THKO Hareketi ve Bazı Anılar [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...

Table of contents :
Giriş
..................................
o••
•••••••• ,
-
«Parti
Bayrağı»nın
siyasi
zikzakla.ı"ı
. .. . . . .. . . . . . . .THKO hareketinin
doğuşu
-
Kırsal
alanlatdaki fa-
liyeti . . . . . . . . . . . . . . . . ..
•••
eıe
eeı
eoe
eıı
OIG
lıtı
ıeı
. . .
THKO hareketine geliş

THKO'nun Nurhak
Dağlan'ndaki
·hareketi ... ... ...Dağdaki
gurubun
yediği
dat"beyle
dağılmasından
sonraki
gelişmeler

«Mücadelede Birlik»ln
doğuşu
-
THKO GMK'nin
oluşumu
ve THKO/MB'nin -doğuşu

Citation preview

• •



• • •



ÇAG YAYINLARI . 1 Birinci baskı : Temmuz 1979



..



CAG VAYINLARI Yönetim Yeri : Klodfaı·or Cad.



Aydın İş Hanı Kat 4 No: 11



iCINDEK e



Giriş



LER



..................................



o••



•••••••• ,



-



o



«Parti







THKO hareketinin







Bayrağı»nın



siyasi



zikzakla.ı"ı



doğuşu



liyeti . . . . . . . . . . . . . . . . ..



•••



geliş



•••



THKO hareketine



-



Kırsal



eıe



• ••



eeı



•••



. .. . . . .. . . . . . . . 11 alanlatdaki fa-



eoe



•• •



eıı



•••



OIG



• o.



lıtı



• ••



ıeı



• ••



...



22



...



27



)



8







.,



THKO'nun Nurhak



Dağlan'ndaki



Dağdaki



yediği



sonraki •



e



gurubun gelişmeler



dat"beyle . . . . . . . . . . . . . . . . ..



«Mücadelede Birlik»ln THKO GMK'nin ŞU • • • • • • • • • • • cı



• • •



·hareketi ... ... ... 43



doğuşu



oluşumu • • •



• • •



• • •



..... .



dağılmasından • • • • ••



• • • • ••



...



78



• • • • ••



• • • • ••



. ..



95



-



ve THKO/MB'nin -doğu• • •



• • •



• • •



• • •



• • •



• • •



• • •



• • •



79



Dizgi .



Baskı:



OSMANLI



Matbaası



GIR Bu güne kadar, genel olarak, Türkiye devrimci hareketinin geçmişi h'Jkkında çok şeyler yazıldı ve bazı konularda önemli ölçüde açıklık kazandı kanısındayım. Bunun için bu yazıda Türkiye devrimci hareketinin geneli üzerinde durmayac'Jğım. Devrimci hareketin geneli üzerinde durmayacağım gibi, THKO hareketinin de tüm pratik faaliyetlerini açıklamaya ya da o faaliyetlerle ilgili bazı anı-, ları yazmaya d'J girmeyeceğim. Çünkü bunların büyük bir kısmı zaten mahkemeler yoluyla açık·ı.ondı. Bu bakımdan THKO hareketinin genel gelişiminin bir ·açıklamasını yapmakl'J birlikte, özellikle kırsal alanlardaki faaliyetleri, THKO-GMK ( Geçici Merkez Komitesi) 'nin o'uşturulması ve THKO/MB ( Mücadele'de Birlik) 'in bir ürünü olarak nasıl ortaya çıkt:ğını bazı anılarla açıklamaya çalış'Jca... ..







gım.



V'Jlnız



belirtmekte yarar varki, o da: bazı anı­ ların açıklanması gerektiği bölümlerde, ne bir hayat hikayesi sergilenecek, ne de bir kişi veya kişilerin üzerinde durulacaktır. Ancak, sonral'Jrı Maocu olan yazar ve yöneticileriyle o zamanlar birlikte olduğumuz THKO hareketi içinde, özellikle kırsal alanlarda, ve GMK'nin oluşturulduğu dönemlerde benim h'Jngi görevlerde yer aldığımı ve bu görevlerin hangilerini nasıl yerine getirdiğimi açıklamaya çalışacağım . bir



şeyi



••



Kuşkusuz~ btınu



yapmamda amac, ne kendime bir pay cık'Jrtıp, onunla öğünmel> soru·mluları olan tTiaocular ağızdan yapmış oldukları dedikoduları yazılı o!arakda yapabilirlerdi. Bu bizi etkilemezdi. Çünkü onların· sınıfsal ve ideolojik karekterlerine uygun bir davranıştı. Ama ne ki, bu maocu baylar, öyle bir yol seçmişlerdiki, bir yandan Marksizm-Leninizm kendileriııi sı­ ·kıştırırken, bir yandan da Maoculuğun Türkiye'deki ilk temsilcisi ve en tutarlı savunucusu olan Aydınlık karşılarına çıkarak, onları bu yoıdan sıkıştırıyordu. Bu durumda sıkışmış olan sorumluları maocular kendilerini kurt:1rmak için, bir y·andan THKO hareketine bir cankurtaran simidi gibi sarılırlarken, bir yandan da kişisel karalamalara girerek, kendilerini bu sı­ kışık durumdan kurtarıp, devrime inanmış bazı samimi ve namuslu Lınsurları halô peşlerinden sürülclemeye çalışıyorlard!. Bunun için, biz maocuların n­ da yapmış oldukları bu karalamaya cevap vererek, ve bununla ilgili olarak bazı anıları da açıklayıp, bu burjuva uşaklarının tutmuş oldukları dalı da kopartarak, na•







••



10



muslu devrimci unsurların bunların pe·şinde sürüklennıekten kuı·tarmak amacıyla bu yazıyı yazmayı gerekli ve zo·runlu buldum. NIN SİYASİ ZiKZAKLAR! Geçmi.şle



ilgili bazı anılaı·ı ve THKO hare·ketint anJatrr;Jya geçmeden önce dergisinin Ekim 1978 sayısında alını­ yor ve devletin, ne karşı mücadele edi'! Jiyordu; ama, > (a.g.y., s. 46) «... Bu mücadele dönemi boyunca örgütsel planda dü-



13



şOlen



en önemli hatayı: temelde farklılık gösteren görüş .. ferin, hiç değilse bu görüşler olgunlaştıktan sonraki görüşler ( a.g.y., s. 55) diyerek, yapmış oldukları örgütsel ve siyasi manevraları ve siyasi simsarlıkları bir öv... gü haline dönüştürmeye çalışmışlardır. Hakik'Jten çok doğ­ ru. Bu kadar siyasi simsarlık ve manevraları her devrimci yapamaz; bizim maocu «bir-gurup. önder ·yotdaş>>dan'. baş­ ka!! Ve kuşkusuz, bu siy'Jsi manevra ve simsarlıklara rağmen, halô bir fraksiyon olarak öylesi bir örgütü yaşata,, «bir gurup örıder yoldaş» kahraman olarak nitelenmelidir! Bu kadar becerilerine karşı, bu kahram'lnlık, bu maocu «bir gurup önder yoldaş>> ın hakkı; fa kat, bunların peşinde gözü bağlı sürüklenen samimi unsurlara ne demek gerekir? •











'



15



HerhalC:a onlar da bu kadar Ş'Jşkınlrğı göremedikleri için bilinçsiz ve saf devrimciler olarak kabul edip acımak gerek. Maocuların kendi deyimiyle, içinde olan > i, i savunmuşlar ve daha sonra vazgeçip özeleştiri yapmışlar, CKP ve Mao Zedung düşünce­ sini savunmuşlar ve hatta > diyere·k karalamaya çalıştıkları siyasi güçler ise, ilerde -de anılarla birlikte anlatılacağı böl·ümde daha açık anlaşılabileceği gibi, bu güne kadar hiç bir siyasi yalpalama göstermeksizin, sağa sola kafasını çarpmak-· sızın mücadelesine devam etmiş, Türkiye'nin ekonomik, siyasal, sosyal tahlillerlni ve dünya konjonktürünü derin· bir şekilde inceleyip tahlil ederek, Türkiye'de faşizme, emperyalizme ve tekelci kapitalizme karşı gerçekleşe­ cek dernokratik halk devriminin kuramsal ve örgütsel olarak ortaya konmasını sağlamış, ve bu çalışmalarını det·gisinde yayınlanan bir programla somut bir şekilde işçi sınıfının önüne koymuştur.



,



savunucuları maocuların, ideolojik . ' ve siyasal olarak yapmış oldukları yalpalamaları bu şeki!de gözler önüne serdikte·n sonra, şimdi de, hem bize yöneltmiş oldukları karalamaları cevaplandırarak, hem de 'bir can simidi gibi sarılmış oldu·kları THKO hareketi için..: de geçmişte neler yaptıklarını anıların anlatım şeklinde açıklayarak, yüzlerini iyice açığa çıkarmaya çalışacağız. Bu maocu baylar bize iki yönden saldırıya geçmişlerdir: 1 - THKO hareketi döneminde benim >, , , > dedikleri kişiye, bu gün kendisi de m·aocu olan Mustafa Yalçıner'in biz dağdayken. Che Guevara'ya özenerek, tutmuş olduğu not defterinde yazdığı değerlendirmeyi aktararak karşılaştıralım. Karşılaş­ tıralım ki, bu maocuların mayaları herkesin gözünde daha da somutlaşsın. > demektedirler. Mücadele dönemindeki şek'lindcki değerlendirmeleri ne kadar yanlış. saçma ve hissi ise. > düşünmüştür kelime·lerini yazan baylardan biri, biz GMK içinde birlikteyken, benim yaşadığım koşulları görüp ve üzülerek, şakadan da olsa, bana aynen şöyle demişti: «Burjuvazinin seni öldürmeyeceğini bilsek de, yakalanıp hapse düşsen hiç olmazsa biraz rahat edersin>>! Ve yine O\'nı dönemde, ben o zor koşullar altında zatürre hastalığına yakalanmıştım. Yine bu satırları yazanlar arasında olduğunu zannettiğim birisi, te!aşlanarak, iyileşmem için gece gündüz demeden uykusuzluk ve yorgunluğuna rağ­ men çaba harcamıştı. Ve yine «feodal faşist zorba>> di~ yen bu baylar güvenliğimi sağlamak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Fakat ancak, aramızda ideolojik: ayrılık çıkıp, birbirimizden ayrıldıkt'Jn sonra o dönemde bu tavırları gös.terenler aynı kişiye > birisini yaşatmak için neden o kadar ca~ balar harcadınız baylar? birisiyl~ Türkiye devrimci mücadelesini yürütmeyi düşünmeniz yerine onun cezasını vermeniz gerekirdi. Neden bunların hiç birisini yapmadınız? Bütün bunlardan da açıkça anlaşır .. maktadır ki, bu maocu baylar, ketatmin etmek için limelerini kendi his ve duygularını maddi temelsiz bir şekilde kullanmışlardır ve bununla da ·karakterlerini çok acık bir şekilde izah etmişlerdir. Yin~ aynı kişiler GMK içinde birlikte olduğumuz dönemde o günkü içinde bulunduğum duruma, cezaevindeki yaşamı tercih ettikleri halde, sözkonusu yazılarında, > terimi herkesten çok maocu burjuva lerdir. uşaklarına layık bir terimdir. Çünkü, ancak burjuvazi~ nin uşağı olur. Sosyalist ülkelerin ve sosyalistlerin uşa";' ğı olmaz. sosyalist bir ülkedir. Sovyetler Bir• liği'ni ve tüm sosyalist ülkeleri maocuların deyimiyle > başlığı altında, sosyalist geçinen bazı l>nun bir tem•



36



silcisi olarak bizimle röportal yapmaya gelen Ahmet Sayın evinde otururken, Şevki Akşit benim Malatya'd'Jn olarak seçimlere girmemi önerdi. Dah·a sonra bu konuyu «Türk Solu>> gazetesinin bürosunda Mihri Belli, Vahap Erdoğdu ve Muzaffer Erdost'la da tartıştık. Ben bu öneriyi sürekli reddettim. Fakat~ Mihri Belli ve ardaki diğer arkadaşların zorlamasıyla tekliflerini kabul ederek, hemen orda secim kuruluna bir müracaat dilekçesi yazdılar, bende imzalay'Jrak gönderdim. Fakat. ben bir şart koşmuştum oradaki arkadaşlara. Eğer Kon~ ·' tenian adayı Turabi Öztoprak'ı istifa ettirebilirsek, ben adaylığımı geri .aıac·aktım. Daha sonra ben ayrılıp, memlekete döndüm ve ondan sonraki olduğum hem gazetelerde y'Jyınlandı, hem de secim kurulu tarafından bana tebliğ edildi. Fakat buna rağ­ men amacımız Turabi Öztoprak'ı noter yoluyla istifa ettirip, TİP adın'J Hüseyin Akgün'ün seçilmesi için mücadele yürütmekti. Ve daha sonra bir sürü uğraşılar sonucu istifa ettirip, genel merTurabi Öztoprak'ı noter kanalıyla • kezcilerin yanına gönderdik. Neki, çıkan aday listesinde yine de Turabi Öztoprak'ın ismi listenin b'Jşında kaldı ve sildirmediler. Bu durumu gören bütün seçmenler TIP'e kaygıyla bakarak, TİP'e oy vermeme gibi ·bir duruma düş­ tüler. Biz her ne kadar onun Noter kanalıyla vermiş olduğu istifayı mahalli gazetelerde yayınlatıp, h'Jika dağıt­ tıysak ta çoğunluğu in·andıramadık ve seçimleri çok az bir farkla kaybettik. , _,;







37



Herkesin bilebileceği gibi, TIP yalnız Malatya'da deil, Türki~·e'nin her tarafında seçimleri kaybetmiş ve yalnız Mehmet Ali Aybar, TİP genel başkanı ve lstanbul milletvekili olarak seçimleri kazanıp, parlamentoy'l girmişti. Burjuvazinin secim yasalarında yapmış olduğu deği­ şiklik, TİP'in oportünist yüzünü iyice açığa çıkartıp, buriuva oyunlarla, tüm kitlelerin nefretini kaz'Jnarak, hemen hemen büyük bir devrimci kitlesinin seçimlerle iktidara gelme ümidini her gün biraz daha fazla yitirdiği bir ortam doğdu. Kısaca ve öz olarak değinmiş olduğum bütün bu nedenlerden dolayı, Türkiye devrimci hareketi bir yand'ln bir patlama noktasına gelirken, bir yandan da bir arayış içersir:e girmişti. 1969 sonları daha önce nüve halinde ortaya çıkmış ol'Jn guruplaşmaların daha da gelişmesini sağladı. Hemen hemen tüm devrimciler: > iftira~ nızı nasıl doğruluyacaksınız? Ben «ro,matizma:arı»mı ba'.ıane ederek hangi «tehlikeli>> görevden kaçtım. Acaba hangi görev verildi de yerine getirmedim: ya da aldiğım görevin neresinde bir h·ata ya da eksiklik bıraktım? Madem iftira ediyorsunuz, bunların ismini de yazmalıydınız? 83n THKO hareketinin oluşumuna aldığım görevlerle bulunmuş olduğum katk;ların tümünü yazdım. (Tümü demeyelim çünkü, d'lha bir çok şeyler de vardı, ama bunları yazmaya lüzum görmedim. Çünkü ·amacım bir hayat hikayesi yazmak değil: amacım THKO hareketinin oluşum döneminde almış olduğum belli başlı görevlerimi açıklayarak maocul'lrın yal:ın ve iftiralarını onların suratına çalmaktır.) O zaman benimle birlikte olup, şimdi hayatta olan maocu burjuva uşaklarının hepsine sesleniyorum: bana verilipte yapmadığım veya gibi şey­ leri b'Jhane ederek kaytardığ:m hiç bir görevin ismini yazabilir misiniz? Eğer şerefin kırıntı şeklinde de olsa sizde bir eseri kalmışsa, örgütün bana veripte benim yerine getirmediğim bir tek görevin ismini yazmalısınız. Ama bunu •















72



yapamazsınız,



çünkü, böyle bir şey kesinlikle olmamıştır. Ben ne geçmişimle öğünür ne de geçmişimden utanırım. Fakat buna rağmen gerek THKO hareketine katılmadan. önceki sosyal yaş'Jmım içinde olsun ve gerek·se THKO hareketinin oluşurrıu ve gelişimi süreci içinde ·alm:ş olduğum görev:erde olsun, utanç duyacağım en ufak ama en ufak bir şey yoktur. Ama sizlerin utanmanız hatta yerin dibine girmeniz gereken bir çok şeyleriniz var. Bunların en birinci ve başt'J olanı elinizdeki örgütün silahlarını kayıtsız şartsız gönül rahatlığıyla götürüp polise teslim etmenizdir. Ve daha da adisi, yediğiniz kaba tcrsliyerek geç.mişte ö~gütün içinde birlikte olduğunuz bir arkadaşınıza kara Ç'llarak onun devrimci mücadele için şahsınıza da yapm:ş olduğu hizmetleri ayaklarınızın altına 'Jlıp çiğneyerek nankörlük etmenizdir. Bu adi karak·teriniz, devrime sempati cftıynn vo devrime hizmet etmek isteyen bütün insanların ıt1rcıllı11 tJclzar, dovrimcllere olan güvencini sarsar. Bu ta .. vır. cJtlvrlmcilik 'Jçısından ve devrimciler için kesinlikle bir yüz karasıdır. Bir soru daha sormak istiyorum. Ben devrimci müca• deleye >. lerimi bahane ederek kaçtığımı söylemelerini duy·an herkes zannederki, ben kaçmışımda, bu baylar da bir kaç tane orduyu bozguna uğratmış, bir kaç tane üssü yerle bir etmiş, hasılı epeyce eylem koymuş! İş­ te y'Jptığ:mız işlerin hemen hemen hepsini yukarıya aktardım. Bunların içersinde tehlikeli olan veya olmayan hiç



73



bir şey varmı? Kendileriyle aynı evde kaldık, aynı mağara­ da kaldık ve onların gitmediği bir sürü yere ben gittim geldim, peki bu durumda yapmış olduğunuz tehlikeli iş hangisi? Yapmış oldukları en tehlikeli iş benim getirdi~im ekmek, yiyecekleri yemek, ve yataklık diye tanımladıkları bulmuş olduğum evlerde yatmak ve yapmış oldukları en «tehlikeli>> iş de kacakcılık şeklinde niteledikleri gidip bulup getirdiğim silahları götürüp rahatlıkla polise teslim etmek. Doğrusunu söylemek gerekirse bu sonuncusu son derece tehlikeli bir görev. Allaha bin şükür ki, ben böylesine > •







87



konusu tastamam bu kadardır. Devrimci dürüstlük bir yana, anlattığım dönemde beraber olduğum ve elini vicdanına koy'Jrak konuşan herkes, benim liderlik için hiç bir zaman hiçbir kimseyle dalaşmadığımı, böyle bir iddiamın olmadığını fakat taş:dığım sorumluluğun her zaman birlikte o:duğumuz yoldaşlar tarafından ban'J bir görev olarak verildiğini :kabul ederler. Ama, devrimci kişiliği ile birlikte vicdanını da bir köşeye atmış olanların yapacağı lftiralar'J da söyleyeceğim hiç bir şey yoktur. Tekrar kon•Jmuza dönelim. Tuncer'in sorumluluk görevini bana devretmesinden sonra, tekrar kendi aramızda bir görev taksimi yaptık. Tuncer'in sorumluluk süresinin kaç ay ya da kac gün devam ettiğini kesinlikle h1tırlamı­ yorum. Fakat bu süreç içersinde bütün sorumluluklar Tuncer'e aitti. Sorumluluğu benim devralmamdan sonra tekrar gidip dış ilişkilerimizin olduğu yere durumu anlattık ve bu ilişkilerden gelecek her türlü yard:mın ban1 tercümanı ık eden arkadaş vasıtasıyla Tuncer'e vermelerini\ kendilerine anlattık. Çünkü bana verilen görev ve sorumluluk ne olursa olsun, Türkiye sınırına gidip, oradaki iliş-. kileri ve yapılac1k işleri Avni'yle benim birlikte yapmam zorunluiuğu vardı. Ben Avni'yle birlikte coğu kez sınır böl-. gelerde bulunup oralarda çalıştığım için, örgütün mali so-. rumluluğu ve diğer işlerini Tuncer'e devrettim. Ve her· geldiğimizde de sorumlu kişiler toplan:p nelerin yapıldı-. ğını biı·Jikte görüşüp konuşuyorduk. Ve nelerin yapılmast gerektiği hakkında da karar ·alıyorduk. Türkiye'yle ilgilt; çalışm1larımız belli bir düzeye vardıktan sonra burdakt: sorumlu yoldaşlardan birimizin mutlaka Türkiye'ye geçip orodal> broşüründeki görüşleri katı bir şekilde savunan ve o düşünce ışığında yürümek isteyen orkadaşlara benim böyle bir düşüncenin sorumluluğunu taşımayacağımı ve böyle bir düşünceyle birlikte olama. yac1ğımı belirterek, şu öneriyi getiFip ayrılmıştık. iki taraf ayrı ay·rı şeyler savunuyorduk. Bunları pratikte uygutayacakt:k. Hangimizin düşüncesi pratikte doğruluk kazanırsa diğerlerimiz o düşünce etrafında yeniden toparl'Jnacaktık. Ve daha sonra da belirttiğimiz gibi oldu. Bizden ayrılanlar Türkiye'ye gittikten sonra bir kaç tane bank'l soygunu eylemi koydular ve bu eylemlerden sonra da hiç bir örgütlenme ve siyasi düşünce ortaya koymaksızın hemen hemen hepsi yakalanıp, cezaevine düştüler. •



)



.,



Suriye'deki ayrılıkların gündeme geldiği dönemdeki tartışma!arda durumun böyle olacağını biz o yo!daşla._ra bütün acıkl:ğıyla anlatmıştık. Sağlam ideolojik ve siyasi bir düşünce ortaya konup, bir p'Jrti örgütlenmesi sağlan­ maksızın, sansasyona! silahlı hareketlerin devrimi gerçekleştirmeyi bırak, hem devrimci harekete zarar vereceğini, •



hem de o koşullarda bunların olanaksız olduğunu anl'Jt-: maya ç.alışmıştık. Fakat o arkadoc;'rırın bunu anlamasın'l, imkan yoktu. Onun için ·de bildikleri gibi yaptılar ve varılacak yere V'Jrdılar. Sözkonusu ayrılığı biz bir ideolojik ve örgütsel ayrılık olarak nitelerken bizden ayrılan arkadaşların daha sonra bu ayrılığın bir takım kişisel sürtüşmeler yüzünden olduğunu iddia edip, Türkiye'de o güne kad'Jr daha çok eylemlerin konması gerektiğini söylemişlerdi. Ve esas ayrılık sebeplerini de, bu eylemsizliklere dayatmak istemişlerdi. Fakat daha sonra işittikki, ayrılığımızdan sonra, ellerinde kalan m'Jlzemeleri bile Türkiye'ye gecirememiş­ ler. para a!mak üzere Suriye'de bir kaçakçıya rehin bı .. rakmışlar ve daha sonra do ka·çakçı (hatırl'Jdığım kadarıy­ la 5 veya 7 Klaşin) bunları satarak yemiş. Ve daha sonr'l kendileri de hiç kimseyi örgütleyemeyerek savunduklart düşüncenin en ufak bir hayrını görmemişlerdir. Şüphesiz bu gidişle de sosyal-şovenizm olan maoculuğun safların'l geçip, o saflarda yer aldılar. •







Biz de birlikte ayrıldığımız yold·aşlorla yoğun bir teorik çalışma içine girdik. Bu teorik çalışmal'Jrı yürütürken, pratik faaliyetleri bir yana bırakmamızın olanağı yoktu. Bunun için, bu ayrılıktan hemen so.-ıra, bir görev taksimi y·apıp, ben hemen Türkiye'ye geçerek Türkiye'deki iliş­ kileri toparl'Jmak ve hemde doğmuş olan durumu ilişkide olduğumuz tüm bölgelere iletmek üzere görev aldım. Ve hemen en kısa zamanda geçip Türkiye'ye geldim. .



geldiğimde



1973 Ekim seçimlerinin propa .. gandaları başlamıştı. Bu siyasi faaliyetlerin tam yoğun olduğu bir sırada Türkiye'ye gelmem Türkiye'deki siyasi gelişimler hakkında daha sağlam ve derin bilgilere s'Jhip olTürkiye'ye



mamı sağladı.



94



in Doğuşu



Biz. düşüncelerimiz doğrultusunda bir ideolojik çalış­ mayla birlikte örgütsel faaliyetleri de hiç durmaksızın devam ettirdik. Ben Türkiye'ye geldiğimde belli başlı bir t'lkım ilişkiler vardı. fa kat bunların hiç birisi örgütsel va siyasal bakımdan rayına oturmuş durumda ilişkiler değildi. Bu durumda !lk işim hem bu ilişkileri örgütsel dü· zeye yükseltmek, hem de ideolojik bakımdan köklü çalışm·alar y'lpmaktı. Bu şekildeki çalışmalarımı bir kaç ay sürdürdükten sonra, örgütsel ve ideolojik bakımdaki düşün­ celerimizi yazılı hale getirip bir broşür ya da kitap içinde toparla'y·abilmek amacıyla yeniden yuı·tdışına döndüm. Türkiye'de hem örgütsel hem ideolojik ve teorik planda yürütmüş olduğum f'Jaliyetlerle birlikte kitlelerle temasım­ da, onlarında temel sorunl'Jrını kavramaya çalıştım ve kavradığım kadarıyla bunların yazılı hale getirilmesi için çalışmalar'J ba}ladık.



Böylece. i kaleme almış oldum. O güne kadarki tüm çalışm·a:arımd'J olduğu gibi. in ortaya çıkartılmasında da tek başıma hareket etmedim. Ordaki yoldaşların destek düzeltmeleriyle «Mücadelede Birlik>>'in el yazmasını bitirdikten sonra temize çekilmesini büyük bir titizlikle gerçekleştirdik: Bir kitap haline getirdikten sonra ben bir kesimini alarak yeniden Türkiye'ye geçtim. Ve bundan sonraki çalışmalarımız son derece sistemli bir şekilde gelişmeye başladı. Ben bir aylık bir çalışmadan sonra görevli ol'Jrak yurtdışında kalan yoldaşa yazdığım bir mektupta durumun son derece ümitvar olduğunu bildirerek kısa zamanda kendisinin de Türkiye'ye gelmesini sağlamay·a çalışac'Jğımı bildirdim. O zamanki düşüncemiz bütün ağırlığımızı yurticine vererek Türkiye'deki örgütsel. ideolojik va siyasal gelişmeleri sağlamaktı. Mücadelede Birlik içinde belli



yanlışlıkları taşımakla



95



birlikte örgütlenip gelişmemiz için, son derece önemli bir ortam y'lrattı. Fakat. bu orada Mücadelede Birlik'in bazı yanlışl:kları üzerine tartışmalar da y un bir şekilde deV'Jm etti. Mücadelede Birlik öyle bir dönemin ürünüydük!, tabiri caizse, tam bir k·avş·oğın dönüm noktasını vurgulayan ve geçmişten geleceğe yönetişi belirten bir broşürdü. Çünkü o dönemde bu gün bir kuram haline gelmiş ol'ln emperyalizme, faşizme ve tekelci kapitalizme karşı bir mücadele ve örgütlenme kuramının ortaya çıkartılmasının bir başlangıcı olmakla birlikte geçmiş dönemde, yani -THKO döneminden kalm'l bir takım düşüncelerdende tamamen arınmamış olduğumuz gerçeği bütün açıklığıyla ortadaydı. Mücadelede Birlik'in yazıldığı dönemde biz, THKO hareketinin ortaya koymuş olduğu d_oğruları tespit ederek alıp, yanlışları bir taraf'l iterek bir kuramın ortaya cıkart:lıp, ve onun bir örgütlenme ile kenetlenmesini sağ­ lamaya çalıştığımız bir evre yaşıyorduk. Bu bakımdan Mücadelede Birlik içinde Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasal tahlillerinde ve bir prolet'lrya partisinin oluşturul­ ması konusunda yeni bir kuramın oluşumuna doğru bir gelişim varken, temel mücadele al·anını kırsal alanlar olarak kabul etmemiz ve temel güç; olar'lkta köylülüğü göstermemiz bununla birlikte proletaryanın ideolojik, fiziki ve örgütsel öncülüğünden bahsetmemiz geçmişle geleceğin bir karmasını oluşturuyordu. Kuşkusuz, temel olan ekonomik, sosyal ve siyasal tahliller gele~eğin daha da gelişe­ rek güçleneceğini, yani bu günkü kur'lm:n ortaya çıkaca­ ğını daha acık bir şekilde vurguluyorken, geçmişin bir takım yanlış kalıntılarını da beraberinde getiriyordu. Kuşkusuz, d·aha sonra ideolojik, siyasal ve örgütsel çalışmaların giderek yoğunlaşmasıyla Mücadelede Birlik'te yer alan geçmişin yanlış kalıntıları daha doğru ve iyi bir şekilde tespit edilerek hızlı bir şekilde bunlardan arınarak •



.



96



bir kuramın ortaya cık'Jrtılması •çalışmaları hız kazanıyor­ du. Bu ideolojik gelişmelerle birlikte artık geçmişteki hatalarım:zı d·a çok acık bir şekilde görerek, geçmişten edindiğimiz tecrübeyle, geleceğe doğru hızlı atılımlar yapıyorduk. Bir benzetme yapacak olursak geçmiş olduğu~ muz bir sürü engebeli ve badireli yoldan sonr'J siyasal ve örgütsel bakımdan tam bir açıklığa doğru ilk adımımızı atıyorduk.



THKO GMK'nin Oluşumu Ve THKO/MB'nin Doğuşu •



Buraya kadarki bölümlerde «Parti Bayrağı» sorumluları maocu burjuv'J uşaklarının bana yöneltmiş olduklan isnat ve iftiraları, Mücadelenin gelişimini, belli başlı olaylarla anlatarak sergiledikten sonra, bu bölümde de önce . maocuların bize yöneltmiş olduğu bir isnatı bur'Jya alarak .. daha sonra diğer bölümlerde olduğu gibi, olayl,arın geli. şimini anlatarak bu gelişimler içersinde maocu buriuva ,uşaklarının bana yöneltmiş oldukları iftiraların esasınd·a . .ne .Jlduğunu açıklayacağım. •







.



.



> denen şeyi bir ülke bilmediği şey . . leri öğrenmek için yaptırır. Bunµ. da devletin ve hatta toplumun dışında kalmış birisi.ne değil, tam tersine bu işlerin içinde olup bunları bilenlere yapt:rııır. Bu b.asit ve kısa açıklamad-:ın da anlaşılacaktırki, mao~~ılar iftira olsun diye böyle bir şeye başvurmaktadırlar. Biz her yazı ve açık,



98



lamalarımızda



enternasyonalizmle ilgili görüşlerimizi koyarken, sosyalist ülkelerin bir parçası olduğumuzu, tabir yerindeyse sosy'Jlist ülkelerle bir ailenin fertleri olduğumu­ zu açıklarken, maocu baylar teni o ailenin içinde bir fert olarak o ailenin casusluğunu yaptığımı söylüyorlar. Bundan daha mantıksizca bir şey ol'Jbilirmi? Ben maocuların :bu iftirasından kuşkusuz utanç duymuyorum. Ve enter·n'Jsyonalist olduğumuda inkar etmiyorum. Fakat, benim 'bu düşünceyi savLınmakla casusluk yaptığım sonucuna varılarrıaz. sorumluları maocular da, Arnavutluk'u tek sosyalist ülke ilan ederek bütün dünyaya karşı Arnavutluk'u sonun·a kadar destek11yeceklerini söylüyorlar. Peki, kendileri Arnavutluk'un casuslarımı? Ve yahutta, Arn'Jvutluk kendilerini ajan olarak kullanmak Ister ya do kullanırm:? Entern·asyonalist düşünceler yahLtta ·bu korludaki ilişkiler bir devrimci tarafından casuslLık ya do başka bir şey olarak nitelendirilemez. Anc'Jk burjuvalar ta:rafından böyle nitelendirilir. Kaldıki ne Sov~·etler Birliği ne de Bulgaristan benim gibi eli kolu oağlı birisini casus olaral< kullanmaya da ihtiyaçları yoktur. Sosy'Jlist ülkelerin kimleri ajan olarak k-ullandığını herkes biliyor. Bunun en iyi örnekleri Batı Almanya'da görülmüştür. Hatta şunu bile söylemek mümkün:. değil Türkiye'deki askeri üs ve tesislc>r, hemen hemen tüm dünyadaki üs ve tesisler Sovyetler llirliği'nin uz'Jya fırlatmış olduğu uydular tarafından tespit >cı maocuların ne kadar adileştiklerini daha iyi tJCıklayabilmek için bir kac soru sormak istiyoruz kendilerine. GMK oluşturulduğu zaman, acaba neden bu baylar ısilah kaçakçılığı» ve hesapları,, nı benden sormamışlarda daha sonra bunları kaleme alarak derJilerinde yazıyorlar? Kendileri Sovyetıer Birliği'ne ve bununla birlikte BulgtJristan'a diyorlar. Beni de «Rus uşağı>>, «Bulgar casusu>> ve olarak niteledikleri halde, o zaman bana GMK'nin içersinde neden yer verdiler. Ver vermekle kalmayıp örgütün tüm demirbaş oşyal'Jrının ve örgütün bölgelerinden gelen tüm raporl·arın alınması, çözülmesi ve saklanması gibi, bir örgüt için . h·ayati önem taşıyan görev ve sorumlulukları nasıl bana verdiler? 1971 'de kır gerill'Jlığı­ nı birlikte yürüttüğümüz dönemlerde benim için: > diye, b'Jşkalarının senelerdir savunmuş olduğu rir görüşü taban kadrolarının tümünü küçümseyerek ve hatta insan yerine koymayarak onlara dayatmış ve bunu hakikatende «geliştirilmekte olan yeni bir çizgi>> imiş gi•







.















108



bl onlara inandırmaya çalıştılar ve halô da calışmaktadır­



tcir . çizgi diye yutturm'Jya çalıştırdıkları maocult:ık ne kadar yeniyse. bu şarlatanların söyledikleri ve iddia ettikleri de en cok yeni dedikleri maoculuğun doğru olduğu kadar doğrudur. Sormuş olduğumuz bu sorular ve acıklamal'Jrdan son-. ra yeniden konumuza dönerek devam edelim. GMK oluşturulup birlikte çalışma faaliyetlerimizi de'Vam ettirdikten sonra da Mücadelede Birlik üzerine be• tıiı·n gerekli gördüğüm yerleri eleştirmem kararlaştırıldı. ,ıe ben o zam'Jn yazmış ·olduğum bir kitabın önsözünde ~f1ücadelede Birlik'le ilgili olan eleştiriyi yaparak koydum. ( Maocularla ayrıldıktan sonra bu önsözü tekrar çıkarttım ve Mücadelede Birlik'in eksiklerinin daha ilerde elestirile, -·ek yeniden düzenlerımesini düşündüm. Fakat bu güne k'Jdar buna henüz fırsat bularrıadım. Ama fırsat bulunca Mücadelede Birlik'tek·i yanlış olan yerleri eleştiren bir yazı çıkaracağım.) ,. Bu eleştiriyi yeterli bulmadılar. Ben bunun dışında M(}cadelede Birlik'e benim bir eleştirim olmadığını eğer !-r.endilerinin varsa yapmalarını ve benim yapac'Jkları eleştiriye cevap vereceğimi söyliyerek yazmış olduğum o eleştiriyi iptal ettim. Eleştiri yapacaklarını söyledikleri h'Jlde hiç bir eleştiri yapmadılar. Yalnız cez'Jevinde yapılmış olan bir eleştiriyi getirdilerki, onun da Mücadelede Birlik'ın eleştirisiyle bir alakası yoktu, genellikle edebiyatı yapılıyordu. Zaten bu eleştiriyi kendileri de o zaman ciddiye almadtl'Jr, ve ben de daha t~t)nra maoculardan ayrılıp, onların. ideolojik düşüncelerine yönelik yazılar yazıp gereken eleştiriyi yaptıktan sonr> şu tür bir eylem çizgisi öneriyordu: > tezini savunuyorlardı. Ben hastalığım dolayısıyla bu topl'Jntıda fazla tartışamadım. Tahminen iki gün süren tartışmalar sonucu artık konu· şacak halim kalmamıştı. Çünkü beynim müthiş bir şe­ kilde ağrıyor ve başımı bile doğru dürüst tutam:yordum. Hast'Jlığın beni güçsüzleştirmesiyle birlik·te, artık belli tartısma~ar sonucu GMK'dekilerine laf anlatmanın oıa .. ' naksız olduğunu da gördüm. Ve nihay3t oylamaya koydular; benden başka diğerlerinin tümü on'Jylayarak öylesi bir yazının yazılmasına oy çokluğuyla karar aldılar. «Parti Ba~·rağı» dergisi yazarları benim o Z'Jman: > bir düşünce o:duğunu yeterince a.. cıklayarak ortaya koy'Jmamıştım. Ancak maoculuk somut bir olgu olarak karşıma çıktıktan sonra inceleyip araştı .. rarak, onun bütün karşı-deyrimcl yönlerini tespit edip, 1976 başında, yani 5 ay sonra «Sovyet sosyal-emperyalizmi tezi, sosyal-şovenlerin tezidir» düşüncesini formüle ederek düzenli ve sistemli bir şeki:de ortaya koydum. O dönemde, Mao Zedung düşüncesini iyi ve doğru bir şe­ kilde inceleyerek bütün det·aylarını acık bir şekilde ortaya koymayışını benim o teze karşı ç1kmadığım anlamına gelmez. Şu bir gerçek ki, bilimsel soyutlam'J her zaman için bir olgunun ortaya çıkıp, o olgunun hangi parçalardan ve nasıl oluştuğunu inceleyerek ortaya koymakla mümkündür. Bunun için, maocuiuk o ana kadar somut bir olgu ol'Jrak karşıma çıkmat-Pıştı ya do onunla öylesine derinlemesine uğraşacak ihtiyacı duymam:ştım. Bunun için de Mao Zedung düşüncesini incelenıeşine ve derinlemesine inceleyerek araştırmak, ancak Mao Zedung olgusunun somut olarak karşıma çıkmasından sonr'J olmuştu. Bu bakımdan söz konusu dönemde de bu düşünceye karşı çıktım. eleştirdim, fakat daha sonr'J formüle ettiği­ miz şekilde bir formülasyonu o dönemde gerçekleştire­ memiştim. Bununla birlikte GMK'nin ondan sonraki topl'Jntısında da Mao Zedung düşüncesi üzerine tartışma­ larımız tekrar yapılmıştı. dergisinin ikinci sayısın:n yayınlanmasından sonraki GMK toplantısını yapmadan önce, «1971 'den beri vJrlığını sürdüren ve 12 Mart döneminde gibi bir durumun, nasıl gerçek·ıeştiğini sorup. Marks'ın mı -yoksa kendilerinin mi yanıldığını sorduğumda, bana verdikleri cevap şu olmuştu: broşürü­ nü savunan unsurlardır. Bunların kendilerine THKO'lu demelerini kabul etmek mümkün. Çünkü,