Tarih ve Sınıf Bilinci [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

...,



.. ÇAGRI• i



YA YlNE V iM i Z 3 ARALIK 1994 YlLl N DA , İÇİNDE YERALDIÖTivllZBiNA NIN ÖZGÜR POLİTİKA GAZETESiNE YÖNELİK OLARAK BOMBALANMASINDAN BÜYÜK ZARAR GÖRDÜ. BU A RADA YA 't"INA HAZlRLANMIŞ OLAN "TARİH VE SINW BİLİNC:İ' NİN DİZGİ ÇTKIŞLARI. DİSKETİ V E ORJİNAL METiNLER YOKOLDU. ÇEViRiNİN TAM O LMAYAN FOTOKOPiLERiNt BİR ARKADAŞJl'v11ZA DAHA ÖNCE VURDİGİMİZ İÇİN SAGLA YABİLDİK VE ELİNİZDEKİMETiN OLU Ş ABİLDİ . ANCAK BU FOTOKOPiLERDE YILM A Z ÖNER'İN ÖZGÜN YOR U MLA RININ YERALDlGI YÜZSAYFAYA YAKIN BÖLÜM BULUNMAMAK l'A Y DI . AYRlCA İKİ YA ZI DA EKSi KTİ. YAYlMIN DAHA FAZL A GECİKMEMESİ İÇİN ELiMiZDE B ULUNA NL A RL A KİT ABI YA YIN a.-IYORUZ. ANCA K BÜTÜN M E Tİ NL E R İN TAM KOPYASININ B İR ARKADAŞIMIZD.\ BULUNDUGUNU BiLiYORUZ. AMA KİMDU OLDUÖUNA İLİŞKİN KA YITL A RIM JZ DA BERHAVA OLMUŞ DURUMDA. BU METiNL E R 19�:9-90 YILINDA ALAN-BELGE YA YlNLARININ BAŞMUSAHİP SOKAK TALAS HAN'DAK1 B ÜROSUNDAN ÖDÜNÇ ALINMIŞ H. YILMAZ ÖNER'İN ÖZGÜN YORUMLARINI YA YINLAMAK BİZİM İÇİN HAYATİ ÖNEM T A ŞlYOR . BUNU ELİNDE BULUl'-iTIURAN



MEÇHUL ARKADAŞIN, İKİNCİ CİLTLE BİRLİKTE BASII�MAK ÜZERE BİZE iLETMESİNİ ÖNEMLE RiCA EDiYORUZ. '



BELGE YA YlNLARI Divanyolu Cad. Han 15 ll Sultanahmet 1 Istanbul Tel/ Fax: (O 212) 517 44 53 1 638 34 58



Binb*ek



BELGE YA YINLARI Kuramsal Dizi



GESCHICHTE UND KLASSEN BEWUSSTSEIN Tarih ve SınıfBilinci 1923, Viyana



Türkçe-Açıklaması Yılmaz Öner Düıelti Yasemin Gün



Dizgi 1 Mi'lJllflptıj Sena Adalı



İç 1 Kapak Baskı Gülen Ofseı



Kaptık Tasanm Yusuf Aslan



İç 1 Kılpak Montaj AdımGrafik



Cilt Güven Mücellithanesi



Birinci Baskı



Mart 1998



BELGE ULUSLARARASI YAYINCILIK Divanyolu Caddesi Binbirdirek İşhanı No: 15-4 Sultanahmet 1 İstanbul Tel/Faks: (0212) 517 44 53/638 34 58



György Lukacs



TARİH VE SINIF BiLİNCi



Çeviri 1 Açıklama YILMAZ ÖNER



belge yayınlan



KURAMSAL DİZİ



TARİH VE



György Lukacs,



SINIF



BİLİNCİ



1885'de Budapeşte'de do�du. Bütün yaşamı boyunca gerek siyasal eylem içinde gerekse kuramsal alanda etkin oldu. Daha ilk ya­ zılarıyla birlikte Avrupa'nın en önemli eleş­ tirmenlerinden biri sayıldı. 1965 yılında Bu­ dapeşte'de öldü. En önemli yapıtları: "Lenin'in DÜfüncesi" (Belge Yayınları, 1979, 1998), "Genç Hegel'', "Roman Teorisi", "Gerçekçilik Üstüne Denemeler", "R.us Gerçekçiliği", "Thomas Mann", "Aklın Yıkımı", "Tarihsel Roman": "Genç Marx", "Estetik", "On­ toloj'i ". Tarih ve Sınıf Bilinci, Lukacs'ın en önemli ya­ pıtlanndan ve marksizme yapılmış en önemli kat­ kılardan biri sayılmakta. Ilk yayınlandı�ı 1922 yı­ lından bu yana sayısız tartışmalara ve incelemelere konu olan bu temel yapıtı yayınlamış ve ki­ taplı�ımızın önemli bir eksi�ini tamamlamış ol­ maktan dolayı kıvanç duyuyoruz.



İÇİNDEKİLER 7 1967 BASK'ISINA ÖNSÖZ 43 TARiH VE SINIF BiLİNCi 44 ÖNSÖZ 1922 53 NEDİR ORTODOKS MARKSiZM?



87 MARKSİST OLARAK ROSA LUXEMBURG lll



SINIF BİLİNCİ 157 ŞEYLEŞME VE PROLETARYANIN BİLİNCİ 158 /. ALTBÖLÜM ŞEYLEŞME FENOMENİ 193 ALTBÖLÜM BURJUVA DÜŞÜNCESiNDE ANTİNOMİLER Il.



246 III. ALTBÖLÜM PROLETARYANIN BAKlŞ AÇlSI



1967



BASKlSINA ÖNSÖZ



Çok önceleri kaleme aldığım bir biyografi( 1 933)1 taslağında, hayatımdaki ilk gelij meyi Beni Marks'a Götüren Yol diye ni­ telemiştim. Bu ciltte biraraya getirilen yazılaı benim marksizm yolundaki asıl çıraklık yıllarımı belgeliyor. O dönemin (1918-



(1) Bak: Georg Lukacs zum Ziebsigsıen Geburtstag (Georg Lukacs'ın 70. Doğum Günü), Autbau, B erliıı, 1955, s. 225-23 ı. Ayrı basım: G. Lukacs, Sclıriften zu ldeologie und Politik (İdeoloji ve Politika Yazıları), �uch­ t!rhand, Neuwied, 1 967, s. 323-29 (2) Gençlik Yazıları, Eserler, Cilt 2, Neuwied, 1968, Yeni (1967) Önsöz bu ikinci cilt için kaleme alındı. "Tarih ve Sınıf Bilinci" dışında bu cilt şu yazıları da kapsıyor: Taktik ve Ahlak, Genç İşçiler Kongresinde Ko­ nuşma, Hukuk Düzeni ve Zor, Komünist Üretimde Törelerin Rolü, Par­ lamentoculuk Sorunu, Komünist Partisinin Ahlaki Mesajı, Oportünizm ve Darbeci lik, Sendikacılığın İtalya Krizi, Eğitim Çalışmaları Sorunu, Kit­ lelerin Spontanlığı-Parti Faaliyeti, Devrimci Atılımın Örgüt Sorunları, Yeniden Hayalci Politika mı? Lenin'in Düşünce Dünyası, Bernstein'ın Zaferi. Ayrıca N. Buharın: Tarihsel Materyalizmin Teorisi, Lassaile'in Mektupları (yeniden basım), K. A. Wittfogel: Burjuva Toplumunda Bilim, Moses Hess ve Idealist Diyalektiğin Sorunları, O. Spann: Ka­ tegoriler Teorisi, C. Schmitt: Siyasal Romantik, Blum-Tezleri. 7



1 930) en önemli belgelerini burada yayınlarken aslında bunların deneyci karakterin i vurgulamak istiyorum, yoksa marksizmin ken­ dine has yapısıyla ilgili olarak bugünlerde yürütülen tartışmaların ortasında bunlara herhangi bir güncel anlam yakıştırmak niyetinde değilim. Çünkü marksizmin özündeki sürekli içerik, yöntemindeki kalıcılık derken ney in anlaşı lması beklendiği konusunda bugün öyle bir bel irsizlik hüküm sürüyor ki, burada bunlara böyle açık bir sınır çizmek artık aklın ruhsal dürüstlüğünün gereği haline geldi . Öte yandan, marksizmin özünü doğru dürüst kavrama gi­ riş imlerinde, gerek yukardaki sorunlara gerekse güncel duruma ye­ teri kadar eleştirel bir gözle bakarsak, bugün bile belli bir belge değerini n bulunduğu görülecektir. Burada derlenmiş olan yazılar o nedenle sadece benim k işisel gelişmemin akıl-ruhsal (geistig) ba­ samaklarına ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda entelektüel olayların yürüdüğü genel yolun aşamalarını da gösteriyor. Bu aşa­ malar, yeterli bir eleştirel mesafeden gözden geçirildiklerinde, bu­ günkü durumu anlamak açısından hiç de önemsiz sayılmazlar. Benim marksizme karşı 19 1 8'deki tutumumu, bu tutumun daha öncelerdeki tarİhçesine kısa da olsa değinmeden doğru dürüst an­ latabilmem olanaksızdır. Sözünü ettiğim otobiyografi taslağında belirttiğim üzere, Marx'tan bazı şeyleri daha lisede öğrenci iken okumuştum. Sonra I 908'de Das Kapital'ı iyice ele aldım. Amacım modern dram3 konusundaki bir monografim için sosyoloj ik bir­ takım temeller saptamaktı . Çünkü o dönemde Marx ilgimi daha çok �sosyolog" olarak çekiyordu ve onu daha çok Simınci ve Max Weber'in bana taktığı yöntemsel gözlüklerle görüyordum. Ama 1 . DÜnya Savaşı sırasında Marx'ı yeniden incelemeye koyuldum, ancak benim için felsefen in genel sorunları yine de öncelik ta­ şıyordu ve çağdaş sosyal bilimcilerden çok beni Hegel etkiliyor ve Hegel'in etkisi de bende elbette ki çok değişik anlarnalara yol açıyordu. Çünkü bir yanda Kierkegaard benim delikanlılık ça­ ğımda önemli bir rol oynamıştı, hatta savaş-öncesinin He­ idelberg'deki son yıllarında onun Hegel eleştirisin i uzun bir ma­ kaleyle ele almayı düşünüyordum. Öte yandan, toplumsal ve s iyasal görüşlerimdeki çelişkiler beni sendikalizm akımıyla, özel-



(3) Modem Dmının Gelişme Tarihi (Macarca), 2 cilt, B udapeşte, 1911.



likle G. Sarel'in felsefesiyle akıl-ruhsal i l işki ler kurmaya itiyordu. Burj uva radikalizmini aşmaya çalışırken kend imi sosyal de­ mokrat, özel li kle Kautsky'nin anladığı teoriyle yüz yüze buldum. Macar sosyal demokrat çevrelerindeki sol-kanat muhalefetin akıl hocası Erwin Szabo ben im dikkatimi Sorel'e çevirmişti . Çok sür­ medi, yine savaş y ı llarında Rosa Luxemburg'un eserleriyle ta­ nıştım. İşte bütün bunların hepsindendir ki bende kurarnlardan ya­ ratılmış ve iç çel işkilerle dolu bir amalgam oluştu ve bu, benim savaş dönem inde ve savaş sonrasının i lk yıllarındaki dü şünüşilm açısından bel i rley ici oldu. Bu dönemi n sırıtkan birtakım çel i şkilerini hep "akı lruhsal açı­ dan " aynı paydaya oturtmaya ve derinde yatan organik bir ge­ l i şmeyi yine aklımızın ruhtıyla kurgulamaya kalkarsak sanıyorum fii li hakikatlerden uzaklaşmış oluruz. Faust bile yüreğinde iki ruhu birden barındırabildikten sonra artık her bakımdan sıradan bir insan, bir dünya bunalımının gö­ beğinde bir sınıftan ötekine yuvarlanan b iri, karşıt birtakım en­ telektüel eğiiimlerin çel işkilerini nasıl olur da bağrında yaşamaz? Örneğin o yılları anı msayabil diğim kadarıyla ben de düşünce dün­ yarnın iki paralel eği l i mde yol aldığını görüyorum: Bir yanda marksizmi hen imsernek ve siyasal etkinlik, öte yanda salt idealist düzeydeki anlak sorun larını durmadan yoğun laştırm,ak. O zamanlar yazmış bulunduğum makaleleri okuduğumda bu zıt­ lıkların paralell iğini yeniden görüyorum. O dönemin ne sayıları çokça olan ne de önemli sayılabilen edebi denemelerini düşünecek olursam, bunların saldırgan ve paradoksal idealizm açısından çoğu kez öncek: çalışmalarımı da bastırdığını fark ediyorum. Marksizm i benimseme süreci de durmadan birlikte gelişiyordu. Bu uyumsuz ikiliği akılruhumun o yıllara özgü temel karakteristiği kabul edi­ yorsam, bununla benim o dönem i akla kara gibi aşırı karşıtiıkiara boyamak, sanki bu karşıtların dinamiği devrimci iyilik ile burjuva düşüncesinden kalma kötülük arasındaki mücadelenin sınırlarıyla tükeniyor:nuş gibi bir izienim yaratmak istediğim anlaşılmasın. Bir sınıftan, ona doğrudan düşman başka bir sınıfa geçmek bundan çok daha karınaşık bir süreçtir. Geri sin geriye bu sürece doğru baktığımda gördüğüm şu ki, Hegel'den aldığım ahlaki ide­ alizm, bütün romantik, anti-kapitalist öğeleriyle birl ikte benim bu bunalımdan doğan dünya tasarım ıma olumlu birtakım katkılarda 9



da bulundu. Ama bu katkıların taşıdığı ağırlık ya da oynadıkları birincil rol, elbette silinip atılacak ve yeni homojen bir dünya ta­ sarımının öğeleri haline gelmeden önce temelden değişik kipiere oturtulacaklardı. Evet, benim kapitalist dünyayı yakından ta­ nıyışımın yeni sentezde bir ölçüye kadar olumlu bir öğe rolünü oynamış olduğuna değinmemin yeri burasıdır. B irçok işçide, k üçük burjuva entelektüelinde sık sık görebi ldiğim yanlışlığa, ka­ pital i st dünya karşısında kapıldıkları o hayranlıktan kurtularnama yanılgısına ben hiç düşmedim. Kapitalizmin kucağında ya­ §amaktan duyduğum nefrettir beni bu yanılgıdan alıkoyan [1].* Anlaşılmazlık ya da bulanıklık her zaman bir kaos demek de­ ğildir; gerçi iç çelişkileri geçici olarak zaman zaman pekiştirme eği­ limi taşır, ama uzun vadede onların çözümüne götürebilir. O ne­ denle benim ahHik anlayışım pratiğe, eyleme ve oradan da politikaya yöneldi. Sonra bu da ekonominin doğrultusuna girdi ki bu yol beni kuramsal derinleşmeye, eninde sonunda marksizmin fel­ sefesine götürdü. Ancak bütün bu eğilimlerde doğal olarak yavaş ve birbirleriyle ,aynı hızlarda ilerlemeyen gelişmeler söz konusudur. Böyle bir yönelim daha savaş sırasında, Rus İhtillili'nin patlak vermesinden sonra kendini göstermeye başlamıştı. "Roman Te­ orisi", yeni baskısının4 önsözünde belirttiğim üzere, genel olarak umarsızlıktan haHi çıkamadığım sıralarda yazılmıştır. Yaşanan çağın, orada l