Rus İhtilali [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

RUS iHTiLAL(



ÇAUŞKAN



Kapak Dizgi - Baskı :



Etem



B&stldığı



1986, lstanblll



Kapak baskı :



tarill ı



TAN



Matbaas1



OEM-Zt Matbaaea



Kitapçılık Ticaret Ltd. Şirketi Yayınları



RüS



Yamn



:



iHTiLALi



, Fraft!'OİS







Xavier



COQUIN



AKŞAM KİTAP KULtJB-0 Serisi No.



:



l'l



ôNSôZ ônce yalnız Petrograd çevresinde sınırlanan vt'J 1917: b�lanqıçta basit bir ayaklanma olan hareketin.



bü'!lük bir avaklanma'l/a dönüşmesi için sekiz ll'I/ yetm�ti, Ve bu a'!laklanma üstelik dünyayı ihtilale süriikleme eğüi­ mini de qöstermekteydi. Petersburq prolefaryasın1n ayak• lanması simqesel (sembolik) bir isteqe dayanıyordu. Eqi,.­ limi bakımından uluslar-aras1, olan bu ihtilal yaksa kazE RUSYA 1.- EKONOMiK GELiŞME



1914 men



yılı Temmuz ayının ortasında Saint - Petersburg'u



rea"'



ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı, La Marseilla•



ise ve Tanrı Çarı kurtarsın marşlarıyla karşılandığı zaman Rusya" nın kudreti karşısında etkilenmekten kendini memleketin 22 milyon kilometrekarelik



alamamıştı.



Bu



yüzölçümü ve 160 mil•



yon nüfusu. vardı. 1894'tenberi askeri bir anlaşma ile



Fransa·



ya bağlanmış bulunan bu memleket Fransa için yeri doldurulamaz bir müttefikti. Bitmez tükenmez doğar zenginliklere sahipti.



Bu imparatorluğun kaderini üç yüzyıldır elinde tutan Roma·



nof'lar hanedan.ı çeşitli Slav halklarının ve Slav ırkı dışında bir çok ırkın yaayana yaşadığt bu dağınık memlekete siyasa ve



dil



birliği kabul ettirebilmişti. Tek resmi dil olan Rusçanın kullanıl"' ması, bütün memleketi ağına alan bürokrasinin kudreti, impara..







10



tora teba'.'lsmın bağlılığını garanti altına aldiran Ortodoks kilise­ sinin her yerde hazır ve nazır oluşu, bütün Avrupaya }j:afa tutabi­ lecek çapta bir İmparatorluğun başlıca temelleriydi. Ve "gereğin­ den çok beklediklerini" söyleyerek şikayette bulunan Rus libe r al­



lerine Raymond Poincai:e sabır öğütlemekten kendini alamıyordu.



1905 UYARMASI 1905 sarsıntılarını ve Japonyanın karşısında Rus bozgununu hatırlayanlar için 1914 yılında rejim düzelme işlemini ustaca yü­



rütmüş ve umut edilmeyen bir iyileşme başarmış gibi görünüyor­ du.



ne



Oysa 1905 olayları kimsenin aklından çıkmış değildi: Gapo­ adındaki halkçı eğilimli papazın yönettiğ·i başkentteki karışık­



lıklar; işçi yığınlarının Çara



sevgısını



yitirmesine· mal olan 9 yüzlerce işçinin



Ocak 11l05 tarihindeki kanlı pazar olaylarında



Kış Sarayı'nın alanında akıttığı kanlar; "kızıl



horoz" un yanan



"yuvalarından" ev sahiplerini koğd uğu köylerdeki kaynaşma bu olaylar ar asındaydı .



Sonbaharda da Çu-Şima deniz savaşının (15 Mayıs 1905) kor­



kunç yenilgisi,



zate n



tehlikeye girmiş olan bir savaşın kaderini



Port-Arthur uzlaşmasıyle (Nisan 1905) belli edi nc e genel bir grev



monarşinin varlığını tehdit etmeğe başlamıştı bile. İkinci Niko­



la'nın güçsüz omuzları Büyük Petro'nun



imparatorluğunu daha fazla taşıyabilmek görünüyordu.



_ve



Büyük Katerina'nın



yeteneğinden



yoksun



Ustaca verilen imtiyazlarla beraber yürütülen bir bastırma



hareket{ durum'l:ı düzeltmişti. Zor durumların adamı olan Witte•­ niİı "öflltlerini dinliyen Nikola ihtilM hareketini sonunda: bastır­ mıştı. Tahta çıktığı zaman (1894) liberallerin



alçak



perd(!Qen



,.Ukeelen ihtarları nı "anlamsız hayaller" diye niteleyen aynı hli­



kiimdar imtiyazları durmadan ,arttırıyordu: Genel



seç imlere



gidi­



leceğini vaadediyor, vatandaşlara ö:zgttriük tanınacağım· l!(JyHiyor, DUma'nın yA.ni parlamentonun kunılaeağını



·



Duma taşıyacaktı.



açıkllyordu.



bütün kanunların yti.rtltüleceği bir organ 'niteliğini



İmparatorluk ihti1M tehdidinden ancak �şru bir ihtill.lle kurtu­



luyordu.



Aıaı.yasaya bağh bir hükiimetin kurulmaaı yolundaki gelişme



artık kaçınılmaz bir hale gelmişti. Bu ilk temsilcilerr l't!jiminiJl tasıatı memlekette çok iyi karşılanmıştl. Rus



gazetecihrinia " j) .



'



- 11 kışkırtıcılarının iki kuşağın ı n hayali bir Anayasa Meclisiydi. Bil·



tUn belirtiler de böyle bir Meclise gidildiği yol undaydı. 190ô'dan sonra rejimin gelişmesini İngiliz tipi bir parlamen· tari zme kadar v:ar dırmak çabasını göst ermekl e öğünen K.D. par· tisinin (1) üyel eri imparatorla uzlaşmışlardı. Ilımlı çevrelerle kü· çült burjuvazi grev hareketini zaten bırakarak işçi yığınl arın ı da ·



.



desteklemekten vazgeçmişlerdi.



Mo.skova'da 19 Ekimden sonra sona eren g rev, yarı-ayaklan· ma ö zelli ğini taşıyan grevin kurmay kurulu olan İşçi sovyetinin



yakalanmasıyle_ Saint- Petersburg'da 9 Kasımda kökünqen



bas­



tırılmıştı. Minsk kongresinden (1898) beri parti halinde bir ara• ya gelen sosyal-demokratlar



yeniden genel greve gidilmesi için



harekete geçmek isteyince çağrılarını kimse izlemedi.



Ayak lan·



ma teşebbüsü Moskovada kanla ve silahla boğulmuştu (7-17



Ara­



lık 1905). İkinci Nikola artık partiyi kazanmıştı: Ordu kendisine bağlıydı,



sıkıdüz e�



altındaki asker - köylüler ayaklanan işçilerin



tizerlerine ateş açmayı kabul e tmiş l€r bürokrasinin desteği de mo­ narşiyi kµrtarmı ştı. _



lHTlLALlN GERiLEYiŞ/ 1905 krizinin halkta birdenbire o rta ya çik ardığı sosyalist



ve



i hti lıl lci eme llere ve 1861'de köleli ğin kaldmlmasiylc pek do�u-



0& benze meyen . köylü yığınlarının için için kaynamasma



kartın



artık duruma iyimserlikle bakabilirlerdi. Tutuklanmaktan ve . kud·



elinden kurtulabilen llOffy&l demokratlar yabancı ülk elere giderek sürgünlerin sayısını arttır­



·retli Okhrana'nın yani siyasal polisin



mışlardı. Bu insanlar öyle kimselerdi ki impar at orl uk rejimi bun· ları yeten ekle rin i uygulayabilecek bir



alan a çamadığından kuşak·



lanian beri siyasal düzenin dışında tutuyordu



Ötekiler tut�klanmış ya da sürg ün e gönderilmişti-. Polis bas­



kısıyla yoğun bir



denetleme sayesinde bu kimselerin gruplaşmala­



rı dağıtılmış, ilişkileri kesilmiş ve bütün Rusyada peşpeşe çıkan karışıklıkların J905 yılında yaygın bir şekilde belirmesinden ge­



niş çapta sorumlu olan ör gütlenmeler dağıtılmıştı. Kaynakların·



(1)



K.D. Partisi.



(Konstitüsyonel-Demokrat), ke ntte



avu•



icatlardan, doktorlardan. mühendislerden ve benzeri serbest mes­



le!decle ilgili kimselerden, memurlardan ve toprak ve mülk sahip­ lerinden kurulu bir partiydi.



-12 -



dan yoltsun kalan, işçi yığınlariyle ilişiği kesilen,Jyabancı Ulkeler­ deki kurmay kurullarına para yardımında bulunabilmek için hay· dutluk



olaylarına başvurmak zorunda kalan (1) .sosyalist çevre­



ler başsız kalmışlar



ve bölünmüşlerdi.



İhtilalci çabalardan bitkin düşen ve tepelemelerden (tenkil• )erden) tımutsuzluğa kapılan işçi yığınları da daha önceki "duygu­ suzluk ve ilgisizliğ·e" dönmüşlerdi. Siyasal kAhinlikler sosyaHst­ lerin başarısızlıklarından kurtulup da kendilerine



l{elebilmeleri



için bir kuşaklık bir şans bile tanırnıyor_du,



REFAH Avrupanın bUtünti:ndeki konjonktür ve ekonomik yeniden hızlanması



şimdi



gelişmenin



imparatorluk rejiminin yararına çalışı­



yordu. Rusyadaki ekonomik hızlanma üstelik :x,elıiden kurulan as·



kert potansiyelin gerektirdiği geniş masraflarla daha da artmııı­ tı. Japonyanı n .karşısında Rus silahlarının yenilgisini silAh en· düstrisinin yetersizliğine bağlayanlar çoğunluktaydı. Silah yapım·



eıhğı ise örgütlenmesi Büyük Petro zamanında başlayan kü!:Uk . devlet fabrikaları halinde Rusyanın şurasında burasın�a dağınık



l>ir · durumdaydı. 1900'de 420 milyon ruble olan askeri bütçe 1910'da 647 milyon rubleye, 1913'te de 861 milyon rubleye yükselmişti



(bu



rakam



ulusal bütçenin % 21'1 idi). Askeri bütçenin enflasyonundan kö­ mür ve özellikle maden endüstrileri yararlanmıştı. Bu alanlardaki ;yarıııma --da modernleşmeyi hızlandırıyordu. Merkezden çok uzaklarda bulunan ve uzun siire yalnız bölge• sel pazarlara mal sürmekle yetinen Ural'daki .eski fabrikalar da ekonomik bir hummanın dürtüşüyle uyanmışlardı. Bu bölgedeki· fabrikalar Baltık'taki gemi yapım şantiyelerinde, Donetz maden­ lerinde, Moskova bölgesindeki· tekstil endüstrisinde, ya da Kaf­ kasyanın petrol alanlarında olduğu gibi sayıları durmadan artan işçiler çalı!;!tırıyordu. Bu artış krizi hakkında bir tek rakam fi­ kir vermeğe yetecektir: 1900'de 30 milyon pud (2) olan çelik Ure..ı timi 1913'te 150 milyona yükselmişti. Böylece 1900'de % 17'2 ih· tiyacı karşılarken 19-13'te % 53'1 ihtiyacı karşılıyordu,



(1) Köylü yığınlarına sanki bir- adım daha a tılsa soylu kişi• ]erin ellerindeki topraklar Jrendilerinin olacakmı$ gibi gelmişti. (2) "Pud" 16,38 kilograma eşittir,



- 13 İmparatorluk rejimine yeni bir şans tanıyan bu refah hak is­ temeğe kalktıkça sesleri kısılmağa zorlanan işçi sınıfınr. ancak dolaylı olarak yararlı olabiliyordu. Henüz ilk"eı durumda olaa sosyal kanunların pek koruyamadığı, paternalist



patronculuğUn



(1) vasiliği altında bulunan ve günde 10 saat çalışmaya zorlanan işçiler, yapmak istedikleri halde yapamamalarına karşın, gene de grevden vazgeçmiş gibi görünmüyorlardı. Bu güçsüzlük ya da işçi sınıfının savaşma gücünün gerileme­ si bütün gözlemciler tarafından tesbit edilmiştir: 1900 yılında sa­ yı bakımından pek azalmayan grevciler 1905 yılı karışıkhldarın..



daki iki milyon grevciye karşılık 1907 yılında 500.000'e dUşmUştü. Ve bu düşüş sırasıyle 1908 ve 1909 yıllarında 93000 ve 8000 grev­



ciye kadar inmişti. Yabancı sermayeler yeniden akmağa başlaım!J• tı memlekete durmadan.



KÔYLERDE EKONOMiK UYANJŞ --1861'de yapılan düzeltmelerden biri bir yana bırakılan köyler de htlktmetin dikkatini üzerine çekerek yararlanmafa b&.§lamıştı. Bir köy burjuvazisi kurulmasını teşvik etmek isteyen



hUkftmet,



tarım işlerinin gecikmesinden sorumlu tuttutu mir'l yıkmafa ça­



lışıyordu. Aynı zamanda bütün iktisatçılar belll ıııüreler içinde ye.. nioen dağıtılan toprakların daha düzgün bir hale sokulması için mfr'in köylüleri uyarmadığını iddia ediyorlardı. Başbakan Stolipin yeni bir mülk sahibi sınıfına açıkça da• yanmak siyasasını güdüyordu. Kulak adı verilen bu yeni sınıf zen·



ginleymiş girişken köylülerdi. Stolipin bunlarla ilgili olarak tiçUncU Duma'da açık-seçik bir açıklama yapmıştı: "Hüktmet sağ­ lam hükümdarlık temelleri üzerine oturtulan imparatorluğwnu­ zun yeniden kurulmasında rol oynayacak sağlam kişisel mülk sa­ hibine güvenmektedir." Kişisel mülkün geliştirilmesi köy toplumunda değişiklik ya­ ratacak ve her Rus köylüsünde bilin�li ya da bilinçsiz bir şekilde birazcık bulunan ihtilalci sosyalizme panzehir görevi yapacak­ tı.



(1) Paternalisme; herhangi bir iş alanında her şey üzerinde ya1mz p atronun otôritesinin kabul edildixi sosyal doktrin (Cevi• renin notu).



- 14 Köyfüıılin mir'cTen a ynlmasmı kohylaştıran yeni kanun Rus tarı mıııı orta ve bü'y'c!k köy m!Hkii temeli iizerirre kurm ağı ama!:



güdüyordu. Ve bu kanun koyl'ülere



dağıtırmış o-lan



toprak fart



2.478.000 i;:fot."lle hafine getirmişti. Bu işfetmelerin yüzöTçümü 11 mi lyon dcsiyatine



hükılmet!nin



(1)



sınırları



yaklaşıf...ak için ki ş isel işletmeci! iktcn ya.na o,lan ve



glln geçtikçe "pazar ekonomisine" d.oğlı'u yönelen böy1e bir köy



burj.uvaziısine güveniliyordu.



- GENiŞLEME Endll!!tri her yıl lrnndi tıretim rekorlarını kırıyordu. En BO"'



nunda gelenekMl eııgelrerfnden kurtulan köy ekonomtBine



(1) (2)



yamrlı



bir pazar



açılıyordu, Geni§ bir iç pazara sıı.hip olan dinamik



Rua tarım ölçüsü. Bniatllli �ibi, Rua sosyalist paitisi bolşevik kanadının



liılni cılan · Lcain bıı siy:ı.saı:ırı Rıısyada ilıtililin geleceği içi11 teblih?er doturüiltcetiDi kabııl



etmi�t.4



- 15 -



'�Ş çevreleri gittikçe daha çok esinlenmeğ'e çalışılan Amerikan



ör­



neğiyle büyülenmişti. 1914 Rusyası yeni �e çok hızlı bir çıkışa hazırlanır gibiydi. Demografisinde "çok büyük bir artış" vardı: Yüzyıl içinde nüfusu hemen hemen dört katına çıkmıştı ve yılda ' 2 milyon "can" fazlasıyla durmadan artıyordu. Endüstrisi büyük bir hızla genişİiyordu. Rusyanın Asya 'toprakları değerlendirilmiş­ ti. Çok büyük zenginlikler vaadeden bu topraklar günün başlıca konuları arasına girmişti. 1914 yılında her şey bu memleketin en korkulu devletlerden biri haline girmiş olduğunu gösteriyordu. Kayzer de aynı düşüncedeydi. Rusyanın hızla gelişmesi onu da düşündürüyordu. Danışmanlarının uyarmasıyle güçlerin kendi aleyhine, geliştiğini öğrenen Kayzer sunulan raporlara "şimdi ya da hiç bir zaman" gibi ,m1i.nalı bir not düşüyordu.



11. -KARA NOKTALAR KIŞKIRTMALARIN YENiDEN BAŞLAMASI



UNUNLA beral;ıer bu refah, rejimin iki gUçsUzlüğiine yeterli Bçareler bulamamıştı: Bunlar, Rus burjuvazisinin sayı bakımın"



dan Cinemsizliği ve ulusal yaşantının dışında tutulan



yığınların



siyasa ile ilişki kuramamaları idi. Kaynaşma ve kışlçırtm a yeniden



ıöyle başlamıştı: Tolstoy ölmUştU ve hUktimetçe şUpheli kişi ola•



rak tanınan ve Ortodoks Kilisesi. tarafından aforoz edilen bu pro.. testocunun 1910 y ılın ın Kasım ayında yapılan cenaze



töreninde



gösteriler _yapılmıştı.



Hareket henüz ancak yarı sosyalist öğrencileri, liberal öğre"' tim üyelerini ve UnlU yazarın halkçı ve Prometeus'çu davranışla" rına, toplumculuğa yaklaşık hUmanitarizmine karşı duygulu kil� çük memurları etkilemişti. HUktimeti daha çok kışkırtmalar, kaY"' naşmalar ve esen



terör havası



dUşündürmekteydi : l!Hl



yılında.



Stolipin öldllrUlmUştü. Başbakanın yöntemlerini de, başarısını da



affetmemlşler.cii. Bir kaç ay sonra 1912 yılının Nisan ayında "Lena•



daki toptan öldUrmelcri" başkent coşku içinde



öğreniyordu. Bu



olayla beraber Sibiryadaki çalışma kamplarından birinde



.



/



-



çıkan



'.':µ.�'\"·· . .



\



-17-



grev de bastırılmıştı� Halkın hoşnµtsuzluğunu giderecek



başka



, bir çare· bulunmadığı için grevin .hemen her zaman siyasal çınla• ma. özelliği taşıdığı bir memlekette hareketin uyanışı bir savunma. değeri taşıyordu: 1912'de grevcilerin şayısı birdenbire 500.000'&. yükselmişti. 1914. yılının ortalarında da bir milyona yakl.aşmıştl,. Deniz kuvvetlerinin tersaneleri Uç hafta ·felce uğramıştı (Mayıs 1914). Tekstil işçileri Moskovada çalışmayı kesmişlerdi. BakO.'da. da petrol işçileriyle polis arasında sokak çarpışmaları oluyordu. , Grevl�rin genişlemesi işçilerin keskin saldırıları, sosyal kay• naşmanın, yeniden örgütlenmenin ilk ·belirtileriydi. Kısacası durum 1905 yılındaki kanlı çarpışmalaı;dan beri



bu



işçi sınıfını birli•



'ğe kavuşturamayan hükO.metin başarısızlığını gösteriyordu. Otok• rasinin alaşağı edilmesini isteyen dövizler görUlmeğe başlan.. mıştı şurda burda... Bunlar da, program ve başlardan yoksun olan işçilerin kanlarının doğrudan doğruya· sevgilerinin nerey� yönel• diğini göstermesi bakımından başlı başına bir işaret sayılırdı.



KôYLERDEK/KAYNAŞMA Duma'da çok zayıf bir şekilde temsil edilmekte olan işçiler aralarinda gerçek bir dayanışma olmadığını hissettiklerinden anayasa-dışı yollara yöneliyorlardı. Ama köylü yığınlarına kar• ıılık işçi sınıfının sayısı pek önemsizdi. Rus nüfusunun % 90'ı köylüydü. Köylülerin desteği uzun süre çarlık monarşisine yet·



mişti. 1905 ayaklanmalarını çarlık "asker kaputları giymiş köylü• Ierin'' sayesinde bastırmıştı. Oysa köylülerin kendi mülkleri gibl benimsedikleri toprakların kısmen ve şartlı olarak verilmesini ön• gören ve 1861'de köleliği ortadan kaldıran güçsüz kanun köyler• deki kaynaşmaya bir son verememişti. Hatta bir köy burjuvazisinin kuruluşu hem topraksız köylüle• rin sayısını arttırmış hem de ihtila.Ici propagandaya yatkın



bir



tarım proletaryasının önemini arttırmıştı. Duma'da .liberal millet-. vekili olan zemstvo doktoru Singaref'i de notlarında belirttiği gi.. bi, izbelerde hamam böceklerinin ve tahtakurularının (ta.htakuru.. ları daha kanaatli ve "daha az aristokrat" sayılıyorlardı) bulun· ması, zenginlik simgesi gibi tanımlanıyordu. HUkümet, iyiye gidecekken büsbütün kötüye gitmekte



ol&n



tarım alanındaki karışıklıkların sürekliliği ya da soylu kişilerin Rus İhtillll



-



•· 1



/



}



- 18 köşkleriniiı. ye



ateşe



düşmekten



verilerek



kendini



yağ ma



edilmesi



aııı.mıyordu. 186l'de



karşısında



endişe­



alınan yarım



tedbir­



lerden pek memnun' kalmayan köylülerin nüfus bakımından büyük fazlalıklar



gösteren



köylerinde



soylu



kişiler'n



mÜ lklerine



olarak sahip olmak için beklemeğe devam etmeleri gili bir işaretti. ki



Kulakların



alışkılarından ve



kesin



bu sorunla il­



etkisi köyltileri kendi topluluklarında­



içglldtisel



"doktrinsiz



sosyalizmlerinden•



döndiiriilebilmeleri için aradan birkaç on yılın geçmesi gerekeeek­



ti. Şimdilik köyUÜer, büyiik mülklere el koyulmasını ve toprakla­



rın köy topluluklarına aktarılmasını öğütleyip duran ihtilllci sor yalistıere



(İ. S.) kulak kabartma.ta devam ediyorlardı. Pomesci­



i:ı�lerin (emlftk ve arazi sahiplerinin) hepsinin hınıız



eu



ve aoygun­



olduklarını açığa vuran kanun tasarısı kadrolarından



tatmae­



«ıok zaman hazır olan köylerde çok geniş .bir yankı yapıyordu.



III.



-



REJiM VE HANEDAN



REJiMiN TEMELLERi ARAYIN henüz yerinde duran ihtişamı, imparatorluk gelene• S ği�i muhayyelelerde kök1eştirmeğe devam eden· imparatorluk,



gerçekten etkili olan yönetmeci1ik çarkı, yöresel (mahalli} yönet• menin -durmadan dallanıp



kollara



rekli yükselişi; işte bütün bunlar



ayrılması,



ulusal



gelirin stı•



monarşiye daha parlak günle•



rin geleceğini vaadediyordu. Ancak 1905'deki korkunç "emsal''; za·



manın alışkılanna uymayacak biçimde ataerkil kalan bu impara• torluğun üzerinde silinmez lekeler bırakmıştı gene de...



Sen-Petersburg sovyetinin son başkanı Troçki bu durumu şöy•



le tanımlamıştı: "Mutlak yönetmeciliğin kutsal tacı üzerine pro­ leterin çizmesi, silinmesi imkİınsız bir damga yapıştırdı." L'Al•



manaclı de Gotlıa, Rusya'nın "otokrat bir çarın yönettiği anaya•



salı bir monarşi" haline geld'ğini bildiriyordu.



Çelişmeli ve istenmeden mizah çeşnisi taşıyan bir formül dojt­



rudan doğruya imparatorluk rejiminin paradoksunu



yansıtıyor"



- 20 du: bu da, anayasaya bağlı otokrat bir monarşiydi. İhtilal teh­ didi karşısında bir anayasa "veren" İkinci Nikola kendi imtiyazla­ rının -azaltılması yoluı;ıda hiç bir zaman herhangi bir şey yap• ınamıştı. İmtiyazları en son noktasına kadar sınırlandırmak isteyen imparatorla (1) en uyanık öğelerinin otokrasiyi anayasa düzeni içinde bir monarşiye çevirmeği isteyen kamuoyu arasında



sinsi



bir çarpışma geçmişti, Bunun da başlıca kurbanı Duma olmuştu. Pekaz söz dinler bir kurul olan birinci Duma çok sıkı "censitaire" bir rejimden ortaya çıkmış olmasına karşın kısa bir süre sonra dağıtılmaktan geri kalmamıştı (1906). Daha da aksi olan ikinci Duma'nın varlığı pek kısa sürmüştü. Yeni bir seçim kanununun _gerçek bir "chambre introuvable"



(2) haline getirdiği



üçüncli



Duma (1907-1912) görevini sonuna kadar götürebildi. 1912'de se­ . çilen ve çoğunluğu otokrasiden yana olan dördüncü Duma eşit süre içinde görev görebilecek durumdaydı. Şu var ki kazanıp kazan• mayacağı belli olma.Yan bu parlamentonun inatçı mücadelesi li" beral çevreleri öfkelendirmiş ve ulusun umutlarını kırmıştı. Du• ma'ın hikAyesi, yerine getirilmemiş geniş bir parlamento umudu­ nun hikayesiydi. Otokrat bir geleneğe sıkı· sıkıya bağlı bir hükümdar için her türlü iktidar paylaşması gerçekten dayanılmaz bir zorunluk gibiY"'



di. Otokra.si, yükü ne kadar ağır olursa olsun, yönetme düzeni ol­



dukça basit a.henkli bir siyasal formüldür (3). Bu formülün de uy­



gulanması durumun gerektirdiği zor sonuçlu uzlaşma ve intıbak cabasının yanında daha az muhayyele isteyen bir ı;eydi. OtOkrasinin yanında geleneğin ağırlığı vardı. Oldukça aşın­ mış bir bürokrasinin desteğiyle az çok hanedana bağlı olan 01"" todoks Kilisesinin teminatı vardı.



Bununla



beraber Rusyanın



( 1) Çar unvam iki yüz yıl önce Büyük Petro tarafından res­ men kaldırılmıştı. Memleketini Avrupalılaştırmak. isteyen Deli Petro bu unvam çok bölgesel, çok yerli buluyordu. (2) Cha.mbre intrauvaq/e: XVlll'ci Louis tarafından ultra� royalist milletvekillerinin Meclisine verilen a ddır. Son derece gerici tedbirler almakla ün yapa n bir kabinedir. (3) Müthiş l van'dan sonra Deli Petro otokrasiyi şöyle ta" 111mlamıştı: "Otokrat hükümdar dünya üzerinde kimseye hesaP. 'vermez; hıristiyan hükümdar ola.rak memleketinin üzerinde Jı.eY."' lince bülı:umet �ürmek. iktidarına sahiptir."'



-21durmadan yabancı etkilere daha çok açıldığı bir çağda örtUlmesl gitgide güçleşen zaman dışı alışkıların doldurduğu böyle bir foı­ müllin başarısı geniş çapta en baştaki otokrata bağlı kalıyordu. "Yığınları aşağıdan vasilikten kurtarmaktan" kaçınmağa �a­ , lışarak "yukardan kurtarmağı" başarmak için (1) bir Aleksandr II



gerekliydi.



nin, hatta bir Aleksandr III'ün otoritesiyle kişiliği



Oysa yeni toplantıya çağrılan Duma'ya "en yüksek otokratik ikti· darın biitün Rusyaların İmparatoruna ait" olduğunu



hatırlatan



Nikola'nın böyle bir açıklamadan sonra _belirmesi muhaklrnk olan anlaşmazlıklarda kendi haklarını bütün



sertliğiyle



savunacağı



belliydi.



iMPARATOR AiLESi Hukukçu. Pobedonoscev'in yetiştirmesi olmasına karşın orto• doks otokratizminin fanatik .(mutaassıp) şampiyonu İkinci Niko· la "cesaretten yoksundu". 16'cı Louis'nin güncesindeki çocuksulu· ğa çok yakın olan Güncesinin .önemsizliği ortadadır., Vücut yapısı zayıf, sağlık bakımından da pek



sağlam olmayan ve



inatçılığı bi_rbirine karıştıran, devleti yönetmek isteyen



enerjiyle nasıl



ve



yönetildiğini bilmeyen, boş inanlara bağlı bu hükümdar üstelik talihsizliğin peşini bir türlü bırakmadığına inanıyordu. Çevresin• dekilere de, kendine de güveni· olmayan İkinci Nikola'nın, ancak talihsizliklerini belirten yıldız falına güveni vardı. Ancak kısml imtiyazların bakanlarına imparatorluk tahtını sağlaştınna olana­



ğını sağlayabileceği bir çağda İkinci Nikola otokrasi düşüncesin· de kendinde eksik olan enerjiyi bulacağını düşünmüştü. Çekingenliği· ve güvensizliği yiizünden imparatorun içine çe­



kildiği yalnızlık İmparatoriçe Prenses Hesse-Darmstadt'ın kişili­



ğiyle daha da artıyordu. Soy bakımından Alman olan İmparator!·



çe ortodoks_ dinini, yeni bir dini benimseyen bir _insanın aşırılığıy­ le benimsemişti. Ama bir yandan da protestan diniyle olan Hişki· lerini de unutamıyordu. Halk arasında



sevilmeyen,



Jermanofil



(Almanyaya ve Almanlara karşı sevgisi olan) olmasından şüphe edilen, bir toplulukta kendini rahat hissetmeyen ve resmi tören­ lerden nefret eden bu kadın onu bağrına basan memlekete kendi· ni kabul ettiremediği için bütün sevgisini üzerinde üstünlülr kuran kocasıyla hemofili hastalığına yakalanan oğlu Aleksis Nikolaye-



l J)



Kurtarıcı Çarın formülüne &öre.



- 22-



viç'e bağlamıştı. Aleksis'in sağlık durumu ona bir parça dinlen· :me fırsatı bile vermiyordu. Starec (1) Rasputin de 1905 yılının Kasımında oğlunun sağlı· ğı için endişeler içinde kıvranan imparatoriçenin yanına kadar ibu fırsattan faydalanarak sokulmuştu. Rasputin'in varlığı impa· ratorluk tahtına skandaller sıçratıp duruyordu. Karakterindeki endişe verici belirsizlik bakımından daha çok Dostoyevski'nin r� manlarma yakışan bu sahtekar papazın bayağılığiyle çapkınlık ve içki alemleri bile kendisini Saraydan uzaklaştırmağa_ yeterdi. Ama çareviç'in sağlığı üzerinde yararlı bir etki yaratır gibi gö· rilnmesi ve İmparatoriçenin üstündeki nüfuzu papazı Sarayda bı­ raktırmıştı. Halktan biri gibi görünüşü bile Rasputin'in işine ya­ İmparatorla İ mparatoriçe ramıştı. Çarskoe Selo'ya çekilen kendilerinden koptuklarını hissettikleri birçok şeyi Rasputirı'in aracılığıyla buluyorlar gibiydi. Rus toprağının kokusunu, halkın ruhunu, ulusun nabzını Rasputin'in kişiliğinde buluyorlardı.



REJiMiN ZAYIFLIGI: TECRiT POLiTiKASI Rasputin'in varlığıyle itibardan düşen İkinci Nikola'nın kör uzlaşmazlığı yüzünden tecrit politikası gütmek zorunda kalan monarşi, memlekette köklerden yoksun kalmıştı. Monarşiyi en çok düşündüren şeyler 1914'te yeniden başlayan işçi kaynaşmasıyla yeni bir grev dalgasının gelmekte olduğu haberleri değildi. Açık• ça ihtilalci olarak bilinen kimselerin hepsi ya sürgüne 'gönderil­ mişti ya da yabancı memleketlerde bulunuyorlardı, Üstelik halk ne tartışmalarını, ne anlaşmazlıklarını, ne de kavgalarla sürdür­ dükleri çekememezlikleri:iıi anlıyabildikleri ihtilalci sosyalistler­ den yüz çevirmeğe başlamıştı. En çok düşündüren şey, rejimin kendi çevresinde açmış oldu­ tu siyasal boşluktu. Siyasal yaşantı şimdi yabancı memleketlere aığınmıştı. Bu konuda özellikle "ihtilitlci sosyal-demokrat işçi



(1) Rusyada bu unva n dinsel düşüncelerinin meyvasınt ke� ilisine başvuranlara verenlere verilirdi. Böyle bir unvana sahip olaiı kimsenin muhakkak rahipliğ e kabul edilmis olması g erek­



mezdi.



-,. 23 partisini" ele almak gerekir. Bu parti kongrelerini belirli sureler içinde Avrupaiıın başkentlerinde yapıyordu. Partinin iki kolu ara•



sındaki anlaşmazlık Brttksel·Londra (1903 yazı)



kongreleri:nde



çıkmıştı: Bolşevik kanadİ merkezden yönetilecek sıkıdüzenli bir



parti kurulmasını öğUtlUyordu. Bolşeviklere göre ihtil!U kadar ancak 'böyle yUrtttUlebi.l.irdi.



sonuna



(proletaryanın diktatörlUğÜ).



"Tiranca" bir partiye karşı olan menşevik kanadı liberal burju­



valann da aralarına katılmalarıyle adım adım yapılacak bir ihti­ lfll tekniğini savunuyordu.



Rusyada bile bir şey yapabilmek yeteneğinden yoksun liberallerle



(K.D. ler)



sendikacılardan,



olan



kooperatifçilerden kurulu



doktrinsiz işçi partisinin yanında önem taşıyan partiler Ekimci­ ler'le YUz·Kara'lar'dı. Otokrasi savunuculuğu yapan ve "immobi• lisme"



(1)



siyasasından yararlanan bu son iki parti, hUkftmetle



işbirliği yapan. partilerdi. Kamuoyunun .yokluğu ancak karikatür



gibi bir siyasal yaşantıya izin veriyordu .



1914'te Rusyanın gerçek zayıflıkları şunlardı: Rejim, kendi• sine hizmet etmekten başka bir ı;ıey istemeyen kimselere yer ver­ mek yeteneğinden yoksundu;



sorumlular düzeimelere



yolu ısrarla, .inatla engelliyorlardı;



aynı



sorumlular



meşıu bir muhalefetten foksun bırakmakla)



götürecek (toplumu



sosyal hoşnutsuzlu•



ğu ihtilale doğru kanali ve etmek için her şeyi yapıyorlardı. Rejim, çalışan halk yığınlarını



memleketin refahına



ortak



edemediği gibi ulusal siyasal ya.ı;ıantıya katılmasını da hiç başara• mamıştı. Aynı rejim, yığınları, yarı ilgisiz. yarı düşman bir da vra• nışla siyasa dışı .bir yaşantıya itmişti. Bu durumu da 1917 yılı or­ taya çıkaracaktı. Bazılarının yazdığı gibi: "Otokrasinin· başarısız• lığını böylesine feci bir hale getiren yok olması değildir; toplumunun yaratıcı güçlerini



kullanmak yeteneğinden



Rus



yoksun



oluşudur� Bunu Rus 'halkının haklarının elinden alınması . ve· Rus­



yanın siyasal yaşantısına ek s tremiz.m damgasının (ihtilalci trinin damgasının)



basılmasıyle



açıklayabiliriz."



dok­



GörgüsU:dükle•



rine ve içten gelme ekstremizmlerine terkedilen yığınların siya­ sal Umnİiliği: İşte asıl tehdidin temeli buradaydı.



Bununla beraber 1914'te ortada herJiz bir şey yoktu. En iyim­ ser ihtilalciler bile 1905 başarısızlığını silmek için ihtilflle en



(1)



Her türlü gelişmeye. ller tücli.i



lo,rma (Çevirenia notu).



yenili&e yöntemli &ar11



azından bir kuşaklık süre tanıyorlardı. Bu süre de rejimin yara­ rına işleyecekti; çlinkü bu on beş ya da Yirmi yıllık zaman bo­ yunca imparatorluk rejiminin bu yeni yedek siyasal sınıfının sty•



rıldığını görerek anayasaya ve parlamentoya uygunmuş gibi mut• lak yönetmeliğe yeni bir hız vermesi imkA.nsız değildi. Ama



o



sı·



rada hesapta savaş yoktu. Ve 1 Ağustos 1914'te patlak veren sa.­



�-lti



ihtilMin



ge li§mesi ni luzlandıracaktı.



IV. - SAVAŞ YENiLGiLER



GERÇEKTEN de Lenin'in "tarihin hı:zlandırıcısı" dediği sa· Gvaş tam o sırada patlak verdi. Bu savaş ve getirdiği talihsiz• likler kısa, süre içinde en ılımlı çevrelere bile otokrasinin tutumu ile Rusya'nın kurtuluşu arasında bir seçme yapmak gerektiğini kesin bir şekilde anlatmış oldu. Müttefiklik görevlerini yerine getirmek zorunluğunu duyan Rus ordusu Fransız ordusunun yükünü hafifletmek için iki defa. :vaktından önce saldırıya geçmişti. İlkinde Fransızlar Belçikada. geri çekiliyorlardı. İkinci Rus saldırısı da Marne. savaşması sıra­ sında olmuştu. İkisi de feHlk�tJe l"Onuclanmıstı: Hindeb\ng Tan• nenberg'de başında S�msonov bulunan 2 nci orduyu bozguna uğ-< ratmış. (25-30 Ağustos) ve Rennenkampf'ın komutasındaki I'nci orduyu- '.Mazuri göllerinde (8-10 Eylfil) imha etmişti. 1915 savaşması da felaket bakımından bunlardan aşağı değil di. Varşova'nın dtişmesiyle Polonya'yı ellerine geçiren Almanlar ..



!Jeya,ı RmıYa'ya giriyofla.ı-







:ve :eaıtı� memle�etıerlni



luamen ıuı..,



- 28...,... yorlardı. Petrograd (1) bile tehdit altında gibiydi.



Baltıkta ve



Karadeniz'de �blukaya alınan, yiyecek ve cepanesini yalnız Vla· divostok'ta.n ve 1916 sonbaharından beri kuzey Şebekesine şimen· diferle bağlanan Murmansk'tan sağlamak zorunda kalan



Rusya



tam bir abluka içine alınmış oluyordu. Donatım, yiyecek ve �ilah



bakımından kötü durumda olan ordu saldırıya kalkışamayacak bir haldeydi. Saldırıya kalkışan askerler kendilerinden önceki dal'ga"" !anmalarda ölenlerin silahlarını alarak savaşmağa gidiyorlardı.



O zamana kadar rejimin belkemiği olan bu ordu iki yönden



sarsıntı geçirmişti: Sayısız kayıplar vermiş ve kadrolarında de· ğişiklikler yapılmıştı. Meslek yaşantıları boyunca monarşiye bağ­ lı olarak_ yetiştirilen subaylarla assubayların yerine alelacele terfi ettirilen yedek subaylar getirilmişti. Bunların çoğu öğrenci çev­ relerinden, liberallerden ve küçük burjuvalardan gelme kimseler­ di. Devrimci, hatta ihtilalci eğilimleri de. herkesçe bilinmekteydi. "Brusilov saldırısı"na karşın 1916 kadroları bakımından



demok­



ratlaşmağa başlayan ordu için 1916 bir kriz yılıydı. Kadroların demokratıaşmasıyle beraber askerler arasında moral çökmesi



de



başlamıştı, Birliklerin iki yıldır uğradıkları bozgunlar ve çektik­ leri yoksunluklar orduyu Romanof'lara bağlılığından koparıyor­



y



du: Aynı yılın son aylarında asker kaçaklarının sayısı bir mil o• ...



na yükselmişti. "Askerler barışa ayaklarıyle o;ı,•



veriyorlardı."



lKTiDARIN ÇôZtJLtJŞ() Rus birliklerinin yenilgisi karşısında en · yUksek



komutayı



eline al!m imparator kamuoyuna kulak kabartmamağa devam_ e di· yor ya da bunu incitiyordu. Duma'nın toplantıları



belli süreler



iç_inde kesiliyor, halkın en sevmediği bakanlar görev başına gell"" yordu. Almanlarla gizli pazarlıklara giriştiği söylenen ve uzun r



süre



Savunma. Bakanlığı yapan_ Sukhomlimov yeniden görev başına ge... tirilmiş, sonra da bir kaç ay hapiste yatmıştı {1915). ·Baııbakall"" ların sık sık değişmesi kumuoyunu iyice rahatsız bakı�ından zayif



olan



,



ediyordu: Ahlak



sözlerine de hf.ç güvenilmeyen yaşlı Stul""



mer'in yerini (Ocak 1916) uşaklığa varan ba§eğmesi di llere des"'



nııı



( 1)



Petrograd adı savaşın başında "Sanlr.t-Petersburg" ad,.. almı�tı çünkü bu sonuncu ad fazla Almazı kokuY._ord1.1ıı



y_erini



..



.._



27



tan olan Goremikin ·alıyordu. Ve aynı başbakan



(Ekim 1916'da)I



nefret edilen Protopopov adında birini İçişleri Bakanı olarak se­ çiyordu. Goremikin yerini Kasım ayının başlarında Al. Trepov'a bırakmıştı. Bu adam ''.1905 celHi.dı" diye tanınıyordu. Sonra



da



!başbakanlığa Prens Golisin getirilmişti (Ocak 1917). Güçsüz bir adam olan Prens Golisin memleketi Protopopov'un yönetmesine engel olamıyordu. Birbirini izleyen bu değişiklikler imparatorun kararsızlığım. bakanları seçmesindeki yetersizliği ve yalnız kalmasının nedeni­ ni ispatlıyordu. Ordunun yenilgileriyle şaşkına dönen



kamuoyu



her yanda hainİikten şüpheleniyordu, İmparatoriçe bile şüphe al• tındaydı. İkinci Nikola'nın heliler arasındaydı.



çevresindeki



birçok kimse de



şüp­



Sorumluluğunun bir kısmını üzerinden attı•



ğı için sevinen Genel Kurmay şüphesiz yabancısı olmadığı söylen­ tileri durdurmak için hiç bir şey yapamıyordu. Gidişatın başlıca sorumlusu olan Rasputin'in öldürülmesi (16 Aralık 1916) ve olayı memleketin sevinçle karşılaması. ilerde daha da büyük olayların ortaya çıkabileceği gösteriyordu. . Ekonomik yaşantı b0zuluyordu.



Demiryollarında



tükenme



belirtileri başlamıştı. Çarç8.buk tamir edilen raylar fazla kulla• nıldığından inceliyordu. Orduların yiyecekleri tehdit



altındaydı.



Petrograd'daki kuyruklar alabildiğine uzamıştı. Bu kentin yiyecek stokları zaman zaman yenilense bile çok yetersiz kalıyordu. Ortada vatanseverlik güveni krizi vardı, ekonomide büyük bir durgunluk vardı, moral çöküntüsü vardı: Yetkililerin durumun denetlenme­ sini yitirecekleri an artık pek uzak değildi. Bu hal orduda başla· mıştı bile. Ekim 1916'dari sonra kuzey cephesi kesimlerini tefti­ şe gönderilen zemstvos birliğinin delegesi raporunda şunları ya-. zıyordu: "Birliklerin duyuş ve düşünüş durumları çok endişe ve· l'icidir. Askerlerle subaylar arasındaki iltşkiler son derece gergin­ dir... Kendi erleri tarafından öldürülmekten korktukları için su­ ibaylar çok zaman birliklerini saldırıya geçirmek istememektedir­ ler." 1915 yazının talihsizliklerinden beri birçok belediye yönet­ mecisi ya da zemstvos milletvekili yetkililerin güçsüzlüğü ve ye­ tersizliği karşısında yiyecek işlerini ve ulusal savunma endüstri• ]erinin yönetmesini ele almağa



kalkışmışlardı.



Özellikle Savaş



Endüstrileri Merkez Komitesi- de oldubitti karşısında



bırakılan



hükfimetin herhangi bir teşebblisli dışında kurulmuştu. Ama bu



11e�it komiteler



ve



imııı.aratorluk yönetmesinin yerine ileri



gelen



- 28 -



birtakım kimselerin getirdiği yönetim girişmeleri ulusun çoğun• Krizin patlak vermesini ve Devlet luğunu ilgilendiremiyordu. otoritesinin işlemez duruma gelmesini göz önünde bulunduran Duma'nın merkezci bölümüniin ilerici Blok . (1915) adı altmda ye• niden bir araya gelen topluluğudur ki . ancak su .götürmez bir oto·· riteye sahipti. Ama bu topluluk da daha önceki istekleri yüzün· den (17 Aralık 1916) olduğu gibi görevini yapamamak tehdidi . altmdıı bulunuyordu. Üstelik kapalı bir havaya .v e :mutlak hüküm· darlığın vasiliğine alışmış olan bu topluluğun üyeleri kendilerini Devlet adamı olabilmenin . başlıca iki özelliği olan karar verme gilç ve yeteneğiyle kararı uygulama cesaretini hazırlayabilecek ortamı bulamamışlardı. Bu topluluğun ilk hak iddiası olan "mem· leketin güvenini sağlayacak" bir bakanlığın kurulması isteği pek yetersiz göriinen bir şeydi. Memleketirı güvenini kime ya da ne gibi bir şeye bağlamak istediğini kim tahmin edebilirdi ki ? Liberal avukat Maklakov'un 1915 yılının EylO.l ayında bir gün Russkie Ved omosti lere yaptığı üstü kapalı şu konuşma her zamandan çok günün konusu olmağa . devam . ediyordu : · "Uçurumun yanından geçen dar ve . dolaşık bir yolda korkunç bir süratle giden bir arabadasınız.. . Birden şoförün arabayı süre· meyecek durumda olduğunu görüyorsunuz. Zor durumlarda direk· aiyonu kullanamadığından- mıdır, yoksa çok yorgundur da sinirle· rini denetlemekten yoksundur, her ne hal ise, direksiyon ellerinin arasında kaldığı anda fela.keti önlemenin imka.nı yoktur. Allahtan arabada araba sürmesini bilen kimseler vardır. Bunlardan birinin bir an önce şoförün yerini alması gerekmektedir. Ama araba bu süratle yol alırken böyle bir şey son derece tehlikelidir. Ve sonra düşltnmeden yoksun kalan ya da bunu bir meslek izzetinefsi yapan ı:ıoför direksiyonu kimseye bırakmamakta direnmektedir üstelik. Böyle bir durumda insan ne yapabilir ? .. . Bir tek el hareketi ara• ibayı uçuruma yuvarlayabilir: Siz bunu biliyorsunuz, şoför de bi· liyor. Ve şoför sıkıntınıza ve güçsüzlüğüne gülmektedir : "Direk· siyona dokurui:ıağa cesaret edemezsiniz !" haklı : Buna cesaret ede• meyeceksiniz ... Dahası da var! Ona hiç bir şey· yapamıyacağınız gibi, öğütlerle yardım etmeğe pe çalışacaksınız. Böyle yapmakta da hakkınız var. ÇUnkU böyle yapılması gerekir. Ama yarnuri cilaeı halli. parlıyordu ama savaştan iki yıl önce ( 1912 ) iktidarın baskısıyle seçilen ve tek gösterisi de İleri Blok'un kurulması olan bu Duma herkesi hayal



kırıklığına



düşürecek gibi görünüyordu. Yalnız polis kayıtsız şartsız yetkililere bağlıydı. Halkın nef•



ret ettiği, herkesin "firavunlar" (2) diye adlandırdığı bu polisi�



halk tarafından sevilmediklerini bildikleri gibi ayaklananlarm da kendilerine nasıl bir ııon hazırlamak istediklerini tahmin ediyor­



hızl&



lardı. Çünkü sayı bakımından kalabalık olmadıklarından Yok



olma tehlikesiyle karşı



karşıya



bulunduklarını



biliyorlardl..



Petrograd kentinin kendisi polislerin tek müttefiki



olarak kalı..



yordu. Bu kent sanki özellikle bir ayaklanma tahminine göre ku•



ruırimş gibiydi, Moskova ile aralarında bundan daha çarpıcı karşıtlık düşünülemezdi. Moskova kilise labirentleriyle,



bir



dolaşık



küçük sokaklarla doluydu. :M:oskova bir "engelleme sokaklar" ken· tiydi. Buna karşılık Petrograd prospekti'ler yAni büyük "avlular'' kentiydi. Petropavlovskaya kalesinin stratej ik durumu, Amirallik binasından sonraki avluların pırıl pırıl bir açıl\hkla dizilişi, ken· tin alanlarındaki manevra. yeteneğinin değeri düzen savunucula· rının ellerindeki olumlu kozlardı. Şok da,



demek ki, buna göre



olacaktı.



(1) P.N. M1LYUKOF,



Russlands Zusammenbruch, sayla 7. (2) Günümüze kadar gelen bu adlandırma lncilde geçen şıı sözden. ötürü kullanılıyordu: (Firavun: "cellat ve gaddar"). OrtO"" dokSlar bu deyimi çok kuIIamrlardı. Rusçadaki "smert l a raonam...., deyimi de bu yüzden çok ağır bir küfür y_erine geçiyordu,



·



/



III. - ŞUBAT GÜNLERi ıs



�·ışçi



kadının bayramı"



ŞUBAT



olan Uluslar-arası Kadınlar GtınU tam



bir k�ynaşma içinde bulunan P etrograd' da 23 Şubata rastlamış• tı. Mağazaların, dtl.kkaıtların, fırınların önlerinde uzayan kuyruk•



larla daha



önceki günlerin grevcileri için bu olay iilkUsel bir yığın .



manevrası niteliğini taı;ııyo:rdu. Gösterinin ilk kışkırtması tekstil alanında çalışan işçi kadınlardan geldi.



Prole taryanın Btedenbe·



:ri en çok ııBmUrülen bu işkolund ıl.ki işçileri fabrikalarından ayrıl-ı



dılar. Bunu yaparken baı;ıka işkollarında, özellikle maden endUst•



risinde çalışan işçilerin de fabrikalarını bırakmalarını sağlayacak ,biçimde kışkırtmalar yapmaktan geri



kalmadılar.



Öğleye



doğru



halk dalgası yönetmeliklerin bulunduğu mahallelerin - dolaylarına



1



dayandı, Nevsikij alanını geç ti, belediye Duma'sımn



p



(1) önünde



gösteri ya arak "ekmek !" istedi. Görünüşe göre tek parola' bu ol.;



du. Henüz ortada 90.000 grevci 'vardı. Saat 18'de duruma el



.



tisi



(1)



ko""



Ya · da, Petrograd Beledil,e Meclisi. Bu meclis K.D. · par



:vögü!l_de bir µJeclisti.



- 41 -



yan polisler "işçilerin







% 20 sinin greve katıldığını" oranhyorlal"I



f4 ŞUBAT Ertesi günü tramvay işçilerine grev emrini kim vermişti ? . Hiç bir direktif alınmadan süreli sarsıntılarla gelişen · ve gösteriye katılanları bile şaşırtmışa benzeyen bu hareketin kim"in tarafından ' başlatıldığını kimse bilmiyordu. Yetkililerin dinmesini beklediği bir kaynaşmayı bu ilk adımdan daha iyi hareketlendirecek bir şey olamazdı. Fabrikalarına katılmaktan engellenen işçiler şimdi kendiliklerind.en grevci durumuna geimişlerdi. Bunların yarısı iş· lerini bırakmıştı. Yığın olarak bile sloganları daha cesurcaydı. Ar� tık yalnız ekmek istemekle yetinilmiyor, doğrudan doğruya mem... leketi yönetenler ele alınarak : "Kahrolsun otokrasi !'', "Kahrol"' sun hükümet!", "Kahrolsun savaş ! " diye bağırılıyordu. Karışık• lıklar ayaklanmaya· dönüşüyordu. Bununla 'beraber olayın en önemli, en tehlikeli yönleri Nikola Garının dolaylarında kısa bir süre patlayan tüfekler ya da grevcilerin üzerine bir türlü ,ateş et• . meğe karar veremeyen kazak devriyelerinin nisbi iyiliği değtldi. Yetkili yöneticiler için en . endişe verici tanı ( teşhis) özel binala· rın bulunduğu mahallelerdeki meraklıların ve gezinenlerin işçile• re karşı açıkça gösterdikleri yakınlıkta okunuyordu. Ayaklanma gene de ölçü!U bir nitelik 'taşıyordu. Öyle ki yüksekten gelen bir emirle akşam çıkan gazeteler karışıklıklardan hiç sözetmemişıer.; , di,



GENEL GREV Ama 25 Şubatta gittikçe çoğalan göstericilerin ellerde salla• nan kırmızı bayraklarını görmemezlikten gelmek mümkün değil· di İşçi topluluğunun % 90'ı artık greve katılmış bulunuyordu. Bunlara, kazak işçileriyle tehlikeli bir şekilde kardeşçe kaynaşan kasketli ve altın yaldızlı düğmeli öğrenciler de katılmıştı. Bir gün önce olduğu gibi göstericiler kentin göbeğindeki Kazan katedra... linin çevresinde toplanmışlar ve Nevskij alanını tıkamışlardı. Ka"' labalıktan Marseillaise'le ihtilalci şarkılar yükseliyordu. İlk dal· galanmalar halkın polislerden ayırmak istediği kazaklara kadar



ulaşmıştı. Halk kazaklara : "Sizden olanlara ateş mi edeceksiniz ?''-,



- 42 -



4'iye bağırıyordu. Bununla beraber öğleden sonra ihtrnU ilk kur­ banları Nevskij Prospekt'in ( alanının) alt yanındaki Büyük Ma­ ğazaların ç evresinde verdi. Kurbanların sayısı henüz azdı çünkU güç kullanmak istemeyen kazaklar arasında bir . azınlık havaya . ateş ediyordu. Ama bu ilk dalgalanmalardan faydalanmak ve kar­ tı gelmeyi büyük bir ayaklanmaya dönüştürmek için göstericile­ . rin sililha ihtiyacı vardı. Oysa uzun yıllardan beri halk son defa .hAJA · siÜihsızdı.



Akşam vakti ihtilal yeni kurbanlar veriyordu. Bununla bera­ . ber düşman bir kalabalığın ortasında çok zaman zor durumda ka· lan polisle ordu, dönülmesi imkansız çatışmaların önüne geçmiş­ . ti. Petrograd'ın askeri komutanı Kabalov'un taktiğinin şöyle ol• duğu anlaşılıyordu : "Partilerin katılmalarının yokluğuyle"



(1)



kendi kendine terkedilmiş gibi görünen bir hareketin yavaşlığı ve



kararsızlığı karşısında etkilenen general insanları hala uslandır­



maya çalışıyordu. Karışıklığın hala dineceğini. umut eden gene­ ral Kabalov 25 Şubat günü, yani cumartesi günü işçilere gelecek tıalıya kadar (2 ) işlerinin başına dönmelerini yoksa kendilerini eepheye göndermek zorunda kalacağını buyurmakla



yetinmişti.



Bununla beraber geceleyin bu yatıştırıcı takUği yasaklayan yeni bir pı'.ırum çıkmıştı ortaya: İmparator karışıklıklara "hemen erte­



ili günü son verilmesini" emrediyordu. Artık gUç kullanma sırası gelmişti_ Her şey pazar gününün kesin olacağını gösteriyordu.



26 ŞUBAT Ama bu kesinlik yarım kaldı. Bununla beraber gün doğarken kuzey kıyısının büyük bir bölümü ayaklananların eline geçmişti, Bunlar gece süresince işç i mahallelerindeki ( özellikle Viborg'da­ ki ) polis karakollarını basmışlar, yağma etmişler ya da ateşe ver­ mişlerdi. Yetkililer köprüleri boşuna tutmuşlardı. Neva'yı bı.ız Us­



tünden geçen işçiler garnizonu kendileriyle birleşmeğe çağırmış­ laı:dı. Ama birlikler bu çağrıya hiç aldırış etmemişler ve kurulu l)üzeni ellerinden geldiğince sürdürmüşlerdi. (1)



diği gibi.



26 Şubatta yani ertesi günü polis raporlarında belirtil•



(2) lşçilerin kendileri de aynı gimde genel greve gitmeğe karar vermişlerdi. Bu yeni tanıtılma da olayların gelişmesinde ill­ fililin biç bir plana dayanmadığını gösteriyo_rdu,



- 43 -



Bununla beraber çözülmelerden ilki İmparatorluk Muhafız Ala• yının en değerli birliklerinden biri olan Pavlovsi'lerin arasında öğleden sonra görüldü. Ama düzeni bozmağa yeltenenler çabuk hizaya getirildi. Askerlerin ellerinden silahları alınarak kışlaları· na gönderildi. Kışlalardaki 1500 askerin kurşuna dizileceği söylen• tileri oı:ta:Ya çıktı . Bu, çarlık, yapısının ilk ve tamiri imli:ansız çatırtısıydı, üstelik ihtilalin açılış töreninin ilk dakikası gibi bir şeydi. Ama bunun önemini kimse . kestirecek durumda değildi Tam· tersine, önceliği elinde bulundurmak isteyen ve her türlü bas­ kıyı önlemek isteyen hükflmet o akşam Duma'nın dağılma karar­ namesini imzaladı. Ayaklanmanın başına geçme ve hMA elebaşı• lardan yoksun bulunan bir ihtilAli aynı yola yöneltme meşruluğu ile büyülenen parlamento üyelerini bu son güç darbesi de kışkırt­ mamıştı. O gün de öteki günler gibi bir sonuca varmadan sona ermiş oluyordu. Gerçekten de sosyalist muhalefet yöneticileri yönünden. (Ke-­ renski, Ckheidze, Skobelev ) ayaklanmaya katılanlar sakıncayla davranmaları konusunda öğütler almağa. devam ediyorlardı. Ve hatta Petrograd'daki bolşevik komitesinin başlıca sorumluların­ dan biri olan Sljapnikov gibi militan (bir düşünce ya da kanı için savaşan) bOl�evik, bile ellerine geçirdikleri UstünlliğU daha ileri­ ye götürmek isteyen ayaklanmacılara "askerleri kazanmak ve çar­ lığı felce uğratmak" için "propaganda işlemine devam etmeleri­ ni" öğütlüyordu. Hazırlıklı ve belirgin olmayan · bu ayaklanma yön­ temli bir şekilde hazırlanan ve harekete geçirilen sosyalist ya da Marksçı ihtilalin taslaklarından i§te böylesine ayrılıyordu. Bu anonim ayaklanmayı ( kimin harekete geçirdiği belli olmayan ayaklanmayı) "ihtilalci içgüdülerine" terkedilen yığınlar kendi içlerinden doğan bir gücün dürüstlüğüyle zafere ulaştıracaklardı . Çünkü yetkili yöneticiler durumdan henüz umutlarım kesmiş de­ ğillerdi. Duma'mn başkanı Rodzjanko başkentteki belirsiz hava­ y ı oldukça iyi yansıtan telaşlı bir telgraf gönderiyordu İmpara­ tora:



• .



"Başkentte anarşi. Hükftmet felce uğradı. Genel hoşnutsuzluk büyüyor. Sokaklarda gelişigüzel ateş ediliyor. Bazı birlikler bir· birlerine ateş ediyorlar. Memleketin güvenini kazanmış bir kim• seye derhal yeni bir hükftmet kurması için yetki verilmesi gerek­ lidir. Vakit kazanmağa çalışmak imkansızdır. Gecikme demek ölüm demektir."



44 Ayaklanmacılarla askerlerin kardeşçe kaynaşmalarından ön" 'rdu. Menşevik• terin öğütlediği burjuva demokrasisine · baştanaşağı demokratik . bir sınıf cumhuriyetiyle, bir sovyetler �umlıu�iyetiyle karşı çıkı· yo,rdu. B.aşıirıııın ilk koşulları Lenin'e göre şunlardı: Bankaların ulusal laştırqması, üretimde işçi deneqemesi, Internationale'in yeniden ·kurulması, henüz azınlıktaki bo lşev i kler tarafından yı· ğınlar ın sabırla bolşevik eğitimine y önelt ilm es i ( l J . İ ş J:İu programı bolşevik partisinin merkez komitesi� e · ve Ştı• bat ihtilalini iyice benimseyerek burjuva ihtilalinin tamamlanma• masına v e o günki proletaryanın güçsüz1üğline iti raz .eden ·�eski boişevtklere". kabul ettirmeğe kalıyordu, Bunu Rusya Bolşevikleri İıin 7 ci Konferansı y erine getirdi. (24-29 Nisan ) . Lenin'in tezle· rinin ben im sendiği bu konferansta aynı tezler ihtilalci hareketi· nin temeli o!ar:ik yerleşti A rt ık bolşevik programı kes İn çi z gi· Jerle ortaya çıkm ıştı : Ulusal savunmaya hiç taviz · verilmey�cek· ti, geçi ci hükumet hiç desteklenmeyecekti, " iktid arın tümü sov· .yetlere" slogarn benimsenecekti. Ve böylece L en in 'in savaş � arkadaşlariyJe . Prol e taryanın. zih· • ııinde çok önemli siyasal ve Psikolojik yepy.eni bir değişiklik ol u Yoı:du : Her z a man için uzak ve s'Oiıu belirsiz bir şey . gibi dü• şünülen bir sonııcu içtenlikle benimsemeye başlıyorlardı·: Bu da iktidarın ele geçirilmesiydi. En k esi n e tken olarak ortaya · çıkan _ Lenin' in sözleri ve doktrini tam hedefi bulmuştu : Gerçekten de ·Lenin ihtilalinin ulusal savunma gerekleri karşısında · geril emeğe ' başladığı ve Almanyaya karşı savaşın sürdürülmesine katılmak için müttefik d_evletlerin Petrograq Sovyetine bir kaç s osya l ist milletvekili gBncİerdikleri zamanda Petrograd'a dönmüş bulunu• yordu ( 2 ) . İş çi y ığınlar ın_ın , giyimli kuşamlı menşevik liderleri· dışarıya karşı savunma



·



görev ini burjuva bir hUkO:mete



( 1) 4 No. lı tezin anlamı özellikle buydu. . Bolşevik partisi· nin henüz küçük bir azınlılc olduğunu kabul eden bu tez bolşevik· lerı' Sovyetlerin " ta k tik hataları üzerinde yığınları sabırla, yi)n· temli olarak, inatla "aydınlatmağa" çağırıyordu. Bolşevik parti·



si böylectt durup dinlenmeden bir propaganda eylemine çağırılmış o[uyordu. Geniş çapta biİ: sözlü saldmnzn yer bulacağı bolşevilı: yayınları olaylarda esaslı bir r ol 9yna ya cak tı . (2) Fransız sosyalist milletvekilleri arasında A. Thomas v• M. Cahin bulunuyordu. ·



..



- 75 nin keyiflerince Yönettikleri belirli amaçlardan yoksun otan W ihtil_Alin soluğu tıkanıyordu. Belirli bir programı olan tek kiti ı,e. nin'di. Ve Lenm bu programıyle bu ihtilAle bir anlam kaza.adll'I"'. yordu ( 1 ) ,



(1) ki de



4



:•



Kanadada lngilizler tarafından gözaltında tutulan 'f'rer Mayısta dönmüştü. Böylece başlıca aktörle-r dönmiif



nuyorlardı. lhtilalde



verilen



blllıl".



ara sonuna yaklaşıyımıu. _



;:..-



/



ı .f



\.



I



:V. - SAVAŞ k 1



G



EÇİCİ



hükfimetin karşılaştığı sorunlardan en korkulusu



sa•



vaştı. Tarım sorunu, sosyal kanunlar sorunu gibi öteki bütün



sorunlar savaşa bağlıydı. Anayasa M eclisinin toplanması bile ulu-



·



1!8.1. savunma gereklerinin gerisinde ikinci plana atılmıştı. Kendi . �_vaşı olmayan bir savaşın izinde sürüklenen ihtilıtlin geleceği



üzerinde ağır bir tehdit dalgal'tnıyordu. Savaşın sürdürülmesi de



. olayların doğurduğu yeni duruma küçü:ıtıseyerek katılan bir asker •



kastını güçlendiriyordu. Düşmanın gücünü yitiresiye bir sava� "İh Ü HUin gücünü tüketecek savaşa" ( Troçki ) dönüşebilirdi. Hü· kil.metin ve ihtilalin kaderi doğrudan doğruya buna bağlıydı.



SOVY_ET1N DAVRANIŞI Ortada iki şıklı çıkmaz vardı ve bunlar çözülmez gföi görU..; nUyordu : Memlekette ihtilali gözden çıkarmak bahasına Hohen"'



.zollern'lerin mutlak yönetimine karşı bir ihtilali savunmak mı, yoksa . bir Alman saldırısının yayılması karşısında ihtilıtlin kay·



bolup



gitmesini göze alarak ihtilali içeride sağlamlaştırmak mı gerekiyordu ? Birinden biri üzerfrıe bahse girmek zorunluğu vardı • .



Leni:n!in dönüşünden önce memleketin hemen hemen tümü vatan•



- 77 severlikleriyle ihtilal



coşkunluğu arasında sıkıimış kalmıştı. · Al"I·



manyada ihtilal kopamıyacağın a pek inanmayan menşevikler de ke• . sin



bir siyasanın çizgilerini



ortaya çıkaramamışlardı.



Petrograd



Sovyeti tarafından "bütün memleketlerdeki işçi ve proleter arka-. .daşlara" yöneltilen



( 14 Mart)



Uluslara Çağrı



bir



menşeviklerin



tek resmi tutumu olmuştu. Avrupa uluslarını yöneticilerinin em­ peryalist siyasasıyla savaşmağa ve



"barış lehinde ortaklaşa ha"'



rekete geçmeğe" çağıran bu "yarı savunmacı, yarı barışçı" çağrı­ da uygulanmasına uygun düşebilecek hiç bir nokta yoktu. Üstelik S tol�hod (21 Mart) ani Alman saldırısı da kısa bir süre içinde bu öğütlerin faydasızhğını ortaya çıkaracaktı.



Ne savaş



yapmağa,



ne de savaşı durdurmağa yanaşan menşevikler pek kapalı J:rir şe­ kilde barış yapmaktan başka bir şey öğütlemiyorlardı En iyi ba.. rış



yapma yolunun gene de savaşı kazanmak



olduğunu ·düşijnen



bir hükumetle aralarında anlaşmazlık çıkması böylece kaçınılmaz oluyordu artık



"MILYUKOF'UN NOTASI"



Uluslara Çağrı



14 Marttaki yetini



karşı



-·tefiklerin



karşıya



zihinlerine



hafifletmek



isteyen



geçici hükumetle Petrograd Sov•



getiren anlaşmazlığı billurlaştırmıştı, takılan



bir



gün



önceki



uygunsuz



Müt· ·



izlenimi



Milyukof 16 Martta Sovyetten ayrılarak ·bu.



Çağrının hükumeti hiç bir şekilde taahhüt altında bırakamı.yaca-. ğını açıklıyordu. 23



Martta yaptığı bir basın toplantısı,



Milyu•



kof'a "İstanbula sahip olmanın her zaman için Rusyanın bir · gÖ"' .



·



revi olduğunu" hatırlatmak fırsatını veriyordu. Her türlü emperya•. . list • savaşa, yani savaşı haksızca sürdürmeğe ve böylece karşı olanların durumlarını güçlendirmeğe yöneltilen her



ihtilale tiir!U



yayılma amacına düşmanlık duyan Sovyet için bu kadarı fazlay.;



dı. Sovyet bu



bildirinin geri alınmasını



Martta Sovyetin



yanında yer aldı



isteyince



( 1 ) . Sonra



hükumet 2 7



Sovyet, 16 Mart



( ı) Sovyete gönderiJ..en bir notada hükumet öz eliikle şunu belirtiyordu: "Özgür Rusyanın halkı yeni topraklar lethetmeğe çalışmamakta ama halkların kendi haklarını kendileri koruma te­ meline dayanarak en kısa zamanda adil ve sürekli bir barışın imzalanmasıni istemektedir". Bu, Milyukol tarafından ortaya atılan ilhakçı amaçların resmen yalanlanmasıydı.



" t, . ·• �



•'



- 78 blik1}met notasının düzeltilmesiyle ilgili olarak.



tetikl e r e bildirmesini hUkfimete kabul ettirdi.



bu durumu



HüJdkmet



Müt·



bunu ye•



rine getirdi. Ama Mi lyu k of Sovyet tarafından kabul ettirilen "ne



bağlanma ne de yardım" formüfüntl özetleyen hükfimet ·



değiştirmişti. Yalnız



kendi



bir paragrafta "bü tün ulusun son zafere kadar aUı·qürmeğe kararlı " arasındaki işbirliği



keti



notasını·



sorumluluğu al t ı nda kaleme al ınan



olduğunu



dün�·a



Hük.fiırietıe



belirtiyordu.



siyasasını başarısızlığa ula ş t ı ran



ve



ek



savaşını



SoVYet



!'lemle­



oldu bitti karşısında bırakan bu metin barutu ateşledi.



NiSAN Gt1NLER1 (20-21 NiSAN) VE IIÜKÜJltlETIN DÜSl.ıES/



-�w, ...,



•/'



Notanın açı klanması kızışık bir havaya raslamıştı. ·Zaten ih·



:



tffal kurbanlarının ulusal rad



belirli bir



lialkımn



gömme tö r enl eri n i n



( 23 Mart)



Petrog·



bar ı şç ı eğ'iHmde olduğunu orta:ya çıkar·



mıştı. Kısa bir süre sonra da Lenin'in dönüşiiyle' "savaş savunucu·



'ıi



larırıa" karşı � l dırı ları n ı n k e sk i n Üği kendis_ini casus ve kışkırtı·



. cı ola rak suçlayan' va tan s ev er basında çok· keskin bir kan:ıpanya;ya Aynı ul u sçu çevreler



· yol açmışti.



17 N i san da bir s a vaş saka tla rı



ır.ünü dUzenlemişlerdi Savaş sakatları şu vatansever dövizlerle geçit resmi yapmışlard ı : "Yaralarımız muhakkak zafer bekli yor ! " "Barış isteyenler kahrolsun !".



Ama bu çaba boşunaydı :



uzatıirnasıyle ihtil!lin kötü duruma düşeceğini aı gittikçe



yükseliyordu.



karşı Leninei



,.



savaşın



düşünenlerin s ayı·



üs teli k hükumetin "savaşçı" si yasa sına



propagandanın diktiği



bazı işçi



topluluklarıylc çar­



pışmala r 'da olmuştu. 18 Ni sa n (Rusyada i lk defa resmen kutla·



. nan



i



Mayıs Bayramı ( 1 ) günü ) halkın savaşı tutmadığını bir de­



fa daha ortaya



dıği büyük bir



çıkarmıştı : Sovyet barışçı parolalarının alkı �an· . halk yürüyüşü düzenlemişti. "Bağlanmasız ve yar­



dımsız bar ış" sloganı savaştan bıkan ve s o syal__ de,vrimlerin sonun­



da n endişe



duyan



geniş



halk



tabakalarının



duygularını



iyi anla­



tıyordu. Daha ertesi günü öğre n i l e n Milyukof'un notası bu ihtil!l­



ei



barıŞçıl ık



havası içjnde bir



bomba



etkisi



yarattı.



20 N i san d a sokağa döküldüler. Hü­ koyan dövizler bu gösteriye yarı a ya kl a nma ni t e li-



İşÇ!lerle ask erle r hemen



kftmete ka rş ı



(!)



Gcegoryen takviminden on üç geride olan R us



Sovyet Rusya taratından 1



�ubat 1918



tak vimi



tarihinde bırakılmıştı.



'



.



- i9 -



ğl veriyordu. Ertesi gUnU daha yoğunlaşan bu ' halk



elebaşılarının. çevrel ediği



alayları



gösteride bolşevik



D. nin



K.



öğütlemesiyle.



yapılan b ir burjuva karşıt - gösterisiyle çatıştılar. Sovyetin araya girmesi say e sinde çatışma zamanında



garniz ona



bağlı



b� lunan



?nlendi.



Sovyet. Petrograd



D o ğrud an doğmya



Ge­ çabaları­



askeri komutanı



neral Kornilof'un önayaklığını y�.pmak istediği savaşma nı durdurdu v e her türlü



sokak gösterisini yasakladı.



g�tirmeğe



çalıştığı siyasal ka.rarl ılı_k bozulmuştu :



yol



İ hti la l yeniden



ğa başlıyordu. Bütün sayg\Sın1 yitiren M\lyukof vüzleriyle h akları elinden al ınan



( 27-30 Nisan ) .



ve



Guckof b i r hafta B ir i n c i



tamamlamıştı.



-



a lm a



Sovyet teca•



sonra



görevle­



geçici hüktinı e t - süresini



Bolşevik partisi bu nisan günlerinden iki defa olarak çıkıyordu :



yararlanmı1$



Taktik bqJamından bolşevik partisinin yanında



olanlarla bu partiye sevgi duya n l a r partiye karşı illi defa gü v e nle



bağlanmak



·fırsatını N,isan



mından



da Milyukof'un



sındaki



işbirliğinin



olaylarında bulmu:şlardı ;



davranışı,



gerek



bo5luğunu ac; ıkl ayan



s i yasa



!3 ovyet



hükurrı etı e _



gerekse



bakı­



ara•



vatan.severliğe



yapılan her türlü şantajı yargı g:iydiren Lenin'in tezlerini' parlak bir ş e ki l de doğ-rulamış oluy o rdu tarafından hiç tutulmadığını



şın derhal durdurulmasim



rin bolşevik



.



Bu



gUnler özellikle sava ş ın haik



o r taya çıkarıyordu.



tek başına



Ve bu da, sava­



öğtitleyeıı Leııin'e Sovyetle·



bölUğiine geçmelerini sağl amas ı için ol dukça



bir araç sağlıyordu. İş



yeni hükumeti kurmağa kalmıştı.



her zaman kaçınarak gene hükümetin 1)lizleyen Sovyetin siyasal



Hükümete



"



güç!U



katılmaktan



davranışlarım ayıklayıp te·



sorumsuzluğuna öfkelenen burjuva ba·



kanlar hep birden görevden ayrılma tehdidiyle



sosyalıstlerin yeni



kabinede görev almaları zorunluğu üzerinde ısrarla durdular. İhti­



lıj.l ikinci d önemine



miydi



giriyo rd u : Bu



\



Şubat tan



beri ilk defadır ki kan akmamıştı. Hükumetin yerine



rini bırakıyorlardı



,



da. koalisyon hükum etleri



döne­



·



I



-



DÖRDVNCV



BöLCM



KOALiSYON HOKOMETLERI (5 MAYIS 25 EKiM 1917) •



I.



-



1Kt�Cl GEÇiCi HÜKÜMET 23 TEMMUZ>



C5 MAYIS



-



KOALiSYON KABiNESi



N



İSAN günleri,



Milyukof'un



halk



tarafından



Guckof'un görevinden ayrılışı- (30 Nisan)



sevilmemesi,



ve



kabinenin yeniden



ele alınmasını zorunlu kılmıştı. Petrograd Sovyet'ini ellerinde tu·



tan sosyalistler ( menşevikler ve Sosyalist İhtiliUciler ) için artık her türlü iktidar paylaşmasını reddetmeyi sürdürmek söz konusu olamazdı : Kabine sorumluluklarının bir kısmını üzerlerinden at· mak isteyen ve sosyalistlerin



"uyanık sansürcü"



rolünde çekin"'



meden Sovyetin arkasına çekilmelerini görmekten yorulan bakan•



;



\



- 81 larla K.D. partisi üyeleri hükO.mette yalnız kalmağı, l'.eddettiler. Şubatta enerjiyle geri itilen koalisyon ilkesi yerleşmişti. Ulusal güçlerin bir 'araya getirilmesinden yana olan Kerens• ki bir koalisyon hükO.meti öğütlüyordu. Bunu da yaparken



sor



yalistlerin iktidara katılmasında ihtilalin yeni bir gelişmesini gö• , ren yığınların duygusunu yankılamış oluyordu. 1 Mayısta hükO.• mete katılma taraflısı olduğunu açıklayan Sovyet de aynı düşün..



/



cedeydi. Koalisyona karşıt bolşevik teklifi ancak 100 oy alabildi ; doğrudan doğruya sosyalist bir demokrasinin kurulmasını mev• , simsiz bulan ve hükO.mete daha ihtilalci bir yön vermeği düşünen menşeviklerle



Sosyalist



İhtilalciler



teklife önem vermemişlerdi.



Prens Lıvof'un başkan olarak kaldığı koalisyon hükumeti yıl:rii ikinci geçici hükO.met işte böylece kurulmuş oldu (5 Mayıs )_



- •



(1).



Bununla beraber altı bakanlık sosyalistlere raslamıştı .. Sosyalist• ler özellikle Çalışma, Tarım, Yiyecek ve Savaş Gereçleri ile Ada.. let Bakanlıklarını ellerinde tutuyorlardı. Kendisi de Ulusal Sa'" vunma Bakanı olan Kerenski şu yorumlamayı yapıyordu : "İhtilıl.'" lin başlangıcından beri ilk d\)fa olmak üzere hükO.met, yönetmek• gerekeni isteyip yaptırmak, düzene sokmak durumuna gelmiııti."



PROGRAM Kabineye katılmakla sosyalistler gerçekten de hükO.met Uze•' rinde denetlemelerini daha da güçlendireceklerini ve



"ihtilalin



siperlerinde ileri yeni bir duruma geçeceklerini" düşünüyorlardı.



Bu hayal ürünü hesabın aleyhlerine döneceği belliydi : İktidar ıki-ı !iğini olduğu gibi kabinenin içine taşıyan koalisyon, kabineyi güç'"



(1) Yeni kabine şöyle kurulmuştu: Başbaka � ve içişleri Ba• kanı: Lıvof; Dışişleri Bakanı : Te'resçenko; Ticaret ve Endüstri: Konovalof (ikisi de ilerici); Maliye: Singaref; Ulaştırma : Nekra• sof; Eğitim : Manuylof; Devlet Basiret bakanı: Sakhovskoy (döro dü de K.D.); Savaş: Kerenski; Adalet: Pereverçel; Tarım: Cetir parola savaşı günü oldu sadece. Gösteriyi kendi yanlarına çek.; :rnek isteyen bolşevikler, menşevik parolalarının yerine halkı. ken.; di sloganları olan : "Kahrolsun kapitalist bakanlar!", "Kahrolsun 1 1



1 ..



!.



ı·



(1) Taşrada yavaş yavaş gelişebilen ihtilal dalgası ile baş• kentteki işçileri ayıran psikolojik ve siyas�I aranın farkında olan Lenin henüz hükumeti düşürmeği düşünmüyordu herhalde. HeQ.üz menşevik siyasasına geniş çapta bağlı bulıinan yığınların yeteri kadar desteğini sağlayamadığından iktidarda tutunamayacağındaa korkuyordu.



·



- 89 saldırı !", "İktidarın tümü sovyetıere !" sloganlarını



benimseyip



bağırmağa çağırdılar. Demek ki ihtilali yönetme onurunu ele ge .. ç_i.rmek için şavaşan iki siyasa, Petrograd çerçevesi · iç in d e gerçek



bir plebisite boyun eğmiş oluyordu: Biri, burjuva yöneticilerle i ş­ birliği yapan menş ev ik siyasasıydı



(ve bu siyasanın demokıoatik.



biçimliliği yığınların ihtilal içgüdüsüne pek bir şey söylemiyordu ) . Ötekisi çok keskin ama yığınların anladığı bolşevik siyasasıydı. Bu siyasa, Rus tarihinde hiç bir örneği görülmeyen bir parlamen­ tarizmin yatağında kanalize edilecek bir ihtiHUin belirsiz mıinza� rası yerine sovyetin mutlak iktidarının d erhal geçmesini : isteyen bir siyasaydı ( 1 ) . Koalisyonu onayan, saldırıyı destekleyen v e bolşevikleri ta­



nımayan Kongre bu Uç noktada da yenilgiye uğradı, 1500.000 k!}dar göstericinin bolşevik sl oganlarının yoğunluğu karşısında çok e!­



ki len en kongre üyeleri gerçeğ·i görmüşlerdi : Zayıf bir azınlık 01-ı malarına karşın yığınlara yalnız bolşevikler seslerini duyurabi li..;



yorlar, yığınları yalnız bolşevikler harekete getirebiliyorlardı. Bol­



ıevikler rakiplerinin alanında gene rakiplerinin seçtiği si lahlarl a



zaferi kaz anmı şlardı. Ve bu kanıtın cürütUlecek bir yönü de s ok•



tu.



(1) . Çeretelli bu karşılaşmanın simgesef 4eierinl 1ieıidisl le ' labul etmişti: •1thtilalci (ileler iinümüz4eıı lpıiça geçip iendi-ı leı:ini göstereceiler.. ·coğuJJ.1ugun sizin mi t,