Mikroekonomi [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview









MIKROEKONOMI Daron Acemoğlu



Massachusetts Teknoloji Enstitüsü



David Laibson



Harvard Üniversitesi



John A. List



Chicago Üniversitesi Editör



Asena Caner



TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Çevirenler Abuzer Pmar (7.



ve



1O. Bölüm) ve



Asena Caner (1., 2., 5.



11. Bölüm)



Aysun H1z1roğlu Aygün (16.



ve



Bahar Çelikkol Erbaş (9.



Esra Eren Baymd1r (4., 13.



i smail



Sağlam (5., 6., 15.



Orhan Aygün (16.



ve



Ufuk Demiroğlu (3. Beta



ve



12. Bölüm)



ve



ve



18. Bölüm)



14. Bölüm)



17. Bölüm)



18. Bölüm)



ve



8. Bölüm)



Copyright ©



2015 Pearson Edueation. Ine.



Tüm haklan saklıdır. Amerika Birleşik Devletleri'nde üretilmiştir. Bu



ürün telif hakkı ile korunmaktadır: yasaklanrruş olan herhangi bir çoğa! tma. bilgiye erişim sisteminde depolama. veya elektronik, mekanik. fotokopi yoluyla. kayda alma yoluyla veya herhangi başka bir şekilde aktarım yapılmadan önce yayıncıdan izin alınmalıdır. Bu eserin bazı kısımlannı kullanma izni almak için lütfen yazılı başvurunuzu Pearson Educa­ tion, Ine., Permissions Depanment. faksa gönderin.



221 River



Street, Hoboken, New Jersey



07030 adresine veya 201-236-3290 numaralı



Üreticiler ve satıcılar tarafından ürünü ayırt etmek için kullanılan pek çok gösterim ticari marka olarak değerlendirilir. Bu kitapta bu tür gösterimlerin göründüğü ve yayıncırun gösterimin ticari marka olduğundan haberdar olduğu yerlerde gösterimler büyük harflerle veya baş harfleri büyük harfle yazılmıştır.



DARON ACEMOGLU, DAVID LAIBSON, JOHN LIST tarafından yazılan MICROECONOMICS başlıklı bu kitabın ilk baskısı, Pearson Edueation Ine., Prentiee Hall tarafından yayınlanmıştır. Copyright© TÜRKÇE baskısı BETA BASIM YAYIM DAGITIM A.Ş. tarafından yayınlanmıştır. Copyright©



2015



2016



Başka kaynaklardan, kaynak belirtilerek ve teşekkür edilerek yapılan alıntılara ait atıflar kitap içerisinde metinde uygun yerlerde görülebilir.



Copyright©



2015 by Pearson Edueation, Ine. or its affiliates.



All rights reserved. Manufactured in the United States



of America. This publication is protected by Copyright, and permission should be obtained from the publisher prior ıo any prohibited reproduction, storage in a retrieval system, or transmission in any form or by any means, elecıronic, mechanical, photocopying, recording, or otherwise. For information regarding permissions, request forms, and the ap­ propriate canıacts within the Pearson Education Global Rights and Permission s department, please visit www.pearsoned. com/permissions/. Many of the designations by manufacturers and sellers to distinguish their products are claimed as trademarks. Where those designations appear in this book. and the publisher was aware of a trademark claim, the designations have been



printed in iniıial caps or all caps.



Authorized translation from the English language edition. entitled MICROECONOMICS, lst Edition by DARON ACEMOGLU: DAVID LAIBSON; JOHN LIST. published by Pearson Edueation, Ine, publishing as Prentice Hall. Copyright©



2015



All rights reserved. No part of this book may



be reprodueed or transmitted in any form or by any means.



eleetronic or mechanical, including photocop)'ing. recorıling or by any information storage retrieval system. without permission from Pearson Education, Ine. TURKISH language edition published by BETA BASIM YAYL\1 DAGITP>"! A... Copyright�!:;)



Yayın No,



3391



İşletme-Ekonomi Dizisi,



l.



Baskı- Nisan



ISBN:



769



2016- İstanbul



978- 605- 333- 568- 9



Tasarını Uygulama



Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.



Baskı ve Cilt



İnkıliip Kitabevi Yayın San. Tic. A.Ş.



8 10614)



Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. Altay Sok. No: Yenibosna-İSTANBUL Tel:



(0212)496 1 1 81



Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.



ı 1 Cağaloğlu 16136 (0212)511 54 32- 519 01 77 (0212)513 87 05- 511 36 50



N arlıbahçe Sok. No: Sertifika No: Tel: Fax:



www.betayayincilik.com



İstanbul



(Sertifika No:



2016



Tanınmış ekonomistlerden Daron Acemoğlu, David Laibson ve John List'in Microeco­ nomics başlıklı kitabını dilimize kazandırmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu kitap, üniversitelerde okutulan "Ekonomiye Giriş" derslerinde kullanılma amacıyla hazırlanmış bir eserdir. Kitap, ekonomi kitaplarında görmeye alışlan olduğumuz arz ve talep, tüketici problemi, üretici problemi, piyasa türleri gibi temel konuların yanı sua, ekonomistlerin özellikle son yıllarda üzerinde çalışmakta olduğu davranışsal ekonomi, deneysel ekonomi, ihaleler ve pazarlık ekonomisi gibi konulara geniş yer vermesi nedeniyle güncellik ve yeni­ likçilik açısından diğer ders kitaplarından önde yer almaktadır. Kitapta aynca oyun teorisi, dışsallıklar ve kamu malları konuları bu seviyedeki diğer ders kitaplanna göre daha geniş ve ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Kitabın göze çarpan bir farklılığı, ekonomi biliminin yaptığımız seçimlerle ve onların toplumsal etkileriyle ilgili olduğunun defalarca vurgulan­ masıdır. Yazarların öğrencilere tavsiyesi, ekonominin temel ilkelerini çok iyi öğrenmeleri ve bu ilkeleri kendi hayatlarında karar verirken uygulamalarıdır. Kitabın bir diğer ayırt edici özelliği, ekonomi bilimini üç ana tema üzerine kurarak anlatmasıdır; bunlar eniyilerne (en iyi olanm seçilmesi), denge (herkesin verdiği karardan memnun olması) ve ampirizm (te­ orinin verilerle sınanması gereği) dir. Bu ilkelerin kitabın farklı bölümlerinde tekrar tekrar karşımıza çıktığını görüyoruz. Kitaptaki her bölüm ampirik bir soru ile başlayıp bu soruyu gerçek veriler kullanarak cevaplamaktadu. Neredeyse her bölümde, öğrencilere gerçek ha­ yatta karşılaşılan bir soru sunulmakta, daha sonra bu sorunun ekonomistler tarafından nasıl incelendiği anlatılmaktadır. Teori verilerle buluşturularak öğrencilerin gerçek hayatta olup biten ekonomik olaylara daha donanımlı bir şekilde bakmalarını sağlanmaktadır. Bu değerli eserin çevirisi özenle ve titizlikle yapılmıştu. Kitabın bölümleri arasında dil uyumunun yakalanması amacıyla, projenin başlangıcında bir ön çalışma yapılarak kitapta geçen bütün terimierin Türkçe karşılıkları belirlenmiştir. Bazı İngilizce terimierin Türkçe yazında herkes tarafından kabul gören bir karşılığı bulunmamaktadır. Bu durumlarda terci­ himiz Türkçe yazında en sık kullanılan ve metindeki anlamı en iyi yansıtan terimleri kul­ Janmak olmuştur. Kitabın çevirisinde görev yapan çevirmenlerin isimleri (alfabetik sırada) ve üzerinde çalıştıkları bölümlerin numaralan aşağıda sıralanmıştır: Abuzer Pınar: Bölüm 7 ve lO



Asena Caner: Bölüm 1, 2, 5 ve 1 Aysun Hızıroğlu Aygün: Bölüm Bahar Çelikkol Erbaş: Bölüm



1 1 6 ve 18



9 ve 1 2



Esra Eren Bayındır: Bölüm 4 , 13 ve 1 4 İsmail Sağlam: Bölüm 5, Orhan Aygün: Bölüm



6 , 15 ve 1 7 16 v e 18



Ufuk Demiroğlu: Bölüm 3 ve 8 Hocalanmızdan İsmail Sağlam, Esra Eren Bayındır ve Bahar Çelikkol Erbaş, yardımcı edi­ tör olarak görev yapmayı kabul ederek terimierin karşılıklarının bulunmasına ve çevirilen metinlerin gözden geçirilip hataların düzeltilmesine katkıda bulunmuşlardır. İsmi geçen değerli hocalarımızın yardımları olmadan bu projeyi tamamlamak mümkün olmazdı. Kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkese, başta yardımcı editörlerimize, çevirmen­ Ierimize ve yayınevi temsilcisi Nur Baylav ve Gülgonca Çarpık'a, en içten teşekkürlerimi sunuyor, kitabın ekonomi bilimini öğrenmeye başlayan öğrenciler tarafından beğenilerek okunmasını umut ediyorum. Proje ekibi adına, Çeviri Editörü Asena Caner.



Önsöz



iii



Bize her gün ilham veren Asu, Nina ve ]ennifer'a sevgilerle.



Daron Acemoğlu, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (Massachusetts Institute of Techno­ logy) Ekonomi Bölümünde Elizabeth ve James KiJiian Ekonomi Profesörüdür. Ekonomi alanında lisans derecesini 1 989'da York Üniversitesi' nden, matematiksel ekonomi ve eko­ nometri alanında yüksek lisans derecesini 1 990'da Londra Ekonomi Okulu' ndan (London School of Economics) ve ekonomi doktora derecesini 1 992'de yine aynı okuldan almıştır. Amerika Ulusal Bilimler Akademisi (National Academy of Sciences), Amerika Sanat ve Bilimler Akademisi (the American Academy of Arts and Sciences), Ekonometri Derneği (the Econometric Society), Avrupa Ekonomi Kurumu (the European Economic Association) ve Çalışma Ekonomisi Derneği (the Society of Labor Economists) adlı mesleki kuruluşların seçilmiş üyesidir. Aralannda 2004'te Chicago Üniversitesi' nden T. W. Shultz Ödülü (açılış ödülü), yine 2004 ' te çalışma ekonomisine yapmış olduğu üstün katkılar nedeniyle verilen Sherwin Rosen Ödülü (açılış ödülü), 2006'da Türkiye B ilimler Akademisi' nin verdiği B ilim Ödülü ve 2007'de B udapeşte'deki Rajk College tarafından verilen John von Neumann Ödülü de bulunan çok sayıda ödül ve burs almıştır. Kendisi ayrıca iki senede bir Amerika Ekonomi Kurumu (American Economic Association) tarafından ABD'de 40 yaşın altındaki en iyi ekonomiste verilen John Bates Clark Ödülü' ne 2005 senesinde layık görülmüştür. Buna ek olarak, yine iki senede bir ekonomi alanındaki kalıcı etkiye sahip çalışmalara verilen Erwin Plein Nemmers Ödülü' nü almıştır. Utrecht Üniversitesi and Boğaziçi Üniversitesi tarafından Onursal Doktora derecesine layık görülmüştür. Araştırma alanları politik ekonomi, ekonomik gelişme ve büyüme, beşeri sermaye teorisi, büyüme teorisi, inovasyon, arama teorisi, ağ ekonomisi ve öğrenmedir. Kitapları arasında Woodrow Wilson ve William Riker ödüllerini alan Economic Origins of Dietatarship and Democracy (James A. Robinson ile ortak), Introduction to Modern Economic Growth ve New York Times'in en çok satanlar listesine giren Why Nations Fail: The Origins ofPower, Prosperity, and Poverty (James A. Robinson ile ortak) bulunmaktadır. David Laibson, Harvard Üniversitesi' nde Robert I. Goldman Ekonomi Profesörüdür. Kendisi ayrıca Ulusal Ekonomi Araştırmalan Bürosu' nda (National Bureau of Economic Research) Varlık Fiyatlama, Ekonomik Dalgalanmalar ve Yaşianma Çalışma Gruplarında araştırmacıdır. Araştırmaları davranışsal ekonomi alanında yoğunlaşmış olan Laibson, Harvard Üniversitesi ' nde İnsan Davraruşının Temelleri Girişiminin (Foundations of Hu­ man Behavior Initiative) başkanıdır. Çeşitli dergilerin editörler kurullarında hizmet verme­ nin yanı sıra Sağlık ve Yaşlılık Çalışması' nın (the Health and Retirement Study, National Institutes of Health) ve Emeklilik Araştırması Konseyi' nin (the Pension Research Coun­ cil, Wharton) yönetiminde görev yapmaktadır. Ayrıca Harvard' ın Emeklilik Yatırım Ko­ mitesi' nde (Pension Investment Committee) ve Tüketicilerin Finansal Açıdan Korunması B ürosu'nun (Consumer Financial Protection Bureau) Akademik Araştırma Konseyi' nde bulunmaktadır. Marshall bursuna layık görülmüş olup, Ekonometri Derneği (Economet­ ric Society) ve Amerika Sanat ve B ilimler Akademisi (American Academy of Arts and Sciences) üyesidir. Bunlara ek olarak, yaşam boyu finansal güvence konusundaki üstün akademik çalışmalarından dolayı TIAA-CREF'in Paul A. Samuelson Ödülü'nü almıştır. Laibson, ekonomi alanında lisans derecesini Harvard Üniversitesi ' nden en yüksek onur



vi



ile, ekonometri ve matematiksel ekonomi alanında yüksek lisans derecesini Londra Eko­ nomi Okulu' ndan (London School of Economics) ve ekonomi alanında doktora derecesini Massachusetts Teknoloji Enstitüsü' nden (Massachusetts Institute of Technology) almıştır. Doktora derecesini aldığı 1 994 yılından beri Harvard'da ders vermektedir. Ders verme ko­ nusundaki başansı ile Harvard' ın Phi Beta Kappa Ödülü' ne ve Harvard College Profesör­ lüğüne layık görülmüştür.



John A. List, Chicago Üniversites i ' nde Homer J. Livingston Ekonomi Profesörü ve Eko­ nomi Bölüm Başkanıdır. List, 20 1 0 yılında Tarım Ekonomisi ve Uygulamalı Ekonomi Kurumu (Agricultural and Applied Economics Association) tarafından Kenneth Galbraith Ödülü ' ne layık görülmüştür. Amerika Sanat ve B ilimler Akademisi (the American Aca­ demy of Arts and Sciences) üyesidir. Journal of Economic Perspectives adlı bilimsel dergi­ nin editörü, American Economic Review ve Journal of Economic Literature adlı bilimsel dergilerin yardımcı editörüdür. Araştırmaları mikroekonomi ve özellikle de hem pozitif hem de normatİf soruların cevaplanmasında deneysel yöntemlerin kullanılması üzerine yo­ ğunlaşmıştır. Zamanının çoğunu, sahada kullanılabilecek deneysel yöntemlerin tasarian­ ması ve bu yöntemlerin çevresel düzenlemeler, güdüler, tercihler, değerler ve kurumların ekonomik özelliklerinin araştınlmasında kullanımı üzerine harcamaktadır. Son zaman­ larda, hayırseverlik ekonomisi ile ilgilenmekte ve insanların neden bağış yaptığı ve ilk kez bağışta bulunanlarla daha önce bağış yapmış olanlar için tasarianabilecek optimal güdüler üzerine çalışmaktadır.



Yazarlar Hakkında



vii



Bölüm 1



Ekonominin İlkeleri ve Uygulama Alanı



Bölüm 2



Ekonomik Yöntemler ve Ekonomik Sorular



Bölüm 3



Eniyilerne (optimizasyon): Yapabileceğinizin



20



42



En İyisini Yapmak



60



Bölüm 4



Talep, Arz ve Denge



Bölüm S



Tüketiciler ve Güdüler



Bölüm 6



Satıcılar ve Güdüler



Bölüm 7



Tam Rekabet ve Görünmez El



Bölüm 8



Ticaret



Bölüm 9



Dışsallıklar ve Kamu Malları



Bölüm 1 O



Ekonomide Devlet: Vergilendirme



86 ı ı4 ı44



ı70



ve Düzenleme



ı 98



226



Bölüm 1 1 Üretim Faktörleri Piyasası Bölüm 12 Monopal



2



252



274



Bölüm 13 Oyun Kuramı ve Stratejik Oyun Bölüm 14 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



300 322



Bölüm 15 Zaman ve Risk İçeren Ödünleşimler Bölüm 16 Bilgi Ekonomisi



366



Bölüm 17 ihaleler ve Pazarlık Bölüm 18 Sosyal Ekonomi



348



384



404



ix



Bölüm 1: Ekonominin ilkeleri ve Uygulama Alanı 1.1 Ekonominin Kapsamı



32 33



Sorular



2



Problemler



Ek: Grafikleri Oluşturmak ve Yorumlamak



34



3



Güdüler Üzerine B ir Çalışma



34



Ekonomik B irimler ve Ekonomik Kaynaklar



3



Deney tasarımı



34



Ekonominin Tanımı



4



Değişkenierin Tanımlanması



35



Pozitif Ekonomi ve Normatİf Ekonomi



5



Neden ve Sonuç



37



Mikroekonomi ve Makroekonomi



6



Ek Problemler



1.2 Ekonominin Üç ilkesi



6



Ek Anahtar Terimler



40 41



1.3 Ekonominin Birinci ilkesi: Eniyilerne



7



Ödünleşim ve bütçe kısıtı



8



Fırsat Maliyeti



8



Maliyet-Yarar Analizi



9



KanıtaDayalı Ekonomi: Facebook bedava mıdır? 1 0 1.4 Ekonominin ikinci ilkesi: Denge Bedavacı Sorunu



14



Eniyilerne Yapar mı?



1.6 Ekonomi Sizin işinize Yarar mı?



15



Sorular



16 16 17



Problemler



17



Bölüm 2: Ekonomik Yöntemler ve Ekonomik Sorular 2.1 Bilimsel Yöntem



20



21



B ir Ekonomik Model



23



KanıtaDayalı Ekonomi: Üniversite mezunları ne 24



Ortalamalar



25



Anekdota Dayanarak Kanıtlamak



25



2.2 Nedensellik ve Korelasyon Kırmızı ve Mavi Kampanyalar Nedenselliğe karşı Korelasyon Deneysel Ekonomi ve Doğal Deneyler



2.3 Ekonomik Sorular ve Cevapları Özet Anahtar Terimler



45



3.2 Seviyelerde Eniyilerne



46



48



Karşılaştırmalı Statik Analiz



3.3 Farklarda Eniyileme: Marjinal Analiz



so 50



Marj inal Maliyet



KanıtaDayalı Ekonomi: Evin kiralama maliyetini konumu nasıl etkiler?



53



Anahtar Terimler



56 56



Sorular



57



Problemler



57



Özet



Bölüm 4: Talep, Arz, ve Denge 4.1 Piyasalar Rekabetçi Piyasalar



4.2 Alıcılar Nasıl Davranır?



60 61



62 63



Talep Eğrileri



64



26



Ödeme İstekliliği



64



26



B ireysel Talep Eğrilerinden Toplam Talep Eğrilerine



65



27



Piyasa Talep Eğrisinin Oluşturulması



66



28



Talep Eğrisinin Kayması



67



KanıtaDayalı Ekonomi: Acaba kişileri bir sene daha fazla eğitim almaya yasalar yoluyla zorlamak ücretleri ne kadar artınr?



43



21



Modeller v e Veriler



kadar daha fazla kazanır?



42



3.1 Eniyilemenin iki Çeşidi: Odak Farkı



13 14



Anahtar Terimler



Yapabileceğinizin En iyisini Yapmak



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Kişiler Gerçekten



1.5 Ekonominin Üçüncü ilkesi: Ampirizm Özet



Bölüm 3: Eniyilerne (optimizasyon):



29 30



32 32



KanıtaDayalı Ekonomi: Benzinin fiyatı daha düşük olsaydı insanlar ne kadar daha fazla benzin alırdı? 4.3 Satıcılar Nasıl Davran ır?



69 71



Arz Eğrileri



71



Kabul Etme İstekliliği



72



B ireysel Arz Eğrisinden Piyasa Arz Eğrisine



72



Arz Eğrisinin Kayması



72 xi



4.4 Arz ve Talep Dengesi Rekabetçi Dengede Eğri Kayması



75



Malların Üretilmesi: Girdiler Çıktılara Nasıl



77



Dönüşür?



4.5 Devlet Benzin in Fiyatını Belirlemeye Çalışsaydı Ne Olurdu?



79



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Piyasa Fiyatlarını Sabitlemenin İstenmeyen Sonuçları



81



Özet



82



Anahtar Terimler Sorular



83 83



Problemler



84



Bölüm 5: Tüketiciler ve Güdüler



86



5.1 Satın Alıcının Problemi



87



116



İş Yapmanın Maliyeti: Maliyet Eğrilerini 1 18



Tanıştırıyoruz



Seçimlerimiz ve Sonuçları : Ortalama Maliyet ve 1 20



Marj inal Maliyet İş Yapmanın Ödülü: Hasılat Eğri sini Tanıştırıyoruz



1 20



Parçaları Birleştirelim: Üç Bileşeni Kullanarak Yapabileceğinizin En iyisini Yapmak



1 22



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Birim B aşı Kan Değil, 1 24



Toplam Kan Ençoklamak



6.3 Satıcının Probleminden Arz Eğrisine



1 24



Arzın Fiyat Esnekliği



1 25



(işletmeyi) Kapatma



1 26



Tercihlerimiz



87



6.4 Üretici Artığı



1 27



Mal ve Hizmetlerin Fiyatlan



88



6.5 Kısa Dönemden Uzun Döneme



1 29



1 30



Uzun Dönem Arz Eğıisi



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Mutlak ve yüzdelik tutarlar Bütçemiz



5.2 Parçaları Birleştirelim Fiyatlarda Değişim



88



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Bir Araba Üretim



89



Fabrikasını Ziyaret Etme



90



6.6 Firmadan Piyasaya: Uzun Dönem



92



Rekabetçi Denge



130 1 31



93



Firma Girişi



131



5.3 Satın Alıcının Problemin den Talep Eğrisine



93



Firma Çıkışı



1 32



5.4 Tüketici Artığı



95



Uzun Dönemde Sıfir Kar



1 33



Ekonomik Kar ve Muhasebe Karı



1 34



Gelirde Değişim



Olumsuz bir His: Fiyat Yükseldiğinde Tüketici Artığında Kayıp Yaşanınası



96



Kanıta Dayalı Ekonomi : B ir sigara tiryakisi ayda



5.5 Talep Esneklikleri Talebin Fiyat Esnekliği



97 1 00



1 00



Anahtar Terimler Sorular Problemler



Talep Eğrisi Üzerinde Aşağı ve Yukarı Doğru Hareket 1 0 1



Ek: Firmaların Farklı Maliyet Yapılarına



Esneklik Ölçütleri



1 02



Sahip Olduğu Durum



Talebin Fiyat Esnekliğinin Belirleyicileri



1 03



Talebin Çapraz Fiyat Esnekliği



1 05



Talebin Gelir Esnekliği



105



Bölüm 7: Tam Rekabet ve Görünmez El



1 06



7.1 Tam Rekabet ve Etkinlik



Bırakalım Veriler Konuşsun: McDonald's Esneklikler ile İlgilenmeli mi?



1 35



1 38 1 39 1 39 1 40 1 42



144 1 45



1 07



Sosyal Artık



1 46



Anahtar Terimler



1 07



Pareto Etkinliği



1 48



Sorular



1 08



Problemler



1 09



Özet



Ek: Tercihleri Kayıtsızlık Eğrileri ile Temsil



7.2 Görünmez Elin Kapsamını Genişletmek: Bireyden Firmaya



1 48



7.3 Görünmez Elin Kapsamını Genişletmek:



111



Kaynakların Endüstriler Arasında Tahsisi



1 52



Ek Sorular



113



7.4 Fiyatlar Görünmez Eli Yönlendirir



1 55



Ek Anahtar Terimler



113



Etmek: Bütçe Kısıtının Bir Başka Kullanımı



Bölüm 6: Satıcılar ve Güdüler



1 14



6.1 Tam Rekabetçi Bir Piyasada Satıcılar



115



6.2 Satıcının Problemi



115



xii



etanot üreticilerini nasıl etkilerdi? Özet



1 00 dolarlık bir ödeme karşılığında alışkanlığından vazgeçer mi?



Kanıta Dayalı Ekonomi: Bir etanol sübvansiyonu



içindekiler



Etkinlik Kaybı



1 56



Komuta Ekonomisi



1 57



Seçimlerimiz ve Sonuçları : Katrina Felaketi sonrasında FEMA ve Walmart Merkezi Plancı



158 1 59



Seçimlerimiz ve Sonuçları : Kınart' ta Komuta ve Kontrol



161



7.5 Hakkaniyet ve Etkinlik



1 61



Kanıta Dayalı Ekonomi: Kendi çıkan peşinde koşan insanlardan oluşan bir piyasa toplumun genel refahını ençoklayabilir mi? Özet Anahtar Terimler Sorular Problemler



Bölüm 8: T icaret 8.1 Üretim Olanakları Eğrisi Fırsat Maliyetini Hesaplama



8.2 T icaretin Temeli: Karşılaştırmalı Üstünlük



1 62



1 66 1 66 1 66 167



170 1 71



1 73 1 74



Özelleşme



1 75



Mutlak Üstünlük



ı 75



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Karşılaştırmalı Üstünlük Üzerine Bir Deney Ticaretin Fiyatı



8.3 Eyaletler Arası Ticaret



ı 76 1 77 1 78



Seçimlerimiz ve Sonuçları: LeBron James kendi evini boyamalı rru? Ekonominin Bütününde ÜOE Eyaıetler Arası Karşılaştırmalı Üstünlük ve Özelleşme



8.4 Ülkeler Arası Ticaret Ülkeler Arasındaki Ticaretin Belirleyicileri



Bırakalım Veriler Konuşsun: Adil Ticaret ü���



ı 79 ı 79 ı8ı 1 82



1 84 ı�



Görünmez Elin İşlemediği Bir Durum: Olumsuz (Negatif) Dışsallıklar



200



Görünmez Elin İşlemediği Bir Durum: Olumlu (Pozitif) Dışsallıklar



202



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Düşünemediğiniz 204



Noktalarda Olumlu Dışsallıklar



205



Parasal Dışsallıklar



9.2 Dışsallıklara Özel Kesimin Bulduğu Çözümler



205



Özel Kesimin Bulduğu Çözümler: Pazarlık



206



Coase Teoremi



206



Özel Kesimin B ulduğu Çözümler: Doğru Olanı Yapmak



207



9.3 Dışsallıklara Devletin Bulduğu Çözümler



208



Devletin Bulduğu Çözümler: Komuta-ve-Kontrol Politikalan



208



Devletin Bulduğu Çözümler: Piyasa-Taban lı Yaklaşımlar



209



Düzeltici Vergiler ve Teşvikler



209



Bırakalım Verilen Konuşsun : Dışsallıklan Nasıl Değerleriz?



210



Bırakalım Verilen Konuşsun : Attıkça Öde: Tüketiciler de Olumsuz Dışsallık Yaratırlar!



21 1



9.4 Kamu Malları



21 2



Kamu Mallarının Devlet Tarafından Arz Edilmesi



2ı3



Seçimlerimiz v e Sonuçları : Bedavacıların İkilemi



2ı4 216



Kamu Mallannda Özel Tedarik



9.5 Ortak Kaynak Malları



21 8



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Ortak Kaynak



İhracatçı Uluslarda Kazananlar ve Kaybedenler



1 85



Mallarının Trajedisi



219



İthalatçı Uluslarda Kazananlar ve Kaybedenler



1 86



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Balık Av lama Yanşı



2 ı9



Dünya Fiyatlan Nereden Geliyor?



ı 87



Kanıta Dayalı Ekonomi: İngiltere Kraliçesi



B ir Ülkenin Karşılaştırmalı Üstünlüğünü Belirleyen Faktörler



1 87



Wembley Stadyumo'na Gidiş Geliş Zamanını Nasıl Azaltabilir?



8.5 Serbest Ticarete Karşı Argümanlar



1 88



Özet



222 222 222 223



Ulusal Güvenlik Kaygılan



1 88



Anahtar Terimler



Küreselleşme Korkusu



ı 88



Sorular



ı 88



Problemler



Çevresel ve Kaynaklarla İlgili Kaygılar Genç Endüstri Argümanları



ı 89



Gümrük Vergilerinin Etkileri



1 89



Kanıta Dayalı Ekonomi: Serbest ticaret işinizi kaybetmenize neden olur mu? Özet Anahtar Terimler Sorular Problemler



Bölüm 9: Dışsallıklar ve Kamu Malları 9.1 Dışsallıklar



191



1 93 1 93 1 94 1 94



220



Bölüm 10: Ekonomide Devlet: Vergilendirme ve Düzenleme



226



10.1 Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD)



Vergilendirme ve Kamu Harcamaları



227



Para Nereden Gelmektedir?



228



Devlet Neden Vergi Almakta ve Harcama Yapmaktadır?



230



Bırakalım Verilen Konuşsun: Federal Gelir



1 98 1 99



232



Vergisi Dilimlerini Anlama Vergilendirme: Vergi Yansıması ve Dara Kaybı (Toplumsal Kayıp)



i çindekiler



234



xiii



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Toplumsal Kayıp



Sorular



270 270



Problemler



271



Anahtar Terimler



237



Vergiye Bağlıdır



10.2 Düzenleme



239



Doğrudan Düzenleme



239



10.3 Devlet Aksaklıkiarı



242



Bölüm 12: Monopol



274



Bürokrasinin Doğrudan Maliyetleri



242



Yolsuzluk



243



12.1 Yeni Bir Piyasa Yapısına Giriş



275



244



12.2 Piyasa Gücünün Kaynakları



27 6



Kayıtdışı Ekonomi



10.4 Etkinliğe Karşı Hakkaniyet



244



Yasal Piyasa Gücü



276



10.5 Tüketici Egemenliği ve Pederşahi Görüş



245



Doğal Piyasa Gücü



277



246



Tartışma



Yapmak



Kanıta Dayalı Ekonomi: Devletin optimal büyüklüğü nedir?



246



Bırakalım Veriler Konuşsun : Özel Sektörün İşiettiği Seyahatlerin Etkinliğine Karşı Devletin İşiettiği Seyahatlerin Etkinliği



248



Özet



249



Anahtar Terimler



249 249 250



Sorular Problemler



Bölüm 1 1: Üretim Faktörleri Piyasası



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Temizlerken Vurgun



252



11.1 Rekabetçi Emek Piyasası Emek talebi



253



254



11.2 Emek Arzı: Boş Zaman-Çalışma Ödünleşiminiz



256



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Web Sayfası ve Bilgisayar Programı Üretmek Emek Piyasası Dengesi: Arzın Taleple Buluşması



258 258



Bırakalım Veriler Konuşsun: "Sosisli



Temel Kaynakları Kontrol Etme



278



Ölçek Ekonomisi



278



12.3 Monopolün Problemi



280



Fiyat, Marjinal Hasılat ve Toplam Hasılat



282



12.4 Optimal Miktar ve Fiyatın Seçimi



284



Optimal Fiyatın Belirlenmesi



284



Monopot Karını Nasıl Hesaplar



286



Monopolün Arz Eğrisi Var mıdır?



286



12.5 Görünmez Elin işlemediği Bir Durum: Monopolün Topluma Maliyeti



287



12.6 Etkinliğin Tekrar Sağlanması



288



Fiyat Farklılaştırmasının Üç Derecesi Fiyat Farklılaştırması Uygulamada



29 1



12.7 Monopele Yönelik Devlet Politikası



292



Microsoft'un Davası



292



Fiyat Düzenlemesi



293



Kanıta Dayalı Ekonomi : Monopol toplum içi iyi olabilir mi?



259



Özet



Emek Arzı Kaydıraçları



259



Anahtar Terimler



11.3 Ücret Eşitsizliği Beşeri sermayenin farklı olması



261



262



Seçimlerimiz ve Sonuçları: işbaşı Eğitimin Maliyetini Karşılamak



263



Ücrette telafi edici farklar



263



Emek piyasasında ayrımcılık



263



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Ücrette Telafi Edici Farklar Ücret Eşitsizliğinin Zaman İçindeki Değişimi



264 266



Fiziksel Sermaye ve Toprak



267



ayrımcılık var nudır?



xiv



268



270



Özet



i çindekiler



Sorular Problemler



297



Bölüm 13: Oyun Kuramı ve Stratejik Oyun 13.1 Eşanlı Hamle Oyunları



300 301



En İyi Tepki ve Tutuklular Açmazı



302



Baskın Stratejiler ve Baskın Strateji Dengesi



303



Baskın Stratejisi Olmayan Oyunlar



13.2 Nash Dengesi



303 305



306



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Çalışmak mı Sörf Yapmak mı?



Kanıta Dayalı Ekonomi: Emek piyasasında



294



296 296 296



Nash Dengesinin Bulunması



11.4 Diğer Üretim Faktörlerinin Piyasası:



289



Bırakalım Veriler Konuşsun : Üçüncü Derece



Emek Talebi Kaydıraçları



26 1



284



Optimal Üretim Miktarının Belirlenmesi



258



Ücretler Gerçekten Azalır mı?



279



Hasılat Eğrileri



Sandviçler B urada!"



Bırakalım Veriler Konuşsun : Emek Arzı Artınca



277



13.3 Nash Dengesinin Uygulamaları Ortak Malların Trajedisi -Tekrar Ele Alıyoruz



307 308



308



Sıfır Toplamlı Oyunlar



309



344



Problemler



13.4 Kişiler Böyle Oyunları Aslında Nasıl Oynarlar? Penaltı Atışlarında Oyun Kuramı



13.5 Yaygın Biçimli Oyunlar Geriye Dönük Çıkanın İlk-Hamle Avantaj ı, Kendini Bağlama ve intikam



31 0



310 31 1



312 313



KanıtaDayalı Ekonomi : Kendinizi başka birinin yerine koymanın değeri var mıdır?



3 14



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Hayatta Her Şey Para Değil



317



Anahtar Terimler



31 7 31 7



Sorular



31 8



Problemler



31 8



Özet



322



14.1 iki Piyasa Yapısı Daha



323



14.2 Oligopol



324



Oligopolistin Problemi



325



Homojen Ürünlerle Oligopol Modeli



325



Yapabileceğinizin En İyisini Yapmak: Kannızı Ençoklamak için Nasıl Fiyatlandırmalısınız?



326



Farklılaştınlmış Ürünlerle Oligopol Modeli



327



Bırakalım Veriler Konuşsun : Havayolu Fiyat Savaşlan Gizli Anlaşma: Fiyatları Yüksek Tutmanın B ir Yolu



Bırakalım Veriler Konuşsun : Aldatmak veya Aldatmamak: İşte Bütün Mesele Bu



329 329 33 1



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Uygulamada Gizli Anlaşma



14.3 Monopolcü Rekabet Monopolcü Rekabetçinin Problemi



332 332



332



Yapabileceğinizin En İyisini Yapmak: Bir Monopolcü Rekabetçi Karını Ençoklama Yöntemi



333



Bırakalım Veriler Konuşsun : Neden Bazı Firmalar Reklam Verir B azıları Vermez? B ir Monopolcü Rekabetçi Km Nasıl Hesaplar?



334 334



Monopolcü Rekabetçi Bir Endüstride Uzun Dönem Dengesi



14.4 Görünmez Elin işlemediği Bir Durum Piyasa Gücünün Düzenlenmesi



14.5 Özet: Dört Piyasa Yapısı



Kanıta Dayalı Ekonomi : Bir piyasayı rekabetçi hale getirmek için kaç firma gereklidir? Özet Anahtar Terimler Sorular



335



337 338 339



340



343 343 343



348



15.1 Zaman ve Riskin Modellenmesi



349



15.2 Paranın Zaman Değeri



350



Gelecekteki Değer ve Bileşik Faiz



350



B orç Alma ve Borç Verme



352



Bugünkü Değer ve İskontolama



353



15.3 Zaman Tercihleri



355



Zaman İskontolaması



355



Tercihleri (Zıt Yönde) Değiştirme



356



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Tercihierin (Zıt Yönde) Değişmesini Öngörememek



357



KanıtaDayalı Ekonomi: Kişiler anında ödüllenme yönünde bir tercih gösterir mi?



Bölüm 14: Oligopol ve Monopolcü Rekabet



Bölüm 15: Zaman ve Risk içeren Ödünleşimler



15.4 Olasılık ve Risk



357 358



Rulet Tekerlekleri ve Olasılıklar



358



Bağımsızlık ve Kumarbazın Yanılgısı



359



Beklenen Değer



360



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Kumar Oynamaya Değer mi ?



361



Garanti Süresini Uzatmak



36 1



15.5 Risk Tercihleri



362



363



Özet Anahtar Terimler



364



Sorular



364 364



Problemler



Bölüm 16: Bilgi Ekonomisi



366



16.1 Asimetrik Bilgi



367



Gizli Özellikler: İkinci El Araba Piyasasında Ters Seçim



368



Gizli Özellikler: Sağlık Sigortası Piyasasında Ters Seçim



369



Piyasanın Ters Seçim Çözümü: Sinyal Gönderme



370



Seçimlerimiz ve Sonuçları : Şu Anda Bir Sinyal Gönderiyor musunuz?



371



KanıtaDayalı Ekonomi : Neden yeni arabalar galeriden ayrıldıkları anda önemli bir değer kaybına uğrarlar?



37 1



Seçimlerimiz ve Sonuçları: Bir Kuyruğun Hikayesi



373



16.2 Gizli Eylemler: Ahlaki Tehlike Barındıran Piyasalar



373



Bırakalım Veriler Konuşsun : Bisikletinizdeki 374



Ahlaki Tehlike Piyasanın Emek Piyasasındaki Ahlaki Tehlikeye Çözümleri: Etkinlik Ücreti Piyasanın Sigorta Piyasasındaki Ahlaki Tehlikeye Çözümleri: Oyuna Dahil Olmak içindekiler



374 375 XV



Bırakalım Veriler Konuşsun : Laboratuvardili



Bırakalım Veriler Konuşsun : Öğretmenler için güdüler tasadamak



376



Kanıta Dayalı Ekonomi: Neden özel sağlık



Diktatörler



412



Kanıta Dayalı Ekonomi: Adaletiilik insanlar



sigortası böyle pahalı?



377



16.3 Asimetrik Bilgi Dünyasında Kamu



için önemli midir?



18.2 Güven ve intikam Ekonomisi



Politikaları



412 41 4



378



Güven Ekonomisi



415



Devlet Müdahalesi ve Ahiili Tehlike



379



intikam Ekonomisi



416



Hakkaniyet-Etkinlik Ödünleşimi



379



Seçimlerimiz ve Sonuçları : Öç Almanın



Bir Asil-Vekil Sorunu Olarak Suç ve Ceza



379



Evrimsel B ir Mantığı Var mıdır?



Bırakalım Veriler Konuşsun : İş Arayanlar Arasındaki Ahiili Tehlike



380



Anahtar Terimler



381 381



Sorular



381



Problemler



382



Özet



18.3 Başkaları Kararlarımızı Nasıl Etkiler?



418 41 8



Tercihlerimiz nereden gelir?



418



Akran Etkileri Ekonomisi



418



Bırakalım Veriler Konuşsun: Ekonomi Sizin İçin Kötü müdür? Kalabalığı Tilip Etmek: Sürü Davranışı



419 420



Bırakalım Veriler Konuşsun: Akranlarınız Bel



Bölüm 17: ihaleler ve Pazarlık



384



17.1 ihaleler



385



Çevrenizi Etkiler



42 1



Seçimlerimiz ve Sonuçları: B ir İnternet Araştırmacısı mısınız?



422



422



ihale Türleri



387



Özet



Açık-Sesli İngiliz ihaleleri



387



Anahtar Terimler



422



Sorular



423 423



Bırakalım Veriler Konuşsun: Pusu Atışı Yapmalı mı Yapmamalı mı?



388



Açık-Sesli Bollandalı ihaleleri



389



Kapalı Zarf: Birinci Fiyat ihalesi



390



Kapalı Zarf: İkinci Fiyat ihalesi



39 1



Hasılat Eşdeğerlik Kurarnı



393



Kanıta Dayalı Ekonomi: Bir eBay ihalesinde 394



nasıl teklif vermelisiniz?



17.2 Pazarlık



395



Pazarlık Çıktılarını Ne Belirler?



395



Pazarlık Uygulamada: Ültimatom Oyunu



396



Pazarlık ve Coase Teoremi



398



Kanıta Dayalı Ekonomi: Hanehalkının parasını nasıl harcayacağım kim belirler?



399



Bırakalım Veriler Konuşsun: Cinsiyet Oranları da Pazarlık Gücünü Değiştirir



40 1



401 401 401 402



Özet Anahtar Terimler Sorular Problemler



Bölüm 18: Sosyal Ekonomi



404



18.1 Adaletiilik ve Hayırseverlik Ekonomisi



Hayırseverlik Ekonomisi



405



405



Bırakalım Veriler Konuşsun: B ağış yapmak daha maliyetli olduğunda insanlar daha mı az bağış yaparlar?



407



Bırakalım Veriler Konuşsun: İnsanlar neden bağış yaparlar?



408



Adaletiilik Ekonomisi



409



xvi



i çindekiler



Problemler



Sonnotlar Sözlük



427



Dizin



441



431



Ekonomiyi seviyoruz. Ekonomik sistemin çalışmasım şaşkınlıkla ve hayranlıkla izliyoruz. B ir akıllı telefon satın aldığırruzda, karmaşık tedarik zincirini ve dünyanın dört bir yanında üretilen parçalann birleşmesiyle meydana gelmiş olan hayranlık uyandıncı bir teknolojik ürünü ve onun yapırrunda rol oynarruş olan yüz binlerce kişiyi düşünüyoruz. Piyasanın kimse tarafından yönetilmeden bu dünyanın tüm işini yapabilme becerisi bi­ zim için bilincin varlığından veya yaşamın kendisinden daha az derin olmayan bir feno­ mendir. Bizce piyasa sisteminin yaratılması insanoğlunun en büyük başanlarından biridir. Bu kitabı ekonomik fikirlerin basitliğini ve onların dünyada olup bitenleri açıklama, ön­ görme ve geliştirme konusundaki olağanüstü gücünü vurgulamak için yazdık. Öğrencilerin ekonomik analizin temel ilkelerini çok iyi öğrenmelerini istiyoruz. Bunu düşünerek, eko­ nomik yaklaşımın merkezinde olan üç esas fikri belirledik: eniyileme, denge ve ampirizm. Soyutmuş gibi görünen bu sözcükler aslında gayet rahatça anlayabileceğimiz üç temel fikri temsil etmektedir.



Bak1ş Aç1m 1z: Birleştirici Üç Tema Birinci temel ilke, insaniann m�mkün olan alternatifler arasından en iyisini seçmeye çalış­ tıklarıdır: buna eniyilerne diyorıh. insaniann her zaman başarılı bir şekilde eniyilerne yap­ tığını varsayrruyoruz, ama bunu yapmaya çalıştıklarına ve çoğu zaman bu konuda oldukça başarılı olduklarına inanıyoruz. Karar verici birimlerin çoğu en yüksek net yaran sağlayan alternatifi seçmeye çalıştığı için, eniyilerne insan davranışını öngörmede kullanılabilecek faydalı bir araçtır. Eniyilerne aynı zamanda kural belirleme konusunda da oldukça fayda­ lıdır. Kişilere eniyilemenin nasıl ve hangi kurallara göre yapıldığını öğreterek, onların kararlarını ve dolayısıyla yaşam kalitelerini iyileştirebiliriz. Bu dersin sonlarına doğru her öğrenci -karmaşık matematik kullanmadan, sadece ekonomik düşünce yöntemini kullana­ rak- usta bir şekilde eniyilerne yapıyor haline gelmiş olmalıdır. İkinci temel ilke, birincinin uzantısıdır: ekonomik sistemler dengede çalışırlar. Denge, herkesin aynı anda eniyilerne yapmaya çalıştığı durumdur. Öğrencilerin, eniyilerne yapa­ nın sadece kendileri olmadığını anlamalarını istiyoruz. B ir ekonomik sistem, eğer her birey farklı bir şekilde davrandığında daha iyi bir sonuç elde edemeyeceğini hissediyorsa denge­ dedir. Denge ilkesi, ekonomik birimler arasındaki etkileşime dikkat çeker. Örneğin, Apple mağazalarında milyonlarca iPhone bulunmaktadır, çünkü milyonlarca tüketici mağazalara gidip bu ürünleri satın alacaktır. Öte yandan, milyonlarca tüketici Apple mağazalanna gi­ der, çünkü bu mağazalar iPhone satmaya hazırdır. Dengede, hem tüketiciler hem de üreti­ ciler aynı anda eniyilerne yapmaktadır ve bu davranışlar içiçe geçmiş durumdadır. İlk iki ilkemiz -eniyileme ve denge- kavramsaldır. Üçüncü ilke -ampirizm- ise yön­ temseldir. Ekonomistler ekonomik teorileri sınamak, dünyayı anlamak ve politika yapıcı­ larla iletişim kurmak için verileri kullanırlar. Bu nedenle, her ne kadar kitaptaki ampirik analizler çok basit olsa da, veriler bu kitapta başrolü oynamaktadır. Kitabırnızı diğerlerin­ den ayıran en belirgin özelliğin, kurarniann gerçek hayattan alınan verilerle eşleşmesine verdiğimiz önem olduğunu düşünüyoruz. Öğrencilere ekonomistlerin verileri kullanarak belli başlı sorulara nasıl cevap verdiğini anlatıyoruz; böylece kitabın bölümlerini hem daha somut, hem de daha ilginç ve eğlenceli hale getiriyoruz. Günümüzde öğrenciler kuramiann arkasındaki kanıtları görmek istiyorlar; bu kitap onlara bunu sunuyor. Örneğin, kitaptaki her bölümü ampirik bir soru ile başlatıyor ve bu soruyu veri kullana­ rak cevaplıyoruz. Bir bölüm şöyle başlamaktadır: Bir sigara tiryakisi 1 00 dolar karşılığında alışkanlığından vazgeçer mi?



xvii



Aynı bölümde, daha sonra, araştırmacılar sigara kullananlara parasal ödüller sunduğunda sigara kullanımının nasıl azaldığını anlatıyoruz. Tecrübemiz göstermiştir ki, ilk kez ekonomi dersi alan öğrenciler çoğunlukla ekono­ minin ampirik temeli olmayan bir dizi kurarndan ibaret olduğunu zanneder. Biz, verileri kullanarak ekonomistlerin bilimsel öngörülerimizi nasıl değerlendirdiğini ve geliştirdiğini açıklıyoruz. Veriler, ayrıca, kavramları daha kolay hatırlanır hale getirir. Kanıtlan göster­ mek öğrencilerin konuları anlamasına yardımcı olur, çünkü veriler yaptığımız açıklama­ lan soyut ilkelerden somut gerçekler haline dönüştürür. Her bölüm, ekonomistlerin veri kullanarak öğrencileri doğrudan ilgilendiren soruları nasıl cevapladığına ışık tutmaktadır. Kitabın her bölümü, veriye dayalı kanıtın ekonomi biliminin ilerlemesinde oynadığı ana rolü ortaya koymaktadır.



Özellikler Bölümlerin içerisindeki bazı özel kısımlarda çeşitli ampirik soruları ele alıyoruz.



KanıtaDayalı Ekonomi ( KDE) kısımlarında, bölümün açılışında sunduğumuz so­ ruların veri kullanılarak ekonomistler tarafından nasıl cevaplandığını anlatıyoruz. KDE, saha veya laboratuvar deneylerinden elde edilen veya doğal olarak ortaya çı­ kan verilerden faydalanarak, bölüm içinde tartışılan temel kavrarnlara açıklık getir­ mektedir. Teoriyi verilerle buluşturmak öğrencilerin etrafımızda olup biten ekonomik olaylara daha sağlam bir şekilde bakmalarını sağlamaktadır. ilgilendiğimiz sorular kuru ve sadece entelektüel açıdan anlamlı sorular değil-. dir; öğrencilerin sınıftan dışarı adımlarını attıkları anda karşıJaşacakJarı sorulardır



-Facebook bedava mıdır? Üniversitede okumaya değer mi? Serbest ticaret işinizi kaybetmenize sebep olur mu.? Kmdinizi baJKO birinin yeniıe koymamn bir değeri var



mı? Devletin optimal büyüklüğü nedir?



1 Kanıta Dayalı Ekonomi Soru: Bir sigara tiryakisi ayda 100 dolarlık bir ödeme karşılığında alışkanlığından vazgeçer mi?



B



u bölümün başında "Bir sigara tiryakisi ayda



100



dolarlık bir ödeme karşılı­



ğıııda alışkanlığından vazgeçer mi?" sorusunu yönelttik. Ekonomi literatüründe populerlığı artan bır yaklaşım, ınsanlara ödeme yaparak sigarayı bıraktırmaya



çalışmaktır. Bu bölümde öğrendiğimiz yöntem, böyle bir güdünün işe yarayıp yararna­



yacağını ve bunun neden işe yarayabileceğini düşünmeye başlarnamızda bize yardımcı olabilir. Tüketicinin gelirinin artması ile birlikte bütçe kısıtının değiştiğini ve bunu takiben mal ve hizmetlere olan talebin değiştiğini öğrendik. Öğrendiklerimizin nasıl kullanıldı­



ğını görmek için alışveriş örneğine geri dönelim. Şekil 5.5, harcayabileceğimiz gelir­ deki artışın yarattığı etkiyi aynntılı olarak göstermektedir.



Bu temeli oluşturduktan sonra, sigarayı bir ay boyunca bırakma sorusuna tekrar ba­ kalım. Elimizdeki ekonomik çerçeveye göre, alışveriş probleminde rol oynayan pren­ sibin aynısı sigara tiryakisinin probleminde de rol oynamaktadır. Tüketiciye sigara içmemesi için I 00 $ teklif ettiğimizde, sigara içmenin faydası ile I 00 $'lık ek bütçenin



faydası arasında bir ödünleşim yaratmış oluyoruz. Bir de tasarruf imkanı vardır. Sigara



içmeyerek, sigaraya harcadığınız parayı cebinizde tutmuş, böylece bütçe kısıtıruzı dı­



şan doğru daha da kaydırıruş oluyorsunuz. İşi kolaylaştırmak için, bu tutann da I 00 $



olduğunu varsayalım. Öyleyse, maıjinde yapılması gereken kıyaslama ayda



200



$'lık



ek bütçenin sağladığı yarar ile sigara içmenin sağladığı yarar arasında olacakur. Eğer



bunlardan ilki daha fazla ise sigara içmeyi bırakırsıruz; değilse



sigara içmeye devarn edersiniz.



xviii



Önsöz



200 $'ı



gözden çıkanp



Bırakalım Veriler Konuşsun kısımlannda ekonomik bir soru, tartışmanın merkezine gerçek hayattan alınan veriler konarak incelenmektedir. incelediğimiz pek çok konu arasında şunlar vardır: McDonald 's esneklikler ile ilgilenmeli mi? Emek arz ı artınca ücretler gerçekten azalır m ı ? Neden bazı firmalar reklam verirken bazıları vermez ?



CZI



BIRAKALlM VERiLER KONUŞSUN



Havayolu Fiyat Savaşları Havayolları her zaman kıyasıya rekabetleri ile bilinmiştir. Bu işte rekabet çok şiddeti id ir. Southwest havayolu isimli yeni. düşük fiyatlı bir rakip endüstriye girip endüstriyi de­ rinden sarsınca, ekonomistler arkalarına yaslanıp fiyat sa­ vaşların ın başlamasını seyrettiler. Aslında. ekonomist Austan Goolsbee ve Chad Syver­ son araştırmasında fiyat savaşının Southwest piyasaya girmeden daha önce başladığını buldu.1 Bu ekonomist­ ler Southwest'in uçuş başlataeağını duyurduktan sonra ancak henüz bilet satmaya başlamadığı dokuz aylık sü­ reyi incelediler (yani. örneğin Southwest Dal ias-Chicago uçuşu başlataeağını duyurduktan sonra ancak Dalias­ Chicago bileti satmaya başlamadan önce). Bu dokuz aylık sürede fiyatların yüzde 2 4 daha düşük olduğunu buldular - fiili girişten bu duruma sebep olacak bir faktör olarak şüphe duyulabilecek olmasından daha önce. Havayolları bir rakip ile rekabet başlamadan neden tepki verir ki? Sebeplerden biri havayolunun mümkün olduğunca fazla müşteri "ele geçirme" teşebbüsü olabi­ li r. Örneğin. havayolları sık uçan yolculara özel imkanlar sunarak ve yeni müşterileri uzun dönemli bir ilişki için kendilerine bağlayarak, Southwest gibi piyasaya yeni girenlerle



rekabet



edebilirler.



Southwest



piyasaya



girmeden, havayolları için böyle yeni imkanlar sunmaya değmezdi. ancak yeni rekabetle karşı laşınca. yeni müş­ terilerin bağlılığını kazanmaya değer olduğuna karar verdiler. Southwest piyasaya girmeden fiyatların düşmesinin başka bir sebebi de piyasanın uzun vadedeki değeri azalması ve bunun da gizli a n l a şmayı daha az karlı hale getirmesiydi.



Gizli



anlaşmanın



ekonomik



unsurlarını



bundan sonra tartışacağız.



Eniyilerne fikrini kitap boyunca aklımızda tutmak amacıyla, öğrencilerden zaman zaman gerçek bir ekonomik karar vermelerini veya geçmişte verilmiş olan bir kararın sonuçlarını değerlendirmelerini istiyoruz. Seçimlerimiz ve Sonuçları adındaki bu kısımlarda öğrencilere bu sorulan sorduktan sonra, aynı soruları bir iktisatçının na­ sıl inceleyeceğini açıklıyoruz. incelediğimiz seçimlerden bazılan şunlardır: Kişiler



gerçekten eniyilerne yapar mı ? LeBron James kendi evini boyamalı mı ? Öç Almanın Evrimsel Bir Manttğı Var mıdır?



m



SEÇiMLERiMiZ VE SONUÇLARI



Balık Aviama Yarışı içinde 1 00 tane aybalığı barınan özel küçük bir gölün sahibi



Bu düşünce şekli, herkesin gölde balıklar tükenene ka­



bir balıkçı olduğunuzu düşünün. Gölün mülkiyeti size ait ol­ duğu için. sadece siz gölde balık avlayabiliyorsunuz. Böylece,



dar aviamasına neden olur. Biraz önce öğrendiğiniz gibi, bu tür durumlar ortak kaynak mallarının trajedisi olarak



istediğiniz kadar ay balığı Mabilirsiniz. ilkbaharın sonlarına



adlandırılır; ortak olarak kullanılan kıt bir kaynağın tüken­



kınlannda sığı sulardaki yuvalarına dişi ay balıklannın 40.000



şekilde hizmet etmemesine rağmen, birçok kişinin kendi



doğru suyun ısısı 7Q•F (32•C) olduğunda, kumlu kıyının ya­



mesine izin vermek, uzun vade hiç kimsenin çıkarına en iyi



civarı yumurta bıraktıklarını biliyorsunuz. Yumurtalar, iki ile altı



çıkarları doğrultusunda hareket ederek bu kıt kaynağın tü­



gün arası bir zaman sonra çatlar ve yavru balıkları ilk günle­



kenmesi, ikilemidir.



rinde erkek balıklar korurlar. Bunları bil iyorsunuz, kaç balık tutarsınız? Ay balıklarının tümünü aviarnaya karar vermeniz pek olası değil, zira gelecek sezonda aynı miktar balık stoku­



Örneğimizde



balıkçıklar



bunun



olmasını



nasıl



engelleyebilirler?



-...��



nuzun olması için gölde birçok balık bırakırsınız. Şimdi. gölün ortak kullanımlı bir kaynak olduğunu hayal edin. Herkes, kim olursa olsun, gölde balık aviayabilir ve bir balıkçının altasındaki bir fazla balık diğer balıkçının ol­ tası nda bir az balık demektir. Gölde bir sonraki sezon için balık bırakma konusunda halen dikkatli davranır mısınız? Nobel Ödüllü Elinor üstrom tarafından hem gerçek ya­ şantıdaki durumlar hem de laboratuvar deneyleri ile gös­ terildiği üzere, gölde bir sonraki sezon için muhtemelen balık bırakmayacaksınız 7·8 Yine de. eğer balık bırakmaya



karar verirseniz, diyelim ki. SO balık, diğer balık tutanları bıraktığın ız balıkları tutmamaları için kim durdurabilir?



Önsöz



xix



Kitab1n Organizasyonu Kısım 1 : Ekonomiye Giriş, dünyaya ekonomik açıdan bakışın temellerini oluşturur. Bö­ lüm 1 'de eniyilerne ilkesinin yaptığımız seçimlerin çoğunu açıkladığını gösteriyoruz. Di­ ğer bir deyişle, hepimiz seçimlerimizi yarar ve maliyetleri dikkate alarak yaparız ve bunu yaparken ödünleşimleri, bütçe kısıtını ve fırsat maliyetini göz önünde tutarız. Daha sonra dengenin herkesin eşanlı olarak eniyilerne yapmaya çalıştığı durum olduğunu açıklıyoruz. Dengede hiç kimse farklı bir davranışta bulunarak yararını artıracağını düşünnıez. Bireysel eniyilerne ve sosyal eniyilemenin örtüşmediği durumlar olduğunu göstermek için bedavacı sorununu anlatıyoruz. Ekonomide verilerin belli başlı bir rolü olduğu için bu kitapta bir bölümün tamamını -Bölüm 2 ' yi- ekonomik modellere. bilimsel yönteme, ampirik sınamaya ve korelasyon ile nedensellik arasındaki kritik farkı açıklamaya ayırıyoruz. Ekonomistlerin modelleri ve verileri kullanarak insan davranışıyla ilgili ilginç soruları nasıl cevapladığını anlatıyoruz. ilgilenen öğrenciler için bu bölümün ekinde grafiklerin nasıl oluşturulduğunu ve yorum­ landığını, bizlerden biri tarafından tasarlanmış olan güdülendirrne konulu bir deney bağla­ mında açıklıyoruz. Bölüm 3, marjinal analizi anlaşılması kolay bir şekilde açıklayıp eniyilerne kavramını daha derinden inceliyor. Bu bölümde, oturulacak apartman dairesini seçme kararını bölüm içerisinde tekrar tekrar kullandığımız bir örnek olarak ele alıp, öğrencilerin ödenen kira ile yolda geçirilen zaman arasındaki ödünleşim üzerine düşünmelerini sağlıyoruz. Burada iki alternatif yaklaşım sunuyoruz -seviyelerde eniyilerne ve farklarda eniyileme- ve ekono­ mistlerin neden çoğunlukla ikincisini kullandıklarını açıklıyoruz. Bölüm 4, arz ve talep modelini, benzin piyasası örneği üzerinden sunuyor. Bu örnekte benzin fiyatının satın alıcılarm (örneğin, işe gidip gelenler) ve satıcıların (örneğin, Exxon­ Mobil) kararlarını nasıl etkilediğini görüyoruz. Modeli geliştirirken, bireysel alıcı ların ta­ leplerinin üst üste eklenerek piyasa talep eğrisini ve bireysel üreticilerin arzlannın üst üste eklenerek piyasa arz eğrisi oluşturduğunu keşfediyoruz. Daha sonra, tam rekabetçi bir piya­ sada satıcıların ve satın alıcıların piyasada denge fiyatını ve denge miktarını nasıl ortaklaşa belirlediğini gösteriyoruz. Son olarak, fiyatların piyasada arz ve talebi eşitleyecek şekilde değişmesine izin verilmediğinde piyasanın nasıl işlemez hale geldiğini gösteriyoruz.



Kısım Il: Mikroekonominin Temelleri, arz ve talebin kaynaklarını daha derinden in­ celeyerek mikroekonomi bilgimizi sağlamlaştırıyor. Ders verirken öğrendiğimiz önemli şeylerden biri, bir sene boyunca ekonomi dersi aldıktan sonra bile öğrencilerin çoğunun arz ve talebin nereden geldiğini, bu eğrilerin nasıl oluştuğunu anlamadıklarıdır. Çoğu ders kitabı bu noktaları aydınlatmaz. Bölüm 5 ve 6 ' yı oluştururken hedefimiz, öğrencilere tüketim ve üretimin güdülerle birbirine bağlanmış olan ve bir madalyonun iki farklı yüzünde duran kavramlar olduğunu anlatan ve kendi kendine yeter durumda olan iki bölüm yazmaktı. Tüketici ve üreticilerle ilgili kavramları önce kendi çerçevelerinde anlatıyor olsak da, diğer kitaplarda ayrı ayrı bölümlerde anlatılmış olan materyali biz bu kitapta bir arada sunuyoruz. Bunu yaparker amacımız tüketicinin ve üreticinin eniyilerne kararlarının ortak yönlerini ve aralarındaki bağlantıları göstermektir. Konuların bu şekilde kurgulanması öğrencilerin resmin tamamın aynı yerde bulmasını ve bölümler arasında gidip gelmek zorunda kalmadan kavramlam birbirleriyle nasıl ilişkili olduğunu anlamalarını sağlıyor. Bölüm S'te talep eğrisinin nereden geldiğini keşfediyoruz. Tüketicderin verdiği kara· rı "satın alıcının problemi" olarak adiandırıyor ve problemin üç bileşeni olan zevkler V( tercihleri, fiyatları ve bütçe kümesini tanımlıyoruz. Bu konudaki açıklamalar gayet aniaşı lırdır; çünkü bahsettiğimiz üç bileşen bir araya gelince talep eğrisi kendiğinden oluşur. Bı açıklamaları tüketici artığının ve esnekliklerin tanıını ve tüketiciterin güdülere nasıl tepk verdiğinin anlatımı takip eder. Kitaptaki bütüncül yaklaşım sayesinde öğrenciler politi ka yapıcıların ve iş adamlarının ekonominin talep kısmıyla neden ilgilenmesi gerektiğin görebilmektedir. ilgilenen öğrenciler için bölümün ekinde gelir ve ikame etkileriyle ilgi! bilgi sunulmaktadır. Bölüm 6'da aynı bütüncül yaklaşıma devam ediyor olsak da, tek bir firnıayı (yazarlar dan birinin lisedeyken iki yaz tatili boyunca çalıştığı Wisconsin Peynircisi'ni) ele alaral "satıcının problemi"ni inceliyoruz. Satıcının probleminde de üç bileşen vardır: üretim Önsöz



maliyetler ve satış hasılatı. Satıcının problemini ele alırken bu üç bileşeni bir arada ince­ lemek, diğer kitaplardaki gibi ayrı ayrı bölümlerde incelemeye göre daha doğal bir yak­ laşımdır. Firma optimal kararları verirken bileşenlerin üçünü de aynı anda dikkate almak durumunundaysa neden bileşenler bir arada sunulmasın? Wisconsin Peynircisi örneği kav­ ramları birbirine bağlamayı kolaylaştırmakta, dersin tek ve süregiden bir örnek üzerinden anlatılması karmaşık gibi görünen konulan kolayca anlaşılır hale getirmektedir. Meraklı öğrenciler için bölümün ekinde, piyasada farklı maliyet yapılarına sahip firmaların bulun­ ması halinde, uzun dönem dengesinde de ekonomik karın var olabileceği gösterilmektedir. Bölüm 7, bize Bölüm 5 ' teki satın alıcılar ve Bölüm 6'daki satıcılar tam rekabetçi bir piyasada bir araya geldiğinde neler olduğunun kuşbakışı görüntüsünü sunar. Bölüm şu soruyla açılır: Sadece kendini düşünen insanlardan meydana gelen piyasalar toplumun refahını ençoklayabilir mi? Bu bölüm, tam rekabetçi bir piyasada görünmez bir elin, birey­ lerin çıkarları ile toplumun çıkarları arasında nasıl bir uyum yarattığını anlatarak ekonomi biliminin tüm güzelliğini sergiler. Fiyatlar görünmez ele yol göstererek satın alıcılarla satı­ cıları güdülendirir ve onların kaynakları ekonomik sektörlerin içinde ve sektörler arasında sosyal artığı ençoklayacak şekilde payiaştırmasım sağlar. Bölüm, Vernon Smith'in fiyatla­ rın ve miktarların arz ve talebin kesişme noktasına doğru yakınsaclığını bulan çığır açıcı laboratuar deneylerini de anlatır. Bölüm 8 bize önce üretim olanakları eğrisi, karşılaştırmalı üstünlük ve ticaretin sağla­ dığı kazancı tanımlar. Sonra, aralannda ticaret yapan bireylerden aralarında ticaret yapan eyaletlere geçer (ki bu, başlangıç seviyesindeki bir ders kitabı için alışılmadık bir yak­ laşımdır), en sonunda ise uluslararası ticareti ele alır. Öğrenciler, böylece, onları kendi aralarında ticarete yönlendiren şeyin aynı zamanda eyaletleri ve ulusları aralarında ticarete yönlendiren şey olduğunu anlarlar. Ticarette bazen kazananlada birlikte kaybedenler de ol­ duğunu, ancak, genel olarak, ticaretin yarattığı kazancın onun yarattığı kayıptan daha fazla olduğunu görürler. Politika açısından burada esas önemli olan soru şudur: Acaba ticaretin yarattığı artığı yönlendirerek herkesin kazanacağı bir durum yaratmak mümkün müdür? Eğer öğrenciler bu noktada kitabı okuma yı bırakırlarsa ateşli bir serbest piyasa savunu­ cusu olurlar. Çünkü, serbest piyasanın güzelliği eşsizdir. Bölüm 9, görünmez elin yaptığı işin olumsuz yönlerini ortaya çıkaran çeşitli durumlan anlatır. B azı firmalar üretim ya­ parken aynı zamanda havayı ve suyu kirletirler. B azı mallar bir kere üretildiler mi herkes tarafindan tüketilebilirler, milli savunma gibi. Bölüm 9 üç tür piyasa aksaklığı üzerinde durmaktadır -dışsallıklar, kamu malları ve ortak havuz malları- ve önemli bir bağiantıyı vurgulamaktadır: her üç durumda da sosyal ve özel fayda arasında ve sosyal ve özel mali­ yatler arasında fark vardır. Öğrenciler bu bölümde, Bölüm 7'de tanıştıklan görünmez elin kusurları olabileceğini ve dışsallıkların mevcut olduğu durumlarda devletin sosyal refahı artırmak için uygun politikalar uygulayabileceğini, devletin ayrıca kamu malları tedarik edebileceğini ve ortak havuz mallarını koruyabileceğini öğrenirler. Ancak devlet müdahalesi iki ucu keskin kılıca benzer. Bölüm lO'da şu soruyu soruyo­ ruz: "Devlet müdahalesinin ne kadarı gereklidir ve ne kadarı arzu edilir?" Vergilendirme ve kamu harcamalarına genel bir bakıştan sonra, devletin dışsallıklar ve diğer piyasa ak­ saklıkları ile başa çıkmak için kullandığı düzenlernelerin bir maliyeti ve bir sınırı olduğu­ nu anlatıyoruz. Büyük devleti savunanlada devletin küçültülmesi gerektiğini savunanların arasındaki tartışmanın nüvesirıin, hakkaniyet ile etkinlik arasındaki ödünleşim olduğunu görüyoruz. Bölümün sonundaki Kanıta Dayalı Ekonomi kısmında, devletin optimal bü­ yüklüğü ile ilgili çetrefilli soruyu, gelirin vergilendirilmesinin yarattığı dara kaybını ince­ leyerek cevaplıyoruz. Bölüm ll firmaların mal ve hizmetleri üretmek için kullandığı faktörlerin piyasalarının önemini vurgulamak için, işgücü piyasasında ayrımcılık olup olmadığı sorusuyla açılış yapar. Bu soru, insanların işgücü piyasasında neden farklı ücretler aldıkları üzerine yapı­ lan genel tartışmanın içine yerleştirilir. Bu yaklaşım sayesinde öğrenciler piyasanın talep kısmından (örneğin, Bölüm 5 'te satın alıcı olarak rol almışlardı) işgücü sunan birimler olarak arz kısmına kusursuz bir geçiş yaparlar. Üretimde kullanılan diğer ana faktörler olan fiziksel sermaye ve toprakla ilgili açıklamalar, işgücü ile ilgili açıklamaları doğal bir akış içerisinde takip eder. Bölüm, işgücü piyasasında ayrımcılık olup olmadığını ölçmekte kullanılan birkaç ilginç veri kümesiyle ilgili açıklamalarla sona erer.



Önsöz



xxi



Kısım I I I : Piyasaların Yapısı tam rekabetçi piyasa modeline alıernauner -unar: monopol, oligopol ve monopolcü rekabet. Bu kısımda ayrıca bu piyasa yapılanru anlamak i in ihtiyaç duyacağırmz araçlar tanıtılır. Monopol konulu Bölüm 12, öğrencilere Bölüm 6'da öğrenmiş olduklan satıcı problemini hatırlatarak, üretim ve maliyetlerle ilgili öğrenmiş olduklan kavramiann burada da geçerli olduğunu gösterir: daha önce olduğu gibi burada da üretim. marjinal maliyet marjinal hasılata eşit oluncaya kadar artırılmalıdır. Bu bölümde ··monopolcünün problemi"ni tanıtmak ve bir monopolün nasıl eniyilerne yaptığını anlatmak için alerji ilacı Claritin'den ve onun sahibi olduğu 20 senelik patentten faydalanıyoruz. Burada, görünmez elin kusurlu olabildiğini bir kez daha görüyoruz. Monopol, kaynaklan kendine ayırarak sosyal artığı azaltmaktadır. Bu noktaya geldiklerinde öğrenciler devletin nasıl olup da piyasa gücünü yasal olarak bir firmaya verdiğini merak ediyor olabilirler. Bölümün açılışındaki Bir monopol toplum için iyi olabilir mi? sorusu, bir monopolün bazen toplum için gerçekten iyi olabildiğine dair kanıtlar sunularak cevaplanır. Böylece öğrenciler madalyonun iki yüzünün olduğunu görmüş olurlar. Bu noktaya geldiğimizde kitabırmz, daha önce yazılmış olan ders kitaplannın anlattığı konulann çoğunu anlatmış olur. Bölüm 13'te yönüroüzde önemli bir değişiklik yaparak bölümün tamarnını oyun kuramma ayırdık. Oyun kuramı, ekonomik öngörünün en güçlü kaynaklanndandır. Bu bölümde, kendimizi başkalannın yerine koymanın dünyayı anlamarnızı kolaylaştırdığını vurguluyoruz. Öğrenciler kendilerini başkalarının yerine koyarak, başkalannın stratejilerine karşı en iyi stratej iyi nasıl seçmeleri gerektiğini daha iyi anlıyorlar. Oyun teorisinin pek çok alana uygulaması vardır. Biz bu bölümde kirlilik, futbol ve reklam verme gibi dururnlara uygulamalarından bahsediyoruz.



Bölüm 14 'te iki uç durum olan tam rekabet ve monopolün arasında yer alan iki piyasa türünü sunuyoruz: oligopol ve monopolcü rekabet. Bölümü, ilginç bir soru üzerine, bir piyasanın rekabetçi olması için kaç tane firmanın bulunması gerektiği sorusu üzerine kuruyoruz. Bölüm boyunca, oligopol ve monopolcü rekabet piyasalarındaki tirmalann fiyat ve miktar seçirnlerini, rakiplerinin seçimlerini dikkate alarak yaptıklarını vurguluyoruz. Önceki bölümlerle bağiantıyı kurabilmek için açıklamaları bu piyasalardaki firmaların eniyilerne problemi şeklinde sunuyoruz: "oligopolistin problemi" ve monopolcü rekabetçinin problemi". Bu piyasalardaki firmaların probleminin kısa dönemde monopole, uzun dönemde ise tam rekabete eş olduğunu gösteriyoruz.



Kısım IV: Mikroekonomi Alet Kutusunu Genişletme bazı özel konularda bilgi veren bö­ lümler içermektedir. Bu bölürnlerin derste kullanımı, dersi veren hocanın tercihine bağlı­ dır. Bu konuları kitaba dahil etmemizin amacı, öğrencilerin aylarca uğraşarak öğrendikleri temel ekonomik ilkelerin pek çok ilginç uygulaması olduğunu ders bitmeden görmelerini istememizdir!



Bölüm 15 zaman ve risk arasındaki ödünleşimi inceler. Bölüme, bir ödülün zamanlamasının onun ekonomik değerini nasıl etkilediğini sorarak başlıyoruz. Bileşik faizin, bir yatırırnın değerinin zaman içinde artmasına nasıl yol açtığını gösteriyoruz. Ayrıca, gelecekteki finansal akışları iskontolama işinin nasıl yapıldığını ve finansal karariann net bugünkü değer çerçevesinde nasıl verildiğini gösteriyoruz. Bölümün ikinci yansında olasılık ve risk kavramlannı tanıtıp, beklenen değerin nasıl hesaplandığını açıklıyoruz. Bu bilgileri kumar oyunları, garanti süresinin uzatılınası ve sigortalama gibi örneklere uyguluyoruz. Neden bir araba kullanıldığı anda değerini kaybeder? Bölüm 16 hepimizin aşina olduğu piyasalarla -bir tarafın diğerine göre daha fazla bilgiye sahip olduğu piyasalarla- ilgilidir. Bu bölüm, gizli özellikler nedeniyle (sağlıksız kişilerin sağlık sigortası alma olasılığının daha yüksek olması gibi) veya gizli eylem nedeniyle (sigorta satın alınış olan bir sürücünün aracını daha dikkatsiz sürmesi gibi) satıcılarla alıcılar arasında oluşan bilgi asimetrisini inceler. Bu sırada, ikinci el araba piyasasındaki kötü kalite araçlar, sağlık sigortası piyasasındaki ters seçim problemi ve risk ve sigorta ile ilgili olarak ahlaki tehlike problemi gibi önemli örnekler üzerinde durur.



Bölüm 1 7'de öğrencilerin ara sıra karşılaştıklan durumlan inceliyoruz: ihaleler ve pazarlık. Kitap boyunca kullanılan eniyilerne teması, farklı durumlardaki en iyi stratejilerin ve pazariıkların ilkelerinin anlatıldığı bu bölümde de vardır. En sık görülen dört ihale türünü anlatıyor ve ekonominin ihalelerde fiyat verirken öğrencilerin işine nasıl yarayacağını gösteriyoruz -bu ihaleler eBay'de olabileceği gibi emiakla ilgili veya hayır



xxii



Önsöz



işleriyle ilgili de olabilir. Daha sonra vites değiştirip günlük hayatımızı etkileyen pazarlık durumlarını inceliyoruz. Pazarlık modelinin gücünü göstermek için, hane içinde paranın nasıl harcandığına kirnin karar verdiği ile ilgili ampirik bulgular sunuyoruz. Başlangıç seviyesindeki bir ders kitabı için belki en alışılmadık olabilecek bölüm, sos­ yal ekonomi üzerine olan Bölüm 18'dir. Burada homo economicus 'un yeni türlerini oku­ yucu ile tanıştırıyoruz. İnsan davranışının iki farklı alanını inceliyoruz: hayırseverlik ve adaletiilik ekonomisi ile öç alma ekonomisi. Daha sonra tercihierin nereden kaynaklandı­ ğını tartışıyoruz: bir hayır kurumuna bağışta bulunmak veya düşman olarak algıladığımız birinden öç almak bize keyif mi verir? Kitabın son bölümü, ekonomik ilkelerin hayatın her köşesine uzandığını anlamamızı sağlar. Ayrıca bize, etrafımızda olup bitenleri anlamak için kardeş bilimlerden -örneğin, psikoloji, tarih, antropoloji, sosyoloji ve siyaset biliminden­ yardım alabileceğimizi öğretİr.



Önsöz



xxiii



xx ii



Üçümüz bu proje üzerinde çalışırken birbirimjze ekonomi, ders verme ve yazma ile ilgili çok şey öğrettik. Ama bunların çok daha fazlasını, bize bu yolda yardımcı olan yüzlerce kİşiden öğrendik. Bize yol göstermelerinden onur duyduk; onlara teşekkür borçluyuz. On­ ların bize katkıları bu işe başladığımızda tahayyül etmediğimiz kadar çok ve önemlidir. Fikirlerimiz. onlardan gelen fıkjı-lerin ve önerilerin ışığında gelişti. Eleştirmenlerimiz, odak grubu katılımcılarmuz ve kitabı derslerinde deneme amaçlı kullananlar bize fikirlerimizi daha iyi kurgulamanın ve yazdıklarımızı daha anlaşılır hale getirmenin yollarını gösterdi . Harikulade geri bildirimleri ile ekonomik kavramlardakj yanılgılarımızı düzelttiler, kavramsal bakışınuzı geliştirdiler ve nasıl daha net bir şekİlde yazabileceğimizi gösterdiler. Katkıları kİtabın neredeyse her paragrafında görülebilir. Hep­ sinin isın i aşağıda listelenmİştir. Araştırma görevlilerimiz -Alec Brandon, Justin Holz, Josh Hurwitz, Xavier Jaravel, Angelina Liang, Daniel Nonis, Yana Peysakhovich ve Jan Zilinsky- veri analizinden met­ nin gözden geçirilmesine ve kİtabın her sayfasında pedagojik ilkelerin uygulanmasına varıncaya kadar projenin her aşamasında kritik bir rol oynadı. Araştırma görevlilerimiz pek çok görevi üstlendi. Projenin başarıya ulaşınasının ancak onların katkılarıyla müm­ kün olacağını hemen anladık ve kitapla ilgili her konuda onların içgüdülerine güvenmeyi öğrendik. Gece geç saatiere kadar çalıştığı ve hem yazımla ilgili hem de ekonomi ile ilgili zekİce yorumlarda bulunduğu için özellikle Josh ' a mİnnettarız. Ayrıca, bize ilham veren ve bu projeye esaslı katkılarda bulunan pek çok ekonomİs­ te de minnettarız . Maryland Üniversitesi' nden Robert M. Schwab ve Anuradha Gupta ile Julia Paul, bölüm sonundakİ soruların ve problemierin hazırlanmasına epeyce katkıda bu­ lundular. Pedagoji konusunda bize ilham verdiler. Northwestern Üniversitesi' nden James Hornsten ile Washington ve Lee Üniversiteleri'nden Timothy Diette, Öğretim Elemanı El Kitabı ' nı ve Aktif Öğrenme Alıştırınaları' nı modern ve sezgisel bir şekİlde hazırladılar. Cineinatti Üniversitesi' nden Julia Heath, Indiana Üniversitesi B loomington'dan Paul Graf ve St. Louis Community Kolej i ' nden Eric Nielsen, kİtabm esas noktalarını ortaya çıkaran PowerPoint sunularını ve animasyonlarını harika bir şekilde hazırladılar. Anuradha Gupta ve Julia Paul devasa soru bankasını hazırladı. Herşeyden önemlisi, editörlerimİze ve Pearson 'dakj harika meslektaşlarımızın tümüne sayısız katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Yolun her adınunda yanı başıınızdalardı . Akşamları ve hafta sonlan da dahil olmak üzere bu projeye ayırdıkıarı saatler sayılamaya­ cak kadar çoktur. Onların projeye bağlılıkları, vizyon ve yorumları kitabın her cümlesinde kendini göstermektedir. Onların işbirlikçi yaklaşımının kİtabın yazılmasında elzem olduğu anlaşılmıştır. Zira, projectekİ kilit kararların çoğu editörlerimİzin yardımı ile verilmiştir. Pearson'da çalışan düzinelerce kişi bu kitapta önemli rol oynadı, ancak en büyük katkıda bulunanlar Yönetici Editör Adrienne D' Ambrosio, Geliştirme Editörlüğü Yöneticisi Mary Clare McEwing, Üretim Proje Müdürü Nancy Freihofer, Proje Müdürlerimİz S arah Du­ mouchelle, Andra Skaalrud ve Diane Kohnen, Ürün Sınama ve Öğrenim Onaylama Müdü­ rü Kathleen McLellan, Saha Pazarlama Yöneticisi Lori DeShazo, Ürün Pazarlama Müdürü Alison Haskİns, Dijital Stüdyo İçerik Bütünlüğü Takım Lideri Noel Lotz, Medya Yapını Yöneticisi Melissa Honig ve ayrıca Margaret E. Monahan-Pashall'dır. Projeye ilk günden itibaren derinden bağlı olan ve her karar aşamasında bizimle birlikte yorulmadan çalışan Adrienne' e özellikle mİnnettarız. Kİtaba başlamamızı sağlayan Dij ital Yayıncı Denise Clinton ' a ve projeye baştan sona destek veren Ürün Yönetimi Başkan Yar­ dımcısı Donna Battista ' ya teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yayın dünyasının bu profesyonel insanları sayesinde biz yazarlık, öğretmenlik ve iletişim alanlarında dönüşüm geçirdik. Bu kİtap onların sebatının, işe bağlılığının ve iyi yazıyı kötü yazıdan ayırt etme becerisinin kanıtıdır. Onların bu projeye yürekten bağlılığı bize ilham verdi. Bizimle birlikte çalışıp bize yol gösterdikleri için onlara en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.



XXV



Son olarak, bize destek veren diğer pek çok kişiye teşekkür etmek istiyoruz. Öğrencisi olduğumuz hocalar, öncelikle, bize birer ekonomist olarak ilham verdi. Hocalarımız, bize örnek olup, öğretmenin ne kadar etkili ve ekonomi öğrenmenin ne kadar keyifli olabilece­ ğini gösterdi. Anne-babalarımız bizi özenle yetiştirerek pek çok açıdan gelişmemizi sağla­ dı. Onların verdiği beşeri sermaye, bizim şu anda sahip olduğumuz kariyeri oluşturmarnızı mümkün kıldı. Çocuklarımız, bu kitap üzerinde çalıştığımız saatierin aile hayatımızdan çalınan saatler olması nedeniyle, fedakarlıkta bulunmak durumunda kaldı. Ve, en derin teşekkürü eşierimize borçluyuz. Proje boyunca bize destek, anlayış ve ilham verdiler. B u kitap pek çok kanalden alınan desteğin ve fikirleri ve çalışma enerjileri ile katkıla­ nnı esirgemeyen çok sayıda insanın ürünüdür. Faydasını gördüğümüz sayılamayacak kadar çok işbirliğinin her biri için en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.



Eleştirmenler Aşağıda isimleri listelerren eleştirmen­ lerimiz, odak grubu katılımcılarımız ve kitabı derslerinde deneme amaçlı kulla­ nanlar bize çok değerli geri bildirimde bulundular. Adel Abadeer, Calvin College Ahmed Abou-Zaid, Eastem lllinois University Ternisan Agbeyegbe, City University of New York Carlos Aguilar, El Paso Cornrnunity College



Clare Battista, California State Polytechnic University, San Luis Obispo Jodi Beggs, Northeastem University Eric Belasco, Montana State University



Chiuping Chen, American River College Susan Christoffersen, Philadelphia University Benjarnin Andrew Chupp, Illinois State University



Susan Beli, Serninole State University



David L. Cleeton, Illinois State University



Valerie Bencivenga, University of Texas,



Cynthia Clement, University of Maryland



Austin



Marcelo Clerici-Arias, Stanford University



Pedro Bento, West Vırginia University



Rachel Connelly, Bowdoin College



Derek Berry, Calhoun Cornrnunity College



William Conner, Tidewater Cornrnunity



Prasun Bhattachaıjee, East Tennessee State University Benjarnin Blair, Columbus State University



College Patrick Conway, University of North Carolina



Rashid Al-Hmoud, Texas Tech University



Douglas Blair, Rutgers University



Jay Corrigan, Kenyon College



Sam Allgood, University of Nebraska, Lincoln



John Bockino, Suffolk County Cornrnunity



Antoinette Criss, University of South Florida



Neil Alper. Northeastem University Farhad Ameen, Westchester Cornrnunity College Catalina Amuedo-Dorantes, San Diego State University Lian An. University of North Florida Samuel Andoh, Southem Connecticut State University



College Andrea Borchard, Hillsborough Cornrnunity College Luca Bossi, University of Pennsylvania Gregory Brock, Georgia Southem University Bruce Brown, California State Polytechnic University, Pomona David Brown, Pennsylvania State University



Brad Andrew, Juniata College



Jaime Brown, Pennsylvania State University



Len Anyanwu, Union County College



Laura Bucila, Texas Christian University



Robert Archibald, College of William



Don Bumpass, Sam Houston State



and Mary Ali Arshad, New Mexico Highlands University Robert B aden, University of Califomia, Sarrta Cruz Mohsen Bahmani-Oskooee, University of Wisconsin, Milwaukee Scott L. B aier, Clemson University Rita Balaban, University of North Carolina Mihajlo B ali c, Harrisburg Area Cornrnunity College



Sheryl B all , Virginia Polytechnic Institute and State University



Spencer Banzhaf, Georgia State University Jim B arbour, Elon University Hastin Bastin, Shippensburg University



University Chris Burkart, University of West Florida Colleen Callahan, American University Fred Campano, Fordham University



Sean Crockett, City University of New York Patrick Crowley, Texas AveM University, Corpus Christi Kelley Cullen, Eastem Washington University Scott Cunningham, Baylor University Muhammed Dalgin, Kutztown University David Davenport, MeLennan Cornrnunity College Stephen Davis, Southwest Minnesota State University John W. Dawson, Appalachian State University Pierangelo De Pace, California State University, Pomona



Douglas Campbell, University of Memphis



David Denslow, University of Florida



Cheryl Carleton, Viilanova University



Arthur Diamond, University of Nebraska.



Scott Carrell, University of Califomia, Davis Kathleen Carroll, University of Maryland, Baltimore Regina Cassady, Valencia College, East Campus Shirley Cassing, University of Pittsburgh Supama Chakraborty, University of San Francisco Catherine Chambers, University of Central



Omaha Timothy Diette, Washington and Lee University Isaac Dilanni, University of Illinois, Urbana-Champaign Oguzhan Dincer, Illinois State University Ethan Doetsch, Ohio State University Murat Doral, Kennesaw State University Tanya Downing, Cuesta College



Missouri



Teşekkür



XJ'"=']



Ekonomik birim: Karar veren bir birim veya gruba verilen isim .. .



� Hırsız t1'f• Aile



A ....











.C. � Siyasi Parti



..



Grup



Firma



göz ardı ederler. Örneğin, bir ekonomist Apple'ın iPhone fiyatını fırınaya en yüksek kan getirecek şekilde belirlediğinden bahsedebilir ve bunu söylerken Apple'da çalışan yüzlerce yöneticinin bu karara ne şekilde katkıda bulunduğunu açıklamaya ihtiyaç duymayabilir. Öğrenmemiz gereken ikinci temel kavram, ekonominin kıt kaynakların paylaşımı ile



Kıt kaynaklar insanların sahip olmak istediği, hatta var



Kıt kaynaklar insanların sahip



ilgili bir çalışma alanı olduğudur.



olmak istediği, hatta var olandan daha fazlasına sahip olmak istediği 'Şeylerdir.



olandan daha fazlasına sahip olmak istediği şeylerdir. Altın yüzük, Shiatsu masajı, Coach



ğ



Kıtlık sı nırlı kayna kların var oldu u



bir dünyada sınırsız isteklere sa hip olma d urumudur.



marka çanta, California şeftalisi, iPhone, çikolatalı dondurma, manzaralı bir oda kıt kay­ naklara örnek olarak gösterilebilir. Tuvalet kağıdı, metro bileti ve temiz içme suyu gibi sı­ radan şeylerin çoğu da kıt kaynaktır.



Kıtlık, insanların sonu olmayan istekleriyle dünyanın her şeyi



sınırlı kaynakları karşı karşıya geldiğinde ortaya çıkar. Dünyamız herkese istediği verecek kadar çok kaynağa sahip değildir.



por arabaları ele alalım. Spor arabalar bedava



dağıtılıyor olsaydı, etrafta bu arabalardan yeterli miktarda göremezdik. Gerçekte spor ara­ balar. fiyatı ödemeye istekli olan tüketicilere satılır. Bahsettiğimiz otomobilin alım-satımının yapılıyor olması, ekonomik birimlerin bazı seçimler yapmasını gerektirir. Örneğin, sizin bir günde sadece



24 saatiniz vardır -bu sizin



günlük zaman bütçenizdir. Bu sürenin ne kadarını Facebook'ta geçirip ne kadarında çalışıp para kazanacağınız sizin seçiminizdir. Çalışıp para kazandığınızda zorlukla kazandığınız



paranın ne kadarını otomobile harcayacağınız da sizin seçiminizdir. Bu tür kararlar, bir kıt kaynak olan otomobilin günümüz ekonomisinde ne şekilde payıaşılacağını belirler: bu



otomobil hem fiyatı ödemeye gücü yeten. hem de bu fiyatı ödemeye istekli tüketiciler ta1 Bizim burada spor arabalar, hibridler. elektrikliler, SUV'ler veya toplu taşımayla ilgili



rafından satın alınır.



tercihlerimizi size kabul ettirmek gibi bir amacımız yok. Biz sadece size ekonomik düşünce tarzının nasıl kullanıldığını öğretrnek istiyoruz: böylece önünüzdeki alternatiflerin maliye ve faydalarını değerlendirerek kendiniz için en iyi seçimi sizin yapmanızı istiyoruz.



Ekonominin Tanımı Ekonomi, ekonomik bir"mle ·n kıt kaynakların kullanımı ile ilgili seçimlerini ve bu seçimlerin toplumsal etkilerini inceleyen bilim dalıdır.



Artık ekonominin daha kesip. bir tanımını yapmaya hazınz.



Ekonomi, ekonomik birim­



lerin kıt kaynakların kullanımı ile ilgili seçimlerini ve bu seçimlerin toplumsal etkilerİnı inceleyen bilim dalıdır.



Tahmin ettiğiniz gibi, bu tanım seçimlere vurgu yapmaktadır. Tanım, yapılan seçimle



·



toplumu nasıl etkilediğini de dikkate almaktadır. Örneğin. son model bir spor arabanın sa alınmış olması. sadece onu satın alan kişiyi etkilemez. Çünkü satışta kesilen vergi, kam kesimine aktarılarak yol ve hastane gibi projelerde kullanılır. Bu yeni arabanın satın



alın­



ması yollardaki yoğunluğu arttınr -sabah trafiğinin keşmekeşine bir araç daha katılmış ol Sokağınızda boş kalmış olan son park yerini kapmaya aday bir araç daha ortaya çıkmış ol



r



Eğer aracın yeni sahibi dikkatsiz bir sürücü ise. yolları diğer sürücüler için daha tehlike ­ bir hale getirir. Tüm bunlara ek olarak bu yeni araç çevreyi kirletir. Ekonomistler yapıl olan bir seçimi ve onun dünyadaki diğer insanlar üzerinde yarattığı çoklu etkiyi inceleri



4



Bölüm 1 1 Ekonominin ilkeleri ve Uygulama Alanı



ı,



Pozitif Ekonomi ve Normatif Ekonomi Artık ekonominin neyle ilgili olduğunu biliyoruz: insaniann yaptığı seçimler. Ama acaba bu seçimlerle ilgilenmemizin sebebi nedir? Sorunun cevabının bir kısmı ekonomisılerin meraklı insanlar olmalandır, ama bu resmin sadece bir kısmıdır. insaniann seçimlerini an­ lamak uygulamada iki temel nedenle ise yarar. Ekonomik analiz: ı . Ekonomik birimlerin neler yaptığını açıklar (pozitif ekonomi) .



2



2. Ekonomik birimlere ne ya malarz gerektiği konusunda tavsiyede bulunur (normatif ekonomi).



Bunlardan ilki betimleyici, ikincisi ise tavsiye edici niteliktedir.



Ekonomi, yaptığ ı m ı z seçim leri inceleyen ça l ışma a l a n ı d ı r. Pozitif ekonomi dünya hakkında verilerle doğrulanabilecek nesnel oetimlemeler ya da öngörüler üreten bir analizdir. Normatif ekonomi bir bireye veya opluma neler yapı lması gerektiği onusunda tavsiyede bulunan analizdir.



Pozitif Ekonomi, Ekonomik Birimlerin Neler Yaptığını Açıklar Yapılan seçimleri, verilen kararları ve onların sonuçlarını anlatan cümleler nesnel ifadeler taşır. Bu ifadeler gerçek veriler kullanılarak doğrulanabilir ve sınanabilir. Örneğin, 20 1 0 yılında Amerika Birleşik Devletleri (AB D ) ' ndeki hanelerin %50'sinin gelirinin 5 2 . 000 doların altında olduğu bir gerçektir. Olup bitmiş olayları incelemek ve geleceğe ilişkin tahminlerde bulunmak pozitif ekonominin çalışma alanıdır. ÖrneğUı, 2020'de AB D 'de hanelerin gelirlerinin yaklaşık % 5 ' ini tasarruf ede­ ceklerini tahmin ettiğimizi düşünelim. Bu tahmin 2020 yılına ait veriler hazır olduğunda y a doğrulanacak y a da bu talıminin yanlış olduğu ortaya çıkacaktır. Geleceğe ilişkin tahmin içeren ifadeler sınanabilir olmaları bakımından pozitif ekonominin ürünü olarak görülür. Normatif Ekonomi, Ekonomik Birimlere Neler Yapmaları Gerektiği Konusunda Tavsiyede Bulunur Ekonomik analizin ikinci türü, yani normatif ekonomi, birimlere



seçimleriyle ilgili tavsiyelerde bulunur. Normatif ekonomi ne yapıldığı ile değil, ne yapılması gerektiği ile ilgilidir ve her zaman öznel ifadeler üretir. Özne ifadeler içinde duygulan, kişisel tercihleri ve görüşleri banndınr. Bunlar kişiden kişiye değiştiğine göre bir ekonomist kirnin öznel ifadelerini, kirnin tercihlerini benimser? Elbette ki, tavsiye vereceği kişinin öznel ifadelerini. Örneğin, bir ekonomist bir çalışana emeklilik için yapacağı birikimle ilgili tavsiyede bulunacaksa, önce onun tercihlerini öğrenmelidir. Diyelim ki, çalışan oldukça sabırlı (ta­ sarrufa istekli) biri çıktı ve ekonomiste dedi ki "Ben şu anki harcamarnı emeklilikte de yapabilecek kadar birikime sahip olmak istiyorum". Bu durumda ekonomist bu çalışana ona arzu ettiği şekilde sabit bir tüketim miktarı sağlayacak bir tasarruf oranı tavsiye eder. B u oran, orta gelirli pek çok aile için gelirin yaklaşık % 1 0- 1 5 ' i kadardır. B urada ekonomist probleme bir mühendis gibi yaklaşarak belli bir emeklilik birikimine ulaşmak için gelirin ne kadannın tasarruf edilmesi gerektiğini hesaplar. Burada dikkat etmemiz gereken şu ki, ekonomist çalışana ne kadar sabırlı olması gerek­ tiğini söylemez, onun tercihlerini yargılamaz. Sadece onun tercihlerini öğrenip bu tercih­ lere en uygun tasarruf oranını çalışana önerir. Çoğu ekonomiste göre, çalışan kişi verdiği kararın emeklilikte hayatını nasıl etkileyeceğinin farkında olduğu sürece, çalışan tarafin­ dan seçilen her tasarruf oranı uygundur.



Normatif Analiz ve Kamu Politikası Normaf analiz, toplumun geneli için de tav­ siyele_ı: üretir. Örneğin, ekonomistlerden sıK. sı vergi ve düzenleme gibi kamu ROlirikalan hakkında yorumda bulunmalan istenir. Kamu politikaları kazanan ve kaybeden iki grup yarattığı anda, uygulanan rogranıın ne kadar doğru olduğu konusunda birbirine zıt görüş­ . ler ortaya çıkar. B ir kişi tarafindan göçmen kuşlann banuağı olarak görülen bir yer, başkası tarafindan sivrisinek yuvası olarak adlandırılabilir. Bir sulak alanı çevre koruma kanunlan yardımıyla denetim altına alırsak bu durum kuş gözlemcilerini sevindirirken o bölgede yaşam alanı kurmayı düşünenleri hayal kırıklığına uğratır. Bir kamu politikası kazanan ve kaybeden jki grup yarattığında veya bir gruba fayda sağlamak ancak başka bir gruba zar Yererek mümkün olduğunda ekonomistler norma­ rif analiz yapabilmek için bazı etik hükümlerde bulunma ihtiyacı duyacaklardır. Herkesi birden memnun eden kamu politikalan oldukça nadirdir. Uygulanan politikalar birilerine fayda sağlarken çoğu zaman diğerlerine zarar verir. Bu durumda etik değerlere başvurmak nerdeyse kaçınılmazdır. Etik hükümlere başvurmadan kazananların kazancı ile kaybedenierin kaybını kıyas­ lamak o1dukça zordur. Kazananiann kazancının kaybedenierin kaybını ne derecede göz Bölüm 1 . 1



1 Ekonominin Kapsamı



S



1 5



1 (,



yumulabilir hale getirdiği, kısmen de olsa bir etik hükümdür. B ir bataklığı yasal düzenle­ melerle koruma altına alarak o bataklığı kurutup üzerine insaniann rahatça yaşayabileceği büyük bir site kurmayı planlayan girişimcilere engel olmak etik midir? Peki, ya o yasal düzenleme göçmen kuşları da koruyacaksa ve o kuşlara çok değer veren başka bir grup insan varsa? Çözümsüz gibi görünen bu soruna bir çözüm bulunabilir mi? Acaba devlet bataklığı girişimcilerden satın mı almalıdır? Eğer alacaksa bataklığın fiyatı ne olmalıdır? Girişimciler bataklığı devlete satmaya mecbur edilmeli midir? Kamu politikasının nasıl olması, toplumun ne yapması gerektiği ile ilgili tüm bu sorular normatİf ekonominin sor­ ctuğu sorulardır.



Mikroekonomi ve Makroekonomi



Ekonomik birimler bu batak­ l ı ğ ı n geleceğ i n i n ne olması gerektiğine dair fa rklı görüşlere sah i pler. Arazi n i n sahibi b urayı yerleşim yeri olarak k u l l a n m a k istemektedir. Çevreciler i s e turna kuş u n u n yaşam alanı olan b u su­ lak a l a n ı n koruma altına a l ı n ma­ sını istemektedir. Acaba hangisi yap ı l m a l ı ? M ikroekonomi bireylerin, hane h a l klarının, firmaların ve devletierir seçimlerini nasıl yaptıklarını ve bu seçimlerin fiyatları, kaynakların dağılımını ve diğer ekonomik bi rimlerin refahını nasıl etkilediğini inceler. Makroekonomi ekonominin tamamını incele r. Makroekonomistler ekonominin genelini etkileyen olayları, örneğin bir ülkedeki büyüme oranını, enflasyon oranını veya issizfik oranını incelerler.



Ekonominin alışma alarum daha iyi anlama · çin bir ayrım daha yapacağız. Ekonomi genel olarak iki büyük alana aynlır. Ancak ekonomis !erin bazılarının her iki alanda da çahşıyor olması sizi şaşırtmasın. Mikroekonomi, bireylerin, hanelerin, firmaların ve devletlerin seçimlerini na­ sıl yaptıklarını ve bu seçim'lerin fiyatları, kaynakların dağılımını ve diğer ekonomik birimlerin refahını nasıl etkilediğini inceler. Örneğin, mikroekonomistler çevre kir­ liliğini azaltan politikalar tasarlarlar. Küresel ısınma kısmen de olsa kömür, petrol gibi fos i l yakıtlardan salınan karbon emisyonları nedeniyle ortaya çıkınış olduğu için, mikroekonomistler bu yakıtların kullanımını azaltacak politikalar tasarlarlar. Örneğin "karbon vergisi" karbon salımını azaltınayı hedefler. B u vergiyle, karbon salımı göre­ celi olarak yüksek olan enerj i kaynakları (örneğin kömür kullanan termik santraller), daha düşük karbon salımlı enerji kaynaklarına göre (örneğin rüzgar türbinleri) üretilen birim enerj i başına daha fazla vergi öderler. B urada bir mikroekonomistin üzerine dü­ şen görev, karbon vergisinin düzeyini belirlemek ve bu verginin haneleri n ve firmaların enerji kullanımı üzerindeki etkisini belirlemektir. Gördüğünüz gibL:mikroekonomistler ekonominin küçük bir parçasını daha · yi anlamak istediğimizde yardımtmıza koşarlar. Makroekonomi ise ekonominin tamamını i.nceler. Makroekonomistler ekonominin genelini etkileyen olayları, örneğin bir ülkede toplam üretimin artış hiZ1nı fiyatların ortalama artış hızını (eiİflasyon oranını) veya · ş gücü içeris�nde olup i aradığ halde bulamayanların oranı n ı i ş s i Zlik oranın1 incelerler. Makroekonomistler ekonominin genel performansını artırıcı politikalar tasarlarlar. Örneğin, uzun süredir negatif büyümenin yaşandığı -diğer bir deyişle durgunlukta olan- bir ülkenin ekonomisinin en iyi hangi politikalarla canlandırılabileceğini bulmaya çalışırlar. Ev fiyatlarının dibe vurup bankaların zora girdiği 2007-2009 finansal krizi sırasında makroekonomistlerin işi çok yoğundu. Görevleri ekonominin neden daraldı­ ğını açıklamak ve hangi politikalarla tekrar hayata döndürülebi leceğini belirlemekti .



••







1 .2 Ekonominin U ç l i kesi Ekonominin nasıl bir bilim dalı olduğunu size anlatmış olduk. Aklınıza şöyle bir soru gel­ miş olabilir: Ekonomiyi diğer sosyal bilimlerden, örneğin antropolojiden, tarihten, siyaset biliminden, psikoloji ve sosyolojiden ayrran özellik nedir? Bütün sosyal bilimler insan davranışını inceler. Öyleyse ekonominin farkı nedir? Ekonomistler üç temel kavram üzerinde dururlar:



Var olan tüm bilgiyi kullanarak seçilebilir a lternatifler arasından en iyisinin seçilmesi eniyilemedir (optimizasyondu r).



1. Eniyilerne (Optimizasyon): Ekonominin yaptığımız seçimlerle · lgili olduğunu söy­ ledik. Yaptığımız tüm tercihierin incelenmesi ilk bakışta a1tından kalkı1amayacak kadar geniş bir konu olarak görüneb,ilir. Öyl ya, bir lokantada si ariş veren bir tüketici de bir se­ çim ya maktadrr� Çin'de 500 milyon dolarltk dizüstü bi1gisayar fabrikası kurmayı düşünen bir yatırımcı da. ı-Eu ikisi nasıl aynı zeminde incelenebilir? Ekonomistler yaptığımJZ bütün seçinilerio bazı ortak noktalan olduğunu ve bunlardan birinin eniyilerne yani en iyiyi seç­ meye çalışmak olduğunu belirlemişlerdir. B ir karar vermeden öne



insanlar önlerindeki



alternatiflerin artılarını ve eksilerini bilinçli veya bilinçsiz olarak değerlendirerek ken i1eri için en iyi alternatifi seçmeye çalışırlar. Diğer bir deyişle, insanlar seçim yaparken fayda ve zarar hesabına başvururlar.



6



Bölüm 1 1 Ekonominin i lkeleri ve Uygulama Alanı



Eniyilerne ekonominin ilk ilkesidir. Ekonomistler eniyilerne­



i nsanların seçimlerinin arkasında yarar ve maliyet hesabı bulunur.



nin pek çok davranışımızı açıkladığına inanırlar. Davet edildiği­ miz bir yere gitme kararı gibi küçük bir karar da, evlilik kararı



1 1



gibi büyük bir karar da eniyilemeye dayanır. rin



2. Denge: Ekonominin ikinci ilkesi ekonomik sistemle­ dengede olma eğilimi içinde olduğudur. Denge durumu,



hiçbir ekonomik birimin kendi davranışını değiştirerek fayda



Denge herkesin eşa n l ı olarak eniyi lerne yaptığı ve hiçbir ekonomik birimin kendi davranışını değiştirerek faydasını artıramayacağı özel bir durumdur. Ampirizm veri kullanarak yapılan analizdir. Ekonomistler veri kullanarak teorileri sı nar ve etrafımızda olup bitenin nedenl erini anlamaya çalışırlar.



sağlayamayacağı durumdur. B ir ekonomik sistem, eğer birim­ lerin hepsi yapmış olduğu seçimden memnunsa ve başka bir şekilde davranarak kendi durumunda iyileşme sağlayamayacağını düşünüyorsa dengededir. Diğer bir deyişle, denge durumu tüm ekonomik birimlerin eşanlı olarak eniyilerne yaptığı bir durumdur.



3. Ampirizm:



Ekonominin üçüncü ilkesi



ampirizmi



vurgular -ampirizm veri kullanarak



veya kanıta dayalı olarak yapılan analizdir. Ekonomistler veri kullanarak teorileri sınar ve



,4



etrafımızda olup bitenin nedenlerini anlamaya çalışırlar. 1 •



1 .3 Ekonominin Birinci I l kesi: Eniyileme



1.



Şimdi ilk ilkemizi biraz daha yakından inceleyelim. Ekonomi yaptığımız seçimleri ince­ leyen bir bilimdir. Ekonomistler ekonomik birimlerin seçimlerini eniyilerne ilkesine göre yaptığına, yani onların ellerindeki bilgiyi kullanarak kendileri için mümkün olan seçenekler arasından en iyisini seçtiklerine inanırlar. Mümkün olan seçenekler, elimizdeki kaynaklarla ulaşabileceklerimizdir. Eğer cebinizde sadece 10 lira varsa ve kredi kartı taşımıyorsanız,



5 liralık bir yemeği satın almak sizin için mümkündür, ama 50 liralık bir yemek mümkün değildir. Mümkün olanı belirleyen tek unsur yeterli paraya sahip olmak değildir. Karşımıza çok çeşitli kısıtlar çıkabilir. Örneğin bir günde istesek de



24 saatten fazla çalışamayız veya



istesek de aynı anda hem New York'ta hem de Pekin'de olamayız. Eniyileme, seçimin yapıldığı anda elimizde olan bilgiyle de ilgilidir. Diğer bir deyişle, eniyilerne yapıyorsak sahip olduğumuz bilginin tamamını kullanıyoruzdur. Örneğin, San Diego'dan Los Angeles' a arabayla giderken sarhoş bir sürücü size çarparsa, bu şanssız olduğunuzu gösterir, ama eniyilerne yapmadığınızı göstermez. Eğer siz yola çıkarken kaza geçirme riskini gerçekçi olarak hesapiayıp bu riski dikkate aldıysanız, eniyilerne yapmış­ sınız demektir. Eniyilerne vereceğimiz kararla ilgili tüm olası riskleri değerlendirdiğİrniz anlamına gelir, geleceği görebildiğimiz veya görmemiz gerektiği anlamına gelmez. Eğer bir durumla ilgili bildiğimiz her şeyi dikkate alarak mümkün olan seçenekler arasından en iyisini seçiyorsak, bir ekonomist bize ka­



konomik birimler rasyonel avranmadıklarında normati konomi onlara hem hatalaTının farkına varma, hem de gelecekte (:jaha iyi kararlar verme konusunda yardımcı olabilir.



rarımızı rasyonel bir şekilde verdiğimizi, rasyonel davrandığımızı söyleyecektir. Rasyonel davranış bir karara ilişkin tüm maliyetle­ rin, faydaların ve riskierin mantıklı bir şekilde değerlendirilmesi anlamına gelir. Yoksa kristal bir küreye bakarak kehanette bulun­ mak filan değildir. Öte yandan, eğer San Diego-Los Angeles arasında arabayı arkadaşınızın sürmesine izin verdiyseniz ve arkadaşınız yola çıkmadan önce alkol aldıysa, eniyilerne yapmamışsınız demek­ tir. B urada dikkat etmemiz gereken şey verdiğimiz kararın ka­ litesidir, sonuçta başımıza neler geldiği değildir. Eğer sarhoş bir sürücü ile yola çıkarsanız, kaza geçirmeden yolculuğu tamam­



ıasanız bile eniyilerne yapmamışsınız demektir. Vermiş olduğunuz yanlış karara rağmen yolculuğu kazasız belasız atıatmanız şansınızın yaver gittiğini gösterir, rasyonel davrandı­ ğınızı göstermez. Bu kitapta eniyilerne kavramı önemli bir yere sahiptir. Size hem eniyilemenin nasıl yapıldığını açıklayacağız, hem de ekonomik birimlerin genellikle rasyonel davrandığını savunan teorinin ne kadar doğru olduğunu günlük hayattan çok sayıda örnek vererek de­ ğerlendireceğiz. Aynca, bazı önemli durumlarda eniyilerne yapmadığımızı da anlatacağız.



Bölüm 1 .3 1 Ekonominin Birinci i lkesi: Eniyilerne



7



Ekonomik birimlerin rasyonel davranmadıkları durumlarda normatif ekonominin onlara hem hatalarının farkına varma, hem de gelecekte daha iyi kararlar verme konusunda yar­ dımcı olabileceğini göreceğiz. Son olarak, neyin eniyilendiği kişiler arasında ve topluluklar arasında farklılık göste­ rebilir. Her ne kadar üreticilerin çoğu elde edeceği karı eniyilemek istese de, ekonomik birimlerin çoğu sadece geliri veya mal varlığını eniyilemeyi amaçlamaz. Örneğin, bizim hayattaki tek gayemiz para olsaydı, hepimiz haftada 40 saatten fazla çalışıyor olurduk ve emekli olmayı hiç düşünmezdik. İnsanların çoğunun amacı sahip oldukları refahı eniyi­ lemektir. Refah ise gelire ek olarak boş vakitlerimizi nasıl değerlendirdiğimize, sağlık durumumuza, sosyal çevremize ve hayatta bir amaca sahip olmamıza bağlıdır. Devletler de sadece geliri eniyilemeyi amaçlamaz, çok sayıda farklı hedefe ulaşınaya çalışır. Özet olarak, ekonomik birimlerin çoğu için eniyilerne sadece sahip olunan para ile ilgili değildir.



Ödünleşim ve bütçe kısıtı Bir ekonomik birim, bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçmesi gerektiği zaman ödünleşim ile karşı karşıya kalır. Bütçe kısıtı bir tüketicinin sınırlı bir bütçe ile satın alabileceği mal ve h izmetleri gösterir.



Eniyilerne kavramını iyi anlamak içiıL ödünleşim kavramını anlamalıyız. Ödünleşim, bazı şeyleri elde etmek için başka bazı şeylerden vazgeçmemiz gerektiğinde ortaya çıkar. Fa­ cebook örneğini ele alalım. Eğer Facebook' ta bir saat geçirirseniz, bu bir saat içerisinde başka bir şey yapamazsınız, örneğin gelir getirici bir işte çalışamazsınız. Ekonomistler ödünleşimleri açıklamak için bütçe Jasıtından faydalanırlar. Bütçe kısıtı, sahip olduğumuz bütçe ile yapmamız mümkün olan her şeyi içine alır. Bir örnek verelim. Diyelim ki, boş zamanınızda yapabileceğiniz iki iş var; biri internette gezinmek, diğeri de yarı zamanlı bir işte çalışıp biraz para kazanmak. Gün içinde ders ça­ lışmaktan arta kalan zamandan uyku, yemek gibi kişisel ihtiyaçlarınız için gereken zamanı çıkardığımızda geriye beş saatlik boş zamanınız kaldığını varsayalım. Bu beş saatlik süreyi sahip olduğunuz bütçe olarak değerlendirdiğimizde, bütçe kısıtınız şu şekilde yazılabilir: 5 saat



=1 İnternette gezinme süresi ı + 1 Yarı zamanlı bir işte çalışma süresi ı



Bu eşitlik sizin bir ödünleşim ile karşı karşıya olduğunuzu gösterir. Eğer internette ge­ zinme sürenizi bir saat artırırsanız, yarı zamanlı işte çalışma sürenizi bir saat azaltmak zo­ runda kalırsınız. Benzer şekilde, eğer yarı zamanlı işte çalışma sürenizi bir saat artırırsanız, internette gezinme sürenizi bir saat azaltmak zorunda kalırsınız. Bir işe ayrılan zaman art­ tıkça, diğerine ayrılan zaman kaçınılmaz olarak azalır. Bunu Şekil 1 .2'de görebiliriz. ütçe



sıtı, ödünleşimi sayısal



ir hale getirmesi bakımınaan çok kullanı§lı bir araç­



tır. Ekonomistler ekonomik birimlerin seçimlerinden bahsederken öncelikle bu birimlerin bütçe kısıtlarını tanımlarlar.



Fırsat Maliyeti Artık eniyilerne ile ilgili yeni bir kavramı, yani fırsat maliyetini tammaya hazırız. İnternette gezinme örneği burada da işimize yarayacaktır. İnternette geçirdiğimiz her saat aslında bi­ zim başka bir iş yaparak geçirebileceğimiz bir saattir. B u süreyi internette geçirmek yerine basketbol oynayarak, egzersiz yaparak, hayal kurarak, uyuyarak, arkadaşlarımızla soh­ bet ederek, e-postamızı kontrol ederek, ödev yaparak, yarı zamanlı bir işte çalışarak veya başka bir şey yaparak geçirebiliriz. Farkında olsanız da olmasanız da internette zaman ge­ çirdiğinizde bunlardan fedakarlık etmiş oluyorsunuz (elbette eğer bir işte çalışırken işinizi



Şekil 1 .2 Beş saatlik süreyi değerlendirmenin farklı yolları Her satırda toplam beş saatlik süreyi değerlendirmenin fa rklı bir şekli gösterilmekted ir. Sade görünmesi a macıyla, tabloda sadece tam saatler gösterilmiştir.



8



Bölüm 1 1 Ekonominin i lkeleri ve Uygulama Alanı



Van zamanlı 5 saat 1 saat



4 saat



2 saat



3 saat



3 saat



2 saat



4 saat



1 saat



5 saat



O saat



bir kaynağın en iyi alternatif kul la nım ıd ır.



Fırsat maliyeti,



yapmak yerine gizlice Facebook'a bakmıyorsanız. Ki bu durumda patronunuzu arkadaş listenize almayın, ne dersiniz?). Şimdi siz kendi listenizi oluşturun. İnternette gezinirken hangi aktivitelerden vazgeçmiş oluyorsunuz? Bu aktivitelerden sizin için en değerli, en önemli olanım en üst sıraya yazın; diğerlerini aşağıya doğru sıralayın. Bu liste sizin için fırsat maliyetini hesaplamaya yara­ yacaktır. Aym anda iki işi birden yapamayacağımza göre, internette gezinmek sizin başka bir işten vazgeçmeniz anlarmna gelir. Listede fazla sayıda aktivite olduğunda işler zorlaşabilir. Ekonomistler en iyi alternatifi dikkate alma eğilirnindedirler. En iyi alternatife fırsat maliyeti deriz. Eniyilerne yapan biri internette gezinirken aslında bu alternatiften vazgeçmektedir. Fırsat maliyetinin ne kadar önemli olduğu, elirnizdeki kaynakların kıt olduğu düşünül­ düğünde bir kez daha anlaşılır. Bir işe vakit ayırdığırmzda, o an farkına varmasak da, başka işlere vakit ayırmaktan fedakarlık yaprmş oluruz. Dönem ödevinizi yaparken aynı anda Facebook'taki profilinizi güncelleyemezsiniz. Dönem ödevini ertefeseniz bile, ertelenen zaman geldiğinde bir şeyler eksilmek zorunda kalacaktır. (Ekonomi dersinin finaline mi çalışıyorsunuz?) Eniyileme, bizim her hareketirnizde o hareketin fırsat maliyetini düşün­ mernizi gerektirir. Özet olarak, eniyilerne yapan bir kişi elindeki kıt kaynakların farklı kul­ lanım şekillerini her zaman aklında tutmalıdır. Bu kavrarm daha iyi açıklamak için size bir örnek daha verelim. Diyelim ki, aileniz dö­ nem ortasındaki kısa tatilde bir seyahate çıkmayL planlıyor. Diyelim ki, önünüzde size aym miktarda masraf çıkaracak olan üç alternatif var: Karayipler' de bir gemi gezisi, Miarni turu ve Los Angeles turu. Eğer sizin ilk tercihiniz gemi gezisi, ikinci tercihiniz de Miarni turu ise gemi gezisinin fırsat maliyeti Miarni turudur. Fırsat maliyeti sadece zamanırmzla değil, elirnizdeki bütün kıt kaynaklarla ilgili bir kav­ ramdır. Diyelim ki ağaçtan eşyalar, heykeller yapan bir sanatçısınız ve elinizde kaliteli bir akçaağaç var. Bunu kullanarak bir heykel, bir kase veya bir resim çerçevesi yapabilecek­ siniz. Varsayalım ki, bu alternatiflerin hepsi aynı miktarda malzeme ile ve aynı zamanda yapılabiliyor. Eğer ilk tercihiniz heykel ve ikincisi de kase ise, heykel yapmanın fırsat ma­ liyeti vazgeçilmek zorunda kalınan kasedir.



Fırsat M aliyetine Parasal Değer Biçrnek Ekonomistler bazen fırsat maliyetine bir parasal değer vermeye çalışırlar. Fayda ve maliyetleri lira, dolar veya yen gibi bir para birimi cinsinden ifade etmek analizi kolaylaştırır. Bir saatlik zamanın parasal karşılığını tahmin etmenin bir yolu bu sürede yarı zamanlı bir işte çalıştığınızı ve bu süre içerisinde elde edebileceğiniz geliri hayal etmektir. Sizin zamanımzın fırsat maliyetinin en düşük değeri, bir işte çalışarak elde edeceği­ niz net gelir kadardır (prograrmnıza uyacak bir iş bulabildiğİnizi varsayarsak). Neden mi? Çünkü yarı zamanlı bir işte çalışmak sizin yapabileceğiniz çok sayıda şeyden sadece biri­ dir. Eğer bu iş sizin önem listenizde en üst su:adaysa, o halde internette bir saat gezinmenin fırsat maliyeti gerçekten de bir saat boyunca bir işte çalışmanın net getirisine eşittir. Ama eğer bu iş listede alt sıralarda ise sizin için daha değerli başka alternatifler vardır ve sizin zamanınızın fırsat maliyeti, işin saatlik net getirisinden daha yüksektir. İşte bu nedenle, zamanınızın fırsat maliyeti ya yarı zamanlı bir işte çalışmanın net getirisidir, ya da ondan daha yüksek bir değerdir. Bu mantığı sayısal bir örnekte kullanalım. 201 3 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde 16-24 yaş grubunda bir işçinin ortanca saatlik ücreti 1 1 ,35 dolardı -veriler Amerika İşgücü İstatistikleri Bürosu' ndandır. Vergileri çıkardığırmzda saatlik net ücretin 1 0 dolar oldu­ ğunu söyleyebiliriz. Elbette ki, bir iş sadece ücretten ibaret değildir. Ücretin yanı sıra işin özellikleri de önemlidir: işin ·ne kadar sevimsiz olduğu (kaba müşterilere kibar davranmak gibi), işbaşı eğitim verilip verilmediği, birlikte çalışılan kişilerle ilişkilerin kalitesi, bu işin özgeçrnişinizde nasıl görüneceği gibi. Ücret dışındaki özellikleri bir kenara bırakırsak, bir saatlik işin getirisi sadece vergiler düşüldükten sonra kalan net ücrettir. Öte yand OTM. Bu takd i rde kar = 50.000(1 O $ - 7 , 5 $) 1 25 .000 $.



Fiyat 40



$ MM YENı



30



OTMv ENı



20



;.-- Maliyetler: 375.000 $ 20.000



40.000



60.000



80.000 Miktar



=



Bu nedenle, eski fabrikanın müdürü üretimi marjinal maliyetin fiyata eşit olduğu seviyeye ka­ dar arttım (ya da MM = F = MH). Çünkü, 6. Bölümde öğrendiğimiz gibi, tam rekabet piyasasında marjinal hasılat, fiyata eşittir. Bu durum, Şekil 7.5 'te gösterildiği gibi, 20.000 birimlik üretim seviyesinde görülmektedir. Yeni fabrikanın müdürü de eniyileştirme kararını benzer şekilde alır ve fabrikası Şekil 7 .6'da gösterildiği gibi 50.000 birimlik üretimde bulunur. Bölüm 7.2 1 Görünmez Elin Kapsamını Gen işletmek: Bireyden Firmaya



1 49



Şekil 7 . 5 ' te ve Şekil 7 .6'da ortalama toplam maliyet (OTM) eğrisinin altındaki taralı alan olarak gösterilen üretimin toplam maliyeti, ortalama toplam maliyetin üretim mik­ tarıyla çarpımı (OTM x M) sonucunda hesaplanabilir. Eski fabrikanın toplam maliyeti 10 $ x 20.000 200.000 $'dır. Yeni fabrikanın toplam maliyeti ise 7,50 $ x 50.000 375 .000 $'dır. Eski fabrikanın ekonomik karının sıfır olmasına karşın (çünkü F OTM), yeni fabrikanın ekonomik kfu"ı 50.000( 1 0 $ - 7,5 $) 1 25 .000 $'dır. Her iki fabrikanın müdürleri, yıllık olağan genel kurul toplantısında yeni CEO' ya üre­ tim ve maliyet rakamlarını içeren istatistiksel bir rapor verirler. CEO rakamlardan şoke olur ve "teknoloji ve maliyet farklılığına rağmen, eski fabrikanın üretime devam etmesi beni oldukça şaşırttı !" vurgulamasında bulunur. Bunun nedeninin eski kurtların kurmuş ol­ dukları ilişkiler olduğunu düşünür ve "arkadaşlarımız orada çalışıyor diye eski ve verimsiz fabrikaları açık tutmaya devam edemeyiz" der. Yeni CEO ilk iş olarak şu duyuruyu yapar: "2 1 . yüzyıla geçmenin vakti geldi ; bütün üre­ timİnıizi bir an önce yeni fabrikaya taşımak zorundayız. Yeni fabrika, daha yüksek teknolo­ jiye sahip olduğundan, 70.000 mikroçipin tarnanımı (50.000+20.000) üretecektir. Böylece firmamızın, ortaklarımızı memnun etmek için, nasıl bir atılım gösterdiğini tüm dünyaya kamtlayacağız." Fabrikaların müdürleri CEO'ya ekonomik mantığındaki hatayı -marjlar üzerinde dü­ şünmesi gerektiğini- açıklamaya çalışırlar. Ancak, CEO bu konuda sezgilerinden emin­ dir. CEO' nun talimatı yıllık üretim seviyesinin Şekil 7.7 'de gösterildiği gibi değişmesine



7.1



=



=



=



=



74



l



Fiyat 40 $



Fiyat 40 $ OTM EsK,



30



MM vENı



30



20



20



10



10



OTMvENı



i+- Maliyetler: 200.000 $ '



20.000



40.000



60.000



80.000 Miktar



20.000



40.000



60.000



80.000 Miktar



(a) Denge Üretim Programı Fiyat 40 $



Fiyat 40 $



30



30



20



20 Üretim Yok



10



20.000



40.000



60.000



MMvENı



Kayıplar: 875.000 $



10



80.000 Miktar



----



20.000



40.000



60.000



OTMvENı



}



Maliyetler: 1 .575,000 $



80.000 Miktar



(b) Yeni Üretim Programı



Şekil 7.7 Yeni Üretim Programının Etkisi CEO ezici bir yenilgiyle karşı karşıya kalır. Kendi sezgilerine dayalı olarak karar verdiğinden dolayı, maliyetleri yükseltmiş, ekonomik karı ortadan kaldırmıştır. Firma 875.000 $ zarar et­ miştir (Kar = M (F - OTM) = 70.000(1 0 $ - 22,50 $) = -875.000 $).



1 50



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



neden olur. Bu üretim seviyesindeki toplam maliyet, şekilde, ortalama toplam maliyet eğ­ rilerinin altında bulunan taralı alan olarak ya da OTM x M olarak gösterilmektedir. Yeni CEO amacına ulaşmıştır. Yeni fabrika artık 70.000 mikroçipin tamamım üretmektedir. Bir yıl sonra fırmanın yıllık genel kurul toplantısında yeni fabrikamn müdürü CEO'ya istatiksel bir rapor sunar. idareci, piyasa talep ve piyasa arz koşullarının önceki yıl ile ben­ zer bir fiyatiandırma ortamı sağladığını açıklamaktadır: Mikroçip başına 10 $. CEO bunun çok iyi bir haber olduğunu ve aldığı kararın karlarda kayda değer bir yükselişe neden ola­ cağını talırnin etmekte; insanların keskin iş zekası nedeniyle, kendisini Warren Buffet ile karşılaştıracağım hayal etmektedir. Ancak karların geçen yıla göre oldukça azaldığım öğrenince hayal kırıklığına uğramış tır. Oysa geçen yılki üretim programı 1 25 .000 $ ekonomik kar getirmişti. Yeni program ise bü­ tün bu karı ortadan kaldırmış, 875 .000 $ ekonomik zarara neden olmuştur (Eski fabrikanın sabit maliyetlerini dikkate almadığımızı da unutmayın !). Oldukça şaşıran CEO' nun nutku tutuldu, sadece, planın şiddetle geri tepmesine hayret gösteren birkaç kelime homurdana­ bildi. Görünmez elin gücünü bilen ve anlayan müdür, marjinal maliyetleri ve miktar kısıtını açıklayan Şekil 7 . 8 ' i CEO'ya gösterdi. Şekil 7 . 8 ' in (a) grafiğinde eski fabrikanın marjinal maliyet eğrisi, (b) grafiğinde ise yeni fabrikanın marjinal maliyet eğrisi gösterilmektedir. Müdür, CEO' nun planı sonucunda yeni fabrikanın, Şekil 7 . 8'in (b) grafiğinde gösteril­ diği gibi, sonuncu mikroçipi 30 $ marjinal maliyet ile ürettiğini açıkladı. Bu marjinal ma­ liyetin, şeklin (a) grafiğinde gösterildiği gibi, eski fabrikanın ilk mikroçipini üretmesinin maliyeti olan 10 $'dan oldukça fazla olduğunu gösterdi. Bu şekilde, yalnızca bir birimlik bu üretim eski fabrikaya aktarılabilseydi, toplam maliyetler 20 $ azaltılır, toplam karlar 20 $ arttırıhrdı. 20 $ = 30 $ - 10 $. CEO marj inal mantığın ne kadar ileri götürülebileceğini merak ediyordu. Müdür, Şekil 7.8 'deki okları göstererek, aynı mantığın fabrikaların marjinal maliyetleri birbirine eşit olana kadar (MMEsKi = MMYENi ) kullamlabileceğini belirtti. Müdür, bu noktada iki fabri­ kanın toplam üretim maliyetinin en az olacağını, üretimi bir fabrikadan diğerine karlı bir şekilde aktarmanın mümkün olmadığını vurguladı. CEO bu optimal üretim miktarımn kendisi müdahale etmeden önceki değerler ile aynı olduğunu fark etti (MMEsKi = MMYENi = F = 10 $). Kendi çıkarı peşinde koşan müdürle­ rin, üretimi, toplam maliyeti minimize edip, fırmanın toplam karını en iyileştirecek şekilde nasıl organize ettiklerini merak etti. CEO, dolaylı olarak, Adam Smith'in Ulusların Zen­ ginliği' ndeki girişimcilerle ilgili en önemli görüşlerinden biriyle karşılaşmış oldu: "Yal­ mzca kendi kazaneını düşünür..." ancak "görünmeyen bir el onu hiç aklından geçmeyen bir amacı gütmeye iter." Bu hikayeden çıkarılacak ders nedir? Tam rekabet piyasası varsayımları altında, piyasa mekanizmasının serbestçe işlemesi yalmzca her müdürün, MH MM olduğu noktada üre­ tim yaparak, kendi fabrikasının karını ençoklamasına neden olmaz. Aynı zamanda hiçbir idarecinin amaçlamadığı bir şeyin gerçekleşmesini sağlar: Toplam maliyetin minimize =



Şekil 7 .8 Eski fabrika ve Yeni Fabrikanın Marjinal Maliyet Eğrileri CEO' n u n kararı neticesinde yeni fab­ rika (kırm ızı) 70.000 birim üretirken, eski fabrika (pem be) sıfır birim üretmektedir. Şekil CEO' n u n ü re­ timin bir kısm ı n yeni fabrikadan eski fabri­ kaya aktararak tasar­ ruf etme i m ka n ı n ı n olduğunu gösterir.



Fiyat 40 S



Mlv'



Fiyat 40 S



ı



30



30



20



20



10



- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -1 0



20.000



40.000 (a)



60.000



80.000 M iktar



20.000



40.000



60.000



80.000 Miktan



( b)



Bölüm 7.2 1 Görünmez Elin Kapsamını Genişletmek: Bireyden Firmaya



1 51



1



7.4



7 ..,



Eli nerede ?



edilmesi. Çünkü MMEsıd= MMYENi toplam maliyetin üreticiler arasında minimize edilmesi için gerekli şarttır. Daha önemlisi müdürler böylelikle iki fabrikanın toplam karını da ençoklarnış olurlar. Bir anlamda piyasa güçleri üretimin, iki fabrika arasında, toplum için en iyi olacak şekilde bölüştürülmesini emreder: Kıt kaynakları en az miktarda kullanarak üretim yapmak. CEO'nun yapmak isteyip de başaramadığı şey tam da budur. Ancak, rekabetçi pi­ yasa etkin bir şekilde çalıştığı sürece, toplumun gelişmesini sağlayacak hedefleri belirleyen bir merkezi plancıya (CEO) ihtiyaç yoktur. Müdür­ ler bu işi farkında olmadan günlük olarak yaparlar. Yani, tam rekabet piyasasında denge fiyatının ikinci belirgin işlevinin, belirli bir endüstri içerisinde malların üretiminin etkin bir şekilde yapılması olduğunu söyleyebiliriz. Neden? Çünkü, üretim MM = F olana kadar arttırılır, böylece fırmaların marjinal maliyetleri birbirine eşit olur. Zira bütün fırmalar aynı piyasa fiyatı ile karşı karşıya gelirler.



7.3 Görünmez Elin Kapsam1n1 Genişletmek: Kaynaklarin End üstriler Aras1nda Tahsisi Görünmez elin belirli bir endüstri içinde kıt kaynakları en iyi şekilde tahsis ettiğini ve üretim kalıplarını düzenlediğini öğrendik. Ancak bir ekonomi, bir kasabadaki iki fabri­ kadan çok daha karmaşıktır. Bir endüstrinin çok az ya da çok fazla üretim yaptığını nasıl saptayabiliriz? Görünmez elin kaynakları endüstriler arasında tahsis edebilecek gücü olup olmadığını araştırmak için yeni bir örneğe göz atalım. Bu amaçla 6. Bölümde öğrendikle­ rimizi bir seviye daha derinleştirmemiz gerekiyor. Bu defa özdeş satıcıların kısa dönemde kar ettiği, farklı bir tam rekabet piyasası düşü­ nelim: Örneğin, yayınevlerine kağıt ürünleri dağıtımı piyasası. Bu piyasanın şartları Şekil 7.9'da gösterilmektedir. Şekilden de görüldüğü gibi ton başına 25 $ fiyatında ekonomik olarak kar edilmektedir. Peki, kar edilirse ne olur? 6. bölümde karların girişimcileri cezbeden önemli bir güç olduğunu öğrendik. Başka dağıtım firmaları da ekonomik olarak karlı bir iş yapmak istedikleri için piyasaya girmek isterler. Piyasaya girişin etkileri Şekil 7. 1 0' un (a) ve (b) grafiklerinde gösterilmektedir. (a) grafiği piyasaya yeni firmaların girişinin piyasa arz eğrisinin sağa kaymasına (A l 'den A2' ye) neden olduğunu göstermektedir. Bu değişim denge fiyatının düşmesine (25 $'dan 1 2 $'a) ve denge miktarının yükselmesine (500 milyondan 620 milyona) neden olur.



Şekil 7 . 9 Kağıt Dağıtım Piyasasında Karlar Kağıt dağıtım firması ton başına 25 $ piyasa fiyatı i l e karşı laşır. Terci h edilen m i ktarda ortalama toplam mal iyet 25 $'ın oldu kça al­ tında olduğundan, kar or­ taya çıkar (Yeşil dikdörtgen ile gösteril m iştir). Piyasaya giriş serbest olduğu ndan, başka şirketler de kağıt da­ ğıtımı sektörüne girerler.



1 52



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



Fiyat 40 $ (ton başına)



30



F



=



25



20 10



20



40



60 80 Miktar (milyon)



Fiyat 40 $



Fiyat 40 $



OTM



F



=



30



30



20



20 F



12 10



=



12 10



80 60 Miktar (milyon) {b) firma maliyetleri 40



20



800 600 Miktar (milyon) (a) Kağıt dağıtım pazarı



200



400



Şekil 7 . 1 O Piyasaya Yeni Şirketler Girmesinin Etkileri Kağıt dağıtım piyasası n a yeni firmalar girdi kçe, arz eğrisi sağa kayar ve piyasa fiyatı düşer. Bu girişler piyasada kar etme imkanları var o l d u ğ u sürece (F > OTM) deva m eder. Ancak karlar sıfıra düşünce, fi rmaları kağ ıt dağıtım piyasasına g i rmeye iten güdü ortadan kalkar ve fi rma g i rişleri d u rur.



Piyasaya girişiler ne zaman durur? 6. bölümde öğrendiğimiz gibi piyasaya girişler, fi­ yatın marjinal maliyet eğrisi ile ortalama toplam maliyet eğrisinin kesiştiği noktaya düş­ mesiyle durur. Bu örnekte denge fiyatı Şekil 7 . 1 0' un (b) grafiğinde gösterildiği gibi ton başına 12 $'dır. Bunun nedeni 12 $'dan yüksek bir fiyat seviyesinde diğer dağıtım firmala­ nnın da, halen kar etme imkanı olduğundan dolayı, piyasaya girmek istemeleridir. Fiyatlar OTM'nin en düşük olduğu noktaya ulaşınca, denge fiyatına erişmiş oluruz, çünkü F = MM = OTM olur. Bu da karların sıfır olduğu ve bu nedenle daha fazla firmanın girişi için bir neden olmadığı anlamına gelir. Bu örnek, bir sektörde üretim karlı olduğunda neler meydana geleceğini göstermekte­ dir: Karlılık imkanlarından dolayı, kaynaklar bu sektöre akar. Bu tutum, kaynakların az verimli sektörlerden, daha verimli sektörlere akışına neden olur. Yani, fırmalar karlarını arttırmaya uğraşı rken, kaynaklan da toplumun en yüksek değer verdiği mal ve hizmetlerin üretimine aktarırlar. Denge fiyatı OTM eğrisinin altında kalırsa ne olur? Benzer bir nakliyat işi düşünelim: Mısır tarımı yapılan bölgede, kamyonculann çiftçilerin tarlalanndan aldıkları mısırı tonu 1 O $'dan değirmenlere götürdükleri nakliyat piyasasını değerlendirelim. Şekil 7 . l l ' de gös­ terildiği gibi bu piyasada fiyat, ortalama toplam maliyetten daha düşüktür (F < OTM). Bu



Şekil 7 . 1 1 Taşımacılık Piyasasında Zararlar N a k l iyat piyasası nda mısır taşı­ manın piyasa fiyatı ton başına 1 O $'dır. Ortalama toplam ma liyet bu fiyat seviyesinden daha yüksek o l d u ğ undan dolayı zarar edilir (pembe d ik­ dörtgen i l e gösteri lmektedir). Piyasaya g iriş ve çıkış serbest olduğundan, kamyoncular bu piyasadan çıkar.



Fiyat 40 $ (ton başına)



30 20 F=



12 10



1 00



200



300



400



Miktar (milyon)



Bölüm 7.3 1 Görünmez Elin Kapsamını Genişletmek: Kaynakların Endüstriler Arasında Tahsisi



1 53



7 1



1 4



.'i



durum, kamyonculann zarar ettiklerinden dolayı piyasadan çıkmaları gerektiği anlamına gelmektedir. Peki, bu kamyoncular nereye gider? B ir ihtimal, kamyonculann yayınevlerine kağıt ürünleri dağıtımı yapmaya başlamalandır. Kamyoncuların yapabileceği binlerce başka iş dururken bu piyasaya girmeleri şart değildir. Ancak bu da ihtimallerden bir tanesidir. Şekil 7 . 1 2 ' nin (a) grafiğinde kamyoncuların tahıl taşımacılığı piyasasından çıkışını göstermek­ teyiz: Arz eğrisi sola kayarak denge fıyatının yükselmesine ( l O $'dan 1 2 $ ' a), denge mik­ tarının azalmasına (3.200 milyon tondan 3 .000 milyon tona) neden olur. Mısır taşımacılığı piyasasından çıkışlar ne zaman durur? Şekil 7. 1 2 ' nin (b) grafiğinde gösterildiği gibi, piyasaya girişlere benzer olarak, fıyatlar ortalama toplam maliyetin en az olduğu noktaya yükselene kadar kamyoncular piyasadan çıkmaya devam eder. Piyasa fiyatı OTM' nin en az olduğu noktaya ulaşınca denge noktasına geliriz, çünkü F = MM = OTM olur. Yani, artık daha fazla fırmanın piyasadan çıkması için hiçbir neden yoktur. B u basit örnek, görünmez elin kapsamının piyasada mübadelede bulunan bireylerin ve mikroçip fabrikası yöneticilerinin oldukça ötesine uzandığını göstermektedir. Rekabetçi piyasalar, kar peşinde koşan girişimcileri, kaynakları kar getirmeyen sektörlerden karlı sektörlere aktarmak için kuvvetle teşvik etmektedir. Bu kaynak aktanını her sektörde tam olarak doğru miktarda üretim yapılana kadar devam eder. Bu tür kaynak aktanını bizi çok önemli bir sonuca götürür: Şekil 7 . 1 0 ve 7. 1 2'de gös­ terildiği gibi, tam rekabet piyasasında denge, üretimin OTM'nin en az olduğu noktada yapılmasına neden olur. Çünkü fıyat, üretim maliyetini karşılamıyorsa kaynaklar o sektör­ den çekilir ve fiyatın üretim maliyetlerini karşıladığı sektörlere aktarılır; üretimin toplam değeri denge sağlandığında ençoklanır. Böylece, piyasa fiyatı, satıcıların yalnızca kendi karlannı ençoklamak istiyor olmalarına rağmen -kıt kaynaklan mümkün olan en faydalı biçimde kullanarak- onlan toplum için en iyi olanı sağlayacak yönde hareket etmeye iter. Bu mantık bizi rekabetçi piyasadaki denge fıyatının üçüncü belirgin işlevine götürür: Kıt kaynakların endüstriler arasında en iyi şekilde tahsis edilmesi. Bunun nedeni OTM eğ­ risinin en düşük seviyesindeyken, F OTM = MM sektör denge­ sine ulaşılmasıdır. Bu açıdan bakacak olursak, şirketlerin girişleri ve çıkışları bir şeylerin ters gittiğinin değil, piyasanın işlediğinin Şirketlerin g irişleri ve çıkışları bir göstergesidir. Doğrusunu söylemek gerekirse, piyasaya giriş ve çıkış gözlem­ şeylerin ters gittiğinin değil, piyasanın lemiyorsak, serbest piyasanın iyi işlemediğinden kaygı duymalı­ işlediğinin göstergesidir. yız. Bu durum, kar etmenin ödülünün ve zarar etmenin cezasının, kaynak tahsisi amacını yerine getiremediği anlamına gelir. =



Fiyat 40 $



Fiyat 40 $



OTM A,



30



30



20



20 F



=



- -F



12 10



1 000



=



12 10



2000



3000 4000 Miktar (milyon) (a) Tahıl taşımacılığı piyasası



300 400 Miktar (milyon) (b) Tahıl taşımacılığında maliyetler 1 00



200



Şekil 7 . 1 2 Piyasadan Şirket Çıkışın ı n Etkileri Tah ı l taşımacı l ı ğ ı piyasası nda zararlar söz konusu olduğundan dolayı, şirketler piyasa­ dan çıkar. B u nedenle arz, zararın sıfı r olduğu F MM OTM noktasına kadar d üşer. =



1 54



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görün mez El



=



7.4 Fiyatlar Görünmez Eli Yönlend irir Piyasa mekanizmasının dünyanın işini kimseyi özel olarak görevlendirmeden yapabilmesi gerçeği, size günümüzde insanlığın cevabını aradığı şu büyük sorular kadar etkileyici bir bilimsel sır gibi görünebilir: Evrenin ana maddesi nedir? Bilincin biyoloj ik kökeni nedir? Ekonomik bakış açısıyla, görünmez elin gizemini nereye kadar ortaya çıkarabileceğimizi merak ediyor olabilirsiniz. Buraya kadar, doğru koşullar altında -bu koşulların oldukça kısıtlayıcı olduğunu önemle belirtmeliyiz- bireysel çıkar ve toplumsal çıkar birbiriyle tam anlamıyla uyurnludur. Adam Smith'i, piyasalar iyi işlediğinde, kendi faydasını arttırma peşinde koşanlann, gizli bir el tarafından yönlendiriliyormuş gibi, toplumsal faydayı da arttıracaklarını söylemeye iten şey budur. Bu temel ilke, piyasalar bireysel fayda ile toplumsal faydayı uyumlaştırdığında oldukça arzu edilir sonuçlara ulaşacağırnızı gösterir. Peki, piyasa aktörlerini bu yönde davranmaya iten şey nedir? Kısa cevap, piyasa aktör­ lerini harekete geçiren fiyatlardır. Piyasa fiyatlan en önemli bilgiyi vererek, yüksek değerli alıcıların satın alırnına ve düşük maliyetli satıcıların satış yapmasına yol açar. Örneğin, fiyatlar, talep edilen okyanus manzaralı gayrimenkullerin miktarı, arz edilen okyanus man­ zaralı gayrimenkullerin miktanna eşit oluncaya kadar uyarlanır. Ayrıca fiyatlar, girişim­ cilerin üretimini, hem endüstri içinde hem de küresel ekonomideki endüstriler arasında, etkin bir şekilde tahsis etmeye zorlar. Getirisi en yüksek sektörlere emek ve sermaye akışı, üretim seviyesinin rekabetçi piyasada oluşması gereken denge miktanna erişmesine neden olur. Fiyatların birbirine nasıl bağlı olduğunu halen anlamadığırnız binlerce piyasayı uyum­ laştıran tek güç olabileceği olgusu bize gerçekçi gelmeyebilir. Hiç kimse Kanada kereste piyasası, Iowa mısır piyasası, Cod Burnu balık piyasası, Çin çay piyasası ve Costa Rica turizm piyasası arasındaki bütün bağlantılar hakkında bilgi sahibi değildir. Ancak fiyat mekanizması bu uçsuz bucaksız sayıdaki piyasaların, bireylerin ve grupların davranışını, teşvik edicileri vurgulayarak, piyasa sistemi içerisinde düzenleyebilir. Nobel ödüllü, ekonomi biliminde laboratuar deneylerinin öncüsü, Vernon Smith, fiyatlar konusunda şunu söylüyor: Fiyat mekanizması nasıl oluyor da bu kadar işi hiç kimseyi özel olarak görevlendirme­ den başarabiliyor.... Komuta ekonomisi içinde yok etseniz bile bin başlı Anka kuşu gibi yeniden yükselebiliyor. . .. Onu hiçbir yasa ya da polis gücü durduramıyor. Zaten polis gücü çözüm olduğu kadar sorun da oluyor. . .. Fiyat mekanizması. . . bilimsel bir sırdır. . . onu anlamak demek, insanlığın avcı-toplayıcı yaşamdan tarım devrimi v e sanayi devrimi sayesinde bu refah çağına nasıl geldiğini anlamak demektir? Fiyatın görünmez ele nasıl yol gösterdiğini, yazarlardan birinin 1 990'lı yılların sonunda Florida'da yaşarken başından geçen sade bir anısını örnek vererek biraz anlayabiliriz. O zamanlar, kasırga uyanlanndan dolayı halk çok telaşlıydı. Her uyandan sonra pencereleri kaplamak için kontrplak levhalara, hazır suya ve buza ve elektrik kesintilerine karşı önlem olarak jeneratörlere talep oldukça yüksek olurdu. Bildiğiniz gibi, talepteki böylesi bir artış talep eğrisini sağa kaydırır ve fiyatlan yükseltir. Örnek olarak şişe suyu piyasasını ele alalım. Florida'da şişe suyuna olan talep aniden yükselirse ne olur? Bu durum Şekil 7 . 1 3 'de gösterilmiştir. Veri fiyat seviyesinde, yeni talep eğrisinde (T 2), eski talep eğrisindekinden (T 1 ) daha çok miktarda su tüketimi arzu edilecektir. Bu durumda görünmez el nasıl işler? Ekonomide yankılanan fiyat artışları, su dağıtımcılannı teşvik eder, artan talebi karşılamak için Florida'ya giriş yaparlar. Doğrusunu söylemek gerekirse, eyalet dı­ şından gelmiş araçların su satışı böyle zamanlarda olağan bir şeydi. Görünmez el, bu eyalet dışı araçlara Floridalı tüketicilerin su talebini karşılamalan için yol gösterdi. Çünkü bu işten elde edebilecekleri kar, diğer faaliyetlerinden elde ettiklerinden daha fazlaydı. Yerel yetkililer bu dönem boyunca fahiş fiyatlardan şikayetçiydiler. Bazı durumlarda yetkililer kasırgalar esnasında fiyatların sabit kalma­ sını mecbur kılmaya çalıştı. Hükumetin bir mal veya hizmetin fiyatı Bölüm 7.4 1 Fiyatlar Görünmez Eli Yönlendirir



1 55



7



72



7



'l.



Fiyat



Şekil 7 . 1 3 Şişe Suyu Talebinin Dışa Doğru Kayması



71



Kası rga yaklaştıkça şişe suyu talebi T 1 'den d ışa doğru hareket ederek T2'ye kayar. B u n a karşı l ı k satıcılar, arz m i ktarları n ı , piyasa -T2 ' n i n A ile kesiştiği- yeni dengeye erişene kadar arttırırlar.



7.2



7.3



Miktar



7 Fiyat kontrolü bir mal ya da hizmetin fiyatı üzerindeki devlet kısıtlamasıdır.



üzerine uyguladığı kısıtlamaya fıyat kontrolü denir. 4. Bölümde tartıştığımız gibi, fiyat kontrolleri bağlayıcı ise (yani fiyat denge fiyatının altında tutuluyorsa), kıtlık meydana gelir: Şekil 7 . 1 4'de gösterildiği gibi, talep edilen miktar, arz edilen miktan aşar. Kasırga sezonunda fahiş fiyatlar eleştiri konusu olup, satıcılar fiyatlan düşük tutmaya zorlandıklan zaman, daha az sayıda eyalet dışı plakalı su satıcısı görülürdü. Bu tepki, pi­ yasa sisteminin kalıpianna uygundur: Eğer fiyatların yükselmesine ve piyasa katılımcı­ lannın hizmetlerinin karşılığını almasına izin verilmiyorsa, arz ediciler buna çabuk tepki göstermezler. Çünkü fiyatiann eski seviyede tutulması, girişimcilerin ürünlerini (bu örnekte sudan bahsediyoruz) piyasaya sürmelerini sağlamaz. Eğer su dağıtıcıları, yalnızca karlarını ençoklamak ile ilgileniyorlarsa, kasırga öncesinde eski fiyatlardan hizmet vermezlerken, şu anda niçin böyle bir hizmeti versinler? Yetkililerin mecbur kıldığı fiyat kontrolleri fiyat­ Iann teşvik edici gücünü yok ederek, yöre sakinlerine daha az miktarda içme suyu sağlan­ masına neden oldu. Fiyat kontrolleri olmasaydı daha çok içme suyu sağlanabilirdi. Fiyat kontrolü, miktan yapay olarak sınırlandırarak bir başka soruna neden olur: Mev­ cut şişe suyunu (Şekil 7 . 1 4'de M l ) nasıl tahsis edeceğiz? Serbest piyasa mallan fiyatlar aracılığıyla tayınlar - piyasa fiyatından bir şişe su almak isteyen kişi bu fiyatı öder ve suyu alır. Piyasanın etkin olmasının nedeni, bir mala en yüksek fiyatı ödemeye gönüllü olanıa­ nn o malı almasını sağlamasıdır. Ancak fiyat kontrolleri uygulamaya konulduğu zaman, piyasa etkin bir şekilde çalışmaz. Bu gibi durumlarda su satın almayı bekleyen insaniann uzun kuyruklar oluşturması normaldir. Bu durum sadece yıldırıcı değil, aynı zamanda da etkinsizdir. Çünkü zamanımız kıymetlidir ve su zamana en çok değer verenlere ulaştırıl­ mamış olur.



Etkinlik Kaybı Dara kaybı, piyasanın bozul ması (veya çarpıklaşması) sonucu sosyal artıkta ortaya çıkan kayıptır.



İktisatçılar, piyasanın bozulması (veya çarpıklaşması, saptırılması) sonucu sosyal artıkta ortaya çıkan kayıplara dara kaybı adını verir. Fiyat kontrolünden kaynaklanan etkinlik kaybı Şekil 7. 1 5 ' te görülebilir.



Şekil 7.1 4 Kıtlık: Talep Edilen Miktarın Arz Edilen Miktarı Aşması Fiyat seviyesini eski denge fiyatında tutarsak, üreticiler artan şişe suyu talebini karşılamaya teşvik edi lemez ve kıtl ı k ortaya çıkar.



Fiyat



F2 F1



Miktar



1 56



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



Fiyat



T



T



M i ktar (a) Serbest piyasadaki artış



M1



Miktar



(b) Fiyat kontrolü ile artış



Şekil 7 . 1 5 Fiyat Kontrolünden Kaynaklanan Etkinlik Kaybı (a) g rafiği serbest piyasayı göstermektedir. Denge fiyatı F2 ve m i ktarı M 2 , tüketici lerin A üçgeni kadar tüketici artığ ı elde etmesine; ü reticilerin ise B üçgeni kadar da üretici artığı elde etmesine yol açar ve sosyal artık ençoklanır. (b) grafiğinde fiyat kontro l ü söz konusudur: Fiyat, denge fiyatının altında belirlenmiştir. Etki n l i k kaybı D a l a n ı n a eşittir. Tüketici artığ ı n ı C alanı, üretici artığını ise E alanı gösterir. Sosyal a rt ı k, fiyat kontro l ü n ü n s e b e p olduğu etkinlik kayb ı nedeniyle aza l ı r.



Şekil 7 . 1 5 ' in (a) grafiği piyasa serbestçe çalıştığında oluşan sosyal artığı gösterir: Denge fiyatı F2'den M2 miktarında mal alınıp Piyasanın bozulması (veya çarpıklaş­ satılır. Tüketici artığını A üçgeni, üretici artığını ise B üçgen i gös­ termektedir. Buradan hareketle, sosyal artık ise A Ü çgeni + B ması) sonucu sosyal artıkta ortaya çı­ Üçgeni' ne eşit olur. kan kayıp dara kaybıdır. (b) grafiği fiyatı F l 'de sınırlamanın piyasayı nasıl etkilediğini göstermektedir. Fiyat kontrolü alıcıların ve satıcıların mübade­ leden elde edebilecekleri faydaların tamamının gerçekleşmesini engeller. Fiyat kontrolünün uygulamaya koyulmasıyla birlikte, tüketiciler şişe başına F l fiyatından M l şişe s u tüketmektedirler. Tüketici artığını C alanı, üretici artığını ise E üçgeni göstermektedir. Hükumet, fiyatı yapay olarak düşük tutarak tüketicilere yardım eder ((b) grafiğindeki C alanı, (a) grafiğindeki A üçgeninden büyüktür), üreticilere ise zarar verir ((a) grafiğindeki B üçgeninin alanı, (b) grafiğindeki E üçgeninin alanından büyüktür). Toplamda artığın bir kısmı bu düzenleme nedeniyle kaybedilmiş olur. Artıktaki kaybı (b) grafiğin­ deki D üçgeni göstermektedir. Bu alana fiyat kontrolünden kaynaklanan etkinlik kaybı adı verilmektedir. Bu ödünleşimden memnun olup olmamak normatif bir mesele haline gelir. Kısacası, zorunlu fiyat kontrollerinin üç etkisi vardır. ( 1 ) Gerçekleşen mübadele sayısı serbest piyasadan daha düşük olduğundan, sosyal artık azalır. (2) Artığı piyasanın bir ya­ nından diğer yanına yeniden dağıtır. Burada gösterilen ve 4. bölümde tartışılan fiyat tavanı uygulamasında artık, tüketicilerden üreticilere transfer edilir. (3) Artık, fiyat dışı mekaniz­ malar yoluyla, bu uygulamadan fayda sağlayan insanlar için, yeniden tahsis edilmiş olur. Bizim fiyat kontrolü örneğimizde, en uzun süre beklerneye razı olan, en iyi bağlantılara sahip olan ya da açıkçası en güçlü olan ürünü alır. Sonuç olarak, bazı tüketicilerin durumu iyileşirken, bazılarınınki kötüleşir. Bu durumun yukarıdaki iPod örneğine çok benzediğini fark edeceksiniz. Mübadele edi­ lecek iPod miktarını iki ile sınırlandırdığımızda, tam rekabet dengesinden daha düşük bir toplam artık elimize geçmişti. Şekil 7.3 'e geri dönecek olursak, iPod örneğinde mübade­ leyi sınırlandırmanın sonucu olarak ortaya çıkan etkinlik kaybının 20 $ olduğunu görebi­ liriz: Bu 20 $, Sean ve Jeff arasındaki mübadelenin artığıdır. 10. bölümde vergilerin nasıl etkinlik kaybına yol açtığını daha uzun bir şekilde tartışacağız.



Komuta Ekonomisi Görünmez elin başardığı şeyin güçlüğünü anlayabilmek için, ekonomiyi önemli ölçüde kontrol ederek, görünmez elin işlevini yerine getirmeye çalışan ülkeleri göz önünde bu­ lundurmak öğretici olur. Çarpıcı farklıklarla neticelenen bir örnek Kore 'dir. IL Dünya Bölüm 7.4 1 Fiyatlar Görünmez Eli Yön lendirir



1 57



111



SEÇiMLERiMiZ VE SONUÇLARI



Katri na Felaketi sonrasında FEMA ve Wa l mart



2005 yazındaki Katrina kasırgasının a rd ından Amerikan Körfez Sahili'nin büyük kısmı rüzgarlar ve metrelerce ya­ ğan yağmurlar tarafından vurul muş, her yeri su basmışt ı . Ancak s u içilebilir deği ldi. içme suyu h izmetleri g i b i temel h izmetlerden faydalanmak kolay değildi ve Federa l Aci l Durum Yönetimi Ajansı (Federal Emergency Manage­ ment Agency-FEMA) hazırlıksız yaka lanmıştı . Özel sektörün kasırga ya da deprem gibi felaketiere tepkisi müşteri lerin kaz ı klanması şeklinde kari katürize edi­ lir. B u durum bazen doğru da olabi l i r. Ancak Katrina'nın ka rşısında beklenmeyen bir kah raman vard ı : Wa l mart. N ew Orlea ns banliyölerinden Kenner'in Belediye Başka n ı şöyle konuşmuştu : " . . . Kenner'daki t e k can kurtaran ha latı­ m ız Wa lmart mağaza l a rı yd ı . Kitlesel bir yağma yaşamadı k. Çünkü Wa lmart gıda ve su ile çıkage ldi. B u sayede insan­ larımız hayatta ka labildi. Katrina felaketinden sonraki üç hafta içinde Wa l m a rt 2500 ka myon luk erzakı kasırgadan zarar görmüş bölgelere sevk etti. Bu sevkiyatlar fela ketten etki lenmiş bölgelere



Gayri safi yurtiçi hasıla, bir ü lkede belirli zaman ara l ığı içerisinde üretilen nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeridir.



1 58



FEMA'dan önce ulaşt ı . FEMA fela kete müdahale etmekte o kadar zorlanmıştı ki 1 5 .000 kg buzu Mississippi yerine Maine'e nakletm işti. Özel sektörün ve FEMA' n ı n fela kete müda h a l elerini özetleyen benzer anlatı m la r ve daha faz­ lası Horwitz (2009)'da bulunmaktad ı r. Peki Wa lmart'ın müdahalesi nasıl bu kadar etkili oldu? Wa l mart' ı n , FEMA'ya ra kip, kendi kası rga müdahale mer­ kezi bulunmaktadı r. Wa lmart, kası rga ka raya ulaşmadan önce gıda, su ve jeneraör ihtiyacının olacağını öngördü. Bu yüzden sevkiyatlarını etkin biçimde bu bölgeye yön­ lendird i . Wa l mart' ın acil durum müdahale merkezi, kasırga ya klaştığında 50 personeliyle ta m ka pasite çalışmaktayd ı . Eğer FEMA'n ın asıl görevi acil durumlara müdahale et­ mek ise, Wa lmart yerine FEMA d u ruma böyle müda hale etmeliydi gibi geliyor. O zaman n eden Wa lmart böyle kahra manca tepki verd i ? Basit ekonomik nedenlerle böyle tepki gösterd i . Çünkü Wa l ma rt kası rga nedeniyle su, jene­ ratör ve buz talep eğrilerinde önemli bir kayma olacağını a n l a d ı . B u kaymaya karşı ders kitaplarının yan ıtı ise arz edilen m i ktarı a rttırmaktır. Şansl ıyız, çünkü ihtiyaç madde­ lerini ü l ke çapında Wa lmart'tan daha etkin sevk edebile­ cek çok az kurum var. Wa l m a rt'ın FEMA'ya karşı bir başka avantajı daha var. Şi rket ihtiyaç maddeleri piyasası n ı iyi bilmekted ir. Wa l­ m a rt, karı n ı ençoklayabilmek için, mi lyonlarca tüketicisinin talebini ve üreticilerinin a rz ı n ı göz önünde bulundurmak zorundad ı r. Diğer yandan FEMA' n ı n böyle dürtüleri yoktur. Bu yüzden Katrina gibi yıkıcı bir kası rga felaketine müda­ hale etmekle görevlendirildiği za man, öncelikle insa n l a rın neye ihtiyacı o lduğunu sezinlemeye ça l ı şacaktır. FEMA h a rekete geçmeye hazır olduğunda ise Wa lmart gibi özel şirketler kıtl ı k sorununu çoktan çözmüş olacaktır 3



Savaşı' ndan sonra Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, Kore'deki Japon as­ kerlerinin teslim olması ve silahsızlandırılması konusunda anlaşmıştı. Sovyetler Birliği 38. paralelin kuzeyindeki Japon silahlarını teslim alırken, Birleşik Devletler ise 38. paralelin güneyindeki Japon silahlarını teslim aldı. İki ülke de, Kore' nin Kuzey Kore ve Güney Kore olarak bölünmesine yol açan, kendi ideolojilerine yakın hükumetler ve piyasa sistemleri kurdular. Kuzey Kore' nin ekonomik sistemi Sovyetler Birliği tarafından kurulmuştur. Kuzey Kore ekonomisi, merkezi otoritenin üretilecek mal ve hizmetleri belirlediği, günümüzdeki bir kaç komuta ekonomisinden biridir. Güney Kore, Birleşik Devletler'in yardımıyla, fiyat sinyallerini ve kuvvetli ekonomik güdüleri esas alan bir piyasa ekonomisi kurdu. Güney Kore ekonomisi günümüzün oldukça canlı ekonomilerinden biri olmaya devam etmekte­ dir. Aslına bakılırsa bu durum, iki benzer bölgeden birinde komuta ekonomisi, diğerinde piyasa ekonomisi uygulamaya koyulduğunda sonuçların neler olacağının incelenmesine olanak veren benzersiz bir doğal deneydir. Her iki ekonomiye biraz daha yakından bakalım. Başlangıç noktalanndan birisi, her iki ülkede belirli zaman aralığı içerisinde üretilen nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeri ya da kısaca gayri safi yurt içi hasıladır (GSYİ H). Şekil 7 . 1 6 1 950-2008 yılları arasında Ku­ zey Kore'deki ve Güney Kore'deki kişi başına düşen GSYİ H gösterilmektedir. Farklılıklar oldukça çarpıcıdır. Kuzey Kore'de kişi başına düşen GSYİ H bu dönemde 850 $ 'dan 1 . 1 33 $'a yükselmiştir. Buna karşılık, Güney Kore'de kişi başına düşen GSYİH bu dönemde 850 $'dan 1 8.356 $ ' a yükselmiştir. Bu farklılıklan dikkate aldığımızda, Sudan ve Nika­ ragua gibi kişi başına düşen GSYİ H 'nin 1 .0 1 5 $ civarında olduğu çok yoksul ülkelerin



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



� @ 25.000 $ (/) Q "' aı I aı



� :c. 20.000 �



1 5 .000



1 0. 000



5.000



Yı l



Şekil 7 . 1 6 Kuzey ve Güney Kore' de Kişi Başına Düşen GSYiH, 1 950 - 2008 G ü ney Kore 1 970'1i yılların ortasından itibaren, kişi başına düşen G SY i H açısı ndan, Kuzey Kore'den kopmaya başlamıştır. 2008 yılı itibariyle G ü ney Kore muazzam bir büyüme kay­ detmiştir. Oysa Kuzey Kore'de durg u n l u k hakimdir.



Kaynak: Statistics on World Population, GOP and GOP Per Capita, 1 -2008 AD (Horizontal file, copyright Angus Maddison). Available at http://www.ggdc.net/maddison/.



Şekil 7 . 1 7 Kuzey Kore ve Gü­ ney Kore'nin Çeşitli Yönler­ den Karşılaştırılması



Güney Kore 1 ,344 m i l ya r $ 1 3th



Bu ta bloda bir önceki şekil daha derinden incelen mekte, G üney Kore ' n i n ticaretteki can­ l ı l ığı ve Kuzey Kore'nin tarı ma daya l d ı ğ ı gösteri l mektedir.



Kuzey Kore 40 milyar $ 95ıh



355 , 1 00 milyon $



2,062 milyon $



3 1 3,400 milyon $



3,574 milyon $



% 39.5



% 57.6 %3



% 43. 1 % 33.6 % 23.3



Kuzey Kore' nin seviyesine oldukça yakın olduğunu görüyoruz. Doğrusu, günümüzde Bill Gates' in serveti, Kuzey Kore' nin yıllık GSYİ H'sini aşmaktadır. Şekil 7. 1 7 Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki son yıllardaki diğer farklılıkları vurgulamaktadır. Şekil; ithalat, ihracat, tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerindeki çarpıcı farklılıkları göstermektedir. İ statistikler, ilginç bir biçimde, Kuzey Kore' nin tarımsal bir ekonomi olmanın ötesine geçmekte oldukça zorlandığını ortaya koymaktadır. Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki farklılıkların belki de en kuvvetli simgesi Şe­ kil 7. 1 8'de gösterilmektedir. Bu hayret verici resim 2000 yılı Aralık ayında dünyanın çe­ şitli bölgelerinin gece fotoğraflarını çeken bir Amerikan uydusu tarafından oluşturuldu. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld 23 Aralık 2002'deki bir basın toplantısında şöyle bir yorumda bulundu: "Kore Yarımadası ' nın gece çekilmiş hava fotoğrafıarına bakarsanız, Gü­ ney Kore' nin ışık, enerji ve yaşam dolu bir gelişen ekonomi olduğunu, Kuzey Kore' nin ise kapkaranlık olduğunu görürsünüz." Güney Kore' nin en canlı bölgesinin başkent Seul olmasına karşın, Güney Kore'de Seul dışındaki bazı yerler dahi Kuzey Kore'deki en parlak nokta olan başkent Pyongyang' ı gölgede bırakmaktadır.



M erkezi Plancı Komuta ekonomilerinin etkin bir şekilde işlemesi ve anlamlı ve sürekli bir GSYİ H büyü­ mesi ile karşılaşması neden zordur? Kendinizi merkezi planemın yerine koyacağınız sıra dışı bir durumu ele alalım. Yurttaşlarınızın refahını ençoklamak amacıyla Amerikan eko­ nomisinin başında olduğunuzu ve bir piyasa ekonomisi değil komuta ekonomisinin sizin Bölüm 7.4 1 Fiyatlar Görünmez Eli Yönlendirir



1 59



Şekil 7 . 1 8 iki farklı ekonominin hikayesi Kuzey ve G üney Kore arasındaki ekonomik fark l ı l ı kların kuvvetli simgesi



Ekonomik birimlerin çıkarları örtüştüğünde, bu birimlerin bir araya getirilip aralarında ticaret yapmalarında koordinasyon problemi baş gösterir. Eniyilerne yapan iki ekonomik birimin eylemleri uyum l u olmadığı zaman, bu birimler güdülenme problemi ile karşı karşıyadır.



sorumluluğunuzda olduğunu varsayalım. Ne yapardınız? Milyonlarca tüketiciyi, işyerini, kaynak sunucularını ve satıcıları nasıl koordine ederdiniz? Rascine, Wisconsin'deki bir traktör fabrikasının traktör üretmek için ihtiyaç duyduğu çelik, kauçuk, cam ve diğer has­ sas girdileri nasıl temin etmesini sağlarsıruz? Belvidere, Illinois'deki Chrysler fabrikası kaç tane araba üretmelidir? Utah'daki madenierden çıkarılan son bakır parçası elektrik kablo su üretiminde mi, tencere ve tava üretiminde mi kullanılmalıdır? Texas ' tan çıkan met­ reküplerce doğal gaz Bostan'daki evleri mi, yoksa Denver'daki evleri mi ısıtmalı? Ya da Biloxi, Mississippi'deki kimya fabrikalarına mı güç sağlamalı? Bu sorular üzerine düşündükten sonra, endüstriler arası bağlantıları tam anlarruyla de­ ğerlendirmeye başlayabilirsiniz. Eğer silis kumu madenieri yeterli miktarda silis üretmez ise cam imal eden fabrikalar üretim hedeflerine ulaşamazlar. Cam kıtlığı; lamba, ayna, LCD ve araba carru gibi ürünlerin daha az üretilmesine neden olur. Belvidere, Illinois'deki Chrysler fabrikasına araba carru ternin edilemez ise, işçiler çalışmaya ara verirler ve buna karşılık Chrysler üretim hedeflerine ulaşamaz. Daha az miktarda araba üretim bandından çıkınca daha az miktarda araba demir yolu ya da kara yoluyla taşınır. Bu nedenle nakliye şirketleri hedeflerine ulaşamazlar. Ardından otomobil satıcılannın satabilecekleri araba sa­ yısı azalır. Böylelikle satılan araba sayısı ve satıcılara ödenen komisyonlar azalır. Gelirdeki bu düşüş sonucunda satıcılar daha az tatile çıkarlar. Bu da turizm sektöründe bir zincirleme reaksiyon başlatır. Bu süreç dornino oyununa benzer biçimde devam eder. Gördüğünüz gibi, ekonomik birimlerin ticaret yapmak üzere bir araya getirilmesi prob­ lemi olarak tanımlanan koordinasyon problemi, merkezi planlamacıların en çetin so­ runudur. Koordinasyon problemini çözdükten sonra güdülenme problemine nasıl çare bulmanız gerektiğini düşünmeniz gerekir. Yani ekonomik birimlerin çıkarlarını uyumlaş­ tırmak gerekir. Piyasa ekonomilerinde üreticileri fiyatlar - merkezi planlamacılar değil­ güdüler ve elde edilen kar girişimcinin başarısını belirler. Fakat planlı ekonomilerde ödüller, üretim miktarı hedeflerine ulaşınaya dayanır. Arka bahçeler için ahşap paneller üreten bir fabrika müdürünü düşünelim. Eğer hedefler ağırlığa dayalı ise yalııızca çok uzun ve kalın, iri paneller üretecektir. Çünkü ağırlığı ençoklamak istemektedir ve bu nedenle taşıma maliyetlerine ve tüketicilerin arzularına duyarsızdır. Eğer üretim hedefi adedi esas alıyorsa, yalnızca çok kısa, dar ve ince paneller üretecektir. Müdür, tüketiciler üzerinde barbekü yaparken panelierin çökmesini pek de önemsemez. Çünkü üret­ tiği ürünün kalitesi için ödüllendirilmemektedir. Böyle hikayeler planlı ekonomilerde boldur. Bu gibi güçlükler, çoğu planlı ekonominin (Küba ve Kuzey Kore, komuta ekonomileri­ nin son kalelerini temsil etmektedir) devrilmesinin nedeninin, merkezi planemın tüketiciie­ rin isteklerini ve ihtiyaçlarını ve de her sektörün üretim kapasitesini tam olarak anlamaması olduğu düşüncesini uyandırır. Bunun yanında, piyasada fiyatlar çalışrruyorsa, işçileri gü­ dülemek zor olur. Her birey kolektif olarak bilinen bütünün küçük bir kısmını bilmekte olduğundan, görünmez elin yaptığı işin aynısını yapmak mümkün değildir. Gerçek, Nobel ödülü sahibi Friedrich Hayek' in sözlerinde saklıdır: Olağanüstü olan şey, bir hammaddenin kıtlaşması halinde, kimliklerini aylarca araştırma sonucunda dahi öğrenemeyeceğirniz on binlerce insan, herhangi bir emir verilmeksizin, yalnızca bir avuç insanın bildiği nedenlerle, bu maddeyi ve onun ürünlerini daha tutumlu kullanırlar. Yani doğru olana yönelirler. 4



1 60



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



��



SEÇiMLERiM iZ VE SONUÇLARI



Kma rt'ta Kom uta



ve



Kontrol



" Kmart müşteri le rinin d ikkatine! Kmart müşteri lerinin dik­ katine! 3. koridordaki el çanta larında %50 indirim yap ı l m ış­ tır; 3. koridordaki el çanta l a rında %50 indirim yap ı l m ıştır. Tükenmeden hemen a l ı n . " Eğer Kma rt'a gittiyseniz, buna benzer b i r anonsu mut­ laka duymuşsunuzdur. Muhtemelen, yan ı p sönen mavi ışıkları ta kip ederek, indirimli ü rünleri a lmak için duyurulan koridora aceleyle giden müşteri yığınlarını hatırlarsınız. Blue Light Special, 1 965 yı l ı nda I ndiana'daki bir Kmart mağazasında başladı. Zeki mağaza müdürü polis araçla­ rın ı n ışıkları n ı mağazada fazla satı lmayan ürünlere dikkat çekmek için kul l a n d ı . Wa lmart'ın kurucusu Sam Walton, bu fikrin gelmiş geçmiş en büyük satış promosyonu fikirlerin­ den biri olduğunu belirterek kutl a d ı . Anca k ç o k az insa n ı n bildiği şey i s e bu p a r l a k fikri n arka­ sında karl ı l ı ğ ı sınırlayan bir komuta sisteminin bulunması­ d ı r. Blue Light Specials'ın ilk günlerinde Kmart mağazaları indirim yap ı lacak ürünleri, yerel bilgilerden ve hava şartları ile ilgili bilgilerden fayd a la na ra k seçebiliyordu. Günümüzde ise, her mağaza n ı n indirimli ürün lerini ken­ disi bel i rlemesi yerine, indiri m l i ü rünler Hoffman Estates, l l l inois'deki şi rket merkezinden ayla r önce belirlen iyor. Üstelik, mağaza ister La ram ie'de, ister Wyoming'de, is­ ter Wash ington DC'de olsun her gün, her mağazada ayn ı ürün ler indirimli olarak satılmaktad ı r. Merkezi plancının üretim kararı n ı yön lendirince, serbest piyasa fiyatını gözlem lerne avantaj ı n ı kaybetmesi gibi, Kmart da yıllar içinde mağaza müdürlerinin merkezden



bağımsız olarak edin­ dikleri bilgileri kul­ lanma avantaj ı n ı yitird i . AraAçıkçası, l ı k ayında kış fır­ tınası Laramie'yi yerel vurduğunda, Kmart Tem m uz ayında kilometre binlerce uzaktan a l ı nmış bir ka­ rara bağlı o l m a m a l ı d ı r. Yerel piyasa şartla rı fa rkl ı bir ürün karması sunmayı gerekti ri r. şekilde, Aynı Washington'da kavurucu yaz sıcakla rı dönemi başladı­ ğında ve Seattle'da yağmurlu bir dönem başladığında, Washington'daki Kmart' l a rdaki indirimler i le Seattle'daki Kmart' l a rdaki indirimler neden bire bir aynı olsun? Görünmez elin güzel yan ı n ı n , ya ln ızca , sık sık gittiği­ miz, geleneksel paza rların ça l ışm asına bağlı olmadığını unutmamak gerekir. Görünmez el kendisini her a landa (ar­ kadaşlıklard a , ailelerde, topluluklard a , şi rketlerde ve ülke­ lerde) gösterir. Kmart örneğinde kara r a l ıcı, merkezi plancı değil de, taklit edilmesi çok zor bir tahsis aygıtı olan, gö­ rünmez el olsaydı çok daha iyi olurdu 5



ll



7.5 Hakkaniyet ve Etkinlik



Hakkaniyet, kaynakların toplumda dağ ı l ı m ı ile ilgilidir.



Piyasa ekonomisinin, fiyat sinyallerinin, kaynakları sosyal artığı ençoklayacak ve eko­ nomiyi etkin hale getirecek şekilde yönlendirmesi açısından, dikkate değer özellikleri bulunmaktadır. Piyasa güçleri, kaynakları doğru hedeflere yönlendirerek israfı ortadan kaldıracak ve bütün piyasa katılımcılarını kendi çıkarlarını arttırma yönünde güdüleyecek şekilde hareket etmektedir. Dolayısıyla, geniş anlamda toplumun faydasını arttırmaktadır. Böylelikle etkinliği ençoklamak bizi toplumsal pasta yı olabildiğince büyük hale getirmeye yöneltir. Ancak, sosyal artığın ençoklanması kriterinin, bir ekonominin gelişmesini ölçmenin yalnızca bir yönü olduğunun farkına varmak gerekir. Bir başka değerlendirme konusu ise pastanın nasıl bölüşüleceğidir. Mesela, yurttaşların birçoğu herkesin gıdaya, barınma ve te­ mel sağlık hizmetlerine erişebilmesi gerektiğini düşünüyor olabilir. Bu eğilimi daha ileriye götürürsek, bir sosyal plancı da hakkaniyet ile ilgilenebilir. Hakkaniyet ilkesi, pastanın eko­ nomik birimler arasında nasıl bölüşüldüğü ile ilgilidir. Bazılarına göre hakkaniyet, malla­ rın toplum çapında eşit dağılımı anlarnma gelmektedir. Hakkaniyet ve etkinliğe ilişkin bazı önemli sorular ortaya çıkmaktadır. Şu köşedeki evsize mi yoksa işsiziere mi yardım etmeliyiz? Peki Afrika'da açlıktan kıv­ ranan çocuklar ne olacak? Gerçekte hiç gelirlerinin olmaması, ödeme isteklerinin birçok ürünü almaya yetmemesi nedeniyle, hemen hemen bütün piyasalardan dışlanmaları anla­ mına gelmektedir. Aslında en temel ihtiyaçlarını dahi piyasa fiyatlarından almaya güçleri yetmemektedir. Rekabetçi piyasa dengesinin sosyal artığı ençoklaması ve etkin olması, bu­ nun sonucunda ortaya çıkan dağılırnın ahlaki olarak tatmin edici olduğu anlamına gelmez. Bölüm 7.5 1 H a kkaniyet ve Etkinlik



1 61



"Si:i hu po:isvonda işe aldı,�nm:a göre.



ll



iş tanınum yeniden yapabi/iri: . ··



Hakkaniyet ve etkinliğe ilişkin bazı önemli sorular ortaya çıkmak­ tadır. Bu sorular normatİf ekonomi alanı içinde değerlendirilmekte, po­ litika yapıcılar ve ekonomistler tarafından sık sık tartışılmaktadır. Tam rekabet dengesinde Pareto etkinliği ilkesinin geçerli olduğunu biliyoruz. Bu da başkasının durumunu kötüleştirmeden açlıktan kıvranan Afrikalı bir çocuğun durumunu iyileştiremeyeceğimiz anlamına gelmektedir. Bu nedenle, Açlıktan kıvranan bir çocuğun refahını yükseltmek, ancak di­ ğer insanlardan bir kaç yüz dolar alınmasıyla mümkündür. Varlıkların bu şekilde yeniden dağıtılması modem toplumlarda tabii ki önemlidir. Önümüzdeki bölümlerde devletin ve hayır kururnlarının piyasanın işlevlerine bu sebepten dolayı müdahalesini işleyeceğiz. Bu tür bir müdahalenin etkinlik ve hakkaniyet arasında önemli bir ödün­ leşim meydana getirdiğini, toplum olarak sürekli bir biçimde hakkani­ yet ve etkinlik arasında seçim yaptığımızı keşfedeceğiz. Önümüzdeki bölümlerde, vergilendirmeyi ve devletin ekonomideki rolünü dikkate aldığımızda, birçok ilginç sorunun ortaya çıktığını öğreneceğiz.



� Kanıta Dayalı Ekonomi Soru: Ke n d i ç ı ka r ı peş i n d e koşa n i nsa n l a rd a n o l uşa n b i r p iyasa top l u m u n g e n e l refa h ı n ı e n ço k l aya b i l i r m i?



B



u bölümdeki tartışmalar, görünmez elin çalışma şekliyle ilgili olarak merakınızı uyandırmış olabilir. Sizi, teorinin ge:,çeği yansıtıp yansıtmadığıyla ilgili olarak, daha somut kanıtlar aramaya itebilir. Ozellikle, kavramsal olarak, rekabetçi piyasa



dengesinin çeşitli özelliklerini gösterıniş olmamıza rağmen, pratikte bunların (en azından kısmen) gerçekleştiğini akla getiren hiçbir ampirik kanıt sunmadığırnızı düşünebilirsiniz. Bunu başarmak zordur. Çünkü planlı ekonomilerdeki merkezi plancılar gibi biz de pi­ yasa talep ve arz eğrilerini gözlemlemeyiz. Bu nedenle fiyatın ve miktarın denge değer­ lerine yönelip yönelmediğini sınayamayız. Peki bu bölümün kavramsal argümanlarının ötesine geçerek, görünmez elin, ampirik olarak, gerçekten ekonomisılerin inandığı gibi işlediğini nasıl gösterebiliriz? Ekonomistlerin bu çetrefilli konuyu nasıl ele aldıklarını gösterebilmek için, deney ola­



rak, sizi New York B orsası'nda çalışan bir borsa simsarının yerine koyalırn. Diyelim ki ekonomi dersine girdiniz ve önünüzdeki masanın üstünde bir kart buldunuz. Bu kartın üze­ rinde alıcı ya da satıcı olduğunuz ve rezervasyon değeriniz yazmaktadır. Yani alıcı olanlar için kartın üzerinde yazan değer ödemek istedikleri en yüksek fiyatı (rezervasyon değeri), satıcı olanlar için kartın üzerinde yazan değer kabul edecekleri en düşük fiyatı (karşıt bakış açısından rezervasyon değeri) göstermektedir. Mesela, bu bölümün başlangıcındaki senar­ yaya geri dönecek olursak; Madeline'nin kartının üzerinde "70 $ : Alıcı", Adam ' ın kartında ise "50 $: Satıcı" yazdığım görürüz. Sonrasında, alıcıysanız bir periyatta yalnızca bir ürün alabileceğiniz, satıcıysanız bir periyatta bir ürün satabileceğiniz konusunda bilgilendirildiniz. Deney, 5 periyottan oluşa­ caktır. Kazancınız şöyle belirlenecektir: Alıcıar ve satıcıların alışveriş fiyatı ve rezervasyon fiyatı arasındaki fark. Örneğin rezervasyon değeri 25 $ olan bir alıcıysanız ve bir ürünü



20 $'dan aldıysanız piyasa kazancınız 5 $ olur. Buna tüketici artığı dediğimizi hatırlayabi­ lirsiniz. Benzer biçimde, rezervasyon değeri 5 $ olan bir satıcıysanız ve bir ürünü 20 $ ' a sattıysanız, 1 5 $ üretici artığı elde etmiş olursunuz. Her alışveriş tamamlandıktan sonra, alıcıların ve satıcıların son işlemden haberdar olması için, fiyat ilan edilir. Her periyot 10 dakika sürmektedir. Bu periyot zarfında alıcıların teklif vermek için el kaldırmaları gerekir ki deney gözlemcİsİ teklifi tahtaya yazabilsin. Aynısını satıcılar da yapmalıdır. Wall Street dilinde, alıcıların önerdikleri fiyata teklif (bid) fiyatı, satıcıların



1 62



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



önerdikleri fiyata talep edilen (ask) fiyat denir. Ana fikir, alıcılann en düşük satış fiyatlı sa­ tıcılardan alım yapmak isteyeceği, satıcılann da en yüksek alış fiyatlı alıcılara satış yapmak isteyeceğidir. Satış tamamlanınca fiyat teklifleri kaldınlu ve yeni fiyat teklifleri sunulmaya başlanabilir. Bu basit düzen New York Borsası' nda gerçekleşen alım satımlarla benzerlik taşrmaktadır. Fiyat teklifleri verilir ve eğer teklifler uyuşursa alışveriş gerçekleştirilir. Şimdi deneye başlamaya hazınz. Birinci alışveriş periyotunu başlatan zil çalar ve hemen ardından alış ve satış fiyatları gelmeye başlar. Sağınızdaki bir alıcı " l O $" diyerek teklif vermektedir. Deneyi yapan kişi de bu teklifi tahtaya yazar. Arkanızdaki diğer alıcılar da çoğunluğa uyar ve 1 0 $ teklifini arttınr. Aynı zamanda satıcılar da satış fiyatianın son teklifi ucu ucuna alt edecek biçimde sunarlar ki en yüksek fiyatlı alıcıyla anlaşabilsinler. Siz de "20 $'a alıyorum" diyerek teklif verirsirıiz ve satıcı tekiitinizi kabul eder. Rezervasyon fiyatıruzın 25 $ olmasından dolayı 1 . periyatta 5 $ kazanç elde edersiniz. Artık 2. periyoda kadar başannızla yetinebilirsiniz.



Sözlü



Fiyat kontrolü bir mal ya da hizmetin fiyatı üzerindeki devlet kısıtlamasıdır.



Şeki1 7. 1 9 Smith'in (1 962) Deneylerinden Bir Örnek (a) g rafiğinde sözlü çift ihale yapılan bir piyasayı tasvir eden arz ve ta lep eğri leri görmekteyiz. Arz ve talep eğri lerinin kesişimi denge fiyatı ve miktarı belirlemektedir. Bu denge değerleri teorik tahminler ol makla birlikte, (b) grafiğinde denge fiyatın ı n tah m i n edilen değere yakınsamasından görüldüğü gibi, Sm ith'in a l ıcılarının ve satıcılarının gerçek yaşam faaliyetleri de bu tahminleri doğru lamaktadır.



Çift ihale



B u deney sözlü çift ihale olarak adlandırılmaktadu. Bu konu üzerine ilk deneysel çalışma Vernon Smitlı tarafından yapılrruştu. Sözlü çift ihalede alış ve satış fiyatları, bizim deneyi­ mizdeki gibi, sözlü olarak bildirilir. Smitlı, bu tür mezatlarla ilgili çalışmasında güvenilir sonuçlara ulaşrruştu. Smith, arz ve talep esneklikleri ile alıcı ve satıcı sayısı değişiklik gösteren, birçok farklı piyasa türü üzerinde çalıştı. Bütün bu farklılıklara rağmen, piyasalar yine de muazzam bir hassasiyetle denge fiyatına ve miktarına yaklaştı lar.



Fiyat 4,00 $



4,00 $



3,60



3,60 A



3,20



3,20



2,80



2,80



2,40



2,40



2,00



2,00



1 ,60



1 ,60



1 ,20



1 ,20



,80



,80



D



,40



Dönem



2



4



8 (a)



10



12 Miktar



1



Dönem 2 Dönem 3



Dönem 4



Dönem 5



,40



01 2345 1 2 345ı 23451 2345671 23456°



işlem numarası (dönemi) (b)



Kaynak: Vernon L. Smith, "An Experimental Study of Competiti­ ve Market Behavior," Journal of Political Economy, 70, no. 2



(1 962): 1 1 1-1 35.



Bölüm 7.5 1 Hakkaniyet ve Etkinlik



1 63



ll



l{anıta Dayalı Ekonomi (Devamı) Şekil 7 . 1 9'da bir örnek gösterilmektedir. Şeklin (a) grafiğinde Smith'in sözlü çift ihale deneyindeki katılımcıların arz ve talep eğrileri gösterilmektedir. x-ekseninde mik­ tar, y-ekseninde fiyat bulunmaktadır. Arz ve talep eğrileri, Şekil 7.2'deki örnekte olduğu gibi, her alıcıya ve satıcıya deneyin başlangıcında verilmiş olan rezervasyon değerlerinin toplamıdır. Şekil 7. 1 9 ' un (b) grafiği her dönemde tamamlanmış olan alım satım işleminde ortaya çıkan fiyatı sırayla göstermektedir. x-ekseninde işlem sayısı, y-ekseninde ödenen fiyat bulunmakta, kesik çizgili yatay doğru (a) grafiğindeki arz ve talep eğrileri tarafından tahmin edilen denge fiyatını göstermektedir. Başlangıçta piyasa fiyatı, denge fiyatının altın­ dadır. Ancak üçüncü dönemde piyasa fiyatı, tahmin edilen denge fiyatına oldukça yakındır. New York Borsası gibi piyasaların perspektifinden bakacak olursak, Smith'in sözlü çift ihalesinin sonuçları, görünmez elin işleyişi açısından, bir zaferi ifade etmektedir. Piyasa fiyatı arz ve talep eğrilerinin kesişmesiyle belirlenen denge fiyatına çok yakın olduğundan dolayı, Smith'in sonuçları teorinin gücünü göstermiştir. Daha derine indiğimizde, yüksek değerli alıcıların satın aldıklarını, düşük maliyetli satıcıların satış yaptıklarını ve başka kimsenin ticaret yapmadığını görürüz. Bunun geçici bir örnek olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ancak bu piyasalar sizin tipik olarak içinde bulunduğunuz piyasalardan farklıdır. Yani, sözlü çift ihale ile benzer şart­ lar taşıyan piyasalarla ne kadar sıklıkla karşılaşıyorsunuz? New York Borsası'nda simsar olarak çalışmadıysanız, cevabınız muhtemelen "hiçbir zaman" olacaktır. Katılımcısı ol­ duğunuz piyasa türlerini düşünecek olursanız, fiyatların etiketlerd·e yazılı olduğu mahalle bakkalma ya da satıcıyla pazarlık edebileceğiniz açık hava pazanna veya ikinci el araba pazanna gitmiş olmanız muhtemeldir.



ll



ikili



Gö rüşme



Eğer alıcıların v e satıcıların mal alıp satmak için birbirleriyle özel olarak görüşme yap­ masına müsaade edecek olursak, sonuçlar Smith ' in sözlü çift ihalesi kadar umut verici olur mu? Yazarlardan birinin (List), farklı türdeki açık hava pazarlarıyla ilgili birkaç saha çalışması yaptığında ele aldığı mesele tam olarak budur. Bu piyasalardan bazıları uzman­ ların sporcu kartları takas ettiği toplantılar ve çocukların ve yetişkinlerin rozet alıp sattığı Disney World'dür. Smith gibi List de alıcilara ve satıcılara rezervasyon değeri vermiş ve alım satım gerçekleştikten sonra fiyatı kayda geçirrniştir. Smith'ten farklı olarak List'in çalışmasında, gruba fiyat teklifi vermektense, karşılıklı pazarlığa girişen gerçek alıcılar ve



ikili görüşme, tek satıcı ile tek alıcının teklif edilen ve talep edilen fiyatlar üzerinde özel olarak aralarında görüştükleri bir piyasa mekanizmasıdır.



Şekil 7 . 20 List'in Saha Çalışmalarından Bir Örnek List'in çalışmasındaki katı l ı mcılar, her ne kadar fiyat tekl ifleri n i duyuran merkezi bir mezatçıdan faydala nam ıyor olsalar da, pazarlık sonucu ortaya çıkan fiyatın teorik denge fiyatına yaklaştığ ı ortaya çıktı.



Kaynak: John A. List, "Testing Neoclassical Compe­ titive Theory in Multilateral Decentralized Markets," Journal of Political Economy, 1 1 2, 1 1 3 1 -56.



1 64



no.



5 (2004):



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



Fiyat 1 9 $



18 17 16 15 14 13 12 11 10 9 8



1



3



5



7



9 1 1 1 3 1 5 1 7 1 9 21 23 25 27 29 31 33 35 37 39 işlem numarası



satıcılar bulunmaktadır. Tek bir alıcı ve satıcı karşı karşıya gelerek birbirlerine fiyat teklifi sunmaktadır. List, -bir dizi birbirinden farklı tacir türü ve piyasa arz ve talep eğrileri kullanarak- sınır­ sız sayıdaki düzenlemeler karşısında fiyatların rekabetçi dengeye yaklaştığına dair güçlü bir eğilim buldu. Sonuçlar küçük çocuklar için bile geçerliydi. Şekil 7.20'de List' in çalış­ masından bir örnek verilmektedir. Grafiğin y ekseninde her alışveriş sonrası ortaya çıkan fiyat, x ekseninde ise her alışveriş sırasıyla gösterilmektedir. Bu veriler piyasanın arz ve talebin kesişimine yakınsadığına işaret etmektedir (Burada 1 3 $'dan ve 1 4 $'dan geçen iki kesikli doğru arasındaki bir fiyat olarak ifade edilmektedir). Bu incelemeden ortaya çıkan sonuç, gerçek yaşamda karşılaştığımız piyasalarda dahi fiyatın ve miktarın talep ve Görün mez el çoğumuzun d üşündü­ arzın kesişimine yakınsadığıdır. List, fiyatın ve rniktann, az ğünden daha güçlüdür. sayıda (her birinden altı tane) alıcı ve satıcının bulunduğu piyasalarda bile, arz ve talebin kesişimine yakınsadığını bul­ muştur. Böylece, görünmez el, piyasalann çoğu kez tam et­ kinliğe yaklaşarak sosyal artığı ençoklamalarından dolayı, birçoklarının varsaydığından daha güçlü hale gelir. Bu bölümün başında sorduğumuz soruya -sadece kişisel çıkarını gözeten insanlardan oluşan piyasalar toplum refahını bir bütün olarak ençoklayabilir mi?­ olumlu cevap veririz.



ll



S oru



Cevap



Veri



Uyarı



Sadece kişisel çıkarını gö­ zeten insanlardan oluşan piyasalar toplum refahını bir bütün olarak ençoklayabilir mi?



Evet.



Laboratuvar ve saha deneyleri.



Çalışmalar yüksek değerli alıcıla­ rın ve düşük maliyetli satıcıların ticaret yapıp yapmadığını ve doğru sayıda alışverişin ger­ çekleşip gerçekleşmediğini araştırmaktadır. Bir sektördeki firmalardan ya da çeşitli sek­ törlerdeki firmalardan veri top­ lanmamıştır. Bu nedenle, tam rekabet dengesinin üç temel sonucundan yalnızca birincisini göstermekteyiz.



Kitabı bu noktada okumayı bırakırsanız, bağnaz bir serbest piyasa savunucusu olursu­ nuz. Çünkü, ekonomik sisternin güzellikleri eşsizdir. Lakin, görünmez elin işleyişini bozan önemli örnekler mevcuttur. Örneğin, bir fırma üretimde bulunduğunda, havayı ve suyu kirletip, insanlara zarar verebilir. Aynca, fırma, fiyat kabullenicisi değil de, fiyat belirleme gücü olan bir fırma ise kaynakların yeniden kendisine tahsis edilmesini sağlayabilir ve sosyal artık ençoklanmaz. Bu gerçekçi durumların görünmez elin işleyişini nasıl bozduğunu gelecek bölümlerde araştıracağız. Böylesi örnekler bizi devlet müdahalesi ile serbest piyasanın uygun bir birle­ şimi üzerine düşünmeye itmektedir. Bütün başarılı modern ekonornilerin devlet ve serbest piyasa karması olduğunu ileride öğreneceğiz.



Bölüm 7.5 1 Hakkaniyet ve Etkinlik



1 65



••



Ozet O Tam rekabet piyasasının varsayımları işiernekte olduğunda, piyasalar kendi çıkarını gözeten kişilerin çıkan ile bütün olarak toplumun çıkarını uyumlaştınr. Böylece, piyasa, bireysel çıkarı peşinde olan insanların bütün olarak toplumun refahını yükseltmesinden dolayı, bireyleri ve toplumu uyumlaştınr.



O Bireysel çıkarın bütün olarak toplumun refahını yükseltme eğilimi tamamen görünmez el tarafından planlanır.



O



Görünmez elin mal ve hizmetleri alıcılar ve satılar arasında etkin bir şekilde tahsis etmesi endüstri içinde etkin üretime ve kaynakların endüstriler arasında etkin tahsisine yol açar.



O Görünmez el fiyatlar tarafından yönlendirilir. Fiyatlar, alıcıları ve satıcıları



harekete geçirir ve karşılığında alıcılar ve satıcılar, sosyal artığı -tüketici artığının ve



üretici artığının toplamı- kendi çıkarlarını gözeterek ençoklar.



O Bir ekonominin gelişmişliğini sosyal artığa -toplumsal pastanın büyüklüğüne­ bakarak ölçebiliriz. Aynca, ekonominin gelişmişliğini hakkaniyet meselesini göz önünde bulundurarak da -pastanın nasıl dağıtıldığına bakarak- ölçebiliriz.



Anahtar Terimler rezervasyon değeri sosyal artık



s.



s.



etkinlik kaybı



145



s.



hakkaniyet



156



gayri safi yurtiçi hasıla



146 Pareto etkinlik s. 148 fiyat kontrolü s. 155



koordinasyon problemi güdülenme sorunu



s.



s.



s.



158 160



s.



161



sözlü çift ihale ikili görüşme



s.



s.



163 164



1 60



Sorular 1. Tüm diğer unsurlar sabitken, esnek talep eğrisi m i yoksa katı talep eğrisi mi daha yüksek sosyal artık meydana ge­ tirir. Arz eğrisinin esnekliği sosyal artığı nasıl etkiler?



2. Ekonomik karlar ve zararlar bir ekonomideki kaynakları



6. 1 970' li yıllardan itibaren Güney Kore ' nin kişi başına



nasıl tahsis eder?



3. Görünmez el, aşağıdaki durumlar karşısında mısır fiyatlarını nasıl değiştirir?:



a. Mısır mahsulünün büyük kısmına zarar veren bir sel olması halinde;



b. Buğday



(mısınn



ikamesi)



fiyatının



yükselmesi



halinde;



c. Tüketicilerin mısırlı sosisten, sade sosise yönelmesi halinde;



d. Mısır piyasasında talep edenlerin sayısının artması halinde;



4. Hırdavat dükkfuu, büyük bir kar fırtınasının ardından, kar küreklerinin fiyatlarını yükseltmiştir. Fiyatlar kar küreği piyasasında nasıl bir rol oynamaktadır?



1 66



S. İktisat kitapları piyasası dengededir. Hükumet, kağıt itha­ latı üzerindeki kısıtlamaları yumuşatarak, kağıt talebinde artışa yol açmıştır. Kitap piyasasında sosyal artık nasıl de­ ğişir? Neden değişir? Grafıklerle açıklayınız.



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



düşen gayri safi yurtiçi hasılasının Kuzey Kore'den hızlı artmasının sebebi nasıl açıklanabilir? 7. Bir komuta ekonomisinde planlama kurumu çeşitli gir­



dilerin ve nihai ürünlerin fiyatını belirlemektedir. Piyasa ekonomisinde de arz ve talep çeşitli ürünlerin fiyatlannı belirlemektedir. Her iki durumda da ekonomide işlem ya­



pılan bir dizi fiyat bulunmaktadır. Öyleyse neden piyasa ekonomilerinin planlı ekonomilerden daha etkin olduğu düşünülmektedir?



8. Eğer hocanız bütün öğrencilere sınıftaki en yüksek notu vermeye karar verirse, bu karar sınıf arkadaşlarınızın ders çalışma güdüsünü etkiler mi?



9. Siyaset bilimi öğrencisi Sofia, cd-dvd kiralama ve ya­ zılı basın gibi gerileyen sektörleri canlandırmak için,



hülcumetin müdahale etmesi gerektiğini düşünmektedir. Hükümetin, ilgili aktörleri piyasada bir araya getirerek koordinasyon problemini çözebileceğini düşünmektedir. Onunla aynı fıkirde misiniz? Açıklayınız.



10. Etkin sonuçların tamamı hakkaniyetli midir? Açıklayınız. l l.



Gerçek dünyada piyasalar sözlü çift ihaleye benzemekte midir? Talep esnekliği sonsuz olan bir mal için sözlü çift



ihale düzenlediğİnizi varsayalım. Fiyatların rekabetçi dengeye yaklaşmasını bekler misiniz?



12. Sözlü çift ihalede rezervasyon değeri l O $ olan bir alıcı ol­ duğunuzu ve 8 $ isteyen bir satıcı bulunduğunu farz edelim.



a. Bu tekliften ne kadar kazanırsınız? b. İ lıaledeki tek alıcıysanız ve en düşük satış fiyatının 2 $ olduğunu biliyorsanız, bu teklifi kabul etmeli misiniz?



Problemler 1.



Aşağıdaki şekil, kazaklar için piyasa talebini ve piyasa arzını göstermektedir. Bu piyasadaki tüketici artığını, üretici artığını ve sosyal artığı hesaplayırıız.



2. İpod piyasasındaki alıcıların ve satıcıların rezervasyon



Her fırma en fazla bir araç üretebilmektedir. Tüketiciletin elektrikli arabalar için ödemek istedikleri fiyat ile arabaların üretim maliyeti arasındaki farkı, yani sosyal artığı ençoklamak istediğimizi varsayalım.



a. Kaç tane elektrikli araba üretmeliyiz?



Fiyat 1 00 s Arz



90 80



b. Bu arabaları hangi firmalar üretmelidir? c. Bu arabaları hangi tüketiciler almalıdır? d. Elektrikli araba piyasasında en yüksek sosyal artığı



70



bulunuz.



60 so



40



Talep



30



4. Sorudaki elektrikli araba piyasası örneğinden devam edelim. Elektrikli araba piyasasının rekabetçi olduğunu varsayalım.



a. Bu piyasadaki denge fiyatının 40.000 $ olduğunu



20



gösteriniz.



10



b. Eğer fiyat 40.000 $ olursa hangi firmalar elektrikli 1 00



M iktar



araba üretimi yapar?



c. Eğer fiyat 40.000 $ olursa hangi tüketiciler elektrikli araba satın alır? değerlerini gösteren şekil 7 . ı ' e bakınız. Alışverişin hiç kimsenin para kaybetmeyeceği şekilde ayarlandığını var­ sayalım. Yani Madeline ' nin Fiona'dan 70 $'a, Katie'nin Mart'ten 60 $'a, Sean'ın Adam'dan 50 $'a vb. iPod satın aldığını varsayalım. iPod sahibi olmak isteyen herkes is­ tedikleri fiyattan bir iPod satın alıp, iPodunu satmak is­ teyen herkes istedikleri fiyattan satış yaptığına göre bu piyasada sosyal artık ençoklanır mı?



3. Bir elektrikli arabaya aşağıdaki fiyatları ödemeye hazır dört tüketici vardır.



d. Fiyatın 40.000 $ olması durumunda tüketici artığını, üretici artığırıı ve sosyal artığı hesaplayınız.



e. Cevaplarınızı 3. probleme verdiğiniz cevaplar ile karşılaştınnız.



5. Aşağıdaki şekil bir şehirdeki televizyon talebini ve ar­ zını göstermektedir. TV' ler normal mal olduğundan, tüketicilerin gelirlerindeki bir artış talebi T1 'den T2'ye yükseltmektedir. Fiyat



Tüketici 1 :



Tüketici 2:



Tüketici 3:



Tüketici 4:



70.000 $



20.000 $



80.000 $



40.000 $



Elektrikli araba üreten dört firma vardır. Her birinin bir araç üretim maliyeti aşağıdaki gibidir.



Firma A :



Firma B :



Firma C :



Firma D :



30.000 $



60.000 $



40.000 $



20.000 $



Problemler



1 67



a.Aşağıdaki tabloyu doldurmak için şekli kullanınız.



Gelir artışından Gelir artışından önce sonra



Değişim



Tüketici artığı Üretici artığı Sosyal artık



b. Bu problemin (a) bölümündeki cevaplarınızı kullana­ rak aşağıdaki sorulara cevap veriniz.



i. Tüketici artığı yükselir mi, düşer mi, değişmez mi? Yoksa tüketici artığındaki değişirnin yönü be­ lirsiz midir?



ii. Üretici artığı yükselir mi, düşer mi, değişmez mi? Yoksa üretici artığındaki değişirnin yönü belirsiz midir?



iii. Sosyal artık yükselir mi, düşer mi, değişmez mi? Yoksa sosyal artıktaki değişirnin yönü belirsiz midir?



6. Bir ülkedeki elektrikli matkap piyasasında birçok alıcı ve satıcı bulunmakta ve de matkap almak isteyip de gücü yeten her alıcı matkap satın almaktadır. Bir başka deyişle, matkap piyasası dengededir.



a. Bu durum Pareto etkin midir? Açıklayınız b. Şu anda piyasadaki bazı alıcılar geçmişten daha fazla­ sını ödemeye istekli olsalar, cevabınız değişir mi?



c. Araba piyasasıyla karşılaştırıldığında eski düğme pi­ yasasında daha az alıcı ve satıcı bulunmaktadır. Araba piyasasında sosyal artığın daha yüksek olması ola­ sıdır. O halde, araba piyasası Pareto etkin iken, eski düğme piyasasının Pareto etkin olmadığını varsay­ mak doğru olur mu? Açıklayınız. 7.



Aşağıdaki tablolar küçük firmanın bir malı iki ayrı fab­ rikada üretmesinin uzun dönem ortalama maliyetini göstermektedir.



Fabrika 1 Marjinal maliyet



Fabrika 2 Miktar



ı



20



2



52



3



90



4



1 30



5



ı 75



6



227



7



285



8



345



9



407



a. Tabloların



Ortalama maliyet



Toplam Maliyet



üçüncü tamamlayınız.



ve



dördüncü



Marjinal maliyet



sütununu



b. Malın fiyatının 60 $ olduğunu varsayalım. Firma her fabrikada ne kadar miktarda üretim yapmalıdır ki karını ençoklasın? Firmanın karını bulunuz.



c. Üretim bölümüne yeni bir müdür göreve getirilmiş­ tir. Fabrika 2 'de ortalama maliyet daha düşük oldu­ ğundan, firmanın bütün üretimini karlı bir biçimde Fabrika 2 ' ye aktarabileceğini düşünmektedir. Firma, yalnızca Fabrika 2 ' yi kullanırsa kfu"ını ençoklamak için ne kadar miktarda üretim yapmalıdır? Firma­ nın karını bulunuz. Sabit maliyetierin sıfır olduğunu varsayınız. Fiyat 1 2 $ 11 10 9 8 7 6 s 4 3 2



Miktar



Toplam Maliyet



ı



50



2



ı o6



3



ı 64



4



224



5



287



8. Aşağıdaki şekilde bir firmanın marjinal maliyeti ve orta­ lama maliyeti gösterilmektedir.



6



355



a. Piyasada denge fiyatı 5 $'dır. Bu fiyattan firma kar mı



7



430



8



5 20



9



618



Ortalama maliyet



1 0 20 30 40 so 60 70 80 90 1 00 Miktar (bin)



eder, yoksa zarar mı eder?



b. Verilen bilgilerden firmanın rekabetçi bir piyasada faaliyet gösterip göstermediği sonucuna varabilir mi­ siniz? Açıklayınız.



c. Malın fiyatı 8 $ ' a yükselmiştir. Bu durum proble­ rnin (a) ve (b) bölümlerindeki cevaplarınızı nasıl değiştirir?



1 68



Bölüm 7 1 Tam Rekabet ve Görünmez El



9. Springfield'daki hastaneler kannı ençoklayan tam reka­ betçi firmalardır. Maybury'deki hastaneler ise kar amacı gütmeyen, hasta tedavisinin uzun dönemli ortalama ma­ liyetini en aza indirmeye çalışan yardım kuruluşlarınca işletilmektedir. İki şehirdeki hastanelerin marjinal mali­ yetleri ve ortalama maliyetleri aynıdır. Her iki şehirdeki hastanelerin büyüklüğünün aynı olacağını gösteriniz. .



10. Bir şehirdeki denge kira fiyatı aylık 500 $'dır v e denge daire miktarı l OO'dür. Şehirde, kira fiyatlarının en çok



400 $ olabileceğini düzenleyen, bir kira kontrolü yasası yürürlüğe girmiştir. Aşağıdaki şekil şehirdeki daire arz ve talebini göstermektedir.



A



soo



mi? Yoksa tüketici artığındaki değişirnin yönü be­ lirsiz midir?



ii. Üretici artığı yükselir mi, düşer mi, değişmez mi ? Yoksa üretici artığındaki değişimin yönü belirsiz midir?



iii. Sosyal artık yükselir mi, düşer mi, değişmez mi? Yoksa sosyal artıktaki değişirnin yönü belirsiz midir? l l. Çin basınındaki haberlere göre Pekin banliyösünde yaşayan



sında neler olduğunu açıklayınız.



b. Sizin kavrayışımza göre görünmez el nasıl işlemek­



T



tedir? Bu problemi ortadan kaldırmak için sizce ne yapılmalıdır?



C�--�--�--60



1 00



Miktar



12. Aşağıdaki metin Sovyet ekonomisi hakkındaki bir kitabın



a. Şekli kullanarak aşağıdaki tabioyu doldurunuz. Kira Kira kontrolündenden kontrolündenden sonra önce



Sosyal artık



i. Tüketici artığı yükselir mi, düşer mi, değişmez



a. Arz ve talep eğrilerini kullanarak Pekin taksi piyasa­



400



Üretici artığı



rak aşağıdaki sorulan cevaplayınız.



kimseler oldukça çelişkili bir durum ile karşı karşıyaymış­ lar. İşe gidiş geliş saatlerinde yüzlerce taksi boş beklemesine rağmen taksi bulmakta zorlanıyorlarmış. Taksilere olan talep ortalama gelirin artmasıyla yükselmişti. Hükumet tarafından belirlenen yakıt fiyatları da yükselmişti. Ancak, taksi fiyatla­ nnın yükselmesinden endişe duyan hükumet, taksilerin esas tarifesini değiştirmedi.



Fiyat



Tüketici artığı



b. Problemin (a) sorusuna verdiğiniz cevapları kullana­



Değişim



gıda kıtlığı ile ilgili bölümünden alınmıştır. Öfkeli bir yurttaş 1 940 yılında Gıda Bakanı Anastas Mikoyan ' a "Neden hiç balık yok, anlayanuyorum" diye yaznuştı. "Denizlerirniz var. Denizleriınİzin geçmiş­ ten farkı yok. İ stediğiniz türden, istediğiniz kadar balık tutabilirsiniz. Ancak ben balığın neye benzediğini bile unuttum."



Sovyetler Birliği'nde sanayi ve tarım sektörü devlet ta­ rafından kontrol edilmekteydi ve ekonomide kaynaklar merkezi kurum Gosplan tarafından tahsis edilmekteydi. Yukarıdaki pasajda yurttaş, ülke merkezi planlamaya geçmeden önceki kaynaklara sahip olmasına rağmen ne­ den balık kıtlığı olduğunu anlayamadığını söylüyor. B u durum nasıl açıklanabilir?



Problemler



1 69



Ticaret



Se rbest Ti ca ret i ş i n izi Kaybetm e n ize Sebe p O l u r m u? 1 999 Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) (ing i l izce ad ıyla World Trade Organi­ zation (WTO)) B a ka n l a r Konferansı'nda, protestocu l a r Seattle polisi n i n sıktığı göz yaşartıcı gazdan v e ateşin duma n ı n da n koru n m a k i ç i n yüzle­ ri n i kapatıyor, yüzlerce DTÖ delegesi ise 40.000 kişi l i k protestocu gru­ bunun abl ukası altında mahsur bekliyord u . Bazen " Seattl e Muharebes i " olara k da a n ı l a n bu serbest ticaret protestol a rı hiç görülmemiş b i r olay deği l d i . Bu protestonun öncülü olan dünya ça pı ndaki " Ka pita l izme Karşı Ka rnava l " h a re keti benzer sayıda göstericiyi bir a raya getirmişti . Serbest ti ca rete karşı böyle şiddetl i m u h a l efet varke n , bu bölümün en önem l i ders i n i öğrendiğin izde şaşıra b i l i rsin iz: serbest ticaret her zaman ticaret yapan iki tarafa da fayda sağlar. Bu, d ünyada bu kad a r yüksek karşı l ı kl ı tica ri bağ ı m l ı l ı k o l m ası n ı n a n ahtar neden i d i r. Peki b u doğru i se, protestocuları m utsuz etm i ş o l a n n ed i r? M a ntı ksız m ı dav­ ra n m a ktad ı rl a r? Kısa b i r e kon o m i dersi 40 . 000 i n sa n ı n Seattle soka kla­ rı n ı a b l ukaya a l ması n ı engel l e r m iyd i? Asl ı n d a , göreceğiz ki, protestocu l a rı n d uruşunda m a ntıksız b i r şey yoktur ve en iyi ekonomi dersi b i l e o n l a rı ra h atlatm azd ı . Bu sonuç bu bölümün ikinci dersinden ç ı k m a ktad ı r: ticaret yapan herhangi bir ülkede, bazı bireyler bu ticaret nedeniyle kayıplar yaşayabilirler. Bu kayı p l a rı n olası kayna kl a rı kaybed i l e n işler, düşen m a a ş l a r veya aza l a n tüketici veya üreti ci a rtığ ı d ı r. Ama önem l i o l a ra k şunu öğreneceğiz ki kaza n a n l a rı n tica retten elde ettikleri kaza n ç l a r, kaybeden ierin tica ret nedeniyle kaybettiklerinden d a h a faz l a d ı r. Önem l i o l a n ser­ best tica reti n kaza n ç l a rı n d a n h erkesin fayda l a n a b i l eceği pol itika l a r gel işti rmektir.



B Ö LÜ M Ü N



ANA HATLARI



Üretim



Ticaretin Temeli:



Eyaletler Arası



Ülkeler Arası



Serbet



Serbest



Olanakları



Karşılaştırmalı



Ticaret



Ticaret



Ticarete Karşı



ticaret işinizi



Eğrisi



Üstünlük



Argümanlar



kaybetmenize sebep olur mu?



1 70



O



Ü retim olanakları eğrisi, var olan kaynakları ve teknolojiyi kullanara k ne kadar üretim yapabileceğimizi gösterir.



O Ticaretin temeli karşılaştırm a l ı üstünlüktür. O Özel leşmeyi (kim i n hangi alanda veya neyin üretiminde öze l leşeceğini) mutla k üstünlük değil karşılaştırma l ı üstünlük belirler.



O Ticaretten kazananlar ve kaybedenler vardır. O Ticaretten kazananların kazançları , kaybedenierin kayıpları ndan çoktur. O Serbest ticarete karşı önem l i a rgümanlar vard ı r.



8 . 1 Ü retim Olanaklar• Eğ risi Spor ayakkabılanmza bakın, nerede üretilmişlerdir? Büyük olasılıkla dünyanın e n çok ayakkabı ihracatı yapan ülkesi olan Çin'de yapılnuşlardır. Wii oyun konsolunuz var nu? Wii dünyanın en büyük elektronik ihracatçılarından olan Japonya'da üretilmektedir. Ya saç kesiminiz? Saçınızı kendi kendinize kısaltmadığınızı tahmin ederiz. Niçin pek çok kişi ve ülke mal ve hizmetler için başkalarına bel bağlamaktadır? Bu karşılıklı bağımlılığın bir yararı var mıdır? Ticaretin altında yatan motivasyon, ister berberle kasap arasında isterse ABD' yle Çin arasında olsun, tek bir prensibe dayanmaktadır: birbirimizle ticaret yaparak hepimiz daha iyi hale gelebiliriz, çünkü ticaret toplam üretimin eniyilenmesine imkan verir. Nasıl böyle olduğunu görmek için bazı öğrencilere çok yabancı gelmeyebilecek bir durumu örnek ve­ rerek başlayalım. Fazladan para kazanmak amacıyla, internet siteleri tasarlayan ve bu internet siteleri üze­ rinden çalışan bilgisayar programları yazan bir işyerinde hafta sonları çalışmak üzere işe girdiniz. İlk göreviniz 240 internet sitesi oluşturmak ve bu siteler üzerindeki uygulamaları çalıştırmak için her siteye özgü ayrı bir adet program olmak üzere toplamda 240 bilgisa­ yar programı yazmak olsun. Herbir internet sitesi ve bilgisayar progranu ayrı olsun, yani her birini sıfırdan başlayarak hazırlamak gereksin. Bu görevleri nasıl tamamlayacağınızı planlamak istiyorsunuz. Yeni işiniz bir bakıma iki ürünlü bir ekonomide (internet siteleri ve programlar) üretim yapmaktır. Sekiz saatlik bir iş gününde ne kadar üretim yapabilece­ ğinizi (üretim imkanlarınızın sınırlarını) bulmak istiyorsunuz. Birkaç denemeden sonra, Şekil 8 . 1 'i oluşturmanızı sağlayan veriyi topladınız. Şekil, sekiz saatinizi iki iş arasında nasıl paylaştırdığınıza bağlı olarak o gün ne kadar ürünün ortaya çıkacağını göstermektedir. Örneğin, sekiz saatinizin tümünü bilgisayar progranu



Şeki l 8 . 1 Ü retim Programınız Şekil, sekiz saatlik iş gününüzü nasıl kullandığınıza bağlı olarak kaç adet internet sitesi ve bilgisayar programı üretebileceğinizi göstermektedir. Örneğin, internet sitesi yapmak için 6 saat ve bilgisayar programı yazmak için 2 saat harcarsanız, 6 adet internet sitesi ve 4 adet bilgisayar programı üretebilirsiniz.



Ü retilen i nternet Sitesi Sayısı



Üretilen Bilgisayar Programı Sayısı



8



o



7



2



6



4



5



6



4



8



3



10



2



12



1



14



o



16



Bölüm 8.1 1 Üretim Olanakları Eğrisi



1 71



"Zor bir işi yapması için herza­ man tembel birini seçerim . . . Çünkü, işi yapmak için kolay bir yol bulacaktı r. " -Bill Gates



yazmaya harcarsanız, 1 6 adet program üretebilirsiniz. Alternatif olarak, tümünü internet sitesi tasariarnaya kullanırsanız, 8 adet internet sitesi üretebilirsiniz. Zamanınızı bu iki gö­ reve bölüştürürseniz, her iki üründen de ara miktarlarda üretim yaparsınız. Bu verileri göstermenin diğer kolay bir yolu, bir ürünün verilmiş miktan için diğer ürünün en fazla ne kadar üretilebileceğini gösteren üretim olanakları eğrisini ( ÜOE) çizmektir. Şekil 8. 1 'deki verileri kullanarak, sekiz saatte üretebileceğiniz internet sitesi ve bilgisayar program­ lannın kombinasyonlarını gösteren ÜOE'niz Şekil 8.2'de gösterilmiştir. ÜOE, 5. Bölüm'de tartıştığımız bütçe kısıtına oldukça benzemektedir: varolan kaynakl annızı ve teknolojinizi kul­ lanarak ne kadar üretim yapabileceğinizi göstermektedir. Şekilde, yatay eksen ("x-ekseni") tamarnlayabileceğiniz internet sitesi sayısını, dikey eksen ise ("y-ekseni") tamarnlayabileceğiniz bilgisayar prograrnı sayısını gösteımektedir. ÜOE ne üreteceğinize karar verirken yaşadığınız ödünleşirnleri vurgular. Bütün çabanızı internet sitesi yapmaya harcarsanız, günde 8 internet sitesi hazırlarsınız. Alternatif olarak, bütün zamanınızı program yazmak için harcarsanız, günde 16 bilgisayar prograrnı tamarnlarsınız. Bu iki alterna­ tif en uçtaki ödünleşirnlerdir. Bunlar sizin tek kişilik "ekonominizin" mavi çizgiyle gösterilen ÜOE'sinin uç noktalarını oluşturmaktadır. Ama bu uç noktalar arasında yapabileceğiniz seçimler de vardır. ÜOE' yi değerlendirirken, aşağıdaki kurallan hatırlamak yararlıdır: •







Üretim olanakları eğrisi (ÜOE), bir malın belli bir üretim miktarı için diğer maldan azami ne kadar üretilebileceğini gösterir.







Şekil 8 .2'de ÜOE'nin üzerindeki noktalar, örneğin 6 internet sitesi ve 4 bilgisayar programı üretilen B noktası, ulaşılabilir ve etkin noktalardır. ÜOE' nin içindeki (altındaki) noktalar, örneğin 4 internet sitesi ve 4 bilgisayar prog­ ramı üretilen A noktası, ulaşılabilir ama etkin olmayan noktalardır. ÜOE' nin dışındaki (yukarısındaki) noktalar, örneğin 8 internet sitesi ve 8 bilgisayar programı üretilen C noktası, ulaşılamaz noktalardır.



ÜOE'nin üzerindeki veya altındaki noktalar, sekiz saatlik bir günde mümkün (ulaşılabilir) üretim seviyelerini temsil ederler. ÜOE' nin üzerindeki noktalar hem ulaşılabilir hem de etkindirler; yani bu noktaların gösterdiği üretim miktarlanna ulaşılabilir ve ama daha faz­ lası da yapılamaz. Çizginin dışındaki herhangi bir nokta, örneğin C noktası, ulaşılamazdır. Çünkü sekiz saatlik bir iş gününde bu noktanın betirnlediği miktarda internet sitesi (8 adet) ve programı (8 adet) üretemezsiniz. Verilmiş olan kaynakla (bir iş günü) ve verilmiş olan yeteneklerinizle, söz konusu üretim sizi aşar. Neden ÜOE' nin altındaki noktaların (ulaşılabilir olduğunu ancak) etkin olmadığını söy­ lüyoruz? Çünkü mevcut zamanınızla daha fazla üretebilirsiniz. A noktasını (4 internet sitesi ve 4 bilgisayar prograrnı üretimini) düşünün. Zamanınızı daha etkin bir şekilde kullanıp 2 adet daha internet sitesi üretebilirsiniz (A noktasından B noktasına sağa hareket), veya 4 tane daha bilgisayar programı üretebilirsiniz (A noktasından D noktasına yukarı doğru hareket), veya her ikisinden de daha fazla üretebilirsiniz (A noktasından ÜOE' ye doğru yukarı ve sağa doğru hareket). İnsanlar ve firmalar etkin bir şekilde üretim yapmadıklan



Şekil 8.2 Üretim Olanakları Eğrisi ÜOE üretim imkanlarınızın grafi k l e gösterilmiş halidir. Bölüm S'teki bütçe kısıtın­ dakine çok benzer şekilde, UOE'nin eğimi bir internet sitesi daha üretmek için kaç adet bilgisayar progra­ m ı ndan vazgeçmeniz ge­ rekti ğ i n i gösterir. ÜOE' n i n üstündeki noktalar (B nok­ tası ve D noktası gibi) ula­ şilabilir ve etkin noktalard ı r. ÜOE' n i n içindeki noktal a r (A noktası gibi) ulaşılabilir ama etkin olmayan noktalard ı r. ÜOE'nin d ışındaki noktalar (C noktası gibi) u laşı lamaz nokta lard ı r.



Üretilen 24 bilgisayar p ro gramı 22 sayısı 20 18 16 14 12 10



-{



4 2



2



4



6



'--y--l 2



1 72



Bölüm 8 1 Ticaret



8



ıo



12



1 4 1 6 1 8 20 22 24 Üretilen internet sitesi sayısı



zaman ÜOE'lerinin "içindedirler". Örneğin, bir araba üreticisi, örneğin Chrysler, eniyilen­ miş makine başına işçi oranına sahip olmayabilir, bu da " ÜOE'sinin içinde" üretim yaptığı anlamına gelmektedir. Optimal üretim noktası genellikle şekildeki B veya D noktası gibi ÜOE' nin üzerinde (yani hem ulaşılabilir hem de etkin olan) bir noktadır.



Fırsat Maliyetini Hesaplama Şekil 8.2 'de görüldüğü gibi, daha fazla internet sitesi üretmek için daha az bilgisayar prog­ ramı üretmeyi kabullenmeniz gerekmektedir. Bu mantıklıdır, çünkü zamanınızı internet sitesi üretmeye harcarsanız, bilgisayar prograrnı üretmeye daha az zamanınız kalır. Bu, fırsat maliyetidir; fazladan bir internet sitesi üretmek için neyi feda etmeniz gerektiğidir. Beşinci bölümde satın alma çılgınlığında karşılaştığınız ödünleşim gibi, internet sitesinin fırsat maliyetini şu formülü kullanarak hesaplayabilirsiniz: Kaybedilen bilgisayar programı sayısı Fırsat maliyeti internet sitesi = --�-'-� � --' :::. ._ � Kazanılan--"' internet sitesi sayısı Burada kaybedilen bilgisayar prograrnı sayısı, söz konusu internet sitesi kazancına ulaş­ mak için üretiminden vazgeçmeniz gereken bilgisayar programı sayısıdır. Bu sayıları nasıl buluruz? Bu sayıları Şekil 8.2'deki ÜOE' nin eğiminin mutlak değerini alarak buluruz. Eğimi bul­ mak için, ÜOE üzerindeki bir noktadan diğerine giderken yapılan dikey hareket miktarını yatay hareket miktarına bölmeliyiz. Yükseliş bilgisayar prograrnındaki artış miktarı, yatay hareket de internet sitesindeki azalış miktarıdır. Şekil 8 .2 'de, D noktasından B noktasına, y-eksenindeki değer 8 'den 4'e, x-eksenindeki değer ise 4'den 6'ya değişmiştir. Bu durumda Fırsat maliyeti nternet s tesi i



i



=



�-



= -2



ve -2'nin mutlak değeri de 2'dir. Böylece, 1 adet daha internet sitesi oluşturmanın fırsat maliyeti 2 bilgisayar programı olarak bulunmuş olur. Benzer bir formül de bilgisayar prog­ ramı üretmenin fırsat maliyetini verir: Kaybedilen internet sitesi sayısı Fırsat maliyetiprogram = ---,.,------=:-,,--....,.-:.:---:.-------''----­ Kazam1 an bı 1gısayar programı sayısı Değerleri yerine yerleştirdiğimizde, . Fırsat maliyetıprogram



=



2 ı -T=-T



olur ve bunun mutlak değeri de Yı olarak hesaplanabilir. Dolayısıyla bilgisayar programı oluşturmanın fırsat maliyeti Yı internet sitesi olarak bulunmuş olur, yani ürettiğiniz her bil­ gisayar programı için bir internet sitesinin yarısını üretebilmekten vazgeçiyorsunuz (Fırsat maliyetlerinin birbirlerinin çarprnaya göre tersleri olduklarını fark etmiş olabilirsiniz, bu doğrusal ÜOE için her zaman böyledir). Hesaplamalan yapıp yeni işinizde verilen görevin ne kadar zaman alacağını görünce ol­ dukça endişelenirsiniz, çünkü bir yandan notlarınızı iyi tutmaya bir yandan da aktif bir sosyal hayat sürdürmeye vakit bırakmayacaktır. Yeni işinizde verilen sadece ilk görev (240' ar site ve program) 45 gün gerektirmektedir! Çünkü bilgisayar programlarını tamamlamak 1 5 tam gününüzü alacaktır (240 birim iş = günde 1 6 taneden 1 5 gün gerektirir) ve internet sitelerini tamamlamak da 30 gününüzü alacaktır (240 birim iş = günde 8 taneden 30 gün gerektirir). Ama bir ekonomi öğrencisi arkadaşınız kaygılanmamanız gerektiğini söyler, çünkü benzer bir işe giren Olivia adında bir öğrenciyi tanımaktadır. Gerçekten bunun size ne yararı olacağını hemen anlamazsınız, çünkü o da böyle korkunç bir işte çalışıyorsa, hiç tanımadığı birisine yardım edecek zamanı olmayacaktır! Buna rağmen, çaresizsinizdir ve Olivia' ya yaklaşırsınız. Biraz konuştuktan sonra, Olivia'nın da aynı Everest Dağı ' yla karşılaştığını öğrenirsiniz: notları ve aktif bir sosyal hayatı çok aksat­ madan, 240 bilgisayar prograreuru ve 240 internet sitesini tamamlaması gerekmektedir. Ama durumunuzda ilginç bir farklılık vardır: Olivia' nın yetenekleri sizinkinden farklı­ dır. O, internet sitesi üretiminde göreceli olarak daha beceriklidir. Şekil 8.3 Olivia'nın ve sizin Ü OE' lerinizi beraber göstermektedir. Olivia' nın fırsat maliyetinin sizin fırsat maliye­ tinizden farklı olduğunu şekilde kolayca görebilirsiniz.



Bölüm 8.1 1 Ü retim Olanakları Eğrisi



1 73



Şekil 8 . 3 iki Üretim Olanakları Eğrisi Olivi a ' n ı n ÜOE'si ve sizin ÜOE' n iz birl i kte gösteril­ miştir. Bir fazladan i nternet sitesi için sizin iki bilgisayar progra m ı n ı feda etmeniz gerekirke n , O l ivia ' n ı n sa­ dece Yı bilgisayar progra­ m ı n ı feda etmesi yeterl idir. Çalışma g ü nlerinizin sayıs ı n ı azaltma k i ç i n ticaret yapabi­ lir misin iz?



8 ı



8



Üretilen 24 bil g isayar program ı 22 sayısı 20 18 16 14 12 10 8



8



6 4 2 2



4



6



8



ıo



12



1 4 1 6 1 8 20 22 24 Üretilen internet sitesi sayısı



Aslında Olivia'nın da tamamen sizle aynı durumda olduğunu fark edersiniz; onun da ilk işini tamamlamak için 45 gün harcamaya ihtiyacı vardır (30 gün bilgisayar prograrnları için ve 15 gün internet siteleri için). Siz ve Olivia beraber hareket ederek çalışma saatierinizi nasıl en aza indirgersiniz? B irbirinize destek mi olmalı mısınız yoksa kendi başınıza mı çalışmalısınız? Eğer güçle­ rinizi birleştirmek daha i yiyse, işi aranızda nasıl bölüştürmelisiniz?



8.2 Ticaretin Temeli: Karş1laşt1rmah Ustünlük ••



Böyle sorulara cevap verirken başlanılacak ilk yer, "neyi yapmada göreceli olarak daha iyisiniz" sorusu etrafi.nda şekillenen karşılaştırmalı üstünlük prensibini anlamaktır. Karşı­ Karşılaştırmalı üstünlük, bir birey, laştırmalı üstünlük, bir üreticinin belli bir malı diğer üreticilere göre daha düşük fi.rsat ma­ firma ya da ülkenin bel l i bir malı liyeti ile üretebilmesidir. Mallardan herhangi birini üretmede karşılaştırmalı üstünlüğünüz diğer üreticilere göre daha düşük var mı? Peki ya Olivia' nın, onun var mı? İki sorunun da cevabı evettir. fırsat maliyeti ile üretebi lmesidir. Kimin karşılaştırmalı üstünlüğü olduğuna karar vermenin anahtarı bireylerin fi.rsat maliyetlerini karşılaştırmaktır. Sizin bilgisayar programı üret­ rnede karşılaştırmalı üstünlüğünüz vardır, çünkü bir tane bil­ gisayar programı üretmek için sadece 'lı internet sitesinden Kimin hangi üründe karşılaştırmalı vazgeçmeniz yeterlidir. Olivia'nın ise bir tane bilgisayar prog­ ramı üretmek için 2 internet sitesinden vazgeçmesi gerekmek­ üstünlüğü olduğuna karar vermenin tedir. Yarım 2'den küçük olduğu için, sizin bilgisayar programı anahtarı bireylerin fırsat maliyetlerini üretmenizin fi.rsat maliyeti bu iki kişilik ekonomideki en düşük fi.rsat maliyetidir. karşılaştırmaktır. Benzer hesaplamalarla, Olivia' nın da internet sitesi üreti­ minde karşılaştırmalı üstünlüğü olduğunu bulabiliriz. Olivia bir internet sitesini üretmek için sadece 'lı bilgisayar programından vazgeçmeliyken, sizin 2 bilgisayar prograrnından vazgeçmeniz gerekmektedir. Internet sitesi ve bilgisayar programı ile ilgili fırsat maliyetleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:



İ nternet Sitesinin



1 74



Bölüm 8 1 Ticaret



Fırsat Maliyeti



Bilgisayar Programının Fırsat Maliyeti



Siz



2 bilgisayar prograrnı



Yı internet sitesi



Olivia



Yı bilgisayar prograrnı



2 internet sitesi



Özelleşme Bütün bunların hepsi ne anlama geliyor? Eğer siz ve Olivia göreceli olarak daha iyi oldu­ ğunuz işte özelleşirseniz, ticaret yapmanın ikinizi de daha iyi duruma getireceği anlamına geliyor. Bir birey, fırma veya ülkenin sadece karşılaştırmalı üstünlüğü olduğu ürünü üret­ tiği ve ihtiyaç duyduğu diğer mal ve hizmetler için ticarete bel bağladığı bir duruma "tam özelleşme" denilmektedir. Örneğimizde ticaretten kazançlar Şekil 8 .4'te gösterildiği gibi oldukça büyüktür. Şekil 8.4'ün nasıl oluşturulduğunu anlamak için, hem sizin hem de Olivia'nın iş gününüzü yal­ nızca bilgisayar programı üretmeye harcadığınızı düşünün. Bu durumda toplam 24 bilgi­ sayar programı üretirsiniz. Şimdi, bilgisayar programı yazma işinden birinizin bir saatini alıp internet sitesi oluşturmaya tahsis edelim deseydik, bu saati hanginizden almak daha iyi olurdu? Olivia' nın internet sitesi üretmesinin fırsat maliyeti sizinkinden düşük olduğu için (onun 1 internet sitesi üretmesi 1 /2 bilgisayar programına mal olurken sizin üretmeniz 2 bilgisayar programına mal olduğu için), söz konusu bir saati sizden değil Olivia'dan alıp internet sitesi üretimine tahsis etmek daha ekonomik olur. Böyle yaparsanız, Yı bilgisayar programı daha az ama 1 internet sitesi daha çok üretim yaparsınız. Eğer daha fazla internet sitesi istiyorsak, yine sizin değil Olivia'nın saatlerinden alıp internet sitesi üretimine tahsis etmeye devam etmemiz daha iyi olur. Bu durum Olivia tamamen internet sitesi üretiminde özelleşene kadar (Şekil 8 .4'te T noktasına ulaşılana kadar) devam eder. Eğer üretmemiz ge­ reken internet sitesi sayısı T noktasındaki 1 6 adetten daha fazla olursa, fazladan bir tane daha internet sitesi üretmenin ödünleşimi/fırsat maliyeti Yı bilgisayar programından 2 bilgisayar programına çıkar, çünkü artık sizi de internet sitesi üretiminde çalıştırmamız gerekecektir. Şekil 8.4'ten çıkanlacak anahtar bir nokta, T noktasında sizin ve Olivia' nın toplamda günlük 16 internet sitesi ve 1 6 bilgisayar programı üretebileceğinizdir. Çünkü T noktasında hem siz hem de Olivia iyi olduğunuz şeylerde (siz program yazmada, Olivia internet sitesi oluşturmada) özelleşmişsinizdir. O halde, tamamen özelleşerek, 30 günde siz 480 bilgisayar programı Olivia da 480 in­ ternet sitesi üretebilir. Siz ürettiğiniz 480 bilgisayar programından 240 tanesini kendi işiniz için kullanıp, diğer 240 tanesini Olivia' ya verirsiniz. Olivia da karşılığında size 240 internet sitesi verir. B irbirinizle ticaret yapabilmeniz, tümüyle özelleşmenizi ve çalışma sürenizi 45 günden 30 güne indirmenizi sağlar !



M utlak Üstünlük Bu noktada belki de yukandaki örneğin biraz yapay olduğunu düşündünüz. Sizin v e Olivia'nın tam simetrik şekilde farklı yeteneklere sahip olmanızın, fırsat maliyetinizin Olivia' nınkinin tersi olmasının burada anahtar bir husus olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak karşılaştırmalı üs­ tünlüklerin geçerliliği bu basit senaryo ile sınırlı değildir. Bunu görebilmek için ayın örnekle devam edelim. Sizin internet sitesi yapımı ve tasanmı konusunda bir haftalık hızlandınlınış bir



Şekil 8 .4 Özelleşmeden Kazançlar Tamamen özelleşme ile siz 1 6 bilgisayar programı, Olivia ise 1 6 internet sitesi üretir (Gra­ fikteki T noktası). Dolayısıyla T noktası ikinizin toplam ÜO­ E'nizin üzerindedir. Toplam ÜOE'nizin üzerinde ve T nok­ tasının solundaki noktalarda bilgisayar programları ve in­ ternet sitelerinin çıktılarındaki değişim tamamen Olivia'nın ÜOE'sinin eğimi tarafından belirlenmiştir. Aynı şekilde, T noktasının sağındaki nokta­ larda toplam ÜOE'nizin eği­ mini tamamen sizin ÜOE'niz belirler.



Ü retilen bilgisayar programı sayı sı



24 22 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 2



4



6



8



10



12



14



16



18



20



22



24



Ü retilen internet sitesi say ısı Bölüm 8.2 1 Ticaretin Temeli: Karşılaştırmalı Üstünlük



1 75



Ka rşılaştırma l ı Üstü n l ü k Üzeri ne Bir Deney B i raz para kazanmak için bir ekon omi laboratuvar dene­ yine katı l d ı ğ ı n ızı varsaya l ı m . Deneyi yapanlar sizi başka bir öğrenciyle eşleştirdiler. Sizin sağdaki g rafikte mavi çizgiyle gösterilen m i kta rlarda anahtar ve ki l it üretebileceğinizi, ortağı n ızın da kahverengi çizgiyle gösterilen m i ktarlarda üretebi leceğin i söylediler. Ard ı ndan ÜOE'nizin üzeri nde bir üretim noktası seçmeniz istendi. Ortağı nızın da benzer şekilde kendi Ü OE'si üzerinde bir nokta seçeceği bel irti ldi. Seçimlerin izi yaptı ktan sonra, sizin ve ortağın ızın seçtik­ leri üretim nokta ları birleştirilecek, ürettiğiniz her anahtar ve kilit çifti için ortaklardan her birine 1 O $ verilecektir. Eş­ l eşmeyen anahta r ve ki litlerin ise bir değeri ol mayacaktır. ÜOE'niz üzerindeki hangi anahtar/kilit bi leşenini seçme­ niz gerekir? Değerl endirmeniz gereken önemli bir nokta sizin ve or­ tağ ı n ızın üretimde karşı laştı rma l ı üstünlüğünüzün ne oldu­ ğudur. Bu deneydeki üretim olanakları ve fırsat maliyetleri grafiğin altındaki tabloda özetlenm iştir. Bu tip deneylerde birçok denek ya tek başına en çok üretebileceği anahta r ve ki l it çifti ni, ya da basitçe üretebi­ leceği en yüksek ürün sayısı n ı seçmekted ir: Örneğin, sizin gibi denekler 8 anahtar üretmeyi, orta ğ ı n ız da 6 a na htar üretmeyi seçer. Bunun sonucunda ikinizin de kazancı sıfır olur! N eden? Daha çok a nahtar üretebilmenize rağmen as­ lında sadece ki l it üretmeyi seçmel isiniz, çünkü kilit üreti­ minde karşılaştı rma l ı üstünlüğünüz vard ı r. Benzer şeki lde, ortağınız sadece anahta r üretmeyi seçmelidir (çünkü karşı laştı rma l ı üstünlüğü anahtar üretimindedir) . Böyle yaparsanız, ikiniz d e 6 adet üretebilir ve 60'ar dolar kaza­ nabil irsin iz. Karş ı laştı rma l ı üstün lüklerin izi takip etmek sizin ve ortağı n ızın üretim ierin izi koordine edebi l men izi sağlar.



M utlak üstünlük, bir üreticinin rakiplerine göre aynı kaynaklada bir malı daha fazla üretebilme yeteneğine sahip olmasıdı r.



1 76



Bölüm 8 1 Ticaret



Kilitler 8 7 6 5 4 3 2



2



3



4



5



6



7



8



9



10



Anahtarlar



Anahtar



Kilit



8 6



6 2



Anahtarın Fırsat Maliyeti (bir



anahtar elde edebilmek için vazgeçilen kilit saytst} Bir kilitin 3/.ı'ü Bir kilitin W ü



Kilitin Fırsat Maliyeti



(bir kilit elde edebilmek için vazgeçilen anahtar saytst} Bir anahtarın 4h'ü 3 anahtar



Her birey karşılaştırmalı üstünlüğü olan (yani fırsat maliyeti düşük oları) ürünün üretiminde özelleşmelidir. Deney ortağı­ nız anahtar üretiminde özelleşmeli, toplamda 6 anahtar üret­ melidir. Siz ise kilit üretiminde özelleşmeli ve toplamda 6 kilit üretmelisirıiz.



kursa gittiğİnizi ve edindiğiniz yeni bilgilerin internet sitesi üretkenliğinizi üç katına çıkarelı­ ğını varsayalım. Yeni ÜOE'niz dikey ekseni (y-eksenini) yine aynı noktada kesmektedir ancak yatay ekseni kestiği nokta üç kat sağa kayrnıştu; bu yeni ÜOE' niz Şekil 8.5'te Olivia'nın (de­ ğişmemiş olan) ÜOE'siyle birlikte gösterilmektedir. Eğitimden önce bir iş gününde 8 adet internet sitesi üretebilirken, artık 24 adet üretebi­ liyorsunuz. Bu yüzden, tek başınıza çalıştığınızdaki günlük üretiminiz artık 16 bilgisayar prograrnı veya 24 internet sitesi olabilmektedir. Bu durumda sadece 25 gün çalışmaya ihti­ yacınız vardır; 1 5 gün bilgisayar prograrnı ve 1 0 gün internet sitesi üretiminde çalışırsanız, her birinden 240 ' ar adet üretebilirsiniz. Bu sayı eğitimden önceki toplam çalışma süreniz olan 45 günden çok daha azdır, hatta Olivia'yla ticaret yaptığınızda ihtiyacınız olan 30 günden bile azdır. Peki, bu durumda ticaret yapmanın artık yararı kalmamış mıdır? Hayır, kalrnıştu. Ancak şimdi ticaretten kazançlar daha az belirgindir. Bu noktada sora­ bileceğiniz bir soru, artık her iki işte de Olivia'dan daha iyi olduğunuza göre, neden hala onunla işbirliği yapmanız gerektiği olabilir. Artık hem internet sitesi hem de bilgisayar programı üretiminde mutlak üstünlüğünüz vardu. Genel olarak mutlak üstünlük, aynı kaynaklarla (bu örnekte sekiz saatlik bir iş günü) bir bireyin, firmanın ya da ülkenin bir maldan rakiplerine göre daha fazla üretebilme yeteneğine sahip olmasıdır. Yeni edindiğiniz üstün internet sitesi üretme yeteneğinize rağmen, hala Olivia ile tica­ retten kazançlı çıkacağınızı öğrenince şaşırabilirsiniz. Çünkü bir günde Olivia' nın ürete­ bileceğinden daha fazla internet sitesi ve bilgisayar prograrnı üretebilmenize (yani her iki üründe de mutlak üstünlüğünüz olmasına) rağmen, her iki üründe birden karşılaştırmalı üs­ tünlüğünüz yoktur. İki üreticinin fırsat maliyetleri tam aynı değilse, bir tanesinin bir üründe diğerinin de öteki üründe karşılaştırmalı üstünlüğü olacaktu. Neden? Çünkü bir kişi bir işte göreceli olarak diğerinden daha iyi olacaktır ve tersi de doğru olacaktır.



Şekil 8 .5 Mutlak Üstünlüğün Gösterilmesi i nternet sitesi tasarımı için kursa g ittikten sonra, O l ivia'dan daha fazla bil­ gisayar progra m ı (Olivia 8 adet üretebilirken siz 1 6) ve daha fazla internet sitesi (Olivia 1 6 adet üretebilirken siz 24) üretebil irsin iz. Bu durum sizin her iki üründe de m utlak üstü n l üğünüz ol­ duğu anlamına gelir.



Üretilen 24 bilgisayar programı 22 sayıs ı 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 2



4



6



8



1o



12



14



16



18



20



22



24



Üretilen internet sitesi sayısı



Bu durumda özelleşmeden ve ticaretten kazançlar nelerdir? Bu soruyu cevaplamak için, ilk önce kimin hangi ürünü üretmede karşılaştırmalı üstünlüğü olduğunu hesaplamalıyız. Aşağıdaki tablo yeni fırsat maliyetlerini özetlemektedir:



İ nternet Sitesinin Siz



Fırsat Maliyeti



Bilgisayar Programının Fırsat Maliyeti



ın bilgisayar programı



Yı internet sitesi



Olivia Yı bilgisayar programı 2 internet si tesi İ nternet sitesi yapım kursu almış olmanıza karşın, Olivia' nın hala internet sitesi yapı­ mında karşılaştırmalı üstünlüğü vardır. Onun bir adet internet sitesi yapımının fırsat mali­ yeti olan Yı bilgisayar programı, sizin fırsat maliyeti olan ın bilgisayar programından daha düşüktür. Benzer şekilde, siz de bilgisayar programı yapımındaki karşılaştırmalı üstünlü­ ğünüzü sürdürmektesiniz, çünkü ı adet bilgisayar programı yapınanızın fırsat maliyeti Yı internet sitesi iken Olivia' nınki 2 internet sitesidir. Sonuç olarak, kurs almanızdan önce olduğu gibi, ikiniz de tamamen özelleşebilirsiniz: siz 480 program üretirsiniz, Olivia da 480 internet sitesi üretir. İ kiniz de 30 gün çalışarak işi tamarnlayabilirsiniz. Bu mantıklı geliyor mu? İ nternet sitesi eğitimi almamza rağmen nasıl daha iyi olmu­ yorsunuz? Gerçekten Olivia'nın yardımına ihtiyacınız var mı? Daha önce not ettiğimiz gibi, Olivia olmadan sadece 25 gün çalışmaruz yeterlidir ( 1 5 gün bilgisayar programı üre­ timinde ve 1 0 gün internet sitesi üretiminde). Ne yapmalısınız?



Ticaretin Fiyatı Ticaret hadleri, malların mallarla ticaretinde, üzerinde anlaşılan değişim oranıdır.



Bu örneğin sizi daha avantajlı bir duruma getirmemesinin nedeni, ticaret hadlerini ilk ör­ nektekiyle aynı tutmamızdır: ı internet sitesi için 1 bilgisayar programı. Ticaret hadleri, malların mallarla ticaretinde, üzerinde anlaşılan değişim oranıdır. Karşılaştırmalı üstünlük prensibi kesin ticaret hadlerini vermez, ama hangi ticaret hadleri yelpazesinde ticaretin yapılabileceğini söyler. Ticaret hadleri, ticaretten kazancın iki taraf arasında nasıl bölüşü­ leceğini belirler. Yukarıda gösterdiğimiz gibi, eğer değişim oranı ı bilgisayar için ı internet sitesi ise, kursu aldıktan sonra ticaret yapmak sizi daha kötü bir duruma getirir, çünkü ticaret yapma­ dığınııda sadece 25 gün çalışınanız gerekirken söz konusu değişim oranıyla ticaret yap­ manız durumunda 30 gün çalışınanız gerekmektedir. Bu yüzden, bire bir ticaret oranında ticarete katılmazsınız. Sizin ticaret yapacağınız değişim oranı var mıdır? Cevap evettir. Hem size hem de Olivia'ya karşılıklı yararlı olacak ticaret hadlerinin bir aralığı vardır. Bu aralık fırsat maliyetlerini dikkate alarak bulunabilir. İkiniz de internet Bölüm 8.2 1 Ticaretin Temeli: Karşılaştırmal ı Üstünlük



1 77



sitesiyle bilgisayar prograrru arasındaki ödünleşimlerinizi göz önüne alır ve ticaret hadle­ riyle karşılaştınrsınız. Eğer ticaret sizin durumunuzu iyileştirecekse, ticareti yaparsanız. Aksi taktirde yapmazsınız. Her ikinizin bilgisayar prograrru fırsat maliyetinize bakalım. Her ürettiğiniz bilgisayar prograrru size % internet sitesine mal olmaktadır. Yani Olivia'ya bir bilgisayar programı vermeniz için en azından o da size % internet sitesi vermelidir. Şimdi, kendinizi Olivia'nın yerine koyun. Olivia'nın bilgisayar programı fırsat maliyeti düşünüldüğünde, bir bilgisayar prograrru için en fazla 2 internet sitesi vermeye razı olacağı görülür. Bu inceleme, şu kuralı ortaya çıkarmaktadır: iki kişinin ticaret yapabilmesi için ticaret fiyatının onların fırsat ma­ liyetlerinin arasında olması gerekir. incelediğimiz örnekte bu aralık şöyledir: 312 - - - - - - - - - - - - - - - - - - 2



Ticaret Hadleri Aralığı (bir bilgisayar prograrru için internet sitesi sayısı) Şimdi bire bir değişim oranının niye çalışmadığını görebilirsiniz: bire bir oran bu aralığın dışındadır ve kendi başınıza daha iyisini yapabilirsiniz. Aynı şekilde, eğer bir bilgisayar prograrru karşılığında 2 internet sitesinden daha fazla almaya çalışırsanız, Olivia bu ticareti yapmak istemeyecektir, çünkü kendi başına daha iyisini yapabilir. Ticaret hadlerinin fırsat maliyetleriyle karşılaştırılması, ticaret yapanlardan hangisinin ticaretten daha çok kazanacağını ortaya çıkarır. Program başına 3/2 internet sitesine yakın ticaret hadleri Olivia'nın yararına, program başına 2 internet sitesine yakın hadler de sizin yararınızadır. Neden? Çünkü Olivia internet sitesi üretmektedir ve program başına ne kadar az internet sitesi vermesi gerekiyorsa onun için o kadar iyi olur. Benzer şekilde, siz bilgisa­ yar programı üretmektesinizdir ve program başına ne kadar çok internet sitesi alabiliyorsa­ nız, sizin için o kadar iyi olur. Tam ortadaki fiyat olan program başına 1 ,75 internet sitesi, aranızdaki ticaretten sizin ve Olivia' nın kazançlarınızın aynı olmasını sağlar. B u örnek aynı zamanda ticaret ortakları birbirine benzedikçe ticaretten kazancın azal­ dığını da görmemizi sağlamaktadır. İ nternet sitesi yapımı ve tasarımı üzerine bir haftalık hızlandırrruş kursu almadan önce, Olivia'yla ticaret yapmak ikinize de büyük kazançlar sağlıyordu, çünkü ikiniz çok farklıydınız: siz bilgisayar programı Olivia ise internet sitesi üretiminde yetenekliydi. Bu da ticaretten yüklü miktarda kazanç oluşmasına neden oluyordu. Siz Olivia'ya benzedikçe, ticaretten kazançlarıruz da azaldı.



8.3 Eyaletler Aras• Ticaret Sizin ve Olivia'nın farklı yetenekleri olduğu gibi, ABD eyaletlerinin de birbirinden farklı konularda avantajları vardır. Minnesota'da yaşayan bir lisans öğrencisini düşünün, her gün bir bardak soğuk portakal suyu içerek güne başlasın, deri çizmelerini giyip okula eski model Chrysler otomobiliyle gitsin. Bu üç basit işte bu öğrenci Florida'da (portakal), Califomia'da (deri çizme) ve Michigan'da (otomobil) üretilmiş olan mallardan yararlan­ maktadır. Farkına varrnıyor olsanız da, hergün tükettiğiniz sıradan ürünlerin çoğu yaşadı­ ğınız eyaletin dışında üretilmektedir. Bu neden böyledir? Şöyle düşünün: Sıcak iklim gerektiren ananas meyvesini soğuk Alaska eyaletinde üret­ mek güçtür, tıpkı ekildiği alanın düz olması tercih edilen rrusır tahılını dağlık Hawaii'de üretmenin güç olması gibi. Eğer eyaletler arası ticarete izin verilmiyar olsaydı (örneğin yasalar izin vermeseydi veya büyük büyük büyükbabanızın zamanında olduğu gibi taşıma maliyetleri çok yüksek olsaydı), bazı insanlar en temel modem ihtiyaçlanndan bile yoksun kalabilirdi. Pamuklu kumaşlar kuzey eyaJetlerinde tanınrruyor olabilirdi, California' nın her yerinde hayatırruzı kolaylaştıran iPad gibi teknolojik ürünler varken bu ürünler hala ülkenin doğu kısıruna ulaşmarruş olabilirdi . Çoğu eyaJet sornon balığına erişemezken, New York ve Nebraska gibi eyaJetler de greyfurt suyu bulamazdı. Wyoming vatandaşları hala ata biniyor olabilirdi, kuzey eyaJetlerde yaşayan insanlar da C vitamini eksikliği çekiyor olabilirlerdi.



1 78



Bölüm 8 1 Ticaret







SEÇiMLERi M iZ VE SONUÇLARI



LeB ron James kendi evini boya m a l ı m ı ? U l usal Basketbol Birliğinin (N BA) E n Değerli Oyuncu (MVP) ödülünü dört kez kazanmış ve geçtiğimiz 5 yılda iki kez şampiyonluk yaşa m ı ş Le B ron James, gezegendeki en iyi basketbol oyuncusu olara k bilinme kted i r. Ama yetenekleri potaya smaç yapmakla s ı n ı rl ı değildir. LeBron 2 m etre 1 3 santim i aşan kulaç genişl iğiyle birçok işte ya rarlı olabil i r. Örneğin evin iç duvarlannın badanasını düşünelim. Uzun kollan ve 2 metreyi aşan boyu sayesinde LeB ron evin içindeki bütün duvarlan h i ç merdiven kullanmadan boyayabil ir! Bu öze l l iğiyle LeBron profesyonel boyacı la­ n n çoğundan çok daha etkin bir şekilde badana yapabilir. LeBron'un sadece basketbolda değil boyacılıkta da mutlak üstünlüğü vard ı r. Peki, LeBron evinin duvarlannın rengini değiştirmek is­ terse, böyle bir badana yeteneği de olduğuna göre, bu badana işini kendisi mi yapma l ı d ı r? Biraz önce öğrendiğiniz gibi, LeBron'un kendi evini kendi boyaması mantıksızd ı r. LeBron karşılaştırma l ı üstün­ lüğü olduğu işe yani basketbola odaklanırsa, herkes (hem LeBron hem de badanacı lar) için daha iyi olur (ama tabii ki rakip takımdakiler için değil).



ihracat, yurtiçinde üretilen ama yurtdışında satılan mallardır. ithalat, yurtdışında üretilen ama yurtiçinde satı lan mallardır.



Elbette, eyaletler birbirinden kopuk şekilde yaşamazlar. Siz ve Olivia arasında olduğu gibi, eyaletlerin karşılaştırmalı üstünlüklerindeki farklılıklar ticaretten kazanç sağlanmasına olanak verir. ABD' nin her eyaletinde üreticiler mallarını diğer eyaletlere gönderirler ve her eyalette başka ey aletlerde üretilmiş ürünleri tüketen vatandaşlar bulunur. California'da üre­ tilen ve Wisconsin'e nakledilen bir mal California için ihracat ve Wisconsin için ithalat'tır. Ü lkeler arası ticareti aşağıda tartışacağız. Ü lkeler arasındaki ticarette, ihracat yurtiçinde üretilen ama yurtdışına satılan mallardır. İ thalat ise yurtdışında üretilen ama yurtiçinde satılan mallardır. İ hracat ve ithalat, ticaret faaliyetini ölçmenin yararlı yollandır. Şekil 8.6 ey aletler arası ticaretin günümüzde ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ulaştırma İstatistikleri Dairesi (Bureau of Transportation Statistics, BTS) eyaJetler arası bütün mal ticaretini, malın kaynaklandığı eyalete ve varış eyaJetine göre takip etmektedir. Ayrıca BTS ABD eyaJetlerinden diğer ülkelere yapılan mal ticaretini de takip eder. Şekil 8.6 ABD eyaletleri arasındaki ticaretin ne kadar canlı olduğunu göstermektedir. Şekilde her eyaJet için, bu eyaJetten diğer eyaletlere yapılan ihracatın, bu eyaletten diğer ülkelere yapılan ihracata oranı gösterilmektedir. Özetle, bu şekilden öğrendiğimiz ABD küresel ti­ caretinin genel yapısında eyaletler arası ticaretin büyük rol oynadığıdır. Bu oramn en fazla Tennessee'de yüksek olduğunu görmekteyiz. Bu Tennessee' nin tica­ retinin diğer ülkelerle değil çok büyük oranda diğer eyaletlerle olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni kısmen Tennessee'nin diğer eyaletlere bol miktarda tanm, kimya ve taşıma ürünleri satmasıdır. Tennessee gibi, Arkansas, Oklahoma, Rhode Isiand ve Wyoming gibi eyaletler de ticaretlerini büyük oranda diğer ülkelerle değil diğer eyaletlerle yapmaktadır. Genel olarak, ABD'de ey aletler arası ticaretin uluslararası ticarete oram ortalama 7 ,86'dır, yani eyaJetler arası ticaret (dolar değer olarak) uluslararası ticaretin yaklaşık olarak 8 katıdır! Şekil 8.6'da göze çarpan ilginç bir nokta ise şudur: Eyaletler arası ticaretin uluslararası ticarete oranımn düşük olduğu yerler genellikle kıyı/sınır eyaletleriyken, bu oranın yüksek olduğu yerler genellikle ABD'nin iç bölgesindeki eyaletlerdir. Bu eğilim, taşıma maliyet­ Ierinin ticaret desenini belirlemedeki önemini vurgulamaktadır.



Ekonominin Bütününde ÜOE Sizin ve Olivia'nın arasındaki ticaret karşılaştırmalı üstünlükle ilgiliydi ve örneği tartışırken ikinizin birleşik ÜOE'si gösterilmişti. Şimdi yüz binlerce veya milyonlarca insarun üretim ola­ naklannın birbirine eklendiğini düşünelim. Bunu yaptığınızda Şekil 8.7'de gösterildiği gibi ka­ visli bir çizgi elde edersiniz. Şekil, dikey eksende (y-ekseninde) elmaların ve yatay ek ende (x-ekseninde) portakalların olduğu bir üretim olanaklan eğrisini göstermektedir. A noktası Bölüm 8.3 1 Eyaletler Arası Ticaret



1 79



"Eyaletler Arası Ticaretin Uluslararası i h racata Oranı" bar grafiği



17



16 ıs



14 13



12 ll



lO



9 8 7



6 s



4 3



2



Şekil 8.6 ABD'de EyaJetler Arası Ticaret Yatay eksende (x-ekseninde) ABD eyaletleri vard ı r. Di key eksen (y-ekseni) ise şu ora n ı göstermektedir: S ö z konusu eyaletten d i ğ e r eyaletlere gönderi len m a l l a r ı n değeri b ö l ü bu eyaletten d iğer ü l kelere gönderi len m a l l a r ı n değeri. 1 ' i n üzerindeki değerler o eya letin d iğer eyaletlere yaptığı i h racatın diğer ü l kelere yaptığ ı ihracattan daha fazla o l d u ğ u n u gös­ termektedir. 1 'in altındaki değerler ise (şekilde sadece Alaska için böyledir) o eyaletin diğer eyaletlere yaptığı ihracatın diğer ü l kelere yaptığı i h racattan daha az o l d u ğ u n u gösterir.



Kaynak: Bureau of Trade Statistics Commodity Flow Survey 2007, U S Census Bureau. .



Şekil 8.7 Ü retim Olanakları Eğrisi Daha önce gördüğümüz ÜOE'Ier doğrusaldı, dolayısıyla bir m a l ı n ö b ü r mal cinsinden fırsat mal iyeti (yan i ÜOE' nin e ğ i m i ) sabitti. Ama kavisli bir ÜOE'de durum farkl ı d ı r. Örneğin sağdaki ÜOE'de, portakal üretim i n i O' dan 1 'e çıkarmak için elma üreti m i n i önemli m i ktarda azaltmak gerekmezken , portakal üretim i n i 6'dan 7 'ye çı karmak için elma üretim i n i 2 adetten daha fazla bir m i ktarda azaltmak gerekmektedir. B u örnekte, portakal üretimi arttıkça por­ taka l ı n fırsat mal iyeti de artma ktadır.



.



Elma 8 Üretimi 7 6 s 4



c







3 2



2



3



4



s



6



7



8



9



10



Portakal Üretimi



1 80



Bölüm 8 1 Ticaret



Şekil 8 . 8 Gelişen Teknoloji ÜOE'yi nasıl değiştirir



Elma 8 Üretimi 7



6



Yeni gübreleme teknoloji­ sinin ortaya çıkmasıyla ÜOE dışarıya doğ ru kayar. B u d ışa doğru kayma her portakal seçi mi için daha fazla elma üretebilme yeteneği (veya diğer bir ifadeyle her elma seçimi için daha fazla porta kal üretebilme yeteneği) a n l a m ı n a gelmektedir.



5 4 3 2



2



3



4



5



6



7



8



9



10



Portakal Ü retimi ulaşılabilir ama etkin olmayan bir üretim noktasıdır. B noktası ulaşılabilir ve etkin bir noktadır. C noktası ise eldeki kaynak ve teknoloj iyle ulaşılamayan bir noktadır. Şekil 8.7'deki kavis, 1 . Bölüm'de bahsettiğimiz artan fırsat maliyeti genel ilkesine karşılık gelmektedir. Artan fırsat maliyetini ekonominin bütününün ÜOE'sinde görmeyi bekleriz, çünkü bazı girdiler elma üretimi için daha uygunken bazı girdiler de portakal üret­ imi için daha uygundur. Bu yüzden bir malın üretimine daha çok kaynak ayırmak isterseniz, başka ürünlerin üretiminde etkili ama o malın üretimine çok uygun olmayan kaynaklan da o malın üretimine tahsis etmeniz gerekecektir. Bu nedenle bir malın üretimi arttıkça fırsat maliyeti de artar ve uç noktaya ulaşmak zordur. B ir eyaletin ÜOE'sinin yerini ne belirler? Kısa vadede, ÜOE sabittir. Fakat uzun va­ dede kaynaklar sabit değildir. ÜOE' yi dışa doğru kaydıran nedenlere örnek olarak doğal kaynaklardaki artış, nüfus artışından kaynaklı üretim yeteneğinin artması, teknolojideki de­ ğişiklikler, çalışanların eğitim seviyesinin artması gibi etkenler sayılabilir. ABD eyaletleri­ nin ÜOE'lerinin yerini belirleyen başlıca unsurlar şunlardır: doğal kaynaklar, insan yapımı (teknoloji gibi) kaynaklann eyalette bulunması, eğitim, çalışma kültürü, emeğin ve fiziksel sermayenin göreli bolluğu veya azlığı, eyaletin iklimi. Yukanda bahsedilen üretim yeteneğini artırıcı faktörlerden biri olan gelişen teknolojinin, ÜOE' yi nasıl dışa doğru kaydırdığını ve bizlerin durumunu nasıl daha iyi yaptığını Şekil 8.8 bir örnekle göstermektedir. Diyelim ki, azami portakal üretimini 3 birim ve azami elma üretimini 1 birim arttıran yeni bir gübreleyici icat edildi. Bu artışlar ÜOE'nin Şekil 8.8'de gösterildiği gibi ÜOE A'dan ÜOE B ' ye, yani elimizdeki kaynaklarla daha fazla elma ve daha fazla porta! üretebileceğimiz bir ÜOE ' ye kaymasını sağlar.



Eyaletler Arası Karşılaştırmalı Üstünlük ve Özelleşme Önceki örneğimizde, ticaretin size ve Olivia'ya en iyi olduğunuz malın üretiminde özel­ leşme olanağı sağladığını gördük. Sonuçta her ikiniz de daha iyi duruma geldiniz. B ireysel seviyedeki ticaretin temelini oluşturan kuvvetler, tamamen aynı şekilde eyalet seviyesinde de geçerlidir. B aşka bir örnek düşünelim. Farzedelim ki, California ve Florida eyaletlerinin ikisi de kayısı ve muz üretir ve tüketirler, ama California' nın kayısı üretiminde Florida'nın ise muz üretiminde karşılaştırmalı üstünlüğü vardır. Bu durumda ne olacağını düşünürsünüz? Siz ve Olivia örneğinde olduğu gibi, California kayısı üretimine Florida ise muz üre­ timine odaklanmalıdır. Bu tür karşılaştırmalı üstünlükler ticaret için temel oluşturur. Ek olarak, ticaretin gerçekleştiği fiyat fırsat maliyetleri ile ilişkilidir. Örneğin, fırsat maliyetle­ rinin aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım:



Kayısının Fırsat Maliyeti



Muzun Fırsat Maliyeti



Califomia



Ys muz



5 kayısı



Florida



8 muz



Ys kayısı



Bölüm 8.3 J Eyaletler Arası Ticaret



1 81



Bu durumda, ticaretin iki taraf için de kabul edilebilir olması için ticaret fiyatı aşağıdaki aralıkta bir yerde olmalıdır:



8 1



1ta



82



- - - - - - - - - - - - - - - - - -



5



Ticaret hadleri Aralığı (Bir Muz için Kayısı Sayısı) Ticaretin fiyatının belirlenme mantığı, siz ve Olivia için önceki kısımda gördüğümüz mantıkla aynıdır. Yukandaki aralıktaki ticaret hadleri (bir muz için kaç kayısı alınıp ve­ rileceğini belirten değişim oranı) iki eyaletin de özelleşme ve ticaret aracılığıyla daha iyi konuma gelmesini sağlar.



8



••



8.4 U l keler Aras• Ticaret



8.5



Eğer gizlice büyük anneniz ve büyük babanızın elbise dolabına bakarsanız ve 1970' ler­ deki kıyafetlerinin etiketlerini kontrol ederseniz, çoğunun ABD'de üretildiğini görürsü­ nüz. Büyük babanızın düğününde giydiği 1 963'te üretilmiş takım elbisesi büyük ihtimalle Chicago'da veya Philadelphia'da üretilmiştir. Aynı araştırınayı anne ve babanızın kıyafet dolabı için yaparsanız, çok daha büyük olasılıkla yurt dışında üretilmiş olan malların karı­ şımını bulursunuz. Şimdi de kendi kıyafetlerinizin etiketlerine bakın. Üretildikleri ülkeler büyük olasılıkla 1 960'larda ve 1 970' lerde elbise üreticisi olmayan ülkelerdir. Kıyafetlerin üretildiği yerlerdeki bu değişim uluslararası ticaretten kaynaklanmak­ tadır. Şekil 8 . 9 ' un gösterdiği gibi, 1 960'dan beri ABD' nin ticaret hacmi çarpıcı bir bi­ çimde artmıştır. ABD ' ye ithal edilen malların değeri 20 1 0 yılında 2 . 300.000.000.000 $ 'dan fazla olmuştur. Bu yıllık 2 , 3 trilyon dolarlık dudak uçuklatan bir ithalat demek­ tir ! Bu rakam, 1 960'daki rakamın 1 4 katından fazladır. Dış ticarette zaman içerisinde görülen bu artışlar üretim seviyesindeki artışlardan daha hızlı olmuştur: ithalat toplam ABD üretiminin 1 980'de sadece yüzde 5 ,2'si kadarken, günümüzde yüzde 1 6 ' sından fazladır. Ülkeler arasındaki karşılıklı dış ticaret bağımlılığı dünya genelinde anılan dönemde artmıştır. A B D ' nin ihracatı da kayda değer bir şekilde büyümüştür: günümüzdeki ihracat seviyesi 1 960'dakinin 1 2 katından fazladır. Ancak günümüzdeki ithalat seviyesinin altındadır. İ hracatının ithalatından az olması ABD ' yi net İthalatçı yapmaktadır. B ir ülkenin net İthalatçı olması, ithalatının parasal değerinin ihracatınınkinden daha yük­ sek olması anlamına gelir. Aslında, Şekil 8 . 9 ' un gösterdiği gibi, ABD 1 970' lerin orta­ larından beri net ithalatçıdır. Sonraki bölümlerde ticaretin bu yapısına geri döneceğiz ve ABD vatandaşlarının yüksek seviyelerdeki ithalatla ilgili kaygılanması gerekip ge­ rekrnediğini tartışacağız.



Bir ülkenin net ithalatçı olması, ithalatının parasal değerinin i h racatınınkinden (belirli bir zaman dilim i nde) daha yüksek olması anlamına geli r.



Şeki l 8.9 1 960 Sonrası ABD'nin ihracat ve ithalatı Şekil ABD'nin 1 960'dan 201 3'e kadar olan dö­ nemde toplam i h racat ve ithalatı n ı n reel dolar cinsin­ den değerlerin i göstermek­ tedir. i h racat ve ithalat i l k yıllarda neredeyse aynı i ke n 1 970'1erin ortasından itiba­ ren farklı laşmaya başlamış ve ithalat i h racattan daha hızlı arttıkça aradaki fark genişlemiştir.



C? 800.000$











700.000







600.000



.!!!..



.�Q) 500.000



"O c Q) 400.000 "O c "(ii c 300.000 "ü Co o 200.000 "O c



� �



1 00.000



2000



1 82



Bölüm 8 1 Ticaret



2005



201 o



Yıl



Şekil 8. 1 O 1 960 Sonrası ABD'nin Ham Petrol ihracat ve ithalatı Petrol ih racat ve itha latını gösteren bu şekil ile, toplam i h racat ve ithalatı gösteren bir önceki şekli (Şekil 8 . 9) karşılaş­ tı rı n. Bu karş ı laştırma, toplam verilere bakmanın dış tica ret davranışındaki çeşitliliği göz­ den kaçırmam ıza neden olabi­ leceğini gösteren bir örnektir.



c 350.000



8 1



e üi 300.000



� (/)



8.2



· � 250.000 >



:.;;::







200.000



;;., Cil



7il 1 50.000 (,) o



� (ii



I



1 00.000 50.000



1 960



AB D Ham Petrol ihraca t ı



1 965



1 970



1 975



1 980



1 985



1 990



1 995



2000



2005



8.5



201 o Yıl



Ticaret gelişmeleri ürünler arasında büyük farklılık gösterebilmektedir. Örneğin ABD bir ham petrol ithalatçısıdır ve çok az petrol ihraç eder. Şekil 8 . 1 0'da görüldüğü gibi, 1 960'dan beri ABD ' nin petrol ithalatı önemli miktarda artmıştır. ABD ' nin ithalat ve ihracatı arasındaki dengenin Şekil 8.9'da görülen değişimine hangi tip mallar neden olmuştur? Şekil 8. 1 1 ' in gösterdiği gibi, imalat sanayi bu değişirnde önemli bir rol oynamıştır. ABD imalat sanayi ihracatını artırmış olsa da, gelişmekte olan uluslardan gittikçe artan miktarda imalat sanayi ürünü ithal etmektedir. Yakın zamanlara kadar, dünya piyasalarındaki çoğu imalat sanayi ürününü gelişmiş ekonomiler (ABD, Almanya, İngiltere gibi ülkeler) üretiyordu. Son zamanlarda ise, Şekil 8. 1 1 'in (b) panelinde gösterildiği gibi, Çin imalat sanayi ürünlerinin ihracatında ABD'yi geçmiştir. Esasen, imalat sanayi ürünleri ihracatında Çin şu anda gelişmiş ülkelerin önün­ dedir. Çin' in büyümesi, gelişmekte olan ülkelerin genelinde görülmekte olan ticaret ge­ lişmelerine bir örnektir. Ticaretteki bu tür gelişmelerin nedenlerinin anlaşılması daha çok inceleme gerektirir ve ekonomistlerin rağbet gösterdiği araştırma konularından biridir. B u eğilime Kanıta Dayalı Ekonomi kısmında geri döneceğiz. Q; 600.000$



Q; 1 .600.000



>Cl aı



>Cl aı "'



� 1 .400.000



� 500.000







"' c



-g 1 .200.000 u; ·c



·� 400.000



·c:; 1 .000.000



·c:;



m



m :g 300.000



o



"' c o ;::;.



c o



� 200.000







1 00.000



800.000 600.000 400.000 200.000



1960 1965 1 970 1 975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 201 o Yıl (a) ABD imalat sanayi ihracat ve ithal at ı 1 960-20 1 2



1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 201 o Yıl (b) imalat sanayi ihracatı 1 960-201 o



Şekil 8. 1 1 imalat Sanayi Dış Ticaretindeki Gelişmeler B u şekil, daha önce Şekil 8 . 9'da gösterilmiş olan ve toplam dış ticaretin en önemli bileşeni olan i ma lat sektörü ne odaklanmaktadır. Şekil 8.9 ile soldaki (a) şekli arasındaki önemli fark, yeni şeklin hizmetleri (danışmanlık hizmetleri, sağlık hizmetleri, vb.) içermemesidir. Sol ve sağdaki şekiller beraber ele alındığında, küresel ticaretteki birçok önemli değişimin Çin ve diğer gelişmekte olan ü l keler tarafından daha fazla ihracat yapı lmasıyla örtüştüğü izlenimi ortaya çıkmaktad ı r.



Not: Çin'in imalat sanayi alt kalemlerindeki ihracat verilerinin toplanmaya başlaması ancak 1 984 yılında, Çin'in ekonomik liberalleşme ve reform programı kapsamında olmuştur.



Bölüm 8.4 1 Ü l keler Arası Ticaret



1 83



Ülkeler Arasındaki Ticaretin Belirleyicileri Buraya kadar anlattıklanmızdan sonra, Şekil 8.9'dan 8 . 1 1 ' e kadar gös­ terilen ticaret desenleıinin altında karşılaştırmalı üstünlüklerin yattığını öğrenmek sizi büyük ihtimalle şaşırtmayacaktır. Bu önemli düşünceyi kısa ve öz bir şekilde göstermek ve ekonomik temellerini açıklamak için Danimarka'daki tenis ayakkabısı piyasasını ele alalım. Konuyu daha açık hale getirmek için tenis ayakkabılarının birbirin­ den farksız ve Danimarka' nın fiyat kabullenicisi olduğunu varsayalım. İlk başta Danimarka' nın başka ülkelerle ticaret yapmadığını varsaya­ lım. Bu durumda Danimarka açısından bakıldığında tenis ayakkabısı piyasası sadece Danimarkah alıcılardan ve satıcılardan oluşur. Şekil 8. 1 2 ' nin gösterdiği gibi, bu varsayımlar altında, yurt içi fiyat M a l ve h izmetleri dış kaynaklardan (diğer ü l kelerden) edinme eğilim indeki yükseliş, ticaretin ya l n ızca araba veya elbise gibi geleneksel ürün lerde değ i l aynı za­ manda h izmetlerde de yap ı l d ı ğ ı n ı gösterir. Örneğin , birçok A B D fi rması tü ketici telefon hattı h izmetlerini deniz aşırı ül kelerden sağla maya başlamıştır.



Danimarkalılann talebi ve Danimarkalıların arz eğrilerinin kesiştiği yerde belirlenir. Bu durumda, bir çift tenis ayakkabısının denge fiyatı 50 $, tenis ayakkabısı denge üretim ve tüketim miktarı ise 2 milyon çift­ tir. 5. Bölüm'de gösterildiği gibi, tüketici artığı talep eğrisinin altındaki ve piyasa fiyatının üzerindeki üçgendir. Benzer şekilde, 6. Bölüm 'de gösterildiği gibi, üretici artığı arz eğrisinin üzerindeki ve piyasa fiyatının altındaki üçgendir.



Serbest ticaret, devletin engellemesi veya desteği olmadan ticaret yapabil me d u rumudur. Dünya fiyatı bir malın dünya piyasasında geçerli olan fiyatıdı r.



Danimarka hükümeti sınırlarını serbest ticarete açarsa, ki serbest ticaret, devletin en­ gellemesi veya desteği olmadan ticaret yapabilme durumudur, Danimarka tenis ayakkabısı ihracatçısı mı yoksa ithalatçısı mı olur? Yani , başka ülkelerden tenis ayakkabısı mı satın



alır, yoksa başka ülkelere tenis ayakkabısı mı satar? Cevap şu anda açık değildir, çünkü te­ nis ayakkabılannın Danimarka dışındaki fiyatını bilmiyoruz. Soruyu cevaplayabilmek için tenis ayakkabılarının dünya fiyatını (yani dünya piyasalarındaki geçerli tenis ayakkabısı fiyatını) bilmemiz gerekmektedir. Ayakkabıların dünya fiyatını bilirsek, Danimarka' nın ihracat mı yoksa ithalat mı yapa­ cağı sorusunun cevabı basit bir karşılaştırmaya kalmaktadır: tenis ayakkabılarının Dani­ marka içi fiyatı dünya fiyatının üzerinde mi yoksa altında mıdır? •



Eğer Danimarka'nın yurt içi fiyatı dünya fiyatının altında ysa, Danimarka tenis ayak­ kabısı ihracatçısı olur.







Eğer Danimarka' nın yurt içi fiyatı dünya fiyatının üzerindeyse, Danimarka tenis ayakkabısı ithalatçısı olur.



Şimdi bu iki senaryoya bakıp Danimarka ticaret yapmaya başlayınca kirnin kazanıp kimin kaybedeceğini inceleyeceğiz.



Şekil 8.1 2 Danimarka'da Tenis Ayakkabıları Piyasasının Dengesi Tam rekabetçi piyasa var­ say ı m ıyla, Dani marka'daki tenis ayakkabı ları n ı n denge fiyat ve m i ktarı tan ı d ı k ol­ duğumuz yolla, yurt içi arz ve talep eğrilerinin kesiştiği yerde, belirlenir.



F i yat 1 00$ 90 80 70 60 50 40 30 20 10 2



3



4



5



Miktar (Milyon Çift)



1 84



Bölüm 8 1 Ticaret







BIRAKALlM VERiLER KON UŞSUN



Adi l Tica ret Ü rü n l eri



Hızlı Yükselişin Arkası nda Ne Var?



Serbest ticaretin gelişmekte olan ü l kelerin söm ürül mesine yol açtığı görüşü nün bir sonucu olarak, piyasalarda "adil ticaret" ürünleri olarak adlandırılan ürünler ortaya çıkmıştır. Bu ürünl er, çevre, adil emek k u l l a n ı m ı , gel işmekte olan ül­ kelerdeki çocuk işçi ler gibi çeşitli konularda endişeleri olan tüketicilere yöneliktir. Anılan konularda duyarl ı k gösteri­ lerek gel işmekte olan ü l kelerde üretilen ürünler, " üçüncü parti" (yan i üretici ve ithalatçıdan bağ ı msız) kurumlar tara­ fı ndan adil ticaret ürünü o l d u kları doğru lanıp belgelendik­ ten sonra satışa sunulmaktad ı r. Adil ticaret etiketini alabilmek için, malın üretimi bel li stan­ dartları sağlamak zorundadır. Örneğin üretici sendikalaşmaya izin vermiyorsa, çocuk veya köle işçi kul lanıyorsa veya BM in­ san Hakları Bildirgesine bağlı kalmıyorsa, adil ticarete uygun olarak sınıflandırılamaz. Tüketiciler adil ticaret ürünlerine adeta doyamamaktadır. Adil ticaret ürünleri satışının son on yıldaki ortalama büyüme hızı iki haneli rakamlara ulaşmıştır. Küresel krize rağmen satışlar 2009 yılında şaşırtıcı bir şekilde yüzde 1 5 artarak büyümeye devam etmiştir. 1 Adil ticaret ürünlerine olan talebin bu artışına karşın , her­ kes adil ticaret hayranı değildir. Milyarlarca dolarlık ürünü



denetiemek kolay değildir ve sertifika veren organizasyonların işgücü standartları nı uygulatma kapasitesi bazen adil ticaret ürünlerindeki artan talebe yetişememektediı2 .



ihracatçı Uluslarda Kazananlar ve Kaybedenler Tenis ayakkabılannın dünya fıyatının Danimarka' nın yurt içi fıyatlarından daha yüksek olduğu, dolayısıyla Danimarka' nın serbest ticarete açılınca ihracatçı olacağı senaryoyu daha derinlemesine inceleyelim. Bir çift tenis ayakkabasının dünya fıyatının 75 $ dolar, yani yurt içi denge fiyatı olan 50 $ ' ın oldukça üzerinde olduğunu varsayalım. Danimarkah tedarikçiler, Danimarka'lılara tenis ayakkabılarını 50 $ 'dan arz etmeye devam ederler mi? Cevap hayırdır, çünkü tenis ayakkabılarını dünya piyasasında 75 $'a satabilir ve böylece daha fazla para kazanabilirler. Şekil 8 . 1 3 ' te gösterildiği gibi, söz konusu durumda Danimarka' lı tedarikçiler üretim­ lerini 2 milyon çift tenis ayakkabısından 3,25 milyon çifte çıkarırlar ve çift başına dünya fiyatı olan 75 $ ' a satarlar. Bu yeni yüksek fiyatta, Danimarka' lı tüketiciler eskisi kadar tenis ayakkabısı talep etmezler: fıyatlar artmıştır ve bu yüzden talep ettikleri miktar, 75 $'lık fiyata karşılık gelen miktar seviyesine inene kadar talep eğrileri üzerinde sola ve yukarı doğru hareket ederler. Bu hareket, talep edilen miktar 0,75 milyon çifte ulaştığında durur. Söz konusu durum Danimarka' nın üretiminde 2,5 milyon tenis ayakkabısı çifti arz fazlası (3,25 - 0,75 2,50) ortaya çıkarır. Bu arz fazlası daha sonra dünya pi­ yasasında satılacaktır. Danimarka dünya ekonomisindeki payı %0,4 civarında olan görece küçük bir ülke olduğu için tenis ayakkabılarında da görece küçük bir üretici olduğunu, ticarete açılması sonucu dünya tenis ayakkabı piyasasında neden olacağı arz artışının dünya fiyatını değiştirmeyeceğini varsayabiliriz. O halde, Danimarka sınırlarını ticarete açıp ihracatçı haline geldiğinde kim kaza­ nır ve kim kaybeder? Üretici ve tüketici artıklarının önceki ve somaki miktarlarını karşılaştırmak cevabı verecektir. Öncelikle dikkat çeken sonuç, Danimarka'lı satı­ cıların daha iyi durumda olduğudur, çünkü artık daha pahalıya ve daha fazla tenis ayakkabısı satmaktadırlar. Satıcıların kazançlan üretici aı1ığındaki değişimden he­ saplanabilir. Şekil 8 . 1 3 ' te, ticarete izin verilmeden önce, Danimarka' lıların üretici artığı A alanına eşitti. Bu alan arz eğrisinin üstünde ve piyasa fıyatının altında kalan alandır. Ticarete izin verildikten sonra üretici artığı A + B + C alanına eşit oldu. Yani , Danimarka' lı satıcıların üretici artığı ticaret sayesinde B + C kadar arttı. Fakat Danimarka' lı tüketiciler için durum oldukça farklıdır. Ticaret yapılmaz iken, çifti 50 $'dan yılda 2 milyon çift ayakkabı satın alıyorlardı ve Şekil 8 . 1 3'de görüldüğü gibi tüketici artıkları B + D ile gösterilen alandı. Ticarete açıldıktan soma =



Ü rettiği aya kkabılar yurt içinde m i yoksa yurt dışında m ı satı la ca k?



Bölüm 8.4 1 Ü lkeler Arası Ticaret



1 85



Şekil 8 . 1 3 ihracatçı bir Ulusta Kazananlar ve Kaybedenler



s:·



Danimarka serbest ticarete açı l d ı ğ ı nda, tedarikçiler yurt içi denge fiyatı SO $'dan daha yukarıda olan dünya fiyatından sat­ maya başlarlar ve arz edilen m i kta rı 3,2S m i lyon ayakkabıya çıkarırlar. Ancak, bu yük­ sek fiyatta, yurt içinde talep edilen miktar aza l ı r. Ü retilen ama yurt içinde satı lmayan ayakkabılar dünya piyasasına satı l ı r. B u durumda üreticiler ayakkabıların çiftini S O $'dan daha yü ksek b i r fiyata satma ola­ nağı sayesinde kazanç sağlarlar ve A'ya ek olara k (A alanı serbest ticaretten önce de vardı ) B ve C a l a n larını da elde ederler. Öte yandan, Danimarka ' l ı tüketiciler tenis ayak­ kabılarına daha yüksek fiyat ödeyecekleri için artıklarında düşüş yaşarla r, B a l a n ı n ı kaybederler.



8.2



8.3



85



Fiyat 1 00$



90 80



Fdünya



60 50 40 30 20 D ayakkabı



10 2 ihracat



=



3



2,5 milyon



4



5



Miktar (Milyon Çift)



fiyat arttığı için alımlarını 0,75 milyon çift ayakkabıya düşürdüler. Yeni tüketici artığı artık yalnızca D alanı oldu. Dolayısıyla, Danimarka' lı alıcıların tüketici artığı ticarete açılım sonucunda B alanı kadar azaldı. Bütün bunlardan, bir ülke ticarete açılıp mal veya hizmetlerin ihracatçısı olduğunda ne olacağına dair iki sonuç çıkarabiliriz. 1 . Satıcılar kazanır. 2. Alıcılar kaybeder. Ancak büyük resme de bakmamız gerekir; Danimarka' nın tümü için ticaretten kazanç vardır. Şekil. 8 . 1 3 'deki C alanı, Danimarka' lıların ülkelerini bu üründe ticarete açmak­ tan ülke bütünü olarak ne kadar net kazanç sağladığını göstermektedir. Ticarete açılarak Danimarka toplamda C alanı kadar daha iyi duruma gelmiş, kazananların kazançları kaybedenierin kayıplarından C alanı kadar çok olmuştur. Kazananların kazançlarını kullanarak kaybedenierin kayıplarını telafi etmek mümkün olabilir mi? Eğer Danimar­ ka' lılar çok isterlerse kaybedenleri telafi etmek için ayakkabı üreticilerini vergilendirip toplanan vergi gelirlerini ayakkabı tüketicilerine aktarmayı deneyebilirler, ancak aşa­ ğıda tartışacağımız gibi kaybedenierin kayıplarının tamamen telafi edildiği durumlar nadiren görülmektedir.



ithalatçı Uluslarda Kazananlar ve Kaybedenler Şimdi de tam tersini düşünelim. Dünya fiyatlan Danimarka' nın yurt içi fiyatlannın altında olsaydı, o zaman Danimarka tenis ayakkabısı ithalatçısı olurdu. Bir çift tenis ayakkabı­ sının dünya fiyatının 25 $ olduğunu yani Danimarka' nın yurt içi fiyatı olan 50 $'dan ol­ dukça düşük olduğunu varsayalım. Bu senaryo Şekil 8 . 1 4'de gösterilmiştir. Bu durumda Danimarka' lı tedarikçiler arz eğrisi üzerinde 25 $' a karşılık gelen miktara ulaşıncaya kadar üretimlerini azaltırlar, yani üretimlerini 0,75 milyon ayakkabı çiftine düşürürler. Fiyat düş­ tüğü için Danimarka'lı tüketiciler talep eğrileri boyunca sağa ve aşağıya doğru fiyat 25 $' a (Fdünya seviyesine) ulaşıncaya kadar hareket ederler; bu yeni ve ucuz fiyatta Danimarka'lı tüketicilerin talebi 3 ,25 milyon ayakkabı çifti seviyesine çıkar. 3,25 milyon çift seviyesi, şekilde Fdünya noktasından başlayarak sağa doğru giden noktalı çizginin talep eğrisini kes­ tiği noktaya karşılık gelen miktardır. Bu hareketler (fiyat düştükçe üretirnin azalıp talebin artması), Danimarka'da talep faz­ lası oluşmasına neden olur. Söz konusu talep fazlası 2,5 milyon tenis ayakkabısı çiftidir (3,25 - 0,75 2,50) ve dünya piyasasından karşılanır. Bu da Danimarka' yı tenis ayakkabısı ithalatçısı yapar. Danimarka küçük bir ülke olduğu için, Danimarka' nın yarattığı ek talebin dünya fiyatını değiştirmeyeceğini varsayabiliriz. Danimarka sınırlarını ticarete açtığında ve i thalatçı olduğunda kim kazanır ve kim kay­ beder? Daha önce olduğu gibi, üretici ve tüketici artıklannın miktarlarını karşılaştırmak bu soruyu cevaplamarnızı sağlayacaktır. Satıcıların üretici artığı azalmıştır, çünkü şimdi daha az sayıda tenis ayakkabısı çiftini daha düşük bir fiyata satmaktadırlar. S atıcıların kaybı, Şe­ kil 8 . 1 4'de üretici artığının miktanndaki düşüşten görülebilir: ticaretten önce, üretici artığı =



1 86



Bölüm 8 1 Ticaret



Şekil 8.1 4 ithalatçı Ulusta Kazananlar ve Kaybedenler



8



Fiyat 1 00$



Tenis ayakkabılarının fiyatı Danimarka' n ı n ticarete kapalı o l d u ğ u durumda 50 $'ken, Da­ nimarka serbest ticarete açı l ı nca d ünya fiyatı olan 25 $'a d üşer. Bu da Danimarka ' l ı üreti­ cilerin arz edeceği m i ktarı 0,75 m i lyon çifte düşürür. Ancak bu düşük fiyatta yurt içi talep edilen m i ktar arta r ve bu talep fazlası dü nya piyasasından karş ı l a n ı r. Yen i durumda tüketici­ ler daha iyi hale gel m iştir çünkü ayakkabılara daha d üşük bir fiyat ödemektedirler ve B alanına ek olara k (ki bu alan serbest ticaret­ ten önce de vardı), C ve D alanlarını da elde ederler. Öte yandan, Danimarka'daki üreticiler düşük fiyatlardan dolayı artı klarında d üşüş yaşarlar. Ü retici lerin artığ ı A+C alan ından A alanına küçülür, yani C alanını kaybederler.



90 80



8.2



70 60 50 40



Fdünya 20



10 2



ithalat



=



3



2,5 milyon



4



5



Miktar (Milyon Çift)



A + C alanıdır; ticaretten sonra ise sadece A alanı olmuştur. Yani Danimarka'lı satıcıların üretici artığı C alanı kadar azalrruştır. Tüketiciler için durum tam tersidir.



Şimdi daha fazla ayakkabıyı daha ucuza almak­



tadırlar ve bu yüzden daha iyi durumdadırlar. Şekil 8. ı 4 ne kadar daha iyi olduklannı göstermektedir: ticaretten önce tüketici artığı B alanı kadardır, ticaretten sonra ise B + C + D alanı olur. Yani, ülke ticarete açıldığı için Danimarka' l ı alıcıların tüketici artığı C ve D alanlannın toplarm kadar artrruştır. Dolayısıyla, bir ülke ticarete açıldığında bir malın veya hizmetin ithalatçısı haline geli­



yorsa, yukandaki inceleme bize iki sonuç vermektedir:



ı . Satıcılar kaybeder. 2. Alıcılar kazanır.



Önceki durumda olduğu gibi bu durumda da Danimarka'nın ticaretten toplam kazancı po­ zitiftir. Bu kazanç Şekil 8 . ı 4 'deki D alanı kadardır. Bu alan ülkeler net İthalatçı olduğunda bile net kazanç olduğunu vurgular. Ticarete açılarak Danimarka toplamda D alanı kadar daha iyi duruma gelmiş, kazananiann kazançlan kaybedenierin kayıplanndan D alanı ka­ dar çok olmuştur. Bir bütün olarak düşünüldüğünde Danimarka toplamda kazançlı çık­ mıştır, ki bu yüzden kazananiann kazançlannı kullanarak kaybedenierin kayıplannı telafi etmeleri potansiyel olarak mümkündür. Tüketicileri vergilendirip, bu gelirleri ayakkabı üreticilerine vermek zaran karşılamanın bir yoludur (böyle bir vergilendirmenin avantajla­ nnı ve dezavantajlannı



1 0. Bölüm'de tartışacağız).



Dünya Fiyatlan Nereden Geliyor? Yukandaki durumlarda serbest ticaretin Danimarka tenis ayakkabısı piyasası üzerindeki etki­ sini incelerken, serbest ticaretin kazananianna ve kaybedenlerine odaklanabilmek için dünya fiyatlannı sabit tuttuk. Ancak tenis ayakkabılannın (veya diğer bir malın) dünya fiyatı nereden gelmektedir? Bunun cevabı da aslında arz ve talep eğrileri sistemimizden anlaşılabilir. Ticaret yapan ülkelerin ülke içi üretimlerinin toplamı dünya arzını, aynı ülkelerin ülke içi taleplerinin toplamı da dünya talebini oluşturmaktadır. Dünya arz eğrisi ve dünya talep eğrisinin kesişirn noktası ise dünya fiyatını belirler.



Bir Ülkenin Karşılaştırmalı Üstünlüğünü Belirleyen Faktörler Şimdi, bir ülkenin karşılaştırmalı üstünlüğünü neyin belirlediğini ve ticarete açılmadan önce ticaret akışının nasıl olacağını tahmin edip edemeyeceğimizi merak ediyor olabilir­ siniz. ABD eyaletleri arasındaki karşılaştırmalı üstünlükler için olduğu gibi, bir ülkenin karşılaştırmalı üstünlüğüne en fazla katkı sağlayan faktörler şunlardır:



1. 2. 3. 4. 5. 6.



Doğal kaynaklar (büyük oranda ülkelerin kontrolleri dışındadır) İnsan yapırru kaynaklann miktan (yollar, binalar, tesisler, makineler vb.) Teknoloji İş gücünün eğitim ve tecrübe seviyesi, iş alışkanlıklan (çalışma kültürü), Emeğin ve fiziksel sermayenin göreli bolluk veya azlık durumu İklim



Bölüm 8.4 1 Ülkeler Arası Ticaret



1 87



Bu faktörler zamanla değişebildiğinden, karşılaştırmalı üstünlük de doğal olarak zaman



içerisinde değişebilir, tıpkı bilgisayar prograrnlama dersi almanın sizinkilli değiştirdiği



8



gibi ! Ülke düzeyinde böyle bir değişime örnek, Japonya' nın insan sermayesine yaptığı



yatırırnlardır. Bu yatınmlar Japonya'nın önde gelen bir araba üreticisi olmasını sağlayan



beceri ve teknolojilerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Diğer bir örnek, bir ülkenin doğal



kaynaklarından daha uygun maliyetle yararlanılmasını sağlayan teknolojik gelişmelerdir;



ki böyle gelişmeler de karşılaştırmalı üstünlüğün yapısını değiştirebilir.



8 .5 Serbest Ticarete Karş• Arg ümanlar Ülkeler arasında serbest ticaretin dikkate değer kazançlar sağladığını gördük, öyleyse bir ülke



neden ticareti engellemek ister? Bu bölümün başında gösterilen örnekteki protestocular serbest



ticarete muhalefetlerinde niçin çok tutkuludur? Serbest ticarete karşı öne sürülen bazı tipik ar­ gümanlar şunlardır:



1. 2. 3. 4. 5.



Ulusal güvenlik kaygıları



Küreselleşmenin bir ulusun kültürü üzerindeki etkileriyle ilgili endişeler



Çevre ve kaynaklarla ilgili endişeler Genç endüstri argümanları



Ücretiere ve iş bulma olanaklarına olumsuz etki yapabileceği endişesi



İlk dört argümanı şimdi sırayla kısaca tartışacağız. Ücretler ve iş olanaklarıyla ilgili beşinci



argümanı ise takip eden Kanıta Dayalı Ekonomi 'de daha geniş olarak işleyerek bölümü bitireceğiz.



Ulusal Güvenlik Kaygıları Daha önce



7 . Bölüm'de öğrendiğimiz gibi, kaynakların ser­



bestçe akışına izin vermek, kaynakların endüstriler arasında ve içinde etkin bir şekilde tahsis edilmesini sağlar. Ama bu



durum bir ülkeyi "muz cumhuriyeti" olmaya, yani tek bir malın üretilmesinde özelleşmeye itebilir. Bu durum ekonomik ola­



rak etkin olmakla birlikte, ulusal güvenliğin önemli bir faktör olduğu savunma amaçlı bir dünyada optimal olmayabilir. Bir ülke eğer başka ulusların askeri saldırılarından çekiniyorsa sa­



dece portakal üretmez. Onun yerine, savaş zamanlarında başka Japon arabası sürüyoruz, Fransız şarabı içiyoruz, Meksika yemeği yiyoruz,



ülkelere gıda bağırnlısı olmamak için tarımsal endüstrilerdeki



Amerikan bilgisayan kullanıyoruz, Kanada kerestesi satın alıyoruz ve İtalya 'ya



çeşitliliğini korumak i ster, çelik üretimine ve savunma tekno­



tarile gidiyoruz. Serbesr ticarete NASIL karşı çıkarsm ?



loji lerine yatınm yapar. Barış zamanlarında bile bir ülke fazla



özelleşmeye temkinli yaklaşabilir, çünkü bu durum o ü lkeyi



başka ülkelere fazla bağımlı yapabilir. Örneğin ekonominin ithal petrole olan bağımlılığını



birçoklan bir milli güvenlik sorunu olarak görmektedir.



Küreselleşme Korkusu Küresel leşme, ülkeler arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin gittikçe güçlendiği, daha açık ve ekonomisi bütünleşmiş bir dünyaya doğru olan değişimdir.



Korumacılık sıklıkla küreselleşmeye bir engel olarak meşrulaştırılmaktadır.



Küreselleşme,



dünya ekonomilerinin dış ticaret ve yatırım ilişkilerinin gittikçe güçlendiği, daha açık ve ekonomisi bütünleşmiş bir dünyaya doğru olan değişimdir. Ancak bazı uluslar kültürlerinin eşsizliğini sürdürmek isterler ve bu yüzden küreselleşmeyi ciddi bir sorun olarak görürler.



Başka bir deyişle, dünya ülkeleri gittikçe birbirleriyle daha bağlantılı hale geldikçe, birbir­



lerine de benzer hale gelmektedir. On yıl önce Çin'de hiç McDonald's yokken; şimdi Çin ' in



büyük şehirlerinde her köşe başında bir tane bulunabilmektedir. Starbucks şimdi altmıştan



fazla ülkede kahve satışı yapmaktadır. Bazı insanlar küreselleşmeyle kültürel kimliklerinin kay balacağından korkmaktadırlar. Kamuoyunun bu konulardaki kaygıları tüm dünyada ülke yöneticileri için göz önünde bulundurulması gereken önemli konulardır.



Çevresel ve Kaynaklarla ilgili Kayg ılar



Ülkeler arasında çevresel kalitenin dalaylı olarak ticareti yapılabilmektedir. Çevre politikaları



gevşek olan ülkeler güçlü olan ülkelere kıyasla fırmalara daha müsamahalı davranmaktadır.



Bunun sonucunda, üretimi çevre kirliliğiyle sonuçlanan malların üretiminin çevre politikaları daha gevşek olan fakir ülkelere kay dığı, bunun da fakir ülkelerde "çöp yığınları" oluşturduğu tezi, serbest ticaret karşıtlarınca sıklıkla dile getirilmektedir.



Fakir ülkeler iş olanakları yarat­



mak ve ekonomik büyüme sağlamak için gevşek kirlilik yasalarını endüstriyi desteklemek



veya yabancı şirketleri ülkede yatınm yapmaya cezbetmek amacıyla kullanmaktadır. Benzer



1 88



Bölüm 8 1 Ticaret



bir argüman da tildişi gibi doğal kaynaklarla ilgilidir. Bu argümana göre, serbest ticaret tildişi sağlayan (fil, mors balığı ve boynuzlu balina gibi) hayvanların nesiini tehlikeye sokınaktadır. çünkü bu hayvanların bulun­ duğu ve normalde tildişi talebinin olmadığı ülkelerin ticarete açılması söz konusu türlerin nesiinin tükenınesi tehlikesini doğurmaktadır. Hükümet­ lerin böyle kaynaklan nasıl koruyabileceğini 9. Bölümde ele alacağız.



Genç Endüstri Argümanları



Serbest ticaret elektronik atıkla­ rın ABD'den H i n distan gibi ge­ lişmekte olan ü l kelere g itmesine sebep olur mu?



Korumacı lık, serbest ticaretin zararlı olabileceği ve devlet müdahalesiyle ticaretin sınıriandıniması gerektiği görüşüdür.



Serbest ticarete karşı diğer bir argüman da hükümetlerin yeni geliş­ mekte olan endüstrilerini güçlü rakiplerine karşı koruması gerektiğidir. Bu argümana göre bir "genç endüstrinin" belli bir olgunluğa ulaşana kadar o sektörde olgunlaşmış ülkelerden gelen zorlu rekabetten korun­ maması, anılan endüstrinin ülkede hiçbir zaman gelişememesine neden olabilir. Örneğin, Tayota'nın gelişmesi için, Japon hükümeti 1 939'da Genaral Motors ve Ford ' u ülke dışına çıkmaya zorlamıştır. Genel ola­ rak, genç endüstri argümanı, ölçek ekonomisi olan veya yapılarak öğrenilen endüstrilerde, politika yapıcıların yerel firmaları gelişimlerinin erken döneminde korumasının önemli olduğu fikrine dayanmaktadır. Ek olarak, bir ülkenin tek bir şirketle giriş yaptığı yeni bir endüstri düşünelim. Söz konusu endüstride birçok şirketin bulunduğu bir ülkedeki şirket­ lere kıyasla, anılan tek şirket dezavantajlı olacaktır, çünkü birbirlerine yakın olan rakipler birbirlerinden kolayca görüp öğrenebilecek iken, ticaret sırlarını en geç öğrenen bu izole şirket olacaktır. Genç endüstri argümanının nihai temeli, bir yerli şirketin yabancı şirketlerle olan reka­ bete direnmek için ilk dönemlerinde çok güçsüz olduğu düşüncesidir. Şirket ayakta kalmak için hükümetin korumasına ihtiyaç duyar. Korumacıhk, serbest ticaretin zararlı olabile­ ceği ve devlet müdahalesiyle ticaretin sınırlandırılması gerektiği görüşüdür. Korumacılığın birçok şekli vardır ve dünyada gittikçe artan karşılıklı bağımlılığı engel­ lemeye çalışır. Şimdi bunun bir örneği olan gümrük vergilerini (tarifeleri) inceleyeceğiz.



Gümrük Vergilerinin Etkileri Bölümün başında bahsettiğimiz gibi, ülkeler arası ticaret arttığı zaman bir çok çalışan kendi işini kaybetme konusunda kaygılanır. Bu tür kaygılar ticaret artışına karşı korumacı önlemleri popüler hale getirir. Tarihsel olarak devlet korumacılığının en önemli şekillerin­ den birisi uygulanan gümrük vergileridir (tarifeler); bunlar ithal edilen mal ve hizmet­ Gümrük vergileri (tarifeler) siyasi lerden alınan vergilerdir. Ancak gümrük vergisi uygulayarak yapılan korumacılığın bir sınırları aşarken mal ve hizmetlerden maliyeti vardır. Doğaları gereği gümrük vergileri denge fiyat ve miktarlarını değiştirerek a l ınan vergilerdir. yapay olarak ülkenin sosyal artığını azaltırlar. Bunun nasıl olduğunu göstermek için, Danimarka' nın tenis ayakkabısı ithalarçısı ol­ duğu örneği yeniden ele alalım. Danimarka devletinin genç endüstri argümanı çerçevesinde Danimarka'lı üreticileri korumak için ithal edilen her tenis ayak­ kabı çifti için 1 5 $ ' lık gümrük vergisi uygulamaya karar verdiğini varsayalım. Diğer bir ifadeyle devlet her ithal tenis ayakkabısı için Gümrük vergisi doğası gereği denge sınırdan geçerken gümrükte yabancı üreticiden 1 5 $ alacaktır. Şe­ fiyatını ve miktarını değiştirir, ül­ kil 8 . 1 5 böyle bir gümrük vergisinin etkilerini göstermektedir. Gümrük vergisi konulmadan önce, tüketici artığı B , F, E ile G, kedeki sosyal artığı yapay olarak H, I ve J renkli bölgelerinin toplamıdır. Bu, talep eğrisinin altında azaltır. ve dünya fiyatının üstünde kalan alandır. Yurtiçi üretici artığı ise A alanı olarak gösterilen pembe üçgendir. Bu alan arz eğıisinin üstünde ve dünya fiyatının altında kalan alandır. Danimarka ayakkabılara 15 $ gümrük vergisi koyduktan sonra, tenis ayakkabılarının Dani­ marka'daki fiyatı 25 $'dan 40 $'a yükselecektir. Bu fiyat artışı, tüketici artığını B, F ve H alan­ lanndan oluşan toplam alana küçültür. Söz konusu yeni alan, yeni fiyat çizgisinin üzerinde ve yurtiçi talep eğrisinin altında kalan alandır. Sonuç olarak gümrük vergisi nedeniyle tüketiciler E, G, I ve J alanlarını kaybederler. Peki bu kayıp nereye gitmiştir? E alanı üreticilere gitmiştir. Üretici artığı A alanından A + E alanına genişlemiş, yani korumacı politika üretici artığını E alanı kadar artırmıştır. Üreticilerin daha iyi durumda olmalarının nedeni basitçe ayakkabıları yerel piyasada 25 $ yerine artık daha yüksek olan 40 $ 'dan sarabiliyor olmalarıdır. I alanı da Danimarka devletine gider; şimdi bunun nasıl olduğunu anlayalım. ithal edilen ayakkabılardan alınan gümrük vergisi devlete gelir olarak gitmekte ve devlet bütçesini iyileştirmektedir. Devlet daha önce tenis ayakkabılarından hiç vergi almazken artık ithal edilen her çiftten 1 5 $ güımük vergisi geliri elde etmektedir. Vergi uygulaması sonrası ithal edilen ayakkabı sayısı 1 milyondur, dolayısıyla devletin toplayacağı gümrük vergisi 1 milyon adet x 1 5 $/adet = 15 milyon dolardır. (Bunun I ile Bölüm 8.5 1 Serbest Ticarete Karşı Argümanlar



1 89



Şekil 8.1 5 Gümrük Vergisinin Etkisi



Fiyat 1 00$



Bu şekil, Danimarka'nın itha­ latçı ü l ke olduğu örneği yeni­ den ele almaktadır. Bu sefer Danimarka devleti bir güm­ rük vergisi uygulayarak fiyatı yükseltmiştir. Bunun sonu­ cunda devletin geliri gümrük vergisinden elde edilen gelir (1 alanı) kadar, üretici a rtığı da E alanı kadar artar. Ama tüketiciler daha kötü duruma gelirler (E, G, 1 ve J alanlarını kaybederler). G ümrük vergi­ sinden dolayı ekonominin bü­ tünü G ve J alanı kadar dara kaybına uğrar.



ll



90 80 70 60 50



Fgümrük vergisiyle Fdünya



20 10



2 ,



4



:



'--y-1



Gümrük vergisi : : sonrasında \ ithalat =v1 milyon



5



Miktar (Milyon Çift)



;



Gümrük vergisi olmadığında ithalat = 2,5 milyon



gösterilen dikdörtgenin alanı olduğunu teyit edebiliriz: 1 milyon adet, bu dikdörtgenin ge­ nişliği, 1 5 $/adet ise bu dikdörtgenin yüksekliğidir, ikisinin çarpımı olan 15 milyon $ da I dikdörtgeninin alanıdır.) G ve J alanlarına ne oldu? Bu gümrük vergisinin dara kaybıdır. 7. Bölüm'de bahsettiği­ miz gibi, piyasa bozulmaları genellikle dara kaybına sebep olur. Gümrük vergisi nedeniyle Danimarka ekonomisi G ve J ile gösterilen iki üçgeni kaybeder. Bu Danimarkalılann tenis ayakkabısı endüstrisini gümrük vergisi koyarak korumasının maliyetidir. Bu analizden, ekonomistlerin bu tür korumacılığı neden genelde desteklemediklerini de anlayabiliriz: Korumacılık tüketicilerin ödeyeceği fiyatı yükseltir ve sosyal artığı azaltır. Bu bazı ülkelerin gümrük vergisi kullanımından uzaklaşmasının bir nedeni de olabilir. Şe­ kil 8. 1 6, 1 89 1 'den 2008'e kadar olan dönemde ABD' nin topladığı gümrük vergisi gelirinin gümrüğe tabi ithalata oranını göstermektedir. Bu oran, ABD'deki ortalama gümrük vergi oranının bir ölçüsüdür. Turuncu (dikey) çizgi, Büyük Buhran (Great Depression) sırasında ABD' nin gümrük vergisi oranlannın rekor düzeylere çıkarılmasını öngören Smoot-Haw­ ley Gümrük Vergisi Tasarısı' nın yasalaştığı yılı göstermektedir. ABD gümrük vergilerini bu rekor düzeylere yükselttikten sonra serbest ticareti sınırlamanın önemli bir sonucunu hızlı bir şekilde öğrenmiştir: Diğer ülkeler misillernede bulunurlar! Diğer uluslar da Ame­ rikan şirketlerinden aldıkları mallara yeni vergiler uygulamaya başlamışlar, buna cevaben ABD geri adım atarak gümrük vergilerini azaltmış, muhtemelen milyonlarca dolar büyük­ lüğündeki üretici ve tüketici artığı kaybını böylece azaltmıştır. 1 930 Smoot·Hawley Gümrük Vergisi Tasarısı



� %70 N '"' >-



60 50 40 Gümrüğe Tabi ithalattan A l ı nan Ortalama Gümrük Vergisi Oranı



30 20 10 1 891



1 900



1 91 0



1 920



1 930



1 940



1 950



1 960



1 970



1 980



1 990



2000



201 0 Yıl



Şekil 8.1 6 ABD'de Değişen Gümrük Vergileri, 1 891 -2008 x-eksen i zaman ve y-eksen i ortalama g ü m rü k vergisi oran ı d ı r. B u oran toplanan güm­ rük vergisi gelirlerinin vergiye tabi ithalatın değerine ora n ı n ı alara k hesaplanm ıştır ve genelde yüzde olara k gösteril i r. B u oranın 1 920'1erde ve 1 930'1arda dramatik mi k­ tarda a rttığını görüyoruz. Ancak bu oran zamanla istikrarlı bir şeki lde azalt ı l m ıştır.



1 90



Bölüm 8 1



Ticaret



� Kanıta Dayalı Ekonomi ;



Soru: Serbest tica ret i ş i n izi kaybetm e n ize n e d e n o l u r m u ?



1







Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) Kanada, Meksika ve ABD tarafından üç taraflı bir ticaret bloğu yaratmak ve üç ü l ke arasındaki ticaret engellerini azaltmak üzere imzalanmış bir anlaşmadır.



thalatçı bir ülkenin dış ticarete açılması ile iş ve ücret kayıplan yaşaması arasında bir bağlantı var mıdır? Bu bölümde bir ülkenin dış ticarete açılmasımn bazılanın daha kötü duruma getirebileceğini öğrendik: Danimarka ticarete açıldığında İthalatçı olur ve ülkede daha az ayakkabı üretilir. Bu belki Danimarka'daki maaşları düşürecek veya ayakkabı tamircilerini işsiz bırakacaktır. Belki şöyle düşünüyor olabilirsiniz: "Bir dakika ! Bir ülkenin ihracatçı veya İtha­ latçı olmasının bir önemi olmadığını biraz önce öğrenmiştik; kazançlar kaybedenierin zaranndan daha fazladır, en azından teoride bu kazançların bir kısmıyla kayıplar telafi edilebilir. Böyle yapılırsa maaşlann düşmesinin ve işlerin kaybedilmesinin ne önemi olur? Yine de herkes daha iyi hale gelmiş olmaz mı?" Bu keskin bir kavrayıştır ve teorik olarak doğrudur. Ancak pratikte ekonominin ulus­ lararası ticarete açılmasından kaybedenierin zararlannı tamamen karşılamak zordur. İlk olarak, 10. Bölüm'de tartışacağımız üzere, devlet böyle politikalan etkin bir şekilde yü­ retemeyebilir. İkinci olarak, kazananiann kimler olduğu ve her birinin ne kadar kazan­ dığı ile, kaybedenierin kimler olduğu ve her birinin ne kadar kaybettiğini kesin olarak belirlemek güçtür. Genellikle kaybedenler ekonominin geneline dağılmıştır ve bazen çok hafif şekilde etkilenmişlerdir. Sonuç olarak, ekonomiyi ticarete açmak pastayı ge­ nişletir, ancak bazılanna düşen dilim eskisinden daha küçük olabilir. Ekonomiyi ticarete açmanın iş olanaklannı ve ücretleri olumsuz etkileyip etkileme­ diği sorusunu cevaplamaya çalışırken, karşılaştırmalı üstünlüğü olan ülkelerle ticarete başlama konusunda ABD 'nin deneyimlerini değerlendirmek aydınlatıcı olabilir. Son yanın asır boyunca, tekstil ve diğer imalat sanayi ürünlerini üreten yeni ülkeler ortaya çıktığını gördük (özellikle Çin, bkz. Şekil 8 . 1 1 ). Yine bu bölümde bir ülkenin net İthalatçı olduğu bir durumda (imalat sanayinde ABD' nin olduğu gibi), yurt içi tüketicilerinin ticaretten kazandığını ve yurtiçi üreti­ cilerin kaybettiğini gördük. Örneğin, ABD'nin New England bölgesi yirminci yüzyı­ lın ilk yansı boyunca tekstil ve imalat sanayi ürünlerinin önemli bir üreticisiydi, ama imalat sanayi ürünleri yurt dışından ithal edilmeye başiandıkça binlerce tekstil işçisi işini kaybetti. Yani uluslararası ticaret yüzünden bir çok iş yok oldu. Bütün bunlara rağmen, ileri teknolojili ve internet tabanlı endüstrilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, New England ABD'deki en düşük işsizlik oranına sahip yerlerden biri olmuştur. Bu örnek, uluslararası ticaretin etkileri yüzünden bazı çalışaniann becerileri kullanışsız hale gelse de, işgücünün genelinde formel eğitime ve iş eğitimine daha çok zaman ve kaynak ya­ tınmı yapılması yoluyla işgücünün yararlılığını sürdürebileceğini vurgulamaktadır. B u tür yatınrnlan yapan çalışaniann iş bulma şanslan daha yüksek olur. New England de­ neyimiyle tutarlı olarak, işgücü anketlerinden elde edilen veriler NAFTA' nın kabulü yüzünden işlerini kaybeden çalışaniann büyük çoğunluğunun makul süreler içinde eski kazançlannın çok altında olmayan ücretlerle yeni işler bulduklannı göstermektedir. ABD' nin bu deneyimleri işini kaybedenierin küçük hasarlarla dış ticaretin etkisini atıatma ihtimalini gösterse de, iş kayıplanyla ilgili diğer bir ampirik soruyu cevapsız bırakmaktadır: Ticarete açılmak maaşlan ne kadar etkiler? Ekonomistler bu soruyu cevaplamak amacıyla önemli miktarda çaba ve zaman harcamışlardır. Tipik yaklaşım birkaç farklı yılı ve ekonominin birkaç sektöründe çalışan yüz binlerce çalışanın maaş bilgilerini içeren büyük veri setlerini kullanır. Bu veri setleri ekonomi ticarete açıldı­ ğında ihracat ve itlıalat yapan sektörlerdeki çalışaniann maaşlannın değişip değişmedi­ ğini belirlemek için kullanılır.



Bölüm 8.5 1 Serbest Ticarete Karşı Argümanlar



1 91



.



Kanıta �ayalı Ekonomi (Devamı) Ekonomik çalışmalann 1 990' larda yayınlanan ilk dalgası, ithal mallarla rekabet halin­ deki sektörlerdeki işgücünün maaşları üzerinde ticaretin etkisini çok küçük veya önemsiz bulmuştur.3 Bu çalışmalar verilerde ticareti eleştirenierin başlıca iddiasının desteklendiğine dair güçlü bir belirti olmadığı sonucuna ulaşmaktadır. Ancak bir ülke ticarete açıldığında ve net İthalatçı olduğunda maaşların olumsuz yönde etkilenrnediğine karar vermeden önce, bu bölümde Şekil 8 . l l ' in işaret ettiği son yıllara ait önemli gelişmeyi hatırlayalım. Düşük işgücü maliyeti nedeniyle emeğin yoğun kul­ lanıldığı sektörlerde karşılaştırmalı üstünlüğü olan Çin ve diğer bazı gelişmekte olan ül­ keler, ABD ' ye yaptıkları imalat sanayi ihracatını 1 990'dan beri dikkate değer bir şekilde artırmıştır. Genel olarak, gelişmekte olan ülkelerden yapılan ihracat 1 990'da ABD' nin GSYH'sinin yaklaşık yüzde 2,5 ' i iken 2006'da yüzde 6 ' sına çıkmıştır. Bu gelişme önem­ lidir, çünkü bu gelişmekte olan ülkeler, ABD ' ni n tarihsel ticaret ortaklannın imalat sanayi işçilerinden çok daha düşük maaşlarla çalışmaya hazır geniş işçi havuzlarına sahiptirler. Bu durum, dış ticaretin son yıllarda maaşlar üzerindeki etkilerinin geçmişte gözlemle­ diğimizden çok daha önemli olabileceği anlamına gelmektedir. Akademisyenler, bu ko­ nuyu son yılların verileriyle henüz yeni ele almaya başladılar. Eldeki veriler şimdilik kesin bir sonuca işaret etmemektedir. Örneğin ekonomist Robert Lawrence, yeni verilerle elde edilen sonuçların 1 990'lardaki literatürden çıkan genel resmi (yani ticaretin maaşlar üze­ rinde olumsuz etkisi olduğuna dair güçlü bir kanıt olmadığı sonucunu) değiştirmediğini söylemektedir.4 Öte yandan, 2008 yılı Nobel Ödülü' nün sahibi Paul Krugman kullanılan verilerin güvenilir ampirik sonuçlara varabiirnek için biraz fazla sorunlu olduğunu savun­ maktadır.5 Sonuç olarak, şimdilik elimizde dış ticarete açılmanın iş kayıplarına ve düşük maaşlara sebep olduğunu gösteren fazla bir kanıt yoktur. Ancak ampirik çalışmalar devam etmelidir. Nasıl ilerlemek gerektiği hakkında bir fıkriniz var mı?



ll



Soru



Cevap



Veri



Uyarı



Serbest tica ret işinizi



Bazı çal ışa n l a r işlerini kaybe­



Yerel maaş ve iş verileriyle



A B D ' n i n ticaret orta kları son



kaybetmenize sebep



debil ir, ancak ampirik çalış­



birleştirilmiş ithalat ve i h racat



y ı l l arda e m e kte karşı l aştı r m a l ı



malarda ticarete açılmanın



verileri.



olur mu?



ça lışanl ara geniş kapsa m l ı za­



üstü n l ü ğ ü o l a n ve d ü ş ü k ma­ aşi ı büyük işgücü havuzl a r ı n a



rar verdi ğ i yönünde sistematik



s a h i p ü l keleri içerecek şe­



bir tespit henüz yoktur.



kilde değ işm işti r, bu d a yeni o rta k l a r ı m ı z i a ticaretin ABD ça l ı ş a n l a r ı n a geçmiş veri lerin g österd i ğ i n d e n d a h a faz l a z a r a r v e r m e o l a s ı l ı ğ ı n ı ortaya ç ı karmıştır.



1 92



Bölüm 8 1 Ticaret



••



Ozet O



Kişiler ve ülkeler, mal ve hizmetler bakımından birbirlerine bağımlıdır. Bu karşılıklı bağımlılığın muhtemel maliyetleri olsa da, mal ve hizmetlerin üretiminde özelleşme imkanının getirdiği kazançlar oldukça büyük olabilmektedir.



O



Karşılaştırmalı üstünlüğün itici gücüyle ortaya çıkan ticaret ve özelleşme, yalnızca kendi ÜOE' rnizin ötesinde tüketmemizi değil, geniş çeşitlilikte mal ve hizmetleri tüketmemizi de sağlar.



O Karşılaştırmalı üstünlük, kişiler arasında kirnin daha az fırsat maliyeti olduğuna



göre belirlenir. Mutlak üstünlük ise aynı kaynakla kirnin daha çok üretebileceğine göre belirlenir.



O Bir



ülke ticarete açıldığında, kazananlar ve kaybedenler vardır. Ticaretin getirdiği toplam kazanç, neden olduğu toplam kayıptan çoktur. 1 999'da Seatıle'da gördüğümüz türden ticarete karşı protestoları önlemenin bir yolu, herkesin ticaretten kazançlı çıkabileceği politikaları geliştirmektir.



O



ABD'de serbest ticareti eleştirenler, ABD'li çalışanların iş olanaklannda ticarete bağlı geniş kapsamlı kayıplardan bahsederler, ancak böyle kayıplar verilerde açık ve net olarak tespit edilememiştir. Ticaretten dolayı işinden olan çalışanlar kesinlikle vardır; ancak genellikle çok geçmeden başka işler bulabilmektedirler. Benzer şekilde, ticaretin maaşlar üzerinde olduğu iddia edilen olumsuz etkileri verilerde net değildir. Ancak serbest ticareti eleştirenierin endişe ettikleri konu yalnızca ücretler ve iş olanakları değildir. Diğer belli başlı endişe konusu alanlar şunlardır: ulusal güvenlik, kültürel kimliğin korunması, çevrenin ve kaynakların korunumu, genç endüstrilerin korunması.



Anahtar Terimler üretim olanakları eğrisi ( ÜOE) s. 1 72 karşılaştırmalı üstünlük s. 1 74 mutlak üstünlük s. 1 76 ticaret hadleri s. 1 77 ihracat s. 1 79



ithalat s. 1 79 net ithalaıçı s. 1 82 serbest ticaret s . 1 84 dünya fiyatı s. 184 küreselleşme s . 188



korumacılık s. 1 89 gümrük vergileri (tarife) s. 1 89 Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) s. 1 91



Anahtar Terimler



1 93



Soru lar 1 . Aşağıdaki grafikte, mavi çizgi Tayvan'daki bir işçinin A ve B mallanndan ne kadar üretebileceğini, sarımsı kah­ verengi renkteki çizgi ise Kore 'deki bir işçinin A ve B mallanndan ne kadar üretebileceğini gösteriyor. Bu gra­ fik iki işçinin herhangi bir mal üzerinde karşılaştırmalı ve mutlak üstünlüğü hakkında bir bilgi verir mi? A



malının miktarı



b. ABD iş gücü içinde 6S yaşını geçmiş (yani emekli­ liğini ertelemiş) çalışanların önümüzdeki 20 yılda kayda değer büyüklükte bir gunıp haline gelmesi beklenmektedir. c. Kanada yakın zamanda büyük bir kaya gazı rezervi keşfetti. (Kaya gazı, ince damarlı tortul kayaların içinde sıkışmış olan doğal gazdır. ) 6. ABD'de ticaretin yapısı 1 960'tan beri nasıl değişti? ABD'deki ithalat ve ihracat dengesinin değişmesine se­ bep olan malların çeşitleri nelerdir?



ı so



7. Eskiden ABD'de yaptınlan birçok hizmet sektörü işi, artık maliyetin çok daha az olduğu bazı başka ülkelerde yaptı­ nlrnaktadır. Bu hizmetlerin deniz aşırı ülkelerden ternin edilmesi ABD'de siyasetçiler, politika yapıcılan ve ekono­ mistler tarafından ağır bir şekilde eleştirilmektedir. Tica­ ret, ticaretten kazançlar ve ticaretten kayıplar konulannda öğrendiklerinize dayanarak, hizmetleri başka ülkelerden temin etmenin yurt içi sosyal artığı nasıl değiştireceğini düşünürsünüz?



ı oo



ıs



3S



B malının



8. Bir ülkenin nelerdir?



miktarı



karşılaştırmalı



üstünlüğünün



kaynaklan



9. Serbest ticarete karşı yaygın argümanlar nelerdir? 2. Bir ülkenin bir malın ticaretinden yararlanabilmesi için o malın üretiminde mutlak üstünlüğe sahip olması gerek­ tiği doğru mudur? Açıklayınız.



1 0 . Genç endüstrilerin yurt dışı ticaretten konınınası gerek­ tiği argümanındaki sorun nedir?



l l . Eğer serbest ticaret her iki ticaret ortağının da yararı­ naysa, neden serbest ticaret tartışma konusudur?



3. Ticaret hadleri ne demektir? Nasıl belirlenir? 4. Üretim olanakları eğrisi ( ÜOE) neyi gösterir? Doğrusal olan ÜOE ile kavis yapan ÜOE arasındaki fark nedir? S . Aşağıdakilerin her birinin üretim olanakları eğrisi üzerin­ deki etkisini (eğer varsa) açıklayınız. a. Ondördüncü yüzyılda, Avrupa'nın nüfusu Kara Ölüm olarak da bilenen bubonik veba yüzünden yüzde 30 ile 60 arasında azaldı.



1 2 . Merkantilist ekonomi doktrini Avrupa'da onaltıncı yüz­ yıldan onsekizinci yüzyıla kadar yaygın olarak kabul görmüştür. Merkantilistler ticareti sınırlamak için güm­ rük vergilerinin kullanılmasını savunurlardı, çünkü ithal ettiğinden daha büyük miktarda ihracat yapan ülkelerde zenginliğin arttığına inanıyorlardı. Böyle bir ekonomik politikanın problemi ne olabi lir? 1 3 . Ticaretten "kazananların" kazancı , "kaybedenlerin" zara­ rını karşılayabilecek kadar çok olduğuna göre, bir ülke serbest ticarete başladığında ücretierin ve istihdamın azalması neden önemlidir?



Problemler 1 . Pam ve Max küp kek satan bir yemek arabası işletmektedir. Satacaklan çikolatalı ve vanilyalı küp kekleri üretmek için, sabahlan satış başlamadan önce 1 saatleri vardır. Aşağıdaki tablo her birinin 1 saatte ne kadar çikolatalı ve vanilyalı küp kek yapabileceklerini göstermektedir.



Pam



Max



Çikolatalı Küp Kek



16



18



Vanilyalı Küp Kek



lS



2S



a. Pam ve Max'ten herhangi birinin herhangi bir küp kek çeşidinde mutlak üstünlüğü var mıdır? b. Karşılaştırmalı üstünlükten yola çıkarak, çikolatalı küp kekleri kim yapmalı, vanilyalı küp kekleri kim yapmalıdır? 1 94



Bölüm 8 1 Ticaret



2. B ir ülkede vasıflı ve vasıfsız olmak üzere iki tip çalışan vardır. Çalışanlar ya bilgisayar ya da çelik üretebilirler. Çalışan başına çıktı aşağıdaki gibidir.



Çalışan Başına Çıktı Bilgisayar



Çelik



Vasıfsız İşçiler



3



2



Vasıflı İşçiler



s



3



Vasıflı işçilerin bilgisayar üretiminde mutlak üstünlüğü var mıdır? Vasıfsız işçilerin çelik üretiminde karşılaştır­ malı üstünlüğü var mıdır? Cevabınızı dikkatli bir şekilde açıklayınız.



3. Diyelim ki bir ülkede 1 00 batılı ve 1 00 doğulu var. B ir batılı ya 6 birim gıda ya da 2 birim milli savunma ürete­ biliyor; bir doğulu ise ya 2 birim gıda ya da ı birim milli savunma üretebiliyor. a. Doğuluların savunma üretiminde karşılaştırmalı üs­ tünlüğü olduğunu gösteriniz. b. Diyelim ki bu ülke 60 birim savunma üretmeye ka­ rar verdi. Bu 60 birim savunmayı batılılar üretirse mi yoksa doğulular üretirse mi ülkede tüketmek için daha fazla gıda olur? c. Bu sorunun (b) şıkkındaki cevabınızı neden öngörme­ niz gerekirdi? d. Şimdi de bu ülkenin zorunlu askerlik başiattığını ve vatandaşların askere rasgele çağırıldığını varsayalım. Ülke 20 doğulu ve 20 batılıyı askere çağırsın. Bunlar 60 birim savunma üretebilirler. Bu zorunlu askerlik yasasından sonra ülke ne kadar gıda üretebilir? e. Aynı büyüklükteki orduyu zorunlu yerine ücretli as­ kerlerden oluşturmak amacıyla ülkenin doğululara asker olmaları için yeterince ödeme yaptığı bir du­ rumdaki maliyet, zorunlu askerlik sistemindeki mali­ yete kıyasla nasıl olurdu? Bu iki durumdaki maliyeti gıda birimleri cinsinden hesapiayıp karşılaştırın. 4. Tayland'da her biri ya 2 bilgisayar ya da 30 ton pirinç üretebilen 1 0 işçi vardır. ABD'de her biri ya 5 bilgisayar ya da 40 ton pirinç üretebilen 20 işçi vardır. a. Her iki ülkenin üretim olanakları eğrisini gösteren bir şekil çizin. Her iki ülke için üretim olanakları eğri­ sinin eğimini bulun, yatay ve dikey eksenleri kestiği noktaları gösterin. b. Tayland'da bilgisayarların fırsat maliyeti nedir? ABD'de bilgisayarların fırsat maliyeti nedir? c. Hangi ülke bilgisayar üretiminde karşılaştırmalı üs­ tünlüğe sahiptir? d. Ticaretin olmadığı durumda, eğer Tayland 150 ton pirinç tüketiyorsa, kaç tane bilgisayar tüketebilir? Ticaretin olmadığı durumda, eğer ABD 50 bilgisayar tüketiyorsa, kaç ton pirinç tüketebilir? e. ABD ile Tayland'ın bir ticaret anlaşması yapması önerilmektedir. Önerilen anlaşmaya göre ABD Tay land' a 1 O bilgisayar verecek, Tay land ise ABD' ye 1 20 ton pirinç verecektir. Eğer Tayland ı50 ton pirinç tüketmeye devam ederse, bu öneri altında kaç tane bilgisayar tüketebilir? Eğer ABD 50 bilgisayar tüket­ meye devam ederse, bu öneri altında kaç ton pirinç tüketebilir?



5. Amanda ve Raj bir sigorta şirketinde yarı zamanlı çalışan öğrencilerdir. Amanda günde sadece beş saat çalışabil­ mektedir. Amanda'nın amiri önümüzdeki 1 0 gün içinde 250 belgeyi incelemesi ve 250 sigorta talebini işleme koyması gerektiğini söyler. Aşağıdaki tablo Amanda' nın ne kadar zamanda ne kadar belge ve sigorta talebinin üze­ rinde çalışabileceğini göstermektedir:



Sigorta Talepleri Üzerinde Harcanan Saat



İ şleme Konan Talep Sayısı



Belgeler Üzerinde Harcanan Saat



İ ncelenen Belge Sayısı



ı



10



2



20



2



ıo



3



30



3



15



4



40



4



20



5



50



5



25



5



a. Amanda'nın üretim olanakları eğrisini çizin. b. Eğrinin eğimi nedir? c. Amanda için bir belgeyi incelemenin fırsat maliyeti nedir? 6. Önceki sorunun devarnı olarak, Amanda su sebilinin ya­ nında Raj 'la karşılaşır ve Raj ' ın da 1 0 gün içinde 250 belge inceleyip 250 sigorta talebi işlemesi gerektiğini öğ­ renir. Raj da günde 5 saat çalışmaktadır. Aşağıdaki tablo Raj ' ın verilen saatte ne kadar belge ve sigorta talebi üze­ rinde çalışabileceğini göstermektedir:



Sigorta Talepleri Üzerinde Harcanan Saat



Konan Talep Sayısı



10



2



20



3



15



3



30



4



20



4



40



5



25



5



50



Belgeler Üzerinde Harcanan Saat



Belge Sayısı



2



İ ncelenen



İ şleme



5



10



a. Raj ' ın üretim olanakları eğrisini oluşturunuz. b. Eğrinin eğimi nedir? c. Hem Amanda hem de Raj birbirlerine yardım etmek­ ten faydalanabilirler mi? Eğer faydalanabilirlerse, bunu sağlamak için ticaret hadleri nasıl olmalıdır?



f. Tayland bu öneriyi kabul etmeli midir? ABD bu öne­ riyi kabul etmeli midir?



Problemler



1 95



7. İki küçük ada ülkesi, Yakınada ve Uzakada, balık ve hin­ distan cevizi üretmektedirler ve birbirleriyle ticaret yap­ maya karar verirler. Aşağıdaki soruları cevaplamak için tabioyu kullanınız.



F



F



s



Balık



Hindistan Cevizi



Yakınada Uzakada Yakınada Uzakada Ticaret Ol­ madan Optimal Üretim



200



Özelleşme: Ticaret Yapılan Durumda Optimal Üretim Ticareti Yapılan Mallar (İthalat)



300



1 00



600



500



200



(b)



b. Ekvator'da ticaretten kim kazanır, satıcılar mı alıcılar mı? 250



250



Ticaret Sonrası Tahsis (Tüketim) Ticaretten Kazanç a. Balık ve hindistan cevizi üretiminin Yakınada ve Uza­ kada'daki fırsat maliyetlerini hesaplayınız ve her bir malın üretiminde kimin karşılaştırmalı üstünlüğü ol­ duğunu belirleyiniz. b. (a) şıklanda öğrendiklerinizi kullanarak, tablodaki boşlukları doldurunuz. c. Bu ticaret için üzerinde anlaşılan değişim oranı hangi ulus için daha iyi bir anlaşma olmuştur? Takas oranı (ticaret hadleri) aralığını kullanarak açıklayınız. d. Yakınada ve Uzakada 60 hindistan cevizi için 20 balık ticareti yapar mı? Neden yapar ya da neden yapmaz?



8. ABD'de en yaygın olarak tüketilen meyve muzdur. Tüketilen muzların çoğu Latin Amerika'dan ithal edilir. Dünyanın en büyük muz ihracatçılarından biri olan Ek­ vator Cumhuriyeti aynı zamanda ABD'nin de en önemli muz tedarikçilerindendir. Aşağıdaki grafiğin (a) kısmının ABD'deki muz piyasasını, (b) kısmının ise Ekvator'daki muz piyasasını gösterdiğini varsayalım. a. ABD'de ticaretten kim kazanır, satıcılar mı alıcılar mı?



c . Bütün olarak, ABD veya Ekvator ticaretten kazançlı çıkar mı? 9. Ülkenizin buğday ithal ettiğini varsayın. B uğdayın dünya fiyatı F1 'den F2' ye yükseliyor ve ülkeniz ithalat yapmaya devam ediyor. B ir grafik çizip bu grafiği tartışarak şu so­ ruları cevaplandınn: İthalat artar mı, azalır mı? Tüketici artığı artar mı, azalır mı? Üretici artığı artar mı, azalır mı? Sosyal artık artar mı, azalır mı? 1 0.



Ülkenizin buğday ihraç ettiğini varsayın. B uğdayın dünya fiyatı F3 ' ten F4' e yükseliyor. Bir grafik çizip bu grafiği tartışarak şu soruları cevaplandırın: İhracat artar mı, aza­ lır mı? Tüketici artığı artar mı, azalır mı? Üretici artığı artar mı, azalır mı? Sosyal artık artar mı, azalır mı?



11.



Aşağıdaki grafiği ele alalım. Kitaptaki tartışma, bir ülke gümrük vergisi uygularsa sosyal artığın A ve B alanı ka­ dar düşeceğini gösteriyor. Sezgisel olarak, niçin A alanı gümrük vergisinden doğan sosyal bir kayıptır? Sezgisel olarak, niçin B alanı gümrük vergisinden doğan sosyal bir kayıptır? Fiyat



s



F gümrük vergisi dahil



Fdünya c







1 96



M



M (a)



Bölüm 8 1 Ticaret



D







F3



T



F4



Miktar



1 2. Aşağıdaki grafik bir ülkedeki yurt içi hokey sopası piya­ sasını göstersin. Bu ülke kısa süre önce hokey sopalarına gümrük vergisi koymuştur. Hokey sopasının dünya fiyatı 60 $ ' ken, bu ülkedeki fiyatı (gümrük vergisi dahil) artık 75 $ 'dır. Fiyat 1 60$



s



a. Devletin gümrük vergisi uygulaması ithalat miktarını nasıl değiştirrniştir? b. Gümrük vergisinden devlet ne kadar kazanmaktadır? c. Gümrük vergisi uygulaması tüketici artığının değerini nasıl değiştirrni ştir? d. Gümrük vergisi uygulaması üretici artığının değerini nasıl değiştirrniştir? e. Gümrük vergisinden kaynaklanan dara kaybının de­ ğeri ne kadardır?



75 60 D



35 1 25 200



425 SOO



Miktar (Bin Adet)



f. Gümrük vergisinden sonra sosyal artığın değeri ne­ dir? Eğer gümrük vergisi kaldınillsa ve hokey sopa­ sının fiyatı dünya fiyatına düşerse sosyal artık nasıl değişir?



Problemler



1 97



D1şsal h klar ve Kam u Mal lar• i n g i lte re Kra l i çesi We m b l ey Sta dyu m u / n a G i d i ş G e l i ş Za m a n ı n ı N a s ı l Aza lta b i l i r? Ken d i n izi, e konomi dersi n izi a l d ığ ı n ı z s ı n ı fta otururken ve dersin başla­ masını bekl iyorken hayal ed i n . Siz serbest tica retin her şeye karş ı n n a s ı l çok kötü o l m aya b i leceği h a kkında komşu s ı ra la rda otu ra n l a r i l e soh bet ediyorsunuz ve d iğerleri hoş l a rı n a gidecek bir sıra a ra rken görün m ez e l i n gücü h a kkında kon uşuyorl a r. Haca n ız e l inde h e r za m a n ki eşya l a rı i l e g e l i rke n, sağ e l i n d e a l ış ı l m a m ış bir şey tutuyor. Çantası n ı b ı ra kt ı ktan son ra , bir ki brit kutusu ndan b i r ki brit çıka rıyor. Güve n l e kibriti tutuştu­ ruyar ve sağ e l i ndeki siga rayı yakıyor. B i r öğrenci şaşkı n l ı k l a bakarken d iğeri sevi nç çığ l ı k l a rı atıyor. Ekonomi dersi n izin h acası sın ıfta sigara içiyor! Haca n ı z cesurca "Arkadaşlar, d ı şsa l l ı kl a rı n dünya s ı n a hoş geldi­ niz" diyor. 1 Ken d i n ize sora b i l i rsin iz; Dışsa l l ı k l a r ş u a n a kad a r öğre n d i ğ i m iz p iyasa l a ra n a s ı l uya r? Kısaca, uym azlar. Şu a n a kad a r piyasa l a r üzeri n e o l a n çal ışma la rı m ız, sa dece piyasa i ş l e m lerinden etki lenen a l ıcı v e satıc ı l a ra odaklan m ı ştır, fa kat çoğu za m a n b i r ta rafın eyl e m l eri n i n çok sayıda ta rafı n refa­ h ı n ı etki l e n d i ğ i n i b i l iyoruz: sigara içen b i r b i rey veya baca l a r ı n d a n duman ç ı ka n fabri k a l a r. Bu g i bi duru m l a rda görünmez e l kayna kl a rı etkin ol a ra k d a ğ ıtamayabi­ l i r. Örneğ i n , b i rçok kişi ki rleten b i r fa bri k a n ı n ü reti m i nden fayd a l a n m azken, k i rle­ ten fa bri ka n ı n sa l ı m ı ndan za ra r görebi l i r.



B Ö LÜ M Ü N ANA Dı�sallıklar



HATLARI



Dı�sallıklara Özel



Dı�sallıklara



Kesimin Bulduğu



Devletin Bulduğu



Çözümler



Çözümler



Kamu Malları



Ortak Kaynak Malları



ingiltere Kraliçesi Wembley Stadyum u' na Gidi� Geli� Zamanını Nasıl Azaltabilir?



1 98



• Ç�N A L l C I



N O KTA LA R



O



Serbest piyasa ların sosyal a rtığı eniyilemediği önemli durumlar vard ı r.



O



Bu bölümde bu durumlardan üçüne değinil mektedir: dışsa l l ıklar, kamu



O



Bu ü ç örnek a rasındaki ortak bir il işki özel yarar v e mal iyetierin sosyal



m a l l a rı ve ortak kayna k m a l la rı .



yarar ve mal iyetlerden fa rkl ı olmasıdır.



O Devlet bu gibi durumlarda piyasa sonuçla rı n ı n iyileştirilmesinde rol



alabil ir.



Ekonom istl er bu tür örnekleri dışsallık o l a ra k a d l a n d ı rı rl a r. Dışsal/ık, b i r eko­ n o m i k a ktivite, o a ktivite i l e doğruda n i l gisi olmaya n l a ra dalaylı olara k bir m a l iyet ya da ya ra r ya rattı ğında ortaya çıkar. Kend i başlarına bıra kı l d ı kları n d a , insa n l a r kendi eyl e m l eri n i n başka l a rı n ı n a s ı l etki l ed iğin i hesa ba katmazlar. Kısa bir süre için otom obi l l eri düşünün. Otom obi l l e r sadece küresel ısın maya katkı sağ l a m az, trafik sıkışıklığına da sebep olurlar. Daha fazla sıkışı klığa n eden olaca k d iye a raban ızı kul­ l a n m a kta n hiç vaz geçti niz mi? Biz de vazgeçmed ik. i şte bu durum d ı şsa l l ı kları n neden piyasa a ksakl ı kl a rı o larak a d l a nd ı rı ld ı k l a rı n ı açı klayan en önem l i nokta d ı r. Bu bölümde, dışsa l l ı klar karşısında, devletin politika l a r a ra c ı l ığı i l e piyasa so­ nuçları n ı sosya l refa h ı n daha yüksek o lduğu sonuçl a ra getirebi i d i ğ i n i göreceğiz. Örneği n , bel i rl i yol l a rı kul l a n a n sürücüleri n h a rç ödemesi trafik sıkışıkl ı ğ ı n ı hafifle­ tebilecek bir politi ka o l a b i l i r. Bölümün başlangıcında Kra l i çe ' n i n gidiş geliş zam a n ı i l e i l g i l i sorduğumuz soruyu ceva p l a m am ıza ya rd ı m c ı olacak b u öneriyi bölümün sonunda Kan ıta Daya l ı Ekonomi kısm ında inceleyeceğiz. M üda h a l e ed i l mediğinde serbest p iyasa n ı n a ksayarak sosyal açıdan etkin so­ nuca varı l a m a ması i l e i l işki l i bir örnek kamu mallannın (m i l l i savun m a gibi) arzı veya ortak kaynak mallannın korunması (herkesin ku l l a n ı m ı n a açı k b i r gö l gibi) o l abi­ l i r. Bu üç piyasa a ksakl ı ğ ı a rasındaki i l işki, bireyi n toplumdan fa rklı güdülere sah i p o l m asına neden o l a n sosyal v e özel yarar veya sosyal v e özel m a l iyet a rasındaki farkl ı l ı ktı r. Dolayısıyl a , devletin ka m u m a l la rı n ı n a rzında ve herkese açık gölün ko­ runmasında, d ışsa l l ıkların o lduğu duruma çok bezer şekilde, kritik rol oyn a d ı ğ ı n ı göreceğiz.



9. 1 D1şsalhklar Sabah oldu ve saatinizin alarmı çalarken uyandınız. Yataktan kalktınız, banyoya yürü­ dünüz, ışığın düğmesini çevirdiniz ve duşu açtınız. Sıcak su akınaya başladı ve hanyoda buhar birikmesini engellemek için havalandırma çalışıyor. Sadece 1 5 dakikadan beri uya­ nık olmanıza rağmen, elektriği 4 kez kullandımz: çalar saat, banyo ışığı, su ısıtıcısı ve havalandırma.



Bölüm 9.1 1 Dışsallıklar



1 99



Şekil 9.1 Elektrik Piyasası Aşağıya doğru eğimli piyasa talep eğrisi yu karıya doğru e ğ i m l i piyasa arz eğrisi ile kesişerek denge fiyatı (Fpiyasal ve denge m iktarını (MP iyasal belirler.



Fiyat $0.40 ($/kWh) 0 . 35 0 . 30 0.25 Fp;yasa



- - -



0.20 0.15 0. 1 0 0 . 05



T 1 00 200 300 400 500 600 700 800 M iktar ( M i lyar kWh)



Şüphesiz elektrik hepimize birçok yönden faydalı olmaktadır, fakat elektrik üretim şir­ keti elektriği arz etmek için üretim maliyetlerine katlanmaktadır. Daha önce öğrendiğimiz gibi, piyasada oluşan fiyat (F) marjinal yarar ve marjinal maliyeti (MM) yansıtmaktadır. Şekil 9. l 'de elektrik sektörünün tam rekabetçi piyasa olduğunu varsaydık. Piyasa talep eğrisi tüketicilerin elektrik için ödeme arzusunu ve becerisini gösterir ve piyasa arz eğrisi elektriğin üretiminin üreticilere olan marjinal maliyetini yansıtır. Yedinci bölümde öğren­ diğimiz gibi, her iki doğrunun kesiştiği denge noktasında görünmez el kaynakları en etkin şekilde dağıtır ki bu noktada sosyal artık en yüksek seviyededir. Şu var ki, Şekil 9. 1 elektriği üretirken santralierin akciğer tahrişi, bronşit ve zatürreeye neden olan, sülfür dioksit ve nitrojen oksit dahil, kötü kirleticilerin, salımını göstermemek­ tedir. Ayrıca, buna benzer bir grafikte, kömür ile çalışan santrallerden kaynaklanan yüksek dozlarda civa salımı ile doğumsal kusurlar arasındaki ilişkiyi göremezsiniz. Ekonomik terimlerle ifade edildiğinde, elektrik santralleri elektrik üretiminin yan ürünü Dışsal lık, bir ekonomik aktivite, o aktivite ile doğrudan ilgisi olmayanlara dolayi ı olarak bir yarar ya da maliyet yarattığında ortaya çıkar.



olarak halkı etkileyen dışsallık oluşturmaktadır. Dışsallık, bir ekonomik aktivite, o aktivite ile doğrudan ilgisi olmayanlara dotaylı olarak bir maliyet ya da yarar yarattığında ortaya çıkar. Bu durumda, santral olumsuz dışsallık yaratmaktadır, çünkü elektrik üretirken, üre­ tim ile ilgili kararlar alırken dotaylı maliyetleri göz önünde bulundurmamaktadır. Santral sahipleri santrallerinin toplum üzerine yüklediği maliyetleri ödemek zorunda olmadıkları için, vatandaşların sağlık ve rahatsızlığını üretim kararlannda dikkate almazlar. Bu, ser­ best piyasanın olumsuz dışsallıkları göz ardı ederek kaynakları dağıtmasıdır.



Görünmez Elin işlemediği Bir Durum: Olumsuz (Negatif) Dışsallıklar Elektrik piyasası talebi ve arzını gösteren Şekil 9 . l ' e geri dönelim. Kendimize, neden bu sonuç etkindir? sorusunu sorabiliriz. Etkindir, çünkü o noktada sosyal artık en yüksek seviyededir; elektrik için ödeme arzusu ve becerisi olan her tüketici elektriği tüketmektedir. S antraller üretimlerini MM



=



MH



=



F (marjinal hasılat MH olarak kısaltılmak­



tadır) koşulu sağlanana kadar arttırdıkları için sosyal refah en üst se­ viyesine ulaşır; tüketiciler ve üreticiler dengede yapabileceklerinin en iyisini yapmaktadırlar. Olumsuz dışsallıklar mevcut ise, piyasa sonucu artık etkin değildir. Birçok fi rma tükettiğimiz m a l ları üretirken kirletmektedir.



Bunun nedeni olumsuz dışsallıkların topluma alıcı ve satıcıların açıkça algılamadıkları ek maliyetler yüklemesidir. Elektrik üretimi için bu ek maliyet elektrik ile birlikte üretilen kirlilikten gelmektedir. Etkin sonucu hesaplarken olumsuz dışsallığı ve



200



Bölüm 9 1 Dışsa l l ı klar ve Kamu Malları



Şekil 9.2 Sosyal Açıdan Optimal Elektrik Miktarı ve Fiyatı Olumsuz dışsa l l ık, firmanın üretim kararı verirken hesaba katmadığı ü retimin d ışsa l mal iyeti nin ol uşmasına neden olmaktadır. M arjinal dışsal mal iyet ( MDM) arz eğrisi (A) i l e marj i n a l sosyal maliyet (MSM) arası ndaki dikey uza k l ı ktır. Eğer marjinal dışsal m a l iyeti hesaba katarsak, daha yüksek denge fiyatı ve daha düşük denge miktarı oluşur.



Fiyat ($/kWh)



$0.40



Marjinal Maliyet + Majinal Dışsal Maliyet



MSM



0.35



Marjinal Maliyet



0.30 F optimal · · · 0.25 F piyasa



. . .



0.20 0. 1 5 0.1 0 0.05



T



ı 00 200 300 400



soo



Moptimal Mpiyasa



600 700 800 Miktar (Milyar kWh)



dışsal maliyeti içerecek şekilde arz eğrisini uyarlanmamız gerek­ mektedir. Altıncı Bölümde arz eğrisinin fırmanın marjinal maliyet eğrisi olduğunu ve bir fabrikanın emek gibi girdilerine yapılan



Olumsuz d ışsallıklar topluma pi­ yasadaki alıcı ve satıcıların farkına varmadıkları ek maliyetler yükler.



harcamalan içerdiğini gördük. Arz eğrisi fabrikanın yarattığı kirlilik nedeni ile toplumun ödediği dışsal maliyeti içermemek­ tedir. Bunula birlikte, etkin kirlilik seviyesine erişebilmek için, firmanın marjinal maliyeti (MM) ve üretirnin marjinal dışsal ma­



liyetinin (MDM) her ikisinin birden hesaba katılması gerekmekte­ dir. Birlikte toplandıklannda üretirnin marjinal sosyal maliyetini (MSM) oluştururlar. Dolayısıyla, bu durum etkin elektrik üretim miktan açısından ne anlama gelmektedir? Şekil 9.2 sorunun cevabını grafiksel göstermektedir. Şekil 9.2 her bir üretim miktannda marjinal maliyet ile marjinal dışsal maliyetin toplarmnın hesaba katılması gerektiğini bize göstermektedir. Bu yeni eğri hem firmanın marjinal maliyetini hem de topluma yüklenen marj inal dışsal maliyetin her ikisini içerdiği için marj inal sosyal maliyet (MSM) olarak adlandınlır (MSM MM + MDM). Hatırlayın, ilk arz eğrisi elektrik üretiminin marj inal =



maliyet eğrisidir; MSM ise dışsallığın marj inal maliyeti artı üretirnin marjinal maliyetidir. Firmanın yarattığı kirlilik nedeni ile toplumun üzerine yüklenen dışsal maliyet hesaba katıldığında, elektriğin her bir birimini üretmenin daha maliyetli hale gelmesinden dolayı elektriğin daha az üretilmesi ile, Moptimaı ' in MPiyasa'dan daha az olduğunu görebilmekteyiz.



Bu nedenle, olumsuz dışsallıklar söz konusu olduğunda, piyasalar (tek başına bırakıldıkla­ rında) çok fazla kirlilik üretilmesine neden olacak şekilde fazla üretim yapacaklardır. Olumsuz dışsallığın topluma ne kadara mal olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Bu soruyu grafiksel olarak Şekil 9.2'yi kullanarak inceleyebiliriz. Öncelikle denge miktan olan MPiyasa 400 Milyar kWh (Kilowatt saat) ile başlayalım. Serbest piyasada, bu üre­ tim miktarı marjinal ödeme arzusu ile bir birim elektriğin üretiminin marjinal maliyetini =



eşitlemektedir (0,20 $



=



0,20 $). Fakat olumsuz dışsallık ile birlikte, sonuncu birim için



marjinal sosyal maliyetin, 0,20 $ değil, 0,30 $ olduğunu görüyoruz. Bu demektir ki, bu son birimi üretmek ile, sosyal refahın O, 1 O $



=



0,30 $ - 0,20 $ (son birimin marjinal sosyal



maliyetinden bu son birimin üretilmesinden elde edilen marjinal yarar çıkarıldığında) azal­ masına sebep vermekteyiz. Bu demek oluyor ki, eğer bu son birimi üretmez isek, 0, 1 0 $ tasarruf edeceğiz. Yedinci bölümden hatırlarsınız, dara kaybı piyasanın çarpıklaşmasından kaynaklanan sosyal artık:taki azalmadır. Eğer son birimi üretmek 0, 1 0 $' lık dara kaybına neden oluyorsa, bu dışsallık ile ilişkili toplam dara kaybı ne kadardır? Mantığı rru zı Moptimai ve MPiyasa arasındaki en son üretim biriminden tüm üretim birimle­



rine uygularsak, Şekil 9.3 'deki sarı ile boyalı alanı elde ederiz. Bu alan Moptiınaı ve MPiyasa Bölüm 9.1 1 Dışsa l l ı klar



201



Şekil 9. 3 Olumsuz dışsallık Nedeni ile Oluşan Dara Kaybı Son birimin üretimi O, 1 O $ ' l ı k dara kaybı ile sonuçlan mak­ tad ır. Benzer analiz M opıimaı m i ktarın sağındaki tüm birimler için yap ı l d ı ğ ı nda, dara kayb ı n ı g rafiksel olara k sarı alan ile temsil edebiliriz.



9 2



9.3



Fiyat ($/kWh)



0.40$



MSM



0.35 0.30



Dışsallığ ı n toplam sosyal maliyeti = dara kaybı



0.25 0.20 0.1 5 0.1 0



9 4



0.05



9 5



T 1 00 200 300 400 500 600 700 800



M o timaı M piyasa p



Miktar (Mil yar kWh)



miktarlan arasında marjinal sosyal maliyet doğrusu ile piyasa talep doğrusu arasındaki alandır. Bu üçgen alan her bir birim için kayıplann toplamıdır -toplum bir bütün olarak alındığında toplam marjinal maliyet ile toplam marjinal yarar arasındaki farktır. Sonuç olarak, san ile boyanmış üçgenin alanı olumsuz dışsallığın dara kaybını temsil etmektedir. Çalışınanızı kontrol etmenizin bir yöntemi olarak, genelde dara kaybı toplumuro tercih edeceği yönü işaret eden üçgen şeklinde bir okutur. Şekil 9.3 'de çizildiği gibi üçgen şek­ lindeki ok sol tarafı işaret etmektedir ki bu toplumun serbest piyasadaki duruma göre daha az üretim yapılmasını tercih ettiğini göstermektedir. Bu tartışmanın en önemli noktalanndan biri kirliliğin tamamıyla sıfıra indirilmemesidir ki bu amaç değildir. Daha ziyade, optimal çözüm, kirliliğin topluma yüklediği marjinal kirlilik maliyetinin hesaba katılmasıdır. Bu şekilde marjinal dışsal maliyet tanındığında, örnekte olduğu gibi, halen bir miktar kirlilik ile karşı karşıya kalmaktayız. Bu iki sebepten



kaynaklanmaktadır: kirleticilerin uygun dozlan çoğu zaman çok zarar verici değildir ve hiçbir kirletici oluşturulmadan üretim yapmak oldukça maliyetlidir.



Görünmez Elin işlemediği Bir Durum: Olumlu (Pozitif) Dışsallıklar Olumsuz dışsallıklann aynada yansıması olarak nitelenebilecek önemli dururnlar vardır ki bu dururnlar dolaylı olarak yarar sağlayan ekonomik aktivitelerin insaniann kendi ka­ rarlannı verirken dikkate almadıklan zaman ortaya çıkan olumlu dışsallıklardır. Olum­ suz dışsallıklara benzer şekilde, olumlu dışsallıklar yaşarnırnızda yer almaktadır. Örneğin, Sarasota' nın bir sakini evinin peyzajını iyileştirdiğinde, bu karar ile bir ilişkileri olmama­ lanna karşın, komşulannın evlerinin değerini arttıracaktır. Olumlu dışsallık üzerine diğer önemli bir örnek eğitime erişimdir ki bu sadece öğren­ cilerin daha iyi iş olanaklan ve yüksek ücret fırsatlan elde etmelerini değil başkalanna bu vasıta ile önemli yararlar sağlar. Bu yararlar farklı birçok şekilde ortaya çıkar, fakat en önemlileri aşağıda belirtilmiştir:



1. Eğitim yurttaşlık sorumluluğunun daha fazla alınmasını sağlayarak daha bilgili de­ mokratik toplumuro oluşmasına katkıda bulunur.



2. Eğitilmiş iş gücü, yeni teknolojilerin üretilmesi ve adapte edilmesi için son derece önemlidir.



3. Eğitimli vatandaşlar daha az olasılıkla suç işlerler. Ekonomistler ve politika yapıcılan arasında, eğitim hizmetinin sunulmasında devletin yer almasına olumlu dışsallık argümanı sıklıkla gerekçe gösterilmektedir. Bunun nedenini 202



Bölüm 9 1 Dışsallıklar ve Kamu Malları



Şekil 9.4 Eğitimde Piyasa Dengesi



Fiyat (bin)



Şekil 9 . 1 'de olduğu gibi d ışsal­ l ı ğ ı n olmadığı piyasa dengesin i gösteriyoruz. Optimal üretim eğitim i n piyasa talep eğ risi ile piyasa a rz eğrisi n i n çakışması ile oluşur.



ll



80$ 70 60 50



Fp iyasa- - -40 30 20



T



10



10



20



30



40



50



60



70



80



Miktar (milyon yıl)



göstermek için eğitim talebi ve arzını gösteren Şekil 9.4 ile başlayalım. Anlaşılırlığı sağ­ lamak için, eğitim piyasasının tam rekabetçi piyasa olduğu varsayımı ile devam edelim. Buna istinaden, MPiyasa etkin çıktı seviyesidir ki dışsallıklar yoktur ve görünmez el piyasayı etkin olarak dengeye getirir. Ancak, görünmez el olumlu dışsallıklann varlığında sosyal açı­ dan etkin sonuç vermemektedir. Bunun nedeni olumlu dışsallıkla­ Pozitif d ışsallıklar aktiviteler ile doğ­ rın, o aktivite ile doğrudan ilgisi olmayanlara dolaylı olarak dışsal sosyal yarar yaratmasıdır. Şekil 9.5 talep eğrisi (marjinal yarar) rudan ilgisi olmayanların yararlandığı ile marjinal sosyal yarar (MSY) eğrisi arasındaki fark olarak dü­ sosyal yararlar yaratır. şünülebilen, olumlu dışsallığa bir örnek vermektedir. Böylelikle, MSY, marjinal (özel) yarara marjinal dışsal yararın eklenmesi ile elde edilir; MSY marjinal yarar + marj inal dışsal yarar. Şekil 9.5 ' i daha yakından inceleyin. Toplum açısından etkin eğitim hizmeti miktarı Mopumaı olarak verilmektedir. Bu noktada toplumun bir birim eğitim hizmetinden aldığı marj inal yarar, bu bir birimi üretmenin marjinal maliyetine eşittir. Ancak, bu, serbest =



Şekil 9.5 Olumlu Dışsallığın Dara Kaybı Eğit i m l i halkın öze l li kl eri arasında daha bilinçli pol itika yap ı m ı gibi öze l l iklerin olması, eğiti m i n özel yararın ı n toplam yararı olduğundan daha az göstermesi a n l a m ı na gel­ mektedi r. G rafiksel olarak, bu du­ rum, her ü retilen birim için marjinal sosyal yarar eğrisin i n talep eğrisin­ den daha yukarıda o lması a n l a m ı n a gelmektedi r. Bu, eğitim hizmeti n i n d a h a a z ü retilmesine v e sarı üçgen ile gösterilen dara kaybına neden olmaktadır.



Fiyat (Bin)



Toplumun fayda kaybı dara kaybı



80$



=



70 60 50 40 30



Marjinal Yarar + Marjinal Dışsal



MSY



Yarar



T



Yarar



20 10



10



20



30



40



50



60



70



Marjinal



80



Miktar Mpiyasa Moptimal (Milyon Yıl) '



Bölüm 9.1 1 Dışsallıklar



203



piyasanın denge miktarı ile aynı değildir. Eğitim sektörü, marjinal maliyeti eğitim hizme­ tine olan sosyal talebe değil, özel talebe eşit oluncaya kadar üretim yapar. Bunun nedeni eğitim sektörünün hizmetini sadece bu hizmeti alanlara satabilmesindendir. Sektör geçerli sebeplerden dolayı eğitim hizmetinin sağladığı dışsal yararlar için insanlardan; örneğin, daha bilinçli vatandaşlık veya daha az suç oranından yararlananlardan, ücret talep edemez. Olumlu dışsallığı hesaba katınamanın yarattığı etkinsizliği şimdi görebiliriz. M Eği­ tim hizmetinden alınan marj inal sosyal yararın marj inal maliyetten daha yüksek olduğu (MPiyasa ve Mopumaı) eğitim hizmeti yıllan olsa da, bu yıllar miktannda eğitim hizmeti sunulmayacak ve tüketilmeyecektir. Sonuç olarak, Şekil 9.5 'de gösterildiği gibi piyasa­ daki miktar sosyal açıdan etkin olan miktara göre oldukça düşük olacak ve dara kaybı ile sonuçlanacaktır. Dara kaybını olumsuz dışsallıklarda hesapladığırnız aynı yoldan hesaplayabiliriz. Şe­ kil 9 . 5 ' i tekrar değerlendirin ve denge miktarı MPiyasa ile başlayalım. Serbest piyasada, bu üretim miktarı, eğitime olan ödeme arzusunun, bu miktarın üretiminin marj inal maliyetine eşitlendiği miktardır (40.000 $ 40.000 $). Öte yandan, dışsallık hesaba katıldığında, son alınan eğitim hizmeti biriminin topluma olan marjinal sosyal yararı 60.000 $ (40.000 $ özel + 20.000 $ dışsal yarar) olduğunu görüyoruz. Bu, eğer bu son birimi üretseydik, sos­ yal refahı 20.000 $ 60.000 $ 40.000 $ (son birimin marjinal sosyal yararı - son birimin marjinal sosyal maliyeti) artırabileceğimiz anlamına gelmektedir. Doğrusu, olumlu dışsallıktan kaynaklanan daha yüksek marjinal yarar ile birlikte, top­ lumun marjinal kazanımlarının üretimin marjinal maliyetinden büyük olmasından dolayı üretime devam etmemiz gerektiğini görüyoruz. Bu mantık yürütme Moptimaı noktasına ula­ şana kadar geçerlidir. Optimal miktarı üretseydik elde edeceğimiz ekonomik yarar gra­ fikte sarı bölge olarak gösterilmektedir. Bu MPiyasa ve M optimaJ miktarları arasında marjinal sosyal yarar eğrisi ile marj inal maliyet eğrisi arasındaki alandır. Bu alan, eğer etkin sevi­ yede üretim yapılsaydı toplumun sosyal artığını ne kadar arttırabileceğini yansıtmaktadır. =



9



=







-



SEÇi MLERi M iZ VE SONUÇLARI



Düşünemediğiniz Nokta larda O l u m l u Dışsa l lı klar Dışsa l l ı klar, yapa bilecekleri n i n e n iyisi ni yapmaya ça l ı şan ekonomik biri m l e rin eylem lerinin diğerlerinin üzerine olan etki lerini göz a rd ı etmesinin sonucudur. B u bakımdan, d ış­ sa l l ıkları " hatalar" olarak düşünmek yan l ı ş olur. Dışsa l l ıklar sadece diğerlerine zara r verdiğimizi bi lmediği­ m izden ortaya ç ı ka bi l i r. Bu durumda, daha sonra pişman olacağımız seçimleri yapm ış olabil iriz. Grip aşısını düşünelim. Grip aşısı olup olmama kararınızı verirken muhtemelen sadece özel yarar ve maliyetinizi - ken­ dinize ait yarar ve maliyetler - göz önüne alırsınız. Yarar ve maliyetlere maruz kalan sadece siz değilsinizdir. Eğer grip aşısı olmaya karar verirseniz, diğerleri yarar sağ­



1



lar; aşılandığınız zaman, diğerleri sizden grip a lmaya karşı ko­ runmuş olurlar. Eğer aşılanmaya karar vermezseniz, diğerleri kaybedebilirler; çünkü grip olabilir ve diğerlerine bulaştırabi­ lirsiniz. Birçoğumuz grip aşısı olma veya olmama kararım ızı verirken bu tür dışsallıkları hesaba katmayız. Buna rağmen bu dışsallıklar mevcuttur. Aşıların dışsallıklarını çalışan araştırmalar oldukça büyük et­ kileri raporlamaktalar-2. Örneğin, bazı durumlarda, grip aşısı olmanızın dışsal etkisi 1 ,5 enfeksiyon kadar yüksek olabilir. Her yıl yaklaşık olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin nüfusu­ nun yüzde 1 O 20 arasının grip ile karşılaştığı verildiğinde, -



204



Bölüm 9 1 Dışsallıklar ve Kamu Mallan



bu tahmin grip aşısı programlarının olası değerini ortaya çıkarmaktadır. Eğer yarattığınız dışsallıkların hesaba katmanın önem li ol­ duğu düşünürseniz, bir dahaki sefere kendi özel yarar ve ma­ liyetlerinizi karşılaştırırken, aşı olmamanızın diğerleri için 1 ,5 daha fazla enfeksiyon yarattığını hatırlayın . Bu bağlamda, iğneden kaçmakla nüfusun diğer bölümüne ki aşılanmış olan bazılarına bile, büyük bir dışsallık yüklemiş oluyorsunuz!



Tekrarlarsak, dara kaybını gösteren üçgen şeklindeki okun toplumun tercih ettiği yönü işaret ettiğini göreceksiniz.



Parasal Dışsallıklar



Parasal dışsallık Piyasadaki işlemlerin diğer i nsanları sadece piyasa fiyatı aracılığıyla etkilediğinde ortaya çıkar.



B u bölümü okurken her piyasa eyleminin dışsallığı olduğunu düşünebilirsiniz. Örneğin, milyonlarca yeni tüketici iPod almaya karar verirse, piyasa talebi sağ yöne doğru kayacak ve fiyat artacaktır. Eğer iPod almayı planlıyorduysanız, bu tüketiciler size olumsuz dışsal­ lık yüklediler! Sezgileriniz iyi. Her piyasanın en azından kısa vade de bu tür dışsallıkları vardır. An­ cak ekonomistler, bu dışsallıkların daha önce yukarıda verilen örneklerdeki dışsallıklar­ dan farklı olduklarını düşünürler. Biraz önce öğrendiğimiz bu iki dışsallık tipinin farklı sonuçları vardır -piyasayı etkinsiz kılarlar. Nedenini aşağıda görebilisiniz. Bir malı daha fazla insanın satın almasından dolayı, diğer insanlar üzerinden oluşan negatif piyasa etkisine parasal dışsallık denilmektedir. Parasal dışsallıklar piyasadaki i şlemler diğer insanları etkilediğinde, fakat bu etki piyasa fiyatı aracılığı ile taşındığında oluşmaktadır. Parasal dışsallıklların bu tanımlayıcı özelliği - sadece piyasa fiyatı ara­ cılığı ile oluşmaları - oldukça önemlidir. Bu parasal dışsallıkların piyasada etkinsizlik yaratmaması anlamına gelmektedir. Nedenini aşağıda bulabilirsiniz Olumsuz ve olumlu dışsallıkların "yanlış" denge miktarlarına sebep verdiklerini hatır­ layalım. Bunun nedeni piyasa fiyatına yansımayan dışsal yarar ve maliyet yaratmalarıdır. Parasal dışsallıklar bu etkileri yaratmazlar. B unun nedeni tam olarak bu dışsallıkların et­ kilerinin piyasa fiyatı içerisine tamamıyla gömülmesidir, piyasa fiyatı piyasa işlemlerinin toplum genelindeki etkilerini doğru olarak yansıtır. Parasal dışsallıkların etkin piyasalar için gerekli olduğunu söyleyebilirsiniz çünkü mallar daha çok veya az kıt oldukça fiyat­ ları değişmelidir. Olumsuz ve olumlu dışsallıklar, kirlilik ve eğitim gibi, piyasa etkinsiz­ liğine neden olur çünkü mallar ya daha fazla ya da daha az üretilir ve tüketilirler.



9.2 D1şsalhklara Özel Kesimin Bulduğu Çözümler Dışsallıklar mevcutken, piyasa çıktısı etkin değildir. Önceki bölümde bulunan Şekil 9.3 ve 9.5 dışsallıklar hesaba katılmadığındaki etkinsizlikleri göstermektedir. Kavramsal olarak şu iki önemli noktayı göstermektedir:



1. Olumsuz dışsallıklar mevcutken, serbest piyasalar daha fazla üretir ve tüketir. 2. Olumlu dışsallıklar mevcutken, serbest piyasalar daha az üretir ve tüketir. Eğer, olumsuz dışsallıklar söz konusu iken, daha fazla mal üretiliyorsa ve olumlu dışsallık­ lar söz konusu iken daha az mal üretiliyor ise, o zaman toplum etkin çıktıya nasıl ulaşu? Birkaç olasılık ortaya çıkmaktadır -bazı çözümler, özel şahısların kendi aralarında çözüm­ lemelerini içerirken diğerleri devletin müdahalesini içermektedir. Dışsallıklara karşı geliştirilen, ister özel isterse devlet eliyle olsun, birçok çözümü ortak bir tema altında birleştiren temel ilke dışsallık/ann içselleştirilmesidir. B ireyler ve şirketler eylemlerinin tüm maliyetlerini, bazı kamu ve özel teşvikler nedeniyle, hesaba kattıkları Bir ekonomik birim, eylemlerinden kaynaklanan tüm maliyet ve yararları hesaba katıyor ise, dışsallıkları içselleştiriyordur.



zaman, ekonomistler bu aktörlerin dışsallıkları içselleştirdiklerini söyler. Dışsal etkiler içselleştirildiği zaman, genel sonuç, piyasa dengesinin daha yüksel sosyal refah seviyesine doğru hareket etmesidir. Dışsallığın içselleştirilmesinin nasıl gerçekleştiğini anlamak için, tonlarca zehirli mad­ deyi su yollarına atan ve bu şekilde yöresel balıkçıları kötü yönde etkileyen bir elektrik üretim santralinin senaryosunu ele alacağız. Kendinizi şehrin belediye başkanı yerine ko­ yun ve eğer balıkçılar sanıralin salırolarını azaltınası için feryat edip yardırnınızı i sterse ne yapardınız düşünün. İlk düşünceniz, eğer su yollarını kirletmeye karşı bir kanun var ise, şehri kirletme ile ilgili kuralları kontrol etmek olabilir.



Diyelim ki bunu yaptınız, bu tür bir düzenleme



Bölüm 9.2 1 Dışsalilkiara Özel Kesimin Bulduğu Çözümler



205



bulamadınız -santral hiç bir şey ödemeden, bedava, kirletme hakkına sahip. Böylelikle, gerçekte, s antralin kirletmeye hakkı var. Şaşırtıcı !







B ir sonraki düşünceniz santralİ ilgilendiren yeni düzenlernelerin oluşturulmasını sağla­ yacak kanunlar kabul etmek olabilir. Gerçek yaşantıda, özel kurumlar değişimi uzun yıllar etkiledilerse de, devletin değişirnin yegane kaynağı olduğu yanlış algısı nedeni ile bu dü­



şünce bir çok insanın ilk içgüdüsüdür. Dışsallık problemleri üzerine özel çözümler genel­



likle tarafların birbirleri ile görüşmesini veya sosyal yaptırım mekanizmalarının olmasını gerektirir. Pazarlığın nasıl çalışacağını görelim.



9



Özel Kesimin Bulduğu Çözümler: Pazarlık Pazarlığın nasıl çalıştığını anlamak için elektrik santrali ve balıkçılar örneği ile devam ede­ ceğiz. Diyelim ki, elektrik santralinin attığı zehirli maddeleri hertaraf eden yıkayıcı kuleyi (suyu ve havayı ekasisteme vermeden temizleyen teknoloji ) alıp, kullanabileceğini keşfet­ tiniz. Öte yandan, yıkayıcı kuleler alım ve kullanım açısından pahalı. Gelecek on yıl için gerekli yıkayıcı kule maliyeti en iyi durumda 5 milyon $. Bununla birlikte, elektrik santrali kirletme hakkına kanunen sahip olduğu için, pahalı ekipmanları kurmak zorunda değil. B alıkçılar ise eşitliğin öteki yanında bulunmakta. B alıkçıların uzmanları ise, bir­ kaç yıl içerisinde tüm balıkçılık sektörünün bitmesine neden olabilecek tehlikeli sevi­ yelerde kirliliğe ulaşıldığını söylemekte. Ek olarak, bu uzmanlar elektrik santralinin her hafta su yollarına tonlarca zehirli madde atmasından dolayı asıl suçlunun santral olduğunu söylemekte. B alıkçılar eğer elektrik santralini yıkama kulesi kurmaya ikna edebilirse gelecek on yıl içerisinde yaklaşık olarak 7 milyon $ yarar sağlayacakları sonucuna ulaşırlar. Bu durumda, eğer balıkçılar ve elektrik santralİ iletişim kurmazlar ise sonuç ne olur?



Kendi haline bırakıldığında, elektrik santrali açıkça yıkayıcı kuleye 5 milyon



$ harcamak ile ilgilenmemektedir. Çünkü bu alımdan kazançlı çıkmamaktadır. Göre­ bildiğiniz gibi, piyasa çıktısı etkin değil, çünkü toplam refah arttırılabilirdi. Aslında, masa üstünde kalan miktar 2 milyon $ (7 milyon $



-



5 milyon $). Sekizinci bölümden



bunu ticaretten elde edilen kazanç olarak düşünebileceğinizi hatırlayabilirsiniz. B öyleyse, bu, elektrik santralinin ne istiyor ise yaparak, yasal hakkı olduğu için kirliliği aynı seviyede devam ettireceği anlamına mı gelmektedir? Ekonomistler bu durumu çözmek için yardımcı olabilirler mi? Görünen o ki, ekonomi bu alanda önemli bir rol oynamaktadır. Yasal haklar karanınıza yön vermek zorunda değildir; özel pazarlık da çözüm ge­ tirebilir. B undan nasıl bu kadar emin olabiliriz? Yıkama kulesini kurmanın ve kullan­ manın elektrik santraline maliyetinin 5 milyon $ olduğunu, balıkçıların su yollarından kirliliği atmak için 7 milyon $ ödemek isteyeceklerini biliyorsunuz . B undan dolayı, balıkçıların 5 milyon $ ile 7 milyon $ arasında bir bedeli elektrik santraline verebile­ cekleri ve elektrik santralinin yıkama kulesini kurup i şletebileceği bir anlaşma yapıla­ caktır. B urada net olmayan, anlaşmanın 5-7 milyon $ fiyat aralığında nerede olacağıdır (Sekizinci bölümde gözlendiği gibi mümkün olan ticaret hadleri aralığı). Ş imdi, karşıt durumu ele alalım; yerel kurallara bakıldığında, kanunun elektrik üre­ ten santralİn su yollarını kirletmenin karşısında olduğunu bulmuş olun. Elektrik santra­ lini kurallara uymadığı hakkında bilgilendirirdiniz. Eğer, o noktada, santral üretimini durdurmayı seçmezse, yıkayıcı kuleyi kurardı, böylelikle su kirliliğini azaltırdı. Dikkate değer sonuç, kanun elektrik santralinin kirletmesine izin verse de vermese de, ekonomik olarak etkin sonuç her iki yoldan da elde edilir; yani, elektrik santrali yıkayıcı kuleyi kurar ve kullanır çünkü kirliliği temizlemek en yüksek sosyal değeri Bir mülkiyet hakkı bir kimseye bir mülk ya da kaynağın sahipliğin i verir. Coase Teoremi, taraflar arasında yapılacak pazarlığın, kaynakların etkin bir şekilde dağıtılmasını sağlayacağını söyler. 206



sağlar.



Coase Teoremi Bu anlayış -hangi tarafın yasal mülkiyet hakkına (mülk veya kaynak sahipliği) sahip ol­ masından bağımsız, pazarlığın sosyal açıdan etkin sonuca ulaşılmasını sağlaması- Nobel ödüllü ekonomist Ronald Coase'ın isrnine ithafen Coase Teoremi olarak adlandırılır.



Bölüm 9 1 Dışsal l ı klar ve Kamu Malları



Teoremin sonuçları güçlüdür: özel aktörler arasındaki pazarlık



Coase teoreminin nihai sonucu . . . d ışsallık problemini çözmek için devletin müdahalesinin gerekli olmadığıdır - aktörler kendi aralarında pazarlık yaparak problemi çözebilir.



etkin kaynak dağılımına neden olacaktır.



Bu, mülkiyet hakkına



en fazla değer veren kişinin sahiplenmesi anlamına gelmektedir. Coase teoreminin nihai sonucu, devletin müdahalesinin dış­ sallık problemini çözmek için gerekli olmamasıdır ki aktörler arasındaki pazarlık çözüm getirebilir. Başlangıçta mülkiyet hak­ kının kimde olduğundan bağımsız olarak etkin sonuca ulaşınarmza rağmen, mülkiyet hakkının başlangıçta kime ait olduğu bu konu ile ilgisiz değildir. Bu ilgi ise başlangıçtaki mülkiyet hakkı dağılımının artığın dağıtımının önemli belirleyicilerinden biri ol­ masından kaynaklanmaktadır.



Bunları söyledikten sonra, aşağıdaki sebeplerden dolayı özel çözümlere fazla güvenme­ memiz gerektiğini belirtmeliyiz:



1.



ilişkili tarafların -dışsallığı yaratanların ve dışsallıktan zarar görenlerin- ekonomik bakımdan pazarlık yapabiliyor olmaları önemli bir varsayımdır.



Bu, pazarlık ile



ilişkili işlem maliyetlerinin çok yüksek olmadığı sürece, etkin ekonomik sonuca ulaşılabileceği anlamına gelmektedir.



2.



Mülkiyet hakkının açık şekilde tanımlı olup olmadığı önemlidir; birçok durumda, kanunlar mülkiyet hakkına kimin sahip olduğunu açıkça söylemez .



3.



Pazarlık masasının her iki tarafında bulunan ekonomik birimlerin sayısı önemlidir.



Az sayıda etkilenmiş kişiler arasındaki pazarlığın etkin sonuca ulaştırdığını varsay­ mak yeterince kolaydır.



Daha zor olan, diyelim ki, elektrik santrali ile etkilenen



1 00.000 balıkçının arasındaki pazarlığın nasıl olacağını görmektir. Bu duruma uygulanan Coase teoremi, ister santral mülkiyet hakkına sahip olsun isterse



1 00.000 balıkçı temiz su kullanma hakkına sahip olsun, nihai sonucun su kalitesinde etkin 1 00.000 balıkçı



miktar olacağını söylerdi. Eğer santral kirletme hakkına sahipse, o zaman



santrale atıklarını azalıması için ödemenin nasıl yapılacağını koordine etmek zorundadır. Eğer balıkçılar temiz su kullanma hakkına sahiplerse, o zaman santral kirletmeye devam edebilmek için Onlara ödeme yapmak zorundadır ki eğer bu etkin çözüm ise. Uygulamada,



1 00.000 ba­



lıkçının santral ile bir şekilde müsaade edilebilir atık seviyesi hakkında pazarlık yapması ve tazminatı kimin alacağı zor bir konudur. Öyleyse, devletin kuralı dışsallık problemine cevap verınede en etkin yol olabilir. Bu pazarlık ile ilişkili



i şlem maliyetleri ekonomik bir a lışverişi gerçekleştirmenin maliyetleridir.



işlem maliyetlerinin



çok yüksek olması nedeniyle olabilir. Böyle­



likle, mülkiyet hakları mükemmel bir biçimde belidendiği zaman bile, pazarlığın maliyeti -ekonomik alışverişi gerçekleştirebiirnek ile ilgili işlem maliyetleri- bu tür bir anlaşmanın oluşmasına müsaade etmeyecek kadar yüksek olabilir. Bu işlem maliyetleri, sadece yasal ücretler ve zamanınız gibi direk maliyetleıi değil, bir de garip bir duru­ mun maliyetini içerir: yan komşunuz ile komşunuzun köpeğinin sizin bahçenizi ne kadar kirleteceği konusunda anlaşmak zor olabilir. Bunu aklırnızda tutarak, dışsallıklar kaynaklı piyasa aksaklıklarını çözmede ikinci en popüler özel yönteme dönüyoruz.



Özel Kesimin Bulduğu Çözümler: Doğru Olanı Yapmak Yandaki logo size tanıdık geliyor mu? Eğer bunu mutfağınızdaki elekt­



rikli aletlerin üzerinde, bilgisayarınızda veya pencerelerinizin üzerinde



gördüyseniz, eneıji etkin ürünleri onaylamışsımzdır.



ENERGY STAR



prograrnı Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı ile Eneıji Bakarılığı ortak prograrnıdır.



ENERGY STAR gönüllülük esasına da­



yalı, sera gazı salımiarım azaltmak için eneıji etkin ürünleri belirlemek ve teşvik etmek için dizayn edilmiş etiketierne programıdır.



E N E RGY STAR Energy Star ürünleri al ıyor musunuz?



ENERGY



STAR ile ilk etiketlenen ürünler bilgisayarlar ve monitörlerdi. Program



şu anda, ana elektrikli aletleri, ofis ekipmanlarım, aydırılatma ve evlerde kullanılan elektronik aletleri içeren,



60 farklı ürün kategorisi içermektedir.



Bugün, bir iş yerine girdiğinizde bu etiketleri h�men hemen hiç kaçırma­ dan görebilirsiniz.



Bölüm 9.2



Dışsallıklara Özel Kesimin Bulduğu Çözümler



207



4



ENERGY STAR programı bu ürünler için finansal teşviklerin bulunmasından (elektrik maliyetini düşüren ve potansiyel vergi tasarrufu sağlayan) ve sosyal yaptının içermesinden dolayı başarılı olmaktadır. Sosyal yaptırım bize "yeşil ürünler" hakkında bilgi verir ve "doğru olanı yapmamız" ve bu ürünleri satın almamızı söyleyen ahlaki kuralları çalıştım. İnsanların ENERGY STAR ürünlerini almalarını gerektiren resmi devlet düzenlemeleri yoktur, fakat 1 992'den bu yana programdaki hatırı sayılır büyüme, insanlan çevre için kendi payiarına düşenleri yapmaya çalışmalarına motive etmenin gücünün bir kanıtıdır. Ekonomi dilinde, bir insanın kendi üzerine düşeni yapması ahlaki kuralı dışsallıkların içselleştirilmesi dir. B iraz düşünecek olursanız, sosyal yaptırım mekanizmalarının tüm çevremizde çalış­ tığını ve dışsallıkları hesaba katmarmza yardımcı olduklarını fark edersiniz. Örneğin, bu bölümün ilerleyen kısırnlarında Sierra Club gibi özel organizasyonların çevreyi korumada oldukça başarılı olduklarını öğreneceğiz. Hassas bir noktaya değinirsek, Disney World'de ulaşım için sırada beklerken veya bir süper markette kasa sırasında beklerken, insanların çok nadir olarak "kaynak yaptıklarını" gözleriz. Bu eylemden insanlar sıkı finansal ceza olduğu için değil, hareketlerine bu kabalığın maliyetini ödeyen insanlar tarafından razı gelinmeyeceği için kaçınırlar. Sosyal olarak yüklenen maliyet, sıraya kaynama miktarının düşmesine ve toplumun net yararının artmasına neden olur. Utanma, suçluluk duygusu ve herkesin önünde kınanmak etkili sosyal yaptının mekanizmalarıdır. Özellikle, tüm bu sos­ yal kontroller diğer bireyleri etkileyen olumsuz dışsallıkların içselleştiıilmesinde yardımcı olarak bu davranışların daha az oluşmasına neden olurlar. Özel çözümler oldukça etkili olmalarına rağmen, işe yaramadıkları durumlarda, doğ­ rudan devlet müdahaleleri gerekli olabilir. Bu tür çözümler genellikle üretimi sınırlamak, vergilendirmek veya üretim için izin belgesi kullanımını zorunlu kılama şeklindedir. Şimdi, dışsallıklara devletin bulduğu çözüm örneklerini ele alalım.



9.3 D1şsalhklara Devletin Bulduğu Çözüm ler Piyasaların aksadığı veya en azından Şekil 9. 1 ve 9.4'de gösterilen ideal rekabetçi piyasa sonucuna göre yetersiz kaldığı bir çok farklı durum vardır. Ne zaman piyasalar aksaksa politika yapıcılarının şu soruyu ele alması gerekmektedir: Devlet piyasanın sonucundan daha etkin bir sonuç ortaya koyabilir mi? Sonuçlar üzerinde pazarlık yapmayı ve sosyal yaptırım mekanizmaianna dayanınayı içeren, dışsallık problemine cevap verebilen önemli olası özel çözümler vardır. Fakat bu çözümler aynı zamanda bazı durumlarda yetersiz kalır. Devletin dışsallıklara cevabı iki ana yoldan olmaktadır:



1. Komuta ve kontrol politikaları; bu politikalarla devlet kaynak dağılımını doğrudan düzenler



2. Piyasa tabanlı politikalar; bu politikalarla devlet, özel organizasyonların dışsallık­ ları içselleştirmeleri için teşvikler sağlar. Elektrik santralinin kirlilik attığı duruma geri dönelim. Farz edelim ki bu santral komşu eyalette milyonlarca hanehalkını etkileyen kirJeteni havaya salıyor olsun. Bu durumda maliyetler özel pazarlıkları imkansız kılacak şekilde karmaşıktır. Kendinizi federal sevi­ yede düzenleme yapan görevlinin yerine koyun ve hava kirliliğini azaltınanızın toplumun yararına olduğundan emin olduğunuz bir durumda ne yapacağınızı düşünün. Kendinizi, şimdi daha detaylı inceleyeceğimiz, biraz yukarıda listelediğirniz iki ana yaklaşımı kulla­ nırken bulabilirsiniz.



Devletin Bulduğu Çözümler: Komuta-ve-Kontrol Politikaları



Komuta ve kontrol düzenlemeleri ya üretim miktarını doğrudan kısıtlar, ya da belli teknolojilerin kullanımını şart koşar. 208



Eğer salımiarı azaltmak topluma faydalı ise, o zaman MPiyasa > Moplimaı olduğunu ve üretilen miktarı (böylelikle kirletenleri) azaltına yaklaşımının doğru yönde bir adım olduğunu fark edersiniz . Bu problemi çözmede sıkça kullanılan yaklaşım komuta ve kontrol düzenlemelerinin kullanımıdır. Komuta ve kontrol düzenlemeleri ya üretim miktarını doğrudan kısıtlar, ya da belli teknoloj ilerin kullanımını şart koşar.



Bölüm 9 1 D ışsallıkla r ve Kamu Mallar ı



Önceleri kullanılan çevresel düzenlernelerin bir çoğu ki temiz suların işaretleurnesi ve 1 970lerin temiz havanın korunmasını sağlayan kanunları içerir, komuta ve kontrol düzenlemeleridiL Bu durunda, devlet kirletenlerden hali hazırda mevcut olan en iyi teknolojiyi kullanmalarını ister. Örneğin, Temiz Hava Yasası (Clean Air Act) fabri­ kalar üretime devam etmek istiyorlarsa, her birinin kuracağı teknoloj i tiplerini tam olarak tanımlar ve bu teknoloj iterin kullanımlarını zorunlu kılar. B enzer düzenlemeler Temiz Hava Yasasındaki Değişiklikler'de (Clean Air Act Amendments) de mevcuttur. Örneğin, 1 97 7 yılının Temiz Hava Yasasındaki Değişikliklerin atında kirleten yeni fab­ rikalar belirli teknoloj i leri kullanmak zorundaydı. Tahmin edebileceğiniz gibi, kirleticileri düzenleme ve denetlemenin birçok yolu var ve komuta ve kontrol tekniği kirliliği azaltmak için en etkin yol olmayabilir. B u tür düzenleyici yöntem genel olarak üreticilerin kirliliği azaltan yollardan maliyet açı­ sından daha etkili olanları bulması için az sayıda teşvik sağlamaktadır. Bunun olma­ sının nedeni düzenleyicilerin dikkatlerinin yanlış amaca yöneltmesictir ki bu yöntem üreticinin belirli teknolojiyi kullanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu üreticileri direktif altında belirlenen teknolojileri daha etkin kullanma yöntemleri bulmaya itmektedir. Üreticileri direktif altında belirlenmiş teknolojileri daha ucuza kullanmaya teşvik et­ mek yerine, düzenleyici kurumun üreticileri maliyet açısından en etkili teknoloj ileri bulmaya ve geli ştirmeye teşvik etmelidir.



Devletin Bulduğu Çözümler: Piyasa-Tabanlı Yaklaşımlar Piyasa tabanlı düzenleyici yaklaşım, piyasa güçlerini çalışır hale getirerek dışsallıkları içselleştirir.



Etkin düzenlemeler ile ilgileniyorsanız, komuta ve kontrol yaklaşınuru kullanmamaya karar verirsiniz ve piyasa tabanlı düzenleyici yaklaşırnlara yönelirsiniz. Piyasa tabanlı düzenleyici yaklaşım, piyasa güçlerini çalışır hale getirerek dışsallıkları içselleştirir. B u elektrik santralİ için n e anlama gelmektedir? Piyasa tabanl ı yaklaşım ile kirliliği azaltmak için kullanılacak yöntemin seçimi kirletenin kendisine, elektrik santraline, bırakılmaktadır. Böylelikle, kirliliği azaltıcı yeni yöntemler geliştirmek için komuta ve kontrol yaklaşımına göre daha fazla teşvik bulunmaktadır.



Düzeltici Vergiler ve Teşvikler



Pigoucu vergi ya da düzeltici vergi o lumsuz dışsallık üreten bireylerin üretim miktarlarını sosyal açıdan optimal seviyeye indirmelerini sağlamak üzere tasarlanmıştır.



Pigoucu subvansiyonlar ya da düzeltici sübvansiyonlar olumlu dışsallığa neden olan birimlerin üretimlerini sosyal açıdan optimal seviyeye yükseltmek için tasarlanmıştır.



Dışsallıklara yaklaşımda en öne çıkan piyasa tabanlı çözümler düze/tici vergiler ve teş­ viklerdir. Yerel elektrik santrali konusuna geri dönelim. Olumsuz dışsallık yarattığı için, santralin üretimi arzu edilenden fazladır. B u nedenle, üretilen elektrik miktarını etkin miktara doğru hareket ettirdiği için, elektrik santralinin üretimini azaltmak istersiniz. B unu santralin üretimi üzerine koyduğunuz vergi ile yapabilirsiniz. Bu tür vergiler, bu vergilerin nasıl çalıştığını ilk açıklayan ekonomist Arthur Pigou 'dan sonra düzeltici vergiler veya Pigoucu vergi olarak adlandırılır. Pigoucu vergi ya da düzeltici vergi, olumsuz dışsallık üreten aktörlerin üretim miktarlarını sosyal açıdan optimal seviyeye indirmelerini sağlamak üzere tasarlanmıştır. B ir dışsallığın olduğunu anladığınızda, ne yapmalısınız? İlk adımınız marj inal dışsal maliyeti hesaplamak olmalıdır. Ekonomistler bu tür maliyetierin hesaplanmasında poli­ tika yapıcılara yardımcı olacak araçlar geli ştirmişlerdir ve aşağıdaki "Bırakalım Veriler Konuşsun" kutusunda bir örneği tartışıyoruz. Bu durumda, politika yapıcılarının marji­ nal dışsal maliyeti Şekil 9 . 6 da verildiği gibi tahmin ettiklerini varsayalım. Bir sonraki adım bu miktardaki düzeltici vergiyi denge miktarını sosyal açıdan optimal miktara indirmek için uygulamaktır. Yani, Şekil 9.6 'da olduğu gibi marjinal dışsal maliyete eşit birim başına vergıyı, birim başına 0, 1 0 $ olarak uygularsınız. Vergi miktarı, A ve MSM arasındaki mesafeye eşit olduğu için, santral karını eniyileyen, Mo uınaı miktarına eşit, çıktı miktarını seçer. p Başka bir açıdan bakarsak, Pigoucu vergi, her bir fabrikanın üretim seçimleri yaparken dışsallığı hesaba kattığı MSM eğrisine eş fiili bir arz eğrisi yaratır. Üreticiler düzeltici vergiyi üretim kararları alırken hesaba kattıkları için, dışsallığı ele almış olurlar. Böy­ lelikle, vergi bireylerin ve toplumun çıkarlarını uyumlaştırır. Gerçekten, düzeltici vergi kirlilik dışsallığını içselleştirir. Bu ise etkin piyasa dengesinin oluşmasını sağlar. Olumsuz dışsallıklara uygulanan mantığın benzeri olumlu dışsallığa uygulanır: dev­ let dışsallığı içselleştirecek düzeltici teşvikler ya da Pigoucu sübvansiyonlar (teş­ vikler) kullanabilir. Düzeltici sübvansiyonlar, veya Pigoucu sübvansiyonlar, olumlu dışsallığa neden olan birimlerin üretimlerini sosyal açıdan optimal seviyeye yükseltmek Bölüm 9.3 1 Dışsallıklara Devletin Bulduğu Çözümler



209



Şekil 9 .6 Pigoucu Verginin Etkisi Sosyal plancı olarak, d ışsa l l ı kları içselleştirme­ lisiniz . Çözümlerden biri, piyasa m i ktarında o l u msuz dışsa l l ı ğ ı n marjinal ma l iyeti ne eşit seviyede, her bir birim üretimi vergilemektir. Bu tür bir vergi daha etki n son uç yaratarak d ışsa l l ı ğ ı n içsel leşti rilmesine m üsaade eder



F iyat ($/KWh)



$0.40 MSM



0.35 0.30 0.25



Marjinal dışsal maliyet = üreticiler üzerine konan vergi



0.20 0.1 5 0.1 0 0.05



T



ı 00 200 300 400 soo 600 700 800 Moptimaı Mpiyasa



Miktar (Milyar kWh)



için tasarlanırlar. Olumlu dışsallık durumunda dışsallığın yaratığı etkiyi düzeltmek için sübvansiyon (teşvik) kullanılır. Şekil 9.7 'de gösterilen eğitim ile ilgili duruma geri dönelim. Bu durumda ne yapardı­ nız? Olumsuz dışsallık durumunda olduğu gibi, ilk adım olarak eğitimin marj inal sosyal yararını hesaplamanız gerekmektedir. Bunu yaptıktan sonraki adırnınız ise, piyasa çıktı­ sında miktarını hesapladığınız marj inal sosyal yarar miktarı kadar düzeltici sübvansiyon uygulamak ve böylelikle denge miktarını arttırarak sosyal optimuma ulaşmaktır. Yani , Şekil 9.7 'de gösterildiği gibi, yıllık 20.000 $ olan marjinal sosyal yarara eşit birim sübvansiyon uygularsınız. Bu T ve MSY arasındaki farktır. Tekrarlanırsa, sübvan­ siyon seviyesi bu farka eşit olduğu için, bireyler sosyal açıdan etkin eğitim miktarını, Mo ıimaı seçmek i ster. Bu şekilde, Pigoucu sübvansiyon, bireylerin eğitim kararlarını ve­ p rirken dışsallığı göz önünde bulundurmalarını sağlayan MSY eğrisine eş fiili talep eğrisi







BIRAKALlM VERiLER KONUŞSUN



Dışsa l l ı kları Nasıl Değerleriz? Pol itika yapıcı larının karşı laştığı önemli zorluklardan biri bir eylemin d ışsa l mal iyet ve yararlarını tahmin etmekte­ d i r. Örneğin, yerel elektrik santralinden kaynaklanan hava kirl i l iği d u ru m unda, politika yapıcıları düşük hava kal itesi­ nin mal iyetini nasıl bilirler? Bir yaklaşım, piyasada a l ı n ı p satı lan m a l ların fiyatlarının hava kirl i liği nden n a s ı l etki len­ diğini incelemektir. Ekonom ist Kenneth Clay ve Michale G reenstone 1 970 yılının Temiz Hava Yasası'ndan sonra çe­ şitli tipte hava kirletenlerini tem izlemenin değerini hesap­ lamak için aynen bunu yaptılar. 3 1 970 yıl ından önce, hava kirl i l iği ile i l g i l i federal seviyede düzenlemeler çok azd ı ve bu konu eyalet seviyesindeki kanun yapıcıların ajan­ dasında çok önemli bir yerde değ i l d i . Bunun sonucunda, birçok i lçe fabrikaların atıkları i l e i l g i l i hiçbir düzenlemeye uymadan üretim yapmalarına izin verdi, kirl i l ik çok yüksek seviyelere ulaştı. Öze l l ikle, birçok şeh irleşmiş i lçede, ha­ vada asılı ka lan ki rleten miktarları ile ölçülen, hava kirliliği teh likeli seviyelere ulaşm ıştı . Temiz hava yasası, özell ikle beş teh likeli kirletici mad­ denin aşırı yüksek seviyesinin ne olduğunu tan ımlayan



21 O



Bölüm 9 1 Dışsallıklar ve Kamu Malları



yönergeler oluşturdu ve bu yönergelere göre, Envi ronmen­ ta l Protection Ageney (Çevre Koruma Ajansı) ve eyaletler, standartiara uymayan ilçelerde toplam havada asılı kalan parçacıkların miktarla rına kısıtlayıcı yaptırımlar uygulaya­ caklard ı . Bu 1 970 yılındaki bu kanunu takiben, kanunun uy­ gulanmasını güçlendiren 1 977 yılı yasa değişikliği (bu yasa değişikliği yeni yatırı mların sa l ı m larındaki artışın diğer i l çe­ lerde bululan eski kaynakların sal ı m larındaki azaltırnlar ile telafi edilmesini gerektiriyordul ile hava ka litesinde (toplam ası l ı parçacık ölçütü) iyileşmeler gerçekleşti. Clay ve Greenstone, Temiz Hava Yasasının uygulan ması ile hava kal itesinde iyileşmeler olan ilçelerde, ev fiyatlarının nasıl değiştiğini inceler. Orta lama ilçe geli rinde önemli de­ ğişiklik olmaz iken, ev fiyatlarında önemli artışlar olduğunu tespit eder. Sonuç olarak, Temiz Hava Yasasından dolayı ev değerlerindeki yaklaşık artışın 45 milyon $ olduğunu bulur. Politika ya pıcıları düzeltici vergi ve teşvikler üzerinde seçim yaparken bu tür tahminlerden seçimlerini yönlendirmesi için yardım a l ı rlar.



Şekil 9.7 Eğitim Piyasasında Pigoucu Sübvansiyonun Etkisi Pigoucu sübvansiyon ları kullanarak, devlet denge m i k­ tarı n ı arttırır. Bu sübvansiyon bizi daha etkin son uca doğru hareket ettirir.



Marjinal d ışsal yarar = tüketicilere verilen teşvik



Fiyat $80 (Bin)



70 60 so



40 30



MSY



20 10



T 10



20



30



40



so



60



70



80



yaratır. Daha uzun eğitime kararınızı verirken, dışsallığı ele alınanızın sebebi düzeltici sübvansiyonu hesaba katmanızdır. Böylelikle, sübvansiyon sizin ve toplumun çıkarlarını uyumlaştırmış olur. Gerçekte, düzeltici sübvansiyon olumlu dışsallığı içselleştirir. Bu ise etkin piyasa çıktısı ile sonuçlanır. Muhtemelen sizin de yakından bildiğiniz gibi, bu tür teşvikler pratikte sıklıkla kulla­ nılır. Federal devlet, anaokulu öncesi sınıflarından doktoraya kadar eğitime muazzam ölçüde teşvik vermektedir. Devlet teşviklerinin yaratıcı yapısı, devlet eğitiminin fonlan­ masından, üniversite düzeyinde verilen özel devlet burslarına ve yüksek miktarlarda ve­ rilen okul teşviklerine kadar uzanır. Bunların hepsi, devletin siz eğitim kararı verirken oluşan piyasa aksaklığını düzelterek, eğitimi özendirmeye çalışmasından ortaya çıkar.



CJl



BIRAKALlM VERiLER KON UŞSU N



Attı kça Öde: Tü keticiler de Ol umsuz Dışsa l l ı k Yaratı rlari Eğer oda arkadaşınız varsa, Pigoucu vergi uygulaması için mükemmel bir ortam bil iyorsunuz demektir: çöp. Özel­ likle, siz ve oda arkadaşlarınız oldukça fazla şey atıyor olabilirsiniz ve çöp kutunuz dolduğunda, çoğu zaman çöp torbas ı n ı d ı şarıdaki çöp konteyneri n e taşımak büyük bir iştir. Bazen oda a rkadaşların ız işin mal iyetin i tah m i n eder ve çöpün yığılmasına müsaade eder. Sonuçta yine de birinin çöpü atması gerekir ve bu davra­ n ışı teşvik edecek mükemmel bir mekanizma yoktur. Şehir­ lerin de benzer problemi vardır, ama daha da büyük ölçekte. Şöyle ki, insanlar tonlarca şey alırlar ve atarlar ve tüm bu çöplerin elden çıkarılması bedava değildir. Bu atıkların azaltıl­ masına çalışılması ve bu durumun maliyetli olması nedeni ile şehirlerde "Atıkça Öde " adlı vergi uygulanır. Bu programlar çerçevesinde insanlar attıkları her çöp torbası başına ufak bir ücret öder. Tabii ki, bu ücret, şehir için her bir çöp torbasını elden çıkarılmasının maliyeti ve teoride, şehirde insanların davranışlarının maliyetin i içselleştirmelerini sağlayan bir tür vergidir. "Atıkça Öde" programları Amerika Birleşik Devletleri'nin nüfusunun yüzde 1 O'unu oluşturan 43 eyalette bulunan 4.031 camiada uygulanmaktadır ve başarı lı bir sonuç alınarak



insanların attıkları çöpleri azaltmaktadır. Bir anket çalışması "Atıkça Öde" programının uygulanmasının hane halklarının çöplerini yılda bir ton azaltacağını göstermektedir4 Bu azalma kısmi olarak atıklardaki azalmadan, kısmen de geri dönüşümdeki artıştan gelmektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında, çöp üzerine konulan Pigoucu verginin Pigou'nun uzun zaman önce kuramlaştırdığı, düzeltici vergi ile tüketicilerin kararlarının sosyal açıdan optimal sonuca ulaşma­ sını, başardığını göstermektedir.



Bölüm 9.3 1 Dışsallıklara Devletin Bulduğu Çözümler



21 1



EVET DİYOR, 'MO HAYIR DİYOR, KARARSIZ VE 7.3 YATAGIN ALTINDA SAKLANMIŞ VATANDAŞLARIN MATEMATİKTE DAHA İYİ OLMALARI GEREKTİGİNİ SÖYLÜYOR.



Toparlandığında, dışsallıklar sosyal yarar ve maliyetler ile bi­ reysel yarar ve maliyetler arasında ayrışma ortaya çıkarmaktadır. Bu ayrışma, eğer serbest piyasa denge miktarı sosyal açıdan op­ timal denge miktarından farklılaşırsa, bir bozukluk (dara kaybı) yaratır. Düzeltici vergi ve teşvikler, birimlerin dışsanıklarını içsel­ leştirmelerine neden olabilir. Bu vergileri kullanarak, devlet vergi kazancı elde eder, fakat bu asıl amaç değildir. Daha ziyade, birey­ lerin çıkarları ile sosyal çıkarların uyumlaştınlmasım sağlamaya çalışmaktır. Bunu yapabilmek için, dışsallıkların tahminlerine da­ yanılır. Dışsallıkların maliyet ve yararlarının tahmin edilmesi eko­ nominin canlı bir araştırma alanıdır. Dışsallıkların dolar değerini nasıl tahmin edebilirsiniz?



B i l inçli yurttaşl ı k daha iyi politik sonuçlara ulaşılmasını sağ l a r.



9.4 Kamu Mallar• Midwest'den birçok insan, huni şeklinde şehirlerine dönerek yaklaşan bulutun habercisi, yüksek sesle çalan tomado sirenini bilir. Siren çalmaya başladığında, hiç klinse diğerlerinin sireni duymasım engelleyemez ve sireni duyan bir kişi diğerlerinin sireni duyabilmesini etki­ leyemez. Bu iki özellik -ruç kimsenin diğerlerinin tüketimini engelleyememesi ve bir kişinin tüketiminin diğer kişilerin tüketimini etkilememesi- kamu mallarını (kamusal mallar olarak da adlandınlabilmektedirler) diğer mallardan ayırır. Bu mallar şu ana kadar gördüğümüz özel mallardan farklıdır. Özel mallar alıcı ve satıcıların buluştuğu piyasada alımp satılır ve fiyat üzerinde anlaşma sağlanırsa, mülkiyetleri transfer edilir. Kamu mallarının doğasını anlamak için, özel mallar ile detaylı bir şekilde karşılaştır­ mak ve kıyaslamak faydalı olabilir. Bu iki mal türünü birbirinden ayrıştıran iki özellik bulunmaktadır: Dışlanamaz bir kamu, malı üretildiği zaman, üretildikleri anda kullanımından insanların hariç tutulmasının imkansız olduğu ma Idır. Tüketirnde rekabetsiz mal, bir birey tarafından tüketildiğinde diğer bireylerin tüketimini imkansız kılmayan maldır. Kamu malı, tüketiminde d ışlama yapı lamayan ve rekabet olmayan maldır.



1. Dışlanabilirlik: Özel mallar, satın alınmadıkları takdirde kişiler tarafından kullamının engellenebilmesi anlamına gelen, dışlanabilen mallardır. Kamu malları, üretildik­ leri anda kullarumlarından insanların hariç tutulamadığı anlamına gelen, dışlanamaz



mallardır. 2. Tüketirnde rekabet: Özel malların tüketiminde rekabet vardır ki bu malların aynı anda birden fazla kişi tarafından tüketilemeyeceği anlarmna gelir. Kamu malları tüketimlerinde rekabet olmayan -tüketimde rekabetsiz- mallardır. Bir bireyin tüketimi diğer bireyin tüketimini imkansız kılmaz. Özetlersek, özel malları, tüketimlerinde dışlama ve rekabet olan mallar ve kamu mallarını ise tüketirnlerinde dışlama yapılamayan ve rekabet olmayan mallar olarak tanımlayabiliriz. Düşünmemize yardımcı olması için tüketimlerinde dışlama yapma ve rekabet derece­ sine göre farklı mal gruplarını Şekil 9.8'de sunuyorıız. Şimdi şekildeki dört kategoriye daha detaylı bakalım. (1) Özel mallar, Şekil 9.8'de sol üst köşede gösterilen, hem tüketimlerinde yüksek se­ viyede dışlamanın yapılabildiği hem de tüketimlerinde yüksek seviyede rekabetin olduğu mallardır. Kitapçıda satın aldığınız S nickers şekerlemesini düşünelim: bir kere bu şekerle­ rneyi satın aldığınızda ve yediğinizde, hiçbir kişi bu şekerlerneyi satın alamaz ve yi yemez;



Ş ek il 9.8 Dört Tip Mal Mal lar şu iki özel l iğe göre g ruplandırılabilir: Tüketirnde dışlama ve tüketirnde re­ kabet. Tüketirnde d ışlama soldan sağa gidildiğinde aza l ı rken, tüketirnde rekabet yukarıdan aşağıya azalır.



21 2



Bölüm 9 1 Dışsallıklar ve Kam u Malları



Yüksek TOketimda Rekabet Düşük



Yüksek



Düşük



Özel Mallar



Ortak Kaynak Malları



(giyecek, yiyecek ve mobilya)



(balık, su, doğal ormanlar, piknikte paylaşılan yiyecekler)



Kulüp Malları



Kamu Malları



(kablolu televizyon, seyrettiğinde öde sistemi, Wi-Fi, müzik indirmeleri)



(milli savunma, erken uyarı sistemleri, doğa koruma programları)



Kulüp malları tüketirnde dışlamanın olduğu fakat rekabetin olmadığı mallardır.



Ortak kaynak malları, tüketiminde rekabet olan fakat dışlama yapılamayan mallardır.



Bedavacı sorunu, bir birey bir mal için ödeme yapmasa bile onu tüketebiliyorsa, ödeme yapmak için herhangi bir g üd üye sahip olmadığı ve ödeme yapmadığı zaman ortaya çıkar.



diğer kişileri sizin satın aldığınız bu şekerlerneyi satın almaktan dışlarnış oldunuz. Böylece, sizin tüketiminiz diğer bir kişinin bu şekerlerneyi tüketmesine engel oldu; gerçekte, sizin tüketiminiz diğer kişilerin alıp tüketebileceği Snickers şekerlemelerinin miktarında bire bir azalma yarattı. Piyasalarda aldığımız ve sattığırnız malların büyük bir bölümü bu özellik­ lere sahiptir ve bu nedenle, biz önceki bölümlerde talep ve arzı modellerken, üstü kapalı olarak, bu durumun geçerli olduğunu varsaydık. (2) Şekilde sol alt köşede, diğer bir kategoride, tüketirnde dışlamanın yüksek olduğu fakat tüketirnde rekabetin olmadığı malları bulabilirsiniz. Bu türü, tüketirnde dışlamarun olduğu fakat rekabetin olmadığı kulüp malları olarak adlandırırız. Ekonomistler bu mal­ ları sıklıkla "yapay kıtlığı olan" mallar olarak adlandırırlar. Örneğin, belki bu bölümü okuduktan sonra, kabiolu televizyonda en sevdiğiniz prograrnı izleyeceksiniz. Bunu yaparken, aynı prograrnı başkalarının seyredebilmesini etkilemeyeceksiniz. Dolayısıyla, kabiolu televizyon, birçok kişinin, birbirlerinin seyredebilmesini etkilemeyerek, eşanlı izlenebildiği için tüketirnde rekabetin olmadığı bir maldır. Bunula birlikte, eğer bireyler aldıkları hizmet için ödeme yapmazlar ise, kabiolu televizyonu seyretmekten dışlanabilirler. Böylelikle, kabiolu televizyon tüketiminde dışlamanın olduğu maldır. Kulüp malları, özel mal olarak satıldıklarında bir nevi açmaz oluşturur. Tüketirnlerinde rekabet olmadığı için, ek bir birimin arzınm marjinal maliyeti düşüktür (belki de sıfır), fakat genelde, kabiolu televizyon için tüm dünya çevresine kablo döşeme durumunda olduğu gibi, yüksek sabit maliyet ge­ rektirirler. Eğer marjinal maliyetten satılırlarsa, fırmalar yüksek sabit maliyetlerini hiçbir zaman karşılayamazlar. Oysa ki bu mallar için tüketicilerin ödeme arzusu çoğu zaman pozitiftir. Sonuç olarak, genellikle kulüp malları tam rekabetçi piyasalarda satışa sunulmazlar. (3) Sağ üst köşede, tüketiminde rekabet olan fakat dışlama yapılamayan, ortak kaynak malları gösterilmektedir. Örneğin, erişime açık bir göl tüm balıkçıların kullanımına mü­ saittir, fakat yakalanan balıkları diğer balıkçılar yakalayamayacaklardır ve kaynağın kul­ lanımında rekabet vardır. Benzer şekilde, piknikteyseniz, hamburgerler bittiğinde ne olur? İkinci seçeneğiniz olan sosisli sandviçe kalırsınız. Bu tür mallardan bölümün sonunda daha detaylı söz edeceğiz. (4) Farkı bir grup olan kamu malları, sol alt köşede yer almaktadır. Hatırlayalım, bu mallar tüketirnlerinde rekabet ve dışlama olmayan mallardır. Dünyanın iklim değişikli­ ğinden korunmasını düşünün. Dünya genelinde devletler zararlı sera gazlarının azaltılması için her yıl milyarlarca dolar harcamaktadır. İnsanlar bu tür prograrnlan destekleyen ver­ gilerini ödemeyi unutsalar da, devletler, bu kişilerin bu programlardan faydalanmalanna engel olamazlar. Yani, kabiolu televizyon tüketiminde dışlama olan bir mal iken, dünyanın konforlu ikliminden yararlanmak dışlama olamayan bir maldır. Milli savunma ve yerel uyan sistemleri her gün tükettiğimiz kamu maliarına verilebilecek diğer örneklerdir. Kamu malları, tüketicderin satın alırken değer teklifi görememesinden dolayı, piyasaların arzı için özel problemler teşkil eder. Nintendo DS alırken, 1 00 $'a satın aldığınızı bilirsiniz. Eğer Amerika Birleşik Devletleri 'ne milli savunma için 100 $ gönderseniz, karşılığında ne alıyorsunuz? Para gönderseniz de göndermeseniz de, Milli Savunma Bakanlığı tarafından ko­ runacaksınızdır. Sizin 1 00 $' ınız milli savunmanın başarılı veya başarısız olmasında önemli bir fark yaratmadığı için, 1 00 $ ' ı göndermeyeceksinizdir. 1 00 $' ıruzı Arnazon.com'a gönde­ rip Nintendo DS oyun sistemi almak varken, 1 00 $ ' ı neden devlete gönderesiniz ki? Bu örnek kamu mallarının etkin bir şekilde arz edilmesindeki ana problemi göstermektedir; bu malları tüketmek isteriz, ama bu mallar bir kere sunulduğunda tüketiminden dışlanma­ yacağırnızdan dolayı, bu mallar için ödeme yapmak istemeyiz. Bu herkes için böyledir. Bu nedenle, kamu malları, bedavacı sorunu çekmektedir. Eectavacılık sorunu; bir birey bir mal için ödeme yapmasa bile onu tüketebiliyorsa, ödeme yapmak için herhangi bir güdüye sahip olmadığı ve ödeme yapmadığı zaman ortaya çıkar. Bedavacılar, ya kendi haklarına düşenden daha fazlasını tüketirler, ya da malın maliyetinden kendi payianna düşenden daha az öderler. Bu dururnlar devlet müdahalesinin sosyal artığın arttırabildiği dururnlardır. Devlet sosyal artığı eniyilemek istiyorsa ne kadar kamu malı arz etmelidir? Bu malları arz etmenin diğer yolları var mıdır? Şimdi bu sorulara bakacağız.



Kamu Mallarının Devlet Tarafından Arz Edilmesi Kamu mallarını özel mallardan farklı kılan, tüketirnlerinde dışlama ve rekabetin olmama­ sıdır. Devlet kamu mallarının arzı için vergilendirme yapabileceğinden dolayı, bu malla­ rın tüketirnlerinde dışlama olmaması devletin müdahalesi için önemli bir fırsattır. Kamu mallarının sunulmasında standart maliyet-yarar mantığı uygulanır; devlet üretimi marjinal Bölüm 9.4 1 Kamu Malları



21 3



ll •



,



��



SEÇiM LERi M iZ VE SON UÇLARI ..



ı



i �rrnı li%�ooı �ç:t§ina$�. 'O® $ınııı:z-&ırı rııı'e Wa-rll4atkı w�irtmt?? ��ırı Ilii lmi i �ırı-ıı, �1-k�ııı 1Qı$ırA'Ilı 'tti.imünü�rup l�ırıa ika.i-kı ��ııak\ve-����ı-ırı@ii W·I �lği�l*trr. !Bue&­ · �ırı 4�i:Z�Fil� rpa�yı - $�'mı � $� if.J�/l FRP. =



Piyasadaki fiyatların en düşüğü olan "piyasa fiyatı"na bağlı olan piyasa talep eğrisi ile karşılaştırıldığında, bakiye talep eğrisi hem sizin hem de Rose Petal' ın fiyatıanna bağlıdır.



Yapabileceğinizin En iyisini Yapmak: Karınızı Ençoklamak için Nasıl Fiyatlandırmalısınız? Şimdi sizi bekleyen görev net: yukarıdaki talep yapısına göre satış yapacağınızı göz önünde bulundurarak kfu"ınızı ençoklayacak fiyatı seçmelisiniz. Nasıl başlamalısınız? Öncelikle maliyetierin belirlenmesi gerekir. Marjinal maliyetin sizin için de Rose Petal için de iş başı 30 $ olduğunu hatırlayın. Daha sonra sizin davranışınızın Rose Petal' ın davranışını nasıl etkileyeceğini anlama­ lısınız. B azı basit stratejilerle başlayalım. Siz fiyatı 50 $ olarak belirlemiş olun ve Rose Petal' ın fiyatı 45 $ olsun. Bu durumda ne olur? Sizin fiyatınız Rose Petal' ın fiyatından yüksek olduğundan, Rose Petal bütün işleri alacaktır ve 1 000 peyzaj işinin her birinde marjinal maliyetinin üzerine 1 5 $ kazanacaktır ( 1 5 $ 45 $ -30 $) . Bu bir Nash dengesi midir? 1 3 . Bölümden Nash dengesinin her oyuncunun diğerleri­ nin stratejilerine en iyi tepki olan bir strateji seçtiğinde gerçekleştiğini hatırlayın. Biraz düşününce bunun Nash dengesi olmadığını görebilirsiniz, çünkü Rose Petal ' ın fiyatı göz önünde bulundumlduğunda daha iyi yapabilirsiniz. Nasıl? Cevap 45 $'ın birazcık altında bir fiyat belirlemektir; böylece Rose Petal 'dan daha düşük fiyat belirlemiş olursunuz. Örneğin, eğer fiyatı 44 $ olarak belirlerseniz, Rose Petal'dan bütün piyasayı çalarsınız ve şimdi sizin şirketiniz kar eder - aslında, her işte marj inal maliyetinizin üzerine 1 4 $ daha kazanırsınız ( 1 4 $ 44 $ - 30 $). Bu durum Şekil 4. 1 3 'te gösterilmektedir. =



=



326



Bölüm 14 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



Şekil 1 4.3 Düello yapan Düopoller ve Fiyatiandırma Karşılığı Homojen ürünlü bir düopolde, fiyatı yüksek olan bir firma n ı n en iyi karşı l ı ğ ı , rakibin fiyatı marjinal maliyetin (şeki lde MM = 30 $ olarak gösteri l mektedir) üzerinde olduğu sürece fiyat kırmaktır. Dolayısıyla bu şeki lde sizin fiyatı n ız F0w = 50 $ i ken ve Rose Peta l ' ı n fiyatı FRP= 45 $ iken, fiyatı n ızı 50 $'dan F'ow = 44 $'e indirerek (satışınızı O'dan 1 000'e çıkartarak) karın ızı arttıra b i l i rsiniz.



• M M = 30



• MM = 30



FRP



• 4S$







'



Fow



• SO$







o SO$







4



ll



.. - - .. ..



•• 44$ 4S$



· F ow F RP



Fow



Bu durumu Rose Petal nasıl değerlendirmektedir? Fiyat marjinal maliyetin MM = 30 $ üzerinde olduğundan, Rose Petal bu durumu sizin Şekil 1 4. 3 ' ün üst bölümünü değerlen­ dirdiğiniz gibi değerlendirir. Dolayısıyla, bu bir Nash dengesi değildir-sizin fiyatiandırma davranışınız göz önünde bulundurulduğunda, Rose Petal daha iyisini yapabilir. Bunu yap­ mak için, sizden daha düşük bir fiyat seçer ve peyzaj işi başına 43 $ fiyat belirler. Bu fiyat­ Iandırma hamlesi Rose Petal 'ın bütün piyasayı sizden geri almasını sağlar. Şimdi bitmiş iş başına marjinal maliyetinin üzerine 13 $ kazanmaktadır. Bu fiyat kırma ne zaman sona erer? Başka bir deyişle, Nash dengesi nedir? Bu örneğin sonunda ne olacağını düşünecek olursak, fiyat kırmanın tek Nash dengesine ulaşana kadar devam edeceğini fark edersiniz: her iki fırma da fiyatı marjinal maliyete eşit belirler, yani peyzaj işi başı 30 $ alırlar. F0w = FRP = MM = 30 $ tek Nash dengesidir. Bu dengede, iki şirketin her biri piyasanın yansına hizmet verir, ve ikisi de marjinal maliyetlerinde satış yaptıklanndan sıfır ekonomik kar elde ederler. Kendinizi bunun Nash dengesi olduğuna ikna etmek için, bu firmaların ekonomik kar elde etmesini sağlayacak diğer stratej ilerin olup olmadığı sorusunu sormalısınız. Eğer yoksa, iki fırma da en iyi tepkilerini seçmiştir ve bir Nash dengesi bulmuşuzdur. Anahtar gözlem, Fow = FRP = MM durumundan başlayacak olursak, iki fırma da kiirını arttıramaz. Biraz daha yüksek bir fiyat belirlerseniz, hiçbir şey satmazsınız. Eğer fiyatı daha fazla dü­ şürürseniz, marjinal maliyetinizi karşılayamazsınız (Fow < MM = 30 $), dolayısıyla bu da iyi bir strateji değildir çünkü her peyzaj işinde para kaybedersiniz. Sizin firmanız da Rose Petal da tabi ki ekonomik kar elde etmek ister, ancak ikinizden biri fiyatı marj inal maliyetin yalnızca 1 peni üzerine çıkarttığında, diğeri bütün işleri alacaktır. Sonuç sizin için de Rose Petal için de en çok tercih edilen sonuç olmasa da, ikiniz de tek taraflı olarak fiyat değiş­ tirerek daha iyi bir duruma gelemezsiniz. Bu Nash dengesinin tanımıdır. (Bunun tek Nash dengesi olması da önceki paragraftaki başka hiçbir fiyat kombinasyonunun Nash dengesi olamayacağını gösteren argümandan kaynaklanmaktadır.) Demek ki homojen ürünlü oligopol modelinin şaşırtıcı bir sonucu vardır: bu modelde, firmalar pazar payı kazanabilmek için yoğun bir rekabete girerler. Aslında, piyasa sonucu tam rekabetçi bir endüstri ile aynıdır: dengede fiyat marjinal maliyete eşittir. Rekabet, herhangi bir firmanın fiyatını azcık düşürüp rakibinden bütün piyasayı çalabilmesinden kaynaklanmaktadır. Güçlü fiyat kırma teşviki iki fırmanın da fiyatlannı marjinal maliyete kadar düşürmesine neden olmaktadır. Bu model 1 3 . bölümde incelediğimiz tutuklular açmazı oyunu ile benzerlikler göster­ mektedir. Hem siz hem de Rose Petal, ikiniz de yüksek bir fiyat belideyince daha iyi du­ rumda olacak olmanıza rağmen, her ikinizin de düşük fiyatı seçmesi tek dengedir.



Farklılaştırılmış Ü rünlerle Oligopol Modeli Oligopol modellerini incelerken şimdiye kadar satıcıların homojen ürünleri satmak için rekabet ettiğini varsaydık. Ancak daha gerçekçi bir şekilde tanımlayacak olursak, bir endüstri genellikle benzer ancak homoj e n olmayan ürünler üreten firmalardan olu­ şur. Ürünler aynı endüstride olsa da bir B oeing yolcu uçağı Airbus ' ın aynıs ı değildir, Microsoft, N i ntendo ve Sony ' nin video oyun konsolları aynı değildir, American Airli­ nes ' taki bir uçuş Southwest' teki bir uçuşla aynı değildir. Ekonomistler ortak bir ürün Bölüm 1 4.2 1 Oligopol



327



4"



4.



4.



1



.5



tipinin farklı çeşitlerinin mevcut olduğu piyasayı farklılaştı­ rılmış ürün piyasası olarak adlandırırlar. B irkaç firma aynı olmayan ürünleri satıyorken, tüketicilerin ürünler arası ikame istekliliği hesaba katılır. Birkaç firma aynı olmayan ürünleri Dolayısıyla, bu homojen ürünler için farklı fiyatların olduğu satıyorken, tüketidierin ürünler arası durumda bir firmanın karşılaştığı "ya hep ya hiç" talep değildir. ikame istekliliği hesaba katılır. Farklılaştırılmış ürünlerle, tüketicilerin firmaların ürünlerini bir şekilde farklı gördüğünü varsayarız. Göreceğimiz üzere, farklı­ laştırılına satıcılara çok yardımcı olur. Yeni öğrendiğimiz gibi, ürünler homojenken fıyat kırma güdüsü o kadar yoğundur ki firmalar piyasa fiyatını marj inal maliyete kadar düşürür ve sıfır ekonomik kar elde eder­ ler. Ancak aşağıdaki örnekte göreceğimiz üzere, bu durum burada gerçekleşmeyecektiL Örneklemek için, iki büyük oyuncunun - Coca Cola ve Pepsi - olduğu meşrubat endüstrisini ele alalım. Pek çok tüketici, iki şirketin ürünlerinin benzer olduğunu dü­ şündüğünden, iki firmadan biri fıyatını düşürürse, diğer firmadan pazar payı kazanır. Ancak bu durumda firmaların ürünleri tam ikame değillerdir (homojen mallar değil­ lerdir), dolayısıyla fıyat düşüren şirket fiyatı diğer firmadan birazcık daha düşük diye bütün piyasayı almayacaktır. B az ı insanlar fiyatı yüksek olsa da rakip firmanın ürününü tercih edecektir. Bu her fırmanın karşısındaki talep eğrisinin rakibin fiyatından da etkilendiği anla­ mına gelir. Örneğin, eğer Coke fıyatını yükseltirse, Pepsi daha fazla gazlı içecek satar. B enzer şekilde, Pepsi fiyatını arttınnca Coke daha fazla satar. Fiyat değişikliklerine bağlı olarak her bir fırmanın talep edilen miktarlarındaki karşılıklar, tüketicilerin iki ürün arasındaki ikame istekliliğini gösterir. Ancak bu ikamenin büyüklüğü sınırlıdır; bu bölümde daha önceden incelenen homoj en ürünler durumunda olduğu gibi, bir firma I sent fiyat indirimi ile bütün pazarı ele geçiremez. Öyleyse, Pepsi ve Coke fiyatlarını nasıl belirlemeliler? B uradaki temel sezgiyi vur­ gulayalım. Şimdiye kadar incelediğimiz herhangi bir firma gibi, amaç marjinal hasılatı marj inal maliyete eşitlemektir. Bu durumda, her firma kendini diğer firmanın yerine ko­ yup kendi fiyatlarının rakibinin fıyatlarını nasıl etkileyeceğini göz önünde bulundurma­ lıdır. Örneğin, Pepsi yöneticileri Coke ' un mümkün olan bütün fiyatları için Pepsi ' nin talebini tahmin etmelidirler. Bundan sonra Coke ' un mümkün olan bütün fiyatları için kendi optimal fıyatlarını belirleyebilirler. Coke ' un hangi fiyatı seçmesinin daha muhte­ mel olduğunu da tahmin etmelidirler. Coke da Pepsi' nin fiyatındaki değişiklikler için kendi tarafında en iyi karşılığı bul­ mak için aynı hesaplamaları yapar. Dengenin hem Pepsi hem de Coke ' un eylemleri sonucunda belirlendiğine dikkat edelim. Bizi bu noktaya getiren ilgili kavram yine her iki firmanın da fıyatlarını birbirlerinin en iyi karşılığı olarak belirlediği durum olan N ash dengesidir. Homojen ürünlerle başa baş rekabet eden iki firmanın fiyatı marj inal maliyete in­ dirmek için yeterli olduğunu gördük. Farklılaştırılmış ürünler için bu durum geçerli değildir. Aslında, farklılaştırılmış ürünlerle oligopolde, firmalar tipik olarak pozitif ekonomik kar elde ederler, ve bazı oligopollerde giriş engel­ lerinden dolayı uzun dönemde de pozitif kar elde edilmeye devam eder (örneğin, tanınmış markalar genellikle giriş en­ geli vazifesi görür) . Piyasaya gazlı içecek sağlayan üçüncü firma varsa ne olur? B u durumda, oligopol olmaya devam edecektir, ancak üç fırınalı bir oligopol olacaktır. Farklılaştırılmış ürünle­ rin olduğu oligopolde, fiyat üç fırma rekabet ederken ge­ nel olarak iki firmanın rekabet ettiği durumdan daha düşük olacaktır (buna karşın homojen ürünlü oligopollerde biraz önce gördüğümüz üzere yalnızca iki firma ile dahi fiyat mar­ j inal maliyete eşittir) . Oligopolcü bir piyasada fırma sayısı arttıkça, fiyat marjinal maliyete daha da yaklaşma eğilimi gösterir. Eğer yeterince giriş olursa, piyasanın monopolcü rekabet yapısına dönmesine sebep olabilir. Bu durumda, ne olacağını anlamak için bu bölümde daha sonra sunacağımız Coke ve Pepsi, farkl ı laştırılmış ü rü n lerle oligopolün bir örneğ i . monopolcü rekabet modeline dönmeliyiz. 328



Bölüm 1 4 1 Oligopol v e Monopolcü Rekabet







BIRAKALlM VERi LER KON UŞSU N



14



ll



Havayo l u Fiyat Savaşları Havayo l l a rı her zaman kıyasıya rekabetleri i l e b i l i n m iştir. Bu işte rekabet çok şiddetlidir. Southwest havayolu isi m l i yen i, düşük fiyatl ı bir rakip endüstriye girip endüstriyi de­ rinden sarsın ca, ekonomistler arka larına yas l a n ı p fiyat sa­ vaşları n ı n başlaması n ı seyrettiler. Asl ı n d a , ekonom ist Austan Goolsbee ve Chad Syver­ son a raştı rma s ı n d a fiyat sava şı n ı n Southwest piyasaya girmeden d a h a önce başl a d ı ğ ı n ı buldu. 1 Bu ekonom ist­ ler Southwest' i n uçuş başlata e a ğ ı n ı duyurduktan son ra ancak h enüz bi l et satmaya başla m a d ı ğ ı dokuz a y l ı k sü­ reyi i n c e l e d i l e r (ya n i , örneğin Southwest D a l i a s-Chicago uçuşu başlatae a ğ ı n ı duyurduktan sonra a n c a k D a l i a s­ Chicago b i l eti satmaya başl a m a d a n önce). Bu dokuz ayl ı k sürede fiyatların yüzde 24 d a h a düşük ol duğunu buld u l a r - fi i l i gi rişten bu du ru ma sebep o l a ca k bir faktör o l a ra k şüphe duyu l a b i l ecek o l m a s ı n d a n d a h a önce. H avayo l l a rı b i r rakip ile reka bet başl a m a d a n neden tepki verir ki? Sebeplerden b i ri h avayo l un u n mümkün olduğunca faz l a müşteri " el e geçi rme" teşebbüsü o l a b i­ l i r. Örneği n , havayo l l arı s ı k uçan yolcu l a ra özel i m ka n l a r sun a ra k v e yeni m üşte ri l eri uzun dönem l i b i r i l işki için ken d i lerine bağ l ayarak, Southwest gibi piyasaya ye n i giren lerle rekabet e d e b i l i rler. Southwest piyasaya



14



girmeden, h avayo l l a rı için böyle yeni i m k a n l a r sunm aya d eğmezdi, a n c a k yen i reka betle karş ı l a şı nca, yeni müş­ teri lerin bağ l ı l ı ğ ı n ı kaza n maya değer olduğuna karar verd i l e r. Southwest piyasaya g i rmeden fiyatla r ı n düşmes i n i n başka b i r sebebi d e piyasa n ı n uzun vadedeki değeri­ nin aza l ması ve bunun d a gizli a n laşmayı daha az karl ı h a l e geti rmesiyd i . Gizli a n la ş m a n ı n ekonomik unsurl a r ı n ı b u n d a n sonra tartışacağız.



G izli Anlaşma: Fiyatları Yüksek Tutmanın Bir Yolu Devlet Federal Haberleşme Komisyonu, cep telefonu şirketlerinin belirli bir piyasada kab­ losuz iletişim hizmeti sağlamak için özel bir frekans bandı için rekabet etmelerini sağ­ layan Spektrum Lisanslan için teklif vermeyi başlattığında, birkaç kafa kanştıncı teklif verilmişti. Diğer şirketler yuvarlak sayıları seçerken US West, bir sebepten sonu 378 ile biten teklifler verip duruyordu. Bu kafa ka­ nştıran davranışın arkasındaki mantık neydi? anlaşma, eğer diğer firma İşin aslı şu ki, US West Rochester, Minnesota, blok 378'de halihazırda bir gizli anlaşmaya dahilse, (bir hava sahası bölgesi) bir frekans bandı için sıkı bir rekabet bir firmanın menfaatine değildir. içerisindeydi. US West, sonu 378 ile biten teklifler vererek rakip­ lerine maksadını işaret ediyordu-pek çok durumda, rakiplerinin "adaylıktan çekilmesini" ve bu frekans bandında teklif vermeyi durdurmaları gerektiğini işaret ediyordu. Şimdiye kadar tartıştığımız standart oligopol modeli böyle kafa kanştıncı durumlan açıklayamamaktadır. Bu davranışın arkasındaki motivasyonlara ulaşmak için gizli anlaşma modelini göz önünde bulundurmalıyız. Gizli anlaşma, ürettikleri malın miktan veya fiyatı üzerinde fırmaların gizlice aralannda anlaşmalandır. G izli anlaşma, ürettikleri malın Gizli anlaşmanın nasıl çalıştığını görmek için, sizin fırınanız ile Rose Petal' a geri döne­ miktarı veya fiyatı üzerinde firmaların lim-peyzaj işindeki düopolcüler. Yukanda incelediğimiz B ertrand modelinde, Nash denge­ gizlice aralarında anlaşmalarıdı r. sinde sıfır ekonomik kar olduğunu bulduk. Bu sıfır-kar "probleminin" üstesinden gelmenin bir yolu fiyatlar üzerinden gizli anlaşma yapmaktır. Sizin ve Rose Petalın yönetim kurulu başkanının kahve içerken kartelleşip fiyatları bağımsız belirlemek yerine birlikte belirle­ meye karar verdiğinizi hayal edin. Fiyatlan birlikte nasıl belirlemelisiniz? Oligopolün nasıl davranabileceğinin bir modeli her fırma için koordine olmak ve topluca monopolcünün hareket edeceği gibi hareket et­ mek ve sonrasında monopol kannı kendi aralannda paylaşmaktır. Bu tip bir oligopol yapısı endüstrinin toplam karını göz önünde bulundurduğumuzda mantıklıdır. Fiyat farklılaştır­ ması olmadığı durumlarda, monopol kannın bir piyasa için elde edilebilecek en yüksek kar olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, kar balarnından bir endüstrinin yapabileceği en iyi şey monopol kannı kazanmak için topluca hareket etmektir. Bölüm 1 4.2 1 Oligopol



329



Bu da hem sizin firmanızın hem de Rose Petal'ın kartelleşip fiyatı peyzaj işi başına 50 $ olarak belirleyebileceğiniz anlamına gelir. Bu fiyatta, piyasa talebi 1 000 iştir ve iki firmanın fiyatı da aynıysa müşterilerin yarısı bir firmaya, diğer yarısı da diğer firmaya gidecektir; dolayısıyla iki firma da kayda değer ekonomik kar elde edecektir. Bu yüzden, gizli anlaşma her ikiniz için de rekabetten çok daha karlıdır. Öyleyse, iki fırma iletişim kurabiliyorken ve fiyatı ortakça belirleyebiliyorken düopol­ deki fiyatın her zaman monopol seviyesine ulaşmasını mı beklemeliyiz? Şüpheci olma­ mız için iki ana sebep vardır. Öncelikle, firmalar kartelleşme konusunda anlaşsalar da, kendilerine karın daha büyük bir bölümünü almak için anlaşmayı boş verip gizlice fiyat indirme güdüleri vardır. Yani, gizli anlaşma oligopolcüler için çok iyi bir anlaşma olsa da sürdürmesi zordur. İkinci olarak, bu kısımda daha sonra tartışacağımız üzere, bu şekildeki bir fiyat sabitlernesi yasadışıdır. Bu gibi davranışlarda bulunmanın olası cezası çok güçlü bir caydırıcı etkiye sahiptir.



4



ll



Gizli Anlaşmaların Bozulması Prensipte gizli anlaşma kolaymış gibi gözükse de haydi ikimiz de yüksek fiyat belirleyelim ve çok para kazanalım- uygulamada zor olduğu kanıtlanmıştır. Zorluğun arkasındaki mantık oyun kurammdan gelmektedir: her bir şirketin gizli anlaşmaya uymama güdüsü bulunmaktadır. B ütün satıcılar gizli anlaşmaya karar ver­ se de, sözlerine sadık kalmak yerine bu anlaşmayı hiçe sayınayı tercih ederler. Bu mantığı görmek için peyzaj oyununu tekrar ele alalım. Oligopolistlerin gizli an­ laşmaya bağlı kalmamayı değerlendirdiği bir durumu düşünelim. Örneğin, sizin ve Rose Petal'ın yüksek bir fiyat - iş başı 50 $ - belirleme konusunda anlaştığınızı varsayalım. İş başı 5 0 $ almaya devam mı edeceksiniz yoksa fiyat düşürecek misiniz? ikinizin de buna karar vermesi gerekli ve bu da basit bir oyunu tanımlıyor. Aslında, bu durum 1 3 . Bölümde incelediğimiz tutuklular açınazına benzerdir. Sizin baskın stratejiniz bu anlaşmaya uyma­ yıp gizlice fiyatınızı birazcık, iş başı 49,5 $' a diyelim, düşürmektir. Bu homojen hizmet için sizde 49,5 $ ve Rose Petal 'da 50 $ fiyat ile karşılaşan bütün tüketiciler sizin düşük fiyatınızın çekiciliğine kapılacaklardır. Dolayısıyla, çok az bir indirim ile bütün piyasayı ele geçirip ekonomik kanruzı neredeyse iki katına çıkarabilirsiniz. On üçüncü bölümdeki tutuklular açmazı oyunundaki itiraf etme gibi, bu oyunda an­ laşmaya sadık kalmamak hem sizin hem de Rose Petal için baskın stratejidir. Bu da tek dengenin sizin ve Rose Petal'ın fiyat marjinal maliyete düşene kadar fiyat kırmanız olduğu anlamına gelir.



5



Gizli Anlaşma işe Yarad ığında Eğer firmalar bu oyunu yalnızca bir kere değil de tekrar tekrar oynayacaklarını fark ederlerse gizli anlaşmayı sürdürmek mümkün olabilir mi? Bu sorunun cevabı evettir. Gizli anlaşmanın ne kadar başarılı olacağını belirleyen iki önemli etken vardır: 1. Aldatanların tespit edilip cezalandırılması. 2. Piyasanın uzun dönemdeki değeri.



Cezalandırıcı tetik stratejisi, diğer oyuncunun anlaşmaya sadık kalmaması halinde firmanın malın fiyatını sonsuza kadar marjinal maliyette tutmayı planlamasıdır.



330



Eğer başka bir oyuncu yakalanmadan aldatabiliyorsa - müşterilere gizli indirim uygulamak gibi - fiyatları yüksek tutmak için gizli anlaşmayı sürdürmek güçleşir. Satıcılar kolayca gizli indirimler uygularlar çünkü bu onların baskın stratejisidir. Anlaşmaya uymayanın yakalandığını varsayalım. O nasıl cezalandırılabilir? Eğer Rose Petal ile bu oyunu oynuyorsanız uygulamak isteyebileceğiniz uzun dönemli bir strateji dü­ şünün: Sen fiyatını iş başı 50 $ 'da tuttuğun sürece ben de fiyatımı iş başı 50 $ 'da tutacağım; eğer fiyatını bir kez indirirsen, fiyatımı sürekli çok düşük bir seviyeye, 30 $ diyelim, indire­ ceğim. Bu tip bir strateji her iki fırınayı da fiyatını 50 $'da tutmak için teşvik eder: ikiniz de fiyatınızı bu seviyede tutarsaruz, çok yüksek kar elde edersiniz. Ancak Rose Petal fiyatını düşürecek olursa, bunu öğrendiğiniz anda, fiyatıruzı sonsuza kadar marjinal maliyete, iş başı 30 $' a indirirsiniz ve Rose Petal ' a gizli anlaşma ile kazanacak olduğu yüksek kan elde ettirmezsiniz. Bu tip cezalandırma stratejisi, cezalandırıcı tetik stratejisi olarak adlandırılır. Gizli anlaşma yapanların bu anlaşmaya sadık kalıp kalmayacağını belirleyen ikinci önemli etken, piyasanın uzun dönemdeki değeridir. B urada, ikinizin de bugünün kanna, yarının karına göre ne kadar değer verdiğiniz belirleyicidir. Gizli anlaşma yapan, eğer ge­ lecekteki monopol karını şimdiki anlaşmaya sadık kalınama kanna tercih ediyorsa, an­ laşmaya sadık kalacaktır. B u görüşe göre, sabırsız firmalar, örneğin batına tehlikesi olup bugünün karına çok fazla ihtiyacı olanlar, gizli anlaşmaya sadık kalmamaya daha yatkındır.



Bölüm 14 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet







BIRAKALlM VERiLER KON UŞSU N



ll



Aldatmak veya Aldatmamak: işte Bütün M esele Bu Şimdiye kadar, satıcıları n fiyatı bel i rlediği modeller h ak­ kında konuştuk. Başka bir tip ol igopol modelinde, satıc ı l a r fiyatlar d e ğ i l mikta rlar üzerinden rekabet ederler. B u tip model , fiyat rekabeti yerine m i ktar seçi mlerine odaklanan düopo l l e ri model leyen Fra nsız fi lozof ve matematikçi An­ toine Augustin Cournot'un adıyla Cournot rekabeti o l a ra k adlandırı l ı r. M uhtemelen miktar seçerek gizlice an iaşan en meşhur grup O PEC'tir. OPEC (petrol i h raç eden ü l keler teşki l atı) birkaç büyük petrol üreten ülkenin politikalarını koord i ne eden bir petrol kartelidir. Belki yaz tati l i için eve gider­ ken benzin deponuzu doldurmak için 80$ öderken OPEC hakkında homurdanm ışsın ızd ı r. Bütün kaygı la ra rağmen, OPEC bile m a l ı n ı n-petrolün-fiyatını yüksek tutma prob­ lemi vard ı r. Bu problem, gizli a n laşmaların yeni öğrendiğimiz doğal istikrarsızlığından kayn a klanmaktad ı r: her ü l ke piyasaya daha fazla petrol sürerek ka rı n ı a rttıra b i l i r, ancak hepsi bunu yaparsa fiyat düşer ve h erkesin karı aza l ı r. OPEC her üye için üretim kota larına kara r vermek üzere ayl ı k toplanır. Ancak sıklı kla üyeler anlaşmaya sadı k kal­ mamayı seçer ve piyasaya fazla petrol sürerler. Ve " s ı k­ l ı kla" ile " h emen her za man" demek istiyoruz. OPEC'in 2001 'den Kasım 2007'ye kadar üretim kotası an laşmala­ rını ve gerçek üretimi gösteren Şekil 1 4.4' e baka l ı m . M avi çizgi OPEC belirlediği üretim tava n ı n ı göstermekted i r. Kırmızı çizgi ise karte l i n toplam üretimini göstermekted i r.



Kartel rekabete aykırı faaliyette bulunma konusunda aniaşmış olan üreticilerin oluşturduğu formel bir örgüttür.



M ilyon 30 varil/gün 28



- Kota



1 .



O PEC'e üye m i l l etierin a n laşmalarına sad ı k ka lamadıkl a rı açıktır. Asl ında gösterilen 83 ayın yaln ızca 1 Ounda gerçek üretim üzerinde karar kılınmış olan kota seviyesinde veya daha düşüktür. Veri her b i r üyenin an laşmaya sadık kal­ mama eğilimi hakkında çok şey anlatmaktadır.



- Gerçek Üretim



26 24 22 20 Ocak Te m. Ocak Te m. Ocak Te m. Ocak Tem. Ocak Tem. Ocak Tem. Ocak Te m. 07 07 os os 06 04 06 03 01 03 04 02 02 01 Ay



Şekil 1 4.4 OPEC'in Üretim Kotası Anlaşmaları ve Gerçek Üretim, 2001 -2007 M avi çizgi OPEC üyele rin i n kartel a n laşmalarına göre belirlenen toplam kotayı göstermektedi r ve kırmızı çizgi gerçek ü retimi göstermektedi r. Her ü l kenin tu­ tuklular açmazı oyun u ndakine benzer sebeple, ü retim i kota üzerin e çıkarma gü­ düsü vardır. Sonuç olarak gerçek ü retim hemen her zaman k etayı geçer.



Ayrıca, eğer devlet bir ürünü yasaklarsa, bu ürünü satan fırmalar bilirler ki, yasal satışların son günü hiçbir firmanın işbirlikçi strateji oynama güdüsü yoktur, dolayısıyla bütün fırma­ lar son gün fiyat kırar. Southwest piyasaya girmeden çok önce havayolları fiyat kırmaya başladığında bu tip bir güdü iş başında olabilir (bu bölümde daha önce yer alan havayolu fiyat savaşlarıyla ilgili Bırakalım Veriler Konuşsun kısmına bakınız). Bölüm 1 4.2 1 Oligopol



331



1



Uyg u lamada G izli An laşma



1 4. 1



" Rakip bizim dostumuz, müşteri i s e düşmanımız." B i r hayva n yemi katkısı olan lizin piyasası nda 1 990'1arın orta larında, Areher Danield Midland (ADM) birkaç Asya l ı v e Avrupalı tarı m şirketiyle lizin fiyatın ı şişirmek i ç i n gizli anlaşma yaptığında inanış buydu. B u çok küçük bir şeymiş gibi gözükeb i l i r a ncak ADM kocam a n bir şi rket. Hemen hemen her yediğiniz taba kta parmakla rı vard ı r. Lizi n işi çok büyük bir iştir. Gizli an laşmayı ispatl a m a k zor olsa da, yürütmek daha da zor olabil i r. Yukarıda tartışıldığı üzere, en büyük prob­ lem suç o rta kları n ıza gerçekten güvenebilmektir. G izli a n laşmanın çoğu ekonomik modeli cezaya güvenme eği­ l i m i ndedir. Eğer bir taraf az miktarı yüksek fiyata satma sözünden dönerse, gizli an laşmanın işleme ihtimalinin ol­ ması için h erha lde bu tarafın ceza landırılması gerekir. ADM ve suç orta kları birbirlerini ceza l andıramadılar, çünkü çoğunlukla düzgün bir hesap denetimi çal ışması ol­ madan kimin fiyat düşürdüğünü bilmek mümkün değildi. Asl ında, fiyatların sabitlendiği bir toplantının ses kayd ı nd a , bir yönetici bir m uhasebe firmasının h esap



14 4



denetimi yapmak için çağ ı n lmasını önermiştir- " H ukuki so­ nuçları u mursamayı n " dem iştir. Hayır, burada işleyen mekanizma ceza landırma deği ldir. Bunun yerine, ADM ve suç orta k l a rı sosyal normların gü­ cünü kullan mışlar gibi gözüküyor. Bir kasette bir yönetici rakiplerine " Size her müşteriye olduğumdan daha yakın olmak istiyorum. Onlar benim dostum değil . Siz benim dostlarımsınız. " derken kayda geçmiştir. Bu işe karışmış her şirket güven i l irliğini böyle sosyal biçimde, sık sık rakibin dost ve müşterinin düşm an oldu­ ğunu söyleyerek göstermeye ça l ışıyordu. Bu m antra, giz­ l ice kaydedilmiş kasetlerde defa l a rca geçmektedir. Bel irli bir dereceye kada r, bu kada r basit bir m e kan izman ı n çok etki l i olması şaşırtıcıdır. Bütün bu düzen lemenin saçm a l ı ğ ı F B I ' ı n A D M soruşturması n ı a n latan The /nformant fi l m inde güldürrnek için can l a n d ı rı l m ı ştır. Şimdi komik gelse de, bu saçm a l ı k yine de karlıyd ı . Bazı ta h m i n lere göre ADM ve suç ortakları tüketicilerden m i l­ yon l a rca dolar sömürdüler. Ancak sonunda ödedi ler. ADM, Adi iye Bakanl ığı tarafından rekor cezaya ça rptırı l m ı ştı.



1 4.3 M onopolcü Rekabet Şimdi sonuncu ana piyasa yapısı olan monopolcü rekabete dönüyoruz. Hatırlayacağınız üzere, monopolcü rekabetçi bir piyasada farklılaştırılmış ürünler sunan pek çok fırma var­ dır. B iraz düşününce, bu piyasa yapısından olan ürünlerin hayatımıza günlük olarak do­ kunduğunu görebiliriz: sabah kahvemiz, her sabah giydiğimiz layafetler, okula giderken sürdüğümüz bisiklet, öğle yemeği için restoran tercihimiz, akşam seyrettiğimiz film, ve yatağırnızda okuduğumuz roman hep monopolcü rekabetçi endüstriler tarafından arz edi­ len mallara örneklerdir.



Monopolcü Rekabetçinin Problemi Monopolcü rekabetçinin problemi Bölüm 6 ve ?'deki tam rekabetçinin ve Bölüm 1 2 'deki monopolün problemleriyle önemli benzerlikler göstermektedir. En önemlisi, kısa dönemde monopolcü rekabetin işleyişi monopolün probleminin aynısıdır, ancak uzun dönemde denge tam rekabeti aksettirir. Bu sezgileri eylemde görmek için, Dairy Queen'de yarı zamanlı bir iş kabul ettiğinizi varsayalım, bu işteki sorumluluklarımza fiyatlama konusunda tavsiyelerde bulunmak da dahil. Şekil 14.5 'te Dairy Queen dondurma külahiarı için günlük bakiye talep eğrisi veril­ miştir - bu, diğer üreticiler tarafından karşılanmayan, dolayısıyla Dairy Queen tarafından karşılanmak üzere arta kalan talep olduğundan bakiye talep eğrisidir. Dairy Queen' in don­ durmaları, şehirdeki diğer birkaç dondurma dükkanındakinden farklı olduğundan, karşısın­ daki talep eğrisi Şekil 1 4 . 5 ' teki gibi aşağı eğimlidir. Dolayısıyla, monopal gibi, monopolcü rekabetçi bir firma da fiyatını arttınnca bütün işini kaybetmeyebilir. Aslında, karşısındaki talep eğrisi, Dairy Queen'in fiyatlarını değiştirince karşılaştığı ödünleşimi tam olarak an­ latmaktadır. Marjinal hasılat eğrisi, Şekil 1 4 . 5 'te çizildiği gibi monopolün marjinal hasılat eğrisi ile benzer şekildedir.



332



Bölüm 1 4 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



Şekil 1 4.5 Dairy Queen'in Talep Eğrisi ve Marjinal Hasılat Eğrisi



Fiyat 8$



Monopolcü rekabetçi bir firma n ı n karşı­ sındaki (bakiye) talep eğrisi, monopolün karşısındaki ta lep eğrisi g i b i aşağı eğim­ lidir. Sonuç olarak, marjinal hası l at eğrisi yine monopolün marjinal hasılat eğrisi gibi talep eğrisin i n a ltındad ı r.



7 6 5



1



4 3 2



400



200



600



800



1 ,000



1 .200



1 .400



Miktar



Yapabileceğinizin En iyisini Yapmak: Bir Monopolcü Rekabetçi Karını Ençoklama Yöntemi Dairy Queen ' e karını ençoklaması için nasıl bir tavsiyede bulunmalısınız? Karı ençok­ lamak için karar kuralının monopolünkiyle aynı olduğunu öğrenince şaşırmayabilirsiniz: M* ile ilişkili olan E"'ı �



Şekil 1 4.6'da bunun uygulamada nasıl işlediği gösterilmiştir. Dairy Queen için talep eğrisi, marjinal hasılat eğıisi ve maıjinal maliyet eğrisi bu şekilde çizilmiştir. Bir mono­ polcü rekabetçi olarak, Dairy Queen kan nı ençoklayan miktar ve fiyatı bulmalıdır. Optimal miktar, marjinal hasılat marjinal maliyete eşitlenerek bulunur, yani MH MM. Fiyatı be­ lirlemek için, bakiye talep eğrisine çıkıp tüketicilerin sizin piyasaya süreceğiniz miktar için hangi fiyatı ödemeye istekli oldukları bulunur. Şekil 14.6 Dairy Queen' in miktar olarak 520 dondurma külahı üretip 4 $ fiyata satarak karını ençoklayacağını ortaya çıkarmaktadır. Öyleyse optimal karar kuralı: =



Monopol ve Monopolcü Rekabetçi: F > MH Tam Rekabetçi: F MH MM. =



Şekil 1 4.6 Monopolcü Rekabetçi için Optimal Fiyatlama Stratejisi Monopolcü rekabetçinin probleminin çözümü monopolün kar ençoklayan seçeneği i l e ayn ı d ı r: nerede MM MH o l d u ğ u n u b u l ; m i ktarı bulmak için doğruca aşağ ıya i n ; doğ ruca yuka rıya talep eğrisine çık; ve sola y-eksen i n e gidere k kar ençoklayan fiyatı bul. =



=



MM olarak belirle.



=



Fiyat 8 $ 7 6 5



F = 4$ 3 2



200



400



520 600



800



Miktar



Bölüm 1 4.3 1 Monopolcü Rekabet



333







BIRAKALlM VERiLER KONUŞSUN



N eden Bazı Firmalar Reklam Verir Bazıları Vermez? N eden Bazı Firm a l a r Reklam Verir Bazıları Vermez? Firm a l a rın kendi ürün lerini diğer firm a ların ürün l erinden fa rkl ılaştı rabilmesinin bir yolu reklam vermektir. Mono­ polcü rekabetçi firma için doğru çeşit reklam daha yüksek fiyatla ra ve daha yüksek kara yol açar. Mısır ve buğday gibi ta m rekabetçi piyasalarda fi rmala­ rın reklam vermek için hiçbir güdüsü yoktur, çünkü istedik­ l e ri kadar m a l ı zaten piyasa fiyatı ndan sata b i l i rler. Ancak monopolcü rekabetçi bir fi rma, ürününe olan talebi a rttır­ m a k için reklam vermek ister. Bir örneğe b a ka l ı m : pek çok şarap üreticisi çoğunlukla kendi şaraplarının üstün lüğünün rekl a m ı n ı yapar. B i r örnek Kend a i i -J ackson ' d ı r. Eğer reklamı başa rı l ı ol ursa, tüketici­ ler Kenda i i -J ackson şa ra p l a rı n ı n diğer şa raplard a n daha üstün olduğuna i n a n ı r. Ken d a i i -Jackson şarapları için bir değer payı ödemeye isteklidirler ve yerine başka şarap i kame etme konusunda az isteklidi rler - Kenda i i -Jackson şara pları daha pahalı a ncak diğer şara p üreticilerinin ürün­ lerine çok benzer olsa d a h i . Bu örnekte, Kendaii-Jackson ekonomik karını tüketicilerin za rarına arttırır. Reklamcı l ı ğ ın bu yönü - tüketiciyi istism a r etmesi - reklamcıl ığa karşı te­ mel savla rd a n birini oluşturur. Ayrıca, rekl a m c ı l ığı e leştirenler reklamların h a l ka na­ d i ren ürün le i l g i l i değerli bilgiler verdiğini iddia ederler. Bunun yerine, ya n ı ltıcı durum l a r sun a ra k aslında i htiyaçları yokken insan l a rı bir ürüne ihtiyaç duyduk l a rına ikna eder, veya gerçekte öyle değilken ürünün ra kiplerine göre çok daha iyi olduğuna inandırırlar.



ll



Geçmişte, devlet belirli endüstri lerin reklam vermesi ni yasa klam ıştı. 1 984'te John Kwoka ta rafı ndan American Econ omic Review'da yayı n l a n a n bir m a kaleye göre, op­ tometri h izmetlerinde rekla m yasa kları h izmetl erin fiyatı n ı aslında yüzde 20 a rttırm ıştı r. i l k bakışta , bu sonuç genel ka n ı n ı n a ksine gibi gözükebi­ l i r - reklam ya pmaları yasaklanan ve reklama para verme­ leri gerekmeyecek olan optometristlerin daha düşük bir fiyat bel irlemesi gerekmez mi? Cevap evet, ancak tüke­ ticilerin reklamla rın yokluğunda optometri piyasası ile il­ gili bilgi edinmeyi zor bulmasından dolayı, optometristler düşük rekabetle karşı laştı l a r ve yüksek fiyat bel irlemeleri ya n larına kar ka l d ı . Ayrıca , reklam tüketicilere h izmetin ka litesi ile ilgili bir sinyal verebilir. Örneğin, optometri deva m l ı müşteri l e re bel bağlamış bir iştir. Dolayısıyla Optometristin reklam verebilmesi için deva m l ı hasta l a ra i htiyacı vard ı r. Bundan dolayı, ya ln ızca hasta larının ilk ziya reti sonrası tekrar ge­ l ecek kadar memnun kalacağına inanan optometristler reklam için para öderler ve tüketiciler optometrist kal itesi hakkında ipuçları a lm a k amacıyla reklam i a ra bakabilirler. Bu sebepler, ve reklam serbest bırakıldığında fiyatın düştüğünü gösteren ampirik ka n ıt, devletin koyduğu pek çok reklam yasağ ı n ı ka l d ı rmasına yol açmış ve firma ların uygun gördükleri şekilde işlerinin rek l a m ı n ı yapmasına olanak sağlamıştır.



Optimal karar kurallarının özeti, üretim seviyesini belirleyen marjinal hasılat ile marji­ nal maliyet arasındaki ilişki ile ilgili karann tam rekabet, monopol ve monopolcü rekabet olmak üzere üç piyasa yapısında da aynı olduğu gerçeğinin altını çizmektedir: üretimi MM = MH olana kadar arttır. Temel farklılık, tam rekabetçi piyasadaki firmada ortaya çıkar: ürünü için tamamen esnek bir talep eğrisi ile karşılaşır ve bu da F = MH durumuna yol açar. Monopol ve monopolcü rekabetçi için, F > MH söz konusudur, çünkü onlar aşağı eğimli bir talep eğrisi ile karşılaşırlar.



Bir Monopolcü Rekabetçi Karı Nasıl Hesaplar? Dairy Queen optimal karar kuralını kullanıp F > MH = MM olarak belirlerse günde ne kadar kazanır? Monopolcü rekabetçi firma için ekonomik kar diğer üç piyasa yapısındaki ile aynı şekilde hesaplanır, yani, Kar = Toplam hasılat - Toplam maliyet = (F x M) - (OTM



x



M) = (F - OTM)



x



M.



Şekil 14.7 panel (a) bu hesaplamanın sezgisini maliyet eğrilerini talep ve marjinal hasılat eğrilerinin üzerine çizerek vermektedir. Şekilde ekonomik kar seviyesinin yeşile boyanmış dikdörtgenin alanı, 520 külah x (4 $ - 2 $) = 1 .040 $ olarak hesaplandığı gösterilmektedir. Bu miktar seviyesinde ortalama toplam maliyet kar ençoklayan fiyatın altında olduğundan (F > OTM), firma pozitif ekonomik kar elde etmektedir. 334



Bölüm 14 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



Fiyat 8$



Fiyat 8$



7



7



6



OTM= 6$



s



s



F=



4$



F



=



3



3



OTM = 2 $



2



200



400



S20 600



800



1



4$



1 ,000 Miktar



200



(a) Ekonomik Kar



400



S20 600



800



1 ,000 Miktar



(b) Ekonomik Zarar



Şekil 1 4.7 Ekonomik Kar ve Ekonomik Zarar Panel (a)'da kar ençoklayan fiyat-m i ktar kombinasyon u yeşil dikdörtgenle gösterilen ekonomik karı kazandırmaktadır. B u d i kdörtgenin taban ı miktara, yüksekliği de orta­ lama toplam maliyet (OTM) ile fiyat arası ndaki farka eşittir. Panel (b)' de kar ençoklayan fiyat-miktar kombinasyo n unda bile firma pembe dikdörtge n l e gösterilen zarar eder. Bu durum, bu örnekte orta lama toplam mal iyetin (yüksek sabit mal iyetten dolayı) çok yük­ sek olmasından kaynaklanmaktad ı r.



Bütün piyasa yapılanndaki satıcılar gibi, monopolcü rekabetçi bir endüstrideki satıcılar için de ekonomik kar garanti edilmiş değildir. Dairy Queen'in para kaybettiği örneği gös­ teren Şekil 14.7 Panel (b)'yi ele alalım. Fiyat ortalama toplam maliyetten düşük olduğu için Dairy Queen zarar etmektedir. Zararın büyüklüğü pembe dikdörtgenin alanına eşittir: Toplam hasılat - Toplam maliyet (F - OTM) x M, bu da 20 x ( 4 $ 6 $)= - 1 .040 $ eder. Şekil 14.7 Panel (b)'deki durum, Dairy Queen için bir kısa-dönem dengesi olabilir mi? Bu soruyu cevaplamak için kısa dönemde kapatma veya üretime devam etme karar kuralını dikkate almalıyız. Dairy Queen' in kısa dönemde negatif ekonomik karla karşı karşıya kaldı­ ğında uygulaması gereken karar kuralı, incelediğimiz diğer üç piyasa yapısındaki satıcıların uyguladıklanyla tamamen aynıdır: =



-



1. Eğer toplam hasılat değişken maliyetten daha fazlaysa,



Monopolcü rekabetçi endüstrilerde rekabetçi olan şey giriş kısıtlaması­ nın olmamasıdır- herhangi bir sayıda firma herhangi bir zamanda endüst­ riye girebilir.



kısa dönemde üretmeye devam et.



2. Eğer toplam hasılat değişken maliyetten daha azsa, ka­ patmak optimaldir, çünkü kapatıp sabit maliyeti ödeyince üreteceğiniz duruma kıyasla daha az para kaybetmiş olursunuz. Uzun dönemde ne olacağını merak ediyor olabilirsiniz. Şimdi monopolcü rekabetçi bir endüstride uzun dönem dengesini ele alacağız.



Monopolcü Rekabetçi Bir Endüstride Uzun Dönem Dengesi Şimdiye kadar, analiz monopolün karşılaştığı karar problernininkiyle aynıydı. Ancak mo­ nopolcü rekabetçi bir endüstride uzun dönemde ne olacağını ele aldığımız zaman, analiz tamamen değişir - yukanda dikkat çekildiği üzere, monopolün problemine benzeyen bir problemden tam rekabetçinin problemine benzeyen bir probleme dönüşür. Monopolcü re­ kabetçi piyasalarda rekabetçi olan şeyin giriş ve çıkış kısıtlamasının olmaması olduğunu hatırlayalım - fırmalar herhangi bir anda endüstriye serbestçe girebilir ve endüstriden ser­ bestçe çıkabilirler. Bu monopolcü rekabetçi bir endüstrideki fırmaların uzun dönemdeki karları ile ilgili ne anlama gelir? Bölüm 1 4.3 1 Monopolcü Rekabet



335



Fiyat 8$



OTM



7



6 4



F = 2.50$ OTM = 2.25$



200



400



600



800



1 .000



200



450 600



800



(b) Giriş Gerçekleşir



1 .000 M i ktar



Miktar (c) Ekonomik Kar Azalır



Şekil 1 4.8 Piyasaya Girişin Mevcut Firmanın Talep Eğrisine Etkisi Pa nel (a)'da ekonomik kar fi rma g i rişine yol açar. Panel (b)' de firma girişi bakiye talep eğrisin i sola doğru kayd ırır ve d a h a esnek hale geti rir. Panel (c)' de ekonomik kar aza­ l ı r. Ekonomik kar pozitif olduğu sürece g i riş deva m edecektir.



İlk olarak Şekil 1 4.7 panel (a)'da gösterilen kısa dönemdeki pozitif ekonomik ka.r du­ rumunu ele alalım. Bu bir uzun dönem dengesi midir? Hayır. Sebep, pozitif ekonomik kar olduğu sürece bu piyasa satıcıları cezp edecektir. Monopo/cü rekabetçi piyasalarda ne ol­



duğunu anlamanın anahtarı, başka bir firma girdiğinde piyasadaki mevcut firma(lar) için talep eğrisine ne olduğunu anlamaktır. B ir mal için çok sayıda ikame olduğu zaman, fırmanın bakiye talep eğrisinin sola kayıp daha esnek (daha az dik) hale geleceğini biliyoruz. Sola kayma, belirli bir fiyatta talep edilen miktarın kaymadan öncekinden daha az olmasına yol açar. Daha esnek talep eğrisi marj inal maliyet üzerine daha düşük bir fiyat artışına sebep olur ( 1 2 . Bölümdeki mono­ po! fiyatiandırması analizini hatırlayalım) . Bu fikirleri açıklamak için, Baskin-Robbins ' in Dairy Queen' in sokağının aşağısında bir dükkan açma kararını vereceği durumu düşüne­ lim. Şimdi tüketiciler için ikame olanakları çoğalacak Yeni bir satıcının girmesi Dairy Queen' in bakiye talep eğrisinin öncekinden daha yatay hale gelmesi demektir. Talep daha fazla fırma arasında bölüneceğinden, Dairy Queen'in bakiye talep eğrisi yalnızca daha yatay hale gelmez, aym zamanda sola da kayar. Şekil 14.8'de piyasaya olan bu girişten dolayı Dairy Queen 'in bakiye talep eğrisinin nasıl değiştiği gösterilmiştir. Şeklin panel (a) kısrm Şekil 14.7 panel (a)' nın tekrarıdır ve daha önce tartıştığırmz Dairy Queen' in kar ençoklayan miktar ve fıyatını göstermektedir. Panel (b) yeni talep eğrisini eski talep eğrisi ile birlikte göstermektedir. Yeni talep eğrisi Tyeni' nin hem daha yatay hem de Teski' nin solunda oluşuna dikkat ediniz. Marj inal hasılat eğrisi de buna bağlı olarak kayar. Girişten sonra bile, Dairy Queen bakiye talep eğrisi üzerinde monopolcüymüş gibi ha­ reket etmeye devam etmelidir. Yani, ençoklama problemi aynıdır: MH MM olan nok­ tadaki miktarı seç, ve bakiye talep eğrisini kullanarak fiyatı belirle. Bu durumda, Şekil 1 4 . 8 panel (c) Dairy Queen ' i n günde 450 dondurma külahı ürettiğini göstermektedir. Dairy Queen' in kar ençoklayan fiyatı şimdi 2,5 $'dır ve panel (c)'de yeşil boyalı alana eşit kar elde etmektedir. Şekilde gösterildiği üzere, Dairy Queen hala ekonomik kar elde etmektedir. Dolayısıyla daha fazla fırmanın girmesini beklemeliyiz. Giren her fırma Dairy Queen'in bakiye talep eğrisini sola kaydırır ve daha da elastikleştirir. Giriş ne zaman durur? Tam rekabetçi endüstriye benzer şekilde, ekonomik kar kalma­ yınca giriş durur. Bu nokta Şekil 14.9'da gösterilmiştir. Uzun dönem dengesinde, Dairy Queen günde 400 külalı satar ve fıyat külalı başı 2 $'dır. Dairy Queen ' in ekonomik karı dengede neden sıfırdır? Çünkü bu noktada fiyat, ortalama toplam maliyere eşitlenir; dola­ yısıyla kar sıfırdır, kar = (F - OTM) x M = (2 $ - 2 $) x 400 = O. Bu noktada Dairy Queen yalnızca işlem maliyetlerini (değişken ve sabit) karşılayabilmektedir. Giriş sonucunda olan tam rekabetçi endüstri dengesiyle aynı olsa da-sıfır ekonomik kar- işleyişler çok farklıdır. Tam rekabetçi bir endüstride, piyasadaki değişiklikler piyasa arz eğrisindeki kaymalar üzerinden işlemektedir (6. bölümdeki Şekil 6 . 1 6'ya bakınız). =



336



Bölüm 1 4 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



Şekil 1 4.9 Uzun Dönem Dengesinde Sıfır Kar M onopolcü rekabetçi bir endüstride uzun dönem dengesi, giriş (veya çıkış), kar ençoklayan fiyatın ortalama toplam m a l iyete eşit olduğu noktada durduğunda elde edilir ve sıfır ekonomik kar getirir.



Fiyat 8$ 7 6 s 4 3



1



F* = OTM = 2$



200



400



600



800



1 ,000



Miktar



Monopolcü rekabette ise, piyasada değişiklikler giriş ile birlikte bakiye talep eğrisinin yatay/aşması ve sola kaymasından dolayı gerçekleşir. Giriş uzun dönemde ekonomik karı sıfıra ittiğinden, monopolcü rekabetçi fırmaların kendilerini sürekli rakiplerinden ayırmaya çalışmak için teşvikleri vardır -böylelikle bu piyasalar daima hareket halinde kalırlar. Örneğin, pek çok farklı tanıtım, reklam, marka ve sonu gelmeyen mütevazı ürün yenilikleri serisiyle yaylım ateşine tutuluyoruz. Taco Beli'in et, fasulye ve peyniri farklı şekillerde bir araya getirerek nasıl sürekli "yeni" bir ürün üret­ tiğini düşünün. Veya Microsoft'un nasıl Word ve Excel için sürekli yeni özellikler geliş­ tirdiğini düşünün. Bu "yükseltilmiş", "iyileştirilmiş" ve "yeni" ürünler, fırmarun sürekli kendisini ve ürünlerini piyasaya girme potansiyeli olanlardan uzaklaştırma çabası içindir. Bazı durumlarda bu tür çeşitlendirme çabaları üretim maliyetlerini arttırabilir, bu da bu fırmaların uzun dönem dengesinde sıfır ekonomik kar elde etmesine yol açar. Fiyatın ortalama toplam maliyetten düşük olduğu ekonomik zararla (Şekil 14.7 panel (b)) da başlasaydık benzer piyasa dinamikleri gerçekleşecekti. Giriş ve çıkışın serbest ol­ duğu bir piyasada, bu durum, Dairy Queen veya diğer dondurma dükkaniarının dondurma işinden çıkmasına neden olacaktı. Çünkü, monopol, oligopol, veya tam rekabetçi piyasa­ daki gibi, bir endüstrideki kayıplar satıcıların uzun dönemde daha iyi olanaklar aramasına sebep olur. Firma çıkışı mevcut satıcıların karşılaştığı talep eğrisinin sağ tarafa kaymasına ve dikleşmesine (daha az esnek hale gelmesine) sebep olur.







1 4.4 Görünmez Elin Işlemediği Bir Durum On ikinci bölümde öğrendiğimiz üzere, görünmez elin güçlü sonucunu işlemez hale ge­ tirebilecek önemli bir faktör piyasa gücüdür. Rekabetçi bir piyasaya kıyasla, monopaller marjinal maliyetin üzerinde bir fiyat belirleyebilirler ve satışları ve toplam artığı (tüketici artığı artı üretici artığı) azaltır. Bu bölümde daha önce farklılaştırılrruş ürünlerle oligopolde de bu durumun gerçekleştiğini öğrendik. İki piyasa yapısında da, firmaların piyasa gücü vardır ve marjinal maliyetten daha yüksek bir fiyat belirleyerek toplam artığı azaltabilirler. Peki, monopolcü rekabette durum nasıldır? Serbest giriş ve çıkışla, uzun dönem den­ gesindeki ekonomik kar sıfırdır: iyi zamanlarda bütün kar tükenene kadar satıcılar girer ve kötü zamanlarda bütün zarar bitene kadar satıcılar çıkar. Böyle bir özellik, görünmez elin bencil birimlerin sosyal refahı ençoklamasını garantiye alacak şekilde işleyebilmesinin önemli bir belirleyicisidir. Öyleyse, bu görünmez elin monopolcü rekabetçi durumda etkin bir şekilde işlediği anlarruna rm gelir? Yani, monopolcü rekabette toplam artık ençoklanrruş rrudır? Cevap hayırdır. Şekil 14. 1 0 monopolcü rekabetçi bir piyasada toplam artığın neden ençoklanmadığımn arkasında yatan sezgiyi göstermektedir. Tam rekabetçi endüstri ile monopolcü rekabetçi endüstri arasındaki temel fark, ikincisinin fiyatı yüksek tutmak için miktarı kısıtlamasıdır. Bölüm 1 4.4 1 Görünmez Elin işlemediği Bir Durum



337



7 6 5 4 3



F* = OTM



=



2 1 .50$ 1



f--....� .; --...;::... ;; ,..iııı;... ıll: . ---200



400



550



800



1 .000



200



400



600



800



(a) Tam Rekabetçi Denge



1 .000 M i ktar



M i ktar (b) Monopolcü Rekabetçi Denge



Şekil 1 4.1 O Tam Rekabetçi Bir Piyasa ve Monopolcü Rekabetçi Bir Piyasa için Dengeler Tam rekabetçi bir endüstri, ortalama toplam mal iyetin min imize edildiği seviyede üretir ve bunun son ucunda fiyat, marjinal maliyete eşitlenir. M onopolcü rekabetçi bir endüst­ ride da ra kaybı vard ı r, çünkü üretim veri m l i ölçeği n aşağısında gerçekleşir - hiçbir firma OTM eğrisinin m i n i m u m una u l aşmaya yetecek kadar fazla büyüyemez ve fiyat marjinal ma l iyetin üzerindedir (şekilde "fiyat artışı " i l e gösterilmektedir.)



Şekil 1 4 . 1 0 panel (a) bütün fırmaların ortalama toplam mali­ yet eğrilerinin minimumunda üretim yaptığı tam rekabetçi piyasa dengesini göstermektedir. Yani, tam rekabetçi bir piyasadaki fir­ malar, en az miktarda kaynak kullanarak mal üretirler. Bu görün­ mez elin önemli bir sonucudur. Şekil 1 4 . 1 O panel (b) bunun aynısının monopolcü rekabette ge­ çerli olmadığı göstermektedir. Monopolcü rekabetçilerin her biri­ nin aşağı eğimli talep eğrilerinin olması, onların tam rekabetçi bir satıcıdan daha farklı davranmasına sebep olmaktadır. Öncelikle, üretimin verimli ölçeğinden (OTM eğrisinin minimuma eriştiği üretim seviyesinden) daha az üretim yaparlar. İkinci olarak, fiyatı marjinal maliyetten daha yüksek tutarlar. Bu özel­ liklerin ikisi de Ş ekil 1 4 . 1 0 panel (b) 'de gösterilmiştir. Fiyat artışı, malın fiyatı marjinal maliyet seviyesinde veya daha yüksekken malı almaya hazır, istekli ve alabilecek durumda olan alıcılann piyasanın dışında kalmasına sebep olur. Bu durumdan dolayı, monopolcü rekabetçi sosyal olarak verimli üretim seviyesine göre çok az ürettiği için dara kaybı vardır. Monopolcü rekabetçi fırma daha fazla üretime girişmez, çünkü bu durumda malı için diğer müşterilerden aldığı fiyatı azaltınası gerekir ki bu da daha düşük ekonomik kar getirecektir.



Tam rekabetçi endüstri ile monopolcü rekabetçi endüstri arasındaki temel fark, ikincisinin fiyatı yüksek tutmak için miktarı kısıtlamasıdır.



Piyasa Gücünün Düzenlenmesi Öyleyse, devlet devreye girerek oligopolcü ve monopolcü rekabetçi piyasaları düzenlemeli midir? Bu sorunun basit bir cevabı yoktur. Bazı durumlarda, cevap kesinlikle evettir. Ancak başka durumlarda, düzenlemenin maliyeti faydasını geçebilir. Devlet müdahalesinin haklılığının kanıtlandığı net bir durum başarılı gizli anlaşmadır. Gördüğümüz üzere, oligopolcüler kiirlannı arttırmak için tüketicilerin zararına olacak gizli anlaşmalara girme eğilimi gösterebilirler. Pek çok ülkedeki, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ' ndeki (ABD), antitröst politikalannın esas rollerinden biri, bu tip gizli anlaşma­ lan önlemektir. Oligopolcülerin piyasa güçlerini arttırmak için kullandıkları başka bir strateji rakip­ leriyle birleşmektir. Birleşmeler ile kastedilen iki şirketin tek şirket oluşturması duru­ mudur. İki fırınalı bir oligopol ile başlayacak olursak, birleşme monopoJe ve dolayısıyla 338



Bölüm 14 1 Oligopol v e Monopolcü Rekabet



__



,



·



pi� asa gu üne ebep olacaktır. ABD antitröst politikasının temel taşları. 1 890



.:lerm:!TI .-\ntitrö t



Yasa ı ve l 9 1 4 Clayton Yasası, birleşmelerin düzenlemeleriyle ilgilidir.



Öze · e. Adalet Bakanlığı birleşme dosyalannı inceler ve temel amacın piyasa gücünü ·



amumak olup olmadığına veya böyle bir birleşme sonucunda elde edilecek önemli verim­ lilik kazançlan olup olmadığına karar verir. Adalet Bakanlığı ' nın birleşme analizinde uyguladığı temel yaklaşımlardan biri, bir en­ düstrirıin ne kadar konsantre olduğunu hesaplamaktır. Bir endüstrideki birkaç fırma toplanı satışların büyük bir bölümünü gerçekleştiriyorsa, o endüstri konsantre bir endüstri sayılır. Önemli bir şekilde, Adalet Bakanlığı' nın baktığı ve ekonomik teorinin önemli olduğunu önerdiği şey, piyasadaki aktif fırma sayısı değil, piyasanın ne kadar konsantre olduğudur (piyasadaki satışların dağılımının birkaç fırmanın elinde yoğunlaşması anlamına gelir). Bir birleşme konsanıra yonu önemli derecede arttıracak gibi duruyorsa. Adalet Bakanlığının bu birleşmeye izin verme olasılığı azalır. an indeksi



Adalet Bakanlığı' nın Sherman Yasası ' nın uygulanmasında kullandığı araçlardan biri



Herfındahl-Hirschman i ndeksidir (HHI). Herfindahl-Hirschman i ndeksi. piyasadaki yoğunlaşmanın bir ölçütü olup, piyasada rekabet eden her bir fırmanın pazar paylarının karesini alıp çıkan sayılan toplayarak hesaplanır (karesi ni alma daha büyük firmalara daha fazla ağırlık verdiği için yapılmaktadır). Örneğin, eğer bir endüstride iki fırma varsa ve bir fırma satışların yüzde 75' ini, diğeri de yüzde 25' ini gerçekleştiriyorsa. HHI 752+252 6.250. HHI değeri yükseldikçe endüstride yoğunlaşına artmaktadır. Bir piyasada çok =



sayıda nispeten eşit büyüklükte fırmalar varsa, HHI sıfıra yaklaşır. HHI bize bir endü triyle ilgili her şeyi anlatmasa da, endüstrileri daha bilgili bir ekilde anlamamızı sağlayabilir. Örneğin, şu üç endüstriyi ele alalım: ev tipi çamaşırhane ekip­ manlan, motorlu taşıtlar ve bilgisayarlar. Sizce hangisinin HHI"sı en yüksektir') Hangisi­ ninki en düşüktür? Ticaret Bakanlığının tahminlerine göre ev tipi çamaşırhane ekipmanları 2.855 HHI ile en konsantredir. Motorlu taşıtlar 2 .676 HHI ile ikincidir ve bilgi ayarlar 680 HHI ile en az konsanu·edir. Genel bir kurala göre HHI'sı ! OOO"den düşük olan piyasalar konsantre değildir, l .000 ve 1 . 800 arasındakiler kısmen konsantredir, ve HHI'sı l . 800'den yüksek olanlar konsantre olarak kabul edilirler. Bir endüstrinin ne kadar rekabetçi oldu­ ğuna karar verirken yalnızca konsantrasyona güvenilmemelidir. Örneğin. daha önce tartış­ tığımız çevre düzenlemesi oligopolünü hatırlayın. Orada, konsantrasyon seviye i yüksekti. ancak Bertrand rekabeti fiyatın marjinal maliyete eşit olmasının garantilenmesini sağladı. Devletin, piyasa gücünü azaltmak için düzenlemeyi etkin bir şekilde kullanabilmesin in, özellikle çok üreticinin olduğu monopolcü rekabetçi piyasalarda sınırları vardır. Mono­ polcü rekabetçi endüstrilerde satılan her bir ürün için devletin fiyatları düzenlemesi ge­ rektiğini hayal edin. Her ürün grubu için piyasaya giren firmaların sayısını ve tipini de belirlediğini hayal edin. Bu tip bir müdahale güctürnlü ekonomiye ramak kalması anlamına gelir ve bu yaklaşımın 7. bölümde bahsettiğimiz üzere pek çok zorlukları vardır. Sonuçta, ekonomistler monopotler ve yüksek konsantrasyonlu oligopoller için düzenle­ meyi tercih eder, ancak monopolcü rekabet ekonominin toplam artığını azaltsa da, genelde piyasa gücü daha sınırlı olan monopolcü rekabetçi firmaları kendi haline bırakmakta sa­ kınca görmezler. Artıkta kayba neden olmasına rağmen, monopolcü rekabet piyasası iyi bir özelliğe sahiptir; o da ürün çeşitliliği sunnıasıdır. ••



1 4.5 Ozet: Dört Piyasa Yap1s1 Şimdi başlıca dört piyasa yapısını inceledik. Bölüm 4'ten Bölüm 7 ' ye kadar, tanı rekabete odaklandık. On ikinci bölümde, nıonopolü inceledik. İki uç piyasa yapısı arasında-tam re­ kabet ve nıonopol - nıonopolcü rekabet ve oligopol bulunmaktadır. Şekil 14. I 1 dört piyasa yapısını, farklı boyutları göz önünde bulundurarak özetlenıektedir. Yeni öğrendiğimiz üzere, nıonopolcü rekabet ve oligopol, monopol ile fiyat belirleme kabi­ liyeti de dahil olmak üzere pek çok oıtak özelliğe sahiptir. Bu üç piyasa yapısı ara ındaki temel fark rakip sayısı veya satıcı sayısıdır. Monopolde yalnızca bir satıcı vardır. Ancak monopolcü rekabet ve oligopol, birden fazla satıcının olduğu piyasa yapılandır. ve bundan dolayı diğer fiımaların eylemlerini de dikkate almak zorundadırlar. Bölüm 1 4.5



Özet: Dört Piyasa Yapısı



339



ll ,



Ş ekil 1 4. 1 1 Dört Piya­ sa Yapısı



Tam Rekabet



Monopolcü Rekabet



Oligopol



Monopol



Dört piyasa yapısı, her bir satırda her bir piyasa yapısı için, pi­ yasada ki firma sayısı, ürün farkl ı laştı rı lmasının seviyesi, giriş engel leri, fiyatlama davra nışı, ba kiye talep eğrisi, sosyal artı k ve uzun dönem karı bel i rtilerek özetlenmiştir.



Çok



Çok



Birkaç



Bir



Aynı (homojen)



Biraz farklılaştırılmış



Aynı veya farklılaştırılmış



uron omeoı



Farklı çiftçilerin yetiştirdiği mısır



Kitaplar; CD'Ier



Gliiş Engelleri



Yok; serbest giriş ve çıkış Fiyat kabullenicisi; fiyat piyasada belirlenir F = MH = MM



Yok; serbest giriş ve çıkış Fiyat yapıcısı (diğer satıcıları da dikkate alarak)



Yağ (aynı ) ; Otomobil (farklılaştırılmış) Evet



Tek, farklılaştı rı Imam ış ürün veya hizmet Patentli ilaç; çeşme suyu



Yatay eğimli; tamamen esnek talep eğrisi Ençoklanm ı ştır



Aşağı eğimli: biraz farklılaştırılmış ürünler mevcut



Fıyat Kabul lanicisi veya Fiyat lYaDICISI Fiyat



Bakiye Talep Eğrisi



Sösyal Artık







Uzun dönemli KArlan



Sıfır



F > MH = MM olacak şekilde belirler



Ençoklanmamıştır Ancak toplum bazen ürün çeşitliliğinden faydalan ır Sıfır



Evet: yüksek



Fıya yapıcısı (diğer satıcıları ço fazla dikkate alarak} Rekabe ·n pıne ve ürün farld ıaş nlmasına bağ olarak F > MH = MMveya F = MH = MM olacak şe ·lde belirler Aşağ eğımli



Fiyat yapıcısı-hiç rakip yok; hiç tam ikame yok



Enço anmamıştır



Ençoklanmamıştır Ancak toplum bazen araştı rma ve geliştirmeden faydalan ı r Daha fazla sıfır



Sıfırdan daha fazla



F > MH = MM olacak şekilde belirler



Aşağı eğimli



Kanıta Dayalı Ekonomi Soru: B i r p iyasayı re ka betçi h a l e geti rm e k i ç i n kaç fi rma g e re k l i d i r?



B



ir piyasada onu rekabetçi yapmaya yetecek kadar firma olup olmadığım nasıl bile­ biliriz? Altıncı bölümde, bir piyasada çok sayıda fırma varsa (o kadar fazla sayıda ki her biri arz ettiği malın piyasa fiyatını veri olarak kabul eder) o piyasarun tam rekabetçi olduğunu öğrendik. Ancak bu bölümde de piyasa fiyatırun marjinal maliyete eşitlenmesi için yalruzca iki firmarun yeterli olabileceğini öğrendik. Öyleyse bu soruyu nasıl cevaplarız? İki ekonomist, Timothy Bresnahan ve Peter Reiss, cevabı elde etmek için eşsiz bir bakış açısı bulmuşlar.3 Eğer bir piyasa halihazırda verimli bir şekilde rekabetçiyse, bir firmanın daha eklenmesi fiyatları değiştirmemelidir diye akıl yürütmüşler. Mevcut fir­ malar piyasa gücüne sahipken, bir fırmarun daha girmesinin piyasayı "daha rekabetçi" yapacağının ve fiyatları düşüreceğinin gösterildiği Şekil 1 4. 8 ' e tekrar bakalım. Buna karşın tam rekabetçi bir piyasada, hem tüketicilerin hem de üreticilerin fiyat kabulleni­ cisi olduğunu ve hiçbirinin piyasa fiyaunı etkileyemediğini hatırlayalım. Tam rekabetçi bir piyasada, piyasarun büyüklüğü artarsa, ilave talebi karşılamak için piyasaya yeni fırma girişleri olacaktır ancak bu fiyatları düşürmeyecektir (aslında, yeni fırmalar, mev­ cut fırmalar gibi ortalama toplam maliyet eğrilerinin minimum noktasında üretecek­ lerdir; Bölüm 7, Şekil 7 . 5 ve 7 .6 ' yı hatırlayalım). Özet olarak, fırmaların kayda değer



340



Bölüm 1 4 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



i ki



Üç



Dört



Beş



55.7



54.4



51 .6



52.0



47.0



47.7



45.4



43.8 ı



Şekil 1 4.1 2 Seçilmiş ABD Şehirlerinde Lastik Fiyatları ve Lastik Kalitesi Dört veya beş bayii n i n o l d u ğ u durumlarda fiyatlar neredeyse ayn ıdır. Üç bayi ile, fiyatlar daha yüksektir ancak bu çoğu n l u kl a b u piyasalardaki yüksek lastik mesafe reytingini yansıtır. G enelde, üç, dört veya beş bayii n i n olduğu piyasal a rda fiyatlarda nispeten çok az değişi k l i k vardır ve b u durum üç veya dört bayi arasındaki rekabe­ tin l astik piyasasını etkin bir şeki lde rekabetçi hale getirmek için yeterli o l d u ğ u n u gösterir.



piyasa gücü olduğunda, yeni girişler fiyatları düşürür ancak rekabetçi bir piyasada, yeni girişler fiyatları etkilememelidir. Bresnahan ve Reiss daha fazla girişin daha fazla fiyat düşüşüne sebep olmadığı zamarn bulmak için lastik fiyatiarım incelemişlerdir. Bu araştırmaları bizim piyasamn ne zaman etkin bir şekilde rekabetçi hale geleceği sorumuzu cevaplamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri' nin batısındaki değişik şehirlerdeki fiyat ve lastik bayisi sayısı bilgisini elde et­ mişlerdir. Piyasaları yaklaşık olarak oluşturmak için örneklemlerini en yakınındaki büyük şehre en az 80 mil gidiş-dönüş mesafesi olan 1 5 7 küçük şehir ile sınırlandırrmşlardır (eğer yakında büyük bir şehir varsa, küçük şehirdeki fiyatlar daha az ilgili olacaktır, çünkü küçük şehrin sakinleri lastiklerini yakındaki büyük şehirden alabilirler). Şekil 1 4 . 1 2 şehirde bir, iki, üç, dört veya beş lastik bayisi olmasına göre gruplanrruş farklı şehirlerdeki ortalama lastik fiyatiarım göstermektedir. Farklı şehirlerde farklı sayıda lastik bayisi olmasının ana sebeplerinden birisi şehirlerarasında nüfusun değişkenlik gös­ termesidir. Ömeklem içerisinde lastik kalitesi değişebildiğinden, şeklin ikinci satırında or­ talama lastik kalitesinin bir ölçüsü olan ortalama lastik mesafe reytingi gösterilmektedir. Bir ürünün kalitesini bilmek önemlidir çünkü fiyat farklılıkları piyasa gücündeki farklılık­ lardan değil de yalmzca kalitedeki farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir. Şekil 1 4. 1 2 dikkat çekici bir yapı göstermektedir. Dört ve beş lastik bayili piyasalar arasında hemen hemen hiç fiyat farklılığı yoktur. Aslında, Bresnahan ve Reiss üç ve dört bayili piyasalarda fiyat farklılıklarının çoğunlukla lastik mesafe reytirıglerindeki farklılık­ lardan dolayı olduğu göstermişlerdir; yani üç bayiinin olduğu şehirlerde ortalama lastik kalitesi daha yüksek gözükmektedir. Lastik kalitesindeki bu farklılık hesaba katıldığında, üç ve dört bayili piyasalarda fiyatların farklı olduğuna dair bir kanıt bulunamamaktadır. Özet olarak, B resnahan ve Reiss çalışması, üç veya dört fırmanın lastik piyasasının (etkin bir şekilde) rekabetçi olması için yeterli olduğunu göstermektedir. Bu noktada, farklı sayıda lastik bayisi olan şehirlerirı başka boyutlarda da sistematik olarak farklı olup olmadığını merak ediyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse, şehirlerarası fiyat karşılaştırması böyle farklılıklardan dolayı yanlış yapılrruş olabilir. Bu problemle baş et­ menin bir yolu, aynı soruyu etki karışımından kaynaklanan farklılıkların ortaya çıkmaya­ cağı bir laboratuvar deneyi ile araştırmaktır. İki ekonomist, Martin Dufwenberg ve Uri Gneezy, tam da bunu yaprruşlardır.4 Belirli bir sayıda satıcının her birinin 2 ile 1 00 arasında bir teklif (satış fiyatı) seçtiği bir deney tasar­ larruşlardır. En düşük teklifi veren satıcı (en düşük fiyatı seçen satıcı) teklifini dolar olarak kazanrruştır. Bu deney ile homojen ürünlerle oligopol modeli arasındaki benzerliği fark etmiş olabilirsiniz. İki satıcı varken, bu durum incelediğimiz düopol modelinin tamamen



Bölüm 1 4.5 1 Özet: Dört Piyasa Yapısı



341



4



Kanıta Dayalı Ekonomi



(Devamı)



aynısıdır. Bu durumda analizimiz her satıcının kıyasıya rekabet edip teklif olarak "2" ver­ mesi gerektiğini göstermekteydi. Ancak başka bir şekilde de akıl yürütebilirsiniz; düopolde yalnızca bir satıcıya karşı oynadığımza göre, daha yüksek bir teklif deneyebilir ve eğer düşük olan teklifi veren siz olacak olursanız eve daha fazla para götürebilirsiniz. Dufwenberg ve Gneezy, aslında, dü­ opolde ortalama teklifierin 50'nin hemen aşağısında olduğunu buldular, dolayısıyla deney teoriyi yansıtmarnıştır. Ancak satıcı sayısı dörde çıktığında, satıcılar çok daha rekabetçi hareket etmişlerdir. Aslında, dört satıcıyla, oyununun onuncu turunun sonunda ortalama kazanan teklif ikiye yakındır! Yani laboratuvarda da, dengeyi rekabetçi sonuca ulaştırmak için dört rakip yeterli gözükmektedir. Ekonomik teorinin öngördüğü gibi, fıyat rekabetin sertliğine bağlıdır, ve ampirik araştırma da fıyatları rekabetçi seviyeye getirmek için rakip sayısının çok fazla olmasına gerek olmadığını göstermektedir. İlginç bir şekilde, bu araş­ tırma büyük HHI' lı piyasalarda bile yoğun rekabetin gözlenebileceğini göstermiştir. Bu ampirik kanıt dördün önemli bir sayı olduğunu önerse de, bu noktayı fazla genelle­ mernek için çok dikkat etmeliyiz. Başka endüstrilerde veya başka şehirlerde (veya başka deneylerde), rekabetçi bir piyasa oluşturmak için çok daha fazla veya daha az fırma gereke­ bilir. Sonuç olarak, ekonomik teori ve ampirik seziler bizi ne zaman ve nerede rekabet en­ gelleyici fiyatıandırma beklemek gerektiği, ve ne zaman bunun önemli bir etkisinin olacağı gibi genel prensipler hakkında bilgilendirebilir. Ancak rekabet engelleyici düzenlernelerin gerçekte var olup olmadığı veya etkililiği konusunda açıklamalarda bulunmak ilgili endüst­ riyi incelemeden çok zordur.



1



1



ll



342



Soru



Cevap



Veri



Uyarı



Bir piyasayı rekabetçi hale getirmek için kaç firma gereklidir?



Pek çok endüstride ve labo­ ratuvarda, yaklaşık olarak üç veya dört.



Çeşitli şehirlerdeki lastik fiyatları verisi ve laboratuvar deneylerinden elde edilen veriler.



Satıcı sayısının dışındaki pi­ yasa özelli kleri de rekabetin doğasını etkilerler. Bundan dolayı elde edilen sonuçları ne kadar genelleyebileceği­ m iz konusunda emin değiliz.



Bölüm 14 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



Özet O



Oligopol ve monopolcü rekabet, uç piyasalar olan tam rekabet ile monopol arasındadır. Bu piyasa yapılanndaki fırmalar rakiplerinin davranışlarını hesaba katmak zorundadırlar, oysa monopol için de tam rekabet endüstrisindeki fırmalar için de böyle bir şey yapmak gerekli değildir.



O



Her duruma uygulanabilen tek bir oligopol modeli yoktur. Denge sonucu, piyasanın kendine mahsus özelliklerine bağlıdır -malların homojen veya farklı­ laştırılmış oluşu, endüstride kaç firma olduğu, ve gizli anlaşmanın sürdürülebilir olup olmadığı. Bütün bunlara rağmen, oligopol incelemesinden bazı önemli genel dersler çıkarılabilir. Mallar farklılaştırılmış olduğunda, endüstride az sayıda fırma olduğunda (mallar gerçekte homojen değilse), ve gizli anlaşmanın sürdürülebilir olduğu durumlarda, fırmaların ekonomik karlan daha yüksek olacaktır.



O



Kısa dönemde, monopolcü rekabetçinin ve monopolün davranışlan aynıdır: Fiyat > Marjinal Hasılat = Marjinal Maliyet olacak şekilde belirle. Uzun dönem­ de, monopolcü rekabetçi bir endüstride giriş ve çıkış dengenin -sıfır ekonomik kar - tam rekabetteki denge ile aynı olmasına neden olur.



O



Ekonomi bir piyasanın rekabetçi olup olmadığı tartışmasını başlatmak için kullanışlı araçlar sunar, ancak belirli bir endüstride rekabetin doğasını tamamen belirleyen -fırma sayısı gibi- tek bir faktör yoktur.



Anahtar Terimler farklılaştırılmış ürünler s. 323 homojen ürünler s. 323 oligopol s. 324 monopolcü rekabet s. 324



düopol s. 325 bakiye talep eğrisi s. 326 gizli anlaşma s. 329 cezalandırıcı tetik stratejisi s. 330



kartel s. 331 Herfindahl-Hirschman indeksi



s.



339



Sorular 1. Monopolcü rekabetçi bir firma tarafından satılan ürünler,



4. Monopolcü rekabetçi bir firma negatif ekonomik kar elde



tam rekabetçi bir piyasada satılan ürünlere göre ne gibi farklılıklar gösterirler?



etmesine rağmen kısa dönemde çalışmaya devam eder mi? Cevabınızı açıklayınız.



2. Monopolcü rekabetçi bir piyasa ile tam rekabetçi bir pi­



S. Monopolcü rekabetçi fırmalar uzun dönemde tam reka­ betçi firmalar gibi sıfır ekonomik kar elde ederler. Bu durum monopolcü rekabetçi bir piyasada toplam artığın ençoklandığı anlamına gelir mi?



yasa hangi bakımdan benzerdir? Monopolcü rekabetçi piyasalar ve monopollerin ortak özellikleri var mıdır?



3. Hem monopaller hem de monopolcü rekabetçi firmalar karlarını ençoklamak için marjinal hasılatı marj inal mali­ yete eşitlerler. Maliyet eğrileri aynıysa, fiyatların mono­ polde mi monopolcü rekabetçi piyasada mı daha yüksek olmasını beklersiniz?



6. Monopolcü rekabetçi bir piyasada yeni firma girişlerine bağlı olarak ne olur?



Sorular



343



7.



Her iki firmanın da şişelenmiş içme suyu arz ettiği ba­ ğımsız (gizli anlaşmanın olmadığı) bir düopol modelini göz önünde bulundurun. Firmalar fiyatları aynı anda be­ lirlemektedirler. Her firmanın marjinal maliyeti 1 ,5 $'dır. Piyasa talebi aşağıdaki şekilde gösterilmiştir. a.



rını nasıl belirlerler?



10. Bir piyasada dört firma olduğunu ve her firmanın fark­ lılaştırılmış ürünler satlığını varsayalım. Bu firmaların fiyat savaşına girmesi mantıklı mıdır? Neden veya neden değil?



Her bir firma için bakiye talep eğrilerini bulunuz.



b. Bu modelde, her bir firma için nasıl bir fiyatiandırma stratej isi Nash dengesidir? c.



9. Farklılaştınlmış ürünler satan oligopolcü firmalar fiyatla­



İki firmanın etkili bir şekilde gizli anlaşma yapabili­ yor olduğu durumda Nash dengesini bulunuz. Fiyat



l l.



İki fırma arasındaki gizli anlaşma ne zaman büyük ihti­ malle bozulur?



12. Buzdolabı endüstrisinin HHI' nin 2.500 ve alüminyum endüstrisinin HHI' nin 6.850 olduğunu varsayın. Bu bilgi alüminyum piyasasının buzdolabı piyasasından daha konsantre olduğu sonucuna varmak için yeterli midir? Cevabınızı açıklayınız.



13. Aşağıdaki her bir ifadenin üç piyasa tipi: tam rekabet, monopol, ve monopolcü rekabet için doğru mu yanlış mı olduğuna karar veriniz.



$4



a.



Firmalar fiyat ile marjinal maliyeti eşitlerler.



b. Firmalar marjinal 2.000



hasılat



ile



marjinal



maliyeti



eşitlerler.



Talep Miktar



8. Aynı (homojen) ürünlerle oligopol modelinde, fiyatın ne olmasını beklersiniz?



c.



Firmalar uzun dönemde ekonomik kar kazanırlar.



d. Firmalar uzun dönem ortalama maliyetlerini mini­ mize eden miktarı üretirler.



e. Bu endüstriye yeni firmaların girişi serbesttir.



Pro blemler 1 . Acme kasabadaki tek bakkaldır. Bi-Rite de bu piyasaya girmeyi düşünmektedir. Acme ve Bi-Rite şu oyunu oyna­ yacaklar: Önce, Bi-Rite girip girmemeye karar verecek. Eğer girmezse, oyun biter ve Acme ödenti olarak 50 ka­ zanır ve Bi-Rite ödenti olarak O alır. Eğer Bi-Rite girerse, Acme fiyat düşürüp savaşmaya veya uzlaşmaya karar verecektir. Eğer Acme savaşmaya karar verirse, Acme ve Bi-Rite'nin her biri 1 0 kazanır; eğer Acme uzlaşırsa, her biri 20 kazanır. a.



3. Aşağıdaki diyagram monopolcü rekabetçi bir piyasadaki bir firma için kısa dönem talep eğrisi (D, marjinal hasılat eğrisi (MH), ortalama toplam maliyet eğrisi (OTM), ve marj inal maliyet eğrisini (MM) göstermektedir. a.



Bu fırma hangi seviyede ürün üretmelidir?



b. Bu firma hangi fiyatı uygulamalıdır? c.



Bu firma kar mı, zarar mı edecektir?



d. Bu endüstriye giriş olmasını mı endüstriden çıkış ol­ masını mı beklersiniz?



Bu oyunun oyun ağacını çiziniz.



b. Geriye dönük çıkarım kullanarak bu oyunun nasıl oy­ nanacağını bulunuz.



2. İnternetin büyümesiyle, internet üzerinden satış yapan



Fiyat



pek çok satıcı türemiştir ve pek çok alıcı da internet üze­ rinden alışveriş yapmaktadır. a.



İnternetin büyümesini göz önüne alınca, neden deği­ şik firmaların aynı mal için benzer fiyatlar belirleme­ sini beklersiniz?



21



b. Bu sorunun ilk kısmının mantığına rağmen, birkaç



15



yeni çalışma internet üzerinden satış yapan farklı sa­ tıcıların genellikle gayet farklı fiyatlar belirlediklerini bulmuşlardır. Bu sonucu nasıl açıklayabilirsiniz?



27$



9



T



s 17



344



Bölüm 1 4 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



24



36



Miktar



4. Arkadaşlannızın çoğu Budweiser, Miller, veya Coors



b. Bir noktada iki firma da pizzanm dilimini marjinal



bira içmeyi tercih ediyorlar. Budweiser Anheuser-Busch



maliyet olan 75 sente satmaktaydılar. Bu durumu tu­



tarafından üretilirken, Miller ve Coors ise MillerCoors



tuklular açmazını kullanarak nasıl açıklarsınız?



tarafından üretiliyor. Bu bilgiye dayanarak, bira piyasa­ sının oligopol olduğu sonucuna vanyorsunuz. Aşağıdaki



c. İki firmanın birlikte fiyatı ı $ ' a çıkarmaya karar ver­ diğini varsayın. B u gizli anlaşma sayılır mı? Eğer bu



ifadelerin her birinin doğru olduğunu varsayarak, her biri



iki firmanın New York pizza piyasası içindeki piyasa



tek başına sizin çıkarımınızı destekliyor mu, zayıftatıyor



payının önemsenmeyecek kadar küçük olduğunu bili­



mu inceleyiniz.



i. Anheuser-Busch ve MillerCoors bu piyasada mevcut pek çok firmadan ikisidir.



ii. Talebin düştüğü 2009 yılında hem MillerCoors hem de Anheuser-Busch bira fiyatianın arttınruşlardı.



iii. Tüketicilerin farklı marka biralar arasında geçiş yap­ ması düşük olasılıklıdır; çoğu bira tüketicisi marka­ lanna çok bağlıdır.



iv. Bira fabrikası kurmanın sabit maliyeti nispeten yüksektir.



5. John Maynard Keynes (ünlü bir İngiliz ekonomist) "Uzun dönemde hepimiz ölüyüz" demiştir. Bu bölümdeki önemli



yor olsaydımz, bu bilgi cevabınızı etkiler miydi?



8. Büyük beyzbol ligi takımlan kendilerine genelde "lüks vergisi" olarak adlandırılan vergiyi uygulamışlardır. Bir takım maaşlar toplamının belirli bir seviyeyi geçmesi du­ rumunda bu vergiye tabidir. Lüks vergisinin yıllık eşiği 20 ı 4 - 2 0 ı 6 için ı 89 milyon dolardır. Bu eşiği geçen bir takım, maaşlar toplamının bu eşiğin üzerinde olan kısmı için % ı 7, 5 ' ten % 50'ye kadar ödemelidir ve vergi oranı bu takımın eşiğin üstünde olduğu yıl sayısına bağlıdır. B u soru takımiann neden kendilerine b u vergiyi dayattıkla­ rını incelemektedir. a.



bir mesaj , Keynes ' in deyişini adapte ederek "Uzun dö­



vereceklerdir. İkisi de düşük seçerse her biri O $ kaza­



dür." Monopolcü rekabet türünde bir endüstrideki firmalar



nır;



uzun dönemde neden sıfır kar elde ederler? Bu firmalar kısa dönemde neden kar edebilirler? Bir monopol neden



iyi oyuncuları çekecektir ve 600 $ kazanacaktır, ancak düşüğü seçen takım yalruzca 300 $ kazanacaktır. Yükse­



6. Tütün şirketleri genelde halihazırda sigara içen insanlar



ğİn baskın strateji olduğunu ancak her iki takım da dü­



arasından daha fazlasını çekmek için, insanların sigara



şüğü seçerse iki takımın da daha iyi durumda olacağını



içmeye başlaması için değil, reklam yaptıklarını savunur­



gösteriniz.



b. Bir ı 922 Yargıtay karanna göre, büyük beyzbol ligi pek çok antitröst yasasına tabi değildir. Bu iki takırmn



yapmazsa, piyasanın yüzde 50'sini alırlar ve her biri 1 0



"lüks vergisi" konusunda anlaştıklarını varsayalım.



milyon dolar kazanır. Eğer ikisi d e reklam yaparsa, piya­



Bu lüks vergisi altında, yükseği seçen takım 250 $



sayı yine eşit şekilde bölüşürler ancak her biri reklamlar



vergi vermek zorundadır. Bu oyunun yeni dengesini



için 2 milyon dolar harcar ve yalnızca 8 milyon dolar ka­ zanırlar (reklamın daha fazla insanı sigara içmeye teşvik etmediğini farz ettiğimizi hatırlayalım). Eğer bir firma



bulunuz. c.



reklam yaparsa ancak diğeri yapmazsa, reklam yapan



ödediklerini gösteriyorlar. Bu soruya cevabınız bu id­



yon dolar kazanır.



b. Devletin sigara reklamlarını yasaklamayı önerdiğini varsayalım. Eğer reklam insanları sigaraya başlamaya ikna etmiyorsa, iki sigara şirketi yasağı desteklemeli mi yasağa karşı mı çıkmalı? 7.



Bombay Fast Food ve 2 Bros. Pizza New York' ta bir cad­ dede birbirlerinden birkaç metre uzaklıkta pizzacılardır. a.



İki fırma da pizzanın dilimini ı $ 'dan satmaktadır. Bu fiyatta bu cadde üzerinde pizza diliminin haftalık ta­ lep edilen miktarının ı 0.000 olduğunu varsayalım. Bu



önemli bir belirleyicisi olmadığını savunabilirler. Ka­ değeri geçtiğini dolayısıyla takımların nadiren vergiyi



reklam yapan şirket ı 2 milyon dolar yapmayan da 6 mil­ Reklam yapmanın baskın strateji olduğunu gösteriniz .



Bazı kişiler lüks vergisinin büyük lig maaşlarının nıt olarak, takımın maaş toplarnlarının nadiren eşik



şirket rakibinin müşterisinin çoğunu çeker. Sonuç olarak,



a.



ikisi de yüksek seçerse her biri 400 $ kazanır. Biri



yüksek diğeri düşük seçerse, yükseği seçen takım en



hem uzun dönemde hem de kısa dönemde kar eder?



lar. Yalnızca iki sigara üreticisi olsun, Jones ve Smith. Her



kım ı ve Takım 2 . İkisi de oyunculara yüksek veya dü­ şük maaş ödemeyi seçebilir. Kararlarını aym zamanda



nemde monopolcü rekabetçi bir piyasada bütün karlar ölü­



biri reklam yapabilir veya yapmayabilir. Hiçbiri reklam



İki büyük beyzbol ligi takırın olduğunu varsayalım, Ta­



dianın mantığı hakkında neyi ortaya koyar?



9. Telesource ve Belair belirli bir ülkedeki cep telefonu ope­ ratörü piyasasındaki en büyük iki firmadır. Bu iki firma piyasanın yüzde 80' inden fazlasına tekabül etmektedir. a.



İki firma da ürünlerini farklılaştırıyorsa, bu piyasada Nash dengesi nasıl elde edilir?



b. Telesource ve Belair'in gizli anlaşma yapıp aynı fiyatı belirlemeye karar verdiğini varsayın. Aldatma ve gizli anlaşmaya uyma dururnlarındaki ödentileri aşağıdaki matriste verilmiştir. Bu oyunun Nash dengesi nedir?



iki firma için piyasa talep eğrisi nasıldır?



Problemler



345



c.



Telesource Aldat



Gizli Anlaşmaya Uy Gizli



Belair



Belair 1 2 milyon dolar kazanır



Belair 2 milyon dolar kazanır



Anlaşmaya Telesource 1 2 Uy milyon dolar kazanır



Aldat



Telesource 1 5 milyon dolar kazanır



Belair ı 5 milyon dolar kazanır



Belair ı O milyon dolar kazanır



Telesource 2 milyon dolar kazanır



Telesource 1 0 milyon dolar kazanır



10. Petrol için dünya talep tablosunun aşağıdaki gibi oldu­ ğunu varsayın:



d. A ülkesinin anlaşmaya uymayıp 1 0 yerine 20 üret­ mesine neden olacak bir güdü var mıdır? B ülkesinin anlaşmaya uymayıp ıo yerine 20 üretmesine neden olabilecek bir güdü var mıdır? ll.



En büyük dört akçaağaç şurubu üreticisinin gizli an­ laşma yapmaya karar verdiğini ve her yıl talep durumuna bağlı olarak belirli bir piyasa fiyatını sürdürrnek için arz edilecek akçaağaç şurubu miktarına karar verdiklerini varsayalım.



a. Bu Coumot oligopolüne mi, Bertrand oligopolüne mi bir örnektir?



b. Hangi şartlar altında bu kartel başarılı olacaktır? c.



50$



40



Kartel her yıl miktarları sabitleyeceğine yalnızca fi­ yatı sabitlerneye karar verse, firmaların anlaşmaya uymama ihtimali nasıl değişir?



75$



30



12. Bir endüstride beş firma olduğunu varsayın. Satışları



1 25 $



20



Varil başı Fiyat



Talep Edilen Miktar



Petrol üreten iki ülke vardır, A ve B. Her biri ı o veya 20 varil petrol üretecektir. İşleri basitleştirrnek için bu pet­ rolü sıfır maliyetle üretebildiklerini varsayın.



a. Mümkün olan dört sonuç vardır: A ı O veya 20 üretir ve B ı O veya 20 üretir. Mümkün olan bu dört sonucun her biri için her bir ülkenin karını bulunuz.



b. Bu ülkelerin üretecekleri petrol miktarına birbirlerine danışmadan, aynı zamanda karar verdiklerini varsa­ yalım. Her ülkenin 20 varil petrol üreteceğini ve her birinin ı .OOO $ kar edeceğini bulunuz.



346



Petrol bakanları gizli anlaşma yapıp her biri ı o üret­ meyi kabul ederse daha iyi durumda olacaklarını fark ediyorlar. Her bir ülke 20 yerine ı O üretirse ne kadar kar eder?



Bölüm 1 4 1 Oligopol ve Monopolcü Rekabet



(yani, toplam hasılatları) aşağıdaki gibidir: •



Firma 1 : 90 milyon dolar







Firma 2: 50 milyon dolar







Firma 3: 36 milyon dolar







Firma 4: ı4 milyon dolar







Firma 5: 1 O milyon dolar



Bu endüstri için Herfindahl-Hirschman İndeksini (HHI) hesaplayınız.



Zaman ve Risk içeren Öd ün leşi m ler Kişi l e r a n ı n d a öd ü l l e n m e yö n ü n d e b i r te rc i h göste ri r m i ? Kişiler deneyi m l eri n i n za m a n l a m a s ı n ı önemserler. Dönem ödevi yazmak, b i r ödevdeki probleml e ri çözm ek, bir kita p okumak, sigarayı b ı ra km a k ya da d iyet ya p m a k gibi hoş o l m ayan deneyi m l eri n i gen e l l ikle erte lemeyi terc i h ederler. Benzer şekilde, kişi l e r çoğu za m a n b i r YouTube vid eosu izlemek ya da tat l ı b i r şeyl er yemek g i bi hoş o l a n şeyleri hemen gerçekleştirm eyi severler. Bu bölümde bir ödülün za m a n l a m a s ı n ı n onun ekonomik değeri n i nasıl etki l ed i ğ i n i göreceğiz.



B Ö LÜ M Ü N



ANA HATLARI



Zamanın ve



Paranın Zaman



Riski n



Değeri



Modellenmesi



Zaman Tercihleri



Kişiler anında ödüllenme yönünde bir tercih gösterir mi?



348



Olasılık ve Risk



Risk Tercihleri



O



Faiz para n ı n kul l a n ı m ı ndan geçici olara k vazgeçmek i çin a l ı na n



O



Ekonomistler gelecekte fa rkl ı zamanlarda a l ınan ödemelerin bugünkü



O



Ekonomistler riskli ödemelerin değerini hesap etmek için a raçlar



ödemed i r.



değerini hesap etmek için a raçlar gel iştirmiştir.



gel işti rmiştir.



1 5. 1 Zaman ve Riskin M odellenmesi



iyi seçimler bile risk içerir.



Pek çok karar farklı zamanlarda ortaya çıkan maliyet v e yarariara sahiptir. Üniversiteye gitme konusunu düşünelim. Okul maliyetlerinin çoğu şimdiden ortaya çıkar - mesela çok çalışma, vazgeçilen maaşlar (fırsat maliyeti) ve harç ödemeleri . Öte yandan, bir üniversite eğitiminin ekonomik yararlarının pek çoğu, özellikle daha yüksek maaşlar, hayatta daha sonradan ortaya çıkar. Eğer birisi bir üniversite derecesi alıp alınama konusunda optimal bir seçim yapacaksa, bir şekilde maliyet ve yararların tümünü karşılaştırılabilir birimlere çevirip bunları toplaması gerekecektir. Peşin maliyetler ve gecikrneli yararlada bağdaştırılan başka faaliyetler de vardır; me­ sela, egzersiz yapma, diyet yapma ve tasarruf etme. Bu gibi seçimleri analiz etmek için, gecikmeli yarariara nasıl değer biçileceğini ve bu yararların nasıl tahmin edileceğini an­ lamarnız gerekir. Bugün bir dolarlık yatırırnda bulunmak ve bu şekilde onlarca yıl sonra emekli olduğumuzda bu doları ve üzerinden kazandığırnız faizi tüketmek optimal midir? Bu bölüm ayrıca riskin ekonomik değeri nasıl etkilediğini tartışmaktadır. Ekonomist­ lere göre riskli opsiyonlar kötü opsiyonlar olmak zorunda değildir. Risk sadece maliyet ve yararlardan bazılarının önceden sabitlenmemiş olduğu anlamına gelir. Örneğin, biriyle evlendiğinizde, evliliğin başarısının tamamen tahmin edilebilir olmadığının farkına varırsı­ nız. Bir kişinin geliri, sağlığı ve hatta beğenileri değişebilir. Bir evlilik töreninde eşler "bu günden itibaren seninle iyi günde, kötü günde, zenginlikte, yoksul­ lukta, hastalıkta ve sağlıkta bir arada olmak üzere" diye söz verirken bu risklerin bazılarını kabullenir. Genelde, tüm yatırımlar riskli getirilere sahiptir. Hisse senedi pi­ yasası nasıl bir performans gösterecek? Ev fiyatları nasıl değişecek? Üniversiteden alacağınız derecenin bir değeri olacak mı ya da gele­ cekte işverenler değişik beceriler arayacak mı? Bu bölümde, bu risk­ leri değerlendirmek için ekonomik analizlerden yararlanacağız. Ekonomistlerin gecikmeli ödüllere değer biçrnek için kullandık­ ları araçlar riskli ödüllere değer biçrnek için kullandığırnız araçlarla oldukça benzerdir. Her iki durumda da ekonomistler ödülleri ağtr­ lıklandmr. Ekonomistler gelecekte ortaya çıkacak ödüllere değer biç­ tiğinde, gelecek ödülleri n şu anda mevcut ödüllerden daha az değerde olduğu fikrini yansıtmak üzere (gelecekteki) ödülü 1 'den küçük bir faktörle çarpar. Bir ödülün ortaya çıkrnama durumu olduğunda, ekonomistler ödülü, bu ödülü n ortaya çıkmasına ait, pozitif (yine 1 'den küçük) bir olasılıkla çarparak bu riski modelin içine katarlar. Bu bölüm zamana ve riske ait bu ağılıklandırma faktörlerinin nasıl belirlendiğini açıklamakta ve nasıl kullanacağınızı göstermektedir. Seetion 1 5.1 1 Zaman ve Riski n Modellenmesi



349



1 5 .2 Paran1n Zaman Değeri Finansal piyasalar kişilerin parayı zaman içinde transfer etmesine izin verir. Örneğin, pa­ rayı geleceğe göndermek için, mevduat sahipleri parayı şimdi bir bankaya "ödünç verir" ve gelecekteki bir tarihte faiziyle beraber geri çeker. Ekonomistler böyle bir bir değişikliği zamanlararası (intertemporal) dönüşüm olarak adlandınr. "Inter" arası anlamına gelir -mesela internasyonel bir seyahatte ülkeler arasında yolculuk etme durumunda olduğu gibi. "Temporal" zamana işaret eder. Zamanlararası (in­ tertemporal) dönüşüm kaynakları zaman dilimleri arasında hareket ettirir.



ll



Gelecekteki Değer ve Bileşik Faiz



Ana sermaye, yatırım ı n başlangıç m i ktarıdır. Faiz paranın kullanımından geçici olarak vazgeçmenin karşı lığında alınan ödemedir.



Paranın zamanlararası bir dönüşümünü özetleyen anahtar değişken faiz ödemesidir. Basit bir örnek düşünelim. Bir banka hesabına 1 00 dolar yatırdığınızı hayal edelim. Yatınmın başlangıç miktarı -bu durumda ı 00 dolardır- ana sermaye olarak adlandınlır. Hesabın r oranında bir yıllık faiz ödeyeceğini varsayarsak, hesabınızda 1 yılın ardından ne kadar pa­ ranız olacaktır? Banka hesabı ana sermayeniz olan 100 dolara ilave olarak r x 1 00 dolarlık faiz içerir. Örneğin, eğer faiz oranı yüzde 5 ise, bu durumda faiz oranı 5 r = %5 = = O , 05 --



1 00



Ana sermaye ve faizi n toplamına gelecekteki değer denir.



olacaktır. Yüzde 5 ' lik bir faiz oranı ve 1 00 dolarlık bir mevduat için, ı yıl faiz ödemesi 0,05 x ı oo $ = 5 $ olurdu. Bu durumda bir yılın sonunda hesabın toplam değeri şöyle yazılabilir: 1 00 $ + (r x 1 00 $) = ( 1 + r) x 1 00 $ Bu ana sermaye ve faizin toplamıdır ve ı yıllık birikim sonrası gelecekteki değer olarak adlandınlır. Varsayalım ki tüm paranızı, yani ana sermaye ve faizi, birinci yılın sonunda hesabı­ nızda bırakmaya karar verdiniz. İkinci yılın başında hesap bakiyeniz ( 1 + r) x ı oo dolardır. Bunu "Bakiye" olarak adlandıralım. 2. yıl esnasında, 1 . yılın sonundaki bakiyenizden faiz ödemesi, ya da (r) x (Bakiye) kadar faiz, alacaksınız. Yıl 2 ' nin sonunda hesabınız Yıl ı ' in sonunda hesabınızda duran miktarı, ki Bakiye olarak adlandırdık, ve ilave olarak Yıl 2 ' de aldığınız faizi içerecek, (Bakiye) + (r) x (Bakiye) = ( 1 + r) x B akiye. Yıl 2 sonundaki Bakiye c ı + r) x ı oo $ olduğu için, Yıl 2 sonundaki miktar



( 1 + r) x Bakiye = ( 1 + r) x ( 1 + r) x 1 00 $ = ( 1 + r)2 x ı oo $ olacaktır. Bir kural fark ettiniz mi? Parayı bankada ı sene boyunca bıraksaydınız, Yıl ı sonunda elinize şu kadar geçerdi :



( ı + r) x ı OO $. Parayı bankada 2 yıl için bıraksaydınız, Yıl 2 sonunda elinize ş u kadar geçerdi:



c ı + r)2 x ı oo $. Parayı bankada bıraktığınız her ilave yıl için, nihayi bakiyenizi (1 + r) ' lık ilave bir faktör ile çarpabilirsiniz. Sonuç olarak, paranızı bankada T yıl süresince bırakırsanız T yılın ar­ dından elinize şu kadar geçerdi: Gelecekteki değer denklemi ya da bileşik faiz denklemi faiz oranı r olan ve tüm faiz ödemelerinin T senesindeki hesap kapanışına kadar hesapta bırakıldığı bir yatırımın gelecekteki değerini hesaplar. 350



Gelecekteki değer = ( 1 x r/ x (Ana sermaye)



Bileşik Faiz Denklemi



Bu, bileşik faiz denklemi ya da gelecekteki değer denklemi olarak adlandınlır. Bu denk­ lemde, r faiz oranıdır ve T yatırırnın devam ettiği yıl sayısıdır. Bileşik faiz denklemini



Bölüm 15 1 Zaman ve Risk içeren Ödünleşimler



türetmek için, faiz ödemelerinizin hiçbirinin süreç içinde bankadan çekilmediğini varsa­ yıyoruz. Bundan dolayı, geçmiş faiz ödemeleri üzerinden faiz kazanırsınız, çünkü daha önceki tüm faiz ödemeleri T yılındaki hesap kapanışına kadar hesabınızda kalmaktadır. Faiz üzerinden faiz kazanma fikrini yansıtmak üzere, ekonomistler faizin bileşik olduğunu söylerler. Bileşik faiz denklemi bazı dikkat çekici özelliklere sahiptiİ. Farkedeceğiniz üzere denk­ lemde üssün T olduğu bir exponansiyel terim, c ı + rl, bulunmaktadır. Bu, hesap bakiye­ nizin her yıl çarpılarak büyümesi anlamına gelir. Başka bir ifadeyle, hesap, her yıl çarpan faktörü, ( 1 + r), ile artar. Böyle bir bileşik büyüme çok güçlüdür, ki şayet okul harcı için tasarruf etmeye, emeklilik için çok büyük bir ödenek oluşturmaya ya da gelecekteki birçok mali hedef için hazırlık yapmaya çalışıyorsanız işe yarayacaktır. Bileşik büyümenin gücünü görmek için, birkaç örnek üzerinde düşünmek yardımcı olacaktır. Varsayalım ki 20 yaşındayken bir hesaba ı dolar koyuyorsun uz ve parayı 70 yaşında emekli oluncaya kadar (hiç dokunmadan) bileşik büyümeye bırakıyorsunuz. Bu örnekte, yatırımın süresi 70 - 20 = 50 yıldır, yani T = 50 olur. 50 yıllık sürenin sonunda bu hesapta ne kadar paranız olacağını bilmek istiyoruz. Çok özel bir durumu, r = 0,00 durumunu, düşünerek başlayalım. Faiz tamamen sıfır olduğunda, nihai bakiyeniz şöyle olacaktır:



Nasıl yapmalı: Bileşik faiz denklemi + r)7 ifadesini içermektedir. Bu ifadenin herhangi bir faiz oranı r ve herhangi bir zaman sınırı T için değerini hesaplamak üzere, bir finansal hesap makinesi kullanınız. Pek çok el hesap makinesi bir sayıyı kendisiyle T kere çarpan üstel fonksiyon özel liğine de sahiptir. (1



( 1 + rl X ı $ = ( 1 + 0)50



X



ı $ = ı 50



X



ı $ = ı $.



1 50 = 1 , olduğu için, 50 yıllık beklemenizin sonunda ı $ ile aynlacaksınız. Hiç faiz kazan­ madınız ve nihai para çekiminiz ( 1 $) ana sermayeniz ile tamamen aynıdır. Şimdi başka bazı faiz oranları düşünelim. işlerin garipleştiği yer burası. Şekil ı 5 . 1 , ( ı + rl fonksiyonunu bir fai z oranı aralığı için çizmektedir. Grafik, yaşınız 20'den 70' e doğru değişirken bakiyenizin değerini göstermektedir. Özel olarak, r = %2, r = %4, r = %6, r = %8 ve r = % 1 0 değerlerini düşünüyoruz. Şimdi sıradışı bir şey meydana geli­ yor. Eğer faiz oranı yüzde 2 ise, 1 dolarlık ana sermayeniz 2,69 dolara büyüyor. Başka bir ifadeyle, paranız 50 yıl içinde neredeyse üç katına çıkıyor. Hiç de kötü değil. Fakat, faiz oranı yüzde 1 0 olsaydı, ne olurdu? Bu durumda mevduatınız 1 1 7 ,39 dolara kadar büyürdü. Bir yazım hatası yok. ı dolarlık mevduatınız 50 yılda ı ı 7 katı kadar çok büyürdü. Gelecekteki değer c ı + rl x (Ana sermaye) olduğu için, başlangıçtaki ana serma­ yenizin ı dolar ya da 1 .000 dolar olduğundan bağımsız olarak büyüme faktörü aynıdır. Bu yüzden ı .OOO dolarlık bir yatınm yaklaşık 1 1 7 .390 dolara kadar büyürdü. Bileşik büyüme



SO nci yıldaki



n ihai değerler



Yatırımın ı 2o S değeri



r = o/o ı O



1 1 7.39 S



ı oo



80



60



40



20



2



4



6



r = %8



46.90 S



r = %6



ı 8.42



s



8 ı o ı 2 ı 4 ı 6 ı 8 20 22 24 26 28 30 32 34 36 38 40 42 44 46 48 s o



Başlangıçtaki ı d olarlık ana sermayeden bu yana geçen yıl sayısı



Şekil 1 5.1 Gelecek 50 Yıl içinde 1 Dolarlık bir Yatırımın Değeri Her eğri, sabit bir faiz oran ı r altında yatırım yap ı l a n 1 doların değerini T yılı için gös­ termektedir. Örneğin, SO y ı l l ı k bi leşik bir büyümenin a rdından, yüzde 8 l i k bir faiz ora­ n ı nda yatırı lan 1 dolarl ı k ana sermayenin gelecekteki değeri 1 $ x (1 + 0,08) 50 =46, 90 dolardır. Büyük faiz ora n ları için, bileşik büyüme patlayan (aşırı artan) geti rilere sebep olur.



Bölüm 1 5.2 1 Paranın Zaman Değeri



351



çok etkili olabilir. Gençken tasanuf etmek -ve faizi bileşik büyümeye bırakmak- yaşlılığınızda devasa yararlar sağlayabilir. Tekrar ı dolarlık ana sermaye durumunu düşünelim ve 1 1 7 ,39 do­ larlık nihai hesap değerini ( 1 ) ana seımayeye ve (2) faize bölüştürelim. Banka size 50 yılın sonunda ödeme yaptığında, ı dolar ana sermayenin geri ödemesidir, öyleyse geri kalan 1 1 6,39 dolar faiz ödemesidir. Bu durumda, faiz ödemesi ana sermaye ödemesini büyük miktarda geç­ mektedir. Hatırlayacaksınız ki faiz ödemesi bankanın size ana sennaye­ nizin üzerinde, paranızı kullanma ayrıcalığı için, ödediği bir miktardır.



Borç Alma ve Borç Verme B ir borç veren ya da borç alan olup olmadığımza bağlı olarak, faiz ödemeleri iki temel kategoride ortaya çıkar. Bir bankadan bir mevduat sahibi olarak aldığınız faizi zaten taıtıştık. Öte yandan, eğer -mesela, bankanızca verilen kredi kartından borçlanarak ya da bankadan konut Gençken tasarruf etmek yaşl ı iken geti riler sunar. Ça l ı ­ kredisi alarak- bankadan borç para alacak olursanız, bankaya faiz öde­ şan hanehalkları n ı n pek çoğu vergi öncesi gel irleri n i n meleri yaparsınız. yüzde 1 O i l a 20'sini tasarruf etmek durumundadır. B ir mevduat hesabına para yatırmak, harcamaları bugünden ge­ leceğe etkili şekilde transfer eder. Bugün parayı mevduat hesabına koyarsınız ve gelecekte (faiziyle) geri çekersiniz. B ankadan borç aldığınızda zamanda yolculuğu ters yönde yaptırmış olursunuz. Gelecekte paranızın olacağını tahmin ediyor, fakat şimdi harca­ mak istiyorsanız, borç alırsınız. Dolayısıyla, borç alma gelecekteki gelirinizi bugün harcamanızı mümkün kılar. Şekil ı 5 .2 borç verme ve borç almanın harcamalarınızın zamanlamasını nasıl etkilediğini görsel olarak özetlemektedir. Bir mevduat üzerindeki faiz ve bir borç üzerindeki faiz aynı şekilde işler. Bir mevduat söz konusu iken, parayı T yıllık faizi ile geri çektiğinizde elinize (1



rl x (Ana sermaye)



x



geçer. Bir borç söz konusu iken, borcu T yıldaki faizi ile geri ödediğinizde (bu örnekte periyodik faiz ödemeleri yapılmadığı varsayıldığında) (1



x



rl x (Borç miktarı)



ödersiniz. Dikkat ederseniz her iki ifadede aynı çarpan faktörü, ( 1 x r)r, bulunmaktadır. Sonuç olarak, Şekil 1 5 . 1 'deki çizimieri bileşik mevduatlar ya da bileşik borçlarla ilgili ödemeleri hesaplamak için kullanabiliriz. Her iki durumda matematiksel denklemler ta­ mamen aynıdır. Borç Verme ve Borç Alm a



Şekil 1 5.2 Borç Verme ve Borç A l m a n ı n işleyişi



Hesaba para yatırd ı ğ ı n ızda, bankaya



borç veriyorsunuz. Bu



harcamalarınız



için bir zaman makinesi yaratır -



Bugün hesaba para yatırmak mevcut harcamanızı azaltır



harcamalarınızı



şu



andan daha



ilerideki zamana taşır.



Ödünç almış ald ığı nızda,



almış oluyorsunuz.



borç



Bu



harcamaları nız için bir zaman



Bugün borç almak mevcut harcamanızı artı rm anızı mümkün kılar



352



Bölüm 15 1 Zaman ve R i s k içeren Ödünleşimler



makinesi yaratır harcamalarınızı daha ilerideki zamandan şu ana taşır.



Gelecekte hesaptan para çekmek gelecekteki harcamanızını artırır



Bununla birlikte borçlar ve mevduatlar arasında vurgulamamız gereken bir fark bulun­ maktadır. Borçlar üzerindeki tipik faiz oranlan yatırımlar üzerindeki tipik faiz oranlarından daha yüksektir. Örneğin, bir kredi kartı üzerinden yüzde 15 hatta yüzde 20 ile borç almak hiç de az karşılaşılan bir durum değildir. Böyle yüksek faiz oranları devasa geri ödemelere sebep olabilir. Bunu göstermek açısından, yüzde 1 5 faiz ile 1 .000 doların 50 yıllığına borç alındığını düşünün. Ellinci yıla kadar hiç ödeme yapılmadığını, bu yüzden borcun 50 yıl boyunca bileşik şekilde büyüdüğünü varsayalım. Bu senaryo altında 50. yılda ödenmesi gereken miktar şöyle olurdu: ( J + 0, 1 5 )50



X



1 .000 $ = 1 .083 .657 ,44 $



Yani, 50 yıllık bileşik faizden sonra ödenmesi gereken miktar, 1 milyon dolardan daha fazla ' Pratikte, 1 .000 dolarlık borçlar üzerinde böyle devasa geri ödemeler neredeyse hiçbir za­ man ortaya çıkmaz. Hiçbir banka sizin kredi kartı borcunuzu ödemek için 50 yıl beklemenize izin veımez. Banka şunu tahmin eder ki 1 milyon dolar ödemesi gereken bir borçlunun geri ödemektense iflasım açıklaması daha olasıdır. Bu yüzden bankalar paralanm geri almak için 50 yıl beklemezler. Faiz ödemelerini ara dönemlerde isterler. Sonuç olarak, borçlarla ilgili hesaplanmızda 50 yıldan çok daha kısa zaman dilimlerini varsaymak hesap işiınizi kolaylaştıracaktır. Yüzde 1 5 faiz oranında 1 yıllığına alınan 1 .000 dolarlık bir borcun, borcu alana maliyeti 1 50 dolarlık faiz olacaktır.



Bugünkü Değer ve iskontolama Varsayalım ki birisi bir alışveriş merkezi inşaatım fonlamak için para borç veımenizi talep etti. "Bana 1 0.000 dolar borç verin, size 20 yılda 20.000 dolar geri ödeyeceğim." Varsayalım ki bu kişiye güvenmek için iyi sebepleriniz var ve paranızı size geri vereceği konusunda ona kesinlikle itimat edebilirsiniz. Bu yüzden bunun risksiz bir borç olduğuna eminsiniz. Bu güvence altında bile, bu teklifi kabul etmenizi veya etmemenizi hala kesin olarak söyleyemeyiz. Böyle bir durumda, bir ekonomist size 1 0.000 dolarınızı hangi alternatif şekillerde kul­ lanabileceğinizi sorardı. (Önceki teklifle kıyaslama işini basitleştirmek üzere, riski olmayan alternatif kullanırnlara odaklanacağız.) Başka bir ifadeyle, bir ekonomist fırsat maliyetlerini sorgulardı. 1 0.000 dolarlık ana sermayeniz ile yapabileceğiniz diğer en iyi yatırım nedir? Varsayalım ki yüzde 5 faiz ödeyecek başka bir risksiz yatırım opsiyonunuz var. Alışve­ riş merkezi projesine mi katılırsınız yoksa yüzde 5 ' lik getirili alternatif projeyi mi kabul edersiniz? Bu projeleri mukayese etmek için şunu sorabilirsiniz, "Yüzde 5 ' lik getirisi olan bir yatırıma erişimim olsa, bugünden 20 sene sonra 20.000 dolar getiri sunması için bugün ne kadar paraya ihtiyacım olurdu?" Bu soruyu bu bölümde zaten incelemekte olduğumuz denklemlere benzer bir matematiksel denklem olarak ifade edebiliriz: ( J + 0,05)20



X



X $ = 20.000 $.



Bu denklemde, size yıllık yüzde 5 getiri sağlayacak bir yatırıma erişiminiz olduğunu varsayarsak, x $ 20 yılda 20,000 dolar elde edebilmek için hemen şimdi ihtiyacınız olan para miktarıdır. x değerini bulmak için, her iki tarafı sadece ( 1 + 0,05)20 ile böleriz ve x=



Gelecekteki bir ödemenin bugünkü değeri gelecekteki bu ödemeyi ortaya çıkarması için bugünden yatırım yapılması gereken para miktarıdır. Bir başka ifadeyle, bugünkü değer gelecekteki ödemenin iskontolu değeridir.



20.000 ( 1 .05)20



= 7.538 $



elde ederiz. Bu durumda, x = 7 . 5 3 8 dolardır. Hemen şimdi 7 . 5 3 8 dolar alıp, yüzde 5 geti­ risi olan ve 20 senede 20.000 dolar sağlayacak bir projeye yatırabilirsiniz. Sonuç olarak, 20 yıl sonraki 20.000 dolar hemen bugün size 7 . 5 3 8 dolar değerindedir. x değişkeni 20 yıl sonraki 20.000 doların bugünkü değeridir ya da bu durumda alış­ veriş merkezinin bugünkü değeridir. Gelecekteki bir ödemenin bugünkü değeri, ge­ lecekteki bu ödemeyi ortaya çıkarması için bugünden yatırım yapılması gereken para miktarıdır. Ekonomistler bugünkü değerin gelecek ödemenin iskontolu değeri olduğunu söylerler. Ekonomistlerin iskontolamadan bahsetmelerinin sebebi, bugünkü değer denk­ leminin aldığı biçiındir.



Bugünkü Değer Denklemi: Bugünden itibaren T dönem sonra ödeme Bugünkü değer = -----------=-----­ ( J X r)T Bölüm 1 5.2 1 Paranın Zaman Değeri



353



ll



Farkedecek olursanız, ( 1 + faiz oranı) terimi ı 'den büyüktür, öyleyse bunu kendisiyle T kez çarpmak yine ı 'den büyük olan ( 1 x r)T ifadesini verir. Bu yüzden, bugünkü değer denkleminde iskontolama parayı bugüne (bu­ gelecekteki ödeme -bugünden T dönem sonraki ödeme- ı 'den günkü değere) geri getirir ve bölme büyük bir paydaya bölünmektedir. Başka bir ifadeyle, bugünkü içerir, bileştirme ise bugünkü pa­ değeri hesaplamak üzere gelecekteki ödeme iskontolanmaktadır. İskontolamanın parayı bugüne (bugünkü değere) geri getir­ rayı geleceğe (gelecekteki değere) diği ve bölme içerdiği, bileştirmenin ise bugünkü parayı geleceğe götürür ve çarpma içerir. (gelecekteki değere) götürdüğü ve çarpma içerdiğini hatırlamak faydalı olacaktır. Bugünkü değer denklemini biraz farklı bir biçimde yazalım. B ugünkü değer =



Bir projenin net bugünkü değeri yararların bugünkü değeri ile maliyetierin bugünkü değerinin farkıdır.



[ ( l 1r ) ] T



x



(B ugünden i tibaren T dönem sonra ödeme).



Denklemin bu hali, önceki haliyle matematiksel olarak ayındır, fakat ikinci hali gelecekteki değeri 1 'den küçük bir faktörle çarpıyor olduğumuzu vurgular. Bu faktör köşeli parantez içindeki orandır. Bugünkü değerinin 7.538 dolar olduğunu hesapladığıruz anda alışveriş merkezi projesinin kötü bir teklif olduğu görülebilir. Sadece 7.538 dolar eden bir şey için 1 0.000 dolar -ki bu alış­ veriş merkezi projesini satın alrnarun bugünkü maliyetidir- ödememeniz gerektiğini söylemesi için bir ekonomiste ihtiyacıruz yok. Ekonomistler bu projenin negatif bir net bugünkü değere sa­ hip olduğunu söyleyebilir, çünkü 1 0.000 dolarlık ön ödeme maliyeti, gecikmeli yararların 7.538 dolarlık iskontolu değerini aşmaktadır. Bir projenin net bugünkü değeri yararların bugünkü değeri ile maliyetierin bugünkü değerinin farkıdır. (Yararların bugünkü değeri) - (Maliyetlerin bugünkü değeri) = Net bugünkü değer. Örneğimiz için, net bugünkü değer şudur: 7.538 $ - ı o.ooo $ = -2.462 $ Pozitif bir net bugünkü değer bir proje için "kabul etme" kararını temsil eder; negatif bir bugünkü değer "reddetmeyi" temsil eder. Bugünkü değer kavramları faydalı araçlardır, çünkü pek çok ekonomik fırsat gelecekte karmaşık ödeme akışları üretir. Gelecekte yapılacak olan bu ödemelerin tümünü tek bir sayıya (projenin bugünkü net değerine) indirgeyebiliriz. Net bugünkü değer kavramını daha iyi anlatmak üzere, başka bir yatırım fırsatı düşüne­ lim. Bugün 1 0.000 dolar ödeyeceksiniz. Buna karşılık, gelecekte iki ödeme elinize geçe­ cek: 1 0 yıl sonra 1 0.000 dolar ve ı s yıl sonra 1 0.000 dolar. Bu iyi bir teklif midir? Bir kez daha, bu soruya cevap vermek üzere bugünkü değer denklemini kullanabiliriz. Yüzde S lik bir faiz oranı kabul edeceğiz. Öncelikle, 1 0 yıl sonraki 1 0.000 doların bugünkü değerini hesaplayalım. 1 0 yıl sonraki 1 0.000 $ ' ın bugünkü değeri =



1 0 .000 $ ( 1 ,05) 1 0



= 6. ı 39 $.



Sonra, 1 5 yıl sonraki 1 0.000 doların bugünkü değerini hesaplayalım. 1 5 yıl sonraki ı O.OOO $'ın bugünkü değeri =



1 0 .000 $ ----



= 4. 8 ı O $.



( 1 ,05)15 İki bugünkü değer şuna toplanır: 6. 1 39 $ + 4.8 1 0 $ = 1 0.949 $. Yani bu proje iyi bir iştir. Bugünkü değeri 1 0.949 dolar olan bir proje için bugün 1 0.000 dolar ödüyorsunuz. Bir başka ifadeyle, projenin net bugünkü değeri pozitiftir: (Yararların bugünkü değeri) - (Maliyetlerin bugünkü değeri) = Net bugünkü değer 1 0.949 $ - 1 0.000 $ = +949 $.



354



Bölüm 15 1 Zaman ve Risk içeren Ödünleşimler



Bugünkü net değer ekonomideki en önemli araçlardan bir tanesidir ve işletmeler ve hükü­ metler tarafından hangi proj elerin hayata geçirileceğine karar vermek üzere tüm dünyada kullanılmaktadır. Bu bölümün sonundaki egzersizlerde, bu kavramı uygulamak üzere daha fazla pratik yapacaksınız.



1 5.3 Zaman Tercihleri Biraz önce size, bugünkü değeri hesaplamak için gelecekteki parasal ödemeleri nasıl is­ kontolayacağınızı gösterdik. Gelecekteki başka faaliyetleri de iskontolayabiliriz. Örneğin, kişiler gelecekte yaşayacakları -masaj ya da çörek gibi- keyifli tecrübeleri, hemen bugün erişilebilir keyiflerle mukayese etmek için iskontolama yöntemini kullanırlar. Bu fikri göstermek üzere, varsayalım ki bir yıl sonra alacağınız 60 dakikalık masaj ile hemen şimdi alacağınız 50 dakikalık masaj arasında bir seçim yapmanız istendi. Hangisini seçerdiniz? Pek çok kimse, kısa olanı, erken masajı tercih eder. Bu önemli bir prensibi yan­ sıtır: Kişiler haz veren olayların daha sonra olması yerine daha erken meydana gelmesini isterler. Ekonomik modellerin daha erken ödüllere yönelik bu tercihleri nasıl yansıracağını şimdi göstereceğiz.



Zaman iskontolaması



Ekonomi biliminde fayda bir mal ya da hizmetin tüketiminden elde edilen tatmin duygusu ya da mutluluğun bir ölçütüdür.



Faydacık tek bir birim faydadır.



Bir iskonto ağırlığı şimdiki faydacıklara çevirmek üzere gecikmeli faydacıklarla çarpılır.



Varsayalım ki gelecekte haz ya da başka biçimde bir yarar üreten bir faaliyet söz konusu olsun. Bu yararın para olmadığını farz edelim -mesela bir masaj yaptırmanın hazzı olsun. Ekonomistler genel esenlik durumuna fayda adını verirler. Gelecekteki faydayı şimdiki faydayla mukayese etmek için, gelecekteki faydayı ı 'den küçük bir faktörle çarpmamız ge­ rekir. Genelde, bu faktör parasal ödemeler için kullandığımız faktörün aynısı olmayacaktır. Bununla birlikte, gerek gelecekteki parasal ödemeleri çarparak iskontolayan faktörler ve gerekse gelecekteki faydayı çarparak iskontolayan fatörler ı 'den küçüktür. Gelecekte or­ taya çıkan şeyler hemen şimdi ortaya çıkan şeylerden daha az değerdedir. Bu ftkirleri somut hale getirmek üzere, bir saatlik bir masajın 60 birimlik fayda -ya da masajın devam ettiği her dakika için tek faydacık- sağladığını varsayalım. Faydacık tek bir birim faydadır. Kişilerin bugünden bir yıl sonra ortaya çıkacak faydayı, gelecekteki bu faydacıkları Yı ile çarparak, iskontoladıklarını varsayınız. (O ile ı arasındaki) çarpan bir ağırlık bir iskonto ağırlığı olarak adlandınlır -bir iskonto ağırlığı şimdiki faydacıklara çevirmek üzere gecikmeli faydacıklarla çarpılır. W lik bir iskonto ağırlığı kullanarak, bir kişinin (50 dakikalık bir masajdan) şimdiki 50 faydacığı mı yoksa (60 dakikalık bir masaj­ dan) bir sene sonra 60 faydacığı mı tercih ettiğine karar verebiliriz. Bu örnekte, gelecekteki 60 faydacığın iskontoianmış değeri şöyle olur:



(�)



(bir sene sonraki 60 faydacık) = şimdiki 30 faydacık



Artık cevabı biliyoruz. Eğer bir kişi gelecekteki faydaları Yı' lik bir ağırlık ile iskontolarsa, bu durumda hemen şimdi 50 faydacığı bir yıl sonraki 60 faydacığa tercih eder. Bugünkü değeriyle, gecikmeli 60 faydacık şu andaki yalnızca 30 faydacığa eşit. İskonto ağırlıkları gecikmeli ve derhal ortaya çıkan faydacıkları mukayese etmemizi sağlar ve tercih edilen alternatifi belirlernemize yardım eder. Belirli bir zaman sınırı için iskonto ağırlığını -ge­ cikmeli bir faydacığa iliştireceğiniz psikolojik değeri- bildiğimizde yapacağınız zamanla­ rarası ödünleşirnleri kestirebiliriz. Burada bu fikirleri gösteren başka bir örnek düşünelim. Diyelim ki çikolatalı dondurma yiyip yememeye karar vermeye çalışıyorsunuz. Farzedelim ki dondurma hemen 6 faydacık kadar bir haz ve gecikrneli 8 faydacık kadar bir maliyet sunuyor. Gecikrneli maliyetler sağlığın azalması ve formun eksilmesi gibi şeyleri içerebilir. Öncelikle, geleceği iskontolamadığınızı hayal edelim, öyle ki gelecekteki faydacıklar üzerindeki iskonto ağırlığınız 1 . Bu durumda çikolatalı dondurmayı boş verirsiniz, çünkü maliyeti yararını aşar. Yarar - Maliyet = Net yarar 6 - 8 = -2 Net yarar negatif olduğu için, dondurmayı yememeye karar veriyorsunuz.



Bölüm 1 5.3 J Zaman Tercihleri



355



Şimdi geleceği iskontoladığınızı varsayalım. Bu durumda, ne yapacağınız belli değil. Örneğin, eğer iskonto ağırlığınız Yı ise, bu durumda şu geçerli olur: (Hemen şimdiki yarar) - (Gecikmeli maliyetin iskontoianmış değeri) = 6 - (Yz)8 = +2. Bu hesaplama dondurmayı yemenizi gerektiriyor, çünkü net yararı pozitif. Şimdi geleceği biraz daha fazla çok önemsediğinizi varsayalım. Farz edelim ki geleceği (Vs)' lik bir ağırlık ile iskontoluyorsunuz. B aşka bir ifadeyle, gelecekteki bir faydacığın bu­ günkü bir faydacığın 7/8 i kadar değerli olduğunu farz ediyoruz. Bu durumda şunu elde ederiz: (Hemen şimdiki yarar) - (Gecikmiş maliyetin iskontoianmış değeri) = 6 - (7/8) 8 = - 1 .



Gelecekte ortaya çıkan şeyleri daha yüksek şekilde ağırlıklandırırsanız, bugünkü kararların ız bu kararları n gelecekteki sonuçlarından daha fazla etkilenirler.



7/8 ' lik bir iskonto ağırlığı ile, iskontoianmış gecikmeli maliyet (7/8) 8 = 7 dir. Bu dondurmanın hemen şimdiki yararını, ki 6'dır, aşacak kadar yüksektir. 7 > 6 olduğu için, dondurmadan vazgeç­ meye karar verirsiniz. Bu örnekler önemli bir genel prensibi göstermektedir. İskonto ağırlığınız ne kadar yüksek olursa -başka bir ifadeyle, gelecekte ortaya çıkan şeyleri daha yüksek şekilde ağırlıklandırırsanız- bu­ günkü kararlarınız bu kararların gelecekteki sonuçlarından daha fazla etkilenirler.



Tercihleri (Zıt Yönde) Değiştirme Şimdi birkaç günü nasıl iskontoladığınızı düşünerek dondurma örneğimizi zenginleştire­ lim. Varsayalım ki şu şekilde iskontolama yapıyorsunuz. Şimdiki zaman üzerine tam ağır­ lık koyuyorsun uz ve tüm gelecek günlere yarım ağırlık koyuyorsunuz.



Bugün



Yarın



Yarından Sonraki Gün



Ağırlık: Bu biraz garip bir ağırlık modeli. S izin psikolojik olarak şu an i l e daha sonraki tüm dönem­ ler için keskin bir ayrıma sahip olduğunuzu söylüyor. Size göre, gerçekten önemli olan bir ödülün şu anda mı (bugün) yoksa daha soma mı ortaya çıktığı. Dikkat ederseniz yarına ver­ diğiniz ağırlık yarından sonraki güne koyduğunuz ağırlık ile aynı. Sizin için, gelecekteki tüm günler kabaca birbirinin aynıdır. Özel olan bugündür. Bu şekildeki tercih kalıplarını "şimdiki zaman yanlısı " olarak adlandırıyoruz. Dondurma yemekle ilgili o larak tercihleriniz hakkında tekrar düşünelim. Bugün, don­ durma yediğiniz için mutlusunuz, çünkü derhal oluşan yarar geeilaneli maliyetin iskonto­ lanmış değerini aşıyor: (Derhal oluşan yarar) - (Gecikmeli maliyetin iskontoianmış değeri) = 6 - (Yı)8 = +2. B ununla birlikte dondurma satan dükkanın bugün beklenmedik şekilde kapalı olduğunu varsayalım. Arkadaşınız yarın tekrar gelmek isteyip i stemeyeceğinizi soruyor. Cevabınız ne olur? Bugünün bakış açısından, hem yarın hem de yarından somaki gün Yı' lik aynı ağırlığa sahip. Bugünün bakış açısından, yarın dondurma yemenin değeri: (Gecikmeli yararın iskontoianmış değeri ) - (Gecikmeli maliyetin iskontoianmış değeri) = ( Yı) 6 - ( Yı) 8 = - 1 İskontoianmış net yarar negatifolduğu için, yarın dondurma yememeye karar veriyorsunuz. Bu terc ih kalıbı tercihleri (zıt yönde) değiştirmeye bir örnektir. yemeye karar verdiniz. Fakat yarın dondurma yemek istemediğinize Elbette, bu tamamen tutarlı değil. Yarın sabah güneş doğduğunda, olacak ve yine dondurma yemek i steyeceksiniz. Hep yarın dondurma planlıyorsanız, diyetiniz gerçekten ne zaman başlayacak?



356



Bölüm 15 1 Zaman ve Risk içeren Ödünleşimler



Bugün dondurma de karar verdiniz. tekrar bugün gibi yemeyi b ırakınayı



m



SEÇiM LERi M iZ VE SONUÇLARI



Tercih i eri n (Zıt Yönde) Değişmesini Öngörememek Tartıştığ ı m ız şeki lde tercihleri (zıt yönde) değişti rmen i n akıld ışı o l m a s ı gerekmiyor. Bununla birl ikte, bu tercih de­ ğişi kliklerini ya n l ı ş ta h m i n etmek a kı l l ıca (rasyonel) ol maz. Örneği n , gelecek sene h aftada iki kere egzersiz yapma beklentisiyle p a h a l ı bir fitness merkezine üye olursanız ve gerçekte asla egzersiz yapmazsan ız, bu bir tah min hatasıdır. Gelecekte egzersize başlayacağın ıza ya n l ı ş şeki lde inan­ maya devam ederseniz ta hmininiz akıld ışı olur. Bir noktada, kendin ize itiraf etmeniz gerekir ki fitness merkezi ni ku l la n ­ mayacaksın ız, bu yüzden üyeliğinizi ipta l edebi l i rsiniz. Rasyonel kişi ler kendi gelecek davranışlarını doğru ola­ ra k tahmin ederl er. Örneği n , h içbir zama n egzersiz yap­ mayacaksan ız, fitness merkezi üyeliği için en başta para



ödememeniz gerekir. Ya da kend i n izi egzersize zorlamak için -belki spor salonunda bir a rkadaşınızia buluşmak üzere bir taahhütte bulunmak gibi- bir yol bulmal ısınız. Optimal seçimler yapmak için, gelecekteki davra n ı ş l a rı m ızı doğru olara k ta h m i n etmeliyiz. Gelecekteki davra n ı ş ı n ıza yöne­ lik tah m i n i erinizi şu a nd a ki tercih ierin ize dayan d ı rmak, a k ı l l ıca ol maya bil ir. Ta h m i n lerinizi, h a rekete geçme anı gerçekten yetiştiğinde, sa h i p olacağınız terci h i e rin ize da­ ya ndırmanız gerekir. Dönem ödevin izi yarın yazmaya ni­ yet etmek kolayd ı r. Ya rın egzersiz yapmaya n iyet etmek kolayd ı r. Yarın sağ l ı k l ı şeyl er yemeye niyet etmek kolayd ı r. iyi niyetleriniz eyleml eri n izle eşleşiyor mu?



Tercihleri (zıt yönde) değiştirme yukarıdaki gibi tanımlanmış iskonto ağırlıklarından kaynaklanır. Daha açık şekilde, bu iskonto ağırlıkları bugünün yarından daha fazla ağırlığa sahip olmasını gerektirir, fakat yarın ve yarından sonraki gün (aynı ya da neredeyse aynı) ağırlık alır. Ayrıca, tercihierin (zıt yönde) değişmesine sebep olmayan iskonto ağırlıkları da mevcuttur. Pek çok ekonomistin hangi iskonto ağırlıklarına sahip olmanız gerektiği hakkında bir görüşü yoktur. Bilakis, biz inanıyoruz ki iskonto ağırlıkları sizin beğenilerinizi yansıtır. Gelecekte meydana gelecek şeylerin değerini keskin bir şekilde kırpıyorsanız, geleceğe dair düşük değerde iskonto ağırlıklarıniz vardır. Geleceği de şimdiki zaman kadar değerli görüyorsanız, geleceğe dair iskonto ağırlıklarınız 1 'e yakındır. Ekonomistler kişilerin is­ konto ağırlıklarını ölçmekle ilgilenirler. Tüketicilerin geleceği nasıl iskontoladığını bil­ mek, ekonomistlerin kişilerin seçimlerini tahmin etmesine ve zamanlararası ödünleşimler için kişilerin tercihlerine uyacak kamu politikaları tasarlamalarına yardımcı olur.



�. Kanı ta Dayalı Ekonomi Soru: Kişi l e r a n ı n d a ö d ü l l e n m e yö n ü n d e b i r terc i h göste r i r m i ?



Ş



anslısınız. Tam ş u anda piyasa testi yapan bir kişi yanınıza yaklaştı v e bedava atıştırmalıklar için sipariş alıyor. Alternatiflerin listesi şöyle: Elma, muz, pata­ tes cipsi, Mars çubuk çikolata, Snickers çubuk çikolata ya da borrelnoten. (Hol­ landalıymışsınız, bu yüzden borre/notenin Hollanda'da tuzlu bir atıştırma olduğunu biliyorsunuz. ) İstediğiniz atıştırmayı bugün sipariş edeceksiniz v e her n e seçmişseniz piyasa testi yapan kişi bir hafta içinde bunu size getirmek üzere geri gelecek. Gelecek hafta yemek üzere, bugün hangi bedava atıştırmayı seçerdiniz? B ir an için durun ve devam etmeden önce bunu biraz düşünün. Bir hafta sonra, piyasa testi yapan kişi geri gelir ve size bir hafta önce yaptığınız seçimin artık hiçbir önemi olmadığını söyler. Öyle ki, daha önce sipariş ettiğinizden bağımsız olarak, orij inal atıştırmalik listesinden her istediğinizi seçebilirsiniz . Bir hafta önce seçtiğiniz atıştırmalığın aynısını seçeceğinizi mi düşünürsünüz? Ya da onu başka bir şeyle mi değiştirirdiniz? Değiştirrnişseniz, şimdi her ne seçmişseniz hemen yiyece­ ğinize göre, seçiminizin nasıl değişeceğini düşünürsünüz?



Bölüm 1 5.3 1 Zaman Tercihleri



357



Kanıta Dayalı Ekonomi (Devamı)



Neden akşam yemeğine g itmeden önce sağ l ı klı şeyler yiyeceğim ize dair karar verir ve sonra tatlı arabası geldiğinde ise fik­ rimizi değiştiririz?



Rollandalı işçiler bir hafta öncesinden bir atıştırma siparişi vermeleri istendiğinde, yüzde 74'ü sağlıklı bir atıştırma, muz ya da elma, istedi. ı Bununla birlikte, araştırmacılar bir hafta sonra geri geldiklerinde ve ayru deneklere anında tüketmek üzere bir atıştırmalik seçmeyi teklif ettiklerinde, işçilerin sadece yüzde 30'u meyve seçtiler. Ortalamada, de­ nekler tercihlerde (zıt yönlü) değişim sergiledi. İlerisi için sorulduğunda sağlıklı bir şey istediler. Fakat gerçek an gelip çattığında, pek çok denek önceliklerini değiştirdi ve tuzlu atıştırma ya da şekerlerneye yöneldi. Kişiler pek çok türde (zıt yönde) tercih değişiklikleri sergilerler. Pazar gecesi, öğrenciler pazartesi sabahı erkenden kütüphaneye gitmeye karar verir. Pazartesi sabahı, öğrenciler uyuya kalır. Egzersize özenenler iyi niyetlerle fitness merkezi üyeliği için ödeme yapar. Fakat öyle olur ki egzersiz için uygun ve doğru zaman asla gelmez ve fitness merkezine ziyaret sayısı beklenenin altında olur. Diyet yapanlar günün ilerleyen vakitlerinde ne yiye­ ceklerine dair iyi niyetler besler. Fakat yemekte tatlı menüsü geldiğinde, diyet bir sonraki güne ertelenir. Kişiler gelecekteki benlikleri için çok çalışma, egzersiz ve sağlıklı atıştırma­ lar seçerler. Fakat şimdiki zaman için anında ödüllenme isterler. Bu, tercihlerde (zıt yönde) değişme kalıplarına yol açar, gelecek için yapılan azirnli planlar gelecek zaman şimdiki zaman olduğunda çoğunlukla tersine çevrilir.



Soru



Cevap



Veri



Uyarı



Kişiler anında ödül lenme yö­ nünde bir tercih gösterir mi?



Bir hafta sonrası için bir atıştırmalık seçerken, kişiler elma gibi görece sağ l ıklı yiyecekleri seçer. Anında tüketmek için bir atıştırmalı k seçerken ise kişiler, çikolata gibi görece sağlıksız ürünler seçer.



Yaşları 20 ile 40 arasında 200 Hcllandalı işçi içeren



Kişiler araya giren hafta es­ nasında fikirlerini değiştiren anlamlı bir şey mi öğrendi? Ya da gerçekten tercihle­ rinde (zıt yönde) değişiklik mi yaşadı?



bir saha deneyi. Deney, Daniel Read ve Barbara Van Leeuwen tarafından gerçekleştirildi.



1 5.4 Olas1hk v e Risk Sonuçlar önceden kesin olarak bilinmediğinde risk mevcuttur. Bir şey riskli ise, rassal bir bileşene sahip olduğu söylenir.



Zamanın ekonomik mal ve hizmetlerin değerini nasıl etkilediğine dair tartışmamızı ta­ mamladık. Şimdi bu bölümdeki diğer temel konumuza, riske, dönüyoruz. Bir ekonomiste göre, sonuçlar önceden kesin olarak bilinmediğinde risk mevcuttur. Hatta tüm sonuçların hepsi "iyi" sonuçlar olduklannda bile risk var olabilir. Örneğin, bir yarışma programında yarışmacı iseniz ve ya 500 dolar ya da 5 .000 dolar kazanacaksanız (ve eve elleriniz boş gitme ihtimali yok ise), yine de sonuç risk içerir. Bir şey riskli ise, rassal bir bileşene sahip olduğu söylenir.



Rulet Tekerlekleri ve Olasılıklar Riski anlamak için, bir rulet tekerleğini düşünerek başlamak faydalı olur. Bir Amerikan kumarhanesinde, bir rulet tekerleğinin 38 tane eşit büyüklükte oyluğu (cebi) vardır. Rulet tekerleğinden sorumlu kişiye krupiye denilir. Krupiye rulet tekerleğinin dışındaki daire etrafında küçük bir beyaz top döndürür. Top sonunda yavaşlayıp tekerleğin ortasına düşer.



358



Bölüm 15 1 Zaman ve Risk içeren Ödünleşimler



Top tekerleğin ortasında zıplar ve en sonunda 38 oy luktan bir tanesinde hareket­ siz olarak kalır.



1



Eğer rulet tekerleğinde hile yapılmamışsa -ki bunun karşısında yasalar var­ dır- 38 de 1 bir şansla top herhangi bir oyuğa yerleşecektir. Çok felsefe yapma­ dan, bu ifadenin ne anlama geldiğini ve risk hakkında bilmeniz gereken şeylerin



2



çoğunu anlamanız için rulet tekerleğini nasıl kullanabileceğimizi irdeleyelim. Tartışmamızı kolaylaştırmak üzere, kafanızda 1 den 1 00 a kadar etiketlenmiş 1 00 oyluğa sahip başka bir hipotetik rulet tekeri canlandırın. Yeni tekerleğimizi birkez çevirdiğimizi varsayalım. 79 sayısı için (ve sadece bu sayı için) bahse girerseniz kazanma şansınız nedir? Cevap l OO'de ı 'dir. Tek bir sayı üzerinde bahse girerseniz kazanma ihtimaliniz =



Bir Amerikan rulet tekerleği n in 38 tane oyl u ğ u b u l u n u r. Krupiye topu rulet tekerleğinin d ışı ndaki daire etrafı nda döndürür.







1 0



= O,O ı = % 1 .



Bunun yerine , 79 ve ı 6 sayılarının her ikisi için bahse girdiğinizi varsayalım. Bu senaryoda kazanma şansınız nedir? Şimdi iki şekilde kazanabilirsiniz - ya 79'a ya da ı 6' ya denk getirerek. O halde kazanma şansınız l OO'de 2 'dir. İki sayı üzerinde bahse girerseniz kazanma ihtimaliniz =







ı o



= 0,02 = %2.



Buradaki kuralı görebilirsiniz. Şimdi takip eden şu 10 farklı sayı üzerinde bahse gir­ diğinizi varsayalım: l l , 22, 3 3 , 44, 55, 66, 77, 88, 99 ve 1 00. Kazanma şansınız nedir? Kazanabileceğiniz ı O durum var ve mümkün olan 1 00 sonuç var. O halde kazanma şansınız l OO'de ! O'dur. ı o sayı üzerinde bahse girerseniz kazanma ihtimaliniz = Bir olasılık bir şeyin meydana gelme sıklığıdır.







0 = 0, 1 = % 1 0 . 1 0



B i r olasılık bir şeyin meydana gelme sıklığıdır. Hayali rulet tekerlekli dünyamızda, be­ lirli bir sayının gelme olasılığı l OO'de 1 'dir, ki bir oran olarak 1 / 1 00, ya da yüzde 1 olarak, yazabiliriz. Bu oranı olayın meydana gelme sıklığı olarak düşünebiliriz. Belirli N sayıdan bir tanesinin gelme olasılığı tam olarak N/1 00 dür. Burada iki örne­ ğimiz var. Birincisi, l 'den 1 00' e kadar 50 adet çift sayı olduğu için (N=50), bir çift sayı getirme olasılığı 50/ 1 00 dür, ki bu 0,5 ya da yüzde 50 dir. İkincisi, 60'a eşit ya da daha küçük bir sayı getirme olasılığı 60/ 1 00 dür, ki bu da 0,6 ya yüzde 60 tır.



Bağ ımsızlık



ve



Kumarbazın Yanılg ısı



Hilesiz rulet tekerlekleri özel bir niteliğe sahiptir. Tekerleğin bir dönüşünün sonucu sizin bir sonraki dönüşünü tahmin etmenize yardım etmeyecektir. Dönüşler arasındaki bu bağ­ iki rassal sonuç bağımsız olduğunda, sonuçlardan bir tanesini biliyor olmak diğer sonucu tahm i n etmenize yardımcı olmaz.



lantı eksikliği bağımsızlık olarak adlandırılır. İki rassal sonuç bağımsız olduğunda, sonuç­ lardan bir tanesini biliyor olmak diğer sonucu tahmin etmenize yardımcı olmaz. İlk bakışta, bu bağımsızlık özelliği rulet tekerleklerinin doğal bir özelliği gibi gözükebi­ lir. Her şey bir yana, eğer bir sonraki dönüş kısmen tahmin edilebilseydi, bu kumarbaziara kumar salonuna karşı bir avantaj verebilirdi. Fakat bir dönüşün diğer dönüşü tahmin etme­ mesi düşüncesi sizi bazı ilginç sonuçarı kabul etmeye zorlar. Varsayalım ki hayali tekerleğimizde oynuyorsunuz ve her seferinde 64 sayısı üzerinde bahse giriyorsunuz. Varsayalım ki 64 arka arkaya 3 kez geliyor. Vay canına. Çok şanslısı­ nız ! Masanın "kızıştığını" söyleyebilirsiniz. Ya da 64 sayısı çok "uğurlu". Ya da belki bu işin belli bir düzeni, bir örüntüsü var? Alternatif olarak, tam zıt bir sonuca varabilirsiniz. 64 arka arkaya 3 kez geldiği için belki şimdi başka bir sayı üzerinde bahse girmelisiniz? Tekrar 64 gelecek olursa şok edici olurdu! Bütün bunlar akla gelebilecek sonuçlar, fakat hepsi yanlış. Her dönüşte 64 üzerinde bahse giriyorsanız, bir sonraki dönüşte kazanma şansı her zaman JOO 'de 1 'dir. En son dö­ nüşte 64 gelmiş olsun ya da olmasın bu doğrudur. Hatta en son ı o dönüşte 64 arka arkaya 1 0 kez gelmiş olsa bile doğrudur. Geçmişteki dönüşlerin sonucu her ne olursa olsun, bir sonraki dönüşte 64'ün gelme ihtimali her zaman ı OO'de 1 'dir.



Bölüm 1 5.4 1 Olası l ı k ve Risk



359



5



ll



Pek çok kumarbaz bağımsızlık özelliğini anlamaz. Bazı kumarbazlar belli bir düzen bul­ duklarına inanır: eğer son dönüşte şanslı olmuşlarsa, yanlış bir şekilde bir sonraki dönüşte daha yüksek kazanma şansına sahip olacaklarına inanır. Bu yanlış, elim çok iyi yanılgısıdır. Bazı kurmabazlar da rulet tekerleğinin bir dönüşten diğer dönüşe bir şekilde dengelene­ ceğine inanırlar: "Eğer top son dönüşte 64 sayısında durduysa, bir sonraki dönüşte 64' ün gelme şansı l OO'de 1 'den küçüktür." Bahsedilen bu son yanlış (tekerleğin bir şekilde tek­ rarlardan kaçınmaya eğilimi olduğu inancı) kumarbazın yanılgısı olarak adlandınlır. Basitçe hatırlamamız gerekir ki rulet tekerleklerinin hafızaları yoktur. Geçen dönüşte ne olduğunun bir sonraki dönüşe etkisi yoktur. İstatistik dili ile söylersek, dönüşler birbir­ lerinden bağımsızdır. Bağımsızlığın önemini anlayamamak, kumara sürüklenmek için iyi bir sebeptir. Eğer son dönüşün bir sonraki dönüşü bir şekilde tahmin etmenize yardımcı olacağına inanma hatasına düşüyorsanız, bu durumda kumarbaneyi nasıl "yeneceğinizi" bildiğİnize inanma hatasına da düşüyor olabilirsiniz. Elbette, tam tersiyle karşılacaksınız, çünkü ne kadar çok rulet oynarsanız, o kadar daha fazla para kaybetmeyi beklemelisiniz. Ne kadar kaybedeceğinizi bu bölümde biraz sonra hesaplayacağız.



ll



Beklenen Değer



Beklenen değer imkan dahilindeki tüm sonuçların ya da değerlerin meydana gelme sıklıkları ile ağırl ıklandırılmış toplamıdır.



Olasılıklara bir giriş yapmış olduğunuzdan, şimdi bu fıkirleri uygulamaya koyabiliriz. Bi­ razdan imkan dahilindeki tüm sonuçların ya da değerlerin meydana gelme sıklıkları ile ağırlıklandınlmış toplamı olarak beklenen değeri hesaplayacağız. Bunun ne anlama gel­ diğini açıklamak için en kolayı bir örnek üzerinde çalışmak olacak. Hayali rulet tekerleğine geri dönelim. Varsayalım ki kumarhane ile şu anlaşmanız var: "Top 64 sayısında karar kılarsa, 1 00 dolar kazanacaksınız. Eğer top 15 sayısında karar kı­ larsa 200 dolar kaybedeceksini:. Eğer top başka herhangi bir sayıda karar kılarsa, hiçbir şey olmayacak. " Ortalamada ne kadar kazanacaksınız? Başka bir ifadeyle, bu babisi pek çok kez oynasaydınız, ortalamada ne kadar kazanırdınız? Bu ortalama ödentiyi imkan dahilindeki her sonucun olasılığını sonuçla ilişkili dolar­ larla çarparak hesaplayabiliriz. Nasıl mı, şöyle: ("64"ün olasılığı) x ( 1 00 $) + (" 1 5"in olasılığı) x (-200 $) + (Tüm diğer sayıların olasLlığı) x (O $) =



ı 1 00



( l OO $) +



ı 1 00



(-200 $) +



98 1 00



(O $)



= 1 $-2$+0$ = -1 Olasılıklar 1 00 dolar kazanma (dönüşün "64" getirmesi) sonucu için 1 1 1 00, 200 dolar kay­ betme (dönüşün " 1 5" getirmesi) sonucu için 1 1 1 00 ve "hiçbir şeyin olmayacağı" (dönüşün "64" ve " 1 5" dışında herhangi bir sayı getirmesi) sonucu için 981 1 00 dür. Dolar çıktıları kendileriyle ilgili olasılıklarla ağırlıklandınlır. Ortalama kazanç, ki bu bahisin beklenen değeri olarak adlandınlır, - 1 dolardır. Sirndi farklı bir bahis düşünelim. "Eğer tekerlek 50 ya da daha küçük bir sayıda karar kilarsa, 200 dolar kazanıyorsunuz. Eğer tekerlek 51 ya da yukarısında bir sayıda karar kılarsa, 100 dolar kaybediyorsunuz. " Bu bahisin beklenen değeri nedir? Hayali rulet tekerleğinde 50 ya da daha küçük 50 sayı bulunduğu için, 200 dolar ka­ zanma olasılığı 501 1 00 ya da yüzde 50'dir. Hayali rulet tekerleğinde 5 1 ya da yukarısında 50 sayı bulunduğu için, 1 00 dolar kazanma olasılığı 50/ 1 00 ya da yüzde 50'dir. Bu yüzden, bu kumarın beklenen değeri 50 dolardır: (200 $ kazanma olasılığı) =



x



(200 $) + ( 1 00 $ kaybetme olasılığı)



50 1 00



(200 $) +



= 1 00 $ - 50 $ = 50 $



360



Bölüm 15 1 Zaman ve Risk içeren Ödünleşimler



50 1 00



(-1 00 $)



x



(-1 00 $)



��



SEÇiM LERiM iZ VE SONUÇLARI



Kumar Oyna maya Değer mi? Rulet masa l a rı n ı n hafızası olmadığını açıkladık. B i r kura l l a rı yoktur; bir maden damarına sa h i p deği l l erd i r; tekrarla rda n kaçı nmazlar. Kuma rbazların yararlanabil ecekleri b i r kura l bulun madığı için, kumarbazlar bir rulet oyununda kumar­ h aneyi yenemezl er. Rulet oynad ıklarında kuma rbazların ne kadar kaybettiklerini hesa playa l ı m . 1 00 oyluklu haya l i rulet tekerieğim izi muhafaza edece­ ğiz, fakat kumarbazların gerçek bir Amerikan rulet masa­ sında sah i p olaca kları olası l ı kl a rı kabaca taklit etmek üzere bazı değişiklikler yapacağız. Eğer tekerleğin dönüşü 1 'den 47'ye kadar herhangi bir sayı getirecek ol ursa, x dolar ka­ zanacaksın ız. Eğer tekerleğin dönüşü 48'den 1 OO'e kadar herhangi bri sayı getirecek olursa , x dolar kaybedeceksi­ niz. Bu oyunu oynamaktan (x " bahisiyle " birlikte) bekle­ nen kazancınız ned i r? Beklenen kaza nç



=



=



=



47 -- (x $) 1 00 x



x



$



+



pek çoğumuz kumarhaneye gitmekten vazgeçirmek için sizle konuşmaya çal ışmayacağız. Fakat sizin kuma r oyna­ m a n ı n m a l iyetlerini a n l a m a n ızı istiyoruz ki böylelikle bilinçli bir kara r verebi l i rsiniz. Ekonomistler ve istatistikçi ler, insan­ lar rulet masas ı n ı bile yen melerini sağlayan bir sistemleri olduğunu söylediklerinde gözl erini faltaşı gibi açmaktan kendi lerini a l ı koyamazlar. Gerçek beklenen fina nsal ma­ l iyet ya ptığınız her bahsin yaklaşık yüzde 6'sıdır. Kumar oyn a m a n ı n bu örtülü fiyata değecek kadar eğlenceli olup olmadığına karar vermek size kalmış.



53 -- (-x $) 1 00



[� �]



$x



-



1 00 -6



1 00



--



1 00 - x $'in %6'sı. Orta lamada, bahse g i rdiğiniz miktarın yüzde 6'sını kay­ bedeceksin iz. El bette, bu rulet masası n ı n her turunda ger­ çekten tam bu m i ktarı kaybedeceğin iz a n l a m ı n a gel m ez. Kuma rhaneyi ziya ret ettiği n iz zamanki şansın ıza bağlı ola­ rak, bazı geceler daha fazla kaybedeceksin iz ve bazı gece­ ler daha az kaybedeceksin iz. Orta lamada, bahse girdiğiniz para n ı n yüzde 6's ı n ı kaybedeceksiniz. Rulet oynamanın beklenen mal iyetini a rtık bil iyorsunuz. 2 Tekerleğin her dönüşünde 1 00 için bahse girerseniz, dö­ nüş başına o rtalamada 6 dolar kaybetmeyi beklemelisin iz. Eğer tekerlek bir saatte 40 kez dönerse ve her dönüşte bahse girerseniz, saatte 40 x 6 $ 240 $ kaybetmeyi beklemelisiniz. Ekonomistler kişi leri kuma r oynama konusunda azarla­ makla ilgilenmezler. Eğer kuma r sizin için bir eğlence ise, =



=



Garanti Süresini Uzatmak Karşılaştığımız riskierin neredeyse hepsi kumarhanelerin dışındadır. Hayali rulet teker­ leğimizi bu türden "kumarları" incelemek için de kullanabiliriz. Ek (süresi uzatılrnış) bir garantinin ekonomik maliyetlerini ve yararlarını incelemek üzere kullanarak, bu araçların genel uygulanabilirliğini göstereceğiz. Farz edelim ki BestBuy'dan 300 $' a bir TV satın alıyorsunuz. TV, otomatik olarak ı yıl­ lık bir garanti ile geliyor. Varsayalım ki garantiyi ikinci ve üçüncü yılı kapsayacak şekilde uzatabiliyorsunuz. Ayrıca varsayalım ki ek garanti 75 dolarlık bir maliyete sahip olsun. Bu 300 dolarlık bir TV' nin garantisinin uzatılınasının tipik maliyetidir. Ek garanti iyi bir teklif midir? Ek garantinin net bugünkü değerini hesaplayalım. Bunu yapmak için, TV' lerin bozulma sıklığını kestirmeye çalışacağız. Varsayalım ki, her sene bozulma olasılığı yaklaşık ı 01 1 00 = yüzde l ü'dur. Başka bir ifadeyle, her yıl bozulma şansı hayali ı oo oyluklu rulet tekerle­ ğirnizin ı ile ı o arasında bir sayı getirmesi şansına eşittir (Bu en az güvenilir markalar için gerçek bozulma sıklığıdır). Bölüm 1 5.4 1 Olasılık ve Risk



361



Eğer bir ek garantiniz varsa, bir bozulma durumunda nelere sahip oluyorsunuz? Modası geçmiş TV' niz onarılıyor ya da yenisiyle değiştiriliyor. Fakat modası geçmiş TV' niz en başta satın aldığınızdald kadar değere sahip değil. İldnci yıldald kullanımı sırasında, 300 dolarlık orijinal TV' nizi sadece 250 dolar harcayarak eşit derecede iyi bir TV ile değiştire­ bilirsiniz. Üçüncü yıldald kullanımı sırasında, orijinal TV' nizi sadece 200 dolar harcayarak eşit derecede iyi bir TV ile değiştirebilirsiniz. Teknoloj i gelişirken, esld TV'nizi daha az pahalı, daha yeni imal edilmiş modellerle değiştirebilirsiniz. Özetle, TV' niz ildnci yılda sadece 250 dolar değerinde ve üçüncü yılda sadece 200 dolar değerinde. Ek garantinin maliyeti şimdi ödenir. Fakat potansiyel TV yenilenmesi ildnci veya üçüncü yıl gerçekleşecektir. Bu gecikrneli yararlan iskontolamamız gereldyor. Farz edelim Id TV' yi ve ek garantiyi kredi ile alıyorsunuz ve kredi kartı üzerindeld faiz oranı yüzde 1 0 . Şimdi e k garantiyi satın almanın net bugünkü değerini hesaplamak için ihtiyaç duydu­ ğumuz tüm bilgiye sahibiz. Formu! şöyle:



15



1 52 1 !:ı 3



15.



ll



10



250 $



10



-- X X + ı oo c ı + 0. 1 0? ı oo --



200 $



c ı + o, ı o)3



-75 $



=



20,66 $ + 1 5,03 $ - 75 $



-39.3 ı $. yorurnlayalım.



=



Yukandald



denklemdeld



terimleri



ayrı



ayrı



İlk



terim,



_:_cı_ x � . ek garantiye ikinci yılda mal sahipliği devam ederken sahip olmanın değeridir. ' ıoo



c ı + o,ıoı



TV, � = yüzde 1 0 ' luk bir olasılıkla bozulmaktadır. Eğer bozulursa, yenisini alacaksınız, Id



100



değeri 250 dolardır. Bu yenilemenin bugünkü değerini hesaplamak için, c ı + r) 2 c ı + o, ı o? ile bölüyoruz, Id burada üst terimi olan 2 ödemenin bugünden itibaren 2 yıl sonra alındığı varsayımını yansıtıyor. =



İldnci terim, � 100



x



�3 , (1 + 0,10)



ek garantiye üçüncü yılda mal sahipliği devam ederken



sahip olmanın değeridir. Bir kez daha, TV üçüncü yılda � = yüzde ı O'luk bir olasılıkla 100



bozulmaktadır. Eğer bozulursa, yenisinin değeri 200 dolardır. Bu yenilemenin bugünkü değerini hesaplamak için, ( ı + r)3



=



( 1 + O, 1 0)3 ile bölüyoruz, Id burada üst terimi olan 3



ödemenin bugünden itibaren 3 yıl sonra alındığı varsayımını yansıtıyor.



Üçüncü terim, -75 $, ek garantinin maliyetidir, Id TV'yi satın aldığınız anda ödenir.



Sizden BestBuy' a giden bir naldt akışı olduğu için, negatiftir.



Net bugünkü değer negatiftir ve büyüktür. Yukanda görebileceğiniz gibi, ek garanti bu­ günkü değeri 20,66 $ + ı 5 ,03 $



=



35 ,69 $,



olan bir beklenen yarar sağlıyor, fakat ek garantinin maliyeti 75 dolar tutuyor. Bu yüzden ek garantinin net bugünkü değeri 35 ,69 $ - 75 $ = -39,3 ı $'dır. Ek garantiler pek çok tü­ ketici için kötü bir anlaşmadır, tabii şayet bozuk bir TV ihtimali ve yenisiyle değiştirmenin finansal maliyetine karşı psikoloj ik olarak bir hayli isteksiz değilseniz. Dahası, analizimiz ek garantilerden kaçınmak için bazı ilave sebepleri ihmal etti. Örne­ ğin, garantinin yanlış şekilde konulması ihtimali ve zaman alıcı destek hizmetleri: "Lütfen daha sonra tekrar arayınız. Garanti merkezimiz şu anda beklenenden daha yoğundur."



1 5.5 Risk Tercihleri



Kayıptan kaçınma kişilerin psikolojik olarak bir kaybı bir kazançtan daha fazla önemsedikleri düşüncesidir.



362



Ampirik kanıtlar göstermektedir Id pek çok kimse küçük bir finansal kayıp olasılığından aşırı derecede kaçınır ve bu yüzden böyle kayıpların risklerini azaltmak üzere (daha yeni tartıştığımız ek garanti gibi) pahalı sigortalar satın almaya i steklidir. Sonuç olarak, B estBuy gibi mağazalar ek garantileri agresif şeldlde pazarlar ve B estBuy'ın muhasebe karlarının büyük bir kısmının kaynağı bu ek garantilerdir. B estBuy ek garantisi olma­ yan bir televizyon seti sattığında bir muhasebe karı elde etmez. Küçük finansal kayıplardan yüksek seviyede kaçınmaya kayıptan kaçınma olarak işaret edilir. Kayıptan kaçınma ldşilerin, psikolojik olarak, bir kaybı bir kazançtan daha fazla önemsedikleri düşüncesidir. Araştırmacılar ağırlıklardili bu farklılığı ampirik olarak ince­ lediklerinde, genelde kayıpların kazançların ild katı kadar çok ağırlıklandıırldığını bulur. Bu kayıptan kaçınma derecesi göstermektedir Id bir ldşi kesin olarak O dolar almakla, yazı



Bölüm 1 5 1 Zaman ve Risk içeren Ödünleşimler



gelirse 200 dolarlık bir kazanç ve tura gelirse 1 00 dolarlık bir kayıp sağlayacak şekilde iki sonucu olacak bir yazı tura atılması arasında kayıtsız olurdu. Kayıptan kaçınma altında, bu yazı turanın psikolojik değeri şudur: 50



l OO



Aynı beklenen getiri oranına sahip olan iki yatırımdan birini seçen bir kişi düşünelim; ancak yatırımlardan biri sabit bir getiriye, diğer yatırım ise riskli bir getiriye sahip olsun. Riskten kaçınan kişiler, sabit getirili yatırımı tercih ederler. Risk arayan kişiler, riskli getiriye sahip yatırımı tercih ederler. Riske duyarsız kişiler, riski n seviyesini umursamazlar ve bu yüzden iki yatırım a rasında kayıtsız kalırlar.



X



50 (200 $) + l OO



X



2



X



(-1 00 $ )



=



0 $.



Farkedilmelidir ki 2 değerine eşit özel faktörle sadece kayıp ağırlıklandırılmaktadır, ki bu kayıptan kaçınmamn etkisini yansıtmaktadır. Ekonomistler kayıptan kaçınma konusunda iki görüştedir. Bazıları kayıptan kaçınma­ mn öğrencilere yenmeleri için öğretilmesi gereken bir yanlılık olduğuna inanırlar. Diğer ekonomistler kayıptan kaçınmanın saygı gösterilmesi ve kendisini ekonomik hayatta ifade etmesinin cesaretlendirilmesi gereken meşru bir tercih olduğuna inanır. Daniel Kahneman ve Amos Tversky kayıptan kaçınmanın yaygın bir davranış olduğunu ilk gösterenler ol­ muştur, gerçi kayıptan kaçınmanın bir yanlılık ya da meşru bir tercih olduğu ile ilgili bir pozisyon a1mamışlardır.3 Çalışmaları Kahneman' a verilen Nobel Ödülü'ne yol açmıştır. Tvesrky genç bir yaşta hayata veda etmiştir ve Nobel öldükten sonra verilmemektedir. Kayıptan kaçınma bir risk tercihiyle ilgili önemli bir örnektir. Genel olarak, ekonomist­ ler risk tercihlerini üç kategoriye ayırırlar: riskten kaçınma, risk arama ve riske duyarsızlık. Bu kavramları anlamak için, aynı beklenen getiri oranına sahip olan iki yatırımdan birini seçen bir kişi düşünelim; ancak yarınınlardan biri sabit bir getiri ye, diğer yatınm ise riskli bir getiriye sahip olsun. Riskten kaçınan kişiler, sabit getirili yatınmı tercih ederler. Risk arayan kişiler, riskli getiriye sahip yatınrnı tercih ederler. Riske duyarsız kişiler, riskin se­ viyesini umursamazlar ve bu yüzden iki yatınm arasında kayıtsız kalırlar. Binlerce ampirik çalışma göstermiştir ki kişiler çoğu durumda riskten kaçınır.



Özet O Pek çok karar farklı zamanlarda ortaya çıkan yarar ve maliyetlere sahiptir.



Eniyilemek üzere, ekonomik birimler tüm yararları ve maliyetleri tek bir zaman dilimine çevirmeli ki böylelikle bunları birbirleriyle mukayese edilebilsinler.



O Faiz paranın kullanırnından geçici olarak vazgeçme karşılığında alınan ödemedir.



O



Gelecekteki bir ödemenin bugünkü değeri bu gelecek ödemeyi sağlaması için bugün yatırım yapılması gereken para miktarıdır. Bir projenin net bugünkü değeri yararların bugünkü değeri ile maliyetierin bugünkü değeri arasındaki farktır.



O



Fayda, doyum duygusunun ya da esenliğin bir ölçütüdür. Faydacık tek bir birim faydadır. Bir iskonto ağırlığı şu andaki faydacıklara çevirmek üzere gecikmeli faydacıklarla çarpılır.



O Risk (gelecekteki) maliyet ve yararların bazılarının önceden belli olmadığı anlamına gelir.



O



Olasılık bir şeyin ortaya çıkma sıklığıdır. Örneğin, O, 1 2' lik bir olasılık olayın ortalamada yüzde 12 olasılıkla, ya da (ortalamada) her 1 00 denemede 1 2 kere, ortaya çıkacağı anlamına gelir. Beklenen değer ise olasılık-ağırlıklı bir değerdir.



O



Kayıptan kaçınma kişilerin psikolojik olarak bir kaybı bir kazançtan daha fazla önemsedikleri düşüncesidir.



O Eğer iki yatırım aynı beklenen getiriye sahipler, ancak yatınmlardan biri



sabit bir getiriye, diğer yatınm ise riskli bir getiriye sahip ise, riskten kaçınan kişiler sabit getirili yatırımı tercih ederler.



Özet



363



Anahtar Terimler ana sermaye s. 350 faiz s. 350 gelecekteki değer s. 350 bileşik faiz denklemi ya da gelecekteki değer denklemi s. 350 bugünkü değer s. 353 net bugünkü değer s. 354



beklenen değer s . 360 kayıptan kaçınma s. 362 riskten kaçınan s. 363 risk arayan s. 363 riske duyarsız s. 363



fayda s. 355 faydacık s. 355 iskonto ağırlığı s. 355 risk s. 358 rassal s. 358 olasılık s. 359 bağımsız s. 359



Sorular 1 . Bugün ele geçen 1 .000 dolar bugünden 2 yıl sonra ele geçen 1 .000 dolar kadar değerli midir? CevabınlZI açıklayınız.



2. Gelecekteki



bir



ödemenin



bugünkü



değeri



nasıl



hesaplanır?



3. B ir projenin kabul edilip edilmeyeceğine karar vermek için net bugünkü değer nasıl kullanılır?



4. İskonto ağırlığınız daha büyük iken, bugünkü kararlarınız bu karariann gelecekteki sonuçlarından daha fazla etkile­ nirler. Katılır rrusınız? Açıklayınız.



5. Şimdiki zaman yanlısı ne anlama gelir? 6. Tercihleri (zıt yönde) değiştirme ne anlama gelir?



7.



Bir sonuç ne zaman risklidir?



8. Bir olayın olasılığı nasıl tanımlanır? 9. Sonuçlar ne zaman bağımsızdır? Kumarbazın yanılgısı ile ne kastedilir?



10. Beklenen değer ile ne kastedilir? Nasıl hesaplanır? ll.



Televizyonlar ve küçük ev aletlelinde ek garanti satın al­ maktan kaçınmak neden akıllıcadır?



Problemler 1 . 1 dolann gelecekteki değeri, (i) 1 8 yıl sonra, eğer faiz oranı yüzde 4 ise, (ii) 1 2 yıl sonra, eğer faiz oranı yüzde 6 ise, (iii) 9 yıl sonra, eğer fai z oranı yüzde 8 ise ve (iv) 6 yıl sonra, eğer faiz oranı yüzde 1 2 ise nedir?



2. Doğduğunuzda, anne ve babanız bankaya 10.000 dolar yatırdı. Banka yüzde 4' 1ük sabit bir faiz oranı teklif etti. 1 8 ' inci doğum gününüzde, anne ve babanız yatırmış ol­ dukları parayı üniversite öğrenim harcınızı ödemek için bankadan çekmeye karar veriyor. Ne kadar para çekmeyi bekleyebilirler? Faizin yıllık şekilde bileşiklendiğini varsayınız.



3. 1 Ocak 20 1 5 'te Powerbali piyangosunu kazandığınızı varsayınız. 400 milyon dolarlık miktarın tamamını top­ luca 1 Ocak 20 1 5 'te teslim almayı seçebilirsiniz ya da dört eşit yıllık ödeme ile 1 Ocak 20 1 5 , 2016, 20 1 7 ve 20 1 8 ' te 1 02 ' şer milyon alabilirsiniz. Piyango kazancını­ zın vergilenmediğini varsayınız.



a. Hangi opsiyon daha yüksek bugünkü değere sahiptir? Faiz oranını yüzde 2 olarak varsayınız.



b. Şimdi faiz oranının yüzde 1 olduğunu varsaınız. (a) kısrruna verdiğiniz cevap değişir miydi?



4. Fabrikanız için yeni bir cihaz satın almayı düşünüyorsu­ nuz. Cihazın maliyeti 3.000 dolar olacak ve 3 sene için 364



Bölüm 1 5 1 Zaman ve Risk içeren Ödün leşimler



kullarıılabilir. Satın alacak olursanız, makine şu andan itibaren bir yıl sonra 1 . 100 dolar, şu andan itibaren iki yıl sonra 1 .2 1 0 dolar ve şu andan itibaren üç yıl sonra 1 .33 1 dolar getiri sağ­ layacak. Ardından, makine herhangi bir getiri sağlamayacak ve tekrar satış değeri olmayacak.



a. Faiz oranı yüzde 8 ise bu yatırımın net bugünkü de­ ğeri nedir? Yüzde 10 ise? Yüzde 1 2 ise?



b. Bu cihazı satın almak isteyeceğiniz en yüksek faiz oranı nedir?



5. Stafford kredileri federal hükümetin lisans ve yüksek li­ sans öğrencilerine eğitimlerini fonlamaları için sunduğu öğrenci kredileridir. Stafford kredilerinin vadesi 30 yıla kadar uzatılabildiği için, Kongre ' nin Bütçe Ofisi 30-yıl­ lık hazine tahvilleri üzerindeki faiz oranını kullanarak bu kredilerden gelecekte sağlanacak nakit akışını iskontola­ mak suretiyle bu kredilerin maliyetini hesaplamaktadır. 30 yıllık hazine tahvili üzerindeki temerrüt (borcu zama­ nında ödememe) riski aşırı derecede düşüktür. Tersine, bir Stafford kredisinin vadesi süresince, ödenmesi gere­ ken miktann ortalamada yaklaşık %20'si hiç geri öden­ memektedir. Öğrenci kredilerinin maliyetini hesap etmek üzere 30 yıllık tahvilin getirisini kullanmanın sonuçlan­ nın ne olacağını düşünürsünüz?



c.



6. Bir içicinin sigarayı bırakmak istediğini varsayınız. Şu anda bir sigara içmekten aldığı fayda 6 faydacıktır, fakat uzun dönemde sigara 1 0 faydacık büyüklüğünde iskon­ tolanmaıruş sağlık sorunlarına (örneğin, akciğer kanseri riskinde bir artış) sebep olacaktır. S igara içmenin iskon­ tolanmamış net faydası negatif olmasına rağmen, sabır­ sız içicilerin sigarayı neden bırakamadıklarını açıklamak üzere iskontolama kavramını kullanınız. 7.



Bu bölüm bağımsız olaylar düşüncesinden bahsetti .



a. Standart bir kart desresinden bir kart seçtiğinizi var­ sayınız. bu kartı desteye tekrar koyup, ikinci bir kart



l l.



2004'te, Ashley Reveli sahip olduğu her şeyi satarak 1 36.000 dolar değerindeki tüm servetini rulet tekerle­ ğinin tek bir dönüşü üzerinde kumar oynadı . "Kırmızı" üzerine bahse girdi. Eğer top kırmızı üzerinde duracak olursa, parasını ikiye katiayacak ve 272.000 dolar elde edecekti; eğer kırmızı üzerinde durmayacak olursa, hiç parası kalmayacaktı.



a. Revel i ' in Avrupa'da bir kumarhane'de bu balıisi oy­ nadığını varsayınız. Avrupa'da bir rulet tekerleğinin 1 8 siyah oyluğu, 1 8 kırmızı oyuğu ve tek yeşil oyluğu ("O") vardır. Bu (yukarıda anlatılan) bahse girecek olursa, servetinin beklenen değeri ne olur?



çekiyorsunuz. ''Birinci seferde karo seçme" ve "İkinci seferde karo seçme'' olaylan bağımsız olaylar mıdır?



b. Standaı1 bir kart desresinden bir kart seçtiğinizi varsa­ yınız, bu kartı desreye tekrar koymuyorsunuz ve ikinci



b. Reveli



gerçekte bahsini Amerika Birleşik Devletleri' nde bir kumarhanede oynadı. Amerika Bir­ leşik Devletleri ' nde bir rulet tekerleğinin 1 8 siyah oy­ luğu, 1 8 kırmızı oyluğu vardır ve iki yeşil oyluğu ("O" ve "00") vardır. Bu (yukarıda anlatılan) bahse girecek olursa, servetinin beklenen değeri ne olur?



bir kart çekiyorsun uz. "Birinci seferde karo seçme" ve "İkinci seferde karo seçme" olayları bağımsız olaylar mıdır?



8. Pek çok basketbol oyuncusu ve taı·aftarı "elin çok iyi ol­ ması" hipotezine inanır. Yani, bir oyuncu arka arkaya bir­ çok atışı sayı yapmışsa bir sayı yapma olasılığının daha yüksek olduğuna inanılır. Elin çok iyi olması hipotezinin bağımsız olaylarla ilişkisi nedir? Elin çok iyi olması hi­ potezini nasıl test edebilirsiniz?



c.



9. Bir kart oyunu oynamayı düşünüyorsunuz. Oyunun ku­ ralları şöyle ki standart 5 2 kartlık desteden bir kaı1 seçi­ yorsunuz ve kaı't bir karo ise, 30 dolar kazanıyorsunuz. Mesel e şu ki, bu oyunu oynamak için aracı ya 1 O dolarlık bir ücret vermeniz gerekiyor. Bu kumarın beklenen de­ ğeri nedir? [İpucu: Standart bir kart destesinde, kartların 14 ü karodur.]



10. Eviniz 400.000 dolar değerinde ve bir tasarruf hesabında 300.000 dolarınız var. Evinizde yangın çıkma ihtimali yüzde 1 'dir. Eğer yangın çıkaı·sa, 300.000 dolarlık bir ha­ sar oluşacaktır.



a. Yangına karşı sigortanızın olmadığını varsayınız. Eğer yangın çıkarsa, evinizi onarmak için 300.000 dolar harcamanız gerekecek. (Hem evinizin değerini hem de tasarruf hesabınızı içeren) servetinizin bir yı­ Im sonunda beklenen değeri nedir?



b. Şayet sigorta şirketinin ödemesi gereken alacakların



Riskten kaçınan bir kişi iseniz, bu sigorta paliçesini satın alır mıydınız? Cevabınızı savununuz.



Farzedelim ki bir şekilde Reveli 1 8 siyah oyluğu ve 1 8 kırmızı oyluğu olan ama hiç yeşil oyluğu olmayan bir rulet tekerleğine sahip bir kumaı·hane bulabildi. Bu (yukarıda anlatılan) bahse girecek olursa, servetinin beklenen değeri ne olur? Eğer Reveli riske duyarsız olsaydı kumarlıenede bu bahse girer miydi? Eğer risk­ ten kaçınıyar olsaydı bu bahse bu kumaı·hanede girer miydi?



12. Smith gelecek sene Nebraska'da bir petrol boru hattı inşa edilirse 200 dolarlık bir kar veya boru hattı inşa edilmezse 60 dolarlık bir kar elde edecektir. John ise boruhattı inşa edilirse 20 dolar ya da boruhattı inşa edilmezse 1 20 dolar kazanacaktır. Boruhattının inş a edilme olasılığı 0,25 ' tir ve inşa edilmerne olasılığı 0,75'tir.



a. Smith ' in karının beklenen değerini ve Jones' in karının beklenen değerini hesaplayınız.



b. Smith ve Jones bir ortaklık kurmayı ve toplam karı eşit olarak bölüşmeyi düşünmektedir. Her bir kişinin karının beklenen değerini bulunuz. c.



Bir ortaklık kurmanın Smith ve Jones için yararı ne­ dir? [İpucu: Kazançlarının riski ne şekilde değişti?]



beklenen değeri paliçenin pirimlerine eşit ise, bir si­ gorta paliçesinin adil bir poliçe olduğunu söyleceğiz. B ir sigorta şirketi size bir yangına karşı sigorta pali­ çesi sunuyor. Eğer yangın çıkarsa, evinizi onarmanız için size ödeme yapacak. Poliçe pirimi 3.000 dolardır. S igorta şirketi size adil bir sigorta önermiş midir?



Problemler



365



Bilg i E konom isi N ed e n ye n i a ra ba l a r ga l e ri d e n ayrı l d ı kl a rı a n d a büyü k b i r d e ğ e r kayb ı n a u ğ ra rl a r? Yeni aldığınız gıcı r gıcır Kia Optima a ra banız ile a ra ba galerisi n i n otoparkından ayrı lmak üzeresin iz. Peşinat için itina ile para bi riktirdiniz ve a rtık araba sizin . Pervasızca konuşan ağabeyiniz -sizin a ra ba ile ilgili her konudaki danışma n ı n ız- galeriden ayrıldığınızda sizinle beraber. " i şte " d iyor ağa beyi n iz, " a ra b a n az ö n ce değer kaybetti . " " N e d e m e k i stiyorsun ? " d iye soruyorsunuz b i raz kızg ı n . " Eğer b u a ra ba y ı y a r ı n b i r i n e sata rsa n , se n i n öded i ğ i n d e n ç o k d a h a a z e d e r. " " H a d i can ı m . " " H e r h a n g i b i r a l ı c ı l i m o n a ra ba l a r yüzünden tereddüt edecekti r. " "Ama bu a ra b a l i m o n deği l . " " A l ı c ı l i m o n o l m a d ı ğ ı n ı b i l m iyor o l a ca k ve fiyatı o n a göre ayarl a n a c a k . " B a rd a ğ ı n boş t a rafı n ı g ö r m e i ş i n i a ğ a beyi n ize b ı ra k ı n . Fakat o a s l ı n d a a s i m etri k b i l g i a d ı n d a b i r tarafı n b i l g i üstün lüğüne sa h i p o l d uğu d u rum l a r i ç i n



· -



B Ö LÜ M Ü N



ANA HATLARI



Asimetrik



Neden yeni



Gizli Eylemler:



Özel sağlık



Asimetrik Bilgi



Bilgi



arabalar galeriden



Ahlaki Tehlike



sigortası neden



Dünyasında



ayrıldıkları anda



Barındıran



böyle pahalı?



Devlet Politikası



büyük bir değer



Piyasalar



kaybına uğrarlar?



366



O



B i rçok piyasada a l ıcıları n ve satıcıların sah i p olduğu bilgi farkl ıdır, bu da piyasalarda etkinsizliğe yol açabilir.



O



Bi lgide asi metri, gizli özell ikler ya da gizli eylemlerden ötürü ol uşur.



O



Gizli öze l l iklerin bulunduğu durumlarda, bireylerin sa hip oldukları bilgi leri bir piyasada veya a l ı şverişte yer a l ıp almamakta kullanabiliyor olmaları , ters seçime sebep olur.



O Gizli eylemleri n bulunduğu durum larda bir bireyin, başka bir bireyi olumsuz etkileyecek bir davranışta bulunabil iyor olması, a h laki teh l ikeye neden olur.



O Ters seçimin ve a h l a ki teh l i kenin etki lerini azaltmak i çin hem özel çözümler hem de devlet çözüm leri va rd ı r.



kul l a n ı l a n çok ö n e m l i b i r e ko n o m i k kavra m a d e ğ i n m i ş b u l u n m a kta . Böyle bir d u ru m ş i m d iye kadar sunage l d i ğ i m iz m o d e l i e re nasıl uyd u rul u r? Ceva p çok iyi deği l , çünkü bu za m a n a k a d a r sadece b i l g i n i n s i m etrik o l d u ğ u h a l leri d i kkate a l d ı k -ya n i , a l ı c ı l a r ve satı c ı l a rı n ı n sat ı l ı k m a l l a r ve h izmetl er h a kk ı n d a ta m a n l a m ıy l a aynı b i l giye sa h i p o l duğu h a l l e ri . Örneği n , B ö l ü m 4 - 7 ' d e t a m reka betçi piyasada a rz ve talebi e l e a l ı ş biçi m i m izde tartı ş ı l d ı ğ ı g i b i . Bu b ö l ü m d e , piyasa n ı n b i r ta rafı n d a ki b i r b i reyi n , d iğ e r ta raftaki b i reye kıyasla b i l g i konusunda ava ntaj l ı o l d uğu d u ru m l a rı öğre n eceğiz. Mese l a , i k i n c i e l a ra ba satı c ı l a rı , a ra b a l a rı h a kk ı n d a a l ı c ı l a rd a n d a h a faz l a b i l g iye sa h i ptirler, sa ğ l ı ğ ı n ı z h a k k ı n d a b i l d i kl e ri n i z sa ğ l ı k sigortası şi rketl e ri n i n b i l d i k l e ri n d e n d a h a fazl a d ı r v e yat ı r ı m b a n k a l a r ı ke n d i fi n a n s a l riskl e ri n i d e n etçi l e rden d a h a i y i b i l i rl e r. B u şeki l d e b i r " a s i m etri " n i n ekon o m i k k a r a r vermede önem l i ç ı ka rı m l a rı m evcuttur. Ayrıca a s i m etri k b i l g i n i n n egatif etki l e ri n i çözmek i çi n o rtaya ç ı km ı ş enteresan piyasa v e d ev l et çözü m l er i n i de ta rtı şacağız v e b i l g i a s i m etri l e ri h a kk ı n d a düşün m en i n o rtaya ç ı ka n soru l a rı m ızı y a n ı t l a m a d a n a s ı l fayda l ı o l d u ğ u n u göreceğiz.



1 6. 1 Asimetrik Bilg i Asimetrik bilgi içeren bir piyasada alıcı ve satıcıları n sahip oldukları bilgi farklıdır. Eğer bir taraf, üzerinde işlem yapılan mal la ilgili diğer tarafı ilgilendiren, ama onun tarafı ndan gözlemlenmeyen bir şeyi gözlemliyorsa, ortada gizli özellikler vardır. Eğer bir taraf diğer tarafı ilgilendiren, ama onun tarafından gözlemlenmeyen işler yapıyorsa, ortada gizli eylemler vardır.



B iraz dikkatli düşünmeyle, hayatın sunduğu pekçok etkileşirnin bir tarafın diğerinden farklı bilgiye -diğer tarafı ilgilendiren bilgiye- sahip olduğu işlemler olduğunu fark edeceksiniz. Alıcılar ve satıcılar arasında bu şekildeki bilgi uyuşmazlığına asimetrik bilgi deriz. Alış­ verişte diğer tarafın sahip olmadığı bilgiyi bilen tarafın sahip olduğuna da özel bilgi deriz. İki tip asimetrik bilgi arasındaki ayrımı şöyle açıklayabiliriz: birincisi, gizli özellikler, alışverişi yapılan ürün ya da hizmet hakkında bir tarafın, diğer tarafın gözlemleyemediği özelliklerin farkında olması; ikincisi, gizli eylemler, bir alışverişte bir tarafın diğer tarafı ilgilendiren ama onun gözlemleyemediği eylemlerde bulunması. Örneğin, potansiyel müş­ terilerin ikinci el bir arabada sadece satış elemanının çok iyi bildiği gizlenmiş pas yamalan hakkında bilgiye sahip olmamaları -dolayısıyla gizli özellikler yaratılması. Ya da fabrikada çalışanların -bir gizli eylemler örneği olarak- öğle molalannı 1 0 dakika uzattıklarını işve­ renlerinden saklamaya çalışmaları. Bölüm 1 6.1 1 Asimetrik Bilgi



367



Her iki asimetıik bilgi çeşidinin piyasalarda şiddetli etkisi -sos­



Eğer bilgi boşluğu yeterince fazla ise, piyasanın tamamıyla kapanması herkes ticaretten faydalanacak olsa bile teorik olarak mümkündür



yal bakış açısı i l e bakıldığında oldukça olumsuz etkisi olabilir. Eğer bilgi boşluğu yeterince fazla ise, herkes ticaretten faydala­ nacak olsa bile bir piyasanın



tamamıyla kapanması



teorik olarak



mümkündür! Enteresan biçimde, bu piyasa çöküşünden muzdarip insanlar arasında sadece bilgi açısından dezavantaj lı olanlar de­ ğil, aynı zamanda fazladan bilgiye sahip olanlar da vardır. Neden böyle olduğunu birazdan açıklayacağız. Asimetrik bilginin tahrip edebileceği takastan büyük faydalar elde edilebileceği göz önüne



alındığında, asimetrik bilginin etkilerini azaltmak için birçok kurumun var olması şaşırtıcı değildir. Bu kurumlara geçmeden önce, önce gizli özelliklerin olduğu, ardından gizli ey­ lemlerin bulunduğu alışverişlere daha derinlemesine bakalım.



Gizli Özellikler: i kinci El Araba Piyasasında Ters Seçim Farz edin ki bölümün açılış senaryosundaki gibi birinci el bir araba almak yeıine ikinci el bir araba almaya karar veriyorsunuz. Arayışımza interneti kullanarak ve yerel gazete ilanlarını gözden geçirerek başlıyorsunuz. Size uygun fiyat aralığında bir Ford Fusion ve bir Toyota Prius da dahil olmak üzere kulağa hoş gelen birkaç araba buluyorsunuz. Fakat sonunda ilanda 5 .000 dolar görünen bir Dodge S mart Araba'ya yoğunlaşıyorsun uz. Yine de, aklınıza bazı şüpheler giriyor: neden bu kişi böyle düzgün bir arabayı sadece 5 .000 dolara satıyor? B ozulacağını mı düşünüyor? Arabanın halihazırda problemleri mi var? Düştüğü göletten yeni çıkarıldığı için mi böyle terniz görünüyor? Siz bu sorulara cevap veremezsi­ niz; arabasının problemlerinin ne boyutta olduğu hakkında sadece sahibinin bilgisi vardır ve siz anlaşılabilir bir biçimde düşük kalitede bir ürüne saplanmaktan korkuyorsunuz -bu durumda bir limona. Bu gibi kişisel satıcılardan şüphelenerek ikinci el galeıisini denemeye karar veıiyorsunuz. Orada internette bulduğunuz arabaların benzerleıini biraz daha fazla fiyata buluyorsunuz. Be­ ğendiğiniz bir araba görüyorsunuz fakat bir kere daha, belirsizlik aklınıza giıiyor: bayi bu arabayı nereden aldı? Araba, yağını hiç değiştirmemiş bir sahipten mi devralındı? Belki de boyanın yeni kaplaması yangın hasarını saklıyordur. Bayi iddia ettiği gibi garantinin arkasında duracak mı? Kişisel satıcılarda olduğu gibi bu bilgilerin çoğuna da bayi sahiptir. Böyle bir kişisel bilgi değerlidir bu da bayiyi araba hakkında önemli gerçekleri saklamaya teşvik eder. Hiç kilometre sayacının geri alındığını itiraf eden bir satıcı duydunuz mu? Pekala, Ulusal Otoyolu Trafik Gü­ venlik İdaresi (National Highway Traffic Safety Adrninistration) her yıl, satılan 450.000'den fazla aracın sayaçlarının geri alınmış olduğunu tespit etmiştir. Böyle bir bilgi asimetrisi piya­ sayı nasıl etkiler? Örnekle açıklamak için sahibinden satılık Dodge Smaıt Araba' yı almaya karar verdiğinizi varsayalım. Bilgi asimetıisinin nasıl geliştiğini anlamak için önce basitleşti­ nci birkaç varsayım yapmamız gerekli.



Birincisi, iki tip satılık arabanın olduğunu farz edelim:



yüksek kaliteli arabalar ("şeftaliler") ve düşük kaliteli arabalaı· ("lirnonlar"). Bir de size göre bu iki arabanın tamamen aynı göründüğünü, ancak birinin limonlardan birinin şeftalilerden ol­ duğu bilgisine sahip olduğunuzu varsayalım. Sadece satıcı gerçekte limon u mu şeftalisi mi ol­ duğunu bilmektedir. Limonlar sürekli bozulup sık sık tamir gerektirdiği için, sizin gözünüzde ve satıcının gözünde değerleri sıfır. Öte yandan şeftali!er, siz ve satıcı için değerli olan sağlam, güvenilir aı·açlar. Varsayın ki böyle bir şeftaliye sizin verdiğiniz değer 5.000 dolar ve satıcının verdiği değer 4.000 dolar -sizin arabaya satıcıdan fazla değer biçmiş olmanız, bu örnekteki alışverişte kazanç olduğu anlamına gelir. Peki, bu piyasa, şimdiye kadar üzerinde durduğumuz standart piyasalar gibi olsaydı? Bu durumda limonlar için farklı, şeftaliler için farklı fiyat olurdu. Limonlaı·



O dolar ve şeftaliler



de bu piyasadaki alıcı ve satıcı sayılarına göre 4.000 dolar ile 5.000 dolar arasında fiyatlandı­ nlırlardı. B öylece, sadece şeftaliler satılırken alıcılar arabalaı·a satıcılardan daha yüksek değer biçtiği için ticaretten fayda sağlanırdı (aslında, burada ticaretten sağlanan fayda 1 .000 $ : 5 . 000 $ - 4.000 $ olurdu). Bu şekilde en az bir taraf ticaret sonucu daha iyi durumda olurdu ve fiyat 4.000 dolar ile 5.000 dolar arasında olursa her iki taraf da daha kazançlı olurdu. Örneğin, eğer arabayı 4.500 dolara alırsanız, siz de satıcı da 500 dolar kadaı- daha iyi durumda olurdunuz. Öyleyse, kalite herkes tarafindan tam olaı-ak gözlernlenebilirken sonuç piyasadaki insania­ nn alışveriş sonrasında en az öncesindeki kadar iyi durumda olmasıdır. İyi işleyen piyasalaı· böyle çalışır -katılımcılarının refahını arttırır.



368



Bölüm 1 6 1 Bilgi Ekonomisi



Şimdi de satıcının arabanın limon mu şeftali mi olduğunu bildiği ama sizin bilmediği­ niz asimetrik bilgi durumunda ne olacağını düşüneli m. Bildiğiniz tek şey, baktığınız ikinci el arabaların yansının limon, yansının şeftali olduğu. Böylece, herhangi bir aracın şeftali olma ihtimalinin yüzde 50 olduğunun farkına varıyorsunuz. Aynca



riske duyarsız olduğunuzu düşü­



nelim. Bölüm l S 'ten hatırlayacağınız gibi bu, riskli seçimleri beklenen değerleıi ile değerlen­ direceğiniz anlamına gelir. Örneğin, yazı tura atıldığını ve tura gelirse 1 0 dolar kazanacağınızı, yazı gelirse 10 dolar kaybedeceğinizi varsayalım. Eğer riske duyarsızsanız, sizin için bu kumar sıfır değerindedir (ya da matematiksel olarak yazarsak, Yı



x



( 1 0)



+







x



(- 1 0)



=



0) . Bunu



bilerek, araba için ödemek isteyeceğiniz en yüksek ücret ne olur? Şefralilere 5 .000 dolar ve lımonlara



O dolar değer veriyorsunuz ve bir arabanın her ikisinden biri olma ihtimali yüzde



50, riske duyarsız bir alıcı olarak kalitesi bilinmeyen bir arabayı almanın beklenen değerini







x



(5 .000



$) + Yı



x



(O)



=



2.500



$ şeklinde değerlendireceksiniz. Bu, eğer 2.500 dolardan



daha fazla öderseniz, beklenen değetiniz 2 . 500 dolara eşit olduğu için kötü bir tercih yapmış olduğunuz anlamına gelir. Ş i mdi de şefralilere 4.000 dolar ve Jimonlara



O dolar değer veren



satıcıyı düşünelim. Satıcı size bir şeftali yi 2 . 500 dolara verir mi? Hayır, çünkü onun için şefta­ Iiierin değeri 4.000 dolar. Onun yerine, sadece limon sahipleri 2.500 dolara arabalarını satışa çıkaracaktır. Öyleyse, ikinci el bir arabaya 2.500 dolar ödemek niyetindeyseniz, bu piyasada sahibinden alabileceğiniz bir araba sadece limon olacaktır. Satıcıların araba hakkında kişisel bilgi leri olmasının sonucunda, bu piyasada ne olacağıru şimdi görebilirsiniz: yapabileceğini­ zin en iyisi bir limon almaktır ! Bunu bilerek, satışa sunulan hiçbir kullanılmış arabayı almak istemezsiniz. Bu durumda, asimetıik bilgi, alışverişten azımsanmayacak faydalar sağlanacak olsa bile tüm piyasanın kapanmasına neden olur' Bmada resmedilen olgu, asimetı·ik bilgi probleminin ters seçim olarak bilinen, özel bir



Ters seçimin olduğu bir piyasada, ekonomik birimlerden biri piyasadaki malın gizli bir özelliğinin farkındadır ve piyasaya katılıp katılmama kararını bu bilgiyi kullanarak verir.



formudur.



Ters seçim bir piyasada, ekonomik birimlerden biri piyasadaki malın gizli bir özel­



liğirıin farkındaysa ve piyasaya katılıp katılman1a karaımı bu (özel) bilgiyi kullanarak verirse oluşur. Bizim örneğimizde, limon aı·açlann satıcılan piyasaya girerek kazançlı çıkarlar. Yu­ kaı-ıda bahsedilen kısıtlayıcı örneğin gösterdiği gibi, herkes alışverişten fayda sağlayacak olsa bile bir piyasanın tamarnı ile kapanması teoride mümkündür. Bu durumda, ironik bir biçimde, daha fazla bilgisi olan insanlar dahi zarar görebilirler.



G izli Özellikler: Sağlık Sigortası Piyasasında Ters Seçim İkinci el araba piyasasında ters seçim satıcıların özel bilgiye sahip olması sonucunda olu­ şur. Ayrıca



alınların



özel bilgiye sahip oldukları, öne çıkan ters seçim örnekleri de mev­



cuttur. Bunun bir örneği ters seçim teriminin ilk kez ortaya çıkmasına sebep olan sağlık s igortası sektörüdür. Bölüm 1 5 'te öğrendiğimiz gibi, riskten kaçınan insanlar büyük riskiere karşı sigorta­ lanmaktan faydalanırlar. B irleşik Devletler'de sağlık sigortası olmadan yapılan rutin bir hastane ziyareti bile birkaç bin dolaı·a mal olabilirken, büyük ameliyatlar ve hastanede yatış en varlıklı aileleri bile iflasa sürükleyebilir. Bu nedenle insaniann ve ailelerinin bu gibi riskiere karşı sigorta yaptırmayı istemeleri doğal karşılanır. Obama Bakım Politikası diye anılan Hesaplı Bakım Yasas ı ' nın 2 0 1 0'da kabul edilmesinden beri, sigorta yaptırmak zorunlu hale gelmiştir ve biz de birazdan bu gibi yaptırımların aslında neden anlamlı ola­ bileceğini göreceğiz. Teoride sağlık s igortası piyasası da tıpkı diğer piyasalar gibi işler. B ireyler bir poliçeye kaydalurlar ve aylık prim öderler. Karşılığında da sağlık sigortası şirketi doktor muayene, hastanede kalma ve işlem masraflannın çoğunu öder. Ters seçim problemi yine işleri karışık hale getirir. İ kinci el araba piyasasında ters se­ çimin kaynağı, alıcılar arabaların kalitelerini bilmezken, satıcı ların kendi arabalarının ka­ litelerini biliyor olmasıdır. Sağlık sigortası piyasasında da, buna benzer bir asimetri vardır fakat bu sefer sigorta yaptıranların kendi sağlıkları hakkında sigorta şirketlerine göre daha fazla bilgilerinin olması sonucu bilgi üstünlüğü alıcılardadır. Bu tarz bir asimetri söz konusu olduğunda, ters seçimin çarkları dönmektedir. Ters se­ çimin sağlık sigortası piyasasındaki etkisini resmedebiirnek için yüksek risk ve düşük risk grubunda iki tip insan olduğunu varsayalım. Yüksek risk grubundaki insanların sağlık du­ rumlaı·ı. yakın gelecekte pahalı bir tedaviyi gerektirecek şekilde daha kötü olsun. Sağlık s igortası programları şüphesiz yüksek risk grubundaki insanları fazlasıyla çekecektir. An­ cak onlar, pahalı sağlık bakımına daha sık ihtiyaç duymaları ile tam da sigorta şirketlerinin kendine çekmek istemedikleri kişi lerdir.



Bölüm 1 6. 1 1 Asimetrik Bilgi



369



ll



Tıpkı ikinci el araba piyasasında olduğu gibi, sağlık sigortası sektöründeki ters seçim de büyük etkinsizlikler yaratabilir. İkinci el araba piyasasında şahit olduğumuz en uç noktadaki çıktıya benzeyen bir ihtimal ile: tıpkı kötü arabaların iyi arabaları piyasa dışına sürmesi gibi, yüksek risk grubundaki bireyler düşük risk grubundaki bireyleri sağlık sigortası piyasasının dışına itebilirler. Bu nasıl gerçekleşir? Sağlık sigortası şirketleri yüksek risk grubundan daha fazla insan cezbedeceklerini düşünerek primleri yüksek tutabilirler ve bu yüksek primler düşük risk grubundaki bireyleri sağlık sigortası yaptırmaktan alıkoyabilir. Bu durum daha da yüksek primiere sebep olur. Bazen "ölüm spirali" denilen bu döngü devam eder ve teoride çözümlenmesi ancak mantıksal sonucuna ulaşması ile, kimsenin sigorta yaptıramayacağı kadar yüksek primierin sigorta şirketleri tarafından talep edilmesi ile olabilir!



Piyasanın Ters Seçim Çözümü: Sinyal Gönderme



Sinyal gönderme, özel bilgiye sahip bir bireyin diğerlerini bilgisi hakkında ikna etmek üzere yaptığı bir eyleme işaret eder.



B



Piyasalar ters seçim karşısında çaresiz midir? Tamarniyle değil. Pratikte, bununla başa çıkma yöntemleri mevcuttur. İkinci el arabalar için öne çıkan bir çözüm, CARFAX gibi üçüncü şahısların arabanın bir limon olmadığını ternin eden sertifıkalar verdikleri piyasa­ lardır. Daha genel olarak, üniversite başvuruları için Educational Testing Service' in (ETS) verdiği SAT testleri, U.S. News & World Report ' un üniversiteleri sıralaması, Underwriters Laboratories' in tüketici ve endüstriyel ürünleri sertifıkalaması, Moody' nin kurumsal hisse senedi değerlernesi ve muhasebe fırmalarının halka açık şirketlerin finansal raporlarını de­ netlemesi söz konusudur. Bu gibi piyasaya dayalı çözümler ters seçim ile bozulmuş piyasaların etkin işleyişlerine doğru yönlenmesine yardımcı olabilirler. Ters seçim ile mücadele amacı ile ortaya çık­ mış bir başka mekanizma da garantilerdir. İlk defa Bölüm 1 5 ' te karşımıza çıkan garantiler doğrudan üretici veya satıcı tarafından verilmiş kalite garantileridir. Örneğin, büyük ekran bir televizyon aldığınızda üretici genellikle parça ve servislerde bir senelik garanti temin eder. Arabalar için, üreticiler tipik olarak motor ya da ana parçalara 3 yıl ya da 36.000 mil garanti sağlarlar. Garanti, özel bilgiye sahip bir bireyin diğerlerini ürünlerinin yüksek kalitede olduğu hakkında ikna etmek üzere yaptığı bir eyleme - sinyal göndermeye örnektir. Garanti yüksek kaliteli ürün sinyali göndermekte nasıl etkili olabilir? Altında yatan fikir şöyledir: garantiler daha sık bozulma eğilimleri olan düşük kaliteli ürünler için özellikle pahalıdır. Bu nedenle düşük kaliteli ürünler için üreticiler garanti vermekten sakınacaklarından, bir satıcının garanti öneriyor olduğu gerçeği sattığı ürünün büyük ihtimalle yüksek kalitede olduğu fikrini ortaya koyar. Eğer satıcılar için garanti sunmak masrafsız olsaydı, sinya­ lin bilgi verici özelliği olmazdı. Fakat garantiler potansiyel olarak çok pahalı oldukları için, düşük kaliteli ürünler daha az ihtimalle garantilidir. Kanıta Dayalı Ekonomi kısmında ikinci el araba piyasasında otomobil sertifikası vermenin değerini tartışacağız. Sinyal gönderme piyasanın sadece satıcılar tarafında gerçekleşmez. Alıcılar da sinyal göndermek ile uğraşırlar. Örneğin, bir sağlık sigortası alıcısı olarak kaliteniz (sağlığınız) ile ilgili nasıl sinyal gönderebilirsiniz? Bir yöntem, senelik muayene yaptırdığınızın is­ patını göstermek ve gelecekte genel olarak sağlıklı olacağınız görüntüsünü paylaşmaktır - egzersiz yapmak, sigara içmernek ve fazla risk almamak. Benzer şekilde, araba sigortası piyasasında dikkatli bir sürücü olduğunuz sinyalini kursta yüksek notlar alıp ehliyet sına­ vınızı geçerek gönderirsiniz. -



genel olarak zayıf kredi kalitesi .,�



Piyasa kaynaklı çözümler ters seçim i sınırlamaya yard ı mcı olabilirler. M oody'nin kurumsal hisse senetlerin i değerlernesi g i b i ü ç ü n c ü kişilerce sertifikasyon mekanizmaları, çeşitli ü r ü n l e r i ç i n garanti v e ü niversite adayları i ç i n SAT sı navı bilgi asimetrisi n i ­ bir ölçüde- dengelerneye yard ıcı o l u r. 370



Bölüm 16 J Bilgi Ekonomisi



��



1



SEÇi MLERiMiZ VE SONUÇLARI



Şu Anda Bir Sinyal Gönderiyor musun uz? Neden eğitim seviyesi yüksek olan işci ler düşük olan lard a n d a h a fazla kazan ı rlar? Bölüm 1 1 ' d e işçi leri n ödemeleri n i n marj i n a l ürün lerinin değerine göre ya p ı l d ı ğ ı n ı öğrendik. B u nedenle, insanların ücretleri n i n farklı olmas ı n ı n bir nedeni üretken l i klerinin farklı o lmasıdır. Ancak birçok işte bireysel üretkenliği tespit etmek güçtür. Ö rneğin, bir d a n ı şm a n l ı k şi rketi nde i k i kişi a y n ı müşterin i n işlerini yönetmediğinden herhangi bir kişi n i n varolan bir problemi ele a l ma biçi mi­ n i n daha iyi olduğunu söylemek zordur -bunun için mü­ nasip bir karşılaştırma yöntemi yoktur. Bu durum Bölüm 6 ve 1 1 'de değerlendird iğ i m iz herbi r Peynir Adam (Cheese­ m a n) ça l ı şa n ı n ı n bel i rgin sayıda peynir kutusu paketiediği ve bir ça l ışa n ı n üreti m i n i n başka bir ça lışanın üretimi ile doğrudan kıyaslanabildiği senaryodan farkl ı d ı r. N obel ödüllü M ichael Spence eğiti m l i insanların az eği­ tim l i insa n l a rdan neden daha fazla kazandığı konusu na a lternatif bir açıklama getirmiştir. 1 Spence'i n geliştirdiği sinyal gönderme teorisi sayesinde asi m etrik bilgi ve ters seçi m içeren piyasa l a rda, bireyler özel bilgi lerini açığa çıkartmak amacı ile masraflı olan sinyal ler göndermeyi tercih edebilirler. Eğitim böyle bir sinyal olabilir. Lisans derece n izle dünyaya ve özellikle potansiyel işverenlerinize seçici bir üniversite bölümüne başarı i l e kabul ed ildiğinizi ve çeşitli derslerde iyi bir performans sergi leme kapasite­ sine sahip olduğun uzu söylüyor olabilirsiniz.



Böyle bir sinyal gönderme, Toshiba'nın plazma televiz­ yon u için garanti sağlamasına ya da Ford'un araba mo­ torları na 3 yıl veya 36.000 mil boyunca garanti vermesine benzer. Lisa ns derecesi elde etme n i n sonuncunda sin­ ya l göndermenin işe yarayabi lecek o lmasındaki anahtar nokta , sinya l i n yeterli derecede kıt (herkesin böyle bir de­ recesinin olmaması) ve lisans derecesi elde etmenin düşük kapasite l i öğrenciler için yüksek kapasitel i öğrencilerden daha masraflı olmasıdır -örnek olara k düşük kapasiteli öğ­ rencilerin derslerinde başarı l ı olmak için daha fazla zaman ve efor harcamaları gerekmesi . B u öze l l ikler derecen izi kazanarak, işveren lerin ize yetenekli bir aday olduğunuz sinya l i n i verdiğiniz a n l a m ı n a gelir.



� l{anıta Dayalı Ekonomi 1



Soru: N ed e n ye n i a ra ba l a r g a l e r i d e n ayrı l d ı kl a rı a n da ö n e m l i b i r değe r kayb ı n a u ğ ra r l a r? • •



O



yleyse yeni bir arabanın değerinin, galeriden aynidığı anda azalacağı yönündeki yaygın kanı doğru mudur? Bu iddiayı destekleyecek herhangi bir veri mevcut mudur? Şekil 1 6. 1 bu iddianın aslında doğru olduğunu resmeden bazı örnekler sunar. Şekil­ deki sayılar 20 1 0'da kullanılrnamış 2009 model ve kullanılmış 2009 model arabalann (hem belgeli hem belgesiz kullanılmış arabalar) fıyat farklarını gösterir. Bu sayılar yeni ve ikinci el arabalar arasında yüzde 20 ila yüzde 40 arasında bir fıyat farkı olduğunu göstermektedir. Bu yüzdelik fıyat farklan tamamıyla bir senede oluşan yıpranma ve aşınma sonucu oluşmuş olabilir mi? Belki de insanların kendilerinden önce bir başkasının kullandığı arabaları kullanmak istemiyor olmalarındandır? Nobel ödüllü ekonomist George Akerlof'un bilgi ekonomisi üzerine klasikleşmiş, 1 970 yılında ba­ sılan makalesi, yıpranma ve aşınmanın ya da insaniann daha önce başkalannın sahip olduğu arabalan kullanmaktan hoşlanmıyor olduğu gerçeğinin kullanılmış arabaların düşük fiyatıanın meşru kılmak için yeterli olmadığı izlenimi ile başlar? Akerlof, asimetrik bilgiye dayanan bir açıklama sunar. Bu açıklamanın, insaniann bir limon alma kaygısının sahibinden satılık arabaların bu kadar ucuz olmasının sebebi Bölüm 1 6. 1 1 Asimetrik Bilgi



371



ll



l{anıta Dayalı Ekonomi (Devamı) Şekil 1 6. 1 Sıfır ve ikinci El Arabaların Fiyat Aralıkları i kinci e l arabalar ayn ı model ve y ı l ı n sıfır araba fiyatla r ı n ı n yaklaşık yüzde 20 ila 40'ı kadar daha az fiyata satılırlar, özel­ likle galeriler tarafı ndan belgelenmedilerse.



201 0'daki �t Aralıklan



Vehicle 2009 Tayota Prius (sıfır) 2009 Tayota Prius (galeri belgeli) 2009 Tayota Prius (ikinci el) 2009 Honda Civic (sıfır) 2009 Honda Civic (galeri belgeli) 2009 Honda Civic (ikinci el) 2009 Ford Fusion (sıfır) 2009 Ford Fusion (galeri belgeli) 2009 Ford Fusion (ikinci el) 2009 Ford Edge (sıfır) 2009 Ford Edge (galeri belgeli) 2009 Ford Edge (ikinci el)



22-24.000$ 1 9-22.000$ 1 6-20.000$ 2Q-24.000$ 1 6-2 1 .000$ 1 2-1 6 .000$ 1 9-26.000$ 1 6-20.000$ 1 4-1 8.000$ 25-33.000$ 24-3 1 .000$ 21 -24. 000$



olabileceği kanısına dayalı olduğunu anımsayacaksınız. Bu açıklama Şekil 1 6. 1 'de müşte­ rilerin bireysel satıcılar yerine galeriden alışveriş yapmak için bir prim ödediğini gösteren veri ile desteklenmektedir. Muhtemelen ikinci el araba satıcılarına da tamarniyle güvenme­ meniz gerekse de, galeri sertifikası olan arabalar garantilidir ve galeri sahiplerinin koruma­ ları gereken bir bilinirlikleri vardır, böylece ters seçim probleminin büyüklüğü azalırken alıcılar da böyle galeri serritikalı arabaları yüksek fiyatlarla almaya ikna olurlar. Bu durum limon piyasasının var olduğunun kanıtını gösterir çünkü galeri sertifikası müş­ terilerin limon alınamayı garanti ettikleri bir yöntemdir. Eğer alıcılar bireysel satıcılara gitmek isterlerse, bir limon alma konusunda fazladan risk almış olurlar. Ancak, bireysel satıcılar ve galeri arasında daha başka birçok fark da vardır. Limonlar için bir piyasa bula­ bilmek için satılan kullanılmış arabaların aslında limon olduklarının kanıtma ihtiyacımız olur. Bu şekilde bir kanıta ulaşmanın bir yolu, sahibinden satılan ikinci el araç piyasasının ve bu piyasada satılınayan arabaların tamir kayıtlarının üstünden gitmektir. 1 997 ABD Nüfus Bürosu Kamyon Envanteri Kullanım Anketi (The U.S. Census Bu­ reau Truck Inventory Use Survey), ekonomistler Michael Pratt ve George Hoffer' in satın alındıklarmda birinci el ve ikinci el olan pikap kamyonlardan rassal örnekleme ile seçi­ lenlerinin tamir kayıtlarına bakmalanna olanak tanırruştır. Hala ilk sahiplerinin kullandığı ve kullanılmış olarak satın alınan arabalar arasında kayda değer farklar bulunmuştur. Ger­ çekten piyasaya giren limonların varlığının kanıtının mevcut olduğu şeklinde bir sonuca ulaşılmıştır. Limonların ikinci el araba piyasasını tıkıyor olabileceğini işaret eden benzer bir kanıt da İsviçre ' nin Basle Şehri bölgesinde (Basle City region) ortaya çıkmıştır. Ekonomistler Wi­ nand Emons ve George Sheldon4 bölgedeki bütün arabaların araç güvenlik denetim rapor­ larınJ analiz ettiler. İkinci el araba piyasasında ters seçim olduğu fikrini destekler biçimde, sahibinden satılan arabalarda büyük bir aksaklJğın olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu buldular. Özellikle, ikinci el araba sertifikası sunan galeriler tarafından satılan arabalarda tam zıt bir eğilirnin var olduğunu bulmalan, piyasa koşullannın bir limon problemi ile savaşmak için şekillendiği hipotezini desteklemektedir.



Soru



Cevap



Veri



Uyarı



Neden yeni arabalar galeri­ den ayrıldıkları anda önemli bir değer kaybına uğrarlar?



Ters seçim kişisel araba piyasasını önemli ölçüde etkiler.



UABD Nüfus Bürosu Kamyon Envanteri Kul lanım Anketi (The U.S. Census Bureau Truck l n­ ventory Use Survey), 1 997



Limon piyasasının varlığına dair bazı kanıtlar olsa da bu mesele tartışmalı halini korumaktadır.



37 2



Bölüm 1 6 1 Bilgi Ekonomisi



��



SEÇi M LERiMiZ VE SONUÇLARI



ll



Bir Kuyruğ u n H ikayesi Emek piyasasında sinyal göndermenin öneminin gerçek boyutu tartışma l ı olsa d a , sinyal göndermenin sıradışı bir yerden �elen enteresan bir örneği vard ı r: tavus kuşunun kuyruğu. Tavus kuşl a rı n ı n sıkl ı kla kuyruk diye a n ı la n , bir yarda (bir metreye yakın bir ölçü) boyund a , yanardöner mavi-yeşil renginde parlak tüyleri olan, gösterişle riyle ta­ n ı n m ı ş sırt telekieri vard ı r. Bu kuyruk uzun bir süre evrimci biyologları şaşırtm ı ştır. Kuyruğu büyütmek zahmetlidir ve üste l i k kuyruk, tavus kuşunun h a reketlerini kısıtlayara k onu yırtıcı hayva n l a r için kolay bir av yapmaktadır. Doğal selek­ siyenun kuyruğu elemiş olması gerekird i . Kuyruğun elenmemiş olmasın ı n sebebi, d işi tavus kuş­ ları n ı n böyle azametli kuyruğu olan erkek tavus kuşla rı ile çiftleşmeyi tercih etmesidir. Kendi başına bu gerçek, kuyruğun evrimini açıklamaya yeterl idir. Fakat d işi tavus kuşları n ı n gösterişli kuyrukları olan erkek tavus kuşl a rı i l e çiftleşmeyi seçmesi sadece bir tesadüf müdür? Bazı bi­ yol ogların iddia ettiğine göre bu durum hiç d e tesadüfi değ i l d i r. Kuyruk bir sinyaldir. Sadece genleri iyi olan tavus kuşları o kadar parlak tüyler gel iştirebilir. Bu sebeple, süsl ü tüyler güzel genlerin sinyalini gönderm eye yarayan mas­ raflı bir yoldur.



Ta m da masraflı oluşu ve iyi genlere sahip o l mayan tavus kuşla rı ta rafı ndan ta klit edi lemez o luşu nedeniyle kuyruk iyi bir sinya ldir. Biyolojide kuyruğun kaynağı h a kkındaki tartışma henüz kesin olara k çözümlenmem iştir. Fakat bu durum bize hayvan davran ışlarında ve doğada sinyal gön­ dermenin var olduğu ihti m a l i n i gösterir.



1 6.2 Gizli Eylemler: Ah laki Tehlike Bar1nd1ran Piyasalar Bir alışverişte taraflardan sadece birinin gözlemleyebildiği gizli karakterleri barındıran ilk asimetrik bilgi türünü inceledik. Şimdi de, taraflardan biri tarafından alınan, diğer taraf içinse alakah olan ancak gözlemlenmeyen gizli eylemleri içeren ikinci asimetrik bilgi tü­ rüne bakacağız. Bir tarafın gizli eylemleri diğer tarafın ödentilerini etkilerse ahlaki tehli­ Ahlaki tehlike, bir işlernde kenin var olduğunu söyleriz. taraflardan biri tarafından alınan, Ahlaki tehlike kavramı genellikle risk ve sigorta piyasası ile ilişkilendirilse de daha diğer taraf içinse alakalı olan ancak geniş anlamlıdır. Temel düşünce, davranışlarının sonuçlarına katlanmak zorunda olmadık­ gözlemlenmeyen eylemler için larında bireylerin daha fazla risk almaya eğilimleri olduğudur. Örneğin sigortalı bir sürücü kullanılan bir başka terimdir. daha uzun mesafe veya daha saldırganca araba kullanarak sigorta şirketine yüklediği marjinal maliyetin tamarnını kendisi karşıla­ maz. Özellikle, karlı yollarda arabanın kuyruğunu savurmak ya da Davranışlarının sonuçlarına katlan­ otoyolda öndeki arabanın dibinden gitmek gibi saldırganca araba kullanmak sonucu bir sigorta cezasına çarptırılmaz. İki eylem de mak zorunda olmadıklarında, birey­ yüksek kaza ihtimali ile ilişkilendirilmiştir ki kaza durumunda ler daha fazla risk almaya eğilimli muhtemelen sigorta şirketi masrafları ödemek zorunda kalacaktır. olurlar. Eğer hasarı sürücüler ödeyecek olsaydı daha dikkatli araba kulla­ nırlardı, ancak sürücülerin sigortaları varsa kaza ihtimalini arttıracak eylemlerden kaçınma konusundaki güdüleri daha zayıftır. Aynı şekilde, suya yakın yerlerde evleri olan ev sahipleri sigorta yaptırınca selin zararlı etkilerine karşı evlerini korumak için bütünüyle güdülenmezler. Bazıları ABD hükümeti tarafından yürütülen Milli Sel Sigorta Prograrnı' nın ev sahiplerini su kütlesine çok yakın ev inşa etmeye -bazen tekrar inşa etmeye- teşvik ettiğini iddia eder. Tahmin edeceğiniz gibi, fırtına sonucu deniz kabarınca bir yazlık evde oluşacak zararın tamarnının sigorta tarafın­ dan karşılanacağını bilmek korunmasız bir konuma ev yapmayı engelleme konusunda pek yardımcı olmaz. Neticede sigorta, riskli davranışları teşvik eder.



Bölüm 1 6.2 1 Gizli Eylemler: Ahlaki Tehlike Barındıra n Piyasalar



373



ır ·u-



ı THE DETROIT JOURNAL - ıı..ur Eom..ı



Böyle akıllıca bir yeniliğin, emek piyasalanndaki erken örnekle­ rinden biri Ford Otomotiv Sanayii A.Ş .'de görülebilir. Henry Ford HENR Y FORD G/VES $10, 000,000 tarafından yönetilen şirket, Birleşik Devletler'de yirminci yüzyılın baş­ IN 1914 PROF/TS TO HIS EMPLO YES larındaki en önemli kurumlardan biriydi. 1 9 1 4 yılında, Henry Ford •·- '"';. ' ""' "'·� '"'"' ''"""" DOUBLES PAY HOUStS SWtPT INTO HUNTIC 6\' STORM: bizim rekabetçi emek piyasası modelimiz bağlamında ilk bakışta tuhaf, OF 25,000 IN CREW Of 32 DROWNS AUTO WORKS hatta çelişkili görünecek bir şey yaptı. Ford çalışanlannın günlük asgari . ..-t..�- NATION-WIDE STRIKE --�:::-= E:i..:!'::­ IS BEING DISCUSSE!J ücretini 2,34 dolardan 5 dolara yükseltti. r!?.-:f� BY LABOR LEADERS .. .. .... .. .. _ Neden kan ençoklayıcı bir işveren çalışanlarının ücretlerini reka­ E..� 2:� -;;:o(��..=:..-":"....t:::.: ' l>fl\.ftlllS �I1 1UL\U\It:l betçi seviyenin üzerine çıkartır? Bir ihtimal, Ford' un bir çeşit sorumlu­ , luk gereği diğerkamca davranıyor olabileceğidir. Ancak, Ford'un kendi beyanı beş dolar günlüğün motivasyonunu şöyle açıklar: "Herhangi bir şekilde hayırseverlik içermiyordu . . . Bu ücretleri, işletmenin uzun sü­ Henry Ford iyi ka lpli miydi yoksa sadece kurnaz bir iş adamı m ıydı? reli bir temeli olsun diye vermek istedik. Geleceğe yatırım yapıyorduk." Ford' un stratejisi asimetrik bilgi dünyasında karı ençoklayıcılık ile tutarlıdır. Aslında, Ford'un yaptığı ekonomistlerin etkinlik ücreti adını verdikleri ücreti ödemektir. Etkinlik ücreti, işçilerin kabul edeceği en düşük ücretin üstünde belirlenen ücrettir; işverenler onu motivasyonu ve üretkenliği artırmak için kullanırlar (insanlar yük­ Etkinlik ücreti, işçilerin kabul edeceği en düşük ücretin üstünde sek ödeyen işlerini kaybetmemek için daha çok çalışırlar). Görünen o ki Ford' un da böyle belirlenen ücrettir; işverenler onu bir amacı varmış, daha sonra kendisinin de şu şekilde belirttiği gibi : "8 saatlik mesai için motivasyon u ve üretkenliği artırmak günde beş dolar ödeme yapmak, yaptığımız maliyet azaltıcı hareketler içinde en iyisiydi." için kullanırlar. Ahlaki tehlike Ford fabrikasında nasıl bir sorun oluştururdu? Kendinizi 1 00 yıl önce üretim bandının başında hayal edin. İşiniz kusurlu parçaların olmadığını kontrol etmek. Böyle bir iş, Ford' un 1 9 1 4 ' ten önce karşı laştığı yüksek personel değişim oranı ve devam­ sızlıktan da belli olduğu üzere oldukça monotondur. Fakat az çaba harcarsanız, üretim hattı şefiniz tarafından yakalanma ihtimaliniz düşüktür, bu nedenle göstereceğiniz gayret gizli bir eylemdir. Hataları ve dikkatsiz iş yapması nedeniyle sorumlu tutulma ihtimali sınırlı ise, birçok kişi çok çalışmamaya eğilimli olurdu. Asimetrik bilgi sorunu burada devreye girer. Tıpkı bir sinemada yöneticilik yapan bi­ rinin çalışanı bütün sandalyelerin mi, yoksa iki gösterim arasında birkaç tanenin mi altını süpürdü bilemeyeceği gibi, Ford'da çalışan bir yönetici de, bir çalışanın toplam kaç tane parçayı kontol ettiğini kesin olarak bilemez. İş başındayken ahlaki tehlike, sorumluluklar­ dan kaçma anlamına gelir. Ford' un ahlaki tehlike sorununa çözümünün arkasındaki temel fikir, bir işçinin ücreti arttığında gayretinin de artacak oluşudur. Bu ilişki için birkaç potansiyel sebep vardır: ._,. _ , ,...



. .



--



..



.



·



�....



.....



• , • •-



._



._



__ ,__,



,.. ..-. � ...



·-- - - . - � ...... .. . -. .... .._... ,_ .. .... ,_ _ _ ,..,.. _



-·-·-- - · ·-· ... _ _ .. _ ..._ ...... .. -- ...- �._ _ _



1. Yüksek ücret alan işçiler, kendileri için daha değerli olan yüksek maaş ödeyen işle­ rini kaybetmek istemeyebilirler, bu işte başaramama riski -ve böylece istifa etmek zorunda kalmak veya kovulmak- potansiyel olarak daha maliyetli bir hale gelir. 2. Yüksek ücretler işçileri şirkette daha uzun süre kalmaları için teşvik eder, fazla­ dan işe alım ve eğitim süreçleri gerektirmesi nedeniyle işveren için masraflı olan personel değişim oranını azaltır. Dahası, düşük personel değişim oranı sonucunda kurulan uzun süreli iş ilişkisi, tecrübenin etkisi ile işçi verimliliğini arttırabilir. B u nedenle yüksek ücretler karı her iki kanal aracılığı ile arttırabilir. 3. Yüksek ücret işçiyi psikolojik olarak motive edebilir. Örneğin, işverenlerinden cö­ mertlik gören işçiler bunu bir "hediye" olarak algılayarak karşılığını işlerinde daha fazla çalışarak vermek isteyebilir -bu olgu ekonomi bilimi yazınında bazen hediye değiş tokuşu diye anılır.



Piyasanın Sigorta Piyasasındaki Ahlaki Tehlikeye Çözümleri: Oyuna Dahil Olmak Tıpkı ters seçimde olduğu gibi ahlaki tehlikeyi azaltmak için de pekçok piyasa mekaniz­ malan ortaya çıkmıştır. Temel yaklaşımlardan biri asil ve vekili n güdülerini örtüştürmektir. Sigorta piyasalarında bu sigortacılar ile paliçe sahiplerinin güdülerini hizalamak anlamına gelir. Bu hedefe ulaşmakta tipik bir teknik, sigortalanan bireylerin "oyuna dahil oldukların­ dan" ve eylemlerinin sigortacıya yüklediği masrafları kendilerinin de paylaşacak olmasın­ dan emin olmaktır. Sigortacılar ve poliçe sahiplerinin getirilerini eşitlerneyi sağlamak için çeşitli yöntemler mevcuttur.



Bölüm 1 6.2 ı G izli Eylemler: Ahlaki Tehlike Barındıran Piyasalar



375







ll



BIRAKALlM VERiLER KONUŞSUN



Öğretmenler için g ü d ü l e r tasa rlamak Farz edin ki bölgenizdeki eğitimden sorumlu idarecisiniz ve anaoku lundan l ise seviyesine kadar eğitimi gel iştirmek istiyorsunuz. Başl ıca problemin öğretmen ierin öğrencileri donatmak için yeterince çalışmamaları olduğu söyleniyor. Daha kuvvetli güdülerin verilmesi gerekiyor. Bilgi ekono­ misi dersinin ilk kısm ı n ı tamamlayan vekil iniz bunun, öğret­ meniere öğrencilerin sınav notlarındaki artış ile orantı l ı bir ödeme yapmak ile başarılaca ğ ı n ı öneriyor. Buna göre öğ­ rencilerin sınav notları yükseldikçe, öğretmeniere yapılacak katkı da daha fazla olacak. Böyle bir planı uygular mıyd ı n ız? Chicago H eights okul bölgesindeki bir saha deneyinin bir parçası olarak, Roland Fryer, Steve Levitt, John List ve Sal Iy Sadoff ta m da böyle bir planı uygulamaya koydular9 Ders yılı başladığında, bir takım öğretmenler öğrencilerinin



okullar arası sınavlarda notla rın ı ne ölçüde a rttı rdıkianna bağ l ı olarak, performans karşıl ığında verilecek bir ödül programına katı labilecekleri hakkında bilgilendirildiler. Bu program, ders y ı l ı n ı n başlangıcından beri öğrencilerin nasıl gelişme gösterdiklerini ölçmek için yılsonunda yapı­ lan bir sınavın sonuçların ı kullanacaktı . Öğretmenler, eğer öğrencileri gelişme gösterdilerse, y ı l l ı k maaşları n ı n yüzde 1 5'inden fazla bir a rtış ile 8.000 dolara kadar ödül kaza­ nabileceklerd i . Diğer öğretmenler ise sınav sonuçlarındaki herhangi bir değişikliğin güdü programından kaynaklandı­ ğından emin olabilmek için kontrol grubu olarak tutuldular. Görünüşte öğretmeniere güdüler sağlamak iyi bir fikir gibi görünebilir. Ah laki teh l ike her türlü servis işinde sık görülür ve öğretmenler de istisna değildir. B u çalışmada, araştırmacılar ödül ödemesinin işe yarad ığını gördüler: gü­ dülenmiş bir öğretmeni n sınıfı ndaki öğrenciler, mali güdüsü ol mayan öğretmenierin sınıfı ndaki öğrencilere göre çok daha fazla başarı l ı oldular. Ayrıca, bu programdaki güdü­ ler öğretmen ieri n i l kesiz davranışlarda bulunmasına neden olursa diye araştırmacılar sınavlarda müstakil olara k gözet­ menlik ve değerlendiri l me yapı lmasına dikkat etti ler. Ancak öğretmenleri güdülemenin kara n l ı k bir tarafı da vard ı r. Ekonomistler Steve Levitt ve Brian Jacob tarafından yapılan başka bir araştırma C hicago Devlet Oku l l a rı'nda üçüncü sın ıflardan sekizinci sın ıfiara kadar yapılan okullar arası sı navların veri lerinden faydalandı. 1 0 Bu sı navların so­ nuçları, kapatı l ı p başka bir şeki lde değerlendirilecek olan oku l ları belirlemek için kul l a n ı l maktayd ı . Jacob ve Levitt'in çarpıcı ve aynı zamanda rahatsız edici sonuçları, bu güdüler ka rşısı nda öğretmenler arasında sı kça görülen h ilekarl ığı ortaya çıkartm ıştır. Öğrencilerin sı navlarında inanması güç olan bir dizi doğru cevabın varl ığına ve aynı sın ıftaki ya da okuldaki öğrencilerin bel l i sorulara verdikleri cevapları n benzerl iğine odaklanarak (hepsi de öğretmenierin öğren­ cilere cevapları verdiğinin göstergesi) güdülere cevaben öğretmen lerde hilenin önem li ölçüde a rttığını buldular. Buradan çıkartılacak ders, öğretmenlikteki gibi gerçek dünyada mevcut olan birçok durumda gizli eylemlerin çok yön lü olduğudur. Güdüler, gizli eylemlerin her boyutu dikkate alınarak özenle tasarlanmalıdır, aksi takdirde bazı boyutlarda gel işmeye neden olurlarken bazılarında ciddi bozulmalar yaratabilirler.



1. Muafiyet tazminatın poliçe sahiplerinin kendi ceplerinden ödemek zorunda olduk­ ları bölümünü oluşturur. Araba sigortasında 500 dolar muafiyeti olan bir kişi, ör­ neğin, 5 .000 dolarlık bir hasara neden olan bir kazaya sebebiyet verirse, sigorta şirketinden sadece 4.500 dolar alabilecektir. Sigortacı tazminatın bir kısmını doğ­ rudan poliçe sahibine yükleyerek, onlara hasar yaratabilecek eylemlerde bulunmayı azaltacak güdüler vermiş olur. 2. Kendi payına düşen ödeme de benzer şekilde işler. B unlar (çoğunlukla sağlık sigor­ tası piyasalarında uygulanan), poliçe sahibinin her tazminat talebinde kendi yaptığı ödemelerdir. Reçeteli ilaç planınız ile her reçeteli ilaç aldığınızda yaptığınız, örneğin, 5 dolar veya 1 O dolarlık ödemeler en sık rastlanan kendi payına düşen ödeme türüdür. 3. Koasürans (müşterek sigorta) ile, tazminat ödeme yükümlülüğü sigortacı ve poliçe sahibi arasında önceden belirlenen tarife ile paylaştırılır. Pek çok sağlık sigortası poliçesi, mesela, masrafların yüzde 80' ini öder. Geri kalan yüzde 20'den poliçe sahibi sorumlu tutulur. 376



Bölüm 16 1 Bilgi Ekonomisi



Bu üç aracın herbirinin amacı poliçe sahiplerine tazminatlarının miktarını ve olasılık­ larını azaltmak için biraz güdü vermektir. Ancak hatırlanınalı ki, etkileri bu araçlar ile azaltılmış da olsa, ahlaki tehlike yine de etkinsizlikler yaratarak devreye girdiği piyasaların yapısını etkileyebilir.



1 Kanıta Dayalı Ekonomi Soru: N ed e n özel sağ l ı k s i g o rtası böy l e pa h a l ı?



S



ağlık sigortası bir toplum için birincil derecede önemli bir mesele iken ekonomistler için zor bir konudur. Rekabet yeniliği teşvik edebilir, fiyatları düşürebilir ve genel olarak etkinliği aıttırabilir. Yine de sağlık sigortası söz konusu olduğunda, rekabet



meselesi şüphelidir. Bu bölümde daha önce de açıklandığı gibi, eğer sigorta şirketleri sigorta poliçesi satın almaya niyeti olan herkesin sağlık durumunu gözlemleyemiyorsa,



rekabetin hareketli bir sigorta endüstrisi yarataeağına dair bir garanti yoktur. Bu, daha önce bahsettiğimiz Obama Bakım Politikası gibi devlet müdahalelerinden olası faydalar sağlanmasına yol açar. 1990' ların ortasında, bu problemin küçük çaplı bir testi Harvard Ü niversitesi' nde ortaya çıktı. Harvard çalışanlarına birçok farklı sigorta planı sundu ve bu planlara büyük ölçüde mali destek sağladı. Örneğin, en ucuz sağlık sigortasından en pahalısına geçmek 600 doların üzerinde bir prim artışına neden olurken, çalışaııların daha yüksek teminat kapsamını almak için fazladan sadece 300 dolar ödemeleri yetti çünkü Harvard sağlık primleri için teşvik ödüyordu. Ardından 1 995 yılında, sağlık sigortası fi­ yatları birden hızla yükselince, Harvard, sağlık sigortası potiçelerinin fazladan maliyetinin hepsini çalışanlarının ödemesine karar verdi. Bütün planlar için aynı başlangıç düzeyinde teşvikin ödendiği ve tüketicilerin daha pahalı planları nedeniyle oluşan maliyet farkını kendilerinin ödediği bir program başlattı. Sonuç olarak her plan için fiyatlar arttı ancak en çok artış en pahalı planlarda görüldü. Bazı çalışanlar için, bu yeni uygulama 1 995 ' te, bazıları için de 1 996'da uygulamaya kondu. Bu farktan faydalanan ekonomistler David Cutler ve Saralı Reber asimetrik bilginin artan fiyat rekabetinin uygulanmasındaki etkisini ıı ve rekabetin sağlık bakımı sağlamakta nasıl faydalı olabileceğini ölçebildiler. Artan fiyat rekabeti uygulaması ile ters seçimin önemli ölçüde arttığını buldular: sağlıklı insanlar süslü sigorta planları için fazla fiyat ödemeleri gerekmediğine karar verırıişlerdi ve bu ka­ rar en pahalı sigorta planlarındaki sağlıksız insanların oranını arttırmıştı. Bu ters seçim, en pahalı sigorta planlarının fiyatlarını arttırdı. Yazarların tahminine göre sözkonusu ters se­ çimin maliyeti azımsanmayacak miktardaydı -Harvard' taki başlangıç düzeyindeki sağlık sigortası harcamasının yüzde 2-4'üne denk geliyordu- Harvard çalışaıılarına ters seçimin ortalamada maliyeti sanki başlangıç düzeyindeki sigorta planları olduğundan yüzde 2-4 daha pahalıymış gibi yansıdı. Yani asimetrik bilgi, özel sağlık sigortasının aksi takdirde olacağından daha pahalı olmasına neden olabilir. Peki devlet müdahalesinin faydası ola­ bilir mi? Şimdi bu konuya geçiyoruz . .



Soru



Cevap



Veri



Uyarı



Neden özel sağlı k sigortası böyle pahalı?



Harvard deneyi ters seçimin varl ığına kanıt oluşturur­ daha sağlıklı müşteriler pahal ı sigorta kapsamlarının dışında kalırlar.



Harvard Üniversitesi çalışan­ larının sigorta tercihleri.



Sonuçlar tek bir üniversi­ tedeki çalışanları etkileyen sağlık sigortası planlarındaki yal n ızca bir defa yapılmış fiyat değişikliğine dayanır.



Bölüm 1 6.2 1 Gizli Eylemler: Ahlaki Tehlike Barındıran Piyasa lar



377



1 6.3 Asimetrik Bilg i Dünyas1nda Kamu Politikalari Ters seçim ve ahlaki tehlikeye uygulanan özel çözümler etkin olsa dahi devlet müda­ halesinden fayda sağlamak söz konusu olabilir. B unun nedenini anlamak için sağlık hizmetlerini ele alalım. Sağlıksız insanların sağlık hizmetine ihtiyaç duyma ve bu ne­ denle sigorta satın alma ihtimallerinin daha fazla olduğunu biliyoruz. Bu ters seçim problemi, sigorta şirketlerinin maliyetlerini arttım ve bu da yüksek fiyatlara yol açar. Eğer fiyatlar, sınırdaki müşteriyi sigorta yaptırmaktan vazgeçirecek kadar artarsa, so­ run şiddetlenerek sadece en hasta müşterilerin yüksek ücret ödeyerek sigorta yaptır­ dığı ya da piyasanın kapandığı noktaya kadar ulaşılır. Veriler genel olarak bu şekilde bir ölüm spirali ile tutarlıdır, Obama Bakım Politikası' ndan (Hesaplı Bakım Yasası (HBY ) ) önce Birleşik Devletler'deki sigartacılığın çözülmesine de bu yol açmıştır. Örneğin 20 1 0 yılının baharında, 46 milyon sigortasızın 8 milyondan fazlası 1 8 ve 24 yaşlan arasında ve yaklaşık 1 6,5 milyonu 1 8 ile 34 yaşlan arasında idi. Bu genç işçilerin sağlık durumlan muhtemelen (36,7 yaşında olan) ortalama bir Amerikalı'dan daha iyidir ve görece düşük riskli sayılabilirler. Onlar sağlık sigortası edinmemeye karar verdikleri için, sigorta isteyenlerin ortalama riski artar, bu da daha yük­ sek primler gerektirerek düşük riskli insanların piyasadan daha çok çekilmesine sebebiyet verir. Sağlık sigortası piyasasındaki ters seçimden kaynaklanan bu tarz ölüm spiralleri esasen sigortayı zorunlu kılarak bu şekilde bir çözülmeyi engellerneyi amaçlayan Obama Bakım Politikası ' nın motivasyonlanndan biriydi. Altta yatan bir gizli özellik sorunudur: sigorta satın alan kişiler olası hastane masraflan hakkında sigortacılardan daha fazla bilgiye sahiptirler. Bu gizli özelliğin önemli bir so­ nucu, herkes sigorta istediğinde ve sigortaya tedavi masraflanndan daha fazla para ödedi­ ğinde bile, piyasanın herkese mutlaka sigorta sağlamayacak olmasıdır. Buna göre, devlete devreye girerek piyasa çıktılarını potansiyel olarak iyileştirme rolü düşmektedir. HBY sağlık sigortasını zorunlu kıldı ve piyasanın potansiyel dahilinde tamarnİ ile çözülmesini engelledi. Zorunluluk bir vergi şeklinde uygulanmakta: 20 1 6 yılı itibariyle sağlık sigortası olmayan kişiler ayda yaklaşık 60 dolar ödeyecek. Yasa B aşkan Obama tarafından Mart 2 0 1 0'da imzalanarak yürürlüğe kondu. H B Y ' nin amacı kaliteyi arttırıp fiyatı azaltarak sağlık sigortası olan Amerikalı ' ların sayısını arttırmaktı . HBY daha sağlıklı insanlan da sigorta yaptırmaya zorladığı için ters seçim problemini azaltarak fiyatı düşürmesi olasıydı. Pratikte gerçekten bu işe yaradı mı? HBY ' nin beklendiği gibi etkili olup olmadığını söylemek için henüz çok erken olsa da, ekonomistlerin ampirik olarak benzer bir soruyu araştırmak için incelediği bir model mevcut. HBY, 2006 Massachusetts genel sağlık bakımı reformuna Massachusetts planı da bireysel zorunluluk içerdiği için çok benziyor. Üç ekonimist, Arnitabh Chandra, Jonat­ han Gruber ve Robin McKnight zorunluluğun Massachusetts sağlık sigortası piyasasında ters seçim sorununu yatıştırıp yatıştırmadığını test ettiler. 1 2 Zorunlu­ ğun hemen öncesi ve sonrasında sağlıklı ve sağlıksız üye sayılarını karşılaştırarak, sağlıklı üyelerin sayısı neredeyse üç katına çıkarken sağlıksız üyelerin sayısının sadece iki katına çıktığını buldular. Sağ­ lıklı insanlar arasında üye olma oranının arttığı sonucu, Massachu­ setts'teki zorunluluğun ters seçim problemini azaltmaya yardımcı olduğunu gösteriyor. Bir sonraki adım, sağlık sigortası fiyatlannın nasıl etkilendiğini anlamaktır. Bunun araştırması devam etmekte, ancak ampirik ça­ lışma ekonomi teorisi ile tutarlı bir biçimde Massachusetts reformu neticesinde ey alet çapında ortalama prim ücretlerinde bir düşüş oldu­ ğunu göstermiştir.



Başkan Obama M a rt 20 1 0'da H BY'yi imza ladı.



378



Bölüm 16 1 Bilgi Ekonomisi



Devlet M üdahalesi ve Ahlaki Tehlike Devlet müdahalesi ahlaki tehlike sorunlarını azaltabilir mi? Cevap evet ve böyle müda­ haleler dört bir tarafımızda. Sağlık hizmeti örneğimiz ile devam edelim. HEY' nin veya Massachusetts reformunun tanıtılmasının üzerine bir grup olası sorun ortaya çıktı. Örneğin ahlaki tehlike sigortaları olmadığı zamana layasla, sağiıkiarına daha az dikkat eden vatan­ daşiara sebebiyet verebilirdi. Çok iyi bir sigorta kapsaını olunca, bireylerin sigara içmek gibi riskli eylemiere kalkışma ihtimalleri artabilir ya da genel sağlık kontrolü veya taraması gibi koruyucu yöntemlere başvurma ihtimalleri azalabilirdi. Devlet böyle ahlaki tehlikeleri azaltmak için nasıl bir müdahalede bulunabilir? Bir se­ çenek riskli davranışları durdurmak için vergi uygulamak ya da sağlıklı seçimleri teşvik etmek için devlet yardımı başlatmaktır. Daha önce de gördüğümüz gibi, bir başka seçenek de özel sigorta sağlayıcılannın bugün yaptıkları gibi muafiyet getirmek veya kendi payına düşeni ödetmektir. Elbette ki, asimetrik bilgi sonucunda uygulanan devlet müdahalesi sağ­ lık hizmetlerinin ötesindedir. Örneğin. eyaJetler araba sigortasını zorunlu !alar ve dikkatli araba kullanmak için teşvikler tasarlarlar. Teoride bu çözümler oldukça anlamlı olsa da, pratikte Bölüm l O'da öğrendiğimiz gibi devlet maddi zorluklarla karşılaşır. Birincisi, tartıştığımız piyasa çözümleri piyasanın ta­ mamı ile çökmesini engeller (bu ihtimali limonlar durumunda Devlet hakkaniyeti geliştirebilir, gördük). İkincisi, ilerleme kaydedilmesine yer olan durumlarda bile, özel ticareti lasıtlayan benzer asimetrik bilgi problemleri ancak çoğu zaman bunun maliyeti etkili devlet eylemini engelleyebilir. Nihayetinde devlet de gizli etkinlik kaybıd ır. özellikleri veya gizli eylemleri gözleınleyemez. Birçok durumda sorun, asimetrik bilgi altında daha hakkaniyetli bir gelir ve kaynak dağılımı yaratmayı hedefleyen devlet politikasının sebep olduğu maliyetlerdir. Bu sorunlar Bölüm l O'da tartıştığımız meşhur hakkaniyet-etkinlik ödünleşiminin kökenindedir: devlet hakkaniyeti iyileştirebilir ancak çoğu zaman bunun maliyeti etkinlik kaybıdır.



Hakkaniyet-Etkinlik Ödünleşimi Ekonomistler bir miktar işsizliğin piyasa ekonomilerinde her daim mevcut ve büyük öl­ çüde engellenemez olduğunu anlarlar. İşçilerin yetenek ve ilgileri ile örtüşecek işler bulma­ ları zaman alır. Fakat işsiz olduklarında, emek geliri kazanamazlar ve aileleri zor durumda kalır. Çoğu gelişmiş piyasa ekonomisi, işsizlik yardımı sunarak işçilerin gelirlerinde böyle dalgalanmaları engellemek amacı ile hakkaniyeti sağlamak için çaba gösteıir. işsizleri ilgilendiren bu sorunda ahlaki tehlike mevcuttur çünkü bir işçinin iş bulmak için ne kadar uğraştığı veya hangi olanakları geri çevirdiği kişisel bilgidir. "İş bulmak için fazla çaba harcayan" işsiziere daha bonkör işsizlik yardımı sunmayı şart koşan bir işsizlik yardım sistemi tasadamak zor olacaktır. Bonkör bir işsizlik yardımı, iş aramak için daha güçsüz teşvik ve daha uzun işsizlik süresi ihtimali anlamına gelir. işsizierin davranışlarında ahlaki tehlikenin mevcut olması işsizlik yardımı tasarımında karşı konulamaz bir ödünleşimi tanıtır: daha fazla hakkaniyet ve işsizler ve aileleri için sigorta, yeni iş bulmak için harcanan çabanın azalması maliyeti ile birlikte gelir. Doğal ola­ rak bu ödünleşme işsizlik yardımının gereksiz olduğu veya istenınediği anlamına gelmez fakat yeni iş arayışı için bütün teşvikleri yok edecek kadar bonkör olmaması gerektiğini ima eder. Örneğin, işsiziere eğer çalışıyor olsalardı kazanacakları ücrete eşit miktarda iş­ sizlik yardımı sağlamak kesinlikle kötü bir fikir olurdu.



Bir Asil-Vekil Sorunu Olarak Suç ve Ceza Asimetrik bilgi problemleri sadece devletin işsizlik yardımında olduğu gibi yeniden da­ ğıtma işini üstlerrmesi ile değil aynı zamanda kanun ve düzen uygulamaya çalışması ile de ilgilidir. Nobel ödüllü ekonomistler Gary Becker ve George Stigler suçu denedeyip cezalandırma meselesinin, toplumun asil ve düzenleme ile karşı karşıya kalan bir vatan­ daşın ise vekil olduğu bir asil-vekil sorunu olarak düşünülmesini gerektiğini önermiştir. Devlet kuralları her yerdedir. Bütün eyalerler kanun uygularlar, mülkiyet hakkını des­ teklerler ve suçu engellerler. Eğer yapmasalardı. toplum birkaç çürük elmanın hasar verici



Bölüm 1 6.3 1 Asimetrik Bilgi Dünyasında Kamu Politikaları



379







BIRAKALlM VERiLER KON UŞSUN



iş Araya n l a r Arasında ki Ah laki Tehlike



6 2



işsizierin iş a rama davra n ı şlarında ah l a ki teh likenin rolü bi rkaç çalışma ile ortaya konmuştur. B i rleşik Devletler'de,



kurtu lması ihtimali diğer hafta l a ra göre 2,4 kat daha fazlad ı r. 1 4



işsizler ortalamada bir iş gününde sadece 4 1 d a kika iş ararlar. Bu sayı işsizl i k yard ı m ları n ı n sona ermesinden ön­ ceki hafta bir iş gününde 60 dakika n ı n üzeri ne ç ı ka r (birçok eya lette, işsiz ka l ı nan 6 aydan sonra işsizl ik yard ı m l a rı sona erer). Bu ka nıt işsizlik sigortası n ı n varl ığında, işsizierin iş a ra­ mak için sigorta ları o l madığı durumda h a rcayacakları ka­ dar çaba harcam ıyor oldukları n ı gösterir. 1 3 Bu bakış açısı ile tutarlı olarak, genelde B i rl eşik Devletl er'dekinden daha bonkör işsizl ik yard ı m l a rı alan Avrupa l ı işçi ler yeni bir iş a ra maya daha az vakit ayı rıyor gözükürler. işsizierin iş bulma davranışları da işsizlik ya rd ı m ı son bulmadan hemen önce iş bulma konusunda daha he­ vesli olduklarını onaylar. Avusturya'da, örneğin tipik bir işsizin ödenekleri son bulmadan önceki hafta işsizl i kten



Araştırmalara göre işsizler, iş bulma konusunda, sigorta­ ları n ı n olmadığı d u rumda ha rcıyar olacakl arı kadar çok çaba harcamazlar.



eylemlerinden ötürü zarar görmek zorunda kalırdı. Diğer uçta, eğer bir eyalet her türlü suçu önlemeye çalışsaydı, yönetilemeyecek kadar büyük bir polis gücüne ihtiyaç duyardı. Her tip devlet bu ikisinin arasında kendi optimal suç ve ceza seviyesini bulur. B ecker ve Stigler ahlaki tehlike altında suçun bir asil-vekil ilişkisi olarak düşünülme­ sini önermiştir çünkü kanuna karşı gelmiş veya suç işlemiş ise vekilin eylemleri asil ta­ rafından bu durumda asil eyalettir (veya devlettir) bütünüyle gözlemlenemez. 1 3 Bu bakış açısı ile bakıldığında, suç engelleme bir güdü tasariama sorunudur. Becker ve Stigler bi­ rinci yaklaşıma göre güdülerin ceza beklentisi ile şekilleneceğini ve aşağıdaki gibi iki terimin çarpımı olarak tanımlanabileceğini önermişlerdir: Ceza beklentisi = Yakalanma ihtimali



x



Yakalanılırsa uygulanılacak ceza.



Bu nedenle ya yakalanma ihtimali yeterince yüksek olmalı ya da ceza, eğer yakalanılırsa, yeterince ciddi olmalı ki suçu engellemek için gerekli olan ceza beklentisi seviyesine ulaşılsın. Becker yüksek bir yakalanma ihtimalini temin etmek toplum için maliyetli olsa da, yakalanma durumunda uygulanılacak cezayı arttırmanın o kadar maliyetli olmadığını not etmiştir. Optimal olan "ceza kanunu" görece düşük yakalanma ihtimalini ve bu nedenle küçük bir polis gücünü içermeli ama yakalananlara ağır cezalar uygulamayı dayatmalıdır. Bu, kanuniann tasarımı ve yaptırımları hakkında düşünmek için kuvvetli bir yapıdır. Bir­ çok küçük suç cezasız kalırken toplumun daha ciddi olan diğer suçlara karşı nasıl güçlü bir caydırıcılık yaratabileceğini potansiyel olarak açıklar.



380



Bölüm 16 1 Bilgi Ekonomisi



Özet O Bilgi asimetrisi gerçek dünyada var olan birçok piyasanın karakteristik özelliği olmuştur, çünkü alıcılar ve satıcılar arasında önemli bilgi ayrılıkları mevcuttur.



O Asimetrik bilginin bir çeşidinin gizli özelliklerden kaynaklanıyor olması bazı özelliklerin satıcılar veya alıcılardan gizlendiği anlamına gelir.



O Bir başka asimetrik bilgi tipi gizli eylemler neticesinde oluşur; bu da bir



alışverişte bir tarafın diğer tarafça gözlemlenmeyen ve herkesin ödentisini etkileyecek işler yapabilmesi halinde ortaya çıkar. Gizli eylemler ahlaki tehlike sorununa yol açar.



O Piyasa, bilgi asimerrileri ile başa çıkmak için garantiler, muafiyet, sertifikasyon ve etkinlik ücreti gibi yöntemleri geliştirmiş olsa da bu yöntemlerin yetersiz kaldığı ve devlet müdahalesinden yarar sağlanabilecek birçok durum mevcuttur.



Anahtar Terimler asimetrik bilgi s. 367 gizli karakterler s. 367 gizli eylemler s. 367



ters seçim s. 369 sinyal gönderme s. 3 70 ahlaki tehlike s. 3 73



asil-vekil ilişkisi etkinlik ücretleri



s.



s.



3 74 3 75



Sorular 1. Asimetrik bilgi nedir? Asimetrik bilginin iki türü nedir? 2. İkinci el araba piyasasında neden "kötü arabalar iyi araba­ ları piyasa dışına sürer" açıklayınız.



3. Sağlık sigortası piyasasında neden ters seçim oluşur? 4. Üçüncü kişilerce sertifikasyon ve garantiler ikinci el araba piyasasındaki ters seçim sorununu nasıl çözer? Ce­ vabınızı açıklayınız. S. Aşağıdaki terimleri açıklayınız:



a. Asil-vekil ilişkisi b. Ahlaki tehlike



6. Şirketler ne zaman etkinlik ücreti öderler? Ahlaki tehlike 7.



ve etkinlik ücreti arasındaki ilişki nedir? Asimetrik bilginin varlığı devletlerin piyasalara müda­ hale etmesini gerektirir mi?



8. İşsizlik yardımları nasıl ahlaki tehlike sorunu yaratabilir? 9. Polis memurlarına güdüler sunma örneğini değerlendire­ rek, güçlendirilmiş güdüler yaratmarun potansiyel mali­ yetlerini açıklayınız. Daha fazla tutuklama yapmalarına karşılık polis memurlarına yüksek ücretler ödemek iyi bir fikir olur muydu?



10. Suç ve ceza bir asil-vekil sorunu olarak nasıl modellenebi­ lir? Bu model suçu engelleme konusunda neyi gösterir?



Sorular



381



Problemler 1 . Bir birinci lig beyzbol oyuncusu, sözleşmesi sona erdi­ ğinde halihazırdaki takırru ile yeni bir sözleşme imzalaya­ bilir ya da bonservisini alarak başka bir takımda oynamak için bir sözleşme yapabilir. Eğer birinci lig oyunculan pi­ yasında ters seçim sorunu var ise, sizce yeni bir sözleşme yapılmasını takip eden sezonda kimin sakat olma ihtimali daha fazladır: halihazırdaki takımlan ile yeniden sözleşme yapan oyuncuların rru yoksa yeni bir takıma imza atan oyunculann ıru? Açıklayınız.



oğlu olduğunu savunurlar. Kral Salomon'un göıüntüleme­ den çok iyi anladığını gösteriniz.



4. Bütün ikinci el arabalar ya limon ya da şeftalidir. Araba



yaşıyor. Düşük-riskli bir kişinin sağlık harcaması yılda ortalama 1 .000 dolar ve bu kişi sağlık sigortasına 1 .200 dolar ödeme yapmaya hazır (riskten kaçınan bir kişi). Yüksek-riskli birinin sağlık harcaması yılda ortalama 2.000 dolar ve bu kişi sağlık sigortasına 2.400 dolar öde­ meye razı. Sigorta şirketleri kirnin yüksek-riskli, kinıin düşük-riskli olduğunu anlayamıyorlar.



sahipleri arabalannın bir limon mu yoksa bir şeftali mi olduğunu bilirler ancak alıcılar bunu bilmezler, yani ara­ banın kalitesi özel bir bilgidir. Alıcıların sayısı satıcılar­ dan oldukça fazladır. Alıcılara göre bir şeftalinin değeri 4.000 dolar ve bir limonun değeri 200 dolardır; araba sahipleıine göre bir şeftalinin değeri 3 .000 dolar ve bir limonun değeri 1 00 dolardır. Araba sahipleri 1 00 dolar karşılığında arabalarını denetletebilirler. Eğer arabaları denetletirlerse, arabanın bir limon mu yoksa bir şeftali mi olduğunu gösteren bir sertifika alacaklardır. Şeftali sa­ hiplerinin arabalarını denetleteceğini ve arabalarını 4.000 dolar karşılığında satacaklarını gösteriniz. Ayrıca limon sahiplerinin sertifika edinmeyip arabalarını 200 dolar karşılığında satacaklarını gösteıiniz.



a. Eğer bir sigorta şirketi 1 .600 dolara sağlık sigortası



5. Bazı işçileıin yetenekli, bazılarının üstün yetenekli oldu­



2. Bir kasabada elli düşük-riskli ve elli yüksek-riskli insan



sunarsa, bu şirketin para kaybedeceğini gösteriniz.



ğunu varsayın. Şirketler yetenekli işçilere yılda 1 2 .000 dolar, üstün yetenekli işçilere de yılda 1 5 .000 dolar maaş vermeye istekliler. İşçiler yetenekli mi üstün yetenekli mi olduklannı bilirierken şirketler bunu bilmez, yani yetenek özel bilgidir. Yetenekli insanlar için bir lisans derecesi edinmenin maliyeti 6.000 dolar iken üstün yetenekli in­ sanlar eğitimlerini daha lıızlı tamamlayacaklarından li­ sans derecesinin maliyeti onlar için sadece 2.000 dolardır. Bu emek piyasasında dengede (i) üstün yetenekli insanla­ rın üniversiteye gideceğini fakat yetenekli insaniann git­ meyeceğini ve (ii) şirketlerin üniversite mezunlaıına yılda 1 5 .000 dolar ve lise mezunlarına yılda 1 2.000 dolar maaş ödeyeceğini gösteriniz.



b. Eğer bir sigorta şirketi 2 . 200 dolara sağlık sigoıtası su­ naı·sa, düşük-riskli insanların sigorta yaptıımayacağını gösterinız. Sigorta fiyatı 2.200 dolaı· iken toplam aıtığı hesaplayıııız. c.



Şimdi de bu kasabadaki yönetimin herkesin sağlık si­ gortası yaptırmasının şart olduğu ve sigorta ücretinin 1 .600 dolar olduğu bir yasayı yürürlüğe koyduğunu varsayınız. Bu yasa altında toplam artığı hesaplayın ız.



d. 20 1 0 yılı Hastanın Korunması ve Hesaplı Bakım Ya­ sası (yaygın kullanılan adı ile Hesaplı Bakım Yasası ya da "Obama Bakım Politikası") herkesi sağlık si­ gortası yaptırmaya bireysel olarak yükümlü kılar. Bu soru, bireysel yükürnlülüğün lehinde bir etkinlik ka­ nıtı sunar mı ? Cevabınızı dikkatlice savununuz.



6. Notlarda enflasyon yaygındır; üniversite öğrencileri es­ kiden daha düşük notlar alacak çalışmaları için bugün yüksek notlar alıyorlar. Son zamanlarda yapılrruş bir çalışma 2009'da öğrencilerin yüzde 4 1 ' inin ağırlıklı not ortalamasının A- veya üzerinde olduğunu, buna kıyasla 1 969'da bu oranın sadece yüzde 7 olduğunu göstermiş­ tir. Başka bir deyişle, notlar gelişme gösteıirken gerçekte öğrenme ilerlememektedir. İşverenler genelde notları ve lisans derecesini, asimetrik bilgi içermekte olan emek piyasası için sinyal olarak kullanırlar. Notlardaki enflas­ yonun lisans derecesinin ve notların birer sinyal olarak etkinliğine nasıl bir etkisi olur?



3. Bu bölüm sinyal göndermenin özel bir bilgiye sahip bir bi­ reyin diğerlerini bilgisi hakkında ikna etmek için aldığı bir eylem için kullanıldığını açıklar. Görüntüleme de özel bilgi içerir ancak sinyal göndermeden biraz farklıdır. Görüntü­ leme, bilgisiz kişinin bir başkasının özel bilgisini öğrenmek için yaptığı bir eylem için kullanılır. Örneğin, almayı dü­ şündüğünüz ikinci el bir arabayı bir tamirciye denetletirse­ niz göıüntüleme yapıyorsunuzdur. İncil'de Kral Salomon hikayesi 1 Kings 3 : 1 6-28'dedir (ay­ nca http://en. wikipedia.org/wiki/Judgment_of_Solomon linkine bakınız). Her ikisinin de oğlan bebekleri olan iki genç kadın bir hüküm vermesi için Kral Solomon'a gelir­ ler. Kadınlardan biri diğerinin kendi oğlunu uyurken kazaı·a boğup öldürdükten sonra, yaşayan çocuk kendininmiş gibi göstermek için iki bebeği değiştirmiş olduğunu iddia eder. Diğer kadın bunu inkar eder ve iki kadın da yaşayan çocu­ ğun kendilerinin olduğunu ve ölen çocuğun diğer kadının



382



Bölüm 16 1 Bilgi Ekonomisi



7.



Dünyadaki birçok devlet gibi, ABD de "batmak için çok büyük" olduğuna inanılan büyük finans kurumlarını 2008 ekonomik krizi esnasında mali destek vererek kurtardı. Şirket kurtarınayı eleştirenierden bazıları bu politikaların ahlaki tehlike sorununa yol açtığını iddia etti: bankalar devletin onları kurtaracağını bilirlerse, çok fazla riskli projeyi üstlenirlerdi. Bu soru söz konusu ahlaki tehlike sorununu inceler:



a.



Farz edin ki bir bankanın riskli bir projeye yatırım yapmak için imhinı var. Proje başarılı olursa, banka 80 dolar kazanacak ve projenin başarısız olması ha­ linde banka 1 00 dolar kaybedecek. Projenin başarılı olma ihtimali 0,5 ' tir. Bu projeye yatırım yapmanın beklenen değeri nedir? Eğer banka riske duyarsız ise, bu yatırımı yapar m1?



bir güreşçi resmi sıralamada aşağı düşer. Turnuvanın son maçının o zamana kadar sekiz maçı kazanrruş Güreşçi A ve yedi maçı kazanrruş Güreşçi B arasında yapılacağıru farz ediniz. Eğer ahlaki tehlike sumo güreşinde ciddi bir problem ise sizce kirnin bu maçı kazanma ihtimali daha yüksektir?



10. ABD Merkez Bankası başkanı Janet Yellen, Nobel ödüllü ekonomist George A. Akerlof ile evlidir. 1 980' lerde be­ bek bakıcısı işe aldıklarında ona bebek bakıcılarının o dönemde kazandıkları maaştan daha yüksek bir ödeme yapmaya karar vermişler. Eğer düşük maaş ile bir bakıcı bulabiliyorlardıysa, daha yüksek ödeme yapmaya karar vermelerini ne açıklayabilir?



b. Şimdi de devletin zarar eden bankalara yardım etmek için bir politikası olduğunu farz ediniz. B u politikaya göre, bir projesi başarısız olursa devlet bir bankaya kaybımn yüzde 30' unu verecek. Yani eğer bu prob­ lemdeki proje başarısız olursa devlet bankaya 0,30 x 1 00 $, yani 30 $ verecektir. Bu projeye yatırım yap­ manın beklenen değeri nedir? Eğer banka riske duyar­ sız ise, bu yatırımı yapar mı?



8. Steven Levitt ve Chad Syverson emlakçıların başkaları­ nın evlerini satmak için tutoldukları ev satış vakaları ile kendi evlerini sattıkları ev satış vakalarıru karşılaştırdı. Diğer her şey aynıyken, emlakçılara ait olan evlerin diğer evierden yüzde 3,7 oranında daha pahalıya satıldığını ve piyasada 9,5 gün daha uzun süre kaldığım buldular. Ah­ laki tehlike bu sonuçları nasıl açıklar?



9. Sumo güreşi turnuvaları genelde 66 güreşçi ile yapılır. Güreşçilerden herbiri 1 5 kere güreşir. Galibiyer rekoru olan bir güreşçi (8 ya da daha fazla galibiyet) resmi sıra­ lamada yükselmeyi garantilerken, kaybetme rekoru olan



ll.



Devlet beyaz yaka suçlarını azaltmak istiyor. a.



İlk olarak, masum insanların hiçbir zaman yanlışhkla suçlanmadığını varsayınız. Becker' in suç ve ceza modelinin neden beyaz yakalı suçlarını araştırmak için daha fazla insanı işe almak yerine, yakalanmca insanların ödeyecekleri cezayı arttırınayı önerdiğini açıklayınız.



b. Şimdi de hataların yapılabileceğini ve masum insania­ nn beyaz yakalı suçlanndan mahkum edilebileceğini farz ediniz. Neden bu sefer cezayı arttırmaktansa daha fazla müfettiş işe almak isteriz? Bu durumda hakkani­ yet veya eşitliğin rolü nedir?



Problemler



383



i haleler ve Pazarh k Seli



+



Backtghomepage



My eBay



Community



Help



Listed in caıegory: Bysjoess&!odustrjal > � > Qı.tıeı:



2% of Ron Steen's Future Earnings For College Money



Seller of this ltem? SlgnJn for your status



Starting bid:



US 5100,000.00



End time:



Aug-1 3-06



1



Place Bid >



Pay no iaterest untit 2007 -







B i r e B ay i h a l esi n d e N a s ı l Te kl if Ve rm e l i s i n iz?



Ya rı nki astro n o m i sı navı n ı z için Kepler' i n B i ri n ci Yasa s ı n ı a n ­ l ayaca ğ ı m d iye d i d i n i rke n , bil gisayard a n e B ay'deki en son Worldwlde mücadelen ize göz atma kta n da geri dura m ıyorsun uz. " M rBig­ Anaheim, Ca, United States Ti m e " i s i m l i bir adam d ördüncü nesil bir App le i Pod Touch için verd i ğ i n iz teklifierin her seferi n d e üze ri n e çı kıyor. i h a l e Watcbthis item Get alerts via � ıM or � yarın geceya rısı sona eriyor -ve s i z a rt ı k en iyi stratej i n ize kafa Sel! oneljke tbjs yoruyorsun uz- şimdi agresif şeki lde mi tekl if verm e l isi n iz yoksa mümkün o l a n en son a n d a kaza n a ca k bir teklif m i vermel isiniz (ki " pusu atış ı " o l a ra k b i l i nen bir ta ktiktir)? B i r türlü a kl ı n ızı ast­ ronom iye veremiyorsunuz. Bu i h a l e aşırı derecede heyeca n l ı geçiyor -gökteki cisi m l e r için üzül ecek za m a n ı n ız yok. Bir i h a l eye katı l m ı ş herh a n g i birisinden d uym uşsun uzdur. Ka l b i n iz küt küt çarpa r, avuçl a rı n ız terler: i h a l e l e r bazi h ayva n i içgüd ü l e ri uya n d ı rı r. B e l ki bu yüzdend i r ki i h a l e l e r tüm dünyada a l ı m , satı m ya da değiş tokuş ya pmak i ste­ yen m i lyon l a rca insan için n o r m a l b i r yaşa m ta rzı o l m u ştur. S ı rf Ameri ka B i rleşik Devletl eri'nde, yetişki n lerin yüzde 20'sinden fazlası o n l i n e i h a leye katı l m a kta d ı r v e h e r türlü şeyi a l m a kta v e satm a kta d ı r. 2006'da b i r üniversite öğrencisi, ün iver­ site eğiti m i için veri l ecek en yüksek pa raya ka rş ı l ı k gel ecekteki tüm kaza n c ı n ı n yüzde 2'si n i e Bay'de satışa sundu. Bugüne ka d a r sizi tüketi ci o l a rak, piyasa fiyatı a ltında terc i h i e ri n ize en çok uya n şeyi satın a l a n (ki buna gücünüzün yettiğini varsayıyoruz) bir fiyat kabulle­ n icisi o l a ra k gördük. Öded iğ i n iz fiyatı h içbir şeki l d e etki lemen iz m ü m kün değil -siz pek çok tüketiciden sadece bi r ta nesisin iz. G e rçekte , m a l l a r için öded i ğ i n iz ı 5:03:12 POT (2 days 3 hours)



Shipping costs: Check item descriptlon and payment instn.ıctions or centacı setler for details Shipsto: ltem locatlon: History:



yjew largerpc ı tyre



You can also:



Listing and payment details: Sb.Q.w Descriptlon (�



B Ö LÜ M Ü N ihaleler



ANA HATLARI B i r eBay ihalesinde



Pazarlık



Hanehalkının



nasıl teklif



parasını nasıl



vermelisiniz?



harcayacağım kim belirler?



384



O



i h a leler m a l l a rın ve hizmetlerin satışında a rta n bir biçimde kul lanılmaktad ı r.



O



Dört ana ihale türü bulunur. ingiliz, Hol landa l ı , kapa l ı zarf birinci fiyat ve



O



Pazarlık, malların ve hizmetlerin a l ı m satımının sı kça kullanılan başka bir



O



Paza rl ı k gücü alışveriş koşulları n ı önem l i ölçüde etkiler.



kapa l ı zarf iki nci fiyat iha leleri .



yoludur.



fiyat üzeri nde etki n izin o lduğu pek çok duru m m evcuttur. Örn eğin ebay'de en yüksek teklif veren m a l ı kaza n ı r ve tekl ifi ne eşit m i kta rda ödeme ya par. Al ı c ı l a r ve satı c ı l a rı n fiyatl a r üze rinde a ktif b i r şeki lde paza rl ı k ya ptığı, a ra ba la r ı n , evl e ri n ve pek çok ev eşyasın ı n p iyasas ı n d a , doğru­ dan satıcı i l e paza rl ı k ya para k fiyatı belirlemede a ktif b i r katıl ı mcı ol u rsunuz. Bu bölümde, sen i n tüketici o l a ra k öded i ğ i n fiyatı etkileye­ bil eceğin d u ru m l a rı n a rkası ndaki ekono m i k gerçekleri keşfe­ deceğiz. B i r kez d a h a , en iyi leme a n ahtar b i r unsur o l a ca k : Bu yeni ekonomik orta m l a rda yapa bi l eceği n en iyi şeyi yapacaks ı n . Bu o rta m l a rda n a s ı l en iyi leme yapman gerektiğ i n i -örn eğin e B ay'de son da kika tekl ifi verme stratej i s i n i ku l l a n ı p k u l l a n ­ m a m a n gerekt i ğ i n i y a da b i r a ra ba paza rl ı ğ ı n da ç e k i p gitmen gerekip gerekm ediğini tartışacağız. Ayrıca yine bu paza rl ı k prensiplerinin günlük yaşa m ı n ı , b e l ki h i ç hayal edemeyeceğ in biçi m l erde , n a s ı l etki lediği n i i n ce l eyeceğiz. Bu uğraş bizi evl i l i k Teyzenin hediyesini ihaleye çıkarmadan önce hiç olmazsa piyasa l a rı n a götürecek v e i kinci b i r sorunun ceva b ı n ı vermem ize onun gitmesini bekleyebilir misin? yard ı m edecek: Hanehalkmm parasmı nasıl harcayacağmı kim belirler?



1 7. 1 i haleler B ir ihale potansiyel alıcıların bir mal için teklif verdiği ve en yüksek teklif sahibinin malı aldığı bir piyasa sürecidir. İhalelerin uzun ve hikayeli bir geçmiş vardır. Eski Mısır'daki köle ihalelerinden Anadolu'daki gelinler için evlilik ihalelerine ve M.S. 1 93'te impara­ torluk Muhafızları' nın Roma İmparatorluğu'nu ihaleye çıkarmasına kadar, ihaleler yüz­ yıllar boyunca mal ve hizmetlerin dağıtımı için kullanıldı. İlıaleler tarih boyunca önemli bir amaca hizmet etmiş ve bugün de neredeyse bir kimsenin hayal edebileceği her şeyi -mesela yıllanmış şaraplar, el konulmuş evler, çevre kirletme izinleri, beyzbol kartları ve hatta bu bölümün başındaki bir paragrafta bahsedildiği üzere insanların gelecekteki gelir akışlarını- satmak üzere kullanılmakta ise de, ekonomistler bugün piyasalarda gördüğü­ müz çeşitli ihale biçimlerini ancak çok yakın geçmişte tam anlamıyla anlayabilmişlerdir. Neden bazı mallar, Walmart ya da Home Depot mağazalarındaki ürünler gibi ilan edil­ miş fiyatından satılmak yerine en yüksek teklif fiyatında ihaleye çıkarılırlar? B asit şekilde, bazı malların oluşmuş fiyatları pek yoktur ki bu da ihaleleri fiyatı keşfetmeyi sağlayan özellikle fay­ Bazı malların oluşmuş fiyatları pek dalı bir satış metodu haline getirir. Örneğin, büyükbabanız ve bü­ yoktur ki bu da ihaleleri fiyatı keşfet­ yükannenizin size vermiş olduğu ve belki sadece bir avuç dolusu alıcının ilgisini çekecek bir resim tablosunu satınayı düşündüğü­ rneyi sağlayan özellikle faydalı bir sa­ nüzde, onu ihaleye çıkarmak uygun fiyatın ne olacağını keşfet­ tış metodu haline getirir. meniz ve doğru alıcıları bulmanız için iyi bir yol olabilir. Genel olarak, nadide bulunan, görece az sayıda alıcısı olan malların



Bir ihale potansiyel alıcıların bir mal için teklif verdiği ve en yüksek teklif sahibinin malı aldığı bir piyasa süreci dir.



Seetion 1 7. 1 1 ihaleler



385



ll



Yüzde



o/o2S 20 ıs



s



Mart Ağ u. '00



'00



Ocak Haz. Kasım Nisan Eylül Şubat Tem. Aralık Mayıs Ekim Mart Ağ us. Ocak Tem. Kasım Nisan Eylül Şubat Tem. Aralık Mayıs Ekim Mart 'Ol



'Ol



' Ol



'02



'02



'03



'03



'03



'04



'04



'OS



'OS



'06



'06



'06



'07



'07



'08



'08



'08



'09



'09



'10



Şekil 1 7 . 1 Ayiara Göre Online ihaleleler Katılan ABD'deki Yetişkinlerin Yüzdesi eBay ya da başka b i r online ihaleye kat ı l m ış ABD'deki yetişkin lerin yüzdesi 2000'de kabaca yüzde 1 O' dan 20 1 O'da yüzde 20'ye a rtmıştır.



ihaleye verilmesi yaygındır. Değiş tokuş yapılabilen ve çok sayıda satıcısı ve alıcısı olan diğer mallar için, fiyatın keşfedilmesi pek problem değildir. Bu yüzden, tuna balığı konser­ veleri ve şeftaliler genellikle süpermarketlerde ilan edilmiş fıyatlarından satılır. Bununla birlikte, internetİn keşfiyle birlikte, ihaleler küçük sayıda alıcılara sahip egzo­ tik malları satmanın ötesine geçmiştir. Bugün kitaplar, golf topları, iPodlar ve notebooklar gibi "sıradan" malları -fiyatını keşfetmenin ana kaygı olmadığı malları- her gün ihalede satışa sunulmuş olarak görmek çok olağandır. Satıcılar için, internet ihaleleri eşyaları sat­ mak için çok hızlı bir yoldur. Henüz hiç kimse ihalelerin tüketiciler için neden bu kadar ı popüler olduğu ile ilgili (popülerlikleri zirveye ulaşmasına rağmen ) tek bir açıklama bile yapabilmiş değildir. B ir etken şudur ki, ihaleler eğlenceli olabilir. Pek çok alıcı eBay ' de Apple iPod Touch için rekabet etme heyecanını tadabilir. Apple mağazasından içeri girip ilan edilmiş fiyatını ödemek yerine gerçekten karlı bir alışveriş yapabilir. Bu çekici özellikleri online ihalelerdeki katılımın, Şekil 1 7 . 1 'de gösterildiği üzere, mu­ azzam şekilde büyümesine yol açmıştır. Sırf son 10 yılda, ABD 'de online ihalelere katılan yetişkinlerin oranı, yüzde l O' dan yüzde 20'nin üstüne çıkarak, kabaca iki katına çıkmıştır. Ve satılanlar milyarlarca dolar getirmiştir: bugün ihalelerde yılda 300 milyar dolardan fazla satış yapılmaktadır. Bu bölümde, çeşitli ortak ihale biçimleri üzerinde odaklanacağız. Bu biçimlerde, bir gö­ zümüz insanların nasıl teklif verdiği, hangi fiyatları ödediği ve satıcılann ne kadar gelir ka­ zandığı gibi sorular üzeıinde olacak. Göreceksiniz ki ihale analizi piyasaların oluşmasını anlarnarmza yardımcı olacak olup, ayrıca Bölüm 1 3 'te sunmuş olduğumuz oyun kuramının da mükemmel bir uygulamasıdır. B azı basitleştirici varsayımlada başlayalım. Alıcılardan her birinin bir mal için kendi özel değerinin -bir başka deyişle diğer katılımcılar ve satıcı tarafından bilinmeyen bir ödeme istekliliğinin- mevcut olduğunu varsayacağız. Ayrıca basitleştirme adına, bir iha­ lede beş katılımcı olduğunu ve Oakland Raiders Ulusal Futbol Ligi (NFL)'nde bir çift futbol maçı bileti için teklif vermeyi düşündüklerini varsayalım. Katılımcıların ödeme isteklilikleri Şekil 1 7.2 'de verildiği gibidir. Beş katılımcıdan Ashley, Raiders biletleri için en yüksek ödeme istek­ liliğine sahiptir. Bu demektir ki Ashley 'in biletler için ödeyeceği azami miktar 250 dolardır. En düşük değerlemeye sahip kişi Eli'dir. Biletler için 50 dolar ödemeye isteklidir. Billy, Carol ve Dalton 'un herbiri Ash­ ley ve Eli ' ninki arasında değerlere sahiptir. Bu değerler altında, şimdi teklif sahiplerinin değişik tipteki ihalelerde ne yapacaklarını göreceğiz. Fakat daha öncesinde şunu sorabilirsiniz: "Neden satıcı Raiders bilet­ leri için Ashley'den basitçe 250 dolar istemesin?" Cevap şu ki satıcı Aslıtey ' in ödemeye razı olduğu bedeli (onun özel değerlemesini) bil­ memektedir. İhalenin kısmen bir faydası da şudur ki satıcının bu bilgiyi bilmesi gerekmemektedir (ve elbette bu da ihalelerin fiyatı keşfetme B i r iha lede Raiders b i l etleri bile alabi lirsiniz. rolü ile ilişkilidir). 386



Bölüm 1 7 1 ihaleler ve Pazarlık



Şekil 1 7 .2 Ra i ders Biletleri için Katıl ımcıların Değerlemeleri Sağdaki beş katılımcının her biri Oakland Raider bi letleri için kendi bağımsız ve özel değerlerin e sahi pti r. Bu değerler bir çift bilet için ödeye­ cekleri azami miktarı göstermektedir.



Katılımcı



Ashl ey: �ly: CarOi· Daltpn: Eli:



Değer 250 $ 200 $ 1 50 $ 1 00 $ 50 $



i hale Türleri Pek çok ihale çeşidi mevcuttur. Bizim amacımız bakımından, ihaleler faydalı bir şekilde iki özellik etrafi.nda sınıflandırılabilir:



1. İnsanlar tekliflerini nasıl verir? 2. Fiyat nasıl belirlenir? Bir açık sesli ihale teklifierin herkes tarafı ndan duyulabildiği bir i haledir. Bir kapalı zarf ihalesi teklifierin özel (kapal ı) olduğu, bu yüzden hiçbir katı lımcının bir başka katılımcının teklifini bilmediği bir ihaledir.



İnsanlar tipik olarak tekliflerini ya açık-sesli şekilde veya kapalı zarf teklifi olarak verirler. Bir açık sesli ihale teklifierin herkes tarafından duyulabildiği ve teklif sahiplerinin bir­ birleriyle aktif şekilde rekabet ettikleri bir ihaledir. Bir kapalı zarf ihalesi ise teklif sahip­ lerinin teklifleri gizli olarak verdikleri, öyle ki hiçbir teklif sahibinin bir başka katılımcının teklifini bilmediği, bir ihaledir. ihaleleri birbirinden ayııt eden ikinci özellik fiyatın nasıl belirlendiğidir. B azı durumlarda, insanlar gerçekte ne teklif vermişlerse onu öderler. B azı durumlarda ise, bir başka teklif sahibinin teklifi -ki genelde bir sonraki en yüksek teklif­ fiyatı belirler. Bu iki ayrım -tekliflerin nasıl yapıldığı ve fiyatın hangi yolla belirlendiği­ dört ana ihale tipine yol açar:



1. 2. 3. 4.



Açık sesli İngiliz ihaleteleri Açık sesli Hollanda ihaleleri Kapalı zarf birinci fiyat ihaleleri Kapalı zarf ikinci fiyat ihaleleri



Her dört durumda, optimal teklif verme stratej ilerini bulmaya rehberlik etmek üzere bazı ekonomik önseziler -birazcık oyun kuramı içerecek önseziler- geliştireceğiz. Bir i ngiliz ihalesi yalnızca tek bir geçerli teklif kalana kadar fiyatın arttığı bir açık sesli ihaledir. Bu son teklifi n sahibi eşyayı kazan ı r ve teklifini öder.



Açık-Sesli ingiliz i haleleri İngiliz ihalesi muhtemelen size en bilindik gelen ihaledir. Bu Sotheby gibi kuruluşlarda, pahalı resim tabloları ve antikalar satılırken kullanılan "satıyorum, satıyorum, sattım" tü­ ründe ihaledir ve (miras kalmış ) emlak ihalelerinde bizzat şahit olmuş olabilirsiniz. Bir İngiliz ihalesi bir ihaleci ve muhtelif katılımcılardan oluşur. İhaleci teklif sürecini düşük bir başlangıç teklifi duyurarak başlatır. Bu noktadan itibaren, teklif sahipleri doğrudan birbirlerine karşı teklif verirler ve her teklif bir öncekinden daha iyi olmak zorun­ dadır. Hiçbir katılımcı artık daha yüksek bir teklif vermeyi istemedi­ ğinde, en yüksek teklifin sahibi teklifini öder ve malı kazanmış olur. Özetle, bir İ ngiliz ihalesi yalnızca tek bir geçerli teklif kalana kadar fiyatın arttığı bir açık sesli ihaledir. Bu son teklifin sahibi eşyayı ka­ zanır ve teklifini öder. B u ihale biçiminin eBay gibi pek çok online ihaleye benzer özel­ likler taşıdığını fark etmiş olabilirsiniz: teklifler herkes tarafından görülebilir ve fiyat ihalenin sonuna kadar artar ("artan" bir fiyat be­ lirlenişi vardır), ardından en yüksek teklifin sahibi kazanır ve tek­ lifini öder. Daha genel olarak, İngiliz ihaleleri emlak, el konulmuş evler, arabalar ve antikaların satışı için yoğun şekilde kullanılınakta­ dır ve hayır işleri için bağış sağlamada popülerdir.



iyi bir a n l aşma yapma şansı i haleleri a l ıcılar için çekici ve eğlenceli yapmaktadır!



Bir i ngiliz i halesinde Eniyilerne B ir İngiliz ihalesinde optimal stratejiniz ne olmalıdır? Bu soruya cevap vermek üzere, biz Raiders Bölüm 1 7.1 1 i haleler



387



biletlerini ihaleye verirken kendinizi Ashley' in yerine koyun. Varsayalım ki ihaleci 25 dolarlık bir fıyat ile başlasın ve kirnin teklif vermek istediğini sorsun. Şekil l 7 .2'deki değerlere bakarak, göreceğiz ki Ashley ve diğer dört katılmcı, bu fiyatta teklif verecektir, çünkü her biri biletler için 25 doları geçen bir değere sahiptir. Bu yüzden, Ashley bu fiyatta teklif vermelidir. Böyle yapacaktır, çünkü bu tür bir ihalede bir katılımcı olarak, ihale edilen nesne için (belirlediği) değerine kadar teklif vermeye isteklidir, fakat daha yukarısına teklif vermeyi istemez, çünkü kazanırsa verdiği teklifi ödemesi gerekecektir. Ardından Eli ' yi düşünelim. Yukarıdaki ile aynı gerekçe ile, Raiders biletleri için 50 dolardan daha fazla teklif vermeye i stekli olmamalıdır. Bu yüzden, teklifler 50 dolara ulaştığında, Eli artık teklif vermeyecek­ tir. Şu yüzdendir ki eğer 50 doların üstünde teklif verir ve kazanırsa, Artık bir ruhum yok ama güzel birtakım tüketici artığını kaybedecektir, çünkü biletiere sadece 50 dolar değer koleksiyon kupa/arım vm: vermektedir. Eli için 50 dolardan daha yüksek bir miktarı teklif et­ mek çok saçma olacaktır ve bu yüzden 50 dolar seviyesinde (ihaleden) Bugün bir i halede ne bulaca ğ ı n ızı asla bilemezsiniz. çekilmelidir. Teklif süreci ile devam edelim. Fiyat 1 00 dolara ulaştığında ne ola­ caktır? 1 00 dolardan fazla teklif vermemesi gereken Dalton çeki­ lecektir. Teklifler 1 5 0 dolara ulaştığında ne olacaktır? Şimdi de Sonuç olarak, bu ampirik kan ıt Carol teklif vermeyi bırakacaktır. Bu süreç biz 200 dolara ulaşana göstermektedir ki muhtemelen kadar devam edecektir. Diyelim ki Ashley Raiders biletleri için 200 dolar teklif versin. Acaba B illy teklif verir mi? Hayır, çünkü zamanınızı pusu atışına yerine 200 dolardan daha yüksek bir teklif vermesi gerekirdi. B iletiere astronomi çalışmaya ayırmanız 200 dolar değer vermektedir, o halde daha yüksek bir teklif veren iyisi. meyecektir. Bu yüzden, Raiders biletlerini Ashley kazanacak ve 200 dolar ödeyecektir, böylece kendisine 50 dolar (250 $ - 200 $) tüketici artığı sağlayacaktır. B iraz önce gözlernlediğirniz, bir İngiliz ihalesi için genel bir sonuçtur: Fiyat eşya için düşündüğünüz değerin üzerine çıkana kadar teklif vermek baskın bir stratejidir. 1 3 . bö­ lümde belirttiğimiz üzere, baskın bir strateji size diğer oyuncuların eylemlerinden bağımsız olarak en yüksek ödentileri verir. Böylece, İngiliz ihalesinde baskın strateji dengesi -ve bu yüzden ayrıca Nash dengesi- herkesin bu şekilde teklif vermesidir.







BIRAKALlM VERiLER KON UŞSUN



Pusu Atışı Yapmalı m ı Ya pmama l ı m ı ? Şayet eBay ve Amazon.com ihalelerine katı lmışsanız, fark etmiş olabilirsiniz ki kurallar birazcık farkl ıdır: eBay ihaleleri önceden belirlenmiş bir zamanda sona erer, fakat Amazon. com ihaleleleri hiç teklif verilmeden 1 O dakika geçerse sona erer. Bu küçük fark eBay ihalelerinde katı lımcıların pek çok son dakika teklifi vermesine yol açar -ki pusu atışı olarak bi­ l inen bir uygulamadır. Her iki Web sitesi de bir azami teklif girilmesi ve bir proxy teklif servisinin teklifleri en küçük artış­ larla azami teklife ulaşıncaya kadar yerleştirmesi epsiyonuna izin vermektedir, fakat pek çok eBay kul lan ıcısı yine de son dakikada pusu atışı yapmaktadır. O halde, eBay'de teklif veren ler fazladan ne kadar pusu atışı tekl ifi vermektedirler? Nobel ödüllü ekonom ist Alvin Roth ile Axel Ockenfels bireylerin yüzde 20'sinin son tek­ lifleri n i e Bay iha lesinin son 60 dakikasında verd iklerini, öte yandan bu yüzdenin Amazon ihalesi için yüzde 7 olduğunu bul muşlard ı r.2 Ayrıca örneklem lerinde, eBay ihaleleri n i n en a z yüzde 4 0 ı n ı n s o n teklifleri ka pan ıştan ön ceki s o n 5 d a kikada ve yüzde 1 2 sinin ise en son 1 O san iyede aldığını keşfetm işl erdir!



388



Bölüm 1 7 1 ihaleler ve Pazarl ı k



S o n dakikaya y a da son san iyeye kadar beklemenin a n ­ l a m l ı olduğunu düşünüyor musunuz? Sean Gray ve David Reiley isimli ekonom istlerin a raş­ tırmaları bu konuda bazı sezgiler sunmaktad ı r 3 Bu eko­ nomistler e Bay pusu atışı n ı n yararl arı n ı bir alan deneyi ile araştırmışlard ı r. i ki ekonomist tekl iflerini sinema DVDsi ve oyuncak araba gibi bir malın birbirine eş bir çifti üzerine verm işlerdir. Azam i teklifleri n i çif m a l l a rdan biri n i n üzerine ihalenin sonianma tari h in i n günl erce öncesinde ve aynı tekl ifi d iğer malın üstüne ihalenin sona ermesine 1 0 san iye kala yerleştirdiler. 70 çift nesneden elde edilen sonuçlar, çiftler içerisi ndeki m a l l a r için nihai fiyatların yaklaşık olara k a y n ı olduğunu, pusu atıcı l ı ğ ı n istatistiksel biçimde a n l a m l ı bir yararının mevcut olmad ı ğ ı n ı göstermiştir. Sonuç olarak, bu ampirik kanıt za m a n ı n ızı astronomi ça l ı şa ra k harcaman ızın muhtemelen en iyisi olduğunu önermektedir. Bu kan ıt e Bay ihalelerinde n e şekilde teklif verm eniz gerektiğiyle, bölümümüzün a ç ı l ı ş sorusunun ko­ n usuyla, ilgili bazı sezgiler sunmaktadı r.



Dengede, kazanan en yüksek değere sahip katılımcı olur ve en yüksek ikinci değere eşit bir fiyatı öder (ya da eğer ikinci en yüksek teklif sahibi tam olarak kendi değerini teklif ederse birazcık üstünü öder -bu örnek için Billy 200 dolar teklif etmiş olsaydı, Ashley 200.0 1 dolarlık bir teklifle kazanmış olurdu) . Bu yüzden, Raiders biletlerini bir İngiliz ihalesine çıkararak, satıcı biletler için yaklaşık 200 dolarlık bir gelir elde etmeyi beklemelidir.



Açık-Sesli Hollandalı ihaleleri 1 7 nci yüzyılda, lale çılgınlığı Hollandayı vurdu. Pek çok kimse tarafından ilk kayda geç­ miş ekonomik balon (köpük) olarak düşünülebileceği üzere, tek bir lale soğanının gün­ delikçi bir emekçinin yıllık gelirinin l O katından daha fazlaya satıldığı yaygın bir şekilde rapor edilmiştir. Çılgınlığın en üst noktasında, tek bir soğan 12 akrelik (yaklaşık 4.8 hektar­ lık) bir araziyle değiş tokuş edilmişti. B ekleyebileceğimiz üzere, spekülatif balon lalelerin alışverişinde pek çok yaratıcı yolun ortaya çıkmasına sebeple oldu. Belki de en ilginci Ne kadar öderd i niz?



Hallandalı ihalesidir. Rollandalı ihalesi aynı zamanda bir sesli ihaledir. Fakat İngiliz ihalesinden büyük bir



Bir Hallandalı ihalesi teklif verenlerden biri ihaleyi durdurana kadar fiyatın düştüğü açık-sesli bir ihaledir. ihaleyi durduran ihaleyi kazanır ve teklif ettiği fiyatı öder.



farkı şudur ki Hollanda ihalesinde ihaleci teklifleri herhangi bir katılımcının değerinin çok üstünde bir teklif fıyatında başlatır ve katılımcılardan bir tanesi teklifi kabul eden e kadar fi­ yatı aralıklarla düşürürür. Yani, verilen fiyatta birisi satın almaya istekli olduğunu bildirene kadar ihale, azalan sıralı değerlerle devam eder. Verilen fiyatta satın almayı kabul eden ilk kişi ihaleyi kazanır ve fiyatı öder. Bu yolla, Bollandalı ihalesi bir açık-sesli azalan fıyat ihalesidir, diğer tarafta ise İngiliz ihalesi açık-sesli artan fıyat ihalesidir. Bollandalı ihalesi sizin için muhtemelen çok bilindik değildir, fakat modem ekonomi­ lerde kullanılmaya devam etmektedir. Amsterdam'da bugün hala yaygın olan lale ihalele­ rinin dışında, Bollandalı ihalesi Amerika Birleşik Devletleri' nde Hazine tarafından değerli kağıtlar (menkul kıytmetler) satmak için kullanılmaktadır. Özel fırmalar bile Bollandalı ihalesi kullanmaktadır: Google ilk defa stoklarını halka açtığında Bollandalı ihalesinin bir biçimini kullanmış tı: OpeniPO (Açık İlk Halka Arz). B enzer şekilde, pek çok diğer fırma da şirketlerindeki stok hisselerini yeniden satın almak için Bollandalı ihalelerini kullanmıştır.



,



Bir Hcllandalı i halesinde Eniyilerne Bir Bollandalı ihalesinde optimal stratejinizi bulmak üzere, bilet ihalemize geri dönelim. Diyelim ki ihaleci teklifiere 500 dolarlık bir fıyatla başlasın. Herhangi bir kimse bu fiyatı kabul eder miydi? Şekil 1 7. 2'deki bireysel değerlere göz attığımızda, beş katılımcıdan hiçbirinin bu fiyatta satın almayacağını görüyoruz. En yakın olan Ashley'dir, fakat sadece 250 dolar ödemek istediği için, 500 dolarlık bir fiyatta teklif vermeyecektir. Verseydi, 250 dolarlık (500 $ - 250 $) bir artık kaybı olurdu. O halde, hiç kimse 500 dolar seviyesinde satın almadığı için, belli bir zaman aralığından sonra ihaleci fıyatını 490 dolara . . . sonra 480 dolara . . . ardından 470 dolara, ve bu şekilde daha da aşağıya düşürür. İlıale ne zaman sona erecektir? Kim kazanacak ve kazanan ne ödeyecektir? Bollandalı ihalesinde nasıl teklif verileceğine karar vermek, basit şekilde fıyat azami ödeme istekliliğinize ulaşana kadar teklif verdiğiniz İngiliz ihalesindeki karar sürecinize göre biraz daha zordur. Bunu görmek için, Bollandalı ihalesinde fıyat 250 dolara ulaştı­ ğında Ashley' in kararını düşünelim. Bu fiyatta satın alacağını açıklamalı mıdır? Eğer böyle yaparsa, bu durumda bileti ka­ zanacak, fakat 250 dolar ödeyecektir. B u fıyat ona sıfır tüketici artığı (O $ 250 $ - 250 $) sağlayacaktır. Alternatif olarak, fiyatı "kendi haline bırakabilir" ve bu fiyatta satın almayabilir. B u durumda, kazanınama riskiyle karşılaşacaktır. Kritik bir biçimde, diğer dört katılımcının değerlerini ya da nasıl teklif vereceklerini bilmiyor, bu yüzden karşı karşıya olduğu ödünleşirn bir yanda sıfır tüketici artığı ile satın almayı diğer yanda ise daha yüksek bir artık şansına sahip olmayı içeriyor. Varsaylım ki Ashley ihalenin devamına izin verdi. Hiç kimse 250 dolar seviyesinde satın almadığında, ihaleci fıyatını 240 dolara düşüre­ cektir. Şimdi Ashley başka bir kararla karşı karşıyadır. 240 dolarlık fiyatı kabul edebilir ve risksiz şekilde 1 0 dolarlık bir tüketici artığı (250 $ -240 $) kazanabilir ya da başka birinin kendisinden önce satın alması ve bu durumda kendisinin sıfır tüketici artığı elde etmesi duru­ munu içeren aşağı yönlü bir risk alarak daha düşük bir fıyat anons edilene kadar bekleyebilir. Bu noktada, Ashley ' e optimal teklif verme stratejisinde yol göstermek üzere daha ileri varsayırnlara ihtiyacımız var. Tahmin etmiş olabileceğiniz gibi, kritik bir varsayım risk =



Bölüm 1 7.1 1 i ha leler



389



ll



tercihlerini ilgilendirmektedir. 1 5 inci bölümden hatırlanacağı gibi, ne riskten kaçınan ne de risk arayan kişiler için riske duyarsız diyoruz. Ş u balıisi düşünelim: bir bozuk para havaya atılıyor ve yazı gelirse 1 0 dolar kazarrıyorsunuz ve tura gelirse ıo dolar kaybediyorsunuz. Risk arayan bir kişi bu balıisi memnuniyetle kabul eder, riskten kaçınan bir kişi geri çevirir ve riske duyarsız kişi kayıtsız kalır. Riske duyarsızlık, küçük ve orta büyüklükteki bahisler için çok uygun bir kıstastır, ki biz de burada katılımcıların riske duyarsız olduklarını varsayacağız. O halde riske duyarsızlık altında, Ashley ne zaman teklifi ile ortaya atılmalıdır? Teklifi ne kadar yüksek olursa, artığı o kadar düşük olacaktır, fakat aynı zamanda ilk teklif ve­ ren olma ve Raiders biletlerini kazanma şansı da daha yüksek olacaktır. Ashley' in karar vermesinin altında tamamen onun özel değerinin bulunduğu gerçeği altında, bu ihalede Ashley ' in değerlernesi yüksek oldukça daha yüksek teklif vereceğini görebiliriz. B aşka bir faktör daha onun tekliflerini etkiliyor olmalı: ihalede ona karşı rekabet eden katılırncıla­ rın sayısı. Eğer ihalede sadece iki kişiden bir tanesi olsa, daha fazla risk alıp fiyatın ciddi bir şekilde düşmesine izin verebilir. Fakat birçok katılımcıyla rekabet ediyorsa, o zaman başka birinin kendinden önce ortaya atılması olasılığı, tabii ki kendisi agresif olarak teklif verıniyorsa, yüksektir. Ashley için bu durumda eniyileyici basit bir strateji, ödeme istekliliğini (250 $) rakip­ lerinin sayısı (4) ile çarpıp ihaledeki toplam katılırncı saysısına (5) bölmektir. (Bazı varsa­ yımlar altında bu strateji Nash dengesi olarak elde edilebilir, fakat bu işlemleri göstermeye ihtiyaç duymuyoruz.) Ödeme istekliliği 250 dolar olduğu ve dört başka katılımcı (toplamda 5 katılımcı) ol­ duğu için, bu kural Ashley' in optimal eyleminin fıyat 250 $ x 4/5 = 200 $ ' a ulaştığında "satın alıyorum" demesini gerektirmektedir. Bu türden bir stratejinin tüm katılımcılar için Nash dengesi olduğu, yani tüm diğer katılımcılar aynı stratejiyi (kendi değerlemelerinin 4/5 ' i kadar teklif vermeyi) kullanırken Ashley için de bunu yapmanın en iyi cevap olduğu ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak, bu Nash dengesinde, örneğin Eli 'nin fiyat 40 dolara (50 $ x 4/5) ulaştığında "satın alıyorum" demesini bekliyoruz. Genelde, katılımcıların sayısı gerçekten düşük iken -diyelim ki, sadece iki katılımcı varken- çok daha az agresif bir şekilde teklif verirsiniz ki bu elbette mantıklıdır. B ir önceki paragraftaki kurala göre, Ashley iki katılımcı var iken 250 $ x Yı = ı 25 $ teklif vermelidir. Tam tersine, rekabet kızıştığında -diyelim ki katılımcı sayısı ı 00' e ulaştığında- bireysel değerinize çok daha yakın bir teklif verirsiniz. Yukarıdaki kurala göre, mesela Ashley 1 00 katılıncı varken 250 $ x 991 1 00 247,50 $ teklif verir. Herkes bu eniyileyici kuralı kullanacak olursa, o zaman Rollandalı ihalesinde en yüksek değere sahip katılımcı ihaleyi kazanır ve 200 dolar öder. B unun sebebi şudur ki, Ashley "satın alıyorum" diyecek ilk kişi olacaktır ve bunu 200 dolarlık fiyatta yapacaktır. Bu yüz­ den 50 dolarlık tüketici artığı elde edecektir. Raiders biletlerinin satıcısı da 200 dolarlık hasılat elde edecektir. B u , ilginç şekilde satıcının İngiliz ihalesinde elde ettiği hasılat ile aynıdır. Bununla bir­ likte belirtmek gerekir ki iki ihalede gerçekleşen ödemelerin aynı olacağı ile ilgili genel bir kural mevcut değildir. Örneğin, Seki! ı 7 .2'de B illy' nin değerlemesini 2 1 O dolar olarak de­ ğiştirseydik, bu durumda Rollandalı ihalesinde Ashley yine kazanırdı ve 200 dolar öderdi (Billy' nin stratejisi şimdi 2 ı 0 $ x 4/5 = ı 6 8 $ teklif verrnek olurdu, fakat bu gerçekleşme­ den Ashley yine mala 200 dolarda yapışırdı). B ununla birlikte, İngiliz ihalesinde, Billy teklifi ni, fıyat 2 ı O dolara ulaşana kadar artınrdı ve bu kez Ashley daha fazla para, 200 dolar yerine 2 1 0 dolar, ödemek durumunda kalırdı . Fakat, dikkat çekici olan şudur ki İngiliz ve Rollandalı ihaleleri iki ortak özelliğe sahip­ tir. İlki, en yüksek değerlerneye sahip olan Ashley her iki ihale türünde de kazanmaktadır. İkincisi, her ne kadar katılımcıların kesin değerlemelerine bağlı olarak iki ihalenin ürettiği gerçek hasılatlar farklı olabilse de, beklenen getiriferin aynı olduğu oıtaya çıkmaktadır. Bunun için şu şekilde düşünelim: eğer çok sayıda farklı mal için birçok ihale yürütseydik ve her ihalede değerlemeleri değişik çok sayıda farklı katılımcı olsaydı, her ihale türü için elde etmeyi bekleyeceğimiz hasılatlar ortalamada aynıdır. Yani, teoride, İngiliz ve Rollan­ dalı ihaleleri aynı miktarda para getirmelidir. Daha soma, bunun aslında çok daha genel bir olgu olduğunu göreceğiz. =



Kapalı Zarf: Birinci Fiyat ihalesi Şu ana kadar tartıştığımız iki ihale tipi -İngiliz ve Rollandalı ihaleler- uygulamada herkese açık ve aleni oldukları için açık-sesli ihaleler olarak bilinirler. Katılımcıların tekliflerini gizli olarak yaptıkları ihaleler de ortaya çıkırııştır. Bunlar kapalı zaif ihaleleri olarak bi­ linirler. Kapalı zarf ihalelerinde, tüm teklifler gizli olarak yapılır, öyle ki her katılımcı sadece kendi teklifini bilir. Yani, bu türden bir ihalede katılımcılar tekliflerini , diğer ihale katılımcılarının tekliflerini bilmeden, eş anlı verirler. Popüler bir kapalı zarf ihalesi örneği 390



Bölüm 1 7 1 ihaleler ve Pazarlık



Kapalı zarf birinci fiyat ihalesi katı l ı metiarın tekliflerini aynı anda gizli olarak verdikleri bir ihaledir. En yüksek teklifin sahibi eşyayı kazan ı r v e teklifine eşit bir miktarı öder.



kapalı zarf birinci fıyat ihalesi olarak adalandırılır. B ir kapalı zarf birinci fiyat ihalesinde tüm katılımcılar tekliflerini gizlice kartiann üzerine yazarlar ve ihaleciye teslim ederler. Kazanan en yüksek teklifi teslim etmiş olan kişidir; bu kişi eşyayı kazanır ve teklifine eşit bir fıyat öder.



Bir Kapalı Zarf Birinci Fiyat ihalesinde Eniyilerne Şimdi Raiders biletleri ihalesine (yine Şekil 1 7 .2'deki değerlerle birlikte) geri dönelim. Ashley bu ihale türünde nasıl teklif vermelidir? 2SO dolardan daha fazla teklif vermeyecektir, çünkü 2SO doların üzerinde bir teklifle kazanacak olursa tüketici artığını kaybedecektir -örneğin, 27S dolar teklif verir ve kazanırsa, 2S dolarlık bir kaybı olurdu, çünkü ödediği fıyat (27S $) biletler için kendi değerinin 2S dolar üzerindedir. Öyleyse, 2SO dolar onun optimal teklifi midir? Bu kesinlikle ona en yüksek kazanma şansını verecektir. Fakat, kazansa bile, ödemek isteyeceği azami bedeli ödediği için sıfır tüketici artığı elde edecektir Öyleyse, belki biraz daha düşük teklif vermeyi mi düşünmelidir? Öyleyse, ne kadar daha düşük? Dikkat edecek olursanız buradaki ödünleşim Ashley'in Hollandalı ihalesinde karşılaş­ tığı ödünleşim ile tamamen aynıdır: daha düşük bir tekiitin kazanma ihtimali daha dü­ şüktür, fakat Ashley kazanacak olursa da daha fazla tüketici artığı elde eder. Öyleyse, bir kapalı zarf birinci fiyat ihalesindeki optimal teklif verme stratej isinin Bollandalı ihalesin­ deki ile tamamen aynı olduğunu öğrendiğinizde şaşırmayabilirsiniz. Bu yüzden, Ashley' in eniyileyici stratejisi 200 dolarlık, ya da ödeme istekliliğinin (2SO $) 4/S ' i kadar, bir teklif vermektir. Diğer katılımcılar da tekliflerini verirken benzer stratejiler kullanmalıdır. Örneğin, Eli 40 dolarlık bir teklif (40 $ = SO $ x 4/S ) sunmalıdır. Kapalı zaıf birinci fiyat ihalesindeki denge herkesin bu şekilde teklif vermesidir. Herkes bu şekilde yapacak olursa, kimse teklifini değiştirmekten bir yarar elde etmeyecektir. Bu şekilde, Raiders biletlerinin satıcısı yine 200 dolarlık hasılat kazanacaktır ve Ashley SO dolarlık tüketici artığı elde edecektir.



Kapalı Zarf: i kinci Fiyat ihalesi



Kapalı zarf ikinci fiyat katıl ımetiarın tekliflerini aynı anda gizli olarak verdikleri bir ihaledir. En yüksek teklifi n sahibi eşyayı kazanır ve en yüksek ikinci teklife eşit bir miktarı öder.



Koleksiyon piyasaları ihalelerin gelişim gösterdiği en hareketli yerlerden biridir. İster anti­ kalar ister beyzbol kartları, çizgi romanlar, çiviler ya da Star Wars hatıralan için olsun, tüm dünyadaki koleksiyon düşkünleri koleksiyonlarını zenginleştirrnek üzere ihalelerde teklif vermek için her gün yüzlerce fırsata sahiptir. Pul piyasası belki de en eski ve kuvvetli kolek­ siyon piyasasını temsil eder. Bugün, herhangi bir zamanda, eBay binlerce aktif pul ihalesi sunar. Fakat, ihalelerin sayısı her zaman bu kadar fazla değildi. Pul toplama hobisi ciddi olarak 1 8SO' lerde başlamıştır. İlk 1 00 pul ihalesi 1 870'den 1 882'ye kadar ve çoğunlukla New York şehrinde gerçekleşmiştir. 1 890' larda böyle ihaleler yaygınlaşmıştı, 1 900' lere ka­ dar dünya genelinde 2.000 den fazla ihale gerçekleşmişti. Bu ihaleler tipik olarak İngiliz ihale kuralları kullanılarak yürütülmüştü. Bununla birlikte, şehir dışından pek çok kimse ihalelerde teklif vermek istemişti. ihaleye bizzat katılmak (seyahat etmek) zorunda kalmadan teklif vermeyi isteyen böyle kişiler için kısa zamanda ko­ laylıklar sağlanmıştı. Örneğin, 1 87 8 yılındaki bir pul ihalesi katoloğu şöyle söylemektedir: "şehir dışındaki koleksiyoncular satın almada şehirdeki koleksiyoncularla aynı imkanlara sahip olabilirler, teklifler ihalecilere gönderilebilir . . . ki ihaleciler . . . bu koleksiyoncuların tekliflerini sanki kendileri kişisel olarak hazır bulunuyormuşçasına ve ücretsiz şekilde temsil edeceklerdir." Tüm şehir içi tekliflerinin postayla gönderilmiş en yüksek tekliften düşük olduğu durumlarda, postayla en yüksek teklif veren katılımcı kazanmış ve "en yüksek ikinci teklifi " ödemişti. Böylece, kapalı zarf ikinci fıyat ihalesi doğmuştu. Modern kapalı zarf ikinci fiyat ihaleleri 1 87 8 pul ihalesiyle pek çok benzer özellikler taşır. Örneğin, aynen kapalı zarf birinci fiyat ihalesindeki gibi, tüm katılımcılar teklifle­ rini gizli şekilde yazar ve ihaleciye teslime eder. Kazanan en yüksek teklifi vermiş olan kişidir. Birinci ve ikinci fiyat ihalelerindeki başlıca fark mal için ödeme yapılmasına sıra geldiğinde ortaya çıkar. Kapalı zarf ikinci fiyat ihalelerinde en yüksek teklif veren, ikinci en yüksek teklife eşit bir fiyat öder. Bu keyfi gözüken kuralın sebebi nedir?



Bir Kapalı Zarf ikinci Fiyat i halesinde Eniyilerne Bu ihale türünün arkasında yatan mantığı keşfetmek için, Raiders biletleri için bir kapalı zarf ikinci fıyat ihalesindeki optimal teklif verme stratej imizi düşünelim. Anahtar bir düşünce şudur ki bu tip bir ihalede kazanırsanız, kendi tekiitinizi değil de ikinci en yüksek teklifi ödersiniz. Bu durum yukarıda tartışılmış olan ve her zaman kendi tekiitinizi ödediğiniz diğer üç ihale biçiminden Bölüm 1 7.1 1 ihaleler



391



ll



çok farklıdır. Bilhassa, Ashley'in kapalı zarf birinci fiyat ihalesinde 250 dolar ödememiş olmasının ana sebebi bunun ona sıfır tüketici artığı garanti edeceğiydi. Ashley şimdi kazanma şansını artıracağı için 250 dolardan fazla ödemeli midir? Bu mantıklı olabilir, çünkü sadece ikinci en yüksek teklifi ödemesi gerekecektir. Ya da belki 250 dolardan daha düşük teklif vermelidir. Bu ihalede eşya için tarru tarruna ödeme istekliliğinizi teklif etmenin bir baskın strateji olduğunu öğrenmek sizi şaşırtabilir. Bu durumda Ashley için 250 dolarlık teklif vermenin neden bir baskın strateji olduğunu görelim. Bunu iki adımda yapacağız: birinci olarak, Ne­ den Ashley' in aş ın teklif (yani neden 250 dolardan daha fazla teklif) vermemesi gerektiğini göreceğiz ve sonra da neden 250 dolardan düşük teklif vermemesi gerektiğini göreceğiz. Neden Ashley 250 $ dan daha fazla teklif vermemeli ? Billy, Carol, Dalton ve Eli arasında Billy'in 200 dolar ile en yüksek teklife sahip ol­ duğunu varsayalım. Ayrıca Ashley' in kendi değerinden 1 00 dolar daha fazla, yani kendi gerçek değeri olan 250 dolar yerine 350 dolarlık teklif verdiğini de varsayalım. Bu du­ rumda, Ashley kazanır ve 200 dolar (ikinci en yüksek teklifi) öder. Fakat şunu da fark edeceksiniz ki bu durumda Ashley kendi gerçek değeri olan 250 dolan teklif ederek de aynı derecede iyi bir şey yapabilirdi; kazanmış ve yine 200 dolar ödemiş olurdu. Aslında, bu durum ihaledeki ikinci en yüksek teklif 250 doların altında olduğu her durumda geçerli olacaktır: Ashley ' in 250 dolarlık bir teklifi, 250 doların üstündeki bir teklif kadar iyi sonuç verecektir. Fakat şimdi Billy ' nin 300 dolar verdiği durumu düşünelim. Şimdi, 350 dolar teklif ede­ rek, Ashley ihaleyi yine kazanır, fakat ikinci en yüksek teklifi, yani Billy'nin 300 dolarını, ödemesi gerekecek. Of aman ! Ashley sirndi biletleri kazandı, ama onlar için 300 dolar öde­ mesi gerekli, ki bu kendi 250 dolarlık değerlemesinden 50 dolar daha fazla. İyi bir alışveriş değil. Eğer, bunun yerine, kendi gerçek değerlemesini, 250 dolar, teklif etseydi, Billy' nin kazanmasına izin verirdi, ki Billy' nin teklifi altında bu Ashley' in bakış açısına göre tercih edilir bir durum olurdu. Akıl yürütme göstermektedir ki hem Ashley hem de Billy kendi değerlemelerini teklif ettiklerinde daha iyi durumda olurlar, çünkü aşın teklif vererek biletleri negatif tüketici artığına yol açacak bir fiyattan alma riskiyle karşılaşırlar. Bu genel bir sonuçtur: ne zaman bir kapalı zarf ikinci en yüksek fiyat ihalesinde kendi



değerinizin üzerinde teklif verecek olursanız, kendinizi hiçbir getirisi yokken kayıplara maruz bırakırsınız. Hiçbir getirisi yoktur çünkü kazanmak istemediğiniz bir zaman kaza­ nırsanız, aşın derecede çok ödersiniz. Alternatif olarak, eğer kendi değerinizi teklif verir­ ken ihaleyi kazanırsanız, kendi gerçek değerinizin üstünde teklif vermenizin hiçbir getirisi yoktur. Kendi değerinizin altında teklif vermeniz konusunda ne dersiniz? Sirndi buna bakacağız. Neden Ashley 250 dolardan daha az teklif vermemelidir? Ashley' in değerinden 1 00 dolar aşağıda -kendi 250 dolarlık değerlernesi yerine 1 50 dolarlık- bir teklif verdiğini varsayarak başlayalım; fakat diğerlerinden en yüksek teklif, 200 dolar ile, Billy'den gelsin. Bu durumda, Billy ihaleyi kazanır ve en yüksek ikinci teklifi ( 1 50 $) öder. Ashley' in ihaleyi kazanrruş olması gerekirdi ; çünkü en yüksek değere sahip olan odur. Aslında, kendi değeri olan 250 doları teklif etseydi, kazanrruş ve ikinci en yüksek teklifi, 200 doları, ödemiş ve kendisi için 50 dolarlık bir artık garanti etmiş olurdu. O halde rakiplerinden aşağıda teklif vererek, 50 dolarlık bir artığı kaybetmiş oldu. Ş urası açık ki kendi değerinden aşağıda teklif vermek ona bu durumda zarar verdi . Tüm diğer teklifler çok daha aşağıda olsaydı ne olurdu? Örneğin, varsayalım ki diğer katılımcıların en yüksek teklifi 100 dolar olsun. O zaman Ashley değerinden aşağıda teklif vererek bu durumda daha iyi duruma gelebilir mi? Hayır. Şimdi, Ashley kazanır ve ikinci en yüksek teklifi ( 1 00 $) öder. Farkındaysanız, Ashley değeri olan 250 doları teklif ede­ rek aynı şekilde iyi bir durumda olabilirdi; her halukarda kazanrruş ve 1 00 dolar ödemiş olurdu. O halde, bu durumda değerinin altında teklif vermenin Ashley ' e bir yararı olmadı. Aynı şekilde bu da genel bir sonuçtur: ne zaman bir ikinci fiyat ihalesinde kendi değerinizin altında teklif verecek olsanız, hiçbir şey kazanmazsınız ve değerlemenizin altında satılma­ sına rağmen malı alarnama riski ile karşılaşırsınız. Bu iki örnek genel bir ekonomik prensibi vurgulamaktadır: bir kapalı zarf ikinci fiyat ihalesinde, bir kişi kendi değerini teklif etmelidir. Bu baskın bir stratejidir -başka bir stratej i kullanarak daha iyisini yapamazsınız. İkinci fiyat ihalesinde değerlerini teklif etmek tüm oyuncular için baskın bir strateji olduğu için, bu aynı zamanda katılımcıların değerlerini 392



Bölüm 17 1 i haleler ve Pazarlık



teklif etmelerinin bir Nash dengesi (ve ayrıca bir baskın strateji dengesi) olduğu anlarnma da gelir. Bu sonuç, bizi şaşırtan bir takım sezgilere ulaştırmaktadır. Her dört ihalede, kazanan en yüksek değerlemeye sahip olan katılımcıdır. O halde, bu durumların tümünde, Ashley biletleri kazanır ve 200 dolar öder, satıcı 200 dolarlık hasılat kazanır ve Ashley 50 dolarlık tüketici artığı elde eder.



Hasılat Eşdeğerlik Kuramı Şekil 1 7 .3 dört ana ihale formatını alıcıların ve satıcıların bakış açısı altında (Şekil 1 7 . 2 'de verilmiş değerlemeler için) özet­ lemektedir. Bu şekilin vurgaladığı gibi, her dört durumda da, en yüksek değere sahip katılımcı (Ashley) kazanır ve ayrıca, Şekil 1 7. 2 'de verilen değerlemeler altında, biletler için 200 do­ lar öder. Daha önce kaydedildiği üzere, her ne kadar her ihale formatı her zaman tamamen aynı hasılatı üretmese de, sonuçta aynı beklenen hasılatı üretecektir. Bu aslında hasılat eşdeğerlik kuramı olarak bilinen genel bir sonucun özüdür: dört ana ihale tipi, beklenen değer bakımından, ihaleciye aynı miktarda para sağlayacaktır. Nobel ödülü kazanmış bir ekonomist, William Vickrey, belli varsayımlar altında deği­ şik ihale formatlarının tamamen aynı beklenen hasılat çıktılarına yol açtığını ilk gösteren kişidir.4 Oyun kurarnını ihale çalışmalarına uygulayarak, Vickrey -şu ana kadarki tartışma­ larırnızın da göstermiş olduğu- aşağıdaki sezgileri geliştirecek kadar ileriye de gitmiştir:



Dört ana ihale türü, beklenen değer bakım ından, ihaleciye aynı miktarda para sağlayacaktır.



Hasılat eşdeğerlik kuramı be l irli bazı varsayımlar altında dört ihale türünün aynı hasılatı sağlamasının beklendiğini söyler.



1. Katılımcılar Hallandalı ihalelerini ve kapalı zarf birinci fiyat ihalelerini aynı şekilde görmelidir: öyle ki, Hallandalı ihalesinde bir katılımcı fiyat, kapalı zarf birinci fiyat ihalesine katılıyor olsa teklif edeceği miktara tamamen eşit olana kadar beklemeli­ dir. Bu iki ihale tipi için teklif verme stratej iınİzin aynı olmasının gerekçesi budur. Bu anlamda, Hallandalı ihalesinde ya da kapalı zarf birinci fiyat ihalesinde teklif veriyor iseniz stratejiniz aynıdır. 2. Gerek İngiliz ihalesinde ve gerekse kapalı zarf ikinci fiyat ihalesinde, baskm sta­ tej i ler devrededir. İngiliz ihalesi için, fiyat mal için azami ödeme istekliliğinize ulaşana kadar teklif vermek baskın bir stratejidir. Sonuç olarak, en yüksek değere sahip katılımcı ihaleyi kazanır ve ikinci en yüksek teklife eşit bir fiyat öder (ki bu ikinci en yüksek katılımcı değeridir). Bir kapalı zarf ikinci fiyat ihalesinde bir katılımcı olarak stratej iniz de benzer şekildedir: kendi değerinizi teklif etmeniz baskın bir stratej idir. Herkes kendi baskın stratej isini takip ederse, en yüksek tek­ lif sahibi en yüksek ikinci teklife eşit bir fiyat ödeyecektir (ki bu ikinci en yüksek katılımcı değeridir) .



ingiliz ihalesi



Ho Ilandalı ihalesi



Kapalı Zarf Birinci Fiyat ihalesi



En yüksek değerli katılımcı (Ashley 200 $ ile) kazanır



En yüksek değerli katılımcı (Ashley 200 $ ile) kazanır



En yüksek değerli katılımcı (Ashley 200 $ i le) kazanır



Satıcının eline 200 $ geçer



Satıcının eline 200 $ geçer



Satıcının eline 200 $ geçer



Kapalı Zarf ikinci Fiyat ihalesi En yüksek değerli katılımcı (Ashley 200 $ ile) kazanır Satıcının eline 200 $ geçer



Ş e ki l 1 7.3 Dört ihale Tipinde Hasılatın Nasıl Belirlendiğinin Özeti B urada, dört ihale tipimiz için sonuçları özetliyoruz. Ayrıca görüyoruz ki tüm dört ihale 200 dolarlık bir hasılat üretir. H e r ne kadar b u ihale tipleri n i n ü reteceği ger­ çek hasılatlar farklı olabilirse de, hasılat eşdeğerlik kuramı tüm dört i h a l e n i n aynı beklenen hasılata yol açaca ğ ı n ı garanti etmektedir.



Bölüm 1 7. 1 1 ihaleler



393



ll



ll



� � l{anıta Dayalı Ekonomi Soru: B i r e Bay i h a l es i n d e n a s ı l te k l if verm e l is i n iz?



ı







hale kurarrunın ampirik olarak sınanması ağırlıklı olarak laboratuvar deneyleri kullanılarak yapılmıştır. Bu deneyler genelde yukarıda dört ihale formatı için tanımladığırruz hasılat eşde­ ğerliğini sınamaktadır -yani şu soruya cevap vermek için yapıl­ rruşlardır, "Dört ihale formatının hepsi ihaleciye aynı hasılatı rru sağlamaktadır?" Bu deneyler ayrıca bireysel katılımcıların tartış­ tığırruz stratejileri takip edip etmediklerini de sınarlar. Yaratıcı bir çalışmada, ekonomist David Reiley gerçek dün­ yadaki teklif verme davranışının ihale kuramının öngörülerini iz­ leyip izlemediğini sınamak üzere internet üzerinde ihaleler açtı. 5 Bunu yapmak için, Reiley 2.000 dolardan fazla değerde -ko­ leksiyonu yapılan bir kaıt oyunu olan- Sihirli kartlardan (Magic cards) satın aldı ve internet üzerinden dört ihale formatı ile tek­ rar sattı. Temel presedürü aynı kartın iki kopyasını iki ayrı ihale formatında satarak her birinde kazanılan hasılatla ilgili doğrudan mukayeseler yapmaktı. Örneğin, iki Candra (şef sihirbazlardan bir tanesi) oyun kartı satın aldı ve birini bir Hal­ landalı ihalesinde ve diğerini bir kapalı zarf birinci fiyat ihalesinde satışa sundu. Benzer şekilde, iki Jace (diğer şef sihirbaz) kartı satın aldı ve birini bir İngiliz ihalesinde birini de bir kapalı zarf ikinci fiyat ihalesinde satışa sundu. Bu yaklaşım şunu sağladı ki Reiley iki ihale formatındaki teklifleri ve hasılatı mukayese ettiğinde -diyelim ki Hallandalı ihalesi ve kapalı zarf birinci fiyat ihalesi- kullandığı mallar tamamen aynı idi, böylece ihale kura­ rrunın sınamasını temiz bir şekilde gerçekleştirdi. Hasılat Eşdeğerlik Kurarru ile tutarlı olmanın birinci şartı şudur ki, verilen bir oyun kartı (Chandra) için, bir Hallandalı ihalesinde ortaya çıkan ortalama hasılat (ki eşdeğerlik kuramında bahsi geçen beklenen hasılatın yerine geçer) ile bir kapalı zarf birinci fiyat ihalesinde ortaya çıkan ortalama hasılat tamamen aynı olmalıdır. Tartışmalarımızdan ha­ tırlayacak olursanız, bu iki ihale türü (rekabet eden katılımcıların sayısına bağlı olarak) aynı teklif verme stratejisini teşvik etmişti ve aynı beklenen hasılata yol açrruştı. Alternatif olarak, bu şu anlama gelir ki bir Chandra' nın bir Hallandalı ihalesinde kazandığı hasılat miktarı ile aynı kartın bir kapalı zarf birinci fiyat ihalesinde kazandığı hasılat arasındaki fark sıfır olmak zorundadır. Reiley yukarıdaki eşdeğerliği aynı kartlardan eşleşmiş çiftler kullanarak sınadı. Reiley'in deneyinde ortaya çıkilliştır ki ortalamada ihalelerinin tümü için hasılatlar ara­ sındaki fark sıfırdan büyüktür. Reiley, kaıtları bir kapalı zarf birinci fiyat ihalesi yerine bir Hollanda ihalesinde satarak 0,32 dolar daha fazla kazanabileceğini buldu. Kartların ortala­ mada kabaca 4,50 dolara satıldığı dikkate alındığında, bu fark kayda değerdir. Benzer şekilde, Reiley bir İngiliz ihalesindeki hasılatın bir kapalı zarf ikinci fiyat iha­ lesindeki hasılata eşdeğer olup olmadığını görmek üzere aynı sihirli kartlardan eşleşmiş çiftler kullandı. B urada ise şunu buldu ki bir İngiliz ihalesi ile bir kapalı zarf ikinci fiyat ihalesi arasında anlamlı farklar yoktu, ki bu hasılat eşdeğerlik kurarru ile tutarlıydı. O halde, sihirli kartlar ihalesi deneyleri itibarıyla, teklif verme kurarrurruz İngiliz ihalesi ve kapalı zarf ikinci fiyat ihalesi çıktıları bakırrundan oldukça iyi tutmaktadır, fakat Hal­ landalı ihalesi ve kapalı zarf birinci fiyat ihalesi arasındaki mukayese açısından bir miktar yetersizdir. ihale kurarru için bir zafer ya da yenilgi olduğunu ileri sürmeden önce, daha fazla çalışma yapılması gerekir. B u yazıyı okuduğunuz sırada bile, ihale kurarrunın ilgili alandaki davranışı ne derece iyi tahmin edebildiği ile ilgili olarak hararetli bir tartışma devam etmektedir.



394



Bölüm 17 1 ihaleler ve Pazarlık



Rollandalı ihalesi sizce neden kapalı zaıf birinci fiyat ihalesinden daha çok para geti­ rir? Belki siz de internet ihalelerini kullanarak ihale kurarrum sınamak için zekice yollar düşünebilirsiniz.



Soru



Cevap



Veri



Uyarı



Bir eBay ihalesinde nasıl teklif vermelisiniz? Katı lımcı­ lar bu şekilde mi davranır?



Yukarıda detayı verilen ku­ ramımız nasıl teklif vermek gerektiğine dair sezgiler sunuyor; katılımcıların bu şe­ kilde davranıp davranmadığı ile ilgili iki yönde de kanıt mevcuttur.



Sihirli (Magic) değiş tokuş kartları kullanarak alan deneyi.



Alan evriliyor; hem deney­ sel veriler hem de doğal olarak oluşan veriler ihale kuramının gerçek davranışı ne kadar iyi açıkladığına dair sezgiler sunuyor.



1 7.2 Pazarhk Bu bölümde şu ana kadar alıcıların bir malı satın almak için birbiriyle rekabet ettiği piyasalar üzerinde yoğunlaştık. Bu tür piyasalarda satıcılar pasiftirler; şu anlamda ki ihale formatını bir kez seçtikten soma, geriye yaslanıp otururlar ve kişilerin kapışmasını seyrederler. B ir diğer değiş tokuş şekli ikili pazarlıktır (ya da Bölüm 7 'de tartıştığırruz üzere ikili müzakerelerdir) . İkili pazarlık tek bir satıcının tek bir alıcı ile ticaret haddi üzerinde aktif olarak pazarlık yaptığı bir değiştokuş biçimidir. Eğer eBay'de "en iyi tek­ lif' opsiyonunu daha önce kullandıysanız, ikili pazarlık konusunda tecrübelisinizdir. Ya da bir bit pazarını ziyaret etmişseniz, ikili pazarlık -tüccarların mal ve hizmetlerini "iyi bir alışveriş"in heyecanını arayan müşterilere sundukları telaşlı bir pazar yerinin canlı­ lığı- hakkında bir şeyler biliyorsunuzdur. Eğer pazarlıkta becerikli iseniz bu heyecanı -hararetli şekilde pazarlık yapıp çok iyi bir fiyatla bağlamanın neler hissettirdiğini- çok iyi biliyorsunuzdur. İkili pazarlık yüzyıllar boyunca -Atina'nın Agora'sından Roma' nın Forumu'na ve İngiltere 'de Ortaçağ'daki fuarlar ve piyasalardan Fas ' taki 1 000 yıllık pazar yerine (souk) kadar- piyasaların temelini teşkil etmiştir. Bugün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çevre düzenini bozan önemli büyüklükte pazarlar ve bit pazarları mevcuttur. B u piyasaların önemini ekonomik olarak kestirrnek her ne kadar zor olsa da, Milli Bit Pazar B irliği (National Flea Market Association) rapor etmektedir ki Amerika B irleşik Devletleri ' nde bit pazarlarının sayısı ve kayda geçmiş brüt satışları, 2 mil­ yondan fazla lisanslı satıcı ve yıllık 30 milyar dolardan fazla satış geliri ile geçen birkaç yılda önemli bir miktarda büyüme göstermiştir. B ununla birlikte, bu kesinlikle bir eksik tahmindir; çünkü satış faaliyetlerinin önemsiz olmayan bir kısmı vergi dışı satışlada lisanssız satıcılar tarafından gerçekleştirilmektedir. Daha geniş bir bakı şla, bu piyasalar özellikle pazarlık kurumunun mal ve hizmetlerin kayıtlı ekonomi içinde dağıtılması sürecinin ayrılmaz bir parçası olduğu gelişmekte olan ülkelerde büyük bir öneme sahiptir.



Pazarlık Çıktılarını Ne Belirler? Pazarlık durumlannda kirnin üstün konuma sahip olduğunu merak ediyor olabilirsiniz örneğin neden bazı satıcılar her zaman iyi fiyatlar elde ederler ve neden diğer bazı durum­ larda alıcılar alışverişten daha iyi çıkarlar. Bölüm 1 7.2 1 Pazarlık



395



7



ll



Tahmin etmiş olabileceğiniz gibi, herşey potansiyel değiş tokuştaki yarar ve mali­ yetlerle ilgilidir. Pazarlık terimleriyle, nihai çıktıları etkileyen en önemli unsur pazarlık gücü olarak adlandırılır. İki prensip -bir anlaşmaya varamamanın maliyeti ve bir tarafın Pazarlık gücü bir bireyin başka bir bireyle müzakere ederken sahip diğerini etkilemesi- genelde pazarlık yapmaya girişmiş taraflardan her birinin pazarlık olduğu göreceli güce denir. gücünü tanımlamak için kullanılır. Mesela, diğer birey üzerindeki etkiniz artacak olursa, o durumda pazarlık gücünüz artar. Fakat, bir anlaşmamaya varmamanın maliyeti sizin için artacak olursa, bu durumda pazarlık gücünüz azalır. Bu sezgiyi bir örnek etrafında çalıştıralım. Diyelim ki yarı zamanlı bir iş bulmak için aylardır umutsuzca çabalıyorsunuz. Yerel ekonomi zayıf şekilde seyrediyor, bu yüzden kampüsünüzün civarında kimşe işe eleman almıyor. Fakat, bir anda tamamen arzuladığı­ nız gibi bir işe ait ilan çıktı. Firma -Caribou Coffee- sadece bir kişiye ihtiyacı olduğunu duyurdu. Fakat siz başvuru yapmak için firmaya vardığınızda, kendinizi pozisyonla ilgi­ lenen 500 kişilik bir kuyruk içinde buluyorsunuz. Ön elemelerden sonra, kendinizi son 10 adaylık nihai bir havuz içinde buluyorsunuz. Yönetim sizinle tekrar mülakat yapıyor ve sizin cazip bir aday olduğunuzu görüyor, fa­ kat biliyorsunuz ki diğer dokuz adayın da eşit derece kalifiye olma ihtimali çok yüksek. Mülakatın sonuna doğru, size işi kabul etmeniz için ne kadar maaş gerektiği soruluyor. N asıl cevap vermeniz gerekir? Kendinize bu durumda kimin pazarlık gücünün olduğunu sorarak başlamalısınız. İlk olarak, Caribou Coffee üzerinde çok az bir etkiniz olduğunun farkına varıyorsunuz -bu işletme sizinle aynı derecede kalifiye gözüken ve bu yüzden sizin için tam ikame olan diğer dokuz adaydan herhangi birini işe alabilir. İkinci olarak, bir anlaşmaya varmamanın size maliyeti oldukça yüksek -aylardır bir iş bulmaya çalışıyorsunuz ve sonunda mükem­ mel bir eşleşme işte karşınızda. Fakat Caribou' nun sizinle anlaşmaya varmama maliyeti çok düşük, çünkü bu işin peşinde birçok aday mevcut. Şimdi kararını verdiniz ki bu durumda çok az pazarlık gücünüz var. Bu demek oluyor ki Caribou Coffee asgari ücret ile bir ihtimal personele tanınan sosyal haklardan çok az bir kısmını teklif edebilir. O halde, Caribou' nun insafına kalmış olduğunuz gözüktüğü için, onlara ücret taleplerinizin asgari düzeyde olduğunu söylemeye karar veriyorsunuz. Bu örnekte ne değişecek olsa size daha fazla pazarlık gücü verirdi? Varsayalım ki kasabanızda, çevre ahalisine yüzlerce i ş sunacak şekilde, yeni bir Walınart konuşlanıyor. Şimdi dışarı opsiyonlarınız (alternatifleriniz) geliştiği için pazarlık gücünüz değişti. Yeni bir potansiyel işverenin varlığı sayesinde, Caribou'dan düşük bir ücret paketini kabul etmeye daha az meyillisiniz ve ne kadar ücrete ihtiyacınız olduğu sorulduğunda, daha cesur olmanız olası, çünkü Caribou ile bir anlaşmaya ulaşmamak artık eskisi kadar ma­ liyetli değil : benzer bir işi Walmart' ta bulma ihtimaliniz ger­ çekten mevcut. Ayrıca Caribou üzerinde de daha fazla etkiye sahipsiniz, çünkü Walmart çevre ahaliden pek çok kimse işe Pazarlık gücü "kozları kimin elinde alacağı için Caribou'daki iş için rekabet eden diğer adayların tuttuğu" ile ilişkilidir. Anlaşmaya var­ sayısı azalacak. mama maliyeti daha düşük olan ve . . . Görebileceğiniz gibi, pazarlık gücü "kozlara kimin sahip ol­ duğu" ya da görüşmelerde kimin gücü olduğu ile ilişkilidir. İlk diğer kişi üzerinde daha fazla etkisi olarak anlaşmaya varmama maliyeti daha düşük olan ve ikinci olan kişi kozları elinde tutar. olarak diğer taraf üzerinde daha fazla etkisi olan kişi pazar­ lık gücüne sahiptir ve "kozları elinde tutar". Neticede, pazar­ lık gücü tarafların birbiriyle alışveriş yapıp yapmayacağını ve hangi koşullarda yapacaklarını belirlemeye yardım eder.



Pazarlık Uygulamada: Ü ltimatom Oyun u Ekonomik modellerin pazarlık durumlarında n e olacağını tahmin edip edemeyeceğini nasıl sınayabiliriz? Eğer pazarlık gücü pek olmayan bir kişi çok daha fazla pazarlık gücü olan bir kişi ile karşılaşırsa, sonuç tahmin edildiği gibi mi olur: pazarlık gücü pek olmayan kişi hiçbir şey elde edemez m i ? Bu kestirimi sınamanın bir yolu bir laboratuvar deneyi yapmaktır. Bir üniversite öğrencisi olarak, okulunun ekonomi ya da psikoloji bölümünden bir laboratuvar deneyine katılınanızı talep eden bir toplu e-posta ile işe alınmış olabilirsi­ niz. Hatta bu şu anda inceleyeceğimiz oyun için -Ültimatom Oyunu- i ç in bile olmuş olabilir. 396



Bölüm 1 7 1 ihaleler ve Pazarlık



Şekil 1 7.4 Ü ltimatom Oyunu



Teklif Veren'in Kararı



Oyun Teklif Veren'in kararı ile başlar. Teklif Veren O $ i l e 1 O $ arasında herhangi bir m i ktar teklif ede­ b i l i r, ki şekilde O $ ile 1 O $ arasında pürüzsüz bir çizgi ile temsil ediyoruz. Teklif veren bir kez bir kara r a l d ı ktan sonra (şekildeki x $), bu karar Teklif Veren'in tekl ifi olara k Cevap Veren' e i letil i r. Şimdi, Cevap Veren (x $'ı ce bine koyup Teklif Veren'e 1 O - x $ bırakarak) teklifi kabul mü edeceğine yoksa (her iki oyuncuyu O $ ile başbaşa bırakcak şekilde) teklifi red mi edeceği ne karar verir.



0,00 $ Teklif Veren'in



x



1



1 0,00 $



$'lık teklifi Cevap Veren'in Kararı



T•kllf V.ffio'lo '"'"' "'



"''"' /\ 1 0 $ -x x$



Tokl" "' "" ' ' " "''"'"'



"dd"



OS 0$



B u oyunda, deneklerin yansına (Teklif Verenler) bir miktar para verilir -diyelim, l O $­ ve hiç bir şey almayan bir kişi (Cevap Veren) ile eşleştirilirler. Oyun iki karardan ibarettir, biri Teklif Veren rolünü oynayanlar, diğeri de Cevap Veren rolunu oynayanlar tarafından yapılır. Her teklif veren 10 dolarının ne kadarını Cevap Veren'e teklif edeceğini seçer. Bu­ nun üzerine, her Cevap Veren teklifi kabul ya da red edeceğine karar verir. Kabul edilmesi teklif edilen paylaşımın yapılmasına yol açar, reddedilmesi ise oyuncuların her ikisinin de ellerine bir şey geçmeden çekip gitmesine sebep olur. Şekil 1 7.4 oyunu göstermektedir. B ir Teklif Veren olsaydınız, ne kadar teklif etmeye karar verirdiniz? Bölüm 1 7 'de açık­ landığı üzere, bu yaygın biçimli bir oyundur ve nasıl oynayacağını belirlemek için geriye dönük çıkarım kullanabilirsiniz. Yani, nasıl oynamanız gerektiğini bulmak için Cevap Veren' in optimal eylemlerinden geriye doğru gidebilirsiniz. Öyleyse Şeki 1 7 .4'teki oyun ağacının son düğümünden başlayalım ve ikinci hamleyi yapan Teklif Veren' i düşünelim. Farzedelim ki 1 0 sentlik bir teklif alsın. Hayır derse, eline O geçecek ve evet derse eline 10 sent gececek. Daha çok parayı daha az paraya tercih et­ tiği varsayımı altında, teklifi kabul etmek en iyi yararı sağlayacak. Göreceğiniz üzere, bu akıl yürütme herhangi bir pozitif teklife uygulanabilir, o halde Teklif Veren' in önereceği herhangi bir miktan Cevap Veren' in kabul etmesi muhtemeldir. Geriye dönük çıkarım ile anlıyorsunuz ki Cevap Veren herhangi bir pozitif teklifi kabul edecektir ve şu sonuca ulaşıyorsunuz ki optimal teklifiniz mümkün olan en düşük miktardır -diyelim ki bir sent. O halde Ültimatom Oyunu' ndaki denge basit bir biçim alıyor: Teklif Veren Cevap Veren' e mümkün olan en düşük miktarı önerir ve Cevap Veren teklifi kabul eder. Bölüm 1 3 ' te tar­ tıştığımız gibi, bu oyun bu yüzden ilk hamle yapanın üstünlüğüne sahiptir. Bu denge size Cevap Veren açısından kötü bir anlaşma olarak gözükebilir. Cevap Veren olarak pazarlık gücünüz bulunmamaktadır: bütün kozları Teklif Veren elinde tutmaktadır. Fakat yine de durum size çok doğru gözükmemektedİr -Teklif Veren' in önerisini reddet­ menizin maliyeti sizin için bir sent ise, önerilen bölüşüm adaletli değilken neden reddet­ meyesiniz ki? Aslında, deneysel kanıtlar göstermektedir ki böyle düşük teklifler çoğu zaman reddedil­ mektedir. Öyle ki, Teklif Verenler düşük tekliflerinin kabul görmeyeceğini anlamış görü­ nüyorlar, bu yüzden çok nadiren sadece tek sentlik kıyınetsiz bir teklifte bulunurlar. Bunun yerine, reddedilmekten (ve hiçbir şey elde edememekten) ne kadar korktuklanna bağlı ola­ rak optimal tekliflerini belirlerler. Öyleyse bu sonuç pazarlık modelinin reddedilmesi anlamına mı geliyor? Hayır. B ize sa­ dece paranın ötesinde -adaletlilik gibi- bir şeyin de kişiler için önemli olduğunu söylüyor. Adaletiilik tartışmasına ve diğer sosyal tercihlere Bölüm l 8'de döneceğiz. Pazarlık modeli için daha çok önem arz eden iki şey çok geniş bir deneysel verisetinden elde edilen şu iki gözlemdir: Birincisi, Ültimatrom Oyunu' nda, ilk hamle yapanın üstünlü­ ğünü elinde tuttukları için Cevap Verenler' den daha fazla pazarlık gücüne sahip olan, Teklif Verenler pazarlık işe yaradığında (Cevap Verenler tekliflerini kabul ettiklerinde) genelde



Bölüm 1 7.2 1 P aza rl ı k



3 97



1 0 doların yarısından (5 $) daha fazla bir miktarla ayrılıyorlar. Tüm dünya üzerinde gerçek­ leştirilmiş oyunlarda, Teklif Verenler genelde 6 dolar ya da o civarda bir miktarla oyunu bitiriyorlar, ki bu da daha yüksek pazarlık gücüne sahip olan kişinin daha fazla getiri ile ayrıldığını gösteren bir kanıttır. İkinci olarak, pazarlıkta hangi oyuncunun "kozları elinde tuttuğunu", bilgi önemli şe­ kilde belirleyebilir. Örneğin, Ültimatom Oyunu'nun bir varyasyonunda Teklif Veren ne kadar paranın bölüşüleceğini tam olarak bilmekte iken, bunu Cevap Veren bilmemektedir. Teklif verenin daha fazla bilgi sahibi olduğu ve bu yüzden "kozları elinde tuttuğu" bu du­ rumlarda deneyler ne göstermektedir? Teklif Veren'in kazancı 1 0 doların tamamına daha yakındır. Pratikte, pazarlık gücünü ilk hamle eden olmanın dışında pek çok başka faktör belir­ ler. B azı bireyler sağlam bir pazarlıkçı olarak bir üne sahiptir ve bu doğal olarak onların pazarlık gücünü artırır. Örneğin, Cevap Veren'in 8 dolardan daha düşük herhangi bir şeyi asla kabul etmeme konusunda bir ünü olduğunu biliyorsanız, pazarlık etmekten vaz geçip kendinize tam 2 dolar ayırıp ona istediği 8 doları teklif edebilirsiniz. Diğer durumlarda, bahis konusu malı ne kadar istediğiniz pazarlık gücünüzü belirleyecektir. Mesela, bir kul­ lanılmış araba satıcısıyla pazarlık ediyorsanız ve sizin bu arabaya yarın sabah başlayacak ve ülkeyi baştan başa dolaşacak bir seyahat için acilen ihtiyacınız olduğunuzu biliyorsa, fazla pazarlık gücünüz olmayacaktır. Size yüksek bir fiyat yansıtabilir, çünkü talebinizin fiyata göre esnek olmadığını biliyordur. Öte yandan, eğer sizin zaten etrafı araştırıp başka iyi fiyatlar da bulduğunuzu ve arabaya acilen ihtiyacınız olmadığını biliyorsa, bu sizin pazarlık gücünüzü aıtıracak ve fiyata göre esnek olduğunuz için satıcıyı size iyi bir teklif vermeye yöneltecektir.



Pazarlık ve Coase Teoremi Pazarlığın başka bir ilginç uygulaması bizi önceki bir bölümün öğretileriyle tekrar buluştu­ ruyor. Coase Teorerni' ni Bölüm 9 'dan hatırlıyor olabilirsiniz. Bu kuram belli varsayımlar tutacak olursa iki bireyin etkin bir sonuca ulaşacak şekilde her zaman pazarlık edebilece­ ğini söylemektedir. Bu kuram nerelere uygulanabilir? Bölüm 9 'da göz attığımız (dışsallık:lar problemini çözmek için ortaya çıkmış) durumlara ilave olarak, Coase Teorerni hukuk alanında özel bir öneme sahiptir. B oşanma hukuku böyle bir alandır. B azı ülkelerde ve ABD'de Missisippi ve Tenessee gibi bazı eyalerlerde evlilikte her iki eşin rızası yok iken (şayet kusura dayalı boşanma için yeterli zemin mevcut değilse) bo­ şanma yasal değil iken, California ve Virginia gibi diğer eyaJetlerde kişiler eşlerinin hoşuna gitsin ya da gitmesin boşanma hakkına sahiptir. Birinci durumu "boşanmak için iki kişi la­ zım" ve ikinci durumu "boşanmak için sadece bir kişi lazım" olarak adlandıracağız. Şimdi şu soruyu düşünün: Bir eyalette, "boşanmak için iki kişi lazım" durumundan "boşanmak için sadece bir kişi lazım" durumuna geçmeye yönelik -ve etkisi itibarıyla boşanmayı daha kolay hale getirecek- bir değişiklik boşanma oranlarını artırır mı? Coase Teoremi ' nden cevabın hayır olması gerektiği ortaya çıkar. Nedenini görmek için, bir evlilik düşünün ki eşierden biri (Adam) boşanmak isterken, diğeri (Barb) istemesin. Elbette, evlilikteki mutluluk pek para ile ölçülemez. Fakat, boşanabilmek için (Adam'ın durumu) ve bir boşanmayı önleye­ bilmek için (Barb'ın durumu) ne kadarlık bir feragatta bulunacaklarını düşünerek, Adam ve B arb ' in duygularının kuvvetine ve evlilikten ala­ cakları mutluluğa, parasal bir değer atayabiliriz. Varsayalım bu Adam için 5 .000 dolar ve B arb için 1 0.000 dolar olsun. İlk olarak Adam ve B arb' in daha az katı olan "boşanmak için sa­ dece bir kişi lazım" kanunlarının yürürlükte olduğu bir eyalette ikamet ettiği durumu düşünelim. B urada, boşanmayı başlatmak için sadece tek kişi gerekmektedir, bundan dolayı boşanmayı isteyen eş (Adam) kanuni olarak karar vericidir ve evlilik haklarını elinde tutar. Bu yüzden, bu ka­ nunlar altında pazarlık gücünün dağılımı Adam ' ı kayırmaktadır. Fakat, hatırlarsanız Baı·b evliliğe, Adam'ın boşanmaya verdiği değerden daha fazla değer vermektedir. O halde Coase Teorerni ' ne göre, boşanmanın gerçekleşmesini önlemek için Barb 'ın Adam ' a ödemede bulunmasını beklemeliyiz. Daha açık olarak, Barb (Adam'ın boşanmaya verdiği Ekonomi herşeyi kapsar; boşan mayı bile. 398



Bölüm 1 7 1 i haleler ve Pazarl ı k



Şekil 1 7 . 5 Coase Teoremi Uygulamada



-



Coase Teore m i ' n in varsayım­ ları tutmakta ve Barb evliliğe Adam'ın boşanmaya verdiği d eğerden daha fazla değer ver­ mekte iken, iki kanun grubunun herhangi bir tanesi altında bo­ şan ma gerçekleşmez.



Durum



Çıktı



Boşanma eşierin her ikisinin rızasını gerektirir



Boşanmaya 5.000 dolar değer veren eş (Adam), evliliğe 1 0 .000 dolar değer veren eşine (Barb) boşanmak için yeterli miktarda ödeme yapmaya istekli değildir. Sonuç: Boşanma olmaz.



Boşanma eşierin birinin rızasını gerektirir



Evliliğe 1 0.000 dolar değer veren eş (Barb), boşanmaya 5.000 dolar değer veren eşine (Adam) 5.000 dolardan büyük ve 1 0 .000 dolardan küçük bir miktar öder.



ll



Sonuç: Boşanma olmaz.



değer olan) 5 .000 dolar ile (Barb ' in evli kalmak için vereceği azami değer olan) 1 0.000 do­ lar arasında bir ödemede bulunarak Adam'ın boşanmayı başlatmasını önleyecektir. Elbette, gerçekte, bu ödeme gerçek bir paranın el değiştirmesi şeklinde gerçekleşmeyebilir. Olabilir ki Adam daha az ev işi yapabilir ya da çiftin bankadaki parasının nasıl harcanacağını tek başına belirleyebilir. Önemli olan şudur ki Barb'den Adam ' a belli miktarda bir transfer ile evlilik kurtan labilir. Ve kayda değer şekilde, böyle bir anlaşma ile hem Adam hem de Barb daha iyi duruma gelir -Adam boşanmanın 5 .000 dolarlık değerinden daha yüksek bir transfer alır ve B arb evliliğini 1 0.000 dolardan daha az bir miktar ile hayatta tutar. Peki bir "boşanmak için iki kişi lazım" eyaletinde durum ne olur? Cevap yine 'bo­ şanma olmaz' olur. Bu durumda, B arb kanuni olarak kararı belirleyicidir ve evlilik hakla­ rını elinde tutar ve bu yüzden daha fazla pazarlık gücüne sahiptir. Mevcut haliyle, Adam' ın boşanmaya verdiği değer Barb' İn evliliğe verdiği değere kıyasla düşüktür. B ir boşanma gerçekleştirmek için, Adam B arb ' e (anlaşma yapması için) 1 0.000 dolardan daha fazla bir miktarda (mesela, nafaka teklif ederek) tazminat ödemelidir. Adam boşanmaya sadece 5 .000 dolar değer veriyor iken, boşanma bu durumda da asla gerçekleşmez. Bu yüzden, görüyoruz ki hukuk kimin yanında yer alırsa alsın boşanma konusundaki karar değişmez. Önemli bir husus olarak, kaydedilmesi gerekir ki kanuni olarak kararı belirleyici eşin kim­ liği kanuna bağlı olarak değişirken, nihai sonucu belirleyen her zaman ekonomik olarak üs­ tünlüğe sahip olan eştir -yani evlilik ya da boşanmaya daha fazla değer veren eştir, ki bu da pazarlıkta "kozları elinde tutma"nın ne anlama geldiğinin arkasında daha derin bir önsezi olduğunu göstermektedir. Ayrıca belirtmemiz gerekir ki, B arb' in değerinin Adam' ınkinden ne kadar daha büyük olduğunun hiçbir noktada kıymeti olmadı -eğer 1 0.000 doları 5 .001 dolar olarak değiştirirsek de bu örnek yine aynı şekilde çalışır.



� l{anıta Dayalı Ekonomi ,



Soru: H a n e h a l k ı n ı n p a ras ı n ı n as ı l h a rcaya ca ğ ı n ı kim b e l i rl e r? • •



U



niversite sonrası hayatınızın nasıl gelişeceğirıi hiç merak ediyor musunuz? Belki yüksek ücretli bir iş bulacaksınızız, evleneceksirıiz ve üç çocuğunuz olacak. Ya da belki yüksek ücretli bir işi olan bir eşiniz ile üç çocuğunuz olacak. Belki bu dururnlar sizin için tamamen aynı -kendi kendirrize "Bizim olduğu sürece, parayı kirnin kazandığı kirnin umurunda?" diyor olabilirsirıiz. Bu düşünce dolaylı olarak ekonornistlerin "bütünleşik model" dediği bir şeyi varsayar: eşierden birinin cebindeki bir dolar diğe­ rinin cebindeki bir dolar ile tamamen aynıdır. Tüketim açısından bu, ailenin mutluluğunu tüm ailenin gelir, servet ve zamanını aynı havuza koyan bir bütçe kısıtı altında en i yilediği anlarruna gelir. Bu model gerçekliğin doğru bir betirnlemesi midir? Mesela, bütünleşik bir modelde hanehalkındaki koca piyangodan 500 dolar kazanrnışsa hanehalkının satın alacağı tüm mal ve hizmetler bunun yerine karısı piyangoyu kazanmış olsa satın alacakları ile aynı olurdu. Bölüm 1 7.2 1 Pazarl ı k



399



l{anıta Dayalı Ekonomi (Devamı) Bunun yerine, hanehalkı kararlannın bir pazarlık oyunu ile belirlendiğini düşünecek



H a nehalkının bütünleşik bir modeli, bir ailenin mutluluğunu tüm ailenin gelir, servet ve zamanını aynı havuza koyan bir bütçe kısıtı altında en iyilediğini varsaya r.



olursak, sonuçlar nasıl değişirdi? Pazarlık gücünün altında yatan iki önemli özellik hatır­ layacağınız gibi anlaşmaya varamamanın maliyeti ile taraflardan birinin diğeri üzerindeki etkisidir. İlk özellik açısından, düşük gelirli bir kocanın eğer yüksek gelirli kansı kendisini boşamaya karar verirse kaybedeceği çok şey olabilir -ki çift kazandıklannı nasıl haryacak­ lan konusunda anlaşarnazsa bu sonuç ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, kocaya beklenme­ dik bir talih kuşu konarsa, birden pazarlık gücünün çok ciddi şekilde arttığına şahit olabilir. Sonuç olarak, kocanın talihli kazancından sonra, hanehalkındaki harcamanın kocanın ter­ cihleriyle daha fazla uyumlu olmasını beklerdik. Ekonomistler İngilitere'deki bir istisnai doğal deneyden elde edilen verileri analiz ederek pazarlık gücü hipotezini araştırmışlardır. İngiltere, 1 970'lerin sonlannda kapsamlı çocuk yardımlan prograrnının yapısını değiştirdi.6 Değişiklikten önce, çocuk yardımı dolarlarını hanahalkındaki erkekler atmaktaydı. Değişiklikten sonra, gelirin alınması anne-babalı aile­ lerde babadan anneye geçti. Yazarların değişiklikten sonra ne bulduklannı tahmin ediyorsunuz? Yazarlar, vergi ka­ nunu öncesi ve sonrası hanahalkı harcamasını mukayese ettiler ve değişiklikten sonra kadın ve çocuk elbiseterindeki harcamalarda, erkek elbilselerine kıyasla, dramatik bir artış buldu­ lar. Bu harcama kalemlerinin kadın tercihleri odaklı olduğu yaygın şekilde bilinmektedir. O halde pazarlık gücü kaydığında, hanehalkının tüketim kalıplan da kayrnıştı. İlgili bir çalışma benzer fakat çok daha fazla sonuçlan olan ilişkiler bulmuştur. Ekono­ mist Nancy Qian, Çin'de çay ve meyvelerin fiyatlan değiştiğinde ölüm oranlarının ve eği­ tim kalıplannın nasıl değiştiğini araştırdı.7 Başkan Mao'nun ölümünün ardından reforme edilmeye başlayan katı merkezi planlama kururnlarındaki değişiklikler, Çin'de genel olarak kadınlar tarafından üretilen çayın fiyatında ciddi bir artış meydana getirmişti. Bu değişik­ likler ayrıca genellikle erkek işgücüne dayanan meyve ürünlerinin fiyatını da değiştiıınişti. Bu değişiklikler Qian ' a pazarlık gücününün rolünü sınamak için kullanabileceği bilgiler sağlamaktaydı. İlginç şekilde, yerel bölgede hangi malın daha ciddi bir fiyat değişikliği yaşadığına bağlı olarak, çalışma kapsamına giren hanahalklarındaki çocuklar oldukça farklı sonuçlarla kar­ şılaşınıştı. Örneğin, Qian çayın değerindeki bir artışın kadın yaşam oranlannı iyileştirdiğini buldu -ki bu sonuç çayın fiyatı arttıktan sonra kız çocuklannın daha uzun yaşama ihtimalle­ rinin daha fazla olduğu anlamına gelmektedir. Dahası, çaydaki fiyat artışlan hem erkek hem de kız çocuklannın eğitime katılırnlannı 0,2 yıl civarinda etkilemekteydi (pek çok ülkede kadıniann çocuklannın eğitimine verdiği değer erkeklerin çocuklannın eğitimine verdiği değerden daha yüksektir). Alternatif olarak, (meyve ürünleriniri değerindeki artış yoluyla) erkek gelirlerini aynı miktarda artırmanın erkek çocuklannın eğitime katılımlannda bir et­ kisi olmazken kız çocuklann eğitime katılırnlarını gerçekte azaltınıştı. Olası açıklama şudur ki kadınlar çocuklannın sağlığı ve eğitimi hakkında kocalanndan çok daha fazla endişe ederler ve daha fazla kazandıklannda bu çıktılan iyileştirmek için daha fazla harcayabilirler. Bu çalışmalann her ikisi de pazarlık modelindeki güç hakkında ampirik kanıt sunmak­ tadır. Burada alınacak ders şudur ki hanehalkının satın alma karan gibi, önemli olmasını en az bekleyeceğiniz durumlarda bile, pazarlık gücü kavramının hep farkında olmalısınız !



Soru



Cevap



Veri



Uyarı



Hanehalkın ı n parasını nasıl harcayacağını kim belirler?



En büyük pazarl ı k gücüne sahip olan kişi belirler; pa­ zarlık gücünün önemli bir bel irleyicisi kimin en çok para kazandığıdır.



ingiltere'de ve Çin'de eş­ lerin görecel i gelirlerindeki değişimi kul la nan doğal deneyler.



Diğer faktörler de önemlidir ve her birinin görece ağırl ı k­ landırması cevaplanmamış bir ampirik sorudur.



400



Bölüm 1 7 1 ihaleler ve Pazarlık



cı3



BIRAKALlM VERiLER KONUŞS U N



Cinsiyet Ora n ları d a Pazarl ı k G ü cü n ü Değiştirir Yukarıda ilave gelir v e elverişli fiyat değişikliklerinden kadın pa­ zarl ık gücünün nasıl ortaya çıkacağını tartıştık. Kadın pazarlık gücünü artırmanın başka bir potansiyel kanalı cinsiyet oranıdır -bir nüfus içerisinde erkeklerin kadınlara oranıdır. Sezgi şudur ki cinsiyet oranı artarken kadınlar görece daha kıt olmaya başlar ve bu yüzden daha fazla pazarlık gücüne sahip olur. Bu il işkiyi ampirik olarak kurm a k içi n , John List ve iki mesl ektaşı Çin'de az ve çok oranda etn i k azı n l ığa sahip h a n a h a l kları ile an ket yaptı lar 8 Cinsiyet oranları Çin'de azı n l ıklar arasında değişiklik gös­ termektedir, çünkü aileleri tek çocuğa kıstiayan tek çocuk politikası Çin 'deki etnik azınlı klara çok sıkı şekilde uygulan­ mam ıştır. Tek çocuk politikası, uygulandığında, çok daha fazla bozulmuş bir cinsiyet oranı yaratır. Bu sebeple, diğer herşey sabit olarak a l ı ndığında, cinsiyet ora n ı n ı n düşük oranda etnik azı n l ı k içeren bölgelerde yüksek oranda etnik azı n l ı k içeren bölgelerdekinden daha yüksek olması olasıdır. Bu bölgeleri belirleyerek, List ve meslektaşları hane­ halklarını rassal şekilde üç kısımlı bir ankete tabii tuttu. i l k



olarak tüm üyelerden hanehalkı içindeki önemleri hakkında subjektif kanaatlerini yazmaları istendi. ikinci bileşen, ha­ nahalkı nda mali meseleleri kimin hal lettiğini (ki bu paza rl ık gücünün objektif bir ölçütüdür) sordu. Son olarak, araştır­ macı lar tüm kişileri kendi hanahalkı ile Çin'deki bir hayır ku­ rumu arasında para bölüştürdükleri bir deneye tabii tuttular. Bu son bileşen için, her kişi (gizli) bölüşüm kararını vermek üzere 1 00 yuan a l d ı . Sonra, egzersiz tüm hanehalkı n ın kol­ lektif kararı olacak şekilde tekrar edildi. Araştırmacı ların sonuçları göstermektedir ki cinsiyet oranları n ı n daha yüksek olduğu bölgelerde, kad ı n pazarl ık gücü daha yüksektir, yani kadınlar karar verme gücüne sa­ hibi oldukları n ı daha fazla rapor etmişlerdir, hanehalkının mali meselelerini halletmeleri daha fazla olasıdır ve kol lek­ tif paylaşım seçimleri ile kendi özel seçimlerinin eşleşmesi yine daha fazla olasıdır. Bu kan ıt daha önce tartıştığımız işgücü piyasa larından gelen verileri bütün lemektedir ve hanahalkı nda ne olduğunu an lamak için ekonomi bilimini kul lanmanın önemini göstermektedir.



Özet O Pek çok durumda alıcılarla satıcılar arasındaki etkileşimin alışverişi yapılan malın fiyatını belirlemede bir rolü vardır. Bu sebeple, ihaleler ve ikili pazarlık



konularını çalışmak kaynakların nasıl dağıtıldığına dair anlayışırnızı genişletir.



O Dört genel ihale türü mevcuttur: İngiliz, Bollandalı ihaleleri ve kapalı zarf



birinci ve ikinci fiyat ihaleleri. Her ne kadar bu ihaleler çok farklı şekilde işie­



rnekte ve eniyileyici davranışlar bunlar arasında ciddi şekilde değişiklik göster­ mekte ise de, belli varsayımlar altında sebep oldukları sonuçlar dikkat çekici ben­ zerlikler içerir. Bilhassa, bu ihale formatlarının tümü için, en yüksek değerlemeye sahip alıcı ihale edilen malı kazanır ve satıcının beklenen getirisi aynıdır.



O Bir bireyin pazarlık gücü



-pazarlıkta kimin "kozları elinde tuttuğu"­



alışverişin olup olmayacağını ve hangi fiyatta olacağını belirlemede kritiktir.



O Coase Teoremi ' nin uygulandığı durumlarda, pazarlık gücünün dağılımı



etkin bir sonuca ulaşılıp ulaşılmayacağını etklilemez, fakat bu sonuçla ilgili kazançlann nasıl bölüşüleceğini belirler.



Anahtar Terimler ihale



s.



Bollandalı ihalesi



385



açık sesli ihale



s.



387 kapalı zarf ihalesi s. 387 İngiliz ihalesi s. 387



s.



pazarlık gücü



389



kapalı zarf birinci fiyat ihalesi kapalı zarf ikinci fiyat ihalesi gelir eşdeğerlik kuramı



s.



s.



s.



391 391



s.



396 s. 399



bütünleşik model



393



Sorular 1. İlıaleler fiyatın keşfedilmesine nasıl yardımcı olur?



3. Bir İngiliz ihalesi nedir?



2. Bir açık sesli ihale ile bir kapalı zarf ihalesi arasındaki



4. Bir İngiliz ihalesindeki bir katılımcı için baskın strateji



fark nedir?



nedir?



Sorular



401



S. Bir ihalede pusu atışı ne anlama gelir? Bir ihaleyi kazan-



mak için pusu atışı yapmak size mantıklı geliyor mu? 6. Bir Bollandalı ihalesi nedir? 7.



9. B ir ingiliz ihalesi ile bir Bollandalı ihalesi arasındaki benzerlikler nelerdir?



10. Hasılat eşdeğerlik kuramı ne söylemektedir?



Riske duyarsızlık ne anlama gelir?



8. Bir bozuk paranın havaya atılmasının sonucuna bağlı bir bahis varsayalım -eğer paranın yazı yüzü gelirse, 25 dolar alacaksınız ve tura yüzü gelirse 25 dolar kaybedeceksi­ niz. Bu balıisi kabul etmişseniz, bu sizin riskten kaçınan, riske duyarsız ya da ıisk seven olduğunuz anlamına gelir mi?



ll.



Pazarlık gücü ne anlama gelir? B ir bireyin pazarlık gü­ cünü belirleyen iki faktör nelerdir?



12. Ültimatom Oyunu nasıl işler? Ültimatom Oyunu' nun so­ nuçları hakkında deneysel kanıtlar ne gösteımektedir? 13. Coase Teoremi'nin uygulandığı durumlarda neden pazarlık gücünün etkin sonuca erişilip erişilmeyeceğini etkilemedi­ ğini, fakat kazançların dağılımını etkilediğini açıklayıruz.



Pro blemler 1. Bir emlak kontratındaki bir artış hükmü, satıcı birden çok teklif alırsa bir muhtemel alıcının ev için ne kadar teklif vereceğini belirler. B ir artış hükmü tipik olarak üç öğe içerir: •











Alıcının ilk teklifi B u teklifin başka herhangi bir rakip teklif geldiğinde na kadar artacağı Satıcıya birden çok teklif geldiğinde alıcının teklif edeceği azaıni miktar



O halde, bir artış hükmü mesela bir alıcının bir ev için 200.000 dolar teklif vermekte olduğunu ve alıcının azami 250.000 dolara kadar diğer tekliflerden 1 .000 dolar daha fazla teklif vereceğini söylüyor olabilir. Varsayalım ki satışa konmuş bir ev için 300.000 dolara kadar ödemeye isteklisiniz. Kontrata bir artış hükmü ek­ lemeye karar veriyorsunuz. Eğer satıcı birden çok tek­ lif alırsa ödeyeceğinize dair kontrata yazınanız gereken azami miktar nedir?



2. Aşağıdaki tablo beş katılımcının bir ihale evi tarafından iha­ leye verilen bir sanat eseri parçası için ödeme istekliliklerini göstermektedir. Katılımcı



Ödeme İ stekliliği



John



1 0,000 $



James



20,000 $



Tim



30,000 $



Ryan



35 ,000 $



Alex



40,000 $



a. Bunun bir İngiliz ihalesi olduğunu varsayarsak, her oyuncunun optimal teklif verme stratejisi nedir? b. Bunun bir azalan Bollandalı ihalesi olduğunu ve tüm katılmcıların riske duyarsız olduklarını varsayınız. Teklif süreci 50.000 dolar ile başlıyor ve her dakika 1 dolar azalıyor. Her katılımcı kendi değerlemesini bili­ yor, ancak diğer değerlemeleri bilmiyor. Her oyuncu­ nun optimal teklif verme stratejisi nedir? 3. Bostan'daki orijinal Filene's Hasement (Mağazası) ken­ dine has bir fiyatlama sistemine sahiptir. Mağazadaki her bir mal fiyatı ve malın ilk satışa konduğu tarihi gösteren bir etikete sahiptir. Oniki gün geçtiğinde, eğer mal satıl­ mamışsa, fiyat yüzde 25 düşürülür. 6 satış günü sonra ise, 402



Bölüm 17 1 i haleler ve Pazarlık



fiyat yüzde 50 kesintiye uğrar ve ilave bir 6 günün ar­ dından mal orijinal fiyatın yüzde 7 5 ' inden satışa sunulur. 6 gün daha geçtikten sonra, mal satılmamı şsa bir hayır kurumuna bağışlanır.



a. Filene'nin planı bu bölümde incelediğimiz ihaleler­ den herhangi birine benziyor mu? b. Varsayalım ki Filene's Hasement ile aynı fiyatlama sis­ temini kullanan bir mağazada görmüş olduğunuz bir kaban ile ilgileniyorsunuz. ("Basement" 20 1 1 'de ka­ pandı. ) Başlangıç fiyatı 200 dolardır. Siz en fazla 1 50 dolar kadar ödemeye isteklisiniz. Kabanı fiyatı 1 50 dolara düştüğünde almak optimal olur muydu? 6 gün beklemek ve fiyatı 1 00 dolara düştüğünde kabanı al­ maya çalışmak optimal olur muydu? 1 2 gün beklemek ve fiyatı 50 dolara düştüğünde kabanı almaya çalışmak optimal olur muydu? 4. Bir kasaba yeni bir köprü yapmak istiyor. İnşaat firmaları kapalı zarflar teslim edecekler. Kasaba kontratı en düşük teklifi veren firma ile yapacak ve firmaya en düşük ikinci teklif miktarım ödeyecek , yani kasaba bir ikinci-fiyat te­ daıik ihalesi yürütecek. O halde, mesela Firma A 8 milyon dolaı·, Firma B 9 milyon dolar ve Firma C 1 0 milyon dolaı· teklif verirse, şehir kontı·atı (en düşük teklifi vermiş olan) Firma A'ya verecek ve Fiıma A (en düşük ikinci teklif olan) 9 milyon doları ödeyecek. Vaı·sayınız ki fıımanız en az 9 milyon dolar karşılığında köprüyü inşa etmek istiyor. a. 9 milyon dolaı· teklif veımenin 9 milyon doların altında bir miktar -diyelim ki 7 milyon dolar- teklif vermekten daha iyi bir strateji olduğunu gösteriniz. b. 9 milyon dolar teklif vermenin 9 milyon dolaım üstünde bir ıniktaı· -diyelim ki l l ınilyon dolaı·- teklif vermekten daha iyi bir strateji olduğunu gösteriniz. S. ABD Hazine senetleıi iskonto ile satılıyor. Bir alıcı mesela



iki sene içinde vadesi gelecek 1 .000 dolaı·lık bir senet için 950 dolar teklif edebiliı·, çünkü (Bölüm l S ' in açıkladığı gibi) gelecekte ele geçecek para bugün ele geçecek para kadaı· de­ ğerli değildir. 1 992 Eylül ünde, ABD Hazinesi tüm kazanan katılımcıların ayru fiyatı ödediği tek-fiyat ihalesi kullanarak iki yıllık ve beş yıllık Hazine senetleri satmaya başladı. Eylül 1 992'den önce, Hazine gayn menkul satışları için bir farklı­ laşan-fiyat ihalesi kullandı. Takip eden basit örnek iki ihale tipi arasındaki farkı gösteımektedir. A ve B isimli katılım­ cıların her biri iki yıllık 1 .000 dolar değerindeki Hazine se­ netleıi için teklif vermektedir. Katılıınci A 950 dolarlık teklif vermekte, Katılımcı B ise 925 dolarlık teklif vermektedir.



Varsayınız ki Hazine her iki teklifi de kabul etmektedir. Bir tek-fiyat ihalesinde A ve B nin her ikisi de 92S dolar öder, bir farklılaşan-fiyat ihalesinde A 9SO dolar öder ve B 92S dolar öder. Varsayınız ki iki-yıllık Hazine bonolan için 9SO dolara kadar ödemeye isteklisiniz. a.



Farklılaşan-fiyat ihalesinin bir ikinci fiyat kapalı zarf ihalesine benzediğini gösteriniz.



a.



b. Şimdi kanunun değiştiğini varsayalım, öyle ki Smith ailesi artık temiz su kullanma hakkına sahip. Johnson ve Smith ailesi pazarlık görüşmeleri yapabilse bile Johnson'un kirliliği araradan kaldıracağım gösteriniz. Smith ailesi şimdi kısım (a) dakinden daha iyi du­ rumda mıdır?



b. Eğer Hazine bir farklılaşan-fiyat ihalesi kullanıyorsa, c.



9SO dolar teklif vermeli misiniz? Eğer Hazine bir tek-fiyat ihalesi kullanıyorsa, 9SO do­ lar teklif vermeli misiniz?



6. İki katılımcılı bir dolar ihalesi düşününüz. Her katı lımcı



7.



her seferinde S sent ya da S sentin katlarını teklif ede­ bilınektedir. Dolar en yüksek teklifi veren katılımcıya gidecek fakat en yüksek ikinci teklif verenin de teklifini illaleeiye ödemesi gerekecektir. İlıale kimse daha yüksek bir teklif vermediğinde ya da teklifler 2 dolara ulaştığında, artık hangisi daha önce ortaya çıkarsa, sona erecektir. Ka­ tılımcılardan bir tanesinin bir dolarlık bir teklif için nasıl bir dolardan daha fazla ödeyebileceğini açıklayınız. Bu oyundaki Nash dengesini bulabilir misiniz?



Kulüp sahipleıi ve oyunculan birliği yaklaşan hokey se­ zonu içirı bir kontı·at üzeıinde görüşmektedir. Ekim'de, kulüp sahipleri birliğe bir teklif yapacaklar. Anlaşmaya va­ rırlarsa. SO dolarlık hasılatı paylaşacaklar. O halde, mesela kulüp sahipleri oyunculara Ekim'de 10 dolar teklif eder ve oyuncular kabul ederse, bu durumda oyuncular 1 O do­ lar alacak ve kulüp sahipleri kalan 40 dolan ellerinde tu­ tacaklar. Oyuncular teklifi reddederse, bu durumda greve gidecekler ve görüşmeler Kasım'da tekrar başlayacak. Kasım'da oyuncular kulüp sahipleıine bir teklif yapacak. Anlaşmaya vanrlarsa, tam 20 dolarlık bir hasılatı (ki grev­ den dolayı hasılat düştü) paylaşacaklar. Bu yüzden, mesela oyuncular kulüp sahiplerine Kasım'da 10 dolar öneruse ve kulüp sahipleri kabul ederse, bu durumda kulüp sahipleri 1 0 dolan alacak ve oyuncular kalan 1 0 dolan ellerinde tuta­ caklar. Kulüp sahipleri Kasım teklifini reddederse, o zaman sezonun geri kalanı için grev devam edecek ve hem oyun­ cular hem de kulüp sahipleıi sıfır dolar elde edecekler.. a.



karımı kullanınız. Basitlik açısından, birisi bir teklifi kabul etmek ve reddetmek arasında kayıtsız ise teklifi kabul edeceğini varsayınız.



8. Bir annenin lO yaşındaki oğluna Noel'de 1 00 dolar ver­



diğini varsayınız. Anne, ondan bu miktarı küçük kızkar­ deşi ile paylaşmasını istemektedir. Kızkardeşine O dolar ve 1 00 dolar arasında herhangi bir miktan önerebilir, fa­ kat kızkardeş onun önerdiğini kabul etmezse, ikisinin de eline herhangi bir şey geçmeyecek. a.



10. Ronald Coase pazarlığı anlatmak için bir çiftçi i le demir­ yolu raylan örneğini kullanmıştı. Çiftlik arazisi yakınında raylardan geçen trenterin kıvılcımlan tarlalarda yangın çıkarmaktaydı. Bunu önlemek için, demiryolu şirketleri ya tarlaların yakınlanndaki raylarda tren işletimine son verecekler ya da bu raylaı·a bir kıvılcım yakalıyıcı monte etmek için bir maliyet üstleneceklerdi. Varsayalım ki bir yangını önlemenin maliyeti demiryolu şirketi için 20.000 dolara eşitti ve taı·lasında bir yangın olmamasının değeri çiftçi için 1 0.000 dolaı· değerindeydi. Kanunun trenyolla­ rının tarlalara kıvılcım sıçratamayacağına hükınettiği bir durumu düşününüz. Sonuç ne olurdu?



11. Ortam ısıtıcılan tehlikelidir. ABD Tüketici Ürünleri Gü­ venlik Komisyonu her yıl 300'den fazla ölümle sonuçla­ nan 2S.OOO'den fazla konut yangının ortam ısıtıcılarının kullanılması ile ilgili olduğunu tahmin etmektedir. Bu soru Coase Teoremi ve bu kazalardaki sorumluluğun ta­ yini hakkında düşünmenizi istemektedir. Varsayalım ki bir şirket 22S dolara tamamen güvenli bir ortam ısıtıcısı ya da 200 dolara standart bir ortam ısıtıcı üretebilir. İlave olarak varsayınız ki bir ortam ısıtıcısı satın alan bir tüke­ tici 27S dolarlık yarar elde edecek. Eğer geleneksel bir ortam ısıtıcısı satın alırsa, (ortalamada) 60 dolaı·lık zarara maruz kalacak, fakat güvenli bir model satın alırsa her­ hangi bir zararta karşılaşmayacak. a.



Bu tip bir oyun ne ol arak adlandırılır?



b. Bu oyunda hangi strateji kümeleri Nash dengesine yol açacaktır?



9. Johnson Stee1 Company (Johnson Çelik Şirketi) çelik ya­



parken su kirWiğine sebep oluyor. Şirket bu kirliliği 700 do­ larlık bir maliyetle ortadan kaldırabilir. Smith ailesi nehiıin aşağı kıyısında oturuyor. Johnson'un yarattığı su kirliliğin­ den 1 .000 dolarlık bir zarara uğıuyor. İşlem maliyetlerinin sıfır olduğunu varsayınız.



Etkinliğin fırınanın güvenli ortam ısıtıcılan üretme­ sini gerektirdiğini gösteriniz.



b. Varsayınız ki kanun firmanın ortam ısıtıcısı kazaları



Ekim 'de bir grev var ise Kasım'da ne olmasını bekler­ diniz? (İpucu: Ültimatom oyununu düşününüz.)



b. Ekim'de ne olacağını bulmak içirı geriye dönük çı­



Önce kanunun Johnson' un kirletme hakkına sahip ol­ duğunu söylediğini varsayalım. Johnson ve Smith ai­ lesi pazarlık görüşmeleri yaparsa, Johnson'un kirliliği ortadan kaldıracağım gösteriniz.



c.



ile ilgili zararlardan sorumlu olmayacağını söylüyor. Firmanın yalnızca güvenli ortam ısıtıcılaı·ı satacağını gösteri niz. Şimdi varsayınız ki Kongre fırınaların ortam ısıtıcıla­ rından kaynaklanan zararlar için sorumlu olacaklarını söyleyen bir kanun geçirdi ve ortalamada standart bir ortam ısıtıcısı satan bir firmanın zararlar için 60 dolar ödemesi gerekecek. Firmanın güvenli oı1am ısıtıcıları üreteceğini gösteriniz.



12. Bu bölüm iki ayrı sistemde boşanmarun neticesini açık­



laınak üzere Coase Teoremi'nirı nasıl uygulanabileceğini göstermektedir. Her iki durumda da, mutsuz eş boşanmaya S.OOO dolaı· değer biçınekte, mutlu eş ise evliliğe 1 0.000 dolar değer biçmekte ve denge "boşanmaına" olmaktadır. Şimdi durumun tersine çevıildiğini varsayınız: boşanınayı istemeyen mutlu eş evliliğe daha düşük bir değer (S .OOO dolaı·) biçiyor, boşanmayı isteyen mutsuz eş ise boşanmaya daha yüksek bir değer ( 10.000 dolar) biçiyor. Aynı kavraını kullanarak, "boşanına hakkının olınadığı" ve "boşanma hakkının olduğu" iki senaryo altında evliliğin sonucunu irdeleyiniz.



Problem ler



403



Sosyal E konomi Ad a l eti i l i k i n sa n l a r i ç i n ö n e m l i m i d i r? Eğer kita pta buraya kad a r geld iyseniz, b i raz ra hatsızl ı k duymuş o l a b i l i rs i n iz. Efsa nevi homo econom icus'un -eko n om i b i l i m i n i n o l m azsa o l mazı, ekon o m i k i nsan ­ h i ç ta n ı d ı k o l m a d ı ğ ı n ı z b i r va rl ı k olduğu sonucuna u l a ş m ı ş o l a b i l i rsin iz. E kon o m i k insan maddesel varl ı kl a ra a d a n m ışt ı r ve başka l a rı n ı n ihtiya ç l a r ı n d a n ö n ce kendi i htiyaç l a r ı n ı gid erme yo l u n d a n şaşmaz. Bir işveren o l a ra k o l a bi l ecek en düşük m a a şl a rl a işe e l e m a n a l ı r, b i r satı cı o l a ra k piyasa n ı n ka l d ı ra b i l eceği en yüksek fiyattan satar ve bir üretici ol arak d i ğer vata n d a ş i a ra n egatif d ı şsa l l ı k (örneğin kirl i l i k) yaratma p a h a s ı n a kar peşi n d e koşar. En bariz basit l i k l eri n e ra ğ m e n , bu eko n o m i k para d i g m a , insan davra n ış l a r ı n ı model l eyeb i l eceği m iz uyu m l u b i r çerçeve sağ l a m a k a ç ı s ı n d a n bize iyi h izmet eder. Ancak geçtiğ i m i z y ı l l a rd a , bazı eko n o m i stler b i r a lternatif düşündüler -sa­ dece ken d i va rl ı kl a rı n ı a rttırmak için kara rl a r a l maya n bir eko n o m i k b i r i m . Bu daha " i nsancı l " ekonom i k b i ri m , başka l a rı n ı ve davra n ı ş l a r ı n ı n a d a l etl i l i ğ i n i de önem ser. Kitap boyun ca üze rinde durduğumuz gibi eko n o m i i n sa n l a r ı n n eye değer verm e le ri gerekti ğ i n i söylemez. Bunun yerine, değerleri n i bildiğimiz ta kd irde nası l davra n m a l a rı gerekt i ğ i n i a n l a m a m ı za yard ı m c ı a raçl a r sağlar. Bu bölümde homo econom i cus'un ke n d i n i d a h a az düşünen ve etrafı ndakilerden etkilenen b i r çeşi d i n e oda k l a n acağız. Bunu yaparken, hayırseverlik, güven ve i ntika m



B Ö LÜ M Ü N



ANA HATLARI Başkaları



Hayırseverlik



Adaletiilik



Güven ve



ve Adaletiilik



insanlar için



intikam



Kararlarımızı



Ekonomisi



önemli midir?



Ekonomisi



Nasıl Etkiler



404



O



Çoğu insa n ı n tercihleri maddi kazanç sağlamakta n ötesin i ka psa r.



O



Hayırseverl ik, adaletlil ik, güven, intikam ve benzerleri bunun bazı



O



Bu çeşit faktörlerin hangi durumlarda önem l i olduğunu anlamak için



O



Ekonomistler bu tarz davra n ışları n fırsat mal iyeti düşük olduğu zaman, bu



örneklerid ir.



ekonom i k a raçlar ku l lanı labilir.



davran ışların önem kazandığını gösterm işlerd i r.



Bazı ekonomistler sadece kendi varlık­ larını arttı rmak için kararlar almayan bir ekonomik birim düşündüler. Bu daha "in­ sancıl" ekonomik birim, başkalarını ve davranışlarının adaletliliğini de önem ser.



e kon o m i l eri n i ta rtı şacağız. Bu da bize bölüm başında soru l a n i n sa n l a r için a d a l et i i l i ğin önem l i olup o l m a d ı ğ ı sorusuna ceva p ve rmem izi sağlayaca k. Ayrıca g ü n l ü k ka­ ra rlarımızın o l uşmasında a kra n l a rı n etkisi olduğunu düşü­ nüyoruz. Akran etkisi i l e sürekli karş ı l a ştığı m ızı göreceğiz: be l i m izin çevresi n i , fi n a n s a l kara rl a rı m ızı ve işyeri m izde ne ka d a r sıkı ça l ıştı ğ ı m ızı etki lediğini göreceğiz. Tüm bu du­ rum l a rda, e l i m izdeki ekono m i k a ra ç l a r, bu tü rden etki lerin ne za m a n önem l i olduğunu daha iyi a n l a m a m ızı sağla r ­ d i kkat etm e m iz gereken nokta n ı n fı rsat m a l iyeti o l duğunu a n l a m a m ızı sağlar.



1 8. 1 Hay1rseverlik ve Adaletiilik Ekonomisi ç



Beşinci bölümde satın alıcının probleminin Ü Önemli bileşenini öğrendik:



1. Ne istediği. 2. Fiyatlar. 3. Harcayabileceği paranın miktarı. B u unsurlar talep eğrilerinin temellerini oluşturur. Şimdiye kadarki tartışmalanmızın ta­ mamı elle tutulur mallara odaklansa da -kazaklar, pantolonlar, DVDler, iPadler ve ben­ zerleri - ekonomik modelimiz hayırseverlik ve adaletiilik gibi elle tutulamayan olguların talebini tanımlamaya yetecek kadar esnektir. Nasıl ki tercihleriniz, bütçe kısıtı ve piyasa fiyatı iPad alıp almayacağınızı belirler; aynı şekilde bunlar, hayırseverlik için yapacağınız katkılan ve kaynak dağılımında ne kadar "adaletlilik" talep edeceğinizi belirler. Şimdi her birini teker teker düşünelim.



Hayırseverlik Ekonomisi Çocukken, size büyük ihtimalle yardıma ihtiyaç duyanlara yardım etmek öğretilmişti. Eğer kardeşiniz düşerse onu kaldım, arkadaşınızın başı dertteyse ona yardım eder ve eğer bir yabancı yol tarifi isterse elinizden geldiği kadarıyla yardım ederdiniz. Bir yetişkin olarak, artık diğerlerine daha çok yardım edebilirsiniz. Örnek olarak, yerel bir aşevinde çorba servisi yapabilir veya yağmur ormanlannı kurtarmak için para bağışı yapabilirsiniz. Dokuzuncu bö­ lümde tartıştığımız gibi, bu tarz faaliyetler modem ekonomilerde çok önemli hale gelmiştir. Şekil 1 8 . 1 dünyada kişisel gönüllülüğün bir özetini sunar. Genel olarak bu 36 ülkedeki muazzam gönüllülük miktarını görebiliriz. Örnek olarak, Norveç 'teki yetişkin nüfusun Bölüm 1 8. 1 1 Hayırseverlik ve Adaletiilik Ekonom isi



405



ll



yüzde ellisinden fazlası yılda en az bir kez gönüllü olarak çalışmak­ tadırlar. Diğer birçok ülke vatandaşları da buna vakit ayırmaktadır: B irleşik Krallık'ta, nüfusun yüzde otuzu gönüllü olarak çalışmak için vakit ayırmaktadırlar. İsveç, Uganda ve ABD'de insanların beşte bi­ rinden fazlası hayırseverlik işleri için gönüllü olarak vakit ayırırlar. Diğerlerine yardımın ötesinde, gönüllülüğün bir nedeni bizi iyi his­ settirmesidir (ihtiyaç sahiplerine yardım ettiğinizdeki o sıcacık hissi bir düşünün). Dolayısıyla, zamanımızın fırsat maliyeti yüksek olsa dahi diğerlerine yardım için zaman ayırırız. İnsanların hayırseverlik işlerine yardım etmelerinin bir diğer önemli yolu da para yardımı yapmaktır. 9. bölümde gördüğümüz üzere, her ne kadar devletler kamu mallarının en önemli sağlayıcısı olsa da tek sağlayıcısı değildir. Aslında birçok kamu malı düzenli



G ö n ü l l ü ler, Kurtuluş Ord usu (Salvation Army) g i b i h a y ı r kurumlarına zam a n ı n ı ayırırken diğerleri de hayır işlerine para bağışı yaparlar.



olarak başka kanallardan sağlanır. Örneğin, Amerika'da Ulusal Halk Radyosu (National Public Radio, NPR) kişisel bağışlar yolu ile yayın yapabilmektedir. Düzinelerce yağmur ormanı Dünya Vahşi Yaşam Fon'una (World Wildlife Fund) yapılan kişisel bağışlar sayesinde



kurtarılmıştır. Karpal tünel sendromuna bağlı kalp hastalıklarının tedavilerinde hayırse­ ver y ardımların rolü vardır. Peki kişisel para yardımlarının kapsamı nedir? 9. Bölümde öğrendiğimiz üzere, ha­ yırseverlik işlerine olan bireysel yardımlar Amerika'nın GSYİH'sının yüzde 2 ' si kadar



Yetişkin nüfusun yüzdesi" %60



50



40



30



20



10



o



"' c "' >- :;::; -� cQ; .2:c .!!2 'ö ·;;; "' c 'C' � � Cl) "' ü: c - .:.: en >>"' �



c "' c c c c � c ·c:;. > c :ı "' "' o "' "' � .!!! � o � .!!2 Qj � N 'ii) Ol > 'ii) E o .E u.. c z � o Cl) >- :ı :ı .:.: ::J o [l, "' >



·u;. ıc u



c:







ii5 -;::



.:.:



·u;.



-;:: ii5