100 Büyük Roman (4 cilt bir arada) [5 ed.]
 9789754376333, 9789754376340 [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

A B R A H /\ 1 H . L A DÜNYA



EDEBİYATININ



ŞAHESER



EL' f' iHAÎLL' ^l * - GURUR VI AŞK tPRİÛE AND P R E .JU liC :. ■K AFİf. ^



* * ^ ^ S İy A H 'P A f tM A H A N A İT ;S ..£ E F İL _ E = - M O ''P E Oi.’-if



, ■•. ■' '■]



A N O C T'P E R E G C W lO fT->C «IO T B A B A )* M O H lıff.H L ic



J«»Y Û k :K - T O «A M C A 'N \i- - . jL'.':eES-'IJNCLE rC M 'i



'ıL



4İÖHTIİ*



yiCK'lt



■■■İ'.,VAR Y• CH.O‘,‘f;V • BABü.j, iR vi ■



C 0 t* te ? te L O - -'



:HRIh-i!^A-'Lii-3U-Ü^'i _^r-"lN



: Tr!£ LA:; ’



‘ V.'ji C



• C lü CANİ



■'C ■:.Ğ'JUA=?'Pİl KvV:C



^TU:"R' OL^-'T'■ •'ÜNAŞ^^ •■ ' Mli:Ajftft«is4A^^ ANÇOCU'-U- SyLV'Ejtî^ S ö ı ^ - ^ O FE^^C-'J;^ÎL>'■ ;-p -■^. AMSt ’ B‘J D£^İ?L1_ a N'



_____



‘ GiJÎ-J ' I "j*'' .fijNt »*AK i: V!T('VA-^^KOK'ı ■f*



4^ ororTHilMC>h;'..’.N^ I r I -i[ Ai^- î.40ı^rr1 - ü^ — .i rÜKEN .İEK'irv AK: • :a :■ ■ ÖTÜKEN



Batı Edebiyatını iyi öğrenebilm ek için bu edebiyatı oluşturan eserler ve yazarları hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. “1 0 0 Büyük Rom an" bu ihtiyacı karşılam ak için hazırlanmış ve dört cilt halinde okuyucuya sunulmuştur.



DÜNYA EDEBİYATININ ŞAHESERLERİ



Ayrıca, birinci cildin başında yazann T . Romancının realite görüşü, Rom ancı nasıl çalışır?, R om ana bakış t a r z ı , ^



H ik â y e ,^ ^ Ü s lû p



hakkındaki giriş yazısının d a roman konusuyla ilgilenenler için faydalı olduğunu belirtm ek isteriz. Bu kitabın herşeyden önce öğretm en ve öğrencilerle roman meraklılarına yararlı olacağına inanıyoruz.



ISBN 975-437-637-9



789754 37 6371



BÜYÜK ROMAN



Abraham H. Lass



Dünya Edebiyatının Şaheserleri



100 Büyük R



oman



Çeviren: Nejat Muallimoğlu



Özet-Teknik-Kritik Karakter analizleri Yazar biyografileri



Ö T Ü K E I^



YAYIN NU; 688 EDEBÎ ESERLER: 305 1. 2. 3. 4. 5.



Basım: Basım: Basım: Basım: Basım:



1980 1993 1995 1998 2003



TC.



KÜLTÜR ve T URİZM BAKANLIĞI SERTİFİKA NUM ARASI 1206-34-003178



978-975-437-633-3 (Tk) ISBN 978-975-437-637-1



OTUKEN NEŞRİYAT A.Ş? istiklâl Cad. Ankara Han 65/3 34433 Beyoğlu-İstanbul Tel: (0212) 251 03 50 • (0212) 293 88 71 - Faks: (0212) 251 00 12 Ankara irtibat bürosu: Yüksel Caddesi: 33/5 Yenişehir - Ankara • ' Tel: (0312) 431 96 49 İnternet: www.otuken.com.tr E-posta: [email protected] Kapak Tasarımı: grataNONgrata Dizgi - Tertip: Ötüken Kapak Baskısı: Birlik Ofset Baskı: Özener Matbaası Cilt: Yedigün Mücellithanesi İstanbul - 2007



İÇİNDEKİLER Bayan Dallovvay / 7 Güney Rüzgârı /16 Çin Ufukları / 24 Hayat Bağları / 31 Jean-Christophe / 39 Su/ann’ın Aşkı / 61 Dünya Nimeti / 74 Dünya Hayali / 82 Şato / 92 Dâva /101



6 • 10 0 B ü y ü k R o m a n



Ve Durgun Akardı Don /110 Gelin Tacı /121 Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok /139 İnsanlık Durumu /146 Ses Sese Karşı /156 Cesur Yeni Dünya /163 Ekmek ve Şarap /173 Bulantı /185 Yabancı /195 1984 / 204 Gün Ortasında Karanlık / 213 Doktor Jivago / 222 Lord Jim / 237



• 10 0 B ü y ü k R o m a n



Y a z a r l a r a G ö r e A lfa b et ik R



h r İst



Camus, Albert / Yabancı / s. 195 Conrad, Joseph / Lord Jim / s. 237 Douglas, Norman / Güney R üzgârı/ s. 16 Hamsun, Knut / Dünya N im e ti/ s. 74 Hilton, James / Ç in Ufukları / s. 24 Huxley, Aldous / Cesur Yeni Dünya /s. 163 Huxley, Aldous / Ses Sese Karşı / s. 156 Kaika, Franz / Dâvâ / s. 101 Kaflca, Franz / Şato / s. 92 Koestler, A rthur / G ün Ortasında Karanlık / s. 213 Malraux, Andre / İnsanlık D urum u / s. 146 Maugham, W . Somerset / Hayat Bağları/ s. 31 OrweU, George / 1984 / s. 204 Pastemak, Boris L. / Doktor Jivago/ s. 222 Proust, Marcel / Swann’ın Aşkı / s. 61 Remarque, Erich Maria / Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok/ s. 139 Rolland, R om ain /Jean-Christophe/ s. 39 Sartre, Jean-Paul / Bulantı / s. 185 Sholokhov, Mikhail Alexandrovich / Ve Durgun Akardı D o n / s. 110 Silona, Ignazio / Ekmek ve Şarap / s. 173 Undset, Sigrid / Gelin Tacı / s. 121 Wassermann, Jacob / Dünya H ayali/ s. 82 Woolf, Virginia / Bayan Dalloway / s. 7



Bayan Dalloway (Mrs. Dalloway) Yazan



Virginia Woolf (1882-1941) Başlıca Karakterler: C larissa D alloway: Hissî, tahayyül gücü kuvvetli, orta, yaşlı Londralı bir sosyete kadını. R ich a rd DalIoway: Kocası, Parlamento’nun pek başarılı sayılmayan bir üyesi. Peter W alsh: Bn. Dallovvay’ın önceki sevgilisi. Hindistan’da beş yıl h iz­ met gördükten sonra, son zamanlarda Londra’ya dönmüştür. Elizabeth: Bn. Dalloway’ın muhataplarında iz bırakan on yedi yaşında­ ki kızı. D oris K ilm an: Elizabeth’in, çevresindekilere kızgınlık besleeyn çirkin özel hocası; dinî bir fanatik. Sally Seton: Bn. Dalloway’ın önceki arkadaşlarından biri; zamanların canlı ve neşeli kadını şimdi kendisini oldukça ihmal etmiştir. S eptim us W arren Sm ith: Şarapnel seslerinin kendisini şoke ettiği eski bir asker; çevresindekilere karşı iyi hisler besleyebilme özelliğini kaybetmiştir. Lucrezia: Smith’in ıstırap içindeki sevimli İtalyan karısı. Sir W illia m Bradshaw: Tanınmış bir psikolog; mağrur ve küstah.



8 • 100 B ü y ü k R o m a n



Hikâye Parlak, sıcak b ir haziran sabahı Clarissa Dalloway, VVestminister'deki güzel evinden çıkar alışveriş yapm aya gider. O a k ­ şam, önem li bir yemek ziyafeti verecektir Yolda, H ugh W hitbread adındaki eski bir arkadaşına rastlar. VVhitbread şimdi şiş­ m anlam ış ve epeyce de kibirli o lm u ştu r H ugh W hitbread şehir­ de o ld uğund an, Bn. Dalloway, adam ın mütem adiyen hasta ka­ rısı Evelyn'i bir doktora göstermesi gerektiğini düşünür. C laris­ sa, Evelyn hastaneye yattığı takdirde onu ziyarete gittiği zaman nasıl bir hediye götüreceğini düşünür. Am a ilkin, akşamki ziya­ feti için çiçek almalıdır. Çiçekçiye gittiği zam an, Bn. Dollovvay, özel bir şoförün kul­ landığı büyük b ir o to m o b ilin yol kenannda durduğunu görür. Arabanın perdelerinin çekilmiş bulunm ası, yoldakilerin d ikkati­ ni çeken O to m o b il içindeki acaba Kraliçe veya önem li bir ve­ kil, yoksa Başvekil m idir? Bn. Dallovvay'ın kocası milletvekilidir, fakat şu veya bu sebeplerden ötürü ad a m , fazla yükselememiştir. Bakan d e ğ ild ir ve hiçbir zaman da olam ayacaktır. B. D olloway iyi b ir adam olm a kla beraber, kibirlidir, tahayyül gücü pek yoktun O to m o b il Buckingham Sarayı'na doğru gittiği zaman Bn. D allow ay içindekinin Kraliçe old u ğu n d a n emindin G ökte b ir uçak, bir tü r karam elanın adını yazmaktadın Bu tü r reklam lar, 1 9 2 0 'le rd e yenilikti ve Bn. Dallovvay, d iğ e r Lon­ dra lıla r gib i, başını kaldırarak bu hayret uyandırıcı vâkıayı sey­ reden Londra ve şehrin hareketliliği o na, kendi mazisini hatırlatın İyi bir eğitim den geçmişti ve babasının şehir dışındaki evi her zam an misafirlerle do lu p taşıyordu. Bu m isafirler arasında C la rissa'nın bilhassa ilgisini çeken kimse Sally Seton adında put kı­ rıcı (geleneklerle, cemiyetin tanınmış kişileriyle alay eden) ne­ şeli bir kızdı. Sally, çevresindekilerle alay etmekten bilhassa zevk alıyordu. Sally, bir akşam Clarissa'nın âşık o lduğu Richard Dallovvay adındaki kendini beğenmiş gençle alay edince a ra ­



100 B ü y ü k R o m a n • 9



larındaki dostluk soğumuştu. D a llo w a y'le rin şim di, Elizabeth adında, hemen hemen büyümüş genç b ir kızlan vardır. Elizabeth'in, tiksindirici, herkesle kavga eden Doris Kilman a d ın d a ­ ki dinî bir fanatikle çalışmaya başlam ası, Bn. Dallov\/ay'i e n d i­ şelendirir Clarissa, Richard D allow ay ile evlenmeden önce, yakışıklı, parlak zekalı Peter VValsh'a âşıktı; fa ka t Peter, Clarissa ailesinin kibiri ile alay ediyor ve Richard D a llo w a y'a karşı Sally Seton'un tarafını tutuyordu. Peter, daha sonra H indistan'a gider. C laris­ sa onun evlendiğini duyar. M azinin bütün bu hatıralan o nda sı­ cak bir nostalji yaratır. Bu güzel günde o akşam vereceği parti için alışveriş yaparken mutludur. Fakat Londra sokaklannda dolaşan bir diğeri o ka d a r m ut­ lu değildir. Bu, harbin şoke ettiği ve Lucrezia adında b ir bal­ yanla evli Septimus W arren Sm ith'in, en yakın arkadaşı ve ku­ m andanı Evans, hiç b ir zaman aklından çıkmaz. M ütarekeden kısa bir zaman önce Evans öldürülm üş ve Smith, bu en yakın arkadaşının ölüm ü ile şu veya bu şekilde herhangi b ir his duy­ madığına şaşırmıştır. Kendisi de, idealist düşüncelerle askere gitmiş, Ingiltere ve Shakespeare için kahram anca çarpışmıştı. Şimdi, insanlann kötü oldukları düşüncesi ve Evans'ın hâtıralan kendisini hiçbir zaman terketmez. Kansı Lucrezia, onun için yabancı o lan Lon­ dra 'd a kaybolmuştur, ne yapacağını bilemez. Harpten kısa bir m üddet sonra evlenen Smith, çocuk sahibi olmayı istemez; m ü­ tem adiyen hayat ve ölüm üzerinde durur. Sm ith'in doktoru to k gözlü, sevimli Dr. Holm es, onun kansına, kocasının hiçbir zaman heyecana kapılm am ası gerektiği­ ni söyler. Septimus, hissizlikle suçlandırdığı doktoru görm ek is­ temez. Clarissa Dalloway, elindeki çiçeklerle eve d ö ndüğü zam an, kocasının -sadece kocasının- M illice n t Bruton adındaki kurnaz, vicdansız kadın tarafından öğle yemeğine davet e d ild iğ in i ö ğ ­ renir. Bn. Dallov^ay, bu yemeğe davet edilm ediği için üzülür



10 • 100



büyük



R om an



(Lady Bruton'un yemek ziyafetlerinin çok eğlenceli geçtiği söy­ lenm ektedir); faka t Lady Bruton'un erkek, arkadaşlarının kanlanna -bilhassa onlann , kocalannın siyasî hayatta yükselmele­ rini engellediklerine inanıyorsa- taham m ül etm ediğini de bilir. Bn. Dallovvay, elbisesini dikerken, beş sene kaldığı H indis­ tan'dan kısa b ir m üddet önce dönen Peter VValsh kendisini zi­ yaret e d e r Peter hiç değişmemiştir: Sosyete hayatından kendi­ sini kurtaram adığı için Clarissa ile yine şaka ya p a r Peter, evli bir kadın olan Daisy'ye H indistan'da âşık olduğunu ve şimdi boşanm ak için Londra'ya geldiğini anlatın Karısından boşan­ mış, işini kaybetm iştir Şimdi, Daisy'ye ve onun iki çocuğuna bakm ak için Hugh VVhitbread'ın kendisine b ir iş bulabileceğini um a r Clarissa, kızı Elizabeth'i Peter'le tanıştınnca Peter, hayatta çok şey kaybetmiş olduğu n u a n la r Fakat Clarissa Peter'den ye­ mek ziyafetine gelmesini istediği zam an, Peter VValsh b ird e n b i­ re, C larissa'nın sosyal hadiselerle dolu hayatının boş ve ö n e m ­ siz oldu ğu nu g ö rü r Bu arada Lady Bruton'un yemek ziyafetinde, Richard D a llo ­ vvay ve H ugh VVhitbread, ev sahibelerinin Times gazetesine gönderm ek istediği önemsiz bir mesele hakkındaki m ektubu­ nun yazılmasında yardımcı olurlar. Lady Bruton, mütemadiyen siyasi "m eseleler"in savunuculuğunu yaparsa da, b ir gazeteye okuyucu m ektubu yazam ayacak kadar dağınık fikirlidir. Hugh VVhitbread, onun nam ına, gösterişli ve klişe dolu b ir mektup hazırlar Lucrezia'ya gelince, kocası onu çok düşündürür, endişelen­ d irir Peter, neşeli D r H olm es'i görm ek istem ediğinden, Lucrezia, Londra'nın tanınmış psikologlarından Sir W illia m Brandshavvu ile temasa geçm iştir Fakat Lucrezia gibi saf bir kadın b i­ le Bradshav\/'ın bencil, insanlara sempati beslemeyen biri o ld u ­ ğunu a n la r Sir VVilliam, intihar etmesini önlem ek için, ruhî bu­ nalımı devam ettiği müddetçe, Sem ptim us'un -yalnız olarakkır bölgesinde bir istirahat evine gitmesini tavsiye e d e r



10 0 B ü y ü k R o m a n • 11



O



gün, öğleden sonra Dr. Holnnes, Smith'i görm ek için



onun evine gittiği zaman Dr. Holm es, merdivenleri çıkarken, si­ nir bshranı geçiren Smith de pencereden atlayarak intihar eder. Dr. Holmes güzel bir kansı o lan ve parlak bir istikbale sa­ hip bulunan bir gencin nasıl kendi hayatına kıyabileceğin! a n ­ lamaz. Kocasını kaybeden Lucrezia, kedere boğulur, ne ya p a ­ cağını bilemez. Yine aynı gün öğleden sonra, Doris Kilman ve Elizabeth be­ raberce alışverişe çıkarlar. Bn. Dallovvay, kızı Elizabeth'i



eğit­



mesi için kocasının tuttuğu bu öğretm en kadından nefret eder. Fakir bir kadın olan Bn. Kilm an, Dallov/aylerin servet ve rahat hayatlanndan hem tiksinir hem kıskanır. O ld u k ç a zeki b ir m o ­ dern tarih öğretm eni olm asına rağm en okum ayan zihnini ça ­ lıştırmayan bu kadın. A lm an asıllı o ld u ğu ve harpte A lm a n la r'a sempati beslediği için b ir okuldaki öğretm enliğini kaybetmişti. Yalnız b ir hayat süren ve çirkin kadın olan Kilm an, teselli b u l­ mak için kendisini dine vermiştir. Bilhassa din konusunda lib e ­ ral fikirlere sahip Bn. Dallovvay, K lim an'ın, Elizabeth'e kilisenin doktrinlerini aşılam ak istediğini öğrenince hiddetlenir. Bn. Dalloway, istihzalı bir tavırla, "Aşk ve d in ", der. "N e kadar nefret edilecek şeyler!" İnsanlar, niye kendi düşünce ve yaşayışlannı diğerlerine empoze etm ek isterler? İnsanlardan nefret etmenin yanlış bir şey olduğunu bilmesine rağm en, Bn. Dallovvay, yine de, talihsiz Doris K ilm an'dan tiksinir. Yemek ziyafeti için davetliler gelmeye başlamıştır. M isafirle­ rin, başlangıçta iyi kaynaşm am alanna rağm en, ziyafet gayet başanlı geçer. Başkanın gelişi m isafirler arasında heyecan ya­ ratır. Herkes Bn. Dallovvay'ın heyecan uyandıncı bir ev sahibe­ si olduğunu kabul eder Sadece Peter Walsh kendisini mutlu hissetmez. Sally Seto n 'u gördüğü zam an kendisinin gerçekten yaşlandığını hüzün­ le hisseder. Şimdi Lady Rossettar olan Sally Seton beş erkek ç o ­ cuğun anasıdır. Bir zam anlann canlı put kınası Sally artık ben­ cil ve sınıf şuurlu b ir kadın olmuştur. Kadın, sosyal bakım dan



12 • 100 B ü y ü k R o m a n



kabul edilm ekle beraber, rom antik bir insan olm ayan Richard Dallovvay ile evlendiğinden Clarissa'ya hâlâ tepeden bakan Ö nceleri m edenî Londra'ya d ö ndüğü için m em nun olan Peter, bu sosyeteye nasıl taham m ül edeceğini endişe ile düşünür. Yemeğin ortasında, Sir W illia m Bradwhow, kansı ile gelir. Sir W illia m , harpten dönen hastalanndan biri intihar ettiği için geciktiğini söyler Bu arada Richard D a llo w a y'e şarapnel şoku geçiren bu kimselerle parlam entonun ilgilenm esi gerektiğini belirtir Zengin ve kendisine güven besleyen Sir W illia m , intihar eden Septimus Smith'e sempati beslemez. Fakat C larisa h adi­ seyi öğrendiği zam an, onu hiç görm em iş olm asına rağm en, harbin ve mazinin hatıralarından kendisini kurtaram ayan bu gencin hayatı ile kendisinin hayatı arasında hayret uyandırıcı benzerlikler bulunduğunu farkeder. Kendisinin hayatının da b o ­ şuna harcanm ış old uğu n d a n , bu gencin niye intihar ettiğini g a ­ yet iyi anlar. M isafirlerin ekserisi aynidıktan sonra, Peter Walsh, C larisa'nın yanına gid e r ve senelerce önce hissettiği heyecanı yine d u ya r Peter, yaşlanm akta olm asına rağm en güzelliğini muhafaza eden Clarissa Dallovvay'ya hâlâ âşıktır



Eleştiri Joyce’nin Uiysses’i gibi, Bayan Dalloway’da da olaylar bir günde vuku bulur ve bazılarının “şuurlarında yerleşip ka­ lanlar” dediği gibi anlatanlar bilhassa iki kişidir: Olup bi­ tenler hakkında kendi kendisine sorular yönelten, hissî hayata âşık olmakla beraber başarılı olamadığını idrak eden Clarisa Dallovvay ve mazinin hatıralarından kendisi­ ni kurtaramayan Septimus Warren Smith. Clarisa, ziya­ fette Sir William Bradshaw’ın hissiz bir tarzda anlatması dışında, Smith’in kim olduğunu bilmez ve onunla hiçbir zaman tanışmamıştır. Bununla beraber, Londra’daki bütün insanlar arasında, Bn. Dalloway’m, kendisini en yakın hissettiği kimse harp­



10 0



büyük



R o m a n • 13



ten yeni dönen bu gençtir. Bir bakıma, her ikisi de, haya­ tı anlamalarına imkân verecektir ipuçları aramakla meş­ guldürler; her ikisi de, hayatı günü gününe yaşarlar. Hiç­ biri aradığını bulamaz. Septimus, vicdan azabını ve kendi­ sini bomboş hissettiğini anlayışlı fakat yabancı karısına anlatamaz; Bn. Dallovvay, hayatta kendisini yapayalnız hissetmesine iyi huylu, fakat pratik fikirli kocasına izah edemez. Birbiri ile tanışmayan bu iki yalnız insan karşısında Sir William Bardshaw ve Doris Kilman’ın kötü ruhları yer alı­ yor. Gerçi onlar da birbiri ile tanışmamış iseler de, Septimus’un ve Bn. Dallovvay’m ruhlarını yıkanlar onlardır. Her ikisi de, kendi iradelerini diğerlerine empoze etmek isteyen egoistlerdir: Sir William, talihsiz hastaları üzerin­ de hâkimiyet kurar. Bn. Kilman da saf bir kız olan Elizabeth Dallovvay üzerinde. Değişik karakterlerin monolog ve kaderleri birbirleri­ ne mükemmel bir teknik ve ustalıkla bağlanır. Romanın, yapayalnız bir hayat süren karakterleri, meselâ, günün her saatini haber veren Big Ben adlı meşhur saatin çalışlarını işitirler. (Virginia Woolf’un bu romanı için düşündüğü ilk işim The Hours-Saatler- idi.) Romandaki muhtelif karak­ terler, kraliyet arabasına ve gökyüzünde reklam yazan uçağa bakmak için dururlar. Peter Walsh, bir ara, ağlaya­ rak Lucrezia Smith’e, bilmemesine rağmen, onun ıstırap çektiğini anlar. Romanın yazılışında başvurulan bu hasta­ lar, sadece mekanik vasıtalar değildirler. Onlar romanın bellibaşh bir tezini işaret ediyorlar. Paradoks şurada: Bu karakterler, tamamiyle yapayalnız görünmelerine rağmen, müşterek bir kader, onları birbirine bağlar. En iyi insanlar, bu gerçeği idrak etmenin kendilerine ıstırap vermesine rağmen, kendileri ile beşeriyet arasında bir bağlantı bu­ lunduğunu idrak edenlerdir. Hayattaki yegâne “şeytanlar” da, çevrelerinde olup bitenlere sırt çeviren ve kendilerini



14 • 100 B ü y ü k R o m a n



üstün İnsanlar olarak gören Sir William Bradshavv gibi egoistlerdir. Yazar Virginia W olf 1882'd e doğdu. Babası Sir Leslie S tephen çağın tanın­ mış bilgini, münekkidi ve Cornhill M a g azin e adlı dergi ile büyük Ç)ictionary o f N ational Biograph adU biyografi lügatinin editörü idi. Jam es Russeli Lowell adındaki A m erikalı şair d e büyük babası idi. Hardy, Ruskin, Stevenson ve M eredith gibi çağın tanınm ış edebiyatçılannı babasının evinde tanıdı. Zayıf ve utangaç bir kız olan Virginia, eğitimini, babasının m uazzam kütüphanesinde yaptı. Virginia, 1921 senesinde, Seylan'da yedi yıl devlet hizm etinde bulunduktan sonra, İngiltere'ye dönüp parlak bir gazetecilik hayatına başlayan Leonard VVoolf ile evlendi. Karı koca, beş sene sonra vaad verici tanınm ış yazarların eserlerini basm ak için bir yayım evi kurdu­ lar. Zam anla, bu m atbaa, İngiltere’nin en önemli yayım evlerinden biri ol­ du. Yayımevinin, İngiliz okuyucusuna tanıttığı m eşhur kim seler arasında Freud d a vardır. Bn. VVoolf’un kendisinin ed eb î



hayatı 1 9 1 5 ’te arkadaşı E. M. Fors-



ter’in etkisi altında yayınladığı The Voyage outaöU kitabı ile başladı. Ar­ dından, 1 9 1 9 ’d a N ight a n d D a y (G e c e ve G ü n d ü ^ ve 1922'de de, belli başlı ilk rom anı sayılan Ja c o b ’s R oom (Jacob'un O dası) geldi. 1 9 2 0 ’ler, yazarın en verimli yıllan idi. Bn. Dallovvay {^925), To the Lighthouse (D e n iz Fenerine Doğru) ve (1 9 2 7 ) garip, esoterik bir hayal üzerinde duran Orlando, kültürlü okuyucular arasında kendisine şöhret kazandırdı. 1 9 3 1 'de yayınlandığı The W aves (D algalat) adlı kitabından sonra 1937'de bir İngiliz orta sınıf ailesini anlatan The Years (S e n e le ı) adlı rom anı geldi. Bn. VVoolf, A R oom o f O n e's O w n (İn san ın K endi O dası) (1 9 2 9 ) ve Theree G uineas (1 9 3 8 ) adlı eserlerinde de görüldüğü gibi ateşli bir fem i­ nist (kadın haklarını savunucu) idi. Velud ve hissî bir eleştirici olan Bn. VVoolf, Tim es gazetesinin edebiyat ilâvesinde devam lı yazdı. Kendisini, kendi neslini bir sözcüsü olarak gördü; Bennett, Galsvvorthy ve VVells gi­ bi Edward çağının geleneklerini savunanların düşünceleriyle alay etti. H er zam an hissî ve as ab î bir insan olan Bn. VVoolf, gençliğinde şid­ detli bir sinir krizi geçirmişti. İkinci Dünya Harbi patladığı zam an , sinirleri



10 0



büyük



R om an *1 5



yeniden bozuldu. İkinci bir sinir buhranı korkusu ve harbin doğuracağı vahşet endişesi altında, Virginia VVooif, 2 8 M a rt 1 9 4 1 ’de Sussex şehri ci­ varında bir nehirde intihar etti.



Diğer Eserleri D en iz Fenerin e Doğru. Bn. VVoolf’un psikolojik ve teknik açıdan en m uğlak rom anlanndan biri olan bu eser, y a z aylannı Hebrides ad aların­ da geçiren R am say ailesini anlatır. R om an üç bölüm e ayrılmıştır. Birinci­ si -ki en uzunudur- bir yaz boyunca vukubulanları anlatır; İkincisi, z a m a ­ nın akışını oldukça impressiyonik bir tarzd a ele alır. (Mr. R am sey bu ara­ d a ölür) ve üçüncüsü de, rom anın başlangıç karakterieripi senelerce sonra bir araya getirir. D en iz feneri, rom anın etrafında döndüğü sem bo­ lik noktadır. Başlangıçta, genç Jam es Ramsey, araştırm a yapm ak için uzak ülkelere gitm ek ister, fakat (Sir Leslie S tephen gibi) ünlü bir bilgin olan babası, onun em elleri önüne set çeker. Kitabın sonlarına doğru, genç Jam es -ki artık babasına karşı da h a fazla anlayış gösterir- nihayet dalgalı sulardan geçerek deniz fenerine ulaşır ve ebeveyni ile olan ilişki­ lerinde sembolik bir şekilde olgunluğa erişir. Orlando: Bn. VVoolf’un rom anları arasında aynı an d a hem en fazla şaşırtıcı hem de zevkiendirici olanıdır. Vit Sackviile W est adında bir dos­ tunun ailesine dayanan Orlando, Birincisi Elizabeth devrinde yaşayan on sekiz yaşındaki bir çocuğun fantastik bir hikâyesidir. A sırlar arasında g e­ çen çocuk, Victoria çağın da bir kız olarak görünür ve nihayet 1928'de, otuz sekiz yaşında bir kadın olarak ilk defa gökyüzünde bir uçak görür. Orlando aslında, İngiliz edebiyat ve sosyal tarihinin, şair bir gencin his­ leri arasında süzülm üş bir tahayyül bir kronolojisidir. M e selâ cinsiyetin, değişm esi, sem bolik olarak onyedinci ve onsekizinci asırların erkekçe özellikli edebiyatı karşısında V ictoria çağının efem ine (kadınsı) karakteri­ ni karşılaştırır. Orlando, kısm en rom an, kısm en şairane bir hayal, kısmen sağlam bir ed e b î tenkid olarak benzersiz bir eserdir.



Güney Rüzgârı (South Wlnd) Yazan



Norman Douglas (1868-1952) Ballıca Karakterler: T hom as Heard: Nepenthe'nin yumuşatıcı meşhur rüzgârı altında sert­ liğinden biraz kaybeden Ingiltere Kilisesi’nin Bompopo piskoposu. Bn. M eadows: Piskoposun yeğeni; Nepenthe’de esrarengiz bir şekilde yaşar ve yerli halk tarafmdan hürmet edilir. B. M u hlen : Retlovv adını kullanan bir gezgin, geçimini, şuna buna şan­ taj yapmakla sağlayan ve şimdi Bn. Meadovvs’un peşine düşen ahlâk­ sız biri. D on Francesco: Şişman, sevimli, eğlenceyi seven bir Katolik papazı. C o rn e liu s va n Koppen: Güzel ve genç kızlarla doldurduğu yatı ile dünyayı dolaşan milyoner bir Amerikalı. Sir H erbert Street: Van Koppe’in kendini beğenmiş sanat uzm anı ve müşaviri. Frenddy Parker: Alpha ve Omega Kulübünün dejenere sahibi, E. Keith: Nepenthe’nin medenî eğlencelerinden zevk alan rasyonel bir İskoç. Ernest Eames: Kendi âleminde, dünyadan uzakta yaşayan yaşlı bir bil­ gin; sadece, Perrelli’nin, Nepenthe’nin tarihini anlatan Antiquities adlı eserinin yeni bir baskısını yayınlamak için yaşar.



10 0



büyük



R o m a n • 17



K ont Caloveglia: Fakir, fakat hayatın iyi taraflarından, bilhassa, hey­ kellerden hoşlanan, aristokratik zevklere sahip biri. Signor M alip izzo ; Nepenthe'nin papazlar sınıfı karşısında yer alan, de­ jenere hâkimi. D e n iş P hipps: Angelia adındaki hizmetçi kıza âşık, hissî ve karamsar bir İngiliz şairi. Edgar M arten: Angelina’ya göz koyan, sevimsiz hissiz bir jeolog. C o m m en d ato re G iu s tin o M orane: "Katil" diye bilinen, kendisinden çok korkulan Kara El çetesinin bir mensubu.



Hikâye Putperest yerlileri Hıristiyan yapm ak için A frika'ya giden ve bu gayretlerinde başarılı olam ayan B om popo Piskoposu Thomas H eard, Ingiltere'ye dönerken A kdeniz'deki güzel ve sakin Nepenthe adasına u ğ ra r O ra d a , yeğeni Bn. M eadow s ile bu­ luşacak, kadını ve çocuğunu Ingiltere'ye getirecektir. Bn. M eadow s'un



kocası



H indistan'dadır.



G em id e ,



Don



Francesco



adında. Roma ve A kdeniz'de hoppa bir hayat sürdüğünü söy­ leyen ve Mr. H eard'm düşüncelerini paylaşan neşeli ve sevimli bir K atolik papazı ile tanışır. M a a m a tih , Mn H eard'ı m a h a llî cemiyete Don Francesco sokar. H er çeşit egzantrikliğin bulunduğu



bu cemiyetin en üst



kademesinde San M a rtin o Düşesi adındaki b ir Am erikalı ve en altında veya en altına yakın b ir yerde de başlannda Bazhakuloff adında bir mistiğin bulunduğu zararsız Rus din î fanatikleri vardır. M r H eard, B o m p o p o 'd a ki neşeli, dünyayı um ursam a­ yan yerliler arasında geçirdiği yıllann dahi N epenthelileri a n la ­ m ak için yeterli olam ayacağını görür. Burada, kendisini içkiye veren ve halk önünde soyunmaktan çekinmeyen Bn. VVilberforce adında bir Ingiliz kadını; dünyadan elini ayağını çeken ve hayatını, Nepenthe tarihi ile ilgili bir kitabının ikinci baskısını hazırlam aya adayan Ernest Eames adında münzevî b ir bilgin; dünya zevklerinden hoşlanan M r Keith ve adı dillere düşmüş Alfa ve O m e g o kulübüne gelen müşterilerine verdiği içkiye su katan Frenddy Parker de va rd ır



18 • 100 B ü y ü k R o m a n



Mr. Head, N epenthe'deki ilk günlerinde kendisini pek g ö r­ mek istemeyen yeğenini ziyaret eder. Yeğeni, amcasını soğuk karşılar N epenthe halkının, ülkenin ölm üş putperest b a şpapa­ zı D odekonus namına yaptığı şenlikler Mr. H eard'ı tiksindirin M a am a fih , N epenthe'nin bu neşeli hayatı uzun sürmez, bir di,zi uğursuzluklar ada halkının huzurunu kaçınr. ilkin şifalı kuyu­ la r kurar, ardından civardaki volkan, boğucu gaz ve kül çıkar­ maya başlar. G enellikle güneyden, A frika 'd a n devamlı surette esen siroko rüzgânnın bu külleri ve gazlan dağıtması gereki­ yordu. Fakat bu kül banyosu, bilhassa Freddy Parker için ta ­ ham m ülün dışındadır O n u n bunun hakkında en çirkin dedikodulan yayan üvey kız kardeşi ölmüştür, fa ka t kül yağm uru durm pdan kadın göm ülem ez. Freddy Parker'in başına b ir felâket daha gelir: Kendisini N epenthe maliye komiseri tayin eden N i­ karagualI politikacı vekillikten atılm ıştır Freddy'nin şim di, ken­ disine çıkar sağlayacak b ir iş bulması için başka birinin kuyru­ ğuna saniması gerekm ektedir Freddy'nin aklına m ükem m el bir fik ir gelir;



N ika ra g u a ile



girişeceği müzakerelerde kilisenin desteğini sağlayacaktır Don Francesco'nun düşmanı m ahallî kilisenin papazına Katolikliği benim seyebileceğini imâ ederek, volkanik küllerin d u rd u ru lm a ­ sı için. Aziz Dodekanus nâm ına b ir ayin yapılmasını teklif eder. Papaz, onun bu isteğini yerine getirir; volkan, mucizevî bir şe­ kilde kül yağdırmasını d u rd u rur ve kuvvetli bir yağm ur da, ö n ­ ceki külleri alıp götürün Sefih Am erikan milyoneri Van K oppen'in, yatı ile N epenthe'ye gelmesi ada halkını heyecanlandınn Herkes ondan para kopardığından Van Koppen'in her sene adayı ziyaret etmesi üm itle beklenin M a h a llî papaz, kilisenin gereksiz tam iratı için Van Koppen'den daim a para sızdınn Bu kurnaz ve cöm ert m il­ yoner, adadaki diğer hayır işlerine de bağışlar yapan Van Koppen'e yapılan tekliflerden biri de, son o la ra k açıkta (hem de gün ışığında) soyunan Bn. W ilberforce için b ir ev inşa e d ilm e ­ s id ir Böylece bazı riyakârların kendilerine çıkar sağlayacaklan-



10 0



büyük



R o m a n • 19



nı düşünen Van Koppen, Mr. Keith'den bu iş için ço k az m ik­ tarda da olsa para koparabilirlerse, büyük bir bağış yapacağı­ nı söyler. Eğer Bn. W ilbe rfo rce 'in hürriyetinin kısıtlanmasını tek­ lif ederse bu zevk ve sefahat düşkünü arkadaşının şiddetle kar­ şı çıkacağını bilir. Van Koppen, düşüncelerinde haklıdır. Freddy Parker'in üvey kızkardeşinin cenazesinde bir grup, elinde rahat bir şekilde kahvaltısını yapan Mr. Keith'e gider. Mr. Keith de o n ­ lara, riyakârcasına ahlâk ve fazilet dersi verir. Bununla beraber, Van Koppen'den para koparm a yolunda bir diğ e r teşebbüs daha başanlı olur. N azik ve çürüm üş bir aristokrat o lan Kont C o lo ve g lia 'n ın hayatta sadece iki ihtirası vardır: Kızı M a tild a ve heykeltıraşlık. Fakat kızını evlendirm ek için başlık parası yoktur Van K oppen'a, A vrupa'daki m a likâ n e ­ sinin bahçesinde ta rih î değeri haiz bir geyik heykeli b u lu nd u ­ ğunu ve bu heykeli İtalyan güm rüğünden kaçırdığını, şayet m il­ yoner Van Koppen heykeli satın alırsa sanat koleksiyonunu çok zenginleştirmiş olacağını anlatır. Van Koppen,, sanat danışm a­ nı Sir H erbert Steet'i çağınr. O da, geyik heykelinin klasik d e ­ ğeri hâiz büyük bir eser old u ğu n u söyler. Fakat Van Koppen, Kont C aloveglia'nın bu heykeli kendisinin yaptığı ve ondan sonra da göm düğünü b ilir Bunun için de Sir H erbert'in saflığı ile alay eder. Buna rağm en heykeli satın alır ve Kont C aloveglia da böylece, kızı M a tild a için yüklü b ir başlık parası elde eder A dadaki en mutsuz insan belki de sadece Deniş Phipps adında, çaresizlik içinde ne yapacağını bilemeyen b ir Ingiliz üniversite talebesi ve şa ird ir Deniş, düşesin güzel vücutlu hiz­ metçisi Engelina'ya âşıktır Fakat asık suratlı Jeolog rakibi Edga r M artin , kadınlar üzerinde Denis'ten daha başanlıdır. Deniş bir gün, M rd. H eard'ı ziyaret ederek, kendisi ile dağa tırm a n ­ masını teklif eder. Mr. Keith, o na, N epenthe'nin kayaları üze­ rinde, "esas g ü ç le r'le temas kuracağını ve istikbâlin vaadlerini göreceğini söylemişti. Ö ğ le üzerinin kızgın güneşi altında ikisi, Bn. M e a d o w 'u n villası yanından dağa tırm anm aya başlarlar.



2 0 • 100 B ü y ü k R o m a n



Bir ara dinlenm ek üzere oturdukları zam an, Mr. H ead, yeğeni­ nin M r M uhlen ile sahilde gezindiğini g ö rü r Yeğeninin, hakkında bir sürü söz söylenen, geçim ini b ir t a ­ kım bulaşık yollarla sağladığı belirtilen ve asıl adının Retlovv o l­ duğu söylenen bu kimseyi nasıl cazip bulduğunu anlayam az. Papaz, birdenbire yeğeninin, M u h le n 'i kayadan aşağı ittiğini, adam ın öldüğünü dehşetle görün D aha sonra Retlow, öyle a n ­ laşılıyor ki, ikinci evlenişinin ve bu evlilikten doğ a n çocuğunun gayrimeşru olduğunu söyleyerek Bn. M eadow s'a şantaj ya p ­ m ak istiyordu. Piskopos, şimdi b ir çıkmaz içindedir: Yeğeninin cinayet işlediğini polise söyleyecek midir? D aha önceki zam anlarda olsa idi, ne yapması gerektiğinde şüphe etmezdi. Vazife her şeyin üstünde idi. Fakat N epenthe'nin yozlaştıncı güney rüzgân onu da etkilemişti. Artık a h lâ ­ kın, siyah veya beyaz g ibi kesin bir şey o ld u ğu düşüncesinde değildir. Retlovv ölüm ü hak etmişti. Bn. Meadovvs, şimdi ikinci kocası ve çocuğu ile m utlu bir hayat sürmeye hak kazanmıştır Piskopos sesini çıkarm am aya karar verir. Retlovv'un görünm eyişi üzerine herkes onun borçlannı ö d e ­ m emek için kaçtığını sanır. M a a m a tih , bir gün, adadan ayrıldı­ ğı sanılan şantajcıya a it o lduğu bilinen b ir m iktar para, m ahallî papazın genç yeğeni üzerinde b u lu n u r Eski düşm anından inti­ kam a lm ak isteyen ruhban sınıfı düşmanı ve b ir M ason olan N epenthe baş hâkim i Signor M alipizzo çocuğu tevkif eder ve bu "d e lil"i onun aleyhinde kullanır M a h a llî papaz hemen harekete geçer, derhal güçlü b ir p o ­ litikacı



ve avukat olan C om m endatore M orena'nın desteğini



tem in eder. M oren a, kilisenin dahilî politikasında büyük b ir g ü ­ ce sahip old uğu



g ib i, dehşet saçan Kara El D erneği'nde de



büyük nüfuzu vardır. Kurbanlannın kendisine "k a til" dediği C om m endatore M ore n a , cinayetle suçlanan çocuğu savun­ m ak üzere N epenthe'ye g e lir Signor M alipizzo do, papazın ye­ ğeni aleyhindeki dâvâdan kendisini kimsenin yıldıram ayacağını gösterm ek için Küçük Beyaz İnekler D erneği'nin ekseri üye­



100 B ü y ü k R o m a n • 21



lerini tevkif eder. M a am a fih , papazın yeğeni aleyhine açtırdığı bu dâvâda başanlı olam az. M oreno'nm büyüleyici belâgatinin tesirinde kalan jüri, çocuğun suçsuz o ld u ğu hükm üne vanr ve N epenthe



halkı da, Mr. Retlovv'un bir yabancı ve ondan da



önem lisi bir Protestan o lduğu için, onun b ir cinayete kurban g i­ derek unutulmasıyla pek b ir şey kaybetmiş o lm ayacaklan hük­ m üne vanr. Nepenthe âdetlerine göre de olsa a d a let m ekaniz­ ması işlemiş o ldu ğunda n, Bn. M eadow s artık hür bir kadındır, hiç kimse onu cinayet işlemekle suçlamayacaktır. Kuzeni ile N epenthe'den aynim aya hazırlanan piskopos, adadaki iki haftalık hayatı sırasında m edenî dünya hakkında yeterli bilgi e dindiğini idrak eder. G erçi Nepenthe adası halkı­ nın dini hemen hemen putperestlik ise de, halk mutludur, g e r­ çekte İngilizler'in ekserisinden daha m u tlu d u r G erçi kilise ve devlet işleri fazlasıyla dejenere bir şekilde yürütülüyorsa da, bir çeşit haşin bir a dalet hükm ünü yürütür. Piskopos, halkın, zevk içinde bir hayat sürdüklerinden, kendilerini suçlu hissetmeleri gerektiğinin hatırlatılması ile değil, katolik de olsa, kendi arzulanyla seçtikleri hayatı sürm elerine müsaade edildiği zaman m utlu olacaklannı ö ğ re n ir



Eleştiri Güney Rüzgârı, hem geriye dönerek Birinci Dünya Harbi’nden önceki Avrupa’ya bir bakış, hem de dinî ve gele­ neksel ahlâk telâkkilerinin 1920’lerde nasıl parçalandığı­ nı anlatan kehanetli bir roman. Şekil olarak, Nepenthe’nin eski tarihi ile -hem mahallî hem yabancı- egzantrik insanları birbirine bağlayan bir dizi anekdot. Ondokuzuncu asrın başlangıcındaki Thomas Love Peacock’un roman­ larını taklit eden Douglas, garip bir şekilde seçilmiş ka­ rakterlerini harekete sürükler veya daha ziyade onları ko­ nuşturur. Geriye yaslandığı koltuğundan karakterlerin en­ telektüel sohbetini seyreder, bu tekniği ile Güney Rüzgârı,



2 2 • 100 B ü y ü k R o m a n



aynı zamanda Aldous Huxley’in put kırıcı, nükteli roman­ larının da habercisidir. Bununla beraber, Nepentheli yerlilerin ve adadaki ya­ bancıların davranışları, önümüze ciddî bir hayatın görün­ tüsünü seriyor. Gerçi Douglas, kendisinin adasına örnek olarak Kapri’yi seçti ise de, "Nepenthe” eski insanların, acı ve ıstıraplarını körletmeleri ve hayal âlemine dalmala­ rı uğrunda kullandıkları uyuşturucu bir madde idi. Güney Rüzgârı, bir bakıma, hiç kimsenin çok çalışmak veya üzül­ mek mecburiyetinde olmadığı, insanların hoş bir iklim ve raljat geçen hayatta zevklerini yerine getirdiği bir çeşit ütopyadır. Douglas, yumuşak hicivlerinde, genellikle Marten gibi, zevksiz bir dogmatik meslek uğruna, hayatın fi­ zikî güzelliğine sırt çevirenleri ele alır. Böylece, zevkli bir hayat süren sevimli Don Francesco’nun elinde Katolik dini, iyi bir dindir. Fakat mahallî pa­ paz gibi dincilerin elinde tiksindiricidir. Bunun gibi Mr. Keith’in nüktedan sohbetlerinde ifade edildiği şekli ile bilinmezcilik de aynı ölçüde iyidir. Fakat papaz düşmanı sal­ dırgan ve doktriner Senyor Malipizzo’nun elinde hayatı inkâr eden saçma bir şekle bürünür. Eğer Douglas’ın egzantrikler galerisinde baş rolü oy­ nayan bir kimse var ise o da, Nepenthe’den ibret alan Pis­ kopos Heard’dır; insan, anlayışlı olmakla, diğerlerinin saçmalıklarına tahammül etmekle ve mazinin en iyi put­ perestleri gibi hayatın şehvanî ve entelektüel yönlerinden zevk almakla rahat bir hayat sürer. Mr. Muhlen gibi, diğer­ lerinin başına çorap örmeye çalışanlar, hareketlerinin ce­ zasını çekerler. Gerçi kitaptaki bazı mükâlemeler, gele­ neklere karşı gelen bir okul çocuğunun tutumu ile ele alı­ nan, zor okunan, modası geçmiş mükâlemeler iseler de, hiçbir roman, beşer egzantrikliğini Güney Rüzgârı kadar anlayışlı ve müsamahakâr bir görüntü ile ele almamıştır.



10 0 B ü y ü k R o m a n • 23



Yine hiçbir roman, Akdeniz kültürünün şehvanî tarafını böylesine nükteli bir şekilde işlememiştir. Yazar Norm an Douglas hem m izacı, hem eğitimi ile, G ü ney R üzg ârı gibi nüirteli, öğretici ve put kırıcı bir rom anı yazabileoel< l