Hat San’atı Tarihçe Malzeme ve Örnekler
 9944100241 [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...

Table of contents :
Hat_sberk_1.pdf......Page 1
Hat_sberk_2.pdf......Page 49
Hat_sberk_3.pdf......Page 85
Hat_sberk_4.pdf......Page 107
Hat _sberk_5.pdf......Page 133
Hat_sberk_6.pdf......Page 167

Citation preview

ISBN 9944-100-24-2



ÝSTANBUL BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ SANAT VE MESLEK EÐÝTÝMÝ KURSLARI (ÝSMEK) YAYINLARI Branþ Kitaplarý Serisi



Yayýna Hazýrlýk: ÝSMEK Yayýn Editörlüðü Editör: Muhammet ALTINTAÞ Mizanpaj: Doðan SEVEN Tashih: Dilek CAN, Hatice GÖZLEMECÝ Baský: Numune



ÝSTANBUL BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ SANAT ve MESLEK EÐÝTÝMÝ KURSLARI www.ismek.org - (0212) 531 01 41



HAT SAN’ATI



TARÝHÇE, MALZEME VE ÖRNEKLER



Dr. Süleyman BERK



ÝSTANBUL BÜYÜKÞEHÝR BELEDÝYESÝ SANAT ve MESLEK EÐÝTÝMÝ KURSLARI www.ismek.org - (0212) 531 01 41



HAT SAN’ATI



Resim 1- Hattat Ali Haydar Bey’in celî tâl’ik zer-endud levhasý “el-Kâsibu habîbullah” (Sultanahmed Camii).



“Birinci Cihan Harbi’nde askerlik münâsebetiyle tanýþtýðým Macaristanlý ressam ve subay bir arkadaþým vardý, ara sýra Ýstanbul câmilerini, müze ve kütübhânelerini birlikte gezer, her çeþid san’at eserlerini ziyâret ve tedkîk ederdik. Bir gün, Sultan Ahmed Câmii’ndeki Melek Paþazâde Ali Haydar Bey merhûmun ta’lîk celîsi “el-Kâsibu habîbullah” levhasý önünde bulunuyorduk. Arkadaþým ona bakdý da, sonra bana dönerek: ---‘Dostum! Bu sizin yazýlarda bir hâl var. Çok dikkat ediyorum, ilk bakýþta sâde bir renk, geometrik bir sessizlik, baktýkça harekete geliyor, canlanýyor, cilveleniyor. Önce bir tatlý bakýþ, arkasýndan yavaþ yavaþ içe süzülen canlý bir akýþ, sessiz bir armoni içinde rûhu oynatan metafizik bir mûsiki var. Lâkin ondaki âhengi kulaklar duymuyor, içler dinliyor, dinledikçe bir baþka âleme yükseliyor. Bakarken ne oluyor anlamýyorum, içimi içine çeken büyüleyici bir çehre, bir güzellik denizi, sevimli titreþimlerle gönlümü ferahlatan bir hava, derken bir melek sesi ve nefesi kadar gizli ve ýlýk bir okþayýþ ve sarýlýþ içinde kalýyorum; o, ben; ben o oluyoruz gibi bir þey oluyor, sizde de böyle þeyler olur mu?’ demiþti.”



Mahmud Bedreddin Yazýr, Medeniyet Âleminde Yazý ve Ýslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli, c. I, s. 69



4



HAT SAN’ATI



BAÞKAN’DAN... Hüsn-i hat yani yazýlarýn en güzeli… Tarih boyunca kalem tutan zarif eller, yazýyý nesilden nesile geliþtirerek güzel sanatlar seviyesine çýkartmýþlardýr. Özellikle Osmanlýlar zamanýnda özel ilgi gören bu sanatýmýz, padiþahlar tarafýndan dahi icra edilmiþtir… Gerek padiþahlar gerekse halk tarafýndan çok sevilen hat sanatý, Latin alfabesine geçiþten sonra geleneksel sanatlarýmýz arasýndaki seçkin yerini almýþtýr.



çýkmamýz gerektiði gerçeði bütün açýklýðý ile önümüzde durmaktadýr. Çünkü geçmiþine sahip çýkmayan toplumlarýn geleceði de parlak olmamakta, böylelikle tarih sahnesinden silinip giden nice insan topluluðu bulunmaktadýr… “Yaygýn eðitimin ilkeleriyle gerçekleþtirilen bir yetiþkin eðitimi organizasyonu” olarak tanýmlanan ve Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi’nin önemli sosyal doku projelerinden biri olan ÝSMEK, bugün gerek ulaþtýðý yüz binlerce kursiyer sayýsý, gerek eðitim verdiði 193 kurs merkezi ve 97 branþýyla adeta “dünyanýn en büyük halk üniversitesi” haline gelmiþtir. Genç, yaþlý, kadýn, erkek, özürlü, mahkum ayýrt etmeksizin toplumun her kesimine ulaþan ÝSMEK sadece ücretsiz eðitimleri ile deðil, seminerleri, sergileri, alanýnda önemli bir boþluk dolduran yayýnlarý ile de toplumsal bir hizmete imza atmaktadýr.



Bir dünya baþkenti olan kültürler beþiði Ýstanbulumuz, bütün sanatlarda olduðu gibi hat sanatýnda da önemli bir merkez olmuþtur. Nice hattat, tarihin tozlu sayfalarýna, þehrimizin adýný altýn harflerle kazýmýþlardýr. Osmanlýlar zamanýnda en parlak devrini yaþayan hat sanatýnýn, en nefis örneklerine, Ýstanbulumuzun simgesi haline gelen ulu minarelerde, yüce kubbelerde, hüzünlü mezar taþlarýnda kýsacasý hemen hemen bütün tarihi yapýlarýmýzda rastlamaktayýz. Bir hazine deðerindeki el yazmasý kitaplarýmýz, kütüphanelerde muhafaza edilen, müzelerde örnekleri sergilenen müstesna eserlerimiz de o dönemlerden bizlere kalan kýymetli yadigârlardýr.



Alanýnda uzman usta öðreticileri vasýtasýyla elleri geleceðe uzanan deðerli sanatkârlar yetiþtiren ÝSMEK, hazýrladýðý branþ kitaplarý ile sanat dünyasýna bir ýþýk tutmaktadýr. Saygýdeðer hat sanatçýsý ve ÝSMEK hat usta öðreticisi Süleyman Berk Beyefendi’nin Hat Sanatý kitabý ÝSMEK Yayýn Editörlüðü bünyesinde yayýna hazýrlamýþtýr. Bu sanat kokan, enfes kitapta emeði geçen herkese de ayrý ayrý teþekkürlerimi sunuyorum…



Geçen zaman, geliþen teknoloji ve deðiþen insan yaþamý, sanattaki incelikleri yok etmek için büyük gayret sarfetse de, geleneksel sanatlarýmýz ÝSMEK gibi kurumlar vasýtasýyla yaþatýlmakta, büyük bir özveri, titizlik ve itina ile geleceðe aktarýlmaktadýr. Kültürel deðerlerimize sahip



Sanatla güzelleþen, sevgi, saygý ve hoþgörü dolu bir yaþam dileklerimle…



5



HAT SAN’ATI



FOTOÐRAF DÝZÝNÝ Mehmed Özçay: 12, 20, 24, 27, 32, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 48, 49, 52, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 61, 64, 65, 66, 67, 68, 86, 78, 82, 83, 84, 100, 102, 106, 107, 110, 112, 114, 118, 119, 121, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 136, 135, 140, 141, 142, 143, 146, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 175, 176, 177, 181, 182, 183, 184, 186, 187, 192, 193, 197, 210, 215, 216, 227, 228, 229 Mustafa Yýlmaz: 6, 7, 8, 9, 13, 14, 17, 18, 47, 53, 60, 74, 77, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 98, 104, 115, 116, 120, 122, 123, 124, 134, 137, 171, 173, 174, 175, 188, 191, 194, 195, 196, 206, 207, 211, 212, 213, 214, 219, 225 Bahadýr Taþkýn: 2, 3, 4, 5, 10, 21, 22, 23, 26, 30, 31, 33, 34, 63, 72, 73, 80, 95, 144, 179, 190, 222, 223, 224 Dr. Aras Neftçi: 1, 28, 29, 71, 138 Yavuz Özdemir: 117, 145, 172, 180, 185 Turgut Engin: 51, 96, 97, 125, 178 Abdüsselam Ferþadoðlu: 11, 36, 94 Hâdiye Cangökçe: 19 ve Mehmed Þevki Efendi Meþkleri Muhittin Serin Arþivi: 221 Ali Toy Arþivi: 189, 217, 218, 220, 226 Antik A.Þ. Arþivi: 15, 50, 69, 75, 81, 105, 135 Turan Sevgili Arþivi: 209



6



HAT SAN’ATI



ÝÇÝNDEKÝLER Önsöz ...................................................................................................... 8 Genel Kýsaltmalar .......................................................................... 10



III. BÖLÜM Hat Sanatýnda Kullanýlan Malzemeler ................................ 69 3. 1. Kalem .......................................................................................... 70 3. 1. 1. Okuma Parçasý (Kamýþ Kalem) ..................................... 72 3. 2. Kâðýt............................................................................................. 73 3. 2. 1. Kaðýdýn Boyanmasý ve Aherlenmesi ......................... 73 3. 3. Mühre.......................................................................................... 74 3. 4. Mürekkep .................................................................................. 74 3. 5. Mýstar........................................................................................... 76 3. 6. Kalemtraþ .................................................................................. 76 3. 7. Mürekkep Hokkasý................................................................. 77 3. 8. Yazý altlýðý .................................................................................. 77 3. 9. Makta’ ......................................................................................... 77



I. BÖLÜM Hat Sanatý Tarihi............................................................................. 11 1. 1. Ýslâm Yazýsýna Genel Bir Bakýþ .......................................... 12 1. 1. 1. Arap Yazýsýnýn Doðuþu .................................................... 12 1. 1. 2. Ýslâm Yazýsýnýn San’at Olarak Çeþitlenmesi ............ 12 1. 1. 3. Emevîler Döneminde Yazý ............................................. 13 1. 1. 4. Abbasiler Döneminde Yazý............................................ 14 1. 1. 5. Selçuklular’da Celî Yazý ................................................... 16 1. 2. Osmanlý Yazý San’atýnda Ekoller....................................... 18 1. 2. 1. Þeyh Hamdullah ve Ekolü.............................................. 19 1. 2. 2. Hattat Ahmed Karahisâri ve Ekolü............................. 22 1. 2. 3. Hâfýz Osman Efendi ve Ekolü........................................ 25 1. 2. 3. 1. San’atý................................................................................ 26 1. 2. 4. Ýsmail Zühdî Efendi ve Ekolü......................................... 31 1. 2. 5. Mustafa Râkým Efendi ve Ekolü .................................. 33 1. 2. 5. 1. Mustafa Râkým’ýn Celî Sülüs’te Yaptýðý Yenilik. 35 1. 2. 6. Mahmud Celâleddin Efendi ve Ekolü ........................ 40 1. 2. 7. Mehmed Þevki Efendi ve Ekolü................................... 43 1. 2. 8. Hattat Sâmi Efendi ve Ekolü ......................................... 45



IV. BÖLÜM Hat Sanatýnda Tuðra Formu ..................................................... 79 4. 1. Tuðranýn Kýsýmlarý .................................................................. 81 4. 1. 1. Sere ......................................................................................... 81 4. 1. 2. Beyze...................................................................................... 81 4. 1. 3. Tuð ve Zülfe ......................................................................... 81 4. 1. 4. Kol (Hançer).......................................................................... 82 4. 2. Hattat Mustafa Râkým’ýn Tuðra’da Yaptýðý Yenilikler... 82 V. BÖLÜM Ýcâzetnâme........................................................................................ 85 5. 1. Hat San’atýnýn Diplomasý (Ýcâzetnâme) ......................... 86



II. BÖLÜM Yazý Çeþitleri..................................................................................... 57 2. 1. Hat Sanatýnda Yazý Çeþitleri............................................... 58 2. 1. 1. Aklâm-ý Sitte ...................................................................... 59 2. 1. 1. 1. Sülüs................................................................................... 59 2. 1. 1. 2. Nesih .................................................................................. 59 2. 1. 1. 3. Muhakkak........................................................................ 60 2. 1. 1. 4. Reyhâni............................................................................. 61 2. 1. 1. 5. Tevkiî ................................................................................. 61 2. 1. 1. 6. Rikaa’ (Ýcâze Hattý)........................................................ 61 2. 2. Diðer Yazý Çeþitleri ................................................................. 61 2. 2. 1. Kûfi .......................................................................................... 61 2. 2. 2. Dîvâni...................................................................................... 63 2. 2. 3. Celî Dîvâni ............................................................................. 64 2. 2. 4. Ta’lik........................................................................................ 65 2. 2. 5. Rik’a ........................................................................................ 66



VI. BÖLÜM Celî Bir Yazýnýn Hazýrlanýþý ........................................................ 91 6. 1. Celî Sülüs Bir Hat Levhasýnýn Hazýrlanýþ Safhalarý...... 92 VII. BÖLÜM Lügatçe ve Deyimler .................................................................... 97 7. 1. Lügatçe ve Deyimler............................................................. 98 7. 2. Bibliyografya.......................................................................... 101 VIII. BÖLÜM Hat San’atýndan Örnekler........................................................ 107 IX. BÖLÜM Hattat Mehmed Þevki Efendi’nin Sülüs Nesih (TSMK-GY 190/1) Hattat Halim Özyazýcý’nýn Rik’a Meþkleri .........167



7



HAT SAN’ATI



ÖNSÖZ Son yýllarda klasik san’atlara karþý büyük bir ilginin



ekol sahibi hattatý Þeyh Hamdullah, kendinden önceki



olduðu bilinmektedir. Hat, Tezhip, Ebru, Minyatür, Cilt gibi



önemli hattat Yâkut’un eserleri üzerinde çalýþmýþ, Hâfýz



klasik san’atlarýmýza olan ilgi, bu sanatlarýn tarihine ve



Osman da Þeyh Hamdullah yazýlarý üzerinde çalýþarak



kullanýlan araç-gereçlere olan ilgi ve talebi peþinden



ekollerini tesis etmiþtir. XVIII. yüzyýl hattatý Ýsmâil Zühdî



getirmiþtir.



Efendi ve XIX. asrýn dâhi hattatý Mustafa Râkým, Hâfýz Osman’ýn yazýlarý üzerinde uzun tedkîkatlar yaparak,



Bu ilgi, yazý san’atýndaki geliþimi hýzlandýrdýðý gibi,



yazýda söz sahibi hattatlar olmuþlardýr. Sâmi Efendi’nin



yazý san’atý ve geleneksel san’atlar üzerine yapýlan



terakkîsinde, eline geçen Ýsmâil Zühdî’nin bir murakkaa’sýnýn



çalýþmalarý da artýrmýþtýr. Yüksek lisans ve doktora tezleri



büyük tesiri olmuþtur.



yanýnda, nitelikli yayýnlar dikkat çekici seviyeye ulaþmýþtýr.



Tarihte olduðu gibi bugün de, Ýslâm yazý san’atýnda



Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Sanat ve Meslek



öncülüðü ülkemiz yapmaktadýr. Bunda, þüphesiz bu san’atýn



Eðitimi Kurslarý, sanat eðitimi konusunda Ýstanbul’da büyük



sýký bir usta-çýrak iliþkisiyle öðretilmesinin rolü büyüktür.



bir görevi yerine getirmektedir. Yeni baþlayan kursiyerlere



Asýrlarýn oluþturduðu kuvvetli bir gelenek, yazýyý



yönelik sanat eðitimi yanýnda, ileri seviyedeki kursiyerlere



bozulmadan günümüze taþýmýþtýr. Yazý san’atýnýn



açtýðý tekâmül ve ihtisas kurslarýyla ciddi bir sanat eðitimi



öðrenilmesinde önemli rolü olan güzel örneklerin



vermektedir. Sanat eðitimi alan kursiyerlere pratik eðitim



Ýstanbul’da olmasý, sanatýn merkezi olarak burayý



yanýnda, öðretilen sanatýn tarihi ile ilgili akademik bilgi



göstermektedir. Müze ve kütüphânelerde, özel



verilmesine ve seminerler düzenlenmesine gayret



koleksiyonlarda, dîni ve sivil mimâri eserlerde önemli yazý



edilmektedir.



örnekleri bulunmaktadýr.



Yazý san’atý sýký bir usta-çýrak iliþkisi ile



Hazýrlanan bu kitap, meraklýsýna, yazý san’atý ile



öðrenilmektedir. Hoca ile talebe dersi bire bir yapmaktadýr.



ilgili gerekli bilgiyi vereceði gibi ana kaynaklara yönlendirme



Talebenin, hocanýn sözlerine ve eline dikkat kesilmesi



görevini de yerine getirecektir. Dipnotlarda ve



gerekmektedir. Hoca’nýn kendisine verdiði dersi dikkatle çalýþmasý yanýnda, güzel örneklerin devamlý incelenmesinin



bibliyografyada zikredilen eserler, bu konuda gerekli



yazý taliminde önemi büyüktür. Tarihte ekol sahibi hattatlar,



yerlere yönlendirecektir. Daha ilk bölümde, Arap yazýsýnýn



kendilerinden önce gelmiþ usta hattatlarýn eserleri üzerinde



kaynaðý, yazýnýn sanata doðru seyri ve hat sanatýnýn çýkýþ



uzun süre çalýþarak ekollerini oluþturmuþlardýr. Osmanlý’nýn



kaynaðý ile ilgili bilgiler verilmiþtir. Yazý sanatýndaki önemli



8



HAT SAN’ATI ilk dönemlerden sonra, Osmanlý’nýn hat sanatýna katkýlarý



güzîde sanatkârýmýzýn eserleri verilmiþtir. Yazý sanatýnýn



ve hat sanatýnýn kilometre taþlarý, muhtasar da olsa bu



“tarih olmaktan” kurtulduðunu bu eserlerden anlayabiliriz.



kitapta yer alan ana konulardýr. Ýslâm san’atýnda kullanýlan



Fotoðraflar büyük ölçüde þahsî arþivimden alýnmýþtýr.



yazý çeþitleri; aklâm-ý sitte ve diðer yazý çeþitleri tek tek



Bunun yanýnda, sanatkâr dostum Ömer Faruk Dere, basým



ele alýnarak incelenmiþtir. Hat San’atý’nda kullanýlan



merhalesindeki eseri “Hattat Hâfýz Osman Efendi” kitabýndan



malzemelere ayrý bölüm ayrýlmýþtýr. Kamýþ kalem ve



bazý fotoðraflarla, fotoðraf arþivinde yer alan Topkapý



çeþitleri, kamýþ kalemden baþka kullanýlan kalemlerde



Sarayý Müzesi Güzel Yazýlar Bölümü 190/1 numaralý hattat



bahsedilmiþtir. Aherli kaðýt ve kaðýdýn terbiye edilmesi,



Mehmed Þevki Efendi’nin sülüs nesih meþk murakkaasýnýn



aherlenmesi bu bölümde anlatýlmýþtýr. Kalem açmada



fotoðraflarýný hiç tereddütsüz kullanmamýz için vermesinden



kullanýlan kalemtýraþ, kalem aðzýnýn kat’ ve



dolayý teþekkürü hak etti.



þakkedilmesinde kalemin konulduðu makta, örnekleriyle



Meþkler bölümünde, Mehmed Þevkî Efendi’nin



verilmiþtir. Ýnce ruhlu sanatkârlarýn, özenli malzemeleri



sülüs-nesih meþkleri yanýnda, XX. asrýn önemli hattatý



arasýnda mürekkep hokkasý ve divitin ayrý bir yeri



Halim Özyazýcý’nýn (1898- 1964) rik’a meþkleri konulmuþtur.



bulunmaktadýr. Tarih boyunca nice sanatkârýn çok büyük



Antalya eþrafýndan Hüseyin Tulpar Bey’e, Halim Hoca’nýn



emeklerle hazýrlattýðý bu malzemelerin numûneleri ilgili



meþklerini neþre müsaade ettikleri ve koleksiyonuma



bölümde yer almaktadýr. Geçmiþte sanatkârlarýn kullandýðý



kazandýrdýklarý için minnet borçluyum. Merhum Emin Barýn



âletleri görmesi ve tanýmasý, hat talebesi ile birlikte hat



koleksiyonundan çekimlere izin veren Tevfik Barýn’a, ayný



meraklýlarýna da nostalji yaþatacaðý muhakkaktýr.



zamanda ÝSMEK’ten mesâi arkadaþlarým Dr. Münevver ve



Hat San’atý’nda ayrý formuyla önemli yeri olan tuðra



Dr. Kaya Üçer çiftine koleksiyonlarýný istifademe cömertçe açtýklarý için teþekkür ediyorum.



hakkýnda geniþ bilgi verilerek tarihî perspektiften bakýlmýþtýr. Bir baþka önemli konu, bir hat levhasýnýn meydana getiriliþ



Öncelikle bu eserin yayýnlanmasýný saðlayan Ýstanbul



safhalarý bütün ayrýntýlarýyla altýncý bölümde anlatýlmýþtýr.



Büyükþehir Belediye Baþkaný Sayýn Kadir TOPBAÞ



Eser yedi ana bölümden oluþmaktadýr. Yedinci



Beyefendi’ye, kendilerinden devamlý feyzaldýðým hocalarým



bölümde hat sanatýnýn þeçkin örneklerinden bir demet



Prof. Dr. Muhittin Serin ve Prof. M. Uður Derman beylere;



sunulmuþtur. Ayrýca, hattat Halim Özyazýcý’nýn nesih ve



fotoðraflarý çeken sanatkâr dostlarým Mustafa Yýlmaz,



rik’a meþkleri de bu bölüme konmuþtur. Yazý sanatýyla



Bahadýr Taþkýn, Dr. Aras Neftçi, Abdüsselâm Ferþadoðlu,



ilgili ana kaynaklar, seçme bibliyografyada yer almaktadýr.



Turgut Engin ve Galata Mevlevihânesi Müzesi Müdürü



Konularla ilgili daha geniþ ve derin bilgi bu kaynaklardan



Yavuz Özdemir’e teþekkür ediyorum.



edinilebilecektir.



Çalýþmalarýmda büyük desteðini gördüðüm vefakâr



Yazý sanatýnda üstad hattatlarýn eserlerinin neþri



eþim Dilek hanýma her zaman þükran borçluyum. Kitabýn



çok önemlidir. Hat talebesinin bunlar üzerinde yapacaðý



hazýrlanmasýnda azami dikkat ve titizlik gösterilmiþtir.



tetebbûlar, onu mutlaka sanatýnda ileri noktalara



Olabilecek hatalarýmýzýn mazur görüleceði ümidiyle…



taþýyacaktýr. Katalog kýsmýnda mümkün olduðunca fazla



Gayret bizden, baþarý Allah’tan…



eser konulmasýna gayret edilmiþtir. Levha yanýnda mimâri eserler üzerinde bulunan kitâbelerden de örnekler verilmiþtir. Ayný bölümde, geçmiþ hattatlarýmýz yanýnda



Dr. Süleyman BERK



günümüzün güzîde sanatkârlarýndan Ali Toy, Mehmet



Ekim 2006



Özçay ve Osman Özçay’ýn eserlerinden örnekler verilmiþtir.



Akþemseddin- Fatih



Bu sanatlarýn, bir geçmiþ zaman sanatý olmayýp günümüzde de hakkýyla icrâ edildiðini göstermesi bakýmýndan bu üç



9



HAT SAN’ATI



GENEL KISALTMALAR a.g.e. a.g.m. a.g.r. a.mlf. bkz. c. DÝA Env. No. Haz. h. IRCICA ÝA ÝKMHS m. MEB nþr. ö. s. sy. TÝEM ts. TSMA TSMK-GY TTK



: Adý geçen eser : Adý geçen makale : Adý geçen risale : Ayný müellif : Bakýnýz : Cilt : Türkiye Diyânet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi : Envanter Numarasý : Hazýrlayan : Hicrî : Ýslâm Tarih San’at ve Kültür Araþtýrma Merkezi : Ýslâm Ansiklopedisi : Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat Sanatý : Milâdî : Milli Eðitim Bakanlýðý : Neþreden : Ölümü : Sahife : Sayý : Türk-Ýslâm Eserleri Müzesi : Tarihsiz : Topkapý Sarayý Müzesi Arþivi : Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi Güzel Yazýlar Bölümü : Türk Tarih Kurumu



10



HAT SAN’ATI



I. BÖLÜM



HAT SANATI TARÝHÝ



11



HAT SAN’ATI 1. 1. ÝSLÂM YAZISINA GENEL BAKIÞ



1. 1. 2. Ýslâm Yazýsýnýn Sanat Olarak Çeþitlenmesi



1. 1. 1. Arap Yazýsýnýn Doðuþu Arap yazýsýnýn ortaya çýkýþý hakkýnda Ýslâmî



Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda yazýnýn, kullaným sahalarý ve



mevcuttur.1



kullanýlan malzemenin tesiri ile iki ayrý tarzý doðmaya



Bu bilgiler ihtilâflý olduðu gibi kesin de deðildir. Merhum



baþladý. Bunlar mushaf, kitabe ve önemli vesikanýn yazýldýðý



Nihad M. Çetin (ö. 1991) bu bilgi ve rivayetleri üç ana



sert ve köþeli yazý ile günlük iþlerde kullanýlan yumuþak



grupta toplamýþtýr.2 Birinci görüþ: Yazýnýn kaynaðý tevkîfî,



ve kavisli hatlarýn hâkim olduðu yuvarlak karakterli yazý



yani ilâhîdir. Buna göre, bütün yazýlarýn mucidi, ilk insan



tarzýdýr.8



kaynaklarda çok farklý ve çeþitli rivayetler



ve peygamber olan Hz. Âdem'dir. Hz. Âdem, yazýlarý



Yazýnýn asýl geliþme yolunu bulduðu yuvarlak



balçýklar üzerine yazmýþ, Nuh tufanýndan sonra da her



karakterli yazýnýn kalýn kalemle yazýlmýþ þekline kalemü’l-



kavim kendi yazýsýný bulup öðrenmiþtir. Ýlk Arap yazýsýný



celîl adý verilmiþtir. Esasen, o devirde her iki karakterdeki



öðrenen Hz. Ýsmail olmuþtur. Ýkinci görüþ: Arap yazýsýnýn



yazýnýn kalýn kalemle yazýlan cinsine, bu ad verilmekte



"güney arabistan yazýsý" yahut "himyerî" yazýdan türediði



idi.9 Osmanlý mektebinde celîl ismi celîye dönüþmüþ ise



þeklindedir. Yazý Güney Arabistan'dan, ticarî münasebetler



de1 0 baþlangýçtaki celîl yazý ile Osmanlý celîsi arasýnda



sebebiyle, önce Þam bölgesine, daha sonra da Hicâz



-ikisinin de kalýn yazýlmalarý dýþýnda- bir iliþki yoktur.



bölgesine intikal etmiþtir. Üçüncü görüþ ise: Arap yazýsýnýn



Yazý Mekke'de mekkî, Medîne'de medenî adýný aldý.



“nabat” yazýsýnýn deðiþiminden elde edildiði þeklindedir.



Hz. Ömer ve Hz. Ali hilâfetleri döneminde yazý Basra ve



Bugün artýk ilmî araþtýrmalar sonucu kabul edilen



Kûfe'de, evvelâ geldiði þehirlere nispeten mekkî ve medenî



görüþ, Arap yazýsýnýn nabat yazýsýndan türediði, hatta onun



olarak isimlendirildi; kýsa süre sonra da yazý þehirlere



Nabatî yazýsýndan



nispetle basrî11 ve kûfî isimlerini aldý. Baþlangýcýndan beri,



Arap yazýsýna geçiþ, IV. ve V. milâdî asýrda olmuþ, yazýnýn



mushaf, kitabe ve önemli vesikanýn tespitinde kullanýlan



Hicaz bölgesine geçiþi, Havran, Petra ve el-Ulâ üzerinden



sert ve köþeli yazý Kûfe þehrinde geliþtirilerek kûfî ismini



gerçekleþmiþtir.4 Arap yazýsý, ârâmi halkasýyla Fenike



aldý.12 Böylece ilk defa yuvarlak karakterli yazý ve köþeli



yazýsýna baðlanmaktadýr. Arâmi yazýsýndan nabat yazýsý



yazý isim ve vasýf olarak kesin olarak ayrýldýlar. Daha



doðmuþtur. 5



1- Bkz. el-Belâzurî, Fütuhu'l-Buldan, Çev: Mustafa Fayda, Ankara, Kültür Bakanlýðý, 1987, s. 690-691; Ýbnü'n-Nedim, el-Fihrist, Beþrut, (ts), s. 4; el-Kalkaþandî (Ahmed b. Ali), Subhu'l-A'þa, III, Beyrut, 1987, s. 10-11; Muhammed Hamidullah, Muhtasar Hadis Tarihî ve Sahife-i Hemmam Ýbn Münebbih, Çev: Kemal Kuþçu, Ýstanbul, Bahar Yayýnevi, (ts), s. 15; Ýsmail Hami Dâniþmend, Ýzahlý Ýslâm Tarihi Kronolojisi, I, Ýstanbul, Bâb-ý âli Yayýnevi, 1960, s. 191-205; Selahaddin el-MÜNECCÝD, Dirâsât fî târihi'l-hatti'l-Arabî, Beyrut, Daru'l-Kitâbi'l-Cedîd,1972, s.12-27; Rýfký Melûl MERÝÇ, "Ýslâm Yazýsýnýn Menþei ve Ýntiþârý", (Der. Cüneyt EMÝROÐLU, Ýslâm Yazýsýna Dair), Ýstanbul, Sebil Yayýnevi1977, s. 101; Mahmûd Es'ad Efendi, Ýslâm Tarihi, Ýstanbul, Marifet Yayýnlarý, 1983, s. 158-159; Nihad M. ÇETÝN, Ýslâm Hat San'atýnýn Doðuþu ve Geliþmesi (Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat San'atý), s. 14-15; Ali ALPARSLAN, "Ýslâm Yazý Sanatý", Doðuþtan Günümüze Büyük Ýslâm Tarihi, c. XIV, Ýstanbul, Çað Yayýnlarý, 1993, s. 441-443; B. Moritz, Arabistan (Yazý) ÝA, I, 498-499; Ýbrahim CUM'A, Dirâsât fi tatavvuri'l-kitabati'lkûfiyye, Dâru'l-fikri'l-arabiyye, ts., s. 17. 2- Çetin, a. g. e., 14. 3- Çetin, DÝA, III, 276; a. mlf., ÝKMHS, 14. 4- B. Moritz, Arabistan (Yazý), ÝA, I, 499; Çetin, DÝA, III, 276; a. mlf, ÝKMHS, 15. 5- Müneccid, a. g. e. , s. 19 ; Çetin, ÝKMHS, 15. 6- Çetin, DÝA, III, 276 ; el-Müneccid, a. g. e., 19, 20. 7- Çetin, DÝA, III, 276 ; a. mlf, ÝKMHS, 14; Ali Aktan, “Arap Yazýsýnýn Doðuþu, Geliþmesi ve Ýslâm Yazýsý Haline Gelmesi, Ýslâmî Araþtýrmalar”, sy. 6 (1988), s. 62; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 445. 8- Çetin, ÝKMHS, 17. 9- Çetin, ÝKMHS, 31. 10- Ali ALPARSLAN, “Mimarî Yapýlarýn Yazý Sanatý Bakýmýndan Önemi”, Boðaziçi Üniversitesi (Beþerî Bilimler) Dergisi, sy. 4-5, 1976-1977, s. 3; Çetin, ÝKMHS, 30. 11- Basrî hattan günümüze herhangi bir örnek gelmemiþtir. bkz. Müneccid, 75 12- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 19-20; Müneccid, a. g. e., 75; Mustafa el-HABÝB, "Yazý Ýle Mimarînin Kaynaþmasý" Görüþ, sy. 12 (Aralýk 1977), s. 44; Çetin. ÝKMHS, 20-21; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 458; Mübahat S. KÜTÜKOÐLU, Osmanlý Belgelerinin Dili (Diplomatik), Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1994, s. 54.



geliþmiþ bir devamý olduðu



þeklindedir.3



geliþtirilmiþ ve bundan da Arap yazýsý



Nabat yazýsýndan Arap yazýsýna geçiþteki merhaleleri görme imkâný verecek kitabelerin en eskisi Ümmü'l-Cimâl (m. 250) ve en-Nemâre (m. 328) kitabeleridir. Bu kitabeler Araplara ait olduðu halde Nabat kültürünün etkisi ile nabat yazýsýyla yazýlmýþtýr.6 Bahsedilen kitabeler dikkatlice incelendiðinde, ilk devir Arap yazýsýnýn, nabat yazýsý harf þekillerine yakýnlýðý görülebilir. Arapça, Süryâni dili ve yunanca olarak yazýlan Zebed Kitâbesi (m. 512), artýk nabat yazýsýnýn Araplarca benimsendiðini, Arapça’nýn da yazý dili olarak kendini göstermeye baþladýðýnýn iþaretidir. Ýslâm'ýn doðuþu sýrasýndaki Arap yazýsý ile, Þam'ýn güneydoðusunda bulunan milâdî 528 tarihli Üveys kitâbesi ve Þam'ýn güneyinde bulunan, milâdî 568 tarihli Harran kitabelerindeki yazýlar arasýndaki benzerlik çok ileri bir seviyededir.7



12



HAT SAN’ATI sonralarý kûfi yazý geliþerek muhtelif bölgelerdeki ayný karakterdeki yazýlarýn ana ismi olmuþtur.13 Kûfî yazý daha sonralarý çok farklý þekillerde tasnif edilmiþtir. Yapýlarýna göre yapýlan tasnifte kûfî yazý beþ kýsma ayrýlmýþtýr; 1Basit kûfî, 2- Yapraklý kûfî, 3- Zemini süslü kûfî, 4- Örgülü kûfî, 5- Geometrik kûfî.1 4 Yazýldýklarý bölgelere göre de kûfî yazý üç kýsma ayrýlmýþtýr; çýktýðý bölge ve çevresinde yazýlanlar kûfî, çýktýðý bölgenin doðusunda yazýlan ve farklý özellikleri bulunanýna meþrik kûfîsi, yine çýktýðý bölgenin batýsýnda yazýlana ise maðrip kûfîsi adý verilmiþtir.1 5



Resim 2- Tûmâr yazýya bir örnek. (TSMK-K 882, 2a)



Resim 4- Kûfi yazý. (TSMK-EH, 16, 6a)



Meþrik kûfîsi ile maðrip kûfîsi arasýndaki merhalede kayravan kûfîsi ortaya çýkmýþtýr.1 6 1. 1. 3. Emevîler Döneminde Yazý (41-132/661-750) Hat sanatýnýn asýl geliþimi, daha çok yumuþak ve yuvarlak karakterli yazý üzerinde olmuþtur.17 Bu geliþme en belirgin þekilde Emevîler döneminde baþlamýþtýr.1 8 Emevîler döneminde meþhur hattat Kutbetu'l-muharrir kûfî yazý üzerinde deðiþiklik yaparak, dört çeþit yazý meydana getirmiþtir. Bunlar celîl, tûmâr, sülüs ve nýsf’tan ibârettir.1 9 Emevîler’in sonu ile Abbasîler’in ilk yýllarýnda yaþayan Kutbetü’l-Muharrir, daha önce kullanýlan ve kalem aðzý geniþliði belli olmayan celîl’e nispeten, kalem aðzý



13- Çetin, ÝKMHS, 21 14- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 45-46. 15- Derman, ÝKMHS, 179-184 16- Derman, ÝKMHS, 183. 17- Çetin, ÝKMHS, 21. 18- Çetin, ÝKMHS, 20. 19- Clement HUART, Les Calligraphes et Les Miniatures de L'orient Musulman, Paris, Ernest, Leroux, Editer, 1908, s. 12; Müneccid, a. g. e., 81; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 459; Kütükoðlu, a. g. e., 54.



Resim 3- Meþrik kûfisine bir örnek. (TSMK-EH 209, 2a)



13



HAT SAN’ATI geniþliði belli olan tûmâr yazýyý icat etti.20 Bu yazý daha



eliflerin alt uçlarý sol tarafa doðru kývrýlmýþtýr. Bazý harflerin



sonra icat edilecek yazýlar için ana ölçü görevi görmüþtür.21



uç kýsýmlarýna tomurcuk þeklinde çiçek konulmuþtur.



Kalem aðzý geniþliði muayyen olmayan celîl 1. 1. 4. Abbâsîler Döneminde Yazý (132-656/750-1258)



kaleminin tûmar’a mahsus kalem aðzý geniþliði 24 beygir (birzevn) kuyruðu



kýlýdýr.22



Bu da yaklaþýk 15 mm.’ye eþittir



ki23 celî kaleminde de asgarî ölçü budur. Bu yazý resmî



Emeviler’in sonu ve Abbâsîler’in baþlarýnda



yazýþmalarda kullanýlmýþtýr. Tarihte ilk defa hattat unvaný



kaynaklarýn bahsettiði iki önemli sanatkâr, yazýyý Kutbe'nin



ile karþýmýza çýkan þahýs Kutbetü'l-muharrir'dir. Kutbe,



baþlattýðý yönde geliþtirmiþlerdir. Bunlardan biri ez-Zahhak



Arap hattýný sanat olarak geliþtiren ilk þahýs ve kendinden



b. Aclân diðeri ise, Ýshak b. Hammad el-Kâtip'tir. 31



sonra gelen büyük hattatlar silsilesinin baþý olarak kabul



Abbâsîler'in ilk devrinde yaþayan meþhur vezir ve ayný



edilir.24 Ýsminde bulunan muharrir sýfatý, hattat anlamýna



zamanda hattat olan Ebû Ali Muhammed b. Ali (Ýbn Mukle)



gelmektedir. Gerçek yazý sanatkârý ile yazýsý sadece güzel



(ö. 328/940), o zamana kadar uzun tecrübe ve arayýþlarla



“Muharrir”dir.25



elde edilen harf þekillerini belli ölçülere baðladý.32 Artýk



Yazýyý sanatlý bir þekilde yazma endiþeleri olmayýp, sadece



kûfînin etkisinden kurtulup, aklâm-ý sitteye dönmeye



kitap istinsâhý ile uðraþanlara ise “verrâk” adý verilmiþtir.



baþlayan yazýya yeni bir þekil verdi. Bunda sahip olduðu



olaný birbirinden ayýran en eski kelime



Uzun zaman sonra “muharrir” kelimesinin karþýlýðý “hattat”, “verrak” kelimesinin karþýlýðý ise “kâtip” olmuþtur. Muhtemelen milâdî XII. yüzyýldan itibaren “muharrir” sýfatýnýn yerini “hattat” sýfatý almýþtýr.26 Baþlangýçta kalýn yazýlar için sadece celîl ismi kullanýlmýþtýr. Bu isim, çeþitleri oluþmamýþ biri yuvarlak diðeri düz karakterli yazýlarýn büyük boyda yazýlanlarýna verilen bir isim idi.27 Celîl yazýnýn üst seviyedeki devlet yazýþmalarýnda kullanýlan kalem aðzý kalýnlýðý belirli olan cinsine, dürülüp, bükülen kâðýt yahut deriye nispeten tûmâr adý verildi. Kalemu'l-celîl'in ince boyda yazýlanýna kitap istinsâhýnda kullanýldýðý için “neshî”, verraklarca kullanýldýðýndan da “verrâkî” adý verildi; bu yazý ince muhakkak özelliði göstermektedir. Üst seviyedeki devlet yazýþmalarýnda kullanýlan kalemu't-tûmârýn üçte biri nispetinde olanýna üçte bir manasýna gelen “sülüs” adý verilmiþtir.28 Emeviler döneminde devlet merkezi Þam'da



Resim 5- Ali b. Hilâl Yazýsý ( TSMK-Baðdad 125, 34 a)



yazý “þâmî” ismini almýþtýr ki bu yazý kûfî yazýnýn bir kolu



20- el-Müneccid, a. g. e., 81; Çetin, ÝKMHS, 21. 21- Çetin, ÝKMHS, 21. 22- Kalkaþandî, a. g.e . III, 53; Çetin, ÝKMHS, 23. 23- Alparslan, DÝA, VII, 265. 24- Müneccid, a. g. e., 81. 25- Çetin, ÝKMHS, 21; 26- Çetin, ÝKMHS, 29. 27- Çetin, ÝKMHS, 30. 28- M. Uður Derman, "Selçuklu'dan Osmanlý'ya Celî Sülüs Hattýnýn Geliþimi", IV. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri, 25-26 Nisan 1994 (Ayrý Basým), Konya, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araþtýrmalarý Merkezi, 1995, s. 91; bkz. Çetin, ÝKMHS, s. 22-23; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 459460; el-Kalkaþandî, a. g. e., s. 54-61. 29- Müneccid, a. g. e., 81. 30- Müneccid, a. g. e., 82. 31- Çetin, ÝKMHS, 21-22. 32- Çetin, ÝKMHS, 24.



olarak sayýlmýþtýr.29 Emeviler döneminde þöhret bulmuþ bir diðer isim de Hâlid b. Ebi'l-Heyyâc'dýr; bu þahýs Medine'de Mescid-i Nebevî'nin kýble duvarýna Kur'an-ý Kerim'in son yirmi dört sûresini altýnla ve muhtemelen celîl kûfî ile yazmýþtýr. Emeviler döneminden o zamanýn hattýna delâlet edecek bir örnek zamanýmýza ulaþmamýþ, muhtemelen Abbasiler devrinde yok edilmiþlerdir. 3 0 Endülüs Emevileri’nde kullanýlan celîl yazýnýn zemininde süsleme unsurlarý kullanýlmýþtýr. Dik harflerde zülfe kullanýlmamýþ,



14



HAT SAN’ATI



Resim 6- Hasankeyf’te bulunan Eyyûbiler dönemi Sultan Süleyman Camii celî sülüs kitabesi.



hendese bilgisinin de etkisi vardýr.33 Yazýyý düzene



kaidelerine baðlý kalmýþsa da daha çok Ýbn Bevvâb'ýn



koyarken nokta, elif ve daireyi ölçü olarak aldý.34 Noktayý



yazýlarýna zerâfet kazandýrýp, bir üslûp meydana



harflerin boyu, elifi dik harflerin boyu, daireyi ise çanak



getirmiþtir.42 Yâkût'un bilhassa muhakkak ve reyhânîde



þeklindeki harflerin geniþliði için ölçü olarak koydu. Böylece



ortaya koyduðu estetik kurallar, âhenk ve nisbet Osmanlý



aklâm-ý sitteyi ölçü içerisine alýp düzene soktu. Ýbn-i Mukle



hat mektebinin doðuþuna kadar Ýslâm âleminde ideal



kalem-i tûmâr-ý kûfi'den bahsetmiþtir ki, kendi ifadesiyle



örnekler olarak kabul edilmiþtir. Mustakimzâde, Yâkût'un



bu hat cinsi harflerinde yuvarlaklýk olmayan, tamamen



Kýbletü'l-Küttab (yazýcýlarýn öncüsü) diye þöhret bulduðunu



düz hatlardan meydana gelen kûfidir.35 Bu hat daha sonra



kaydeder.43 Abbâsîler'in siyasi hayatlarýnýn bitiþi ve



ma'kýlî olarak isimlendirilmiþtir.



Yâkut'un vefatýndan sonra Baðdat, san'at merkezi olma özelliðini kaybetmiþ, yerini önce Kâhire'ye daha sonra



Ýbn Mukle'den bir asýr sonra gelen ve onun



Ýstanbul'a býrakmýþtýr.44



mektebinin ikinci merhalesini temsil eden Ýbnü'l-Bevvâb (ö. 413/1022), Ýbn Mukle'nin seviyesine ulaþmak için, yýllarca



Fâtýmîler döneminde kûfî yazýnýn celîl örnekleri



onun yazýlarýný inceledi ve taklit etti; Ýbn Mukle yazýsýný



kullanýlmýþtýr. Bu dönemde celîl yazýnýn kullanýmýnda



geliþtirdi ve güzelleþtirdi.36 Merhum Nihad M. Çetin'in



zeminde çiçek ve rûmî motifler bulunmaktadýr. El-Hakim



ifadesiyle; "... benzerleri arasýnda ortak husûsiyetleri en 33- Ali ALPARSLAN, Ýbn Mukle'nin Ýslâm Yazýsýna Hizmeti, "Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri 30 Nisan/2 Mayýs 1986 Bildirileri", Ýstanbul, Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1986, s. 11. 34- Adolf GROHMANN, Arabische Palãographie (I. Teil), Wien, 1967, s. 16; Issam el-Said and Ayþe Parman, Geometric Concepts In Islamýc Art, World of Islam Festival Puplishing Company Ltd. London, 1976, s. 131; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 463. 35- Müneccid, a. g. e., 81. 36- Çetin, ÝKMHS, 24; bkz. Mustakimzâde Süleyman Sa'deddin Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý, Ýstanbul, 1928, s. 331332; Habib Efendi, Hat ve Hattâtân, Ýstanbul, 1305, s. 44-48, (45-48. sayfalar arasýnda Ýbn Bevvab'ýn yazdýðý hat ve kalem hakkýndaki kasîdesi "Kasîdei râiyye-i Ýbn Bevvâb maa Þerh" mevcuttur.); A. Süheyl ÜNVER, Hattat ALÝ BÝN HÝLAL Hayatý ve Yazýlarý, Ýstanbul, Yeni Laboratuvar Yayýnlarý’ndan 1958, s. 5. 37- Çetin, ÝKMHS, 26. 38- Selahaddin el-MÜNECCÝD, Yakût el-Musta'simî, Beyrut, Daru'l-Kitâbi'l-Cedîd, 1985, s. 17; Çetin, ÝKMHS, 27. 39- Mustakimzâde, Tuhfe-i Hattâtîn, 575; Çetin, ÝKMHS, 27. 40- Alparslan, Ýslâm Tarihi, 464. 41- el-Müneccid, Yâkut el-Musta'simî, 28; Nihad M. ÇETÝN, "Yâkût Musta'simî, ÝA, XIII, 354; a. mlf., ÝKMHS, 27. 42- Çetin, a. g. e., 27. 43- Mustakimzâde, 575. 44- Muhittin SERÝN, Hattat Þeyh Hamdullah, Hayatý, Talebeleri, Eserleri, Ýstanbul, Kubbealtý Akademisi Kültür ve San'at Vakfý, 1992, s. 14.



bâriz þekilde taþýyan hat üslûplarýný seçti ve çok muhtelif kanallarýna yöneltti."37 Ýbn Mukle ve Ýbnu’l-Bevvâb’ýn celîl yazýsýna örnek elimizde olmamakla birlikte, Ýbnu’l-Bevvâb yolunda yazýlmýþ celîl bir yazý örneði mevcuttur. Ýbnü'l-Bevvâb'dan iki asýr sonra, Ebu'l-Mecd Cemâleddin Yâkût b. Abdullah el-Musta'simî (ö. 698/1298), yazýya yeni bir nefes verdi.38 Yakût uzun süre Ýbn Mukle ve Ýbn Bevvâb'ýn yazýlarýný inceleyerek, yazýda yeni bir tavýr ortaya koymuþtur.39 Onun sayesinde aklâm-ý sittenin kâideleri daha bir belirginleþerek, yazý güzelleþmiþtir.40 Yakût'un yaptýðý en büyük deðiþiklik, o güne kadar düz kesilen kalemin aðzýný eðri kesmesi ve eðimini artýrmasýdýr.41 Daha önce de belirtildiði gibi Yâkut, Ýbn Mukle ve Ýbn Bevvâb yazýlarýndan istifade etmiþ, onlarýn



15



HAT SAN’ATI



Resim 7- Hasankeyf’te bulunan Eyyûbiler dönemi Sultan Süleyman Camii çeþme üstü kitâbe.



Camii, el-Ezher Camii harim duvarý, el-Akmer Camii’nde



dönemde Namazgâh Camii yazýlarý makýlî, Özkent Celâleddin



bu örnekler görülebilir. Bu dönemden Halife el-Muntasýr'ýn



Hüseyin Türbesi portali tezyinî kûfî, Muhammed b. Nasr



kudretli kumandanlarýndan Emirü'l-Cuyûþ Bedrü'l-Cemâlî



Türbesi’nde ise tezyinî celî sülüs örnekleri yer almaktadýr.



tarafýndan yaptýrýlan El-Cuyûþî Camii (m. 1085) mihrabýnda



Buradaki celî sülüs yazý yalýn olarak deðil tezyinatla birlikte



bulunan tezyinî kûfî yanýnda mihrap içerisinde mevcut



kullanýlmýþtýr.



celî sülüs yazý önemli eserlerdendir. Fatýmî eserlerinden



Gazneliler döneminde de mimarî eserlerde tezyinî



incelenen tüm yazýlarýn zeminlerinde tezyinat



kûfî kullanýlmýþtýr. Aslan Câzib Türbesi kubbe kasnaðý ve



bulunmaktadýr.45



pencere üstleri tuðladan yapýlan parçalarla tezyinî kûfîye



Karahanlýlar döneminde tezyinî kûfî ve mâkilî ile



rastlanýr.



birlikte celî sülüs tezyinatlý olarak kullanýlmýþtýr. Bu 1. 1. 5. Selçuklular’da Celî Yazý Selçuklular’da mimarî eserlerde celî sülüs ve kûfî kullanýlmakla birlikte celî sülüs daha çok tercih edildi. Celî sülüs hem yalýn hem de zemini süslü olarak, kûfîler ise tezyinî olarak kullanýlmýþtýr. Bu dönemdeki yazýlarýn ortak özelliði harflerin cýlýz, dik harflerin yukarýdan aþaðý doðru incelmesidir. Ayrýca, yazýda kalem hareketlerinin özelliklerini görmek mümkün deðildir. Horasan Selçuklularý devrinde yapýlýp bünye deðiþikliði geçirmeden zamanýmýza kadar gelen camilerden, Zavare Mescid-i Cumasý'nda (m. 1136) bulunan kuþak



Resim 8- Hasankeyf’te bulunan Eyyûbiler dönemi Sultan Süleyman Camii çeþme üstü kitâbe.



45- Bu konudaki örnekler için bkz. Suut Kemal YETKÝN, Ýslâm Sanatý Tarihi, Ankara, Ankara Üniversitesi Ýlâhiyat Fakültesi, Türk ve Ýslâm Sanatlarý Tarihi Enstitüsü Yayýmlarý: 2, 1954, Levha, 67-82.



16



HAT SAN’ATI



Resim 9- Hattat Ali b. Yahya Sûfi’nin celî sülüs hat ile yazdýðý Amasya II. Bâyezid Camii Kitabesi



þeklinde kûfî yazýnýn zemini kývrýk dallý motiflerle



abidevî bir eserdir. Burada kûfî ve celî sülüs yazý kullanýlmýþ,



Ayný dönemden Ardistan Mescid-i



celî sülüs yazý zemininde kývrým dallý motifler yeralmýþtýr.



Cumasý’nda (m. 1160) kubbeye geçiþ bölgesinde ve



Kitabelerdeki celî sülüs harfleri yayvan olup, dik harfler



mihrapta zemini kývrýk dallý motiflerle süslü celî sülüs



yukarýdan aþaðý doðru incelmektedir.48



süslenmiþtir. 46



örneklerini görmek mümkündür. Burada celî sülüs satýr esasýna göre



Bu dönem celî sülüsünün ortak özelliði, harflerin



yazýlmýþtýr.47



çok basit ve küt, dik harflerin yukarýdan aþaðý doðru



Anadolu Selçuklularý döneminde mimarî eserlerde



incelmesidir. Yazýlarda Osmanlý döneminde göreceðimiz



kûfî, muhakkak ve celî sülüs yazý kullanýlmýþtýr. Bu dönem



estetik, kalem hareketlerinin hakký ve özellikleri, istifte



eserlerinden yazýlarýyla dikkat çeken Divriði Ulu Camii (m.



harflerin birbirini kucaklamasý gibi güzellikleri görmemiz



1129) portalinde zemini süslü celî sülüs kullanýlmýþtýr.



mümkün deðildir. Bu dönemde yazýlan kûfî yazýlar celî



Burada dik harfler oldukça uzun ve harfler küttür. Milâdî



sülüse göre daha baþarýlý sayýlabilir.49



1253 yýlýnda I. Alaaddin Keykubad'ýn kýzý Hond Hatun



Orta Asya’da Hâkim Tirmizî Türbesi’nde bulunan



tarafýndan inþa olunan Erzurum Çifte Minareli Medresesi



celî yazýlar çok baþarýlý, istif ve harfler mükemmeldir. Dik



yazýlarý da celî sülüs ile olup zemininde kývrýk dallý motifler



harfler dengeli bir þekilde daðýtýlmýþ diðer harflerin



bulunmaktadýr. Yazýlar o dönemin özelliðini



daðýlýmýnda da çok baþarýlý olunmuþtur. XIV. yüzyýla ait



aksettirmektedir. Anadolu Selçuklularý döneminden Konya



olan bu mezarýn yazýlarýndaki baþarý Osmanlý’da ancak



Sýrçalý Medrese (m. 1242), yine ayný dönemden Divriði



XVI. yüzyýlda yakalanabilmiþtir.



Sitti Melîk Türbesi (m. 1195) portali, Divriði Ulu Camii (m.



Semerkand, Bibi Haným Camii’nin gerek çini üzeri



1229) inþâ kitabesi yazýlarýnda celî sülüs zemini kývrýmdal



gerek taþ üzerine mahkûk celî yazýlarýnýn harfleri tenâsüb



rûmî ve geometrik desenlerle süslüdür. Aksaray Sultan



olarak oldukça baþarýlý ve canlýdýrlar. XV. yüzyýl baþlarýna



Haný portali (m. 1229), Konya Ýnce Minareli Medrese (m.



46- Suut Kemal YETKÝN, Ýslâm Mimarisi, Ankara, Ankara Üniversitesi Ýlâhiyat Fakültesi, Türk ve Ýslâm Sanatlarý Tarihi Enstitüsü Yayýnlarý: 2, Ankara, 1959, s. 144. 47- YETKÝN, a. g. e. , 146-147. 48- YETKÝN, a. g. e. , 212. 49- Bazý müellifler, bu dönemdeki celî sülüslere “neshî” adýný vermiþlerdir ki, bu isimlendirme yanlýþtýr. Zirâ bu yazýlarýn üslûp ve kaide açýsýndan böyle isimlendirilmesi mümkün deðildir. Bkz. A. Survey of Persian Art, London, 1939, s. 1770-1774; Semra ÖGEL, Anadolu Selçuklularý’nýn Taþ Tezyînâtý, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1987, s. 89-90.



1258) portali ve Konya Karatay Medresesi (m. 1251- 1252) yazýlarý örgülü kûfî ve ma'kýlî yazý kullanýlmýþtýr. Kubbe kasnaðýnda kullanýlan kûfî, o zamana kadar görülen yazýlardan farklýlýk göstermektedir. Tercan, Mama Hatun Kümbeti, Selçuklular’ýn bir kolu olan Saltuklular’dan kalma



17



HAT SAN’ATI



Resim 10- Ali b. Yahyâ Sûfi’nin Topkapý Sarayý Bâb-ý Hümâyûn üzerindeki celî sülüs Müsennâ kitabesi; Tuðra Sultan II. Mahmud’a ait olup, Hattat Râkým tarafýndan çekilmiþtir.



ait olan bu yazýlarda, istifteki çizgi uyumu zamanýna göre



celî sülüse terk etmiþtir.50



dikkat çekici seviyededir. Kûfî yazýnýn mimarî eserlerde kullanýmý Anadolu



1. 2. OSMANLI YAZI SANATI’NDA EKOLLER



Selçuklularý’na kadar devam etmiþ, Osmanlý’da Fatih devrine kadar da zaman zaman süs unsuru olarak kullanýlmýþ,



Ýslâm yazý sanatý en hýzlý geliþmeyi Osmanlý hat



Fatih devrinden sonra kûfi yazý bu alanda yerini tamamen



50- Alparslan, Beþerî Bilimler Dergisi, 2-3.



18



HAT SAN’ATI



Resim 11- Hattat Þeyh Hamdullah tarafýndan celî sülüs hatla yazýlan Ýstanbul Davud Paþa Camii kitâbesi.



mektebinde yaþamýþtýr. Özellikle Fatih Sultan Mehmed



halâvetini görmek mümkündür. Bâb-ý hümâyun



döneminden itibaren, yazý sanatýnda ekoller geliþmiþ ve



kitabelerinin istifi çok girift ve baþarýlýdýr; özellikle müsennâ



yaklaþýk her yüz yýlda bir geliþme yaþanmýþtýr.



âyet, istif olarak mükemmeldir.



Osmanlý döneminde yazýda görülen ilk ciddi geliþme



Müsennâ yazýnýn alt kýsmýnda bulunan tarih kitâbesi,



hattat Yahya Sûfi51 ve oðlu Ali b. Yahya Sûfi52 ile görülür.



girift istifi ve devrine göre harflerin yapýlarýndaki güzellik



Yahya Sûfi’nin Fatih Camii avlu pencerelerinde iç ve dýþ



dikkat çekmektedir. Kitabe harf yapýsý ve istifi ile bütünüyle



kýsmýnda bulunan yazýlar incelendiðinde, harflerin hareke



deðerlendirildiðinde, Râkým öncesi mükemmel bir örnek



ve süs iþaretlerinden arýndýrýlmýþ hâli göze çarpar. Ancak



olarak kabul edilebilir. Ayný dönemde sülüs ve nesih



harflerde istenen olgunluk henüz yoktur. Harfler satýh



yazýda Yâkut el-Musta’sýmî üslûbu hâkimdir.



üzerine dengeli bir biçimde yayýlmýþ durumdadýr. Dik



Fatih döneminden sonra temelleri II. Bâyezid’in



harfler, özellikle Fatih Camii avlu pencereleri iç taraftaki



valiliði döneminde Amasya’da atýlan aklâm-ý sitte’deki



yazýlarda uzunca ve hâlâ küt bir haldedir. Bu dönemin



uyanýþ, II. Bâyezid’in padiþah olmasý ve Þeyh Hamdullah’ýn



belirgin bir özelliði, dik harflerin üzerinde satýr halinde kûfi



Ýstanbul’a gelmesiyle hýz kazanmýþ ve aklâm-ý sitte’de



yazý bulunmaktadýr. Ayný özelliði, hattatý belli olmayan



yeni bir devre baþlamýþtýr. Bu dönemde özellikle sülüs ve



Çinili Köþk yazýlarýnda da görmekteyiz. Yalnýz burada üst



nesih yazý büyük bir geliþme dönemine girmiþtir.



kýsýmda bulunan yazýlar muhakkak hattý iledir. 53



1. 2. 1. Þeyh Hamdullah Hayatý ve Ekolü



Ali b. Yahyâ Sûfi’nin yazýlarý, Fatih Camii kitabesinde



Osmanlý Hat Ekolü’nün kurucusu olan Þeyh



harfler satýra nisbeten yayýlmakla beraber, dik harflerin yer yer kümelendiði görülmektedir. Kitabe hareke çok



51- Yahya Sûfî: Edirnelidir. Abdullah Sayrafî’yi taklit etmiþtir. 882/1477’de vefat etmiþtir. Fatih Camii þadýrvanlý avlusunda pencere üstü Fatiha sûresi kendisinindir. (bkz. Nefeszâde, 46; Suyolcuzâde, 43; Mustakimzâde, 583584; Ekrem Hakký AYVERDÝ, Fatih Devri Hattatlarý, 49-50; Rado, 46.) 52- Ali b. Yahya Sûfî: Yahya Sûfî’nin oðludur. Fatih devri hattatlarýndan olup özellikle celî sülüs ve müsennâ yazýda üstat idi. Celî sülüs’te açtýðý çýðýr Râkým’a kadar devam etmiþtir. Yazýlarýnda harflerin tenâsübü, terkibin mükemmeliyeti ve harflerin satýra diziliþteki baþarýsý, hemen fark edilir. (bkz. Nefeszâde, 47; Suyolcuzâde, 83; Mustakimzâde, 333; Ayverdi, a. g. e., 16-21; Rado, 46.) 53- Fatih Camii ve Çinili Köþk yazýlarý için bkz. Tahsin Öz, Topkapý Sarayý’nda Fatih Sultan Mehmet II.’ye Ait Eserler. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1953, s. 13-15 (Resim 27) ; Abdülhamit Tüfekçioðlu, Erken Devir Osmanlý Mimarîsinde Yazý, Ankara, Kültür Bakanlýðý, s. 360-363. 54- Hicr Sûresi, 45-48. 55- Saff Sûresi, 13. 56- Alparslan, Beþerî Bilimler, 7; (Kitâbeler ve okunuþlarý ile ilgili bkz. Abdurrahman



az, tezyinî iþaretler ise yok denecek kadardýr. Bu kitabede baþarýlý olmasa da istif denemesine giriþilmiþtir. Ali Sûfî’nin, sekiz yýl sonra yazdýðý, Topkapý Sarayý Bâb-ý hümâyun kitabesi, kitabe üstü müsennâ âyet,54 sað kapý yuvasýndaki âyet55 ile sol kapý yuvasýndaki “ketebe” yazýlarý þüphesiz Râkým’a kadar celî sülüsün en güzel örnekleri olarak kabul edilmektedir.56 Bu kitabelerde, harf yapýsý olarak çok mükemmel bir seviye yakalanmýþtýr. Fatih Camii kitabesine göre harflerde kalem hakkýnýn



19



HAT SAN’ATI



Resim 12- Hattat Þeyh Hamdullah tarafýndan nesih hatla yazýlan Kur’an-ý Kerîm. (TSMK-YG 913)



20



HAT SAN’ATI



Resim 13- Hattat Þeyh Hamdullah tarafýndan celî sülüs hatla yazýlan Ýstanbul Sultanahmed Fîruzaða Camii kitâbesi.



Hamdullah, 1429 yýlýnda Amasya’da dünyaya geldi. Babasý,



ekolündeki öncülüðünden dolayý kendisine “kýblettü’l-



Buhâra Türklerinden olan ve Amasya’ya göç eden Mustafa



küttâb, hattatlarýn öncüsü”; “kýdvetü ehli’l-hatt, hattatlarýn



Dede’dir. Babasý ayný zamanda Sühreverdiyye tarikatinin



baþý” gibi sýfatlar verilmiþtir.57



þeyhidir. Þeyh Hamdullah, imzalarýnda daima babasýna



Þeyh Hamdullah Amasya’da ilim tahsili yanýnda,



izafeten “ibnu’þ-þeyh” sýfatýný kullanmýþtýr. Þeyh



Hayreddin Mar’aþî’den Yâkut yolunda aklâm-ý sitte’yi meþk



Hamdullah’ýn isminin baþýnda bulunan þeyh sýfatý, Okçuluk



etmiþtir.58 Yâkut el-Musta’sýmî yazýlarý üzerinde uzun



Tekkesi Þeyhi olduðundan verilmiþtir. Osmanlý yazý



süren çalýþmalar yaptý. Þeyh Hamdullah yazýlarý incelendiði zaman, Yâkut harflerinin en güzellerini alarak ekolünü oluþturduðu görülür.59 Amasya’da vali olan II. Bayezid ile dostluk kurdu ve ona hat dersleri verdi. II. Bayezid tahta çýktýktan kýsa bir süre sonra Þeyh de Ýstanbul’a gelerek Saray’a intisap etti. Þeyh’in sanat hayatýndaki gerçek terakkî Ýstanbul’a geliþinden sonra baþlamýþtýr.60 Padiþah kendisine, yazý yazarken hokkasýný tutacak kadar ilgi göstermiþ ve kendisini devamlý desteklemiþtir. Þeyh Hamdullah’ýn kaynaklarda, ömrü boyunca 47 Kur’ân-ý Kerîm, sayýsýz en’âm ve Kur’an cüzü yazdýðý kaydedilmiþtir. Ýstanbul Bâyezid, Sultanahmed Firuzaða, Davud Paþa Edirne Bâyezid Camii celî sülüs kitabeleri Þeyh ÞEREF, “Topkapý Sarayý Humâyunu”, TOEM, 1 Kanûn-i evvel 1326, cüz, 5, s. 174; Ekrem Hakký AYVERDÝ, Fatih Devri Mimarîsi, Ýstanbul Fetih Cemiyeti Neþriyatý, Ýstanbul, 1953, s. 143, 146, 150, 303, 310, 315.) 57- Süleyman Sa'deddin, Tuhfe-i Hattâtîn, Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý, 1928, s. 185 58- Tuhfe-i Hattâtîn, 58; Melek Celâl. Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, 1948, s. 6; M. Uður Derman. Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat San’atý, Ýstanbul, IRCICA, 1992, s. 191; Muhittin Serin. Hattat Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyâtý, 1992, s. 28 59- Serin, Þeyh Hamdullah, 28 60- Derman, ÝKMHS, 191



Resim 14- Þeyh Hamdullah’ýn Karacaahmed 8. adada bulunan Kabir Kitabesi.



21



HAT SAN’ATI Hamdullah hattý iledir.61 Sultan II. Bâyezid, Þeyh Hamdullah’tan Yâkut üslûbu dýþýnda bir tavýr geliþtirmesini arzu etmiþ, ayrýca kendisine Saray hazinesinde bulunan Yâkut yazýlarýný vermiþtir. Uzun araþtýrmalardan sonra Þeyh, Yâkut’un yazýlarýndan seçmeler yaparak Osmanlý Hat Mektebi’nin temellerini atmýþtýr.62 Þeyh Hamdullah ile birlikte Mushaf yazýmýnda reyhâni hat yerine nesih yazý kullanýlmýþtýr. Yâkut mektebinde Mushaf kitabetinde aklâm-ý sitte’nin karýþýk olarak kullanýmý da terk edilerek sadece nesih yazýya öncelik verilmiþtir. Aklâm-ý sitte, Þeyh Hamdullah mektebi ile olgunluk kazanmýþ, koltuklu kýt’a yazýmý da Þeyh Hamdullah ile baþlamýþtýr. Þeyh Hamdullah nesih yazýda, Yâkut’taki durgunluk ve donukluðu kaldýrarak, canlýlýk ve kývraklýk getirmiþtir. Harflerin yapýsýna büyük deðiþiklik getirmiþ, harflerin satýra oturuþu düzelmiþtir. Hareke ve harfler birbirleri ile uyumlu hâle gelmiþlerdir. Yazý bütünüyle uyumlu bir hüviyet kazanmýþtýr.63 Þeyh Hamdullah mektebinde aklâm-ý sitte’de gösterilen baþarý, maalesef celîde gösterilememiþtir. Harfler



Resim 15- Hattat Karahisari hattýyla sülüs karalama.



hâlâ küt ve basit, istif de karýþýktýr. Yine de celi ile yazdýðý



giyimli, nur yüzlü, Arapça ve Farsça’ya vâkýf, üç dille þiir



kitabeler, celi sülüs yazýnýn tarihi geliþimi içerinde önemli



söyleyebilecek kadar kültürlü bir zat olduðundan bahsedilir.



bir yere sahiptir.



Çocuðu olmadýðýndan, yazý talebesi ve kendinden sonra yolunu devam ettiren Hasan Çelebi’yi evlatlýk almýþtýr. H.



1520 yýlýnda vefat eden Þeyh Hamdullah’ýn cenâze



963/ 1556 yýlýnda doksan yaþlarý civarýnda vefat etmiþ,



namazýný, devrin Þeyhülislâmý Zenbilli Ali Efendi Ayasofya



Sütlüce’de Ýshak Cemâleddin Halvetî’nin yanýna



Camii’nde kýldýrmýþtýr. Þeyh Hamdullah, Üsküdar



gömülmüþtür.64



Karacaahmed Mezarlýðý’na defnedilmiþtir. Kabri hâlâ ziyaret



Þeyh Hamdullah’tan sonra Kanuni döneminde hattat



edilmektedir.



Karahisâri tarafýndan Yâkut ekolüne dönüþ görülmüþtür.



1. 2. 2. Hattat Ahmed Karahisâri ve Ekolü



Karahisâri, aklâm-ý sitte’de Yâkut ekolüne yeni bir güzellik



Doðum tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmed



kazandýrmýþtýr. Fakat, geliþen Þeyh ekolü karþýsýnda



Þemseddin Karahisâri’nin, Afyon’da doðduðu imzalarýndan



tutunamayarak kendisinden bir nesil sonra terkedilmiþtir.



anlaþýlmaktadýr. Yazýlarýna attýðý imzalarýnda Esedullâhi



61- Muhittin Serin, Þeyh’in 30 Mushaf, 50 En’am-ý þerîf ve cüz, 121 murakaa ve kýt’a, 8 ilmî eser ve altý duâ mecmuasýný tespit etmiþtir. Bkz. Serin, Þeyh Hamdullah, 79-186. 62- Konu ile ilgili daha geniþ bilgi için bkz. Nefeszâde Ýbrahim Efendi. Gülzâr-ý Savâb, Ýstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi Neþriyatý, 1939, s. 48; Tuhfe-i Hattâtîn, 185-186; Melek Celâl, Þeyh Hamdullah, 9. 63- Yâkût yazýsý ile Þeyh Hamdullah yazýsýnýn geniþ mukayesesi için bkz. Serin, Þeyh Hamdullah, 36-42 64- Ahmed Karahisârî’nin hayatýyla ilgili daha geniþ bilgi için bkz. Menâkýb-ý Hünerverân, 25; Nefeszâde, 59-60; Suyolcuzâde, 9-10; Habib, Hat ve Hattâtân, 84-86; A. Süheyl ÜNVER, Hattat Ahmet Karahisari, Ýstanbul, 1964, 13 s.+ 7



Kirmâni’nin talebesi olduðunu kaydetmiþtir. Esedullahi Kirmâni, Yâkut ekolüne baðlý bir hattattýr. Karahisâri, Þeyh Hamdullah’ýn yazý talebelerinden Ýshak Cemâleddin Halvetî’ye intisab ederek tasavvuf yoluna da girmiþtir. Kaynaklarda uzun boylu, zayýf yapýlý ve temiz



22



HAT SAN’ATI



Resim 16- Hattat Karahisari tarafýndan muhakkak ve reyhani hatlarýyla yazýlan mushaf. (TSMK-H.5)



Karahisâri’nin özellikle celî sülüste terkip kabiliyeti



yazýda istif ve terkip bakýmýndan Þeyh Hamdullah’tan



vardýr. Þeyh Hamdullah’da harf mükemmeliyeti yanýnda



ileridir.65



Karahisâri’deki terkip mükemmeliyeti de olsaydý, Râkým’la



65- Ali ALPARSLAN. Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, Ýstanbul, Yapý Kredi Yayýnlarý, 1999, s. 56.



yakalanan geliþme daha erken olabilirdi. Karahisâri, celî



23



HAT SAN’ATI



Resim 17- Kaynaklarda, inþâ edildiðinde Karahisârî tarafýndan yazýldýðý bahsedilen Süleymaniye Camii kubbe yazýsý, Sultan Abdülmecid zamanýndaki Fossati tamirinde Hattat Abdülfettah Efendi’ye yazdýrýlmýþtýr. Resimde görülen kubbe yazýsý Hattat Abdülfettah Efendi’ye aittir.



Resim 18- Hattat Karahisârî talebesi Hasan Çelebi tarafýndan celî sülüs hat ile yazýlan Süleymaniye Camii kitâbesi.



Karahisari’nin müze, kütüphane ve özel



harflerdeki metin tavýrlar dikkat çekmektedir.67 Topkapý



koleksiyonlarda eserleri mevcuttur. Kaynaklara göre



Sarayý Kütüphânesi Hýrka-i Saadet Dairesi’nde 5 numarada



Süleymaniye Camii kubbe yazýsý ve külliyenin mutfak



kayýtlý büyük boy Mushaf onun sanatýný aksettiren önemli



yazýsý Karahisârî’nindir. Fakat, Süleymaniye kubbe yazýsý 66- Süleymâniye Camii yazýlarý için bkz. M. Uður Derman, “Süleymaniye Camii’nde Hat Sanatý”, Mimarî Mirasýn Bugünü. Ýstanbul, IRCICA, 1996, S. 303-305. 67- Karahisâri’nin bu eseri için bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 56; ayný eserde (s. 56) Karahisâri’nin sanatý için yazýlan þu satýrlar dikkat çekicidir: “… Ahmed Karahisârî, aklâm-ý sitte’de Yâkut-ý Musta’sýmî ekolünü, Ýstanbul’da yeniden, fakat ondan kat kat güzel bir noktaya ulaþtýrarak yaþatan ve onu lâyýkýyla temsil eden büyük bir sanatkâdýr. Bu yüzden, onun sanatýný temsil ettiði ekolün estetik anlayýþý içinde mütâlaa etmek îcâb eder. Sülüs yazýlarýnda ciddî ve azametli; muhakkak yazýlarýnda da âbidevî bir duruþ ve görünüþ sezilir. Hattâ sülüs ve celî yazýda istif ve terkip bakýmýndan Þeyh Hamdullah’tan ileridedir.



Fossati’nin XIX. asýrdaki restorasyonunda hattat Abdülfettah Efendi tarafýndan, Râkým üslûbunda yeniden yazýlmýþtýr.66 Ýstanbul Türk- Ýslâm Eserleri Müzesi’nde bulunan bir En’am’daki müselsel besmele ve kûfi kompozisyon Karahisâri’nin sanattaki farklý konumuna iþaret etmektedir. Özellikle müselsel besmeledeki duruþ güzelliðiyle birlikte



24



HAT SAN’ATI



Resim 19- Hattat Hâfýz Osman Efendi’ye ait sülüs nesih bir kýt’a. (TSMK-GY 146 6a)



bir þâheserdir.68 Kaynaklarda, Sinan Türbesi yazýlarý



Hâfýz Osman Efendi, Þeyh Hamdullah yazý ekolünün



Karahisârî’ye atfedilirse de tarih olarak mümkün deðildir.



incelîklerini öðrenmek için Nefeszâde Seyyid Ýsmâil



Zira, Sinan, Karahisârî’den 32 yýl sonra vefat etmiþtir. Kezâ,



Efendi’den71 yeniden meþke baþladý. Bu meþkle, Þeyh



Piyale Paþa Camii kapýlarý dýþýndaki yazýlarýn da Karahisârî’ye



vadisinin bütün özelliklerini öðrendi ve h. 1090/1678’den



ait olmasý mümkün deðildir. Zira, bu cami hattatýn



68- Bu Kur’an’ýn Kültür Bakanlýðý tarafýndan 2000 ve 2003 yýlý olmak üzere iki defa týpký basýmý yapýlmýþtýr. 69- Tarihte hattat olarak adý geçen üç Derviþ Ali vardýr. Bunlar sýrasýyla; I. Derviþ Ali (ö. 1084/1673) ünlü hattat Hâfýz Osman (1642-1698)’ýn hocasýdýr. (bkz. Suyolcuzâde Mehmed Necib, Devhatü’l-Küttâb, Ýstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi, 1942, s. 49; Müstakimzâde, 336; Derman, DÝA, IX, 191, 192); II. Derviþ Ali (ö. 1128/1716), I. Derviþ Ali’den ayýrmak için “Anbârizâde” veya “Ýmam Derviþ Ali” diye de bilinir. (bkz. Suyolcuzâde, 50; Mustakimzâde, 338; Rado, 123; Derman, DÝA, IX, 192); III. Derviþ Ali (ö. 1200/1786), Hüseyin Hablî’nin talebesidir. Kalenderhâne Camii imam-hatipliðini de yaptý. Râkým kendisinden meþketmiþtir. Râkým’ýn bir devir nesih yazýlarý kendisine benzer. (bkz. Mustakimzâde, 340; Derman, DÝA, IX, 192-193.) 70- Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbi: H. 1028/1619 tarihinde dünyaya geldi. Eyüp’te doðduðu için “Eyyûbî”, Suyolcu Ömer Aða’nýn oðlu olduðu için de “Suyolcuzâde” lâkabýyla anýlmaktadýr. Davhatü’l-küttâb müellifi Suyolcuzâde Mehmed Necîb Efendi’nin büyükbabasýdýr. Baþlangýçta Dede ismiyle bilinen bir hattattan ders almýþtýr. Bu zâtýn vefatý ile I. Derviþ Ali’den aklâm-ý sitte meþkederek icâzetnâme almýþtýr. Sultan IV. Mehmed devrinin seçkin hattatlarýndandýr. Suyolcuzâde, Þeyh Hamdullah Mektebi’nin son halkasý olarak kabul edilir; zîra yetiþtirdiði Hâfýz Osman yeni bir mektebin sahibi olmuþtur. Yetiþtirdiði en önemli talebeleri; Hâfýz Osman (1642-1698), Hocazâde Mehmed (ö. 1695), Câbizâde Abdullah (ö. 1736)’týr. Elli kadar mushaf, yüz kadar en’am yazdýðý rivâyet olunur. 1097/1686 tarihinde vefat ederek Eyüpsultan’da topraða verildi. Mezarý tahrip olunca, mezartaþý kitâbesi Ýstanbul Türk ve Ýslâm Eserleri Müzesi’nde muhafaza altýna alýndý. Daha geniþ bilgi için bkz: Suyolcuzâde, 73; Mustakimzâde, 536-537; M. Uður Derman, “Hattat Suyolcuzâde Eyyûbî, Mustafa Efendi”, Yeþilay, sy. 413 (Nisan 1968) s. 18-20; Rado, 104; Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, ; Dere, Hâfýz Osman Efendi, Yüksek Lisans Tezi. 71- Nefeszâde Ýsmail Efendi: Ýstanbulludur; Nefeszâde olarak bilinir. “Gülzâr-ý Savâb” müellifi Nefeszâde Seyyid Ýbrahim Efendi’nin akrabasýdýr. Sülüs ve nesih yazýyý Halid Erzurûmî’den meþketmiþtir. Þeyh Hamdullah vâdisinde



vefatýndan 21 yýl sonra yapýlmýþtýr. Talebeleri arasýnda Hasan Çelebi (ö. 1594’ten sonra), Ferhad Paþa (ö. 1574) ve Derviþ Mehmed (ö. 1591) sayýlabilir. 1. 2. 3. Hattat Hâfýz Osman Efendi ve Ekolü Hattat Hâfýz Osman Efendi h. 1052/1642 yýlýnda Ýstanbul Haseki’de dünyaya gelmiþtir. Babasý, Haseki Sultan Camii müezzini Ali Efendi’dir. Küçük yaþta Kur’ân-ý Kerim’i ezberlediði için kendisine “hâfýz” lakabý verilmiþtir. Köprülü Fâzýl Ahmed Paþa (1637-1691) himâyesinde öðrenim görmüþ ve bu esnada yazýya ilgi duymuþtur. Yazýyý, önce I. Derviþ Ali’den69 meþk etmiþtir. Derviþ Ali, o sýralar çok yaþlý olduðundan, bu kabiliyetli genci, önde gelen talebelerinden olan Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbi Efendi’ye70 gönderdi. Hâfýz Osman, Suyolcuzâde’ den h. 1070/1686 tarihinde, on sekiz yaþýnda icâzet aldý.



25



HAT SAN’ATI



Resim 20- Hattat Hâfýz Osman Efendi’nin ilk hocasý I. Derviþ Ali’nin sülüs nesih bir kýt’asý.



sonra tamamen Þeyh Hamdullah üslûbunda yazmaya



geçiren Hâfýz Osman, tedavi sonucu rahatsýzlýðý hafif



baþladý. Þeyh Hamdullah üslûbunu elde etmek için, onun



geçirmiþ, fakat bu durum yazýlarýna olumsuz tesirde



eserlerini tetkik ettiði gibi, Saray’da bulunan bir Þeyh



bulunmuþtur.76 Hastalýðý esnasýnda, kalem açma hizmetini



mushafýný da takliden yazmýþtýr.72 Sultan II. Mustafa, Hâfýz



talebesi Çinicizâde Abdurrahman Efendi77 görmüþtür.78



Osman Efendi’ye çok hürmet gösterir; yazý yazarken



Ömrünün sonlarýnda Silahtar’da oturmuþtur.



hokkasýný tutardý. Bir ders esnasýnda Padiþah “Artýk Hâfýz



Hâfýz Osman Efendi, genç denilebilecek bir yaþta,



Osman gibi bir hattat yetiþmez” deyince, Hâfýz Osman



elli sekiz yaþýnda 29 Cemâziyelevvel 1110/ 3 Aralýk 1698



Efendi’nin “Efendimiz gibi hocasýna hokka tutan padiþahlar



tarihinde vefat etmiþtir. Kabri, Kocamustafapaþa Sümbül



geldikçe, daha çok Hâfýz Osman’lar yetiþir hünkârým”



Efendi Camii haziresindedir.



cevabýný verdiði çok meþhurdur.73



1. 2. 3. 1. San’atý



Bir gün hocasý Suyolcuzâde ile Sadrazam Fâzýl Ahmed Paþa (1635-1676)’nýn bulunduðu bir mecliste



Hâfýz Osman Efendi kendi üslûbunu yakalamak için



sadrazam, Hâfýz Osman’dan bir Mushaf yazmasýný ister;



önce, Þeyh vadisinde yazan bu mektebin önemli isimleri



bu arada hocasýnýn kim olduðunu sorar. Hâfýz Osman,



I. Derviþ Ali, Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbi ve Nefeszâde



hocasý Suyolcuzâde’yi iþaret ederek “Efendi hazretlerinden



Ýsmail Efendi’den ders almýþ; Þeyh yazýlarý üzerinde uzun



me’zûnum” cevabýný verir. Bu cevaptan çok mütehassis



çalýþmalarda bulunmuþtur. Hâfýz Osman yazýlarýnda bulunan



olan Suyolcuzâde, dýþarý çýktýklarýnda talebesinin alnýndan



özellikler yer yer Þeyh Hamdullah yazýlarýnda mevcuttur.



öper ve ona hayýr dua eder.74 Yine karlý bir kýþ günü,



Hâfýz’ýn yaptýðý bu özelliklerin yazýlarýnda karar bulmasýdýr.



Haseki’den Eyüpsultan’a yalýnayak derse gitmesi, hocasýnýn



rakipsiz olduðu bilinmektedir. H. 1090/1679 tarihinde vefat etmiþtir. Bkz. Tuhfe-i Hattâtîn, 129; Rado, 102. 72- M. Uður Derman, “Hâfýz Osman”, DÝA, c. XV, s. 99 73- Derman, DÝA, 98 74- Tuhfe-i Hattâtîn, 301-302. 75- Tuhfe-i Hattâtîn, 302. 76- Tuhfe-i Hattâtîn, 303 77- Çinicizâde Abdurrahman Efendi: Ýstanbulludur. Sülüs ve nesih yazýyý Ramazan Efendi’den öðrenmiþ ve ondan icâzet almýþtýr. Gubârî yazý yazmýþtýr. Padiþahýn mevlidhanlýðýný yapmýþtýr. Derviþ tabiatlý olduðu rivayet edilir. H. 1137/1724 yýlýnda vefat etmiþtir. Tuhfe-i hattâtîn, 253-254; Çýð, Hattat Hâfýz Osman Efendi, 7; Rado, 131. 78- Tuhfe-i Hattâtîn, 303



takdir ve sevgisini kazanmasýna vesile olmuþtur. Aðakapýlý Ýsmail Efendi’nin “Hüsn-i hattý biz bildik, Osman Efendimiz yazdý” sözü çok meþhur olmuþtur.75 Sünbüliye tarikatine intisablý olan Hâfýz Osman, Sümbül Efendi Dergâhý þeyhi Seyyid Alaaddin Efendi’den mânevi eðitim almýþtýr. Ölümünden üç yýl kadar önce felç



26



HAT SAN’ATI



Resim 21- Hattat Hâfýz Osman hattýyla bir hilye-i þerif, (Sadberk Haným Müzesi 11671 Y12).



Padiþah hattatý olunca, Þeyh üslûbunu daha iyi elde



ulaþtýrmýþtýr. Þeyh Hamdullah’tan Hâfýz Osman’a kadar



edebilmek maksadýyla, Topkapý Sarayý’nda bulunan Þeyh



gelen hoca silsilesi þöyledir: Þeyh Hamdullah, Þükrullah



Hamdullah mushafýndan taklid sahifeler yazmýþtýr. Bir



Halîfe, Pir Mehmed Dede, Hasan Üsküdâri, Halid Erzurûmi,



manada, klâsik yoldan, Þeyh Hamdullah yolundan



II. Derviþ Ali ve Mustafa Eyyûbi.79



ayrýlmadan sülüs ve nesih yazýyý kemâl noktasýna



79- A. Süheyl Ünver. Hattat Hâfýz Osman, Ýstanbul, 1967, s. 7



27



HAT SAN’ATI



Resim 22- Hattat Hâfýz Osman hattýyla nesih En’am-ý Þerîf (Ömer Faruk Dere Fotoðraf Arþivi).



Hâfýz Osman ile Þeyh Hamdullah yazýlarý



düþürülerek harfe hareket verilmiþtir.



karþýlaþtýrýldýðýnda þunlar söylenebilir:80



7- Hâfýz Osman, ortada ve sonda yazýlan “ayýn” harfinin ortasýný devamlý kapalý yazmýþtýr.



1- Dik harfler devamlý olarak satýra yarým nokta sola meyilli yazýlmýþtýr.



8- Hâfýz Osman’da “vav”, “fe” ve “kaf” harflerinin baþ kýsmý öne eðik durumdadýr.



2- “Rý” ve “vav” gibi bülbül týrnaðý bulunan harflerin týrnaklarýnýn yukarý olan aþýrý meyilleri törpülenmiþtir.



9- Þeyh Hamdullah keþîdeyi çok kullanmýþken,



3- Ayýn harfinin baþ kýsmýnýn sola olan düþüklüðü



Hâfýz fazlaca kullanmamýþtýr.



düzeltilmiþtir.



10- Þeyh Hamdullah nesih yazýda kapalý cezm hiç



4- Lafza-i celâl’de sondaki “he” harfi küçüldüðü



kullanmamýþtýr.



gibi, “he” harfinden önceki “lam” harfinin açýklýðý artmýþ



11- Hâfýz Osman harfleri, Þeyh Hamdullah harflerine



ve yukarý çýkýþ daha narin bir hâl almýþtýr.



nazaran daha küçüktür.



5- Ýsm-i Nebi yazýmýnda “ha” harfinden “mim”



Hâfýz Osman Efendi, sanat vadisinde ilerleyiþ



harfine geçiþte Þeyh’te bulunan açýklýk Hâfýz’da kapanmýþ,



serüvenini bizzat kendisi kaleme almýþtýr. Burada, Þeyh



ikinci mim harfi de küçülerek, isim daha narin bir hâl



Hamdullah’a olan hayranlýðýný ve çalýþma gayretini



kazanmýþtýr. 6- “Sin” harfinin ikinci dendaný yarým cezim aþaðý



80- Daha geniþ bilgi için bkz. Dere, Hâfýz Osman Efendi, 38-50.



28



HAT SAN’ATI



Resim 23- Hattat Hâfýz Osman hattýyla sülüs nesih bir kýt’a. (TÝEM, 2469)



görmekteyiz. Hâfýz Osman’ýn nesih hatla yazdýðý ve Topkapý



Allah’ýn kullarýnýn en zayýfý ve bu isme en az lâyýk



Sarayý’nda olan bu belge Arapçadýr ve tercümesi þöyledir:



olana Kur’an hâfýzý Osman”81



“Benim yazýma dikkatlice ve insafla bakan kiþi!



Hattat Hâfýz Osman Efendi, sülüs, nesih, muhakkak,



Allah binlerce, binlerle merhamet etsin. Þunu bil ki ben,



reyhâni ve tevkiî (rikaa) yazý çeþitleriyle eser vermiþtir.



ilâhi lütûflara mahzar olmuþ ve ‘Ýbnu’þ-þeyh’ olarak bilinen



Sülüs’leri, ileride celî sülüste büyük atýlým yapacak olan



Hamdullah’ýn zamanýna ulaþamadým. Onun yanýna gidip



Mustafa Râkým (1758-1826)’a örnek olan Hâfýz Osman, celî



gelerek bu güzel san’atý nasýl öðrettiðini göremedim. Onun



sülüsle de eser vermiþtir.82 Bugün, kolaylýkla görülebilecek



terbiyesinden geçme mertebesine de nâil olamadým. Fakat



Üsküdar Doðancýlar Þehit Süleyman Paþa Camii çeþmesi



birçok latîf kýt’asýný toplayarak onlar üzerinde mütâlaalar



kitabesi ile Karacaahmed Mezarlýðý’nda Siyavuþ Paþa



yaptým ve ondan nakiller yapmaya kendimi mecbur



mezartaþý Hâfýz Osman’ýndýr.83



gördüm. Gece gündüz çalýþarak, sonsuz ilim ve kudret



Hâfýz Osman’ýn sanatýnýn en parlak yýllarý 1678-



sahibi olan Allah’ýn yardýmý ile bu seviyeye ulaþtým.



81- TSMK - EH. 2213; Ayrýca bkz. Dere, Hâfýz Osman Efendi, 27-28. 82- Hâfýz Osman’ýn, Hattat Mustafa Râkým’a tesiri hakkýnda geniþ bilgi için bkz. Süleyman Berk. Hattat Mustafa Râkým Efendi, Ýstanbul, Kaynak Yayýnlarý, 2003, s. 85 83- Ýmzasý bulunmayan bu eserlerin Hâfýz Osman’a aidiyeti, üstad Necmeddin Okyay’da bulunan yazma bir tarih kitabýndaki nottan naklen; M. Uður Derman, Hâfýz Osman’ýn Yazý Sanatýmýzdaki Yeri”, Hayat Mecmuasý, sy. 52 (1967), s. 9



Allah’tan, ulaþamadýðým baþka derece ve merhalelere de nâil kýlmasýný, en kalbî hislerimle niyâz ederim. Çünkü, bu çalýþmalarým gençlik yýllarýmda olmuþtur. Þimdi ise zaman þüphesiz, daha ileri safhalara ilerleme zamanýdýr.



29



HAT SAN’ATI



Resim 24- Hatat Hâfýz Osman Efendi’ye ait sülüs nesih bir kýt’a.



1688 yýllarý arasýdýr.84 Özellikle 1690 yýlýndan sonraki



Hâfýz Osman Efendi, Kur’ân-ý Kerim, En’âm-ý þerîf,



yazýlarýnda nesih harfleri küçülmüþ ve daha olgun bir hâl



Delâil-i hayrât, kýt’a, murakkaa, karalama, hilye ve kitabe



almýþtýr.85



þeklinde bir çok eser vermiþtir. Kaynaklarda, hayatý boyunca yirmi beþ Kur’an yazdýðý kayýtlýdýr. Eserleri, Ýstanbul’da



Hâfýz Osman’ýn yazýda yeni üslûp oluþturmasýndan



Topkapý Sarayý Müzesi, Türk ve Ýslâm Eserleri Müzesi,



baþka, yaptýðý diðer önemli bir yenilik, Hilye-i þerif formu



Vakýflar Hat Sanatlarý Müzesi, Süleymaniye Kütüphanesi,



oluþturmasýdýr. Hz. Peygamber’in beþerî ve ahlâki vasýflarýnýn



Ýstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, Sadberk Haným



yazýyla anlatýlma þekli olan hilyenin, bugün de en çok



Müzesi, Sakýp Sabancý Müzesi, Bursa, Türk ve Ýslâm Eserleri



kullanýlan formu, ilk defa Hâfýz Osman tarafýndan



Müzesi, Ýstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ve birçok özel



geliþtirilmiþtir.86 Baþmakam denilen kýsýmda “Besmele”,



koleksiyonda görülebilir.88



göbek kýsmýnda genellikle Hz. Ali rivayeti olan metin; bu kýsmýn dört köþesinde Hulefâ-i râþidîn (Hz. Ebûbekir, Hz.



Hâfýz Osman yazýda birçok talebe yetiþtirmiþtir.



Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali) isimleri; göbek kýsmýnýn hemen



84- Derman, Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat San’atý, 199; a. mlf. P Sanat Dergisi, 142. 85- Ünver. Hattat Hâfýz Osman, 6. 86- M. Uður Derman. “Yazý San’atýmýzda Hilye-i Saadet”, Ýlgi, Yýl. 13, sy. 28 (Aralýk 1979), s. 35. 87- Hilye hakkýnda geniþ bilgi için bkz. Derman. “Yazý San’atýmýzda Hilye-i Saadet”, Ýlgi, 32-39; M. Uður Derman. Türk Hat Sanatýnýn Þâheserleri. Ýstanbul, Kültür Bakanlýðý, 1982, L. 49; Ali Yardým. Peygamberimiz’in Þemâili. Ýstanbul, Damla Yayýnlarý, 1997, s. 55-60 88- Hâfýz Osman Efendi’nin talebeleri ve eserlerinin toplu listesi için bkz. Dere, Hâfýz Osman Efendi, Talebeleri için s. 12-24, eserleri için s. 67-199.



altýnda Hz. Peygamberle ilgili bir âyet, alt kýsýmda da göbekte yazýlý metnin devamý bulunacak þekilde tasarlanan bu hilye formu, bugünkü bilgilerimize göre ilk defa Hâfýz Osman tarafýndan tasarlanmýþtýr.87



30



HAT SAN’ATI



Resim 26- Hattat Ýsmail Zühdî Efendi’ye ait bir levha. (Özel Koleksiyon)



baþka, Eyüp Defterdar’da Þah Sultan Türbesi’ndeki celî yazýlar,95 Ortaköy sýrtlarýnda talebesinden Þânizâde Atâullah



Resim 25- Hatat Hâfýz Osman En’am’ýndan bir sahife. (Özel Koleksiyon)



Efendi’nin yaptýrdýðý çeþmenin h. 1198/1784 tarihli celî



Bunlarýn içinde en çok tanýnanlarý, Yedikuleli Seyyid



kitâbesi96 ile Fatih Niþancý Camii haziresinde h. 1219/1804



Abdullah Efendi, Rodosizâde Abdullah Efendi, Ýkinci Derviþ



tarihli Hatice Haným mezartaþý kitâbesi, Ýsmail Zühdî ‘nin



Ali, Hasan-ý



Üsküdâri’dir.89



önemli eserlerindendir.



1. 2. 4. Ýsmail Zühdî Efendi ve Ekolü



1 Þevval 1221/12 Aralýk 1806 tarihinde vefat eden Ýsmâil Zühdî, Edirnekapý mezarlýðýna defnedildi. Kabir



Ordu’ya baðlý Ünye kazasýnda dünyaya geldi. Doðum



89- Hâfýz Osman Efendi’nin talebelerinin toplu listesi ve hayat hikayeleri için bkz. Dere, Hâfýz Osman Efendi, 12-24. 90- M. Uður Derman, “Hattat Ýsmail Zühdî Efendi”, Hayat Mecmuasý, sy. 49 (27 Kasým 1969), s. 26; a. mlf. “Ýsmail Zühdü, Yeni” Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi (DÝA), Ýstanbul, Türkiye Diyanet Vakfý, 2001, s. 125 91- Ahmed Hýfzý Efendi’nin hayatý için bkz. Mustakimzâde Süleyman Sadedin Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý, 1928, s. 86-87; Rado, Türk Hattatlarý, 169; Devhatü’l-Küttâb, 43; Derman, ÝKMHS, 203 92- Ýbnülemin, 472; A.Süheyl Ünver. Hattat Ýsmail Zühdü Efendi, Ýstanbul 50 San’at Sever Serisi, 1, 1953, s. 1; Derman, Hayat Mecmuasý, sy. 49 (27Kasým 1969), s. 26; a. mlf. , ÝKMHS, 204; a.mlf. , DÝA, s. 125; Bu kaynaklardan Son Hattatlar s. 472’de ve Derman, ÝKMHS, 204’de 1180/1766 yýlýnda icazet aldýðý belirtilmesine raðmen, Derman, DÝA, 125’te bunun zaman olarak mümkün olamayacaðý belirtilmiþtir. Zira, belirtilen tarihten üç yýl sonra 1183 tarihinde Ýsmail Zühdî, kardeþi Mustafa Râkým’a sülüs-nesih yazýdan icazet vermiþtir; belirtilen tarihte Ýsmail Zühdî baþarýlý bir hattattýr. Yine M. Uður Derman’ýn tespitiyle, en eski eseri 1175/1761 tarihini taþýdýðýndan, bu tarihten evvel icâzet almýþ olmalýdýr. 93- Derman, Hayat Mecmuasý, 26; a. mlf. DÝA, s. 125. 94- Derman, Hayat Mecmuasý, 26 95- Eyüp Þahsultan Türbesi içerisinde bulunan paftalý celî sülüs yazýlarla ilgili bkz. Süleyman Berk, “Eyüpsultan’da Celî Sülüs Kuþak Yazýlar”, Tarihi Kültürü ve Sanatýyla V. Eyüpsultan Sempozyumu, 11-13 Mayýs 2001, s. 109-110 96- Bu çeþme ile ilgili bkz. Affan Egemen, Ýstanbul’un Çeþme ve Sebilleri, Ýstanbul, Arýtan Yayýnlarý, 1993, s. 780-781; Berk, Hattat Mustafa Râkým Efendi, 34.



tarihi belli deðildir. Genç yaþta, takriben 1750 yýllarýnda90 babasý Mehmed Kaptan tarafýndan Ýstanbul’a getirildi. Ýlim tahsili yanýnda, Ahmed Hýfzý Efendi’den91 sülüs ve nesih meþk etti. Bu arada Mehmed Emin isimli bir baþka hattattan da istifade ederek icâzetini ve “Zühdî” mahlasýný aldý. Ýcâzeti zamanýmýza kadar gelmediðinden hangi tarihte icâzetname aldýðý bilinmemektedir.92 Kendisinden önce yaþamýþ ve ayný ismi taþýyan hattat Ýsmail Zühdî (ö. 1144/1731)’den ayýrt etmek için “Yeni”, “Ýkinci” ve Zühdî-i Sâni” olarak da anýlmýþtýr.93 Sultan III. Mustafa devrinde Enderûn-i Hümâyun’a yazý hocasý oldu, vefatýna kadar bu görevde kaldý.94 Kýrk Mushaf, birçok hilye-i saadet, murakkaa, kýt’a ve levha yazdý. Bugün, müze ve özel koleksiyonlardaki eserlerinden



31



HAT SAN’ATI



Resim 27- Hattat Ýsmail Zühdî Efendi’ye ait celî sülüs bir levha. Ýmza kýsmýnda “Veli Efendi Çayýrýnda” yazýldýðý belirtilmiþtir. (Türk Petrol Vakfý Koleksiyonu)



kitâbesi, talebesi ve kardeþi Mustafa Râkým (1758- 1826)



özelliði olmuþtur.98 Ýsmail Zühdî Efendi yazýdaki üslûbuyla



tarafýndan nazmedilip yazýldý. Kabri, hat meraklýlarýnca



kendinden sonra gelen hattatlarý derinden etkilemiþtir.



hâlâ ziyaret edilmektedir.



Vakit bulduðunda mesire yerlerine giden Ýsmail



Celî’de eski tarza baðlý olan Zühdî Efendi, sülüs ve



Zühdî Efendi, buralarda boþ durmamýþ ve yazdýðý kýtalarýn



nesih yazýlarýnda, Þeyh Hamdullah ve Hâfýz Osman’dan



altýna, mekânýn adýný da kaydetmiþtir. Veliefendi Çayýrý,



sonra harf ve kelimelere zarif bir görünüþ kazandýrmýþtýr.



Sâdâbâd, Yedikule Bostaný ve Çeþme Meydaný gibi



Sülüs ve nesih yazýlarýnda Hâfýz Osman yolunu en güzel



mahallerin isimlerini belirttiði yazýlarý bulunmaktadýr. Kuþ



þekilde, Ýsmâil Zühdî geliþtirmiþtir.



formu þeklinde besmele istifi, yaþadýðý devre göre yenilik sayýlabilecek terkip ve tertipteki yazýsýdýr. 9 9



Hat sanatý tarihinde Ýsmail Zühdî Efendi’nin önemi, özellikle sülüs ve nesih yazýda, Þeyh Hamdullah ve Hâfýz



Ýsmail Zühdî Efendi’nin yazmýþ olduðu sülüs nesih



Osman’dan sonra bir atýlým gerçekleþtirmiþ olmasýdýr.



bir murakkaa, yýllar sonra 1310 yýlý Ramazan’ýnda hattat



Kendisinden evvel yaþamýþ bu iki hattatýn eserleri üzerinde



Sâmi Efendi’nin eline geçmiþtir. Murakkaa üzerinde çalýþan



uzun süre çalýþýp tetkiklerde bulunduktan sonra, beðendiði



Sâmi Efendi, celî sülüste yeni bir döneme girmiþtir.100



harf ve kelimeleri seçerek, kendi üslûbunu ortaya



97- Ünver, 50 San’at Sever Serisi, 1; Derman, Hayat Mecmuasý, 26 98- Derman, DÝA, 126; a.mlf. Sabancý Koleksiyonu, 100. 99- Topkapý Sarayý Müzesi Güzel Yazýlar Bölümü 314/40 numarada olan ve altýn mürekkebiyle iþlenen bu yazýnýn tarihi sehven h. 1013/1604 olarak atýlmýþtýr. Bkz. Derman, Hayat Mecmuasý, 26; a. mlf. DÝA, 126 100- Bu murakkaanýn Sâmi Efendi’nin eline geçiþiyle ilgili daha geniþ bilgi için bkz. M. Uður Derman, “Hattat Sâmi Efendi’nin Diþ Kirasý”, Hayat Tarih Mecmuasý, sy. 12 (Ocak 1969), s. 20-22



koymuþtur.97 Fakat sülüs ve nesih yazýda üslûbu Hâfýz Osman’a daha yakýndýr. Elinden tashihsiz harf çýkarmadaki mahareti onu, hattatlar arasýnda öne çýkaran bir diðer



32



HAT SAN’ATI



Resim 28- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Fatih Nakþýdil Türbesi avlu giriþ kapýsý üzerindeki celî sülüs kitâbesi.



Enderundaki yazý hocalýðý dolayýsýyla imzalarýnda



sülüs'te geçmiþ bütün üslûplarý silen Râkým mektebi, Sâmi



“Kâtib-i Saray-ý Sultâni”, “Hâce-i Enderûn-i Hümâyun”



Efendi’de kemâl noktasýný bulmuþtur.106 Sert ve durgun



sýfatlarýný kullanmýþtýr. 1 Þevval 1221/12 Aralýk 1806



bir üslûba sahip olan Mahmud Celâleddin mektebi, bu



tarihinde vefat eden Ýsmail Zühdî Efendi, Edirnekapý



özelliðinden dolayý Râkým mektebi karþýsýnda



kabristanýna defnedilmiþtir. Celî sülüs baþ taþý ile celî talik



tutunamamýþtýr.107



ayak taþý kardeþi hattat Mustafa Râkým Efendi tarafýndan



Sanat hayatýnda devamlý arayýþ ve yenilik içinde



yazýlmýþtýr. Manzum ayaktaþý yine kardeþi tarafýndan



olan, serbest nükteleriyle bunu yazýlarýnda gösteren Râkým,



nazmedilmiþtir.



yeni ortaya koyduðu celî üslûbunu ancak, aðabeyi ve



Ýsmâil Zûhdi ile alâkalý olarak, merhum Necmeddin



hocasý olan Ýsmâil Zühdî’nin vefatýndan sonra ortaya



Okyay ve merhum Mâcid Ayral birlikte, M. Uður Derman



çýkarmýþtýr.108 Râkým’ýn eserleri kronolojik olarak tasnif



Bey’e þu tespitte bulunmuþlardýr; “Tashihsiz olarak elinden



edildiði zaman durum açýkça görülebilir. Aðabeyinin



güzel harf çýkartmakta, Ýsmâil Zûhdi Efendi’nin geçmiþ



vefatýndan sonra, Râkým celî’sinde hýzlý bir geliþme görülür.



üstatlar içinde benzeri gelmemiþtir.101



Mustafa Râkým, celî’den baþka padiþah tuðralarýný da hat ve þekil yönünden ýslah ederek, bu konuda da



Bilinen en meþhur talebesi ayný zamanda kardeþi



“inkýlâp” yapmýþtýr. Tuðranýn harflerine kalem hakkýný



olan hattat Mustafa Râkým Efendi’dir. 1. 2. 5. Mustafa Râkým Efendi ve Ekolü



101- Derman, ÝKMHS, 204 102- Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 90; M. Râkým Dosyasý, Derman Arþivi, Dosyada Necmeddin OKYAY’dan naklen þöyle bir not mevcut: “Bir defaya mahsus olmak üzere, mahalle mektebinde ilk yazý gösterdiðim Ahmed Cenâb Bey’in elinde bir (Hâfýz Osman Murakkaa’sý) vardý. Takdîr-i ilâhî ile onu bana bir aralýk sattý. Çýkartmýþ olduðum (Mustafa Râkým’a ait) fotoðraflarla bunu bir de karþýlaþtýrdým ki, Râkým bu murakkaadan çalýþarak tirfil’in açýk yerini dahi aynen taklit etmiþ. Hakký Bey bize gelmiþti. Bir tatbikat yaptýk, hayretlere gark oldu. Sonra Emîn (Yazýcý) ve biraderi Ömer (Vasfi) Efendi’ye bu murakkaý aldým götürdüm. Fotoðraflarý çýkarýp karþýlaþtýrdýlar. Râkým Efendi’nin yazýyý Hâfýz Osman’ýn bu meþkinden yazdýðýný görünce, ondan sonra Hâfýz Osman Efendi’ye ehemmiyet vermeye baþladýlar.” 103- Alparslan, Ýslâm Tarihi, 491- 492. 104- Ýsmail Hakký BALTACIOÐLU, Sanat, Sühulet Kütüphanesi, 1934, Ýstanbul, s. 64; Derman, ÝKMHS, 34; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 492. 105- Derman, ÝKMHS, 35. 106- Derman, TA, XIX, 58. 107- Derman, ÝKMHS, 35; Baþlangýçta Sultan Abdülmecid’in tesiriyle, Mahmûd Celaleddin mektebine tabi olan Kadýasker Mustafa Ýzzet Efendi, birgün talebesi Muhsinzâde Abdullah Bey’e, “Abdullah Bey, Abdullah Bey! Gidilecek yol Râkým yoluymuþ, biz bunu anlamakta niye gecikmiþiz?” demiþtir. (Derman, Sabancý Koleksiyonu, 120) 108- Derman, Türk Hat Sanatýnýn Þaheserleri, Lv. 22; Sâmi Efendi bu konuda, “Üstada tazim böyle olur. Bulmuþ olduðu þiveyi, olur ki gücenir diye hocasý ölünceye kadar meydana koymamýþtýr. Ondan sonra bulmuþ olduðu yolu yürütmüþtür” demiþtir. (M. Râkým Dosyasý, Derman Arþivi).



Celî sülüs’te ve tuðrada yaptýðý inkýlâpla, mektep sahibi olan Mustafa Râkým, bunu saðlayabilmek için uzun süre Hâfýz Osman yazýlarý üzerinde çalýþmýþtýr.102 Râkým’ýn yazý sanatýndaki yeri deðerlendirilirken üç hususa dikkat çekilir: 1- Celî sülüs harflerinin estetiðinde saðladýðý baþarý 2- Celî sülüs’ün istifinde saðladýðý âhenk. 3- Tuðra ölçülerinde yaptýðý estetik yenilik103 Râkým’ýn yaptýðý bu deðiþiklik ve yenilikler “inkýlâp” kelimesi ile ifade edilmiþtir.104 Celî sülüs ve tuðra, Râkým’ýn yaptýðý büyük deðiþim sebebiyle “Râkým öncesi-Râkým sonrasý” þeklinde bir ayýrýma tâbi tutulmuþtur.105 Celî



33



HAT SAN’ATI



Resim 29- Hattat Mustafa Râkým Efendi tarafýndan celî sülüs hat ile yazýlan Fatih, Nakþýdil Türbesi kuþak yazýsýndan bir bölüm.



vererek ýslah etmiþ, kürsü kýsmýnda istifi yeniden tertip



görseler pesend edip, alnýndan bûs ederlerdi. Yazdýðý



ederek kürsüye tok bir görünüm kazandýrmýþtýr.



yazýlarda sülüs kaleminden itibâren bir karýþa kadar bir kalemle yazý yazsa hüsnünü muhafaza ederdi. Bütün



Râkým’ýn, sanattaki kudretini ve yerini þu hüküm



esrâr-ý hat’ta vakýf olup, Rabb-ý Bedîin yedinde ihsân



çok güzel özetlemektedir: “Yalnýz þu kadarýný söyleyelim



eylediði perkâr-ý kudretini bir kuluna bahþ etmiþ deðildir.



ki bir Sinan, Türk mimarlýðýnda, Michelange, heykeltraþlýkta



Bundan böyle de gerçi tecelliyât-ý ilâhiyesi mahdûd



ne yapmýþsa, daha ziyâdesini Râkým yazýda yapmýþtýr.109



olmamakla berâber böyle bir zâtýn âlem-i hat’ta



Titiz bir sanatkâr olan Râkým, yaptýðý herþeyi düþünerek



yetiþmesine imkân göremem. Bu sözüme Fatih’de,



ve hesap ederek yapmýþtýr. Bu kudretteki eserler de ancak



Cihangir112 ve Tophâne’de yazdýðý celî yazýlar bürhân-ý



böyle meydana getirilebilir.110 Topkapý Sarayý Müzesi Arþivi’nde



celîdir ki, kýyâmete deðin mislini kimse vucûda bulunan111



ve



getiremeyecektir. Kaldý ki, bu abd-i fakîr pergâr-þinaslýk’da



Sultan Mahmud’a hitaben yazýldýðý anlaþýlan bir arîzada,



olan mahareti de inzimâm ederek istif meselesini de bir



Mustafa Râkým’ýn sanat kudreti þu þekilde anlatýlmaktadýr:



hatt-ý mustakîme irca’ ile üst ve altýný mýstara yerleþtirmiþtir. Þi’r u inþâ ve kitabet-i cedîdede yed-i tûlâsý cümlenin



“Benim Efendim,



müsellemidir. Rahmetullâh-i aleyhi rahmeten vâsiaten.



Buyurmuþsunuz ki, yazýlarýný Mustafa Râkým



Cenab-ý Hak turâb-ý menþûri kadar sizleri pâyidar



hazretleri gibi yazsýn. Ayâ, cihanda anýn mislini yazan



109- Ýsmail Hakký BALTACIOÐLU, “Türk Yazýlarýnýn Tetkikine Medhal”, Darü’lFünûn Ýlâhiyat Fakültesi Mecmuasý, sy. 5-6 (Haziran, 1927), s. 30. 110- Ünver, Tarih Dünyasý, 275. 111- Bu ariza TSMA.E. 1193, numarada olup 24.5 x 12 cm. ölçülerinde ve krem rengi Alikurna kaðýdýna yazýlmýþtýr. 112- 1290/1873 yýlýnda yanan eski Cihangir Camii’nde Râkým’ýn celî sülüs bir kuþaðý mevcut idi. TÝEM’deki Râkým Efendi’nin kuþak yazý kalýplarý tasnif edildiðinde, bu yazýnýn 2646 Envanter numaralý Mülk suresi yazýsý olabileceði kanaatine varýlmýþtýr. Konu ile ilgili daha geniþ bilgi için bkz. Süleyman BERK, “Cihangir Camisi Yazýlarý”, AD Art Dekor, sy. 89 (Aðustos 2000), s. 156-164.



gelmiþ midir ki bu fakîr yazabileyim? Kendi mikdârýmca yazabildiðim bu kadardýr. Vâzýulasl Hamdullah Efendi ve Hâfýz Osman Efendi’nin ahsen olan murakkâtýndan yazýp ve onlardan da en güzel harflerini intihâb ederek bu uslûba eriþtirmiþtir ve hatt-ý müselsel olarak müfredât hurûfu muttasýlan bir Murakkaa yazmýþlardýr ki, sâlifuzzikr üstâdân



34



HAT SAN’ATI



Resim 30- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin çizdiði papaðan taslaðý ve ayný taslaðýn içini doldurduðu yazý-resim. (M. Uður Derman koleksiyonu)



ve serîr-i saltanatýnýzda berkarar buyursun. Âmin.



Râkým celî'sinin azametini ve farkýný ortaya koyacaktýr. Râkým'da önce harfler yapý olarak geliþmiþ ve güzelleþmiþ,



“Ýlm-i hattýn sýr olan bekâretini



daha sonra da istifteki yerlerine en güzel þekilde



Fâþ edip celîle gösterdi.”



oturmuþlardýr.



Bu arîzada, Râkým’ýn sanat kudreti, güzel tespitlerle



1. 2. 5. 1. Mustafa Râkým’ýn Celî Sülüs’te



ortaya konmuþtur. Bunlar sýrasýyla; Râkým’ýn, Þeyh



Yaptýðý Yenilik



Hamdullah ve Hâfýz Osman’ýn sülüs harflerinden seçmeler



Mustafa Râkým’ým celî sülüs’te yaptýðý deðiþim þu



yaparak, celîde bir üslûp oluþturmasý, bu üstadlarýn sülüs



baþlýklarda toplanabilir. Bunlar:



harflerindeki canlýlýðý celî harflerine tatbik etmesidir. Arîzada, istife getirdiði yeniliðe de iþaret edilmiþtir. Râkým’ýn müselsel113



1- Harflerin bünyesini ýslah etmiþtir.



olarak yazdýðý hurûfat meþkine iþaret edildikten



2- Harflerin kalýnlýðý ile kalem kalýnlýðý arasýndaki



baþka, hat sanatýnda böyle bir zatýn yetiþmeyeceði



ideal ölçüyü yakalamýþtýr.



belirtilmiþtir ki, bu konu ile ilgili olarak, hattat Sâmi Efendi; “Râkým geçilemez, onu geçmek isteyen geri döner!” demek suretiyle Râkým'ýn büyüklüðünü ifade etmeye



3- Ýstifte baþarý saðlamýþtýr.



çalýþmýþtýr.114



Mustafa Râkým’a gelinceye kadar hattatlar, celî



Râkým'ýn celî sülüs yazýsýndaki estetik güzelliklerin açýkça görülebilmesi için daha önce ortaya konan örneklere



113- Bu müselsel hurufat meþkinin iki kýtasý bugün, Emin Barýn koleksiyonundadýr. Bu meþklerle alâkalý olarak bkz. Derman, Türk Hat Sanatýnýn Þaheserleri, Lv. 30; a. mlf., ÝKMHS, 205; Berk, Hattat Mustafa Râkým Efendi, 64. 114- M. Uður DERMAN, “Büyük Bir Hat Sanatkârýmýz: Sâmi Efendi” Hayat Tarih Mecmuasý, 5 (Haziran, 1969), s. 7.



bakýlmasý, Osmanlý dönemi örneklerinin ise dikkatle incelenmesi gereklidir. Bu konuda kýsa bir karþýlaþtýrma



35



Resim 31- Hattat Mustafa Râkým Efendi’ye ait celî sülüs levha. (TSMK-GY 1319)



HAT SAN’ATI



36



HAT SAN’ATI



Resim 32- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin sülüs bir yazýsý.



sülüs harflerinde ölçüyü bir türlü saðlayamamýþlardýr. Ayný



Bu durum Râkým’a kadar devam etmiþtir. Râkým, Hâfýz



harfin yazýmýnda bile standart tutturulamamýþ, yazý sadece



Osman’ýn sülüs ölçülerini büyüterek, celî sülüse baþarý ile



kalýn yazýlabilmiþtir.115 Osmanlý’da baþlangýcýndan, Fatih



tatbik etmiþtir.119 Bu sebeple Râkým’ýn celî harfleri canlý



devrine kadar celî sülüs, mimarîde bir süs unsuru olarak



ve hareketli bir yapýya sahiptir.120 Bu durum, harfler tek



görüldüðü için baðýmsýz ele alýnmamýþ, bu sebeple de celî



tek incelendiðinde açýk bir þekilde görülebilir.



sülüs’te gerek harf yapýsý, gerekse istif yönünden aklâm-ý



Yazýda harflerin veya harfleri teþkil eden kýsýmlarýn,



sitte derecesinde baþarý saðlanamamýþtýr. 1 1 6



genel bir tabirle istifi oluþturan çizgilerin istif sahasýna



Râkým’ýn celî sülüs’te yaptýðý yenilik



uyumlu bir þekilde ve ayný nispette yayýlmasý yani istif



deðerlendirilirken þu hüküm çokça kullanýlýr: “Hâfýz Osman’ýn



örgüsünün her tarafýnýn ayný yoðunlukta olmasý istifte



sülüs’te yaptýðýný, Râkým celî’de yapmýþtýr."117 Sâmi



organik bütünlüðün temini, çizgiler arasýnda denge, uyum,



Efendi’nin þu tespiti bu hükmü doðrular mahiyettedir: 115- Derman, ÝKMHS, 34; a. mlf., Baþlangýcýndan Bugüne Türk Sanatý, 385. 116- Baltacýoðlu, Türklerde Yazý Sanatý, 45; Derman, Baþlangýcýndan Bugüne Türk Sanatý, 385. 117- Baltacýoðlu, Türklerde Yazý Sanatý, 46; Derman, ÝKMHS, 35; Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 90; a. mlf., Ýslâm Tarihi, 491-492. 118- Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 90; M. Uður Derman Bey’in, Necmeddin Okyay’dan tespit ettiði þekliyle, Sâmi Efendi þöyle söylemiþtir: “Râkým’ýn yazýlarýný küçülttüðünüz vakit, Hâfýz Osman’ýn aynýný bulursunuz. Lâkin öyle Hâfýz Osman yazýlarý sizin elinize nereden geçecek.” (M. Râkým Dosyasý, Derman Arþivi). 119- Derman, ÝKMHS, 35; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 491-492. 120- Baltacýoðlu, Türk Plastik Sanatlarý, 117.



“Hâfýz Osman’ýn sülüslerini büyütürseniz Râkým’ýn celîsini, Râkým’ýn celîsi’ni küçültürseniz Hâfýz Osman’ýn sülüslerini bulursunuz."118 Osmanlý hat mektebinde sülüs’te, Þeyh Hamdullah ve Hâfýz Osman’la birlikte harflerin estetik ölçüsünde baþarý saðlanmýþ, fakat celî’de bu ölçü bir türlü saðlanamamýþtýr.



37



HAT SAN’ATI



Resim 33- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Nakþî Tâcý þeklinde istiflediði yazýsý. (TSMK-Arda 90)



38



HAT SAN’ATI



Resim 34- Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Eyüp Mihriþah Sultan Türbesi için hazýrladýðý hilye. (TÝEM 2732)



39



HAT SAN’ATI canlýlýðý celîye aktarmýþtýr. 1 2 4 Râkým’la ayný asýrda yaþayan Mahmud Celâleddin de Þeyh Hamdullah ve Hâfýz Osman yazýlarý üzerinde çalýþmýþ, sülüs ve nesih’te latif bir tavra sahip olmakla birlikte, celî sülüs harfleri donuk ve katý kalmýþtýr.125 de



harfler



birbirleriyle alâkasýz ve daðýnýk bir görünüm



Resim 35- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’ye ait sülüs celi sülüs bir levha. (Kaya Üçer Koleksiyonu).



almýþtýr.



Mahmud



ritim ve ahengin bulunmasý güzel bir istifin temel



Celâleddin'in celîlerinde



unsurlarýdýr. Râkým, harflerdeki tenâsübü ve ölçüyü



hareke ve diðer tezyinî



saðlamakla beraber, gerek satýr, gerekse katmerli istiflerde



iþaretler seyrek olduðundan,



harfleri birbirleri ile kaynaþtýrmýþtýr. Ýstifte harfler âdeta



harfler bütün donukluðu ve



birbirlerini kucaklamýþlardýr. Harflerin tenâsübünde, istifteki



katýlýðý ile ortaya çýkar.



yer ve duruþlarýna göre, bazý tasarruflarda bulunmuþtur.



1.2.6



Harflerin ölçüsünü yerine göre büyültmüþ yerine göre ise



Celâleddin Efendi ve Ekolü



küçültmüþtür, istif icabý bunu yerine göre denemiþtir.121 Bu durum istifte yazýnýn güzelliðine güzellik katmýþ, harf gövdeleri donup



kalmamýþtýr.122



Mahmud



Aslen Daðýstanlý olan



Nakþýdil Türbesi yazýlarý,



Mahmud Celâleddin Efendi,



özellikle Nakþýdil Ýmaret Çeþmesi üzerindeki müsennâ



babasý Þeyh Mehmed Efendi



âyet ve aslý Atina Benaki Müzesi’nde olan papaðan



ile birlikte Ýstanbul’a gelmiþtir.



þeklindeki istif, harflerin onun elinde nasýl yumuþadýðýnýn



Doðum tarihi belli deðildir.126



delilidir. Ayrýca Râkým, istiflerinde tezyinî iþaretleri çok



Ýlk yazý derslerini Ak



fazlaca kullanmamýþtýr; Râkým yazýlarý, harf gövdeleri ile



Resim 36- Hattat Mahmud Celâleddin’in Eyüp Þeyh Murad Tekkesi’nde bulunan kabir taþý.



Ýstifte



ön plandadýr. Ancak harfler yerlerine oturduktan sonra



Molla Ömer Efendi ve Hoca Râsim Efendi’nin talebelerinden



belli sayýda, yazýyý boðmayacak miktarda hareke ve tezyinî



Abdüllatif Efendi’den almýþtýr. Yamakzâde Sâlih Efendi ve



iþareti kullanmýþtýr. Þu bir gerçektir ki, Osmanlý'da istif,



Ebubekir Râþid Efendi’ye yazý dersi almak için yaptýðý



Râkým'la birlikte geliþme yoluna girmiþtir.



müracaatlar ise, dik baþlýlýðý sebebiyle reddedilmiþtir. Bunun üzerine, Hâfýz Osman Efendi (1942-1698)’nin



Önceki yüzyýllarýn celî yazýlarý ile Râkým'ýn harf, kelime gruplarý ve istifleri karþýlaþtýrýlýrsa Râkým’ýn harflerindeki canlýlýk, azamet ve istiflerindeki güzellik daha



121- M. Bedreddin Yazýr buna “kaide üstü durumlar” ismini vermiþtir. (bkz. Kalem Güzeli, III, 308-309). 122- Baltacýoðlu, Türk Yazý Sanatý, 47-48. 123- Ahmed Süreyyâ, “Osmanlýlarda Sanâyi-i Nefîse ez-Cümle Hutûtu Bedîa”, Sýrât-ý Mustakîm, sy. 174 (14 Muharrem 1329), s. 282. Hattat Hasan Rýzâ Efendi’nin (1849-1920) oðlu olan Ahmed Süreyyâ (Saltuk) bu makâlesinde, Râkým celîsinin özelliklerini dört madde halinde belirtmiþtir. Bunlar özetle: Harflerin týknazlýðý, hareketliliði, tenâsübü ve istifin âhengidir. 124- Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 90; a. mlf., Ýslâm Tarihi, XIV, 491. 125- Derman, Kök, 14; Alparslan, Ünlü Türk Hattatlarý, 103-104. 126- Ýbnülemin, 187. Doðum tarihi kesin olarak bilinmeyen Mahmud Celâleddin Efendi’nin, doðum tarihi ile ilgili olarak, M. Uður Derman, Sabancý Koleksiyonu, s. 104’de þöyle bir bilgi mevcuttur: “Doðum yýlý belli olmamakla birlikte gördüðümüz 1188/1774 senesinde yazýlmýþ mükemmel bir murakkaasýndan 1163/1750 tarihi civarýnda doðduðu neticesini çýkarýyoruz.”



iyi görülebilir. Râkým öncesi celî harflerinde mevcut donukluk ve orantýsýzlýk, yerini tenâsüp ve canlýlýða býrakmýþ, istif daðýnýklýktan kurtulmuþtur. Râkým istiflerinin diðer bir özelliði ise, harflerin uzaktan rahatça görülebilecek toklukta oluþlarýdýr. Harfler yazýlacaklarý yahut asýlacaklarý yere göre güzellik ölçüsüne kavuþmuþlardýr. 1 2 3 Râkým, Þeyh Hamdullah, özellikle Hâfýz Osman yazýlarý üzerinde çalýþmýþ, Hâfýz Osman’ýn sülüslerindeki



40



HAT SAN’ATI



Resim 37- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’ye ait celî sülüs bir levha. (Mehmet Çebi Koleksiyonu).



eserlerine bakarak kendi kendini yetiþtirmiþtir. 127



Celâleddin Efendi yolunda eserler vermiþseler de, padiþahýn ölümü ile bu yol terkedilmiþtir.



Sülüs ve nesih yazýda kendine has güzel bir tavra sahip olmuþ ve çok kuvvetli ve kudretli eserler ortaya



Râkým ile Mahmud Celâleddin’in arasýndaki farkla



koymuþtur. Celî sülüs’te ise ayný baþarýyý gösterememiþtir;



alâkalý olarak, hattat Ömer Vasfî Efendi, Sâmi Efendi’den



celî sülüs harfleri donuk ve küt kalmýþtýr. Celî’nin istifinde



naklen þu hadiseyi anlatýrmýþ; “Vaktiyle Ýstanbul’un tanýnmýþ



de harfler birbirinden baðýmsýz gibi kalmýþ, hareke ve



hattatlarýndan biri cuma günleri kendisinden celî dersi



tezyinat iþaretlerini baþarýlý bir þekilde daðýtamamýþtýr.



almaya gelen öðrencilerine Mustafa Râkým çýðýrý ile



Ayný asýrda yaþayan celî sülüs üstâdý hattat Mustafa



Mahmud Celâleddin çýðýrý arasýndaki ayrýlýðý akla gelmeyen



Rakým’ýn celî sülüs’te yaptýðý atýlým ve deðiþimin yanýnda,



bir yolda anlatýrmýþ. Bu yazý üstadýnýn uzun boyu, uzun



Mahmud Celâleddin’in celî anlayýþý tutunamamýþtýr.128



sakalý varmýþ. Ayaða kalkar, dimdik durur, sonra sakalýný



Sultan Abdülmecid’in, Mahmud Celâleddin’in



127- 101. Habib, 166; Ýbnülemin, 187; M. Uður Derman, “Mahmud Celâleddin” Kültürde ve Sanatta Kök, c. 1, sy. 20-22 (Ekim-Kasým-Aralýk 1982), s. 14; a. mlf. ÝKMHS, 205 128- Ýbnülemin, 188; Derman, KÖK, 14; a.mlf., ÝKMHS, 206; Süleyman BERK, Hattat Mustafa Râkým’da Celî Sülüs ve Tuðra Estetiði, s. 94-95.



talebesi Mehmed Tâhir Efendi (?-1846)’nin talebesi olmasý sebebiyle bir ara bütün hattatlar padiþah sevkiyle Mahmud



41



Resim 38- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’nin talebesi Mehmed Tahir Efendi’nin celî sülüs bir levhasý.



HAT SAN’ATI



42



HAT SAN’ATI 1. 2. 7. Hattat Mehmed Þevki Efendi Sülüs ve nesih yazýnýn zirve ismi olan Þevki Efendi h. 1244/1828 yýlýnda Kastamonu Seyyidler’de Ýstanbul’a getirilerek ilmî tahsili yanýnda, dayýsý hattat Mehmed Hulûsi Efendi’den sülüs ve nesih dersleri aldý. Hulûsi Efendi’den h. 1257/1841 yýlýnda icazetini aldý. Menþe-i Küttâb-ý Askerî’de rik’a hocalýðý yaptý. Ayrýca Sultan II. Abdülhamid’in þehzâdelerine iki yýldan fazla yazý dersi verdi. Esas görev yeri Harbiye Nezâreti Mektûbi Kalemi’ndeydi.132 Ýcâzetini verdikten sonra hocasý kendisine “Ben yazýyý sana bu kadar öðretebilirim; yazýyý ilerletmen için Kazasker’e götüreyim”



Resim 39- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin Amme Cüz’ünden bir sahife. (Gülbün Mesara Koleksiyonu).



deyince: “Ben sizden baþka hocaya



Resim 40- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin Merkez Efendi kabristanýnda bulunan mezar taþý kitabesi.



dünyaya geldi.131 Küçük yaþta



ileri doðru uzatýp, gözlerini açar, ileri atýlýr gibi durup “Ýþte



gitmem” cevabýný vermiþtir. Bu cevap



Mustafa Râkým elifi” dermiþ. Sonra sakinleþir, sakalýný



üzerine hocasý, Þevki Efendi’ye hayýr duada bulunmuþtur.



göðsünün üzerine dayar, gözlerini kapar “Ýþte Mahmud



Aslýnda bu sebat ve vefâ, Þevki Efendi Mektebi’nin



Celâleddin elifi” dermiþ."129 Hattat Necmeddin Efendi,



doðmasýna vesile olmuþtur. Eðer Kazasker Mustafa Efendi’ye



Râkým ile Mahmud Celâleddin arasýndaki farký, dinlerdeki



devam etseydi, Kazasker yoluna mensup Þefik Bey,



mezhep ayrýlýðýna benzetmiþtir. Ýkisinin kaynaðý da Þeyh



Muhsinzâde Abdullah Efendi, Abdullah Zühdî Efendi ve



ve Hâfýz Osman’a varýr.130



Hasan Rýza Efendi gibi isimlere bir yenisi eklenmiþ olacaktý.



Mahmud Celâleddin Efendi’nin, mushaf ve dua



Fakat kendisi, ekol sahibi her hattatýn yaptýðýný yaparak



kitaplarý yanýnda, hilye ve kýt’a þeklinde de eserleri



Þeyh Hamdullah, Hâfýz Osman, Ýsmail Zühdî Efendi ve



mevcuttur. Eyüp, Mihriþah Sultan Türbesi celî sülüs iç



Mustafa Râkým’ýn yazýlarýný inceleyerek ve onlarýn yolundan



kuþak yazýsý Mahmud Celâleddin Efendi’ye aittir. H.



yürüyerek kendi üslûbunu oluþturmuþtur. 1 3 3



1245/1829 yýlýnda vefat etmiþ ve Eyüp Niþancý Þeyh Murad



13 Þaban 1304/7 Mayýs 1887 tarihinde vefat eden



Dergâhý’na defnedilmiþtir. Mezartaþý kitâbesi þöyledir:



Þevki Efendi, Merkezefendi Kabristaný’nda hocasý ve dayýsý



Huve’l-Hayyu’l-Bâkî Meþâyih-i hattâtînden



129- Baltacýoðlu, Türk Plâstik Sanatlarý, 117 130- Baltacýoðlu, Yeni Adam, sy. 447, s 7. 131- Ýbnülemin, 397 ve Derman, ÝKMHS, 214’te doðum tarihini h. 1244/1828 olarak; A. Süheyl Ünver, Hattat Mehmed Þevki, Ýstanbul, 50 San’at Sever Serisi-6, 1953, s. 1 ve Rado, 225’te Ünver’den naklen doðum tarihi 1245/1829 olarak vermiþlerdir. 132- Derman, ÝKMHS, 214 133- Ünver, Hattat Mehmed Þevki Efendi, 1; Derman, ÝKMHS, 214



Cennetmekân merhum ve maðfûr Mahmud Celâleddin Efendinin Ruhîçûn el-Fatiha Sene 1245



43



HAT SAN’ATI



Resim 41- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin Kur’ân-ý Kerîm’inden bir sahife. (TSMK-GY.309-111, 2b)



44



HAT SAN’ATI Mürekkebi ile hazýrlamýþ ve çok iyi tashih etmiþtir. Bu kalýplardan



Þevki Efendi, Râkým’ýn celî sülüs’teki özellik ve



müzehhibler levhalarý hazýrlamýþ



güzellikleri aynen sülüs yazýsýna aktarmýþtýr. Sülüs yazýlarý



yahut taþa hakkedilmiþtir.



kývrak ve metindir. Þevki Efendi, itinalý ve tekellüflü yazan bir hattattý. Bu sebeple yazýlarý pürüzsüz ve çok temizdir.



Sâmi Efendi’nin müze ve



Celî sülüs’ün eþsiz hattatý Sâmi Efendi “Þevkî’nin elinden



koleksiyonlardaki yazýlarýndan



istese de fenâ harf çýkmaz” demiþtir. Þevki Efendi’nin



baþka



özellikle h. 1290/1873’ten sonraki yazýlarý kemâl noktasýna



Nûrosmaniye 135



ulaþmýþtýr. Bu bakýmdan, bu tarihten sonraki yazýlarý Þevki



kapýsý üstü celî talikleri



Efendi’nin örnek yazýlarýdýr.



mükemmeldir. Bâyezid kapýsý



Kapalýçarþý ve Fesçiler



üzerinde de II. Abdülhamid adýna



Þevki Efendi’nin sülüs yazýlarýndaki olgunluk yanýnda,



tertiplediði tuðra bulunmaktadýr.



harflerin satýra diziliþleri mükemmeldir. Bu yönüyle,



Nallý Mescid, Þehzâdebaþý, Atikali



harflerde akýcýlýk hemen göze çarpmaktadýr. Sülüs ve nesih



Paþa camileri celî sülüs yazýlarý



harflerinde olgunluk ve mükemmellik Þevki Efendi ile



yanýnda Yenicami Sebili celî sülüs



yakalanmýþtýr. Ayný þekilde nesih yazýda, harflerin satýra



kitâbesi çok meþhurdur. Sâmi



diziliþi ve satýra oturuþu, Þevki Efendi’nin yazýdaki önemli



Efendi’nin Yeni Cami sebili kitabesi



maharetlerindendir.



celî sülüs yazýlarý, celî sülüs öðrenmek isteyenlere âdeta hoca



Bakkal Ahmed Ârif Efendi ve Fehmi Efendi en önemli



Sâmi Efendi bu



talebelerindendir. Fehmi Efendi, Þevki Efendi’nin hakký



olmuþtur. 136



olduðu halde fazla tanýnmayan talebesidir. Fehmi Efendi’nin



kitabede celî sülüs’ün bütün



bugün, Medine’de Mescid-i Nebevî’de büyük boy hilyesi



nüktelerini göstermiþtir.137



bulunmaktadýr.



Resim 42- Hattat Mehmed Þevkî Efendi’nin hocasý Mehmed Hulûsi Efendi için yazdýðý celî sülüs kabir taþý kitabesi.



Mehmed Hulûsi Efendi’nin ayak ucuna defnedilmiþtir.



Sâmi Efendi (1838- 1912) XX. asrýn baþlarýnda h. 1310/1893’ten sonra bir atýlým yaparak, celî sülüste eksik



1. 2. 8. Hattat Sâmi Efendi



kalan kýsýmlarý tamamlamýþtýr.138 1310/1893 Ramazanýnda



Râkým Efendi mektebine dahil fakat farklý bir þîve



eline geçen Ýsmâil Zühdî’nin sülüs-nesih murakkaasýndan



sahibi olan Sâmi Efendi, 16 Zilhicce 1253/13 Mart 1838



seçmeler yaparak Râkým’ýn eksikliklerini tamamlamýþtýr.



tarihinde Ýstanbul’da dünyaya geldi. Babasý Yorgancýlar



Celî sülüs'ün en önemli unsurlarý Sâmi Efendi’de kemâl



kethüdasý hacý Mahmud Efendi’dir. Asýl adý Ýsmail Hakký’dýr.134



bulmuþtur. Celî sülüs'teki iþaretler (tirfil, mim, mimli tirfil,



Sýbyan Mektebi’nde Boþnak Osman Efendi’den



hurûf-u mühmele ve harekeler) yanýnda rakamlar da Sâmi



sülüs-nesih meþketti. Daha sonralarý celî sülüs yazýyý



Efendi’de kemâl noktasýna varmýþtýr. Tezyinat iþaretlerinin



Râkým’ýn talebesi Mahmud Þakir Recâi Efendi (1804-



düz kýsýmlarý Sâmi Efendi'de daha deðirmi bir hal alarak



1874)’den aldý. Talik yazýyý önce Kýbrýsîzâde Ýsmâil Hakký



kývraklýk ve canlýlýk kazanmýþtýr. Meselâ, tirfilin sol kýsmý,



Bey (1785- 1862)’den sonra Ali Haydar Bey (1802 – 1870)’den



þeddenin sol kolu Râkým'a göre Sâmi Efendi'de daha



meþketti. Dîvâni yazýyý Ebûbekir Nâsýh Efendi (1813 – 1885), 134- Eskiden, kalem efendilerine ikinci bir isim, mahlâs vermek âdet olduðundan Ýsmail Hakký’ya da “Sâmi” ismi verilmiþtir. Sâmi Efendi’nin mezar taþýnda ismi “Ýsmâil Hakký Sâmi” olarak geçmektedir. Bkz. M. Uður DERMAN, “Büyük Bir Hat Sanatkârýmýz: Sâmi Efendi”, Hayat Tarih Mecmuasý. sy. 5, Haziran 1969, s. 4. 135- Bu kitabenin yeniden yapýlýþý serüveni için bkz. Refiî Cevad ULUNAY, “ Hatâ Düzelir”, Milliyet, 08. 07. 1959; a. mlf., “Ýnandý Teres”, Milliyet, 17-18 Eylül 1961. 136- Derman, Yeni Cami Sebili’nin Kitâbesi, Lâle, 4 (Aralýk 1986), s. 15. 137- Derman, a. g. m., 15. 138- M. Uður DERMAN, “Hattat Sâmi Efendi’nin Diþ Kirasý”, Hayat Tarih Mecmuasý, sy. 12 (Ocak, 1969), s. 22; a. mlf., Türk Hat Sanatýnýn Þâheserleri, 36.



rik’a yazýyý Ebûbekir Mümtaz Efendi (1810 – 1871)’den meþketti. Sâmi Efendi asýl maharetini celî sülüs ve celî talik yazýda ortaya koymuþtur. Yazýlarý daha çok zerendûd ile hazýrlanmýþtýr. Mürekkeple yazýlmýþ yazýsý yok denecek kadar azdýr. Kendisi yazýlarýný genellikle siyah kaðýda Zýrnýk



45



HAT SAN’ATI



Resim 43- Hattat Sâmi Efendi’nin celî sülüs levhasý. (Merkez Efendi Camii)



yumuþak ve deðirmi bir hal almýþtýr. Harekelerde ötrenin



bir fark yoktur. Râkým harflerine göre Sâmi Efendi



baþ kýsmýnda baþlangýç noktasý Sâmi Efendi'de bir es



harflerinde canlýlýk mevcuttur. Sâmi Efendi'de harf zülfeleri



çizerek baþlamýþ, Râkým Efendi'de ise burasý düz bir þekil



yarým nokta daha fazladýr; Râkým’da bir buçuk nokta olan



almýþtýr. Dolayýsýyla Sâmi Efendi'nin bu yumuþak hareketi



elif zülfesi Sâmi Efendi’de iki noktadýr. Elif harfi Sâmi



ötreye bir canlýlýk ve yumuþaklýk kazandýrmýþtýr. Sâmi



Efendi'de dibe doðru, son üç noktada hafif bir kývrým



Efendi'de ötre kuyruðunun alt kýsmý, Râkým'a göre biraz



yaparak, Râkým'a göre daha bir hareketlilik kazanmýþtýr.



daha besli bir hâldedir. Diðer harekelerde iki üstat arasýnda



Esasen bu durum dik harflerin tamamýnda mevcuttur. Rý,



46



HAT SAN’ATI



Resim 44- Hattat Sâmi Efendi’nin zýrnýk mürekkebiyle hazýrladýðý bir celî sülüs levha kalýbý. (Süleyman Berk koleksiyonu)



vav gibi kuyruklu harflerin satýra meyli Râkým'da bir buçuk



iþaretleri celî sülüs’e Râkým’la girmeye baþlamýþtýr. Çok



nokta iken, Sâmi Efendi'de bu meyil daha fazla ve iki



titiz bir sanatkâr olan Sâmi Efendi, yazýnýn tashihi ile fazlaca



nokta kadardýr. Sin diþlerinde mevcut



uðraþýr, elinden altý ayda yazý çýktýðý olurmuþ.139 Râkým’ýn



kývraklýk ve canlýlýk Sâmi Efendi'de



tamamlayýcýsý olarak kabul edilen Sâmi Efendi, celî sülüs



daha belirgin bir hal almýþtýr.



ve tuðrada Râkým mektebine dahil olmakla birlikte farklý



Râkým'da nun harfinin çanaðý sol



bir þiveye sahiptir.140



Resim 45- Hattat Sâmi Efendi’nin mezar taþý kitabesi. Fatih Türbesi Haziresi.



tarafta baþ kýsma bir buçuk



Hayatýnýn sonlarýný felçli olarak geçiren Sâmi Efendi



nokta kala bitmiþken, Sâmi



16 Recep 1330/ 1 Temmuz 1912 tarihinde vefat etmiþtir.



Efendi de sol kýsmýn bitiþ noktasý,



Kabri, Fatih Camii haziresinde olup, mezar taþý kitâbesi



nun baþlangýcý ile neredeyse



talebesi Kâmil Akdik tarafýndan celî sülüs ile yazýlmýþtýr.



ayný seviyededir.



Hüseyin Hâþim Bey'in Sâmi Efendi hakkýnda yazdýðý kasidesinin bir beyti þöyledir:141



Sâmi Efendi yazýda tezyinat unsurlarýný bol miktarda



Râkým da eðer görse celî hattýný derdi



kullanmýþtýr. Bu durum onun



Samî-i senâ



celî divânî ile fazlaca meþgul



pâye bu vâdide yemandýr



olmasýndan kaynaklanmýþtýr.



Üstat merhum Necmeddin Okyay, hocasý da olan



Râkým Efendi'nin istiflerinde



Sâmi Efendi’nin vefatýna düþürdüðü tarihte, onun vefatý ile Râkým yolunun üstadsýz kaldýðýna iþaret eder. Tarih



harfler, kendi yapýlarý ile ön



þöyledir:142



plandadýr, bazý istiflerinde



139- Kemankeþ Bâhir’in bir sözü var: Sâmi Efendi merhumun yazýlarýný Râkým Efendi görse idi, mutlaka hayýr duâ eder idi. Zîra yazýda çok titiz davranmýþtýr.“ Kök, sy. 15 (Mayýs 1982), s. 43. 140- Derman, Hayat Tarih Mecmuasý, sy. 5 (Haziran, 1969), s. 7; a. mlf., ÝKMHS, 217. 141- Ýbnülemin, 359 142- M. Uður DERMAN, Hattat Sâmi Efendi, Hayatý ve Eserleri, 50 San’at Sever Serisi, 18-1962, Ýstanbul, s. 2.



tezyinat unsurlarý yok denecek kadar azdýr. Bunun sebebi daha önceki devirlerde de harekenin



dahi çok kýsýtlý kullanýlmýþ olmasýdýr. Hareke ve tezyinat



47



HAT SAN’ATI



Resim 46- Hattat Sâmi Efendi’nin Þehzâdebaþý Camii’nde bulunan celî sülüs kitâbesi.



Resim 47- Hattat Sâmi Efendi’nin Kapalýçarþý Fesçiler Kapýsý üzerinde bulunan celî tâlik kitabesi.



Serfürû eyler cihan, târih-i Necmeddin için, Göçtü



Daha sonra Aziz Efendi’den sülüs ve ta’lik, hacý Kâmil Efendi’den sülüs, divanî ve celî divanî, nihayet Sâmi Efendi’den de ta’lik, celî ta’lik ve celî sülüs meþketti. Celî yazýda, hocasý Sâmi Efendi’den sonra o yolun en usta takipçisi oldu. Hýrka-i Þerif Camii hatipliðini de yapan Ömer Vasfi Efendi 1928 yýlýnda vefat etti. Kabri, Eyüp Gümüþsuyu’ndadýr (bkz. Ýbnülemin, 262-267; Derman, Ýki Kardeþ Hattatýmýz Ömer Vasfi Efendi (1880-1928), Neyzen Emin Efendi (1883-1945), 50 San’at Sever Serisi, Ýstanbul, 1966, 9 s.; Rado; 251; Derman ÝKMHS, 226-227). 147- Neyzen Emin YAZICI: 1883 yýlýnda Ýstanbul’da dünyaya geldi. Ýlk yazý derslerini Rüþdiye Mektebi’nde iken aldý. Aðabeyi Ömer Vasfi, Sâmi Efendi’ye derse gittikçe onu da götürdü. Aðabeyi gibi düzenli ders almadý. Aðabeyinin yazýlarýný tashih ederek celîde maharetini arttýrdý. Dinî ve lâdinî musikîde de behre sahibi idi. 3 Þubat 1945 tarihinde vefat ederek aðabeyinin yanýna defnedildi (bkz. Ýbnülemin, 80-84; Derman, Ýki Kardeþ Hattatýmýz, 9 s.; Rado, 255-256; Derman, ÝKMHS, 226-227). 148- Mustafa Halim ÖZYAZICI: Babasý Kýrýmlý, anasý Sudanlý olan Halim Efendi 14 Ocak 1898 tarihinde Ýstanbul’da dünyaya geldi orta tahsili sýrasýnda hattat Hâmid Bey’den Rik’a meþketti. Daha sonra Medresetü’l-Hattâtîn’de devrin önemli hat üstatlarý, Hasan Rýza, Kâmil Efendi, Hulûsi Efendi ve Tuðrakeþ Ýsmail Haký Bey’den yazý meþketti. Her yazý cinsini büyük bir kudretle yazdý. 1963 yýlýnda emekliliðine kadar Güzel Sanatlar Akademisi’nde yazý dersi verdi. 30 Eylül 1964 tarihinde vefat etti (bkz. Ýbnülemin, 104-106; Derman, Hattat Mustafa Halim Özyazýcý (1898-1964), 50 San’at Sever Serisi, Ýstanbul, 1965, 3 s.; Rado, 260-261; Derman, ÝKMHS, 227; Süleyman BERK, “Hattat Halim Efendi’nin Bilinen Tek Hilyesi“, Tarih ve Düþünce, sy. 2002/7(Temmuz 2002), s.56-64). 149- Hâmid AYTAÇ: 1893 yýlýnda Diyarbakýr’da doðan Hâmid Bey, ilk yazý derslerini de orada aldý. Ýstanbul’a gelerek önce Hukuk daha sonra da Sanâyi-i Nefîse Mektebi’ne devam etti ise de tamamlayamadý. Geçimini saðlamak için piyasaya yazý iþleri yaptý. Hattat Nazif Bey’den yazý dersine baþlamýþsa da ancak bir ders devam edebildi. Harf inkýlâbýndan sonra matbaacýlýk yaptý, ancak yazýyý býrakmadý. Zamanýn büyük hattatlarý ile görüþtükçe onlardan istifade etti. Her cins yazýyý büyük bir kudretle yazan Hâmid Bey çok titiz bir sanatkârdý. 18 Mayýs 1982 tarihinde vefat eden üstat, Karacaahmed Kabristaný’nda, Þeyh Hamdullah’ýn yanýnda medfundur. (bkz. Ýbnülemin, 119-123; Ali Alparslan, Hattat Hamid Aytaç, Hayat Tarih Mecmuasý, sy. II, 1972, s. 16-22; Rado, 267-269; M. Hüsrev SUBAÞI,“ Aytaç, Hamit“, Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi, Ýstanbul, Türkiye Diyanet Vakfý, 1991, c. IV, s. 287-289; Derman, ÝKMHS, 229; Hattat Hâmid Aytaç’ la ilgili geniþ bir deðerlendirme için bkz. Hattat Hâmid Aytaç (Âmidî) Anma Paneli - Eylül 1996, Ýstanbul, Diyarbakýr Büyükþehir Belediyesi, 1997; Hattat Hâmid Aytaç Kitabý, (Hazýrlayan Ýsmail Yazýcý). Ýstanbul, Kitabevi, 2002, 216 s. )



Sâmi, kaldý Râkým mesleki üstâdsýz. 1330 H. Sâmi Efendi’den sonra talebeleri, Nazif Bey,143 Tuðrakeþ Ýsmail Hakký Bey,144 Aziz Efendi,145 Ömer Vasfi Efendi146 ve Neyzen Emin Yazýcý147 celî sülüs’te Râkým yolunda, Sâmi Efendi þivesinde yazmýþlardýr. Son devrin önemli hattatlarýndan Halim Özyazýcý148 ve Hâmid Aytaç149 da ayný vadide eser vermiþlerdir. Son iki üstad doðrudan olmasa da, Sâmi Efendi’nin eserlerinden istifade ile celî yazýda maharet sahibi olmuþlardýr. 143- Mehmed Nazif Bey: 1846 yýlýnda bugün Bulgaristan’da kalan Ruscuk’ta doðdu. Aslen Kýrýmlýdýr. Ýstanbul’a hicretten sonra Enderun’a intisap etti. Þefik Bey’den sülüs ve nesih meþketti. Daha sonra Sâmi Efendi’den celî sülüs, celî ta’lik, divanî ve tuðra meþketti. Erkân-ý Harbiye Dairesi hattatlýðý yapan Nazif Bey, ayný yerde mümeyyiz oldu. Celî sülüs’te Ýsmâil Zühdî ve Râkým yolunu takip eden Nazif Bey’in celîleri tokça görünümlüdür. Bunun sebebi, yazýlarýný yazdýktan sonra pertevsuzla (mercek) tashih etmesiydi. 1913 yýlýnda vefat eden Nazif Bey, Yahya Efendi Kabristaný’na defnedildi. (bkz. Ýbnülemin, 232-235; M. Uður Derman, Hattat Nazif Bey, 50 San’at Sever Serisi, Ýstanbul, 1965, 3 s.; Rado, 242-244). 144- Tuðrakeþ Ýsmail Hakký ALTUNBEZER:1873 yýlýnda Ýstanbul’da doðdu. Ýlk yazý derslerini hattat olan babasý Ýlmî Efendi’den aldý. Divan-ý Hümâyun kalemine girdi ve burada Sâmi Efendi’den, divanî, celî divanî, celî sülüs ve tuðra meþketti. Müzehhib Bahaeddin Bey’den tezhip öðrendi. Ressam olmasýnýn verdiði avantajla, yazýda çok güzel istifler meydana getirdi. 1945 yýlýna kadar Güzel Sanatlar Akademisi’nde dersler verdi. 19 Temmuz 1946 tarihinde vefat ederek, Karacaahmed Mezarlýðý’na defnedildi (bkz. Ýbnülemin, 97-101; Derman, Tuðrakeþ Ýsmail Hakký Altýnbezer, Hayat Tarih Mecmuasý, sy. 6, 1971 , s. 43-51; Rado, 258-259; Derman, ÝKMHS, 255). 145- Aziz Efendi: 1871 yýlýnda Trabzon/Maçka’da doðdu. Küçük yaþta Ýstanbul’a gelerek, evvelâ Bakkal Arif Efendi’den sülüs-nesih meþkederek 1896 yýlýnda yazdýðý hilye ile icâzet aldý. Ta’lik yazýyý Hasan Hüsnü Efendi’den, celî sülüs ve celî ta’liki de Sâmi Efendi’den meþketti. Davet üzerine gittiði Mýsýr’da uzun süre kalarak orada yazýlar yazdýktan baþka talebe de yetiþtirdi. 16 Aðustos 1934’te vefat etti, kabri Edirnekapýsý Necatibey Mezarlýðý’ndadýr (bkz. Ýbnülemin, 68-72; Serin, Hattat Aziz Efendi, 119 s.; Rado, 251; Derman, ÝKMHS, 220). 146- Ömer Vasfi Efendi: 30 Nisan 1880 tarihinde Ýstanbul/Tophane’de doðdu. Rüþdiye Mektebi’nde okurken Çukurcumalý Kadri Efendi’den yazý meþketti.



48



HAT SAN’ATI



Resim 48- Hattat Sâmi Efendi’nin “Fallahu hayrun hâfizan” levhasýnýn zýrnýkla yazýlmýþ kalýbý. Bu kalýpta tashih edilen yerler siyah boya ile belli olmaktadýr. Harflerin kenarý iðnelenmiþ durumdadýr. Görülen bu kalýp üst kalýptýr. Bu kalýptan zerendud olarak levhalar hazýrlanmýþtýr. (Süleyman Berk koleksiyonu)



49



Resim 49- Hattat Sâmi imzalý zýrnýk mürekkebiyle hazýrlanmýþ celî sülüs levha kalýbý. (Türkpetrol Vakfý koleksiyonu)



HAT SAN’ATI



50



Resim 50- Hattat Sâmi Efendi imzalý zerendud celî sülüs levha.



HAT SAN’ATI



51



HAT SAN’ATI



Resim 51- Hattat Sâmi Efendi’nin Yeni Cami Sebili üzerinde bulunan celî sülüs Kitâbesi.



Resim 52- Hattat Mehmed Nazif Bey’in Sülüs bir levhasý. (Mehmet Özçay koleksiyonu)



52



HAT SAN’ATI



Resim 53- Hattat Sâmi Efendi’nin Kapalý Çarþý Nuruosmaniye kapýsý üzerinde bulunan celî tâlik kitâbesi.



Resim 54- Hattat Sâmi Efendi’nin talebesi Ömer Vasfi Efendi’nin Eyüp’te Sultan Reþad Türbesi üzerinde bulunan celî sülüs müsennâ kitabesi.



53



HAT SAN’ATI



Resim 55- Hattat Mehmed Nazif Bey’e ait istifli celî sülüs bir levha.



Resim 56- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’e ait istifli celî sülüs bir levha.



Resim 57- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’e ait istifli zerendud celî sülüs bir levha.



54



HAT SAN’ATI



Resim 58- Hattat Mehmed Nazif Bey’e ait celî sülüs bir levha.



Resim 59- Hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi yolunu geliþtiren Hattat Þefik Bey’e ait celî sülüs levha. (Süleyman Berk koleksiyonu)



55



HAT SAN’ATI



Resim 60- Hattat Sâmi Efendi’nin celî sülüs zerendud levhasý. (Aksaray, Vâlide Sultan Camii)



Resim 61- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn celî sülüs bir levhasý. (Süleyman Berk koleksiyonu)



Resim 62- Hattat Mehmed Nazif Bey’in celî sülüs bir levhasý. (Abdurrahman el-Uweys koleksiyonu, Dubai)



56



HAT SAN’ATI



II. BÖLÜM



YAZI ÇEÞÝTLERÝ



57



HAT SAN’ATI



Resim 63- Muhsinzâde Abdullah Bey’in Sülüs Nesih kýt’asý.



yazýþmalarda kullanýlmýþtýr. Ýleriki dönemlerde dîvanlar



2.1. HAT SANATINDA YAZI ÇEÞÝTLERÝ



ve fetvâlar talik yazý ile yazýlmýþtýr. Dîni ve sivil mimâri



Ýslâm yazýsýnýn kaynaklarda birçok çeþidinden



eserlerde, uzaktan daha rahat görülebilen celî sülüs, celî



bahsedilmiþtir. Yapý ve þekil olarak harfler birbirine yakýn



kûfi ve celî talik yazý kullanýlmýþtýr. Kullaným sahalarýna



olsalar da, yazý çeþitlerinin harfleri arasýnda nüanslar



göre yazýnýn kullanýmýnda, harflerin yapýlarýna estetik



bulunmaktadýr. Ýslâm yazýsýnýn bu çeþitlenmesi, sanat



müdahaleler de bulunulmuþ ve bazý farklýlýklar oluþmuþtur.



olarak ve kendi içindeki bir sýnýflamadýr. Sülüs yazýda,



Tarihi süreç içerisinde oluþan bu durum, yazýnýn estetik



yahut nesih yazýda, yahut kûfi yazýda her harfin ana yapýsý



çeþitlenmesini doðurmuþtur.



aynýdýr. Fakat sanat olarak, farklý yazý çeþitlerindeki yazýlýþta bir takým farklýklar ortaya çýkmaktadýr. Meselâ sülüs, nesih



Asýrlarca süren arýnma ve süzülme sonucu, yazý



yahut muhakkak yazýda “sin” harfinde “dendan”, diþ



estetik olarak güzelleþirken çok çeþitlenen yazýlar belli



bulunurken, talik yazýda bu diþler çoðu kere



bir tasnifte toplanmaya baþlamýþtýr. Aklâm-ý sitte adý



bulunmamaktadýr. Kezâ, diðer yazý çeþitlerinde “elif”



altýnda toplanan yazýlarýn temeli, Hz. Peygamber



harfinde “zülfe” bulunurken talik ve rik’a yazýda zülfe



döneminde ortaya çýkan iki ana karakterden, köþeli ve



kullanýlmamaktadýr. Bu farklýlýklar daha da çoðaltýlabilir.



yuvarlak karakterli yazýdan ne’þet ederek çeþitlenmiþtir.151 Bu yazýlarýn ana çizgileri Ýbn Mukle ve Ýbn Bevvâb tarafýndan



Ýslâm yazýsý baþýndan itibaren kullaným alanýna



belirlenmiþ, Yâkut el-Mustasýmî tarafýndan kaideleri



göre çeþitlenmeye baþlamýþtýr. Çünkü yazý, Müslüman



konmuþtur.152 Yazý çeþitlerini þöyle tasnif edebiliriz:



toplumda, baþlangýcýndan itibaren bir sanat konusu olarak



150- Yazýr, Kalem Güzeli, II, 75 151- Daha geniþ bilgi için bkz. Nihad M. ÇETÝN. -“Ýslâm Hat Sanatýnýn Doðuþu ve Geliþmesi (Yâkût Devrinin Sonuna Kadar)”, Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat Sanatý. Ýstanbul, IRCICA, 1992, s. 15 152- Serin, Hat Sanatý ve Meþhur Hattatlar, 72



ele alýnmýþ ve iþlenmiþtir.150 Kûfi yazýnýn temelini oluþturan köþeli yazý, dîni metinlerin tespitinde kullanýlýrken, kullanýmý daha kolay olan yuvarlak karakterli yazý günlük



58



HAT SAN’ATI



Resim 64- Ýlk dönem kûfi yazý örneði.



kýsma ayrýlmaktadýr.



Aklâm-ý sitte denilen altý çeþit yazý þunlardýr: 1-Muhakkak



1- Meþrik kûfîsi



2-Reyhâni



2- Maðrip kûfîsi



3-Sülüs



3- Kayravan kûfîsi



4-Nesih



2. 1. 1. Aklâm-ý Sitte



5-Tevkii



2. 1. 1.1 Sülüs



6-Rikaa (Ýcâze Hattý) Diðer Yazý Çeþitleri



Aklâm-ý sitte içerinde yer alan ve üçte bir anlamýna



7-Kûfi



gelen sülüs yazý, ismini baþlangýçtaki yuvarlak karakterli



8-Ta’lik



yazýdan geliþen tûmar yazýnýn üçte bir ölçüsünden almýþtýr.



9-Dîvâni



Kalem aðzý kalýnlýðý 3 mm’dir. Hat sanatýnda, sanat olarak



10-Celî Dîvâni



yazýnýn anasý “ümmü’l-hutût” olarak kabul edilmiþtir.



11-Rik’a



Muhakkak yazýya göre harfleri biraz küçüktür. Çanaklý



Kûfi yazý çeþitli kollara ayrýlmaktadýr.



harflerin çanaklarý derindir. Nesih yazý ile birlikte geliþimi



A- Yapýlarýna göre kûfi yazý



Osmanlý’da çok hýzlý olmuþtur.



1- Basit kûfî



2. 1. 1. 2. Nesih



2- Yapraklý kûfî 3- Zemini süslü kûfî



Kelime anlamý “ortadan kaldýrmak, iptal etmek”



4- Örgülü kûfî 5- Geometrik



anlamýna gelmektedir. Kitap yazýmýnda diðer yazýlara göre kûfî153



daha fazla kullanýldýðý için bu ismi almýþtýr. Kalem aðzý



B- Yazýldýklarý bölgelere göre de kûfî yazý üç 153- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 45-46.



59



HAT SAN’ATI



Resim 65- Hattat I. Derviþ Ali’ye ait muhakkak ve reyhâni hatlarýyla bir kýt’a.



kalýnlýðý, sülüs kaleminin üçte biri kadardýr. Sülüs kaleminin



pirinç tanesi üzerine ihlâs sûresi yazýldýðý da olmuþtur.



üçte biriyle ona tabi olmuþtur. Þeyh Hamdullah ile birlikte



Sultan Ahmed Camii’nin celî yazýlarýný yazan Seyyid Kâsým,



Kur’ân-ý Kerîm yazýmýnda nesih yazý kullanýlmaya



bir pirinç tanesi üzerine ihlâs sûresini yazdýðý için kendisine



baþlanmýþtýr.



“Gubârî” sýfatý verilmiþtir. Bu yazýyla XX. asýr baþlarýnda Mehmed Nûri Sivâsi154 baþarýlý örnekler ortaya koymuþtur.



Baþlangýçta “muhakkak”, “verrâki” ve “ýrâkî” denilen



2. 1. 1. 3 Muhakkak



neshî yazý üzerinde yapýlan çalýþmalar neticesinde, ileride iki ayrý tarz ortaya çýkmýþtýr. Reyhâni ve nesih yazýnýn



Kelime anlamý itibariyle “muntazam” ve “muhkem”



ortaya çýkmasýndan sonra, özellikle nesih yazýnýn kâideleri



gibi anlamlara gelmektedir. Kalem aðzý kalýnlýðý, sülüs



Yâkut tarafýndan belirlenmiþtir. Osmanlý’da Þeyh Hamdullah



kalemine tabidir. Harfleri sülüs yazýya göre daha büyüktür.



ile birlikte hýzlý bir geliþim merhalesine girmiþ ve Osmanlý’nýn



Yatay harfler ve harflerin yatay kýsýmlarý daha yayýk ve



son döneminde estetik zirveye ulaþmýþtýr.



uzundur. Çanaklar geniþçe ve sülüs yazýya göre daha



Burada yeri gelmiþken gubârî yazýdan bahsetmek 154- Sivaslý Mehmed Nûri’nin hayatý bilinmemektedir. Ancak gubârî yazý geleneðinin son temsilcisidir. Bazý yazýlarýnýn ketebe kayýtlarýnda kendi mesleði kaydetmiþ ve hocasýnýn ismini vermiþtir. Bir yazýsýnýn ketebesinde “Mülgâ Dâire-i Meþihat Mektûbi Kalemi Mütekâidi” olduðunu belirtmiþtir. Meþihat Kalemi kâtiplerinden Ahmed Efendi’nin oðludur. Þeyh Mahmud Hamdi’den yazý dersi almýþtýr. Daha çok 1905-1935 yýllarý arasýnda eser vermiþtir. Eserlerini koyu zemin üzerine üstibeç boya kullanarak meydana getirmiþtir. Bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 187; Zübeyde Cihan Özsayýner, “Yöresel Hattatlarýmýzdan Mehmet Nuri Sivasî”, V. Milletlerarasý Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara, Kültür Bakanlýðý, ts, s.340- 342.



gerekir. Adýný Arapça “toz” anlamýna gelen “ðubar”dan alan gubârî yazý, nesih yazýdan çok ince, bazen gözle zor görülebilecek kadar ince yazýlan yazýya verilen isimdir. Bu hat ile sanattan ziyade maharet gösterilmektedir. Sancak Kur’ân’larý bu yazý ile yazýlmýþtýr. Bazen bir



60



HAT SAN’ATI



Resim 66- Reîsü’l-hattâtîn Haci Ahmed Kâmil Akdik hattýyla sülüs nesih bir kýt’a.



düzdür. Satýr halinde yazýlýr, istifli olarak yazýlmaz.



gelmektedir. Tevkiî yazýnýn küçüðüdür. Onun kurallarýna tabidir. Ýcazetnameler bu hat ile yazýldýðý için “Hatt-ý icâze”



2. 1. 1. 4 Reyhâni



diye isimlendirildiði de olmuþtur. Ayrýca, talik yazý geliþene



Nesih yazý nasýl sülüs kalemine tabi ve onun üçte



kadar bu yazýyla vakýf kayýtlarý tutulmuþtur.



biri ise, reyhâni de yazý kurallarý bakýmýndan muhakkak



2. 2. DÝÐER YAZI ÇEÞÝTLERÝ



yazýya tabidir. Kalem aðzý kalýnlýðý ise muhakkak yazýnýn üçte biri kadardýr. Muhakkak ve reyhâni yazý XV. asra



Kûfi



kadar mushaf yazýmýnda kullanýlmýþtýr.



Dîvâni



2. 1. 1. 5 Tevkiî



Celî Dîvâni



Tevkiî yazý, sülüs yazýnýn ihmal edilmiþ þeklidir.



Rik’a



Sülüs yazýnýn kurallarýna tabidir. Daha çok divana ait kýsa metinlerin yazýmýnda kullanýlmýþtýr. Daha sonra yerini



Ta’lik



Dîvâni yazýya býrakmýþtýr. Sülüs yazýya göre harflerin boylarý,



2. 2. 1 Kûfi



çanaklar, küpler ve elifler daha kýsa, küçük ve kývraktýr. Kalem aðzý kalýnlýðý sülüs kalemine tabidir. En belirgin



Ýslâm’ýn ilk yýllarýnda kullanýlmakta olan sert köþeli



özelliði birleþmeyen harflerin birleþmesidir.



yazý daha sonra Kûfe þehrinde iþlenerek, geliþtirildiði þehre nisbetle kûfi adý verilmiþtir. Yazýldýðý yere ve yapýsýna göre



2. 1. 1. 6 Rikaa’



çeþitlenmiþtir.



Kelime olarak “küçük sayfa ve mektup” anlamýna



61



HAT SAN’ATI



Resim 67- Hattat Halim Özyazýcý’nýn rikaa’ hattý.



4- Örgülü kûfî: Bazý harflerinin örülmesinden dolayý bu ismi almýþtýr. Bu çeþit kûfinin en erken örnekleri h. V. asra uzanmaktadýr. En eski örneði Ýran Râdekân Kalesi’nde (h. 411) Tunus Kayrevan Camii mescidinde (h. 431), en bilinen ve meþhur örnek ise Ýran Pir Alemdar kabrindedir. 5- Geometrik kûfî :156 Diðer kûfi çeþitlerinden dik ve keskin çizgileriyle ayrýlýr. Ortaya çýkýþý hususu pek fazla aydýnlatýlamamýþtýr. Ýran ve Irak mescidlerinde çok fazla yaygýndýr. B- Yazýldýklarý bölgelere göre de kûfî yazý üç kýsma ayrýlmaktadýr. 1- Meþrik kûfîsi 2- Maðrip kûfîsi 3- Kayravan kûfîsi Resim 68- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla Þevkî Efendi’ye takliden yazýlmýþ nesih bir sahife. (Mehmet Özçay koleksiyonu)



Kûfi yazý çeþitli kollara ayrýlmaktadýr. 1 5 5 A- Yapýlarýna göre kûfi yazý 1- Basit kûfî: Ýslâm’ýn ilk yýllarýnda þark ve garbda yayýlan kûfidir. En güzel örnekleri Kubbe-i Sahra ve Tolonoðlu Camii kitâbesidir. Bu çeþit kûfide her hangi bir süsleme mevcut deðildir. 2- Yapraklý kûfî: Aðaç yapraklarý gibi süslemelerin bulunduðu çeþittir. 3- Zemini süslü kûfî: Resim 69- Ma’kýlî yazýya Sirkeci Hubyar Camii’nden bir örnek.



Zemininde kývrýk dallý motiflerin bulunduðu kûfidir. Bu çeþit kûfinin en güzel örnekleri Ýran’da Gazne’de ve



155- Kûfi yazýyla ilgili geniþ bilgi için bkz. CUM'A, Ýbrahim. Dirâse fî Tatavvuri'lKitâbâti'l-Kûfiyye. Dâru'l Fikri'l-Arabî, ts. 286 s. 156- Ýbrahim Cum'a, a. g. e., 45-46.



Kâhire Sultan Hasan Medresesi’nde bulunmaktadýr.



62



HAT SAN’ATI



Resim 70- Hattat Mehmed Nûri Sivâsî’nin gubâri levhasý.



2. 2. 2 Dîvâni Yazý



hükümdarý Uzun Hasan’ý maðlup ettikten sonra Ýstanbul’a getirdiði Ýranlý sanatkârlarýn, kadîm ta’lik hattýnýn



Terim olarak, padiþahýn iradelerini emirlerini,



iþlenmesinden çýktýðý söylenebilir.157 Çünkü harflerin þekli



buyruklarýný yazmak için kullanýlan yazý anlamýna



ve birleþmeleri yönünden büyük benzerlik mevcuttur.158



gelmektedir. Akkoyunlu ve Karakoyunlular’da kadim ta’lik



157- M. Uður Derman’dan naklen 158- Alparslan, Sanat Dünyamýz, sy. 35, s. 36



resmi yazýþmalarda kullanýlmýþtýr. Bu yazý Fatih’in Akkoyunlu



63



HAT SAN’ATI



Resim 71- Mehmed Tevfik Ebuzziya (1843-1912) tarafýndan kûfi hat ile yazýlan Yýldýz Hamidiye Camii kubbesi (Necm Sûresi ilk âyetler).



Geliþmiþ dîvâni örneklerinin girift görüntüsü vardýr.



kullanýlmýþtýr. Bazen satýrlarýn biri mürekkep birinin altýnla



Dîvâni yazý sadece devlet yazýþmalarýna tahsis edildiði için



yazýldýðý ferman ve beratlar bulunmaktadýr. Son dönemde



gizliliði korumak kaydýyla girift yazýlmýþtýr. Ayrýca, dîvâni



Ebûbekir Mümtaz Efendi (1810- 1871), Vahdetî Efendi



yazý, Osmanlý’da sadece sarayda kullanýlmýþ, dýþarýda



(1833- 1871), Mehmed Þefik Bey (1820- 1880), Ebûbekir



kullanýlmasý yasaklanmýþtýr.



Nâsýh Efendi (1813- 1885), Ferid Bey (1858- 1925), Mehmed Ýzzet Efendi (1841- 1904), Sâmi Efendi (1838- 1912), Ahmed



2. 2. 3 Celî Dîvâni Ýlk bakýþta, sülüs ve ta’lik yazý çeþitlerinde olduðu gibi bu yazýnýn da dîvâni yazýnýn kalýn kalemle yazýlaný olduðu anlaþýlabilir. Fakat aralarýnda fark vardýr. Bu farklar þöylece tasnif edilebilir:159 1.Dîvâni yazýda hareke ve tezyîni iþaretler olmamasýna karþý, celî dîvâni yazýda hareke ve çok fazla tezyinî iþaret bulunmaktadýr. Celî dîvâni’de küçük noktalar da tezyinî iþaret olarak kullanýlmaktadýr. 2.Dîvâni istifsiz, satýr hâlinde yazýlmasýna karþý celî dîvâni yazý istifli ve girift olarak yazýlýr. 3.Celî dîvâni geniþ aðýzlý kalemle yazýlmaktadýr.



Resim 72- Bursa Ulucami’de Þefik Bey hattýyla celî sülüs ve kûfi yazý.



Celî Dîvâni yazý sadece devlet yazýþmalarýnda



159- Daha geniþ bilgi için bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 192- 193.



64



HAT SAN’ATI



Resim 73- Bursa Ulucami’de Mehmed Þefik Bey’e ait celî divani levha.



Resim 74- Bursa Ulucami’de Mehmed Þefik Bey’e ait celî divani levhanýn benzeri Ýstanbul Tophane Kýlýç Ali Paþa Camii’nde bulunmaktadýr.



Kâmil Akdik (1860- 1941), Ýsmail Hakký Altunbezer (1869-



XIX. asra kadar Ýran nesta’lik ekolüne baðlý olan



1946), Halim Özyazýcý (1898- 1964), Hamid Aytaç (1891-



Türk hattatlarý, Yesârî Mehmed Es’ad Efendi bilhassa oðlu



hattatlarýdýr. 160



ve talebesi Yesârîzâde Mustafa Ýzzet Efendi elinde ta’lik



1982) önemli dîvâni ve celî divâni



yazý yeni þîve kazandý. Ýran ve Türk nesta’liki ayrý ayrý



2. 2. 4 Ta’lik



netleþti.162 Daha sonralarý bu farký belirtmek için Türk uslûbu nesta’lik, ta’lik olarak isimlendirilmiþtir. 163



Aklâm-ý sitte’den sonra en çok meþhur olan ve kullanýlan yazý çeþididir. Ta’lik kelime anlamý itibarýyla



Ýran’ýn meþhur hattatý Mir Ýmad Hasenî elinde ta’lik



“asma, asýlma” anlamlarýna gelmektedir. Harekesi olmayan



yeni bir uslûba büründü. Ýmad, Osmanlý hattatlarýnca da



bu yazýnýn kalýn aðýzlý kalemle yazýlanýna, týpký sülüs’teki



önemle takip edilen bir hattattýr. Ýmad uslûbu Türkiye’ye



gibi celî ta’lik adý verilmiþtir.



talebesi Buharalý Derviþ Abdi (ö. 1647) tarafýndan getirilmiþtir.



Talik yazýya Ýran’da nesta’lik adý verilmektedir.



Osmanlý talik hattatlarýndan Abdülbâki Ârif Efendi (ö. 1688),



Türkiye’de de bu isimle anýldýðý olmaktadýr. Türkiye’de



Durmuþzâde Ahmed Efendi (ö. 1716), Þeyhulislâm



ta’lik yazýyý bu isimle anma bazý karýþýklýða sebep olacaðý



Veliyuddin Efendi (ö. 1768), Kâtipzâde Mehmed Refi’ Efendi



muhakkaktýr. Ýran’da ilk icâdýnda kullanýlan ta’lik yazý



elinde geliþtirilmiþtir.164 Ta’lik yazýda sanat bakýmýndan



geliþtirilerek yeni ortaya farklý tavýrdaki yazýya nesta’lik



Ýranlý ve Osmanlý hattatlarý ayný seviyede baþarý



adý verilmiþtir.



160- Bkz. Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, 194- 198. 161- Ali Alparslan, “Ýslâm Yazý Çeþitleri: 4 Nesta’lik”, Sanat Dünyamýz, Yýl. 11, sy. 34 (1985), s. 3 162- Alparslan, Osmanlý Hat Sanatý, 155. 163- Nesta’lik ve ta’lik isimlendirmesiyle ilgili geniþ bilgi için bkz. M. Uður DERMAN, “Piyer Loti Kitâbesi ve Ta’lîk Hattýna Dâir Bir Mülâhaza”, Kültürü ve Sanatýyla IV. Eyüpsultan Sempozyumu, Tebliðler, 5- 7 Mayýs 2000, Ýstanbul, Eyüp Belediyesi, 2000, s. 278- 283. 164- Alparslan, Sanat Dünyamýz, sy. 34, s. 6



Kadî ta’lik yazý Ýran’da, aklâm-ý sitte ile birlikte günlük yazýþmalarda kullanýldý. Yazma ve okunma zorluðundan dolayý bu yazý üzerinde bazý deðiþiklikler yapýlarak nesta’lik yazý ortaya çýkarýlmýþtýr. 1 6 1



65



HAT SAN’ATI 2. 2. 5 Rik’a Yazýsý: Osmanlý tarafýndan icâd edilmiþ bir yazýdýr. Divâni yazýnýn harflerinin küçültülmesi, sadeleþtirilmesiyle geliþtirilmiþtir. Divânî yazýya göre harflerin kavis ve meyilleri azaltýlmýþtýr. Harekesiz olan rik’a yazýsý, sade ve süratli yazýlmaya müsait olduðundan günlük hayatta kullanýlmýþtýr. Sýbyan mekteplerinde, çocuklara yazý öðretimine bu yazý ile baþlanmakta idi.166 Rik’a hattý, Dîvân-ý Hümâyun’da ortaya çýkýp geliþmiþtir. Zamanla kâideleri teþekkül edip sanatlý þekilde yazýlmýþtýr. Bu yazýda baþlýca iki tarz geliþmiþtir. Birincisi Mümtaz Efendi yahut Bâb-ý Âli rik’asý denen tarz, ikincisi ise Ýzzet Efendi rik’asýdýr. Ýzzet Efendi rik’asýnýn sanat özelliði daha baskýndýr. Son dönemde hattat Hâmid ve hattat Halim Bey, Mümtaz Efendi tarzýnda güzel örnekler vermiþlerdir.



Resim 75- Dîvâni hattýyla hazýrlanmýþ, II. Abdülhamid tuðralý ferman.



göstermiþlerdir. Fakat celî ta’lik’te Osmanlý hattatlarý daha baþarýlý olmuþlardýr.165 Türk ta’liki’nin kesinleþmiþ kaidelerine raðmen Ýran nesta’liki’nin kesinleþmiþ kaideleri yoktur. Ýran nesta’liki’nde ayný harf çok farklý ölçülerde yazýlabilmektedir. Halbuki Türk ta’liki’nin kaideleri bellidir. Osmanlý ta’lik ekolünün kurucusu Yesârizâde Mustafa Ýzzet Efendi’den sonra uslûbu talebeleri Kýbrýsizâde Ýsmâil Hakký (ö. 1862), Ali Haydar Bey (ö. 1870), Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi (1876) eliyle yayýlmýþtýr. Ýkinci nesilden hattat celî sülüs’ün de yegâne usta hattatý olan Sâmi Efendi, ta’lik’te bazý eksiklikleri tamamlayarak ayrý bir þîve sahibi oldu. Sami Efendi’den sonra talebeleri Mehmed Nazif Bey (ö. 1913), Ömer Vasfi Efendi (ö. 1928), Mehmed Aziz Efendi (ö. 1934), Hulusi Yazgan (ö. 1940) ve Necmeddin Okyay ta’lik yazýnýn Sâmi Efendi yolundaki usta takipçileri olmuþlardýr. Hulûsi Efendi’den ta’lik meþk eden hattat Resim 76- Ýmad’a ait tâlik bir kýt’a.



Hâmid Aytaç (ö. 1982) ve hattat Halim Özyazýcý (ö. 1964), Yesârizâde Mektebi, Sâmi Efendi kolunun yakýn dönem



165- Alparlsan, Sanat Dünyamýz, sy. 34, s. 5 166- Bugün de hat öðretimine ekseriyetle rik’a yazýsý ile baþlanmaktadýr.



usta hattatlarýdýr.



66



HAT SAN’ATI



Resim 77- Hattat Mehmed Hulûsi Efendi’ye ait celî tâlik levha. (Emin Barýn koleksiyonu)



Resim 78- Hattat Sâmi Efendi’ye ait zerendud celî tâlik levha.



67



HAT SAN’ATI



Resim 79- Hattat Halim Özyazýcý’nýn rik’a yazýsýna bir örnek. (Süleyman Berk koleksiyonu).



Resim 80- Hattat Yesârizâde Mustafa Ýzzet Efendi’nin tâlik hat ile yazdýðý Hilye-i Hâkâni’nin ilk kýt’asý.



68



HAT SAN’ATI



III. BÖLÜM



HAT SAN’ATINDA KULLANILAN MALZEMELER



69



HAT SAN’ATI



Resim 81- Makta, kalemtraþ ve mürekkep hokkalarýndan oluþan bir yazý takýmý.



Þüphesiz her sanat eseri için bir takým âlet ve



7-Mürekkep hokkasý



malzemeler kullanýlmaktadýr. Kullanýlan âlet ve malzemenin



8-Mýstar



kalitesi, doðrudan sanat eserinin kalitesine tesir etmektedir.



9-Yazý altlýðý



Bu konuda söylenmiþ bir atasözü bunu teyid eder: “Kem



3. 1. KALEM168



âlât ile kemâlât olmaz”.167 Kaliteli, saðlam ve iyi malzeme ile kaliteli ve güzel iþler çýkarýlacaðý muhakkaktýr. Kaliteli



Kur’ân-ý Kerim’de kalem üzerine yemin edilmiþ,



ve saðlam bir kalem, kaliteli ve iyi bir mürekkep, iyi terbiye



Hz. Peygamber de kaleme özel önem atfetmiþtir.



edilmiþ aherli kaðýdýn kullanýldýðý bir yazý, ayný evsafý



Medeniyetlerin kalem ucundan satýra dökülenlerle



taþýyacaktýr. Kalem, kâðýt ve mürekkebin iyi ve uyumlu



oluþmasý, insan hâfýzasýnýn en büyük yardýmcýsý olmasý



olmasý, iyi bir yazý için çok büyük önem arz eder.



gibi daha birçok þey, kalemin önemini gösterir. Yazýnýn üç önemli unsurundan birisi kalemdir.169



Hat sanatýnda geçmiþte kullanýlan malzemeler küçük deðiþikliklerle bugün de kullanýlmaya devam



Hat sanatýnda kamýþ kalem ve kalemler çok



edilmektedir. Kullanýlan ana malzemeler kamýþ kalem,



çeþitlidir:



aherli kâðýt ve is mürekkebinden oluþmaktadýr. Hat



1-Kamýþ kalem



sanatýnda kullanýlan kalem ile günümüzde normal hayatta



2-Meneviþli (Hindî) kalem



kullanýlan kalem arasýnda hiçbir benzerlik yoktur. Hat



3-Cava kalemi



sanatýnda kullanýlan malzemeyi þöyle sýralayabiliriz:



4-Bambu kalemi



1-Kalem



5-Kargý kalemi



2-Kâðýt



6-Tahta kalem



3-Mürekkep



167- Muhittin Serin, Hat Sanatý ve Meþhur Hattatlar. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 2003, s. 333. 168- Hat literatüründe “kalem” iki farklý anlam için kullanýlmaktadýr. Biri yazý çeþidi anlamýnda, diðeri ise kamýþ kalem anlamýnda kullanýlmaktadýr. 169- M. Uður Derman, “Eski Mürekkebciliðimiz”, Ýslâm Düþüncesi, yýl 1, sy. 2 (Haziran 1967), s. 97



4-Mühre 5-Kalemtraþ 6-Makta’



70



HAT SAN’ATI



Resim 82- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’e ait çeþitli kalemler. (Mehmet Özçay koleksiyonu)



Yazý sanatýnda kullanýlan kamýþ kalem denildiðinde;



bulunan Vâsýt þehrinden temin edilen kamýþ kalem anlaþýlýr.



daha çok Hazar denizi kenarý ile Irak Dicle nehri kenarýnda



Kamýþ kalemin ham hâli nohûdi renkte olup, renginin kararýp sertleþmesi için gübre içine yatýrýlýr. Gübre içerisinde sertleþen kamýþýn rengi koyu kahverengi olur.170 Bu kurutma iþlemi, sýcak ülkelerde güneþe karþý serilerek de yapýlmaktadýr. Hindistan’da yetiþen içi dar, uzun boðumlu ve dýþý benekli kalemler (Meneviþli kamýþ) kendileri sert olduðu için gübreye yahut güneþe yatýrma iþlemi yapýlmamaktadýr. Bambu kamýþý, bambu isimli bitkiden elde edilmektedir. Sandalye yapýmýnda da kullanýlmaktadýr. Normal kamýþ kaleme göre daha sert ve kalýndýr. Kargý kalemi ise, ney yapýmýnda da kullanýlan kamýþtan elde edilmektedir. Boðumlarý kesilerek kullanýlmaktadýr. Kargý kalem de normal kamýþ kaleme göre daha sert ve kalýndýr. Cava kalemi, Uzakdoðu’da Cava’da yetiþen bir 170- Kamýþ kalemle ilgili daha geniþ bilgi için bkz. M. Uður Derman, “Kalem”, Ýslâm Düþüncesi, yýl 1, sy. 3 (Eylül 1967), s. 165



Resim 83- Ucu açýlmýþ bir celî kalemi. (Mehmet Özçay arþivi)



71



HAT SAN’ATI 3. 1. 1. Okuma Parçasý



Beni, kimler parmaklarý arasýnda tutmadý ki?



KAMIÞ KALEM



Koca Fatih, daðlardan aþýrdýðý kadýrgalarýný Ýstanbul surlarýna indirdikten sonra, Bizans’ýn yýkýk dökük halini



“Görünürde basit, fakat iç yüzü acýklý bir mâcera



tasvir eden meþhur mýsralarýný, kâðýt üzerinde benim



dinledim.



dilimle döktü.



Bir çift kamýþ kalemin hazin âkýbeti.



Ondan evvel ve ondan sonra gelen nice padiþahýn



Bir terekeden satýn alýnan, henüz açýlmamýþ, çift



elinde, ben gâh gene böyle içden gelme melâlli veya



parçalý iki uzun kamýþ kalem. Masa üzerine býrakýlmýþ. Masanýn sahibi odada



þehametli sözleri ilk tercemaný oldum, gâh ince ruhlarýn



yokken, kamýþ kalemin ne olduðunu bilmeyen bir çift



elemlerini ve emellerini terennüm ettim. Zaman oldu; devletli baþlar, kimseciklere açamadýklarý gizli dertlerini



yabancý el, can sýkýntýsýný gidermek için, bunlarý ufacýk



benimle paylaþtýlar; gâh, yabancý taçlýlara, benim dilimden



ufacýk parçalar halinde doðramýþ.



dökülen haþmetli sözlerle iltifatnâmeler, dehþet saçan



Doðranmasaydý, bu bir çift kamýþ kalem ne iþe



kelimelerle korkunç fermanlar yolladýlar.



yarayacaktý? Yazý âleti olmaktan çoktan çýktýðý için, uzun



Sana tavsiye ederim; þu yaþadýðýn þehirdeki



asýrlar görmeye devam ettiði o iþi artýk yapacak deðildi



kütübhaneleri, müzeleri, antikacý dükkânlarýný, eski ailelerin



elbette. Fakat bir antika gibi, mükemmel bir vitrin eþyasý



evlerini gez dolaþ.



vazifesi görecekti.



Oralarda hep benim âciz vücudumun eseri olan



Kendileri kadar narin yapýlý bir mahfaza içinde,



yüksek bahada, cildler dolusu kitab, meþhur hattatlarýn



vitrinin bir köþesinde, ebedî uykularýný uyurlarken, ara



elinden çýkma, baha biçilemez levhalar bulacaksýn.



sýra yüzlerine bakanlara, uzun tarihlerinin þanlý



Zaman oldu, Nef’î’lerin, Namýk Kemal’lerin, Âkif’lerin



sahifelerinden öyle menkýbeler nakledeceklerdi ki,



elinde arslanlar gibi kükredim. Cýlýz vücudumdan hiç



kendileriyle beraber, ayný vitrin içinde yorgun argýn



umulmayan davudî bir ses, bütün bir milleti tek ruh



dinlenen bütün öteki antika parçalar, utanacaklar,



halinde vecde getirdi. Zaman oldu, içli þairlerinizin elinde, benimle ayný



sinecekler, söneceklerdi.



hamurdan yoðurulmuþ olan ney gibi, inim inim inledim.



Kamýþ kalemi parça parça eden o bir çift elin



Gün geldi, yazdýðým muhteþem fermanlar, Garb’ýn nice



sahibine, iþlediði cinayetin azametini kalemin kendi dilinden



maðrur hükümdarýný dize getirdi.



anlatabilmeyi ne kadar isterdim!



Gün geldi, dilimden dökülen ateþli sözler, en insafsýz



Bu merhametsiz parmaklar arasýnda, narin vücudu



güzellerin gözlerinden yaþlar akýttý.



liyme liyme olurken, incecik kamýþ kalem, belki þöyle



Süleyman Nazif “Firak-ý Irak” ýný, Tevfik Fikret “Sis”ini,



feryad etmiþdir:



Âkif “Çanakkale Þehidleri”ni benimle yazdý.



-Ne büyük bir suç iþlediðini bilmiyorsun gafil genç!



Beni, masanýn üstünde halsiz halsiz yatarken



Senin þanlý tarihinin yapraklarýný yazanýn, benim þu nâçiz



gördün de, çöp sandýn, deðil mi genç adam?



vücudum olduðunu bilseydin, þu dakikada utancýndan



Haklýsýn. Kabahat sende deðil, benim kim olduðumu sana öðretmemiþ olanlarda.



yerlere geçerdin.



Ben, uzun bir tarih boyunca, senin atalarýna çok



Ben bir zamanlar, o kadar baþ tacý idim ki, Türk



hizmet ettiði için yorulmuþ, tarihin sinesinde dinlenmeye



çocuðu, elifbesini okumak için kullandýðý “Hilâl” adlý, süslü



çekilmiþ bir emekdarým.



demirden, iþaret âletini býrakýp da beni eline alabildiði



Beni kýrdýðýna iyi etmedin. Ama bilmeyerek kýrdýðýn



gün kendisini bahtiyar sayar, artýk okumuþ yazmýþ insanlar



için, seni gene affediyorum!”



arasýna gireceðini benim sayemde idrak eder, ruhunda



Hamdi Varoðlu, Cumhuriyet Gazetesi 27 Ocak



bir büyüklük duyardý. O günden itibaren, ben o çocuðun



1957171



fikir hayatýna, kâðýt üzerinde yürüyen sivri ucumun çýkardýðý



171- M. Uður Derman, “Kalem”, Ýslâm Düþüncesi, yýl 1, sy. 4 (Aralýk 1967), s. 265-266’dan naklen



vakur ve tatlý cýzýrtý ile istikamet çizerdim.



72



HAT SAN’ATI cins aðacýn yaprak diplerinde bulunan sert, ince ve uzun kýsýmdýr. Kur’ân-ý Kerim gibi uzun metinlerin yazýmýnda, normal kamýþ kalemin ucu zaman zaman bozulup tekrar açýlmayý gerektireceðinden, kalemin aðýz kalýnlýðý, önceki aðýz kalýnlýðý gibi olamayacaðýndan, daha sert olan ve aðzý çabuk bozulmayan cava kalemi tercih edilmiþtir. 172 Bambu ve kargý kaleminin yetmediði kalýnlýktaki yazýlar için tahta kalem kullanýlmýþtýr. Mukavemetli ve saðlam yapýlý aðaçlardan imal edilen bu tip kalemlerin sap kýsýmlarý elin kavramasý için ince yapýlmýþtýr. Çok fazla geniþ aðýzlar için kalem imal edilmemiþ, bu tip kalýn yazýlar kareleme usulü kullanýlarak çizme suretiyle meydana getirilmiþtir.173 Resim 84- Kalemin kat’ edilmesi. (Mehmet Özçay arþivi)



3. 2. KÂÐIT sünger yardýmýyla boyanýrsa buna da “sürme usûlü”



Yazý sanatýnýn önemli malzemelerinden biri kâðýttýr.



boyama adý verilmektedir.174



Kâðýt hat sanatýnda, ham hâliyle, terbiye edilmeden kullanýlmaz. Kalem ve mürekkeple uyum saðlayacaðýndan,



Bazý kâðýtlar orta kýsmý farklý, yan kýsýmlarý farklý



usûlünce boyanmýþ ve terbiye edilmiþ kâðýt kullanýmý



boyanýrsa, böyle boyanmýþ kâðýtlara “akkâse kâðýt” adý



önemlidir. Ham kâðýt, yani aherlenmemiþ kâðýt mürekkebi



verilmektedir.



emeceðinden ve tashihe imkân vermeyeceðinden makbul



Kâðýt boyandýktan sonra aharlama iþine hazýr



deðildir. Ahar, kalemin kâðýt üzerinde kolayca hareket



demektir. Ahar iki çeþittir. Niþasta aharý ve yumurta aharý.



etmesini saðlar. Hat sanatýnda kullanýlan kaðýdýn asitsiz



Özellikle celî yazýlarda kullanýlacak kâðýtlar önce niþasta



olmasýna dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü asit kâðýdýn



ile sonra yumurta aharý ile aherlenmelidir.



zamanla yanmasýna sebep olmaktadýr.



Niþasta aharý, bildiðimiz niþastanýn suyla karýþtýrýlýp



Eskiden Ýtalya’da üretilen kalýnca kaðýt çokça



ateþte kaynatýlmasýyla elde edilmektedir. Niþasta evvela



kullanýlmýþtýr. En ziyade celî sülüs yazý için kullanýlmýþtýr.



soðuk su ile ezilir, hafif ateþte karýþtýra karýþtýra kaynatýlýr.



Ýtalya'nýn Toskana eyaletinin güneyinde güzel bir þehir



Elde edilen kývam soðuduktan sonra, sünger yardýmýyla,



olan Livurna'da yapýlan bu kâðýtta (A. Ligorna) kelimesi



kaðýda yedirilerek sürülür; kâðýt kurumaya terk edilir.



soðuk damga ile vurulduðundan tahfife uðrayarak "Ali



Niþasta aharýnýn üzerine duruma göre en az iki kat veya



Kurna" olmuþtur.



daha fazla yumurta aharý sürülür.



3. 2. 1. Kaðýdýn Boyanmasý ve Aherlenmesi



Yumurta aharý; yeterli miktarda yumurta aký bir



Kâðýt aherlenmeden önce boyanmalýdýr. Boyama



kaba alýnýr. Yumurta büyüklüðünde bir þap avuç içine



için çok çeþitli bitkilerden çeþitli renkler elde edilmektedir.



alýnarak yumurta aký kesilinceye kadar çýrpýlýr. Çýrpma



Fakat tercih edilen renk, çaydan elde edilen nohûdi renktir.



iþlemi yumurta aký kesilinceye kadar devam etmelidir.



Renk elde edilmek istenen bitki, geniþ bir kaba konularak



Kesilerek köpüklü bir hal alan karýþým bir müddet daha



þapla birlikte kaynatýlarak boya elde edilir. Elde edilen



172- Cava kalemi ilk defa Hattat Çömezzâde Mustafa Vâsýf Efendi ve talebesi Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi tarafýndan kullanýlmýþtýr. Bkz. Derman, Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran 1967), s. 168. 173- Meselâ, Ayasofya’nýn, kalem aðzý kalýnlýðý 35 cm. olan ciharyâr yazýlarý ile kalem aðzý kalýnlýðý 15 cm. olan kubbe yazýsý bu suretle yazýlmýþtýr. 174- Daha geniþ bilgi için bkz. Boya, Mürekkeb, âhar Mecmuasý. Millet Kütüphânesi. Ali Emîri Efendi, Tarih, no 809; Yazýr, Kalem Güzeli, II, 191193; Nefeszâde, Gülzâr-ý Savâb, s. 107; Serin, Meþhur Hattatlar, 341.



boya geniþ ve yayvan bir kaba alýnarak kâðýt bunun içine batýrýlmak suretiyle boyanýr. Bu þekilde kâðýt boyama usûlüne “banyo usûlü” adý verilmektedir. Eðer kâðýt bir



73



HAT SAN’ATI



Resim 85- Kaðýt aherlemede kullanýlan çakmak taþý mühre. (Emin Barýn koleksiyonu)



karýþtýrýlýr. Bir müddet dinlendirildikten sonra tülbentten



çakmak taþý yahut camdan üretilmektedir. Saplý bir tahtaya



süzülerek elde edilen ahar maddesi bir sünger yardýmýyla



tespit edilen cam yahut çakmak taþýnýn, kaðýda deðen



çok dikkatli bir þekilde kaðýda sürülür. Gerek niþasta aharý



yani mühre yapýlan kýsmýnýn gayet pürüzsüz ve temiz



gerek her yumurta aharýndan sonra kâðýt mührelenir. Bu



olmasýna dikkat edilmelidir.



konu kâðýt mühreleme bahsinde ayrýca anlatýlacaktýr.



3. 4. MÜREKKEP



Aharlanan ve mührelenen kâðýtlar tavlanmasý için



Hat sanatýnda kullanýlan mürekkepler þöyle tasnif



bir müddet baský altýnda dinlenmeye býrakýlýr. Bu dinlenme



edilebilir:



müddetinin en az altý olmasý gerektiði kaynaklarda belirtilse



1-Ýs mürekkebi



de daha önce kullanýlabilir.



2-La’l mürekkebi 3-Üstübeç mürekkebi



3. 3. MÜHRE



4-Altýn mürekkebi



Kâðýt üzerine yapýlan aharýn parlatýlmasý ve



5-Zýrnýk mürekkebi



pürüzlerinin giderilmesi maksadýyla çakmaktaþý, akik taþý



6-Tashih mürekkebi



ve camdan mamul mühre ile mührelenir. Mühreleme iþleminin, mühre tahtasý veya pesterk denilen damarsýz



Hat sanatýnda kullanýlan ana mürekkep, is ve



ve eksiz ýhlamur aðacý üzerinde yapýlmasý tercih edilir.



zamktan elde edilen, siyah is mürekkebidir. Bezir yaðý, balmumu, neft yaðý, çýra ve gazyaðý gibi çok çeþitli



Daha pratik olarak karton kâðýtlarýn konulmasýyla



maddelerden elde edilen is,176 eritilip boza kývamýna



yumuþatýlmýþ zemin üzerinde de yapýlabilir. Sürülen her



getirilen arap zamký içerisine katýlýr, iyice karýþtýrýlarak



ahardan sonra mühre yapýlýr; son kat ahar üzerine mühre



dövülür. Bu karýþýma gerekli miktarda saf su katýlarak



direkt yapýlýr. Diðer zemin aharlarý ise bir kâðýt üzerinden



inceltilir ve mürekkep kullanýlýr.177



yapýlýr. Son kat aharý mührelenirken, mührenin kâðýt üzerinde rahat kaymasý ve mührenin kaðýdý çizmemesi için kaðýdýn üzerine fýndýk yaðý sürülmelidir.175 Yalnýz, yazý yazmadan evvel, fýndýk yaðýnýn tesirini gidermek için kâðýt, pudra tozu ile silinmelidir. Zira yaðlý zeminin mürekkebi tutmasý mümkün deðildir. Mühreleme mühre âleti ile yapýlýr. Mühreler



74



175- Kaynaklarda, mührelemeden önce kaðýda kuru sabun sürülmüþ çuha gezdirilmesi tavsiye edilmektedir. Fakat daha sonra bu sabun, pudralama ile giderilemediðinden yazý yazmada büyük zorlukla karþýlaþýlmaktadýr. En doðrusu, fýndýk yaðý yahut cildin tabii yaðýnýn kaðýda sürülmesidir. Merhum hattat Halim Özyazýcý (1898-1964)’nýn mühreleme için baþýnda bulunan ve hiç yýkamadýðý takkesini kullandýðý rivayet edilmiþtir. 176- Ýs elde edilmesi ile ilgili geniþ bilgi için bkz. Nefeszâde Ýbrahim. Gülzâr-ý Savâb. Ýstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi Neþriyatý, 1939, 93-94; M. Bedreddin Yazýr. Medeniyet âleminde Yazý ve Ýslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli, II, Ankara, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Yayýnlarý, 1974, 183; Derman, Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran 1967), s. 98-99. 177- Mürekkep yapýmý ile ilgili geniþ bilgi için bkz. Gülzâr-ý Savâb, 94- 100; Yazýr, Kalem Güzeli, II, 180- 183; Derman, Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran 1967), s. 100-103.



HAT SAN’ATI



Resim 86- Porselen hokka takýmý. (Emin Barýn koleksiyonu)



Ýs ve arap zamkýnýn karýþýmýndaki oran; dört kýsým



hokkaya bir mikdar lýka ve siyah mürekkep ve su koyup



zamka, bir kýsým is konulmasýdýr. Mürekkebin karýþýmýna



iyice karýþtýrdýktan sonra aðzý açýk olarak güneþte býrakýlýr,



zamk fazla konulduðunda, yazýda mürekkep parlama



ara sýra çubukla karýþtýrýlýr. Su azalýp mürekkep kuruyacak



yapar, kalemden zor akar, dolayýsýyla yazý zor yazýlýr.



hale gelince biraz daha su ilâve olunup karýþtýrýldýktan



Ayrýca yazý murakka’a gerildiðinde kusma yapacaðý gibi,



sonra yine güneþte býrakýlýr. Bu tarzda beþ-on gün devam



mürekkep ileride çatlama da yapabilir. Ýs fazla



olunur. Mürekkebin parlaklýðý gidip mat bir hal alýr. Þayet,



konulduðunda ise, yazýya el deðince siyahlýk yayýlarak



kullanýldýðý zaman is zerreleri kaðýda, üzerinde daðýlýp



yazýnýn bozulmasýna sebep olur.



bulaþýrsa, az miktarda süzülmüþ bal ilâve edilip karýþtýrýlmalýdýr. Bununla yapýlan tashihler belli olmaz, yazý



Tabiatta bulunan çeþitli renkteki pigmentler, arap



kenarlarý þiþip kabarmaz. Ýðnelenirken rahat ve muntazam



zamký ile karýþtýrýlarak istenilen renkte mürekkep elde



iðnelemeye de yardýmý olur.”179



edilebilir. Siyah is mürekkebinden baþka nadiren de olsa kýrmýzý (la’l) mürekkep, beyaz (üstübeç) mürekkep ve zerendûd (altýn) mürekkep hat sanatýnda kullanýlmaktadýr. Ayrýca XIX. asýrda yazý kalýbý çýkarýlmasýnda sodyum ve arsenik sülfürün arap zamký ile karýþtýrýlýp dövülmesiyle elde edilen sarý (zýrnýk) mürekkebi kullanýlmýþtýr. Üstübeç mürekkebi ile mushaflarýn sûre baþlýklarý yazýlmýþtýr. Zerendud levhalarýn hazýrlanmasýnda varak altýn, arap zamký yahut bal ile ezilip, jelatinli su ile sulandýrýlarak kamýþ kalem veya fýrça ile kullanýlýr. 178



Zerendud Resim 87- Mürekkep hokkasý ve rîhdan. (Emin Barýn koleksiyonu)



levhalardaki altýn, daha sonra “zermühre” denilen mühre



178- Renkli mürekkep imali için bkz. Yazýr, Kalem Güzeli, II, 184- 186; Derman, Ýslâm Düþüncesi, sy. 2 (Haziran 1967), s. 103-105. 179- Yazýr, Kalem Güzeli, II, 186



ile parlatýlýr. Bir de tashih mürekkebi vardýr ki sadece M. Bedreddin Yazýr bahsetmiþ ve tarifini þöyle yapmýþtýr: “Bir



75



HAT SAN’ATI kalemin iyi ve güzel açýlmýþ



3.5. MISTAR



saðlamak için kamýþ kalemin



yazýmýnda, formun ve satýr çizgisinin tespiti için kullanýlan



açýldýðý kalemtýraþýn gayet kaliteli



malzemedir. Yazýlacak her ayrý eser için ayrý mýstar



ve keskin olmasý lâzýmdýr. Burada



hazýrlanýr. Sayfa boyuna göre hazýrlanmýþ olan mukavva



bahsedilen kalemtýraþýn bugün



üzerinde, satýr çizgilerinin baþý ve sonu iðne ile delinerek



kurþun kalem açmada kullanýlan



ibriþim bu deliklerden geçirilir. Sayfa üzerinde, ibriþimin



kalemtýraþla herhangi bir alâkasý



düðmesiz olmasýna dikkat edilmelidir. Sayfanýn sað ve



bulunmamaktadýr. Hat sanatýnda



soluna da dikine ibriþim çekilir. Yazý yazýlacak kâðýt bu



kamýþ kalem açmada kullanýlan



mukavvanýn üzerine konularak parmak uçlarý ile ip izinin



kalemtýraþ, sap kýsmý, kesici



kaðýda çýkarak satýrýn belirmesi saðlanýr.



kýsýmdan en az iki kat büyük



Mýstarlar meþk mýstarý, sahife mýstarý, hilye mýstarý



olan býçak görünümündedir. Hat



olmak üzere kullanýlacaklarý formlara göre sýnýflanýrlar.180



sanatýnda, kamýþ açma ve tashihte kullanýlan iki çeþit



Bugün daha pratik olarak ýþýklý masada, kâðýt altýna



kalemtýraþ bulunmaktadýr. Tashih



konan ve satýrlarý koyu kalemle çizilmiþ kâðýtlar, satýrý belli



için kullanýlan kalemtýraþlar



etmek için, mýstar niyetine kullanýlmaktadýr.



normal kalemtýraþlardan çok



Resim 88- Bir kalemtýraþýn sap, parazvana ve týð kýsmýnýn görünüþü. Kalemtýraþý yapan ustanýn mührü týð kýsmýnda görülmektedir. (Emin Barýn koleksiyonu)



olmasý gerekmektedir. Bunu



Eskiden, Kur’ân-ý Kerim, kýt’a ve hilye gibi metinlerin



daha küçüktür.



3. 6. KALEMTIRAÞ



Kalemtýraþ üç ana kýsýmdan meydana gelmektedir:



Harflerin güzel ve keskin yazýlabilmesi için kamýþ



1-Su verilmiþ çelikten imal edilen ve tîð denen kesici kýsým 2-Çeþitli maddelerden imal edilen sap kýsmý 3-Sap ile kesici kýsmý birbirine baðlayan parazvana denen kýsým Kesici kýsým yapýlýþ þekline göre hattâtî, kâtibî, söðüt yapraðý, cam kýrýðý gibi çok çeþitli isimler almýþtýr.181 Eski kalemtýraþlarda, kesici kýsmýn parazvanaya yakýn yerinde usta ismi yer almýþtýr. Günümüzde klasik tipte kalemtýraþ imal edilmekle birlikte daha pratik olmasý bakýmýndan kýrtasiye tipi kesim býçaklarý da kullanýlmaktadýr. Tashih için de daha pratik olmasý sebebiyle “neþter” kullanýlmaktadýr. Kamýþ kalemin açýlmasýnda önce boðuma yakýn kýsmý yatay olarak kesilir. Bu ana kesimde sonra, kalemde oluþan ve “dil” tabir edilen kýsým, istenilen incelik elde 180- Mýstar yapýmý ile ilgili geniþ bilgi için bkz. Yazýr, Kalem Güzeli, II, 208- 210. 181- Bkz. A. Süheyl Ünver, “Türk Kalemtýraþçýlarý”, Yücel, c. IV, sy. 34 (1937), s. 170; Derman, Ýslâm Düþüncesi, 2, s. 170



Resim 89- Nesih sahife mýstarý. (Süleyman Berk koleksiyonu)



76



HAT SAN’ATI çok önemlidir. Mürekkebin iyisi ve kalitelisi ayný þekilde kaðýdýn iyisi, doðrudan yazýlacak yazýya tesir etmektedir. Bu sebeple atalarýmýz “Kem âlât ile kemâlât olmaz” demiþlerdir. Ýyi eserin iyi malzeme ile çýkacaðý muhakkaktýr. Kaliteli mürekkebin kullaným kabýnýn da önemi bulunmaktadýr. Sýrlanmamýþ toprak saklama kaplarý ile mermerden mâmul hokkalar mürekkebin hassasiyetini kaybetmesine sebep olmaktadýr. Seramik ve cam hokkalar mürekkebin özelliðini kaybetmemesi açýsýndan daha iyidir. Geçmiþte gayet sanatlý, seramik ve camdan, mürekkep hokkalarý üretilmiþtir. 3. 8. YAZI ALTLIÐI Kamýþ kalemin kaðýda iyice oturmasý için kaðýdýn tatlý sert bir zemine oturmasý gerekmektedir. Bir miktar kaðýdýn üst üste tutturulmasýyla oluþturulan altlýklar, ta’lik yazý için farklý þekilde hazýrlanmýþtýr. Bazen deri, yazý altlýðý olarak tercih edilmiþtir. Resim 90- Kalemtýraþ çeþitleri. (Emin Barýn koleksiyonu)



3. 9. MAKTA’



edilinceye kadar sað ve soldan týraþlanýr. Kalemin kaðýda



Arapça kesim yapýlan yer anlamýna gelmektedir.



dokunacak, yazý yazacak kýsmý kalemtýraþla, makta



Kamýþ kalemin dil denilen kýsmý kat’ edilirken yahut



üzerinde “kat” edilerek elde edilir. Kat’ edilen dil kýsmýndan



þakkedilirken býçaðýn aðzýnýn zarar görmemesi ve kalemin



mürekkebin akýþýný saðlamak için, dil kýsmýný ortadan ikiye



uygun zeminde bu ameliyeye tabi tutulmasý için kullanýlan



ayýrmak için “þakk” edilir. Þakkýn dikkatli yapýlmasý, yarýlan



alettir. Daha çok kemik, fildiþi, abanoz gibi maddelerden



kýsmýn iki eþit iki parçaya ayrýlmasý gerekmektedir. Esasen



imal edilmiþtir. Makta’da kalemin oturtulduðu bir yuvasý



kalemin þakký, yazýlacak yazýnýn cinsine göre deðiþmektedir.



vardýr. Zamanýnda, maktanýn daha pratik olmasý için cepte taþýnanlarý da imal edilmiþtir.



Kalem þakký, nesih ve talik yazý kaleminde, dilin sað üçte birden þakk edilmelidir ki, nesih ve talik yazýdaki yarým hareketler ortaya çýkabilsin. Sülüs’te sol üçte birden; rik’a yazýda tam ortadan þakkedilir. Dîvâni ve celî dîvâni yazýda sol üçte birden þakk tavsiye edilmiþtir. Kalem açýlmasýnda kesme ve yontma usulü kullanýlýr. Kaba kýsýmlar alýnýrken kesim yapýlýr, kabasý alýnmýþ kaleme istenilen incelik ve kývam verilirken ise kesmeden ziyade yontma iþlemi uygulanýr. Bütün bunlar yapýlýrken kalemtýraþýn gayet keskin olmasýna dikkat



Resim 91- Cep maktaý. (Emin Barýn koleksiyonu)



edilmelidir.182



182- Hattat Kâmil Akdik’e, “Hangi talebeniz daha güzel yazýyor efendim?” diye sorulunca: “Kalemini en iyi açan yazmaktadýr” cevabýný vermesi, kalemi düzgün ve kývamýnda açmanýn önemini göstermektedir. Eski üstadlar kalem açma üzerinde durmuþ ve “Kalem açýþýnda çok sýrlar var, o sýrlar yakalanmadan güzel yazý yazýlamaz” demiþlerdir.



3. 7. MÜREKKEP HOKKASI Yazý sanatýnda kullanýlan malzemenin kaliteli olmasý



77



HAT SAN’ATI



Resim 92- Makta’ çeþitleri. (Emin Barýn koleksiyonu)



Resim 93- Hat san’atýnda kaðýt kesmek için kullanýlan makas. (Emin Barýn koleksiyonu)



Resim 94- Sultan III. Ahmed tuðralý, iþlemeli divit. (Mehmet Çebi Koleksiyonu)



78



HAT SAN’ATI



IV. BÖLÜM



HAT SAN’ATINDA TUÐRA FORMU



79



HAT SAN’ATI Osmanlý hânedanýnýn niþan ve alâmeti olan tuðra183



olanýn çektiði tuðradýr. Bunun dýþýnda birçok hattat



Oðuzca bir kelime olup, aslý tuðraðdýr. Anadolu lehçesinde



tarafýndan padiþahýn deðiþik ibare ve istiflerle tuðrasý



kelime sonundaki (ð) okunmadýðýndan, bu kelime “tuðra”



yapýlmýþtýr. 195 Osmanlý’da padiþah tahta çýktýðýnda,



olarak telaffuz edilmiþtir.184 Arapçasý “tevkî”, Farsçasý ise



kendisine gösterilen deðiþik tuðra örneklerinden birini



Tuðra, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçuklularý,



beðenir, bu da saltanatýn sonuna kadar padiþahýn alâmeti



“niþan”dýr.185



Memlûklular, Anadolu Beylikleri ve Osmanlýlar’da



olurdu.196



kullanýlmýþtýr.186



Osmanlý’da ilk tuðra, Sultan Orhan’a aittir. Orhan



Oðuz hanlarýnýn kullandýklarý tuðralar hakkýnda bir



Gazi’nin elde mevcut tuðralarýndan ilki m.1324 tarihli,



bilgiye sahip deðiliz.187 Selçuklu tuðralarýnýn þekli hakkýnda



diðeri ise m. 1348 tarihlidir.197 Her iki tuðranýn ibaresi de



ise Bündârî’nin “Zübdetü’n-Nusra ve Nuhbetü’l-Usra” adlý



“Orhan b. Osman” þeklindedir. Milâdî 1324 tarihli tuðrada



eserinde bazý tarifler mevcuttur. Buna göre Selçuklu



üç nun harfi sola keþideli bir biçimde iç içe yerleþtirilmiþ,



altýndadýr.188



dik harflerden de üç adet tuð elde edilmiþtir. Milâdî 1348



Memlûklular’da ise þekil tamamen farklýdýr. Memlûklu



tarihli tuðrada ise üç “nun” harfi soldan saða doðru yukarýda



tuðralarýnda, hükümdar ve baba ismi olmakla birlikte,



birleþmiþ, dik harflerden elde edilen tuðralara zülfe



bunlar düz bir satýra dik harfler yukarý uzatýlarak meydana



takýlmýþtýr.198



tuðralarý kavisli olup, sultan alâmeti bu kavisin



getirilmiþtir.189 Bazen de hükümdar ve baba ismi bu dik



Ýki beyzeli üç tuðlu tuðra yapýsý I. Murad tuðrasý ile



harflerin üzerine daha kalýn bir kalemle yazýlmýþtýr. Anadolu



baþlamýþtýr. Zülfeler ise, Orhan Gazi tuðrasýnýn aksine sola



beyliklerinin tuðralarý, Selçukîler’de olduðu gibi kavisli ve



doðrudur. I. Murad tuðra ibaresi “Murad b. Orhan”dýr.



münhanilidir; bu kavis ve münhani Osmanlý tuðralarýnda da devam etmiþtir.190 Bunun yanýnda Osmanlý tuðrasýnýn



Baþlangýcýndan itibaren tuðra metinlerinde bir takým



þekli, kendine munhasýr bir geliþme göstermiþtir. 191



deðiþiklikler meydana gelmiþtir. I. Bayezid tuðrasýnda, baba ismine baðlý “hân” unvaný kullanýlmýþtýr.199 II. Mehmed



Osmanlý’da tuðrayý karþýlayan birçok deyim



(Fatih) ile bu tabire “dâima” kelimesi eklenmiþtir. 200



kullanýlmýþtýr; tevkî-i hümâyun, tevkî-i refî, niþân-ý þerîfi



183- Ali, “Tuðray-ý Hümâyun”, TOEM, sy. 43 (1 Nisan 1333), s. 53; Mübahat S. KÜTÜKOÐLU, Osmanlý Belgelerinin Dili (Diplomatik), Ýstanbul, Kubbealtý Akademisi Kültür ve Sanat Vakfý, 1994, s. 71. 184- Ýsmail Hakký UZUNÇARÞILI, “Tuðra ve Pençeler”, Belleten, sy. 17-18, 1941, s. 102; 185- Uzunçarþýlý, Belleten, 101; Midhat SERTOÐLU, Osmanlý Türklerinde Tuðra, Ýstanbul, Kardeþ Matbaacýlýk, 1975, s. 3. 186- Sertoðlu, a. g. e., s. 8. 187- Suha UMUR, Osmanlý Padiþah Tuðralarý, Ýstanbul, Cem Yayýnevi, 1980, s. 13. 188- Uzunçarþýlý, Belleten, 102; J. DENY, “Tuðra”, ÝA, XII-2, 7. 189- Uzunçarþýlý, Belleten, 105. 190- Uzunçarþýlý, Belleten, 105; Umur, a. g. e., 13. 191- Umur, a. g. e., 15; J. Deny, ÝA, XII-2, 8. 192- Uzunçarþýlý, Belleten, 106; Sertoðlu, a. g. e., 10; Umur, a. g. e., 17; Bekir Sýtký BAYKAL, “Tuðra”, TA, 12-2, Ýstanbul, MEB, 1982, 455. 193- Uzunçarþýlý, Belleten, 109; Sertoðlu, a. g. e.,10; Umur, a. g. a., 17. 194- Uzunçarþýlý, Belleten, 105. 195- Umur, a. g. e., 17. 196- Umur, a. g. e., 18. 197- Sertoðlu, 10; Baykal, TA, 12-2, 455; 198- Orhan Gazi’nin bu tuðralardan milâdî 1324 tarihli olaný, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Atatürk Kitaplýðý Muallim Cevdet kýsmýnda, milâdî 1348 tarihli olaný ise TSMK Arþivi’ndedir. (bkz. Sertoðlu, 10) 199- Umur, 28; J, Deny, ÝA, 12-2/8; Zarif ORGUN, “Tuðralarda el-Muzaffer Daima Duasý ve Þah Unvaný, Þehzade Tuðralarý, Mehmed II’nin Tuðra, Ýmza ve Mühürleri” Türk Tarih Arkeologya ve Etnografya Dergisi, sy. 5, Ýstanbul, 1949, s. 210’da “han” ünvanýnýn I. Mehmed ile baþladýðýný belirtmiþtir ki doðrusu, baba adýna izafeten I. Bayezid ile baþladýðýdýr. 200- Ayný makale (Zarif ORGUN, Türk Tarih Arkeologya ve Etnografya Dergisi, s. 204)’de “Murad II. ninkinde “el-Muzaffer daima” ile tuðra bildiðimiz þekle yakýn hal alýr” demektedir. Halbuki “daima” kelimesi tuðraya II. Mehmed (Fatih) ile girmiþ, “el-Muzaffer daima” ise Kanunî ile girmiþtir. II. Murad tuðrasýndaki beyzelerin ortasýnda bulunan nokta « bin »’deki nun’un noktasýdýr. Bu noktanýn zorlama ile “dâim┠þeklinde okunmasýna



âlî þân-ý sultânî ve tuðrây-ý garrây-ý sâmi mekâný hakânî, tevkîi refii hümâyun, niþân-i hümâyun, niþân-i hümâyun ve misâl-i meymûn, tuðray-ý garra, niþân-ý þerîf-i âliþan ve alâmet-i þerîfe tabirlerinin hepsi tuðra demektir. 192 Tuðralar genel olarak, berat, menþur, ferman, sikkeler, defterhane defter ve kâðýtlarý baþýnda, bayrak, pul, nüfus kâðýtlarý, antlaþmalar, vakfiyeler ve binalar üzerinde kullanýlmýþtýr.193 Memlûklular ile Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve Osmanlýlar’da tuðra çekilmesi arasýnda fark vardýr. Memlûklarda tuðra gerekli yere bizzat divân-ý inþâ reisi tarafýndan çekilmeyip, daha evvel kâtib-i destler tarafýndan hazýrlanan tuðralar gerekli yere yapýþtýrýlýrdý. Diðerlerinde ise, tuðrayý bizzat gerekli yere Tuðrâî denilen niþancý çekerdi.194 Padiþah tuðralarý deðiþik yerlerde kullanýlmakla beraber, gerçekte resmî evrak üzerine ve bu iþle görevli



80



HAT SAN’ATI



Resim 95- Mustafa Râkým tarafýndan çekilmiþ Sultan IV. Mustafa tuðrasý. (TSMK-GY 1207)



baþlamýþtýr. IV. Mustafa tuðrasý ile de kaidesi



Yavuz Sultan Selim (I. Selim) ile tuðraya “Þâh” ünvaný



yuvarlaklaþmýþtýr.



girmiþ, I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad’ýn tuðralarýnda “Þâh” kelimesi hem padiþah hem de baba ismine izafeten



4. 1. 2. Beyze



iki defa kullanýlmýþtýr.201 III. Mehmed tuðrasýnda “Þâh” ünvaný tamamen kalkar, I. Ahmed’le “Þâh” ünvaný tekrar



(Ýç ve dýþ beyze): Bin ve han kelimelerinin “nun”



tuðraya girer. II. Mahmûd dahil bütün tuðralarda kullanýlýr.



harfinin kývrýlmasýyla ve iç içe yazýlan iki beyzî þekle denir.



Yalnýz bu tuðralarda þah ünvaný tek “Þâh” iki “he” ile



“el-Muzaffer” kelimesi tuðraya girdikten sonra bu kelimenin



yazýlmýþtýr.202



“rý” harfi, beyzelerden sola doðru uzanarak beyzeleri ikiye ayýrmýþtýr.



4. 1. TUÐRANIN KISIMLARI



4. 1. 3. Tuð ve Zülfe



II. Mehmed (Fatih) tuðrasý ile standart þeklini alan203 tuðra formu þu kýsýmlardan meydana gelmektedir:204



Tuðra metnindeki dik harfler yahut eliflerden meydana gelir. Tuð’a flama ismi de verilmiþtir.205 Tuð’lardan



4. 1. 1. Sere (Kürsü)



imkân yoktur. TSMA. E. 6465’te bulunan II. Murad tuðrasý incelendiðinde bu durum sarahatle görülebilir. (bkz, Umur, 105) Yine “muzaffer” kelimesinde de “el” takýsý mevcut deðildir. (bkz. Umur, 103-107, J. DENY, ÝA, 12-2, 8.) 201- Orgun, a. g. m., 204-205; Umur, 29. 202- Orgun, a. g. m., 205; Umur, 29. 203- J. DENY, ÝA, 12-2, 9. 204- J. DENY, ÝA, 12-2, 9; Orgun, a. g. m., 219; Umur, 25-26. 205- Kütükoðlu, a.g.e., 71 (Umur, a.g.e., 26’da zülfe’ye diðer bir isim olarak



Tuðra metnini ihtiva eden, padiþahýn ve babasýnýn ismi, þah, han, el-Muzaffer ve bin kelimelerinin yerleþtirildiði kýsýmdýr. Önceleri dikdörtgen þeklinde olan sere, III. Murad’dan itibaren üstü daralarak üçgen halini almaya



81



HAT SAN’ATI



Resim 96- Emirgân çeþmesi üzerinde, Râkým öncesi anlayýþla çekilmiþ, Sultan I. Abdülhamid tuðrasý.



baba ismi ile “el-muzaffer” kelimelerinin yerleþtirilmesi



saða doðru sarkan kavislere de zülüf206 ismi verilmiþtir



önem arz eder. Râkým’dan evvel, sere’nin sol yarýsý, önceleri



4. 1. 4. Kol (Hançer)



“Þâh” kelimesinin çift “he” si, sonralarý da þekli doldurucu



Beyzelerin devamý olan tuðranýn saðýna ve aþaðý



iþaretlerle dilimli bir þekilde istif edilmesi, nahoþ bir görüntü



doðru uzanan kýsma verilen isimdir.



meydana getirmiþtir. Ayrýca kürsünün görüntüsü alttan iki yana sarkmýþ durumdadýr. Râkým, istifi yeniden tertip



4. 2. HATTAT MUSTAFA RÂKIM’IN TUÐRA’DA



ettikten baþka, kürsünün alttan iki yana sarkýk görüntüsünü



YAPTIÐI YENÝLÝKLER



de ortadan kaldýrmýþtýr. III. Murad tuðrasýnda üstü daralarak



Celî sülüs’te harflerin tenâsübünü saðlayýp, terkipte



üçgen bir hal alan sere kýsmý, Râkým’la, IV. Mustafa



de büyük yenilik yapan Mustafa Râkým, ayný þekilde



tuðrasýndan itibaren yuvarlak bir hal almaya baþlamýþtýr.



tuðrada da büyük deðiþim yapmýþ, kendinden sonra gelenler onun koyduðu estetik ölçülere baðlý kalmýþlardýr.207



Þekil deðiþikliði:



Râkým’ýn tuðra’da yaptýðý deðiþim üç kýsýmda



Râkým, tuðranýn aksamýndaki orantý bozukluklarýný



mütalâa edilir:208



gidererek, tuðraya estetik görünüm kazandýrmýþtýr. Beyzelerin sol tarafýný yukarý kaldýrarak germiþ, sere’yi



Hat deðiþikliði:



toparlamýþ, tuð ve zülfeleri genel görünüm ile uyumlu



Tuðra’nýn harfleri, celî divanî ve sülüs karýþýmý



hale getirmiþtir. Daha önceleri dik olan tuðlarý birer nokta



üslûplaþtýrýlmýþ bir tarzdýr.209 Râkým, tuðranýn harflerini



sola yatýrmýþ, zülfeleri de daha aþaðýdan sarkýtmýþtýr. Ayrýca



ýslah ederek, onlara kalem hakkýný vermiþtir. Râkým’ýn h.



flama derken, Kütükoðlu, a.g.e., 71’de tuð’a bu ismi vermiþtir.) 206- Umur, a.g.e., 26. 207- M. Uður DERMAN, “Padiþah Tuðralarýndaki Þekil Ýnkýlâbýna Dair Bilinmeyen Bazý Gerçekler”, VIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 11-15 Ekim 1976, Kongreye sunulan Bildiriler, c. III, Ankara, 1983, s. 1615; Alparslan, Ýslâm Tarihi, XIV, 492. 208- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1614. 209- Derman, a. g. m., 1614.



1230’dan sonraki tuðralarýnda harfler dolgun bir hâl almýþtýr. Ýstif deðiþikliði: Tuðra’nýn özellikle sere kýsmýnda, padiþahýn ve



82



HAT SAN’ATI



Resim 97- Mustafa Râkým tarafýndan çekilmiþ Sultan II. Mahmud tuðrasý. (Topkapý Sarayý Bâb-ý Hümâyun üzeri.)



ilk defa Sultan ll. Mahmud tuðrasýnýn sað tarafýna “adlî ”



Mahmûd için tertiplediði ve bugün TSMK-GY. 825’te bulunan



mahlasýný koyarak tuðranýn þeklini tamamlamýþtýr.



tuðra, Sultan II. Mahmud’un h. 1230 yýlýnda olgunlaþan tuðralarýna nispetle kalemi ince, genel görünüþü itibariyle



Râkým Efendi’den önce, tuðranýn beyzeleri aþaðý



de zariftir. Sere kýsmý nisbeten toparlanmýþ, fakat istif



sarkýk, kürsü sað ve sol taraftan yanlara yayýlmýþ ve



seyrek kalmýþtýr; tuðlar ise oldukça uzundur. Tuðlarýn



sarkmýþ durumda, sere kýsmý da üçgen bir halde idi. Tuðlar



uzunluðu sebebiyle zülfeler de uzunca ve sarkmýþ



ise genel görünüm ile ölçüsüz bir biçimde, hem uzunca



þekildedir. Sultan II. Mahmud için tertip ettiði ilk tuðralardan



hem de dikçe idi. Genel olarak, Râkým öncesi tuðranýn



olan bu tuðra, h. 1230 yýlýnda olgunlaþarak en güzel



þeklinde bir âhenk mevcut deðildir. Râkým Efendi, daha



seviyesine ulaþmýþtýr. Tuðranýn sað üst köþesine, “Adlî”



III. Selim tuðrasýnda210 sere’nin iki yanýný, sað ve soldan



mahlasý yerine ayný tuðranýn minyatürünü çekmiþ, bu



hafif toparlamýþ, iç ve dýþ beyzeyi yukarý kaldýrmýþ; harfleri



minyatür tuðranýn sað üst köþesine ise “Adlî” mahlasý



düzelttikten baþka istifini de yeniden tertiplemiþtir. Ýstifte



koymuþtur.



harfler aþaðýdan yukarýya doðru örülmüþlerdir. 1223/1808 tarihli IV. Mustafa tuðrasýnda da arayýþlarýný sürdüren



Râkým’ýn tuðradaki yenilik giriþimleri aslýnda celî



Râkým, bu tuðrada sere ve zülfeleri toparlamýþ, tuðlarý ise



sülüsteki atýlýmlarý ile paralellik göstermektedir. Râkým’ýn



hafif sola meylettirmiþtir. Zülfe’ler ve hançerdeki uyumsuz



celî sülüste olgunluk döneminin baþlangýcý olan 1230/1815



görünüm ile istifteki problem ise bu tuðrada hâlâ devam



yýlý ayný zamanda tuðradaki yeniliði tamamlayýp, estetik



etmektedir. Çünkü sere’nin sol alt kýsmý, sað tarafa göre



güzelliðine kavuþturduðu tarihtir. Topkapý Sarayý Müzesi



oldukça seyrektir. Zülfeleri III. Selim tuðrasýnda aþaðýya



Bâb-ý Hümâyun ve Bâb-ý Selâm üzerindeki tuðralar



çekmiþ iken bu tuðrada tekrar yukarý almýþtýr. Hançer’in



1230/1815 tarihli olup, bu tuðralarda istif yerine oturmuþ,



son kýsmýnda ise önce yukarý çýkýþ, sonra aþaðý iniþ



sere ve beyzeler toparlanmýþ, sere’nin kaidesi yuvarlak



mevcuttur. Yalnýz bu tuðrada kalem hakkýnýn özellikleri



210- Üsküdar, Çiçekçi’de III. Selim Çeþmesi üzerinde iken, 1970’li yýllarýn baþýnda Vakýflar, Türk Ýnþaat ve Sanat Eserleri Müzesi’ne nakledilmiþtir. Tuðra, bugün hâlâ bu müzededir. Tuðranýn sað tarafý kýrýktýr.



hakkýyla verilmiþtir. Râkým’ýn h. 1223 yýlýnda Sultan II.



83



HAT SAN’ATI



Resim 98- Hattat Abdülfettah Efendi tarafýndan çekilen Sultan Abdülaziz tuðrasý. (Aksaray Vâlide Sultan Camii avlu kapýsý)



bir hâl almýþ, beyzeler gerilmiþ, tuðlar hafif sola meyletmiþ, zülfeler ve hançer de genel yapý ile uyumlu hale gelmiþtir. Tuðranýn sað üst kýsmýna, yine bir yenilik olmak üzere, ilk defa sülüs ile “Adlî” mahlasýný da Râkým koymuþtur.211 Aynalýkavak Kasrý giriþi üzerindeki h. 1233 tarihli tuðrada da Râkým ayný estetik kudreti göstermiþtir.212 Mustafa Râkým ile tuðra, harf ve yapý olarak dolgun bir görünüm kazanmýþ, çizgiler gergin bir hal almýþtýr. Râkým’ýn, celî sülüs ve tuðra’da yaptýðý yenilikten sonra, peþinden gelenler onun yolundan yürümüþler, bu yolu benimsemeyenler ise silinip gitmiþlerdir.213 Sanat vadisinde Râkým’ýn mütemmimi214 olarak kabul edilen hattat Sâmi Efendi, padiþah tuðralarýný estetiðin zirvesine ulaþtýrmýþtýr.215 Kürsü’nün geniþliði ve olgunluðuna paralel olarak, beyzeler hafif büyümüþ, tuð ve zülfeler uzamýþtýr. Sâmi Efendi, tuðrada kürsüyü esas alarak yirmidokuz yerde ölçü birliðini saðlamýþtýr.216 211- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1615. (II. Mahmûd “adlî” mahlasýný þehzadeliðinde almýþtýr. Bkz. Derman, II. Mahmûd Semineri, 40.) 212- Râkým III. Selim, IV. Mustafa ve II. Mahmûd’dan baþka, þehzadeliðinde Sultan Abdülmecid için de tuðra tertip etmiþtir. (Bkz. A. Süheyl ÜNVER, “Ýsmail Zühdî ve Mustafa Râkým”, Hamsi, sy. 9, 1955, s. 8.) 213- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1615. 214- Derman, Sami Efendi, 7. 215- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1617. 216- Derman, VIII. Türk Tarih Kongresi, 1617.



84



HAT SAN’ATI



V. BÖLÜM



ÝCÂZETNÂME



85



HAT SAN’ATI



Resim 99- Silâhî Sâlih Efendi’nin Ýcâzetnâmesi. (Ýsmet Gülnihal koleksiyonu)



5. 1. HAT SANATININ DÝPLOMASI (ÝCÂZETNÂME)



898/1492) Besmele Kasîdesini217 yahut Hâkâni Mehmed Bey’in (ö. 1015/1606) Hilye-i Hâkâni’sini218 yazarlar. Yazý



Yazý sanatý usta-çýrak iliþkisiyle öðretilmektedir.



talebesi bu kýsýmda da dersini yazmakta, hocasý



Birebir, hoca talebesiyle ilgilenerek dersi göstermektedir.



beðenmediði kýsýmlara “çýkarma” yaparak doðru olaný



Hoca, dersi talebeye yazmakta, daha sonra yazdýðý kýsmýn



göstermektedir. Mürekkebât kýsmýnda artýk talebeye istif



talebesi tarafýndan aynen taklid edilmesini istemektedir.



nükteleriyle birlikte hareke ve süs iþaretleri de



Bir sonraki derse kadar talebe, hocasýnýn verdiði derse



gösterilmektedir.



çalýþmakta, istenilen yazýyý aynen taklide gayret etmektedir.



Müfredat derslerinden sonra mürekkebât kýsmýný



Esasen hat derslerinde belli bir usul takip



talebe baþarýyla bitirdiði takdirde, hocasý tarafýndan



edilmektedir. Yazý dersine teberrüken “Rabbiyessir” duasý



talebeye hat eðitimini tamamladýðý ve yazýlarýnýn altýn



ile baþlanmaktadýr. Bu derste baþarýlý olunduðu takdirde



ketebe219 “imza” atabileceði ve ders verebileceðine dair



“müfredat” denilen elifba harflerinin ( Elif- be- cim- ha…)



izni ihtiva eden “icâzetnâme: diploma” verir.



yazýlmasýna geçilmektedir. Elifba harfleri baþarýyla geçilince bu sefer, her harfin diðeri ile yazýlýþ þekline geçilmektedir.



Ýcâzetnâme için geçmiþ üstad hattatlarýn yazdýðý



“Be” harfinin “elif”le, “be” harfinin “be” ile, “be” harfinin



bir kýt’a yahut hilye aynen taklid edilerek yazýlmaktadýr.



“cim” harfi ile bitiþik þekli yazýlarak ( bâ, beb, bec…)



Ta’lik icâzeti için genellikle XVIII. asrýn Ýran ta’lik üstadý



çalýþýlmaktadýr.



Ýmadü’l-Hasenî’nin yazýlarý taklid olarak yazýlýr. Hazýrlanan 217- Molla Câmi’nin Besmele Kasîdesi’nin, hattat Hulûsi hattýyla bir örnek için bkz. M. Uður Derman. Osmanlý Hat Sanatý. Ýstanbul, Deutsche Guggenheim, 2001, s. 151. 218- Hâkâni Mehmed Bey’in Hilye-i Hâkâni’sinin hattat Arabzâde Mehmed Sadullah Efendi hattýyla örnek metni için bkz. Derman, Osmanlý Hat Sanatý, 103. 219- Deðiþik ketebe sýgalarý için bkz. Yazýr, Kalem Güzeli, c. I, s. 154-155.



Müfredat kýsmý baþarýyla tamamlandýktan sonra, sülüs ve nesih çalýþan talebeye genellikle âyet, hadis ve kelâm-ý kibar gibi metinler yazdýrýlýr. Talik çalýþanlar, Ýran’ýn büyük sûfilerinden Abdurrahman Molla Cami’nin (817/1414-



86



HAT SAN’ATI



Resim 100- Mustafa Hulûsi Efendi’nin, Mehmed Hulûsi Efendi’den aldýðý icâzetnâme.



bu yazýlarýn alt kýsmýna hoca tarafýndan izin cümlesi yazýlýr.



Þeyh Ýbn-iþ Þeyh Hamdullah Efendi’nin intihab ettiði kavaidi rüsumu üzere sahib ül hatt-ý Hümayun, azametlû,



Ýzin cümlesi, farklý þekilleriyle þu þekilde



mehabetlû, kudretlû Ýbn üs Sultan Þehzade Mahmud-ý



yazýlmaktadýr: “Bismillahi teyemmüne bizikrihi’l-celîl. Bu



Adlî ibn üs Sultan Abdülhamid Han ibn üs Sultan Ahmed



güzel, mubârek, latîf kýt’ayý yazan Mehmed Þefik Bey’e



Han efendimiz Hazretlerinin istihkaký nümayan olmaðile,



–Allah ömrünü uzun eylesin, ilmini ve marifetini artýrsýn,



hilyeleri ve kitâbetleri zeyline ketebe tahririne izin verdim.



Allah murad ve maksuduna yükseklik versin; Âmin, bi



Hüve’l-Üstad Vasfî, 1222 H.”222



hurmeti seyyidi’l-enbiyâi ve’l-murselîn- ketebe koyma



Ýzin kýsmýna, icâzet verme yetkisine sahip baþka



izni verdim. Ben, Eyyûb Ensâri Camii hatîbi, fakîr es-Seyyid Mustafa Ýzzet,



hattatlar tarafýndan da tasdik konabilir. Tarihte çok sayýda



1255”.220



tasdiki bulunan icâzetnâmeler bulunmaktadýr. 223



Ýzin cümleleri Arapça yazýldýðý gibi Türkçe de



220- Bu tercüme, Derman, Ýcâzetnâmeler, resim 19’da bulunan icâzetnâmeden yapýlmýþtýr. 221- Hilye þeklinde olan bu icâzetnâme TSMK-GY 1353’tedir. 222- Derman, Ýcâzetnâmeler, 724 223- Ýcâzetnâmelerle ilgili geniþ bilgi için bkz. M. Uður Derman, “Türk Yazý San’atýnda Ýcâzetnâmeler ve Taklid Yazýlar”, VII. Türk Tarih Kongresi,



yazýlmýþtýr. Kebecizâde Mehmed Vasfî Efendi’den sülüsnesih icâzeti221 alan Sultan II. Mahmud’un icâzetinin izin kýsmý þöyledir: “ Bu hatt-ý latîf ve kelâm-ý münîf, Hazret-i



87



HAT SAN’ATI



Resim 101- Hattat Bakkal Ahmed Ârif Efendi’nin hocasý Mehmed Þevkî Efendi’den aldýðý hilye þeklinde sülüs nesih icâzetnâmesi. Altta sað kýsýmda zamanýn önemli hattatý Yahya Hilmi Efendi’nin tasdiki, sol kýsýmda ise talebenin hocasý Þevki Efendi’nin icâzet izin kýsmý yer almaktadýr. (TSMK-GY. 335)



88



HAT SAN’ATI



Resim 103- Hattat Halim Özyazýcý’nýn üslûplaþmýþ imzasý. (Süleyman Berk koleksiyonu)



Resim 102- Hattat Ömer Vasfî Efendi’nin Hattat Sâmi Efendi’den aldýðý ta’lik icâzetnâmesi. (TSMK-GY.324)



Resim 104- Hattat Hulûsi Efendi’nin tâ’lik bir kýt’asýnýn altýndaki imza. (Emin Barýn koleksiyonu)



icâzetnâme verilmiþtir. Bu icâzetnâmede talebenin yazdýðý



Osmanlý’nýn son döneminde 1915 yýlýnda açýlan ve devrin kudretli sanatkârlarýnýn ders verdiði Medrese-i



bir ibâre bulunmamaktadýr.224



Hattâtîn’den mezun olanlara, klâsik icâzet yerine, mektebin



Ankara, 25-29 Eylül 1970, Kongreye Sunulan Bildiriler. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1973, s. 716- 728. 224- Bkz. Derman, Ýcâzetnâmeler, resim 23



bütün hocalarýnýn imza yahut mühürlerinin bulunduðu



Resim 105- Hattat Ali Hamdi Efendi’ye ait sülüs karalama.



89



HAT SAN’ATI



Resim 106- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait nesih Besmele ve Rabbiyessir meþki.



Resim 107- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’ýn kullandýðý “Ketebehû Mehmed” þeklindeki imzasý.



90



HAT SAN’ATI



VI. BÖLÜM



CELÎ BÝR YAZININ HAZIRLANIÞI



91



HAT SAN’ATI



Resim 108- Hattat Halim Özyazýcý’nýn celî sülüs bir levhasý için hazýrladýðý kalýp. (Süleyman Berk arþivi)



6. 1. CELÎ SÜLÜS BÝR HAT LEVHASININ HAZIRLANIÞ



altý ayda vücûda getiren hattat Sâmi Efendi de ayný çileli



SAFHALARI



yoldan geçerek eser vermiþtir. Bir Mustafa Râkým’ýn, bir Yesâri’nin, bir Osman Hamdi’nin de ayný çileli yollardan



Karþýsýnda durup hayranlýkla seyrettiðimiz sanat



geçerek eser verdiklerine þüphe yoktur.



eserlerinin nasýl bir emekle meydana getirildiðini çoðu zaman aklýmýza getirmeyiz! Bir eserin, sanatkârýn zihninde



Bir hat eseri, elifbâ harfleri, kamýþ kalem, kâðýt ve



berraklaþmasýndan, meydana gelene kadar geçen süre



mürekkep kullanýlmak suretiyle meydana getirilmektedir.



içerisinde çekilen zahmet, verilen göz nuru aslýnda esere



Yazýlacak bir metinde, harflerin yanýnda okutma iþaretleri



verilen ruh kadar önemlidir. Bir sanatkârýn eserini evlâdý



olan harekeler bulunmaktadýr. Yine normal metin



gibi sahiplenmesi baþkalarýna garip gelse de, bu alýn teri



yazýmýnda olmamakla birlikte, özellikle celî sülüs, celî



ve çilenin bir neticesidir.225



dîvâni gibi yazýlarda, harf ve harekenin yanýnda bir takým süsleme iþaretleri de kullanýlmaktadýr. Yerine ve lüzûmuna



Hemen bütün sanat dallarýnda, bir eserin meydana



göre tirfil, mimli tirfil, týrnak ve hurûf-ý mühmele denilen



geliþ safhalarý birbirine benzemektedir. Þiirinde kullanacaðý



þekiller, celî sülüs levha yazýmýnda istifin doldurulmasýnda



uygun kelimeyi uzun müddet düþündükten sonra bulan Yahya Kemal Beyatlý da ayný çileyi çekmiþ, bir levhasýna



225- Bu yazý, IX. Tarihi Sanatý ve Kültürüyle Eyüpsultan Sempozyumu’na teblið olarak sunulmuþtur.



92



HAT SAN’ATI gibi bazý metinlerin istifleri günler, hatta aylar sonra ortaya çýkabilmektedir. Ýstifin oturmasý, bazen zaman istemektedir. Yazýlacak metnin istifi oluþuncaya kadar, hattatýn zihnini devamlý meþgul eder. Bu arada, zaman içerisinde geliþtirilen istifler de yeri gelince kullanýlmak üzere muhafaza edilir veya daha iyisi bulunana kadar istif üzerinde çalýþýlýr. Bazý hattatlarýn dosyasýnda daha sonra geliþtirilmek üzere birçok istif çalýþmasý bulunabilmektedir. Bazen tamamlanmýþ istifler, çok sonralarý levha hâline getirilmektedir. Ýstifin oluþma safhasýnda, meslektaþlar arasýndaki istiþârenin de önemi çok büyüktür. Yazýlacak metin, evvela kurþun kalemle çalýþýlýr, yazýlabileceðine kanaat getirilen istifin taslaðý çýkarýlýr. Ýkinci ve önemli safha, kurþun kalemle yapýlan taslaðýn, sülüs yazý ve kamýþ kalemle sýnýrlarý tespit edilmiþ alana yazýlmasýdýr. Bu safhaya geçmeden evvel, metinde bulunan bütün harfler tek tek çalýþýlmaktadýr.226 Bu çalýþma esnasýnda beðenilen harf, metinde kullanýlmak üzere Resim 109- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn çeþitli istif çalýþmalarý. (Süleyman Berk arþivi)



saklanmaktadýr. Eðer metinde ayný harften iki adet varsa, diðeri için de, daha önce çalýþýlmýþ harf kullanýlmaktadýr.



önemli rol oynamaktadýr. Harflerin yanýnda, hareke ve



Celî sülüs harfler çalýþýlýrken hattat Sâmi Efendi, Nazif Bey,



tezyinî iþâretlerin gayet düzenli, intizamlý, yerinde ve



Neyzen Emin Efendi, Halim Özyazýcý gibi Sâmi Efendi



dengeli kullanýlmasý, istif sahasýna düzenli bir þekilde



ekolüne mensup hattatlarýn harfleri örnek alýnmalýdýr. Celî



yayýlmasý önem arz etmektedir. Burada sanatkârý sýnýrlayan



sülüs yazý için þu tespiti yapmak mümkündür; celî sülüs



husus, harflerin ve harekelerin, teþrifata uygun, yani yerli



harfleri, ölçü ve estetik olarak hattat Sâmi Efendi eliyle



yerinde kullanýlmasý; metnin mânâsýný bozacak uygunsuz



mükemmel hâle getirilmiþtir; ayný þeyi istif bakýmýndan



yere konulmamasýdýr.



söylemek mümkün deðildir. Celî sülüs’ün istifinde Mustafa



Yazýda harflerin veya istifi meydana getiren diðer



Râkým’la birlikte, özellikle Sâmi Efendi ile çok mesâfe



unsurlarýn, istif sahasýna uyumlu bir þekilde ve ayný nisbette



alýnmýþtýr ama, yapýlmasý gereken daha çok þey olduðu



yayýlmasý, yani istif örgüsünün her tarafýnýn ayný yoðunlukta



muhakkaktýr. Yapýlanlar hâlâ çok azdýr.



olmasý, istifte organik bütünlüðün temini, çizgiler arasýnda uyum, denge, ritm ve ahengin bulunmasý güzel bir istifin



226- Bu konu ile ilgili Mahmud Bedreddin Yazýr’ýn ait Kalem Güzeli (Kalem Güzeli/I, s. 151) isimli eserde anlattýðý olay çok önemlidir: “Nitekim, hocam Ömer Vasfî Efendi’ye bir gün yazý göstermeye gitmiþtim. Odasýna girdiðimde, siyah kaðýd üzerine sülüs celîsiyle …kad eflaha.. sûresini yazarken meþgul buldum. “Gel birâder gel!” diye yanýna çaðýrdý. Bir (dal) harfini baþka bir siyah kaðýd üzerine defalarca -hatýrýmda kaldýðýna göre yirmi kadar- yazmýþtý ve nihayet “Hah oldu!” diye birisini beðendi ve onu iðneleyip asýl yazdýðý yere silkti, sonra üzerinden itina ile tekrar kalemle yazdý, sebebini öðrenmek için “Niye böyle yaptýnýz?” diye sordum, þu cevabý verdi: “Elimiz öteki þekillere alýþmýþ, buraya uygun olaný bir türlü çýkaramadým, yaza yaza kývamýný bulduruncaya kadar uðraþmaya zaruret hasýl oldu. Ýþte, çok yazmanýn bir manasý da budur. Bu þekli bir daha yapabileceðime güvenim olmadýðýmdan, iðneleyip silkmek ve üzerinden yazmak kolaylýðýný tercih ettim. Gördün ya, hocamdan icazet alalý, yani bana hattat denileli þöyle böyle yirmi seneyi geçtiði ve þu harfi binlerce defa yazdýðým halde, istiften doðma icaplara uygun olacak surette ve belki de buraya mahsus olmak üzere, harfi kürsüsüne oturtmak noktasýnda bir talebe kadar ter döktüm. Fakat, muvaffak oluþum, yorgunluðumu giderdi.”



temel unsurlarýdýr. Harflerdeki tenâsüp ve ölçü yanýnda, gerek satýr, gerekse katmerli istiflerde, harflerin birbirleri ile kaynaþmýþ bir halde bulunmasý önemlidir. Genel olarak, yazýlacak metin seçilirken mânâya dikkat edildiði gibi, seçilen metnin istife uygun olup olmayacaðý da göz önünde bulundurulmaktadýr. Yalnýz, bir ibârenin, istife uygun düþüp düþmeyeceðini önceden kestirmek zordur. Ýstif üzerinde çalýþma, çeþitli zuhûratlara sebep olabilir. Bazý metinlerin istifi kolaylýkla çýkabildiði



93



HAT SAN’ATI



Resim 110- Hattat Osman Özçay’a ait titiz bir þekilde tashih edilmiþ, celî sülüs levha. (Tezhib: Fatma Özçay; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)



Ýkinci safhada metin, tespit edilen sýnýrlara yazýlýr.



ince tashihi yapýlýr. Aslýnda bir levhanýn en önemli



Gerektiði taktirde ayný kâðýt üzerinde, þekil ve estetik



safhalarýndan biri de bu kýsýmdýr. Levhanýn kalýptan aherli



olarak beðenilmeyen harflere müdâhalede bulunulur.



kaðýda aktarýlmasý uzun sürmese de tashihi, özellikle ince



Burada þu husus akýldan çýkarýlmamalýdýr; istifte harflerin



tashihi epeyce zaman alabilmektedir. Toplu iðne ucu



ölçüsü, meþkte öðrenildiði gibi deðildir. Ýstif icâbý harflerin



kadar demir uçlu yahut cava kalemi ile yapýlan ince tashih



ölçüsünde belli bir noktaya kadar deðiþiklik mümkündür.



dikkat ve ihtimam istemektedir.228



Meselâ celî sülüste, “nun” harfinin çanak tabir edilen kýsmý



Levhanýn yazým ve tashihi bittikten sonra fotokopi



normalde beþ nokta ölçüsündedir. Ýstif icabý bu çanak dört



usulü ile küçültülerek cýlýz kalan yerler tashih edilmek



buçuk nokta ölçüsünde olabileceði gibi, beþ buçuk nokta



227- Önceleri, fotokopi imkânýnýn olmadýðý zamanlar, yazý kalýbý, þablonu hazýrlamak için siyah kâðýt kullanýlýrdý. Siyah kaðýda sarý zýrnýk boya ile yazý yazýlýr, beðenilmeyen kýsým siyaha boyanmak sureti ile istenen kýsým ayný yere, sarý zýrnýk ile tekrar yazýlýrdý. Ayrýca yazý kalýbýnýn, esas levhanýn yazýlacaðý büyüklükte yazýlmasý gerekmekte idi. Ayný yazýnýn ayrý ölçüsü gerektiðinde tekrar ayný usullerle kalýp hazýrlanmasý zorunluydu. Günümüzde fotokopi usûlü, yazý kalýbý hazýrlama iþini epeyce kolaylaþtýrmýþtýr. Bir gün, hattat Mehmet Özçay’ýn “Eðer Sâmi Efendi zamanýnda fotokopi olaydý, kim bilir ne yazýlar yazardý!” dediðini çok iyi hatýrlýyorum. 228- Yazýnýn tashihi yazýdan da önemli bir husustur. Tashih için yazý sanatýna çok iyi vâkýf olunmasý gerekmektedir. Sâmi Efendi’nin ifadesi ile “yazýnýn neresinden alýnýp, neresine verileceðinin iyi bilinmesi” gerekmektedir. Yazý asýl güzelliðini tashihten sonra almaktadýr. Tashihte dikkat edilecek hususlar þunlardýr: 1- Kalemin hakkýný vermek, 2- Kalemin nefes gibi akýþýný muhafaza etmek, 3- Harfin tenâsüp ve tenâzurunu muhafaza etmek, 4- Bu kayýt ve þartlar altýnda noksanlarý görüp tamamlamak, 5Fazlalýklarý giderip yazýyý þekil ve durum bakýmýndan lâyýk olduðu kürsüsüne oturtmak (Yazýr, Kalem Güzeli, III, 297). Yazý tashihi için ayrýca bkz: Savaþ Çevik, “Hat San’atýnda Tashih”, M. Uður Derman 65. Yaþ Armaðaný. Ýstanbul, Sabancý Üniversitesi Yayýný, 2000, s. 209- 219.



ölçüsünde de olabilmektedir. Ýstif hazýrlanýrken hareke ve tezyinî iþâretler birlikte düþünülür ve çalýþýlýr. Dördüncü safhada, hareke ve tezyinî iþâretler üzerinde durulur. Unutulmamalýdýr ki baþarýlý bir istif, hareke ve tezyinî iþaretler kapatýldýktan sonra, harflerinin dengeli daðýlým gösterdiði istiftir. Beþinci safhada, yazý fotokopi usulü ile yazýlacak büyüklüðe getirilerek, harekelerin de son kontrolleri yapýlýr. Levha artýk, aherli kaðýda yazýlacak hâle gelmiþtir.227 Altýncý safhada artýk yazý, aharlý kâðýt üzerine yazýlýr,



94



HAT SAN’ATI



Resim 111- Hattat Halim Özyazýcý tarafýndan titizlikle tashih edilmiþ bir levha. (Tezhib: Münevver Üçer)



üzere tespit edilmelidir. Bu iþ için özellikle beyaz kâðýt



imza ve tarih konulur. Levha artýk tezhibe hazýr hâle



tercih edilir, çünkü beyaz kâðýt, hatalarý daha bâriz bir



gelmiþtir. Levhada imza ve tarih en son düþünülen



þekilde göstermektedir. Tekrar yapýlan bu tashihte ayrýca,



hususlardýr.



harflerin kalem hakkýnda bir bozulma meydana gelmiþse



Burada sýralanan safhalar, peþ peþe icra edilebildiði



bu da giderilir. Çünkü tashihte kalemin tabii cereyan



gibi, uzun zaman aralýklarý ile de icra edilebilmektedir.



hakkýnýn bozulmamasý çok önemlidir. Hattat Nazif Bey (ö.



Tashih kýsmýnýn fazlaca zaman aldýðý bilinmelidir. Titiz bir



1913)’in yazýlarýnýn tashihini bitirdikten sonra fotoðrafla



san’atkârýn yazýnýn her safhasýnda, hiçbir ayrýntýyý ihmal



küçültüp harflerin cýlýz kalan yerlerini tashih ettiði



etmediði, güzellik ve mükemmelliðin ayrýntýlarda gizli



kaynaklarda belirtilmiþtir. Bu tashihler yapýldýktan sonra



olduðunu akýldan çýkarmadýðý muhakkaktýr.



95



HAT SAN’ATI



Resim 112- Hattat Osman Özçay’a ait titiz bir þekilde tashih edilmiþ, sülüs levha. (Tezhib: Fatma Özçay)



Resim 113- Hattat Halim Özyazýcý tarafýndan titizlikle tashih edilmiþ bir levha. (Tezhib: Münevver Üçer)



96



HAT SAN’ATI



VII. BÖLÜM



LÜGATÇE VE DEYÝMLER



97



HAT SAN’ATI Osman ve Hz. Ali için özellikle sünnî müslümanlar tarafýndan



7. 1. LÜGATÇE ve DEYÝMLER



kullanýlan bir tabir.



Âher: Genellikle, niþasta, yumurta aký ve pirinçten



Çýkarma: Hocanýn, talebenin yazdýðý meþkin altýna,



yapýlan ve ham kâðýtlarýn terbiyesinde kullanýlan sývý.



yapamadýðý harfleri tekrar yazmasýna verilen isimdir.



Âhenk: Harflerin yapýlarýnýn, estetik ölçülerinin,



Dendan: Sin diþlerine verilen addýr.



hem münferid hem de diðer harflerle uyum içerisinde olmasýdýr. Bunlar da tenâsüp ve terkiple ifade olunmuþlardýr.



Dýval: Kadife üzerine sýrma ya da gilapdanla



Aklâm-ý Sitte: Türkçesi, "altý kalem", Farsçasý "þeþ



kabartma olarak yapýlan iðne iþi. Ýþlenecek desenler



kalem" dir. Sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevkî ve



mukavva veya deri üzerine çizilir. Bunlar kesilerek gergef



rýkaa' yazýlarýna verilen toplu isim.



veya kasnaða gerilen kadife üzerine yerleþtirilir. Gergef veya gilaptan bu kalýplarý örtecek þekilde iþlenir. Bindallý



Ali Kurna: Eskiden kullanýlan kâðýtlardan birinin



kadýn elbiseleri ile birlikte bohçalar, keseler, örtüler dival



adýydý. En ziyade sülüs yazý için kullanýlýrdý. Ýtalya'nýn



iþi olarak bu teknikle süslenir. Türk el iþleri arasýnda divalin



Toskana eyaletinin güneyinde güzel bir þehir olan



yeri büyüktür.



Livurna'da yapýlan bu kâðýtta (A. Ligorna) kelimesi soðuk



Ebrû: Su yüzeyine serpilen toz boyalara kâðýt tatbik



damga ile vurulduðundan tahfife uðrayarak "Ali Kurna"



olunarak yapýlan boyama.



olmuþtur.



Envanter: Döküm, liste.



Babüssaâde: Arz kapýsý, taht kapýsý. Topkapý Sarayý'nýn üçüncü kapýsý olup Enderun ve Bîrun'u birbirinden



Esma-i Hüsnâ: Allah'ýn en güzel ve þerefli doksan



ayýrýrdý.



dokuz ismine verilen addýr.



Bâb-ý Hümâyûn: Topkapý Sarayý'nýn Ayasofya'ya



Estampaj: Taþa mahkuk olan yazýlarýn üzerine kâðýt



bakan birinci kapýsýna verilen ad.



konmak suretiyle kalýbýnýn alýnmasý.



Bâb-ý Selâm: Topkapý Sarayý'nýn Bab-ý Hümâyûn’dan



Estetik: Duygu ilmi manasýný ifade ederse de bugün



sonra gelen ikinci kapýsý olup, daha ziyade Ortakapý diye



sanattaki güzelliðin mahiyetinden bahseden ilim; güzellik



anýlýr.



duygusu uyandýran, güzel olan. Berat: Osmanlý Devleti teþkilatýnda bazý vazife,



Evâhir: Son dönem, ustalýk dönemi.



hizmet ve memuriyetlere, tayin edilenlere vazifelerini icrâ



Evâil: Ýlk dönem, çýraklýk dönemi.



selâhiyetini tevdi etmek üzere, padiþahýn tuðrasý ile verilen mezuniyet veya tayin emirleri.



Evâsýt: Orta dönem, kalfalýk dönemi.



Beyze: Tuðra'nýn kýsýmlarýndan olup, saðdan sola



Ferman: Bir iþ veya maslahat sipariþini mutazammýn



ve yukarý doðru çekilen çift þekil.



padiþah tarafýndan verilen yazýlý emir.



Beyzî: Yumurta biçiminde olan, oval.



Fersûde: Yýpranmýþ, eskimiþ, aþýnmýþ; eski, yýrtýk.



Celî Sülüs: Sülüs yazýnýn yaklaþýk 9 mm.'den kalýn



Gubâri Yazý: Arapça toz anlamýna gelen gubardan



yazýlanýna verilen addýr. Sülüs yazýya göre bu yazýda hatlar



ismini alan yazýdýr. Çok ince ve küçük hatta gözle zor



daha belirgin bir hâl alýr.



görülebilecek yazýlara verilen isimdir.



Celîl: Celî yazýnýn Abbasiler dönemindeki adý.



Hâfýz: Kur'ân-ý Kerîmi tamamen ezberleyen ve ezberinde tutan kimse.



Ciharyâr-ý Güzîn: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz.



98



HAT SAN’ATI Mahkûk: Maden, taþ, tahta vesaire üzerine demir



Hançer: Tuðra'da beyzelerin devamý olarak saða



kalemle çukur veya kabartma olarak yazýnýn oyulmasý.



uzanan çif kola verilen ad.



Ma'kýlî: Hiçbir parçasýnda yuvarlaklýk bulunmayan,



Hasaneyn: Hz. Peygamberin torunlarý Hz. Hasan



düz, dik ve köþeli yazý biçimidir.



ve Hz. Hüseyin için kullanýlan tabirdir.



Mahlas: Asýl addan baþka kullanýlan ikinci ada



Hazire: Etrafýnda duvar veya çit bulunan aðýl,



verilen isimdir. Þairler þiire baþladýklarý vakit böyle ikinci



mezarlýk ve saire.



bir ad alýrlar, onu þiirlerinde kullanýrlardý. Devlet



Hurûf-u Mühmele: Arap elifbasýndaki noktasýz



memuriyetine girenlerin bazýlarýna da âmirleri tarafýndan



harfler.



mahlas verilirdi. Ýbda': Bir sanat eseri meydana getirmek. Ýbda'



Malakârî: Tavan ve duvarlara alçý ile az kabartma



olunmuþ bir eser demek, hiçbir modeli olmayan ve kimseyi



olarak yapýlan tezyinat. Kabartmalar gayet az kalýnlýktadýr



taklit etmeyerek vücuda getirilen aslî eser demektir.



ve ekseriya bir santimi geçmez. Bu tarz iþe malakârî denilmesi, mala gibi küçük bir aletle yapýldýðý içindir.



Ýcâzet: Hat san’atýnda müfredat ve mürekkebat meþklerini bitirenlere hocalarý tarafýndan, yazýlarýnýn altýna



Mektep (Ekol): San’atta ayný esaslara tâbi olan,



ketebe koyma iznini veren diploma.



ayný san’at prensiplerini müdafaa eden ve o tarzda çalýþan san’atkârlar grubuna denir.



Ýmza: Hat sanatýnda, hattatýn levhanýn uygun yerine, yahut yazdýðý kitabýn genelde son sahifesine ismini yazmasý.



Muhakkak: Sülüs yazýya göre harfleri daha



Levhalara genellikle ismin stilize þekli konmuþtur.



düzümsü, çanaklarý geniþçe ve derin olmayan yazýdýr.



Ýptidaî: Basit, geliþmemiþ, iþlenmemiþ.



Kuyruðu olan harflerin kuyruklarý daha uzuncadýr.



Ýstif: Bir þeyi birbiri üzerine ve sýra ile dizip yýðmak



Muharrir: Tahrir eden, yazý yazan, kâtip, yazar, bir mevzuyu yazý ile anlatan.



demek olan bu kelime Ýslâm yazýsýnda kelimeleri satýr nizamý dýþýnda birbirinin üzerine çýkarmak yerinde kullanýlýr



Murakkaa: Hattatlarýn, ayrý ayrý kâðýtlara yazarak



bir tabirdir.



körük gibi bir ciltte topladýklarý yazý albümü. Murakka' albümleri çeþitli yazý türlerini içine alýr.



Ketebe: Bir hattatýn yazdýðý yazýya ismini koymasý yerinde kullanýlýr. Ýmza demektir.



Muvakkithane: Vakit tayinine yarýyan saat gibi aletlerin bulunduðu yerler hakkýnda kullanýlýr bir tabirdir.



Kitabe: Camii, mescit, medrese, kale, türbe, kervansaray, han, hamam gibi bir mimarî eserin kapýsý



Mücellid: Kitap ciltleyen, ciltci.



üzerine veya uygun bir yerine yerleþtirilen, üzeri kabartma



Müderris: Medrese ve camiide talebeye ders okutan



yazýlý taþ levha.



hoca yerinde kullanýlan bir tabirdir.



Kuþak: Bir abidenin çevresini tamamen, yahut



Müfredat: Yazý sanatýnda elifba harflerinin tek tek



kýsmen kuþatan ve uzaktan okunabilmesi için celî þekliyle



ve birbirleriyle yazýlmasýndan oluþan ders.



yazýlmýþ olan yazýlar.



Mürekkebât: Müfredat dersinden sonra, âyet, hadis



Külliye: Osmanlý zamanýnda Araplar’daki bazý



ve kelâm-ý kibârdan oluþan yazý dersi.



medreselere üniversite kelimesinin karþýlýðý verilen bir ad.



Müselsel Hat: Zincirleme, ardý ardýna, aralarý



Lahit: Harç ile yapýlan mezar, ölüleri koymaya



kesilmeden, zincirleme yazýlan yazý.



mahsus sanduka yerinde kullanýlýr bir tabirdir.



99



HAT SAN’ATI Teþrifat: Yazýda harflerin, yerli yerinde takdim ve



Müsenna Yazý: Ayný ibarenin harflerinin karþýlýklý



tehir yapýlmaksýzýn kullanýlmasý.



olarak yazýlmasýdýr. Bu yazýya aynalý yazý da denmektedir.



Tevkiî: Sülüs'e tabi olup, onun ihmal edilmiþ þeklidir.



Müstensih: Ýstinsah eden, bir yazýnýn kopyasýný,



Ayrýca bitiþmeyen harfler de birbirlerine bitiþtirilerek yazýlýr.



suretini çýkaran. Nesih: Sülüs'e tabi olup, onun üçte biri kadardýr.



Tezhib: Yazma kitaplarla murakka'larda, boya ve



Bu yazý teknik bakýmýndan sülüs’ün üçte ikisini neshetmiþ



altýn tozu ile yapýlan her türlü süsleme iþine verilen ad.



ve üçte biriyle de ona tabi olmuþtur. Daha çok kitap



Týrnak: Celî sülüs istiflerinde süs unsuru olarak



istinsahýnda kullanýlmýþtýr.



kullanýlan



Perspektif: Eþya ve nesnelerin uzaktan görünüþü;



þeklindeki iþaret.



Tirfil: Celî sülüs istiflerinde süs unsuru olarak



nesneleri bir yüzey üzerine görüldükleri gibi çizme sanatý.



kullanýlan



Reyhâni: Muhakkak'a tabi olup onun ince kalemle



þeklindeki iþaret.



Tuð: Tuðra'nýn kýsýmlarýndan olup sere’ye dikine



yazýlanýna verilen ad.



olarak yukarý doðru çekilen üç eþit hatta denir. Bunun yerine elif de denir.



Rýkaa': Tevki' yazýya tabi olup onun ince kalemiyle yazýlan yazýdýr.



Tuðrâî: Berat, ferman ve sair tuðra çekilen kâðýtlara



Sere: Tuðra'nýn þekillerinden olup, tuðra metninin



tuðra çeken yerinde kullanýlýr bir tabirdir. Bu vazifeyi gören



yazýldýðý kýsýmdýr. Bu kýsýmda padiþahýn ve babasýnýn adlarý



memura “Tuðrâî”, “Niþancý”, “Tevkiî” de denilirdi.



yazýlýrdý. Bu kýsma "kürsü" de denilir.



Tuðra Çekmek: Berat, ferman ve sair vesikalara tuðra denilen alâmetin yazýlmasý yerinde kullanýlýr bir



Seren: “Kef” harfinin üst çizgisi.



tabirdir.



Sülüs: Her harfinin altýda dört parçasý düz, altýda



Üslûp: Tarz, yol, biçim, usûl.



ikisi de yuvarlak olan yazýdýr. Ýslâm yazýlarý içerisinde ümmü'l-hutût olarak isimlendirilmiþtir. Umumiyetle aðzý



Üslûplaþtýrma: Stilize etme, belli bir biçime sokma.



3-4 mm. geniþliðinde kalemle yazýlýr.



Varak Altýn: Kâðýt halinde gayet ince hale getirilmiþ



Tasdik: Ýcâzetnâme’ye, talebenin hocasýndan baþka



altýn.



hocalarýn koyduðu kayýt.



Yazý Silkelemek: Harf kenarlarý iðnelenen bir



Tashih: Hat san’atýnda harfin fazla veya pürüzlü



yazýnýn, zemin rengine göre kömür yahut tebeþir tozu ile



kýsýmlarýnýn, yalama yahut traþlama suretiyle giderilmesi,



yazý üzerinden gidilerek, yazýnýn esas yazýlacaðý zemine



eksik kýsýmlarýnýn ise tashih mürekkebi ile doldurulmasý



tespit edilmesi.



suretiyle yapýlan iþlem.



Zerendûd: Kaðýdýn üzerine sývama altýn sürülmesi



Teberrüken: Baþlanýlan iþin hayýrlý ve bereketli



anlamýna kullanýlan bir tabirdir.



olmasý için.



Zülfe: Sülüs yazýsýndaki eliflerin ucunda çengele



Tenâsüp: Ölçülü olma; hüsn-i hatta aranan bir



verilen ad.



vasýftýr. Harflerin boylarý, kalýnlýklarý, harf aralýklarý , kalem kalýnlýðýna göre olmasýdýr. Terkip: Ýstif anlamýnda, hat sanatýnda harf ve kelimelerin âhenkli bir surette tertip edilmesi.



100



HAT SAN’ATI Akþam Gazetesi. 4 Aðustos 1950.



7. 2. BÝBLÝYOGRAFYA



-(Ýstanbul Yazýlarý. Ýstanbul, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Kültür Ýþleri Dairesi Baþkanlýðý Yayýnlarý No: 15, 1994, s. 260-262).



Kur’ân-ý Kerim ve Türkçe Açýklamalý Meali. Ankara, Türkiye Diyanet Vakfý Yayýnlarý,1993. ACAR, Þinasi. Türk Hat Sanatý. Ýstanbul, Antik A.Þ., 1999, 305 s.



ARSEVEN, Celâl Esad. Sanat Ansiklopedisi (I-V). Ýstanbul, MEB, 1966.



-“Hattat Mezar Taþlarý (I-II)”, AD Art Dekor, sy. 8182 (Aralýk 1999- Ocak 2000), s. 112-122, 112-118



AYVAZOÐLU, Beþir. “Mustafa Râkým Efendi”, Aksiyon. sy. 150, (18-24 Ekim 1997), s. 58-59.



-Ünlü Hattatlarýn Mezarlarý Gelimli Gidimli Dünya. Ýstanbul, 2004, 128 s.



-Geleneðin Direniþi. Ýstanbul, Ötüken Yayýnlarý, 1996 -“Hattat Mustafa Râkým Efendi”, Türk Edebiyatý. sy. 290 (Aralýk 1997), 12-14.



AKTAN, Ali. “Arap Yazýsýnýn Doðuþu, Geliþmesi ve Ýslâm Yazýsý Haline Gelmesi”, Ýslâmî Araþtýrmalar. c. II, sy. 6, 1988, s. 61-67.



-Kuðunun Son Þarkýsý. Ýstanbul, Ötüken Neþriyat, 1999, s. 125-133.



Âli. “Tuðray-ý Humâyun”, TOEM. sy. 43 (1 Nisan 1333) s. 53-58.



-“Acý bir manzara ve bir teklif”, Not Defteri, Zaman Gazetesi, 20. Ekim. 1997



Âli, Gelibolulu Mustafa. Menâkýb-ý Hünerverân. Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyatý, 1926, 133+92 s.



AYVERDÝ, Ekrem Hakký. Fatih Devri Hattatlarý ve Hat Sanatý. Ýstanbul, Ýstanbul Fetih Cemiyeti, 1953, 56 s.



ALPARSLAN, Ali. “Hattat Hamid Aytaç”, Hayat Tarih Mecmuasý. sy. II, 1972, s. 16-22. -“Yazý-Resim”, Boðaziçi Üniversitesi (Beþerî Bilimler) Dergisi. c. I, 1973, s.1-27.



BALTACIOÐLU, Ý. Hakký. “Ýslâm Yazýlarýnýn tarihçesi III Sülüs Nev’i”, Tedrîsât-ý Ýbtidâiye Mecmuasý. c. II-III, No: 1327-1328, s. 213-222, 1-13.



-“Mimarî Yapýlarýn Yazý San’atý Bakýmýndan Önemi” Boðaziçi Üniversitesi (Beþerî Bilimler) Dergisi. c. IV-V, 19761977, s. 1-14.



-“Türk Yazýlarýnýn Tedkîkine Medhal”, Dârü’l-Funûn Ýlâhiyat Fakültesi Mecmuasý. c. II, sy. 5-6, Haziran 1927, s.111-136.



-Ünlü Türk Hattatlarý. Ankara, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý, 1992, 147 s.



-Sanat. Sühulet Kütüphanesi, Ýstanbul, 1934, 238 s. -“Necmeddin Okyay ile Görüþtüm”, Yeni Adam. sy. 447 ( 22 Temmuz 1943), s. 6, 7, 11.



-“Ýslâm Yazý Sanatý”, Doðuþtan Günümüze Büyük Ýslâm Tarihi. c. XIV, Ýstanbul, Çað Yayýnlarý, 1993, s. 441522.



-“Mustafa Râkým”, Türke Doðru. 1943, c. II, s. 70-71. -Türk Plâstik Sanatlarý. Ankara, MEB., 1971, s. 115-



-“Celî”, DÝA/VII. Ýstanbul, 1993, s. 265-267.



121.



-Osmanlý Hat Sanatý Tarihi, Ýstanbul, Yapý Kredi Yayýnlarý, 1999, 215 s.



-Türklerde Yazý Sanatý. Mersin, Kültür Bakanlýðý, 1993, 143 s.



-“Ýslâm Yazý Çeþitleri : 3 Celî Sülüs”, Sanat Dünyamýz, sy. 33 (1985), s. 27-35.



BAYAT, Ali Haydar. Hüsn-i Hat Bibliyografyasý. Ankara, Kültür Bakanlýðý, 1990, 160 s.



-“Ýslâm Yazý Çeþitleri : 4 Nesta’lik”, Sanat Dünyamýz, sy. 34 (1985), s. 3-11



BAYKAL, Bekir Sýtký. “Tuðra”, Türk Ansiklopedisi (TA) XII/2, Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1982.



-“Ýbn Muklenin Ýslâm Yazýsýna Hizmeti”, Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri 30 Nisan/ 2 Mayýs 1986 Bildirileri, Ýstanbul, 1986, s.11-14.



BERK, Nurullah. “Ýslâm Yazýsýnda Plastik ve Ýfâde” AÜÝFD. sy. I-II, 1995, s. 49-57. BERK, Süleyman, “Eyüpsultan Sýnýrlarý Ýçerisinde Hattat Mustafa Râkým’a Ait Mezartaþý Kitabeleri”, III. Eyüpsultan Sempozyumu Tebliðler (28-30 Mayýs 1999),



-“Gubâri”, DÝA, c. XIV, s. 167 ALUS, Sermet Muhtar. “Eski Yazýlar, Hattatlar”,



101



HAT SAN’ATI Eyüpsultan Sempozyumu 11-13 Mayýs 2001 (V. Eyüpsultan Sempozyumu/ Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2002, s. 106111)



Ýstanbul, Eyüp Belediyesi, 2000, s. 242-249. -“Hattat Mustafa Râkým Efendi’nin Ýstanbul’daki Mezartaþý Kitabeleri”, AD Art Dekor, sy. 87 (Haziran 2000), s. 120-125.



-“Hattat Ýsmâil Zühdî Efendi”, VI. Eyüpsultan Sempozyumu 10-12 Mayýs 2002 (VI. Eyüpsultan Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2003, s. 336-341)



-“Cihangir Camisi Yazýlarý”, AD Art Dekor, sy. 89 (Aðustos 2000), s.156-164.



-“Ýstanbul’un Sur Kapý Kitâbeleri”, VII. Eyüpsultan Sempozyumu 09-11 Mayýs 2003 (VI. Eyüpsultan Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2003, s. 300-303)



-“Sultanahmet-Firuzaða Camisi Kitabesi”, AD Art Dekor, sy. 90 (Eylül 2000), s. 130-133. -“Hattat Mustafa Râkým’ýn Celî Sülüs’ün Estetiðinde Ortaya Koyduðu Yenilikler”, M. Uður Derman 65. Yaþ Armaðaný, Ýstanbul, Sabancý Üniversitesi, 2000, s. 145-174.



-“Celî Sülüs Bir Hat Levhasýnýn Meydana Getiriliþ Safhalarý”, IX. Eyüpsultan Sempozyumu 13-15 Mayýs 2005 (IX. Eyüpsultan Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2005.



-Hattat Mustafa Râkým Hatýra Defteri”, Türk Edebiyatý Dergisi, sy. 343 (Mayýs 2002), s. 48-53.



-“Celî Sülüs’ün Þâheserleri”, AD Art Dekor, sy. 87(Haziran 2000), s. 120-125.



-“Filibeli Ahmed Ârif Efendi”, AD Art Dekor, sy. 88 (Temmuz 2000), s. 148-154.



-“Ýstanbul Açýk Hava Hat Müzesi”, Aksiyon. Sy. 440 (12 Mayýs 2003), s. 52-56.



-“Bir Hilye-i Hakâni”, AD Art Dekor, sy. 97 (Nisan 2001), s. 94-95.



-“Hattat Filibeli Bakkal Ahmed Ârif Efendi (1252/18361327/1909)”, Umran, sy. 123 (Kasým 2004), s. 81-83.



-“Hat Sanatýnýn Öðretiminde Meþk Murakkaalarý”, Tarih ve Düþünce, sy. 06 (Haziran 2001), s. 64-68.



-“Hüsni- Hat Yazýlarýn En Güzeli”, El Sanatlarý Dergisi, sy. 1 (Mayýs 2005), 134- 137.



-“Hattat Halim Efendi’nin Bilinen Tek Hilyesi”, Tarih ve Düþünce, sy. 07 (Temmuz 2002), s. 56-64.



-“Bir Zafer Abidesi: Ulucami”, Aksiyon, sy. 580 (16 Ocak 2006), s. 74-75.



-“Hattat Hâmid Aytaç (1893-1982)’la Alâkalý Birkaç Not”, Hattat Hâmid Aytaç Kitabý. Ýstanbul, Kitabevi, 2002, s. 109-114.



-“Gelenek ve Gelecek”, ÝSMEK El Sanatlarý Dergisi, sy. 2, 2006, s. 78-95.



-“Osmanlý Hat Sanatýnda Estetik Unsurlar”, Yaðmur, Yýl 6 sy. 25, (Ekim-Kasým-Aralýk 2004), s. 44-48.



BOYDAÞ, Nihat. Ta’lik Yazýya Plastik Deðer Açýsýndan Bir Yaklaþým. Ýstanbul, MEB,1994, 159 s.



-“Hüsn-i Hat, Güzel Yazý Üzerine”, Standard, Yýl 44, sy. 519 (Mart 2005), s. 92-95.



-“Ýslâm Yazýsý ve Musiki (I)”, Türk Dünyasý Tarih Dergisi, sy. 35, (1989), s. 18- 24.



-“Hattat Mustafa Halim Efendi ve Kartvizit Çalýþmalarý”, Tüliya, sy. 1 (Mayýs 2005). s. 390-335



-“Ýslâm Yazýsý ve Musiki (II)”, Türk Dünyasý Tarih Dergisi, sy. 36, (1989), s. 45- 50.



-“Hattat Hâfýz Osman Efendi”, Antik Dekor, sy. 90 (Eylül Ekim 2005), s. 108-113.



-“Ýslâm Hat Sanatýnda Ritm”, Gazi Üniversitesi Eðitim Fakültesi Dergisi, c. IV, sy. 1 (1988), s. 299- 310.



-“Tarihi Silmek”, Türk Edebiyatý, sy. 386 (Aralýk 2005), s. 69-71.



-“Hat Sanatýmýz ve Batýya Tesiri”, Vakýflar Dergisi, s. 16 (1982), s.161-164.



-“Mütevazi, Hoþsohbet, Nüktedan”, Türk Edebiyatý, sy. 389 (Mart 2006), s. 42-43.



-“Epigrafik Malzeme Olarak Ýslâm Yazýsý”, Türk Kültürü Araþtýrmalarý, c. XXVI/2, 1989, s. 131-139.



-“Eyüp’te Medfun Bir Hattat Filibeli (Bakkal) Ahmed Ârif Efendi (1252/1836-1327/1909), IV. Eyüpsultan Sempozyumu 5-7 Mayýs 2000 (IV. Eyüpsultan Sempozyumu/Tebligler, Eyüp Belediyesi, 2001, s. 324-335)



-”Ýslâm Yazý Sanatýnda Plastik Elemanlar”, Yedi Ýklim, c. VIII, s. 59 (Þubat 1995), s. 45-56. -“Plastik Deðerler Açýsýndan Bir Mezar Taþý”, IX. Millî Mevlâna Kongresi, 15-16 Aralýk 1997, (Tebliðler), Konya, Selçuk Üniversitesi, 1998, s. 115-121.



-“Eyüpsultan’da Celî Sülüs Kuþak Yazýlar”, V.



102



HAT SAN’ATI CUM'A, Ýbrahim. Dirâse fî Tatavvuri'l-Kitâbâti'lKûfiyye. Dâru'l-Fikri'l-Arabî, ts. 286 s.



-“Türk Yazý San’atýnda Ýcâzetnâmeler ve Taklîd Yazýlar”, VII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 25-29 Eylül 1970, Kongreye Sunulan Bildiriler. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1973, s. 716-728.



ÇAÐMAN, Filiz- AKSOY Þule. Osmanlý Sanatýnda Hat. Ýstanbul, Kültür Bakanlýðý, 1998,115 s.



-“Mezâr Kitabelerinde Yazý San’atýmýz”, TTOK Belleten. sy. 49, 1975, s. 36-47.



ÇETÝN, Nihad M. “Ýslâm’da Paleografyanýn Doðuþu ve Geliþmesi” (Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri, 30 Nisan/2 Mayýs 1986 Bildirileri) Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Ýstanbul, 1988, s. 1-10 (Levhalar, 223-230)



-“Ölümünün Yüzüncü Yýldönümünde Kadýasker Mustafa Ýzzet Efendi”, Meydan. sy. 540-22, Aralýk, 1976, s. 43-45.



-“Ýslâm Hat Sanatýnýn Doðuþu ve Geliþmesi (Yâkût Devrinin Sonuna Kadar)”, Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat Sanatý. Ýstanbul, IRCICA,1992, s. 14-32.



-“Yazý Sanatýmýzda Hilye-i Saadet”, Ýlgi Mecmuasý. sy. , Aralýk 1979, Yýl: 13, s. 33- 39. -“Mahmud Celâleddin”, Kök. sy. 20, 21,22 (Ekim, Kasým, Aralýk 1982), s.14-17.



-“Yâkût Musta’sýmî”, Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) c. XIII, Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1986, s. 352- 357.



-“Padiþah Tuðralarýndaki Þekil Ýnkýlâbýna Dair Bilinmeyen Bazý Gerçekler”, VIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 11-15 Ekim 1976, Kongreye Sunulan Bildiriler. c. III, Ankara 1983, s. 1613-1618 Resimler, s. 485-496.



ÇEVÝK, Savaþ. “Hat San’atýnda Tashih”, M. Uður Derman 65. Yaþ Armaðaný. Ýstanbul, Sabancý Üniversitesi Yayýný, 2000, s. 209- 219. ÇIÐ, Kemal. Hattat Hâfýz Osman Efendi. Ýstanbul, Uzman Laboratuvarý, 1948, 47 s.



-“Sultan II. Mahmûd’un Hattatlýðý”, Sultan II. Mahmûd ve Reformlarý Semineri, 28-30 Haziran 1989, Ýstanbul. Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araþtýrmalarý Merkezi, Ýstanbul, 1990, s. 37- 47.



DENY, J. -“Tuðra”, Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) XII/2, Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý,1988, s. 5-12.



-“Hat San’atýnda Osmanlý Devri”, Ýslâm Kültür Mirâsýnda Hat San’atý. Ýstanbul, Ýslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araþtýrma Merkezi (IRCICA), 1992, s. 33-43, 178-244.



DERE, Ömer Faruk. Hat San’atýnda Hâfýz Osman Efendi ve Ekolü. Ýstanbul, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayýmlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi, 2001, 212 s.



- “Türk Hat Sanatý”, Baþlangýcýndan Bugüne Türk Sanatý. Ankara, Türkiye Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý, 1993, s. 373- 396.



-“Hat San’atýnda Üç Ekol”, El Sanatlarý Dergisi, sy. 2, 2006, s. 102-107.



-“Selçuklu’dan Osmanlý’ya Celî Sülüs Hattýnýn Geliþimi”, IV. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri ( 25-26 Nisan 1994). Konya, Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araþtýrmalarý Merkezi, 1995 (Ayrý Basým) s. 91-95.



-“Duaya Vesile Ýmzalar”, Tarih ve Düþünce, sy. 9 (Eylül 2003), s. 52-58. DERMAN, M. Uður. “Diþ Kirasý”, Hayat Tarih Mecmuasý. sy. 12, 1 Ocak 1969, s. 20-22.



-“Hat”, Sabancý Koleksiyonu. Ýstanbul, Akbank Kültür ve Sanat Kitaplarý: 61, 1995, s., 14-179.



-“Hat Sanatýmýzda Resim-Yazýlar”, Kubbealtý Akademi Mecmuasý. sy. 3, Temmuz 1972, s. 65-72. -“Büyük Bir Hat Sanatkârýmýz: Sâmi Efendi”, Hayat Tarih Mecmuasý. sy.5, Haziran 1969, s. 4-10.



-“Râkým’ýn Celî Sülüs Kuþaklarýna Dair”, IX. Milletlerarasý Türk Sanatlarý Kongresi 23-27 Eylül 1991 AKM (I-III). Ankara, Kültür Bakanlýðý, 1995, s. 47-49.



-“Hattat Ýsmâil Zühdî Efendi”, Hayat. sy. 49, 27 Kasým 1969, s. 26.



-“Süleymaniye Camii’nde Hat Sanatý”, Mimarî Mirasýn Bugünü. Ýstanbul, IRCICA, 1996, S. 303-305.



-“Yazý Tarihimizde Hattat Ýmzâ ve Þecereleri”, VII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 25-29 Eylül 1970, Kongreye Sunulan Bildiriler. Ankara, TTK,1973, s. 728-733.



193.



-“Derviþ Ali, Üçüncü”, DÝA/IX. Ýstanbul, 1994, s. 192- Baþlangýcýndan Bugüne Türk Sanatý. Ankara, Türkiye Ýþ Bankasý, 1993, s. 373-396.



-“Hat”, Türk Ansiklopedisi, c. XIX. Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1971, s. 49-60.



-“Yeni Câmi Sebili’nin Kitabesi”, Lâle, sy. 4 (Aralýk



103



HAT SAN’ATI Hattat Hâmid Aytaç (Âmidî). Anma Paneli - Eylül 1996, Ýstanbul, Diyarbakýr Büyükþehir Belediyesi, Kültür ve Sanat Yayýnlarý No: 5, 1997, 88 s.



1986), s. 14-17. -The Sultan’s Signature. Ýstanbul, Deutsche Guggenheim, 2001, 211 s.



Hattat Rýfat Yazgan Canlý Tarihler/IV. Ýstanbul, Türkiye Yayýnevi, 1946, s. 3-8.



-Calligraphies Ottomanes. Ýstanbul, Reunion Des Musees Nationaux, 2000, 204 s.



HATTATOÐLU, Muhittin. Ýstanbul Silivrikapý’da Topçubaþý Bâlâ Süleyman Aða Mimarî Manzûmesi, Vakýflar Dergisi. 4, 1958, s. 183-191.



-Osmanlý Hat Sanatý. Ýstanbul, Deutsche Guggenheim, 2001, 211 s. -Sabancý Üniversitesi Sakýp Sabancý Müzesi Hat Koleksiyonundan Seçmeler. Ýstanbul Akbank, 2002, 272 s. -“Hâþim Efendi, Mehmed”, DÝA, XVI, s. 408-409.



HUART, Clement. Les Calligraphes et Les Mini aturistes de L’orient Musulman. Paris, Ernest, Leroux, Editer, 1908, 388 s.



-“Türk Hat Sanatý: Ýncelîkleri ve Bediî Deðerleri”, Arýþ, sy. III (Aralýk 1997), s. 54-67.



Hurûf (Sergi Kataloðu). Dubai, Abdurrahman b. Uveys Vakfý Yayýný, 2003.



-“Ýsmâil Zühdü, Yeni”, DÝA, XXIII, s. 125-126.



HÜSEYÝN HÂÞÝM. “Zamanýmýzdaki Hattâtîne Dâir”, Osmanlý Ressamlar Cemiyeti Dergisi. 17 Cemâyize’l-âhir 1329, No: 6, s. 41-43.



- “Piyer Loti Kitâbesi ve Ta’lîk Hattýna Dâir Bir Mülâhaza”, Kültürü ve Sanatýyla IV. Eyüpsultan Sempozyumu, Tebliðler, 5- 7 Mayýs 2000, Ýstanbul, Eyüp Belediyesi, 2000, s. 278- 283.



-“Hat”, Osmanlý Ressamlar Cemiyeti Dergisi, 1 Safer 1329, No: 2, s. 9- 12.



-“Osmanlý Celî Hattýnda Klasik Kavramý”, Sanat ve Klasik, Nisan 2006, s.11- 38.



-“Hutût-u Ýslâm’a Ýnkisâr”, Osmanlý Ressamlar Cemiyeti Dergisi. 25 Nisan 1328, No: 12 2. sene s. 106-107.



-“Medresetü’l-Hattâtîn’e Dâir”, Prof. Dr. Mübahat S. Kütükoðlu’na Armaðan. Ýstanbul, Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Osmanlý Müesseseleri ve Medeniyeti Anabilim Dalý, 2006, s. 511- 547.



ISSAM el-Said and Ayþe Parman. Geometric Concepts In Islamic Art. World of Islam Festival Publishing Company Ltd. London, 1976, s. 129-134. ÝBNÜLEMÝN (Mahmud Kemal ÝNAL). Son Hattatlar. Ýstanbul, 1955, 837 s.



-“Hattat Mustafa Râkým Efendi”, Dosya, M. Uður DERMAN Arþivi.



Ýmlâ Klavuzu. Ankara, Türk Dil Kurumu, 1999, 354 s.



DEVELLÝOÐLU, Ferit. Osmanlýca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara, Aydýn Kitabevi, 500 s. el-HABÝB, Mustafa. “Yazý ile Mimarinin Kaynaþmasý”, Görüþ. sy. 12 (Aralýk 1977), s. 38-52



Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, (I-XIII) (1940-1988). Ýstanbul Ansiklopedisi (Ýst. A). (I-X), Ýstanbul, 19581974.



ERDEN, Hasan. “Mustafa Râkým ve Hat Sanatýmýz”, Pýnar. c. I, sy. 22, Ekim 1973, s. 20-24.



KAYAOÐLU, Ý. Gündað, “Divitler”, Antik Dekor, sy. 5 (1989), s. 50-54.



GÖKBÝLGÝN, M. Tayyib. “Mustafa Râkým Efendi”, Dünya Gazetesi. 30 Mart 1954.



KÖKER, Hüseyin Sýdký.“Mustafa Ýzzet Efendi”, Selâmet. 6, 7, 12 ( Eylül, Ekim 1962, Mart 1963 )



GROHMAN, Adolf. Arabische Palãographýe (I. Teil) Wien, 1967, 154 s.



KUÞOÐLU, Mehmet Zeki. Dünkü SanatýmýzKültürümüz. Ýstanbul, Ötüken, 1994, 188 s.



GULAM, Yousif Mahmud. The Art of Arabic Calligraphy. Arap Cultural Center, 1982, 464 s.



KÜTÜKOÐLU, Mübahat S. Osmanlý Belgelerinin Dili (Diplomatik). Ýstanbul, Kubbealtý, Neþriyatý, 1994, 605 s.



HABÝB. Hat ve Hattâtân. Ýstanbul, 1305, 285 s.



-Tarih Araþtýrmalarýnda Usûl. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1997, 182 s.



HAKKÂKZÂDE, Mustafa Hilmi. Mîzânü’l-Hat. Millet Kütüphanesi, Ali Emîri Efendi Koleksiyonu, Tarih Bölümü No: 812.



MANSOUR, Nassar. The Ijaza in arabic Calligraphy.



104



HAT SAN’ATI Amman, Dar Majdalawi, 2000, 240 s.



s. 280-285.



Melek Celâl. Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, 1948, 16 s.+26 Resim.



SELAHADDÝN el-Müneccid. Dirâsât Fî Târihi’l-Hatti’lArabî. Beyrut, Daru’l-Kitâbi’l- Cedîd, 1972, 150 s.



MERÝÇ, Rýfký Melûl. Ýslâm Yazýsýnýn Menþei ve Ýntiþârý. (Derleyen: Cüneyd Emiroðlu, Ýslâm Yazýsýna Dâir), Ýstanbul, Sebil Yayýnevi, 1977, s. 101-126.



-Yâkut el-Musta’sýmî. Dâru’l-Kitâbi’l-Cedîd, 1985, Beyrût, 79 s. SERÝN, Muhittin. Hat Sanatýmýz. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1982, 136 s.



MORITZ, B. “Arap Yazýsý”, Ýslâm Ansiklopedisi (ÝA) c.I, Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1993, s. 498-512.



-Hattat Aziz Efendi. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1988, 119 s.



MUSTAKÎMZÂDE, Süleyman Sa’deddin. Tuhfe-i Hattâtîn. Ýstanbul, Türk Tarih Encümeni Külliyâtý, 1928, 756 s.



-“Âhenk”, DÝA, c. I, 1988, s. 521-523.



ORGUN, Zarif. “Tuðra; Tuðralarda el-Muzaffer dâima, duasý ve þah ünvaný, Þehzâde Tuðralarý, Mehmet II’nin Tuðra, Ýmzâ ve Mühürleri”, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi. sy. 4, 1949, s. 203-220.



-Hattat Þeyh Hamdullah. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1992, 203 s. -“Kubbealtý Akademisi Kültür ve San’at Vakfý Ekrem Hakký Ayverdi Hat Koleksiyonu Envanteri”, Ekrem Hakký Ayverdi Hatýra Kitabý. Ýstanbul Fetih Cemiyeti, Ýstanbul, 1995, s. 25-54.



Osmanlý-Türk Hat Sanatý Koleksiyonu. Yurtbank, 1998, 107 Resim. ÖGEL, Semra. Anadolu Selçuklularý’nýn Taþ Tezyînâtý, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1987.



-“Kâhire Dâru’l-Kütübü’l-Mýsriyye’de Osmanlý Hat San’atýna Âit Eserler”, Kubbealtý Akademi Mecmuasý. Yýl: 26, Ekim 1997, sy. 4, s. 49-62.



ÖZ, Tahsin. Topkapý Sarayý’nda Fatih Sultan Mehmet II. ye Ait Eserler. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1953, 39 s. – 88 resim.



-Þevki Efendi'nin Sülüs Nesih Meþk Murakkaý. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1996.



Özçay (Sergi Kataloðu). Dubai, Abdurrahman b. Uveys Vakfý Yayýný, 2004.



-Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi'nin Sülüs ve Nesih Meþk Murakkaý. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1996.



ÖZEN, Mine Esiner. Yazma Kitap Sanatlarý Sözlüðü. Ýstanbul, 1985, 91 s.



-Hulûsî Efendi'nin Ta'lik Meþk Murakkaý. Ýstanbul, Kubbealtý Neþriyatý, 1999.



ÖZSAYINER, Zübeyde Cihan. “Mahmud Celaleddin Efendi” Tarihi, Kültürü ve Sanatýyla VI. Eyüpsultan Sempozyumu (10- 12 Mayýs 2002), Tebliðler, Ýstanbul, Eyüp Belediyesi, 2003, s. 342- 347.



-Hat San’atý ve Meþhur Hattatlar. Ýstanbul, Kubbealtý Akademisi Kültür ve San’at Vakfý, 1999, 327 s. -“Ekrem Hakký Ayverdi Þahsiyeti ve Hat Koleksiyonu (1899-1984)”, Kubbealtý Ekrem Hakký Ayverdi Koleksiyonundan Seçmeler Sergisi. Ýstanbul, Sadberk Haným Müzesi, 2000, s. 2000.



-“Yöresel Hattatlarýmýzdan Mehmet Nuri Sivasî”, V. Milletlerarasý Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara, Kültür Bakanlýðý, ts, s.340- 342.



-Hat San’atý ve Meþhur Hattatlar. Ýstanbul, Kubbealtý Akademisi Kültür ve San’at Vakfý, 2003, 383 s.



PAKALIN, M. Zeki.Osmanlý Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüðü (I-III). Ýstanbul, Milli Eðitim Bakanlýðý, 1946.



SERTOÐLU, Midhat. Osmanlý Tarih Lûgatý. Ýstanbul, Enderun Kitabevi, 1986.



RADO, Þevket. Türk Hattatlarý. Ýstanbul, Yayýn Matbaacýlýk, ts. (1984), 303 s.



Seyyid Mehmed Mecdî. Sülüs Yazýsý Rehberi. (nþr. Mustafa Necâtüddin) ts. Medîne-i Münevvere, 42 s.



REVNAKOÐLU, C. Server. “Hattat Mustafa Râkým (Dosya)” Dîvan Edebiyâtý Müzesi. Dosya No: 38.



SUBAÞI, M. Hüsrev. Hattat Osmanlý Padiþahlarý. Ýstanbul, Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sonçað Tarihi Kürsüsü (Yayýmlanmamýþ Mezuniyet Tezi), 1977, 86 s. , 7 ref.



SALTUK, Ahmed Süreyya. “Ýslâmî Yazýlarda Âhenk”, ÝTA. I, 1941, s. 154. -“Osmanlýlar’da Sanayi-i Nefîse ez-Cümle Hutût-u Bedîa”, Sýrât-ý Mustakîm, 14 Muharrem 1329, c. 7, sy. 174,



105



HAT SAN’ATI -“Hattat Osmanlý Padiþahlarý”, Osmanlý, c. XI, Ankara, Yeni Türkiye Yayýnlarý, 1999, s. 52-60.



-“Mart Ayýnda Kaybettiðimiz Üç Büyük Sîma: Râkým, Âkil Muhtar, Ali Rýza”, Cumhûriyet Gazetesi. 16 Mart 1951.



-Aytaç, Hamit“, Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi (DÝA), Ýstanbul, Türkiye Diyanet Vakfý, 1991, c. IV, s. 287-289.



- Hattat Ýsmail Zühdü Efendi, 50 San’at Sever Serisi 1. Ýstanbul, 1953, 2 s. - Hattat Mustafa Râkým Efendi, 50 San’at Sever Serisi 3. Ýstanbul, 1953, 2 s.



SUYOLCUZÂDE, Mehmed Necib. Devhatü’l-Küttâb. Ýstanbul, Güzel Sanatlar Akademisi Neþriyatý, 1942, 160 s.



- Türk Yazý Çeþitleri. Ýstanbul, Yeni Laboratuvar Yayýnlarý, 1953, 44 s.



SÜHEYLE YASÝN, el-Cubûri. Aslu’l-Hatti’l-Arabî ve Tatavvuruhu Hattâ Nihayeti'l-Asri'l-Emevî. Matbaatu’l-Edîb, el-Baðdad, 1977, 184 s.



-“Ýsmail Zühdî ve Mustafa Râkým”, Hamsi, sy. 9, 1955, s. 6-9.



ÞANÝZÂDE, Mehmed Atâullah Efendi. Þânizâde Tarihi (I-IV). Cerîde-i Havâdîs Matbaasý, 1873.



-“Hattat Mustafa Râkým”, Sebîlürreþâd, c. IX, sy. 203, 1955, s. 47- 48.



ÞEHSUVAROÐLU, Halûk Y. “Hattat Mustafa Râkým”, Cumhuriyet Gazetesi. 12.9.1955, (Ayný makale: Sebilürreþad. c. IX, sy. 204, 1955.)



-Hattat Ahmet Karahisari. Ýstanbul, 1964, 13 s.+71 Resim. -“Zat-ý Sâmî’lerini Ziyâret”, Kök. cilt, 2, sy. 14, Nisan 1982, s. 41-43.



TAÞKALE, Faruk- GÜNDÜZ, Hüseyin. Hat Sanatýnda Hilye-i Þerîfe. Ýstanbul, Antik AÞ. Yayýnlarý, 2005, 300 s.



- A. Süheyl ÜNVER’in Ýstanbul’u. Ýstanbul, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Kültür Ýþleri Daire Baþkanlýðý Yayýnlarý, 1996, 249 s.



The International Exhibition of The Arabic Calligraphy. 2005, Goverment of Dubai-Department of Tourism and Commerce Marketing-Researc Centre for Islamic History, Art and Culture. S. 26-27.



- Sevdiðim Ýstanbul, Ýstanbul, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Kültür Ýþleri Daire Baþkanlýðý Yayýnlarý, 1996, 53 s.



TÜFEKÇÝOÐLU, Abdülhamit. Erken Devir Osmanlý Mimarîsinde Yazý, Ankara, Kültür Bakanlýðý, 2001, 768 s.



-“Hattat Mustafa Râkým Efendi", SK. Süheyl Ünver Baðýþ Dosyalarý. No: 84.



Türk-Ýslâm Eserleri Müzesini Ziyâret, Selâmet. sy. 50 (30 Nisan 1948), s. 6, 7, 15.



-“Türk Kalemtýraþçýlarý”, Yücel, Ýlkkânun 1937, s. 167-173.



Türkçe Sözlük (I-II). Ankara, Türk Dil Kurumu, 1998.



YAZIR, Mahmud Bedreddin -“Yazýda Âhenk”, ÝTA/I. No: 35, 30 Mayýs 1942, s. 2-3.



Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi (DÝA). (I- ), Ýstanbul, (1988- )



-Medeniyet Âleminde Yazý ve Ýslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli. Ankara, DÝB, (I-III), I/1972, II/1974, III/1989.



ULUNAY, Refiî Cevad, “ Hatâ Düzelir”, Milliyet, 08. 07. 1959



-Eski Yazýlarý Okuma Anahtarý. Ankara, Vakýflar Genel Müdürlüðü, 1978, 284 s.



- “Ýnandý Teres”, Milliyet, 17-18 Eylül 1961. UNAT, Fâik Reþit. Hicrî Tarihleri Mîlâdî Tarihe Çevirme Klavuzu. Ankara, TTK, 1988, 175 s. UZUNÇARÞILI, Ýsmail Hakký. “Tuðra ve Pençeler”, Belleten. sy. 17-18, 1941, s. 101-157. -Osmanlý Devletinin Ýlmiye Teþkilâtý. Ankara, TTK, 1984, 349 s. ÜNVER, A. Süheyl. Ressam Üsküdarlý Ali Rýza (Hayatý ve Eserleri 1858- 1930), Ýstanbul, 1949, 14 s. -“Hattat Mustafa Râkým Efendi”, Tarih Dünyasý. sy. 7, Temmuz 1950, s. 271- 275.



106



HAT SAN’ATI



VIII. BÖLÜM



HAT SAN’ATINDAN ÖRNEKLER



107



HAT SAN’ATI



Resim 114- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla sülüs nesih bir kýt’a. (Tezhib: Fatma Özçay)



108



HAT SAN’ATI



Resim 115- Hattat Halim Bey’e ait Azapkapý Sokollu Camii kubbe yazýsý.



Resim 116- Süleymaniye Camii kubbe ve aslan göðüslerinde bulunan yazýlar.



109



HAT SAN’ATI



Resim 117- Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’nin Ayasofya kubbesinde bulunan yazýsý.



Resim 118- Hattat Hâmid Aytaç hattýyla Eyüp Sultan Camii kubbe yazýsý.



110



HAT SAN’ATI



Resim 119- Hattat Halim Bey’in Ankara Maltepe Camii kubbe yazýsý.



Resim 120- Ýsmail Hakký Altunbezer hattýyla Beyoðlu Hüseyinaða Camii kubbe yazýsý.



111



HAT SAN’ATI



Resim 121- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’a ait sülüs bir levha. (Tezhib: Emel Türkmen; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)



112



HAT SAN’ATI



Resim 122- Fatih Camii avlu penceresi üzerinde Hattat Yahya Sûfi’ye ait celî sülüs kûfi yazý.



Resim 123- Beþiktaþ, Küçükmecidiye Camii avlu kapýsý üzerinde hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’ye ait celî tâlik kitâbe.



113



HAT SAN’ATI



Resim 124- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’a ait celî sülüs istifli besmele. (Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)



Resim 125- Hattat Sâmi Efendi’nin Çemberlitaþ Atikalipaþa Camii giriþi üzerindeki celî sülüs kitabesi.



114



HAT SAN’ATI



Resim 126- Hattat Osman Özçay hattýyla celî sülüs levha. (Tezhib: Gamze Yorgancý; Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)



Resim 127- Hattat Osman Özçay’ýn, Mehmed Nazif Bey’den naklen yazdýðý celî sülüs levha. (Tezhib: Ayten Tiryaki; Ali Demirel koleksiyonu)



115



HAT SAN’ATI



Resim 128- Hattat Osman Özçay’ýn, Hâmid Aytaç’tan naklen yazdýðý celî sülüs müsenna yazýsý. (Tezhib: Gamze Yorgancý; Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)



Resim 129- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs besmelesi.



116



HAT SAN’ATI



Resim 130- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs levhasý. (Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)



Resim 131- Hattat Osman Özçay hattýyla celî sülüs levha. (Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)



117



HAT SAN’ATI



Resim 132- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs müsennâ levhasý. (Osman Þerif Koleksiyonu - Dubai)



118



HAT SAN’ATI



Resim 133- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs müsennâ levhasý. (Tezhib: Hasan Türkmen; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)



Resim 134- Hattat Sâmi Efendi’nin Zerendud celî sülüs levhasý.



119



HAT SAN’ATI



Resim 135- Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’nin celî sülüs levhasý.



Resim 136- Hattat Mehmed Nazîf Efendi’nin zerendud celî sülüs levhasý. (Topkapý Sarayý Hýrka-i Saadet Dairesi)



120



HAT SAN’ATI



Resim 137- Hattat Ýhsan Efendi’nin celî sülüs bir levhasý. (Þiþli Camii Vakfý koleksiyonu)



Resim 138- Ayasofya Camii’nden Sultanahmed Camii’ne nakledilen hattat Mehmed Hulûsi Efendi’nin zerendud celî tâlik levhasý.



Resim 139- Sultan II. Mahmud imzalý celî sülüs levha. (Topkapý Sarayý Hýrka-i Saadet Dairesi)



121



HAT SAN’ATI



Resim 140- Hattat Þefik Bey’in Zerendûd celî sülüs levhasý. (Bâlâ Süleyman Aða Camii).



Resim 141- Hattat Þefik Bey’in Zerendûd celî sülüs levhasý. (Bâlâ Süleyman Aða Camii.)



Resim 142- Hattat Yesârizade’nin celî tâlik hattýyla yazdýðý Bahçekapý I. Abdülhamid Medresesi kitâbesi.



122



HAT SAN’ATI



Resim 143- Hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.



123



HAT SAN’ATI



Resim 144- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn bilinen tek hilyesi. (Tezhib: Hasan Türkmen)



124



HAT SAN’ATI



Resim 145- Hattat Hâfýz Vahdetî Efendi hattýyla sülüs nesih hilye. (Galata Mevlevîhanesi Müzesi)



125



HAT SAN’ATI



Resim 146- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý. (Bu yazýlarýn tümü 2003 yýlýnda yapýlan restorasyonda silinmiþtir.)



Resim 147- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 148- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 149- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 150- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 151- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 152- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 153- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



126



HAT SAN’ATI



Resim 154- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 155- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 156- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 157- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 158- Beþiktaþ Sinanpaþa Camii’nde h. 1395 tarihli ve Râgýp Torun imzalý pencere üstü yazýsý.



Resim 159- Hattat Þefik Bey’in talebesi Alaaddin Bey’in Beþiktaþ Sinan Paþa Camii pencere üstünde bulunan yazýsý.



Resim 160- Beþiktaþ Sinanpaþa Camii’nde h. 1395 tarihli ve Râgýp Torun imzalý pencere üstü yazýsý.



127



HAT SAN’ATI



Resim 161- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs - sülüs levhasý. (Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)



Resim 162- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs ve sülüs karalamasý. (Muhammed el-Murr Koleksiyonu - Dubai)



Resim 163- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs Besmelesi. (Tezhib: Arda Çakmak; Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)



128



HAT SAN’ATI



Resim 164- Hattat Þefik Bey’in zýrnýkla hazýrladýðý celî sülüs levha kalýbý. (Savaþ Çevik koleksiyonu).



Resim 165- Hattat Osman Özçay’ýn celî sülüs levhasý. (Tezhib: Neslihan Çakmak; Osman Þerif Koleksiyonu - Dubai)



129



HAT SAN’ATI



Resim 166- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’ýn celî sülüs müsennâ levhasý. (Tezhib: Fatma Özçay; Abdurrahman el-Uveys Koleksiyonu - Dubai)



Resim 167- Hattat Osman Özçay’ýn istifli sülüs levhasý. (Tezhib: Fatma Özçay)



130



HAT SAN’ATI



Resim 168- Günümüz hattatlarýndan Osman Özçay’ýn celî sülüs levhasý. (Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)



131



HAT SAN’ATI



Resim 169- Hattat Halim Özyazýcý’nýn sülüs Âyetü’l-Kürsî levhasý. (Tezhib: Hasan Türkmen)



132



HAT SAN’ATI



Resim 170- Hattat Halim Bey’in istifli celî sülüs besmelesi. Ýmza kýsmýnda Halim Bey, Hamid Bey’in talebesi olduðunu belirtmiþtir. (Ýsmail Yazýcý Koleksiyonu)



133



HAT SAN’ATI



Resim 171- Sivas Burûciye Medresesi’nde devrinin özelliðini yansýtan celî sülüs ve kûfi yazýlar.



Resim 172- Ayasofya Camii içerisindeki hattat Kazasker Mustafa Ýzzet Efendi’ye ait celî sülüs levhalar.



134



HAT SAN’ATI



Resim 173- Hattat Aðakapýlý Ýsmail Efendi’ye ait Fatih Feyzullah Efendi Medresesi (bugünkü Millet Kütüphanesi) kapýsý üzeri celî sülüs kitâbe.



Resim 174- Durmuþzâde Ahmed Efendi’ye ait Fatih Feyzullah Efendi Medresesi (bugünkü Millet Kütüphanesi)’ne bitiþik çeþme üzeri celî tâlik kitâbe.



Resim 175- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer hattýyla Hüseyin Âgah Bey’in celî sülüs mezar taþý kitâbesi. (Sultan II. Mahmud Türbesi Hazîresi)



135



HAT SAN’ATI



Resim 176- Hattat Mustafa Kütâhi’ye sülüs nesih Hilye-i Þerîf.



136



HAT SAN’ATI



Resim 177- Hattat Bakkal Ahmed Ârif Efendi’ye ait sülüs nesih Hilye-i Þerîf.



137



HAT SAN’ATI



Resim 178- Beþiktaþ, Orhaniye Kýþla Camii kýble duvarý üzerinde kûfi pano.



Resim 179- Topkapý Sarayý Müzesi, Seferli Koðuþu’nun Reîsü’l-hattâtîn Ahmed Kâmil Akdik hattýyla celî sülüs kitâbesi



138



HAT SAN’ATI



Resim 180- Mehmed Hulûsi Efendi’nin celî sülüs levhasý. (Galata Mevlevîhânesi Müzesi)



Resim 181- Hattat Osman Özçay’ýn Mehmed Nazif Bey’den naklen yazdýðý celî sülüs levha. (Tezhib: Fatma Özçay; Ali Demirel Koleksiyonu)



139



HAT SAN’ATI



Resim 182- Hattat Fehmi Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.



140



HAT SAN’ATI



Resim 183- Hattat Mahmud Celâleddin Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.



141



HAT SAN’ATI



Resim 184- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’ýn sülüs nesih hilyesi. (Tezhip: Necati Sancaktutan; Hususi Koleksiyon - Ýstanbul)



142



HAT SAN’ATI



Resim 185- Yesârizâde Mustafa Ýzzet Efendi’nin zerendûd tâlik hilyesi. (Galata Mevlevîhânesi Müzesi.)



143



HAT SAN’ATI



Resim 186- Hattat Hâfýz Vahdetî Efendi’ye ait Hz. Peygamber’in on mûcizesinin anlatýldýðý levha.



144



HAT SAN’ATI



Resim 187- Hattat Mehmet Özçay’a ait sülüs nesih bir hilye. (Osman Þerif Koleksiyonu - B.A.E.)



145



HAT SAN’ATI



Resim 188- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’in Üsküdar Þemsipaþa Camii kubbe, kuþak ve cami takýmý yazýlarý.



Resim 189- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait bir levha. “Ýstanbul muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” (Hz. Muhammed s.a.v.)



146



HAT SAN’ATI



Resim 190- Hattat Bakkal Ahmed Ârif Efendi’nin celî sülüs-sülüs hilyesi.



147



HAT SAN’ATI



Resim 191- Hattat Muhsinzâde Abdullah Bey’in oðlu Mehmed Rahmi Bey’in celî sülüs levhasý. (Emin Barýn Koleksiyonu)



148



HAT SAN’ATI



Resim 192- Hattat Hasan Rýza Efendi’nin sülüs nesih hilyesi.



149



HAT SAN’ATI



Resim 193- Hattat Þefik Bey’in Ýstanbul Üniversitesi giriþ kapýsý üzerindeki celî sülüs kitâbeleri. Üst kýsýmda T.C. rumuzunun bulunduðu mermerin altýnda Hattat Abdülfettah Efendi’nin Sultan Abdülaziz tuðrasý bulunmaktadýr.



Resim 194- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý’nýn Merkez Efendi Kabristanýndaki bir mezar taþýnda bulunan celî sülüs müsennâ yazýsý.



150



HAT SAN’ATI



Resim 195- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’in Beyoðlu Hüseyin Aða Camii’nde çini üzerinde bulunan celî sülüs bir yazýsý.



Resim 197- Hattat Þeyh Hamdullah Efendi’nin sülüs nesih bir kýt’asý.



151



Resim 196- Hattat Þevki Efendi’nin Merkez Efendi kabristanýnda bulunan bir mezar taþý üzerindeki celî sülüs yazýsý.



HAT SAN’ATI



Resim 198- Hattat Mustafa Halim Efendi’nin kartviziti. (Süleyman Berk Koleksiyonu)



Resim 199- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.



Resim 200- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.



Resim 201- Hattat Ýhsan Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.



Resim 202- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.



Resim 203- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.



Resim 204- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.



Resim 205- Hattat Halim Bey tarafýndan hazýrlanan kartvizit.



152



HAT SAN’ATI



Resim 206- Hattat Ahmed Kâmil Akdik’in fotoðrafý. (Emin Barýn arþivi)



Resim 207- Hattat Ýsmail Hakký Altunbezer’in fotoðrafý. (Emin Barýn arþivi)



Resim 208- Hattat Mustafa Halim Özyazýcý. (Ýsmet Gülnihal arþivi)



153



HAT SAN’ATI



Resim 209- Hattat Hâmid Aytaç’ýn ressam hattat Turan Sevgili tarafýndan yapýlan portresi.



154



HAT SAN’ATI



Resim 210- Hattat Hamid Aytaç’ýn Þiþli Camii kapýsý üzerinde bulunan celî sülüs müsennâ kitâbesi.



Resim 211- Hattat Ýsmâil Hakký Altunbezer’e ait eski Sultanahmet Cezâevi üzerindeki celî sülüs kitâbe.



155



HAT SAN’ATI



Resim 212- Mehmed Þevkî Efendi’nin celî sülüs Kelime-i Tevhîdi. (Fatih Camii)



Resim 213- Fatih Camii’nde taþa mahkûk h. 1376 tarihli Hattat Hâmid Aytaç hattýyla celî sülüs fetih hadis-i þerîfi.



156



HAT SAN’ATI



Resim 214- Son halife Abdülmecid Efendi hattýyla celî sülüs levha. (Fatih Camii)



Resim 215- Muhsinzâde Abdullah Bey’e ait celî sülüs kitâbe. (Sultanhamam Haci Küçük Camii)



157



HAT SAN’ATI



Resim 216- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay hattýyla celî sülüs levha. (Tezhib: Gülsüm Gügercin; Ali Demirel Koleksiyonu - Ýstanbul)



158



HAT SAN’ATI



Resim 217- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait “Lafzatullah” levhasý.



159



HAT SAN’ATI



Resim 218- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait divâni levha. “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sýhhat gibi.” Kânûni Sultan Süleyman



160



HAT SAN’ATI



Resim 219- Hattat Hamid Aytaç hattýyla sülüs Âyetü’l-Kürsî.



Resim 220- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy’a ait celî ta’lik levha. (Talak Sûresi, 7)



161



HAT SAN’ATI



Resim 221- Hattat Abdülfettah Efendi’ye ait Bursa Ulucami’deki celî sülüs müsennâ levhanýn 1940 öncesi görünümü. (Fotoðraf: Mustafa Düzgünman. Muhittin Serin fotoðraf arþivi.)



Resim 222- Hattat Abdülfettah Efendi’ye ait Bursa Ulucami’deki celî sülüs müsennâ levha. (Alt kýsýmda bulunan hattat imzasý 1940’lý yýllarda siyah boya ile kapatýlmýþtýr.)



Resim 223- Sultan II. Mahmud imzalý, malâkâri tekniði ile yapýlmýþ celî sülüs levha. (Bursa Ulucami)



162



HAT SAN’ATI



Resim 224- Bursa Ulucami’de Þefik Bey hattýyla celî sülüs müsennâ vav’lar.



Resim 225- Hattat Halim Efendi’nin Þiþli Camii kubbe yazýsý.



163



HAT SAN’ATI



Resim 226- Günümüz hattatlarýndan Ali Toy hattýyla celî tâlik Âyetü’l-Kürsî levhasý.



164



HAT SAN’ATI



Resim 227- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait sülüs nesih hilye. (Hususi Koleksiyon - Ýstanbul)



165



HAT SAN’ATI



Resim 228- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait celî sülüs bir levha. (Tezhip: Fatma Özçay; Merhum A. Aydýn Bolak Koleksiyonu - Ýstanbul)



Resim 229- Günümüz hattatlarýndan Mehmet Özçay’a ait sülüs nesih bir kýt’a. (Tezhip: Ayten Tiryaki; Dr. Enver Gargaþ Koleksiyonu - Dubai)



166



HAT SAN’ATI



IX. BÖLÜM



HATTAT MEHMED ÞEVKÎ EFENDݒNÝN SÜLÜS-NESÝH (TSMK-GY 190/1) ve HATTAT HALÝM ÖZYAZICI’NIN RÝK’A MEÞKLERÝ



167



HAT SAN’ATI



168



HAT SAN’ATI



169



HAT SAN’ATI



170



HAT SAN’ATI



171



HAT SAN’ATI



172



HAT SAN’ATI



173



HAT SAN’ATI



174



HAT SAN’ATI



175



HAT SAN’ATI



176



HAT SAN’ATI



177



HAT SAN’ATI



178



HAT SAN’ATI



179



HAT SAN’ATI



180



HAT SAN’ATI



181



HAT SAN’ATI



182



HAT SAN’ATI



183



HAT SAN’ATI



184



HAT SAN’ATI



185



HAT SAN’ATI



186



HAT SAN’ATI



187



HAT SAN’ATI



188



HAT SAN’ATI



189



HAT SAN’ATI



190



HAT SAN’ATI



191



HAT SAN’ATI



192