Aklın Yıkımı [1]
 975-388-153-3 [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

GEORG LUKACS o AKLlN YlKIMI o CiLTI o ÇEViREN: AYŞEN TEKŞEN KAPKIN o BİRİNCİ BASlM



PAYFL YAYlNLARI: Fellefe Kilapim



ISBN:



:



164 3



975-388-153-3



Dizgi Operatöril: Filiz Koçec : H. Neani özwık-Filiz Koçer Baskı : ör.aı Matbaası Kapak Filmleri : Ebru Grafik Kapak Baskısı : lpomet Matbıwı :Yıldız Cilt Cilt



I>Uzelti.



Macar düşünürü ve yazarı olan Georg Lukacs 1885 yılında Budapeşte'de doğdu. Hukuk okudu.



1906'da Budapeşte



Üniversite'sinden doktora derecesini aldıktan sonra 1909-10 yıllarında Berlin' de bilimsel incelemeler yaptı. 1911-17 yılları arasında Almanya, Fransa ve İtalya'da bulundu. Genç yaşta toplumcu düşünceleri benimseyen Lukacs, 1919 yılında Bela­ Kun hükümetinde kültür bakanlığı yaptı. 193344 yıllannda Moskova Bilimler Akademisi'nde çalıştı ve 1945'te ülkesine dönerek Budapeşte Üniversitesi'ne estetik ve kültür felsefesi profesörü olarak atandı. 1956'da İınre Nagy hükümetinde ye­ niden kültür bakanlığına getirildi. Macarca, Fransızca ve Almanca olarak yazdığı çok sayıda eseri bulunan Lukacs, önde gelen toplumcu düşünürlerden biridir. Eserlerinden bazıları şunlar: Taıih l'e Sımf Bilinci, Leııin, Ronı.w Kuramı, Avrupa Gerçekçiliği, Estetik, Genç Hegel, Akim



Yıkımı.



Çağımızın bu büyük düşünürü 1971 yılıiıda Macaristan'da öldü. (Lukacs'm yaşamı hakkında daha geniş bilgiyi, yazarın yayınlarıınız arasında çıkan Estetik kitabının birinci cildinde bulabilirsiniz.)



Yapıbn &zgQn adı: Die 1..ı:ır1tanıDs dr:ı' Vemımft o



Tlbtçe biıüıci buım:



Mart 2006



GEORG



LUKACS



AKLlN YlKIMI CİLT I



ÇEVİREN: AYŞEN TEKŞEN KAPKIN



PAYEL YAYJNEVl İsimbul



Georg Lukacs'ın yayınlanmızdan çıkan öteki kitapları:



ESTETiK (3 cilt) ÇAGDAŞ GERÇEKÇİLİGİN ANLAMI O AVRUPA GERÇEKÇİLİGİ



O O



İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Emperyalist Dönemde Uluslararası Bir Görüngü Olarak Usdışıcılık



I.



.



9



................ ..... ....................



BÖLÜM



Almanya'nın Tarihsel Gelişiminin Bazı Özellikleri



.41



...... .........



Il. BÖLÜM İki Devrim Arasındaki Dönemde Usdışıcılığın Kuruluşu (1789-1848)



..................................



95



I . Çağdaş Usdışıcılık Tarihi Üzerine Temel Giriş Değinrneleri ................... . . . . . . . . . . . . . . . . . ........... 95 2. Usdışıcılığın İlk Bildirisi: Schelling'in "Entelektüel Sezgisi" . . l29 ...........



3. Schelling'in Daha Sonraki Felsefesi 4. Schopenhauer . . . ..



......... ...... ..



........................ . . . . .



.



5. Kierkegaard



. .......



........... ..............



.



........ .......



.



........



. l 55



. 194 247



....................................................................



III.



BÖLÜM



Emperyalist Dönemde Usdışıcılığın Kurucusu Olarak Nietzsche



.......



..



.



. ....... ........



303



ÖNSÖZ



EMPERYALiST DÖNEMDE ULUSLARARASI BİR GÖRÜNGÜ OLARAK USDIŞICILIK



],8U KlTAP GERİCİ felsefenin tarihinin ya da onun gelişiminin bir ilk kitabı olma iddiası taşımamaktadır. Hepsinden önemlisi yazar, bu kitapta serpilişi ve kentsoylu felsefesinde egemen bir eğilime doğru gelişimi anlatılan usdışıcılığın, gerici kentsoylu felsefesinde yer alan önemli eğilimlerden yalnızca biri olduğunun bilincindedir. Gerici felsefeterin genellikle belli bir usdışıcılık görüntüsü taşımalarına rağmen gerici kentsoylu felsefenin kapsamı gerçek ve daha katı anlamda usdışıcılık felsefesininkinden çok daha geniştir. Ama bu niteleme bile görevimizin sınırlarını tam olarak çizmede yetersiz kalacaktır. Bu nispeten daha da{ olan konu sınırla­ ması içinde bile usdışıcılığın ayrıntılı, kapsamlı ve eksiksiz bir ta­ rihçesi olmaya aday bir şeyler sunmayacak yalnızca ana gelişim çizgilerinin ayrıntılarına girecek ve de en önemli, en tipik evreleri­ ni ve temsilcilerini inceleyeceğiz. Geçmiş bir buçuk yüzyılın büyük konusal sorunlarına en önemli ve etkin türden gerici bir yanıt olma­ sı nedeniyle dikkatimizi bu ana çizgide toplamak niyetindeyiz. Sanat ve yazın tarihi gibi felsefe tarihi de asla, kentsoylu ta­ rihçilerin düşündüğü gibi, yalnızca felsefi düşüncelerin ve hatta kişilerin tarihçesi değildir. Felsefede sorunları ve onların hangi yönde çözülebileceğini ancak üretim güçlerinin evrimi, toplumsal (•)Bu k:itapla ilgili kavramlar, yabancı sözcükler ve Latince ifadeler için



kitabın sonundaki diziniere bakınız. -ed.



10



AKUNYIKIMI



gelişmeler ve sınıf mücadelelerinin gelişimi belirler. Herhangi bir felsefenin kesin, temel çizgilerini izlemenin tek yolu bu birincil güçlerin gözlemlenmesidir. Sözde içkin bir felsefi gelişimden yola çıkarak felsefe sorunlarının karşılıklı ilişkilerini saptamaya ve çözmeye çalışılması halinde kaçınılmaz bir biçimde meydana gele­ cek



olan



şey,



en



önemli



karşılıklı



ilişkilerin idealist



bir



çarpıtılmasıdır. Bu, bir tarihçinin gerekli bilgiye sahip olduğu ve -öznel olarak- nesnellik doğrultusunda dürüst bir arzu taşıdığı durumda bile geçerlidir. Kuşkusuz bu bakış açısının karşıtı olarak sözde insancı



(geisteswissenschaftliclı) tutum, ileri değil ama geri



bir adımdır: çarpıtmaya yol açan ideolojik başlangıç noktası yerinde durmaktadır ama daha da bulanıkiaşmış ve ideolojik olarak çarpıtıcı haldedir. Dilthey ve yandaşlarım, Erdmann gibi Hegelci­ lerin felsefi tarih yazılanyla karşılaştırmak yeterlidir. Bunu bu şekilde tartışmak, genelleştirme meraklılarının zannet­ tiği gibi salt felsefi sorunların ihmal edilmesini gerektirmez; tam tersine. Kalıcı anlam taşıyan önemli sorunlarla önemsiz, akademik kılı kırk yarınalar arasındaki farkı ancak böylesi bir bağlam net olarak gösterebilir. Toplumsal yaşama önderlik eden, felsefi düşüncelere gerçek genişliğini kazandıran ve en dar felsefi anlam­ da da olsa onların derinliğini belirleyen şey budur. Bu açıdan bakıldığında tek tek düşünürlerin kendi konumlarının, toplumsal­ tarihsel işlevlerinin ne kadar ayırdında oldukları tümüyle ikincildir. Dışanda olduğu gibi felsefede de oylar tutumlara değil eylemiere verilir - düşüncelerin nesnelleştirilmiş ifadesine, tarihsel açıdan gerekli etkisine. Bu anlamda, her düşünür tarih karşısında kendi felsefesinin nesnel tözünden sorumludur. Dolayısıyla artık kendini göstermeye başlayan konumuz, felsefe alanında Almanya'nın Hitler'e uzanan yoludur. Yani, bu somut yolun felsefeye nasıl yansıdığını ve Almanya'nın Hitler'e somut gelişiminin entelektüel bir yarıstması olarak felsefi for­ mülasyonların süreci hızlandırmaya nasıl hizmet ettiğini göster-



EMPERYALİST DÖNEMDE USDIŞICIUK



ll



meyi amaçlıyoruz . Bu nedenle, kendimizi bu gelişimin en soyut kısmını resmetmekle sınırlamış olmamız asla felsefenin çalkantılı somut gelişmeler bütünü içindeki önemini abartma anlamına gelmez. Ama felsefenin yönlendinci güçlerini hafife almamn da en az o .kadar tehlikeli ve gerçeklikten uzak olacağını eklemenin gereksiz olmayacağına inanıyoruz. Bu bakış açılan konuyu ele alış biçimimizi de belirleyecektir. Malzeme seçimi söz konusu olduğunda birincil konular toplumsal başlangıç ve işlevdir. Hitlercilikten (dış görünüşte) ne kadar uzak olursa olsun ve bu türden niyetleri (öznel olarak) ne kadar az barındınesa barındırsın "Nasyonal Sosyalist görüş" yararına gerçekleştir ilen tüm entelektüel ön hazırlıklan aydınlığa çıkarmak görevimiz olacaktır. Bu kitabın temel tezlerinden biri "masum" felsefe diye bir şey olmadığıdır. Böyle bir şey asla var olmadı, özel­ likle de belirtmiş olduğumuz sorunla ilgili olarak. Bu, felsefi anlamda da tam olarak böyledir: Aklın yanında ya da karşısında yer almak aynı zamanda bir felsefenin özelliğini ve toplumsal gelişmelerdeki rolünü de belirler. Akıl hi9bir zaman politik olarak yansız, tüm toplumsal gelişmelerin üzerine çıkarılmış bir şey ola­ maz. Her zaman bir toplumsal durumun ve gelişmekte olan bir eğilimin somut ussallığıru -ya da usdışılığını- yansıtır, onu kavramsal olarak özetler ve böylece onu destekler ya da engeller. Ancak, aklın içerik ve biçimlerinin bu toplumsal belirleyicisi tarih­ sel bir görecilik içennez. Çünkü bu içerik ve biçimlerin tüm sosyo­ tarihsel oluşumları, herhangi bir durum ya da evrimsel eğilimin ilericiliği insan bilincinden bağımsız olarak işleyen nesnel bir Jeydir. Şimdi, bu ileri adımın ussal ya da usdışı olarak yorumlan­ ması ve biri ya da diğeri olarak onaylarunası ya da redded,ilmesi felsefede taraf olmada ve sınıf mücadelesinde çok önemli bir etmendir. Bu toplumsal başlangıç ve işleyişi açığa çıkarmak büyük önem taşır ama tek başına asla yeterli değildir. Evet, ilerlemenin nesnel­ liği, bir görüngü ya da yönelimi gerici olarak mahkum etmek için



AKUNYIKIMI



12



yeterli olacaktır. Ama gerici felsefenin gerçek anlamda bir Marxçı­ Leninci eleştirisi" bu noktada durmayı kabullenernez. Felsefi yanlışın, temel felsefi sorunların çarpıtılmasının ve felsefenin başarılarının göz ardı edilmesinin vb. bu türden tutumların kaçınılmaz felsefi sonucu olduğunu gerçek anlamda ve felsefi malzeme içinden göstermek zorundadır. Bu noktaya kadar, içkin bir eleştiri haklı ve aslında felsefedeki gerici eğilimlerin betiınlen­ mesi ve sergilenmesinde vazgeçilmez bir öğedir. Klasik Marxçı yazarlar bu yöntemi sürekli olarak kullanmıştır. Örneğin, Engels Anti-Dühring ve Lenin'in, Empirio-Criticism adlı eserlerinde olduğu gibi. Toplumsal başlangıç ve işleyişi, sınıf özelliklerini, toplumun gerçek doğasının açıklanmasını vb. içeren kapsamlı bir araştırmada bir öğe olarak içkin eleştiriyi reddetmenin felsefi bir rnezhepçiliğe, bilinçli bir Marxçı-Leninci için aksiyornatik olan her şeyin okurları için de net olduğu şeklinde bir tutuma yol açması kaçınılmazdır. Lenin, komünistlerin siyasal tavrıyla ilgili olarak şunları söylemiştir: "Ama tüm sorun, bizler için eski moda olan şeyin smıflar ya da kitleler için de eski moda olarak kabul edilmemesidir." Bu, felsefenin Marxçı bir sunumu için de tümüyle geçerlidir. Çeşitli kentsoylu ideolojilerle diyalektik ve tarihsel materyalizmin başanları arasındaki -���ı���· konuyu ele alış ve değerlendirme biçimimizin gözle görünür temelidir. Ama kişi bun­ ların gerici niteliğini gerçekten somut bir biçimde göstermek isti­ yorsa her bir felsefenin içsel tutarsızlığını, çelişikliğini vb. gerçeğe dayanan, felsefi terimlerle kanıtlaması gerekir. Bu genel hakikat özellikle çağdaş usdışıcılık tarihi için geçer­ lidir. Çünkü, kitabımızın gösterıneyi üstlendiği üzere _çağ�� usdışıcılık, materyalizm ve dİ_1alektik yöntemle aralıksız bir ���it.��d� d�ğdu v�· i§l�riik �-�����.··su· iı��������l��ğ� -� �öz konusu olan fdsefi s:atı�.�-s_ ı�ıf ı:nücadelderinil_!��� )'ansımasıdır. Çü�-��!ll ��!..�_iy_�_l�_!c!��l!:-��hai_�E_e� .������!ş b!�i­ �in !n Fransız Devrimiyle _ve öz_�l �.�l�-d� oı:ı!-1�- �e!�����. . sonuçlarıyla bağlantılı olarak geli��ii.