön eld iğin i açıklar: H alk h areketin in tab an ın ı y o k etm ek için napalm , B-52 bom bardım an uçakların ın s a l­ dırıları, kim yasal savaş, siv ille rin ku rum sallaşm ış bir hal a lan katliam ı v e b aşta ekin ­ le r olm ak üzere d iren iş h areketin in y a ra rla n a b ile ce ğ i h er şe y i yakıp yıkm a p olitika­ sı u ygu lan m ıştı.78 Bizim G ü n ey V ietnam lIları koruduğum uz id d iasıyla ç e lişe n ABD’nin G ü n e y 'e düzen lediği bu zalim saldırın ın, A BD 'deki m ed yad a görünm ez kılındığını daha ö n ce belirtm iştik. Y ıllard ır an a-akım m e d yad a y e r alan d iğer b ir önem li konu da, ABD'nin Vietnam S a v aşı'n d a b ir kurban, V ietnam lIların ise g ad d ar ca n ile r olduğudur. G erçekliğin bu dikkat çekici te rs yüz olu şu iki şek ild e kotarılm ıştır: Birincisi, sa v a şın V ietnam lIlar üzerin de yarattığı so n u çla ra ilişkin kan ıtların yayg ın b ir şe k ild e o rtad an kaldırılm ası; İkincisi b üyü k ö lçü d e "s a v a ş e sirle rin in ulusal kahram an ilan ed ilm esi v e kendilerini fe d a etm ekten çek in m eyen s a v a ş esirle rin in hâlâ V ietnam 'da işken ce g ördüğü e fsa n e sin e''7? d a y a n a ra k asıl ku rb an ların şeytan laştırılm ası. M ed yad a m ütevazı b ir ilgi g ö ste rile n V ietnam lIlar, yaln ızca ABD 'nin tarafın d a s a v a ­ ş a n la r v e "h ayal kırıklığına u ğ ratılan lar" o lm u ştu r;80 ABD sald ırısın d a ö ld ü rü len y a da zarar ve rile n b üyük k itle le r "değersiz k u rb a n la r” o la ra k e le alınm ıştır. M edyada s e ­ sini d u yu rab ilen yetk ilileri, gazetecileri, ulem ayı v e e n te le k tü e lleri en fazla m eşgul



40 1 R ız an m İmalatı I £dw ard S. Herm an. Noam Chomsky



e d e n hususlar, A m erikalı k u rb an lar v e sa v a şın ABD ü zerin deki e tk ileri olm u ştu r. R o­ b ert M cN am ara'nın kam u oyun da geniş ilgi çeken , gü ya bir m ea culpa* v e ahlaki bir risa le sa y ıla n kitabı dikkat çekicid ir; çünkü "savaşın yü k sek b e d e lle rin e ” ilişkin görüşü v e h issettiği su çlu luk duygusu, yaln ızca A m erikalıların h ay a tla rıy la v e sa v a şın "ü lk e­ m izin siy a sa l birliği’’8' üzerin deki e tk ileriy le sın ırlıdır. Kendi ülkesinin politik çıkarları uğrun a uzaktaki küçük bir köylü toplum unun ülkesini işgal etm iş, acım asızca b om ba­ lam ış, toprağını harap etm iş v e m ilyo n larca in sanın ı öldü rm ü ş ya da y a ralam ış o lm a­ sın d an d olayı, n e bir pişm anlık duym akta, n e d e ahlaki bir h e sap laşm a ya d a özür d i­ lem e gereğ i hissetm ekted ir. Çarpıcı b ir kü ltürel sü reç içinde, ku rb an lar b irer c an iye d e dönü ştürü lm üştür. 5. B ölüm ’de belirttiğim iz gibi, B aşkan R ichard N ixon sa v a şı uzatm ak için e sir dü şen a s k e ­ ri p ersonelim iz v e o p e ra sy o n la r sırasın d a k a y b o la n la rla ilgili V ietnam tarafın ın açık ­ lam aların ın doğruluğu soru n u üzerin de du rm aya başlad ı. Savaşı uzatm ayı b aşard ı v e kayıp s a v a ş e sirle ri uğruna girişilen yen i çatışm alard a 16 .0 0 0 ABD ask eri v e bilin m e­ y e n sayıd a Vietnam lI öldü. F akat Kuzey V ietnam lIların tek bir s a v a ş esirin i sakladığın a ilişkin hiçbir kan ıt olm adığı halde, bu iddia V ietnam ’a karşı uygulan an ABD p o litik ası­ na hâkim çok tem el bir in an ca v e külte d ö n ü ştü .82 Efsan e, Deer Hunter (Avcı), Uncommorı Valor (O lağanüstü C esaret), P. 0 . W.: The £&-



cape (S avaş Esiri: Kaçış) v e M in in g in Action (Kayıp) gibi film lerd e d e p o p ü le r kültür an latım ları o la ra k y e r aldı. Bu film lerd e, R am bo benzeri kah ram an lar ih an ete u ğrayan v e işken ce görm üş sa v a ş esirlerim izi ku rtarm ak için kötü V ietnam lIları öldü rü rler. Bu film ler tarihi b aş aşağı çevird ile r. V ietnam Savaşı tarihçisi H. B ruce F ran klin ’in b elirtti­ ği gibi, "ABD'nin s a v a ş hakkındaki vizyon u dönü şüm e uğruyordu . K atled ilen köylüleri, n apalm b o m b alarıyla ölen çocukları, işk en ce çektirilen v e öld ü rü len Vietnam lI e s irle ­ ri, acı çığlıklar a ta ra k kıvran an A m erikalı e rle ri v e o n larca ölü nün ABD’y e götü rü lm ek üzere doldurulduğu ce se t to rb aların ı konu ed in en g e rçe k fo to ğ rafların v e TV çekim ­ lerin in yerin i, vah şi A syalı kom ü nistlerin elin deki A m erikalı s a v a ş e sirle rin in g e rç e ­ ğe b en zetilm iş görün tü leri a lıyo rd u ."8} V ietnam S a v a şı’nm tem el özelliği o la ra k sunu­ lan kötü m u am eleye uğram ış s a v a ş e sirle riy le ilgili güçlü kültürel e fsa n e , yaln ızca s a ­ v a şın u zatılm asına o la n a k sağlam ak la kalm am ıştır; ayn ı zam an da ABD’nin sa v a şın s o ­ n u nda ku rb anın a yardım e d e ce ğ in e dair verd iği sö zlere uym am asını haklı g ö ste rm e ­ y e yardım cı olm uş v e m ağdur ü lk e ye karşı 18 yıl sü ren ekonom ik sa v a şın da zem inini olu ştu rm uştu r. Bu, ayn ı zam anda "V ietnam sen d ro m u n u ’’ zayıflatan güçlü bir m ilitariz asyo n v e ku vve t unsuru o la ra k d a işle v görm üştür. D aha ö n ce s a v a ş esirle ri v e o p e ra sy o n la rd a kayb o lan a sk e rle r e fsa n e sin in yan lışlığın ı



*



Lat. Benim suçum. Kişinin hatalarını itiraf etmekten çekinmediği özeleştirel tutum, -y.h.n.



BGST 1 Dü çü n ce D iziii 1 41



v e kült olm a özelliklerini o rta y a k o yan H. B ruce Fran klin , V ie tn a m a n d Other A m e­ r ic a n Fanta&iei (Vietnam v e D iğer A m erikan Fantazileri) adlı y e n i kitabında, (savaş karşıtı e ylem cilerin çoğu kez geri d ön en gazilerin yü züne tükürdükleri id diası gibi) b aşk a fan tazile rle b irlikte bu kon u ya da bir kez daha eğilm iştir.84 F ran klin ’in kitabı



Loi Angele& Tim ei 'ta e le alindi; fak at bunun dışında, A BD 'deki an a-akım m ed yad a s a ­ d e c e iki kez söz e d ile re k geçiştirildi. Diğer ta raftan , M ichael Lind'in Vietnam: The Ne-



c e ia ry Wars 5 (Vietnam : G erekli Savaş) adlı kitabı oldu kça farklı bir şe k ild e işlendi. Lind bu kitapta, kom ünizm in yü k selişte , A BD 'nin "güvenilirliğinin" teh lik ed e olm ası­ na v e Vietnam lı kom ü nistlerin - t e s lim olm ayı re d d ed ip so n rad an ABD bom balarıyla ö le n le rd e n soru m lu hale g e lm e le riy le kısm en açığa çıkan— kab a v e acım asız ö zellik le­ re sah ip o lm aların a d a y a n a ra k savaşın haklı gö ste rile b ile ce ğin i açıklıyordu . Bu kitap hakkında an a-akım m e d yad a 44 d eğerlen d irm e yazısı y e r aldı v e 27 kez d e b aşk a y a ­ zılard a anıldı; N eıvyork Tim ei'ta v e Waihington P oit' ta, b aşk a im kânların yan ı sıra Lind'e, yorum yazıları yazacağı bir köşe tah sis edildi. V ietnam Savaşı tarihçisi Lloyd G ardn er, Lind’in kitabını d eğerlen d ird iği yazısında, Vi­ etnam S a v a ş ıy la ilgili o la ra k o rta y a çıkan A BD 'nin "güvenilirliği" soru n un un s a v a ş y ö ­ n eticilerin in ken d ileri tarafın d an yaratıld ığın ı v e on ların kararların d an k ayn ak lan d ı­ ğını b elirtti. G ardn er, Lind’in sa v a şı d e ste k le y e n bir dizi argüm anını analiz ettikten son ra, "kan ıtlar k o lay ca plajd aki kum dan k a le le r m isali id diaların ı silip sü p ü rü y o r"86 diye yoru m d a b ulun m aktadır. Lind, seçkin lerin sö ylen m esin i isted ikleri şe y le ri sö y ­ lerk en Franklin bunu yap m ıyord u ; d o lay ısıyla an a-akım m ed yan ın o n la ra dön ü k ta v ­ rı da buna gö re şekillen di.



Laos Ö zellikle B irleşik D e v le tle r’in iç baskı altın d a K uzey V ietnam 'la gö rü şm e le r y ap m aya zorlandığı v e orad aki b om bardım an a so n ve rm e k zorunda kaldığı 19 68 yılın d an so n ­ ra, L ao s’un T aş F ıçılar O vası* siv ille ri h e d e f a lan tarihin en ağır b om bardım an ların dan birin e m aruz bırakıldı. ABD L ao s’a yön elm işti; o y sa bu küçük köylü ülkesi sa v a şla rd a m arjin al b ir faktördü ; fak at N ixon v e K issin ger A m erikalı b om bacıları n e re d e y se hiç b oş b ırakm ıyordu. L ao s’a toplam 2 m ilyon ton civarın d a b om ba atılm ıştı. Bu sa ld ırı­ lar 353 köyü n y o k olm asın a, b in le rce sivilin ölüm üne yo l açm ıştı. Ova, özellikle ö ld ü r­ m ek v e sak atlam ak için tasarlan m ış küçük a n ti-p erso n e l silah lar olan yüz m ilyon larca "bom bacık" ile tam am en doldu ru lduğu için in san lar h âlâ can v e rm e y e devam e d iy o r­ lar. Bu b om bacıklar, yüzde 20-30 civarın d a patlam am a o ran ın a sah ip oldu kları için,



Plain of Jars. Laos'taki bu ovada nasıl oraya geldikleri bilinmeyen ve iki bin yıllık geçmişe sahip olduk­ ları tahmin edilen dev taş fıçılar bulunmaktadır. Yerel inanışa göre, bu dev fıçılar şarap yapımında kulla­ nılıyordu. -y.h.n.



42 | K ız an ın im alatı \ £dw ard S. Herm an. Noam Chomiky



p o tan siy e l ö ld ü rü cü ler o lm aya devam e ttile r v e y o l açtıkları zayiat oran ı h âlâ oldu k­ ça yü ksek tir: Y ap ılan tahm in ler, yıld a b irkaç yüz ila 2 0 .0 0 0 a rasın d a k işiye zarar v e r ­ diklerini sö ylü yo r; bun ların yarısı ölüm o la ra k m eyd an a geliyor, ku rb an ların yarısın ı ise çocu klar o lu ştu ru yo r.87 Bu insani fe lak etin ü stesin d en gelm e çab aları olm uştur. B ritan ya kökenli M ayın Da­ nışm a G rubu (MAG) öldü rü cü m ad d eleri tem izlem eye çalışmaktadır-, am a B ritan ya b a ­ sını, ABD’nin so n u n d a bazı Laos'lu siv ille ri eğitm eyi kabul e tse de, "M AG’yi izleyen bir avu ç Batılı ku ruluştan b ariz b ir şek ild e kaçtığın ı’’ ak tarm ak tad ır.88 B ritan ya m edyası, belli bir rah atsızlık du ygusuyla, ABD'nin 30 yıllık silah larla ilgili "zararsız h ale getirm e usu llerin i" h âlâ b ir d e vlet sırrı o larak gördüğü için b u n ları MAG u zm an larına verm eyi redd ettiğin i d e b ild iriyo r.89 A BD 'deki an a-akım m edya Laos'ta ö d e n m e ye devam ed i­ len insani b ed eli alab ild iğin e sesin i k ısarak e le alm ıştır; a y rıca Laos’a karşı yü rü tü l­ m üş olan "gizli s a v a ş ’’ dön em in e k ad ar uzanan krizi çözm e çab asın a A BD 'nin katkıda bulunm ayı re d d etm e siy le ilgili o larak n e re d e y se tüm ü yle sessizlik içindedir. O ysa bu s a v a ş, e ğ e r "gizli" kalm ışsa, bu yaln ızca an a-akım m edyanın örtülü p ro p ag an d a hizm e­ ti sa y e sin d e olm u ştu r (bkz. 6. Bölüm).



Kamboçya 19 6 8 ’den bu y a n a K am b o çya'd a önem li değişiklikler m eyd an a geldi: V ietnam bu ü lk e­ den çekildi, B irleşm iş M illetler gözetim inde seçim ler yap ıld ı v e Pol P o t öldü. H er ne k ad ar B irleşik D ev le tle r v e m üttefikleri d ah a ön ce Pol P o t u "soykırım a" girişen "b a ş­ ka b ir H itler” o la ra k gösterm iş o lsa la r da, A ralık 19 78 'd e V ietnam lIlar Pol Pot'u sü rgü ­ n e gön d erd ikten son ra, K am boçya'n ın B irleşm iş M illetler’deki san d alye sin i korum ası­ na izin v e re re k v e T aylan d 'a sığındığı d ö n em d e onu koruyu p b aşk a y ard ım lar da sa ğ ­ la y a ra k kısa sü red e Pol P o t’un d estek çisi h alin e geld ile r (bunları 7. B ölüm 'de e le a l­ dık). Pol Pot'un yaptığı zulüm leri durdurduğu için V ietnam korkunç b ir şek ild e c e za­ landırıldı —ağır yap tırım lar u ygu lan arak v e V ietn am 'a bir d e rs ve rm e k am acıyla Çin'in bu ülkeyi işgal etm esin i d e ste k le y e re k ! B aşk an C arter’m U lusal G ü ven lik D anışm anı Zbignievv Brzezinski 19 79 'd a "Çinlileri Pol Pot'u d estek le m eleri kon usund a c e s a re tle n ­ dirdim . T aylan d lIları DK.’y i [Pol P o t'u n D em okratik K am boçya güçlerini] d e stek le m e ­ leri için cesaretlen d ird im . Pol P o t iğrenç b irisiydi. Biz onu a sla d estek leyem ezd ik, am a Çin d estek le ye b ilird i"90 şe k lin d e bir açıklam a yap tı. 19 8 0 'le rin son u n d a v e 19 9 0 ’ların başın da, V ietnam lIlar izo lasyo n d an ku rtulabilm ek için K am b oçya'd an çekild iler. F akat çekilm eye karşılık, Pol P o t’un v e o n a bağlı Kızıl K m erlerin y e n id e n ik tidara gelm e le ri­ nin ön len m esin i bir koşul o la ra k ö n e sürd ü ler; ABD buna karşı çıktı v e Kızıl K m erlerin y a rışa n p artile rd e n biri o la ra k işgald en son raki ye n id e n yap ılan m a sü rec in d e y e r a l­ m asın d a ısrar etti; so n u n d a b aşarılı da o ld u .9'



BGST I D ü şü n ce D iziii | 43



ABD siy a se tin e hâkim olan v e Pol P o tu n d e stek le n m e sin e yo l aça n şe y, "düşm anım ın (Vietnam ) düşm anı dostum dur" biçim indeki k lasik kural v e belki d e V ietn am 'a düşm an o lan Ç in'e yeni m eyletm e p olitikası olm uştur. D aha ön ce Pol P o tu n politikaların a iliş­ kin y a p ıla n su çlam alar dikkate alındığında, on u n d e stek len m esi tu h a f olurdu; fakat an a-akım m edya m e sele y i aşırı b ir özgüven d u ygu su yla e le aldı v e ABD halkı, ABD'nin Pol P o t'u n m üttefiki v e d estek çisi h alin e geldiğini n e re d e y se hiç fa rk ed em ed i. (Yuka­ rıda alıntı yaptığım ız Brzezinski'nin d estek le ilgili açık sö zleri N ew york Timei, Was-



hington P o it ya da N ew iw eek'îe a s la y e r alm adı; s a d e c e b irer kez Los A ngelei Timei v e Tim e’d a aktarıldı). 19 9 0 'ların so n u n d a V ietnam 'ın K am b oçya'd an çıkm asıyla birlikte, A BD ye tk ililerin in V ietnam -karşıtı ih tirasları ya tışm a y a v e Pol Pot da V ietnam -karşıtı politika için y a ­ rarlı b ir araç olm aktan çıkm aya başlad ı. Bunun üzerine, ABD ye tk ilileri v e ulem ası Pol P o t’un v e Kızıl K m erlerin alçak lığın ı ve s a v a ş su çların d an yargılan m aya a d a y olduk­ larını y e n id e n ke şfe ttiler. M edya, Pol P o t'a d ah a önceki "m eyilden " ken disin i k u rtar­ m ak için, 1975-95 yılları arasın d aki dönem i karan lıkta b ırakıp geçiştird i y a da ABD'nin



"reelpolitik" se b e p le rd e n d o lay ı onu d estek led iğin i belirsiz b ir şek ild e im a etti. Sağ la­ n an desteğ in niteliği v e büyüklüğünün ayrın tıların d an v e "b aşk a b ir H itler'i" d e ste k le ­ m enin ahlaki soru m lulu ğun a d air akla g e le b ile ce k d ü şü n celerd en kaçındı. N eıvyork



Tim ei'ta çıkan "P ol P o t'u n Y ü k selişi v e D üşüşü" (17 N isan 1998) başlıklı özette şu lis­ te y e r alıyo rd u : "19 79 -9 0 : Pol P o t v e Kızıl K m erlere, V ietnam lIlara karşı sa v a ştık la ­ rı T aylan d sın ırın d a sığınm a hakkı ve rild i." "Sığınm a hakkı ve rild i" ifad esi yan ıltıcı­ dır-. ABD v e m üttefikleri tarafın d an o n lara ekonom ik v e ask eri yard ım la b irlikte s iy a ­ si d e ste k sağlan d ı. 19 9 8 'in b aşın d a Times’m K am boçya b aş m uhabirliğini y ap an Seth M ydans, Pol P o t'u n sürülm esini "izleyen on yıllık iç sa v a şa " (13 Nisan) v e "Kuzey ve Batı K am b o çya’nın can gılların d a" 19 yıllık bir "gerilla ayak lan m asın a" değindi (17 Ni­ san), am a sağ lan an ABD d e steğ in d en hiç söz etm edi v e sürekli bu olgu yu karan lıkta bıraktı.



Boston Globe, New y o rk Timei, W aihington Po&t v e Los Angeles Times, 17 N isan 19 9 8 'd e Pol P o t’un ölüm ünü b aş yazıların d a e le aldılar: N e re d e y se değişm ez b ir şek il­ d e onu n işlediği su çlara ö fk e d u yu yo rlar, ad a le tte n k açışın a ise h ayıflan ıyo rlard ı; fa ­ kat bu su çlu ya uzun y ıllar sağ lan an ABD d e steğ in d en v e ayn ı zam anda "on yıllık so y ­ kırım ının” ilk aşam asın a A BD 'nin katkısın dan söz etm ekten h ep b irlikte k a çın ıyo rlar­ dı.92 Washington Post, Pol P o t'a sağ lan an ABD d esteğ in in uygunsuz görü n en 15 yıllık dönem inin üzerini şu özetle örtü yord u : "Bir kab us olan Kızıl Km er yön etim i v e so yk ı­ rım ının ard ın d an ABD v e m üttefikleri, ye n id e n yap ılan m asın a v e se çim lerin organize ed ilm esin e yardım etm ek için K am b o çya'ya m ilyo n larca d o la r p o m p alad ılar."93 M edyanın Pol P o t u v e 19 9 8 'd e h a b e rle re konu olan Endo n ezya lideri Su h arto'yu e le



44 | Rızanın im alatı I £dw ard S. Herm an. Noam Chom&ky



a lış biçim ini k arşılaştırm ak ayd ın latıcı o lacak tır: Endonezya, d ik tatö re karşı bir h alk d iren işin e sa h n e olm akla kalm am ış, so n u n d a Su harto'nu n se p etle n m esin e yol açan m ali bir kriz de geçirm işti. N isan 19 9 8 'in b aşy azıların d a v e h ab er sü tu n ların d a Pol P o t "çılgın", bir "katil", "sa v a ş su çlu su ”, "kitle katliam cısı", "kan em ici" v e bir "te rö r y ö ­ netim i" sürdüren , "soykırım ” ö rgü tleyen birisi o larak sunuldu. Fakat 19 9 8 -19 9 9 d ö ­ nem inde v e d ah a önceki yıllard a, Su harto zam an zam an bir "diktatör" v e "o to rite r” bir rejim in yö n eticisi o la ra k anılırken, a sla bir "k atil” y a da "kitle k atliam cısı” y a da "soykırım dan" soru m lu birisi o la ra k nitelen m ed i. Bu term in o lo jik çifte stan d art bütün an a-akım m edya tarafın d an uzun sü re tutarlı bir şek ild e sürdürüldü. 94 D aha az açık am a ayn ı d e re c e d e ilginç olan, Pol Pot'un v e S u h arto ’nun cin aye tle ri ko ­ n u su nda soru m lu tarafları tanım lam a arzu sunda görü len farklılıktır. Pol P o t o layın d a hiçbir b elirsizlik y a da karm aşıklık yoktu r: B aşy azılar v e h a b e rle r hep b ir ağızdan onu v e Kızıl Km er liderliğini 1975-78 d ön em in d e K am b o çya'd a m eyd an a gelen bütün ölü m ­ lerin açık v e tartışm asız soru m luları o la ra k g ö sterir. O, "iki m ilyon kişiyi k atled en " b i­ risid ir (USA Today), "ce lla ttır” (Boston Globe), ku rb an ların ın "ölü leri üzerin de iktida­ rını sü rd ü ren b irisidir" (Wa&hirıgton Post), "K am b oçya'yı fe la k ete sü rü k le ye n ad am ­ dır" (NewJ/ork Times). Fakat Suharto örn eğin de, hiçbir soru m lulu k olm adığı an lam ın a g e le n belirsiz bir s o ­ rum lulukla karşı k arşıya kalınır: Ö rneğin New J/orfc Times "19 65'teki bir d arb e k o ­ m ünist olduğu v a rsa y ıla n yüz b in lerce in san ın k atled ilm esin e yo l açm ıştır" (b aş­ yazı 23 A ğu stos 1996) d iye yazm ıştır; fak at bu c in aye tle rin faili belli değildir. Y a da "5 0 0 .0 0 0 'e yakın in sanın h ayatın a m al olan v e Su h arto'n u n askeri b ir d a rb e y le ik­ tid arı Su karn o’dan alm asın a yol açan şid d et d algası" (Seth M ydans, 7 A ğu stos 1996) —b urad a da katliam ı g e rçe k le ştire n bir suçlu yoktu r; bu da yetm iyorm u ş gibi, k atli­ am yan lış bir şe k ild e Su h arto'n u n iktidarı d e vralm asın d an ön ceki d ö n em d e yapılm ış gibi g ö sterilir. D aha son raki bir yazıda M ydans "Sayın Su h arto ’nun ik tidara geldiği yıl o lan 19 6 5'te g e rçe k le ştirile n so lcu ları tem izlem e h arek âtı sırasın d a 5 0 0 .0 0 0 'd e n faz­ la E n d o n e zyalfn ın öldüğü tahm in e d iliyo r" (8 N isan 1997) dem işti. Hiçbir zam an Pol P o t'la ilişkili o la ra k k u llan ılm ayan p a sif cüm le yap ısın a, "kan dökm e" y a da "katliam ’ın y e rin e "tem izlem e” sözcüğünün seçilm iş olm asın a v e failin b ir türlü b elirlen em em esin e dikkat etm ek gerekir. Doğu Tim or ö rn eğin d e d e Times, katliam ın k ayn ağıyla ilgili o la ra k belirsiz bir tu­ tum serg ile r. "B u rası 1974'ten b eri sü ren kan lı bir iç s a v a ş v e bunun son u cu n d a y a ş a ­ nan işgal sırasın d a m eyd an a g e le n çatışm alar, idam lar, h astalık lar v e açlık yüzünden 10 0 .0 0 0 ila 2 0 0 .0 0 0 a rasın d a in san ın öldü ğü d ü n yan ın e n acı ve rici y e rle rin d e n b iri­ dir ...” (Steven Erlanger, 21 Ekim 1990). A çıkça bir failin bulun m am asına ek o larak, bu cüm le g e rçek leri ciddi b içim de çarpıtm aktadır: İç s a v a ş kısaydı v e ard ın d a bıraktığı



BGST | D üşün ce D izisi | 45



ölü sa y ısı da azdı; E n donezya p ro pag an d ası dışında, işgalin kanlı b ir iç sa v a şın "so n u ­ cu " oldu ğun a in anm ak için bir n ed en yoktur. Pol P o t’un ''d eğerli'’ k u rb an larıyla Su h arto'n u n "değersiz" k u rb an ların ın e le alm ış b i­ çim lerindeki b ir d iğer farklılık, ölüm leri ö rtb as etm e arzu sunda görülür. 7. Bölüm 'de belirttiğim iz gibi, Pol P o t’la ilgili olarak, soykırım ın ilk aşam asın d a ark a plan d a m ey­ d an a g elen o la y la r an a-akım m ed yan ın an latım ların d a tam am en ö rtb as edilm iştir. Pol P o t'u n bir katil o la ra k sorum luluğun a ilişkin bir n itelem e yoktu r, çünkü ku vvetleri ağır b ir h asara uğram ış v e o n lara karşı işlen en su çların öcünü alm aya yö n e lm işle r­ dir. Pol Pot'un iktidarı dön em in d e m eyd an a gelen ölü m lerin hiçbiri, N isan 19 75'te za­ ten h ayli yayg ın olan açlık v e salgın h astalıkla açıklanam az. H ayır, o la y la rın ark a p la ­ n ıyla ilgili o la ra k söz etm e ye d e ğ e r tek şe y, yaln ızca P a ris'te aldığı eğitim v e kom ü­ nist fanatizm idir. F akat Suharto söz kon usu oldu ğun da, belirli b ir b ağlam a yed irilm iş m azeretlerin kur­ duğu y e p y e n i b ir d ü n y a y la karşılaşırız. Uzun y ılla r b o yu n ca m azur gösterici form ül ş ö yle yd i: 19 6 5-19 6 6 arasın d ak i cin aye tle r, "bir şid d et dalgasın ı a te ş le y e n ’’ ya da "so l­ d an gelen şid d etli bir sald ırıy ı” izleyen "b aşarısız bir d arb en in so n u cu yd u .1"95 Tekrar te k rar ısıtılan bu form ül, kitlesel katliam ların kışkırtıidığıni; b ö ylelik le d ah a önceki "şiddetli bir sa ld ırı” n e d e n iyle haklı g ö sterileb ileceğin i ileri sü rer. B aşarısız b ir d a rb e ­ nin niçin b üyü k çaplı bir katliam ı haklı göste re b ile ce ğin i y a z a rla r asla açıklam azlar, am a ipucu h avad a asılı kalır. Son yıllard a, gen ellikle bir d iktatörlü ğün sü rd ü rü lm esi­ ne ilişkin açıklam a v e ra sy o n e lle ştirm e y le ilgili olarak, m edya düzenli şek ild e siyasal baskıyı "istik rar” v e "bü yüm e” ile birlikte e le alm ıştır. Su harto bu kazanım ları "iktidar üzerin de çok sıkı b ir denetim k u rarak v e kam u oyun daki e le ştirile ri v e m u h alefeti b astıra ra k ” e ld e etm iş o lsa da "onun b aşarısın ın işa re tle rin e her y e rd e rastlan ır. ” 9 6 New



J o r k Times ’tan alın an bu ifad eler, gazeten in Pol Pot şö y le dursun, C astro 'ya bile asla b ah şetm eyeceği b ir b ağlam kurgulam akta v e d erin g e rek çe le r üzerin e bina e d ilen m a­ zur g ö sterici b ir tavrı yan sıtm aktad ır. Bu m azur g ö sterici tavır, S u h arto ’nun Doğu Tim or’u işgal v e istila etm esin i de k ap ­ sar. Y ıllarca N eıvyork Times m uhabirleri, iç s a v a ş işgald en çok ön ce so n a erdiği h al­ de, E n d o n ezya'n ın b ir iç sa v a şın o rtasın d a işgali gerçekleştird iğin i iddia e ttiler.?? E n d o n ezya’nın Doğu T im or'da g erçek leştird iği sald ırılar v e c in a y e tle r 1977—7 8 'd e ölüm cül b ir z irve ye u laşırk en (başka y e rd e o lsa "soykırım ” o la ra k ad lan d ırılacak bir katliam dır), gazete Doğu T im or'la ilgili n e re d e y se hiç h ab er v e rm e m e y e b aşlad ı. Endo­ nezya 19 9 9 'd a u lu slararası baskı yo lu yla terk ettiği Doğu T im or’u B irleşm iş M illetle r’in yü rü rlü kteki resm i k a ra rla rın a aykırı o la ra k işgal altın d a tutm uş olduğu halde, g azete­ nin m uhabirleri sald ırı v e işgali iç se lle ştire re k v e açıkça m eşru laştırarak Doğu T im or’u "ihtilaflı bir b ölge", Doğu T im orluların d iren işin i ise "ayrılık çı” o la ra k n ite le d ile r.?8



46 | Rızanın İmalatı I Sdu ıard S. Herm an, Noam Chomdky



Bu ö n y arg ıyla birlikte Su h arto v e E n donezya H üküm eti'nin m ed yad a nazik bir şe k il­ d e e le alınm ası, b ir kez daha, tarihi askeri d arb e v e 19 65 k atliam ların a k ad ar uzanan ABD'nin d e stek le m e p o litik asıy la b ağlantılıdır. Bu o la y la r ABD ye tk ilileri tarafın d an şe v k le selam lan m ıştı. 0 zam anki savu n m a Bakanı R o b ert M cN am ara olayları, ABD'nin En do n ezya o rd u su n a sağladığı d e ste k s a y e s in d e m e yd an a gelen "kazanım lard an" biri o la ra k n iteledi; "kan b an yo su " (Time) v e "şaşk ın lık u yan d ıran kitle katliam ı" (Neıvyork



Times) m ed yad a b irer "ışık p arıltısı" o la ra k d eğerlen d irild i (Neıvyork Times'tan Ja m e s R eston ).9 9 ABD ask eri v e ekonom ik yardım ı v e d iplom atik korum ası, Suhorto d ik ta­ törlüğü b o yu n ca sürdü v e buna bağlı o larak, m edya Su h arto 'yu iyi bir soykırım cı o la ­ ra k g ö ste rm e y e b aşlad ı.



Neıvyork Times m uhabiri D avid Sanger, Su harto ile 19 9 0 son rasın ın Saddam H üseyin'i (1990 ö n cesin d e Saddam bir ABD m üttefikiydi) arasın d a şö y le bir ayrım yap tı: "Suhar­ to şarb o n sto k lam ıy o r y a da A v u stu ra ly a ’yı işgal etm e teh didin de b u lu n m u yo r."100 Yani, Su h arto'n u n istilasın a, yaptığı kitle katliam ına v e Doğu Tim or'un uzun sü re y a ­ sad ışı şe k ild e işgal e d ilm esin e sıfır ağırlık v e riliy o r v e b irkaç yıl ö n ce E n do n ezya'da b eş yüz bin ila iki m ilyon a rasın d a in sanın katled ilm esin d en d e söz edilm iyor. Bu bize, Batı p ro pag an d a sistem in d e iyi v e kötü soykırım cıların nasıl d e ğerlen d irild ikleri ko ­ nu su nda bilm ek istediğim iz her şeyi an latıyo r.



Başka Uygulamalar G olden Rule (Altın K ural) adlı kitabın da siy a se t bilim ci Thom as Fergu son, siyasi p a r­ tilere v e se çim le re yatırım y a p a n la r b ir konu üzerin de uzlaşm aya vard ık ları zam an, halk ne k ad ar ku vve tle yen i bir a lte rn a tif iste rse istesin , p artilerin o kon uda re k a b e ­ te v e tartışm aya girm eyeceklerin i savu n u yo r. Sırad an se çm en lerin seçim lerd eki te r­ cihleri e tk iley eb ilm ek için "kitlelerin m e sele le ri iyice dü şü nüp taşınm ası v e ifad e e t­ m esi olan ağın ı doğru d an a rtıra c a k güçlü k a n alla ra "101 sah ip olm ası gerektiğin i ileri sü ­ rü yor. Bunlar, k o le k tif gü çleri sa y e sin d e sırad an se çm en lerin çık arların a siy a sa l s is ­ tem içinde b üyük bir ağırlık verilm esin i sa ğ la y a b ile ce k se n d ik a la r v e diğer aracı ö r ­ g ü tlerd en oluşur. P ro p agan d a m odeli v e onun yan sıttığı kurum sal dü zen lem eler, ö n d e gelen yatırım ­ cıların uzlaştığı kon ular üzerin de p artile rin re k ab e t etm esin i ö n le y en ayn ı güçlerin, m ed yan ın te rc ih le rin e d e egem en olacağın ı v e üzerin de uzlaşılm ış k on u lard a "kitle­ lerin m e sele le ri iy ice dü şü nüp taşın m ası v e ifad e e tm esin e" izin ve rm eyeceğin i o rta ­ y a k o yar. Ö rneğin, düzenli o la ra k y a p ıla n kam uoyu yo k lam aları, s a v a ş v e yoğu n s a ­ v a ş p ro pag an d ası dön em leri hariç, halkın d ah a küçük bir savu n m a bütçesi istediğini ve h arcam aların savu n m ad an eğitim e v e d iğer sivil işle v le re kayd ırılm ası ta ra fta rı o l­



BGST | D üğünce D izisi I 47



duğunu g ö ste rm e k te d ir.102 Fakat ö n d e g e le n yatırım cılar b üyü k b ir savu n m a b ü tçe si­ nin gerek li olduğu kon usun d a an laştık ları için, iki b üyük parti yaln ızca hangi tarafın ask eri h arcam alard a k esin tiye gittiği kon usund a çek işm eye g irer v e her ikisi d e - 2 0 0 0 yılı b aşkan lık seçim k am p an yası sırasın d a G e o rg e W. Bush v e Al G o re'u n yaptıkları gibi— savu n m a b ü tçesin i arttırm a sözü v e rir. T artışm ayı iki p artin in b elirled iği sın ır­ lar içind e tu tarak v e savu n m a b ü tçesin d e b üyük k e sin tiler yap ılm ası gerektiğini s a ­ vu n an görüşün tartışılm asın ı v e ifad e ed ilm esini d ışlayarak , an a-akım m edya da aynı şe yi y ap ar. A lte rn atif b aşkan ad ayı Ralph N ader, söz kon usu k esin tilerin gerek liliğin e işare t etti, am a m edya on a bu kon u lard a sesin i duyurm a im kânı verm edi. Bazıları ise, iki p artin in d estek led iği se çe n e k le rin y e te rli olduğu g e re k çe siy le açıkça N a d e r’in b a ş ­ kan lık tartışm aların ın dışın da tutulm asını sa v u n d u la r.103 ABD'li şirk e tle r cem aati, ü y elerin in askeri h arcam alard an e ld e ettikleri fa y d a la r n e ­ d en iyle , şu an d a sürekli z a yıflayan R u sya’nın savu n m a bütçesin in tam b eş katı bü­ yü klü ğü n d e d e v a sa b ir savu n m a b ütçesi tale p etm işlerd ir. O ysa R u sya d ü n yad a ikin­ ci b üyü k savu n m a b ü tçesin e sahiptir. Şirk etler cem aatin in e ld e ettiği fa y d a la r a ra ­ sın d a şu n lar y e r almaktadır-, silah lar v e öteki ih ale işleri, araştırm a-g e liştirm e ye sa ğ ­ lan an doğrudan v e d o laylı te şv ik le r10* v e u lu sö te si ABD şirk etlerin in etkin katılım cı­ sı old u kları v e fay d a eld e e ttik leri k ü resel ekonom ik gen işlem en in d e stek le n m e sin ­ de ask eri gücün oyn adığı rol. İş dü nyası, ayn ı zam anda, tic are t an laşm aların ın pazar açm a kon usund aki etkin lik lerin d en v e D ünya T icaret Örgütü (WTO), D ünya B an ka­ sı v e IMF’nin d estek le yici fa aliye tle rin d e n d e fay d alan ır. F akat bu tic are t a n la şm a la ­ rı v e u lu slararası fin an s ku rum larının etkin likleri çatışm ay a v e siyasi m ü cad e ley e yol açm ıştır; çünkü o n ların iş ç e v re le rin e sağladığı fa y d a la r g a y e t açık olduğu halde, n e ­ d en oldu kları ağır b ed elleri, k ü resel bir em ek pazarın da re k ab e t e tm e ye zorlanan iş­ çile r öd em ekted ir. A yrıca k ü re se lle şm e v e tic a re t an laşm aları, şirk et cem aatin in s iy a ­ si v e ekon o m ik gücünü d ah a da arttırır; çünkü b un lar karar alm a yetkisin i d em okratik toplum ku rum larından, u lu sö tesi şirk e tle rin çık arların a d ah a gü ven ilir bir şe k ild e hiz­ m et e d en b an k acılara v e tek n o k ratlara k ayd ırırlar. B urad a da, savu n m a b ü tçesi v e s i­ vil yö n elim li b ü tçe karşıtlığın d a olduğu gibi, kam uoyu yo k lam aları şirk e tle rin tercih ­ leri ile halkın tercih leri a ra sın d a keskin bir ikilik olduğunu g ö sterir; halkın te rc ih le ­ rinin gen e llik le iş çe v re le rin in gözettiği a n laşm alara v e kurum sal d ü zen lem elere k a r­ şı oldu ğu gö rü lü r .,0 5 P ro p agan d a m odeli, m ed yan ın bu bir dizi m e sele y i nasıl e le aldığını g aye t iyi açıklar. M esela, Kuzey A m erika Se rb e st T icaret A n laşm ası’nın (NAFTA) kabul edilişin i v e onu izleyen M eksika m ali kriziyle 1994-95 çökü ntü sü nü m ed yan ın nasıl işled iğin e bir b a ­ kalım . Bu an laşm a yü rü rlü ğe girm eden ö n ce y ap ılan kam u oyu yo k lam aları, tutarlı bir şek ild e önem li b ir çoğunluğun NAFTA'ya v e d ah a so n ra M eksika h isse se n e tle rin e y a ­



48 | R ız an ın İmalatı | £dw ard S. Herm an. Noam Chom&ky



tırım yapm ış olan yatırım cıların ku rtarılm asın a karşı çıktığını, am a seçk in lerin b u n la­ ra ta ra fta r olduğunu gösterm iştir. M edyada çıkan b aşyazılar, h ab erle rin v e riliş şekli v e yorum k ö şe le rin d e yazan "uzm anların" seçilişi, belirgin bir şe k ild e seçk in lerin te r­ cih lerin e uygun şek ild e düzenlenm iştir. B aşyazıların , uzm anların vs. d eğerlen d irm esi, NAFTA'nın y a ra rla rın ın açık olduğu, tüm nitelikli o to rite le rin bu kon uda hem fikir o l­ duğu v e yaln ızca "d em ago glar” v e "özel çık ar grupların ın " buna karşı çıktığı yö n ü n d eyd i.’0Ğ "K ayb ed en le r" kate go risin d e olm ası m uhtem el olan "özel çıkar grupları," kad ın ­ ları, azınlıkları v e em ekçilerin b üyük bir çoğunluğunu k ap sam ak tayd ı.107 M edya, a n ­ laşm aya karşı kam uoyu yo k lam aların d a o rta y a çıkan m ün aseb etsiz durum a, yan i ç o ­ ğunluğun düzenli o la ra k a n laşm aya m u h alefet ettiği gerçeğin e, g e n ellik le bu gerçeği görm ezden g e le re k yak laştı; halkın bilgilendirilm ediğini v e bu n e d e n le kendi ge rçe k çıkarların ın farkın d a olm adığını pek az işle d i.108 Em ek cep h esin in NAFTA tartışm ala­ rının son u cu n u etkilem e çab asın a hem Neıvyorlc Times hem d e Waöhirıgton P a t şid ­ d e tle saldırdı; buna karşın, şirk e t çe v re le rin in ya d a ABD v e M eksika H üküm eti’nin lobi v e p ro p ag an d a faa liy e tle ri hakkında ben zer bir e le ştiri dile getirm edi. Em ek c e p ­ hesi, ifad e ettiği ö n e sü rü len görü şü n d en d olayı sald ırıy a uğrarken, em ek ceph esin in ben im sediği görüşün g e rçe k te n e olduğunun ifad e e d ilm esin e o lan ak verm eyi re d d e t­ ti.109 NAFTA yü rü rlü ğe girdikten sa d e c e on bir a y son ra, 1994'te, M eksika büyük bir mali krize girdi. Bu kriz sırasın d a muazzam b ir se rm aye kaçışı, d e v alü asyo n v e b unların bir sonu cu o la ra k M eksika’yı acı verici d e fla sy o n ist p o litik alar uygu lam aya zorlayan IM F'nin ku rtarm a o p e ra sy o n u yaşan d ı. Çöküntü NAFTA uygu lam aya sokulduktan s o n ­ ra b ir yıl içinde m eyd an a gelm esin e rağm en, bu an laşm ayı e kon o m ik ilerle m e n in ge ­ lecekteki altın çağın a doğru atılan bir adım o la ra k sunm uş o lan m edya, koro halinde, su çlan m ası gerek en in NAFTA olm adığını belirtti. Ekonom ik durum fiili o la ra k tam bir kilitlen m eye doğru gittiğinde ise, M eksika'da hisse se n e tle ri satın alm ış o lan yatırım ­ cıların ku rtarılm asın ı d estek led i. Oysa, A BD 'deki kam u oyu yo k lam aları halkın genel o la ra k buna m u h alefet ettiğini g ö steriyo rd u . U zmanlar, m edya u lem ası v e b a şy az a r­ lar, M eksika’yı "kilitlem esinin" NAFTA’nın büyük bir erdem i olduğunu açıklad ılar; b ö y ­ le ce M eksika, kapsam lı bir politika değişikliğin e gid e m ey ec e k v e kendini aşırı d e fla s ­ yo n d an v e işsizlikten k o ru yacak d e n e tim lere b aşvu ram ayacak tı. Bu kilitlem enin cid ­ di şe k ild e an ti-d em o kratik b ir nitelik taşım asın a karşı ise um ursam az b ir tavır takın d ı­ lar. O ysa, NAFTA’nın seçim h ilesiyle yö n etim e g elen bir hüküm et tarafın d an m üzake­ re edilm iş olm ası onu d ah a da so rgu lan ır h ale g e tiriy o rd u .110 D aha yak ın tarih lerd e, WTO, IMF ve D ünya B an k ası’nın p o litik aların a karşı g elişen kü­ re se l m uhalefet, K asım -A ralık 19 9 9 'd a Seattle'd aki WTO K o n fe ra n s fn d a v e so n ra Ni­ sa n 2 0 0 0 'd e VVashington'daki IMF v e D ünya B an kası'n ın yıllık top lan tıların d a kitlesel



BGST | Dü tü n c e D izisi [ 49



p ro te sto la ra yol açtığı zam an, m ed yan ın bu o la y la rı e le alış biçim i alaycıyd ı v e g ö ste ­ ricile re karşı düşm anca b ir tavrı içeriyo rd u . A yrıca n e re d e y se bütün an a-akım m ed­ ya, p ro te sto la ra y o l açan g e rç e k m e sele le ri e le alıp işlem edi. M edya, S e a ttle ’d aki g ö s­ te ricileri "m aksatlı a jita tö rle r” (US N em & Worid Report), "yıkıcı m ağdu rlar" (Phila-



delhpia Inquirer), açıkça "d ü n ya ticare tin e karşı o lan lar" (ABC Neıvi) v e "hiç n e d e n ­ siz gürültü k o p aran lar" (CNN) o la ra k ta rif etti. Fakat p ro te sto cu ların şik ây etlerin e n e ­ d en o lan g e rçe k le r n e re d e y se hiç a raştırılm ad ı.111 B en zer şekilde, VVashington p ro te s­ to ların d a d a m ed ya sürekli o la ra k gö ste ricilerin giysilerin d en , görü n ü şlerin d en , y a y ­ dıkları kokudan, g elip g eçici h e v e sle rin d e n söz e d e re k "o rtad a tutarlı şe k ild e b ir dava o la ra k ad lan d ırılab ile ce k h erhan gi b ir ş e y in ” olm adığını ileri sürdü (M ichael K elly, ga­ zeteci, Waöhirıston Po&t) v e g e rçe k m e sele le ri e le alm ayı red d etm e tavrın ı sü rd ü r­ d ü .112 S e a ttle 'd a v e W ash in gto n ’da a ra ların d a ünlü ik tisatçılar, so sy a l ku ram cılar v e d ü n yan ın çeşitli y e rle rin d e n g e le n te crü b e li örgü tçü lerin d e bulunduğu pek çok bil­ gili p ro te sto cu vard ı v e b u n lar tu tarlı b ir gü ndem e sa h ip tile r."} F akat m ed ya k ü re se l­ leşm e karşıtların ı soru n çıkaran cah iller şek lin d e k lişeleştirm eyi tercih etti v e katılım ­ c ıla rla görüşm ek v e fikirlerini ö ğren m ek için uğraşm adı. Yorum sa y fa la rın d a y ayım la­ n an yazılard a p ro te sto cu la r a le yh in e b ir d engesizlik m evcuttu. TV'nin taraflılığı daha az değildi v e çoğu zam an g e rç e k le r k on u su n d a yan ıltıcı h a b e rle r ve riyo rd u . 29 Kasım 19 9 9 'd a D ünya T icaret Ö rgütü’nü tanıttığı program ında, Dan R ath er söz kon usu k a ra r­ ların çe v re y i korum ayı am açladığın ı im a e d erek , örgütün p ek ço k ç e v re soru nu h ak­ kında k a rarlar aldığın ı açıkladı. O ysa bu k ararlar, g e n ellik le ç e v re hakların a karşı tic a­ ri h akları ön p lan d a tutm uştu. S e a ttle v e W ashington p ro te sto ları üzerin e h a b er y ayım layan v e V ietnam S av aşı d ö ­ nem indeki (1965-75) p ro te sto la ra karşı sergiled iği yan lı tu tu m a "4 geri d ön en m e d ya­ nın d ikkat çekici b ir başka özelliği de, g ö ste ricilerin b aşvurduğu şid d eti ab a rta ra k p o ­ lis p ro vak asyo n u n u v e şiddetin i oldu ğun dan az gösterm ek; diğer yan d an , b arışçıl ya da b aşka türlü tüm p ro te sto e yle m lerin i sın ırlan d ırm ak üzere tasarlan m ış o lan y a s a ­ dışı polis taktiklerin i hoş k arşılam ak o lm u ştu r ." 5 B irkaç kişinin cam lan k ırm aya b a ş ­ lam asın d an ço k ö n ce S eattle polisi, şid d e te b aşvu rm ad an gö steri y a p a n bir ço k p ro ­ te sto c u y a karşı güç v e kim yasal m ad d e le r kullandığı halde, m edya k ro n o lo jiyi tersin e çevird i; p olis şid d etin in p ro te sto cu ların şid d e tin e bir ce v ap olduğunu belirtti. A slın ­ da, etrafı kırıp d ö k e n le r p olis tarafın d an b üyü k ö lçü d e görm ezden gelinm iş, am a b a ­ rışçıl g ö ste riciler dayağın , göz y a şa rtıc ı b om banın, b ib er gazı işk en cesin in v e tutuk­ lam aların hed efi o lm u ştu ."6 N eıvyork Tıme&'ta yayım lan an b ir m akale, S e attle p ro ­ testo cu ların ın d e le g e le r v e p olis ye tk ililerin in üzerin e dışkı, taş v e m o lo to f k o k te y­ li attık ların ı yaz a ca k k ad ar ileri gitti. Timei d ah a so n ra bir düzeltm e ya y ım la y a ra k bu id d iaların y a n lış olduğunu d u yu rd u ."? Y an lış b ir şe k ild e S e attle 'd a "bugünkü o la ğ a ­



50 | Rızanın İmalatı \ £dw ard S. Herm an, Noam Chomsky



nüstü te d b irlere g ö ste riciler se b e p oldu " su çlam asın ı y ap an Dan R ather, d ah a son ra V Vashginton'daki p ro te sto cu lar için - " b a r ış ı korum akla su ç la n a n la ra ” v e "başka fikir­ leri o la n la ra " k a r ş ı- belki d e "geçen yıl S e attle 'd a y a şa n a n şiddetin tekrarlan m asın ı u m u yo rlard ı” iddiasını o rta y a a ttı.1' 8



Out ot Corıtrot: S ea tîle’s Flawed Respon&e to Protesti A gaim t the World Trade Orgarıization (Çığrından Çıkmak: S e attle 'd a D ünya T icaret Ö rgütü'ne K arşı P ro te sto la ­ ra G ad d arca Yanıt) başlıklı 87 sa y fa lık rapo run da, ABD Sivil Ö zgürlükler Birliği (ACLU) "S e a ttle ’d aki p ro te sto cu la r so n d e re c e b arışçıld ılar, am a polis d eğild i” ifad esin i kul­ landı. S eattle polisinin p ro te sto la ra karşı tepkisi, siv il özgü rlü klerin zalim ce ihlal e d il­ m esi o larak tanım lanıyordu . R ap ora g ö re bu tepki, "barışçıl p ro te sto cu lara karşı o ld u ­ ğu k ad ar o la y la rı k en ard an se y re d e n le re karşı da kim yasal silah ların , p lastik m erm i­ lerin v e co p ların yayg ın şe k ild e ku llanılm asını içeriyordu . F akat NBC, ABC, CBS, CNN,



N eıvyork Timei v e Waâhgintorı Po&t kendi polis ta raftarı v e p ro te sto cu karşıtı çizgi­ lerin e te rs dü şen ACLU'nun e ld e ettiği b u lgu lan e s geçtiler. M edyanın o la y la rın akışını te rsin e çevirm esi, e ylem cilerin şid d e t tehdidini şişirm e ­ si v e b arışçıl şe k ild e gö ste ri ya p a n la rı korkutm ak için tasarlan m ış p olisin y a sa d ışı e y ­ lem lerini alçak p e rd e d e n e le alm ası ," 9 hem polis şiddetin i hem de ifad e özgürlüğüne y ö n elik ciddi kısıtlam aları ce sa re tle n d ire n b ir zem in hazırlam ıştır. Bu b astırm a m eka­ nizm alarının çapı v e gelişk in lik d e re c esi S e attle ile W ashington o la y la rı a rasın d a a rt­ m ış, Temmuz v e A ğu stos 2 0 0 0 ’d e P h ilad elph ia v e Los A n g eles'tak i C um huriyetçi ve D em okrat p artile rin to p lan tıları sırasın d a d ü zen len en gö ste rile ri b astırm ak için de ayn ı m ekanizm alar d e v re y e soku lm u ştu r.120 Şirket m ed yasın ın p ro te sto ların am acına k arşı öteki şirk e t cem aatlerin in çizgisiyle yakın bir p are le llik arz e d e n düşm anlığı, Bi­ rinci T adilata* bağlılığını tam am en zayıflatm ıştır; ü stelik kendi hakları v e im tiyazları sö z kon usu oldu ğun da d ah a ö n c e görülm em iş bir şekilde. M edyanın NAFTA ile em ek cep h esin in tartışm alara katılm a hakkını e le alış biçim i­ nin v e VVatergate, COİNTELPRO v e işçi-yönetim çatışm asın ın erk en tarihindeki ön em ­ li o la y la ra (H aym arket vak ası, H om estead grevi, I. D ünya Savaşı so n rası "kızıl korku") yaklaşım ının da gösterdiği g ib i,121 pro pagan d a m odeli iç v e dış politika m esele le rin e d e u ygulan ıyor. ABD'de işçi örgü tlen m esi o n larca yıld an beri sürekli y e n ile n e n bir kıs­ kaç altındadır. 19 8 0 'le rin b aşların d aki d e flasyo n ist p olitikaları, şirketlerin kü çülerek işçi çıkarm ası, k ü reselleşm e, iş çevre le rin in sen d ik aları alt etm ek için b üyü k b ir kam ­ p an yay a girişm esi, se n d ik alara v e işçilere v e rile n zarara hüküm etin ark a çıkm ası y a da kayıtsız kalm ası yüzünden işçi örgütlenm esin in durum u olum suz şek ild e etkilenm iştir. R eagan dönem inin başın dan itibaren sen dik a üyeliğinde belirgin bir dü şü ş görülm ü ş­ * First Amendment. ABD Anayasası’ndaki Birinci Tadilat (Haklar Bildirgesi-1791) din, ifade ve basın öz­ gürlüğünü; barışçıl örgütlenme, toplantı ve dilekçe verme hakkını garanti altına alır, -y.h.n.



BGST 1 D ü jü n ce D iziii | 51



tür; sen dik a yoğunluğu ıg 8 o 'd e yüzde 25 iken 19 9 6 'd a yüzde 14.5'e düşm üştür (özel se k ­ tö rd e bu oran sa d e c e yüzde 10.2'dir). Bu, işgücünün azalan pazarlık yeten eğin i y a n sıt­ m aktadır; ayrıca buna bir d e ü cretlerd e v e so sy a l haklard a y a şan an önem li gerilem e­ ler, d ah a ağır çalışm a koşulları v e iş güvenliğinin gid erek azalm ası eklenm iştir. 19 8 1'd e B aşkan R eagan 'ın g re v e giden 11.0 0 0 h ava kon trolörü n ü işten çıkarm ası, "hü­ küm etin g re v kırıcılığına o n a y verdiğin i gö ste riyo rd u v e y e n i bir en d ü striy el ilişkiler dön em i açıld ı."122 N e v a r ki, an a-akım m ed yayı o k u y a ra k y a d a d in le y e re k bunu ö ğ re n ­ m emiz n e re d e y se im kânsızdır. 1994’te B u iin e n Week'te yayım lan an istisn ai b ir m a­ kale d e "G eçen so n 10 -15 yıld a ... ABD en d ü strisi sen d ik alara karşı tüm zam anların en b aşarılı sa v a şla rın d a n birini yürüttü. Ö rgütlenm e hakların ı ku llandıkları için b in lerce işçinin işten çıkarılm ası, i9 8 o 'le rin so n ların d a se çile n tem silcilerin üçte birinin" y a s a ­ dışı b ir şe k ild e işin e son verilm esi, savaşın kazanılm asın a yardım cı oldu d iye ya z ıy o r­ d u .123 Bu b aşarılı savaş, m edyan ın işb irliğiyle sessizce yü rü tü ldü. Sen dikaların y e tk ile ­ rinin gaspedilm esi, y e d e k işçilerin kullanılm ası, C aterp illar g revi gibi uzun v e gü çten dü şü rü cü g re v le r so n d e re c e alçak p e rd e d e n e le alındı. P ro p agan d a m odelinin uygu­ lanab ilirliğini g ö ste re n dikkate d e ğ e r bir ö rn ek şuydu : N isan 19 8 9 ’da b a şla y a n v e d o ­ kuz a y a yakın sü ren Pittston m ad en cilerin in grevi, ayn ı yılın yaz ayların d a So vye t m a­ d en cilerin in yaptığı grevd en daha az ilgi topladı v e ayn ı ö lçü d e d ostça b ir yaklaşım görm edi. 124 1977 ile 199 9 a ra sın d a en üst yü zde ı’lik dilim deki h an e halkı gelirleri, yüzde 84.8 v e e n ü st yü zde ıo ’luk dilim deki h an e halkı g e lirleri yüzde 44.6 o ran ın d a artark en , a ltta ­ ki yü zde 6 o 'lık dilim deki h an e halkları gelirle rin d e kayıp lar y aşan d ı v e en alttaki yü z­ de 20'lik kesim in gelirleri yüzde 12.5 azald ı .I25 İm alat işçilerin in v e yö n etici konum ­ da o lm ayan ç alışan ların (yani işçi sın ıfının yap tığı işle rd e çalışan işgücünün yüzde 8o 'in in ) s a a t b aşın a ald ıkları g e rçe k ü c re tle r 1973 ile 19 99 arasın d a yü zde 4.8 o ra n ın ­ da a zald ı.126 Bu, ayn ı d ön em d e so sy a l g ö ste rg e le rin k ö tü ye gittiğini, I27 yü k sek istih­ dam , "yen i ek o n o m i’’ v e b o rsad ak i h ariku lad e y ü k seliş çağın da çoğunluğun refah ın d a b ir dü şü şü n m e yd an a geldiğini gösterir. 1999 v e 2 0 0 0 ’d e in tern et şirk e tle rin e ait h is­ se se n e tle rin in işlem gördüğü p iy asaların çökm esiyle, bu y e n i çağın atılım dönem i k e­ sin o la ra k so n a erdi; yü k seliş dön em in d e yaln ızca küçük b ir azınlığın kazanç sağ lad ı­ ğı an a-akım m ed ya tarafın d an gü çlükle fark ed ileb ild i.128 A na-akım m ed yan ın bu m e­ s e le y i kısa bir sü re için k eşfetm esi, an cak 19 96 b aşk an lık seçim leri kam p an yası s ır a ­ sın d a Pat B u ch an an 'm sağ -k an at p op ü list çığlıkları sa y e sin d e gerçe k le şe b ild i. 200 0 yılı seçim k am p an yasın d a b ir kez d ah a iki b üyü k p artin in ad ayları, h erkesi kazançlı çı­ karacağı d ü şü n ü len "yü k seliş zam an ın da” çoğunluğun niçin a y a ğ a kalkm akta b a şa rı­ sız kald ığın a d air h içbir ş e y sö ylem ed i; yaln ızca R alph N ad er v e öteki m a rjin alle ştiril­ miş a d a y la r bu konu üzerin de d u rdu lar v e daha ön ce b elirtildiği gibi, egem en m edya



52 | Rızanın İmalatı \ Cduıard S. Herm an. Noam Chomiky



so rg u layab ile ce ğ i m e sele le ri b üyük p artilerin gü ndem in de y e r a la n la rla sın ırlı tuttu. P ro p agan d a m odelinin bir b aşk a çarp ıcı uygulam ası, kim ya en d ü strisi v e on u n la ilgi­ li d ü zen lem elere m edyanın yaklaşım ın d a görü leb ilir. Endüstrinin gücü v e m edyanın iş d ü n yasın ın ta le p le rin e karşı gösterdiği h a ssa siy e t n ed en iyle, R achel C arson'ın Si-



lent Spring 'de (Sessiz Bahar) "b ilerek bizi zeh irliyorlar, so n ra d a so n u çları d e n e tliy o r­ la r"129 şek lin d e ta rif ettiği b ir sistem m edya tarafın d an n orm alleştirild i. Bağım sız ş e ­ kilde v e ö n c ed en gü ven lik te stleri yapılm aksızın, en d ü striy e kim yasal m ad d eler (ve 19 9 0 ’lard a biyo-m ü h en d islik ürünü gıdalar) üretm e v e satm a izni verild i. Ç evre K oru­ ma T eşkilatı (EPA) tarafın d an yap ılan d en e tim ler ise finan sm an yetersizliği v e y a s a ­ ların uygulan m ası v e te stlerin yap ılm ası üzerindeki siyasi kısıtlam alar n e d e n iyle cid ­ di şek ild e z a fiye te u ğ rad ı.1^0 U lusal A raştırm a K on seyi'n in 1984 tarihli önem li bir a r a ş ­ tırm ası, ticareti yap ılan kim yasal m ad d elerin yüzde 78 'in in sağlık açısın d an y a ra ttı­ ğı riskleri g ö ste re n v e rile rin bulunm adığını o rta y a çıkardı. Ç evre Savun m a F o n u ’nun yaptığı bir gü n cellem e, 10 -15 Y1* so n ra da bu durum un p ek değişm ediğini gösterd i. F e ­ d e ral H üküm et’e bağlı U lusal T oksikoloji Program ı yıld a 10 ila 20 kim yasal m addenin ka n se ro je n olu p olm adığın a ilişkin te stle r y a p ıy o r (am a bu kim yasal m ad d elerin o la ­ sı b aşka yan etkilerin i in celem iyor). Bu arad a, yıld a 500 ila 1.0 0 0 ye n i kim yasal m ad­ de ticari dolaşım a soku lu yor; d o la y ısıy la bilgi tabanım ız sürek li o larak d aralıyo r. 131 Öte yan d an , b ir m üdahale olm adan satış yap m ak iste ye n endü stri açısın d an sistem g a y e t iyi işliyor. Tüm gü ven lik te stleri v e araştırm aları kim ya en d ü strisin in in isiy ati­ fin e bırakılıyor; so n u çların n e zam an EPA 'ya iletilm eye d e ğ e r oldu ğun a en d ü stri ü y e ­ lerin in karar verm esi, k lasik bir "tavu kların tilkiye em an e t ed ilm esi" düzen lem esidir. Sistem halk açısın d an yete rsiz şe k ild e işlem iştir v e en d ü strin in EPA'yı etkilem e, hatta bazen tu tsak alm a kudreti n e d e n iyle d e yetersizliği iyice p e k işm iştir.1^2 B una karşılık, endü stri çoğu zam an kim yasal m ad d elerin gü ven ilirliğin in EPA (ya da FDA) yö n e tm e ­ liği tarafın d an te yit edildiğini sa v u n u r.133 D iğer y an d an , endü stri bu yön etm eliğin iş le ­ yişin i zayıflatm ak için elin d en gelen i y ap ar; kaldı ki d ah a ö n c e de b elirtildiği gibi, söz kon usu kurum lar p iyasad ak i kim yasal ürün lerin çoğunluğun u herhangi b ir şek ild e d e ­ netim den geçirem em ekted ir. M edyanın yard ım ıyla kim ya en d ü strisi, kim yasal m ad d elerin b ire y le r v e b ire y se l to ­ le ran s sın ırları açısın d an taşıd ıkları risk le r tem elin d e an alize tabi tu tu larak ayrı ayrı d eğerlen d irilm esi gerektiği şeklin deki görüşün ü yayg ın biçim de kabul ettirm iştir. F a­ kat bu tür riskleri v e to le ra n s d e re c ele rin i in san lar için ö lçm ek çok zordur. K on trol­ lü d e n e y le r m üm kün değildir; h a s a r y ılla r so n ra o rta y a çıkabilir; h asar biçim lerini ö n ­ ce d e n bilm ek zordur; kim yasal m ad d e le r ç e v re d e k i b aşka m ad d e le rle e tk ileşim e g ire ­ bilir; b iyo -akü m ü latif o la b ilirle r v e kim yasal m ad d eler çözü ldüklerin de o rta y a çıkan ü rü n ler a y rıca bazı te h lik eler yara ta b ilirle r. B undan b aşka, bir çoğu uzun sü re varlığ ı­



BGST | D ü şü n ce D izisi | 53



nı koruyan , b iyo -akü m ü latif özellik taşıyan , b aşk a kim yasallarla e tk ileşim e giren b in­ le rc e kim yasal m adde ç e v re y e gire rse , o n ların halk v e ç e v re üzerin de y a v a ş y a v a ş b i­ riken v e karşılıklı etkileşim d en d oğan etkilerin i ö n e m sem eyen b ir kam u p olitikası çok büyük ku su rlar taşır v e sorum suzcadır. Kim ya san ayin in , ABD H üküm eti’nin de d e steğ iy le şid d etle karşı çıktığı "ih tiyat ilk e si­ ne" d ayan an p o litik a,1^ k im yasalların tam am en te st ed ilm ed en ç e v re y e girm esine izin verm eyecek tir. İnsan doku ların d a biriken v e çözü ldüklerin de o rtaya çıkan ürünleri tehdit edici o lan y a d a b ilin m eyen k im yasalların kullanım ını y a sa k layac ak tır. T estten geçirilm em iş v e riskli oldu kları b ilin en k im yasalların ye rin e , tehdit içerm eyen v e m a­ kul bir m aliye tle bulunup ge liştirile b ile ce k a lte rn atifle rin kullanım ını z o rlayacak tır .'35 İhtiyat ilkesinin uygulan m asını b a şa rıy la ö n le y e n en d ü stri sözcüleri, yü rü rlü kteki sis­ tem in "sağlam bilim e" dayan dığın ı savu n u yo rlar. Fakat bilim bize, hangi risklerin k a­ bul ed ileb ilir olduğu şö y le dursun, endü strin in herhan gi bir risk iç eren kim yasalları ç e v re y e sokm a hakkının bulunup bulunm adığını d a söylem ez - b u n la r p olitik k a ra r­ lardır, Buna e k o larak, e ğ e r ç e v re y e sokulan kim yasallar, b ağışıklık v e ü rem e üzerin­ deki uzun-dönem li etkileri, h erhan gi bir k an se r tehdidi içerip içerm ed ik leri v e çözül­ dü klerin d e o lu şan ürü n lerin ç e v re ü zerin d e n e gibi e tk iler yarattığı gibi toplum sal s e ­ çim lerle ilgili bütün d e ğ işk en le r açısın d an te st ed ilm iyo rsa -b u g ü n e k ad ar hiçbiri bu şe k ild e te st edilm em iştir— "sağlam bilim in" b ilim sel değil, politik bir tem ele d ayan d ı­ ğı ap açık h ale gelir. K im ya e n d ü strisi -b e n z in d e k i te trae til ku rşun dan v e pillerd eki PC B 'lerden, asb este, DDT’y e v e O range A gen t’a k ad ar— sayısız m al üretti v e bun ların yo l açtığı zararla­ rı in kâr etti. Bugün endü stri, zararlı oldu kları açıkça b ilin en bu m addeleri, an c ak ağır y a sa l v e yö n etm e lik le rd en k ayn ak lan an b ask ılar altın d a p iy a sa d a n (çoğu kez d e s a ­ d e ce yu rtiçi p iyasad an ) geri çekiyor. Endüstri, satm ak istediği ü rü n ler için, h er zam an b u n ların zararsız olduğunu (ya da iddia e d ilen zararların b ilim sel o la ra k kan ıtlan am adığm ı) sö y le y e c e k bilim in san ları buldu. Endüstrinin spon sorlu ğu n u yaptığı bilim in eld e ettiği so n u çlar ile ayn ı a lan d a çalışan bağım sız araştırm acıların bulguları ara sın ­ da tutarlı şe k ild e keskin b ir fark lılık gözlen m iştir.1^6 Endüstrinin yap tığı te stle rd e s a ­ yısız hile ö rn eğin e rastlan m ış, endü stri ürü n lerin in kabul ed ileb ilir olduğunu g ö ste r­ m ek için v e rile ri "olm ası gerek tiği" şek ild e d ü zen leyen te st lab o ratu arları ku llanıl­ m ış v e dü zen leyici stan d artları zayıflatan siyasi m an ip ü lasyo n lara b aşvurulm uştur, w E ndüstrinin bilim i bu şek ild e suistim al e tm e sin e rağm en m edya, endü strin in "sağlam bilim i" destek led iği yolu n daki iddiasın ı kabul etm iş; buna karşın en d ü striyi e le ş tire n ­ lerin "düzm ece bilim e"* b aşvu rd u kların ı ö n e sürm üştür. 19 9 6 ’dan Eylül 19 9 8 ’e kadar



* Ing. junk Science. Politik, mali vs. çıkar elde etme amacıyla bilimsel verilerin ya da araştırmaların çar­ pıtılarak kullanılması, -y.h.n.



54 | Rızanın İmalatı I £dw ard S. H erm an. Noam Chomsky



an a-akım gaze te le rd e yayım lan an 258 m akale "düzm ece b ilim ” ib aresin i kullandı; fa ­ kat sa d e c e 21 ta n e si (yani yüzde 8 ’i) bunu şirk e tle rin bilim i suistim al e tm esi an lam ın ­ d a kullanırken, 160 tan esi (yüzde 62'si) bunu çevre cile rin , en d ü striyi e le ştire n başka kişilerin v e firm alara karşı m ağdu rlar leh in e d av a açan avu k atların b aşvu rd u k ları b i­ lim için kullandı (77 m akale, yan i yüzde 3 0 u ise bu k atego rilerin hiçbirine g irm iyo r­ d u ).^ 8 K ısacası m edya - t ıp k ı "ö n c e güvenlik" y e rin e "Alıcı dikkatli o l!” düzenini n o r­ m alleştirm esin d e olduğu gibi— en d ü strin in k avram ları kendini m e şru la ştırın şekild e kullanm asın ı içselleştirm iştir. M edya, d iyo k sin le ilgili ö n e sü rü len k o rku lar v e A lar adlı m addenin elm alar üzerin­ d e olu ştu rdu ğu tehlike gibi kim yasal teh d itle r hakkm daki e n d işe le ri d ayan aksız "kor­ kular" o la ra k n itelen d irip red d etm e gö revin i üstlen di. Fakat bu v e b aşk a korkuların sağlık la ilgili g e rçe k teh lik elere d ayan dığı çoğu kez o rta y a çıkm ıştır.*39 A ynı zam an­ da m edya, yö n etm elikler, te st etm e sü reçlerin in yetersizliği v e çe v re n in k im y a sa lla ş­ tırılm asının ge rçe k b ed elleri kon usund a sıkça karşım ıza çıkan kan ıtları g e n ellik le cid­ di şek ild e h ab er konusu yapm az v e in celem ez.140 Ö rneğin, kuruluşu 19 78 'e k ad ar g e ri­ y e uzan an v e b ir Kanada-ABD o rtak girişim i o la n U lu slararası O rtak K om isyon ’a (İJC), zehirli kim yasalların Büyük G ö lle r'e akm asın ı durdu rm ak gibi çok ağır bir g ö re v v e ­ rilm işti. K om isyon h e r yıl bu g ö re v d e b aşarısız kaldığını du yurm akta v e 19 92'den bu y an a görevin i y e rin e getirm esi açısın d an h ayati bir ön em taşıyan klor ü retim ine son v e rm e çağrısın d a bulunm aktadır. Ulusal m ed ya bu çağrıyı n e re d e y se görm ezden g e ­ liyo r v e IJC’nin ABD'li eş-b aşk an ı G ordon D urnill "bu m e se le y le nasıl başedeceğim iz kon usun d a toplum sal b ir sorunum uz var, am a nüfu su n yü zde go'ı e n d işe e d ile c e k bir ş e y olduğunu bile b ilm iyor" d iy o r.14' İnan ıyoruz ki p ro p ag an d a m odeli bu bilgi eksikli­ ğini an lam ay a yardım cı olacak tır. 19 9 2-19 9 3'te yap ılan sağlık sigo rtası tartışm asın d a, açıkça gen iş bir kam uoyu desteği olm asın a v e sistem in K an ad a’daki etkin liğine rağm en, m ed yan ın tek-öd eyici* s e ç e n e ­ ğini cid d iye alm ayı red d etm esi, sigo rta v e tıbbi hizm et kom pleksinin çık arların a fazla­ s ıy la hizm et e tti.142199 2-9 6 yılların d a sözde m ali bir kısıtlam anın v e den geli bir b ü tçe­ nin acil gerekliliği üzerin e m edyanın yaptığı e le ştire l o lm ayan h ab ercilik v e yorum lar, iş dü n yasın ın so sy a l h arc am alara ayrılan b ü tçeyi azaltm a v e y a s a l dü zen lem eleri za­ yıflatm a arzu suna g a y e t uygun d ü şm ek ted ir.’4? Kimi m uh afazakâr tah m in ler d o ğru y­ sa v e kolay lık la y a p ıla b ile ce k b ir dizi düzeltm e yapılm azsa, şim diden b a şla y a ra k y a k ­ laşık 37 yıl b o yu n ca bazı p o litikaların u ygulan m asını g e rek tiren b ir S o syal G ü venlik Sistem i "krizi” olduğu id diası o rta y a atılm ıştır. M edyanın b ö yle bir id diayı kabul e d e r­ ken gösterdiği saflık, old u kça b aşarılı bir hüküm et program ını zayıflatm ayı am açla­



* İng. singie-payer. Tüm ulusal sağlık harcamalarının tek bir kaynak aracılığıyla (devlet tarafından) ya­ pılması. Bu seçeneğin önerilmesinin temelinde sağlık hizmeti almanın temel bir insani hak olduğu düşün­ cesi yatmaktadır, -y.h.n.



BGST | D ü şü n ce Dizisi | 55



y a n m uhafazakâr id eo lo gların işin e gelm iştir; a y rıca S o syal G ü venliğin kısm en y a da tam am en ö zelleştirilm esin d en fay d a sağlam ayı um an bir gü ven lik en d ü strisin in de çı­ karların a hizm et etm iştir.144 P ro p agan d a m odelinin, m edyan ın "uyuşturu cu s a v a ş la rı­ na" yaklaşım ı dahil, bu v e ben zeri d u rum lara u ygulan abilirliği açık görünm ektedir. '45



Sonuç Notu P ro p agan d a m odeli, an a-akım m edyan ın p erfo rm an sın ı analiz etm ek v e an lam ak için belki d e i9 8 8 'e göre daha ku llan ışlı bir ç e rç e v e o larak du rm aktadır. Y ukarıda b elirt­ tiğimiz gibi, m odelin ç e rçe v e sin i olu ştu ran v e m ed yan ın d av ran ışı v e p e rfo rm an sı­ nı güçlü v e çoğu zam an da b elirley ici şek ild e etk iley e n y a p ısa l koşu llard aki değişik­ likler, m ed yan ın önem ini arttırm a eğilim ine girm iştir. Birinci b ask ıya Ö nsöz'de, a y rı­ ca 2. v e 3. B ö lü m ler’de, m ed yan ın 19 8 0 ’le rd e Orta A m erika'daki s a v a şla rı v e seçim le­ ri e le alış b içim iyle ilgili p erform an sın ın , hüküm etin p ro pag an d a ta le p le rin e itaat e t­ m esi şeklin d eki beklen tiyi fazlasıyla aştığını vurguladık. K ısaca Y u g o slav ya S a v a ş ıy la ilgili o la ra k d ah a ö n c e belirttiğim iz v e b aşk a b ir y e rd e ayrın tılı şe k ild e açıkladığım ız gibi, m edyanın 1991 Irak S av aşı v e 19 9 9 ’da NATO'nun Y u g o sla v y a 'y a karşı s a v a şı hakkındaki h ab ercilik p erfo rm an sı söz konusu olduğunda, bu durum en azından e şit d e ­ re c e d e geçerliliğin i k o ru d u .146 M edyanın n e g a tif p erfo rm an sın ın etkilerin in e s a s itib ariyle on u n y ap ısın d an v e am aç­ ların d an kayn aklan dığı dü şü n ülü rse, ilk baskının so n u ç bölüm ünde, p erfo rm an sta ge rçe k bir değişim in olab ilm esi için m ed yan ın tem el ö rgü tlen m e b içim inde v e am aç­ ların d a da önem li d eğişim lerin gerek ec eğ in i vurguladık. 19 8 8 'd e n bu y a n a g e çe n yıllar içindeki y a p ısa l değişim ler, daha gelişm iş bir p erfo rm an sın leh in e olm am ıştır. Fakat dem okratik b ir siyase tin , bilgi kayn akların ın d em okratikleşm esin i v e d ah a d em o k ra­ tik b ir m ed yayı gerektird iği tem el b ir doğru o la ra k durm aktadır. A na-akım m edyanın gid e re k artan te k elleşm esin i sın ırlan d ırm aya v e te rsin e çe v irm e ye çalışm an ın yan ı sıra, ço k sayıd a sırad an yu rttaşı tem sil e d en tab an h are k e tle ri v e ara gru pların kendi m e d yaların ı ku rm ak v e d e stek le m ek için çok d ah a fazla en e rji v e p ara harcam ası g e ­ re k iy o r - t ıp k ı 19 9 9 v e 2 0 0 0 S e attle v e VVashington p ro te sto ları sırasın d a h a yata ge çi­ rilen Bağım sız M edya M erkezleri ö rn eğin d e yap tık ları gibi. Bu v e öteki kâr am acı güt­ m eyen , cem aat-tab an lı TV v e ra d y o yayın istasyo n ları v e şe b e k e le r, halka erişim k a ­ n alların ın d ah a iyi ku llanılm ası, in tern et v e bağım sız yazılı m edya, önem li d em okratik toplum sal v e p o litik b aşarıların e ld e ed ilm esin d e h ayati b ir ro l oyn ayacak tır.



GİRİŞ BÖLÜMÜ NOTLAR



1



Yukarıda "Başka Uygulamalar” başlığı altında tartıştığımız gibi, ticaret anlaşmaları, sağlık hizmetleri ve askeri bütçenin uygun büyüklüğü gibi bir dizi konuda bir yandan medya per­ soneli ve seçkinler, diğer yandan ise toplum arasında keskin bir bölünme vardır.



2



Bu, medyanın Afganistan Savaşı'yla ilgili uygunsuz gerçekleri ifşa etmesi üzerine Sovyet savunma bakanının basını yurtsever olmamakla suçladığı Sovyetler Birliği'nde bile geçerliydi. Bkz. Bili Keller, “Soviet Official Says Press Harms Army”, New york Timei, 21 Ocak 1988.



3



Eleştiriler ve yazarların bunlara verdiği cevaplar için bkz. Noam Chomsky, N e c e n a ry IIlu&iom (Boston: South End Press, 1989), Ek i; Edvvard S. Herman, "The Propaganda Model Revisited", The Myth o f the Liberal M edia içinde (New York: Peter Lang, 1999).



4



Ben Bagdikian, The M edia M onopoly 6. baskı (Boston-, Beacon Press, 2000), s. xxi.



5



a.g.e.



6



Edvvard S. Herman ve Robert McChesney, The Global M edia (London: Cassell, 1997).



7



Robert McChesney, Rich M edia, Poor Dem ocracy (Urbana: University of Illinois Press, 2000), s. 108.



8



a.g.e., s. 109.



9



Jam es Ledbetter, "Public Broadcasting Selis; (Out?)", The Nation, 1 Aralık 1997.



10



a.g.e..



11



Stephanie Strom, "Japanese Sites for VVomen Aim for Empovverment", New]lork Timei, 25



12



Mark Fineman, "Military Can’t Outflank Rebels in War of Words", Los Angeles Times, 21 Şu­



Aralık 2000. bat 1995; Leonard Doyle, "Rebels Try to Advance via Internet", The Irıdependent, 7 Mart 13



1995Jim Shultz, "Bolivia's Water War Victory", Sarth Isla n d Jo u rn a l, 22 Eylül 2000; "Bolivia — The Last Word”, 13 Nisan 2000, JShultzsdem ocracyctr.org; "How the İnternet Helped Activists”, Straits Timei (Singapur), 25 Mayıs 1998; MarshalI Clark, "Cleansing the Earth”, Im ide In d o n e iia (Ekim-Aralık 1998).



14



Madelaine Drohan, "How the Net Killed the MAI”, Globe a n d M ail, 29 Nisan 1998.



15



Kayte Van Scoy, "How Green Was My Silicon Valley", PC/Computing, 1 Mart 2000; Keith Perine, "Power to the (Web-Enabled) People”, In d u itry Standard, 10 Nisan 2000; aynı za­ manda bkz. aşağıda "Başka Uygulamalar".



16 Jam es Ledbetter, "Some Pitfalls in Portals”, Columbia Jo u m a liim Revieıv (Kasım-Aralık 17



1999) a.g.e. içinde zikredilmiştir.



18 Alex Carey, Taking the R iik out o f D em ocracy (Urbana: University o f Illinois Press, 1997); John Stauber ve Sheldon Rampton, Toxic Sludge ’h Good fo r y o u ! (Monroe, Meine: Common Courage Press, 1995); Stuart Ewen, PR! A Social Hi&tory o f Spin (New York: Basic Books, 1996).



BGST | D ü şü n ce Dizisi | 57



19



Mark Dowie, "Introduction”, Stauber ve Rampton, Toxic Sludge.



20 Bkz. Stephen Cohen, Faited Crusade: Am erica a n d the Tragedy o f Post-Com m unist Russia (New York: Norton, 2000). Aynı zamanda bkz. Thomas Frank, One M arket Under God (New York: Doubleday, 2000). 21



Kevin Robins ve Frank VVebster, Timei of the Technocutture (London: Routledge, 1999), s. 127.



22 Patricia Aufderheide, "Journalism and Public Life Seen Through the 'Net1', Aufderheide The Daily Planet içinde (Minneapolis: University of Minnesota Press, 2000); Joseph Turovv, Breaking Up Am erica (Chicago-. University of Chicago Press, 1997). 23



Herman ve McChesney, Global M edia, Bölüm 5.



24 Reklamlarda taşınan ideolojik mesajlar için bkz. Erik Barnouw, The Sponsor (New York: Oxford University Press, 1978), Kısım 2, Bölüm 1. 25



Bkz. Robert McChesney, Telecom m unicatiom , M ass M edia, a n d Dem ocracy (New York: Oxford, 1993).



26 Bkz. Herman, Myth of the Liberal M edia, s. 32-33. 27 Ana-akım medyanın bu güvenilir kaynaklan göz ardı etmesiyle ilgili bazı çarpıcı kanıtlar için aşağıya bkz. s. 142-147. 28 Peter Galbraith, "How the Turks Helped Their Enemies”, N e ıv jo rk Times, 20 Şubat 1999. 29 i98o’lerde Saddam Hüseyin bir ABD müttefiki ve ABD'nin destek sunduğu bir liderken Irak'ta Kürtlere karşı kimyasal silah kullanması ve bunun sonucunda 1988'de binlerce ki­ şinin ölmesi, 30 Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgal ettiği ana kadar, Bush yönetiminin Saddam Hüseyin’e destek vermesini engellemedi. Bkz. Mark Phythian, Arm ing Iraq-, How the U.S. a n d Britain Secretly Built S a d d a m ’i War M achine (Boston: Northeastern Uni­ versity Press, 1997); Miron Rezun, Saddam H u a e in 'i Gu/f War: A m bivalen t Stakes in the M iddle Cast (VVestport Conn.: Praeger, 1992). 30 Endonezya’daki 1965-66 katliamları bizzat CIA’nin kendisi tarafından "20. yüzyılın en kötü kitle katliamlarından birisi” olarak adlandırılmıştır. (Robert Cribb, ed., The Indonesian Killings of 19 6 5-19 6 6 [Monash Papers on Southeast Asia, no. 21, 1991i içinde zikredil­ miştir.) Endonezya devlet güvenlik güçleri başkanınm kurban sayısıyla ilgili olarak ver­ diği 500.000 rakamı, en düşük rakam olarak kabul edilmelidir. 2 milyona kadar çıkan di­ ğer tahminler için bkz. Noam Chomsky ve Edward Herman, The W ashington Connection a n d Third World Fascism (Boston: South End Press, 1979), s. 208-9; Benedict Anderson, "Petrus Dadi Ratu”, New Leftt R eview (Mayıs-Haziran 2000). 31



ABD’nin eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Patrick Moynihan otobiyografisinde, 1975'te Endonezya’nın saldırısını engelleyebilecek her türlü etkili uluslararası eyleme karşı Endonezya’yı nasıl koruduğuyla övünür: "Dışişleri Bakanlığı [Endonezya'nın Doğu Timor'u işgaline karşı] Birleşmiş Milletler’in alacağı tedbirler ne olursa olsun, bunların tamamen etkisiz kalmasını istiyordu. Bu görev bana verilmişti ve ben de bunu önemsiz sayılmayacak bir başarı ile yerine getirdim.” En küçük pişmanlık ifadesi duymaksızın, korumakta olduğu bu saldırıda birkaç hafta içinde 60.000 kişinin öldürüldüğünü ekledi. A Dangerous Place (New York-. Little, Brown, 1978), s. 19.



58 | K tz g m n İm alatı | Sdm ard S. Herm an. Noam Chomiky



32



Bu değişimle ilgili açıklamalar için bkz. John Pilger, Hidderı Agendaâ (London: Vintage, 1998), s. 33-34; Chomsky, N ecessary Illusio ns s. 109-10; Doğu Timor’daki Endonezya var­ lığı ile ilgili olarak medyanın daha önceki yaklaşımı için bkz. W ashington Connection, s. 129-204.



33



John ve Kari Mueller, "Sanctions of Mass Destruction”, Foreign Afâairs (Mayıs-Haziran



1999), s. 4334 UN1CEF, "Iraq Surveys Show 'Humanitarian Emergency”', Basın Açıklaması, 12 Ağustos 1999. 35



Leslie Stahl’ın Madeleine Albright ile Mülakatı, "60 Minutes”, CBS Haber transkripsiyonu, 12 Mayıs 1996.



36 Kosova’da çok sayıda UÇK ve Sırp savaşçısı öldü ve sivilleri öldürmeyi hedeflemeyen NATO bombalan ve askeri eylemleriyle siviller öldürüldü. Bkz. Jonathan Steele, "Figures Put on Serb Killings Too High", G uardian (18 Ağustos 2000). Daha etraflı bir tartışma için bkz. Noam Chomsky, A New Generatiorı Draw& the Line (London-. Verso, 2000), Bölüm 3. 37 John Taylor, C a n Timor: The Price of Freedom (London: Zed, 1999). Aynı zamanda bkz. Arnold Kohen, "Beyond the Vote-, The World Must Remain Vigilant Över East Timor”, Wa&htngton Poit, 5 Eylül, 1999. 38 Olay yerinde incelemeler yapan, ABD askeri personelinin de aralarında bulunduğu Batılı araştırmacılar kaynak olarak alınmıştır-. Lindsay Murdoch, "Horror Lives on the Town of Liquica", The Age (Avusturalya) 8 Nisan 1999; Barry Wain, "Will Justice Be Served in East Timor”, Wall Street Jo u rn a l (Asya Baskısı), 17 Nisan 2000. 39 ABD müttefiklerini ve kamuoyunu savaş için seferber etmenin zemini olarak Racak'ın önemi hakkında bkz. Barton Gellman, "The Path to Crisis: How the United States and lts Allies Went to War,” W ashington Pott, 18 Nisan 1999; Madeleine Albright, Racak'ta mey­ dana gelenlere "harekete geçirici bir olay” olarak atıf yaptı (Bo Adam, Roland Heine ve Claudius Technau, "1 Felt that Something Was Wrong" içinde zikredilmiştir, B erlin er Zeitung, 5 Nisan 2000). 40 Bkz.. Edvvard Herman ve David Peterson, "CNN: Selligng NATO's War Globally,” Philip Hammond ve Edvvard Herman, ed., D egraded Capabilitiy: The M edia a n d the Ko&ova Crisis içinde (London-, Pluto, 2000), s.117-19. Daha yakın bir tarihte, Racak’da bulunan 40 cesedi inceleyen bir heyetin üyesi üç Finli adli tıp uzmanı, ekiplerinin Sırplar tarafından öl­ dürülen kişilerin uzuvlarının kopartıldığı iddialarını doğruluyacak kanıtlara rastlamadığını açıkladı; makalede sunulan veriler, tüm kurbanların infaz edildiği yolundaki iddiayı daha da kuşkulu hale getiriyor. (J. Raino ve diğerleri, "Independent Forensic Autopsies in Armed Conflict Investigation o f Victims from Racak, Kosovo", Foren&ic Science Intern atio ­ n al c.16 (2001), s. 171-185). AGİT’in, bu makalenin verilerinin alındığı orijinal adli tıp rapo­ runu henüz açıklamayı uygun bulmaması da dikkat çekici bir olgudur. 41



Herman ve Peterson, "CNN-. Selling Nato’s War Globally."



42 Başyazı, "Election Risks in Cambodia", N eıvyo rk Times, 28 Kasım 1997. 43



"Gathering Storm in Serbia?”, başyazı, W ashington P a t , 11 Eylül 2000; "Repudiating Mr. Milosevic” başyazı, N eıvyo rk Times, 26 Eylül 2000.



BGST | D ü ş ü n c e D izisi | 59



44 Başyazı, "Kenya's Flawed Election", Neıvyork Times, 31 Aralık 1997. 45 Başyazı, ”Mexico’s Radical Insider,” Nemyo r k Times, 3 Temmuz 1998. 46 Başyazı, "The Missing Reform in Mexico", Neıvyork Times, 24 Ağustos 1991. 47 Başyazı, "Turkey Approaches Democracy", NemJ/orfe Times, 11 Kasım 1983. 48 Başyazı, "Victories for Voters in Latin America: Uruguay's Slow Boat to Democracay”, New



york Times, 1 Aralık 1984. 49 Başyazı, ”A Victory for Russian Democracy”, Newyork Times, 4 Temmuz 1996. 50 "And the VVinner Is?", Moscoıv Times, 9 Eylül 2000. Aynı zamanda bkz. Matt Taibbi, "OSCE - The Organization for Sanctioning Corrupt Elections”, The £xile, no. 18/99, 14-28 Eylül 20 51



00.



Ana-akım medyadaki belli başlı kuruluşlardan yalnızca Los Angeles Times "Russia Election Chief Rejects Fraud Claims in Presidential Vote” (13 Eylül 2000) başlıklı makalesiyle söz ko­ nusu bulgulara değindi. Bu makale, suçlamaların kendisine değil, Rus yetkililerin cevabına yer vermektedir. Adı geçen makaleyle ilgili bir tartışma için bkz. Taibbi, "OSCE”.



52 Seçimler konusunda olduğu kadar Rusya'nın ekonomik ve toplumsal çöküşü ile ilgili ola­ rak da ana-akım medyanın genel olarak acımasız haberciliği için bkz. Stephen Cohen, Fai-



led Crusade, Bölüm 1. 53



Şüphesiz Sovyetler Birliği kendi halkına ve uydu ülkelerdeki halklara karşı kötü davranmış­ tır; bununla birlikte Batılıların desteklediği "reformcuların" i99i’den bu yana Ruslara yap­ tığı muamelenin ilerleme sayılabilecek bir yanı yoktur. Buna karşılık, Batı'nın bizatihi ken­ di etkili terör ağlarına sağladığı destek göz önüne alınırsa, Sovyetler Birliği'ne yöneltilen uluslararası terörü himaye ettiği suçlaması şişirilmiş ve ikiyüzlü bir iddiadır. Bkz. Edvvard Herman, The Real Terror Netıvvork (Boston: South End Press, 1982); Noam Chomsky; Pira-



tes and Emporers: International Terrorism in the Real World (New York: Claremont Resecarch, 1986). 54 Bkz. Edvvard S. Herman ve Frank Brodhead, The Rise and Fail oj the Bulgarian Connecti­



on (New York: Sheridan Square Press, 1986), Bölüm 5. 55 VVeinstein’in "şaşırtıcı bulgulardan mahrum olarak" (yani hiçbir şey bulamadan) dönüşüy­ le ilgili ana-akım medyada çıkan tek haber L. C. Longvvorth tarafından yazıldı, "Probe into '8ı Pope Attack’ Short of Funds”, Chicago Tribüne, 6 Mayıs 1994. 56 Bkz. "The Gates Hearings: Excerpts from Senate Hearing of Nomination of C.l.A. Chief",



Neıvyork Times, 2 Ekim 1991. 57 Bkz. Edvvard S. Herman ve Hovvard Friel, "’Stacking the Deck’ on the Bulgarian Connection", Lies



of Our Times (Kasım 1991); Michael Ross, "Gates Corrupted CIA Intelligence, Ex-Officials Say", Los Angeles Times, 2 Ekim 1991; Benjamin Weiser, "Papal-Shooting Analysis: Case Study in Slanting”, Washington Post, 1 Ekim 1991. 58 Başyazı, "The Fingerprints on Ağca’s Gun”, Neıvyork Times, 30 Ekim 1984. , 59 Barbara Crossette, "Hanoi Said to Vow to Give M.I.A. Data”, Neıvyork Times, 24 Ekim 1992. 60 Bu ülkeye karşı düşmanca eylemlerini haklı göstermek için ABD yetkilileri, Vietnam’ın bü­ tün Amerikan savaş esirleri ve askeri operasyonlarda kaybolan personelle ilgili olarak he­ sap verm eye yanaşmadığı iddiasını yıllarca kullandılar. Bu konu, Giriş’te "Vietnam Savaşı



60 | Rızanın İmalatı 1 £dw ard S. H erm an, Noam Chorruky



Tarihini Yeniden Yazmak" başlığı altında ve ana metinde tartışılıyor, s. 303-304. 61



Leslie Gelb, "When to Forgive and Forget: Engaging Hanoi and Other Outlavvs", Neıvyork



Times, 15 Nisan 1993. 62 VVilliam Buckingham, Jr., Operatiorı Ranctı Hand: The Air Force and Herbicidei in



Southeast Asia,



içinde zikredilmiştir (VVashington: U.S. Air Force, 1982), s. 82.



63 Bkz. Arthur Westing ed., Herbicidei in War: The Long-Term Ccological and Human Con-



iequencei (Stockholm-. SIPRI, 1984), s. 5 ve izleyen sayfalar; Hatfield Consultants Ltd, Devolopment oj İmpact Mitigation Strategiei Related to the Uie of Agent Orange Herbicide in the Atuoi Valley, Viet Nam, c. 1 (West Vancouver, B.C., Nisan 2000). 64 Buckingham, Operation Ranch Hand, s. 127. 65 Seymour Hersh, Chemical and Biological Warfjare içinde zikredilmiştir (Indianapolis-. Bobbs-Merrill, 1968), s. 153. Aynı zamanda bkz. J. B. Neilands ve diğerleri., Harveit o§ Death: Chemical War^are in Vietnam and Cambodia (New York: Free Press, 1972). 66 Kimyasal maddelerin ilk kullanılışı 1925 Cenevre Protokolü'ne aykırıdır ve gıda ürünlerinin yok edilmesi sayısız uluslararası savaş kuralını ihlal eder. Bu son husus, yani gıda ürünle­ rinin yok edilmesi, Vietnam Savaşı sırasında ABD ordusunun kendi saha el kitabında be­ lirtilen kurallara göre bile yasadışıdır. Bkz. Edvvard Herman, Atrocitiei in Vietnam (Philadelphia: Pilgrim Press, 1970), s. 81-83. 67 Harvard Üniversitesi'nden doktor Jean Mayer "Crop Destruction in Vietnam”, Science (15 Nisan 1966). 68 Alistair Hay, The Chemical Sçythe: Lessom oj 2, 4, g-T and Dioxin (New York: Plenum Publishing, 1982), s. 187-94. 69 Genel Kurul Kararı 2603A (XXIV), 16 Aralık 1969, ABD’nin kimyasal savaşını "dehşetle izle­ di” ve şiddetle kınadı. 70 Peter VValdman, "Body Count: In Vietnam, the Agony of Birth Defects Calls an Old War to Mind”, Wall Street Journal, ız Aralık 1997. 71



Barbara Crossette, "Study o f Dioxin’s Effect in Vietnam Is Hampered by Diplomatic Freeze,”



Newyork Times, 19 Ağustos 1992. 72



Matthevv Meselson, Julian Robinson ve Jeanne Guillemin, "Yellovv Rain: The Story Collapses,"



Foreign Policy (Güz 1987), s. 100-117; Edvvard S. Herman, "The Wall Street Journal as a Pro­ paganda Agency”, Herman, Myth of the Liberal Media içinde, s. 103-10. 73



Peter Kann, "Clinton Ignores History’s Lessons in Vietnam’’, Wall Street Journal, 9 Eylül 1992.



74 1980’lerde Saddam Hüseyin, İran’a ve kendi ülkesindeki Kürtlere karşı kimyasal silah kul­ landığında, Reagan ve Bush yönetimleri hiçbir protestoda bulunmadı ve onu değerli bir müttefik olarak görmeyi sürdürdü. Fakat 1990’da Kuveyt’i işgal ettiği zaman bir tehdit hali­ ne geldi ve "kitle imha silahları''na sahip olması hoşgörülemez bir durum olarak kabul edil­ di. Bkz. yukarıda 29. nottaki atıflar. 75



1999’da Lloyd Gardner, Barnes 6 Noble vveb sitesinde Vietnam Savaşı’nın bazı yönleriyle ilgili 1.920 adet kitap ve bu konu üzerine 8.000'in üzerinde baskısı tükenmiş ve kullanılmış kitap bulunduğunu tespit etti. "Going Back to Vietnam for a Usable Past,” Neunday, 14 Ka-



BGST | D ü şü n ce D iziii | 61



sim 1999 (Michael Lind’in Neceaary War adlı kitabının değerlendirilmesi). 76 Bu görüş açısı için bkz. Michael Crozier, Samuel Huntington ve Joji VVatanuki, The Criiis of 77



Democracy (New York: New York University Press, 1975). Robert McNamara, In Retroipect: The Tragedy and Leaom of Vietnam (New York: Vintage Books, 1996).



78 Güney Vietnam halkına karşı yapılan bu saldırının ayrıntıları ve analizi için, bkz. Eric Bergerud, The Dynamia of D efeat (Boulder, Colo: Westview, 1991); Chomsky ve Herman,



Wa&hington Connection, Bölüm 5; Bernard Fail, "2000 Years of VVar in Vietnam", Horizon (Bahar 1967), Lait Refilectiom on a War Sonbahar sayısı içinde yeniden basılmıştır (Garden City: Doubleday, 1967); Jeffrey Race, Who Comei to Long An (Berkeley: University of California Press, 1971); Jonathan Schell, The Military Halt: An Account of Deitnıction in



Quang Ngai and Çuang Tin (New York: Vintage, 1968). 79 H. Bruce Franklin, "Antivvar and Proud of İt”, The Nation, 11 Aralık 2000. 80 Hem Timei hem de Newiweek, savaşın 25. yıl dönümünde geçmişe dönük yaptıkları de­ ğerlendirmelerde savaşın sonundaki çekilmeyi ve "işgalci Kuzey Vietnamlılar"dan kaçma­ ya çalışan "ümitsiz Güney Vietnamlılar"ı ele aldı. Douglas Brinkley, "Of Ladders and Letters”,



Time, 24 Nisan 2000; ayrıca Evan Thomas, "The Last Days of Saigon”, Nemıveek, 1 Ma­ yıs 2000. 1995'te Waihigton Poit’ta çıkan bir başyazı, Vietnam Savaşı'ndan "VietnamlI­ lar için yenilgi” diye söz eder. "Kanlan döküldü, öldüler ve sonunda büyük kalabalıklar halinde komünist bir rejimden kaçtılar...” (30 Nisan 1995). Bu, karekteristik olarak Güney Vietnam'daki halkın büyük çoğunluğunun "Güney VietnamlIlar” olarak kabul edilmesine izin vermeyen bir yaklaşımdır. 81



McNamara, In Retrospect, s. 319.



82 Bu tarihin kapsamlı analizleri ve kanıt yetersizliği için bkz. H. Bruce Franklin, MA.A., or



Mythmaking in America (Brooklyn, N.Y: Lavvrence Hill Books, 1992); ve Vietnam and Other American Fantaiies (Amherst: University o f Massachusetts Press, 2000). 83 Franklin, Vietnam and Other American Fanta&iei, s.183. 84 Silahlı kuvvetler içindeki gerçekte olduğundan çok daha az sözü edilen muhalif hareketi vurgulayan bir tartışma için bkz. a.g.e., s. 61-62. 85 Michael Lind, The Neceaary VVar (New York: Free Press, 1999). 86 Gardner, "Going Back to Vietnam for a Usable Past.” 87 Barry Wain, "The Deadly Legacy o f VVar in Laos” Aüan Wall Street Journal, 24 Ocak 1997; Ronald Podlaski, Veng Saysana ve Jam es Forsyth, Accidental M aaacre: American Air-



Dropped Bomblets Have Continued to Maim and Slaughter Thousandi of Innocent Victimi, Mainly Children, tor the lait 23 J lean in indochina (Humanitarian Liaison Services, VVarren, Vt. 1997). Laos'ta çalışmış olan bu üç yazar, resmi rakamlara göre yılda 20.000 ölüm olduğu tahminini çok düşük buluyor. 88 Daniel Pruzin, "U.S. Clears Laos of the Unexploded”, Chriitian Science Monitor, 9 Eylül 1996. 89 Keith Graves, "U.S. Secrecy Puts Bomb Disposal Team in Danger”, Sunday Telegraph, 4 Ocak 1998.



62 | Rızanın İmalatı | £d w arü S. Herm an, Noam Ctıonuky



90 Strobe Talbott, "Defanging the Beast" içinde zikredilmiştir, Time, 6 Şubat 1989. 91



Bkz. Ben Kiernan, "The Inclusion of the Khmer Rouge in the Cambodian Peace Process: Causes and Consequences", Kiernan, ed., Genocıde and Demoeracy in Cambodia içinde (New Haven: Yale Council on Southeast Asia Studies, 1993), s. 199-272.



92 Fin Hükümeti tarafından finanse edilen bir araştırmanın başlığı şudur: Kampuchea: Deca-



de of the Genoclde (London-, Zed, 1984). Araştırma, soykırım onyılınm bir parçası olarak, ABD'nin Kamboçya kırsalını şiddetli bir şekilde bombaladığı 1970-74 yılları arasını kapsar. Bu araştırma ABD’de ana-akım m edya tarafından görmezden gelinmişir. 93



"Cambodia's Dictator”, başyazı, W aihington Poit, 10 Şubat 1998.



94



Bkz. Edvvard Herman, Myth ofi the Liberal Media, Bölüm 16, "Suharto-.TheFail of a Good Genocidist”; Edvvard Herman ve David Peterson, "How the Nemyork Timei Protects Indonesian Terror in East Timor”, ZMagazine (Temmuz-Ağustos 1999). Suharto katliamının kit­ lesel büyüklüğü için bkz. yukarıda 30. not.



95 Bu ve öteki atıflar için bkz. Herman, Myth of the Liberal Media, Bölüm 16. 96 Seth Mydans, "Jndonesia’s Rising Prosperity Feeds a Party for Democracy”, Neıvyork Timei, 21 Haziran 1996. 97 Herman ve Peterson, ”How the Neıvyork Timei Protects lndonesian Terror". 98 a.g.e. 99



James Reston, "A Gleam o f Light", Neıvyork Timei, 19 Haziran, 1966.



100 David Sanger, "Indonesia Faceoff: Drawing Blood VVithout Bombs",New york Timei, 8 Mart 1998. 101 Thomas Ferguson, Golden Rule (Chicago: U niversity o f Chicago Press, 1995), s. 28-29. 102 Önemli bir çalışma için bkz. Steven Kull, "Americans on Defense Spending: A Study of U.S. Public Attitudes", Report of Findingi, Çenter for Study of Public Attitudes, 19 Ocak 1996. Reagan döneminde bile aşırı savunma harcamalarına karşı halk muhalefeti üzerine bkz. Thomas Ferguson ve Joel Rogers, Right Tum (New York: Hill G Wang, 1986), s. 19-24. 103 Neıvyork Timei editörlerine göre, iki büyük parti seçmenlere "net bir seçenek" sunmakta­ dır; bu nedenle, bu yıl üçüncü bir parti adaylığını makul gösterecek "etkili bir neden" bu­ lunmamaktadır. "Mr. Nader’s Misguided Crusade”, 10 Haziran 2000. 104 Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra uçak, bilgisayar ve elektronik sanayileri ile internet ekonomisi, biyoteknoloji endüstrisinin büyükçe bir bölümü ve başka pek çok alandaki iler­ lemelerin altında yatan temel bilimsel çalışmaların çok önemli bir bölümü askeri bütçe, dolayısıyla vergi mükellefleri tarafından finanse edilmiştir. 105 NAFTA anlaşmasına karşı halk muhalefeti için bkz. Herman, Myth of the Liberal Media, s. 185-86. B u iin ea Week ve Harris tarafından 2000 yılının başında yapılan bir kamuoyu yok­ laması, araştırmaya katılanların yalnızca yüzde 10'unun kendilerini "serbest ticaret yanlısı” olarak adlandırdığını; yüzde 51'inin kendilerini "adil ticaret yanlısı” şeklinde tanımladığı­ nı ve yüzde 37'sinin de kendilerini "korumacı” olarak gördüğünü ortaya koymuştur. "Harris Poll: Globalization: What Americans Are VVorried About”, B m in ea Week, 24 Nisan 2000. 106 Daha geniş açıklamalar için bkz. Herman, Myth of the Liberal Media, Bölüm 14; Thea Lee, "False Prophets: The Selling of NAFTA”, Brifing Tebliği, Economic Policy Institute, 1995;



BGST i D ü şü n ce Diztöi | 63



John McArthur, The Setling of "Free Trade" (New York-, Hill S Wang, 2000). 107 Thomas Lueck, "The Free Trade Accord: The New York Region'', Neıvyork Timei, 18 Kasım 1993108 Başyazı, "NAFTA's True Importance", Neıvyork Timei, 14 Kasım, 1993.



109 Yönetimin, yasaya aykırı olarak, NAFTA Anlaşması’nı yapana kadar işçi cephesinden her­ hangi bir katkıya izin vermeyi reddetmesi, bu ve benzeri ticaret anlaşmalarının yapılma­ sı sırasında görülen buna benzer anti-demokratik özellikler karşısında medyanın ilgisizli­ ği için bkz. Noam Chomsky, World Orden Old and New (New York: Columbia University Press, 1994), s. 164-78. 110 Bkz. Herman, Myth of the Liberal Media, s. 183-85. 111 Seth Ackerman’dan alıntılar, "Prattle in Seattle.- WTO Coverage Misrepresented Issues, Protest", £XTRA! (Ocak-Şubat 2000), s. 13-17. 112 Rachel Coen, "For Press, Magenta Hair and Nose Rings Defined Protests”, £XTRA! (TemmuzAğustos 2000). VVashington toplantıları ve protestoları sırasında bir istisna olarak Eric Pooley’in yazısı "IMF: Dr. Death?", Time, 24 Nisan 2000. 113 Bkz. Walden Belio, ”Why Reform of the WTO Is the Wrong Agenda" (Global Exchange; 2000). 114 Edvvard P. Morgan, "From Virtual Community to Virtual History: Mass Media and the Ame­ rican Antivvar Movement in the 1960S", Radical Hiitory Revieıv (Güz 2000); Todd Gitlin,



The Whole World li Watching (Berkeley: University of California Press, 1980). 115 Rachel Coen, "Whitewash in VVashington: Media Provide Cover as Poliçe Militarizes D.C.”,



£XTRA! (Temmuz-Ağustos 2000); Ackerman, "Prattle in Seattle”; Neil deMause "Pepper Spray Gets in Their Eyes: Media Missed Militarization of Poliçe Work in Seattle," £XTRA! (Mart-Nisan, 2000). 116 Not 115'te anılan Coen, Ackerman ve deMause’un makaleleri. 117 Nichole Christian, “Poliçe Brace for Protests in VVindsor and Detroit”, Neıvyork Times, 3 Haziran 2000. 118 CBS £evening Newi haberi, 6 Nisan 2000. 119 National Lavvyers Guild’ın yasal gözlemci koordinatörü olan Zachary VVolfe şu sonuca var­ dı: "Polis açık bir korku atmosferi yaratmayı amaçladı” ve muhalif görüşleri dinlemeye ça­ lışan herkes "sırf konuşmanın yapıldığı alanda bulunduğu için” polis şiddeti riskiyle karşı karşıya kaldı. Coen, "Whitewash in VVashington” içinde zikredilmiştir. 120 Bkz. Rachel Coen, ”Free Speech Since Seattle-. Law Enforcement's Attacks on Activists —and Journalists— Increasing”, £XTRA! Kasım-Aralık 2000. 121 Bkz. Frank Donner, Protecton of Privilege: Red Squads and Poliçe Repreaion in Ur­



ban America (Berkeley-. University o f California Press, 1990); Elizabeth Fones-VVolf, Selling Free £nterpriie: The B m in ea A aault on Labor and Liberaliim, 1945-60 (Urbana: University of Illinois Press, 1994); VVilliam Puette, Through Jaundiced £yei: Hoıv the Me­ dia Vieıv Organized Labor (Ithaca -. Cornell University Press, 1992). 122 Kim Moody, Worken in a Lean World (London: Verso, 1997), s. 24. 123 Aaron Bernstein, "The VVorkplace: Why America Needs Unions, But Not the Kind İt Has



64 | R ız an ın İm alatı I Sdm ard S. Herm an, Noam Chomiky



Now", B u iin e ii Week, 23 Mayıs 1994. 124 Bkz. Jonathan Tasini, Loit in the Margim: Labor and the MedLa (New York: FAIR, 1990), s. 7-9. 125 Jared Bernstein, Lavvrence Mishel ve Chauna Brocht, "Any Way You Cut It: Income Inequality on the Rise Regardless of How It's Measured”, Brifing tebliği, Economic Policy Institute, 2000. 126 Lavvrence Mishel, Jared Bernstein ve John Schmitt, The State oj) Working America, 2000-



2001 (Ithaca: Cornell University Press, 2001), s.120. 127 Marc Miringoff ve Marque-Luisa Miringoff, The Social Health of the Nation: How Ame­



rica li Really Doing (New York: Oxford University Press, 1999). Bu çalışma, toplumsal sağlık göstergelerine ilişkin indeksin 1970’lerin ortalarına dek GSMH ile aynı yönde hare­ ket ettiğini, bundan sonra GSMH'nın büyümeyi sürdürdüğünü; fakat daha sonraki yıllarda (1990'larda görülen küçük bir kesinti dışında) "toplumsal bir durgunluğun" ortaya çıktığını göstermektedir. 128 Başka eserler arasında bkz. Gerald Baker, "Is This Great, Or What?", Financial Timei, 31 Mart 1998; Richard Stevenson, "The Wisdom to Let the Good Times Roll”, Neıvyork Timei, 25 Aralık 2000. Bununla birlikte, Anne Adams Lang’in makalesinde olduğu gibi zaman za­ man uyarıcı notlar vardır: "Behind the Prosperity, Working People in Trouble”, Neıvyork Timei, 20 Kasım 2000. 129 Rachel Carson, Silent Spring (Greenvvich, Conn.: Favvcett, 1962), s. 183. 130 Bkz. Dan Fagin ve Marianne Lavelle, Toxic Decept'ıon: How the Chemical Induitry Manipulatei Science, Bendi the Lam, and Cndangeryour Health (Secaucus, N. J.: Birch Lane Press, 1996), bölümler 4, 5. 131 Joe Tornton, Pandora's Poiion: Chlorine, Health, and a New Cnvironmental Strategy (Cambridge-, MIT Press, 2000), s. 100. 132 Fagin ve Lavell, Toxic Decept'ıon, Bölüm 4, 5; Edvvard Herman, "Corporate Junk Science in the Media”, Herman, Myth of the Liberal Media içinde, Bölüm 17, s. 240-44. 133 Monsanto'nun halkla ilişkiler müdürü Phil Angell "bizim ilgimiz [bir biyoteknoloji ürünü­ nü] mümkün olduğunca çok satmak üzerinde odaklanır; onun güvenliğini temin etmek F.D.A.’nın işidir" demiştir. Michael Pollan, "Playing God in the Garden" Newyork Timei



Magazine içinde alıntılanmıştır, 25 Ekim 1998. 134 Biyo-güvenlik Protokolü'nün Ocak 2000 toplantısında Avrupa Birliği ihtiyat ilkesinin uy­ gulanmasını savunurken, ABD Hükümeti'nin Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) "sağlam bi­ limi” üzerinde ısrar etmesi neredeyse toplantının dağılmasıyla sonuçlanıyordu. Andrevv Pollack, "130 Nations Agree on Safety Rules for Biotech Food", Neıvyork Timei, 30 Ocak 2000; Pollack, "Talks on Biotech Food Turn on a Safety Principle", New york Timei, 28 Ocak 2000. 135 İhtiyat ilkesinin uygulanmasıyla ilgili bir örneğin tartışması için bkz. Thornton, Pandora’i



Poiion, bölümler 9-11. 136 Fagin-Lavelle, Toxic Decept'ıon, bölümler 3-5; Herman, "Corporate Junk Science", s. 232-34, 237- 43-



BOST | B ü tü n ce Dizisi | 65



137 Fagin-Laville, Toxic D eeeption, Bölüm 3; Herman, "Corporate junk Science", s. 232-34. 138 Herman, "Corporate Junk Science", s. 235. 139 a.g.e., s. 245-48. 140 a.g.e. s. 234-44 141 a.g.e., s. 240; bkz. aynı zamanda Thornton, P a n d o ra ’i Poiion, Bölüm 9. 142 John Canham-Clyne, "Health Care Reform: Not Journalistically Viable”, £XTRA! (OcakŞubat 1994); Vicente Navarro, The P o litia of Health Policy: The U.S. Retiomu, 1980-1994 (Oxford: Blackvvell, 1994). 143 Bkz. Bagdikian, M edia Monopoly, s. xxvii- xxix. 144 Bkz. Dean Baker ve Mark Weisbrot, Soeial Security: The Phony Cri&iâ (Chicago: University of Chicago Press, 2000). 145 Noam Chomsky, Deterring D em ocracy (London: Verso, 1991), s. 114-21. 146 Noam Chomsky, "The Media and the War. What W ar?” Hamid Movvlans ve diğerleri, Triumph oj; the lm age: The M edia'â War in the P en ia rı Gulfj —A Global P en p e c tiv e için­ de (Boulder, Colo.: Westview, 1992); Douglas Kellner, The Peröiarı Gu(f TV War (Boulder, Colo.: Westview, 1992); Chomsky, The New M ilitary H um aniim (Monroe, Maine: Common Courage Press, 1999); Edvvard Herman, "The Media's Role in U.S. Foreign Policy: The Persian Gulf War", Herman, Myth of the Liberal M edia içinde , Bölüm 12; Philip Hammond ve Edvvard Herman, ed., Degraded Capability: The M edia a n d the Koâovo Crli'u (London: Pluto, 2000).



ÖNSÖZ Bu kitapta bir "p ro p ag an d a m odeli" taslağı o rta y a ko yu yo r v e onu ABD’deki kitle m ed ­ yasın ın p erfo rm an sın a uyguluyoruz. M edyanın işle yişi hakkında y ılla r sü ren bir a ra ş ­ tırm aya d a y a n a n bu çab a, m ed yan ın d e v le te v e özel girişim e hâkim özel çıkar gru p la­ rın a d e stek sağ lam aya hizm et ettiğin e ilişkin inancım ızı y a n sıtır;1 m ed yan ın te rc ih le ri­ nin, vu rgu ların ın v e görm ezden geldiği şe y le rin en iyi v e bazen d e çarp ıcı b ir açıklık ve k a v ra y ışla bu ç e rç e v e içerisin d e analiz e d ile re k an laşılab ile ce ğ in i gösterir. Belki b un lar çok açık, am a d em o kratik öğreti, m ed yan ın bağım sız olm ası, kendini h a­ kikati k e şfe tm e y e v e h a b er y ap m aya ad am ası v e dü n yayı yaln ızca güçlü gru pların a l­ gılanm asın ı istediği gibi değil, olduğu gibi yan sıtm ası gerek tiğin i ileri sü rer. M edyanın ö n d e g elen şa h siye tle ri, h ab er tercih lerin in tarafsız, m esleki v e o b je k tif k rite rlere d a ­ yan dığını v e e n telek tü el ce m aat içinde bu id d iaların ın destek len d iğin i ileri sü re rle r.2 Buna karşılık, e ğ e r g ü çlü ler sö ylem in ö n cü llerin i b elirley e b iliyo r, sırad an yu rttaşların n e le ri görm esin e, d u ym asın a v e dü şü n m esin e izin v e rilip ve rilm e ye ce ğ in i kararlaştırab iliyo r v e düzenli p ro p ag an d a k am p an y alarıyla kam oyu nu "yö n len d ire b iliy o rlarsa," sistem in nasıl çalıştığın a ilişkin sta n d a rt g ö rü şle gerçeklik a rasın d a ciddi b ir uyuşm az­ lık o la ca k tır.3 W alter Lippm ann'ın "rıza im alatı” adını verdiği sü reçte pro pagan dan ın özel b ir ön em e sah ip olduğu fikri, kam uoyu, p ro pagan d a v e toplum sal düzenin politik koşulları üzeri­ n e çalışan y az a rla r arasın d a uzun sü red en b eri kabul gören b ir gerçekliktir. 4 19 20'lerd e yazan Lippm ann, pro pagan dan ın çoktan beri "hüküm etin düzenli b ir o rgan ı” haline g e l­ diğini v e gelişkinliği ile önem inin düzenli o larak arttığını savu n m u ştu r .5 K itle m ed yası­ nın bütün yaptığın ın bundan ib aret olduğunu iddia etm iyoruz, am a verd ik leri hizm etin bütünü içerisin d e pro pag an d a işlevlerin in önem li b ir y e r tuttuğuna inanıyoruz. Birinci Bölüm 'de, kitle m edyasın ın bir p ro pagan d a rolü o yn am asın a neden olan güçleri, ta ra f­ girliği hangi sü reç le rle h are k e te geçirdiğini v e b undan kayn aklan an h ab er seçim i k alıp ­ larını açıklıyoruz. D aha sonraki b ölüm lerde ise pro pag an d a m odelinin, m edyanın hali­ hazırdaki p erfo rm an sın a uygulanabilirliğini gö ste rm e ye çalışıyoruz.



BGST | D ü şü n ce D iziii | 67



Bu kitapta o rta y a koyduğum uza b en zer kurum sal e le ştirile r düzen yan lısı yo ru m cu ­ lar tarafın d an ge n e ld e "kom plo teo rile ri" old u kları g e rek çe siy le redd ed ilir, am a bu s a d e c e b ir geçiştirm edir. K itle m ed yasın ın perform an sın ı açıklam ak için herhangi bir "kom plo” varsayım ı kullanm ıyoruz. A slın d a bizim yaklaşım ım ız b ir "se rb e st p iyasa" analizin e çok daha yakın dır; e ld e ettiğim iz so n u çla r büyük ö lçü d e p iy a sa güçlerinin işleyişin in ürettiği etkileri kapsam aktadır. M edyadaki taraflı seçim lerin çoğu, g e rek ­ tiği gibi d ü şü n en in san ların ö n c ed en seçilm esin d en , iç selleştirilm iş ö n k avrayışlard an v e p e rso n e lin m ülkiyet yap ısı, örgütlen m e tarzı, p iy a sa v e siyasi gücün kısıtlam aların a uygun d av ran m asın d an kayn aklan ır. U ygulanan san sü r b üyük ö lçü d e o to san sü rd ü r: Bir yan d an , h ab er kayn ağın ın g e rçe k le rin e v e m edyanın örgü tsel yap ısın ın g e re k le ri­ ne uygun d av ran an m u h ab irler v e yo ru m cu lar tarafın d an , d iğer yan d an m ülk sah ip ­ leri, p iy a sa v e hüküm etteki d iğer iktidar m erkezlerin in dayattığı kısıtlam aları u ygu la­ m ak üzere seçilm iş v e çoğu kez bunları iç selleştirm iş olan m edyadaki üst dü zey kişi­ le r tarafın d an uygulanır. H aberleri tanım lam ak, b elirlem ek v e m ed yayı b elli bir çizgide tutm ak için p ozitif giri­ şim lerd e b ulun an önem li a k tö rle r vard ır. Bizim b u rad a açıkladığım ız "yön len dirilm iş bir p iy a sa sistem idir"; bu yön len d irm e, hüküm et, şirk e tle r cem aatin in lid erleri, en bü­ yü k m ed ya sah ip leri v e yö n eticileri, yapıcı girişim lerd e b ulun m ak üzere atanm ış ya da icazet verilm iş çeşitli kişi v e grupların kılavuzluğunda y a p ılır.6 Söz konusu in isiy a­ tif sah ip leri, yaln ızca b irkaç rakib in yarıştığ ı p iy asad ak i sa tıcıla r gibi, y e ri geldiğinde o rtak h are k e t e d e c e k k ad ar az sayıd ad ır. Öte yan d an , çoğu durum da, m edya liderleri d ü n yaya ayn ı gözlü klerle b aktıkları için zaten b en zer ş e y le r y a p a rla r. Aynı kısıtlam a­ lara v e ö zen d iricilere tâbi oldu klarından , örtü k bir o rtak e ylem v e a st-ü st davran ışı içinde, bazı h ik âyeleri özellikle vu rgu larken b azılarını hep b irlikte sessizliğe göm erler. K itle m ed yası h er kon uda katı v e y e k p a re bir tutum sergilem ez. İktidar sah iplerin in anlaşm azlığa düştüğü durum larda, m edyadaki tartışm alara da yan sıyan , g e n ellik le o r­ tak o la ra k b en im se n e n am açlara nasıl u laşılab ileceği hakkındaki taktik y a rg ılard a b e l­ li bir çeşitlilik g örü lecektir. Fakat tem el ö n c ü lle re m eydan o ku yan y a d a d e v le t gü­ cünün u ygu lan m asın a dön ü k gözlem len en b içim lerin sistem ik fak tö rle re dayan dığını ileri sü ren g ö rü şler, seçk in le r arasın d a b en im sen ecek taktikler üzerin e ih tilaf bütün şid d e tiyle sü rerk en bile, kitle m ed yası tarafın d an d ışlan ırlar. Analizim izin ileriki kısım ların da buna b en zer b ir dizi örneği e le alacağız, am a aslın d a bu m odel yayg ın d ır. Biz bu satırları yazark en h a b erle re e gem en o lan bir ö rn e k seçm ek gerek irse, ABD sald ırısı altındaki N ikaragua'nın m ed yad a nasıl resm edildiğini göz ö n ü ­ n e getirebiliriz. Bu ö rn e ğ e b akılırsa, se çk in le r arasın d aki gö rü ş ayrılığı, te rö rist b ir o r­ duyu d e stek lem en in N ikaragu a’yı "daha d em okratik" v e "kom şuları için d ah a az teh li­ keli" h ale getirip g e tirm eyeceğin i so rgu lam aya izin v e re c e k k ad ar büyüktür. Buna k a r­



68 | R ız a n ın İm alatı I £ dw ard S. Herm an, Noam Chomiky



şılık kitle m ed yası bu kon uda n ad iren gö rü ş belirtir y a d a N ikaragua'nın El Salvad o r v e G u ate m e la’dan (kelim enin O rw ellcı olm ayan bütün an lam ların d a) daha d em o k ra­ tik olduğunu savu n an yazıların h ab er sü tu n ların d a y e r alm asın a p ek az izin v e r ir .7 Ni­ karagu a H üküm eti’nin, El Salvad o r v e G u atem ala hüküm etleri gibi sırad an y u rtta şla ­ rını rutin şe k ild e öldü rm ediğin i,8 d iğer iki ülkenin h e r n a sılsa girişem ediği, çoğunluk açısın d an önem taşıyan so syo -e k o n o m ik re fo rm lar ge rçe k le ştird iğin i ,9 N ikaragu a’nın kom şuları için askeri bir tehdit oluşturm adığın ı, am a g e rçe k te sürekli o la ra k ABD ile onu n uydu v e vekil d e vletle rin in sald ırıların a m aruz kaldığını v e ABD’nin N ikaragua korkusun un bu ülkenin sözde ku su rların d an ziyade erd e m le rin d en kayn aklandığını çok n ad ir o la ra k dile g e tirir.10 K itle m ed yası, ABD H üküm eti'nin 1954’te G u atem ala d e ­ m okrasisini belirsiz bir sü reliğin e so n a erd ire n CIA d e stek li bir işgal y o lu y la bu ü lk e­ y e "d em o k rasi’’ getirm e girişim i gibi çok b en zer bir girişim in ark a planını v e so n u çları­ nı tartışm aktan d a kaçınır. ABD (başka p e k ç o k ülken in y a n ı sıra) G u ate m ala'd a o n la r­ ca yıl b o yu n ca seçk in lerin yön etim in i destek led iği v e d e v le t terörü n ü n ö rgü tle n m e si­ n e yardım cı olduğu halde, (yine b aşk a ü lkelerin yan ısıra) B rezilya, Şili v e Filip in ler’de y a dem okratik hüküm etleri devirdi ya d a devrilm esin i o n ay lad ı; kü resel bir düzlem de te rö r re jim leriy le "yapıcı b ir şe k ild e ilgilen d i” v e b askıcı Som oza rejim i iktidarda o l­ duğu sü rece, N ikaragua dem okrasisi h akkında hiçbir en d işe si yoktu . B unu nla b erab e r, m edya hüküm etin N ikaragua ile ilgili "d em o k rasi” en d işe sin i hiç sorgu lam aksızın o l­ duğu gibi kabul etm e k te d ir.11 N ikaragua ile b a şa çıkm a taktikleri üzerin e o rta y a çıkan seçk in lerin anlaşm azlığı, kam uoyundaki tartışm alara d a yan sır; fak at kitle m ed yası h ab erle ri olu ştu ru rken, s e ç ­ k inlerin ö n celikleri ile uyum lu bir tutum geliştirir; ö y le ki A m erikan p olitikasın ı a n ­ lam lı bir b ağlam a oturtm az; A m erikan şid d eti v e sald ırısı ile ilgili kan ıtları sistem atik o la ra k h asır altı e d e r v e San d in istaları so n d e re c e kötü bir im ajla takdim e d e r.12 Buna karşın, ço k d ah a kötü sicille re sahip o la n El Salvad o r v e G u atem ala, "ılım lı liderlerin " ön cülü ğünde d e m o k rasiye doğru adım atm ak için çab a g ö ste re n ü lkeler o la ra k su n u ­ lur v e bu n e d e n le sıcak b ir o n ay ı hak ettikleri savu n ulu r. Bu uygu lam alar yaln ızca k a ­ m uoyunun Orta Am erika g e rçek leri ile ilgili algılam aların ı çarp ıtm akla kalm am ış, Ja c q u es Ellul'ün vurguladığı gibi, ABD politikasın ın am açların ı da yan lış bir şek ild e y a n ­ sıtm ıştır - k i bu, p ro pag an d an ın tem el bir özelliğidir. Ja c q u e s Ellul bu kon uda şu n la ­ rı sö yler: Propagandacı, doğal olarak lehine çalıştığı yöneticinin gerçek niyetlerini ortaya koya­ maz. ... Bu, projeleri halkın tartışmasına ve kamuoyu incelemesine açmak ve bu ne­ denle de başarıya ulaşmalarını önlemek anlamına gelecektir ... Oysa, propaganda bu projelerin gerçek niyetini gizleyen bir peçe gibi hizmet etmelidir.13 H üküm etin re fe ra n s ç e rçe ve sin i v e gündem i b elirlem e v e m ü n aseb etsiz olgu ları k a­



BGST I D ü şü n ce Dizisi | 69



m uoyunu n gözünden uzak tutm a gücü, ayn ı zam an da 3. B ölüm 'de v e ö rn e k o la y la rın analiz edildiği son raki b ölü m lerd e tartışılan O rta A m erika’daki seçim leri h a b e rle ştir­ m e tarzında, kendini etkili b ir şek ild e gösterm ekted ir. Bir hüküm et politikası ile ilgili o la ra k se çk in le r arasın d a herhan gi bir hoşnutsuzluğun bulunm adığı ya da önem siz bir ih tila f olduğu zam an bile, kitle m ed yasın d a h âlâ izle­ nen p o litik aya karşı belirli bir m e safe gözlen eb ilir. H üküm etin çizgisini zayıflatm a eği­ limi g ö ste re n o lg u lara (eğer doğru a n laşılırlarsa) gen ellikle g azetelerin ark a s a y fa la ­ rında rastlan ab ilir. Bu, ABD sistem in in güçlü y an ların d an biridir. V ietnam Savaşı s ı­ rasın d a görüldüğü gibi, (19 6 8 'd e n itibaren seçkin un su rları da içeren ) e le ştire l ke­ sim lerin ge n işlem e sin e ce v ap ve rm e k üzere, m ed yaya y a n sıy a n aykırı olgu ların h ac­ mi d e gen işley e b ilir. Buna karşılık, 5. B ölüm ’de tartıştığım ız gibi, bu istisn ai durum da bile (ABD’nin iyi n iyetli am a çla n olduğu, sald ırıy a v e te rö re yan ıt verdiği vs. id d iala­ rını içeren ) resm i dogm an ın çe rç e v e sin e uym adıkları takdirde, h ab er v e yorum ların m ed yad a ken d isin e y e r bulm ası n ad iren m üm kün olm uştur. Vietnam S av aşı sıra sın ­ da v e so n ra sın d a d e v le t politikasın ı m azur g ö ste re n le r g e n e ld e aykırı o lgu lara, m ed ­ ya ulem asın ın "p eriyod ik" karam sarlığ ın a v e taktikler hakkındaki tartışm alara işaret ed erek, m ed yan ın "d ü şm an ca” ta v ırla r takındığını, hatta sa v a şın "kayb edild iğini" g ö s­ terdiğini sö ylem işlerd ir. Bu su çlam alar, ayrın tılı o la ra k 5. B ölüm 'de v e Ek 3'd e g ö ste r­ diğim iz gibi gülünçtür; fak at kitle m ed yasın ın g e rç e k rolünü gizlem ek v e ayn ı zam an­ da m ed yayı d e v le t p olitikasın ın p ro pag an d a v a rsayım ların a daha sıkı şe k ild e sarılm a­ ya zorlam ak gibi çifte bir a v a n ta ja sah ip olm u şlardır. A ykırı olgu ların ihtiyatlı b ir ş e ­ kilde v e v a rsayım ların uygun ç e rç e v e si içerisin d e y e r alm ası v e an cak m arjin alle ştiril­ m iş bir b asın d a sesin in çıkm asın a izin v e rile n e s a s m uh alefetin m ed yad an n e re d e y se tam am en d ışlan m ası şek lin d e işle ye n bu sü reç le rin "d oğallığın ın ’’ şu a v an tajı vardır; Uzun sü red en b eri savunduğum uz gibi, y u rts e v e r bir gündem in b en im setilm esin i, re s ­ mi o la ra k san sü r edilm iş bir siste m e göre ç o k d ah a inandırıcı v e etkin bir şek ild e g e r­ çe k le ştire n bir p ro pag an d a m odeli yaratılm ış olur. M edyanın ö n celik lerin i v e ö n y argıların ı e le ştirirk en en azın dan olgu ların bazıları için, çoğu kez y in e m ed yan ın ken d isin e y ön eliyoru z. Bu, klasik b ir norı &equitıır* fırsatı su ­ nar; şö y le ki basını e le ştire n birinin an a-akım m ed yad an o lgu lar zikretm esi, e le ş tiri­ nin kendi kendisini çürüttüğü v e g e rçe k te tartışılan m e sele le rin m edya tarafın d an y e ­ te rin ce işlend iği şek lin d e m u zaffer bir "k an ıt’’ o la ra k sunu lab ilir; fak at m edyanın bir m e se le h akkında bazı o lgu lar sağlam ası, o m eselen in ye te rli ya da doğru b ir şe k ild e iş ­ len d iğin e d air kesin likle hiçbir kan ıt oluşturm az. G e le ce k b ölü m lerd e açıklayacağım ız gibi, kitle m edyası çok m iktarda olgu yu (kelim enin ge rçe k an lam ın da) ö rtb a s ed er. F a­ kat bu bağlam da, d ah a önem li o lan bir o lgu ya gö ste rile n ilgi soru nud ur; yan i o olgu­ *



Lat. Öyleyse değil. Sonucun öncüllerden çıkmaması, —y.h.n.



70 | Rızanın İm alatı I £dw ard S. Herm an, Noam Chomiky



y a nasıl b ir y e r verildiği, sunu lurken nasıl bir tonla sunulduğu, kaç kez tekrarland ığı, içind e sunulduğu analiz ç e rç e v e si, o n a e şlik e d e n v e o n a anlam kazand ıran (ya da a n ­ lam ayı e n g e lle ye n ) d iğer ilgili olgular. Bir olgu yu a ra y a n dikkatli bir okuyucunun b a­ zen g a y re t g ö ste re re k v e kuşkucu bir gözle b akarak onu b u labilm esi, bu olgunun hak ettiği ilgiye v e b ağlam a k avu şu p kavuşm adığı, oku yu cu ya a n laşılır gelip gelm ediği ve g e rçe k te çarp ıtılıp çarpıtılm adığı ya da ö rtb as edilip edilm ediği hakkında bize hiçbir ş e y söylem ez. Bir olgunun n e d ü zeyde bir ilgiyi hak ettiği tartışılab ilir; fak at ga y re t­ li v e kuşkucu bir araştırm acı m ed yad a b elli olguları b u lab iliyo r d iy e re k köklü ö n y a r­ gıların v e g e rçe k te ö rtb as etm enin olm adığı yö n ü n d e yan ıltıcı bir görü şü kan ıtlam aya kalkışm anın bir değeri yoktu r. '4 Bu kitapta e le aldığım ız an a kon u lard an birisi, öfkeli kam p an y alar yü rü tm e v e ö rtb as etm e; gölgede bırakm a v e vurgulam a; bağlam ı, ön cü lleri v e gen el gündem i seçm e ko ­ n u su nda gözlen en m odelin, y e rle şik ik tidar açısın d an hayli işle v se l olduğu, hüküm et v e b elli başlı güç gru pların ın ih tiyaçların a c e v a p v e rir n itelikte olduğudur. Sürekli o la ­ ra k komünizm ku rb an ların a odaklan m ak, düşm anın kötülüğü hakkında kam uoyun u ikna etm e ye yardım cı o lu r v e so ylu b ir am aç d oğrultu su nda m üdahale etm eye, hükü­ m etleri d evirm eye, te rö rist d e v le tle ri d e stek le m ey e, so n u gelm ez bir silah lan m a y a ­ rışın a v e ask eri çatışm ay a zem in hazırlar; ayn ı zam anda, liderlerim izin v e m edyanın bu küçük k u rb an lar grubuna kendilerini adam ası ülkenin v e halkın özündeki in sanlığı gösterdiği için, halkın öz-güvenini v e yu rtseverliğin i arttırır. Halk, uydu d evletle rd e k i k u rb an lar ile ilgili sessizliği fark etm ez; bu, d e v le t p o litikası­ nın d e stek len m esin d e, d ü şm an ların k u rb an ların a yo ğu n bir şe k ild e od aklan m ak k a ­ d ar önem taşır. Eğer ABD b asın ı h ab er v e yazıların d a, A ndrei Sak h arov'u n k a rşıla ştı­ ğı gü çlükleri ya da Je rz y Popieluszko'n u n P o lo n ya'd a öldü rü lm esini (bkz. 2. Bölüm ) iş­ lediği biçim iyle G u atem ala'd ak i ku rb anları d a işleseyd i, G u atem ala H üküm eti'nin son on y ıld a on b in le rce in sanı katletm esi çok zor olurdu. Eğer m edya can ice sald ırg an ­ lığı özgürlüğün savu n u lm ası şek lin d e sunan , am a tem sil ettiği çıkar gru pların ın m ali­ y e tle ri ço k yü kseld iğin d e sa d e c e taktiksel ayrılık lara y e r v e re n b ir tutum için e g irerek bu am aca hizm et etm eseyd i, G ü n ey V ietn am 'a v e H indiçin’in geri kalan kısm ına karşı, ark asın d a hiçbir zam an g id e rile m e y ec ek olan b ir s e fa le t v e yıkım m irası b ırakan v a h ­ şi bir sa v a şı sü rd ü rm ek im kânsız olurdu. A ynı m anzara bizim tartıştığım ız diğer ö rn e k le r v e e le alm adığım ız daha p e k çok du­ rum için de geçerlid ir. Bu kitabın h azırlan m asın a yardım cı olan, aşağ ıd a isim lerini sıraladığım ız k işile re te ­ şekkürlerim izi iletm ek istiyoruz; Ja m e s A ron son , Phillip B errym an , Larry Birns, Fran k B rodhead, H olly B urkhalter, D onna C ooper, C arol Fouke, Eva G old, C arol G o slan t, Roy



BGST 1 D ü ^tince 0 İ Z İ 6 İ | 71



Head, M ary H erm an, R ob Kirsch, R obert K rinsky, A lfred M cClung Lee, Kent McDougall, N e jat Özyeğin, N an cy P e te rs, Ellen R ay, W illiam Schaap, K arin VVilkins, W arren W itte v e Ja m ie Young. K itabın içeriğin d en yaln ızca y a z a rla r sorum ludur.



1 BİR PROPAGANDA MODELİ K itle m edyası, m esajları v e sem b o lleri sırad an in san lara ileten bir sistem o la ra k hiz­ m et verir. Eğlendirm ek, avutm ak, bilgi ve rm e k v e b ireyleri toplum un bütün üne e k ­ lem leyen d e ğerleri, in an çları v e d av ran ış kodların ı aşılam ak işle v le ri arasın d ad ır. R e­ fahın b elli e lle rd e toplandığı v e önem li sın ıfsal çıkar çelişk ilerin in bulunduğu bir dü n­ yad a, bu rolü y e rin e getirm ek sistem atik b ir p ro pag an d ayı g e re k tirir.1 G üç m an ivelaların ın bir d e v le t b üro krasisin in e lin d e bulunduğu ü lk elerd e, çoğu za­ m an resm i san sü r y o lu y la tam am lan an m ed ya üzerin deki tekelci denetim , m edyanın hâkim b ir se çk in le r grubunun çık arların a hizm et ettiğini açık ça o rta y a koyar. M ed ya­ nın özel e lle rd e bulunduğu v e resm i b ir san sü rü n olm adığı y e rle rd e ise, işle y e n bir p ro p ag an d a sistem ini görm ek çok daha zordur. M edyanın aktif re k ab e te girdiği, p e ri­ yo d ik o larak şirk e tle rin v e hüküm etin yolsu zlukların ı o rta y a çıkardığı v e sald ırgan bir şek ild e kendisini ifad e özgürlüğünün v e g en el toplum çıkarların ın sözcüsü o la ra k ta ­ nım ladığı y e rle rd e , bu durum ö zellikle geçerlid ir. A çık olm ayan (ve m ed yad a tartışıl­ m ayan) nok ta ise, bu tür e le ştirile rin sın ırlı niteliği, k a yn ak lara kum anda etm e kon u­ sun d a y a şa n a n b üyük eşitsizlik v e bunun hem özel m edya sistem in d e sesin i du yurabilm e hem d e onu n d av ran ışı v e p erfo rm an sı üzerindeki etkisidir. P ro p agan d a m odeli, bu se rv e t v e güç eşitsizliğin e, onu n kitle m ed yasın ın çıkarları ve seçim leri üzerindeki çok b oyu tlu etk isin e od aklan ır. Hangi y o lla rla p aran ın ve gücün b asılm aya uygun h ab erleri süzgeçten geçirebildiğin i, m uh alefeti m arjinalleştirdiğini, hüküm etin v e hâkim özel çık ar gru pların ın m esajların ı halka ileteb ild iğini o rta y a çı­ kartır. Bizim p ro p ag an d a m odelim izin tem el b ile şe n le ri y a d a h ab er "süzgeçleri" kü­ m esi şu b aşlık lar altın d a top lan ır: (ı) hâkim kitle m edyası firm aların ın büyüklüğü, te ­ kelleşm iş m ülkiyeti, sahib inin se rv e ti v e kâr yön elim i, (2) kitle m ed yasın ın tem el g e ­ lir kayn ağı o la ra k reklam cılık, (3) m edyanın, hüküm et, iş d ü n yası v e bu tem el k ayn ak ­ ların v e gücün faillerin in fin an se ettiği v e o n aylad ığı "u z m a n la rın sağladığı b ilgilere dayan m ası, (4) m edyayı disiplin altın a a lan b ir a ra ç o la ra k "tepki üretim i”, v e (5) ulu­ sal bir din v e denetim m ekanizm ası o la ra k "anti-kom ünizm ”. Bu b ile şe n le r b irb irleriyle e tk ileşim e g ire r v e birbirlerin i pekiştirir. İşlenm em iş haldeki ham h ab erler, g e riye yaln ızca basım a uygun dam ıtılm ış bir artık kalan a k ad ar p eş p e şe sü zgeçlerd en g e ç­ m elidir. Bu süzgeçler, sö ylem in v e yorum u n öncüllerin i, ö n celik le n eyin h a b er değeri



BGST | D ü şü n ce Diziâi [ 73



ta şıy ıp taşım adığın ı tan ım lar v e p ro pag an d a k am p an y aların a d ö n ü şen sü reç le rin te ­ m ellerini v e işle yişle rin i açıklar. Bu süzgeçlerin işle yişin d e n kayn ak lan an m edya üzerindeki se çk in le r hâkim iyeti v e m uh aliflerin m arjin alleştirilm esi ö y le sin e doğal b ir şek ild e g e rçe k le şir ki, gen ellik ­ le tam b ir d ü rüstlü kle v e iyi n iy e tle çalışan m ed ya hab ercileri, h ab erle ri " o b je k t if o la ra k v e m esleki d eğerleri e s a s a la ra k se çtik lerin e ve yoru m lad ıkların a k e n d ileri­ ni in an d ırab ilirler. Sü zgeçlerin kısıtlam aları içinde g e n ellik le o b je k tif h arek et e d erler; k ısıtlam alar ö y le sin e k u vvetlid ir v e ö y le sin e köklü bir şek ild e sistem in ayrılm az bir p arç ası h alin e gelm iştir ki, h ab er seçim in d e a lte rn a tif te m e lle r h ayal etm ek n e re d e y ­ se im kânsızdır. 5 Kasım 1984'te, ABD H üküm eti'nin N ik aragu a'ya M lG ’ler yo llan d ığ ın a d air yaptığı acil açıklam aların h a b er değeri taşıyıp taşım adığın ı d e ğerlen d irirk en m ed­ y a, hüküm et kayn aklı ham h a b er m alzem esine atfe d ile n ön celiğin içerdiği tarafgirlik hakkında du rup düşünm ez v e y a hüküm etin kendi gündem ini d a y a ta ra k v e b ilinçli bir şek ild e dikkati b aşk a h ab er m alzem elerin d en u zak laştırarak h ab erleri m anipüle ed i­ y o r2 o lab ileceğin i hiç aklın a getirm ez.3 M an ip ü lasyon v e sistem atik tarafgirlik m od e­ lini gö reb ilm ek için tek tek h ab erle ri izleyecek m ikro bir yaklaşım ın yan ı sıra, m e d y a ­ nın işle y işiy le ilgili m akro b ir b akış d a gereklidir. A rtık aşağıdaki b ölü m lerd e u y gu lan acak v e te st e d ilec ek p ro p ag an d a m od elin in an a un su rları üzerin de ayrın tılı bir in ce le m e ye girişelim .



1.1. Kitle Medyasının Büyüklüğü, Mülkiyeti ve Kâr Yönelimi: Birinci Süzgeç M edyanın, Büyük B rita n y a ’d a geçirdiği evrim üzerin e y ap tık ları an alizde Ja m e s Curran v e Je a n S eato n 19. yü zyılın ilk y a rısın d a ulusal dü zeyde bir işçi sın ıfı okuyucu kitlesin e u laşan rad ikal b ir b asının nasıl o rta y a çıktığını an latırlar. Bu alternatif basın sın ıf b i­ lincini pekiştirm ekte hayli etkiliydi: A lte rn atif b ir d e ğ e r sistem i v e d ü n yaya b akış açı­ sı g e liştire re k v e "çalışan kesim in 'b ir a ra y a g elm e’ v e örgütlü e ylem y o lu yla toplum ­ sal değişim i e tk ilem e ye d air p o tan siy e l gücünü te k rar te k rar vu rg u layarak d ah a bü­ yü k b ir k o lek tif g ü ven yarattığı" için işçileri b irle ştird ik Bu, y ö n etici seçk in le r ta ra fın ­ d an önem li b ir teh d it o la ra k görüldü. Bir p arlem e n to ü yesi şun ları ileri sürdü: İşçi sı­ nıfı g azeteleri "şim diki ko şu llarıyla ilerid e sah ip o lacak ların a in andıkları koşu lları - k i bunlar, in san d oğası v e ilahi takd irin sivil toplum un dü zen lenm esi için koyduğu d eğiş­ m ez y a s a la rla b ağdaşm azlar— k a rşıla ştıra ra k tutkuları a le v le n d irir v e o n ların b en cil­ liklerini u yan d ırır .” 5 Sonuç, iftira y a sa la rı çıkarıp k o vu ştu rm alar yap arak , y a y ın y a p ­ m a koşulu o larak yü k sek b ir tem in at se n e d i iste y e re k v e rad ikal m ed yayı p iy asan ın d ışın a itm ek için m aliyet arttırıcı ve rg ile r k o y a ra k işçi sın ıfı m ed yasın ı susturm a giri­



74



1Rızanın İmalatı I £dw ard S. Herm an.



Noam Chomiky



şim i olm uştur. Bu zorlayıcı ça b a la r etkili olm adı v e yü zyılın o rtaların d an itibaren, s o ­ rum luluğu p iy asan ın d ayatacağ ın a in an an liberal görü ş doğrultu su n da bu ted b irler te rk edildi. Curran v e Seaton , d e v le t m ü d ah alesin in yapam adığın ı p iy asan ın yaptığını g ö ste rir­ ler. 1853-18 63 yılları arasın d a g azeteler üzerin deki cezalan d ırıcı verg ilerin kaldırılm a­ sın ın ard ın dan , y e n i bir y e re l günlük b asın o rta y a çıktı; fak at 19. yüzyılın geri kalan bölüm ünde, te k b ir y e re l gü nlük işçi sın ıfı gazetesi dahi çıkm adı. C urran v e Seaton şunu sö ylü yo rlar: Gerçekten de ulusal radikal basının sönüşü öylesine geniş kapsamlıydı ki, İşçi Partisi 20. yüzyılın ilk on yılında işçi sınıfı hareketinden türediği zaman hiçbir ulusal günlük gazetenin ya da pazar gazetesinin özel desteğini almadı.6 Bunun en önem li n edeni, gazetecilik girişim inin çapın ın v e b unu nla bağlan tılı o la ra k 19. yüzyılın o rtaların d an itib aren se rm a y e m aliyetlerin in artm asıyd ı. Bu olgu lar, tek­ n o lo jik g e lişm e le re v e bunun yam sıra gazete sah ip lerin in gen iş oku yucu kitlesin e u laşm a yö n ü n d e artan ısrarın a d ayan ıyo rd u . Se rb e st p iy asan ın g en işlem esi "basının en d ü strile şm e sin i” de b erab e rin d e getirdi. ı8 37 ’d e kâr e d e b ile ce k bir h aftalık ulusal gazete kurm anın toplam m aliyeti - 6 .2 0 0 tira jla m aliyetin karşılan dığı bir d u ru m d a bin sterlin in altın d ayd ı. 18 6 7'd e yen i bir gü nlük Londra gazetesin in kuruluş m aliyeti 5 0 .0 0 0 ste rlin olm uştu. ıg ı8 'd e yayın h ayatın a b a şla y a n Sunday €xpre&&, 250 .0 0 0 'in üzerin de bir tira jla m aliyetlerin i çık arab ilen bir konum a gelm ed en ön ce, iki m ilyon ste rlin in üzerin de bir p ara h arcadı.? N ew Y o rk şe h rin d e 18 51'd e yen i bir gazetenin kuruluş m aliyetin in 6 9 .0 0 0 d o lar old u ­ ğu B irleşik D e v le tle r’d e d e ben zer sü re ç le r işliyordu. St. Louii Democrat 1872'de açık arttırm ay la 4 56 .0 0 0 d o lara satılm ıştı v e şe h ir g azeteleri 19 2 0 'le rd e 6 ila 18 m ilyon d o ­ lara el d eğ iştiriyo rd u .8 Çok küçük gazetelerin bile yaln ızca m akine g id erleri o n larca yıl b o yu n ca yüz b in lerce d o la r tutuyordu; 1945'te şu n lar sö yle n e b iliyo rd u : "Küçük g a ­ zete yayıncılığı bile büyük bir i ş t i r ... [ve] önem li m iktarda n ak it p a ra y a sah ip o lsa bile artık bir kim senin k o lay ca atılacağı bir tic are t değildir ya da büyük m iktarda n akit p a ­ rası yo k sa hiç g irişm eyeceği bir iştir".9 Ö yleyse ilk süzgeç - b ü y ü k m iktarda yatırım ın gerek li olm asın ın gen iş bir okuyucu kit­ le sin e u laşan m e d ya sah ip liğin e getirdiği k ıs ıtla m a - bir yüzyıl y a d a d ah a fazla bir sü re ö n c e geçerliyd i v e zam an için d e etkisini a rtıra ra k sü rd ü rd ü .1 0 19 8 6 'd a A BD 'de 1.500 ci­ va rın d a günlük gazete, u .0 0 0 dergi, 9 .0 0 0 ra d y o v e 1.50 0 TV istasyo n u , 2 .0 0 0 y a y ın e ­ vi v e yed i film stü d yo su o lm ak üzere top lam 2 5.0 0 0 'in üzerin de m edya birim i vardı. Fakat bu toplam içinde h ab er ileten b irim lerin b üyük bölüm ü küçük v e y e r e l şirk e t­ le rd en o lu şu yo rd u v e y e r e l o la n la r hariç, h a b e rle rd e b üyü k ulusal şirk e tle re v e h ab er



BGST | D üşünce Dizisi 1 75



aja n sla rın a bağım lı d u rum daydılar. Bazen n e re d e y se tüm m ed ya türlerini k ap sayan bu m ed ya b irim lerinin d ah a büyük kısm ının sah ip leri ise a y n ıy d ı." B en Bagdikian, ço k sa y ıd a m edya birim i olduğu halde, en b üyü k 29 m ed ya kom plek­ sin in gazete tirajların ın ya rısın d a n fazlasın a sah ip olduğunu; d ergilerin , radyo-T V y a ­ yın ların ın , kitapların v e film satışların ın v e izleyici kitlesin in ise önem li bir çoğu nlu ğu­ nu e lin d e tuttuğunu vu rgu lar. B unların ulusal gündem i b e lirle y e b ile c e k "yen i bir Özel E n fo rm asyo n v e Kültür Bakanlığı olu ştu rd u ğu n u ” ileri s ü r e r .12 G erçek te, Bagdikian (aşağıda açıkladığım ız gibi) yap ısal o lgu larla b ağdaşm ad ığına inandığım ız bir id d iayla şirk e tle rin v e hüküm etin gü cünd en özerk bir m ed ya y a p ıla n ­ m ası olduğunu belirtirk en , ayn ı zam anda h ab er im alatındaki etkin bir tekelleşm en in hangi ö lçü ye varm ış olduğunu da y e te rin ce dikkate alm ıyor olab ilir. M edyanın k a t­ m anlı bir y a p ıy a sah ip olduğu, p restij, kayn ak lar v e izleyici kitlesi açısın d an ölçü ld ü ­ ğünde, e n y ü k sek katm anın 10 ile 24 m edya kom pleksinden olu ştu ğu uzun sü red ir b e ­ lirtilm ek ted ir.13 Hüküm et v e h ab er a ja n sla rıy la birlikte bu en ü st tab aka, h ab er gün­ dem ini b e lirle r v e m ed yan ın alt tab ak aların a, d o lay ısıyla d a halka ulusal v e u lu sla ra ­ rası h ab erle rin çoğu nu s a ğ la r.14 En üst katm andaki tekelleşm e, II. D ünya Savaşı so n ­ rasın d a te levizyo n u n yayg ın laşm ası v e bu önem li aracın ulusal bir şe b e k e olu ştu rm ası sonu cu önem li ö lçü d e artm ıştır. T ele vizyo n -ö n ce si h ab er p iy asaları, d ah a yü k sek kat­ m an lara v e ulusal v e u lu slararası h a b e rle r için d ar bir k ayn ak lar kü m esine bağım lı o l­ salar b ile, y e r e l n itelikteyd i; TV şe b e k e le ri ulusal v e u lu sla ra ra sı h ab erleri üç ulusal k ayn ak tan sağ lar v e artık tele vizyo n halkın b aşlıca h ab er kayn ağıd ır . '5 B una karşılık, kab lolu televizyo n u n gelişm esi, tele vizyo n izleyicilerin in b ö lü n m esin e v e te levizyo n şeb e k e le rin in gü cünd e v e p azar p ayın d a y a v a ş bir aşın m aya yo l açm ıştır. Tablo 1-1 A BD 'de m ed ya şirk etlerin in en üst katm anını olu ştu ran 24 m edya d evi (ya da o n ları d e n e tle y e n an a şirk etler) ile ilgili bazı tem el m ali v e rile r s a ğ lıy o r.16 Bu d erlem e şu n lard an olu şu r: (t) üç televizyo n şeb e k e si: ABC (ana şirketi Capital C ities b ü n yesin ­ d e y e r alıyor), CBS v e NBC (nihai a n a şirketi G e n eral E lectric (GE) b ü n yesin d e y e r a lı­ yor), (2) ö n d e gelen gazete im p aratorlu kları: N ew york Times, Washington Post, Los



Angeles Times (Tim es-M irror), Wall Street Jo u rn a l (Dovv jo n e s), K night-Ridder, G an ­ nett, H earst, Scripps-H ovvard, N ew -h ou se (A d vance Pu blicatio n s) v e T rib üne Compan y, (3) e n b üyü k h ab er v e m agazin d erg ileri: Time, Newsweek (Washington Post b ü n yesin d e y e r alıyor), Reader's Digest, TV Gülde (Triangle) ve US News & World Re­



port, (4) ö n d e g elen bir y a y ın e v i (M cGraw-H ill), v e (5) gen iş v e gid e re k b ü yü yen ö n e ­ m e sah ip diğer kab lolu TV sistem leri: M urdoch, Turner, Cox, G e n eral Corp., Taft, Stor e r1? v e G roup W (VVestinghouse) sistem leri. Bu m edya kom p lekslerin in p ek çoğu b ir­ den fazla alan d a hâkim du rum dad ır v e b elli bir kate go riye sa d e c e keyfi o la ra k y e rle ş ­ tirilm işlerd ir (Time, Inc., kab lolu sistem d e v e d erg ile rd e çok önem li bir ağırlığa sah ip ­



76 | R ız an ın İm a la t ı [ £ VVeatem Culture Dominatea the World (Nevv York: Oxford University Press, 1980), 3. Bölüm.



BGST ] Düğünce Diziii



15.



1 401



"Bir Değişim Döneminde Halkın Televizyon ve Diğer Medya Kuruluşlarına Dönük Tavırla­ rı" başlıklı on dördüncü yıllık Roper anketi (Mayıs 1985), 1984 yılında araştırmaya katılanların yüzde 64’ünün, televizyonu "bugün dünyada neler olup bittiği konusunda bilgilen­ melerini sağlayan araç..." (s. 3) olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Bununla birlikte, biz­ zat televizyon kanallarının da haber seçimlerinde büyük ölçüde saygın gazetelere, haber ajanslarına ve hükümete bağımlı oldukları sık sık belirtilmiştir. Televizyon kanallarının özerk haber kaynağı olarak rolleri kolayca abartılabilmektedir.



16.



En üst katmanda yer alan kuruluşlar, ulaştıkları okur ve izleyici kitlesinin büyüklüğü, ha­ ber standartlarını belirleyen kurumlar olarak önemleri, varlıkları ve kârlarının toplamı ile diğer katmanlarda bulunan kuruluşlardan ayrılırlar. Ele aldığımız yirmi dört şirketin son beş veya altısı, izleyici ve okur sayısı öncelikli bir ölçüt olarak alınmakla birlikte, kıs­ men gelişigüzel seçilmiştir. McGraw Hill hem mesleki kitaplar, hem de siyasal içerikli der­ giler alanındaki güçlü konumu ve ulaştığı okur kitlesi dolayısıyla bu yirmi dört şirkete da­ hil edilmiştir.



17.



Tablo ı-l, 7. notta belirtildiği gibi Storer, 1985 yılında geçici olarak Kohlberg Kravis Roberts S Co. adlı menkul kıymetler şirketinin denetimine girdi. Liste hazırlanırken Storer’ın akı­ beti belli olmadığı ve 1984 yılından sonra şirket hakkında mali veriler bulunmadığı için, belirsiz konumuna rağmen Storer’ı tabloda muhafaza ettik ve listeye dahil ettik.



18.



1984 yılında 1.1 milyar dolara, kredi desteğiyle Metromedia sistem'i tek başına satın alan John Kluge 1985-86 yıllarında, sistemin çeşitli bölümlerini 5.5 milyar dolara satmış ve yak­ laşık 3 milyar dolar kişisel kâr etmişti. (Gary Hector, "Are Shareholders Cheated by LBOs?”



Fortune, 17 Ocak 1987, s. 100). 1983 yılında şirket yöneticileri ve yayıncılık sektörü dışın­ daki girişimcilerden oluşan bir grup tarafından 245 milyon dolara kredi desteğiyle satın alınan Los Angeles'taki KDLA-TV istasyonu iki yıl sonra Tribüne Company’e 510 milyon do­ lara satıldı. (Richard Stevenson, "Tribüne in TV Deal for $510 Million”, Neıvyork Timei, 7 Mayıs, 1985). Ayrıca bkz. "The Media Magnates: Why Huge Fortunes Roll Off the Presses",



Fortune, 12 Ekim 1987. 19.



Jam es E. Scripps'in varisleri arasındaki bir anlaşmazlık sonuçta Detroit Cvening Neıvi’in satılmasına neden oldu. Bir gazete haberine göre "Scripps ailesinin bir üyesi olan ve ken­ dini 'öfkeli bir hissedar’ olarak niteleyen Daniel Marentette, aile üyelerinin, paralarının daha iyi gelir getirmesini istediklerini söylüyor. Yarış atları satan Bay Marentette, 'Pa­ ramızı New York’ta bir banka hesabına yatırsaydık daha çok kazandırdık’ diyor.” (Damon Darlin, "Takeover Rumors Hit Detroit News Parem ”, Wall Street Journal, 18 Tem­ muz 1985). Bingham ailesi mensuplarının bu konularda görüş ayrılığına düşmesi, Loulivil-



le Courier-Joumal'ın satılmasına neden oldu; Jackson Ailesinin New Haven hisseleri yıl­ lar süren iç çekişmelerden sonra satıldı ve ”[New Haven hisselerinin] 185 milyon dolarlık satış fiyatı, başka ailelerin denetiminde olan gazetelerdeki aile hisselerinin potansiyel deT ğerinin herkes tarafından anlaşılmasına yetti.” (Geraldine Fabrikant, "Nevvspaper Properties, Hotter Than Ever”, NewJork Timei, 17 Ağustos 1986). 20.



Reagan yönetimi, halihazırda televizyon yayıncılığı ruhsatına sahip olanların denetim gü­



402 | R ız g n m İm a la tı | £dıuard S. Hermgrı, Noam Chomtlçy



cünü, ruhsatların süresini üç yıldan beş yıla çıkararak daha da arttırdı. Ayrıca Federal İle­ tişim Komisyonu (FCC), ruhsatları neredeyse otomatik olarak yeniledi. Bunun yanı sıra FCC, yeni satın alınmış bir mülkü satmak için aradan geçmesi gereken süreyi üç yıldan bir yıla indiren yasal bir değişiklikle, televizyon mülklerinin alınıp satılmasına ve bu konuda­ ki spekülatif yatırımlara kolaylık sağladı. Reagan döneminde Federal İletişim Komisyonu ve Adalet Bakanlığı, yaygın tekelleşme­ yi (GE-RCA) veya medya tekelleşmesini (Capital Cities-ABC) önemli ölçüde hızlandıracak şirket birleşmelerine ve şirket satın alma girişimlerine karşı çıkmayı da reddetti. Daha­ sı, 2 Nisan 1985’ten başlayarak medya şirketi sahiplerinin mülkiyetlerinde bulundurabile­ cekleri TV kanalının sayısı, toplam izleyicileri ülkedeki televizyon seyircisinin yüzde 25’ini geçmemesi koşuluyla on ikiye çıkarıldı. ıg53’teki "7-7-7 Kuralı”, "12-12-12 Kuralı” ile değişti­ rildiği için bu kişiler aynı zamanda 12 AM ve 12 FM radyo kanalına da sahip olabilecek du­ ruma geldiler. Bkz. Herbert H. Howard, "Group and Cross-Media Ovvnership of Television Stations: 1985” (VVashington: National Association of Broadcasters, 1985). 21.



Bu durum, Reagan döneminin FCC Başkanı Mark Fovvler tarafından piyasadaki seçenek­ lerin çoğaldığı ve halkın seçimini özgürce yapabilmesi gerektiği gerekçesiyle onaylanmış­ tı. Fovvler’ın bu tutumu, Fred Friendly tarafından yasanın öngördüğü kamu yararı ilkesi­ ni ortadan kaldırdığı için eleştirilmiştir. Fovvler ise bu eleştiriye, Friendly'nin "halkın ser­ best piyasa mekanizması içinde kendi başına karar verebilme yeteneğine güvenmediğini, kendisinin ise güvendiğini” belirterek karşılık vermiştir. (Jeanne Saddler. "Clear Channel: Broadcast Takeovers Meet Less FCC Static, and Critics Are Upset” Wall Street Journal, 11 Haziran 1985). Fovvler'ın göz ardı ettiği pek çok sorundan biri de, gerçek seçme özgürlüğü­ nün, okuyucu/izleyicileri reklam veren kuruluşlara satan bir oligopol düzeninin sunmadı­ ğı başka seçenekleri de seçebilme hakkını içerdiğidir.



22.



CBS, 1985 yılında Ted Turner’ın şirketi ele geçirme girişimine karşı kendini korumak ama­ cıyla hisselerinin yüzde 2i'ini satın alabilmek için gerekli finansmanı sağlamak üzere bor­ cunu 1milyar dolar kadar yükseltmişti. Wa!( Street Journal, "Artık borçları sermayesinin yüzde 60'ını bulan CBS'nin, borçlarını faiziyle geri ödeyebilmesi için reklam gelirini yük­ sek bir düzeyde tutması gerektiğf’ni yazıyordu. (Peter Barnes, "CBS Profit Hinges on Better TV Ratings", 6 Haziran 1986). Reklam gelirlerindeki büyümenin azalmasıyla CBS, ya­ yın bölümünde çalışan altı yüz kişiyi işten çıkardı. Bu, CBS'nin, 1971'de sigara reklamla­ rını kaybetmesinden bu yana gerçekleştirdiği en kapsamlı tenkisattı. (Peter Barnes, "CBS Will Cut up to 600 Posts in Broadcasting” Wall Street Journal, 1Temmuz 1986). Haziran 1986’da Time, Inc., yine şirketi ele geçirmeye yönelik bir tehlikeyi savuşturmak için 10 milyon hissesini ya da adi hisselerinin yüzde lö’sını 900 milyon dolar civarında olduğu tahmin edilen bir maliyetle geri almak üzere girişimlere başladı. (Laura Landro, "Time VVill Buy as Much as 16% of Its Common" Wall Street Journ al, 20 Haziran 1986).



23.



Jesse Helms ve Turner’m CBS'yi ele geçirme girişimi karşısında, Loews şirketinden Laurence Tisch halihazırda yüzde 11,7 oranında olan CBS'deki hisselerini daha da arttırmaya teş­ vik edildi. 1986 yılının Ağustosunda Loevvs’e ait hisseler yüzde 24,9'a çıktı ve Tisch, yöne­



BGST 1 Düşünce Dizisi



| 403



timi fiilen ele geçirdi. Hisselerin yüzde 8,1'ine sahip olan VVilliam Paley'le işbirliği yaparak CBS’nin genel müdürünü görevden aldı ve bu göreve geçici bir süre için kendisi geldi. (Peter Barnes, "Loevvs Increases Its Stake in CBS to Almost 25%” Wall Street Journal, 12 Ağus­ tos 1986). 24.



1984te ölen ve Reader'i Dige&t'te denetim gücünü elinde bulundurduğu hisseleri müte­ velli heyetinin yönetimine bırakan Lila VVallace’ın mal varlığını dahil ettiğimiz takdirde bu rakam sekiz olacaktır.



25.



Önsöz Bölümü’nde belirttiğimiz gibi yeni-muhafazakârlar, son sözü söyleyenlerin, med­ yaya sahip olan veya onu denetleyen kişiler değil, daha alt mevkilerdeki kişiler olduğu­ nu varsayar ya da sanki böyleymiş gibi davranırlar; böylece düzenli olarak medyada ''li­ beral” hâkimiyetten söz ederler. Bu nedenle, anlaşılır bir şekilde, medya şirketi sahiple­ rinin servetini gösteren bu verileri görmezlikten gelmeyi tercih ederler. Bununla birlikte, yeni-muhafazakârlar kimi zaman "popülizm” taslarlar ve bir yandan Mobil Petrol Şirke­ ti ve Richard Mellon Scaife’den maddi destek alırken, diğer yandan medyaya hükmeden zengin seçkinlere karşı "kitleler” adına konuşuyormuş gibi davranırlar. Bu konuda daha ayrıntılı tartışma için Edvvard S. Herman’ın The Spirit oft Democratic Capltalism adlı ki­ tap üzerine yazdığı "Michael Novak's Promised Land: Unfettered Corporate Capitalism" adlı eleştiri (Monthly Revieıu, Ekim 1983) ve Önsöz Bölümü'nün 3. notunda belirtilen eser­ lere bakınız.



26.



Peter Dreier "The Position of the Press in the U.S. Povver Structure", Soeial Problemi, (Şubat 1982, s. 298-310) adlı incelemede de benzer sonuçlara ulaşılmıştır.



27.



Benjamin Compaine ve diğerleri., Anatomy oh the Communicatlom Induitry: Who



Owm the Media? (White Plains, N.Y.: Knovvledge Industry Publications, 1982), s. 463. 28. 29.



a.g.e., s. 458-60. Bkz. Edward S. Herman, Corporate Control, Corporate Power(New York: Cambridge Uni­ versity Press, 1981), s. 26-54.



30.



On beş büyük gazete şirketinin diğer medya alanlarındaki yatırımları ve çeşitli medya sek­ törlerinde faaliyet gösteren önde gelen şirketlerin yatırım yapmak üzere girdikleri başka alanların bir listesi için bkz. Compaine, Anatomy ofr the Communicatlom Induitry, tab­ lolar 2.19 ve 8.1, s. 11 ve 452-53.



31.



İki şirketin birleşmesi FCC tarafından onaylanmış, fakat Adalet Bakanlığı'nın müdahale­ si ile engellenmişti. Bkz. "A broken engagement for ITT and ABC” Business Week, 6 Ocak 1967.



32.



a.g.e..



33.



GE'nin son derece kapsamlı ve etkili lobicilik faaliyetleri hakkında bilgi için bkz. Thomas B. Edsall, "Bringing Good Things to GE: Firm's Political Savvy Scores in VVashington”,



Washington Post, 13 Nisan 1985. 34.



A. J. Liebling’in sık sık alıntılanan fıkrası -e ğ e r gazetenizi beğenmiyorsanız kendi gazete­ nizi çıkartmakta veya bir gazete şirketi satın almakta tamamen özgürsünüz- bireyin ne



404 | Rızanın İmalatı I £dward S. Herman, Noam Chomsky



kadar güçsüz olduğunu vurgular. Fakat Reagan yönetiminin yaratmış olduğu gibi uygun bir siyasal ortamda, medyanın performansını beğenmeyen dev bir şirket, GE örneğindeki gibi gerçekten de kendi medya şirketini satın alabilir. 35.



Allan Sloan, "Understanding Murdoch - The Numbers Aren't What Really Matters”, Forbei, 10 Mart 1986, s.114 ve izleyen sayfalar.



36. Açık tehdit ve ilanlarla medyaya gözdağı vermeyi amaçlayan Nixon-Agnew kampanya­ sı hakkında bilgi için bkz. Marilyn Lashner, The Chilling Cjjftect in TV N ew i (New York. Praeger, 1984). Lashner, Nixon yönetimindeki Beyaz Saray’ın medyayı susturma girişimi­ nin ”en azından televizyon göz önüne alındığında kolayca başarıya ulaştığı..." sonucuna varır (s. 167). Ayrıca bkz. Fred Povvledge, The Cngineering of Restraint; The Nixon Admin iitra tio n an d the P resi (Washington: Public Affairs Press, 1971) ve VVilliam E. Porter, A ssault on the M ed ia: The N ix o n J e a n (Ann Arbor: University of Michigan Press, 1976). 37. Örnekleminî oluşturan büyük gazetelerin 290 müdüründen 36'sı -geçm işte ya da günü­ m üzde- federal hükümette yüksek makamlarda görev yapmışlardır (Dreier, "The Position of the Press”, s. 303). 38. Bir araştırma 1945 ve 1970 yılları arasında FCC’den ayrılan 65 FCC komisyon üyesinin ve yüksek kademede görev yapanlardan 12'sinin FCC’deki görevlerinden önce özel iletişim sektöründe çalıştığını ve 34'ünün de komisyondan ayrıldıktan sonra özel şirketlerin hiz­ metine girdiğini göstermiştir (Roger Noll ve diğerleri., £eonom ic Ayork Revi-



ew of Booki, 31 Mart 1977); bkz. ayrıca en sansasyonel iddiaları geri aldığı makalesi "Cam­ bodia: Corrections," Neıvyork Review of Booki, 26 Mayıs 1977. Bizim değerlendirmemiz (The Natlon, 25 Haziran 1977) bildiğimiz kadarıyla bir yıl sonra İngilizce olarak yayımla­ nan asıl metni ele alan ilk makaleydi. Bu kitaba dayanarak yapılan çarpıtmaların sicili ve Michael Vickery tarafından Cambodia: 1975-82 (Boston: South End Press, 1984) adlı ese­ rinde daha ayrıntılı şekilde analiz edilen Ponchaud'nun kendi dikkate değer sicili üze­ rine bkz. bizim P8HR, 11.6. C1A Araştırma Raporu, Kampuchea: A Demographic Catas-



trophe (Washington: C1A, Mayıs 1980). ABD Hükümeti'nin öncelikleri —özellikle daha son­ raki dönemde Pol Potun gerçekleştirdiği en kötü zalimliklerin örtbas edilmesi— tarafın­ dan koşullanmış kapsamlı çarpıtmaların açığa çıkarıldığı bu araştırma hakkındaki bir eleş­ tiri için bkz. Michael Vickery, "Democratic Kampuchea - C1A to the Rescue”, Bulletin of Concemed Ai 'ıarı Scholan 14.4 (1982) ve Cambodia adlı eseri. Bu sonuncu çalışma, birkaç gerçek Kamboçya uzmanından biri tarafından yapılmış, Kızıl Kmer dönemi üzeri­ ne temel bir çalışmadır; bu çalışma yurtdışında ana-akım Hindiçin uzmanları ve diğerle­ ri tarafından geniş ölçüde değerlendirilmiş ve övülmüştür; fakat Fin Araştırma raporu gibi bu çalışma da Birleşik Devletler'de neredeyse tamamen görmezden gelinmiştir. Bu söz edilenler de dahil, dönem hakkında yapılan çeşitli ciddi araştırmalar için bkz. Noam Chomsky, "Decade of Genocide in Revievv,” inside Aiia (London, Şubat 1985, Jam es Peck ed., The Chomsky Reader içinde tekrar basılmıştır [NevvYork: Pantheon, 1987i). 23.



Michael Vickery, "Ending Cambodia - Some Revisions," Haziran ıg S ı’de New york Re-



view of Books'a sunuldu, fakat reddedildi. Daha kapsamlı bir tartışma için Vickery’nin Cambodia adlı eserine bakınız. Shavvcross o zamanlar düşüncelerini gözden geçiriyor­ du (bkz. "Kampuchea Revives on Food, Aid, and Capitalism," The Bulletin [Avustralya], 24 Mart 1981). Tekrar döneceğimiz, şimdi yeniden düzenlenmiş daha sonraki bir versiyon için bkz. Shavvcross, Çuality of Mercy: Cambodia, Holocauit and Modem Comcience (New



456 [ R ız a n ın İmalatı \ Zduıard S. Herm an. Noam Chomiky



York: Simon S Schuster, 1984). 24. 25.



Sayfa 3 7 0 ,1980'de aktardığı açıklama dolayısıyla VietnamlIların aldatmacasını suçluyor. Shavvcross, The Nation, 21 Eylül 1985; Ben Kiernan, The Natiorı'a gönderilen yayımlanma­ mış mektup, 3 Ekim 1985. Uluslararası yardım çalışmalarının değerlendirilmesi için bkz. Vickery, Cambodia; Kiljunen, Kampuchea; Joel Charny ve John Spragens, ObAtacle* to



Recovery in Vietnam and Kampuchea: U.S. Cmbargo oh Humatirarian Aid (Boston: Oxfam America, 1984); Shavvcross, Çuality of Mercy. 26. Shawcross’un iddialarını dayandırdığı Fançois Ponchaud etraflı bir şekilde belgelenen ne­ denlerden dolayı hayli kuşkulu bir kaynaktır; bkz. not 22. Hedef resmi bir düşman olma­ saydı, şu ya da bu şekilde önemi olabilecek belgelenmemiş suçlamalar için ikiyüzlülük si­ cili onunki gibi kabarık olan birisine kimse güvenmez, kaynak olarak dayanmazdı. 27.



Shavvcross, Çuality oft Mercy, s. 49-50. Shavvcross şu gözlemde bulunur: "Önemli ölçü­ de Beyaz Saray politikalarının bir sonucu olarak, bu savaş yılları, Kamboçya halkının yok edilmesine ve Kızıl Kmerlerin onun küllerinden doğmasına tanıklık etti"; "kendi komuta­ ları altındaki savaşla birlikte dizginlerinden boşalan milliyetçilik güçleriyle Kızıl Kmerler giderek daha korkunç bir ordu haline geldi”; öte yandan Ağustos 1973 boyunca Kızıl Kmer­ lerin maruz kaldıkları "muazzam Amerikan bombardıman kampanyası sırasında, kayıpla­ rının çok yüksek olduğu düşünülmektedir.” "Kayıplarının" ifadesi muhtemelen Kızıl Kmer­ lerin askeri güçlerine göndermede bulunuyor; sivil kayıplardan ise hiçbir şekilde bahse­ dilmiyor. Shavvcross’un "merhametinin niteliğinin" ne kadar sınırlı olduğu hakkında bkz. "Yurtiçinde III. evre" (s. 352).



28. Vickery, Cambodia, s. 293. 29. AP, Boiton Globe, 24 Eylül 1978, Cenevre’deki Uluslararası Çalışma Örgütü’nün dünyada elli milyonun üzerindeki çocuk işçi hakkındaki raporunu zikrediyor; un ufak eden yoksul­ luk, Birleşik Devletler tarafından desteklenen etkili bir askeri hükümet, işçi sendikası gü­ cünün olmayışı ve "tamamen-açık serbest girişim" sayesinde Tayland en büyük ihlalleri yapan ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Daha da az ilgi uyandırmış olan pasajlar ve di­ ğer örnekler için bkz. PCHR, II.6, 359 ve Dünya Bankası’nm Tayland’daki durumu tanımla­ ması hakkında bkz. PCHR, II, xv. Tayland'da sayıları 10.7 milyon olarak tahmin edilen ço­ cuk işçilerin büyük çoğunluğunun maruz kaldığı acımasız muamele hakkında bkz. Human



Righti in Thailand Report 9.1. (Ocak-Mart 1985) (Coordinating Group for Religion in Society, Bangkok); Thai Development Neıviletter 3.1 1985 (Aralık 1986) (Bangkok). Sayıları 500.000 olarak tahmin edilen fahişe, masöz ve konsümatris kadınlara "Asya genelevin­ de” yapılan muamele üzerine bkz. Beyond Stereotypes: Asian Women in Devolopment,



Southeait Aiia Chronicle (Ocak 1985). Yüzde 20'si 14 yaşın altında bulunan bu kadınlar "çocuk eti ve emeğiyle beslenen yeraltındaki büyük bir genelevler ve randevu evleri ağı” yoluyla yoksul kırsal kesimlerden çekilip Bangkok’a gönderilir ve bazen de Avrupa’ya sa­ tılırlar. 30. Bu konuyla ilgili kapsamlı kanıtlar için bkz. PCHR, 11.6, ve Vickery, Cambodia, hikâyeyi III.



BGST | D ürün ce D iziii | 457



evreyi de içine alacak şekilde genişletiyor. 31.



Diğerleri daha yüksek tahminlerde bulunur. Ponchaud 800.000 kişinin öldürüldüğünü bildirir; fakat 1977’deki değerlendirmemizde ortaya konulduğu gibi, ABD bombardımanın­ da ölenlerin sayısını abartıyor gibi gözükür ve not 22'nin referanslarında gösterildiği gibi, Ponchaud son derece güvenilmez bir kaynaktır. "ABD Hükümet kaynakları gayri resmi olarak bu sayıyı 600.000-700.000 arasında tahmin eder (daha düşük rakamı geçerli kabul eden C1A demografik araştırması).



32.



Vickery, Cambodia, s. 184 ve devamı. Diğer tahminler geniş ölçüde değişiklik göster­ mektedir. Düşük uçta CIA demografik araştırması "infaz edilmiş olabilecek insanlar” için 50.000 ile 100.000 arasında bir rakam verir ve olası bütün nedenlerden kaynaklanan ölümlerle ilgili olarak da bir tahminde bulunur; fakat bu son tahmin anlamsızdır, çün­ kü savaş sonrası nüfus hakkında yanlış bir yargıya ve baştan sona siyasi motivasyonlar­ la yapılmış değerlendirmelere dayanmaktadır; Far £a&tem Ceonomie Revieıv "büyük öl­ çüde CIA tahminlerine dayanarak" DK (Demokratik Kamboçya) yönetimi altında nüfusta önemli bir artış meydana geldiğini ve nüfusun 8.2 milyona ulaştığını aktarır (F££R'in A iia >979 v e A âia 1980 yıllıkları, sonuncusu tahmini 8.2 milyondan 4.2 milyona indirir, görü­ nüşe bakılırsa gerçek rakam 6.5 milyon civarındadır); ABD hükümet dergisi Problemi of



Cömmuniim'de (Mayıs-Haziran 1981) AvustralyalI Hindiçin uzmanı Cariyle Thayer olası bütün nedenlerden kaynaklanan ölümlerin sayısını 500.000 olarak verir; Thayer'e göre bunların 50.000-60,000 kadarı infazlardan kaynaklanır. Yüksek uçtaki tahminler üç mil­ yon civarında ve üzerinde dolaşır; fakat bu rakamlar mevcut herhangi bir analize dayan­ madan öne sürülmektedir. Tüm ciddi gözlemcilerin vurguladığı gibi, her halükârda hata payı dikkate alınacak kadar yüksektir. 33.



George Hildebrand ve Gareth Porter, Cambodia: Starvation and Revolutiorı (New York; Monthly Revievv Press, 1976), Vickery tarafından Cambodia, s. 79’da zikredilen ABD ve uluslararası yardım raporlarına dayanıyor; F££R muhabiri Nayan Chanda P£HR, 1.6, 229 ve devamında zikredilen çeşitli makalelerde; Batılı doktor, World Vision Organization’dan (Dünya Görme Örgütü) Penelope Key'dir; Katolik Yardım Hizmetleri ve Kızıl Haç gözlemci­ lerinden gelen raporların yanı sıra Hildebrand ve Porter tarafından zikredilmiştir. Shawcross, Sideihoıv, s. 370 ve devamı. Savaşın sonunundaki durumla ilgili tek kapsamlı ça­ lışma olan Hildebrand ve Porter’ın kitabı Hindiçin uzmanı George Kahin tarafından hay­ li övülmüş, fakat medyada görmezden gelinmiş veya karalanmıştır. Neıvyork Revieıv of



Booki'ta VVilliam Shavvcross tarafından yazılan özellikle berbat bir örnek için bkz. P£HR, 11.6, 232 ve devamı. P£HR, II.6 el yazması halinde Kamboçya uzmanları ve gazetecileri ara­ sında dolaşırken Shavvcross’tan kendisine yapılan referansların çıkarılmasını talep eden bir mektup aldık. Yanlış veya yanıltıcı bulduğu herhangi bir nokta varsa kitabı gözden ge­ çirmekten memnun olacağımızı ilettik ve cevabını beklemek için kitabın yayımlanmasını erteledik; fakat beklediğimiz cevap hiçbir zaman gelmedi. Shavvcross’un kamuoyu önünde verdiği cevap hakkında aşağıya bakınız. 34.



Milton Osborne, Before Kampuchea (London: Ailen S Unvvin, 1980), s. 19i; David



458 | Rızanın İmalatı | £ dw ard S. Herm an. Noam Chomöky



Chandler, P acific Afifiairs (Yaz 1983); Philip Windsor, The L'ntener, BBC (London), n Tem­ muz 1985. 35.



David Chandler ve Ben Kiernan ed., Revolutiorı and iti Aftermath in Kampuchea, Monograf 25/Yale University Southeast Asia Series (1983), s. 1.



36. Bkz. yukarıda 32. not; FCCR, 19 Ocak 1979. 37.



Douglas Pike, St. Louis Poit-Diipatch, 29 Kasım 1979 ve Chriitian Science Monitor, 4 Aralık 1979; Vickery tarafından zikredilmiştir, Cambodia, s. 65. Pike’ın çalışmasıyla ilgi­ li Özgürlük Evi ve Timei değerlendirmeleri için bkz. s. 324, 326; Fox Butterfield, "The New Vietnam Scholarship,” NeıvJ/ork Timei Magazine kapak haberi, 13 Şubat 1983; bu haber­ de Pike'a serinkanlı akademisyenler "türünün” örneği olarak bakılır.



38. Bu dönemdeki manevraların ayrıntılı bir analizi için bkz. Nayan Chanda, Brother Snemy (New York: Harcourt Brace Jovanovich, 1986), s. 329,394. Ayrıca bkz. Grant Evans ve Kelvin Rovvley, Red Brotherhood at War (London: Verso, 1984). 39.



Derriere le iourire ktımer (Paris: Plon, 1971); bkz. FRS, Bölüm 2, alt bölüm 2.



40. Bkz. Vickery, Cambodia, s. 7, 17, 5-6, 17, 43; Vickery, "Looking Back at Cambodia," Wes-



terly (Avustralya) (Aralık 1976). Sonuncu çalışmadan alınan kısımlar için bkz. PEHR, 11.6 41.



Bkz. FRS, s. 192 ve devam., ve zikredilen kaynaklar, özellikle T. D. Allman’ın Kamboçya seçkinlerine mensup kişilerle yapılan röportajlara dayalı güz 1971 çalışmaları.



42.



Bkz. Elizabeth Becker, When the War Wai Över (New York: Simon S Schuster, 1987), s. 28, Sihanouk’un sözlerini aktaran 1963 tarihli bir ABD büyükelçiliği telgrafını zikrediyor; Chanda, Brother Cnemy, s. 61 ve devam. Sihanouk dönemi hakkında daha fazla ayrıntı sağlayan güncel araştırmalar için bkz. AWWA ve FRS.



43.



Michael Leifer, "Cambodia," Aiian Survey (Ocak 1967). Becker, When the War Wai Över, s. 27,1959 gizli planının arkasında CIA’in bulunduğunu ileri sürer. Burada ve aşağıdaki ge­ lişmelerle ilgili büyük çoğunluğu Fransızca olan kaynaklar için bkz. AWWA ve FRS. 1963 tır­ manışının bölgesel bağlamı için bkz. Peter Dale Scott, PP, V içinde.



44.



Referanslar ve diğer örnekler için bkz. AWWA ve FRS.



45.



Bombing in Cambodia, Silahlı Hizmetler Komitesi huzurundaki Oturumlar ABD Senatosu, 93. Kongre dönemi 1. oturum, Temmuz/Ağustos 1973, s. 158-60, "gizli bombalamalar" üze­ rine temel kaynaktır.



46.



Bkz. PSHR, 11.6, 288.



47.



PSHR, II.6, 380; ayrıca 383. Shawcross, Çuality of Mercy, s. 49, sadece sınır bölgelerinde­ ki Vietnam sığmaklarının bombalanmasına göndermede bulunuyor; bu, meseleyi geçiştir­ mek isterken başvurulan standart tutumdur.



48. Bkz. PCHR, 11.6 ,383, aynı husus belirtiliyor ve konuyla ilgisizliği tartışılıyor. Shawcross Si-



deihoıv üzerine çalışırken, Britanya medyasında konu üzerine daha önce yazdığı maka­ lelere ilişkin (kendisinin talep ettiği) yorumda bu m eseleler özel olarak dikkatine sunul­ muştu.



BGST 1 D ü şü n ce Dlziii | 459



49. VVilliam Beecher, Neıvyork Times, 9 Mayıs 1969; PCHR, II.6, 271, 289, 383. 50. Elterman, State-Media-Ideologicai Hegemony, s. 344. Daha önce tartıştığımız gibi çoğu kez son derece çarpıtılmış bir çerçevede olsa da, Tet sonrası operasyonların kısmen za­ manında aktarılmış olduğuna dikkat ediniz. Örneklemler için bkz. AWWA. 1969'da Laos bombardımanlarıyla ilgili medya haberciliği için bkz. "Laos," (s. 317) 51.



T. D. Allman, F££R, 9 Nisan 1970; Manchester Guardian, 18 Eylül 1971. Bkz. not 41.



52.



Bkz. FRS s. 194 ve zikredilen kaynaklar; işgalle ilgili medya haberciliği için bkz. AYMA.



53.



Richard Dudman, Fourty Days 1vith the Cnemy (New York: H. Liveright, 1971), s. 69.



54. Terence Smith, Neıvyork Times, 5 Aralık 197i; iver Peterson, Newyork Times, 2 Aralık 1971. ABD’den ve esas olarak Fransız kaynaklarından yapılan alıntılar için bkz. FRS s. 188 ve devamı. Ayrıca bkz. Fred Branfman, PP, V içinde. 55.



Le Monde'dan pasajlar içn bkz. FRS, s. 190-92.



56.



Elterman, State-Media-Ideotogical Hegemony, s. 335 ve devam.



57.



Vickery, Cambodia, s. 15.



58. UPI, Neıvyork Times, 22 Haziran 1973, Pentagon istatistiklerini zikrediyor. 59. Shawcross, Sideshow, s. 272, 297; bkz. s. 325. 60. Kaynaklar, alıntılar ve tartışma için bkz. P£HR, II.6, 154 ve devam, 220 ve devam., 365 ve devam. 61.



Örneğin Henry Kamm, Neıvyork Times, 25 Mart, 28 Mart, 1973.



62. Becker, Y/hen the War Y/as Över, s. 32. 63. Malcolm Brovvne, "Cambodians' Mood: Apathy, Resignation," Neıvyork Times, 29 Haziran 1973. Köyleri yok edildikten sonra "başkente akan yoksul köylüler” de dahil, (fakat zen­ gin seçkinlerin çocukları hariç), "yoksul sınıflardan insanların,... mültecilerin ve işsizle­ rin” zorunlu olarak askere alınması hakkında bkz. Sydney Schanberg, Neıvyork Times, 4 Ağustos 1973. 64. Kamm, Neıvyork Times, 25 Mart 1973. 65.



Özellikle Kamboçya ile ilgili olarak "Batı'da, muhtemelen Güneydoğu Asya hayatının baş­ ka hiçbir yönü hakkında olmadığı kadar... saçmalığın daniskasının yazıldığı” Budizm üze­ rine bkz. Vickery, Cambodia, s. 9 ve devamı.



66. Schanberg, Neıv york Times, 3 Mayıs, 8 Mayıs, 19 Temmuz, 30 Temmuz, 12 Ağustos, 16 Ağustos 1973. 67. 22 Ağustos 1973. Burada gözden geçirilen malzeme 3 Mayıs ile 16 Ağustos tarihlerini kap­ sar. 68. Çoğunlukla Malcolm Browne; ayrıca Henry Kamm, haber ajansları, özel haberler. Burada kısa haberleri hariç tutuyoruz ve bu kayıt tam olmayabilir. 69. Örneğin, i975'teki tahliye sırasında Jon Svvain’in Phnom Penh’de hastanelerdeki duru­ ma ilişkin ürkütücü anlatımını, Sydney Schanberg’in "yaralıların pek çoğu sağlık hiz­ metlerinin yetersizliğinden ölüyordu" biçimindeki gelişigüzel sözleriyle karşılaştırınız



460 | Rızanın İmalatı | Sctoarri S. Herm an. N oam Chomiky



(Swain, Sundcry Times [London], ıı Mayıs; Schanberg, Nem york Times, 9 Mayıs 1975); ayrıntılar için bkz. P£HR, 11.6, 370-71. 70. Sunday Times (London), 11 Mayıs 1975. Daha uzun pasajlar için bkz. P£HR, 11.6, 249 ve de­ vamı. 71.



Schanberg, Neıvyork Times, 6, 8, 23 Nisan 1985.



72.



Neıvyork Times, 28 Ekim 1984.



73.



Başyazılar, New york Times, 11 Nisan 1985; 7 Nisan, 9 Eylül 1985.Diğerleri,



"Kamboç­



ya uygarlığının trajik yıkımında Amerika'nın oynadığı role" işaret eder ve bu



rolün



"Kamboçya'nın egemenliğine yönelik olarak gösterilen her türlü gecikmiş ilgiyi kuşkulu hale getirdiğini" belirtirler. (Başyazı, Boston Globe, 12 Nisan 1985). 74.



Başyazı, Neıvyork Times, 9 Temmuz 1975; ayrıca Jack Anderson, Washington Post, 4 Ha­ ziran 1975.



75.



Bkz. P£HR, 11.6.



76. Önceki dipnotta zikredilen değerlendirmemiz bu nedenle bu erken döneme dayanan mal­ zemeyle sınırlıydı-, yazdığımız sırada mevcut olan bütün malzeme de bundan ibaretti. 77.



Bkz. P£HR, 11.6, VI; Vickery, Cambodia.



78.



P£HR, 11.6, 135-36, 290, 293, 140, 299.



79. Tek akademik değerlendirmede Vickery, "[P£HR, 11.6'daki tartışmanın] yayımlandığından bu yana mevcut yeni bilgiler ışığında gözden geçirilmesi gereken pek az yeri olduğu" so­ nucuna varır. Vickery, başkalarının yanı sıra, William Shawcross’un tahrifatlarına işaret ederek "Chomsky ve Herman’ın, çalışmalarının medya tarafından ele alınışını karakterize eden” "küfür dolu", "yetersiz” ve "dürüstlükten uzak eleştirileri" üzerine yorumda bulu­ nur (Cambodia, s. 308, 310). 80. Guenter Lewy, Commerıtary (Kasım 1984), kapsamlı bir literatürün tipik bir örneği. Bildi­ ğimiz kadarıyla diğer kızgın eleştirmenler gibi, Lewy de Kızıl Kmerleri bizim kadar sert bir şekilde veya bizim kadar erken kınamadı. Ender olarak görülebilecek boyutlara varan sa­ vaş suçları savunuculuğu konusundaki sicili göz önüne alındığında, Levvy'nin bu konular­ da tecrübeli olduğunu hatırlayınız. Bkz. Bölüm 5, notlar 33, 86. 81.



John Barrono ve Anthony Paul, Murder in a Gentle Land (New York; Reader's Digest Press, 1977). Anderson, Washington Post, 1 Ekim 1978. Kamm, Neıvyork Times Magazine, 19 Kasım 1978, uydurma fotoğrafları da içeriyor,- bkz. P£HR, 11.6, 202, 253; ilk yıllarda "nü­ fusun daima açlık sınırında olduğu” ve 1975 itibariyle bir ekonomiden tamamen mahrum bulunan bir ülkeyi tasvir eden akademik literatür için bkz. 367, 372. Wise, F££R, 23 Eylül 1977. Burada ve aşağıda daha fazla örnek ve ayrıntı için bkz. P£HR, 11.6; ve ek kanıtlar için bkz. Vickery, Cambodia.



82. Bkz. Vickery'nin



Far £astem



£conomie



Review (Hong Kong) ve Le Monde



Dip(omatique'deki yazılarından (Paris), P£HR, 11 içinde yaptığımız alıntılar. 83.



Cambodia, s. 48. Ayrıca Vickery'nin kitabının Britanyalı Hindiçin uzmanı R. B. Smith ta­ rafından yapılan ve aynı noktanın vurgunladığı değerlendirmeye bakınız (Asian Afhairs



BGST | D ü jü n ce Piziai | 4 6 1



[Şubat 1985]). 84. Cambodia, Bölüm 3. Ayrıca Vickery ve Ben Kiernan’ın Chandler ve Kieman, Revolution



and Its At/termath içindeki makaleleri; ve Ben kieman, Cambodia: The Castem Zone M aaacrei, Çenter for the Study o f Human Rights, Documentation Series, no. 1 [c. 1986i, (New York: Columbia University). 85. PSHR, 11.6,138-39,152-53, 156-57,163. 86. Shavvcross, Chandler ve Kiernan Revolution and iti Afitermath içinde. 87. Kapsamlı tartışma için bkz. P£HR, ve Edvvard S. Herman, The Real Terror Netıvork (Bos­ ton: South End Press, 1982). Özellikle bkz. Bölüm 2. 88. John Holdridge (State Department), Dış İşleri Komitesi, Asya ve Pasifik İşleri Alt Komi­ tesi huzurundaki Oturumlar, Temsilciler Meclisi, 97. Kongre dönemi, 2. oturum, 14 Eylül 1982, s. 71. 89. Endişelerine ilişkin tartışma, bu endişeleri nasıl giderdikleri ve başka yerlerdeki benzer kaygılar için bkz. Chomsky, Toıvardi a New Cold War, Bölüm 13. 90. Nayan Chanda, FCCR., 1 Kasım 1984; 7 Kasım 1985, bazı küçük değişikliklerle, 111. evrenin başından itibaren genel konumları. 91.



Henry Kamm, NeıuJ/orfc Times, 8 Kasım 1981. ABD'nin Kızıl Kmerlere sağladığı aktarılan destek seviyesi üzerine bkz. Bölüm 5, not 45.



92. FCCR, 16 Ağustos 1984. FCCR’in 8 Ağustos 1985'teki başyazısında belli bir rahatsızlık­ la belirttiği gibi, temel olarak aynı hikâye kaynaklan belirtilmeden 8 Temmuz 1985’te



VVashington P a t' ta yer aldı. 93.



Pringle, FCCR, 25 Şubat 1988; Crossette, Newj/ork Times, 1 Nisan 1988. Holbrooke, Indochina Inues içinde zikredilmiştir (Haziran 1985). Komünist olmayan direnişi "Pol Pot'la al­ çakça bir koalisyona" zorlayan ABD baskıları hakkında ayrıca bkz. Robert Manning, South (Eylül 1984) ve Elizabeth Becker, "U.S. Backs Mass Murderers,” Washington Post, 22 Ma­ yıs 1983. Dith Pran, Jack Colhoun tarafından zikredilmiştir, Guardian (New York), 5 Hazi­ ran 1985. Hawk, mektup, FCCR, 2 Ağustos 1984, New York'ta Alexander Haig’in "elinde iç­ kiyle gülümseyen Ieng Sary (Kızıl Kmer Dışişleri Bakanı) ile buluşmasını” gösteren bir re­ simle birlikte.



94. Chanda, Brother Cnemy, s. 379. 95. Chanthou Boua, "Observations of the Heng Samrin Government” Chandler ve Kiernan Re­



volution and Its Afitermath içinde. 96. O zaman bizim ifade ettiğimiz görüş "Vietnam işgalinin açıklanabileceği, fakat haklı gös­ terilemeyeceği” şeklindeydi (PSHR, II, önsöz, xix). 1977-78 dönemindeki Pol Pot terörü ve Vietnam’a yönelik sınır saldırıları hakkında o zamandan beri yayımlanan bilgiler ışığında, uluslararası hukuk çerçevesinde kendini savunma hakkının oldukça kısıtlı bir yorumuna göre bile bu yargının belli çekincelere kavuşturulması gerekli olmuş olabilir. 97. London Guardian, 26 Ekim 1984.



462 | Rızanın İmalatı | S dıuard S. Herm an, Noam Chomiky



98. Abrams, mektup, Neıvyork Timei, 8 Ocak 1985; ayrıca Abrams ve Diane Orentlicher, Waihington Poit Weekly, 9 Eylül 1985. Hawk, Neıv Repubtic, 15 Kasım 1982; Econom iit, 13 Ekim 1984; O'Brien, London Obierver, 30 Eylül 1984, 99. Çuality of Mercy-, Waihington Post, 2 Eylül 1984; Shawcross’un Chandler ve Kiernan Re-



votution and iti Afttermath içindeki makalesi, 100. Çuality of Mercy, s. 55; Waihingon Poit, 2 Eylül 1984. 101. PCHR'in 1. cildine girişin (s. 19-20) çeşitli yerlerindeki bir dizi cümleden uydurulmuştur; (belirtilmemiş) o kadar ciddi atlamalar vardır ki, sunduğu argümanın saçmalığı derhal or­ taya çıkar. 102. Shavvcross'un sonradan "daha önceki yerinde yargısını ve açıkça öyle olmadığı halde, san­ sasyonel STG'yi yayan birisi olduğu iddiasını silm eye” yönelik çabasıyla ilgili bir tartışma­ da Vickery tarafından zikredilmiştir, Cambodia, s. 58 ve devamı. 103. Shavvcross'un gerçekten başka saikleri olmuş olabilir; bkz. not 3. 104. Bkz. Ponchaud'nun Cambodia: yearZero adlı eserinin Amerikan baskısına yazdığı önsöz. Bu konuyla ilgili Ponchaud'nun dikkate değer aldatmacası için bkz. PCHR, II.6, 278 ve de­ vamı. 105. Daha ayrıntılı bir araştırmaya dayanan bir kayıt için bkz. PCHR, II.6, 253-84. 106. Bkz. yukarıdaki not 79. 107. Kesin olmak gerekirse, olaydan çok sonra olsa da bir öneriye rastladık. Bizim burada tartışılan konumumuzla ilgili bir dizi tahrifatın yanı sıra, The Timei Higher Cducatiorı Supptem ent’de, (6 Aralık 1981) Shavvcross, bizim "siyasi etkimiz" dikkate alındığında, Kı­ zıl Kmer zalimliklerini durdurmak için Çin’e baskı uygulamak üzere dünya kamuoyunun seferber edilmesinde önemli bir rol oynabilecek olduğumuzu belirtir —kuşkusuz kendisi umutsuzca bunu yapmaya çalışmış, fakat bizimki gibi büyük bir etkiye sahip olmadığından başaramamıştır. Bu konuda yorum yapmak gereksiz gözüküyor. Bizim ürkütücü "siyasi et­ kimize” rağmen, derginin editörleri bir cevap yayımlamayı reddetmişerdi; demek ki açıkça durumun böyle olduğuna inanmışlardı. Kendisine cevapların yayımlanmayacağı garanti­ si verilmemiş olsaydı, Shavvcross'un bu tür çocukça saçmalıklar yazacağı kuşkulu görünü­ yor. 108. Çuality of Mercy, s. 357. 109. Çuality of Mercy hakkında değerlendirme, Waihington Post Weekly, 30 Temmuz 1984, Book World. no. Chandler ve Kiernan Revolution and iti Afjtermath içindeki makalesine bakınız. Bu, yay­ gın olarak takdim edilen iddiaları için kanıt sunmaya dönük biricik girişimidir. m.



Neıv Statesman, 2 Kasım 1984. DK'nin "Marksist-Leninist" olup olmadığı -tam olarak bu ne anlama geliyorsa—konusunda bkz. Vickery, Cambodia.



112.



PCHR, II, 135-36'da Kamboçya üzerine bölümümüzün ilk sayfaları. Söz konusu makaledeki yorumlarımızdan bazıları için bkz., s. 353.



BGST



113.



| D üğünce D iz in



| 463



Bkz. not 22’nin referansları.



114. Quaüty oh Mercy, s. 357. 115. a.g.e. s. 358-59; N eıvyo rk R evieıv oh Booki, 27 Eylül 1984. Burada suçlamasının doğrulu­ ğunun değil, fakat daha ziyade bu suçlamayı desteklemek için kullandığı kanıtların söz ko­ nusu olduğunu vurguluyoruz. 116. Daha önceki birçok örnek için bkz. PCHR, 11.6 ve Vickery, Cambodia. 117. Ve, anlamlı bir şekilde, olaylar artık inkâr edilemez boyutlara geldiğinde, ABD'nin birinci derecede sorumluluk taşıdığı benzer ve sürüp giden zalimlikler utanç verici bir savunma sanatıyla örtbas edildi (ve hâlâ büyük ölçüde ediliyor).



7. BÖLÜM. SONUÇLAR 1.



Lewis, "Freedom of the Press - Anthony Levvis Distinguishes Betvveen Britain and Ameri­ ca," Londorı Revieıv oh Booki, 26 Kasım 1987. Levvis, desteklediğini belirterek, ("modern zamanlarda [basının] en büyük hukuki zaferi” olarak tanımladığı N eıvyo rk Timei ve Sulliva n davasında) Jam es Madison ve Justice Brennan'ın görüşleriyle ilgili yorumunu su­ nuyor.



2.



Diğerlerinin yanı sıra, bkz. N. Blackstock ed., C01NTCLPR0 (New York; Vintage, 1976); Frank J. Donner, The Age oh Su rveillan ce: The A im i a n d M eth odi oh A m eriea 'i Political Inteliigence Syitem (New York: Knopf, 1980); R obertJ. Goldstein, Political R e p re a io n in Am erica (Cambridge: Schenkman, 1978); Morton H. Halperin v.d., The L a ıv le a State (New York: Penguin, 1976); Christy Macy ve Susan Kaplan eds., D ocum enti (New York: Penguin, 1980).



3.



Maliyetin halka dağıtılmasının örnekleri, ClA’in örtülü operasyonlarının ve uydu rejimle­ rin mali olarak desteklenmesi için vergi mükellefleri tarafından karşılanan milyar dolar­ lar tutan masrafları, imparatorluğun ve silahlanma yarışının her zamanki harcamalarını, gereksiz silahlan fahiş fiyatlarla tedarik eden askeri-sanayi kompleksin büyük soygunla­ rını ve seçim kampanyalarına katkıda bulunanlara, elverişli vergi yasaları ve öteki fayda­ lar biçiminde yapılan ödemeleri kapsar (örneğin, 1981’de Reagan'ın seçilmesinin ardın­ dan iş dünyasına sağlanan büyük vergi avantajları ve süt lobisi tarafından Cumhuriyet­ çi Parti’ye esaslı hediyeler verilmesinin hemen ardından 1971’de Nixon tarafından süt fi­ yatlarının arttırılması).



4.



Aslında, Tower Komisyonu ve Kongre araştırmaları tarafından ayrıntıları ortaya çıkarılan skandallar ve yasadışı hareketler, kurulu düzenin bu "ifşaatlarından" çok önce de büyük ölçüde biliniyordu, fakat örtbas edilebilir nitelikteydi; bkz. Noam Chomsky, The Culture o f Terroriim (Boston: South End Press, 1988).



5.



Ayrıca Önsöz’e bakınız. Iran-kontra oturumları ve sonrasını kapsayan dönem boyunca, medya da dahil, hâkim olan seçkinlerin konsensüsü hakkında bkz. Chomsky, Culture oh Terroriim.



464



6.



1R ız a n ın İm a la t ı



1 £dw ard



S.



Herm an, Noam Chomiky



Laurence R. Simon ve Jam es C. Stephens, Jr., CL S a lva d o r Land Reform ıg 8 o -8 ı, Impact Audit (Boston: Oxfam America, Şubat 1981), s. 51, "Pol Pot solu" hakkında Büyükelçi Robert White ve toprak reformu danışmanı Roy Prosterman’ı zikrediyor; Raymond Bonner, W eakness an d Deceit (New York: Times Books, 1984), s. 88, Büyükelçi White'ı zikrediyor Ve s. 207, suikaste kurban giden Başpiskopos Romero'nun yerine geçen Başpiskopos Rivera y Damas'ı zikrediyor. Jeane Kirkpatrick, "U.S. Security and Latin America,” Commentary (Ocak 1981).



7.



W ashington Post, 21 Mayıs 1987. Buckley’in atıfta bulunduğu "soykırım” "Miskito Yerlileri­ ne yapılan" soykırımdır; belki birkaç düzine Miskito Yerlisi ABD paralı askerlerinin saldı­ rıları bağlamında Sandinistalar tarafından öldürüldü; bunlar, ABD destekli Guatemala or­ dusu on binlerce Yerli’yi doğrarken, fakat Buckley’in gözlükleriyle "soykırım" gerçekleş­ tirmedikleri bir zamanda gerçekleşiyordu.



8.



Bununla birlikte, medya yararlı uydurmalar ve söylentileri aktarırken kendini pek sınır­ lamıyor, hatta uydurma oldukları çoktan beri teslim edilen masallara dayanmakta bir sa­ kınca görmüyordu.



9.



W. Lance Bennett, News: The Politics of Illusion, z. baskı (New York: Longman, 1988), s. 178-79.



10. 11.



Ben Bagdikian, The M edia M onopoly (Boston: Beacon Press, 1980), s. x. C1A tarafından kontralar adına basın sözcüsü olarak seçilen Edgar Chamorro Ne w J/orfc Times’tan Stephen Kinzer’i şöyle tarif ediyor-. "Reagan’ın gündemine uyan hikâyeler imal ederek ayak işlerine bakan bir çocuk gibi hizmet eder - b ir gün kiliseyi, ertesi gün Miskito Yerlilerini, ardından özel sektörü gündem yapar. Son iki haftada tamamen Beyaz Saray’ın istediklerini söyleyen Kinzer tarafından yazılmış en az sekiz makale gördüm. Kinzer da­ ima Sandinistaların niyetleri konusunda, onların gerçekten demokratik olup olmadıkla­ rı vs. hakkında sorular sorar. Onun makalelerini analiz ettiğiniz zaman görürsünüz ki, ta­ mamen Beyaz Saray’ın söylediklerine yanıt veriyordur” (Röportaj, £xtra! [FAIR'in haber bülteni, Fairness G Accuracy in Reporting [Habercilikte Adillik ve Doğruluk], Ekim-Kasım 1987). FAİR, sağ-kanat örgütü olan Accuracy in Media’nın (Medyada Doğruluk) sol-liberal karşılığıdır,- bundan dolayı, AIM’den farklı olarak, az mali destek görür ve düzenli ola­ rak tartışmadan dışlanır. Doğrulukları gayri resmi olarak kabul edilse bile editörlere gön­ derdiği mektupların yayımlanması sık sık reddedilir; bazı önemli örnekler için aynı sayı­ ya bakınız.



12. Klasik yorumlar için bkz. VVarren Breed, "Social Control in the Newsrooms-. A Functional Analysis," Social Forces (Mayıs 1955), s. 326-35; Gaye Tuchman, "Objectivity as Strategic Ritual,” Am erican Jo u rn a l of Sociology (Ocak 1972), s. 660-70. Faydalı bir uygula­ ma için bkz. Jim Sibbison, "Environmental Reporters-, Prisoners of Gullibility,” Washington M onthly (Mart 1984), s. 27-35. 13. Bu eğilimlerle ilgili tartışma için bkz. Chomsky, Z magazine içinde (Mart 1988). 14. Bu konular hakkmdaki kanıtlar için bkz. yukarıda tartışılan özel örnekler ve daha kapsam­



BGST | D ü jü n ee D izisi 1 465



lı bir resim için bkz. Chomsky, Culture of Terrorism ve zikredilen kaynaklar. 15.



1984 Kablolu Yayın İmtiyazı ve Telekominikasyon Yasası, şehirlerin, halkın erişebilece­ ği kanallar talep etmesine izin verir; fakat gerektiği gibi kullanılmamaları halinde, kablo­ lu yayın operatörlerine bu kanalları başka kullanım alanlarına yönlendirme hakkı tanır. Kullanılmama, bu şekilde, halkın erişiminin ortadan kaldırılması için zemin sağlayabilir.



16.



Vietnam Savaşı yıllarında ticari ve kamu televizyonu arasındaki farklılıklar üzerine bkz. Eric Barnouw, The Sponsor (New York: Oxford University Press, 1978), s. 62-65.



17.



Büyük Britanya için adı geçen programlar konusunda bkz. Jam es Curran, Jake Ecclestone, Giles Oakley ve Alan Richardson eds., içinde Bending Reality: The State of the Media (Londra: Pluto Press, 1986).



EK 1 1.



Penniman’ın geçmişi ve bir gözlemci olarak kullandığı yöntemler hakkında bir çalışma için bkz. "Penniman on South Vietnamese Elections: The Observer-Expert as PromoterSalesman," Edvvard S. Herman ve Frank Brodhead içinde, Demonstration Elections: U.S.Staged Clections in the Dominican Republic, Vietnam, and £1 Salvador (Boston: South End Press), Ek 2.



2.



20 Aralık 1984’te bir gözlemci olarak kendisinin saflığından yakınan bir seçmenine gön­ derdiği bir mektupta Brier, yükümlülüğünün "gözlemlediği seçim hilelerini, seçmenlere baskı uygulanmasını veya oy kullanma hakkının yadsınmasını..." aktarmak olduğunu sa­ vundu. Brier, temel koşullar hakkında şunları yazdı-. "14-16 farklı siyasi partinin olması Guatemala'da daha yeni tanık olduğum seçimlerin gerçekten var olduğuna beni inandır­ dı ve basında çıkan haberler de, seçimlere hazırlandıkları şu sırada, Nikaragua’da gerçek anlamda seçimlerin var olmadığına inanmama yol açtı. Bununla birlikte, [Guatemala’da] seçimler öncesi ifade özgürlüğüyle ilgi beyanatta bulunmadım ve bulunmam da.” Aslın­ da, Guatemala'da devlet tarafından örgütlenen cinayetler hakkında Birleşik Devletler'de ara sıra basında göze çarpan haberler, Brier’in dikkatini bu ülkedeki özgürlükler üzerin­ de bazı kısıtlamalar olması ihtimaline yöneltmiş olabilir ve uyanık olmasını sağlayabilir­ di ; fakat açıkça görüldüğü gibi, bu konu hakkında hiçbir soru sormamış ve hiçbir şey oku­ mamıştır. Çok sayıda partinin bulunmasından kalkarak ifade özgürlüğünün var olduğu so­ nucuna varması bir non sequitur’ûur* Otoriter ve terörle yönetilen bir devlet, sınırları önceden belirlenmiş bir siyasi yelpaze içinde çeşitli adayların var olmasına kolayca izin verebilir, hatta bunu teşvik de edebilir. Sanki bunun konuyla bir ilgisi varmış gibi, Bri­ er Nikaragua’da ifade özgürlüğü üzerindeki sınırlamalar hakkında basında çıkan haberle­ ri zikreder, fakat Guatemala ile ilgili olarak bu konunun takipçisi olmaz. Aynı zamanda, uydu devletler ve desteklenmeyen devletlerdeki koşullar hakkında Birleşik Devletler'de basında çıkan haberlerin objektif olduğu şeklindeki yurtsever varsayımı doğru kabul eder. Brier, ABD'nin himayesinde gerçekleşen seçimlere, düşman bir devletteki seçimÖyieyse değil. Sonucun öncüllerden çıkmaması, -y.h.n.



466 | R ız an ın İmalatı | £ dw ard S. Herm an, Noam Chomiky



lerin dürüstlüğü hakkında konuşurken bir kenara bırakmaya hazırlandığı at gözlükleriyle bakmaktadır. Bu ayrımcı tutum, Dışişleri Bakanlığı tarafından alenen kullanılmış ve gör­ müş olduğumuz gibi, Timei'tan Hedrick Smith ve daha genel olarak medya tarafından da sürdürülmüştür. Brier, Şubat ıçöö’da Ferdinand Marcos’un kazandığı Filipinler seçimleri resmi delegas­ yonunun bir üyesi olarak sahneye çıktı; ”20 milyon seçmenin korku duymadan büyük bir dikkat ve özenle sandıklara gittiğini ve tercihlerini Başkan’dan yana kullandığını tama­ men gözden kaçırdı" sonucuna vararak medyanın "şiddet, oy satın alma ve hile" gibi olum­ suzluklar üzerinde odaklanmasına saldırdı (Robert Pear, Jack Brier'den zikrediyor, "U.S. Observers Disagree on Extent of Philippines' Fraud" N e ıv jo rk Timei, 12 Şubat 1986). Bri­ er, uydu devletlerdeki seçimlere dair savunmacı tutumunda yüzeysel şeylere odaklanma­ ya öylesine alışmıştı ki, yönetimin çizgisinin değişmekte olduğunu kavrayamadı; birkaç gün sonra özgürlük aşığı Marcos ülke dışına çıkartıldığında, bu tutumu onu biraz sıkıntıya soktu. 3.



Sivil savunma devriyeleri gibi Guatemala'daki fiili kurumlardan bahsetmedi veya bu ku­ rumlar hakkında bir değerlendirmede bulunmaya yeltenmedi; ne o ne de gözlemci heyeti­ nin başka herhangi bir üyesi sayısız rapora konu olan pasifikasyon programından ve köy­ lülerin öldürülmesinden bahsetti. Orada bulunduğu sırada öldürülen herhangi bir köylü görmemesine ek olarak, Edvvards’ın "araştırmasının" ABD büyükelçiliğinin tavsiyesinden ibaret olmasından şüphe duyuyoruz.



4.



Yukarıdaki metinde, Guatemala’daki terörün i954'te ABD müdahalesiyle başladığına ve daha sonraki tırmanışı ile ABD'nin karşı-ayaklanma, polis yardımı ve eğitiminin artması arasında bağlantı olduğuna işaret ediyoruz. Ayrıca bkz. Edward S. Herman, The Real Terror Netıvork (Boston: South End Press, 1982), s. 175-176.



EK 2 1.



1986'da Papa'nın vurulmasından hemen sonra o zaman Tim ei'm Batı Almanya muhabi­ ri olan Tagliabue Ağca’nm Türk faşistlerle bağlantıları hakkında bazı aydınlatıcı makale­ ler yazdı. 1985’te TimeA'ın Roma duruşmasını izlemekle görevli muhabiri olduktan sonra, Tagliabue bu malzemenin tümünü göz ardı etti. Duruşma üzerine ilk haberini anlamlı bir şekilde Claire Sterling ile birlikte yazdı ve duruşmayla ilgili yaptığı haberlerde onun mo­ deline sadık kaldı.



2.



The Piot to Kili the Pope ( New York: Scribner’s, 1985), s. 196.



3.



Örneğin, Martella’nın sözde gizli soruşturmasından yapılan, can sıkıcı olacak kadar çok sayıdaki sızıntı gibi, Ağca'nm ziyaretçileri ve okuduğu şeyler üzerinde bir denetime sahip olmayışı duruşmaya fena halde gölge düşürdü. Bkz. Edvvard S. Herman ve Frank Brodhead, The R'ue an d Fail oh the Bulgarian Connection (New York: Sheridan Square Publications, 1986), s. 118-120.



4.



a.g.e., s. 102 ve devamı.



BGST | D ü şü n ce Dizi&l 1



5.



467



Sözde Sovyet saikiyle ilgili daha fazla tartışma için bkz. a.g.e., s. 14-15.



6.



a.g.e., Bölüm 5.



7.



Sterling'in sinyaller gönderme teorisinin bir analizi için bkz. a.g.e., s. 139-41.



EK 3 1.



Pentagon Papen, Senatör Gravel baskısı (Boston: Beacon Press, 1972), IV, 548-49; bkz. yukarıda s. 288. Braestrup hiçbir metin tarafından temellendirilmeyen, son derece güve­ nilmez yeniden ifadelendirmelerinin içine yerleştirilmiş, dağınık olarak duran sadece bir­ kaç cümle sunduğu için Schakne’nin gerçekte ne söylediğinden emin olamıyoruz.



2.



Gareth Porter, "Who Lost Vietnam?" Inquiry, 20 Şubat 1978; bkz. Bölüm 5'in referansla­ rı, not 119; ayrıca Noam Chomsky ve Edward S. Herman, Political Cconomy of Human



Righti (Boston: South End Press, 1979), I, 5.2.3. Lengel, Big Story, I, 269; bkz. yukarıda, s. 273 -



3.



Viet Cong (Cambrigde, Mass.: MIT Press, 1969) adlı kitabının hiç kuşkusuz ortaya koydu­ ğu gibi. Pike bu kitabında, "dünyanın her yanındaki... genel devrimci hareketlenmele­ re” sempati besleyen bizim tarafımız ile "görünüşte halkın özlemlerinin gerçekleşmesine katkıda bulunurken, aslında onlara karşı duran" devrimci gerilla savaşını destekleyenle­ ri karşılaştırır; "kırsal bölgeleri tımarhaneye çeviren, Saygon Hükümetlerini birbiri ardı­ na deviren ve Amerikalıları şaşkına çeviren" vs. "saf, yanlış bir hareket tarzı içine sokul­ muş insanlar" için duyduğu küçümsemeyi ifade eder. Pike’ın ABD Hükümeti'nin bir çalı­ şanı, onun politikalarının bir "hayranı” ve ateşli bir savunucusu olması, Pike'ın "bağımsız bir kafa yapısına sahip” birisi olmak yerine, çok farklı özelliklere sahip birisi olabileceği­ ni Braestrup’ın aklına getirmez; "Özgürlük Evi'nin objektifliği" açısından, sadece Porter’ın sözde siyasi tercihi önem taşımaktadır.



4.



Big Story, I, xxviii; aynı şey, diğerlerinin yanı sıra, Don Oberdorfer’in Tet! (New York: Doubleday, 1971) ve Stanley Karnovv’un Vietnam: A Hiitory (New York: Viking, 1983) adlı ki­ tapları için de geçerlidir.



5.



Seymour Hersh, My Lai Four (New York: Random House, 1970), s. 139-40.



6.



"Kuzey Vietnam Hükümeti/Viet Kong birlikleri ilk saldırılarda hangi kayıpları verdilerse, bu kayıpların sonraki haftalarda kırsal bölgelerde yürüttükleri sınırsız yeni üye kaydetme kampanyası tarafından büyük ölçüde telafi edildiğini" hatırlayın (WaIIace J. Thies, When



Govemmenti Collide: Coercion and Diplomaca in the Vietnam Conjjlıct, 1964 -196 8 [Berkeley: University of California Press, 1980] s. 201); bkz. yukarıda, s. 278-279 ve Gene­ ral VVheeler'in yukarıda zikredilen yorumlan, s. 288. 7.



Çok sayıda başka örnek için bkz. Bölüm 5, not ı'de zikredilen değerlendirmeler.



8.



Başka bir yerde (Big Story, 1,159) aynı alıntı Frank McGee’ye atfedilir.



9.



Douglas Kinnard, The War Managen (Hanover, N.H.: University Press of New England, >977). s - 75 > 47 - Aslında, Kinnard ve başka birçok kaynağın teyit ettiği gibi, hava ve topçu



468 | R ız an ın İm a la tı 1 £ d w ard S. Herm an. N oam Chomıky



ateşinin büyük bölümü kayıpların asla sayılamayacağı, hatta tahmin bile edilemeyeceği hedeflere doğru yöneltildiği için "ölü sayısı” bilinmiyordu. VVestmoreland’ın sonraki yazı­ ları, muhabirlerin onun raporlarına kuşkuyla yaklaşırken büyük ölçüde haklı olduklarını gösterir. i966'da Danang ve Hue’daki Budist hareketin bastırılmasıyla ilgili kayıtları çar­ pıtması konusunda bkz. George M. Kahin, lntervention: Hoıv America Became Involved in Vietnam (New York: Knopf, 1986), s. 536. 10.



Pentagon Papen'daki kanıtlar için bkz. Noam Chomsky, For Reaions o j State (New York: Pantheon, 1973), s. 86 ve devamı.



Amerikan Dostları Hizmet Komitesi (AFSC), 90-91



DİZİN



Amerikan Hukuk Vakfı (ALF), 96 ıg 8 ı İnsan Haklan Ülke Raporu (ABD Dışişleri Bakanlığı), 142 "20/20” programı (ABC-TV), 227



Amerikalar İzleme Örgütü (AW), 141, 145-146, 169, 180 Andersen, Robin K., 120 Anderson, Jack, 347 Andronov, lona, 224



A



ABC televizyonu, 18, 50, 75-76, 79, 81-82, 94, 227, 264, 269, 323, 379, 402 ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 88-92, 246, 253, 255, 263-264, 266, 279, 289, 293, 301, 313,



.



332 392



An Hoa yetimhane katliamı (Güney Vietnam), 269 Antonov, Sergei, 229 Agence Press (AP), 121,144, 322, 387, 394 AOL Time Warner şirketi, 17, 20



ABD Ticaret Odası, 91



"Araştırmalar Vietnam Saldırılarının Başarısızlığa Uğradığını Gösteriyor" (Mohr), 302



Abrams, Elliott, 92



Arbenz, Jacobo, 139-140



Abrams, Floyd, 352



Arena Partisi, 125



Acheson, Dean, 280, 282, 288



Arevalo, Juan, 139-140



Advance Publications, 75-76, 79



Ascoli Piceno hapishanesi, 217



Afganistan, 236, 239-243, 248-249, 256-257, 263, 277, 290,304, 307, 315, 343



ASEAN (Güney Doğu Asya Ulusları Birliği) ülkeleri,



AFL-CIO (Amerikan İşçi Federasyonu-Sanayi Örgütleri Kongresi), 166, 372



Askeri-sanayi kompleks, 87, 276



358 Attleboro Operasyonu, 255



Afrika Ulusal Kongresi (ANC), 225 Ağca, Mehmet Ali, 32, 209-219, 222, 224, 227, 229231,378,380-382 Ağca Dosyan (Mumcu), 213 Agence-France-Presse (AFN), 320 Aikman, David, 356 Air Force Jou rnal International, 90 Alcina, Jaime, 115 Alemân, Colindres, 135



B Bagdikian, Ben, 17, 75 Baily, George, 263 Baldwin, Hanson, 254 Bangkok World, 322 Barrel Roll Operasyonu (Güney Vietnam), 318 Barron, John, 94, 346-347, 357



Alsop, Stevvart, 297



Başpiskopos Oscar Arnulfo Romero'nun öldürülmesi, cinayetin ve Romero'nun görüşlerinin ana-akım medyada ele alınışı, 24,



Amerikalararası İnsan Hakları Komisyonu (1 ACHR), 162



Becklund, Laurie, 125-126



Amerikalı-Asyalı çocuklar, 304



Beecher, William, 335



Amerikan Girişim Enstitüsü (AEI), 223



Ben Tre, 283-284



Allman, T. D., 320-322



108-09, n|. n4ı 116-119,121-27,



470 | R ız an ın İmalatı



I £dm ard S. Herm an. N oam Chomiky



Bigart, Homer, 255, 301



Carter, Jimmy, 42, 118-119,123-124,127-128,136,141,



303, 3». 352



Büyük Hikâye (Braestrup), 98, 234, 276, 384 "Billygate” olayı, 225, 230



Casanova, Eugenio Vides, 126,134,138



Binh Dinh Eyaleti, 285, 313



Casanova, Oscar Edgardo, 134,138



Birleşmiş Milletler (BM), 27,36, 42,129,161, 180, 240, 242, 246, 250,254



Castro, Fidel, 45,333



Biskind, Peter, 312, 316



CBS televizyonu, 17-18, 50, 75-76, 78-79, 81, 86, 96, 120,192, 264, 267, 285, 332, 384,



Bonner, Raymond, 131 Bosch, Juan, 99 Bosvvorth, Stephen, 142 Bozkurtlar (Türkiye), 218, 381 Braestrup, Peter, 235, 247, 275-278, 287-89, 384, 386-395 Brejnev, Leonid, 227 Britanya Parlamentosu İnsan Hakları Grubu (BPHRG) 148,180 Browne, Malcolm, 257, 342 Brzezinski, Zbigniew, 42-43, 223 Buchanan, Patrick, 51, 97 Buckley, Kevin, 261 Buckley, William F., Jr., 366 Bundy, McGeorge, 238-239, 282 Bundy, VVilliam, 253-254, 287 Bunker, Ellsvvorth, 288,387 Bush, George (Baba), 35, 209 Bush, George W. (Oğul), 47 Bushnell, John, 118-120 Butterfield, Fox, 310,314 Buttinger, Joseph, 251 Byrdy, Maria, 115



C Calley, VVilliam, 260-262 Cam Ne köyü haberi, 264-265, 267, 392 Cambodia J/ear Zero (Ponchaud), 335 Capital Cities şirketi, 75-76, 79, 81 Carney, Timothy, 338 Carranza, Nicholâs, 120,126 Carrigan, Ana, 138



Casusluk Yasası (ABD -1917), 165



CBS News, 10 7 ,110 ,113-114 ,117 ,12 4 ,13ı, 134,151-152, 177-179, *86,194-195, 203-204, 2io, 222-223, 225, 228-229, 277, 386-387,391 C1 A (Merkezi İstihbarat Servisi), 33, 68, 94, 97, 223225, 248, 289, 302,319, 321, 327, 329-330-332 Cerezo, Vinicio, 153,169-170,177 Chace, James, 238 Chanda, Nayan, 322, 329, 348-350 Chandler, David, 328 Chantrea köyü saldırısı (Kamboçya), 333 Chavez, Lydia, 131 Chrak Kranh köyü katliamı, (Kamboçya) 332-333 Chm tiarı Science Monitor, 210 Clarke, Maura, 116,128,131 Clifford, Clark, 280, 282 Colby, VVilliam, 314 Collingwood, Charles, 268 Contadora barış önerileri, 204 Corry, John, 234, 305 Cronkite, Walter, 263, 267-268, 285-286, 384-387 Crossette, Barbara, 37, 304-305, 350 Cruz, Arturo, 171,182,184,191-194, 196 Cry oji the People (Lernoux), 107 Cu Chi bölgesi (Güney Vietnam), 310 Curiel, Henry, 225 Curran, James, 73-74, 84-85 Cutolo, Raphael, 217 Cypher, Michael Jerome, 114-115



ç Çatlı, Abdullah, 214, 227 Çekoslavakya'nın işgali (1968), 139, 248



BGST 1 D ü jü n ce D iziii 1 471



Çelik, Oral, 230, 379,



e



çevre sorunu 36, 52, 87



Ecevit, Bülent, 224 Ceonomist, 87,352



D



Eisenhovver, Dwight D., 308



D a ily Herald, 85



Elegant, Robert, 233



D’Aubuisson, Roberto, 125-127,168



£1 Independiente, 164



Dayanışma Hareketi (Polonya), 109,122,124, 211-213



Ei Salvador seçimleri, 98,103, 138,155,158-15



Decornoy, Jacques, 319



El Salvador İnsan Hakları Komisyonu, 147-77,18184,186-90,192,194-95,197-99, 204-07



Deep-Dish television, 370 de Garcı'a, Nineth, 126, 153-154 Delvvit, Pascal, 100 Demokrat Parti (ABD) 363 Deng Xiaoping, 330, 351



Elterman, Howard, 251, 321, 335, 337 Emerson, Gloria, 301 Enders, Thomas, 146 Endonezya, 25-28, 44-46, 103, 224, 238, 348-49, 358, 366



D’Escoto, Miguel, 204 Devrimci Kalkınma Programı (ya da Pasifikasyon Programı - Güney Vietnam) 279, 288 Dewaele, Jean-Michei, 100



Epstein, EdwardJ., 262-266 Espinoza, Cesar Valle, 135 Everingham, John, 332



Diamond, Edwin, 274 Diem diktatörlüğü, (Güney Vietnam) 243, 251, 253,



332



F Fairbank, John King, 237



Dillon, Douglas, 282



Fail, Bernard, 318



Dinges, John, 134,139



Fallovvs, James, 315



Dışişleri Bakanlığı, (ABD) 30, 89, 92, 94, 99, 125,



Far E astem Cconomic Revieıv, 311,329, 350



129,134,136-138,142,144-147,177-178,184, 192, 205, 223, 243, 254, 299, 349, 356-57, 372-73 Dith Pran, 351 Doğayı ve Doğal Kaynaklan Korumak için Uluslararası Birlik (IUCN), 303 Doğu Timor, 25, 44,103, 224, 349, 366 Doherty, Wiiliam, 171 Dominguez, Djalmi, 162 Dominik Cumhuriyeti, 99-100,155, 207 Donovan, Jean, 116,128 Dow Jones S Co., (ABD) 75-76, 79, 81 Dreier, Peter, 83



FBI (Federal Araştırma Bürosu), 135 Feulner, Edvvin, 93 Filipinler, 238,310 F in a n c ia l Times, 85 Birinci Tadilat (ABD Anayasası), 50 Fishman, Mark, 89 Ford, İta, 116,128,131 Foreign Aftftairs, 238 Frankel, Max, 333, 389 Freedman, Samuel, 343 Fromkin, David, 238



Duarte, Jose Napoleön, 119,124,126-28,132-33 Dünya Anti-Komünist Birliği (WACL), 97 Dünya Bankası (DB), 18



G Galindo, Carlos Gâlvez, 144 Gannett Şirketi, 75-76, 79, 81 Garcı'a, Guillermo, 173



472 |



Rızanın İmalatı



[ £ dıuard S. Herm an, Noam Chomtky



Garda, Lucas, 142,166,176



Halberstam, David, 241, 254-55



Gelb, Leslie, 35, 309



Hallin, Daniel, 236, 255, 266-69, 271, 285



Genel Muhasebe Dairesi (ABD), 336



Haney, VValter, 319,321



General Electric (GE) şirketi, 17, 75-76, 79, 81



Hanoi radyosu, 292



General Oscar Humberto M e jin a Victorei'in



Harris, Greg, 267



H üküm eti D önem inde... K a y ıp la r (Uluslararası Af Örgütü raporu), 145 Godoy de Cuevas, Maria Rosario, 116,150-52 Gömez, Leonel, 172 Gömez Calito, Hector, 150,152 Göçmen ve Yurttaşlığa Kabul Servisi (INS), 153-54 Grande, Rutilio, 114,117 Grave New World (Ledeen), 225 Greenhouse, Steve, 154 Griffith, VVilliam, 225



Hawk, David, 351-52, 356 Hearst Grubu, 75-76, 79 Henderson, Oran, 261 Heng Samrin, 324-26 Henze, Paul, 210-13, 222-24, 226 Herrick, John, 271 Herring, George, 276, 279 Hersh, Seymour, 260 Hideo de Aquino, Herlindo, 153 "H in d iç in ’de Değişen Savaş" (CBS-TV belgeseli),



Griffiths, Philip Jones, 287



268



Grillmaier, Horst, 214,



Hinton, Deane, 134,136



Group W (VVestinghouse) Şirketi, 75,79



Ho Chi Minh, 251, 312, 319-320



Gruening, Ernest, 272



Hoffmann, Stanley, 237



Gruson, Lindsey, 128



Hoge, VVarren, 174-75



Guatemala seçimleri, 68,155,158-59,163,176, 18081,188-89, 204-05 Guatemala Piskoposlar Konferansı, 179,182 Guatemala City Barış Anlaşması, 194 Guatemala İnsan Hakları Komisyonu (GHRC), 154, 169, 180 G uatem ala'da in s a n H akları: Ta rafsızla ra İz in V e rilm iy o r (Amerikalar İzleme Örgütü



Holbrooke, Richard, 350 Honda, Katsuichi, 258 Hook, Sidney, 257 Hoopes, Tovvnsend, 279, 282 Hotham, David, 243 Howe, Irving, 237 Hue Katliamı (Güney Vietnam), 282, 285, 287, 387-388, 393



Raporu), 147 G ua tem a la'nın Gözden Geçirilm esi: Reayan y ö n e tim i G ua tem a la'daki in s a n H a k la n 'İy ile ş m e le rin i'' Nasıl K arşılıyor? (Amerikalar İzleme Örgütü raporu), 145 Gulf * Western Şirketi, 87



Hughes, John, 142,184 Huntington, Samuel, 247 H un tle y -B rin k le y R aporu (NBC-TV), 264 Huynh Sanh Thong, 235



Gutierrez, jaime Abdul, 120,167,175 l- İ



Güney Afrika, 141, 223 la Drang Vadisi (Güney Vietnam), 305,313 Gwertzman, Bernard, 102, 221, 303-04 lbarra, Antonio, 136



H



Ieng Sary, 350 I. F. Stone's Weekly, 272-73



Haig, Alexander, 129, 230 Haiti, 207



in These Times, 229



BCST | D ü ş ü n c e Diztdi | 473



Iran-kontra skandali, 12, 364



Kirkpatrick, Jeane, 365



İrlanda Partilerarası Parlamento Heyeti, 183



Kissinger, Henry, 294



Irvine, Reed, 312



Knight-Ridder şirketi, 75-6, 80-81



ITT Şirketi, 82



Korner, Robert, 386



İsa Kiliseleri Ulusal Konseyi (NCC), 90-91



Kore Havayolları uçağı KAL 007'nin düşürülmesi,



95,102



Iskoçya ve Ingiltere-Galler Roma Katolik Başpiskoposları Konferansı, 162 İşçi Partisi (Birleşik Krallık), 74



Kraft, Joseph, 296-97 Krauthammer, Charles, 307 Kriegel, Annie, 100-01



J



Krol, John, 227



Javits, Jacob, 323



Ky, Nguyen Cao, 245, 312, 389



Jennings, Peter, 255, 269 Johnstone, Diana, 229



I



Jonathan Enstitüsü, 209, 223



La Cronica del Pueblo, 164,174,194



Franeesco Pazienza vd. M eselesiyle İlg ili Hüküm



La P rem a, 197



(Roma Ceza Mahkemesi), 228



Lacouture, Jean,347 Lagorio, Lelio, 218



K



Laos Hava Kuvvetleri, 271



Kalb, Marvin, 210-11, 376



Latin Amerika Araştırmaları Derneği'nin (LASA)



Kamboçya Dokümantasyon Merkezi, 329 Kamboçya, Soykırım ve M o dem Vicdan (Shawcross), 353 Kamm, Henry, 311, 347 Kara Panterler, 363 Karnovv, Stanley, 237, 248-49, 293, 297 Karşılıklı Destek Grubu (GAM - Guatemala), 116, 145,147-48,152,170 Kaufman, Michael, 113 "D isappearances": A Workbook (Ulusararası Af Örgütü Raporu, 1981) 145 Kazel, Dorothy, 116,131-32



Nikaragua Seçimleri Üzerine Raporu, 15859,164,171,173, 183-84,186,188-90,192-196, 204-06,375 Latin Amerika Üzerine VVashington Bürosu (WOLA), 146,163 Le Monde, Le M onde muhabirleri, z~ıı, 285-286, 319 Le Phnom Hoteli (Kamboçya), 340,342 Ledeen, Michael, 222-26, 230 Lengel, John, 287 Lernoux, Penny, 112, 114 Lescaze, Lee, 284



Kennedy, John F., 18,35, 99-100, 244, 255, 264



Levitsky, Melvyn, 142



Kennedy Yönetim Bilimi Okulu, 92



Lewis, Anthony, 237, 299, 361-63



Kenvvorthy, E. W., 241



Lewis, George, 84



Khe Sanh (Vietnam), 278, 288, 390, 393



Lewis, Powell, 93



Kızıl korku politikası (1919-20 - ABD), 50, 97,100



Lewy, Guenter, 244



Kiernan, Ben, 326, 328, 359,



Libya Havayolları uçağının düşürülmesi (1973), 102



Kinnard, Douglas, 234, 393



Lichty, Lawrence, 265



Kinzer, Stephen, 151,153,178-81,183-84,186-87,



Literatumcrya Gazeta, 290



192-93. 375



Lodge, Henry Cabot, 244-45, 253, 282



474 |



Rızanın İmalatı



| £dw ard S. Herm an. Noam Chom&ky



Lorıdon T im ei, 243, 387



Middleton, Drew, 301



Longo Mai kooperatif radyosu (Fransa), 371



Midgley, John, 301



Lon Nol, 331,337



Mobil Oil (Petrol) şirketi, 91, 97



Lo i Angeles Tim ei, 25, 33,36, 43, 75,134



Mohr, Charles, 275, 285,302,320, 394



Lou Harris-Business W eek kamuoyu yoklaması, 62



Molina, Armando Arturo, 116-117



Lübnan işgali (1978,1982), 308, 352



Monasterio, Augusto Ramirez, 108 Montenegro, Julio Mendez, 177



Af



Montufar, Miguel Ângel, 108



McCarthy, Eugene, McCarthycilik, McCarthy dönemi, 94, 96,102,315



Morse, Wayne, 271-273 Moss, Robert, 209



McCoy, Thomas, 325



Moynihan, Daniel Patrick, 154



McGovern, George, 348



Mumcu, Uğur, 213



McGraw-Hill yayınevi, 75-76, 80



Murdoch ailesi, 76, 80, 83



McNamara, Robert, 39-40, 46, 250, 253, 271, 280, 283, 301,306, 393 "McNeil-Lehrer Haber Saati," 94-95, 213, 225 M a ddox (ABD destroyeri), 270-71 Majano, Adolfo, 127



Murphy, Robert, 282 Musumeci, Giuseppi, 217 Müşteri İzleyici Profili (MİP), 86 My Khe katliamı, (Güney Vietnam), 260 My Lai katliamı, (Güney Vietnam) 259-262,314,



Maldonado, Meyer, 149



388-89



Maoism, Maocu strateji, 247, 329 Mao Tze-tung, 94



N



Martella, Iiario, 216-218, 229-230, 377-78, 382



napalm bombasının Hindiçin Savaşları'nda ABD



Martinez, Dagoberto, 136 M ason Locası P-2 h a kkında P arlam ento K om isyonu Raporu , 228



askeriyesi tarafından kullanılması, 35, 37, 3940,



246, 264, 268, 322



N ation. 357



Massera, Jose Luis, 102



N a tio n a l G uardian, 272., 321



Mayorga, Roman, 120



N at'ıon’s Business, 91



Medya Enstitüsü (MI), 96-97



NATO'nun Yugoslavya'ya savaş açması 18, 27



Medya ve Kamu işleri Merkezi (CMPA), 96-97



NBC-TV, 50,75, 76, 79, 82, 86-87,104, 210, 219, 222,



Medyada Doğruluk (AIM), 96, 234 M edia M o n ito r, 97 Meislin, Richard, 174,186 Mejia Victores Humberto, Oscar, 145,149-150, 153, 166,176-177,180 Melrose, Dianna,ı6o Mennonite Kilisesi, 311 Ç u a lity o f M ercy (Shavvcross), 325 Meyer, Charles, 330 M ia m i Herald, 124,169



255, 264-65, 267, 305, 385, 387,391, 394 Neak Luong köyünün bombalanması (Güney Vietnam), 341 New Deal ekonomi politikası, New Deal dönemi (ABD), 102-03 Newhouse ailesi, 76-77, 79 News Chronicle, 85 Neıv Statesm an, 272 Nemsıveek, 25, 28, 33, 36, 75, 83,107,113,124,131, ■34. '39. ■5|. I77_I79. 186, 192, 194, 203-204, 206, 210, 220, 223, 228, 231, 263-64, 272, 286, 297, 384, 387, 389-390, 394



BGST | D ü şü n ce D iziii | 475



N eıo york Revieıv o} Booki, 346-347, 352, 359



P



N e ıvyo rk Tim ei, 25, 31, 33, 36, 43-44, 45-46, 48,



Pacifica Radyosu, 371



5°. 75. 77. 81, 94,102,104,107,113, 117,120,124, 130-34, 143, 146-147,151, 181, 187,194, 207, 210, 223-225, 228-31, 245, 254-255, 266, 271, 273, 285, 289, 307, 321, 323-324, 333, 337, 346, 351-52, 387 N ikara gua 'd a S eçim ler (İrlanda Partilerarası Parlamento Heyeti raporu -1984), 183 Nichols, John S., 165 Nielsen reytingleri, 86



Pacific News Service, 134 Paley, William, 80, 96 Pandico, Giovanni, 217, 229-230, 382 Papa II. John Paul, 32, 209, 220 "The Plot to Kili The Pope" (Sterling), 104 "Papaya Yönelik Gizli Plan Hakkında Hüküm Var, Fakat Cevap Yok” (Tagliabue), 376



Nieto, Perez, 136



Paris Barış Anlaşmaları (1973), 291, 299, 337, 362



Nisbet, Robert, 302



Parsons, Graham, 317



Nixon, Richard M., 40-41, 292-293, 295, 297, 363



Pathet Lao gerilla hareketi (Neo Lao Hak Sat veya



Northshield, Robert, 265



NLHS Partisi - Laos), 317-320 Pazienza, Francesco, 217-18, 225-226, 228, 230 Penados del Barrio, Pröspero, 148



0 Oakley, Phyllis, 305 Oberdorfer, Don, 274-275, 387 O’Brien, Conor Cruise, 352 O bierver, 85



0 $orıyok, 290



Pentagon R aporları. 250, 260, 273, 288-289, 301, 309, 317-318,332. 36ı Perkins, Jack, 255, 267 P hila d e lp h ia In g u ire r, 222, 229 Phoenix (pasifikasyon) programı (Güney Vietnam), 292, 314



OPLAN-34A, 270



Phoumi Nosavan, 318



Oranj ajanı kurbanlarına tazminat, 306



Pike, Douglas, 244, 246,329, 354,387-88,390



Demokratik Milliyetçi Örgüt (ORDEN - El Salvador), 119-120,194 Ortega, Daniel, 181,189, 193,195 Osborne, Milton, 328 Oxfam’ın (Açlıkla Mücadele için Oxford Komitesi) Sandinista Hükümetiyle ilgili görüşleri 159160,166-167 (M a m Amerika'nın Kamboçya’ya yardım girişimi,



311



Pilger, John, 357 Pilla, Anthony M., 132 Podhoretz, Norman, 300 PolonyalI rahip Jerzy Popieluszko'nun öldürülmesi, 24,70,107-10,112-13, ” 5.122-25, 127, 129-33,138, 143,150-53 Pomonti, Jean-Claude, 285 Ponchaud, Fraçois, 335, 338, 346-47, 354-55,357 PoweIl, Lewis, 93, 361 Pravda, 178, 205, 248-49, 257, 263



Ö The Killing Fieldi (Ölüm Tarlaları - film), 341, 343, 351 Öymen, Örsan, 217 Özgürlük Evi (Freedom House - FH), 96-98, 234237, 249, 274, 276-282, 284-291, 309, 329, 346, 365, 384-392. 392. 394-395



P re m a Libre, 162 Printz, Charles, 304 Procter fi Gamble şirketi, 93 Propaganda İki örgütü (P-2 - İtalya), 216 Pyes, Craig, 125-126



476 | R ız a n ın



İmalatı



I Zdıvard S- Herm an. Noam



Chomilçy



e



S



OuangNgai eyaleti (Güney Vietnam), 259, 261,311



Sacks, Milton, 286



Quinn, Kenneth, 338



Safer, Morley, 264,392



Quinn-judge, Paul, 310



Sagastume Vidaure, Ricardo, 162,180-81 Sf. L o u ii Democrat, 74



R



Sakharov, Andrei, 70,102



Race, Jeffrey, 252



Santini, Mariano, 217



Özgür Avrupa Radyosu (RFE), 97



Santivânez, Roberto, 126,134-35,138-139



Radyo Zinzine (Fransa), 371



Santovito, Giuseppe, 216, 226, 230



Ramı'rez, Atilio, 126,136



Savunma Enformasyon Merkezi, 92



Ramirez, Sergio, 196



Schanberg, Sydney, 339-341, 343



Rather, Dan, 49-50, 96,174,177, 204, 267-68



Schandler, Herbert, 289



RCA grubu, 82,



Schumacher, Edward, 123



R ead er'i 0igear, 75-76, 80, 83, 94, 104, 210-11, 214,



Scripps-Hovvard şirketi, 75-76, 80



219, 222-23, 225,346, 352, 357 Reagan, Ronald, Reagan dönemi, Reagan yönetimi, 12, 22,29,32-33, 37, 50-51, 82, 94, 97-98,101-03,127,129-130,136-37,141-142,144-



Seamans, Robert, 322 Seaton, Jane, 73-74, 84 Seekins, Steven V., 97 Sejna, jan, 223



46,149,151,154-55,165. >76.178,182,184,186, 192-93,197, 203, 207, 209, 216, 221, 223, 230,



Sermaye Hukuk Vakfı (CLF), 96



304, 307, 33°, 350-5'. 358, 364, 370-73



Serra, Luis Hector, 167



Reasoner, Harry, 323 Reston, James, 12, 46, 255, 271, 273 Reuters Haber Ajansı, 121, 387 Rodezya'da seçimler (1979,1980), 98 Riboud, Marc, 286 Ridenhour, Ronald, 260-61



Shaplen, Robert, 285 Sharansky, Natan, 147,154 Shaw, George Bernard, 353 Shaw, Terri, 147 Shavvcross, VVilliam, 325-326, 334-335,337, 349, 352-59. 365



Rios Montt, Efram, 141-142,166,176



Sheehan, Neil, 289



Roche, John P., 234, 274-76,287



Shevchenko, Arkady, 94,101



Rogers, William P., Rogers komisyonu, Rogers



Shultz, George P., 158,175,197



raporu 128-31,133,137 Roma tankdozerleri (Güney Vietnam'da kullanımı) 260,



Sideihoıv (Shavvcross), 355 Sihanouk, Prens Norodom, 329-32,334-36,338, 350



264,302



Rostow, Walt, 306 Rother, Stanley, 143-44 Rusk, Dean, 270, 319



S1PR1 (Stokholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü), 303 SISM1 (Askeri İstihbarat ve Güvenlik Servisi), 210, 216-17, 226, 228-30



Russeil, Bertrand, 257



Smith, Hedrick, 196-97, 320



Russell, George, 188



Smith, lan, 98 Smith, R. B., 277 Sosyalist İşçi Partisi (ABD), 363



BGST | D ü şü n ce Dizisi | 477



Southerland, Daniel, 298



"Tet: Dönüm Noktası: Televizyondaki 'Büyük Bir Olay’ Düşüncelerimizi Nasıl Değiştirebilir?”



Speedy Express Operasyonu (Güney Vietnam), 261,



(haber - Wa&hington P oit), 274



268



Spence, Jack, 174 Stalin, Joseph, Stalincilik, 94,100, 306, 325, 329,



352, 357 Sterling, Claire, 92, 94,101,104, 209-14, 216, 219,



Thant, U, 254 Theilheimer, Edmundo Guerra, 148 Thies, VVallace, 278 Thieu, Nguyen Van, Thieu hükümeti, Thieu-Ky rejimi 246, 292, 295, 312, 389



222-27, 230, 365, 377, 380, 382 Sterling-Henze-Kalb (SHK) modeli, 210-16, 219-21, 226-28, 231, 376, 380-83 Stevenson, Adlai, 246, 248



Thion, Serge, 336 Thuy Bo köyü katliamı (Güney Vietnam), 314 Time dergisi, 25, 46, 75, 77, 83, 94,107,113,117,120, 124,130-31, 140,144-45, M 7 .151,177-79,182-86, 188-92,194, 203-05, 210, 223, 225, 228, 272, 306,



Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (CSIS), 94, 223 Suffert, George, 225 Sullivan, VVilliam, 321



337. 353. 387. 394 Time Inc., 75, 77-78, 80-82 Time oh the A iâ a a in s (Sterling), 223



Summers, Harry, 235



Times-Mirror şirketi, 75, 77, 80-81



S unday Citizen, 85



Tinker, Grant, 86



S unday € x p re n , 74



Tonkin Körfezi olayı (Vietnam -1964), 246, 270-74



S unday Tim ei. 85, 217-18, 220



Treaster, Joseph, 121-123



Sussman, Leonard, 235, 281,384, 388



Triangle şirketi, 75, 77, 80



Svay Rieng eyaleti (Kamboçya), 336, 341



Tribüne Company, 75-76



Swain, Jon, 342



TrUmbuIl, Robert, 254



Symington, Stuart, 323



T u m e r Joy destroyeri, 270



S



Türkeş, Alparslan, 213, 223, 227



Şili, Şili hükümet darbesi, 68, 82,103



Tvvining, Charles, 338



TV Guide, 75,346, 352



Tyler, Harold R., Tyler raporu, 139 T Tagliabue, John, 229, 376-83 Tayland, Hindiçin Savaşlarindaki rolü, Tayland-



V Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, 148



Kamboçya sınır bölgesi, 43, 242, 309, 324, 327,



Uluslararası Adalet Divanı, 364



331, 338,349-5'



Uluslararası Af Örgütü (Al), 141-143,145-46,180,



Taylor, Maxwell, 270, 273 Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi (ABD), 129 Tet Saldırısı (Güney Vietnam, 1968-69), Tet



356-57 Uluslararası Denetim Komisyonu, 270 Uluslararası Direniş (RI), 97



sonrası dönem, 98, 233-34, 236, 246-, 252, 260,



Uluslararası Gönüllü Hizmetler (IVS), 278, 286



262-63, 265-66, 268, 274-76, 278-287, 289, 291,



Uluslararası İnsan Hakları Hukuk Grubu (IHRLG),



301, 310, 312, 315, 335, 362, 384-86, 389, 392-93,



395



163 Uluslararası Kızıl Haç Örgütü, 268



478 |



Rızanm İmalatı



1



£