Türkler Ansiklopedisi (cilt 2): İlk Çağ [2] [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

TÜRKLER CĠLT 2 ĠLK ÇAĞ



YENĠ TÜRKĠYE YAYINLARI 2002 ANKARA 1



YAYIN KURULU



2



DANIġMA KURULU



3



KISALTMALAR



4



TÜRKLER 1 YAYIN KURULU ............................................................................................................................. 2 DANIġMA KURULU .......................................................................................................................3 KISALTMALAR .............................................................................................................................. 4 A. Göktürk Kağanlığı Göktürkler / Prof. Dr. Ahmet TaĢağıl [s.15-48] ......................................... 9 Göktürk Kağanlığı / Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat [s.49-78]....................................................... 75 Batı Göktürk Kağanlığındaki AĢinaslı Bir Kağanın ġeceresine Ait Bir Kaynak / Prof. Dr. Takashi Osawa [s.79-88] ............................................................................................................ 124 Orta Asya'daki Türk Kağanlığı (M.S. 600-800) / Dr. Larissa S. Baratova [s.89-96] ................ 142 VI-VIII. Asırlarda Türkistan Vahalarında Batı Türk Hakimiyeti / Prof. Dr. Jonathan Karam Skaff [s.97-106] ................................................................................................................................... 155 Göktürk Kağanlığı Döneminde Batı Türkistan Yönetimi / Dr. Gaybullah Babayar [s.107-117] .... .................................................................................................................................................... 175 Orhun Türklerinin Aslı / Karim Kabulov [s.118-126] ............................................................... 195 Orta Asya Türkleri ve Erken Tang Çin Devleti / Prof. Dr. Irina F. Popova [s.127-132] ................. .................................................................................................................................................... 213 Eski Çağ Türk Döneminde Altaylar / Prof. Dr. Vasıly Soyonov [s.133-141] ........................... 222 Arkeolojik ve Yazılı Kaynaklara Göre Maveraünnehir Türkleri (M.S. Vı-VIII. Yüzyıllar) / Dr. Azim M. Malikov [s.142-151] ..................................................................................................... 241 B. Göktürkler ve KomĢuları 261 Türkler ve Toharlar Arasındaki Münasebetler / Dr. Lilia Yu. TuguĢeva [s.152-156] .............. 261 Soğdiyana Tarihine GiriĢ / Dr. Matteo Compareti [s.157-169] ................................................ 269 Türkler ve Soğdlular / Prof. Dr. Boris I. Marshak [s.170-178] ................................................. 299 C. 2001 Bilge Kağan Külliyesi Kazıları 315 Moğolistan'daki Türk Anıtları Projesi / A. AyĢegül Erdem [s.179-181] .................................. 315 2001 Bilge Kağan Külliyesi Kazıları / Doç. Dr. Hasan Bahar - Prof. Dr. Salih Çeçen - Doç. Dr. Ġlhami DurmuĢ - Dr. Güngör Karauğuz - Remzi Kuzuoğlu - Gürhan Gökçek [s.182-190] ..... 320 Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü / Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu [s.193-214] ..................... 334 Uygurlar / Prof. Dr. Ahmet TaĢağıl [s.215-224] ........................................................................ 373 Uygur Ġmparatorluğu (744-840) / Dr. Ablet Kamalov [s.225-232] ............................................ 390 Uygur Türkleri / Dr. Erkin Emet [s.233-237] ............................................................................. 406



5



Koçu (Ġdikut) Uygur Devleti / Dr. Varis Abdurrahman [s.238-248].......................................... 415 Moğol Hâkimiyeti Altında Uygurlar / Prof. Dr. Michael C. Brose [s.249-254] ......................... 434 Hangisi Karahanlıların Kökeni; Uygurlar Mı Yoksa Karluklar Mı? / Prof. Dr. Juten Oda [s.255259]............................................................................................................................................. 445 Oğuzlar / Türkmenler / Yrd. Doç. Dr. Tufan Gündüz [s.263-276] ............................................ 453 Oğuzlar / Dr. Cem Tüysüz [s.277-288]...................................................................................... 479 Oğuzlar / Prof. Dr. Faruk Sümer [s.289-315] ............................................................................ 505 Oğuz Türklerinin Ġdarî Yapı ve Boy TeĢkilâtına Bir BakıĢ / Dr. Erdal Aksoy [s.316-320] ...... 556 Ġslam Öncesi Devrede Orta Asya'da YaĢayan Türk Boyları / Prof. Dr. Ahmet TaĢağıl [s.323367]............................................................................................................................................. 566 Kazaklar ve Kırgızlar / Prof. Dr. Wilhelm Radloff [s.368-376] ................................................. 657 Eski Türk Devrindeki Kırgız Etnik Ġsimleri / Prof. Dr. Oljobay Karataev [s.377-385] ............. 673 Türk Boylarında Tamgalar ve Eski Kırgız-Oğuz Etnik Bağlantıları / Prof. Dr. Oljobay Karataev [s.386-390] ................................................................................................................................. 687 Arkeolojik Kaynaklara Göre Orta Yenisey Kırgızları / Doç. Dr. Sergei G. Skobelev - Dr. Vladimir N. Nechiporenko - S.V. Pankin [s.391-396] ............................................................... 693 Erken Dönemlerden Moğol Ġstilasına Yenisey Kırgızları / Prof. Dr. Michael R. Drompp [s.397404]............................................................................................................................................. 702 Moğol-Cungar Hâkimiyeti Döneminde Yenisey Kırgızları / Prof. Dr. Viktor Butanayev [s.405411]............................................................................................................................................. 717 TürgiĢler / Prof. Dr. Hüseyin Salman [s.412-420] .................................................................... 729 Karluklar / Prof. Dr. Hüseyin Salman [s.421-424] .................................................................... 745 Bolgar-Tatarların Etnogenezi ve Genel GeliĢme AĢamaları / Prof. Dr. Mirfatih Z. Zekiyev [s.425-442] ................................................................................................................................. 753 Hazar Hakanlığı / Yrd. Doç. Dr. Muallâ Uydu Yücel [s.445-463] .............................................. 781 Hazarlar / Prof. Dr. Yakov Kuzmin - Yumanadi - Yrd. Doç. Dr. Pavel V. Kuleshov [s.464-472] .... 814 Hazar-Bizans ĠliĢkileri / Kevin Alan Brook [s.473-480] ............................................................ 828 Hazarlarda Ġkili Yönetimin Kökeni ve Yahudiliğe GeçiĢ ġartları / Prof. Dr. Constantine Zuckerman [s.481-490].............................................................................................................. 842 ÇuvaĢlar ve Etnik OluĢumları / Prof. Dr. Yakov Kuzmin - Yumanadi - Yrd. Doç. Dr. Pavel V. Kuleshov [s.491-496] ................................................................................................................ 859 IX. Yüzyılda Hazarlar, Peçenekler ve Macarlar / Dr. Bálint Zoltán Takács [s.497-505] .......... 869 Türk-Slav Ortak YaĢamı: Güneydoğu Avrupa'nın Türk Göçebeleri / Prof. Dr. Omeljan Pritsak [s.509-521] ................................................................................................................................. 882



6



A. Türk-Slav ĠliĢkileri ve Kafkas Halkları 902 Türkistan'dan (Orta Asya) Doğu Avrupa'ya Yapılan Türk Göçleri / Yrd. Doç. Dr. Ali Ahmetbeyoğlu [s.522-529] ........................................................................................................ 902 Batı Avrasya Steplerinde Türk ve Alan Halkları Arasındaki Tarihi Bağlantılar / Dr. Agusti Alemany [s.530-535].................................................................................................................. 915 Türk-Slav ĠliĢkilerinin BaĢlangıç Dönemleri Üzerine / Osman Karatay [s.536-546] .............. 926 Ermen Boyları ve Pseudo-Ermeni Haylar (Milattan Önce Türk -Ermeni ĠliĢkileri) / Prof. Dr. Firidun Ağasıoğlu Celilov [s.547-561] ...................................................................................... 947 Tarihi ve Etnik Açıdan Karaçay-Malkar Türklerinin Kökeni / Dr. Ufuk Tavkul [s.562-571] .... 972 Karaçay-Balkar Türklerinin Kökeni / Adilhan Appa [s.572-590] ............................................. 991 Hırvat ve Sırp Göçlerinde Oğur Ġlgisi / Osman Karatay [s.591-598] ..................................... 1028 B. Bulgarlar 1042 Türkler, Slavlar ve Bulgarların Kökeni / Prof. Dr. Plamen S. Tzvetkov [s.599-605] ............. 1042 Bulgarlar ve Ogurlar / Prof. Dr. Istvan Zimonyi [s.606-616] .................................................. 1054 Ġlk Bulgar Devlet OluĢumları / Prof. Dr. Zufar Z. Miftakhov [s.617-624] ............................... 1074 Kubrat Han'ın Büyük Bulgar Devleti / Prof. Dr. András Róna - Tas [s.625-629] .................. 1087 Tuna Bulgar Devleti (679-1018) / AyĢe Kayapınar [s.630-640].............................................. 1097 C. Avarlar 1119 Avarlar: Etnik YaradılıĢ ve Tarihlerine Bir BakıĢ / Prof. Dr. Emil Her{ak [s.641-657] .......... 1119 Avarlar Ġle Slavlar Arasındaki ĠliĢkiler (579-626) / Doç. Dr. Tibor ñivkovi [s.658-663] ......... 1147 Arkeolojik Bir AraĢtırma-Avar YerleĢimleri / Dr. Raimar W. Kory [s.664-673] ..................... 1158 Kafkasya ve Avarlar / Dr. Sevda A. Süleymanova [s.674-686] ............................................. 1178 Slovenya'da Avar Ġzleri / Prof. Dr. Yusuf Hamzaoğlu [s.687-692] ......................................... 1203 D. Peçenekler 1213 Peçeneklerin Dili ve Erken Tarihi Üzerine Notlar / Dr. Gábor Vörös [s.693-708] ................. 1213 Karadeniz'in Kuzeyinde Peçenekler / Prof. Dr. Necati Demir [s.709-713] ............................ 1245 Balkanlar'da Peçenekler / Yrd. Doç. Dr. Muallâ Uydu Yücel [s.714-726] ............................. 1256 Kıpçaklar ve Kumanlar / Doç. Dr. Ahmet Gökbel [s.729-756] ............................................... 1277 Kıpçak Kabileleri Üzerine Notlar: Kimekler ve Yemekler / Prof. Dr. Peter B. Golden [s.757766]........................................................................................................................................... 1335 Kimekler / Prof. Dr. Bolat Kumekov [s.767-775] .................................................................... 1356



7



Kıpçak Hanlığı / Prof. Dr. Bolat Kumekov [s.776-784]........................................................... 1370 Kuman / Kıpçaklar / Prof. Dr. Mustafa Safran [s.785-792]..................................................... 1384 Gürcistan Kıpçakları / Prof. Dr. Guili Alasania [s.793-797] ................................................... 1398 Bulgar Tarihinde Kumanlar (XI-XIV. Yüzyıllar) / Doç. Dr. Valeri Stoyanov [s.798-809] ....... 1408 Kumanlar ve Ġkinci Bulgar Devleti (1187-1370) / AyĢe Kayapınar [s.810-819] ..................... 1431 Eski Türklerde Devlet Geleneği ve TeĢkilâtı / Prof. Dr. Salim Koca [s.823-844] .................. 1448 A. Hâkimiyet Ülküsü ve Devlet Geleneği 1489 Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi / Prof. Dr. Osman Turan [s.845-856] ............................... 1489 Kızılelma / Nevzat Kösoğlu [s.857-858] .................................................................................. 1510 Türk Devlet Geleneğine Göre Devlet Adamlarında Bulunması Gereken Asgari Hususiyetler / Yrd. Doç. Dr. Bülent Atalay [s.859-867] ................................................................................. 1513 Ġslam Öncesi Türk Devlet Geleneğinde Adalet AnlayıĢı / Yrd. Doç. Dr. Âdem Tutar [s.868-873] 1528 B. Devlet TeĢkilâtı 1540 Devlet Meclisi ve Kurultay / Prof. Dr. Bahaeddin Ögel [s.874-887] ...................................... 1540 Eski Türklerde Devlet BaĢkanlığı-Hakanlık / Yrd. Doç. Dr. Osman KaĢıkçı [s.888-893]...... 1564 Ġlk Türk Devletlerinde Bürokrasi / Necati Gültepe [s.894-906].............................................. 1575 Eski Türk Hukuk Vesikaları / Prof. Dr. ReĢit Rahmetî Arat [s.907-928] ................................ 1599 Türk Kültür Tarihi Çerçevesinde Yasa, Yasak ve Yatgak Tabirleri Üzerine / Yrd. Doç. Dr. Mehmet Canatar [s.929-937] ................................................................................................... 1644 Yabancı Yazarlara Göre Türklerde SavaĢ ve Taktik / Yrd. Doç. Dr. Hatice Palaz Erdemir [s.938-943] ............................................................................................................................... 1662



8



Sekizinci Bölüm Göktürkler A. Göktürk Kağanlığı Göktürkler / Prof. Dr. Ahmet TaĢağıl [s.15-48] Ahmet Yasev“ …niversitesi / Kazakistan



Tžrk milletine ad verme Ģerefi kazanan G™ktžrklerin tarihi, bağÝmsÝz devlet olarak yaklaĢÝk iki yžz yÝl sžrmžĢ, yÝkÝlÝĢlarÝndan sonra yine iki asÝr devam etmiĢtir. Tžrk milleti ve kžltžrž G™ktžrk D™nemi‟nde her bakÝmdan sistemli bir Ģekilde ortaya ŒÝkmÝĢ, bir bakÝma gžnžmžze kadar tarihine y™n vermiĢtir. AslÝnda ondan ™nce de Tžrk milleti ve dolayÝsÝyla tarihi vardÝ. Yine iki kÝtada Tžrk topluluklarÝ farklÝ adlar altÝnda devlet ve benzeri siyasi kuruluĢlar meydana getirmiĢlerdi. Ama Tžrk adÝnÝn, dilinin, kžltžržnžn, yabancÝ devletler tarafÝndan tanÝnÝp yaygÝn hale gelmesinin gerŒekleĢmesi tamamen G™ktžrkler sayesinde olmuĢtur. Diğer yandan aĢağÝ yukarÝ bžtžn Tžrk boylarÝnÝn bir devlet halinde birleĢmesi sağlanmÝĢtÝr. OnlarÝn yÝkÝlÝĢlarÝndan sonra kurulan bžtžn devletler izlerini taĢÝmaktadÝr. Nitekim Tžrk, Tžrkmen, Tork, Tžrkiye gibi isimler yabancÝ milletlerin hafÝzalarÝna kazÝnmÝĢ, gžnžmžze ulaĢmÝĢtÝr. Bu yžzden G™ktžrk tarihi 250 yÝl ™nce BatÝ ilim aleminde ™nem kazanmÝĢ ve zamanÝmÝza kadar sayÝsÝz araĢtÝrmalar yapÝlmÝĢtÝr. Tžrk DžnyasÝ‟nÝn bžyžk bir kÝsmÝnÝn bağÝmsÝzlÝğa kavuĢmasÝ bžtžn džnyanÝn dikkatini Œekerken ™zellikle Tžrk kimliği tartÝĢÝlmaya baĢlanmÝĢtÝr ki, G™ktžrk tarihi bu tartÝĢmalara en iyi cevaptÝr. MenĢeileri G™ktžrklerin menĢei kaynaklarda efsanelerle karÝĢÝk anlatÝldÝğÝ iŒin kesin bir neticeye varmak zordur. Ancak, yine de efsanevi metinlerin iŒinden bazÝ noktalar tespit etmek mžmkžndžr. Arkeolojik ve bazÝ kesin tarihi bilgiler buna ilave edildiği zaman ortaya ŒÝkan sonuŒ, G™ktžrklerin 542 yÝlÝ ™ncesinde Altay DağlarÝnÝn gžney eteklerinde yaĢÝyor olmalarÝ ve HunlarÝn kuzey boylarÝndan gelmeleridir.1 Genel olarak menĢei ile ilgili bilgilere baktÝğÝmÝzda Hunlardan geldikleri ifadesi dikkat Œekerken mevki olarak Turfan‟Ýn kuzeybatÝsÝ, AltaylarÝn gžney etekleri kayÝtlarÝ bulunmaktadÝr. Diğer taraftan atalarÝnÝn ilk ŒÝktÝklarÝ yer olarak „tžken‟in yaklaĢÝk 250 km. batÝsÝnÝn g™sterilmesi dikkat Œekmektedir. Netice olarak, HunlarÝn bir kolu olan G™ktžrkler, ™nce Altay DağlarÝnÝn kuzeyinde bulunuyorlardÝ. Sonradan adÝ geŒen dağlarÝn gžney eteklerinde yerleĢtiler. YerleĢtikleri b™lgenin doğu sÝnÝrÝ Turfan ve



9



Etsin G™l BataklÝklarÝdÝr. Bir baĢka ifade ile Yenisey Nehri‟nin doğduğu kaynaklarÝn havzasÝ G™ktžrklerin ilk yurdu idi.2 Kaynak metinlerinde G™ktžrklerin menĢei hakkÝnda iki efsane kaydedilmiĢtir. GerŒek dÝĢÝ olaylarla bezenmiĢ olsalar dahi s™z konusu metinler bžyžk tarihi ™nem taĢÝmaktadÝr. Birincisi kurttan tžreme, ikincisi HunlarÝn kuzeyindeki Suo žlkesinden ŒÝkma hadisesidir. G™ktžrklerin menĢeine dair baĢka bir rivayet de Bžyžk Hun Ġmparatorluğu‟nun yÝkÝlÝĢÝndan sonra in‟in kuzeyine giden HunlarÝn kurduğu devletlerden biri olan Kuzey Liang Devleti‟yle ilgilidir. Buna g™re, 439 yÝlÝnda TabgaŒ HžkžmdarÝ T‟ai-wu tarafÝndan yÝkÝlan adÝ geŒen devletin reisi A-shih-na beĢ yžz aile ile Juan-juanlara sÝğÝnmÝĢtÝ. Daha sonra bu beĢ yžz aile Altay DağlarÝnda oturarak G™ktžrkleri meydana getirdiler.3 G™ktžklerin tarih sahnesine ŒÝktÝğÝ sÝrada onlarÝn da vassal olarak bağlÝ bulunduklarÝ Moğol asÝllÝ Juan-juanlar, Moğolistan coğrafyasÝ baĢta olmak žzere Orta Asya‟nÝn doğusuna hakimdiler. in‟de ise 386 yÝlÝnda Tžrk asÝllÝ boylar tarafÝndan kurulan TabgaŒ Devleti, zamanla Budizm‟in etkisiyle inlileĢip Wei adÝnÝ alarak varlÝğÝnÝ devam ettirdi. Nihayet, 534 yÝlÝnda Doğu ve BatÝ Wei olmak žzere ikiye ayrÝldÝ. Doğu Wei Devleti 550 yÝlÝnda yÝkÝlÝp yerini Kuzey Ch‟i hanedanÝna bÝraktÝ. BatÝ Wei Devleti ise 557 yÝlÝnda Chou, hanedanÝna d™nžĢtž. BatÝ Tžrkistan‟da ise 350‟li yÝllarda Juan-juanlardan bağÝmsÝzlÝğÝnÝ kazanarak Maveražnnehir ve Semerkand merkezli devlet kuran Akhunlar, Ġran ve Afganistan‟a kadar geniĢleyen bžyžk bir devlet kurmuĢlardÝr. Ġran‟da ise Sasani Devleti vardÝ. YukarÝda menĢeileriyle ilgili bilgilerinden bahsettiğimiz G™ktžrklerin tarih sahnesinde kesin bir Ģekilde ŒÝkmalarÝ 542 yÝlÝndadÝr. Bu tarihle ilgili verilen bilgiye g™re senelerdir kÝĢÝn Wei nehrinin buzlarla kaplanmasÝndan istifade eden G™ktžrkler in‟in Suei-yžan eyaletini yağmalÝyorlardÝ. Yž Wen-tse adlÝ generali g™nderen BatÝ Wei Devleti, G™ktžrklere geldiğinde ateĢler yakarak, bžyžk ordu g™ržntžsž verdi. Neticede G™ktžrkler geri Œekildiler.4 Bu kayÝt bize 542 yÝlÝnda onlarÝn in‟e sefer yapacak kadar gžŒlž olduklarÝnÝ g™stermektedir. Nitekim, daha sonra kuzey in pazarlarÝnda ipek ticaretine baĢlayacaktÝr. ArtÝk, askeri gžcžnžn arttÝğÝ, hžfusunun kalabalÝklaĢtÝğÝ anlaĢÝlmaktadÝr. DolayÝsÝyla reisleri BumÝn resmi dÝĢ iliĢki yolunda faaliyetlerine giriĢti. Bir baĢka ifade ile bağÝmsÝzlÝk yolunda ™nemli bir adÝm atmak istiyordu. Bunun iŒin harekete geŒtiğinde in‟deki BatÝ Wei Devleti‟nden hemen cevap geldi. AdÝ geŒen devletin baĢbakanÝ Tžrkleri yakÝndan tanÝyan bir Soğdluyu5 G™ktžrklere elŒi olarak g™nderdi (545).6 inli baĢbakan žlkesinin geleceğine yatÝrÝm yapmÝĢ, kendisi 557‟de tahtÝ ele geŒirip Chou hanedanÝnÝ kurunca G™ktžrklerden Œok yardÝm alarak karĢÝlÝğÝnÝ g™rmžĢtžr. Ġlk defa bir devlet tarafÝndan resmi bir elŒinin kendilerine g™nderilmesine Œok memnun olan G™ktžrkler olayÝ sevinŒle karĢÝlayÝp adeta bayram yapmÝĢlardÝ. Ertesi yÝl (546) karĢÝ elŒi g™nderen BumÝn, BatÝ Wei‟e kendi žlkesinde yetiĢen žržnlerden sunmuĢ, milletler arasÝ mžnasebetlerde ™nemli adÝmlar atmÝĢtÝr.7 BağÝmsÝzlÝğÝn KazanÝlÝĢÝ ve I. G™ktžrk Devleti



10



Buna rağmen hala Juan-juanlara vassallÝklarÝ devam ediyordu. Efsanevi metinlerde geŒen Ģad ve yabgu gibi unvanlarda onlarÝn bir bakÝma bağlÝlÝklarÝnÝn federatif bir Ģekilde sžrdžrdžkleri sonucuna variyoruz. Bžtžn bu geliĢmeler olurken, T™les boylarÝ da hareketlenmiĢler, bağlÝ olduklarÝ Juanjuanlara saldÝracaklardÝ. Fakat daha ™nce harekete geŒen BumÝn, T™leslere hžcum ederek onlarÝ yendi ve kendine bağladÝ. B™yle ona bağlanan insanlarÝn sayÝsÝ kaynaklarda elli bin aile Ģeklinde bildirilmektedir. G™ktžrklerin tarih sahnesine ŒÝktÝğÝ sÝrada Orta Asya‟nÝn doğusundan batÝsÝna her tarafÝnda dağÝnÝk olarak yaĢayan T™les boylarÝ kavramÝndan aslÝnda o devirde Gžney Sibirya b™lgesi hariŒ bu coğrafyada yaĢayan bžtžn Tžrk boylarÝ anlaĢÝlmalÝdÝr.8 žnkž onlarla ilgili bilgileri iltiva eden Suei shu 84 ve PS 99‟daki iki b™lžmde onlarÝn da Tžrk olduğu belirtilmiĢ, yaĢadÝklarÝ alanlar aŒÝkŒa g™sterilmiĢtir.9 T™les boylarÝnÝn kalabalÝk bir grubunun kendine katÝlmasÝ žzerine, BumÝn etrafÝnda toplanan birliğin gžcž Œok arttÝ. YÝllardan beri dÝĢ temaslarda bağÝmsÝzlÝğÝnÝ kazanma yolunda ™nemli iĢler baĢaran G™ktžrklerin lideri yeni bir adÝm daha attÝ. Vassal olarak bağlÝ olduğu Juan-juan Devleti‟nin hžkžmdarÝ A-na-kuei‟e elŒi g™ndererek, onun kÝzÝyla evlenmek istediğini bildirdi. Bu kendisini artÝk tˆbi olduğu devletle aynÝ seviyede g™rmesi ve bunu A-na-kuei‟e g™stermesi amacÝnÝ gždžyordu. Nitekim bunu anlayan A-na-kuei, BumÝn‟a “sen benim demir iĢlerimde ŒalÝĢan bir k™lemsin, nasÝl b™yle bir teklifte bulunabilirsin?” diye haber g™nderdi. B™ylece onu bağÝmsÝz olarak tanÝmadÝğÝnÝ bildiriyordu. BumÝn bu harekete tepkisini onun elŒisini ™ldžrerek g™sterdi ve bžtžn iliĢkisini kesti.10 BumÝn iŒin artÝk geri d™nžĢ yoktu. Daha ™nce resmi iliĢki kurduğu BatÝ Wei‟e elŒi g™nderip, onlarÝn hanedanÝndan bir kÝzla evlenme isteğini iletti ve Ch‟ang-lo adlÝ prensesleriyle evlendi. Zaten, in‟deki BatÝ Wei Devleti yÝllardan beri kendisine karĢÝ Doğu Wei-Juan-juan ittifakÝyla mžcadele etmek zorunda idi. DolayÝsÝyla, G™ktžrklerin hÝzla yžkselen gžcžyle ittifak yapmak kendilerinin ŒÝkarlarÝna uygun geliyordu. AyrÝca BumÝn, in imparatorunun ™lžmžnden dolayÝ taziyetlerini sunmuĢ ve iki yžz baĢ at sunmuĢtu.11 ArtÝk vaktin geldiğine inanan BumÝn, 552 yÝlÝnÝn baharÝnda Juan-juanlara ani bir baskÝn yaptÝ. Gžney Moğolistan‟da Huai-huang‟Ýn kuzeyinde12 bžyžk bir bozguna uğrayan Juan-juan hžkžmdarÝ Ana-kuei kendini ™ldžrdž. Kurtulabilenler, in‟deki Kuzey Ch‟i Devleti‟ne, bir kÝsmÝ da KÝtanlara sÝğÝndÝ. Bu bžyžk zaferinden sonra BumÝn, Ġl Kağan unvanÝnÝ aldÝ ve 552 yÝlÝnda G™ktžrk Devleti‟nin bağÝmsÝzlÝğÝ resmen ilan edildi. BumÝn‟Ýn hanÝmÝna da Hatun unvanÝ verilmiĢti.13 BumÝn uzun mžcadeleler neticesinde milletine kazandÝrdÝğÝ bağÝmsÝzlÝktan sonra fazla yaĢamadÝ. AynÝ yÝl ™lžnce yerine oğlu Kara (Œince K‟o-lo), diğer unvanÝ Ġlci (i-hsi-chi), Kağan oldu.14 Kara Kağan babasÝnÝn bÝraktÝğÝ iĢi devam ettirdi. Bu gžnkž Ordos‟taki Jehol eyaletinde, Juanjuanlardan arta kalan bir kžtleyi mağlup etti. ArkasÝndan BatÝ Wei Devleti‟ne de elŒi g™ndererek elli bin baĢ atÝ hediye olarak sundu (553 MayÝs).15 Kara diğer adÝyla Ġlci aynÝ yÝl iŒerisinde ™ldž.



11



Kara Kağan‟Ýn hastalÝktan ™lmesi žzerine boĢalan G™ktžrk tahtÝna kardeĢi Mukan geŒti. AslÝnda Kara, ™lžmžnden ™nce kendi oğlu yerine kardeĢi Mukan‟Ýn kağan olmasÝnÝ vasiyet etmiĢti. S™z konusu hžkžmdar değiĢikliğinin hÝzla bžyžmekte olan G™ktžrk Devleti‟ne aksi tesir yapmadÝğÝ gibi daha faydalÝ olduğu ortaya ŒÝktÝ. Bunda Mukan‟Ýn hareketinin bžyžk payÝ vardÝ. Kaynaklar onun baĢarÝsÝnÝn altÝnda zeki, bilgili, taktikŒi askerini iyi kumanda ediĢi y™nžnde ilgi Œekici bilgiler vermektedir. Devletin YžkseliĢi Mukan da devletinin džĢmanÝ Juan-juanlarÝn artÝklarÝna saldÝrmaya devam etti. Kendilerinden ™nce yaklaĢÝk iki asÝr Orta Asya‟nÝn en bžyžk gžcž olan bu Moğol kavminin izlerinin tamamen silinmesi G™ktžrklerin devletinin sağlam bir temele oturmasÝ iŒin gerekliydi. Neticede žŒžncž defa ağÝr bozguna uğrayan Juan-juanlardan kurtulanlar Kuzey Ch‟i Devleti‟ne sÝğÝndÝlar. OnlarÝ adÝ geŒen devletin sÝnÝrÝna kadar takip eden G™ktžrkler iyi bir ticaret anlaĢmasÝ karĢÝlÝğÝnda onlarÝn in‟de yaĢamasÝna razÝ oldular.16 G™ktžrklerin, Kuzey Ch‟i Devleti‟yle yakÝnlaĢmasÝ bu devletin rakibi BatÝ Wei‟i telaĢa džĢžrdž. Onlar da hemen G™ktžrklere, K‟u-Ti-Ch‟i isimli bir elŒi‟yi g™nderdiler. B™ylece in‟deki doğu ve batÝ hanedanlarÝ arasÝnda G™ktžrklerle dost olabilme yarÝĢÝ baĢladÝ.17 Nitekim, Mukan žlkesinin eski dostu BatÝ Wei‟i tercih etti. Fakat yine de Kuzey Ch‟i Devleti‟yle iliĢkisini sžrdžrdž. in Devleti‟yle bu iliĢkiler sžrerken, Juan-juanlarÝn peĢini bÝrakmayan Mukan, onlarÝn bir baĢka grubuna d™rdžncž darbeyi indirdi. Bu sefer mağlup olanlar, son hžkžmdar A-na-kuei‟nin kžŒžk kardeĢi Teng-shu-tse ve yanÝndakilerdi (555 yÝlÝ). Onlar Œaresiz BatÝ Wei Devleti‟ne sÝğÝndÝlar. Mukan, onlarÝ geri istedi. G™ktžrklerle iyi geŒinmek zorunda olduğunun farkÝna varan BatÝ Wei Ġmparatoru Kung, onlarÝ derhal geri verdi. Daha teslim edildikleri sÝrada Juan-juanlar Ch‟ing-men adlÝ kapÝnÝn dÝĢÝnda ™ldžržldžler. Ġlk mağlup edildikleri sÝrada doğudaki KÝtanlar Juan-juan reisi T‟ie-fa da tarafÝndan ortadan kaldÝrÝlmÝĢtÝ. Kuzey Ch‟ilere sÝğÝnan kžtlenin reisi An-lo-ch‟en isyan edince kendisi ™ldžržldžğž gibi halkÝ değiĢik b™lgelere dağÝtÝldÝ.18 G™ktžrklerin artÝk sağlam bir Ģekilde devletleĢtiğini g™ren Kuzey Ch‟i imparatoru aralarÝnda barÝĢ anlaĢmasÝ olmasÝna rağmen onlara karĢÝ savunma tedbirleri almaya baĢlamÝĢtÝ. YaklaĢÝk 510 km uzunluğundaki in Seddi‟ni tamir ve yeni duvarlar inĢa etmek iŒin bir milyon sekiz yžz bin kiĢiyi g™revlendirdi.19 AslÝnda 555 yÝlÝ G™ktžrkler iŒin tam bir fetih yÝlÝ olmuĢtu. KÝtanlar žzerine bir sefer džzenleyip onlarÝ kendine bağlayan20 Mukan‟a Baykal G™lž‟nžn kuzey ve batÝsÝndaki KÝrgÝzlar itaat ettiler.21 Bu arada Ġstemi Yabgu, BatÝ Tžrkistan ve Kuzey Afganistan‟daki Akhun Devleti‟ni (Eftalit, Ye-ta) mağlup edip yÝktÝ.22 Doğudaki K‟u-mo-hsi,23 Shih-wei kabileleri de G™ktžrklere bağlandÝlar. Doğuda ve batÝda bu geniĢlemeler devam ederken aynÝ yÝlda BatÝ Wei Devleti topraklarÝna Œok sayÝda akÝnlar yapÝldÝ. Buna karĢÝlÝk G™ktžrklerle iyi geŒinmek isteyen adÝ geŒen devletin imparatoru, Yžan Huei adlÝ elŒiyi, yžz bin top ipekle onlara g™nderip bir G™ktžrk prensesiyle evlenme, dolayÝsÝyla akrabalÝk



12



yoluyla mžttefik olmak teklifini yaptÝ.24 BatÝ Wei Devleti‟nden yžz bin top ipekli kumaĢ almak suretiyle barÝĢ yapan Mukan Kağan, kÝzÝnÝn gelin olarak g™nderilmesini kabul etti. KÝsacasÝ yžz bin top ipek karĢÝlÝğÝ barÝĢ sağlanmÝĢtÝ.25 Doğudaki Kuzey Ch‟i Devleti ise sed yapÝmÝ iĢine ve tamirine devam ediyordu. 556 yÝlÝ iŒinde yaklaĢÝk 1700 km‟lik mesafedeki surlar tamir edildiği gibi yirmi yeni garnizon kuruldu.26 Fakat, Mukan‟Ýn yeni hedefi T‟u-yž-hunlar idi. Tibet‟in kuzeydoğusunda yaĢayan T‟u-yž-hunlar aslÝnda Moğolistan‟Ýn doğusundan bu b™lgeye gelip devlet kurmuĢlardÝ. Tžrklere akraba bir kavim olarak g™sterilen bu kavim daha sonraki asÝrlarda Tangutlar adÝyla tarih sahnesinde tanÝnacaktÝr. G™ktžrkler BatÝ Wei topraklarÝndan geŒerek, onlara saldÝrdÝlar. inliler de yardÝmcÝ kuvvetler katmÝĢlardÝ. B™lgeyi iyi tanÝmayan G™ktžrkler, inli kumandanÝn tavsiyelerine uyarak, onlarÝn stratejik iki kalesine hžcum etti. Reislerinin karÝsÝnÝ, oğlunu, kumandanlarÝnÝ ve bžtžn hazinelerini ele geŒiren Mukan daha sonra Kukunor‟a (Ch‟ing-hai) d™ndž (558).27 Bundan sonra takip eden bir iki yÝl kaynaklarda G™ktžrkler hakkÝndaki bilgiler azalÝr. žnkž, inlilerle daha az mžnasebet tesis etmiĢler ve bu durum kaynaklara yansÝmÝĢtÝr. Bunun yanÝnda in‟de BatÝ Wei hanedanÝ yerini Choulara bÝrakmÝĢtÝ. Juan-juanlarÝn tamamen bertaraf edilmesinin de bunda etkli olduğunu s™ylenebilir. Yine G™ktžrk elŒileri in‟in kuzeyindeki devletlerin merkezlerini ziyaret etmiĢlerdir. Kuzey Ch‟i Devleti daha Œok in Seddi‟ni tamir ve yeni garnizonlar kurmak yoluyla savunma tedbirleri almaya devam ederken, Chou Devleti hediyeler g™ndermek suretiyle G™ktžrklerle yakÝnlaĢmaya ŒalÝĢÝyordu.28 Chou sarayÝnda yapÝlan t™renlerde G™ktžrk elŒisi, en ™n sÝralarda yer alarak devletinin prestijini g™steriyordu (560). Ertesi yÝl yine Mukan, žŒ ayrÝ elŒilik heyeti g™ndererek Chou Ġmparatoru Ming‟e hediyeler sundu.29 563 yÝlÝnda Kuzey in‟deki s™z konusu devletler arasÝnda mžcadele kÝzÝĢtÝğÝ zaman G™ktžrkler yine devrede idiler. Her iki devlet de onlardan yardÝm almak iŒin bir yarÝĢa giriĢtiler. Choular BatÝ Wei‟in son zamanlarÝnda kendilerine s™z verilen prensesi gelin olarak alÝp akrabalÝk kurmak iŒin harekete geŒtiklerinde, Ch‟iler daha hÝzlÝ davrandÝ. Onlardan ™nce elŒi g™nderip daha fazla hediyeler sunarak Mukan Kağan‟Ý etkilediler. AslÝnda o, bu evlilik hadisesini her iki devletten daha fazla menfaat elde etme iĢine Œevirdi. žnkž her iki devlet Œok yžksek miktarda hediye g™nderiyordu. Choular, Ch‟ilerin bu davranÝĢÝnÝ saraylarÝnda inceden inceye mžzakere etti. G™ktžrklere 555 yÝlÝndaki anlaĢmayÝ hatÝrlattÝlar.30 KalabalÝk Chou elŒilik heyeti, G™ktžrk merkezinde uzun g™ržĢmeler yaptÝ. Eski anlaĢmanÝn hatÝrlatÝlmasÝ žzerine Mukan, Ch‟ilerle ChoularÝn G™ktžrklerin nazarÝnda aynÝ olduğunu s™yledi. Hatta Mukan onlarla birlikte doğudaki Ch‟ilere saldÝrmayÝ dahi kabul ettiği gibi kÝzÝnÝn Chou sarayÝna gelin gitmesini kabul ettiğini bildirdi.31 Mukan, devletinin kuruluĢu ™ncesinde milletine dostŒa davranan ChoularÝn tarafÝnÝ tutmaya karar verdikten sonra onlarla birlikte doğudaki Ch‟i Devleti‟ne saldÝrÝya hazÝrlandÝ. Yžz bin kiĢilik ordusuyla in‟e giren Mukan, Heng eyaletine vardÝğÝnda kuvvetlerini žŒe ayÝrdÝ. Kendisi birinin baĢÝna



13



geŒerken diğerlerinin idaresini kardeĢleri B™rž ve Ti‟-t‟ou‟nun emrine verdi. ok kÝsa bir sžrede Ch‟ilerin Ching-yang Ģehrine vardÝ. ĠmparatorlarÝ bu Ģehirde olan Ch‟iler, Hu Lu-hsien‟in kumandasÝnda savunmaya ŒalÝĢÝyorlardÝ. G™ktžrklerin kendileri iŒin savaĢmaya gelmesine rağmen Chou kumandanlarÝ hala hžcum etmeye korkuyorlardÝ. Sadece Yang Chung otuz bin kiĢilik ordusuyla Chin-yang‟a gelebildi.32 564 yÝlÝnÝn ilk aylarÝnda yapÝlan bu herekatta ™nce Choular saldÝracaklar, arkasÝndan geri Œekilince Ģehirden ŒÝkan Ch‟i ordusunu G™ktžrkler baskÝnla dağÝtacaklardÝ. Ancak, kÝĢ dolayÝsÝyla yağan kar bir metre yžksekliğinde her tarafÝ kaplamÝĢtÝ. Chou ordusu yaklaĢÝk bir km. yaklaĢtÝğÝnda, Ch‟iler kaleden ŒÝkarak onlarÝ ağÝr bir bozguna uğrattÝ. OnlarÝn yenildiklerini g™ren G™ktžrkler, savaĢmanÝn gereksizliğini anladÝlar. YaklaĢÝk 400 km‟lik bir mesafede bžyžk bir yağma yaparak geri d™ndžler.33 B™ylece G™ktžrkler ekonomik aŒÝdan bžyžk bir kazanŒ sağlamÝĢlardÝ. Ertesi yÝl yine, Choular sefer iŒin teklifte bulunduklarÝnda G™ktžrkler ™nce harekete geŒtilerse de, sonradan Ch‟ilerle ChoularÝn anlaĢmalarÝ žzerine hžcumdan vazgeŒip geri Œekildiler. Choulara kÝzan Mukan, kÝzÝnÝn gelin olarak g™nderilmesi iĢini durdurduğunu aŒÝkladÝ.34 ArkasÝndan tek baĢÝna Ch‟ilerin You eyaletine girdi. Takiben in Seddi‟ni aĢÝp, ulaĢtÝklarÝ her yerde yağmalar yaptÝlar. Bir ay sonra bir akÝn daha džzenlediler.35 G™ktžrklerin kendilerine kÝzÝp tavÝr değiĢtirmesinden korkan Choular acilen Wang Ch‟ing isimli elŒiyi 564 yÝlÝnÝn sonunda g™ndererek ikna etmeye ŒalÝĢtÝ. ArkasÝndan da d™rt eyaletin valisi ile imparatorluk sarayÝndan 120 kiĢilik bir heyeti 565 yÝlÝnÝn ikinci ayÝnda yola ŒÝkardÝ. OnlarÝn bu kendini affettirme ŒalÝĢmalarÝna rağmen, G™ktžrkler artÝk onlara gžvenmiyorlardÝ. …stelik Ch‟ilerle yakÝnlaĢmaya baĢladÝlar ve onlara elŒi g™nderip kendi žlkelerinde yetiĢen mallardan sundular.36 Kendisine bol miktarda hediyeler, Œok sayÝda elŒiler g™nderip itibar g™sterilmesine rağmen Mukan, 568 yÝlÝna kadar kÝzÝnÝ g™ndermeye yanaĢmadÝğÝ gibi ChoularÝn džĢmanÝ Ch‟ilerle iyi iliĢkileri sžrdžrdž. Bu yÝlda ChoularÝn elŒileriyle bir g™ržĢme esnasÝnda havanÝn aniden değiĢip ržzgar ŒÝkmasÝ, arkasÝndan on gžn sžren kar fÝrtÝnasÝnÝn patlamasÝ neticesinde ŒadÝrlarÝn hepsi yÝkÝlÝp, halk zarar g™ržnce, tanrÝnÝn kendisini cezalandÝrdÝğÝnÝ zanneden Mukan Kağan, nihayet kÝzÝnÝn g™nderilmesini kabul etti. Gerekli hazÝrlÝklar yapÝldÝktan sonra A-shih-na prenses, in‟deki Chou hanedanÝna gelin olarak g™nderildi. in‟de imparatoriŒelerin yžkselebildiği bžtžn makamlara yžkseldikten sonra 582 yÝlÝnda hastalÝktan ™ldž.37 Ekonomik olarak istediği seviyeye yžkselen Mukan, ayrÝca bin kadar G™ktžrkž yapÝlan anlaĢma uyarÝnca Chou baĢkentine g™ndermiĢti. Bunlar in baĢkentinde Œok rahat bir Ģekilde yaĢÝyorlardÝ. Daha doğrusu s™z konusu bin kiĢi G™ktžrklerin in baĢkentinde askeri žs gibiydi. Yine onun Chou žzerindeki gžcžnž g™steren bir baĢka emare de yÝllÝk yžz bin top miktarÝndaki verginin kendi žlkesine teslim edilmesidir. …lkesini Orta Asya‟nÝn ve zamanÝnÝn džnyasÝnÝn en bžyžk gžcž haline getiren Mukan 572 yÝlÝnda hastalÝktan ™ldž.



14



Mukan Ģahsiyeti hakkÝnda kaynaklarda en Œok bilgi verilen hžkžmdardÝr. „zellikle zeki, bilgili, sert tabiatlÝ olduğu belirtildiği gibi askeri mžcadelelerde Œok haĢin olduğu vurgulanmÝĢtÝr. Yžzžnžn geniĢliği 30 cm‟den fazla, g™zleri donuk cam gibi (gri), yžzžnžn rengi Œok kÝzÝldÝ. Olağanžstž cesur olduğu bildirilen Mukan, askeri taktikleri Œok iyi biliyordu. Neticede onun bu žstžn vasÝflarÝndan komĢu devletlerin hepsi Œok korkmuĢtu. Kuzey in‟deki her iki devleti kendine bağlayan, Mukan‟a Orta Asya‟daki bžtžn kavim ve devletler bağlanmÝĢtÝ. Tarihi Ġpek Yolu G™ktžrk žlkesinde huzura vurmuĢ, Uzak Doğu ile Orta Doğu arasÝnda irtibat Œok sağlam bir džzeye ŒÝkmÝĢtÝ.38 Burada ™zellikle vurgulanmasÝ gereken Kerulen nehrinden, Ural dağlarÝna kadar yayÝlmÝĢ halde yaĢayan T™les adlÝ bžtžn Tžrk boylarÝnÝn bir birlik halinde Mukan‟a bağlanmalarÝdÝr. Diğer taraftan Orta Asya‟da ticareti elinde bulunduran SoğdlularÝn himaye edilmesi žlkedeki ticari canlÝlÝğÝ sağlayan bir baĢka sebepti. Mukan ™lmeden ™nce oğlu Ta-lo-pien yerine kardeĢi Taspar‟Ý (T‟a-po) tahta vasiyet etti. Her bakÝmdan kuvvetli bir devletin baĢÝna geŒen Taspar hakkÝnda kaynaklardaki ilk kayÝt “in‟i zora sokan sÝkÝĢtÝran” Ģeklindedir.39 G™ktžrk Devleti‟ndeki taht değiĢikliğini yakÝndan takip eden Kuzey in‟deki iki devlet yeni kağanla dostluk iliĢkileri kurmaya ŒalÝĢtÝlar. Chou Devleti iĢlenmiĢ ve ham ipekli kumaĢlardan yžz bin top ipek sunarken, Ch‟iler de acele Œok miktarda hediyeyi elŒi ile g™ndermiĢlerdi. Taspar Kağan, ağabeyi Mukan gibi bu hakim durumdan gayet iyi faydalandÝ. ArtÝk gžney komĢularÝnÝ tamamen hakimiyeti altÝna aldÝğÝnÝ džĢžnžyor ve bu sebepten etrafÝndakilere “benim gžneydeki iki vefakar oğlum niye gereksiz yere kavga ediyorlar?” diyordu.40 Bu arada G™ktžrk žlkesi Œok geniĢlediği iŒin Taspar Kağan, žlkenin doğu kÝsmÝnda yeni bir teĢkilatlanmaya gitti. Yeğenleri ağabeyi Kara‟nÝn oğlu She-tu‟yu žlkenin doğu tarafÝna, kardeĢi Jutan‟Ýn oğlu B™rž‟yž batÝ tarafÝna kžŒžk kağanlar olarak tayin etti. B™ylece kendisi kağanlar kağanÝ seviyesine yžkseldi. Zaten TanrÝ DağlarÝnda oturan amcasÝ Ġstemi Yabgu, 552 yÝlÝnda devletin kuruluĢundan itibaren BatÝ Tžrkistan‟Ý idare ediyordu. ok geniĢ bir sahaya yayÝlmÝĢ olan devleti daha iyi y™netebilmek maksadÝyla b™yle bir yolu seŒen Taspar‟Ýn ordusu yžz binlerle ifade ediliyordu. Taspar Kağan, son derece kuvvetli ve geliĢmiĢ devletin politikasÝnda değiĢiklik yaparak daha ™nceki ChoularÝ desteklemekten vaz geŒip, Ch‟ilere y™neldi. AslÝnda žlke menfaatleri aŒÝsÝndan bu doğruydu. Fakat, Kağan‟Ýn anlaĢÝlmaz bir Ģekilde Budizm‟e meyletmesi žlkenin durumunu değiĢtirdi. „nce Ch‟ilerle elŒi teatisine baĢladÝktan sonra onlarÝn prensesleri ile evlenme teklifinde bulundu. Bu arada žlkesinin in gibi bayÝndÝr olacağÝ džĢžncesiyle bir Budist PagodasÝ yaptÝrttÝ ve Nirvana Sutra gibi adÝ geŒen dinin kutsal kitaplarÝnÝ TžrkŒeye Œevirttirdi (575 yÝlÝ).41 G™ktžrklerle iyi mžnasebet tesis etmiĢ olsalar da Ch‟iler, yine de Choular karĢÝsÝnda tutunamadÝlar. 577 yÝlÝnda onlar tarafÝndan yÝkÝlÝnca topraklarÝnÝ kaybettiler.42 OnlarÝn prenslerinden Kao Chao-i kaŒÝp G™ktžrklere sÝğÝndÝ. Taspar, onu destekledi ve koruduğu gibi Choulara ŒeĢitli baskÝnlarda bulundu. Fakat, G™ktžrklerden askeri yardÝm almasÝna rağmen adÝ geŒen Ch‟ili prens baĢarÝlÝ olmadÝ. Buna rağmen G™ktžrk akÝnlarÝ ChoularÝn bžtžn sÝnÝrlarÝnÝ darma dağÝn ediyordu.



15



Ancak, Ch‟ilerin tahtlarÝnÝ tekrar ele geŒirmelerinden žmidi kesen Taspar, Choulara mžttefik olup onlarÝn prensesleriyle evlendi. ArkasÝndan Kao Chao-i ve adamlarÝnÝ onlara teslim etti.43 B™ylesine bžyžk bir devletin tahtÝnda on sene oturan Taspar, 581 yÝlÝnÝn sonlarÝna doğru hastalandÝ. Bir sžre hasta yattÝktan sonra ™ldž. „lmeden ™nce bir hata daha yaptÝ. Kendi oğlu yerine tahta ağabeyi Mukan‟Ýn oğlu Ta-lo-pien‟in geŒmesini vasiyet etti.44 Kuvvetli bir devletin baĢÝna geŒmesine rağmen Taspar Kağan, Tžrk milletinin karakterine hiŒ uymayan Budizm dinine meyletmiĢti. AslÝnda Orta Asya‟nÝn en bžyžk devletinin Budizm sayesinde kazanabileceği bir Ģey yoktu. Ch‟i Devleti yÝkÝlÝnca Choular tarafÝndan kendisine sÝğÝnan prensten yeteri kadar faydalanamadÝ. BunlarÝn žstžne G™ktžrk devlet geleneğine uymayan ağabeyinin dahi veliaht g™stermediği annesi Tžrk olmayan Ta-lo-pien‟i tahta vasiyet ederek devletin temelden sarsÝlmasÝna yol aŒacaktÝ. Onun ™lžmž akabinde devletin ileri gelenleri vasiyeti doğrultusunda Ta-lo-pien‟i tahta geŒirmek istediler. Ancak, millet onu kağan olarak kabul etmeyip Taspar‟Ýn oğlu An-lo‟nun kağan yapÝlmasÝnda Ýsrar ettiler. Devlet meclisinde tartÝĢmalardan sonra Kara Kağan‟Ýn oğlu devlet meclisine gelerek “Talo-pien‟in layÝkÝyla kağanlÝk yapamayacağÝnÝ, An-lo‟nun ise daha uygun olacağÝnÝ s™yleyerek Anlo‟nun tahta ŒÝkmasÝnÝ sağladÝ. Ancak, An-lo žlkede kontrolž tam tesis edemediği gibi Ta-lo-pien tarafÝndan sžrekli rahatsÝz ediliyordu. …lkede asayiĢ sağlamayÝnca devlet meclisi yeniden toplandÝ. Casus ve kahraman bir kiĢiliğe sahip She-t‟u‟nun tahta uygun olduğuna karar verilince, IĢbara unvanÝyla kağan oldu (581). Tam unvanÝ Ġl Kžllžg ġad Baga IĢbara Kağan unvanÝnÝ aldÝ. Kağan olamayan An-lo hiŒ itiraz etmeden durumu kabullendi. Sonra Tola ÝrmağÝ civarÝna giderek orada Ġkinci Kağan olarak yaĢamaya baĢladÝ. Tahta oturamayan bir diğer kiĢi Ta-lo-pien ise kuzey taraflarÝna Œekildi. O kžsmžĢtž; kendi kendine Apa (A-p‟o) Kağan unvanÝnÝ aldÝ. Sžrekli elŒi g™ndererek IĢbara Kağan‟Ý “her ikisinin de kağan oğlu olduğu halde kendisinin tahtsÝz kaldÝğÝnÝ” s™yleyerek onu rahatsÝz ediyordu.45 AyrÝca tek baĢÝna hareket ederek in‟e elŒi g™ndererek bağÝmsÝz hareket etmeye kalkÝĢÝyordu. Ġstemi Yabgu ve BatÝ TarafÝ 552 yÝlÝnda Juan-juanlarÝ ortadan kaldÝrmak suretiyle G™ktžrk Devleti‟ni tesis eden BumÝn Kağan žlkenin batÝ kÝsÝmlarÝnÝn idaresini kardeĢi Ġstemi‟ye vermiĢti.46 Ġstemi de yabgu unvanÝyla 552-576 yÝllarÝ arasÝnda devletin batÝ kanadÝnÝ doğudaki Bžyžk Kağan‟a bağlÝ olarak idare etti. Bundan dolayÝ Ġstemi Yabgu ve oğlu Tardu‟nun 582 yÝlÝna resmen ikiye ayrÝlana kadar olan faaliyetlerini I. G™ktžrk Devleti iŒinde mžtalaa etmek gerekmektedir. KaynaklarÝn ifadesine g™re bugžnkž Doğu Tžrkistan‟Ýn doğu ucunda bulunan Hami Ģehrinden, Karadeniz‟e kadar uzanan geniĢ saha Ġstemi Yabgu‟nun idaresinde idi. Onun yazlÝk ve kÝĢlÝk olmak žzere iki merkezi vardÝ. Gžney merkezi Ģimdiki KaraĢar (Yen-ch‟i) Ģehrinden kuzeye yedi gžnlžk mesafede idi.47 G™ržldžğž gibi Œok geniĢ bir sahaya hakim olan Ġstemi Yabgu, ağabeyi BumÝn ve onun oğullarÝnÝn doğuda devletin sÝnÝrlarÝnÝ geniĢlettiği sÝrada, batÝ b™lgelerinde bžyžk Œapta fžtuhat hareketine giriĢmiĢti. Ġlk ™nce Altay DağlarÝnÝn batÝsÝndan baĢlayarak Hazar Denizi‟ne kadar uzanan sahada dağÝnÝk vaziyette yaĢayan48 T™les ve On Ogur



16



boylarÝnÝ itaati altÝna aldÝ. Soğdlularla meskun olduğu bilinen BatÝ Tžrkistan Ģehirlerinin Œoğunun Ġstemi Yabgu‟nun eline geŒmesiyle in‟den Akdeniz‟e ulaĢan Ġpek Yolu‟na G™ktžrkler hakim oldular. Ancak bu sÝrada Tžrk asÝllÝ bir baĢka devletle de komĢu haline gelinmiĢti. Kaynaklarda Akhun ve Eftalit (ince Ye-ta) adÝyla zikredilen s™z konusu devlet M.S. 350 yÝlÝndan beri Kuzey Afganistan ve Maveražnnehir havalisinde hžkžm sžržyor, Ġpek Yolu ticaretini elinde bulunduruyordu.49 G™ktžrklerin kÝsa zamanda rakip olarak ortaya ŒÝkmasÝ her iki Tžrk Devleti‟ni hakimiyet konusunda birbirleriyle mžcadeleye sžržkledi. 556 yÝlÝnda Ġstemi kumandasÝndaki G™ktžrk ordularÝnÝn baskÝnlarÝna maruz kaldÝ. G™ktžrk ordularÝnÝn baskÝlarÝna uğrayan Akhunlar, daha ™nce 545 yÝlÝnda mžnasebet tesis ettikleri in‟deki BatÝ Wei imparatoruna 555 ve 558 yÝllarÝnda da elŒilik heyeti g™ndermiĢlerdi. in‟e giden son iki elŒilik heyetinin Ġstemi‟nin baskÝsÝna karĢÝ olduklarÝnÝ s™ylemek mžmkžndžr. Ancak, Œok geŒmeden Mukan‟Ýn idaresindeki kuvvetler tarafÝndan mağlup edilen Akhun Devleti 557 yÝlÝnda yÝkÝldÝ. in kaynaklarÝnÝn adÝnÝ Mukan olarak verdiği G™ktžrk ordularÝ kumandanÝnÝn yanÝnda Ġstemi‟nin de olmasÝ, kuvvetle muhtemeldir. Bundan ™nce siyasi platformda da faaliyetlere giriĢen Ġstemi, Sasani ġehinĢahÝ AnuĢirvan ile anlaĢÝp kÝzÝnÝ Ġran hžkžmdarÝna verdi ve evlilik ittifakÝ kurdu. Ġstemi‟nin kÝzÝnÝn adÝ Ġslam kaynaklarÝnda (Taberi, Mesudi vb.) Fakim olarak geŒmektedir. Bu kÝz Sasani ĠmparatoriŒesi olmuĢtu.50 G™ktžrk ordularÝ kuzeydoğudan saldÝrÝrken, Sasani kuvvetleri de batÝdan hžcuma geŒerek, Akhun Devleti‟ni kolayca yÝktÝlar.51YÝkÝlan Akhun Devleti‟nin topraklarÝ Ceyhun nehri sÝnÝr olmak žzere, G™ktžrkler ve Sasaniler arasÝnda paylaĢÝldÝ.52 Neticede Maveražnnehir, Fergana‟nÝn bir kÝsmÝ, KaĢgar, Hoten ve BatÝ Tžrkistan‟Ýn ™nemli Ģehirleri G™ktžrk Devleti‟ne bağlandÝ. DolayÝsÝyla meĢhur Ġpek Yolu ve bu yolda ticaret yapan Soğdlular Ġstemi Yabgu‟nun eline geŒmiĢti. AkhunlarÝn ortadan kalkmasÝyla G™ktžrk Devleti batÝda tam anlamÝyla Sasani Ġmparatorluğu‟yla sÝnÝr olurken, aynÝ zamanda siyasi olarak ŒağÝnÝn džnyasÝnÝn iki bžyžk devleti Bizans ve Sasanilerle temasa geŒmiĢ, onlarla bir seviyeye yžkselmiĢti. Bundan sonra Sasani HžkžmdarÝ AnuĢirvan, BatÝ G™ktžrklerine vergi vermeye baĢlamÝĢtÝ. Bununla birlikte yeni siyasi geliĢmeler olmaya baĢladÝ. Sasani Ġmparatorluğu, Maveražnnehir ticaret yolunu tamamen eline geŒirmek istiyordu. Bu sebepten žlkesinden Akdeniz ve Bizans limanlarÝna yapÝlan ipek ticaretini durdurdu. B™ylece G™ktžrklere bağlanmÝĢ olan tžccar Soğd kavimini ekonomik zorluklara sokacak, hem de G™ktžrkleri ipek transit vergisinden mahrum edecekti. AyrÝca Ġstemi‟nin g™nderdiği elŒileri hile ile ™ldžrttž. Bu esnada batÝda askeri harekata devam eden Ġstemi, sÝnÝrlarÝnÝ Hazar Denizi‟ne kadar ulaĢtÝrdÝ.53 Daha ™nce g™nderilmiĢ iki elŒilik heyetine de iyi davranmayan AnuĢirvan, birinci heyetin getirdiği ipekleri hemen satÝn alÝp, elŒilerin g™zž ™nžnde yakmÝĢ, elŒiler geri d™nmžĢ, ikinci elŒilik heyetini de gizlice zehirleterek ™ldžrmžĢ; Ġran sÝcağÝna dayanamadÝklarÝ iŒin kendileri ™ldžkleri yalanÝnÝ yaymÝĢtÝ. Ġstemi, bu yalana inanmamÝĢ olmasÝna rağmen yine de Sasanilerle mžnasebetlerini hemen kesmedi. Soğdlu Maniakh‟Ýn tavsiyesine uyarak, yeni bir mžttefik arama yoluna gitti. 567 yÝlÝna adÝ geŒen Soğdlu baĢkanlÝğÝnda bir heyeti Hazar Denizi‟nin kuzeyi, Kafkasya žzerinde Bizans‟Ýn baĢkenti Ġstanbul‟a g™nderdi. Eskiden beri Sasanilerle Bizans‟Ýn arasÝnÝn iyi olmadÝğÝnÝ Soğdlular biliyorlardÝ. Kurulacak Bizans-G™ktžrk ittifakÝ neticesinde Sasaniler zor durumda kalabilirlerdi. G™ktžrk elŒileri ellerinde bir TžrkŒe (ĠskitŒe) mektupla vardÝklarÝ Ġstanbul‟da Œok iyi



17



karĢÝlandÝlar. Bizans‟a ilk defa bilinmeyen bir žlkeden elŒi geliyordu. ElŒiler yanlarÝnda Œok kÝymetli hediyeler de getirmiĢlerdi. Ġstemi‟nin g™nderdiği mektup, Ġmparator II. Justinos‟a okundu. Tarihte Orta Asya‟dan Bizans‟a g™nderilen bu ilk elŒilik heyetinin baĢarÝsÝ, Ġmparator Justinos‟un hemen cevap verme ihtiyacÝ duymasÝndan gayet iyi anlaĢÝlmaktadÝr. 569 yÝlÝ Ağustos‟u baĢÝnda bir Bizans elŒilik heyeti ittifak anlaĢmasÝ yapmak žzere G™ktžrk žlkesine doğru yola ŒÝktÝ.54 Bizans elŒilik heyetinin baĢÝnda Zemerkos bulunuyordu. Tžrk elŒileriyle beraber hareket eden BizanslÝlar, Karadeniz, Kafkaslar, Hazar Denizi ve Aral G™lž arasÝndan Talas nehri boyundan TanrÝ DağlarÝ silsilesindeki Ak-dağ (Bizans Ek-tağ, TžrkŒe AltÝn Dağ ve ince Pai-shan)55‟da bulunan Ġstemi Yabgu ile Bizans, Sasanilere karĢÝ sağlam bir ittifak anlaĢmasÝ yaptÝlar. Hatta bu sÝrada Ġstemi‟nin yanÝna gelen bir Sasani elŒisine yžz g™sterilmemiĢti. Bizans elŒisinin d™nžĢžnde yazdÝğÝ hatÝralarÝ G™ktžrk hayatÝ hakkÝnda zengin bilgiler ihtiva etmektedir56 BaĢarÝya ulaĢan Ġstemi‟nin politikasÝ neticesinde Bizans-Sasani savaĢlarÝ 571 yÝlÝnda baĢladÝ. Bu arada batÝya doğru G™ktžrk ilerleyiĢi devam ediyordu; Kafkaslar‟Ýn kuzeyindeki Kuban IrmağÝ havzasÝ, sonra Azerbaycan, G™ktžrklerin eline geŒti57 Ancak, BizanslarÝn yaptÝklarÝ ittifaka uygun hareket etmemeleri žzerine ilerleme durdu. BizanslÝlarÝn anlaĢmayÝ bozan bu davranÝĢlarÝ 576 yÝlÝnda Ġstemi‟nin ™lžmž sÝralarÝnda Ġmparator II. Tiberius tarafÝndan g™nderilen elŒi Valentinos‟u Aral G™lž havalisinde karĢÝlayan Tžrk-ġad tarafÝndan suŒlanmasÝndan anlÝyoruz.58 AslÝnda elŒilik heyeti daha evvel yapÝlmÝĢ olan askeri ittifakÝn yenilenmesi iŒin g™nderilmiĢti. Bizans elŒisi, Tžrk-ġad‟a (Turksanthos) aĢÝrÝ nezaket g™stermiĢ; ancak, Ģad, “BizanslÝlarÝn yalancÝlÝğÝnÝ ve imparator ile aynÝ ip žzerinde oynadÝklarÝnÝ; on diliniz var ama, hileniz birdir‟‟ diyerek parmağÝnÝ ağzÝna soktu. Sonra kendilerinden kaŒan AvarlarÝ (Varhonitalar) kabul ettiklerini ve Pannonia‟ya yerleĢtirdiklerini, Ģimdi nasÝl olur da ittifaktan bahsettiğini, AvarlarÝnn eninde sonunda atlarÝnÝn altÝnda Œiğneneceklerini belirtti. Tžrk-ġad, ayrÝca G™ktžrk elŒilerinin neden Kafkasya‟nÝn gžŒ ve tehlikeli yollarÝndan g™tžržldžklerini, kendilerinin aslÝnda Dnyeper, Tuna ve MeriŒ nehirlerinin nerelerden aktÝklarÝnÝ bildiklerini aŒÝkladÝ. Alan ve UtigurlarÝn (Oguz Ogur) G™ktžrkler tarafÝndan itaat altÝna alÝnÝĢÝnÝn BizanslÝlarÝn g™z ™nžne getirmelerini ve doğudan batÝya bžtžn kavimlerin efendilerinin G™ktžrkler olduğunu iyice bilmeleri gerektiğini s™yledi. Bundan baĢka Bizans elŒileri, G™ktžrkleri en bžyžk yaslarÝ sÝrasÝnda rahatsÝz etmiĢlerdi. žnkž o sÝrada Ġstemi Yabgu ™lmžĢtž ve matemi tutuluyordu. …stelik yas t™renine uymayÝp yžzlerini b݌akla kesmemiĢlerdi. Tžrk-ġad‟Ýn tepkisini daha fazla Œekmemek iŒin, elŒiler bžtžn bu hakaretlere razÝ oldular. Yas t™reni bittikten sonra da Tžrk-ġad‟Ýn Bizans elŒilerine tehditleri devam etti. KÝrÝm‟da KerŒ (Bosforos) Kalesi‟nin fethedileceğini s™yledi. Tžrk-ġad‟Ý kÝzdÝran bir baĢka olay da Azerbaycan‟da Tžrk ilerleyiĢini durdurmak iŒin Sabar Tžrkleri kžtlelerinin Bizans tarafÝndan ortadan kaldÝrÝlmasÝdÝr. Bundan sonra Bizans elŒisi Ak-Dağ‟da bulunan Tardu‟nun yanÝna gitti. D™nerlerken, yine Tžrk-ġad‟Ýn



18



kumandanlarÝndan Bukan (Bukhanus, Bohan), KÝrÝm‟daki BizanslÝlara ait KerŒ Kalesi‟ni zaptetti. Bu G™ktžrklerin batÝda ulaĢtÝğÝ en son noktadÝr. Ġstemi‟nin ™lžmžnden sonra yerine oğlu Tardu geŒti. Onun hakkÝnda tarih bilgileri ancak, 581 yÝlÝndan sonra bulabiliyoruz. Doğu G™ktžrk Devleti Bir sžrž tartÝĢmadan sonra kağan olan IĢbara adÝ gibi cesur bir Ģahsiyete sahip olduğu iŒin devlete bağlÝ bžtžn boylarÝn kalbini kazanmÝĢtÝ. Doğu sÝnÝrlarÝ dÝĢÝndaki Moğol kabileleri dahi ona itaat etmiĢlerdi. AynÝ IĢbara in‟e elŒi g™ndererek iyi niyetini g™steriyordu.59 Bu arada G™ktžrk-in iliĢkilerinde Ch‟ang Sun-sheng isimli bir diplomat ™n plana ŒÝkmaya baĢlamÝĢtÝ. AslÝnda bu kiĢi 580 yÝlÝnda Ch‟ien-chin prensesin gelin getirilmesi sÝrasÝnda refakat eden heyetle birlikte gelmiĢti. IĢbara, gelen heyete Œok mağrur davrandÝğÝ halde, Ch‟ang Sun-sheng‟in iyi niĢancÝ olmasÝ sebebiyle onu alÝkoymuĢ birlikte avlara ŒÝkmÝĢtÝ. Onun olağanžstž niĢancÝlÝğÝna hayran kalan IĢbara, daha fazla yakÝnlaĢarak dost oldu. Hatta, onun niĢancÝlÝk tekniğinin kendi adamlarÝna ™ğretilmesini emretti. inli elŒinin baĢta IĢbara olmak žzere G™ktžrk Devleti‟nin ileri gelenleriyle yakÝnlaĢmasÝ ileride tam bir felakete yol aŒacaktÝ. žnkž, devletin ileri gelenlerini yakÝndan tanÝyan Ch‟ang Sun-sheng, onlarÝn bžtžn iliĢkilerini ™ğrendi. Kimin kimi sevdiği ya da kin besleyip kÝskandÝğÝ gibi konularÝ aŒÝkŒa fark etti. Mesela ilk ™ğrendiği Ģey IĢbara‟nÝn kardeĢi Ch‟u-lo-hou‟yu halk tarafÝndan Œok sevildiği iŒin kÝskanmasÝ idi. AyrÝca inli elŒi ŒÝkÝlan av seyahatleri dolayÝsÝyla G™ktžrk žlkesinin dağlarÝnÝ, derelerini, avlarÝnÝ, boylarÝnÝn sayÝsÝnÝ askerlerinin sayÝsÝnÝ ™ğrenmiĢ kaynağÝn ifadesine g™re bilmediği duymadÝğÝ kalmamÝĢtÝ. …lkesine d™ndžkten sonra derhal bir rapor hazÝrlayÝp ™ğrendiği her Ģeyi imparatoruna bildirdi.60 Ġmparator onun raporundan okuduklarÝndan Œok etkilendi. Hemen saraya ŒağÝrtÝp bizzat ağzÝndan dinledi. Ch‟ang Su-sheng, G™ktžrkleri o kadar iyi tanÝmÝĢtÝ ki, sanki avucunun iŒinde imiĢ gibi g™steriyordu. Neticede imparator onun hazÝrladÝğÝ stratejilere g™re G™ktžrklere karĢÝ politika uygulamaya karar verdi. Ch‟ang Sun-shang‟Ýn hazÝrladÝğÝ stratejinin esasÝnda ™zellikle G™ktžrk Devleti KağanÝ Isbara‟ya karĢÝ bir kalkÝĢma baĢlatÝlmalÝydÝ. Yani Œekememezlik duygularÝ harekete geŒirilmeliydi. „nce Tardu ile temas kurulurken, bir yandan da kağanÝn kardeĢi Ch‟u-lo-hou ile anlaĢÝlmalÝydÝ. Diğer taraftan kağan olamadÝğÝ iŒin kžskžn olan Ta-lo-pien (Apa, A-p‟o) en bžyžk džĢmandÝ. ElŒinin ifadesi ile adeta devleti kemiriyordu. Neticede kuvvetli olan IĢbara‟ya karĢÝ žlkesi iŒindeki muhalif kiĢileri kÝĢkÝrtmak stratejinin esasÝ idi. Ch‟ang Sun-sh‟eng‟Ýn iĢaret ettiği noktalardan iĢe baĢlayan Ġmparator Wen, Hami Ģehrinde bulunan BatÝ G™ktžrklerinin idarecisi Tardu‟ya Yžan Huei adlÝ bir elŒiyi kurt baĢlÝ sancakla g™nderdi.61 Zaten devletin kağanÝ IĢbara‟ya karĢÝ muhalif duygular besleyen Tardu, kurt baĢlÝ sancağÝ alÝr almaz



19



bağÝmsÝzlÝğÝnÝ ilan etti ve b™ylece BatÝ G™ktžrk Devleti ortaya ŒÝktÝ. Tardu, in‟le diplomatik iliĢkilere baĢladÝğÝnda Suei Ġmparatoru, onun elŒisine daha fazla hžrmet g™steriyordu.62 Stratejinin batÝ planÝ baĢlarÝyla uygulandÝktan sonra bizzat Ch‟ang Sun-sheng gizlice G™ktžrk Devleti‟nin doğusundaki tˆbi Moğol asÝllÝ kabileler hsi, K‟u-mo-hsi, KÝtanlara (Ch‟i-tan) gitmiĢ onlara hediyeler sunarak IĢbara Kağan‟a karĢÝ isyana teĢvik etmiĢti. Stratejinin žŒžncž ayağÝ olarak kağanÝn kardeĢi Ch‟u-lo-hou seŒilmiĢti. Ona da gizlice adam g™nderilip, Suei imparatorunun derin saygÝ ve selamlarÝ sunuldu; in‟e bağlanmasÝ teklif edildi.63 …lkesindeki bžtžn bu entrika faaliyetlerine rağmen IĢbara hemen kuvvetini ve kontrolžnž kaybetmedi. in‟de Chou hanedanÝ yÝkÝlÝnca kendi eĢi Ch‟ien-chin prensesin etkisinde kalarak yeni kurulan ve 350 yÝl sonra bžtžn in‟i birleĢtiren Suei hanedanÝna karĢÝ bžyžk bir saldÝrÝya geŒti (582 yÝlÝ). Muhalif olmalarÝna rağmen Tardu, T‟an-han, Ch‟u-lo-hou ve Apa‟nÝn kuvvetleri IĢbara‟nÝn baĢ kumandanlÝğÝndaki orduya katÝlmÝĢtÝ. G™ktžrk ordusunun sayÝsÝ 400 bin sžvariye ulaĢmÝĢtÝ. Ma-i, Liang, Lan gibi eyaletlerin askeri gžŒleri ilk etapta bozguna uğratÝldÝ. Bir Œok savunma tedbiri olmasÝna rağmen Ġmparator Wen, G™ktžrk hžcumlarÝnÝ engelleyemiyordu. Mu-hsia, Shih-men Wu-wei, T‟ienshuei, An-ting, Shang-chžn, Hun-hua gibi Ģehirler istila edildi. inli kumandanlar G™ktžrk ordusu ile savaĢmaya cesaret edemiyor, ŒeĢitli bahaneleriyle geri kaŒÝyorlardÝ.64 in‟in iŒlerinde yedi bžyžk merkezi ele geŒiren G™ktžrk ordularÝna Tardu ihanet etti. Kendisine bağlÝ birlikleri alarak geri Œekildi. Sonra žlkesine d™ndž.65 Bu saldÝrÝlar karĢÝsÝnda Œaresiz kalan in imparatoru ordusunun kumandanlarÝnÝn moralini yžkseltmek iŒin uzun bir ferman yayÝnladÝ. Fermanda G™ktžrklerin neden baĢarÝlÝ olduklarÝ analiz ediliyor ve karĢÝlÝğÝnda alÝnmasÝ gereken ™nemler vurgulanÝyordu. Bu s™z konusu fermandan sonra inli kumandanlara bžyžk bir cesaret geldi ve G™ktžrklere karĢÝ bazÝ ufak savaĢlarÝ kazanmaya baĢladÝlar. Yine de bžyžk bir zafer elde edememiĢlerdi. Zaten kazandÝklarÝ baĢarÝlar daha Œok G™ktžrklerin artÝk, savaĢÝ dikkate almamalarÝndan kaynaklanÝyordu. Sžrekli savaĢ kazandÝklarÝndan gaflete džĢmžĢlerdi.66 Fakat, G™ktžrkler bžyžk bir felaketle karĢÝ karĢÝya kaldÝlar. Orduda yiyecek bulunamadÝğÝ iŒin kemik tozu yemek zorunda kalmÝĢlardÝ. ArkasÝndan bžyžk bir salgÝn hastalÝk ŒÝktÝ ve askerlerin ™nemli bir kÝsmÝ ™ldž. IĢbara Kağan bunlarla uğraĢÝrken, inliler harekete geŒtiler bazÝ G™ktžrk ordularÝnÝ yendiler. Hatta Apa Kağan‟Ý IĢbara‟ya karĢÝ isyan iŒin tahrik ettiler. O da IĢbara‟dan ayrÝldÝ. Ona Tardu ™rnek g™sterilmiĢti. IĢbara, Apa‟nÝn kendisinden kopmasÝna mžsade etmek istemiyordu. HÝzla onun žzerine yžržyžp, onu mağlup etti. Fakat, Apa‟nÝn kendisi kaŒÝp Tardu‟ya sÝğÝnmayÝ baĢardÝ. Tardu‟nun desteğiyle yžz bin kiĢilik bir ordu toplayan Apa yeniden IĢbara ile ŒarpÝĢtÝ ise de yine yenilmekten kurtulamadÝ. IĢbara‟ya karĢÝ isyan edenler arasÝna T‟an-han Kağan da katÝldÝ. Onu da bozguna uğratan IĢbara Tardu‟nun yanÝna kaŒmasÝna engel olamadÝ. Hatta kendi kardeĢi Ti-chin-ch‟a da



20



baĢkaldÝrmÝĢtÝ. Kendisine bağlÝ boylarla Apa Kağan‟a itaat edip askeri gžcžnž onun ordusuyla birleĢtirdi. Apa ile birleĢen IĢbara muhalifleri Tardu‟nun in ile iliĢkisini ™rnek alÝp harekete geŒerek elŒi g™nderip, IĢbara Kağan‟a karĢÝ yardÝm istedi. Ancak, in‟deki Ġmparator Wen, onlara yardÝm etmeyi džĢžnmedi. žnkž, IĢbara‟nÝn ortadan kalkmasÝ durumunda ortaya daha bžyžk bir kuvvet ŒÝkarsa in iŒin daha tehlikeli olabilirdi. DolayÝsÝyla G™ktžrk žlkesinde karÝĢÝk durumun devamÝnÝ tercih etti.67 G™ktžrk žlkesi bu denli karÝĢmasÝna rağmen in‟e akÝnlar ihmal edilmiyordu. Mesela 583 Ağustosu‟nda You eyaleti, G™ktžrkler tarafÝndan ele geŒirildi. inli Kumandan Li Suei ağÝr bir bozguna uğramÝĢ, oklanarak ™ldžržlmžĢtž.68 Neticede G™ktžrkler žlkelerinin iŒinde Œok ağÝr bir kÝtlÝk ve iŒ savaĢ geŒirmelerine rağmen in‟e ağÝr bir darbe vurmuĢlardÝ. 584 yÝlÝna gelindiğinde iŒ karÝĢÝklÝklar ve kÝtlÝk sebebiyle G™ktžrk askerlerinin sayÝsÝ hÝzla azaldÝ. „zellikle devlete bağlÝ boylar ayrÝlÝyorlardÝ. Su-ni boyu on binden fazla insanla in‟e gidip Suei Ġmparatorluğu‟na bağlandÝ. Diğer taraftan Tardu, ĠĢbaraya karĢÝ onun muhaliflerini destekliyordu. G™ktžrk Devleti‟nin HžkžmdarÝ IĢbara yÝllar sžren iŒ savaĢlardan yorulmuĢtu. „nce Tardu ihanet etmiĢ arkasÝndan yeğeni Jan-kan inliler adÝna casusluk yapmÝĢtÝ. Diğer taraftan Apa, T‟an-han, Tichin-ch‟a karĢÝsÝna geŒmiĢlerdi. DolayÝsÝyla savaĢlarÝn uzun sžrmesi IĢbara‟yÝ yÝldÝrdÝ. HanÝmÝ, 584 yÝlÝnÝn sonunda in‟e elŒi g™ndererek, Ġmparator Wen‟a kendine Suei hanedanÝnÝn soyadÝnÝn verilmesini teklif etti. žnkž Ch‟ien-chin prenses aslÝnda Chou hanedanÝnÝn kÝzÝydÝ. DolayÝsÝyla iki hanedan akrabalÝk yoluyla mžttefik olacaklardÝ. Ġmparator hemen talebi kabul etti ve prensesin unvanÝnÝ Ta-i (Bžyžk G™nžllž) olarak değiĢtirdi. ArkasÝndan bir elŒi de IĢbara yolladÝ ve bundan sonra Suei hanedanÝ soyadÝ alan hanÝmÝ dolayÝsÝyla imparatorun kÝzÝ sayÝldÝğÝnÝ, bu yžzden kendisinin imparatorun oğlu olduğunu bildirdi. Akraba olduklarÝnÝ ve nesiller boyu dostluklarÝnÝn devam edeceğini vurguladÝ. Suei imparatoru da mukabil elŒi ile aynÝ duygularÝ paylaĢtÝğÝnÝ aŒÝkladÝ.69 Neticede baĢbakan (bžyžk vezir) Yž Ch‟ing-tse baĢkanlÝğÝndaki kalabalÝk in heyeti ve Casus diplomat Ch‟ang Sun-sheng, G™ktžrk merkezine vardÝ. Kağan‟Ýn oturduğunu g™ren inli heyetin baĢkanÝ ayağa kalkmasÝnÝ istedi. Ancak, IĢbara atalarÝndan beri kimsenin insanlarÝn ™nžnde eğilmediğini s™yledi. Araya giren inli hatun-prenses Ta-i (Chien-chin) kağanÝn kurt karakterli olduğunu ifade etti. Yine Ch‟ang Sung-sheng, G™ktžrklerin de, in‟in de bžyžk žlke olduğunu ancak kağanÝn imparatorun oğlu olmasÝ sebebiyle ayağa kalkmasÝ gerektiğini bildirerek IĢbara‟yÝ ikna etti. Bunun žzerine imparatorun mektubunu eğilerek alan IĢbara, baĢÝna g™tžrdž. Bu esnada yanÝndaki diğer devlet adamlarÝ kağanlarÝnÝn džĢtžğž durumdan utanŒ duymuĢlardÝ ki, žzžntžlerinden ağlÝyorlardÝ. Daha da ileri giden inli heyetin baĢkanÝ Yž Ch‟ing-tse, KağanÝ in imparatorunun vassalÝ olduğunu kabul ettiğini aŒÝklamaya zorladÝ.70 IĢbara Kağan, iŒine džĢtžğž gžŒ durumdan in‟e yaklaĢarak kurtulmaya ŒalÝĢÝrken, žlkesi iŒindeki muhalifleri hÝzla gžŒleniyorlardÝ. T‟an-han ve Ti-chin-ch‟a‟nÝn katÝlmasÝyla Apa Kağan‟Ýn gžcž ŒÝğ gibi bžyžmžĢtž. „tžken‟e kadar uzanan sÝnÝrlarÝ batÝda Altay dağlarÝnÝ aĢmÝĢ, Kuca, Hami ve batÝ



21



žlkelerinin SoğlarÝ ile T™les boylarÝ ona bağlanmÝĢtÝ. OnlarÝn hÝzla kuvvetlenmesi in‟in dikkatini Œekti. 585 yÝlÝnda Tardu da IĢbara‟ya saldÝrÝp mağlup etti. Ancak, in‟deki Suei hanedanÝnÝn Ġmparatoru Wen, gžŒ durumda kalan IĢbara‟ya yardÝma karar verdi. Onun yardÝmÝyla IĢbara, Apa Kağan ve mžttefiklerini bozguna uğratÝp kendi konumunu sağlamlaĢtÝrdÝ ve kaybettiği bžtžn eski yerleri geri aldÝ.71 KarĢÝlÝğÝnda IĢbara, in‟e g™nderdiği mektuplarla minnet duygularÝnÝ belirtiyordu. Fakat, 586 yÝlÝnda Suei imparatoru, ona in saltanat devresi takvimini sunararak, biraz daha kendine bağladÝğÝnÝ g™steriyordu. Bu arada doğuda kuvvetlenen KÝtanlarla, G™ktžrklerin savaĢlarÝnÝ inliler araya girerek ™nlediler. 587 yÝlÝnÝn MayÝs ayÝnda in‟in kuzeyindeki Heng ve Tai eyaletlerinde ava ŒÝktÝğÝnda Œok sayÝda geyik vurmuĢtu. BunlarÝn bir kÝsmÝnÝ Suei imparatoruna sundu. Av bittikten sonra Tsu-ho adlÝ in garnizonunda dinlenirken hastalanan IĢbara bir ay hasta yattÝktan sonra ™ldž. Onun ™lžmž žzerinde Suei imparatoru žŒ gžn yas ilan ettiği gibi beĢ bin top ipek sunuldu ve defin merasiminde kurban kesildi.72 Baga Kağan; IĢbara ™lmeden ™nce kendinden evvel olageldiği žzere oğlu yerine yabguluk vazifesini ifa eden kardeĢi Ch‟u-lo-hou‟yu tahta vasiyet etti. Bunu yaparken de kendi oğlu Yung-yžlž‟nžn zayÝf ve Œekingen kiĢiliğe sahip olmasÝnÝ sebep g™stermiĢti. Ch‟u-lo-hou, Baga Kağan unvanÝyla tahta ŒÝktÝğÝnda yeğeni hiŒ itiraz etmedi. Ancak yabguluk gibi ™nemli bir mevkiye yžkseldi. Yeni kağan da hemen in‟e elŒi g™nderip bağlÝlÝğÝnÝ bildirdi. ArkasÝndan 582 yÝlÝndan beri devletin baĢÝna bela olan Apa Kağan‟Ýn ortadan kaldÝrÝlmasÝ iŒin destek istedi. Apa Kağan yakalanÝnca inlilerin devreye girmesi žzerine ™ldžržlmeyip siyasi olarak varlÝğÝnÝn devamÝ sağlandÝ. Baga Kağan, 589 yÝlÝnda batÝ y™nžnde adÝnÝ kaynaklarÝn bildirmediği bir žlke žzerine sefere ŒÝktÝğÝnda alnÝnda vurularak ™ldžržldž.73 Kaynaklarda akÝllÝ ve cesur kiĢiliği vurgulanan Baga (Ch‟u-lo-hou) Kağan‟Ýn fiziki g™ržntžsžnžn diğer kağanlardan farklÝ bir Ģekilde uzun yanaklÝ sÝrtÝ kambur ve aŒÝk renk yžzlž olduğu kaydedilmiĢtir.74 Baga‟nÝn beklenmedik bir Ģekilde ™lžmž žzerine IĢbara‟nÝn oğlu Yung-yž-lž, devlet adamlarÝ tarafÝndan kağan seŒildi. UnvanÝ Tou-lan Kağan oldu. Tou-lan Kağan saltanatÝnÝn ilk yÝllarÝnda in‟e yÝllÝk vergi g™nderiyordu. Bu arada 589 yÝlÝnda in‟de ™nemli bir hadise meydana gelmiĢ, 360 yÝl sonra siyasi olarak birleĢmiĢti. Bunu gerŒekleĢtiren de G™ktžrklerin komĢusu Suei hanedanÝ idi. Ch‟en hanedanÝnÝn ortadan kaldÝrÝlmasÝ sÝrasÝnda G™ktžrklerin yardÝm teklifi onlarÝn in‟in iŒlerini ™ğrenecekleri tehlikesi dolayÝsÝyla kabul edilmemiĢti.75 Mağlup Ch‟en hanedanÝndan kaŒan bazÝ kiĢiler G™ktžrklere sÝğÝndÝ. Eski Chou hanedanÝnÝn prensesi olan Ch‟ien-chin (Sonraki unvanÝ Ta-i) onlarla iĢbirliği yaptÝğÝ gibi yine bir baĢka inli devlet adamÝ Yang Ch‟in de onlara katÝldÝ.76



22



Tou-lan Kağan yÝllar geŒtikŒe kuvvetlenmiĢ ve vergi g™ndermeyi durdurmuĢtu (593). Bu onu Suei Ġmparatorluğu‟yla aynÝ seviyeye ŒÝkmasÝnÝn iĢareti idi. B™ylece Doğu G™ktžrk-Suei mžcadelesi yeniden baĢladÝ. Kendilerine karĢÝ gizli ittifakÝ ™ğrenen Suei Ġmparatoru Ch‟ang Sun-sheng‟Ý Tou-lan Kağan‟a g™ndererek, muhaliflerinin ortadan kaldÝrÝlmasÝnÝ teklif etti. Ancak, Doğu G™ktžrk KağanÝ, muhaliflerle Sueilerin aynÝ olduğunu s™yleyerek, inli elŒiye yžz vermedi. Bu arada G™ktžrk akÝnlarÝ Suei topraklarÝna doğru yeniden baĢlamÝĢtÝ. Fakat, inli elŒi G™ktžrkleri iyi tanÝyordu. Gizlice bir devlet meclisi žyesine (Toygun/Ta-kuan) ržĢvet vererek, gece prenses ve diğer muhalifleri toplantÝ halinde iken bastÝrttÝ. Daha ™nce Tou-lan, gizli iĢlerin Œevrildiğine inanmamÝĢtÝ. Gizli iĢler aŒÝğa ŒÝkÝnca diğer devlet adamlarÝnÝn hepsi kağanla bundan haberi olmadÝğÝ iŒin alay ettiler. Tou-lan, bundan sonra in‟e elŒi g™nderip, iyi iliĢkiler kurmaya ŒalÝĢtÝ. Ne var ki, Suei imparatorunun adÝ geŒen prensesin ™ldžržlmesi isteğini, d™rt gžzel cariye g™nderilmesine rağmen kabul etmedi. Doğu G™ktžrk Devleti‟nin kuvvetlenmesi yeniden inlilerin entrika faaliyetlerinin baĢlamasÝna yol aŒtÝ. inliler ™nce kağanÝn kardeĢi Ch‟in-yž ġad‟Ý destekledilerse de Tou-lan, onun žzerine yžržyžp ™ldžrdž. AynÝ yÝl annesinin kardeĢi Ju-tan Tegin‟i elŒi olarak in‟e g™nderip Hoten‟in yeĢim taĢlÝ asalarÝndan sundu. Doğu G™ktžrk Devleti‟ne bağlÝ boylarÝn bžyžk bir kÝsmÝ in‟e at, deve, koyun, sÝğÝr gibi hayvanlardan binlerce g™ndererek iliĢki kurmuĢlardÝ. 593‟e kadar bu hadiseler meydana gelirken Doğu G™ktžrk žlkesi, kağanÝn yeğeni Jan-kan yaĢadÝğÝ Baykal g™lž civarÝndan in‟e haber g™nderip iliĢki kurmasÝ žzerine yeniden felakete sžržkleniyordu.77 Suei Ġmparatorluğu‟nun devlet adamlarÝ durumdan azami ™lŒžde faydalandÝlar. Jan-kan‟Ýn (T‟u-li Kağan bundan sonra bu adÝyla anÝlacaktÝr) prestiji yžkselince, Ta-i (Ch‟ien-chin) prensesi ™ldžrmek zorunda kalan Tou-lan, yine de inlilerle iyi iliĢkiler kuramadÝ. žnkž, artÝk Suei hanedanÝ Doğu G™ktžrk žlkesinde tamamen Jan-kan‟Ý destekliyordu. Hatta, onu bir in prensesiyle evlendirdiler. Bu arada 582‟de devletin doğusundan ayrÝlÝp BatÝ G™ktžrk Devleti‟ni ilan eden Tardu ile Tou-lan defalarca ŒarpÝĢmÝĢlar, ancak bir sonuŒ alamamÝĢlardÝ. Daha sonra aralarÝnda barÝĢ sağlandÝ.78 T‟u-li Kağan (Jan-kan), in‟in desteğiyle bağÝmsÝzlÝğÝnÝ elde etmek iŒin harekete geŒtiğinde (597) Tou-lan ile arasÝnda savaĢ baĢladÝ. inlilerin bžtžn desteğine rağmen T‟u-li baĢarÝlÝ olamamÝĢ, in‟e kaŒarak Suei hanedanÝna sÝğÝnmÝĢtÝ. Neticede uzun sžren Tou-lan-in savaĢlarÝ baĢladÝ. SavaĢ meydanlarÝndaki bžtžn mžcadeleleri kazanan Tou-lan Kağan, inlilerin casusluk ve entrika faaliyetlerine engel olamadÝ. „zellikle T™les adÝyla anÝlan ve bžtžn memleketin ahalisini meydana getiren boylarÝn inlilerin tahriklerine kapÝlÝp, isyan etmeleri devleti temelinden sarstÝ ve bu isyanlarÝn birinde hayatÝnÝ kaybetti. AslÝnda ™nceleri kalabalÝk in ordularÝnÝ mağlup ederek, bžyžk baĢarÝlar kazanmÝĢtÝ. BatÝ G™ktžrk KağanÝ, in‟e karĢÝ Doğu G™ktžrk Devleti‟ne destek verdi. …stelik, Tou-lan ortadan kalkÝnca kendini Bilge unvanÝyla Doğu G™ktžrk Devleti‟nin kağanÝ ilan etti. …zerine g™nderilen bžyžk ordularÝ yenen Tardu‟yu meĢhur casus diplomat Œok basit bir hile ile yÝktÝ. Tardu, in ordularÝ ile uzun sžren meydan savaĢlarÝ yapmÝĢ, ağÝr kayÝplar verdirtmiĢti. ArtÝk savaĢ meydanlarÝnda zafer kazanamayacağÝnÝ anlayan Ch‟ang Sun-sheng, G™ktžrk ordusunun ve sžržlerinin su iŒeceği kaynaklara gizlice zehir akÝtarak, bžyžk bir katliama sebep oldu. Askerlerinin ™nemli bir kÝsmÝnÝ ve sžržlerini kaybeden Tardu, yine savaĢ meydanlarÝnda pes etmedi. Ancak, T™les boylarÝnÝn isyanÝ



23



kontrolžn bžsbžtžn elden ŒÝkmasÝna sebep oldu. Kendisi 603 yÝlÝnda Tibet‟in kuzeydoğusundaki T‟uyž-hunlara sÝğÝnarak tarih sahnesinden Œekildi.79 BoĢ kalan Doğu G™ktžrk tahtÝna Suei hanedanÝ aynÝ yÝl iŒinde in‟e sÝğÝndÝktan sonra orada kağan ilan edilen T‟u-li‟yi Ch‟i-min Kağan unvanÝyla G™ktžrk žlkesine g™nderdiler. Ch‟i-min unvanÝyla 609 yÝlÝna kadar tam anlamÝyla in imparatoruna bağlÝ bir idare sžrdžrdž. Onlar adÝna Korelilerle savaĢtÝğÝ gibi, kendini ziyarete gelen Suei Ġmparatoru Yang‟Ýn ayaklarÝna kapanarak itaatinin derecesini g™sterdi. 609 yÝlÝnda hastalÝktan ™ldž.80 Doğu G™ktžrk Devleti‟nin Kuvvetlenmesi Ch‟i-min‟in yerine geŒen ve Shih-pi unvanÝnÝ alan oğlu Tuo-chih, karakteri aŒÝsÝndan babasÝna hiŒ benzemiyordu. Dul kalan žvey annesiyle ki, in asÝllÝ prenses Ġ-ch‟eng ile evlendi. Bu Ģekilde geleneklere uygun davranan Shih-pi Kağan, in‟e g™nderilen yÝllÝk vergiyi kestiği gibi onun žstžnlžğžnž tanÝmadÝğÝnÝ bildirdi. Onun gžŒlenmesini engelleyemeyen inliler, hemen yine entrika faaliyetine giriĢtiler. YapÝlan plana g™re kağanÝn kardeĢi Ch‟i-chi ġad‟a kağanlÝk teklif edilip ve gžney tarafÝnÝn kağanÝ ilan edilecek, b™ylece Doğu G™ktžrk žlkesi ikiye b™lžnecekti. Fakat, Ch‟i-chi ġad diğerleri gibi ağabeyine ihanet etmedi. Bu planÝn baĢarÝsÝzlÝğÝ žzerine, inliler G™ktžrk žlkesi iŒinde yaĢayan Soğdlulara el attÝlar. žnkž, Soğdlular, G™ktžrklerin in hilelerine kapÝlmalarÝnÝ engelliyordu. Ancak, inlileri yakÝndan tanÝyan ve G™ktžrkleri uyaran SoğdlularÝn kendisi kandÝ. Ticaret yapmak vaadiyle in‟e ŒağrÝlan Soğdlular, Ma-i Ģehrinde kurulan bir tuzakla ortadan kaldÝrÝldÝlar (615). KardeĢine kağanlÝk teklifi yapÝlmasÝna, ardÝndan da iyi iliĢkiler iŒinde bulunduklarÝ SoğdlularÝn kandÝrÝlÝp hile ile ™ldžržlmesine kÝzan Shih-pi Kağan hÝzla in topraklarÝna daldÝ ve kuzey eyaletlerine doğru teftiĢe ŒÝkmÝĢ olan Ġmparator Yang‟Ý Yen-men Kalesi‟nde kuĢattÝ. Zor durumda kalan imparatora bžtžn ŒağrÝlarÝna rağmen diğer eyaletlerin hiŒbirinden yardÝm gitmedi. Ġmparator Yang korkusundan ağlamaya baĢlamÝĢtÝ. Yen-men kale-Ģehrinde bulunan 41 burŒtan 39‟u G™ktžrklerin eline geŒti. aresiz kalan imparatorun imdadÝna P‟ei Chž adlÝ devlet adamÝnÝn tavsiyesi žzerine Shih-pi KağanÝn in asÝllÝ eĢi Ġ-ch‟eng yetiĢti. Kağan‟a G™ktžrk žlkesinin kuzeyinde T™les boylarÝnÝn isyan ettiğini s™yleyerek, onun kuĢatmayÝ kaldÝrÝp geri d™nmesini sağladÝ. B™ylece imparator kendini kurtardÝ, ama devletinin dağÝlmasÝnÝ engelleyemedi. Bundan sonra eyaletindeki devlet adamlarÝ birer birer isyan ettiler. Neticede Suei imparatorluğu yÝkÝlÝrken, onun yerine in tarihinin en parlak devirlerinden T‟ang hanedanÝ kuruldu (617-905). KazandÝğÝ parlak zaferlerden sonra Shih-pi Kağan‟Ýn hem Ģ™hreti hem de kuvveti artmÝĢtÝ. Her yÝl in‟e akÝnlar yaptÝğÝ gibi onlarÝ yÝllÝk vergiye de bağlamÝĢtÝ. Kendisine sÝğÝnan bazÝ in beylerini in kağanÝ ilan ediyor, žstžnlžğžnž her alanda hissettiriyordu. Tamamen Tžrk tarzÝnda yetiĢen bir sžvari birliği ile T‟ang hanedanÝnÝn kurulmasÝnÝ sağlamÝĢtÝ.



24



Shih-pi Kağan, 619 yÝlÝnÝn ġubat ayÝnda in‟e karĢÝ bžyžk bir akÝna geŒti. SarÝ ÝrmağÝ hiŒbir mukavemetle karĢÝlaĢmadan aĢtÝktan sonra T‟ai-yžan Ģehrine hžcžm edecek iken ™ldž.81 Shih-pi‟nin ani ™lžmž žzerine Doğu G™ktžrk tahtÝna, onun oğlu kžŒžk olduğu iŒin kardeĢi Ġlteber ġad, Ch‟u-lo Kağan unvanÝyla geŒti. in‟de 617 yÝlÝnda kurulan T‟ang hanedanÝnÝn birŒok muhalifi vardÝ. G™ktžrkler fÝrsattan istifade ederek, bu muhalifleri destekliyor ve T‟ang hanedanÝnÝn gžŒlenmesini engelliyorlardÝ. Hatta, bunlardan birini kendi topraklarÝnda imparator tayin etmiĢlerdi. Bu arada in‟in kuzeyindeki Ģehirler sžrekli yağmalanÝyordu. T‟ang muhalifleri 620 yÝlÝnda Ch‟u-lo Kağan‟Ý G™ktžrklere karĢÝ bžyžk bir akÝn yapmaya ikna etti. Kuvvetli bir ordu hazÝrlandÝ. G™ktžrk ordusu hazÝrlanan plana g™re d™rt bžyžk koldan hžcuma geŒecekti. T‟ang hanedanÝnÝn imparatoru Kao-tsu, Œok korkmuĢ ve kağanÝ saldÝrÝdan vazgeŒirmek iŒin Cheang Yžan-shou adlÝ elŒiyi g™ndermiĢti. AdÝ geŒen elŒi Ch‟u-lo Kağan‟Ý ikna edemedi. Fakat, satÝn aldÝğÝ adamlar vasÝtasÝyla kağanÝ zehirledi. Kendisini zehirleyenleri hapse atan Ch‟u-lo, bir sžre sonra ™ldž (621). KağanÝn desteklediği inli muhaliflerden bazÝlarÝ ihanet etmiĢler. T‟ang imparatorunun tarafÝnÝ tutmuĢlardÝ.82 Ch‟u-lo‟nun kardeĢi Bagatur ġad, žvey annesi Ġ-ch‟eng prensesin desteğiyle Ġl Kağan (Chieli/hsie-li) unvanÝyla Doğu G™ktžrk tahtÝna oturdu. Askeri gžcž aŒÝsÝndan Œok kuvvetli bir devletin baĢÝna geŒen Ġl Kağan, saltanatÝnÝn ilk yÝllarÝnda oldukŒa baĢarÝlÝydÝ. 621‟den itibaren in baĢkenti Ch‟ang-an yakÝnlarÝna kadar uzanan akÝnlarda bulunmuĢ, žlkesi iŒin bžyžk miktarlarda ipek elde etmiĢti. in‟in kuzeyindeki bžtžn Ģehirler kuĢatÝlÝyordu. Ancak, Kağan‟Ýn huzuruna ŒÝkan Cheng Yžanshou adlÝ elŒi, onun bžtžn in‟i ele geŒirse bile elde tutamayacağÝnÝ, T‟ang hanedanÝyla barÝĢ yaparsa millete gitmeyeceğini sadece kağanÝn hazinesinde kalacağÝnÝ s™yleyerek, Ġl Kağan‟Ý ikna etmeyi baĢardÝ ve Kağan ordusunu toplayÝp geri d™ndž (622).83 B™ylece girilen barÝĢ d™nemini inliler bozdu. BazÝ mevkilerde G™ktžrklere saldÝrdÝlar. Bunun žzerine G™ktžrk ordularÝ tekrar in‟e y™neldi. 623 yÝlÝnda baĢlayan akÝnlar 625 yÝlÝna kadar aralÝksÝz sžrdž. Yeğeni olup “KžŒžk Kağan” unvanÝnÝ taĢÝyan T‟u-li‟nin, gizlice in‟le dostluk anlaĢmasÝ yapmasÝ žzerine Ġl Kağan‟Ýn morali bozuldu. O da 626 yÝlÝnda Wei nehrinin kÝyÝsÝnda T‟ang imparatoru ile bir barÝĢ anlaĢmasÝ yaparak seferlerine son verdi. Halbuki, bu vakte kadar kalabalÝk in ordularÝnÝn hiŒbiri, G™ktžrklere karĢÝ žstžnlžk sağlayamamÝĢtÝ. DolayÝsÝyla G™ktžrklerin in žzerinde kurduğu askeri ve siyasi baskÝ sona erdi.84 Ġl Kağan, sahip olduğu bžyžk gžce rağmen ™nemli hatalar yapmÝĢtÝ. G™ktžrk t™releri, kanunlarÝ yžksek mevkilere getirilen inli ve Soğdlu vezirler tarafÝndan bozuldu. Bunun žzerine milletin kağanÝna ve devletine gžveni kalmadÝ. AyrÝca 627 yÝlÝnda ağÝr bir kÝĢ olmuĢ, hayvanlarÝn Œoğu ™ldžğž iŒin kÝtlÝk baĢ g™stermiĢti. ĠŒine džĢtžğž ekonomik sÝkÝntÝdan vergileri artÝrarak kurtulmak isteyen Ġl Kağan, bžyžk bir isyanla karĢÝlaĢÝp, kendine bağlÝ boylarÝn Œoğunu kaybetti. S™z konusu boylarÝn liderliğini Sir TarduĢlarÝ yapÝyorlardÝ. in‟den de aldÝklarÝ destekle 627 yÝlÝnda kendi kağanlÝklarÝnÝ ilan ettiler. ArtÝk inliler G™ktžrkleri yakÝndan izliyorlar, her an yÝkÝlmasÝnÝ bekliyorlardÝ.85



25



Ġl Kağan, kÝtlÝk ve soğuk dolayÝsÝyla gžneye doğru ilerlemiĢ, in‟in kuzeyindeki dağlarda ava ŒÝkmÝĢtÝ. Neticede 630 yÝlÝnda inlilerin kurduğu pusuya džĢerek, yanÝnda kalan son birliklerini de kaybetti. Daha sonra kendisi de yakalanarak in‟e g™tžržldž (630). Doğu G™ktžrk Devleti b™ylece ortadan kalkÝyordu. Orada 624 yÝlÝnda žzžntžsžnden ™ldž.86 BatÝ G™ktžrk Devleti YukarÝda da bahsedildiği gibi Tardu, 582 yÝlÝnda inlilerin kurt baĢlÝ sancağÝ g™nderip, kendisinin bağÝmsÝzlÝğÝnÝ tanÝdÝklarÝnÝ bildirmeleri žzerine doğudan ayrÝlarak tek baĢÝna hareket etmeye baĢlamÝĢtÝ. Yani artÝk BatÝ G™ktžrk Devleti s™z konusudur. Daha sonra Doğu G™ktžrk Devleti‟nin iŒ mžcadelelerine karÝĢmasÝ žzerine Tardu ile IĢbara‟nÝn arasÝ iyice aŒÝlmÝĢ aralarÝnda sonucu belli olmayan savaĢlar yapÝlmÝĢtÝ. Oysa aynÝ Tardu, BatÝ alemiyle olan mžnasebetlerinde oldukŒa baĢarÝlÝydÝ. Daha 576 yÝlÝnda KÝrÝm‟da Bizans‟a ait olan KerŒ (Bosforos) Kalesi‟ni zapteden BatÝ G™ktžrk ordularÝ, beĢ yÝl sonra Kersonesos Kalesi‟nin ™nlerinde g™ržndžler. Bu sÝralarda baĢka bir ordularÝ Kafkaslar‟daki Derbend‟i kuĢatmÝĢtÝ.87 BatÝ Tžrkistan sahasÝndaki meskun SoğdlarÝn hemen bžtžn krallÝklarÝ Tardu‟nun hakimiyetine girdi. 591 yÝlÝnda Doğu Tžrkistan‟Ýn en meĢhur ve kuvvetli Kao-ch‟ang (Turfan) KrallÝğÝ da ele geŒirildi. Soğdlu tžccarlar bu b™lgeden geŒtiklerinde sžrekli vergi verirlerdi. Semerkand KralÝ Tardu‟nun kÝzÝyla evlenmiĢ, KaĢgar žlkesi de her yaz yetiĢtirdikleri žržnlerden vergi vermek žzere bağlanmÝĢtÝ. 588-89 yÝllarÝnda Sasaniler žzerine hžcumlar yapÝlmÝĢ, Baktriya ve Toharistan iĢgal edilmiĢ; Herat‟a kadar ulaĢÝlmÝĢtÝr. Bagdis civarÝ dahi G™ktžrklerin eline geŒti.88 Bu sÝrada Ġran‟da Sasani Ġmparatorluğu tahtÝnda AnuĢirvan‟Ýn, Ġstemi Yabgu‟nun kÝzÝ Fakim‟den doğma Tžrkzade lakaplÝ Hžrmžz hžkžm sžržyordu. Fiziki g™ržntž olarak Tžrklere benzediği iŒin Tžrk oğlu (Tžrkzade), lakabÝyla meĢhur olmuĢtu.89 Hžrmžz‟un oğlu Hžsrev Perviz‟in hžkžmdarlÝğÝ zamanÝnda BatÝ G™ktžrk askerlerinin Sasanilerin iŒ mžcadelelerine karÝĢtÝğÝ g™ržlmektedir. „zellikle Perviz ile Behram upin arasÝndaki savaĢlarda bžyžk rol oynayan Tžrk askerleri, Behram upin‟in zafer kazanmasÝnÝ sağlamÝĢlardÝ. Nehravan nehri kenarÝndaki ŒarpÝĢmalarda Perviz‟e karĢÝ Behram upin‟in yanÝnda yer almÝĢlardÝ.90 AslÝnda AnuĢirvan zamanÝnda, Sasani ordularÝ, Yemen‟i fethederken (520) kumandan Vahriz‟in idaresinde Tžrk askerleri bulunuyordu.91 Daha sonra Behram upin, yine mağlup olmuĢ ve Tardu Kağan‟a sÝğÝnmÝĢtÝ. Bu sÝralarda Toharistan, Kunduz, Belh gibi žlkeler de BatÝ G™ktžrkleri tarafÝndan fethedilmiĢ, Tardu‟nun oğlu bir tegin bu b™lgeye idareci olarak g™nderilmiĢti.92 BatÝ aleminde gayet iyi baĢarÝlar elde eden Tardu, 599 yÝlÝndan sonra Doğu G™ktžrk Devleti‟nin iŒiĢlerine karÝĢmÝĢ ve yukarÝda g™rdžğžmžz gibi, Tou-lan‟la iĢbirliği yapmÝĢ onun ™lžmž žzerine kendini Pu-chia (Bilge) unvanÝyla bžtžn G™ktžrklerin kağanÝ ilan etmiĢti. Fakat, Tou-lan gibi o da in entrika ve hilelerinden kurtulamadÝ. T™les boylarÝ isyanÝ neticesinde ordusu dağÝlÝnca, kendisi T‟u-yžhunlara sÝğÝndÝ. Bundan sonra onun akÝbeti hakkÝnda hiŒbir malumata tesadžf edilememektedir.



26



DolayÝsÝyla 603 yÝlÝnÝ onun sonu olarak kabul etmek uygun olur. Tardu‟nun, Doğu G™ktžrk Devleti iŒinde yaptÝğÝ mžcadeleleri yukarÝda anlattÝğÝmÝz iŒin burada tekrar anlatmaya lžzum g™rmedik. Tardu‟nun 603 yÝlÝnda ortadan kalkmasÝndan sonra onun oğullarÝndan Tu-lu‟nun oğlu Ch‟u-lo tahta geŒti. Diğer taraftan Doğu G™ktžrklerinden Apa‟nÝn nesli de BatÝ G™ktžrk hanedanÝ olarak kaynaklarda g™sterilir. Buna g™re Apa, 587‟de yakalanÝnca (Baga Kağan tarafÝndan) ona bağlÝ boylarÝn ileri gelenleri Ying-su Tegin‟in oğlunu Ni-li Kağan unvanÝyla baĢa geŒirdiler. Ancak, bunlar daha sonra baĢarÝlarÝnÝ devam ettiremediler ve 600 yÝlÝnda gidip in‟e teslim oldular. 603 yÝlÝnda Tardu‟nun T‟u-yž-hunlara sÝğÝnmasÝyla ortaya ŒÝkan boĢluğu Ni-li‟nin oğlu Ta-man Tegin, Ch‟u-lo Kağan unvanÝyla doldurmaya ŒalÝĢtÝ. Belirli bir mevkide sžrekli oturmayan Ch‟u-lo, iki baĢkent kurdu. Bunlardan biri olan TaĢkent‟in kuzeyinde kurduğu merkezle Soğd žlkesini idare ederken, Kuca‟nÝn kuzeyindeki merkeziyle doğu kÝsmÝnÝ y™netiyordu. Fakat, hakimiyeti altÝndaki T™les boylarÝndan fazla vergi almak istemesi saltanatÝnÝ derinden sarstÝ. Sir TarduĢlarÝn reisi baskÝlara dayanamayarak, isyan edip Ch‟u-lo‟yu mağlup etti. Ch‟u-lo, džĢtžğž zor durumdan inlilerin desteğiyle kurtulmaya ŒalÝĢtÝ. Ancak, onun haksÝz yere inliler adÝna T‟u-yž-hunlara saldÝrmak istemesi žzerine kendine bağlÝ boylar karĢÝ gelince, kaŒarak Suei hanedanÝna sÝğÝndÝ (612). 613 yÝlÝnda inlilerin hesabÝna Korelileri yendi. Doğu G™ktžrk KağanÝ Shih-pi, daha sonra Ho-sa-na Ch‟ulo unvanÝnÝ alan bu beyi, T‟ang hanedanÝndan teslim alarak ™ldžrdž. Onunla beraber gelen beylerden kardeĢi Kžl Tardu ġad ve Ta-nai Tegin de ™nemli baĢarÝlar kazandÝlar. T‟ang hanedanÝnÝn kuruluĢuna ™nemli kakÝda bulundular. Tardu‟nun torunu (Tu-lu‟nun oğlu) She-kuei ĢadlÝk ržtbesiyle idare ettiği BatÝ G™ktžrk b™lgesinde kağanlÝğÝnÝ ilan etti. Ch‟u-lo, in‟e sÝğÝnÝnca tek baĢÝna kaldÝ.93 BatÝ G™ktžrk Devleti‟nin Yeniden Kuvvetlenmesi ve YÝkÝlÝĢÝ (She-kui ve T‟ung Yabgu) Ch‟u-lo Kağan‟Ýn 611 yÝlÝnda in‟e gidip, Sui Ġmparatoru Yang‟a bağlanmasÝyla, BatÝ G™ktžrklerinde hakimiyet yine Tardu‟nun torunlarÝndan She-kui‟e geŒti. Tardu‟nun torununun torunu Na-tou-lu‟nun oğlu olan She-kui,94 kÝsa zamanda dağÝnÝk boylarÝ bir araya toplamÝĢtÝ. Zaten baĢsÝz kalan milletin kendisi onu seŒti.95 BaĢkentini Kuca‟nÝn kuzeyindeki San-mi-shan‟da kurdu. Eskiden olduğu gibi doğuda Altay dağlarÝ, Doğu G™ktžrkleri ile sÝnÝr olmuĢtu. Tun-huang‟Ýn batÝsÝndaki YeĢim TaĢÝ KapÝsÝ geŒidi denilen mevkinin dÝĢÝndaki, yani bžtžn Doğu Tžrkistan onun idaresine girdi. BatÝda ise Hazar Denizi ulaĢtÝğÝ son nokta olmuĢtu. Doğu G™ktžrk Devleti‟ne tamamen džĢmanca bir tavÝr aldÝğÝ g™ržlen She-kui Œok geŒmeden ™ldž. „lžmžnden sonra yerine geŒen kžŒžk kardeĢi T‟ung Yabgu kağan oldu. Cesur, zeki taktikŒi bir Ģahsiyete sahipti. „zellikle savaĢta mžkemmel olan T‟ung Yabgu Kağan‟Ýn ilk iĢi kuzey b™lgelerde yaĢayan bžtžn T™les boylarÝnÝ kendine bağlamak oldu. Po-ssu‟ya (Ġran) karĢÝ bžyžk bir rakip olarak ortaya ŒÝkmÝĢtÝ. Gžneyde KaĢmir‟e kadar her tarafÝ kendi idaresine aldÝ. BaĢkentini Kuca‟nÝn kuzeyindeki San-mi-shan‟dan TaĢkent‟in kuzeyindeki Bin-pÝnar‟a (Ch‟ien-ch‟žan) nakletti. Bundan sonra BatÝ Tžrkistan‟da meskun bžtžn Soğd devletŒiklerinin hepsini teker teker itaati altÝna aldÝ. Bir



27



ilteber ile onlarÝ y™netirken, tudun ile vergilerini topluyordu. DolayÝsÝyla in‟e giden vergilerin zenginliği artÝk kalmamÝĢtÝ. 620 yÝlÝnda in‟e balÝk yumurtasÝ sunmak iŒin elŒi g™nderdi. 622 yÝlÝnda Doğu G™ktžrkleri Ġl Kağan idaresinde T‟ang Ġmparatorluğu‟nu bžyžk bir baskÝ altÝna almÝĢtÝ. AynÝ sÝralarda kÝĢ mevsiminde kuvvetli bir ordu ile T‟ung Yabgu, Ġl Kağan‟a hžcum edecekti. ok korkan Ġl Kağan, elŒi g™nderip, onunla barÝĢ yaptÝ. Daha sonra in‟e elŒi g™nderen T‟ung Yabgu evlilik yoluyla ittifak yapmak istedi.96 Ġmparator Kao-tsu, ™nce BatÝ G™ktžrklerinin kendilerinden Œok uzak olduğunu, acil bir durumda hiŒbir faydasÝ olmayacağÝnÝ džĢžnerek, bu ittifakÝ reddedecekti. Vezirlerden Feng Te-i, “Ġl Kağan‟Ý yenmek iŒin mutlaka uzak ile iĢbirliği gerektiğini sonra in kuvvetlendiği zaman, onlarÝ kolayca tesiri altÝna alabileceğini” s™yleyerek, imparatorunu ikna etmeyi baĢardÝ. Bunun žzerine Tao Li elŒi olarak Yabgu Kağan‟Ýn yanÝna g™nderildi. Ġl Kağan bu sÝralarda sžrekli in‟e saldÝrdÝğÝ iŒin BatÝ G™ktžrkleri yolu tÝkalÝydÝ. Bu sebepten evlilik gerŒekleĢemedi. ArkasÝndan 627 yÝlÝnda erkin Chen-shu-t‟ung, in elŒisi Tao Li ile birlikte T‟ung Yabgu‟nun elŒisi sÝfatÝyla T‟ang sarayÝna geldi. On bin altÝn kemer, altÝndan tel eĢyalar ve bin baĢ atÝ hediye olarak sundu. …lkesi o kadar kuvvetli olmasÝna rağmen Karluk boylarÝnÝn Œoğu isyan etti.97 in‟e devamlÝ taarruzlar yapan Ġl Kağan, T‟ung Yabgu‟nun in ile yakÝnlaĢmasÝnÝ istemiyordu. Ona elŒi g™ndererek, “T‟ang hanedanÝnÝn kÝzÝyla evlendiği takdirde gelinin kendi topraklarÝndan geŒeceğini, o zaman yakalayacağÝnÝ” s™yleyerek tehdit etti. T‟ung Yabgu, bundan dolayÝ endiĢelendi ve evlilik iĢi kesin olarak bitti. …lkesinde huzursuzluklar gittikŒe artan T‟ung Yabgu 630 yÝlÝnda, amcasÝ Bagatur tarafÝndan ™ldžržlmek suretiyle ortadan kaldÝrÝldÝ. Kendisini Bagatur Hou-ch‟u-li-pi Kağan ilan etti. T‟ung Yabgu‟nun ™lžmžne Œok žzžlen in Ġmparatoru T‟ai-tsung, onun cenaze t™reninde yakÝlmak žzere mžcevherli ipek elbiseler yolladÝ. Bundan sonra tamamen karÝĢÝklÝklar iŒine sžržklenen BatÝ G™ktžrk žlkesi kendini toparlayamadÝ. Hanedandan olduklarÝ anlaĢÝlan beyler, kendi b™lgelerinde T‟ang hanedanÝna bağlÝ halde varlÝklarÝnÝ sžrdžrdžler. T‟ung Yabgu, BatÝ alemiyle de mžnasebetlerini, žstžn bir durumda devam ettirmiĢti. 619 yÝlÝnda BatÝ G™ktžrk ordularÝ, onun kumandasÝnda Sasanileri mağlup ederek, Rey ve Ġsfahan Ģehirlerini ele geŒirdi.98 Bu arada ġad unvanÝnÝ taĢÝyan oğlunu Bab-as-sulu taraflarÝna g™nderdi.99 623 yÝlÝnda Bizans Ġmparatoru Heraklius ile Hazarlar ve BatÝ G™ktžrkleri, Sasani ordularÝnÝ bir ağÝr hezimete daha uğrattÝlar. G™ktžrklerin Sasani hžkžmdarÝ Hžsrev Perviz‟i yenmesi Ġslam džnyasÝna bžyžk tesir yapmÝĢtÝr. Neticede zayÝflayan Sasani Ġmparatorluğu Ġslam kuvvetlerince batÝ tarafÝndan kolayca yÝkÝlmÝĢtÝr.100 …nlž Budist Rahibi Hsžan-tsang 629 sonu, 630 baĢlarÝnda T‟ung Yabgu‟yu ziyaret etmiĢtir. Tokmak‟taki otağÝnda rahibi Œok iyi karĢÝlayan T‟ung Yabgu, 626 yÝlÝnda da Hintli rahip tuttuğu Prebhakaramitra‟yÝ da kabul etmiĢti. Onun, Hsžan-tsang‟Ý kabulž dolayÝsÝyla, bu rahibin bize G™ktžrk



28



hayatÝ hakkÝnda Œok zengin tasvirlerin gžnžmžze kalmasÝna sebep olmuĢtur. T‟ung Yabgu, Kuzey Afganistan‟daki Kunduz b™lgesini oğlu Tardu ġad vasÝtasÝyla idare ediyordu.101 Fetret Devri 630-681 arasÝnda G™ktžrklerin bağÝmsÝzlÝklarÝnÝ kaybediĢleri G™ktžrkŒe yazÝlÝ kitabelerin en žnlžleri Tonyukuk, Kžl Tegin (K™l-tigin) ve Bilge Kağan abidelerinde acÝ bir Ģekilde anlatÝlarak milletin ders almasÝ iŒin dile getirilmiĢti. Dile getirilirken kullanÝlan cžmlelerde G™ktžrk devletlerinin yÝkÝlÝĢ sebepleri žŒ ™nemli noktada toplanmaktadÝr.102 Devletin yÝkÝlmasÝnda birinci derecede sorumlu olarak baĢarÝlÝ kağanlardan sonra tahta geŒen diğer kağanlar tutuluyordu. Ġkinci derecede sorumlu millet idi. Millet devletine karĢÝ vazifelerini yerine getirmemiĢti. …Œžncž derecede tesir eden sebep inlilerin sžrekli Œevirdiği entrika ve uyguladÝklarÝ kurnaz siyaset idi. KağanlarÝnÝn baĢarÝsÝz idarelerine iĢaret edilirken, I. G™ktžrk Devleti‟nin muhteĢem d™neminden bahsedilirken sonra tahta geŒen erkek kardeĢlerin ağabeyleri gibi akÝllÝ olmadÝklarÝ, oğullarÝnÝn babalarÝ gibi akÝllÝ olmadÝklarÝ iŒin k™tž kağanlarÝn tahta oturduğu vurgulanmÝĢtÝr. …stelik bu sÝrada kumandanlarÝnÝn da akÝlsÝz kimseler olduğu bildirilmiĢtir.103 Milletin devletine karĢÝ vazifelerini yerine getirmediği anlatÝlÝrken, beyleri ve milletin itaatkar değil asi olduğu iŒin devletin zaafa uğradÝğÝ aŒÝklanmÝĢtÝr.104 in entrikalarÝ ve onlarÝn uyguladÝklarÝ kurnaz siyaset gelince onlarÝn etkili s™zlerle ve ipekli kumaĢlarla yabancÝ kavimleri kendilerine yakÝnlaĢtÝrdÝğÝ, daha sonra bunlarÝ aldatarak, fesat tohumlarÝ saŒtÝğÝ, kžŒžk kardeĢle bžyžk kardeĢi, milletle kağanÝ birbirine džĢžrdžğž neticede devletin yÝkÝlÝĢa gittiği vurgulanmÝĢtÝ.105 AyrÝca, Tžrk milletinin kendi kağanÝnÝ bÝraktÝğÝ ve in‟e bağlandÝğÝ iŒin TanrÝ‟nÝn ona ™lžm verdiği belirtilmiĢtir.106 G™ktžrk kitabeleri yukarÝda bahsettiğimiz bu žŒ ana sebebi aŒÝklarken aslÝnda Tžrk milletine G™ktžrk tarihinin bu devresini anlatmak suretiyle nasihat etmekte ve gelecekte aynÝ hatalarÝn tekrar edilmemesini istemektedirler. Bu devrede Tžrk beylerinin Tžrk adÝnÝ bÝrakÝp, in ad ve unvanlarÝnÝ alarak onlara boyun eğdiklerini, neticede elli



yÝl T‟ang Ġmparatorluğu‟na hizmet ettikleri



anlatÝlmÝĢtÝr.107 Tžrk milletinin aŒ iken tokluğu, tok iken aŒlÝğÝ džĢžnmediği dolayÝsÝyla kağanÝnÝn s™zlerini dinlemediği yurdundan ayrÝlÝp, harap ve bitkin džĢtžğž, kutlu yurt „tžken‟i terk edip su gibi kanÝnÝn aktÝğÝ kemiklerinin dağlar gibi yÝğÝldÝğÝ, devletine karĢÝ hata yaptÝğÝ aŒÝklandÝ.108 in milletinin iyi bilge kiĢiyi yžržtmediği, onun tatlÝ s™zžne kapÝlan Œok sayÝda Tžrk insanÝnÝn ™ldžğž, hilekar ve kurnaz olduğu iŒin kžŒžk kardeĢle bžyžk kardeĢi birbirine džĢžržp beylerle millet arasÝna nifak sokup Tžrk Devleti‟nin yÝkÝlmasÝna sebep olduğu, žstelik Tžrk milleti ona bu kadar Œok hizmet ettiği halde her zaman onu ™ldžržp yok etmek maksadÝnÝ taĢÝdÝğÝ anlatÝlmÝĢtÝr.109 Doğu G™ktžrk Devleti YÝkÝldÝktan Sonra Milletin ĠŒindeBulunduğu Durum



29



627‟li yÝllarda Doğu G™ktžrk žlkesinde yaz mevsiminde kar yağmasÝ neticesinde bžyžk bir kÝtlÝk yaĢanmÝĢtÝ. Bu yÝlda T™les boylarÝ diye genel ad verilen devlete bağlÝ bžtžn diğer Tžrk boylarÝ110 isyana kalkÝĢmÝĢlardÝ. DolayÝsÝyla tam bir karÝĢÝklÝk iŒine sžržklenen Doğu G™ktžrk Devleti‟nde halk periĢan vaziyette idi. Zaten daha ™nce Soğd asÝllÝ vezirlerin kanunlarÝ değiĢtirmeye ŒalÝĢmalarÝ yžzžnden milletin kağanlÝğa yani devlete olan gžveni sarsÝlmÝĢtÝ. Devletin doğusunda yaĢayan Moğol asÝllÝ kavimler, T‟u-li‟nin vergileri artÝrmasÝ yžzžnden isyan etmiĢler, bu hareketlerinde de baĢarÝlÝ olunca in‟e bağlanmÝĢlardÝ. BatÝ G™ktžrk žlkesinde kalan T™les boylarÝ T‟ung Yabgu idaresinde idiler. Fakat, onun ™lžmž ile devletin karÝĢÝklÝğa sžržklenmesi batÝdaki boylarÝ da rahatsÝz etmiĢ idi. 630 yÝlÝnÝn baharÝnda Ġl Kağan, T‟ang hanedanÝna esir džĢžnce sonuna kadar ona bağlÝ kalan halkÝ baĢsÝz kalmÝĢtÝ. YukarÝda bahsettiğimiz kÝtlÝk esnasÝnda Ġl Kağan kendine bağlÝ halk ile in‟in kuzeyindeki T‟ie-shan‟a (Demir DağÝ) ava ŒÝkmÝĢ bu sÝrada yukarÝda bahsettiğimiz gibi inlilerin tuzağÝna džĢmžĢtž. BaĢsÝz kalan halk Ġl Kağan‟Ýn yakalanmasÝndan sonra žŒ kžtleye ayrÝldÝ. Birinci kžtle son iki-žŒ yÝldan beri „tžken b™lgesini ellerinde tutan Sir TarduĢlara giderek onlarÝn himayesine girdi. Sir TarduĢlarÝn reisi Ġ-nan 627 yÝlÝnda in ile temasa geŒmiĢ, ona g™nderilen sancak ve davul ile bağÝmsÝzlÝğÝnÝ ilan etmiĢti. Ġl Kağan‟Ýn in‟e esir džĢžp, baĢÝboĢ kalan G™ktžrk halkÝnÝn bir kÝsmÝnÝn kendilerine katÝlmasÝyla Sir TarduĢlarÝn gžcž ve nžfuzu arttÝ.111 Ġkinci kÝsÝm G™ktžrk ahalisi, BatÝ …lkeleri adÝ verilen Tžrkistan Ģehirlerine doğru gitti. BatÝ žlkeleri tabiriyle in kaynaklarÝ Tun-huang‟Ýn batÝsÝndan baĢlayarak BatÝ Tžrkistan ve Kuzeydoğu Ġran‟a kadar uzanan Ģehir devletŒiklerini kasdetmektedir. Bu kžŒžk Ģehir devletŒikleri bazen kendi baĢlarÝna bağÝmsÝz hžkžm sžrerlerdi. Ancak, Œoğu zaman Orta Asya‟da hžkžm sžren bžtžn bžyžk devletlerin vassalÝ olurlardÝ. I. G™ktžrk Devleti kurulduktan sonra devletin batÝ kanadÝnÝ y™netmeye baĢlayan Ġstemi Yabgu, bunlarÝn hepsini kendine bağlamÝĢtÝ. 576‟dan sonra onun ™lžmž žzerine yerine geŒen oğlu Tardu, 582 yÝlÝndan sonra BatÝ G™ktžrk Devleti‟nin bağÝmsÝzlÝğÝnÝ ilan etti. Tardu, Tžrkistan Ģehirlerine bir tegin g™ndererek onlarÝ idare ederken, bir yandan da G™ktžrk halkÝnÝ Ģehirlere yerleĢtiriyordu. BaĢÝboĢ kalan boylarÝn bir kÝsmÝnÝn gelip, bu Ģehirlere yerleĢmesiyle de TžrkleĢmeleri arttÝ. Ancak, bu anda Doğu G™ktžrk Devleti‟nden kopup gelenlerin, TanrÝ dağlarÝnÝn gžney eteklerindeki Ģehir silsilesi, Hami‟den KaĢgar‟a Kuca, Aksu, KaraĢar ve benzerilerine yerleĢmeleri s™z konusudur. BatÝ G™ktžrk beyleridiğer b™lgelerde faaliyette bulunduklarÝ iŒin bahsettiğimiz b™lge daha bağÝmsÝz idi. …Œžncž kžlte aĢağÝda da aŒÝklanacağÝ gibi in‟e gitti. Gidenlerin sayÝsÝ yžz bin miktarÝnda idi. in‟in kuzeyindeki yÝğÝlma T‟ang HanedanÝ Ġmparatoru T‟ai-tsung baĢta olmak žzere bžtžn inli devlet adamlarÝnÝ endiĢeye sevk etti.112 in‟e gelip bağlanan G™ktžrk halkÝnÝn yerleĢtirilmesi konusunda in sarayÝnda uzun tartÝĢmalar yapÝldÝ. Esir G™ktžrklerin SarÝ IrmağÝn Gžneyinde YerleĢtirilmeleri



30



in sarayÝnda Ġmparator T‟ai-tsung nezaretinde yapÝlan uzun mžzakereler neticesinde Wen Yen-po‟nun teklifi uygun bulunmuĢtu. Onun hazÝrladÝğÝ plana g™re sayÝlarÝ yžz bin olduğu bildirilen teslim olmuĢ G™ktžrk kžltesi in‟de yerleĢtirilmeye baĢlandÝ. Shou-fang topraklarÝ bu iĢ iŒin seŒildi. Doğu sÝnÝrÝ You-chou113 oldu. BatÝdaki son noktalarÝ ise Ling-chou114 idi. T‟u-li Kağan‟Ýn Doğu G™ktžrk Devleti yÝkÝlmadan ™nce idare ettiği topraklar, Shun,115 You,116 Hua117 ve Ch‟ang118 gibi d™rt askeri garnizonluğa b™lžndž. Bu yeni garnizonlarda askeri valilikler kuruldu. Ġl Kağan‟Ýn idare ettiği topraklar ™nce ikiye ayrÝldÝ. Bu topraklar in Seddi‟nin kuzeyi ile Gobi Œ™lž arasÝndaki geniĢ sahayÝ kaplamakta idi. Doğudakine Ting-hsiang askeri valiliği, batÝdakine ise Yžnchung askeri valiliği adÝ verildi. Her iki garnizonluk kendi iŒinde žŒ b™lgeye b™lžndž. DolayÝsÝyla altÝ askeri garnizonluk daha ortaya ŒÝkmÝĢ oluyordu. Bu arada baĢkent Ch‟ang-an‟a gelen G™ktžrk kabile reislerinin hepsine Chung-lang (d™rdžncž derece ikinci sÝnÝf) generalliği ve benzeri unvanlar sunularak taltif edildiler. Ġmparator sarayda kendilerine g™revler verdi. in baĢkentine bu sÝralarda Œok sayÝda Tžrk ailesi gitmiĢ ve orada ikamet eden Tžrklerin sayÝsÝ on bini bulmuĢtu. Fakat, s™z konusu ailelerin T‟ang baĢkentine gidiĢ sebepleri Tžrk kabile reislerinin in sarayÝnda vazife almalarÝ idi. Aileleri onlarÝn peĢlerinden gidip, Ch‟ang-an‟da119 yaĢamaya baĢlamÝĢlardÝ. 639 yÝlÝnÝn baharÝnda G™ktžrklerden in‟e sÝğÝnan Tžrk beylerinden birinin isyana kalkÝĢtÝğÝ g™ržlmektedir. T‟u-li Kağan‟Ýn kardeĢi Chie-shih-shuai 629 yÝlÝnda ağabeyi ile in‟e gelmiĢti. Diğer G™ktžrk ileri gelenlerine in unvanlarÝ dağÝtÝlÝrken Chie-shih-shuai‟a da chung-lang generalliği ržtbesi verildi. Daha sonra saray muhafÝzlarÝ generalliğine yžkseltildi. apkÝn bir karaktere sahip olduğu ve bu yžzden ağabeyi tarafÝndan azarlandÝğÝ in kaynaklarÝ tarafÝndan bildirilmektedir.120 T‟u-li Kağan‟a kardeĢi Chie-shih-shuai‟Ýn arasÝ bu sebeple aŒÝlmÝĢ olmalÝdÝr. žnkž, Chie-shihshuai da daha sonra T‟u-li‟yi hainlikle suŒlamÝĢtÝr. Hatta, daha da ileri giderek onu Ġmparator T‟aitsung‟a Ģikayet etmiĢtir. T‟u-li gerŒekten Doğu G™ktžrk Devleti‟nin in‟e karĢÝ en kuvvetli olduğu d™nemde ağabeyi Ġl Kağan‟a rağmen inli veliahd Li Shih-min (sonradan imparator T‟ai-tsung) ile anlaĢarak devletine ihanet etmiĢti. Nihayet henžz G™ktžrk Devleti yÝkÝlmadan bir hainlik daha yapmÝĢ, gidip T‟ang hanedanÝna teslim olmuĢtu. Chie Shih-shuai ağabeyinin bu ihanetini g™rmemiĢ idi. Ġmparator T‟ai-tsung Chie-shih-shuai‟Ýn121 ithamlarÝnÝ dikkate almadÝğÝ gibi aksine onu kžŒžmsedi. Kendi soyundan gelenlere gizli irtibat kuran Chie-shih-shuai kÝrktan fazla G™ktžrk kabile Ģefiyle gizli anlaĢma sağlamayÝ baĢarmÝĢtÝ. Yeğeni Ho-lo-hu‟yu da kendi tarafÝna Œekti. Ho-lo-hu, T‟u-li Kağan‟Ýn oğlu idi ve o da inliler tarafÝndan makam ve unvanlarla taltif edilmiĢti. Chie-shih-shuai‟Ýn gizli ittifak kurduğu kiĢilerin daha ™nce 630 yÝlÝnda in sarayÝna gelip unvan ve makamlar alan G™ktžrk kabile reisleri veya onlarÝn yakÝnlarÝ olduğu anlaĢÝlmaktadÝr. YapÝlan plana g™re olay Ģ™yle geliĢecekti. Chin Prensi Li Chih, geceleri ŒÝkÝp dolaĢÝrken aniden ileri atÝlÝp onu yakalayacaklardÝ. Chiou-ch‟eng-kung sarayÝndan sabaha karĢÝ ŒÝkacak, o esnada saray kapÝsÝ aŒÝk olacak ve kapÝ n™betŒileri Œekileceklerdi. Chie-shih-shuai ve arkadaĢlarÝ bundan faydalanarak saraya girecekler,



31



Ġmparator T‟ai-tsung‟un bulunduğu yere gidip, onu esir edeceklerdi. Eğer baĢarÝlÝ olurlarsa Ho-lo-hu lider (kağan) seŒilecekti. O gece Chie-shih-shuai‟Ýn arkadaĢlarÝ sarayÝn civarÝnda gizlenip beklemeye baĢladÝlar. Fakat, bu sÝrada bžyžk bir fÝrtÝna patlak verdi. Prens Li Chih saraydan ŒÝkmadÝ. Chie-shih-shuai planlarÝnÝn anlaĢÝlacağÝnÝ zannederek, saraya hžcum edip T‟ai-tsung‟u kaŒÝrmak kararÝnÝ verdi. Saray muhafÝzlarÝyla ŒarpÝĢa ŒarpÝĢa d™rt savunma hattÝnÝ yardÝlar. Orta askeri barakalara dahi ulaĢÝp saldÝrdÝlar. MuhafÝzlar tam dağÝlmÝĢ iken her yerde hžcum eden (Ch‟e-tsung) general unvanlÝ Sun Wuk‟ai saraya yardÝma geldi. Chie-shih-shuai ve arkadaĢlarÝ neticede sarayÝn ahÝrÝndan at ŒalÝp kaŒmaya baĢladÝlar. Wei IrmağÝnÝ geŒip, eski topraklarÝna ulaĢmak istiyorlardÝ. SÝnÝrdaki devriyeler tarafÝndan ™ldžržldžler. Sadece Ho-lo-hu idam edilmedi. Affedilip in‟in iŒlerindeki Ling-wai‟a sžržldž.122 Bu ayaklanma hareketi kÝsa sžrede bastÝrÝlmÝĢ olmasÝna rağmen T‟ang hanedanÝnÝn baĢta Ġmparator T‟ai-tsung olmak žzere bžtžn idarecilerini korkuttu. Bžtžn vezirler imparatora G™ktžrklerin in‟de ikametlerinin kendi žlke ŒÝkarlarÝ aŒÝsÝndan mžmkžn olmadÝğÝnÝ belirttiler. Dokuz yÝldan beri kuzey in ve baĢkent Ch‟ang-an‟da ikamet eden G™ktžrklerin her an T‟ang Ġmparatorluğu iŒin tehlike teĢkil ettiği hissediliyordu. ArkasÝndan hemen G™ktžrklerin in‟den ŒÝkarÝlmasÝ iŒin hazÝrlÝklara baĢlandÝ. Bunun iŒin de G™ktžrk hanedanÝndan gelen A-shih-na Ssu-mo‟yu kağan tayin ettiler. ArkasÝndan bžyžk bir ordu ile kuzeye g™nderdiler. Ancak, Sir TarduĢlarÝn hžkžmdarÝ Ġ-nan, Ssu-mo Kağan ile yÝllarca savaĢarak onlarÝ žlkesine sokmadÝ. …stelik inlilerin bžtžn desteği boĢa gitmiĢti. Neticede Ssu-mo ve ahalisi geri d™nerek Kuzey in‟de Sheng ile Hsia eyaletine yerleĢtirildiler.123 600‟lž yÝllardan itibaren T™les boylarÝnÝn en kuvvetlisi olarak g™ržnen Sir TarduĢlarÝ628 yÝlÝndan sonra bağÝmsÝzlÝklarÝnÝ ilan etmiĢlerdi. Doğu G™ktžrk Devleti630‟da yÝkÝlÝnca, „tžken b™lgesinde en ™nemli gžŒ olarak kaldÝlar. in‟e giden G™ktžrklerin 639‟dan sonra geri g™nderilmek istenmesi žzerine ŒÝkan savaĢlarda baĢarÝyla kendi žlkesini korudular. Ancak, kağanlarÝ Bilge Ġ-nan‟Ýn ™lžmž žzerine (645) oğullarÝ anlaĢmazlÝğa džĢžnce Sir TarduĢ gžcž 646-647 yÝllarÝndan dağÝldÝ.124 Ch‟e-pi Kağan ve BağÝmsÝzlÝk TeĢebbžsž G™ktžrk hanedanÝna gelen bir baĢka bey, 638 yÝlÝndan beri Altay DağlarÝ havalisinde hžkžm sžržyordu. AslÝnda Doğu G™ktžrk Devleti‟nin 630‟da yÝkÝlmasÝ žzerine bazÝ devlet adamlarÝ ona kendini kağan ilan etmesi iŒin telkinde bulundu ise de buna cesaret edememiĢti. Daha sonra ise onlardan kaŒarak Altay DağlarÝna geldi; takip eden 2-3 bin kiĢilik Sir TarduĢ Sžvari birliği onu yakalayamadÝ. Beraberindekilerle žŒ tarafÝ sarp kayalarla Œevrili olan ve sadece bir tarafÝndan araba ve sžvarilerin geŒebileceği, toprağÝ džz ve geniĢ bir yere sÝğÝndÝ. BurasÝ onun eski yurdu idi. Askeri gžcžnžn sayÝsÝ otuz bine ŒÝkÝnca kendini kağan ilan etti. BatÝsÝndaki Karluklar ile Yenisey‟deki KÝrgÝzlar ona bağlanÝnca epey kuvvetlendi. inlilerin dikkatini Œekince iyi iliĢkiler kurmak istedi. Ne var ki, inliler onun kendisine vassal olmasÝnÝ istiyorlardÝ. …zerine



32



g™nderilen ilk kuvvetleri yendi ise de Karluk, Uygur ve Bugu gibi boylarÝn in tarafÝnÝ tutmasÝ žzerine mağlup olup yakalanarak, T‟ang hanedanÝnÝn baĢkenti Ch‟ang-an‟a getirildi.125 646 yÝlÝnda Sir TarduĢlarÝn, 650 yÝlÝnda Ch‟e-pi Kağan‟Ýn gžŒlerinin ortadan kalkmasÝ žzerine Doğu G™ktžrk žlkesinde bžyžk bir siyasi boĢluk ortaya ŒÝkmÝĢtÝ. Bu boĢluktan faydalanan, Bugu (Bugut), T‟ung-lo (Tongra), Tu-po, BayÝrku, To-lan-ko, Hu-hsie, Ediz (A-tie), Ch‟i-pi, BasmÝl KurÝkan, KÝrgÝz, Hun, Karluk, Uygur gibi kžŒžk Tžrk boylarÝ, 647 yÝlÝndan itibaren in‟e elŒiler g™ndererek siyasi mžnasebet kurdular. in‟deki T‟ang hanedanÝnÝn imparatoru Kao-tsung, bunu memnuniyetle karĢÝladÝ. Boy reislerinin hepsine muhtelif in unvanlarÝ verilirken, boylarÝn bulunduklarÝ topraklara ise ince askeri valilik adlarÝ konuldu.126 Bundan sonra in‟in kuzeyindeki G™ktžrk bakiyeleri de bžyžk genel askeri valiliklere ayrÝldÝ. B™ylece Doğu G™ktžrk žlkesi tam anlamÝyla inlilerin kontrolž altÝna giriyordu. Bu arada in‟e daha ™nce sÝğÝnmÝĢ olan G™ktžrk beylerinden bazÝlarÝ in Devleti‟nde yžkselmiĢ, ™nemli mevkilere gelmiĢlerdi. BunlarÝn Œoğu general olarak orduda hizmet ediyordu. BatÝ G™ktžrkleri T‟ung Yabgu‟nun amcasÝ tarafÝndan ™ldžržlmesinden sonra karÝĢÝklÝğa džĢtž. Onun amcasÝ Bagatur‟u kimse kağan olarak tanÝmadÝ. Neticede T‟ung Yabgu‟nun oğlu Hsi-li tahta geŒti. Ama karÝĢÝklÝklar durmayÝnca Œok uzaktaki T‟ang hanedanÝndan yardÝm istediler. T™les boylarÝ dahi baĢkaldÝrmÝĢlardÝ. Bagatur yenilerek Altay DağlarÝna kaŒtÝ. Yeni Kağan, Sir TarduĢlara mağlup olduğu gibi diğer T™les boylarÝnÝ da itaat ettiremedi. Daha sonra žlkesi iŒinde bir sžrž muhalif ŒÝkÝnca, Maveražnnehir‟e kaŒÝp sÝğÝndÝ. Bu arada BatÝ G™ktžrk hanedanÝndan gelen Ni-shu Baga ġad‟Ýn oğlu IĢbara žlkesini on boya b™ldž. Her boyu idare eden reise birer ok verildi. BeĢ Tuo-lu ve BeĢ Nu-shih-pi boylarÝ halinde organize edildi. Tuo-lular, Tokmak‟Ýn doğusunda oturuyorlardÝ ve beĢ Œorluk halinde kurulmuĢlardÝ. BatÝsÝnda oturan Nu-shih-piler ise beĢ bžyžk erkinlik halinde teĢekkžl ettiler. B™ylece ortaya ŒÝkan yeni boylarÝn hepsine On Ok denmeye baĢladÝ.127 Fakat bir tžrlž huzur gelmiyordu. 638‟de Ġli ÝrmağÝ sÝnÝr olmak žzere ikiye ayrÝlan BatÝ G™ktžrk žlkesinde birlik yine sağlanmadÝ. inliler de izledikleri entrika politikalarÝ sayesinde sžrekli karÝĢÝklÝk ŒÝkarÝyorlardÝ. 648 yÝlÝnda Talas ÝrmağÝ civarÝnda isyan edip bžtžn siyasi askeri gžcž ele geŒirdi. YaklaĢÝk on yÝl BatÝ G™ktžrk žlkesinde bağÝmsÝzlÝğÝnÝ sžrdžrdž. Kendisine karĢÝ yapÝlan birŒok isyan hareketini bastÝrÝnca, inliler bizzat ordu g™nderdi. Bu ordunun Œoğunluğu diğer Tžrk asÝllÝ boylardan oluĢuyordu. Sžrekli gerilla savaĢÝ yaparak yorulan ve nihayet yakalanan A-shih-na Ho-lu in‟e g™tžržldž ve 659 yÝlÝnda eceliyle ™ldž.128 Bundan sonra BatÝ G™ktžrk žlkesi de Doğu G™ktžrk žlkesi gibi inliler tarafÝndan idari b™lžmlere ayrÝldÝ. Bundan sonra iĢ baĢÝna geŒen G™ktžrk hanedanÝndan beyler in‟in tayinli memuru konumunda idiler.129 Doğudaki BağÝmsÝzlÝk SavaĢÝ inlilerin G™ktžrk žlkesini kžŒžk parŒalara b™lžp ayÝrmalarÝ uzun bir sžre onlarÝn bir araya gelip bağÝmsÝzlÝklarÝ iŒin isyan etmelerini engelledi. BozkÝr Tžrk toplumunun yapÝsÝna uymayan bu durum 679 yÝlÝnda ilk isyanla sona erdi. inlilerin esir G™ktžrkleri y™netmek iŒin kurduklarÝ askeri valiliği



33



idarecilerinden A-shih-te Wen-fu ve A-shih-te Feng-chih adlÝ iki lider G™ktžrk hanedan ailesine mensup A-shih-na Ni-shu-fu‟yu kağan olmasÝ iŒin ikna ettiler ardÝndan bağÝmsÝzlÝk savaĢÝ baĢladÝ. Bu askeri valiliğe dahil 24 eyaletin reislerinin hemen hepsi onlara katÝlmÝĢtÝ. HiŒ beklemediği bu olay karĢÝsÝnda T‟ang hanedanÝnÝn imparatoru Kao-tsung, derhal bžyžk bir ordu hazÝrlayÝp, G™ktžrk isyanÝnÝ hemen bastÝrmak istiyordu. Ancak kuzeyin soğuk iklimine alÝĢÝk olmayan in askerlerinin derileri ŒatlÝyordu. G™ktžrkler ani bir saldÝrÝ ile bu orduyu darmadağÝn ettiler ve karĢÝ atağa geŒtiler. Bunun žzerine P‟ei Hsing-chien, žŒ yžz bin kiĢilik ordu ile ŒÝktÝğÝ seferde A-shih-te Feng-chih‟yÝ yenerek yakaladÝ. Ashih-na Ni-shu-fu-da kendi maiyetindekiler tarafÝndan ™ldžržlžnce birinci isyan baĢarÝsÝzlÝkla sonuŒlandÝ. Ancak, kurtulabilen G™ktžrkler Altay DağlarÝnÝn doğusundaki Kurt DağÝ‟na (Lang-shan) sÝğÝnmayÝ baĢardÝlar.130 681 yÝlÝnda A-shih-te Wen-fu yeni bir kağan arayÝĢÝna giriĢti. ok geŒmeden hanedan ailesinden gelen A-shih-na Fu-nien kağan seŒildi. Ayaklanma baĢladÝktan sonra žzerlerine gelen in ordularÝ ardÝ ardÝna yenildi. Fakat, ağÝr bir kÝtlÝk ŒÝkmasÝ zor gžnler geŒirmelerine sebep oldu. Buna rağmen diğer G™ktžrk boylarÝ onlarÝn bağÝmsÝzlÝk hareketini duymuĢ ve onlara katÝlmaya baĢlamÝĢlardÝ. in ordularÝ yine de bozguna uğratÝlÝyordu. B™ylesine avantajlÝ bir durumdaki iki G™ktžrk liderinin arasÝ, inli Kumandan P‟ei Hsing-chien‟in kurnazca planlarÝ sayesinde aŒÝldÝ. Ýkan karÝĢÝklÝklardan yeteri kadar faydalanamayan adÝ geŒen inli kumandan teslim olduklarÝ takdirde ™ldžržlmeyecekleri vaadini vererek, 54 G™ktžrk beyinin teslim olmasÝnÝ sağladÝ. Neticede kendileri gelen G™ktžrk beylerinin hepsi in baĢkenti Ch‟ang-an‟daki doğu pazarda idam edildiler. B™ylece ikinci bağÝmsÝzlÝk teĢebbžsž de baĢarÝsÝzlÝkla sonuŒlandÝ (681).131 II. G™ktžrk Devleti Kutluğ Kağan kaynaklarÝn aŒÝkŒa belirttiği žzere Doğu G™ktžrk KağanÝ Ġl‟in soyundan geliyordu. Kendinden ™nceki bağÝmsÝzlÝk karakterlerinin kanlÝ savaĢlara rağmen baĢarÝsÝz olmasÝ Kutluğ‟u yÝldÝrmadÝ. AyrÝca daha planlÝ davranarak in sÝnÝrlarÝndan uzağa kaŒtÝ (ogay KuzÝ). ArkasÝndan Karakum Kalesi‟ne geŒerek Dokuz OğuzlarÝn sžržlerini yağmaladÝ. Biraz askeri gžŒ kazanÝnca II. G™ktžrk Devleti‟nin bağÝmsÝzlÝğÝnÝ ilan etti. KardeĢlerinden Beg-or‟u ġad, Tuo-hsi-fu‟yu da yabgu tayin ederek, devletini teĢkilatlandÝrdÝ. in‟de hapiste bulunduğu yerden kaŒarak G™ktžrk Devleti‟ne sÝğÝnan Tonyukuk‟un Kutluğ tarafÝndan Apa Tarkan tayin edilmesiyle esas kuvvetini aldÝ. Tonyukuk yaptÝğÝ planlar ve uyguladÝğÝ stratejiler sayesinde devlet sağlam temellere oturtuldu.132 G™ktžrk Devleti‟nin kurumlaĢmaya ŒalÝĢtÝğÝ sÝrada Dokuz Oğuzlardan bir kaŒak gelmiĢ ve tehlikeyi bildirmiĢti. Buna g™re kendilerine yeni bir kağan seŒen Dokuz Oğuzlar, doğudaki KÝtanlara ve gžneydeki in‟e elŒi g™ndererek, G™ktžrklerin gžnden gžne hÝzla kuvvetlendiklerini bildirdi; bunu ™nlemek iŒin hemen birleĢip onlara saldÝrmalÝlardÝ. Bu haberi duyan Tonyukuk, inlilerin, KÝtanlarÝn ve Dokuz OğuzlarÝn ittifak yapmalarÝ halinde džĢecekleri zor durumu iyi kavradÝ. Rakipleri birleĢmeden harekete geŒti. Ġki bin kiĢilik ordusuyla altÝ bin kiĢilik Dokuz OğuzlarÝ mağlup etmeyi baĢardÝ. B™ylece



34



yeni kurulan G™ktžrk Devleti Tonyukuk‟un yerinde hareketi sayesinde yok olmaktan kurtuluyordu.133 Neticede Orhun-Selenga havalisinde Tžrk birliği sağlandÝ. Bundan sonra in‟e karĢÝ hžcumlara geŒildi. Lan eyaletinin ele geŒirip vali Wang Te-mao‟nun ™ldžržlmesi, onlarÝn T‟ang hanedanÝna karĢÝ kazandÝklarÝ ilk zaferdi. Daha sonra bunlarÝn ardÝ arkasÝ kesilmedi. SavaĢ meydanlarÝnda tutunamayan inli generaller, hilelerle G™ktžrkleri durdurmaya ŒalÝĢÝyorlardÝ. Esir G™ktžrklerin yaĢadÝğÝ Kuei eyaletine, akÝnlar džzenledi. Yine vali ve kumandanlar yakalandÝ. 683 yÝlÝna gelindiğinde in SarayÝ‟nda Feng ve Hsia gibi eyaletlerin G™ktžrklere kendiliğinden bÝrakÝlmasÝ tartÝĢÝlÝyordu. 684 yÝlÝnda Shuo eyaletine bizzat Kutluğ‟un kumanda ettiği ordular girerken, 685‟de Tai eyaleti baskÝna uğradÝ. 686 yÝlÝnda da aynÝ hÝzla devam etti.134 687 yÝlÝndan itibaren karĢÝ tedbirleri baĢarÝlÝ olan inliler ufak Œapta G™ktžrk kuvvetlerini mağlup etmeyi baĢardÝlar. Fakat, 689‟da Hsie Huai-i adlÝ bir Budist rahibin kumandasÝnda bžyžk bir ordu daha hazÝrladÝlarsa da herhangi bir zafer kazanamadÝlar.135 Kutluğ, inlilerle on yedi kez, KÝtanlarla yedi kez savaĢmÝĢtÝ. 691 yÝlÝnda hastalanan Kağan, iyileĢmedi ve aynÝ yÝlÝn sonlarÝna doğru ™ldž.136 Kutluğ‟un „lžmž AynÝ yÝl Tonyukuk, TžrgiĢlerle savaĢtÝ. Bundan iki yÝl sonra hastalanan Kutluğ ™ldž.137 inlilerle on yedi kez, KÝtanlarla yedi kez, Oğuzlarla beĢ kez savaĢmÝĢtÝ.138 Elli yÝllÝk esaret devresinden sonra Kutluğ liderliğinde bağÝmsÝzlÝklarÝna kavuĢan G™ktžrklerin ikinci devletlerinin kuruluĢ mžcadelesi žŒ aĢamada geliĢmiĢti. Gobi Œ™lžnžn gžneyinde in‟e yakÝn b™lgede 679 yÝlÝnda baĢlayan ilk ayaklanma kÝsa zamanda Œok geniĢ bir alana yayÝlmÝĢ değiĢik mevkilerde bulunan Tžrk beyleri derhal buna iltihak etmiĢlerdi. Ancak, žzerlerine g™nderilen in ordusunu mağlup edemeyen G™ktžrk liderlerinden A-shih-na Ni-shu-fu ™ldžržlmžĢtž. A-shih-te fengchih ise esir džĢmžĢtž. HayatÝnÝ kurtamayÝ baĢaran Wen-fu, G™ktžrk hanedan ailesinden yeni birini, A-shih-na Fu-nien‟i reis seŒti. Onlar da uzun sžren mžcadelelerinden zaferle ŒÝkamadÝlar. Fakat onlarÝn mağlup olup in‟e g™tžržldžkleri esnada kendini kurtarÝp oğay-kuzÝ dağÝna sÝğÝnan Kutluğ, etrafÝndakilerin sayÝsÝnÝ artÝrarak, Dokuz OğuzlarÝn hayvanlarÝnÝ yağmalayÝp ihtiyacÝ olan yiyecek ve benzeri malzemeleri temin etti. Bundan sonra kağanlÝğÝnÝ ilan edip II. G™ktžrk Devleti‟ni resmen kurdu. ArtÝk, sÝra in‟e ağÝr darbeler vurmaya gelmiĢti. 691 yÝlÝnÝn sonundan ™lžmžne kadar bžtžn kuzey in‟i baĢtan baĢa akÝnlarÝyla istila etti. Tonyukuk zamanÝnda harekete geŒerek Dokuz OğuzlarÝn, in ve KÝtanlara yaptÝğÝ gizli ittifakÝ Œ™kertmesiyle bžyžk bir tehlikeden kurtuldu. ArdÝndan „tžken b™lgesi ve civarÝndaki ve de Altay dağlarÝna uzanan sahadaki bžtžn diğer Tžrk boylarÝnÝ kendine bağladÝ. 689‟da Tonyukuk, daha o zamanlar batÝdaki TžrgiĢler žzerine dahi sefer tertiplemiĢti. 682‟de tam bağÝmsÝzlÝğÝnÝ kazandÝktan sonra Kutluğ ve Tonyukuk liderliğinde II. G™ktžrk Devleti geŒen on yÝllÝk sžre „tžken b™lgesini merkez yaparak etrafÝndaki diğer Tžrk boylarÝnÝ kendine bağladÝ. Her fÝrsatta in‟deki T‟ang Ġmparatorluğu‟na ardÝ ardÝna darbeler indirerek, esaret altÝndaki



35



Tžrkleri kurtarmaya ŒalÝĢtÝ. in‟in kuzeyi doğudan batÝya tamamen G™ktžrk akÝnlarÝna maruz kalmÝĢtÝ. Neticede Kutluğ‟un kurduğu ve tahtta kaldÝğÝ on yÝllÝk sžrede G™ktžrk Devleti her aŒÝdan hÝzla geliĢti. Kapgan ve Devletin GeniĢlemesi 692 yÝlÝnda ağabeyi Kutluğ‟un ™lžmž žzerine II. G™ktžrk Devleti tahtÝna oturan Kapgan, devraldÝğÝ hÝzla bžyžmekte olan devleti, ağabeyinin bÝraktÝğÝ yerden baĢlayarak her y™nden geliĢtirmeye devam etmiĢtir. Ġki yžz yÝllÝk bağÝmsÝz G™ktžrk tarihinde 24 yÝl gibi uzun sžreli bir d™nem kağanlÝk yapan Kapgan‟Ýn faaliyetleri Orhun YazÝtlarÝnda teferruatlÝ bir Ģekilde anlatÝlmÝĢtÝr. Neticede kaynaklarca Kapgan en Œok zafer kazanan, in‟i en fazla korkutan, o devirde yaĢayan Tžrk topluluklarÝnÝn hemen hepsini idaresi altÝna alan, devletini ŒağÝnÝn en kuvvetlisi yapan kağan olarak tanÝnmÝĢtÝr. Tonyukuk YazÝtÝ‟nda B™gž olarak da zikredilen Kapgan‟Ýn adÝ fatih anlamÝna gelmektedir. 693 yÝlÝnda Ling eyaletine saldÝrÝp yağmalar yapan Kapgan, kendisine karĢÝ koymaya ŒalÝĢan inli General Li To-tsu‟yu yenmiĢti. Buna karĢÝ in‟deki T‟ang hanedanÝnÝn imparatoriŒesi Wu, 18 generallik bžyžk bir ordu hazÝrlamÝĢtÝ. Ancak, s™z konusu ordu G™ktžrklerle ŒarpÝĢmaya cesaret edemeden geri d™ndž. Bunu takip eden yÝllarda KÝtanlarÝn, T‟ang Ġmparatorluğu topraklarÝnÝ istila etmeleri žzerine, yardÝm teklifinde bulunan Kapgan, KÝtanlarÝ yeneceğini karĢÝlÝğÝnda bazÝ taleplerinin olduğunu bildirdi. Onun talepleri 630-681 yÝllarÝ arasÝnda esir džĢerek in‟e zorla g™tžržlmžĢ Tžrk ailelerin geri g™nderilmesi idi. T‟ang SarayÝ derhal bu teklifi kabul etti. Bu arada Kapgan, in‟le anlaĢÝp žstžne yžržmekte olan KÝrgÝzlarÝn žzerine yžrždž. Tonyukuk da sefere katÝlmÝĢtÝ. Yenisey kaynaklarÝnda AnÝ IrmağÝ žzerinde KÝrgÝzlarÝ mağlup ettiler. Akabinde On Oklara (TžrgiĢlere) saldÝrÝlacaktÝ. žnkž, onlar da KÝrgÝz, in gibi kavimlerle ittifaka girip G™ktžrklere hžcum edeceklerdi. Kapgan‟Ýn hatununun ™lžmž žzerine Tonyukuk ve Bilge‟nin komandasÝndaki ordular TžrgiĢleri bozguna uğrattÝ. KÝtanlarÝn isyanÝnÝn G™ktžrk ordusunun yardÝmÝ ile bastÝrÝlmasÝ, neticede in‟deki esir Tžrklerin geri g™nderilmesi žzerine Kapgan‟Ýn prestiji ve gžcž daha da artÝyordu. Bundan sonra meydana gelen savaĢlarda in ordularÝnÝn hepsi yenildi. ArtÝk Kapgan, T‟ang Ġmparatorluğu‟nun iŒiĢlerine karÝĢmaya baĢladÝ. …lkesi lehine bazÝ menfaatler koparmaya ŒalÝĢÝyordu. KÝzÝn bir T‟ang prensesiyle evlendirmek suretiyle adÝ geŒen hanedanÝn geleceğinde s™z sahibi olmayÝ planladÝ. Bunun yanÝnda G™ktžrklerin dostu olan SoğdlularÝ ve ekin tarlalarÝ iŒin yžz bin ™lŒek darÝ, 3 bin takÝm tarÝm aleti ve birkaŒ on bin chin demir de istedi. T‟ang sarayÝ ™nce G™ktžrkleri oyalama yoluna gitti. Sonra sakte prens g™nderdiler. …stelik yollanan tohumlar piĢmiĢti. Hediye olarak verilen gžmžĢ ve altÝnÝn değeri Œok džĢžktž. Kapgan gerŒeği anladÝ ve žlkesine yollanan heyetten Yen Chih-wei‟i in KağanÝ ilan etti. 698 yÝlÝndan sonra bžyžk bir akÝna geŒti. 703 yÝlÝna kadar in‟in Kuzey eyaletleri sžrekli yağmalandÝ. 300-400 bin kiĢilik



36



ordularÝ, 40-50 bin kiĢilik Tžrk ordularÝna mağlup oluyordu. Bžtžn inli kumandanlar yenilgiden kurtulamÝyordu. Kapgan‟Ýn Yeni Bir Ġdari TeĢkilatlanma YapmasÝ ArtÝk, Orta Asya‟nÝn en kuvvetli hžkžmdarÝ seviyesine yžkselen Kapgan, G™ktžrk žlkesi iŒinde bazÝ idari değiĢikliler yapma yoluna gitti. Bu devletin hÝzla geliĢip, bžyžmesinin ortaya ŒÝkardÝğÝ bir netice idi. 16 yÝl ™nce ĠlteriĢ Kutluğ liderliğinde, in esaretinden kurtulan G™ktžrk Devleti kÝsa zaman iŒerisinde bir cihan devleti haline d™nžĢmžĢtž. ĠĢte ortaya ŒÝkan bu yeni durum karĢÝsÝnda Kapgan Kağan, kardeĢi Tu-hsi-fu‟yu Sol Kanat (doğu) ġad‟Ý ağabeyi Kutluğ‟un oğlu Bilge‟yi (Mo-chž) de Sağ Kanat ġad‟Ý tayin etti. AyrÝca kendi oğlunu her iki taraftaki ĢadÝn žzerine “KžŒžk Kağan” unvanÝyla vazifelendirdi (Diğer adÝ B™gž, ince Fu-chž). B™ylece kendisi kağanlar kağanÝ pozisyonuna yžkselmiĢ oluyordu. KžŒžk Kağan, aynÝ zamanda Ch‟u-mi-k‟un gibi on kabilelerin (On Ok) reisi de olmuĢtu. „te taraftan incesi T‟o-hsi (GeniĢ BatÝ) olan bir baĢka unvana da sahip idi (699 yÝlÝ). BatÝ Y™nžnde Askeri Harekat G™ktžrk Devleti‟nin en bžyžk džĢmanÝ in‟e karĢÝ zaferleri doğuda devam ederken, BatÝ‟da isyan eden TžrgiĢlere karĢÝ da seferlere giriĢildi. KžŒžk Kağan (Ġnel, B™gž), Bilge ġad ve Tonyukuk idaresi altÝndaki G™ktžrk ordusu Altay dağlarÝnÝ aĢtÝ, Cungarya‟ya (YarÝĢ ovasÝ)



vardÝktan sonra



BolŒu‟da (Urungu g™lžnžn gžneybatÝ kÝyÝsÝnda) TžrgiĢleri ağÝr bir bozguna uğrattÝ.139 BolŒu zaferi neticesinde TžrgiĢlerin bžtžn Nu-shih-pi ve To-lu kabileleri yani BalkaĢ, Ġli, IsÝk G™l ve Talas b™lgelerindeki Tžrkler, Kapgan‟Ýn hakimiyetini tekrar tanÝdÝlar.140 Daha sonra G™ktžrk akÝnlarÝ Maveražnnehir (Kengž Tarban), Otrar Ģehri, ArÝs ÝrmağÝ civarlarÝna ulaĢtÝ.141 Bu arada Bilge, 700 yÝlÝnda Tangutlar žzerine sefer džzenlemiĢ ve ŒocuklarÝnÝ, kadÝnlarÝnÝ at sžržlerini, bžtžn mallarÝnÝ ele geŒirmiĢti (BK, D, 24). Bu sÝralarda batÝdaki G™ktžrk akÝnlarÝ devam ediyordu. YaklaĢÝk 25 yÝldÝr Tžrkler tarafÝndan idare edilen BatÝ Tžrkistan‟daki Ģehir krallÝklarÝ buralara ulaĢan Arap saldÝrÝlarÝna karĢÝ koyabilmiĢti.142 Yine Tonyukuk, Ġnel ve Bilge tarafÝndan idare edilen G™ktžrklerin batÝ ordularÝ Seyhun (Yincž „gžz) kÝyÝlarÝna vardÝ, nehri geŒerek, Maveražnnehir‟in KÝzÝlkum Œ™lžne daldÝ. Ġnel Kağan kumandasÝndaki bir kÝsÝm kuvvet burada kalÝrken, Tonyukuk gžneye ilerleyip, TžrgiĢ baĢbuğu So-ke‟nÝn idaresindeki Soğd halkÝnÝ ele geŒirdi.143 ArkasÝndan Ek-Tağ‟Ý da geŒen G™ktžrk ordusu Demir KapÝ‟ya ulaĢtÝ (701 yÝlÝ).144 Yeniden in‟e Y™neliĢ Lung-you b™lgesine akÝn yapÝp, 10 binden fazla at ele geŒiren Kapgan Kağan žlkesine geri d™ndž.145 Bu saldÝrÝlar karĢÝsÝnda inliler yeni tedbirlere baĢvurmak zorunda kaldÝlar. Ġleri gelen devlet adamlarÝndan Wei Yžan-chung (Orhun YazÝtlarÝnda Ong Tutuk),146 Ling-wu b™lgesi harekat ordusu kumandanÝ ve An-pei bžyžk genel askeri valisi Hsiang Wan-tan da, T‟ien-ping b™lgesi birinci



37



komutanÝ olarak bžtžn in ordularÝnÝ idare etme vazifesini žstlendiler. in ordusu Bilge ve Kžl Tegin liderlerin de katÝldÝğÝ bu seferde Kžl Tegin, inli kumandan Ong Tutuk‟u esir alÝp Kapgan‟a sunmuĢtur. (BK, D, 25 KT, D, 31), (701). 702 yÝlÝnÝn ilk baharÝnda Yen ve Hsia eyaletlerine akÝn yapan Kapgan, 100 bin at ve koyun ele geŒirdi. ArkasÝndan Shih-ling‟e saldÝrdÝktan sonra Ping eyaletini muhasara etti. ĠmparatoriŒe Wu, bir sžrž yeni ™nemler daha anlamaya ŒalÝĢtÝ ise de hazÝrlanan in ordularÝ Tžrk kuvvetlerine karĢÝ ŒÝkmaya cesaret edemediler. Tai ve Hsin b™lgelerine giren G™ktžrk ordusu buralarda da yağmalar yaptÝ.147 703 yÝlÝna gelindiğinde G™ktžrk kağanÝ politikasÝnda değiĢiklik yaptÝ. SaldÝrÝlarÝnÝ durdurarak, in‟e Baga Tarkan‟Ý elŒi olarak g™nderip, yeni bir evlilik ittifakÝ teklifinde bulundu. Ancak, bu sefer damat olarak istenilenin sadece T‟ang hanedanÝna mensup değil, ayrÝca veliahtÝn oğlu olmasÝ da gerekiyordu. Kapgan‟Ýn gayesi tabiiki T‟ang hanedanlÝğÝ iŒerisinde Œok daha fazla s™z sahibi olmak idi. GeŒen defa k™tž tecržbelerden dolayÝ ĠmparatoriŒe, bu sefer daha temkinli davranmaya ŒalÝĢtÝ.148 Hemen veliahtlarÝ yanÝna ŒağÝrÝp, sarayda bir g™ržĢme yaptÝ. Neticede Kapgan Kağan‟Ýn teklifi kabul edildi. Kapgan teklifinin kabulžnden duyduğu memnuniyeti g™stermek iŒin ileri gelen devlet adamlarÝndan Ġ-li-t‟an-kan‟Ý bin baĢ at ile birlikte in sarayÝna g™nderdi. ElŒi, ĠmparatoriŒeye teklifin kabulžnden dolayÝ Kapgan‟Ýn teĢekkžrlerini iletti. Su-yž-t‟ing‟de (imparatorluk sarayÝnÝn bahŒesinde bir k™Ģk) G™ktžrk elŒisinin seferine eğlence tertip edildi. Veliaht, baĢ vezir ve bžtžn saray erkanÝ žŒ sÝra halinde bu eğlencede hazÝr bulundular. G™ktžrk elŒisine bu denli itibar edilmesi Kapgan‟Ýn ve G™ktžrk Devleti‟nin in nazarÝndaki žstžn yerini aŒÝkŒa g™stermektedir. Bununla birlikte G™ktžrk elŒisine birŒok hediyeler sunularak geri uğurlandÝ. Kapgan da karĢÝ jest yapmakta gecikmedi. 689‟da sahte prens olarak Karakum‟daki G™ktžrk merkezine gelen Wu Yen-hsiou‟yu serbest bÝraktÝ.149 Boy ĠsyanlarÝnÝn Devleti SarsmasÝ Bu arada G™ktžrk Devleti‟ne karĢÝ isyan eden BasmÝllar tekrar hakimiyet altÝna alÝndÝ.150 705 yÝlÝnda ĠmparatoriŒe Wu, tahtÝ gerŒek varislerinden Chung Tsung‟a terk etti. Yeni imparator bazÝ reformlar yaparak, baĢarÝsÝz kumandanlarÝ g™revlerinden aldÝ. G™ktžrklere karĢÝ yeni politikalarÝ uygulamaya koydu. Bžtžn devlet adamlarÝna G™ktžrkleri yÝkÝp ele geŒirmek iŒin planlar yapmalarÝnÝ emretmiĢti. Devlet adamlarÝ imparatordan žŒ ™nemli kale yapÝlmasÝnÝ kumandan ve valilerin g™revden alÝnmasÝnÝ yenilenin cezalandÝrÝlmasÝnÝ, gerekli asker ve levazÝmatÝn sÝnÝrlara yÝğÝlmasÝnÝn temin edilmesini tavsiye ettiler. Bundan sonra inliler G™ktžrk žlkesi iŒinde bžyžk bir casusluk faaliyetlerini uygulamaya koydular. Hanedandan olmayan diğer Tžrk boylarÝnÝn Œoğu ayaklandÝ. AslÝnda Kapgan, inli casuslardan biri olan Ts‟ang Ssu-yen‟Ý ™ldžrtmžĢtž. Buna rağmen 708 yÝlÝndan itibaren her yÝl Kapgan Kağan‟Ýn idaresine karĢÝ Œok sayÝda isyan patlak verdi. Onun aĢÝrÝ zalim olmasÝnÝn da bunda belirli bir rolž vardÝ.



38



inlerin Kem-ĠrtiĢ arasÝnda AzlarÝn IsÝk G™lž‟nžn batÝsÝnda 703 yÝlÝnda mağlup edildiğini g™rmekteyiz.151 …lkesi isyanlarla gark olmasÝna rağmen Kapgan, in‟le iliĢkilerini ihmal etmiyordu. EsasÝnda dostluk kurmak istiyordu ve bunu gerŒekleĢtirmek iŒin 711 yÝlÝnda oğlu Yang-wo-chih Tegin‟i ikamet etmek žzere T‟ang sarayÝna g™nderdi. Eskisine g™re daha ÝlÝmlÝ bir politika izliyordu. 710 yÝlÝnda isyan eden KÝrgÝzlar, Bilge ve Kžl Tegin kumandasÝndaki ordular tarafÝndan K™gmen DağlarÝnÝn kuzeyindeki Songa ormanÝnda ikinci defa mağlup edildiler.152 AynÝ yÝl BayÝrkular, TžrgiyargÝn g™lž yakÝnÝnda yapÝlan savaĢta bozguna uğratÝldÝ.153 711‟de TžrgiĢlerin isyanÝ bastÝrÝldÝktan sonra Bars Beğ, TžrgiĢ kağanÝ tayin edilerek Bilge‟nin kÝz kardeĢiyle evlendirildi. 713‟te Karluklar Tamug IdukbaĢ‟ta yenildiler. 714 yÝlÝnÝn ikinci ayÝnda Inel (i-nie) Kağan Tonra Tegin ile Huo-pa Ġlteber unvanlÝ Kapgan‟Ýn kÝz kardeĢi BeĢbalÝk‟Ýn kuzeyine saldÝrdÝğÝnda baĢarÝsÝzlÝğa uğradÝlar. D™nmeye cesaret edemeyen bunlarÝn bir kÝsmÝ yanÝndakilerle in‟e teslim oldular. Kapgan‟Ýn idaresi ŒatÝrdamaya baĢlamÝĢ olmasÝna rağmen Moğol kabileleri KÝtan ve Hsiler ona bağlanmÝĢlardÝ. KaynaklarÝn ifadesine g™re G™ktžrk ordusu 400 bin kiĢiyi bulmuĢtu. Ancak Œok yaĢlanmasÝ ve aĢÝrÝ sert tutumu devletin baĢÝna bžyžk dertler aŒÝyordu. Bu yžzden batÝdaki TžrgiĢler, Karluklar gibi bir kaŒ bžyžk Tžrk boyu vassal olmak iŒin in‟e baĢvurdu (715, 4. ay). inliler de onlarÝn teklifini kabul etmekle birlikte, G™ktžrk žlkesi iŒinde ™nemli stratejik mevkilerde oturmalarÝnÝ istedi.154 AynÝ yÝlÝn baharÝnda yenilen Dokuz OğuzlarÝn bir kÝsmÝ da in‟e sÝğÝndÝ. Bžtžn bu hadiseler karĢÝsÝnda Kapgan defalarca Karluk ve diğer asi boylara saldÝrÝp olanlar dağÝtmÝĢtÝ. Buna rağmen Azlar ve Ġzgiller de 715 yÝlÝnda isyan eden boylar arasÝna katÝldÝ.155 G™ktžrk Devleti‟nden kopmalarÝn ardÝ arkasÝ kesilmiyordu. Neticede devletin gžcž zayÝflayÝnca devletin tabiyetinde olan T‟u-yž-hun, Kao-liler (Kore) in‟e bağlandÝ. Hatta, Kapgan‟Ýn damadÝ A-shih-te Hu-lo bile in‟e sÝğÝnmÝĢtÝ.156 in Ġmparatoru Hsžan-tsung, Kapgan‟Ý tamamen ele geŒirmek ve G™ktžrkleri yÝkmak iŒin žŒ ayrÝ b™lgedeki Tžrk boylarÝna hediyeler ve unvanlar vererek onlarÝ tahrik etti. Bunlardan ™nce BayÝrkular isyan ettiğinde derhal harekete geŒen Kapgan, Tola IrmağÝ kenarÝnda onlarÝ ağÝr bir bozguna uğrattÝ. Ancak, o, tedbirsiz davranarak az sayÝda askerle geri d™nerken S™ğžt ormanÝnda savaĢ artÝğÝ BayÝrkularÝn reisinin hžcumuna uğradÝ ve ™ldžržldž. Kesik baĢÝ o sÝrada BayÝrkularÝn yanÝnda bulunan inli elŒi Ho Ling-ch‟žan tarafÝndan in‟e g™tžržldž.157 Yirmi d™rt yÝl parlak zaferlerle dolu bir kağanlÝk d™nemi geŒiren Kapgan‟Ýn sonu b™ylece Œok hazin oluyordu. Yerine daha evvel KžŒžk Kağan tayin ettiği oğlu Ġnel geŒti ise de Kutluğ‟un oğlu Kžl Tegin bir ihtilal yaparak onu ve bžtžn ailesini ortadan kaldÝrdÝ. Sonra ağabeyi Bilge ġad‟Ý kağan olarak tahta geŒirdi. Bilge Kağan ve Devletin Yeniden Kuvvetlenmesi Bilge Kağan diğer G™ktžrk KağanlarÝndan farklÝ olarak kaynaklarca karakteri insancÝl, dost canlÝsÝ olarak nitelendirilmiĢtir. Ağabeyinin kağan olmasÝnÝ sağlayan Kžl Tegin, Sol Bilge Prensi olup askeri iĢlerin idaresi ile meĢgul olmaya baĢladÝ. Bu arada Kapgan zamanÝnÝn devlet adamlarÝnÝn Œoğu



39



ihtilal sÝrasÝnda ™ldžržlmžĢ, sadece yaĢÝ yetmiĢten fazla olan ve halk tarafÝndan Œok saygÝ duyulan, Bilge‟nin kayÝnpederi Tonyukuk‟a dokunulmamÝĢ, sağ bÝrakÝlmÝĢtÝ. Devlet iĢlerindeki derin tecržbesinden dolayÝ Tonyukuk‟a yeniden g™rev verildi.158 GerŒekten de devletin b™ylesine nazik bir d™neminde Tonyukuk‟un idari g™rev almasÝ faydalÝ olmuĢtur. 683 yÝlÝnda doğan Bilge, kendisinden ™nceki devlet adamlarÝ gibi in esareti g™rmediği iŒin ĢanslÝ idi. 691-692‟de babasÝ ™ldžğžnde yaĢÝ Œok kžŒžk olduğu iŒin kağan olamadÝ. Ancak, 697‟de TarduĢ halkÝ žzerine ġad tayin edildi. B™lgesi Altay DağlarÝnÝn gžney eteklerinin batÝsÝnda ĠrtiĢ ÝrmağÝ civarÝydÝ. 716 yÝlÝna kadar doğuda SarÝ Irmağa Shan-tung ovasÝnda, batÝda Demir KapÝ‟ya K™gmen DağlarÝnÝn kuzeyindeki KÝrgÝzlara toplam yirmi beĢ sefere katÝlmÝĢ, bunlarÝn hepsinde baĢarÝ kazanmÝĢtÝ.159 Devlet y™netimindeki değiĢikliklere rağmen boy isyanlarÝ durmuyordu. 716 yÝlÝnda Selenga IrmağÝ boyunda Uygurlar mağlup edildi.160 717 yÝlÝnda Oğuzlardan bir grup kaŒÝp in‟e gitti. KÝtan ve TatabÝlar



in‟e



T‟ang



hanedanÝyla



mžttefik



olurken



batÝda



TžrgiĢler,



Su-lo



™nderliğinde



bağÝmsÝzlÝklarÝnÝ ilan ettiler. …stelik Maveražnnehir‟den doğuya doğru ilerlemek isteyen Arap kuvvetlerini durdurdular. BoylarÝn Œoğu on yÝldan beri devletle savaĢ halinde idiler. SavaĢlarÝn uzun sžrmesi sÝkÝntÝlarÝn devam etmesi devlete bağlÝ kalanlarÝn da gžvenlerini kaybetmesine yol aŒÝyordu. ĠĢte, b™ylesine karÝĢÝk bir anda Bilge, Tonyukuk‟u devlet g™revine ŒağÝrdÝ ki, g™revi, planlamacÝ yani stratejist olacaktÝ.161 717 yÝlÝnÝn yazÝnda in‟e bağlanan TatabÝlarÝn žzerine yžržyen Bilge, onlarÝ cezalandÝrdÝ. At sžržlerini ve bžtžn mallarÝnÝ ele geŒirdi. KaŒan TatabÝlar KadÝrkan DağlarÝna yerleĢtiler. Bu arada daha ™nce in‟e bağlanan beylerden bazÝlarÝ geri d™ndž. Yine in‟e gitmek zorunda kalmÝĢ halk orada inlileĢmeyi reddederek ayaklandÝ ve birkaŒ mžcadeleden sonra G™ktžrk žlkesine geri d™ndž. 718 yÝlÝnda Karluklar da yenilgiye uğratÝlÝp halklarÝ devlete bağlanmÝĢ; idarecileri ™ldžržlmžĢtž. Neticede Karluk problemi de Œ™zžldž. …lkesi iŒinde huzuru sağlayan Bilge, y™nžnž in‟e Œevirdi. Bžyžk Œapta yağma ve akÝn planlarÝ yapÝyordu. …stelik yÝllar ™nce gidenlerin geri d™nmesiyle gžcž artmÝĢtÝ. Ancak, Tonyukuk derin tecržbesiyle onu engelledi. Tonyukuk insanlarÝn savaĢla değil barÝĢla zenginleĢtiğini, G™ktžrklerin henžz yeni bir araya toplandÝklarÝnÝ, henžz zayÝf olduklarÝnÝ, kuvvetlenmek iŒin en az žŒ yÝldan fazla zaman gerektiğini aŒÝklamÝĢtÝ. Akabinde Bilge Kağan‟Ýn, Ģehirlerin etrafÝnÝ duvarlar ve kalÝn surlarla Œevirtmek ve Budist tapÝnaklarÝ inĢa edip Budizm‟i yaymak isteğine de Tonyukuk karĢÝ ŒÝktÝ. žnkž, Tžrklerin sayÝsÝ ve evleri Œok azdÝ. Daha doğrusu inlilerin yžzde bir bile değildi. Buna rağmen inlilere savaĢ meydanlarÝnda savaĢÝlÝyor ve galip geliniyordu. Sular ve otlaklar takip ediliyor, bir yerde sžrekli oturulmuyordu. AvcÝlÝk ™nemli bir meslek idi. DolayÝsÝyla savaĢ pratiği yapÝlÝyordu. Eğer kuvvetli iseler saldÝrÝp yağmalÝyor, zayÝf olduklarÝ takdirde kaŒÝp, ormanlarÝn, dağlarÝn arasÝna



40



saklanÝyorlardÝ. inlilerin askerleri her ne kadar Œok ise de kullanÝmsÝz, faydasÝz idiler. Yani eğitimsiz, pratiksiz olduklarÝ iŒin savaĢ meydanlarÝnda bir žstžnlžk g™steremiyorlardÝ. G™ktžrk askerinin gžcž ise bžyžk ™lŒžde hayat tarzÝna dayanmakta idi. ġayet surlu Ģehirler inĢa edip iŒinde otururlarsa eski gelenekleri değiĢirdi. Neticede bir kere yžz yžze gelince mağlup olunur, T‟ang hanedanÝ tarafÝndan ele geŒirilirlerdi. Diğer taraftan žlkede Budizm propagandasÝna izin verilmesi ve bu dinin metodlarÝnÝn uygulanmasÝna gelince, bu dinin insanlarÝ zayÝflatmasÝ s™z konusu idi. SavaĢ halinde kuvvetli olmak gerekirdi. Oysa Budizm Tžrklerin savaĢŒÝ ve kuvvetli olmalarÝnÝ ™nlerdi. DolayÝsÝyla žlkede tatbik edilemezdi. BilgeKağan, onun tavsiyelerini dinledikten sonra derinden etkilendi ve stratejilerinin hepsini kabul etti.162 Bilge Kağan, Tonyukuk‟un tavsiyelerini dinleyip kabul ettikten sonra in‟e akÝn yapmaktan vazgeŒti. …stelik elŒi g™ndererek barÝĢ yapmayÝ teklif etti. Fakat T‟ang hanedanÝnÝn imparatoru Hsžan-tsung kabul etmedi.163 G™ktžrklerin eski gžcžne kavuĢtuğunu g™ren Ġmparator Hsžan-tsung, onlarÝ ortadan kaldÝrmak iŒin bžyžk bir plan yaptÝ (720 yÝlÝnÝn kÝĢÝ). Ġmparatorun kesin kararÝ savaĢmak idi. Shou-fang B™lgesi KumandanÝ Wang Chžn hazÝrlanacak bžtžn ordularÝn idaresini žstlenecekti. BatÝdan BasmÝllar, doğudan TatabÝlar ve KÝtanlar hžcum edecek, gžneyden de in ordularÝ harekete geŒince G™ktžrk ordularÝ tamamen sÝkÝĢtÝrÝlacaktÝ.164 Chi-luo suyunun yukarÝsÝnda bulunan G™ktžrk merkezine baskÝn yapÝp yakalayacaklardÝ. inliler bununla da kalmamÝĢlardÝ. KÝrgÝzlarÝn reisi Kutluğ Bilge Kağan ve diğer G™ktžrk muhalifleri Kapgan‟Ýn oğlu Sol Bilge Prensi Mo Tegin, sağ Bilge prensi A-shih-na Bilge Tegin, Yen-shan B™lgesi Prensi Huo-pa-shih-shih-pi ve birŒok bey ve kiĢi ile gizli ittifak yapmÝĢlardÝ. BunlarÝn hepsi inlilerle birlikte harekete geŒmeyi kabul etmiĢti. KÝtanlarÝn tutuku valisi Li-Shih-huo, TatabÝlarÝn idarecisi Li Ta-p‟u, BasmÝllarÝn idarecisi ise Altay DağÝ b™lgesi idarecisi Ch‟u-mu-k‟un Chih-mi Œor idi.165 inliler ve mžttefiklerinin ordusu 300 bine ulaĢmÝĢtÝ. S™z konusu ordu Chi-luo suyunun yukarÝlarÝnda toplandÝ. eĢitli kollara b™lžnžp G™ktžrklerin žzerine doğru ilerledi. Bu esnada TatabÝlar ve KÝtanlar doğudan, BasmÝllar ise batÝdan farklÝ yollardan ayrÝ ayrÝ G™ktžrk merkezini basmak žzere hareket etmekle g™revlendirilmiĢlerdi. Bžtžn bu olaylar karĢÝsÝnda Bilge Kağan korkup endiĢelenmeye baĢlamÝĢtÝ. Ancak, tecržbeli devlet adamÝ Tonyukuk hemen devreye girdi ve ona dedi ki: “BasmÝllar Ģu an Pei-t‟ing‟de (BeĢbalÝk) bulunuyorlar. TatabÝ ve KÝtanlar ise doğudalar, aralarÝndaki mesafe Œok uzak. GžŒlerini birleĢtirip birlikte hareket edemezler. Huei ve Chang Chia-chen arasÝnda anlaĢmazlÝk var. Birlikte hareket edemezler. Eğer gelirlerse žŒ gžn ™nceden kuzeye doğru Œekiliriz. Yiyecek vesair levazÝmatlarÝ biter, geri giderler. BasmÝllarÝn gžcž az (hafif) dÝr. Birinci varÝrlarsa savaĢÝrÝz”.166 Tonyukuk‟un džĢžndžkleri doğru ŒÝktÝ. BasmÝllar, 721 yÝlÝnÝn sonbaharÝnda tek baĢlarÝna diğerlerinden ayrÝ olarak G™ktžrklerin merkezine hžcuma kalkÝĢtÝlar. inliler, TatabÝ ve KÝtanlar henžz varmamÝĢtÝ. Bunun žzerine korktular ve geri Œekildiler.167 DolayÝsÝyla T‟ang Ġmparatoru Hsžan-tsung‟un planÝ daha baĢta bozulmuĢtu. Geri Œekilenleri Bilge takip etmek istediğinde Tonyukuk, G™ktžrklerin ordusunun hÝzlÝ gitmesini engelledi. žnkž, halkÝn bin li (500 km) gittikten sonra savaĢta ™leceğini, henžz savaĢÝlmadÝğÝnÝ dolayÝsÝyla en iyi yolun piyade olarak gitmek gerektiğini belirtti.



41



Bilge Kağan, bu zafer žzerine rahatladÝ ve y™nžnž in‟e Œevirerek, hÝzla girdiği Kansu b™lgesini yağmaladÝ. …zerine g™nderilen in ordularÝnÝ ağÝr bir bozguna uğrattÝktan sonra, fazla ilerlemedi. žnkž, in iŒlerine Œok girmenin faydasÝz olduğunu ™zellikle Tonyukuk‟un tavsiyeleri žzerine iyi anlamÝĢtÝ. Kendi yazÝtÝndaki s™zlerinden anlaĢÝldÝğÝ gibi esas hedefi žlkesi iŒinde huzur ve refahÝ temin etmekti.168 DolayÝsÝyla bunun akabinde bir elŒilik heyeti g™nderip, barÝĢ teklifinde bulundu.169 720 yÝlÝnda bu savaĢlar meydana geldiğinde birinci gžn on yedi bin kiĢi ™ldžržlmžĢ, ikinci gžn piyade ordularÝnÝn tamamÝ imha edilmiĢti.170 KÝtan ve TatabÝlarÝn da G™ktžrk Devleti‟ne isyan etmeleri cezasÝz kalmamÝĢ, 721 kÝĢ mevsiminde KÝtanlarÝn ve 722 ilkbaharÝnda TatabÝlarÝn žzerine sefer džzenlenip bozguna uğratÝlmÝĢlardÝ. Nihayet, in‟deki T‟ang hanedanÝnÝn imparatoru Hsžan-tsung, Bilge Kağan‟Ýn gžcžnž kabullenmek zorunda kaldÝ. Bir yandan barÝĢ iliĢkilerini geliĢtirirken, diğer yandan sÝnÝrlarda savunma tedbirlerini artÝrmaya baĢladÝ. Bu arada sarayÝnda kendi devlet adamlarÝ arasÝnda yapÝlan mžzakerelerde Bilge Kağan‟Ýn iyi bir idareci olduğu insanlarÝ iyi y™nettiği ve dost canlÝsÝ kiĢiliğe sahip olduğu vurgulanÝrken, kardeĢi Kžl Tegin‟in mžkemmel bir savaĢcÝ, iyi bir komutan, Tonyukuk‟un ise Œok cesur, yaĢlÝ, bilgili, tecržbeli biri olarak in iŒin tehlikeli olduklarÝ bildiriliyordu.171 Bu arada inlilerin g™nderdiği elŒiyi bžtžn ileri gelen devlet adamlarÝ ile ihtiĢamlÝ bir Ģekilde karĢÝlamÝĢ, ziyaret eden in elŒisini T‟ang imparatorunun Tibetlilere ve KÝtanlara prenses verdiğini, ancak, kendisine s™z verildiği halde evliliğin gerŒekleĢmediğini s™yleyerek suŒlamÝĢtÝr. inli elŒi bu durum karĢÝsÝnda imparatorun prensesi g™ndereceği vaadini vermiĢ olmasÝna rağmen, Ġmparator Hsžan-tsung s™zžnž tutmadÝ ve evlilik gerŒekleĢmedi.172 Bilge Kağan, yine de inle dostluk iliĢkilerini sžrdžrmek maksadÝyla veziri Buyruk or‟u in sarayÝna g™ndererek meĢhur atlardan sunmuĢtu. in sÝnÝrlarÝndaki askeri faaliyetleri durdurmuĢtu. Daha sonra Tibetlilerin kendilerine yaptÝğÝ T‟ang‟a karĢÝ ortak saldÝrÝ teklifini anlaĢmayÝ bozmamak iŒin kabul etmedi. inliler de karĢÝlÝğÝnda Shuo-fang‟da pazar kurarak karĢÝlÝklÝ ticaret yapÝlmasÝna razÝ oldular. AyrÝca yapÝlan anlaĢmaya g™re her yÝl yžzbinlerce top ipek kumaĢ G™ktžrklere g™nderilecekti.173 Kžl Tegin‟in „lžmž ve Cenaze T™reni 731 yÝlÝna geldiğinde II. G™ktžrk Devleti bžyžk bir kahramanÝnÝ kaybetti. Bilge‟nin kardeĢi Kžl Tegin vefat etmiĢti.174 Onun ™lžmž ağabeyi Bilge‟yi derinden etkilemiĢti. Bu yžzden onun adÝna diktirdiği kitabesinde “KardeĢim Kžl Tegin vefat etti. Kendim yas tuttum. G™ren g™zlerim g™rmez gibi, esen aklÝm esmez gibi oldu. Kendim džĢžnceye daldÝm. Zaman TanrÝsÝ buyurunca insan oğlu hep ™lžmlž yaratÝlmÝĢ. „yle džĢžndžm g™zlerimden yaĢ gelse engel olarak, g™nžlden feryat gelse geri Œevirerek yas tuttum. ok yas tuttum. Ġki Ģad baĢta olmak žzere kardeĢlerimin, oğullarÝmÝn, beylerimin ve halkÝmÝn g™zleri, kaĢlarÝ berbat olacak, deyip džĢžndžm”175 diyerek žzžntžsžnž belirtmektedir. Kžl Tegin‟in cenaze t™renine G™ktžrklerin komĢularÝnÝn hepsinden katÝlÝmlar olmuĢtur. Doğuda KÝtan ve TatabÝlar temsilciler g™ndermiĢlerdi. BaĢlarÝnda Uder vardÝ. in imparatoru ise binlerce ipekli



42



kumaĢ altÝn ve gžmžĢ eĢya ile birlikte ĠĢiyi Likeng‟i yollamÝĢtÝ.176 TatabÝlar ise hžkžmdarlarÝnÝn temsilcisi B™kžn ile katÝldÝlar. BatÝ taraftaki uzak komĢulardan Soğdlar, ĠranlÝlar ve Buhara Ģehri halkÝndan General Nek ve Oğul Tarkan gelmiĢlerdi.177 Bilge‟nin damadÝ da olan TžrgiĢ (On-ok) KağanÝndan TamgacÝ (mžhžrdar) MakaraŒ ve Oğuz Bilge onlarÝ temsilen katÝlÝrken KÝrgÝz Kağan‟ÝnÝ TarduĢ ĠnanŒu or temsil etmiĢti.178 572 yÝlÝnda Mukan Kağan‟a yapÝldÝğÝ gibi Kžl Tegin‟e de bžyžk bir cenaze t™reni džzenlendiği anlaĢÝlmaktadÝr. (1 KasÝm 731). Kžl Tegin iŒin bir abide dikilecekti. Bilge‟nin s™zleri yazÝta Yollug Tegin tarafÝndan oyma suretiyle yazÝldÝ. inden en iyi sanatŒÝlar ve ustalar getirilmiĢ; olağanžstž gžzel bir tžrbe inĢa ettirilmiĢti. Ressam ve heykeltraĢlara iŒi sžslettirildiği gibi heykeller de konmuĢtu.179 Bilge yazdÝrttÝğÝ kitabeyi G™ktžrklerin merkezine yakÝn bir mevkide, kolay eriĢilebilir bir yer olduğundan bulunduklarÝ merkezde bir yere dikmiĢti.180 in imparatoru yazÝta kendi s™zlerinin ayrÝlarak yazÝlmasÝ, tžrbenin dikilmesi vesair iĢler iŒin Œok kabiliyetli altÝ usta g™ndermiĢti. YazÝlan yazÝlarÝ ve tžrbe ile heykelleri ipek gibi temiz zarif olmuĢtu. Daha ™nce G™ktžrk žlkesinde b™yle gžzel yazÝlar ve eserler olmadÝğÝ iŒin Bilge‟nin bunlarÝ g™rdžğžnde žzžldžğž bildirilmektedir.181 Bilge Kağan artÝk yalnÝzdÝ. 697 yÝlÝndan beri devlet y™netiminde ve savaĢ meydanlarÝnda omuz omuza ŒarpÝĢtÝğÝ Kžl Tegin ve Tonyukuk artÝk yoktu. Zaten Orta Asya‟da ona karĢÝ duracak her hangi bir gžŒ de kalmamÝĢtÝ. Sadece 733 yÝlÝnda TatabÝ halkÝ, KÝtanlardan ayrÝlmÝĢtÝ. Her halde baĢ kaldÝracaklardÝ. OnlarÝn General Ku kumandasÝndaki kÝrk bin kiĢilik ordularÝnÝ T™ngker DağÝ‟nda mağlup eden Bilge Kağan, otuz bin askerlerini ™ldžrdž. Bu arada bžyžk oğlu hastalanÝp ™lžnce General Ku‟yu balbal olarak dikti.182 II. G™ktžrk Devleti uzun sžreden beri in‟le barÝĢ iŒinde yaĢÝyordu. Bilge yeniden bir in prensesiyle evlenmek istediğini yineledi. Ġmparator Hsžang-tsung, kabul edebileceğini bildirince Kochie-li-pi‟yi g™nderip teĢekkžr etti ve evlilik iĢini sžrecinin baĢlanmasÝnÝ teklif etti.183 Bundan sonra beklenmedik bir Ģekilde Bilge, Buyruk or tarafÝndan zehirlendi.184 Onun Bilge‟yi zehirleyiĢ sebebi hakkÝnda kaynaklarda hiŒbir bilgi bulunmamaktadÝr. Ancak, Buyruk or bir kaŒ defa in‟e elŒi olarak gitmiĢti. Orada inlilerden etkilenmiĢ olabilirdi. Diğer taraftan Bilge yukarÝda da s™ylediğimiz gibi devlet idaresinde ve hayatta Tonyukuk ve Kžl Tegin olmadÝğÝ iŒin artÝk yalnÝzdÝ. Fakat kesinlikle herhangi bir kesin sebep g™steremiyoruz. Bilge zehirlendikten sonra hemen ™lmedi ve Buyruk or tarafÝndan zehirlendiğini anladÝ. Bunun žzerine onu ve bžtžn ailesi ile iĢbirlikŒilerini ™ldžrdž. Kendisi de 25 KasÝm 731 tarihinde vefat etti.185 Cenaze t™reni ise 735 yÝlÝnÝn 22 HaziranÝ‟nda yapÝldÝ.186 Oğlu (Ġ-jan Kağan) onun iŒin bžyžk bir cenaze t™reni džzenlemiĢti. in‟den Lisžn Tay Sengžn kumandasÝnda beĢ yžz kiĢi gelmiĢti. AltÝn ve gžmžĢten bol miktarda getirmiĢti. Sandal ağacÝ da getirmiĢlerdi. Bžtžn millet cenaze t™reninde saŒlarÝnÝ, kulaklarÝnÝ kestiği gibi en iyi cins atlarÝnÝ, kara samurlarÝnÝ, g™k sincaplarÝnÝ (kžrklerini) hediye olarak sunmuĢlardÝ.187 Bu kitabe de Yollug Tegin tarafÝndan bir ay d™rt gžnde yazÝlmÝĢtÝ.188 Sžsleme iĢlemleri de onun tarafÝndan



43



meydana getirildi. in imparatoru, Bilge‟nin cenaze t™renine katÝlmak žzere fermanla Li Ch‟žan‟i g™ndermiĢti. Yine onun da tžrbesi inĢa edildi. Li Jung ise Bilge‟nin yazÝtÝna ince metni yazmak iŒin g™revlendirildi.189 Devletin YÝkÝlmasÝ Bilge‟nin ™lžmž žzerine devlet adamlarÝ toplandÝlar ve onun oğlunu kağan olarak II. G™ktžrk Devleti tahtÝna oturttular. Yeni Kağan‟Ýn unvanÝ Ġ-jan idi. Bilge‟nin ™lžmž žzerine devlet adamlarÝ onun oğlu Ġ-jan‟Ý kağan olarak tahta geŒirdiler. Ancak, Ġjan Kağan fazla yaĢayamadÝ ve yakalandÝğÝ hastalÝktan kurtulamayarak ™ldž. Yerine kardeĢi geŒerek, Tengri Kağan unvanÝnÝ aldÝ.190 YaĢÝ kžŒžk olduğu iŒin devlet iĢlerinde muktedir g™ržnmeyen Tengri Kağan, idareyi gerŒekte annesine kaptÝrmÝĢtÝ. Vezirlerden Yž-ssu Tarkan ile iĢbirliği yapan annesi, devlet adamlarÝnÝn Œoğunu kžstžrdž. Devletin doğu ve batÝ kanatlarÝnÝ idare eden amcalarÝ Ģadlar, boylar ve halk tarafÝndan seviliyorlardÝ. OnlarÝn nžfuzunun artmasÝ kağanÝn annesi ve adÝ geŒen tarkan tarafÝndan kÝskanÝldÝ. Neticede batÝ kanadÝ idarecisi Ģad ™ldžržlžrken, doğu kanat ĢadÝ kendini kurtarmayÝ baĢardÝ. …stelik hžcuma geŒip Tengri Kağan‟Ý ™ldžrdž. HiŒ yoktan devlet kargaĢa iŒine sžržklenmiĢti. Doğu ĢadÝ P‟an Kžl tegin, Bilge‟nin bir baĢka oğlunu tahta geŒirmiĢti. Ama kimse destek vermedi. BasmÝllar fÝrsattan istifade ederek ona saldÝrÝnca bžtžn kuvvetini kaybedip, tek baĢÝna kaŒtÝ. Bu arada daha ™nce tahta ŒÝkardÝğÝ kağanÝ Kutluğ Yabgu ™ldžržp, yine Bilge Kağan‟Ýn bir baĢka oğlunu hžkžmdar yaptÝ. Bir sžre sonra yabgu onu da ortadan kaldÝrÝp kendisini kağan ilan etti.191 G™ktžrk žlkesinin kuvvetinin zirvesinde olduğu bir anda b™yle karÝĢmasÝ inlileri harekete geŒirdi. Sun Lao-nu adlÝ elŒiye ™zel g™rev verilmek suretiyle Uygur, BasmÝl ve KarluklarÝn yanÝna g™nderip ayaklandÝrÝldÝlar. Asiler Kutluğ Yabgu‟yu ™ldžrdžler ve BasmÝl reisini kağan seŒtiler. Karluk ve Uygurlar ise sağ ve sol yabguluklarÝ almÝĢtÝ. Asi ve boyun baskÝnÝndan kurtulan G™ktžrkler eski doğu Kanat ġadÝ P‟an Kžl Tegin‟in oğlunu OzmÝĢ‟Ý (Wu-su-mi-shih) kağan seŒtiler.192 OzmÝĢ, artÝk devletin gžcžnž kaybettiğini biliyordu. Bu yžzden in‟e gelip T‟ang imparatoruna bağlÝlÝğÝnÝ bildirerek onu ziyaret edeceğini s™yledi. Fakat daha sonra bu niyetinden vazgeŒince inliler Uygur, Karluk ve BasmÝllarÝ onun žzerine saldÝrtarak ™ldžrdžler. OzmÝĢ‟Ýn kesik baĢÝ in baĢkentine g™tžržldž.193 Bir Œok kağanlarÝnÝn ardÝ ardÝna ortadan kaldÝrÝlmasÝna rağmen geride kalan G™ktžrkler yÝlmÝyordu. AslÝnda nžfuslarÝ Œok azalmÝĢtÝ. OzmÝĢ‟Ýn oğlu Pai-mei, kağan seŒildi (744 yÝlÝ). Yine bu arada asi žŒ boyun arasÝ aŒÝlmÝĢtÝ. BasmÝllarÝn kağan ilan edilen reisi Uygurlar ve Karluklar tarafÝndan ™ldžržldž ve Uygurlar kendi kağanlÝklarÝnÝ ilan edip devletlerini kurdular. UygurlarÝn kurucusu Kutluğ Boyla Kžl Kağan, Pai-mei Kağan‟a saldÝrÝp, onu mağlup ettiler. Onun da kesik baĢÝ babasÝnÝnki gibi in baĢkentine g™nderildi.194 G™ktžrkler yÝkÝldÝktan sonra hanedana mensup beyler ve bir kÝsÝm halk gidip in‟e sÝğÝndÝ. AslÝnda yÝllardan beri sžren iŒ savaĢ yžzžnden sayÝlarÝ Œok azalmÝĢtÝ. Beylere ŒeĢitli in unvanlarÝ



44



sunulduğu gibi halk kuzey eyaletlerine yerleĢtirildi. G™ktžrk adÝ 941 yÝlÝna kadar in kaynaklarÝnda varlÝğÝnÝ sžrdžrdž. Bunlarla ilgili kÝsa kayÝtlarda s™z konusu gruplarÝn sÝk sÝk in‟deki T‟ang hanedanÝna karĢÝ isyan ettiğini fakat, kuvvetlerinin az olmasÝ sebebiyle baĢarÝ kazanamadÝklarÝnÝ g™ržyoruz.195 G™ktžrk Devleti‟nde Sosyal YapÝ G™ktžrklerde en yžksek siyasi teĢekkžlžn il (devlet) olduğunu bu devletin tarihinin kaynaklarÝ in yÝllÝklarÝ ve TžrkŒe Orhun Abideleri sayesinde gayet aŒÝk bir Ģekilde anlaĢÝlmaktadÝr. Yani bugžnkž anlamda devletin karĢÝlÝğÝ olan il, aileden (oguĢ) baĢlayÝp, sÝrasÝyla aileler birliği (uruğ), boy (kabileler) birliği halklarÝnÝn en geliĢmiĢ ve son Ģekli olarak belirmektedir. G™ktžrk tarihinin baĢlangÝcÝnda, devletin kuruluĢunu anlatan ince tarihi kaynakta (Chou Shu 50. b™lžm) devletin kağanÝ BumÝn, o sÝrada tˆbi olduğu Juan-juanlarÝ (Moğol) bozguna uğrattÝktan sonra devlet karĢÝlÝğÝ olan “il” ile hžkžmdarlÝk unvanÝ “kağan”Ý birlikte zikretmiĢtir (Ġl Kağan-devletin hžkžmdarÝ). BaĢka bir ifade ile artÝk bağÝmsÝz hale gelinmiĢ, yani il (devlet) olunmuĢtur. 552 yÝlÝnda vuku bulan bu olaydan sonra ortada bir G™ktžrk Devleti s™z konusudur.196 Devlet mevcut olduğuna g™re onun sistemi, bir teĢkilatÝ, mžesseseleri hukuku da olmalÝdÝr. Ġslamiyet‟ten ™nce ve sonra Orta Asya bozkÝr sahasÝnda kurulmuĢ diğer Tžrk devletlerinde olduğu gibi, G™ktžrk Devleti de sosyal yapÝ aŒÝsÝndan yukarÝda belirttiğimiz birbirine bağlÝ halkalar zincirine sahipti.197 Sosyal yapÝnÝn Œekirdeğini aile oluĢturuyordu. Aileler birliğine urug denilmesine rağmen henžz bunun tam fonksiyonu anlaĢÝlamamÝĢtÝr. Bir sonraki halka boy aileler ve uruglar birliği idi; boylarÝn baĢÝnda beyler bulunurdu. Bir siyasi birliğe dahil olmuĢ boylara ok denirdi. BoylarÝn da birliğine bodun denirdi ki; baĢÝnda arazisinin geniĢliğine g™re yabgu, Ģad, ilteber gibi idareciler bulunurdu. Bilindiği gibi bir devletin (yani il‟in) bağÝmsÝz olabilmesi iŒin bazÝ Ģartlara sahip olmasÝ gerekmektedir. Bunlar siyasi istiklal, žlke, halk ve kanundur.198 G™ktžrklerin istiklallerini nasÝl kazandÝğÝnÝ yukarÝda anlamÝĢtÝk. Fakat, Moğol asÝllÝ Juan-juanlarÝ hezimete



uğratmadan



™nce



istiklallerini



kazanma



yolunda



™nemli



adÝmlar



attÝklarÝnÝ



in



kaynaklarÝndan ™ğrenmekteyiz. 545 yÝlÝndan ™nce in Seddi‟nin kuzeyindeki ve in sÝnÝrlarÝnÝn dÝĢÝndaki pazarlarda ipek alÝĢveriĢine vs. ticarete baĢlayan BumÝn Kağan, in ile mžnasebet tesis etmek istemiĢti. Bunu karĢÝlÝksÝz bÝrakmak istemeyen in‟deki BatÝ Wei Ġmparatoru, 545 yÝlÝnda bir elŒiyi G™ktžrk merkezine g™nderdi. KaynağÝn ifadesine g™re, elŒi vardÝğÝnda G™ktžrkler sevinmiĢ ve birbirlerini tebrik ederek “ġimdi bžyžk žlkenin elŒisi geldi, bundan dolayÝ bizim žlkemiz yžkselecektir” demiĢlerdi.199 G™ktžrklerin bu olaya sevinmesinin esas sebebi kendilerinin ilk defa siyasi varlÝk olarak tanÝnmalarÝdÝr. Yine aynÝ kaynağÝn ifadesine g™re bu olaydan dolayÝ birbirlerini tebrik ediyorlardÝ.



45



G™ktžrklerin istiklallerini kazanÝĢlarÝ kaybediĢlerine, Orhun abidelerinde oldukŒa ™nem verilerek, anlatÝlmÝĢ, istiklalin kaybediliĢinin millet iŒin adeta bir ™lžm kazanÝlmasÝnÝn ise yeniden diriliĢ olduğu, milletin bundan Œok ders almasÝ gerektiği ™nemle tavsiye edilmiĢtir.200 630-680 yÝllarÝ arasÝnda devletin in esaretine džĢtžğž sÝrada birŒok bağÝmsÝzlÝk hareketi meydana gelmiĢ, en sonunda 679‟da baĢlayan isyan kÝvÝlcÝmÝ, 682‟de devletin yeniden istiklalini kazanmasÝna sebep olmuĢtur. Devlet tekrar istiklalini kazanÝnca, kağanlar, in‟de kalmÝĢ Tžrk boylarÝnÝ kurtarmak iŒin olağanžstž Œaba sarfetmiĢlerdir. Bu da G™ktžrk Devleti‟nde istiklale verilen ™nemi g™steren en ™nemli vesikalardandÝr.201 BağÝmsÝz olan her devletin varlÝğÝnÝ sžrdžreceği bir coğrafi mekana sahip olmasÝ gerektiği herkesŒe malumdur. Ancak, eski Tžrk ilinde bu coğrafi mekan, yani žlke toprağÝ diğer ŒağdaĢÝ devletlerde olduğunu hžkžmdarÝn serbestŒe kullanabildiği bir arazi parŒasÝ değil, korumakla vazifeli olduğu ata yadigarÝ idi. Bu durum ve vatan sevgisi, Orhun Abidelerinde gayet aŒÝk bir Ģekilde anlatÝlmÝĢtÝr. AyrÝca merkez „tžken kutsal sayÝlmÝĢtÝr (Iduk „tžken). AslÝnda Orhun Kitabeleri (Tžrk milletinin acÝ tatlÝ hatÝralarÝnÝn gelecek nesillere unutulmamasÝ iŒin taĢa yazdÝrÝlÝp dikilmesi), ancak, o topraklarÝn ilelebed Tžrk vatanÝ olarak kalacağÝ džĢžncesinin neticesi idi. in kaynaklarÝ G™ktžrk sÝnÝrlarÝnÝ doğudan batÝya 10 bin li (beĢ bin km‟den fazla) gžneyden kuzeye 5 bin li (iki bin beĢ yžz km‟den fazla) olduğunu bildirmektedir.202 …lke hžkžmdarÝn Ģahsi malÝ gibi bir dominium değil, benzeri sadece eski Œağlarda Roma‟da g™ržlen imperium džĢžncesi ile y™netiliyordu. G™ktžrk Devleti‟nde halkÝn (kžn) Ģahsi hukukla donatÝlmÝĢ, iktisaden hžr ve ™zel mžlkiyete sahip olduğu g™ržlžr. TarÝm arazisi žzerinde de ™zel mžlkiyet geŒerli oluyordu. II. G™ktžrk Devleti zamanÝnda 698 yÝlÝnda Kapgan, in‟den bir sžrž istekte bulunmuĢtu. BunlarÝn arasÝnda otuz bin ™lŒek tohumluk darÝ da vardÝ. Bu tohumluk darÝnÝn halkÝn tarlalarÝnda kullanÝlmasÝ iŒin olduğu muhakkaktÝr. Diğer taraftan Bizans kaynağÝ Tactica da G™ktžrklerin hžr insanlar olduğunu zikretmektedir. „zel mžlkiyet kiĢi hak ve hžrriyetlerinin teminatÝ olduğundan, insan ona sahip olup kullandÝğÝ ™lŒžde hžr olabilmektedir. G™ktžrklerde hžrriyetin ne kadar ™nemli ve fazla olduğunu g™z ™nžne alÝrsak, bu devletin ŒağdaĢlarÝna g™re insan haklarÝ y™nžnden epey ileride olduğunu anlamÝĢ oluruz. Eski Œağlarda ve diğer G™ktžrk ŒağdaĢÝ kžltžržnde, insanlar, yaĢamak iŒin gerekli enerjiyi (Œekme ve taĢÝma gžcžnž) aralarÝndaki zayÝf ve vasÝfsÝz kiĢilerin kol kuvvetini ŒalÝĢtÝrma suretiyle sağlÝyorlardÝ. Asalak ve yerleĢik k™ylž kžltžrde bunun baĢka Œaresi yoktu. Ekonomik aŒÝdan hayvan yetiĢtiriciliğine, ŒobanlÝğa dayanan bozkÝr G™ktžrk kžltžržnde ise bu ihtiyaŒ, baĢta en yžksek adalet gžcžne sahip at olmak žzere hayvan gžcž ile karĢÝlanÝyordu. Orman kavimlerinde ve yerleĢik topluluklarda hakimiyeti ele geŒiren gruplar zorbalÝk yolu ile kendilerine hiŒbir siyasi ve mžlki hak tanÝmadÝklarÝ mahkum kžtleleri (Moğollarda ŒeĢitli k™lelik mžesseseleri, Slav kavimlerinde meĢhur k™le ticareti, MÝsÝr‟da k™le kžtleleri, in‟de enselerine boyunduruk vurularak ŒalÝĢtÝrÝlanlar, Hindistan‟da paryalar, eski Yunan Aristoteles‟in ehli hayvan ve canlÝ alet dediği doğrudan mžlk sayÝlan insanlar, Roma‟da benzeri k™leler) sÝnÝf, kast cenderesine alarak cemiyet džzenini ™yle devam ettirmek iŒin asÝrlar boyunca tžrlž tedbirlere (™zel kanunlara) baĢvururlarken,



46



insanÝn kol kuvvetine ihtiyaŒ duyulmayan bozkÝr kžltžržnde ™zel mžlkiyet ve hžr ŒalÝĢma sayesinde geliĢen sosyal gelenekler zamanla t™re (anayasa) hžkžmleri halinde kesinlik kazanmÝĢtÝ.203 G™ktžrkŒe vesikalarda 14 yerde kul tabiri geŒmektedir. Ancak, bunlarda mžlkten, haktan mahrum kimseler değil, bazÝ siyasi ve medeni haklardan yoksun olmak s™z konusudur ve esirlik ifade edilmek istenmiĢtir. Esirlik ve k™lelik sosyal ve hukuki bakÝmdan farklÝdÝr. Eski Yunan‟da, Roma‟da ve Moğollarda k™lelerin yanÝnda, fakat, onlardan ayrÝ olarak da esirler (™zellikle savaĢ esirleri) de vardÝ. „te taraftan k™le kelimesi hiŒbir G™ktžrkŒe metinde geŒmemektedir. Genel olarak herhangi bir toplulukta yžksek tabakalarÝn oluĢmasÝnda žŒ fakt™r ™nemli rol oynamaktadÝr: 1- GeniĢ araziye sahip olmak (ekonomik), 2- Askeriliği meslek edinmek (idari-askeri), 3- Ruhani (dini) zžmreye mensup bulunmak. Bu durum g™z ™nžne alÝnarak, G™ktžrk Devleti‟ne baktÝğÝmÝzda ĢunlarÝ g™ržržz. Her Ģeyden ™nce G™ktžrklerde ziraatin Œok az yer tutmasÝndan dolayÝ toprak k™leliği (servage) s™z konusu olamaz. Eli silah tutan herkesin asker olduğu bozkÝr toplumunda, askerliğin ayrÝ bir meslek olduğu džĢžnžlemez. Zaten, G™ktžrkleri anlatan in kaynaklarÝ G™ktžrk ordusundan bahsederken, Œoğu kez asker kelimesi yerine kullanmÝĢtÝr. žnkž, herkesin asker sayÝlmasÝndan dolayÝ ayÝrÝm yapmaya gerek duymamÝĢlardÝr. BozkÝr sahasÝnda kurulmuĢ bžtžn diğer eski Tžrk devletleri gibi G™ktžrk Devleti de siyasi ve askeri karakter taĢÝyor, dini karakter taĢÝmÝyordu. YazÝtlarda geŒen Kara-bodun deyiminin asÝl bžyžk kalabalÝk diye adlandÝrÝlmasÝ gerekmektedir. Yani bžyžk halk kžtleleri ifade olunmak istenmiĢtir; kesinlikle sÝnÝf farklÝğÝ s™z konusu değildir.204 Eski Tžrk devletlerinde bazÝ yžksek memuriyetlerin Ýrsi olduğu bir zamanlar iddia edilmiĢ olsa da, kaynaklarda bunu doğrulayan bir kayda rastlanmamaktadÝr. …stelik tayinlerin yapÝldÝğÝnÝ, G™ktžrk tarihini baĢlangÝcÝndan sonuna kadar takip ederek ™ğrenebiliyoruz. KÝsacasÝ G™ktžrklerde sÝnÝflaĢma veya sosyal tabakalaĢma olduğuna dair kaynaklarda herhangi bir malumat yoktur.205 Hatta daha da ileri giderek Ģunu diyebiliriz ki; devleti kuran ve baĢarÝlÝ yapan millet idi: “Tžrk bodun, illedik ilin… kağanladuk kağanÝn yitiru idmÝĢ=Tžrk milleti il yaptÝğÝ ilini… kağan yaptÝğÝ kağanÝnÝ kaybedivermiĢ”. HalkÝn, devletin kuruluĢuna katÝlÝĢÝ ise: “Babam (ĠlteriĢ) 17 er ile harekete geŒti. Haberi iĢiten ormandakiler, ovadakiler toparlanÝp geldiler, 70 kiĢi, sonra 700 kiĢi oldular… kağanlÝğÝ atalarÝnÝn t™relerinde kurdular”.206



47



Ġstiklalin, žlkenin ve halkÝn mevcut olduğu G™ktžrk žlkesinde insan hayatÝnÝ džzenleyen mutlaka bir kanunlarÝn sistemi de olmasÝ gerekmektedir. Orhun kitabelerinde bildirildiği žzere, G™ktžrk Devleti‟ndeki kanunlarÝn bžtžnžne t™re deniyordu. Kitabelerde t™re kelimesi 11 yerde geŒmekte, bunun altÝsÝnda il (devlet) deyimiyle birlikte kullanÝlmaktadÝr. Diğer beĢ yerde de il ile alakasÝ aŒÝkŒa belirlidir. Bu da G™ktžrk Devleti‟nin t™reye (kanun) ne kadar bağlÝ olduğunu g™stermektedir. Bir baĢka deyiĢle devletin varlÝğÝ t™renin varlÝğÝna sÝkÝ sÝkÝya bağlÝ idi: “Devleti ellerine alÝp t™reyi tesis ettiler…”, “Ey Tžrk bodunu devletini t™reni kim bozabilir?”, “KazandÝğÝmÝz devlet ve t™remiz ™yle idi.”, “Devletin t™resini terketmiĢ…”, “O (ĠlteriĢ), atalarÝnÝn t™resine g™re bodunu (milletini) teĢkilatlandÝrdÝ…”, “T™re gereğince amucam tahta oturdu…”207 T™re hžkžmleri değiĢik Ģartlar altÝnda etkinliğini sžrdžrebilmek iŒin değiĢebilirdi. Ancak, t™renin bazÝ hžkžmleri kesinlikle değiĢmez idi: Bunlar k™nilik (adalet), uzluk (iyilik, faydalÝlÝk), tžzlžk (eĢitlik), kiĢilik (insanlÝk) idi. Diğer eski Tžrk Devletlerinde olduğu gibi G™ktžrk Devleti‟ni de yerleĢik ve kabilevi devletlerden ayÝran baĢlÝca ™zellikler Ģunlar idi: Velayet-i amme, ™zel mžlkiyet milkiyet, serbest ŒalÝĢma, imtiyazsÝzlÝk, hžkžmranlÝğÝn karizmatik oluĢu, birleĢtiricilik, askeri karakter, dini tolerans, imperium telakkisi, t™re (kanunilik), besicilik-ŒobanlÝk. Fakat, ™zellikle vurgulanmasÝ gereken nokta, G™ktžrk Devleti‟ni diğer kabilevi devletlerden ayÝran en ™nemli ™zellik kamu hukukunun olmasÝdÝr. „te taraftan G™ktžrk ilinde vatan anlayÝĢÝnÝn bir devlet felsefesi halinde geliĢtiğini g™rmekteyiz. Devlet, hžkžmdar yani kağandan ™nce gelmektedir. Bu sebepten bžtžn G™ktžrk yazÝtlarÝnda il (devlet) s™zž kağandan ™nce zikredilmiĢtir. Devletin yÝkÝlmasÝ ise G™ktžrkler iŒin en bžyžk felaket olarak acÝ bir Ģekilde telakki ediliyordu. Devlet tanrÝ tarafÝndan verilir, kağanÝn ve milletin durumu tanrÝ tarafÝndan yasanÝr ve tayin edilirdi: “Ġl berigme tengri (il veren TanrÝ)”, k™tž kağanlar ile yolundan ŒÝkmÝĢ Tžrk milletini, TanrÝ zaman zaman cezalandÝrÝyor ve elinden alÝyordu.208 Hžkžmdar G™ktžrklerde hžkžmdarlÝk, yani devlet baĢkanlÝğÝ kağanlÝk ile temsil edilmektedir. Devlet baĢkanÝ da Kağan unvanÝnÝ taĢÝyordu. Kaynaklardan anlaĢÝldÝğÝna g™re otağ, ™rgin (taht), tuğ (kurt baĢlÝ sancak), davul (sorguŒ-k™bržge) ve yay hžkžmdarlÝk sembolleri idi. Yine diğer eski Tžrk devletlerinde olduğu gibi G™ktžrklerde de bu unsurlar aynÝ fonksiyonu taĢÝmaktadÝr. G™ktžrk Devleti‟ne y™nelik entrika faaliyetlerini sÝk sÝk uygulama safhasÝna koyduklarÝ sÝrada, inliler destekledikleri G™ktžrk prenslerine birer kurt baĢlÝ sancak ve davul g™ndermiĢlerdir. Bu Ģekilde onlar hžkžmdar olarak tanÝdÝklarÝnÝ ifade etmek istemiĢlerdir. Kağan unvanÝnÝn yanÝnda sadece Tonyukuk YazÝtÝ‟nda bir kere han unvanÝ kullanÝlmÝĢtÝr. KağanÝ, konumuz aŒÝsÝndan ele aldÝğÝmÝzda g™ze Œarpan en ™nemli nokta, despotizma ile y™netilen eski bazÝ kžltžrlerde olduğu gibi milletin vazifesi ona bakmak değil, bilakis kağanÝn vazifesi millete bakÝp, g™zetmek, doyurmak, boylarÝ bir arada tutmak ve džĢmanlara karĢÝ korumaktÝr. AĢağÝdaki s™zler onun millete karĢÝ sorumlu olduğunu, hesap verdiğini g™steren en aŒÝk misallerdendir: “Tžrk milleti iŒin gece uyumadÝm, gžndžz oturmadÝm… ondan sonra TanrÝ irade ettiği



48



ve lutfettiği iŒin ve talih ve kÝsmetim olduğu iŒin ™lecek milleti diriltip, kaldÝrdÝm, ŒÝplak milleti giydirdim, fakir milleti zengin ettim, nžfusu az milleti Œok ettim. BaĢka illi milletler, baĢka kağanlÝ milletler arasÝnda onlarÝ pek žstžn kÝldÝm. D™rt bucaktaki milletleri hep barÝĢa mecbur ettim ve džĢmanlÝktan vazgeŒirdim”.209 G™ktžrklerde siyasi iktidar kut tabiri ile ifade olunuyordu. Milleti iŒin gece gžndžz, ŒalÝĢmayan kağan, milletine karĢÝ vazifelerini yerine getiremediği iŒin, kut‟unun TanrÝ tarafÝndan geri alÝndÝğÝ gerekŒesiyle iktidardan džĢžržlžrdž. 716 yÝlÝnda Ġnel‟in tahttan indirilmesi bu sebeple olmuĢtu. HžkžmranlÝk (erklik) karizmatik idi. KağanlÝk, kiĢiye TanrÝ tarafÝndan verilirdi. Tžrk hžkžmdarÝ kanunlarÝ (t™re) uygular, kendisi de uyar, fakat, kanun yapamazdÝ. KÝsacasÝ baĢka milletlerde olduğu gibi mutlak hžkžmdar değildi.210 Siyasi iktidarÝ TanrÝ verdiği iŒin, milli irade, insaf duygusundan kurtulmuĢtu. KağanÝn icraatÝ millet tarafÝndan meclis vasÝtasÝyla kontrol ediliyordu. Bilge Kağan‟Ýn (716-734) ileri sžrdžğž teklifler (G™ktžrk Ģehirlerinin etrafÝnÝn surla Œevrilmesi ve Budizm‟in žlkede propaganda edilmesi) meclis tarafÝndan kabul edilmemiĢti. Bu meclis kağanÝ meĢrulaĢtÝrdÝğÝ gibi gerekŒe g™stererek reddedebiliyordu. Mesela, 581 yÝlÝnda Ta-lo-pien‟i annesi Tžrk olmadÝğÝ iŒin kağan olarak tanÝmamÝĢ, yerine amcasÝ IĢbara‟yÝ cesur ve kahraman olduğu iŒin kağanlÝğa layÝk g™rerek, onu seŒmiĢti.211 KağanlarÝn Devlet‟i Œok sert idare etmeleri, k™tž davranmalarÝ, milletin isyanÝna sebep oluyordu. in kaynaklarÝna g™re G™ktžrk KağanÝ Kapgan‟Ýn halka k™tž davranmasÝ yžzžnden, G™ktžrk žlkesinde sÝk sÝk isyanlar ŒÝkmÝĢ, nihayet bunlardan birinin bastÝrÝlmasÝ akabinde, Kapgan, ormana pusu kuran asi BayÝrku boyunun reisi tarafÝndan ™ldžržlmžĢtž (716).212 Bu olay bir bakÝma kendisine k™tž davranan kağana karĢÝ G™ktžrk halkÝnÝn tepkisi idi. G™ktžrk kağanlarÝ da diğer Tžrk devletlerinin hžkžmdarlarÝ gibi unvanlar da almÝĢlardÝ. Bunlar: “Bžyžk Kağan, Kutluğ, BeğŒor, Yžce G™kten AlmÝĢ, TanrÝya Benzer, G™k YaratmÝĢ, Tžrk Bilge Kağan, G™kte DoğmuĢ, G™ktžrklerin ve DžnyanÝn Mukaddes HžkžmdarÝ” idi.213 G™ktžrk Devleti‟nde kağanÝn milletine karĢÝ sorumlu olduğunu g™steren bir baĢka delil de yine in kaynaklarÝnda kaydedilmiĢ olan tahta ŒÝkma t™renidir. Buna g™re t™ren sÝrasÝnda kağanÝn boğazÝ bir ipek ile sarÝlÝr, sonra sÝkÝlÝp bÝrakÝlarak kaŒ sene kağanlÝk yapacağÝ sorulur.214 Kağan zor durumda kalarak, kÝzarÝr, bozarÝr, s™ylediği s™zler millet tarafÝndan dikkatlice dinlenir, tasdik ve tahkik edilirdi. AslÝnda bundan ™nce devlet adamlarÝ onu bir keŒe žzerinde oturturlar, gžneĢ y™nžnde doğudan batÝya doğru Œevirirlerdi. Her ŒeviriĢte halkÝn hepsi onu eğilerek selamlardÝ. Bir Tžrk‟žn baĢarÝlÝ bir kağan olabilmesi iŒin TanrÝ tarafÝndan kendisine verilmiĢ baĢlÝca žŒ ™zelliği kendinde toplamasÝ gerekiyordu. Bunlar yarlÝğ, kut ve kÝsmet (žlžg) idi. YarlÝg, TanrÝ adÝna verilen emir iken, sonralarÝ değiĢerek TanrÝ‟nÝn bağÝĢlamasÝ anlamÝna gelmekte idi: “TanrÝ yarlÝğ verdiği iŒin 14 yaĢÝnda TarduĢ milleti žzerine Ģad olarak oturdum. Amcam kağan ile birlikte G™k Ýrmak‟a ve ġan-tung ovasÝna kadar akÝn yaptÝk. Ġl (devlet) gibi kağanlÝk da millete ait bir kurum idi: Tžrk milleti illediği ilini elinden ŒÝkarmÝĢ, kağanladÝğÝ kağanÝnÝ kaybedivermiĢ…” “Ġllileri ilsiz kÝlmÝĢ; kağanlÝlarÝ kağansÝz kÝlmÝĢ.” Diğer taraftan TanrÝ‟nÝn verdiği kut, yarlÝg ve žlžg ile džnyanÝn bžtžn



49



žlkelerini idare etmekle g™revli G™ktžrk kağanlarÝ žniversal (cihanĢumul) devlet anlayÝĢÝna sahip idiler. B™yle bir devlet ve hžkžmdar anlayÝĢÝ džnya hukuk tarihinde ™nemli yer tutmaktadÝr.215 G™ktžrk hžkžmdarlarÝ hakkÝnda yukarÝda s™ylediklerimizi toparlarsak, G™ktžrk kağanÝnÝn milletine karĢÝ baĢlÝca Ģu vazifeleri vardÝ: 1- Ordusunun baĢÝnda olmak, 2- HalkÝ doyurup giydirmek, 3- HalkÝ kondurup iskan ettirmek, 4- HalkÝn kalbini kazanmak ve onun sevgi ve saygÝsÝna mazhar olmak „te yandan kağan olacak kiĢinin taĢÝmasÝ gereken en ™nemli ™zellikler; bilge, alp, doğru s™zlž ve erdemli olmasÝ idi. Meclis Bir devlette yasama kurulu niteliğinde meclisin olmasÝ hukuk tarihi aŒÝsÝndan Œok ™nemlidir. …stelik onun ŒağdaĢÝ olan devletlerin hiŒbirinde b™yle bir meclis yoksa bu, onun ™nemini Œok daha fazla artÝrmaktadÝr. G™ktžrk Devleti‟nde ™yle bir meclisin var olduğunu, in kaynaklarÝndan ve Orhun YazÝtlarÝndan Œok aŒÝk bir Ģekilde anlamaktayÝz. Yasama kurulu niteliğini taĢÝyan bu meclis, aslÝnda milattan ™nceki devirlerden beri devam eden bir kurumdu. G™ktžrklerde meclis kelimesinin karĢÝlÝğÝ toy idi. Bžtžn diğer Tžrk lehŒelerine ve TžrkŒeden geŒtiği bžtžn yabancÝ dillerde de meclis, toplantÝ anlamÝna gelmektedir. Bu meclisin žyelerine Toygun (ince Ta-guan) denirdi.216 G™ktžrk kağanlarÝ meclisin tabii baĢkanÝ oluyorlardÝ. Kağan olmadÝğÝ zaman meclise hanedana mensup olmayan AygucÝ ve …geler baĢkanlÝk ederlerdi. Bu kiĢiler ayrÝca baĢbakan konumunda idiler. „nemle belirtmek gerekir ki; Œok ™nemli bir hukuki kurum olan meclis (toy) G™ktžrk tarihinde mžhim yer tutmuĢ, hžkžmdarlarÝn tahta geŒirip indirilmesinde bžyžk roller oynamÝĢtÝr. G™ktžrkler hakkÝnda ilk bilgileri veren in kaynağÝ Chou Shu‟nun 50. b™lžmžnde, G™ktžrklerin henžz devlet olarak kurulmadÝklarÝ devreye ait bilgileri verirken, bazÝ rivayetlerden bahsedilmektedir. Bu rivayetlerden sonra esas tarihi kÝsma geŒilirken tam doğruluğundan emin olunmasa bile Œok ŒarpÝcÝ misalden bahsedilmektedir. Daha boy aĢamasÝnda olan G™ktžrkler, kendi aralarÝnda Ģeflerini seŒmek iŒin hepsi bir araya toplanmÝĢ, ağaŒlÝk bir yerde yžkseğe s݌rama yarÝĢmasÝ džzenlenmiĢtir. Neticede en yžkseğe s݌rayan Ģef olarak seŒilmiĢtir. B™ylece meclis takdirini en layÝk olan lehine kullanmÝĢtÝr. 545 yÝlÝnda ilk in elŒisi An-no-p‟an-t‟uo, G™ktžrk merkezine vardÝğÝnda, G™ktžrkler, reisleri BumÝn (T‟umen) ile birlikte sevinmiĢler, “ġimdi bžyžk žlkenin elŒisi geldi, bundan dolayÝ žlkemiz gelecekte yžkselecektir” diyerek birbirlerini tebrik etmiĢlerdi. Bu kayÝtlar ile G™ktžrklerin henžz devlet haline



50



gelmeden bile meclis veya ona benzer fonksiyonu icra eden bir mžesseseye sahip olduklarÝnÝ anlÝyoruz.217 Meclisin kağan seŒiminde oynadÝğÝ rolž g™steren en iyi delil 582‟de taht değiĢikliği sÝrasÝnda meydana gelen olaylardÝr: YukarÝda bahsettiğimiz gibi T‟a-po (Tabo) Kağan‟Ýn ™lžmžnden sonra, onun ™lmeden ™nce kağan olarak tayin ve vasiyet ettiği Ta-lo-pien meclis tarafÝndan kağan olarak tanÝnmadÝ ve IĢbara daha layÝk g™ržlerek kağan seŒildi.218 KÝsacasÝ meclis takdirini ve yetkisini bu y™nde kullanmÝĢtÝ. Demek ki, s™z konusu bu meclis kağan nasbÝnda tam yetki sahibi idi. Yeni hžkžmdarÝ uygun diye meĢrulaĢtÝrdÝğÝ gibi gerekŒe g™stererek reddedebiliyordu. 593 yÝlÝnda cereyan eden bir baĢka hadise de meclisin fonksiyonunu g™stermesi aŒÝsÝndan epey etkileyicidir. Tou-lan (Do-lan) Kağan‟Ýn in asÝllÝ eĢi in‟de kendi sžlalesini yÝkÝp iĢ baĢÝna gelen Sui hanedanÝna karĢÝ bazÝ inliler ve Soğdlarla irtibat kurarak, birtakÝm gizli faaliyetlerde bulunuyordu. Bunu ™ğrenen Sui hanedanÝ durumu kağana bildirdi. Kağan ™nce bunlara mždahale etmek istemedi ise de, in elŒisi G™ktžrk toygunlarÝndan (ta-guan) birine ržĢvet vererek, kağanÝn hatununun kurduğu gizli planÝ ortaya ŒÝkartÝnca devlet meclisi žyelerinin hepsi, bu gizli plandan dolayÝ kağanla alay ettiler. Zor durumda kalan kağan, bunun žzerine inlileri (asi olanlarÝ) ve SoğdlarÝ cezalandÝrdÝ.219 Bilge Kağan‟Ýn 723 yÝlÝnda ileri sžrdžğž teklifler G™ktžrk Devlet meclisinde kabul edilmemiĢti.220 Diğer taraftan halkÝn tahta ŒÝkma t™reninde kağanÝ bir keŒe žzerine koyarak, havaya kaldÝrmasÝ, kağanÝn seŒimine halkÝn iĢtiraki olarak džĢžnžlmžĢtžr. Toylara katÝlan toygunlar, tegin, kžl-Œor, apa, erkin, tudun, ilteber, tarhan gibi unvanlar taĢÝrlardÝ. Toylarda ™nce dini-milli t™renler yapÝlÝr, devletin bžtžn meseleleri g™ržĢžlžr, sonra ziyafetler verilirdi. Hžkžmet Orhun Kitabelerinde geŒtiği žzere, G™ktžrklerde hžkžmetin karĢÝlÝğÝ ayukÝ tabiri idi.221 YukarÝda da bahsettiğimiz gibi memleket meseleleri devlet meclisi toy da g™ržĢžlžyordu. Ancak, coğrafi Ģartlar ve žlkenin iŒinde bulunduğu durum sebebiyle toyun her zaman toplanmasÝ mžmkžn olamÝyordu. Memleket iĢlerinin asÝl g™ržĢžlmesi gerektiği anlarda ayukÝ (hžkžmet) devreye giriyor, bžtžn asÝl meseleler, o an iŒin ayukÝda konuĢuluyordu. in kaynaklarÝna g™re G™ktžrk hžkžmeti 9 bakandan oluĢuyordu. BakanlarÝn yazÝtlardaki karĢÝlÝğÝ ise buyruk idi. Hžkžmet žyelerinin taĢÝdÝklarÝ unvanlarÝndan ve kitabelerdeki ifadelerden gayet ™nemli kiĢiler olduklarÝnÝ g™ržyoruz (Œor, ilteber, buyruk-Œor vb.). BazÝ hžkžmet žyelerinin merkezin dÝĢÝndaki b™lgelerde ™zellikle askeri vali durumunda olduklarÝ, bazÝlarÝnÝn tudunluk yaparak, vergi toplama iĢleriyle meĢgul olduklarÝ bilinmektedir.222 Hžkžmetin baĢÝnda ise hanedandan olmayan aygucÝlar veya žgeler bulunurdu. Bunlara ilaveten devlet merkezinde ayrÝca tamgacÝ ve bitigciler bulunurdu. TamgacÝlar, katip ve mžhžrdar, bitigciler ise haberleĢmelerden sorumlu katip idiler.



51



G™ržldžğž gibi G™ktžrk devlet teĢkilatÝnda, devlet baĢkanlÝğÝ, yasama kurulu (toy) ve hžkžmet birbirlerinden farklÝ kurumlar idi. Yani ayrÝ fonksiyonlar icra ediyorlardÝ. Ancak, hžkžmdarlÝğÝ ĢahsÝnda temsil eden kağan (devlet baĢkanÝ) žlkeden birinci derecede sorumlu olduğu iŒin bžtžn iktidarÝ elinde bulunuyordu. BaĢbakanlarÝ o tayin ediyor, t™re değiĢikliklerini o teklif ediyor, devlet mahkemesine (yargu) baĢkanlÝk ediyordu. žnkž tanrÝnÝn siyasi iktidar ile donattÝğÝ tek kiĢi o idi. Diğer eski Tžrk devletlerinde olduğu gibi, G™ktžrklerde de milletin hemen her Ģeyi ondan beklemesi (doymak, giyinmek, Œoğalmak, huzur ve asayiĢ) tam otoriteyi doğuruyordu. „te taraftan askeri bir karakter taĢÝyan eski Tžrk idare mekanizmasÝ “tam otorite” uygulamasÝnÝ kolaylaĢtÝrÝyordu. Ancak, kaynaklarÝnÝn ifadesi ile sÝkÝ bir Ģekilde uygulama altÝnda tutulan t™renin hžkžmleri sayesinde s™z konusu tam otorite hiŒbir zaman zalim olmadÝğÝ gibi, militarist diktat™rlžğe d™nžĢmžyordu. G™ktžrk devlet sisteminde in kaynaklarÝnÝn ifadesi ile 28‟den fazla unvan olduğu gibi, bu unvanlarÝ taĢÝyan kiĢilerin birer makama da sahip olmalarÝ gayet tabiidir. G™ktžrk yazÝtlarÝ da unvanlar hakkÝnda epey malumat vermektedir. Kitabelere g™re devlet hiyerarĢisi Ģ™yle sÝralanmaktadÝr: Kağan, ailesi, bodun, ĢadapÝt beyler, tarhanlar, buyruk beyler, Dokuz-Oğuz beyleri vb. in kaynaklarÝ ise kağan ve hatunu s™yledikten sonra en bžyžk unvan olarak Yabgu, sonra Ģad, tegin, tudun, ilteber, erkin‟den bahsetmektedir. YargÝ ve Hukuki CezalandÝrma G™ktžrk Devleti‟nde yžksek devlet mahkemesine yargu denirdi. Yine kaynaklar araĢtÝrÝldÝğÝnda G™ktžrk Devleti‟nde bir adliye (k™nilik) mžessesesi olduğunu anlÝyoruz. YargularÝn vazifeleri t™reyi ve ™rfi hukuku uygulamak idi. …nlž G™ktžrk devlet adamÝ Tonyukuk, mahkeme baĢkanlÝğÝ yani yarganlÝk yapmÝĢtÝ. Hžkžmdarlar da yarganlÝk yaparlardÝ.223 Kaynaklardan anlaĢÝldÝğÝna g™re G™ktžrk žlkesinde cari cezai hžkžmler Ģunlar idi: - Zina yapan evlilerin cezasÝ idam, - Adam ™ldžrme idam - Soygun yapan, bağlÝ at Œalan idam, - GenŒ kÝzlarÝ aldatanlar ağÝr bir Ģekilde mal ile tazminat ™demek zorunda bÝrakÝldÝktan sonra, o kÝzla mutlaka evlenmesi gerekirdi. - Adam yaralayanlar, yaranÝn derecesine g™re mal mžlk ™demek suretiyle suŒlarÝnÝ tazmin ederlerdi. - At ve koyun Œalanlar, on katÝndan fazlasÝnÝ ™demeye mahkum edilirdi. - Diğer hafif suŒlar 10 gžnž geŒmemek žzere cezalandÝrÝldÝ. - Vatana ihanet edenler, ordudan kaŒanlar ™lžme mahkum edilirdi.224



52



Ceza iĢlemleri herkese hiŒbir fark g™zetmeksizin aynen uygulanÝrdÝ. „zel Hukuk G™ktžrk Devleti‟nde kulluğun ve k™leliğin olmadÝğÝnÝ yukarÝda belirtmiĢtik. Yani insanlarÝn hepsi hžrdž. KadÝnlarÝn da toplumda ™nemli yerleri vardÝ. Devlet y™netiminde hatunlarÝn da s™z sahibi olduğunu 585 ve 615 yÝllarÝna ait vesikalardan anlÝyoruz. 585 yÝlÝnda in elŒilerinin karĢÝlanmasÝnda kağanÝn etkilenip in vassalÝ olduğunu kabul etmesine ve 615 yÝlÝnda Yen-men‟de in imparatorunu kuĢatan Shih-pi (Ģi-bi) Kağan‟Ýn kaldÝrmasÝnda yalan s™yleyerek kağanÝ etkilemesinde Œok ™nemli menfi rol oynamÝĢlardÝ.225 Yine kitabelerde mevcut, Bilge Kağan‟Ýn annesi hakkÝnda ™vgž dolu s™zleri ve onu bir tanr݌aya benzetmiĢ olmasÝ kadÝna G™ktžrkler tarafÝndan verilen ™nemi g™steren Œok kÝymetli bir vesikadÝr. “Gelinlik kÝzÝn cariye oldu” ibaresi de kadÝnlarÝn yžksek bir yeri olduğu ve cariye durumuna džĢmesinin Œok utanŒ ve acÝ verici olduğunun belirtilmesi de kadÝna G™ktžrklerin verdiği değeri g™steren Œok değerli bilgilerdir. Bunun cariyeliğin hiŒ hoĢ olmadÝğÝnÝ, aksine aĢağÝlayÝcÝ bir durum olduğunu g™stermesi de kžltžr tarihimiz aŒÝsÝndan dikkate değerdir. Zaten yazÝtlardaki cariye anlamÝna gelen kžng (kžn) kelimesi aslen incedir (ch‟žen). Bir erkek bir kÝzÝ sevdiğinde akrabalarÝndan birini kÝzÝn ailesine g™ndererek teklifte bulunurdu. „len babalarÝn, amcalarÝn, erkek kardeĢlerin eĢleriyle evlenme geleneği (leviratžs) vardÝ. Bu Ģekilde ortada kalan eĢlerin zor duruma džĢmeleri ™nlenirdi. Bir baĢka ifade ile ailenin bžtžnlžğž korunmaya ŒalÝĢÝlÝrdÝ. DÝĢarÝdan evlenme (egzogami) vardÝ.226 Vergileri at ve koyun idi. ArabalarÝn kenarlarÝna Œentik atÝlarak hesap yapÝlÝrdÝ. YerleĢik olmayan bir hayat tarzÝnÝ devam ettiren G™ktžrklerin hesaplarÝnÝ bu Ģekilde tutmalarÝ gayet normal olmalÝdÝr. Bunun yanÝnda altÝn uŒlu oklar balmumuna sžržlžr ve mžhžr (tamga) Ģeklinde kullanÝlÝrdÝ. „zel mžlkiyet mevcut olduğundan G™ktžrk Devleti‟nde herkesin bir parŒa toprağa sahip olduğunu anlÝyoruz. žnkž bazÝ Tžrk boylarÝ bugžnkž BatÝ Tžrkistan‟Ýn doğu b™lgelerine yakÝn bir yerde bitki (ağaŒ, vb.) yetiĢtiriyordu. KÝz ŒocuklarÝna da ™nem verilir, kÝzÝn miras hakkÝ Œeyiz olarak koca evine giderdi. G™ktžrk Devleti‟nde savaĢÝrken ™lmek bžyžk bir Ģerefti, hasta yatağÝnda ™lmek istenmezdi. Ceza hžkžmlerinin kesin hžkme bağlanmasÝ kan gžtmeyi ™nlžyordu. Selamlama ise G™ktžrk yazÝtlarÝnda baĢ eğme ve diz Œ™kme olarak ifadesini bulmuĢtur. YabancÝ Milletlerin Durumu Bu konuya da yukarÝda defalarca bahsettiğimiz gibi yine in kaynaklarÝndaki bilgilerden baĢlayabiliriz. inliler, G™ktžrklerle mžnasebet tesis etmek iŒin, ™nce onlarÝ kendilerinden daha iyi tanÝdÝklarÝna inandÝklarÝ SoğdlarÝn birini seŒmekte iĢe baĢladÝlar. žnkž Soğdlar, G™ktžrkleri Œok daha iyi tanÝyor ve iyi mžnasebet tesis etmiĢ durumda bulunuyorlardÝ. Bu sebeple Chio-ch‟žan Ģehrinden An-no-p‟an-t‟o elŒi olarak, G™ktžrk merkezine g™nderildi (545).



53



552 yÝlÝnda devlet tesis edildikten sonra žlkenin batÝ kÝsÝmlarÝnÝn idaresi kağan BumÝn tarafÝndan kardeĢi Ġstemi Yabgu‟ya verilmiĢti. Ġstemi, BatÝ Tžrkistan b™lgesini baĢtan baĢa fethederken hakimiyeti altÝna aldÝğÝ Ģehirlerin halkÝna gayet iyi davranÝyordu. HiŒbir zaman Cengiz Han gibi eline geŒirdiği Ģehirlerin ahalisine katliam yapmamÝĢtÝ. Genellikle yerli prenslerin yerine Tžrk idarecileri tayin ediyor, bazen eskilerin yerlerinde kalmalarÝna mžsaade ediyorlardÝ. Semerkand Ģehrinin yerli prensine dokunmayan Tardu, kÝzÝnÝ ona vererek, akrabalÝk dahi kurmuĢtu. G™ktžrklerin, BatÝ Tžrkistan‟da ahalisi Tžrk olmayan mevkilerde askeri kolonizasyon tesis ettikleri g™ržlmektedir. Daha sonralarÝ tamamen G™ktžrk Devleti sÝnÝrlarÝ iŒinde kalan Soğdlar žlkenin batÝsÝndan doğusuna kadar yayÝldÝlar.227 „zellikle Ġpek Yolu olarak bilinen gžzergahta tžccar kavim olarak ™nemli rol oynadÝlar. O ŒağÝn džnyasÝnda en mžhim ticari faaliyet, G™ktžrk Devleti topraklarÝnda rahatŒa yapÝlÝyordu. G™ktžrk Devleti‟nin batÝsÝnÝ idare eden Ġstemi Yabgu‟nun (552-556) ŒağdaĢÝ olan komĢu devletler Sasani ve Bizans‟a g™nderdiği elŒi aslen Soğd kavmine mensup Maniakh adlÝ bir kiĢi idi. Bu da, G™ktžrklerin diğer milletlere ne kadar değer verdiğini, žstelik elŒilik vazifesi ile kendi devletlerini temsil etme yetkisi de verdiğini g™stermektedir. G™ktžrk Devleti 682‟de istiklalini yeniden kazandÝktan sonra devletin baĢlÝca politikasÝ, Fetret Devri‟nde yani žlkenin in esaretine džĢtžğž sÝrada (630-680 yÝllarÝ arasÝnda) in‟e gitmek zorunda kalmÝĢ ya da zorla g™tžržlmžĢ Tžrk boylarÝnÝ yeniden geri getirmek, sonlarÝ esaret altÝnda yaĢamaktan kurtarmak idi.228 Kapgan Kağan, bu hususta epey baĢarÝlÝ olmuĢtur (696 ve 698 yÝllarda). Ancak, konumuz aŒÝsÝndan ™nemli nokta giriĢte de belirttiğimiz gibi Kapgan Kağan‟Ýn 694‟te Tžrk boylarÝnÝ in‟den geri isterken altÝ eyalette yaĢayan (kitabelerde AltÝ ub Soğdak) SoğdlarÝ da beraber istemesidir. Yani Tžrk hžkžmdarÝ daha ™nce kendi žlkesi topraklarÝnda yaĢamÝĢ dost yabancÝ bir kavim de in esaretinde olmasÝna tahammžl edemiyordu. Neticede Kapgan hedefine ulaĢÝp, in‟den SoğdlarÝ kurtarmÝĢtÝr. G™ktžrklerin suŒlu insanlarÝ kolay kolay ™ldžrmediklerine dair iki aŒÝk delil vardÝr: 593 yÝlÝnda in‟deki Sui hanedanÝna džĢman olan G™ktžrk hžkžmdarÝnÝn in asÝllÝ eĢi Ch‟ien-chin (bin altÝn) prenses, kendi žlkesindeki taraftarlarÝyla gizli iĢbirliği yaparak bazÝ Soğdlarla da anlaĢmÝĢtÝ. Bu durumu fark eden inli casuslar buna engel olmasÝnÝ isteyip, kağana s™ylemiĢlerdi. Ġmparatorun g™nderdiği inli elŒi, Tou-lan Kağan‟dan bunlarÝn cezalandÝrÝlmasÝnÝ talep etmiĢ, fakat, kağan buna yanaĢmamÝĢtÝ. Bunun žzerine elŒi ržĢvet yoluyla kağanÝn hatununun bžtžn planlarÝnÝ ortaya ŒÝkarttÝ. Tou-lan Kağan, in asÝllÝ hatununu g™zden ŒÝkarmasÝna rağmen, inlilerin bžtžn ÝsrarÝna karĢÝ koydu ve onu ™ldžrmedi. Sonradan G™ktžrk žlkesine g™nderilen inli casus elŒi Ch‟ang Sun-sheng hiŒ acÝmadan g™zden džĢmžĢ hatunu ™ldžrdž.229 621 yÝlÝnda ise in‟i Œok ağÝr saldÝrÝlarla yÝpratan Ch‟u-lo (ulo) Kağan‟Ý in elŒisi Cheng Yžanshou ikna edemeyince, onu adamlarÝna zehirletti. „lmeden ™nce in elŒisi tarafÝnda zehirlendiğini



54



anlayan Ch‟u-lo Kağan, onlarÝ hapse attÝrmasÝna rağmen ™ldžrmedi. Bu kağanÝn ™lžmžnden sonra elŒi in‟e rahatŒa geri d™ndž.230 G™ktžrklerin Œok džržst insanlar olduklarÝna dair belki de en gžzel delil žnlž in devlet adamÝ P‟ei Chž‟nžn imparatoruna sunduğu rapordaki ifadeleridir. 20 yÝldan beri in imparatoruna batÝ ve kuzey yabancÝlarÝ iŒin danÝĢmanlÝk yapan bu vezir, BatÝ ve Doğu Tžrkistan‟Ýn bžtžn kžŒžk devletleri hakkÝnda uzun bir rapor hazÝrlamÝĢ, bunun iŒin de bir sžre Tun-huang‟da Soğdlar arasÝnda kalmÝĢtÝ. DolayÝsÝyla SoğdlarÝ Œok iyi tanÝyordu. G™ktžrk Devleti iŒin de zaten defalarca entrika planlarÝ yapmÝĢtÝ. KÝsacasÝ iki milleti Œok yakÝndan tanÝyordu. Bu sebepten onun verdiği rapor ve yaptÝğÝ mukayesenin Tžrk tarihi aŒÝsÝndan ayrÝ bir değeri vardÝr. inli devlet adamÝ raporunda Ģ™yle demiĢti: “G™ktžrkler aslÝnda Œok džržst olduklarÝndan kolayca parŒalanabilirler; fakat, iŒlerinde Soğdlular var, SoğdlularÝn hepsi Œok zalim ve gaddar, ayrÝca hilekardÝrlar, G™ktžrkler hile yapmayÝ Soğdlulardan ™ğreniyor. Ben duydum ki; Soğd reislerinden Shih-shu-hu-hsi Œok fazla hilekarlÝkla Shih-pi Kağan‟Ýn yanÝnda bulunuyor. Lžtfen, onun ™ldžržlmesine sebep olalÝm”.231 Bu olay her Ģeyden ™nce Orta Asya‟da binlerce yÝldan beri sžre gelen in entrika siyasetinin yžzlerce ™rneklerinden biridir. Ancak, vezir G™ktžrkleri Soğdlulardan ayÝrÝrken džržst olduklarÝnÝ žstžne basa basa vurgulamÝĢtÝr. inliler, neticede ticaret yapma vaadiyle SoğdlularÝ G™ktžrk žlkesinin iŒinden Œekerek Ma-i Ģehrine getirmiĢler, burada kurduklarÝ pusu ile hepsini ™ldžrmžĢlerdir. Kendi tebasÝ altÝndaki bu yabancÝ kavim haksÝz bir Ģekilde tuzağa džĢžržlžp, katledilmesine tahammžl edemeyen G™ktžrk kağanÝ, SoğdlarÝn intikamÝnÝ almak iŒin in‟e karĢÝ hžcuma geŒti. 615 yÝlÝnda in seddini aĢÝp, Yen-men Kalesi‟nde impratoru kuĢattÝlar. in imparatoru Œevirdiği bir entrika sayesinde bu tehlikeden kurtuldu ise de, devletin hÝzla zayÝflamasÝnÝn ™nžne geŒemedi. Ġki yÝl iŒerisinde in‟de hžkžm sžren Sui hanedanÝ yÝkÝlÝp, yerine T‟ang hanedanÝ kuruldu (617). Bu hadisenin ortaya ŒÝkardÝğÝ en mžhim sonuŒ G™ktžrklerin kendi milletlerine mensup olmasa dahi tebaasÝna yapÝlan bir saldÝrÝyla derhal cevap vermesi ve onlarÝn hakkÝnÝ kendi milletininki ile aynÝ tutmalarÝdÝr. G™ktžrk Devleti‟nin mžttefiklerine, daha doğrusu milletler arasÝ anlaĢmalara sadÝk kaldÝğÝnÝ g™steren deliller de yine in kaynaklarÝnda tam aŒÝklÝğÝ ile mevcuttur. Her Ģeyden ™nce yaklaĢÝk iki yžz yÝl sžren tarihleri boyunca herhangi bir anlaĢmayÝ bozduklarÝna dair bir kayÝt yoktur. 557 yÝlÝnda gžneydeki in devletlerinden Chou G™ktžrklerle evlilik yoluyla ittifak yapmak iŒin teklifte bulunmuĢtu. G™ktžrklerin bu teklifi kabul ediĢlerinden sonra, 563 yÝlÝnda Ch‟iler (ChoularÝn rakibi) de elŒi g™nderip, evlilik yoluyla ittifak yapmak istediklerini bildirdiler. …zerinde fazla džĢžnmeden ikinci teklifi reddeden G™ktžrkler, daha ™nce yaptÝklarÝ ittifaki bozmadÝ. Ancak, buna karĢÝlÝk Choular, G™ktžrkler ile yaptÝklarÝ anlaĢmaya sadÝk kalmayarak Ch‟iler ile fidye vb. Ģeyler karĢÝlÝğÝnda anlaĢtÝlar. AslÝnda Choular ile G™ktžrkler, Ch‟ilerin žzerine ortak yžržmeye karar vermiĢler, sonra Choular, Ch‟iler ile anlaĢÝp seferden vazgeŒmiĢlerdi. Bunun yanÝnda Ch‟iler, daha ™nce G™ktžrklere ChoularÝnkinden Œok fazla hediye teklif etmiĢler, G™ktžrkler ise bunu kabul etmemiĢlerdi. G™ktžrk KağanÝ Mukan daha ™nce yapmÝĢ olduğu anlaĢmaya sadÝk kalmayÝ tercih etmiĢti. Sonradan tekrar ikna edilen Mukan yine de 569‟da kÝzÝnÝ prenses-gelin olarak in baĢkentine g™nderdi.232



55



ChoularÝn, G™ktžrklerle olan anlaĢmasÝnÝ bozmasÝna kÝzan Mukan Kağan‟Ýn geri d™nmesi hakkÝnda in kaynaklarÝ haksÝz ithamlarda bulunmaktadÝr. Ancak, bu konuyla ilgili bžtžn kaynaklar tetkik edildiğinde gerŒek ortaya ŒÝkmaktadÝr. G™ktžrkler hakkÝnda iki yžz yÝl boyunca her tžrlž haberi veren in kaynaklarÝ ve diğer tarihi kaynaklarda (Bizans vs.) G™ktžrklerin herhangi bir anlaĢmayÝ bozduklarÝna dair hiŒbir kayÝt yoktur. G™ktžrk elŒilerinin taĢÝdÝğÝ unvanlarÝn kesin olmamakla birlikte genelde tegin ve tarhan olduğu g™ržlmektedir. ElŒilerin devlet hiyerarĢisinde yžksek bir unvan taĢÝmalarÝ G™ktžrklerin diplomasiyle ve milletler arasÝ mžnasebetlere verdikleri ™nemi g™stermektedir. G™ktžrklerin diğer devletlerle dostane iliĢki iŒinde olmak istediklerini Orhun YazÝtlarÝndan da anlÝyoruz. Bilge Kağan en bžyžk džĢmanÝ in ile dahi dost olmak arzusunda olduğunu ifade etmiĢtir: “in milleti ile anlaĢma, barÝĢ iŒinde oldum (tžzžltžm), džzeldim”.233 „te taraftan Bizans Devleti de G™ktžrklerle yaptÝğÝ anlaĢmaya sadÝk kalmamÝĢ, G™ktžrklerin džĢmanÝ AvarlarÝ himaye etmiĢti. 576 yÝlÝnda BatÝ G™ktžrk ĢadlarÝndan Tžrk, Bizans‟Ýn bu iki yžzlžlžğžnž elŒisi Valentinos‟un suratÝna vurmuĢtu.234



1



CS 19, s. 454.



2



CS 50, s. 909; PS 99, s. 3285; TT 197, 1067c; TFYK 958, 23a; TC 636, 1c; WHTK 343



2687 a; HTS 215a, s. 6028. 3



SS 84, s. 1863; TT 197, 1067, c; TFYK 956, 30a; WHTK 343, 1a.



4



CS 27, s. 454.



5



Chiou-Ch‟žanli An-nuo-p‟an-t‟uo‟yu.



6



CS 50, s. 908; TCTC 159, s. 4926 ayrÝca s. 1643.



7



CS 50 s. 908.



8



CS 50, a.y.; TFYK 978, 16a.



9



Bu konuda ayrÝntÝlÝ bilgi iŒin bkz. TaĢağÝl, T™les BoylarÝnÝn Coğrafi dağÝlÝmÝna Bir BakÝĢ, s.



234-243; SS 84, s. 1879-1880; PS 99, s. 3303-3304; TT 199, 1080a, b; WHTK 344, 2698a, b. 10



CS 50, s. 908; TFYK 978 978 16 a.



11



CS 50, s. 908.



12



SavaĢÝn yapÝldÝğÝ yerin adÝ Sadece TT 197, 1068a; WHTK 343, 2687a‟da bildirilmiĢtir.



56



13



CS 50, s. 909, TCTC 164, s. 5077; TFYK 995, 96; WHTK 343, 2687a.



14



CS 50, s. 909; TT 197, 1068 a; TCTC 965 .



15



TCTC 165; CS 50, a.y.



16



CS 33, s. 371.



17



Bu olaylarÝn en iyi teferruatÝ PS 98, s. 3266-3267‟da kaydedilmiĢtir.



18



PCS 4, s. 60.



19



PS 94, s. 3128.



20



CS 50, s. 909.



21



TCTC 166, s. 5140.



22



PS 94, s. 3127.



23



PS 94, s. 3129.



24



SS 46, s. 1256.



25



aynÝ yer.



26



PCS 4, s. 63.



27



CS 28, s. 468.



28



PCS 4, s. 64; CS 4, s. 56; TFYK 961, 15a, b.



29



ECSedy, Trade and War RelatiÝons Between Turks and China, Acta Orientalia, XXI, 1968,



s. 151, 152. 30



CS 50, s. 89; 33, s. 5522; TCTC 169, s. 5236; PS 99, a.y.



31



CS 33, s. 571.



32



PCS 7, s. 92; CS 19, s. 318; PCS 17, s. 227; TCTC 169, 5237; PCS 40, s. 532.



33



PCS 7, s. 92; TCTC 169 s. 5238; CS 33, s. 5238.



34



CS 50, s. 911; CS 19, s. 575.



35



PCS 7, s. 93; TCTC 19, s. 5243.



57



36



PCS 7, s. 93; TCTC 169, s. 5243-5249, 524; CS 50, s. 911; PCS 8, s. 99-100; TFYK 961,



37



CS 9, TCTC 170, s. 5273.



38



TT 197, 1068a; CS 50, s. 909; WHTK 343, 1687 b; TFYK 997, 2a; TCTC 165, s. 5097.



39



CS 50, s. 911.



40



CS 50, a.y.; TT 197, 1068 c; WHTK 343, 2687c; TCTC 171, s. 5314.



41



TT 197, 1068b; WHTK 343, 2687c.



42



PCS 8, s. 106, 107; TCTC 171, s. 5332; CS 51, s. 85; TFYK 969, 16a; SS84, s. 1865; PS



16a.



99, s. 3290; WHTK 343, 2687 c; TFYK 996, 5a A. Von Gabain, “Budhistche Tžrkenmission”, Asiatica, Leipzig 1956, s. 196. 43



W. Eberhard, in Tarihi, s. 175.



44



TCTC 173, s. 5375; PCS 12, s. 157; PCS 41, s. 548; CS 6, 50, s. 912; CS 7, s. 117, 418;



SS 51 s. 1329 174, s. 5414; WHTK 343, 2687c; SS 39, s. 1159-1160. 45



SS 84, s. 1865; PS 99, s. 3290; TCTC 175, s. 5449; TFYK 967, 8a, b, 9a.



46



Ġstemi‟nin adÝ in kaynaklarÝnda Shih-tien-mi ve Se-ti-mi olmak žzere sadece HTS 215B



BatÝ G™k. B™l. s. 6055‟te kaydedilmiĢtir. Orhon YazÝtlarÝnda ise iki yerde Kžl Tegin doğu cephesi, satÝr 1 ve Bilge Kagan doğu cephesi satÝr 3‟te zikredilmiĢtir. Bizans kaynaklarÝnda Stembis Kagan, Sizabulos, Dizabulos: Ġslam kaynaklarÝnda ise Sincibu gibi isimlerle bildirilmektedir. AyrÝca bkz. Gy. MoravCSik, Byzantino-Turcica, II, s. 254; Chavannes, Documents, s. 38. 47



TT 199, 1077a; HTS 215B. 6055.



48



SS 84, s. 1879; PS 99, s. 3303.



49



B. „gel, Ġlk T™les BoylarÝ, Belleten 48, 1948, s. 826-829; W. Samolin, “Hsiung-nu, Hun,



Turk,”, CAJ, III, 2, 1956, s. 48 vd. 50



CS 50 Ye-ta b™l., s. 918.



51



Bu konuda bkz. Chavannes, s. 242-266; P. Aalto, Ġranian Contacs of the Turks in Pre-



Ġslamic Times, Studia Turcica, Budapest, 1971, s. 33. 52



L. Rasony, Tarihte Tžrklžk, Ankara 1988, s. 96.



53



Kafesoğlu, Tžrk Milli Kžltžrž, s. 94.



58



54



Chavannes, s. 234; Grignaschi, s. 235.



55



Moravcsik, II, s. 237; Grignaschi, 236.



56



Chavannes, s. 233-238.



57



H. W. HauSSig, Theophloktas Excurs …ber die Skytischen V™lker, Byzantion, XIII, 1954,



s. 375 vd. 58



Ligeti, Bilinmeyen ĠŒ Asya, Ankara 1972, s. 70-71, 73; Kafesoğlu, 96, 97; GrouSSet, s. 97;



Chavannes, s. 226 vd. 59



SS 1, s. 15; SS 84, s. 1882.



60



SS 51, s. 1330-1331; TCTC 175, s. 5450-5451.



61



SS 51, s. 1331; TCTC 175, s. 5451.



62



SS 84, s. 1865.



63



CS 51, s. 1330-1331; TCTC 175 a.y.



64



TCTC 175, s. 5462; TT 197, 1068c; WHTK 343, 2688a; SS 84, s. 1866-1867; PS 99, s.



3291-3292; SS 40, s. 1174; SS 53, s. 1350. 65



TCTC 175, s. 5459; SS 51, s. 1331.



66



SS 84, S. 1868; PS 99, s. 3292; TCTC 175, a.y.; SS 54, 1224.



67



SS 84, 1868; PS 99, s. 3193; TCTC 175, s. 5465.



68



SS 37, s. 1123; TCTC a.y.



69



TCTC 176 aynÝ yer; TFYK 978, 166; SS 84, 1868; PS 99, s. 3293; TFYK 978, 17a-b; S.



Jachid, “Trade, Peace and War Between The Nomadic Altaic and Agricultural Chinese”, Pien cheng, 1, 1970, s. 75. 70



SS 51, s. 1332; TCTC 175, s. 5466; SS 84, 1868; PS 99, s. 3293; TFYK 978, 17a-b; SS



40, s. 1174; TCTC 176, s. 5482. 71



SS 84 s. 1875; PS 3299-3300; TCTC 176, s. 5482; TFYK 970, 2b.



72



SS 84 a.y.; PS 99, a.y.



73



TCTC 176, s. 5490-5498; SS 84, 1870; SS 51, s. 1332; TT 197 1068c; PS 99, s. 3295.



59



74



TFYK 997, 2a; SS 84, a.y.; PS 99 a.y.



75



TCTC 177, s. 5517.



76



TCTC 178, s. 5542; SS 84, s. 1871; PS 99, s. 3295-3296; SS 51, s. 1332.



77



TCTC 178, s. 5543; SS 84, s. 1872; PS 99, a.y.; TT 197, 1069a, WHTK 343, 2688b.



78



SS 84, a.y.; PS 99 a.y.; TCTC 178, s. 5543; SS 51, s. 1333.



79



TCTC 178, s. 5558, 5563, 5564, 5584; SS 84, s. 1872; PS 99 s. 3296; SS 74, s. 1697 TT



197, 1067 a; WHTK 343, 2688b; TFYK 978, 18a, b, 19a, b; SS 48a; SS 51, aynÝ yer. 80



SS 51, s. 1335; TCTC 179, s. 5600; TCTC 180, s. 5621, 22, 5632 SS 65; TCTC 181, s.



5641-5643; TT 197, 1069b; WHTK 343, 2688 b; TFYK 980 4b, 5a. 81



SS 84, s. 1876; PS 99, s. 3299; TCTC 182, s. 5567-5568; SS 4, s. 8; SS 67, s. 1582;



TFYK 998, 6b,; HTS, 1, s. 2; TCTC 183, s. 5718, 5724, 5740, 5742, 5749; CTS 56, s. 2280; HTS 87, s. 3731; CTS 194A, 5153; HTS 215A, s. 6028; TFYK 974, 10 a. 82



TCTC 187, s. 5848; CTS 54, s. 2239; HTS 85, s. 3700; CTS 194A, a.y.; HTS 215A, s.



6028; CTS 62, s. 2380; HTS 100, s. 3938. 83



CTS 60, s. 3245; HTS 78, s. 3520; TCTC 189, s. 5920, 5911, 5912 T 5940; CTS 194A



a.y.; HTS 215A, s. 6030; CTS 55, s. 2217; HTS 86, s. 3714 vs. 84



TCTC 190, s. 5973-5975; TCTC 191 5980-5995; HTS 215A, 6032; CTS 194A, 5157;



TFYK 998, 7a; TFYK 985, 2b; CTS 67, s. 2478; TT 197, 1070 a; TCTC 192, s. 6021. 85



TCTC 192, s. 6037; CTS 194 A, s. 5158; HTS 215 A, s. 6033; TFYK.



86



TCTC 193, s. 6066-6067-6072-6075; CTS 67, s. 2485; HTS 93, s. 3818; CTS 58, s. 2307;



HTS 89, s. 3760; TT 197, 1070b. 87



R. Grousset, s. 97; Chavvanes, s. 233-252; Kafesoğlu, s. 103.



88



SS 83, s. 1848, 1853, 1854.



89



Chavannes, s. 242 vd.; Grousset, a.y.; Kafesoğlu, a.y.



90



ġeĢen, aynÝ makale, s. 11.



91



Z. V. Togan, Umumi Tžrk Tarihine GiriĢ, Ġstanbul 1981, s. 72; Sa‟alibi Gurur Muluk žl-



acem (FarsŒa terc. Hidayet Mahmud, Tahran, 1369 h.)‟den naklen, ġeĢen, a.y. 92



Chavannes, s. 245 vd.; ġeĢen, s. 12; Kafesoğlu, s. 103.



60



93



SS 84, s. 1876, 1880, PS 99, s. 3302, 3303; TT 199, 1077a, b; TFYK 958, 23; TCTC 180,



s. 5622; TCTC 181, s. 5636; TFYK 990, 18a. 94



HTS 215B BatÝ G™k. b™l., s. 6056.



95



Sadece TT 199, 1077b.



96



CTS 194 BatÝ G™k. b™l., s. 5181; HTS 215B BatÝ G™k. b™l., s. 6057; AyrÝca bkz. Liu Ġ-t‟ang,



“Hsin T‟ang Shu T‟u-chže K‟ao-chu”, Pien-cheng, 14, 1983, s. 177. 97



Bkz. yukarÝda not 538 ve de 541; ayrÝca Chavannes, s. 340; Kafesoğlu, Tžrk Milli Kžltžrž,



s. 104, 105; H. Salman, “VII ve XI. AsÝrlar ArasÝnda „nemli Tžrk BoylarÝndan Karluklar ve Karluk Devleti, Tžrk DžnyasÝ AraĢtÝrmalarÝ Dergisi, 15, 1981, s. 170. 98



M. Gringnaschi, s. 238.



99



Gringnaschi, s. 241; Togan, s. 73; ġeĢen, s. 13.



100 Togan, a.y.; Kafesoğlu, a.y. 101 Chavannes, s. 24-25, 52-53; Grousset, s. 105; Ligeti, s. 87-90; N. Togan, “Hžen-Œang‟a G™re Peygamberin ağÝnda Orta Asya” Ġslam Tetkikleri Enstitžsž Dergisi, IV, 1-2, 1964, s. 21-64. St. Julien, Memoires Sur les Contrees Occidentales par Hioen-Tsang, Paris 1863; S. Beal, The Life of Hioen-Tsiang, London 1911. 102 Ġ. Kafesoğlu, aynÝ eser, s. 105-106. 103 Kžl Tegin Kitabesi, doğu cephesi, 4-6; Bilge Kagan Kitabesi, doğu cephesi, 5, 6 satÝrlar. Bu abidelerin bazÝ TžrkŒe neĢirleri hakkÝnda bk. H. NamÝk Orkun, Eski Tžrk YazÝtlarÝ, Ankara 1987; T. Tekin, Orhon YazÝtlarÝ, Ankara 1988; aynÝ mžel., Tunyukuk YazÝtÝ, Ankara 1994; M. Ergin, Orhun Abideleri, Ġstanbul 1980. 104 Kžl Tegin Kitabesi, doğu cephesi, 6; Bilge Kagan Kitabesi, doğu cephesi, 10. satÝrlar. 105 Kžl Tegin Kitabesi, doğu cephesi, 5-7; Bilge Kagan Kitabesi, kuzey cephesi, 4-6. satÝrlar. 106 Tonyukuk Kitabesi, 3. satÝr. 107 Kžl Tegin Kitabesi, doğu gephesi, 6, 7; Bilge Kagan Kitabesi, doğu cephesi, 6, 7. satÝrlar. 108 Kžl Tegin Kitabesi, gžney cephesi, 5-7; Bilge Kagan Kitabesi, kuzey cephesi, 4-6. satÝrlar. 109 Kžl Tegin Kitabesi, doğu cephesi, 10; Bilge Kagan Kitabesi, doğu cephesi 9. satÝrlar.



61



110 T™les boylarÝ Moğolistan‟daki Kerulen Nehri‟nden Hazar Denizi‟ne kadar geniĢ bir sahada dağÝnÝk vaziyeTT‟e yayÝyorlardÝ. Daha fazla bilgi iŒin bkz. A. TaĢağÝl. “T™les BoylarÝnÝn Cografi DaÝlÝmÝna Bir BakÝĢ”, M. S. …. Fen-Ed. Fak. Dergisi, 1, 1991, s. 3342. 111 Bkz. aĢağÝda Sir TarduĢ bahsi. 112 Bu hadise ile ilgili kayÝtlar TT 197, 1070c; CTS 194A, s. 5162; HTS 215A, s. 6037; WHTK 343, 2690b‟dedir. 113 You-chou‟nun merkezi, gžnžmžzde Ho-pei eyaletine Cho Ģehrinde bulunuyordu. 114 Lig-chou, bugžn Ning-hsia‟daki Ling-wu Ģehridir. 115 Sun-chou, gžnžmžzde Ho-pei eyaletinin Sun-i Ģehri. 116 You-chou bugžnkž Ning-hsis eyaletinde Yin-ch‟uan-shih Ģehridir. 117 Hua-chou, Sui-yžan eyaletinin batÝsÝnda idi. 118 Ch‟ang-chou, Kansu eyaletinde Ch‟yang-hsien Ģehridir. 119 TT 197, 1071b; CTS 194A, s. 5163; HTS 215A, s. 6038; Bu konuda ayrÝca bkz. Chan Jent‟ang, s. 69-71; „. Ġzgi, “inlilerin, G™ktžrk ve UygurlarÝ YerleĢtirme Siyasetleri”, I. Milli Tžrkoloji Kongresi Tebliğleri, Ġstanbul 1978, s. 199-201. 120 TCTC 195, s. 6147; THY 94, s. 1689. 121 TCTC 195, a.y. 122 HTS 215A, s. 6039 ve de TCTC 195, a.y.; THY 94, 1690; TT, a.y.; WHTK 2690b; Liu, I, 151 vd.; Chang Jen-t‟ang, s. 106, 108; Liu Ġ-t‟ang, aynÝ makale, s. 149. 123 HTS 215A, s. 6139; CTS 194A, s. 5164, 5165; TT 197, 1071c; CTS 3, s. 50, 51; WHTK 2690c. 124 CTS 199B, s. 5343-5345; HTS 217B, s. 6134; CTS 3, s. 43; HTS 2, s. 41; HTS 215B, s. 6137, 6138-6146. 125 TT 198, 1073c; CTS 194A, s. 5165; HTS 215A, s. 6040-6041; TFYK 986, 1a; TCTC 198, s. 6250; WHTK 2691a. 126 J. Hamilton, “Toguz Oguz et On Uigur”, Journal Asiatique, 1962, s. 33-54; M, Mori, “On Chi-li-fa (eltaber/eltabir) and Chi-chin (irkin) of the T‟ieh-le Tribes,” Acta Asiatica, Tokuyo 1965, s. 53 vd; TT 198, 1080 c-1081a; HTS 217B, s. 6040-6041; WHTK 2699a; CTS 199A, s. 5348.



62



127 HTS 215B, s. 6060-62. 128 CTS 194 B, s. 5187; HTS 215B, s. 6062-63. 129 HTS 215B, s. 6063, 6064; Chavannes s. 27-41, 57-76. 130 CTS 64, s. 2801 vd.; HTS 108, s. 4086 vd.; CTS 83, s. 2784-2785. 131 CTS 194A, s. 5166; HTS 215A, s. 6042; TCTC 202, s. 6392; TT 198, 1073b CTS 63, s. 2405; HTS 101, s. 3952; CTS 64, s. 2801 vd.; HTS 108, s. 4086 vd.; CTS 83, s. 2784-2785. 132 CTS 194 A, s. 5167; HTS 215 A, s. 6043; TT 198, 1073 b; WHTK 343, 1691c. 133 Tonyukuk YazÝtÝ, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17. 134 CTS 77, s. 2672; HTS 98, s. 3904. 135 CTS 83, s. 3295; HTS 210, s. 4122; CTS 194A, s. 5167, 5168; HTS 215 A, a.y.; TCTC 204, s. 6446; TT 198, a.y.; WHTK, 343, a.y. 136 Tonyukuk YazÝtÝ, 49. satÝr; Kžl Tegin YazÝtÝ, doğu cephesi 15-16 SatÝrlar; Bilge Kagan YazÝtÝ, doğu cephesi 13-14. satÝrlar. 137 Bu bilgilerin bulundupu yerler CTS 194A, s. 5167, 5168; HTS 215A, a.y.; TCTC 204, s. 6446; TT 198,a.y.; WHTK 343,a.y. 138 Tonyukuk YazÝtÝ 49. satÝr; Kžl Tegin YazÝtÝ, doğu cephesi 15-16. SatÝrlar; Bilge Kagan YazÝtÝ, doğu cephesi 13-14. satÝrlar. 139Kžl Tegin, doğu st 18-19; Bilge, doğu st 16; Tonyukuk I, batÝ st. 3. 140 Kžl Tegin, doğu st. 21; Bilge, doğu st 18; AyrÝca bkz. E. Chavannes, Dokuments sur les Tuo-kioue Occidentaux, Paris 1941, s. 283vd. 141 Kafesoğlu, Tžrk Milli Kžltžrž, s. 111. 142 Kafesoğlu, g™s. yer. 143 Chavannes, a.y., s. 67. 144 R. Giraud, L‟Empire de Turs Celestes, harita 4. 145 CTS 194A, s. 5170; HTS 4, s. 101; 215A, s. 6047. 146 Ong Tutuk, Wei Yžan-chung aynÝlÝğÝ iŒin bkz. Kafesoğlu, s. 112.



63



147 HTS 215A, s. 6047. 148 W. Erberhard, in Tarihi. s. 209‟daki ĠmparatoriŒe Wu‟nun, Kapgan‟Ýn teklifini kabul edip, bir prens g™nderdiği hususundaki fikri hatalÝ olmalÝdÝr. žnkž kaynaklarda b™yle kayÝt bulunmadÝğÝ gibi ayrÝca daha sonra tahta geŒerek olan Ġmparator Chung Tsung, bu anlaĢmayÝ reddedecektir (bkz. CTS 194A, s. 5170; HTS 215A, s. 6047). 149 YÝllÝklarda zikredilmeyen bu bilgi sadece TCTC 207‟de bulunmaktadÝr. 150 Bilge, doğu st 25; Kafesoğlu, aynÝ eser, s. 113. 151 Bilge, doğu, 26. satÝr. 152 Kžl Tegin, doğu, 35, 36; Bilge, doğu, 26-27, ayrÝca Giraud, s. 175. 153 Kžl Tegin, doğu, s. 34; Lui, I, s. 169. 154 HTS 215A, s. 6048; CTS 194 A, s. 5173. 155 Kžl Tegin, 3-4 satÝrlar. 156 HTS 215A, s. 6049. 157 CTS 194A, s. 5173. 158 CTS 194A, s. 5173; HTS 215B, s. 6051; TT 1074c, 1075a; WHTK, 2691c. 159 Bilge Kagan YazÝtÝ, T. Tekin, Orhon YazÝtlerÝ, s. 43 vd. 160 Bilge Kagan YazÝtÝ, Doğu, 36-38. 161 CTS 194A, s. 5173; HTS 215 A, s. 6051; TT 1075 a, WHTK 2692c. 162 CTS 194A, 5174; HTS 215B, 6052; TT 1075a; WHTK 2693a. 163 Sadece HTS 215B, 6052; CTS 194A‟da TT‟de ve WHTK‟da yoktur. 164 CTS 194A, s. 5174, TT a.y.; WHTK a.y. 165 HTS 215B, 6052. 166 CTS a.y.; HTS a.y.; TT 1076b; WHTK a.y. 167 CTS a.y. 168 Bilge Kagan YazÝtÝ, doğu, 18-25.



64



169 CTS 194 A, s. 5175; HTS 215B, s. 6053; TT 1076b; WHTK 2693. 170 Bilge Kagan YazÝtÝ, Gžney 1, 2. 171 CTS 194 A, a.y.; HTS 215B, a.y.; TT a.y.; WHTK a.y. 172 TT 1075 b, c,; WHTK 2693a, b, c; CTS 194 A, s. 5175-5177; HTS 215B, s. 6052-6053. 173 CTS 194 A, s. 5177. 174 KT, KD “Kžl Tegin Kayun yÝlÝnda, on yedinci gžnde befat eTTi. Dokuzuncu ayÝn yirmi yedisinde yas t™renini tamamladÝk Tžrbesini, resimlerini heykellerini ve kitabe taĢÝnÝ menunun yÝlÝnda, yedini ayÝn yirmi yedisinde hep bitirdik. Kžl Tegin kendisi kÝrk yedi yaĢÝnda idi. TaĢ (Tžrrbe ustalarÝnÝ) bucareSSam ve keykaeltraĢÝ Tuygun Elteber getirdi. 175 KT, K, 10, 11. 176 in kaynaklarÝnda Chang Ch‟ž-i ve Lž Hsiang‟in cenaze t™renine katÝlmak kurban sunmak iŒin g™nderildiği bildirilmektedir. CTS 194A, 5177; HTS 215B, s. 6054. 177 KT, K, 11-12. 178 KT, K, 13. 179 KT, G, 11, 12. 180 Orhun IrmağÝnÝn eski yatağÝ yakÝnlarÝnda KoĢo aydam g™lž civarÝnda aĢağÝ, yukarÝ 47. enlem 102. boylam. 181 CTS 194A, 5177; HTS 215B, 6094. 182 BK, G 9. 183 HTS 215B, s. 6054. 184 CTS 194A, a.y.; HTS 215A, a.y. 185 Ġt yÝlÝnÝn 10. ayÝnÝn yirmi altÝsÝ. 186 Domuz yÝlÝnÝn beĢinci ayÝnÝn yirmi yedisi. 187 BK, G, 10-15. 188 BK, GB, 1. 189 CTS 194 A, a.y.; HTS 215B a.y.



65



190 CTS 194 A, s. 5177; HTS 215B, s. 6054. 191 HTS 215B, s. 6054; TCTC 214, s. 6844. 192 HTS 215B, a.y.; TCTC 215, s. 6809-6860; CTS 103, s. 3198. 193 HTS 133, s. 5553; CTS 103, a.y.; TCTC 215, s. 6860. 194 TFYK 970, 20b; TCTC 215, s. 6863. 195 CTS 9, s. 215, 228; HTS 5, s. 148, 150. 196 in kaynaklarÝ CS 50, s. 908-909; SS 84, s. 1864; PS 87, s. 3286-3287; HTS 215A, s. 6028. 197 Bk. Ġbrahim Kafesoğlu, Tžrk Milli Kžltžrž, Ġstanbul 1984, s. 215 vd. 198 A.g.e., s. 220, 235. 199 CS 50, s. 908; ayrÝca bk. Liu Mau-tsai, Die Chinesischen Nahcrihten zur Geshicte der Ost Tžrken (T‟u-kže), Wiesbwden, 1958, I, s. 6; A. TaĢağÝl, G™ktžrk …lkesine Gelen inli ElŒilerin RaporlarÝna G™re G™ktžrk-in iliĢkileri (630-680), I. …. Sos. Bil. Enst YayÝnlanmamÝĢ Yžksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 1989, s. 43. 200 Orhun Abidelerindeki Ġstiklal ile ilgili satÝrlar; Kžl Tegin, Doğu Cephesi, 7, 9, 10, 22; gžney cephesi, 6; kuzey cephesi, 2, 4, 6; Bilge Kagan, doğu cephesi, 9, 18, 19; Tonyukuk, 3, 10 vb. (M. Ergin, “Orhun Abideleri”, Ġstanbul, 1980). 201 CTS 194A, s. 5169-5170; HTS 215A, s. 6045-6046; ayrÝca bk. A. TaĢağÝl, “Kapgan Kagan Devri‟nde G™ktžrk-in Mžnasebetleri,” Tžrk DžnyasÝ AraĢtÝrma Dergisi, SayÝ 65, 1990, s. 309-312. 202 CS 50, s. 909; PS 87, s. 3287. 203 Kafesoğlu, s. 233-235; B. „gel, Tžrk Kžltžržnžn GeliĢme ağlarÝ, Ġstanbul 1988, s. 452. 204 Halk iŒin bk. Orhun YazÝtlarÝ: Kžl Tegin, doğu cephesi, 6, 7, 8, 11, 13. Bilge Kagan, doğu cephesi, 1, 7, 8, 21, 22, Tonyukuk, 51. 205 CS 50. b™lžm; SS 84. b™lžm; PS 87. b™lžm; CTS 194. b™lžm (A kÝsmÝ); HTS 215. b™lžm (A kÝsmÝ). 206 „gel, aynÝ eser, s. 436. 207 Orhun YazÝtlarÝnda T™re iŒin bk. Kžl Tegin, doğu cephesi 2, 3, 26-27 vb. Bilge Kagan, doğu cephesi 4, 21, 22 vb.



66



208 Bk. „gel, s. 570-580. 209 Bilge Kagan YazÝtÝ, doğu cephesi, 27-30. 210 Orhun YazÝtlarÝnda hžkžmranlÝk iŒin bk. Kžl Tegin, doğu cephesi 25, 27; gžney cephesi 1, 9, 10.; Bilge Kagan, doğu cephesi 1, 7, 8, 21, 22; Tonyukuk 51. 211 SS 84, s. 1865; PS 87, s. 3290; TCTC 175, s. 5449 vd. 212 CTS194 A, s. 5173; HTS 215 A, s. 6049. AyrÝca bk. Liu, aynÝ eser, I, s. 171 vd.; R. Giraud, L‟empire des Turc Celested, Paris, 1962, s. 52. 213 „gel, s. 593-594. 214 CS 50, s. 909; TFYK 961, s. 11311. 215 „gel, s. 571. 216 Kafesoğlu, s. 250. 217 CS 50, s. 908. 218 SS 84, s. 1865; Liu, s. 45-52. 219 SS 51, s. 1332-1333; TaĢağÝl, G™ktžrk …lkesine Gelen…, s. 21. 220 CTS 194 A, s. 5174-5175; HTS 215 A, s. 6045. 221 Orhun Abidelerinde hžkmet iŒin bk. Kžl Tegin, batÝ cephesi, I; doğu cephesi 3, 5, 1, Bilge Kagan, doğu cephesi 4, 6, 2, 3. 222 Kafesoğlu, s. 283. 223 Bu konu iŒin tafsilen bk. Kafesoğlu, s. 280. 224 CS 50, s. 909; SS 84, s. 1863 vd.; TFYK 961, s. 11311. 225 SS 84, s. 1876. 226 W. Eberhard, in‟in ġimal KomĢularÝ, Ankara 1942, s. 76 vd.; „gel, s. 241-248; Kafesoğlu, s. 216. 227 Bu konuda daha fazla bilgi iŒin bk. Pulleyblank, The Sogdian Colonies Ġnner Mongolia T‟oung-pao, XLI, 1952, s. 317-356; S. G. KlyaĢtorny, “Sur les colonies Sogdiennes de la Haut Asie”, Ural Altaische Jahrbžcher, XXXII, 1-2, 1961, s. 95-97.



67



228 TaĢağÝl, “Kapgan Kagan Devrinde G™ktžrk-in Mžnasebetleri”, s. 310, 315, 316; Pulleyblank, s. 321 vd. 229 SS 51, 1332-1333. 230 inli elŒi Cheng Yžan-shou‟nun biyografyleri iŒin bkz. CTS 62-7b vd.; HTS 100-3a vd.; ayrÝca bk. TaĢağÝl, G™ktžrk-in ĠliĢkileri, s. 29, 100, 108. 231 inli devlet adamÝ P‟ei Chž‟nžn biyografisi iŒin bk. TaĢağÝl, aynÝ eser, s. 65-85. 232 CS 50, s. 910. 233 Kžl Tegin, (K™l-tigin) gžney cephesi, 5. 234 Ed. Chavannes, Documents Sur les Tou-kiue Occidenteaux, s. 239 vd.; Kafesoğlu, s. 96.



in KaynaklarÝ CS



Chou Shu



CTS Chiou T‟ang Shu HTS Hsin T‟ang Shu Pien-cheng Pien-cheng Yen-chiou Suo Nien-pao PCS Pei Ch‟i Shu PS



Pei Shih



SS



Suei Shu



TC



T‟ung Chih



TCTC



Tsu-chih T‟ung-chien



TFYKTs‟e-fu Yžan-kuei TT



T‟ung Tien



WHTK



Wen-hsien T‟ung-k‟ao



Aalto, Penti: “Ġranian Contacts of the Turks in Pre-Ġslamic Times”, Studia Turcica, Budapest, 1971.



68



Arat, R, Rahmeti: Eski Tžrk ġiiri, Ankara, 1987. Bang, W.: …ber die K™ktžrkische Ġnschrift auf Sžd seite des Kžltegin Denkmals, Leipzig, 1896. Bang, W.: “Zu den K™ktžrkische Ġnschriften”, TP, VII, 1896. Bazin, Luis: Notes sur les Mots Oguz et Tžrk, Oriens, VI, 2, 1953. Bazin, Luis: Les Calendariers Turs Ansiens et Mediewaux, Lille, 1974. Beals, Samuel: The Life of Hsžan Ts‟ang, London, 1911. BernĢtam, A.: Socialno-ekonomiŒesky stroy Orhono-Eniseyskih Tyurok, Moskova, 1946. Bicurin, N. YakÝnef: Sobreniye Svediy o Narodah ObvitavĢih v Sredney Azii v Drevneye Vremena, Sanktpeterburg, 1851, 19502. Boodberg, P. A.: “Three Notes On T‟u-chžeh Turks”, Semitic and Oriental Studies, XI, 1951. Chang Jen-t‟ang: Doğu G™ktžrkleri, Tai-pei, 1968. Chavannes, Edouard: Documents sur les Tou-Kioue (Turc) Occidentaux, Paris, 1941. Chavannes, Edouard: Notes Additionnelles sur les Tou-kioue (Turc) Occidentaux, 1903. (19412). Clauson, G.: “Turk, Mongol, Tungus”, Asia Maior, N. S. VIII-1, 1960. Clauson, G.: “Turks and Wolves”, Studia Orientalia, XXVIII, 2, Helsinki, 1964. Clauson, G.: An Etymological Dictionary of Pre-thirteenth Century Turkish, Oxford, 1972. Clauson, G.: “The Origine of the Turkish „Runic‟ Alphabet”, Acta Orientalia, XXXII, Leyden, 1970. Cordier, H.: Histoire De La Chine, Paris, 1922. Czegledy, G.: “A. Korai T™rtenelem Forrasanak Kritikajahoz”, Mgy. Tud. Akad. K™zlemenyek, XV, 1-2, 1960. Czegledy, G.: Nomad Nepek Vandorlasa Napklett™l Napnyugatig, Budapest, 1969. Czegledy, G.: “On the Numerical Composition of the Ancient Turkish Tribal Confederations”, Acta Orientalia, XXV, Budapest, 1972.



69



andarlÝoğlu, GžlŒin: „tžken B™lgesindeki Bžyžk Uygur KağanlÝğÝ (Ġstanbul …niversitesi, Edebiyat Fakžltesi YayÝnlanmamÝĢ DoŒentlik Tezi, Ġstanbul, 1972). Deguignes, J.: Histoire Generale des Huns, des Turcs, des Mongol et des Autres Tartares Occidentaux, Paris, 1756-58, 5. cil. (TžrkŒe terc. H. Cahit YalŒÝn, Ġstanbul 1325h.). Dietrich, K.: Bizantinisce Quellen zur Laender und V™lkerkunde, II, Leipzig, 1912. Donuk, Abdulkadir: Eski Tžrk Devletlerinde Ġdari-Askeri Unvan ve Terimler, Ġstanbul, 1988. Eberhard, W.: “in kaynaklarÝna G™re Orta ve Garbi Asya HalklarÝ”, Tžrkiyat MecmuasÝ, VII, VIII, 1942. Eberhard, W.: in Tarihi, Ankara, 1947. Ecsedy, H.: “Old Turkish Titles Chinese Origin”, Acta Orientalia, XVIII, 1965. Ecsedy, H.: “Trade and War Relations Between the Turks and China in the Sekond of the Vith. Centry”, Acta Orientalia, XXI, Budapest, 1968. Ecsedy, H.: “Tribe and Tribal Sosiety”, Acta Orientalia, XXV, 1972. Ergin, Muharrem: Orhun Abideleri, Ġstanbul, 1970. Esin Emel: “G™ktžrklerin EcdadÝndan Tsž-k‟ž Meng-hsžn (m. 367-433) Devrinde Sanat”, Tžrk Kžltžrž, SayÝ 100, IX. yÝl. Esin Emel: Antecedents and Development of Budist and Manichean Art in Eastern Turkestan and Kansu, Ġstanbul, 1967. Fan Kuo-chien: Pei Wei Yž Juan-juan Kuan-hsi Yen-chio, Tai-pei, 1988. Franke, Otto: Das Datum der Chinesischen Tempelinschriften von Turfan”, TP, 1909. Franke, Otto: Geschihte des Chinesischen Reiches, Berlin, I, 1930, II, 1936. Gabain, A. M. V.: “K™ktžrklerin Tarihine KÝsa Bir BakÝĢ”, DTCF, II/5, 1944, s. 685-695, VIII/3, 1950, s. 373-379. Giraud, R: L‟Empire de Turcs Celestes, Paris, 1960. Grignaschi, Mario: “Sabirler, Hazarlar ve G™ktžrkler”, Tžrk Tarih Kongresi ZabÝtlarÝ, C. I, (Ankara, 25-29 Eylžl, 1971), Ankara, 1972. Grousset, Rene: L‟Empire de Steppes, Paris, 1931 (TžrkŒe terc. R. Uzmen, Ġstanbul, 1981).



70



Hamilton, J.: “Toguz-oguz et On-uygur”, Journal Asiatique, 1964. Hannestad, K.: “Les relations de Byzance aves la Transcaucausie et L‟Aise Central aux 5. et 6. Siecles”, Byzantion, XXIII, 1975. Harmatta, J.: “Byzantino-Turcica”, Acta Antiqua, X, 1962. Harmatta, J.: “Ġrano-Turcica”, Acta Orientalia, 1972. Hayashi, T.: “Development of A Nomadic Empire”, Bulletin Ancient and Orient Museum, XI, 1990. Haussig, H. W.: “Theophyaktos Excurs žber Die Skytischen V™lker”, Byzantion, XIII, 1954. Hirth, F.: “Nachworte Zur Ġnscrift Des Tonyukuk”, ATIM, II, Folge, 1899. Ġnan, A.: “Altay DağlarÝnda Eski Tžrk MezarlarÝ”, Makaleler ve Ġncelemeler, I, Ankara, 1987. Ġzgi, „zkan: “XI. YžzyÝla Kadar Orta Asya Tžrk Devletlerinin in‟le YaptÝğÝ Ticari Mžnasebetler”, TED, IX, 1978. Julien, Stanislas: Memoires Sur Les Contrees Occidentales Par Hiouen-Tsang, Paris, 18571858. Julien, Stanislas: Documents Historique Sur les Tou-kioue Extraits du Pien-i-tien, et Traduit du Chinois par, JA, 1864. Julien, Stanislas: Dokuments Sur les Tou-kioue, Paris, 1877. Kafesoğlu, Ġ.: “Tarihte Tžrk AdÝ”, R. R. Arat ĠŒin, Ankara, 1966. Kafesoğlu, Ġ.: Tžrk Milli Kžltžrž, Ġstanbul, 1987. Kafesoğlu, Ġ.: “Eski Tžrklerde Devlet Meclisi (Toy)”, Tžrkoloji Kongresi ZabÝtlarÝ, Ġstanbul (1980 basÝlÝĢ tarihi). KÝselev, S. G.: Drevnejaja Ġstoriya Sibiri, 1951. Klyastorny, S. G.: “Sur les Colonies Sogdiennes de la Haute-Asie”, Uajhbr, XXXII, 1-2, 1961. Klyastorny, S. G.: Livsic, “The Sogdian Ġnscription of Bugut Revised”, Acta Orientalia, XXVI, 1, Budapest, 1972. Kurt, A. N.: “G™ktžrk KağanlÝğÝ”, DTCF, X, 1-2, 1952. Laszlo, F.: “Dokuzoğuzlar ve G™ktžrkler”, Ankara, 1950.



71



Liang Shih-ch‟iou: Chinese-English Dictionary, Tai-pei, 1986. Ligeti, L.: Bilinmeyen ĠŒ Asya (Terc. Sadrettin Karatay), Ankara, 1986. Lin En-hsien: T‟u-chže Yen-chiu, Tai-pei, 1987. Liu Mao-tsai: Die Chinesischen Nachrichten Zur Geschihte der Ost Tžrken (T‟u-kže), 2 cild. Wiesbaden, 1958. Liu Ġ-t‟ang: “A Study of the Genealogy of Tžrk Qaghan”, Pien-cheng, 7, 1976. Liu Ġ-t‟ang: “Sui Shu T‟u-chže Chžan K‟ao-chu”, Pien-cheng, 12, 1981. Liu Ġ-t‟ang: “Hsin T‟ang Shu T‟u-chže Chžan K‟ao-chu”, Pien-cheng, 12, 1981. Liu Ġ-t‟ang: “Sui Shu T‟u-chže Chžan K‟ao-chu”, Pien-cheng, 12, 1983. Liu Ġ-t‟ang: “Hsin T‟ang Shu T‟u-chže Chžan K‟ao-chu”, Pien-cheng, 12, 1983. Macartney, C. A.: “On the Greek Sources for the History Turks in the Sixth Century”, BSOAS, XI, 2, 1944. Mcgovern, W. M.: The Early Empires of Central Asia, North Carolina, 1939. Moravcsik, Gy.: Byzantion-Turcica, Budapest, I-II, 1958. Mori, Masao: “Ch‟i-min Hakan‟Ýn Bir in Ġmparatoruna G™nderdiği Mektubun Uslubu hakkÝnda”, R. Rahmeti Arat ĠŒin, Ankara, 1966. Mori Masao: “On the Chi-li-fa (Elteber) and Chi-chin of T‟iele Tribes”, Acta Asiatica, 9, 1966. Mžller, F. W. K.: Uiguria, II, APAW, 1911. Nemeth, Gy.: “Der Volksname Tžrk”, KCSA, II, 4, 1927. Orkun, H. NamÝk: Eski Tžrk YazÝtlarÝ, Ankara, 1987. „gel, Bahaeddin: “G™ktžrk YazÝtlarÝnÝn ApurÝmlarÝ ve Fu-lin Problemi”, Belleten, 33, 1945. „gel Bahaeddin: “in KaynaklarÝna G™re Wu-sun!lar ve Siyasi SÝnÝrlarÝ HakkÝnda BazÝ Problemler”, DTCF, VI, 4, 1948. „gel Bahaeddin: “Ġlk T™les BoylarÝ”, Belleten, 48, 1947. „gel Bahaeddin: “Doğu G™ktžrkleri HakkÝnda Vesikalar ve Notlar”, Belleten, 81, 1957. „gel Bahaeddin: Tžrk Kžltžr Tarihi, Ankara, 1962.



72



„gel Bahaeddin: “…ber die Altžrkischen Schad (Sž-baschi)”, Wžrde, CAJ, III, 1, 1963. „gel Bahaeddin: Bžyžk Hun Ġmparatorluğu Tarihi, Ankara, 1981. „zerdim, M.: “in KaynaklarÝna G™re in TžrkistanÝnÝn ġehirleri”, DTCF, XII, 1, 2, 1952. Parker, E. H.: “The Origin of the Turks”, The English Historical Review, 11, 1896, s. 431-435. Parker, E. H.: A Thousand Years of the Tartars, London, 1924. Pelliot, P.: “Kao-tch‟ang, QoŒo, Houo-tchou et Kara-Khoja”, JA, 1912. Pelliot, P.: “L‟Origine de Tou-kiue, Nom Chinois des Turcs”, TP, XVI, 1915. Pulleyblank, E. G.: “A Sogdian Colony in Ġnner Mongolia”, TP, XXXX, 1951. Pulleyblank, E. G.: “Chinese Names for Turks”, JAOS, LXXV, 1965. Rasony, Laszlo: Džnya Tarihinde Tžrklžk, Ankara, 1987. Rotours, Des R.: “Les Grand Fonctionnaires des Provinces en Chine Sous la Dynastie des T‟ang”, 2. cild, Leyden, 1943. Salman, Hžseyin: “VII. ve X. AsÝrlar ArasÝnda „nemli Tžrk BoylarÝndan Karluklar ve Karluk Devleti”, Tžrk DžnyasÝ AraĢtÝrmalarÝ, 15, AralÝk, 1981. Samolin, W.: East Tžrkistan to the 12th. Century, The Hague, 1964. Samolin, W.: “Hsiung-nu, Hun, Turk”, CAJ, III, 2, 1956. Sechin Jagchid: “Trade, Peace and War Betwen the Nomadic Altaic and the Agricultural Chinese”, Pien-cheng, 1, 1970. Sechin Jagchid: “Objestives of Warfare in Ġnner Asia”, Pien-cheng, 4, 1973. Sechin Jagchid: “A Study on the T‟o-pa and Jou-jan Relationship from the Point of View of North Asian History”, Pien-cheng, 7, 1976. Sinor, Denis: “Historical Role of the Turc Empire” Cahier d‟istoire Mondiale, 1, 1953. Sinor, Denis: ĠŒ Asya, Ġstanbul, 1999. Soper, A. C.: “Northern Liang and Nothern Wei in Kansu”, Artibus Assiae, (Assona, 1958). ġeĢen, Ramazan: “Eski Araplara G™re Tžrkler”, Tžrkiyat MecmuasÝ, XX, 1968.



73



T‟ang Ch‟i: “A Preliminary Ġnterpretation of Terms From Toba (TabgaŒ) Language Recorded in the Nan Ch‟i Shu”, Pien-cheng, 4, 1973. T‟ang Ch‟i: “Wei IrmağÝ BarÝĢ AnlaĢmasÝna Dair AraĢtÝrmalar”, Tarih Dergisi, 33, 1980/1981. TaĢağÝl, Ahmet: “Kapgan Kagan”, Belleten 218, 1993. TaĢağÝl, Ahmet: “G™ktžrklerin Sonu ve Belgeleri”, Belleten, 236, 1999. TaĢağÝl, Ahmet: G™ktžrkler, Ankara 1995. TaĢağÝl, Ahmet: “Kapgan Kagan Devrinde G™ktžrk



in Mžnasebetleri”, Tžrk DžnyasÝ



AraĢtÝrmalarÝ Dergisi, 65 1991. TaĢağÝl, Ahmet: G™ktžrkler II, Ankara 1998. TaĢağÝl, Ahmet, “G™ktžrklerde Ġnsani Değerler ve Ġnsan HaklarÝ”, Tžrk Kžltžržrne Hizmet VakfÝ, Tarih Boyunca Tžrklerde Ġnsan HaklarÝ KitabÝ, I, Ġstanbul 1992, s. 93-116. TaĢağÝl Ahmet: “552-627 YÝllarÝ ArasÝnda T™les BoylarÝnÝn Coğrafi DağÝlÝmÝna Bir BakÝĢ”, MS… Fen-Edeb. Fak. Dergisi, sayÝ 1, 1992. Tekin, Talat: Orhon YazÝtlarÝ, Ankara, 1988. Thomsen, V.: “Ġnscriptions de l‟Orkhon Dechifree” MSFO, V, 1896. Thomsen, V.: “Turcica Etudes Concernant L‟ interpretation des Inscription Turque de la Mongolie et de la Siberie”, MSFO, XXXVII, Helsingfors, 1916. Togan, Nazmiye: “Hžan-ch‟ang‟a G™re Peygamber ağÝnda Orta Asya”, Ġslam Tetkikleri Enstitžsž Dergisi, IV, 1-2, 1964. Togan, Z. V.: Umumi Tžrk Tarihine GiriĢ, Ġstanbul, 1970. Turan, Osman: 12 HayvanlÝ Tžrk Takvimi, Ġstanbul, 1941, Ġstanbul; 1325 h.).



74



Göktürk Kağanlığı / Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat [s.49-78]



Birinci B™lžm: Siyas“ Tarihinin Ana HatlarÝ (M.S. 552-745) Ġlk Tžrk alfabesi ve edebi dilini yaratmak suretiyle Tžrk medeniyetine eĢsiz hizmeti olan G™ktžrk KağanlÝğÝ M.S. 552‟de kurulmuĢtu. 1952 senesi “kuruluĢ”un 1400. yÝld™nžmždžr. Arada geŒen 14 asÝr iŒinde Tžrkler, muhtelif isimler altÝnda, Altaylar sahasÝndan baĢlayarak -Asya, Avrupa ve Afrikada bžyžk ve kžŒžk birŒok devlet kurmuĢlar; mžsait Ģartlar zuhur edince medeniyetin inkiĢafÝnda bžyžk baĢarÝlar g™stermiĢler; tžrlž din ve kžltžrlere intisab etmiĢler; kendi din, dil ve medeniyetlerini baĢkalarÝna kabul ettirmiĢler; bazen de kendileri yabancÝ unsurlar iŒinde ereyip gitmiĢlerdir. Tarihteki Tžrk devletlerinin en bžyžğž ve en medenisi olan OsmanlÝ Ġmparatorluğu baĢta olmak žzere, geŒmiĢteki bžtžn Tžrk devletleri ve kavimleri -Ýrk, dil, teĢkilat ve kžltžr hususiyetleri bakÝmÝndan, Ģu veya bu tarzda G™ktžrklere bağlÝdÝrlar. Bu bağlarÝn derecesi zaman, mesafe ve Ģartlara g™re az veya Œok değiĢmiĢ tesirleri azalmÝĢ, fakat hiŒbir zaman bžsbžtžn kaybolmamÝĢtÝr. Orhun YazÝtlarÝ TžrkŒesini fazla zorluk Œekmeden anlÝyabilmemiz bu hususta bariz bir misal teĢkil eder. Tarihte ilk defa “Tžrk” adÝnÝ taĢÝmÝĢ olan bir devletin kuruluĢunun 1400. yÝl d™nžmžnžn yalnÝz ihtisas sahibi tarihŒileri değil, Tžrklžğž seven, milli tarih ve kžltžržne kÝymet veren her aydÝn Tžrk‟ž ilgilendireceği tabiidir. I. “Tžrk” AdÝnÝn MenĢei: Tžrklere Ait En Eski KayÝtlar “Tžrk” adÝnÝn menĢei ve manasÝ: Milattan sonra VI. yžzyÝl ortalarÝndan baĢlayarak, ™nceleri siyasi ve daha sonralarÝ etnik bir mana olan Tžrk adÝnÝn ilk defa ne zaman ve nerede kullanÝlmağa baĢlandÝğÝ kat‟iyetle tespit edilemiyor. KaynaklarÝn kÝtlÝğÝ, ve mevcut kayÝtlarÝn da karÝĢÝk olmasÝ - bu meselenin hallinde en mžhim engeli teĢkil ediyor. Tžrkler kendileri en eski tarihlerine dair yazÝlÝ kaynaklar bÝrakmadÝklarÝ iŒin Tžrk tarihinin eski devirlerini ancak Tžrklerin komĢularÝ ve Œok eski yazÝlÝ kaynaklara sahib olan inliler vasÝtasiyle ™ğrenmek mecburiyetinde kalÝyoruz. M.„. XVIII. yžzyÝla kadar ŒÝkan in kayÝtlarÝnda in‟in kuzeyine džĢen Tik1 adÝyla bir kavim zikrediliyor. Buradaki “Tik” ile “Tžrk” arasÝnda bir mžnasebet bulmak istiyenler olmuĢsa da - bunun ciddi telakki edilmesi imkansÝz gibi g™ržlžyor. Ġran efsanelerindeki “turan” ile “Tžrk”ž aynÝ k™ke bağlamanÝn da ne dereceye kadar doğru olduğu kat‟iyetle tespit edilemiyor; maamafih “tur” k™kžnžn “Tžrk” ile herhangi bir Ģekilde ilgili olmasÝ muhtemeldir. Avesta‟nÝn SanskritŒe tercžmesinde “Tura” ve “TruĢkah” olarak g™sterilen kavim adÝnÝn Tžrklere ait olduğu zannediliyor. Avesta‟nÝn bir kÝsmÝnÝ teĢkil eden “Bahman YaĢt‟ta (II, 49) birŒok kavmin adÝ zikredilirken, “Xuon Turk” adÝ da geŒiyor; Ģayet bu s™z doğru okunmuĢsa Hindistan‟a geŒen Hunlara “tžrk” adÝ verilmiĢ olduğu anlaĢÝlÝyor; fakat Avesta‟nÝn tercžmesi daha sonraki zbir zamana ait olduğundan, buradaki etnik kayÝt ve izahlarÝn daha evvelki devirler iŒin fazla kÝymetli olmadÝğÝ aĢikardÝr. Herodot‟un eserindeki “Jurkae” (...IV, 22) ve



75



Pomponius Mella‟daki “Turkai” (Mil. sonra I. yžzyÝlda kaleme alÝnmÝĢtÝr) s™zlerinde “Tžrk” adÝnÝ g™rmek isteyenler olmuĢsa da, bu hususta kat‟i bir Ģey s™ylemek imkansÝzdÝr. “Tžrk” adÝ -telaffuz ettiğimiz Ģekilde ve anladÝğÝmÝz manada- ilk defa olarak M.S. VI. yžzyÝl ortalarÝnda yazÝlÝna ince kaynaklarda g™ržlmektedir.2 Tungci, Soei-chou (suy-Ģu), Kieou-T‟ang Chou (Hin T‟ang Ģu) T‟an Ģu adlÝ mahazlerde, in‟in kuzey ve batÝsÝndaki kavimler anlatÝlÝrken, Tžrklerden ince telaffuzla, Tu-kž-e (Turyu)lerden uzun uzadÝya bahsediliyor.3 inlilerden az sonra (30 yÝl kadar) Bizans kaynaklarÝnda da ilk defa olmak žzere “tžrk” adÝ zikredilmeğe baĢlÝyor (Menander: To†rcoi).4 BizanslÝlarda “Tžrk” adÝ ile Ġdil nehrinin doğusunda yaĢayan kavimler kasdediyorlardÝ. “Tžrk” adÝ VI. yžzyÝl ortalarÝnda doğru tanÝnmakla beraber, bu isim altÝnda ancak mahdut bir iki zžmre veya siyasi birliğin kasdedildiği muhakkak gibi g™ržlžyor. Muhtelif yerlerde ve ayrÝ “kavimler” halinde yaĢayan ve “Tžrk” ÝrkÝndan gelen uruğlarÝn kendilerine has adlarÝ olduğu biliniyor; “tžrk” adÝnÝn umumileĢmesi, etnik mana almasÝ ise daha sonraki bir devire aittir; belki de Araplarla, yani Ġslamiyet‟le temasÝn neticesidir.5 VIII. yžzyÝl baĢlarÝnda Araplar Mavera-žn-nehr‟e gelince Tžrklerle temas etmiĢler ve TžrkŒe konuĢan bžtžn Tžrk kavimlerine ayrÝ adlarÝna bakmaksÝzÝn umumi olarak “tžrk” adÝnÝ vermiĢlerdi. Ġslamiyeti kabulden Tžrkler de kendilerini bundan b™yle “Tžrk” diye adlamÝĢlar ve bu suretle “Tžrk” adÝ gittikŒe geniĢ bir mana, yani Tžrk ÝrkÝndan gelen bžtžn kavimlerin adÝnÝ ifade eder olmuĢtur. “Tžrk” adÝnÝn manasÝna gelince, bunun izahÝ yolunda ™tedenberi tecržbeler yapÝlmÝĢsa da hˆlˆ kat‟i bir neticeye bağlanmÝĢ sayÝlamaz. Bilindiği veŒhile tanÝnmÝĢ kavimlerin adlarÝnÝ izah meselesi de aynÝ durumdadÝr: Grek, Frank, Rus vs. kavimlerin adlarÝ gibi -bu kadar incelemelere rağmen- ne mana ifade ettikleri ve etimolojileri kat‟iyetle tespit edilemiyor. Tžrklerle Œok eskidenberi temas halinde bulunan ve bu adÝ Œok erkenden duyan inliler bunu izah etmek teĢebbžsžnde bulunmuĢlardÝ. Bu hususta “ġuy-Ģu” adlÝ eserde Ģu izahat verilyor:6 “Tžrklerin (T‟u-kž-e), eteğinde kamp kurduklarÝ dağ bir miğfer Ģeklinde olduğu veŒhile bu kavmin dilinde “miğfer”e “t‟u-kž-e” denildiğinden, onlar kendilerini T‟u-kž-e diye adladÝlar”. “Tžrk” s™zžnžn en eski izah Ģekli bu suretle inliler tarafÝndan yapÝlmÝĢ ve halk etimolojisine dayandÝrÝlmÝĢtÝr; bu izah, galiba, bir Tžrk-moğol s™zž olan ve “miğfer” manasÝna gelen “tugulga” ile ilgilidir. in mžverrihinin bu izahÝ, tabiatiyle, ilmi herhangi bir kÝymetli haiz değildir; bahusus ki inlilerin yabancÝ kavimlerden bazÝlarÝnÝn adlarÝnÝ “dağ ismiyle” izah etmek isteyiĢleri biliniyor. “Tžrk” adÝnÝ inlilerin yaptÝklarÝ gibi “miğfer”le ilgili g™rmek isteyen bazÝ alimler de olmuĢtur. Farisideki “terg” (vK0) in de “miğfer” manasÝna geldiğine iĢaret edilerek “tžrk” ile “terg” arasÝnda bir mžnasebet olduğuna ihtimal verilmiĢti.7 Moğolca “miğfer”e “tgulga” denildiğine, J. Schmidt, daha 1824‟te iĢaret etmiĢ ve bunun “Tžrk” s™zžnž ifade iŒin inliler tarafÝndan “T‟u-kž-e” Ģeklinde kaydedildiğini zannetmiĢti. Ġslam mželliflerinden bazÝlarÝ “Tžrk” adÝnÝ, arapŒadaki “bÝrakmak, terketmek” manasÝna gelen “terk - vK0” ile izah etmek istemiĢlerdir. Arap coğrafyacÝlarÝndan Ġbn al-Fakih al-Hamdani b™yle bir izahÝ ileri sunmuĢtur.8 Mu katil bin Sžleyman‟a g™re: Tžrkler seddin (yani Ye‟cuc Me‟cuc Seddi)



76



arkasÝnda “terkedildikleri” iŒin “Tžrk” adÝnÝ almÝĢlardÝr. Gerdizinin eserinde (M.S. 1050-1052‟lerde yazÝlmÝĢtÝr) “Tžrkistan‟Ýn abadan memleketlerden uzak džĢtžğž iŒin, Tžrklere b™yle bir ad verildiği” kaydedilmiĢtir.9 ReĢidžddin‟in Cami‟ žt-Tevarihi‟nde olduğu gibi, Ebžlgazi Bahadur Han‟Ýn ġecere-i Tžrk‟žnde “Tžrk” adÝnÝn izahÝna giriĢilmiyor. Mahmud KaĢgari‟nin Divan-Ý Lugat it-Tžrkž‟nde de bu hususta izahatta bulunulmuyor. Tžrk veya Moğol tarihiyle meĢgul olan modern bilginlerin bu mesele žzerindeki g™ržĢlerine gelince: Deguignes, Yafes‟in sekiz oğlundan birinin “Tžrk” olduğu hikayesini tekrarlamakla yetinmiĢtir.10 OsmanlÝ-Tžrk tarihinde derin vukufu olan ve Tžrk tarihinin diğer sahalarÝnÝ da inceleyen Joseph von Hammer ise “...Ģecerenin ilki olan Tžrk... her halde Herodot‟un eserindeki “Targitaos” ve Mukaddes Kitab‟taki “Toghrama”dÝr” diyor.11 Franz von Erdmann, SarsÝlmaz TemuŒin adlÝ eserinde (1862) “Tžrk” s™zžnž, eski kaynaklarda adlarÝ geŒen “Tžr”lar, “Taur”lar, “Trit”ler, “Toret”ler, “Turak”lar ve hatta “Trak”larla ilgili olduğunu ileri sžrmžĢtž. Buna benzer iddialara baĢka yazÝlarda ve hatta zamanÝmÝzda bile tesadžf edilmektedir; bu adÝn (yani “tžrk”žn), Ġskit‟e olduğu iddia edilen, “turku”nun (deniz yakÝnÝndaki adam) ta kendisi olduğu dahi ileri sžržlmžĢtž. Bu ve buna benzer izahlarÝn hiŒ bir ilmi kÝymeti yoktur, ne tarihi ve ne de filolojik esaslara dayanmaktadÝr. “Tžrk” adÝnÝn ilmi olarak izah edilmesi ilk ™nce macar alimlerinden H. Vambery ile baĢlar. Mezkur alim Die primitive Cultur des turkotatarischen Volkes adlÝ eserinde (1885‟te ŒÝkmÝĢtÝr) bu s™zžn k™kž “t™re, t™rž, tžremek”le izah edilebileceğini ileri sžrmžĢtž. Vambery, bu k™klerden gelen “Tžrk” adÝnÝn “yaradÝlmÝĢ olmak “ manasÝna gelen bir s™zle ilgili olduğunu belirtmiĢti. Bu izaha g™re: “Tžrk”-”mahluk” yani “adam” demek oluyordu. Vambery‟nin bu tefsiri B. Munkacsi12 ve Fuat K™pržlž13 tarafÝndan kabul edilmiĢse de, tanÝnmÝĢ Turkologlardan J. Nemeth bu g™ržĢž Ģu d™rt sebepten ™tžrž doğru bulmuyor: 1. “Tžrk” adÝ ancak M.S. VI. yžzyÝlda bilindiğine g™re, bu ad Tžrklerin ilk isimleri olamazdÝ; dolayÝsiyle “adam, mahluk” manasÝna alÝnmasÝ da mžmkžn değildir. 2. Tžrk dillerinde “mahluk”, adam manasÝna gelen ve “Tžrk”ž andÝran herhangi bir s™z mevcut değildir. 3. “T™re-tžre” ancak OsmanlÝ TžrkŒesinde “ž” iledir, ve eski Ģekli “™” olmasÝ icabeder. 4. “Tžrk” adÝ baĢka tžrlž de izah edilebilir. J. Nemeth, “tžrk” s™zžnž izah iŒin elde mevcut turkoloji malzemesine baĢvurmuĢ ve dayanÝlacak esaslÝ deliller meydana koymuĢtur. F. W. K. Mžller‟in Doğu Tžrkistan‟da, Turfan‟da bulup ŒÝkardÝğÝ Uygurca metinler arasÝnda “tžrk” s™zž birkaŒ yerde tespit edilmiĢtir (Uigurica II, 97); bunlarÝ naklediyoruz: “Azunlarqa ad tavarqa arkla Tžrkka azlanmaq turur.” (Hayatta, mal ve mžlke, iktidar ve kudrete karĢÝ hissi tezahžr eder.);” “AğÝ, barim ad, tavar, ark Tžrkžngžzler asÝlmaqÝ bolsun.” (Define, mal, servet, eĢya kudret ve kuvvetiniz ŒoğalmÝĢ olsun); bir misal daha: “...uluğ bayagutlar kntž kntž (‰r)klarin Tžrkl‰rin ÝdalÝp toyÝn dindar bolup arxant qutun bultular” (... zengin bayagutlar kendi kudret



77



ve kuvvetlerini bÝrakÝp rahip, olup arhat saadetine nail oldular). G™ržlžyor ki Uygurcada “tžrk” s™zž “kuvvet, kudret” manasÝna gelmektedir. Buna istinaden von Le Coq “tžrk” adÝnÝn Uygurcada “kuvvet kudret” anlamÝndaki bu s™zle izah edilmesi lazÝmgeldiğini ileri sžrmžĢtž.14 Bu defa J. Nemeth, baĢka misaller de celbetmek suretiyle, bu g™ržĢž teyit etti. Nakledilen misaller arasÝnda, PeŒenek adlÝ bir Tžrk kavminde “fazilet” manasÝna gelen bir kabilenin bulunduğuna15 iĢaretle (Erdem, Ertim kabilesi) yine PeŒeneklerin žŒ kabilesinin “cesur ve kibar” manasÝna gelen “Kangar” adÝnÝ taĢÝdÝklarÝnÝ da hatÝrlatÝyor. Nemeth‟in g™sterdiği veŒhile, Oğuz uruğlarÝndan biri “B™kedžr” adÝnÝ taĢÝmakta idi; “B™ke‟nin ise -”kuvvet” ifade ettiği biliniyor. (Bayandur‟un -”bay” (zengin), avuldur -“Œav” (Ģ™hret), Ġğdir -“iğ” (kibar) s™zleriyle bağlÝ olduğu gibi). “Tžrk” adÝ da bu suretle bir ŒeĢit uruğ adlarÝ arasÝna girer; yani “kuvvet ve kudret” ifade eden bir s™zdžr. Nemeth “Tžrk” adÝ hakkÝndaki incelemesini ve elde ettiği neticeleri Mgyar Nylev MecmuasÝnda neĢretmiĢtir (1927). Bu incelemeye dayanarak (bazÝ kendi g™ržĢlerini de ilave ile) Hžseyin NamÝk Orkun Tžrk s™zžnžn aslÝ adiyle bir risale ŒÝkardÝ; (Ġstanbul, 1940). J. Nemeth‟in izahÝ “ilmin son s™zž” olarak telakki edilmekle inandÝrÝcÝ yeni bir izah ortaya ŒÝkÝncaya kadar hžkmžnž muhafaza edecektir.16 “Tžrk” adÝ Tžrk kaynaklarÝnda ilk olarak Orhun YazÝtlarÝ‟nda zikredilmiĢtir. Orhun YazÝtlarÝ‟nÝ Œ™zen Wilhelm Thomsen kitabelerin en son tercžmesinde,17 “tžrk” s™zžnž “kudret, kuvvet” anlamÝna alÝyor. “Tžrk” adÝnÝn ™nceleri bir ĢahÝs (uruğun baĢÝ), sonra bir aile ve nihayet bžtžn bir uruğ ismi olduğu anlaĢÝlÝyor; bu uruğ ehemmiyet kazanÝp, diğer uruğlarÝ hakimiyeti altÝna alarak “kağanÝn” mensup olduğu soya bağlanÝnca, bu da “devlet kuran, kağana tabi olan” bir zžmreyi ifade eden bir mana taĢÝmağa baĢlamÝĢ olmalÝdÝr. YazÝtlarda “tžrk” deyince alelade bir kavim, bir grup değil, “kağana itaat eden” bir zžmre veya uruğlar birliği kasdediliyor. Bu cihet g™z™nžnde tutulursa, “tžrk” s™zžnžn “kudret ve kuvvet” ifade ettiği gibi “t™rž”sž (yani kanun ve nizamÝ) olan bir millet manasÝna geldiğini de ileri sžrmek mžmkžn gibi g™ržlžyor.18 inlilerin “T‟u-kže”lerinin “tžrk” s™zž ile ilgisine gelince bu hususta son esaslÝ g™ržĢ FransÝz sinologu P. Pelliot tarafÝndan ileri sžržlmžĢtžr.19 Ona g™re: bu s™zž inliler Avarlar vasÝtasiyle duymuĢlardÝ; bundan ™tžrž onu Moğolcadaki cemi (Œoğunluk) Ģeklinde yazmÝĢlardÝr (Pelliot AvarlarÝn Moğol olduklarÝnÝ kabul ediyor); yani “tžrk” s™zžnžn ince telaffuzu “durkžt” ve MoğolcasÝ (avarcasÝ) Tžrkžt‟dir; “žt, at, it-Moğolcada Œoğunluk ekidir; TžrkŒe bazÝ lakaplarda Moğolca Œoğunluk Ģekline rastlandÝğÝnÝ Pelliot misallerle g™steriyor; bunlar: Orhun YazÝtlarÝ‟ndaki “tarkat, Ģadapit; tegin-tegit, bayagu-bayagut”dÝr. Bu suretle, Pelliot‟un izahÝna g™re, “T‟u-gue Ģeklinde yazdÝklarÝ s™z “Tžrkžt” olarak telaffuz edilmiĢ ve “Tžrkler” manasÝnda olup, “Tžrk”žn Moğolca cem‟ini ifade etmekedir. “T‟u-kželere (Tžrklere) ait en eski in kayÝtlarÝ: Lyu Sung sžlalesi zamanÝnda kaleme alÝnan (M.S. 420-501) Tunğ-ci adlÝ ince bir kaynakta verilen malumat T‟u-kže (T‟u-cže)lerin en eski ŒağÝna aittir. Sonra, T‟oba sžlalesinin resmi tarih iolan Veğ-Ģu da (M.S. 386-549) T‟u-kželere ait eski kayÝtlar bulunuyor.20 Bunlara g™re: 450 tarihlerine doğru T‟u-kželerin memleketi, Su-lo‟lar tarafÝndan iĢgal edilen sahadan, yani bugžnkž KaĢgar mÝntakasÝndan 1000 li‟den fazla (yani 500 km.) bir mesafede, kuzey-doğuya džĢžyordu. Su-lolarÝn bu Tžrklere her zaman haraŒ g™ndermek mecburiyetinde olduklarÝ da bildirilmektedir. (Doğu Tžrkistan‟daki) KuŒa Ģehrinin de Tžrk memleketinden 600 li (300



78



km.) kadar gžneyde olduğu kaydedilmektedir. Bu malumata bakÝlÝrsa T‟u-kželerin M.S. 450 yÝllarÝna doğru Altay DağlarÝ eteklerinde yaĢamÝĢ olmalarÝ lazÝmgelir ki, bu cihet son arkeolojik tetkiklerle de tasdik edilmiĢtir.21 „tžkendağÝ, Hangay sÝradağlarÝnÝn bir kÝsmÝnÝ teĢkil ettiğine, ve AltaylarÝn kuzeybatÝsÝna džĢtžğžne g™re, in kaynaklarÝnÝn verdiği malumat esas itibariyle doğrudur. Bu sÝrada (M.S. 450‟lerde) T‟u-kželerin hanÝ olarak Da-tu adÝnda biri zikrediliyor; bu hanÝn kazÝnÝn, Soğd memleketinde K‟ang mÝntakasÝ hžkžmdarÝna verildiği de bildiriliyor. bu kayÝtlar T‟ukželere ait en eski malumat kabilinden olup, Tžrkler hakkÝnda toplu bilgi veren diğer in kaynaklarÝnda (ġuy-Ģu, H‟in T‟ang-Ģu, T‟ang-Ģu) bulunmuyor. Tžrklerin “kurt”tan tžredikleri hakkÝnda efsane ve “AĢena” (Bozkurt-g™k b™rž) sžlalesi: Ġlk ™nce Deguignes, sonra Stanislas Julien tarafÝndan incelenerek FransÝzcaya tercžme ve neĢredilen, ansiklopedi mahiyetindeki Pien-i-tieni adlÝ in kaynağÝnda ilk in-Tžrk mžnasebetine ait Ģu malumat veriliyor: “Ġmparator Wen-ti‟nin saltanatÝ zamanÝnda, Ta-tong devrinin onbirinci yÝlÝnda (M.S. 535) in hžkmeti T‟u-kželere elŒiler g™ndermeğe baĢladÝ.”22 Bu kaydÝn hemen arkasÝndan T‟u-kželer hakkÝnda ĢunlarÝ okuyoruz: “T‟u-kželer (yani Tžrkler) H‟yung-nulardan AĢena adÝnÝ taĢÝyan bir Ģubeye mensupturlar. Onlar kendi baĢlarÝna bir ulus teĢkil etmiĢlerken, komĢu hžkžmdarlardan biri onlarÝ yenmiĢ, on yaĢÝndaki bir erkek Œocuk mžstesna, bunlarÝ bžtžn aileleriyle birlikte imha etmiĢti. Askerler bu Œocuğun genŒliğine kÝyamamÝĢlar, ellerini ve ayaklarÝnÝ keserek, bir bataklÝğÝn sazlarÝ arasÝnda bÝrakmÝĢlardÝ. Bir diĢi kurt (o mahale gelerek) bu Œocuğu etle besledi. Bu Œocuk bžyžyžnce bu diĢi kurtla ŒiftleĢti ve kurt hemen gebe kaldÝ. Hžkžmdar ise bu Œocuğun yaĢamakta olduğunu ™ğrenince onu ™ldžrtmek iŒin yeniden bir asker g™nderdi. Bu asker ise delikanlÝnÝn yanÝna varÝnca bir kurt g™rdž. Bu kurt tanrÝ tarafÝndan (ellerle) tutulmuĢ gibi, delikanlÝyÝ alarak birdenbire (batÝ) denizinin doğu kÝsmÝna s݌radÝ ve bir dağ žstžnde durdu. Bu dağ Kao-Œang (Uygur) memleketinin kuzeybatÝsÝndadÝr. Bu dağÝn eteğinde bir mağara vardÝ; kurt buraya girdi; mağaranÝn iŒinde sÝkÝ otharla ™rtžlž 200 li (100 km) mesafesinde bir ova vardÝ. Bu kurt orada (o delikanlÝdan) on erkek Œocuk doğurdu. Bunlar bžlug yaĢÝna gelince dÝĢardan karÝlar aldÝlar; bu kadÝnlar Œok geŒzmeden anne oldular. Bunu mžteakÝp her biri bir soy adÝ aldÝ; “AĢenana”23 da bunlardan biriydi. BirŒok nesil geŒtikten sonra onlar mağaradan ŒÝktÝlar ve Jujulere tabi oldular, Kin-Ģan dağlarÝnÝn gžneyinde yerleĢtiler; burada Juan-juanlar iŒin demirden aletler hazÝrlamakla meĢgul oldular. Kin-Ģan silsilesine mensup bir dağ “miğfer” Ģeklinde idi; onlarÝn diline miğfer‟e “t‟u-kž-e” denirdi; bundan kendi adlarÝnÝ ŒÝkardÝlar.”24 BaĢka bir efsane de Ģ™yle nakledilmiĢtir: “Yazarlardan birine bakÝlÝrsa, T‟u-kž-e kavminin banisi, H‟yung-nu memleketinin kuzeyindeki So ilinden neĢ‟et etmiĢtir. Bu ulusun baĢÝ A-ang-pu olup, onyedi biraderi vardÝ; bunlardan birinin adÝ Ġ-Œi-ni-sse-tu olup bir kurttan doğmuĢtu. A-pang-pu ve kardeĢleri yaradÝlÝĢtan gibi olduklarÝndan, memleketleri Œabucak yÝkÝldÝ. Tabiatžstž kabiliyetlere malik bulunan Ġ-Œi-ni-sse-tu ise ržzgar ve yağmur celbedebilirdi; on iki karÝsÝ vardÝ; bunlara yaz ve kÝĢ perileri (ilaheleri) kÝzlarÝ denirdi. KarÝlarÝndan biri d™rt oğlan doğurdu; bunlardan biri



79



kuğu kuĢu Ģekline girdi; ikincisi A-pu-Ģu-i ve Kien-Ģu-i ÝrmaklarÝ arasÝnda bir devlet kurdu; bu devlete Ki-ko dendi. …Œžncžsž, u-Œe nehri boyunda bir devlet kurdu; d™rdžncžsž Tien-sse-Œu-Ģi dağÝnda yerleĢti; bu sonuncusu d™rt biraderin bžyžğž idi. Bu dağda, A-pang-pu ile aynÝ soydan bir ulus yaĢamakta olup, bunlar soğuktan ve ŒÝğdan Œok muztariptiler. Bžyžk birader ateĢi icad etti, ahaliyi ÝsÝttÝ, doyurdu; ™yle ki bu halk hayatÝnÝ muhafaza edebilirdi. Bu ulus hemencik bu bžyžk biradere tabi oldular, kendisini baĢ olarak seŒtiler, ve T‟u-kž-e lakabÝ verdiler; asÝl adÝ ise No-tu-lu-Ģe idi. Bu bžyžk biraderin on karÝsÝ olup, onlardan doğan oğlanlar annelerinin adÝnÝ aldÝlar. AĢena ise kuma‟larÝndan birini oğlu idi. No-tu-Ģu-le‟nin ™lžmžnden sonra karÝlarÝnÝn oğullarÝ aralarÝndan birini baĢbuğ seŒmek istediler; bu maksatla hepsi birden bžyžk bir ağacÝn dibinde toplandÝlar ve “AğaŒ‟a en yžksek s݌rayan baĢbuğumuz olsun” kararÝnÝ verdiler. AĢena‟nÝn kžŒžk yaĢtaki oğlu hepsinden yžksek s݌radÝğÝndan, hepsi tarafÝndan baĢbuğ olarak seŒildi; kendisine A-hien-Ģe lakabÝ verdiler. Bu Œocuk ta kurt‟tan tžremiĢtir.”25 Her iki menkÝbeden: AĢena‟nÝn “kurt” ile ilgisi olduğu g™ržlžyor. AĢena‟nÝn, T‟u-kž-elerin hžkžmdarÝ olduğu bildirildikten sonra, “kurttan tžrediğini unutmadÝğÝnÝ belli etmek maksadiyle ŒadÝrÝnÝn kapÝsÝ ™nžnde ucunda bir kurt kafasÝ olan bir bayrak diktirdiği”de kaydedilmiĢtir.26 Tžrklerin “kurt”tan tžreme efsanesinin diğer izleri: Kurttan tžreme veya kurt ile ilgili menkÝbeler Tžrk tarihinin muhtelif safhasÝnda g™ržlmektedir. Mžsbet tarih kayÝtlarÝnda (inlilerde) olduğu gibi, destanlarda da (Oğuz Han DestanÝ, Ergene-kun DestanÝ) “kurt”-Tžrklerin hayatÝnda mžhim bir rol oynamaktadÝr. Vaktiyle Tžrklerin “totem”i olduğu muhakkak sayÝlan “kurt”, yalnÝz T‟u-kž-elerde değil, diğer Tžrk uruğlarÝ ve uluslarÝnda da kutsi bir varlÝk mahiyetini taĢÝmaktadÝr. Oğuz DestanÝ‟nda g™ržldžğž veŒhile, Oğuz Kağan “Urum memleketine sefer aŒmak žzere iken, bir bozkurt kağanÝn ordusuna ™nderlik yapmaktadÝr.”27 Ergene-kun DestanÝ‟ndan kurt‟un rolž bir rehber olarak tebaržz ettirilmiĢtir.28 Ergene-kun ovasÝndan ŒÝkan Tžrklerin baĢÝnda hžkžmdar olarak Borte ino, yani Bozkurt bulunuyordu. Kurttan tžreme efsanesinin G™ktžrklerden yukarÝya doğru ta H‟yung-nu‟lara kadar takibetmek mžmkžn gibi g™ržnžyor.29 T‟obalarda (TabğaŒlar) kurt efsanesinin bariz izleri biliniyor: T‟ang eyaletinde bir “kurt dağÝ-mabedi” bulunuyordu.30 Gau Yen mÝntÝkasÝnda da b™yle bir mabed mevcuttu, Lung-Ģeng Ģehri yanÝnda bir “kurt deresi” vardÝ.31 T‟obalardan Mu ġ‟ung, kendisini tutsak eden asilerin elinden kaŒmağa muvaffak olunca, beyaz bir kurt gelmiĢ ve havlamÝĢtÝ; bu zat bunu tanrÝ tarafÝndan g™nderilen bir iĢaret addetmiĢ, kurdun arkasÝndan giderek, kendisini takibedenlerin eline džĢmekten kurtulmuĢtu. in imparatoru, bu Mu ġung‟a, bu kurt namÝna bir mabed yaptÝrmağa mžsaade etmiĢti; Mu ġung ailesi buraya kurbanlarÝnÝ getirirlerdi.”32 inlilerin, k™tž yžrekli insanlarÝ tarif yollu kullandÝklarÝ “fena yžrekli kurt oğlu” tabiri, Tžrk kurt efsanesiyle ilgili olsa gerekir. SÝr TarduĢ (Tžrklerinde) de kurt efsanesinin mevcudiyeti biliniyor: SÝr TarduĢ uruğundan bir adama kurt baĢlÝ bir adam g™ržnmžĢ, ve “uruğunun yakÝnda imha edileceğini” bildirmiĢti.



80



Kurt s™zžnžn aslÝ “b™ri” (b™ri) idi; iptidai kavimlerde mžĢahede edildiği veŒhile, totem sayÝlan hayvanÝn adÝ zikredilmezdi, ancak onun “tabu” su anÝlÝrdÝ; bundan ™tžrždžr ki, hem “b™ri”ye hžrmet ifade etmek, hem de Ģerrinden kaŒÝnmak maksadiyle, “tabu”su olan kžŒžcžk bir hayvanÝn-kurd‟un (b™ceğin) adÝ ŒağÝrÝlÝrdÝ; ™yle ki bu “tabu” git gide asÝl isim yerine kaim olmuĢtur. B™ri s™zžnžn inliler tarafÝndan da kullanÝldÝğÝ g™ržlžyor; G™ktžrklerin yaĢayÝĢ tarzlarÝndan bahsedilirken, G™ktžrk kağanÝnÝn hassa kÝtasÝ “fu-li” tesmiye edildiği, ve bunun ince “lang”, yani “kurt” manasÝna geldiği ayrÝca kaydedilmiĢtir.33 “Fu-li”li (yani “b™ri”li) birŒok yer ve ĢahÝs adlarÝnÝ in kaynaklarÝnda buluyoruz; bunlardan bazÝlarÝ ĢunlardÝr: Fu-li-cžan-Toba devrinde H‟yung-nu baĢbuğlarÝndan birinin adÝ;34 Fu-liH‟yung-nu sahasÝnda bir yer adÝ; Fu-li-UsunlarÝn hanlarÝndan birinin adÝ;35 Fu-lž-Ģimal kavimlerinden bir soyun adÝ. ok daha sonraki devirlere geŒersek, Cengiz Han‟Ýn ilk ceddi olarak Borte ino yani Bozkurt, g™sterilmesi de, bu Tžrk “kurt efsanesi”nin XIII. yžzyÝlda dahi mevcut olduğunu belli eder. Hun (H‟yung-nu)lardan beri mevcut olduğu anlaĢÝlan “kurt‟tan tžreme” efsanesinin, Tžrklerin “tžrk” adÝyle tarih sahnesine ŒÝktÝklarÝ bir devirde gayet canlÝ olarak yaĢadÝğÝ mžĢahede ediliyor. Tžrklerin “ongun”u, yani totemleri olan “kurt” G™ktžrk kağanlarÝnÝn ceddi sanÝlmÝĢ, bu sžlalenin ilahi menĢeli olduğu kabul edilmiĢ, ve “ilahi menĢeli kağanÝn” žzerinde hžkmettiği Tžrk halkÝ da tanrÝnÝn yžksek himayesine mazhar olan veya kutsi analmÝna gelen “g™k” tabiriyle vasÝflandÝrÝlmÝĢtÝ: G™ktžrk (kitabelerde: K™k Tžrk) adÝ bundan neĢet etmiĢ olmalÝdÝr. II. Ġlk G™ktžrk KağanlÝğÝ (M.S. 552-588) T‟u-kž-elerin menĢei ve eski tarihleri: in kayÝtlarÝnda T‟u-kželerin (Tžrklerin) H‟ung-nularÝn halefi olarak zannedildikleri anlaĢÝlÝyor.36 VI. yžzyÝlda “Tžrk kavimleri” camiasÝna giren ve muhtelif adlar taĢÝmÝĢ olan birŒok uruğ veya uruğlar birliğinin, vaktiyle H‟yung-nular konferderasyonundaki gruplardan birini teĢkil ettikleri muhakkak g™ržlmekle beraber, bu mžnasebetin muntazam bir silsilesini tespit etmek Ģimdilik mžĢkžl gibi g™ržnžyor. G™ktžrklerin kağan ailesi sayÝlan “AĢena” sžlalesinin, eski H‟yung-nu “Ģenyž”lerine nasÝl bağlandÝğÝ bilinmiyor. inlilerin T‟u-kže-leri, H‟yungnularÝn halefleri zannetmeleri, her iki kavim arasÝnda gerek teĢkilat, gerek yaĢayÝĢ tarzÝ ve bazÝ geleneklerin birbirine benzemelerinden ileri gelmiĢtir; T‟u-kželerle H‟yung-nular arasÝndaki yakÝnlÝğÝn alelade benzeyiĢten ziyade, Ýrki mžnasebet ve bağlardan ileri geldiği muhtemeldir. in kaynaklarÝnda nakledilen gayet kÝsa malumata bakÝlÝrsa, T‟u-kž-eler, M.S. 400 tarihlerinde, ġansi eyaletinde veya daha batÝda bir yerde bulunuyorlardÝ. OnlarÝn cedleri, P‟ing-liang-fu (ġansi eyaletinde bir yer) da yaĢÝyan “karÝĢÝk” barbarlardÝ; aile adlarÝ da “AĢena” idi. Muahher Wei sžlalesinden imparator Tay-vy (424-451) Tsiu-kiu-Ģi uruğunu imha edince, AĢena uruğuna mensub 500 aile Ju-jular (Juan-ju) yanÝna iltica etmiĢler ve birŒok nesil boyunca Kin-Ģan dağlarÝ (Altay) yanÝnda kalmÝĢlardÝ; onlar burada demircilikle meĢgul olmuĢlardÝ.37 “Kurt‟tan tžreme efsanesiyle ilgili olarak yukarÝda naklettiğimiz parŒayÝ bu malumatla mukayese edersek, kurt efsanesindeki bazÝ cihetlerin tarihi esaslarÝ belli olur gibidir. Her ikisi de T‟u-kž-elerin Altay eteklerine batÝ-gžney tarafÝndan geldiklerini bildiriyorlar. Efsanede Tu‟-ku-eleri imha ettikleri



81



s™ylenen hžkžmdarÝn Muahher Wey Ġmparatoru Tay-vu olduğu anlaĢÝlÝyor. Buna g™re Tžkž-elerin Altay eteklerine ve Orhun havzasÝna gelmelerinin V. yžzyÝlÝn ortalarÝna doğru olmasÝ muhtemeldir. Onlar buraya gelince Juan-juanlarÝn (sonraki adlarÝyla-Avar) hakimiyetini tanÝmÝĢlar, ve bilhassa “demirci” bir kavim olarak nam kazanmÝĢlardÝr. Juan-juanlarÝn zafa uğradÝklarÝ sÝrada, T‟u-kž-elerin KaĢgar sahasÝna kadar akÝn yaptÝklarÝ ve orada yaĢayan kavimeri (Su-lolarÝ) haraca bağladÝklarÝ bildiriliyor. Yukarda s™ylediğimiz gibi T‟u-kž-elerin Da-tu adÝnÝ taĢÝyan bir hanlarÝ olduğu ve bu hanÝn Soğd hžkžmdariyle sÝhriyet peyda ettiği zikredilmiĢtir. Bunu mžteakÝp, uzun yÝllar boyunca in kaynaklarÝnda T‟u-kž-eler hakkÝnda her hangi bir kayda rastlanmadÝğÝndan-onlarÝn faaliyeti bizce meŒhul kalmaktadÝr. BumÝn Kağan. G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn kuruluĢu: 535 yÝlÝnda38 BatÝ Vey imparatoru (yani TabğaŒ veya T‟oba imparatoru) T‟u-kž-elerin baĢÝ BumÝn‟a (in kaynaklarÝna g™re- T‟u-mÝn) bir elŒi g™ndermek suretiyle, inlilerle Tžrkler arÝsÝnda mžnasebet tesis edilmiĢti. Bu olayÝn BumÝn (hana) bağlÝ Tžrkler arasÝnda hudutsuz bir memnuniyeti mucib olduğu ve Tžrk uruğunun yžkseleceğini tebĢir eden bir alamet Ģeklinde tefsir edildiği bildirilmektedir. Altay dağlarÝnÝn gžney eteklerinde yaĢayan bu T‟u-kž-e (Tžrkler)lerin, Juan-juanlara tabi olduklarÝ ve Juan-juan hanlarÝ iŒin demircilik yaptÝklarÝ, yani silah hazÝrladÝklarÝ anlaĢÝlÝyor; bununla beraber Tžrklerin gittikŒe artan siyasi egemenlik yolunu tuttuklarÝ g™ržlžyor; 535 tarihlerinde, baĢlarÝnda duran BumÝn‟Ýn in sarayÝnca da malum olduğu buna delalet eder. in imparatorunun g™nderdiği elŒiye karĢÝÝk olmak žzere, BumÝn (han) 536 yÝlÝnda39 in‟e kendi tarafÝndan bir elŒi g™ndermiĢ ve Tžrk memleketi mahsullerinden imparatora hediyeler yollamÝĢtÝ. Ġleride bžyžk bir nam kazanacak olan BumÝn (kağan) Ýn adÝ, bu suretle, in kaynaklarÝnda 535 ve 536 yÝllarÝnda zikredilmiĢ oluyor. Bir mžddet sonra Juan-juan (Avar) kağanlÝğÝ iŒinde ehemmiyetli vakalar vukubulmağa baĢlayÝnca, T‟u-kž-eler ™nem kazanÝyorlar, ve dolayÝsiyle bunlara ait in kaynaklarÝnda birdenbire kayÝtlar Œoğalmağa baĢlÝyor. T‟u-kž-eler (Tžrkler)den baĢka, yine bir “Tžrk” kavmi olan T™liĢ (t™l™s)ler de UygurlarÝn cedleri (?) Juan-juan kağanÝna tabi idiler; T™liĢler (T™l™sler) 551 yÝlÝnda Juan-juanlara karĢÝ isyan bayrağÝnÝ kaldÝrmÝĢlardÝ; bu hareketle baĢa ŒÝkamayan Juan-juan Kağan‟Ý, Bumina (hanÝ) isyanÝ bastÝrmağa memur etti. BumÝn (han) Altaylar‟dan hareketle TliĢler žzerine yžrždž ve elli bin oba (oymak)dan ibaret olan T™liĢleri yenerek, onlarÝ inkÝyadÝ altÝna aldÝ. Bunu mžteakÝp T‟u-kž-elerin kuvvetleri birden bire artmÝĢ oldu. BumÝn (han) kendi kuvvetine fazla gžvenmiĢ olacak ki bu defa Juan-juan (Avar) kağanÝ Anakoay (veya Anahuan)‟Ýn kÝzÝnÝ istedi. KağanÝn buna muvafakat etmediği ve: “Siz bizm k™lelerimiz, demircilerimizsiniz, b™yle bir talepte bulunmaya nasÝl cesaret ettiniz?” s™zleriyle BumÝn‟Ýn isteğini reddettiği bildiriliyor.40 BumÝn bunun žzerine Juan-juan (Avar) kağanÝna karĢÝ BatÝ Vey hžkžmdarÝ (yani in imparatoru) ile iĢbirliği yapmaya karar verdi; Tžrk hanÝn isteği in sarayÝnÝn siyasetine tamamiyle uygun g™ržldžğžnden kÝsa bir zamanda anlaĢma hasÝl oldu. Aradaki dostluk 551 ÝlÝnda, BatÝ Vey sžlalesinden bir prensesin BumÝn‟a verilmesiyle sağlandÝ. Bu hadise kendi baĢÝna Tžrklerin artÝk Œok kuvvetli bir varlÝk derecesine yžkselmiĢ olduklarÝnÝ g™sterir; yoksa, zayÝf bir kitlenin baĢbuğuna in imparatorunun kÝzÝnÝ vermesi ve yakÝn bir mžnasebet tesis etmesi imkansÝz g™ržlžyor. Hakikaten, bu vakadan bir yÝl geŒmeden, Tžrkler, kuvvetlerini g™stermekle gecikmediler: Bumin han,



82



imparator Fey-di‟nin saltanatÝnÝn ilk yazÝnda, 552 de, birinci ayda, Anakoay kağana karĢÝ isyan bayrağÝnÝ kaldÝrdÝ, ve Huayman‟Ýn kuzeyinde Juan-juanlarÝ kati bir hezimete uğrattÝ.41 Anakoay Kağan bu zillete dayanamÝyarak kendi kendini ™ldžrdž. T‟u-kž-e (Tžrkler)ler žzerindeki Juan-juan hakimiyeti bu suretle sona erdi. Anakoay kağana tabi olan kavimler ve žlkeler Bumin‟Ýn eline geŒti. Bunu mžteakÝp Tžrklerin reisi-kendisini kağan ilan etti ve “Ġliğ han” lakabÝnÝ aldÝ.42 Maamafih Juan-juan Devleti‟nin tasfiyesi iŒin Tžrklerin daha žŒ yÝl kadar mžcadele etmeleri lazÝm geldi, Anakoay Kağan‟Ýn ™lžmžnden sonra, Juan-juan bžyžklerinden 3000 kiĢi BatÝ Vey (in) žlkesine iltica etmiĢlerdi. inliler bunlarÝ Tžrklere teslim etmek mecburiyetinde kaldÝlar. 553‟te ™ldžğž anlaĢÝlan BumÝn‟Ýn halefi olan Tžrk kağanÝn emriyle bu kaŒaklar, Ģehir kapÝsÝ dibinde, kafalarÝ kesilmek žzere, idam edildiler (M.S. 555) Bunu mžteakÝp eski Juan-juan Devleti‟nden artÝk hiŒbir eser kalmamÝĢ, mžlteciler imha edilmiĢler, yerlerinde kalanlar yeni Tžrk KağanlÝğÝna bağlanmÝĢlar, boyun eğmek istemeyen ulus ve uruğlar uzak batÝ žlkesine doğru kaŒÝp gitmiĢlerdi. Tžrklerle Juan-juanlar arasÝnda yapÝlan bu mžcadelelerin Œok Ģiddetli ve kanlÝ olduğu anlaĢÝlÝyor. Juan-juanlarÝn, Avar adÝ ile Karadeniz ve Balkan sahasÝna geldiktan sonra dahi Tžrklerin gazabÝnÝ žzerlerine ŒekmiĢ olmalarÝ buna delalet eder. Tžrkleri, Juan-juan‟larÝn (Avar) tahakkžmžnden kurtarmak suretiyle, bir Tžrk kağanlÝğÝ (G™ktžrk Devleti‟ni) kuran zat, in kaynaklarÝnÝn T‟umen veya T‟u-mÝn‟Ý, Orhun YazÝtlarÝ‟nda (bengž taĢlarÝnda) Bumin adÝyla zikredilmektedir. Bir Tžrk kaynağÝnca adÝ kaydedilen ilk Tžrk kağanÝ, daha doğrusu ilk Tžrk Ģahsiyeti, BumÝn Kağan oluyor. Ġlk G™ktžrk Devleti‟nin kurucusu olan bu Tžrk kağanÝnÝn Ģeceresi hakkÝnda Ģu malumat veriliyor: Na-tu-lu, bunun torunu - bžyžk yabğu T‟u-u, bunun bžyžk oğlu-T‟umen, ikinci oğlu-ġetie-mi (yazÝtlardaki Ġstemi).43 Bu suretle BumÝn Kağan‟Ýn babasÝ bir “yabğu” idi,44 yani hžkžmdara yakÝn bir mevki sahibiydi. BumÝn‟Ýn 535ten ™nceki hayatÝ ve faaliyeti hakkÝnda bizce malum kaynaklarda her hangi bir kayda rastlanmÝyor. G™ktžrk Devleti‟nin baĢÝ sÝfatiyle “Ġliğ” veya “Ġl” han lakabÝnÝ taĢÝyan Bumin‟Ýn 552 veya 553‟te ™ldžğž anlaĢÝlÝyor. BumÝn‟a, Tžrk devletini kurmak amaciyle giriĢtiği mžcadelede, biraderi Ġstemi‟nin bžyžk yardÝmÝ dokunduğu Orhun YazÝtlarÝnda aŒÝkŒa tebaržz ettirilmiĢtir. in tarihinde verilen malumat da bunu teyit ediyor. Yeni kurulan Tžrk KağanlÝğÝnÝ bžyžtmek ve vaktiyle Juan-juanlara tabi bžtžn žlkeleri ele geŒirmek iŒin Bumin ve Ġstemi (kağanlarÝn) doğuda ve batÝda birŒok sefer yaptÝklarÝ anlaĢÝlÝyorsa da, bunun tafsilatÝ bilinmemektedir. BumÝn Kağan‟Ýn Ģahsiyeti hakkÝnda ancak yaptÝğÝ bžyžk iĢe bakarak hžkžm verebiliriz: KazandÝğÝ askeri muvaffakÝyetler kendisinin bžyžk bir kumandan olduğuna delalet eder; bu bakÝmdan o, H‟yung-nularÝn bžyžk Ģenyžsž (kağanÝ) Mo-tun‟u (Mete) veya Atilla‟yÝ andÝrÝyor; boyunduruk altÝnda aĢÝyan Tžrkleri kurtararak bžyžk bir devlet haline yžkseltmesi g™z™nžnde tutulursa-BumÝn‟Ýn bir “kurtarÝcÝ” ve “Ġl kurucu” sÝfatiyle Tžrk tarihinin en bžyžk simalarÝndan biri olduğunda Ģžphe yoktur. “Tžrk” adÝnÝ taĢÝyan ilk “Tžrk devleti”ni kurmuĢ ve “tžrk” adÝnÝ džnyaya tanÝtanlarÝn birincisi olmasÝ ona tarihte ayrÝca mžmtaz bir mevki veriyor. BumÝn Kağan, Orhun YazÝtlarÝ‟nÝn tabiri veŒhile, hakikaten “Bilge (yani hakim-sage) kağan, alp (yžce) kağan” idi.



83



G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn sÝnÝrlarÝ. “Tžrk” uruğlarÝ ve komĢularÝ: Bumin Kağan ve Ġstemi Yabğu G™ktžrk Devleti‟ni kurduklarÝ zaman gerek iŒteki “Tžrk” uruğlarÝna ve gerek dÝĢtaki džĢmanlara karĢÝ savaĢmak mecburiyetinde kalmÝĢlardÝ. Kitabelerin ifade ettikleri veŒhile “d™rt bucaktaki kavimlerden, baĢlÝlarÝn baĢlarÝnÝ eğdirdi, dizlerin - dizlerini Œ™ktžrdž.” Bumin Kağan‟Ýn en bžyžk yardÝmcÝsÝ olan Ġstemi Yabğu (kağan) bilhassa batÝ žlkesindeki seferlerde mžhim rol oynamÝĢtÝ. Neticede Kingan (KadÝrgan) dağlarÝndan Demir KapÝya (Semerkand ile Belh arasÝnda) kadar uzanan geniĢ saha G™ktžrk KağanlÝğÝ sÝnÝrlarÝ iŒine alÝndÝ. H‟yung-nularÝn parlak devirlerinde (Motun-Mete zamanÝnda) Ģenyž‟lere tabi olan saha ve Œoğunluğu “Tžrk” menĢeli olan kavimler, bu suretle Bumin ve Ġstemi (kağanlar) tarafÝndan birleĢtirilmiĢ, tarihte ilk defa olmak žzere “Tžrk” adÝnÝ taĢÝyan bir imparatorluk kurulmuĢ oldu. ġimdiye kadar “kağanlarÝ” olmayan G™ktžrkler bundan b™yle “kağanlÝ” bir budun oldular; bunun neticesi olarak Tžrkler Asya tarihinde en ™nemli askeri ve siyasi rol oynamağa baĢladÝlar. in ipek ticaret yolunun G™ktžrkler eline geŒmesi, Tžrk hakimiyetinin BatÝ Tžrkistan‟da Soğd iline kadar yayÝlmasÝ keyfiyeti, bu devrin siyasi ve ekonomik tarihi žzerinde mžhim tepkiler yaptÝğÝ gibi, BatÝ Tžrkistan‟Ýn bžsbžtžn ve sžratle TžrkleĢmesinde de en mžhim amil olmuĢtur. G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn merkez sahasÝ, vaktiyle H‟yung-nu Ģenyžlerini de ordugahlarÝ mahiyetinde olan, „tžken dağlarÝ Œevresi idi. Bunun her tarafÝnda, muhtelif adlar taĢÝyan “Tžrk” kavimleri bulunuyordu. KağanlÝğÝnÝn sÝnÝrlarÝ iŒindeki 3tžrk” uruğlarÝndan hangisinin doğrudan doğruya Bumin Kağan‟a ilgisi olduğu aŒÝkŒa tespit edilemiyor. Orhun YazÝtlarÝndaki “Tžrk budun” (Tžrk milleti) tabirinin manasÝ vazÝh değildir. BirŒok uruğ (kabile) adlarÝ sayÝlmaktadÝr; maamafih “oğuz” uruğlarÝnÝn en mžhim rol oynadÝklarÝ ve kağan ailesinin de buna mensup olduğu anlaĢÝlÝyor. Kitabelerde “…Œ Oğuz”, “Dokuz Oğuz”, “T™liĢ”, “TartuĢ” ve “TurgeĢ”lerden baĢka “Otuz Tatar”, “KÝrgÝz” ve “Karluk”larÝn adÝ geŒiyor. Doğuda Moğol menĢeli “Kitanlar” ve “Tatabiler” bulunuyordu. Bžyžk komĢulardan, gžneyde - “TabğaŒ” (yani in Ġmparatorluğu) ve “T™pžt” (Tibet) ve batÝ-gžney sÝnÝrÝnda da (Tžrkistan‟da) Eftalitler vardÝ. G™ktžrk KağanlÝğÝ kurulup, iŒten nispeten sağlam bir duruma gelince-dÝĢ memleketlerle siyasi ve ekonomik mžnasebetleri džzenlemek žzere hemen faaliyete geŒildiği biliniyor. Askeri aristokrasi zžmresine dayanan ve her Ģeyden ™nce bžyžk bir askeri kudreti temsil eden G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn iŒ ve dÝĢ durumlarÝ haiz olduğu karaktere, iŒinde bulunduğu Ģart ve imkanlara g™re inkiĢaf etmiĢtir. G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn “ikilik” karakteri. Bumin Kağan‟Ýn halefleri 553-581: BumÝn ve Ġstemi (kağan)lar tarafÝndan kurulan ilk G™ktžrk Devleti ta baĢtan ikilik karakteri taĢÝmakta idi. Biri-doğu ve kuzey Tžrk uruğlarÝ; diğeri-batÝ Tžrk uruğlarÝ. Doğu kÝsmÝnÝn baĢÝnda BumÝn Kağan durmakta, merkezi, galiba, „tžken (Hangay) dağÝ Œevresinden in seddine kadar uzanan topraklarÝ ihtiva ediyordu. BatÝ G™k-Tžrk ili ise, AltaylarÝn gžneyinden baĢlayarak, Cungarya ve ili nehri havzasÝndan ™teye gidiyordu. BatÝ kÝsmÝnda, Ġli boyunda, “On ok”larÝn (On uruğun) yaĢadÝğÝ biliniyor. Bu uruğlarÝn her birinin baĢÝnda irsi bir ržtbe olan “Bağatur yabğu” lakabiyle birer baĢbuğ duruyordu. Kitabelerde “kağan” diye tesmiye edilen Ġstemi on “bağatur yabğu”nun baĢÝ sÝfatiyle “yabğu” (belki de “bžyžk yabğu”) lakabÝnÝ almÝĢtÝ. Doğu ve BatÝ Tžrk illeri, Œok sonralarÝ Cengiz Han ve halefleri zamanÝndaki Moğol Ġmparatorluğu‟nda g™ržlen, siyasi bir birlik teĢkil ediyordu. Bu suretle bžtžn Tžrk kavimleri bir



84



siyasi teĢkilat iŒinde birleĢtirilmek suretiyle, tarihte ilk defa olmak žzere hakiki bir “Tžrk Birliği” gerŒekleĢtirilmiĢ oldu. Fakat bu birlik bir takÝm sebepler ve bilhassa dinastik amillerin tesiriyle ancak 30 yÝl kadar devam edebilmiĢtir. M.S. XIII. yžzyÝlda Moğol Ġmparatorluğu‟nda g™ržlen siyasi džzensizlik G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nda da vuku bulmuĢ, ve 582 tarihinde G™k Tžrk KağanlÝğÝ “Doğu” ve “BatÝ” olmak žzere ikiye b™lžnmžĢtžr. Bu parŒalanma keyfiyeti Tžrk kavimlerinin bir kžl olarak kuvvetten džĢmelerine, ayrÝ Tžrk uruğlarÝ arasÝnda arkasÝ kesilmeyen mžcadelelere, kanlÝ savaĢlara yol aŒmakla - Tžrk tarihinde menfi tesirleri bakÝmÝndan en ™nemli vakalardan birini teĢkil etmektedir. G™ktžrk KağanlÝğÝ bžtžnlžğžnž muhafaza ettiği takdirde, yalnÝz Asya değil, belki de džnya tarihinin bžsbžtžn baĢka bir istikamette geliĢmesi mžmkžn olduğu kuvvetle muhtemeldir. BumÝn Kağan ya 552 sonu veya 553 yÝlÝnÝn baĢlarÝnda ™lžnce,45 kağanlÝk tahtÝna sÝrasiyle žŒ oğlu geŒti. in kaynaklarÝndaki kayÝtlara g™re bunlarÝn adÝ: K‟o-lo (™l. 553), Mu-han veya Mu-kan (553572) ve T‟o-po (572-581) idi. Bu žŒ kağan arasÝnda Mu-han‟Ýn temayžz ettiği biliniyor. Bžyžk bir asker olduğu anlaĢÝlan bu kağan amcasÝ Ġstemi Yabğu ile, BatÝ Tžrkistan‟da, Eftalitlere karĢÝ, 563-567 yÝllarÝnda yapÝlan sefere iĢtirak etti. G™ktžrklerle, Ġran‟da hakimiyet sžren Sasaniler arasÝnda akdedilen uzlaĢma mucibince, Eftalitler hem kuzeyden (Tžrkler), hem gžneyden (ĠranlÝlar) hžcuma maruz kaldÝlar; bunun neticesi Eftalitlerin imhasÝ oldu. Maveražnnehir‟deki Soğdlar da Tžrk kağanÝnÝn hakimiyetini tanÝmak mecburiyetinde kaldÝlar. Mu-han‟Ýn ™lžmžnden sonra tahta T‟o-po geŒmiĢ ve 581 yÝlÝna kadar G™ktžrk Devleti‟ni idare etmiĢtir. T‟o-po bžyžk G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn son kağanÝdÝr. Ondan sonra Tžrk birliği yÝkÝlmÝĢ, kağanlÝk “BatÝ” ve “Doğu” olmak žzere ikiye b™lžnmžĢtžr. III. Birinci Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ (582-630) ġapolyo (Asparuh?) Kağan (581-587): Daha BumÝn Kağan zamanÝnda G™ktžrk Devletinin ikilik karakterini taĢÝmasÝna bakmaksÝzÝn, Bumin‟Ýn ™lžmžnden sonra bu birlik Ġstemi Yabğu tarafÝndan devam ettirilmek istenmiĢti. BatÝ illerinin baĢÝ olan Ġstemi Yabğu, kudreti ve Ģahsi otoritesi sebebiyle 576‟da vuku bulan ™lžmžne kadar, eski durumu muhafaza etmiĢti. BumÝn‟Ýn oğullarÝ olan žŒ kağan zamanÝnda doğu ve batÝ illeri arasÝnda her hangi bir anlaĢmazlÝk olduğu bilinmiyor. Fakat Muhan‟Ýn ™lžmžnden



sonra



ihtilaf



patlak



verdi.



AnlaĢmazlÝğÝn



zuhuru



ve



G™ktžrk



KağanlÝğÝ‟nÝn



parŒalanmasÝnda, iŒ sebeplerle birlikte, in siyasetinin, yani dÝĢ tesirlerin bilhassa bžyžk rol oynadÝğÝnÝ ileride g™receğiz. T‟o-po Kağan‟Ýn ™lžmžnden sonra tahta kimin geŒmesi gerektiği meselesi Doğu ilinde karÝĢÝklÝk ŒÝkmasÝna sebep oldu. BumÝn‟in oğullarÝndan her žŒžnžn de tahtÝ iĢgal etmiĢ olmalarÝ, kağanÝn her žŒ oğluna da tahta hak kazandÝrmÝĢ gibiydi. Neticede tiginler (prensler) arasÝnda mžcadele patlak verdi. Bu hususta Ģu tafsilat naklediliyor: T‟o-po Kağan‟Ýn ™lžmž žzerine Tžrk bžyžkleri Mu-han‟Ýn oğlu Talopi-en‟i tahta ŒÝkarmak istemiĢlerdi; fakat bu prensin annesi kibar menĢeli olmadÝğÝndan halkÝn, (yani muarÝz partinin) itirazÝnÝ mucib oldu. Kağan oğullarÝndan An-lo‟nun annesi asil bir aileye mensubtu; bu yžzden Tžrk budununun ona karĢÝ hžrmeti fazla idi. HanoğullarÝndan ġe-to (ġepolyo veya Asparuh?) bžyžklere hitaben dedi ki: “Eğer An-lo‟yu tahta ŒÝkaracak olursanÝz, biraderimle birlikte ona itaat ederiz; Ģayet Talopien‟i seŒecek olursanÝz, kÝlÝcÝmÝ ve mÝzrağÝmÝ elimde tutarak, ilin sÝnÝrlarÝnÝ



85



muhafaza ve mždafaa edeceğim.”46 ġe-tu (ġapolyo) uzun boylu ve cesur bir adam olduğundan, Tžrk bžyžkleri onun s™zžnden ŒÝkmadÝlar ve T‟o-po kağana halef olarak An-lo‟yu tanÝdÝlar. Fakat, Talopien tahta ŒÝkamayÝnca, yeni kağana yžrekten bağlanmadÝ; her gžn adam g™ndererek kağana hakaret eder oldu; An-lo da bunlara dayanamÝyarak tahtÝnÝ ġe-to‟ya (ġapolyo) bÝraktÝ. Ġlin bžyžkleri bir yerde toplanÝp danÝĢtÝlar ve: “D™rt hanoğullarÝ arasÝnda ġe-tu en bilgilisidir” dediler ve kendisini “Ġ-li-kiu-liu ġe-mo-ho ġi-po-lo han”47 (illiki Ģemoho) ĠĢbara (Asparuh?) lakabiyle tahta ŒÝkardÝlar; bunu mžteakÝp ona ġapolyo) (Asparuh? ĠĢbara?) dendi. Yeni han ordugahÝnÝ Tu-kin („tžken) dağÝ Œevresinde kurdu. in kaynağÝndan nakledilen bu parŒa o devirdeki han (kağan) seŒiminde tiginlerin kibar anneden neĢet etmesini Ģart koĢtuğu gibi, il bžyžklerinin han seŒimindeki rollerini de aksettirmektedir. ġapolyo Kağan in imparatoru ile iyi geŒinmek siyasetini takibetmiĢ ve Bumin Kağan‟Ý takliden, e-u ailesinden bir in prensesi ile evlenmiĢti. inlilerin G™ktžrk KağanlÝğÝ ile yakÝndan ilgilendikleri de biliniyor. Prensesi Tžrk kağanÝna g™tžrmek iŒin g™nderilen in elŒisi nazÝr angsun-Œing, G™ktžrk ilinin iŒ durumunu, kağanÝn kardeĢlerini ve bžyžklerin birbirlerine olan mžnasebetlerini yakÝndan tetkike imkan bulmuĢtu. in elŒisi ġapolyo Kağan ile kžŒžk biraderi u-lo-heu‟nin birbirlerine karĢÝ besledikleri hisleri ™ğrenmek fÝrsatÝnÝ dahi elde etmiĢti. Tam bu sÝralarda in‟de e-u hanedanÝ devrilmiĢ ve Suy Sžlalesi tahta geŒmiĢti (581-611); bu yeni sžlalenin ilk imparatoru Kao-tsu idi. Tžrk kağanÝ e-u ailesine akraba olmasÝ dolayÝsiyle, guya, meĢru hžkžmdarÝn haklarÝnÝ mždafaa maksadiyle silaha sarÝldÝ. Ġmparator Kao-tsu da bu durum karĢÝsÝnda ne yapacağÝnÝ bilemedi. Fakat nazÝr ang-sung-Œing, tavsiyeleriyle imparatorun, yardÝmÝna yetiĢti. in nazÝrÝna g™re: Ġmparatorun, Tžrklerin kendi aralarÝnda mevcut olan rekabeti gizlice k™ržklemesi icabediyordu. NazÝr bu maksatla imparator Kao-tsu‟ya, tavsiyelerini bir rapor halinde takdim etti. ang-sun-Œing‟in raporu, inlilerin Tžrk politikasÝ (581): in Ġmparatorluğunun Tžrklere karĢÝ takibettiği “divide et imprea” (ayÝr ve hžkmet) siyasetinin ana hatlarÝnÝ ihtiva eden nazÝr ang-sunŒing‟in meĢhur raporunu naklediyoruz: “(in Ġmparatorluğu‟nda) iŒ karÝĢÝklÝklar son raddesini bulunca, muhakkak asayiĢe doğru gidileceği hakkÝndaki s™zleri duydum. ĠĢte bunun iŒindir ki yžksek G™k (tanrÝ kendi gizli niyetlerini belli eder ve aziz zata da (yani imparatora) bunlarÝ gerŒekleĢtirmeğe imkan verir. Yžz hžkžmdarÝn halefi olan haĢmetli imparatorumuzun bin yÝldan beri niĢan-Ý mahsusla tefrik edilen bir devirde tahta ŒÝktÝklarÝnÝ, tevazu ile zannediyorum. inliler sakin dursalar dahi, barbarlar (yani Tžrkler) bize džĢman kalacaklardÝr. OnlarÝ tedib iŒin askeri kuvvetlerin teĢkiline durum elveriĢli değildir. Eğer barbarlar rahat bÝrakÝlacak olurlarsa-onlar bize karĢÝ hžcuma geŒeceklerdir. ĠĢte bundan dolayÝdÝr ki (barbarlarÝ) tedricen def etmek iŒin gizli vasÝtalara baĢvurmak lazÝmgeliyor. Eğer bu proje suya džĢerse-ahalinin (inliler) sžkuneti bozulacaktÝr. Fakat (bu proje) gerŒekleĢtirildiği ve baĢarÝ ile sona erdirildiği takdirde, (bizden sonra gelecek) on bin neslin saadeti teminat altÝna alÝnmÝĢ olur. Milletimizin saadet veya felaketinin ne gibi olaylara bağlÝ olduğunu tafsilatla, tevazu dahilinde, Size arzetmek isterim.



86



Ġmparator e-u‟nun saltanatÝnÝn sonunda memleket dÝĢÝna bžyžk elŒi sÝfatiyle g™nderilmek Ģerefine nail olmuĢtum: H‟yung-nularÝn (yani Tžrklerin) birbirleri ile mžnasebetleri bence mžkemmel bir Ģekilde bellidir. ġe-tu (ġapolyo) karĢÝsÝnda T‟u-kien-ku (Ġstemi Yabğu‟nun oğlu) bžyžk bir kuvvete maliktir; fakat o, menĢei icabÝ ġe-tu‟dan aĢağÝ bir mevkide bulunuyor. DÝĢ g™ržnžĢte onlar hep beraber gibi iseler de, iŒten birbirlerine karĢÝ džĢmanlÝk hissi beslerler; bu džĢmanlÝk artÝk aĢikar olmağa baĢlamÝĢtÝr. Eğer onlarÝn ihtiraslarÝ k™ržklenirse-harbe tutuĢmakta gecikmeyeceklerdir. Diğer yandan, ġe-tu‟nun kžŒžk biraderi u-lo‟heu Œok kurnaz bir kimsedir, fakat kuvveti azdÝr; kendisi mahirane bir Ģekilde halkÝn sempatisini kazanmÝĢtÝr: Ġl bžyžklerinin ona karĢÝ teveccžhleri vardÝr. bundan ™tžrž ġe-tu kendisini sevmez ve bu yžzden (yani halkÝn biraderini sevdiğinden) žzžlžr. ġe-tu gizli hislerini saklar, fakat žzžntž ve korku iŒinde yaĢar. A-po (Talopien-Muhan‟Ýn oğlu) sebatkar değildir ve kararsÝzdÝr; o, ġe-tu‟dan Œok korkar ve onun sevk ve idaresine tabidir; Œžnkž A-po her zaman iŒin kuvvetliye tabidir ve muayyen bir karar sahibi değildir. (Tžrk ilinde durum b™yle olunca) Ģimdi bunlarla (yani ġapolyo‟nun yeğenleri ve amcalarÝ ile) uzaktan bağ tesis etmeli ve (ġapolyo‟ya karĢÝ) yakÝndan hžcum yapÝlmalÝdÝr. Kuvvetliler arasÝnda ayrÝlÝk tohumu ekmeli ve zayÝf olanlar (kuvvetliye karĢÝ) birleĢtirilmelidir. Tien-kiu‟ye (Tardu) bir elŒi g™nderip onu Apo-han ile birleĢmeğe teĢvik edilmelidir. Bu gerŒekleĢtiği takdirde ġe-tu (ġapolyo) kuvvetlerinin (hžcum) yolunu değiĢtirmek ve sağ yandaki (yani in‟in batÝsÝndaki) memleketlerini korumak zorunda kalacaktÝr. Sonra, u-lo-heu‟yu (ġapolyo‟nun kžŒžk biraderi) Hi ve Silerle (doğu ve kuzeyde yaĢayan barbarlar) birleĢtirmek mžmkžn olursa, ġe-tu askeri kuvvetlerini b™lecek ve soldaki (yani in‟in doğusundaki) memleketleri korumak iŒin o tarafa d™necektir. Bžtžn bunlar olduğu takdirde-ġžbheler ve mžnaferetler birbirini takibedecek, birbirlerine karĢÝ derin husumet hisleri taĢÝyan adamlar (yani Tžrk prensleri) birbirlerinden ayrÝlacaklar ve ebediyen birleĢemiyeceklerdir. On yÝllÝk bir zaman sonunda, b™ylece zuhura gelen ufak bir ihtilaftan istifade ile, barbarlara (Tžrklere) hžcum edilirse, ilk darbede onlarÝn kudretini imha etmek mžmkžn olacaktÝr.”48 NazÝr ang-sun-Œing‟in tavsiyeleri imparator Kao-tsu tarafÝndan memnuniyetle tasvib edilmiĢ ve bu rapor, in hžkžmetince Tžrklere karĢÝ takibedilecek siyasetin esasÝnÝ teĢkil etmiĢtir. “Bir barbar kavme karĢÝ diğer birini koymak” suretiyle imparatorluğu korumasÝnÝ Œok iyi bilen BizanslÝlar gibi, inlilerin de bu hususta žstad(!) olduklarÝ, G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn sonraki tarihinden ve in-Tžrk mžnasebetlerinden aŒÝkŒa g™ržlmektedir. inlilerin Tžrklerin ArasÝnÝ AŒmağa Muvaffak OlmalarÝ: Ġmparator Kao-tsu, nazÝr ang-sun-Œing vasÝtasiyle G™ktžrk ilinin siyasi durumu, etnik vaziyeti ve topografyasÝ hakkÝnda esaslÝ bilgi elde ettikten sonra, tavsiye edilen prensiplerin tatbikine giriĢti. Bžyžk mirahurunu BatÝ Tžrkleri yabğusu olan Tien-kiu‟ye (Tardu) g™nderdi; in elŒisi, Tžrk yabgusuna imparatorun kendisine karĢÝ ayrÝ bir iltifat niĢanesi olmak žzere “kurt baĢlÝ” bir bayrak getirmiĢti. Bununla, Tardu‟nun “kağanlÝğÝ” in sarayÝnca da tanÝnmÝĢ oluyordu. Bu suretle ġapolyo ile Tardu arasÝna nifak da sokulmuĢ oluyordu. in imparatoru, Hi ve Si‟lerden baĢka Kitanlara da ipek ve altÝn olmak žzere hediyeler g™nderdi. ang-sun-Œing ġapolyo‟nun biraderi u-lo-heu ile de buluĢtu ve bu prensi gayet kurnazca in‟e tabi olmağa sevketti. Bir taraftan in iŒin bžyžk bir tehlike teĢkil eden ġapolyo ile BatÝ Tžrklerinin baĢÝ olan



87



Tardu (kağan), ve diğer yandan Doğu ili kağanÝ (ġapolyo) ile ™z kardeĢi arasÝna nifak sokulmuĢ oldu. Gizli ve kurnazca yapÝlan in politikasÝ, bu suretle, ilk mžsbet neticeyi elde etmiĢ ve in iŒin bžyžk bir tehlike teĢkil eden bžyžk Tžrk Devletinin birliğini parŒalamak ve Tžrkleri kuvvetten džĢžrmek iŒin lazÝmgelen tedbirleri hazÝrlamÝĢ bulunuyordu. ġapolyo‟nun in Seferleri: in‟in ġapolyo‟ya karĢÝ Œevirdiği entrikalar gizli kalmamÝĢ ve G™ktžrk KağanlÝğÝ ile in arasÝnÝn gittikŒe aŒÝlmasÝna sebep olmuĢtu. ġapolyo‟nun in‟e karĢÝ sefer aŒmasÝ iŒin meĢru bir sebep te mevcuttu: Tžrk kağanÝnÝn kaynatasÝ olan imparator Ģimdiki imparator Kao-tsu tarafÝndan tahtÝndan indirilmiĢti; ġapolyo bunun ™cžnž almak maksadiyle harekete geŒebilirdi. Nitekim kağanÝn hatunu, inli prenses, kocasÝnÝ bu yolda durmadan teĢvik etmekte idi. ġapolyo, gerek siyasi emeller, gerek hatunun tesiriyle,49 in‟e karĢÝ harbe baĢladÝ. Ġlk seferin 582‟de aŒÝldÝğÝnÝ ™ğreniyoruz. Tžrkler eupan mahallinde inlilere hžcum edince, in kuvvetleri Œekildiler; bu mžnasebetle Tžrklerle inliler arasÝnda arkasÝ kesilmeden žŒ gžn (ve gece) savaĢlarÝn yapÝldÝğÝ anlatÝlÝyor. arpÝĢmalar esnasÝnda inlilerin on bin ™lž ve yaralÝ verdiklerini de ™ğreniyoruz. Tžrklere gelince, savaĢ sahasÝndan Œekilmelerinden ™nce ™lžlerini yaktÝklarÝ haber veriliyor. ġapolyo tarafÝndan in‟e karĢÝ yapÝlan ikinci sefer 583 yÝlÝnda icra olundu. O yÝldaki olaylar mžnasebetiyle, Suy sžlalesi salnamelerindeki bir kayÝtta Ġmparator Kao-tsu‟nun ağzÝndan “Tžrklerin g™zetme kuleleri muhafÝzlarÝnÝ zorla kaldÝrdÝklarÝ, Ģehir ve k™y ahalisini katliam ettikleri, bu gibi ahvalin tekrarlanmadÝğÝ hiŒbir sene olmadÝğÝ” kabilinden s™zler nakledildiği de yazÝlÝdÝr. Ġmparatorun bu s™zlerinin o sÝralardaki Tžrk hžcumlarÝnÝn Ģiddet ve sÝklÝğÝnÝ g™stermeğe kafidir. Doğu Tžrk ilinde zuhura gelen bazÝ nahoĢ Ģeyler, umumi durumun ġapolyo aleyhine geliĢmesine yol aŒtÝ. Bunlardan biri, o sÝralarda Tžrk ilinde bžyžk bir kÝtlÝk ve aŒlÝğÝn baĢ g™stermesi idi; bundan baĢka Ģiddetli bir taun hastalÝğÝ salgÝnÝ da baĢladÝ. KÝtlÝğÝn derecesi o kadar bžyžktž, ki halk kemikleri ™ğžtžp yemek mecburiyetinde kaldÝ. Bu felaketli durum karĢÝsÝnda halk yiyeceği bol olan yerlere g™Œ etmeğe koyuldu. Her halde inlilerin teĢvikiyle olacak ki Tžrk uruğlarÝndan bazÝlarÝ in žlkesine gittiler ve in hakimiyeti altÝna girdiler. Bžtžn bunlarÝn neticesi ġapolyo‟nun idaresindeki G™ktžrk Devleti‟nin kudret ve kuvvetinden epeyi kaybetmesine sebebiyet vermiĢtir. G™ktžrk Tiginleri ArasÝnda Mžcadele. in ile Dostluk Tesisi Mecburiyeti: Bu defa ġapolyo‟nun idare ettiği žlkenin iŒinde mžcadele patlak verdi. Bu hususta in kaynaklarÝnda tafsilatlÝ malumat verilmektedir. Mžcadele ġapolyo ile Mu-han‟Ýn oğlu Apo-han arasÝnda cereyan etmiĢtir. ġapolyo, sert ve zalim ruhlu oluĢundan ™tžrž Apo-han‟Ý sevmezmiĢ; bundan ™tžrž kağan, Apo-han‟Ýn ilini-ulusunu ani bir baskÝnla dağÝtmÝĢ, prensin annesini ™ldžrtmžĢtž. Apo-han bunun žzerine batÝya, ġapolyo‟nun amacasÝ olan Tatcu (Tardu) katÝna sÝğÝnmÝĢtÝ. Bunu mžteakip ġapolyo ile Apo-han arasÝnda ŒarpÝĢmalar cereyan ettiği bildiriliyor. O sÝralarda ġapolyo‟nun yeğeni TÝkÝnca‟nÝn da isyan ŒÝkardÝğÝnÝ ™ğreniyoruz.



88



Bu mžcadeleler sonunda Tžrk ili artÝk siyasi bir birlik olmaktan ŒÝkmÝĢtÝ. inlilerin teĢvikiyle k™ržklenen bu iŒ mžcadelede bilhassa ayrÝ Tžrk han oğullarÝnÝn ihtiraslarÝ kamŒÝlanmÝĢ, Tžrk illeri ve uruğlarÝ, muhteris beyler arkasÝnda, birbirleriyle kanlÝ savaĢlara tutuĢmuĢlardÝ. Neticede BumÝn Kağan ve Ġstemi Kabğu tarafÝndan kurulan G™ktžrk KağanlÝğÝ birliğini kaybetti, “Doğu” ve “BatÝ” olmak žzere iki parŒaya b™lžndž (M.S. 582‟de). ġapolyo‟nun yakÝn akrabalarÝ isyan ŒÝkarmaktan geri durmadÝlar. Bu durum karĢÝsÝnda Doğu G™ktžrk Devleti bžsbžtžn kuvvetten džĢtž. Bunun žzerine ġapolyo in‟e karĢÝ Ģimdiye kadar takib ettiği siyasetini değiĢtirmek mecburiyetinde kaldÝ.50 Eski džĢmanlÝk yerine bu defa dostŒa bir siyaset takibedilecekti. Bunun icabÝ olarak ġapolyo Kağan in imparatoruna gayet dostane bir dilde yazÝlmÝĢ nameler g™ndermeğe baĢladÝ.51 Bunlardan bazÝlarÝ nakledilmiĢtir. Bu namelerin birinden G™ktžrk KağanlÝğÝ diplomatik vesikalarÝnda “on iki hayvanlÝ” takvime g™re tarih atÝldÝğÝ dahi anlaĢÝlmaktadÝr. Tžrk kağanÝn samimi s™zleri ve dileklerinin karĢÝlÝğÝ olarak, in imparatoru da gayet nazik bir cevap yazmÝĢ ve kağanÝn hatunu in prensesini ziyaret maksadiyle Tžrk iline bir elŒi heyeti g™ndermiĢti. Maamafih aradaki mžnasebetlerin ancak zahiren džzeldiği g™ržlžyor; ġapolyo‟nun gelen in elŒisine fena muamelede bulunduğu bunu g™sterir. Bir mžddet sonra aradaki anlaĢmazlÝk- ta giderilmiĢ ve Tžrk kağanÝ iŒin imparatoruna saygÝ dolu bir name ile karĢÝlÝk vermiĢti. in elŒisinin kabulžne ait notlarÝndan, Tžrk kağanÝnÝn karÝsÝ in prensesinin “hatun” lˆkabÝnÝ taĢÝdÝğÝnÝ da ™ğreniyoruz. ġapolyo ile in imparatoru arasÝnda dostŒa mžnasebetler tesis edilmekle beramer, inlilerin el altÝndan BatÝ ili Tžrklerini Doğu G™ktžrk iline karĢÝ kÝĢkÝrttÝklarÝ biliniyor. Bunun icabÝ olarak BatÝ Tžrkleri kağanÝ Tardu, ġapolyo‟ya karĢÝ harekete geŒti. Yine inlilerin teĢviki žzerine Kitaplar da silaha sarÝldÝlar. ġapolyo bu durum karĢÝsÝnda in sarayÝna mžracaat ederek, Gobi Œ™lžnžn gžneyindeki Petao vadisinde bir mžddet kalmak iŒin izin istedi; inliler buna muvafakat cevabÝnÝ verdiler. Doğu Tžrk ili kağanÝ, o sÝralarda BatÝ Tžrk iline bulunan (daha doğrusu o taraflara kaŒan) Apohan‟a karĢÝ bir sefer aŒmÝĢtÝ. Bu seferde Apo Han yenilmiĢ ve esir edilmiĢti. Fakat tam bu esnada ġapolyo‟nun muhafÝzsÝz kalan ordugahÝ A-pa adÝnÝ taĢÝyan bir kavim tarafÝndan baskÝna uğrayarak, kağanÝn hatunu ve ŒocuklarÝ esir edilmiĢlerdi. Oraya yakÝn bulunan in kuvvetleri yetiĢip, Tžrk kağanÝnÝ hatunu ve ŒocuklarÝnÝ kurtardÝlar ve sahibine yolladÝlar; inlilerin bu hareketleriyle Tžrk kağanÝnÝ kendilerine medyun bÝrakmak istedikleri anlaĢÝlÝyor. Kağan bunun karĢÝlÝğÝ olmak žzere, Gobi Œ™lžnžn Tžrk ili ile in arasÝnda sÝnÝr olarak kabul etti; ayrÝca, imparatoru ™ven s™zlerle dolu bir name de



yolladÝ. ġapolyo‟nun namesinde Ģ™yle bir cžmlenin bulunduğu da bildirilmektedir:



“G™kyžzžndeki iki gžneĢ olmadÝğÝ gibi, fikirime g™re yer yžzžnde de iki imparator olmamalÝdÝr.” Bu s™zler bir bakÝmdan, fakat tamamÝyla baĢka Ģartlar iŒinde, Timur‟un YÝldÝrÝm Beyadiz‟e s™ylediği rivayet edilen bir fÝkrayÝ hatÝrlatmaktadÝr ġapolyo, in imparatoruna tanzimatÝnÝ bildirmek iŒin, yedinci oğlu olan Kho-han-Œin‟i g™nderdiğini de



89



mektubunda yazmÝĢtÝ. Ġmparatordan gelen cevapta, kağanÝn hatununa ve oğluna yžksek (Œin) ržtbeleri verildiği bildirildi. Doğu Tžrk kağanÝnÝn bundan fevkalede memnun kaldÝğÝ ve imparatora “her yÝl vergi ve hediyeler g™nderdiği” in kaynaklarÝnca tespit edilmiĢtir. ġapolyo‟nun ordugahÝ basÝlarak karÝsÝ ve ŒocuklarÝ esir edilince, bunlarÝn inlilerin yardÝmÝyla kurtarÝlmasÝnÝ mžteakip, Doğu Tžrk KağanlÝğÝ ile in arasÝnda hakikaten iyi mžnasebetlerin tesis edildiğini g™ržyoruz. inliler de artÝk ġapolyo‟nun daha fazla kuvvetten džĢmesini arzu etmiyorlardÝ; Œžnkž tam o sarÝlarda, vaktiyle in sarayÝ tarafÝndan teĢvik g™rmžĢ olan BatÝ ili kağanÝ Tardu, bu defa inlilere karĢÝ kafa tutmağa baĢlamÝĢtÝ. SÝrasÝna g™re bir Tžrk kavmini diğerine karĢÝ koymak siyasetini tatbik etmekte olan in Hžkžmeti, Tardu‟nun fazla kuvvetlenmesini kendisi iŒin zararlÝ telakki ettiğinden, ġapolyo ile dostŒa mžnasebetleri devam ettirmeyi uygun bulmakta idi. ġapolyo‟nun 587 yÝlÝnda ™ldžğžnž ™ğreniyoruz. Bu mžnasebetle in kaynağÝnda Ģu malumat veriliyor: Khay-hoang devrinin yedinci yÝlÝ ilk ayÝnda (587) ġapolyo Kağan, memleketi mahsulatÝndan vergi takdimi iŒin imparatora oğlunu g™ndermiĢti. Kağan bu mžnasebetle, Heng-Œeu ve Tay-Œeu mÝntÝkalarÝ arasÝnda avlanmak mžsaadesini de istemiĢti. Ġmparator, kağanÝn bu ricasÝnÝ kabul etti. ġapolyo burada avlanÝrken bir gžnde on geyik vurdu ve kuyruklarÝ ile dillerini52 imparatora hediye olarak yollandÝ. Kağan, Tse-ho askeri Œevresine d™ndžğž zaman ŒadÝrÝnÝ yÝkÝlmÝĢ buldu ve bundan ™tžrž fevkalede mžteessir oldu. Bu vaka žzerinden bir ay sonra ġapolya Kağan‟Ýn ™ldžğž bilinmektedir. ġapolyo‟nun halefleri: ġapolyo Kağan‟Ýn vasiyetnamesi mucibince, kağanÝn kžŒžk biraderi ulo-heu‟nun tahta ŒÝkmasÝ icabediyordu. ġapolyo‟nun ™z oğlu Yong-yu-liu anadan doğma nazik ve nahif yapÝlÝ olduğundan, babasÝ tarafÝndan tahta layÝk g™ržlmediği anlaĢÝlÝyor. Halbuki, u-lo-heu bu prensin meĢru hakkÝnÝ Œiğnemek istememiĢ ve tahta ŒÝkmasÝ iŒin beĢ altÝ defa Ýsrar etmiĢ ise de bunda muvaffak olamamÝĢtÝ. Yongu-yu-liu‟nun kat‟i reddi žzerine o-lo-heu kağanlÝğÝ kabul ve “ġehuhan” lakabÝyla tahta ŒÝktÝ. ġehu Han‟Ýn gayet cesur bir asker ve mahir bir diplomat hžkžmdar olduğunu ™ğreniyoruz. Kendisinin Ģekil ve Ģemayiline ait Ģu teferruat verilmektedir: Uzun teneli, arkasÝ biraz kamburumsu, seyrek kaĢlÝ ve parlak g™zleri olan bir adamdÝ. ġehu Han‟Ýn, BatÝ Tžrk ilinde bulunan Talopien (Apo Han) ile harbettiği, onu esir aldÝğÝ ve hatta ™ldžrmek istediği bildiriliyor. Fakat in hžkžmeti Tžrk ilindeki karÝĢÝklÝklarÝn devamÝnÝ istediğinden, buna muvafakat etmedi. ġehu Han, bir mžddet sonra, BatÝda yaptÝğÝ bir harbde okla yaralanÝp ™lmžĢtžr. ġehu Han‟dan sonra Doğu G™ktžrk kağanlÝğÝ tahtÝna ġapolyon‟un oğlu Yong-yu-liu geŒti. Onun zamanÝnda Doğu Tžrk ili ile in arasÝnadi dostane iliĢkiler devam ettirildi. Tžrk beyleri 593 yÝlÝnda in imparatoruna elŒiler g™ndererek “in sÝnÝrÝ boyunca, in ile ticaret yapabilmek iŒin pazar yerlerinin tayin edilmesi mžsaadesini” istediler. Tžrklerin, Œok eskiden olduğu gibi in ile ticarete bžyžk ehemmiyet atfettikleri bu kayÝttan anlaĢÝlmaktdÝr.



90



Tulan (Tuh) Han ve Tžrk ilinden ayrÝlÝğÝn baĢlangÝcÝ: ġapolyo‟nun oğlu olup, ™nce Sen-han adÝnÝ taĢÝyan, tahta geŒince “Tulan” (TulÝ) lakabÝnÝ aldÝğÝ bilinen bu hžkžmdar, galiba, Doğu Tžrklerinden ancak bazÝ uluslarÝn hanÝ idi. Tulan Han‟Ýn, Yong-yu-liu Kağan‟Ýndan ayrÝ džĢtžğž ve baĢka bin mÝntÝkada hakimiyet sžrdžğž anlaĢÝlmaktadÝr. Tulan Han, BatÝ Tžrk kağanÝ Tardu ile savaĢa tutuĢunca, inliler araya girmiĢler ve her iki ordunun kendi memleketlerine d™nžp gitmesini sağlamÝĢlardÝ. in sarayÝnÝn, siyasi hesaplara dayanarak Tulan hanÝ iltizam ettiğine bakÝlÝrsa Doğu Tžrk ilinin asÝl kağanÝ olan Yong-yu-liu ile in arasÝnda anlaĢmazlÝk hžkžm sžrdžğžne hžkmedilebilir ki, Ģimdi nakledeceğimiz vaka bunu g™stermektedir. Yong-yu-liu Kağan, eski Tžrk geleneceği mucibince inli bir prensesle evlenmek istemiĢ ve bu hususta in sarayÝna mžracaatla imparatordan muvafakat cevabÝnÝ almÝĢtÝ. Fakat ihtiyar tilki-nazÝr ang-sung-Œing imparatorunun verdiği s™zž bozdurmuĢtu; Œžnkž “Yong-yu-liu kağan, inlilerden yardÝm g™ren Tžrklerin džĢmanÝ” idi. Buna mukabil Tulan Han‟Ýn inli bir prenses g™ndermiĢti. Bir mžddet sonra Tulan Han‟Ýn ordugahÝnÝ „tžken civarÝnda kurduğunu ™ğreniyoruz; bunu yapmakla ™z Tžrk yurduna varis olduğunu g™stermek istediği anlaĢÝlÝyor. Kendisine in hžkžmetinin her hususta yardÝmda bulunmasÝ, Yong-yu-liu Kağan‟Ýn kuvvetten džĢmesini intaŒ etti. KağanÝn in‟e karĢÝ harekete geŒmesi žzerine, imparator bu defa Tulan Han‟Ý bžsbžtžn yžkseltti, ona ve mahiyeti, pek iyi anlaĢÝlmayan “Ki-jin-han” (KiŒi Han, yani KžŒžk Han?) lakabÝnÝ verdi bununla da yetinilmeyerek, Tulan Han‟a ili-ulusu ile yerleĢmesi iŒin Ta-li adÝyla bir Ģehrin inliler tarafÝndan tesis edildiğini ™ğreniyoruz. Tulan Han‟Ýn 599‟da bžsbžtžn in tabiiyyetine girdiği anlaĢÝlÝyor. Bir Tžrk hanÝnÝn bu hareketi bžtžn Tžrk ilinde, bžtžn Tžrk uruğlarÝ arasÝnda Œok fena karĢÝlanmÝĢtÝ. Doğu ve BatÝ kağanlarÝ Tulan Han‟Ýn bu hareketinde dolayÝ kÝzarak onu cezalandÝrmak maksadÝyla sefer aŒtÝlar. Ani bir baskÝnla Tulan (TulÝ) Han‟Ý ordugahÝ periĢan edildi; hanÝn biraderleri, oğullarÝ ve yeğenleri ™ldžržldžler. Tulan Han ise, ancak beĢ atlÝnÝn refaketinde in‟e kaŒÝp kurtulabildi. Ġmparator Tulan (TulÝ) Han‟Ý elinden tuttu, tekrar yžkseltti, ilini-ulusunu toplamaya yardÝm etti; kendisine “zekasÝ, aklÝ ve tedbiri sağlam olan han” manasÝna gelen “Ġ-li-Œin-teu-kimin-han”53 [Ġli ŒÝn (hakiki) t™rkžmlž (?) han]



lakabÝ



verildi.



Bundan sonra in kaynaklarÝnda Tulan Han hep “Kimin Han” adÝyla zikredilmektedir. Kendisinin Œok geŒmeden yanÝndaki askerleri tarafÝndan ™ldžržldžğžnž ™ğreniyoruz. HanÝn, yabancÝ bir devletin hizmetine girmesinin uruğdaĢlarÝ tarafÝndan hoĢ g™ržlmediğini, onun bu akibeti g™stermektedir. Bu sÝralarda G™ktžrk ilindeki durum Œok karÝĢmÝĢtÝ. Tulan Han sonraki (lakabÝyla “Kimin Han”) sahneden Œekilince, Ta-teu adlÝ bir hanoğlunun tahta ŒÝktÝğÝ anlaĢÝlÝyor. Bu zatÝn “Pu-kia” Han54 lakabÝnÝ



taĢÝdÝğÝ



biliniyor.



Pukia



Han‟Ýn



inlilere



amansÝz



bir



džĢman



olduğu



bilhassa



kaydedilmektedir. Tžrklerle in arasÝnda cereyan eden savaĢlar esnasÝnda, inlilerin, Pu-kia hana ait ŒeĢme ve kuyularÝ zehirlemek gibi, gayret barbarca bir usul kullandÝklarÝ da biliniyor.55 Bu sÝralarda Yong-yu-liu Kağan‟Ýn ™ldžğž, yerine de “Ki-min” lakabÝyla ikinci bir kağanÝn tahta geŒtiğini in kaynaklarÝ kaydederler. Bu zatÝn kim olduğu kat‟i olarak tespit edilemiyorsa da, in‟e iltica eden ġapolyo‟nun kžŒžk oğlu Tu-so-lu olmasÝ muhtemeldir. Ki-min Han‟Ýn, “keŒeden ŒadÝrlar yerine evler yaptÝrmayÝ” ve “in sÝnÝrlarÝna yakÝn bir Ģehir kurmayÝ tasarladÝğÝ” bilindiğine g™re, b™yle



91



bir hareket bazÝ Tžrk uruğlarÝnÝn g™Œebeliği bÝrakÝp yerleĢik hayata geŒmekte olduklarÝna delalet eder. Ki-min Kağan 608 tarihinde hastalanarak ™lmžĢ, yerine de “ġi-pi” han lakabÝyla ve in imparatorunun tasvibiyle oğlu To-ki-Ģi geŒmiĢtir. Doğu Tžrk KağanlÝğÝ‟nÝn Yeniden Kuvvetlenmesi: ġipi han, babasÝnÝn hilafÝna olarak in‟e karĢÝ tamamÝyla mžstakil ve hatta džĢmanca siyaset takib etmekten Œekinmedi. 615 yÝlÝnda Tžrkler ani bir baskÝnla in imparatorunu ele geŒirmek teĢebbžsžnde bile bulundular; fakat kağanÝn karÝsÝ olan inli prensesin gizlice haber vermesi žzerine imparatorun yakalanmaktan kurtulduğu anlaĢÝlÝyor. ġipi Han‟Ýn in Ģehirlerine hžcžm ettiği, in žlkesine akÝnlar yaptÝğÝ bildirilmektedir. Bu Tžrk kağanÝnÝn Œok enerjik bir kiĢi olduğu faaliyetinden anlÝĢÝlÝyor. Tam o sÝralarda in‟de iŒ mžcadelenin patlak vermiĢ olmasÝ (605-616) ġipi‟nin iĢini kolaylaĢtÝrmÝĢtÝ. Bundan faydalanan Doğu ili Tžrkleri kendilerini in nžfusundan kurtarmakla kalmamÝĢlar, in‟e karĢÝ žstžn bir durum sağlamağa dahi muvaffak olmuĢlardÝ. Bu suretle Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ yeniden parlamÝĢ ve eski kudretini bulur gibi olmuĢtu. inlilerden birŒok devlet adamÝnÝn Tžrk kağanÝ hizmetine girmesi, doğudaki bazÝ “barbar” kavimlerin de Tžrk hakimiyetini tanÝmalarÝ buna delalet eder; “barbar”; kavimlerin, MoğollarÝn cedleri sayÝlan “ġey-ve”ler ve “Tu-ku-hoen”ler olduğu biliniyor. Kao-Œang (Uygurlar)larÝn da ġipi Kağan‟Ý tanÝdÝklarÝnÝ ™ğreniyoruz. Doğu Tžrk KağanlÝğÝ‟nÝn yeniden kuvvetlendiği “ġipi Han‟Ýn emrindeki okŒularÝn miktarÝnÝn bir milyon kiĢiyi bulduğu” kaydÝndan aŒÝkŒa anlaĢÝldÝğÝ gibi, in kaynaklarÝnÝn “barbarlar (yani) Tžrkler eski zamanlardan beri bu kadar kuvvet ve kudret sahibi olmamÝĢlardÝ” tarzÝndaki kayÝtlarÝyla da teyid edilmektedir. in imparatoru bu durum karĢÝsÝnda Tžrk kağanÝ ile iyi geŒinmek siyasetini takipten baĢka bir Œare bulamadÝ; inliler hatta Doğu Tžrk Devleti ile bir ittifak akdine talib oldular; arada elŒilerin gidip geldiği biliniyor. ġipi Kağan tarafÝndan “tele” lakabÝnÝ taĢÝyan bir Tžrk bžyžğž in‟e elŒi olarak g™nderilmiĢti; kağanÝn bu mžnasebetle imparatora “iki bin at ve beĢyžz asker” yolladÝğÝnÝ da ™ğreniyoruz; bununla, her halde, kağan tarafÝndan in‟e yapÝlan askeri yardÝm kasdedilmiĢ olmalÝdÝr. 618 yÝlÝ kayÝtlarÝ arasÝnda ġipi Kağan‟Ýndan in‟e “Kotolo tele”56 (Kutluk tele) adlÝ bir elŒinin geliĢinden bahsedilmiĢtir. AynÝ yÝlda, ġipi Kağan‟Ýn “ŒadÝrÝnÝn kendiliğinden yÝkÝldÝğÝnÝ” ™ğreniyoruz. Tžrklerdeki inanca g™re bu, iyilik alameti değildi; nitekim ertesi sene kağanÝn ™ldžğž bildiriliyor. Doğu Tžrk ilinin baĢÝnda da ġipi‟nin oğlu Se-li-fo-Ģe geŒti. Hieli Kağan (619-630): ġipi Kağan‟Ýn saltanatÝnÝn son yÝlÝnda in tahtÝna T‟ang sžlalesi (618907) geŒmek suretiyle in‟deki karÝĢÝklÝklar durdulmuĢtu. Devletin baĢÝna kuvvetli bir zatÝn gelmesi neticesinde in kendini sžratle toplayÝp toparlamak kuvvetlenmek imkanÝnÝ buldu. Doğu Tžrk KağanlÝğÝ‟nda da ġipi Kağan‟Ýn tesis ettiği džzen devam ediyordu. Tahta geŒen kağanlar kudretli ve becerikli kimseler olduğundan, Tžrk ilinin asayiĢi yerinde idi. ġipi‟nin halefi olan Se-li-fo-Ģe, “u-lo” (Œura?) lakabÝyla hakimiyet sžrdžğž yÝllarda, in‟e karĢÝ seferler aŒmak suretiyle, bu memlekete baskÝ yapmakta devam etmiĢti. Yeni in imparatoru bu Tžrk kağanÝ ile iyi mžnasebetler tesisine gayretle, kağana inli bir prenses g™ndermiĢti. u-lo Kağan‟Ýn saltanatÝ ancak bir yÝl sžrmžĢ; kağan ™lžnce yerine kžŒžk kardeĢi (ġipi‟nin oğlu) To-pi geŒmiĢ ve “Hieli” (Kieli, Kietli?) lakabÝnÝ almÝĢtÝ.



92



Hieli Kağan‟Ýn hakimiyeti yÝllarÝ, son kÝsmÝ hariŒ, Doğu Tžrk Devleti‟nin yeniden parladÝğÝ devri teĢkil eder. Kudretli bir Ģahsiyet olan yeni kağan durmadan in žzerine seferler aŒmÝĢ ve bžyžk baĢarÝlar elde etmiĢtir. 621 ve 622 yÝllarÝnda yapÝlan seferlerin bilhassa ™nemli olduğu biliniyor. 150 bin kiĢilik bir Tžrk ordusu Yen-men mÝntÝkasÝna girmiĢ, k™yleri ve kasabalarÝ yağma etmiĢ, kadÝn ve erkek olmak žzere on bin kiĢiden fazla esir alÝp g™tžrmžĢtž. Maamafih in kuvvetleri yetiĢerek kağanÝ ağÝr bir hezimete uğratmÝĢlardÝ; Tžrk hžkžmdarÝ da in ile barÝĢ akdetmek zorunda kalmÝĢtÝ (623‟te). 624 yÝlÝnda Tžrklerin yeniden harekete geŒtiklerini g™ržyoruz. Bu defa T‟sin prensinin Bžyžk bir cesaret g™stermesi ve kağanÝn biraderi To-li‟nin inlilerle anlaĢmasÝ Hieli‟yi Œekilip gitmek zorunda bÝrakmÝĢtÝ. Bu vakadan sonra Hieli kağan, artÝk eskisine nispetle Œok kuvvetli olan, in imparatoru ile uzlaĢmak siyasetini takibe baĢlÝyor; bu maksatla sÝrasÝna g™re ya elŒi g™dermiĢ veya akÝnlak yapmak suretiyle baskÝda bulunmuĢtur.57 624 ve 625‟te in Ġmparatoru‟ndan ticaret masaadesi alÝnmÝĢken, 625‟te Tžrk kuveetleri Tay-Œeu valisini yeniyorlar, 626‟da da Tžrk akÝnÝ tekrarlanÝyor; 100 bin kiĢilik bir Tžrk ordusu ine giriyor ve Vu-kong‟u zaptediyor. Hieli Kağan‟Ýn kuvvetleri Vey nehri boyunda iken, in Ġmparatoru bizzat karĢÝ ŒÝkÝyor; ancak altÝ kiĢinin refakatinde ordusundan ayrÝlarak Hieli Kağan‟Ýn karĢÝsÝna geliyor ve nehrin ™bžr tarafÝndan Tžrkleri “barÝĢa aykÝrÝ hareketlerinden ™tžrž”muaheze ettikten sonra,58 hemen hžcuma geŒmek tehdidinde bulunuyor. in imparatorunun bu cesurane hareketinden Tžrklerin ĢaĢÝrdÝklarÝnÝ ve kağanÝnÝn derhal sulha talib olduğu in kaynağÝ kaydetmiĢtir. 626 yÝlÝnda akdedilen bu barÝĢ “Vey k™pržsž barÝĢÝ” diye maruftur; barÝĢ ĢartlarÝnÝn Vey nehri k™pržsž žstžnde kararlaĢtÝrÝlmasÝndan dolayÝ b™yle bir ad verilmiĢ olmalÝdÝr. Tžrk kağanÝnÝn bu barÝĢ akdinden kurban olarak ™nce beyaz bir at getirdiği de bildirilmektedir. “Vey k™pržsž barÝĢÝ”ndan sonra Doğu Tžrk KağanlÝğÝnÝn gittikŒe fena bir duruma džĢtžğž g™ržlžyor. 627 yÝlÝna kar her zamankinden Œok fazla yağmÝĢ ve mevsimsiz soğuklak bastÝrmÝĢtÝ; neticede Tžrk ilinde kÝtlÝk (galiba “cut”un tesiriyle) baĢg™sterdi; Œok miktarda hayvan ™ldž insan kaybÝ da bžyžk bir yekun tutuyordu59



BaĢka bir felaket de: Sie-yen-to, Hoey-hu (Uygur) ve Payeku



uruğlarÝnÝn isyanÝ oldu. KağanÝn biraderi To-li‟nin (Tu-luy?) el altÝnda imparator ile anlaĢtÝğÝ biliniyor. bžtžn bunlar KağanlÝğÝn iŒten sarsÝlmasÝna sebep oldu. Ġsyan eden Sie-yen-to‟larÝn baĢbuğu “han” lakabÝnÝ aldÝ ve in ile mžnasebete giriĢti. Hieli kağan tam o sÝralarda in‟e karĢÝ bir sefer aŒmÝĢ bulunuyordu; inlilerin harekete geŒmeleri žzerine kağan, bir mžddet ™nce zabtettiği Ma-i Ģehrini bÝraktÝ ve Œekildi. Tam o sÝralarda dokuz Tžrk uruğu (kabile) reisi in Ġmparatoruna tabi olduklarÝnÝ ilan ettiler. Payeku, Peko, Tong-lo- Si ve Hi kavimleri de imparatorun hakimeyetini tanÝdÝlar. in imparatoru bunun žzerine, kalan Tžrk ulusu ve uruğlarÝnÝ tedib maksadÝyla Tžrk ili žzerine birkaŒ koldan ordular sevketti. in kuvvetlerinin en bžyžğž general Litsing‟in kumandasÝnda ilerlemekte idi. Birinci Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn YÝkÝlÝĢÝ (630): General Li-tsing‟in ordusu Vu-yang dağÝ eteğinde kampÝnÝ kurduktan sonra, Hieli Kağan‟Ýn ordugahÝna geceleyin ani bir baskÝn yaptÝ. Tžrk kağanÝ oradan kaŒmağa muvaffak oldu ve Gobi Œ™lžnžn baĢladÝğÝ yere kadar gelebildi. Bu durum



93



karĢÝsÝnda kağan sžlalesine mensup birkaŒ Tžrk bžyžğž, Tžrklerden ayrÝlÝp inlilere katÝldÝlar; bu olay Tžrk ili ve ordusunda artÝk bozgun ve dağÝlma havasÝnÝn kuvvetle estiğine delalet eder. ok sÝkÝĢÝk bir durumda bulunan Hieli kağan ise T‟ien-Ģen (TanrÝ) dağlarÝ arasÝndaki yaylaya ŒekilmiĢti. in‟e karĢÝ mžcadelinin imkansÝz olduğuna hžkmeden Hieli kağan, bžyžk ržtbeli subaylardan birini imparatora g™ndererek, in‟e tabi olmak istediğini arzetmiĢ ve “gžnahlarÝnÝn affedilmesi” dileğinde bulunmuĢtu. in imparatorunun bu mžracaat karĢÝsÝnda “kağanÝ teselli maksadÝyla” iki generalini g™nderdiği bildiriliyor. Halbuki general Litsing bu mžzakerelerden kurnazca istifade etmiĢ ve Tžrk kağanÝnÝn ordugahÝna bir baskÝn hazÝrlamÝĢtÝ. BaskÝn yapÝlÝnca, Hieli Kağan gžŒ halle kendini kurtarabilmiĢ ve ancak, gžnde bin li (500 km.) koĢan atÝna binerek BatÝ ilindeki Tžrk baĢbuğlarÝndan ġapolyo (ĠĢbara, Asparuh?) yanÝna iltica etmek suretiyle inlilerin eline džĢmemiĢti. Halbuki ġapolyo inlilerle anlaĢmÝĢ olduğundan kağan iŒin ŒarpÝĢmadÝ ve in beylerinden ang-pao-siang‟Ýn kağanÝ yakalamasÝna mžmanaat etmedi. Esir edilen Hieli Kağan in imparatoruna g™nderildi. Hieli tutsak edilince bžtžn ili, ulusu inlilerin eline džĢtž. Bu suretle, 630 yÝlÝnda Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ bir devlet olarak yÝkÝldÝ; burada yaĢayan Tžrk uruğlarÝ in hakimiyeti altÝna alÝndÝlar. Hieli Kağan‟Ýn indeki tutsaklÝğÝ hakkÝnda in kaynaklarÝnda bazÝ tafsilat bulmak mžmkžndžr. Bildirildiğine g™re: Tžrk kağanÝ esir sÝfatÝyla in imparatorunun huzuruna ŒÝkarÝldÝktan sonra, imparator Tžrk hžkžmdarÝnÝn yžzžne karĢÝ Ģu beĢ suŒu saymÝĢtÝ: “Ġlk suŒ-Tžrk devleti yÝkÝlmÝĢken, inde saltanat sžren Syu hanedanÝnÝn yardÝmÝyla tekrar canlanmÝĢtÝ; Hieli kağan bu yardÝmÝ unutmuĢ ve nank™rlžk etmiĢtir. Ġkinci suŒ-Hieli, in‟in komĢusu sÝfatÝyla verdiği s™zž tutmamÝĢ ve in sÝnÝrlarÝna tecavžz etmiĢtir. …Œžncž suŒ-Kağan askeri kudretinden ™tžrž fazla gurura kapÝlmÝĢ, cebir ve zulme baĢvurduğundan kendi tebesÝnÝn bile nefretini celb etmiĢtir. D™rdžncž suŒ - in ahalesinin tarlalarÝnÝ, ekinlerini tahrib etmiĢti. BeĢinci suŒ- Kağan, in hanedanÝ ile sÝhriyet tesisini va‟dettiği halde, bunu yerine getirmemiĢti”60 Ġmparator, gžya, s™zlerine devamla, Hieli Kağan‟Ýn ™lžm cezasÝna istihkah kesbettiğini beyan etmiĢ, fakat Vey k™pržsžnde vaktiyle akdedilen uzlaĢmayÝ hatÝrladÝğÝnÝ ve bundan ™tžrž kağanÝn hayatÝnÝ bağÝĢladÝğÝnÝ bildirmiĢti. Bunu mžteakip Hieli Kağan‟Ýn tutsaklÝk yÝllarÝ baĢlÝyor. KağanÝn bžtžn aile efradÝ ve maiyeti iade edilmiĢ ve kendisine Tayp-po konağÝ tahsis edilmiĢti; esir Tžrk hžkžmdarÝnÝn her ne ihtiyacÝ varsa hepsi de g™ržlmžĢtž. Kağan daima aynÝ yerde yaĢamaya alÝĢkÝn olmadÝğÝndan, saray bahŒesinde kurduğu ŒadÝrlarÝnÝn yerini mžtemadiyen değiĢtirir ve baĢka bir yere naklettirirmiĢ. TutsaklÝk hayatÝnÝ ŒadÝrda geŒirdiği anlaĢÝlan Hieli Kağan‟Ýn maiyetindeki adamlara acÝklÝ Tžrkžler ŒağÝrÝrlar, kağan da onlarla birlikte ağlarmÝĢ.61 KağanÝn kederinden zayÝf džĢtžğž, neĢesini bžsbžtžn kaybettiği de bildiriliyor. in imparatoru onun bu haline acÝmÝĢ ve geyikleri Œok olan FuĢan dağÝ mÝntÝkasÝnda avlanabilmesi iŒin, Hieli‟ye bu mÝntÝkanÝn valiliğini teklif etmiĢti. Fakat kağanÝn bunu reddettiği bildiriliyor. in imparatoru tarafÝndan bu tutsak Tžrk hžkžmdarÝna “hassa alayÝ kumandanÝ” gibi yžksek bir ržtbe ve geniĢ malikaneler verildiğini de ™ğreniyoruz. Bžtžn bunlar, vaktiyle bžyžk bir devletin baĢÝ olan Hieli‟yi tatmin etmedi; kağan tutsak olmanÝn acÝsÝna dayanamayarak 638‟de ™ldž.62 ***



94



Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn zˆfa uğramasÝ ve nihayet yÝkÝlmasÝnda en birinci ˆmil: Bumin kağan ve Ġstemi yabgu tarafÝndan kurulan džzenin devam ettirilememiĢ olmasÝdÝr. “AĢena” ailesi azalarÝ, Tžrk uruğlarÝ baĢbuğlarÝ, illeri-uluslarÝ arasÝndaki birliğin temin edilemeyiĢi bžtžn Tžrk kavimlerini felaketten felakete sžržklemiĢtir. Bu durumdan en Œok inliler faydalanmÝĢlar ve Tžrkleri in politikasÝ iŒin bir alet haline getirmeye muvaffak olmuĢlardÝ. inli nazÝr ang-sun-Œing‟in siyasi prensipleri bžyžk bir ustalÝkla tatbik edilmiĢ; Tžrk beyleri ve uluslarÝ arasÝna nifak sokulmuĢ; ayrÝ Tžrk uruğlarÝ arasÝnda mžadele baĢg™stermiĢ ve bžtžn bunlar neticesinde Doğu Tžrk KağanlÝğÝnÝn kuvvetten džĢmesi ve in hakimeyite altÝna alÝnmasÝ iŒin Ģartlar hazÝrlanmÝĢtÝ. Bu acÝklÝ durum Orhun yazÝtlarÝnda Ģu s™zlerle ifade edilmiĢtir: “…(Bumin kağandan sonra)… kžŒžk kardeĢleri kağan olmuĢ ve tabii oğullarÝ, yeğenleri kağan olmuĢlar. Ondan sonra kžŒžkkardeĢ bžyžk kardeĢler gibi yaratÝlmamÝĢ, oğul babasÝ gibi yaratÝlmamÝĢ, ve Ģžphesiz k™tž kağanlar tahta ŒÝkmÝĢlar. BuyuruklarÝ‟da (yžksek memurlar) kezalik her halde cahil imiĢler, k™tž imiĢler. Beylerle halk arasÝndaki nifak ve inlilerin kurnazlÝk, hilekarlÝk ve Ģirretliği dolayÝsÝyla ve kžŒžk kardeĢlerle bžyžk kardaĢleri bir biri aleyhine kÝyam ettirdikleri ve beylerle halk arasÝnda nifak tohumu ettik ektikleri iŒin, (Tžrk TanrÝsÝ) Tžrk milletinin atalarÝndan kalma žlkesini zevale yžz tutturmuĢ ve muĢru ağanlarÝnÝ sukuta uğratmÝĢtÝ”.63 K™tž idare, devletin baĢÝnda duranlarla halk arasÝndaki džĢmanlÝk, yabancÝ bir bžyžk devletin muayyen maksatlarla Tžrk ilinde gizli faaliyetlerde bulunmasÝ gibi meĢum amiller bir araya geldiği iŒin Tžrk Devleti‟nin baĢÝnda ne gibi felaketler doğduğunu Orhun yazÝtlarÝ kÝsa ve aŒÝk bir lisanla ifade etmiĢtir. IV. Tžrk Ġlinde in Tahakkžmž Devri (630-681) Hieli Kağan‟Ýn tutsak edilmesinden sonra Doğu Tžrk fiilen in tahakkžmž altÝna girmiĢ oldu. Olsa olsa „tžken dağlarÝnÝn kuzeyinde ve Baykal g™lž Œevresinde yaĢayan bazÝ Tžrk uruğlarÝ yarÝ mžstakil bir hayat sžrmekte devam etmiĢlerdi. Tžrklerden bazÝ zžmrelerin Huang-hu‟nun (SarÝsu) gžney ve kuzey sahasÝnda, in žlkesinde, yetiĢtikleri g™ržlžyor; bir kÝsmÝnÝn da in askeri kÝtalarÝ arasÝnda alÝndÝklarÝ biliniyor. Bu gibilerin kÝsa bir zamanda “inlileĢtikleri” anlaĢÝlÝyor. Bumin Kağan‟Ýn torunlarÝ, yani Tžrk devletini idare eden ve Tžrk ilinin meĢru kağan olmak hakkÝnÝ haiz kimselerin, inlilerin eline džĢmekle, veya menfaatler karĢÝlÝğÝ ile elde edilmiĢ olmakla, esas Tžrk kitlesi, “kara kamuğu” (halkÝ) ™ndersiz kalmÝĢtÝ. Yžksek tabakanÝn, yani han oğullarÝ, beyler, buyuruklarÝn (yžksek memurlar) Œabucak in hakimiyetini benimsedikleri biliniyor. Onlar yeni vaziyete g™re kendi menafaatlerini g™zetmekten baĢka bir Ģey džĢžnmžyorlardÝ. Bu gibiler “™z Tžrk adlarÝnÝ bÝrakarak, in isimlerini alÝyorlar, in yaĢayÝĢ tarzÝnÝ benimsiyorlardÝ.” Bununla Tžrk “kara kamuğu”ndan (halkÝndan) esas itibariyle ayrÝ džĢmžĢlerdi. in kaynaklarÝnda bu hususta misaller bulunduğu gibi, Orhun yazÝtlarÝnda (bengž taĢlarda) da bundan acÝ acÝ Ģikayet edilmektedir. YazÝtlarda deniliyor ki: “(Tžrk) beylerinin oğullarÝ inlilere k™le ve pak kÝzlarÝ halayÝk oldular. Tžrk beyleri Tžrk isim ve unvanlarÝnÝ bÝraktÝlar; in beylerinin ince isimlerini (veya unvan) alarak Œim imparatoruna tabi oldular; elli yÝl ona iĢlerini gžŒlerini verdiler; onun iŒin doğuda gžn doğusunda B™kli kağana değin sefer aŒtÝlar; batÝda Demir-kapÝya değin sefer ettiler; in imparatoru iŒin bunlarÝn memleket ve devletlerini hžkžmleri altÝna aldÝlar”.64 Bu s™zlerin yalnÝz edeb“ bir parŒa olmadÝğÝ, in kaynaklarÝndaki kayÝtlarda da g™ržlmektedir.



95



Hieli Kağan‟Ýn ™lžmžnden sonra, (oğlu) Ho-lo-ko Tžrklerin meĢru hžkžmdarÝ sanÝlÝyordu. KağanÝn kžŒžk biraderi Kie-Ģe-so Ho-lo-ko‟yu kaŒÝrÝp, Tžrkleri yeniden bir kağanÝn idaresi altÝna koymak teĢebbžsžnde bulunurken, yakalanÝyor ve ™ldžržlžyor. Ho-lo-ko‟da dağlÝk bir mÝntÝkaya sžrgžn ediliyor. Œinliler bunun žzerine Hieli Kağan‟Ýn akrabasÝndan ToluĢe oğlu AĢena-Ģemo‟yu ™n plana ŒÝkarÝyorlar; kendisine “han” ržtbesiyle birlikte, ince bir aile adÝ olan “Li” ismini veriyorlar. AynÝ zamanda ulus beylerinden biri olan sse-mo‟yla da ince bir unvan verilerek, onu bazÝ Tžrk uruğlarÝnÝn baĢÝna geŒiriyorlar. Bu zatÝn bir ziyafet esnasÝnda “oğullarÝ ve yeğenlerine T‟ang sžlalesine asÝrlar boyunca hizmet etmesi temennisinde bulunduğu” bildirilmektedir. Sse-mo‟nun baĢka bir mžnasebetle: “Yžzlerce yÝl mžddetle in imparatorunun k™peği kalmak azrusunu beyan ettiği”de malumdur. Bu Tžrk beyinin inlilere karĢÝ beslediği bu dalkavukŒa hayranlÝk ve sadakat yžzžnden, kendi ÝrkdaĢlarÝnÝn nefret hislerini žzerine Œektiği de biliniyor; Sse-mo‟nun emrine verilen Tžrk uruğlarÝnÝn onu bÝrakÝp gitmeleri bunu g™sterir. Sun-iĢi oğlu AĢena-niĢo da in imparatorunun sadÝk bendelerinden biri olup, inlilerden “ong” (sadÝk dost) lakabÝnÝ almÝĢtÝr. Bu suretle in‟e hizmet eden ve sadakat g™steren birŒok Tžrk beyinin in adÝ veya unvanÝ aldÝklarÝ g™ržlžyor. Bunlar arasÝnda bazen in tahakkžmžne karĢÝ ayaklananlar da olmuĢtur. Bu gibilerden 679 ve Wen-no ve Fong-Œi adlÝ iki Tžrk bžyžğž zikredilmektedir; bunlarÝn sebep olduklarÝ isyan geniĢ bir mahiyet almÝĢtÝ. BaĢkÝldÝran bu iki Tžrk beyi “Asse-te-wen-po”yu han ilan etmiĢler ve yanlarÝna birŒok Tžrk uruğlarÝnÝ toplamÝĢlardÝ. Ġsyan hareketinin yirmi d™rt “daireye” (idar“ b™lge) yayÝldÝğÝ anlaĢÝlÝyor.65 O sene Œok kar yağmÝĢ olduğundan, inli askerlerden birŒoğu soğuktan bitab bir halde iken, Tžrkler tarafÝndan imha edilmiĢlerdi; inlilerden ™lenlerin ve tutsak edilenlerin adedi on binden fazla olduğu kaydedilmiĢtir. inliler ancak muhim kuvvetler celbetmek suretiyle bu ayaklanmayÝ bastÝrabildiler. Tžrklerin ilan ettikleri han esir edilmiĢ ve imparatora g™nderilmiĢti. Fakat tam bu sÝralarda, esas Tžrk ilinde, Tžrk “kara kamuğu” (halkÝ) arasÝnda in boyunduruğundan kurtulmak ve Tžrk ilini yeniden canlandÝrmak iŒin bžyžk bir hareket almÝĢ yžržmžĢ bulunuyordu. Bu defa baĢlanan kurtuluĢ hareketini ikinci Doğu Tžrk KağanlÝğÝnÝ kuran kutluğ (han) idare ediyordu. V. Ġkinci Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ (682-745) Tžrklerin KurtuluĢ SavaĢÝ ve Doğu G™ktžrk Devleti‟nin CanlanmasÝ: 630‟da Doğu Tžrk ili ve 659‟da BatÝ Tžrk ili inlilerin hakimiyeti altÝna alÝndÝktan sonra, Tžrk uruğlarÝndan bazÝlarÝ in žlkesine yerleĢmiĢ ve “rahat hayata” alÝĢmÝĢlardÝ. Fakat ™z Tžrk geleneklerini olduğu gibi muhafaza eden esas halk kitlesi, yani “kara kamuğ”, yabancÝ boyunduruğuna bir tžrlž ÝsÝnamamÝĢtÝ, bu gibiler Tžrklik ve egemenlik duygularÝnÝ kaybetmemiĢ olan bazÝ han oğullarÝnÝn ™nderliğinde, fÝrsat džĢtžkŒe inlilere karĢÝ ayaklanmakta ve ™z Tžrk devletini yeniden kurmak yolunda gayret sarfetmekte edilir. Hieli Kağan‟Ýn ™lžmžnden az sonra, tžrk tahtÝnÝn meĢru varisi sayÝlan Tžrk prensini kaŒÝrmak ve bir devlet kurmak teĢebbesžnžn yapÝldÝğÝnÝ yukarÝda s™ylemiĢtik. Bu teĢebbžs muvaffak olamayÝnca, 679 yÝlÝnda Tžrk uruğlarÝ yeniden bir “kurtuluĢ” savaĢÝna baĢlamÝĢlardÝ. Fakat bu ikinci teĢebbžs de baĢarÝsÝzlÝkla bitti.



96



BaĢarÝsÝzlÝklara rağmen Tžrk uruğlarÝnÝn istiklal ateĢleri s™nmžĢ değildi. YžzyÝllardan beri bir devlet sahibi olan, kendi kendilerini idareye alÝĢmÝĢ, mžstakil ve hžr bir hayat yaĢamÝĢ olan Tžrk budunu (milleti) yabancÝ bir milletin boyunduruğu altÝnda kalmayÝ, TabğaŒ (in) tahakkžmžnžn devamÝnÝ bir tžrlž hazmedemiyordu. Tžrk budunun, “kara kamuğun” (halkÝnÝn) hžrriyet ve devlet hasreti Orhun yazÝtlarÝnda Ģu cžmlelerle ifade olunmuĢtur: “Ben il sahibi bir millet idim, Ģimdi ilim hani? Kimin iŒin il kazanacağÝm- Ben kağanlÝk bir millet idim, kağanÝn hani- Kime hizmet edeceğim?”66 Kara halkÝn, yani esas Tžrk kitlesinin istiklal hisleri ilen yanÝp tutuĢmasÝna karĢÝlÝk birŒok Tžrk beyi, baĢbuğlarÝ, esas kitlenin arzusu hilafÝna olmakla, yabancÝ ve džĢman bir millet ve devlet olan in‟e (kitabelerdeki-TabğaŒ‟a) hizmet etmekte, yabancÝ tesirlere maruz kalmakta ve Tžrklžklerini kaybetmekte idiler. Tžrk milletini kurtarabilecek ve istiklal hedefine g™tžrecek kabiliyette kudretli bir baĢbuğ bir tžrlž zuhr edememiĢti. inlilere karĢÝ hžrriyet bayrağÝ kaldÝrÝldÝğÝ zaman, Tžrk uruğlarÝ hep birlikte bir baĢ etrafÝnda toplanamÝyorlardÝ; ayrÝ uruğlar veya baĢbuğlar arasÝnda anlaĢmazlÝk, rekabet hžkžm sžrdžğžnden, inliler bu gibi ayaklanmalarÝ kolayca bastÝrabiliyorlardÝ. Nitekim, 679‟daki ayaklanma, geniĢ bir ™lŒžde yapÝldÝğÝ halde, muvaffak olamamÝĢtÝ. Tžrk budunun istiklal ateĢi, bu defa yeni bir baĢbuğun harekete geŒmesiyle birdenbire alevlendi ve sžratle Doğu Tžrk ilinin her tarafÝnÝ sardÝ. KurtuluĢ hareketinin baĢÝnda duran zat, Orhun yazÝtlarÝnÝn bildirdiğine gire ĠlteriĢ kağandÝr. AsÝl adÝnÝn ne olduğu tespit edilemiyor; ismi ancak birer lakab olan “Kutluğ” (Kutluk, in kaynaklarÝnda -Ko-to-lo) ve “ĠlteriĢ” (Ġli toplayÝp derleyen) Ģeklinde nakledilmiĢtir. Kendisinin tahta



geŒmek iŒin meĢru haklarÝ haiz olduğu Hieli Kağan‟Ýn neslinden



geldiği muhakkaktÝr.67 Kitabelerinde, Kutluğ‟un oğlu Bilge Kağan, Bumin kağandan “dedem ve atam” diye bahsettiğinden, Kutluk ĠlteriĢ Kağan‟Ýn eski Tžrk hanedanÝna (AĢena sžlalesine) mensup olduğunda Ģžphe bÝrakmÝyor. Kutluğ Kağan‟Ýn babasÝnÝn adÝ zikredilmiyor. inlilerde tutsak olan Hieli Kağan‟Ýn uzak ve yakÝn arkadaĢlarÝndan birinin Kutluğ (kağanÝn) babasÝ olduğu anlaĢÝlÝyor. in kaynaklarÝnda Kutluğ‟un mžcadeleye nasÝl baĢladÝğÝna dair Œok az sayÝda bulunmasÝna karĢÝlÝk,68 Orhun yazÝtlarÝnda bu hususta tafsilatlÝ ve Œok mžhim malumat verilmektedir. Eski Tžrk geleneğine g™re Tžrk Kağan‟Ý (ve Tžrk milleti) ilahi menĢei haizdi. Bundan ™tžrž “yukarÝdaki Tžrk TanrÝsÝ”, “Tžrkžn mukaddes yersub”larÝ (yer ve su ruhlarÝ) Tžrk milleti yok olmasÝn, yeniden milelt olsun diye ĠlteriĢ (Kutluğ) kağanÝ ve Ġlbilge hatunu “g™ğžn tepesinden tutup yžkselttiler, Tžrk TanrÝsÝ, Tžrk milletinin zevalini ™nlemek iŒin Kutlağa (kağana) yardÝmÝnÝ esirgemedi. Bžtžn bunlar sayesinde -o devrin zihniyetine g™re- Kutluğ (Kağan) giriĢtiği kurtuluĢ savaĢÝnÝ baĢarÝ ile bildirdi. ok az bir kuvvetle baĢlanan bu hareket, “Tžrk TanrÝsÝnÝn, Kutluğ‟a mazhar olmasÝ yžzžnden, muazzam bir hareket halini aldÝ ve yÝkÝlmÝĢ olan Tžrk KağanlÝğÝ yeniden kurulabildi. Kitabelerde verilen tafsilattan g™ržldžğž veŒhile,69Kutluğ bu iĢe on yedi kiĢi ile baĢlamÝĢtÝ. Kutluğ‟un in‟den ayrÝ džĢmek istediğini duyan Tžrklerden „Ģehirlerdekiler dağa ŒÝkmÝĢ, dağdakiler ovaya inmiĢler”, kutluğun etrafÝnda yetmiĢ kiĢi toplanmÝĢtÝ. “TanrÝ gžŒ verdiği iŒin Kutluğ‟un askeri kurt gibi, džĢmanlarÝ koyun gibi” idiler. Bu kurtuluĢ savaĢÝna ta baĢtan katÝlanlar arasÝnda, Tžrk bžyžklerinden olup uzun zamandanberi in hizmetinde bulunan, Tonyukuk da vardÝ; Œok akÝllÝ bir devlet adamÝ olduğu bilinen bu zatÝn Kutluğ‟a bžyžk yardÝmÝ dokunmuĢ olduğu muhakkaktÝr. inlilere



97



karĢÝ yapÝlan bu ayaklanma baĢta bir Œete harbi mahiyetinde idi; fakat “Œeteciler” alelˆde Œeteci değil, kendi istiklallerini kazanmak, ™z Tžrk devletini yeniden kurmak gayesiyle silaha sarÝlan hžrriyet kahramanlarÝ idi. Bir mžddet sonra yetmiĢ kiĢinin yediyžze ŒÝktÝğÝnÝ ™ğreniyoruz; bunlarÝn žŒte ikisi atlÝ, žŒte biri yaya idi. Kutluğ bu kuvvetle evvelˆ ™ztžrk uruğlarÝnÝ kendi itaatÝ altÝna almak iŒin savaĢtÝ. “KağanÝnÝ kaybetmiĢ budunu, k™le ve halayÝk haline girmiĢ olan budunu, Tžrk milli mžesseseleri bozulmuĢ olan milleti (bir araya toplayÝp) ecdadÝnÝ t™resine g™re nizama koydu”, ve onun kağanÝ oldu. Bžtžn bu savaĢlarda ve Tžrk ilini džzene koymak iĢinde Kutluğa, karÝsÝ Ġlbilge hatunun bžyžk yardÝmÝ dokunduğu, kitabelerin ifadesinden aŒÝkŒa g™ržlžyor. Kutluğ ĠlteriĢ Kağan, (861/2 -690/91?): Kutluğ (Kağan‟Ýn idare ettiği kurtuluĢ savaĢÝnÝn 681 ve 682 de cereyan ettiği anlaĢÝlÝyor.70 Ġkinci G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn kuruluĢu ve džzenlenmesi 682 de olsa gerektir. mesele yalnÝz in tahakkžmžnden kurtulmak değil, vaktiyle Tžrk devleti iŒinde yaĢÝyan, sonralarÝ ya in‟in tabiiyeti altÝna giren veya kendi baĢlarÝna yaĢamaya baĢlayan birŒok Tžrk uruğunun yeniden inkÝyat altÝna alÝnmasÝ icabediyordu. Kutluğ kağan bunda muvaffak olabilmek iŒin Œetin savaĢlar yapmak zorunda kaldÝ. Bir mžddet sonra OğuzlarÝn doğu kÝsÝmlarÝ, yani T™lžĢler ve batÝ kÝsÝmdakiler, yani TarduĢlar yeni kağanÝ tanÝdÝlar. T™liĢlere -“yabgu” ve TarduĢlara- “Ģad” tayin edilmek suretiyle bunlar Kutluğ kağana bağlandÝlar. Bununla Doğu Tžrk KağanlÝğÝ esaslÝ olarak kurulmuĢ oldu. Bu sÝralarda Kutluğ Kağan‟Ýn karargahÝ uğay-kuzu ve Karakum Œevresinde idi. Devleti idare, teĢkilatlandÝrma ve askeri iĢlerde kağanÝn baĢmžĢaviri sÝfatÝyla Tonyukuk‟un bilhassa faydasÝ olduğunu ™ğreniyoruz. Yeni kurulan Tžrk devletini ayakta tutabilmek iŒin kağanÝn ve vezirinin bžyžk gayretler sarfettiklerini, baĢ eğmek istemeyen ™z Tžrk uruğlarÝyla savaĢtan baĢka, in ve diğer yabancÝ devletlerle de Œetin mžcadelede bulunmak zorunda kaldÝklarÝnÝ biliyoruz. Vaktiyle olduğu gibi Ģimdi de Tžrk KağanlÝğÝnÝn en bžyžk džĢmanÝ in Ġmparatorluğu idi. Bunun iŒindir ki Kutluğ kağan, hakimiyeti ele almÝr almaz hemen in ile savaĢmaya baĢladÝ. in kaynaklarÝnda 682 yÝlÝndan itibaren “Ko-to-lo” (Kutluğ) kağanÝn harpleri ve “T‟u-kž-e”lerin (Tžrklerin) hžcumlarÝndan bahsedilmektedir.71 Tžrkler 683‟te d™rt defa in‟in muhtelif eyaletlerine akÝn yaptÝlar; 685‟te bžyžk bir Tžrk akÝnÝ daha vukubuldu ve inliler yenildiler. 687‟de yine bir Tžrk akÝnÝndan bahsedilmektedir; inliler bu defa da yenildiler. Mamafih o yÝl, ine žŒžncž defa akÝn yapan Tžrkler yenilmiĢler ve inliler tarafÝndan 20‟li (10km)72 kadar takibedilmiĢlerdi. 684 yÝlÝnda Kutluğ Kağan‟Ýn biraderi Kapağan (MeŒue) ine bir baskÝn yapmÝĢ, fakat pžskžrtžlmžĢtž. Tonyukuk tarafÝndan kumanda edilen bir G™ktžrk ordusunun ġang-tung ovasÝna girdiği, hattˆ denize kadar ilerlediği, yirmi žŒ Ģehri tahrib ettiği bildiriliyorsa da seferin hangi tarihte vukubulduğu s™ylenmemiĢtir. Kutluğ Kağan‟Ýn, “tžrk ilini-tžresini” tanzim etmesi iŒin inlilerden ziyade, kendisine itaat etmek istemeyen tžrlž Tžrk uruğlarÝ ile uğraĢmak mecburiyetinde kaldÝğÝnÝ s™ylemiĢtik. Kutluğ Kağan‟Ýn bu maksatla kÝrk yedi defa sefer aŒtÝğÝ kitabelerinden ™ğreniyoruz. Bu kÝrk yedi seferin yirmisinde, kağanÝn kÝl݌ ve mÝzrakla d™vžĢtžğž de ayrÝca belirtilmiĢtir. bu seferlerden bazÝlarÝ ĢunlardÝ: Oğuzlara karĢÝ sefer ve boyun eğmeleri: Kitabelerdeki oldukŒa mžphem kayÝtlardan anlaĢÝldÝğÝna g™re, G™ktžrk devleti kurulurken “Oğuz” ve “Tžrk” adlarÝ birbirinin sinonimi gibidir; fakat



98



“Oğuz” derken, kağana boyun eğmek istemeyen uruğlar, “Tžrk” adÝyla da kağana tabi yani devlet nizamÝnÝ kabul eden zžmreler kasdedilmiĢ olmalÝdÝr. Bumin kağandan itibaren, bazÝ Oğuz uruğlarÝnÝn kağanlara tabi olduklarÝ ve hizmet ettikleri, bazÝlarÝnÝn da isyan halinde bulunduklarÝ anlaĢÝlÝyor. Bu durum sonralarÝ, SelŒuklularda Sancar‟Ýn tabiyetindeki Oğuz boylarÝ ile mžnasebetlerini andÝrÝyor. SonralarÝ Sultan Sancar gibi, Kutluğ kağan da kendi OğuzlarÝyla mžcadele etmek mecburiyetinde kalmÝĢtÝ. Oğuzlar, yžkselmekte olan Kutluğ kağana boyun eğmemek maksadÝyla bir taraftan inliler ve diğer yandan moğol menĢeli Kitaylarla anlaĢmÝĢlar, “devlet kuran Tžrkleri” ezmek iŒin žŒ taraftan hžcžm yapmak planÝnÝ hazÝrlamÝĢlardÝ. Bu plana g™re: Oğuzlar-kuzeyden, Kitaylar-doğudan, inlilergžneyden Kutlğ Kağan‟Ýn “Tžrkleri” žzerine yžržyeceklerdi. Bu plˆn Tonyukuk tarafÝndan ™ğrenilince, kağanÝn baĢ mžĢaviri (kineĢŒisi) “gece uyumamÝĢ, gžndžz oturmamÝĢ” ve kağana durumu, alÝnacak tedbirleri Ģu s™zlerle arzetmiĢti: “inlile, Oğuzlar, Kitaylar bu žŒž birleĢirlerse tehlikede kalacağÝz; bu yapÝldÝğÝ takdirde biz (G™ktžrkler) talihin iradesine g™re bir taĢ ile tutulmuĢ gibi oluruz (kitabÝn bu kÝsmÝ pek vahÝz değildir); bir Ģey yufka iken bžkžlžp toplamak kolay imiĢ; bir Ģey ince ikin kÝrÝp parŒalamak keza kolay. Fakžt yufka (Ģey) kalÝn olursa, onu bžkžp toplamak sarp imiĢ; ince (Ģey) kalÝnlaĢÝrsa onu kÝrÝp parŒalamak sarp olur imiĢ. Doğuda Kitaylara, gžneyde inlilere, batÝda BatÝ Tžrklerine, kuzeyde- Oğuzlara karĢÝ žŒ-beĢ bin askerimizle mžcadele etmek zorundayÝz. Bu b™yle olursa nasÝl olur?”73 Kutluğ kağan veziri Tonyukuk‟un maruzatÝnÝ dinlemiĢ, kendisine lazÝmgelen asreri tedbirler almasÝ yolunda tam bi selˆhiyet vermiĢti. Tonyukuk‟un fikrine g™re evvelˆ OğuzlarÝ vurmak icabediyordu. Alelacele Oğuzlara karĢÝ bir sefer aŒÝldÝ. Ġki bin kiĢiden mžrekkep bir G™ktžrk ordusu, K™k-™ng‟ž bata ŒÝka geŒmek suretiyle „tžken ormanÝna doğru yžrždž. Oğuzlar ise, inekler ve yžk hayvanlarÝ ile Toğla boyunca gelmekte idiler; bunlar žŒ bin kiĢi idi. Vukubulan ŒarpÝĢmada G™ktžrk kuvvetleri az olmalarÝna rağmen, OğuzlarÝ yendiler; Oğuzlardan bir kÝsmÝ nehirde boğuldu, bir kÝsmÝ kaŒarken ™ldžržldž. Bu durum karĢÝsÝnda OğuzlarÝn bžtžn boylarÝ Kutluğ kağan atabi oldular. KazanÝlan bu zafer neticesinde Kutluğ Kağan‟Ýn durumu birdenbire sağlamlaĢtÝ. Bunun žzerine kağanÝn ordugahÝ „tžken ormanlarÝna yakÝn bir sahaya nakledildi; ordugahÝn „tžken sahasÝna kurulmasÝyla eski Tžrk kağanlÝğÝnÝn canlandÝrÝlmÝĢ olduğu aŒÝkŒa g™sterilmiĢ oluyordu. Kutluğ Kağan‟Ýn “ĠlteriĢ” kÝsmÝnÝ teĢkil eden T™liĢlere (oğu kÝsmÝ) “yabgu” verilmesi de bu vaka ile bağlÝ olsa gerekir. KÝrgÝzlara KarĢÝ Sefer: G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn yeniden canlanmasÝ ve yžkselmeye yžz tutmasÝ, BatÝ G™ktžrk uruğlarÝnca yani “On-ok” kabileleri tarafÝndan noĢ g™ržlmediği gibi, bilhassa IrtÝĢ ÝrmağÝnÝn yukarÝ havzasÝnda yaĢayan ve yine bir Tžrk kavmi olan, KÝrgÝzlarÝn da hasedini mucip olmuĢtu. Tonyukuk kitabesindeki kayÝtlara inanmak lazÝm gelirse: in Kağan‟Ý, On-ok Kağan‟Ý ve KÝrgÝz Kağan‟Ý bu defa Kutluğ kağana karĢÝ džĢmanlÝk g™stermeye baĢlamÝĢlar ve mžĢterek kuvvetlerle yeni kurulan G™ktžrk devletini ezmek kararÝnÝ vermiĢlerdi; žŒ džĢman kağanÝn ordularÝ “AltÝn Orman”da buluĢmak iŒin s™zleĢmiĢlerdi. O sÝralarda Oğuzlar arasÝnda Kutluğ kağana karĢÝ bir isyan ŒÝktÝğÝ da anlaĢÝlÝyor. Tonyukuk, džĢman kavimler tarafÝndan hazÝrlanan plana vakÝf olunca, onlarÝn birleĢmelerine mani olmak maksadÝyla, evvela KÝrgÝzlarÝ ezmeğe karar verdi.



99



Mevsimin kÝĢ olmasÝna bakmaksÝzÝn, hemen harekete geŒmek mecburiyetleri vardÝ. Bu maksatla bir ordu hazÝrlandÝ; Kutluğ kağan ve Tonyukuk bu ordunun baĢÝna geŒtiler. KÝrgÝz ilinde giden yol K™gmen‟den geŒiyordu; fakat yolun karla kapanmÝĢ olduğu haberi alÝndÝ. Bunun žzerine “Az” kavminden bir klavuz alÝndÝ. KÝlavuz, varÝlmasÝ gereken yere istenilen zamanda ulaĢtÝracağÝ bildirince, ordu hareket etti. Ak Timel geŒildi; atlar karlÝ yoldan gžŒlžkle ilerliyorlardÝ; bu durum karĢÝsÝnda askerleri attan indirmek icabetti; askerler, yukarÝya doğru atlarÝ Œekerek, ağaŒlara tutuna tutuna yžržmekte idiler. Karla kapalÝ geŒitler, ™nde giden askerler tarafÝndan ŒiğnenmiĢ, hayvanlara yol aŒÝlmÝĢtÝ. B™ylece ibar geŒici sÝrtlarÝ aĢÝldÝ; bžyžk zorluklarla aĢağÝya inilebildi; bu suretle on gece (ve gžndžz) dağlar arasÝnda ve sÝrtlardaki kar manialarÝnÝ geŒmek lazÝm gelmiĢti. Az kavminden alÝnan kÝlavuzun G™ktžrk ordusunu yanlÝĢ yoldan sevkettiği anlaĢÝlÝnca, kÝlavuz boğazlandÝ. Ani nehri g™ržlžnce, askerlere hemen ata binmeleri emredildi. Bu nehir boyunca aĢağÝya inildikten sonra, efradÝ saymak iŒin durak yapÝldÝ; askerler attan indirildi; atlar ağaŒlara bağlandÝ ve asker sayÝldÝ. Bunu mžteakip, gece gžndžz d™rt nala yžržyžĢ yapÝlarak KÝrgÝzlar uykuda iken basÝldÝlar. KÝrgÝzlar karĢÝ durmak istedilerse de, birŒoğu mÝzraktan geŒirildi; ™ldžržlenler arasÝnda kağanlarÝ da vardÝ. Bu baskÝn žzerine KÝrgÝzlar Kutluğ Kağan‟Ý tanÝmak mecburiyetinde kaldÝlar. Sefer bu suretle sona erdi ve G™ktžrk ordusu muzaffer olarak geri d™ndž. TžrgeĢlere KarĢÝ Sefer: Tam bu sÝrada, On-ok‟larÝn bir kÝsmÝ olduğu anlaĢÝlan TžrgeĢlerin, Kutluğ kağana karĢÝ sefer hazÝrlÝklarÝ yapmakta olduklarÝ haberi alÝnmÝĢtÝ. Kutluğ‟un karÝsÝ Ġlbilge hatun bir mžddet ™nce ™ldžğžnden, kağan bu mžnasebetle “yuğ” yapmak (matem tutmak) mecburiyetinde idi. Seferi bundan ™tžrž, kağanÝn biraderi (?) TarduĢ-Ģad Ġnel-kağan ve Tonyukuk idare edeceklerdi. Ġnel‟in baĢkumandan olduğu ve “Apa tarkan” unvanÝnÝ taĢÝdÝğÝ anlaĢÝlÝyor. G™ktžrk ordusu ilk ™nce AltÝn orman dağlarÝnda (Altaylarda) kalacak, TžrgeĢlerin ve diğer batÝ Tžrk uruğlarÝnÝn hareket hatlarÝnÝ g™zetecekti. Az bir zaman sonra žŒ dil (haberci) geldi. Bunlar, TžrgeĢ Kağan‟Ýn harekete geŒtiğini, On-oklarÝn da nerede ise ŒÝkmak žzere olduklarÝnÝ s™ylediler. her iki ordunun “YarÝĢ ovasÝ‟nda toplanacağÝ da ™ğrenildi. Kutluğ kağan bžtžn bunlardan haberdar edilmiĢ ve



kendisinden



ne



yapÝlmasÝ



lazÝmgeldiği



sorulmuĢtu.



Gelen



cevap:



Ordunun



yerinden



kÝmÝldamamasÝ, uyanÝk bulunmasÝ ve ordugahÝn baskÝna uğramasÝna mani olunmasÝ merkezinde idi. Kutluğ Kağan‟Ýn, baĢkumandan Apa Tarkan‟a gizlice Ģ™yle bir emir verdiği de bilinmektedir: “Hakim Tonyukuk zeki ve cevvaldÝr, kendi aklÝyla gider. O, askeri tahrik edelim diyecek; fakat ona muvafakat etmeyin.” Tonyukuk bu gizli emirden haberdar olunca, hakikaten orduya harekete geŒirdi. AltÝn Orman dağÝnÝn yolsuz bir yerden aĢtÝ, IrtÝĢ nehrini geŒti ve BolŒu mevkiine Ģafak s™kerken vardÝ. G™nderilen dil geri d™nerek, “YarÝĢ ovasÝnda yžz bin kiĢilik bir ordunun toplanmÝĢ olduğunu” bildirdi. Bu haber žzerine G™ktžrk baĢbuğlarÝ ve beyleri geri d™nmek istediler; onlar: “Er iŒin tevazu yektir” diyorlardÝ. Tonyukuk Ģu s™zlerle itiraz etti: “Biz buraya AltÝn ormanlÝ dağa aĢarak geldik; biz buraya IrtÝĢ nehrini geŒerek geldik. Dediklerine g™re buraya gelen džĢmanlar cesurmuĢlar, fakat (onlar) glediğimizi duymadÝlar. TanrÝ, Umay ve mžbarek Yer-sub‟lar iĢte bizim iŒin onlara gaflet verdi. Ne iŒin kaŒalÝm, onlar Œok diye neden korkalÝm? Biz azÝs diye neye basÝlalÝm, (hemen) taarruz edelim”74 Tonyukuk‟un bu s™zlerinden cesaret bulan G™ktžrk ordusu derhal taarruza geŒti ve TžrgeĢ



100



karargahÝnÝ periĢan etti. arpÝĢma etresi gžn de devam etti. DžĢmanlar Œoktu, “ateĢ ve kasÝrga gibi kÝzÝp geldiler.” G™ktžrklerin džĢmanlarÝ, fazla olmalarÝna rağmen yenildiler. TarduĢ-Ģad (Ġnel-kağan, yani baĢkumandan) arkadan yetiĢerek, džĢmanlarÝn (bžsbžtžn) periĢan edilmesine yardÝm etti. TžrgeĢ Kağan‟Ý tutsak edildi; yabgularÝ ve ĢadlarÝ ™ldžržler. TutsaklarÝn miktarÝ takriben elli kiĢi idi. Bu zafer žzerine, G™ktžrklerden On-ok boylarÝna haber g™nderilerek, itaate davet edildiler; onlar bunu kabul ile, beyleri milleti hepsi gelip Kutluk kağana tabi olduklarÝnÝ bildirdiler. On-ok uruğlarÝndan kaŒanlarÝ takip iŒin kÝtalar teĢkil edildi ve arkalarÝndan g™nderildi. Takib hareketi ta Demir-kapÝya kadar devam etti; birŒok uruğ geri d™nmeye icbar edildi; bir kÝsmÝnÝn ise Soğd žlkesine iltica ettiği anlaĢÝlÝyor. Bu sefer neticesinde G™ktžrklerin ileni “sayÝsÝz sarÝ altÝn, beyaz gžmžĢ, kÝz-karÝ, cevahir ve nukut” geŒtiğini ™ğreniyoruz. TarduĢlara, yani BatÝdaki uruğlara “Ģad” verilmesi galiba bu seferin neticesi ile ilgili olacaktÝr. Mamafih, TžrgeĢlerin kendi kağanlarÝ bÝrakÝlmÝĢ, idareleri ellerinden bžsbžtžn alÝnmamÝĢtÝ. Bu TžrgeĢ seferinin tarihi yazÝlarda g™zterilmemiĢtir. Gerek OğuzlarÝn ve KÝrgÝzlarÝn boyun eğmeleri ve gerek TžrgeĢlerin Kutluğ Kağan‟Ý tanÝmalarÝ ile G™ktžrk KağanlÝğÝ, hemen hemen bžtžn Tžrk uruğlarÝnÝ yeniden bir idare altÝna toplamÝĢ ve tekrar en kudretli bir Tžrk devleti derecesine yžkselmiĢti. Maamafih hžnžz itaat etmek istemeyen Tžrk uruğlarÝ da vardÝ. BunlarÝ boyun eğdirmek iŒin birŒok sefer aŒmak mecburiyeti hasÝl olmuĢtu. Kutluğ KağanÝn „lžmž, (690/91?): Kutluğ kağan “TanrÝ yarlÝkadÝğÝ” iŒin “illi milletleri ilsiz, kağanlÝ milletleri kağansÝz” etmiĢ, Tžrk Devletini yžkseltmiĢ, dağÝlan il-uluslarÝ toplamÝĢ, ve bundan ™tžrž “ĠlteriĢ” (Ġl toplayan) unvanÝnÝ almÝĢtÝ. „ldžğž zaman, iilk “balbal” olarak BazkağanÝ dikildiğine g™re, Baz kavminin kağanÝnÝ bizzat ™ldžrmžĢ olmalÝdÝr. Kutluğ Kağan‟Ýn ™lžm tarihi katiyetle tespit edilemiyor. Bunun 690 veya 691‟de olduğu anlaĢÝlÝyor.75 ġu halde Ġkinci Doğu G™ktžrk Devleti‟nin kurucusu ancak 8-10 yÝl gibi kÝsa bir zaman hakimiyet sžrebilmiĢtir; kağanÝn harici vasÝflarÝna ait herhangi bir kayda rastlanmÝyor. On yedi kiĢi ile iĢe baĢlayÝp, koca bir devlet kurmağa muvaffak olmasÝ kendisinin ne tipte ve ne karakterde bir kiĢi olduğunu aŒÝkŒa g™sterir. Kutluğ ĠlteriĢ kağan, Tžrk tarihinin tÝpkÝ Bumin kağan ve diğer bžyžk Ģahsiyetleri gibi, devlet kurucu Tžrk kahramanlarÝnÝn en mžmtazlarÝndan biridir. Onun koca in Ġmparatorluğu boyunduruğundan Tžrk uruğlarÝnÝ kurtarÝp, bir devlethalinde teĢkilatlandÝrÝlmasÝ buna delalet eder. Kendisinin yžksek bir kumandan ve dirayetli bir devlet adamÝ olduğu yaptÝğÝ icraattan g™ržlžyor. Devleti idare iĢlerinden veziri Tonyukuk‟tan baĢka, biraderi KapağanÝn (MeŒue) da bžyžk rol oynadÝğÝ biliniyor. Kutluğ Kağan‟Ýn karasÝ Ġlbilge hatundan olan d™rt oğlunun adlarÝ Ģudur: Ki-ay-lipi, Bilge (Me-kiu, Mugilan, Mergen?), Kžl-tigin ve Bay-Kžltigin, en az bir kÝzÝ olduğu da malumdur. Kapağan Kağan (MeŒue B™gž?) 691/716: Kitabelerde, Kutluğ kağandan sonra tahta geŒtiğini bildiimiz zatÝn adÝ zikredilmiyor; bu hususta ancak “amcam kağan” s™zleriyle yetinilmiĢtir. in kaynaklarÝnda on “MeŒue” deniliyor;76 Tonyukuk kitabesinden anlaĢÝldÝğÝ veŒhile, adÝ ya B™gž veya Kapağan‟dÝr.77 Kutluğ kağan ™ldžğž zamantahta namzed olan oğlu Bilge (Mogilan) henžz on yaĢÝnda



101



olduğundan, ™len kağanÝn biraderi Kapağan‟Ýn tahta geŒmesi lazÝmgelmiĢti. Kapağan Kağan‟Ýn da, Kutluğ gibi gayet enerjik bir hžkžmdar olduğu, yazÝtlardan ve in kaynaklarÝndan biliniyor. O da kendisine boyun eğmek istemeyen tžrlž Tžrk uruğlarÝnÝn inkÝyat altÝna almak iŒin birŒok sefer aŒmak zorunda kaldÝ; Kutluğu Kağan‟Ýn ™lžmžnž mžmteakip bazÝ Tžrk uruğlarÝnÝn ayrÝ džĢtžkleri anlÝĢÝlÝyor; Kapağan kağan bu gibileri silahla, itaata icbar etmiĢti. Bundan baĢka yeni kağanan in‟e karĢÝ da seferler aŒtÝğÝnÝ biliyoruz. in‟e yapÝlan seferlerden bazÝlarÝna ait kaynaklarda Ģu malumat veriliyor: Kapağan‟Ýn kuvvetleri Ling-Œeu‟ye hžcum ettiklerinde imparatoriŒe Vu-heu, on sekiz in generalini Tžrklere karĢÝ g™nderdi ise de, inliler yenildiler. 697 de Kapağan‟Ýn kuvvetleri ing-Œeu mÝntÝkasÝnÝ tahrip ettiler. Daha sonraki yÝllarda da Tžrk akÝnlarÝndan bahsedilmektedir. bununla beraber aradaki mžnasebetin bazan dostŒa olduğunu da g™rmekteyiz. Tžrk kağanÝ, in imparatoriŒesine karĢÝ isyan eden KitanlarÝ tedib iĢinde bžyžk yardÝmda bulunmuĢ ve bu hizmetinden ™tžrž iŒin sarayÝndan mžhim bir unvan kazanmÝĢtÝ. Maamafih bu vakada Kapağan Kağan‟Ýn in menfaati iŒin değil, kendi istifÝdesi namÝna hareket ettiğini anlÝyoruz. „tedenberi Tžrklerin džĢmanÝ olan KitanlarÝn zayÝf džĢžržlmaleri G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn menfaatÝ icabÝydÝ. bu vakadan az sonra Tžrk kağanÝnÝn in‟e karĢÝ yeniden hžcžma getiği g™ržlžyor. Kapağan kağan (o sÝralarda hakimiyet sžren) ĠmparatoriŒeden Ģu taleplerde bulunmuĢtu: ĠmparatoriŒenin “oğlu” olmak, yani bir in prensesiyle evlenmek; kÝzlarÝndan birini bir in prensine vermek; in tabi olup Huang-hu (SarÝ su) boyundaki altÝ mÝntÝkada yerleĢtirilen Tžrkleri kendi yurtlarÝna d™ndžrmek; in‟den bir kile darÝ tohumu, žŒ bin aded ekin aleti (sapan?) ve Œok miktarda da demir g™ndertmek.78 Son iki taleb ayrÝca ™nemlidir. Kapağan kağan, yurt dÝĢÝndaki Tžrk uruğlarÝnÝn in tabiiyeti altÝnda kalmalarÝnÝ istemiyordu; ilk fÝrsatta bu gibilerin ™z Tžrk yurduna geri gelmeleri hususu in‟e karĢÝ tasib olunacak siyasette en mžhim meselelerden birini teĢkil etmiĢti. in‟de ziraat kžltžržne alÝĢmÝĢ olan Tžrk uruğlarÝ d™ndžkleri zaman, kendi yurtlarÝnda bu iĢe devam edebilmeleri iŒin ™nceden imkanlar hazÝrlanmakta idi. in devlet adamlarÝyla yapÝlan uzun mžzakerelerden sonra Kapağan Kağan‟Ýn taleblerinden birŒoğu kabul edildi. in‟de yerleĢen Tžrklerden birkaŒ bin ŒadÝr halk iade edildi; darÝ ve demir g™nderildi; Tžrk prensesini istemek iŒin in‟den bir elŒi heyeti geldi in kaynaklarÝ Tžrk KağanlÝğÝnÝn bu sÝralarda fevkalede kuvvet bulduğu yazarlar. Kapağan Kağan‟Ý istediği iŒin in prensesi g™nderilmediğinden, bu defa, 100 bin kiĢilik bir kuvvetle in‟e hžcum etti. inle mžcadele yeniden alevlenmiĢti. in imparatoriŒesi “Tžrk kağanÝnÝn baĢÝnÝ kesip getirene bžyžk bir mžkafat vereceğini” ilan ettiyse de, bundan hiŒbir netice ŒÝkmadÝ. Tžrkler iŒin arazisini tahrip ve yağma ettikten sonra, bžyžk bir ganimetle geri d™nžp gittiler.79 „Kaplan yÝlÝnda‟ (702) in‟e karĢÝ bir sefer daha aŒÝldÝğÝnÝ ™ğreniyoruz; bu sefer esnasÝnda in Generali Ong-un (Siangwang) kumanda ettiği 50 bin kiĢilik ordu Tžrkler tarafÝndan yenilmiĢti. Sefere Kutluğ Kağan‟Ýn oğlu Bilge de iĢtirak etmiĢti. “At yÝlÝ”nda (706) eŒe-Sžnki‟nin idare ettiği bir in ordusu da yenilmiĢ, ŒokŒa ganimet alÝnmÝĢtÝ. Bu birbirini takib eden zaferler neticesinde Kapağan Kağan in‟e karĢÝ Œok kuvvetli ve žstžn bir durum sağlamağa muvaffak oldu.



102



Kitabelerde Kapağan Kağan‟Ýn, ayrÝ džĢen Tžrk uruğlarÝnÝ itaata almak iŒin yaptÝğÝ seferlerden de bahsedilmektedir. “Az”, “Oğuz”, “KÝrgÝz”, “TžrgeĢ” ve “Karluk” uruğlarÝ sÝrasÝyla kağanÝ tanÝmak mecburiyetinde bÝrakÝlmÝĢlardÝ. 703-4‟te BalkaĢ g™lž Œevresindeki BasmÝllarÝn “Ġdikut”larÝ da itaat altÝna alÝndÝ. Ondan eveel veya sonra Oğuzlar, KÝrgÝzlar ve TžrgeĢlerle Œetin savaĢlarÝn cereyan ettiği biliniyor. Kapağan kağan, K™gmen žzerinden KÝrgÝzlara karĢÝ bir sefer aŒmÝĢ ve KÝrgÝz Kağan‟ÝnÝ ™ldžrmžĢtž. Bu seferin bilhassa ™nemli olduğu anlaĢÝlÝyor; Œžnkž KÝrgÝzlar, G™ktžrklerin en tehlikeli rakiplerinden biri idiler. Az (As?) ulusunun beyi (?) Bars, KapağanÝnÝn kÝzÝnÝ almÝĢtÝ ve “kağan” lakabÝnÝ taĢÝyordu; fakat Œok geŒmeden Kapağan kağana ihanet etti. Bundan dolayÝ Az kavmi de tedib edildi, kağanlarÝ olan Bars ™ldžržldž. Kapağan Kağan‟Ýn faaliyeti neticesinde, vaktiyle Kutluğ kağan zamanÝnda G™ktžrklere tabi olan bžtžn il ve uluslarÝn tamamÝyla inkÝyat altÝna alÝndÝğÝ g™ržlmektedir; fakat ayaklanmalar, in iline g™Œžp-gitmeler yine eskesi gibi devam ettiğinden-Kapağan kağan sÝk sÝk silaha sarÝlmak mecburiyetinde kalmÝĢtÝ. BunlarÝn hangi yÝllarda yapÝldÝğÝ aŒÝk olarak tespit edilmiyorsa da, Ģu sÝra ile yapÝldÝğÝ anlaĢÝlÝyor: “Ejder yÝlÝ”nda (703-4) BasmÝl Ġdikut‟unun inkÝyat altÝna alÝnmasÝ; 706 (?) YÝr-BayÝrku‟larÝn baĢÝ olan Uluğ-Erkin‟in yenilmesi; “BiŒin yÝlÝ” (708)-TžrgeĢlerle meskun BeĢbalÝğ‟a sefer; “Tavuk yÝlÝ” (709-10) ik‟lere ve KÝrgÝzlara karĢÝ sefer ve ik‟lerin yenilmesi; 711‟de KÝrgÝzlara karĢÝ yeni bir sefer ve KÝrgÝz Kağan‟ÝnÝn ™ldžržlmesi; “Domuz yÝlÝ”nda (711-12) isyan eden Karluklara karĢÝ sefer.80 Kitabelerde “Soğd milletinin tensiki” iŒin Kžl tigin tarafÝndan bir seferin yapÝldÝğÝ da bildirilmektedir.81 Bu seferin 712 de vukubulduğu anlaĢÝlÝyor.82 Tam o sÝralarda (H. 93‟te) Kuteybe bin Muslim Soğd ihĢidi Gurek‟ten (veya Ugrak‟tan) SemerkandÝ almak žzere sefer aŒmÝĢ bulunuyordu.83 Gurek, (Ugrak), Araplara karĢÝ durabilmek iŒin, ġaĢ (sonraki TaĢkent Œevresi) hžkžmdarÝndan ve “Tžrk kağanÝndan) yardÝm istemiĢti;” “Tžrk kağanÝ”da Soğd ihĢidinin ricasÝnÝ kabul ve oğlunu bir miktar askerle yardÝma g™ndermiĢtir. Bu “Tžrk kağanÝ”ndan kimin kastedildiği vazÝh değildir. BazÝ alimler “Tžrk kağanÝ” ile Kapağan‟Ýn kasedildiğini ileri sžrmžĢlerse de, bu iddia Ģžpheli g™ržlmektedir. O sÝralarda G™ktžrklerden baĢka, TžrgeĢlerin, KÝrgÝzlarÝn ve Az‟larÝn da kendi “kağan”larÝ bulunduğu Orhun yazÝtlarÝnda aŒÝkŒa belirtilmiĢtir. Soğd ihĢidinin yÝrdamÝ ŒağÝrdÝğÝ “kağan”Ýn, Soğudlara komĢu olan TžrgeĢlerin “kağan”Ý kasdedilmiĢ olmalÝdÝr.84 711‟de Kapağan Kağan‟Ýn TžrgeĢleri yenmesi žzerine, Kžltigin‟in “Soğdak”larÝ tensik ettiği biliniyor; fakat bu seferin Soğdlara yardÝm mahiyetinde olduğu ve Araplarla savaĢmak maksadÝyla yapÝldÝğÝnÝ g™steren esaslÝ kayÝtlara malik değiliz. G™ktžrklerin bu sÝralarda Araplarla herhangi bir Ģekilde temasta bulunmuĢ olduklarÝ hayli Ģžphelidir. Kapağan Kağan 712‟de Kara TžrgeĢleri ve KonĢu Tutuk‟u yenmiĢti. 714 tarihinde beĢbalÝk žzerine bir sefer aŒtÝ. Yine o senede, Kağan‟a boyun eğmek istemeyen Dokuz Oğuzlarla, Toğ balÝk, Kuslağ ak, KubaĢ ve Ezgenti Kadaz mevkilerinde ŒarpÝĢmalar oldu; neticede Dokuz Oğuzlar tedib edildiler. 714-15‟te “mžstakil olan” KarlÝk ili G™ktžrklerle harbe tutuĢmuĢtu. Ġki Ordu Mukaddes Tamağ ŒeĢmesinde karĢÝlaĢtÝ. Bu sefer esnasÝnda Prens Kžltigin‟in bilhassa kahramanlÝk g™sterdiği biliniyor.



103



KarlÝklar yenildiler ve g™ktžrk hakimiyetini tanÝdÝlar. AynÝ yÝlda OğuzlarÝn žŒ ordusuna karĢÝ yeniden savaĢmak mecburiyeti hasÝl oldu; bu sefer Dokuz Oğuz ve Otuz Tatar‟lar birleĢmiĢler ve kağana karĢÝ durmak istemiĢlerdi. Kapağan kağan bunlarÝ yendi ve itiaatÝ altÝna aldÝ. G™ktžrk idaresinde kalmak istemeyen žŒ Karluk uruğunun, inlilere tabi olmalarÝ žzerine Kapağan kağan, Kžltigin kumandasÝnda bžyžk bir ordu g™ndererek, KarluklarÝn kalan kÝsmÝnÝ tekrar inkÝyat altÝna alabildi. Kapağan Kağan‟Ýn yirmi beĢ sefer aŒtÝğÝ ve on žŒ defa bizzat ŒarpÝĢtÝğÝ biliniyor. Bu seferler neticesinde G™ktžrk Devletinin sÝnÝrlarÝ geniĢledi, devlet bžyždž ve kuvvetlendi. Kağana, Kutluğ‟un oğullarÝ Bilge ve Kžltigin canla baĢla hizmet ederek, G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn kuvvetlenmesinde bžyžk yardÝmda bulundular. Kapağan kağan zamanÝnda Tžrk Devleti‟nin bžyžyžp yžkseldiği yazÝtlarda Ģu s™zlerle ifade edilmiĢtir: “Doğuda-KadÝrgan ormanÝnÝn ™tesine kadar milleti b™ylece kondurup yerleĢtirdik; nizam ve intizam koyduk. BatÝda-Kengž Tarman‟a kadar Tžrk ilini b™ylece kondurup yerleĢtirdik, nizam ve intizama koyduk. O zamanlar k™leler-k™leli, halaylÝklar-halaylÝklÝ olmuĢtu.85 Kapağan kağanÝn saltanatÝ zamanÝnda Tžrklerin fukarasÝ zenginleĢmiĢ, az millet ŒoğalmÝĢtÝ (Ýga yÝg bay kaldÝ, azÝğ ™kžĢ kÝldÝ.86 in kaynaklarÝnda bundan ™tžrž Kapağan Kağan‟Ýn zamanÝ, Tžrklerin Hieli Kağan‟Ýn devrindeki kudretli ŒağÝna benzetilmiĢtir. Tžrk kağanÝn, in‟den taleb ettiği her Ģeyi almağa muvaffak olmasÝ bu iddianÝn doğruluğunu g™sterir. Kapağan kağana in sarayÝnca: 300 bin kile darÝ, 50 bin parŒa muhtelif renkte kumaĢ, 3 bin adet ziraat aleti g™nderilmesi ve inli bir prensin vadedilmesi kağanÝn kudreti derecesini ™lŒmeğe kˆfidir. Mutemadi mžcadeleler iŒinde ™mržnž geŒirmiĢ olan Kapağan Kağan‟Ýn yaĢÝ ilerledikŒe tabiatÝnÝn da sertleĢtiği biliniyor. Gitgide Œok haĢin, zalim ve gaddar bir hžkžmdar oluvermiĢtir.87 KağanÝn zulmžnden kurtulmak maksadÝyla bazÝ Tžrk ellerinin in‟e iltica ettikleri de biliniyor. Mesela 715 yÝlÝnÝn žŒ bin Karluk ve on bin ŒadÝrlÝk baĢka bir Tžrk uruğu in‟e gidip yerleĢmiĢlerdi. inlilerin bu Tžrk mžltecilerini SarÝ-su boyunda, Ordos mÝntakasÝnda yerleĢtirdiler; Kapağan kağan bu kaŒÝp giden uruğlarÝ tedib iŒin bir sefer tertib etti. Az sonra, kendisine karĢÝ gelmek isteyen Payeku (BayÝrku) uruğuna karĢÝ, Tula (Toğla) nehri boyunda bir harbe tutuĢtu ve Payeku‟larÝ tedib etti. Fakat bu sefer kağan iŒin felaketle neticelendi. Kapağan, zaferi kazandÝktan sonra, hiŒbir ihtiyat tedbiri almaksÝzÝn ve gayet az kimsenin refaketinde geri d™nžyordu; Payeku‟larÝn bir kÝsmÝ ormana kaŒarak pusuda bekliyorlardÝ; kağan tam o yerden geŒerken, pusudakiler hžcum ettiler, kağanÝ yaraladÝlar ve ™ldžrdžler, kesilmiĢ kafasÝnÝ da in imparatoruna g™nderdiler.88 Bu suretle bazÝ Tžrk boylarÝnÝn “yablaklÝğÝ” (k™tžlžğž) yžzžnden bu bžyžk Tžrk kağanÝ do yok edilmiĢ oldu. Bu olay 716 yÝlÝnda vukubulmuĢtu. Tžrk adeti mucibince Kapağan kağan iŒin g™mme merasimi yapÝldÝ ve “yuğ” tutuldu; kabri žzerine “balbal” olarak, vaktiyle bizzat kendi eliyle ™ldžrdžğž KÝrgÝz kağanÝnÝn (heykeli) dikildi.89 Kapağan kağan da, Kutluğ ĠlteriĢ kağan gibi ulu Tžrk hanlarÝ zžmresine aittir. Kutluğ tarafÝndan kurulan G™ktžrk Devleti henžz kurulmuĢken, Kutluğ‟un ™lžmž žzerine, yeniden dağÝlmak tehlikesine maruz kalmĢÝtÝ. Kapağan kağan bu tehlikeyi gidermiĢ, bžtžn Tžrk uruğlarÝnÝ tek bir devlet sÝnÝrlarÝ iŒinde toplamağa ve tutmağa muvaffak olmuĢtu. KağanÝn bu yoldaki icraatÝ kitabelerde aŒÝkŒa belli edilmiĢtir. Kapağan Kağan‟Ýn ĢahsÝ ve hususi hayatÝna dair bilgimiz yoktur. YalnÝz, Kutluğ han sžlˆlesi yerine kendi oğullarÝnÝ tahta ŒÝkarmak istediği anlaĢÝlÝyor. Fakat an“ olarak ™ldžržlmesi, bu planÝnÝ



104



gerŒekleĢtirmesine imkˆn bÝrakmamÝĢtÝ. Kapağan kağandan sonra G™ktžrk Devleti tahtÝna Orhun kitabelerinden birinin adÝna dikildiği, Kutluğ Kağan‟Ýn oğlu Bilge (kağan) geŒti. Bilge Kağan (716-734) Bilge Kağan‟ÝnÝn tahta geŒinceye kadar hayatÝ: Kutluğ Kağan‟Ýn Ġlbilge hatunun ikinci oğlu (?), asÝl adÝ Mogilhˆn veya Mergen olmasÝ muhtemel olan, Bilge (kağan) biŒin (maymun) yÝlÝnda, 684, tarihinde, doğmuĢtur. BabasÝ ™ldžğž zaman sekiz yaĢÝnda idi. Kapağan Kağan, ancak Kutluğ‟un oğullarÝ namÝna kağanlÝk yapmakta olduğundan tahtÝn asÝl varisleri sayÝlan Bilge (kağan) ve biraderi Kžltigin‟in erkenden yžksek makamlara ŒÝkarÝlmasÝ lazÝmgelmiĢti. Bilge (kağan) daha on d™rt yaĢÝnda iken, BatÝ ilinin, yani TarduĢlarÝn “Ģad”Ý tayin edilmiĢti. Kendisinin bunu mžteakip seferlere iĢtirak ettiğini, kžŒžk biraderi Kžltginin de beraber alÝndÝğÝnÝ ™ğreniyoruz. Bilge (kağanÝn) iĢtirak ettiği seferlerden Ģunlar biliniyor: 700-701 de Tangutlara karĢÝ; 701702‟de Soğud seferi; aynÝ yÝlda elli bin kiĢilik bir kuvvetle gelen in Generali Ongun‟a karĢÝ 704‟te “vergi ™demekten ve ticaret kervanÝ g™ndermekten imtina eden” BasmÝl Ġdikut‟unu tedib iŒin yapÝlan seferde Bilge (kağan) da vardÝ. 706‟da seksen bin kiĢiden mžrekkep bir ordu ile ilerleyen in Generali Caca Sengž ile yapÝlan savaĢta Bilge de iĢtirak etmiĢ, inlilerin yenilmesinde Bilge‟nin kahramanlÝğÝ mžhim rol oynamÝĢtÝ. 708‟de „tžken dağlarÝnÝn kuzeyine ve batÝsÝna džĢen sahada ik ve KÝrgÝzlara karĢÝ aŒÝlan seferde, G™ktžrk ordusuna Bilge‟nin kumanda ettiği anlaĢÝlÝyor. G™ktžrk ordusu (Kem (Yenisey) nehrini geŒmiĢ ve ikleri yenmiĢti. 711‟de de KÝrgÝzlara karĢÝ ikinci bir sefer yapÝldÝ. Bilge Ģad bu defa da orduyu idare etmiĢti. G™ktžrk kuvvetleri “sžngž batÝmÝ” (mÝzrak boyu) kalÝnlÝğÝndaki karÝ s™kerek, K™gmen ormanÝnÝ aĢtÝ ve KÝrgÝzlarÝ uykuda iken bastÝ. KÝrgÝz kağanÝ kuvvetlerin toplayÝnca, Songa ormanÝnda savaĢ yapÝlmÝĢ ve KÝrgÝz KağanÝ ™ldžržlmžĢtž. AynÝ senede TžrgeĢlere karĢÝ aŒÝlan seferlerde Bilge ĢadÝn yararlÝlÝklarÝ g™ržldž. KÝrgÝzlarda olduğu gibi TžrgeĢler de uykuda basÝldÝlar; fakat TžrgeĢ Kağan‟Ý etraftan yardÝm alÝnca, G™ktžrkler ™nce ŒekilmiĢler, sonra BolŒu mevkiinde harbe tutuĢarak, TžrgeĢleri yenmiĢlerdi. Bu savaĢta, TžrgeĢ Kağan‟ÝnÝn, ĢadÝnÝn ve yabgusunun ™ldžržldžğžnž ve TžrgeĢ ilinin G™ktžrk hakimiyeti altÝna alÝndÝğÝnÝ ™ğreniyoruz. TžrgeĢlerin hžcumuna maruz kalan BeĢbalÝk Ģehrinin (Urumcu civarÝnda) kurtarÝlmasÝ iŒin Bilge Ģad tam altÝ defa sefer aŒmak zorunda kalmÝĢtÝ. Bilge Ģad otuz bir yaĢÝnda iken (715‟te) “mžstekil bir millet olan” Karluklular ile G™ktžrklerin arasÝ aŒÝlmÝĢtÝ; Bilge onlara karĢÝda harp etti; yenildilerse de, ertesi sene Bilge‟nin yeniden bir sefer aŒmasÝ icabetmiĢti. Tam bu sÝralarda Kapağan Kağan‟Ýn ™ldžržlmesi G™ktžrk ilinde yeni olaylara yol aŒtÝ. Bilge KağanÝn Tahta GeŒiĢi ve Bu SÝralarda G™ktžrk Ġlinin Durumu Kapağan Kağan‟Ýn tahtÝ kendi oğullarÝna sağlamak žzere bazÝ tedbirler aldÝğÝnÝ s™ylemiĢtik. Kapağan G™ktžrk Devleti‟ni, tÝpkÝ Bumin Kağan gibi, iki b™lžm halinde idare etmek istemiĢti. Devletin doğu kÝsmÝ baĢÝna biraderi To-si-fu‟ya, batÝ kÝsmÝnÝn da baĢÝna da Kutluğ‟un oğlu Bilgeyi (kağan) getirmiĢti. Her ikisinin žzerine de oğlu Fu-kiu‟yu “KžŒžk han” ržtbesiyle tayin etmiĢti. Kapağan‟Ýn bu oğlu daha ziyade “To-si han” (TuĢi) lakabÝyla tanÝnmÝĢtÝr. Kapağan‟Ýn ikinci oğlu da “han” unvanÝnÝ



105



taĢÝmakta ve her iki oğul taht namzedi telakki edilmekte idiler. Fakat Kapağan Kağan‟Ýn ani olarak ™ldžržlmesi, ikisinin de tahta geŒmesine mani oldu. Kapağan‟Ýn ™ldžržlmesi žzerine Kutluğ Kağan‟Ýn oğullarÝ ve taraftalarÝ sžratle harekete geŒtiler ve kendi haklarÝnÝ korumak suretiyle Bilge‟yi G™ktžrk Devletinin baĢÝna geŒirdiler. Bu mžnasebetle bilhassa Kžltigin‟in cesareti ve atÝlganlÝğÝnÝn durumunun Bilge (kağan) lehine Œevrilmesinde en bžyžk amil teĢkil ettiği Orhun yazÝtlarÝnda aŒÝklanmaktadÝr. Kžltigin ve arkadaĢlarÝ, meĢru kağana tahtÝ temin edeliblek



iŒin,



Kapğan‟Ýn



oğularÝnÝ,



akrabalarÝnÝ



ve



taraftarlarÝndan



birŒoğunu



™ldžrmek



mecburiyetinde kalmÝĢlardÝ. Bilge (kağan)Ýn tahta geŒebilmesi, ancak hanedan azasÝ arasÝnda kanlÝ bir mžcadeleden sonra mžmkžn olabilmiĢtir. Bilge Kağan‟Ýn tahta geŒmesi mžnasebetiyle yapÝlan mžcadeleden in kaynaklarÝnda bazÝ tafsilat verilmektedir. Buna g™re: Rakib aile (yani KapağanÝn oğullarÝ) efradÝnÝn imhasÝ iĢini Bilge‟inn biraderi Kžltigin (in kaynaklarÝnÝn: Kiue-te-leleri) ifa etmiĢti. Kžltigin kendi il-ulusunu toplamÝĢ, KapağanÝn oğlu “KžŒžk han”a hžcum etmiĢti; onu ve yakÝnÝndakileri ™ldžržnce, Kapağan kağanla ilgisi olanlarÝn kamilen imha etmiĢti. Bu katilden ancak Bilge‟nin kaynatasÝ olan Tonyukuk kurtulabildi. Kžltiginin ÝsrarÝ žzerinedir ki Bilge‟nin (asÝl adÝ bilinmiyor, incede Me-ki-lien veya Mogilan) tahta ŒÝkarÝldÝğÝnÝ ve “TanrÝ tek tanrÝda yaratÝlmÝĢ Tžrk Bilge” lakabÝnÝ o zaman ldÝğÝnÝ (ince Ģekil-Pi-kiahan) ™ğreniyoruz. Bilge kağan tahta ŒÝkÝnca, sivil idareye kendisi bakacak, askeri iĢleri de, yani orduyu, biraderi Kžltigin ele alacaktÝ. Tonyukuk artÝk Œok yaĢlÝ olmasÝna rağmen, devlet iĢlerideki tecržbesi g™z™nžnde tutularak, Bilge Kağan‟Ýn veziri-mžĢaviri-gibi Œok ™nemli ve yžksek bir makama getirildi, yani Kutluğ kağan zamanÝndaki yerine tekrar almÝĢ oldu. Kapağan KağanÝn aile efradÝ ve taraftarlarÝ imha edilmekle iĢ bitmiĢ değildi. Bu defa Tu-ki-Ģi (TžrgeĢ) kavminden Su-lo adlÝ birisi kendini kağan ilˆn etti. Bilge kağana tabi uruğlardan birŒoğu ona katÝldÝlar. Ancak Tonyukuk‟un enerjik mždahelesi sayesinde Bilge Kağan duruma hˆkim olabildi. Vaktiyle in‟e, SarÝ-su boyuna g™Œžp giden Tžrk uruğlarÝndan Setay‟lar o sÝralarda geri d™ndžler. Bununla Bilge Kağan‟Ýn mevkii birdenbire kuvvetlenmiĢ oldu. Bilge Kağan tahta ŒÝktÝğÝ zaman G™ktžrk ilindeki džzen epey bozuktu. Zaten Kapğan Kağan‟Ýn saltanatÝnÝn son yÝllarÝnda birŒok Tžrk uruğunun ya Kağan‟a karĢÝ ayaklandÝklarÝnÝ veya in‟e g™Œe baĢladÝklarÝnÝ g™rmžĢtžk. Tžrk bžyžkleri ve bazÝ iller arasÝnda bu ŒeĢit hareketin alÝp yžržmekte olduğu anlaĢÝlÝyor. inliler, ™tedenberi gžttžkleri siyasetlerine sadÝk kalarak, Tžrk Beyleri‟ni kendi taraflarÝna Œekmeğe ŒalÝĢÝyorlardÝ. Buna muvaffak olmak iŒin “tatlÝ dil” d™kžyorlar, birŒok vaadlerde bulunuyorlar ve kÝymetli hediyeler yolluyorlardÝ; yazÝtlarÝn tabiri veŒhile: “TabğaŒ budun sabÝ sžŒiğ, ağÝsÝ yÝmĢak ermiĢ… Tžrk bžyžklerinden ve halktan bazÝlarÝ Ģ™yle džĢžnžyordu: “in‟e uzak kalÝrsak -bize k™tž hediye g™nderirler, yakÝn gelirsek- iyisini verirler”90 Onlar b™yle džĢžnerek, „tžken mÝntÝkasÝndan, yani ™ztžrk yurdunda, ayrÝlÝp in‟e gidiyorlardÝ. Kapğan kağanÝn ™lžmžnden sonra Dokuz Oğuzlar, Tžrk ilini bÝrakÝp in‟e kaŒtÝlar. Kžltigin, Kapağan kağanÝn oğullarÝ ile mžcadele ettiği sÝrada Tžrk



106



uruğlarÝndan bazÝlarÝ in‟e gitmiĢlerdi. Bu suretle bilge Kağan tahta ŒÝktÝğÝ zaman Tžrk ilinden yeniden birlik kalmamÝĢ, millet sefil bir duruma džĢmžĢtž. „ztžrk ilinden ayrÝlÝp in‟e gidenlerin durumlarÝ da iyi değildi. Bu gibiler inlilerden umduklarÝnÝ alamamÝĢlar, in hizmetlerinde periĢan olmuĢlardÝ; ™yle ki “kanlarÝ su gibi yžgžržb akmÝĢ, kemikleri dağ gibi yÝğÝlÝp yatmÝĢtÝ.” in‟de bulunan Tžrklerin “beyzade erkek oğullarÝ k™le pˆk kÝz evlˆdlarÝ halayÝk olmuĢtu”.91 Tžrk ilinde kalanlarÝn da hali mžĢkžldž. Bilge kağan “hali yerinde bir millet žzerine hžkžmdar oturmadÝ; iŒerden yiyeceksiz, dÝĢardan giyeceksiz, zayÝf ve zavallÝ bir millet žzerine hžkžmdar oturdu”.92 Fakat Bilge Kağan‟Ýn talihi aŒÝktÝ. Kutluğ kağanÝ ve Ġlbilge hatunu “yžkselten TanrÝ, onlara el vermiĢ olan TanrÝ, Tžrk milletinin adÝ ve sanÝ yok olmasÝn diye, bu defa o tanrÝ, Bilgeyi kağanlÝğa oturtmuĢtu.” Bilge kağan da, Tžrk ilini džzene koymak yoluna kardeĢi Kžltigin ve kaynatasÝ Tonyukuk ile “gece uymadan, gžndžz durmadan” ŒalÝĢtÝ, bžyžk gayretler sarfetti. Bilge Kağan‟Ýn Veziri Tonyukuk (™l.720?): Kutluğ Kağan, 681‟de inlilere karĢÝ ayaklandÝğÝ zaman, kendisine ilk katÝlanlardan biri Tonyukuk olmuĢtu.93 inde doğduğu ve in terbiyesinde yetiĢtiği biliniyor; buna bakmaksÝzÝn kendisinin bžtžn ™mrž boyunca kuvvetli bir “Tžrk milliyetŒisi” kaldÝğÝnÝ g™ržyoruz. G™ktžrk Devleti yeniden canlanÝnca, Tonyukuk, Kutluğ Kağan‟a bžyžk hizmetlerde bulunmuĢtu. Kapağan kağan zamanÝnda da mžhim rol oynadÝğÝ biliniyor. KÝzÝ po-fu-yu, Bilge‟ye (Ģad, sonraki kağan) vermiĢti; galiba bundan ™tžrž, Bilge Kağan tahta ŒÝkarken (Kapağan ile ilgisi olanlar ™ldžržldžkleri zaman) idam edilmekten kurtulmuĢtu. Tonyukuk bu sÝralarda artÝk yetmiĢlik bir ihtiyardÝ. Ġkinci Tžrk devletinin kuruluĢunda Œok yardÝmÝ olan Tonyukuk, iki kağan zamanÝnda da iĢbaĢÝnda bulunmakla, dirayetli bir devlet adamÝ olup zekasÝnÝ mžteaddit defa isbat etmek fÝrsatÝnÝ bulmuĢtu. Kendisinin fekalade enerjik bir kiĢi ve yžksek ororite sahibi oludğu biliniyor; herkesin ona karĢÝ “saygÝ ve korku hissi” beslediği kaynaklardaki kayÝtlardan anlaĢÝlÝyor. Bilge Kağan‟Ýn ve Kžltigin‟in b™yle yžksek vasÝflarÝ haiz bir devlet adamÝ feda etmek istemediklerinin sebebi kolayca anlaĢÝlmaktadÝr. “Boyla bağa tarkan” lˆkabÝnÝ taĢÝyan Tonyukuk‟un yeni kağana g™ržĢleri ve icraatÝ ile mžhim hizmetlerde bulunacağÝ muhakkaktÝ. Bilge Kağan, kendi ilini derleyip toplayÝnca, derhal eski džĢmanÝ olan in‟e karĢÝ bir sefer aŒmak tasavvurunda idi. Tonyukuk buna itaraz etti. YaĢlÝ vezirin dediğine g™re: “in imparatoru cesur bir zattÝ; inliler bir mžddetten beri barÝĢ iŒinde bulunduklarÝndan ve yÝllarÝn da bereketli gitmesinden dolayÝ in ordusu kuvvetli idi; halbuki Tžrk ordusu henžz yeni tanzim edilmiĢ olmakla, bžyžk bir sefere ŒÝkarÝlmasÝ kolay değildir”.94 Bilge Kağan vezirin s™zlerini dinlemiĢ ve ordusu kuvvet buluncaya kadar in‟e sefer aŒmaktan geri durmuĢtu. Tžrkleri yerleĢik hayata geŒirmek ve “Budda” dininin kabulž meselesi: G™ktžrk uruğlarÝndan, hiŒ olmazsa bir kÝsmÝnÝn yerleĢik hayata geŒmek, temelli olarak ziraatle muĢgul olmak ve hattˆ Ģehirler kurmak iŒin lˆzÝm gelen ĢartlarÝ haiz olduklarÝ anlaĢÝlÝyor. Bir taraftan in ile uzun boylu mžnasebetler,



107



diğer yandan Soğdlar vasÝtasÝyla batÝ taraflardan gelen tesirler neticesinde Tžrkler arasÝnda Buddda ve Mani dinlerinin de tesirleri olduğunu g™steren ˆlˆmetler mevcuttur. Budda dinine intisab etmek, Budda ve Lau-tseu namÝna mˆbetler yaptÝrmak cereyanÝnÝn epeyi kuvvet bulduğu anlaĢÝlmaktadÝr. Bilge KağanÝn Ģahsen buna temayžlž bulunmasÝ dahi mžmkžndžr. Fakat tecržbeli ihtiyar vezir Tonyukuk siyas“ malahazalarla buna Ģiddetle karĢÝ koydu. Tonyukuk‟un dediği veŒhile “Bžtžn Tžrkler bir araya toplansalar dahi T‟ang sžlalesine (in Ġmparatoruna) karĢÝ durmayacaklardÝ; harb esnasÝnda inlilerle d™vžĢmekte olan Tžrkler ise (bžtžn ahalinin) yžzde birini teĢkil ediyordu; onlar da su ve ot arÝyarak Ģurada burada g™Œederler, avlanÝrlar. Tžrklerin muayyen meskenler yoktur, hep harb ile meĢgul olurlar; kendilerinde kuvvet hissettikleri zaman ilerler, zayÝf olduklarÝ zaman ise gerilerler ve saklanÝrlar. Eğer Tžrkler surlarla kuĢatÝlmÝĢ bir Ģehirde yerleĢecek olurlarsa bir defa yenildiler mi, esir džĢmekten baĢka yapacaklarÝ Ģey kalmayacaktÝr. Buddda ve Lao-tsu dinlerine gelince, bu dinler insan tabiatÝnÝ yumuĢattÝklarÝndan ve tevazu telkin ettiklerinden, harpŒi bir millet olan Tžrklerin karakterlerine aslˆ uygun bir din değildir”.95 Bilge Kağan, bu tecržbeli devlet adamÝnÝn bu ŒeĢit siyas“ ve asker“ mžlˆhazalarÝnÝ doğru bulmuĢ ve gerek Tžrk uruğlarÝnÝ yerleĢik hayata geŒirmek ve gerek Budda dinini kabul etmek cihetine gitmedi. Budda dinini kabul ettikleri takdirde Tžrk ilinin doğrudan doğruya in tesiri altÝna gireceği muhakkaktÝ; Œok geŒmeden Tžrk ilinin ve Tžrk halkÝnÝn in kžltžrž ŒerŒevesine girmesi, in‟de ve Hindistan‟da mžĢahede ettiğimiz bir hayat telˆkkisinin hakim olacağÝ muhakkaktÝ. Tžrkleri bu yola girmekten alÝkoyanlarÝn baĢÝnda Tonyukuk durduğu iŒin, Tžrk tarihinin tamamÝyla baĢka bir istikamette geliĢmesinde hissesinin bžyžk olduğ anlaĢÝlÝyor. 720 yÝlÝnda ™ldžğž sanÝlan Tonyukuk,96 tarihte adlarÝ bilinen devlet adamlarÝ arasÝnda en bžyžklerinden biridir. Bilge kağanÝn bu ihtiyar veziri “tžrk zekasÝ ve hakimliğniin” bir timsalidir. Kendi tarafÝndan



diktirildiği anlaĢÝlan “bengž taĢ”taki yazÝtlar ve bžyžk Tžrk devlet adamÝnÝn icraatÝ



hakkÝnda bize kÝymetli bilg vermektedir. Bilge KağanÝn Seferleri: Bilge kağanÝn tahta ŒÝkmasÝnÝ mžteakip bazÝ Oğuz boylarÝ arasÝnda ayaklanma hareketinin belirdiği anlaĢÝlÝyor; Oğuzlardan bazÝlarÝnÝn in‟e g™Œ ettikleri de ihtimal dahilindedir. Bilge kağan bunlarÝ tedib iŒin, 717‟de (?) asker sevketmek mecburiyetinde kalmÝĢtÝ. Doğudaki Kitay ve Tatabi‟lere karĢÝ da seferler aŒÝldÝğÝnÝ ğreniyoruz. 720 yÝlÝnda, in hžkžmetinin teĢvikiyle Bilge kağana karĢÝ birden žŒ kavmin harekete geŒtiği in kayÝtlarÝnda g™ržlžyor. Bunlar: Pa-si-mi (BasmÝl), Hi ve ki-tanlardÝ (Kidan, Kitay). Birbirinden uzakta yaĢayan bu žŒ kavim, aynÝ zamanda yžreyerek Bilge kağanÝ ordugahÝnda basmak iŒin inliler tarafÝndan teĢvik edilmiĢlerdi.97 inlilerin bu planÝ malm olunca, Tonyukukun tasvibi ile, Bilge kağan bu žŒ kavim žzerine ayrÝ ayrÝ seferler aŒtÝ ve džĢmanlarÝ birleĢmek fÝrsatÝ vermeden birer birer ezdi. in‟in G™ktžrk KağanlÝğÝ žzerine diğer Tžrk uruğlarÝnÝ saldÝrtmak siyaseti meydana ŒÝkÝnca, Bilge Kağan bu defa in‟in kendisi žzerine sefer aŒmak suretiyle ™Œ almaya karar verdi. Kitabelerde “TabğaŒ” adÝyla anÝlan in‟e karĢÝ arka arkaya birkaŒ sefer yapÝldÝ. Bunlar 720, 721 ve 722 yÝllarÝnda vukubulmuĢtur. in kaynağÝnda, Tžrklerin 720‟de Kan-Œeu ve Yuen-Œeu mÝntÝkalarÝnÝ yağma ettikleri ve in kumandanÝnÝn yenildiği kaydedilmektedir. O sene, inlilerin teĢvikiyle Pa-si-mi (BasmÝl)ler



108



yeniden harekete geŒmiĢlerdi. Fakat Basmiller yeniden yenilmiĢler ve G™ktžrk hakimiyeti altÝna alÝnmÝĢlardÝ. Bir mžddet sonra, Kapağan kağan zamanÝnda G™ktžrk Devletine girmiĢ olan bžtžn Tžrk uruğlarÝnÝn bu defa Bilge KağanÝ tanÝmağa mecbur kaldÝklarÝ biliniyor.98 Bilge kağan bir ker devletini kudretele bir mevkie koyduktan sonra, in‟e karĢÝ dostŒa bir siyaset takibine baĢladÝ. Bu hususta da Tonyukuk‟un fikriyle hareket edilmiĢ olmasÝ kuvvetle muhtemeldir. Bu yeni siyasetin icabÝ olarak in‟e elŒiler g™nderildi, hediyeler takdim edildi ve eski Tžrk geleneğine uygun olarak, in‟den hatun olacak bir prenses istendi.99 in imparatoru Tžrk kağanÝnÝn elŒilerine iyi kabul g™stermekle beraber, prensesin g™nderilmesine muvafakat etmedi. Bilge kağan bu arzusunu silah kuvvetiyle kabul ettrmek istedi ve in‟e karĢÝ yeniden bir sefer aŒtÝ. Fakat bundan da mžsbet bir netice ŒÝkmadÝ. Maamafih G™ktžrk Devleti ile in‟in arasÝ bu yžzden bžsbžtžn aŒÝlmadÝğÝna, ve iyi mžnasebetlerin devam ettirildiğine g™re, in sarayÝndan Bilge kağana, galiba, prenses hususunda žmit verici vaadlerde bulunulmuĢtu. Bilge Kağan‟Ýn Biraderi Kžltigin, (685-731): Bilge kağanÝn tahta ŒÝkÝĢÝndan kardeĢi Kžltigin‟in mžhim bir rol oynadÝğÝnÝ g™rmžĢtžk. in kaynaklarÝnda adÝ “Kiue-te-le” Ģeklinde yazÝlan Kžltigin, gerek in kaynaklarÝnda ve gerek namÝna dikilen “bengž taĢ”ta (kitabe) g™ržldžğž veŒhile, meĢgul olduğumuz devrin en mžmtaz askeri simasÝ idi. 685‟te (tavuk yÝlÝ) doğan Kžltigin, Kutluğ hanÝn ve Ġlbilge hatunun oğlu olup, Bilge Kağandan bir yaĢ kžŒžktž. BabasÝ kağan ™ldžğžnde, Kžltigin yedi yaĢÝnda idi. Kapağan (MeŒue) kağan zamanÝnda Kžltigin‟in bžyžk yararlÝklar g™sterdiği, “Umay teg anasÝ hatunun talihine” er-at (askerler) arasÝnda karÝĢÝp, Ģan ve Ģ™hret kazandÝğÝ malumdur. On alta yaĢÝnda iken savaĢlara katÝldÝğÝnÝ ™ğreniyoruz. Bunu mžteakip, ™lžmž olan 731 yÝlÝna kadar, ™mržnžn bžyžk bir kÝsmÝnÝ hep harb meydanlarÝnda geŒirmiĢ ve yžksek bir asker olarak žn kazanmÝĢtÝr. Bizzat iĢtirak ettiğ seferlerden Ģunlar biliniyor:100 AltÝ-Œub‟lara ve Soğdak‟lara karĢÝ. Sonra, in generali Ong‟a karĢÝ yapÝlan seferde in kumundanÝnÝ maiyetiyle birlikte ve silahlÝ olduğu halde tutsak etti ve kağana g™tžrdž. Yirmi bir yaĢÝnda iken in generali aŒa-Sengžne karĢÝ savaĢtÝ. Bu ŒarpÝĢmada, Kžltigin, “TadÝk (?) Œžržn” (ciren) adlÝ bozkÝr ata binmiĢti; atÝ orada ™lžnce, “ĠĢbara yamatarÝn” bozkÝr adlÝ ata bindi; o da ™ldž; žŒžncž at ise “Kedimliğ” adlÝ doru bir attÝ. inlilerin yenilmesinde Kžltiginin cesareti ve ekahramanlÝğÝ en bžyžk ˆmil olmuĢtu. Kžltigin‟in bu in seferini mžteakip Yer-BAyrÝk‟larÝn reisi Uluğ-erkin ile ŒarpÝĢtÝğÝnÝ ve onu kaŒÝrdÝğÝnÝ ™ğreniyoruz; yirmi altÝ yaĢÝnda ike, KÝrgÝz kağan‟Ýn ™lžmž ile biten -yukarda anlattÝğÝmÝzsefere iĢtirak etti. arpÝĢma esnasÝnda bir kiĢiyi okla vurdu; iki kiĢiyi birbiri ardÝndan sanŒtÝ. Sonra, TžrgeĢ seferine gitti; bu defa “BaĢgu” adlÝ bozkÝr ata binmiĢti; burada da bžyžk yararlÝklar g™sterdi. G™ktžrklerden kaŒarak Kengeres‟e (SÝr DeryanÝn aĢağÝ kÝsmÝ) doğru giden Kara TurgiĢleri takib Kžltigin memur edilmiĢti. “Alp-SalŒÝ” adlÝ ak ata binmiĢ olarak Kara TurgiĢleri bozdu. Karluklarla savaĢtÝğÝnda otuz yaĢÝnda idi; yine Alp SalŒÝ‟ya binmiĢti; bu savaĢta iki kiĢiyi birbiri ardÝdan santŒÝ. Az kavmine karĢÝ savaĢlarda da Kžltigin “Alp-SalŒÝ”ya binmiĢti; Az‟larÝn “ilteber”-lerini (beyini) esir etti; bu zaman otuz bir yaĢÝnda idi. Ġzgil‟ler Kapağan Kağan‟a isyan ettiklerinde, Kžltigin yine “Alp-SalŒÝ”ya binip žzerlerine yžrždž; fakat Kžltigin‟in sevdiği bu at orada „yÝkÝlÝp džĢtž”.



109



Bilge Kağan‟Ýn tahta ŒÝkabilmesi, ancak Kžltigin‟in gayretli mždahalesiyle mžmkžn olmuĢtu. Yeni kağana boyun eğmek istemeyen Dokuz Oğuzlar‟a karĢÝ Kžltigin bir yÝl iŒinde beĢ defa sefer yaptÝ; arpÝĢmalarÝn birinde Kžltigin „Azman‟ adlÝ ata binmiĢ, altÝ adamÝ mÝzraklamÝĢ ve iki ordu birbirine girdiğinde, yedincisini kÝl݌lamÝĢtÝ. OğuzlarÝn bir kÝsmÝnÝ teĢkil eden Ediz‟lerle muharebede Kžltigin “Az” adlÝ yağÝz bir ata biniĢti, bu defa bir kiĢiyi sanŒmÝĢ, dokuz kiĢiyi kÝl݌lamÝĢtÝ. KÝrgÝzlara karĢÝ yapÝlan ikinci seferde Kžltigin baĢkumandandÝ. Bu sefer esnasÝnda Oğuzlar bilge Kağan‟Ýn ordugahÝnÝ bastÝlar; bunun žzerine Kžltigin “„ğsžz” adlÝ ak ata binip Oğuzlarla ŒarpÝĢtÝ, ordugahÝ džĢmana bÝrakmadÝ; bu sayede kağÝnÝn hatunlarÝnÝ, konŒuylarÝ (prenses) ve akrabalarÝnÝ muhakkak bir tutsaklÝktan kurtardÝ. Kžltigin‟in „lžmž (731) ve AnÝtÝ (732): Kitabelerde g™ržldžğž veŒhile, Kžltigin, bilge kağanÝn ordularÝna kumanda etmekte, yani ordunun baĢkumandanÝ bulunmakta ve askeri iĢlerini idare etmekte idi. BirŒok seferde nam kazanan bu cesur baĢbuğ KÝrgÝzlara karĢÝ yapÝlan ikinci seferden sonra Œok yaĢamadÝ. Bengž taĢta bildirdiği veŒhile “koyun yÝlÝnÝn onyedinci gžnžnde ™ldž”101 Bu sÝrada 47 yaĢÝnda olduğu aŒÝkŒa yazÝldÝğÝna g™re, Kžltigin 731 yÝlÝnda ™lmžĢtžr.102 Nitekim in kaynağÝnca da bu tarih teyit edilmektedir. Her halde hastalanarak ™lmžĢ olmasÝ lazÝm gelir; veya harbde aldÝğÝ yara iyileĢmemiĢ olabilir. SavaĢ meydanÝnda ™lseydi, in kaynaklarÝnda ve bengž taĢta buna dair kayÝtlar bulunmasÝ lazÝmgelirdi. Kžltigin‟in ™lžmž Bilge kağan iŒin bžyžk bir kayÝb oldu. Tžrk Devleti en sağlam direklerinden birini kaybetmiĢti. KahramanlÝğÝ, cesareti yalnÝz namÝna dikilen kitabede değil, in kaynağÝnda da yankÝ bulan bu tiginin ™lžmž, bžyžk biradeini Œok yaslandÝrdÝ. Bilge kağan žzžntžsžnž Ģu s™zlerle ifade etmiĢtir: “Ben yaslandÝm. G™ržr g™zžm g™rmez oldu, sezer aklÝm sezmez oldu. Ben yaslandÝm ZamanÝ TandrÝ takdir eder. Ġnsan oğlu ise hep ™lmek iŒin doğmuĢtur. B™yle deyip yaslandÝm. G™zden gelen yaĢ gele gele, etten g™nžlden feryat gele gele tekrar tekrar yanÝp yaĢlandÝm. Peki derin paslandÝm. Ġki Ģadlar ile birlikte kžŒžk kardeĢlerim, kardeĢlerimin oğullarÝ, oğullarÝm, beylerim, milletimin g™zleri ve kaĢlarÝ ağlamaktan hasta olacak diye džĢžndžm, yaslandÝm.”103 Tžrk geleneğine uyun olarak, yuğ (matem) merasimi ™lžmden bir kaŒ ay sonra yapÝlÝrdÝ. Bu mžnasebetle komĢu devletlerin ve milletlerin mžmessilleri gelirdi. Bilge



kağan biraderine anÝt



yaptÝrmak iŒin ustalar g™nderilmesi yolunda in Ġmparatorundan ricada bulunamk žzere bir elŒi g™nderdi. Ġmparator Tžrk KağanÝnÝn bu ricasÝnÝ kabul ile saray ustalarÝndan ang-Ģeng-žn‟ž yolladÝ.104 Yuğ merasimine iĢtirak iŒin gelenlerin adlarÝ da bilinmektedir:105Kitay ve Tatabi heyetinin baĢÝnda Udar-sengžn bulunuyordu, in (TabğaŒ) imparatoru adÝnda da ĠĢi-yi ve li-keng geldiler; bunlar bir tžmen kÝymetinde eĢya, ipekli kumaĢ, altÝn ve gžmžĢ getirdiler. Tibet kağanÝnda da b™l™n (?) geldi. soğdak ve BerŒeker (Ġran?)ler ile Bukarak (Buhara) ilinden Neng-segžn ile oğul Tarkan (Turhun?) geldiler. On-ok‟lardan ve TžrgeĢ Kağandan niĢancÝ MakaraŒ ile niĢancÝ Oğuz Bilge geldiler. KÝrgÝz kağanÝndan TartuĢ ĠnanŒu ur geldi. Etraftaki devletlerin ve kavimlerin, Kžltigin‟in ™lžmžne karĢÝ bu kadar ilgi g™stermeleri, hem bžyžk bir kahramanÝn hatÝrasÝna, hem de mensup olduğu Tžrk Devletine karĢÝ g™sterilen saygÝnÝn bariz bir ifadesi idi. Yuğ merasimi “koyun yÝlÝnÝn, dokuzuncu ayÝnÝn yirmi yedinci gžnž” yapÝldÝ. Bir mžddet sonra, in ustalarÝnÝn hazÝrladÝklarÝ anÝt taĢÝ,106 yani



110



Kžltigin‟in kÝz kardeĢinin oğlu Yuluğtigin‟in yirmi gžn iŒinde “oturup yazdÝğÝ” bengž taĢÝ (kitabe), 1 Ağustos 732 tarihinde, merasimle dikildi.107 AnÝtÝn yakÝnÝnda inli ustalar tarafÝndan yapÝlan “bark”Ýn duvarÝna Kžltigin‟in hayatÝndan kahramanlÝk sahneleri tersim edildi. AyrÝca, Kžltigin tarafÝndan ™ldžržlenlerin “balbal”larÝ da dikilmiĢ olmalÝdÝr. Kžltigin, Ġkinci Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝnÝn en tanÝnmÝĢ simalarÝndan biri, Tžrk kahramanlÝğÝnÝn en tipik bir ™rneğidir. Bilge kağan kžltigin sayesinde tahta ŒÝkabilmiĢ, dağÝlan ili-ulusu derleyip toplamaya, dÝĢ ve iŒ džĢmanlardan Tžrk ilini korumaya muvaffak olmuĢtu. Bilge Kağan bunun karĢÝlÝğÝ olarak, biraderi Kžltigin hayatta ikin, kendisini en yžksek makamlarda tutmuĢ, ™ldžkten sonra da adÝna anÝt diktirmek ve yazÝt kazdÝrmakla, bu bžyžk Tžrk kahramanÝnÝn adÝnÝ unutulmaktan kurtardÝğÝ gibi, Tžrk dili, edebiyatÝ ve tarihi iŒin Œok bžyžk bir vesika da bÝrakmÝĢtÝr. Bilge Kağan‟Ýn „lžmž (Eylžl 734) ve AnÝtÝ (735): Kžltigin‟in ™lžmž mžnasebetiyle in imparatoru tarafÝndan g™sterilen nezakette ™tžrž teĢekkžrde bulunmak žzere, Bilge kağan, bžyžk biraderi Kiay-lipi‟yi in‟e g™ndermiĢti. Ġmparator‟da, Tžrk kağanÝnÝn kederini yumuĢatabilmek žmidi ile, kendisine Œoktan beri istenen inli bir prensesin yollanacağÝ mžjdesini bildirdi.108 Fakat Bilge Kağan‟Ýn inli bir prensesle evlenmesi mukadder değilmiĢ; kağan vezirlerinden biri olan Mey-lo-Œue tarafÝndan zehirlendi. Bilge kağan ™lžmžnden ™nce bu h“n veziri ve aile efradÝnÝ k™kž ile imha etti ise de, kendisi kurtulamadÝ ve “it yÝlÝnÝn, onuncu ayÝnÝn yirmi altÝsÝnda” (Eylžl 734) ™ldž.109 Kendisinden sonra tahta oğlu geŒti. in kaynağÝndaki adÝ Y-yen‟dir; onun da “TanrÝ tek tanrÝda yaradÝlmÝĢ Tžrk Bilge Kağan” lakabÝnÝ taĢÝdÝğÝ biliniyor. Kžltigin‟in ™lžmžnden sonra olduğu gibi, bu defa da yuğcu-sÝğÝtcÝlar geldiler. in Ġmparatoru, Lisžn-taysengžn‟ž beĢ yžz kiĢilik bir heyetin baĢÝnda g™nderdi; inliler, sayÝsÝz kokulu… altÝn, gžmžĢ getirdiler; kokulu cenazÝ mumlarÝ getirip diktiler; sandal ağacÝ getirdiler. Gelenler, Tžrk geleneklerine uygun olarak saŒlarÝnÝ, kulaklarÝnÝ (?) kestiler; iyi binek atlarÝnÝ, kara kakÝmlarÝnÝ, g™k sincablarÝnÝ Œok miktarda kurbanlÝk koydular”110 Yuğ merasimi, “domuz yÝlÝnÝn beĢinci ayÝnÝn yirmi yedinci” gžnž (Temmuz 735) yapÝldÝ. Bilge Kağan‟Ýn namÝna oğlu kağan tarafÝndan, in ustalarÝnca hazÝrlanan ve Yuluğtigin tarafÝndan otuz d™rt gžnde yazÝlan bir anÝt-yÝzÝt dikildi. Bu yazÝt, bengžtaĢta, Kžltigin anÝtÝyazÝtÝ gibi, Tžrk tarihi iŒin en ™nemli kaynaklardan birini teĢkil etmektedir. Bilge Kağan, Ġkinci Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn sonucu bžyžk hžkžmdarÝdÝr. Kendisinin tab‟an yumuĢak bir kiĢi olduğu biliniyor;111 hatta bundan ™tžrž tahta ŒÝkmak istemediği, iktidar mevkiini kžŒžk biraderi Kžltigin‟e bÝrakmayÝ arzu ettiği anlaĢÝlÝyor. Bilge kağan milletini ve devletini džĢžnen, mžĢfk bir baba tabiatlÝ bir hžkžmdar olarak g™ržnmektedir. KağanlÝk ™devleri ve elde ettiği baĢarÝlardan Ģu s™zlerle bahsetmiĢtir: “(Ben)



kağan sÝfatÝyla (tahta) oturunca bžtžn sefil milleti



topladÝm, yoksul milleti zengin ettim, nžfusu az milleti Œok ettim”112 BaĢka bir mžnasebetle de ĢunlarÝ okuyuroz: “„lecek milleti diriltip kaldÝrdÝm, ŒÝplak milleti giyimli ettim”. Bilge Kağan, Tonyukuk gibi hakim bir devlet adamÝ ve Kžltigin gibi kahraman bir askerin yardÝmlarÝ sayesinde, Doğu Tžrk Devletini kuvvetli ve birleĢmiĢ bir Tžrk ili haline getirmeye muvaffak



111



olmuĢtu. bilge Kağan, kendisine devlet kurmaya yardÝm eden “Tžrk” uruğlarÝnÝ, tÝpkÝ sonralarÝ Cengiz ve halefleri zamanÝnda Moğollarda olduğu gibi, zengin etmiĢ ve mžreffeh bir hayata kavuĢturmuĢtu. Bu keyfiyet kağanÝn ağzÝndan Ģu s™zlerle ifade edilmiĢtir: “D™rt bucaktaki milletleri barÝĢa icbar ettim, baĢlÝlarÝ eğdirdim, dizlileri Œ™ktžrdžm. …stteki g™k ve alttaki yer irade ettiği iŒin, (evvelden) g™zle g™ržlmemiĢ, kulakla iĢidilmemiĢ milletimi, ileriye gžn doğusu, sağa-gžn ortasÝ, geriye-gžn batÝsÝ, solagece ortasÝ tarafÝndaki illere g™tžrdžm; onlarÝn sarÝ altÝnlarÝnÝ, beyaz gžmžĢlerini, ipek kumaĢlarÝnÝ, darÝlarÝn (?), binek atlarÝnÝ ve aygÝrlarÝnÝ, kara kakÝmlarÝnÝ ve g™k sincablarÝnÝ, Tžrklerime, milletime kazandÝrdÝm, tedarik ettim. milletimi kaygÝsÝzca yaĢayacak bir hale getirdim”113 Bilge kağanÝn bir taraftan tžrlž Tžrk uruğlarÝnÝ kuvvet kullanarak itaat altÝna alÝrken, diğer taraftan bu ususlarÝn “kağan”larÝnÝ ve beylerini sÝhriyet bağlarÝyla kendine bağlamaya ŒalÝĢtÝğÝnÝ g™ržyoruz. TžrgeĢ kağanÝna kÝzÝnÝ verdiği gibi, TžrgeĢ kağanÝnÝn kÝzÝnÝ da oluna almÝĢtÝ; kžŒžk hemĢiresini KÝrgÝz kağana gelin etmiĢti. Az‟larÝn beyi Bars‟Ý kağanlÝk makamÝna ŒÝkardÝ ve hemĢiresiyle evlendirdi. Fakat bu akrabalÝklarÝn devamlÝ tesirleri olmadÝğÝ g™ržlžyor: Gerek TžrgeĢler ve gerek KÝrgÝzlar ilk fÝrsatta Bilge Kağana karĢÝ isyan ŒÝkardÝlar. Bars beyin de isyan ettiği ve ™ldžrdžğž biliniyor. Bilge Kağan “On dokuz yÝl Ģad makamÝnda oturmuĢ, on dokuz yÝl kağan, otuz bir yÝl tigin olmuĢ”tu. „ldžğž zaman tam elli yaĢÝnda idi. AdÝna dikilen anÝt-yazÝt bu bžyžk Tžrk kağanÝnÝ unutulmaktan kurtarmÝĢtÝr. Ġlk Tžrk TarihŒisi ve YazarÝ Yuluğtigin: Ġkinci Doğu G™ktžrk ilinin mžmtaz simalarÝndan biri de Yuluğtigin‟dir. Onun icraatÝ siyasi ve askeri sahada değil, kžltžr alanÝndadÝr. Tžrk tarihinin ilk mžsbet yazÝlÝ kaynaklarÝndan en ™nemlileri olan Kžltigin ve Bilge kağan adÝna nazmedilen yazÝtlarÝ “kaleme” alan Yuluğtigin‟dir. Orhun yazÝtlarÝnda G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn kuruluĢu anlatÝlmÝĢ olmakla, bunlar birer tarihi eseri mahiyetindedir; dolayÝsÝyla Yuluğtigin de “ilk Tžrk tarihŒisi” olmak Ģerefini kazanmÝĢtÝr. Kitabelerin dili, Œok iĢlek ve gžzel bir žslupla tanzim edilmiĢ, yarÝ nesir (AlmanlarÝn tabiri veŒhile: Verbundene Rede) olmakla bunlar, “Tžrk edebi dilinin”de ilk ™rnekleri mahiyetindedir; dolayÝsÝyla Yuluğtigin “ilk Tžrk yazarÝ” adÝnÝ da hakkÝyla kazanmÝĢ oluyor. Yuluğtigin, Kžltigin kitabesini nasÝl yazdÝğÝnÝ Ģu cžmlelerle anlatmÝĢtÝr: “Bžtžn bu kitabeyi yazan (yani kaleme alan) Kžltiginin HemĢirezadesi (?) ben Yuluğtigin yazdÝm. Yirmi gžn oturup bu taĢa ve bu duvara ben yazdÝm…,114 Bilge kağanÝnkine de ĢunlarÝ kazdÝrmÝĢtÝr: “Tžrk bilge kağan kitabesini ben Yuluğtikin yazdÝm. Bžtžn bu barkÝ, nakÝĢlarÝ, heykelleri (?) (tersim ve rekrettiren) kağanÝn hemĢirezadesi Yuluğtiginim. Bir ay ve d™rt gžn oturup yazdÝrdÝm ve nakĢettirdim (diktirdim)”.115 Yuluğtigin‟in haltžrcžmesi layÝkÝyle bilinmiyor. bilge Kağan ve Kžltigin‟in kÝzkardeĢinin oğlu olduğu, kitabelerde belirtilen yuluğtigin, bu suretle Kutluğ ĠlteriĢ Kağan ve Ġlbilge hatunun torunu idi. AmcasÝ Bilge Kağan‟Ýn kitabesi 735‟te yazdÝğÝna g™re bu tarihlerde hayatta idi. Daha sonraki hayatÝ hakkÝnda kaynaklarda herhangi bir kayda rastlanmÝyor. VI. Bilge Kağan‟dan Sonraki Kağanlar ve Ġkinci G™ktžrk Devletinin YÝkÝlÝĢÝ (734-745)



112



Bilge Kağan‟dan sonra G™ktžrk devleti tahtÝna oğlu Y-yen (I-jen) ŒÝktÝ ve sekiz yÝl hakimiyet sžrdž. Onun zamanÝnda Tžrk devletinin bžtžnlžğžnžn muhafaza ve inle iyimžnžsebetlerin devam ettirildiği biliniyor. in imparatoruna žŒ defa elŒi g™nderilmesi,116 in kaynaklarÝnda Tžrk akÝnlarÝndan bahsedilmeyiĢi iyi komĢuluk mžnasebetlerine bir delildir. Yiyen kağanÝn nasÝl ™ldžğž hakkÝnda herhangi bir kayda rastlanmÝyor; ancak bu vakanÝn 742‟de olduğu anlaĢÝlÝyor. Y-yen‟den sonra tahta kžŒžk biraderi geŒti ve “Bilge Kutlu Han” (Pi-kian-ko-to-han) lˆkÝbÝnÝ aldÝ. “TanrÝ Han” lakabÝnÝ sunmak žzere Kağan‟a in‟den bir elŒi heyetinin geldiği de biliniyor. Bu suretle, vaktiyle Bilge kağnanÝ taĢÝdÝğÝ ve kitabelerde nakledilen lakab, Ģimdi biraz geniĢletilerek oğlu tarafÝndan da alÝnmÝĢtÝr. Buna g™re yeni kağanÝnÝ tam lakabÝ: “TanrÝ tek tanrÝda bulunmuĢ Bilge Kutluğ TanrÝ Kağan” olsa gerektir. Onun zamanÝnda da inle iyi mžnasebetler devam ettirilmiĢtir. in‟e Ġnan adlÝ bir Tžrk elŒisi g™nderilmiĢ; ertesi sene de, yeni yÝl mžnasebetiyle imparatora “memleketin mahsulelerinden hediyeler” takdim edilmiĢti. Bilge Kutluğ TanrÝ KağanÝn amcalarÝndan (Ki-ay-li-pi?) sağ (kol) Ģad‟Ý olup batÝdaki uruğlarÝn baĢÝna geŒirilmiĢti. Ġkinci amcasÝ Bay Kžltigin de sol (kol) Ģad‟Ý idi, ve Doğu ili uruğlarÝnÝn baĢÝna geŒirilmiĢti. Babadan kalan esas kuvvetler, yani yurt ve karargah (ordu) her halde kağanÝn emrinde idi. Henžz kžŒžk bir yaĢta olan kağana karĢÝ her iki “Ģad”Ýn da kafa tuttuklarÝ anlaĢÝlÝyor. KağanÝn annesi Po-fu hatunun (Tonyukuk‟un kÝzÝ)da entrikalara karÝĢtÝğÝnÝ ™ğreniyoruz;117 hatun, kžŒžk ržtbeli bir subayla anlaĢmÝĢ ve bir nevi hžkžmet darbesi yaparak devlet iĢlerine karÝĢmaya baĢlamÝĢtÝ; bunun žzerine genŒ kağana karĢÝ mennuniyetsizliğin sžratle arttÝğÝ anlaĢÝlÝyor. ok geŒmeden G™ktžrk ilinde iŒ mžcadelede patlak verdi. Bilge Kutluğ TanrÝ Kağan, fazla kafa tatmuya baylayan batÝ ili “Ģad”Ýna karĢÝ harekete geŒti; Kağana anasÝ hatunun da mžzaheret ettiği biliniyor. Sefer sonunda BatÝ “Ģad”Ý ™ldžržlmžĢ, ili ulusu inkÝyad altÝna alÝnmÝĢtÝ. Fakat sol (kol), yani Doğu ili “Ģad”Ýna karĢÝ yapÝlan mžcadele, genŒ kağanÝn ™ldžržlmesiyle neticelendi. Tžrk ili tahtÝna Bilge kağanÝn oğullarÝndan biri geŒti ise de, az sonra, Ko-to-Ģe-hu adlÝ biri tarafÝndan ™ldžržldž; kağanÝ ™ldžren kimsenin adÝna bakÝlÝrsa (Kutluğ Yabğu) yine han neslinden olmasÝ lazÝm gelir. Ko-toĢe-hu ™nce kžŒžk biraderini tahta ŒÝkardÝ ise de, onu ™ldžrerek kendini kağan ilan etti. Bu suretle kağanlÝk tahtÝ iŒin yapÝlan mžcadele tam bir kardeĢ harbi mahiyetini almÝĢ ve kanlÝ bir safhaya girmiĢti. Zaten zorla itaat altÝnda tutulan tžrlž uruğlarÝn bundan faydalanarak arÝ džĢecekleri muhakkaktÝ. Nitekim G™ktžrk ilinin muhtelif yerlerinde birbirini takibeden ayaklanmalar baĢg™sterdi ve G™ktžrk kağanlÝğÝ sžratle dağÝlma yoluna girdi. Selenge ÝrmağÝ Œevresinde yaĢayan Uygurlar (inlilerin Huey-hu‟larÝ) Karluklar (Ko-lo-lo) ve BasmÝllar (Pa-si-mi) 742 yÝlÝnda žŒž birden ayaklandÝlar. Bu mžcadelelede Ko-to-Ģe-hu kağan ™ldžržldž. BasmÝllarÝn boĢluğu kendini han ilan etti ve “Kie-tie-i-Ģi han” lakabÝnÝ aldÝ. UygurlarÝn iki reisi kendilerini sağ ve sol “yabgu” (Ģe-hu) ilan etmiĢlerdi; aynÝ lakab iki Karluk reisi tarafÝndan da alÝndÝ. Uygurlar ve Karluklar kendi aralarÝnda anlaĢamayÝnca, in imparatoruna elŒi g™ndererek, almÝĢ olduklarÝ lakablarÝn tasdikini rica ettiler. BasmÝllar, Uygurlar ve Karluklar arasÝnda patlak veren bu anlaĢmazlÝktan G™ktžrkler istifadeye kalkÝĢtÝlar. Bay Kžltigin‟in olu tahta ŒÝkarak “Usu-mi-Ģi han”



113



lakabÝnÝ aldÝ; oğlu KolaŒa‟yÝ da BatÝ “Ģad”Ý yaptÝ. Œin imparatorundan bir elŒi gelerek UsumiĢi handan in‟e tabi olmasÝ talebinde bulundu. KağanÝn bunu reddi žzerine, in sarayÝ basmÝllarÝ, UygurlarÝ ve KarluklarÝ G™ktžrklere KArĢÝ harekete geŒirdi. UsumiĢi kağan bu bileĢik hžcuma dayanamadÝ, yenildi ve „tžken sahasÝna Œekildi. Bunun žzerine BatÝ Yamgusu olan Apusse, ve BatÝ ĢadÝ KolaŒa, beĢ bin ŒadÝr halkÝyla in imparatoruna tabi oldular. 744‟te BasmÝllar G™ktžrklere karĢÝ hžcumlarÝnÝ yenildiler. G™ktžrkler bu defa da mağlub edildiler: UsumiĢi kağan ™ldžržldž; kağanÝn kesilmiĢ baĢÝ in paytahÝnda g™nderilerek, cedler mabedinde imparatora takdim edildi. Maamafih bu lezimetten sonra da G™ktžrklerin henžz tamamÝyla kuvvetten džĢmedikleri anlaĢÝlÝyor. UsumiĢi kağanÝn kžŒžk biraderi Bmeytigin (Pe-mei-te-le-kin-ko-long-fu) tahta ŒÝktÝ ve Bemey (Pemey) han adÝyla idareyi ele aldÝ. Fakat G™ktžrk ilinde durum artÝk ŒÝğrÝndan ŒÝkmÝĢtÝ, her tarafta baĢg™steren karÝĢÝklÝklar devletin kuvvetini temelinden sarsmÝĢtÝ. Bu karÝĢÝklÝklarda bilhassa BasmÝllarÝn mžhim rol oynadÝklarÝ g™ržlžyor. Bunun iŒindir ki G™ktžrk beyleri, nihayet BasmÝ bžyžklerinden birini han seŒmek mecburiyetinde kaldÝlar. BasmÝllarÝn reisleri AĢena neslinden neĢet etmekte kağan olmak hakkÝnÝ haiz olduğu sanÝlmÝyordu. Fakat baĢa BasmÝl kağanÝ geŒince de Tžrk ilinde sukunet temin edilemedi. Bu defa G™ktžrk tiginlerinden Apota, Bemey Kağandan ayrÝlarak kendini kağan ilan etti; ona bir uruğ katÝldÝ. Bununla Tžrk ilindeki karÝĢÝklÝk son haddini buldu. Apota kağanÝn, Sa-ho (Ġli?) ÝrmağÝ boyundaki dağlara Œekilerek mžcadeleye devam ettiğini g™ržyoruz. S™zde o taraflarda asayiĢ temin, aslÝnda ise Tžrkleri tedib maksadÝyla g™nderilen in kuvvetleri apota kağanÝ yendiler ve askerlerini dağÝttÝlar. Bundan sonra daha bir mžddet iŒin BatÝ ilindeki Tžrk uruğlarÝ G™ktžrk Devletini muhafaza iŒin mžcadeleye devam ettiler. Bu karÝĢÝk duruma nihayet Uygurlar son verdiler. Uygurlar Karluklarla birleĢerek BamÝllarÝn hanlarÝna ™ldžrdžler. UygurlarÝn reisi Kutluğ Bilge Kžl han (Ku-li-pey-lo, Ko-to-lo-pi-kia-kiue han) unvanÝnÝ alarak,118 745‟te kendini kağan ilan etti. Uygurlar, Beyem Kağan‟Ýn idaresinde kalan „tžken dağlarÝ Œevresinde ele geŒirmek žzŒere harekete geŒtiler.



etin mžcadeleden sonra G™ktžrk



kuvvetleri mağlup edildi. „tžken sahasÝ UygurlarÝn eline geŒti ve Bemey KağanÝn kesilmiĢ baĢÝ in imparatoruna g™nderildi.119 Fakat mžcdele henžz tamamÝyla bitmiĢ değildi. Bu defa bilge ĠlteriĢ kağanÝn hutanÝ Po-fu (Tonyukukuk‟unkÝzÝ), kalan G™ktžrk uruğlarÝnÝn baĢÝna geŒti. Fakat Po-fo hatun artÝk durumu kurtarak kuvvete malik değildi; bu defa G™ktžrk uruğlarÝnÝ Uygurlar tarafÝndan bžsbžtžn imha edilmekten kurtarmak maksadÝyla, in žlkesine itica ve in imparatorunun tabiiyetini kabul ĢÝkkÝ ihtiyar edildi. Pofu hatunun ™nderliğinde, G™ktžrk uruğlarÝndan kalabalÝk bir kitle, in‟e g™Œ etmek žzere yola koyuldular ve durdurulmaksÝzÝn in sÝnÝrlarÝna vardÝlar. inliler bundan fevkalade memnun kuldÝlar. Ġmparator tarafÝndan Po-fu hatunun Ģerefine, bžyžk saraylarÝn birinde mžkellef bir ziyafet verildi. Gelen Tžrk uruğlarÝ in arazisinde yerleĢtiler. Maamafih az sonra Uygur kağanÝn ricasÝ žzerine in hžkžmeti, Kutluğ Bilge kağanÝn hatunu Po-fu‟yÝ, kağana “hatun” olarak g™nderdi.120 552 yÝlÝndan beri in imparatorluğu iŒin daima endiĢe ve korku kaynağÝ olan G™ktžrk KağanlÝğÝ bu suretle sona ermiĢ;



114



bu bžyžk Tžrk devletinin kalÝntÝlarÝnÝn in tabiiyeti ve hizmetine alÝnmakla in, kendi siyaseti adÝna bžyžk bir baĢarÝ elde etmiĢ bulunuyordu. Bu suretle, in diplomatÝ ang-sun-Œing‟in ġapolyo (Asparuh) kağan zamanÝnda (581‟de) tavsiye ettiği “Tžrk siyaseti” mžkemmel bir semere vermiĢti. Tžrk ilinde, inlilerin teĢvikiyle baĢlanan ayrÝlÝklar, iŒ mžcadeleler, Tžrk ilinde, inlilerin teĢvikiyle baĢlanan ayrÝlÝklar, iŒ mžcadeleler, Tžrk devletinin tamamÝyla zafa uğramasÝna sebep olduktan baĢka, Tžrk uruğ ve tiginlerinin (prens) birbirlerine karĢÝ amansÝz bir džĢman olmalarÝnÝ sağlamÝĢtÝ. Bunun icabÝ olarak inliler, eskiden beri iddia ettikleri hak žzere, ayrÝ Tžrk uruğlarÝ arasÝnda hakem rolžnž oynamak imkanÝnÝ elde etmiĢlerdi. durum bžsbžtžn karÝĢarak, Tžrk boylarÝ birbirine g™ržnce, inliler askeri kuvvet g™ndererek kendi hakimiyetlerini tesisten geri kalmadÝlar. G™ktžrklerin yerine geŒen Uygurlar da ancak in imparatorunun muvafakatÝ ile, „tžken mÝntÝasÝna hakim olabildiler. Eski Tžrk geleneğine g™re Orhun yazÝtlarÝnda defalarca belirtildiği žzere, „tžken mÝntÝsÝnÝ elde tutan Tžrk kağanÝ, bžtžn Tžrk uruğlarÝnÝn baĢÝ sÝyÝlÝrdÝ. “„tžken ormanÝ memleketi idare edecek mahaldi



Tžrk Milleti „tžken topraklarÝnda oturup, kervan ve kafile g™nderirse (yani yabancÝ



memleketlerle ticaret yaparsa) hiŒbir mihnet ve zarurute olmazdÝ.” “Tžrk milleti” „tžken ormanÝnda kalÝrsa ebediyen mžlk tutup, tok oturacaktÝ. Fakat UygurlarÝn baskÝsÝ altÝnda G™ktžrk UruğlarÝ “„tžken yÝĢÝ” (ormanÝ) bÝrakÝp



gitmek zorunda kaldÝlar. Bunnular 552‟de kurulan G™ktžrk KağanlÝğÝ, yžz



doksan žŒ yÝl, aradaki otuz yÝllÝk in hakimiyeti devri ŒÝkaralÝrsa, yžz altmÝĢ žŒ yÝllÝk bir varlÝktan sonra, dağÝldÝ. Maamafih, „tžken mÝntÝksÝnÝ ele geŒiren Uygurlar yine bir Tžrk uruğu idi. Uygur kağanÝ da yine AĢena sžlalesindeng eldiği biliniyor. Eski G™ktžrk uruğlarÝndan birŒoğu yine eski yurtlarÝnda kalmÝĢlardÝ. Bu suretle yine kurulan “Uygur Tžrk KağanlÝğÝ, esas itibariyle, yine “G™ktžrk KağanlÝğÝ”nÝn devmÝndan baĢka birĢeĢ değildi. DeğiĢen Ģey ancak sžlale ve hakim duruma geŒen yeni uruğlardÝ. SonuŒ Bumin Kağan Ġstemi yabğu tarafÝndan, 552 yÝlÝnda kurulan G™ktžrk KağanlÝğÝ, “Tžrk” adÝnÝ taĢÝyan ilk “Tžrk Devleti”dir. Maamafih “TžrkŒe” konuĢan kavimlerin bu tarihten Œok evvel de muntazam teĢkilatlÝ devletler kurduklarÝnÝ tahmin etmeliyiz. HiŒ olmazsa, inlilerin “H”yung-nu” dedikleri bžyžk imparatorluğun (M.„. 209‟dan, M.S. I. yžzyÝla kadar) ilk “Tžrk” devleti olduğu kuvvetle muhtemeldir. Fakat bu tarihlerde henžz “Tžrk” adÝ yoktu; “Tžrk” ÝrkÝna mensup muhteli kavimler, tžrlž adlar taĢÝyorlar ve muhtelif isimler altÝnda devlet kuruyorlardÝ. “Tžrk” adÝnÝ ise ancak milattan sonraki yžzyÝllarda meydana geldiği, VI. yžzyÝldan itibaren de yayÝldÝğÝ kabul edilmelidir. G™ktžrk KağanlÝğÝ “Tžrk” adÝnÝ almakla VI. yžzyÝl ortalarÝnda “kuvvet ve kudret” manasÝna gelen “Tžrk” adÝnÝ etnik manadan ziyade, siyasi bir karakter taĢÝdÝğÝnÝ kabul etmeliyiz. YalnÝz siyasi hatlarÝnÝ aydÝnlatmağa ŒalÝĢtÝğÝmÝz bu yazÝda G™ktžrk KağanlÝğnÝÝn nisbeten kÝsa sžren tarihinden vukubulan olaylarÝn nasÝl geliĢtiğini g™stermeğe ŒalÝĢtÝk. ĠŒten Tžrk uruğlarÝnÝ bir idare altÝnda toplamak ve Tžrk devletini kuvvetli olarak ayakta tutmak, G™ktžrk KağanlaranÝn baĢlÝca



115



gayeleri idi. DÝĢtan ise-bžyžk in Ġmparatorluğu‟na karĢÝ istiklali muhafaza etmek ve in mždahalesini ™nlemek mecburiyeti vardÝ. G™Œebelik ĢartlarÝnÝn icabÝna g™re mžkemmel bir teĢkilatÝ olan ve Œok eski Tžrk geleneklerine dayanan G™ktžrk KağanlÝğÝndaki yaĢayÝĢ tarzÝ, devlet idaresi, ekonomik ve sosyal hayat ve nihayet kžltžr seviyesi o devirlerde ve o Ģart ve imkanlar iŒinde kendine has bir anlayÝĢÝ, g™ržĢ ve faaliyet meydana getirmiĢti. Bugžnkž telakkilere g™re bu devir Tžrk tarihi iŒin “ideal bir devir” olarak g™ržnmeyebilir. Fakat, bžyžk medeniyetler ve dinlerin (Buddizm, Maniheizm, HÝristiyanlÝk, MžslžmanlÝk) tesirlerinden ™nceki “hakiki Tžrk” vasÝflarÝna fazlasÝyla malik bulunan bu devrin bizi kuvvetle Œeken cazibeleri olduğu Ģžphesizdir. G™ktžrk tarihinde hep akÝnlardan, savaĢlardan, zafer ve hezimetlerden bahsedilmesi- bu Tžrk uruğlarÝnÝn ancak “harb” yapmak iŒin džnyaya geldikleri manasÝna alÝnmasÝnÝ. Bžtžn milletlerin tarihlerinde b™yle “kahramanlÝk” (hero”que) devirler mevcuttur; bžtžn milletlerin hayatÝnda -milletin varlÝğÝ iŒin mžcaždele edildiğini; devlet ve millet kuvvetlendiği zaman- hemen yabancÝ žlkeler žzerine seferler aŒÝldÝğÝnÝ g™ržyoruz ve hˆlˆ g™rmekteyiz. G™ktžrk KağanlÝğÝ sÝnÝrlarÝ iŒinde, “Tžrk KağanlÝrÝ”nÝn idaresinde yaĢayan Tžrkler de, tarihin her devrinde ve her kavminde g™ržldžğž gibi, bulunduklarÝ Ģartlar iŒinde yaĢamÝĢlar, mžcadele etmiĢler, varlÝklarÝnÝ idameye ŒalÝĢmÝĢlar, kendilerine g™re eğlenmiĢler, sevinmiĢler veya ÝzdÝrap ŒekmiĢlerdi. G™ktžrk yazÝtlarÝnÝ kÝymet vererek, severek ve anlayarak, s™zžne ve ™zžne nžfuz etmeye ŒalÝĢmak suretiyle okuduğumuz zaman bundan 1400 yÝl evvel yaĢayan kahraman ata ve dedelerimizin, hakimane g™ržĢlerini anlar, silah ĢakÝrdÝlarÝnÝ, se-vinŒ kahkahalarÝnÝ duyar veya ÝzdÝrap g™zyaĢlarÝnÝ g™ržr ve yaĢlarÝnÝ iŒden hisseder gibi oluruz.



1



De Groot, Die Hunnen der Vorchristlichen Zeit, Berlin 1922, s. 9.



2



H‟yung-nu‟lardan baĢlayarak G™ktžrk ve daha sonraki devir Tžrk Tarihi iŒin en mžhim



kayÝtlarÝ ihtiva eden bu Œin kaynaklarÝ Deguingnes‟den itibaren sinologlar tarafÝndan iĢlenmiĢtir. N. Ja. Bicurun (Iakinf), Stanislas Julien, Bretschneider, Parker, Chavannes, De Groot, Pelliot, McGovern, ve W. Eberhard‟larÝnÝn tercžmeleri sinolog olmayanlarÝn bu sahadaki tetkikleri iŒin esas teĢkil edir. Biz de Œin kaynaklarÝndan bunlar vasÝtasÝyla faydalandÝk. (Bk. Bibliografya) 3



Iakinf, b™lžm VÝ, 220-300; J. A. 1864, t. 3. ve t. 4



4



Theophanes tarihinden iktibas (Corpus scr. Hist. Byz. Bonn 1839), 484 p: Menander



tarihinden (Bonnus Corpus) s. 295, yine, s. 380. 5



W. Barthold, Orta Asya Tžrk Tarihi HakkÝnda Dersler, s. 27.



6



Bab 84. fol. 1. (O. Franke, Meitr‰ge zur Kenntnis der Tžrkv™lker Berlin, 1904, s. 13.



7



Gabelentz, Wien 1837.



8



Bibloitheca Geographorum Arabicorum, ed. M. J. de Goeje, V, 229.



116



9



Zeyn al-Ahbar, s. 80 (W. Barthold neĢri, Ot kaydÝ vardÝr.23 Buradan, Apa Kağan‟Ýn kaybolmasÝndan sonra *Ġang-suo Tegin‟in oğlu *Niei-lji kağan tahta geŒti. ġimdi *u-la Kağan‟Ýn Ģeceresinden bahseden kaynak ise sadece TT‟nin *u-la Kağan‟Ýn Ģeceresi hakkÝndaki izahÝ vardÝr.24 Burada Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn aynÝ adÝ taĢÝyan kağanÝ ile karÝĢtÝrmamak gerektiği s™ylenmektedir. Ama *u-la Kağan‟Ýn haberinden Apa Kağan ve *u-la arasÝndaki iliĢki pek aŒÝk olmamakla birlikte, hatta TT‟nin yazÝcÝsÝnÝn izahÝnÝn gžvenilmez haber sayÝp uri‟nin Apa Kağan ile hiŒ iliĢkisinin olmadÝğÝnÝ ileri sžrenler de vardÝ.25 Yani hala Œ™zžlmemiĢ bir konu sayÝlabilir. ġimdi bu meseleyle ilgili olarak Soğdca YazÝt‟Ýn 6. satÝrÝndaki “mux‟n x‟g‟n npĢn bgy‟///p‟y nry x‟g‟n” (Mukan Kağan‟Ýn torunu olan t‰ngri///pay Niri Kağan) ifadesine dikkat edelim. Prof. Yoshida‟nÝn da bana iĢaret ettiği gibi SS‟deki *Ġang-suo Tegin‟in oğlu *Niei-lji Kağan ile Soğdca YazÝtÝ‟ndaki Mukan Kağan‟Ýn torunu Niri Kağan‟Ýn aynÝ kiĢi olduğu kesindir. Bundan *Ġang-suo Tegin‟in, hem Mukan‟nÝn oğlu, hem de *Daila-bian‟Ýn kardeĢi olduğu belli olur. Bu, TT‟deki ) rmis (T™lis TarduĢ kavimlerini orada tanzim etmiĢ [onlara] yabgu ve Ģad vermiĢ) (BK D 14); 2. q (a) g (a) nÝn yabgu [sÝ]



n Ģ (a) dÝn (a) nta ™lžrt (i) m >l (i) n (a) nda (a) lt (Ý) m (onlarÝn



kağanÝnÝ, yabgusunÝ, ĢadÝnÝ o zaman ™ldžrdžm, žlkesini o zaman aldÝm) (BK D 28); 3. t (a) y bilge tut (u) q (Ý) g y (a) bgu (a) t (a) dÝ (Tay Bilge Tutuk‟a yabgu unvanÝnÝ verdi) (ġine Usu K 11-12); 4. (>) ki ogl (Ý) ma y (a) bgu Ģ (a) d (a) t b>rt (i) m t (a) rd (u) Ģ t™l (i) s bod (u) nqa b>rt (i) m (iki oğluma yabğu ve Ģad unvanÝnÝ verdim, tarduĢ ve t™lis kavminin žzerine verdim) (ġine Usu D 7). G™sterilen ™rneklerdeki ™zelliklerine g™re yabgu ve ĢadunvanlarÝ ržtbe tarafÝndan eĢit zatlara hem de kağanÝn kendi neslinden en yakÝn akrabalarÝna (bu ™rneklerde oğullarÝna) verilirdi. YukarÝda dendiği gibi, yabgu unvanÝ kağanlÝğÝn batÝ b™lžmžnžn (kanadÝnÝn) hžkžmdarÝna verilirdi. Hsžen-tsang‟Ýn notlarÝnda o Toharistan‟a ait olan Huoh (Ģimdiki Kunduz) vilˆyetini ziyaret ettiğini ve oranÝn hžkžmdarÝ olan Tžrk kağanÝnÝn torunu ile g™ržĢtžğžnž belirtir. Bu hadiseyi tasvir eden Hsžen-tsang Toharistan‟Ýn hžkžmdarÝnÝn Kağan torunu olmasÝ sebebiyle kendisine yabgu demektedir.20 Eserin Uygur versiyonunda bu cžmle mana vurgulamasÝ bakÝmÝndan biraz değiĢtirilmiĢ Ģekilde verilir: Toxr” yavgu[s”]



-mn tip: ™z ‰t‟™z-in ag[”]



tu s™z-l‰di (ToharlarÝn yabgusÝyÝm



diyerek kendisini methediyordu) (Hts V 52, 6-8). Buna g™re Tžrk kağanlÝklarÝ zamanÝnda KuĢan hžkžmdarlarÝnÝn otoriteleri daha kaybedilmemiĢ ve kağanlÝğÝn batÝ kÝsmÝnÝn hžkžmdarlarÝnÝn kendilerini onlarÝn halefi saydÝğÝ tahmin edilebilir. Arkeolojik bulgulara g™re KuĢan Devleti‟nin bžyžk bir kÝsmÝnÝ teĢkil eden Toharlar Sarmat tipi kžltžre mensuptu.21 KuĢanlar ise antropolojik ™zelliklerine



264



g™re Eftalitlere yakÝn Andronov tipi kžltžre mensuptu22 ve bu bakÝmdan Toharlardan baĢka kavimlere ait olmalarÝ mžmkžndž. AraĢtÝrmalara g™re KuĢanlarÝn yerine gelen egemen gruplar (Eftalitlar, Hunlar, G™ktžrkler) mžlhak halklar iŒin istikrarlÝ bir durum temin etmeleriyle hakimiyetlerini saklayabilirdi. Tžrk kağanlÝklarÝ devrindeki vaziyet hakkÝnda L. N. Gumilyev ĢunlarÝ yazÝyor: “BatÝda biz bžsbžtžn baĢka durumu g™ržržz. Orada Tžrkžtler mutlak azÝnlÝkta idiler. Ġstemi-Kağan kendisi ile ne kadar asker getirmiĢ ise de, bunlar fethedilen yerlerde denizde bir damla gibi idi ve yerli halklar arasÝnda iz bÝrakmadan dağÝlÝp gidecek durumdaydÝlar. Fakat gerŒekte žŒžncž bir Ģey oldu: Yedi Su, u vˆdilerinin, aĢağÝ Ġdil ve Kuban, yukarÝ ĠrtiĢ ve ĠĢim havalilerinin g™Œebe halklarÝ AĢina hanedanÝna aŒÝk bağlÝlÝk g™sterdiler. TarÝm ve Amu Derya havzalarÝndaki yerleĢik halklar ve hatta HindikuĢ ve Kafkas yamaŒlarÝndaki dağlÝlar da aynÝ Ģekilde davrandÝlar… Ġtiraf edelim ki Ġstemi ve Kara urin Tžrk yalnÝz baĢbuğ (strateg) değil, fakat mžmtaz bir y™netmendiler. Fˆtih olarak geldiği žlkelerde bunlar bir modus vivendi teĢkil ettiler ve ™nceleri dağÝnÝk, ufak savaĢlarda daima zayÝflanmÝĢ kabileler barÝĢ iŒinde yaĢamanÝn tadÝnÝ tadarak g™Œebe ekonomilerinin geliĢmesine imkan buldular.23 Bilindiği gibi Orta Asya‟da esas olarak Budizm‟inVaibh#|ika okulu yayÝldÝ. Bunun esaslarÝ Vaibh#sika‟nÝn ansiklopedik eseri Abhidharmako›a‟da tasvir edilmiĢtir. Tžrklerin emri altÝnda bulunan yerlerde Budizm‟in yayÝlmasÝna Ģžphesiz Tžrklerin egemen gruplarÝnÝn bu dine hoĢg™rž g™stermesi ve Budizm‟i KuĢan medeniyetinin bir unsuru olarak idrak ediĢleri yardÝm etmiĢti. Budist rahiplerini ve vaizcilerini Tžrk kağanlarÝ karargˆhlarÝnda ltufkˆrlÝkla kabul ederlerdi. 626‟da Ton-yabğu kağanÝn karargˆhÝnda Hint vaizcisi Prabhakaramitra bulunmuĢ24 ve 629‟da Suyab kalesinde bu kağan tarafÝndan Hsžen-tsang kabul edilmiĢ ve bu kağan devrindeki kağanlÝğÝn durumunu parlak bir Ģekilde ifade etmiĢti. KağanÝn emriyle Hsžen-tsang‟a himaye tezkeresi ve kÝlavuz verilmiĢtir. Bu kÝlavuz Hsžen-tsang‟Ý Tžrklerin mžlkiyetindeki topraklardan Kapisa‟ya kadar geŒirmiĢti. Orta Asya‟daki KuĢan (Tohar) medeniyeti Tžrkistan‟da sonralarÝ uzun zaman kullanÝlan ekonomi tarzlarÝ meydana getirmiĢti. KağanlÝğÝn batÝ b™lgelerindeki ekonomi genelde bu y™nde geliĢirdi: Bunun esasÝnÝ tepe ve sÝrtlarda yerleĢen, sanat ve ticaret merkezi olan kaleler, etraflarÝnda yerleĢen tarÝmsal k™yler ve boĢ otlak yerlerde hayvancÝlÝğÝn geliĢmesi teĢkil ederdi. Bu gibi ekonomik kuruluĢlar kağanlÝğÝn yarÝ g™Œebe kabilelerinin arasÝnda yerleĢik nžfusun sayÝsÝnÝn artmasÝna yol aŒmÝĢtÝ. BatÝ Tžrk KağanlÝğÝ meydana geldikten bir yžzyÝl sonra Orta Asya‟daki durum hakkÝnda L. N. Gumilyev ĢunlarÝ yazÝyor: “VII. yžzyÝlÝn baĢÝnda Orta Asya ekonomi ve kžltžr geliĢmesinin zirvesindeydi; ticaret, ŒiftŒilik ve sanatlar ˆzami sžr‟atle geliĢmiĢti; tžrlž mezhepler barÝĢ iŒinde yanyana yaĢÝyordu.”25 Bununla beraber kaydetmek lˆzÝm ki Tžrklerin yerleĢik halklarla iliĢkileri bu d™nemde tek taraflÝ bir sžreŒ değildi; kağanlÝğÝn muhtelif halklarÝnÝn kžltžrž ve dinlerine karĢÝ Tžrklerin hoĢg™rž g™stermesi, buralarÝn kžltžr ve ekonomik geliĢmesine hizmet ediyordu. Bir de kaynaklarÝn delaletine g™re kağanlÝk bžnyesindeki halklar gžndelik hayatlarÝnda egemen gruplarÝn ˆdet ve g™rgžlerini sÝkŒa taklit ediyorlardÝ. Meselˆ, Hsžen-tsang notlarÝnda ŒeĢitli halklarla ilgili olarak bunlarÝn “ˆdet ve t™relerinin Tžrklerinki gibi” olduğunu kaydeder. VI. yžzyÝldan baĢlayarak G™ktžrkler Orta Asya medeniyetine katÝlmÝĢlar ve bu medeniyetin geliĢmesine aktif olarak iĢtirak etmiĢlerdir. Orta Asya (ve ayrÝca KuĢan) Medeniyeti‟ne katÝlan Tžrkler zamanÝna g™re en yazÝ tarzÝnÝ -runik alfabe yazÝyÝ- kabul



265



etmiĢlerdir. Orhon yazÝtlarÝnÝn meydana gelmesi bir dereceye kadar bu medeniyete katÝlmanÝn neticesidir. Orhon yazÝtlarÝ mžellif tarafÝndan vžcuda getirilmiĢ eserlerdir ve bu bakÝmdan folklor eserlerinden bžsbžtžn ayÝrt edilirler. Bilindiği gibi en ™nemli metinlerin mžellifi K™l-tegin‟nin (K™l-tigin) yeğeni YollÝğ Tegin‟dir. Kendi s™zlerine g™re: BunŒa bit (i) g bit (i) gm‰ kžl tig (i) n (a) t”s” yol (l”) g t[igin] bitid (i) m yig (i) rmi kžn ol (u) r (”) p bu t (a) Ģqa bu tamqa qop yol (l”) g tig (i) n bitid (i) m [Bunca yazÝlarÝ yazan [ben]



Kžl-teginin yegeni YollÝğ-tegin yazdÝm. Yirmi gžn oturup bu taĢa bu



tamg hepsini (ben) YollÝğ-tegin yazdÝm) (KT GD 1]



.



Metinlerin dikkatli tahlili g™stermektedir ki bunlarÝn mžellifi YollÝğ-tegin eserlerinde kendi zamanÝnÝn yazÝ kžltžržnžn žstžn baĢarÝlarÝna dayanÝr; eserleri yžksek džzenli, lˆkonik ve son derecede malmatlÝ olarak stilistik tarafÝndan tasvir edilen durumlara ve eserlerinde adÝ geŒen ĢahÝslarÝn durumlarÝna ™lŒžsžne uygun Ģekilde teĢkil edilmiĢtir.



1



A. von Gabain, Einfžhrung in die Zentralasienkunde, Darmstadt, 1979, s. 14.



2



The Life of Hsuan-tsang. Compiled by Monk Hui-li. Translated from the Chinese by Li



Yung-hsi, Peking, 1959, pp. 190-192 ff. 3



A. Dani, F. Khan, “Kushan civilisation in Pakistan”, Central Asia in the Kushan Period,



Moscow, 1974, p. 95. 4



Ibid., p. 96.



5



Ibid., p. 97.



6



Bk. Alberuni‟s India, tr. by E. C. Sachau, Lahore, 1962, vol. II, pp. 13-18.



7



li-in uzunluk ™lŒžsž (~ 576 metre).



8



Bk. ġ. Tekin, Uygurca Metinler II. Maytrisimit, Ankara, 1976, s. 20.



9



E. Zurcher, The Buddhist Conquest of China, Leiden, 1959, p. 22.



10



Das Zusammentreffen mit Maitreya. In Zusammenarbeit mit Helmut Eimer und Jens Peter



Laut Herausgegeben, …bersetzt und Kommentiert Von Geng Shimin und Hans Joachim Klimkeit, Teil I, Wiesbaden, 1998, s. 214. 11



F. W. K. Mžller, “Uigurica IV”, Sitzungsberichte der Preussischen Akademie der



Wissenschaften. Phil. -Hist. Klasse, 1931, XXIV, Berlin, 1931, S. 678.



266



12



Bk. Das Zusammentreffen mit Maitreya, s. 4; T. Moriyasu, “The West Uighur Kingdom and



Tun-huang around the 10th-11th centuries”, Berlin-Brandenburgische Akademie der Wissenschaften. Berichte und Abhandlungen, Band 8, Berlin, 2000, ss. 351-352. 13



G. J. Pinault, “Sprachliche Kontakte in Zentralasien am Lichte von tocharischen Texten”,



Bericht im Symposium Indien und Zentralasien-Sprach-und Kulturkontakt, G™ttingen, 2001, ss. 1-4. 14



Das Zusammentreffen mit Maitreya, s. 4.



15



M. Shhgaito, “On the Routes of the Loan Words of Indic Origin in the Old Uigur



Language”, Journal of Asian and African Studies, No. 15, Tokyo, 1978, p. 80. 16



G. Yamazaki, “The Legend of the Foundation of Khotan”, Memoirs of the Research



Department of the Toyo Bunko, No. 48, Tokyo, 1990, pp. 70-71. 17



TMEN, T. IV, s. 129.



18



Ibid., s. 126.



19



The Life of Hsuan-tsang, s. 43.



20



Ibid., p. 191.



21



A.



M.



Mandel‟shtam,



“Proiskhozhdenie



i



Ranniaia



Istoriia



Kushan



v



Svete



Arkheologicheskikh Dannykh”, Tsentral‟naia Aziia v kushanskuiu epokhu, Moskva, 1974, s. 195 (in Russian). 22



V. Ia. Zezenkova, “Nekotorye kraniologicheskie Materialy Kushanskogo Vremeni v



Srednei Azii”, Tsentral‟naia Aziia v Kushanskuiu Epokhu, Moskva, 1974, s. 232 (in Russian). 23



L. N. Gumilev, Drevnie tiurki, Moskva, 1967, ss. 148-149 (in Russian).



24



E. Chavannes, “Documents sur les Tou-kiue (Turks) Occidentaux”, Sbornik Trudov



Orkhonskoi Ekspeditsii, vypusk VI, St. Petersburg, 1903, s. 192. 25



Gumilev, op. cit., s. 152



BK-Bilge Kağan YazÝtÝ. Hts-L. Yu. Tugusheva, Uigurskaia versiia biografii Siuan‟-tszana, Moskva, 1991 (in Russian). KT-Kžl-tegin YazÝtÝ. Records-S. Beal, Si-yu-ki. Buddhist Records of the Western World, C. I-II, London, 1884.



267



SH-W. E. Soothill, L. Hodous, A Dictionary of Chinese Buddhist Terms, London, 1937. TMEN-G. Doerfer, Tžrkische und Mongolische Elemente im Neupersischen, T. IV, Wiesbaden, 1975.



268



Soğdiyana Tarihine GiriĢ / Dr. Matteo Compareti [s.157-169] Venedik CA‟ FoscarÝ …niversitesi / Ġtalya



Sogdiyana (klasik kaynaklarda Sougdian˘, SougdÞa ve Sougdi˝z), milattan ™nce 6. asÝrdan baĢlayarak milattan sonra 10. asra kadar uzanan ve milattan sonra 5. ve 8. asÝrlar arasÝnda en parlak d™nemini yaĢayan ve Ġran kžltžr ve medeniyetinin geliĢtiği Orta Asya‟nÝn tarihi bir b™lgesidir. Klasik yazarlara g™re Sogdiyana, Orta Asya‟da Amu Derya ya da Oxus nehrinin ™tesinde bulunan b™lge olan Maveržnehir‟e dahildi. Sogdiyan medeniyeti, batÝda Marginya, kuzeyde Horezmiya ve CaĢ (ve KÝzÝlkum ™lž), doğuda ise Fergana gibi Orta Asya‟da oldukŒa geliĢmiĢ diğer tarihi b™lgeler ile sÝnÝrÝ bulunan ve gžneyde Baktirya-Tokharistan‟dan Hissar SÝradağlarÝ ile ayrÝlan, ZerefĢan (Yunan yazarlarÝn Polit‘metos PolutÞmhtoz- dediği, yerel dillerde ise 19. yžzyÝla kadar Namik diye bilinen ve in kaynaklarÝnda Na Mi



- -



diye adlandÝrÝlan) ve KaĢka Derya nehirlerinin oluĢturduğu vadi žzerinde geliĢmiĢtir.1



Sogdiyana tarihi b™lgesi, bu d™nemde, Gžney „zbekistan (Buhara, Semerkant ve KaĢka Derya b™lgeleri) ve BatÝ Tacikistan (Hocend B™lgesi‟nin gžney kesimi) arasÝnda b™lžnmžĢtžr (ġekil 1). Sogdiyana ekonomisinin temelinde, yaygÝn sulama kanallarÝ sistemi sayesinde, bžyžk ™lŒžde toprak iĢlemeciliği/tarÝm bulunmaktaydÝ: Pamuk ve meyveler gibi žržnler, in Ġmparatorluğu gibi uzak žlkelerin egzotik eĢyalarÝna olan talebin gerektirdiği masraflarÝ karĢÝlÝyordu. Genelde asillerin yaĢadÝğÝ Sogdiyan Ģehrinin idari kÝsmÝ olan Pencikent‟in ġeheristan‟ÝnÝn ortasÝnda bulunan bir “zahire ambarlÝ ev”in arkeolojik kazÝlarÝnda Erkek tarÝm tanrÝsÝna atfedilen yerel bir inancÝn izlerine rastlanmÝĢtÝr.2 Bu durum, in ve Roma ile bağlantÝlarÝ olan Orta Asya kervan yollarÝnÝn geliĢtiği, yani değerli mallarÝn ticaretinin (ve bir ™lŒžde de žretiminin) neredeyse tamamÝnÝn, ĢaĢalÝ malikanelerin bulunduğu Ģehir merkezlerinde yaĢamayÝ tercih eden Sogdiyan tacirlerin elinde olduğu sÝralarda bile devam etti. Sogdiyana bir merkezi hžkžmdarlÝk olmaktan ziyade Semerkant‟Ýn3 žstžnlžğžnž tanÝyan bağÝmsÝz prensliklerden oluĢan bir konfederasyondu (Yunan kaynaklarÝnda Maracanda -Mar˝candaĢeklinde geŒmektedir). Sogdiyana‟nÝn tarihi, Avrasya g™Œerleri ve bunlarÝn Bžyžk Persiya, Makedonya ve in iŒindeki g™Œleri ile bağlantÝlÝdÝr. Bu gžŒler arasÝndaki iliĢkiler tarihŒiler iŒin ™zellikle ™nemlidir, Sogdiyana‟dan bahsedilen bu žlkelerdeki eski tarihi kaynaklardaki (Avesta‟da4 olduğu gibi) bilgiler Bizans ve Arap yazarlardan elde edilen bilgiler kadar ™nemlidir. Arkeolojik araĢtÝrmalar, b™lgede yerleĢimin tarih ™ncesi Œağlardan5 beri olduğunu ortaya ŒÝkarmasaydÝ, Sogdiyana‟nÝn tarihte yer alÝĢÝ sadece, bu žlkenin AĢaimenid Ġmparatorluğu (M.„. 559330) tarafÝndan ilhakÝ ve iktidarÝnÝ kutlamak iŒin Dayrus‟in I (M.„. 522-486) tebaasÝ olan halklara



269



y™nelik yazÝ ve temsilcileriyle alakalÝ olacaktÝ. Bisoutun kitabesi, bu aŒÝdan, kesinlikle en eski belgedir ve tarihi belki de Daryus saltanatÝnÝn (M.„. 6. yžzyÝl) ilk yÝllarÝna kadar dayanmaktadÝr, oysa Persepolis, NakĢi Ržstem ve Apadana‟nÝn (Hepsi de Ġran‟da bulunmaktadÝr) Kraliyet MezarlarÝndaki kabartmalar daha sonraki d™nemlere aittir. Susa‟da (BatÝ Ġran) bulunan ve žzerine yontulmuĢ olan tebaa durumundaki Ġran halklarÝnÝn listesi ve yontularÝn alt kÝsmÝnda kimlerden bahsettiği konusunda Ģžpheye mahal bÝrakmayan hiyerogliflerin bulunduğu ayaklÝ Daryus heykeli ve M.„. 500 tarihine dayanan MÝsÝr‟Ýn Kanal YazÝtlarÝ istisnai kayÝt gruplarÝnÝ temsil etmektedir (ġekil 2).6 Eski Yunan ve Latin kaynaklarÝnda Sogdiyana‟dan Strabo, Plutarch, Curtius Rufus, Arrian, Ptolemy ve ™zellikle de bu žlkeden Partlar, Horezmiya ve AĢamenid Ġmparatorluğun (TarihŒeler, VII. 93) XVI. Satrapy‟ndeki Arya ile birlikte Heredotus bahsetmektedir (ġekil 3). SogdiyanlarÝn komĢularÝ Ġskender‟in Xerxes seferine (M.„. 486-465) katÝldÝlar. Bildiğimiz kadarÝyla bu ittifak Pers merkezi otoritesinin haraca bağladÝğÝ žlkelerle idi, fakat Herodot bu konuda yay ve kÝsa baltalardan oluĢan savaĢ ekipmanlarÝ tasvir etmekle yetinmiĢtir (TarihŒeler, VII 66). Bžyžk Ġskender‟in ŒabuklaĢtÝrmasÝyla AĢamenidlerin Œ™kžĢžnden sonra (M.„. 336-323), Sogdiyana Makedonlara en sert Ģekilde direnen ve iĢgallerden en fazla acÝ Œeken Orta Asya b™lgelerinden biri haline geldi. Sogdiyan lideri Spitanemes‟i (Sptam˛nhz) boyunduruk altÝna almak ve bu liderle ittifak kuran g™Œerleri pasifize etmek Ġskender‟in tam žŒ yÝlÝnÝ aldÝ. Pasifize edilmiĢ nžfus žzerinde otoritesini gžŒlendirmek ve b™lgede meĢru bir hžkžmdar olarak g™zžkebilmek iŒin Ġskender, sonunda, yerel bir Ģef olan Oxyartes‟in (‟Oxuarthz) kÝzÝ Roxane („Rwx˝nh) ile evlendi.7 Ġyi bilindiği gibi, Ġskender‟in ™lžmž žzerine halefleri Ġmparatorluğu değiĢik prensliklere b™ldžler: Bu d™nemde Sogdiyana, Seleucid HžkžmdarlÝğÝ‟nÝn (M.„. 312-65) bir parŒasÝydÝ, fakat Œok kÝsa bir sžre sonra Seleucid dominyonluğunun doğu kÝsmÝnÝn ayrÝlmasÝ ve PartlarÝn Ġran‟Ý iĢgalinin baĢlamasÝyla birlikte b™lžnmesiyle (M.„. 250) Yunan-Baktiryan HžkžmdarlÝğÝ (M.„. 250-50) ile iĢbirliğine girdi. Bu d™nemde, MakedonyalÝ Ġskender‟in ardÝndan b™lgede kalanlar Orta Asya‟daki egemen sÝnÝfÝ teĢkil ediyordu ve b™lgede yapÝlan kazÝlarÝn ispatladÝğÝ gibi, Œoğunluğunu SogdiyanlarÝn oluĢturduğu ve ™zellikle gžŒlž bir Ģekilde Ġskender‟in hakimiyetinden etkilenen Baktiryanlar gibi bir Œok Ġran nžfusunu y™netmekteydiler.8 Ancak, arkeolojik kanÝtlar bulununcaya kadar, bu d™nem Orta Asya tarihŒileri tarafÝndan aĢÝrÝ Ģekilde karÝĢtÝrÝlmaktaydÝ. Gerilimler, ™nce Seleucus I (M.„. 355-281) tarafÝndan kÝsa bir sžre iŒin iĢgal edilen Hindistan‟Ýn Maurya Ġmparatorluğu (M.„. 322-185) ve daha sonra da Menanderlerin (M.„. 150-135) saldÝrdÝğÝ SungaslarÝn (M.„. 185-M.S. 97) da karÝĢtÝğÝ bir savaĢ durumunun devam etmesine sebep oldu. M.„. 200 yÝlÝ civarÝnda Sogdiyana (Œoğunlukla Baktirya‟da yoğunlaĢmÝĢ olan) bağÝmsÝzlÝğÝnÝ kazandÝ, fakat doğudan gelen g™Œer iĢgallerine karĢÝ son derece savunmasÝzdÝ, buna da Moğolistan ve Kuzey in‟de kurulan Nu Ġmparatorluğu ( M.„.209-M.S.155) ve aĢağÝ yukarÝ KÝrgÝz ve Kazak



270



steplerine denk džĢen Sogdiyana‟nÝn doğusuna doğru olan b™lgede yerleĢmiĢ bulunan Kang Ju HžkžmdarlÝğÝ ( M.„. 2. yžzyÝl-M.S. 3. yžzyÝl) sebep olmaktaydÝ.9 in kaynaklarÝna g™re, M.„. 174 ile 160 tarihleri arasÝnda Xiong Nu, Yue Shi‟yi () mağlup etti ve bugžnkž in‟in Ningxia ve Gansu b™lgelerine denk gelen kendi topraklarÝndan ilk ™nce Wu Sun‟un () (in Sincan Uygur „zerk B™lgesi‟ndeki UrumŒi ve Hami civarÝ) topraklarÝna g™Œ etmeye zorladÝ, Wu Su da bunlarÝ daha sonra, Sakalar tarafÝndan iĢgal edilmiĢ olan KÝrgÝzistan‟daki Ġli, Cu ve NarÝn nehirleri civarÝna sžrdž. Bahsi geŒen iĢgalciler, ki bunlar eski ince kaynaklarda Se () olarak, SanskritŒede Saka olarak ve Latincede Sacae10 Ģeklinde geŒmektedir, topraklarÝnÝ terk etmeye ve batÝya doğru g™Œ ederek yeni yerleĢim yerleri bulmaya zorlandÝlar. Bu, Orta Asya yerleĢik toplumlarÝnÝ bir girdap gibi yutan, Baktirya‟daki son Ġskender eğitmenliğinin bÝraktÝğÝ y™netimleri yÝkan ve bazÝ Saka kabilelerinin kendi hžkžmdarlÝklarÝnÝ kurduklarÝ Doğu Ġran ve KuzeybatÝ Hindistan‟Ý da yakÝndan ilgilendiren g™Œ sžrecinin baĢlangÝcÝydÝ. Ġkinci aĢamada, tebaalarÝnÝ Xiong Nu‟ya kaptÝrma endiĢesinde olan Wu Sun batÝya g™Œ etti ve Yue Shi‟yi bir kez daha Sogdiyana‟ya doğru g™Œe zorladÝ, bunlar M.„. Sogdiyana‟ya ulaĢtÝlar ve žlkeyi iĢgal ettiler. in kaynaklarÝna g™re, Yu Shi, Kang Ju HžkžmdarlÝğÝ ile savaĢtÝ ve haraŒ toplamlarÝna son vermek suretiyle Sogdiyana topraklarÝna girmesinin ™nžne geŒti. Hun karĢÝtÝ bir ittifak kurmak iŒin Yue Shi‟nin desteğini talep eden BatÝ Han HanedanÝ‟ndan (, M.„. 206-M.S. 23) in Ġmparatoru Wu Di‟den (, M.„ 141-87) bir mesajla birlikte olaylarla dolu bir sefere ŒÝkan inli General Zhang Qian () M.„. 128‟de Sogdiyana‟ya ulaĢtÝ. Fakat, Yue Shi eski džĢmanlarÝyla yeni bir savaĢa giriĢmeye ilgi g™stermedi ve in elŒisine yardÝmda bulunmayÝ reddetti. Zhang Qian‟Ýn g™revi baĢarÝsÝzlÝkla sonuŒlanmasÝna rağmen, ileriki d™nemlerde inlilerin Orta Asya‟da geniĢlemesinde aĢÝrÝ derecede faydalÝ olacak olan BatÝ B™lgeleri (Xiyu , yani Orta Asya hakkÝnda bžyžk miktarda bilgi elde edilmiĢti. M.„. 1. yžzyÝlÝn sonlarÝ ile M.S. 1. yžzyÝlÝn baĢlarÝ arasÝnda, beĢ klandan Yue Shi grubunu oluĢturan biri Baktirya ve Kuzey-BatÝ Hindistan‟da Kuw#^a Ġmparatorluğu‟nu (M.„. 1. yžzyÝl-M.S. 3. yžzyÝl) kurdu. Yue Shi‟nin orijini bilim adamlarÝ arasÝnda hˆlˆ bir tartÝĢma konusudur. Ġmparatorluğun kurulmasÝ ile, y™netimlerindeki halklarÝn Helenistik-Roman unsurlarla bezenmiĢ Ġran ve Hint kžltžrlerini de kucaklamÝĢ oldular. Bilim adamlarÝnÝn Œoğu, son zamanlarda, basit bir iĢgalden ziyade gžŒlž bir Kuw#^a‟nÝn Sogdiyana (Horazmiya gibi diğer Orta Aya b™lgelerinde olduğu gibi) žzerinde kžltžrel ve ekonomik nžfuza sahip olduğunda; hatta Yue Shi‟nin bir b™lžmžnžn Buhara vahalarÝnda ve KaĢka Darya Vadisi‟nde yeleĢmiĢ olduklarÝ konusunda hemfikirler.11 Muhtemelen, Kuw#^a Sogdiyana ve Orta Asya‟nÝn bžyžk b™lžmž žzerinde, evlilik ittifaklarÝ ya da in Ġmparatorluğu‟nu bile muaf tutmadÝklarÝ bir t™re olan baĢkentte aŒÝkŒa rehineler bulundurmak suretiyle, bir ŒeĢit Protektorya kurmuĢtu. M.S. 1. yžzyÝlda Kuw#^a, Orta Asya‟nÝn en bžyžk gžŒlerinden biriydi: Hatta TarÝm HavzasÝ‟nÝ bile egemenlikleri altÝna almayÝ denemiĢler, ancak Doğu HanlarÝ (, M.S. 25-220) tarafÝndan yenilgiye uğratÝlmÝĢlar ve haraŒlarÝ kesilmiĢtir.



271



M.S. 70 yÝlÝndan 3. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝna kadar Sogdiyana nispeten bir barÝĢ d™nemi yaĢamÝĢtÝr. Kuw#^a hakimiyeti sÝrasÝnda, Orta Asya‟dan geŒerek inlilerle Roma Ġmparatorluğu‟nu birbirine bağlayan kervan yolu (Ġpek Yolu), tÝpkÝ Hindistan ve Sri Lanka‟dan Ġran, MÝsÝr, Etyopya (aksum), Gžney-Doğu Asya ve Gžney in‟e doğrudan ulaĢÝm sağlayan deniz yolunun aŒÝlmasÝnda olduğu gibi, ticarette bžyžk bir geliĢme sağlamÝĢtÝ. Sogdiyana‟da Ġpek Yolu‟ndan geŒen inliler tarafÝndan talep edilen lžks eĢyalar, atlar, Ģarap ve silahlar žretilmekteydi. Sogdiyan tacirler M.„. 3. yžzyÝldan



itibaren



Ġpek



Yolu



boyunca



faaliyetlerde



bulunmuĢlar



ve



b™lgenin



sessizliğe



kavuĢturulmasÝndan Ģžpheye mahal bÝrakmaksÝzÝn bžyžk yararlar elde etmiĢlerdir. Bžyžk bir olasÝlÝkla Kuw#^a SogdiyanlarÝn artan zenginliklerini onaylamÝĢ ve aynen 6. yžzyÝlda Tžrk KağanÝ‟nÝn yaptÝğÝ gibi bu ticaretten yararlanmÝĢtÝr. Kuw#^a ĠmparatorlarÝ, Budizm‟i hem korumuĢlar hem de Orta Asya ve Uzak Doğu Asya‟da propagandasÝnÝ geliĢtirmiĢlerdir, in kaynaklarÝnda Sogdiyanlar (Hintliler, Partlar, Yue Shiler, Kuceyanlar ve HotanlÝlar ile birlikte) Budist misyonerler ve TanrÝsal Ġmparatorluk‟taki Œevirmenler arasÝnda ilk sÝrada anÝlmaktadÝr.12 Helenistik kžltžrel sÝzmalara bir tepki olarak, SogdiyanlarÝn “hakiki” Ġran kžltžrž, mimari hariŒ, bu d™nemde bžtžn sanatlarÝ hˆlˆ ilkel olarak kalmÝĢ ise de, yeni bir s݌rama yapmÝĢtÝr. Baktiryan paralarÝnÝn taklit edilmesine dayanan sikke yapÝmÝna son verilmiĢ ve uygun bir yazÝ geliĢtirilmiĢtir (bu yazÝ, AĢamenid y™netimin resmi yazÝ dili olarak b™lgeye nžfuz etmiĢ olan Arami alfabesinden uyarlamadÝr (ġekil 4). YavaĢ yavaĢ, kilden yapÝlma heykellerin žretimine yeniden baĢlanmasÝ, Helenistik Ģartlardan uzaklaĢÝldÝğÝnÝ ve Ġran tarzÝna d™nžĢž yansÝtmaktadÝr.13 Kuw#^a‟nÝn yÝkÝlmasÝ, Sasani HanedanÝ‟nÝn (M.S. 224-642) ilk iki ġahinĢahÝ‟nÝn saldÝrgan politikalarÝ yžzžnden olmuĢtur. M.S. 260 civarÝnda Orta Ġranca, PartŒa ve GrekŒe yazÝlmÝĢ olan Kabe-i ZerdžĢt‟teki ġapur I‟in (241-272) bžyžk kitabesinde, Sogdiyana doğuda Sasanilere boyun eğmiĢ b™lgeler arasÝnda g™ržlmektedir. Arkeologlar bu tžr iĢgallerin Œok uzun sžreli olmadÝğÝna, ancak, Sasanilerle yakÝnlaĢmanÝn ™zellikle kžltžrel ve sosyal alanda kesinlikle pek Œok değiĢikliğe sebep olduğuna inanmaktadÝrlar: Ġran‟da zaten Œok yaygÝn olan ZoroastrianlÝk, Nasturilik (ve HÝristiyanlÝğÝn diğer Ģekilleri) ve Manizm, ™zellikle Mazdiyan din adamlarÝnÝn hoĢg™ržsžz eziyetleri sÝrasÝnda, Orta Asya‟da yeni takipŒiler buldu. Sogdiyana‟da bu inanŒlar, Zoroastrianizm ve Yahudilikle barÝĢ iŒinde birlikte yaĢarken, 7-9. yžzyÝllarda b™lgede bulunan inli seyyahlara g™re Budizm‟e (birkaŒ sanat eseri, mesela yukarÝda bahse konu olan Pencikent resimlerinde Erkek TarÝm TanrÝsÝ gibi, g™sterilmektedir) zulmedilmekte ve manastÝrlarÝ yÝkÝlmaktaydÝ.14 5. yžzyÝl ™rneklerine dayanarak, pek Œok arkeolog Ġran sanatÝnÝn ve parasÝnÝn Sogdiyana‟da son derece yaygÝn olduğuna inanmaktadÝr.15 4. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda, Sogdiyana ve komĢu b™lgeler, yazÝlÝ kaynaklarda ionitler ya da Kidaritler olarak geŒen esrarengiz g™Œerler tarafÝndan iĢgal edildi: ilk isim Latin varsayÝmÝdÝr ve bžyžk olasÝlÝkla da bir etnik isimdir, bunlar aynÝ zamanda “Kidaritler HunlardÝr” -O‟˙noi oi„KidarÞtai- bir 5. yžzyÝl Bizans kaynağÝnda muktedir Hžkžmdar Kidara‟dan tžretilmiĢtir (ince‟de Jiduolo, ). BunlarÝn Hunlarla aynÝ kiĢiler olduğuna dair bilgiler Hint ve Ermeni kayÝtlarÝnda da geŒmektedir.16



272



Kidaritler, Sasani Ġmparatorluğu‟nun doğu sÝnÝrÝnda ve Gandhara, KeĢmir ve bir kÝsmÝnÝ iĢgal ettikleri Pencap‟Ýn da dahil olduğu Hindistan‟daki Gupta Ġmparatorluğu iŒin ciddi bir dehĢet sergilediler (320-500), kendilerini Kuw#^a‟nin varisleri olarak g™ržyorlardÝ. ġapur II. (309-379) saldÝrÝlarÝnÝ sÝnÝrlamak, BizanslÝlara karĢÝ savaĢmak ve fakat kesinlikle Orta Asya‟nÝn uŒsuz bucaksÝz b™lgelerinde Kidarit žstžnlžğžnž tanÝmak žzere Kidaritlerin hžkžmdarÝ Grumbates ile bir ittifak kurdu.17 Arkeolojik araĢtÝrmalara g™re, Kidaritlerin (daha doğrusu Hun)18 Sogdiyana‟yÝ iĢgali, yerel nžfus iŒin tamir edilmesi imkansÝz sonuŒlar doğurduğu halde, bir Œok yerleĢim yerinin yakÝp yÝkÝlmasÝna denk gelmektedir. Muhtemelen b™lgede bir ŒeĢit Sasani kontrolž olduğundan, 5. yžzyÝl SogdiyanasÝ‟nda herhangi bir inoit-Kidarit faaliyeti19g™ržlmemektedir. Hindistan‟daki GuptalarÝn ve Baktirya‟daki Sasanilerin karĢÝ saldÝrÝlarÝ sonucu Kidaritlerin gžcž zayÝfladÝ ve 5. yžzyÝlÝn ortalarÝnda yerlerini, Orta Asya steplerinden gžŒlž ama ilkel yeni bir g™Œer halk olan ve gžcžnžn doruğundayken sÝnÝrlarÝnÝ TarÝm HavzasÝ vahalarÝndan Ġran‟a ve Kuzey Hindistan‟a kadar geniĢleten bir imparatorluk kuran Beyaz Hunlar ya da Heftalitler (Yunancada‟Ejtalitai, incede Yida -Yeda Ģeklinde de yazÝlÝr - Sžryanice, Orta FarsŒa, FarsŒa, Ġbranice ve ArapŒa kaynaklarda bilinmektedir, ancak Ermeni tarihŒiler bunlarÝ Kidaritlerle aynÝ isimle adlandÝrmaktadÝrlar: K‟u{an) aldÝ. Baktirya ve Sogdiyana‟yÝ iĢgal eden diğer yabancÝ iĢgalciler gibi, orijinal etnik grubu bilinmeyen Heftalitler de Ġpek Yolu boyunca ticareti kontrol eden, iĢgal ettikleri yerleĢik toplumlara hakim olan Ġran kžltžržnž benimsediler. Bizans ve Arap kaynaklarÝna g™re, Sogdiyana‟nÝn yolu Heftalitlere, muhtemelen Merv civarÝnda savaĢ meydanÝnda ™len Sasani Ġmparatoru Piruz‟un (459-484) ağÝr yenilgisinden sonra aŒÝlmÝĢtÝr, ancak gerŒek iĢgalin 509 civarÝnda baĢladÝğÝ džĢžnžlmektedir. ince kaynaklar, Sogdiyanlar ile Heftalit sarayÝ arasÝnda aracÝlarÝn oynadÝğÝ rolž ve daha sonra Sogdiyan yazÝsÝnÝn benimsenmesini aŒÝkŒa teyit etmektedir.20 M.S. 563 ve 568 yÝllarÝ arasÝnda bir Sasani-Tžrk ittifakÝ Heftalit HžkžmdarlÝğÝ‟na son verdi ve hžkžmdarlÝk galipler tarafÝndan ikiye b™lžndž. Jžstinyen‟in (527-565) baĢ džĢmanÝ ve “Sasani altÝn ŒağÝ”nÝn baĢlatÝcÝsÝ Hžsrev I. AnuĢirevan (531-579) tarafÝndan y™netilen ĠranlÝlar, Baktirya ve Hindistan topraklarÝnÝ aldÝlar; BatÝ Tžrkleri ise Sogdiyana ve Fergana‟yÝ da kapsayacak Ģekilde Maveržnnehir‟i ele geŒirdiler (ġekil 5). ManŒurya‟dan (Bugžnkž Kuzeydoğu in) Hazar Denizi‟ne kadar uzanan devasa bir coğrafyanÝn y™neticileri olan g™Œer orijinli bir Altay nžfusu olan Tžrkler, in kaynaklarÝnda Tu Jue (), Ģeklinde kayÝtlara geŒmiĢtir. 552 yÝlÝ civarÝnda Tžrk dominyonu iki parŒaya b™lžnmžĢtžr: Moğolistan‟daki Doğu Tžrk Ġmparatorluğu (552-630) in medeniyetinin asimilasyonuna aŒÝk olmuĢtur ve gerŒek g™Œer kžltžržnžn savunucusu olan Maveržnnehir‟deki BatÝ Tžrk Ġmparatorluğu (552-657).



273



KağanÝn korumasÝ altÝnda bulunan Ġpek Yolu boyunca ticaret kolonileri sistemi sayesinde Sogdiyan varlÝğÝnÝn hem BatÝ, hem de Doğu Tžrk Ġmparatorluğu‟nda mevcudiyeti ispatlanmÝĢtÝr. Her iki Tžrk Ġmparatorluğu‟nda da Sogdiyanlar danÝĢman, dini otorite ve ™zellikle de asker olarak ™nemli roller oynamÝĢlardÝr.21 Pratikte, Sogdiyana merkezi emperyal otoriteden bağÝmsÝzdÝ, ancak bu tarihten itibaren Orta Asya‟daki TžrkleĢtirme sžreci amansÝz bir hal almÝĢ ve Sogdiyan Ģehirlerinin Ģefleri para basÝmÝnÝ Tžrk isimleri altÝnda sžrdžrmžĢlerdir.22 Heftalitlerin yenilgisinden sonra, Sogdiyanlar Ġran ve Bizans ile džzenli bir ticari iliĢki kurmak iŒin BatÝ Tžrklerinin KağanÝ olan Ġstemi‟ye (552-576) baskÝ yapmÝĢlar, ancak Sogdiyan-Tžrk misyonu Husrev‟in ajanlarÝ tarafÝndan engellenmiĢ, tacirler Sasani topraklarÝndan uzak kalmaya zorlanmÝĢtÝr. Bu d™nemde, aslÝnda, ĠranlÝlar bir taraftan Ġpek Yolu boyunca Sogdiyan-Tžrk gžcžnž sÝnÝrlandÝrmaya gayret ederken, ™te yandan kendileri Doğu‟da Hindistan ve Sri Lanka‟dan gelen değerli eĢyalarÝn deniz yoluyla ticaretini kontrol etmekteydi ve Doğu Afrika‟da Aksumiler HžkžmdarlÝğÝ‟nÝ (M.S. 1-7. yžzyÝl) mağlup edip, 570 yÝlÝnda Yemen‟i iĢgal ederek23 Bizans‟Ýn bžtžn lžks eĢya ve Doğu‟nun baharatlarÝna olan taleplerini sadece kendileri sağlamaya ŒalÝĢmÝĢlardÝr. Bu tžr bir ™nleme ilk Tžrk tepkisi, daha ™nce Ġran‟Ýn mžttefikleri tarafÝndan kazanÝlmÝĢ olan Hindistan topraklarÝnÝ iĢgal ederek, Sasanilere karĢÝ Bizans desteğini teminat altÝna almak olmuĢtur. BatÝ Tžrkleri, Bizans Ġmparatorluğu‟na yollamak žzere en uygun diplomatlarÝn Sogdiyanlar olduğunu džĢžnmekteydi. AslÝnda, 567-568 yÝllarÝnda Maniakh adÝnda bir Sogdiyan seyyah tarafÝndan liderliği yapÝlan bir elŒilik heyeti, bžyžk olasÝlÝkla, Rus arkeologlarÝn yol žcreti olarak değerli ipek kumaĢlarÝn kullanÝldÝğÝna dair bulgularÝ ortaya ŒÝkardÝğÝ Kafkaslar žzerinden geŒerek Konstantinapol‟e ulaĢtÝ.24 Yine de, SogdiyanlarÝn bu tarihten ™nce de Konstantinapol‟de bulunmalarÝ ve 552‟de Jžstinyan d™neminde ipek žretiminin sÝrlarÝnÝn Bizanslara aŒÝklanmasÝnda rol almÝĢ olmalarÝ bžyžk bir olasÝlÝktÝr. Bu bilgiler, kaŒak ipek b™ceklerinin asÝl vatanÝnÝ Sogdiyana ile aynÝ b™lge olarak tanÝmlanabilecek Serinda (ShrÞnda) Ģeklinde adlandÝran Procopius tarafÝndan verilmektedir.25 Maniakh‟Ýn misyonu yeni aŒÝlan, Harezm, Kuzey Hazar Denizi, Kafkaslar ve Sogdiyan varlÝğÝ ile bağlantÝlÝ olduğu g™ržlen Sugdaya Ģehri (™nceleri Sughd#k or Soldaia olarak bilinmekteydi) KÝrÝm žzerinden geŒen ve hala tam olarak araĢtÝrÝlmamÝĢ olan bir Ġpek Yolu kolu (“Kžrk Yolu”) žzerinde Sogdiyan trafiğinin geliĢmesi aŒÝsÝndan bir baĢarÝdÝr.26 Gžney Ukrayna ve Kuzey Kafkaslar‟daki HazarlarÝn 567-571 yÝllarÝnda BatÝ Tžrkleri tarafÝndan kontrol altÝna alÝnmasÝ, Bizanslarla olan iliĢkilerini kolaylaĢtÝrmÝĢ ve iki imparatorluğu doğrudan temasa geŒirmiĢtir. Bu d™nemden itibaren, Bizans-Sogdiyan iliĢkileri aĢÝrÝ derecede iyi, ancak karĢÝlÝklÝ sanat27 ve para basÝmÝ28 alÝĢveriĢleri gibi kžltžrel alanla kÝsÝtlÝ kalmÝĢ ve askeri iĢbirliği boyutuna hiŒbir zaman ulaĢmamÝĢtÝr. Tang Ġmparatorluğu‟nun (, 618-906) yžkselmesi ve in‟de ekonomik, politik istikrarÝn sağlanmasÝyla



274



Tžrkler džĢžĢe geŒmiĢlerdir. Enerjik Ġmparator Tai Zong (, 626-649) Doğu Tžrklerini mağlup ederek, topraklarÝnÝn kontrolžnž ele geŒirmiĢ ve kendilerini de in ordusuna katarak BatÝ Tžrklerine karĢÝ savaĢta kullanmÝĢtÝr. “BarbarlarÝ barbarlara karĢÝ” kullanma sanatÝnda son derece mahir olan inliler 659 civarÝnda Maveražnnehir‟i iĢgal ettiler ve 661‟de tžm BatÝ Tžrk topraklarÝ Tang y™netiminin altÝna girdi. 650 ve 675 yÝllarÝ arasÝnda Sodiyana Tang egemenliğini tanÝdÝ, fakat boyunduruk yerel Ģeflerin (ik◊sid) in patronajÝ29 altÝnda g™revlendirilmesine ve Emperyal saraya haraŒ ™demeye, tanrÝsal imparatorluğun y™netici sÝnÝfÝna bžyžk saygÝ g™stermeye ve sanayileĢmiĢ Sogdiyan tacirlerin bžyžk miktarda ihracatÝna indirgendi. Sogdiyan para sistemi de merkezinde kare bir delik bulunan in modelleri lehine değiĢti. Bu sikkelerin žzerinde zaman zaman ince karakterlere de rastlanmaktadÝr.30 BatÝ Hanlardan Tanglara kadar geleneksel in yÝllÝklarÝnda, Suli d™nemi , Xiuli , Suyi , Shuyao ve 5-6. yžzyÝldan itibaren de Sute d™nemine (eski telafuzu *Siwok-d‟ ∂k) g™re Sogdiyana Œok iyi tasvir edilen bir b™lgeydi. Han Ġmparatorluğu‟nun Œ™zžlmesinden sonra, in, kžŒžk iktidarlar arasÝndaki sžrgit savaĢ durumu ile belirginleĢen bir tarihi karmaĢa d™nemine girdi ve bžyžk bir geleneğin mirasŒÝsÝ olmasÝna rağmen birleĢik bir merkezi devlet oluĢturamadÝ ve in topraklarÝna yerleĢen ve buralarda gerŒek “barbar” hanedanlarÝ kuran g™Œer istilacÝlarÝn dehĢetiyle karĢÝ karĢÝya kaldÝ. Kuzey in, birinci Tžrkler imparatorluğunun kaderini paylaĢan Kuzey Wei (, 386-534) bir Xianbei hanedanÝ altÝnda birliğini sağladÝ: Bir seri iŒ huzursuzluktan sonra ikiye b™lžndž, Doğu Wei‟nin (, 534-550) yerini inli Kuzey Qi (, 550-577) aldÝ ve daha barbar olan BatÝ Wei (, 535-557) diğer bir Xianbei hanedanÝ olan Kuzey Zhou (, 557-581) tarafÝndan yÝkÝldÝ. Bžtžn bu hanedanlarÝn Tžrklerle iyi iliĢkileri, hatta evliliğe dayalÝ ittifaklarÝ vardÝ, Sogdiyan g™Œmenler ve Sogdiyana‟nÝn kendisi olağan haraŒ sistemi aracÝlÝğÝyla imparatorun sarayÝna sunuldu. Sogdiyan yazÝsÝnÝn geŒmiĢi M.S. 313‟e31 dayanan žnlž Sogdiyan eski harflerinin kanÝtlarÝ tamamen ince iŒeriğiyle bulunmuĢtur. Barbar hanedanlarÝn y™netiminde ™zel bir ™zgžrlžk alanÝ tanÝnan Sogdiyanlar, ™zellikle Ġran repertuarÝndan alÝnan ve zengin unsurlarla bezenmiĢ Buda heykellerinin yapÝmÝ olmak žzere, sanat alanÝnda belirli bir nžfuza sahiplerdi.32 Arkeolojik bulgular SogdiyanlarÝn kendi dinlerini izlemeyi ve (in topraklarÝnda yaygÝn bir uygulama olan defin iĢleminin benimsendiğine dair izler olmakla birlikte) kendi dini cenaze merasimlerini (cesedi ortaya koymak suretiyle hayvanlar tarafÝndan etlerinin temizlenmesini sağlayarak kemikleri ™zel bir sandÝkta ya da astodan iŒinde korumaktaydÝlar) yapmayÝ sžrdžrdžklerini aŒÝkŒa g™stermektedir.33 in‟in Suiler y™netiminde birleĢmesi Sogdiyanlar iŒin ™nemli bir değiĢiklik yaratmadÝ, aksine, prestijleri daha da yžkseldi ve 605‟te He Chou isimli bir Sogdiyan bizzat imparator tarafÝndan değerli ipeklerin ve in sarayÝnda Œok moda olan “batÝ tarzÝ”na uygun mimari dekorasyonda kullanÝlan Œinilerin žretiminin yapÝldÝğÝ Œok ™zel bir atelyenin baĢÝna getirildi.34



275



Tang d™neminin baĢlangÝcÝnda, BatÝ B™lgelerinin egzotik eĢyalarÝna Ġmparatorluk sarayÝndan bžyžk talep vardÝ. Bu tžr žržnler ĢunlarÝ kapsamaktaydÝ: Meyveler, sebzeler, hayvanlar, metal eĢyalar, tekstil ve Œanak Œ™mlek ™zel talepler arasÝndaydÝ.35 Sogdiyan lžks mallarÝ Bizans Ġmparatorluğu, TarÝm HavzasÝ Vaha ġehirleri ve Moğolistan‟a ilaveten Kore, Japonya, Tibet ile TanrÝsal Ġmparatorluk ile bağlantÝsÝ olan diğer žlkelere, hatta Hindistan, Sri Lanka ve Gžney Doğu Asya žlkeleri ile Gžney in limanlarÝnÝ birbirine bağlayan s™zde “Deniz Ġpek Yolu” boyunca bulunan yerlere ulaĢmaktaydÝ.36 in sarayÝ, komĢu žlkelerin hžkžmdarlarÝna diplomatik hediye olarak vermek iŒin bu tžr eĢyalarÝ bulundurmaktaydÝ, ki bu komĢu hžkžmdarlarÝn tžrbelerinde kazÝ sonucu ilk bakÝĢta Ġran tarzÝnÝ ŒağrÝĢtÝran, Sasanilere ait olduğu zannedilen ancak daha iyi incelendiğinde Sogdiyan olduğu anlaĢÝlan kumaĢlar, cam ve metal eĢyalar aŒÝğa ŒÝkarÝlmÝĢtÝr.37 Barbar olmaktan ziyade ĠranlÝ olan hu



tacirlerinde sÝk sÝk rastlanan bu d™neme ait ince



hikayelerin garip figžrleri arasÝndan bazÝlarÝ bazÝ kumaĢlarÝna iĢlenmesinde kullanÝlmÝĢtÝr, mesela barbar hžkžmdarÝ karakterize eden bir lider deveyi sembolize eden hu wang karakterleri ile dekore edilen bir kumaĢ.38 AyrÝca, Tang cenaze sanatÝnda (esas olarak Œanak/Œ™mlekŒilik ve boyamada) ĠranlÝlarÝn temsilleri ™nemli bir role sahiptir. inliler Sogdiyan mžziğini ve dansÝnÝ Œok takdir etmekte ve Orta Asya‟dan ya da Ġran‟dan getirdikleri polo oyununu benimsemekteydiler. AslÝnda, in‟deki ĠranlÝ sayÝsÝ ™nemli miktardaydÝ ve 642‟de Sasaniler Arap iĢgaline uğrayÝnca bu rakam daha da arttÝ. Tang Ġmparatoru, 621 civarÝnda in‟in baĢkentinde bir Zoroastrian tapÝnağÝ inĢa edilmesine izin verdi. Ġmparator, Piruz‟u (incede Bilusi , son Sasani hžkžmdarÝ Yezdigerd III‟žn-630-651- oğlu) kardeĢŒe kabul etti ve hatta Ġran‟Ý yeniden ele geŒirebilmesi iŒin ona bir ordu ayarladÝ (ama somut bir neticeye ulaĢamadÝ).39 Yani, sadece in‟deki ĠranlÝlarÝn kendileri değil, bunlarÝn iĢleri, Zoroastrianizme ilaveten Budizm, Nasturilik ve Manizm gibi dinleri de koruma altÝna alÝndÝ.40 MallarÝ ve Budizm aŒÝsÝndan ™zellikle yabancÝlar iŒin en parlak/favori d™nem, in tarihinin geleceği iŒin ™nemli sonuŒlara sebep olan KraliŒe Wu Zetian‟Ýn (684-705) d™nemidir. Tang y™netimi altÝnda, Sogdiyana ĢaĢaanÝn zirvesindeydi. Afrasyab (eski Semerkant), Varakhsa (Buhara‟dan Œok uzak olmayan bir yer) ve Pencikent‟te (BatÝ Tacikistan‟da, Semerkant‟a yaklaĢÝk 55 kilometre) ortaya ŒÝkarÝlan resimler, asiller gibi giyinmiĢ ve silah kuĢanmÝĢ olan ve yerel destanlarda, klasiklerde olduğu kadar Hint hikayelerine esin kaynağÝ ve resimlerin mžĢterisi olan zengin tacirlerin yaĢam tarzÝnÝ g™stermektedir.41 Sogdiyan dili, Orta Asya‟nÝn bžtžn kolonilerine yayÝlarak, Ġpek Yolu boyunca bir ortak ticaret dili -lingua franca- haline geldi, ayrÝca Sogdiyanca bir kaŒ dinin b™lgede yayÝlmasÝnda da ™nemli bir rol oynadÝ. Ancak, bu durum uzun sžrmedi. AslÝnda, 7. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda Emevi HanedanÝ (661-750) y™netimindeki Arap ordularÝnÝn hÝzla ilerlemeleri yžzžnden Orta Asya‟nÝn kžltžrel-siyasi yapÝsÝnÝ k™klž Ģekilde değiĢtirecek bir dizi olay cereyan etti.



276



Hˆlˆ bir Tang protektoryasÝ olarak džĢžnžlen Sogdiyana, 673-676 yÝllarÝ arasÝnda (hatta daha erken bir d™nemde)42 AraplarÝn b™lgeye gelmesinden ve Horasan Valisi Utayba ibn-Mžslim al-Behili tarafÝndan 706-715 yÝllarÝ arasÝnda tamamen iĢgal edilmesinden bžyžk zarar g™rdž. BoĢuna in mždahalesini bekleyen yerel prensler arasÝndaki ayrÝlÝk, AraplarÝn b™lgeyi iĢgalini kolaylaĢtÝrdÝ. AslÝnda in de, TžrgiĢlerin konfederasyonu altÝnda 699‟da BatÝ Tžrk Ġmparatorluğu‟nu kurmuĢ olan Tžrk kabileleri ve bu kabilelerle ittifak yapan Tibetlilerin (630-846) aŒÝkŒa iĢgaline uğramÝĢtÝ. Transoxiana‟nÝn (ya da Mžslžman fatihlerin s™ylediği isimle Maveražnnehir diye bilinen ve aynÝ zamanda da Sogdiyana yazÝsÝ Sughd, Soghd ya da Gk‰O, GpO, GpW Ģeklinde geŒmektedir) Araplar tarafÝndan iĢgali ile karĢÝ karĢÝya kalan yerel halk, 707 yÝlÝnda Ġkinci Doğu Tžrk Ġmparatorluğu‟nun (684-734) ordularÝnÝ acilen yardÝma ŒağÝrdÝlar (bu muhtemelen 701‟de de olabilir), bu ordu daha sonra 712‟de Bilge Kağan‟Ýn (716-734) kardeĢi Kžl Tegin‟in (K™l-tigin) (Prens Kžl, 731‟de ™ldž) komutasÝna girdi. Tžrklerin bu mždahalesi ™nemli oranda baĢarÝ sağladÝysa da Emevilerin Sogdiyana‟daki durumunu değiĢtiremedi. Ne TžrgiĢ lideri Su Lu‟nun 724‟teki mždahalesi, ne de “Sogdiyana HžkžmdarÝ, Semerkant lordu” Devastik‟in 722‟de liderliğini yaptÝğÝ isyan durumu değiĢtirmedi, isyan Araplar tarafÝndan Ģiddetli bir Ģekilde bastÝrÝldÝ. 728‟de patlak veren ve TžrgiĢler ile Tibetliler (KrallarÝ Khri lde gtsug brtsan, 712-755 yÝllarÝ arasÝnda bir Semerkant prensesi ile evlendi) tarafÝndan desteklenen bir baĢka isyan Sogdiyana‟daki Arap dominyonlarÝnÝ aralarÝnda Semerkant‟Ýn da bulunduğu birkaŒ mžstahkem mevki ile sÝnÝrlandÝrdÝ. Daha sonra, 734 yÝlÝnda, El-Haris ibn-Sžreye elMžc‡Ģi, Su Lu ve diğer yerel Ģeflerle merkezi Emevi otoritesine karĢÝ savaĢmak žzere ittifak kurduğunda bu sefer kabilelerin kendi aralarÝnda bir isyan patlak verdi. Bu tžr sarsÝcÝ olaylar serisinin sonucu olarak SogdiyanlarÝn g™Œž baĢladÝ.43 Kutayba‟nÝn



Halife



Sžleyman‟a



(715-717)



karĢÝ



isyanÝndan



ve



akabinde



ġam‟da



™ldžržlmesinden sonra (Sogdiyan muhafÝzlar tarafÝndan korunmaktaydÝ), Sogdiyana, yerel ihĢids ile iĢbirliği yapan Arap y™netici Nawr ibn-Sayy#r al-Kin#nO tarafÝndan 739 yÝlÝnda huzura kavuĢturuldu, g™Œ eden SogdiyanlarÝn geri d™nžĢž teĢvik edilirken, al-Haris isyanÝ 744 yÝlÝnda son buldu. Bu kÝsa sakin d™nem Ebu-Mžslim el-Horasani‟nin 747-749 yÝllarÝ arasÝndaki isyanÝ ve Abbasi HanedanÝ‟nÝn (750-1258) iktidara gelmesinden sonra baĢlayan b™lgenin MžslžmanlaĢtÝrÝlmasÝ ile kesintiye uğradÝ. 750 yÝlÝndan baĢlayarak, aslÝnda, halkÝn tedricen Ġslam‟a geŒiĢi ile birlikte yerel dini anÝtlar ve evlerdeki resimler yok edilmeye baĢlanmÝĢtÝ. 751‟de, Araplar inlileri Talas‟ta (BatÝ KÝrgÝzistan) mağlup etti ve Orta Asya‟da iĢgal ettikleri topraklardan Œekilmeye zorladÝ (sistemli bir Ģekilde Tibetliler tarafÝndan alÝndÝ) ve gelecekte Sogdiyana‟ya y™nelecek muhtemel Tang mždahalerini engelledi. Talas SavaĢÝ‟ndan sonradÝr ki, Semerkant‟taki bazÝ inli esirler kağÝt yapma tekniklerini Ġslam džnyasÝna ™ğretti. Abbasi hakimiyeti sÝrasÝnda, Orta Asya b™lgeleri bir Œok kez isyan etti, ancak Araplar doğuya y™nelen eĢyalarÝn ™nžne bir ŒeĢit engel koymuĢ gibi g™ržnse bile,44 TarÝm HavzasÝ, Dunhuang () ve in‟deki Sogdiyan yerleĢimciler iŒin ciddi sonuŒlar doğuracak bir džĢžĢ yaĢanmadÝ.45



277



8. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda, sÝrasÝyla in‟in gžney ve kuzey sÝnÝrlarÝnda Tibetliler ve UygurlarÝn artan gžcž ve Sogdiyan-Tžrk Generali Rokhsan‟Ýn (in yÝllÝklarÝnda An LuĢan olarak geŒmektedir) bžyžk isyanÝ yžzžnden Tang HanedanÝ 755-756 yÝllarÝnda bir kriz d™nemiyla karĢÝ karĢÝya kaldÝ. Ġkinci Doğu Tžrk Ġmparatorluğu‟nun Œ™kžĢžnden sonra Uygur Tžrkleri, Yaylakar HanedanÝ liderliğinde Moğolistan‟da kendi KağanlÝklarÝnÝ (744-840) kurdular ve TanrÝsal KrallÝk iŒin rahatsÝz edici bir komĢu oldular. Ancak, Halife‟nin gžŒlž Tibetlilere karĢÝ in Ġmparatoruna destek olsun diye Arap ordularÝnÝ g™nderdiği sÝrada, inliler An LuĢan isyanÝnda Uygurlardan da yardÝm istediler. B™gž Kağan (Muyu, 759-779), 762-763 yÝllarÝnda, An LuĢan isyanÝnÝn yarattÝğÝ džzensizlik ve in baĢkenti Chang‟an‟Ýn 763 yÝlÝnda Tibetliler tarafÝndan iĢgali sÝrasÝnda Tang HanedanÝ‟nÝn devamÝnÝ gžvenceye almak iŒin in‟de bulunurken bazÝ Sogdiyan rahiplerin etkisiyle Maniheizm‟i kabul etti ve bu dini KağanlÝğÝn y™netici sÝnÝfÝnÝn dini olarak ilan etti. Onun ™lžmžnden sonra yeniden Uygurlar arasÝnda etkin olmaya baĢladÝklarÝ Adiz kabilesinden Huaixi‟nin saltanatÝna kadar Œok ciddi bir zulžm d™nemi yaĢadÝlar. 806‟da, bazÝ Mani rahipler in sarayÝna g™nderilen bir Uygur diplomatik misyonuna ilk kez dahil edildiler. Uygur KağanlÝğÝ var olduğu sžrece Tibetlilere ve baĢta KÝrgÝzlar46 olmak žzere Tžrk kabilelerine karĢÝ savaĢmak zorunda kaldÝ ve nihayet 840 yÝlÝnda yok edildi, geride kalanlarÝ ise gžneye yani Dunhuang ve TarÝm HavzasÝ Œevresindeki b™lgeye g™Œ etmeye zorlandÝ, burada sÝrasÝyla Gansu‟da Shazhou Uygur HžkžmdarlÝğÝ‟nÝ (850-1028) ve Sincan‟da Koco Uygur HžkžmdarlÝğÝnÝ kurdular. Bugžn Uygurlar hˆlˆ buralarda nžfusun Œoğunluğunu oluĢturmaktadÝrlar. Bu d™nemde, ™zellikle Koco HžkžmdarlÝğÝ‟ndaki Sogdiyan kžltžržnžn etkisi Œok gžŒlžydž ve muhtemelen Sogdiyan sanatŒÝlar, Koco (incede GaoŒang ) Ģehri yÝkÝntÝlarÝnda bulunan Manist ilisturasyonlu el yazmasÝ parŒalarÝn boyanmasÝnda g™rev almÝĢlardÝr,47 oysa Murtuq ve Bazaklik‟teki (9-12. yžzyÝl) Budist ve Maniheist duvar resimleri farklÝ bir tarzÝ sergilemekteler ve ™zellikle ĠranlÝ tacirlerin taklit eserlerinde in‟den gžŒlž bir Ģekilde etkilenmiĢlerdir (ġekil 6). Uygur alfabesi Sogdiyan alfabesini model olarak almÝĢ ve bunu daha sonra (yeniden uyarladÝktan sonra) Moğollara ve ManŒulara iletmiĢtir, bugžn in‟deki ManŒular hala bu yazÝ formunu kullanmaktadÝrlar (ġekil 4). An LuĢan isyanÝndan sonra Tang sarayÝnÝn Sogdiyanlara karĢÝ tavrÝ radikal bir Ģekilde değiĢti. Bakan Li Mi (722-789) Chang‟an‟a yerleĢmiĢ olan yabancÝlara, ™zellikle de ĠranlÝlar ve Sogdiyanlara uygulanan imtiyazlarÝ kÝsÝtlamak iŒin bir dizi ferman yayÝnladÝ48 ve ĠranlÝ-Tžrk tžccarlara zarar vererek inli tacirleri desteklemek iŒin ciddi ™nlemler alÝndÝ.49 M.S. 843-45 yÝllarÝnda in‟deki yabancÝ dinlere karĢÝ aŒÝk bir zulžm baĢladÝ, rahipler, din adamlarÝ mallarÝndan mahrum bÝrakÝldÝ ve sekžler yaĢama d™nmeye zorlandÝlar. SogdiyanlarÝn Œ™kžĢž 878-879 yÝllarÝndaki bir isyan sÝrasÝnda, yani ™nemli sayÝda Mžslžman, Yahudi, HÝristiyan ve Zoroastrian‟Ýn Canton‟da katledildiği sÝrada zirveye ŒÝktÝ. Bu tžr yÝkÝcÝ olaylara rağmen in‟deki ve daha uzun bir d™nem olmak žzere Dunhuan ve yukarÝda bahsedildiği gibi TarÝm HavzasÝ‟ndaki Sogdiyan topluluklar hayatlarÝnÝ sžrdžrmeyi baĢardÝ. Sogdiyana‟nÝn Hint alt kÝtasÝ ile olan iliĢkileri hala iyi bir Ģekilde araĢtÝrÝlmadÝ, ama biz bu iliĢkiler



278



hakkÝnda ™zellikle de 8. ve 9. yžzyÝllarda Tibet ve Amdo (bugžnkž Qinghai in B™lgesi ) ile olan ticari iliĢkileri hakkÝnda oldukŒa Œok Ģey biliyoruz.50 8. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda Sogdiyana‟da pek Œok (dini olanlarÝ da olmak kaydÝyla) isyan patlak verdi, steplerdeki Tžrklerin dÝĢ mždahalesine rağmen, Abbasiler b™lgenin kontrolžnž ellerinde tutmayÝ baĢardÝlar. 793-795 yÝllarÝnda Araplar hakimiyetlerini Tacik Ģehri Hokant civarÝnda bulunan ve Sogdiyan kžltžržnžn egemen olduğu Ustrusana‟ya geniĢlettiler. Maveražnnehir‟de bžyžk ŒaplÝ bir isyana liderlik eden Na¡r ibn-Sayy#r‟Ýn torunu Rafi‟ ibn-Layth 806 ve 809 yÝllarÝ arasÝnda isyan etti. Bu isyana Œabucak Tžrk ve Tibet ordularÝ da katÝldÝ, ancak Abbasi SarayÝ ile uzlaĢÝlarak isyan sona erdirildi. 9. yžzyÝlda BatÝ Orta Asya‟da gžŒlž bir Ġslami hanedan olan SamanoğullarÝ (819-1005) yžkseliĢe geŒti. SamanoğullarÝ soy olarak Baktirya‟dan (o zamanlar Tokharistan diye bilinmekteydi), ispat edilmemekle birlikte muhtemelen Sasani soyundan, gelen bir ĠranlÝ aile idi. …yeleri baĢlang݌ta Sogdiyana‟nÝn y™neticiliğine atanmÝĢ ve buradan hakimiyetlerini geniĢŒe bir coğrafyaya yaymÝĢlardÝ, pratikte Abbasilerden bağÝmsÝzlardÝ. SamanoğullarÝ D™nemi Sogdiyana iŒin bir ŒeĢit R™nesans idi ve Orta Asya‟nÝn bu kÝsmÝnÝn tamamÝ hakimiyetleri altÝna girdi. Emirlikte ve žlke dÝĢÝnda ™zellikle Sogdiyan kumaĢÝna bžyžk bir talep vardÝ. Bu kumaĢ Ġslam kaynaklarÝnda, muhtemelen siql#ƒn or siql# diye bilinen bir diğer değerli žržnle de tanÝnan Buhara yakÝnlarÝndaki Zandana k™yžnden aldÝğÝ isimle Zandani adÝyla geŒmekteydi. Bilim adamlarÝ zandaniğO‟nin tabiatÝ ve ikonografyasÝ hakkÝnda hemfikir olmamakla birlikte, BatÝ Avrupa‟da, Dunhuang ve Tibet‟te bulunan ipeklere bakÝldÝğÝnda bunlarÝn ortak bir kanuna g™re sžslendiğini ve bir vakada da kumaĢÝn arka yžzžnde Sogdiyan yazÝsÝ bulunmasÝna rağmen, bu tžr mallarÝn Sogdiyan resimlerinde yer almadÝğÝnÝ g™ržržz.51 Mevcut araĢtÝrmalarÝn durumuna bakÝldÝğÝnda bu gruptaki kumaĢlar daha fazla araĢtÝrmayÝ gerektirmekle birlikte, bu kumaĢlarda Bizans motiflerinin kullanÝlmasÝ ve buna karĢÝlÝk Konstantinapol‟žn ipek žretimini etkilemesi SamanoğullarÝ kontrolžndeki Orta Asya ile Bizans arasÝnda sžrekli bir ticari alÝĢveriĢin olduğu gerŒeğini doğrulamaktadÝr.52 893 yÝlÝnda Emir Ġsmail (892-907) hˆlˆ bir Zoroastrian inanŒlÝ olan Ustrusana‟nÝn (af{On) hžkžmdarÝnÝ ™ldžrttž, topraklarÝnÝ ilhak eti ve halkÝnÝ Ġslama geŒmeye zorladÝ. Daha sonra da Ġslam‟Ýn yaygÝn bir Ģekilde yaĢanmadÝğÝ ve al-K#{EarO‟ye g™re hˆlˆ SogdiyancanÝn konuĢulduğu Karluk Tžrklerinin muhkem b™lgesi Talas‟a saldÝrdÝ. SamanoğullarÝ D™nemi‟nde, Doğu Ġran lehŒesinin son temsilcilerinden biri olan bu dilin yerini yeni Ġranca almaya baĢladÝ. Sogdiyanlar iŒin diğer bir dehĢet de Maveražnnehir‟in TžrkleĢtirilmesiydi, ™zellikle de SamanoğullarÝnÝn yenilgiye uğramasÝ ve Emirliğin 1001‟de KarluklarÝn hanedan ailesi (Sogdiyana da dahil olmak žzere kuzey b™lgelerini alan KarahanlÝlar) ve Gazneliler (gžney kÝsmÝnÝ aldÝlar) arasÝnda b™lžnmesinden sonra. SÝnÝr Œizgisi Amu Derya olarak kararlaĢtÝrÝldÝ fakat, tam olarak Sasani-Tžrk ittifakÝnÝn olduğu d™nemde iki gžŒ birbirleriyle savaĢmaya baĢladÝlar. G™Œer hareketleri yžzžnden doğuda g™Œe zorlanan yeni bir Tžrk nžfusu olan SelŒuklular, 1040‟da bu ŒatÝĢmaya mždahale etti, Gaznelileri Orta Asya‟dan sildi ve KarahanlÝlarÝ da 1089 yÝlÝnda bir kukla devlete indirgedi.



279



SelŒuklular 1141‟de Budist KarahÝtaylar (Kuzey in‟de ManŒu Jin , 1115-1234 tarafÝndan y™netilen Liao Ġmparatorluğu‟nun , 907-1125 yÝkÝlmasÝndan sonra bilindikleri adlarÝyla BatÝ Liao) tarafÝndan ezildiler ve yerlerini 1210-1212 yÝllarÝnda HarezmĢahlara bÝraktÝlar. Ġyi bilindiği gibi, HarezmĢahlar 1218 yÝlÝnda, Cengiz Han‟Ýn ordularÝnÝn saldÝrÝsÝna uğrayarak yÝkÝldÝ. AynÝ d™nemde Asya‟nÝn bžyžk b™lžmž Moğol Ġmparatorluğu‟na ilhak edilmeden ™nce g™Œer ordularÝnÝn bžyžk yÝkÝcÝlÝğÝndan acÝ Œekmekteydi. Ancak,



Sogdiyan



medeniyeti



bu



tarihten



Œok



™nceleri



yok



olmuĢtu



ve



MoğollarÝn



medenileĢtirilmesi tecržbeli Uygurlar iŒin zekice bir g™rev olacaktÝ. Rubrucklu Fransisken William, 1253-1254 yÝllarÝnda Soldaini diye adlandÝrÝlan bir grup HÝristiyanÝn AltÝnordu Devleti‟nin Moğol HanÝ‟na bazÝ hediyeler sunduklarÝnÝ kaydetmektedir. Orta Asya‟da Yunancadan farklÝ bir dil konuĢan ve Latincede Soldins, Soldinis, Soldis diye yazÝlan bir HÝristiyan nžfusun varlÝğÝna dair bilgi, bir Ermeni rahip olan Het‟um (ya da Hayton) tarfÝndan FransÝz sarayÝna sunulan 1037 tarihli bir kaynakta geŒmektedir: 20. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Yagnobi nehri vadisinde (BatÝ Tacikistan), uzun sžredir unutulmuĢ ve sadece eski kaynaklarda ve arkeolojik kalÝntÝlarda kaldÝğÝ bilinen bir medeniyetin canlÝ kanÝtlarÝ olarak keĢfedilen, yaklaĢÝk 2500 kiĢi tarafÝndan konuĢulan žŒ dialektin doğrudan Sogdiyanca ile alakalÝ olduğu ortaya ŒÝkarÝlmasÝna rağmen, bunlar Sogdiyanlar ve Orta Asya‟daki dilleri hakkÝndaki son bahsediliĢlerdir.53



1



BazÝ klasik kaynaklar bu tžr b™lgeleri Paraitakene (Paraitachu˘) olarak adlandÝrmakta ve



buralarÝn Sodiyana ve Baktirya‟dan ayrÝldÝklarÝnÝ džĢžnmektedirler: Rtveladze, 1990, ss. 11-13; Mar{ak, 1997, p. 321. Daha ayrÝntÝlÝ bir tartÝĢma iŒin bakÝnÝz: Daffin‡, 1967, ss. 17-19. 2



Mar{ak, Raspopova, 1987; Marshak, Raspopova, 1990. a, ss. 153-157.



3



Grenet, Sims-Williams, 1987, s. 115.



4



Gnoli, 1980, ss. 121-127; Gnoli, 1989, s. 46.



5



Besenval, Isakov, 1989.



6



Konu, Roaf, 1974, ss. 78-9‟da ™zetlenmiĢtir.



7



A. B. Bosworth, 1980, s. 11.



8



Shishkina, 1994. AĢamenid d™nemi‟nde sžržlenler sayesinde, Makedon iĢgalinden Œok



™nceleri‟de Sogdiyana‟da bir miktar Yunan yerleĢmiĢ bulunmaktaydÝ: Masson, 1966, s. 359; Hammond, 1998.



280



9



Shiratori, 1928; Enoki, 1955. Orta Sogdiyana‟nÝn Kang Ju tarafÝndan iĢgali hakkÝnda



™nerilen arkeolojik kanÝtlar: Pougatchenkova, 1988 (AyrÝca bakÝnÝz: Mar{ak, 1997, ss. 325-326). 10



Yunancada bunlar sadece muzafžnileyh (iŒindelik hali) durumuna g™re g™ržlmektedir:



Daffin‡, 1967, s. 3. 11



Kabanov, 1963.



12



Brough, 1965, s. 587.



13



Shishkina, 1994, ss. 87-88.



14



Belenitskii, Marshak, 1981, ss. 28-29; Abdullaev, 2000. Pencikent‟te bulunan bazÝ resimler



ve ™zellikle Varaksha‟dakinin Hintli inanŒlarÝ temsil etmesi, Hinduizm‟in Orta Asya‟da Œok hÝzlÝ yayÝlmasÝndan değil de anikonizmlerinden dolayÝ tam bir sanatsal kutsal ikonografyalarÝ bulunmayan SogdiyanlarÝn bunu Hintlilerden ™džnŒ aldÝğÝ Ģeklinde yorumlanmaktadÝr: Belenitskii, Marshak, 1981, ss. 29-30; Mar{ak, 1990, p. 297. 15



Grenet, Sims-Williams, 1987, ss. 113-114; Mar{ak, 1990, ss. 292-293, 298; Grenet, 1996.



a. Para reformu, Bahram V d™neminin Sasani paralarÝna dayandÝrÝlmÝĢtÝr, Gor (420-438). 16



Zeimal, 1996, ss. 119-120.



17



Bu tžr ittifak, Bamiyan‟daki kayÝp resimler arasÝnda, 38 metre uzunluğundaki Buda‟nÝn



žzerindeki bir odacÝkta Œok ilginŒ iddilarla birlikte tespit edilmiĢtir: Bivar, 1998. 18



Sogdiyanca‟da xwn Ģeklinde adlandÝrÝlÝr: Marshak, 1996, ss. 234. Bu etnik isim iŒin daha



ayrÝntÝlÝ araĢtÝrma iŒin: Grenet, 1989; Parlato, 1996. 19



Marshak, 1996. a, ss. 234-235.



20



Cannata, 1981, p. 22.



21



Yine Sogdiyan alfabesinden etkilenildiği džĢžnžlen Tžrk runik alfabesi žzerine teoriler



hakkÝnda bir ™zet iŒin: Niu Ruji, 1994; Sherbak, 2001, ss. 68-72. 22



Marshak, Raspopova, 1990. b, ss. 182-183.



23



Harmatta, 1974.



24



Riboud, 1976, p. 23; Jeroussalimskaja, 1978.



25



Daffin‡, 1994, p. 22.



281



26



Tomaschek, 1877, ss. 11-12; Grenet, 1985, p. 34; Marshak, 1996 a, p. 238; Soucek,



1997; Mielczarek, 1997. Hazar tžrbelerindeki bazÝ tekstil žržnleri žzerindeki arkeolojik bulgular Sogdiyan tarzÝnÝ yansÝtmaktadÝr: Noonan, 2000, fig. at p. 85. 27



Compareti, gelecek 2002.



28



Raspopova, 1999.



29



650 ile 655 arasÝnda in Ġmparatoru Gao Zong (, 649-683) Semerkant HžkžmdarÝ



Varguman‟a yatÝrÝm yaptÝ. (Sogdiyanca‟da‟brgm‟n, ince‟de Fuhuman ) O b™lgenin valisinin unvanÝyla: Chavannes, 1903, p. 135; Mode, 1993, ss. 20-23, 71-75. 30



Yoshida, 1996, ss. 70-71.



31



Sims-Williams, 1985; Grenet, Sims-Williams, 1987. Orta Asya‟dan Hindistan‟a uzanan



kervan yolu boyunca, YukarÝ Indus Vadisi‟nde aĢağÝ yukarÝ ŒağdaĢ Sogdiyan yazÝtlarÝ (4-6. yžzyÝl) bulunabilir: Dani, Jettmar, Thewalt, 1987, ss. 21-23; Jettmar, 1991; Vilyams, 1995. 32



Knauer, 1983; Feng, 1990; Dien, 1991; Howard, 1996; Tsiang, 2000; Zhang Zong, 2000.



33



Scaglia, 1958; Lerner, 1995; Jiang Boqin, 2000. a; Shi Anchang, 2000. in‟de ortaya



ŒÝkarÝlan ve Sogdiyanlara ait olan tžrbelerin bir bibliografyasÝ iŒin Cheng Yue, 1996, 24-26. 34



Ġpek žretimi iŒin bakÝnÝz: Zhao Feng, Simcox, 1997, p. 85; Catalogue New York 1997, ss.



23, 24; Heller, 1998. a, ss. 112-13 ve not 73; Heller, 1998. b, p. 91; Lubo-Lesnichenko, 1999, p. 462. ini žretimi iŒin bakÝnÝz: Pang, 1998/99; Jiang Boqin, 2000. b, p. 95. O ailesini orta Sogdiyana‟da bulunan ya da Sogdiyana ile alakalÝ bir yerde bulunan Gava‟nÝn yerlisi olarak anlatmaktadÝr: Shiratori, 1928, ss. 113-17; Gnoli, 1980, ss. 63, 121-27. 35



Orta Asya‟nÝn en meĢhur ressamlarÝ kesinlikle HotanlÝlardÝ, fakat Tang yÝllÝklarÝnda



Sogdiyanlar da kaydedilmiĢtir: Mortari Vergara Caffarelli, 1971, ss. 64-65 note 5. 36



Daffin‡, 1985, p. 122; Jiang Boqin, 1994, ss. 227-235; Grenet, 1996. b; Sims-Williams,



1996, ss. 49-50, 54-57; Yoshida, 1996, ss. 74-75; Boperachchi, 1997/98. 37



Compareti, gelecek.



38



Riboud, 1977; Knauer, 1999, fig. 12. ağdaĢ ya da daha erken d™nem ait bir ™rnek iŒin:



Bunker, 2001, figs. 29-30. 39



Harmatta, 1971.



40



Lin Wushu, 2000.



41



Catalogue Milano, 1987, cat. 196-198, 207-208; Raby, 1987/88.



282



42



Smirnova‟ya g™re, AraplarÝn b™lgeye ilk giriĢi tam olarak 654‟te olmuĢtur: Smiova, 1970, s.



199. Bu ŒalÝĢma hala Sogdiyana‟daki 7. -8. yžzyÝl olaylarÝnÝ en ayrÝntÝlÝ veren eserlerden biridir. 43



750-850 yÝllarÝ arasÝnda SogdiyanlarÝn Merv, NiĢapur, Bağdad ve Samarra y™nžne doğru



kitlesel g™Œž baĢladÝ: Belenitskii, Marshak, 1981, p. 18. Muhtemelen, Samarra (9. yžzyÝl) resimlerinde Orta Asya unsurlarÝnÝn sžrekli bir kullanÝmÝnÝ g™rmek mžmkžn ve daha sonra da bir Ģekilde bu g™Œle alakalÝ olan HÝristiyan Sicilya‟daki Cappella Palatina ve Duomo at Cefalœ‟da (1140): Grube, 1994; D‟Erme, 1995. 44



Broomhall, 1966, s. 19.



45



Sims-Williams, 1996, s. 59; Boulnois, 1966, s. 152.



46



KÝrgÝzlar arasÝnda da yayÝlan Maniheizmin epigrafik ve arkeolojik izleri blunmaktadÝr ve bk:



Marazzi, 1979, ss. 245-252‟de dikkatlice etžd edilmiĢtir. 47



Katalog New York, 1982, s. 174. 20. yžzyÝlÝn baĢÝnda Alman arkeolojik seferlerinden



getirilen Bazaklik duvar resimlerinden bazÝlarÝnda g™ržlen Buda‟nÝn yanÝna diz Œ™kmžĢ iyilikseverler Orta AsyalÝ zengin tacirler olarak tanÝmlanabilir: Turfan B™lgesi‟ndeki Arkeolojik KalÝntÝlarÝ Muhafaza Kurumu, 1990, pls. at ss. 35, 38, 72-73. Tipik sžslž kaftanlar, baĢlÝklar, kemerler ve botlar ile bu tacirler, yžklž eĢekleri, atlarÝ ve develeri Buda‟nÝn ayaklarÝnÝn dibine saygÝyla diz žstž Œ™kmžĢ olduklarÝ halde Buda‟ya adaklar sunarken resmedilmektedir. Elbiseleri ve ™zellikle baĢlÝklarÝ yžzžnden pek Œok bilim adamÝ bunlarÝ Sogdiyanlar olarak tanÝmlamaktadÝr, Klimkeit, 1990, s. 192; vostochnÝy Turkestan v drevnosti i rannem srednevekovya, 2000, s. 365; Mallory, Mair, 2000, fig. 144. Daha ihtiyatlÝ olan Grenet ve Pinault, “coiff d‟un chapeu de style iranien, qui tient une balance dans la main droite, ce qui correspond simultanment au 1er dcan, ‡ la fois dans la tradition persane et la tradition indienne […]



(“un homme sur la place du march avec les outils de son commerce”) ” bir



adÝm olarak Alman arkeolojik seferleri tarafÝndan Sincan‟da ortaya ŒÝkarÝlan bir el yazmasÝnda Zodyak‟taki terazi burcunun bir temsilinden bahsetmektedirler: Grenet, Pinault, 1997, ss. 1034-1038, fig. 5. Ġran tarzÝ baĢlÝk Murtuk ve Bazaklik‟ta resmedilenlerle aynÝdÝr, o halde pazardaki bir tacir ile ilgili olarak bir Zodyak iĢaretini tercih eden bir ĠranlÝ akla hemen bir Sogdiyan figžržnž getirmektedir. El yazÝsÝnÝn parŒalarÝ iŒin bakÝnÝz: Catalogue New York, 1982, cat. 117. 48



Dalby, 1979, p. 593.



49



M.S. 766 ve 799 yÝllarÝ arasÝnda bir imparatorluk fermanÝ “batÝlÝ” motifli ve in



karakterleriyle on bin (wan) yazÝsÝyla sžslenmiĢ žržnleri yasakladÝ, bu yasağÝn resmi olarak KonfžŒyan yenilenmenin gerektirdiği basitlik ve tok g™zlžlžğžn değeri iŒin konulduğu s™ylense de, asÝl amacÝn in‟de bulunan “barbar” tacirlerin gžcžnž sÝnÝrlamaya y™nelik olduğu bžyžk bir ihtimaldir: Lubo Lesnichenko, 1993, p. 10. Bu yasak in tarihinde tek ™rnek değildir. Genellikle tabu haline getirilmiĢ karakterler y™netici Ġmparatorun Ģahsi ismiyle alakalandÝrÝlmÝĢtÝr. KayÝtlarÝndaki derlemelere



283



bakÝldÝğÝnda, Nasturi rahiplerin ™zellikle yabancÝlara iyi g™zle bakÝlmadÝğÝ d™nemlerde bu karakterleri kullanmaktan dikkatlice kaŒÝndÝklarÝ g™ržlmektedir: Enoki, 1964, ss. 70, 74-76. 50



Xu Xinguo, 1996; Heller, 1998. b; Compareti, 2001‟de basÝldÝ.



51



Sorun hakkÝnda en yeni ŒalÝĢmalar iŒin: Cornu, Martiniani-Reber, 1997, ss. 50-51;



Otavsky, 1998. b, ss. 200-213. 52



Yerusalimskaya 1972; Compareti, 2002‟de basÝlacak.



53



Dauvillier, 1953, ss. 67-68.



K. Abdullaev, Une image Bouddhique Dcouverte ‡ Samarkand, Arts Asiatiques, t. 55, 2000, ss. 173-175. G. Azarpay, Sogdian Painting. The Pictorial Epic in Oriental Art, Berkeley-Los Angeles-London, 1981, ss. 11-77. K. M. Bajpakov, Nouvelles donnes sur la culture sogdienne dans les villes mdievales du Kazakhstan (avec une note additionelle par F. Grenet), Studia Iranica, t. 21, fasc. 1, 1992, ss. 33-45. K. M. Baipakov, The Great Silk Way: Studies in Kazakhstan, New Archaeological Discoveries in Asiatic Russia and Central Asia, Archaeological Studies, 16, Sankt Peterburg, 1994, ss. 89-93. K. M. Bajpakov, Medieval Towns in South Kazakhstan and Semire2‟ e, Rivista degli Studi Orientali, vol. LXXII, fasc. 1-4, 1998, ss. 245-261. T. J. Barfield, The Perilous Frontier. Nomadic Empires and China, Cambridge (Massachusetts), Oxford, 1989. W. Barthold [C. E. Bosworth] , al-}ughd, The Encyclopaedia of Islam, vol. IX, C. E. Bosworth, E. van Donzel, W. P. Heinrichs, G. Lecomte eds., Leiden, 1997, ss. 772-773. L. Bazin, Manichisme et syncrtisme chez les Ou”gours, Turcica, t. XXI-XXII, 1991, ss. 23-38. C. I. Beckwith, The Tibetan Empire in Central Asia: a History of the Struggle for Great Power among Tibetans, Turks, Arabs and Chinese during the Early Middle Ages, Princeton, 1987. A. Belenitsky, Asia Centrale, Ginevra, 1975. A. M. Belenizki, Mittelasien. Kunst der Sogden, Leipzig, 1980.



284



A. M. Belenitskii, B. I. Marshak, The Painting of Sogdiana, G. Azarpay, Sogdian Painting. The Pictorial Epic in Oriental Art, Berkeley-Los Angeles-London, 1981, ss. 11-77. P. Bernard, Les nomades conqurants de l‟empire grco-bactrien. Rflexions sur leur identit ethnique et culturelle, Comptes Rendus de l‟Acadmie des Inscriptions et Belles-Lettres, NovembreDcembre 1987, ss. 758-768. P. Bernard, Alexander and His Successors in Central Asia. Part Two. The Seleucids in Central Asia, History of Civilizations of Central Asia. c. II. The Development of Sedentary and Nomadic Civilizations: 700 B. C. to A. D. 250, Paris, 1994. a, ss. 88-97. P. Bernard, The Greek Kingdoms of Central Asia, History of Civilizations of Central Asia. c. II. The Development of Sedentary and Nomadic Civilizations: 700 B. C. to A. D. 250, Paris, 1994. b, ss. 99-129. P. Bernard, L‟Asie centrale et l‟empire sleucide, TOPOI, c. 4/2, 1994. c, ss. 473-511. P. Bernard, Maracanda-Afrasiab Colonie Grecque, La Persia e l‟Asia Centrale da Alessandro Magno al X secolo, Roma, 1996, ss. 331-365. R. Besenval, A. Isakov, Sarazm et les dbuts du peuplement agricole dans la rgion de Samarkand, Arts Asiatiques, tome XLIV, 1989, ss. 5-19.



A. Biswas, The Political History of the Hƒnas in India, New Delhi, 1973. A. D. H. Bivar, The Sasanian Princes at Bamiyan, The Art and Archaeology of Ancient Persia. New Light on the Parthian and Sasanian Empires, ed. by V. S. Curtis, R. Hillenbrand and J. M. Rogers, London, New York, 1998, ss. 103-110. O. Boperachchi, The Maritime Silk Roads: Trade Relations between Central Asia and Sri Lanka from the Evidence of Recent Excavations, Silk Road Art and Archaeology, 5, 1997/98, ss. 269-95. Vosmohiy† Tupecman ∂pe A. B. Bosworth, Alexander and the Iranians, The Journal of Hellenistic Studies, c. C, 1980, ss. 1-21. C. E. Bosworth, M# war#‟ al-Nahr, The Encyclopaedia of Islam, c. 5, C. E. Bosworth, E. van Donzel, B. Lewis, Ch. Pellat eds., Leiden, 1986, ss. 852-859. L. Boulnois, The Silk Road, London, 1966. M. B. A. Broomhall, Islam in China. A Neglected Problem, New York, 1966.



285



J. Brough, Comments on Third-Century Shan-Shan and the History of Buddhism, Bulletin of the School of Oriental and African Studies, vol. XXVIII, 3, 1965, ss. 582-612. E. C. Bunker, The Cemetery at Shanpula, Xinjiang. Simple Burials, Complex Textiles, Fabulous Creatures from the Desert sands. Central Asian Woolen Textiles from the Second Century B. C. to the Second Century A. D., Riggisberger Berichte, 10, Riggisberg, 2001, ss. 15-45. M. Bussagli, L‟arte del Gandh#ra, Torino, 1994. The Cambridge History of Iran. Volume 2. The Median and Achaemenian Periods, ed. I. Gershevitch, Cambridge, London, New York, New Rochelle, Melbourne, Sydney, 1985. P. Cannata, Profilo storico del I° Impero Turco (met‡ VI-met‡ VII secolo), Roma, 1981. P. Cannata, Sulle relazioni tra India e Asia Interna Nelle Testimonianze cinesi, Supplemento no 1 alla Rivista degli Studi Orientali, vol. LXXIII, Roma, 2000. Catalogue New York, 1982: Along the Ancient Silk Routes. Central Asian Art from the West Berlin State Museums, New York, 1982. Catalogue New York, 1997: When Silk was Gold. Central Asian and Chinese Textiles, A. E. Wardwell, J. C. Y. Watt (Curators), New York, 1997. Catalogue Milano, 1987: Tesori d‟Eurasia. 2000 anni di Storia in 70 anni di Archeologia Sovietica, B. B. Piotrovskij (Curator), Milano, 1987. C. Cereti, Primary Sources for the History of Inner and Outer Iran in the Sasanian Period (3rd Century Onwards), Napoli, 1996. E. Chavannes, Documents sur les Tou-kiue (Turcs) Occidentaux, St-Ptersburg, 1903. Cheng Yue, A Summary of Sogdian Studies in China, China Archaeology and Art Digest, vol. 1, no 1, January-March 1996, ss. 21-30. A. Christensen, L‟Iran sous les Sassanides, Copenaghen, 1944. P. Chuvin, Les ambassades byzantines auprŽs des Premiers Souverains Turcs de Sogdiane. ProblŽmes d‟onomastique et de toponyme, Cahiers d‟Asie Centrale, no 1-2, 1996, ss. 345-55. B. E. Colless, The Traders of the Pearl. The Mercantile and Missionary Activities of Persian and Armenian Christians in South-East Asia. IV, Abr-Nahrain, vol. XIII, 1972-73, ss. 115-135. B. E. Colless, The Nestorian Province of Samarqand, Abr-Nahrain, vol, XXIV, 1986, ss. 51-57. M. Compareti, The Role of the Sogdian Colonies in the Diffusion of the Pearl Roundel Design, Serindica, 1, basÝlacak. M. Compareti, Iranian Divinities in the Decoration of Some Dulan and Astana Silks, Annali di Ca‟ Foscari, BaskÝda 2001.



286



M. Compareti, Evidence of Mutual Exchange Between Byzantine and Sogdian Art, Papers to be presented at the International Conference “La Persia e Bisanzio”, Roma, October 14-18 2002. G. Cornu, M. Martiniani-Reber, ‚toffes et vtements dans le mnologue de Basile II. Reflets des courants d‟change entre Byzance et le monde Ġslamique, Quaderni di Studi Arabi, 15, 1997, ss. 45-64. P. Daffin‡, L‟immigrazione dei Sak# nella Drangiana, Roma, 1967. P. Daffin‡, Il nomadismo centrasiatico. Parte prima, Napoli, 1982. P. Daffin‡, La Persia Sassanide secondo le fonti cinesi, Rivista degli Studi orientali, vol. LVII, 1985, ss. 121-170. P. Daffin‡, La seta nel mondo antico, La seta e la sua via, M. T. Ludici (Curator), Roma, 1994, ss. 17-24. M. T. Dalby, Court Politics in Late T‟ang Times, Cambridge History of China, vol. 3. Sui and T‟ang China, 589-906, Part I, D. Twitchett and J. K. Fairbank gen. edts., Cambridge, London, New York, Melbourne, 1979, ss. 561-681. A. H. Dani, Alexander and His Successors in Central Asia. Part One. Alexander‟s Campaign in Central Asia, History of Civilizations of Central Asia. Volume II. The Development of Sedentary and Nomadic Civilizations: 700 B. C. to A. D. 250, Paris, 1994, ss. 67-88. A. H. Dani, K. Jettmar, V. Thewalt, Between Gandh#ra and the Silk Roads. Rock-Carvings Along the Karakorum Highway. Discoveries by German-Pakistani Expeditions 1979-1984, Mainz am Rhein, 1987. J. Dauvillier, Byzantins d‟Asie centrale et d‟extrŽme-oriente au moyen age, Revue des ‚tudes Byzantines, t. XI, 1953, ss. 62-87. G. D‟Erme, Contesto architettonico e aspetti culturali dei dipinti del soffitto della Cappella palatina di Palermo, Bollettino d‟Arte, 92, 1995, ss. 1-32. A. Dien, A New Look at the Xianbei and their Impact on Chinese Culture, Ancient Mortuary Traditions of China. Papers on Chinese Ceramic Funerary Sculptures, ed. G. Kuwayama, Los Angeles, 1991, ss. 40-59. E. Enoki, Sogdiana and the Hsiung-Nu, Central Asiatic Journal, vol. I, 1955, ss. 43-62. E. Enoki, On the Date of the Kidarites (1), Memoirs of the Research Department of the Toyo Bunko, 27, 1969, ss. 1-26.



287



E. Enoki, On the Date of the Kidarites (2), Memoirs of the Research Department of the Toyo Bunko, 28, 1970, ss. 13-38. K. Enoki, The Nestorian Christianism in China in Mediaeval Time According to Recent Historical and Archaeological Researches, L‟Oriente cristiano nella storia della civilt‡, Roma, 1964, ss. 45-81. K. Enoki, G. A. Koshelenko, Z. Haidary, The Yžeh-chih and Their Migrations, History of Civilizations of Central Asia. Volume II. The Development of Sedentary and Nomadic Civilizations: 700 B. C. to A. D. 250, Paris, 1994, ss. 171-189. Jivopis drevnego Pyandjikenta, Moskova 1954. V. Fiorani Piacentini, Turchizzazione ed Islamizzazione dell‟Asia Centrale (VI-XVI secolo d. Cr. ), Milano, Roma, Napoli, Citt‡ di Castello, 1974. R. N. Frye, The History of Bukhara. Translated from a Persian Abridgment of the Arabic original by NarshakO, Cambridge (Massachusetts), 1954. R. N. Frye, La Persia Preislamica, Milano, 1967 (The Heritage of Persia, 1962). G. Gnoli, Zoroaster‟s Time and Homeland. Origins of Mazdeism and Related Problems, Naples, 1980. G. Gnoli, Avestan Geography, Encyclopaedia Iranica, vol. III, E. Yarshater ed., Costa Mesa (California), 1989, ss. 44-47. P. B. Golden, The Karakhanids and Early Islam, The Cambridge History of Early Inner Asia, D. Sinor ed., Cambridge, New York, Port Chester, Melbourne, Sydney, 1990, ss. 343-370. F. Grenet, Samarcande et la route de la soie, L‟histoire, no 77, Avril 1985, ss. 30-41. F. Grenet, Les “Huns” dans les documents sogdiens du Mont Mugh (avec un Appendice par N. Sims-Williams), ‚tudes Irano-Aryennes Offertes ‡ Gilbert Lazard, Studia Iranica Cahier 7, C. -H. Defouchcour, Ph. Gignoux ds., Leuven, 1989, ss. 165-184. F. Grenet, Crise et sortie de crise en Bactriane-Sogdiane aux IVe-Ve siŽcles: de l‟hritage antique ‡ l‟adoption de modles Sassanides, La Persia e l‟Asia Centrale da Alessandro al X secolo, Roma, 1996. a, ss. 367-390. F. Grenet, Les Merchands Sogdiens Dans les mers du Sud ‡ L‟poque prislamique, Cahiers d‟Asie centrale, no 1-2, 1996. b, ss. 65-84.



288



F. Grenet, G. -J. Pinault, Contacts des traditions astrologiques de l‟Inde et de l‟Iran d‟aprŽs une peinture des collections de Turfan, Comptes Rendus de l‟Acadmie des Inscriptions et Belles-Lettres, fasc. IV, 1997, ss. 1003-1063. F. Grenet, N. Sims-Williams, The Historical Context of the Sogdian Ancient Letters, Transition Periods in Iranian History. Actes du Symposium de Fribourg-en-Brisgau, Studia iranica. Cahier 5, Leuven, 1987, ss. 101-122. F. Grenet, Zhan Guangda, The last refuge of the Sogdian Religion: Dunhuang in the Ninth and Tenth Centuries, Bulletin of the Asia Institute, n. s., vol. 10, 1996, ss. 175-186. E. J. Grube, La Pittura Ġslamica Nella Sicilia Normanna del XII secolo, La pittura in Italia. L‟Altomedioevo, Milano, 1994, ss. 416-431. L. Hambis, Ak-Be{im et Ses Sanctuaires, Comptes Rendus de l‟Acadmie des Inscriptions et Belles-Lettres, 1961, ss. 124-137. N. G. L. Hammond, The Branchidae at Didyma and in Sogdiana, The Classical Quarterly, n. s., vol. XLVIII, n° 2, 1998, ss. 339-344. K. Hannestad, Les relationes de Byzance avec la Transcaucasie et l‟Asie Centrale aux 5e et 6e siŽcles, Byzantion, 25-27, 1955-57, ss. 421-56. J. Harmatta, The Middle Persian-Chinese Bilingual Inscription from Hsian and the ChineseS#s#nian Relations, La Persia nel Medioevo, Roma, 1971, ss. 363-76. J. Harmatta, The Struggle for the Possession of South Arabia Between Aksƒm and the S#s#nians, IV Congresso di Studi Etiopici, Roma, 1974, ss. 95-106. A. Heller, Two Inscribed fabrics and their Historical Context: Some Observations on Esthetics and Silk Trade in Tibet, 7th to 9th Century, Entlang der Seidenstraße. Fržhmittelalterliche Kunst zwischen Persien und China in der Abegg-Stiftung, Riggisberger Berichte 6, Riggisberg, 1998. a, ss. 95-118. A. Heller, Some Preliminary Remarks on the Excavation at Dulan, Orientations, vol. 29, no 9, October 1998 b, ss. 84-92. A. Heller, Arte Tibetana. Lo sviluppo della spiritualit‡ e dell‟arte in Tibet dal 600 al 2000 d. C., Milano, 1999. A. Hermann, An Historical Atlas of China, Edinburgh, 1966. D. A. Hitch, Kushan Tarim Domination, Central Asiatic Journal, XXXII, 3/4, 1988, ss. 170-192.



289



H. H. R. Hoffman, The Tibetan Names of the Saka and the Sogdians, Asiatische Studien, XXV, 1971, ss. 440-455. A. F. Howard, Buddhist Cave Sculpture of the Northern Qi Dynasty: Shaping a New Style, Formulating New Iconographies, Archives of Asian Art, XLIX, 1996, ss. 6-25. A. A. Yerusalimskaya, K slojeniyu khudojestvennogo shelkotkachestva v Sogde, Srednyaya Aziya i Ġran, Leningrad 1972, pp. 5-46. A. Jeroussalimskaja, Le caftan aux simourghs du tombeau de Mochtchevaja Balka (Caucase Septentrional), Studia Iranica, t. 7, fasc. 2, 1978, ss. 183-211. Im. Hyo-Jai, Cultural Relationships Between Central Asia and Korea from Archaeological Evidences in Korea, Journal of Central Asia, vol. XV, no 1, July 1992, ss. 14-19. Institute for the Safeguard of the Archaeological Relics in the Turfan Region, Grotto Art of Pazikelik Buddhist Caves in Turpan, Urumqi, 1990. A. Invernizzi, Sogdiana, Enciclopedia Italiana di Scienze, Lettere ed Arti. V Appendice 19791992, Roma, 1995, s. 46. N. Ishjamts, Nomads in Eastern Central Asia, History of Civilizations of Central Asia. Volume II. The Development of Sedentary and Nomadic Civilizations: 700 B. C. to A. D. 250, Paris, 1994, ss. 151-169. K. Jettmar, Sogdians in the Indus Valley, Histoire et Cultes de L‟asie Centrale Prislamique, ds. P. Bernard, F. Grenet, Paris, 1991, ss. 251-253. , 1994 (Jiang Boqin, Dunhuang and Turfan Documents and the Silk Road, Beijing, 1994). Jiang Boqin, The Zoroastrian Art of the Sogdians in China, China Archaeology and Art Digest, vol. 4, n° 1, December 2000. a, ss. 35-71. Jiang Boqin, An Iconological Survey of the Decorative Elements on the Zoroastrian Temple in Jiexiu, Shanxi, China Archaeology and Art Digest, vol. 4, n° 1, December 2000. b, ss. 85-101. A. L. Juliano, J. A. Lerner, Cultural Crossroads: Central Asia and Chinese Entertainers on the Miho Funerary Couch, Orientations, vol. 28, n° 9, October 1997, ss. 72-78. S. K. Kabanov, “Arkheologicheskie dannÝe k etnicheskoy istorii yujnogo Sogda v III-VI vekakh”, Sovetskaya Arkeologiya, no. 1, 1963, pp. 219-230. P. E. Karetzky, Foreigners in Tang and Pre-Tang Painting, Oriental Art, vol. XXX, n° 2, Summer 1984, ss. 160-166. H. J. Klimkeit, The Donor at Turfan, Silk Road Art and Archaeology, 1, 1990, ss. 177-201.



290



E. R. Knauer, The Fifth Century A. D. Buddhist Cave Temples at Yžn-Kang, North China, Expedition, Vol. 25, n° 4, Summer 1983, ss. 27-47. E. R. Knauer, Le Vtement des Nomades Eurasiatiques et sa Postrit, Comptes Rendus de l‟Acadmie des Inscriptions et Belles Lettres, fasc. IV, 1999, ss. 1141-1187. H. Kumamoto, The Khotanese in Dunhuang, Cina e Iran. Da Alessandro Magno alla Dinastia Tang, a cura di Alfredo Cadonna e Lionello Lanciotti, Firenze, 1996, ss. 79-101. M. A. Lala Comneno, Cristianesimo nestoriano in Asia Centrale nel primo millennio: testimonianze archeologiche, Orientalia Christiana Periodica, vol. 61, fasc. II, 1995, ss. 495-535. D. D. Leslie, Persian Temples in T‟ang China, Monumenta Serindica, 35, 1981-83, ss. 275-303. G. Le Strange, The Lands of the Eastern Caliphate, Cambridge, 1930. Lin Wushu, A General Discussion of the Tang Policy Towards Three Persian Religions: Manicheism, Nestorianism and Zoroastrianism, China Archaeology and Art Digest, vol. 4, n° 1, 2000, ss. 103-116. B. A. Litvinsky, The Hephthalite Empire, History of Civilization of Central Asia. Volume III. The Crossroad of Civilizations: A. D. 250 to 750, ed. B. A. Litvinsky, Paris, 1996, ss. 135-162. C. Lo Muzio, Ustru{#na, Enciclopedia dell‟Arte Antica, Classica ed Orientale, Secondo supplemento, 1971-1994, vol. V, Roma, 1997, ss. 915-918. E. I. Lubo-Lesnitchenko, Western Motifs in the Chinese Textiles of the Early Middle Ages, National Palace Museum Bulletin, vol. XXVIII, n° 3-4, 1993, ss. 1-28. E. Lubo-Lesnichenko, Western Motifs in the Chinese Textiles of the Early Middle Ages, Coins, Art and Chronology. Essays on the Pre-Islamic History of the Indo-Iranian Borderlands, ed. M. Harlam and D. E. Klimburg-Salter, Wien, 1999, ss. 461-480. Luo Feng, Lacquer Painting on a Northern Wei Coffin, Orientations, vol. 21, n° 7, July 1990, ss. 18-29. C. Mackerras, The Uighur Empire. According to the T‟ang Dynastic Histories. A Study in SinoUighur Relations 744-840, Canberra, 1972. C. Mackerras, The Uighurs, The Cambridge History of Early Inner Asia, D. Sinor ed., Cambridge, New York, Port Chester, Melbourne, Sydney, 1990, ss. 317-42. J. P. Mallory, V. H. Mair, The Tarim Mummies. Ancient China and the Mistery of the Earliest Peoples from the West, London, 2000. U. Marazzi, Alcuni Problemi Relativi alla Diffusione del Manicheismo presso i Turchi nei Secoli VIII-IX, Annali dell‟Istituto Orientale di Napoli, vol. 39 (n. S. XXIX), 1979, ss. 239-52.



291



A. Maricq, Classica et Orientalia. 5. Res Gestae Divi Saporis, Syria, 35, 1958, ss. 295-360. B. Ġ. Marshak, Sogdiskoe serebro, Ocherki po vostochnom torevtike, Moskova 1971. B. I. Marshak, La Sogdiana nel VII-VIII secolo d. C., Tesori d‟Eurasia. 2000 anni di Storia in 70 anni di Archeologia Sovietica, Milano, 1987, ss. 157-167. B. Mar{ak, Les fouilles de Pendjikent, Comptes Rendus de l‟Acadmie des Inscriptions et Belles Lettres, 1990, ss. 286-313. B. I. Marshak, Sogdiana. Part one. Sughd and Adjacent Regions, History of Civilization of Central Asia. Volume III. The Crossroad of Civilizations: A. D. 250 to 750, ed. B. A. Litvinsky, Paris, 1996. a, ss. 233-258. B. I. Marshak, D@v#{tO2, Encyclopaedia Iranica, vol. 7, E. Yarshater ed., 1996. b, ss. 334-335. B. I. Mar{ak, Arte della Sogdiana, Enciclopedia dell‟Arte Antica, Classica ed Orientale, Secondo supplemento, 1971-1994, vol. V, Roma, 1997, ss. 321-27. B. Ġ. Marshak, “Sogd V-VIII vv. Ġdeologiya po pamyatnikam iskustva”, Arkeologiya, Srednyaya Aziya i Dalniy Vostok v epokhu srednevekovya, Srednyaya Aziya v rannem srednevekovye, red. G. A. BrÝkina, Moskova 1999, pp. 175-191. B. I. Mar{ak, V. I. Raspopova, Une image sogdienne du dieu-patriarche de l‟agriculture, Studia Iranica, t. 16, fasc. 2, 1987, ss. 193-199. B. I. Marshak, V. I. Raspopova, Wall Paintings from a House with a Granary. Penjikent, 1st Quarter of the Eight Century A. D., Silk Road Art and Archaeology, 1, 1990. a, ss. 123-176. B. I. Marshak, V. I. Raspopova, Les nomades et la Sogdiane, Nomades et sdentaires en Asie Centrale. Apports de l‟arcologie et de l‟ethnologie, H. -P. Francfort, Paris, 1990. b, ss. 179-185. V. M. Masson, I monumenti archeologici dell‟Asia Centrale. Influenze e relazioni greco-romane, La Persia ed il Mondo Greco-Romano, Roma, 1966, ss. 357-81. M. Mielczarek, Remarks on the Numismatic Evidence for the Northern Silk Route: the Sarmatians and the Trade Route Linking the Northern Black Sea Area with Central Asia, Studies in Silk Road Coins and Culture. Papers in Honour of Professor Ikuo Hirayama on his 65th Birthday, eds. K. Tanabe, J. Cribb, H. Wang, Kamakura, 1997, ss. 131-147. M. Mitchner, Indo-Greek and Indo-Schythian Coinage, IX Volls., London, 1975. M. Mode, Sogdian Gods in Exile-Some Iconographic Evidence from Khotan in the Light of Recently excavated Material from Sogdiana, Silk Road Art and Archaeology, 2, 1991/92, ss. 179-214.



292



M. Mode, Sogdien und die Herrscher der Welt. Tžrken, Sasaniden und Chinesen in Historiengem‰lden des 7. Jahrhunderts n. Chr. Aus Alt-Samarqand, Frankfurt am Main, Berlin, Bern, New York, Paris, Wien, 1993. P. Mortari Vergara Caffarelli, Proposte per una nuova Cronologia e Per un Ulteriore esame Critico dell‟opera di Yž-C‟hih I-Seng, Rivista degli Studi Orientali, vol. XLVI, fasc. I-II, 1971, ss. 63-85. N. N. Negmatov, Sogdiana. Part two. Ustrushana, Ferghana, Chach and Ilak, History of Civilization of Central Asia. Volume III. The Crossroad of Civilizations: A. D. 250 to 750, ed. B. A. Litvinsky, Paris, 1996, ss. 259-80. Niu Ruji, A New Study on the Origin of the Old Turkic Script, Altaicology Studies, vol. I, Li Xiangrui, Niu Ruji eds., Urumqi, 1994, ss. 156-164. Th. S. Noonan, Les Khazars et le commerce oriental, Dossier d‟Archologie, n° 256, Les changes au Moyen Age, Septembre 2000, ss. 82-85. A. Olmstead, L‟impero Persiano, Roma, 1982 (The History of Persian Empire, Chicago, 1948). K. Otavsky, Stoffe von der Seidenstraße: Eine neue Sammlungsgruppe in der Abegg-Stiftung, Entlang der Seidenstraße. Fržhmittelalterliche Kunst zwischen Persien und China in der AbeggStiftung, Riggisberger Berichte 6, Riggisberg, 1998. a, ss. 13-42. K. Otavsky, Zur kunsthistorischen Einordung der Stoffe, Entlang der Seidenstraße. Fržhmittelalterliche Kunst zwischen Persien und China in der Abegg-Stiftung, Riggisberger Berichte 6, Riggisberg, 1998. b, ss. 119-214. B. Overlaet, ApeŒu historique, Splendeur des Sassanides. L‟empire perse entre Rome et la Chine [224-642] , Bruxelles, 1993, ss. 19-29. T. Pang, Some Chinese Glazed Tiles of the 6th Century, Oriental Art, vol. XLIV, 4, Winter 1998/99, ss. 61-68. S. Parlato, Successo eurasiatico dell‟etnico “Unni”, La Persia e l‟Asia Centrale da Alessandro al X secolo, Roma, 1996, ss. 555-566. P. Pelliot, Le “Cha tcheou tou fou t‟ou king” et la colonie sogdienne de la rgion du Lob Nor, Journal Asiatique, tome VII, 1916, ss. 111-123. U. Pestalozza, Il Manicheismo presso i Turchi Occidentale ed Orientali (rilievi e chiarimenti), Reale Istituto Lombardo di Scienze e Lettere-Rendiconti, vol. LXVII, 1934, ss. 417-497. M. Pirazzoli-t‟Serstevens, Pour une archologie des changes. Apports trangers en Chinetrasmission, rception, assimilation, Arts Asiatiques, t. XLIX, 1994, ss. 21-33.



293



G. A. Pougatchenkova, L‟image du K‟ang-Kiu dans l‟art sogdien, Orientalia Iosephi Tucci Memoriae Dicata, vol. 3, G. Gnoli, L. Lanciotti eds., Roma, 1988, ss. 1143-1158. E. G. Pulleyblank, A Sogdian Colony in Inner Mongolia, T‟oung Pao, vol. XLI, 1952, ss. 317356. E. G. Pulleyblank, The Background of the Rebellion of An Lu-Shan, Oxford, 1966. E. G. Pulleyblank, Chinese-Iranian Relations. i: in Pre-Islamic Times, Encyclopaedia Iranica, ed. E. Yarshater, V, 4, Costa Mesa (California), 1992, ss. 424-31. J. Raby, Between Sogdia and the Mamluks: a Note on the Earliest Illustrations to KalOla wa Dimna, Oriental Art, n. s., vol. XXXIII, n° 4, Winter 1987/88, ss. 381-398. C. Rapin, M. Isamiddinov, Fortifications hellnistiques de Samarcande (Samarkand-Afrasiab), TOPOI, vol. 4/”, 1994, ss. 547-565. M. G. Raschke, New Studies in Roman Commerce with the East, Aufstieg und Niedergang der r™mischen Welt. Geschichte und Kultur Roms im spiegel der neuren Forschung, II, Principat 9. 2, H. Temporini ed., Berlin, New York, 1978, ss. 604-1378. V. Raspopova, Gold coins and bracteates from Pendjikent, Coins, Art and Chronology. Essays on the Pre-Islamic History of the Indo-Iranian Borderlands, ed. M. Harlam and D. Klimburg-Salter, Wien, 1999, ss. 453-460. V. Ġ. Raspopova, G. V. Shishkina, “Sogd”, Arkeologiya, Srednyaya Aziya i Dalniy Vostok v epokhu srednevekovya, Srednyaya Aziya v rannem srednevekovye, red. G. A. BrÝkina, Moskova 1999, pp. 50-77. J. Rawson, Central Asian Silver and Its Influence on Chinese Ceramics, Bulletin of the Asia Institute, n. s., vol. 5, 1991, ss. 139-51. L. Ġ. Rempel, “Sogd”, Entsiklopediya iskustvo stran i narodov mira, t. 1-4, Moskova 1962-1978, pp. 204-208.962-1978, ss. 204-208. K. Riboud, A Newly Excavated Caftan from the Northern Caucasus, Textile Museum Journal, vol. IV, n° 3, 1976, ss. 21-42. K. Riboud, Some Remerks on the Face-Covers (Fu-mien) Discovered in the Tombs of Astana, Oriental Art, vol. 24, n° 4, Winter 1977, ss. 438-54. M. Roaf, The Subject Peoples on the Base of the Statue of Darius, Cahiers de la Dlgation Archologique FranŒaise en Iran, 4, 1974, ss. 73-160.



294



Rong Xinjiang, The Migrations and Settlements of the Sogdians in the Northern Dynasties, Sui and Tang, China Archaeology and Art Digest, vol. 4, n° 1, 2000, ss. 117-163. J. M. Rosenfield, The Dynastic Arts of the Kushans, Berkeley, 1967 (reprint New Delhi, 1993). E. V. Rtveladze, On the Historical Geography of Bactria-Tokharistan, Silk Road Art and Archaeology, 1, 1990, ss. 1-33. M. Sabattini, P. Santangelo, Storia della Cina, Roma-Bari, 1989. G. Scaglia, Central Asians on a Northern Ch‟i Gate Shrine, Artibus Asiae, XXI, 1958, ss. 9-28. U. Scerrato, Elementi iranici nell‟arte del Giappone, Il Giappone, anno 1°, 1961, 2, ss. 6-11. E. H. Schafer, Iranian Merchants in T‟ang Dynasty Tales, University of California Publications in Semitic Philology, Semitic and Oriental Studies Presented to William Popper, vol. XI, 1951, ss. 403422. E. H. Schafer, The Golden Peaches of Samarkand. A Study of T‟ang Exotics, Berkeley, Los Angeles, 1963. R. B. Serjeant, Islamic Textiles. Material for a History up to the Mongol Conquest, Beirut, 1972. A. Sheng, Innovations in Textile Techniques on China‟s Northwest Frontier, 500-700 AD, Asia Major, Third Series, vol. XI, Part 2, 1998, ss. 117-160. D. G. Shepherd, W. B. Henning, Zandaniji Identified?, Aus der Welt der Islamische Kunst. Festschrift fžr E. Kžnhel, Berlin, 1959, ss. 15-40. Shi Anchang, A Study on a Stone Carving from the Tomb of a Sogdian Aristocrat of the Northern Qi: A Preliminary Study of an Ossuary in the Collection of the Palace Museum, China Archaeology and Art Digest, vol. 4, n° 1, December 2000, ss. 72-84. K. Shiratori, A Study on Su-T‟  (), or Sogdiana, Memoirs of the Research Department of the Thyh Bunko, II, 1928, ss. 81-145. G. V. Shishkina, Ancient Samarkand: Capital of Soghd, Bulletin of the Asia Institute, New Series, vol. 8, 1994, ss. 81-99. N. Sims-Williams, Ancient Letters, Encyclopaedia Iranica, vol. II, 1, ed. E. Yarshater, London, 1985, ss. 7-9. N. Sims-Vilyams, “Puteshestvenniki v Tibet: sogdiyskie nadpisi Ladaka”, Vestnik Drevney Ġstorii, no. 2, 1995, pp. 61-66.



295



N. Sims-Williams, The Sogdian Merchants in China and India, Cina e Iran. Da Alessandro Magno alla Dinastia Tang, a cura di Alfredo Cadonna e Lionello Lanciotti, Firenze, 1996, ss. 45-68. D. Sinor, The Establishment and Dissolution of the Tžrk Empire, The Cambridge History of Early Inner Asia, D. Sinor ed., Cambridge, New York, Port Chester, Melbourne, Sydney, 1990, ss. 285-316.



O. Sirn, Central Asian Influences in Chinese Painting of the Tang Period, Arts Asiatiques, t. III, fasc. 1, 1956, ss. 3-21. O. Ġ. Smirnova, Ocherki iz istorii Sogda, Moskova 1970. S. Soucek, Sughd#k, The Encyclopaedia of Islam, vol. IX, C. E. Bosworth, E. van Donzel, W. P. Heinrichs, G. Lecomte eds., Leiden, 1997, ss. 773-774. B. Stawiski, Mittelasien. Kunst der Kuschan, Leipzig, 1979. B. Ya. Staviskiy, SudbÝ buddizma v Sredney Azii, Moskova 1998. A. M. Sherbak, Tyurkskaya runika, Proiskhojdenie drevneyshey pismennosti Tyurok, SanktPeterburg 2001. W. W. Tarn, The Greeks in Bactria and India, Cambridge, 1955 (reprint New Delhi, 1980). W. Tomaschek, Centralasiatische Studien. I. Sogdiana, Wien, 1877. K. V. Trever, KushanÝ, KhionitÝ i EftalitÝ po armyanskim istochnikam IV-VII vv. (K istorii narodov Sredney Azii), Sovetskaya Arkeologiya, XXI, 1954, pp. 131-147. K. R. Tsiang, Miraculous Flying Stupas in Qingzhou Sculptures, Orientations, vol. 31, n° 10, December 2000, ss. 45-53. D. Twitchett, Merchant, Trade and Governament in Late T‟ang, n. s., Asia Major, vol. XIV, Part I, 1968, ss. 63-95. D. Twitchett, Hsžang-tsung (reign 712-56), The Cambridge History of China, vol. 3. Sui and T‟ang China, 589-906, Part I, D. Twitchett and J. K. Fairbank gen. edts., Cambridge, London, New York, Melbourne, 1979, ss. 333-463. D. Twitchett, H. J. Wechsler, Kao-tsung (reign 649-83) and the Empress Wu: the Inheritor and the Usurper, The Cambridge History of China, vol. 3. Sui and T‟ang China, 589-906, Part I, D. Twitchett and J. K. Fairbank gen. edts., Cambridge, London, New York, Melbourne, 1979, ss. 242-89.



296



G. Uray, Tibet‟s Connections with Nestorianism and Manicheism in the 8th-10th Centuries, Arbeitskreis fžr Tibetische und Buddhistische Studien Universit‰t Wien, ed. E. Steinkellner und H. Tauscher, Wien, 1983, ss. 399-429. W. Watson, Iran and China, The Cambridge History of Iran. Volume 3 (1). The Seleucid, Parthian and Sasanian Periods, ed. E. Yarshater, Cambridge, London, New York, New Rochelle, Melbourne, Sydney, 1986, ss. 537-558. G. Widengren, Xosrau Anh{urv#n, les Hephtalites et les peuples Turcs (‚tudes prliminaires de sources), Orientalia Suecana, vol. I, 1952, ss. 69-94. G. Widengren, Il Manicheismo, Milano, 1964. Xu Xinguo, The Tibetan Cemeteries in Dulan County: Their Discovery and Investigation, China Archaeology and Art Digest, vol. 1, n°3, July-September 1996, ss. 7-12. Yang Fuxue, On the Shazhou Uighur Kingdom, Altaicology Studies, vol. I, Li Xiangrui, Niu Ruji eds., Urumqi, 1994, ss. 165-194. Y. Yoshida, Additional Notes on Sims-Williams‟ Article on the Sogdian Merchants in China and India, Cina e Iran. Da Alessandro Magno alla Dinastia Tang, a cura di Alfredo Cadonna e Lionello Lanciotti, Firenze, 1996, ss. 69-78. Yž Ying-shi, Han Foreign Relations, The Cambridge History of China. Volume 1. The Qin and Han Empires 221 B. C. -A. D. 220, eds. D. Twitchett, M. Lowe, Cambridge, London, New York, New Rochelle, Melbourne, Sydney, 1986. Y. A. Zadneprovskiy, The Nomads of Northern Central Asia After the Invasion of Alexander, History of Civilizations of Central Asia. Volume II. The Development of Sedentary and Nomadic Civilizations: 700 B. C. to A. D. 250, Paris, 1994, ss. 457-472. M. Zand, Bukhara. vii. Bukharan Jews, Encyclopaedia Iranica, vol. IV, E. Yarshater ed., 1990, ss. 530-545. E. V. Zeimal, The Political History of Transoxiana, The Cambridge History of Iran. Volume 3 (1). The Seleucid, Parthian and Sasanian Periods, ed. E. Yarshater, Cambridge, London, New York, New Rochelle, Melbourne, Sydney, 1986, ss. 232-262. E. V. Zeimal, The Kidarite Kingdom in Central Asia, History of Civilization of Central Asia. Volume III. The Crossroad of Civilizations: A. D. 250 to 750, ed. B. A. Litvinsky, Paris, 1996, ss. 119133.



297



Zhang Zong, Exploring Some Artistic Features of the Longxing Si Sculptures, Orientations, vol. 31, n° 10, December 2000, ss. 54-63. Zhao Feng, J. Simcox, Silk Roundels from the Sui to the Tang, Hali, 92, May 1997, ss. 80-85.



298



Türkler ve Soğdlular / Prof. Dr. Boris I. Marshak [s.170-178] Yale …niversitesi Sanat Tarihi B™lžmž / A.B.D.



Soğd, Amuderya ve SÝrderya nehirleri arasÝndaki topraklarÝn merkezi b™lgesidir. Bu b™lgede Hint-Avrupa grubuna dahil olan Doğu Ġran dillerinden birini, SağdcayÝ konuĢan Soğdlular yaĢamÝĢlardÝr. SoğdlularÝn halefleri VIII. yžzyÝlÝn sonundan baĢlayarak XI. yžzyÝla kadar giderek Soğdca konuĢmayÝ ve yazmayÝ terk etmiĢ ve Soğd‟un kendi topraklarÝnda Fars-Tacik, TiyanĢan‟dan kuzeydeki kolonilerde ise Tžrk diline geŒilmiĢtir. Soğd‟un en ™nemli kenti Semerkand idi. Ancak žlkede Œok sayÝda prenslik ve kent devletler mevcuttu. BozkÝrlarla ŒevrelenmiĢ Soğd zaman zaman aĢÝrÝ nžfus yoğunluğu yaĢanan zengin bir tarÝm žlkesi ve Asya ticaretinin merkezi idi. Henžz milattan sonra ilk yžzyÝllarda in‟de Soğd kolonileri mevcuttu, Soğdlu tžccarlar da in‟e ve Hindistan‟a giden Orta Asya ticaret yollarÝna hakimdiler. BozkÝrlara hakim olanlar ile barÝĢ ve iĢbirliği ister žlkede yaĢayan, ister seyahat eden, isterse de yabancÝ žlkelerde yaĢayan tžm Soğdlular iŒin hayati ™nem taĢÝyordu (Marshak, Raspopova 1990: 179-185). AynÝ zamanda Soğdlular tarÝm ve zanaat žržnleri žreticileri, eski kent kžltžržnžn taĢÝyÝcÝlarÝ ve uluslararasÝ iliĢkiler alanÝnda bžyžk bir deneyime sahip olmalarÝ nedeniyle bozkÝrlarda yaĢayanlar iŒin faydalÝydÝlar. Bununla birlikte onlarla iĢbirliği yapmak tehlikeli değildi. žnkž onlar inlilerden ve Farslardan farklÝ olarak bozkÝr halklarÝyla džĢman olan bžyžk bir devletin tebaalarÝ değildiler. SoğdlularÝn Tžrk halkalarÝyla ilk kez ne zaman karĢÝlaĢtÝklarÝnÝ s™ylemek zordur. G™ktžrklerin VI. yžzyÝlda kendi kağanlÝklarÝnÝ kurmalarÝndan bir kaŒ yžzyÝl ™nce gerŒekleĢmiĢ olmasÝ mžmkžndžr. Ancak sadece bu d™nemden itibaren G™ktžrk-Soğd iliĢkileri konusunda kesin bir Ģey s™ylemek mžmkžndžr. Altay Tžrklerinin in‟le olan iliĢkilerinin, muhtemelen Buhara SoğdlularÝnÝn soyundan olan ve daha sonra Gansu‟ya yerleĢmiĢ An Nopanto tarafÝndan kurulmuĢ olmasÝ ™zellikle dikkat Œekicidir. O, 545 yÝlÝnda Kuzey Wei hanedanÝnÝn hžkžmdarÝ tarafÝndan elŒi olarak Tžrklere g™nderilmiĢtir (Liu Mau-tsai 1958,1: 6-7). Muhtemelen elŒi bu halkÝn, Tžrklerin o d™nemde tebaasÝnda bulunduklarÝ gžŒlž Juan-juanlara karĢÝ Kuzey in‟in potansiyel mžttefiki olduklarÝnÝ biliyordu. Zaten elŒiler tanÝmadÝklarÝ žlkelere g™nderilmezdi. Muhtemelen o, soydaĢlarÝnÝn yaĢamÝĢ olduklarÝ bir yere g™nderilmiĢ oluyordu. SoğdlularÝn Altay Tžrkleriyle erken Œağlardan itibaren tanÝĢmÝĢ olmasÝ, o d™nemde Altay demirinin Œok ™nemli žržn olmasÝndan kaynaklanmÝĢ olabilir. žnkž Tžrkler Juan-juanlar iŒin demir žržnler hazÝrlÝyor, Soğdlular ise uluslararasÝ ticareti kendi denetimlerinde tutuyorlardÝ. 555-563 yÝllarÝnda Juan-juanlarÝn yenilgiye uğratÝlmasÝndan sonra Soğd‟dan kuzeydoğuya uzayan bozkÝrlar artÝk Tžrklerin elindeydi. Bu d™nemde Soğd ve civar topraklar Eftalitlerin y™netimi



299



altÝndaydÝ. Bu d™nemde Soğd tžccarlarÝ her iki tarafÝn desteğini almadan ticaret yapamÝyorlardÝ. SoğdlularÝn Eftalitler ve Tžrkler konusundaki tutumlarÝna iliĢkin Œok az Ģey biliyoruz. Semerkand‟dan in‟e sÝk sÝk heyetlerin geldiklerine iliĢkin bilgilere 510 yÝlÝndan sonraki kaynaklarda pek rastlanÝlmamaktadÝr. Bunun yerine Eftalitlerin žlkesinden gelen heyetlerden bahsedilmektedir. Enoki‟nin belirttiği gibi, bu “heyetler” aslÝnda SoğdlularÝn diplomatik misyon kÝlÝğÝna bžržnmžĢ ticaret kervanlarÝydÝ (Enoki 1959: 1-58). Ancak 564 yÝlÝndaki “heyet” Eftalitlerden değil, Soğd adlÝ žlkeden gelmiĢtir. Muhtemelen, G™ktžrk-Eftalit savaĢÝ da bu d™nemde baĢlamÝĢ ve Soğdlular G™ktžrk topraklarÝndan Eftalitlerin adÝyla geŒmek istememiĢler. Bu savaĢla ilgili Firdevsi‟nin (X. yy.) žnlž “ġehname” eserindeki hikayede Soğd‟un ve KuĢan‟Ýn (Semerkand Soğdu‟nun batÝ kÝsmÝ) yerli halkÝnÝn savaĢlara katÝlmadÝğÝ, sadece seyirci kaldÝklarÝ tasvir edilmiĢtir (PtitsÝn 1947: 95-306). Ġki g™Œebe imparatorluğun mevcut olduğu kÝsa barÝĢ d™neminde in‟de yaĢayan Soğdlu g™Œmenlerin G™ktžrklerle iliĢkileri konusunda elimizde yazÝlÝ kaynaklar bulunmamaktadÝr. Ancak kÝsa bir sžre ™nce Œok ™nemli bir bulguya ulaĢtÝk. Bu, Japonya‟daki Miho Mžzesi‟nin elde ettiği, muhtemelen Kuzey in‟de yaĢamÝĢ ve g™mžlmžĢ bir Soğuldlunun, žzerinde SoğdlularÝn, Eftalitlerin ve G™ktžrklerin kabartma usulžyle tasvir edildiği mermerden yapÝlmÝĢ sandukasÝdÝr. (Juliano 1992; Watt 1996; Lerner 1995; Luliano-Lerner 1997a; 1997b; 2001). G™ktžrkler kendilerine ™zgž uzun saŒlarÝyla hemen fark ediliyorlar. Mezar taĢÝ žŒ taraftan kabartmalÝ taĢ levhalardan yapÝlmÝĢ duvarlarla kaplanmÝĢtÝr.1 BunlarÝn žzerinde, ™lž Soğdlu cennette inli eĢiyle birlikte ziyafetteyken; sadece SoğdlularÝn katÝldÝğÝ anma t™reni; definden d™nen kadÝnlarÝn bulunduğu araba; Nanayya tanr݌asÝnÝn Soğd‟daki mabedi; Soğdlu ZerdžĢt kahini tasvir edilmiĢtir. Bizim aŒÝmÝzdan ™nemli olan ise r™lyefleri yapanÝn, Soğdlunun ilgili olduğu daha iki žlkenin-Eftalitlerin ve G™ktžrklerin yaĢamÝndan kesitleri verme gerekliliğini duymasÝdÝr. Eftalitler G™ktžrklerin kullandÝğÝ okluklarÝ olan at žstžndeki avcÝlar, hžkžmdarlarÝ ise fil žstžnde tasvir edilmiĢtir. Zira Eftalitlerin Hindistan‟da da topraklarÝ vardÝr. Nihayet Eftalitlerin iĢgal ettikleri Toharistan‟daki TiĢtriya mabedindeki žnlž kutsal atÝn tasviri yer almaktadÝr. G™ktžrklerin žlkesinin tasviri de buna benzemektedir. Yurtun iŒinde ve ™nžnde G™ktžrklerin, at žstžnde av sahnelerinin tasvir olunduğu r™lyefli levha ve hžkžmdar Ģemsiyesi ile g™lgelenmiĢ at žstžndeki G™ktžrk kağanÝnÝn t™rensel geŒiĢi tasvir edilen levhalar vardÝr. Aradaki fark sadece G™ktžrklerin Eftalitlerden farklÝ olarak Soğdlularla birlikte defin t™renine katÝlmasÝ ve develerle mabede hediyeler getirmesidir. FarklÝ žlkelerin hžkžmdarlarÝnÝn bir resimde tasvir olunmasÝ muhtemelen Soğda ™zgž bir Ģey olmuĢtur. “Tang HanedanÝn Tarihi”nde (Sin TanĢu, B™lžm 2216) Soğd prensliği olan KuĢan‟da kuzey duvarÝnda in ĠmparatorlarÝnÝn, doğu duvarÝnda G™ktžrk ve Hint, batÝ duvarÝnda ise Ġran ve Bizans hžkžmdarlarÝnÝn resimleri bulunan bir binanÝn olduğu belirtilmektedir (BiŒurin, II: 315). 579 yÝlÝnda ™lmžĢ ve Siani‟de (Xian) defnedilmiĢ An Tszya‟nÝn (An Jia) mezarÝnda bulunmuĢ VI. asra ait bir diğer sanduka žzerindeki kabartmada artÝk Eftalitler yer almamaktsadÝr; fakat daha Œok sayÝda G™ktžrk bulunmaktadÝr (Yin Shenping 2000; Wenwu 2001, No 1; Kaogu yu wenwu 2000, No 6; Han Wei 2001). An Jia Buhara k™kenli bir Soğd ailesine mensuptur; fakat onun dedesi ve babasÝ ise Kuzey in‟de hizmet etmiĢlerdir. Onun kendisi sabao g™revinde, yani kervancÝlarÝn ve batÝlÝ yabancÝlarÝn, ™zellikle SoğdlularÝn iĢlerinden sorumlu memur g™revinde ŒalÝĢmÝĢtÝr. BirŒok panolar Miho Mžzesi‟ndeki kabartmalara benzemektedir.



300



SandukanÝn uzun arka duvarÝnÝn ortasÝnda eĢiyle ziyafet Œeken sabao‟nun resmi tasvir edilmiĢtir. YanÝnda ise Soğdlularla G™ktžrklerin g™ržĢmesinin ve biraradaki ziyafetlerinin tasvir edildiği pano bulunmaktadÝr. Buradaki ziyafet sahnesi Miho Mžzesi‟ndeki kabartmadaki ziyafet sahnesine Œok benzemektedir. Sağ tarafta sabao‟nun G™ktžrk kağanÝ tarafÝndan kabulž sahnesi bulunmaktadÝr. Onlar, kağanÝn karĢÝsÝndaki halÝnÝn žzerinde, aralarÝnda kendine ™zgž tacÝyla seŒilen Soğd hžkžmdarÝnÝn da bulunduğu daha az ™nemli konuklarÝn oturduğu bir yurtun iŒinde otururlarken tasvir edilmiĢler. Biraz daha sağda ise sabao‟nun kendi in ŒadÝrÝnda karĢÝsÝnda diz Œ™kmžĢ Ģekilde bir G™ktžrk‟ž kabul ettiğini g™ržyoruz. Daha kenarda yan duvarda G™ktžrklerin ve SoğdlularÝn katÝldÝğÝ at žstžnde av sahnesi tasvir edilmiĢtir. Bundan sonra ise bir Soğdlunun An Tszya‟ya misafir olduğu sahne ve nihayet hanÝmlarÝn erkek ve kadÝn hizmetŒilerin eĢliğinde gidiĢi sahnesi yer almaktadÝr. Merkezi fragmanÝn sağÝnda, bžyžk duvarda iki levha yer almaktadÝr. BunlarÝn birinde An Tszya‟nÝn žzžm bağÝnda Soğdlular arasÝnda ziyafeti ve aslan avÝna ŒÝkmÝĢ bir Soğdlu; diğerinde ise Soğd ŒadÝrÝnda aralarÝnda G™ktžrklerin de bulunduğu misafirlerin kabul t™reni tasvir edilmiĢtir. Sağ taraftaki yan duvarda Œok sayÝda vahĢi hayvanlarÝn bulunduğu bir žlkede yer alan kaplan derilerinden yapÝlmÝĢ yurtta kabul t™reni sahnesi ve at žstžnde av sahnesi yer almaktadÝr. Her iki sahnede ™lžnžn tasviri yer almakta, fakat G™ktžrkler bulunmamaktadÝr. SÝranÝn sonunda yine de giden kadÝnlarÝn tasviri olan pano yer almaktadÝr. Nadide iki abide de, VI. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda in‟e yerleĢmiĢ ve Kuzey jou HanedanÝ‟na hizmet etmiĢ G™ktžrklerle SoğdlularÝn iliĢkilerinin nasÝl pekiĢtiğini g™steriyor. Kendi žlkelerinde kalan Soğdlulara gelince G™ktžrk hžkžmdarlarÝnÝn Soğd prenslikleri konusundaki politikasÝnÝn sadece genel hatlarÝnÝ biliyoruz. AŒÝktÝr ki, G™ktžrk y™netiminin himayesi olmadan Yedisu‟nun ve Kazakistan‟Ýn gžney batÝsÝnÝn Soğdlular



tarafÝndan bžyžk Œapta



kolonileĢtirilmesi imkansÝz olurdu. G™ktžrklerin geliĢinden bir kaŒ yÝl sonra, 568 yÝlÝ civarÝnda Bizans elŒileri SoğdlularÝn artÝk Yedisu‟nun batÝ kÝsmÝndaki Taraz kentinde ve onun civarÝnda yaĢadÝklarÝnÝ belirtmiĢler (MokrÝnin 1984: 230). Ancak bu topraklardaki kentlerin arkeolojik araĢtÝrÝlmalarÝnda G™ktžrklere kadarki d™neme ait bulgulara rastlanÝlmamaktadÝr. Bununla birlikte, žnlž in seyyahÝ Syuan Tszyan yaklaĢÝk 630 yÝlÝnda SoğdlularÝn yaĢadÝğÝ topraklarÝn u nehri vadisindeki Suyab kentinden Merkezi Soğd‟a kadar uzandÝğÝnÝ ve bu yol boyunca her yerde Soğdca konuĢulduğunu belirtmiĢtir (Beal 1884: 27). Ġslam tarihŒilerinin (X-XII. yy.) verdiği daha sonraki d™nemlere ait bilgilerden bize sadece, Birinci G™ktžrk KağanlÝğÝ D™nemi‟nde vuku bulduğu anlaĢÝlan Buhara VahasÝ‟nda geliĢen olaylara iliĢkin hikaye ulaĢmÝĢtÝr. Bu olaylar bir Soğd kolonisinin ortaya ŒÝkmasÝ ile sonuŒlandÝ. Bu hikayede G™ktžrk KağanÝ, Abruy isimli Buhara TiranÝ‟nÝn hakimiyetine son veren ve onu cezalandÝran yžksek hakim sÝfatÝyla verilmiĢtir. Abruy‟un takipleri sonucu Buhara zadeganlarÝ ve onlarla iliĢkisi bulunanlar G™ktžrklerin y™netimdeki Yedisu‟ya g™Œ etmek zorunda kalmÝĢlar. Burada onlar Taraz b™lgesinde (Talas nehri vadisi) Camukat kentini inĢa etmiĢler. Daha sonra KağanÝn mždahalesi sonucu geri d™nmžĢler. Abruy G™ktžrkler tarafÝndan idam edildikten sonra Abruy‟un egemenliği altÝndaki yoksul halk geri d™nenlere bağÝmlÝ hale geldi. S™z konusu bu topluluğun iŒerisinde en gžŒlž olanÝ ise Buhara HanedanÝnÝ kurdu. Bu tiranÝn gžzel kadÝnlarÝ kendi haremine aldÝğÝ da hatÝrlatÝlmaktadÝr. S. P. Tostov



301



bu durumun, Mazdekileri (tžm mžlkiyetin ve kadÝnlarÝn ortak olmasÝ yanlÝlarÝ) destekleyen Sasani Kubat ġahÝn (V. yy. sonu-VI. yy. baĢlarÝ) D™nemi‟nde ortaya ŒÝkan durumla benzer olmasÝndan yola ŒÝkarak hžkžmdarÝn ™nderlik yaptÝğÝ zadeganlara karĢÝ bir halk hareketi olduğundan bahsetmektedir (Tolstov 1938; 1948: 251 vd.). Ancak kaynakta žlkede kalan yoksullarÝn neyi veya kimi bir araya getirdiklerine, onlarÝn Abruy‟a yardÝm ettiklerine veya hiŒ olmazsa Abruy D™nemi‟nde onlarÝn durumunun ondan ™nceki ve sonraki d™nemden daha iyi olduğuna iliĢkin bir kelime bile yoktur.2 Taraza istikametine sžržlen zenginler bozkÝrda sadece iki koĢulun gerŒekleĢmesi durumunda kent inĢa edebilirlerdi. Ġlk ™nce; ŒiftŒi, zanaatkar ve tžccar nžfusa sahip bu Ģehrin inĢasÝ žlkenin sahipleri olan G™ktžrkler iŒin yararlÝ olmalÝydÝ. Ġkincisi; zadeganlarÝ ve tžccarlarÝ, Abruy‟un ağalarÝnÝ sÝkÝĢtÝrdÝğÝ, en azÝndan da kendilerine yardÝm etmediği ŒiftŒilerin ve zanaatkarlarÝn izlemesi gerekirdi. Muhtemelen, Soğd‟da vahalar žzerindeki hakimiyetlerini tek baĢÝna pekiĢtirmeye gayret g™steren hžkžmdarlarla zadeganlarÝn ™nderlik ettiği kent topluluklarÝ arasÝnda mžcadele vardÝ. SonuŒta Soğd‟un kent devletlerinde prens hakimiyetinin yanÝ sÝra oligarĢik sivil topluluklarÝn bžyžk ™nemi vardÝ. Soğd kenti olan Pencikent ile ilgili belgelerde bulunmuĢ VII. yy. ve VIII. yy. baĢlarÝna ait bulgular ve Mug dağÝndaki Ģehrin 722 yÝlÝnda ™len hžkžmdarÝ DevaĢtiŒ‟in kalesinde ortaya ŒÝkarÝlan Soğd belgeleri koleksiyonu bunu s™ylememize olanak sağlÝyor (Belenitskiy, MarĢak, Raspopova 1979; Raspopova 1990). VI. yžzyÝlÝn son 30 senelik b™lžmžnde ve VII. yžzyÝlÝn ilk 30 yÝlÝnda G™ktžrkler Soğd‟da sosyal barÝĢÝ sağlamÝĢlardÝr. Bunun sayesinde de Soğd kent devletleri tercih ettikleri y™nde engelsiz bir Ģekilde geliĢmiĢlerdir. G™ktžrkler Abruy olayÝnda olduğu gibi, yžksek hakimlik g™revini yerine getirmiĢ, ayrÝca kendilerine doğru yavaĢ seyeden kolonileĢmeyi teĢvik ederek nžfusun aĢÝrÝ yoğunlaĢmasÝnÝ ve sosyal ŒatÝĢmalarÝn artmasÝnÝ engellemeye ŒalÝĢmÝĢlardÝr. G™Œmenlerin bir b™lžmžnžn Buhara‟ya d™nmesine rağmen, Soğd‟un Semerkand ve Maymurg b™lgelerinden gelenlerin yerleĢim birimlerinin yanÝ sÝra, Camukat kenti ve BuharalÝlarÝn diğer kolonileri Yedisu‟da kalmÝĢtÝr. VI. ve VII. yžzyÝllarÝn kavĢağÝnda gžŒlž BatÝ G™ktžrk KağanÝ kÝzÝnÝ Semarkand hžkžmdarÝyla evlendirdi (SuyĢu, gl. 83, razd. o gosudarstve “Kan”, BiŒurin, II: 281). Bu olay, hem SoğdlularÝn, hem de G™ktžrklerin oluĢan iliĢkilerden memnun olduğunu g™steriyor. Nitekim, G™ktžrkler Eftalitlerden farklÝ olarak Soğd kentlerinde askeri birlikler bulundurmamaktaydÝ. Sadece 618 yÝlÝndan sonra her bir Soğd prensliğine KağanÝn bir temsilcisi atandÝ. Yerli hžkžmdarlar ise “Ġltebir” G™ktžrk unvanÝnÝ aldÝlar. Soğd g™Œlerinin nasÝl organize edildiğine iliĢkin bilgilerimiz Œok azdÝr. Bžyžk bir grubun g™Œžnden ™nce g™Œmenlerin gideceği žlkenin hžkžmdarÝyla bir anlaĢma yapÝlÝyordu. VII. yžzyÝlda kendisiyle beraber 10 000 bin kiĢi getiren Semerkand hanedanÝ Ģehzadesi Lobn g™lž yakÝnlarÝnda k™ylerle ŒevrelenmiĢ bir Soğd kenti inĢa etti (Pelliot 1916: 111-123). 721-722 yÝllarÝnda Semerkand Soğdunun o d™nemde artÝk Araplar tarafÝndan fethedilmiĢ BatÝ kÝsmÝnda bir grup zadegan, Arap Emirlerinin y™netimi altÝnda bulunan topraklardan g™Œ etmek isteyen, iŒlerinde 400 tžccarÝn da bulunduğu 14 000 g™Œmen topladÝlar. BunlarÝn iŒinde Suyab‟a ve Yedisu‟ya g™Œ etmeye taraf olanlarÝn da bulunmasÝna rağmen Fergana‟ya gitmeyi yeğleyenlerin sayÝsÝ daha Œoktu. G™Œmenler iŒinde



302



Araplara vergilerini ™demiĢ, ancak kendi ağalarÝyla beraber giden Œok sayÝda k™ylž de vardÝ. Fergana seŒimi yanlÝĢ oldu. Araplar Soğdlulara arkadan yetiĢtiler ve kÝsa bir zaman iŒinde onlarÝ yenerek, kan parasÝnÝ ™deyen tžccarlar dÝĢÝnda herkesi ™ldžrdžler (Grenet, de la Vaissiere). Bu d™nemde Taraz, Suyab ve Yedisu‟daki diğer birŒok Soğd kenti geliĢmekteydi. Her bir kent ve civar b™lgeleri uzun duvarlarla Œevriliyordu (Kojemyako 1959: 63). Kentlerin hepsi G™ktžrklerin TiyanĢan DağÝ‟na mevsimlik g™Œ yollarÝnÝn žzerindeydi. Bu yžzden de duvarlar tarlalarÝn g™Œebelerin sžržleri tarafÝndan Œiğnenmesini ™nlemeliydi. Birinci KağanlÝk d™nemine geri d™nersek, G™ktžrk hžkžmdarlarÝyla onlara itaat eden Soğd kent devletleri arasÝndaki iliĢkilerin yanÝ sÝra baĢka iliĢki tžrlerinin de mevcut olduğunu belirtmek gerekir. BirŒok Soğdlu KağanÝn hizmetine girmiĢ ve G™ktžrkler arasÝnda yerleĢmiĢtir. Diğer taraftan G™ktžrkler de sÝk sÝk Soğd‟a geliyor ve Soğd toplumunda yer ediniyorlardÝ. „ncelikle G™ktžrklere hizmet eden Soğdlular žzerinde duralÝm. 567 yÝlÝnda Eftalitler žzerindeki zaferden hemen sonra bir grup Soğdlu Maniah adlÝ birisinin ™nderliğinde G™ktžrk kağanÝnÝn elŒileri sÝfatÝyla Ġran‟a geldiler. Beraberlerinde ipek getirmiĢlerdi ve ĠranlÝlara ticari anlaĢma ™neriyorlardÝ. Ancak ġah getirilen kumaĢlarÝn hepsini alarak yaktÝ. Bununla da G™ktžrk topraklarÝndan ipek ithaline karĢÝ olduğunu g™sterdi. Bu tžr g™steriĢli bir reddin nedeni, o d™nemde Ġran‟da ipek b™cekŒiliğinin ve ipekŒiliğin yaygÝn olmasÝna rağmen korumacÝlÝktan daha Œok tžccar olarak gelecek SoğdlularÝn, Ġran‟Ýn Eftalit mirasÝnÝ b™lžĢtžğž ve gžneye doğru yayÝlmasÝndan endiĢe ettiği G™ktžrkler lehine ajanlÝk yapacaklarÝ korkusuydu. Bu baĢarÝsÝz denemeden sonra G™ktžrkler Ġran‟a tžmžyle G™ktžrklerden oluĢan bir heyet g™nderdiler; fakat bu da baĢarÝsÝzlÝkla sonuŒlandÝ. Hal b™yle olunca G™ktžrkler, Ģimdiki Kazakistan bozkÝrlarÝ ve Ġdil nehriyle Don nehrinin aĢağÝ b™lgeleri žzerinden Bizansla ipek ticaretini džzene sokmak, ayrÝca Asya‟da Ġran‟a ve Avrupa‟da Avarlara karĢÝ G™ktžrk-Bizans ittifakÝ oluĢturmak amacÝyla Maniah‟Ý 568 yÝlÝnda Konistantinopol‟a g™nderdiler (Menander, kÝsÝm 8). Heyetin baĢÝndaki Maniah‟Ýn adÝ onu Mani dinine mensup olduğunu g™steriyor. Maniah, G™ktžrk KağanÝnÝn temsilcisi olmanÝn yanÝsÝra ipek ticareti yapan Soğdlu tžccarlarÝn baĢÝnda dururdu. Ancak o, hiŒ bir Soğd prensliğini temsil etmiyordu. Belirtmek gerekir ki Manilik, Buddizm ve HÝristiyanlÝk gibi džnya dinleri uluslararasÝ iliĢkilerinden dolayÝ Soğd g™Œmenleri arasÝnda Œok yaygÝndÝ. Ancak Soğd‟un kendisinde atalarÝnÝn tanrÝlarÝna inanŒlar ve ZerdžĢtlžğžn ™zgžn bir versiyonu halen baĢattÝ. VI. yžzyÝlda Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn resmi yazÝlarÝ Soğdca ve Hint dillerinden birinde yazÝlÝyordu. 580‟li yÝllarÝn baĢlarÝnda Moğolistan‟da yapÝlmÝĢ žnlž Bugut taĢ anÝtÝ bunun bir kanÝtÝdÝr (Kljastornyj, Livsic 1972; Yoshida Moriyasu 1999: 122-125). Burada G™ktžrk ržnik yazÝlarÝ hiŒ kullanÝlmamÝĢtÝr. B™ylece Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nda katipler Soğdlu memurlardÝr. Dulan Kağan‟Ýn y™netimi d™neminde (588-599) onun yakÝn Œevresinde bulunan ve gžney in prensesi olan karÝsÝnÝn g™zdesi Soğdlu An Suytsze idi.3 O, KağanÝ‟nÝn Kuzey in‟in Suy hanedanÝnÝn



303



Ġmparatoru tarafÝndan iĢgal edilen Gžney in‟in en Devleti‟nin ihyasÝnÝ hedefleyen gizli darbe planÝnÝ desteklemesini sağlamaya ŒalÝĢÝyordu. Ancak 593 yÝlÝnda gizli planÝ ortaya ŒÝkaran Suy elŒisine teslim edildi ve prensese ihanet eden birisi olarak kÝsa bir sžre iŒinde ™ldžržldž. Suy hanedanÝnÝn žnlž ayanÝ Pey Tszyuy (Pei Qui) BatÝ Vilayetinin valisi olarak SoğdlularÝn kervan ticaretinin geliĢmesine yardÝm ediyordu. AynÝ zamanda doğu G™ktžrk KağanÝ ġibi‟ye (Shih-pi) (609-619) hizmet eden SoğdlularÝ in‟in tehlikeli džĢmanlarÝ olarak g™ržyordu. Ġmparatora Ģ™yle yazÝyordu: “G™ktžrklerin kendileri saf ve basiretsiz olduklarÝ iŒin onlar arasÝnda husumet yaratmak mžmkžndžr. Ne yazÝk ki, onlarÝn arasÝnda Œok sayÝda kurnaz Soğdlu yaĢÝyor ve onlarÝ bilgilendirerek y™nlendiriyor. Duyduğuma g™re, ™zellikle ġi ġuhusi‟nin Œok sayÝda kurnaz planlarÝ vardÝr ve o, ġibi Kağan‟Ýn konumundan yararlanmaktadÝr. Ben onun bir hile ile ™ldžržlmesi iŒin izin istiyorum.” Ġmparatordan onay aldÝkta sonra Pey Tszyuy Soğdlu ġi ġuhusi‟nin yanÝna bir adam g™nderdi. Bu adam ona in‟in sÝnÝr kalelerinden birinde hazine mallarÝnÝn aŒÝk artÝrma ile satÝlacağÝnÝ ve ilk gelenin daha geniĢ tercih imkanÝ olacağÝnÝ s™yledi. KağanÝn iznini almadan ġi ve onun birŒok yandaĢÝ kaleye gittiler. Burada onu tutukladÝlar ve idam ettiler. Kağana ise Soğdlunun ona ihanet ettiğini s™yledilerse de ġibi buna inanmadÝ. Birinci Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn sonuncu kağanÝ olan Heli (Hsieh-li) (619630) D™nemi‟nde y™netim SoğdlularÝ daha Œok himaye ediyordu. Ancak Kağan‟Ýn ™nemli makamlara atamalarda kendi yurttaĢlarÝna değil, onlara itibar etmesine karĢÝ G™ktžrkler arasÝnda hoĢnutsuzluk artÝyordu. Devlet bžrokrasisinin gžŒlenmesi eski kabile dayanÝĢmasÝnÝn zayÝflamasÝna ve buna bağlÝ olarak Kağan‟la G™ktžrk zadeganlarÝ arasÝnda karĢÝlÝklÝ gžvensizliğe neden olmuĢtur. Ancak Soğdlular da pek gžvenilir değildirler. 630 yÝlÝnÝn baĢlarÝnda G™ktžrklerin Tang ordusu tarafÝndan yenilgiye uğratÝlmasÝndan ve tžm Oğuz kabilelerinin ayrÝlmasÝndan sonra baĢlarÝnda SemarkandlÝ kabile reisi Sumit‟in olduğu (Kang Sumi) Soğdlular da Kağan‟a ihanet ettiler. Onun Hint dilindeki ismi (Sumitta, Sumitra) Buddist olduğunu, yani Buddizm‟in az yaygÝn olduğu Soğd‟u uzun zaman ™nce terk etmiĢ bir aileden geldiğini g™steriyor (Pulleyblank 1952: 324). Heli‟nin diğer yardÝmcÝsÝ BuharalÝ An Tukan (Tarkan?) da Kang Sumi ile birlikte teslim oldu. Kendisiyle beraber 5000 Soğdlu getirmiĢtir. An Tukan‟Ýn atalarÝnÝn Kağan‟Ýn yanÝna doğrudan Buhara‟dan değil, Doğu G™ktžrkistan‟daki KuŒa‟dan geldikleri bilinmektedir. Onun atasÝ da G™ktžrklere hizmet etmiĢ ve yžksek “Ġlteber” unvanÝnÝ taĢÝmÝĢtÝr. Teslim olan SoğdlularÝn sayÝsÝ o kadar Œoktu ki, inliler onlarÝ, Heli D™nemi‟nde Moğolistan‟da belli topraklarÝn verildiği kağanlÝk kabilelerinden biri zannetmiĢlerdi. in y™netimi SoğdlularÝ sÝnÝr b™lgelere yerleĢtirdi. OnlarÝn her iki ™nderi de idari makamlara getirildi. VII. yžzyÝlÝn sonlarÝnda Doğu KağanlÝğÝ‟nÝn yeni yžkseliĢi d™neminde Kapagan Kağan in‟den G™ktžrklerle birlikte teslim olmuĢ SoğdlularÝn da geri verilmesini talep etti (Malyavkin 1989: 258; KlyaĢtornÝy 1964: 78-98). Ancak Soğdlular artÝk yerleĢtikleri topraklarÝ terketmek istemediler. Onlar in tarfÝnda savaĢtÝlar ve 702 yÝlÝnda G™ktžrkler tarafÝndan ciddi bir yenilgiye uğratÝldÝlar. Bžyžk Œoğunluğu k™le olarak bozkÝra g™tžržldžler. „yle g™ržlžyor ki, Birinci BatÝ G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nda da Soğdlular belli idari makamlarda bulunuyorlardÝ. Bunu, Sasani madeni paralarÝ žzerine darbedilen yazÝlarda Soğd dilinini kullanÝlmasÝ



304



da kanÝtlÝyor (LivĢits, Lukonin 1964: 173-176; Smirnova 1967: 39-40; G™bl 1967, II: 142, 152; Taf. 12; Zeymal 1995). Bu darbedilen yazÝlar Soğd‟da ve Toharistan‟da (eski Baktirya) G™ktžrklerin y™netimde olduğu d™nemde yapÝlmÝĢtÝr. „nceki Eftalit D™nemi‟nde Toharistan‟da resmi yazÝtlar sadece Baktirya yazÝsÝyla yazÝlÝyordu. G™ktžrkler D™nemi‟nde ise žlkenin baĢÝnda G™ktžrk yabgularÝn bulunduğu VII. yžzyÝlda Soğdca “Tohari” (yani Toharistana ait) kelimesi yazÝlmÝĢtÝr (Zeymal 1995; Weihrauch und Seide 1996: 358, 360, 436). Genelde Ġran gžmžĢž Orta Asya‟ya Sasanilerin Eftalitler tarafÝndan V-VI. yžzyÝllarda yenilgiye uğratÝlmasÝndan sonra bžyžk miktarlarda gelmeye baĢlamÝĢtÝr. Farslar Eftalitlere esir džĢen Ġran ġahÝ Firuz iŒin bžyžk miktarda para ™demiĢlerdir. 484 yÝlÝnda Eftalitlerele yapÝlan diğer bir savaĢta Firuz‟un ™ldžržlmesinden sonra da uzun bir sžre onlara devamlÝ haraŒ ™demiĢlerdir. G™ktžrkler žlkeyi iĢgal ettikten sonra, bu madeni paralarÝn žzerine dolaĢÝmÝna izin veren veya onlarÝn daha yžksek kura sahip olduğunu belirten kendi damgalarÝnÝ bastÝlar. Peruz‟un madeni paralarÝ žzerinde “tegin” (G™ktžrk prensi) ve “DeĢŒi Vagi” (“DeĢŒi Ağa”) Ģeklinde Soğd damgalarÝna rastlanÝlmaktadÝr. Bazen bir para žzerinde her iki damga da rastlanÝlmaktadÝr. DeĢŒi, muhtemelen, G™ktžrklere hizmet eden Soğd memurlarÝna verilen isimdir. 631 yÝlÝnda Doğu KağanlÝğÝ‟nÝn inliler tarafÝndan yenilgiye uğratÝlmasÝndan sonra BatÝ KağanlÝğÝ‟nda baĢg™steren beyliklerarasÝ savaĢ ortamÝnda Soğdlular G™ktžrklerin denetiminden ŒÝkÝyorlar. Semerkand hžkžmdarÝ ise Tang Ġmparatorluğu tebaalÝğÝna kabul edilmesi iŒin in imparatorundan ricada bulunuyor. Ancak BatÝ G™ktžrkleri hala yeterince gžŒlžydžler. Bu yžzden Ġmparator Tay-tszun onun bu isteğini reddediyor. 640-650‟li yÝllarda G™ktžrkler Soğd žzerine bir kaŒ saldÝrÝ džzenliyorlar. Nihayet, 658 yÝlÝnda BatÝ G™ktžrkleri žzerinde zaferden sonra inliler Soğd‟u ve komĢu topraklarÝ tebaalÝklarÝna kabul ettiler. Yerli hžkžmdarlar in‟in valisi unvanÝnÝ aldÝlar ve sahip olduklarÝ topraklarÝnÝ koruyabildiler. Bu olay Semerkand‟daki soylu Soğd hžkžmdarÝnÝn evindeki t™ren salonun duvarÝnda tasvir edilmiĢtir (Afrasiyab harabeleri) (Albaum 1975; MarĢak 1994). Bu tasvir žzerindeki yazÝlarda o d™nemde Soğd‟u y™netmiĢ Varhuman‟Ýn adÝ geŒmektedir. Ana duvarÝn merkezinde hediyeleri taĢÝyan inliler tasvir edilmiĢler. Sol tarafÝnda Orta Asya devletlerinin elŒileri tasvir edilmiĢtir. AynÝ duvar žzerinde Œok sayÝda yere oturmuĢ ve ayakta duran kÝl݌la silahlanmÝĢ uzun saŒlÝ G™ktžrkler tasvir edilmiĢtir. OnlarÝn elŒi olmadÝklarÝ aŒÝk Ģekilde anlaĢÝlmaktadÝr. Onlardan birinin eli žzerinde kendisinin hizmetŒi durumunda olduğu anlamÝnÝ veren kÝsa bir Soğd yazÝsÝ bulunmaktadÝr (V. A. LivĢis‟in s™zlž bilgisi). Muhtemelen bu G™ktžrke ait mÝzraklar iki ™zel direklerin yanÝnda duruyor. Bu G™ktžrklerin rolleri konusunda iki ihtimal vardÝr: Bu Soğd arÝ Varhuman‟Ýn G™ktžrk muhafÝz birliği veya in elŒilerine eĢlik eden G™ktžrk askerleridir. Soğd hžkžmdar G™ktžrk muhafÝz birliklerine iliĢkin elimizde her hangi bir bilgi bulunmamaktadÝr. Fakat aĢağÝda da belirtileceği gibi, G™ktžrkler onlara ayrÝ ayrÝ hizmet etmiĢlerdir. Doğu G™ktžrkleri 630‟dan 680‟e kadar kendi kağanlarÝnÝn olmadÝğÝ 50 yÝllÝk d™nemde “zahmetlerini ve gžŒlerini (in iŒin) tžketmiĢlerdir. GžneĢin doğduğu (žlkede) onlar ileriye savaĢlarla B™kli Kağan‟a kadar (yani Kuzey Kore), geriye ise savaĢlarla Demir KapÝlara kadar yžržyorlardÝ. Onlar devletlerini ve kendi žzerlerindeki egemenliklerini TabgaŒ halkÝnÝn KağanÝna (in Ġmparatoruna) vermiĢler” (KTb 8; KlyaĢtornÝy, 1964; 23). ġ™yle bir baĢka ifade daha bulunmaktadÝr:



305



Sen (G™ktžrk halkÝ) bazen ileri gidiyor, bazen geri geliyorsun. Gittiğin žlkelerde senin iŒin iyi olanlar neydi? Senin kanÝn su gibi aktÝ, senin kemiklerin dağ gibi yÝğÝldÝ; senin metin nesillerin k™le oldular (KTb 23, 24; KlyaĢtornÝy 1964; 23, 24). Seferlerin uŒ noktalarÝ Sogd‟un gžney-batÝ sÝnÝrÝndaki Demir KapÝlar ve Kogury™ (Kuzey Kore) idi. Belirtmek gerekiyor ki, tasvirler arasÝnda kendi giysileri ile Kuzey Kore askerleri de bulunmaktadÝr. Bular muhtemelen in‟e de hizmet etmek zorunda kalan savaĢ esirleridir. Belirtmek gerekiyor ki, in 630-680 yÝllarÝ arasÝndaki 50 yÝllÝk d™nemde sadece 658 yÝlÝnda kendi egemenliğini Demir KapÝya kadar yaymak iŒin giriĢimlere baĢladÝ. Bu yžzden in‟e bağÝmlÝ durumdaki G™ktžrkler yalnÝz bu zaman Soğd‟a girebildiler. VI-VII. yžzyÝllarda Soğd hžkžmdarlarÝnÝn politikasÝ sžreklilik arz eden bir politkaydÝ. Onlar ticaret yollarÝnÝn gžvenliğini sağlayabilecek bir devlete bağÝmlÝ olmaya meyilliydiler. Fakat kendi ™zerkliklerini korumuĢlar, 660 yÝlÝndan itibaren ise tamamen bağÝmsÝz olmuĢlardÝr. 670 ve 680 yÝllarÝnda kimi G™ktžrkler AraplarÝn Soğd žzerine seferleri zamanÝ Buhara ve Semerkant‟a yardÝm etmiĢler (BolĢakov 1998; 160-162; Goibov 1989). HÝzla gelmelerinden onlarÝn neredeyse yakÝn bir yerde yaĢadÝklarÝ anlaĢÝlmaktadÝr. Bu G™ktžrkler BatÝ KağanlÝğÝ‟nÝn topraklarÝnda henžz bir G™ktžrk devletinin mevcut olmamasÝna rağmen, liderlerini Kağan olarak adlandÝrÝyorlardÝ. Soğd‟da yaĢayan G™ktžrklere gelince bu konuda yok denecek kadar az kaynak bulunmaktadÝr. Sadece Semerkand‟Ýn yakÝn civarÝndaki bir tepe žzerinde Birinci KağanlÝk D™nemi‟ne ait bir G™ktžrk‟žn mezarÝ bulunmuĢtur. Eski geleneğe g™re ™lenlerinse atÝyla birlikte g™tžržlžyordu (SpriĢevskiy 1951: 38-40; Raspopova 1980: 97-98). 605/6 yÝlÝnda G™ktžrkler tarafÝndan fethedilmiĢ aŒ‟ta (TaĢkent vahasÝ) bir G™ktžrk hanedanÝ ortaya ŒÝktÝ (BeyĢi/Pei shi, B™lžm 98, ġi Devleti‟ne iliĢkin kÝsÝm; BiŒurin II: 273). BazÝ durumlarda G™ktžrklerle G™ktžrk adlarÝ taĢÝyan SoğdlularÝ birbirinden ayÝrmak zordur. Zira bu d™nemde G™ktžrk adlarÝ Soğdlular arasÝnda Œok yaygÝndÝ. VII. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda ve muhtemelen 658 yÝlÝnda Maymurk Prensliği‟nin hžkžmdarlarÝ BiŒud veya BiŒut adlarÝnÝ taĢÝmÝĢlardÝr. Bu da VII. yžzyÝlÝn sonlarÝnda Pencikent‟te hžkžmdarlÝk eden G™ktžrk soylu ekin ur Bilge‟nin babasÝnÝn adÝyla aynÝdÝr (Ma Xiache 1987; Yoshida 1993: 254). Bununla birlikte Suy-Ģu‟da, Maymurg‟un bu iki hžkžmdardan birincisinin Semerkant hanedanÝndan geldiği belirtiliyor (Suy-Ģu/Sui shu, B™lžm 83; Mi Devleti; BiŒurin II: 286). VII. asrÝn son 30 yÝlÝnda Buhara‟da Hatun adlÝ bir kadÝn, hžkžmdarlÝk yapmÝĢtÝr. KaynaklarÝn Œoğunda bu G™ktžrk unvanÝ onun adÝ yerine geŒmektedir (Goibov 1989: 40). VIII. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Semerkant‟Ýn batÝsÝndaki Pay b™lgesine sahip olan Soğdlular G™ktžrk Kağan olarak adlandÝrÝlmÝĢtÝr (Teberi II: 1423, 1426). VII. yžzyÝlÝn II. yarÝsÝ ve VIII. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda sadece G™ktžrk adlarÝ değil, G™ktžrk kžltžržnžn diğer unsurlarÝ da Soğd‟da yaygÝnlaĢmÝĢtÝ. „zellikle askeri alanda kullanÝlan eĢyalar bžyžk benzerlik g™steriyordu. Zira G™ktžrk sžvarileri ™rnek teĢkil ediyordu. Kemer, zÝrhlÝ donanÝmlar, silahlar ve ziyafetlerde kullanÝlan gžmžĢ ve seramik kaplardan en yaygÝnÝ olan halka Ģekilli ve kulplu fincanlar G™ktžrklerde ve Soğdlularda Œok benzer, hatta aynÝ idi (MarĢak 1961; Raspopova 1980: 65-109).



306



Kesin tanÝmlanmamÝĢ bir devletin ve Pencikent‟in hžkžmdarÝ olan (en erken 693-en geŒ 707/8) ekin ur Bilge‟nin G™ktžrk olduğu kuĢkusuzdur. Muhtemelen onun “devleti” Pencikent‟ten kuzey ve kuzeybatÝya doğru G™ktžrkistan sÝra dağlarÝnÝn dağ eteği b™lgelerinde yerleĢmiĢtir. Ondan ™nce buralarda yarÝ g™Œebe G™ktžrk kabileleri yaĢamÝĢlardÝr. Onun varisi (sadece Pencikent‟te) Soğdlu DevaĢtiŒ olmuĢtur. ĠlginŒtir ki, belgelerde aŒÝk Ģekilde belirtildiğinin aksine, DevaĢtiŒ‟in daha sonraki halefleri ur‟un onun babasÝ ve kendilerinin ecdadÝ olduğunu džĢžnmžĢlerdir. OnlarÝn belli ™lŒžde haklÝ olduklarÝ g™z ardÝ edilemez. ur, DevaĢtiŒ‟in babasÝ değil de, kayÝnpederi olarak onlarÝn ecdadÝ olabilir (LivĢits 1962: 45-53; 1979: 65-68). Mug dağÝndan bulunmuĢ nikah s™zleĢmesi G™ktžrk-Soğd nikahlarÝnÝn hukuki aŒÝdan nasÝl yapÝldÝğÝnÝ g™stermektedir (LifĢits 1962: 17-45). Belgede 708 (?) yÝlÝnda Ot-tegin (Ut-tegin) soyundan bir G™ktžrk prensin Semerkant‟da Soğd hukukuna uygun olarak, muhtemelen Yedisu‟da bulunan Soğd kenti Nevaket‟in hžkžmdarÝ er‟in himayesinde bulunan Soğdlu bir kÝzla evlenmesi belirtilmiĢtir. Daha sonra Ot-tegin DevaĢtiŒ‟in Œevresine girmiĢ, onun hazinesinden bir teŒhizat eĢyasÝ, muhtemelen deri sadak almÝĢtÝr. Burada nikah s™zleĢmesinin kadÝna ait nžshasÝ bulunmuĢtur. Ot-tegin Soğd hžkžmdarÝ yanÝnda askeri hizmette bulunan ve herhangi bir sÝnÝf mensubiyeti olmayan G™ktžrk zadeganlarÝna verilen addÝr. DevaĢtiŒ‟in Œevresinde G™ktžrk k™kenli aynÝ Ot adÝnÝ taĢÝyan ve ™nemli bir g™rev yerine getiren memur-framandar da bulunuyordu (LivĢits 1962: 71, 132-137; Bogolyubov, Smirnova 1963: 32, 33, 37-40, 62, 67-70, 73-82). Ryttpyr, yani Ġlteber, Ġlt‰ber [Sims-Williams 2000: 228]



unvanÝ taĢÝyan ve



G™ktžrklerin saygÝ g™sterdiği birisi belgelerde bir asalak olarak g™sterilmektedir. Nitekim DevaĢtiŒ ona iyi Ģarap verilmemesini emretmiĢti (B 13 belgesi, 5.,7. satÝrlar; B 15-5. satÝr). Bu ĢahÝs muhtemelen vadettiği askeri yardÝm karĢÝlÝğÝnda DevaĢtiŒ‟ten Pencikent‟in doğusundaki dağlÝk b™lgede toprak almayÝ amaŒlayan daha aĢağÝ ržtbeli bir G™ktžrk (TžrgeĢ) ordu komutanÝnÝn temsilcisi olmuĢtur (LifĢits 1962: 95, A-9 Belgesi, 5-8. satÝrlar). G™ržyoruz ki, VIII. yžzyÝlÝn birinci Œeyreğinde bir zamanlarÝn itibarlÝ G™ktžrk unvanlarÝ Soğd-G™ktžrk ortamÝnda ™nemli ™lŒžde değer kaybetmiĢtir. DevaĢtiŒ‟in Œevresinde G™ktžrk k™kenli Yrk‟y adÝnÝ taĢÝyan bir ĢahÝs da bulunmuĢtur. Onun babasÝ muhtemelen G™ktžrk k™lelere verilen ve Soğdcada “Hatuna ait (mahsus)” anlamÝna gelen Wt‟y-nc adÝnÝ taĢÝmÝĢtÝr.4 Belgede Yrk‟y bir k™le olarak değil, DevaĢtiŒ tarafÝndan Mahyan adlÝ birisine değirmenlerin kiraya verilmesine iliĢkin s™zleĢmenin tam yetkili tanÝğÝ gibi g™sterilmektedir (LivĢits 1962: 53-62). Ġki ĢahÝs TarduĢ ve G™ktžrkmen (Trwkkm‟n) olarak adlandÝrÝlmaktadÝr. Onlar Ot-tegin‟le birlikte sadak (?) almÝĢlardÝ ve muhtemelen DevaĢtiŒ‟in muhafÝz alayÝnda bulunuyorlardÝ (B 1 belgesi, 5., 7. satÝrlar).5 Bunlar muhtemelen Soğd‟da etnik aidiyetlerinin adÝyla adlandÝrÝlan TarduĢlar ve Tžrkmenler iŒinden ŒÝkmÝĢ insanlardÝ. Bu soylara mensup olanlardan, Soğd prenslerinden birinin babasÝ olan Merzuban b. TurkaĢ (TžrgeĢ) adlÝ birisi 800 yÝlÝnda kendi adÝyla adlandÝrÝlmÝĢtÝr (Ibn al-Athir, VI., 366). G™ktžrk-Soğd iliĢkilerinin yeni d™nemi VII. yžzyÝlÝn sonunda Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn yeniden kurulmasÝ ve BatÝ G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn yerinde TžrgeĢ KağanlÝğÝ‟nÝn ortaya ŒÝkmasÝndan



307



sonra baĢlamÝĢtÝr. Bu d™nem her iki KağanlÝğÝn yÝkÝldÝğÝ VIII. yžzyÝl ortalarÝna kadar devam etmiĢtir. Burada žŒ ™nemli noktaya değinmek gerekmektedir. Bunlardan birincisi, Soğd‟da ve sÝnÝr topraklarda Arap-G™ktžrk rekabeti, ikincisi, Yedisukida Soğd kolonilerinin kaderi, žŒžncžsž ise Soğd k™kenli ayanlarÝn Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ‟ndaki faaliyetidir. Araplara itaat etmenin tedricen, fakat geri d™nžlmez bir Ģekilde Ġslam džnyasÝnda asimile olunmaya g™tžrdžğž bir d™nemde, eski statžlerini ve yaĢam tarzlarÝnÝ korumada Soğdlulara sadece G™ktžrkler yardÝm edebilirlerdi. Fakat Doğu G™ktžrkleri Œok uzak olduklarÝ iŒin sadece Demir KapÝlara kadar kÝsa ve verimsiz bir seferle yetindiler.6 TžrgeĢler ise 720‟li ve 730‟lu yÝllarda bžyžk baĢarÝlar kazanmalarÝna rağmen AraplarÝ Amuderya ™tesine atabilecek gžŒte değildirler. VIII. yžzyÝlÝn birinci yarÝsÝndaki olaylar Arap kaynaklarÝna dayanan O. G. BolĢakov tarafÝndan daha mantÝklÝ Ģekilde yorumlanmÝĢtÝr (BolĢokov 1973: 143-155). 706-710 yÝllarÝnda Soğd‟da Araplara karĢÝ sadece Soğdlular değil, TžrgeĢ KağanlÝğÝ‟ndan, aŒ ve Fergana devletlerinden oluĢan bir koalisyon da mžcadele ediyordu. Fakat, 710 yÝlÝnda Semerkant Soğdu‟nun hžkžmdarÝ, Tarkun TžrgeĢlerin onun topraklarÝnÝ iĢgal edeceği endiĢesiyle onlarla iliĢkileri keserek AraplarÝ egemenliğini kabul etti. Ancak Soğd soylularÝ Tarkun‟un iktidarÝna son verdiler. O, ya ™ldžržldž, ya da intihar etti. Sonraki mžcadelede SoğdlularÝn tžm isyanlarÝ G™ktžrklerin yardÝmÝyla gerŒekleĢtirilmiĢtir. 711 yÝlÝnda Araplar Semerkant‟Ý aldÝlar ve oraya askeri birik yerleĢtirdiler. 719-720 yÝlÝnda TžrgeĢler AraplarÝ Soğd‟daki birliklerinden birini geri Œekmeye mecbur ettiler; fakat 722 yÝlÝnda koalisyon dağÝldÝ ve TžrgeĢler Yedisu‟ya Œekilmek zorunda kaldÝlar. Daha sonra 724 yÝlÝnda kağanÝn bizzat kendisi TžrgeĢlerin, aŒ‟Ýn, Fergana‟nÝn ve Soğd‟un bir kÝsmÝnÝn askeri gžŒlerini yeniden birleĢtirerek Araplara žzerine sefer džzenledi. 726 yÝlÝnda, Toharistan‟a ulaĢtÝ ve 728 yÝlÝnda ise SoğdlularÝn isyanÝna yardÝm etti. Buna rağmen AraparÝn esas birlikleri karĢÝ koymayÝ sžrdžržyorlardÝ. 728 yÝlÝnda TžrgeĢler ve Soğdlular Arap Emirini geri Œekilmeye mecbur ettiler. 730 yÝlÝnda ise Semerkant‟Ýn alÝnmasÝ iŒin kanlÝ bir savaĢ baĢladÝ ve Araplar kÝsa bir sžre iŒinde buradan ŒÝkarÝldÝlar. 739 yÝlÝnda TžrgeĢlerin yenilgisinden sonra bu kenti tekrar geri almak ihtiyacÝ doğdu. 740 yÝlÝna dek savaĢta taraflardan hiŒ birisi žstžnlžk sağlayamadÝ. 20 yÝl sžren savaĢ d™neminde Œok sayÝda Soğdlunun ™lmesi veya Yedisu‟ya g™Œ etmesi sonucunda Soğd tamamen boĢalmÝĢtÝ. „zellikle Pencikent harabeye d™nžĢmžĢtž. Soğdlu g™Œmenler TžrgeĢ ordusuyla birlikte Araplara karĢÝ savaĢÝyorlardÝ. Fakat TžrgeĢlerle SoğdlularÝn hedefleri farklÝydÝ. 740/41 yÝlÝnda Araplar SoğdlularÝn vergi borŒlarÝnÝ ve Ġslam‟dan d™nmelerini af ederek, onlarla anlaĢmaya vardÝlar. Soğdlular, ™zellikle de Pencikentliler geri d™ndžler ve yÝkÝlmÝĢ evlerini tekrara inĢa etmeye baĢladÝlar. TžrgeĢlerle olan birlik dağÝldÝ ve bir kaŒ yÝl sonra TžrgeĢ KağanlÝğÝ da yÝkÝldÝ. KağanlÝğÝn zayÝf noktasÝ tžrgeĢ kağanlarÝnÝn kendi žlkelerindeki G™ktžrk kabileleriyle Soğd kentlerini bir bžtžn halinde birleĢtirememesiydi. Birinci BatÝ KağanlÝğÝ D™nemi‟nde VII. yžzyÝlÝn ilk otuz yÝlÝnda Yedisu kentlerinin hepsinin kendi hžkžmdarÝ olduğu halde, TžrgeĢlerin en gžŒlž olduğu 730‟lu yÝllarÝn ortalarÝnda Buhara‟dan ve Semergan Soğdu‟ndan olan g™Œmenler, Soğdlu mžltecilerin akÝnÝ



308



sonucu sayÝsÝ artan kentleri kÝsmen birleĢtirdiler ve 735 yÝlÝnda Doğu G™ktžrk KağanÝnÝn defin t™renine TžrgeĢlerle eĢit džzeyde iki temsilci g™nderdiler (KlyaĢtornÝy 1964: 126-135). Bununla birlikte kÝsa bir sžre mevcut olmuĢ TžrgeĢ KağanlÝğÝ bžyžk tarihi ™neme sahiptir. G™ktžrk (TžrgeĢ) ve Ġran (Soğd) unsurlarÝnÝn bir araya gelmesi sayesinde baĢkenti (Suyap) olan ve žzerinde Soğdak yazÝlÝ sikkeler bulunan bir devlet ortaya ŒÝkmÝĢtÝr. Bu birleĢme daha az geliĢmiĢ Ģekilde henžz Birinci G™ktžrk KağanlÝğÝ D™nemi‟nde ortaya ŒÝkmÝĢtÝ. Bunun en geliĢmiĢ ™rneğine ise XI-XII. yžzyÝllarda KarahanlÝ ve SelŒuklu devletlerinde rastlanmaktadÝr. VIII. yžzyÝlÝn ortalarÝnda Karluklar tarafÝndan iĢgal edilen eski TžrgeĢ topraklarÝnda nžfusu XI. YžzyÝla kadar Soğdca konuĢan ve yazan kentler kalmaktaydÝ. Bu kentlerin nžfusu G™ktžrkŒe‟yi de biliyorlardÝ ve gelenekleri G™ktžrklerinkine Œok yakÝndÝ (LivĢits 1981: 163, 164; Bartold 1964: 464, 467). Bu d™nemde Soğd‟un kendisinde Soğdca‟nÝn yerini FarsŒa (TacikŒe) aldÝ. Ġkinci Doğu G™ktžrk KağanlÝğÝ D™nemi‟nde de Soğdlu ayanlar mevcuttu. Ancak onlar Soğd k™kenli değil, G™ktžrklerin iŒinde ve in‟in sÝnÝr b™lgelerinde yaĢayan kuĢaklarÝn halefleri idiler. Bunlar, daha sonralar in Tang hanedanÝnÝ az daha mahveden žnlž isyancÝ An LuĢan ailesi ve KağanlÝğÝn ™nemli kiĢilerinden olan Kan A-i Kžl Tarkan‟dÝr (Pulleyblank 1952; 1955; Forte 1995; Rong Xinjiang 2000: 12). Eğer birincinin Soğdlu değil de, Fars k™kenli olabileceği y™nžnde fikir ayrÝlÝklarÝ varsa da (An LuĢan‟Ýn annesi ise soylu G™ktžrk AĢide boyundandÝ), Kan A-i‟nin en uzak ecdadÝ kuĢkusuz Semerkand‟dan gelmiĢtir. Ailenin daha sonraki žyelerinden birisi henžz 620 yÝlÝnda G™ktžrklere hizmet etmiĢ, dedesi Kağan‟Ýn gžveyi olmuĢ, babasÝ ise Kağan‟dan Ġlteber unvanÝ almÝĢtÝr. Bu tžr Soğdlular artÝk ™nemli ™lŒžde asimile olmuĢlardÝ. 742 yÝlÝnda Kan A-i inlilere teslim oldu. Bununla birlikte, Œok sayÝda Soğdlu, VIII yžzyÝlÝn ortalarÝndan itibaren UygurlarÝn egemen olduklarÝ Moğolistan topraklarÝnda kaldÝlar. 760‟lÝ yÝllarda Uygurlar Soğdlulardan Maniliği almÝĢlar ve Soğdca Uygur KağanlÝğÝ‟nda (VIII-IX. yy.) resmi dillerden biri olmuĢtur. Uygur KağanÝ Moğolistan‟da baĢkentini yaptÝrÝrken ya kentin inĢasÝnda Soğdlularla inlileri g™revlendirmiĢ, ya da bunlarÝn her ikisini kentte yerleĢtirmiĢtir (Moriyasu, Yoshida, Katayama 1999: 209-224). Belirtmek gerekir ki, BatÝ G™ktžrk KağanlÝğÝ‟nÝn yÝkÝlmasÝndan sonra VII. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda daha sonralar TžrgeĢ Devleti‟nin baĢkenti olan Suyab‟da in askeri birliği vardÝ. Bu d™nemde yerli Soğdlular arasÝnda (Doğu G™ktžrkistan SoğdlularÝ arasÝnda olduğu gibi) Buddizm‟in in versiyonu yaygÝnlaĢmÝĢ ve TžrgeĢler D™nemi‟nde de ™nemini korumuĢtur. Daha sonralar hem KarluklarÝn kendileri, hem de Yedisu kentlerinde yaĢayan Soğdlular Nesturi HÝristiyanlÝğÝnÝ veya Maniliği kabul etmiĢler. SonuŒ olarak Soğlular ve G™ktžrkler arasÝnda faal ve uzun sžren bir karĢÝlÝklÝ etkileĢimin olduğunu s™yleyebiliriz. Bazen onlarÝn ŒÝkarlarÝnÝn ŒatÝĢmasÝna rağmen bu etkileĢim gerek SoğdlularÝn kervan ticaretine ve kolonileĢmesine, gerekse de G™ktžrk halklarÝnÝn devletin geliĢimine yardÝmcÝ olmuĢtur.



309



1



Bu sandukanÝn ve daha sonra bahsedeceğimiz An Jia‟nÝn Siani‟deki mezarÝndan



bulunmuĢ sandukanÝn kabartmalarÝna iliĢkin aŒÝklamalarÝmÝn dayanaklarÝ MarĢak 2001 makalesinde verilmiĢtir. 2



NiĢaburi‟nin muhtemelen X. asÝrda ArapŒa yazÝlmÝĢ metninin XII. asra ait FarsŒa



versiyonunda Abruy‟la ilgili bilgi kurumuĢ denizin yerinde Buhara vahasÝnÝn ortaya ŒÝkmasÝ ve G™ktžrkistan‟dan, yani vahayÝ Œevreleyen bozkÝrlardan gelenlerin buraya yerleĢmesine iliĢkin hikayenin arkasÝndan gelmektedir. Bu yžzden de bazen onun Eftalit (Frye 1997: 11, 12) veya G™ktžrk (Tolstov 1938; 1948: 251 vd.) olduğu džĢžnžlmektedir. Fakat vahanÝn en eski d™nemlerde ilk defa meskunlaĢmasÝ ve Abruy‟un hakimiyetiyle bağlÝ VI. yžzyÝldaki olaylar bir birini izleyemez. Bunlar iki farklÝ kesitlerdir. OnlarÝ birleĢtiren tek ifade Abruy‟un vahaya yerleĢen g™Œmenlerin lideri adlandÝrÝlmasÝdÝr. Bu muhtemelen iki olayÝ birbiriyle bağlamaya ŒalÝĢan hikayenin yazanÝn bir ŒabasÝdÝr. 3



Kağanattaki Soğdlulara iliĢkin bilgiler Pulleyblank (Pulleyblank 1952) tarafÝndan toplanmÝĢ



ve S. G. KlyaĢtornÝy (1964: 114 122) tarafÝndan tamamlanmÝĢtÝr. OnlarÝn kaynaklarÝ ve yorumlarÝ makalenin bu b™lžmžnžn ana hatlarÝnÝ oluĢturuyor. 4



Bir Soğdlunun 639 yÝlÝnda Turfan‟da sattÝğÝ G™ktžrk k™le kadÝnla ilgili olarak bkz.: Yoshida,



Moriyasu 1988. 5



TarduĢ ayrÝca sepilenmiĢ deriler de almÝĢtÝ-(Nova 1, recto 32, Bogolyubov, Smirnova



1963: 26). 6



S. G. KlyaĢtornÝy bu seferi kapsamlÝ bir Ģekilde anlatmÝĢtÝr (1964: 136-154), fakat seferin



kesin tarihi, olaylarÝn geliĢimi ve mevcut Ģartlar aŒÝklÝğa kavuĢturulmamÝĢtÝr. S. G. KlaĢtornÝy, her halžkarda, G™ktžrklerin Araplarla ve onlarÝn Toharistan vassalÝ ile karĢÝ karĢÝya geldikleri konusunda haklÝdÝr.



Albaum L. I. Jivopis Afrasiaba. TaĢkent, 1975. Bartold V. V. K voprosu o yazÝkah sogdiyskom i toharskom. /SoŒ., t. II, Œast 2, M., 1964, s. 461470. Belenitskiy A. M., MarĢak B. I., Raspopova V. I. Sotsialnaya struktura naseleniya drevnego Pendjikenta/Tovarno-denejnÝe otnoĢeniya na Blijnem i Srednem Vostoke v epohu srednevekovya. M., 1979. BiŒurin N. YA. Sobranie svedeniy o narodah, obitavĢih v Sredney Azii v drevnie vremena. Moskva, 1950, t. II.



310



Bogolyubov M. N., Smirnova O. I. HozyaystvennÝe dokumentÝ/Sogdiyskie dokumentÝ s gorÝ Mug/tenie, per. i komment. M. N. Bogolyubova i O. I. Smirnovoy. M., 1963. VÝp. 3. BolĢakov O. G. Gorod v kontse VIII-naŒale XIII v. /Belenitskiy A. M., BentoviŒ I. B., BolĢakov I. G. SrednevekovÝy gorod Sredney Azii. L., 1973. BolĢakov O. G. Istoriya Halifata. 3. Mejdu dvuh grajdanskih voyn (656-696). M., 1998. Zeymal E. V. SerebryanÝe drahmÝ sasanidskogo obraztsa v Severnom Toharistane (V-VIII vv. )/ErmitajnÝe Œteniya 1986-1994 godov pamyati V. G. Lukonina. SPb, 1995: 122-127. Goibov G. Rannie pohodÝ arabov v Srednyuyu Aziyu. DuĢanbe, 1989. KlyaĢtornÝy S. G. Drevnetyurkskie runiŒeskie pamyatniki kak istoŒnik po istorii Sredney Azii. M., 1964. Kojemyako P. N. RannesrednevekovÝe goroda i poseleniya uyskoy dolinÝ. Frunze, 1959. KTb-pamyatnik Kyul-teginu (bolĢaya nadpis). LivĢits V. A YuridiŒeskie dokumentÝ i pisma. /Sogdiyskie dokumentÝ s gorÝ Mug/tenie, per. i komment. V. A. LivĢitsa. M., 1963. VÝp. 2. LivĢits V. A. Praviteli PanŒa. (SogdiytsÝ i tyurki). /NarodÝ Azii i Afriki, 1979, No: 4. LivĢits V. A. Sogdiyskiy yazÝk. Vvedenie. /OsnovÝ iranskogo yazÝkoznaniya. Sredneiranskie yazÝki. M., 1981: 347-368. LivĢits V. A., Lukonin V. G. Srednepersidskie i sogdiyskie nadpisi na serebryanÝh sosudah. /Vestnik Drevney Istorii, 1964, No 3, s. 155-176. Malyavkin A. G. Tanskie hroniki o gosudarstvah Tsentralnoy Azii. TekstÝ i issledovaniya. Novosibirsk, 1989. MarĢak B. I. Vliyanie torevtiki na sogdiyskuyu keramiku VII-VIII vekov. /TrudÝ Gosudarstvennogo Ermitaja Leningrad, V, 1961: 177-201. MokrÝnin V. P. RannefeodalnÝe gosudarstva VI-X vv. /Istoriya Kirgizskoy SSR, tom pervÝy, Frunze, 1984: 219-289. PtitsÝn G. V. K voprosu o geografii ġah-Name/TrudÝ Otdela Vostoka Gos. Ermitaja, t. IV, Leningrad, 1947. Raspopova V. I. MetalliŒeskie izdeliya rannesrednevekovogo Sogda. L., 1980.



311



Raspopova V. I. Jili]



a Pendjikenta (opÝt istoriko-sotsialnoy interpretatsii). L., 1990.



Smirnova O. I. NumizmatiŒeskie zametki/Epigrafika Vostoka, XVIII, L., 1967. SpriĢevskiy V. I. Pogrebenie s konem seredinÝ 1 tÝsyaŒeletiya n. e., obnarujennoe okolo observatorii Ulugbeka/TrudÝ Muzeya istorii narodov Uzbekistana. TaĢkent, 1951, vÝp. 1, s. 38-40. Tolstov S. P. Tiraniya Abruya/ĠstoriŒeskie zapiski, t. III, 1938: 3-53. Tolstov S. P. Drevniy Harezm. M., 1948. Beal S. Si-yu-ki. Buddhist Records of the Western World. Translated from the Chinese of Hiunen Tsiang (A. D. 629), c. I-II. London, 1884. Enoki K. On the Nationality of the Ephthalites”. Memoirs of the Research Department of the Toyo Bunko, 1959, No 18: 1-58. Forte A. The Hostage An Shigao and his Offspring, Kyoto, 1995. Frye R. N. The History of Bukhara Translated from a Persian Abridgement of the Arabic Original by Narshakhi. Cambridge, Mass., 1954. Frye Richard N. Bukhara. The Medieval Achievement. 1997 Costa Mesa, California. G™bl R. Dokumente zur Geschichte der iranischen Hunnen in Bactrien und Indien. Bd. I-IV, Wiesbaden, 1967. Grenet F., E. de VaissiŽre. “The Last Months of Panjikent”. Silk Road Art and Archaeology. Kamakura (forthcoming). Han Wei, “Views on Questions Relating to the Surrounding Screen of the Stone Bed in the Tomb of An Jia, Northern Zhou”, Wenwu, 2001, no 1: 90-101. Ibn-el-Athiri Chronicon Quod Perfectissimum Inscribitur, edited by C. J. Tornberg. I-XIV. Lugduni Batavorum, 1867-1876. Juliano A. L. “Northern Dynasties: A Perspective”. In: Chinese Archaic Bronzes, Sculptures and Works of Art, June 26 to June 27, 1992, J. J. Lally and Co. New York, (no pagination). Juliano A. L. and Lerner J. A. “Cultural Crossroads: Central Asian and Chinese Entertainers on the Miho Funerary Couch”, Orientations, Oct. 1997, ss. 72-78. Juliano A. L. and Lerner J. A. “Eleven Panels and Two Gate Towers with Relief Carving from a Funerary Couch”. In: Miho Museum. South Wing, 1997, ss. 247-257.



312



Juliano A. L. and Lerner J. A. “The Miho Couch Revisited in Light of Recent Discoveries”. Orientations, c. 32, No. 8, October 2001: 56-61. Kaogu yu Wenwu, 2000, no 6: 18-35. Kljashtornyj S. G., Livshits V. A. “The Sogdian Inscription of Bugut Revised”. Acta Orientalia Hungaricae, c. 26-1: 69-102. Lerner Judith. “Central Asians in Six-century China. A Zoroastrian Funerary Rite”, Iranica Antiqua, c. XXX, 1995, ss. 179-187;. Liu Mau-tsai. Die chinesischen Nachrichten zur Geschichte der Ost-Turken (T‟u-kže). I-II. Wiesbaden, 1958. Ma Xiaohe “On the identification of the town Boxide in the country of Mi”, Zhongya Xuckan, II, 1987: 65-75. Marshak B. “Le programme iconographique des peintures de la “Salle des Ambasssadeurs ‡ Afrasiab (Samarkand)”, Arts Asiatiques, Tome XLIX, 1994, ss. 1-20. Marshak B. La thmatique sogdienne dans l‟art de la Chine de la seconde moitie du VI-e siecle/Comptes rendus de l‟ Acadmie dee inscriptions et belles-lettres, {CRAI), juin-mars, 2001 (forthcoming). Marshak B. I., Raspopova V. I. “Les nomades et la Sogdiane”/Nomades et sdentaires en Asie Centrale. Textes reunis par H. -P. Francfort. Paris, 1990. Menander. Blockley R. C. ed. Liverpool, 1985. Moriyasu T., Yoshida Yu., Katayama A. “Qara-Balgasun Ġnscription”/ProVisional Report of Researches on Historical Sites and Inscriptions in Mongolia from 1996 to 1998. Osaka, 1999: 209224. Pelliot P. Le “Cha tcheou tou tou fou t‟ou king” et la colonie sogdienne de la rgion du Lob Nor/JA, c. VII, 1916: 111-123. Pulleyblank E. G. A Sogdian colony in inner Mongolia/Tong Pao, c. 41, 1952: 317-356. Pulleyblank E. G. The Background of the Rebellion of An Lu-shan. London, 1955. Rong Xinjian “Research on Zoroastrianism in China 1923-2000”, China Art and Archaeology Digest (CAAD), c. IV, no. 1, 2000: 7-13. Sims-Williams N. Bactrian Documents from Northern Afghanistan. I: Legal and Economic Documents. 2000. Oxford.



313



Watt James. “Three panels with relief carving”. In: The Metropolitan Museum of Art. Ancient Art from the Shumei Family Collection. NY 1996, ss. 142-145. Weihraush und Seide. Kunsthistorisches Museum Wien, 1996. Wenwu, 2001, no 1: 4-26. Yin Shenping et alii “Notes on the Excavation of the Tomb of An Qie”, China Art and Archaeology Digest (CAAD), c. IV, no. 1, 2000, pp. 15-29. Tabari: Annales quios ssripsit Abu Djafar Mohammed ibn Djarir at-Tabari cum alii. Ed. M. J. de Goeje. Lugduni Batavorum, ser. II, t. 1-3, 1881-1888. Yoshida Yu. Review: Sims-Williams N. Sogdian and other Iranian inscriptions of the Upper Indus, I. Indo-Iranian Journal, 1993, 36: 252-256. Yoshida Yu., Moriyasu T. “A Sogdian sale-contract of a female slave from the period of Gaochang kingdom under the rule of Qu clan”. Studies of the Inner Asian Languages, IV, Kobe, 1988. Yoshida Yu., Moriyasu T. “Bugut Inscription”. Provisional Report of Researches on Historical Sites and inscriptions in Mongolia from 1996 to 1998. Osaka, 1999: 122-125.



314



C. 2001 Bilge Kağan Külliyesi Kazıları Moğolistan'daki Türk Anıtları Projesi / A. AyĢegül Erdem [s.179-181] Tžrk ĠĢbirliği ve KalkÝnma AjansÝ (TĠKA) / Tžrkiye



Orhun Abideleri, “Tžrk” adÝnÝn geŒtiği ilk TžrkŒe metinlerdir. Orhun Abideleri‟nde, Tžrk devlet adamlarÝ milletine hesap verir; bžtžn bir milleti ilgilendiren, milletin geleceğine ÝĢÝk tutacak g™ržĢ ve fikirler, Tžrk milletinin hayatÝnda huzur ve gžven iŒin giriĢilen mžcadeleler anlatÝlÝr. Sadece o zamanki Tžrklerin devlet, politika ve gelenekleri aŒÝsÝndan değil, bžtžn Orta Asya uygarlÝklarÝnÝn geliĢim tarihi aŒÝsÝndan da ™nemli bir yer tutar. G™ktžrk Kitabeleri‟nde, Bilge Kagan ile kardeĢi Kžl Tigin‟in (K™l-tigin) Tžrk milletine ve Tžrk beylerine verdikleri uzun mesaj yazÝlÝdÝr. Yer yer realist bir tarih dili, milli ve iŒtimai tenkit ve gžven cžmleleri; yer yer de kudretli bir hitabet dili vardÝr. Bilge Kagan ve K™l Tigin, Tžrk tarihinin en kahraman, en bilge kiĢileri olarak tarihteki yerlerini aldÝlar. YalnÝz savaĢŒÝlÝkla devletin y™netilemeyeceğini, bilgeliğinde gerekli olduğunu savundular. Her iki hakan ile “bilge” devlet adamÝ Tonyukuk, icraatlarÝnÝ, geŒmiĢten alÝnan dersleri geleceğe aktarmak iŒin “bengž taĢlar” diktirdiler („ztžrk, 1996: 180). G™ktžrkŒe Abideleri‟nin varlÝğÝndan ilk s™z eden 12. yy. tarihŒilerinden Cžveyn“ olmuĢtur. Cžveyn“‟nin kitabelerle ilgili kaydÝ o d™nemlerde pek dikkat ŒekmemiĢtir. ĠsveŒli Strahlenberg, b™lgede yaptÝğÝ incelemeler sonucunda, 1722 yÝlÝnda “Asya‟nÝn Kuzey ve Gžney B™lgeleri” adlÝ gezi notlarÝnÝ yayÝnlamÝĢ, bu eserinde Tžrkistan‟da rastladÝğÝ G™ktžrk Kitabeleri‟ne de yer vermiĢtir. 1889 yÝlÝnda Rus bilim adamÝ Yadrintsev, daha sonra Bilge Kagan ve K™l Tigin Abideleri olduğu anlaĢÝlan Kitabeleri bulmuĢ ve yaptÝğÝ incelemeleri, kitabelerin kopyalarÝnÝ bilim džnyasÝna sunmuĢtur. Fin Arkeoloji Cemiyeti ve Fin-Ugor Cemiyeti‟nin oluĢturduğu bir heyet, Axel Olai Heikel baĢkanlÝğÝnda 1890‟da s™z konusu kitabeler žzerinde araĢtÝrmalara baĢladÝ. AraĢtÝrma sonuŒlarÝnÝn ve raporlarÝnÝn bir atlasÝnÝ yayÝnladÝ: “Inscription de L‟Orkhun recueilliespar l‟expdition Finnoise 1890 et publies par la Socit Fino-Ougrienne, Helsingfors 1892”. Rus Tžrkolog W. Radloff baĢkanlÝğÝndaki heyetse 1891 yÝlÝnda b™lgede incelemelere baĢladÝ. Ġnceleme sonuŒlarÝnÝ ve anÝtlarÝn kopyalarÝnÝ bir atlas halinde yayÝnlamÝĢtÝr: “Radloff, W., 1892, Atlas Drevnostey Mongoli, Saint Petersburg”. Kitabelerin OkunmasÝ



315



Kitabeleri okumaya y™nelik ŒalÝĢmalarda, ince yžzž hareket noktasÝ olarak ele alÝnmÝĢ ve ilk olarak George von der Gobelanti, K™l Tigin‟in ince yžzžnž Almancaya tercžme etmiĢtir. Radloff, 1891‟deki seyahatinden d™nerken Pekin‟e uğrayarak anÝtlarÝn ince yžzžnž tercžme ettirmiĢtir. Radloff‟la eĢ zamanlÝ olarak Danimarka Kraliyet Ġlimler Akademisi žyesi olan W. Thomsen‟de kitabelerin tercžmesi žzerine ŒalÝĢÝyordu. Thomsen, b™lžm baĢlarÝnda sÝkŒa geŒen bir kelimeyi, tenri kelimesini, Œ™zerek iĢe baĢladÝ. Bundan sonra sÝrasÝyla Tžrk ve K™l Tigin kelimelerini Œ™zmeyi baĢardÝ. G™ktžrk alfabesini 1895 yÝlÝnÝn KasÝm ayÝnda Œ™zdž ve aynÝ yÝlÝn AralÝk ayÝnda kitabelerin Œ™zžmžnž bir bildiriyle bilim džnyasÝna sundu. Kitabeleri ilk yayÝnlayan bilim adamÝ olarak tarihe geŒen Radloff, 1894 ve 1895‟de žŒ fasikžl halinde yayÝmladÝ. Orhun Kitabeleri hakkÝnda, bugžne kadar elde edilen bilgiler, Rus, Fin ve DanimarkalÝ bilim adamlarÝnÝn yaptÝklarÝ inceleme ve kazÝlara dayanmaktadÝr. Tžrk bilim adamlarÝ tarafÝndan doğrudan doğruya b™lgede, anÝtlar žzerindeki kazÝ ŒalÝĢmalarÝ 1995 yÝlÝnda baĢlamÝĢtÝr. Moğolistan‟daki Tžrk AnÝtlarÝ Projesi TĠKA‟nÝn (Tžrk ĠĢbirliği ve KalkÝnma Ġdaresi BaĢkanlÝğÝ) ™zellikle kžltžrel iliĢkilerin geliĢtirilmesini amaŒlayan iĢbirliği projeleri iŒinde en ™nemlilerinden birisi Orhun AnÝtlarÝ‟nÝn restorasyonunu ve korunmasÝnÝ esas alan ve 1995 yÝlÝnda varÝlan mutabakat neticesinde hayata geŒirilen “Moğolistan‟daki Tžrk AnÝtlarÝ Projesi (MOTAP)”dir. TĠKA‟nÝn hazÝrladÝğÝ “Moğolistan‟daki Tžrk AnÝtlarÝ Projesi”nde Moğolistan‟da, ™zellikle Orhun ve Nalayh Œevresindeki Tžrk anÝtlarÝnÝn restorasyonu ve korunmasÝ yer almaktadÝr. Tžrkiye Cumhuriyeti Devleti ile Moğolistan Halk Cumhuriyeti arasÝnda 1996 yÝlÝnÝn AralÝk ayÝnda imzalanan “Teknik ĠĢbirliği AnlaĢmasÝ” ve 1997 yÝlÝ Nisan ayÝnda TĠKA ile Moğolistan AydÝnlanma BakanlÝğÝ



arasÝnda



imzalanan



beĢ



yÝllÝk



ŒalÝĢma



programÝnÝ



iŒeren



protokol



gereğince,



Moğolistan‟daki Tžrk anÝtlarÝnÝn onarÝmlarÝ, korunmalarÝ ve sergilenmeleri hususundaki ŒalÝĢmalar ile yžzey araĢtÝrmalarÝna baĢlanmasÝ kararlaĢtÝrÝlmÝĢtÝr. Bu ŒerŒevede, 1997 yÝlÝnda b™lgeye giden ilk Tžrk bilim heyeti ŒeĢitli incelemelerde bulunmuĢtur. Bu ŒalÝĢmalarda anÝtlarÝn bulunduğu y™relerin ayrÝntÝlÝ topografik haritalarÝnÝn yapÝlmasÝ, konum ve planlarÝnÝn bu haritalara iĢlenmesi, anÝt kžlliyelerin plan, r™l™ve, fotogrametrik belgeleme yollarÝyla Ģimdiki durumlarÝnÝn ortaya ŒÝkarÝlmasÝ, bozulma dereceleri ile sebeplerinin belirlenmesi; koruma, sağlamlaĢtÝrma ve restorasyon y™ntemlerinin belirlenmesi, kÝrÝk ve kayÝplarÝn tespiti ve tamamlama yollarÝnÝn araĢtÝrÝlmasÝ yapÝlmÝĢtÝr. Bu ŒalÝĢmalar esnasÝnda epigrafik belgelemelerle birlikte yžzey araĢtÝrmalarÝ da yapÝlmÝĢ, anÝtlara ait bazÝ parŒalar ile literatžrde yer almayan birŒok kurgan, mezar ve mezar kžlliyesi ortaya ŒÝkarÝlmÝĢtÝr.



316



1998 yÝlÝnda, Nalayh‟ta bulunan Tonyukuk AnÝt Kžlliyesi ile Orhun Vadisi‟nde bulunan Bilge Kagan ve K™l Tigin AnÝt Kžlliyelerinin bulunduğu b™lgelere, kazÝlar esnasÝnda ŒÝkarÝlan ve korumaya alÝnacak olan eserler iŒin bir depo-mžze-kazÝevi yaptÝrÝlmÝĢtÝr. alÝĢmalara 2000 yÝlÝnda hÝz verilmiĢ, 23-30 Nisan 2000 tarihleri arasÝnda TĠKA ve Ġstanbul …niversitesi Tžrkiyat AraĢtÝrmalarÝ Enstitžsž‟nžn iĢbirliği ile “II. UluslararasÝ G™ktžrk AnÝt ve YazÝtlarÝ Kolokyumu” džzenlenmiĢtir. Moğolistan‟daki ŒalÝĢmalar, 4 Temmuz-25 Ağustos 2000 tarihleri arasÝnda 50 kiĢiden oluĢan Tžrk ve Moğol bilim adamÝ heyeti tarafÝndan gerŒekleĢtirilmiĢtir. Bu kapsamda Orhun Abidelerinin bulunduğu b™lgenin 1/1000 ve 1/5000 ™lŒekli haritalarÝ tamamlanmÝĢtÝr. Orhun B™lgesi‟nde Bilge Kagan ve K™l Tigin kžlliyelerindeki eserler, hava ĢartlarÝ ve insan tahribatÝndan son derece etkilenmiĢtir. Bu eserlere gerekli koruma tedbirleri uygulanmÝĢ ve 1998 yÝlÝnda TĠKA tarafÝndan yaptÝrÝlan binaya taĢÝnmÝĢtÝr. KazÝ ekibinin Anonim IV adÝ verilen kžlliyede yapmÝĢ olduklarÝ ŒalÝĢmalar sonucunda sunak masasÝ, bir kžŒžk altÝn tabak ve kaĢÝk ortaya ŒÝkarÝlmÝĢtÝr (Fot. 1). Bilge Kagan YazÝtÝ‟nÝn yanÝnda, Radloff‟un ŒalÝĢmalarÝnda g™ržlen ve uzun sžredir kayÝp olan “Tžrk adÝnÝn taĢÝ” (veya “t™l™s ĢadÝn balbalÝ”) yazÝlÝ taĢ baĢlÝk da bulunmuĢtur. B™lgede bulunan heykellerin kÝyafetleri incelenmiĢ, Bilge Kagan ve eĢine ait heykellerin žzerindeki giysilerin yakasÝ, “Amerikan Yaka” olarak bilinen yakalarÝn “Tžrk YakasÝ” olduğunu g™stermiĢtir. 18 Haziran-20 Ağustos 2001 tarihleri arasÝndaki ŒalÝĢmalarda ilk olarak; 1998 yÝlÝnda her iki anÝt b™lgesinde (Bilge Kagan ve K™l Tigin YazÝtlarÝ‟nÝn bulunduğu Orhun Vadisi ve Tonyukuk YazÝtlarÝ‟nÝn bulunduğu Nalayh b™lgesi) yapÝlmÝĢ olan depo-mžze-kazÝevinin mžzeye d™nžĢtžržlmesi ile ilgili ŒalÝĢmalar tamamlanmÝĢtÝr. MOTAP ŒerŒevesinde sadece arkeolojik kazÝlar değil, aynÝ zamanda koruma ve restorasyon ŒalÝĢmalarÝ da yapÝlmaktadÝr. Tonyukuk YazÝtlarÝ ve kžlliyede bulunan eserlerin žzerlerindeki likenler (bitki k™kleri, yosunlar), beton kalÝntÝlarÝ temizlenmiĢ, Œatlaklar sağlamlaĢtÝrÝlmÝĢtÝr. Ġki yazÝt ile mezara ait taĢlar dÝĢÝnda bulunan bžtžn eserler depoda koruma altÝna alÝnmÝĢtÝr. 2001 yÝlÝ ŒalÝĢmalarÝnÝn en ™nemlilerinden birisi; žŒ parŒa halinde yerde yatÝk durumda bulunan Bilge Kagan YazÝtÝ‟nÝn ayağa kaldÝrÝlmasÝ, kÝrÝk parŒalarÝnÝn birleĢtirilerek 1266 yÝl sonra tekrar dikilmesidir (Fot. 2). DağÝlmaya yžz tutmuĢ olan kaplumbağa kaidesi, iki parŒa halinde mžzeye taĢÝnarak koruma altÝna alÝnmÝĢtÝr. KazÝ ŒalÝĢmalarÝ sÝrasÝnda farklÝ boyutlarda ve ™zelliklerde ok uŒlarÝ, at dizginlerine ait olduğu džĢžnžlen halka, kemer tokasÝ, ŒatÝ kiremitlerini sžsleyen desenli kapaklar, ritžel amaŒla g™mžldžğž tahmin edilen at kafasÝna ait iskelet ve koyun iskeleti, Bilge Kagan‟Ýn oğlu ya da Œok yakÝn bir akrabasÝna ait olduğu tahmin edilen sembolik mezarÝn desenli k™Ģe taĢlarÝ bulunmuĢtur.



317



TĠKA‟nÝn altÝ senedir yžržttžğž projede 2001 yÝlÝnda Orhun B™lgesi‟ndeki eserlerin kopyalarÝnÝn alÝnma iĢlemleri de baĢlamÝĢtÝr. Bu amaŒla Tžrkiye‟den Orhun Vadisi‟ne g™nderilen ™zel bir tarama aletiyle anÝtlarÝn ve heykellerin digital ortamda kopyalama iĢlemi tamamlanmÝĢtÝr. „nžmžzdeki yÝllarda eserlerin orijinallerinin koruma altÝna alÝnarak yerlerine birebir kopyalarÝnÝn konmasÝ planlanmaktadÝr. Bilge Kagan Hazineleri 2001 yÝlÝ kazÝlarÝnÝn en ™nemli buluntusu, Ģžphesiz, Bilge Kagan‟a ait olduğu tahmin edilen ve gžmžĢ bir sandÝk iŒinde bulunan hazine değerindeki eĢyalardÝr. Bu hazine, sunak ile sunak taĢÝnÝn kuzeyindeki sembolik mezar arasÝnda, alt zemine g™mžlmžĢ bir Ģekilde bulunmuĢtur. Yžzlerce parŒadan meydana gelmektedir. AyrÝca sandÝk žzerinde de binlerce gžmžĢ sžs bulunmaktadÝr. Buluntular, bir sanduka iŒerisindedir. oğunluğu altÝn ve gžmžĢ eserlerden oluĢmakta, bunun yanÝnda demir, bronz ve kurĢun parŒalar da yer almaktadÝr (Fot. 3). AltÝn Eserler: AğzÝnda kÝymetli bir taĢ taĢÝdÝğÝ džĢžnžlen mitolojik bir kuĢ tasvirinin bulunduğu, alÝnlÝğÝn etrafÝnda kazÝma ve kabartma tekniği uygulanarak iĢlenmiĢ sžslemelerden oluĢan tamamÝ altÝndan bir taŒ, kemer tokalarÝ, elbise kopŒalarÝ ve giyim kuĢama ait ŒeĢitli ebatta altÝn objeler, yine ŒeĢitli ebatlarda maĢrapa, sžrahi, tabak gibi t™ren kaplarÝ olarak adlandÝrÝlan altÝndan formlar. GžmžĢ Eserler: oğunluğunu ŒiŒek biŒimli sžslemeler oluĢturmaktadÝr. GžmžĢ sandÝğa ait olduğu džĢžnžlen bu parŒalar 1850 adettir. ĠĢlemeli iki geyik heykelcikten birinin bacağÝ ve boynuzu dÝĢÝnda tamamÝ sağlam olarak, diğeri ise kÝrÝk ve erimiĢ parŒalar halinde bulunmuĢtur. Tabak, maĢrapa, sžrahi gibi t™ren amaŒlÝ kullanÝldÝğÝ džĢžnžlen kaplar mevcut olup bazÝ kaplarÝn iŒinde değerli taĢlar, değerli madeni objeler, tekstil, k™mžr gibi organik maddeler bulunmaktadÝr. Demir ParŒalar: Eserlerin muhafazasÝnÝ sağlayan gžmžĢ sandÝğÝn iskeletini oluĢturmaktadÝr. Bronz ParŒalar: GžmžĢ parŒalarÝn birleĢtirilmesi amacÝyla kullanÝlmÝĢtÝr. ErimiĢ KurĢun ParŒalarÝ: Ne olduğu tam olarak anlaĢÝlamamakla birlikte, ritžel bir anlam taĢÝyan parŒalar olduğu džĢžnžlmektedir. KazÝ ŒalÝĢmalarÝ sÝrasÝnda Bilge Kağan YazÝtÝ‟na ait kÝrÝk yazÝ parŒalarÝ, yazÝtÝn Ģimdiye kadar okunamayan eksik yerlerinden biri bulunmuĢtur. S™z konusu eserler, Tžrk sanat ve kžltžr hayatÝna dair ™nemli veriler ortaya ŒÝkaracaktÝr. Bu eserlerin sayÝm, koruma, restorasyon ve envanterleme ŒalÝĢmalarÝ Moğolistan‟Ýn baĢkenti Ulaanbaatar‟da bulunan Kžltžr MirasÝ Merkezi‟nde Tžrk ve Moğol restorat™rler tarafÝndan halen devam etmektedir. Proje ŒalÝĢmalarÝnÝn bir ayağÝ olan dil ve edebiyat uzmanlarÝnÝn yaptÝklarÝ epigrafik belgeleme ŒalÝĢmalarÝ, Arhangay Aymag, T™v Aymag, Bayan „lgey Aymag, Bulgan Aymag, „vžrhangay Aymag



318



ve Ulaanbaatar‟da yapÝlmÝĢtÝr. Saka, Hun, Avar, Uygur ve G™ktžrk d™nemlerine ait anÝt mezarlar ve kurganlar tespit edilmiĢtir. Tžrk kžltžržnden izler taĢÝyan dikili taĢlarÝn, kayalÝğÝn, balbalÝn, sžs ve kullanÝm eĢyasÝnÝn žzerindeki Tžrk yaĢayÝĢ ve inanÝĢÝnÝ yansÝtan damgalar da tespit edilmiĢtir. Projenin nihai hedefleri, anÝtlarÝ restore etmek ve kÝrÝlmÝĢ parŒalarÝ tekrar bir araya getirerek restore edilen eserleri teĢhir amacÝyla b™lgede bulunan deponun mžzeye Œevrilmesi, anÝt ve heykellerin orijinal kopyalarÝnÝn hazÝrlanmasÝdÝr. Bu proje Tžrkiye ve Moğolistan iĢbirliği ile yapÝlan, džnyadaki en kapsamlÝ yžzey araĢtÝrmalarÝndan biridir. Tžrk ve Moğol halkÝnÝn ortak mirasÝ durumundaki bu abideler, yapÝlan bu ŒalÝĢmalarla, artÝk džnyanÝn ortak kžltžrel hazinesi durumuna gelmiĢtir.



ACUN, HakkÝ. 2000 MOTAP ŒalÝĢmalarÝ yayÝnlanmamÝĢ raporu, TĠKA Ankara. ALYILMAZ, Cengiz, 2001 MOTAP yayÝnlanmamÝĢ raporu, TĠKA Ankara. BANARLI, Nihad Sami, Resimli Tžrk EdebiyatÝ Tarihi, Destanlar Devrinden ZamanÝmÝza Kadar, MEB BasÝmevi, 1971 Ġstanbul. AY, Tayfun-M. Yakar-H. Karab™rk ve Ġ. YÝlmaz. 2001 MOTAP ŒalÝĢmalarÝ yayÝnlanmamÝĢ raporu, TĠKA Ankara. DĠVĠTĠOĞLU, Sencer. K™k Tžrkler, Kut, KžŒ, …lžg, 2. baskÝ, YKY, Ġstanbul 2000. ERGĠN, Muharrem. Orhun Abideleri, MEB BasÝmevi, Ġstanbul 1970. G„ME, Sadettin. 2001 MOTAP ŒalÝĢmalarÝ yayÝnlanmamÝĢ raporu, TĠKA Ankara. G„ME, Sadettin. K™k Tžrk Tarihi, Ankara 1997. G™ktžrk Devleti‟nin 1450. KuruluĢ YÝld™nžmž Sempozyum Bildirileri. Yay. Haz: Yžcel Hacaloğlu. Yeni Avrasya YayÝnlarÝ, Ankara 2001. „ZT…RK, Ali. „tžken Tžrk Kitabeleri, DžĢžnce Eserleri Dizisi, MEB BasÝmevi, Ġstanbul 1996. RADLOFF, W. 1892. Atlas Drevnostey Mongoli. Saint-Petersburg (Orhun Seferi AraĢtÝrmalarÝ, Moğolistan Tarihi Eserleri AtlasÝ (seŒilmiĢ sayfalar), TĠKA 1995, Ankara). Moğolistan‟daki Tžrk AnÝtlarÝ Projesi Albžmž, TĠKA, Ankara 2001 (basÝm aĢamasÝnda).



319



2001 Bilge Kağan Külliyesi Kazıları / Doç. Dr. Hasan Bahar - Prof. Dr. Salih Çeçen - Doç. Dr. Ġlhami DurmuĢ - Dr. Güngör Karauğuz - Remzi Kuzuoğlu - Gürhan Gökçek [s.182-190]



DoŒ. Dr. Hasan Bahar SelŒuk …niversitesi Fen-Edebiyat Fakžltesi / Tžrkiye



Prof. Dr. SalĠh eŒen Ankara …niversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakžltesi / Tžrkiye



DoŒ. dr. ĠlhamĠ Durmuġ Gazi …niversitesi Fen-Edebiyat Fakžltesi / Tžrkiye



Dr. Gžng™r KarauĞuz SelŒuk …niversitesi Fen-Edebiyat Fakžltesi / Tžrkiye



RemzĠ KuzuoĞlu Gazi …niversitesi Fen-Edebiyat Fakžltesi / Tžrkiye



Gžrkan G™kŒek Gazi …niversitesi Fen-Edebiyat Fakžltesi / Tžrkiye



Tžrkiye Cumhuriyeti BaĢbakanlÝk Tžrk ĠĢbirliği ve KalkÝnma Ġdaresi BaĢkanlÝğÝ‟nÝn (TĠKA), “Moğolistan‟daki Tžrk AnÝtlarÝnÝ AraĢtÝrma Projesi” kapsamÝnda yer alan Bilge Kağan Kžlliyesi kazÝlarÝ bu yÝl 21.06.2001-13.08.2001 tarihleri arasÝnda yapÝlmÝĢtÝr. 22 Tžrk ve 11 Moğol bilimadamÝnÝn



320



katÝlÝmÝyla kazÝ ve araĢtÝrma faaliyetine baĢlanmÝĢtÝr. 2000 yÝlÝnda olduğu gibi bu yÝl da kazÝlar Bilge Kağan Kžlliye‟sinde sžrdžržlmžĢtžr. alÝĢma grubu beĢ ekipten oluĢmuĢ ve Tžrk ve Moğol bilim adamlarÝnÝn oluĢturduklarÝ ekip žyeleri Ģu Ģekildedir; Koordinat™r DoŒ. Dr. Sadettin G™meŒ, Moğol tarafÝndan koordinat™rler L. Battulga, A. Ochir, Z. Oyunbileg kazÝ ekibi; DoŒ. Dr. Hasan Bahar (KazÝ Ekip BaĢkanÝ), Prof. Dr. Salih eŒen, DoŒ. Dr. Ġlhami DurmuĢ, Dr. Gžng™r Karauguz, ArĢ. G™r. Remzi Kuzuoğlu, ArĢ. G™r. Gžrkan G™kŒek ve Uzman Gžlhan Mutlu Bozkurtlar; Moğol tarafÝndan ise Prof. Dr. A. Ochir (Koordinat™r), Prof. Dr. Bayar (KazÝ Ekip BaĢkanÝ), Msc. Ch. Amartuvshin, Msc. A. Enkhtur, Dr. J. Gerelbadrah. Jeofizik ekibinde Dr. Emin U. Ulugergerli, ArĢ. G™r. M Emin Candansayar, Burcu Gžndoğdu, Seyit Tosun, Moğol tarafÝndan ise D. Batmunk, fotogrametri ve jeodezi ekibinde ise Yrd. DoŒ. Dr. Tayfun ay, ArĢ. G™r. Murat Yakar, ArĢ. Hakan Karab™rk, ArĢ. G™r. Ġbrahim YÝlmaz, Moğol tarafÝndan Ya. Serevja, Restorasyon ekibinden Prof. Dr. Sait BaĢaran, Yrd. DoŒ. Dr. Ahmet GžleŒ, Okt. Yžksel Dede, Evren Belli, Moğol tarafÝndan S. Javzan g™rev almÝĢlardÝr. AyrÝca mžze binasÝnda džzenleme planlamalarÝ iŒin bir sžre Anadolu Medeniyetleri Mžzesi Mždžrž Ġlhan Temizsoy ŒalÝĢmalar yapmÝĢtÝr. TĠKA temsilcileri olarak Refik etinkaya ve Mustafa Karaset, tercžman olarak da B. Haschulun, B. Amgalan ve Batchimig Ganbat g™rev almÝĢlardÝr. KazÝlar Bilge Kağan Kžlliyesi jeofizik g™ržntžler ve yžzey bulgularÝndan anlaĢÝldÝğÝna g™re; dÝĢardan iŒeriye doğru kžŒžk bir hendek duvarÝ, hendek, hendekten sonra bir iŒ duvar; yžzeyden bulduğumuz verilere g™re bu duvarÝn yžzeyinde beyaz badana žzerine kÝrmÝzÝ aĢÝ boya izleri bulunmaktadÝr. Bu s™zžnž ettiğimiz unsurlar 3 ™nemli yapÝyÝ korumaktadÝr. Kžlliye‟nin doğu kesiminde yazÝlÝ “Bengž TaĢ”Ýn bulunduğu kaplumbağa kaidenin yer aldÝğÝ giriĢ kÝsmÝ, ortada Bilge Kağan ve eĢinin heykellerinin yer aldÝğÝ Bark ve batÝda sunak taĢÝnÝn yer aldÝğÝ kutsal alan. Kžlliye‟nin en ™nemli yapÝlarÝ olan bu kÝsÝmlarÝ ortaya ŒÝkarmak yapÝ kompleksinin Ģimdiye kadar bilinmeyen ™zelliklerini g™stermesi bakÝmÝndan ™nem arz etmekteydi. Bu maksatla Kžlliye‟nin bu žŒ b™lžmžnž de iŒine alacak Ģekilde doğu batÝ y™nžnde 5x10 m‟lik birbirini takip eden aŒmalarla kazÝ faaliyetlerine baĢlanmÝĢtÝr. KazÝ alanÝ yaklaĢÝk 72 m uzunluğunda ve 10 m geniĢliğinde bir alan oluĢturmaktadÝr. Kžlliye‟nin, giriĢ sÝnÝrlarÝnÝ belirlediğimizde, 75 m uzunluğunda olabileceğini ve dÝĢ surlarÝ tespit ettiğimizde jeofizik ™lŒžmlerin de g™sterdiği gibi 40 m geniĢliğinde 80 m uzunluğunda bir yapÝ olabileceğini g™stermektedir. Bu yapÝnÝn dÝĢÝnÝ Œevreleyen hendekleri de dikkate alacak olursak, yapÝnÝn hendekten hendeğe 120x150 civarÝnda olabileceği anlaĢÝlmaktadÝr. Bengž TaĢ ya da GiriĢ AlanÝ



321



“Bengž TaĢ”Ýn yer aldÝğÝ giriĢ kÝsmÝ; 40x40 m‟lik kare bir alan olarak uzanmaktadÝr. ġu anda bazÝ kÝsÝmlarÝ aŒÝlan bu mekanÝn ™nžmžzdeki yÝllarda tžm kesimi aŒÝlÝnca geniĢliği daha da netlik kazanacaktÝr. …stž kapalÝ olmayan bu alanÝn aŒÝk bir avlu Ģeklinde bir surla Œevrildiğini sanÝyoruz. Bu avlulu mekana doğu kÝsÝmdan bir kapÝ ile giriliyordu, bu giriĢ kÝsmÝnda 1893 yÝlÝnda Radloff‟un da kazÝlar yaptÝğÝnÝ biliyoruz. Onun varlÝğÝndan s™z ettiği iki adet koŒ heykeli bu yÝl yaptÝğÝmÝz ŒalÝĢmalarda tekrar ortaya ŒÝkarÝlmÝĢ ve mžze binasÝna kaldÝrÝlmÝĢtÝr. AŒma planÝmÝza g™re kuzeyde olan koŒ heykeli NG 267 B aŒmasÝnda -68,4 cm derinlikte ve simetrisinde olan koŒ heykeli ise NG 268 A aŒmasÝnda-46 cm seviyede bulunmaktaydÝlar. Bu giriĢ planÝ Jisl‟in 1958 yÝlÝnda K™l-tigin Kžlliyesi‟nde yaptÝğÝ kazÝlarda ortaya ŒÝkardÝğÝ plana benzerlik g™stermektedir. KoŒ heykellerinin koruduğu giriĢten geŒilince, daha ™nce Bengž TaĢ‟Ý taĢÝyan Kaplumbağa Kaide‟ye gelinir. Bu yÝl ortaya ŒÝkardÝğÝmÝza g™re kaplumbağa kaidenin bulunduğu alanda, doğu-batÝ y™nžnde yaklaĢÝk 30x20 m‟lik dikd™rtgen Ģeklinde kÝrmÝzÝ kerpiŒ ile yapÝlmÝĢ bir alanÝn varlÝğÝ tespit edilmiĢtir. Bu duvar izleri -107.0 cm‟de g™ržlmektedir. Kaplumbağa Kaide‟nin oturduğu, gri kil zeminin žzerine, kÝrmÝzÝ renkli bir tuğla yapÝ ile ŒÝkÝlan, belli bir yžkseklikten sonra ahĢap direklerin žzerinde bir kiremitli ŒatÝnÝn yer aldÝğÝ džĢžncesindeyiz. žnkž, burada tespit ettiğimiz kÝrmÝzÝ kerpiŒ duvar kalÝntÝsÝ, ŒatÝya kadar yžkselebilecek bir duvarÝn var olabileceğini yansÝtmaktadÝr. Ancak, bunun aksine kiremit kÝrÝklarÝ oldukŒa yoğundur. Bu da akla Ģunu getirmektedir: YazÝtÝn halk tarafÝndan g™ržlebilmesini sağlayacak bir yžkseklikte bir duvar ve onun žstžnde ahĢap Œitle yžkselen bir duvar žstžnde ŒatÝ yer almaktaydÝ. AnÝtÝ koruyan bu mekandan batÝya doğru tuğla d™Ģemeli bir alandan bark alanÝna geŒiliyordu. Bu alandan 30 cm kadar bir kademeli iniĢle koridora geŒiliyordu. Bu geŒiĢteki tuğlalarÝn bulunduğu derinlik NG 266 A aŒmasÝnda -102. 4 cm‟dir. Kaplumbağa Kaide ile bu koridor arasÝndaki geŒiĢi sÝnÝrlayan -70.9 cm derinlikte kuzey gžney y™nžnde uzanan 32 cm kalÝnlÝğÝnda bir duvar kalÝntÝsÝ tespit edilmiĢtir. -74.4 cm derinlikte ise yoğun bir kiremit parŒalarÝ ile karĢÝlaĢÝlmÝĢtÝr. Koridor kÝsÝmda gri kilden piĢirilerek yapÝlmÝĢ tuğla d™Ģeme levhalarÝ yine 3 ila 5 cm kalÝnlÝkta değiĢen gri bir zemin žzerine konmuĢtur. Oysa bu zemin Kaplumbağa Kaide altÝnda 60 cm‟ye kadar ulaĢmaktadÝr. Ancak bu kÝsÝm 1893‟teki Radloff‟un kazÝlarÝndan bu yana Moğol hžkžmetleri tarafÝndan koruma maksatlÝ 1938‟de ahĢap ve 1970‟de demirden yapÝlan Œit ŒalÝĢmalarÝ nedeniyle bir hayli karÝĢtÝrÝlmÝĢtÝr. Zemin ve d™Ģeme tuğlalar žzerinde Œit direklerine aŒÝlan yuva izleri bulunmaktadÝr. Bu anlattÝğÝmÝz Kžlliye‟nin giriĢ b™lžmž aŒma planÝmÝza g™re, NG 268 A-B, NG 267 A-B aŒmalarÝdÝr. O kodu 1381.50 cm olarak belirlenerek derinleĢmeye baĢlanmÝĢtÝr. alÝĢmalarÝmÝzda bu plan verilerinin yanÝ sÝra bu alanda anÝta ait birkaŒ harflik kitabe parŒalarÝ da bulundu. BunlarÝn dÝĢÝnda 2 kelimeden oluĢan bir ve tek kelimeden oluĢan bir diğer parŒanÝn yer aldÝğÝ 2 parŒalÝk yazÝt parŒalarÝ da Sunak TaĢÝ iŒine kžlliyenin ilk tahribatÝndan sonra gelenler tarafÝndan sunu iŒin atÝlan taĢ, tuğla ve kiremit gibi parŒalarÝn iŒinde bulunmuĢtur. Bark AlanÝ



322



Kitabe‟nin yer aldÝğÝ NG 267 aŒmasÝndan batÝya doğru barka geŒiĢ koridoru NG 266 ve NG 265 aŒmalarÝndan sağlanmaktaydÝ. YukarÝda da belirttiğimiz gibi, bark sÝkÝĢtÝrÝlmÝĢ bir kil zemin žzerine tuğla d™Ģemeden meydana geliyordu. Bu tuğlalar -96.7 cm seviyede insitu durumda bulunmuĢtur. 30x30 cm boyutundadÝrlar. Ancak bu d™Ģeme tuğlalarÝnÝn bžyžk Œoğunluğu, kžlliyeyi tahrip eden iĢgalciler tarafÝndan toparlanÝp g™tžržlmžĢtž. Bu yÝl, ŒalÝĢmalarÝmÝz sÝrasÝnda, g™tžržlen tuğla ve kiremitlerin kžlliyenin 65 m doğusunda bulunan NH 273 A ve NI 273 A aŒmalarÝnda yer alan bir kerpiŒ duvarÝn doğusuna toplandÝğÝ tespit edildi. NG 266 A aŒmasÝnda kalkerden yapÝlmÝĢ bir insan heykeline ait g™vde parŒasÝ bu geŒiĢ koridorunun sağÝnda ve solunda heykellerin yer alabileceğini g™stermiĢtir. Ancak, bu heykel ilk iĢgalcilerin genel olarak Kžlliye‟yi yağmaladÝklarÝ sÝrada tahrip ettikleri heykellerden olmalÝydÝ. Kžlliye‟nin asÝl fonksiyonu dÝĢÝnda Oboy (Moğ. Owoo) olarak kullanÝlmaya baĢlandÝğÝ d™nemde bu kÝrÝk parŒa ™zenle buraya dikilmiĢ g™ržnžyor. Fakat ilk tuğla d™Ģemeli evredeki taban seviyesinde değildi. Bu evrenin terk edilmesinden bir sžre sonra oluĢmuĢ erozyon toprağÝ žzerine oturtulmuĢtu. Bžyžk bir tahribat g™rdžğžnž tespit ettiğimiz kžlliyede insitu durumda heykellerin bulunabileceğini džĢžnmžyoruz, ancak bu koridor alanÝ sÝnÝrlayan kesimlerde daha Œok parŒalarÝn ŒÝkabileceğini džĢžnmekteyiz. „nžmžzdeki kazÝlarda bu konuda somut bilgiler elde edilecektir. NG 266 aŒmasÝnÝn batÝsÝnda yer alan NG 265 aŒmasÝ BarkÝn doğu sÝnÝrlarÝnÝ iŒine alan bir aŒma olma bakÝmÝndan ™nemlidir. Bu aŒma da 5x10 m boyutunda olup yine=kodu 1380.500 cm olarak belirlenmiĢtir. Bu aŒmada da 1380.500 cm kodunda derinleĢme ŒalÝĢmalarÝna baĢlanmÝĢtÝr. Bu alanda da, Kžlliye‟nin diğer alanlarÝnda olduğu gibi, žst tabaka Moğol uzunca bir sžre terk edilmiĢ yerleĢmenin erozyonun getirdiği sarÝmsÝ kahverengi bir kumla kaplÝdÝr. Bu tabaka; uzun yÝllarda oluĢumu sÝrasÝnda, g™Œebelerin ziyaretleri sÝrasÝnda Œevreden topladÝklarÝ ya da yanlarÝndaki bir nesneyi kutsamak iŒin bu alana atmalarÝndan kaynaklanan, d™nem ve malzeme olarak Œok karÝĢÝk bir d™nemi yansÝtÝr. Ancak -12 cm derinliğe inildiğinde aŒmanÝn kuzey kesiminde kiremit parŒalarÝ, batÝ kesiminde ise ŒeĢitli boyutlarda taĢ parŒalarÝ yoğunluk g™stermeye baĢlamÝĢtÝr. AŒmanÝn batÝsÝnda 12 cm‟de g™ržlen kiremit parŒalarÝ doğuya doğru gidildikŒe meyilli bir Ģekilde daha alt seviyelerde ele geŒmektedir. -117 cm. Tabii ki bu parŒalar daha sonraki farklÝ zamanlarda insanlar tarafÝnda kutsanmak iŒin atÝlan ya da barkÝn yÝkÝntÝlarÝndan farklÝ zamanda d™kžlen parŒalardÝr. Bu žst tabakalar karÝĢÝk bir durum arz etmektedir. Bu kazÝ sezonunda NG 265 A aŒmasÝnda doğu kesimde -113 cm ve batÝ kesiminde -117 cm‟lik bir derinliğe ulaĢÝlmÝĢtÝr. -38 cm ve -117 cm‟lik derinliklere ulaĢÝldÝğÝnda ise yine benzer Ģekilde žst tabakalarda olduğu gibi karÝĢÝk Ģekilde kiremit, kemik ve sÝva parŒalarÝ bulunmuĢtur. Ancak barkÝn batÝdan doğuya doğru yÝkÝlmasÝnÝ yansÝtan kiremit ve kerpiŒ yÝkÝntÝlarÝnÝn doğuya doğru yoğunluğu azalmaktadÝr. AŒmanÝn batÝ kesimine doğru barkÝn enkazÝ ve yÝkÝmÝn etkileri kendisini daha da gžŒlž bir Ģekilde g™stermektedir. Bu yÝkÝmda ergimiĢ kerpiŒ duvar ve sÝva balŒÝğÝ iŒinde doğuya doğru akmÝĢ olan kiremit parŒalarÝ yoğunluktadÝr. Bu parŒalar iŒinde boyalÝ boyasÝz ŒeĢitli tžrleri olduğu gibi rozet Ģeklindeki alÝnlÝk kiremitleri de bulunmaktadÝr. atÝ kiremitlerinin yÝkÝntÝyla sžržklendiği mesafe yaklaĢÝk 6 metredir.



323



AŒmanÝn batÝ aŒma sÝnÝrÝna 5.40 m mesafede ve kuzey aŒma sÝnÝrÝnÝ kesen bir konumda -66.5 cm de bir koyuna ait iskelet bžtžn olarak bulunmuĢtur. Bu da kžlliyenin yÝkÝntÝlarÝnÝ kutsamak iŒin g™Œebelerin gelerek kurban olarak sunduklarÝ bir koyuna ait olmalÝdÝr. NG 264 AŒmasÝ NG 264 A aŒmasÝ Bilge Kağan Kžlliyesi ve bilhassa Kžlliye‟nin merkezi konumundaki barkÝn planÝ iŒin son derece ™nem taĢÝmaktadÝr. Bu aŒmanÝn doğusunda yer alan NG 265 A ve batÝsÝnda yer alan NG 263 A aŒmasÝnda yapÝlan kazÝ ŒalÝĢmalarÝ bu durumu destekler mahiyettedir. Bu nedenle NG 264 A aŒmasÝ, yukarÝda verilen bilgiler dikkate alÝnarak bu kazÝ d™nemine dahil edilmiĢ ve 24.07.2001 tarihinde tekrar aŒÝlmÝĢtÝr. Ġlk olarak, 5x5 m ™lŒžlerindeki NG 264 A aŒmasÝ 10 x 5m ™lŒžlerine getirilmiĢ ve bu faaliyet esnasÝnda aŒma duvarÝ altÝnda bulunan 53x50 cm ebadÝnda -7.3 derinlikte mermer heykel kaidesi ortaya ŒÝkarÝlmÝĢtÝr. Bu faaliyet neticesinde aŒmanÝn tamamen sÝkÝĢtÝrÝlmÝĢ gri renkli kerpiŒ tabakasÝ ile kaplÝ olduğu g™zlenmiĢtir. Bu dolgu kerpicin kalÝnlÝğÝ ise, ortalama 70 cm olarak tespit edilmiĢtir. NG 264 A aŒmasÝndaki bu veriler, daha ™nce kerpiŒ tabaka olarak tanÝmÝ yapÝlan yžzeyin, barkÝn inĢa edildiği ortalama 70 cm‟lik kalÝnlÝkta gri renkli dolgu kerpiŒten oluĢan bir platform olduğu, tuğla d™Ģemenin ise, takriben 3.5 m uzunluğunda komplekse ait duvar kalÝntÝsÝ olduğu anlaĢÝlmÝĢtÝr. AyrÝca, Arnavut kaldÝrÝmÝ g™ržntžsž veren bu duvarÝn, her biri 5.5 cm kalÝnlÝkta, uzunluğu 30 cm geniĢliği ise, 24 cm olan gri renkli, katkÝsÝz ve iyi piĢirilmiĢ tuğlalardan yapÝldÝğÝ tespit edilmiĢtir. Bu alan Bilge Kağan ve Ġlbilge Hatun‟un heykellerinin bulunduğu yerdir. Belki de bu tuğla dizileri onlarÝn heykellerini Œevreleyen bir yapÝya ait temel izleridir. NG 264 A aŒmasÝnÝn doğu kenarÝnda baĢlayan kÝrmÝzÝ renkli kerpicin, gri renkli dolgu kerpiŒ žzerinde yaklaĢÝk 1.40 m mesafe boyunca uzandÝğÝ aŒÝk bir Ģekilde g™ržlmektedir. AynÝ zamanda bu durum, kÝrmÝzÝ renkli kerpicin, barkÝn duvarÝ olduğuna dair kuvvetli bir delildir. Diğer taraftan NG 263 A ve 264 A aŒmasÝnda baĢlatÝlan ŒalÝĢmalar, gerek barka ait kiremit parŒalarÝ gerekse barkÝn platformu hakkÝnda genel bir g™ržĢ imkanÝ vermektedir. NG 264 A aŒmasÝnÝ batÝya doğru NG 263 A AŒmasÝ takip etmektedir. Bu aŒmada da barkÝn sÝkÝĢtÝrÝlmÝĢ kerpiŒ yapÝsÝ yer almaktadÝr. Bark Œevresinde tokmaklama ile sÝkÝĢtÝrÝlmÝĢ dolgu kerpicin ortalama 70 cm kalÝnlÝkta olduğu g™zlemlenmiĢtir. Bu durum, barkÝn 70 cm kalÝnlÝkta gri renkli dolgu kerpiŒten yapÝlmÝĢ bir platform žzerine oturtulduğunu g™stermektedir. Barka ait muhtemel bir plan veren NG 263 A aŒmasÝnda batÝ ve doğu kenarlarÝndaki derinlikler alÝnarak kazÝ ŒalÝĢmalarÝna son verilmiĢtir. AŒmanÝn batÝ kenarÝnda derinlik-101.7 cm iken, doğu kenarÝndaki derinlik -57 cm olarak belirlenmiĢtir. Bilge Kağan Kžlliyesi‟nde 2001 yÝlÝ bark Œevresi kazÝ ŒalÝĢmasÝnda barkÝn yapÝsÝ hakkÝnda somut ip uŒlarÝ elde edilmiĢtir. Ancak tžmžyle ™nžmžzdeki kazÝ sezonunda aŒÝlabilecektir. O sÝrada gerŒek boyutlarÝ ve nitelikleri ortaya konulacaktÝr.



324



NG 263 A aŒmasÝnÝ batÝya doğru izleyen aŒma NG 262 A aŒmasÝdÝr. Bu aŒma yukarÝda da değinildiği gibi Bark ile Sunak arasÝnda geŒiĢi sağlayan gžzergahta bulunmaktadÝr. Sunak AŒmalarÝ NG 262 A AŒmasÝ Bu aŒma Bark ile Sunak arasÝnda bağlantÝyÝ sağlayan geŒiĢte ve sunağÝn gžney y™nžnž Œevreleyen kÝsÝmda yer almaktadÝr. Bu aŒmada da NG 266 A; NG 266 ve NG 265 aŒmalarÝ ile aynÝ tarihte 21.06.2001 tarihinde ŒalÝĢmalar baĢlatÝlmÝĢtÝr. -38 cm derinlikte muhtemelen geŒ d™nemde Moğollar tarafÝndan “Oboy”1 olarak kullanÝlan sunağÝn Œevresinde dağÝnÝk bir Ģekilde taĢ, kemik ve kerpiŒ tuğla parŒalarÝ ortaya ŒÝkartÝlmÝĢtÝr. AyrÝca bu alanda 7 cm uzunluğunda metal bir ok ucu ve 3 cm ŒapÝnda metal bir halka ele geŒirilmiĢtir. -50 cm derinlikte ŒeĢitli sžslemeli keramik parŒalarÝ ile 21x43 cm boyutunda, muhtemelen Moğol D™nemi‟nden kalan ve gžnžmžzde hala yaĢatÝlan oboy‟lara hayvan baĢÝ koyma adetini yansÝtan bir at baĢÝ ortaya ŒÝkartÝlmÝĢtÝr. Ancak burada Bark ve Kaplumbağa Kaide (YazÝtÝn yer aldÝğÝ) Œevresinde g™ržlen kiremit ve tuğla parŒalarÝnda g™ržlen yoğunluk yoktur. Buradaki parŒalar Œevreden toplanmÝĢ kutsanmak iŒin atÝlan kžŒžk parŒalar halindeki tuğla ve kiremit parŒalarÝdÝr. AyrÝca sunağÝn Œevresinde ve -52 cm derinlikte yoğun bir yanÝk bir tabaka g™zlemlenmiĢtir. Bu yanÝk tabaka doğuya doğru ilerlemekte yer yer ahĢap direk izlerini andÝran koyu lekelerle kendini g™stermektedir. Bu koyu lekelerden kÝsa bir d™nem iŒin sunak Œevresinde ahĢap direkli bir yapÝnÝn olabileceğini džĢžndžrmektedir.



Bu



ahĢap



direk



parŒalarÝndan



biri



aŒmanÝn



doğu kesitinde



rahatlÝkla



g™ržlebilmektedir. Bu belirgin ahĢap izlerinden sonra sžrekli olarak sunak Œevresinde ateĢ yakÝlmasÝnÝ yansÝtan bir izler mevcuttur. Buraya atÝlan sunu taĢ ve kiremit parŒalarÝn da bu yangÝnlardan etkilendiği g™ržlmektedir. Yine ŒalÝĢmalar sonucunda-67 cm derinlikte, kalÝnlÝğÝ 5 cm olan sel baskÝnÝ sonucu oluĢan ŒakÝl tabaka ortaya ŒÝkartÝlmÝĢ, -82 cm ise, sÝkÝĢtÝrÝlmÝĢ toprak tabana ulaĢÝlmÝĢtÝr. Bu sel tabakasÝ Kžlliye‟nin insan eliyle d™Ģeme taĢlarÝnÝn alÝndÝğÝ, NG 262 B‟de g™receğimiz hatÝra mezarÝn tahrip edildiği tabakanÝn žstžnde g™ržlen bu sel baskÝnÝ yapÝnÝn ™zellikle batÝsÝnda bulunan Sunak Œevresini tahrip etmiĢtir. NG 261 A‟da d™Ģeme tuğlalarÝ kil zeminin alt seviyesine sel tarafÝndan taĢÝnmÝĢtÝr. Bu gžŒlž karÝĢÝklÝğa neden olan selin Orhun IrmağÝ tarafÝndan yapÝldÝğÝnÝ džĢžnžyoruz. Ancak paleo-jeologlarÝn yapacağÝ incelemeler sonucu daha kesin bilgiler ortaya konulacaktÝr. NG 262 B AŒmasÝ 30.07.2001 tarihinde NG 262 A aŒmasÝna paralel olarak, aŒmanÝn kuzeyinde NG 262 B aŒmasÝnda ŒalÝĢmalar baĢlatÝlmÝĢtÝr. Sunak Œevresi, sonraki geŒ d™nemlerde Obo olarak kullanÝldÝğÝ iŒin, bu kesimin de oboy olarak kullanÝldÝğÝnÝ yansÝtan yanmÝĢ taĢ, tuğla, kiremit, ve kemik parŒalarÝnÝn žst derinliklerde, daha ince kžl Ģekliyle alt derinliklerde devam ettiği g™ržlmektedir. KuĢkusuz bu yÝlÝn en ™nemli tespitlerinden biri burada bulunan “sembolik hatÝra mezar”dÝr. Yžzeyde “baĢtaĢÝ”nÝn



325



(Ģahide=baĢsteli) toprak žstžnde 10 cm‟lik kÝsmÝ g™ržlmžĢ olan bu sembolik mezarÝn derinleĢtikŒe devamÝ ortaya ŒÝkmÝĢtÝr. Ancak Kžlliye‟nin talan edildiği, bžyžk ihtimalle Uygur D™nemi‟nde bu kÝsÝm da en Œok tahrip edilen kÝsÝmlardan olmuĢtur. MezarÝn ilerleyen kazÝsÝnda žstžnde ™rtž olarak kullanÝlan 10-30 cm uzunluk ve 10-20 cm geniĢliklerde değiĢen kayrak taĢ ™rtžsž aŒÝlarak sağa sola, daha Œokda doğu y™nžne atÝlmÝĢtÝr. NG 262 B aŒmasÝnda mezarÝn žŒte ikisi aŒÝlmÝĢ, kuzeyde bulunan baĢ taĢÝ, doğudaki yan taĢlarÝndan birisi ve gžneye gelen ayak taĢlarÝ ŒÝkarÝlmÝĢtÝr. MezarÝn batÝda kalan yan taĢÝ ise NG 261 B aŒmasÝ iŒinde kaldÝğÝ iŒin bu alanda NG 261 A aŒmasÝnÝ 5x5 m‟lik bir boyutta sÝnÝrlayarak derinleĢmeye gidildi. Burada diğer yan taĢ da ŒÝkarÝldÝ. Bu alanda da mezar žzerinden atÝlmÝĢ soygun izlerini g™steren Œok sayÝda kayrak ™rtž taĢlarÝ vardÝ. MezarÝn NG 262 A ve NG 262 B aŒmalarÝnda bulunan tžm kesimlerinde temizlik ŒalÝĢmalarÝ yapÝlarak yžzeyden -80 cm derinliğe inildiğinde, bžtžn Kžlliye‟yi kaplayan gri kil zeminin bu alanda devamÝ g™ržldž. BaĢ taĢÝnÝn oturduğu kuzey kesiminde, zemin bozulmamÝĢ olmakla birlikte, mezarÝ Œevreleyen diğer y™nlerde 50 cm geniĢliğinde bir alan kazÝlarak talan edilmiĢtir. Sembolik mezarÝn yan taĢlarÝnÝn žst kesiminin zemin seviyesine kadar bitki motifleriyle bezeli olduğu anlaĢÝlmaktadÝr. Ancak bu kÝsÝmlar bžyžk oranda kÝrÝlmÝĢtÝr. KÝrÝlan parŒalar bir yere g™tžržldžğžnden burada onlara ait bir parŒa bÝrakÝlmamÝĢtÝr. Zeminin alt seviyesinde kalan kÝsÝmlar ise yaklaĢÝk 60 cm yžksekliğinde yer almaktadÝr. Zemin altÝna gelecek kÝsÝmlarda bezeme yoktur. Kuzeyde, baĢ ve gžneydeki ayak kesiminde ise bezeme zemin altÝnda devam etmektedir. Sembolik HatÝra Mezar (Sunak Mezar) ile Sunak arasÝ kutsal sunak alanÝn kuĢkusuz en ™nemli alanÝdÝr. Burada iki ™nemli kutsiyet g™steren yapÝ bulunmaktadÝr. Bunlar sunak ve sunak mezar. Bu alanda zemin seviyesine ulaĢÝlmasÝna rağmen sunak taĢÝ ile sunak mezar arasÝnda bağlantÝyÝ anlamak amacÝyla kazÝya devam edildi. Bu alan, ™zellikle mezar ve sunak Œevresi bžyžk ihtimalle, Uygur D™nemi‟nde tahrip edilerek talan edilmiĢti. Zemin seviyesinin 20 cm altÝnda, kžltžr toprağÝnÝn bittiği bir noktada -102 cm derinlikte, baĢlang݌ta 3 adet gžmžĢ ŒiŒek ŒÝkmÝĢtÝr. 31.07.2001 tarihinde ŒÝkmaya baĢlayan bu ŒiŒekleri daha sonra yenileri takip etmiĢtir. O gžn 8 adet ŒiŒek ŒÝkarÝlmÝĢtÝr. DevamÝnda birbiriyle kaynaĢmÝĢ daha Œok ŒiŒek ve madeni aksam olduğu anlaĢÝlÝnca, bu alan korumaya alÝnmÝĢ ve ertesi gžn 01.08.2001‟de eserlerin bulunduğu toprak kitle kesilerek, Œelik levhalardan oluĢan bir sandÝk iŒine alÝnmÝĢtÝr. Bu sandÝk iŒinde eserlerin konuluĢ džzenleri bozulmamasÝ iŒin gerekli hassasiyet g™sterilmiĢ ve yumuĢak yastÝklarla oluĢturulan bir salla eserler, kapalÝ bir mekana alÝnmÝĢtÝr. Bu kapalÝ alanÝn gžvenliği sağlanmÝĢ ve 7 kiĢilik bir ekip kurularak 7 gžn boyunca bu eserlerin aŒÝlmasÝ ve tespiti yapÝlmÝĢtÝr. Bu kÝsa sžre iŒinde kabaca tespiti yapÝlan eserlerin listesi ekte verilmiĢtir. Ancak 4000 parŒayÝ aĢan bu eserler, daha sonra daha sağlÝklÝ bir ortamda tespiti, belgelendirilmesi, restorasyonu yapÝlmak žzere Moğolistan Milli Mžzesi‟ne teslim edilmiĢtir. Moğolistan Milli Eğitim BakanlÝğÝ ile yapÝlan g™ržĢmeler sonunda, 1 Ekim‟den itibaren TC. BaĢbakanlÝk Tžrk ĠĢbirliği ve KalkÝndÝrma Ġdaresi BaĢkanlÝğÝ‟nÝn sağladÝğÝ imkanlarla Moğolistan Kžltžr MirasÝ LaboratuvarÝ‟nda ŒalÝĢmalar baĢlatÝlmÝĢtÝr. Bu ŒalÝĢmalar Ģu anda sžrmektedir. alÝĢmalar sonunda bir rapor hazÝrlanacak ayrÝntÝlÝ bilgiler ÝĢÝğÝnda eserler ayrÝ bir kitap halinde sunulacaktÝr. Ancak biz burada kamu oyunu biraz olsun



326



fazla merak iŒinde bÝrakmamak iŒin henžz ŒalÝĢmalarÝmÝz tamamlanmamasÝna karĢÝn bilgiler vermek istiyoruz. Ancak burada Ģunu belirtmek durumundayÝz. Burada ŒÝkan eserler tabaka kazÝsÝnda ŒÝkmÝĢtÝr. Bu doğrudur. Bilge Kağan‟a ait Kžlliye‟nin iŒindedir. Bu Kžlliye‟nin en ™nemli yerlerinden sunak ve sunak mezar arasÝnda d™Ģeme kil zeminin altÝnda, ana toprağÝn iŒine konmuĢ vaziyette bulunmuĢtur. Bu eserler buraya aittir. Kžlliye‟nin tahribatÝndan sonraki d™nemlerde konmadÝklarÝ aŒÝktÝr. Kžlliye‟nin bir bžtžnž ve Kžlliye‟nin yapÝmÝ sÝrasÝnda konmuĢtur. Sunak mezar iŒinde ve Œevresinde diğer hediyeler de olmuĢ ya da soyulmuĢtur, mezarÝn ve sunağÝn etrafÝndaki kazÝlar bunu g™steriyor, ancak sunak ve mezar arasÝnda kalan bu 60 cm‟lik bir boĢ alan dikkatlerden kaŒmÝĢtÝr. Sunak ile mezar arasÝ 200 cm‟dir. Eserler sunak taĢÝna 75 cm kuzeyde, sembolik mezara ise 84 cm uzaklÝkta bulunmuĢtur. Bu da eserlerin iki kutsal yer iŒin sunulduğunun bir g™stergesidir. „yleyse, sunak ve mezarÝn kullanÝm g™rdžğž ya da yapÝldÝğÝ sÝralarda konmalÝydÝ. KaldÝ ki mezar yan taĢlarÝnda izi olan ve baĢ taĢÝnÝn orta seviyesinden geŒen kil zemin bu eserlerin žst seviyesindedir. Bu Kžlliye‟nin yapÝm aĢamasÝnÝn ilk evresidir. Bu eserler Bilge Kağan Kžlliyesi‟nin yapÝmÝ sÝrasÝnda konulmuĢ olmasÝ ihtimali bžyžktžr. Yine de eserler iŒinden alÝnan karbon ™rnekleri žzerinde yaĢ tayini yapÝldÝktan sonra kesin bir kara ulaĢÝlacaktÝr. Diğer taraftan g™rdžğžmžz eserler altÝn, gžmžĢ, demir, kurĢun, bakÝr, tekstil ve değiĢik taĢlardÝr. BunlarÝn da analizleri yapÝlmadan ne oranda altÝn, gžmžĢ, kurĢun, demir, tekstil iŒinde ipek, yžn olduğunu, taĢlarÝn niteliği bilemiyoruz. Bu nedenle tahminlerimizde %99‟luk kabullerimiz olsa bile bilimsel anlayÝĢÝn gerektirdiği gibi; s™ylediğimiz değerler Ģimdilik tahminidir. Yani, Bilge Kağan‟a ait olmasÝ muhtemel buluntular, altÝn olmasÝ muhtemel taŒ, gžmžĢ olmasÝ muhtemel ŒiŒekler (?) durumundadÝr. Bu konuda ŒalÝĢmalar sžrmektedir. Kesin sonuŒlarÝnÝ iŒine alan bir kitapta bu bilgiler yayÝnlanacaktÝr. Eserler gžvenli ortamda 01.08.2001-08.08.2001 tarihleri arasÝnda mikro-kazÝ y™ntemiyle tabakalar halinde inilerek aŒÝlmÝĢtÝr.2 Bu eserler bžyžk oranda eserleri sunan kiĢiler tarafÝndan daha sonra birileri kullanmasÝn diye tahrip edilmiĢtir. AyrÝca žst kÝsÝmda yer alan kurĢun ve gžmžĢ gibi eserler



yžksek



bir



ÝsÝnmadan



dolayÝ



erimiĢ,



deforme



olmuĢtur.



oğu



eserlerin



niteliği



anlaĢÝlamamaktadÝr. Ancak en alta altÝn eserlerin konulmasÝ bunlarÝn erimesini engellemiĢtir. …stelik bunlardan taŒÝn bir ipek mendil iŒine sarÝlmÝĢ olmasÝna rağmen bu mendil ateĢten etkilenmemiĢtir. Bu nedenle eserlerin ateĢin iŒine atÝlmasÝndan kaynaklanan bir erime olmadÝğÝnÝ daha sonraki d™nemlerde sunak Œevresinde yakÝlan ateĢin aĢağÝya doğru verdiği ÝsÝdan eridiğini džĢžnmekteyiz. Ya da bu eserlerin žzerine ateĢ yakÝldÝğÝnÝ džĢžnebiliriz. Ancak, bu eserler žzerindeki 20 cm‟lik bir toprak kalÝnlÝğÝndan sonra sunak Œevresinde yanan Ģiddetli ateĢin izleri olan yoğun kžl tabaka bulunmaktadÝr. Bu eserlerin bulunduğu NG 262 B aŒmasÝnÝn batÝ komĢusu olan NG 261 B aŒmasÝ žzerinde ŒalÝĢmalar sžrdžržldž. Bu alanda da oboy‟a ait yanÝk izler g™ržldž. AynÝ Ģekilde bu alanÝn gžneyinde bulunan NG 261 A aŒmasÝnda da aynÝ durum g™zlenmiĢtir. AyrÝca NG 261 A aŒmasÝndan baĢlayarak Kžlliye‟nin doğusunda bulunan NG 267 aŒmasÝna kadar aŒÝlan kesit aŒmasÝndan s™z etmiĢtik. Kesitin



327



bu b™lžmžnde NG 262 A aŒmasÝnÝn da zemini gri kil ile ™rtžlmžĢ ve žzerine tuğla d™Ģeme yapÝlmÝĢtÝr. Fakat bu alan Kžlliye‟nin en batÝ ucunda yer almasÝndan dolayÝ sel sularÝndan en fazla tahrip olan kesimi olmuĢtur. Bu alanÝ karÝĢtÝran sel sularÝ zeminde bulunan d™Ģeme taĢlarÝnÝ zemin altÝna kadar taĢÝmÝĢtÝr (-115 cm). Orhun Nehri‟nin bu y™nde olduğu ve akÝĢ istikametinin bu alanÝ tahrip etme ihtimalinin yžksek olmasÝndan dolayÝ Ģimdilik bu tahribatÝn Orhun Nehri‟nin taĢkÝnlarÝnÝn yapmÝĢ olacağÝnÝ s™ylemekle birlikte jeologlarÝn yardÝmÝyla ilerde daha somut bilgiler verebileceğiz. SunağÝn iŒinde yapÝlan ŒalÝĢmalar sonucunda, bu alanÝn da oboy iŒin kullanÝldÝğÝ karÝĢÝk bir Ģekilde ele geŒen kemik ve taĢ malzemelerden anlaĢÝlmÝĢtÝr. Bu buluntular arasÝnda -77.5 cm derinlikte Bilge Kağan YazÝtÝ‟na ait biri bžyžk iki yazÝlÝ parŒa ele geŒmiĢtir. Bilge Kağan YazÝtÝ‟nÝn doğu yžzž, I-II. satÝra ait bu parŒalarÝn daha ™nce bilinmediği anlaĢÝlmÝĢ ve bžyžk parŒanÝn yeri yazÝt žzerinde tespit edilmiĢtir. SonuŒ olarak, sunak ve Œevresinin K™k Tžrk (G™ktžrk) D™nemi‟nden sonra, Uygur ve ™zellikle Moğol D™nemi‟nde yoğun bir Ģekilde oboy olarak kullanÝldÝğÝ ele geŒen buluntularÝn fazlalÝğÝndan ve sunağÝn Œevresini tamamen kaplayan yangÝn tabakasÝndan anlaĢÝlmaktadÝr. AyrÝca sunağÝn Œevresinde tespit edilen ŒakÝl tabakadan da bu alanÝn geŒ d™nemlerde bir sel baskÝnÝna maruz kaldÝğÝ tespit edilmiĢtir. Doğu Duvar AŒmalarÝ NH 273; NI 273 Bu alan Bilge Kağan Kžlliyesi‟nin Ģimdiye kadar bilinen, Radloff tarafÝndan 1893‟te ve tarafÝmÝzdan 2001 yÝlÝnda kazÝlan NG 268 A ve NG 268 B aŒmalarÝndan doğudaki ilk yapÝ unsurudur denilebilir. AraĢtÝrmalarÝmÝz kazÝda kžlliyelerden bu kadar uzakta b™yle bir yapÝnÝn olduğunu g™stermemiĢtir. Kžlliye‟den 65 m doğuda bulunan bu alanda toprak yžzeyinde belli bir yžkseklik dikkati Œekmekteydi. Jeofizik ekibinin ™lŒžmleri ile bu tžmseğin 10x20 m geniĢliğinde ve 3 m derinliğinde bir yapÝ olabileceği sonucuna varÝldÝ. 5x5 m‟lik 2 adet sondaj aŒmasÝ ile burada ŒalÝĢmalara baĢlandÝ. Bu ŒalÝĢmalarda NH 273 A ve NI 273 A olmak žzere kuzey gžney y™nžnde birbirini takip eden 2 adet aŒma aŒÝldÝ. Bu aŒmalarÝn -32. 4cm derinliğinde batÝ kesimini takip eden kÝrmÝzÝ kilden sÝkÝĢtÝrÝlma teknikle yapÝlan 50 cm geniĢliğinde bir kerpiŒ duvarÝn geŒtiği tespit edildi. Bu duvar NH 273 aŒmasÝnda 4.25 cm uzunluğa sahipti. Bu duvarÝn doğu kÝsmÝnda Kžlliye‟den toparlanarak getirildiği anlaĢÝlan tuğla, kiremit parŒalarÝ yoğunluk g™stermekteydi. NH 273 aŒmasÝnÝn NI 273 aŒmasÝ ile arasÝnda gezi yolu oluĢturan kesiminde, aŒma iŒinde g™ržlen 40x40 cm‟lik, doğu kenarÝnda -30.4 cm‟de 40x67 cm ebadÝnda baĢka bir kerpiŒ duvar kalÝntÝsÝ ele geŒmiĢtir. Bu duvarlar da bžyžk duvar kalÝntÝsÝnda olduğu gibi kÝrmÝzÝ kilden yapÝlmÝĢtÝ. Ancak temelleri zayÝftÝ, kimi zaman bir kiremit ve tuğla parŒasÝna konmuĢ kerpiŒ temellerdi. Niteliksiz bir iĢŒilik yansÝmaktadÝr. -45.2 cm‟de kuzey kÝsÝmda, 1.40 m geniĢlik x 1 m yžksekliğinde kireŒ bir tabaka bulunmaktadÝr. Bu alan, en bžyžğž 20x22 cm ebadÝnda kÝrÝk d™Ģeme taĢlarÝ ile ŒevrilmiĢtir. Bu kireŒ tabakanÝn žstžnde ise 3



328



cm‟ye varan aŒmanÝn tžmžnž kaplayan bir mil tabaka bulunmaktadÝr. Bu g™ržntž, inĢaat iŒin biriktirilmiĢ bir malzemenin terke dilmesinin g™ržntžsžnž uyandÝrmaktadÝr. AŒmanÝn gžneyinde, kerpiŒ duvarÝn hemen kenarÝnda -85.2 cm derinlikte 9x9 cm ebadÝnda ŒatÝ sžslemelerinde kullanÝlan bir rozet ele geŒmiĢtir. KžŒžk kerpiŒ duvar izleri odalarÝ olan bir yapÝ izlenimi yaratsa da kesin bir kanÝya varÝlamamaktadÝr. Bu alandaki bžtžn bu g™ržntžler tamamlanamayan, ters giden bir durumu yansÝtÝyor gibidir. NI 273 aŒmasÝnda g™ržlen tuğla kžmeleri ise bunu destekler niteliktedir. „bek ™bek konmuĢ tuğlalar Kžlliye‟nin zemin tuğlalarÝdÝr. Ancak buraya kimin, ne zaman, niŒin getirdiği sorularÝ ilerideki yÝllarda yapÝlan kazÝlarla aydÝnlÝğa kavuĢacaktÝr. Diğer taraftan jeofizik sonuŒlarÝnda 3 m‟de kalÝn bir Ģekilde duvar olma ihtimali olarak g™ržlen lekenin, kazÝlar sonunda gri kilden oluĢan sertleĢmiĢ bir konglomera olduğu anlaĢÝlmÝĢtÝr. Bu doğal yapÝnÝn bir zamanlar iŒin HoĢa-Saydam G™lž‟nžn kÝyÝ Ģeridi olduğunu tahmin etmekteyiz. G™l yatağÝndan getirdiğimiz kil ™rnekleriyle bu tabaka paralellik g™stermektedir. Yine bu konuda bize en iyi ayrÝntÝyÝ paleo-jeologlar verebilecektir. Bu alanda -151 cm derinliğe doğal toprakta inilmiĢtir. „nžmžzdeki ŒalÝĢma sezonunda bu alan kuzey ve gžney y™nžnde aŒÝlmaya devam edilerek kerpiŒ surun uzantÝlarÝ ve doğusunda yer alan bu karÝĢÝk yapÝlarÝn fonksiyonu aŒÝklÝğa kavuĢturulacaktÝr. Kžlliyelerden bu kadar uzakta yer alan bu surun kžlliye ile olan irtibatÝ da ortaya ŒÝkarÝlmaya ŒalÝĢÝlacaktÝr. Anonim III. Mezar Kžlliyesi Anonim III. mezar kžlliyesi HoĢa-Saydam b™lgesinde yer alan mezar kžlliyeleri arasÝnda dikkat Œekici olanlarÝndan birisidir. Bilge Kağan ve K™l-tigin mezar kžlliyelerinden sonra Tžrk bilimadamlarÝ tarafÝndan “Anonim” ve yabancÝlar tarafÝndan HoĢa-Saydam III‟ten itibaren isimlendirilen mezar kžlliyeleri gelmektedir. Bu b™lgede Œok sayÝda mezar bulunmasÝna rağmen Anonim mezar kžlliyeleri, planlarÝ ve sanduka taĢlarÝnÝn iĢleniĢleri bakÝmÝndan diğerlerinden farklÝlÝk g™stermektedirler. ġimdilik bu ™zellikte d™rt adet tespit edilmiĢ ve Anonim I, II, III ve IV olmak žzere isimlendirilmiĢlerdir. Anonim I. ve II. (HoĢa-Saydam III-IV) mezar kžlliyeleri ™nceden kazÝlmÝĢ, Anonim IV. mezar kžlliyesi ise 2000 yÝlÝ Tžrk-Moğol arkeolojik kazÝ ŒalÝĢmalarÝ sonucunda aŒÝlmÝĢtÝr. Anonim IV. mezar kžlliyesinde resmi bir kazÝ yapÝlmadÝğÝ anlaĢÝlmÝĢtÝr. Bilge Kağan, K™l-tigin mezar kžlliyeleri ve sanduka taĢlarÝnÝn dÝĢ tarafÝ tasvirli olan diğer Anonim mezar kžlliyeleri ile karĢÝlaĢtÝrma yapmak ve hatta Moğolistan‟da baĢka kžltžr coğrafyalarÝnda ŒÝkartÝlan aynÝ tžr buluntularla değerlendirmek amacÝyla kazÝ yapÝlmasÝna karar verilmiĢtir. „ncelikle Anonim III mezar kžlliyesinin aplikasyon krokisine uygun olarak ŒalÝĢmaya baĢlanÝldÝ. Arkeolojik kazÝ iŒin AO-266 ve AO-267 kareleri seŒildi. Bu karelerin her biri 10 x10 m ebadÝnda olup mezar kžlliyesi AO-266 ve AO-267 karelerinin tam ortasÝnda bulunuyordu. Bu nedenle her iki alanda (AO-266 ve AO-267) da aŒma yapÝlmasÝ gerekiyordu. AO-266 ve AO-267 alanlarÝ A ve B olmak žzere iki alana ayrÝldÝ.



329



Ġlk olarak AO-267 aŒmasÝnda 10x5 m‟lik alanda ŒalÝĢÝlmaya baĢlanÝldÝ. 609 numaralÝ nirengi noktasÝ (1384.28) 0 noktasÝ olarak kabul edildi. AŒmada toprak žzerinde bulunan otlar temizlendikten sonra kaba toprak alÝnmaya baĢlandÝ ve ilk aĢamada -38 cm derinliğe inildi. Sanduka taĢlarÝndan iki tanesi ortaya ŒÝkartÝldÝ. Sanduka taĢlarÝnÝn dÝĢ yžzlerindeki tasvirlerin iyi korunmuĢ olduğu dikkati Œekti. AO-266 B aŒmasÝnda 10x5 m‟lik bir alanda da ŒalÝĢÝlmaya baĢlandÝ. Bu aŒmada da aynÝ seviyeye inildi. B™ylece AO-266 B ve AO-267 A aŒmalarÝ birleĢtirilmek suretiyle 10x10 m‟lik bir alanÝn kaba toprağÝ alÝnmÝĢ oldu. Sanduka taĢlarÝnÝn AO-266 B ve AO-267 A aŒmalarÝ iŒerisinde kalmalarÝ b™yle bir ŒalÝĢmayÝ zorunlu kÝldÝ. AO-266 B ve AO-267 A aŒmalarÝnÝn iŒerisinde kuzey ve gžneyden 2‟Ģer, batÝ ve doğudan 2,5‟er metre iŒeride sanduka taĢlarÝ iŒerisine alacak Ģekilde 4x5 m (kuzey-gžney doğrultusunda 5, doğu-batÝ doğrultusunda 4 m) ebadÝnda bir aŒmaya baĢlanÝldÝ. Bu aŒmanÝn ilk kademesinde insitu olmayan taĢ parŒalarÝna rastlanÝldÝ. Ġlk anda bu taĢ parŒalarÝnÝn barkÝn y™nž, durumu ve konumu aŒÝsÝndan herhangi bir fikir vermediği anlaĢÝldÝ. AŒmada ikinci seviyede (A2) -56 cm derinliğe inildi. ĠŒ aŒmada derinleĢmeye devam edildi (A3). DerinleĢme esnasÝnda yoğun bir Ģekilde d™kžntž taĢa rastlanÝldÝ. „zellikle aŒmanÝn gžneybatÝ tarafÝnda yoğun olarak taĢ parŒalarÝ ortaya ŒÝktÝ. Bu yoğunluğun aŒmanÝn gžney tarafÝna doğru da devam ettiği g™ržldž. TaĢ sandukalardan kÝrÝlmÝĢ kžŒžk parŒalarÝn moloz taĢlar arasÝna dağÝlmÝĢ halde bulunmalarÝ dikkat Œekti. GžneybatÝ tarafta žstž tamamen kÝrÝk olan taĢ sanduka taĢÝnÝn hemen dÝĢ tarafÝnda -64 cm derinlikte at baĢÝ iskeletine rastlandÝ. At baĢÝnÝn buraya barkÝn yapÝmÝndan Œok sonra konmuĢ olabileceği, zira barkla bağlantÝlÝ izlenim vermeyen taĢ parŒalarÝ ile birlikte konulduğu asÝl džĢžncemizi oluĢturdu. AŒmada -67 cm derinliğe inildi. AŒmada yeni bir derinleĢmeye (A4) baĢlandÝ. Sanduka taĢ parŒalarÝnda harŒ kalÝntÝlar dikkati Œekti. ParŒalar žzerinde yapÝlan ŒalÝĢmalar sonucunda iki kÝrÝk parŒanÝn birbirine oturmasÝ ve arkasÝnda yan yžzeyde g™ržlen harŒ tabakalarÝnÝn taĢÝn geŒmiĢ zamanda tahrip edildiği ve sonradan onarÝm g™rdžğžnž džĢžndžrdž. AŒmada sona olarak yeni bir derinleĢme (A5) baĢlanÝldÝ. Bu derinleĢme esnasÝnda sanduka taĢlarÝnÝn zemin seviyesine inildi. Sanduka taĢlarÝnÝn dibine -98 cm‟de ulaĢÝldÝ. D™rdžncž sanduka taĢÝnÝn izine rastlanÝlamadÝ ve onun tamamen kÝrÝk olduğu anlaĢÝldÝ. ĠŒ aŒmada dÝĢa taĢacak Ģekilde kuzeybatÝ k™Ģeden 0,5x2 m ve kuzeydoğu k™Ģeden 0,5x3 m geniĢliğinde alanlarda derinleĢmeye baĢlanÝldÝ. KuzeybatÝ k™Ģedeki alan 0,5 m geniĢletilerek 1x2 m geniĢlikte derinleĢmeye baĢlanÝldÝ. Her iki k™Ģe aŒmasÝnda da taĢ yÝğÝnlarÝna rastlanÝldÝ. Bu taĢ yÝğÝnlarÝ her iki k™Ģe aŒmasÝnda da bulundu. KuzeybatÝ k™Ģe aŒmasÝnda -84 cm ve kuzeydoğu k™Ģe aŒmasÝnda ise -94 cm derinliğe ulaĢÝldÝ. AŒmada hemen kuzeybatÝ k™Ģede aŒmanÝn batÝ sÝnÝrÝ iŒerisinde 70x50 cm‟lik (kuzey-gžney y™nžnde 70, doğu-batÝ y™nžnde 50) alanda test derinleĢilmesi yapÝldÝ. Burada 124 cm derinliğe inildi.



330



Sanduka taĢlarÝ iŒerisindeki alanda 85x85 cm‟lik d™rt kare oluĢturuldu. Bu d™rt kareden kuzeydoğu ve gžneybatÝ tarafta olanlarda derinleĢmeye devam edildi. Kuzeydoğu k™Ģedekinde -167 cm, gžneybatÝdakinde ise -170 cm derinliğe ulaĢÝldÝ. ĠŒ aŒma iŒerisinde 85 cm‟lik oluĢturulan karelerin tam orta kesiminde dikey olarak duran bžyžk bir ahĢap parŒasÝna rastlanÝldÝ. AhĢap kalÝntÝsÝ 46 cm yžksekliğindedir. ĠŒ aŒmada derinleĢilen kuzeydoğu karesinin dibinde orta da bir yangÝn izine -167 cm‟de rastlanÝlmÝĢtÝr. KazÝ sonucunda ortaya ŒÝkartÝlan taĢlardan kuzeyde bulunan taĢ 150x110 cm ebadÝnda ve kalÝnlÝğÝ 13 cm‟dir. Doğu taraftaki taĢ 178x120 cm ebadÝnda ve kalÝnlÝğÝ 15 cm‟dir. Gžney tarafta Œok kÝrÝk durumda olan taĢ ise, 150x50 cm ebadÝnda ve 11 cm kalÝnlÝğÝndadÝr. TaĢlar oldukŒa sert bir yapÝya sahip olmalarÝna rağmen dÝĢ yžzlerine Œok gžzel bitkisel sžslemeler iĢlenmiĢtir. TaĢlar Œok tahrip olmuĢ, ancak sžslemelerin derin yapÝlmasÝ g™ržnžmlerine zarar vermemiĢtir. Anonim 3 mezar kžlliyesi sanduka taĢlarÝnÝn dÝĢ yžzlerinin bitkisel bezeklerle sžslenmesi bakÝmÝndan ™nem taĢÝmakta, ŒağdaĢlarÝyla olduğu gibi kendisinden ™nce ve sonra yapÝlanlarla karĢÝlaĢtÝrma yapmaya imkan vermektedir. AyrÝca, at baĢÝ iskeletinin bulunmasÝ tam orta kÝsmÝnda sanduka taĢlarÝnÝn iŒerisinde dikey olarak bir direğin olmasÝ ve muhtemelen burayÝ ziyaret edenlerin direğe ip, bez bağlamalarÝ burasÝnÝn yapÝldÝğÝ zamandan kutsal alan olarak kullanÝldÝğÝnÝ g™stermektedir. Bilge Kağan, K™l-tigin, Anonim I, I mezar kžlliyelerinde balbal sÝrasÝ bulunmasÝna rağmen bu mezar kžlliyesinde Anonim IV mezar kžlliyesinde olduğu gibi herhangi bir balbalÝn bulunmamasÝ bu mezar kžlliyesinin bir Œocuk ya da bir bayan iŒin mi yapÝldÝğÝ sorusuna cevap aramak iŒin bir ŒÝkÝĢ noktasÝ olabilir. SonuŒ olarak, bu yÝl gerek Bilge Kağan Kžlliyesi‟nin mimarisi ve gerekse de o d™nem kullanÝlan eĢyalar bakÝmÝndan birŒok yeniliği gžn ÝĢÝğÝna ŒÝkaran bir ŒalÝĢma sezonu geŒmiĢtir. Hatta bu ŒalÝĢma programÝ Ģu anda Moğolistan Kžltžr MirasÝ LaboratuvarlarÝ‟nda sžrmektedir. Bize g™re bu ŒalÝĢmalar henžz bitmiĢ değildir ve yeni baĢlamÝĢtÝr. „ncelikle bu eserlerin doğal etkilere karĢÝ korunmasÝ, onarÝmÝ ve tanÝtÝmÝ (yayÝnlanmasÝ ve sergilenmesi) gerekmektedir. Ancak bu eserler bize Bilge Kağan, K™l-tigin ve Tonyukuk Kžlliyelerinin kazÝmÝ ve onarÝmÝnÝ unutturmamalÝdÝr. Zira bu yapÝlarÝnda kazÝmÝ ve onarÝmÝ devam etmelidir. Ancak K™l-tigin Kžlliyesi 1958 yÝlÝnda kazÝldÝktan sonra kaderine bÝrakÝlmÝĢ ve adeta yapÝ doğal etkilerle dağÝlÝp yok olmuĢtur. K™l-tigin Kžlliyesi‟nden alacağÝmÝz dersler neticesinde bir yandan kazarken bir yandan koruma tedbirlerimizi sžrdžrmeliyiz. KuĢkusuz, KazÝlar bilimsel ŒalÝĢmalar iŒin ihtiyaŒtÝr. KazÝ yapÝlmasÝnÝn amacÝ geŒmiĢinin bilinmezlerini gžn ÝĢÝğÝna ŒÝkarmaktÝr. Bu nedenle bir kazÝda aceleciliğe gidilmeden son derece hassas y™ntemlerle kazÝlar yapÝlmalÝdÝr. Gžnžmžzde yanmÝĢ bir yarÝm buğday tanesini bile tahrip etmeden ŒÝkarmaya ŒalÝĢan bir arkeoloğun, artÝk 100 yÝl ™ncesindeki y™ntemlerle sadece hobilerini gidermek iŒin sadece define iŒin tarihi dokuyu yok etmesi beklenemez. Zaten y™ntemleri iŒinde yapÝlan kazÝlarda kÝymetli eserler



331



ŒÝkmaktadÝr ve ŒÝkacaktÝr. ArtÝk, geŒmiĢten bize kalan her Ģey altÝn olsun olmasÝn ™nemlidir. Džnyada bir d™nem arkeologlarÝ (!) sadece define aradÝ, bir d™nem ise yazÝlÝ tablet aradÝlar. Oysa Ģimdi sadece insanlarÝn zenginlikleri değil, hayatÝnÝ ilgilendiren her Ģey ™nemlidir. Bu yžzden disiplinler arasÝ iĢbirliği gereklidir. „zellikle tarih araĢtÝrmalarÝnda fen bilimler, sosyal bilimler ayrÝmÝ kalkmÝĢtÝr. Son Œeyrek yžzyÝlda ortaya ŒÝkan Arkeometri Ģu baĢlayan yžzyÝlÝmÝzÝn ™ne ŒÝkan disiplini olarak bžtžn bilimleri tarihin aydÝnlatÝlmasÝnda birleĢtirmiĢtir.



alÝĢmalarÝmÝzda prehistorik (tarih ™ncesi) d™nem



arkeologlarÝnÝn hassasiyetini g™stermediğimiz sžrece geŒmiĢimizi yok ederiz. Sadece, hobilerimiz iŒin kazÝlar yaparsak, tarihin bizi yargÝlayacağÝnÝ unutmamak gerekir.



1



Oboy ya da daha ziyade AltaylÝ Ģamanist Tžrklerin Ģaman t™renlerinin yapÝldÝğÝ tepelere



verdiği isimdir. Moğollar bu tžr yerlere Owoo adÝnÝ vermektedir. Kutsal tepelere ve yol kenarlarÝna taĢ yÝğÝnlarÝ yapÝlÝr ve buradan geŒenler žŒ taĢ atÝp gžneĢin bulunduğu taraftan olmak žzere žŒ kez bu tepeyi dolaĢÝrlar. eĢitli dilekler yapÝlan bu tepelere zaman zaman iŒki bÝrakanlarÝn iŒki ĢiĢesini atmasÝ ya da bacağÝ kÝrÝlanlarÝn bacağÝ iyi olunca koltuk değneğini bÝrakmasÝ gibi Ģžkran adaklarÝ g™ržlžr. Moğollar tarihi alanlarÝ da oboy gibi kullanmakta ve bu ziyaretlerde Œoğu zaman kÝmÝz saŒÝsÝ yapmaktadÝrlar. Bilge Kağan ve K™l-tigin Kžlliyeleri bu amaŒla hala kullanÝlmaktadÝr. „zellikle Bilge Kağan Kžlliyesi‟nde Sunak kesimi bu tžr adaklar bakÝmÝndan yoğunluk g™stermektedir. Ancak yazÝt ve heykellerin bulunduğu doğu kesimi ve bark kesimi de ikinci ve žŒžncž dereceden uzunca bir sžre kutsandÝğÝ kazÝ sÝrasÝnda ŒÝkarÝlan karÝĢÝk taĢ, tuğla, kiremit, kemik, para ve ŒeĢitli madeni parŒalardan anlaĢÝlmÝĢtÝr. 2



Burada kazÝ ekibi olarak, ŒalÝĢmamÝza iĢbirliği g™steren, sorumluluk alan, kapalÝ mekanda



ŒalÝĢan ekibe teĢekkžr ederiz. Bunlar kazÝ ekibinden Ch. Amartuvshin, Remzi Kuzuoğlu, G. Mutlu Bozkurtlar, g™zlemciler; jeofizik ekibinden Emin Ulugergerli, jeodozi ekibinden Ya. Serevja; fotogrametri uzmanÝ Murat Yakar digital fotograflar iŒin ve tercžmanlÝk iŒin B. Amgalan‟dÝr. Bu ŒalÝĢmalar yapÝlÝrken kazÝ ekip baĢkanlarÝ Hasan Bahar ve D. Bayar‟Ýn da g™ržĢleri alÝnarak ve Saadettin



G™meŒ‟in



baĢkanlÝğÝnda



yapÝlan



komisyon



toplantÝlarÝnda



alÝnan



kararla



yoğun



hÝzlandÝrÝlmÝĢ bir ŒalÝĢma ortamÝnda sžrdžržlmžĢtžr.



ORUHLU, Y., Erken Devir Tžrk SanatÝnÝn ABC‟si, KabalcÝ, (2. Bas.) Ġstanbul 1998. ESĠN, E., (Edit™r), Tžrk Kžltžrž El-KitabÝ, Cilt II, KÝsÝm I a, Ġslamiyetten „nceki Tžrk SanatÝ HakkÝnda AraĢtÝrmalar, Milli Eğitim BasÝmevi, Ġstanbul 1972. JISL, L, “Kžl-Tegin AnÝtÝnda 1958‟de YapÝlan Arkeoloji AraĢtÝrmalarÝn SonuŒlarÝ“, Belleten, XXXII/107, (Temmuz 1963), s. 387-410.



332



G„ME, S., K™k Tžrk Tarihi (2. Bas., ), AkŒağ YayÝnlarÝ, Ankara 1999. V. D. Kuborev, Eski Tžrklerin D™nemi (YayÝn Y™netmeni E. Ġ. Derevyanko), Nauko Yay., Novosibirsk 1984 (RusŒa), „GEL, B., Ġslamiyet‟ten „nce Kžltžr Tarihi, Orta Asya Kaynak ve BuluntularÝna G™re, (2. Bas. ) Ankara 1984. NOWGORODOWA, E., Alte Kunst der Mongolei, Leipzig 1980. RADLOFF, W., Atlas der Alterhžmer den Mongolei, St. Petersburg 1896. ROUX, J. P., (ev. A. KazancÝgil), Altay Tžklerinde „lžm, KabalcÝ, Ġstanbul 1999. SINOR, D., (Derleyen), Erken ĠŒ Asya Tarihi, ĠletiĢim Yay. Ġstanbul 2000.



333



Dokuzuncu Bölüm Uygurlar Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü / Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu [s.193-214] Mimar Sinan …niversitesi Fen-Edebiyat Fakžltesi / Tžrkiye



GiriĢ Uygur tarihi hiŒ Ģžphe yok ki Orta Asya tarihinin en ™nemli birkaŒ devresinden biridir. Uygur tarihini toplu olarak ele alan, ilk ™nce žnlž Japon bilgini Haneda Toru oldu. Aslen bir Budolog olan ve Japonya‟da Budolojiyi kuran Prof. Dr. Haneda ancak UygurlarÝn Budizm hakkÝndaki geniĢ bilgileri sebebi ile bu konuyla ilgilenmiĢ ve onlarÝ Japonya‟ya tanÝtmak istemiĢtir. AynÝ konu ikinci olarak Prof. Dr. B. „gel tarafÝndan ele alÝnmÝĢ ve bu konuda bir kaŒ makale yayÝnlanmÝĢtÝr. YalnÝz Prof. Dr. B. „gel bu makalelerinde Uygur tarihinin kronolojik olay sÝralarÝna değil, daha Œok kabile hareketlerine ve bir Orta Asya devletinin boylardan imparatorluk haline nasÝl geldiği konusunu incelemiĢtir. UygurlarÝn „tžken b™lgesindeki HakanlÝk d™nemi Prof. Dr. G. andarlÝoğlu tarafÝndan doŒentlik tez ŒalÝĢmasÝ olarak araĢtÝrÝlmÝĢtÝr. Bu ŒalÝĢmada T‟ang sžlalesi d™nemine ait in yÝllÝklarÝnda ve ansiklopedilerinde mevcut Uygurlarla ilgili kayÝtlarÝn Tžrk diline tercžmesi, yorumlanmasÝ, batÝlÝ araĢtÝrmacÝlarÝn eseriyle karĢÝlaĢtÝrÝlmasÝ ve olaylarÝn kronolojik olarak sentezi žzerinde durulmuĢtur. Uygur HakanlÝğÝnÝn son yÝllarÝ ile yÝkÝlÝĢÝ da inli ™ğrenci Ts‟ai Wen-shen tarafÝndan Ankara‟da doktora tezi olarak incelenmiĢ ve TžrkŒe olarak Taipei‟de yayÝnlanmÝĢtÝr. Bu ŒalÝĢmada o d™nemde yaĢayan in devlet adamlarÝnÝn mektub ve raporlarÝ žzerinde durulmuĢtur. BeĢbalÝk - Turfan Uygur Devleti Prof. Dr. „zkan Ġzgi tarafÝndan doŒentlik tez ŒalÝĢmasÝ olarak araĢtÝrÝlmÝĢtÝr. „zellikle Wang Yen-te seyahatnamesi tercžmesi ve in yÝllÝklarÝnda bulunan tamamlayÝcÝ bilgiler değerlendirilmiĢ, batÝlÝ araĢtÝrmacÝlarÝn eserleriyle karĢÝlaĢtÝrÝlmÝĢtÝr. SarÝ Uygurlar ve Kansu B™lgesi kabileleri, Prof. Dr. G. andarlÝoğlu tarafÝndan doktora tez ŒalÝĢmasÝ olarak incelenmiĢ ve TžrkŒe olarak Taipei‟de basÝlmÝĢtÝr. Uygur HakanlÝğÝ yÝkÝldÝktan sonra kurulan Uygur Devletlerinden biri olan SarÝ Uygur Devletinin diğer bir adÝ da Kan chou (Kansu) Uygur Devleti‟dir. Bu eserde Kan-chou Uygur Devleti ve komĢularÝyla akrabalÝk iliĢkileri biraz in kaynaklarÝ, daha ziyade batÝlÝ araĢtÝrmacÝlarÝn ŒalÝĢmalarÝndan faydalanÝlarak analiz ve senteze gidilmiĢtir.



334



I. Orhun Uygur Devleti 1. KuruluĢ in kaynaklarÝ UygurlarÝ HunlarÝn nesilleri olarak kabul ederler. Akraba kavimlerle birlikte Dokuz Oğuz-On Uygur diye isimlendirilirler. Uygurlar IV.-V. asÝrlarda Toba devleti zamanÝnda T™les adÝnÝ aldÝlar. inlilere g™re Uygurlar sayÝ bakÝmÝndan pek kalabalÝk değillerdi. Fakat Œok kabiliyetli ve cesur idiler. Yžksek tekerlekli arabalarÝ vardÝ. G™Œlerde ve harplerde bu arabalarÝna Œok gžveniyorlardÝ. in kaynaklarÝnda Kao-ch‟ih (yžksek tekerlek) adÝyla da kaydedilmektedir. Ġlk zamanlarda T™les boylarÝnÝn mžĢterek bir reisleri yoktu. G™Œebe olduklarÝ iŒin bir yerde devamlÝ oturmuyorlardÝ. Ata binmede, ok atmada žzerlerine yoktu. TopraklarÝ verimsiz olduğu iŒin atlarÝ az, koyun ve sÝğÝrlarÝ Œoktu. Selenga, Orhun ve Tola nehirlerinin kÝyÝlarÝnda oturan bu oymaklar, G™ktžrk devleti kurulunca, onlarÝn hakimiyetini tanÝdÝlar. Baykal g™lžnžn gžneyindeki bozkÝrlarda iŒ iĢlerinde serbest olarak yaĢadÝlar. VII. asÝrda G™ktžrkler inlilere yenilince T™les birlikleri de dağÝtÝldÝ. G™ktžrk Devletinin zayÝf ŒağÝ olan VII. asrÝn baĢÝnda Orhun ve Selenga kÝyÝlarÝnda oturan Uygur, Bugu, BayÝrku, Tongra vs. kabileleri bir Ģefin hakimiyeti altÝnda toplandÝlar. Reislerin unvanÝ Ġrkin idi. Ġrkin‟in P‟u-sa isimli bir oğlu vardÝ. P‟u-sa 630 senesinden sonra G™ktžrklerin kuzey sÝnÝrlarÝna akÝnlar yapmağa baĢladÝ. G™ktžrkler bu Uygur-T™les akÝnlarÝnÝ durdurmak iŒin bir ordu g™sterdilerse de muvaffak olamadÝlar. Bu galibiyet Uygur ve T™leslere bžyžk itibar kazandÝrdÝ. Bu zaferden sonra P‟u-sa Alp Ġlteber unvanÝnÝ aldÝ. in kaynaklarÝ P‟u-sa‟dan Ģ™yle bahsederler: “Mžkemmel harp planlarÝ yapÝyordu. SavaĢta askerlerin ™nžne geŒip hžcum ederdi. Az askerle Œok iĢ yapÝyordu. Askeri talimler yapÝyor, ok atÝyor, askerle beraber avlara gidiyordu. Annesi de halkÝn Ģikayetlerini dinliyor, davalarÝna bakÝyordu. Kanun ve nizamlarÝ bozanlarÝ cezalandÝrÝyordu. Bu suretle kabilelerin džzeni muntazam yžržyordu. P‟u-sa zamanÝ UygurlarÝn refah devridir.”1 G™ktžrklerin zayÝf olduğu bu Œağda Orta Asya‟nÝn kuzeyinde baĢlÝca iki kuvvet vardÝ. 1-P‟usa‟nÝn emrindeki Uygur T™lesleri, 2- Sir TarduĢ T™lesleri. 646‟dan sonra Uygurlar yine bir Ġlteber‟in idaresinde idiler. Fakat bu inlilerin kuklasÝ durumunda idi. Diğer taraftan G™ktžrk devleti de can ŒekiĢiyordu. Sir-TarduĢ T™lesleri de in‟in mžttefiklerine yenilip UygurlarÝn idaresine girmeğe mecbur olmuĢlardÝ. B™ylece Orta Asya‟nÝn doğu kÝsmÝ bir in eyaleti haline gelmiĢ oldu. Bu kukla Ġlteber kendini kağan ilan etti. G™ktžrk tarzÝnda teĢkilat kurdu. Fakat bu devri gerŒek bir kağanlÝk d™nemi olarak kabul etmek zordur.



335



Uygur T™leslerinin halkÝ boĢ durmuyor, in hakimiyetinden kurtulmak iŒin Œareler arÝyordu. 648‟de kukla Ġlteber ™ldžržldž. Yerine halkÝn tuttuğu baĢka bir reis getirildi. Fakat o da inlilerin hilesine kurban gitti. UygurlarÝn isyanÝndan korkan inliler onlarÝ Ch‟i-pi T™lesleri ile anlaĢtÝrÝp bžyžk vaadlerde bulunarak BatÝ G™ktžrklerine saldÝrttÝlar. inliler gittikŒe kuvvetlenerek BatÝ G™ktžrkleri devamlÝ surette mağlup ettiler. Uygurlar da Po-jun adlÝ bir kukla reisin idaresine girmiĢlerdi. 651‟de in hesabÝna Kore isyanÝnÝ bastÝrdÝlar. BatÝ G™ktžrk savaĢlarÝna iĢtirak ettiler. 656‟da Onoklara karĢÝ zafer kazandÝlar. TaĢkent‟e kadar ilerlediler. 661-63 senelerinde Uygurlar in‟e baĢ kaldÝrdÝlarsada muvaffak olamadÝlar. G™ktžrk devleti, ikinci defa kurulduğu zaman Uygurlar tekrar G™ktžrk devleti iŒinde yer aldÝlar. 742-43 senelerinde G™ktžrklerin hakimiyeti altÝnda bulunan Karluk, BasmÝl ve Uygur oymaklarÝ G™ktžrk kağanÝ OzmÝĢ‟Ý mağlup edip ™ldžrdžler. G™ktžrk devleti ortadan kalÝnca BasmÝllarÝn idaresinde yeni bir kağanlÝk kuruldu. Uygurlar sol (doğu), Karluklar sağ (batÝ) yabguluğu teĢkil ettiler. 744 senesinde Uygur Yabgusu BasmÝl kağanÝnÝ mağlup ederek kendini kağan ilan etti. Kutlug Bilge Kžl Kağan unvanÝnÝ aldÝ. Bu suretle hžr Uygur KağanlÝğÝ kurulmuĢ oldu.2 2. Kutlug Bilge Kžl Kağan Devri 744‟de Uygur reisi BasmÝllarÝ tamamiyle mağlup etti. B™ylece Uygur birliği tamamlanmÝĢ oldu. Uygur Reisi Kutlug Bilge Kžl Kağan unvanÝ ile Hakan oldu. Her tarafa elŒilerle fetihnameler g™nderildi. Tabii bu arada in‟e de elŒiler gitti. in imparatoru da tebrik iŒin elŒiler g™nderdi. UygurlarÝn topraklarÝ gittikŒe geniĢledi. Doğuda Szu-wei‟e, batÝda AltÝn DağlarÝ‟na kadar olan b™lge ve gžneyde Gobi sahrasÝ kontrolleri altÝnda idi. Yani HunlarÝn bžtžn eski topraklarÝna sahip olmuĢlardÝ. KÝsa ve baĢarÝlÝ bir d™nemden sonra Kağan vefat etti (747). 3. Moyen-or Kağan Devri Kutlug Bilge Kžl Kağan ™lžnce (747) yerine oğlu Moyen or geŒti. Sert huylu asker idaresini iyi bilen bir kimse idi. Moyen or‟un yapmÝĢ olduğu seferleri 4 kÝsÝmda inceleyebiliriz.



336



1. BatÝ Seferleri: BatÝda Uygurlara karĢÝ baĢlÝca mukavemet edenler Karluklarla, TžrgeĢler idi. Karluklar bu sÝrada Altay DağlarÝnÝn gžney batÝ eteklerinde oturuyordu. TžrgeĢler ise u ve Talas nehri b™lgesinde idiler. 744‟de UygurlarÝn hakimiyetine giren Karluklar zaman zaman isyan ederek TžrgeĢlerle birleĢiyorlardÝ. Moyen or Kağan TžrgeĢleri yendi. B™ylece Uygur Devletinin sÝnÝrlarÝ batÝda SÝrderya nehri boylarÝna kadar ilerledi. 2. Kuzey Seferleri: Bu seferler Kem nehri boyunca uzanan dağlar aĢÝlmak suretiyle yapÝlmÝĢtÝr. Bu seferlere bir baĢka deyimle KÝrgÝz seferleri de diyebiliriz. KÝrgÝzlarla Uygurlar arasÝndaki b™lgede ik adlÝ baĢka bir Tžrk kavmi vardÝ. Moyen or Kağan zamanÝnda ik‟ler Uygur hakimiyetine girdiler. KÝrgÝzlar henžz mağlup olmamÝĢlardÝ. 3. Oğuz Seferleri: Uygur ŒağÝndaki UygurlarÝn kim olduklarÝ hakkÝnda pek bilgimiz yoktur. YalnÝz Selenga Nehrinin kÝvrÝmÝnda Sekiz Oğuz ve Dokuz TatarlarÝn mağlup oluĢlarÝndan bahis vardÝr. Moyen or yazÝtÝndan inde de OğuzlarÝn mevcut olduğunu ™ğreniyoruz. 4. inlilerle Olan Askeri ve Siyasi Mžnasebetler: Moyen or Kağan‟Ýn ilk zamanlarÝnda in Œok karÝĢÝk bir durumda idi. 751 senesinde Talas Meydan Muharebesinin de kaybedilmiĢ olmasÝ, inde karÝĢÝklÝklarÝn ŒÝkmasÝna sebeb olmuĢtu. 755‟de ki An Lu-shan isyanÝ T‟ang hanedanÝnÝn itibarÝnÝ sarsmÝĢtÝ. Doğu baĢ Ģehri Lo-yang ve batÝ baĢ Ģehri Ch‟ang-an asiler tarafÝndan zaptedilmiĢti. Bu tehlikeli durum karĢÝsÝnda UygurlarÝn yardÝmÝna mžracaat edilmiĢtir. Su-tsung tahta geŒtiği zaman (756) T‟un-huang beyi Ch‟eng-ts‟ai‟i iyi mžnasebetler tesisi iŒin elŒi olarak Uygurlara g™nderdi. Uygur KağanÝ Ch‟eng-ts‟ai‟a gelin olarak bir Uygur Prensesi verdi. (Bu prensesin



kimliği



konusunda



kaynaklar



değiĢik



Ģeyler



s™ylemektedir).



AyrÝca



bžyžk



kumandanlarÝndan bazÝlarÝnÝ inli prensesle diplomatik evlilik yollarÝnÝ araĢtÝrmak žzere in sarayÝna g™nderdi. Su-Tsung neticeden Œok memnundu.3 Ondan sonra Kağan bizzat askere kumanda ederek Sho-fan garnizon kumandanÝ Kuo Tzu-i ile beraber sefere ŒÝktÝ. Birlikte T‟ung-lo ve diğer barbarlarÝ SarÝ Irmak kenarÝnda yendiler. Kağan KuoTzu-i‟yi kurt baĢlÝ bayrağa saygÝ duruĢunda bulunduktan sonra huzuruna kabul etti. 757‟de Uygur yabgusu, Tudun‟u 4000 asker ve pek Œok at ile tekrar in‟e yardÝma geldiler. Ġmparator Su-tsung Œok memnun oldu. OnlarÝn Ģerefine ziyafet ve hediyeler verdi. Ġmparator Kuang-p‟ing beyine Yabgu ile kardeĢlik antlaĢmasÝ yapmasÝnÝ emretti. Yabgu‟ya son derece nazik muamele etti. O‟nu mahremiyetine aldÝ. Kaynaklardan ™ğrendiğimize g™re, in bu olayda da malum politikasÝnÝ takip ederek aslen Tžrk olan An Lu-shan‟Ýn isyanÝnÝ yine Tžrklerin yardÝmÝ ile bastÝrmak istemiĢtir. Bu gaye ile Uygurlardan yardÝm istemiĢtir. Uygurlarda yayÝlmak ve in‟e mždahele etmek iŒin uygun fÝrsat kolluyorlardÝ. Bu zaten onlarÝn aradÝklarÝ Ģeydi.



337



Uygurlar Fu-feng‟e gelip Œinli kumandanlar ile g™ržĢtžler. Kuo Tzu-i onlara 3 gžnlžk bžyžk ziyafet verdi. Uygur Yabgusu, in zorluk iŒindeyken ziyafete vakit olamayacağÝnÝ s™ylediyse de Kuo Tzu-i onlarÝ ikna etti. Onlara gžnlžk erzak olarak 200 koyun, 20 sÝğÝr ve 40 shih pirinŒ verdi. Hsiang-chi muharebesine giden ordu Feng nehri kÝyÝsÝnda dizildi. ĠsyancÝlardan bazÝlarÝ in ordusunun sol tarafÝnda pusu kurmuĢlar, sžrpriz hucumu iŒin bekliyorlardÝ. P‟u-ku Huai-en‟Ýn (aslen uygur olan bžyžk bir Œin generali) iĢareti žzerine Uygurlar Œabucak harekete geŒerek pusuda yatanlarÝ yok ettiler. Sonra isyancÝlarÝn arka tarafÝna giderek diğer inli kumandanla birlikte isyancÝlarÝ kuĢattÝlar. Tamamiyle bozguna uğrattÝlar. Ch‟ang-an geri alÝndÝ. Sonra Lo-yang‟Ý almak žzere harekete geŒtiler. Harpten ™nce Uygurlar Yabgu‟nun idaresinde gžney dağlarÝ boyunca Ch‟u-wo‟ya vasÝl oldular. Vadide pusuya yatan isyancÝlarÝ yok ettiler. Sonra Uygurlar dağÝn kuzeyine kamp kurdular. Tzu-i ve diğerleri asilerle harbettilersede mağlup olup geri Œekildiler. (in kaynaklarÝ mağlubiyeti kabul etmezler. Bir karÝĢÝklÝk oldu Ģeklinde geŒerler.) Uzaktan, olanlarÝ g™ren Uygurlar hemen batÝdaki tepeleri aĢarak hucuma geŒtiler. Asileri bozguna uğrattÝlar ve kilometrelerce takip ederek tamamiyle imha ettiler.4 Ch‟ang-an alÝndÝğÝ zaman Uygurlar Ģehri yağmalamak istediler. Buradan Lo-yang‟Ý kurtarmağa gideceklerdi. Ch‟ang-an‟Ý yağmalarlarsa Lo-yang halkÝ onlarÝ asilerle birlik zannederek onlara da mukavemet edecekti. Bu sebeple Kuang-pin Beyi Uygurlara Mani oldu. Fakat Ch‟ang-an alÝndÝğÝ zaman Lo-yang yağmasÝnÝ vaadetti. Uygurlar kabul ettiler. Bu iĢi baĢardÝktan sonra žŒ gžn Ģehri yağmaladÝlar. Kuang-p‟ing Beyi de onlara nakÝĢlÝ elbiseler, kÝymetli taĢlar hediye etti. Yabgu Œok memnun oldu. Ġmparator da Yabgu Ģerefine bžyžk ziyafet verdi. Uygur reislerine, nakÝĢlÝ, iĢlemeli, renkli, ipekli kumaĢlar, altÝn ve gžmžĢ kap kacak hediye etti. in imparatorlarÝnÝn tahtÝ salondan yžksekte olan bir set žzerinde kurulur ve buraya merdivenle ŒÝkÝlÝrdÝ. Bu set‟e hiŒ bir yabancÝ ŒÝkamazdÝ. Bu ziyafet esnasÝnda Yabgu merdivenleri ŒÝkarak, Ġmparatorun yanÝnda oturmuĢtur. in imparatorunun tahtÝ yeniden kendisine bahĢeden Uygurlar‟a karĢÝ b™yle bir yakÝnlÝk g™stermesi gayet tabiidir. An Lu-shan isyanÝ bastÝrÝlmÝĢ olmakla beraber T‟ang HanedanÝnÝn temel taĢlarÝndan pek Œoğunu da beraberinde g™tžrmžĢtžr. „yle g™ržnžyor ki bu tarihten itibaren in‟in hakiki hakimleri Ugurlar olmuĢlardÝ. 758‟de Ġmparator Moyen-or Kağan‟Ýn akrabalÝk dileğini kabul etti. KžŒžk kÝzÝnÝ Ning-kuo Prenses unvanÝ ile gelin olarak g™nderdi. Bundan ™nce diğer barbar reislerinin akrabalÝk isteklerine uydurma prenses unvanÝ verilen inli kÝzlar g™nderilmiĢti. Bu seferki inli gelin imparatorun ™z kÝzÝ idi. Bu da imparatorun Uygurlara verdiği ™nemin en bžyžk delilidir.



338



Ning-Kuo Prensesi bžyžk merasimle inden ayrÝldÝ. KalabalÝk refakatŒilerle birlikte Uygur baĢkentine vasÝl oldu. Moyen-or Kağan Œok mağrurdu ve in‟e tepeden bakÝyordu. Bu sebeple de in elŒisini sedirde oturarak kabul etti. in imparatorunun g™ndermiĢ olduğu devlet mžhžrleri, renkli, ipekli kumaĢlarÝ ve elbiseleri, altÝn ve gžmžĢ kap kacağÝ adamlarÝna dağÝttÝ. ElŒi d™nerken de 500 at, samur kžrkler, beyaz kilimler hediye etti. Ning-Kuo Prensesinin evliliğine teĢekkžr iŒin elŒiler g™nderdi. Moyen-or Kağan bir de G™ktžrk alfabesi ile yazÝlÝ bir yazÝt bÝrakmÝĢtÝr. ġine-usu Nehri dolaylarÝnda bulunan bu yazÝt bize Uygurlar hakkÝnda Œok kÝymetli bilgiler vermektedir. TFYK, c. 965; Su-tsung imparator fermanÝ “Ulusun zorluklardan kurtuluĢu Kağan‟Ýn ŒabasÝyladÝr. Onun yaptÝklarÝ bžtžn žlkede hiŒ unutulamaz. Uygur KağanÝ Œok zeki ve Œok kibar bir adamdÝr. Onun s™zž gerŒektir. Onun kabiliyeti on binlerce kiĢinin en iyisidir. O bžtžn kağanlarÝn baĢkanÝdÝr. inde isyanlar ŒÝktÝğÝ zaman imparatorun kardeĢi ile savaĢa gidip, bžtžn isyanlarÝ bastÝrmÝĢtÝ. Ġki ay iŒinde iki baĢkenti zapt etti. O‟nun yaptÝğÝ iyilikler gžneĢ ve ay gibi insanÝn yžreğinde parlÝyor. Ona yalnÝz Ģimdi değil her sene 20.000 top ipekli kumaĢ vereceğim. Kağan elŒilerini Shou-fan‟a g™ndererek bunlarÝ alacak” dedi. (YÝllÝk vergi). 4. B™gž Kağan Devri 759 senesinde Moyen-or Kağan ™lžnce yerine kžŒžk oğlu geŒti. Uygurlardaki veraset geleneklerine g™re bžyžk oğulun kağan olmasÝ lazÝmdÝ. Fakat o bilmediğimiz bir suŒundan dolayÝ daha ™nce ™ldžržlmžĢtž. Moyen-or‟un kžŒžk oğlunun bir kaŒ tane adÝ vardÝ. BunlarÝn en bilinenleri Bugu, B™gž, Tengridir. Onun hanÝmÝ P‟u-ku HuaÝ‟-en‟Ýn kÝzÝ idi. Moyen-or Kağan tarafÝndan kžŒžk oğlu iŒin imparatordan bir gelin istendiğinde bu kÝz g™nderilmiĢti. Bu Ģekilde o hatun oldu. Moyen-or Kağan ™ldžğž zaman Ning-Kuo Prensesi in adetlerine g™re yas tuttu. in adetlerine g™re, bir kadÝnÝn kocasÝ ™ldžğžnde žŒ yÝla yakÝn zaman yas elbiseleri giyer. Sabah akĢam ağlardÝ. Ning-Kuo Prensesinin oğlu yoktu. Sonunda vatanÝna d™nmek iŒin izin istedi. Tai-tsung tahta ŒÝktÝğÝ zaman, isyancÝ Shih Ch‟ao-i daha mağlup edilmemiĢti. Ġmparator yardÝm istemek iŒin Uygurlar‟a elŒi g™nderdi. ElŒiden ™nce Shih Ch‟ao-i “T‟ang Ģimdi yasta, karÝĢÝklÝk var. Hžkžmet reisi yok. Birlik olup bu fÝrsattan istifade edelim. SayÝsÝz zenginliklere sahip olan hazineleri ele geŒirelim.” diye haber g™ndermiĢti. B™gž Kağan in elŒisine Œok k™tž muamele etti. Herkes T‟ang‟Ýn mahvolduğunu s™ylerken onlarÝn nasÝl olup da hˆlˆ elŒi g™nderdiklerine hayret etti.



339



ElŒi s™ylenenlerin doğru olmadÝğÝnÝ, Kuang-p‟ing Beyi‟nin imparator olarak tahta geŒtiğini onun ™nceki imparator ile aynÝ meziyetlere sahip olmasÝndan baĢka, Yabgu ile yanyana harbeden tek kiĢi olduğunu, Kağan‟la olan arkadaĢlÝğÝnÝ anlattÝ. T‟ang‟Ýn dostluk iĢareti olarak her sene Uygurlar‟a ipekli kumaĢlar verdiğini nasÝl unutabildiğini sordu.5 B™gž Kağan elŒiyi dinlemedi, tahkir etti. O sÝrada gžneye giden Uygur kuvvetleri Kuzey in sÝnÝrlarÝnda tahribata baĢlamÝĢtÝ bile. Hatun‟da Kağan‟la birlikte geliyordu. Kağan kayÝnpederi ile kayÝnvalidesini g™rmek iŒin izin istedi. Eskiden beri Orta Asya Tžrk halkÝnda bir inanŒ vardÝ. Bu inanca g™re, in, kendine g™re bir medeniyete ve tarihe sahipti. Bu sebeple zaptedilemezdi. Zaptedilse bile b™yle bir devlet inde uzun zaman yaĢayamazdÝ. P‟u-ku Huai-en bu džĢžncenin etkisinde kalarak B™gž Kağan‟a Mani oldu. in kaynaklarÝndan anladÝğÝmÝza g™re, bu akÝn sÝrasÝnda bžtžn Kuzey in Uygurlar tarafÝndan yağmalanmÝĢ, Ģehirler yÝkÝlmÝĢ, hatta in mabedleri bile yakÝlmÝĢtÝ. B™ylece in Ġmparatorluğunun hakimiyeti UygurlarÝn eline geŒti. Sonra da sÝra asilerin ortadan kaldÝrmasÝna geldi. Tabii inliler bunu kabul etmediler. Asiler ortadan kaldÝrma mevzuunda inlilerle antlaĢma yapÝldÝ. Uygur kuvvetleri yeniden teĢkilatlandÝrÝldÝ. P‟u-ku Huai-en sol Ģad (Doğu baĢkumandanÝ) olarak vazifelendirildi. inli kumandanlarla savaĢ planÝ žzerinde konuĢuldu. Kağan‟Ýn gitmek istediği yola, o b™lgelerin fakirleĢtiği, ordu iŒin kafi yiyecek bulunamayacağÝ bahanesiyle Mani oldular. inliler değiĢik planlar teklif ettiler. Kağan da bunlarÝn pek Œoğunu beğenmedi. Sonunda Sha-chou yolunu takip ederek T‟aiyang‟Ý geŒip T‟ai-yžan‟deki erzak depolarÝndan ihtiyaŒlarÝnÝ karĢÝlayÝp, Tse-chou, Lu-chou, Ho-nan, Huai-chou ve Cheng-chou garnizon kumandanlarÝ ile birleĢip isyancÝlara hep birlikte hžcum etmeği kararlaĢtÝrdÝlar. B™gž Kağan SarÝ Nehrin ve Shao-chou‟nun kuzeyinde kamp kurmuĢtu. Ġmparator, baĢkumandanÝ Yung beyi, Tzu-ang ve diğerlerini onunla g™ržĢmeğe g™nderdi. Yung Bey‟i Kağan ŒadÝrÝ ™nžnde merasim dansÝ yapmadÝğÝ iŒin azarlandÝ. Tzu-ang “Yung Beyi eski imparatorun ™z torunudur. Devletimiz iki imparator iŒin yastadÝr. Bu sebeble ona t™ren dansÝ yapmak uygun değildir. O, Ģimdiki imparatorun en bžyžk oğludur. Sonra O, imparator olacaktÝr. in‟in mžstakbel hžkžmdarÝ nasÝl olur da, yabancÝ bir hžkžmdarÝn ™nžnde t™ren dansÝ yapar?” Ģeklinde ™zžr diledi. Uygurlar Œok kÝzdÝlar. Tzu-ang, Li-chžn, Shao-hua ve Wei Chž‟ye yžzer değnek vurulmasÝ emredildi. Shao-hua ve Wei Chž dayağÝ takip eden gece ™ldžler. Bu hadisenin acÝsÝnÝ inliler yÝllarca unutmadÝlar. Fakat o sÝrada ellerinden bir Ģey gelmiyordu. Uygurlara ihtiyaŒlarÝ vardÝ. Bu sebeple ses ŒÝkarmadÝlar. Fakat bu hadisenin intikamÝ Œok sonra alÝnacaktÝr.6 KararlaĢtÝrÝlan plana g™re, isyancÝlarÝ mağlup ettiler. Asilerin reisi Shih Ch‟ao-i geri kalanlarla birlikte kaŒtÝ. Yung Bey‟i geri d™ndž. Kağan Ho-yang da kamp kurup bir kaŒ ay orada dinlendi. P‟u-ku



340



Huai-en‟Ýn idaresindeki Uygur kuvvetleri, Ch‟ao-i ve adamlarÝnÝ takip ederek ezdiler. Ch‟ao-i‟nin baĢÝnÝ kestiler, teĢhir ettiler. B™ylece Ho-pei eyaleti tamamiyle sulha kavuĢtu. Kağan imparatoru tebrik iŒin elŒi g™nderdi. ĠsyancÝ Shih Ch‟ao-i‟nin sancak ve flamalarÝnÝ hediye olarak g™nderdi. in kaynaklarÝnÝn kayÝtlarÝna g™re Kuzey in‟de ™nce isyancÝlarÝn, sonra da UygurlarÝn yağmalarÝ neticesinde, elbise yapmağa kumaĢ bulamayan halk kağÝt kullanmÝĢ. Hatta klasikleri bile elbise yapanlar olmuĢtu. B™gž Kağan‟Ýn in‟e yaptÝğÝ yardÝmlarÝn karĢÝlÝğÝ olarak imparator T‟ai-tsung ona teĢekkžrname ve pek Œok hediyeler verdi. Bundan baĢka her sene 2.000 ailenin geliri Kağan‟a g™nderilecekti. (YÝllÝk vergi) 764‟de P‟u-ku Huai-en isyan etti. On binlerce Tibetli de onunla birlikti. Shou-fang garnizon kumandanÝ Kuo Tzu-i onlara karĢÝ durdu. Fakat bu hareket pek baĢarÝlÝ olamadÝ. 765‟de P‟u-ku Huai-en, 200.000‟den fazla Uygur, Tibetli, T‟u-yu-hun, Tangut ve Nu-la guruplarÝnÝ kendisiyle birlikte isyana ikna etti. in sarayÝ korku iŒindeydi. Fakat P‟u-ku Huai-en‟in ani ™lžmž žzerine adamlarÝ tereddžte džĢtžler. Tibetliler d™ndž. Tzu-i Uygurlarla g™ržĢtž. Onlarla anlaĢtÝ. Uygurlar P‟u-ku Huai-en‟in oğullarÝnÝn ™ldžržlmemesi ĢartÝ ile Tibet isyanÝnÝn bastÝrÝlmasÝnda in‟e yardÝm etmeği vaad ettiler. KarĢÝlÝklÝ antlaĢma yapÝldÝ. Kadeh kaldÝrÝp and iŒtiler. Hep birlikte 100.000 den fazla Tibetliyi mahvettiler. Pek Œok ganimet ele geŒirildi. Daha ™nce esir edilmiĢ olan 5000 inli kurtarÝldÝ.7 Bu arada Œok enteresan olan iki Ģaman hikayesini de anlatmadan geŒemiyeceğim. in seferinden ™nce iki Ģaman bu seferde savaĢ yok, bir bžyžk adamla g™ržĢžp d™neceksiniz demiĢlerdi. Bu seferde Kuo Tzu-i ile g™ržĢžp anlaĢan Uygurlar ĢamanlarÝn dediğinin ŒÝktÝğÝna sevindiler. Tibetlilerle savaĢ sÝrasÝnda da ĢamanlarÝn Œok faydasÝ olduğu, onlarÝn ržzgar ve kar duasÝ sayesinde bžtžn Tibetlilerin žĢžyžp donduklarÝ s™ylenir. Tibet zaferinden sonra in Ġmparatoru yine Uygurlara ziyafetler ve pek Œok hediyeler verdi. Uygurlar‟a verilen hediyeler ve yÝllÝk vergiler dolayÝsÝyla hazine boĢaldÝ. Memurlara maaĢ verilemedi. Ġmparator maaĢ yerine onlara bugžnkž tasarruf bonosu neviinden kağÝtlar verdi. …Œ aylÝk maaĢlarÝnÝ da vergi olarak aldÝ. 769 senesinde Uygur KağanÝ bir inli prenses ile evlilik rica etti. Ġmparator P‟u-ku Huai-en ™nceki değerli hizmetlerine karĢÝlÝk onun kžŒžk kÝzÝnÝ saraya almÝĢ ve ona kendi kÝzÝ gibi bakmÝĢtÝ. Bu kÝza Chung-hui Prensesi unvanÝnÝ vererek Uygur KağanÝ ile evlenmesine karar verdi. Prenses bžyžk merasimle uğurlandÝ.



341



Bu devredeki Uygur hakimiyeti inlilerin bizzat kendi kaynaklarÝndan rahatlÝkla anlaĢÝlmaktadÝr. Hariciye k™Ģkžnde kalan UygurlarÝn sayÝsÝ pek Œok olduğu gibi, bunlar gayet mustakil hareket ediyorlardÝ. Bazan Ģiddet hareketlerinde bulunduklarÝ da oluyordu. Fakat inliler bir Ģey demeğe cesaret edemiyorlardÝ. Bu mevzuda birkaŒ ™rnek verelim. 771 senesi Ocak ayÝnda birgžn Uygurlar Pazar yerinde ŒÝkan mžnakaĢa neticesinde kÝzarak 300 sžvari ile imparatorluk Ģehrinin kapÝlarÝna hucum ettiler. Ġmparator onlarla sulh yapmak iŒin elŒi g™nderdi. Ġmparatorun korkusunun sebebi herhalde bu 300 sžvari değildi. AynÝ yÝlÝn Temmuz ayÝnda Uygurlar Pazar yerlerinde Ģiddet hareketlerinde bulundular. Ch‟ang-an valisini kovaladÝlar. Memurlar bir Ģey yapamadÝ. Uygurlar 758‟den beri her sene alÝĢ-veriĢ yapmak iŒin geliyorlardÝ. Getirdikleri her atÝn yerine kÝrk top ipekli kumaĢ istiyorlardÝ. Daima bir anda onbinlerce at g™nderiyorlardÝ. in hžkžmeti bundan pek memnun olmamakla beraber Uygurlardan Œekindiği iŒin satÝn almak mecburiyetinde kalÝyordu. 773 yÝlÝnda Ġmparator UygurlarÝ memnun etmek iŒin, g™nderilmiĢ olan atlarÝ yaĢlÝ, zayÝf demeden hepsini satÝn aldÝrdÝ. Temmuz ayÝnda Uygurlar memnun olarak hediyelerin ve atlarÝn karĢÝlÝğÝ olan eĢyalarÝn yžklendiği binden fazla araba ile Ch‟ang-an‟dan ayrÝlÝp „tžken‟e d™ndžler. in kaynaklarÝ istedikleri kadar Uygur KağanlarÝnÝn in imparatoru tarafÝndan tayin edildiğini kaydetsinler. Yine in yÝllÝklarÝ kayÝtlarÝndan aldÝğÝmÝz bu ™rnekler aksini rahatlÝkla isbat etmektedir. Eğer o devirde Uygur KağanlÝğÝ in Ġmparatorluğu‟ndan kudretli değil idiyse, koca imparatorluğun Uygurlardan korkmasÝ iŒin baĢka bir sebep mi vardÝ? 8 Bu ™rnekleri daha da Œoğaltabiliriz, 774 senesi Eylžl ayÝnda Hariciye k™Ģkžnde kalan Uygurlardan biri bir inliyi ™ldžrdž. Memurlar onu yakaladÝ. Fakat Ġmparator onu cezalandÝrmağa cesaret edemedi. 775 yÝlÝ Eylžl ayÝnda yine bir Uygur Pazar yerinde bir inliyi b݌akladÝ. Pazar yeri halkÝ onu yakalayÝp hapsetti. Bunu duyan Uygur reisi hemen konakladÝğÝ yerden ŒÝkarak onun hapsedildiği hapishaneye hucum etti. MuhafÝzlarÝ ™ldžrerek mahpusu kaŒÝrdÝ. Bu hadiseden dolayÝ imparator gene bir Ģey sormağa cesaret edemedi. O devirde Uygurlar inlileri kžŒžk g™ržyor, in kanunlarÝnÝ hiŒe sayÝyorlardÝ. 778 senesinde in kaynaklarÝ ilk defa Uygurlara karĢÝ in galibiyetinden bahsetmeğe baĢlarlar. inliler hudut karakollarÝndaki muhafÝzlarÝ arttÝrmağa, Uygur akÝnlarÝna ve yağmalarÝna karĢÝ tedbir almağa baĢladÝlar. Fakat imparator yine de Uygurlara karĢÝ bir Ģey olmamÝĢ gibi davranÝyordu. 778 yÝlÝ Temmuz ayÝnda Ġmparator: “BaĢkentte kalan Uygurlar ve diğer barbarlar kendi elbiselerini giysinler. inli elbisesi giymelerine luzum yok.” diye bir ferman ŒÝkardÝ. Bu fermanÝn maksadÝ ne idi? Ġmparator Uygurlardan Œekindiği iŒin onlarÝ her hareketinde serbest mi bÝrakÝyordu? Yoksa kendi kÝyafetleri iŒinde nerede olurlarsa olsunlar rahatŒa tanÝnmalarÝ iŒin mi?9



342



BaĢkentte daimi olarak kalan 1000 Uygur tžccarÝ kendi elbiselerini giydiler. inliler arasÝnda kaldÝlar. Memurlar her gžn onlara kesilmiĢ hayvan, para, pek Œok mal verdiler. En iyi evleri onlara tahsis ettiler. Uygurlar gžn geŒtikŒe isteklerini arttÝrÝyorlar, memurlar karĢÝ gelmeğe cesaret edemiyorlardÝ. Bunlardan bir kÝsmÝ inli elbisesi giyip inli hanÝmlarla evlendiler. Yani inlileĢtiler. Bu da Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn gerilemesinin en ™nemli sebeplerinden biridir. Eskiden Uygur adetleri Œok iyi idi. Kağanla nazÝrlar arasÝnda fazla fark yoktu. Harbe beraber giderlerdi. SavaĢa ŒÝktÝklarÝ zaman daima zafer kazanÝrlardÝ. T‟ang sžlalesini džĢtžğž mžĢkžl durumlardan kurtardÝlar. Bu yardÝmlarÝn sebebi T‟ang sžlalesine karĢÝ olan sevgileri değil, in‟deki hakimiyetlerini garantilemek iŒindi. T‟ang ĠmparatorlarÝ uzun zaman Uygurlara vergi vermek zorunda kaldÝlar. in kaynaklarÝ bunlardan hep hediye diye bahsederler. Fakat aynÝ zamanda sÝk sÝk “imparator hediye vermek mecburiyetinde kaldÝ”. Veya “UygurlarÝ kÝrmamak iŒin hastalÝklÝ atlarÝ bile gayet yžksek fiatla satÝn aldÝ” gibi kayÝtlar vardÝr. Tabii in kaynaklarÝ in imparatorluğunun žstžne bir kuvvet tanÝmadÝklarÝ ve taraf tuttuklarÝ iŒin b™yle kaydetmektedirler. Dikkatli ve objektiv bir g™z bunlarÝ rahatlÝkla ayÝrdeder. B™gž Kağandan itibaren Kağanlar sarayda oturmağa baĢladÝlar. KadÝnlar makyaj yapmağa, gžzel giyinmeye baĢladÝlar. AlÝĢkanlÝklar değiĢti. Eskiden erkeği ile harbe giden kuvvetli Uygur kadÝnÝ yumuĢamağa baĢladÝ. Ġmparator T‟ai-tsung ™ldžkten sonra tahta Te-tsung geŒti. Uygurlar‟a acÝ haberi ve eski dostluğu geliĢtirme dileğini bildirdi. Mağrur B™gž Kağan in imparatoruna baĢ sağlÝğÝ dilemedi. UygurlarÝn dayandÝğÝ dokuz kabile ve Soğdlular Kağan‟Ý in‟e akÝn yapmağa teĢvik ettiler. Ġmparator T‟ai-tsung ™lmžĢ, yeni imparator henžz tam otorite sağlayamamÝĢtÝ. FÝrsattan istifadenin tam zamanÝ idi. Vezir Tun Baga Tarkan ise bu fikirde değildi. O, eski ananeye inanÝyordu. in zapt edilse bile orada tutunmak kolay değildi. Bu džĢžnce ile: “T‟ang bžyžk devlet, bize karĢÝ k™tž bir hareketi yok. AyrÝca zafer kazanabileceğimiz de Ģžpheli” gibi s™zlerle Kağan‟a Mani olmağa ŒalÝĢtÝ. Kağan onu dinlemedi. Bunun žzerine T‟un Baga tarkan, Kağan‟Ý yakÝnlarÝ ve onu harbe teĢvik edenleri ™ldžrdž. Alp Kutlug Bilge Kağan ismiyle tahta geŒti. B™gž Kağan‟Ýn Manevi Rolž B™gž Kağan siyasi faaliyetinden baĢka bir de din reformcusu olarak bžyžk Ģ™hrete sahiptir. Esasen B™gž isminin manasÝ da alim, hekim, sihirbaz anlamÝnÝ taĢÝmaktadÝr. in kaynaklarÝna g™re, hžkžmdarlÝk unvanÝ “Tengride bolmuĢ il tutmuĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan” idi. G™kte doğmuĢ, memleketi idare etmiĢ, kahraman, meĢhur, alim Kağan anlamÝndadÝr. B™gž Kağan in‟de yaptÝğÝ harpler sÝrasÝnda Mani dinine inanan rahiplerle temas etmiĢ, onlarÝ Uygur žlkesine davet etmiĢti. Diğer dinlerde olduğu gibi Mani dininde de pek Œok kaideler vardÝr. Burada bu konunun detayÝna girmeyeceğiz. MeraklÝlarÝ dinler tarihi ile ilgili kitaplarda bilgi bulabilirler.



343



B™gž Kağan UygurlarÝn bozkÝr adetlerini bÝrakÝp medeni olmalarÝnÝ arzu ediyordu. Bunun da Mani diniyle mžmkžn olabileceğine inanÝyordu. Halbuki Mani dini UygurlarÝ zayÝflatan en bžyžk etken olmuĢtur. UygurlarÝ hareketsizliğe, et yememeğe, insan ™ldžrmemeğe teĢvik eden bu din onlarÝ gevĢetti ve cesaretlerini k™rletti. Manihaizm bir tžccar ve Ģehirli dinidir. Onun savaĢŒÝ ruhlarÝ gevĢettiği doğrudur. Fakat sonradan Uygurlar‟Ýn ilim, sanat ve edebiyattaki ilerlemelerine olan faydasÝ da inkar edilemez. Tžrkleri zayÝflatmak iŒin kurulan bu tuzağa Uygurlar 763 yÝlÝnda tutulmağa baĢlamÝĢlardÝr. 5. Alp Kutlug Bilge Kağan Devri Tun Baga Tarkan 779‟da B™gž Kağan‟Ý ™ldžrerek Alp Kutlug Bilge unvanÝ ile Kağan oldu. Bundan sonraki Kağanlar onun soyundan geldiler.10 Ġmparator T‟ai-tsung zamanÝnda (763-779) Dokuz Oğuzlar kendilerinin Uygur olduklarÝnÝ s™yleyerek karÝĢÝk bir halde in‟in baĢkenti Ch‟ang-an‟da ikamet ediyorlardÝ. Bunlar haksÝz yol ile kendi mallarÝnÝ ŒoğaltÝyor. ZararlÝ faaliyette bulunuyorlar, Uygurlarla beraber in‟in resmi ve gayri resmi derdi oluyorlardÝ. Ġmparator Te-tsung (780-804) tahta ŒÝktÝktan sonra Tudun‟un bžtžn adamlarÝ ile Ch‟ang-an‟dan ayrÝlÝp memleketine d™nmesini emretti. Tudun ve adamlarÝ Cheng-Wu‟ya gelerek orada birkaŒ ay kaldÝlar. Ve gžnlžk ihtiyaŒlarÝnÝ karĢÝlamak iŒin 1.000 Chin (1 Chin=1 / 2 kg lÝk bir in ağÝrlÝk ™lŒžsž) et talep ettiler. Yerli tarÝm mahsullerini zorla ele geŒirdiler. Cheng-Wu halkÝ bundan Œok ĢikayetŒi idi. B™lgenin ordu kumandanÝ Chang Kuang-sheng onlarÝ ™ldžržp mallarÝnÝ elde etmek istediği halde onlar Œok kuvvetli olduklarÝ iŒin buna cesaret edemedi. inliler yurtlarÝna d™nmekte olan UygurlarÝn bagajlarÝndan inli kadÝnlarÝn ŒÝkmasÝnÝ bahane ederek, onlarÝn gidiĢlerini durdurdular. Bir kÝsmÝnÝ ™ldžrdžler. AslÝnda inlilerin bu hareketten gayeleri indeki UygurlarÝn memleketlerine d™nerek Uygur Devleti‟nin biraz daha kuvvetlenmesine mani olmaktÝ. Bu sÝrada Dokuz Oğuz asÝllÝlar, kendi soydaĢlarÝ Uygur KağanÝ tarafÝndan ™ldžržldžğž iŒin kaŒmağa ŒalÝĢÝyorlardÝ. Tudun, Dokuz Oğuzlar‟Ýn kaŒmasÝnÝ ™nlemek iŒin Œok sÝkÝ tedbirler aldÝ. Dokuz Oğuzlar kaŒamÝyorlar ve d™nmeğe de cesaret edemiyorlardÝ. Bu vaziyette Dokuz Oğuzlar gizlice Chang Kuang-Sheng‟dan bžtžn Uygur elŒilerini ™ldžrmesini rica ettiler. inli kumandan Uygurlar‟Ýn kendi aralarÝnda b™lžnmesine sevindi. Ve Dokuz OğuzlarÝn teklifini olumlu karĢÝladÝ. Ġmparator‟a Sheng-Chou‟da Uygurlar tarafÝndan hakaret edildiğini ve bu yžzden Ġmparatorun Uygurlar‟a kÝzdÝğÝnÝ bilen Chang Kuang-Sheng imparatora, asÝl UygurlarÝn sayÝsÝnÝn fazla olmadÝğÝnÝ UygurlarÝn kuvvetlenmesine muhtelif kabilelerin sebep olduğunu belirtti. AyrÝca Uygur žlkesindekilerin birbirine džĢtžğžnž, yeni hžkžmdar Tun Baga Tarkan‟Ýn karargahÝnÝ değiĢtirdiğini, asi oğlu ile nazÝrÝnÝn birbiriyle ŒatÝĢmalarÝ yžzžnden Uygur žlkesinde durumun henžz huzura kavuĢamadÝğÝnÝ,



344



yoksul hale džĢen halkÝn durumundan ĢikayetŒi olduğunu yeni Kağan‟Ýn henžz tam manasÝyla otorite kuramadÝğÝnÝ s™yleyerek imparatorun bu fÝrsatÝ kaŒÝrmamasÝnÝ istedi.11 Ġmparator tarafÝndan reddedilen Chang Kuang-Sheng, yardÝmcÝsÝnÝ Tudun‟un konakladÝğÝ yere g™ndererek, onun Tudun‟a karĢÝ gerekli sayÝgÝyÝ g™stermemesini emretti. Tudun gelen in elŒisinin hakaret ettiğini g™ržnce sinirlendi ve onu kÝrbaŒlattÝ. Bu sÝrada inli kumandan askerlerine kumanda ederek aniden Tudun‟a saldÝrdÝ. Diğer kabilelerin de yardÝmÝyla Tudun ve adamlarÝnÝn tamamnÝ ™ldžrdž. ġahit olarak sağ bÝrakÝlan iki kiĢi gelip imparator‟a Uygurlar‟Ýn in generaline hakaret ettiklerini, onu kÝrbaŒladÝklarÝnÝ ve Chang-Wu b™lgesini elde etmeği tasarladÝklarÝnÝ, bu yžzden de Chang Kuang-Sheng‟Ýn ™nce davranÝp onlarÝ ™ldžrdžğžnž anlattÝlar. Uygurlar ™Œ almak iŒin bu olayÝn ele baĢÝnÝ istediler. Ġmparator, UygurlarÝ kÝrmamak iŒin inli kumandanÝ vazifesinden geri Œekti. in‟in bu hareketi bžyžk gžržltžlere sebeb oldu. in elŒileri Uygur baĢkentinde belki in tarihinde eĢine rastlanmayacak hakaretlere maruz kaldÝlar. 781 senesinde imparator elŒi olarak Hsiu‟yu Tudun ve diğerlerinin cesetlerini iktiva eden d™rt tabut ile Uygur baĢkentine g™nderdi. Yžan Hsiu yaklaĢtÝğÝ zaman Kağan nazÝrlarÝna onu karĢÝlamalarÝnÝ emretti. Saraya vardÝklarÝ zaman, baĢbakan Hsieh Yž chia-ssu, Tudun‟un ™ldžržlmesinde Hsiu ve diğerlerini suŒlu bularak onlarÝ azarladÝ. Hsiu cevap olarak: “Tudun, kendisi Chang Kuang-sheng ile muharebe ederken ™ldž. Bu imparatorun emri ile değildi” dedi. BaĢbakan onlarÝ karaltÝnda ayakta sorguya Œekti. ElŒilere, “Siz bu ™lžmžn suŒundan sorumlusunuz. T‟ang, kendisi sizi katletmedi. Bizi harekete geŒirip, suŒu bizim žzerimize atmak istiyor.” diye bağÝrdÝ, ŒağÝrdÝ, ŒÝkÝp gitti. Yžan Hsiu Uygur Devleti‟nde Œok k™tž muamele g™rerek elli gžnden fazla tutuklandÝktan sonra in‟e gitmek žzere serbest bÝrakÝldÝ. Hareket ederken Kağan, adamlarÝ vasÝtasÝyla Yžan Hsiu‟ya: “VatandaĢlarÝm hep intikam iŒin seni ve adamlarÝnÝ ™ldžrmek istediler. Ben buna yanaĢamadÝm. Sizin devletiniz Tudun ve adamlarÝnÝ ™ldžrmžĢtž. Eğer ben seni ™ldžrtžrsem kanÝ kanla yÝkamak gibi olur. Bu daha hunharca bir hareket olur. Ben Ģimdi kanÝ su ile yÝkasam daha iyi değil mi? T‟ang sžlalesinin bize atlarÝn karĢÝlÝğÝ olarak 1.800.000 top kumaĢ borcu vardÝr. Bunu bize bir an evvel ™demelidir”, diye haber g™nderdi. (TCTC,227)12 ElŒiler Uygur KağanÝ ile g™ržĢemeden d™ndžler. 781 yÝlÝ MayÝs ayÝnda in baĢkentine vasÝl oldular. in elŒilerinin bu kadar hakarete maruz kalmalarÝna rağmen, Ġmparator yžz bin top kumaĢ ve yžz bin liang ağÝrlÝğÝnda altÝn ve gžmžĢžn Uygur atlarÝnÝn borcuna karĢÝlÝk olarak verilmesini emretti.



345



Daha sonra bu hadiseyi tamamiyla kapamak iŒin kendi ™z kÝzÝnÝ gelin olarak Kağan‟a g™nderecektir. Bilindiği gibi tarihte in imparatorunun ™z kÝzÝ ile evlenmiĢ yabancÝ bir hžkžmdara da az rastlanÝr. 786 yÝlÝ Uygur-ġato (™l) mžnasebetlerinde bir d™nžm noktasÝ teĢkil etmektedir. Bu devre kadar Uygurlarla beraber g™ržnen ġatolar, bu tarihlerde UygurlarÝn takip ettikleri mali politikadan ĢikayetŒi olmağa baĢladÝlar. Diğer taraftan gžneyde Tibetliler gittikŒe kuvvetlenmekteydi. ġato (™l)‟lar Uygurlardan ĢikayetŒi olunca Tibetlilere yanaĢmayÝ menfaatlerine uygun buldular. Tibetlilerle ġato (™l)‟lar birleĢerek BeĢbalÝk‟Ý iĢgal ettiler. Bu arada BeĢbalÝk‟Ý almak iŒin UygurlarÝn yapmÝĢ olduğu teĢebbžs mžsbet netice vermedi. YalnÝz Sh‟a-to-Tibet baĢarÝsÝ pek uzun sžrmedi. 788-89 seferinde Uygur BaĢbakanÝ Shieh Yž-Chia-ssu BeĢbalÝk‟Ý geri aldÝ. (TafsilatÝ, Ay Tengri‟de Kut BulmuĢ Kžlžg Bilge Kağan devrinde anlatÝlmÝĢtÝr.) 787‟de Uygur KağanÝ Tun Baga Tarkan, in sarayÝna akrabalÝk ricasÝ ile elŒiler g™nderdi. Ġmparator‟un Shao-huo ve diğerlerinin kÝrbaŒlanmasÝ hadisesi dolayÝsÝyla dargÝnlÝğÝ devam ediyordu. Bu ricanÝn yerine getirilmesi iĢinin oğullarÝ ve torunlarÝ zamanÝna bÝrakÝlmasÝnÝ s™ylžyordu. BaĢakanÝ Li Pi kendisine olumlu nasihatlerde bulundu. O meselede hatalÝ olanlarÝn Shao-hua ve B™gž Kağan olduğunu Ģimdiki Kağan‟Ýn ise B™gž Kağan‟Ý ™ldžrerek tahta geŒtiğini ve in imparatoruna karĢÝ hžrmette kusur etmediğini s™yleyerek onu ikna etmeğe ŒalÝĢtÝ. AyrÝca Tudun ve diğerleri ™ldžržldžğž zaman Alp Kutlug Bilge Kağan ve adamlarÝ in elŒilerine hakaret etmekle beraber sağ salim geri g™ndermiĢti. Uygur KağanlarÝ asilere karĢÝ daima T‟ang sžlalesi tarafÝnÝ tutmuĢtu. in adetlerine g™re, t™renlere iĢtirak etmiĢlerdi. Ġki baĢĢehrin alÝnÝĢÝnda en bžyžk amil olan Uygurlar yağmada da ™lŒžlž idiler. …Œ gžn sonra herĢey bitmiĢti. Bžtžn bunlarÝ tafsilatÝ ile anlatan Li Pi Ġmparator‟a “Her zaman her tžrlž Ģartlarda T‟ang‟a hizmete hazÝrÝz diyen bir kiĢinin ricasÝnÝ nasÝl kabul etmezsiniz?” dedi. Bžtžn bunlardan baĢka in‟in problemleri halledilmiĢ değildi. UygurlarÝ darÝltmak devlet menfaatlerine uygun olmayacaktÝ. Sonunda Ġmparator razÝ olmak zorunda kaldÝ.13 Gelin olarak Hsien-an prensesinin g™nderilmesine karar verildi. 788 yÝlÝ Ağustos ayÝnda Hsi ve Shih-Wei‟ler Cheng-wu b™lgesini istila etmeğe geldiler. Bir Œok insan ve hayvan ele geŒirip kaŒtÝlar. Cheng-wu‟nun garnizon kumandanÝ 700 Uygur sžvarisini onlarÝ takibe g™nderdi. Fakat bu mžcadelede Uygur elŒisi ™ldžržldž. Ekim ayÝnda T‟ang sžlalesinin evlilik iŒin Prenses g™ndermesine Œok sevinen Alp Kutlug Bilge Kağan, kÝzkardeĢi Prenses Kutlug Bilge, nazÝrlarÝn hanÝmlarÝ ve devlet bakanÝ baĢta olmak žzere bin kiĢiden fazla bir heyeti yeni Hatun olacak in Prensesini karĢÝlamağa g™nderdi.



346



AyrÝca Kağan, Ġmparatora “Eskiden kardeĢ gibi idik, Ģimdi damat oluyorum. „yle ise yarÝ oğlunuz sayÝlÝrÝm. Eğer siz Tibet‟den Ģikayet edersiniz, o zaman oğul babasÝnÝn dertlerini gidermelidir.” diye haber g™nderdi. Bunu mžteakip Uygurlar Tibet elŒilerine hakaret ettiler. Ve Tibetle iliĢkilerini kestiler. B™ylece bu evlilikten in lehine olan menfaatler hemen g™ržnmeğe baĢladÝ. Ġmparator, elŒiler ve Uygur prensesi Ģerefine ziyafetler verdi. Uygur prensesini bizzat Ġmparatorun en g™zde hanÝmÝ misafir etti. ElŒiler aynÝ zamanda Uygur isminin ince yazÝlÝĢÝnÝn değiĢtirilmesini de rica ettiler. Bu istekleri de kabul edildi. Bu hakikaten mžhimdi. inliler yabancÝ isimleri seslerine uyan kelimelerle yazarlar manaya dikkat etmezler. Bazan Œok acaib anlamda isimler meydana gelir. Bu bir Onur meselesidir. Uygur elŒileri, prenses, evlilik t™reni iŒin Ġmparatorun tayin ettiği in elŒileri hep birlikte bžyžk bir merasimle uğurlanarak inden ayrÝldÝlar. 789‟da Uygur elŒileri in‟e gelerek Alp Kutlug Bilge Kağan‟Ýn ™lžmžnž haber verdiler.14 6. Ay Tengri‟de Kut BulmuĢ Kžlžg Bilge Kağan Devri 789‟da Alp Kutlug Bilge Kağan ™lžnce yerine oğlu To-lo-ssu, Ay Tengride Kut BulmÝĢ Kžlžg Bilge unvanÝ ile Kağan oldu. in Ġmparatoru Uygur elŒilerine baĢ sağlÝğÝ dileğinde bulundu. Bu Kağan zamanÝnÝn en mžhim meselesi BeĢbalÝk Ģehri olaylarÝdÝr. An-hsi ve Pei-t‟ing halkÝ in‟e gelirken Uygur žlkesinden geŒmek mecburiyetinde idi. Bu sebeple Uygurlarla iyi geŒiniyorlardÝ. Pei-t‟ing (BeĢbalÝk) Uygurlara daha yakÝndÝ. Uygurlar BeĢbalÝk‟a g™z dikmiĢti. 6.000 den fazla ŒadÝr (ġato) halkÝ BeĢbalÝk halkÝ ile dayanÝĢma iŒindeydiler. Daha ™nceleri Karluk kabileleri ve beyaz elbiseli G™ktžrkler Uygurlarla sulh iŒinde idi. Fakat UygurlarÝn gittikŒe vergiyi arttÝrmalarÝndan memnun değillerdi. Tibetlilerde onlarÝ kendi taraflarÝna Œekmek iŒin ržĢvet veriyorlardÝ. Tibet, Karluk, Beyaz elbiseli G™ktžrk ve ġato (™l)‟lar birlik olarak BeĢbalÝk‟a hakim olmuĢlardÝ. Uygur BaĢbakanÝ Hsieh Yž-chia-ssu, BeĢbalÝğÝ kurtarmağa giderken Tibetlilerin hucumuna uğradÝ. inlilerin Tžrkž Tžrke kÝrdÝrma politikasÝ gayet gžzel iĢliyordu. Bu nedenle bu sefer baĢarÝsÝz oldu. BaĢbakan daha sonra Tibet seferine ŒÝkarak bunun intikamÝnÝ aldÝ. BeĢbalÝk kurtarÝldÝ. 790 senesi Nisan ayÝnda Ay Tengride Kut BulmuĢ Kžlžg Bilge Kağan ™ldžržldž.



347



in kaynaklarÝnÝn bazÝlarÝ bu iĢi kardeĢinin yaptÝğÝnÝ, bazÝlarÝ ise Hatun tarafÝndan zehirlendiğini kaydederler. Kağan‟Ýn kardeĢi fÝrsattan istifade kendi kendini kağan ilan etti. Bu durum Uygur bžyžkleri arasÝnda hoĢnutsuzluk yarattÝ. Birlik olarak tahtÝ gasbedeni ™ldžržp, yerine ™nceki kağan‟Ýn henžz 1617 yaĢlarÝnda olan oğlunu geŒirdiler. 7. A-Ch‟O (Feng-Ch‟eng) KağanDevri 790‟da henžz Œok genŒ iken Uygur bžyžklerinin yardÝmÝ ile tahtÝ gaspeden amcasÝ ™ldžržlžp kağan ilan edildi. Uygur BaĢbakanÝ Hsieh Yž-chia-ssu bu sÝrada Tibet seferinde idi. BeĢbalÝk mağlubiyetinin intikamÝnÝ almÝĢ baĢarÝlÝ olarak d™nžyordu. Kuvvetli ve nžfuzlu bir Ģahsiyetti. NazÝrlar tahtdan indirme iĢi dolayÝsÝyla ondan Œekiniyordu. BaĢbakan d™ndžğž zaman Kağan ve diğerleri sÝnÝra kadar gidip onu karĢÝladÝlar. Devlet mžhžrleri ve inli elŒinin getirmiĢ olduğu hediyelerin tamamÝnÝ ona sundular. Eski Kağan‟Ý indirip Ģimdiki Kağan‟Ý tahta geŒirme sebebini anlattÝlar. Kağanda, henžz Œok genŒ ve tecržbesiz olduğunu, baĢbakanÝn desteğine ihtiyacÝ olduğunu anlatarak, onun ™z oğlu gibi ona hizmet edeceğine dair s™z verdi. GenŒ Kağan‟Ýn bu davranÝĢÝ Hsie Yž-Chia-ssu‟nÝn hoĢuna gitti. Onu kucaklayarak kendi ™z oğlu olarak ilan etti. Hediyeleri de Tibet seferinde kendisi ile birlikte baĢarÝlÝ olan subaylarÝna dağÝttÝ. Bundan sonra Uygur žlkesi az Œok huzura kavuĢmuĢ oldu.15 ġubat ayÝnda inliler yeni Kağan‟Ý tebrik iŒin elŒiler g™nderdiler. 791 yÝlÝ Ekim ayÝnda genŒ Ning-kuo Prensesinin ™lžmžnž haber vermek žzere in sarayÝna elŒiler g™nderildi. Su-tsung (756-762) Ning-kuo prensesini gelin olarak Uygurlara g™nderdiği zaman Yung Beyi‟nin kÝzÝ ona refakat etmiĢti. Ning-kuo prensesi in‟e d™ndžkten sonra da Yung Beyi‟nin kÝzÝ Hatun olmuĢtu. Uygurlar onu genŒ Ning-kuo prensesi diye isimlendirmiĢlerdi. Tun Baga Tarkan, Kağan olunca saraydan uzaklaĢtÝrÝlmÝĢ, ŒocuklarÝ da ™ldžržlmžĢtž. Tibet seferi muhtelif aralÝklÝ seferlerle devam etmiĢti. Nihayet AralÝk ayÝnda Uygurlar in sarayÝna elŒiler g™ndererek Tibet zaferinde ele geŒen bžyžk Tibet Ģefi Chieh-hsin‟i in‟e hediye ettiler. 795 senesinde Feng-ch‟eng Kağan, oğul bÝrakmadan vefat etmiĢtir. 8. Ay Tengri‟de …lžg BulmuĢ Alp Ulug Bilge Kağan Devri



348



795 senesinde Kağan oğul bÝrakmadan ™lžnce Uygur bžyžkleri ve halk el birliği ile, Œok sevdikleri baĢbakan Kutluk Bilgeyi Kağan olarak tahta geŒirdiler. Kutlug Bilge Hsieh-tieh kabilesinden idi. Fakat Yaglakar soyadÝnÝ taĢÝyordu. Bilindiği gibi, Uygur KağanlarÝ Yaglakar kabilesinden gelmekte idi. Kağan ve ŒocuklarÝ Yaglakar soyadÝnÝ taĢÝmakta idi. Kutlug Bilge‟nin Hsieh-tieh kabilesinden olmasÝna rağmen Yaglakar soyadÝnÝ taĢÝmasÝ tarihŒileri ĢaĢÝrmaktadÝr. Bu hususta in kaynaklarÝ imdadÝmÝza yetiĢiyor. Kutlug Bilge Uygur KağanÝ‟nÝn evlatlÝğÝ idi. Bu sebeble Yaglakar soyadÝnÝ taĢÝyordu.16 Bu durumda karĢÝmÝza yeni bir mesele daha ŒÝkÝyor: Uygurlarda evlatlÝk mžessesesi. Kutlug Bilge Kağan halk tarafÝndan Œok sevilmekte, pek Œok dostu olmakla beraber džĢmanÝ da yok değildi. Bu sebeple eski Kağan‟Ýn ŒokcuklarÝyla torunlarÝnÝ in sarayÝna g™ndermiĢtir. Kutlug Bilge‟nin KağanlÝk unvanÝ Ay Tengride …lžg BulmÝĢ Alp Uluğ Bilge Kağan idi. Bu unvan “Ay ve G™kte kÝsmet bulmuĢ, kahraman, bžyžk, alim Kağan” anlamÝnda idi. 795 yÝlÝ Haziran ayÝnda in Ġmparatoru Kutlug Bilge Kağan‟a tebrik iŒin elŒiler g™nderdi. Kutlug Bilge Kağan‟Ýn baĢlÝca icraatÝ Karluk kabilesinin isyanÝnÝ bastÝrmasÝ, Tibetlilerin ellerini Doğu Tžrkistan‟dan Œekmeye mecbur etmesi, ve bžyžk KÝrgÝz zaferi idi. Bilhassa Turfan b™lgesine ve Doğu Tžrkistan Ģehirlerine bžyžk ™nem vermiĢ ve gelecekte UygurlarÝn g™Œžp yerleĢecekleri yeni yurtlar hazÝrlamÝĢtÝ. in kaynaklarÝnÝn Uygur bahsinde KÝrgÝz seferi hakkÝnda kayÝt yoktur. KÝrgÝz bahsinde biraz malumat olmakla beraber bu kÝsÝmdaki boĢluk ancak Karabalsagun yazÝtÝ ile doldurulabilmektedir. KÝrgÝzlara karĢÝ yaptÝğÝ seferler, Kutlug Bilge Kağan‟Ýn adÝnÝ ebedileĢtirmiĢtir. Karabalsagun yazÝtÝna g™re, Kutlug Bilge bu seferde KÝrgÝz KağanÝnÝ ™ldžržyor. Ve vadiler dolusu at, sÝğÝr, ganimet olarak alÝyor. KÝrgÝzlarÝn mağlubiyeti Orta Asya tarihi bakÝmÝndan bžyžk bir ™nem taĢÝr. Moyen-or ve B™gž Kağan devirleri de parlak devirler olmakla beraber KÝrgÝz meselesi halledilmiĢ değildi. KÝrgÝz zaferi ile Uygur KağanlÝğÝ zirveye ulaĢmÝĢ oldu. Orta Asya‟da en geniĢ sÝnÝrlara sahip olduklarÝ gibi siyasi hakimiyetlerine g™lge džĢžren hiŒ bir problemleri kalmamÝĢtÝ. Bol demir cevherine sahip olan KÝrgÝzlar, Tibet, Ġran ve Arap žlkelerine Karluk yolu ile demir ve Œelik g™nderiyor, karĢÝlÝğÝnda ŒeĢitli mallar ithal ediyorlardÝ. Kuzeye giden bu ticaret yollarÝ KÝrgÝzlarÝn elinde idi. KÝrgÝzlar mağlup olunca UygurlarÝn kontrolž altÝna girmiĢ oldu. Karabalsagun yazÝtÝna g™re, Kutlug Bilge džnyaya geldiği gžnden beri Uygurlara saadet vermiĢ, Œocukluğundan ™lžmžne kadar harikulade bir savaĢŒÝ imiĢ. Kağan olarak memleketi idare ettiği zaman her sahada žstžn baĢarÝ fevkaladelik g™stermiĢ, ŒadÝrÝnda oturarak yaptÝğÝ planlarla binlerce km.



349



uzaktaki harpleri kazanmÝĢ. Esirgeyici, koruyucu, hakkÝ mždafaa eden, yalnÝz Uygur žlkesi iŒin değil, džnya džzeni iŒin bile kanunlar yapan bir Kağan imiĢ. Kutlug Bilge‟nin yaptÝklarÝnÝ ™ğrendikten sonra, bu satÝrlarÝn boĢ bir ™vgž olmayÝp, bir Œok gerŒekleri iŒinde sakladÝğÝ rahatŒa anlaĢÝlmaktadÝr. Uygur KağanlÝğÝnÝn zirveye ŒÝkÝĢÝ T‟ang sžlalesinin huzursuzluğunu arttÝrdÝ. Bu meseleye Œare bulunmasÝ lazÝmdÝ. inlilerin asÝrlardÝr iĢleyen manevi entrika politikasÝ hemen faaliyete geŒti. AynÝ zamanda hudut Ģehirlerindeki garnizonlara daha becerikli kumandanlar tayin etmeğe, muhafÝz sayÝsÝnÝ arttÝrmağa, surlarÝ takviyeye baĢladÝlar. 9. Tengri‟de BolmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan Devri (805-808) Kutlug Bilge‟den sonra hžkžmdar Kağan‟Ýn kimliği hakkÝnda in kaynaklarÝnda malžmat yoktur. KağanlÝk unvanÝ Tengride Alp Kžlžg Bilge Kağan olarak geŒmektedir. Prof. Dr. Bahaaddin „gel bu unvanÝn eksik olduğunu doğrusunun Tengride BolmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan olabileceğini s™ylžyor. 805‟de ™len Kağan iŒin baĢ sağlÝğÝ dilemek ve Yeni Kağan‟Ý tebrik iŒin in Ġmparatoru Uygurlara elŒi g™nderdi.17 Tengride BolmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan‟Ýn en ™nemli icraatÝ Doğu Tžrkistan‟Ýn ™nemli Ģehirlerinden olan KuŒa‟yÝ Tibetlilerin elinden kurtarmasÝ olmuĢtur. Sadece TCTC, 237‟de bulduğumuz kayda g™re: 806‟da Mani rakipleri ilk defa Uygur elŒileri ile beraber in‟e geldiler. Ve in‟de ibadethane kurdular. Bu dinin kaidesine g™re gžnde bir defa o da akĢam žzeri yemek yenir. Hayvani gÝdalar yasaktÝ. YalnÝz sebze yiyorlar ve su iŒiyorlardÝ. Milli iŒki kÝmÝz da yasaktÝ. Uygur KağanÝ bu dine inanÝyor. Ve bazÝ Mani rakiplerine devlet iĢleri iŒin danÝĢÝyordu. (Bu mevzuda daha fazla malumat iŒin bkz. Pelliot, Un Traite Manicheen, 320). in baĢkentine Mani mabedlerinin kurulmasÝ imtiyazÝ 807‟den itibaren baĢlar. Bu devirde in‟in mžhim yerlerinde Mani mabedi kurulmasÝ imtiyazÝ UygurlarÝn elinde idi. AynÝ zamanda in Uygurlara ağÝr vergiler veriyordu. inde sonraki devirlerde de rastlanan Uygur kolonilerinin temeli 807‟de atÝlmÝĢ oldu. 10. Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Bilge Kağan Devri (808-821) 808 senesinde Uygur elŒileri ™nce Hsien-an prensesinin ™lžmžnž biraz sonrada Kağan‟Ýn ™lžmžnž bildirdiler. in imparatoru baĢ sağlÝğÝ dilemek ve yeni Kağan‟Ý tebrik etmek iŒin elŒiler g™nderdi.18



350



Bilindiği gibi savaĢŒÝ ve asi kabilelerin en meĢhuru olarak tanÝnan ġato (™l)‟lar Tibetlilere tabi olduktan sonra, Tibetliler tarafÝndan Kan Chou‟ya yerleĢtirilmiĢlerdi. Sadece TCTC, 237‟deki bir kayÝttan ™ğrendiğimize g™re, Tibetliler her savaĢta ġato (™l)‟larÝ ™ncž olarak kullanÝyorlardÝ. Uygurlar Tibetlilere saldÝrÝp Liang-Chou‟yu ele geŒirdikten sonra Tibetliler ġato (™l)‟larÝn Uygurlarla iĢbirliği yaptÝklarÝndan Ģžphelenmeğe baĢladÝlar. Ve onlarÝ SarÝ IrmağÝn dÝĢÝna yerleĢtirmeği džĢžnžyorlardÝ. ġato (™l)‟lar da „tžken‟e gelip UygurlarÝn hakimiyetini kabul ettiler. Bu bize o devirdeki Uygur otoritesinin bžyžklžğžnž g™steren en bžyžk delillerden biridir. YalnÝz TFYK, 979‟dan ™ğrendiğimize g™re, 808‟de ayrÝca Uygur KağanÝ Mani rahibinden Uygur inanŒ elŒisi olarak in‟e gitmesini rica etti. in Ġmparatoru da Mani rahiplerinin elŒi olarak g™nderilmesinin sebeblerini aramak žzere elŒi g™nderdi. YalnÝz TCTC, 238‟deki bir kayÝttan ™ğrendiğimize g™re, 809 senesinde 10.000 kiĢilik Tibet sžvarisi Ta-shih vadisinde in‟i ziyaret edip memleketlerine d™nmekte olan Uygur elŒilerini soydular. AnlaĢÝldÝğÝna g™re, Tibetliler mağlubiyetlerinin acÝsÝnÝ unutamÝyorlar. Ġntikam iŒin fÝrsat kolluyorlardÝ. Uygurlar buna Œok sinirlendiler. YalnÝz TCTC, 239‟da mevcut olan kayÝttan ™ğrendiğimize g™re, 812 senesi Ekim ayÝnda Uygur askerleri Gobi sahrasÝnÝn gžneyinden geŒerek batÝdaki Tibetlilere saldÝrdÝlar. Bu durum karĢÝsÝnda in de telaĢlandÝ. Ve hudut garnizonlarÝnda sÝkÝ tedbirler alÝndÝ. 813 senesinde Uygur KağanÝ in‟e Ġ-nan-chu baĢkanlÝğÝnda bir elŒilik heyeti g™nderip, evlilik ricasÝnda bulundu. Ġmparator Hsien-tsung bu evliliğin kaŒa mal olacağÝnÝn hesaplanmasÝ iŒin adamlarÝna emir verdi. Memurlar t™ren masraflarÝnÝn 5 milyon Kuang (in para birimi) ‟a mal olacağÝnÝ bildirdiler. Ġmparatorluk gžŒlžkler iŒinde idi. Bu evliliğin masrafÝnÝ karĢÝlayamazdÝ. Ġmparator Uygurlar arasÝnda Manihaistlerin hžrmet g™rdžğžnž biliyorlardÝ. Bu sebeble memleketlerine d™nmekte olan 8 Uygur Mani rahibine ziyafet verdi. Onlara durumu anlatarak Kağan‟Ý ikna etmelerini rica etti. 814 senesinde dini merasimler bakanÝ Li Chiang imparatoru bu mevzuda iknaya ŒalÝĢtÝ. in imparatorluğu ŒeĢitli zorluklar iŒinde idi. Uygur KağanÝ‟nÝn bu dileği kabul edilmezse, bu zorluklar tehlike arz ederdi. Halbuki evet denilirse pek Œok problem kolayca halledilebilirdi.19 Bu sebepler Ģ™yle sÝralanabilir. 1. BozkÝr kavimleri bu sene satmak iŒin at getirmemiĢlerdi. Bžyžk bir ihtimalle bir akÝn džĢžnžyorlardÝ. Bu atlar da akÝn iŒin hazÝrlanÝyordu. 2. Hudut Ģehirlerinin surlarÝ akÝnlara karĢÝ koyacak durumda değildi. 3. Karakol sistemi tesirli değildi. Ġmparator kendine gžvenip, nasÝl olsa yaparÝz diye tedbir almamÝĢtÝ.



351



4. Uygurlar daha ™nceleri in‟e yardÝm maksadÝyla pek Œok sefere iĢtirak etmiĢ ve bu sayede in hudutlarÝnÝn planÝnÝ gayet iyi ™ğrenmiĢlerdi. 5. UygurlarÝn in‟e kÝzÝp Tibet‟le dost olma ihtimalleri vardÝ. Fakat evlilik ricasÝ kabul edilirse, bunlarÝn hiŒ birini džĢžnmeğe luzum yoktu. Buna karĢÝlÝk: 1. Hudut kalelerini ve karakollarÝnÝ džzenleyecek vakit olurdu. 2. Kuzey sÝnÝrlarÝnÝ emniyette olacağÝ iŒin gžney ve batÝdaki zorluklarla rahatŒa meĢgul olunabilirdi. 3. Uygur Tibet džĢmanlÝğÝ derinleĢir, T‟ang sžlalesi de rahat ederdi. Prensesi g™ndermek hakikaten pahalÝya mal olacak, fakat Uygurlar hucum ederlerse, onlara mani olmak iŒin kullanacağÝmÝz askerlere ve silahlara daha mÝ az masraf gidecek? diye imparatoru iknaya ŒalÝĢtÝ. Ġmparator razÝ olmadÝ. 817 senesinde Ġmprator durumu anlatmak žzere Uygurlar‟a elŒi g™nderdi. 820 senesinde Uygur KağanÝ Alp Tarkan baĢkanlÝğÝnda bir elŒilik heyeti g™nderip, inli prensesle evlenme mevzuunda kesin kararÝnÝ bildirdi. Ġmparator Hsien-tsung kabul etmek mecburiyetinde kaldÝ.20 Mart ayÝnda Alp Tarkan‟a hediyeler ve ziyafet verip uğurladÝ. Bu devirde Uygurlar siyasi kudretin zirvesine ŒÝktÝklarÝ gibi Manihaizm de en ĢaĢaalÝ devrini sžrdžrdž. ĠĢin enteresan tarafÝ inliler‟den Uygurlar‟a geŒen bu din in‟de Uygurlar tarafÝndan yayÝlmÝĢtÝr. Uygur hakimiyeti devam ettiği sžrece, in‟de Manihaistlerin sayÝsÝ artmÝĢtÝr. in‟de Manihaizm‟in rahatlÝkla değilde ancak Uygur Ģiddetiyle yayÝlabilmesinin en ™nemli sebebi Budizm idi. Pelliot‟a g™re bžtžn in‟deki Mani mabetlerinin sayÝsÝ, bžyžk bir Ģehirdeki budist mabedlerinin sayÝsÝ kadar tutmazdÝ. Uygur Devleti zayÝfladÝkŒa, Manihaizmin in‟deki rolž de azaldÝ. Bu Kağan‟Ýn en ™nemli ™zelliği de Karabalsagun YazÝtÝ‟nÝn onun adÝna dikilmiĢ olmasÝdÝr. 11. Kžn Tengride …lžg BulmÝĢ Alp KžŒlžg Bilge Kağan devri (821-824) 821 yÝlÝ ġubat ayÝnda Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Bilge Kağan ™ldž. in SarayÝ žŒ gžn matem ilan etti. in SarayÝ‟nÝn ileri gelenleri baĢsağlÝğÝnda bulundular.



352



in Ġmparatoru yeni Uygur hžkžmdarÝ Kžn Tengride …lžg BulmÝĢ Alp KžŒlžg Bilge Kağan‟a (GžneĢ TanrÝsÝndan kÝsmet bulmuĢ, kahraman, gžŒlž, alim kağan) tebrik iŒin elŒiler g™nderdi.21 Uygurlar Hsien-an Prensesi‟nin ™lžmžnden beri defalarca iyi akrabalÝk mžnasebetlerinin devamÝnÝ rica etmiĢlerdi. Fakat uzun zamandan beri Ġmparator bu isteği kabul etmemiĢti. UygurlarÝn istekleri baskÝsÝnÝ artÝrarak devam etmiĢti. Neticede Ġmparator evet demek zorunda kalmÝĢtÝ. Gelin olarak inli prenses g™ndermeye s™z veren Ġmparator Hsien-tsung ™ldž (821). Yerine Mu-tsung tahta geŒti. Bir sene sonra da 10. kÝz kardeĢini T‟ai-ho Prensesi olarak Uygur KağanÝ ile evlendirmeğe hazÝrlandÝ. Kžn Tengride …lžg BulmÝĢ Alp KžŒlžg Bilge Kağan, Ġ-nan-chu, Tudun, bazÝ nazÝrlar Prenses Chien ve Prenses Yabgu baĢta olmak žzere binlerce kiĢiyi T‟ai-ho Prensesini karĢÝlayÝp Uygur žlkesine getirmek žzere g™nderdi. Mu-tsung, T‟ung hua kapÝsÝnÝn sol kulesinde bekledi. Subaylar ržtbelerine g™re Chang-cheng mabedinin karĢÝsÝnda sÝralandÝlar. OnlarÝn niĢanlarÝ pek Œoktu. TeftiĢten sonra kadÝnlar ve erkekler Ģehri gezmek iŒin dağÝldÝlar. Uygur KağanÝ‟na gelin olarak bir inli prensesin g™nderiliĢi Tibetlilerin hoĢuna gitmemiĢti. Zorluk ŒÝkarmak iŒin Ching-sai iŒ kalesine akÝnlar yapÝyorlardÝ. Yen-chou valisi onlarÝ kovmaya ŒalÝĢtÝ. inli prensesin geliĢine Œok sevinen Uygurlar hemen imdada yetiĢtiler. 10.000 sžvari Pei-„t‟ing‟e, 10.000 sžvari de An-hsi‟ye g™nderildi. T‟ai-ho prensesinin evliliği iŒin Œok bžyžk merasimler yapÝldÝ. Ecdattan kalma mabedlerde dualar edildi. Uygur baĢkentinde yapÝlacak olan džğžn merasiminin her tžrlž teferruatÝ iŒin ayrÝ bir elŒi tayin edildi.22 Ġmparator, prensesi geŒirmeye T‟ung-hua kapÝsÝna kadar geldi. Memur kalabalÝğÝ dizilip yol boyunca prensesi uğurladÝlar. T‟ai-ho prensesine refakat eden kafile Uygur SarayÝna varmadan 2 gece ™nce Kağan‟Ýn g™ndermiĢ olduğu 700 atlÝ, prensesi baĢka bir kÝsa yoldan g™tžrmek istediler. Kafile baĢkanÝ Hu Cheng bunun mžmkžn olmayacağÝnÝ s™yledi. žnkž refakatinde bulunanlar prensesi Kağan‟a teslim edene kadar yanÝndan ayrÝlmamak žzere Ġmparatordan emir almÝĢlardÝ. ElŒiler Uygur SarayÝ‟na vardÝklarÝ zaman in adetlerine g™re džğžn iŒin uğurlu gžn seŒtiler. Džğžn gžnž Kağan kulesine ŒÝktÝ. Doğuya d™nžp oturdu. Kulenin altÝnda prensese ev olarak bžyžk bir keŒe ŒadÝr kurdurmuĢtu. Ve bazÝ Uygur prenseslerini ona ™rf ve adetleri ™ğretmek iŒin g™ndermiĢti. T‟ai-ho prensesi T‟ang elbiselerini ŒÝkarÝp Uygur elbiselerini giyene kadar yaĢlÝ bir hanÝm onun iŒin bekledi. Prenses ŒÝkÝp kulenin ™nžne gelerek batÝya doğru referansla Kağan‟a hžrmetlerini bildirdi. Sonra tekrar ŒadÝra gitti. Hatun elbiselerini giydi. KÝrmÝzÝ elbise, bžyžk kÝrmÝzÝ palto, boynuzlu altÝn iĢlemeli Ģapka giydi. AltÝn taktÝ. adÝrdan ŒÝkÝp ikinci defa referansla Kağan‟a hžrmet g™sterdi.



353



Sonra kendisi iŒin hazÝrlanan tahtÝrevana bindi. Dokuz kabile reisi olan dokuz nazÝr tahtÝrevanÝ taĢÝyarak dokuz defa doğu istikametinde kulenin etrafÝnda d™ndžrdžler. Sonra prenses tahtÝrevandan indi. Kuleye ŒÝkÝp Kağan‟Ýn yanÝna oturdu. Memurlar Kağan ile Hatuna hžrmet g™sterdiler. Prensesin evlenme t™reni hikayesi bize hatun elbisesi ve džğžnleri hakkÝnda değerli malumat vermektedir. Burada bize enteresan gelen taraf prensesin ™nce Uygur elbisesi giyip Kağan‟a hžrmetlerini bildirmesi ve ondan sonra Hatun elbiselerini giymiĢ olmasÝdÝr. Bunun sebebi acaba Ģimdiki din değiĢtirme merasimleri gibi o zaman da prensesi ™nce UygurlaĢtÝrmak ondan sonra Hatun ilan etme isteği mi idi? 821 tarihi Uygur tarihinin ™nemli bir d™nžm noktasÝdÝr. Bu tarihten sonra Uygur sarayÝnda tžrlž entrikalar, suikastlar birbirini takip eder. Bu karÝĢÝklÝk iŒinde Uygurlar‟Ýn siyasi kudretleri sžratle zayÝflamağa baĢlar. Kžn Tengride …lžg BulmÝĢ Alp KžŒlžg Bilge Kağan Uygur KağanlÝğÝnÝn iŒ durumunu džzeltmek iŒin samimi olarak gayret g™stermiĢtir. Bilhassa Uygur-in mžnasebetlerine bžyžk ™nem vermiĢtir. DÝĢ g™ržnžĢ itibarÝyla Uygur KağanÝna bžyžk Ģeref kazandÝran bu evlilik aslÝnda in lehine idi. T‟ai-ho prensesi Uygur žlkesi iŒin bir uğursuzluk timsali olmuĢ, in SarayÝ‟nÝn an‟anevi politikasÝ arzu edilen Ģekilde rahatlÝkla yžržtmžĢtž. 824‟de Kağan vefat etti.23 12. Ay Tengride Kut BulmÝĢ Bilge Kağan Devri (824-832) Kžn Tengride …lžg BulmÝĢ Alp KžŒlžg Bilge Kağan ™lžnce yerine kžŒžk erkek kardeĢi Hazar Tegin geŒti. KağanlÝk unvanÝ Ay Tengride Kut BulmÝĢ Bilge Kağan idi. 825‟de in Ġmparatoru yeni Uygur KağanÝnÝ tebrik iŒin elŒiler ve hediye olarak on iki araba dolusu ipekli kumaĢ g™nderdi. Hazar Tegin‟in k™tž yaradÝlÝĢÝ ve zayÝf iradesi yžzžnden Uygur Devleti‟nin gerileme hÝzÝ sžratle arttÝ. Bu Kağan devrindeki in kayÝtlarÝna gelince, iki žlke arasÝnda bol bol elŒiler gelip gitmiĢ, in Ġmparatoru sÝk sÝk Uygur elŒileri Ģerefine ziyafetler vermiĢ. At ticareti karĢÝlÝğÝnda Œok miktarda ipekli kumaĢ hediye edilmiĢ. Bu devirde dikkatimizi Œeken bir diğer husus da in SarayÝ bir taraftan UygurlarÝ zayÝflatmak iŒin tžrlž entrikalar Œevirirken diğer taraftan UygurlarÝn Ģžphesini Œekmemek iŒin, Uygur atlarÝna karĢÝlÝk gayet yžksek žcretler ™demeğe, kÝymetli hediyeler g™ndermeğe devam ediyordu.24



354



Kağan‟Ýn Hazar Devleti ile aynÝ adÝ taĢÝmasÝ, ayrÝca tetkike değer bir meseledir. 832 senesinde Kağan ™ldžržldž. Kaynaklardan bazÝlarÝ yeğeni, bazÝlarÝ da nazÝrlarÝ tarafÝndan ™ldžržlmžĢ olduğunu kaydeder. 13. Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan Devri (832-839) 832‟de Ay Tengride Kut BulmÝĢ Bilge Kağan ™ldžržlžnce yerine Hu Tegin Kağan oldu. KağanlÝk unvanÝ, Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Kžlžg Bilge KağandÝr. Bu Kağan‟Ýn ismi enteresandÝr. Hu kelimesiyle inliler bžtžn barbarlarÝ ifade ederlerdi. Bu devirde ise daha ziyade Soğdlular iŒin kullanÝlmÝĢtÝr. Bu aklÝmÝza hemen Ģu suali getirmektedir. Eski Kağan‟Ýn yeğeni olan Hu Tegin bir Soğdlu olabilirmiydi? Bu žzerinde durulacak ™nemli bir meseledir. Bu mevzuda bize ÝĢÝk tutacak Ģu bilgilere sahibiz. Uygur baĢkentinde bu sÝrada pek Œok Soğdlu vardÝ. UygurlarÝn Soğdlulardan kÝz alÝp vermeleri ihtimal dÝĢÝnda değildir. 832‟de Uygur elŒileri in sarayÝna gidip Ay Tengride Kut BulmÝĢ Bilge Kağan‟Ýn ™lžmžnž haber verdiler. in sarayÝnda žŒ gžnlžk matem ilan edildi. Yžksek dereceli memurlar baĢ sağlÝğÝ dileğinde bulundular.25 833‟de in Ġmparatoru yeni Kağan‟a tebrik iŒin elŒiler g™nderdi. YalnÝz TCTC, 244‟de mevcut olan kayÝtdan ™ğrendiğimize g™re; 833 senesi Haziran ayÝnda Hotun garnizon kumandanlÝğÝna becerikli ve kurnaz bir general olan Li Tsai-i tayin edildi. Eskiden Uygurlar muhtelif vesilelerle in‟e gelirken geŒtikleri yerleri yağmalÝyorlardÝ. Vali ve kaymakamlar konuĢmaya cesaret edemiyorlardÝ. Tsai-i oraya gidip idareye baĢlayÝnca, Uygurlar elŒi olarak hediyelerle Li Ch‟ang‟Ý in‟e g™nderdiler. G™ržĢtžkleri zaman inli kumandan onunla tehditkar bir Ģekilde konuĢtu. Kağan ile in imparatorunun akrabalÝk mžnasebetleri vardÝ. Bu sebeble Kağan, elŒiyi k™tž iĢler iŒin değil, dostluk mžnasebeti iŒin g™ndermiĢti. in kanunlarÝnÝ ihlal etmesi kendi aleyhinde olacaktÝ. TFYK, 965‟de in Ġmparatorunun 833 senesi Nisan ayÝnda ŒÝkarmÝĢ olduğu bir fermana rastlÝyoruz. Fermandan aŒÝk olarak ™ğrendiğimize g™re, inliler džnyayÝ kendilerinin idare ettiğini iddia ediyorlar. in Ġmparatorluğu en kuvvetli, bžtžn diğer devletler ona bağlÝ, yabancÝ hžkžmdarlarÝn hepsi in Ġmparatoru tarafÝndan tayin ediliyor, vs. Bundan baĢka Ġmparator bu fermanda Hu Tegin‟i pek fazla ™ğretmektedir. Onun iŒin doğru s™zlž, kudretli, kabiliyetli, samimi, zeki, cesur, tecržbeli, uzağÝ iyi g™ren sÝfatlarÝnÝ kullanmaktadÝr.



355



Uygur-in dostluğuna Œok dikkat ettiğini, hžrmette ve hizmette hiŒ kusur etmediğini anlatmakta, b™yle bir insanÝn en bžyžk mžkafata layÝk olduğunu s™ylemektedir. Acaba hakikaten mžkafata layÝk mÝ idi? Biz hiŒ de b™yle džĢžnmžyoruz. Bizim anladÝğÝmÝz anlamda inlilerin Œok memnun kaldÝklarÝ bir kiĢi Tžrklžk iŒin faydalÝ Ģeyler yapmÝĢ olamazdÝ. YapmÝĢ olsaydÝ, zaten inliler beğenmezlerdi. O zaman in‟e akÝnlar yapÝlÝr, yağmalar olurdu. Onlar da hemen zalim, gaddar sÝfatlarÝnÝ ekleyiverirlerdi. 835 senesi Haziran ayÝnda Uygur elŒileri T‟ai-ho prensesini hediyeleri ve at žzerinde giderken ok atmada maharetli olan 7 kadÝn ve iki Œocuğu da birlikte in sarayÝna g™tžrdžler. B™ylece Tžrk ŒocuklarÝnÝn ve kadÝnlarÝnÝn sžvarilik ve okŒuluktaki maharetlerinin bir delilini daha bulmuĢ oluyoruz. YalnÝz TFYK, 996‟da mevcut kayÝttan ™ğrendiğimize g™re; 836 senesinde Ġmparator Wen-tsung yabancÝlarla daha iyi anlaĢabilmek maksadÝ ile sÝnÝr b™lgelerinde yabancÝ dil ™ğrenen ve ™ğreten memurluklar kurulmasÝnÝ emretti. Bu hareket dÝĢ g™ržnžĢ itibarÝyla yabancÝ žlkelerle ticari, kžltžrel, politik mžnasebetler sÝrasÝnda dil ayrÝlÝğÝnÝn ortaya ŒÝkardÝğÝ gžŒlžkleri hafifletmek iŒindi. AslÝnda ise inlilerin, inlileĢtirme politikasÝnÝn ayrÝ bir safhasÝ; in dilini konuĢmağa mecbur etme meselesidir. 839 senesinde Kağan‟Ýn nazÝrlarÝ olan An Yžn-ho ve Ch‟ai-tsao Tegin Kağan‟Ýn kuvvetini gasbetmek istediler. Hu Tegin bunu meydana ŒÝkardÝ. OnlarÝ ™ldžrdž. O sÝrada bir miktar asker ile dÝĢarÝda olan diğer bir Uygur nazÝrÝ Kžrebir bu olaya Œok kÝzdÝğÝ iŒin bazÝ ġato (™l)‟larla birlikte Kağan‟a hucum ederek zorluk ŒÝkardÝ, neticede Kağan ™ldž. BazÝlarÝna g™re, Kžrebir tarafÝndan ™ldžržlmžĢ, bazÝlarÝna g™re intihar etmiĢtir. 14. Ho-Sa Tegin Devri (839-840) Hu-Tegin‟in ™lžmž žzerine Ho-sa tegin Kağan ilan edildi. Yeni Kağan daha tebrikleri bile kabule vakit bulamadan aksilikler baĢ g™stermeğe baĢlamÝĢtÝr.26 Kžrebir Hu Tegin‟in ™lžmžne sebep olup yerine Ho-sa Tegin‟i getirdiği zaman baĢ Ģehrin dÝĢÝnda bulunan Uygur generali Kžlžg Baga bu hadiseye Œok kÝzdÝğÝ iŒin bizzat 100.000 KÝrgÝz sžvarisini idare ederek Uygurlara saldÝrdÝ. UygurlarÝ bžyžk bir mağlubiyete uğrattÝ. Ho-sa Tegin‟i ve Kžrebir‟i ™ldžrdž. UygurlarÝn KağanlÝk otağÝnÝ da yaktÝ. Her Ģey sona erdi. Uygur boylarÝ kaŒarak etrafa dağÝldÝlar. Tarihin en bžyžk katliamlarÝndan biri olan bu baskÝnla Uygurlar kžŒžklž bžyžklž, kadÝnlÝ erkekli kÝl݌dan geŒirildiler. Bu suretle KÝrgÝzlar Moyen-or ve Kutlug Bilge zamanÝnda uğradÝklarÝ Uygur taarruzlarÝnÝn intikamÝnÝ korkunŒ bir Ģekilde almÝĢ oldular. CanlarÝnÝ zor kurtaran Uygurlardan bir kÝsmÝ BeĢbalÝk b™lgesine, bir kÝsmÝ Kan-chou b™lgesine, bir kÝsmÝ da in‟e kaŒtÝlar. KÝrgÝz taarruzu Orhun b™lgesindeki Uygur hakimiyetinin sonu olmuĢtur.27



356



II. Kan-Chou Uygur Devleti (SarÝ Uygurlar) 840 KÝrgÝz yenilgisinden sonra Uygur kavimleri Hakan sžlalesi mensuplarÝnÝn idaresinde d™rt tarafa g™Œ ettiler. Gžneye giden Uygurlar Wu-chia (žge) Tagin‟i Kağan seŒtiler (841). 849 baskÝnÝnda KÝrgÝzlarÝn eline geŒmiĢ olan Tai-ho prensesini kaŒÝrdÝlar. Eski imparatorun kÝzÝ olan prensesin inlilerin g™zžnde değeri Œok bžyžktž. Uygurlar bundan istifade etmek istediler. Fakat aralarÝnda anlaĢmazlÝk ŒÝktÝ. inliler de ġato (™l)‟larÝn yardÝmÝ ile prensesi kaŒÝrdÝlar. Bir tžrlž durumu džzeltmeyen Wu-chia Kağan 847‟de Altaylarda ™ldžržldž. Bundan sonra Uygur Tarihinin ikinci devresi baĢlamaktadÝr. DeğiĢik b™lgelere g™Œ etmek zorunda kalan Uygurlar zamanla kžŒžk Ģehir devletleri kurarak Orta Asya Ġpek Yolu ticaretine hakim oldular. ĠĢte onlardan biri de Kan-chou Uygur Devleti‟dir. Kan-chou UygurlarÝ kurulduklarÝ gžnden beri T‟ang sžlalesi ile iyi geŒinmiĢlerdi. BeĢ sžlale devri boyunca da bu dostluğu devam ettirmeğe ŒalÝĢtÝlar. in imparator kÝzlarÝ ile Uygur HakanlarÝ arasÝndaki evlenmelerle akrabalÝk mžnasebeti de devam etmekteydi. Uygurlar 10‟uncu asÝra kadar merkezi Tun-huang‟da bulunan inlilerin “Vazifeye KoyuluĢ Ordusu”na bağlÝ olarak hareket ediyorlardÝ. 905 yÝlÝnda bu ordunun Œinli kumandanÝ in imparatorundan ayrÝlÝp, Kua, Shai, yi ve Hsi isimli 4 vilayetten mžteĢekkžl bir otonom devlet kurmuĢtu. Bu krallÝk Uygurlara baskÝ yapÝp, b™lge ticaretini ele geŒirmeğe kalkÝnca Uygurlar dayanamadÝ, 911‟de Tegin‟in kumandasÝndaki uygur ordusu krallÝğÝn merkezi olan “Tun-huang”Ý ele geŒirdi. 909 ve 911‟de in‟e elŒilik heyetleri gitti. Tun-huang zaferi Kan-chou UygurlarÝnÝn inliler nazarÝnda itibarÝnÝ arttÝrdÝ. 924‟de Jen-mei Kağan in‟e elŒi g™nderdi. in Ġmparatoru Œok memnun oldu. Hediye olarak g™tžržlen “yeĢim taĢÝ, amonyak tuzu, antilop boynuzlarÝ, Pers brokarlarÝ, keŒe kumaĢ, pamuklu kumaĢ, yeĢil ve beyaz Ģap” bize b™lgenin kÝymetli ticaret mallarÝnÝ g™stermektedir. Jen-mei Kağan 924‟de ™ldž. Yerine Tigin Kağan oldu. 925 de in‟e bir elŒilik heyeti g™nderdi. 926 da ™ldž. Onun yerine geŒen A-to-yž (Adug) de in‟e sÝk sÝk elŒi g™ndermiĢtir, in kaynaklarÝ A-toyž‟nžn ™lžmžnden bahsetmezler 928‟den itibaren Kağan olarak Jen-yž ismi g™ržlžr. Seleflerin ŒabukŒa birbirini takip etmeleri Kan-chou‟da 924-928 arasÝnda ŒalkantÝlÝ bir durum olduğu fikrini veriyordu. in‟e giden Uygur elŒilerinin sayÝsÝ da artmÝĢtÝ. 931-932 Tangutlar Uygur kervanlarÝnÝ soymağa baĢladÝlar. Bu durum UygurlarÝn da inlilerin de hoĢuna gitmiyordu. Birlikte mžcadele ettiler.



357



Jen-yu Kağan 933‟de ™ldž. Yerine Jen-mei geŒti. 934‟de in‟e giden elŒilik heyetinde SarÝ Uygurlar da Maniheizmin iĢreti olarak 8 Mani rahibi vardÝ. Jen-mei Kağan‟Ýn ismi 939 tarihine kadar o sžlale yÝllÝklarÝnda g™ržlmektedir.



„lžm



tarihi verilmemiĢtir.



Daha sonra baĢka hakan ismi de



geŒmemektedir. 934-935‟de in elŒileri geldiler. KervanlarÝn muhafazasÝ iŒin yeni tedbirler alÝndÝ. Uygurlar 938‟de indeki yeni hanedanla dostluğa devam maksadÝyla zengin hediyelerle bir elŒilik heyeti g™nderdi. YeĢim taĢÝ ve at ticareti herkes iŒin ™nemli idi. in‟in Kuzey batÝsÝndaki kžŒžk selžr devletleri ile daha yoğun ticaret yapabilmek iŒin in imparatoru b™lgeye Kao chž-huei baĢkanlÝğÝnda bir elŒilik heyeti g™nderdi. 938‟de baĢlayan yolculuk 943‟de tamamlanabilmiĢtir. Bu uzun seyahatin raporlarÝ bize b™lgenin etnik, siyasi ve iktisadi durumu hakkÝnda Œok Ģey s™ylemektedir. SarÝ Uygurlar siyasi olarak 940‟dan sonra HÝtay (Ki-tan, Liao) larÝn 1028‟den sonra TangutlarÝn, 1226‟dan sonra Cengiz devletinin nžfžz sahasÝ iŒinde idiler. Bugžn halen kuzeybatÝ in‟de yaĢamaktadÝrlar. III. Turfan Uygur Devleti 840‟da etrafa dağÝtÝlan Uygur boylarÝndan bir kÝsmÝ da batÝya giderek BeĢbalÝk, Turfan, HoŒo, KaĢgar taraflarÝnda yerleĢtiler. Kaynaklarda değiĢik tarihlerde Kao-Ch‟ang, Turfan, BeĢbalÝk UygurlarÝ olarak kaydedilmiĢtir. 840‟daki son Uygur KağanÝnÝn yeğeni Mengli‟yi Kağan seŒtiler. Tibet‟den endiĢe duyan in, bu Uygur devletini tanÝdÝ, in‟le dost geŒinen bu devletin geniĢlemesine inliler pek karÝĢmadÝlar. Turfan Uygur devleti, Orta Asya‟nÝn ticaret yollarÝ žzerinde olduğu iŒin iktisadi bakÝmdan kuvvetlendi. 911‟de bağÝmsÝz hale gelen Uygur Devleti gžneyde Tibet, batÝ Tžrkistan‟da karluk b™lgesi ile sÝnÝrlÝydÝ. Sanat, edebiyat ve ticaret sahalarÝnda Œok ilerledi. Bilindiği gibi Orta Asya‟da kurulan Tžrk devletleriyle Œin arasÝnda ticaret Œok ™nemli bir rol oynamÝĢtÝr. Koa-ch‟ang uygurlarÝndan in‟e ilk ticaret heyeti 962 de gitmiĢtir. 42 kiĢilik bu heyet in sarayÝna kendi žržnlerini sunmuĢlardÝr. Daha sonra 965, 981, 985 ve 1004 tarihlerinde ticari heyetlerin in baĢkentine giderek Uygur žržnlerini tanÝttÝklarÝnÝ ve ticaret yaptÝklarÝnÝ g™ržyoruz. Bu arada in Ġmparatoru da uygurlara onlarÝ daha iyi tanÝmak amacÝyla resmi elŒi g™nderdi. 981-984 tarihleri arasÝnda sžren bu yolculuk sonunda Wang Yen-te bir rapor hazÝrladÝ.



358



Wang Yen-te‟nin uygurlar hakkÝndaki bu raporu, ™zellikle Turfan uygurlarÝnÝn kžltžr tarihi hakkÝnda değerli bilgiler vermektedir. Turfan Uygur Devleti 1209‟da Cengiz Han‟a bağlanÝp, 1368‟e kadar Moğol idaresinde varlÝklarÝnÝ sžrdžrdžler. BarŒuk idikut adamlarÝyla birlikte Cengiz ordusunda g™rev almÝĢ, zaferler de payÝ olmuĢtur. 1211‟de Cengiz Han‟Ýn kÝzÝ Al-Hatun ile evlenip damat olmuĢtur. Bugžn de Doğu Tžrkistan Uygur ™zerk b™lgesi olarak yaĢamaktadÝrlar. IV. Uygur Devletleri KžltžrTarihi „zeti Uygurlarda Kžltžr ve TeĢkilat Uygur devletleri kžltžr tarihi, bžtžn Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerindeki ™zellikleri taĢÝr. Tžrk tarihinin ilk zamanlarÝ daha ziyade Asya Avrupa bozkÝrlarÝnda geŒmiĢtir. Tžrk yaĢayÝĢÝ, džĢžnce tarzÝ, inanŒlarÝ, džnya g™ržĢž, ™rf ve adetleri, bozkÝrlarÝn k™kleri izlenimi taĢÝmaktadÝr. BozkÝrlar, otlaklarÝ ile besiciliğe elveriĢli, kuru tarÝma imkan verecek ™lŒžde rutubetli yžksek yaylalardÝr. Tarihi bir kžltžržn meydana gelmesi iŒin coğrafi Ģartlar ve iklim yeterli değildir. Ġnsan unsuru da ™nemli rol oynar. BozkÝr kžltžržnž g™Œebe kžltžrž ile karÝĢtÝrmamak gerekir. BozkÝr (Tžrk) kžltžrž at ve demir žzerine kurulmuĢtur. G™Œebelerin hayatÝnda at birinci planda g™ržlmez. Demire ise pek Œok g™Œebe kavim kžltžržnde rastlanmaz. Bugžn batÝlÝ ilim adamlarÝ da bozkÝr kžltžržnžn ilk Tžrkler tarafÝndan ortaya konulduğunu kabul eder. TarÝma değil besiciliğe elveriĢli olan bozkÝr sayesinde Tžrkler o devrin sžrat aracÝ at‟Ý evcilleĢtirmiĢ, hayvan yetiĢtirmiĢ, ata binen ilk kavim olmuĢtur. BozkÝr kžltžrž daha kuruluĢ gžnlerinden yerleĢik kžltžrden ayrÝlÝklar g™stermekte idi. 1-YerleĢik kžltžrlerde, iktisadi aŒÝdan, k™ylž yalnÝz kendi ailesine yetecek kadar toprak parŒasÝ ile ilgilenirken, BozkÝr insanÝ yžzbinlerce hayvanÝn dağÝldÝğÝ geniĢ otlaklarÝ džĢžnmek zorunda idi. 2-YerleĢik kžltžr insanÝnÝn džnyasÝ sadece evi ve tarlasÝ idi. Daima yeni otlaklar iŒin bir iklimden diğerine koĢan bozkÝrlÝnÝn tecržbesi artmÝĢ, ufku geniĢlemiĢtir. 3-YerleĢik kžltžrdeki hareketsiz, sakin hayata karĢÝlÝk, bozkÝr kžltžržnde canlÝlÝk vardÝ. KalabalÝk sžržleri uzak otlaklara sevketmek, hastalÝklardan korunmak, su iŒin mžcadele etmek, sžrž ve sahiplerinin emniyetini sağlamak hep tecržbe isteyen iĢlerdi. Sžrž sahipleri daha iyi korunabilmek džĢmanlara karĢÝ daha kuvvetli olmak amacÝyla birleĢmeye baĢladÝlar. Bu topluluklar gittikŒe bžyžyerek devlet teĢkilatÝna kadar gidildi.



359



4-YerleĢik kžltžržn ilk zamanlarÝnda daha ziyade “aile iŒin haklar” yžržrlžkte iken bozkÝr insanÝ, mžcadeleci ve savaĢŒÝ nžfžs ile topluluklarÝn bir arada huzurlu yaĢayabilmeleri iŒin, karĢÝlÝklÝ saygÝ, sevgi anlayÝĢ iŒinde bir hak ve adalet džzenine inanÝyordu. B™ylece bir hukuki nizam doğmuĢtur. ġimdiye kadar genel tarifini yapmaya ŒalÝĢtÝğÝmÝz Tžrk kžltžržnžn ™zelliklerini teker teker g™relim. Sosyal YapÝ Aile (OğuĢ) Aile sosyal bžnyenin Œekirdeği durumundaydÝ. Tžrk ailesi anne, baba, Œocuktan mžteĢekkil bugžnkž modern aileye benzer kžŒžk aile tipidir. Eski Yunan, Roma, Slav aileleri bžyžk ailelerdi. Aile reisi ailenin diğer fertleri žstžnde kesin s™z sahibi idi, onlara kendi mžlkž gibi muamele ederdi. Bu ailelerde mžlkiyet kollektifti. Tžrklerde ise mžlk ortaklÝğÝ yalnÝz ortaklara aitti. Evlenen erkek veya kÝz baba ocağÝndan hisselerini alarak ayrÝlÝr, yeni bir ev kurardÝ. Baba evi ise en kžŒžk oğula kalÝrdÝ. Tžrk toplumunda kadÝn, erkek eĢit haklara sahipti. Tek kadÝnla evlenme yaygÝndÝ. KadÝn cemiyette saygÝ g™ržrdž. Ata biner, ok atar, top oynar, hatta gžreĢ gibi ağÝr sporlar yapardÝ. Cemiyetin Œekirdeği olan ailenin yapÝsÝ devletin bžtžn kuruluĢlarÝnÝ etkilemektedir. Soy (Urug) Aileler birliği, aralarÝnda kan bağÝ ve dayanÝĢma olan topluluktur. Boy (Bod) Siyasi dayanÝĢma amacÝyla bir araya gelen boylardan teĢekkžl eder. AralarÝnda dil birliği vardÝr, baĢÝnda “bey” bulunurdu. Beyin g™revi hak ve adaleti džzenlemek, gerektiğinde boyun ŒÝkarlarÝnÝ korumaktÝ. Belirli topraklarÝ ve savaĢŒÝlarÝ vardÝ. Aile ve soylarÝn temsilcileri seŒici heyeti meydana getirirdi. Bu heyet eski Tžrk devletlerinde mevcut meclislerin, ilk kžŒžk ™rnekleridir. Bodun Boylar birliğine bodun denir. BaĢÝnda “han” bulunurdu. AralarÝnda sÝkÝ bir iĢbirliği bulunan siyasi topluluklardÝr. Ġl (Devlet) BodunlarÝn birleĢmesinden meydana gelirdi. VatanÝ koruyan, milleti huzur ve barÝĢ iŒinde yaĢatan bir siyasi kuruluĢtur. Kan bağÝ ve dil birliği değil, amaŒlar ™nemlidir.



360



Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerinde g™rdžğžmžz il teĢkilatÝ Ģ™yle ™zetlenebilir. 1-Ġstiklal, 2-…lke, 3Halk, 4-HžkžmranlÝk, Ģimdi bunlarÝn o devirdeki ™zelliklerini g™relim: 1. Ġstiklal (BağÝmsÝzlÝk) Devlette gerŒek istiklal, bunun yalnÝz idareci zžmre tarafÝndan değil, bžtžn halk tarafÝndan istenmesiyle belirir. B™yle bir ortak bağÝmsÝzlÝk Ģuuru, Tžrkler arasÝnda Œok eski zamanlardan beri ve her zaman var olmuĢtur. Tžrklerde istiklal duygusunun temeli Tžrk kžltžržnde yatmaktadÝr. BozkÝrlÝ Tžrk her zaman yer değiĢtirme imkanÝna sahipti. Bu yžzden ağÝr dÝĢ baskÝlara ve esarete boyun eğmiyordu. GeŒim vasÝtasÝ olan hayvanlarÝnÝ alarak hžr iklimlere doğru gidebilmekte idi. BozkÝrlÝnÝn bu davranÝĢÝnda kendisine en bžyžk yardÝmcÝsÝ at idi. BozkÝr‟Ýn gžŒ yaĢama ĢartlarÝ onun iŒin hayat mžcadelesinde iyi bir ™ğretici idi. Hžrriyet iŒin mžcadele alÝĢkanlÝğÝnÝn sonucu olan bağÝmsÝzlÝk anlayÝĢÝ kžŒžkten bžyžğe herkesin iŒine iĢlemiĢti. Daha sonra da tarihi ve siyasi tecržbelerle soy, boy, bodun il ™lŒžsžnde geniĢlemiĢtir. 2. …lke Her bağÝmsÝz devletin hak ve yetkilerini yasal olarak kullanabildiği coğrafi sahadÝr. …lkesiz millet džĢžnžlemez. Tžrk hakanlÝklarÝnda žlke hžkžmdar ailesinin mžlkž değil, bžtžn milletin ortak toprağÝydÝ. Tžrk hžkžmdarÝ toprağÝ Ģahsi malÝ gibi kullanamazdÝ. Toprak devlet baĢkanÝnÝn korumakla g™revli olduğu ata yadigarÝ idi. Eski Tžrkler yalnÝz hžr ve mžstakil oturabildiği toprağÝ vatan sayardÝ. Bu Ģartlar bulunmadÝğÝ zaman yeni yurt arardÝ. 3. Halk Eski Tžrk topluluklarÝnda kiĢiler ™zel mžlkiyete ve ferdi hukuka sahiptirler. „zel mžlkiyet haklarÝnÝn ve hžrriyetin en gžzel ™rneğidir. BozkÝr Tžrk devletlerinde ™yle bir hžrriyet havasÝ vardÝ ki, en kžŒžk bir aile bile baĢlÝ baĢÝna bir il sayÝlabilirdi. Bu teĢkilat sayesinde birliğe dahil boylar birbirinden kolayca ayrÝlabiliyor istenilen yerde yeniden il‟i kurabiliyorlardÝ. BozkÝrlÝ Tžrk devletlerinde sadece otlaklar ve yaylaklar devlet malÝ idi. Buralardan faydalanan sžrž sahiplerinden alÝnan vergilerle ilin ortak ihtiyaŒlarÝ karĢÝlanÝrdÝ. Eski Œağlarda insanlarÝn Œoğu, yaĢam iŒin gerekli enerjiyi insan gžcž ile sağlÝyorlardÝ. BozkÝr kžltžržnde ise bu ihtiyaŒ hayvan gžcž ile karĢÝlanÝyordu. Bir toplulukta imtiyazlÝ zžmreler baĢlÝca žŒ sebeple meydana gelmektedir. Ekonomik aŒÝdan toprağa bağÝmlÝ olmayan Tžrk topluluklarÝnda “Toprak k™leliği” s™z konusu değildir. Siyasi aŒÝdan yerleĢik medeniyete sahip topluluklarda askerler



361



imtiyazlÝ bir sÝnÝftÝr. Tžrklerde ise kadÝn erkek bžtžn fertler tabii ve devamlÝ savaĢŒÝ olduklarÝndan askerlik ayÝrÝcÝ bir ™zellik sayÝlmazdÝ. Ġslam ™ncesi Tžrk devletleri, herhangi bir ailenin kÝl݌ zoru ile meydana getirdiği bir yÝğÝnlar birliği değildi. Eski Tžrk topluluklarÝnda devlet-millet el ele idi. 4. T™re Eski Tžrk heyetini džzenleyen hukuki kaidelerin bžtžnždžr. T™re Œevre ve Ģartlara uygun yaĢayabilmenin gerekli kÝldÝğÝ yeniliklere kendini uydurabilmekteydi. Tžrk hžkžmdarlarÝ pratik idareciler olduklarÝ iŒin yerine ve zamanÝna g™re meclislerin tasvibini alarak t™reye yeni hžkžmler getirebiliyorlardÝ. Bununla beraber t™renin adalet, iyilik, eĢitlik ve insanlÝk prensipleri anayasa niteliğinde değiĢmeyen maddeler idi. HžkžmranlÝk Eski Tžrk hžkžmranlÝk anlayÝĢÝ “karizmatik”tir. Yani Tžrk hžkžmdarÝna idare etme hakkÝnÝn tanrÝ tarafÝndan verildiğine inanÝlÝr. Kut Eski Tžrk devletlerinde siyasi istikrar kavramÝ “kut” deyimi ile ifade ediliyordu. YalnÝz Uygur değil bžtžn eski Tžrk devletlerinde ortak olan bu g™ržĢ Kutad-gu Bilig‟de Œok gžzel anlatÝlmÝĢtÝr. “Kut‟un tabiatÝ hizmet, ĢiarÝ adalettir… fazilet ve hizmet kut‟dan doğar…beyliğe yol ondan geŒer…Her Ģey kut‟un ile altÝndadÝr, bžtžn istekler onun vasÝtasÝ ile gerŒekleĢir, ilahidir…Bey bu makama sen kendi gžcžn ve isteğin ile gelmedin, onu sana TanrÝ verdi…Hžkžmdarlar iktidarÝ TanrÝ‟dan alÝrlar…” G™k ve d™rt y™n Tžrk devletinin mekanÝnÝ meydana getiriyordu. Devlet yeryžzžnde idi, fakat iktidar TanrÝ‟dan geliyordu. G™neĢin doğduğu yer (sol) en kutsal y™n sayÝlmakta idi. Sonra sÝrayla batÝ (sağ), gžney ve kuzey geliyordu. Doğu ve batÝ y™nlerine verilen ™nemin sonucu olarak, buralara tayin edilen idareciler daha Œok hanedan žyeleri arasÝndan seŒiliyordu. Džnyada da d™rt ana y™n vardÝ. G™k‟žn temsilcisi Tžrk hžkžmdarÝ bžtžn yeryžzžnž idaresi altÝna alabilirdi. žnkž G™k TanrÝ ona bžtžn džnyayÝ idare etme yetkisini veriyordu. Tžrk fžtuhat felsefesinin cihan hakimiyetine uzanan kaynaklarÝndan biri bu noktadÝr. Tžrk hžkžmdarlarÝ gžcžnž TanrÝ‟dan almakla beraber, Tžrk topluluklarÝ dini cemiyet değildir. Hžkžmdarlar da insandÝr. HaklarÝ değil, g™revleri vardÝr. Hžkžmdar dağÝnÝk boylarÝ toplayÝp nžfusu Œoğaltmakla, halkÝ doyurmak ve giydirmekle g™revlidir. HžkžmdarlarÝn millet yolunda gece uyumadan



362



gžndžz oturmadan ŒalÝĢmasÝ gerekiyordu. G™revlerini yapamayan hžkžmdar hakkÝnda TanrÝ kut‟u geri aldÝ diye džĢžnžlžrdž. Tahta ŒÝkÝĢta da t™re hžkžmleri geŒerliydi. Siyasi iktidarÝn kaynağÝnÝ TanrÝ‟ya bağlamak, hakanÝ TanrÝ huzurunda sorumlu tutmaktÝ. Bu džĢžnce tarzÝ icraatÝn millet tarafÝndan kontrolžne imkan sağlÝyordu. Bu kontrolde meclisler vasÝtasÝyla yapÝlÝyordu. Meclisler BozkÝr Tžrk devletlerinde daimi bir devlet meclisi (danÝĢma kurulu) vardÝ. Meclise eski Tžrklerde “toy” denirdi. YÝlda bir kere genel kurul toplantÝsÝ yapÝlÝrdÝ. Bu toplantÝ sÝrasÝnda ordu teftiĢ edilir. Hayvan sayÝmÝ yapÝlÝr. Memleket meseleleri hakkÝnda konuĢulurdu. BozkÝr Tžrk devletlerinde inanŒ ve vicdan hžrriyeti de daima mevcuttu. Tžrk inanŒ felsefesi soy, dil ve din y™nlerinden insanlarÝ birbirinden ayÝrmaya elveriĢli değildi. Din iĢlerini džnya iĢlerinden ayrÝ tutmak ve mahalli kžltžrlere dokunmama geleneği Ġslam Tžrk devletlerinde de devam etmiĢti. TeĢkilat Devlet BaĢkanÝ Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerinde hžkžmdarlar, ġan-yž, kagan, han, yabgu, ilteber gibi unvanlar taĢÝmÝĢlardÝr. HžkžmdarlÝk belgeleri ise; otağ (hakan ŒadÝrÝ), ™rgin (taht), tuğ (sancak), davul, kotuz (sorguŒ) idi. Tahtlar altÝndan yapÝlÝrdÝ. TuğlarÝn tepesine altÝn bir kurt baĢÝ takÝlÝrdÝ. HžkžmdarlarÝn tahta ŒÝkÝĢÝ, onu bir keŒe seccade veya halÝnÝn žzerine oturtarak, ya da kalkan žzerinde havaya kaldÝrÝlarak kutlanÝrdÝ. Hatun HžkžmdarlarÝn birinci hanÝmÝna verilen unvan. Eski Tžrk devletlerinde hatunlar da s™z sahibi idiler. HatunlarÝn ayrÝ saraylarÝ ve askerleri vardÝ. Devlet meclisine katÝlÝrlar, elŒileri kabul ederlerdi. Hatunlar gelecek hakanlarÝn anneleri idiler. Bu bakÝmdan ilk hanÝmÝn anne ve babasÝnÝn Tžrk olmasÝna dikkat edilirdi. Veliahd Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerinde, hžkžmdar ailesinin her ferdi aynÝ kanÝ taĢÝdÝğÝ iŒin tahtta eĢit hakka sahipti. Hžkžmdar ™ldžğž zaman prensler arasÝndan en uygunu seŒilirdi. Siyasi Faaliyet



363



Bžyžk Tžrk ĠmparatorluklarÝnda dÝĢ iĢleri dairesi en ™nemli kuruluĢlardan biriydi. Bu kuruluĢun emrinde ŒeĢitli dillerde konuĢan ve yazan bir heyet ŒalÝĢÝrdÝ. YazÝlara Tanhu‟nun resmi mžhrž basÝlÝrdÝ. Casusluk yapmadÝklarÝ sžrece elŒilere dokunmazlardÝ. ġžpheli hareketleri g™ržlen yabancÝ temsilciler hapse atÝlÝr veya sžrgžnde g™z altÝnda tutulurdu. DÝĢ siyasette ™ncelikle ticari iliĢkilere ™nem verilirdi. Hanedanlar arasÝ akrabalÝk kurmak dÝĢ siyasetin bir geleneği haline gelmiĢti. Siyasi nitelikteki bu evlenmeler sonucu doğan Œocuklar veliaht olmazdÝ. ĠŒ siyasetin en ™nemli konu da dağÝnÝk Tžrk boylarÝnÝn tek bayrak altÝnda topanmasÝydÝ. Adliye T™re‟ye g™re suŒlarÝn cezasÝ oldukŒa Ģiddetliydi. Adam oldžrmek barÝĢ zamanÝnda baĢkasÝna kÝl݌ Œekmek, hÝrsÝzlÝk, hayvan kaŒÝrma, Ýrza tecavžz gibi suŒlarÝn cezasÝ idamdÝ. SuŒun devlet takibine uğramasÝ eski Tžrkler arasÝnda kan davasÝ gždžlmesine mani oluyordu. Adli teĢkilat iki kademeliydi. Biri hžkžmdarÝn baĢkanlÝğÝnda ki siyasi suŒlara bakan Yžksek Devlet Mahkemesi, diğeri hakimlerin idaresindeki mahkemelerdi. Ordu Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerinde askerliğe ™zel bir meslek g™zžyle bakÝlmazdÝ. Hemen her Tžrk savaĢŒÝ idi. …cretli asker sÝnÝfÝ yoktu. Ġdarecilerin hepsi aynÝ zamanda ordu kumandanlarÝ idi. Tžmen diyen anÝlan en bžyžk birlik on bin kiĢilikti. Tžmenler binlere, yžzlere, onlara ayrÝlmÝĢ, baĢlarÝna ayrÝ ayrÝ kumandanlar tayin edilmiĢti. Bu onlu teĢkilatlanma gžnžmžze kadar gelmiĢtir. OnbaĢÝsÝndan en žst seviyedeki subayÝna kadar orduyu belli bir kumanda zincirine bağlamak, žlkeyi milli birlik havasÝna soku-yordu. Tžrk ordularÝ o ŒağlarÝn en kudretli askeri gžcžnž meydana getiriyordu. Ordunun yiyecek ve malzeme ikmali en zor Ģartlarda bile gayet iyi yapÝlÝrdÝ. Tžrkler yiyecek ihtiyacÝnÝ et konservesi ile karĢÝlÝyorlardÝ. Ordunun gerisinde binlerce baĢ sÝğÝrÝn sevkedilmesine lžzum kalmÝyordu. Konserve et diğer devletlerden 500-1000 sene ™nce Tžrklerce bilinmekteydi. Tžrk ordularÝ her ŒağÝn tekniğine g™re en etkili silahlarla donatÝlÝrdÝ. O devir iŒin Tžrklerin kullandÝğÝ Œift kavisli yaylar ve ÝslÝklÝ oklar en korkuncu idi. Tžrkler d™rt nala at žzerinde, d™rt ayrÝ y™nde isabetli ok atmada ustaydÝlar. AyrÝca iyi kemend atarlar ve yakÝn d™vžĢte mÝzrak, kargÝ, sžngž, kalkan, kÝl݌ kullanÝlÝrdÝ. Tžrk ordularÝ taarruz esasÝna g™re džzenlenmekte ve eğitilmekteydi. Tžrklerin savaĢÝnda, džĢman cephesinde ĢaĢkÝnlÝk yaratan baskÝnlar esastÝ.



364



Tžrk savaĢ usulžnžn iki ™nemli ™zelliği vardÝ. Sahte ricat ve pusu. Sžvari birlikleri kaŒÝyor gibi geri Œekilirler, Œekilirken ok atmaya devam eder, džĢmanÝ žzerlerine Œekerlerdi. Arazinin istenilen yerine kadar ilerleyen džĢman burada pusu kuranlar tarafÝndan Œembere alÝnarak yok edilirdi. Tžrklerin baĢarÝyla kullandÝğÝ bu usule Tžrk yurdunun adÝndan dolayÝ “Turan Taktiği” denilmiĢtir. Yeni žlkelerin ele geŒirilmeleri ise keĢif seferleri ve yÝpratma savaĢlarÝ sayesinde oluyordu. AlÝnmasÝ planlanan b™lgeler ™nce akÝncÝlar tarafÝndan g™zden geŒirilirdi. Bu keĢifler olumlu ise yÝpratma harekatÝna baĢlanÝrdÝ. DžĢmanÝn yÝğÝnak merkezlerine, yol kavĢaklarÝna, yiyecek ve malzeme depolarÝna seri baskÝnlar yapÝlÝrdÝ. Bu seferler sÝrasÝnda džĢmanÝn moralini bozmak iŒin ŒeĢitli rivayetler yapÝlÝrdÝ. Bu harekat džĢman takatsiz džĢžnceye kadar devam ederdi. Tžrkler iyi asker olma ™zelliklerini daima spor yapmaya borŒluydular. At yarÝĢlarÝ, cirit ve gžlle atma, gžreĢ, yÝrtÝcÝ kuĢlarla avlanma gibi sporlar mžcadele azmini kuvvetlendiriyordu. Tžrkler avcÝlÝğa da meraklÝydÝlar. „zellikle on binlerce kiĢinin katÝldÝğÝ yžzlerce km. sahanÝn tarandÝğÝ sžrek avlarÝ gerŒek bir savaĢ manevrasÝ halinde geŒerdi. BaĢarÝlÝ Tžrk ordusu, pekŒok yabancÝ kavim tarafÝndan taklit edilmiĢtir. in ordusu daha M.„. IV. yžzyÝlda Tžrk usulžne g™re džzenlendi. Tžrk sžvari kÝyafeti olan ceket, pantolon, Œizme in‟e girdi. Dini ĠnanŒ Eski Tžrk devletlerinde dini inanŒlar žŒ noktada toplanmaktaydÝ. Tabiat Kuvvetlerine Ġnanma Tžrkler tabiatta bir takÝm gizli kuvvetlerin varlÝğÝna inanÝrlardÝ. Coğrafi g™ržnžm ve maddeler aynÝ zamanda birer ruh idiler. AyrÝca gžneĢ, ay, yÝldÝzlar tabiat olaylarÝ ruh-tanrÝlar tasavvur edilmiĢti. Uygurlar sefere ŒÝkmadan ™nce ayÝn ve yÝldÝzlarÝn hareketlerini kontrol etmiĢlerdir. „lžlerin ardÝndan yas tutulur, ™lžler g™mžlžr, yakÝlÝr veya mumyalanÝrdÝ. „lžlerin yeri belli olsun diye kurgan inĢa edilir, tžmsek yapÝlÝr, taĢ yÝğÝlÝr, hatta balbal denen taĢ heykeller dikerlerdi. Atalar Kžltž Atalara ait hatÝralar kutlu sayÝlÝr, ™lmžĢ bžyžklere saygÝ duyulurdu. Kurban olarak hayvan kesilirdi. G™k-TanrÝ Dini Tabiat kuvvetlerine inanma, atalar kžltž eski Œağlarda birŒok kavimlerde mevcut olduğu halde G™k-TanrÝ dini yalnÝz Tžrklerde g™ržlžr.



365



Bu inanŒ sisteminde TanrÝ en yžksek varlÝktÝ. G™ktžrklerin bir hakanlÝk kurmasÝ O‟nun isteği ile olmuĢ, hakan Tžrkler‟e O‟nun tarafÝndan g™nderilmiĢtir. TanrÝ Tžrk halkÝnÝn istiklali ile ilgilenen bir varlÝktÝr. SavaĢlarda tanrÝnÝn iradesi žzerine zafere ulaĢÝlÝr. TanrÝ emreder, uymayanÝ cezalandÝrÝr, doğum, ™lžm onun iradesine bağlÝdÝr. Can veren TanrÝ onu istediği an geri alabilir. Eski Tžrk inancÝna g™re ebedi ve herĢeyin yaratÝcÝsÝ olan TanrÝ tektir. Herhangi bir Ģekle sokulamaz. DolayÝsÝyle putlar ve putlarÝn konduğu tapÝnaklar yoktur. Eski Tžrk dini inancÝnda TanrÝ bžtžn vasÝflarÝ ile manevi, bžyžk tek kudret halindedir, gžneĢ, ay, yÝldÝz, ateĢ ve yer, su‟lar yardÝmcÝ kutsallar durumundadÝr. Toplu semavi dinlerde TanrÝ‟ÝnÝn yanÝndaki melekler, peygamberler, kutsal kitaplar gibi. Uygurlar zamanÝnda ise G™k-TanrÝ inancÝ devam etmekle beraber Maniheizm ve Budizm de Tžrkler arasÝnda yayÝlmÝĢtÝr ve bilhassa UygurlarÝn Tžrkistan‟daki hakimiyetleri zamanÝnda iyice yerleĢmiĢtir. Milli Tžrk alfabesi olan G™k-Tžrk yazÝsÝ değiĢtirilerek yerine Soğd alfabesine dayanan Uygur yazÝsÝ kabul edilmiĢtir. Uygurlar arasÝnda Budist ve Maniheist eserlerin tercžmeleri ile zengin bir dini edebiyat geliĢmiĢtir. Kitap basma sanatÝ da 10. yžzyÝla doğru Uygurlar tarafÝndan keĢfedilmiĢtir. KağÝt žzerine baskÝda tek harf kalÝplarÝ ilk defa Uygurlar tarafÝndan kullanÝlmÝĢtÝr. Bugžnkž modern baskÝ tekniğinin temeli budur. Ġktisadi Hayat HayvancÝlÝk BozkÝr Tžrk ekonomisinin esasÝnÝ ŒobanlÝk ve hayvan besiciliği teĢkil eder. At ve koyun en ™nemli unsurlardÝr. AğÝr hareketli kocabaĢ hayvanlar bozkÝr ekonomisinde yer almaz. Bu hayvanlar daha ileriki Œağlarda tarÝmla birlikte Tžrk topluluklarÝ arasÝna girmiĢtir. Domuz ise Tžrkler arasÝnda hiŒ sevilmemiĢ ve beslenmemiĢtir. Beslenme Eski Tžrklerin baĢlÝca gÝda maddesi et idi. En Œok at ve koyun eti yenirdi. Tžrkler Œok erken zamanlarÝnda ihtiyaŒ dolayÝsÝyla konserve et yapmayÝ ™ğrenmiĢlerdi. ĠhraŒ bile ediyorlardÝ. En žnlž Tžrk iŒkisi kÝsrak sžtžnden yapÝlan kÝmÝz idi. Sebze pek yenilmezdi. Sžtlž darÝ, peynir, yoğurt bozkÝrÝn ana gÝda maddeleri idi. Giyim Giyecek maddeleri deri ve yžnden yapÝlÝrdÝ. BozkÝrda bez dokuma iŒin kendir yetiĢtirirlerdi. Yžnlž kumaĢ ve ŒeĢitli keŒeler ihraŒ ederlerdi.



366



Uygur Tžrkleri žzerlerine yžnlž kumaĢ ve bezden iŒ ŒamaĢÝrÝ giyerlerdi. Tipik elbise ™rneği ise ceket-pantolon idi. Bu en iyi sžvari kÝyafeti idi. Bu kÝyafet Tžrkler aracÝlÝğÝ ile džnyaya yayÝlmÝĢtÝr. Ayağa Œizme, baĢa b™rk giyilirdi. Erkekler sakallarÝnÝ kestirir, saŒlarÝnÝ uzun tÝraĢ eder, bÝyÝk bÝrakÝrlardÝ. SaygÝ alameti attan inmek ve baĢlÝk ŒÝkarmaktÝ. Demir Ġslam ™ncesi Tžrk topluluklarÝ džnyanÝn en geniĢ imparatorluklarÝnÝ kurmuĢlardÝ. Bunun iŒin devrin en ileri savaĢ sanayiine ihtiyaŒ vardÝ. Tžrkler demir sayesinde bu žstžnlžğž kurmuĢlardÝ. AltaylÝlar Œok eskiden beri usta demirciler olarak tanÝnmÝĢlardÝ. ĠnsanlÝk tarihinde bir ŒağÝn aŒÝlmasÝna baĢlang݌ olabilecek bol miktarda demirin Tžrklerin ana yurdunda bulunmasÝ onlarÝn žstžnlžk kurmasÝnÝ sağlamÝĢtÝr. El SanatlarÝ Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerinde el sanatlarÝ da Œok geliĢmiĢti. Demirci ve madenci Tžrk topluluklarÝnda kÝl݌, kalkan, mÝzrak ve ok uŒlarÝnÝn en iyisi yapÝlÝrdÝ. Hareketli bozkÝr hayatÝna uygun Ģekilde taĢÝnabilir eĢya žzerindeki sanatlar ilerlemiĢti. ĠhtiyaŒlara g™re sandalye, masa, dolap, karyola gibi ev eĢyalarÝ, mutfak takÝmlarÝ; g™Œlerde kullanÝlan araba ve atlar iŒin gerekli malzemenin en iyisini yapÝp satan esnaf ve zenaatkˆrlar vardÝ. Bu eĢyalara ustaca sžslemeler yapan sanatŒÝlar vardÝ. ġehir Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerinde kavimler yazÝn yaylak denilen serin, sulak, otlağÝ bol yžksek yaylalarda otururlardÝ. KÝĢÝn ise kÝĢlak denilen daha ÝlÝk ova ve vadilerde otururlardÝ. HžkžmdarlarÝn yazlÝk ve kÝĢlÝk olmak žzere iki merkezleri bulunurdu. KÝĢlÝk b™lgede evlerin daha ziyade kerpiŒ veya ahĢap olmasÝ tercih edilirdi. Surlar bile kalÝn ağaŒ kžtžklerinden yapÝlÝrdÝ. Tžrkler eskiden beri temizliğe džĢkžndžler. Bunun iŒin hamamlar yapÝlÝrdÝ. Orduda bile seyyar hamamlar vardÝ. Hayat ĢartlarÝ Œok farklÝ olduğu iŒin yerleĢik kžltžrdekine benzer k™y ve Ģehirler yoktu. Sadece Turfan Uygur devletinde yerleĢik medeniyet kalÝntÝlarÝnÝ g™rmekteyiz. Ticaret



367



Uygurlar komĢu devletlere canlÝ hayvan, k™sele, deri, kžrk, hayvani gÝdalar satarlar, karĢÝlÝğÝnda hububat ve ipek alÝrlardÝ. Tžrklerde komĢularÝ arasÝndaki ticaret iki yoldan yapÝlÝyordu. 1. Ġpek Yolu: Bu yol in‟den baĢlÝyor, Tžrklerin Œoğunlukta olduğu iŒ Asya‟dan geŒip Akdeniz‟e ulaĢÝyordu. Ġpek yoluna hakim olan, devrin džnya ticaretine hakim olacağÝ iŒin bžyžk devletler arasÝnda en bžyžk rekabet konusuydu. 2. Kžrk Yolu: Bu yol, Hazar ve Bulgar žlkelerinden baĢlayarak Ural, Gžney Sibirya, Altaylar, Sayan dağlarÝ žzerinden in‟e ve Amur nehrine ulaĢÝyordu. TarÝm BozkÝr sahasÝnÝn Œoğunluğunu otlaklar meydana getirmekteydi. TarÝma elveriĢli topraklarda Uygurlar buğday, darÝ, vs. ekip biŒmekteydiler. Maliye Ġslam ™ncesi Tžrk devletlerinde ekonomi, bağlÝ devletlerden alÝnan yÝllÝk vergi ve hediyeler ile halktan toplanan vergilere dayanÝyordu. Vergi toplama iĢlemi ™zel memurlar tarafÝndan yapÝlmakta idi. AyrÝca iĢlek ticaret yollarÝndan sağlanan vergi ve gžmržk gelirleri madencilikten elde edilen yžksek kazanŒ mali gžcž arttÝrÝyordu. Para olarak da žzeri resm“ damgalÝ ipek parŒalarÝ kullanÝyorlardÝ. Edebiyat Destanlar ve efsaneler; Tžrk destanlarÝ bozkÝr insanÝnÝn hayat mžcadele ™rnekleriyle doludur. Bu edebiyat tžržnde kurt‟tan tžreme, g™kten inme, ÝĢÝktan olma motifleri bulunmaktadÝr. Uygurlarda da kurt‟un rehberlik vasfÝ aŒÝk olarak g™ržlžr. “Kutlug dağ” efsanesine g™re kutlu bir kaya Uygur žlkesine bereket ve saadet getirmektedir. Bu kaya inlilere verilince memelekete Œ™ken uğursuzluklar, aŒlÝk ve kÝtlÝk yžzžnden Uygurlar g™Œ etmek zorunda kalmÝĢlardÝr. Yeni žlke ararken onlara kurt rehberlik etmiĢtir. Hala ŒeĢitli žlkelerdeki Tžrkler arasÝnda s™ylenen masal ve halk hikayeleri arasÝnda bozkurt uğur sayÝlmaktadÝr. ġine-usu‟da bulunan Moyen-or kitabesi ve Karabalsagun da bulunan Karabalsagun kitabesi de Uygur tarihinin ™nemli kaynaklarÝ arasÝndadÝr. Uygur kitabeleri Uygur alfabesi ve edebiyatÝnÝn en gžzel ™rnekleridir. Uygurlar yerleĢik medeniyete geŒtikten sonra bize kadar ulaĢabilen belgeler ŒoğalmÝĢtÝr. Arkeolojik kalÝntÝlar, el sanatlarÝ, resimler, hukuk vesikalarÝ, elŒi raporlarÝ, ™zellikle Turfan Uygur Devleti kžltžrž hakkÝnda değerli bilgiler vermektedirler.



368



Bunlardan biri 981-984 tarihleri arasÝnda in‟in resmi elŒisi olarak Uygurlara giden Wang Yente‟nin raporudur. Bu rapora g™re: “Kao-ch‟ang Ģehrine yağmur ve kar yağmaz, aynÝ zamanda burasÝ Œok sÝcaktÝr. Burada evler beyaz badanalÝdÝr. Chin-ling dağlarÝndan ŒÝkan nehir Ģehrin Œevresini dolaĢÝr, tarlalarÝ ve meyve bahŒelerini sular ve su değirmenlerini iĢletir. Zengin insanlar at eti yerler. Geri kalanlar ise sÝğÝr eti ve yaban kazÝ yerler, onlarÝn mžzik aleti olarak kullandÝğÝ alet “kopuz”dur. Onlar samur kžrkž postu, pamuklu kumaĢ ve ŒiŒek motifleriyle iĢlenmiĢ elbise imal ederler. OnlarÝn adetlerine g™re bžyžk bir kÝsmÝ ata binerler ve ok atarlar. ġehrin iŒinde pek Œok iki katlÝ binalar vardÝ. Ġnsanlar iyi yžzlždžr ve sanatkarlardÝr. Bunlar altÝn, gžmžĢ ve demir yapÝmÝnda Œok ustadÝrlar. Onlar aynÝ zamanda yeĢim taĢÝ iĢlemesini de Œok iyi bilirler. Turfan UygurlarÝ mimari sahada da Œok eser vermiĢlerdir. Bu eserlerde Tžrk otağ ve “ordu” geleneği, eski bozkÝr kžltžrž ™zellikleri g™ržlmekte idi. Malzeme olarak da aĢÝ boyalÝ ve yaldÝzlÝ ağaŒ, balÝk tuğla ve taĢ (nadiren) yanÝnda oymalÝ keramik ve sÝrlÝ tuğla da kullanÝrlardÝ. Uygurlar daha Orhun nehri kÝyÝlarÝnda Ordu-balÝk‟ta iken de bu teknikleri biliyorlardÝ. Arkeolojik kalÝntÝlardan anlaĢÝldÝğÝna g™re Uygurlar surlu Ģehirler, hžkžmdar kalesi, dini kžlliyeler, g™ller ve akarsularÝn bulunduğu bahŒeler yapmÝĢlardÝr. in KaynaklarÝ Chiu T‟ang-shu (CTS): Yani eski T‟ang kitabÝ tarihŒi Liu Hsž tarafÝndan 945 senesinde yazÝlmÝĢtÝr. Bžtžn T‟ang sžlalesi (618-916) olaylarÝnÝ iŒine alan meĢhur bir yÝllÝktÝr. 200 ciltlik bu eserde 821 senesinden ™nceki olaylar umumiyetle bir arĢiv vesikasÝ gibi mžhim noktalar ile kÝsa olarak anlatÝlmÝĢ, fakat 821 senesinden sonraki olaylar žzerinde mžbalağalÝ bir Ģekilde durulmuĢ ve tarih de karÝĢmÝĢtÝr. Hsin T‟ang-shu (HTS): Yeni T‟ang kitabÝ, 1060 senesinde bilgin O-yang Hsiu ve Sung Ch‟i‟nin idaresindeki bir heyet tarafÝndan hazÝrlanmÝĢtÝr. 225 ciltdir. CTS de bulunmayan olaylar burada g™ržlmektedir. OlaylarÝn bazÝlarÝ CTS‟den daha kÝsa, bazÝlarÝ daha geniĢ olarak anlatÝlmaktadÝr. Tzu-chi T‟ung-chien (TCTC): in tarihinin en ™nemli kronolojik kaynağÝdÝr. Ġmparatorun emri ile 1085 senesinde 294 cilt olarak meĢhur bilgin ve baĢbakan Ssu-ma Kuang tarafÝndan yazÝlmÝĢtÝr. M.„. 403-M.S. 959 arasÝndaki olaylar anlatÝlmÝĢtÝr. Yazar 19 yÝllÝk ŒalÝĢmasÝnda 320‟yi aĢan tarih kitabÝndan yararlanmÝĢ, gžzel bir dil ile olaylarÝ kÝsa olarak anlatmÝĢtÝr. Bu eserde bugžn kaybolmuĢ olan birŒok vesika bir araya toplanmÝĢ ve olaylar kronoloji esasÝna g™re sÝralanmÝĢtÝr. Tse-fu Yžan-kuei (TFYK): 1005-1013 seneleri arasÝnda yazÝlmÝĢ bir tarihi ansiklopedidir. 31 asÝl ve 1102 ufak b™lžmden mžteĢekkildir. TarihŒi Wang Ch‟in-jo baĢkanlÝğÝnda bir heyet tarafÝndan Ġmparatorun emriyle yazÝlmÝĢtÝr. Hemen hemen 1000 senelik muhtelif sžlalelere ait olaylarla ilgili ana vesikalar ile ŒeĢitli kitaplardan mukayeseli olarak alÝnmÝĢ olan bilgiler kitapta sÝralandÝktan sonra Ġmparatorun kontroluna arzedilmiĢtir. Vesika bakÝmÝndan Œok zengindir. Resmi Œin tarihlerinden kesilerek ve kÝsaltÝlarak alÝnan imparatorlarÝn fermanlarÝnÝn Œoğu bu kaynakta tam olarak bulunurlar.



369



Tžrk KaynaklarÝ Uygur YazÝlarÝ 1. ġine-usu Kitabesi Bu kitabe Moğolistan‟da ġine-usu G™lž, Moğoltu ÝrmağÝ ve Orgotu dağÝ havalisinde bulunmuĢtur. 1909‟da Ramstedt ve Sakari Palsi adlÝ iki fin bilgini bu b™lgede yaptÝklarÝ kazÝlar neticesinde, adÝ geŒen kitabeyi keĢfetmiĢlerdir. Ramstedt 1918 yÝlÝnda Finlandiya‟da “Fin-Oğur cemiyeti” dergisinde bu kitabeyi neĢretmiĢtir. Uygur Devletinin kuruluĢ ve zaferlerinden bahseden bu kitabenin diğer bir adÝ da Moyen-or kitabesidir. Moyen or Kağan‟Ýn 759‟da ™lžmž žzerine onun adÝna diktirilmiĢtir. 2. Karabalsagun Kitabesi Karabalsagun Ģehri Uygur HakanlÝğÝ‟nÝn parlak zamanlarÝnda devlete baĢĢehir olmuĢ bir b™lgedir. 826‟da dikilen bu kitabede ġine-usu kitabesi gibi UygurlarÝn kuruluĢ ve zaferlerinden bahseder. Mani dininden de detaylÝ olarak bahsettiği iŒin tarihi değeri Œok bžyžktžr. …Œ dilde yazÝlmÝĢ olan bu kitabede (G™ktžrkŒe, SoğdŒa, ince) esas okunabileni ince olanÝdÝr. 1896 yÝlÝnda okunabilen bu yazÝ aynÝ yÝlda neĢredilmiĢtir. Daha sonralarÝ inceden TžrkŒeye tercžme edilen bu kitabeden H.N. Orhun‟un Eski Tžrk YazÝtlarÝ adlÝ eserinin 2. cildinde bahsedilmektedir.



1



CTS, 195; HTS, 217.



2



CTS 195; HTS 217, TCTC 215.



3



CTS, 195, 3a; HTS, 217, 3a TC TC 219; TFYK C. 973.



4



CTS, 195, 3a; HTS, 217, 3a; TCTC 279; TFYK C. 973.



5



CTS, 195, 4 b; HTS 217, 4a.



6



CTS, 195, 6 b; HTS, 217, 5 b.



7



CTS, 195, 6 b; HTS 217, 5 b;



8



CTS, 195, 8 b; TCTC, 224.



9



TCTC, 225.



370



10



CTS, 195, 86; HTS, 217, 6 b;



11



HTS, 217, 6 b; TCTC, 226,



12



HTS, 217, 7a; TCTC, 227.



13



HTS, 217 7b;



14



CTS, 195, 9a; HTS, 217, 8b; TCTC, 233; TFYK, 976,



15



CTS, 195, 9a; HTS, 217, 8b;



16



CTS, 195, 10 b; HTS, 217 9 b.



17



HTS, 217, 9 b; TCTC, 236.



18



HTS, 217, 9 b, TCTC, 237,



19



HTS, 217, 9 b;.



20



TCTC, 241; TFYK 979.



21



CTS, 195 10 b; HTS, 217 B, la.



22



HTS, 217, 96.



23



HTS, 217 B, 1 b; TCTC, 243.



24



CTS, 195, 12a; HTS, 217 B, 1 b.



25



HTS, 217 B, 1 b; TFYK, 980.



26



CTS, 195, 12 a; HTS, 217 B, 1 b.



27



HTS, 217 B, 1 b; TCTC, 246;



Hžseyin NamÝk Orkun, Eski Tžrk YazÝtlarÝ, Sine Usu YazÝtÝ, Karabalgasun YazÝtÝ b™lžmleri. Chiou T‟ang shu, Pekin 945. (CTS) Hsin T‟ang shu, Pekin 1060. (HTS) Tsu-chih T‟ung-Chien, Pekin 1085. (TCTC) Tse-fu Yžan-kuei 1005-1013 (TFYK)



371



Sung Shih, Pekin 1010. Wu-tai Shih-chi C. Mackerras, The Uighur Empire, Canberra 1969. J. Hamilton, Les Oughours a l‟poque Cinq Dynasties d‟apres les documents Chinois, Paris 1955 J. Hamilton, Toquz-Oğuz et On-Uygur, Jurnal Asiatique CCL, 1, 1962 B. „gel, UygurlarÝn “MenĢe Efsanesi”, DTCF Dergisi, VI, 1-2, 1948 V. Minorsky, Tamim Ġbn Bahr‟s Journey to the Uygur‟s BSOAS, 1948 H. Escedy, Uighurs and Tibetan in Pei-t‟ing 790-791 A.D., Act. Or. XVIII, Budapest, 1965 Tsai Wen-shen, Li Te-yž‟nžn mektuplarÝna g™re Uygurlar, Tai-pei, 1967. „. Ġzgi, Wang Yen-te Seyahatnamesi, Ankara, 1988. G. andarlÝoğlu, „tžken B™lgesinde Kurulan Bžyžk Uygur KağanlÝğÝ, Ġstanbul, 1972 G. andarlÝoğlu, SarÝ Uygurlar ve Kansu B™lgesi Kabileleri, Taipei, 1972.



372



Uygurlar / Prof. Dr. Ahmet TaĢağıl [s.215-224] Ahmet Yesev“ …niversitesi / Kazakistan



Tžrk Tarihinde Uygurlar Orta Asya Tžrk tarihinin eski devrinde bozkÝr coğrafyasÝnda bozkÝr kžltžržyle kurulan žŒžncž devlet Uygur KağanlÝğÝ‟dÝr. Uygurlar VIII. asrÝn ortasÝnda G™k-Tžrklerden (G™ktžrk) sonra bağÝmsÝzlÝklarÝnÝ kazanÝp kendi devletlerini kurdular. Bu kaganlÝk yaklaĢÝk yžz yÝl devam ettiken sonra KÝrgÝzlar tarafÝndan yÝkÝlÝnca ikiye ayrÝlan UygurlarÝn bir kÝsmÝ Kansu-Ordos b™lgesine, diğer bir kÝsmÝ ise BeĢbalÝk b™lgesine geldiler. Takip eden asÝrlar iŒinde her iki grup da hayat tarzÝnÝ değiĢtirerek yerleĢik kžltžre geŒtiler. Maniheizm, Budizm ve Ġslam dinlerinin de etkisi buna katÝlÝnca eski Tžrklerin farklÝ bir y™nleri ortaya ŒÝktÝ. Neticede yerleĢik hayat tarzÝ onlara gžnžmžze kadar gelen eĢsiz sanat eserleri meydana getirme fÝrsatÝ tanÝdÝ. DolayÝsÝyla Uygurlar, Tžrk tarihinin Œok farklÝ bir cephesini oluĢturdular. Uygur adÝ in kaynaklarÝnda Huei-ho, Wei-ho, Huei-hu, Wei-wu-er gibi Ģekillerde transkribe edilmiĢtir. Uygur adÝna 974 yÝlÝnda yazÝlan Chiou Wu Tai Shih adlÝ in kaynağÝnda Ģahin gibi dolaĢan hžcum eden anlamÝ verilmektedir.1 Yine uy (akraba, mžttefik) ten geldiği ve On Uygur adÝnÝn 10 mžttefik manasÝnda olduğu da bildirilmiĢtir.2 Daha baĢka anlamlar da verilmiĢtir. UygurlarÝn k™kenleri konusu kaynaklar tarafÝnda aslÝnda aŒÝkŒa bildirilmesine rağmen gžnžmžzde tam anlaĢÝlamamÝĢtÝr.3 Bunun sebebi Ġslam ™ncesi devrede boylar ve onlarÝn tarihi geliĢimlerinin bilinmemesidir. Orta Asya tarihinin bilinen devirlerinden ™zellikle X. asra kadar boy analizleri yapÝlamazsa diğer hanedanlarÝn tarihlerini de anlamak mžmkžn değildir. K™kenlerinden BağÝmsÝzlÝklarÝna Kadar-Uygurlar Diğer taraftan UygurlarÝn meydana getirdiği zengin tarih onlarÝn, inli tarihŒiler tarafÝndan k™kenlerinin eskide aranmasÝna sebep olmuĢtur. AslÝnda Hun, G™k-Tžrk, Juan-juan vb. bžyžk devletlerin hepsinin mazisinin derinlere bağlanmÝĢ olmasÝ Orta Asya tarihinde yaptÝklarÝ etkiden dolayÝ normal karĢÝlanmalÝdÝr. UygurlarÝn k™keni konusunda kilit konumunda olan Kao-ch‟e (KanglÝ) boylarÝdÝr. AslÝnda boylarla ilgili yazÝmÝzda da belirttiğimiz gibi Kao-ch‟elar tek bir boydan mžteĢekkil değildiler. Ancak, T™les konusundan da anlaĢÝlacağÝ žzere iŒlerinde Uygur adÝnÝn ilk transkripsiyonuna benzer bir boy isminin bulunmasÝ meseleyi aydÝnlatmaktadÝr. Ama Kao-ch‟elarÝn hepsi Uygur değildir. Sadece Yžan-ho adlÝ kabile UygurlarÝn adÝnÝn ilk Ģekli olarak g™ržnmektedir. 605 yÝlÝndan sonra aynÝ isim Weiho Ģekliyle yeniden T™les boylarÝnÝn iŒinde yerini almÝĢtÝr. Bu sÝrada Tola IrmağÝ‟nÝn kuzeyinde bulunan Uygurlar, Bugu, Tongra, BayÝrku, Fu-lo gibi diğer T™les boylarÝ ile birlikte yaĢÝyorlardÝ ve



373



adlarÝ geŒen bu boylarla beraber bir erkin tarafÝndan idare ediliyorlardÝ. DolayÝsÝyla 605 yÝlÝ dolaylarÝnda onlarÝn kžŒžk bir kabile olduğu sonucuna varÝyoruz. žnkž sayÝlarÝnÝn on bin ve bunun yarÝsÝnÝn asker olduğu vurgulanmÝĢtÝr. Tola ÝrmağÝnÝn kuzeyinde yaĢayan T™les boylarÝnÝn iŒlerinde g™sterilmesi ve k™kenlerinde aŒÝkŒa bunun belirtilmesi konuyu netliğe kavuĢturmaktadÝr. Zaten s™z konusu T™les boylarÝ Dokuz Oğuz kavramÝyla Uygur kağanlÝğÝnÝn ana unsurunu oluĢturacaktÝr.4 627 yÝlÝnÝ takiben Doğu G™k-Tžrk devleti hÝzla zayÝflayÝnca Sir TarduĢlar, doğudaki T™les boylarÝnÝn iŒindeki en kuvvetli boy olarak ™n plana ŒÝktÝ. in tarafÝndan da tanÝnan Sir TarduĢ birliği 646 yÝlÝna kadar „tžken b™lgesi ve Tola IrmağÝ civarÝna hakim oldu. Onlara bağlanan UygurlarÝn unvanÝ Huo Ġlteber idi. Bu tarihte Sir TarduĢlar zayÝflayÝp askeri gžŒleri dağÝlÝnca, Œok sayÝda boy in‟deki T‟ang hanedanÝyla iliĢki kurup onlardan askeri unvanlar alÝrken, Uygurlar da boĢ durmamÝĢlardÝ. Onlar da irtibata geŒip in‟den generallik unvanlarÝ aldÝlar. Zaten UygurlarÝn adÝ, 627 yÝlÝnda vergilerin artÝrÝlmasÝ žzerine G™k-Tžrklere isyan eden boylar arasÝnda da geŒmektedir. O zaman reisleri P‟u-sa idi. Hatta žzerlerine g™nderilen yžz bin kiĢilik G™k-Tžrk ordularÝnÝ yenmeleri Ģ™hretlerinin artmasÝna sebep olmuĢtu. Doğu G™k-Tžrk KağanÝ Ġl (Hsie-li) onlarÝn žzerine yeğeni T‟uli‟yi g™ndermiĢ, o da yenilmiĢti. Fakat, yine de 646 yÝlÝna kadar UygurlarÝn adÝndan s™z edilmez. 646‟da Sir TarduĢlarÝn mağlup edilmesi sÝrasÝnda Uygurlar inlilere yardÝmcÝ olmuĢlardÝ. Bu arada P‟u-sa‟nÝn yerine oğlu Tu-mi-tu UygurlarÝn baĢÝndadÝr. 648 yÝlÝnda Altay DağlarÝnda bağÝmsÝzlÝğÝnÝ ilan eden Ch‟e-pi Kağan liderliğindeki G™k-Tžrkleri de inliler, Karluk, Uygur ve BugularÝ kullanmak suretiyle mağlup etmiĢlerdi. Daha sonra in hakimiyetini tanÝmayan BatÝ G™k-Tžrk beylerinden Ashih-na Ho-lu‟nun bozguna uğratÝlmasÝ iŒin hazÝrlanan in ordusuna Uygurlardan yaklaĢÝk elli bin kiĢilik bir ordu reisleri Po-jun liderliğinde katÝlmÝĢ, TaĢkent‟e kadar ilerlemiĢlerdi. Po-jun, 661-664 yÝllarÝ arasÝnda ™lžnce yerine, ™nce kÝzkardeĢi Pi-li-tu geŒti. 680 yÝlÝnda ise UygurlarÝn baĢÝnda Tu-chie-chih adlÝ reis g™ržlmektedir.5 717 yÝlÝnda Uygur Ġlteberi ile Kargan‟da savaĢan Bilge Kağan onu mağlup edip doğuya kaŒmasÝna sebep omuĢtur.6 Bu bilgiler ÝĢÝğÝnda UygurlarÝn 740‟lÝ yÝllara kadar fazla bir varlÝk g™steremediklerini anlÝyoruz. Ancak, dahil olduklarÝ Dokuz Oğuz birliği isyanlarda daima ™n planda bulunmuĢtur. BağÝmsÝzlÝklarÝnÝn KazanÝlmasÝ ve Devletlerinin GeliĢmesi 742 yÝlÝna gelindiğinde UygurlarÝn Œok kuvvetli bir Ģekilde tarih sahnesinde belirdiğini mžĢahede ediyoruz. II. G™k-Tžrk Devleti, Bilge‟nin ™lžmžnden sonra hÝzla zayÝfladÝğÝnda Karluk, BasmÝl ve Uygurlar ™n plana ŒÝktÝlar. AslÝnda onlarÝn iŒ karÝĢÝklÝğa džĢtžğž sÝrada in imparatoru devreye girmiĢ ve Sun Lao-nu adlÝ elŒiyi Uygur, Karluk ve BasmÝllara g™ndererek onlarÝ G™k-Tžrklere karĢÝ tahrik etmiĢti. Neticede ayaklanan bu žŒ boy 742 yÝlÝnda G™k-Tžrk KağanÝ Kutlug‟u ™ldžrdžler. BasmÝllarÝn reisi kağan seŒilirken Uygurlar doğu (sol), Karluklar batÝ (sağ) kanat yabguluklarÝnÝ aldÝlar ve hep beraber in‟e elŒi g™ndererek resmen tanÝndÝlar. Mağlup G™k-Tžrklerin arta kalanlarÝ kendi aralarÝnda OzmÝĢ‟Ý (Wu-su-mi-shih) kağan seŒtilerse de yine inlilerin teĢvikiyle adÝ geŒen žŒ boy OzmÝĢ‟a saldÝrÝp onu da ™ldžrdž.



374



UğradÝklarÝ felaketlerden yÝlmayan G™k-Tžrkler, en nihayet OzmÝĢ‟Ýn oğlu Pai-mei‟i kağanlÝğa getirdilerse de (744 yÝlÝ) baĢarÝlÝ olamadÝlar.7 745 yÝlÝnda bu kağan da Uygurlar tarafÝndan ™ldžržlerek ortadan kalktÝ. B™ylece G™k-Tžrk Devleti tarihe karÝĢÝrken Uygurlar, Orta Asya sahnesinde bağÝmsÝz devletleri ile yerlerini alÝyorlardÝ. Zaten Uygurlar ile BasmÝllarÝn arasÝ aŒÝlmÝĢ, Karluklar da UygurlarÝn tarafÝnÝ tutunca BasmÝllar yenilmiĢlerdi. G™k-Tžrk siyasi gžcž de tamamen ortadan kalkÝnca Uygurlar bağÝmsÝzlÝklarÝnÝ ilan ettiler (745).8 UygurlarÝn, Karluk ve BasmÝllara g™re daha kuvvetli olmasÝnÝn sebebi hiŒ Ģžphesiz kalabalÝk Dokuz Oğuz boylarÝnÝn kendi yanlarÝnda yer almalarÝdÝr. Bu Dokuz Oğuz kabilesi Bugu, BayÝrku, Hun (Qun), BayÝrku, Tongra, Sse-chie (Ġzgil), Ch‟i-pi, A-pu-sse, Ku-lun-wuku, A-tielerdi (Ediz). Bunlara Uygurlar da katÝlÝnca On Uygur olarak anÝlmaya baĢladÝlar. Yani Uygur Devleti‟nin baĢlang݌ta halkÝnÝ bu boylar meydana getirmiĢlerdir. Bu sebepten dolayÝ Uygurlar bazÝ Ġslam kaynaklarÝnda Dokuz Oğuz olarak kaydedilmiĢlerdir.9 Uygurlar kendi iŒlerinde de dokuz uruga (kžŒžk kabile) b™lžnmžĢlerdi: Bunlar Yağlakar, Uturgar, Kžrebir, Baga SÝgÝr, EbirŒeg (AbÝrŒak), Hazar, Hu-wu-su, Yagmurgar ve Ayabire adlarÝnÝ taĢÝyorlardÝ.10 BağÝmsÝzlÝklarÝnÝ kazandÝktan sonra Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn ilk hžkžmdarÝ Kutlug Bilge Kžl oldu. Yeni bir imparatorluk doğarken doğuda ve batÝda UygurlarÝn topraklarÝ geniĢlemeye baĢlamÝĢtÝ. Ġlk etapta Uygurlara bağlanan topraklar batÝda Altay dağlarÝ ile doğuda Ssu-wei arasÝnda uzanÝyordu. Doğu G™k-Tžrk Devleti‟nin eski topraklarÝnÝ kaplamÝĢlardÝ. Karluklar ise daha žst seviyede olan sol yabguluğu aldÝlar. AdÝ geŒen Uygur KağanÝ 747 yÝlÝna kadar yaĢadÝ. Bu tarihte ™lžnce devleti her bakÝmdan geliĢtirecek olan oğlu Bayan or (Mo-yen or), tahta geŒti.11 Bayan or Kağan‟Ýn devri her bakÝmdan Uygur Devleti‟nin geliĢtiği sağlam temellere oturduğu bir d™nem sayÝlÝr. žnkž sekiz yÝllÝk sžre iŒerisinde devlet her bakÝmdan bžyžmžĢ, etrafÝndaki boy ve devletlere žstžnlžğžnž kabul ettirdiği gibi teĢkilatlanmasÝnÝ tamamlamÝĢtÝr. „ncelikle Hun ve G™k-Tžrk D™nemlerinde olduğu gibi Orta Asya‟daki boylarÝ kendine bağlamaya ŒalÝĢmÝĢtÝr. Ġlk zamanlarda Bayan or‟un kağanlÝğÝ halkÝn bir kesimi tarafÝndan tanÝnmak istenmemiĢ olmalÝdÝr. Onlar Bayan or‟un babasÝ vaktinde yabgu ilan edilmiĢ olan, Tay Bilge Tutuk‟u kağan ilan ettiler. KÝtanlar ve Tatarlar da onlara katÝlÝnca Bayan or iŒin tehlike bžyždž. Bžkekžk civarÝnda iki gžn yapÝlan ŒarpÝĢmalarda KÝtan ve TatarlarÝ mağlup etmeyi baĢarÝnca kendi soyundan gelen bžtžn kabileler d™nžp ona bağlandÝ. Beyleri ve diğer ileri gelenleri cezalandÝrÝldÝ. Buna rağmen kağan geri d™nžnce halk yeniden ayaklanÝp KÝtan ve Tatarlardan bir daha yardÝm istedi. Ancak, istedikleri yardÝm gecikince, Bayan or onlarÝ Œok ağÝr bir bozguna uğrattÝğÝ gibi sžržlerini ve kadÝnlarÝnÝ alÝp d™ndž. ArkasÝndan Selenga‟nÝn kuzeybatÝsÝnda KÝtan ve TatarlarÝ ağÝr bir bozguna uğrattÝ. KaŒmaya ŒalÝĢan KÝtanlar kendiliğinden teslim olurken, Tatarlar Keyra kaynağÝnda ve …Œ Birkž suyunda sÝkÝĢtÝrÝlÝp, askerlerinin yarÝsÝ ™ldžržldžkten sonra teslim alÝndÝlar. Diğer isyancÝlar Tuzlu AltÝr G™lž civarÝnda mağlup edildikten sonra devletin doğu tarafÝndaki huzursuzluklar sona erdi (750‟den ™nce).



375



750 sonbaharÝnda Kem boyunda yaĢayan ikler itaat altÝna alÝndÝ. AynÝ yÝlÝn ilk baharÝnda Uygurlar kuzey batÝ ManŒurya‟daki TatarlarÝ mağlup etti. 751‟de bir kez daha ikler yenildiği gibi KÝrgÝzlar da baskÝna uğratÝldÝ. Bu seferleri yapan Bayan or‟un bir kumandanÝ idi. Kendisi aynÝ sÝralarda BolŒu (Urangu) nehri žzerinde KarluklarÝ yendi. 752 yÝlÝnda ŒatÝĢmalarda ise BasmÝllar, TžrgiĢler, Karluklar mağlup edildiler. ġine Usu YazÝt‟Ýndan anlaĢÝldÝğÝna g™re Bayan or kağan‟Ýn iŒ savaĢlarÝ en azÝndan 755 yÝlÝna kadar devam etmiĢtir. KuruluĢlarÝ sÝrasÝnda UygurlarÝn mžttefiki olan KarluklarÝn batÝsÝnda TžrgiĢler yaĢÝyordu. KarluklarÝn gžcž zaten biliniyordu. Bunlar zamanla TžrgiĢlerle birleĢince ™nemli bir rakip oluyorlardÝ. DolayÝsÝyla Karluklar žzerine seferin gereği ortaya ŒÝktÝğÝnda, Bayan or batÝya doğru ilerledi. AltayTanrÝ dağlarÝ arasÝndaki Cungarya-Tarbagatay bozkÝrlarÝndaki Karluklar yenilerek, batÝya doğru Œekildiler. ArkalarÝndan TžrgiĢler de mağlup olunca Uygur Devleti‟nin sÝnÝrlarÝ Seyhun ÝrmağÝna kadar geniĢledi. Kuzeyde Yenisey‟in batÝ kolu Kem ÝrmağÝ civarÝnda yaĢayan ikler de Bayan or Kağan‟a bağlanÝrken, bu b™lgenin gžŒlž boyu KÝrgÝzlar henžz ona boyun eğmemiĢlerdi. Bu arada Selenga civarÝnda isyan eden Sekiz Oğuz ve Dokuz Tatarlar mağlup edildiler. ArtÝk Orta Asya‟da herkes UygurlarÝn siyasi žstžnlžğžnž kabul etmek zorunda kalmÝĢtÝ. Bu arada in tarihinin en parlak hanedanlarÝndan olan T‟ang kendi iŒinde karÝĢmÝĢtÝ. 751 yÝlÝndaki Talas SavaĢÝ‟nda uğradÝklarÝ mağlubiyet, onlarÝn Orta Asya‟dan ellerini Œekmesini sağladÝ. ArdÝndan Soğd asÝllÝ An Lu-shan‟Ýn ŒÝkardÝğÝ isyan T‟ang Ġmparatorluğu‟nu tamamen karÝĢtÝrdÝ (755). AdÝ geŒen hanedanÝn imparatoru Hsžan-tsung‟un kÝrk d™rt yÝllÝk saltanatÝ bu yÝlda ™lžnce bitti ve yerine Su-tsung tahta geŒti. S™z konusu isyan T‟ang hanedanÝnÝn ŒatÝrdamasÝna yol aŒarken, yeni imparator b™ylece UygurlarÝn yardÝmÝyla džĢtžğž Œaresiz durumdan ŒÝkmaya ŒalÝĢÝyordu. Uygur kağanÝ bir Uygur prensesini gelin olarak g™nderdi. Bayan or‟un hedefi evlilik yolu ile akrabalÝk kurmak suretiyle T‟ang hanedanÝnÝ etki altÝna almak idi. Yine birŒok devlet adamÝnÝ baĢkente yollayarak, yeni diplomatik giriĢimlerde bulundu. ArkasÝndan kendisi ŒÝktÝğÝ bžyžk seferde inli devlet adamÝ Kuo Tsu-i ile birlikte in‟e doğru ilerledi ve SarÝ IrmağÝn kenarÝnda in‟e saldÝran Tžrk asÝllÝ T‟ung-lo (Tonra) boyunu yendi. 757 yÝlÝnda in‟e tekrar YabgularÝ ile bir likte d™rt bin asker ve Œok sayÝda at g™ndermiĢler, inliler de onlarÝ bžyžk ziyafetle karĢÝlamÝĢlardÝ. S™z konusu Yabgu bundan sonra isyanÝn bastÝrÝlmasÝ iĢine giriĢti. Hsiang-chi‟ye giden ordu Feng Suyu kenarÝnda asileri yendi. Neticede isyancÝlarÝn eline geŒen baĢkent Ch‟ang-an geri alÝndÝ. ArkasÝndan diğer ™nemli Ģehir hatta yazlÝk baĢkent olan Lo-yang‟Ý geri almak žzere harekete geŒtiler. Uygur kuvvetleri yine Yabgu idaresinde ilerleyip asileri tamamen bozguna uğrattÝlar. Hatta Lo-yang‟Ý da yağmalamÝĢlardÝ. OnlarÝn sayesinde žlkesine tekrar sahip olan Ġmparator Su-tsung, ağÝr hediyelerle Uygur kumandanlarÝnÝ ™džllendirdi. 758 yÝlÝnda Ġmparator, Bayan or Kağan‟a kžŒžk kÝzÝnÝ gelin olarak g™nderdi. Tarihte in imparatorlarÝnÝn ™z kÝzlarÝnÝ yabancÝ žlkelere gelin olarak g™ndermeleri Œok nadirdir. Herhalde bu UygurlarÝn in‟e yaptÝğÝ yardÝmlarÝn karĢÝlÝğÝ olmalÝdÝr. S™z



376



konusu prensesin adÝ Ning-kuo idi ve muhteĢem bir merasimle Bayan or Kağan‟a g™nderildi. Kağan bžyžk bir devlet adamlÝğÝ ™rneği g™stermiĢ; kendisine sunulan muhteĢem hediyeleri devlet adamlarÝna dağÝtmÝĢtÝr.12 Uygur KağanlÝğÝ‟nÝ her y™nden geliĢtiren yžkselten Bayan or Kağan 759 yÝlÝnda ™lžnce yerine oğlu B™gž geŒti. Bu kağan adÝna 759 yÝlÝnda Moğolistan‟Ýn Moğoltu IrmağÝ-Orgotu dağÝ-ġine usu g™lž civarÝnda bir yazÝt dikilmiĢtir.13 YazÝtta Bayan or Kağan‟Ýn zaferleri, baĢarÝlarÝ anlatÝlmaktadÝr. B™gž Kağan ve Maniheizm‟in Kabulž B™gž Kağan‟Ýn taĢÝdÝğÝ B™gž adÝ, akÝl ve feraset sahibi, alim, sihirbaz anlamlarÝnÝ taĢÝmaktadÝr. Bir baĢka unvanÝ TanrÝda Kut BulmÝĢ Ġl TutmÝĢ Alp Kžlžg Bilge idi. in kaynaklarÝnda yeni kağanÝn adÝ Ġ-ti-chien sonra Mo-yž olarak da yazÝlmÝĢtÝr. B™gž Kağan, in‟e karĢÝ uyguladÝğÝ politikada değiĢiklik yaptÝ. Asi Shih Chao-i‟nin de etkisinde kalarak yeni in imparatoru Tai-tsung‟un g™nderdiği elŒilere yžz vermediği gibi tahkir de etti. Buna karĢÝlÝk inli elŒi eski dostluklarÝndan verilen hediyelerin Œokluğundan bahsederek, onu etkilemeye ŒalÝĢtÝ. Hatta daha ™nce in‟de savaĢan Yabgu‟nun yanÝnda yeni imparatorun olduğunu dahi vurgulamÝĢtÝ. Bu arada in‟in kuzey sÝnÝrlarÝ Uygurlar tarafÝndan akÝnlara maruz kalmÝĢtÝ. Ancak, in‟in daha derinlerine girme iĢi Pu-ku Huai-en tarafÝndan engellendi. žnkž, bu žlkeyi yakÝndan tanÝyan Pu-ku Huai-en, UygurlarÝn menfaatine değil zararÝna sonuŒlar ŒÝkacağÝnÝ biliyordu. ok zengin, geniĢ ve kalabalÝk olan in ve kžltžrž kuzeyden gelen kavimleri yutuyordu. S™z konusu akÝnlardan sonra sakinleĢen Uygurlar, ordularÝnÝ yeniden džzenlediler. ArtÝk, T‟ang hanedanÝna yardÝma niyetlenmiĢlerdi. Pu-ku Huai-en, doğu kanadÝnÝn idarecisi tayin edilirken, Uygur askerlerini geŒtikleri yerleri yağmalamamalarÝ iŒin, inliler ordunun yolunu değiĢtirmeye ŒalÝĢÝyorlardÝ. Neticede B™gž Kağan, SarÝ Irmak‟Ýn kuzeyindeki Shao-chou‟da konakladÝğÝnda yanÝndaki inli veliahdÝ ve kumandanlarÝ t™ren dansÝ yapmadÝklarÝ iŒin azarlayarak, tam anlamÝyla hakim olduğunu g™steriyordu. O sÝrada Uygurlara ihtiyacÝ olan inli devlet adamlarÝ uğradÝklarÝ hakaretlere ses ŒÝkaramamÝĢlardÝ. ArkasÝndan Pu-ku Huai-en, Uygur kuvvetlerine kumanda ederek asi Shih Ch‟ao-i‟yi bozguna uğrattÝ. Bu isyanÝn bastÝrÝlmasÝ karĢÝlÝğÝnda T‟ang imparatoru Tai-tsung, Kağan‟a birŒok hediyeler g™nderdiği gibi, ayrÝca yÝllÝk iki bin ailenin vergi gelirini ona yollamaya razÝ oldu. 762‟deki bu seferin Uygur tarihinde bir baĢka etkisi daha olmuĢtur. S™z konusu seferler esnasÝnda Mani rahipleri, B™gž Kağan‟la tanÝĢmÝĢlar, onu etkileyerek, onunla birlikte d™rt rahipleri Uygur baĢkentine gelmiĢlerdi. OnlarÝn anlattÝklarÝna hayran olan Kağan, hayvani gÝdalar yemeyi yasaklayan, savaĢŒÝlÝk duygusunu zayÝflatan bu dini resmen kabul etti. KağanÝn hedefi UygurlarÝn bozkÝr hayatÝnÝ bÝrakÝp Ģehirli olmalarÝnÝ sağlamak, dolayÝsÝyla žlkeyi daha mamur hale getirmekti. B™gž Kağan, Maniheizm‟i kendi halkÝna kabul ettiren bir hžkžmdar (Orta ve Doğu Asya‟da baĢka yok) olarak g™ze ŒarpmaktadÝr. Fakat, onun bu dine neden sempati duyduğu anlaĢÝlamaktadÝr. Lo-yang‟Ýn asi An Lu-shan‟Ýn elinden kurtarÝlmasÝ esnasÝnda 762 KasÝmÝ‟ndan 763 ġubatÝ‟na kadar Ģehrin yakÝnÝnda kalan Uygur askerleri, etrafÝ yağmalamÝĢlardÝr. Bu sÝrada Manici rahiplerle tanÝĢan



377



B™gž onlarÝ Karabalsagun‟a d™nerken yanÝnda g™tžrmžĢtžr. G™tžržlen d™rt rahibin en žnlžsž Juei-hsi (nžfuz edici vekar ve sžkunet) adlÝ biri idi.14 Karabalsagun‟da Uygur devlet adamlarÝ arasÝnda bu dinin kabulu hakkÝnda uzun tartÝĢmalar meydana geldi. Kabulžne karĢÝ ŒÝkan devlet adamlarÝnÝ adÝ geŒen rahip ikna ederek susturmuĢtu.15 Daha sonra kağan halkÝ onarlÝ gruplara b™ldž ve her grubun baĢÝna birini getirerek geri kalan dokuzunun eğitimini verdi. in‟deki Budizm‟e karĢÝ Maniheizm‟in tercih edilmiĢ olma ihtimali de vardÝr. žnkž, en bžyžk rakip her han Uygurlar iŒin tehlikeli olabilirdi. Ama esas neden B™gž Kağan‟Ýn halkÝnÝn yerleĢik hayatÝ ™ğrenmesini istemesidir. DolayÝsÝyla halk zenginleĢecek, kuvvetli Budist in‟in etkisi yerine zayÝf Tžrkistan Ģehir devletŒiklerinin etkisinde kalacaktÝ.16 …stelik tžccar SoğdlularÝ yanÝna Œekerek mali aŒÝdan da gžŒlenecekti. Mani dininin resmen kabulžnden17 sonra Uygur merkezine kadÝnlÝ erkekli seŒkin rahiplerden oluĢan heyetler geldi. Maniheizm džnyasÝnda kağanÝn ve UygurlarÝn Ģ™hreti arttÝ.18 Bu arada B™gž Kağan ileri bir adÝm daha atarak Mani dininin in‟de de yayÝlmasÝ iŒin teĢebbžse geŒti. 768‟de Lo-yang‟da Mani tapÝnaklarÝnÝn kurulmasÝ iŒin T‟ang imparatoru emir vermek zorunda kalÝr. Tžrk asÝllÝ bir boydan gelip daha sonra in‟e giderek orada yerleĢen Pu-ku Huai-en, yukarÝda da g™ržldžğž gibi Uygurlarla birlikte T‟ang imparatoruna karĢÝ isyancÝlarla savaĢÝp ™nemli baĢarÝlar kazanmÝĢtÝ. Ancak, s™z konusu isyan bastÝrÝlÝnca doğan boĢlukta bu sefer kendisi isyan etti (764). T‟ang‟Ýn žnlž devlet adamÝ kendisini durduramayÝnca, ertesi yÝl iki yžz binden fazla Uygur, Tibetli, Tangut ve Nu-la gruplarÝnÝ yanÝna Œekerek daha da geniĢletti. Ancak, Pu-ku Huai-en‟Ýn ani ™lžmž, T‟ang hanedanÝnÝ kurtarmÝĢtÝr. Geride kalan asilerden Tibetliler žlkelerine geri d™nerken, katÝlan Uygurlar in ile anlaĢtÝ. Daha sonra Uygurlar ve inliler hep birlikte Tibetlileri mağlup ettiler. Bu hadiseler dolayÝsÝyla B™gž Kağan‟Ýn o d™nem iŒin in‟den istediklerini elde ettiğini g™ržyoruz. Sžrekli g™nderilen hediye ve vergilerle Uygurlar ekonomik aŒÝdan kalkÝnÝrken, in‟de sÝkÝntÝlar baĢladÝ. 769‟da B™gž Kağan da bir in prensesi ile evlenmek iŒin teklifte bulunduğunda derhal kabul edildi. žnkž UygurlarÝn her dediğini yapan inliler, onlarÝ kÝzdÝrmak istemiyorlardÝ. Bu arada Uygurlar, ticari iliĢkilerde de artÝk baĢarÝlÝ oluyorlardÝ. Her bir atÝn karĢÝlÝğÝnda Œok fazla ipek alÝyorlardÝ. Siyasi iliĢkilerdeki žstžnlžk ticari iliĢkilere yansÝmÝĢtÝ. Bu durum 778 yÝlÝna kadar devam etti. „nceden isyanlardan dolayÝ Œok yÝpranan T‟ang hanedanÝ kendini artÝk toparlamaya baĢlayÝp 778 yÝlÝnda sÝnÝrlarda ufak Œapta da olsa askeri baĢarÝlar elde edince durum birden değiĢti. in baĢkenti Ch‟ang-an‟da uzun sžreden beri kalan ve rahat bir Ģekilde yaĢayan Uygur tžccarlarÝna karĢÝ tavÝr aldÝlar. B™gž Kağan, bunun žzerine in‟e saldÝrdÝ, ilk ŒarpÝĢmada galip gelerek 10 bin inli ™ldžrdž ise de Tai-chou valisi onu mağlup etmeyi baĢardÝ. ArtÝk iŒ isyanlardan kurtulan T‟ang hanedanÝ kendini toparlamÝĢ ve nžfusu artmÝĢtÝ. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝ iŒinde halk unsurunu oluĢturan Dokuz Oğuzlar ve de tžccar kavim Soğdlular, B™gž Kağan‟Ý in‟e karĢÝ bžyžk bir sefer tertip edilmesi iŒin ikna ettiklerinde baĢbakan konumundaki vezir Tun Baga Tarkan, buna engel olmaya ŒalÝĢtÝ baĢarÝlÝ olamayÝnca da Kağan ve yakÝnlarÝnÝ ™ldžrterek ortadan kaldÝrdÝ.19 Devletin baĢÝna kendisi geŒti.20 Tun Baga Tarkan



378



Yeni kağanÝn unvanÝ Alp Kutlug Bilge idi ve 789 yÝlÝna kadar on yÝl tahtta kaldÝ. ArtÝk T‟ang hanedanÝ gžŒlendiği iŒin eskisi gibi in‟e karĢÝ hakimane davranÝĢlar g™steremedi ve barÝĢ yanlÝsÝ bir politika izledi. Onun d™neminde in‟de yukarÝda bahsettiğimiz Uygur tžccarlarÝnÝn yanÝnda Dokuz Oğuzlar da serbestŒe dolaĢÝyorlar ve ticaret yapmalarÝnÝn yanÝnda yerli halka zarar veriyorlardÝ. BunlarÝn baĢÝnda Tudun unvanlÝ biri bulunuyordu. 780‟de imparator olan Te-tsung, onlarÝn žlke sÝnrlarÝnÝn dÝĢÝna ŒÝkmasÝnÝ istedi. „nce inliler onlardan ŒekinmiĢlerdi. Ancak, aralarÝnda nifak ŒÝkararak, kolayca b™ldžler ve daha sonra baĢta Tudun olmak žzere hepsini ™ldžrdžler. Uygur KağanÝ Alp Kžlžg Bilge‟nin tepkisini de hediye ve yalanlarla ™nlediler. 786 yÝlÝnda Sha-t‟o Tžrkleri, UygurlarÝn vergileri artÝrÝp mallarÝnÝ ellerinden almasÝ dolayÝsÝyla, onlardan ayrÝlÝp Tibetlilerle iliĢki kurdular. Akabinde onlarla birlikte BeĢbalÝk‟Ý iĢgal ettiklerinde, Uygurlar geri alamadÝlar. AynÝ Kağan 788 yÝlÝnda bir in prensesi ile evlendi. Bu devirde gerŒekleĢen bir baĢka olay Hsi ve Shih-wei gibi Moğol kabilelerinin in‟e saldÝrÝlarÝnÝn Uygurlar tarafÝndan ™nlenmek istemesi, ama baĢarÝsÝz olunmasÝdÝr.21 Tibetlilerin kuvvetlenip BeĢbalÝk, Kuca, KaĢgar, Hoten, KaraĢar gibi ™nemli stratejik Ģehirlerde Orta Asya tarihinin akÝĢÝnÝ birden değiĢtirmiĢtir. KarluklarÝn doğu grubu ve Sha-t‟o‟larÝn Tibetlilerin tarafÝnÝ tutmasÝ UygurlarÝn iĢini zorlaĢtÝrÝyordu. 790‟da BeĢbalÝk Tibetlilerin eline geŒince T‟ang imparatorlarÝ Orta Asya‟dan Œekildi. Tun Baga Tarkan‟Ýn (Alp Kutlug Bilge Kağan) 789 yÝlÝnda ™lžmž žzerine yerine oğlu To-lo-ssu, Ay Tengride Kut BulmÝĢ Kžlžg Bilge unvanÝyla geŒti.22 Ġki yÝl kadar kÝsa sžren hžkžmdarlÝğÝ d™neminde Tibetlilerin iĢgal ettiği BeĢbalÝk kurtarÝlmaya ŒalÝĢÝldÝ ve bunda baĢarÝlÝ olundu. 790 yÝlÝnÝn baĢÝnda adÝ geŒen kağan muhtemelen kardeĢi veya hatunu tarafÝndan zehirlenerek ™ldžržldž. KardeĢi hemen kendini kağan ilan etti ise de devlet adamlarÝ kabul etmeyip ™ldžržlen kağanÝn oğlunu tahta geŒirdiler.23 Diğer Kağanlar ve Devletin GžŒlenmesi Kağan olduğunda henžz 16-17 yaĢlarÝnda bulunan A-ch‟o (Feng-ch‟eng) Kağan, devlet idaresinde kontrolž sağlayacak durumda değildi. O sÝrada Tibet seferinde bulunan BaĢbakan Hsie Yž chia-ssu‟nun (Ġl „gesi) d™nžĢžnde ondan Œok ŒekinmiĢ; kendisinin genŒ tecržbesiz olduğunu s™yleyip onu takdir ederek durumunu rahatlatmÝĢtÝr. Takip eden yÝllarda inlilerle iyi iliĢkiler kurulmuĢ, Tibet žzerine seferler kžŒžklž bžyžklž devam etmiĢtir. Nihayet Ling-chou‟da Tibetliler ağÝr bir bozguna uğratÝldÝlar.24 795 yÝlÝnda adÝ geŒen Kağan yerine oğul bÝrakmadan ™lžnce yerine Yaglakar kabilesinden olmayÝp Hsie-tie kabilesinden gelen evlatlÝk olduğu anlaĢÝlan kiĢi Ay Tengri‟de …lžg BulmÝĢ Alp Ulug Bilge unvanÝyla kağanlÝğa devlet adamlarÝ tarafÝndan getirildi. Yeni kağan ilk iĢ olarak Karluk isyanÝnÝ bastÝrdÝ. Daha sonra Tibetlileri bozguna uğrattÝ ve kuzeydeki KÝrgÝzlara karĢÝ bžyžk bir zafer kazandÝ. Tarihi Ġpek Yolu žzerinde Œok stratejik mevkide bulunan Doğu Tžrkistan ve ™zellikle Turfan‟Ýn žzerinde hakimiyet sağlanmasÝ devlete Œok Ģey kazandÝrmÝĢtÝ. Kuzeydeki zengin demir yataklarÝnÝ kullanan KÝrgÝzlar, Ġran‟dan in‟e kadar elde ettikleri kaliteli demiri satÝyorlardÝ. OnlarÝn Uygurlara bağlanmasÝ



379



ile demir ticaretinin kontrolu UygurlarÝn eline geŒti. Onun faaliyetleri Karabalsagun YazÝtÝ‟nda teferruatÝyla anlatÝlmÝĢtÝr. Daha sonra TanrÝ dağlarÝ havalisindeki Karluklarla savaĢan bu kağan ™nce Tibetlileri kesin olarak bu b™lgeden uzaklaĢtÝrdÝ. Akabinde Karluklar Fergana‟ya kadar sžržldžler. Kuca ve KaraĢar tamamen UygurlarÝn eline geŒti. On yÝl tahtta kalÝp devleti eski gžcžne kavuĢturan, Ay Tengride …lžg BulmÝĢ Alp Ulug Bilge Kağan, 805 yÝlÝnda ™ldž.25 Yeni kağanÝn adÝ Tengride BolmÝĢ Alp Kžlžg Bilge idi. …Œ yÝl gibi kÝsa sayÝlabilecek bir sžre kağanlÝk yapan bu hžkžmdar d™nemine ait bilgi kaynaklarda fazla değildir. Tahta ŒÝkÝĢÝnda inliler elŒi g™nderip kutlamÝĢlardÝ. Bunun yanÝnda 806 yÝlÝnda Mani dini rahipleri Uygur elŒileri ile beraber in baĢkentine gelmiĢ ve kendilerine bir ibadethane kurmuĢlardÝ. Onlarla birlikte Œok sayÝda Uygur in‟e gidip bu žlkede ŒeĢitli koloniler kurmuĢlardÝ. Bu kağan da 808 yÝlÝnda ™lžnce26 yerine Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Bilge Kağan geŒmiĢtir. Diğer kağanlara g™re epey uzun sžre tahtta kalan bu Uygur hžkžmdarÝ d™neminde bir ™nceki kağanÝn elde ettiği baĢarÝlarÝn sonucu g™ržlmžĢ, savaĢ meydanlarÝnda Œok az ŒarpÝĢmalar yapÝlsa da devletin kudreti kendini yabancÝlarla iliĢkilerinde g™stermiĢtir. …lkenin iŒinde herhangi bir boy isyanÝnÝn ŒÝkmamasÝ sağlanan huzurun belirtisiydi. DÝĢ iliĢkilerde ise en bžyžk rakip Tibetlilerdi. Eski devirlerine nazaran Œok kuvvetlenen Tibetliler, Ġpek Yolu‟na g™zlerini dikmiĢler, ™zellikle Turfan ve onun doğusundaki topraklarÝ zaman zaman istila etmiĢlerdi. Sha-t‟olarÝn Uygurlarla aralarÝnÝn aŒÝlmasÝnÝ fÝrsat bilip, onlarÝ kendilerine bağladÝlar. Bu yžzden aralarÝnda uzun mžcadeleler oldu. Genelde Uygurlar galip geliyordu. Nitekim onlarÝn elindeki Liang-chou‟yu ele geŒirdiler. Sha-t‟olar da Tibetlileri bÝrakÝp gelip Uygurlara bağlandÝlar. KarĢÝlÝğÝnda in‟den d™nen Uygur elŒileri Tibetliler tarafÝndan soyuldu. Uygurlar‟da boĢ durmayÝp 812 yÝlÝnda Gobi Œ™lžnž geŒen Uygurlar, Tibetlilere akÝn yaptÝlar. Yine Tibetlilerin UygurlarÝn baĢkenti Karabalsagun b™lgesine kadar sefer džzenleyip baĢarÝlÝ olamadÝklarÝ bilinmektedir Uygur Kağan‟ÝnÝn Ġ-nan-chu (ĠnanŒ?) adlÝ elŒiyi 813 yÝlÝnda in‟e g™ndererek bir in prensesiyle evlenme talebinde bulunduğunu g™rmekteyiz. T‟ang hanedanÝnÝn imparatoru bu talebi masraflarÝnÝn ağÝrlÝğÝ yžzžnden reddetmek istemiĢ; ancak bunu aŒÝklamaya Œekinip oyalama yoluna gitti. inli devlet adamlarÝ UygurlarÝn kÝzÝp bžyžk problemler ŒÝkaracağÝnÝ s™ylžyorlardÝ. Uygur KağanÝ 820‟de Alp Tarkan baĢkanlÝğÝndaki bir heyeti daha yollayÝp evlilik yolundaki ÝsrarÝnÝ tekrarlayÝnca Ġmparator Hsien-tsung Œaresiz kabul etmek zorunda kaldÝ. Devletin ZayÝflamasÝ ve YÝkÝlÝĢÝ Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Bilge Kağan, 821 yÝlÝnÝn baĢÝnda ™lžnce27 Kžn Tengride …lžg BulmÝĢ Alp KžŒlžg Bilge Kağan tahta geŒti. Bu arada in‟de de taht değiĢikliği olmuĢ, ™len Hsientsung‟un yerini Mu-tsung almÝĢtÝ. Yeni kağanÝn žŒ yÝllÝk saltanatÝnda daha ™nce s™z verilen inli prenses gelin olarak geldi. Bu evlenme dolayÝsÝyla kaynaklarda enteresan bilgiler kaydedilmiĢtir. 824 yÝlÝnda bu kağanÝn da ™lžmž žzerine28 devleti Œ™kertecek olan Hazar Tegin, Ay Tengride Kut BulmÝĢ Bilge Kağan unvanÝyla kağan oldu.



380



in entrikalarÝ bu d™nemde yoğun bir Ģekilde devletin iŒini karÝĢtÝrÝken, inliler bol hediyelerle kağana hiŒbir Ģey olmamÝĢ gibi davranÝyordu. Tabii ki devletin zayÝflamasÝnda daha ™nceki kağanÝn zamanÝnda gelen inli Prenses T‟ai-ho‟nÝn entrikalarÝnÝn bžyžk rolž vardÝ. 832 yÝlÝnda bu baĢarÝsÝz kağan ™ldžržlerek saltanatÝna son verildi.29 Yerine Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Bilge Kağan unvanÝyla Hu Tegin geŒti. Yeni kağan ™ncekine hiŒ benzemiyordu. Devleti nispeten toparladÝ ise de daha sonra bazÝ devlet adamlarÝnÝn ihtilal yapmak teĢebbžslerini engellemeyi baĢardÝ. Fakat, bakanlarÝndan Kžrebir, Sha-t‟olarla ona saldÝrÝp ™ldžrdž. Yerine Hazar (Ho-sa) Tegin‟i kağan olarak tahta geŒirdi (839). 839 yÝlÝnda Œok ağÝr bir kÝĢ olmuĢ, UygurlarÝn hayvan sžržlerini Œoğu telef olmuĢtu. Bu da siyasi bunalÝmÝ daha da ağÝrlaĢtÝran ekonomik kÝtlÝğÝ ortaya ŒÝkardÝ. DolayÝsÝyla bir tžrlž žlkeye huzur



gelmemiĢti.



žnkž



™nceki



kağanÝn



tahttan



indiriliĢi



sÝrasÝnda



merkezde



olmayan



kumandanlardan Kžlžg Baga, KÝrgÝzlarÝn yanÝna giderek onlarla birlikte yžz bin sžvariyle Uygur baĢkentini basarak Hazar Tegin ve Kžrebir‟i ™ldžrdž. KağanlÝk otağÝ dahil bžtžn değerli varlÝklarÝ KÝrgÝzlarÝn eline geŒti.30 YÝkÝlÝĢlarÝndan sonra UygurlarÝn on beĢ boyu Karluklara yani batÝ y™nžne doğru gitti. Bir grup Tibet‟e, diğer bir grup da Kuca‟ya sÝğÝndÝ. Geride kalan on žŒ boy kendi aralarÝnda …ge (Wu-chia) Tegin‟i kağan seŒmiĢlerdi (840).31 Bu arada KÝrgÝzlarÝn baskÝn sÝrasÝnda ele geŒirdikleri in asÝllÝ T‟aiho Prensesi geri aldÝlarsa da kendi aralarÝnda anlaĢamadÝlar ve Sha-t‟olarÝn desteği ile adÝ geŒen prenses kurtarÝlarak in‟e g™tžržldž. Devletin eski dirliğini sağlayamayan …ge Kağan 847 yÝlÝnda ™ldžržlžp ortadan kaldÝrÝldÝ.32 BatÝya doğru giden grup ikiye ayrÝlarak bir kÝsmÝ Kuca‟ya, diğer kÝsmÝ BeĢbalÝk‟a yerleĢti. Kansu UygurlarÝ Orhun b™lgesinde kendilerine hayat olmadÝğÝnÝ anlayan Uygurlar, bundan sonra iki kola ayrÝlarak değiĢik žlkelere g™Œ ettiler. Bir grup Kansu b™lgesine giderek Kan-chou Uygur Devleti‟ni kurdu. Ancak, bu devlet genelde in‟e bağlÝ kalmÝĢ, ™nce T‟ang hanedanÝ (907‟ye kadar) sonra beĢ hanedan devrinde (960 kadar) iyi iliĢkilerini sžrdžrmžĢtžr. Bazen karĢÝ gelseler de herhangi bir bžyžk ŒatÝĢma olmamÝĢtÝr.33 911 yÝlÝnda Tun-huang‟Ý ele geŒiren UygurlarÝn baĢÝnda Jen-mei kağan olarak g™ržlmektedir. Bu yÝlda ve iki sene ™ncesinde in‟e elŒiler g™ndermiĢlerdi. 924 yÝlÝnda Tegin‟in yolladÝğÝ zengin hediyelerle elŒi seferi tekrarlandÝ. Bundan sonra sÝrasÝyla onlarÝn baĢÝnda A-tu-yu ve Jen-yu kağanlÝk yaptÝlar. 937-946 yÝllarÝ arasÝnda Altun unvanlÝ elŒilerinin adÝndan bahis vardÝr. G™ržldžğž gibi fazla bir askeri varlÝk g™steremeyen Kansu UygurlarÝ, 940‟tan sonra Liaolara (KÝtanlara), 1028‟den sonra Tangutlara, 1226‟da MoğollarÝn hakimiyetine girdi. Gžnžmžzde hˆlˆ SarÝ Uygurlar adÝyla varlÝklarÝnÝ sžrdžrmektedirler.34 BeĢbalÝk UygurlarÝ



381



Orhun b™lgesindeki siyasi varlÝklarÝnÝ kaybediĢlerinden sonra bir kÝsÝm Uygur da BeĢbalÝk b™lgesine gitmiĢti. Wo-nie Tegin unvanlÝ birinin idaresi altÝnda idiler. Merkezleri OrdubalÝk‟ta ™ldžržlen son kağanlarÝnÝn yeğeni Mengli‟yi seŒtiler (856). BeĢbalÝk, Turfan, TanrÝ DağlarÝ etrafÝna yerleĢmiĢlerdi. BeĢbalÝk UygurlarÝ sÝralarda Tibetlilerin yoğun baskÝsÝ altÝndaki T‟ang hanedanÝ tarafÝndan tanÝndÝ. Ġpek Yolu žzerinde olmasÝ ve tabii kaynaklara sahip bulunmasÝ sebebiyle kÝsa sžre iŒinde zenginleĢti. 873 yÝllarÝnda baĢlarÝnda Buku Cin adlÝ birini g™ržyoruz. Bu arada Maniheizm onlarÝn desteği ile in‟de yayÝldÝ. 911‟de Kansu UygurlarÝnÝn Tun-huang‟Ý almasÝ žzerine in‟den koparak tamamen bağÝmsÝz oldular. Ancak, Tibet, Karluklar arasÝnda sÝkÝĢan Uygurlar hakkÝnda in‟de de kuvvetli bir devlet hžkžm sžrmediği iŒin fazla kayÝt tutulmamÝĢtÝr. AnlaĢÝlan o ki, Turfan, Hami, KaĢgar, BeĢbalÝk, Kuca gibi Ģehirlerde sanat, edebiyat, ve ticaret sahasÝnda kendilerini geliĢtirdiler ve ortaya gžzel eserler koydular. 947‟de baĢkentleri KoŒo, yazlÝk merkezleri de BeĢbalÝk‟ta bulunuyordu. 948‟den sonra hžkžmdarlarÝ Ġduk-kut unvanÝ ile anÝlmaya baĢlamÝĢtÝr.35 BeĢbalÝk UygurlarÝnda Budizm daha fazla yayÝlmÝĢ, hatta Maniheizm‟in yerini almÝĢtÝ denebilir.36 Daha sonraki asÝrda az olmakla beraber Nesturi HÝristiyanlÝğÝ, Ġslamiyet ™zellikle KarahanlÝ Devri‟nde kabul g™rmžĢtžr. Bunu takiben in‟e de buradan yayÝlmÝĢtÝr.37 KarahÝtay Devri‟nde Ġduk-kut BarŒuk Art Tegin adlÝ bir hžkžmdarlarÝ bulunuyordu ve bu Ġduk Kut 1209 yÝlÝnda Cengiz Han‟a bağlanmÝĢtÝ. Moğollar Devri‟nde Ġduk-kut sžlalesi varlÝğÝnÝ devam ettirdi ve 1368 yÝlÝnda son Ġduk Kut Ho-shang Ming Ġmparatorluğu‟na teslim oldu. KarahÝtay ve CengizoğullarÝ D™nemi‟nde birŒok Uygur yžksek g™revler almÝĢtÝr (Tata Tonga gibi). Uygur kžltžržnžn izleri zenginliğinden ve derinliğinden dolayÝ Orta Asya‟nÝn doğusunda ve batÝsÝnda her zaman hissedilmiĢtir.38 Uygur Devri‟nin Genel Karakteri Uygur KağanlÝğÝ G™k-Tžrk Devleti‟nin sahip olduğu mirasÝn žzerine kurulduğu iŒin, bu devletin yani bozkÝr kžltžržnžn geleneğini sžrdžržyordu. Ancak, zamanla inlilerle fazla yakÝnlaĢma, Maniheizm‟in girmesi hayat tarzÝnÝ eskisine g™re değiĢtirmelerine sebep oldu. SoğdlularÝn devlet mekanizmasÝnda yer alÝp etkili olmalarÝnÝn da rolž vardÝ. YukarÝda da s™ylediğimiz Uygur devleti Dokuz Oğuz boylarÝ žzerinde yžkselmiĢti. Yani halk unsurunun esasÝ onlardÝ. Zaten, diğer kalabalÝk Karluk, TžrgiĢ gibi boylar Orta Asya‟nÝn batÝsÝna SÝr Derya, u, Talas, Ġli gibi ÝrmaklarÝn havzalarÝnda yoğunlaĢmÝĢtÝ. Dokuz Oğuz tabiri in kaynaklarÝnda doğudaki T™les boylarÝna verilen addÝr ve 627 yÝlÝnda ilk defa kullanÝlmÝĢtÝr. Bunun yanÝnda Uygurlar kendi iŒlerinde on kabileden mžteĢekkildiler. Ġlk hanedanÝn adÝ Yaglakar kabilesinden geliyordu ve 795‟e kadar bu durum devam etti. KuruluĢlarÝnda



yenilmelerinden



sonra



BasmÝllar



hakkÝnda



bulunmamasÝ onlarÝn eski gžcžnž kaybettiğini g™stermektedir.



382



fazla



dikkate



değer



kayÝt



Bayan or Kağan bazÝ inli ve Soğdlu ustalara Selenga žzerinde Ordu BalÝk adÝnda bir Ģehir kurdurtmuĢtur. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn sÝnÝrlarÝ doğuda Shih-weilere kadar uzanÝyordu. Diğer taraftan batÝda Altaylar, in‟de Kansu-Ordos‟a kadar Gobi Œ™lžnžn gžneyi BeĢbalÝk Turfan havzasÝ sÝnÝr sayÝlabilirdi. Ancak Tibetlilerin bazen baskÝnlarÝ yžzžnden elden ŒÝkÝyordu. Bir de BeĢbalÝk‟taki kağan Fu-t‟u kalesi bir ara KarluklarÝn eline geŒmiĢti.Kuzeyde ise KÝrgÝzlarÝn itaate alÝnmasÝndan sonra sÝnÝr hakkÝnda herhangi bir Ģey bilinememektedir. Ġkinci hanedandan itibaren unvanlarÝn değiĢmesi ay ve kžn gibi Maniheizm‟in etkisini aŒÝkŒa g™steriyordu. Ama 795‟ten sonra BeĢbalÝk, KoŒo, Kuca, Aksu, KaraĢar, KaĢgar gibi Ģehir krallÝklarÝ žzerinde Uygur nžfuzunun artmasÝ bundan sonra olmuĢtur. Karabalsagun, devletin merkeziydi ve devlet meclisi burada toplanÝrdÝ. G™k-Tžrklerin kullandÝğÝ bžtžn unvanlarÝn aynÝ zamanda Uygurlar tarafÝndan kullanÝldÝğÝnÝ g™ržyoruz. Ama bazÝ unvanlarÝn karĢÝlÝklarÝ değiĢmiĢti. Mesela ince k™kenli olan Tutuk unvanÝ askeri vali yerine boy reisi anlamÝna geliyordu. SayÝlarÝ 11 tane olup siyasi g™revlerinin yanÝnda devlet iŒin vergi toplarlardÝ. HžkžmdarlÝk babadan oğula geŒerken, Tun Baga Tarkan, 779‟da bir ihtilalle onu tahtÝndan indirerek kağan olmuĢtu. Ancak, o da hanedandan geliyordu. BakanlarÝnÝn Œoğu Mani dinine girdikten sonra Soğdlulardan seŒiliyordu. XI. yžzyÝlÝn baĢlarÝndan itibaren Mani dini ağÝrlÝğÝnÝ iyice hissetirmeye baĢladÝ. 807‟de in‟e giden Uygur elŒilerinin yanÝnda Mani rahipleri de vardÝ. Halbuki 779‟da ihtilal yapan Tun Baga Tarkan, Manicileri devletten uzak tutmuĢtur. On žŒ hžkžmdarÝn yedisinin hanÝmÝ inli idi. On žŒ kağandan yedisinin unvanÝnda Ģu terimlerden biri bulunurdu: Tengride, ay tengride, kžn tengride. Bu hakimiyetin g™kten, gžneĢten ya da aydan geldiğine inanÝldÝğÝnÝ g™stermektedir.39 AslÝnda bir bakÝma Uygur kağanlarÝnÝn s™z konusu unvanlarla hžkžmdarlÝklarÝnÝn sadece Uygurlarla değil, bžtžn džnyanÝn hžkžmdarÝ olduğu džĢžncesinin varlÝğÝnÝn sonucunu ŒÝkarmak da mžmkžndžr. Her ne kadar in imparatorlarÝ Uygur kağanlarÝnÝn kendileri tarafÝndan tayin edildiğini iddia etseler de aslÝnda Uygur kağanlarÝ onlara karĢÝ daima hakimane bir tavÝr takÝnmÝĢtÝr. 762‟de asi Shih Chao-i‟ye karĢÝ T‟ang hanedanÝna yardÝm iŒin in‟e giden B™gž Kağan, in veliahdÝnÝn kendi ™nžnde dans etmesini istemiĢ, diğer inli memurlar buna karĢÝ ŒÝkÝnca d™vžlerek ™ldžržlmžĢlerdi. Uygurlarda ilginŒ bir nokta da zayÝf hžkžmdarlarÝn sÝk sÝk tahttan indirilerek ™ldžržlmeleridir. 821 yÝlÝnda Ordu BalÝk‟Ý ziyaret eden Arap seyyahÝ Tamim Ġbn Bahr‟Ýn bildirdiğine g™re Manicilik Ģehirli halkÝn bağlÝ olduğu iki dinden biri idi.40 Yani bžtžn propagandalara rağmen Mani dini tam olarak yaygÝnlaĢmamÝĢtÝ. Uygurlarda toplumsal yapÝ hÝzlÝ bir değiĢim g™stermiĢ, ™zellikle ekonomi de ve džĢžnce tarzÝnda ĢehirleĢmeye doğru atÝlÝmlar yapÝlmÝĢtÝr. Henžz devletlerinin kuruluĢ aĢamasÝnda 744‟te in kaynaklarÝnda Uygurlar hakkÝnda sulak ve otlaklarÝ bulmak iŒin gezerler, atŒÝlÝk ve okŒulukta ustadÝrlar



383



gibi kayÝtlar vardÝr.41 AslÝnda daha sonraki d™nemlerde de bžyžk kÝsmÝ g™Œebe olarak kalmaya devam etmiĢtir. At, sÝğÝr, koyun ve deve yetiĢtirmek ekonomilerinin temeli idi. Tabiiki en değerli hayvanlar koyun ve at olarak g™ze ŒarpmaktadÝr. AtlarÝn ™zellikle in‟le yapÝlan ticarette ™n plana ŒÝktÝğÝ bilinmektedir. An Lu-shan‟Ýn oğluna karĢÝ 757‟de ŒÝkÝlan seferde 4 bin kiĢilik Hun ordusuna gžnlžk 20 sÝğÝr, 200 koyun, 2900 kg. tahÝl verilmesi etin ne kadar Œok tžketildiğini g™stermektedir. Zamanla Mani dininin etkisiyle olmalÝdÝr ki 980‟de Turfan b™lgesini ziyaret eden inli seyyah Wang Ye-te fakir UygurlarÝn et yediğini bildirmektedir. HayvancÝlÝğÝn yanÝnda daha Maniheizm ™ncesinde dahi tarÝmÝn Uygurlar arasÝnda var olduğunu biliyoruz. Daha sonra Maniheizm‟in tesiri ile yaygÝnlaĢmÝĢtÝr. Mani din adamlarÝ soğan benzeri Ģeyleri yiyorlardÝ. 821 yÝlÝna gelindiğinde her ne kadar ziraat yaygÝnlaĢsa da otlaklarÝn ™nemi hˆlˆ devam ediyordu.42 Karabalsagun yine bžyžk bir Ģehir olup ziraat yaygÝn bir Ģekilde yapÝlmakta idi. ArkeologlarÝn ŒalÝĢmalarÝna g™re değirmen taĢlarÝ, harman tokmaklarÝ, kullanÝlÝyor, hatta sulama yapÝlÝyordu. BazÝ Uygur mezarlarÝnda ™lž ile birlikte g™mžlen darÝ gibi tahÝl kalÝntÝlarÝna rastlanmÝĢtÝr.43 Ziraatin geliĢmesine paralel olarak Ģehircilik de geliĢmiĢtir. KağanÝn emri ile iki Ģehir inĢa edilmiĢtir. Bunlardan biri BaybalÝk olup kağanÝn emri žzerine 757 yÝlÝnda kuruluĢ ŒalÝĢmalarÝna baĢlanmÝĢtÝ. Diğeri ise Karabalsagun idi. ĠŒinde kağanÝn sarayÝ olan Karabalsagun‟un etrafÝ surlarla Œevriliydi ve 12 bžyžk demir kapÝsÝ vardÝ. Nžfusu kalabalÝk olup ŒarĢÝlarÝ, esnafÝ mevcuttu. Bunun yanÝnda Ģehre hakim Œok uzaklardan g™ržlebilen altÝndan bir ŒadÝr olduğu ve bunun sarayÝn džz damÝnÝn žzerinde olduğu ayrÝca yžz kiĢi sÝğdÝğÝ kaydedilmiĢtir.44 Bžyžk Uygur KağanlÝğÝ devrinden baĢlayarak, BeĢbalÝk, KoŒo gibi Ģehirlerin etrafÝnda Uygur nžfusu birikti. BeĢbalÝk UygurlarÝ d™neminde Ģehir kžltžrž buralarda Œok geliĢti. ġehirleĢmenin sonucunda ticaretin de Uygurlar, lžks eĢyalara ihtiyaŒ duymaya baĢladÝlar. At-ipek ticareti hiŒ g™ržlmediği kadar artmÝĢtÝ. Uygurlar elde ettikleri ipeğin fazlasÝnÝ ya baĢka žlkelere ihraŒ ediyorlar ya da para birimi olarak kullanÝyorlardÝ. T‟ang hanedanÝnÝ temelinden sarsan An Lu-shan ĠsyanÝ bertaraf edilince bazÝ Uygurlar in‟de kalmÝĢlardÝ. Onlar orada zenginleĢtiler ve bankerlik yapmaya baĢladÝlar. Zamanla bu durum ™ylesine geliĢti ki, IX. asrÝn sonlarÝna doğru in‟i hemen bžtžn maliyesini bunlar kontrol edecek hale gelmiĢtir. Uygurlar deve ve ata dayalÝ basit bir ulaĢÝm sistemi kurmuĢlardÝ. ok kalabalÝk gruplar halinde yola ŒÝkÝldÝğÝnda atlarÝn, develerin, arabalarÝn beraber kullanÝldÝğÝ kervanlar kullanÝlÝrdÝ. 820 senesinde binlerce Uygur ve inlinin bulunduğu kafile Ch‟ang-an‟dan Uygur baĢkentine doğru yola ŒÝkmÝĢtÝ. Her ne kadar ĢehirleĢme olsa da ŒadÝr ™nemli bir barÝnak yeri olarak varlÝğÝnÝ devam ettirmiĢtir. Zenginlerin iki veya daha fazla ŒadÝrÝ olurdu Ģeklinde kayÝtlar bulunmaktadÝr. Eserini IX. asrÝn ortalarÝnda yazmÝĢ olan el-CahÝz‟a g™re Uygurlar Mani dinini kabul ettikten sonra Karluklara yenilmeye baĢlamÝĢlardÝ. Yeni kabul edilen din Uygur kağanlarÝnÝn savaĢ isteklerini k™reltmiĢ olmalÝydÝ. Belki Uygurlar arasÝnda bozkÝr ve Ģehirli olmak žzere iki farklÝ hayatÝn ortaya ŒÝkmasÝ devletin temelini sarsan bir baĢka sebepti. Devletin baĢkent dÝĢÝndaki otoritesi zayÝflamÝĢ,



384



dolayÝsÝyla boy reislerine fÝrsat ŒÝkmÝĢtÝ. Lžks ve gevĢek hayat askeri mžcadelelere karĢÝ devlet adamlarÝn gžcžnž bitirirken, iktidarÝ ele geŒirmek iŒin vezirler fÝsat kolluyorlardÝ. Ordu geleneklere uygun olarak kağanlarÝn emrinde idiyse de gevĢeme sonucunda Tutuklar ™n plana ŒÝkÝyorlardÝ. Onlar da kağanlara sadakatle bağlÝ olmuyorlardÝ.



1



J. R. Hamilton, Les Ouighours a l‟epoque Cinq Dynasties d‟apres les documents Chinois,



2



Hamilton, Toquz Ouguz et On-Uygur, s. 40 vd.



3



W. Eberhard, in‟in ġimal KomĢularÝ, Ankara 1942, s. 73; Chavannes, Documentssur les



s. 61.



Tou-kioue Occidentaux, s. 87; B. „gel, Ġlk T™les BoylarÝ, s. 811-826; B. „gel, UygurlarÝn MenĢe Efsanesi, s. 17-24. 4



CTS 195, s. 5195; HTS 217A, s. 6111; WHTK 2718a.



5



UygurlarÝn bu devri hakkÝnda bilgi veren in kaynaklarÝ CTS 195, s. 5195-5198; HTS



215A, 217A, s. 6111-6114; THY 94, s. 1688, 1690, 1691; WHTK 2718, a, b. AyrÝca bkz. A. TaĢağÝl, G™k-Tžrkler II, Ankara 1999, s. 46, 47. 6



Bilge Kagan YazÝtÝ, Doğu, 36-38 satÝrlar.



7



CTS 194A, s. 5177; HTS 215B, s. 6055; TFYK 975 20b; TCTC 215, s. 6863; A. TaĢağÝl,



G™k-Tžrklerin Sonu ve Belgeleri, Belleten, 236, 1999, 23-42. 8



CTS 195, s. 5198; HTS 217A, s. 6114; WHTK 2718c.



9



J. Hamilton, Toquz-Oguz…., 27, 41, 44; E. G. Pulleyblank, Some Remarks on the



Toquzoghuz Problem, Ural-Altaische Jahrbžcher, 1956, s. 35-42; M. Mori, On Chi-li-fa (Eltabar, Eltabir) and Chi-chin (irkin) of T‟ieh-le Tribes, Acta Asiatica, 9, Tokyo 1965, s. 53 vd. 10



CTS 195, s. 5198; HTS 217A, s. 6116; WHTK 2718c.



11



Uygur devletinin kuruluĢu iŒin ayrÝca bkz. C. Mackerras, The Uighur Empire 744-840,



According to the T‟ang Dynastic Histories, Canberra 1968, s. 1, 2 vd.; G. andarlÝoğlu, „tžken B™lgesindeki Bžyžk Uygur KağanlÝğÝ (Ġst. …niv. BasÝlmamÝĢ DoŒ. Tezi) Ġstanbul 1972, s. 10-15, 20 vd.; „. Ġzgi, UygurlarÝn Siyasi ve Kžltžrel Tarihi (Hukuk VesikalarÝna G™re) Ankara 1987, s. 14-27. 12



CTS 195, s. 5198-5201; HTS 217A, 6115-6117; WHTK 2718c.



13



ġine Usu YazÝtÝ iŒin bkz. H. N. Orkun, Eski Tžrk YazÝtlarÝ, Ankara 1994, s. 163-186.



385



14



Chavannes ve Pelliot, Un traite manicheen, s. 191-192.



15



W. Bang-A. V. Gabain, Tžrkische Turfan-Texte II, Sitzungsberichte der Preussischen



Akademi der Wissenschaften, 1929, s. 416-417. 16



C. Mackerras, Uygurlar, Erken ĠŒ Asya Tarihi (terc. ġ. Tekin), Ġstanbul 2000, s. 444-445.



17



L. Ligeti, Bilinmeyen ĠŒ Asya, Ankara 1986, s. 250-260, ġ. Tekin, Mani Dininin Uygurlar



TarafÝndan Devlet Dini Olarak Kabulž, Tžrk Dili AraĢtÝrmalarÝ YÝllÝğÝ, Ankara, 1964, s. 1-11. 18



F. W. K. Mžller, Uigurica II, Abhandlungen der Preussischen Akademie der



Wissenschaften, 1910, s. 95. 19



B™gž Kağan hakkÝnda in kaynaklarÝ iŒin bkz. CTS 195, s. 5201-5208; HTS 217A, 6117-



6121; WHTK 2719a, b. 20



C. Mackerras, The Uighur Empire, s. 59 vd.



21



H. Ecsedy, Uighurs and Tibetans in Pei-t‟ing 790-791, Acta Orientalia, XVII, Budapest



1964, s. 83-104. 22



CTS 195, 5208-5210; HTS 217A, s. 6121-6124; WHTK 2719a, b.



23



CTS 195, s. 5210; HTS 217A, 6124; WHTK 2718 b, c.



24



CTS 195, s. 5210; HTS 217A, 6124; WHTK 2718c.



25



CTS 195, s. 5210 vd.; HTS 217A, 6125-6126.



26



CTS 195, s. 5211; HTS 217A, 6126.



27



CTS 195, s. 5210-5211; HTS 217A, s. 6126-6129.



28



CTS 195, s. 5211-5213; HTS 217A, s. 6129-6130.



29



CTS 195, s. 5213; HTS 217A, s. 6130.



30



CTS 195, aynÝ yer; HTS 217A, aynÝ yer.



31



840 yÝlÝnda UygurlarÝn yÝkÝlÝĢÝndan sonraki durumlarÝ CTS 195, s. 5213-5215; HTS 217B,



s. 6131-6134‟te bildirilmektedir. 32



Bu konuda tafsilatlÝ bilgi iŒin bkz. Tsai Wen-shen, Li Te-yž‟nžn MektuplarÝna G™re



Uygurlar, Tai-pei 1967, s. 1-65. 33



J. R. Hamilton, Les Ouighours., s. 127 vd.



386



34



AynÝ eser, s. 129 vd.



35



P. Pelliot, Kao-tch‟ang, QoŒo, Hoouo-tcheou et Qara-Khoja, Journal Asiatique, 1912, s.



570, 603 Hamilton, aynÝ eser, 130 vd.; Kžltžrleri iŒin ayrÝca bkz. „. Ġzgi, Wang Yen-te Seyahatnamesi, Ankara 1987. 36



R. Gousset, BozkÝr Ġmparatorluğu (terc. R. Uzmen), Ġstanbul 1981.



37



B. „gel, Sino-Turcica, Taipei 1964, s. 10 vd.



38



B. „gel, aynÝ eser, 1-28, 67-217; K. A. Wittfogel, History of Chinese Society Liao,



Philadelphia 1949. 39



J. Hamilton, Les Ouighurs, s. 139, 141.



40



V. Minorsky, Tamim Ġbn Bahr‟s Journey to the Uighurs, BSOAS, 12, 1948, s2-. 283.



41



CTS 195, Uygur B™lžmž.



42



Minorsky, Tamim Ġbn Bahr‟s Journey, s. 283.



43



L. R. KÝzlasov, Ġstoriya TuvÝ srednie Veka, Moskova 1969, s. 85 vd.



44



Minorsky, s. 283



Chiou T‟ang Shu 195. B™lžm (CTS). Hsin T‟ang Shu 217A. B™lžm (HTS). Chiou Wu Tai Shih (CWTS). T‟ung Tien (TT). Tsu-chih T‟ung-chien (TCTC). Ts‟e-fu Yžan-kuei (TFYK). T‟ung Chih (TC). Wen-hsien T‟ung-k‟ao (WHTK). T‟ang Huei Yao (THY). ġine Usu YazÝtÝ.



387



Karabalasagun YazÝtÝ. P. Pelliot, Kao-tch‟ang, QoŒo, Hoouo-tcheou et Qara-Khoja, Journal Asiatique, 1912. J. R. Hamilton, Les Ouighours a l‟epoque Cinq Dynasties d‟apres les documents Chinois, 1955. J. R. Hamilton, Toquz Ouguz et On-Uygur, Journal Asiatique, 250, 1962. W. Eberhard, in‟in ġimal KomĢularÝ, Ankara 1942. E. Chavannes, Documents sur les Tou-kioue Occidentaux, Paris 1941. B. „gel, Ġlk T™les BoylarÝ, Belleten, sayÝ 48 1948. B. „gel, UygurlarÝn MenĢe Efsanesi, DTCF Dergisi, VI, 4, 1948. A. TaĢağÝl, G™k-Tžrkler II, Ankara 1999. A. TaĢağÝl, G™k-Tžrklerin Sonu ve Belgeleri, Belleten, 236, 1999. E. G. Pulleyblank, Some Remarks on the Toquzughuz Problem, Ural-Altaische Jahrbžcher, 1956. E. G. Pulleyblank, A Sogdian Colony in Ġnner Mogolia, T‟oung Pao, 41, 1952. M. Mori, On Chi-li-fa (Eltabar, Eltabir) and Chi-chin (irkin) of T‟ieh-le Tribes, Acta Asiatica, 9, Tokyo 1965, s. 53 vd. C. Mackerras, The Uighur Empire 744-840, According to the T‟ang Dynastic Histories, Canberra 1968, s. 1, 2 vd. G. andarlÝoğlu, SarÝ Uygurlar ve Kansu B™lgesi Kabileleri, Taipei 1968. G. andarlÝoğlu, „tžken B™lgesindeki Bžyžk Uygur KağanlÝğÝ (Ġst. …niv. BasÝlmamÝĢ DoŒ. Tezi) Ġstanbul 1972. „. Ġzgi, UygurlarÝn Siyasi ve Kžltžrel Tarihi (Hukuk VesikalarÝna G™re) Ankara 1987. H. N. Orkun, Eski Tžrk YazÝtlarÝ, Ankara 1994. E. Chavannes-P. Pelliot, Un traite manicheen retrouve en China, Journal Asiatique, 10, 1911. W. Bang-A. V. Gabain, Tžrkische Turfan-Texte II, Sitzungsberichte der Preussischen Akademi der Wissenschaften, 1929, s. 416-417. C. Mackerras, Uygurlar, Erken ĠŒ Asya Tarihi (terc. ġ. Tekin), Ġstanbul 2000 s. 444-445.



388



L. Ligeti, Bilinmeyen ĠŒ Asya, Ankara 1986s. 250-260. ġ. Tekin, Mani Dininin Uygurlar TarafÝndan Devlet Dini Olarak Kabulž, Tžrk Dili AraĢtÝrmalarÝ YÝllÝğÝ, Ankara, 1964, s. 1-11. F. W. K. Mžller, Uigurica II, Abhandlungen der Preussischen Akademie der Wissenschaften, 1910. H. Ecsedy, Uighurs and Tibetans in Pei-t‟ing 790-791, Acta Orientalia, XVII, Budapest 1964. Tsai Wen-shen, Li Te-yž‟nžn MektuplarÝna G™re Uygurlar, Tai-pei 1967. P. Pelliot, Kao-tch‟ang, QoŒo, Heuo-tcheou et Qara-Khoja, Journal Asiatique, 1912, s. 570, 603 „. Ġzgi, Wang Yen-te Seyahatnamesi, Ankara 1988. R. Gousset, BozkÝr Ġmparatorluğu (terc. R. Uzmen), Ġstanbul 1981. B. „gel, Sino-Turcica, Taipei 1964. R. KÝzlasov, Ġstoriya TuvÝ srednie veka, Moskova 1969. W. Minorsky, Hudud al-alam The Region ef the World, London 1937. V. Minorsky, Tamim ibn Bahr‟s Journey to the Uighurs, Bulletin of the School of Oriental and African Studies, 12, 1948, s2-. 283. W. Barthold, Moğol ĠstilasÝna Kadar Tžrkistan, Ankara 1987. K. A. Wittfogel, History of Chinese Society Liao, Philadelphia 1949. J. P. Roux, Orta Asya (Œev. Lale Arslan) Ġstanbul 2001.



389



Uygur Ġmparatorluğu (744-840) / Dr. Ablet Kamalov [s.225-232] Kazakistan Bilimler Akademisi Uygur Tarihi Kžrsžsž BaĢkanÝ / Kazakistan Orta Asya Tžrk halklarÝnÝn en bžyžklerinden biri olan kadim Uygurlar, Orta ağlar boyunca bu b™lgenin etnik ve siyasi tarihi žzerinde Œok ™nemli rol oynamÝĢlardÝr. UygurlarÝn en erken tarihi aĢamalarÝ, HunlarÝn kabile/kavimler konfederasyonunda yer alan “di” ya da “kÝrmÝzÝ di” diye adlandÝrÝlan g™Œebe kabilelerle irtibatlandÝrÝlmaktadÝr.1 UygurlarÝn tarihini iki ana d™neme ayÝrmak uygun olacaktÝr: Birincisi; Moğolistan ve Cungarya‟daki erken d™nem kabile devletleri ya da KağanlÝklar (Milattan „nce 4. ve 5. yžzyÝllardaki GuŒe HanlÝğÝ ya da “Yžksek arabalar”, Birinci Uygur KağanlÝğÝ, 648-689 ve Ġkinci Uygur KağanlÝğÝ 744-840); ikincisi 9.-13. yžzyÝllarda Doğu Tžrkistan ve in‟in Kansu b™lgesinde yerleĢik Uygur devletlerinin oluĢumu ve uzun tarihsel varoluĢu (Bugžnkž in‟de Sincan Uygur „zerk B™lgesi). Moğolistan sonrasÝ d™nemde kadim Uygurlar tamamen Doğu Tžrkistan‟daki modern Uygur (Yeni Uygurlar) ve kžŒžk bir grup oluĢturan Kansu‟daki SarÝ Uygur (Yugurlar) etnik kompozisyonuna dahil oldular.2 Orta ağ Uygur devletleri arasÝnda en ™nemlisi Uygur KağanlÝğÝ olarak da bilinen Ġkinci Uygur KağanlÝğÝ‟dÝr. Bir asÝr sžren varlÝğÝ sÝrasÝnda sadece UygurlarÝn değil bžtžn diğer Tžrk halklarÝnÝn tarihlerinde de kalÝcÝ izler bÝrakmÝĢtÝr. Bu d™nem, in‟deki Tang HanedanÝ ve Tibet ile birlikte d™neminin en gžŒlž žŒ devletinden biri haline gelen Kadim UygurlarÝn en bžyžk yžkselme periyodudur. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn siyasi tarihi baĢta Uygur d™nemlerinin Tžrk runik metinleri ve in yÝllÝklarÝ olmak žzere yazÝlÝ kaynaklarda oldukŒa iyi anlatÝlmÝĢtÝr. Tžrk KağanlÝğÝ (VI-VII. asÝr) d™neminde Uygur kabileleri/aĢiretleri sžrekli mžcadele halinde olduklarÝ Tžrklerin isyankar



tebalarÝdÝr.3 YazÝlÝ kaynaklarÝn analizi bozkÝrlardaki hakimiyet



mžcadelesinin birkaŒ aĢamasÝnÝn ayÝrt edilmesine imkan verecektir: a) Liderliğini UygurlarÝn yaptÝğÝ Dokuz-Oğuz (Tokuz-Oğuz) kabilelerinin 630-647 yÝllarÝ arasÝnda Tžrklere karĢÝ zaferi ve Kuzey Moğolistan‟da Birinci Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn kurulmasÝ (647-689); b) 681-689 yÝllarÝnda Tžrklerin DokuzOğuz kabile konfederasyonuna karĢÝ zaferi ve Doğu Tžrk KağanlÝğÝ‟nÝ ihya etmeleri; c) 716-725 yÝllarÝ arasÝnda Dokuz Oğuz (Uygur) kabilelerinin birkaŒ kez ayaklanmasÝ, Tžrk karĢÝtÝ Uygur, Basmil ve Karluk koalisyonunun kurulmasÝ; KarluklarÝn batÝdaki TžrgeĢ KağanlÝğÝ‟na g™Œž ve bozkÝrlarda tam bir Uygur hakimiyetinin tesisi (744-840). Mžcadelenin ilk aĢamasÝnda (742) Uygurlar Basmiller ve Karluklarla birleĢti ve bu durumu Basmillerin baĢÝ Œektiği yeni bir siyasal ittifakÝn oluĢumuyla neticelendi. Bir sonraki aĢamada, Uygurlar Basmil KağanÝ‟nÝ yenilgiye uğratmak iŒin Karluklarla birleĢti ve Uygur ġefi Gžli Peilo‟yu bozkÝrÝn žstžn hakimi/y™neticisi olarak ilan ettiler. O da Kutlu Bilge Kağan žnvanÝnÝ kabul etti.4 742-744 yÝllarÝ arasÝnda bozkÝrlardaki durum iki hžkžmdarlÝ bir devlet Ģeklindeydi: BozkÝrlardaki kabileler Tžrkler ve Basmiller liderliğinde olmak žzere birbirine karĢÝ savaĢan iki harekete d™nmžĢtž. Tžrk hakimiyeti henžz yok olmadan, eĢ zamanlÝ olarak, diğer bir siyasi oluĢum kuruldu. Uygurlar 744



390



yÝlÝnda Basmillerin yerini aldÝktan sonra da iki hžkžmdarlÝ yapÝ son Tžrk liderinin 745 yÝlÝ baĢlarÝndaki ™lžmžne kadar devam etti. Tžrk hakimiyetini yÝkmak iŒin faaliyet g™sterenler arasÝnda yer alanlardan biri de Tang HanedanÝ‟ydÝ. Tžrk KağanÝ OzmiĢ‟in ana kuvvetleri in ile komĢu olan Gobi ™lž‟nžn gžneyine yžrždžklerinde, Tang ordularÝ bu kuvvetlere saldÝrdÝ, Uygurlar ve Karluklarla birlik olarak Tžrklerin batÝ kanadÝnÝ boyunduruk altÝna aldÝlar.5 742 yÝlÝnÝn sekizinci ayÝnda yaklaĢÝk bin Tžrk ŒadÝrÝ in‟e g™Œ etti.6 Bu, o zamanlar Tžrklerin Tang KağanlÝğÝ‟na yaptÝklarÝ ilk g™Œleriydi. 744 yÝlÝnda Tang ordularÝnÝn diğer bir seferi ile Apa-Tarkan liderliğindeki 11 Tžrk kabilesi daha boyunduruk altÝna alÝndÝ.7 Tžrklerin in‟e son g™Œž ise 745 yÝlÝnda gerŒekleĢti.8 Tžrk KağanlÝğÝnÝn Œ™kmesiyle baĢta Tžrklerin kabile hiyerarĢisinde ikinci sÝrada gelen AĢina ve AĢide klanlarÝnÝn pek Œok soylusu olmak žzere Tžrklerin ™nemli bir kÝsmÝ in‟e g™Œ etmek zorunda bÝrakÝldÝlar ve žlkenin kuzey sÝnÝr b™lgelerine yerleĢtirildiler. Eskiden mžttefik olan Karluklar ile Uygurlar arasÝnda gittikŒe artan b™lžnmeyi KarluklarÝn 746 yÝlÝnda bozkÝrlardan BatÝdaki TžrgeĢ hakimiyetindeki topraklara sžržlmesi takip etti ve bunun neticesinde Moğolistan‟da Uygur hakimiyeti kuruldu. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn kurucusu Bilge Kžl Kağan 747 yÝlÝnda vefat etti.9 Bilge Kžl Kağan‟Ýn liderliğinde Uygurlar bozkÝrlarda siyasi hakimiyet iŒin hak iddia eden Tžrkler, Basmiller ve Karluklar gibi baĢlÝca unsurlarÝ yok etmesine rağmen, Kağan gžŒlž merkezi bir Uygur hakimiyeti kurmakta baĢarÝsÝz oldu. Uygurlar hakimiyet haklarÝnÝ geri almak iŒin diğer pek Œok kabile ile savaĢmak zorunda kaldÝlar. Yine de, in kaynaklarÝnda adÝ “Guli Peilo” (Tžrk. Kullug Boyla) olarak geŒen ilk Uygur KağanÝ uzun sžre UygurlarÝn tarihi belleklerinde yer etti. Bu Kağan‟Ýn ismi sadece Turfan b™lgesindeki Uygur el yazmalarÝnda geŒmekle kalmayÝp, aynÝ zamanda XI. asÝrda KarahanlÝlar KağanlÝğÝ d™neminde žnlž Tžrk ilim adamÝ KaĢgarlÝ Mahmut‟un kaleme aldÝğÝ meĢhur “D“vˆnž‟l-Lžgati‟t-Tžrk” adlÝ eserde de geŒmektedir.10 Dokuz-Oğuz (Uygur) kabilelerinin asÝl gžŒ konsolidasyonu ve merkezi bir Uygur Devleti kurulmasÝ, tahta geŒmeden ™nce Bayan or olarak bilinen, ilk Kağan‟Ýn halefi ve bžyžk oğlu El EtmiĢ Bilge Kağan (747-759) tarafÝndan gerŒekleĢtirilmiĢtir. Bilge Kağan d™neminde Uygur KağanlÝğÝ‟ndaki siyasi geliĢmeler en iyi Ģekilde Terh (753) ve Mogon ġin Usu (759-60) runik kitabeler ve Uygur anÝt yazÝtlarÝnda tasvir edilmektedir.11 Bu anÝt-yazÝtlara g™re El EtmiĢ Bilge Kağan “iŒ” ve “dÝĢ” džĢmanlara karĢÝ savaĢmakta, yeni kurulan Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn topraklarÝnÝ geniĢletmekte ve sÝnÝrlarÝnÝ gžŒlendirmekte baĢarÝlÝ olmuĢtur. AynÝ zamanda Bilge Kağan‟Ýn ordusu Oğuz kabilelerinin baĢkaldÝrÝlarÝnÝ bastÝrmÝĢ ve bozkÝrlarda hakimiyet kurma iddiasÝnda olan diğer rakip kabileleri yok etmiĢtir. Uygur KağanlÝğÝ‟nda ĠŒ SavaĢlar Yaklagar‟Ýn Uygur HanedanÝ‟nÝn džĢmanlarÝna karĢÝ zaferi Dokuz-Oğuz kabilelerinin/boylarÝnÝn birleĢmesine vesile olmak yerine birbirlerine karĢÝ yÝkÝcÝ mžcadelelerinin baĢlamasÝna yol aŒmÝĢtÝr. Dokuz-Oğuz kabileleri arasÝndaki hakimiyet mžcadelesi Uygur KağanlÝğÝ‟nda bir dizi iŒ savaĢa yol



391



aŒmÝĢtÝr. UygurlarÝn kendi aralarÝndaki iŒ savaĢlar sorununa A.N. Bernshtam ve L. Gumilev‟in ŒalÝĢmalarÝnda Ģ™yle değinilmektedir. A.N. Bernstham bu iŒ ŒatÝĢmalarÝ sÝnÝf ŒatÝĢmalarÝ olarak12 L. Gumilev ise farklÝ dini gruplarÝn bir ŒatÝĢmasÝ olarak aŒÝklamaya ŒalÝĢmaktadÝr.13 Her iki yorum da kabul edilebilir g™zžkmžyor. in ve Uygur kaynaklarÝnÝn analizi iŒ savaĢlarÝn ana aĢamalarÝnÝ yeniden inĢa etmeye ve bu savaĢlarÝn sebep ve bazÝ sonuŒlarÝnÝ ortaya ŒÝkarmaya imkan verecektir. Uygur hakimiyetine karĢÝ Oğuz kabilelerinin žŒ baĢkaldÝrÝsÝ bulunmaktadÝr. Bunlardan ilki ve en bžyžğž 747749 yÝllarÝ arasÝnda Tay Bilge Tutuk‟un liderliğini yaptÝğÝ ayaklanmadÝr. Bu baĢkaldÝrÝnÝn lideri, Uygur kabileleri Tang in‟inin topraklarÝna (Kansu, Ordos) g™Œe zorlandÝklarÝ zaman Dokuz-Oğuz kabile konfederasyonunun lideri konumunda bulunan Dokuz-Oğuz kabilelerinden “bayarku”nun Ģefidir. Mogon ġin Usu‟daki Uygur kitabelerinde anlatÝlmakta olan Sekiz-Oğuz kabilelerinin baĢkaldÝrÝsÝ Kağan‟Ýn ordularÝ tarafÝndan bastÝrÝlmÝĢ ve isyancÝlardan bir grup KarluklarÝn himayesi altÝnda BatÝ‟ya g™Œ etmiĢtir. Doğu Tžrkistan‟da yaĢayan KarluklarÝn topraklarÝna g™Œ edenler yagma ve bayarku kabileleriydi. Sekiz-Oğuz isyanÝnÝn lideri Tay Bilge Tutuk 749 yÝlÝnda Tang HanedanÝ‟ndan askeri yardÝm alma teĢebžssžnde baĢarÝsÝz oldu.14 UygurlarÝn “dahili džĢmanlara” karĢÝ zaferi ve Oğuz kabileleri arasÝnda birliği ihya etmesi, 752-754 yÝllarÝ arasÝnda Basmiller, Karluklar, TurgeĢler, ikler ve Yenisey KÝrgÝzlarÝ dahil olmak žzere “harici džĢmanlarÝn” Uygur karĢÝtÝ koalisyonuyla savaĢlarÝnda neticeyi belirleyen kararlÝ bir fakt™r olmuĢtur. Tay Bilge Tutuk‟un baĢkaldÝrÝsÝnÝn bastÝrÝlmasÝndan sonra da Oğuz isyanlarÝ bir sžre daha devam etmiĢtir, ancak bunlar ilki kadar bžyžk olmamÝĢ ve tžm Oğuz boylarÝnÝn katÝlÝmÝnÝ sağlayamamÝĢtÝr. 750‟deki baĢkaldÝrÝ, Tžrkler ve OğuzlarÝn Tang KağanlÝğÝ topraklarÝndan bozkÝrlara d™nmesi gibi bir dÝĢ fakt™r yžzžnden patlak vermiĢtir. 752-753 yÝllarÝ arasÝnda cereyan eden bu baĢkaldÝrÝlardan birine Abuz-yabgu liderlik etmiĢtir. Bir diğer isyan ise 757-759 yÝllarÝ arasÝnda patlak vermiĢtir. Abuz-yabgu, bir Oğuz (Uygur) boyu olan ve 742 yÝlÝnda Tžrk soylularÝyla birlikte in‟e kaŒan ve 752‟de bozkÝrlara geri d™nžĢž Tžrklerin Kuzey in‟den geriye doğru g™Œžnžn ve Tžrk AĢina boyu hakimiyetinin ihyasÝ iŒin mžcadelenin sžrdžržleceği olasÝlÝğÝ aŒÝsÝndan ciddi bir uyarÝ olarak kabul edilen Abuz kabilesinin Ģefiydi. Uygur Devleti‟ndeki bžtžn iŒ savaĢlar UygurlarÝn Yaglakar HanedanÝ‟nÝn



bžtžn



džĢmanlarÝnÝn



bastÝrÝlmasÝ



ve



Uygur



kabilesinin



Dokuz-Oğuz



kabile



hiyerarĢisinde žstžnlžğžnžn tesisi ile neticelendi. Bu tarihten sonra “Uygur” ismi bžtžn Dokuz-Oğuz boylarÝna teĢmil edildi. KuruluĢunun ilk yÝllarÝnda Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn dÝĢ politikasÝnÝ belirleyen ana unsurlardan biri UygurlarÝn Tang in‟indeki iŒ olaylara karÝĢmasÝydÝ. Uygur hakimiyeti geniĢ alanlara yayÝldÝkŒa ve Uygurlar Orta Asya bozkÝrlarÝndaki pozisyonlarÝnÝ gžŒlendirdikŒe, Tang KağanlÝğÝ ciddi siyasi krizlere maruz kaldÝ. Bunlardan en vahimi An LuĢan ve haleflerinin 755-762 yÝllarÝ arasÝndaki Tang karĢÝtÝ isyanlarÝydÝ.15 Bu isyana bir Kuzey in valiliğinin genel valisi olan yarÝ Sogdiyan yarÝ Tžrk soyundan gelme An LuĢan liderlik etmekteydi. An LuĢan, žlkeyi yÝkÝmÝn eĢiğine getiren bir iŒ savaĢlar serisine soktu. Tang HanedanÝ UygurlarÝn yardÝmlarÝ sayesindedir ki iktidarlarÝnÝ koruyabildiler ve isyanÝ bastÝrabildiler.



392



Ġsyan sÝrasÝnda, Uygur ordularÝ in‟e, 756, 757, 759 ve 762 yÝllarÝnda olmak žzere d™rt ayrÝ sefer džzenlediler. Bu seferlerden ancak sonuncusu isyanlarÝ sona erdirebildi ve in‟de Tang iktidarÝnÝn yeniden ihyasÝna yardÝmcÝ oldu. in‟deki iŒ savaĢa imparator ordularÝnÝn safÝnda yer alarak katÝlan Uygurlar her Ģeyden ™nce kendi ekonomik ŒÝkarlarÝnÝ korumaya ŒalÝĢÝyorlardÝ. UygurlarÝn her askeri seferine karĢÝlÝk Tang sarayÝnÝn iyi ™demeler yaptÝğÝ ve in‟de UygurlarÝn yžklž ganimetler elde ettiği bilinmekteydi. Uygurlar Tang HanedanÝ‟na yardÝm etmek suretiyle sadece zenginleĢme gibi ekonomik amaŒlar gžtmžyor, aynÝ zamanda da yazÝlÝ kaynaklarda aŒÝkŒa ifĢa edilmeyen belirli siyasi amaŒlar da hedefliyorlardÝ. Ġlmi eserler arasÝnda sadece iki yerde UygurlarÝn Tang HanedanÝ‟na siyasi nedenlerle yardÝm ettiğini g™stermektedir. Rus tarihŒi L. Gumilev‟e g™re, Uygurlar in‟e Tang emperyal ordusunu yok etmek žzere sefer džzenledilerini “ki bu Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn tam bağÝmsÝzlÝğÝnÝ vaad ediyordu” belirtmektedir.16 DÝĢ mždahaleler olmaksÝzÝn da in‟deki iŒ savaĢlar žlkeyi tahrip ettiğinden, bu tžr yorumlar doğru g™zžkmemektedir. Tanglara iktidarda kalmalarÝ konusunda yardÝm etmek suretiyle UygurlarÝn, in KağanlÝğÝ‟nÝn zayÝflamasÝna katkÝda bulunduklarÝ tezi de olasÝ değildir. AynÝ zamanda Uygur Devleti‟nin bağÝmsÝzlÝğÝ in‟in gžcžne bağÝmlÝ değildi. UygurlarÝn Tang HanedanÝ‟na yardÝm etmesi konusunda ilginŒ bir g™ržĢ de AmerikalÝ bilim adamÝ L. W. Moses‟e aittir. Moses, UygurlarÝn Orta ağ inli tarihŒilerinin iddia ettiği gibi efendilerine karĢÝ g™revlerini yerine getirme duygusuyla değil, tam tersine baĢkaldÝrÝlarda bulunan ve Tžrk kabile hiyerarĢisinde soyluluk aŒÝsÝndan ikinci sÝrada yer alan AĢide boyundan An LuĢan‟Ýn liderliğine karĢÝ džĢmanca bir hareket olduğunu džĢžndžkleri iŒin yardÝm etmiĢlerdir.17 Yine de, An LuĢan‟Ýn orijini UygurlarÝn kendisine karĢÝ džĢmanlÝğÝnÝ ispatlayan bir argžman olmaktan uzaktÝr, Œžnkž emperyal gžŒler iŒinde Sogdiyan-Tžrk melezi benzer pek Œok žst džzey subay bulunmaktaydÝ. An LuĢan‟Ýn ™nde gelen kiĢisel džĢmanlarÝndan biri General Ge ġuhan idi ve ġuhan‟Ýn babasÝ bir batÝ Tžrkžyken, annesi de bir Soğdlu idi. Bundan dolayÝ, UygurlarÝn in‟e sefer džzenlemekte askeri-siyasi motivasyonlarla hareket ettiklerini kabul etsek bile, L. W. Moses‟in argžmanlarÝ bunu aŒÝklamaktan tamamen uzaktÝr. „te yandan, bu motivasyonlar tam olarak UygurlarÝn 756‟da in‟e ilk seferleri hakkÝnda inlilerin tuttuklarÝ hesaplarÝn tam bir analizi vasÝtasÝyla ortaya ŒÝkarÝlabilir. ĠsyancÝlara karĢÝ ilk Uygur-Tang ortak askeri hareketini oluĢturan bu ilk sefer Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn nadiren araĢtÝrÝlmÝĢ bir b™lžmž olarak kalmÝĢtÝr. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn ilk yÝllarÝnda varlÝğÝnÝ sžrdžren Tžrk KağanlÝğÝ‟nÝn ihya edilmesinin ™nžne geŒmek iŒin An LuĢan-ġih aoyi‟nin isyanlarÝ sÝrasÝnda 756 yÝlÝnda UygurlarÝn Kuzey in‟e (Ordods) džzenledikleri ilk sefer hakkÝnda in



vakayinamelerinin analizi, UygurlarÝn siyasi ve askeri



hedeflerinin aŒÝğa ŒÝkarÝlmasÝnÝ mžmkžn kÝlacaktÝr. Ġki y™netici hanedanÝn ŒÝkarlarÝnÝn ŒakÝĢmasÝ, Tang karĢÝtÝ isyanÝn bastÝrÝlmasÝnda ve Tžrklerin, ™zellikle de in iŒ savaĢÝnda isyancÝlardan yana olan hanedan kabilesi/boyu AĢina‟nÝn temsilcilerinin yok edilmesinde Yaklakar Uygur HanedanÝ ve Tang HanedanÝ‟nÝn gayretlerinin birleĢtirilmesine imkan tanÝmÝĢtÝr. in‟de An LuĢan isyancÝlarÝna karĢÝ savaĢan Uygur ordularÝ aslÝnda kendi džĢmanlarÝ olan ve isyancÝ gžŒlerle birlikte hareket eden Tžrkleri de yok etmekteydiler. Tang HanedanÝ‟na yardÝm etmek suretiyle, Uygurlar aynÝ zamanda kendi gžney sÝnÝrlarÝnÝ muhtemel bir Tžrk iĢgaline karĢÝ gžvence altÝna da almÝĢ oluyorlardÝ. An LuĢan



393



isyanÝnÝn bastÝrÝlmasÝndan sonra Tžrkler Tang KağanlÝğÝ‟nda artÝk ™nemli bir rol oynayamaz hale geldiler. Siyasi YapÝ Uygur Devleti‟nin siyasi yapÝsÝ Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn ilk 10 yÝlÝnda oluĢturuldu. Uygur Devleti‟nde yžksek irade/iktidar žŒ ana b™lžmden oluĢmaktaydÝ; Kağan‟Ýn hanedan kabilesi/boyu, Bžyžk buyruklar ve Dokuz-Oğuz (Uygur) kabilelerinin Tutuk namlÝ Ģefleri idi. Daha ™nceki Tžrk hanedanlarÝnda olduğu gibi devletin baĢÝ, daha ™nceki devirlerde g™revleri tanÝmlanmÝĢ olan, Kağan idi. Kağan‟a en yakÝn kiĢiler yine Kağan tarafÝndan en yakÝn akrabalarÝ arasÝndan atanan Ģad ve yabgu idi. Bunlar devletin batÝ ve doğu kesimlerini y™netirlerdi ve kumandan olarak da Uygur ordusunun batÝ ve doğu “kanatlarÝnÝ” komuta ederlerdi (Kağan bžtžn ordunun baĢÝndaydÝ ve merkezde yer alÝrdÝ). Uygur Devlet mekanizmasÝnÝn bir sonraki aĢamasÝ Terkh ve Tez yazÝtlarÝnda anlatÝlmaktadÝr. Devlet mekanizmasÝ dokuz Bžyžk Buyruk‟tan oluĢur. “Buyruk” kelimesi eski TžrkŒe metinlerde geŒmektedir ve ilk kullanÝlÝĢÝ Milat‟tan „nce 551‟de kurulan Tžrk HanedanÝ‟na kadar uzanmaktadÝr. Fakat, Ġlk Tžrk KağanlÝğÝ‟na ait yazÝtlar-SogdŒa yazÝlmÝĢ Bugut yazÝtlarÝ, Tžrklerin en žst mertebeleri sÝralanÝrken bu žnvandan bahsetmez.18 Bu yžzden, buyruklarÝn ortaya ŒÝkÝĢÝnÝn VI. asrÝn son Œeyreğinden ™nceye dayanmadÝğÝ tahmin edilmektedir. Ġkinci Doğu Tžrk KağanlÝğÝ d™neminde buyruklar gžŒ yapÝsÝ iŒinde ™nemli bir yer tutarlardÝ. Bilge Kağan ve Kžl Tigin yazÝtlarÝnda buyruklar Kağandan hemen sonra anÝlmaktadÝr. Bu yazÝtlarÝn yazarÝna g™re, Tžrk Devleti‟nin geleceği Kağan ve onun buyruklarÝnÝn “akÝl” ve “cesaretine” bağlÝdÝr. Yine de runik metinlerde Tžrk KağanlÝğÝ‟ndaki buyruklarÝn somut imtiyazlarÝndan bahsedilmemektedir. “Emir”in karĢÝlÝğÝ olan “Buyruk” kelimesinin anlamÝndan yola ŒÝkan bilim adamlarÝ genellikle bu žnvanÝn Tžrklerin askeri ve siyasi sistemlerinde Œok žst džzeye denk gelmediğini džĢžnmektedirler.19 Ancak, Bilge Kağan onuruna dikilen yazÝtlarÝn iŒeriği bu anlayÝĢla ŒeliĢmektedir: Bu yazÝtlarda “Dahili buyruklarÝn” baĢÝ Kžl irkin diye bir ifade geŒmektedir. AŒÝkŒasÝ, buyruklardan bazÝlarÝ Tžrk KağanlÝğÝ‟nda žst džzey pozisyonlarda bulunmaktaydÝ. BuyruklarÝn rolž Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn siyasi ve idari sisteminde daha aŒÝktÝr. Uygur saltanatÝnÝn runik yazÝtlarÝnda “buyruk” kelimesine aĢağÝdaki bağlamda rastlanmaktadÝr: “Dahili buyruklarÝn baĢÝ InaŒu bağa tarkan (hep birlikte), 9 bžyžk buyruk vardÝr”, “dokuz buyruklar… senguns ve bžtžn halkÝn babam Turian‟a bir Han olarak saygÝ duymalarÝ istendi”, “dokuz buyruklar… benim UygurlarÝm” vs.20 Uygur KağanlÝğÝ‟nda buyruklar “bžyžk” altÝnda alt kategorilere b™lžnmekte ve bu žnvana sahip olmayanlar žst pozisyonlara gelememekteydiler. AynÝ zamanda dokuz buyruklar “dahili” ve “harici” buyruklardan oluĢmaktaydÝ. “Dahili buyruklar” sÝralamalarda ilk ™nce anÝldÝğÝndan, y™netici boyun hiyerarĢisinde ™nde geldikleri varsayÝlabilir. Bžyžk buyruklarÝn sayÝsÝ (dokuz) Dokuz-Oğuz kabile konfederasyonunun kabile adedini yansÝtmaktadÝr. Bžyžk buyruk ile 9 kabilenin sayÝlarÝnÝn korelasyonu Tang HanedanÝ Tarihi (Jiu Tangshu) tarafÝndan da doğrulanmaktadÝr. Bu kaynak, dokuz



394



Uygur bakanÝnÝn (zaixiang) dokuz kabileyi temsil ederek Tang prensi Tai-he‟nin 621 yÝlÝnda UygurlarÝn baĢkenti Ordu-BalÝk‟ta taŒ giyme t™renine katÝldÝklarÝna dair bilgiler vermektedir. Terh yazÝtlarÝna g™re ise her bžyžk buyruk aynÝ zamanda, “yžz askerin baĢÝ”, “beĢ yžz askerin baĢÝ” vs. gibi bir de askeri žnvana sahipti.21 Bu žnvan o buyruğun askeri sistemdeki pozisyonunu g™stermekteydi. BuyruklarÝn komutasÝ altÝndaki asker sayÝsÝ (500‟den 5000‟e kadar) onun askeri ržtbesini değil, kabilesinin Kağan‟Ýn ordusuna temin ettiği asker sayÝsÝnÝ yansÝtmaktaydÝ. Buyruklar hakkÝnda daha ayrÝntÝlÝ veriler in kaynaklarÝnda mevcuttur. Tang HanedanÝ tarihŒilerine g™re, 647 yÝlÝnda kendisini Kağan ilan eden UygurlarÝn ġefi Tumidu Tžrklerinkine benzer pozisyonlar oluĢturdu. BirŒok Ģeyin yanÝsÝra, oluĢturduklarÝ arasÝnda “altÝ harici ve žŒ dahili bakanlÝk (zaixiang)” vardÝ. Bu aŒÝkŒa bžyžk buyruklarÝn in yÝllÝklarÝnda “bakanlar” olarak kullanÝldÝğÝ anlamÝna gelmektedir. “Zaixiang” kelimesinin yanÝsÝra in kaynaklarÝ Tžrk žnvanÝ “buyruk” yerine diğer bazÝ kelimeleri de kullanmaktadÝr, ki bunlar temel olarak aynÝ kelimenin bazen diğer kelimelerle birleĢerek değiĢik yazÝmÝndan ibarettir: “meilu”, “meilu-jiangjun (buyruk-sengun, meilu-cho (buyruk-Œor), milu (biruk), zaixiang-meilu (minister-buyruk) ” ve benzeri…22 Bu ™rnekler, “zaixiang” žnvanÝ ve diğer kelimelerle birlikte olmak žzere “meilu” kelimesi ile iki grup kombinasyonu vermektedir. Belki de, “meilu” inli tarihŒiler tarafÝndan sÝradan buyruklar iŒin ve “zaixziang-meilu” ise mesela; Bžyžk Buyruklar gibi en yžksek mertebedeki buyruklar iŒin kullanÝlmaktaydÝ. in kaynaklarÝnda “DÝĢ buyruklar” Uygurlarla in arasÝndaki temaslarÝn anlatÝmÝnda sÝk sÝk zikredilmektedir. “Zaixziang” (bakanlar), An LuĢan-ġi aoyi isyanlarÝ sÝrasÝnda Tang HanedanÝ‟na yardÝm etmek iŒin in‟e gelen Uygur sžvarilerin Uygur komutanlarÝ arasÝnda bulunmaktaydÝ. Askeri seferlerin ortak liderliği, kendi oğlu gibi, KağanÝn yakÝnlarÝna ait olmasÝna rağmen, bunlara sÝk sÝk bakanlar-zaixziang da eĢlik etmekteydiler. Doğu Tžrkistan‟Ýn siyasi hakimiyeti iŒin VIII. asrÝn sonlarÝnda yapÝlan Uygur-Tibet savaĢÝ sÝrasÝnda Uygur ordusunu UygurlarÝn BaĢbakanÝ El Ugasi (Xieyujiasi) kumanda etmekteydi. Bžyžk buyruklarÝn žstlendikleri rol en iyi Ģekilde Uygur asÝllÝ Tang generali Pughu Huaien‟in 764 yÝlÝnda baĢkaldÝrÝsÝ sÝrasÝnda g™zler ™nžne serildi. BaĢkaldÝrÝnÝn lideri Uygur B™gž Kağan‟Ýn (759-779) kayÝnpederi idi. Bu yžzden, 765 yÝlÝnda Tang hanedanÝna karĢÝ ayaklandÝğÝnda Uygur lideri iki bin sžvari g™ndererek ona destek verdi. Kadim Tang HanedanÝ Tarihi, in‟e yžržyen sžvarilere eĢlik eden Uygur komutanlarÝn listesini de iŒermekte, ki bu El EtmiĢ Bilge Kağan‟Ýn (747-759) Terh yazÝtlarÝnda muhafaza edilmiĢ Bžyžk BuyruklarÝ ile mukayase edilebilir. Askeri seferlere katÝlmanÝn yanÝ sÝra Bžyžk Buyruklar diplomatik meselelerde de yer almaktaydÝlar. Fakat bu onlarÝn temel faaliyet alanlarÝ arasÝnda değildi. Tang kaynaklarÝ, Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn sona ermesinden (840) sonra Bžyžk BuyruklarÝn rolžnžn Œok gžŒlendiğini g™stermektedir. KağanÝn Œok gžŒlž olduğu Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn erken d™nemlerinde buyruklar iktidar yapÝlanmasÝnda teba pozisyonundayken, KağanÝn merkezi gžcžnžn zayÝflamasÝna paralel olarak nžfuzlarÝ tedrici olarak yžkseldi. Bu değiĢimi yansÝtan ilk olay eski bakan-Bžyžk Buyruk Ton Baga Tarkan‟Ýn 779‟da bir darbe ile iktidarÝ ele geŒirmesidir.



395



Takip eden d™nemde, KağanlarÝn seŒim sžrecine Bžyžk BuyruklarÝn mždahalesi Ordu-BalÝk‟ta bir gelenek haline geldi. 795‟de genŒ kağan ™ldžğžnde, Ediz klanÝndan bir bakan kendini Kağan ilan etti. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn son on yÝlÝnda, Bžyžk buyruklar Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn Œ™kmesiyle sonuŒlanacak değiĢik Uygur aristokrat gruplarÝ arasÝndaki iktidar mžcadelesine aktif bir Ģekilde katÝldÝlar. UygurlarÝn y™netici hanedanÝ -Yaglakar- kutsal bir statžye sahipti. KağanlÝkta iktidara gelme hakkÝ sadece bu kraliyet klanÝna ait olmakla mžmkžndž. Bu klanÝn yerini 795 yÝlÝnda Ediz HanedanÝ‟nÝn almasÝ da YaglakarlarÝn bu statžsžnž değiĢtirmedi. BaĢka orijinlerden gelseler bile VII. asÝr sonlarÝ ve IX. asÝr baĢlarÝndaki Uygur kağanlarÝ kendilerini Yaglakar klanÝnÝn birer temsilcisi olarak g™rmekteydiler. YazÝlÝ kaynaklarÝn analizi, Uygur KağanlÝğÝ sÝrasÝnda esas değiĢikliğin “Bžyžk Buyruklar” tarafÝndan temsil edilen merkezi iktidar mekanizmasÝnÝn rolžnde gerŒekleĢtiğini g™sterecektir. Bžyžk Buyruklar, daha ™nceki Tžrk y™netimlerine kÝyasla iktidar sisteminde Œok daha ™nemli rol oynamaya baĢladÝlar. Kağan‟Ýn gžcžnžn zayÝflamasÝyla eĢ zamanlÝ olarak Bžyžk BuyruklarÝn gžŒlenmesi Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn ileride Œ™kmesine neden olan temel fakt™rlerden biri olmuĢtur. Uygur Ġdarecilerin BatÝ PolitikasÝ Uygur KağanlÝğÝ ortaya ŒÝkÝĢÝnÝn ilk yÝllarÝndan itibaren Doğu Tžrkistan ile ™zel iliĢkiler sžrdžrmžĢtžr. Uygur kabileleri Œok erken tarihlerden itibaren Doğu Tžrkistan‟a yerleĢmeye baĢladÝlar. UygurlarÝn atasÝ olan KuŒe kabileleri IV. asÝrda bu b™lgede hanlÝklarÝnÝ kurmuĢlardÝ. Tžrk y™netimi sÝrasÝnda, Uygur kabile konfederasyonuna katÝlanlar da dahil olmak žzere, pek Œok T‟ele kabilesi daha sonra Doğu Tžrkistan‟a g™Œ etmiĢlerdir. Uygur KağanlÝğÝ d™neminde olduğu gibi, Uygurlar ortaya ŒÝkÝĢlarÝnÝn ilk yÝllarÝndan itibaren TarÝm havzasÝ žzerinde kontrol kurmuĢlardÝr. Bu bilgiyi, ™zellikle Terk yazÝtlarÝ olmak žzere, Basmiller, Karluklar, TžrgeĢler ve bazÝ Dokuz-Oğuz kabilelerinden oluĢan koalisyonla 752-753 yÝlarÝnda ĢavaĢ sÝrasÝnda Doğu TianĢen dağlarÝ Œevresinde egemenliğini geniĢleten Uygur KağanÝ‟nÝn y™netiminin hakim olduğunu Uygur yazÝtlarÝ doğrulamaktadÝr. UygurlarÝn Doğu Tžrkistan‟Ýn yerleĢik hayata geŒmiĢ vahalarÝ žzerinde kontrol kurmak iŒin tek y™ntemleri askeri gžŒ değildi. Bu b™lgenin yerleĢik topluluklarÝ ile, ™zellikle de en etkin Mani topluluğuyla, anlaĢmalar da yapabilmekteydiler. Bu yžzden Uygurlar Mani dinini kabul ettiler ve 762 yÝlÝnda Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn resmi dini olarak ilan ettiler. Ġlk baĢta, Uygurlar Doğu Tžrkistan vahalarÝ ile birlikte KžŒe ve BeĢbalÝk‟da konuĢlanmÝĢ in garnizonlarÝndan arda kalanlarÝnÝ da kontrol etmekteydiler. B™gž Kağan‟Ýn saltanatÝ sÝrasÝnda (759779) Doğu Tžrkistan‟daki Uygur etkisi bir ŒeĢit garant™rlžk talep etmekteydi ve bu sadece Mani dinine uyum sağlamak ile değil aynÝ zamanda bitiĢikteki Tang varlÝğÝnÝn 755 yÝlÝnda An LuĢan‟Ýn isyancÝlarÝyla savaĢmak žzere bu b™lgeden in‟e Œekilmesinden kaynaklanmaktaydÝ. 762 yÝlÝnda Mani dinine geŒilmesi SogdiyanlarÝn Uygur KağanlÝğÝ‟ndaki nžfuzlarÝnÝ gžŒlendirdi ve bu UygurlarÝn yerleĢik ekonomik ve kžltžrel yaĢama uyum sağlama sžrecini hÝzlandÝrdÝ. Uygur



396



KağanlarÝnÝn batÝya y™nelim politikalarÝ da Uygur-Tang iliĢkilerinden etkilendi. An LuĢan-ġih oayi ayaklanmasÝnÝn bastÝrÝlmasÝndan sonra Uygurlar, Tang HanedanÝ‟nÝ in ipeği ile Uygur atlarÝnÝ takas etmeye zorladÝlar. Uygur korumasÝ altÝnda olan Sogdiyanlar ticarette ajan rolž oynadÝlar. Uygur toplumunda ve ™zellikle de Uygur SarayÝnda SogdiyanlarÝn gžŒlenmesi g™Œmen aristokrat Œevreler arasÝndaki muhalefetin karĢÝ hareketini provoke etti. Muhalefetin direniĢi, 779 yÝlÝnda Boghu Kağan‟Ýn saltanatÝna son verecek olan Sogdiyan ve Mani karĢÝtÝ bir darbeye sebep oldu. Takip eden Tun Baga Tarkan‟Ýn (779-789) saltanatÝ Uygur y™netici hanedanÝnÝn hem iŒ, hem de dÝĢ politikalarÝnda değiĢikliklerle kendini g™sterdi. Bu değiĢiklikler Uygur-Tang iliĢkilerini de etkiledi. Tang Ġmparatoru fÝrsatÝ kaŒÝrmayarak 780 yÝlÝnda Uygurlarla olan iliĢkilerini kesti. 779 yÝlÝnda Ordu-BalÝk‟taki darbeyle gelen problemleri tartÝĢan C. Mackerras, bu darbeyi in yanlÝsÝ bir hareket olarak değerlendirmektedir. Mamafih, bu darbe Sogdiyan ve Mani karĢÝtÝ olmasÝna rağmen inli karĢÝtÝ değildi. Bu g™ržĢ UygurlarÝn 783-784 yÝllarÝ arasÝnda Hebei valisinin Tang karĢÝtÝ isyanÝna katÝlmalarÝyla



da doğrulanmaktadÝr.



Uygur



sžvarileri Tang



hžkžmet kuvvetleriyle



savaĢlarÝnda isyancÝlara yardÝma gitmiĢlerdir. Uygur KağanÝ‟nÝn-Ton bagha tarkan, yeni politik y™neliĢlerinin bir sonucu 790‟larda Doğu Tžrkistan‟da Uygur-Tibet savaĢÝ oldu. Sogdiyanlar ve Manilere y™nelik tavÝr değiĢikliği Uygurlarla Doğu Tžrkistan vahalarÝnÝn yerleĢik halkÝ arasÝndaki iliĢkilerin daha da bozulmasÝna ve nihayet UygurlarÝn bu toplumlar nezdindeki desteklerinin sona ermesine sebep olmuĢtur. UygurlarÝn rakipleri bu ŒatÝĢmalarÝ kendi lehlerine kullandÝlar. Uygur karĢÝtÝ kabileler ve yerleĢik nžfustan bazÝ yerel gruplarÝn desteğiyle Tibetliler, daha ™nce UygurlarÝn kontrolžnde olan bu vahalarÝ iĢgal ettiler. Bilim adamlarÝ



790-792



yÝllarÝnda



cerayan



eden



Uygur-Tibet



savaĢÝnÝn



sonuŒlarÝnÝ



farklÝ



yorumlamaktadÝrlar. Bu bilim adamlarÝndan bazÝlarÝ (I. Escedy, A. Maliavkin) UygurlarÝn Tibetliler ve mžttefikleri KarluklarÝ yenilgiye uğratarak zafer kazandÝklarÝ Ģeklinde bilgi veren in kaynaklarÝnÝn doğruluğundan Ģžphe duymaktadÝrlar.23 Bu bilim adamlarÝ, savaĢÝn Doğu Tžrkistan žzerinde Tibetlilerin hakimiyetine yol aŒtÝğÝnÝ džĢžnmektedirler. Ancak, diğer bilim adamlarÝ (Haneda Toru, T. Abe, T. Moriyasu) UygurlarÝn sadece yeniden toparlanmakla kalmayÝp, batÝ y™nžnde kontrollerini yaygÝn olarak geniĢlettikleri gibi daha akÝlcÝ bir sonuca ulaĢÝyorlar ve bu da değiĢik dillerde kaleme alÝnmÝĢ tarihi kaynaklardaki verilerle doğrulanmaktadÝr.24 Doğu Tžrkistan‟daki Uygur-Tibet savaĢÝ sÝrasÝnda Tang garnizonlarÝndan geriye kalanlar tamamen tasfiye edildi ve Tang askerlerinin son gruplarÝ da “Uygur yoluyla” in‟e kaŒtÝlar. Doğu Tžrkistan vahalarÝ žzerinde Uygur egemenliğinin yeniden ihya edilmesinin anlamÝ, Doğu Tžrkistan‟Ýn batÝ yerleĢim b™lgesi olarak Uygur KağanlÝğÝ topraklarÝna katÝlmasÝdÝr. Tibetlilerle savaĢlarÝnda UygurlarÝn baĢarÝlÝ olmalarÝnÝn, Uygur y™neticilerinin geleneksel BatÝ politikasÝna geri d™nmesi ve Doğu Tžrkistan‟daki Sogdiyanlar ve diğer Mani nžfusun desteğini yeniden kazanmalarÝ ile mžmkžn olduğunu da s™ylemek gerekir. YazÝlÝ kaynaklar, Mani dininin VIII. asÝr sonlarÝ ve IX. asrÝn ilk yÝllarÝnda Uygur KağanlÝğÝ‟nda aĢÝrÝ gžŒlendiğini g™stermektedir.



397



820‟lerden sonra, Uygur KağanlÝğÝ džĢžĢe geŒti. Uygur Devleti, her iki taraf iŒin de yÝkÝcÝ olan bir iktidar mžcadelesi d™nemine girdi ve bu durum Yenisey KÝrgÝz ile yok edici bir uzun savaĢla daha da karmaĢÝk hale geldi. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn kuzeyinde yaĢayan KÝrgÝzlar, UygurlarÝn geleneksel džĢmalarÝydÝ. Uygur hakimiyeti sÝrasÝnda KÝrgÝzlarla žŒ savaĢ yapÝlmÝĢtÝr: 1) Uygur hegemonyasÝnÝn geniĢlediği d™nemde, 750‟lerde yapÝlan savaĢ, KÝrgÝzlarÝn 758 yÝlÝnda boyunduruk altÝna alÝnmasÝyla neticelenmiĢtir (Ancak topraklarÝ Uygur Devleti topraklarÝna katÝlmamÝĢtÝr); 2) VIII. asÝr sonlarÝnda Doğu Tžrkistan‟daki Uygur-Tibet savaĢÝnÝn arafesinde ve savaĢ sÝrasÝnda yapÝlan savaĢ (Bu savaĢ Karabalsagun yazÝtlarÝnda anlatÝlmaktadÝr; aŒÝkcasÝ bu savaĢ, Uygur-Tibet savaĢÝnÝn baĢlang݌ aĢamasÝnda UygurlarÝn Tibetlileri yenmesine mani olmuĢtur, Uygurlar ancak Kuzeyde KÝrgÝzlarÝ yenilgiye uğrattÝktan sonradÝr ki bžtžn gžŒlerini Doğu Tžrkistan‟daki Tibetlilere karĢÝ sžrebilmiĢtir); 3) Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn Œ™kžĢžyle sonuŒlanan 820-840 yÝllarÝ arasÝndaki savaĢ. 840 yÝlÝnda KÝrgÝzlar Uygur baĢkenti Ordu-BalÝk‟a saldÝrdÝ. Hayvanlarda salgÝn hastalÝklar, aŒlÝk, sert kÝĢ koĢullarÝ gibi doğal felaketlerle birleĢen bu saldÝrÝ Uygur Devletini yÝktÝ. Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn Œ™kžĢž neticesinde Uygur kabileleri Kuzey Moğolistan‟dan pek Œok y™ne doğru kaŒarak g™Œ ettiler, bunlardan baĢlÝcalarÝ Bžyžk in seddine doğru, Kansu‟ya ve Doğu Tžrkistan‟a doğrudur. Uygur kabileleri kabile b™lžnmelerinden ziyade değiĢik gruplarÝn siyasi y™nelimlerine g™re dağÝldÝlar. UygurlarÝn on beĢ kabileden oluĢan en bžyžk grubu Doğu Tžrkistan‟a g™Œ etti ve KuŒa-KarasharTurfan b™lgesine yerleĢti. Bunlar burada 850-860 yÝllarÝ arasÝnda varlÝğÝnÝ 500 yÝl boyunca sžrdžrecek olan kžŒžk Uygur KrallÝğÝnÝ -Uygur KoŒu KrallÝğÝ- kurdular. UygurlarÝn bir diğer grubu ise bugžnkž in‟in Kansu b™lgesinde Ganzhou Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn kurucularÝ oldular. BazÝ Uygur kabileleri Moğolistan ve Gžney Sibirya‟da kaldÝ, diğerleri ise Kimaks ve ĠrtiĢ vadisine kaŒtÝlar. SonuŒ 1. Ġki yžzyÝlÝ aĢkÝn bir sžre boyunca Dokuz-Oğuz (Uygur) kabileleri/boylarÝ ile Tžrkler arasÝnda siyasi hakimiyet iŒin yaĢanan mžcadele Orta Asya‟daki temel siyasi ŒatÝĢmalarÝ teĢkil etmiĢtir. Bu iki kabile grubu arasÝndaki siyasi rekabet 548-551 yÝllarÝ arasÝnda Tžrklerin T™les kabilelerini hezimete uğratmasÝyla baĢlamÝĢtÝr. Bu gruplar arasÝnda daha ileri d™nemdeki iliĢkiler tarihi siyasi ve askeri Dokuz-Oğuz ordularÝna dayanan ŒatÝĢmalarÝn yerini alan siyasi ittifaklar tarihidir. VIII. asÝr ortalarÝndan ™nce Tžrkler lehine olan mžcadelede nihai galipler Uygurlar olmuĢtur. Ancak, Tžrkler ile Uygurlar arasÝnda siyasi ittifakÝn Œ™kmesi ve 744-840 yÝllarÝ arasÝnda Tžrkleri kabile yapÝsÝndan dÝĢlayacak olan Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn kurulmasÝ, her iki konfederasyonun da ĠŒ/Orta Asya žzerinde hakimiyetinin sonunun baĢlangÝcÝ olmuĢtur. 2. KuruluĢunun ilk yÝllarÝnda Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn dÝĢ politikasÝ iki ana fakt™r tarafÝndan belirlenmekteydi, KağanlÝğÝn ana topraklarÝnÝn oluĢturulmasÝ, bu topraklarÝn korunmasÝ ve UygurlarÝn Tang in‟inin siyasi yaĢamÝna mždahale etmesi. An LuĢan isyanÝ sÝrasÝnda in‟deki iŒ savaĢlara katÝlmalarÝ UygurlarÝn Tžrklerle olan savaĢlarÝnÝn bir devamÝ olarak džĢžnžlmelidir. Tang HanedanÝ‟na askeri destek vermek suretiyle, Uygurlar aynÝ zamanda kendi džĢmanlarÝnÝn, An LuĢan‟Ýn isyancÝ ordusuyla birleĢen Tžrkler, etkin arta kalanlarÝ ile de savaĢmaktaydÝ. in‟e y™nelik askeri seferin



398



sonucu olarak Uygurlar Tžrk KağanlÝğÝ‟nÝn Œ™kžĢž sÝrasÝnda in‟e kaŒan asil AĢina klanÝnÝn temsicilerinin yeniden bir Tžrk KağanlÝğÝ kurma olsalÝğÝnÝ da tasfiye edebildiler. 3. BaĢlang݌tan itibaren Uygur KağanlÝğÝ Doğu Tžrkistan‟Ýn yerleĢik hayata geŒilmiĢ vahalarÝna y™nelik ™zel bir siyaset yžržttž. Doğu Tžrkistan‟daki ekonomik ve siyasi ŒÝkarlar UygurlarÝ Doğu Tžrkistan‟daki Sogdiyanlar arasÝnda yaygÝn olan Mani dinini kabule zorladÝ. Doğu Tžrkistan‟Ýn Mani topluluğu ile ittifak, Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn Doğu Tžrkistan‟Ýn kuzeydoğu b™lžmleri žzerinde kontrol kurmasÝna olanak tanÝdÝ ve nihayetinde bu b™lgeleri yerleĢik yaĢam sžržlen Œevre b™lgeler olarak Uygur Devleti‟nin siyasi-idari yapÝsÝ iŒine dahil ettiler. KağanlÝğÝn 840‟ta yÝkÝlmasÝndan sonra UygurlarÝn g™Œž ve daha ileriki tarihlerde Doğu Tžrkistan‟da Turfan Uygur Devleti‟nin (Uygur KuŒa KrallÝğÝ, IX-XIII) kurulmasÝ, ortaŒağ Uygur devletinin merkezinin Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn (Kuzey Moğolistan) merkezinden Doğu Tžrkistan‟daki batÝ Œevresine (periphery) kaymasÝ Ģeklinde tasavvur edilmelidir.



1



Sinor, D. The Uighur Empire of Mongolia. In: History of the Turkic Peoples in the Pre-



Islamic Period. Ed. By Hans Robert Roemer. Berlin, K. Schwarz Verlag, 2000, s. 187-204. 2



Kamalov, A. K. Drevniye Uigury. VIII-IX vv. (Old Uighurs. VIII-IX cc.), Almaty, 2001.



3



Klyashtorny, S. G. Drevneturkskiye runicheskiye pamiatniki kak istochnik po istorii Srednei



Azii, M., 1964, ss. 42-43.; Gumilev, L. N. Drevniye Turki, M., 1967, ss. 325-328. 4



Mackerras, C. The Uighur Empire (744-840) According to The Tang Dynastic Histories,



Canberra, 1967, s. 1-2. 5



Zizhi tongjian. By Si Maguang, Beijing, 1956, ch. 214, 6844.



6



Jiu Tangshu, by Liu Xu, Sibu cungkan, Shanghai, 1936, ch. 194; Zizhi tongjian, ch. 215,



6855; Yan Lu gong wenji, by Yan Zhenqing, Beijing, 1956, ch. 9, 7a. 7



Cen Zhongmian, Tujue jishi. Beijing, 1958, s. 464.



8



Zizhi tongjian, ch. 215, 6863.



9



Xin Tangshu, by Ou Yangxu, Shanghai, 1936, ch. 217A, 3a.



10



Makhmud Kashqari, Turki tillar divany, Urumchi, 1983, vol. I, s. 557.



11



Orkun, H. N. Eski Tžrk yazÝtlarÝ. Ankara, 1994, ss. 159-216.



12



Bernshtam, N. A. Sotsialno-economicheskii stroy orkhono-eniseiskikh turok VI-VIII.



Vostochnoturkskii kaganat i kyrgyzy. M. -L., 1946, ss. 191-193.



399



13



Gumilev, L. N. Drevniye turki, s. 374.



14



Czegledi, K., Gardizi on the History of Central Asia (746-780 A. D.). in: Acta Orientalia



Hungaricae, t. XXVII, t. 3, 1973, s. 265. 15



Pulleyblank, E. The Background of The An Lu-shan Rebellion. London-New-York-Toronto,



16



Gumilev, L. N. Drevniye turki, s. 395.



17



Moses, L. W. “T‟ang tribute relations with the Inner Asian barbarians”, in: Essays on T‟ang



1955.



Society. Ed. By J. Kurtis, E. G. Brill, 1976, s. 79. 18



Klyashtorny, S. G., Livshits, V. A. The Sogdian inscription of Bugut revised. In: Acta



Orientalia Hungaricae, t. XXVI, fas. 1, s. 69-102. 19



Gyorffy, G. Die Rolle des buiruq in der altturkischen Geselschaft, in: Acta Orientalia



Hungaricae, t. XI, 1960, s. 169-179. 20



Klyashtorny, S. G. Terkhinskaya nadpis. In: Sovetskaya turkologia, #3, 1980, s. 91-93.



21



Op. cit., ss. 91-93.



22



Jiu Tangshu, ch. 195, 7b; 11a; ch. 217F, 6b.



23



Escedy, I. Uigurs and Tibetans in Pei-t‟ing (790-791 A. D. ), in: Acta Orientalia



Hungaricae, t. XVII, 1964, pp. 83-104; Malyavkin, A. G. Uigurskiye gosudarstva IX-XII vv. Novosibiksk, 1983, s. 138. 24



Moriyasu, T. Uiguru do Tibeto no hokutai sodansen oyobi sono ato no seiki dzio seq ni



tsuite (War between Uighurs and Tibetans for Beiting and subsequent situation in the Western region), in: Toyo gakuho, Tokyo, 1973, t. 55, #4, s. 60-87.



Xin Tangshu Tang HanedanÝ‟nÝn yeni Tarihi, New History of Tang Dynasty,



Ou Yangxu,



Shanhai, 1936. Jiu Tangshu Tang HanedanÝ‟nÝn Eski Tarihi, Old History of Tang Dynasty, Lu Xu, Shanghai, 1936. Tang huiyao Tang HanedanÝ‟nÝn En „nemli OlaylarÝnÝn Kolleksiyonu, Wang Pu, Beijing, 1955. Zuzhi tongjian Y™netmeye YardÝm Eden Evrensel Ayna, Universal Mirror Helping to Govern, Sima Guang, Beijing, 1956.



400



Jiu Tangshu Tang HanedanÝ‟nÝn Eski Tarihi, Old History of Tang Dynasty, Lu Xu, Shanghai, 1936. Cefu yuangui Eski AklÝn Hazinesi, Treasury of Ancient Wisdom, Wang Qinjo, Beijing, 1936. Yan Lu gong wen ji Eserler Koleksiyonu Yan Zhenqing, Beijing, 1956. Abe T. Nishi uguru kokushino kenkiu (BatÝ UygurlarÝ Tarihi …zerine AraĢtÝrmalar). Kioto, 1955. Barthold V. V. Twelve Lectures on The History of The Turkic Peoples. In: Selected Works. Vol. V, M., Nauka Press, 1968, ss. 17-192. Barthold V. V. Tukuzguzy. In: Works. Vol. V., M., Nauka Press, ss. 568-569. Bernshtam A. N. Sotsialno-economicheskii stroi orkhono-eniseisekikh turok VI-VIII vv. Vostochnoturkskii kaghanat i kyrgyzy. Social and political structure of the Orkhon-Enisey Turks of the VI-VIII cc. Eastern Turkic Kaghanate and Kyrgyzs. M. -L., Isdat-vo AN SSSR, 1946. Beckwith Ch. The Tibetan Empire in Central Asia: A History of the struggle for Great Power Among Tibetans, Turks, Arabs and Chinese during the Early Middle Ages. Princeton, New Jersey, 1987. Bichurin N. Ya. Sobraniye svedenii o narodakh, obitavshikh v Srednei Azii v drevniye vremena (Collection of accounts on peoples in Central Asia in ancient times). M., Isdat-vo AN SSSR, Vol. I-III, 1950-1953. Cen Zhong mian. Tujue jishi (Historical Records on Turks). Vol. 1-2, Beijing, 1958. Czegldy K. Gardizi On The History of Central Asia (746-780 A. D. ) In: Acta Orientalia Hungaricae, T. XXVII, fasc. 3, Budapest, 1973, ss. 257-267. Ecsedy H. Uighurs and Tibetans in Pei-t‟ing (790-791 A. D.). In: Acta Orientalia Hungaricae. N. XVII, Budapest, 1964, ss. 83-104. Franke O. Geschichte des chinesischen Reiches. Bd. II. Berlin-Leipzig, 1936. Gabain A. von. Die Fržhgeschichte der Uiguren 607-745. In: Nachrichten des Gesellschaft fžr Natur-und-V™lkerkunde Ostasiens. No: 72. Hamburg, 1952, S. 18-32. Gabain A. von. Das Leben im uigurischen K™nigreich von Qoco (850-1250). Textband. Wiesbaden, 1973. Gumilev L. N. Drevniye turki. Eski Tžrkler. M., Nauka, 1967.



401



Gy™rffy G. Die Rolle des buiruq in der altturkischen Gesellschaft. In: Acta Orientalia Hungaricae, N. XI, Budapest, 1960, S. 169-179. Hamilton J. R. Les Ouigours † l‟pouque des Cinq dynasties d‟ apres les documents chinoise. Paris, 1955. Hamilton J. R. Toquz-oquz et on-uigur. In: Journal Asiatique, N. 250, Paris, 1962. ss. 23-64. Haneda T. Todai kaikotsu sin no kenkiu (Research on Uighurs of the Tang epoch). In: Haneda hakase shigaku rombun shu) (Selected Works of Prof. Haneda Toru) Vol. I, Kyoto, 1957, ss. 157-324. Hansen O. Zur sogdischen Inshrift auf dem dreisprachigen Denkmal von Karadalgasun. In: Journal de la Socit Finno-ougrienne, Vol. 44, pt. 3, Helsingfors, 1930, S. 3-39. Kadyrbayev A. Sh. Ocherki istorii srednevekovykh uigurov, dzhalairov, naimanov i kereitov. Almaty, Rauan, 1993. Kamalov A. Drevniye Uigury. VIII-IX vv. (Old Uighurs. VIII-IX cc.). Almaty, 2001. Kazembek A. Issledovaniya ob Uigurakh. (Researches on Uigurs). In: Jurnal Ministerstva narodnogo prosvesheniya. Vol. 31, SPb, 1841. Khudiakov Yu. S. Uigury v Mongolii. In: V Mejdunarodny Kongress Mongolovedov (Ulan-Bator), M., Nauka, 1987, ss. 47-156. Khudiakov Yu. S. Pamiatniki uigurskoi kultury v Mongolii. In: Tsentralnaya Azia i sosedniye territorii v sredniye veka. Istoria i kultura Vostoka Azii. Novosibirks, Nauka, 1990, ss. 84-89. Khudiakov Yu. S. Pamiatniki uigurskoi kultury v Mongolii. In: Tsentralnaya Azia i sosedniye territorii v sredniye veka. Istoria i kultura Vostoka Azii. Novosibirks, Nauka, 1990, ss. 84-89. Klyashtorny S. G. The Terkhin inscription. In: Acta Orientalia Hungaricae, T. XXXVI, Fasc. 1-3. Budapest, 1983, ss. 335-366. Klyashtorny S. G. The Tes Inscription of the Uighur Bogu Qagan. In: Asta Orientalia Hungaricae, T. XXXIX, fasc. 1. Budapest, 1985, ss. 137-156. Klyashtorny S. G. East Turkestan and the kaghans of Ordubaliq (The interpretation of the fourteens line of the Terkh inscriptions). In: Acta Orientalia Hungaricae. T. XLII (2-3). Budapest, 1988, ss. 277-280. Klyashtornyi S. G., Livsic V. A. The Sogdian inscription of Bugut revised. In: Acta Orientalia Hungaricae, T. XXI, fasc. 1. Budapest, 1972. ss. 69-102.



402



Klyashtorny S. G. Drevneturkskiye runicheskiye pamiatniki kak istochnik po istorii Srednei Azii. M., Nauka, 1964. Klyashtorny S. G. Terkhinskaya nadpis. (The Terkhin inscription). In: Sovetskaya turkologia, No: 3, 1980, ss. 82-95. Klyashtorny S. G. Osnovnyie cherty sotsialnoi struktury drevneturkskikh gosudrstv (Orta Asya‟daki Eski Tžrk Devletlerinin temel ™zellikleri). In: Klassy i soslovia dokapitalisticheskikh gosudarstv Azii. Problemy sotsialnoi mobilnosti. M., Nauka, 1986, ss. 217-228. Kratkaya istoriya uigurov. (Uygur halkÝnÝn kÝsa tarihi). Almaty, Gylym, 1991. Kyzlasov L. R. Srednevekovoye goroda Tuvy (Orta ağ kasabasÝ Tuva). In: Sovetskaya arkheologia, No: 3. M., 1959. Pp. 66-80. Kyzlasov L. R. Istoriya Tuvy v sredniye veka (Orta ağ‟da Tuva Tarihi). M., MGU Press, 1969. Kyzlasov L. R. Drevniaya Tuva ( Ancient Tuva). M., MGU Press, 1979. Mackerras C. Sino-Uighur diplomatic and trade contacts (744 to 840). In: Central Asian Journal. Vol. VIII, No: 1. Wiesbaden, 1969, ss. 215-240. Mackerras C. The Uighur Empire (744-840) according to the T‟ang Dynastic Histories. Canberra, 1968. Mackerras C. The Uighur Empire according to the T‟ang dynastic histories. A study in SinoUighur relations 744-840. Canberra, 1972. Malov S. E. Pamiatniki drevneturkskoi pismennosti (Eski TžrkŒe Harflerle AnÝtlar). M. -L., Idat-vo AN SSSR, 1951. Malov S. E. Pamiatniki drevneturkskoi pismennosti Mongolii i Kirgizii (Moğolistan ve KÝrgÝzistan‟da Eski TžrkŒe Harflerle AnÝtlar). M. -L., Isdat-co AN SSSR, 1959. Maliavkin A. G. Materialy po istorii uigurov v IX-XII vv. (IX-XII. asÝr Uygur Tarihi …zerine Materyaller) Novosibirks, Nauka, 1974. Maliavkin A. G. Uighur States in IX-XII cc. Novosibirks, Nauka, 1983. Minorsky V. F. Hudud al-alam. “DžnyanÝn B™lgeleri”. A Persian geography 372 A. H. -982 A. D. London, 1937. Minorsky V. F. Tamim ibn Bahr‟s Journey to the Uighurs. In: Bulletin of the School of Oriental and African Studies. XII, No: 2. London, 1948, ss. 275-305.



403



Moriyasu T. Uiguru do Tibeto no hokuta sodansen ouobi sono ata no Seyiki dse sei ni tsuite (Uygurlar ve Tibetliler ArasÝnda Pekin iŒin SavaĢ ve BatÝ B™lgesinde Sonraki Durum). In: Toyo gakuho, Vol. 55, No: 4. Tokyo, 1973. Pp. 60-87. Moriyasu T. La nouvelle interpretation des mote Hor et Ho-yo-hor dans le Manuscrit Pelliot tibetain 1283. In: Acta Orientalia Hungaricae. T. XXXIV. Budapest, 1980, ss. 171-184. Moriyasu T. Qui des Ožigours ou des Tibtains ont gagne en 789-792 † Bea-Baliq? In: Journal Asiatique. T. 269. Paris, 1981. ss. 193-205. Moses L. W. T‟ang tribute relations with the Inner Asian barbarians. In: Essays on T‟ang society. Ed. J. Curtis. Perry and Bardwell L. Smith. Leiden, E. J. Brill, 1976, ss. 61-89. Orkun H. N. Eski Tžrk YazÝtlarÝ. Ankara Tžrk Tarih BasÝmevi, 1986. Pinks E. Die Uiguren von Kanchou in den fržhen Sung-zeit (960-1028). Asiatische forschungen. Bb. XXIV. Wiesbaden, 1968. Pozdneev D. Istoricheski ocherk uigurov (in kaynaklarÝ žzerine). SPb, 1899. Pulleyblank E. G. The Background of The An Lu-shan Rebellion. London-New-York-Toronto, 1955. Pulleyblank E. G. Some remarks on the Toquz-oguz problem. In: Ural-Altaische Jahrbžcher. Bb. XXVIII, No: 1-2. Wiesbaden, 1956. S. 35-42. Radlov V. V. K voprosu ob uigurakh. Iz predislovia k isdaniyu Kutadgu Bilika. SPb, 1893. Ramstedt G. I. Kak byl naiden “Selenginskii kamen”. Trudy Troitsko-Kiakhtinskogo Otdeleniya Priamurskogo Otdela Imperatorskogo Russkogo Georgaficheskogo obshestwa. N. XV, Vyp. 1, SPb, 1914. Tikhonov D. I. O kulture uigurov v period kaganata (744-840). In: Materialy po istorii i kulture uigurskogo naroda. Alma-Ata, Nauka, 1978, ss. 49-58. Vainshtein S. I. Drevnii Por-Bajin (Ancient Por-Bajin). In: Sovetskaya etnografia, 1971. No: 6. No: 103-114. Vostochniy Turkestan v drevnosti i rannem srednevekovye. Ocherki istorii (Eastern Turkestan in ancient times and early Middle Ages. Surveys on History). Ed. B. A. Litvinsky, M., Nauka, 1988. Vostochniy Turkestan v drevnosti i rannem srednevekovye. Etnos. Yazyki. Religii. (Eski ağlarda ve erken Orta ağ‟da Doğu Tžrkistan. Etnisite, Diller, Dinler). Ed. B. A. Litwinsky, M., Nauka, 1992.



404



Zieme P. Die Uiguren und ihre Beziehungen zu China. In: Central Asiatic Journal, Vol. 17, No: 2-4, Wiesbaden, 1973. S. 282-293.



405



Uygur Türkleri / Dr. Erkin Emet [s.233-237] Ankara …niversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakžltesi / Tžrkiye



1. Uygur Tžrkleri 1.1. Uygur AdÝ ve Uygurlar Uygur adÝ TžrkŒe kaynaklarda, Orhon yazÝtlarÝnda ilk defa 716 yÝlÝndaki olaylar sÝrasÝnda, Uygur Ġlteberi‟nin ismi vasÝtasÝyla zikredilmiĢtir. Bu sÝrada Uygurlar, K™k Tžrk (G™ktžrk) hˆkimiyetini tanÝmak istemeyerek K™k Tžrk žlkesinin doğusuna, muhtemelen de in sÝnÝrlarÝna doğru kaŒmÝĢ olsalar gerek.1 in kaynaklarÝnda Uygur adÝ Hui-hu, Hui-he, Wei-hu, Wei-wu2 gibi ŒeĢitli Ģekillerde yazÝlmÝĢtÝr. Bundan baĢka, 1283 NumaralÝ Pelliot yazmalarÝ iŒinde, 787-843 yÝllarÝ arasÝnda Tibet‟e giden beĢ Uygur elŒisinin raporlarÝ mžnasebetiyle, Uygur adÝ TibetŒe Ho-yo-hor Ģeklinde yazÝlmÝĢtÝr.3 Bžtžn bu değiĢik yazÝlÝĢlar Uygur adÝnÝ ifade etmektedir. Uygur adÝnÝn anlamÝ ve etimolojisi hakkÝnda ŒeĢitli g™ržĢler vardÝr. Uygur‟un manasÝnÝn “Ģahin gibi hÝzla hžcum eden, orman halkÝ”,4 “Œukur” anlamlarÝnda olduğu s™ylenmiĢtir. Gy. Nmeth‟e g™re Uygur adÝ, uy- “uymak, takip etmek”5 fiilinden tžremiĢtir. Ebulgazi BahadÝr Han da UygurlarÝn adÝnÝ “uymak, yapÝĢmak”6 fiiline dayandÝrÝr. KˆĢgarlÝ Mahmud‟da ise, “kendi kendine yeter” manasÝnda kullanÝldÝğÝ7 anlatÝlmaktadÝr. Kelimenin genellikle Uy+gur Ģeklinde geliĢtiği, “akraba, mžttefik” anlamÝnda olduğu, On Uygur adÝnÝn da “On Mžttefik”8 anlamÝna geldiği yolunda aŒÝklamalarda bulunulmuĢtur. in kaynaklarÝ, UygurlarÝn K™k Tžrkler gibi HunlarÝn neslinden olduğu yolundaki haberlerde hemfikirdirler ve K™k Tžrkler gibi onlarÝn da kurttan tžrediklerini s™ylerler. Fakat bunun yanÝ sÝra UygurlarÝn ağaŒtan tžrediklerine dair efsaneler de vardÝr9. Uygurlara ait en eski kayÝtlarÝn M.„. 176 ve 43 yÝllarÝnda IssÝk-K™l civarlarÝndaki kalÝntÝlarda bulunduğu s™ylenmektedir.10 in‟deki Tžrk TabgaŒ hanedanÝ sÝrasÝnda Uygurlar Gao Che adÝyla anÝlmÝĢlardÝr11. Daha sonra da, 5. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝndan sonra, T™l™slerin bir kabilesi olarak geŒmektedirler.12 Bununla beraber Ġslˆm coğrafyacÝlarÝ, Tokuz-Oğuzlarla UygurlarÝ eĢ tutmuĢlardÝr.13 Elimizde bulunan Karabalgasun yazÝtÝ ince yžzžnde UygurlarÝn dokuz aileden meydana gelmiĢ olduklarÝ zikredilmiĢtir,14 fakat bu “dokuz aile”nin adÝ tek tek sayÝlmamÝĢtÝr. in kaynaklarÝnÝn yardÝmÝyla UygurlarÝ meydana getiren dokuz aileyi Ģu Ģekilde sayabiliriz: 1) Yže-lo-ko (Yaglakar), 2) Hu-to-ko (Uturkar), 3) To-lo-wu/Hou (Kžrebir), 4) Mo-Ko-si-k‟i (BakasÝkÝr), 5) A-vu-ti (EbirŒeg), 6) Kosa (Kasar), 7) Hu-Wu-su, 8) Yže-wu-ku (Yagmurkar), 9) Hi-Ye-Vu (Aymur/Eymžr).15 BunlarÝn liderliği ise Yaglakar ailesinin elinde bulunuyordu.



406



Uygur adÝnÝn siyas“ bir addan ziyade, kabile ve b™lge adÝ olarak kullanÝldÝğÝ yolunda g™ržĢler de vardÝr.16 K™k TžrkŒe kitabelerden ve in kaynaklarÝndan ™ğrendiğimize g™re, UygurlarÝn tarih sahnesine ŒÝktÝklarÝ ilk yurdun, Selenge nehrinin doğu kÝsÝmlarÝ olduğu anlaĢÝlmaktadÝr.17 Hun Ġmparatorluğu‟ndan sonra Doğu Tžrkistan, M.S. 93-121 yÝllarÝ arasÝnda in istilˆsÝna uğradÝ. Bu yÝldan M.S. 220‟ye kadar b™lgede KuĢan hˆkimiyeti kuruldu. Bu devletin Œekilmesinden 360 yÝlÝna kadar Doğu Tžrkistan‟da bulunan Yarkent, Lop, Hoten, KˆĢgar, KuŒa ve Turfan gibi Ģehir devletleri mžstakil oldular. Bu tarihten itibaren Doğu Tžrkistan b™lgesine sÝrasÝyla ġiyenbi, Toba, Cžcen, K™k Tžrk, TžrgiĢ, Uygur, Karluk, KarahanlÝ ve KarahÝtay hanedanlarÝ hˆkim oldular. 1.2. Uygur Tžrkleri ve Doğu Tžrkistan‟Ýn Tarihine Dair 1.2.1. „tžken Uygur KağanlÝğÝ D™nemi 742 senesinde BasmÝl, Uygur ve Karluklardan mžteĢekkil boylar K™k Tžrklere hžcžm ederek K™k Tžrk kağanÝnÝ ™ldžrmžĢler ve yerine BasmÝllarÝn lideri olan Shie-tieh-i-shih kendini kağan olarak ilˆn etmiĢtir. „tžken‟de kurulan bu yeni “KağanlÝk”ta Uygurlar “Sol Yabguluk” Karluklar da “Sağ Yabguluk” mevkiine gelmiĢlerdir.18 Bu arada 742 senesinde “Yabgu” unvanÝnÝ taĢÝyan UygurlarÝn reisi in‟e elŒiler yollayarak in Ġmparatorundan “Adaleti kabul eden reis” unvanÝnÝ almÝĢtÝr.19 743 senesinde Uygur Yabgusu K™k Tžrklerin son kağanÝ olan Wu-Su-Mi-Shi (OzmÝĢ) kağana hžcum ederken diğer taraftan Dokuz-OğuzlarÝn baĢÝnda bulunan oğlu da Oğuz kuvvetleri ile birlikte savaĢa katÝlÝr. Bu savaĢta OzmÝĢ kağan ağÝr bir yenilgiye uğrar ve karÝsÝ da Uygurlara esir olur. K™k Tžrk devletinin tamamen tarih sahnesinden silinmesine sebep olan en son darbe 744 yÝlÝnda yine K™k Tžrkler gibi “AĢina” soyundan gelen bir hžkžmdara sahip olan BasmÝllar tarafÝndan vurulur. BasmÝl KağanÝ, OzmÝĢ Kağan‟Ýn baĢÝnÝ keserek in sarayÝna yollar. O zamana kadar UygurlarÝn hˆkimiyetinde olan BasmÝllar bu baĢarÝlarÝndan dolayÝ bağÝmsÝzlÝklarÝnÝ ilˆn ederler ve hžkžmdarlarÝ „tžken‟de Kağan olarak baĢa geŒer. Fakat Uygurlar bu kağanÝ tanÝmazlar ve Uygur Yabgusu KarluklarÝn yardÝmÝyla da BasmÝl KağanÝ‟nÝ yener ve kendisini ™ldžržr. B™ylece „tžken b™lgesinde yeni bir KağanlÝk kurulmuĢ olur. 744 senesinde „tžken‟de kurulan yeni devletin ilk kağanÝ in tarihlerinde Ku-tu-lu Pi-Chia Chžeh Ko-han olarak geŒen “Kutlug Bilge Kžl Kağan”dÝr. Tang imparatoru tarafÝndan kendisine “Feng-Ý Wang” adÝ ve daha sonra da “Huai-jen” unvanÝ verilmiĢtir. Tang Sžlˆlesi tarihŒileri, Kutlug Bilge Kžl Kağan zamanÝnda UygurlarÝn, Altay dağlarÝndan, Baykal g™lžne kadar uzanan bir b™lgede hžkžm sžrdžklerinden bahsetmektedirler. Uygurlar bu devirde, kendilerine baĢĢehir olarak, o zamanlar “Ordu-balÝg” denen ve Hunlar zamanÝndan beri bilinen, YukarÝ Orhun nehri žzerinde bulunan “Kara Balgasun” Ģehrini seŒmiĢlerdir.



407



Kutluk Bilge Kžl Kağan 747 senesinde ™lžnce yerine oğlu MoyunŒor Kağan baĢa geŒmiĢtir. Bu Kağan zamanÝnda Uygurlar, BatÝ‟da TžrgeĢlerle mžcadele etmiĢler ve bunlarÝ hakimiyetleri altÝna alarak sÝnÝrlarÝ batÝda Sir Derya nehri boylarÝna kadar geniĢletmiĢlerdir. Kuzeyde ise, Kem nehri aĢÝlarak KÝrgÝzlar ile kendilerine bağlanmÝĢtÝr. MoyunŒor zamanÝnda en ™nemli siyasi mžnasebetler inliler ile olmuĢtur. 759 senesinde MoyunŒor Kağan ™lžnce yerine Uygurlardaki veraset geleneklerine g™re bžyžk oğlunun geŒmesi lˆzÝmdÝ. Fakat bžyžk oğul bilmediğimiz bir sebepten dolayÝ ™ldžržlmžĢ ve yerine MoyunŒor‟un kžŒžk oğlu Kağan olarak baĢa geŒmiĢtir. inliler tarafÝndan “Teng-li Mou-yž” (Tengri Mou-yž) diye isimlendirilen bu kağanÝn birkaŒ tane isminin olduğunu biliyoruz. Bu isimlerden en tanÝnmÝĢlarÝ “Bugu” veya “B™gž” ile “Tengri”dir. 780 senesinde Tun Baga Tarkan, B™gž Kağan‟Ý ™ldžrerek kendisini kağan ilan etmiĢtir. Kağan olduktan sonra, ilk iĢ olarak derhal in ile siyas“ mžnasebetlerinin džzeltilmesi yolunu seŒmiĢ ve bunda da muvaffak olmuĢtur. inliler tarafÝndan kendisine “Alp Kutlug Bilge Kağan” unvanÝ verilmiĢtir. Kutlug Bilge Kağan‟Ýn baĢlÝca faaliyetlerini Ģ™yle sÝralayabiliriz. Tibet ve KarluklarÝn Uygurlara karĢÝ teĢkil ettikleri Œeteleri ortadan kaldÝrmÝĢ, KarluklarÝ tamamen kendine tˆbi kÝldÝktan sonra, Turfan b™lgesine inmiĢtir. Burada da Tibet ve Karluk Œeteleriyle karĢÝlaĢmÝĢ ve bunlarÝ da tamamen ortadan kaldÝrdÝktan sonra, Ģehirleri geri alarak asayiĢi bozmayan b™lge halkÝnÝ ™džllendirmiĢ, asayiĢi bozanlarÝ ise Ģiddetle cezalandÝrmÝĢtÝr. Kutlug Bilge Kağan‟Ýn en bžyžk icraatÝ KÝrgÝz seferidir. KÝrgÝz seferi kendi adÝnÝ ebed“leĢtirmiĢtir denilebilir. Orta Asya‟nÝn kuzeyinde oturan ve bir Tžrk boyu olan KÝrgÝzlar, cesur ve kuvvetli idiler. Uygurlar bugžnkž Turfan b™lgesine kadar hˆkim olunca, KÝrgÝzlarÝn gžney b™lgeleriyle iliĢkileri hemen hemen kesilmiĢti. Bu yžzden KÝrgÝzlar daha kuzeye Œekilmek zorunda kalmÝĢlardÝr. Kutlug Bilge Kağan 805 senesinde ™lžnce, yerine “Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kagan” geŒmiĢtir. Bu Kağan‟Ýn ™nemli faaliyetlerini Ģ™yle sÝralayabiliriz: Doğu Tžrkistan‟Ýn ™nemli Ģehirlerinden birisi olan KuŒa‟yÝ Tibetlilerin elinden kurtarmasÝ ve Maniheizm‟in Uygurlar arasÝnda yayÝlmasÝ iŒin g™stermiĢ olduğu gayret. Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan ™lžnce, yerine bir evvelki kağan‟Ýn kžŒžk kardeĢi 821 senesinde kağan olmuĢtur. Bu kağan‟Ýn unvanÝ “Ay Tengride Kut BulmÝĢ Bilge KağandÝr. UygurlarÝn ilk devrinden itibaren 21. kağanÝ olan bu kiĢinin bir baĢka ismi de “Kasar Tegin”dir.20 Kasar Tegin baĢa gelince inlilerle bir evlilik yoluyla akrabalÝk kurmak istemiĢti. Daha ™nceleri de g™rdžğžmžz inli prenseslerle evlenerek bir akrabalÝk bağÝ tesis edilmesini her iki toplum, ™zellikle inlilere yararlar sağlayacağÝ aĢikˆrdÝr. 821 senesinden sonra, Uygurlarda siyˆsi y™nden genel bir bozukluk g™ržlmektedir. Uygurlardaki bu iŒ karÝĢÝklÝklarÝ Mani dinine bağlayanlar olduğu gibi, meydana gelen sžlˆle değiĢmesinin de rol oynadÝğÝnÝ ve in‟in olumsuz etkisinin de olduğunu s™yleyenler vardÝr.



408



Kasar Tegin bžtžn maiyetiyle birlikte ™ldžržlmžĢtžr. Yerine 832-839 seneleri arasÝnda baĢa geŒen manevi oğlu “Hu-te-le” kağanlÝk yapmÝĢtÝr. “Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan” unvanÝnÝ almÝĢtÝr. Bu d™nemde iŒ karÝĢÝklÝklar hat safhaya gelmiĢ ve bu arada bžyžk bir kÝĢ mevsiminden sonra, hayvanlarÝn pek Œoğu telef olmuĢtur. Bu durum ise Uygur ekonomisini oldukŒa sarsmÝĢ ve in‟e satacak mal bulamaz duruma gelmiĢlerdir. Hu-Te-le kağan 839 senesinde ™lžnce yerine Wu-Tu-Kung ile aynÝ senede Wu-Chie Kağan baĢa geŒmiĢtir.21 840 senesine gelindiğinde, 100 bin kiĢilik bir KÝrgÝz ordusunun Uygur baĢkenti Karabalgasun‟u kuĢatarak, son Uygur kağanÝ olan Wu-Chie‟yi ™ldžrdžklerini g™ržyoruz. Uygurlar, KÝrgÝzlar tarafÝndan bžyžklž kžŒžklž kÝl݌tan geŒirilmiĢlerdir. KÝrgÝzlar b™ylece belki de MoyunŒor ve Kutluk Bilge zamanlarÝnda uğradÝklarÝ yenilgilerin intikamÝnÝ almÝĢ oldular. Bu savaĢtan kurtulan Uygurlar ŒeĢitli y™nlere hareket ederek yeni yurt edinmek iŒin Œaba harcamÝĢlardÝr. 1.2.2. HanlÝklar D™nemi 1.2.2.1. ġa-u (Sha-Chou) UygurlarÝ KÝrgÝz yenilgisinden sonra oturduklarÝ b™lgelerden hareket ederek Asya‟nÝn daha gžney b™lgelerine, in‟in batÝsÝna gelip yerleĢen Uygurlardan bir grup Sha-Chou Ģehrine gelmiĢlerdir.22 Sha-Chou UygurlarÝna inliler, Maniheizm dinini benimsemiĢ olmalarÝndan dolayÝ ve bunlarÝn beyaz elbise giymelerinden kendilerine “Beyaz giymiĢ g™ğžn oğullarÝ” ismini takmÝĢlardÝr.23 AyrÝca bu b™lgenin Œok ™nemli Ģehirlerinden biri olan Dun-huang‟Ýn Sha-Chou‟ya Œok yakÝn olmasÝ zaman zaman Sha-Chou Ģehrine Dun-Huang denmesine yol aŒmÝĢtÝr. Sha-Chou UygurlarÝ hakkÝnda kaynaklarda pek fazla bilgi yoktur. BunlarÝn siyas“ hˆkimiyetleri Œok kÝsa sžrmžĢtžr. Ġlk ™nce Liaolara (KÝtan)



ve daha sonra da ġi-ġia (Tanggut) devletlerinin



hˆkimiyetlerini tanÝmÝĢlardÝr. Diğer taraftan Sha-Chou UygurlarÝ ile Kan-Su (Kan-Chou) UygurlarÝ arasÝnda muhtemelen Mani dininden dolayÝ zaman zaman anlaĢmazlÝklar ŒÝkmÝĢtÝr. „yle anlaĢÝlÝyor ki, Mani dinini kabul etmeyen bir kÝsÝm Sha-Chou Uygur halkÝ, Kan-Su UygurlarÝndan yardÝm istemiĢlerdir; onlarÝn Kan-Su Uygur kağanÝna mektup yazarak kendisinden yardÝm istediği bilinmektedir.24 Bu b™lgenin ™nemi in ile Orta Asya arasÝndaki ticaret yolunun žzerinde bulunmasÝndan ileri gelmektedir. 1.2.2.2. Kan-Su UygurlarÝ Bugžnkž Kansu Ģehrinin yakÝnÝnda kurulan Kan-Su Uygur devleti, bilhassa X. yžzyÝlÝn ortalarÝndan itibaren UygurlarÝn kuvvet merkezi hˆline gelmiĢtir. Bu Uygurlar da Sha-Chou UygurlarÝ gibi, XI. yžzyÝldan sonra, Tangut ve KÝtanlarÝn hˆkimiyetlerini tanÝmÝĢlardÝr. Kan-Su UygurlarÝna aynÝ zamanda “SarÝ Uygurlar” da denilmektedir.



409



840 tarihinden sonra UygurlarÝn bir kÝsmÝnÝn Tibet ve An-Shi b™lgesine g™Œ ettikleri bilinmektedir. Bu b™lgenin merkezi ise, Kansu (Kan-Chou) Ģehri idi. Kansu Ģehri bilhassa, in ile bugžnkž Doğu Tžrkistan arasÝndaki ticaret yolu žzerinde bulunuyordu. Uygurlar bu b™lgeye gelmeden ™nce, bu b™lge ve ticaret yolu, Tibetlilerin eline geŒmiĢti. Bu b™lgeye gelip yerleĢen UygurlarÝn asker“ bakÝmdan Œok zayÝf olduklarÝnÝ in kaynaklarÝ bahsetmektedirler. Bu b™lgenin asÝl ™zelliği Budizm‟in en fazla yayÝlmÝĢ olduğu bir yer ve Dun-huang mağaralarÝnÝn bulunmasÝndandÝr. Bu sebeple UygurlarÝn eski dini Maniheizm‟in burada daha Œok yaĢanmÝĢ olmasÝ ve UygurlarÝn yeniden Budizm dinine bir d™nžĢ yapmÝĢ olmalarÝ Œok muhtemeldir. Budist kitaplarÝnÝn SarÝ Uygur KağanÝ‟nÝ “G™k HžkžmdarÝ” diye anmalarÝ ve onuncu yžzyÝlÝn baĢÝnda buradan in‟e gelmiĢ olan rahiplerin yeĢil cžbbe giymiĢ olmalarÝ da, onlarÝn Œoktan Budist olduklarÝnÝ g™steren deliller olmasÝ lˆzÝmdÝr. Dokuzuncu yžzyÝlÝn sonunda Turfan UygurlarÝ tarafÝndan Doğu Tžrkistan‟dan kovulan Tibetliler Kansu‟ya gelmiĢler ve SarÝ UygurlarÝn baĢÝna cidd“ olarak dert olmuĢlardÝr. inlilerle beraber Tibet tehlikesini de atlatan SarÝ Uygurlar, ancak onuncu yžzyÝlÝn baĢlarÝnda rahat nefes alabilmiĢlerdir. 911 tarihinde SarÝ UygurlarÝn ilk defa olarak asker“ bir harekete geŒtiklerini ve mabetlerin bulunduğu Dun-huang (Bin Buda) Ģehrini zaptettiklerini in kaynaklarÝndan ™ğreniyoruz. Bu hareket daha ziyade, Maniheist bir geleneğe sahip olan ve SarÝ Uygurlarla Turfan UygurlarÝ arasÝnda kurulmuĢ kžŒžk bir in devletine karĢÝ yapÝlmÝĢ akÝndÝr. Bu devletŒik “Beyaz elbise giyen imparatorun devleti” idi. SarÝ UygurlarÝn bu baĢarÝlarÝ žzerine itibarlarÝ da Œok artmÝĢtÝr.25 923 senesinde Kan-Su veya SarÝ UygurlarÝn baĢÝnda Jen-Mei Kağan bulunuyordu. Jen-mei kendileri iŒin bžyžk tehlike oluĢturan Tibetlilere karĢÝ in‟le bir anlaĢma yapmÝĢtÝr. inliler de sÝnÝrlarÝnÝn gžvenli olmasÝ iŒin SarÝ Uygurlara gžvenmiĢler ve bu anlaĢmayÝ imzalamÝĢlardÝr. 924 senesinde Jen-mei ™lžnce yerine kardeĢlerinin en kžŒžğž Tegin, “kağan” oldu. 924 ile 928 seneleri arasÝnda Uygurlar arasÝnda karÝĢÝklÝklarÝn ŒÝktÝğÝnÝ g™ržyoruz. ArtÝk SarÝ Uygurlar, kendi iŒ iĢleriyle uğraĢmaya baĢlamÝĢlardÝ. „yle anlaĢÝlÝyor ki, SarÝ Uygurlar, batÝdan gelen mallarÝ alÝyorlar ve kendi kervanlarÝ ile in‟e g™tžržyorlardÝ. Dar bir sahada yaĢayan bu UygurlarÝn hayatlarÝnÝ devam ettirebilmeleri iŒin ticaretin bžyžk ™nemi vardÝ. 933 senesinden sonra, Tibetlilerin Uygur kervanlarÝnÝ soymalarÝ žzerine baĢlayan Tibet harpleri, UygurlarÝn kendi menfaatlerini korumak maksadÝyla yapÝlan mžcadelelerdir. Diğer taraftan inlilerin bu savaĢlarda UygurlarÝn yanÝnda olmasÝ da kendi ŒÝkarlarÝnÝ Tibetlilere kaptÝrmamak iŒindir. SarÝ UygurlarÝn daha ™nce kurulmuĢ olan Tžrk devletleri gibi fžtuhat politikasÝ yoktu. Belki bunun tek sebebi SarÝ UygurlarÝn artÝk yavaĢ yavaĢ yerleĢik hayata geŒmiĢ olmalarÝdÝr. OnlarÝn tek amacÝ Kan-Chou (Kansu) Ģehrinde barÝĢ iŒinde oturup, yabancÝlarÝn baskÝn ve istilˆsÝna uğramadan kervanlarÝnÝ g™nderebilmekti. Bu sebeple in ile daima dostluk iŒinde yaĢamÝĢlar ve kendileri iŒin en bžyžk tehlike olan gžneydeki Tibetlilere karĢÝ cephe almÝĢlardÝ.26



410



1.2.2.3. Turfan UygurlarÝ 840 tarihinden sonra gžneyde yeni bir devlet kuran Uygurlar arasÝnda Orta Asya Tžrk tarihinde Œok ™nemli bir yeri olan Gao-Chang Ģehrinde yerleĢen Uygurlar olmuĢtur. Bu Uygurlar “… artÝk BozkÝr Tžrk devletinden farklÝ idiler: Hˆkimiyeti geniĢletme džĢžncesinde olmamÝĢ, bžyžk siyas“ ŒatÝĢmalara girmemiĢ, baĢta in hžkmetleri olmak žzere, komĢularÝ ile dostluk ve ticaret mžnasebetlerini devam ettirmeyi tercih etmiĢlerdir”.27 BatÝya gelmiĢ olan Uygurlar, baĢlang݌ta yalnÝz Turfan ve BeĢ-BalÝk b™lgelerinde yerleĢmiĢlerdi. in sÝnÝrÝnda sayÝsÝz felˆketlere uğrayan 13 Uygur boyu da batÝya geŒmiĢ ve Turfan UygurlarÝna karÝĢmÝĢlardÝr. Turfan b™lgesine gelen Uygurlar son Uygur kağanÝnÝn kÝz kardeĢinin oğlu olan, Mengli Tigin‟i28 856 yÝlÝnda kağan seŒmiĢlerdi. Mengli Tigin‟in kağanlÝğÝ in tarafÝndan da tanÝnmÝĢtÝ. in kaynaklarÝnda Turfan UygurlarÝ iŒin “Shi-Zhou” UygurlarÝ da dendiğini g™ržyoruz. Bunun sebebi ise, Tang sžlˆlesi zamanÝnda Gao-Chang olarak bilinen Ģehrin 460 senesinde in‟in bir eyaleti hˆline getirildiği zaman, isminin Shi-Zhou olarak değiĢtirilmesindendir. Mengli Tigin Uygur kağanÝ olunca Ulug Tengride Kut BolmÝĢ Alp Kžlžg Bilge Kagan unvanÝnÝ almÝĢtÝ.29 O da tÝpkÝ atalarÝ gibi bir unvan taĢÝyordu. 866‟larda Turfan UygurlarÝnÝn baĢÝnda Bugu Chžn bulunmaktadÝr ve o Turfan‟Ý fethetmiĢtir. BatÝdaki sÝnÝrlarÝnÝ TanrÝ dağlarÝ žzerindeki …ržmŒi Ģehrine kadar uzattÝlar. Kansu‟daki in asker“ kuvvetlerinin in Ġmparatoru‟na isyan etmeleri žzerine Uygurlar sÝnÝrlarÝnÝ doğuda in topraklarÝna geniĢletme imkˆnÝna sahip oldular. B™ylece TanrÝ dağlarÝnÝn doğu ucunda ve ticaret yollarÝnÝn geŒtiği Kumul Ģehri de UygurlarÝn eline geŒmiĢ oldu.30 947‟lerde Turfan b™lgesi UygurlarÝnÝn baĢkentinin KoŒo olduğu ve 948 yÝlÝnda baĢa geŒen Uygur hanÝnÝn unvanÝnÝn Ġdikut olduğu KoŒo‟da bulunan bir kitabeden anlaĢÝlmaktadÝr ve baĢkente de Ġdi Kut Ģehri deniyordu.31 Turfan ve BeĢ-BalÝk‟taki Uygur hanedanÝnÝn sÝnÝrlarÝ kesin olarak Œizilemiyorsa da, bu hanlÝğÝn dˆhilinde birŒok Tžrk boyu yaĢÝyordu. 981 senesinde Kara-KoŒo‟ya g™nderilen in elŒisi Wang Yen-te‟nin seyahat notlarÝ kžltžr tarihimiz aŒÝsÝndan oldukŒa ™nemlidir. Wang Yen-te Uygurlara Sung devleti tarafÝndan, KÝtanlarÝn kuvvetlenmesi žzerine g™nderilmiĢti. Sunglar KÝtanlara karĢÝ Uygurlarla andlaĢma yapmayÝ plˆnlÝyorlardÝ. Ancak inliler fazla birĢey elde edemedi. žnkž bu yÝllarda savaĢtan Œok ticaretle uğraĢan Tžrkler, hem in‟i aŒÝkŒa reddetmiĢler hem de onlarla antlaĢma yaparak KÝtanlarÝ kÝzdÝrmamÝĢlardÝr. Bu Uygurlar 10. yžzyÝldan itibaren geliĢen ve 11-12. yžzyÝllarda olgunluğa eriĢen Tžrk medeniyetinin kurucusu olmuĢlardÝ. Bilhassa Mani dini Turfan ve BeĢ-BalÝk UygurlarÝ arasÝnda epeyi rağbet g™rmžĢ ve birŒok eser bÝrakmÝĢlardÝr.32 Turfan Uygur devleti ™nce Kara-HÝtay devletine bağlandÝ (1206). Uygur kağanÝ, Kara Hitay HžkžmdarÝ Yeh-lž Ta-Shi‟yi kendi baĢkentinde žŒ gžn misafir etmiĢ ve Yeh-lž Ta-Shih žlkesine d™ndžğž zaman 600 at, 100 deve ve 3.000 koyun hediye etmiĢtir. Hitay devletinin kurucusunun karÝsÝ da bir Uygur prensesi idi. Devletin idaresinde ve savaĢlarda kocasÝ kadar rolž olan bu imparatoriŒe, 924 senesinde kendisine gelen Uygur elŒisine ™zel bir



411



karĢÝlama yapÝlmasÝnÝ istemiĢti. Bu arada Uygur alfabesinin HÝtay devletinin resm“ yazÝsÝ olmasÝnda da bžyžk tesir yapmÝĢtÝr. HÝtay devletinin ileri gelenleri arasÝnda da birŒok Uygur vardÝ.33



1



Bkz. Bilge Kağan YazÝtÝ, Doğu 37: “Uygur il teberi yžz kadar askerle doğuya kaŒÝp gitti.”



Bilge Kağan YazÝtlarÝ iŒin bkz. T. Tekin, Orhon YazÝtlarÝ, Ankara 1988. 50-51. 2



E. Chavannes, Notes Additionnelles Sur Les Tou-Kiu (Turcs) Occidentaux, Paris 1903, s.



87; W. Eberhard, in‟in ġimal KomĢularÝ, ev. N. Uluğtuğ, Ankara 1942, s. 74; B. „gel, Sino-Turcica. Cengiz Han ve in‟deki Hanedan‟Ýn Tžrk MžĢavirleri, Taipei 1964, s. 30; B. „gel, “Uygur Devletinin TeĢekkžlž ve YžkseliĢ Devresi”, Belleten, C. 19, Ankara 1964, s. 334. 3



J. Bacot, “Reconnaisance en Haute Asie Septentrionale par Cinq Envoyes Ouigours au



VIIIe Siecle”, JA, Tom. CCXLIV, Paris 1956, s.145-148. 4



J.R. Hamilton, “Toquz-Oguz et On-Uygur”, JA, Tom. CCL, Paris 1962, s. 61; S. G™meŒ,



Uygur Tžrkleri Tarihi ve Kžltžrž, Ankara 1997, s.12-13; B. „gel, a.g.e., s.30; S. Tezcan, “1283 NumaralÝ TibetŒe Pelliot ElyazmasÝnda GeŒen TžrkŒe Adlar …zerine”, 1. Tžrk Dili Bilimsel KurultayÝna Sunulan Bildiriler, Ankara 1975, s.304. 5



Gy. Nmeth, Attila ve HunlarÝ. Bunun iŒin bkz. Ġ. Kafesoğlu, Tžrk Milli Kžltžrž, Ġstanbul,



1983, 2. baskÝ s. 122; S. Tezcan, a.g.m., s. 303. 6



Ebu‟l-Gazi BahadÝr Han, Tžrklerin Soy Kžtžğž (ġecere-i Terakime), Haz. M. Ergin,



Ġstanbul, (Tarihsiz), s. 28-29. 7



KˆĢgarlÝ Mahmud, Divanž Lžgat-it-Tžrk Tercžmesi, ev. B. Atalay, C.1, 2. BaskÝ, Ankara



1985, s. 111-112. 8



J. R. Hamilton, “Toquz-Oguz et On-Uygur”, JA, Tom. CCL, Paris 1962, s.41.



9



W. Eberhard, a.g.e., s.75; B. „gel, Tžrk Mitolojisi, C. I, 2. BaskÝ, 1993, s. 80.



10



E. Esin, Ġslamiyet‟ten „nceki Tžrk Kžltžr Tarihi ve Ġslam‟a GiriĢ, Ġstanbul 1978, s.14.



11



W.Eberhard, a.g.e., s.74; B. „gel, “Ġlk T™l™s BoylarÝ”, Belleten, C. SayÝ 48, Ankara 1951,



s. 795-831.



412



12



F. L†szl–, “Dokuz Oğuzlar ve G™ktžrkler”, Belleten, C.14, Ankara 1950, s.42.



13



V. Barthold, Orta Asya Tžrk Tarihi HakkÝnda Dersler, Ġstanbul 1927, s. 47.



14



Bkz. KBY, 1. SatÝr. H. NamÝk Orkun, Eski Tžrk YazÝtlarÝ I-IV, Ġstanbul 1936-1941.



15



Liu Zhi Shiao, Uygur Tarihi, Pekin 1988, s.593; B. „gel, “ġine Usu YazÝtÝnÝn Tarihi „nemi”



Belleten, C.15, Ankara 1951, s. 361, S. G™meŒ. 16



V. Barthold, a.g.e., s. 31.



17



E. Chavannes, a.g.e., s. 90; B. „gel, “UygurlarÝn MenĢei Efsanesi”, DTCF Dergisi, 6/1-2,



Ankara, s.17; 18



“Yabgu” unvanÝ Tžrk devletlerinin Doğu kÝsmÝnÝ idare eden kiĢinin unvanÝdÝr. Bu unvan



iŒin Bkz E. Chavannes, Documents sur les Tou-kiue Occidentaux, St. Petersbourg, 1903, s. 95. 19



„zkan Ġzgi, UygurlarÝn Siyas“ ve Kžltžrel Tarihi, Ankara 1987, s.14.



20



“Uygur KağanlarÝnÝn Tang Sžlalesi tarihlerine g™re Soy Kžtžklerinin Ġncelenmesi”, Atatžrk



…niversitesi, Fen-Edebiyat Fakžltesi, AraĢtÝrma Dergisi, SayÝ, 13, Erzurum 1985, s. 263. 21



„. Ġzgi, a.g.e., s. 264.



22



Tai Wen-Shen, Li Te-Yž‟nžn MektuplarÝna g™re Uygurlar, Doktora alÝĢmasÝ, Taipei,



1967, s. 2. 23



B. „gel, Tžrk Kžltžržnžn GeliĢme ağlarÝ I, s., 107.



24



GžlŒin andarlÝoğlu, SarÝ Uygurlar ve Kansu B™lgesi Kabileleri, Doktora Tezi, Ġstanbul,



1967, s., 98. 25



B. „gel, Tžrk Kžltžržnžn GeliĢme ağlarÝ I, s. 110.



26



G. andarlÝoğlu, a.g.e., Ġstanbul, 1967, s. 103.



27



Ġ. Kafesoğlu, Tžrk Milli Kžltžrž, 3. BaskÝ, Ġstanbul, 1984, s. 115.



28



Bu kağan 840‟da Karabalasagun‟da ™ldžržlen Uygur KağanÝnÝn kÝz kardeĢinin oğludur.



Bkz. B. „gel, a.g.e., s.193, S. G™meŒ, a.g.e., s. 62. 29



J. R. Hamilton, a.g.e., s. 142; B. „gel, a.g.e., s. 193; S. G™meŒ, a.g.e., s. 62.



30



B. „gel, a.g.e., s. 193-194; S. G™meŒ, a.g.e., s. 62.



413



31



R†s–nyi, Tarihte Tžrklžk, s. 61. S. ağatay “Ġl, Ulus ve Y™netenler” A. …. Dil ve Tarih



Coğrafya Fakžltesi, Cumhuriyetin 50. YÝld™nžmž Anma KitabÝ, Ankara 1974, s. 290. 32



L. Ligeti, Bilinmeyen ĠŒ Asya, 2 cilt, ev. S. Karatay, Ġstanbul 1970, s. 79-81.



33



A. Stein, Innermost Asia, Vc.2. Oxford 1928, s. 581; S. G™meŒ, a.g.e., s. 63.



414



Koçu (Ġdikut) Uygur Devleti / Dr. Varis Abdurrahman [s.238-248] Gazi …niversitesi Fen-Edebiyat Fakžltesi / Tžrkiye



Devletin KuruluĢu ve GeliĢmesi TžrkŒe metinlerde “KoŒu” veya “KoŒo” Ģeklinde geŒen1 bu isim, bugžnkž Doğu Tžrkistan‟daki Turfan Ģehrinin eski adÝdÝr. KaĢgarlÝ Mahmud eserinde: “KoŒu Uygur Ģehirlerinden biridir. Orada bulunan bžtžn Ģehirlere bu ad verilir”,2 diyerek bazÝ araĢtÝrmacÝlarÝn (Stein, A. von Le Cog, von Gabain gibi) iddia ettiği gibi bu ismin inceden gelme değil bir TžrkŒe isim olduğunu kanÝtlamaktadÝr. KoŒu (Turfan) b™lgesinin siyasi ve etnik durumunu aydÝnlatmak iŒin ™ncelikle “KoŒu” tabirinin menĢeinin tespiti gerekmektedir. KoŒu hakkÝnda, in kaynaklarÝnda, Tžrkistan‟Ýn diğer b™lgelerine g™re daha Œok kayÝt bulunmaktadÝr. Bu kayÝtlarÝn Œoğunda bu Ģehir “Kao-ch‟ang” Ģeklinde3 kaydedilmektedir. Alman Tžrkolog A. von Le Cog ve Tai-wanlÝ Tžrkolog Liu Yi-t‟ang gibi bilim adamlarÝ TžrkŒe kaynaklarda geŒen “KoŒu” kelimesinin ince “Kao-ch‟ang” isminin TžrkŒe okunuĢu olduğunu savunmaktadÝrlar.4 Bu g™ržĢž, Stein, A. von Gabain ve Bahaeddin „gel gibi bilim adamlarÝ da paylaĢmaktadÝr. Bu g™ržĢ kabul edilecek olursa, bu Ģehrin isminin inliler tarafÝndan koyulduğu ve bu b™lgenin Tžrk kabilelerinin ana vatanÝ olarak kabul edilemeyeceğini de kabul etmek zorunda kalÝnÝr. Ancak bu g™ržĢž kabul etmek pek ilmi g™ržlmemektedir. žnkž “KoŒu” ismini taĢÝyan s™z konusu Ģehrin etnografyasÝna bakÝldÝğÝnda, “KoŒu” isminin TžrkŒe olduğu, inlilerin ise “KoŒu” Ģehrini “Kaoch‟ang” olarak okuduğu ve o Ģekilde kaydettikleri anlaĢÝlmaktadÝr. in kaynaklarÝndan anlaĢÝldÝğÝna g™re, KoŒu (Turfan) b™lgesine milattan ™nceki zamanlarda “KoĢu” veya “KoĢi” (Ku-shih) deniliyordu. Coğrafi sÝnÝr olarak, bugžnkž Turfan b™lgesini ve TanrÝ DağlarÝnÝn kuzeydoğu eteklerini iŒine almakta idi. Burada Bžyžk Yžeh-shihlerin (Bžyžk Tuhriler) bir kolu olan “KoĢlar” (ya da KoĢan) yaĢÝyordu. Onlara in‟in Han Ġmparatorluğu zamanÝnda “Ch‟e-shih” denirdi.5 Bunlar, M.„. III. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Ģimdiki Turfan b™lgesini merkez edinerek “KoĢu HanlÝğÝ”nÝ (Ch‟e-shih-tou-kuo) kurdular. Bu hanlÝk tÝpkÝ diğer Tžrk devletlerinde olduğu gibi “„n KoĢu HanlÝğÝ” (Ch‟e-shih ch‟ien-kuo) ve “Arka KoĢu HanlÝğÝ” (Ch‟e-shih-hou-kuo) diye ikiye ayrÝlmÝĢtÝr.6 „n KoĢu HanlÝğÝ‟nÝn baĢkenti Yargul Ģehri (bu Ģehrin harabesi bugžnkž Turfan ilinin Yargul k™yžnde bulunmaktadÝr). Arka KoĢu HanlÝğÝ‟nÝn baĢkenti ise Utu Kurgan (bu Ģehrin harabesi bugžnkž Doğu Tžrkistan‟Ýn kuzey doğusundaki Cimsar ilŒesinin gžneyinde bulunmaktadÝr) idi. Bugžnkž Turfan‟Ýn en eski halkÝ olarak bildiğimiz bu “KoĢlar” ya da “KoĢular”Ý inliler olduğu gibi telaffuz ederek “Ku-shih” ve “Ch‟e-shih” demiĢlerdir. Bu b™lgenin adÝnÝ bu Ģekilde yÝllÝklarÝna da kaydetmiĢlerdir. Burada Ģuna dikkat edilmesi gereklidir. Bugžn “Ch‟e” diye okunan bu ince kelime eski d™nemlerde, Ka, Ku, Go, Ko olarak okunurdu. DolayÝsÝyla in kaynaklarÝnda bugžn “Ch‟e-shih” olarak karĢÝmÝza ŒÝkan ismi



415



bugžnkž okunuĢu ile değil o zamandaki okunuĢu ile “Ko-shih” diye okuduğumuz zaman bu ismin Eski TžrkŒeden inceye aktarÝldÝğÝ ortaya ŒÝkmaktadÝr. TžrkŒe kaynaklarda bu ismin “KoŒu” veya “Kocu” Ģeklinde geŒmesi ise TžrkŒedeki “ġ” harfinin yerini zaman zaman “” veya “C” harflerinin almasÝndandÝr.7 IX-XI. yžzyÝl arasÝnda Tžrkistan tarihinde, ™zellikle Uygur Tžrk tarihinde eĢine rastlanmayan bžyžk değiĢiklikler ortaya ŒÝktÝ. Milˆd“ 840 yÝlÝnda, son bulmayan taht mžcadeleleri ve ardÝ ardÝna gelen doğal afetler nedeniyle iyice zayÝflayan Orhun b™lgesindeki BozkÝr Uygur Devleti Yenisey kÝyÝlarÝndan gelen KÝrgÝzlarÝn saldÝrÝsÝyla yÝkÝldÝ.8 Karabalgasun‟daki Kağan SarayÝ KÝrgÝzlar tarafÝnca yağmalanÝp ateĢe verildikten sonra UygurlarÝn kağan ailesine mensup bir grup yakÝnÝ ile „tžken‟i terk edip gžney ve gžneybatÝya g™Œ etti.9 „ge Tekin baĢkanlÝğÝnda, gžneye yani in‟in kuzey sÝnÝrlarÝna g™Œ eden 13 kabileden oluĢan kžŒžk bir grup, devleti tekrar diriltmek iŒin bir mžddet Œok Œaba g™sterirlerse de in‟in T‟ang Ġmparatorluğu‟ndan beklediği yardÝmÝ alamayÝnca T‟ang ve KÝrgÝz ordusunun kÝskacÝna džĢerek mağlup oldu.10 Devletin son hžkžmdarlarÝndan II. Kasar Kağan‟Ýn yeğeni Pan Tekin ve baĢvezir SarŒuk‟un ™nderliğindeki 15 Uygur kabilesi TanrÝ DağlarÝnÝn doğu ucundaki ġilman DağÝ‟nÝn (She-lo-man-shan) kuzeyine geldiklerinde bir grup Uygur kabileleri ana kžtleden ayrÝlarak, Ivirğul (Yi-wu-chou, Ģimdiki Doğu Tžrkisan‟Ýn Kumul ili) ve NapŒuk (Na-chi. Ģimdiki Doğu Tžrkistan‟Ýn PiŒan ilŒesinin batÝsÝndaki LžkŒžn kasabasÝnÝn olduğu yer) žzerinden TanrÝ DağlarÝnÝn kuzeydoğusunu takip ederek BeĢbalÝk b™lgesine gelip yerleĢmiĢlerdir.11 MeĢhur Fars tarihŒisi Cžveyni de, bu g™Œle ilgili olarak Ģu bilgileri vermektedir: “Bir zaman geldi Uygurlar ve onlara bağlÝ etraftaki kavimler, atlarÝn kiĢnemesinden, develerin bağÝrmasÝndan… SÝğÝrlarÝn b™ğžrmesinden, kuĢlarÝn ™tmesinden, ŒocuklarÝn ağlamasÝndan velhasÝl herĢeyden „g™Œ, g™Œ‟ sesi duymaya baĢladÝlar. Bunun žzerine yerlerinden kalktÝlar. KonduklarÝ her yerde aynÝ sesi duydular. Nihayet bir yere geldikleri zaman o ses kesildi. Orada yerleĢip beĢ mahalleli bir Ģehir kurdular ve o Ģehre „BeĢbalÝk‟ adÝnÝ verdiler. ġehir gžnden gžne bžyždž. Oraya ilk yerleĢenlerin ŒocuklarÝ, o gžnden beri orada emirlik yaparlar. OranÝn em“rine “Ġdikut‟ adÝ verilir.”12 Bundan baĢka Eb‟l-Gazi BahadÝrhan da Orhun UygurlarÝnÝn BeĢbalÝk‟a g™Œ etmesiyle ilgili olarak: “Uygurlar yaklaĢÝk žŒ bin sene orada (Orhun‟da) kaldÝlar. Daha sonra dağÝldÝlar. Bir b™lžğž ĠrtiĢ Nehri‟nin kÝyÝsÝna geldiler. Bir b™lžğž BeĢbalÝk‟a gelip tarÝmla uğraĢtÝ. Yine bir b™lžğž at, koyun besleyerek BeĢbalÝk civarÝnda konar-g™Œer hayat sžrdžrdž.”13 Bu bilgilerden anlaĢÝlacağÝ žzere Orhun‟dan g™Œ eden bir grup Uygur kabilesi BeĢbalÝk b™lgesine gelip buradaki soydaĢlarÝna katÝlarak ileride kurulacak olan KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin temelini oluĢturmuĢlardÝr. Konuyla ilgili olarak, in kaynaklarÝnda Ģ™yle denilmektedir: “BeĢbalÝk‟taki AltÝn kum tepesi etrafÝndaki UygurlarÝn sayÝsÝ 200 bine ulaĢmÝĢtÝ. Elbette bunun iŒinde eskiden beri buralarda yaĢayan Uygurlarda vardÝ.14 Pan Tekin‟in ™nderliğinde batÝya g™Œ eden UygurlarÝn bir kÝsmÝ KoŒu‟ya (Turfan) gelip yerleĢmiĢlerdi. KoŒu‟ya gelen Uygurlar burada Œok kÝsa bir zamanda siyas“ žstžnlžğž elde ettiler.15 Bunun sebebi, b™lgede Uygur kabilelerinin Œoğunlukta olmalarÝ yanÝnda 840 yÝlÝna kadar Orhun‟daki Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn ™nemli kžltžr merkezlerinden biri olmasÝdÝr. KlyaĢtornÝy‟e g™re: “Orhun‟daki B™gž Kağan Turfan Vadisi‟ndeki Mani ve Buda dinindeki Tžrk halklarÝnÝn bžyžk hžkžmdarÝ sayÝlÝrdÝ.



416



Turfan‟da bulunan bir ağaŒ parŒasÝndaki yazÝda B™gž Kağan D™nemi‟nde Uygur Devleti‟nin hudutlarÝnÝn batÝda Barshan‟a kadar ulaĢtÝğÝ anlatÝlmaktadÝr. Bundan baĢka 767‟deki KoŒu‟nun valisinin B™gž Kağan‟Ýn oğlu olduğu anlaĢÝlmaktadÝr. Binaenaleyh en geŒ B™ğž Kağan D™nemi‟nden (759-779) itibaren KoŒu, BeĢbalÝk, Kingit (Kara ġehir) ve KuŒa b™lgeleri, Orhun‟daki Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn ™nemli kžltžr merkezleri haline gelmiĢ idiler.”16 XX. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Ģimdiki Turfan b™lgesinde bulunan vesikalardan da bu b™lgelerin IX. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Orhun‟daki UygurlarÝn kontrolž altÝnda olduğu ortaya ŒÝkmaktadÝr. Meselˆ, Ģimdi Almanya‟nÝn Berlin Mžzesi‟nde muhafaza edilen, 173 D, T.II.K. Bžndc 1 nolu TžrkŒe el yazmalarÝndan, Orhun‟daki Uygur hžkžmdarÝ Ay Tengride …lžg BulmÝĢ Alp Uluğ Kutlug Bilge Kağan‟Ýn (795-805) 803 yÝlÝnda KoŒu‟ya gelerek Mani dininin bžyžk hocasÝ Mezak‟tan Orhun‟daki Kağan SarayÝ civarÝnda din yaymak žzere žŒ tane Maxistak (Misyoner) g™ndermesini talep ettiği anlaĢÝlmaktadÝr. Bu belgelerden KoŒu‟nun aynÝ zamanda UygurlarÝn en ™nemli din merkezi olduğu ve kimi tarihŒilerin iddia ettiği gibi buranÝn Tibetlilerin kontrolž altÝnda olmadÝğÝ anlaĢÝlmaktadÝr.17 F. Mžller, Uygurca Mani Dinine „vgž ġiirleri (Berlin, 1925) adlÝ eserinde de BeĢbalÝk, KoŒu, Kingit (Kara ġehir), Kžsen (KuŒa) ve KaĢgar gibi yerlerin Orhun‟daki Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn ™nemli din ve kžltžr merkezleri olduğunu zikretmektedir. Bu eserin giriĢ kÝsmÝnda Manihaistlerin, Orhun‟daki Uygur Devleti‟nin kağanlarÝna, žst džzey bžrokratlarÝna ve yžksek tabaka insanlarÝna yaptÝğÝ “hitap”larÝna yer verilmiĢtir. Bu kitaplardaki Kağan ve Tekin tabirlerinden baĢka inal, tarhan, ilig ve tutuk gibi hžkžmdarlÝk unvanlarÝ da dikkat Œekmektedir. AyrÝca, yine KoŒu b™lgesinin ileri gelenlerinden “Yalluğ” soyadÝ ile Orhun‟daki Uygur hžkžmdarlarÝna mahsus 4 yerli hžkžmdarÝn ismine rastlanÝlmaktadÝr. Bu ™vgž Ģiirlerinin Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Bilge Kağan (808-821) D™nemi ile Ay Tengride Kut BulmÝĢ Alp Bilge Uygur KağanÝ (824-832) D™nemi arasÝnda yazÝldÝğÝnÝ dikkate alÝrsak, o sÝralarda TanrÝ DağlarÝnÝn kuzey ve gžneyindeki hžkžmdarlarÝn bizzat Orhun‟da Uygur KağanlÝğÝ tarafÝndan tayin edildiği ortaya ŒÝkmaktadÝr.18 Muhtemelen 820‟li yÝllarda Orhun‟daki Uygur KağanlÝğÝ sarayÝna giden Arap SeyyahÝ Tamim Ġbn Bahr‟Ýn Seyahatnamesi‟nde yer alan: “IssÝk G™l‟žn kÝyÝsÝna geldikten sonra Tokuz Oğuz KağanÝ‟nÝn verdiği ata binerek Tokuz Oğuz KağanlÝğÝ‟nÝn baĢkentine doğru yola ŒÝktÝk. Barsgan ile Turfan arasÝndaki yolun ova kÝsmÝnda tamamÝyla henžz gayrÝmžslim olan Tokuz Oğuz topluluklarÝ yaĢÝyordu”19 kaydÝ da IX. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Turfan ve BeĢbalÝk b™lgelerine UygurlarÝn hakim olduğunu kanÝtlayan belgelerdendir. Orhun‟daki Uygur KağanlÝğÝ yÝkÝldÝktan sonra Pan Tekin‟in ™nderliğinde batÝya g™Œ eden Uygur kabileleri siyasi varlÝklarÝnÝ sžrdžrmek iŒin doğudaki yurtlarÝnÝ terk ederek batÝdaki yurtlarÝna gelmiĢlerdir. BeĢbalÝk ve KoŒu Turfan) b™lgelerine yerleĢen bazÝ Uygurlar oradaki soydaĢlarÝ ile ilk zamanlarda Pan Tekin‟in Kingit‟te (Kara ġehir) 840‟ta kurduğu BatÝ Uygur KağanlÝğÝ‟na bağlÝ olarak yaĢamÝĢlardÝr. in kaynaklarÝnÝn verdiği bilgilere g™re bžtžn Uygur kabileleri Pan Tekin‟i ilk baĢta kendilerinin tek lider olarak tanÝmÝĢlardÝr. Ancak burada belirtilmesi gereken bir husus, gžneye g™Œ eden 13 Uygur kabilesi ™nce Uka Tekin‟i (Wu-chia T‟e-ch‟in/„ge Tekin dahi denir) sonra Ġnan Tekin‟i (E-nien T‟e-ch‟in Orhun‟daki Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn halefi ilan etmelerinden dolayÝ, Pan Tekin kendini ™nceleri “Yabgu” ilan etmiĢtir. Daha sonra, yani 848‟de gžneye g™Œ eden UygurlarÝn tamamen yok



417



olup Ġnan‟la birlikte sadece 8 kiĢinin Pan Tekin‟e (An-hsi‟ye) kaŒmasÝndan sonra Pan Tekin‟in kendini “Kağan” ilan ederek bžtžn UygurlarÝn kağanÝ durumuna gelmiĢtir.20 in kaynaklarÝnda bunu kanÝtlayan birŒok bilgiye rastlamak mžmkžndžr. Fakat bazÝ araĢtÝrmacÝlar, Turfan ve BeĢbalÝk b™lgesindeki UygurlarÝn 840‟tan 866 yÝlÝna kadar in‟in HÝĢi Koridoru‟ndaki, inli hakim Chang Yichi‟ao‟ya bağlÝ olarak yaĢadÝklarÝnÝ21 iddia etmektedirler. Halbuki bu iddia ne in yÝllÝklarÝ tarafÝndan ne de Ġslˆm kaynaklarÝ tarafÝndan kesin olarak kanÝtlanmamaktadÝr. IX. yžzyÝlÝn ortalarÝnda in‟in HÝĢi Koridoru‟ndaki 11 ilin Tibetlilerin elinde bulunmasÝ ve in‟in Tibetlilerin in‟deki baskÝsÝnÝ ortadan kaldÝrmak iŒin Pan Tekin‟in kağanlÝğÝnÝ hemen tanÝmasÝ22 dikkate alÝnÝrsa, KoŒu (Turfan) ve BeĢbalÝk b™lgesindeki UygurlarÝn kendi soylarÝndan Kağan Pan Tekin‟i bÝrakÝp inli komutan Chang Yich‟iao‟ya tˆbi olarak yaĢamayacaklarÝ Œok aŒÝk olarak anlaĢÝlÝr. Bundan baĢka Ġslˆm coğrafyacÝlarÝnÝn eserlerinden Hudud el-Âlem ile Zeyn el-ahbˆr‟da Tokuz Oğuzlar (Uygurlar) ile ilgili olarak verilen bilgilere bakÝlÝrsa KoŒu (Turfan) ve BeĢbalÝk b™lgesindeki UygurlarÝn 840‟tan 866‟ya kadar Pan Tekin‟in liderliğindeki BatÝ Uygur KağanlÝğÝ‟na bağlÝ olarak yaĢadÝğÝ g™ržlmektedir. Meselˆ: Hudud elÂlem‟de: “Tokuz Oğuz žlkesi, doğuda in žlkesi, gžneyde Tibet ve Karluk žlkesinin bazÝ kÝsÝmlarÝ, kuzeyde boydan boya KÝrgÝz žlkesi ile komĢuydu. Tokuz Oğuz žlkesi, Tžrk žlkelerinin en bžyžğž idi. Nžfus bakÝmÝndan da en kalabalÝk onlar idi.”23 denilmektedir. Zeyn el-ahbˆr‟da “Tokuz OğuzlarÝn hžkžmdarlarÝna „Hakan‟ derler. BaĢkenti Ezl (bugžnkž Kara ġehir) Ģehridir… Tokuz Oğuz Hakan‟Ý žvey kardeĢi Kžr-tigin‟i BenŒ“-kes‟e (BeĢbalÝk) bey tayin etti. Daha sonra ikisi arasÝnda kanlÝ savaĢlar oldu. SavaĢ sonucunda Kžr-tigin galip geldi”24 kayÝtlarÝ BeĢbalÝk ve KoŒu‟daki UygurlarÝn Pan Tekin‟in kurduğu BatÝ Uygur Devleti‟nden ayrÝldÝğÝnÝn iĢaretleridir. Orhun‟daki Uygurlar BeĢbalÝk ve KoŒu‟ya g™Œ ettiklerinde Tibetlilerin b™lgedeki tehdidi devam etmekte idi. DolayÝsÝyla Orhun‟dan BeĢbalÝk‟a gelen UygurlarÝn ™nderi B™gž Tekin orada bulunan yerli Uygur ve diğer Tžrk kabileleri ile birlikte Tibetlilere karĢÝ mžcadele baĢlatmÝĢtÝr. Tibetlilerle olan mžcadele 20 yÝl sžrmžĢtžr. SonuŒta UygurlarÝn komutanÝ B™gž Tekin, BeĢbalÝk ve KoŒu‟daki Tibet tehlikesini tamamen ortadan kaldÝrarak 866„da, BeĢbalÝk ve KoŒu‟yu merkez yapÝp KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟ni kurmuĢtur. (inlilerce Kao-ch‟iang Hui-ku-kuo)25 in kaynaklarÝnda B™gž Tekin‟in Tibetliler karĢÝsÝndaki galibiyeti Ģ™yle zikredilmektedir: “Ġmparator Yi-tsung‟un saltanat d™neminde (860-874) BaĢkumandan B™gž (Pu-ku-chžn) BeĢbalÝk‟tan yola ŒÝkarak Tibetlilere hžcum etti. Tibetlilerin baĢ kumandanÝ K‟ung Shang-jih‟i ™ldžržp batÝ aymak (Hsi-chou), Urumtay (Lun-t‟ai. Bugžnkž UrumŒi B™lgesi) gibi Ģehirleri ele geŒirdi.”26 Diğer bir in kaynağÝnda ise: “Ġmparator Yitsung‟un (Hsien-t‟ung) 7. yÝlÝnda (866) Kui-yi eyaletinin vˆlisi Chang Yi-ch‟iao, T‟ang imparatoruna g™nderdiği raporda BeĢbalÝk‟ta UygurlarÝn lideri B™gžŒžn (Pu-ku-chžn/B™gž Tekin) KoŒu (Hsi-chou), BeĢbalÝk (Pei-t‟ing) Urumtay (Lun-t‟ai) ve Ch‟ing-chin (Bugžnkž Doğu Tžrkistan‟Ýn Manas ilŒesi) ve bunun gibi Œok sayÝda Ģehirleri ele geŒirdiğini yazdÝ”27 denmektedir. Buradaki bilgide bir ŒeliĢki vardÝr. Bu ŒeliĢki “BeĢbalÝk‟taki UygurlarÝn lideri BeĢbalÝk‟Ý ele geŒirdi” cžmlesidir. Halbuki bir ™nceki kaynakta B™gž Tekin‟in BeĢbalÝk‟tan Tibetlilere karĢÝ hareket ettiğini, Tibetlilerin tehdidi altÝnda bulunan KoŒu (Turfan), Urumtay gibi Ģehirlerdeki Tibet tehlikesini tamamen ortadan kaldÝrdÝğÝ s™ylenmektedir. AnlaĢÝldÝğÝ kadarÝyla BeĢbalÝk ve KoŒu b™lgesi zaman zaman Tibetlilerin saldÝrÝsÝna uğramaktaydÝ.



418



Ancak, Tibetlilerin iĢgali altÝnda değildi. Bu durumun b™yle olduğu in kaynaklarÝnÝn dÝĢÝndaki yerli ve yabancÝ kaynaklarda da aŒÝkŒa belirtilmektedir. Burada izˆh etmemiz gereken bir husus daha vardÝr. Gžnžmžzde bir Œok araĢtÝrmacÝ, KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin kuruluĢunu yukarÝda bahsedildiği gibi B™gž Tekin‟in b™lgedeki Tibet tehlikesini ortadan kaldÝrdÝğÝ olaya bağlamaktadÝrlar. Fakat bize g™re devletin kuruluĢunu sadece bu olaya bağlamak yeterli değildir. KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin kuruluĢunu sağlayan asÝl sebep, Pan Tekin‟in kurduğu BatÝ Uygur Devleti‟nin iŒ kÝsmÝnda baĢlayan huzursuzluklardÝr. Bilindiği gibi IX. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝndan itibaren devletin batÝ kÝsmÝnda Ġslamiyet‟le beraber gelen Arap-Fars kžltžrž ağÝrlÝğÝnÝ hissettirmeye baĢlamÝĢtÝ. BatÝ Uygur Devleti‟nin ilk hžkžmdarÝ Pan Tekin‟in (Ġslam kaynaklarÝna g™re Bilge K™l KadÝr Han) D™nemi‟nde Tžrk žlkelerinden ġaĢ (Bugžnkž TaĢkent) b™lgesinin Ġslamiyet‟i kabul ettiği g™z ™nžnde bulundurduğunda 860‟lÝ yÝllarda Ġslamiyet‟in Tžrk žlkelerinin epeyce doğusuna doğru yayÝldÝğÝnda Ģžphe yoktur. Uygur Tžrkleri tarafÝndan kurulan bu devlet, Arap-Fars kžltžržnž iŒinde bulunduran Ġslˆm medeniyeti ile Hint ve in kžltžržnž barÝndÝran Budizm medeniyetinin etkisi altÝnda kalmÝĢtÝr. Devletin baĢÝndaki hžkžmdarlar ilk baĢta atalarÝnÝn dinine sadÝk kalarak Ġslamiyet‟i temsil eden Samˆnilerle savaĢmÝĢlardÝr. Ancak gžn geŒtikŒe geniĢleyen ĠslamlaĢma faaliyeti, bžyžk kağanlarÝ yorgun džĢžrmžĢtžr. Merkezde baĢ g™steren bu zaafiyet devletin bžtžnlžğžnž tehlikeye sokmuĢtur. Eski dinlerinde Ýsrar eden bir grup, bžyžk kağanlarÝna isyan ederek ayrÝlmak istemiĢlerdir. KoŒu (Ġdikut) ve BeĢbalÝk‟Ýn beyi durumunda olan B™gž Tekin bu sebeplerden dolayÝ 866‟da Tibetliler karĢÝsÝnda žstžn baĢarÝ elde ettikten sonra daha da cesaretlenerek kendisini b™lgenin tek hžkžmdarÝ olarak g™rmžĢtžr. Bu tÝpkÝ, Ali Tekin OğullarÝnÝn Maverˆžnnehir‟i Samˆnilerden almasÝndan sonra b™lgede hak iddia ederek bağÝmsÝzlÝğÝnÝ ilan etmesine benzeyen bir olaydÝr. B™gž Tekin‟in bžyžk Kağan Pan Tekin‟e isyan ederek ayrÝlÝĢÝnÝ, Japon TžrkologlarÝndan Moriyasu Takio Ġslˆm coğrafyacÝlarÝnÝn eserlerinde bulunan belgelerden yola ŒÝkarak ilmi bir Ģekilde izah etmektedir. Ona g™re, B™gž Tekin baĢkanlÝğÝndaki BeĢbalÝk UygurlarÝ baĢta Pan Tekin KağanlÝğÝ‟ndaki BatÝ Uygur Devleti‟ne tˆbi idi. Sonra 866‟da B™gž Tekin isyan ederek Kağan olmuĢtur.28 Moriyasu Takio burada B™gž Tekin‟in Pan Tekin‟in yerine değil BeĢbalÝk‟a hžkžmdar olduğunu kastetmektedir. inli Tžrkologlardan Keng Shih-min de BatÝ Uygur KağanlÝğÝ‟nÝn asÝl dini inanŒtan dolayÝ b™lžndžğžnž savunmaktadÝr.29 B™ğž Tekin BeĢbalÝk ve KoŒu (Turfan)‟daki Tibet tehlikesini ortadan kaldÝrdÝktan sonra b™lgedeki UygurlarÝn desteği ile KarahanlÝlarda olduğu gibi iki merkezli hakimiyet kurmuĢtur. KoŒu‟yu (Turfan) kÝĢlÝk baĢkent, BeĢbalÝğÝ yazlÝk baĢkent yapmÝĢtÝr.30 Ġslˆm coğrafyacÝlarÝnÝn eserlerinde ise KoŒu “Cinankes” Ģeklinde kÝĢlÝk baĢkent, BeĢbalÝk “PenŒkes” Ģeklinde kÝĢlÝk baĢkent olarak g™sterilmektedir.31 KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti iŒin in kaynaklarÝnda “Kao-ch‟ang Hui-ku-kuo” yanÝnda “Hsi-chou Hui-ku-kuo” (BatÝ Aymak Uygur Devleti), “Pei-t‟ing Hui-ku-kuo” (BeĢbalÝk Uygur Devleti), “He-chou Hui-ku” (He-chou UygurlarÝ) ve “Yi-tou‟hu Hui-ku-kuo” (Ġdikut Uygur Devleti)32 tabirlerinin kullanÝldÝğÝ



419



g™ržlmektedir. S™z konusu devlete “Hsi-chou Hui-ku-kuo” (BatÝ Aymak Uygur Devleti) demesinin sebebi, 640‟ta KoŒu‟nun inliler tarafÝndan ele geŒirilerek in‟e bağlÝ bir eyalet haline getirilmesinden sonra isminin “Hsi-chou”ya (BatÝ Aymak) değiĢtirilmesindendir. “Yi-tou-hu Hui-ku-kou” (Ġdikut Uygur Devleti) tabirinin kullanÝlÝĢÝndaki sebep ise, devletin kurulduğu b™lgede eskiden beri sonradan Uygur boylarÝ arasÝna katÝlan Basmillerin yoğun olarak yaĢadÝğÝndan ve onlarÝn baĢbuğuna “Kut sahibi” anlamÝnÝ taĢÝyan “Ġdikut” denmesinden dolayÝdÝr. “BeĢbalÝk Uygur Devleti” denilmesinin sebebi, BeĢbalÝk‟Ý yazlÝk baĢkent yapmalarÝndan idi. Arap ve Fars kaynaklarÝnda ise bu devlete ve bu devleti kuranlara “Tokuzguz”, “Tokuzoğuz” ve “Tuğuzğuz” denildiği bilin mektedir. Bunlardan baĢka, 19281930 yÝllarÝ arasÝnda bugžnkž Turfan‟da yapÝlan bir kazÝda Eski Uygur yazÝsÝyla yazÝlan yazma yadigarlÝklar bulunmuĢtur. Bunlar o devirlerde KoŒu‟daki hžkžmet tarafÝndan Manihaist tapÝnaklarÝna yazÝlan tebliğlerden ibaret olup, bu evraklarÝn žzerine ince “Ġdikut Ulug Uygur Devleti” (Ta-fu Hui-kukuo) yazÝlÝ mžhžr basÝlmÝĢtÝr. Bundan dolayÝ bu devlete “Ġdikut Ulug Uygur Devleti” de denilmektedir. Bugžnkž Turfan‟da bulunan bir kÝsÝm Mani ve Buda dinine ait metinlerden anlaĢÝldÝğÝ kadarÝyla KoŒu (Turfan) UygurlarÝnÝn hžkžmdarÝ, ilk zamanlarda, kendilerine “Kağan” veya “Han” demekten ŒekinmiĢlerdir.33 in kaynaklarÝnda veya Ġslˆm kaynaklarÝnda, ve Turfan‟dan bulunan TžrkŒe yazma yadigarlÝklarda KoŒu (Turfan) Uygur Devleti‟nin hžkžmdarlarÝnÝn 866‟dan 960‟lÝ yÝllarÝna kadar olan faaliyeti hakkÝnda herhangi bir bilgiye rastlanamamaktadÝr. Faruk Sžmer‟in iĢaret ettiği gibi KoŒu (Turfan) ve BeĢbalÝk‟taki Uygurlar 866‟da zayÝf bir hakimiyete sahip olduktan sonra sžrekli soydaĢlarÝ olan batÝdaki KarahanlÝlarÝn saldÝrÝlarÝna uğrayÝp toprak kaybetmiĢlerdir.34 KoŒu (Ġdikut) Uygur hžkžmdarlarÝnÝn yaklaĢÝk bir asra kadar aktif faaliyette bulunmamasÝnÝn bir diğer sebebi de, bize g™re Pan Tekin‟in kurduğu BatÝ Uygur Devleti‟ne manen bağlÝ olmasÝndandÝr. žnkž BatÝ Uygur Devleti hžkžmdarlarÝ Satuk Buğra Karahan D™nemi‟ne kadar Budizm‟e bağlÝ olmuĢlardÝr. Satuk Buğra Karahan D™nemi‟nden itibaren eski devletin batÝ kÝsmÝnÝn tamamen ĠslamlaĢmasÝndan sonra KoŒu‟daki (Turfan) UygurlarÝn hžkžmdarlarÝ atalarÝnÝn dini olan Budizm ve Manihazm‟Ý mždafaa maksadÝyla batÝdaki KarahanlÝlardan tamamen kopmuĢ olmasÝ muhtemeldir. 960‟lÝ yÝllardan sonraki kaynaklarda KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin hžkžmdarlarÝna “Kağan” denildiği g™ržlmektedir. Meselˆ: in‟in Sung Ġmparatorluğu‟nun yÝllÝğÝnda KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin hžkžmdarlarÝ hakkÝnda 866‟dan sonra ilk defa Ģ™yle denilmektedir: “Ch‟ien-te‟nin 3. yÝlÝnda (965) KoŒu Uygur KağanÝ, imparatora bir Budist elŒi g™ndererek ona BudanÝn bir diĢini hediye etti.”35 Bilindiği gibi 965 yÝlÝ KarahanlÝlar artÝk Ġslamiyet‟i yaymak iŒin cihada baĢlamÝĢlardÝr. KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin batÝsÝndaki soydaĢlarÝnÝn Buda inancÝndan umudunu kestikten sonra kendini mždafaa etmek iŒin doğudaki in‟i mžttefik olarak g™rmeye baĢladÝğÝ muhakkaktÝr. Kazakistan Ġlimler Akademisi UygurĢÝnaslÝk Enstitžsž tarafÝndan 1991‟de Almaata‟da neĢredilen Uygurlar ve BatÝ Memleketlerindeki Diğer Tžrk HalklarÝnÝ KÝsaca Tarihi adlÝ eserde, KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin hžkžmdarlarÝnÝn tÝpkÝ Orhun‟daki Uygur Devleti‟nde olduğu gibi Yaglakarlardan olduğu bahsolunmaktadÝr. KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin B™gž Tekin‟den sonraki hžkžmdarlarÝ hakkÝnda kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadÝr. BazÝ in kaynaklarÝnda KoŒu (Ġdikut) Uygur



420



Devleti‟nin B™gž‟den sonraki hžkžmdarlar d™neminde, hžkžmdarlarÝ namÝna in‟deki Kuzey Sung Ġmparatorluğu‟na ve in‟in kuzeydoğusundaki HÝtay Devleti‟ne giden elŒiler ve tžccarlar hakkÝndaki bilgilere rastlanÝyorsa da bu kaynaklarda hžkžmdarlarla ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadÝr. Ancak in‟in Sung Ġmparatorluğu D™nemi‟ne ait bazÝ kaynaklarda, XI. yžzyÝlÝn ilk yarÝsÝnda yaĢayan bir KoŒu (Ġdikut Uygur hžkžmdarÝnÝn ismine rastlanmaktadÝr. Mesela, Sung Sžlalesine Dair Mžhim Vesikalardan SeŒmeler adlÝ in kaynağÝnÝn 197. b™lžmžnžn Kžsen bahsinde Ġmparator T‟ien-hsi‟nin ilk yÝlÝ (1017) Haziran‟da Hakan Cikay (Chih-hai) Chang Fu-yen aracÝlÝğÝ ile imparatora yeĢim taĢÝ, at ve kokulu eĢyalar hediye etti”36 denilmektedir. Yine aynÝ kaynakta: “Ġmparator T‟ien-hsi‟nin 4. yÝlÝnÝn (1020) 12. ayÝnda Hakan Arslan Cikay elŒi vasÝtasÝyla imparatora bžyžk kuyruklu beyaz koyun hediye verdi”37 ve “Ġmparator T‟ien-shen‟in 2. yÝlÝnÝn (1024) NisanÝ‟nda Hakan Cikay imparatora elŒi g™ndererek, deve, at, yeĢim taĢÝ gibi kÝymetli eĢyalar hediye etti”38 denilmektedir. Bu bilgilerden KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin 1017-1024 yÝllarÝ arasÝndaki hžkžmdarÝnÝn Cikay Kağan (Chih-hai-k‟e-han) olduğu sonucuna ulaĢÝlmaktadÝr. Cikay Kağan‟dan sonra 1127‟ye kadar KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin tahtÝnda hangi hžkžmdarlarÝn oturduğuna dair bir bilgi henžz bulunamamÝĢtÝr. 1127 yÝlÝnda KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin tahtÝnda “Ġl Kağan”39 (He-li-k‟e-han) unvanÝnda bir hžkžmdarÝn oturduğunu yine bir in kaynağÝndan ™ğrenmekteyiz. Ġl Kağan‟dan žŒ sene sonra tahta Bilge Kağan‟Ýn (Pi-chia k‟e-han) geŒtiği in kaynaklarÝnÝn verdiği aĢağÝdaki bilgilerden ™ğrenilmektedir: “HÝtay Ġmparatorluğu, 1124 yÝlÝnda yÝkÝldÝktan sonra HÝtay Prensi Yallug TaĢ (Yeh-lž Ta-shih) K™k Ġnek, beyaz atlarÝ g™k-yer ve ecdatlarÝ iŒin kurban keserek batÝ seferine hazÝrlandÝ. „nce KoŒu Uygur KağanÝ Bilge‟ye mektup g™nderdi. Mektupta Ģ™yle dendi… Bugžn ben batÝdaki Araplara (KarahanlÝlar kastedilmektedir) gitmek iŒin hazÝrlanÝyorum. Giderken



žlkenizden



geŒeceğim,



bundan



dolayÝ



benden



Ģžphelenmemenizi



istiyorum.”40



Kaynaklardan anlaĢÝldÝğÝna g™re, Bilge Kağan, mektubu aldÝktan sonra Yallug TaĢ‟Ýn žlkesinden geŒmesine izin vermekle kalmayÝp ona ve beraberindekilere žŒ gžn boyunca ziyafet vermiĢtir. AyrÝca ona Œok sayÝda at, deve, inek ve koyun da vermiĢtir.41 (AslÝnda bu yardÝmlarÝ yapmasÝnÝn asÝl sebebi soydaĢÝ olan KarahanlÝlara olan džĢmanlÝğÝdÝr. Bu hususa ileride ayrÝca değinecektir). Daha sonra Yallug TaĢ Tžrkistan‟da Kara HÝtay Devleti‟ni (1125-1211) kurduğunda Bilge Kağan Kara HÝtaylara bağlÝ olmak zorunda kalmÝĢtÝr (1132). Bilge Kağan‟dan sonraki yarÝm yžzyÝl iŒerisinde KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin tahtÝna kimin geŒtiği hususunda kaynaklarda bilgi bulunmamaktadÝr. XIII. yžzyÝlÝn ilk yÝllarÝna gelindiğinde Moğol D™nemi‟ne ait kaynaklarda “Ġsen Timur” adÝnda birinin KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin tahtÝnda bulunduğuna dair bilgiye rastlanmaktadÝr. Ġsen Timur, 1209‟da Moğollara rÝza ile bağlÝ olan hžkžmdar BarŒuk Art Tekin‟in babasÝ olduğu, onun iŒ iĢlerinde serbest olmak ĢartÝyla Kara HÝtaylara bağlÝ olduğu yine kaynaklardan anlaĢÝlmaktadÝr.42 KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin Ġsen Timur‟dan sonraki hžkžmdarÝ ise oğlu BarŒuk Art Tekin‟dir. Onun d™neminde (1208-1235) KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti, MoğollarÝn egemenliği altÝna girmiĢtir. Yani 1209‟da Ġdikut BarŒuk Art Tekin, MoğollarÝn hžkžmdarÝ Cengiz‟e elŒi g™ndererek onun hakimiyetini tanÝdÝğÝnÝ ve ona bağlÝ olmak istediğini iletir. 1211‟de kendisi bizzat Karakurum‟a gelip Cengiz ile



421



g™ržĢerek ona tabiliğini bildirir. Cengiz de onu beĢinci oğlu olarak kabul eder ve kÝzÝ AltÝn Bike‟yi ona Hatun olarak verir.43 Fakat Ġdikut BarŒuk Art Tekin D™nemi‟nden sonra KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti yavaĢ yavaĢ siyas“ gžcžnž ve itibarÝnÝ kaybetmeye baĢlamÝĢtÝr. 1260‟a kadar Bžyžk Moğol Ġmparatorluğu‟na bağÝmlÝ kalan KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti, 1260-1347 yÝllarÝ arasÝnda ağatay HanedanlÝğÝ‟nÝn egemenliği altÝnda kalmÝĢtÝr. 1368 yÝlÝnda in‟de MoğollarÝn kurduğu Yžan Sžlalesi‟nin yerine Ming Sžlalesi (1368-1644) kurulmuĢtur. Ming Sžlalesi‟nin ilk yÝllarÝnda Uygur Ġdikutu Ho-shang‟Ýn Ming Sžlalesi‟nin kurucusuna teslim olarak kÝsa bir d™nem Ming Sžlalesi‟ne bağlÝ kalmÝĢtÝr. XIII. yžzyÝldan sonra b™lgede Ġslamiyet‟e girenlerin sayÝsÝnÝn artmasÝyla Budist UygurlarÝn sayÝsÝ gittikŒe azalmÝĢtÝr. B™yle bir durumda Mžslžman Doğu ağatay HžkžmdarÝ HÝzÝr Han‟Ýn (Salt 1389-1399) KoŒu‟yu (Turfan) zaptetmesiyle KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti tarihe karÝĢmÝĢtÝr. KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti4‟nin IX-XI. yžzyÝllardaki siyas“, ekonomik ve kžltžrel durumu hakkÝndaki bilgiye Turfan‟dan ve BeĢbalÝk‟tan bulunan TžrkŒe yazma yadigarlÝklarÝn dÝĢÝnda, in‟in Sungnˆme (Sung-shu) denilen kaynağÝnda yer alan “KoŒu (Kao-ch‟ang) Tezkeresi”nde yani Kuzey Sung imparatoru tarafÝndan 981‟de KoŒu‟ya elŒi olarak g™nderilen Wang Yen-te‟nin Seyahat NotlarÝ‟nda tesadžf edilmektedir. Bu eserleri, bu devir Tžrk tarihini araĢtÝrmak aŒÝsÝndan bžyžk ™nem taĢÝmaktadÝr. Budizm‟in KoŒu(Ġdikut) UygurlarÝArasÝnda YayÝlmasÝve GeliĢmesi Budizm, genel anlamÝyla insanlar tarafÝndan keĢfedilen inanŒ Ģeklindeki ideolojik kžltžr unsurlarÝndan biridir. O, semavi bir vahiy değil, aksine insanlarÝn umut ve arzularÝna tasavvuf yoluyla erme ŒabasÝnÝn sonucudur. Buda dininin, M.„. 560-480 yÝllarÝ arasÝnda yaĢayan eski Hindistan‟Ýn kuzeydoğusundaki (Ģimdiki Nepal topraklarÝ iŒinde) Kaplavastu ismindeki kžŒžk bir devletin prensi Siddhartaha Gavtama tarafÝndan keĢfedildiği bilinmektedir.44 Siddhartaha Gavtama 40 sene Buda dinini yaydÝktan sonra 80 yaĢÝnda ™lmžĢtžr. Ona, hayatÝ boyunca ormanda gizlice ibadetle meĢgul olan yaĢlÝ derviĢ Gautama (Ch‟iao-to-mo) “Sakyamoni” lakabÝnÝ vermiĢtir.45 Bundan itibaren o hep kendi ismiyle değil lakabÝyla anÝlmaya baĢlamÝĢtÝr. Budizm “D™rt Satya” (Ssu-sheng-ti) denilen d™rt hakikati temel almakta olup bunlar: ile (Duhkh satya), sebep (Samudyasatya), yol (Margasatya) ve sonuŒtan (Nirodhasatya) ibarettir. Bunlar aynÝ zamanda, Budizm‟in Hinayana (KžŒžk K™lžngž/Hsiao-ch‟eng-chiao) mezhebinin de temel prensipleri idi. Zamanla diğer dinlerde olduğu gibi Buda dininde de mezhepler ortaya ŒÝkmaya baĢlamÝĢtÝr. Hinayana mezhebine muhalif olarak Mahayana (Bžyžk K™lžnggž/Ta-ch‟eng-chiao) mezhebi ortaya ŒÝkmÝĢtÝr. Hinayana mezhebi ile Mahayana mezhebinin arasÝndaki farklara bakÝlacak olursa: Ġlk farkÝ, Hinayana mezhebinin Sakyamoni‟yi gerŒek din žstadÝ, tamamen karanlÝğa karĢÝ uyanan mžkemmel bir Budist olarak bilirler. Mahayana mezhebindekiler ise, Sakyamoni‟yi “insanlÝktan žstžn bir varlÝk, o gerŒi aklÝ ve kabiliyeti žstžn bir ilah olsa da tek değildir. Onun dÝĢÝnda yine ˆlemde sayÝsÝz Buda



422



ilahlarÝ vardÝr. Amitaba (A-mi-t‟o-fo), BhaĢacyagura (veya EczacÝ Buda Ġlahi/Yao-shih-fo), Dipamkara (veya IĢÝkŒÝ Buda ilahi/Jan-teng-fo) ve Maytri (Mi-lei-fo) vb. bžtžn alemin sahipleridir, en yžce Buda ilahi ise insanlara gerŒek doğru yolu g™stermek iŒin džnyamÝza gelen Tathagata‟dÝr (Ju-lai-fo) ki, o Sakyamonin ta kendisidir” g™ržĢžnž savunur. Ġkinci farkÝ, Hinayana mezhebindekiler, insanlara BudalÝk makamÝna erip džnyanÝn Œilelerinden kurtulmayÝ teĢvik ederler. Mahayana mezhebindekiler ise insanlarÝn Buthisatva ruhuna sÝmsÝkÝ sarÝlmasÝnÝ isterler. Onlara g™re Buthisatva, bžtžn yaratÝklarÝ Œileler denizinden kurtarmak isteyen ve uyananlarÝ temsil eder. …Œžncž fark, Hinayana mezhebindekiler; “Džnyada değiĢmeyecek hiŒbir subjektif olan Ģey yoktur. Fakat objektif olan džnya her zaman mevcuttur” g™ržĢžnž savunurlar. Mahayana mezhebindekiler ise: “Ġster subjektif olsun, ister objektif olsun her ikisi boĢtur” g™ržĢžnž savunurlar. D™rdžncž farkÝ, Hinayana mezhebindekiler insanlara: “Men etmek (džnya iĢlerini bÝrakmak), istikamette oturmak (gžnahlarÝ yÝkamak) ve zikretmek” gibi žŒ iĢi yapmaya teĢvik eder. Mahayana mezhebindekiler ise insanlarÝ: “HayÝr yapmak, farzlarÝ yapmak, sabretmek, fedakarlÝk yapmak, doğruya y™nelmek ve tasavvuf etmek” gibi altÝ iĢi yapmaya ŒağÝrÝrlar. Buda dininin mukaddes kitabÝna “Nom” denilmekte olup, bu žŒ kÝsÝmdan oluĢmaktadÝr. Birinci kÝsmÝna, “Sutra” denir. Rivayetlere g™re Sutra‟da Sakyamoni‟nin bizzat kendinin s™yledikleri yer almÝĢtÝr. Ġkinci kÝsmÝna, “Abhdarma” veya “ġastra” denir. Bu kÝsÝmda Sakyamoni‟nin s™zlerinin izˆhi yer almÝĢtÝr. …Œžncž kÝsmÝna da “Vinaya” denir. Bu kÝsÝmda Budistlerin riayet etmesi gereken hususlar anlatÝlmÝĢtÝr.46 Buda dini Sakyamoni vefat ettikten 500-600 yÝl sonra Hindistan‟dan baĢka žlkelere yayÝlmaya baĢlamÝĢtÝr. Ġlk olarak Hindistan‟Ýn komĢusu olan KeĢmir ve Gandara (ġimdiki Pakistan‟Ýn kuzeybatÝsÝndaki PiĢavar b™lgesi) b™lgelerine, buradan bugžnkž Doğu Tžrkistan‟Ýn Hotan, SulÝ (KaĢgar) Kusen (KuŒar) ve KoŒu (Turfan) b™lgelerine yayÝldÝğÝ g™ržlmektedir. KoŒu (Turfan) b™lgesine Budizm‟in ne zaman yayÝldÝğÝna dair kesin bir bilgi yoktur. Fakat M.S. 382‟de KoŒu‟daki „n KanglÝlar HanlÝğÝ‟nÝn HanÝ Midi‟nin (Mi-ti) in‟deki Doğu-Chin Sžlalesi‟ni HanÝ Yao-ti‟ye “Mahana Paramita SutrasÝ”nÝ hediye ettiği, Komira Bahadira adÝnda birinin Devleti‟n („n KanglÝlar HanlÝğÝ‟nÝn) en bžyžk Buda rahibi olduğu ve Ģimdiki in‟in Chang-yi Ģehrini merkez edinerek bir beylik kuran HunlarÝn soyundan olan urci Monsun‟un (Chž-ch‟ž-meng-sun) aĢiretinden „n KanglÝlar HanlÝğÝ‟na han olan Encu‟nun saltanat d™neminde (An-chou 443-450) KoŒu‟da (Turfan) Budizm mimarcÝlÝğÝnÝn Œok geliĢtiği bilinmektedir.47 KoŒu (Turfan) B™lgesi V. yžzyÝlÝn ortalarÝnda Juan-juanlarÝn istilasÝna uğradÝğÝnda, onlar da Juan-juanlar da Budizm‟e inandÝklarÝ iŒin KoŒu‟da (Turfan) Budizm‟in geliĢmesine mani olmamÝĢlardÝr. A. Gržnwedel‟in 1902 yÝlÝnda Turfan‟dan bulduğu bir Buda metnine g™re bu d™nemde Hui-sung adÝnda bir Hinayana mezhebinden olan bžyžk rahip, ŒağÝn bžyžk Buda ˆlimlerinden Hui-yung‟a Budizm‟in meĢhur eserlerinden Altun Yaruk‟u kopya ettirmiĢtir.48



423



618 yÝlÝnda KoŒu Beyliği‟nin tahtÝna urvÝntay oturmuĢtur. inli rahip Hsuan-tsang, Ġvirgul‟a (bugžnkž Doğu Tžrkistan‟Ýn Kumul Ģehri) geldiğinde kendisine bağlÝ olan Ġvirgul‟un beyini Hsuantsang‟Ý karĢÝlamayÝ emrettiği Hsuan-tsang‟Ýn seyahatnamesinden anlaĢÝlÝyor. 640‟ta KoŒu (Turfan) Beyliği T‟ang Ġmparatorluğu tarafÝndan istila edilerek KoŒu (Turfan) ismi inlilerce Hsi-chou (BatÝ Aymak) olarak değiĢtirilmiĢ ve buraya KoŒu‟yu (Turfan) istila eden inli komutan Hou Chžn-chi‟nin oğlu Chih-sheng‟i b™lgeye sol kanat ordu komutanÝ olarak atamÝĢtÝr. Bu sÝralarda in‟de de Budizm geliĢmekte olduğundan KoŒu‟daki (Turfan) Budistlere herhangi bir zarar verilmemiĢtir. T‟ang istilasÝ d™neminde, KoŒu‟da Hsuan-hsiang adÝnda meĢhur bir Buda ˆliminin yaĢadÝğÝ da bilinmektedir. II. K™k Tžrk (G™ktžrk) Devleti kurulduktan sonra, K™k Tžrk ordusunun batÝ kanadÝ baĢarÝlÝ seferler ile KoŒu (Turfan) B™lgesini T‟ang Ġmparatorluğu‟nun elinden geri almÝĢtÝr. Bu devirde, Budizm‟in b™lgedeki Uygur Tžrk Budistleri tarafÝndan geliĢtirildiği Turfan‟da bulunan K™k TžrkŒe Buda metinlerinden anlaĢÝlmaktadÝr. II. K™k-Tžrk Devleti‟nden sonra „tžken‟de Orhun Uygur Devleti kuruldu. Orhun Uygur Devleti D™nemi‟nde KoŒu (Turfan) B™lgesi Uygur Devleti‟nin bir vilayeti olarak y™netildiğinden bahsedilmiĢti. Uygurlar D™nemi‟nde, ™zellik Tengride BulmÝĢ Ġl EtmiĢ Alp Kžlžg Bilge Kağan (B™gž Kağan) D™nemi‟nde (759-779) Orhun‟daki Uygurlar arasÝnda Manihaizm yayÝlmaya baĢlamÝĢtÝ. Fakat Manihaizm‟in yayÝlmasÝ Budizm‟in geliĢmesine mani olmamÝĢtÝr. AmerikalÝ bilim adamÝ T. F. Carter‟in iĢaret ettiği žzere, Orhun‟daki Uygurlar batÝya g™Œ etmeden ™nce, Tžrkistan‟daki Uygurlar arasÝnda Buda, Mani ve Nisturiyanizm dini yayÝlmÝĢ vaziyette idi49 Orhun‟daki Uygurlar arasÝnda 763 yÝlÝndan itibaren Manihaizm‟in yayÝlmaya baĢladÝğÝ yukarÝda bahsedilmiĢti. Fakat burada Manihaizm‟den ™nce hangi din vardÝ sorusu aklÝmÝza gelmektedir. Kaynaklardan anlaĢÝldÝğÝna g™re, Orhun‟daki Uygurlar arasÝnda Budizm belli ™lŒžde yayÝlmÝĢ durumda idi. T‟ang yÝllÝklarÝndan Eski T‟angnˆme‟de: “UygurlarÝn baĢbuğu Sukun Erkin (Shih-chien-ai-chin) ™ldžkten sonra yerine oğlu P‟u-sa geŒti”50 denilmektedir. P‟u-sa‟nÝn babasÝnÝn yerine Tuğla Nehri kÝyÝsÝndaki UygurlarÝn baĢkanÝ olduğuna dair belge Yeni T‟angnˆme ve HalkÝ Y™netmenin FaydalÝ „rnekleri adlÝ in kaynaklarÝnda da bulunmaktadÝr.51 Burada Uygur baĢbuğu olarak geŒen olan “P‟usa” isminin, Buda dinindeki kurtarÝcÝ ilah “Butsat-va”dan kaynaklandÝğÝnÝ s™ylemek mžmkžndžr.52 Bahaeddin „ğel‟e g™re de Uygurlarda Buda dininin etkisini g™stermesi bakÝmÝndan bu Uygur lideri, ayrÝ bir ™neme sahiptir.53 Bunun yanÝnda Orhun Uygur KağanlÝğÝ D™nemi‟ne ait Karabalgasun yazÝtÝndaki Ģu ifadeler Orhun‟daki Uygurlar arasÝnda da Budizm‟in geniĢ ™lŒžde yayÝldÝğÝnÝ g™stermek iŒin kafidir: “…Eskiden pek cahil olduklarÝndan ĢeytanÝ, Buda olarak tanÝyorlardÝ. ġimdi hakikati anladÝlar… Kağan Manihaist ˆlimlere hitaben Ģ™yle diyordu: Mademki hakikate d™ndžnžz ™yleyse kazÝlmÝĢ Ģeytan heykellerini ve resim edilmiĢ Ģeytan tablolarÝnÝ hep kÝrÝnÝz ve yÝrtÝnÝz. Cinlere dua ve Ģeytanlara tapmaktan vazgeŒmelisiniz!”54 Bu yazÝttaki ifadelerden Œok aŒÝk bir Ģekilde anlaĢÝlacağÝ gibi Orhun‟daki Uygurlar TanrÝ DağlarÝnÝn eteklerinde yaĢamakta olan Uygurlar gibi Buda inancÝnda idiler. Sonra 762 yÝlÝnda, B™gž Kağan‟Ýn in seferinde Manihaizm‟i kabulžyle Uygurlar, eski dinleri Buda inancÝndan vazgeŒerek Mani dinini kabule bizzat Kağan tarafÝndan teĢvik edilmiĢtir. Ancak, Orhun‟daki UygurlarÝn hepsinin Buda dininden Mani dinine geŒtiği s™ylenemez. Mani dinini, ancak



424



SoğdlarÝn etkisi altÝnda kalan žst džzey bžrokratlardan bir kÝsmÝ benimsemiĢlerdir. Buda dinine inanan halk inanŒlarÝnÝ muhafaza etmiĢlerdir. Soğdlu tžccarlarÝn ağÝr etkisi altÝnda kalan B™gž Kağan‟Ýn 779‟da baĢveziri Tun Baga Tarkan tarafÝndan yakÝn adamlarÝyla ™ldžržlmesine bakÝlÝrsa Manihaizm‟in Orhun‟daki Uygur toplumu arasÝnda pek etkili olduğu s™ylenemez. Bilindiği gibi o sÝralarda TanrÝ DağlarÝnÝn doğu eteklerinde Budizm bir hayli geliĢmiĢ durumda idi. DolayÝsÝyla bu dinin bu b™lgede eski zamanlardan beri yaĢayan U0ygurlarÝ etkilemesi doğaldÝr. GerŒekten ™yle de olmuĢtur.55 Mesela, XX. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Turfan ve BeĢbalÝk b™lgelerinde bulunan Eski Uygur alfabesiyle yazÝlmÝĢ Buda Nom parŒalarÝnÝn bir kÝsmÝnÝn Orhun‟daki UygurlarÝn g™Œžnden ™nce yani en geŒ IX. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda BeĢbalÝk‟taki Uygur Budistler tarafÝndan tercžme edildiği anlaĢÝlmaktadÝr. IX. yžzyÝlÝn ortalarÝnda UygurlarÝn tarihinde bžyžk değiĢiklikler olmuĢtur. 840‟ta Orhun‟daki Uygur Devleti yÝkÝlarak Uygur kabilelerinin bžyžk Œoğunluğu batÝya g™Œ etmiĢtir. Uygur Devleti‟nin ağÝrlÝk merkezi tedricen gžneybatÝda tamamÝyla TarÝm HavzasÝ Œevrelerine taĢÝnmÝĢtÝr. B™gž Tekin baĢkanlÝğÝnda TanrÝ DağlarÝnÝn kuzeydoğu eteklerine yerleĢen bir grup Uygur kabilesi orada eskiden beri yaĢamakta olan soydaĢlarÝnÝn da desteği ile iki bžyžk kervan yolunun kesiĢme noktasÝnÝ teĢkil eden KoŒu‟yu (Turfan) kÝĢlÝk baĢkent yaparak yukarÝda bahsedildiği žzere “KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti”ni kurmuĢlardÝr. Devletin kurulduğu bu coğrafyada meĢhur Tžrkolog L. Rasonyi‟nin de iĢaret ettiği gibi Œok sayÝda Buda dinine bağlÝ Tžrk kabileleri yaĢamakta idi. Budizm‟in ve Gandhara medeniyetinin merkezi olan Kara ġehir, KuŒa, KaĢgar, Yarkend ve Hotan b™lgeleri bu cžmledendir.56 Mani dini de b™lgede Buda dini kadar etkili olmasa da bir grup insan tarafÝndan yaĢatÝlmakta idi. Orhun‟dan g™Œ eden UygurlarÝn Œoğu Mani dininin etkisi altÝnda olduğu iŒin onlarÝn gelmesiyle ilk zamanla KoŒu (Turfan) UygurlarÝ arasÝnda Manihaizm neredeyse Budizm‟le aynÝ derecede rağbet g™rmžĢtžr. Zira, Mani dini, eski ġaman, Buda ve HÝristiyan dininin ortak prensiplerinin imtizacÝndan oluĢan bir din olmasÝyla savunduğu g™ržĢler ile Buda dininin temel prensipleri arasÝnda bžyžk ŒatÝĢma yoktu. Bu iki din birkaŒ y™nden birbirine benzemekte idi. Meselˆ: Ġslˆm dini ile Buda dini arasÝnda yaĢanan ŒatÝĢmalar ve Ġslam dini ile HÝristiyan dini arasÝnda yaĢanan rekabet gibi kanlÝ mžcadele Mani dini ile Buda dini arasÝnda vaki olmamÝĢtÝr. DolayÝsÝyla Orhun‟dan gelen Manihaistler, KoŒu (Turfan) b™lgesine gelip yerleĢtikten sonra bu iki din arasÝnda hiŒbir Ģekilde ŒatÝĢma yaĢanmamÝĢtÝr. Aksine Manihaizm gžn geŒtikŒe yerini Budizm‟e bÝrakmÝĢtÝr. Fakat tamamen ortadan kalkmamÝĢtÝr. Budizm‟le kardeĢ din olarak belli bir mžddet KoŒu (Turfan) UygurlarÝ arasÝnda yaĢatÝlmÝĢtÝr. Kaynaklardan anlaĢÝldÝğÝna g™re, Orhun‟daki Uygurlar KoŒu (Turfan) b™lgesine g™Œ edip geldikten sonraki 10 ile 20 yÝl zarfÝnda KoŒu (Turfan) UygurlarÝnÝn žst tabakasÝ arasÝnda Manihaizm yerini muhafaza etmiĢtir. Daha sonra yavaĢ yavaĢ Budizm‟in etkisi altÝna girmiĢtir. Bunun dÝĢÝnda belli kesim de Nastiruyanizm‟i benimsemiĢtir.57 Rus TžrkologlarÝndan S. G. KlyaĢtornÝy, BatÝ B™lgesindeki (Tžrkistan) TžrkŒe KonuĢan HalklarÝn Tarihi adlÝ eserinde konuyla ilgili olarak Ģ™yle demektedir: “KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nde Kağan, žst džzey bžrokratlar ve onlarÝn yakÝn Œevresindekiler Manihaist idiler. KoŒu hžkžmdarÝnÝn sarayÝ ™nžnde



425



her gžn 300-400 civarÝnda Manihaist toplanarak Mani dinine ait eserleri yžksek sesle okurlardÝ.”58 Ġslˆm coğrafya eserlerinden Zeyn el-Âhbar‟da da KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nde Mani, Buda ve HÝristiyan dinlerinin aynÝ zamanda bulunduğunu kanÝtlayan Ģu bilgilere rastlanmaktadÝr: “Koca (KuŒa) in hududunda59 bžyžk bir Ģehirdir. BurasÝ TuğuzğuzlarÝndÝr. Bu Ģehirde 16 bahˆr (Buda tapÝnağÝ) vardÝr. BunlarÝn dini ġemeniyye (Budizm)‟dir. Bu Ģehirde, biri Ģehrin iŒinde, diğeri dÝĢÝnda olmak žzere HÝristiyanlara ait iki kilise bulunur.”60 G™ržldžğž gibi KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nde birkaŒ bžyžk din beraber yaĢamÝĢtÝr. IX. yžzyÝlÝn sonlarÝna doğru Buda dini devletin en bžyžk dini konumuna gelmiĢtir. KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nde Budizm‟in ne zamandan itibaren yayÝldÝğÝna dair bilim adamlarÝn tarafÝndan muhtelif g™ržĢler ileri sžržlmžĢtžr. BazÝ bilim adamlarÝ, in‟in Sungnˆme (Sung-shu) adlÝ kaynağÝnÝn “KoŒu Tezkeresi”ndeki (Kao-ch‟ang-chuan) notlara g™re, yani Sung Ġmparatoru Ch‟iente‟nin 3. yÝlÝnÝn (965) II. ayÝnda KoŒu (Turfan) hžkžmdarÝnÝn rahip Fa-yžan aracÝlÝğÝ ile Sung imparatoruna bir fil diĢi hediye etmesinden61 itibaren geliĢtiğini ve birinci din konumuna geldiğini iddia etmektedirler. Eğer bu g™ržĢ kabul edilecek olursa KoŒu (Turfan) da Budizm X. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda yayÝlmÝĢ oluyor. Fakat bu g™ržĢž kabul etmek mžmkžn değildir. žnkž, T‟ang Ġmparatorluğu‟nun sonu ve T‟ang D™nemi‟nden sonra baĢlayan BeĢ KrallÝk D™nemi‟nde (907-960) in‟in iŒ kÝsmÝnda asayiĢ sağlanamamÝĢtÝ. Kavgalar devam ettiği iŒin inlilerin žlkesinin batÝsÝnda yani Tžrkistan b™lgesinde olup bitenleri takip etme ĢansÝ olmamÝĢtÝr. …stelik inlilerin Tžrkistan‟daki devletlerle ticari ve siyasi iliĢkileri sžrdžrmesini HÝĢi Koridoru‟nun kontrolžnž ellerine geŒiren Tangutlar, Tibetliler ve in imparatoruna isyan eden inli askerler tarafÝndan kurulan bir devletŒiğin imparatoru62 engellemiĢti. Bundan dolayÝdÝr ki in‟in BeĢ KrallÝk D™nemi‟ne ait kaynaklarÝnda neredeyse KoŒu (Turfan) UygurlarÝ ve Tžrkistan‟Ýn diğer b™lgelerindeki Uygurlar hakkÝnda bilgi bulunmamaktadÝr. Hal b™yleyken KoŒu (Turfan) UygurlarÝnÝn Buda inancÝ hakkÝnda bilgi vermesi de mžmkžn değildir. DolayÝsÝyla sadece 965 yÝlÝndaki bu bilgiye dayanarak KoŒu (Turfan) UygurlarÝnÝn arasÝnda Budizm‟in geliĢme sžrecini X. yžzyÝlÝn 60‟lÝ yÝllarÝndan baĢlatmak doğru değildir. Bu sebepten in‟in Yeni BeĢdevir Tarihi (Hsin-wu-tai-shih) adlÝ kaynağÝnÝn “Uygurlar Tezkeresi”nde: “Bir kÝsÝm Uygur kabileleri batÝya doğru g™Œ edip Tibetlilere tˆbi oldular. Tibetliler, onlarÝ Kan-chou‟ya yerleĢtirdi. Sonraki Liang HanedanlÝğÝ‟nÝn (907-923) hanÝ, T‟ai-tsu Ch‟ien-hua‟nÝn ilk yÝlÝnda (911). Kan-chou Uygur KağanlÝğÝ‟ndan gelen Uygur rahiplerinden Ning Lu-yi, Li Ssu-yi ve Yen-chien gibilere Budist giysisi hediye etti.”63 denmektedir. Bu bilgiden Kan-chou UygurlarÝ arasÝnda Budizm‟in, en geŒ olsa olsa IX. yžzyÝlÝn sonu ve X. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda geliĢtiği ve bundan dolayÝ KağanÝn Budist rahipleri elŒi sÝfatÝnda in‟e g™nderdiği bilinmektedir. Halbuki KoŒu (Turfan) UygurlarÝ arasÝnda Budizm‟in Kan-chou UygurlarÝndan daha erken geliĢtiği bilinmektedir. Bu sebeple KoŒu (Turfan) B™lgesinde Budizm‟in geliĢtiğini 965 yÝlÝndan itibaren kabul etmek mžmkžn değildir. “KoŒu‟daki Ch‟i AĢiretinin Tezkeresi”nde: “KuŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin bir kağanÝna ait TanrÝlarÝn kut verdiği d™rdžncž Ġdikut HanÝ‟nÝn Mžhžrž Ģeklinde yazÝlmÝĢ bir mžhžr vardÝr. Bu T‟ang imparatorunun KoŒu (Turfan) UygurlarÝna hediye ettiği mžhžrdžr. Buradaki TanrÝlarÝn Kut verdiği cžmlesinden o zamandaki KoŒu hžkžmdarÝnÝn Manihaist değil koyu bir Budist olduğu anlaĢÝlÝr.”64



426



Ģeklinde bir bilgiye rastlanmaktadÝr. Burada, g™ržldžğž gibi, “KoŒu KağanÝ” ismi geŒmektedir. „yleyse bu bilgi 866‟da KoŒu (Turfan Uygur Devleti kurulduktan sonraki devre ait olmalÝdÝr. Muhtemelen T‟ang imparatorunun, KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin hžkžmdarÝna hediye ettiği bu mžhžr T‟ang Ġmparatorluğu‟nun yÝkÝlÝĢÝndan ™nce yanÝ 907 yÝlÝndan ™nce hediye edilmiĢtir. Bu bilgi de bize Budizm‟in, KoŒu (Turfan) Uygur Devleti‟nde en geŒ IX. yžzyÝlÝn 80‟li yÝllarÝnda devletin birinci dini konumuna geldiğini ispat etmektedir. XX. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda Turfan ve BeĢbalÝk b™lgelerinde yapÝlan kazÝlarda ortaya ŒÝkan Buda metinlerinin birŒoğunun IX. yžzyÝlda Uygurcaya tercžme edildiği anlaĢÝlmaktadÝr. Bilindiği gibi bir dinin bir toplum tarafÝndan kabul edilerek, benimsenmesi ve inandÝğÝ dinin kutsal kitaplarÝnÝ kendi diline tercžme edecek seviyeye gelmesi iŒin bir sžreŒ gerekmektedir. Eğer iddia edildiği gibi Budizm‟i KoŒu (Turfan) UygurlarÝ arasÝnda X. yžzyÝlÝn 60‟lÝ yÝllardan sonra geliĢmiĢtir denilirse o zaman IX. yžzyÝlda Uygurcaya tercžme edilen Buda eserleri nasÝl yapÝlabilir? DolayÝsÝyla, KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nde Budizm, X. yžzyÝlÝn ortasÝndan sonra değil IX. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda intiĢar ederek birinci din konumuna gelmiĢtir demek daha uygun olacaktÝr. Burada Ģu da belirtmelidir ki KoŒu (Turfan) UygurlarÝ arasÝnda Budizm‟in geliĢmesi, zaman zaman Mžslžman KarahanlÝlar tarafÝndan engellenmeye ŒalÝĢÝlmÝĢtÝr. „zellikle Satuk Buğra Karahan‟Ýn oğlu BaytaĢ (Sžleyman) Arslanhan D™nemi‟nden (956-971) Doğu KarahanlÝlarÝn ilk hžkžmdarÝ Sžleyman Arslanhan D™nemi‟ne (1041/42-1056/57) kadar KarahanlÝlar, KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟ni sžrekli tehdit altÝnda tutmuĢlardÝr. Bžtžn bunlara rağmen KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nde Budizm medeniyetinin duraklamadan geliĢtiğini ve džnya ŒapÝnda žnlž birŒok Buda ˆliminin ve onlara ait eserlerinin, gžnžmžze kadar gelen buluntulardan ™ğreniyoruz. KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti ister, kuruluĢ tarihinden Moğol D™nemi‟ne kadar olan (1209) žŒ buŒuk asÝrlÝk zaman iŒerisinde olsun, isterse BarŒuk Art Tekin‟in Moğollara bağlÝ olarak yarÝ bağÝmsÝz Ģekilde hakimiyetini sžrdžrdžğž d™nemden HÝzÝr Hoca tarafÝndan tamamen ortadan kaldÝrÝlÝĢÝna kadar olan zaman (12091396) iŒerisinde olsun džnyaca meĢhur Budizm medeniyetinin ™nemli merkezlerinden biri olma ĢansÝnÝ kaybetmemiĢtir. Bu uzun zaman iŒerisinde Tata Tonga, Kara ĠnanŒ, TolaŒÝ, Mangu Tekin, KaĢÝ, YollÝn Timur, Bilge Timur, An-tsang, Ordu Tekin, Ġl Timur, CalunadaĢ, LaŒin, Ýday Sali, Bannu, Kut DurmuĢ, Alyan Timur, SÝvinŒ Kaya, Ġl Buğa, Salabat, Lien, Hs-san, Moyun Boğa, Moyun Yanggi, AbrÝnŒor Tekin, AsÝğ Tutung, uya Tu tung, KalÝm KayÝĢÝ, Kiki, Singku Seli Tutung gibi meĢhur Buda ˆlimleri yetiĢmiĢtir. 65 YukarÝdaki Buda ˆlimleri tarafÝndan yazÝlan veya tercžme edilen Eski Uygur alfabesinde yazÝlmÝĢ Buda eserleri, KoŒu (Ġdikut)) Uygur Devleti‟nde Budizm‟in ortaya ŒÝkÝĢÝ ve geliĢmesini araĢtÝrmak aŒÝsÝndan oldukŒa ™nemlidir. YapÝlan kazÝlarda ortaya ŒÝkarÝlan Uygurca Buda eserleri Œok azdÝr. Ancak baĢta Turfan olmak žzere BeĢbalÝk (bugžnkž Cim hisar ilŒesi) Kumul, KaraĢehir, KuŒa ve T‟ung-huang b™lgelerinde yapÝlan arkeolojik kazÝlarda Œok sayÝda Buda eserinin parŒalarÝ bulunmuĢtur. BunlarÝn baĢÝnda Sekiz Yžgmek, Altun Yaruk, Saddarma Pundarika SutrasÝ (Kerametli Nilžfer Nomu), Buda Vatamsaka Mahava Ipulya SutrasÝ (Samanta Badra‟nÝn Ġrade ve Dilek Nomu), MaytÝrsÝmt (Bir drama piyesidir), Bžyžk T‟ang Ġmparatorluğu D™nemindeki Buda NomlarÝnÝn Bžyžk



427



…stadÝ Butsatva‟nÝn Tezkeresi (Eserin bir kÝsmÝ bugžn Pekin kžtžphanesi‟nde, diğer bir kÝsmÝ Paris Guimet Mžzesi‟nde saklanmaktadÝr), Abdarma KosaĢastÝra ĠzˆhlarÝ (Eser Ģimdi Bžyžk Britanya Mžzesi‟nde bulunmaktadÝr.), Ġki Tekinin Hikˆyesi (Ģimdi Paris Mill“ Kžtžphanesi‟nde saklanmaktadÝr), Amita Yur Dyana SutrasÝ (veya Amita Yur Dyana Nomu), Bžyžk Beyaz ġemsiyeli Genel Ġdareci DiranÝ SutrasÝ (Sovyetler Birliği Ġlimler Akademisinin Raporlar ToplamÝ B NžshasÝnÝn 88-94 sayfalarÝnda Malov tarafÝndan yayÝmlanmÝĢtÝr), Amitaba SutrasÝ (ġimdi Pekin Kžtžphanesi‟ndedir), Bilgili ve Bilgisizlik SutrasÝ (ġimdi Pekin …niversitesi Kžtžphanesi‟ndedir) ve inli Rahip Hsuan-tsang‟Ýn Tercžme-i Hˆli (Bu eser toplam 756 sayfa olup, 496 sayfasÝ bugžn Pekin Kžtžphanesi‟nde, diğer sayfalarÝ Paris Guimet Mžzesi‟nde ve bugžnkž Rusya‟nÝn Petersburg Ģehrindeki ġarkĢinaslÝk Enstitžsž‟ndedir) gibi meĢhur Buda eserleri gelmektedir. Bu eserlerin bir kÝsmÝ bugžn muhtelif žlkelerde tercžme edilerek yayÝmlanmÝĢtÝr. XX. yžzyÝlÝn baĢlarÝnda bulunan bu eserlerden KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti kuruluĢtan ™nce Buda dininin yayÝlma ve geliĢme durumu ile KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin kuruluĢundan sonraki Buda dininin geliĢme durumu aŒÝkŒa g™ržlmektedir. inli rahip Hsuan-tsang‟Ýn KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin kuruluĢundan iki asÝr ™nceki Kžsen (KuŒa) b™lgesinin dini durumu hakkÝnda verdiği bilgilere g™re: “Kžsen‟de Buda tapÝnaklarÝndan birkaŒ yžz tane, rahiplerden 5 binden fazla varmÝĢ. Onlar, Budizm‟in ilk mezhebi Hinayana mezhebinden imiĢ. Budistler Hindistan‟dan gelen Buda NomlarÝndaki temel prensiplerine g™re hareket ediyorlarmÝĢ. Buda tapÝnaklarÝndaki putlar, gžya insan eliyle değil ™yle g™kten inmiĢ gibi noksansÝz imiĢ. TapÝnaklardaki rahipler, o kadar kibar ve iyi kalpliymiĢ ki sanki meleklermiĢ. ġehrin batÝ kalesinin dÝĢÝndaki yolun iki tarafÝnda yžksekliği 2.70 cm civarÝnda olan Buda heykelleri sÝralanmÝĢ. Bu heykellerin ™nžnde beĢ yÝlda bir defa bžtžn Budistler toplanarak merasim yaparlarmÝĢ. Kağandan normal vatandaĢa kadar bžtžn insanlar bu merasime iĢlerini bÝrakarak katÝlÝyorlarmÝĢ. Gelenler, yemeyi ve iŒmeyi unutarak BurhanlarÝn (Buda dinini anlatan vaizler) vazu nasihatlerini dinlerlermiĢ. Bu Ģehrin tapÝnaklarÝndaki putlar altÝn, gžmžĢ, ince ve kÝymetli ipek kumaĢlarla sžslenerek at arabalarÝna konarak caddelerde dolaĢtÝrÝlÝyormuĢ. Buna put seyrisi derlermiĢ. Bu faaliyete binlerce araba katÝlÝyormuĢ.”66 Buradaki bilgilerden KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti kuruluĢtan ™nce b™lgede yaĢayan UygurlarÝn ve diğer Tžrk kabilelerinin ağÝrlÝklÝ olarak Buda dininin Hinayana mezhebine bağlandÝğÝ ™ğrenilmektedir. Buda dini ve sanatÝ ile ilgili ŒalÝĢmalarÝ ile žn kazanan Uygur Tžrk bilimadamÝ AbdiĢžkžr Muhammed Emin‟e g™re KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti kurulduktan sonra devletin batÝ sÝnÝrÝndaki Kžsen‟den (KuŒa) doğu sÝnÝrÝndaki Kan-chou‟ya kadar bžtžn Uygurlar arasÝnda ağÝrlÝklÝ olarak Budizm‟in Mahayana mezhebi tutulmuĢtur. Bu devletin eski hudutlarÝ iŒerisindeki Kumtora, KaraĢehir‟deki Han-Hora DağÝ‟ndaki Buda heykelleri ve Buda tapÝnaklarÝndaki sanat eserleri bunu ispat etmiĢtir.67 981 ile 984 tarihleri arasÝnda Turfan ile BeĢbalÝk‟Ý ziyaret eden in elŒisi Wang Yen-te KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟nin X. yžzyÝldaki dini durumu hakkÝnda kÝymetli bilgileri vermektedir. Ona g™re: “KoŒu‟daki UygurlarÝn Œoğu Buda dinine inanÝrlardÝ. 50‟den fazla Buda tapÝnağÝ vardÝ. Budist Uygurlar



428



ilkbahar olunca hep bir araya gelerek toplanÝrlardÝ. ToplandÝktan sonra da Buda mabetlerine giderlerdi. Bu mabet ziyaretleri sÝrasÝnda ŒoklarÝ atlara binerler, her g™rdžkleri Ģeye ok ve mÝzraklar atarlardÝ. Bu hareketleri ile de k™tž ruhlarÝ defettiklerine inanÝrlardÝ.”68 G™ržldžğž gibi burada Uygurlar, Buda dinince uygun g™ržlmeyen faaliyetlerde bulunmaktadÝrlar. Buradan anlaĢÝlÝyor ki, Uygurlar eski Tžrk inanŒlarÝna olduğu kadar, Œok eskiden denedikleri Mani ve ZerdžĢtlžk yani ġaman inanŒlarÝna karĢÝ olan saygÝlarÝnÝ da henžz yitirmemiĢlerdir. in elŒisi Wang Yen-te yine seyahatnamesinde: “Uygurlar senede iki defa yeryžzž iŒin kurban keserlerdi ve kÝĢ mevsimini de t™renle kutlarlardÝ. K™tž ruhlarÝ uzaklaĢtÝrmak iŒin altÝn ve gžmžĢ kaplar iŒine koyduklarÝ sularÝ, birbirine serperlerdi” demektedir. Yere kurban kesme ve kÝĢ mevsimini korku ile kutlama ve su serperek k™tž ruhlardan temizlenme gibi adetler, eski Tžrk inanŒlarÝna da uymaktadÝrlar. Bu t™renler gžnžmžzdeki ġamanizm‟de de vardÝr. inli elŒi Buda dininin kurallarÝnÝ Œok iyi bilen biri idi. Eğer bu hareketler ve t™renler Buda dininin normal faaliyetlerinden olsaydÝ Wang Yente Seyahatnamesi‟nde bunlarÝ yazmaya lžzum bile g™rmeyecekti.69 BunlarÝn yanÝnda Wang Yen-te Buda dininde tamamen yasaklanan bir hareketi, “KoŒu”‟daki (Turfan) UygurlarÝn zenginlerin at eti, geri kalanlarÝn ise koyun ve yabani kaz eti yedikleri”70 olayÝnÝ da anlatmaktadÝr. Bu bize bir taraftan UygurlarÝn eski atlÝ g™Œebe ananelerini ĢehirleĢtikten ve Budizm‟e inandÝktan sonra da unutmadÝklarÝnÝ g™steriyorsa da diğer taraftan Buda dininin yalnÝzca, kendi iĢlerine gelen ve adetlerine uyan taraflarÝnÝ aldÝklarÝnÝ g™stermektedir. KÝsacasÝ, Budizm, KoŒu (Ġdikut) Uygur Devleti‟ne tˆbi olan Kžsen (KuŒa), Kingit (KaraĢehir), KoŒu (Turfan) ve Ġvirgul (Kumul) gibi merkezlerde M.S. IV. yžzyÝldan XV. yžzyÝla kadar yayÝlarak, geliĢmiĢ ve sonunda yok olmuĢtur. Bu tarihi sžreŒte Budizm medeniyetinde Œok ™nemli yer tutan meĢhur eserler ortaya ŒÝkarÝlmÝĢsa da bu b™lgelerde eskiden beri yaĢayan ve hˆlˆ da yaĢamakta olan Uygur Tžrklerinin ortak dini olamamÝĢtÝr. X-XI. yžzyÝllarda soydaĢlarÝ Mžslžman KarahanlÝlarÝn darbelerini ucuz atlatmÝĢsa da batÝdan gelen gžŒlž Ġslam ržzgarÝna fazla dayanamamÝĢtÝr. XIV. yžzyÝlÝn sonlarÝnda tamamen ĠslamlaĢan Doğu ağatay HanlÝğÝ‟nÝn hžkžmdarÝ, HÝzÝr Hoca‟nÝn Mžslžman ordusu Budizm ve diğer gayri Ġslam dinindeki topluluklara ağÝr darbeler indirmiĢtir. Budizm‟in etkisi altÝndaki halkÝn hemen hemen hepsi batÝl inanŒlarÝ bÝrakÝp Ġslamiyet‟e geŒtiler. B™ylece, KarahanlÝlarÝn gerŒekleĢtiremediği bžtžn UygurlarÝ Ġslamiyet ŒatÝsÝ altÝnda birleĢtirme arzusu, Mžslžman ağataylÝlar tarafÝndan gerŒekleĢtirilmiĢtir. XV. yžzyÝlÝn baĢÝnda in kžltžrž etkisi altÝnda kalan Kan-chou b™lgesindeki Uygurlar (SarÝ Uygurlar) hariŒ Tžrkistan coğrafyasÝnda yaĢayan bžtžn Uygurlar Ġslamiyet‟e geŒmiĢlerdir.



1



A. Caferoğlu, Uygur S™zlžğž, Ġstanbul, 1934.



2



KaĢgarlÝ Mahmud, Divanž Lgat-it Tžrk (B. Atalay, Ankara, 1992 a.g.e., C. III, s. 219.



3



Feng Ch‟eng-ch‟žn, BatÝ B™lgesi Yer NamlarÝ (Hsi-yž-ti-ming), Pekin, 1982. s. 77.



429



4



A. von, LeCog, Auf Hellas Spuren In Ostturkistan (Berichte Und Abenten Turfan-



Expedition), Leipzig, 1926 s. 27-40. AyrÝca bkz. Liu Yi-t‟ang, Uygur Tarih AraĢtÝrmalarÝ (ince), T‟aipei, 1975 s. 168-169. 5



Hu-Chi, Li Hsiao-ts‟ung, Juny Hsin-chiang, Turfan (ince), 1975, s. 26.



6



Fan-yeh, Ssu Ma-piao, Sonraki Hannˆme (YayÝna Hzr. Xinjiang …niversitesi. Orta Asya



Kžltžržnž AraĢtÝrma Enstitžsž), UrumŒi, 1996. s. 551-552. 7



Abdulkerim Rahman, “Divanž Lgat-it Tžrk‟deki BazÝ Yer Ġsimlerinin Etnografisi



HakkÝnda”, Xinjian Sosyal Bilimler Minberi, UrumŒi, 2000, s. 173. 8



O Yang-hsiu, Yeni Tangname (Hsin T‟ang-shu) Pekin, 1975, s. 6130-6131.



9



Liu-hsž; Eski T‟angname (Chiu T‟ang-shu), Pekin 1975, s. 4521.



10



Lin-kan, Kao Tzu-hou; Eski UygurlarÝn Tarihi (Uygur TžrkŒe, ev. Ablet Nurdun), UrumŒi,



2000, s. 150-162. 11



Wang Hsiao-fu, “UygurlarÝn BatÝya G™ŒžĢžnden KarahanlÝlar DevletÝ‟ne Kadar” (ince),



Kuzey-BatÝ Milletler MecmuasÝ, 1984 S. 2 s. 99. 12



A. M. Cžveyni, Tarih-i CihangžĢa (ev.: Mžrsel „ztžrk) Ankara, 1998 a.g.e., s. 106.



13



Eb‟l-Gazi BahadÝrhan, ġecere-i Tžrk (YayÝna Hazr: Muhtar Muhammed); Miras



(Mecmua) 1999. S. I., s. 44. 14



Wang Hsia-fu, a.g.m., g™sterilen yer.



15



A. V. Gabain, “Kara KoŒu Uygur HanlÝğÝ (850-1250)”, Xinjiang …niversitesi Sosyal Ġlmi



Dergisi, 1980, s. 3, s. 52. 16



S. G. KlyaĢtornÝy, Rus SeyahatŒÝlarÝnÝn G™zžnde Doğu Tžrkistan, Almaata, 1988, s. 34-



17



Ch‟ian Po-ch‟žan, “UygurlarÝn BatÝya G™Œž ve An-hsi Uygur KağanlÝğÝ”, Xinjiang Sosyal



38.



Bilimler AraĢtÝrmalarÝ Dergisi, 1984 s. 2, s. 111. 18



YukarÝdaki eser, s. 112.



19



V. Minorsky, Tamim Ibn Bahr‟s Journey to te Uyghurs, Bruxelles 1948. AyrÝca Bkz. Ch‟ien



Po-ch‟žan, a.g.m., G™sterilen yer. 20



A. G. Malyavkin, IX-XII. YžzyÝllardaki Uygur Devletleri (U. T) UrumŒi, 1995 s. 189.



430



21



Lin-kan, Kao-Tzu-hou, a.g.e., s. 252.



22



Ġbrahim Kafesoğlu, Tžrk Milli Kžltžrž, Ġstanbul, 1998, s. 136.



23



R. ġeĢen, Ġslˆm CoğrafyacÝlarÝna G™re Tžrkler ve Tžrk …lkeleri Ankara, 1998, s. 61.



24



YukarÝdaki eser, s. 79.



25



Ġsmail Timur, Ġdikut Uygur Kžltžrž, UrumŒi, 1998, s. 29-30. AyrÝca bkz: V. Barthold, Orta



Asya Tžrk Tarihi HakkÝnda Dersler s. 62, S. G™meŒ, Uygur Tžrkleri Tarihi ve Kžltžrž, Ankara, 2000 s. 67. 26



O Yang-hsiu, a.g.e., Uygurlar Tezkeresi-II, s. 6133-6134.



27



Ssu Ma-kuang, HalkÝ Y™netmenin FaydalÝ „rnekleri (Tsu-chih-t‟ung-chien, T‟ang-chi),



Pekin 1957. 250. B™lžm s. 8113. 28



Moriyasu Takio, UygurlarÝn BatÝya G™Œ Etmeleri Meselesine Dair (Japonca) Tokyo, 1977



s. 121. AyrÝca bkz:. A. G. Malyavkin, a.g.e., s. 239-240. 29



Keng Shih-min, UygurlarÝn Eski Kžltžrž ve Kaynaklar …zerine (ince). UrumŒi, 1983. s.



30



Bžyžk in Ansiklopedisi, (Milletler KÝsmÝ) Pekin, 1986 s. 180.



31



R. ġeĢen, a.g.e., s. 62.



32



Liu Wei-hsin, Ch‟ien Po-Ch‟uan, v. d, Xinjiang Milletler Lugati (ince), UrumŒi, 1995. s.



41.



148, 150, 245. 33



S. G. KlyaĢtornÝy, “BatÝ B™lgesindeki Tžrk HalklarÝnÝn Tarihinden ParŒa”, Xinjiang



Tezkereciliği, 1996, s. 3. s. 21. 34



F. Sžmer, Oğuzlar, Ġstanbul, 1999, s. 45.



35



Feng Chih-wen, Wu Ping-fan, Uygur Tarih YÝlnˆmesi (Hui-ku-shih-pien-nian), UrumŒi,



1992 s. 257. 36



Hsž-sung, Sung Sžlalesine Dair Mžhim Vesikalardan SeŒmeler (Sung-hui-yao-chi-kao),



197. b™lžm. “Kžsen” Pekin, 1957, s. 7721. 37



YukarÝdaki eser, g™sterilen Yer.



38



YukarÝdaki eser, g™sterilen Yer.



39



T‟o-to (Tokto), Chin Sžlalesi Tarihi (Chin-shih), Pekin, 1975, s. 56.



431



40



T‟o-t‟o (Tokto), Liaonˆme (Liao-shih), 30. b™lžm T‟ien-tsu hakkÝnda notlar. Pekin, 1958.



41



Lin-kan, Kao Tzu-hou, a.g.e., s. 262.



42



YukarÝdaki eser, g™sterilen yer.



43



Enver Baytur, Xinjiang‟daki Milletlerin Tarihi, Pekin, 1991 s. 605.



44



AbdiĢžkžr Muhammed Emin, Garb“ Yurt TaĢkÝmÝr SanatÝ (Grotto ArtsÝn The Western



Region), UrumŒi, 1998, s. 48. 45



YukarÝdaki eser, s. 49.



46



Ġsmail Timur, a.g.e., s. 79-80.



47



AbdiĢžkžr Muhammed Emin, a.g.e., s. 146-147.



48



A. Gržnwedel, KoŒu‟da Bulunan Uygur DokžmanlarÝnÝn ToplamalarÝ, Berlin, 1931 AyrÝca



bkz: A. Muhammed Emin, a.g.e., s. 147. 49



T. F. Carter, in‟de MatbaacÝlÝğÝn KeĢfediliĢi ve Onun BatÝya YayÝlmasÝ (ince



Tercžmesi), Pekin, 1957, s. 104. 50



Liu-hsž, a.g.e., “Uygurlar Tezkeresi” s. 5195-5196.



51



O Yang-hsiu, a.g.e., s. 6111-6112, Ssu Ma-kuang: a.g.e., s. 6044-6046.



52



Meng Fen-jen, “KoŒu UygurlarÝnÝn Buda Dini HakkÝnda”, Xinjiang Sosyal Bilimler



AraĢtÝrmalarÝ Dergisi 1983. S. I, s. 108. 53



Bahaeddin „gel, Tžrk Kžltžržnžn GeliĢme ağlarÝ, Ankara 1979 s. 110.



54



H. N. Orkun, Eski Tžrk YazÝtlarÝ, Ankara, 1994, s. 233. AyrÝca bkz: Karabalgasun YazÝtÝ



ince Metni 9. satÝr. 55



Meng Fen-jen, a.g.m., g™sterilen yer.



56



L. RasonyÝ, Tarihte Tžrklžk, Ankara, 1993 s. 106.



57



Davut SayÝm, “NÝsturyanizm‟in Turfan Vadisi‟ne YayÝlÝĢ Tarihi …zerine Ġlk Ġnceleme”,



Xinjiang Sosyal Bilimler AraĢtÝrmalarÝ Dergisi 1998, S. 1., s. 36. 58



YukarÝdaki makale, g™sterilen yer.



432



59



Burada kasdedilen in hududu, KarahanlÝlarÝn doğu hududur. KaĢgarlÝ Mahmud‟un:



“Kžsen (KuŒa), K™Œe denilen Ģehrin bir adÝ. Uygur sÝnÝrÝdÝr” (C. I, s. 404) demesinden bu aŒÝkŒa anlaĢÝlÝyor. 60



R. ġeĢen, a.g.e., s. 81.



61



T‟o-t‟o (Tokto), Sungnˆme (Sung-shih) Pekin, 1958 “KoŒu Tezkeresi”, s. 14110.



62



Bahaeddin „gel, a.g.e., s. 127.



63



O Yang-hsiu, Yeni BeĢdevir Tarihi (Hsin-wu-tai-hu) Pekin, 1952. “Uygurlar Tezkeresi” s.



64



Meng Fen-jen, a.g.m., s. 110.



65



AbdiĢžkžr Muhammed Emin, a.g.e., s. 149-150.



66



Keng Shih-men, “Budizm‟in Eski Uygurlar ve Diğer Tžrk HalklarÝ ArasÝna YayÝlmasÝ”,



916.



Xinjiang …niversitesi Ġlmi Dergisi (Sosyal Bilimler KÝsmÝ) 1983, S. 1, s. 131-133. 67



AbdiĢžkžr Muhammed Emin, a.g.e., g™sterilen yer.



68



Ku Chih-ch‟en, “Wang-yen-te ve Onun KoŒu Seyahatnamesi”, Xinjiang Sosyal Bilimler



AraĢtÝrmalarÝ Dergisi, 1985, S. 4, s. 43-44. 69



Bahaeddin „gel, a.g.e., s. 138.



70



„zkan Ġzgi, in ElŒisi Wang Yen-te‟nin Uygur Seyatnˆmesi, Ankara, 1989 s. 57.



433



Moğol Hâkimiyeti Altında Uygurlar / Prof. Dr. Michael C. Brose [s.249254] WyomÝng …niversitesi Tarih B™lžmž / A.B.D.



Bu makalenin kapsamÝ baĢlÝkta belirtilenden daha sÝnÝrlÝdÝr; makalenin odak noktasÝ Kulca/Turfan Uygur Devleti ve 1209 sonrasÝ Moğolistan ini‟ne dahil olan halkÝdÝr.1 Uygurlar tarafÝndan dokuzuncu yžzyÝlÝn sonu ile onuncu yžzyÝlÝn baĢlarÝ arasÝnda TarÝm HavzasÝ‟nda kurulan, ikiz baĢkentleri BeĢbalÝk ve Kulca olan bu devlet, KÝrgÝzlar tarafÝndan bozkÝrdan kovulmalarÝ sonrasÝ kurulan en canlÝ Uygur diaspora devletlerinden biridir ve Cengiz Han tarafÝndan fethedilene kadar Asya‟da Œok ™nemli jeopolitik roller oynamaya devam etmiĢtir. UygurlarÝn erken d™nemde, kendi istekleriyle Moğollara tˆbi olmasÝ Cengiz iŒin ™nemli bir siyasi ve askeri d™nemeŒti ve bu olay birŒok Uygur seŒkininin Moğol idari hiyerarĢisine dahil olmasÝnÝn zeminini hazÝrlamÝĢtÝr. Ancak oynadÝklarÝ roller, Uygur Devleti Orta Asya devletleri arasÝnda en deneyimli ve kžltžr džzeyi en yžksek devlet olduğundan yalnÝzca askeri ve siyasi danÝĢmanlÝkla sÝnÝrlÝ kalmamÝĢtÝr. Kžltžr baĢkentlerine ise o d™nemde cahil olan Moğollar g™z dikmiĢti. Moğollara hizmet veren Kulca UygurlarÝ bu makalenin konusunu oluĢturmaktadÝr. Siyasi Tarih 1. BarŒuk‟un Teslim OlmasÝ ve Halef Ġdikutlar (Uygur KağanlarÝ) YukarÝda da belirtildiği gibi Kulca Uygur Devleti Cengiz‟in Moğol gžcžnž yaymaya baĢladÝğÝ d™nemlerin erken bir aĢamasÝnda teslim olmuĢ en ™nemli devletlerden biridir ve bu istemli teslimiyet yeni efendileri y™netiminde Uygur imparatorluk ailesi ve aristokrasisi iŒin ™nemli kazanŒlar sağlamÝĢtÝr. Bu olaydan ™ncelikle kazanŒlÝ ŒÝkan kiĢi tabii ki Uygur HanÝ (Ġdikut) BarŒuk Art-Tekin ve ailesi olmuĢtur.2 Kulca‟yÝ g™zeten KarahitaylÝ sakinin ™ldžržlmesi žzerine BarŒuk‟un Moğollara teslim olmasÝ sonrasÝ BarŒuk hžkžmdarlÝğa tˆbi olan bir vatandaĢ olmuĢtur. BarŒuk, aynÝ yÝl iŒinde Cengiz tarafÝndan takip edilen bir diğer bozkÝr kabilesi Merkilerin savunma talebini reddettiğinde Moğollara olan sadakatini g™stermiĢ oldu. Ġki yÝl kadar BarŒuk‟un Cengiz Han‟la kiĢisel bir g™ržĢmesi olmamÝĢtÝ, ancak bu olay gerŒekleĢtiğinde Cengiz kendisinden ™yle memnun kalmÝĢtÝ ki onu “imparatorun diğer oğullarÝyla kardeĢ, beĢinci oğlu” olarak kabul etmiĢ ve kÝzlarÝndan bir tanesini ona eĢ olarak vermiĢti.3 Bu tžrlž ™džller Cengiz‟in BarŒuk‟un erken d™nemde istemli Ģekilde kendisine tˆbi olmasÝna verdiği değere iĢaret eder. BarŒuk onun hakimiyetindeki devletlerin y™neticileri arasÝnda beĢinci oğlu olarak kabul ettiği tek kiĢidir. BarŒuk ™zel bir statžye sahiptir, Œžnkž Kulca‟daki Uygur devlet baĢkanÝ unvanÝ olan Ġdukut‟u korumuĢtur. Bunun yanÝ sÝra BarŒuk daha ™nce kendine tˆbi olan ve Moğol Ġmparatorluğu boyunca yayÝlmÝĢ olan UygurlarÝn, Uygur Devleti‟ne d™nžĢlerine izin verilmesini sağlamÝĢtÝr.4 Ancak diğer birŒok aŒÝdan BarŒuk da diğer hakimiyet altÝndaki y™neticiler gibiydi.



434



„rneğin 1216‟da Nayman ve Harzem ġah‟a karĢÝ, 1225‟de Tangutlara karĢÝ yapÝlan askeri seferberliklerde MoğollarÝn yanÝnda yer almak zorundaydÝ. BarŒuk 1229-1241 civarÝndaki ™lžmžne kadar Ġdikut olarak y™neticiliğe devam etti. Ġdikutluk unvanÝ BarŒuk‟la son bulmadÝ, geleneksel Uygur uygulamasÝ doğrultusunda torunlarÝ tarafÝndan da devam ettirildi.5 AslÝnda Moğol Ġmparatorluğu hakimiyetindeki UygurlarÝn ve siyasi y™neticilerin g™rece ™zerklikleri hakimiyet altÝndaki devletler arasÝnda g™ze Œarpar nitelikteydi, BarŒuk‟un 1209‟da Cengiz‟e teslim olmasÝyla Uygur Devleti Moğol kontrolž altÝna girmiĢti. BarŒuk hakimiyet altÝna girip de kendi ata yurdunda unvanÝna dokunulmadan yaĢayan tek y™netici değildi, bu Moğollar tarafÝndan kendilerine olan sadakatin devamÝnÝn sağlanmasÝ amacÝyla uzun sžredir uygulanan bir pratiktir. Ancak BarŒuk ve haleflerinin bir kÝsmÝ Uygur Devleti olarak ™zerkliklerinin bir kÝsmÝnÝ devam ettirmiĢe benzer. HanÝn g™zž kulağÝ olarak hakimiyet altÝna alÝnan yerlerde g™zeticilerin bulundurulmasÝ Moğollar iŒin geleneksel bir uygulamadÝr; bu kiĢiler sivil ve askeri konularda geniĢ bir otoriteye sahiptir. Ġmparatorluğun ilk d™nemlerinde bu kiĢiler genellikle Moğollardan oluĢurdu ancak yerli seŒkinler de atanÝrdÝ, ™zellikle bunlar Moğol hakimiyetine barÝĢŒÝl yollarla girmiĢ ve onlara sadÝk devletlerin seŒkinleri arasÝnda iseler.6 En azÝndan iki Uygur, Uygur Devleti Ģehirlerine g™zetici olarak atanmÝĢtÝr ancak Uygur Devleti baĢkentlerine değil.7 UygurlarÝn kendi memleketlerine g™zetici olarak atanÝp, ™zellikle de Kulca‟ya yabancÝ g™zetici atanmamasÝ Ġdikut‟un ve diğer Uygur seŒkinlerinin Uygur Devleti y™netiminde sahip olduklarÝ ™zerkliğin bir g™stergesidir. Ancak UygurlarÝn Moğol hakimiyeti altÝndaki ™zerklik dereceleri nereye kadardÝ? BazÝ araĢtÝrmacÝlar onlarÝn Moğol Ġmparatorluğu‟nda, siyasi ve idari ™zerkliğe sahip “beĢinci bir hanlÝk” olarak ™zel bir yere sahip olduğunu yazar. Bu teori BarŒuk‟un Cengiz Han tarafÝndan “beĢinci oğul” olarak kabul edilmesine dayanÝr.8 Ancak Uygur Devleti‟nin bu tžrlž ™zel bir statžye sahip olduğu ihtimali zayÝftÝr, tÝpkÝ hakimiyet altÝndaki diğer pek Œok devlet gibi. 1209 sonrasÝ BarŒuk ve haleflerinden bir kÝsmÝnÝn Uygur Devleti y™netiminde g™rece daha ™zgžr olduklarÝ doğru gibi g™ržnse de, bunu Uygur Devleti‟ne daha fazla ™zerklik verildiği anlamÝnda yorumlamak yanlÝĢ olur. BarŒuk‟un torunlarÝnÝn 1283 civarÝnda Kubilay‟Ýn, Kadž karĢÝsÝnda kontrolž kaybettiği d™neme kadar Ġdikut olarak y™netimde bulunduğunu biliyoruz.9 Kulca‟nÝn son Ġdikutu, BarŒuk‟un torunu KaŒkar Tekin‟di. 1266‟da Ġdikut oldu ve yaklaĢÝk 1280 civarÝnda Kubilay‟Ýn b™lgenin kontrolžnž kaybettiği d™nemde ™ldž. Oğlu Ne‟uril Tekin, babasÝ, Kubilay karĢÝtÝ Moğolistan gžŒleri tarafÝndan ™ldžržldžğžnde deneyimsiz bir genŒti. BabasÝnÝn ™lžmž sonrasÝ Uygur siyasi lideri oldu ve Kubilay‟dan babasÝnÝn ™lžmžnžn ™cžnž almasÝ iŒin ricada bulundu. Ancak yaĢÝ ve deneyimsizliği yžzžnden ricasÝ kabul edilmedi ve bunun yerine Kubilay, Uygur hžkžmetini Kulca‟dan Gansu b™lgesindeki bir Ģehre taĢÝdÝ. Bu, UygurlarÝn kendi anavatanlarÝnÝ y™netmedeki ™zerkliklerinin sonu oldu ancak Uygur idari sisteminin sonu olmadÝ. Kuzey in‟e g™nderildikten sonra Ne‟uril 1308‟de Ġdikut oldu ve Moğollar, Yuan D™nemi boyunca Ġdikut unvanÝnÝ aile žyelerine vermeye devam etti. Moğollar tarafÝndan atanan son Ġdikut, 1350‟lerin sonunda atanan, BarŒuk‟un yedinci kuĢaktan torunu olan But/Bodun SarÝ idi.10



435



Kulca‟daki pek Œok ™nde gelen Uygur aristokrat 1209‟da BarŒuk, Moğol hakimiyeti altÝna girdiğinde ona katÝlmÝĢtÝr. Bu kiĢilerin Ġdikut ile Moğollara olan sadakatlarÝyla dikkat Œektikleri in kaynaklarÝnda yer almaktadÝr. Bunlar arasÝnda Uygur Devleti‟nin Ġdikut‟un hemen sonrasÝnda gelen yžksek džzeyli bakanÝ Bilge Timur da bulunmaktaydÝ; kendisi, Kulca‟daki Karahitay g™zeticisi ile en az on kiĢinin ™lžmžnde rol oynamÝĢtÝr.11 Bu kiĢilerin Œoğuna Uygur Devleti ya da in‟de yžksek džzeyde idari g™revler verilmiĢ ve bu kiĢilerin aileleri de Moğol ini‟nde aristokrat siyasi ve kžltžrel seŒkinler olma geleneğini sžrdžrmžĢlerdi. AĢağÝda bir kÝsmÝnÝ inceleyeceğimiz bu kiĢilerin hikayeleri Ġdikut‟la iliĢki iŒinde bulunmanÝn yeni efendileri y™netiminde de kendilerine birtakÝm kÝsa ve uzun vadeli yararlar sağladÝğÝ džĢžncesini pekiĢtirir. 2. Moğol ini‟nde Uygurlar 1225 yÝlÝnda BarŒuk‟un Cengiz‟e yaptÝğÝ baĢvuru sonrasÝ birŒok Uygurun Uygur Devleti‟ne d™nmesine izin verilirken, birŒok Uygur da kendilerine yeni kimlikler edinmek amacÝyla imparatorluğun Kuzey in‟i de iŒeren farklÝ b™lgelerine yerleĢtiler. in‟de Uygurlar Semuran (Œok farklÝ kategorilerden insanlar) adlÝ farklÝ bir sosyal ve idari sÝnÝfÝn parŒasÝydÝ. Bu grup Orta ve BatÝ Asya‟dan Moğollara tˆbi olmuĢ, in‟de onlar adÝna ŒalÝĢan insanlardan oluĢmaktaydÝ. Bu insanlar in nžfusunda Moğol hakimiyetini daha ™nce kabul eden insanlardan ve Moğollardan ayrÝlmaktaydÝ.12 Kžltžr džzeyi yžksek bir toplumdan gelmeleri ve Moğol hakimiyetini daha ™nce kabul etmelerinden dolayÝ Uygurlar, in‟deki Semu sÝnÝfÝnÝn en ™nemli parŒalarÝndan biriydi. UygurlarÝn Semuranlar arasÝndaki statžleri in‟de sahip olduklarÝ danÝĢmanlÝk, idarecilik ve teknik pozisyonlara bakÝlarak anlaĢÝlabilir. Moğol Ġmparatorluğu‟nun ™nemli bir parŒasÝnÝ dil oluĢturuyordu; cahil bir kabile konfederasyonu nasÝl bilgili ve yerleĢik toplumlara hžkmedebiliyordu? Cengiz‟in baĢÝndan beri anlamÝĢ g™ržndžğž cevap idarecilik konusunda deneyimli olmasÝ, bilgili insanlarÝ kullanmasÝydÝ. Uygurlar bu tanÝmlamaya uymakta ve bu nedenle Ġmparatorluğun ilk gžnlerinden itibaren dil uzmanlarÝ ve idareci olarak ŒeĢitli pozisyonlara gelmekteydiler. Moğollara hizmet eden ilk ve en ™nemli Uygurlardan biri Tatar Tonga idi.13 Cengiz tarafÝndan 1204‟te fethedilen bir baĢka Orta Asya bozkÝr kabilesinde vergi toplamaktan ve idari sistemden sorumluydu. Cengiz, Tatar‟Ý yakÝn Œevresine Uygur yazÝ dilini ™ğretmekle g™revlendirmiĢ ve bu 1269‟da Kubilay‟Ýn TibetŒe „Phags-pa‟ yazÝsÝnÝ getirmesine kadar MoğollarÝn resmi yazÝ dili olarak kalmÝĢtÝ. Cengiz‟in seŒiminin, Uygur kžltžržnžn bozkÝrdaki en eski okur yazar kžltžrlerinden biri olmasÝ gerŒeğinden kaynaklandÝğÝ aŒÝktÝr ve bu kžltžr Moğollar ile diğer g™Œebe bozkÝr halkÝ iŒin in kžltžrž kadar değerli bir kžltžrdžr. Tatar ele geŒirildiği zaman kendi g™revine ait imparatorluk mžhržnž kullanmaktaydÝ ve Cengiz, kendisinden Moğollara bu mžhržn neden ve nasÝl kullanÝldÝğÝnÝ da ™ğretmesini istemiĢti. BunlarÝn hepsi Cengiz‟in idari araŒlarÝn, hali hazÝrda kullanÝlan okur-yazar ve deneyimli personel yoksunluğunun farkÝnda olduğunu ve bu konularda bilgili ve deneyimli diğer bozkÝr insanlarÝnÝ kendine ve yakÝn Œevresine bunlarÝ ™ğretmekte kullandÝğÝnÝn g™stergesidir. BarŒuk‟un teslim olmasÝ ardÝndan in‟e giden pek Œok Uygur birŒok Moğol prensinin ve imparatorluğa yakÝn kiĢilerin saraylarÝnda idari pozisyonlar elde etmiĢtir. „rneğin, Uygur BakanÝ Bilge



436



Timur‟un kžŒžk kardeĢi ve kuzeni, Cengiz‟in en kžŒžk kardeĢi OdŒikin Timur‟un danÝĢmanlÝğÝnÝ ve ™ğretmenliğini yapmÝĢlardÝr.14 Bu tžrlž prestijli g™revlerin kendi ana dilleri ve edebiyatlarÝ konusunda bilgili olmalarÝndan ileri geldiği y™nžndeki kaynaklar oldukŒa aŒÝktÝr. Bu iki adam Shandong b™lgesinde kendilerine verilen g™revleri yerine getirdiler, ayrÝca Moğol ini‟nde soyadÝ olarak Xie‟yi alan bžyžk bir ailenin atalarÝnÝ oluĢturmaktaydÝlar. BirŒok Xie aile žyesi atalarÝnÝn statžlerini devam ettirip daha sonraki Moğol d™nemlerinde de idari pozisyonlar žstlendiler. Bir baĢka Uygur, BeĢbalÝklÝ Mengsus, Kuzey in, Zhending‟de Toluy‟un topraklarÝnda vergi toplama g™revini žstlenmiĢtir.15 Bu gelirler Moğol prensleri iŒin oldukŒa ™nemli kaynaklardÝ ve Semu bireyleri ile aileleri yeterli idari bilgi ve deneyime sahip olduklarÝndan dolayÝ bu topraklarÝ y™netme g™revine getirilmekteydiler. Toluy‟un topraklarÝnÝn idaresini alan bir y™netici olarak Mengsus da bu topraklarda yaĢayanlar žzerinde muhtemel bir iktidara sahipti ve eğer džzenlenmemiĢse bu gelirin prenslerce nasÝl kullanÝlacağÝ konusunda da tavsiyelerde bulunmaktaydÝ. BazÝ Uygur seŒkinleri Moğol fethinden sonra kendi anavatanlarÝ olan Uygur Devleti nezdinde de birtakÝm idari g™revler žstlenmiĢlerdi. „rneğin BarŒuk‟la birlikte teslim olan, Kulca‟da yžksek džzeyde bir g™revlinin oğlu olan YžduoĢiyena, Cengiz tarafÝndan Kuzey Uygur Devleti‟nde bir Ģehrin g™zeticisi olarak (G™zeticiler hakkÝnda yukarÝda yazÝlanlara bakÝnÝz), hem idari hem de askeri konularla ilgilenmek žzere atanmÝĢ ve otoritesinin simgesi olarak Uygur imparatorluk unvanlarÝ ile Moğol imparatorluk amblemi kendisine verilmiĢti.16 Diğer Uygurlar da g™zetici olarak Kuzey in‟in değiĢik b™lgelerine atanmÝĢtÝ. AslÝnda Uygurlar Yuan Hanedan tarihinde adÝ geŒen g™zeticilerin yžzde onunu oluĢturmaktaydÝ.17 Yuan HanedanÝ D™nemi‟nde Uygurlar merkezi ve b™lgesel hžkžmetlerde bir kÝsmÝ žst džzey g™revler olmak žzere farklÝ g™revler žstlenmiĢlerdir. BaĢkentteki merkezi sarayda Moğollar tarafÝndan atanan 52 baĢ™ğretmenden (Sangong Taifu) biri Uygur idi.18 Bu, Moğol imparatorlarÝ tarafÝndan yžksek džzeyli resmi g™revlilere verilen žŒ ™nemli unvandan biridir ve bu unvanÝn bžyžk b™lžmž Moğollara verilmiĢtir (yžzde 72). YalnÝzca dokuz Semuran bu unvanla ĢereflendirilmiĢtir. Yuan sivil y™netiminde Merkezi Sekreterya en ™nemli kurumlardan biriydi ve sÝrasÝyla genel sekreter, bir kÝdemli konsey žyesi, bir ast konsey žyesi ve d™rt parti konsey žyesinden oluĢmaktaydÝ. 43 kÝdemli konsey žyesinden (You Chengxiang) biri ve 49 ast konsey žyesinden (Zuo Chengxaing) žŒž Uygur idi. 1268‟de kurulan denetleme kurulu hem sivil hem de askeri g™revlileri denetlemekle yžkžmlžydž ve imparatorla doğrudan iliĢki iŒinde ŒalÝĢmaktaydÝ. 11 BaĢdenetŒinin (Yushi Dafu) biri Uygur idi. Bu birim adalet sistemini de denetlemekteydi, Uygurlar iŒin ayrÝ bir mahkeme (duhufu) bulunmaktaydÝ. Askeri ĠĢler Kurumu (Shumi yuan) birŒok Moğol, Semu ve in birimini y™netmek amacÝyla 1263‟te kurulmuĢtur. 22 Askeri ĠĢler Kurumu baĢkanÝndan žŒž Uygurdu. Merkezi Sekreterya ve ona bağlÝ birimler saray ve baĢkentten sorumluydu. BaĢkent b™lgesi dÝĢÝndaki 11 b™lge seyyar (birim) merkezi sekreteryalarÝnca (Xing zhongshu sheng) y™netilmekteydi. Cengiz Kuzey in‟de kullanÝlan Jin sistemini doğrudan alarak bu sistemi kullanmaya 1214 yÝlÝnda baĢlamÝĢtÝr. Yuan D™nemi‟nde, yetmiĢ birim sekreteryasÝnÝn (25 Semuran ve 39 Moğol bu g™revi yžržtmžĢtžr) altÝsÝna Uygurlar baĢkanlÝk etmiĢtir.



437



„nde gelen Uygurlar Moğol hžkžmetinde siyasi kararlarÝn alÝnmasÝnda da etkin olmuĢtur. Bu konuda gžzel bir ™rnek olarak Uygur Personel BakanÝ, Xie Zhedu ve para reformundaki rolžnž ™rnek g™sterebiliriz.19 Xie Zhedu Uygur Xie ailesinden gelmekte olup, Bilge Timur‟un torunlarÝndan biridir, Yuan ini‟ndeki siyasi ve sosyal Œevrelerde etkindir. Zhedu, jinshi derecesini alan ve yžksek džzeyde sivil g™revlere atanan beĢ kiĢiden biridir.20 Zhedu resmi kariyerine 1340‟larÝn ortasÝnda Personel BakanÝ (Libu shangshu) olarak atanmasÝyla baĢlar. Sivil hizmet g™revlilerini seŒen, atayan ve değerlendiren žŒ bakandan biriydi. 1351‟de Zhedu, Konsey …yesi Toghto, Hazine BakanÝ Wu Qi‟nin yanÝ sÝra, Yuan para biriminin bžyžk Œapta yeniden yapÝlandÝrÝlmasÝnÝ ™neren žŒ yžksek džzeyli bakandan biriydi. Zhedu‟nun bu ™nemli siyasi karardaki anahtar rolžnž Yuan HanedanlÝk tarihi yazmaktadÝr.21 UygurlarÝn bir kÝsmÝ da merkezi hžkžmette danÝĢma, ideoloji ve dini bžrolarda hizmet vermekteydi. Merkezi hžkžmetteki en ™nemli danÝĢma ve ideoloji bžrosu Hanlin Akademisi idi. 700‟lerde kurulan bu birim, baĢlarda imparatora hžkžmet fermanlarÝnÝ yazmakta yardÝmcÝ olan ve imparatorluk destekli tarihŒeleri bir araya getiren akademisyenlerden oluĢmaktaydÝ. Moğol D™nemi‟nde Hanlin ve Ulusal Tarih Akademisi olarak devam etmiĢ ve birŒok Uygur Hanlin‟de farklÝ g™revlere atanmÝĢtÝr. Bu kurumun en ™nemli g™revlerinden biri de daha ™nceki hanedanlÝk hikayelerinin bir araya getirilmesidir. D™rt Uygur Liao, Jin ve Song tarihlerinin edit™rleri iken, birŒok Uygur da yazÝcÝlÝk ve memurluk gibi daha džĢžk džzeyli g™revlere atanmÝĢtÝr.22 Bu konumlar oldukŒa ™nemliydi, Œžnkž daha ™nceki hanedanlÝklarÝn tarihleri, daha ™nceki rejimlerin hatalarÝnÝ ortaya koymuĢ ve in hanedanlÝklarÝ iŒinde Moğol Yuan HanedanlÝğÝ‟nÝ meĢrulaĢtÝrmÝĢtÝr. Bir baĢka ™nemli ideoloji ve danÝĢmanlÝk kurumu da Kuizhang birimidir. Kuizhang Birimi 1329‟da Togh Timur tarafÝndan kurulan in klasikleri ve tarihi hakkÝnda imparatora ders vermek amacÝyla bir grup akademisyenin oluĢturduğu bir forumdur.23 BirŒok Uygurlu bu kurumda farklÝ zamanlarda g™rev yapmÝĢtÝr, bu kuruma katÝlÝmlarÝnÝn Moğol sarayÝnda gžŒlž olan KonfžŒyusŒuluğun belirli okuluna kabul edilmelerine bağlÝ olmasÝ muhtemeldir. „rneğin Kara IgaŒ Buyruk‟un torunlarÝndan Uygur ġalaban, son Yuan Ġmparatoru Toghon Timur tarafÝndan Kuizhang‟a Bžyžk Hoca olarak atanmÝĢtÝr. BirŒok Uygur, Moğol D™nemi boyunca in‟de b™lge, Ģehir ve ilŒe džzeylerinde g™revler almÝĢtÝr. Moğol D™nemi‟ndeki yerel gazeteler, yazÝlar ve kiĢisel bilgilerde yerel džzeyde Moğollara hizmet eden UygurlarÝn, hizmet d™nemleri, unvanlarÝ ve diğer kiĢisel bilgilerine iliĢkin kayÝtlar bulunmaktadÝr. Tžm bunlar UygurlarÝn Moğol hakimiyeti sÝrasÝnda in‟de ™nemli g™revlere getirildikleri ve yeni efendileri g™zžnde iyi yerlere sahip olduklarÝnÝ s™ylemek iŒin yeterlidir. Sosyal Tarih Ġdikut‟la iliĢkileri ve Moğollara duyduklarÝ sadakat in‟deki Uygur diasporasÝ iŒin ™nemli bir sosyal sermaye olmuĢtur. Uzun d™nemde yaĢamlarÝnÝ idame ettirmeleri iŒin, birŒok Uygur SemuranÝ Moğolistan ini‟nde sosyal seŒkinler olarak ŒeĢitli kimlikler yaratmÝĢtÝr. Bu durum, bu kiĢilerin inli seŒkinlerle iliĢkide olduğunun g™stergesidir ve bunlarÝn bir Œoğu yabancÝ inliler ve fethedenler-



438



fethedilenler arasÝndaki uŒurumu aĢarak sonunda inlilerin sosyal ve kžltžrel eĢ değerleri konumuna yžkselmiĢtir. 1. Yasal Statž En erken d™nemlerden beri Ġdikut‟la bir bakÝmdan iliĢkisi olan Uygurlar ™zel bir yargÝ sistemine tˆbi tutulmuĢtur. Bir Uygur ve inli arasÝndaki anlaĢmazlÝkta Uygur ve inli g™revlilerden oluĢan mahkeme karar alÝrdÝ.24 Bu ™zel mahkeme hem Kulca hem de Kuzey in‟de bulunan UygurlarÝn davalarÝ ile ilgilenirdi ve temelinde de ™zel Uygur hakimlerinin (Weiwuer duanshiguan) atanmasÝ yatÝyordu. Bu mahkemeler sonunda 1281‟de resmi, ayrÝ bir mahkemeye d™nžĢtžržldž.25 Yuan kanunlarÝnda, Yuan Dianzhang, UygurlarÝn muhtemelen diğer Semuranlara verilmeyen ™zel bir statžden yararlandÝğÝnÝn g™stergesi olarak Uygurlara atÝfta bulunan kÝsÝmlar bulunmaktadÝr. Bu konuda ilginŒ bir ™rnek Uygur yas džzenlemelerini iŒeren bir y™netmeliktir.26 Bu metinde ilk olarak geleneksel Uygur yas ritželleri tanÝmlanÝr, daha sonra kendi gelenekleri yerine in geleneklerini takip eden Uygurlara iliĢkin bir kÝnama yer alÝr. Bu metnin yazÝlÝĢ tarihi kesin olmasa da, Kubilay D™nemi‟nde (1260-64 civarÝ) yazÝlmÝĢ olmasÝ muhtemeldir. Bu y™netmelik birŒok Uygurlunun kendilerini in kžltžržne adapte ettiklerini yazmaktadÝr. Bu da o d™nemin saray Œevreleri iŒin olumsuz bir geliĢmeydi. Moğolistan ini‟nde UygurlarÝn yararlandÝğÝ bir diğer ayrÝcalÝk da sivil hizmet sÝnav sistemidir. YukarÝda da belirtildiği žzere, Moğollar sÝnavlarÝ 1315 yÝlÝnda yeniden džzenlemiĢtir. Hizmet derecelerinin yžzde ellisi MoğollarÝn yanÝ sÝra Uygurlar ve diğer Semuranlara tahsis edilmiĢtir. Yine inlilere g™re sÝnavlarda kendilerinin daha az, daha kÝsa ve farklÝ sorular cevaplama zorunluluğu vardÝ.27 Bžrokrasideki g™revlerden yalnÝzca yžzde ikisi sÝnav sonuŒlarÝna g™re belirleniyordu; bu yžzden de Moğolistan ini‟nde bunlar asla bir pozisyona atanmanÝn birincil yolu olamadÝ. Semuran ve MoğollarÝn ayrÝcalÝklÝ konumu ise bžrokraside baskÝn konumda olmalarÝna yardÝmcÝ oldu. 2. Sosyal Statž Uygur diaspora seŒkinlerinin in‟de kžltžrel seŒkinler olarak yer almalarÝnÝn ™nemli nedenlerinden biri de in kžltžržne katÝlÝmlarÝdÝr. Bu, in‟deki baskÝn ideolojik ekol olan KonfžŒyusŒuluğu kabul etmek ve bunu uygulamak anlamÝna gelmektedir. Zaman iŒerisinde KonfžŒyusŒular Hanlin ve Moğol sarayÝndaki danÝĢmanlÝk kadrolarÝnda ™ne ŒÝkar hale geldiler ve birŒok Uygur da bu birimlerde g™rev aldÝ. Uygurlu KonfžŒyusŒular iŒin en iyi ™rneklerden biri de Lian Xixian‟dÝr.28 Kubilay Han, ona KonfžŒyus felsefesini iyi bilmesinden dolayÝ “Lian Mencius” takma adÝnÝ verdi. Ġki kez Merkezi Sekreterya‟ya atandÝ ve birŒok diğer žst džzey konumda da g™revler aldÝ. Lian ailesi KonfžŒyusŒu geleneği de vam ettirip, yžksek džzeyde g™revlere getirilmiĢlerdir. „rneğin Xixian‟Ýn torunlarÝndan biri Lian Qashan Qaya Liao, HanedanlÝk tarihinin edit™rlerinden biridir.



439



„nde gelen birŒok Uygur da KonfžŒyus ™ğretisine olan bağlÝlÝklarÝyla bilinirler ve zamanÝn birŒok ™nemli inli akademisyeni ve yazarÝ UygurlarÝ kžltžrel ve entelektžel eĢ değerleri olarak kabul etmiĢlerdi. „rneğin Uygurlu Xie ailesi de KonfžŒyusŒu ™ğretiye olan bağlÝlÝklarÝyla tanÝnÝrlar. Hžkžmet politikasÝndaki rolžnden daha ™nce bahsedilmiĢ olan Xie Zhedu ™ğrencilerini eğitmek iŒin Gžneydoğu in‟de, Liyang Ģehrinde bir aile evi ve ŒalÝĢma salonu inĢa etmiĢtir. 1340‟larda Gžneydoğu in‟deki sosyal koĢullarÝn k™tžleĢmesi žzerine yazan LiyanglÝ bir inli yazar da Zhedu‟dan insanlarÝn kendilerine ™rnek almasÝ gerektiğini s™ylediği bir aile davranÝĢÝ ™rneği verirken bahsetmiĢtir.29 Kong Qi‟ye g™re Xie Zhedu‟nun ahlaki bžtžnlžğž KonfžŒyus değerlerine olan derin bağlÝlÝğÝndan kaynaklanmaktadÝr, b™ylece ailenin ve sonunda da toplumun dağÝlmasÝnÝ engelleyen bir Ģekilde ailesini džzenli tutmaya muktedir olmuĢtur. KonfžŒyusŒu džĢžncenin belirli ekolleriyle iliĢkide olmak ™zellikle Yuan hanedanlÝğÝnÝn son d™nemlerinde kiĢinin ideoloji ve danÝĢmanlÝk birimlerinde g™rev almasÝnda oldukŒa etkili olmuĢtur ve Uygurlar da bu tžrlž g™revlere KonfžŒyusŒu bağlantÝlarÝyla atanmÝĢtÝr. „rneğin Xie Zhedu‟nun oğullarÝndan biri, Xie Boliaoxun, 1349‟da Moğol HanedanlÝğÝ‟nda belirli olan varise eğitim vermek žzere kurulan AŒÝk Varis (Duanben Tang) biriminde bir g™reve atanmÝĢtÝr.30 Moğolistan ini‟nde ™nde gelen KonfžsyuŒulara dahil olmuĢ UygurlularÝn tžmžnž saymak iŒin yerimiz yeterli değildir. ok sayÝda Uygur, Moğolistan ini‟ndeki eğitimli seŒkinler ve yazarlar arasÝna katÝlmÝĢtÝr. BirŒok Uygur eğitimli insan KonfžŒyusŒu ™ğretiye bağlÝ değildir ancak bu ™ğretiyle iliĢki belirleyici unsurdur. AslÝnda Budist ve Taoist inanŒlara sahip olan Uygurlar da edebi yetenekleriyle ™n plana ŒÝkmÝĢlardÝr. KiĢinin edebi konumunun ™nemli g™stergelerinden biri de tarzÝ ya da mahlasÝdÝr (sÝrasÝyla, zi ve hao) ve bu isimlerle tanÝnan en az 34 Uygurun varlÝğÝnÝ biliyoruz.31 Bu bireylerin tžmž ya kendileri edebi eserler yazmÝĢ ya da ŒağdaĢlarÝ tarafÝndan kendileri hakkÝnda eser yazÝlmÝĢtÝr. Uygur yazarlarÝnÝn yazdÝğÝ ya da onlara atfedilen eserlerin tam bir listesini kimse yapmamÝĢtÝr ve birŒok materyal bugžn mevcut değildir. Ancak, konuyla ilgili isimlerin ve ilgili eserlerin rastgele džzenlenmiĢ bir ™rneği birŒok Uygurlunun makaleler, Ģiirler yazdÝğÝnÝ ortaya koymuĢtur.32 Burada bahsedilecek pek Œok ™rnek vardÝr; ancak bunlarÝn hepsinin žstžnde Uygurlu Ģair Guan Yunshi vardÝr. Bu verimli Ģair muhtemelen d™nemin en žnlž Uygur Ģairiydi, ve hayat hikayesi in‟deki diğer Uygurlu edebiyatŒÝlardan farklÝ değildi.33 Uygur adÝ Xiaoyunshi Kaya olarak da tanÝnan Guan, BarŒuk‟un teslimiyetinden beri in‟de yaĢayan ve uzun sžredir de Moğollara hizmet etmekte olan bir Uygur ailesinden gelmekteydi. Guan baĢarÝlÝ bir Semu g™revlisi olmasÝnÝn yanÝ sÝra, baĢarÝlarÝ inliler ve yabancÝlar tarafÝndan da takdir edilen bir kžltžrel seŒkindi. Ġmparatorluk Akademisi ve Tarih Birimi‟nde yžksek džzeyde bir g™reve gelmiĢ ve 1315‟teki sivil sÝnavlarÝn yeniden yapÝlandÝrÝlmasÝna iliĢkin ŒalÝĢmalarda yer almÝĢtÝr. AynÝ zamanda KonfžŒyus ™ğretisi bilginliği ile tanÝnÝr; d™nemin en saygÝn KonfžŒyusŒu akademisyenlerinin yanÝnda ŒalÝĢmÝĢtÝr. FarklÝ stillerde ciltlerce Ģiir yazmÝĢtÝr. Guan hem siyasi hem de kžltžrel alanda baĢarÝlÝ olmuĢ bir kiĢidir. ince ya da Uygurca yazÝ konusunda tžm Uygurlar Guan gibi miydi? BazÝ Uygurlar kesinlikle Uygurca yazmaktaydÝ; ™nde gelen UygurlarÝn biyografileri kendi žlkelerine ve dillerine iliĢkin bilgileri iŒerir. in‟de mžtercim ve tercžman olarak ŒalÝĢan birŒok Uygur tabii ki UygurcayÝ, MoğolcayÝ ve



440



muhtemelen inceyi Œok iyi džzeyde bilmekteydi. Yuan HanedanlÝğÝ D™nemi‟nin ortalarÝnda edebi Œevrelerin žyesi haline gelmiĢ olan UygurlarÝn pek Œoğu kuĢkusuz ince yazmaktaydÝ. Bu kiĢilerin inli eĢ değerleri Uygurca bilmezdi ve edebi dilin bžyžk kÝsmÝnÝ belirli ince Ģiir stilleri ve in dilinin kullanÝmÝ oluĢturmaktaydÝ. Bu daha sonraki d™nem UygurlarÝn pek Œoğunun edebi konularda ™n plana ŒÝkÝp, in kžltžržne adapte olmalarÝnÝn g™stergesidir. Ancak in kžltžržne uyum sağlamalarÝ Uygur mirasÝnÝ bÝraktÝklarÝ anlamÝna gelmemektedir. Yuan HanedanlÝğÝ‟nÝn son d™nemine kadar birŒok Uygur, Uygur tarzÝ isimler kullanmaya devam etmiĢ, birŒoğu da ŒocuklarÝna Uygur kžltžržnž ™ğretmiĢtir. in tarzÝ soyadlarÝ almÝĢ olan bazÝ Uygurlar, iŒinde Uygur kžltžržnž barÝndÝran soyadlarÝ da kullanmÝĢtÝr. Bu Xie ailesi iŒin geŒerlidir. Bir Œok ™nde gelen Uygur ailesi Uygur Œevrelerinde evlilik kurmaya devam etmiĢtir.34 Bunun siyasi amaŒlarÝ da olabilir, ancak bu aile bağlarÝ ™nemli olmaya ve Uygur mirasÝ da bu ailelerde ™ğretilmeye devam etmiĢtir. SonuŒ in‟deki UygurlarÝn Ġdikut‟la iliĢkide olmalarÝ Moğol idari sisteminde siyasi ve sosyal seŒkinler olarak kimlikleri ve konumlarÝ iŒin ™nemlidir. Teslimiyeti sonucu BarŒuk ve Œevresindekilere verilen onur bu kiĢilerin Moğol y™netimi altÝnda idari ve danÝĢmanlÝk kariyerine sahip olmalarÝna olanak vermiĢtir. Bu ilk kuĢak Uygur diasporasÝnÝn torunlarÝ siyasi iktidarlarÝnÝ sžrdžrmek ve sosyal seŒkinler olarak da kimliklerini devam ettirebilmek iŒin Kulca yerlisi kimliklerini korumaya devam etmiĢler. Uygurlar Uygur kimliklerini yitirmemiĢtir; bunun yerine in‟de bir diaspora grubu olarak ayakta kalmak iŒin her iki kžltžržn en iyi yanlarÝnÝ birleĢtiren bir kombinasyon oluĢturmuĢlardÝr. YabancÝ toplumlar ve in toplumu arasÝndaki sÝnÝrlarÝ aĢmadaki baĢarÝlarÝ da UygurlarÝn in‟de uzun sžre ayakta kalabilmelerini sağlamÝĢtÝr. 1368‟de Moğol iktidarÝ sona erip, birŒoğu bozkÝra d™ndžğžnde, Semuran olarak Moğollara hizmet eden UygurlarÝn Œoğunluğu Ming HanedanlÝğÝ‟nda da baĢarÝlÝ olmuĢ ve in‟de siyasi ve sosyal seŒkinler olarak yaĢamaya devam etmiĢlerdir.



1



Kulca ya da Uygur ismi olan KoŒo iŒin, bkz. Abe Takeo “Where was the Capital of the



West Uighurs?”, Silver Jubilee Volume of the Zinbun Kagaku Kenkyusyo, (Kyoto: Kyoto …niversitesi, 1954): 435-450, ve Shimazaki Akira, “On Pei-t‟ing (Bisbaliq) and Ko-han Fu-t‟-u-ch‟eng”, Memoirs of the Research Department of the Toyo Bunko 32 (1974): 99-117. 2



Thomas T. Allesen, “The Yuan Dynasty and the Uigurs of Turfan in the 13th Century, ”



China Among Equals, yay. Morris Rossabi, (Berkeley: Kaliforniya …niv. Yay., 1983: 243-280) BarŒuk‟un Cengiz‟e teslim oluĢunu anlatÝr. Bkz. Yuan Dynastic History (Yuanshi) 122 (cilt 10, s. 29993002) bir kÝsmÝ Emil Bretschneider tarafÝndan Œevirilen BarŒuk‟un biyografisi iŒin, Medireview Researches from Eastern Asiatic Resources, London: Kegan Paul, Trench, Trubner & co., 1910, cilt 1, s. 249-250.



441



3



Allsen, s. 247.



4



Allsen, s. 248.



5



Volker Rybatzki, “Titles of Turk and Uigur Rulers in the Old Turkic Inscriptions, Central



Asians”, Central Asiatic Journal, 44. 2 (2000): 253-4, BarŒuk sonrasÝ ĠdikutlarÝ sÝralar. 6



Darughuachi g™revi iŒin bkz. Elizabeth Endicott-West, Mongolian Rule in China: Local



Administration in the Yuan Dynasty. Harvard-Yenching Enstitžsž no. 29. Cambridge, MA: Council on East Asian Studies, Harvard Uni. Yay., 1989, ve Igor de Rachewiltz, “Personnel and Personalities in the North China in the Early Mongol Period”, Journal of the Economic and Social History of the Orient 9 (1966): 88-144. 7



Allsen, s. 251.



8



Abe Takeo bu noktayÝ iĢaret eden ilk araĢtÝrmacÝydÝ. Bkz. “Where was the Capital of West



Uighurs?” Silver Jubilee Volume of the Zinbunkagaku Kenkyusyo, Kyoto: Kyoto Uni. (1954): 435-450. Bkz. Thomas J. Barfield, The Perilous Frontier, Cambridge, MA: Basil Blackwell, 1989. Allsen Uygur Devleti‟nin beĢinci hanlÝk olduğu teorisine karĢÝdÝr. Bkz. bu konudaki iddialarÝna s. 249-250. 9



Kadž ve Kubilay arasÝndaki ŒekiĢmenin tarihi ve Uygur Devleti‟ne yansÝmalarÝ iŒin bkz.,



Michal Biran, Qaidu and the Rise of Independent Mongol State in Central Asia, Surry: Curzun Press, 1997. 10



Bkz. Qian Daxin‟in Yuan ini‟ndeki Semuran kabilelerine iliĢkin tablosuna Ersiwu Shi



bubian (Supplements to the Twenty-Five Dynastic Histories), Kaiming ed., Shangai, s. 8334. 11



Li Futorng, “Weiwuerren duiyu Yauncho jianguo zhi gongxian”, Yuan HanedanlÝğÝ‟nÝn



KurulmasÝ AĢamasÝndaki Uygurlar, np. 1938, yeniden basÝm, Pekin: Zhongua Shuju, 1980, ve Yanai Watari, Yuandai Meng Han Semu daiyu kao (Yuan inindeki Moğollar, Han ve Semu HalklarÝnÝn G™rdžğž Uygulamalar …zerine Bir alÝĢma), Œev. Chen Jie ve Chen Chingjuan, Taibei: Shangwu Yinshuagan, 1963, in‟deki Moğollar tarafÝndan uygulanan d™rt sÝnÝflÝ sistem konusu iŒin. 12



Bkz. Meng Siming, Yuandai Shehui Jieji Zhidu (Yuan HanedanlÝğÝnÝn Sosyal SÝnÝf



Sistemi), np. 1938, yeniden basÝm Pekin: Zhonghua Shuju, 1980, ve Yanai Watari, Yuandai Meng Han Semu daiyu kao (Yuan ini‟nde Moğollar, Han ve Semu halkÝnÝn g™rdžğž Muameleler), Œev., Chen Jie ve Chen Chingjuan, Taibei: Shangwu Yinshuguan, 1963, in‟de MoğollarÝn uyguladÝğÝ d™rt sÝnÝflÝ sistem iŒin daha ayrÝntÝlÝ bilgi. 13



Tatar Tonga iŒin bkz. J.-P. Abel Remusat‟Ýn biyografisine Nouveaux Asiatiques 2 (1829),



ve Igor de Rachewiltz, “Turks in China Under the Mongols”, China Among Equals, ed. Morris Rossabi, Berkeley: Californiya Uni. Yay. (1983); 283-284, n. 9.



442



14



in‟de ™nde gelen Uygur ailesi ile ilgili daha derin bir ŒalÝĢma iŒin, bkz. Michael C. Brose,



Strategies of Survival: Uyghur Elites in Yuan and Early Ming China, Doktora Tezi, University of Pennsylvania, 2000. 15



Biyografisi iŒin bkz. Yuan Dynastic History (bundan b™yle Yuanshi) 124 10: 3059.



16



Kara IgaŒ Buyruk‟un biyografisi iŒin bkz., Yuanshi 124 (10: 3046-48).



17



Bu g™zeticilerin yžzde 32‟sini Moğollar, yžzde 35‟ini de Semuranler oluĢturmaktaydÝ. Bkz.



Liu Zhongwen, Yuan Hanren diwei kao (Yuan ini‟nde inlilerin Statžsž žzerine bir alÝĢma), np, Taivan, 1968, tablo 33, 35, 37, 39, 41 ve 43. 18



Uygur g™revlileri konusundaki bilgiler Liu‟dan alÝnmÝĢtÝr. Ben burada Farquhar‟Ýn idari



terimler ve žnvanlar žzerinde yaptÝğÝ Œevirileri kullanÝyorum. 19



Zhedu ile ilgili bilgili iŒin bkz. Brose‟un Xie ailesi žzerine ŒalÝĢmalarÝna. „zel olarak bu



reform iŒin bkz. Herbert Franke, Geld und Wirtschaft in China unter den Mongolen-Herrschaft: Beitrage zur Wirtschaftsgeschichte Wirtschaftgeschihte der Yuan-Zeit, Leipzig: Otto Harrasowitz, 1949, s. 34. 20



Jinshi derecesi en yžksek žŒ hizmet sÝnavÝndan biridir, bu sÝnav civil bžrokrasideki



g™revlere gelinmesini sağlar. Bu sÝnav sistemi 1315‟te in‟deki Moğollar tarafÝndan oluĢturulmuĢtur ve yabancÝlar (Moğollar ve Semuran) ile inliler iŒin farklÝ sÝnav ŒeĢitleri bulunmaktaydÝ. 21



Bkz. “Chao Fa”, Yuanshi, 97, s. 2483-85.



22



Shang Yanbin, “Yuandai Neiqan Weiwuerren de fenbu ji qidui Han Wenhua de xishou”



(Yuan ini‟nde UygurlarÝn DağÝlÝmÝ ve in Kžltžržne EntegrasyonlarÝ), Minzu Yanjiu 1997, no. 1, „nde gelen UygurlarÝn etkinliklerinin imparatorluk tarihindeki rolž konusunda bilgi verir. BakÝnÝz Hoklam Chan, “Chinese Official Historiography at the Yuan Court: The Composition of the Liao, Chin and Sung Histories”, China Under Mongol Rulei, ed. John D. Langlois, Jr., Princeton: Princeton University Press, 1981: 56-106. 23



Kuizhang Birimi iŒin bkz., Chiang I-han, Yuandai Kuizhangge chi Kuizhang renwu (Yuan



HanadenlÝğÝnda Kuizhang Birimi ve Personeli), Taibei: Lianjing chubanshe, 1981, ve Farquhar, p. 131. 24



Paul Heng-chao Ch‟en, Chinese Legal Tradition Under the Mongols, Princeton: Princeton



Uni. Yay (1979): 86. 25



Bkz. David M. Farquhar, The Government of China Under Mongolian Rule: A Reference



Guide, Stuttgart: Franz Steiner Verlag, (1990): 245.



443



26



Bkz. Francis W. Cleaves, “Uighuric Mourning Regulations”, Journal of Turkish Studies 1



(1977): 65-93. 27



Bkz. Benjamin A. Elman, “An Early Ming Perspective on Song-Jin-Yuan Civil



Examinations, The Song-Yuan-Ming Transition: A Turning Point in Chinese History?”, UCLA, Haziran 1997. in sÝnav sistemi tarihŒesi iŒin bkz. Elman‟Ýn A Cultural History of Civil Examinations in Late Imperial China, Berkeley: University of California Press, 2000. 28



Lian Xixian ve Lian Ailesi sÝkŒa ŒalÝĢÝlmÝĢ ™nde gelen Uygur Semuranlerindendir. Bkz.



Chen Yuan, Western and Central Asians in China Under Mongols, Œev. Ch‟ien Hsing-hai ve L. Carrington Goodrich, Los Angeles: Monumenta Serica, University of California, 1966, s. 21; C. Hsiao, “Lien His-Hsien (1231-1230)” HanÝn hizmetinde, s. 480-99; Wang Meitang, “Yuandai neiqan Weiwuerzu shijia-Lianshi jiazu kasohu” (Yuan ini‟ndeki Uygur Kabilelerinin DağÝlÝmÝ-Lain Ailesi …zerine alÝĢma) Symposium on Yuan History ve Song-Yuan Culture, Guangzhou, 1997; ve Guan Yuche, “Yuandai Weiwuerzu zhengzhijia Lian Xixian” (Yuan HanedanlÝğÝ Uygurlu Resmi G™revli Lian Xixian) Yuanshi Luncong 2 (1983): 241-250. 29



Kong Qi, “Kulca Xie Zhe” (Kulca‟Ýn Bay Xie Zhe‟si) Zhizheng zhiji 3: 116-117 (yeniden



basÝm: Guji, Chubanshe, 1987). Kong Qi ve Liyang iŒin bkz. Paul J. Smith, “Fear of Gynarchy in an Age of Chaos: Kong Qi‟s Reflections on Life in South China under Mongol Rule”, Journal of the Economic and Social History of the Orient 41. 1 (ġubat, 1998): 1-95. Bkz. Zhedu ile ilgili Brose, s. 250. 30



Bkz. Brose, s. 275. Siyasi ve kžltžrel bir seŒkin olarak Xie Boliaoxun žzerine daha fazla



bilgi iŒin bkz. John Dardess, Conquerors and Confucians: Aspects of Political Change in late Yuan China, New York: Columbia University Press, 1973. GeŒ Yuan D™nemi politikalarÝ iŒinde Duanbeng Tang‟Ýn rolž žzerine ™zellikle s. 97. 31



Shang Yanbin, s. 68-69.



32



Bkz. Igor Rachewiltz ve May Wang, Reportery of Proper Names in Yuan Literary Sources,



3 Cilt, Taipei: Southern Materials Center, 1988, ve Wang Deyi, Li Rongcun ve Pan Bocheng, Yuanren Zhuanji ziliao suoyin (Yuan Figžrleri Biografik Materyalleri Ġndeksi) 5 cilt, Taipei: Xinwenshuang Chubanshe, 1980. 33



Richard John Lynn, Kuan Yun-Shih, Boston: Twayne Yay., 1980 bu kiĢi ile ilgili bir ŒalÝĢma



yapmÝĢtÝr. 34



Bkz. Hong Jinfu, “Yuandai Hanren yu Fei Hanren Tonghun Wenti Chutan” (Yuan



HanedanlÝğÝ‟nda inliler ve inli olmayanlarÝn YaptÝğÝ Evliliklere Dair bir „n alÝĢma), Shihuo Yuekan 6. 1-2 (Mart 1977): 646-665, ve 7. 1-2 (Nisan, 1977): 11-131.



444



Hangisi Karahanlıların Kökeni; Uygurlar Mı Yoksa Karluklar Mı? / Prof. Dr. Juten Oda [s.255-259] ToyohashÝ Sozo …niversitesi / Japonya



„ns™z Tžrk ve Uygur ĠmparatorluklarÝndan oluĢan Tžrklerin G™Œebe Kabile Konfederasyonu gžnžmžz Moğolistan bozkÝrlarÝnda hayvancÝlÝkla uğraĢarak hemen hemen žŒ yžzyÝl boyunca bžyžk bir refah d™nemi yaĢadÝ, ama en sonunda 840‟ta Œ™ktž. Uygur Ġmparatorluğu‟nun Œ™kžĢž Tžrkleri „tžken‟den ayrÝlmaya zorladÝ. Tang hanedanlÝğÝ ile ilgili Jiu Tangshu (eski Tang yÝllÝklarÝ) olarak bilinen in tarihŒesi bu olayÝ aĢağÝdaki gibi aŒÝklar: “Uygur sarayÝnda Sazhi adÝnda bir vezir -bakan- vardÝ. Bakan batÝya doğru ilerledi ve on beĢ tane g™Œebe kabile ve beĢ kardeĢ: Pang Tegin (kÝz kardeĢinin oğlu), Lubingefen veya Lu ve Efen (Pang Tegin‟in oğullarÝ, ve diğerleri) Karluk topraklarÝna sÝğÝndÝ. Bununla birlikte, bazÝlarÝ Tibet‟e (sonra Ganzhou UygurlarÝnÝn yurdu) kaŒtÝlar ve diğer bazÝlarÝ Tang hanedanlÝğÝnÝn eski b™lge karargahÝ olan Ansi‟ye kaŒtÝlar. in‟i kuĢatmaya ŒalÝĢan ve in‟in kuzey b™lžmžne yakÝn bir yerde karargah kuran (kağanlarÝ Wujie Tegin idi) on žŒ g™Œebe kabile gžneye gittiler.” (Eski Tang YÝllÝklarÝOld Tang Annals-16. Cilt, b™lžm 195, s. 5213, ed. Zahonghua shuju, 1967). Abe‟nin BatÝ UygurlarÝn Tarihi ile ilgili ŒalÝĢmasÝna g™re (1955, s. 235-239), gžneye giden ve binden fazla insandan oluĢan on žŒ kabileden bir Œoğu kontrolž kaybetti ve 847 gibi ortadan kayboldu. Bununla birlikte, bazÝlarÝnÝn batÝya gittiği ve oradaki kabilelere katÝldÝğÝ s™ylenir. BatÝya giden kabilelerin toplam sayÝsÝ bilinmemekle birlikte iki veya žŒ yžz bin olabilir. AĢağÝdakiler bu konu hakkÝnda in tarihi žzerine modern bir ŒalÝĢmaya dayanan bilgilerdir. 1. Ansi UygurlarÝ Uygur Ġmparatorluğu dağÝldÝktan sonra, insanlara her zamankinden Œok umut veren yukarÝda adÝ geŒen Pang Tegin idi. Pang Tegin Yangi (Argi, Karashahr: Tang HanedanlÝğÝnÝn eski Ansi karargahÝ)‟ye g™Œ etti. G™Œebe kabileler muhtemelen Doğu Tianshan‟da YÝldÝz Vadisi civarÝnda yerleĢti. Pang Tegin hakkÝnda bazÝ kayÝtlar in‟de kalÝr (856). “UluE t (a) ngrida qut bulmi{ alp kžlžg bilga qaEan” (TžrkŒe uzun bir unvan) g™sterir ki, Tang hanedanlÝğÝ Uygur elŒisinin ricasÝ žzerine kralÝn meĢruluğunu kabul etti. (Tang da-zhaoling ji, ed. Sung Shou ve Sung Minqiu, b™lžm. 128, 129, s. 692-693, 698, Zhongguo xueshu leibian, Ding wenshuju Press, Taipei, cf. Fujieda, 1942, s. 504506; Hamilton, 1986, s. xvi). Ama teĢekkžrlerini sunmak iŒin gelen Tang heyeti Yizhou‟nun kuzeyinde karla kaplÝ Xueshan dağÝnÝn gžney eteklerinde farklÝ gruplardan oluĢan bin silahlÝ Uygur tarafÝndan saldÝrÝya uğradÝ, ve heyettekiler bu g™revi yerine getiremediler. Pang Tegin ile ilgili diğer bir kayÝt, o



445



d™nemde Tianshan‟daki Jinsha-ling dağÝ civarÝnda iki yžz bin nžfuslu değiĢik gruplarÝn olduğunu g™sterir. (Xin Tang-shu (New Tang Annals), 19. Cilt, b™lžm 215b, s. 6069). 2. Ganzhou UygurlarÝ 911‟de Dunhuang‟dan getirilen 3633 nolu Pelliot DokžmanlarÝ Hesi GeŒidi‟ndeki Ganzhou Eyaleti‟nde bir kralÝn veya hanÝn varlÝğÝnÝ teyit eder. 924‟te ortaya ŒÝkarÝlan in tarihi ilgili bazÝ kayÝtlarda kralÝn gerŒek ismi aŒÝklanmÝĢtÝr. Moriyasu tarafÝndan yazÝlan Dunhuang tarihine g™re (1980, s. 309-313), krallÝk muhtemelen en erken 890‟larda kuruldu. 890‟dan 1028‟e kadar 11 kral g™ržldž. (cf. Pinks, 1968, s. 102). Yaghlakar, kralÝn ismi, k™kenini g™Œebe Uygurlardan bir y™netici aileden aldÝ, ama krallÝk 1026‟da yeni yžkselen bir krallÝk olan Tangut ile birleĢti. 3. Uygurlar KarluklarÝn …lkesine Doğru Yola Ýkar G™Œ edenlerden bazÝ ileri gelenler, belki de ™nceden Ģehir yaĢamÝna alÝĢÝktÝ. Ama g™Œ edenlerin Œoğunluğu Ģehirlere yerleĢmeye veya g™Œebe hayattan vaz geŒip k™ylž olmaya pek de istekli değillerdi. Bir Œok g™Œebe Tianshan DağÝ civarÝnda veya onun kuzey eteklerindeki bozkÝrlarda kaldÝlar. BazÝlarÝ Karluklar tarafÝndan kontrol edilen Semirechye b™lgesine gitmiĢ olabilirler. in‟de Tang hanedanlÝğÝ zamanla gžŒ kaybetti. Tang hanedanlÝğÝnÝ takip eden 5 hanedanlÝk (907-960) boyunca batÝ b™lgeleri hakkÝnda Œok az kayÝt vardÝ. Sadece Liao (90-1125) ve Sung hanedanlÝğÝ (960-1279) tarihlerinin b™lžnmžĢ kayÝtlarÝ mevcuttur. Uygur Kocho (860-1284) KrallÝğÝ ile ilgili bir tarihi gerŒek, kralÝn Barchuk Art Tegin Œok ani bir Ģekilde 1209‟da Moğolistan‟daki Cengiz Kağan‟a boyun eğmeyi kabul edene kadar aŒÝklanamadÝ. En azÝndan daha ™nceki kayÝtlarda “Ġdi Kut” unvanÝnÝ bulmak Œok zor. Bununla birlikte, Arslan Han, “Arslan Uygurlar,” veya “Uygurlar Arslan” gibi sÝfatlar ve totemler Liao ve Sung tarihlerinde bulunabilir. Bunlar krallÝğÝn varlÝğÝnÝ ima eder. Ama Cengiz Han‟Ýn hakimiyetini kabul eden Arslan Han Semirechye b™lgesindeki KarluklardandÝ. (Yuan-shi (Moğol-Yuan YÝllÝklarÝ), cilt 1, b™lžm 7, s. 128; Juvaini, 1958, s. 74-77.) Bu nedenle Uygurlardan bir krallÝğÝn sÝfat olarak idik-kut”, Karluklardan y™neticilerin ise “arslan” unvanÝnÝ aldÝklarÝ džĢžnžlebilir. Bununla birlikte, “arslan” unvanÝna sahip bir kiĢinin Karluklardan olup olmadÝğÝna dair soru ortaya ŒÝkar. AĢağÝda tarÝĢacağÝm konu da bu. KarahanlÝlarÝn K™keni Ġslam Ansiklopedisi‟nde KarahanlÝlarÝn orijini ile ilgili olarak yedi ana hipotez ileri sžržlžr. Cilt 6,/Ġstanbul 1950, s. 252a). Bunlar Uygurlar, Tžrkmenler, Yağmalar, Karluklar, Karluk-Yağmalar, igiller, ve Tžrkler (G™k Tžrkler) dir. Pritsak (1951) KarluklarÝ ele aldÝ Œžnkž son 5 tez onlarla ilgilidir ve Pritsak bu tezleri daha detaylÝ olarak inceledi. Pritsak ilk olarak al-Dja iz, Ibn al-FaqÝh, Mas‟udi, ve Gardizi gibi Mžslžman yazarlarÝn yazdÝklarÝna dayanarak aŒÝklamalarda bulundu. Pritsak iŒlerinden en Œok Gardizi‟nin ifadesine ™nem verdi Œžnkž; Gardizi Ahl Tžrkistan halkÝ arasÝnda hakimiyetin



446



Khaqaniyan (~Uygur hanÝ)‟dan Khallukh (~Karluk Yabgu)‟ya geŒmesine sebep olan bir Œok geliĢmenin olduğunu yazar. Ġkinci olarak, yazar KaĢgar‟Ýn Satuk Buğra‟nÝn ĠslamÝ kabulž hakkÝnda žnlž hikayesi ile ilgili bazÝ tarihi gerŒekleri kabul etmiĢtir. Harun‟un 922‟de ve Ali‟nin 998‟de ™ldžğž (her ikisi de Satuk‟un torunlarÝ) gerŒeği g™z ™nžne alÝnÝrsa, Ġslamiyeti kabul ancak 10. yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda yavaĢ yavaĢ olmuĢtur. …Œžncž olarak, resmi unvanlar konusunda ise: Arslan Han ve Bugra Han (ikili y™netimin parŒalarÝ) kabileler arasÝnda kullanÝlan “totem veya sÝfat” resmi bir unvan olarak kabul edildi. Arslan, igil‟in, buğra ise YağmanÝn bir totemi idi. „yle g™zžkžyor ki, bu kabileler esas olarak yaĢadÝklarÝ yerlere veya b™lgelerinde žslenen orduya g™re y™netildiler. Bu Arslan Han‟Ýn igil kabilesini Buğra Han‟Ýn ise Yağma kabilesini y™nettiği anlamÝna gelir. Bir bžtžn olarak, ikisi iŒinde esas rolž Arslan Han oynamakta idi. Hem Arslan Han hem Buğra Han‟Ýn Karluklardan olduğu džĢžnžldž. Pritsak‟Ýn sunumundan sonra, bir Œok araĢtÝrmacÝ esas olarak onun g™ržĢlerini destekledi ama onun karĢÝtÝ g™ržĢler de vardÝ. „rneğin, Abe (1955) “BatÝ UygurlarÝnÝn Tarihi …zerine AraĢtÝrma”sÝnda, (s. 388-446) KarahanlÝlarÝn k™keni olarak Uygur Tžrkleri žzerinde Ýsrar etti. Teorisini aĢağÝdaki žŒ esas žzerine oturttu: (1) Juvaini‟nin “Buqu Han Efsanesi” (s. 53-61) Uygur Ġmparatorluğu kağanÝnÝn genellikle Qutlugh Sangun (795-808) olarak ŒağrÝldÝğÝ gerŒeğine dayanmÝĢtÝr. Bu kağan orijin olarak Uygur (Yaghlakar) lardan değildi. AtalarÝ g™Œ ettiler ve BatÝ Uygurlar Devleti (=Uygur Tianshan KrallÝğÝ veya daha sonra ŒağrÝldÝğÝ žzere Kocho)‟ni kurdular. (2) Bžtžn 10. yžzyÝl boyunca b™lgenin Œoğu Balasagun da dahil olmak žzere KarahanlÝlarÝn žlkesine eĢit baĢkentleri BeĢbalÝk olan BatÝ UygurlarÝ b™lgesi ile birleĢti. (3) KarluklarÝn en azÝndan 10. yžzyÝlÝn sonlarÝnda gžŒ kazandÝğÝnÝ g™steren hiŒ bir tarihi gerŒeklik yoktur. Abe Liao-shi‟deki vergi kayÝtlarÝna dayanarak (cf. Hamilton, 1986, s. xvi-xvii), “Arslan UygurlarÝn” veya “Uygur AraslanlarÝn” gerŒekte Uygurlardan alÝndÝğÝnÝ džĢžnžr. Onlar 10. yžzyÝlÝn sonuna kadar BeĢbalÝk‟tan Balasagun‟a kadar bžtžn Tianshan b™lgesini kontrol ettiler. Bununla birlikte, Pritsak “Arslan”Ýn Uygurlardan değil Karluklardan olabileceğini ileri sžrdž. B™ylece Arslan Devleti‟nin KarluklarÝn mÝ, UygurlarÝn mÝ olduğu konusunda Abe ve Pritsak birbirinden ayrÝlÝr. Sung‟un elŒisi Wang Yande Kral Arslan Han‟Ýn amcasÝ olan Ata „gž‟yle 982‟de Gaochang‟da buluĢtu. Sonra Tianshan‟Ýn zirvesi Jinglin‟i geŒerek Beiting‟de (BeĢ- balÝk‟ta) Kral Arslan Han‟la buluĢtu. Diğer taraftan, Wang Yande kralÝn žlkesini Ģu Ģekilde tanÝmlamÝĢtÝr: KralÝn otoritesi altÝnda aralarÝnda Gžney Tžrkleri, Kuzey Tžrkleri, igiller, Yağmalar, Karluklar, KÝrgÝzlar, Barmanlar, Getae ve …ržnglerin de bulunduğu bir Œok farklÝ kabileler vardÝ. (Sung-shi, cilt 40, b™lžm 490, s. 14112-14113).



447



Bu arada Pritsak‟Ýn ŒalÝĢmalarÝnÝ esas alarak, Peter B. Golden aĢağÝdakileri yazdÝ (1990, s. 356): “Karluk-KarahanlÝ HanlÝğÝ Tžrk Ġmparatorluk geleneğinde g™ržlen ikili y™netimi kurdu. Doğu (merkez, en yžksek) kağan Arslan Kağan unvanÝnÝ aldÝ (arslan=lion=iğil‟in unvanÝ) ve žlkenin batÝsÝndaki yardÝmcÝsÝ ise Buğra Kağan (buğra “erkek deve”=Yağma‟nÝn totemi) olarak ŒağrÝldÝ.” 10. yžzyÝlda, birleĢik gžŒlerin, Arslan ve Buğra HanlarÝn žlkesi Tianshan‟Ýn batÝ ve ortasÝ ile Doğu Tžrkistan‟Ýn kuzeybatÝ b™lgesini kapsamakta idi. OperasyonlarÝnÝn baĢ žssž u vadisindeki Balasagun idi. Ve ayrÝca, doğu Tianshan dağlarÝnÝn batÝsÝndaki BeĢbalÝk ve Kocho gibi b™lgeler aynÝ d™nemde Arslan Han‟Ýn kontrolž altÝnda idi. Kara gibi resmi bir unvanÝn ya da sÝfatÝn aynÝ isimdeki žst džzeydeki y™neticileri ayÝrmak iŒin yaratÝlmÝĢ olabileceğini džĢžnmek Œok doğal. KarahanlÝ ifadesinin kendi iŒinde sahte olmadÝğÝ džĢžnžlžr. (cf. Pritsak, 1953, s. 18: Golden, 1990, s. 354). Ġslam Ansiklopedisi‟nin Yeni BaskÝ IV (s. 572b), Pritsak‟Ýn g™ržĢžne dayanarak (1955, s. 239263), Kara Han‟Ýn “kara”sÝnÝ “gžŒlž” olarak tanÝmlar, ama Doerfer bunun temelsiz olduğunu s™yleyerek reddetmiĢtir. UnvanÝn gerŒek anlamÝnÝn ne olduğunu tahmin etmek oldukŒa gžŒ. Kara Kitaylar muhtemel bir ™rnek. in‟de Kara Kitaylar BatÝ Liao olarak isimlendirilmiĢtir. Liao, Kitaylar tarafÝndan kurulan imparatorluğun ismidir. Bu devlet Jurchenlerin Jin Devleti tarafÝndan yÝkÝldÝ ise de, Yelž Dashi (krallÝk ailesinin bir žyesi), džĢmanlardan kaŒÝp batÝya gitti ve Balasagun (kuzordu)‟da KarahanlÝlarÝn yerini alan bir devlet kurdu. Bu devlet ince ismi ile BatÝ Liao, Ġslam kaynaklarÝnda ise Kara KitaylardÝr. Bu tarihi gerŒek KarahanlÝlara da uygulanabilir. Bu KarahanlÝlarÝn y™neten aileden sonra bağÝmsÝz olduğu, sonra da kendisinin devletini kurduğu anlamÝna gelir. KarahanlÝlar Khatan‟Ý fethettikten sonra, onun kralÝ Sung-shi‟de Kara Han-Wang olarak anÝldÝ (1009, 1063), ve edit™r Kara HanÝn belki kağanÝn bozulmuĢ bir Ģekli olabileceğini belirtti (Sung-shi, cilt 40, b™lžm 490, s. 1410714108). Bu aŒÝkca Kara Han‟Ý ima eder, ve habercinin s™zleri de bu Ģekilde anlaĢÝlmalÝdÝr. ok aŒÝktÝr ki, KarahanlÝ hiyerarĢisinde resmi unvanlar Han ve Ġlig idi ve ayrÝca Han ve ilig aynÝ Ģekilde Uygur y™neticilerinin de resmi unvanlarÝ idi. „rneğin, (Kocho‟da bulunan 11. yžzyÝlÝn ilk d™nemine ait) ağaŒ yazÝtlarda (1) K™l Bilga T(a)ngri ilig (deniz kadar hikmet sahibi semavi kral) (2) Alp arslan qutluE K™l Bilga Tangri Xan (bir cesur arslan, derya kadar hikmet sahibi kutsanmÝĢ han (Moriyasu, 1991, s. 183-185; Cf. Hamilton, 1968, s. xvi-xviii) yazÝlÝdÝr. Kocho Uygur KrallÝğÝ‟nÝn K™keni 1209‟da Cengiz Kağan‟Ýn kontrolž altÝna giren Uygur KrallÝğÝ‟nÝn k™keni konusunda Buqu Han‟Ýn Œok iyi bilinen bir destanÝ vardÝr. KÝsaca s™ylemek gerekirse, metin aĢağÝdaki gibi devam eder: “G™klerden Tughla ile Selenge nehirleri arasÝnda bir ağaca ÝĢÝk indi ve ağacÝn iŒinde veya ağaŒlarÝn arasÝnda bir ĢiĢkinlik oluĢturdu. ġiĢkinlik veya h™yžk hamile bir kadÝn gibi bžyždž ve ağaŒ beĢ bebek doğurdu. Buqu (sp d™nžĢžmžnžn daha eski devirler iŒin mžmkžn olduğunu s™yler.37 Bununla ilgili eski Balkan isimlerinden Arsa (u) wa Luvi žlkesini bu kavim adlarÝyla karĢÝlaĢtÝrmak mžmkžn olabilir, bu da ™nce Gerirud ve Ariana ile ilgili olarak verdiğimiz akarsu adlarÝyla alakalÝdÝr.38 ĠlginŒtir ki, kaynaklar Kafkasya‟da AlanlarÝn žlkesini Barsilya diye adlandÝrÝrlar. Theophanes, Nikephores Sžryani Mikail HazarlarÝn da “Barsilyadan, Birinci SarmatyanÝn en uŒ b™lžmžnden” ŒÝktÝğÝnÝ s™ylerler.39 Barsilya‟nÝn Kafkasya‟nÝn kuzeyindeki Sak-Massagetler (Masaha-Hunlar) veya Maskut arlÝğÝ ile de ilgisi vardÝr. Bu durum Strabon‟un Parna-dai tayfalarÝnÝn Meotida‟daki Dailerin (Dahlar) žlkesinden olduğu bilgisi ile ™rtžĢmektedir.



1182



Mediya-Fars Devleti‟nin sembolž Ursa Parrhasis-Bžyžk AyÝ Burcu (Banat Na‟ĢÝn tahtÝ, Ġsida”taht”) olmuĢtur. Aristoteles, Pliniyus Bžyžk AyÝ burcu altÝnda Ripeyi (Rifat-Kafkasya) ve onun ardÝndan da Hiperboreyleri sayar. “TanrÝlarÝn tahtÝ” sayÝlan Kafkasya džnyanÝn sonu-”yedinci k™Ģesi” (Septentrio Magor), Kuzey RžzgarlarÝnÝn (Borey) kaynağÝ, Dkyanus geŒidi, mukaddes ilk vatan farzedilen Aryana Veca ile Assosi Asya oluĢmuĢtur. Serirle ilgili efsanevi hikayeleri, Keyyanilerin tahtÝnÝn, Keyhžsrev‟in kabrinin Serirde bulunduğu faraziyelerini de bununla izah etmek mžmkžndžr. Bunu Car-Tala‟da mevcut olmuĢ Mesedul ™r (“GÝzÝl g™l” veya “Mesedunun g™lž”) miti ve Herodot‟un g™sterdiği Ġskit panteonuna dahil olmayan ve yalnÝz Kral“ Ġskitlerini secde etdiği Tagi Masad ilahesi ile mukayese etmek gereklidir. Su ve atlarla ilgili bu mitin adÝnÝn kaynağÝ kesin olarak tespit edilememektedir. Tagimasad, Avar dilinde “altÝn taht” veya “kraliŒenin tahtÝ” “mesed”-taht, Mesedu-kraliŒe) anlamÝnda kullanÝlÝr. Asya ve Avrupa AvarlarÝnda altÝn taht kžltžnžn olduğu bilinmektedir. Kaynaklar, Serir hžkžmdarÝnÝn her yÝlÝn baĢÝnda “tahta oturma” t™renini icra etmesi hususunda bilgiler verir.40 Bu anlam uygunluğunun tesadžfi olmamasÝ Hurri Ģehzadesi Masad Huray miti ile ispat edilmektedir.41 Avarca “huri”-ržzgar s™zžnž de dikkate alÝrsak, Tagi Masad‟Ý “AltÝn Tahta” Ġskitlerin seferlerde bel bağladÝklarÝ ve “ržzgarlarÝn sahibesi” saydÝklarÝ Bžyžk AyÝ burcu-Banat NaĢÝn tahtÝ, Ġsida “taht” ile aynileĢtirmek mžmkžndžr. Arsa hem “kuzey” arsa, hem de “kahraman” arsan anlamÝnda kullanÝlÝr. Mitik Hiperboreylerde ise “kuzey cengaverleri” Meotida yanÝndaki Ġskitler veya Sak-Massagetler saka paradraya “denizin ™bžr kÝyÝsÝndaki” temsil edilmiĢtir. Asrilerin nerede yerleĢtikleri dikkate alÝnmadan Kuzey halklarÝ olarak farzedilmiĢlerdir. Fakat, Doğu Arsilerinin uzak kuzeyle alakalarÝ mife ŒevrilmiĢ soy kžtžğžnden baĢka hem de Doğuyla BatÝyÝ birleĢtiren meĢhur Ġpek yolu ile tespit edilir. Ptolemey, in‟den Ġran‟a ve Ruma ipek-serikon satan Serleri asÝl inliler Sinlerden ayÝrÝr. Seylan sefirleri baĢlarÝ Emod (Himalay) dağlarÝ arkasÝnda yaĢayan uzun boylu, sarÝĢÝn adamlar gibi tasvir etmektedirler. M.„. 200 yÝlÝna yakÝn Baktriya ŒarÝ Evtidem‟in kendi topraklarÝnÝ FaunlarÝn (Tibetliler) ve Serlerin žlkesine kadar uzatmasÝ hususunda bilgiler vardÝr. Pseudo-Arrian Serlerin žlkesinden Baktriya‟ya, oradan Hint limanlarÝna kadar yolun olduğunu g™sterir. Thomson “Seriki” arazisinin KaĢgar‟dan Kuzey in‟e dek ulaĢtÝğÝnÝ g™stermektedir.42 MakedonyalÝ tacir Massi‟nin (II. asÝr) seyahatnamesinde Baktriya‟nÝn kuzeyindeki Saklara ait farz edilen Komedlerin dağlÝk žlkesi bulunmaktadÝr.43 Ġran kendi aracÝ rolžnž muhafaza etmeye ve inle Rum arasÝnda aracÝsÝz iliĢki kurmak iŒin ŒalÝĢÝyordu. GittikŒe asÝl ticaret yollarÝ gžneyden kuzeye doğru yer değiĢtirir. M.„. II. Bin yÝlÝnda aŒÝlmÝĢ yolla artÝk in‟den gelen kervanlar Hindistan‟dan değil, kuzey yo lu ile Afganistan‟dan geŒer. Daha sonraki devirlerde ise Ġran ve Afganistan‟a ait olan aracÝ rolžne Sogdlular ve onlarÝn kuzeyinde oturan halklar ŒağrÝlÝrdÝ. Ġlk kervan yollarÝnÝn Hindistan‟dan, Suriye‟den geŒmesini ve onlarÝn iaĢesi ve muhafazasÝ iŒin oluĢturulan silahlÝ birliğin hacmini dikkate alÝrsak Hint kaynaklÝ “Œerik”-silahlÝ kuvvet ve ArapŒa “Ģerike”-ĢerikŒi, kelimelerinin etimolojisi “ser” (Seriki) terimi ile ilgili olduğunu s™yleyebiliriz. Terimin kendisi ise, g™ržlžyor ki, “Svar”-dolaĢmak, gezmek anlamlarÝ ile ilgilidir.44



1183



Bu silahlÝ gezici birlikleri M.„. II. asÝrda Kara deniz sahilinde g™ržržz. M.„. III (IV?) asÝrda Gžney Ural‟da AorslarÝn liderliği altÝnda kurulmuĢ yeni kuvvetli Sarmat birliği batÝya, Kafkasya‟nÝn Œ™llerdeki akraba (Savromat) halklarÝnÝn yanÝna gelerek Sirak-Sarmat birliğini oluĢturur. M.„. II. asÝrda Meot halklarÝnÝ SarmatlaĢtÝrmÝĢ ve Rum kolonisi olan Bosporla (KÝrÝm‟da) iktisadi ve siyasi mžnasebetler oluĢturan Siraklar Bospor‟un Œ™l kÝsmÝnÝ tutarlar. Strabon, Kara denizin kuzeyindeki Doğuya-Orta Asya‟ya ve in‟e giden tarihi yolun SiraklarÝn ve AorslarÝn elinde olduğunu ifade eder.45 B™ylelikle, Doğu ve BatÝ Arsilerinin veya Doğu ve BatÝ Massagetlerinin Kuzey Kafkasya‟daki Siraklarla ve in‟deki Serlerle alakasÝ hususunda Ģžphe kalmamaktadÝr. Ancak, bu mžnasebetlerin k™kžnde, elbette ki, daha global gerekŒeler ve eski g™Œler M.„. III-I. binyÝllarÝndan baĢlayarak, Hitit, Hurri, Pelasg, MuĢk, ApeĢlay, Kimmer, Ġskit vs. “muzdlu ordu” Ģeklinde tanÝnan kuzey halklarÝnÝn „n Asya‟ya sžrekli akÝnlarÝ, Ahemenilerin, Selevkilerin Yunan kolonilerinden ve kuzey halklarÝndan ibaret garnizonlar oluĢturmalarÝ gibi tarihi farklÝlÝklar ve ayrÝca karĢÝlÝklÝ asimilisyonlarÝ, yerleĢikliğin medeniyet ™zellikleri bulunmaktadÝr. Mesela, Dyakonov‟a g™re M.„. VII. asra dahil edilen Ġskit kompleksleri Ġskit medeniyetini temsil edemez. žnkž, onlar M.„. XVIII.-XVII. asrÝn baĢlarÝnda „n Asya‟nÝn tesirine maruz kalmÝĢlardÝr. Asur kaynaklarÝndaki Kimmerler ve Ġskitler arkeolojik y™nden Ġskitlerden ™nceki medeniyete mensup olmalÝdÝrlar, demektedir.46 AynÝ gruba ait olan Sarmat d™nemlerini ŒÝkarsak bile, her bir yeni Sarmat dalgasÝ ™nceki ile aynÝ olamaz. žnkž her d™nemde Doğu Avrupa, Kafkasya, Anadolu, „n Asya, Uzak Doğu, Orta Asya elementleri yeni bir Ģekilde ortaya ŒÝkar. Ancak, sosyo-kžltžrel yapÝ, psikolojiye nisbeten daha Œok değiĢkenliğe maruz kalmÝĢtÝr. in kaynaklarÝnda Rumlarla ticari iliĢkilerden bahsedilirken TaŒin ve yahut Likan isimleri geŒmektedir ki, bu da Rumu temsil eder. M.S. 147-167. yÝlda TaŒin imparatoru Antonios ile imparator Hou Han-shu arasÝnda ticaret mžnasebetlerinin temeli hakkÝnda bilgiler verilir. TaŒin An-his‟nin batÝsÝnda, denizin batÝsÝnda veya BatÝ denizinde g™sterilmektedir. VII. asÝrda TaŒin, Fulin‟e y™nelir. Fulin‟e giden gžney ve kuzey yolu belirtilir. Bu kelime (Fulin) 635‟te in‟e gelen Nesturi rahiplerine aitti. OnlarÝn dini TaŒin dini olarak adlandÝrÝlÝrdÝ. Nesturiler Bizansa Bžyžk Fulin, Suriye‟ye KžŒžk Fulin derlerdi. AraĢtÝrÝcÝlar, TaŒini Antiohiya, Ktesifonla bir g™ržrler veya onu Suriye‟de ararlar. Fulin‟e gelince, onun Bizans kolonilerine veya Bizans kolonilerine giden yolun sonundaki memlekete ait olduğu džĢžnžlmektedir.47 Fulin kelimesinin Sogd dilinde From haline geŒmiĢ Rum olmasÝ ve onun Purum veya Apurum Ģeklinde TžrkŒe‟ye geŒtiği tespit edilmiĢtir. B™ylelikle, Orhun yazÝlarÝndaki “Apurim”in Fulin olduğu džĢžnžlmektedir. Kžltigin yazÝtlarÝnda Bumin Kağan‟Ýn ™lžmž sebebiyle ile gelmiĢ boylar iŒerisinde Apar, Apurim adÝ da bulunmaktadÝr. Buna esasen Avarlar Apar-Apurimler Ģeklinde adlandÝrÝlÝrlar. Fakat, Bahaeddin „gel, Apurimin-Fulin, yani Rum olmasÝnÝ dikkate alarak, Ģu sonuca ulaĢÝr, Apar, Apurim žŒ devlet: Bizans, Avarlar, G™ktžrkler arasÝndaki mžnasebetlerde BatÝ halklarÝnÝ AvarlarÝ ve Bizans, yahut onun her hangi bir sefirliğini bildirir. Lakin mžellif kendisi, “Kžltigin ikinci defa hemen hemen aynÝ halklarÝ tekrar saydÝğÝ halde ne Apurum, ne de AvarlarÝ kaydetmemiĢtir”.48 Bu tabiidir, Œžnkž “Apar-Apurimler” (Avarlar) artÝk



1184



Avrupa‟ya gitmiĢlerdir, Alanlar ise muhalif kuvvetlerle mžcadele ederler. Apurim-Filan tespitinin Avarlar olarak addedilmesi Serir (Avar) hakiminin ilmi zeminlerde tartÝĢmalara sebep olan ve aŒÝklanmayan



“Filan-Ģah”



unvanÝ



ile



tespit



edilir.



Budist



rahibi



Hsuen-Tsreng‟Ýn



Fulin‟in



gžneybatÝsÝnda bir adada “BatÝ KadÝnlar KrallÝğÝnÝn” olmasÝ hakkÝnda verdiği efsanevi bilgiler de bunu ispat eder.49 Bizans yazarlarÝ aynÝ efsaneden ve mitik AmazonlarÝn Alazan ŒayÝnÝn yanÝnda Laklarla komĢu olarak yaĢadÝğÝndan bahsederler. Daha ™nceki bilgiler ise AmazonlarÝ Kara Deniz sahilinde, Bospor‟da, Kolhida‟da g™sterirler.50 Bu bilgiler Baktriya-in alakalarÝ d™nemine kadar giden, “Odessaya” ve “ġah-name” ile benzeĢen mitin temasÝnda gerŒek hadiseleri tasvir etmektedir. AvarlarÝ takip eden Ġstemi Han 576‟da Kuzey Kafkasya‟da yerleĢtikten ve Bospor‟u aldÝktan sonra Gžney Kafkasya‟ya geŒmek istiyordu. Bu devirde, belirttiğimiz gibi, Bizans-G™ktžrk koalisyonuna karĢÝ ĠranAvar birlikteliği vardÝr. Sonuncusu hem Avrupa‟da, hem Kafkasya‟da faaliyet g™sterir. G™ktžrklerin, Avrupa ve Doğuyu birleĢtiren ticaret yolunu kontrol altÝna almak istedikleri g™ržlmektedir. AvarlarÝ yenerek Sogd‟a gitme imkanÝna sahiptiler. in-Ġran ticari mžnasebetleri ise SogdlularÝn elinde idi. Eftalitleri dağÝtmakta da maksat meĢhur Ġpek yolu‟nu ele geŒirmek idi. Avarlar ve Eftalitlerle anlaĢan G™ktžrkler Ġranla anlaĢma hususunda Bizansla g™ržĢmelere baĢlarlar. Ancak, bu zamanda BizansÝn kendisi ipek istihsal etmeye baĢlar ve in Ġpek Yolu ™nceki ™nemini kaybeder. Bizans‟a, ipek b™ceklerinin Sogdlular tarafÝndan getirilmesi ihtimal dahilindedir. G™ržlžyor ki, Tienġan‟daki Avarlar (Abarlar) ve HindikuĢ‟daki Eftalitler in‟den gelen ticaret kervanlarÝnÝ sÝnÝr kabul edilen dağlardan geŒiren Serlerin yahut HindikuĢ‟daki (Uparisaina) Parutlar (Parutai “dağlÝ”) ve Sogd‟daki ParnalarÝn, yani AbarĢahrÝn mensup olduğu Arsilerin selefleri olmuĢlardÝr. MuassÝr Avar dilinde “Avara”-Manee, “Sedd” manasÝnÝ verir. GeŒit manasÝ ile ilgili olan bu kelimenin Hint-Avrupa, dillerinde ve Tžrk lehŒelerinde birŒok paralelleri var (abara, ebro, barÝ, barcer). in kaynaklarÝndaki AvarlarÝn (yu-ven) in‟in kuzey hududlarÝnda “sÝnÝr muhafÝzlarÝ” ve “Œ™lžn egemenleri” rolž g™ržlmektedir. Kafkasya‟ya gelmiĢ olan AvarlarÝn (Hionitler) kendi ananevi “sÝnÝr muhafÝzlarÝ” rolžnž korumasÝ, Parftlara, yani Arsilere aidiyeti Serir hakiminin “tahtÝn sahibi”, “dağlarÝn hakanÝ”, “irsi merzban”, “Filan-Ģah”, “Vahrarzan-Ģah” (Veretragna-Bahram) unvanlarÝ ve hepsinin AvarlarÝn KartaliniyanÝn hakimleri seŒilmesi veya onlarÝn Mourav, Eristav tayin etmeleri hakkÝndaki bilgilerle ispat edilmektedir. Serler (Seriki) ile alakayÝ Aran‟a hžcum eden RuslarÝn “Alan ve Gerkler” žlkesi, Seririn Varyag adÝ Serkland,51 Bun Tžrk TuranlÝlarÝn (Yaruseyler) meskunlaĢtÝğÝ Sarkin (Sarkineti) ve s. ma‟lumatlarda g™rebiliriz. Hionitlerin Kafkasyayla iliĢkilerine dair daha ™nemli farklÝlÝklar da vardÝr. Fakat, bu konuda ayrÝca durmak gereklidir. “Apurim” teriminin “Merzban” fonksiyonu ile ilgili olduğunu g™rdžk. “Merzban” bazen “vali” anlamÝna da gelmektedir. Belirttiğimiz gibi, in kaynaklarÝ Fulini (Apurim) TaŒin ve Likan ile aynileĢmektedir ve her žŒž de Rum‟a aittir. Eğer Fulin “Rum” gibi yeniden ihya edilirse de, TaŒin ve Likan aŒÝklanamamaktadÝr. Fakat, in kaynaklarÝnÝn BatÝya giden ipek yolunu Ġran ile iliĢkilendirmesini ve kervan yolunun vasÝtalarÝnÝ dikkate alÝrsak TaŒin adÝnÝn Gerirudun-Tecen ve TiyenĢan‟Ýn adlarÝ ile aynÝ kaynaklÝ olmasÝ Ģžphe g™tžrmez. Meseleye aŒÝklÝğÝ, in dilindeki “tch‟in” getirir ki, BiŒurin onu “vassal” Ģeklinde tercžme eder. Tchin “kul” s™zž ile eĢdeğer sayÝlÝr. Ancak, “tchin” kul manasÝnÝ veren



1185



“nu” s™zžnden ayrÝdÝr. Kaynaklar “kul” teriminin nžfuzlu manasÝnÝ taĢÝdÝğÝnÝ da g™stermektedir.52 “Tach‟in” terimine “sefir”, “vali”, anlamlarÝnÝ veren “legat” terimi ile birleĢtirmek mžmkžndžr ki, ku da TaŒinle birleĢen Likan‟Ý karĢÝlar. B™ylelikle, TaŒin ve Likan‟Ýn inle mžnasebetlerde Rumu temsil eden Yunan satraplÝğÝnÝn Ġran‟a ait olduğu kesinleĢir.53 “Tacik” (taĢi, tazi, Tacik) teriminin ve “tacir” s™zžnžn etimolojisini de TaŒinle ilgilendirmek mžmkžndžr. “Tacik” Hint dilinde “tacir” manasÝna gelen “Sart” terimi ile birleĢmektedir. in‟de ticaret kervanlarÝna sefirlik gibi bakar ve buna bžyžk ™nem verirler. Buna g™re de Satrap manasÝnÝ veren ve Rumu temsil eden “TaŒin”in “tacir” s™zž ile birleĢmesi garip değildir. Tacik ™nce Araplara, sonra ĠranlÝlara, sonra Sogdlulara ve nihayet Taciklere denilirdi. Sart terimi de aynÝ inkiĢafÝ geŒirmiĢ ™nce ĠranlÝlara, sonra yerleĢik Tžrklere ve dağlÝ KalŒalara (KarŒa, kar) denmiĢtir. B™ylece, “Tacik” s™zžnžn Hilafet devri ve Arap “Tay” kabilesi ile ilgilendirilmesinin54 yanlÝĢ olduğunu g™rdžk. Bu terim daha eski in-YakÝn Doğu mžnasebetlerini temsil etmektedir ve in ipek yolunun kuzeye doğru ilerleyerek Sogdlulara ve Tžrklere geŒmesinin aŒÝk bir ™rneği olabilir. in kaynaklarÝ AorslarÝn ve AlanlarÝn žlkesini hem de Sui (Sude)-Sogd olarak adlandÝrÝr ve Sogd‟da HunlarÝn (Hionitler) hakim olduğunu g™stererek in‟deki HunlarÝn AlanlarÝn žlkesindeki vatandaĢlarÝ ile mžnasebetlerini sžrdžrdžklerini belirtir. V. V. Barthold, bu bilginin Avrupa‟daki Hunlara ait olmasÝnÝ ve Avrupa‟daki AlanlarÝn žlkesinin ZerefĢan vadisindeki Sogdlarla aynÝ Ģekilde isimlendirilmesini ihtimal dahilinde g™ržr. O buna ™rnek olarak KÝrÝm portu Suğdak‟Ý g™sterir. in‟e gelen elŒiler iŒerisinde Alan, Yueban, Usun kavimlerinin adÝ geŒer.55 G™ržlžyor ki, ticaret kervanÝna mžĢahade edenler aynÝ halklarÝ da temsil etmektedirler. 155 yÝlÝnda BatÝya doğru hareket eden Hunlar Siyenpilerin takibinden kurtularak Ġdil‟e ŒÝkarlar. TiyenĢan‟Ýn kuzeyinden Tarbagataya, ulaĢtÝran Siyenpilerin BatÝya hžcumunu Abarlar karĢÝlarlar. TanĢihay‟Ýn HunlarÝn ardÝnca g™nderdiği esasen Mukrinlerden ibaret olan ordu Cungarya‟da kalÝr, IIIV. asÝrlarda Gžney Cungarya‟da “BatÝ Siyenpi ordusunun” olduğu g™sterilir. L.Gumilyev Cžcen tehlikesi altÝnda AbarlarÝn Mukrinlerle birleĢmesini g™sterir. “BatÝ Siyenpi ordusu”nun PritsakÝn AvharlarÝ, yani AvarlarÝ dahil ettiği Uhuan (Dun-hu) askeri ittifakÝnÝ tahmin etmek mžmkžndžr. in‟in kuzey hudutlarÝnda “sÝnÝr muhafÝzlarÝ” fonksiyonunu icra eden Dunhu (“Doğu VarvarlarÝ”) Di (Jun) ve Hu (Hun) gruplarÝndan oluĢmuĢtu (HunlarÝn kendi etnogenezinde de Di boylarÝ iĢtirak etmiĢti). Umumiyetle, askeri demokratik sisteme dahil olan Dunhu ordusu muhtelif etnik elementleri birleĢtiriyordu. L.Gumilyev, Di boylarÝnÝ Serlerle aynileĢtirmektedir.56 Ġster icra etdiği fonksiyonuna, isterse etnik unsurlarÝna (Di, Abar) g™re Dunhu veya UhuanÝ Apurim Avarlarla ve Eftalitlerin (yeda) Hua olarak adlandÝrÝlan kavim birliği ile birleĢtirmek mžmkžndžr. Tarbagatay‟da bir baĢka halk Yuebanlar geŒmektedirler, onlarla da BatÝya giden vatandaĢlarÝndan ayrÝlarak KÝrgÝz Œ™llerinde kalan Hunlar džĢžnžlmektedirler. V. V. Barthold, Ġran destanÝnÝn ve Avesta‟nÝn kaynağÝnÝ Yuebanlarla ilgilendirmektedir.57



1186



G. E. Grum-Grjimaylo YuebanlarÝn (Evar, Evan) Eftalitlerin rolž olmasÝ ihtimaline (de Mailla) dikkat Œeker.58 Parker, BloĢe, S. P. Tolstov da Eftalitleri Yueban olarak džĢžnmektedirler. S. P. Tolstov Eftalitlerin ilk defa Kidarit, Hionit adlarÝ ile tarihi arenaya ŒÝktÝklarÝnÝ belirtir.59 Vivyen SenMarten Eftalitlerin YžeŒiler‟den olmasÝ fikrini ispat eder. GirĢman, MandelĢtam Hionitleri ve Eftalitleri birleĢtirir. L. Gumilyev F. Altheym, Markuart, Mak-Govern, Chavanues, Pelliot‟nun da bu problem etrafÝndaki



fikirleri



araĢtÝrarak



Hionitlerin



Yuebanlarla,



Eftalitlerle



ve



Kidaritlerle



(YžeŒi)



aynileĢtirilmesine karĢÝ ŒÝkÝp ve N. V. Pigulyevskaya‟nÝn Kidaritleri, Hionitleri ve Eftalitleri “Ak Hunlara” dahil etmesini onlarÝn Avrupa‟daki Hunlardan yalnÝz antropolojik ™zelliklerine g™re farklÝlaĢmasÝ ile izah edilir ve onlarÝn muhtelif etnoslar olduğunu g™stermektedir.60 L.Gumilyev “Ak Hunlar” olarak adlandÝrÝlan Eftalitleri (Yeda) in‟den kovulmuĢ Ari tayfalarÝ-Badi (“Ak Di”) ile ilgilendirir ve onlarÝ Afridilerin menĢei ile alakalandÝran HindukuĢ‟taki Aparitlerle aynÝ olduğunu ifade eder. O, boy adÝnÝn ve fiziki tipin benzerliğinin hem de Ak Dilerin in‟den kovulmasÝ ve Aparitlerin HindikuĢ‟ta tespit edilmesi tarihlerinin (M.„. VII. asÝr) uygunluğu ile de ispat edildiğine dikkat Œeker ve eski UygurlarÝ, Badilerin kolu olan idi (“KÝrmÝzÝ Di”) boylarÝnÝn varisleri olarak g™ržr. L. Gumilyev Di birliğinin Hun, Dunhu, Tele, Tangut boylarÝnÝn ve bazÝ in sžlalerinin etnogenezinde iĢtirak ettiğini g™sterir ve Di fiziki tipinin eski Hunlar iŒin karakteristik olduğunu ve onlarÝn sonradan Mongoloid karÝĢmasÝna maruz KaldÝğÝnÝ ifade eder. O, tarihi MongollarÝn (ProtoMongollar) da Avropeoid olmalarÝnÝ ve hatta XI. asÝrda Sibiryadan gelen MongollarÝn (sonraki Moğolistana) ve o cžmleden, ingiz hanÝn neslinin (Borciginler-“boz g™zlžler”) komĢu Tatar boylarÝ tarafÝndan MongoloidleĢtirilmesine dikkati Œeker.61 S™ylenenleri dikkate alarak “Kermihion” (“KÝrmÝzÝ Hionlar”) olarak adlandÝrÝlan Hionitleri, UygurlarÝn ecdadlarÝ sayÝlan idi (“KÝrmÝzÝ Di”) ile bir saymak ve bununla onlarÝn Oğur halklarÝ gibi takdim edilmesini (ThephiÝtag Simocatta), in ve Arap kaynaklarÝnÝn Eftalitleri Yuecilere ve Sogdlulara yakÝn olarak g™rdžğžnž yahut kaynaklarÝn Kidaritleri, Hionitleri ve Eftalitleri birleĢtirdiğini izah etmek mžmkžndžr. Elbette, muhtelif unsurlarÝn kaleydoskopik Ģekilde değiĢen Ģekillerinden ibaret olan halklarÝn menĢei hakkÝnda kesin bir fikir s™ylemek oldukŒa zordur. Lakin bu mžrekkep etnogenetik zeminde her nasÝlsa bir unsur baskÝn oluĢmuĢ ve bu, fiziki ve iŒtimai uygulamalara daha Œok maruz kalan antropolojide, gžnlžk hayatta, dilde değil, sžrekli değiĢmeye mžsait olan psikolojide daha Œok ortaya ŒÝkmaktadÝr. Muhtelif dil ailelerine ve antropolojik gruplara ait olan halklarÝn dini g™ržĢlerindeki, mitolojilerinde, iŒtimai-siyasi, sosyal-iktisadi terminolojilerdeki benzerlikleri de tarihi hafÝzanÝn sžrekliliği olarak değerlendirmek mžmkžndžr. in kaynaklarÝnda Yuebanlarla ilgili bilgilerde ilk defa KarlÝ ovgun, yağmur kar yağdÝrabilen efsuncular hakkÝnda rivayetlere rastlanÝr. XV. asÝrda Orta Asya tarihi ile ilgili hadiselerde, esasen KÝrgÝz kayÝtlarÝnda aynÝ motifler g™ržlmektedir.62 Bu efsun Turan kahramanÝ Afrasyab‟a, SibiryanÝn Tžrk-Mogol halklarÝnda demir zÝrhlÝ Abaaslara, Kafkasya nartlarÝna (nord-kuzey) Avrupa‟da Avarlara63 ve Macar muhitinden olan Kabarlara, Arap kaynaklarÝnda Zirehgiranlara (KubaŒi) ve Kafkasya halklarÝna ait gibi g™ržlžr. Gžrcž ve DağÝstan kaynaklarÝnda ve folklor mataryallerinde bu rivayet Car-Tala halkÝnÝn tarihi arazisinde ortaya ŒÝkan olaylarla ilgili olarak nakledilir ve eski



1187



zamanlardan XIX. asra kadar muhtelif tarihi devrilere uygun bir yorumlama olur.64 TuranlÝlarÝn, Tžrkmenlerin, Tžrklerin menĢei Afrasiyapla (Frankrasyan, Alp Er-Tonga) alakalandÝrÝlÝr. Bu etnonimlerin menĢei “Tžrk” s™zžnžn menĢei ile aynÝdÝr. Tžrk etnoniminin Hazar denizinden SÝrDerya‟ya kadar uzanan arazisinde yaĢayan halkara ait olduğu ve ilk ™nceleri etnik değil, sosyal mana bildirdiği ifade edilmektedir. Bu etnonim TžrkŒe “Tžrk”-”kuvvet” (“gžŒlž”) kelimesi ile izah edilmektedir. (“miğfer”), “genŒ yigit” vs. anlamlarÝ da vardÝr.65 TžrkŒe “Tžrk”- “gžŒlž” s™zž Hitit dilinde tar h.-gžŒlž olmak; galip gelmek fiiline benzemektededir. (karĢÝlaĢtÝr: Assur. Taur (Tavara)-gžŒ, kuvvet).66 Bu k™kle ilgili olan acaip, gžŒlž, kahraman ve Demiurg tanrÝ-Tarhu (Tarhu-Wassu; Tarhunt) Avrupa‟dan baĢlayarak „n Asya, Orta Asya, Hindistan, in‟e kadar aynÝ isimle, aynÝ ™zelliklere, aynÝ unvanlara sahip tanrÝlarÝn prototipi olmuĢtur. Avara-Sergerdan (karĢÝlaĢtÝr: Vavilon, “Hapiru”, h.-ir. “Avara”, lat. Erro..) savaĢŒÝlarÝn, fatihlerin, demircilerin, ŒobanlarÝn, musikiĢinaslarÝn, pehlivanlarÝn, havarilerin, derviĢlerin ve tacirlerin yaydÝklarÝ ve Giksos-Aslardan baĢlayarak sufi Tžrkmenlere dek secde edilen Tor kžltž ile ilgili yansÝmalarÝ Sami, H.-Avrupa, Tžrk, Fin-Ugor, Kafkasya dillerinde bulunmaktadÝr.67 Sibirya Tžrkleri ibadet ettikleri putlara t™s-t™z-t™r derler ki, bu da hem temiz ruhlara, hem de korkunŒ kara kuvvetleri ifade ederlerdi.68 Hitit dilinde Teos da, Tarhu gibi, sÝnÝrsÝz kuvvetler (DevDrakon) ve g™k yžzž ile alakalandÝrmaktadÝr.69 VahĢi tabiatla iŒ iŒe olan eski halklar -devleri temsil eden Tarku (Tor…) Demiurg- YÝldÝrÝm TanrÝ fonksiyonundadÝr ve korkunŒ Panla (Silvan) veya Faunla ilgilidir. Faun‟Ýn (Pan) Jžpiter taĢÝna veya yÝldÝrÝmÝ idare etmek sihrine malik olmasÝ bilinmektedir. Pan (Pan, Phanus, Venus, Bonus) beyazlÝk, bağÝmsÝzlÝk (saflÝk), divanelik, sofucasÝna mesudluk ve yek vžcutluk (Ak dev), manalarÝ ile techiz edilir. Rum mitolojisindeki SilvanÝ (Pan) Tžrk ve Mongol halklarÝnÝn “Ak Solban” (olmon, olban, ġolbon…) miti ile mukayese etmek mžmkžndžr.70 Venera veya Kutup yÝldÝzÝ ile ilgilendirilen bu mitler de “kementle g™ğžn ağzÝnÝ aŒmak” ve yağÝĢ, kar yağdÝrmak motifleri ya da “kurtuluĢ” misyonunun bazÝ ™zellikleriyle alakalandÝrÝlÝr ki, bu da AyÝ burcunun (Bendida, Banat NaĢ) meteoroloji ve yol g™sterici rolž, onun yÝldÝzlarÝna g™re kuzey ržzgarlarÝnÝn ve istikametin tayini ve hem de yÝldÝzlarÝn farazi birleĢtirilmiĢ Ģekillerinin kement, Ģeklinde olmasÝ ile izah edilebilir.71 Bahsettiğimiz, BatÝ-Doğu ticaret yollarÝ sayesinde oluĢmuĢ Ģartlarda medeni mžnasebetler ĢaĢÝrtÝcÝ değildir. Bu yolla tacirler ve fetihlerle beraber Aslar, Maklar, Sabiler, Nestorianlar, Habrlar, DerviĢler “yÝldÝzÝn aĢkÝna” hareket ederlerdi. ġapkalÝ (Tigra Hauda) cihangirler, savaĢŒÝlar ve ġapkalÝ (frok) rahipler, Maklar “Hilaskar” misyonlarÝnÝ icra ederlerdi. B™ylelikle, bu kžltžn “Bon” talimi, “VahĢi Bun Tžrkler” ifadesi ve YuebanlarÝn sihri ile ilgisine Ģžphe kalmamaktadÝr. AyrÝca, Doğu Tžrkistan‟da arkeolojik kazÝlarda bulunan materyallerin incelenmesiyle onlarÝn mensubu olduğu Arsilerin dilinin Avrupa dillerinin BatÝ grubuna (Kelt-Latin gibi) yakÝn olduğunu g™stermiĢtir.72 Budist VacrayanasÝnÝ (“Vacra”-yÝldÝrÝm) Etržsklerin yÝldÝrÝm talimi Vego‟ya ve TanrÝ‟nÝn keramet ve cezasÝnÝn ifadesi olan ArapŒa “Vaga” (“takva”) kelimesi ile karĢÝlaĢtÝrmak mžmkžndžr.73 Bu benzerliği Anadolu‟nun Protohatti dilinin KuzeybatÝ Kafkasya‟nÝn arkaik



1188



dilleri ile ve hepsinin



Afganistan ve Pakistan‟Ýn arasÝnda kalmÝĢ arkaik BuruĢaski dili ile ve aynÝ zamanda da diğer dil ailesi Hurri, Urartu dillerinin Kuzey-Doğu Kafkasya dilleri, KžŒžk Asya, KÝbrÝs, Lemnos adalarÝ dilleri ve Etržsk, Kuti dilleri ile yakÝnlÝğÝ ve tamamÝnÝn Kuti ve Tohar dillerinin iliĢkisi ile izah etmek mžmkžn olabilir. Eski Pelasglarla (Pulasti) ilgilendirilen Filistin‟in ve Suriye‟nin Yahudilerinden ™nceki ahalisine MÝsÝr kaynaklarÝnda ve Tevratta-Hurri (h.r, hori, hurri) denmektedir. Kaynaklar M.„. I. asra yakÝn Aramilerin Suriye ve Mezopotamya‟dan sÝkÝĢtÝrdÝklarÝ Hurri-Amorey ahalisi arasÝnda Ġber kavimlerinin olduğunu haber verir. „n Asya kaynaklarÝnda Kuzey halklarÝ kabul edilen Hurriler “Subarey”, kuzey žlkesi Subartu (Subir, Subartu) diye adlandÝrÝlÝr.74 Bu etnonimleri RusŒa “Sever” (Kuzey) ve TžrkŒe Sibir s™zleri ile mukayase etmemiz mžmkžndžr. S. P. Tolstoy, Harezm medeniyetinin Hitit ve Hurri birliği ile ilgili olmasÝ ihtimalini ileri sžrer ve Akad Struven‟in yazÝlarÝnÝ Hurri abideleri olarak kabul ettiği de belirtilmiĢtir. O, Massagetleri, Traklarla ilgililendirir ve Harezm‟in Orta Doğu džnyasÝ ile Kuzeyi arasÝnda nakil rolžnž oynadÝğÝnÝ bildirir.75 Kutup yÝldÝzÝ (Cadu-Cuday) ve Magik (Cadu) kuvvetlerle mžnasebet kuran Kuzey ister Yunanlar, isterse de ĠranlÝlar ve ya inliler iŒin džnyayÝ kurtaracak olan kuzeyde batÝda (Carbi) yerleĢir (kuzey ve BatÝ birleĢir: (Sur. “darbayo”-kuzey, BatÝ). MÝsÝr Firavun ve Ġran “ĢahlarÝ “™lmžyor”, “BatÝda gurup ederler”. Yeni otlaklar, askeri ganimet, servetin teminiyle yerlerini değiĢen halklar aynÝ ideolojik motiflerle hareket ederler. G™Œlerin medeni ve ticaret iliĢkilerinin geliĢmesine sebep olduğu džĢžnžlmektedir. Ancak bu tesir karĢÝlÝklÝdÝr. Ticaret yollarÝ ve medeni iliĢkiler de g™Œler iŒin zemin oluĢturmuĢtur. AorslarÝn, SarmatlarÝn, HunlarÝn, G™ktžrklerin maddi-manevi pazar ifade eden kuzeybatÝ seferlerinin ticaret endiĢeleriyle olduğu g™ržlmektedir. MiladÝn baĢlarÝnda ortaya ŒÝkan gžney ve kuzey istikametli Hun g™Œlerini de bu maksatla cereyan eden g™Œlerin devamÝ olarak değerlendirebiliriz. Belirttiğimiz gibi, 155‟te Tyan-ġa‟nda Siyenpilerin karĢÝsÝna Serlerle aynileĢen Avarlar (AparApurimler) ŒÝkar. Lakin AvarlarÝn TanĢihayÝn takibinden kaŒan HunlarÝ mukavemetsiz olarak TienĢan‟da bÝrakmalarÝ onlarÝn arasÝnda yakÝnlÝğÝn olmasÝ Ģžphesini doğurur ki, bunu da HunlarÝn terkibinde bulunan Di boylarÝ ile izah edebiliriz. Hionitlerin Var ve Huni boylarÝndan ibaret olduğu bilgisi AvarlarÝn (Abar) ve HunlarÝn birleĢtiği ihtimalini džĢžndžržr. L. Gumilyev‟in HunlarÝn Sogd‟a dahil olmamalarÝ ve Tarbagatay‟Ýn BatÝsÝndaki sahranÝn kuzeyinden dolaĢarak Ġdil‟e gelmeleri fikri76 doğru g™zžkmžyor. Hunlar, Ģžphesiz ki, tanÝnmÝĢ kervan yolu ile gitmiĢ, Talas, SÝrderya veya Amuderya boyunca ilerleyerek Hazar‟Ýn kuzeyine ulaĢmÝĢlardÝr. M.„. I. asÝrda MedyalÝlar bu yolla Aorslara Hind ve Babil mallarÝ getiriyorlardÝ. Bu bilgi Hazar denizinin gžneybatÝsÝndan Kafkasya vasÝtasÝ ile ve gžneydoğusundan Tžrkistan vasÝtasÝyla ticaret iliĢkilerinin olduğunu g™stermektedir.77 Hunlar, g™ržlžyor ki, ™nce AlanlarÝn nezaretinde olan bu ticaret yolunu ele geŒirmiĢlerdi. Bu durumu HunlarÝn kendilerinin hžr ve tehlikesiz ticaret yapabilmeleri amacÝyla Avrupada yžržttžğž siyasette de g™rmekteyiz. 468‟de Hunlar Doğu Roma Ġmparatorluğu ile mžnasebetler kurmak ve bununla kendi tacirleri iŒin Tuna sÝnÝrlarÝnÝn aŒÝlmasÝnÝ temin et



1189



mek istiyorlardÝ.78 in kaynaklarÝnÝn V. asra ait bilgilerinde AlanlarÝ tabi kÝlmÝĢ HunlarÝn žlkesinden tacirlerin sÝklÝkla in‟in Hun menĢeli sžlaleleri; Bey Lyan (“kuzey Lyan”) ve Bey Wei (“Kuzey Wey”) yurtlarÝna akÝnlar yapmasÝnÝ g™stermektedirler, 30‟lu yÝllarda Bey Wei (Yuan Vey) gelen sefirler iŒerisinde Yuebanlar da geŒmektedir.79 Yueban etnonimi de Tarbagatay‟dan gelen HunlarÝn Avarlarla birleĢtiğini g™sterir. Onun Œin kaynaklarÝndaki Yu-ven, yani Avarlarla (Aba) ve Apurimle aynÝ anlamda Yavan (Yunan) - Rumla aynileĢmesini s™ylemiĢtik. Theophilactus Sinocatta‟ta ™nceleri Tžrklerin “Kara” olarak adlandÝrdÝklarÝ Til ŒayÝnÝn sahilinde yaĢayan Uar ve Hunni boylarÝnÝn birleĢmesini belirtir.80 Til ŒayÝnÝn KÝrgÝz silsilesi ile KarakÝstak ŒayÝndan ayrÝlan ve yukarÝ b™lžmlerinde Karak™l olarak adlandÝrÝlan yerin Talas olduğunu tahmin edersek, Hionitlerin (Avar-Han) arazisi YuebanÝn arazisine denk gelmektedir ve Yueban Avar-Hun birliğini ifade eden Hionitlerle aynileĢir. Ancak, AbarlarÝn TienĢan‟dan gelen Siyenpi ordusunun terkibindeki Mukrinlerle birleĢmesi de bilinmektedir. Bu ittifakÝ Uhuan (Dunhu) birliğinde g™ržržz. II-IV. asÝrlarda Gžney Cungarya‟da “BatÝ Siyenpi Ordu”sunun olduğu bilgisini de ya Uhuan (Dunhu) birliği, ya da, Juan-Juanlarla irtibatlandÝrabiliriz. L.Gumilyev, Cžcen tehlikesi altÝnda birleĢmiĢ olan AbarlarÝn ve Mukrinlerin VII. asÝrda TžrkeĢ hakanlÝğÝnÝ kurduğunu bildirir ve Ġli ŒayÝnÝn yukarÝ kÝsÝmlarÝnda Buloyda Sogde ve Mohe TžrkeĢleri g™sterir.81 Eğer Mohe adÝnÝn Mukrinlere ait olduğunu dikkate alÝrsak, Sogd‟a AbarlarÝ bildirmelidir. Bu da yine AbarlarÝ (Aba) ve Hionitleri aynileĢtirir, yani AbarlarÝn ve AvarlarÝn (Avar-Han) aynÝ halk olduğunu g™sterir. žnkž in kaynaklarÝnÝn Sogd‟da Huni‟nin hakim olduğu bilgisi Hionitlere bağlanÝr.82 L.Gumilyev, TžrkeĢ hakanlÝğÝndaki Mukrinleri “sarÝ”, AbarlarÝ “kara” kavimlere bağlar ve X-XI. asÝrlarda Rusya‟ya gelen KarakalpaklarÝn onlarÝn neslinden olduğunu g™sterir.83 Belirtmek gereklidir ki, Behistun yazÝlarÝnda “kara” kelimesi, silahlÝ bağÝmsÝz ahaliye dahil olan halk - ordu manasÝ ile izah edilmektedir.84 Yuebanlara ait olan ve Hionitlerin “Kara” diye adlandÝrdÝğÝ Til ŒayÝ ve lokalize etdiğimiz Talas ŒayÝnÝn yanÝndaki arazi XIX. asra kadar Karkar (Karakar) Ģeklinde adlandÝrÝlmÝĢ ve KÝrgÝz topraklarÝ olarak džĢžnžlmžĢtžr.85 Avrupa‟ya gitmiĢ AvarlarÝn Kžr ŒayÝnÝn yakÝnlarÝnda (AparĢahr) meskunlaĢmasÝ bilgisine d™nersek Kžr ŒayÝ sahilinde Gargar boylarÝnÝn yaĢamasÝ86 veya Avar menĢeli Ksan EristavlarÝnÝn “Kara Kalhan” veya “Ġskender Seddi” denilen arazisindeki Aragvin‟in Gžrcž kaynaklarÝnda “Kara”, “Kara Aragvi”, Avar kaynağÝnda “Ceer ™r” (“Kara Œay”) adlandÝrÝlmasÝ veya CarÝn kendisine “Kara hisar” denilmesi87 gibi bilgileri “Kara” adlanan Til ve Karakar ile karĢÝlaĢtÝrarak ve “irsi merzban” sayÝlan AvarlarÝn ananevi “sÝnÝr muhafizi” rolžnžn “kara” hizmeti ile bağlantÝlÝ olduğunu s™yleyebiliriz. Kaynaklar, XVI-XVIII. asÝrlarda Kafkasya‟da gžŒlž siyasi nžfuza malik olan Car-Tala Avar birliklerinin “ta eskiden žlkenin uŒ noktalarÝndaki sÝnÝrlarÝnÝ korumak bekŒilik hizmetine karĢÝlÝk” vergilerden muaf tutulmalarÝ hakkÝnda bilgiler verir ve “dağ bekŒiliği” hizmetini belirtirler.88 Car-Tala bağÝmsÝz birlikleri XIX. asra kadar “sÝnÝr muhafÝzÝ” kuruluĢunun arkaik Ģekli ve hususiyetleri ile askeri demokratik sistemini muhafaza etmiĢti. Bu arkaik unsurlarÝ Hurri bağÝmsÝz birliklerinin (ehelena) askeri değerleri89 ve hepsinin Uhuan (Dunhu) birliğinin demokratik prensipleri ile karĢÝlaĢtÝrabiliriz. in‟in kuzey sÝnÝrlarÝnÝn muhafÝzlarÝ statžsžne sahip olan “Doğu BarbarlarÝ” -



1190



Dunhu (Uhuan) muhtelif etnik elementlerden oluĢmuĢ demokratik Ģehir- ordularÝndan ibaret idi. Avrupa‟ya gelmiĢ Avarlar da bu teĢkilat sistemini korurlar. Avar hakanlÝğÝnÝn terkibine Bulgarlar, Slavlar ve diğer tabi olmuĢ halklar dahil idi. P. Pelliot, G™ktžrk AvarlarÝn devlet kuruluĢu prensiplerini ve bazÝ kuruluĢlarÝnÝ aldÝğÝnÝ s™yler. L. Gumilyev da Avarlar yalnÝz harp sanatÝnda mahir olmadÝğÝnÝ, onlarÝn diplomasi ve y™netim becerisi o devrin ihtiyaŒlarÝna g™re yžksek seviyede olduğunu belirtir.90 Kafkasya‟da “Merzban” fonksiyonunu taĢÝyan Serir (Avar) hakimi de Kumuk Kaytak gibi y™netimleri ihtiva etmekteydi. XVIII. asÝrda Car-Tala birlikleri askeri siyasi birliğin oluĢumunda ise Avar, Zahur, Mugal (Tžrk), Gžrcž (Yengiloy) etnik unsurlarÝ ve aynÝ unsurlarÝn AvarlaĢmÝĢ tohumlarÝ da dahil idi. II. asra kadar Tžrkistan‟Ýn esas ahalisini Aslar (Aorslar) ve Alanlar teĢkil ediyorsa da, HunlarÝn gidiĢinden sonra burada Hun, Mukrin, Siyenpi unsurlarÝnÝ g™ržržz ki, bunlar da, daha Œok sosyal terim olan Avar (“manee, “sedd”) unsurunda birleĢir. Alan etnonimini de “Karan” (“dağlÝ”) terimi ve “dağ Karavulu” hizmeti veya Evro (Eburu) Hurri (Arap. “Hurr”-”azad”) birliklerine ait olan “Ehelena” (“azadlar”) terimi ile ve kara hizmetini taĢÝyan bağÝmsÝz Avarlarla bağdaĢtÝrmak mžmkžndžr.91 V. asÝrda, bu karmaĢÝk terkipli Avar birliğine bundan ™nce Hunlarla karÝĢmÝĢ Ugor halklarÝnÝn da dahil olduğu g™ržlžr. Bizans kaynaklarÝ BatÝ Sibirya‟nÝn Ugor halklarÝnÝn Abarlardan kaŒarak Avrupa‟ya geldiklerini yazar.92 Ancak, gelen Ugor halklarÝnÝn Hionit-Avar birliğine dahil olduklarÝ g™ržlmektedir. žnkž, Theophilactus Simocatta 598‟de Dyanku Han tarafÝndan imparator Mevriki‟nin yanÝna g™nderilen G™ktžrk sefirlerinin Ugor ĠsyanÝnÝ bastÝrmalarÝ ve kurtulan 10.000 kiĢinin BatÝya kaŒarak Pannoniya‟da Avarlara katÝlmalarÝ hakkÝnda bilgiler verdiklerini belirtir. Theophilactus Simocatta AvarlarÝn yanÝna Pannoniya‟ya kaŒan tayfalarÝ Tarniah ve Kotzagir Ģeklinde adlandÝrarak onlarÝn Var Huni‟nin kolu olduğunu belirtir ve Zebender boyunun da Var Hunni halkÝndan olduğunu kaydeder.93 Ancak, kaynaklar 585-603‟li yÝllarda Dalobyana ve Dyangu Buga-hana karĢÝ AvarlarÝn (Aba) Tien-Ģan‟dan ŒÝkÝĢlarÝ hakkÝnda bilgiler verir. “Suy-Ģu” VI. asÝrda AbarlarÝ Gžney Cungarya‟da yaĢayan halklarÝn arasÝnda, g™sterir.94 Bu bilgilerden Tarniah ve Kotzagir boyunun Hionitlerin terkibinde Tien-Ģan‟daki AvarlarÝn yanÝna gelerek G™ktžrklere karĢÝ birlikte mžcadele ettiğini tahmin edebiliriz. Bizans kaynaklarÝnÝn Ġstanbul‟a pola AvarlarÝn yanÝndan KermihionlarÝn sefirlerinin geldiği hususundaki bilgiyi de bununla aŒÝklayabiliriz. Eğer, Avarlar Di boylarÝ (badi - “ak di”) ile bağlantÝlÝysa, KermihionlarÝ (“KÝrmÝzÝ Hion”) Di boylarÝnÝn kolu olan idi (“KÝrmÝzÝ Di”) ile birleĢtirebiliriz. Theophaner Hazar denizinin yanÝnda yaĢayan AvarlarÝn yanÝndan KermihionlarÝn elŒilerinin gelmesini de belirtmektedir. Artamonov bunu Aral-Hazar arasÝnda yaĢayan AvarlarÝn topraklarÝnÝ almÝĢ G™ktžrklerin onlarÝn adÝnÝ “Kermihionlar” kendilerinin almasÝyla ile izah etmektedir.95 Ancak, bu bilgide Avar topraklarÝna gelen HunlarÝn (idi) Avarlarla karÝĢmasÝ g™ržlžr. in‟den gelen HunlarÝn (idi) bir kÝsmÝ kaynak bakÝmÝndan yakÝn olan Avarlarla Tarbagatay‟da kalmÝĢ (Var-Hun), diğer kÝsmÝ ise Ugorlarla birleĢmiĢtir Tarniah ve Kotzagir Ugor topraklarÝnda kalmÝĢ olan Hun-Ugor karÝĢÝmÝ olarak džĢžnžlebilinir. Zebender ise, bunlarÝn Hunlarla birlikte Avrupa‟ya giden Ugor boylarÝ olduğu g™ržĢžndedir. Theohilactus Simocatta‟nÝn hadiselerle ilgisi olmayan Zebender boyunu belirtmesi, aynÝ boyu onlarÝn yakÝn tanÝdÝklarÝnÝ g™sterir. Zebenderi, Avrupa‟da bilinen Venender (Nender) veya b.n.c.r. Bulgar tayfasÝ ile mukayese eder.



1191



Artamonov, Zebender halkÝnÝ Kuzey DağÝstan‟daki Hazar Semenderi‟ne bağlar.96 AvarlarÝn (Hionitlerin) Taugas‟ta ve Mukrinlerin yanÝna kaŒmasÝ bilgisi de, Tien-Ģan‟daki Siyenpi-Mukrin-Avar birliği dikkate alÝnÝrsa, Taugastla ilgili “Tagaut” kelimesi “muhafÝz” anlamÝnÝ verir ve muhtemelen, dağ geŒitlerindeki garnizonlarÝ kastetmiĢtir. Pannoniya‟daki AvarlarÝn yanÝna kaŒan isyancÝlar, belirttiğimiz gibi, Tien-Ģan‟dan Ġdil yolu ile değil gžney yolu ile Kafkasya‟dan geŒerek Avrupaya gelebilirdiler. Sonraki hadiselerde AvarlarÝn adÝna Tele isyanlarÝnda rastlarÝz, bundan sonra ise onlar, Tele, Toba, Tibet halklarÝ ile karÝĢmÝĢ, Uygur, KÝrgÝz, KÝpŒak gibi boylarÝn oluĢmasÝna iĢtirak etmiĢlerdir. Biz AvarlarÝn tarihinin kendisi kadar uzun geliĢim yolunu izaha ŒalÝĢtÝk. Bu yol Kafkasya‟dan mÝ baĢladÝ Altay‟dan mÝ? Bunu tarih belirleyecektir. Ancak, Avarlar Kafkasya ve AltayÝ birleĢtiren yollarda muhtelif devirlerin, muhtelif medeniyyetlerin ve halklarÝn birikimini toplayarak onu bazÝ Asya, Avrupa ve Kafkasya halklarÝna aktardÝlar ve ikinci kez yeniden Kafkasya‟da Ģekillenip ortaya ŒÝktÝlar.



1



Radosloviye Ksanskikh eristavov, sostavlennoye tsarem Ġrakliyem II i predstavlennoye



Ġmperatritse Yekaterine pri zaklyuŒenie gruzino-russkogo traktatov v 1783 g; Ġstorya Gibbsona, Œ. IV. SMOMPK (Kafkas tayfalarÝnÝn ve yerlerinin tesviri iŒin materialler toplusu) V. 22, 1897, s. 21; 2



S. S. Kakabadze, Kronika Ksanskikh eristavov naŒ. XV v. PismennÝye pamyatniki



Vostoka, 1968, Moskova 1970, s. 107; 110-111; 121-122. 3



Peter B. Golden, Khazar studies, Bakž 1980, s. 37.



4



Car salnamesi (ArapŒadan tercžme, giriĢ, Ģerhler ve geydler S. Sžleymanova‟nÝndÝr), elmi



red. akad. Z. M. Bžnyadov, Bakž 1977, s. 31. 5



Rus ve Japon alimleri VI. yžzyÝlda Tžrk hakanlÝğÝnÝ kurmuĢ G™ktžrklerin in dilindeki “tu-



kyu” adÝnÝn rekonstruksiyacÝnÝ- “tžrkžt” berpa etmekle onu daha geniĢ spektri ahate eden lingvistik “tžrk” termininden ayÝrmÝĢlar (Bu konuda bkz.: Gumilev L. N., Tri isŒeznuvĢikh naroda, RitmÝ Yevrazii, Moskova 1993, s. 346-347). 6



DjuanĢer DjuanĢeriani, Jizni Vakhtanga Gorgasala (per. vvedeniye i prim. G. V. Tsulaya),



Tbilisi 1986, s. 98. 7



M. Ġ. Artomanov, Ġstoriya Hazar, Leningrad 1962, s. 139; Brosset Histoire de la Georgia, s.



220-221. 8



L. M. Gumilev, Drevniye Tyurki, Moskova 1993, s. 37-38.



9



V. B. Kovalevskaya, Kavkaz i alanÝ, 1984, s. 134.



10



Yusif Cafarov, GunnÝ i Azerbaydjan, Baku 1993, s. 99-100.



1192



11



Bu konuda geniĢ bilgi iŒin bkz,: S. A. Sžleymanova, “AnakhronizmÝ v mestnÝkh



istochnikakh”, ġarkÝn aktual problemleri respublika konferansÝ tezisleri, Bakž 2001. 12 Takayshvili Y., “Ġstochniki gruzinskikh letopisey, Tri kroniki”, SMOMPK, 1900, V. 27, s. 1-7. 13



S. T. Yeremyan, “Strana “Makheloniya” nadpisi Kaaba-i Zardusht”, Vestnik drevney istorii,



1967, no. 4, s. 56; D. L. Muskhelishvili, Ġz istoricheskoy geografii Vostochnoy Gruzii, Tbilisi 1982, s. 80-85. 14



Sara Ashurbeyli, Gosudarstvo Shirvanshakhov, Bakž 1983, s. 63; Geografiya, izd. Sukri,



s. 34, 39. 15



Feofilakt Simokatta, s. 161: Artamonov, s. 140-141.



16



Artamonov, s. 107, 140, 141; Gumilev, Drevniye Tyurki, s. 112, 142.



17



Artamonov, s. 144; Takayshvili, s. 17.



18



Eristav-serkerde (gžrcž. “eri”-ordu), knyaz titulu.



19



Letopis Kartli, Tbilisi 1982, s. 40, 41; Djuansheriani, s. 107.



20



Gumilev L. N., Drevnyaya Rus i Velikaya Step, Moskova 1989, s. 33.



21



BulunmuĢ olan avar kafalarÝnÝn %80‟inin avropeid, %20‟sinin BatÝ Sibir zayÝf mongoloid



tipine uygun olduğu sonucuna varÝlmÝĢtÝr (Gumilev L. N., TÝsyachiletiye vokrug Kaspiya, Bakž 1991, s. 167). 22



Gumilev L. N., TÝsyachiletiye..., s. 168.



23



Gumilev L. N., Drevniye tyurki, s. 35.



24



Richard Fray, Naslediye Ġrana, Moskova 1972, s. 80.



25



Ġordan, s. 118-121; Antomonov, s. 62; V. V. Bartold, Sochineniye, tom II, chast I, s. 180;



Gumilev L. N., TÝsyachiletiye..., s. 168; SMOMPK, v. 11, s. 7; K. V. Trever, Ocherki po istorii i kulture Kavkazskoy Albanii, Moskova 1959, s. 138-140. 26



L. A. Grindin, Drevneyshaya onomastika VostochnÝkh Balkan (franko-khetto-luviyskiye,



franko-maloaziyskiye izoglossÝ), Sofiya 1981, s. 24. 27



O. O. Pritsak, “ProtomongolÝ v Hazarskom Zakavkazye”, Vsesoyuznaya konferensiya



vostokovedov, Moskova 1991; Peter Golden, s. 36; T. M. Aytberov, Drevniy Hunzakn i HunzakhtsÝ, Mkh. 1990, s. 28.



1193



28



Artamonov 107, 108.



29



Dagestanskiye istoricheskiye sochineniya, Moskova 1993, s. 166; A. R. Shikhsaidov,



Dagestanskaya istoricheskaya kronika “Tarih Dagestan” Muhameda Rafi, PismennÝye pamyatniki Vostoka, 1972, Moskova 1977, s. 112; A. BakÝhanov, Gyulistan-Ý Ġrem, Bakž 1991, s. 22, 213. 30



Bu konuda bkz.: V. V. Bartold, Arabskiye izvestiya o rusakh; M. Ġ. Artamonov, 292-293,



365-384; L. N. Gumelev, Drevnyaya Rus..., s. 38-39, 157-158; Kunik-Rozen, Ġzvestiya al-Bakri i drugih avtorom o rusakh i slavyanakh, chast 1, SPb. 1878, chast 2, SPb.,1903; V. F. Minorskiy, Ġstoriya Shirvana i Derbenda, Moskova 1963, s. 54, 70-71, 148. 31



Bkz.: Artamonov, 406-411; 281; Peter B. Golden, Khazar studios, B., 1980, c. 219-221.



32 Strabon, Geografiya, XI, 8, 2, per. F. G. Mishenko, s. 521, N. Y. Bichurin, Sobraniye svedeniy, III, s 161-162; Artamonov, s. 407; Bartold, s. 176, 178, 550. 33



S. P. Tolstov, Po sledam drevney Horezmiyskoy tsivilizatsii, Moskova 1948, s. 124.



34



W. Eilers, Der Name, I, c. 373; Fray, s. 80, 245.



35



K. V. Trever, Ocherki po istorii i kulture Kavkazskoy Albanii, Moskova 1959, s. 202;



Gumilev, Drevniye tyurki, s. 133. 36



Ammian Martsellin, Ġstoriya, vÝp. 1-3, Artamonov, s. 107



37



Ġ. M. Dyakonov, Ġstoriya Midii, Moskova 1956, s. 69.



38



Grindin, s. 24.



39



Letopis Feofana, s. 263; Artamonov, s. 130.



40



N. D. Miklukho-Maklay, Geograficheskoye sochineniye XIII v., s. 205-206; M. M. Atayev,



Avariya v X-XV vv., Mkh. 1995, s. 87. 41



Didanu (martu) hakimi Karatu hurri Ģahzadesi Masat Huray iŒin onun ağÝrlÝğÝnda altÝn ve



gžmžĢ vermeye boyun olur (Mifologicheskiy slovar, s. 277-278, 349-350). Burada amorey (didanu, lumartu) ve hurri tayfalarÝnÝn ittifakÝ ifade olunur (Dyakonov, YazÝki, s. 288), YÝldÝrÝm, ržzgarlar getiren ve gerble (Ģimalla) bağlanan Martu-Amurru (“gerbli”, “varvar”) mifini induist MarutlarÝ-yÝldÝrÝm, tufan allahlarÝ ile kÝyaslana bilir. 42 Gumilev L. N., HunnÝ, Moskova 1960, s. 20-22; Arrian, Peripl Eritreyskogo morya, § 39, 49, 64; Dj. O. Tomson, Ġstoriya drevney geografii, Moskova 1953, s. 437-439; Bartold, s. 184-187.



1194



43



Bartold, s. 185.



44



Sogd panteonuna dahil olan Farn (ved. “svar”, Ġran. “khvar”-gžneĢ) GžneĢ kžltž ile ilgili



olmuĢ ve g™ržnžr bu kžlta bağlanan hevvarilik, zevvarlÝkla anlam iliĢkisi kesb etmiĢtir. Avarca “svar” (svardeze)-devr etmek, seyahet etmek s™zžnžn Hind-Avrupa, sami dillerinde de benzerleri var. Hind dilinde “tağir” manasÝna veren “sart” termininin menĢeyi de, ola bilsin bu s™zle ilgilidir. 45



Ġstoriya narodov Severnogo Kavkaza s drevneyshikh vremyon do kontsa XVIII v. (otv. red.



akad. B. B. Piotrovskiy), Moskova 1988, s. 78-80. 46



Dyakonov, Ġstoriya Midii, s. 228.



47



Bahaeddin „gel, “G™ktžrk yazÝtlarÝnÝn “Apurim”leri ve “fu-lin” problemi”, Belleten, IX, no.



33, s. 64-67, 75, 84. 48



Bahaeddin „gel, s. 87.



49



„gel, s. 73.



50



Trever, s. 102-103.



51



RuslarÝn baĢÝnda Konstantinopol‟e hžcum eden Ġngvar Puteshestvenik mağlup olduktan



sonra Serklanda, yani Kafkasya‟daki Sarire yollanÝr



(Melnikova Y. A., “Ekspeditsiya Ġngvara



puteshestvennika na vostok i pokhod russkikh na Vizantiyu”, Skandinavskiy sbornik, t. 21, 1976, s. 74-88; Papaskvi Z. V., “Varangi gruzinskoy letopisi i nekotorÝye voprosÝ russko-gruzinskikh kantaktov v XI v.”, Ġstoriya SSSR, 1981, no. 3, s. 164-172; Gumilev, Drevnyaya Rus, s. 294. 52



Gumilev, Drevniye tyurki, s. 54.



53



Likanla ilgili olarak belirtmek gerekir ki Kafkasya‟da (Avarlar) “Lag” terimi her hangi bir



hizmeti ifade etmiĢ, hem “Lakey” (“gul”), hem “Legat” (“yardÝmcÝ”) hem de “legion” (“silahlÝ birlik”) anlamlarÝna yakÝndÝr. Arap dilindeki “laga” (“lagga, alga”) k™kž de “yetki vermek”, “g™ržĢmek”, “karĢÝlamak”, anlamlarÝnÝ verir. “Lek”, “erkez”, “Gazak”, “Saklab” kelimelerinin sosyal manalarÝ hakkÝnda bkz: Sžleymananva S. A., “XVIII. asÝr Azerbaycan‟da “sÝnÝr muhafÝzÝ”, Enstitžsž TarihiTipoloji Paraleller Fondunda, Akademik, Z. M. Bžnyadov‟un doğumunun 75. YÝl Sempozyumu MateriallarÝ, Bakž 2000, s. 39-42. 54



Bartold, s. 121, 185, 197.



55



Bartold, s. 187, 814-815.



56



Gumilev, Tri ischeznuvshikh naroda, RitmÝ Yevrazii, Moskova 1993, s. 348-351; Gumilev,



TÝsyacheletiye..., s. 165-166.



1195



57



Bartold, s. 179-180.



58



G. Y. Grum-Grjimaylo, Zapadnaya Mongoliya i Uryankhanskiy kray, t. II, Leningrad 1921,



s. 138. 59



Tolstov, s. 213.



60



Gumilev, “EftalitÝ i ikh sosedi v IV v.”, VDĠ, 1999, no. I, s. 129-140; RitmÝ Yevrazii, 358-



363; Gumilev, “EftalitÝ-gordsÝ ili stepiyamÝ”, VDN, 1967, no. 3, s. 91-98, RitmÝ Yevrazi, s. 375-376. 61



Gumilev, “EftalitÝ-gordsÝ...”, 370-372; Gumelev, HunnÝ, s. 12-15; 29-39; 45; Gumilev,



Drevnyaya Rus, s. 515. 62



Bartold, s. 180.



63



Gumilev, Asya AvarlarÝnÝ (Aba) mifolojik unsurlarla (TursÝ) ilgili kÝlmaktadÝr (Gumilev,



Tsyachiletiye, s. 166). Trolli, TursÝ unsurlarla da abaaslarla, nartlarla, marutlarla, nirritlerle vs. “Kuzey Ġblisleri” ile aynÝ konu ve mazmun birliğini ifade eder. 64



Gumilev, Drevniye tyurki, s. 84; Artamonov, Peter Golden, “Car salnamesi”, s. 104-105.



65



Kononov A. N., “OpÝt analiza termina „Turk‟”, SA., 1949, no. 1, s. 40-43.



66



Grindin, s. 37-40; Grantovskiy, O rasprostranenii iranskikh plemyen na territorii Ġrana,



Ġstoriya Ġranskogo gosudarbtva i kulturÝ, Moskova 1971, s. 307. 67



S. A. Sžleymanova, Simvolicheskoye mÝshleniye-osnova razvitiya mÝsli chelovechestva,



Ġslam araĢtÝrmalarÝ (“ĠrĢad”), IX burakÝlÝĢ, Bakž 1999, s. 230-231; S. A. Sžleymanova, Esse o vechnom ili istoriya mifov, akad. Z. M. Bunyadov adÝna ġarkĢunaslÝk Ġnstitutun elmi arĢivi. 68



Kononov, s. 45; Grindin, s. 42-47.



69



Tarku epitetine malik olan Zevsin adÝ latÝnca deus (deivos, dei. div, diva, diov…) frak. zifo



(zi, zov), hett-luvi. siw (tiva, tiwat) s™zlerine uygun olan-allah manalarÝ ile izah olunur (Grindin, s. 4249).Avar dilinde “zob” sema anlamÝnÝ taĢÝmaktadÝr. 70



G™sterilen mifler hakkÝnda bkz.: Mifoloficheskiy slovar, Moskova 1991; X. E. Kerlot, MifÝ



narodov mira (v dvukh tomakh), Moskova 1988; Slovar simvolov, Moskova 1994. 71



Bu forma hemin kultlu elagedar “taxt”, “Œekic”, “klobus” (tigra xauda) “kub”, “ana betni”,



“bade”, “kelle” atributlarÝnÝn kultivizasiyasÝna da sesep olmuĢtur. ArapŒa “taraka”-“yol aŒmak”, “d™ymek” (demiri) k™kžne “tarÝk” - Dan ulduzu (“zerbeci”), “mÝtraka”-Œekic, “tarÝk” - yol, teriget (sufi ordeni) s™zleri dahildir. Dan ulduzu bžtžn panteonlarda HilaskarÝn, HÝristiyanlÝkta ĠsanÝn, Ġslamda AllahÝn ipostasÝ kimi zÝxÝĢ edir. Keyyanilerle baclanan demirci-mag-padĢah Kavi obrazÝnÝn menĢeyini



1196



de Ġran, Tžrk, Avar, Rus dillerinde ilk manasÝnÝ korumuĢ “d™ymek” feline gedib ŒÝxÝr (Tžrk. “k™be”ziresh; Avar. kabi-d™ymek; kebed-demirŒi...). 72



Artamonov, s. 407.



73



S. A. Sžleymanova, “Simvolizm i religiya”, tezisÝ Respublikanskoy mejvuzovskoy



nauchnoy konferentsii, Bakž 2000, s. 103-105. 74



Ġ. M. Dyakonov, YazÝki..., s. 113-116; 353-355; Ġ. M. Dyakonov, Ġstoriya..., s. 239.



75



Ġ. M. Dyakonov, YazÝki Drevney Peredney Azii, Moskova 1967, s. 23; Ġ. M. Dyakonov,



Ġstoriya Drevnego Vostoka, Moskova 1983, s. 91; Azerbaycan Tarihi (Az. EA. mžnbir žzvi Ġ. Aliyev‟in red.), Bakž 1993, s. 34-35. 76



Gumilev, TÝsyacheletiye, s. 167.



77



Bartold, s. 813; Bahaeddin Ogel, s. 77-78



78



Artamonov, s. 62.



79



Bartold, s. 187.



80



Feofilakt Simokatta, Ġstoriya (per. S. P. Kondratyeva), Moskova 1957, s. 160.



81



Gumilyev, Tri ischeznuvshikh..., s. 351-352; HunnÝ, s. 466.



82



Artamonov, s. 107.



83



Gumilev, TÝsyacheletiye, s. 166.



84



Dyakonov, Ġstoriye Midii, s. 323, 332-335.



85



Bartold, s. 101, 493, 536.



86



Trever, s. 66, 308.



87



David Bagrationi, Ġstoriya Gruzii, Tbilisi 1971, s. 171, 204, 214; “Car salnamesi”, s. 43,



119; 108. 88



J.Hanway, an historical account of the British Trade over the Caspian, London 1762;



Leviatov V. N., Ocherki istorii Azerbaydjana v. XVIII v., Bakž 1948, s. 66; Gžrcž mžellifleri artal etnonimini ™nce Ksani‟de dahil olmakla bžtžn Kahetiya‟ya (Kafkas AzerbaycansÝ‟nÝn kuzey batÝ ticaret b™lgesi) ait olduğunu g™sterir; G. A. Melikishvili, K istori drevney Gruzii, Tbilisi 1959, s. 295; Leotin Mroveli (per. pred. i kom. G. V. Tsulaya), s. 65; Azerbaycan, DağÝstan ve Gžrcistan arasÝndaki Car geŒidinin ehemmiyeti askeri stratejik mevkiden baĢka, ticari maksatlÝ olduğu g™ržlmektedir. Askeri



1197



tarihcilerin fikrine g™re Gilan-ġamahÝ-HeĢterhan “Ġpek yolu” Kahetiya‟nÝn yanÝndan geŒiyordu. XIX. asÝrda Car‟da olmuĢ ilk seyyah kadÝn Karla Serena, Zagatala ve ġeki arasÝnda hatta AmerikalÝ tacirlerine sÝk sÝk rast gelinen bžyžk ticaret yolunun olmasÝ hakkÝnda bilgi veriyordu (Beradze G. G., Smirnova L, P., MaterialÝ po istorii Ġrano-Gruzinskikh vzaimootnosheniy v nach. XVIII v., 1988, s. 86; Karla Sereni, “Menim Seyahetim”, Gobustan, 1985, no. 4. 89



Dyakonov, Ġstoriya Drevnego Vostoka, chast 1, Moskova 1983, s. 91; Ġstoriya Drevnego



Vostoka, chast II, Moskova 1988, s. 78, 229, 244; O. Ġ. Konstantinov, Djaro-BelokanÝ do XIX stoletiya, s. 382; Bu konuda geniĢ bilgi iŒin bkz.: Sevda Sžleymanova, “Zagatala Arkeolojik Materyallerinde Car-Tala buluntularÝnÝn sosyal iktisadi durumunun aks ettirilmesi”, Haberler (Tarih, Felsefe, Hukuk serisi), 1997, no. 1-4, s. 77-79. 90



L. Gumilev, Drevnyaya Rus..., s. 46.



91



Aristov, Zametki, s. 310; Artamonov, s. 63.



92



Artamonov, s. 62; 106. AbarlarÝ OkeanÝn (BalkaĢ‟Ýn) yanÝndan kovan halkÝn ise, eftalitler



değil, Jujanlar olduğunu tahmin etmek mžmkžndžr, Kaynaklar, JujanlarÝn AbarlarÝ ve Mukrinleri sÝkÝĢtÝrmalarÝnÝ ve aynÝ zamanda YuebanlarÝ ve Eftalitleri (xua)



BalkaĢ‟Ýn yanÝndan Gžneye



kovmalarÝnÝ yazarlar (Bartold, s.179-180). 93



Feofilakt Simokatta, s. 161.



94



Artamonov, s. 107.



95



Feofan Vizantiete, s. 492; Artamonov, s. 107.



96



Artamonov, s. 141.



1



Agadjanov S. G., NovÝe materialÝ o proishojdenii turkmen, AĢhabad 1963.



2



Aytberov T. M., Drevniy Hunzah i hunzahžÝ, Mh. 1990.



3



Aliev Ġgrar, “Raspolagaet li nauka dokazatelgstvami v polgzu iranoez݌nosti miden i



atropatenžev. Mojno li sŒitatg miden odnim iz predkov azerbaydjanskogo naroda”, Ġzvestie (serie istorii, filosofii, prava), 1990, no. 4. 4



Ammian Maržellin, Ġstorie, per. „. Kulakovskogo, vÝp. I-III, Kiev, 1906-1907.



5



Artamonov M. Ġ., Ġstorie Hazar, Leningrad 1962.



6



Ataev M. M., Avarie v X-XV vv., Mh. 1995.



1198



7



AĢurbeyli Sara, Gosudarstvo ĢirvanĢahov, Bakž 1983.



8



Bakihanov A., Gžlistan-i-Ġram (red., kom. i prim akad. Z. M. Bunietova), Bakž 1991.



9



Bartolgd V. V., “Obhie rabotÝ po istorii Sredney Azii; RabotÝ po istorii Kavkaza i VostoŒnoy



EvropÝ”, SoŒinenie, t. II, Œ. I, Moskova 1963. 10



Bahaeddin „gel, “G™kTžrk yazÝlarÝnÝn “Apurim”larÝ ve “fu-lin” problemi”, Belleten, IH, no.



11



Beradze G. G., Smirnova E. P., MaterialÝ po istorii irano-gruzinskih vzaimootnoĢeniy v



33.



naŒale XVII v., 1988. 12



BiŒurin N. E., Sobranie svedeniy o narodah, obitavĢih v Sredney Azii v drevnie vremena, t.



1-3, Moskova-Leningrad 1950-1953. 13



Gadlo A. V., GtniŒeskae istorie Severnogo Kavkaza IV-X vv., Moskova 1979.



14



Gumilev L. N., HunnÝ, Moskova 1960.



15



Gumilev L. N., “Tri isŒeznuvĢih naroda”, StranÝ i narodÝ Vostoka, vÝp. II, Moskova 1961.



16



Gumilev L. N., “GftalitÝ-goržÝ ili stepneki”, VDĠ (Vestnik drevney istorii), 1967, no. 1.



17



Gumilev L. N., Drevnee Rusg i Velikae stepg, Moskova 1989.



18



Gumilev L. N., TÝseŒeletie vokrug Kaspie, Bakž 1991.



19



Gumilev L. N., Drevnie t™rki, Moskova 1993.



20



Gumilev L. N., RitmÝ Evrazii, Moskova 1993.



21



Gumilev L. N., “GftalitÝ i ih sosedi v IV v.”, VDĠ, 1999, no. 1.



22



Grantovskiy G. A., O rasprostranenii iranskih plemen na territorii Ġrana, Ġstorie Ġranskogo



gosudarstva i kulgturÝ, Moskova 1971. 23



Grindin L. A., DrevneyĢae onomastika VostoŒnÝh Balkan (franko-hetto-luviyskie, frako-



malo-aziatskie izoglossÝ), Sofie 1981. 24



Grum-Grjimaylo G. E., Zapadnae Mongolie i Urenhayskiy kray, t. II, Leningrad 1921.



25



Hanway J., An historical accountof the British Trade Over the Caspian, London 1762.



26



David Bagrationi, Ġstorie Gruzii, Tbilisi 1971.



1199



27



Dagestanskie istoriŒeskie soŒinenie, Moskova 1993.



28



Djafarov „sif, GunnÝ i Azerbaydjan, Baku 1993.



29



DjuanĢir DjuanĢeriani, Jizng Vahtanga Gorgasala (per. vvedenie i prim. G. V. …ulae),



Tbilisi 1986. 30



Dyakonov Ġ. M., Ġstorie Midii, M., 1956.



31



Dyakonov Ġ. M., EzÝki Drevney Peredney Azii, Moskova 1967.



32



Dyakonov Ġ. M., Ġstorie drevnego Vostoka, Œ. I, M., 1983.



33



Eremen S. T., “Strana “Mahelonie” nadpisi Kaaba-i-ZarduĢt”, VDĠ (Vestnik drevney istorii),



1967, no, 4. 34



Ġordan, O proishojdenii i deenieh getov. Getica. Vstupitelgnae statge, per. kom. E. .



Skrjinskoy, Moskova 1960. 35



Ġstorie Drevnego Vostoka, Œ. II, Moskova 1988.



36



Ġstorie narodov Severnogo Kavkaza s drevneyĢih vremen do konža XVIII v. (otv. red.



akad. B. B. Piorovskiy), Moskova 1988. 37



Kakabadze S. S., Hronika Ksanskih gristavov naŒ. XV v. PisgmennÝe pametniki Vostoka,



1968, Moskova 1970. 38



Karla Serena, Menim Seyahetim, Gobustan, 1985, no 4.



39



Kovalevskae V. V., Kavkaz i AlanÝ, Moskova 1984.



40



Kononov A. N., “OpÝt analiza termina „turk‟, SG (Sovetskae gtgografie), 1949, no. 1.



41



Konstantinov O. Ġ., “Djaro-BelokanÝ do XIX stoletie”, Kavkaz, 1846, no. 2-3.



42



Kunik-Rozen, “Ġzvestie al-Bekri i drugih avtorov o rusi i slavenah”, Œ. 1, SPb., 1878 (priloj.



k ZĠAN, t. 32, no. 2), Œ. 2, SPb., 1903. 43



LatÝĢev V. V., Ġzvestie drevnih pisateley greŒeskih i latinskih o Ġskitii i Kavkaze, t. 1, SPb.,



1893; t. 2, SPb., 1904. 44



Leviatov V. N., OŒerki istorii Azerbaydjana v XVIII v., Bakž 1948.



45



Letopisg vizantiyža Feofana, per. V. Ġ. Obolenskogo, F. A. Ternovskogo, MONDR, 1884-



1887.



1200



46



MelikiĢvili G. A., K istorii drevney Gruzii, Tbilisi 1959.



47



Minorskiy V. F., Ġstorie ġirvana i Derbenda, Moskova 1963.



48



Mikluho-Maklay N. D., GeografiŒeskoe soŒinenie XIII v. (uŒ. zap. ĠV AN SSR), Moskova-



Leningrad 1954, t. IX. 49



MifÝ narodov mira (v dvuh tomah), Moskova 1988.



50



Mroveli Leonti, Jizng kartliyskih žarey, M., 1979.



51



Peter B. Golden, Khazar studies, Beku 1980.



52



Pigulevskae N. V., Siriyskie istoŒniki po istorii narodov SSSR, Moskova-Leningrad 1991.



53



Prižak O. O., ProtomongolÝ v Hazarskom Zakavkazge, Vseso™znae konferenžie



vostokovedov, Moskova 1991. 54



“Rodoslovie Ksanskih gristavov”, SMOMPK (Kafkasya tayfalarÝnÝn ve yerlerinin tesviri



žŒžn materiallar toplusu, v. 22. 1897. 55



RiŒard Fray, Nasledie Ġrana, Moskova 1972.



56



Suleymanova Sevda Ali kÝzÝ, “XVIII yžzyÝlda OsmanlÝlarÝn AzerbaycanÝn gžney batÝsÝndakÝ



sÝnÝr mžhafizlarÝ ile iliĢkilerine dair”, OsmanlÝ, c. 1, s. 631-639. 57



Suleymanova S. A., “XVIII. YžzyÝlda OsmanlÝlarÝn Azerbaycan‟da faaliyetinin arapdilli



yerel kaynaklarda tasviri”, XIII. Tžrk Tarih Kongresi bildiri ™zetleri, Ankara 1999, s. 168. 58



Sžleymanova S. A., “Zagatala arheografik materiallarÝnda Car-Tala ic



malarÝnÝn sosial-igtisadi veziyyetinin eks olunmasÝ”, Heberler (tarih, felsefe, hžgug seriyasÝ), 1997, 1-4, s. 74-81. 59



Suleymanova S. A., SimvoliŒeskoe mÝĢlenie osnova razvitie mÝsli ŒeloveŒestva, Ġslam



araĢdÝrmalarÝ (“ĠrĢad”), IX burahÝlÝĢ, Bakž 1999. 60



Suleymanova S. A., Simvolizm i religie, TezisÝ Respublikanskoy meivuzovskoy nauŒnoy



konferenžii, Bakž 2000. 61



Sžleymanova S. A., XVIII esrde Azerbaycanda “serhed goruyucusu” institutu tarihi-tipoloji



paraleller fonunda, Akad. Z. Bžnyadovun 75 illiyine hesr olunmuĢ elmi-nezeri konfransÝn materiallarÝ, Bakž 2000. 62



Strabon, Geografie, XI, 8, 2 (per. F. G. Mihenko).



1201



63



TakayĢvili E., ĠstoŒniki gruzinskih letopisey, Tri hroniki, SMOMPK, v. 28, 1900.



64



Trever K. V., OŒerki po istorii i kulgture Kavkazskoy Albanii, M., 1959.



65



Tolstov S. P., Po sledam Drevney Horezmiyskoy živilizažii, Moskova 1948.



66



Feofilakt Simokatta, Ġstorie (perevod S. P. Kondratgevoy), M., 1957.



67



ġihsaitov A. R., Dagestanskae istoriŒeskae hronika “Tarih Dagestan” Muhameda Rafi,



PisgmennÝe pametniki Vostoka, 1972, Moskova 1977. 68



Car salnamesi (Arapceden tercžme, giriĢ, Ģerhler ve geydler S. SžleymanovanÝndÝr), elmi



red., akad. Z. M. Bžnyadov, Bakž 1977.



1202



Slovenya'da Avar Ġzleri / Prof. Dr. Yusuf Hamzaoğlu [s.687-692] …skžp Kiril ve Metodiy …niversitesi Pedagoji Fakžltesi / Makedonya



Slovenya Cumhuriyeti, Adriyatik Denizi, Ġtalya, Avusturya, Macaristan ve HÝrvatistan arasÝnda bulunan bir Orta Avrupa žlkesidir. Avrupa ve Balkan kžltžrlerinin ŒatÝĢtÝğÝ bu žlkenin yžz™lŒžmž 20251 km2, nžfusu ise iki milyon civarÝndadÝr. Slovenya tarih boyunca, Roma, Hun, Avar, OsmanlÝ, Avusturya, Avusturya-Macaristan, Yugoslavya KrallÝğÝ ve Yugoslavya Federasyonu devletleri iŒinde yer aldÝ ve Temmuz 1991 tarihinde SÝrplarÝn denetiminde bulunan Yugoslavya Ordusu‟yla yžržttžkleri birkaŒ gžnlžk kÝsa bir savaĢÝn ardÝndan Yugoslavya Federasyonu‟ndan ayrÝldÝğÝnÝ ve tam bağÝmsÝzlÝğÝnÝ ilˆn ettiğini bildirdi. Slovenya‟da, Slovenlerden baĢka Ġtalyanlar, Almanlar, SÝrplar, Macarlar, HÝrvatlar, gurbetŒilik yapan Makedonya Tžrkleri, KÝpt“ler vb. azÝnlÝklar yaĢamaktadÝr. Bu žlkenin bugžn Œok iyi bir sosyo-ekonomik, kžltžrel, hukuk“ ve siyas“ bir yapÝsÝ vardÝr. Slovenya Tžrklžğž, 380 yÝlÝnda buraya Hun Tžrklerinin girmesiyle baĢladÝ.1 BaĢlang݌ d™nemi bžyžk Tžrk komutanÝ ve devlet adamÝ Attila‟nÝn ™lžmžne kadar sžren Slovenya Tžrklžğž, 560 yÝlÝndan sonra Avar, 1408 yÝlÝndan sonra ise OsmanlÝ Tžrklerince sžrdžržldž. VI. asrÝn ikinci yarÝsÝnda Aral G™lž civarÝnda yaĢayan ve ŒeĢitli nedenlerden dolayÝ Hazar ve Karadeniz žzerinden Avrupa‟ya doğru yol alan Hun Tžrkleri, 372‟den sonra yerleĢtikleri Orta Tuna ve Tisa havzalarÝnÝ, kurduklarÝ devletin asker“ žssž ve idar“ merkezi haline getirdiler. 380 yÝlÝna kadar aldÝklarÝ Panonya, DalmaŒya ve Kupa-Sava-Tuna ÝrmaklarÝnÝn gžneyindeki topraklarÝ kendi devletlerine kattÝlar. Ordu ve y™netim bakÝmÝndan daha iyi teĢkilˆtlandÝklarÝ iŒin hˆkimiyetlerine aldÝklarÝ diğer kabilelerle birlikte bir kabileler birliği kurdular. Kabileler birliğine tˆbi olan bazÝ kabilelere mžttefik, bazÝlarÝna ise k™le g™zžyle baktÝlar. YÝktÝklarÝ Roma ve Bizans idare sistemlerinin yerine kendi sistemlerini yerleĢtirdiler. Ordu ve y™netimin dÝĢÝnda kalan bazÝ ™nemsiz iĢleri mžttefik saydÝklarÝ kabilelere bÝraktÝlar. Roma ve Bizans paralarÝnÝ kendi paralarÝ ile değiĢtirdiler. Hun Tžrkleri, 372-380 yÝllarÝ arasÝnda Bizans‟a, 380 yÝlÝndan sonra ise Slovenya‟da Emona,2 Tselye, Petovio ve Postoyna žzerinden Ġtalya ve Alp DağlarÝna, Tuna ve Drava ÝrmaklarÝ žzerinden ise Almanya ve Galya‟nÝn iŒlerine kadar girdiler. Kuzeyde Ġskandinavya, gžneyde Akdeniz‟e kadar uzanan topraklarÝ kendi devletlerine kattÝlar. B™ylece, Hun Devleti, Attila zamanÝnda Rusya‟da Ġdil ve Almanya‟da Rayna ÝrmaklarÝ, Akdeniz ve BaltÝk denizleri arasÝnda uzanan topraklarda kendi hˆkimiyetini kurdu. Ancak, 453 yÝlÝnda Attila‟nÝn ™lžmžnden birkaŒ yÝl sonra tasfiye edilen Hun Devleti‟nin yerini 100 yÝl sonra kurulan Avar Devleti aldÝ.3 Hunlar Asya, Avrupa ve Balkan topraklarÝnda yeni bir medeniyet ŒÝğÝrÝ aŒtÝlar. Diğer kavimlerin her bakÝmdan hayatlarÝnÝ etkilediler. Slovenya vb. Avrupa ve Balkan b™lgeleri dahil olmak žzere, kaldÝklarÝ topraklarda Œok değerli mimar“ vb. eserler ve izler bÝraktÝlar. Bu eserlerin bir kÝsmÝ Slovenya‟nÝn YukarÝ Sava HavzasÝ‟nda bulunmaktadÝr. Slovenya‟da da Hun Tžrklerinden kalan ve



1203



gžnžmžze kadar gelen bazÝ yiyecek, iŒecek, meyve, yer ve su adlarÝna rastlanmaktadÝr. Slovenler, bal anlamÝnda olan “medos”, Hun [Tžrk] kelimesini gžnžmžzde “de med” Ģeklinde kullanmaktadÝrlar. Bu žlkede ViĢnya Gora4 ve Almanca eski adÝ Haynburg olan bugžnkž Hunenburg‟un Hun [Tžrkleri] nden kalan ve HunlarÝ hatÝrlatan bir toponim olduğu bilinmektedir.5 Bled G™lž‟nžn adÝnÝn ise Attila‟nÝn kardeĢi Bleda‟nÝn adÝndan gelen bir hydronimin olduğu tahmin edilmektedir. AvrupalÝlar, kendilerinden Œok ™nde olan Hunlardan ordu teĢkilˆtÝ, devlet y™netme tecržbesi, eğitim ve ™zellikle asker“ eğitim, savaĢ taktiği, silˆh žretimi ve kullanÝmÝ konularÝnda Œok Ģey ™ğrendiler.



IV. asrÝn ortasÝndan itibaren Avarlara de Orta Asya‟dan Karadeniz‟in kuzeyine g™Œettiler ve tÝpkÝ Hunlar gibi Orta Tuna ve Tiza havzalarÝnda kendi devletlerini kurdular. Orada kalan Hun ve Bulgar Tžrk gruplarÝnÝ, Karpatlar‟Ýn arkasÝnda dağÝnÝk halde yaĢayan ve hayatla ilgili hiŒbir sosyo-ekonomik ve kžltžrel bilgi ve deneyime sahip olmayan SlavlarÝ da yanlarÝna aldÝlar. BaĢlang݌ta ™nemsenmediler, ancak 560‟lardan sonra ordularÝyla Sava ve Tuna ÝrmaklarÝnda Bizans‟a, Lab IrmağÝ‟nda ise Franklara karĢÝ džzenledikleri saldÝrÝlarla dikkatleri žzerlerine Œektiler. 560-803 yÝllarÝ arasÝnda Avrupa‟da ™nemli bir fakt™r olarak olaylarÝn akÝĢÝnÝ ve tarihin y™nžnž değiĢtirdiler. 566-567 yÝllarÝnda Avarlar, mžttefikleri Langobardlarla birlikte yžržttžkleri savaĢta Gepidleri mağlubiyete uğrattÝlar. Bu savaĢtan sonra Srem Džzlžğž‟nžn dÝĢÝnda bulunan bžtžn Gepid topraklarÝnÝ alarak Langobardlarla komĢu oldular. Bizans-[Tžrk] Œemberine



alÝnan



Langobardlar,



kurtuluĢu krallarÝ Alboin‟in y™netimi altÝnda Panonya‟dan Ġtalya‟ya g™Œ etmekte buldular.6 Langobardlardan boĢalan topraklarda yaĢayan Slavlar vd. kabileler Avar Tžrk y™netiminde kurulan kabileler birliğine girdiler. Avarlar bu yÝllarda Sava ve Tuna ÝrmaklarÝnÝn gžneyinde bulunan Bizans topraklarÝna da sÝk sÝk saldÝrÝlar džzenlediler. Bu saldÝrÝlar arasÝnda 582 Sirmium MuhasarasÝ da bulunuyordu. AynÝ yÝllarda k™leleri Slavlarla birlikte Slovenya‟ya ve oradan Emona-Tselye-Postoyna gžzergˆhÝ žzerinden Doğu Alp DağlarÝ‟nÝn ve AĢağÝ Avusturya‟nÝn iŒlerine kadar ulaĢtÝlar. Slavlar bu yÝllarda Avar Tžrklerinin himayesi altÝnda Ġtalya, Alp DağlarÝ, Avusturya, Karpat DağlarÝ, Akdeniz, Karadeniz, Adriyatik, BaltÝk ve Ege denizleri arasÝnda uzanan topraklara akÝn etmeye baĢladÝlar. Onlar bu akÝnÝ tek baĢÝna yapacak ne bir askeri gžce, ne de bir bilgiye ve deneyime sahiptiler. Slavlar Avrupa‟da ilk kez ŒarpÝĢtÝklarÝ Bavarya kuvvetler; karĢÝsÝnda mağlubiyete uğradÝlar. Avarlardan aldÝklarÝ yardÝmla ikinci kez ŒarpÝĢtÝklarÝ Bavarya kuvvetlerine karĢÝ yenilgiye uğradÝlar. Avarlar bu zaferin ardÝndan Slavlarla birlikte Ġstra žzerinden YukarÝ Ġtalya‟ya girdiler. Ancak orada karĢÝlaĢtÝklarÝ Langobard tepkisinden dolayÝ Furlanya ve Kras b™lgelerine girmekten vazgeŒtiler. Bu sÝrada Slovenler, Avarlardan aldÝklarÝ destekle gžnžmžzde de yaĢadÝklarÝ topraklara yerleĢtiler.7 Ancak, bazÝ sebeplerden dolayÝ, Slovenya‟ya ve Doğu Alp DağlarÝ‟na yerleĢen Slovenlerin bazÝ dil, toponomastik vd. nitelik ve değerlerinde gžnžmžze kadar gelen ™nemli farklÝlÝklar g™ržlmektedir. 590‟lardan sonra Avar yardÝmÝnÝ alan Slovenler, on yÝl zarfÝnda idare merkezleri ve žsleri yukarÝ Drava



1204



havzasÝndan doğu Alp dağlarÝna ve yukarÝ Sava havzasÝna yerleĢmeye ve idarelerini kurmaya muvaffak oldular. Bu sÝrada s™z konusu topraklara 150-200 bin Sloven yerleĢmiĢ oldu. Avar Tžrk devletinde, hˆkimiyet, ordu, merkezi ve mahall“ y™netim Tžrklerin, diğer iĢler ise mžttefikleri veya k™leleri olan Slovenlerin, SlavlarÝn ve diğer kabilelerin elinde bulunuyordu. Avarlar gžvenmedikleri kabileleri, ™zellikle Slav k™kenli olanlarÝ orduda silˆhsÝz piyade birliklerine alÝyor veya k™le olarak kullanÝyorlardÝ. Avar Tžrk devleti Œok geniĢ bir araziye yayÝldÝğÝ iŒin bazÝ dağlÝk b™lgelerde, dar ve kžŒžk vadilerde kendi idaresini hissettiremez oldu. Oralarda sadece bazÝ sžvari birlikleri konuĢlandÝrmakla kendi varlÝğÝnÝ g™stermeye ŒalÝĢtÝ.8 B™yle bir sžvari birliği Œok bžyžk bir ihtimalle KoruĢka B™lgesi‟nde gžnžmžzde de Vobre adÝyla anÝlan yerde konuĢlandÝrÝlmÝĢ bulunuyordu. Vobre Sloven toponiminin ise Slovence vd. Slav dillerinde Avar Tžrklerine verilen Obri kelimesinden geldiği bilinmektedir.9 593-595 yÝllarÝ arasÝnda Alp DağlarÝ‟na yerleĢen Slovenler, Avar Tžrklerinden aldÝklarÝ yardÝmla Drava vadisinde savaĢ halinde bulunduklarÝ Bavarya kuvvetlerini ard arda iki kez mağlubiyete uğrattÝlar. 599-602 yÝllarÝ arasÝnda mžttefik Tžrk-Sloven kuvvetleri Ġtalya‟da ve Ġstra‟da konuĢlanmÝĢ olan Bizans kuvvetlerine saldÝrdÝlar. Slovenlerin Avarlara olan bağlÝlÝğÝ VII. asrÝn ilk yarÝsÝna kadar sžrdž. Bu d™nem iŒerisinde ek ve Moravya SlavlarÝ bir BatÝ Slav kabileler birliği kurdular. Bu birliğe, doğu Alp dağlarÝnda ve yukarÝ Sava havzasÝnda yaĢayan Slovenler de girdi. Birliğin y™netiminde, Lab, yukarÝ Drava ve yukarÝ Sava havzalarÝndan Furlanya‟ya kadar uzanan arazi Avar Tžrklerine ve Franklara karĢÝ bir gžvenlik seddine d™nžĢtžržldž.10 Slovenler, bugžn bulunduklarÝ topraklara AvarlarÝn koruyuculuğu altÝnda, parŒalanmÝĢ gruplar halinde yerleĢtiler. OnlarÝn menĢeleri hakkÝnda pek fazla bilgi yoktur. Alp DağlarÝ, Adriyatik denizi ve Panonya džzlžğž arasÝnda uzanan arazide yaĢayan bazÝ kabileler, Avar Tžrk hˆkimiyetinde bulunmalarÝna rağmen, Tžrk hoĢg™ržsžnden ve desteğinden faydalanarak belirli d™nemlerde devletler kurdular. Bu devletler arasÝnda, 623 yÝlÝnda kurulan Karantanya Sloven devleti de bulunuyordu.11 Sloven tarihinde daha Œok Karantanya Knezliği olarak bilinen bu devletin baĢÝnda Knez Sam bulunuyordu. Karantanya Knezliği, Slovenlerin tarihte kurduklarÝ ilk devletti. Bu yžzden Karantanya kelimesi Sloven etnik adÝyla ™zdeĢleĢtirildi.12 Bu ™zdeĢleĢtirilme en Œok Frank Devleti d™neminde yapÝldÝ.13 Knez Sam, bir sžre sonra Avar hˆkimiyetinin dÝĢÝnda kalmayÝ baĢardÝ ve komĢu žlkelerin dikkatlerini žzerine Œekti. 626-629 yÝllarÝ arasÝnda Augusta civarÝnda BavaryalÝlar‟a karĢÝ yžržtžlen savaĢÝ kazandÝ. Daha sonra bazÝ diğer komĢu kavimlerin ve žlkelerin ordularÝnÝ da yenilgiye uğrattÝ. Ancak 658 yÝlÝnda ™lžmžnžn ardÝndan knezliği, Avar Tžrkleri ve Slovenler arasÝnda paylaĢÝldÝ.14



1205



660 yÝlÝnda II. Avar Tžrk KağanlÝğÝ‟nÝn kuruluĢundan sonra yeniden gžŒlenmeye baĢlayan Avar Tžrkleri, asker“ žsleri Panonya‟dan, Orta Avrupa, Ġtalya ve Bizans topraklarÝna saldÝrÝlar džzenlediler. Bu sÝrada Tuna žzerinden Anije ve Slovenya‟ya, Ġtalya žzerinden ise Furlanya‟ya girdiler. Bu akÝnlara onlarla birlikte Slovenler de katÝldÝlar. Ancak bazÝ Sloven kabileleri s™z konusu b™lgelere tek baĢlarÝna da girdiler. 705-720 yÝllarÝ arasÝnda Slovenler, FurlanyalÝlara karĢÝ yžržttžkleri savaĢÝ kaybettikten sonra BeneĢ SlovenyasÝ‟na yerleĢtiler. B™ylece Slovenlerin o sÝrada Adriyatik Denizi, Langobardya ve Alp DağlarÝ arasÝnda Œizdikleri hudut gžnžmžzde de korunmaktadÝr. 660-803 yÝllarÝ arasÝnda hžkžm sžren II. Avar Tžrk KağanlÝğÝ devrinde Avar Tžrkleri Panonya‟dan, Ġtalya, Orta Avrupa ve Bizans‟a doğru uzanan bžtžn stratejik yollarÝ kendi kontrollerine aldÝlar. YollarÝn gžvencesini inĢa ettikleri kaleler ve hisarlarla sağlamaya ŒalÝĢtÝlar. VIII. asrÝn sonunda ve IX. asrÝn baĢÝnda Orta Avrupa‟da beliren Avar Tžrk sorunu gžncellik kazandÝ. 791-803 yÝllarÝ arasÝnda yžržtžlen Avar Tžrk-Frank SavaĢÝ bu soruna “Œ™zžm getirdi”. SavaĢta Franklar, Avar Tžrklerinden ™ğrendikleri savaĢ taktiğini kullanarak zafere ulaĢtÝlar. Bu savaĢÝn ardÝndan Avar Tžrk devletinin Panonya‟da bulunan kuvvetlerini de bozguna uğratarak adÝ geŒen devletin sonunu getirdiler. S™z konusu savaĢ sÝrasÝnda esir aldÝklarÝ bžtžn Tžrkleri kÝl݌tan geŒirdiler. Bžyžk miktarda altÝn, gžmžĢ, inci, silˆh, bžyžk ve kžŒžk baĢ hayvanÝ alÝp g™tžrdžler. G™tžremediklerini ise yaktÝlar veya Tuna, Tiza, Sava ve Drava gibi bžyžk Ýrmaklara attÝlar. IX. asrÝn baĢÝnda Franklar, Avar Tžrklerinin son gruplarÝnÝ da mağlubiyete uğrattÝktan sonra Slovenya, Balaton G™lž, MohaŒ OvasÝ ve Slovenya da dahil olmak žzere Rab IrmağÝ ve FruĢka Gora arasÝnda uzanan bžtžn Tžrk topraklarÝnÝ kendi devletlerine kattÝlar. Bu topraklara BavaryalÝlarÝ, Karantanya Slovenlerini vd. kabileleri yerleĢtirdiler. YerleĢtirme bžtžn IX. asÝr boyunca sžrdž. Bu yžzden Œok cidd“ bir Avar Tžrk-Sloven anlaĢmazlÝğÝ ve ŒatÝĢmasÝ meydana geldi. 811 yÝlÝnda Frank KralÝ Bžyžk Karlo bu ŒatÝĢmayÝ durdurmak amacÝyla Panonya‟ya ™zel ordu birlikleri g™nderdi. Avar Tžrk devletinin tasfiyesinden sonra Frank Devleti‟nde dağÝnÝk halde yaĢayan Tžrklerin durumu diğer kavimlerin durumundan pek farklÝ değildi. Frank KralÝ Bžyžk Karlo, Tžrklere, az ve dağÝnÝk olmalarÝna rağmen kendi kağanlarÝnÝn idaresinde bir iŒ ™zerklik tanÝdÝ. AvarlarÝn adÝ 822‟de Frank devletinin yÝllÝğÝnda da geŒti. 828 yÝlÝnda ise Tžrklerin adÝ sadece Frank KralÝ‟nÝn tebaasÝ olarak anÝldÝ. IX. ™zellikle X. ve sonraki asÝrlarda Avar adÝna Œok az rastlanÝr oldu. Ancak, Avrupa milletlerinde, BizanslÝlarda, Slovenlerde vd. Slav kabilelerinde bir zamanlar gžŒ ve hˆkimiyet anlamlarÝnÝ ifade eden Avar Tžrk adÝ pek Œabuk ve kolay unutulmadÝ.15 DağÝnÝk halde kalan Avar Tžrk gruplarÝnÝn bir kÝsmÝ diğer kavimler tarafÝndan “eritildi” ve “HÝristiyanlaĢtÝrÝldÝ”, bir kÝsmÝ ise Tžrk kaldÝ, TžrkŒe konuĢtu, G™ktanrÝ‟ya inandÝ veya Bulgar Tžrklerinden Ġslam Dini‟ni ™ğrendi. XIV. asrÝn ikinci yarÝsÝnda Avrupa‟ya girmeye baĢlayan OsmanlÝ Tžrklerinin fetihleri iŒin zemin hazÝrladÝ ve onlarla birlikte Balkan ve Avrupa seferlerine katÝldÝ. Avar Devleti‟nin tasfiyesinin ardÝndan HÝrvatistan‟da kalan Avar Tžrkleriyle ilgili Bizans arÝ ve mžellifi VII. Constantine Porphyrogenitus Ģ™yle demektedir: “X. asÝrda Kuzey DalmaŒya, KÝrbava,



1206



Lika, Gadsko, ModruĢ ve KuzeybatÝ Bosna‟da halˆ Avarlara rastlanmaktadÝr. OnlarÝn Avar olduklarÝnÝ simalarÝndan anlamak mžmkžndžr. AvarlarÝn Lika ve KÝrbava b™lgelerinde, ban dedikleri kendi hžkžmdarlarÝ vardÝ. Onlar HÝrvatistan‟dan gittikten sonra bžyžk bir ihtimalle bu isimden ban ržtbe adÝ meydana geldi.16 Avar Tžrklerinden kalan ve HÝrvat, Macar vo Bosna‟nÝn idare sistemleriyle ilgisi olan bu kelimenin Avar TžrkŒesinde zengin anlamÝnÝ taĢÝyan bayan kelimesinden geldiği bilinmektedir.17 Macaristan, Avusturya-Macaristan ve OsmanlÝ hžkžmdarlarÝ tarafÝndan Bosna, HÝrvatistan ve Slovenya‟ya atanan idarecilere ban ržtbe adÝ verilirdi. Bu ad BosnalÝlar ve HÝrvatlar tarafÝndan da asker“ bir unvan olarak benimsendi. BosnalÝlar ve HÝrvatlar bu ržtbe adÝnÝ kendi bağÝmsÝz devletlerinin hžkžmdarlarÝna da verirlerdi.18 Mesela, Ban Pribin, Ban Kulin, Ban Ġvan MajuraniŒ vd. olduğu gibi. Ancak Sloven tarihinde bu Avar Tžrk ržtbe adÝna hiŒ rastlanmadÝ. Slovenya‟da bu adla ilgisi olan daha kžŒžk ržtbe ve b™lge adlarÝna ise daha Œok rastlanÝr oldu. Slovenya idare sistemi, diğer Slav asÝllÝ kabilelerin sistemlerinden pek farklÝ değildi. Bu sistemde de en basit idare birimi “bžyžk aile” idi. Kooperatif rolžnž oynayan bu birim geŒici bir sžre iŒin k™y belediyesinin verdiği toprağÝ iĢletiyor, topladÝğÝ mamžlleri ise kooperatif žyelerine dağÝtÝyordu. S™z konusu sistemde “bžyžk aile”, “kooperatif” ve “k™y belediyesi” basit idare b™lžmleri olarak faaliyette bulunuyorlard.19 Slovenya idare sisteminde basit idare birimlerinden daha bžyžk birime jupa veya jupanya adÝ verilirdi. Avar TžrkŒesinden gelen bu adlar bir kabilenin veya kabileler birliğinin yaĢadÝğÝ b™lgeye verilirdi. Jupa‟ya veya Jupanya‟ya bir b™lgenin veya ÝrmağÝn adÝ da verilmiĢ olabilir di. Slovenler, aynen HÝrvatlar, BosnalÝlar ve Macarlar gibi Jupa‟nÝn veya Jupanya‟nÝn y™neticisine jupnik adÝnÝ verirlerdi.20 Slovenler jupa, jupanya ve jupnik Avar Tžrk kelimelerini ilk defa 777 yÝlÝnda yukarÝ Avusturya‟nÝn Kremsminster Ģehri civarÝnda “Jopan ani vocatur Physso”21 Ģeklinde kullandÝlar.22 S™z konusu kelimelere Bosna, SÝrbistan, HÝrvatistan, Karadağ ve Makedonya idare sistemlerinde gžnžmžzde de rastlanmaktadÝr.23 Jupa, jupan ve jupanya kelimelerinden JupanŒiŒ24 patronymi de meydana gelmiĢtir. Avar Tžrkleri, Slovenlerle birlikte yerleĢtikleri doğu Alp dağlarÝ, Slovenya vd. b™lgelerde ŒiftŒilikle uğraĢan Œok az yerli halka rastladÝlar. Bu yžzden durumu džzeltmek amacÝyla toprağÝ iĢlemeye baĢladÝlar. Yerel ziraat hakkÝnda halktan bilgi aldÝlar. Yeni topraklarÝ iĢlemek iŒin anavatanlarÝndan tarÝm araŒlarÝ getirdiler. Bu araŒlarla buğdaygillerden: Buğday, arpa, Œavdar ve yulaf; baklagillerden: Bezelye ve fasulye; sebzelerden: HavuŒ, salatalÝk, lahana, pancar, sarÝmsak; meyvelerden ise elma, armut, viĢne, erik, kayÝsÝ, ceviz, Ģeftali, kiraz vb. yetiĢtiriyorlardÝ. ArÝcÝlÝkla da uğraĢÝyorlardÝ.25 Avarlar da diğer Tžrk boylarÝ gibi Orta Asya‟dan yeni vatanlarÝna bağcÝlÝğÝ ve žzžm ĢarabÝnÝ getirdiler. Ancak, Slovenya‟da, Makedonya, SÝrbistan, HÝrvatistan vd. Balkan žlkelerinde bağcÝlÝk ve žzžm ĢarabÝyla ilgisi olan bor26 ve borova27 kelimelerine rastlanmamaktadÝr. Avar Tžrkleri meyve, sebze ve iŒkilerin dÝĢÝnda koyun, keŒi ve inek sžtž iŒiyor, bžyžk ™lŒžde peynir, yumurta, balÝk, tavĢan



1207



ve geyik eti yiyorlardÝ. KuĢlardan tavuk ve kaz yetiĢtiriyorlardÝ. AtÝ ise en Œok savaĢta kullanÝyorlardÝ.28 Avar Tžrkleri, yerleĢtikleri topraklarda ticaretle de uğraĢÝyorlardÝ. …rettikleri mallarÝn bir kÝsmÝnÝ ihrac ediyorlardÝ. Ġhrac ettikleri mallar arasÝnda en Œok bal, deri ve tuz bulunuyordu. Ticareti genelde mal alÝp mal vererek Œoğunlukla Tuna, Sava, Drava, Morava, Mura gibi bžyžk Ýrmaklar ve RomalÝlardan kalan yollar žzerinde yapÝyorlardÝ. Avarlar Devleti‟nde madencilik pek fazla geliĢmiĢ değildi. Onlar RomalÝlardan kalan bazÝ maden ocaklarÝnÝ iĢletmeye devam ettiler. Maden eritme teknolojisini iyi biliyorlardÝ. Erittikleri demirden Œok iyi silˆh yapÝyorlardÝ. …rettikleri silˆh bžtžn Avrupa žlkeleri tarafÝndan benimsendi. AvrupalÝlara sattÝklarÝ silˆh karĢÝlÝğÝnda altÝn, gžmžĢ, ipek ve kumaĢ alÝyorlardÝ. BastÝrdÝklarÝ maden“ paralarÝn žzerine hilˆl ve gžneĢ veya hilˆl ve yÝldÝz Ģekillerini ŒiziyorlardÝ.29 Avar Tžrkleri ™lžlerini, elbiseleriyle ve silˆhlarÝyla, hattˆ atlarÝyla birlikte g™mžyorlardÝ. Avrupa‟da ve Balkanlar‟da kazÝlan Avar Tžrk mezarlarÝnda ve hazinelerinde birŒok eĢyanÝn ve silˆhÝn, Sloven vd. Slav kabilelerin mezarlarÝnda ise yok denecek kadar az eĢyanÝn ve silˆhÝn bulunduğu bilinmektedir. Avar Tžrkleri de aynen atalarÝ Hun vd. Tžrk boylarÝ gibi ™nemsedikleri silˆh Œok iyi kullanmasÝnÝ biliyorlardÝ. Modern silˆhla birlikte Œok iyi savunma sistemleri de kuruyor, stratejik ™nem taĢÝyan yol kenarlarÝnda, kavĢaklarda, k™pržler civarÝnda, tepelerde, ormanlÝk yerlerde, džzlžklerde ve bataklÝklarda savaĢ kuleleri ve hisarlar inĢa ediyorlardÝ. Bu yapÝlarÝ aynÝ zamanda ekonomik, idari sÝğÝnma vb. amaŒlÝ da kullanÝyorlardÝ. OnlarÝ genelde d™rt k™Ģeli veya yuvarlak biŒimli yapÝyor, etraflarÝnÝ ise kalÝn duvarlarla, siperlerle ve suyla dolu derin kanallarla ŒevreliyorlardÝ. Zamanla onlarÝn etrafÝnda yerleĢim yerleri de meydana getiriyorlardÝ.30 Avar Tžrkleri, g™Œebe hayattan yerleĢik hayata geŒmeye baĢladÝklarÝ andan itibaren k™yler de kurmaya baĢladÝlar. Ancak onlarÝn kurduklarÝ k™yler hakkÝnda gžnžmžzde pek fazla bilgi yoktur. ĠnĢa ettikleri tek odalÝ ahĢap evlerini ağaŒ dallarÝyla veya samanla ™rtžyorlardÝ. KullandÝklarÝ mobilya, yaptÝklarÝ ateĢlik ve fÝrÝnlar hakkÝnda da pek fazla bilgi yoktur. Slovenya‟da Avar Tžrklerinin Ġzleri Slovenya‟da da Avar Tžrklerinden kalan madd“ kžltžr izlerine ve eserlere rastlanmaktadÝr. Bunlar arasÝnda kazÝlan mezar ve hazinelerden ŒÝkarÝlan eĢyalar ve silˆh da bulunmaktadÝr. ZamanÝmÝza kadar yedisi batÝ Panonya džzlžğž, doğu Alp dağlarÝ ve Karantanya b™lgesi, beĢi ise Slovenya‟da olmak žzere toplam 47 Avar Tžrk mezarÝ ve hazinesi kazÝldÝ.31 Bunun dÝĢÝnda Avar Tžrklerine ait olan mezar ve hazine kazÝlarÝ yukarÝ Drava havzasÝ, Anije IrmağÝ‟nÝn kaynadÝğÝ Sladming, Viyana Vadisi‟nde Salskamergut, KoruĢka, ġtayer, Kranyska Gora, ViĢnya Gora, Lyublyana OvasÝ, MengeĢ, Bled G™lž civarÝ, Ptuy ve Adriyatik Denizi kÝyÝsÝnda bulunan topraklarda da yapÝldÝ.32



1208



Avar Tžrk mezarlarÝndan ve hazinelerden en Œok ok, kargÝ, kalkan, savaĢ baltasÝ, savaĢ kosasÝ, orak, b݌ak, hanŒer ve makaz gibi silˆhlar, ŒalÝĢma aletleri, tokalar, kemerler, anahtarlÝklar, cam džğmeleri, seramik eĢyalar, ay ve hilˆl Ģeklinde kžpeler, cam plakacÝklarÝ, inci dizileri vb. eĢyalar ŒÝkarÝldÝ. Avar Tžrklerinin k™leleri olan Slovenlerin vd. SlavlarÝn hazineleri yoktu. OnlarÝn sadece yok denecek kadar az eĢyalÝ mezarlarÝ vardÝ.33 BatÝ Panonya‟da kazÝlan hazinelerden en değerlisi, Macaristan‟da Balaton G™lž civarÝnda bulunan Keszthely Hazinesi‟dir. Bu hazinede Avar Tžrk eĢyalarÝnÝn dÝĢÝnda bulunan eĢyalar Keszthely kžltžržne ait olan niteliklere ve değerlere sahiptir. Keszthely kžltžrž žzerinde ise Bizans kžltžržnžn de etkisi g™ržlmektedir. Son yÝllarda Karantanya B™lgesi‟nde yapÝlan arkeolojik kazÝlarda bulunan eĢyalarÝn K™ttlaĢ kžltžr Œevresine ait olduğu tahmin edilmektedir. K™ttlaĢ kžltžr Œevresi ise VII. ve VIII. asÝrda meydana gelen Eski Karantanya ve Avar Tžrk kžltžr Œevrelerini ihtiva etmektedir. Avar Tžrk kžltžr Œevresine ait olan eĢyalar arasÝnda hilˆl Ģeklinde olan kžpeler ve žzerinde veya yan tarafÝnda hilˆlin ŒizilmiĢ olduğu seramik kablar bulunmaktadÝr. VI-VIII. asÝrlar arasÝnda Avar Tžrkleri, Slovenler vd. Slav kabileleri aynÝ kabileler birliğine tˆbi olduklarÝndan kazÝlan mezarlardan ve hazinelerden ŒÝkarÝlan eĢyalarÝn bazÝlarÝ aynÝ veya benzeri nitelik ve değerlere sahiptirler. Bu yžzden bazÝ mžellifler bu eĢyalarÝn Avar Tžrklerine ait olduğu kadar Slovenlere vd. Slav kabilelerine de ait olduğu g™ržĢžnž savunmaktadÝrlar. Onlar etnik k™ken bakÝmÝndan Avar-Tžrk ve Sloven-Slav kžltžrlerinin, eĢyalara bakarak birbirinden ayrÝlmasÝnÝn mžmkžn olmadÝğÝ tezini de ™ne sžrmektedirler. Ancak, Slovenlerin vb. SlavlarÝn efendileri Avarlarla birlikte aynÝ mezarlara veya hazinelere g™mžlmelerin ihtimali yoktu. žnkž hazinelere eĢyalarÝyla ve silˆhlarÝyla birlikte genelde Avar Tžrk kağanlarÝ, prensleri, prensesleri, komutanlarÝ vd. bžyžkler g™mžlžyordu. Bu yžzden Keszthely, K™ttlaĢ, Nagyszentmiklos,34 Banat, BaŒka, Srem, Slovenya vd. hazinelerde bulunan bžtžn eĢyalar ve silˆhlar sadece Avar Tžrk bžyžklerine ait olan eĢyalar ve silˆhlardÝr.35 Avar Tžrklerinin hazine ve mezarlarÝnda bulunan kžpelerin, džğmelerin, seramik ve metal kaplarÝn žzerinde ve dÝĢ tarafÝnda hilˆli veya hilˆl ve gžneĢ Ģekillerinin Œizilmesi Œok dikkate değerdir. žnkž, Avrupa‟da ve ™zellikle Balkanlar‟da Roma, Bizans ve Ġllyr maden“ paralarÝ ve armalarÝ žzerinde ayyÝldÝz ve aygžneĢ Ģekilleri g™ržlmektedir. Ancak, bu Ģekillerin kimden, ne zaman ve nasÝl alÝndÝğÝ bilinmemektedir. Hilˆl‟in 5000 yÝl ™nce Orta Asya‟dan Anadolu‟ya g™Œ eden Sžmerler, daha sonra Hititler, Aram“ler ve hattˆ G™ktžrkler tarafÝndan kullanÝldÝğÝ bilinmektedir.36 Binlerce yÝl ™nce G™ktanrÝ‟ya inanmaya baĢlayan Tžrkler, hilˆli ve yÝldÝzlarÝ kendi inanŒlarÝnÝn sembolleri olarak benimsemiĢlerdir. Bu yžzden Saka, Hun, Avar, Bulgar, Oğuz Uygur, PeŒenek, Kuman, Gazneli, KÝrgÝz, KarahanlÝ, SelŒuklu, OsmanlÝ (KayÝ) vd. Tžrk boylarÝ, beylikleri, devletleri ve imparatorluklarÝ AyyÝldÝz‟a ve …Œ Hilˆl‟e Œok bžyžk ™nem verdiler. OnlarÝ kutsal ve mill“ sembol olarak bayraklara, paralara, tuğralara, fermanlara vd. yerlere yerleĢtirdiler. Balkanlar‟da, Avrupa‟da ve diğer žlkelerde AyyÝldÝz‟Ý Bogomiller de sembol olarak kullandÝlar ve onu mezar taĢlarÝna vd. yerlere Œizdiler.37



1209



Slovenler de zengin anlamÝnda olan bayan kelimesinden gelen Boyan ve Boyana antroponimlerini gžnžmžzde de kullanmaktadÝrlar. Slovenya‟da Boyana toponimi, mikrotoponimi ve hydronomine de rastlanmaktadÝr.



1



400-453 yÝllarÝ arasÝnda yaĢayan Avrupa Hun Tžrk HakanÝ. Tžrk ve insanlÝk tarihinin en



bžyžk komutanlarÝndan ve devlet adamlarÝndan biri. 434 yÝlÝnda dayÝsÝ Rugilla‟nÝn ™lžmžnžn ardÝndan tahta oturdu. 434-445 yÝllarÝ arasÝnda kardeĢi Bleda ile birlikte, Bleda‟nÝn ™lžmžnden sonra ise devleti tek baĢÝna y™netti. Danimarka‟dan Panonya‟ya ve Almanya‟da Rayna IrmağÝ‟ndan Hazar Denizi‟ne kadar uzanan topraklarÝ ihtiva eden devletinin merkezi Macaristan‟da Tokaya civarÝnda bulunuyordu. Hˆkimiyetini Germen, Sarmat, Slav vd. kavimler tanÝdÝlar. Bir ara Bizans‟Ý da haraca bağladÝ. Roma arÝ Valentian kÝzkardeĢini kendisine eĢ olarak vermeyince 451 yÝlÝnda Galia‟ya saldÝrdÝ. Ancak, Flavie Aecie komutasÝnda olan Roma kuvvetlerine yenik džĢtžkten sonra Macaristan‟a d™ndž. 452 yÝlÝnda yine Ġtalya seferine ŒÝktÝ. Bu sÝrada Akvilei vd. Ģehirleri aldÝktan sonra Roma‟ya yžrždž. Ancak, Mincia ġehri‟nde karĢÝsÝna ŒÝkan Papa I. Leon‟un yalvarmalarÝ žzerine Roma‟ya girmekten vazgeŒti. Sefer sÝrasÝnda beliriveren aŒlÝk ve salgÝn hastalÝklar, ordusunu mahvetti. Bu seferden bir yÝl sonra (453) evlendiği gece ™ldž. „lžmžyle ilgili ŒeĢitli s™ylentiler vardÝr. Bir efsaneye g™re, altÝn, gžmžĢ ve demir olmak žzere žŒ sandÝkla g™mžlmžĢtžr. Bizans diplomatÝ Rhetor Priskhos‟a g™re Attilˆ‟nÝn sarayÝnda en Œok konuĢulan TžrkŒenin yanÝ sÝra GotŒa ve Latince de konuĢuluyormuĢ. Hun Tžrkž olan Atilla‟yÝ yaptÝğÝ bžyžk iĢler ve bžyžklžğž iŒin baĢka milletler de benimsemeye ŒalÝĢÝyorlar. 2



Bugžnkž Lublyana‟nÝn eski adÝ.



3



Bkz.: ĠIstorija naroda Jugoslavije. Prva kwiga. Beograd, Prosveta 1953, 52-53.



4



ViĢne DağlarÝ.



5



Bkz.: Milko Kos, Istorija Slovenaca. Beograd, Prosveta 1960, 43.



6



Bkz.: E. Klebel, Langobarden, Bajuvaren, Slawen, Mitteil, d. Anthrop. Wien 1939, 7-198.



7



L. Hauptmann, Les rapports des Byzantins avec les Slaves et les Avares pendant la



seconde moiti du VIe sicle. - Byzantion (Paris). An. u (1927/28/29), 18-34. 8



M. Kos, Op. cit. 43.



9



Ġbid. 43.



10



Bkz.: Bogo Grafenauer, Razmerje med Sloveni Ýn Obri do obleganja Carigrada (626) in



njegove gospodarsko-druzbene podloge. - Z No. 9 Ljubljana 1955, 31-49. 11



Bkz.: Milko Kos, K zgodovini kralja Sama in njegove dobe. -JKZ. No. 7. Ljubljana 1928.



1210



12



IX. asÝrdan kalan bir belgede Sloven etnik adÝnÝn “Sclavi ani dicantur Quarantani” Ģeklinde



kullanÝldÝğÝ g™ržlmektedir. Bkz.: M. Koc, Istorija Slovenaca, 77-84. 13



Bkz.: Bogo Grafenauer, PrikluŒitev Karantanije na zapad. - Z. No. 36. Ljubljana 1942.



14



M. Kos, Istorija Slovenaca, 77-84.



15



Ġbid, 104-105.



16



Constantine Porphyrogenitus, De administrando imperÝo. Budapest, Morevcshik 1944, 30.



17



Bkz.: Ferdo ġiĢiŒ, Geschichte d. Croaten. Zagreb 1917, 386. Laszlo RasonyÝ, Tuna



K™pržleri. Macarca‟dan eviren: Hicran AkÝn. Ankara, TKAE 1984, 11-12. 18



Ferdo ulinoviŒ, Drzavnopravna historija jugoslavenskih zemalja. Prva Knjiga. Zagreb,



ġkolska knjiga 1961, 24; Ban kelimesinin anlamÝ iŒin bkz.: Codex Cumanicus. Edited by Count G. Kuun. With the Prolegomena to the Codex Cumanicus by Luis Ligeti. Budapest 1981, 120. 19



Istorija naroda Jugoslavije. Prva kwiga, 134.



20



Bkz.: Ferdo ġiĢic, Pregled povijesti hrvatskoga naroda. Zagreb, Matica Hrvatske 1962, 72-



80; F. ulinoviŒ, Op. cit. 24-25. 21



“Fisso adÝnda bir jupan”.



22



F. ġiĢiŒ, Op. cit. 72-80; F. ulinoviŒ, Op. cit. 24-25.



23



Daha geniĢ bilgiler iŒin bkz.: C. Porphyrogenitus, Op. cit. 31-32; F. ġiĢiŒ, Pregled povijesti,



72-80; F. ulinoviŒ, Op. cit. 24; Yusuf Hamzaoğlu, Balkan Tžrklžğž. AraĢtÝrmalar, Ġncelemeler. Makedonya, SÝrbistan, HÝrvatistan. Ankara, T.C. Kžltžr BakanlÝğÝ YayÝnlarÝ 2000, 426-428. 24



Oton JupanŒiŒ, 1878-1949 yÝllarÝ arasÝnda yaĢayan žnlž bir Sloven Ģairidir. Niko JupanŒiŒ



ise 1876-1961 yÝllarÝ arasÝnda yaĢayan žnlž bir Sloven etnologu, antropologu ve siyasetŒisidir. 25



M. Kos, Istorija Slovenaca, 133.



26



Bkz.: Y. Hamzaoğlu, Op. cit. 16, 320, 413,



27



Ġbid. 429.



28



M. Kos, Istorija Slovenaca, 134.



29



Ġbid. 134-135.



30



Ġb. 135.



1211



31



Istorija naroda Jugoslavije. Prva kwiga, 133.



32



M. Kos, Istorija Slovenaca, 136.



33



Ġbid. 136-137.



34



Y†n–s Harmatta, AvarlarÝn Dil Sorununa Dair. Doğu Avrupa‟da Tžrk Oyma YazÝlÝ



Kitabeler. Macarca‟dan Œeviren: Hicran AkÝn. Ankara, TTKB 1988, 3-44. 35



Y. Hamzaoğlu, Op. cit. 397-398, 421-428.



36



Bkz.: Fevzi Kurtoğlu, Tžrk BayrağÝ ve AyyÝldÝz. 2. BaskÝ. Ankara, TTKB 1987, 45.



37



Melanija [erdenkovska, Razvoj na kreativnite i intelektualnite potencijali. Principite na



Bogomilskoto dvi`ewe vo site pori na bitot na Mijacite. -Nova Makedonija (Skopje), 24 noemvri 1999, 10; aynÝ: M. [erdenkovska, Individualnata sloboda - najvisok streme`. - Nova Makedonija, 25 noemvri 1999, 6.



1212



D. Peçenekler



Peçeneklerin Dili ve Erken Tarihi Üzerine Notlar / Dr. Gábor Vörös [s.693-708] BudapeĢte …niversitesi Tžrkoloji B™lžmž / Macaritan



1. GiriĢ SeŒenekler,1 Yunan kaynaklarÝnda genellikle Patzin˝koi,2 Rus kaynaklarÝnda PehenÎeg; ve Mžslžman yazarlarca v˝…;,3 olarak adlandÝrÝlan, Tžrk dili konuĢan bir halktÝ. Dilleri žzerinde en ™nemli bilgi 950 yÝlÝnda Konstantine Porphyrogenitus‟un4 1611 baskÝsÝndan sonra De Administrando Imperio (bundan b™yle DAI olarak anÝlacaktÝr)5 olarak bilinegelen eserinde kaydedilmiĢtir. Bu ŒalÝĢmada, Konstantine‟in kaydettiği, PeŒenek dilini KÝpŒak dilleri arasÝna yerleĢtirmekte ™nemli bir rolž olan, PeŒenek kabile ve kalelerinin isimlerini tartÝĢacağÝm. Ġlgili bžtžn sorunlarÝ sunmaya ve mžmkžn olan yerde Œ™zžmler ™nermeye ŒalÝĢacağÝm. YazÝdaki belli PeŒenek dil abideleri ile ilgili ŒatÝĢan fikirlerin benim konu seŒimimi haklÝ ŒÝkardÝğÝ inancÝndayÝm. Yunan kaynaklarÝ arasÝna dağÝlmÝĢ Tžrk dili kalÝntÝlarÝ ile uğraĢtÝğÝmÝzdan, değiĢik farklÝ fikirlerle ilgili, ™zellikle okuma zorluğunda, belli ihtiyatlar konabilir. TartÝĢÝlacak boy ve kalelerin Yunanca yazÝmÝndaki olasÝ TžrkŒe ses değerleri bu ŒalÝĢmanÝn sonundaki, okunuĢlarÝn Œoğunlukla belirsiz olmadÝğÝnÝ veya birden fazla okunuĢun olabileceğini g™steren ayrÝ bir tabloda (Ek) g™sterilmektedir. Bu, bžyžk ihtimalle Yunanca harflerin TžrkŒe malzemeyi kaydetmeye tamamen uygun olmamasÝndan veya yazarÝn Yunan kulağÝna yabancÝ sesleri en yakÝn g™rdžğž seslerle değiĢtirmesinden dolayÝdÝr. AyrÝca, Kangar meselesi, PeŒenek kabile džzeninin geliĢimi ve g™Œleri gibi, erken PeŒenek tarihinin aykÝrÝ noktalarÝna da değineceğim. 1.1. AraĢtÝrmanÝn TarihŒesine Bir BakÝĢ Bugžn bile PeŒenek dili hakkÝnda Œok az bilgimiz vardÝr. Bu durum, henžz mžtecanis bir PeŒenek metninin ortaya ŒÝkmamasÝna bağlanabilir. Ancak, dolaylÝ deliller de Œoğunlukla sonuca g™tžrmez. Bu yžzden PeŒenek dili araĢtÝrmalarÝ bize ulaĢan kabile ve kale isimlerine, değiĢmiĢ g™ržlen bir kelimeye, ™zel isimlere, Ģehir isimlerine ve onlarÝ ™zžmseyen halklarÝn dillerine girmiĢ ™džnŒlemelerle sÝnÝrlÝ kalmÝĢtÝr. Maalesef, o kadar az kelime vardÝr ki, araĢtÝrmacÝlarÝn PeŒenekŒeyi KÝpŒak dilleri arasÝna koyabilmelerine rağmen, birkaŒ istisna dÝĢÝnda6 bu dilin ayÝrdedici ™zellikleri henžz belirlenme aĢamasÝndadÝr. PeŒeneklerle ilgili yoğun ŒalÝĢmalar ancak 19. yy. ortalarÝnda baĢlamÝĢtÝr. Ġlk araĢtÝrmacÝlar arasÝnda 1844-45‟te, kitabÝnÝn baĢlÝğÝnda yazdÝğÝ gibi, „MacarlarÝn eski k™kenlerini bulmak‟ iŒin



1213



doğuya giden J†nos Jerney‟den bahsetmeliyiz. KayÝtlarÝnda PeŒeneklere Œok fazla dikkat sarfetmiĢtir, Œžnkž Macar ve PeŒeneklerin kan akrabasÝ olduklarÝ ve bu yžzden aynÝ dili konuĢtuklarÝ kanÝsÝnda idi (Jerney 1851, 73-4).7 O, Konstantine‟in eserinde korunan kale ve kabile isimlerini, aynÝ zamanda K˝ggar ismini, bunlara Macar etimolojisi vererek ve benzer Macarca kelime ve deyiĢlere bağlayarak Œ™zžmlemiĢtir. Jerney aynÝ zamanda, Macarca aŒÝklayÝp yorumladÝğÝ kabile isimlerinde askeri tabirler olarak bir džzenlilik keĢfettiğine inanÝyordu (Jerney 1851, 76-8).8 Jerney‟in k™kenbilimi bilimsellikten uzak olsa da, Macaristan‟daki PeŒenekler žzerine toplanan ve onun ilk kitabÝnda yayÝnlanan veri (Jerney 1851, 227-70) bu alana bžyžk katkÝ sağlamÝĢtÝr. Daha sonra yžzyÝlÝn ikinci yarÝsÝnda ikincil kaynaklardan PeŒenekler hakkÝndaki ulaĢÝlabilen bilgileri derleyen kimse Istv†n Gy†rf†s olmuĢtur.9 Bu „romantik k™ken arama‟ ŒağÝndan, PeŒenek kavim isimlerini yorumlayan bir yazara daha iĢaret etmek istiyorum. Jerney‟in kitabÝnÝn yayÝnlanmasÝndan iki yÝl sonra K†roly Szab–, Jerney‟in ™nerdiği PeŒenek kavim ismi etimolojilerini eleĢtirerek ve bunlarÝn askeri terimler olarak yorumlanmasÝnÝ reddederek 10. yy.‟daki PeŒenekler žzerinde araĢtÝrma yaptÝ. O, pekŒok kavim isminin k™keninin ™zel isim veya oymak adÝ olduğuna inanÝyordu, ama fikirleri kÝsa sžrede unutulmaya mahkum olmuĢtur.10 Ármin V†mbry‟nin ŒalÝĢmasÝ PeŒenek araĢtÝrmalarÝna yeni bir yaklaĢÝm ve nitelik değiĢimi getirdi. V†mbry, pekŒok yayÝnÝnda, en ayrÝntÝlÝ olarak da 1882‟deki kitabÝ A magyarok eredete‟de (MacarlarÝn k™keni) konuyla uğraĢtÝ. Konstantine‟in eserini Ġslam kaynaklarÝyla karĢÝlaĢtÝrdÝ ve PeŒeneklerin Tžrk asÝllÝ olduğu sonucuna vardÝ. Bu kitabÝn sonuna PeŒenek kelime ve isimleri ile mukabil TžrkŒe kelimelerin bir listesini ekledi. Bunlardan bazÝlarÝ bugžn bile geŒerlidir.11 YžzyÝlÝn bitiminde PeŒenek dili ve tarihine artan bir ilgi vardÝ. V†mbry‟nin kitabÝndan hemen sonra PeŒenekler žzerine yeni bir kitap yayÝnlandÝ.12 1898‟de Marquart da K˝ggar13 kelimesine ve 1929‟da PeŒenek kavim isimlerine değindi. Salt PeŒenek ismi žzerindeki araĢtÝrmalarda ilerleme olmasÝna rağmen, hala nihai sonuŒlara ulaĢÝlamadÝ. 1916 yÝlÝndaki bir makalesinde Zolt†n Gombocz, „PeŒenek‟ kelimesinin muhtemelen bir ™zel isimden geldiğini iddia ederken, bir baĢka araĢtÝrmacÝ, Bang, k™ken olarak bir TžrkŒe kelime olan „bacanak‟Ý ™nerdi.14 SÝrayla gidecek olursak, s™z konusu Tžrk diline en fazla ilgi g™steren Macar araĢtÝrmacÝya geliriz. Bu Gyula Nmeth‟tir. KaynakŒada geŒen eserinde Nmeth, PeŒenekŒenin yerini Tžrk dilleri arasÝnda belirledi ve bžtžn PeŒenek dil kalÝntÝlarÝ ile ayrÝntÝlÝ Ģekilde uğraĢtÝ. PeŒenek boy isimleri ile ŒağdaĢ Tžrk dilbilim verisi arasÝndaki uyumu belirlediği ve bazÝ džzenlilikler keĢfettiğine inandÝğÝ konuyla ilgili ilk ŒalÝĢmasÝ 1922‟de yayÝnlandÝ. Burada, PeŒenek boy isimlerinin bir parŒasÝnÝn bir at rengi, ikinci kÝsmÝnÝn ise unvan olarak bileĢik kelimeler olduğu sonucuna vardÝ. ġimdi uzmanlar buna Ģžkran duyuyorlar. AĢağÝda g™receğimiz žzere, bu aŒÝklamada kesinlikle bir sorun yoktur. Mžteakip eserlerinde Nmeth, PeŒenek dili žzerine g™ržĢlerini g™zden geŒirdi ve onu KÝpŒak dilleri arasÝna koydu.15 Bu tasnif ™yle yaygÝn bir kabul g™rdž ki, bazÝ araĢtÝrmacÝlar PeŒenek kelimelerinde KÝpŒakŒada



olmayan



dil



olgularÝ



g™rdžklerinde,



1214



bozkÝrdaki



boy



birliklerinin



dil



temelinde



™rgžtlenmediklerini unutarak, Yunanca kayÝtlarÝn okunuĢunda hatalar arÝyorlardÝ.16 Kimileri Gyula Nmeth‟in belli ŒÝkarÝmlarÝ ile aynÝ fikirde olmasa da, onun katkÝsÝ ileri araĢtÝrmalar iŒin zaruridir. ĠlginŒtir, 1927‟de bir defasÝnda sadece, kaydadeğer bir aykÝrÝlÝk kaynağÝ olan K˝ggar ismi ile uğraĢmÝĢtÝr.17 Gy™rgy Gy™rffy, PeŒenekler ve dilleri hakkÝnda yazan bir diğer araĢtÝrmacÝdÝr. Onun toplayÝcÝ eseri ilk 1939‟da, ardÝndan 1940‟ta yayÝnlandÝ. BazÝ diğer kÝsa yazÝlarla birlikte (1965; 1975) g™zden geŒirilmiĢ baskÝsÝ, A magyars†g keleti elemei (MacarlarÝn Doğu UnsurlarÝ) baĢlÝklÝ bir makaleler kžlliyatÝnda 1990‟da yayÝnlandÝ. Kendisi bir Tžrkolog olmadÝğÝ iŒin, PeŒenek diliyle ilgili kÝsÝm, Ģurada burada birkaŒ eleĢtirel kayÝtla birlikte Gyula Nmeth‟in ŒalÝĢmalarÝna dayanÝyordu.18 Eserinin en bžyžk değeri, Macaristan‟daki fermanlar ve yer isimleri gibi PeŒeneklerle ilgili verilerin toplamÝĢ olmasÝndadÝr (En son: Gy™rffy 1990, 123-70). O zamandan bu yana PeŒenekler žzerine birŒok yeni eser yayÝnlandÝ. Bunlardan biri PeŒenek tarihi žzerine en ayrÝntÝlÝ Œ™zžmlemeleri veren Kurat‟Ýn PeŒenek Tarihi adlÝ kitabÝdÝr. Dille ilgili olarak Nmeth‟in izinden gider (Kurat 1937, 52-60). PeŒenek kabile, kale ve kiĢi isimleri konusunu Menges gžndemine almÝĢtÝr. Menges, okuma ve Œ™zžmlemelerindeki belli zorluklara iĢaret ederek19 ve Œok daha keseri de olmayan yeni aŒÝklamalar getirerek20 Nmeth‟in g™ržĢlerine sağlÝklÝ eleĢtiriler getirmiĢtir. AraĢtÝrmacÝlarÝ esinleyen Ģey, Bizans imparatoru Konstantine‟in K˝ggar verisidir. Czegldy 1950‟lerde konuyla ilgili žŒ makale yayÝnladÝ. Burada kelimeleri 6. yy. Sžryani kaynaklarÝndaki boy isimlerine bağladÝ21 ve bu varsayÝm temelinde ileri giden ŒÝkarÝmlarda bulundu (Czegldy 1950, 362; 1954, 12-45; 1956, 122-3). Szemernyi de Orta Ġran k™kenini iddia ederek bu ismi yorumladÝ (Szemernyi 1976, 506). Onun g™ržĢlerinden hareket eden Pritsak ve Golden, bir Tohar k™keni bulmaya ŒalÝĢtÝlar (Pritsak 1975, 212-4; Golden 1992, 265). Ancak bu iki ŒalÝĢma, bir toplumsal yapÝlanma olarak PeŒenek kabile džzeninin tarih ve yapÝsÝnda odaklaĢÝr.22 PeŒeneklerin tarihi, ™zellikle erken tarihi ile ilgili en yeni ŒalÝĢmalar, yukarÝdaki isme de değinen Senga Toru‟dan gelmiĢtir (Senga 1992; 1996).23 Nmeth‟in Konstantine‟in eserindeki PeŒenek kalÝntÝlarÝyla ilgili boy isimleri aŒÝklamasÝnÝ eleĢtiren ve ™nemli kayÝtlar ekleyen Lajos Ligeti‟yi de anmalÝyÝz.24 Ligeti aynÝ zamanda, Macarcadaki -onun listesinde- sz›nyog „sivrisinek‟, cs™sz „samanlÝk‟25 gibi kelimeler veya Tonuzoba, Tiv†n gibi kiĢi isimlerini iŒeren (Ligeti 1986, 537) 26 PeŒenekŒe ™džnŒlemeler žzerinde durdu. Nihayet, Andr†s R–na-Tas‟Ýn 1996‟da yayÝnlanan kitabÝ da, daha Œok bir toplama eser olmasÝna rağmen, burada anÝlmalÝdÝr. Yine de onun Ģu ŒÝkarÝmÝyla hemfikir olmalÝyÝz: “…PeŒenek il isimlerinin Œ™zžmlemesi ilginŒ ve aydÝnlatÝcÝ olacaktÝr” (R–na-Tas 1996, 198). 2. PeŒeneklerin Erken Tarihi



1215



Pechenegržm rahibi Regino27 889 yÝlÝnda, MacarlarÝn Saka (Ġskit) kÝrlarÝndan, sadece daha yiğit değil, aynÝ zamanda daha kalabalÝk olan PeŒeneklerce kovulduklarÝnÝ yazar.28 Bu, eğitimli bir din adamÝnÝn, haklarÝnda bilgi gereken yeni bir halkÝn, MacarlarÝn ortaya ŒÝkÝĢÝnÝ anlatma Ģeklidir. Bilgi kaynağÝ olarak, kendi Ģahsi tecržbesinden ziyade geŒmiĢteki vakayinamelere dayanmÝĢ ve onlarÝn sağladÝğÝ bilgileri aktarmÝĢtÝr. Avrupa iŒin tehlike arzedenler MacarlarÝ topraklarÝndan atan PeŒenekler değil, ancak Macarlar olduğu iŒin, rahip PeŒenekler hakkÝnda kelime israfÝnda bulunmamÝĢ ve yÝllÝklarÝnda onlara iĢaret etmemiĢtir. Regino‟nun Džnya Tarihi‟nden yarÝm yžzyÝldan az bir zaman sonra, Bizans Ġmparatoru Konstantine Porphyrogenitus, yukarda bahsedilen De administrando imperio‟da oğlu Romanos‟a29 PeŒeneklerle iyi iliĢkileri korumasÝnÝ, Œžnkž imparatorluğa tehlikeli olabileceklerini, ama kurnaz siyasetlerle imparatorluğun diğer džĢmanlarÝna karĢÝ kullanÝlabileceklerini ™ğžtler. Ġmparator Konstantine‟in bilgi kaynağÝ bžyžk ihtimalle onun sarayÝnda Bizans-PeŒenek barÝĢÝnÝn kefilleri olarak kalan PeŒenekler30 ya da imparatorluk savaĢ gemilerinde31 veya imparatorlukta baĢka bir yerde32 Bizans‟a misafir olan PeŒenekler idi. PeŒeneklerle Bizans arasÝndaki iyi iliĢkilere, Konstantine‟in oğluna, Rus topraklarÝnda yaĢayan PeŒeneklerin karĢÝlÝğÝnda haliyle bir ™deme bekleyerek imparatorluk iŒin belli hizmetlerde bulunduklarÝnÝ bildirdiği DAI‟nin 6. b™lžmžnžn iŒeriği tanÝklÝk eder. Regino‟nun eserinin aksine, imparatorun s™zleri genel halka değil, babasÝnÝn deneyim ve iĢlerinden dersler almasÝ iŒin sadece oğluna s™ylenir. Ancak doğudan batÝya g™Œen uluslarÝn g™zardÝ edilmemesi gerektiğini g™rme noktasÝnda ikisi de haklÝdÝr. Avrupa‟nÝn batÝsÝndaki žlkeler iŒin sadece Macarlar ™nemli iken, Roma Ġmparatorluğu‟nun halefi, PeŒeneklere de g™z kulak olmak zorunda idi. PeŒenekler kimlerdi ve kaynaklar onlar iŒin ne der? 2.1. Etnik Ġsim ve Ġlk GeŒiĢleri DeğiĢik halklarÝn eski tarihlerini ŒalÝĢan bilginler, bir dilin tarihinin onu konuĢan halkÝn tarihi ile eĢitlenmemesi gerektiğinin altÝnÝ defalarca ŒizmiĢlerdir. K™klere inilirken, bir dilin doğuĢ ve yžkseliĢini bilmek o ™zel dili konuĢan halkÝn tarihini bilmek anlamÝna gelmez. Bir dilin tarihindeki kuramsal olarak aŒÝk değiĢiklikler, halkÝn tarihindeki değiĢikliklere tercžme edilemez. Etnik topluluğun ismi de aynÝ sorunlarÝ ortaya koyar; Macar kavim adÝ etrafÝndaki tartÝĢmalardan bahsetmek yeterlidir (R–na-Tas 1995; R–na-Tas 1996; Kov†cs - Veszprmy 1997). T‟ie-l™ boy birliğinin žyelerini sayan, 630‟larda derlenmiĢ in sžlale yÝllÝğÝ Sui-shu, Pei-ju kavminden bahseder. Daha ™nceki pekŒok denemenin ardÝndan, Paul Pelliot bunu, ismin, kaynaklarda ilk defa zikrediliĢi olarak saptayarak PeŒenek kelimesi olarak teĢhis etmiĢtir (Pelliot 1949, 226). Lajos Ligeti ve daha sonra Toru Senga ihtiyat koymakla birlikte, bu teĢhis bilginlerce genellikle kabul edilmiĢtir.33 Sžlale yÝllÝğÝnda kalan ve Œ™zmek iŒin sayÝsÝz ŒabayÝ ateĢleyen 11 yazÝ, tamamen ayrÝlamamÝĢtÝr. Diğer in metinleriyle karĢÝlaĢtÝrÝldÝğÝnda elde edilebilecek tek Ģey yžzde yžz kesinlikle AlanlarÝn ismidir. Sesbilimsel zorluklardan dolayÝ Ligeti, Pelliot‟nun yorumunu desteklenemez bir fikir olarak g™ržr (Ligeti 1986, 159-60). Toru Senga, ™zgžn in kaynaklarÝnÝn s™z konusu halklarÝ batÝda



1216



Œok uzak bir yere yerleĢtirdiklerini ve o zaman da bunlarÝn bžyžk ihtimalle PeŒenekler olamayacağÝnÝ s™yleyerek, Pelliot‟nun teĢhisinde tarihi engeller g™ržr (Senga 1992, 508). Muhtemelen gerŒekten PeŒeneklerden bahseden diğer kaynak, 8. yy.‟a gider. Bu, aslÝnda Hor elŒilerince yazÝlan ve ™zž bir Tibet tercžmesinde yaĢayan, Uygur diplomasisinin bir raporudur. Kaynak, Paul Pelliot‟nun mirasÝnda bulundu ve 1956‟da Jacques Bacot tarafÝndan Journal Asiatique‟te yayÝnlandÝ (Bacot 1956). Bu rapor, daha aŒÝk olmasÝ iŒin, beĢinci elŒinin raporu, be-Œa-nag isminden bahseder. Bu PeŒenek olarak teĢhis edilebilir; nitekim metnin yayÝncÝsÝ da ™yle yapmÝĢtÝr. PeŒeneklere iĢaret eden kÝsÝm Ģ™yledir: “Bu insanlarÝn (I-byil-kor kavminden) kuzeybatÝsÝnda beĢbin savaĢŒÝ ŒÝkaran PeŒenek boyu yaĢar. Bunlar Hor (Uygur) halkÝyla savaĢ halinde idi. BunlarÝn batÝsÝnda dru-gu (yani Tžrk) Ha-la-yunlog boyu yaĢar.34 GžŒlž ve mutlu. IssÝz kum tepeleri dizisinin ™tesinde, onlarÝn kuzeyinde Ud-ha-dagleg35 adÝ verilen, ayak yerine ™kžz toynağÝ olan ve vžcutlarÝ kÝlla kaplÝ ve insan bedeni gibi olan halk vardÝr.”36 8. yy.‟Ýn ikinci yarÝsÝna ait bu rapora dayanarak, o zamanlar bir kavim birliği bile olmayan PeŒenek halkÝnÝn yeri hakkÝnda, bžtžn ™nceki yerleĢimlerini de kapsayan en ayrÝntÝlÝ değerlendirmeyi 1992 yÝlÝnda Senga yapmÝĢtÝr. Moriyasu Takao‟nun yeni baskÝsÝna dayanarak Senga, Hor halkÝnÝ Oğuz‟la ™zdeĢleĢtirmekteki yanlÝĢa iĢaret etti, Œžnkž bu ismin ardÝnda saklananlar Uygurlar idi. O, nihayet, “Uygurlarla savaĢ halinde olan ve beĢbin atlÝ savaĢŒÝ ŒÝkaran37 be-Œa-nag halkÝ, Uygur topraklarÝna komĢu olan YukarÝ ĠrtiĢ Œevresindeki b™lgelerde yaĢÝyorlardÝ” sonucuna vardÝ. Uygurlar onlarÝ 8. yy.‟dan 9. yy.‟a geŒiĢ yÝllarÝnda buradan sžrdžler, fakat kaynaklar onlarÝ bu b™lgede tanÝmlamadÝğÝ iŒin bu en azÝndan 821 civarÝnda olmuĢ olmalÝdÝr (Senga 1992, 503-16). PeŒeneklere iĢaret eden sÝradaki kaynak bir yžzyÝl sonrasÝna aittir. Cayh#nN geleneği, yani 10. yy.‟Ýn 20‟lerinden Ġslami kaynaklar PeŒenekleri defalarca anar. Cayh#nN kaynaklarÝndaki bilginin 9. yy.‟Ýn son onyÝllarÝna kadar sžržlebileceği g™z™nžne alÝnarak, PeŒeneklerin yerleĢimlerinin Gžney Rusya bozkÝrÝnda olduğu s™ylenebilir. Ġbn RžĢd ve GardNzN de hudutlarÝ anlatÝrken pekŒok defa PeŒenekleri anar. BalIN‟nin eserinin aslÝ gžnžmžze ulaĢmasa da, PeŒeneklerin aynen sÝnÝr hattÝnÝ paylaĢtÝklarÝ BaĢkurtlar gibi olduğunu ve her ikisinin de Tžrk asÝllÝ ve Bizans topraklarÝna komĢu bulunduğunu s™yleyerek, PeŒenek halkÝ hakkÝnda yeni bilgiler verir. Bizans imparatoru PeŒenek b™lžmžnžn (37) baĢÝnda Ģunu s™yler: “…AslÝnda, PeŒeneklerin yurtlarÝ, Hazarlar ve s™zde Oğuzlarla ortak sÝnÝrÝ olan At˘l ve aynÝ Ģekilde Ge˘c, ÝrmağÝ žzerindedir.” (DAI 166-7). Bu, PeŒeneklerin ™nceden Ġdil ve YayÝk ÝrmaklarÝ arasÝndaki b™lgeyi iĢgal ettikleri anlamÝna gelir. Bu yžzden, imparatora g™re bu alan PeŒeneklerin asli arazisi idi.38 Eğer Senga‟nÝn yukarÝ ĠrtiĢ boylarÝndaki PeŒenek yurdu konusundaki yargÝsÝnÝ kabul etmeyi seŒersek, Tibet kaynağÝndaki be-Œanag‟larÝn Konstantine‟in g™sterdiği alanÝ nasÝl aldÝklarÝnÝ aŒÝklamak zorunda kalÝrÝz. Maalesef bu konuda bilgimiz yok g™ržnžyor. Bu hususta iki kuram ortaya ŒÝkmÝĢtÝr: Ġlk gurup, Seyhun‟a doğru ilerleyen PeŒeneklerin Hazar devletinin sÝnÝrlarÝna vardÝğÝnÝ s™yleyerek Kangar-



1217



K‰ng‰r‰s-Kankar teĢhisini tartÝĢÝr.39 „bžr tarafta diğer gurup, PeŒeneklerin BalkaĢ gžlžnžn yanÝndan ve Aral g™lžnžn kuzey kÝyÝlarÝndan geŒen daha kuzeydeki bir yolu seŒtiklerini ve BatÝ Sibirya džzlžğžnžn gžney kÝsÝmlarÝnda iken imparatorluk kaynağÝnÝn dikkatini kazandÝklarÝnÝ iddia eder. Gy™rgy Gy™rffy, Aral g™lžnžn kuzeybatÝsÝnda yaĢamÝĢ, alaca atlÝ halk denilen bir etnik topluluğun mirasÝ olarak, PeŒenek isimlerinin bir renk yorumlanan kÝsmÝnda bunun iŒin bir delil g™rmžĢtžr.40 Ona g™re Kangarlar, onun K‰ng‰r‰ses‟la ™zdeĢleĢtirdiği bu alaca atlÝ halk ile aynÝdÝr. Senga da bir kuzey yolundan yanadÝr. Ama PeŒeneklerin ™bžr yoldan geŒmiĢ olamayacaklarÝna inanÝr. žnkž ™bžr tžrlž 8. yy. ortalarÝnda u ve Talas etrafÝndaki b™lgeye g™Œen KarluklarÝn b™lgesinden geŒmek zorunda kalacaklarÝnÝ, bunun da mžmkžn olmadÝğÝnÝ s™yleyerek bu kuramÝ destekler. PeŒeneklerin erken tarihi iŒin daha somut ipuŒlarÝ veren diğer g™nderme 10. yy.‟Ýn 80‟lerinde ismi bilinmeyen bir coğrafyacÝ tarafÝndan FarsŒa yazÝlmÝĢ, kÝsmen Cayh#nN‟nin eserine dayanarak bildiği džnyayÝ okuyucuya anlatan Judƒd al-ˇAlam adlÝ kitapta bulunur. Bu eser, iki PeŒenek gurubunu, Tžrk ve Hazar PeŒeneklerini ayÝrÝr. Hazar PeŒenekleri iŒin yazar onlarÝn Tžrk PeŒeneklerle aynÝ olduğunu iddia eder (Minorsky 1970, 101). KaynağÝ yayÝnlayan Minorsky, iki ismin varlÝğÝnÝ, farklÝ isimlerin ŒÝkmasÝna sebep olan PeŒenek tarihinin iki d™nemine bağlar ve Konstantine‟in verilerini ikinci kÝsÝm ile eĢleĢtirmeye ŒalÝĢÝr. Bu yžzden, Hazar PeŒeneklerinin yurtlarÝnÝ AĢağÝ Ġdil boylarÝna yerleĢtirmekte haklÝ olunabilir. UluslararasÝ yazÝn PeŒenek kelimesinin (Macarca beseny™) anlamÝ ile ilgili pekŒok aŒÝklama yaptÝ. Bu isim, okunuĢlarÝ (™zellikle ArapŒa olanlarÝn) hakkÝnda yžzde yžz kesinlikle karar verilemeyen değiĢik biŒimlerde gžnžmžze ulaĢmÝĢtÝr. Zolt†n Gombocz, okuma zorluklarÝna bakÝlmaksÝzÝn bžtžn biŒimlerin beŒenek veya beŒinek kelimesine gittiğini džĢžnžr. Sonraki aŒÝklamalarÝn, aksine, Gombocz bunun bir ortak isim olarak kullanÝlmadÝğÝna, Tžrk dillerinde bir kiĢi ismi olarak kullanÝldÝğÝna inanÝr. K™k, iki kžŒžltme ekini iŒeren bir tžrev demeti olan kiĢi adÝ BeŒe‟dir. Gombocz hem bağÝmsÝz ekler, hem de tžrev kžmesinin parŒasÝ olanlar iŒin ™rnekler verir (1916, 283-4). KiĢi adÝ ulusun adÝ olduğunda bu Ģekildeki isim inĢasÝnÝn diğer ™rneği, Hazar denizinin kuzey kÝyÝlarÝnda yaĢarken Mžslžman olan, Samaniler ve KarahanlÝlarla ittifak kuran ve sonunda kendi ismini taĢÝyan dev bir imparatorluğun temelini atan SelŒuk‟tur. OsmanlÝlar da bu kapsamda džĢžnžlebilir. Gombocz‟un aŒÝklamasÝnÝ destekleyen pekŒok ™rnek g™sterilebilir, ama hepsinde aynÝ sorun ŒÝkacaktÝr, yani 12. yy.‟dan ™nceye gitmezler. Bir diğer yaklaĢÝm bu ismi „bacanak‟ olarak g™ržr. Bang (1918, 436-7) ve bu aŒÝklamanÝn bozkÝr adetlerini veren isme uyduğunu s™yleyen Gyula Nmeth bu g™ržĢž paylaĢÝr. Bunun k™kž baŒa ~ beŒe ™zgžn kelime olarak bir ™zel isim değil, bacanak anlamÝna gelen topluluk ismidir (Nmeth 1991, 85). Bu g™ržĢ araĢtÝrmacÝlarca Œoğunlukla kabul edilir.41 Ligeti ise bu halkÝn ismi hakkÝnda konuĢurken etimolojik ayrÝntÝlara girmez (1986, 268). 2.2. Kangar sorunu ve PeŒenek Boy Džzeninin Doğduğu Yer



1218



Konstantine‟in PeŒenek guruplarÝna aynÝ zamanda Kangar (K˝ggar) dendiği kaydÝ, KargarlarÝ PeŒeneklerle eĢ g™ren mevcut araĢtÝrmalarÝn ™nžnde halen bžyžk bir engeldir. J†nos Jerney bu ismin esrarÝnÝ Œ™zmek iŒin ilk gayreti g™steren kiĢidir. PeŒenek ve MacarlarÝn aynÝ dili konuĢtuğunu džĢžndžğž iŒin, onun ™nerileri kaynaklÝ bir tahminden ™te geŒmez (Jerney 1851, 80). Sonra Ármin V†mbry, A magyarok eredete (Macar HalkÝnÝn K™keni) adlÝ eserinde bu ismin anlamÝnÝ bulmaya ŒalÝĢtÝ. Benzerlerini ve cevabÝnÝ bulmak iŒin Tžrk dillerini araĢtÝrdÝ ve sonuŒlarÝnÝ KazakŒa fiil qa•g”r- „baĢÝboĢ dolaĢmak, macera aramak‟ fiiliyle karĢÝlaĢtÝrdÝ42, fakat kelimenin k™keninin qan”-qara terkibi olduğu ihtimalini de g™zardÝ etmedi (V†mbry 1882, 444). Marquart, Konstantine‟in sağladÝğÝ veriyi K™l-Tigin yazÝtlarÝnda K‰ng‰r‰s denen halk ile karĢÝlaĢtÝrdÝ ama Kangar ve K‰ng‰r‰s isimlerinin Arap kaynaklarÝnda (Ibn Hord#9beh) geŒen Seyhun‟un aĢağÝ boylarÝyla, yani Kangar (Kw…z) ile ilgili olduğunu farzeden džĢžncesini ispatlamakta baĢarÝsÝz oldu. KangarlarÝn 8. yy.‟da burada bulunduklarÝ sonucuna b™yle ulaĢtÝ (Marquart 1898, 10-11). Menges, Kangar-K‰ng‰r‰s teĢhisini ses zorluklarÝnÝn reddettiğini džĢžndž ve Bizans imparatorunun sağladÝğÝ verinin makam ismi qan < qagan‟dan geldiğini ™nerdi (Menges 1944-45, 269-71). PekŒok ŒalÝĢmasÝnda PeŒeneklerle uğraĢan Gyula Nmeth, sadece bir defasÝnda K˝ggar verisi hakkÝnda ayrÝntÝlara girdi. O da kelimeye TžrkŒe k™ken atfetti ve bir mukabilini ağatayca q”ng”r‟da „kararlÝ, cesur, yigit‟ bulduğunu džĢžndž (Nmeth 1927, 279-80; karĢÝlaĢtÝr Zenker 1866, 750a). Sadece Gy™rgy Gy™rffy onun izinden gitti (Gy™rffy 1990, 172). Nihayet K†roly Czegldy‟nin ikisi de 6. yy.‟da Sžryanice yazÝlan Mar Aba ve Mar Grigor hayat hikayelerindeki buluntularÝndan bahsetmeliyiz. O, kendi fikrince PeŒeneklerin ™nder boyu ile ™zdeĢleĢtirilebilecek Kangar #y@/Hangar #y@ (-#y@ eki etnik topluluklarÝn isminin Œoğuludur) adlÝ bir kavme rastladÝ. Czegldy bunda, BatÝ G™ktžrklerinin geliĢinden ™nce Ġran topraklarÝnda PeŒenek varlÝğÝ iŒin iyi bir delil g™rdž (Czegldy 1950, 362; 1954, 12-45; 1956, 122-3). Pritsak bu isimleri Toharca‟da aŒÝklar (< *kanik „taĢ‟ Pritsak 1975, 212-4).43 Andr†s R–na-Tas, PeŒenek halkÝnÝn Kafkas ismi Kangar‟a kendi isimleri kongor (kahverengi at) ile katÝldÝklarÝnÝ džĢžnžr (R–na-Tas 1996, 325-6). J†nos Harmatta ise kÝsa ŒalÝĢmasÝnda, K†roly Czegldy‟nin alÝntÝladÝğÝ verinin Ġmparator Konstantine‟in bahsettiği Kangarlarla ™zdeĢleĢtirilemeyeceğine dikkat Œekti. Sžryani eserlerde geŒen bir etnik topluluk isminin yanlÝĢ okunma ve yorumlanmasÝ, onlarÝn Kangarlarla ™zdeĢleĢtirilmesi ve PeŒenekleri ve bugžn kurgusal g™ržlen bir g™Œ yolunu akla getirmesi ile sonuŒlanmÝĢtÝr. Harmatta, Sžryani eserlerdeki s™zlerin Onogurlara iĢaret ettiğini džĢžnžr (Harmatta 1995, 348). Bu tartÝĢmayÝ uzatmak istemiyoruz ama, “PeŒeneklere aynÝ zamanda Kangar denir; hepsine değil, ama žŒ eyalet ‟IabdihrtÞ, Kouartzitzo˙r ve Cabouxiggul˝ halkÝna, Œžnkž onlar, Kangar sanÝnÝn g™sterdiği žzere, geri kalanlardan daha cesur ve asildirler” (DAI 170-1) diyen imparatorun metnine daha yakÝndan bakmalÝyÝz. 38. B™lžmde Ģ™yle bir ibare okunabilir: “…„nceden Kangar denen PeŒenekler…” (DAI 170-1). Bahsedilen žŒ kavmin, PeŒeneklerin bir diğer kavim fethinin bir delili olarak, kendi isimleri olduğunu g™z ™nžne alan araĢtÝrmacÝlar vardÝr (Pritsak 1975; Gy™rffy 1990). Daha sonra g™receğimiz žzere, Kangar kelimesi aslÝnda bir kabilenin değil, kelimelerin her defasÝnda



1219



beklenen YunancalaĢtÝrma eki -oi olmaksÝzÝn yazÝldÝğÝna dikkatimizi Œeken Toru Senga‟nÝn iĢaret ettiği gibi, bir ortak isim idi (Senga 1992, 506). AlÝntÝlanan yerlerde imparatorun tžm s™ylediği Ģey, PeŒenek halkÝnÝn bir kÝsmÝnÝn diğerlerine Kangar dediğidir. PeŒeneklerin hep Kangar adlÝ bir etnik toplulukla birleĢik olduklarÝnÝ veya PeŒeneklerin onlarÝ ele geŒirdiğini veya ™bžr tžrlž olduğunu ima bile etmez. Bu yžzden, imparatorun bize PeŒenek halkÝnÝn iki ismini miras bÝraktÝğÝnÝ varsaymak daha mantÝklÝ g™ržnžyor.44 Ġsimlerden birisi PeŒeneklerin kendilerini ifade iŒin kullandÝklarÝ, diğeri ise diğer boylarÝn onlarÝ tarif iŒin kullandÝklarÝ isimdir. “Tžrkler ve o zaman Kangar denilen PeŒenekler arasÝnda savaĢ ŒÝktÝğÝnda, Tžrklerin ordusu yenildi…” (DAI 171). PeŒenek isminin kabile tarafÝndan kendisini anlatmak iŒin kullanÝldÝğÝnÝ, kendilerine 9. yy. sonlarÝnda verilen Kangar isminin ise yabancÝ boylarca onlar iŒin kullanÝldÝğÝnÝ s™ylemek abartÝ olmaz. Macar yer isimlerinin arasÝnda Kangar kelimesine g™tžržlebilecek hiŒbirĢey bulamayÝĢÝmÝza karĢÝlÝk, beseny™ „PeŒenek‟ kelimesiyle ilgili biŒimler iŒin sayÝsÝz ™rnekler oluĢu bu fikri destekler g™zžkmektedir. PeŒeneklerin 11. yy.‟daki g™Œ yollarÝ en iyi yer isimlerinin yardÝmÝyla Œizilebilir. Asya‟da PeŒanak adlÝ bir yer olduğu yaygÝn bir bilgidir, ama Kangar kelimesinden kaynaklanan bir yer bulunamÝyor. Ġmparatorun eseri temelinde yeniden belirlenmiĢ 10. yy. yerleĢimlerini de iŒermesi gereken yer isimlerinin dikkatli bir tedkiki, ortaya ŒÝkan sorun iŒin bir anahtar sağlar. Kangar kelimesinin bir ™z-adlandÝrma olamayacağÝnÝ džĢžndžren Ģey sadece yer isimlerindeki delil eksikliği değil, “aynÝ zamanda halklarÝn kendileri iŒin kullandÝğÝ isimler arasÝnda onlarÝn olağandÝĢÝ ™zelliklerine veya tarihi olaylara iĢaret edenlerin bulunmayÝĢÝdÝr. Etnik isimlerin kahraman, cesur, gžŒlž, kuvvetli vb. anlamÝna gelen kelimelere dayandÝrÝldÝğÝ etimolojileri genellikle eleĢtirilere karĢÝ savunulamaz.” (R–na-Tas 1996, 211). Konstantine, Kangar kelimesinin anlamÝnÝ da verir: „cesur, asil‟. Bunun aslÝnda bir PeŒenek ortak ismi olduğunu s™ylemez, sadece anlamÝnÝ aŒÝklar. Ancak uluslararasÝ yazÝn bu kayda bžyžk ™nem verir. Konstantine‟e inanÝldÝğÝ ve verileri tarihi abartÝ olarak g™ržlmediği takdirde, bence bu, k™keni Tžrk dillerinde zor bulunacak bir harici isimdir. Bu, PeŒeneklerin žŒ kavmine isim veren, onlarla yakÝn bağlarÝ olan bir halk olmalÝ. Ses ve anlam aŒÝsÝndan bir Orta Ġran kelimesi, yani 11. yy.‟da Firdevsi‟nin alÝntÝladÝğÝ kamgar „J˝{€˝z‟ kelimesi („baĢarÝlÝ, mutlu‟, Wolff 1935, 630a) akla gelir (Wolff 1935, 630a). Steingass‟Ýn s™zlžğž buna Ģu anlamÝ atfeder: „istek duyduğu herĢeyi gerŒekleĢtirebilen kiĢi; gžŒlž, mutlak monark, ĢanslÝ, mutlu‟ (Steingass 1975, 1009b). Bunu takip eden Ģey, bu ismin žŒ PeŒenek kavimine bir Ġran dili konuĢan ve 9. yy.‟Ýn sonundan ™nce onlarÝn yakÝnÝnda yaĢayan bir halk tarafÝndan verilmiĢ olmasÝ gerektiğidir. Ses ve anlam benzerliğine dayanan Szemernyi de aynÝ teĢhise varmÝĢ ama b™yle birĢeyi hesaba katamamÝĢtÝr (Szemernyi 1976, 239-40). Sonunda, PeŒeneklerin anavatanÝnÝn tespitine d™nersek, Senga‟nÝn 1992‟deki fikri oldukŒa ikna edici g™ržnse de, sadece Konstantine‟den ™nceki d™nemle ilgili kaynak yetersizliğinden dolayÝ tahmine baĢvurulabilir. Yine de aĢağÝdaki karĢÝ savlardan bahsedilmelidir. Ġsme 8. yy.‟Ýn ortasÝndan sonraki ikinci g™ndermenin yžzyÝl kadar sonraya tarihlenebilmesi ĢaĢÝrtÝcÝ olmaktan ™tedir. Tibet o zamanlar altÝn gžnlerini yaĢadÝğÝ ve BudacÝlÝk, edebiyatÝnÝ teĢvik ederek hÝzla yayÝldÝğÝ iŒin, bu durum genel bir yazÝlÝ kaynak yokluğu ile aŒÝklanamaz. Bu, Ġslam‟Ýn o gžne kadar bilinmeyen topraklara



1220



nžfuzunu soktuğu ve b™ylece bu alanlarÝ coğrafyacÝlarÝn dikkatine sunduğ, Talas savaĢÝndan sonraki d™nemdir. ġimdiki bilgimize g™re, PeŒenek ismi 8. yy. ortasÝ ve 9. yy. arasÝnda ortaya ŒÝkmadÝ. AyrÝca, imparatora bilgi kaynağÝ olarak hizmet eden PeŒenekler kendi geŒmiĢleri ve bir buŒuk asÝr ™nceki yurtlarÝ hakkÝndaki hatÝralarÝ korumadÝlar. ġimdilik Bizans Ġmparatoru‟nun ifadesi dikkate alÝnmalÝdÝr ve bžtžn s™yleyebileceğimiz PeŒenek halkÝnÝn Ġdil ve Ural‟lar arasÝnda bir b™lgede yerleĢik olduklarÝdÝr. Konstantine‟in raporundaki kabile isimlerinden de anlaĢÝlabileceği žzere, burasÝ PeŒenek kabilelerinin kendi kendilerini tanzim ettikleri bir toprak olmalÝdÝr. Bu toprak žzerinde yaĢayan topluluklarÝn nasÝl bir terkipe sahip olduklarÝ, ya da hangi ™lŒžde hetorojenlik arzettikleri konusunda bir fikrimiz yoktur. Ġmparatorun bazÝ mžtalaalarÝ, bizi, bu topluluklarÝn b™lgeyi terk ettikleri d™nemde bir “biz” imgesi, yani eksik bilinŒ oluĢtuğu sonucuna sevk eder ki, bu da bu topluluklarÝn bir ulus olduğunu s™yleyebilmemizi kolaylaĢtÝrÝr. PeŒenekleri asli ikametgahlarÝnÝ terk etmeye zorlayan Uz saldÝrÝsÝndan sonra kžŒžk bir azÝnlÝk farklÝ bir yol izlemeye karar vermiĢtir. Konstantine‟in de beyan ettiği žzere, Uz halkÝndan daha farklÝ bir biŒimde giyim, kuĢama sahiptirler. B™ylelikle PeŒeneklerin farklÝ bir ulus olarak ortaya ŒÝkÝĢlarÝ Ġdil-Ural nehirleri arasÝnda gerŒekleĢmiĢtir. “…lkelerinden kovulduklarÝ vakit PeŒeneklerin prensi…”(DAI, 166-7) ibaresini kullanan Konstantine‟den de anlaĢÝldÝğÝ žzere, PeŒeneklerin kavim sistemi daha o zamandan kuruludur. Mevcut araĢtÝrmamÝza konu teĢkil etmese de, PeŒeneklerin araĢtÝrÝlan d™nemin ™tesindeki tarihleri hakkÝnda da birkaŒ kelime s™ylemek faydalÝ olabilir. Samani emiri Ġsm#ˇOl ibn AImad‟in (892907) 893 yÝlÝnda Karluk halkÝna saldÝrarak meĢgul olmasÝ fÝrsatÝnÝ kullanan Oğuzlar saldÝrdÝğÝ ve topraklarÝnÝ iĢgal ettiği zaman, PeŒenekler Konstantine‟in iĢaret ettiği yurtlarÝnÝ 9. yy.‟da terketmek zorunda kalmÝĢtÝ (Zimonyi 1998, 143). PeŒenekler Ġdil ve Don nehirlerini geŒti ve Etelk™z‟e45 vardÝ ve b™yle yaparak MacarlarÝn yerleĢiminde ™nemli bir rol oynadÝlar. Bu PeŒenek b™lgesi batÝdan Macarlar, kuzeyden Ruslar, gžneydoğudan Hazarlar ve doğudan, PeŒenekleri daha sonra bu araziyi terketmeye zorlayacak Oğuzlarla komĢu idiler. Konstantine, bžyžk ticaret yollarÝ onlarÝn topraklarÝndan geŒtiği iŒin, b™lgede Bizans ve Ruslar arasÝndaki ticareti idare ederek, askeri gžŒlerinin ™tesinde ™nemli bir rol oynadÝklarÝnÝ bildirir. PeŒeneklerin kabile birliği Gžney Rusya bozkÝrlarÝnÝ 11-12. yy.‟larda y™netmiĢtir. OnlarÝn bu b™lgedeki hakimiyetine batÝya doğru g™Œen, g™Œleri aynÝ zamanda PeŒenek kabile birliğinin dağÝlmasÝna sebep olan Oğuzlar son vermiĢlerdir. PeŒenekler 11 ve 12. yy.‟larda dağÝlÝp Balkanlara ve Macar krallÝğÝnÝn topraklarÝna aktÝlar46 ve sonunda komĢu uluslar tarafÝndan tamamen eritildiler. 3. PeŒenek Boy Ġsimleri PeŒenek boy isimlerinin en ™nemli ve gerŒekte tek kaynağÝ Konstantine Porphyrogenitus‟un eseridir. Bu eserin 37. b™lžmžnde imparator, s™zkonusu kavimlerin isimlerini d™rt farklÝ vesileyle, ilk ikisinde kÝsa biŒimleriyle (yani sadece ikinci bileĢenlerle), birinde tam olarak, d™rdžncžsžnde ise sekiz PeŒenek boyunun žŒžnžn ismini ve Kangar isminin yukarda bahsedilen tam biŒimini listeler. AyrÝca,



1221



g™receğimiz gibi, Ionnes Skylitzes‟in eseri Synopsis Historiarum‟da da 11. yy. ortalarÝndan iki PeŒenek boy ismi korunmuĢtur. PeŒenek boy isimlerini Œ™zmeye ŒalÝĢan ilk kiĢi 19. yy. ortasÝndan J†nos Jerney‟dir. O, aĢağÝda tartÝĢÝlacak kavim isimlerini, hepsini askeri terimlerle yorumlayarak Macarca‟dan aŒÝklamaya ŒalÝĢmÝĢtÝr. K†roly Szab–‟nun 1853‟te Jerney‟in Œ™zžmlerini reddetmesine rağmen, Jerney PeŒenek isimleri ‟Hrt˘m ve G˙la‟yÝ Macarca rdem „erdem‟ kelimesi ve Gyula kiĢi ismi ile ilk karĢÝlaĢtÝran kimsedir (Jerney 1851, 77). Ármin V†mbry de, A magyarok eredete‟de (MacarlarÝn K™keni) PeŒenek kelime ve isimler listesindeki boy isimlerini TžrkŒe kelimelerle karĢÝlaĢtÝrarak k™kenlerini bulmaya ŒalÝĢmÝĢtÝr. Daha sonra, Konstantine‟in eserlerinde korunan PeŒenek kabile isimlerinin, birinci kÝsÝm (atlarÝ tanÝmlamak iŒin kullanÝlan) bir renk, ikincisi bir ržtbe olarak, iki kÝsÝmdan oluĢtuğunu belirleyerek bu alandaki araĢtÝrmalara yeni bir Ģey ekleyen kiĢi ancak Gyula Nmeth olmuĢtur. PeŒenek boy isimlerini yeniden g™zden geŒirme ihtiyacÝnÝ, yukarÝda g™rdžğžmžz gibi, Nmeth‟in ifadesi žzerinde birŒok tarihŒinin bir tarih kuramÝ inĢa etmesi haklÝ ŒÝkarÝr. „te yandan, kimi yazÝn, muhtemelen Yunan kaynaklarÝ iŒine dağÝlmÝĢ TžrkŒe kalÝntÝlarÝ ile uğraĢtÝğÝmÝz iŒin, belli okuma zorluklarÝna iĢaret etmiĢlerdir.47 Konstantine‟i izleyerek, ™ncelikle Nmeth‟in ržtbe olarak tanÝmladÝğÝ bileĢik olmayan isimlere bakacağÝm: 3.1 Boy Ġsimlerinin Ġkinci BileĢeni 3.1.1 ‟Hrt˘m, -ertÒm, -hrtÒ (DAI 166, 168, 170) Nmeth bunu TžrkŒe erdem kelimesine bağlayarak erdim olarak okur (Nmeth 1922, 2; 1930, 27). Ligeti ise, eĢitlenmiĢ ikinci hecedeki ‰ > i temsilini g™z ™nžne almaz (Ligeti 1986, 509) ve Yunanca biŒim her iki Ģekle de imkan tanÝsa da o muhtemelen haklÝdÝr. Menges ilk hecedeki i- sesini de Tžrk dillerinin ‰ ~ e sesine karĢÝlÝk olduğunu tahmin eder (Menges 1944-45, 260). Ancak bu Tžrk dillerince doğrulanmaz. Moğolca‟da da aynÝ kelime, TžrkŒe‟den bir ™džnŒleme olarak erdem biŒimiyle vardÝr (Lessing 1973, 320). Eski TžrkŒe‟de de, ‰r „er‟ +dAm eki almÝĢ olarak, ‰rd‰m biŒimiyle bulunabilir (ED 206-7). +dAm bir isimden isim yapma ekidir. „rn. tild‰m „krasnoveŒie‟, t‰•rid‰m „bo’estvennyj; bo’estvennost‟‟, kžnd‰m „solne2nyj‟ (DTS 651; c.f. Erdal 1991, 68-70; Gabain 1950, 63). Bu, saygÝn bir boy olarak PeŒenek kabile sisteminde ™nemli bir rol oynadÝğÝ gerekŒesiyle Nmeth‟in bir žnvan olarak aŒÝklamaya ŒalÝĢmadÝğÝ tek PeŒenek boy ismidir. Anlam olarak bunu tžrk „Kuvvet, gžŒ‟, K#ggar „tapfer, vornehm‟, qay” „stark‟, b™k‰džr „stark‟, qaran „stark; Held‟ (Nmeth 1930, 28) gibi isimlerle karĢÝlaĢtÝrÝr, fakat sonralarÝ son ikisini farklÝ bir anlam gurubuna koyar (Nmeth 1991, 92). SonuŒ olarak ancak, bu kavim, isminin ilk bileĢeninin de desteklediği žzere, merkezi erki oluĢturan ™ncž kavim olduğunu s™yleyebiliriz. 3.1.2 Tzo˙r, -tzoÚr (DAI 166, 168, 170)



1222



Derin dudaksÝ žnlžnžn niteliğini belirleme bakÝmÝndan okuma sorunlu olabilir: Œur/Œor. …nlž, Orhon yazÝtlarÝnda bir derin sesliden sonra geŒtiği iŒin, Ģžphesiz damaksÝdÝr. AŒÝkŒa bir unvan olarak yorumlanabilir (Nmeth 1930, 27; Gombocz 1916, 282). YazÝtlardan bir unvan olarak bilinir; ™rn. …or „bir Tžrk sanÝ‟ (Ed 427-8) ve BatÝ G™ktžrkleri de bir unvan olarak kullanmÝĢlardÝr (Ligeti 1986, 329). Macarca yer ismi Cs›r da buraya aittir.48 3.1.3. G˙la, -gul˝ (DAI 166, 168, 170) Bu kabile isminin k™kž de bir žnvardÝr ve muhtemelen uruğun ismi olarak Tuna Bulgar hanlarÝ listesinde Dulo Ģekliyle tezahžr etmektedir (Nmeth 1922, 4). DAI‟nin 40. b™lžmžnde gulas (DAI 178) biŒimiyle bir Macar yargÝ žnvanÝ olarak da bulunabilir ve Ibn RžĢd de bir Macar unvanÝ olarak korunmuĢtur (j”la, MEH 86). Macarcada kiĢi ismi, BaĢkurtŒada boy ismi ve Sibirya‟da ™zel isim olarak bulunabilir (Nmeth 1922, 4; 1991, 213-7). Nmeth bunu yula biŒiminde okur, lakin Ligeti, PeŒenek ve Macar žnvanÝ ve kabile isminin ortak bir k™kten geldiğine iĢaret eder ve bunu y”la olarak okur (Ligeti 1986, 254). Ligeti‟nin fikrini 10. yy.‟da u = u oldukŒa yaygÝn iken u = u kayÝtlarÝnÝn seyrek oluĢu destekler (Gy–ni 1943, 43-5). Terimin ™zgžn manasÝ „meĢale‟dir (Nmeth 1930a, 82; c.f. yula „torch, lamp‟ ED 919, yula „Fackel, Licht‟ R‰s‰nen 1969, 210). 3.1.4. Koulp˛h, -k˝lpeh (DAI 166, 168) Nmeth, Konstantine‟in koruduğu uzun biŒim k˝lpeh‟i bir yanlÝĢ heceleme kabul eder ve koulpeh olarak džzeltir. Kelimeyi k™l ve bey bileĢiğinden tžreyen bir žnvar kabul eder (Nmeth 1922, 5), fakat Ligeti‟nin iĢaret ettiği gibi, bu bileĢim ile baĢka bir yerde geŒmez (Ligeti 1986, 509). KoulpÒggoi biŒimi ise iki Bizans belgesinde korunmuĢtur (BT 2, 166-7). Neumann bunlarÝ PeŒenek kabile ismine baglar ve Nmeth‟in (ibid.) aŒÝkladÝğÝ -gg (oi) geŒiĢi de Œok ikna edici değildir. K™l Bey‟in ilk bileĢeni unvan ve kiĢi isimlerinin ilk bileĢeni olarak Œok sÝk geŒer: K™l Tegin, K™li 1or, K™l Bilg‰ Qagan, vb.49 Ġkinci bileĢenin Eski TžrkŒe biŒimi b‰g‟dÝr „bir uruk veya boyun baĢÝ, bir bağlÝ ™nder‟ (ED 322-3). Buradaki -g > -y kaymasÝndaki geŒiĢ yaygÝn bir kÝpŒak olgusudur (Ligeti 1986, 510).50 3.1.5. Carabßh (DAI 166, 168) Bu Konstantine‟in kÝsa biŒimiyle vermediği, sadece yukarÝdaki biŒimde verdiği tek boy ismidir, fakat yazÝnda genellikle ikiye ayrÝlÝr. Ġlk bileĢen qara „kara‟ olarak okunur ve bunun atlarÝn rengini anlatmak iŒin kullanÝldÝğÝna dair Œok ™rnek verilmiĢtir (Gombocz 1915, 45; Nmeth 1922, 5; Ligeti 1986, 507-8). Gombocz ikinci bileĢeni bay „iyi adam, kahraman‟ olarak okur (Gombocz 1915, 45). Nmeth “bu bay kelimesinin belli bir unvan olmadÝğÝnÝ, ama unvanlarla birlikte kullanÝmÝnÝn kolay anlaĢÝlÝr olduğunu” kaydetmektedir (Nmeth 1922, 5). SonralarÝ, kelimenin KÝrgÝzca anlamÝnÝn („Kahraman „nder‟) ispatladÝğÝ žzere, bir unvan olduğunu g™ržr (Nmeth 1930, 28; 1930a, 45). Daha sonra kabilenin ismini „zengin‟ olarak yorumlar ve bunu bir unvan olarak g™rmeyi sžrdžržr (Nmeth



1223



1991, 81-2). Ligeti bu okunuĢa kesin g™zžyle bakmaz. Bay‟Ýn unvan/ržtbe olarak kullanÝlmadÝğÝnÝ, ama seŒkinlere mensubiyeti g™sterebileceğini ™ne sžrer (Ligeti 1986, 510). Yine de, organik bir birlik oluĢturduklarÝ iŒin ne yukarÝdaki okumanÝn, ne de iki bileĢene ayrÝ muamelenin gerekli olduğuna inanÝyorum. Konstantine‟in bu kabile ismini žŒ kez, ama hep bileĢik biŒimiyle anmasÝ, buna karĢÝlÝk ™bžr kabile isimlerini hem uzun hem de kÝsa biŒimleriyle vermesi bunu destekler. Harab‡h kabile ismini Qara boy51 „džĢžk dereceli boy‟ olarak tercžme ediyorum. Benzeri Orhon yazÝtlarÝnda bulunabilir: qara bodun „yaygÝn halk, sÝradan halk (seŒkinlere karĢÝ anlamda olarak, ED 643), burada bodun kelimesi bod„un (boy) ortak ekli biŒimidir (ED 296-7), KÝpŒak mukabili de boy‟dur.52 Bu yžzden, s™z konusu kabile ismi kabilenin PeŒenek toplumsal džzeni iŒindeki yerine iĢaret eder ve “der Stamm des Bay, mit schwarzen Rossen” (Nmeth 1930, 33) anlamÝna gelmez. 3.1.6. Talm˝t, -talmÜt (DAI 166, 168) Bunun okunmasÝ iŒin Nmeth, bu veriyi Konstantine‟in De Ceremoniis‟indeki Bizans donanmasÝnda ŒalÝĢan bir savaĢŒÝ halkÝn ismi olan Toulm˝tz (i) oi / ToulmatzÞwn / TalmatzÞwn (BT 2, 318) ile karĢÝlaĢtÝrmÝĢtÝr. Bu teĢhisten sonra, tolmaŒ „dilmaŒ, Œevirmen‟ okunuĢunu verir (Nmeth 1922, 5; 1932, 50). Bu uyumluluk Gyula Moravcsik tarafÝndan sorgulanmÝĢ (BT 2, 318) ve tek ™rnek olmamasÝna rağmen Œ‟nin bu temsili karĢÝlaĢ tÝrmada gerŒekte olağan g™ržlmemiĢtir (c.f. BT 2, 35). Menges de TžrkŒe Œ‟nin Yunanca t ile g™sterilmesinin Bizans kaynaklarÝnda tek olmadÝğÝna inanÝr (Menges 1944-5, 261). Yine de Ligeti okumanÝn geŒerliliğini sorgular ve Œevirmenlerin ™nemini takdir ederken bunu bir kabile ismi olarak g™rmez (Ligeti 1986, 510). Nmeth, tolmaŒ ismini yžksek bir ržtbe, bir ŒeĢit dÝĢiĢleri bakanÝ olarak yorumlar ve bunu diğer Tžrk dillerindeki tilmaŒ, tilb‰Œ, tolmaŒ gibi biŒimlerle karĢÝlaĢtÝrÝr. Macarca tolm†cs (tercžman) kelimesini PeŒenekŒeden getirir ve aynÝ kaynaklardan Slavca biŒimler ŒÝkarÝr. (Nmeth 1958, 129). Ligeti bu savÝ temelsiz bulur ve bunun, baĢlangÝcÝ MacarlarÝn Karpat havzasÝna yerleĢmesine giden bir Kumanca ™džnŒleme olduğuna inanÝr (Ligeti 1986, 260).53 Bu t”l „dil‟ kelimesinin bir tžrevidir. Mukabil biŒimler Ģunlarda verilmiĢtir: ED 500; R‰s‰nen 1969, 487; Ligeti 1986, 260-1; TESZ 3, 935. Kelimenin sonunda Nmeth, sadece s”g”rtmaŒ „sÝğÝrtmaŒ‟ kelimesinde g™sterebildiği bir +maŒ eki arar (Nmeth 1958, 132), fakat bu ™rnekte bile elimizde muhtemelen, De Ceremoniis‟teki ™rneklerin g™sterdiği gibi, meslek g™steren eski + ŒI eki vardÝr (™rn. t”lmaŒ” DTS 566). Bu ekin ™nžndeki +ma bir isimden isim eki olarak hala Œ™zžlememiĢtir. Benzerlerinin yokluğundan dolayÝ, ismi bir unvan olarak yorumlamak, tÝpkÝ okunuĢu gibi, hala sorunludur. 3.1.7. Copgn, -cop—n (DAI 166, 168)



1224



BaĢlang݌ta Gyula Nmeth bu PeŒenek kavim ismini qaban „yaban domuzu‟ olarak okudu ve džzene uymadÝğÝnÝ, yani bir unvan olmadÝğÝnÝ džĢžnmedi (Nmeth 1922, 6). Sonradan bunu Tonyukuk YazÝtÝ‟nda bulunan qapgan‟a „Turk KağanlÝğÝnÝn baĢÝ‟ bağlayan, bir unvan olarak yorumlayan ve erken Avar kaynaklarÝndaki capcanus ile Tuna Bulgar kaynaklarÝndaki qauxan‟a bağlayan Markwart‟Ýn fikrini kabul etti (Markwart 1929, 84-5). Nmeth, Gy™rffy ve Menges bu konuda anlaĢÝrlar, fakat Ligeti qapgan > qapan değiĢikliğinin KÝpŒak dillerine ™zgž olmadÝğÝ temelinde bu aŒÝklamayÝ reddeder ve biraz daha araĢtÝrÝlmasÝnÝ ™nerir (Ligeti 1986, 510). Ligeti PeŒenekŒenin bir KÝpŒak dili olduğundan ve dil kalÝntÝlarÝnÝn KÝpŒak dil ™zelliklerine g™re aŒÝklanmasÝ gerektiği džĢžncesinden yola ŒÝkmÝĢtÝ. GerŒekte y™ntem tam tersi olmalÝdÝr. Tabii ki, gÝrtlaksÝ džĢžĢž PeŒenekŒenin bir KÝpŒak dili olduğuna kuĢku getirmemeli, Œžnkž Oğuzcadan sÝk olmamakla birlikte, aynÝ olgu KÝpŒak dillerinde g™zlenir. Boy ismi olayÝnda, boy birliklerinin etnik ve dilsel aŒÝdan tek tžr olmadÝklarÝnÝ bildiğimiz iŒin, Oğuz etkisini g™z ardÝ edemeyiz. 3.1.8. Tzopgn, -tzopgn (DAI 166, 168) Yedinci boy ismine benzer Ģekilde, aslÝnda Nmeth Œoban‟Ý bir unvan olarak g™rmemiĢtir (Nmeth 1922, 6). „te yandan Marquart -belki de doğru- bu ™rnekte de bir unvan olduğunu tahmin eder (Markwart 1929, 85). Bunu sonradan sadece Nmeth doğrulamÝĢtÝr (Nmeth 1991, 76). 1932‟de Nagyszentmikl–s hazinelerinin birindeki yazÝtla karĢÝlaĢtÝrarak Œaban okunuĢunu verir. Ligeti ise daha dikkatlidir. S™z konusu boy ismi Orhon yazÝtlarÝnda geŒmez ama iki BatÝ G™ktžrk boyunun ismi (Œupan) olarak geŒer ve K#{garN de bir žnvanÝ muhafaza etmiĢtir: Œupan „MuhtarÝn yardÝmcÝsÝ‟ (Ligeti 1986, 330, 510; c.f. Œupan „minor official, village headman‟ ED 397-8; R‰s‰nen 1969, 120). Konstantine‟in kaydettiği bu biŒimin en bžyžk sorunu okunuĢu, yani ilk hecedeki žnlž ve Yunan harfi π‟nin (b/p; bkz. Ek) ses değeridir. G™rdžğžmžz gibi, Nmeth ve takipŒileri sekiz boy isminden yedisini aŒÝklarlar, ama okuma ve Œeviri sorunlarÝndan dolayÝ sadece Ģunlar aŒÝk Ģekilde unvan olarak belirlenmiĢtir: Œur/ Œor, y”la ve belki Œoban/ Œopan. Birinci ve beĢinci boy isimleri Nmeth‟in Œizdiği Ģemaya uymaz. Bu isimler boy džzeni iŒinde boyun konumuna iĢaret eder. Okuma sorunlarÝ ve benzerlerinin bilinmeyiĢinden dolayÝ kalan žŒ ismi unvan olarak g™rmek sadece bir tahmindir. 3.2. PeŒenek Boy Ġsimlerinin Ġlk B™lžmž Konstantine Porphyrogenitus‟un eserinde žŒžncž ve d™rdžncž geŒiĢlerinde PeŒenek boy isimleri uzun biŒimleriyle anÝlÝr. Nmeth isimlere eklenmiĢ tabirleri at rengi kabul eder. Marquart bunlarÝn renk değil, gerŒek isimler olduğuna inanÝr (Markwart 1929, 84-5). Ancak Nmeth, Marquart‟la zÝtlaĢÝr (Nmeth 1930, 30-1) ve yalnÝz birincinin g™ržĢžnž benimser. Ligeti ve Gy™rffy de bu noktada Nmeth ile aynÝ g™ržĢtedir. 3.2.1. ‟Iabdi- (DAI 168, 170)



1225



Nmeth yawd” „parlak‟ okuyuĢunu verir ve ağatayca yagdu „parlak‟ biŒimiyle karĢÝlaĢtÝrÝr (Nmeth 1922, 3). Bunun paraleli aynÝ zamanda Tat. yakt” „ÝĢÝk, ÝĢÝklÝ‟ biŒiminde bulunur. ağatay biŒimle karĢÝlaĢtÝrÝlÝğÝnda, PeŒenekŒe tabir KÝpŒak dillerinde tamamen džzenli olan54 bir -g- > -wkaymasÝ g™sterir. Ortadaki -q- ~ -g- eĢitliği Tatarca biŒimle karĢÝlaĢtÝrÝlÝnca tuhaftÝr. PeŒenekŒe de muhtemelen bir -q- > -g- seslendirmesi -g- > -w- değiĢiminin ™nžnde idi. R‰s‰nen ve Menges bunu yaq- „yakmak‟ fiilinin bir tžrevi kabul ederler (R‰s‰nen 1969, 178; Menges 1944-5, 268). Ligeti -Nmeth‟in g™ržĢžnžn aksine- bir at rengi olamayacağÝ iŒin, bunu „parlak renkli‟ olarak tercžme eder (Ligeti 1986, 507). Kelimenin anlamÝ zaten bu bobun boy džzeni iŒindeki ™zel yerini g™sterir ve ilgili -ertÞm (bkz. yukarÝ) de Nmeth‟in ™nerdiği Ģemaya uymaz. Bu yžzden boyun ismi Nmeth‟inki gibi “der Stamm Verdienst (Tapferkeit)” olarak Œevrilemez (1930, 32), bunun yerine her iki bileĢenin de asalet ve seŒkinliği iĢaret ettiği „parlak erdem‟ diye Œevrilir. 3.2.2. Kouartzi- (DAI 168, 170) Nmeth‟in okuyuĢu k™k „mavi‟ kelimesinin bir tžrevi g™ržlebilecek kž‰rŒi‟dir (Nmeth 1922, 3; 1930, 31). Ligeti bunu *kžg‰rŒi > kž (v) ‰rŒi „mavimsi gri‟ olarak arÝtÝr. Bu 3.2.1‟de tartÝĢÝlan değiĢikliği g™sterir (Ligeti 1986, 113, 507). Nmeth bunu Macarca k™k™rcsin „pulsatilla‟ ile karĢÝlaĢtÝrÝr (1922, 3). Kelime K#{garO‟den kžkžrŒkžn (DTS 313; ™rn. k™gžr gžn „pigeon, dove‟ ED 713-4) ve Codex Cumanicus‟dan k™gžrŒin „Taube‟ (Grønbech 1942, 157) olarak bilinir. ağdaĢ Tžrk dillerinde de yaygÝndÝr. Ana KÝpŒakŒa veri: Tat. kžg‰rŒen „golub; golubinyj‟, Kzk. k™gerĢin, KÝrg. k™gžrŒk™n, k™gžŒk™n, BaĢk. kžg‰rŒen, Kar. k™gžrŒin „golub‟, vb. KÝpŒakŒa verinin ÝĢÝğÝnda, ortadaki gÝrtlaksÝ džĢžĢžnžn tuhaf olduğunu kaydetmeliyiz, tÝpkÝ TžrkŒe verinin ÝĢÝğÝnda -n geŒiĢinin yukardaki aŒÝklamayÝ sorgulatarak džĢžĢž gibi. Ama kelime her halukarda knk „mavi‟ ile ilgili olabilir. 3.2.3. Cabouxin- (DAI 170) Konstantine‟in eserinde, Kangar topluluğuna ait žŒ boyun isminin uzun biŒimleriyle verildiği DAI‟nin 37. b™lžmžnžn sonunda, žŒžncž boyun isminin sadece yukardaki bileĢeni korunmuĢtur. …Œžncž boyun ismi iŒin uzun biŒim toÛ k˝tw G˙la‟yÝ „aĢağÝ y”la‟ verir (DAI 168-9). Kelime gerŒekte sadece bir kez geŒerken, Gy™rffy s™z konusu bileĢeni DAI‟de iki farklÝ yerde ortaya ŒÝkardÝğÝnÝ ileri sžrer (Gy™rffy 1939, 448; 1990, 179). Nmeth‟in okuyuĢu qabuq{”n „kabuk renkli‟dir (Nmeth 1922, 4). K™k olan qabuq, Codex Cumanicus‟ta qabuq „Rinde‟ olarak bulunur (Grønbech 1942, 188) ve ağataycada qapuq, KÝrÝm Tat., Nog., Tat. ve KÝrg. qab”q, Kar. qabux, Kum. qabuq ve KaraŒay qabuq biŒimiyle bulunur (Pr™hle 1909, 113). Renk isimleri yapan nadir ve verimsiz bir +ĢIn ~ +ŒIn eki eklenebilir (Clauson 1962, 149). Nmeth Ģu benzerlikleri getirir: Uygur k™k „mavi‟>k™kŒin „gri‟; TTžrk. sarÝ > sarÝĢÝn (Nmeth 1922, 4). Bu mantÝk sorgulanabilirdir, Œžnkž -™rneklerin g™sterdiği gibi- bu ek sadece sÝfatlarda geŒer ve b™yle



1226



ekli bir biŒimin delili yoktur. Menges b™yle bir ekin isimlere de uygulanabileceğine inanÝr ama bu aŒÝklamanÝn doğruluğundan Ģžphe eder ve *qapugŒ „kapÝcÝ‟ biŒimini kuran Marquart‟Ýn g™ržĢžnž kabul eder (Markwart 1929, 85; Menges 1944-5, 269). Nmeth ve Ligeti bu aŒÝklamayÝ reddederler.55 Halen tetkik gerekmektedir. 3.2.4. Surou- (DAI 168) Bu isim birtakÝm zorluklar ŒÝkmadan okunamaz ve yorumlarnanaz: suru „boz‟ (Nmeth 1922, 5). Bunun iki isimli biŒimleri Ģu dillerdeki kalÝntÝlar olabilir: Tat. sor” „seryj‟, BaĢk. horo „svetlo-burÝy, svetlokoriŒ nevÝy; uv. s%r% „seryj‟. Bu yaygÝn bir at rengidir. Bu yžzden d™rdžncž boy „K™l bey‟lerin boz atÝ boyudur. 3.2.5. Carabßh (DAI 166, 168) Ġsmi bileĢenlere b™lmek gereksiz olduğu iŒin, Œ™zžmleme de gereksiz olabilir. Bkz. 3.1.5, boy isimlerinin ikinci bileĢenleri arasÝnda. 3.2.6. Boro- (DAI 168) Boro „boz‟ da atlarÝ tanÝmlamak iŒin kullanÝlan bir rengin ismidir, fakat bu biŒimiyle sadece KÝrÝm TatarcasÝnda korunmuĢtur. KarĢÝlaĢtÝr boru „bir at rengi‟ (Nmeth 1922, 6). Sakacada ve Gžney Sibirya dillerinde değiĢik biŒimleri vardÝr fakat bunlar Moğolca ™džnŒleme olarak g™ržlmelidir.56 PeŒenekŒe biŒim, ™bžr Tžrk dillerindeki boz ile karĢÝlaĢtÝrÝldÝğÝnda uvaĢŒa ™zellikler g™sterir (Ligeti 1986, 508); bu da PeŒeneklerin iĢgal ettiği alanlarda anlaĢÝlabilir. Bu boy isminin ikinci bileĢeni henžz Œ™zžlememiĢtir (Bkz. 3.1.6). 3.2.7. Giazi- (DAI 168) 1922‟de Nmeth, yaz” kelimesinin okunuĢunu d™rt boyun baĢÝnÝn ismi ile teĢhis etmiĢti.57 Buna, daha sonra “tatmin edici bir aŒÝklama değildir” der. (Nmeth 1930, 32). Bunu yazÝtlarda bulunan yag”z („brown‟ ED 909) ile ™zdeĢleĢtiren ilk kiĢi Gy™rffy‟dir (Gy™rffy 1939, 417); Ligeti de onun mantÝğÝnÝ temelli bulur (Ligeti 1986, 508). PeŒenekŒe bir (yag”z > yaz”g) metatez biŒimi g™sterir; yaz”g „dark brown (describes the colour of a horse‟s coat) ‟ (ED 985). Kelime sadece Houtsma‟nÝn kitabÝnda geŒse de, -g geŒiĢinin džĢžĢž iyi bilinen ve yaygÝn bir KÝpŒakŒa olgudur.58 Bunun atlarÝ betimleyen renk ismi olarak yaygÝn kullanÝmÝ iŒin bkz. ED 909, 985; DTS 225. BaĢka bir okuma bile istemeyen bir diğer yorumlamada mžmkžndžr. Coğrafi isimlerde de geŒen (c.f. ED 984) bir Eski TžrkŒe yaz” biŒimini biliyoruz (c.f. ED 984). Bu, Houtsma‟nÝn kitabÝnda da ˜H˝™ (yaz” „Ebene‟ Houtsma 1894, 103) biŒimiyle ve ŒağdaĢ Tžrk dillerin de Ģu Ģekillerde bulunur: Tat. yass” „ploskiy; spljusnutyj‟, Nog. yaz” „step‟‟, BaĢk. yad” „ploskiy‟, Kum. yass” „ploskiy, rovnÝy, ravninnÝ‟, TTžrk. yassÝ „yassÝ‟, Tkm., Gag. yas”, Az. yast” „ploskiy‟. Bu



1227



durumda PeŒenek boy ismi, Tžrk dillerinde tek ™rnek olmayan bir nesne-renk-biŒim isminden tžremiĢ olmalÝdÝr.59 3.2.8. Boula- (DAI 168) Nmeth, sekizinci PeŒenek boy isminin ilk bileĢenini Boyla (Nmeth 1922, 6) olarak okuyarak ve hatta Nagyszentmikl–s hazinesindeki yazÝlardan biriyle karĢÝlaĢtÝrarak bir kiĢi ismi olarak yorumladÝ. Sonradan, 1939‟da bula „alaca‟ okunuĢunu vermesinin ve bunu ağatayca ala-bula „aynÝ‟ bileĢeni, TTžrk. bula- „karÝĢtÝr‟ ve bulaq „bular‟ (Nmeth 1930, 32), ve de K#{garO‟de korunan Tžrk budun ismi bulaq ile karĢÝlaĢtÝrmasÝnÝn (Nmeth 1930, 103-4) g™sterdiği žzere, g™ržĢlerini g™zden geŒirmiĢtir. Ligeti kelimeyi Moğolca‟dan da alÝntÝlar: bulag mori „beyaz benekli at‟ (Ligeti 1986, 508). AtlarÝ betimlemek iŒin kullanÝlan bir renk ismi yorumunu kabul edebiliriz, fakat bunun genellikle bileĢik biŒimde geŒtiğine dikkat edilmelidir (ala-bula). Sekizinci boyun isminin anlamÝ „Œoban / Œopan‟Ýn benekli atÝ boyu‟dur. Bu yžzden, yukarda Œ™zžmlenen sekiz kelimeden birinci ve beĢincinin at rengi isimleri olmadÝğÝ, yedincinin muhtemelen bir nesne-renk-biŒim ismi olduğu ve ikinci ile žŒžncžnžn sorunlu olup daha fazla araĢtÝrmayÝ gerektirdiği sonucuna varabiliriz. Kalan žŒ isim ise, atlarÝ betimleyen renk isimleri olarak Œevrilebilir. Bu at rengi isimlerinin aŒÝklamasÝ bžyžk tartÝĢmaya sebep olmuĢtur. Bunun žzerinde durmak bu ŒalÝĢmanÝn amacÝ olmamakla birlikte, ilgili yazÝnÝn kžŒžk bir listesini vereceğim: Harmatta 1946; Ligeti 1986, 511; Gy™rffy 1990, 180-4;; ve TžrkŒe renk isimleri ile at besiciliği arasÝndaki ilgili iŒin: Doerfer 1995. 3.3 Ioannes Skylitzes‟in Eserinde Korunan PeŒenek Boy Ġsimleri Konstantine‟in kaydettiği isimlere bakmakla yetinemeyiz, bir diğer ™nemli kaynağa, Ioannes Skylitzes‟in Synopsis Historiarum‟una bakmazsak ŒalÝĢma yarÝm kalÝr. Synopsis Historiarum, 11. yy ortasÝndaki tarihi olaylarla ilgili olarak 13 PeŒenek kabile isminden ikisini anar. Nmeth bunlarÝ yorumlayamayacağÝnÝ s™yler (Nmeth 1930, 33). Bu iki isim ĢunlardÝr: BelemarnÞz ve PagoumanÞz (Thurn 1973, 456). Gy™rffy (1965, 77) ve Moravcsik (BT 2, 89) birinciyi BelermanÞz Ģeklinde džzeltirler. Sadece Gy™rffy bu isimleri aŒÝklamaya ŒalÝĢÝr, ama Œ™zžmleri ikna edici değildir.60 Eğer yukarÝda geŒen džzeltme meĢru ise, biz sadece, budun isimlerinde de geŒen (Bkz. Nmeth 1991, 99), isim ve sÝfatlara ekli +mAn ekini kesin olarak ŒÝkartabiliriz (Bkz. Erdal 1991, 73-4). Ġsimlerin kalan kÝsÝmlarÝ ™zel isimlerden tžremiĢ olabilir ama kesin bir Ģey s™ylenemez. „zel isim k™kenini Ģu ifadeler destekleyebilir: “PeŒenek halkÝ SakalardÝr (Ġskit) … ortak ismi PeŒenek olan 13 kabileden oluĢur fakat herbir kabilenin atasÝ ve ™ncžsž tarafÝndan verilen kendi ismi vardÝr [vurgu benim - G.V.] (Gy™rffy‟de alÝntÝlanmÝĢ, 1990, 174).



1228







Bir husus kesindir; Skylitzes‟in koruduğu iki boy ismi Nmeth‟in koyduğu džzene (at rengi + žnvan) uymaz. Elbette iki kaynak arasÝnda, PeŒenek boy džzeninin değiĢmiĢ olacağÝ yžzyÝllÝk bir sžre vardÝr. SonuŒ olarak, PeŒenek boy isimlerinin atlarÝ tanÝmlayan bir renk ve bir ržtbeden oluĢtuğunu ™ng™ren sistemin ikna edici olmadÝğÝnÝ ve okuma ve Œevirilerde pekŒok kusur olduğunu s™yleyebiliriz. 4. PeŒenek Kale Ġsimleri Bir diğer PeŒenek dil verisi gurubu, Konstantine Porphyrogenitus‟un kaydettiği PeŒenek kalelerinin isimleridir. KaynağÝn ilgili kÝsmÝ Ģ™yledir (isimler kasten Yunan harfleriyle verilmiĢtir): “Turla (Dnyester) nehrinin bu tarafÝnda, Bulgaristan‟a bakan kÝsma doğru, bu aynÝ ÝrmağÝn boylarÝnda tenha Ģehirler: ilk Ģehir PeŒeneklerce Aspron diye adlandÝrÝlandÝr, Œžnkž taĢlarÝ Œok beyaz g™ržnžr; ikinci Ģehir Tougg˝tai; žŒžncž Ģehir Kraknak˝tai; d™rdžncž Ģehir Salmak˝tai; beĢinci Ģehir Sakak˝tai; altÝncÝ Ģehir Giaiouk˝tai‟dir. Bu eski Ģehirlerin binalarÝ iŒinde kiliselerin ve g™zenekli taĢtan yapÝlmÝĢ haŒlarÝn bazÝ ayÝrdedici izleri bulunur, bu yžzden bazÝlarÝ bir zamanlar burada RomalÝlarÝn yerleĢimleri olduğu geleneğini korur.” (DAI 168-9). G™rdžğžmžz gibi, Konstantine altÝ kale ismi kaydetmiĢtir. Maalesef, muhtemelen edebi bir Œeviri olduğu iŒin bize Œok Ģey s™yleyen birincinin ismi sadece Yunanca tercžmesiyle korunmuĢtur; Aspron = Beyaz (DAI 168-9). „Beyaz kale, beyaz Ģehir‟ anlamlarÝna gelen kent isimleri OrtaŒağ‟da Doğu Avrupa‟da oldukŒa yaygÝndÝ. Sadece yarkel (DAI, 42. B™lžm), 965‟ten Povest‟ Vremennih Let‟in bahsettiği Belave’a veya defalarca geŒen 1097‟den (PLDR 1978) Belgorod‟u džĢžnelim. Bu PeŒenek kalesi muhtemelen, yerleĢim izleri Œok eski zamanlara giden, Turla nehrinin ağzÝndaki OrtaŒağ kenti Akkerman61 ile ilgiliydi. Konstantine “bazÝlarÝnÝn bir zamanlar burada RomalÝlarÝn yerleĢimleri olduğu geleneğini koruduğundan” da bahseder (DAI 169). Diğer beĢ isim bir džzen oluĢturan gerŒek PeŒenekŒe dil kayÝtlarÝdÝr. BeĢi de aynen boy isimleri gibi bileĢik ™zel isimlerdir ve herbirinin ikinci bileĢeni -k˝tai or -g˝tai‟dÝr. „ncelikle isimlerden ayrÝlmasÝ kolay olan ikinci bileĢenlere bakacağÝm; sonra bileĢenlerin ilk kÝsÝmlarÝnÝ Œ™zžmleyeceğim. Bžtžn muhtemel Œ™zžmleri sunmaya ŒalÝĢacağÝm. 4.1 Kale Ġsimlerinin Ġkinci



BileĢenleri (-k˝tai, -g˝tai)



Ġkinci biŒim sadece bir kez geŒtiği ve de, g™receğimiz gibi, Tougg˝tai hecelemesi bžyžk ihtimalle Yunanca heceleme kurallarÝndan dolayÝ gerekli olduğu iŒin, iki biŒimin aynÝlÝğÝnÝ kuĢkusuz kabul edebiliriz. Kalan d™rt olayda, bir žnlžyle biten ilk bileĢenleri takiben xxx biŒimimiz var. Nmeth bunu qatay olarak okur ve ağatayca qatag „Engel, Kale, Sur‟ kelimesine bağlar, fakat olağan olmayan sondaki -g ~ -y uyumunu kaydederek (Nmeth 1930, 33).62 Bu gerŒekte tuhaftÝr,



1229



Œžnkž eğer PeŒenekŒe bir KÝpŒak dili olarak sÝnÝflanÝrsa bir -ag > -aw > -h, -ƒ değiĢmesi beklememiz gerekirdi. Jerney (1851, 77) ve V†mbry (1882, 445) bu ismi K†ta- iŒeren Macar Ģehir isimlerine bağladÝlar; sonralarÝ Nmeth (1930, 33) - ki qatay olarak okur - ve Gy™rffy de (1939, 460; 1990, 188) aynÝ fikri paylaĢmÝĢlardÝr. Yunanca ai yazÝ bağlantÝsÝ kapalÝ bir TžrkŒe e olarak da okunabildiği iŒin, kelimenin diğer okanuĢ ihtimalleri de vardÝr. Elbette, bu durumda bile kelimenin yžksek žnlžlerinin olduğunu ™ng™rmek zorunda değiliz, Œžnkž kaynağÝn yazarÝnÝn yabancÝ geŒiĢ damaksÝsÝ -” sesini kapalÝ bir e olarak duymuĢ ve kaydetmiĢ olmasÝ mžnasiptir. Benzer bir durum olarak, -” sesini kapalÝ e olarak Œeviriyazan Codex Cumanicus‟u alÝntÝlayabiliriz. Bu yžzden kelime qat” olarak okunabilir ve qat- „sert, sÝkÝ olmak‟ (ED 597-8) fiilinin bir fiilden isim ekli biŒimi olan Eski TžrkŒe qat”g kelimesiyle ilgili olabilir. Bu kelime ağatayca qat”g (ED 598), TTžrk. katÝ, Kumanca qat” „hart, fest, stark, heftig‟ (Grønbech 1942, 196) ile karĢÝlaĢtÝrÝlabilir. - (X) G eki fiilin sonucunu g™sterir (ergatif fiilden isim eki: Erdal 1991, 172-223, aynÝ zamanda bkz. Gabain 1950, 70). Bu durumda PeŒenekŒe džzenli bir kÝpŒak geliĢmesi g™sterir: -”g > -” (KrĢ. Tat. sar” < sar”g, veya belki de yedinci PeŒenek kabile isminin ilk bileĢeni: yaz” < yaz”g < yag”z). Bu ™nerideki sorun, kelimenin Tžrk dillerinde isim değil, sadece sÝfat olarak bulunmasÝdÝr. Tarih yazÝnÝ, Marquart‟tan gelen ve sonra Menges tarafÝndan da benimsenen bir diğer aŒÝklama veriyor. Bu Œ™zžm, qat‟Ýn „kat, ev‟ anlamÝna gelen bir Eski Ġran ™džnŒleme olduğunu iddia eder (Marquart 1903, 196).63 Bu karĢÝlÝk anlam bakÝmÝndan ikna edici, ve -ai geŒiĢi de bir iyelik eki olarak kolayca aŒÝklanabilir. TžrkŒe bileĢiklerde ikinci bileĢenin bir iyelik eki taĢÝmasÝ oldukŒa yaygÝndÝr (sing. 3). Menges‟in aksine, PeŒenekŒe‟de bir damaksÝ nitelik tahmin etmemiz ve -k˝tai biŒimini -k‰te (Menges 1944-5, 272) olarak okumamÝz gerektiğine inanmÝyorum. Ġyelik eki -ai aynÝ zamanda -” olarak da okunabilirken, -a- Œoğunlukla -a- ile g™sterilir. Eğer bu Ġran k™keni doğru ise, kangar‟Ýn Ġrani aŒÝklanmasÝyla birlikte, Ġran dilinin PeŒenekŒe žzerinde Œok bžyžk etkisi olduğu ŒÝkarsanabilir. Diğer bir mžmkžn Œ™zžmž, yani elimizdeki Ģeyin qat „yan‟ kelimesinin ona ekli bir iyelik eki olan (ve b™ylece kale isimleri: G™zetleme tarafÝ, devriye tarafÝ, savaĢ tarafÝ vb.) bir tžrev olduğunu da vermeliyiz. Eski TžrkŒe biŒim qat „kat, tabaka‟ (ED 593), tÝpkÝ ŒağdaĢ Tžrk dillerinin de genel olarak g™stermediği gibi, bu anlamÝ g™stermez.64 Yine de, bazÝ diller ve -daha ™nemlisi Houtsma‟nÝn KÝpŒak kayÝtlarÝ da- genellikle ilk anlam olmasa da, bu „yan‟ anlamÝnÝ g™sterirler: 2s qat „jan‟ (Houtsma 1894, 87), KaraŒay qat „Seite, Gegend‟ (Pr™hle 1909, 117), Kar. qat „sloj, plast; etaj; napravlenie, storona‟ ve uvaĢ xut „rteg, sor; emelet; oldal‟ (Paasonen 1908, 53). Doğal olarak, sonraki aŒÝklamada K†ta iŒeren Macarca yer isimlerinin paralelini Ýskartaya ŒÝkarmalÝyÝz, Œžnkž bu, Macarca K†ta biŒimini žretmez. 4.2 Kale Ġsimlerinin Ġlk BileĢeni



1230



4.2.1 Toug - (DAI 168) BeĢ PeŒenek kale ismi iŒinde bu okumasÝ en zor olandÝr. Bir taraftan iki žnsžz arasÝndaki ses iĢaretleri birden fazla sesi temsil ediyor olabilir. „te yandan -g geŒiĢinin ses değeri de sorunludur. Eğer yazar bir -•‟yi Œeviriyazmak istediyse -gg iĢaretlerini kullanmalÝydÝ. Ama bunu yapamazdÝ Œžnkž ismin ikinci bileĢeni de (-g˝tai) bir g ile baĢlar ve b™yle žŒ sessiz birarada olmaz. Bu, neden -k˝tai yerine -g˝tai biŒimine sahip olduğumuzun sebebi olabilir. Fakat eğer bir -n veya -g (-E)65 terminali g™stermek isteseydi, aynÝ iĢaretler olurdu. ġimdi diğer, anlamca mžmkžn okumalarÝ g™zden geŒireceğim. Nmeth kelimenin nasÝl okunacağÝndan emin değildir ve iki Œ™zžm ™nerir: 1. tžn „Nacht‟, Tougg˝tai‟ye „Gece n™bet kulesi‟ yorumunu verir; ve 2. tun „Ruhe‟, ve bu yžzden „Gecelenen kale‟ (Nmeth 1930, 33-4; 1932, 51). Burada tžn‟žn gece bekŒisi değil sadece gece anlamÝna geldiği belirtilmelidir (KrĢ. CC 71 tžn). Bu okuyuĢlara ilaveten, Menges bir diğerini ™nerir: to• „don, donmuĢ‟ (1944-5, 272). Bu, isim değil fiil olarak Codex Cumanicus‟ta da geŒer: to•- „don‟ (Gronbech 1942, 249). SanÝyorum yukarda -•„nin kaydÝ konusunda s™ylenenlerin ÝĢÝğÝnda, bu okuma mžmkžndžr. Kelime anlam aŒÝsÝndan da sorunlu değildir, Œžnkž to• aynÝ zamanda „sert‟ demektir (ED 513). Bu yžzden bu kalenin ismi „sertlik‟ demek olabilir. Yunanca heceleme, anlam olarak Eski TžrkŒe kaynaklarla bağdaĢan diğer okunuĢlara da imkan tanÝr: tog (KrĢ. Eski TžrkŒe tog „engellenmiĢ, engel‟ ED 463-4), tug („devlet amblemi‟ ED 464) ve toy (KrĢ. Eski TžrkŒe toy „kamp, topluluk, toplanma, toy‟ ED 566). Ġlk iki durumda PeŒenekŒe, Codex Cumanicus‟ta ™nceki sessiz ile bir ikizleme yapan -g geŒiĢini koruyacaktÝr.66 Fakat DAI ve Codex Cumanicus arasÝnda 400 yÝl olduğunu ve toy‟un KÝpŒak dillerinde „kamp‟ değil, sadece eğlence manasÝyla olduğunu hatÝrlamalÝyÝz. Halen bu ismin kesin aŒÝklamasÝ yoktur. 4.2.2 Krakna- (DAI 168) Nmeth‟in aŒÝklamasÝ tamamen ikna edici: “qaraq „Blick‟, qaragul „karakol‟, Sagai. qaraqs”„g™zetle‟ ” (1932, 51), fakat kelimenin sonunu aŒÝklamÝyor. Kelime qara „bakmak, g™zlemek‟ fiilinin ona eklenmiĢ -na unsuruyla yapÝlmÝĢ isim biŒimidir. Bu muhtemelen Kumuk veya KaraŒay-Balkarca‟da iyi bilinen „i‟ hali ekidir (+nX). Menges -na -” unsurundan sonra, g™zardÝ edilemeyecek bir +nA eksisi g™ržr, fakat -g geŒiĢi xxx olarak da okunabilir. Bu yžzden Kraknak˝tai „g™zleme, devriye kalesi‟dir. 4.2.3 Salma- (DAI 168) Bu aŒÝkŒa salma olarak okunabilir ve fiilden isim eki -mA bağÝmsÝz olabilir (Ek hakkÝnda ayrÝntÝ iŒin bkz. Erdal 1991, 316-20). Nmeth bunu OsmanlÝca salma‟ya „devriye‟ bağlar (1930, 34). Sal-



1231



fiilinin anlam alanÝ oldukŒa geniĢtir; KrĢ. ED 824 ve Menges 1944-5, 273. Bu yžzden bu, „devriye kalesi‟dir. 4.2.4 Saka- (DAI 168) Nmeth ismin saqa okunuĢunu KÝrg. saqa „Yay‟ ile karĢÝlaĢtÝrÝr. Bu da kaleye „Yay-bakÝr‟ ismini verdirir (1930, 34). BaĢ ve ortadaki sessizlerde PeŒenekŒe‟nin uvaĢŒa ™zellikler g™sterdiği de inanÝlÝrdÝr (y- > g-; q > x): |axa. Bu, PeŒenek dilindeki bir Hazar mirasÝ olarak, Eski TžrkŒe yaqa „kenar, sÝnÝr‟ (ED 898) biŒimiyle ilgili olabilir. ağdaĢ uvaĢŒa‟da bu |uxa „vorot, vorotnik‟ (Egorov 1964, 222) olarak geŒer. Bu, uvaĢŒa ™zellikler g™steren tek PeŒenekŒe ™rnek değildir. AltÝncÝ PeŒenek boy isminin ilk bileĢeni de benzer Ģekilde ™bžr Tžrk dillerinde bulunun boz‟dan farklÝdÝr (Ligeti 1986, 508). Bu yžzden Sakak˝tai, „hudut kalesi‟ olarak Œevrilebilir ve muhtemelen Turla nehri žzerindeki eski bir Hazar sÝnÝrÝnda bulunuyordu. 4.2.5 Giaiou- (DAI 168) Nmeth bunu kÝsaca yayu diye okur ve pek g™ržlmeyen -g- ~ -y- karĢÝlÝğÝnÝna dikkat Œekerek (1930, 34) Eski Tžrk yazÝtlarÝndaki yag” „džĢman‟ (KrĢ. ED 898) kelimesine bağlar. GeŒiĢ sesinin dudaksÝlaĢmasÝnÝ aŒÝklamaz. BağlantÝ kuĢkusuz doğrudur ama, Menges‟in iĢaret ettiği gibi (y‰u; 1944-45, 273) onun verdiği okuyuĢ doğru olmayabilir. Bu kelime de ilk PeŒenek boy ismi *kžg‰r Œi > kž (v) ‰rŒi (Bkz. Ligeti 1986, 507) ile aynÝ d™nžĢžmden geŒmiĢ olabilir. Buradaki ai dizisi genellikle e‟dir ve bu ™rnekte kelime, YayÝk nehrinin PeŒenekŒe ismindeki Y‰yik- (Ge˘c, DAI 166)67 y- sesinde g™zlenebildiği gibi, damaksÝ bir nitelik g™sterir. Ekte ou„nun muhtemel ses değeri bulunabilir. PeŒenekŒe kelime, Kumanca yag”‟dan „Feind‟ (Grønbech 1942, 110) kesinlikle ayrÝdÝr. Son olarak, PeŒenek kalelerini konuĢlandÝrmaktaki zorluklar hakkÝnda birkaŒ s™z edeceğim. YazÝn, ikinci kaleyi Turla žzerine koyan Moravcsik hariŒ (BT 2, 317), onlarÝ „zž nehri boyunca yerleĢtirir (Nmeth 1930, 33; Gy™rffy 1939, 460; BT 2). Konstantine Porphyrogenitus hepsini Turla nehrine yerleĢtirir. Turla (Dnyester) ve „zž‟nžn (Dnyeper) Yunanca biŒimlerinin ardarda geŒtiği DAI‟nin 8. b™lžmžnde Dan˝strewz yazar (DAI 54). „yleyse, s™zkonusu kaleleri bžyžk ihtimalle Turla nehri žzerine yerleĢtirebileceğimiz sonucuna ulaĢabiliriz. 5. SonuŒ PeŒenekŒe‟nin bir KÝpŒak dili olduğunu tespit eden Gyula Nmeth idi. O bunu, dilin uyumlu metin kalÝntÝlarÝ olmaksÝzÝn, sadece boy, kale ve kiĢi isimlerini ve tevil kabul edilen bir kelimeyi kullanarak yaptÝ. YukarÝdaki Œ™zžmlemelerin ve ™nerilen yeni Œ™zžmlerin temelinde, PeŒenekŒe‟nin bir kÝpŒak dili oluĢunu sorgulayamam, fakat bazÝ ilave yorumlarÝn eklenmesi gerektiğini džĢžnžyorum.



1232



Somut isimlerden bir dili yeniden kurmak Œok zordur ve b™yle bir giriĢimin ne tžr sorunlarÝ olduğunu boy ve kale isimlerinde g™rdžk. oğunlukla bir ortak isim olarak g™ržlen kalan tek PeŒenek kalÝntÝsÝ da Tžrk dillerinde bulunamÝyor. Kaynaklarda hep aŒÝk değildir. K#Ģg#rN PeŒenekŒe‟yi Bulgar and Suvar68 dili ile karĢÝlaĢtÝrÝr, ama bu bilgi parŒasÝ da hassaten gžvenilir değildir. Bulgar ve Suvarlar uvaĢ tžrž bir dil konuĢtuklarÝ iŒin K#Ģg#rN‟nin ifadesine g™re PeŒeneklerin de bir uvaĢ tžrž dil konuĢtuğunu džĢžnmek gerekir; fakat PeŒenek dil kalÝntÝlarÝnÝ ŒalÝĢtÝğÝmÝzda, bir, en fazla iki uvaĢ-vari kelime buluruz. Yani PeŒenekŒe‟yi uvaĢ tipi bir dil olarak g™rmek oldukŒa zordur. Macar kavimlerin tžrkŒe etimolojilerini džĢžnelim. Bžyžk ihtimalle PeŒenek kavim sistemi farklÝ dillerden insanlarÝ iŒine almÝĢ veya diğer idllerin etkisi altÝnda kalmÝĢtÝr.69 Anna Comnene de Kuman ve PeŒeneklerin aynÝ dili konuĢtuğunu iddia ederek onlarÝn dili hakkÝnda bilgi verir (Gy™rffy 1965, 73). Bu iddiadaki sorun, Anna Comnene zamanÝnda, 12. yy‟da PeŒeneklerin dağÝlmÝĢ ve Kumanlar gibi komĢu uluslar arasÝnda erimiĢ olmalarÝdÝr. PeŒenek diliyle ilgili ana zorluk, araĢtÝrmacÝlarÝ parŒalÝ dil kayÝtlarÝnÝ ŒalÝĢmaya zorlayan kaynak kÝtlÝğÝ, metin kayÝtlarÝnÝn yokluğudur. PeŒenek dili ve PeŒenek boy ve kale isimleri araĢtÝrmalarÝnÝn hala tamam olmamasÝ bu yžzdendir. Macarca malzeme ve Doğu Slav kaynaklarÝnÝn Œ™zžmlenmesi ilerleme sağlayabilir. „zetle, Ģu sonuca ulaĢabiliriz: Kangar muhtemelen PeŒeneklerin bir kÝsmÝnÝn baĢkalarÝna verilen ismi idi. 2.2‟ye dayanÝrsak bu kelime aslÝnda bir kavmin ismi değil, (ihtimal Ġrani ™džnŒleme) bir topluluk ismi idi. Bu yžzden, Pritsak (1975) ve Gy™rffy‟nin (1990) s™ylediği gibi, PeŒenek kavmin džzeninin bu etnik topluluklarÝn kaynaĢmasÝnÝn sonucu olduğunu hakikatten s™yleyemeyiz. PeŒenek kavmin isimlerinin yukarÝdaki Œ™zžmlemesinin, PeŒenek kavmin isimlerinin bir at rengi ismi ve bir žnvandan oluĢtuğu Ģeklindeki yaygÝn kabul g™ren varsayÝmÝ desteklemediğini de belirtmeliyiz. Bu varsayÝm žzerine hiŒbir tarih kuramÝ oturtulamaz ve alaca atlÝ oymağÝn PeŒenek kavmin džzenini ™rgžtlediğini iddia edemeyiz. PeŒenek kavmin ve kale isimlerinin kesin ve tartÝĢmasÝz okunuĢu belli durumlarda henžz verilmemiĢtir. Gyula Nmeth‟in ™nerdiği sistem temelinde, sekiz PeŒenek kavmin isminden hiŒbirinde iki bileĢenin birden sorunsuz bir aŒÝklamasÝ verilememektedir.70 Ancak boyun kavmin džzeni iŒindeki konumuna iĢaret eden iki kavmin ismi vardÝr.



1



PeŒenekler hakkÝnda en ayrÝntÝlÝ kaynakŒa iŒin bkz. BT 1, 89-90 (eski bir baskÝ olarak tabii



ki kesinlikle tam değildir). 2



Tabii ki PatzinakÞtai, Pazh˝koi, vb. gibi diğer biŒimler de vardÝr. Bir liste iŒin bkz. BT 2,



247-9. 3



Ġslam kaynaklarÝnda kullanÝlan biŒimler iŒin bkz. Schamiloglu 1984.



1233



4



913‟ten 959‟a Bizans imparatoru.



5



Son baskÝ: Gyula Moravcsik; DAI‟deki kaynakŒaya bakÝnÝz.



6



Liste iŒin bkz. Nmeth 1932, 54-9.



7



Kumanlar iŒin de aynÝ kanaate sahipti (Jerney 1851, 74).



8



OlağandÝĢÝ hayalgžcžne rağmen, PeŒenek ‟Hrt˘m ve G˙la boy isimlerini (bkz. b™lžm 3. 1.



1 ve 3. 1. 3) Macarca kelimeler rdem „erdem‟ ve ™zel isim Gyula ile ilk karĢÝlaĢtÝran da odur (Jerney 1851, 77). Jerney‟in ™teki kabile isimleri žzerine g™ržĢleri, mžteakip eleĢtirilere direnemedi. O, PeŒenek kale isimlerinin ikinci bileĢenlerini (bkz. 4. 1) Macarca yer ismi kžmesi K†ta ile iliĢkilendirmiĢtir (Jerney 1851, 77); tÝpkÝ daha sonra V†mbry (1882, 445) ve Gy™rffy (1939, 460-1) gibi. 9



O aynÝ zamanda PeŒeneklerin Macar, Kuman, Hun ve Avarlarla aynÝ dili konuĢtuklarÝna



inanÝyordu (Gy†rf†s 1873, 41-102). 10



PeŒenek boy ismi Tzo˙r (bkz. 3. 1. 2) Macarca yer isimleri S›r ile karĢÝlaĢtÝrmÝĢtÝr (Szab–



1853, 608). 11



Bir ™rnek 6. Kale isminde g™ržlen TžrnkŒe kelime „yağÝ‟ veya d™rdžncžsžnde g™ržlen bey



kelimesidir (V†mbry 1882, 445, 447). AynÝ zamanda bkz. B™lžm 4. 2. 5 ve 3. 1. 4. 12



Golubovskij, P. 1884. Pe2enegi, Torki i Polovcy. Kiev.



13



O bunu, K™l-Tigin yazÝtÝnda geŒen K‰ng‰r‰s halkÝna ve Arap kaynaklarÝnda Seyhun



nehrinin aĢağÝ boylarÝnÝn ismine bağlar. R®¥ß (Marquart 1898, 10). Bkz 2. 2. 14



„nceleri V†mbry (1882, 448), daha sonra meslekte geniĢ kabul g™ren Bang (Bang 1918)



ile aynÝ k™keni ™nermiĢti. Bkz., B™lžm 2. 1. 15



Nagyszentmikl–s hazinesindeki yazÝlarÝn da PeŒenekŒe olduğuna inanÝyordu.



16



„rn. 7. PeŒenek boy isminde: “…bu kabul edilebilir, Œžnkž qapqan > qapan değiĢimi tipik



bir Oğuz olgusu iken (qapqan > qapan, değiĢimi Kabar-Hazarca‟da da mžmkžndžr), bugžn bildiğimiz kadarÝyla PeŒenekŒe bir KÝpŒak dilidir. Bu boy isminin okunma ve Œ™zžmlenmesi iŒin daha araĢtÝrmalar gerekiyor. ” (Ligeti 1986, 510; benim Œevirim - G. V. ), Bkz. B™lžm 3. 1. 7. 17



Bunu ağatayca q”ng”r‟a (halsstarrig, entschloßen, mutig, tapfer) bağlamÝĢtÝr (Nmeth



1927, 279-80), bkz. 2. 2. 18



„rn. PeŒenek kabile isimleri Cabouxin- ve Giazi-de (Gy™rffy 1990, 179-80), bkz b™lžm 3.



2. 3 ve 3. 2. 7.



1234



19



Bu eleĢtiri Talm˝t, Copßn ve Cabouxin kabile isimlerinde (Menges 1944-45, 261-4, 268-9;



bkz. 3. 1. 6-7, 3. 2. 3) ve PeŒenek kale isimlerinin ikinci bileĢenlerinde (Menges 1944-45, 271-2; see 4. 1) Œok nettir. 20



Marquart‟Ýn (1903, 196) değiĢik žnlžlerle Ġrani olarak g™rdžğž PeŒenek kale isimlerinin



ikinci bileĢenleri (-k˝tai, -g˝tai) iŒin farklÝ bir k™ken ™nermiĢtir (Menges 1944-45, 271-72). Bkz. 4. 1. 21



J†nos Harmatta daha sonra bu ilgili nakzetti (1995, 348).



22



Yine de Pritsak, PeŒenek kale isimleri hakkÝnda, bunlarÝ halk isimlerine bağlayarak yeni bir



aŒÝklama getirmeye ŒalÝĢmÝĢtÝr (Pritsak 1975, 211). 23



Bkz. B™lžm 2. 2.



24



Ligeti okuma ve yorumdaki zorluklarÝ ve mžmkžn Œ™zžmleri tartÝĢÝr (Ligeti 1986, 506-11).



PeŒenek ismiyle de uğraĢÝr ama dikkatlidir ve bu konuda pek g™ržĢ belirtmez (Ligeti 1986, 268). 25



Cs™sz kelimesinin PeŒenek k™keni hakkÝnda ayrÝntÝ iŒin bkz. Kniezsa 1934.



26



Gyula Nmeth Macarca tolm†cs ~dilmaŒ, Œevirmen‟ kelimesini de buraya ekler (Nmeth



1958). 27



Vakanžvisin eseri (845-915), Milat ile 906 yÝlÝ arasÝndaki d™nemde geŒen olaylarÝ anlatÝr.



28



Latince aslÝnda: “Ex supradictis igitur locis gens memorata a finitimis sibi populis, qui



Pecenaci vocantur, a propriis sedibus expulsa est, eo quod numero et virtute prestarent, et genitale, ut premisimus, rus exuberante multitudine non sufficeret ad habitandum. ” (Pauler-Szil†gyi 1900, 321). 29



Sonraki imparator 2. Romanos (959-963).



30



„I conceive, then, that it is always greatly to the advantage of the emperor of the Romans



to be minded to keep the peace with the nation of the Pechenegs and to conclude conventions and treaties of friendship with them and to send every year to them from our side a diplomatic agent with presents befitting and suitable to that nation, and to take from their side sureties, that is, hostages and a diplomatic agent, who shall come, together with the competent minister, to this city [yani Bizans, G. V. ] protected of Gold, and shall enjoy all imperial benefits and grifts suitable for the emperor to bestow. ” (DAI 48-9). 31



„In the region of Bulgaria also is settled a folk of the Pechenegs … when an imperial agent



is dispatched from here [yani Bizans, G. V. ]



with ships of war, he may, without going to Cherson,



shortly and frswiftly find these same Pechenegs here … they come down to him, and when they come down, the imperial agents gives them hostages of his men, and himself takes other hostages of these Pechenegs, and holds them in the ships of war, and then he makes agreement with them” (DAI 54-7).



1235



32



„When an imperial agent goes over to Cherson on this service, he must at once send to



Patzinacia and demand hostages and an escort, and on their arrival he must leave the hostages under guard in the city of Cherson, and himself go off with the escort to Patzinacia and carry out his instructions. ” (DAI 54-5). 33



„rnek iŒin bkz. Pritsak 1975, 211; Golden 1992, 264.



34



Bu isim yaygÝn olarak Tžrk (h) ala yuntlug (alaca atlÝ) toplulu olarak teĢhis edilir. 766-801



arasÝnda yazÝlan ince T‟ung tien bu fikri destekler g™zžkmekte: “Oraya beĢ bžyžk Tžrk (T‟ukže) boyunun yurdundan geŒilerek varÝlÝr. Bunlar 30 bir savasŒÝya komuta eder ve 300 bin atlarÝ vardÝr. BunlarÝn topraklarÝ bir irkin (k‟i-kin) tarafÝndan y™netilir. Bunlar tžrktlerden farklÝ değildir… OtlaklarÝ atlarÝnÝ besleyemediğinde g™Œerler, sabit meskenleri yoktur. AtlarÝ (ma) hep alacadÝr (po); bu yžzden isimleri Ala Yuntlu‟dur (po-ma). Onlar atlarÝ žzerinde oturmaz ama sadece at sžtž, cumis (kÝmÝz) tžketmek iŒin sağarlar. KÝrgÝzlarla sÝk sÝk savaĢÝrlar, g™ržnžmleri kÝrgÝzlara benzer ama birbirlerinin dilini anlamazlar.” (Senga 1996, 36). Ancak bu son cžmle bizi, KÝrgÝzlar o d™nemde TžrkŒe konuĢtuklarÝ iŒin, bu halkÝn ismi gibi gerŒekten Tžrk olup olmadÝğÝnÝ sorgulattÝrÝr. 35



Buradaki ud (h) adaql”g s™zžnde TžrkŒe „™kžz ayaklÝ‟ diyiĢi gizlidir. T‟ung tien de onlardan



bahsetmesine (bkz. Senga 1996, 10) ve Tžrk olarak adlandÝrmasÝna rağmen, raporun bu kÝsmÝ, tÝpkÝ ÝssÝz kum tepeleri zincirinin esrarÝ gibi, oldukŒa esrarlÝ g™ržnžyor. 36



Senga 1996, 41.



37



Bu sayÝ her ihtimale g™re bir topostan fazla değildir.



38



Bu g™ržĢž HorlarÝ Oğuzlarla ™zdeĢleĢtirenler tutar. Senga, PeŒeneklerin asli žlkesi



hakkÝndaki kuramlarÝn kapsamlÝ bir değerlendirmesini yapar (Senga, 1992). 39



Bkz. B™lžm 2. 2.



40



Alaca atlÝ halkÝn yeri ile ilgili, T‟ung-tien raporundaki bilgiye dayanan Senga, Gy™rffy ile



tartÝĢÝr ve onlarÝ 8. yy ortalarÝnda BalkaĢ g™lžnžn kuzeyine, ĠĢim ve ĠrtiĢ nehirleri arasÝna yerleĢtirir (Senga 1992, 43; 46). 41



Bkz. Sevortjan 1978, 25.



42



KarĢÝlaĢtÝr: KÝrg. ka•”r- „blu’dat‟, ne imeya priyuta, ne imet‟ pristani{2a‟; Kzk. qa•g”r- „to



wander, to roam (aimlessly) ‟. Bir topluluk ismi olamaz. 43



„rn. Golden 1992, 265.



44



38. B™lžmde. O s™zkonusu ismi sadece žŒ kabile iŒin değil, genel olarak PeŒenekler iŒin



de kullanÝr.



1236



45



Bkz. Gy™rffy 1972 ve Zimonyi 1998.



46



Macaristan‟da PeŒeneklerle ilgili olarak 1. 2‟ye ilaveten bkz. Szokolay M. 1929. A



magyarorsz†gi beseny™telepekr™l. F™ld s Ember 9, 65-90; Belitzky J. 1937. A nyugatmagyarorsz†gi s felvidki beseny™ telepek. in: Emlkk™nyv Domanovszky S†ndor szžletse 60. vfordul–j†nak žnnepre. Budapest, 1937. 59-95; Kniezsa I. 1937. A nyugatmagyarorsz†gi beseny™k krdshez. in: Emlkk ™nyv Domanovszky S†ndor szžletse 60. vfordul–j†nak žnnepre. Budapest, 1937. 323-37. PeŒeneklerin Macaristan‟daki rolž iŒin bkz. G™ckenjan 1972, 89-114. 47



Bkz. Ek.



48



Szab– (1853, 608) da bunu Macarca yer ismi S›r ile karĢÝlaĢtÝrÝr ama Gy™rffy (1990, 175)



bu yer isimlerinin PeŒenek boy isimlerinden gelmediğini ™ne sžrer; Krist– 1973, 75. 49



Kžl kelimesinin k™keni iŒin bkz. ED 715.



50



Gy™rffy, Macarca yer isimleri K™lpi/Kulpy‟de aynÝ ismi g™ržr. Gy™rffy 1939, 441; 1990, 176;



Krist– 1973, 21. 51



Qara woy okumasÝ da mžmkžndžr, Œžnkž b- sesi π ile g™steriliyor olabilir. Yunanca biŒim



ikisine de imkan sağlar. Bkz. Ek. 52



Bu durumda - kaynak yokluğundan dolayÝ - bu, KÝpŒak y < d eĢitliğinin ilk ™rneği olacaktÝr.



53



Bugžnkž ve eski Macar yer isimleri Tolm†cs/Talm†cs bu PeŒenek boy ismiyle ilgili olabilir;



Bkz. Gy™rffy 1939, 443; 1990, 177; Krist– 1973, 21. 54



Ligeti‟de ™rneklerle g™sterilir. 1986, 507.



55 Kelimeyi kovuk{in „soluk sarÝ‟ okunuĢundan ŒÝkarmaya ŒalÝĢan Gy™rffy tamamen baĢka bir izdedir (Gy™rffy 1939, 448; 1990, 179). 56



KrĢ. ġor, Sagay, Koybal pora; Altay, Teleut, Lebed poro „weissbehaart mit dunkler Haut,



Pferdefarbe‟ (Radloff 4, 1663); Mongol boro „grey, brown, dark‟ (Lessing 1973, 121). 57



KrĢ. Giaz˘ (z) (DAI 166; BT 2, 112).



58



KrĢ. Mk*™ (yag”z) „braun‟ (Houtsma 1894, 103).



59



Sonuncuya ™rnekler iŒin bkz. Nmeth 1991, 71-5.



60



BelemarnÞz§BelermanÞz boy isminde Gy™rffy, bulgar halkÝnÝn isminin uvaĢŒa biŒimini



g™ržr (beler; krĢ. Ligeti 1986, 386); PagoumanÞz biŒiminde ise beĢinci PeŒenek kabilesinin ismini



1237



kendi okuduğu Ģekliyle (bay) teĢhis etmeyi umar (Gy™rffy 1939, 453; 1965, 77; 1990, 184). Ġkinci aŒÝklama ile hemfikir değilim; Bkz. 3. 1. 5. 61



Bugžn Belgorod-Dnestrovskiy.



62



Gy™rffy (1939, 460; 1990, 188) bunu g™zardÝ eder ve sadece -y geŒiĢi olan ağatayca



biŒimi verir. 63



KrĢ. FarsŒa vß „house‟ (Steingass 1975, 1018), OsetŒe kat „konju{nja‟ (Abaev 1958, 590).



64



KrĢ. Tkm. gat, Tat., KÝrg., BaĢk., Kum., KÝr. Tat. qat „plast, sloj, rjad; eta’…‟, TTžrk. kat



„Stockwerk, Etage; Lage; Falte…‟. 65



TÝpkÝ Cabouxiggul˝ boy ismindeki gibi, bkz. B™lžm 3. 2. 3).



66



KrĢ. Kuman tov [tou]



67



Bu, Ġdil b™lgesinde konuĢulan KÝpŒak dillerindeki (Tatar, BaĢkurt) y, i ve 2 seslerinde nadir



„Fahne‟ (Grønbech 1942, 250), aynÝ zamanda bkz. Nmeth 1932,



56.



g™ržlen bir olgu değildir, yani Tatar y‰{ (qw;) < *y#{ „taze, genŒ‟, fakat bu Œevredeki ™bžr Tžrk dilleri de (Az., uv., Kum. ) damaksÝ nitelikler g™sterir. 68



„Der den Rhom‰ern n‰chste Stamm sind die P‰2‰n‰g, dann Qif2aq, dann Oguz, dann



J‰m‰k, Ba{girt, Basmil, Qai, Jabaqu, Tatar, Qirqiz; diese sind in der N‰he von China…Die Sprache der Bulgar, Suwar und P‰2‰n‰g in der N‰he der Rhom‰er ist tžrkisch, aber in ein- und derselben Weise verstžmmelt. ” (Brockelmann 1921, 36-8). 69



„rneğin yedinci boy isminin ikinci bileĢenindeki Oğuz etkisi.



70



Renk ismi veya unvan olarak yorumlanabilecek unsurlar vardÝr ama hiŒbirinde bu, aynÝ



boy isminin iki bileĢeninde de geŒmez.



Abaev, V. I. 1958. Istoriko-etimologi eskiy slovar‟ osetinskogo jazyka 1-2. Moskva-Leningrad Az. - Azerice, Azizbekov, H. A. 1965. Azerbajdjansko-russkij slovar‟. Bak” ÁMTF - Gy™rffy Gy. 1963-98. Az Árp†d-kori Magyarorsz†g t™rtneti f™ldraj za 1-4. Budapest. Bang, W. 1918. …ber den Volksnamen Beseny™. Tur†n 3, 436-7. Bacot, J. 1956. Reconnaissance en Haute Asie seprentrionale par cing envoys ou”gours au VIIIe siŽcle. JA 244, 137-53. BaĢk. - BaĢkurtŒa, Uraksin, Z. G. 1996. Baakirsko-russkiy slovar‟. Moskva.



1238



Baskakov, N. A. 1982. Mikroetnonimy uzov (oguzov) - ernyh klobukov v russkih letopisjah. AOH 36, 39-46. Berta Á. 1989. Új vlemny t™r™k eredet™ t™rzsneveinkr™l. Keletkutat†s tavasz, 3-17. Betra Á. 1991. T™r™k eredet™ t™rzsneveink. NyK 92, 3-40. Brockelmann, C. 1921. Mahmud al-KasgharO žber die Sprachen und die St‰mme der Tžrken im 11. Jahrh. KCsA 1, 26-40. BT - Moravcsik, Gy. 1983. Byzantinoturcica 1-2. Berlin. Budagov, L. 1868. Sravnitel‟nÝy slovar‟ turecko-tatarskih nare Œiy 1-2. Sanktpeterburg. CC - 1981. Codex Cumanicus. ed. Kunn, G. (Budapest Oriental Reprints Ser. B1) Budapest. uv. - uvaĢŒa, Aamarin, N. I. 1928-50. Thesaurus lingual Tschuvaschorum. Slovar‟ uvaĢskogo. jazyka 1-17. ŒeboksarÝ. Clauson, G. Sir 1962. Turkish and Mongolian Studies. Prize Publication Fund 20, London. KÝrÝm Tat. - KÝrÝm TatarcasÝ, Asanov, `. A. 1988. Krimskotatarsko-russkij slovar‟. Kiyev. Czegldy K. 1950. Új adat a beseny™k t™rtnethez. MNy. 46, 361-2. Czegldy K. 1954. A kangarok (beseny™k) a VI. sz†zadi sz‘r forr†sokban. MTA Nyelv- s. Irodalomtudom†nyi Oszt†ly†nak K™zlemnyei 5, 243-76. Czegldy K. 1956. Kangarok s zavarok. MNy. 52, 120-5. DAI - Moravcsik Gy. 1950. B‘borbanszžletett Konstantin: A birodalom korm†nyz†sa. Budapest (= 1949. Konstantine Porphyrogenitus: De Administrando Imperio. English translation by Jenkins, R. J. H. Budapest). Doerfer, G. 1995. Tžrkische Farbbezeichungen und Pferdezucht. CAJ 39, 208-27. DTS - 1969. Drevnetyurskiy slovar‟. Nadaljaev, V. M. et. alii. Leningrad. ED - Clauson, G. Sir 1972. An Ethymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish. Oxford.



1239



Egorov, V. G. 1964. Etimologi eskiy slovar‟ ŒuvaŒaskogo jazÝyka. eboksarÝy. Erdal, M. 1991. Old Turkic Word Formation. A Functional Approach to the Lexicon 1-2. Turcologica 7, Wiesbaden. Gabain, A. von 1950. Alttžrkische Grammatik. Leipzig. Gag. - Gagauzca, Baskakov, N. A. Gagauzsko-russko-moldavskiy slovar‟. Moskva. Golden, B. P. 1992. An Introduction to the History of the Turkic Peoples. Ethnogenesis and State- Formation in Medieval and Early Modern Eurasia and the Middle East. Wiesbaden. Gombocz Z. 1915. Árp†dkori t™r™k szemlyneveink. MNyTK 16, Budapest. Gombocz Z. 1916. A beseny™ npnvr™l. Mny. 12, 281-6. G™ckenjan, H. 1972. Hilfsv™lker und Grenzw‰chter im mittelalterlichen Ungarn. Wiesbaden. Grønbech, K. 1942. Komanisches W™rterbuch. Tžrkischer Wortindex zu Codex Cumanicus. Kopenhagen. Gy†rf†s I. 1873. A j†sz-kunok t™rtnete. II. Kecskemt. Gy–ni M. 1943. A magyar nyelv g™r™g feljegyzses sz–rv†nyemlkei. Budapest. Gy™rffy Gy. 1939. Beseny™k s magyarok. KCsA 1. kieg. k™t. 397-500. Gy™rffy Gy. 1940. Beseny™k s magyarok. Budapest. Gy™rffy Gy. 1948. Kr–nik†ink s a magyar ™st™rtnet. Budapest. Gy™rffy, G. 1965. Monuments du lexique PetchnŽgue. AOH 18, 73-81. Gy™rffy, G. 1972. Sur la Question de l‟Etablissement des PetchnŽgues en Europe. AOH 25, 283-92. Gy™rffy Gy. 1990. A magyars†g keleti elemei. Budapest. Harmatta J. 1946. Sz‘nes lov› npek. Mny. 42, 26-34. Harmatta J. 1995. Egy szaszanida arany pecstgy™r™ felirata. in: B†lint Cs. Kelet, a korai avarok s. Biz†nc kapcsolatai. Szeged 342-48. Houtsma, M. Th. 1894. Ein tžrkisch-arabisches Glossar. Leiden.



1240



Jenkins, J. H. 1962. Konstantine Porphyrogenitus De Administrando Imperio volume II. Commentary. London. Jerney J. 1851. Keleti utaz†s a „magyarok‟ ™shelyeinek kinyomoz†sa vgett. 1844 s 1845 I. Pest. Kar. - Karaimce, Baskakov, N. A. 1974. Karaimsko-russko-pol‟skij slovar‟. Moskva. KÝrg. - KÝrgÝzca, Judahin, K. K. 1965. Kirgizsko-russkij slovar‟. Moskva. Kkalp. - KarakalpakŒa, Baskakov, N. A. 1958. Karakalpaksko-russkij slovar‟. Moskva. Kniezsa I. 1934. Cs_sz. MNy. 30, 104-6. Kov†cs L. - Veszprmy L. (ed) 1997. Honfoglal†s s nyelvszet. A honfoglal†sr–l sok szemmel 3, Budapest. Krist– Gy. - Makk F. - Szegf™ L. 1973. Adatok „korai” helyneveink ismerethez 1. Acta Historica 44. Kum. - KumukŒa, Bammatov, Z. Z. 1969. KumÝksko-russkiy slovar‟. Moskva. Kurat, A. N. 1937. PeŒenek tarihi. Ġstanbul. Kzk. - KazakŒa, Shnitnikov, B. N. 1966. Kazak-English Dictionary. UAS 28. Bloomington. Lessing, F. D. 1973. Mongolian - English Dictionary. Bloomington. Ligeti L. 1986. A magyar nyelv t™r™k kapcsolatai a honfoglal†s el_tt s az Árp†d-korban. Budapest. Marquart, J. 1898. Die Chronologie der alttžrkischen lnschriften. Leipzig. Marquart, J. 1903. Osteurop‰ische und ostasiatische Streifzžge. Leipzig. Markwart, J. 1929. Kultur- und sprachgeschichtliche Analekten. UJb. 9, 68-103. MEH - 19863. A magyarok el™deir™l s a honfoglal†sr–l. Kort†rsak s kr–nik†sok h‘rad†sai. ed. Gy™rffy Gy. Budapest. Menges, K. H. 1944-45. Ethymological Notes on Some P‰ ‰n‰g Names. Byzantion 17, 256-80. Minorsky, V. 19702. Hudƒd al-‟#lam. The Regions of the World. A Persian Geography 372 A. H. -.



1241



982 A. D. London. Nmeth Gy. 1922. A beseny™k ismerethez. MNy. 18, 2-7 (= 1922. ZurKenntnis der Petschenegen. KCsA 1, 219-25). Nmeth, J. 1927. Der Volksname Tžrk. KCsA 2, 275-81. Nmeth, J. 1930. Die petschenegischen Stammesnamen. UJb. 10, 27-34. Nmeth Gy. 1930a. A honfoglal– magyars†g kialakul†sa. Budapest. Nmeth, J. 1932. Die Sprache der Petschenegen und Komanen. in: Nmeth, J. Die Inschriften des Schatzes von Nagy-Szent-Mikl–s. BOH. 2, 50-9. Nmeth Gy. 1937. A tarka lovak orsz†ga. Ethnographia 43, 103-7 (= 1938. Das Volk mit den scheckigen Pferden. KCsA 1. kieg. k™t. 345-52). Nmeth Gy. 1958. A tolm†cs sz– t™rtnethez. NyK 60, 127-32 (= 1958. Zur Geschichte des Wortes tolm†cs „Dolmetscher‟. AOH 8, 1-8). Nmeth Gy. 1991. A honfoglal– magyars†g kialakul†sa. M†sodik, b™v‘tett s †tdolgozott kiad†s, k™zzteszi Berta Á. Budapest. Nog. - Nogayca, Baskakov, N. A. 1963. Nogaysko-russkiy slovar‟. Moskva. Paasonen, H. 1908. Csuvas sz–jegyzk. A NyK 37. s 38. k™tetnek mellklete. Budapest. Pauler Gy. - Szil†gyi S. (ed) 1900. A magyar honfoglal†s k›tf™i. Budapest. Pelliot, P. 1949. Notes sur l‟historie de la Horde d‟or. Paris. PLDR - 1978. Pamjatniki literatury drevnej Rusi. Na alo Russkoj literatury 11 - na alo 12 veka. ed. Liha eva, D. S. Moskva. Pletneva, S. A. 1960. PeŒenegi, torki i polovcy v jujnorusskih stepjah. Materialy i issledovanija po arheologii SSSR 62. Pritsak, O. 1975. The Pe enegs: A Case of Social and Economic Transformation. AEMAe 1, 211-35. Pr™hle, W. 1909. Karatschajisches W™rterverzeichnis. KSz. 10, 83-150. R‰s‰nen, M. 1969. Versuch eines etymologischen W™rterbuchs der Tžrksprachen. Lexica Societatis.



1242



Fenno-ugricae 17, Helsinki. Radloff, W. 1893-1911. Versuch eines W™rterbuches der Tžrk-Dialecte 1-4. Sanktpeterburg. R–na-Tas A. 1995. A magyars†g korai t™rtnete. Szeged. R–na-Tas A. 1996. A honfoglal– magyar np. Budapest. Schamiloglu, U. 1984. The Name of the PeŒeneks in Ibn Wayyˆn‟s al-Muqtabas. in: Oberling, P. (ed) Turks, Hungarians and Kipchaks. A Festschrift in Honor of Tibor Halasi-Kun. Journal of Turkish Studies 8, 215-22. Senga, T. 1992. A beseny™k a 8. sz†zadban. Sz†zadok 126, 503-16. Senga, T. 1996. A T‟ung-tien h‘rad†sai a k™zp-eur†zsiai npekr™l. in: Kov†cs L. - Veszprmy L. (ed). A honfoglal†skor ‘rott forr†sai. A honfoglal†sr–l sok szemmel 2. Budapest, 35-48. Sevortjan, E. V. 1978. Etimologi eskij slovar‟ tjurkskih jazykov II. Moskva. Steingass, F. 1975. A Comprehensive Persian-English Dictionary. Beirut. Szab– K. 1853. A X. sz†zadi beseny™kr™l. Új Magyar M›zeum 3, 601-11. Szemernyi, O. 1976. 99 Sždwestiranisches:: Lehnw™rter im Ungarischen und Tžrkischen. ‚tudes. Finno-Ougriennes 13, 229-46. Sz™cs J. 1992. A magyar nemzeti tudat kialakul†sa. Kt tanulm†ny a krds el™t™rtnetb™l. Szeged. Tat. - Tatar, 1966. Tatarsko-russkij slovar‟. Moskva. TESZ - 1967-84. A magyar nyelv t™rtneti etimol–giai sz–t†ra 1-4. ed. Benk™ L. Budapest. Thurn, I. 1973. Ioannis Scylitzae Synopsis Historiarum. Corpus Fontium Historiae Byzantinae 5, Berlin. Tkm. - Tžrkmence, Baskakov, N. A. - Karryev, B. A. - Hamzaev, M. J. 1968. Turkmenskorusskiy slovar‟. Moskva. TTžrk. - Tžrkiye TžrkŒesi, Steuerwald, K. 1972. Tžrkisch - Deutsches W™rterbuch. Wiesbaden. V†mbry Á. 1882. A magyarok eredete. Budapest.



1243



Wolff, F. 1935. Glossar zu Firdosis Schahname. Berlin. Zenker, J. T. 1866. Tžrkisch-arabisch-persisches Handw™rterbuch 1-2. Leipzig. Zimonyi I. 1998. A beseny™k nyugatra v†ndorl†s†nak okai. Acta Historica 106, 129-4



1244



Karadeniz'in Kuzeyinde Peçenekler / Prof. Dr. Necati Demir [s.709-713] Cumhuriyet …niversitesi Eğitim Fakžltesi / Tžrkiye



Karadeniz B™lgesi, tarih iŒerisinde pek Œok Tžrk boyu iŒin ya yerleĢim yeri ya da geŒiĢ coğrafyasÝ olmuĢtur. Bu b™lgeye Oğuzlardan ™nce ve OğuzlarÝn bulunduğu d™nemlerde, baĢta PeŒenekler ve KÝpŒaklar1 olmak žzere, pek Œok Tžrk boyu gelmiĢ ve yer yer yerleĢmiĢtir. Karadeniz B™lgesi‟nde hˆlˆ izleri olan bu boylar hakkÝnda yeterli araĢtÝrma yapÝlmamÝĢtÝr. B™lgenin tarihi hakkÝnda ŒalÝĢma yapan araĢtÝrmacÝlarÝn bazÝlarÝ Œoğunlukla Tžrklerden ™nceki milletlere yer vermiĢlerdir. Bir kÝsmÝ da Karadeniz B™lgesi‟ndeki Tžrk varlÝğÝnÝ Oğuzlardan baĢlatmÝĢtÝr. Orta Karadeniz B™lgesi ağÝzlarÝnÝ hazÝrlamak žzere saha araĢtÝrmalarÝ yaparken Oğuz TžrkŒesi dahilinde Œ™zemediğim bazÝ ağÝz ™zellikleri ile karĢÝlaĢmÝĢtÝm. Orta Karadeniz ağÝzlarÝnÝn komĢu illerle sÝnÝrÝnÝ belirleyebilmek iŒin Artvin‟den Zonguldak‟a kadar geniĢ bir coğrafyada derlemeler yaptÝm. Oğuz TžrkŒesi ™zellikleri iŒerisinde yer almayan ağÝz ™zelliklerine derleme yaptÝğÝm bu geniĢ coğrafyada da rastladÝm. Konuyu mercek altÝna alÝp incelemek durumu b™ylece kendiliğinden ortaya ŒÝktÝ. Dil araĢtÝrmalarÝnda derinleĢildikŒe baĢka sahalarÝn yardÝmÝna zorunlu olarak ihtiyaŒ duyulur. BunlarÝn baĢÝnda tarih“ kaynaklar gelmektedir. Uzun yÝllar tarihi kaynaklar tarandÝ. Bu iki sahanÝn dÝĢÝnda mimari, dokumalar ve yer isimleri hakkÝnda da araĢtÝrma, iceleme ve g™zlemler yapÝldÝ. AraĢtÝrmalarÝn sonucunda Ģimdilik Ģu sonuŒlara ulaĢÝldÝ. Kaynaklara G™re PeŒenekler Oğuz DestanÝ ve Ġran destanlarÝndaki rivˆyetlere g™re PeŒenekler, M.„. VII. yžzyÝlda Oğuzlar ve Alanlarla, Sakalar hˆkimiyeti devrinde beraber yaĢamaktadÝr. Efrasiyab‟Ýn babasÝnÝn veya dedesinin adÝ BeĢenk‟tir.2 PeŒenek ismi bžyžk bir ihtimalle bu ĢahÝstan gelmektedir. YazÝlÝĢÝ 1072-73 yÝlÝnda bitirilen Divanž Lžgati‟t Tžrk‟te PeŒenekler; Becenek ve PeŒenek Ģeklinde yazÝlmÝĢ, Bizans žlkesine en yakÝn boy olarak tanÝtÝlmÝĢtÝr.3 PeŒenek, Bulgar ve SuvarlarÝn dillerinin bir TžrkŒe olduğu ifade edilmiĢtir.4 Eserin bir baĢka yerinde BeŒenekler Rum yakÝnlarÝnda oturan bir topluluk olarak yer verirken yine aynÝ sayfada OğuzlarÝn bir boyu olarak g™stermiĢtir.5 A. PeŒenek TžrkŒesi PeŒenek TžrkŒesi ile ilgili en bžyžk talihsizlik, gžnžmžze ulaĢan yazÝlÝ malzemelerin yok denecek kadar az olmasÝdÝr. B™yle ™nemli bir talihsizlikten dolayÝ yeteri kadar araĢtÝrma yapÝlamamÝĢ, PeŒenek TžrkŒesinin ™zellikleri tam olarak ortaya ŒÝkarÝlamamÝĢtÝr.



1245



PeŒenek TžrkŒesi konusundan bahseden en eski kaynak herhˆlde D“vˆnž Lžgati‟t Tžrk‟tžr. KaĢgarlÝ Mahmd, eserin yazÝldÝğÝ zamanda Tžrk džnyasÝnÝn sergilediği durumu anlatÝrken, yukarÝda da belirtildiği gibi, PeŒeneklerin Bizans‟a en yakÝn Tžrk boyu olduğunu, KÝpŒaklarla komĢu olduklarÝnÝ s™yler.6 Bu durum XI. ve daha ™nceki yžzyÝllarda PeŒenek TžrkŒesi ve KÝpŒak TžrkŒesinin birbirine Œok yakÝn olduğunun iĢareti konusunda ™nemli bir ipucudur. Eserde fail konusu iĢlenirken verilen bilgide, KÝpŒak ve PeŒeneklerin fiil k™klerine



-daŒÝ/-deŒi eki getirerek fiillerden fail yaptÝklarÝndan



bahsedilmiĢtir. „rnek olarak bardaŒÝ (varÝcÝ), turdacÝ (kalkÝcÝ) kelimeleri verilmiĢtir.7 D“vˆnž Lžgati‟t Tžrk‟e g™re zaman, mekˆn ve ˆlet ismi yapÝmÝnda da kural KÝpŒak TžrkŒesiyle ortaktÝr: Bu ya kurgu ogur ermes (Bu, yay kuracak vakit değildir), bu turgu yer ermes (Bu, duracak yer değildir), bu tag agku ermes (bu dağa ŒÝkacak vakit değildir), ol bizge kelgž boldÝ (Onun bize gelme zamanÝ oldu), yegž neng (yenilecek Ģey), ™rneklerini vererek PeŒenek ve KÝpŒak TžrkŒesinde bu kuralÝn ortak olduğunu anlatÝr.8 PeŒeneklerle



KumanlarÝn



aynÝ



dil



™zellikleriyle



konuĢtuğundan



Anne



Komnen



de



bahsetmektedir.9 Nmeth, bu benzerlikler žzerine ŒalÝĢmÝĢ, fakat net bir sonuca ulaĢamamÝĢtÝr.10 Bununla birlikte PeŒenek TžrkŒesinin gžnžmžze ulaĢan birkaŒ kelimesinden hareketle PeŒenek TžrkŒesiyle KÝpŒak TžrkŒesinin bazÝ ™zelliklerinin ortak olduğunu ortaya koyabilmiĢtir.11 Bunlar iŒerisinde -g->-v-ve y->c- değiĢmeleri dikkat Œekici ve Œok ™nemlidir. AynÝ zamanlarda, yakÝn coğrafyalarda yaĢamÝĢ, pek Œok mžnasebeti bulunan iki Tžrk boyunun dillerinin birbirine Œok yakÝn olmasÝ gayet normaldir. PeŒenek TžrkŒesi ile ilgili olarak ele alÝnmasÝ gereken diğer konu, herhˆlde alfabe olsa gerektir. Gžnžmžze ulaĢan dil malzemelerinden anlaĢÝldÝğÝna g™re, PeŒenekler Runik yazÝyÝ kullanmÝĢlardÝr. Ele geŒen metinlerde kullanÝlan harfler, tam bir alfabe oluĢturmamÝzÝ engellemektedir. Fakat harfler Ģekil bakÝmÝndan net bir Ģekilde runik yazÝyÝ ortaya koymaktadÝr. Hatta geliĢmiĢ bir edebi metin olarak değerlendirdiğimiz G™ktžrk alfabesi ile en az žŒ harfin ortak olduğu aŒÝktÝr. Diğer pek Œok Ģekil birbirine benzemektedir, ancak harf olarak karĢÝlÝklarÝ farklÝdÝr.12 Karadeniz B™lgesi‟nde PeŒenek Ġzleri Karadeniz B™lgesi‟nde PeŒeneklerin bulunduğu ile ilgili ciddi deliller bulunmaktadÝr. BunlarÝn en ™nemlileri tarihi kaynaklar, yer isimleri ve ağÝz ™zellikleridir: 1. Tarihi Kaynaklar Karadeniz B™lgesi‟nde PeŒeneklerin yaĢadÝğÝ ve bu b™lgede ŒeĢitli faaliyetlerde bulunduklarÝ belgelerle sabittir. Tžrkiye‟nin ™nemli bir kÝsmÝnÝ Tžrk vatanÝ hˆline getiren DaniĢmendliler, Karadeniz sahillerine inme mžcadeleleri verdikleri sÝralarda, farklÝ zamanlarda ve farklÝ yerlerde iki kez PeŒeneklerle karĢÝlaĢÝrlar. Bunlardan ilki Tatis/Tzatis13 ve onun y™nettiği PeŒenek ordusudur.



1246



1100 yÝlÝnda FransÝz, Alman ve Lombardlardan oluĢan HaŒlÝ ordusu Kudžs‟e gitmek žzere Ġzmit‟te toplanÝr. FransÝz ve Almanlar, en kolay yolun Anadolu‟nun gžneyi olduğu fikrindedirler. Lombardlar ise bir yÝl ™nce esir alÝnÝp Niksar zindanlarÝnda bulunan Boemond‟u kurtarmak iŒin kuzeyden gidilmesi gerektiği g™ržĢžndedirler. FransÝz ve Almanlar, Anadolu iŒlerine girildiğinde Tžrkler tarafÝndan periĢan edileceklerini bildirirler. Bunun žzerine Bizans Ġmparatoru Canik‟te bulunan PeŒenek Komutan Tatis/Tzatis‟i haŒlÝ ordusuna kÝlavuzluk yapmasÝ iŒin Ġzmit‟e davet eder.14 Tatis/Tzatis beĢ yžz PeŒenek askeriyle Ġzmit‟e gelir ve HaŒlÝlara rehberlik eder. Tatis/Tzatis ve askerlerinin PeŒenek olduğu ilim alemince kabul edilmiĢ bir gerŒektir.15 Tatis ve PeŒenek askerlerinin rehberlik ettiği HaŒlÝlar, Amasya yakÝnlarÝnda bir ovaya ulaĢÝp konaklarlar. SelŒuklu ve DaniĢmendlilerden oluĢan Tžrk ordusu bir gecede HaŒlÝlarÝ dağÝtÝr. HaŒlÝlar Œok bžyžk kayÝplar verirler.16 Tatis ise kaŒmayÝ baĢarÝr. Tatis‟in beĢ yžz askeri olduğu dikkate alÝndÝğÝnda, 1100 yÝlÝnda Canik civarÝnda en az on bin PeŒenek nžfusunun bulunduğu rahatlÝkla s™ylenebilir. Tokat, SelŒuklular tarafÝndan alÝndÝktan sonra Karadeniz tarafÝndan gelen bir Rum ordusu tarafÝndan kuĢatÝlÝr. Rum ordusu, DˆniĢmend Gˆzi komutasÝndaki Tžrk ordusu tarafÝndan yenilir ve pek Œoğu kÝl݌tan geŒirilir. Sekiz bini de esir alÝnÝr. Esir alÝnan Rum ordusu komutanlarÝndan birinin ismi TadÝk‟tÝr.17 TadÝk bir Tžrk ismi olup Orhun Abidelerinde de geŒmektedir.18 Bu tarihlerde Canik ve Œevresinde PeŒeneklerin yaĢadÝğÝ kesin olduğuna g™re bu komutanÝn PeŒenek Tžrkž olma ihtimali Œok yžksektir. Bununla birlikte Rum ordusunda kaŒ Tžrk askerinin bulunduğu bilinememektedir. 2. Yer Ġsimleri Tžrkiye‟nin pek Œok yerinde PeŒeneklerle ilgili yer ve aĢiret isimleri bulunmaktadÝr. Bu isimlerin yoğunlaĢtÝğÝ b™lgeler; MaraĢ ve Halep civarÝ, Ankara Œevresi ve19 Orta Karedeniz B™lgesi‟dir.20 Bunlardan Orta Karadeniz B™lgesi‟nde, ™zellikle Ordu‟da ve Sivas‟Ýn kuzeyinde bulunan PeŒeneklerle ilgili yer isimleri Œok ™nemlidir. Ordu‟ya



bağlÝ



Ulubey



ilŒesinin



Kumanlar



k™yžnde



bir



mevkiinin



ismi



Beceneklž/PeŒenekli/PuŒuklu‟dur. Kumanlar ve PeŒenek isimlerinin aynÝ mekˆnda iŒ iŒe olmasÝ dikkat Œekici bir durumdur. Fatsa‟nÝn bir k™yžnžn ismi ise Bacanak‟tÝr. Bilinen akraba adÝyla alakalÝ da olabilecek bu ismi tedbirle ele almak gerektiği aŒÝktÝr. Fakat tarihi belgelerde PeŒenek isminin hep “B” ile baĢlamasÝndan dolayÝ PeŒeneklerle ilgili olmasÝ da ihtimal dahilindedir. Sivas iline bağlÝ SuĢehri ilŒesinde PeŒenek isimli bir k™y bulunmaktadÝr. SuĢehri‟nin SarÝyar YaylasÝ‟nda bir taĢ žzerinde Runik yani K™ktžrk alfabesiyle yazÝlmÝĢ birkaŒ kelime bulunmaktadÝr.



1247



Bžtžn bunlarÝn yanÝ sÝra Canik isminin kaynağÝ da PeŒenekler olmalÝdÝr. Canik kelimesinin etimolojisini yapmak iŒin pek Œok ilim adamÝ ŒalÝĢmalarda bulunmuĢ, fakat bir sonuca ulaĢamamÝĢlardÝr. Bu dağÝn ismi bžyžk bir ihtimalle baĢlang݌ta Becenek idi. bol- fiilinde olduğu gibi, ™n seste žnsžz džĢmesiyle ™nce ecenek olmuĢ, daha sonra da bugžnkž biŒimi olan canik biŒimine gelmiĢ olabilir. Samsun‟un doğu kÝsmÝ, Ordu ve Giresun ve ġalpazarÝ Œevresinde halk arasÝnda bu coğrafyanÝn genel olarak iki ismi vardÝr. Yayla ve Canik. Bu b™lgede yžksek kesimlere yayla, sahil kÝsmÝna ise genel olarak Canik denmektedir. Sahil kÝsmÝnda yaĢayanlara da Canikli denmektedir. Ordu y™resi ile ilgili tutulmuĢ 1455 tarihli Tahrir Defteri‟nde bugžn Karag™l olarak bilinen Karak™los isimli bir yer bulunmaktadÝr.21 Karak™los‟un ilk Ģekli bžyžk bir ihtimalle Karak™l olmalÝdÝr. Daha sonra Rumca -os eki eklenmiĢ ve kayÝtlara b™yle geŒmiĢtir. Fakat bu ismin PeŒenekler mi yoksa baĢka bir Tžrk boyundan mÝ geldiğini Ģimdilik belirlemek gžŒtžr. BatÝ Rumeli ve Kuzeydoğu Anodolu‟daki Œok sayÝda k™yžn aynÝ isimde olmasÝ dikkat Œekicidir.22 BatÝ Rumeli‟de Œok sayÝda PeŒenek Tžrkžnžn yaĢadÝğÝ dikkate alÝndÝğÝnda Karadeniz B™lgesi ile olan bu ortaklÝk Œok ™nemli hˆle gelmektedir.23 Karadeniz B™lgesi‟nde PeŒenek TžrkŒesinin Ġzleri24 1. y->c- DeğiĢmesi KÝpŒak TžrkŒesinde džzenli ses olaylarÝndan biri de kelime baĢÝndaki y->c- değiĢikliğidir.25 PeŒenek TžrkŒesiyle KÝpŒak TžrkŒesi bu konuda ortaklÝk arz etmektedirler.26 Eski TžrkŒede y- ile baĢlayan pek Œok kelime KÝpŒak TžrkŒesinde, dolayÝsÝyla PeŒenek TžrkŒesinde c- ile baĢlamaktadÝr: cemiĢ (CC) (