Tümer Mikrobiyoloji Soru Kitabı [5 ed.] [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

TUMER



MİKROBİYOLOJİ AÇIKLAMALI SORU KİTABI 5. BASKI



1



BÖLÜM: 1 TEMEL MİKROBİYOLOJİ MİKROORGANİZMALAR 1) Aşağıdakilerden hangisi protist değildir? A) B) C) D) E)



Protozoonlar Algler Slime moldlar Prionlar Mantarlar



Mikroorganizmalar sellüler ve asellüler olmak üzere iki ana grupta incelenirler. Sellüler mikroorganizmalar replikasyonları ve yaşamları için gerekli olan tüm enzim ve biyolojik yapıları bulundururlar. Ökaryotlar ve prokaryotlar olarak ikiye ayrılırlar. Tek hücreli ökaryotlar sınıfına protistler denir. Algler, protozonlar, mantarlar ve slime moldlar bu grupta incelenirler. Yanıt - D 2) Bir virüsü meydana getiren temel yapı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Zarf Nukleokapsid Kapsid RNA Matriks proteinleri



Viral partikül bir kapsid ile çevrili DNA veya RNA'dan oluşmuştur (nukleokapsid). Kapsid nükleik asidi korur ve virüsün tarafından konak hücreye tutunması ve penetrasyondan sorumludur. Kapsid üzerindeki proteinler (sıklıkla glikoproteinlerdir) virüs ile konak hücre arasındaki ilişkiyi açıklar. Bazı virüsler zarf ile çevrilidir (zarflı virüsler). Yanıt - B 3) Kapsidi olmayan tek sarmal RNA moleküllerine ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Virion Nukleoid Viroid Nukleokapsid Revers transkriptaz



Viroidler çıplak, küçük, tek sarmal RNA molekülleridir. Kapsidi yoktur. Bitki hastalıkları meydana getirirler. Hücreler arasındaki bulaşmanın nasıl olduğu bilinmemektedir. Viroid RNA'sı bitki hücresinin DNA bağımlı RNA polimerazı aracılığı ile replike olmaktadır. Yanıt - C 4) Yapısında çekirdek (Nükleik) asidi içermediği halde enfeksiyona sebep olan yapı hangisidir? (Nisan- 1998) A) B) C) D) E)



Virion Prion Plazmid Detektif virion Pseudovirion



Nükleik asitleri olmayan virüsler ve viroidlerden farklı protein yapılara prion denir. Bu protein yapıların enfeksiyöz özellikleri vardır. Yanıt - B 5) Aşağıdakilerden hangisi asellüler mikroorganizma değildir? A) Virüsler B) Fajlar



2



C) Viroid D) Prionlar E) Bakteriler Asellüler mikroorganizmalar: Hücre yapısı veya metabolizmaları bulunmayan, bir konak hücreye girerek onun genetik yapısını kullanan, böylece kendisi için gerekli olan proteinleri sentezlettiren, bu arada içinde bulunduğu konak hücrenin fonksiyonlarını bozarak onda hastalık meydana getirebilen basit yapılı canlılardır. Virüsler, viroidler ve prionlar asellüler mikroorganizmalardır. Yanıt - E 6) Aşağıdakilerden hangisi prion ile meydana gelir? (Eylül- 1998) A) B) C) D) E)



Creutzfeldt-Jacob hastalığı Subakut sklerozan panensefalit Progresif multifokal lökoensefalopati Lenfositik koryomenenjit Visna



Dejeneratif merkezi sinir sistemi hastalıkları; kuru, Creutzfeldt-Jacob, Gerstmann-Stradussler-Scheinker sendromu, fatal familial insomnia, scrapie, transmissible ensefalopati ve bovine spongiform ensefalopati prionlar ile meydana gelen hastalıklardır. Yanıt - A 7) Aşağıdakilerden hangisi latent bir viral enfeksiyondur? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



İnfluenza Polio Herpes labialis Creutzfeld Jacobs hastalığı Rubella



Yavaş virüs enfeksiyonları



Virüs tipi



Subakut sklerozan panensefalit



Kızamık



Progresif multifokal



Polyoma JC



Lökoensefalopati



Virüs tipi



Progresif Rubella ensefaliti



Kızamıkçık



HIV ensefalopatisi



HIV



Yavaş virüs enfeksiyonları latent enfeksiyon değildir. Herpes labialis latent enfeksiyonun aktivasyo-nu sonucu olur. Yanıt - C 8) Creutzfeld-Jacob hastalığının etyolojisinden sorumlu tutulan prionlar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Protein yapısında olmalarına rağmen proteazlara dirençlidirler Formaldehit ve iyonize radyasyondan etkilenmezler Nöronlarda vakuolizasyon ve amiloid plak oluştururlar Konakta güçlü bir immünolojik yanıta yol açarlar Neden oldukları hastalığın inkübasyon periyodu uzundur



Creutzfeldt-Jacob hastalığının etyolojisinden sorumlu tutulan prionlar asellüler yapıdadır ve nükleazları yoktur. En önemli özellikleri proteazlara ve sterilizasyon yöntemlerine dirençli olmalarıdır. Uzun inkübasyon periyotlu hastalıklar oluştururlar. Hastalığın tipik özelliği nöronlarda vakuolizasyon ve amiloid plaklar geliştirmeleridir. Hastalığın tanısında tarama testi olarak kullanılabilecek serolojik bir yöntem geliştirilememiştir. İntrasellüler yaşayan organizmaya karşı immün yanıt kötüdür. Tanı biyopsi ile konulur. Yanıt - D 9)



Spongioform ensefalopati etkenleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? (Nisan - 2005)



3



A) B) C) D) E)



Formaldehit, etanol ve iyonize radyasyona dirençlidirler Konağın genomu tarafından kodlanan protein yapısındadırlar Sinir sisteminde amiloid plak oluşumuna yol açarlar Uzun inkübasyon dönemi ile karakterize hastalık oluştururlar Konakta enflamatuvar yanıt oluşumuna neden olurlar



Prionlar: Hastalıklarının tanısında tarama testi olarak kulanılabilecek serolojik bir yöntem geliştirilememiştir. İntrasellüler yaşayan organizmaya karşı immün yanıt kötüdür. Biyopsi ile tanı konulur. Yanıt - E 10) Prion hastalıklarında amiloid plaklar aşağıdaki organların hangisinde görülür? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Karaciğer Böbrek Akciğer Kalp Beyin



Prion hastalıklarında prionlara bağlı patolojik değişiklikler enfekte beyin dokusunun membranlarında bulunur. Yanıt - E 11) Scrapie benzeri bir hastalık olan Deli dana hastalığı (Mad Cow Disease) etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Virüs Prion Riketsia Otoimmün bir hastalık Defektif hücre duvarına sahip bir bakteri



Deli Dana (Bovine spongioform encefalopati) hastalığı, hayvan ölümlerinden sorumlu prionların meydana getirdiği bulaşıcı, güncel bir hastalıktır. Yanıt - B 12) Aşağıdakilerden hangisi prionların özelliği değildir? A) B) C) D) E)



Nükleik asitleri olmayan, protein moleküllerdir Serolojik yöntemler ile tanımlanamazlar Nukleaz ve proteazlara dirençlidirler Scrapie hastalığı etkenidir Sadece insan enfeksiyonlarından sorumludur



Prionlar nükleik asitleri olmayan, protein yapısında enfektif partiküllerdir. Nükleaz ve proteazlara dirençlidirler. Serolojik yöntemler ile tanımlanamazlar. İlk defa scrapie hastalığında tespit edilmişlerdir. Bulaşıcı özelliği olan prion proteinleri (PrP) konağın kromozamal DNA'sında kodlanır. İnsanlarda Kuru, Jacob-Creutzfeld, fatal familial insomnia etkenidirler. Deli Dana (Bovine spongiform encephalopathy) hastalığı hayvan ölümlerinden sorumlu prionların meydana getirdiği güncel hastalıktır. Prionların iki formu vardır. Enfeksiyöz form bulaşıcı olup, Deli dana, yatrojenik CJB ve kuru hastalığı etkenidir. Kalıtsal geçen prionlar ise bulaşıcı değildir, PrP'nin geninin mutasyonuna bağlı familial CJB, fatal familial insomnia etkeni olarak görülür. Yanıt - E 13) Spongiform ensefalopati aşağıdaki hastalıkların hangisinde izlenir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Multipl skleroz Subakut sklerozan panensefalit Progresif multifokal lökoensefalopati Guillain-Barre sendromu Creutzfeldt-Jakob hastalığı



CJH en iyi karakterize edilen, insan spongioz (süngerimsi) ensefalopatisidir. Yanıt - E 14) Prokaryotik hücre yapısında aşağıdaki oluşumlardan hangisi yer almaz? (Nisan - 2001)



4



A) B) C) D) E)



Sitoplazma membranı Nükleus membranı Ribozom Hücre duvarı Sitoplazmik grandiler.



Prokaryotların başlıca farklılığı, 1 um'den daha küçük olması ve nükleus membranının bulunmamasıdır. Yanıt - B 15) Aşağıdakilerden hangisi prokaryotların özelliğidir? A) B) C) D) E)



Mitoz ile bölünürler Histon proteinleri bulunmaz Birden çok DNA vardır Ribozomları 80S yapısındadır Kitin yapısında hücre duvarı vardır



Ökaryot ve Prokaryot hücrelerin özellikler Özellikler



Prokaryot



Ökaryot



Nükleer membran içinde



Yok



Var



Mitoz



Yok



Var



DNA'da histonlar



Yok



Var



Kromozom sayısı



Tek



Birden fazla



DNA



Mitokondri ve endoplazmik Yok retikulum gibi organeller



Var



Ribozom yapısı



70S



80S



Peptidoglikan hücre duvarı



Var



Yok



Yanıt - B 16) Aşağıdakilerden hangisi bakteri hücresi ile protozoon hücresinin ortak özelliklerinden birisi dir? (Nisan 2005) A) B) C) D) E)



Genetik materyalin kimyasal kompozisyonu Peptidoglikan tabakanın varlığı Mitokondrilerin yapı ve fonksiyonları Çekirdeği çevreleyen mernbran varlığı Ribozomal ünitelerin büyüklüğü



Ökaryotlar ile prokaryotlar arasındaki temel fark mernbran ile çevrili çekirdeğin prokaryotlarda bulunmamasıdır. Peptidoglikan tabaka bakterilerin hücre duvar yapısıdır. Mitokondriler sadece ökaryotlarda bulunur. Ribozomal yapı incelenecek olursa ökaryotların 80S, prokaryotların ise 70S büyüklüğünde ribozoma sahip oldukları görülecektir. Her iki sellüler mikroorganizmanın genetik yapısı birbirine benzerdir, çift sarmal DNA'dan oluşmuştur. Yanıt - A 17) Bakteri çekirdeğine ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Nukleus Nukleotid Nukleaz Nukleoid Nukleokapsid



Prokaryotların ökaryotlardan başlıca farkı nukleus membranının bulunmamasıdır. DNA'sı prokaryotik kromozomdur. Prokaryotların çekirdeğine özel yapısından dolayı nukleoid denmektedir. Yanıt - D 18) Prokaryotların ribozomlarının büyüklüğü ne kadardır?



5



A) B) C) D) E)



80S 90S 70S 100S 20S



Hem prokaryotlar hem de ökaryotlar ribozomlara sahiptirler. Protein sentezinin yapıldığı bu yapılar prokaryotlarda ökaryotlardan farklı olarak daha küçüktür. Bakteri ribozomları 70 Svedberg (S) büyüklüğündedir (50S ve 30S subünitleri vardır), ökaryotlarda ise 80S (60S ve 40 s subünitleri vardır) büyüklüğünde ribozom vardır. Birçok antibiyotik bakteri ribozomlarına etkili iken insan hücrelerindeki protein sentezini etkilemezler. Yanıt - C 19) Peptidoglikan tabakası bulunmayan prokaryot aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) E)



Mycobacteria Moraxella Mycoplasma Neisseria



Prokaryotların etraflarında peptidoglikan hücre duvarı bulunur (Mycoplasma'lar hariç). Ökaryotlarda kural olarak böyle bir tabaka bulunmaz. Mantarlarda kitin denilen N-asetilglukozamin yapısında sert bir tabaka vardır. Ancak bakterilerin peptidoglikan yapısından farklıdır. Yanıt - C 20) Bakterileri birbirinden ayırmak için kullanılan en iyi yöntem aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Gram ile boyama Kimyasal maddelere dirençleri Üreme özellikleri Antibiyotiklere dirençleri Hibridizasyon yöntemleri



Bakterileri birbirinden ayırmak için fenotipik, analitik ve genotipik sınıflandırma yapılır. Fenotipik sınıflandırma •



Mikroskobik yapıları







Makroskobik yapıları







Biyotiplendirme







Serotiplendirme







Antibiyogram duyarlılıkları







Faj tiplendirmesi



Analitik sınıflandırma •



Hücre duvarı yağ asitleri analizi







Tüm bakteride lipid analizi







Tüm bakteride protein analizi







Hücre enzimlerinin elektroforezi



Bakterilerin genotipik sınıflandırılması •



Guanin/sitozin oranı







DNA hibridizasyon







Nükleik asit sekans analizi







Plazmid analizi







Ribotyping







Kromozomal DNA yapı ve parçalarının incelenmesi



En küçük bakteri mikoplazmadır. Hibridizasyon yöntemine göre iki mikroorganizma arasındaki homoloji >%70 ise aynı tür olduklarına karar verilir. rRNA'nın mutasyondan en az etkilenen genetik materyal olması nedeniyle hibridizasyonda en duyarlı yöntem DNA ile ribozomal RNA (rRNA) karşılaştırmasıdır. Yanıt - E 21) Aşağıdakilerden hangisi insanlarda hastalık yapan bakterilerin sınıfıdır?



6



A) B) C) D) E)



Arkebakteriler Öbakteriler Ökaryot Mavi yeşil algler Mayalar



Bakteriler öbakteri ve arkebakteri olmak üzere iki grupta incelenir. İnsanlarda hastalık yapan bakterilerin büyük bölümü öbakteri sınıfındandır. Arkebakteri sınıfı bakterilerin en önemli farkı peptidoglikan tabakalarının olmamasıdır. Sindirim sisteminde simbiyotik olarak yaşarlar, yüksek tuz, yüksek ısı gibi anormal şartların bakterileridir. Thermus aquaticus'dan (Taq polymerase) elde edilen DNA polimeraz PCR testinde kullanılır. Algler subsellüler kloroplastlar aracılığı ile fotosentez yapan ve oksijen üreten mikroorganizmalardır. Mavi-yeşil algler ve Siyanobakteriler prokaryotik alglerdir. Bakterilerin özel tiplerine (epidemi yapanlar gibi) subtipleri denir. Subtiplendirme; biyotiplendirme, serotiplendirme, antibiyotik duyarlılık testleri, bakteriyofaj tiplendirme ve bakteriyosin tiplendirme yöntemleri ile yapılabilir. Yanıt - B 22) Bakterinin sitoplazması içinde ışık mikroskobu ile görünen en büyük yapısı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Mezozom Ribozom Mitokondri Nukleoid Endoplazmik retikulum



Bakteri sitoplazması ışık mikroskobu ile homojen bir sıvı olarak görünür. Bakterinin organellerinden sadece çekirdeğini görürsünüz. Eğer görünür başka yapılar varsa bunlar enerji için gerekli depo granüllerdir. Polisakkarid, lipid, sülfür granülleri olabilir. Bunların içinde en bilinenleri Corynebacterium suşları içinde bulunan fosfat bağları taşıyan Ernst-Babes (volutin) granülleridir. Bazı Siyano bakteriler "thylakoid" denilen fotosen-tetik yapılar, bazıları da gaz vezikülleri içerir. Ökaryotlarda görülen mikrotubuler yapılar prokaryotlarda görülmez. Elektron mikroskobu ile incelediğinizde görülen en önemli partiküller ribozomlardır. Bakterinin protein sentezinde görevleri vardır. Yanıt - D 23) Aşağıdakilerden hangisi bakteri çekirdeğinin özelliği değildir? A) B) C) D) E)



Çift sarmal DNA'sı vardır Çekirdek zarı içermez Nukleolusu yoktur Histon proteinleri bulunur Mezozom çekirdeğin sitoplazmik membrana bağlandığı yerdir



Işık mikroskobu ile tüm hücreler içinde görünen en büyük yapı çekirdektir. Ökaryotlardan farklı olarak çekirdek zarı ve nukleolus içermezler. Her bakteride çift sarmallı tek bir DNA ipçiği bulunur. Bakteri DNA'sı Borrelia burgdorferi ve bazı Streptomyces türleri dışında sirküler yapıdadır. Ökaryotlarda, prokaryotlardan farklı olarak birçok DNA (kromozom) bulunur ve birbirlerine histon proteinleri ile bağlanırlar. Nukleotidler intron denen baz sıraları ile birbirlerine bağlanırlar. DNA replikasyonları da birçok noktada aynı anda sürdürülür. DNA giraz enzimi bakterinin boyunun ortalama 1000 katı uzunluğundaki DNA'sının süpersarmal haline gelip bakterinin içine sığmasını ve açılmasını sağlar. Çekirdek hücrenin ortasında veya bir kenarında olabilir, ancak bağımsızdır. Sitoplazmik membrana mezozom aracılığı ile tutunur. Mezozomun septal kısmı, hücre bölünmesinin başladığı, lateral mezozom ise spor oluşumunun başladığı (sporlu bakterilerde) ve plazmidlerin bağlandığı yerdir. Yanıt - D 24) Selektif permeabilite, eriyiklerin transportu, elektron transportu, oksidatif fosforilasyon ve bazı ekzoenzimlerin salgılanması fonksiyonları bakteri hücresinin hangi kısmında gerçekleşir? (Nisan - 2002) A) Periplazmik aralık B) Dış membran



7



C) Peptidoglikan tabaka D) Sitoplazmik membran E) Sitoplazmik grandiler Ökaryotlar ile prokaryotlar arasında yapı olarak birbirlerine en çok benzeyen bölüm sitoplazmik membrandır. Hücre zarfının (sitoplazmik membran, hücre duvarı ve kapsül) en içte kalan tabaka-sıdır. İki lipid ve bunların arasında bir protein tabakadan oluşmuştur. Mikoplazmalar dışında diğer prokaryotlar sitoplazmik membranlarında sterol içermezler. Mikoplazmalar bu özellikleri nedeni ile sterol içeren besiyer-lerinde ürerler. Yapı olarak ökaryotlara benzemelerine rağmen fonksiyonları daha fazladır. Sitoplazmik membranın görevleri •



Ozmotik basıncın düzenlenmesi (selektif permeabilite ve transport)







Solunum (sitokromlar bu yapı içindedir)







Enzim sentezi (Hem maddeleri parçalayıcı hidrolitik enzimler, hem de penisilinaz gibi direnç enzimleri, ayrıca ekzotoksinler)







Hücre duvarı polimerlerinin sentezi







Kemotaksis ve duyusal reseptörlerin bulunduğu yer sitoplazmik membrandır.



Lipofilik ve hidrofilik madde içeren deterjanların hedef dokusu sitoplazmik membrandır. Yanıt - D 25) Bakterinin iç basıncını düzenleyen aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Duvar Kapsül Pili Flajella Sitoplazmik membran



Bakterilerin iç basıncı, bulunduğu ortama göre her zaman daha yüksektir. Bu basınca karşı bakterinin lizis olmasını önleyen yapısı peptidoglikan hücre duvarı, bu basıncın oluşmasını sağlayan ise sitoplazmik membranıdır. Yanıt - E 26) Polimiksinler ve deterjanların hücre üzerinde etkili oldukları bakteri yapısı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Hücre duvarı Ribozom Bakteri çekirdeği Kapsül Sitoplazmik membran



Polimiksinler deterjanlar ile yapısal benzerlikleri ile sitoplazmik membranın yapısında bulunan fosfatidiletanolamin'i selektif olarak tahrip ederek hücre ölümüne sebep olurlar. Novobiosin DNA sentezinin inhibisyonu dışında, teikoik asit sentezini inhibe eder. Yanıt - E 27) Bakterinin iç basıncına karşı lizisini önleyen yapısı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Periplazmik aralık Dış membran Peptidoglikan tabaka Sitoplazmik membran Sitoplazmik granüller



Bakteri hücre duvarı mikoplazmalar dışında bütün prokaryotlarda bulunur. Peptidoglikan tabaka bakterinin hem şeklini hem de sağlamlığını oluşturan iskeletidir. Bakteriyi iç basıncın gücüne karşı gelişebilecek lizise karşı korur. Yanıt - C 28) Bakterinin iskeleti aşağıdaki organellerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Kapsül Hücre duvarı Flagella Glikokaliks Ernst Babes cisimcikleri



8



Hücre duvarı mikoplazmalar dışında tüm prokaryotlarda bulunur. Hem şekli hem de sağlamlığı sağlayan iskeletidir. Bakteriyi iç basınca karşı korur. Prokaryotların boyanma özelliğini sağlayan yapı burasıdır. Bakteriler gram boyamasına göre gram pozitif ve gram negatif olmak üzere iki önemli gruba ayrılırlar. Boyama prosedüründe bakteriler ilk olarak kristal viyole ve iyot ile boyanır, alkol ile negatif olanlar dekolorize edilir. En son basamakta kullanılan fuksin ile gram negatif bakteriler pembeye, gram pozitifler ise kristal viyole ile morlacivert boyanır. Gram pozitif bakterilerde daha kalındır. Dış ortamdaki maddelerin girişine izin veren seçiciliği olmayan 1-2 nm çapında porlar bulundurur. Yanıt - B 29) Peptidoglikan hücre duvarının şeker yapısı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Diaminopimelik asit N asetil glukozamin D-alanin L-alanin Lizin



Hücre duvarının sağlamlığını ve direncini sağlayan peptidoglikan (murein, mukopeptid) tabakadır. Arkebakterilerde buna benzer psödomurein (psodoglikan) bulunur. Peptidoglikanın ana yapısını n-asetil muramik asit ve n-asetil glukozamin isimli şekerler oluşturur. Bu iki ana yapı birtakım proteinler aracılığı ile birbirlerine bağlanırlar. Gram pozitif ve gram negatif bakteriler D-Ala, L-Ala, D-GA gibi ortak proteinler dışında çapraz bağlarda gram pozitiflerdeki lizin'in yerine gram negatiflerde diaminopimelik asit bulunur. Yanıt - B 30) Aşağıdakilerden hangisi gram boyama için yanlış bir tanımlamadır? A) B) C) D) E)



Escherichia coli ince peptidoglikan tabakası nedeni ile pembe boyanır Staphylococcus aureus kalın peptidoglikan tabakası nedeni ile mor boyanır Mycobacterium leprae kalın lipid tabakası nedeni ile mavi boyanır Mycoplasma pneumoniae hücre duvarı olmadığından gram boyama ile görülemez Gardnerella vaginalis ince peptidoglikan tabakası nedeni ile gram labil boyanır



Gram boyamada peptidoglikan tabaka boyanır. Mycobacterium suşları duvarlarının üzerindeki kalın lipid tabaka nedeni ile gram ile iyi boyanmazlar. Bu bakterileri tanımlamak için ARB boyama yöntemi kullanılmalıdır. ARB pozitif olan M. leprae mavi değil kırmızı boyanır. Yanıt - C 31) Hücre duvarında yağ bulunduran bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) D) E)



Mycoplasma Mycobacteria Chlamydia Salmonella



Gram pozitif bakterilerde hücre duvarının ortalama %50 kadarını, gram negatiflerde ise %10 kadarını peptidoglikan tabaka oluşturur. Memelilerin salgılarında bulunan lizozimin ana hedefi peptidoglikan tabakadır. Bazı bakterilerde hücre duvarında yağ bulunur (M. tuberculosis, C. diphtheriae, N. asteroides gibi). Yanıt - B 32) Aşağıdakilerden hangisi Gram pozitif bakteri hücre duvarının özelliğidir? A) B) C) D) E)



Kalın peptidoglikan tabaka Dış membranda porinler Lipopolisakkarid tabaka Endotoksin Periplazmik aralık



Gram negatif bakterilerde ince bir peptidoglikan tabaka, dış membran, lipopolisakkarid tabaka (O antijeni ve Lipid A), periplazmik aralık bulunur. Gram pozitif bakterilerde ise bunlardan farklı olarak duvar yapısında kalın bir peptidoglikan tabaka, teikoik asit vardır. Yanıt - A



9



33) Gram boyamada lugol aşaması unutulursa gram pozitif ve gram negatif bakteriler nasıl boyanır? A) B) C) D) E)



Gram-pozitifler: Pembe, Gram-negatifler: Mor Gram-pozitifler: Pembe, Gram-negatifler: Pembe Gram-pozitifler: Pembe, Gram-negatifler: Renksiz Gram-pozitifler: Mor, Gram-negatifler: Pembe Gram-pozitifler: Mor, Gram-negatifler: Mor



Kristal viyole, gram boyamada birinci basamağı oluşturur. Böylece hem gram pozitifler hem de gram negatif bakteriler mor boyanırlar. İkinci aşamada kullanılan lugol gram pozitif bakterilerin üzerine kristal viyole boyasını tespit eder. Üçüncü aşamada alkol ile dekolorizasyon uygulanır, böylece gram pozitifler mor, gram negatifler renksiz görünürler. Son aşamada safranın (sulu fuksin) ile, boyanmayan gram negatif bakteriler pembe boyanır. Lugol aşaması unutulursa gram pozitiflerin üzerine kristal viyole tespit edilemeyeceği için alkol ile tüm bakterilerin üzerindeki boyalar akıtılacak ve son aşamada hem gram negatifler hem de gram pozitifler pembe boyanacaktır. Yanıt - B 34) Aşağıdakilerden hangisi gram negatif bakterilerin duvar yapısında bulunmaz? (Eylül - 2000) A) Peptidoglikan tabaka B) Dış membran C) Teikoik asit D) Lipopolisakkarit E) Lipoprotein Teikoik asit gram pozitif bakterilerin majör yüzey antijenidir. İki tip teikoik asit vardır. •



Duvar teikoik asidi peptidoglikan tabakadan çıkar







Membran teikoik asiti (lipoteikoik asit) sitoplazmik membrandan yükselir, mezozomda konsantrasyonu fazladır.



Yanıt - C 35) Gram negatif bakterilerin hücre duvarında bulunmayan yapı aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül -2001) A) B) C) D) E)



Peptidoglikan Lipoprotein Teikoik asit Dış membran Lipopolisakkarid



Gram pozitif bakterilerin hücre duvar yapılarının önemli elemanları teikoik ve lipoteikoik asittir. Yanıt - C 36) Gram (-) bakteri hücre duvarı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Teikoik asit içermeleri Gram (+) bakterilere göre daha basittir Dış membran içermez Peptidoglikan tabakası kalındır Periplazmik aralık içermeleri



Teikoik asit gram pozitif bakteri hücre duvar yapısı elemanıdır. Gram negatif bakterilerin hücre duvar yapısı daha karmaşıktır. Peptidoglikan tabaka incedir. Gram pozitiflerden farklı olarak en dışta bir dış membran içerir. Dış membran ile iç membran arasında ise periplazmik aralık bulunur. Yanıt - E 37) Aşağıdakilerden hangisi pnömokokların Forss-man antijeninin yapısıdır? A) B) C) D)



Teikoik asit O antijeni Flagella Hemaglutinin



10



E) Fimbria Teikoik ve lipoteikoik asit gram pozitif bakterilerin içinde dağınık halde bulunan, ribitol ve gliserolden yapılı majör antijenidir; yapışmadan sorumludur. Gram negatif bakterilerde bulunmaz. Teikoik asit hücre duvarından kaynaklanırken, lipoteikoik asit sitoplazmik membrandan kaynaklanır. Tüm gram pozitif bakterilerde lipoteikoik asit bulunurken, teikoik asit bulunmayabilir. Pnömokokların teikoik asitleri Forssman antijeni olarak isimlendirilir. Streptococcus pyogenes'ın M proteini de lipoteikoik asittir. Yanıt - A 38) Gram negatif bakteri hücre duvar yapısı olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Periplazmik aralık Lipid A O antijeni Ribozom Dış membran



Gram negatif bakterilerin hücre duvarının üç temel yapısı, lipoprotein, dış membran ve lipopolisakkariddir. Lipoprotein tabaka dış membran ile peptidoglikan tabakayı birbirine bağlar. Gram negatif bakterilerin hücre duvarının dış kısmında fosfolipid tabaka bulunur, hücreyi dış ortamın safra tuzu ve hidrolitik enzimlerinden korur. Bu yapı üzerinde por proteinleri (porinler) vardır, bazı büyük antibiyotiklerin hücre içine geçişlerini engellerler. Bu tabakanın en dışında polisakkarid yapı vardır. Bu bölümde kor polisakkaridi ve hidrofilik özellikteki O Ag bulunur. Majör antijenik yapıdır. O Ag'inin alt bölümünde bulunan lipid A ise bakterinin endotoksinini oluşturur. Bazı bakterilerde (N, gonorrhoeae, N. meningitidis) ve H. ducreyı) lipooligosakkarid tabaka bulunur. Bazı lipooligosakkarid yapılarda bulunan terminal N-asetillaktozamin immünolojik olarak eritrositlerini antijenlerine benzerler ve bu da bakterilere virülans kazandırır. Periplazmik aralık Gram negatif bakterilerin iç ve dış membranları arasında bulunan, metabolik, direnç enzimleri ile virülans faktörlerini içeren yapıdır. Metabolizma enzimleri, hücre dışından alınan ve belirli bir iriliğe kadar küçültülmüş molekülleri hücre metabolizmasında kullanılabilecek boyutlara kadar parçalarlar. Bu bölgede penisilinlerin bağlanma bölgesi olan transpeptidaz, endopeptidaz ve kar-boksipeptidaz gibi protein yapılar (penisilin bağlayan proteinler-PBP) bulunmaktadır. Bu bölümde bulunan beta laktamazlar gram pozitiflere göre daha iyi korunmaktadır. Yanıt - D 39) Escherichia coli dış membranlarında iki majör porin bulundurur. Porinlerin fonksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Mezozomun stabilizasyonu Duvarın yapımında metabolik aktivite gösterir Küçük moleküllerin dış membran yolu ile transferi O antijeninin serolojik aktivitesine yardımcı olur Hücreden safraninin salınımını sağlar, böylece bakteri gram negatif boyanır



Gram negatif bakterilerin hücre duvarının en dış kısmını oluşturan dış membran, fosfolipid yapılıdır. Üst kısmını lipit A'nın da bulunduğu lipopolisakkarit tabaka oluşturur. Gram pozitiflerden farklı olarak iç ve dış membranlar arasında periplazmik aralık denilen bir boşluk oluşur. Gram negatif bakteriler her türlü enzimatik aktivitelerini bu alanda gösterirler. Periplazmik aralık ile dış ortam arasındaki ilişkiyi dış membran üzerindeki porinler sağlar. Her türlü sıvı ve molekül transferi bu porinler aracılığı ile yapılır. Yanıt - C 40) Gram negatif hücre duvarında peptidoglikan tabakanın yerleşimi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) B) C) D) E)



En dıştaki tabakadır Dış membranın içindedir Lipid A ile kompleks yapı oluşturur Periplazmik aralık içindedir Gram negatif bakterilerde peptidoglikan tabaka bulunmaz



Gram negatif bakterilerde peptidoglikan tabaka gram pozitiflerden farklı olarak daha ince ve daha gevşek yapılıdır. Gram pozitif bakterilerde bakteri ağırlığının önemli bir kısmını peptidoglikan tabaka oluşturur ve dış kısmını bir zırh gibi kaplar.



11



Gram negatif bakterilerde ise peptidoglikan tabaka periplazmik aralık içinde bulunur Yanıt - D 41) Bakteri hücre duvarını parçalayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Nukleazlar RNA'az Proteaz Lizozim Lipaz



Tükrük, göz yaşı, nazal sekresyonlarda bulunan lizozim peptidoglikan tabakayı hidrolize eder. Yanıt - D 42) Aşağıdakilerden hangisi, solunum yolu ile vücuda giren virüslara karşı korunmada rol oynayan faktörlerden biri değildir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Lizozim aktivitesi Salgısal IgA Siliyer aktivite Alveolar makrofajlar Yüzeyel mukus salgısı



Lizozim deri, gözyaşı, respiratuvar ve servikal sekresyonlarda bulunan, bakterilerin hücre duvarının parçalanmasını sağlayan fizyolojik bariyerlerden biridir. Virüslere karşı korunmada etkileri yoktur. Yanıt - A 43) Protoplast, sferoplast ve L form bakterilerin ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Hücre duvarlarının olmaması Kapsüllü olmaları Flajellalarının olması Sitoplazma membranlarının olmaması Sporlu olmaları



Bakterilerin hücre duvarlarını kaybetmeleri ile meydana gelen hücrelere L formu bakteriler adı verilir. Gram pozitif olanlara protoplast, gram negatif olanlara ise sferoplast denir. Yanıt - A 44) Aşağıdakilerden hangisi Lister formundaki bakteridir? A) B) C) D) E)



Sferoplast Sporlu bakteri Plazmid Lizojen bakteri Epizom



Lizozim ile karşılaşan bakteriler düşük ozmotik basınçlı ortamlarda lizise uğrarlar. Ancak, hipertonik ortamlarda bakteriler geçici bir süre hücre duvarlarını kaybederler. Gram pozitif bakteriler böyle bir durumda tüm duvarını kabettikleri için protoplast, gram negatifler ise dış membranlarını korudukları için sferoplast adını alırlar. Hipertonik ortamda yaşayabilen ve bölünebilen duvarsız bakterilere L formu (Lister formu) bakteriler denir. Ortam normal hale gelince eski halini alırlar. L formu bakteriler penisilinlere dirençlidirler, gram negatif boyanırlar. Bazı bakteriler spontan veya antibiyotiklere bağlı olarak L formu haline gelebiler, bu durum konakta kronik enfeksiyon geliştirebilir. Yanıt - A 45) Sferoplast bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Hücre duvarının olmaması Kapsüllü olmaları Flajellalarının olması Sitoplazma membranlarının olmaması Sporlu olmaları



Bir gram negatif bakteri hücre duvarını kaybederse sferoplast adını alır. Yanıt - A 46) Bakterilerin sert yüzeylere yapışmasını sağlayan organeli aşağıdakilerden hangisidir?



12



A) B) C) D) E)



Fimbria Pilus Flajella Peptidoglikan Glikokaliks



Bakterilerin hücre dışına salgıladıkları mukoid yapılı maddelere kapsül denir. Bu yapı homojen moleküler yapılı ve belirli bir şekle sahip ise kapsül, heterojen ve gevşek yapılı, yapışkan ise Slime tabaka (Glikokaliks) adını alır. Glikokaliks prostetik malzemelere, kateterlere, kontakt lenslere ve diş gibi sert dokulara yapışmada önemlidir. Yanıt - E 47) Aşağıdaki bakterilerden hangisinin tiplendirilmesinde kapsül şişme testi uygulanır? A) B) C) D) E)



Streptococcus pyogenes Bacillus anthracis Streptococcus pneumoniae Vibrio cholerae Chlamydia trachomatis



Kapsülün ana yapısı sudur. Diğer kısmı genellikle polisakkarittir. B. anthracis'de protein, S. pyogenes'de ise hiyaluronik asit yapısındadır. Bakterilerin virülansında kapsülün önemli bir yeri vardır. Kapsüllü bakteriler anti-kapsüler antikorlar ile kaplanmadıkça fagositoza karşı koyabilirler. Şeker yapılı kapsüle sahip bakterilerde kapsül şişme testi (Quellung testi) uygulanabilir. Kapsül şişme testi ile bakterilerin tip tayini yapılır. Yanıt - C 48) Aşağıdakilerden hangisi bakterinin fagositozdan korunmasında etkilidir? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Sitoplazma membranı Pili Flajella Kapsül Dış membranı



Kapsüllü bakteriler, ortamda antikapsüler antikorlar olmadıkça kendilerini fagositozdan korurlar. Yanıt - D 49) Genellikle patolojik bakterilerde bulunan ve bakteriyi fagositozdan koruyan yapı aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Duvar Kapsül Pili Flajella Sitoplazmik membran



Kapsül invazif bakterilerde bulunan bir yapıdır. Kapsül bakterileri fagositozdan korur. Üzerine antikapsüler antikorlar yapışmadıkça fagosite edilemezler. Yanıt - B 50) Bakterilerin, asplenik kişilerde ciddi enfeksiyonlara yol açmasında rol oynayan başlıca yapıları aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Dış membran Teikoik asit Kapsül Flajella Porinler



Kapsül patojen bakterilerin invazyonunda önemli bir elemandır. Bakterilerin fagositoza karşı koymasını ve böylece daha virülan olmasını sağlar. Dalağı olmayan veya fonksiyon bozukluğu bulunanlarda özellikle kapsüHü bakteri enfeksiyonlarına sık rastlanır. Asplenik olmak S. pneumoniae aşılaması için önemli bir sebeptir. Yanıt - C 51) Aşağıdakilerden hangisinde Quellung testi negatif olarak tespit edilir? A) Neisseria meningitidis B) Escherichia coli



13



C) Bacillus anthracis D) Klebsiella pneumoniae E) Streptococcus pneumoniae Kapsülün ana yapısı sudur. Kalan kısımları genellikle polisakkarid yapıdadir. Farklı olarak B. anthracis'de protein, S. pyogenes'de ise hyaluronik asit yapı bulunmaktadır. Bakterilerin virülansında kapsülün önemli bir yeri vardır, kapsüllü bakteriler antikapsüler antikorlar ile kaplanmadıkça fagositoza karşı koyarlar. Şeker yapılı kapsüle sahip bakterilerde kapsül şişme testi (Quellung testi) uygulanabilir. Kapsüller negatif boyama yöntemleri kullanılarak görünür hale getirilirler. Yanıt - C 52) Bakterilerin hareket organeli aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Mezozom Fimbria Pilus Flajella Peptidoglikan



Flajella bakterilerin başlıca hareket organelidir. Protein yapısında flajellin denilen subünitlerden oluşur. Blaefaroplast denen destek üniteleri ile flajellalar sitoplazmik membrana tutunurlar. Işık mikroskobu ile iyi görünür. Ancak tannik asit tuzları ile hazırlanan boyalar ile daha iyi görünür hale gelirler. Protein yapılı olduklarından iyi antijendirler. Bazı hastalıklarda serolojik yöntemlerde gelişen antikorlar tanı testi olarak kullanılır (H antijen). Bakterilerin flajellaları bulundukları yerlere göre üçe ayrılır; Monotrikoz (Tek flajellalı) Lofotrikoz (Püskül şeklinde) Peritrikoz ( Bakteriyi çepeçevre saran) Yanıt - D 53) Aşağıdaki bakteri organellerinden hangisi yapışmadan sorumludur? A) B) C) D) E)



Kapsül Lipopolisakkarid Fimbria Flajella O spesifik antijen



Bakterilerdeki yapışma elemanları: Fimbria, pilus, glikokaliks ve OMP proteinleridir. Fimbria ve OMP proteinleri konak hücrelere yapışmadan, pilus bakteriden bakteriye konjugasyondan, glikokaliks ise sert yüzeylere yapışmadan sorumludur. Yanıt - C 54) Fimbriasız hale geçen N. gonorrhea'de aşağıdakilerden hangisi gözlenir? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Mukoza epitelinde kolonizasyonun oluşmaması Gram (+) hale dönüşmesi Organizmanın ölümü Serolojik özgünlüğünün kaybolması Negatif kapsül suşunun ortaya çıkması



Fimbrialar bakterilerin canlı hücrelere tutunmasını sağlayan majör virülans faktörleridir. Fimbriasız hale geçen N. gonorrhea mukoza epitelinde kolonizasyon oluşturamaz. Yanıt - A 55) Bakterilerin konak hücrelere yapışma elemanı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Flajella Peptidoglikan Dış membran Slime tabaka Fimbria



Fimbrialar flagellalardan daha kısa ve küçük olup bir bakteride yüzlerce bulunabilir. Normal ışık mikroskobu ile görülemez, ancak elektron mikroskobu ile tespit edilebilir. Hareket ile ilgileri yoktur.



14



Bakterinin yapışma elemanıdır. Fimbrialar konak memeli hücresine, bir diğer bakteriye veya yüzeylere yapışmada önemlidir. Piluslar ise (seks pilusu) iki bakteri arasındaki yapışmadan sorumludur. Böylece konjugasyon gerçekleşir. Fimbriaların virülans ile direk ilişkileri vardır, özellikle E. coli ve gonokoklar fimbriaları ile konak hücrelere tutunup hastalık yapabilirler. Fimbrialar genellikle gram negatif bakterilerde bulunur. Gram pozitif koklardan streptokokların M proteinleri de fimbriadır. Lipoteikoik asit ile birlikte konağın epitel hücrelerine yapışmadan sorumludur. N. gonorrhoeae farklı antijenik tipte pili oluşturur, böylece antikorların varlığında bile konak yüzeylere tutunabilir. Yanıt - E 56) Aşağıdakilerden hangisi bakterilerin başka yapılara yapışmasından sorumlu değildir? A) B) C) D) E)



Fimbria Pilus OMP proteinleri Glikokaliks Lipid A



Bakterilerin hücre yüzeylerine yapışmasını sağlayan moleküllerine adezin denir. Glikokaliks bakterilerin sert yüzeylere, fimbria, pilus ve glikokaliks ise canlı hücrelere yapışmasını sağlar. Lipid A gram negatif bakterilerin hücre duvarının dış membranında bulunan bir yapıdır. Üzeri O Ag denilen karbonhidrat yapı ile kaplıdır. Bakterinin adezyonu ile ilgili değildir, bakteri parçalandığı zaman sitokinlerin açığa çıkmasını sağlar, endotok-sin özelliği gösterir. Yanıt - E 57) Bakterilerin tanımlanmasında spesifik antijenlerine karşı hazırlanmış serolojik testler kullanılır. Aşağıdaki bakteri yapılarından hangisi serolojik tanımlamada iyi bir antijen değildir? A) B) C) D) E)



Kapsül Flajella OMP proteinleri Ribozom Teikoik asit



Serolojik tanımlamalarda kullanılan antijenler o bakterinin spesifik özelliklerini taşıyan yüzeyel antijenler olmalıdır. Tanımlama bir sıvı ortamda bakteri antijeni ile spesifik antikorlarının birleştirilmesi prensibine göre yapılır. Yanıtlarda ribozom dışında tüm antijenler bakterinin yüzey antijenleridir. Yanıt - D 58) Aşağıdaki bakterilerden hangisi spor oluşturur? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Streptococcus pyogenes Pseudomonas aeruginosa Staphylococcus aureus Escherichia coli Bacillus anthracis



Endospor oluşturan gram pozitif basiller Bacillus ve Clostridium suşlarıdır. Yanıt - E 59) Dipikolinik asit sentezinin inhibisyonu aşağıdakilerden hangisinin yapımını bozar? A) B) C) D) E)



Bakteri flagellası Bakteri sporu Ökaryotik silyalar Ökaryotik flagellalar Fimbria



Bakterilerin bir kısmı ısı, radyasyon, kimyasal maddeler ile karşılaşma, kötü beslenme ve aerobik bakterilerde anaerobik ortamda kalma veya anaerobik bakterilerde aerobik ortamda kalma gibi durumlarda hücre duvarlarını kalsiyum (Ca) ve dipikolinik asit ile güçlendirerek, kendileri için önemli organel-lerini koruma altına almak amacıyla endospor oluştururlar. Dipikolinik asit sentezinin bozulması bakterinin spor yapmasını engelleyecektir. Yanıt - B



15



60) Bakterilerin endospor oluşturmadıkları ortam aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Radyasyon Isı Kimyasal maddelere maruz kalma Solunum şartlarının uymaması Konak enfeksiyon alanları



Bazı bakteriler ısı, radyasyon, bazı kimyasal maddeler ile karşılaşma ve kötü beslenme ve soluma şartları gibi durumlarda hücre duvarlarını kalsiyum (Ca) ve dipikolinik asit ile güçlendirerek kendileri için önemli organellerini koruma altına alırlar. Sporlu bakterilerin metabolizmaları minimuma inmiştir, ancak hiçbir zaman metabolizmaları durmaz. Yanıt - E 61) Aşağıdakilerden hangisi bakteri sporlarının özelliği değildir? A) B) C) D) E)



Isıtmaya dirençlidirler Kimyasallara ve dezenfektanlara karşı bakteriye direnç kazandırırlar. Bacillus ve Clostridium bakterilerinin sporları vardır Spor hücre duvarı ile folik asitin birleşmesinden oluşurlar Toprakta yıllarca canlılığını koruyabilirler



Bazı bakteriler ısı, kimyasal maddeler ve radyoaktivite gibi uygun olmayan şartlara karşı spor oluşturarak direnç gösterebilirler. Sporlu bakteriler Bacillus ve Clostridium suşlarıdır. Bu bakteriler peptidoglikan tabakasını kalsiyum ve dipikolinik asit ile kuvvetlendirerek bakteri çekirdeği etrafından yeni bir duvar yapısı oluşturur. Spor fiziksel etmenlere çok dirençlidir. Enfeksiyon alanlarında bakteriler sadece vejetatif formdadır. İki önemli gram pozitif basil sporludur. Bunlardan Bacillus grubu aerop, Clostridium grubu ise anaeropdur. Bunların dışında Sporosarcina ve Coxiella burnetti (muhtemelen) endospor yapar. Mantarlardaki sporlar gibi üreme ile ilişkileri yoktur. Her bir bakterinin sadece tek sporu vardır. Kromozom kontrolü altında olduğu için bakteriler sporlarını her defasında hücrenin aynı yerinde yaparlar. B. anthracis sporu santral, C. tetani sporu terminal, C. perfringens sporu ise subterminaldir. Şartlar düzeldiği zaman bakteri tekrar vejetatif haline döner (germinasyon). Sporlar intrasellüler boyanmayan yapılardır. Malaşit yeşili veya karbolfuksin ile boyanır hale gelirler. Yanıt - D 62) Endosporu olan Bacillus subtilis için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Metabolik aktivitesi azalır Vegetatif haline göre daha kurudur Sporunun etrafında daha kuvvetli bir duvarı vardır Kalsiyum miktarı artmıştır Dipikolinik asiti azalmıştır



Bütün sporlu bakterileri dipikolinik asit azalması dışında diğer özellikleri gösterirler. Dipikolinik asit bakteri sporunun önemli maddelerinden birisidir. Spor oluşturan üç önemli gram pozitif bakteri grubu vardır, Bacillus, Clostridium, Sporosarcinia. Bu bakteriler Ca ve dipikolinik asit yardımıyla çekirdeğinin çevresinde yeni ve daha dayanıklı bir spor duvarı oluşturur. Yanıt - E 63) Hem oksijenli hem de oksijensiz ortamda üreyebilen bakterilere ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Aerobik Aerotoleran Anaerob Fakültatif anaerob Mikroaerofil



Oksijen bakteriler tarafından sıklıkla kullanılan eksternal elektron akseptörü moleküllerdir. Solunum tiplerine göre bakteriler dört grupta incelenir. Zorunlu aerop: Son H+ alıcısı havadaki O2'dir. Bir mol glukoz oksijenasyonu sonucunda 688.5 cal. sağlanır. Zorunlu aerop bakterilere örnek olarak V. cholerae, M. tuberculosis, C. diptheriae verilebilir. Zorunlu anaerop: Anaerop bakterilerde oksijenli solunum sonucunda ortaya çıkan H2O2'nin zararlı etkilerini ortadan kaldıran katalaz ve süperoksit anyonlarının (O2) zararlı etkilerini önleyen süperoksit dismutaz enzimleri bulunmamaktadır. Anaerob bakterilerde son H+ alıcısı olarak karbon, azot ve sülfür kullanılmaktadır. 1 mol glikozun fermentasyonu ile ortalama 31.2 cal. ortaya çıkar.



16



Fakültatif anaerop: Hem O2'li ortamda hem de O2'siz ortamda fermentasyon yapabilen bakterilerdir (Örnek; enterik bakteriler). Mikroaerofil: Çok az miktardaki O2 ile üreyebilen bakterilerdir (Örnek; Brucella abortus). Yanıt - D 64) 37°C'de üreyebilen bakterilere ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Termofil Psikrofil Germinatif Mezofil Halofil



Bakterilerin üremeleri için farklı ısılar gerekebilir. En iyi düşük ısılarda üreyen bakterilere (15-20°C) psikrofil, 3037°C'de üreyenlere mezofil, en iyi 50-60°C'de üreyenlere ise termofil bakteriler denir. Yanıt - D 65) Canlı hücre kültürlerinde ve sentetik besiyerlerinde üretilemeyen prokaryot aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Mycoplasma pneumoniae Chlamydia psittaci Mycobacterium leprae Mycobacterium avium intracellulare complex Actinomyces israeli



Virüsler, klamidyalar ve riketsiyalar canlı hücre kültürlerinde ürerler. Riketsiyalardan Rochalimea grubu sentetik besiyerlerinde üreyebilir. M. leprae ve Treponema grubu (T. pallidum) bakteriler ise hiçbir besiyerinde üretilemezler. Yanıt - C 66) Kapnofilik bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Escherichia coli Campylobacter jejuni Bacteroides fragilis Pseudomonas aeruginosa Clostridium tetani



Çok az miktardaki O2 ve yüksek CO2 düzeylerinde üreyebilen bakterilere mikroaerofilik bakteriler denir. C. jejuni en iyi %5 O2 + %10 CO2'li ortamda üreyebilir, optimal üreme için CO2'e İhtiyaç gösterdiği için kapnofilik bakteri denir. Yanıt - B 67) Aşağıdaki klinik örneklerden hangisi anaerob kültür için uygun değildir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Kemik iliği Sinüs aspiratı Kan Safra Boğaz kültürü



İnsan normal florasında bulunan bakterilerin çoğunu anaeroblar meydana getirir. Anaeroblar doku veya vücut sıvılarına geçerlerse enfeksiyon oluşturabilirler. Anaerobların kendine has özellikleri bulunur; •



Mukoza alanlarında normal florayı oluştururlar







Karışık bakteri enfeksiyonları meydana getirirler







Enfeksiyonları abse ile karakterizedir (örneğin; akciğer, beyin, periton, pelvis abseleri)







Abseleri pis kokuludur







Bacteroides ve bazı prevotella suşları dışında penisiline duyarlıdırlar







Anaerobik enfeksiyonlar, kanlanmanın bozulduğu, nekrotik alanların bulunduğu ve antibiyotiklerin ulaşamadığı yerlerde meydana gelir.







Kültür alınırken, anaerob taşıma ve bakteri izolasyon tekniklerine dikkat etmek gerekir.



Yanıtlarda dikkat edilecek olursa sadece boğaz mukoza yüzeylerini oluşturmaktadır ve bakteriler burada normal flora elemanı olarak bulunur. Boğaz sürüntüsünden elde edilecek anaerob bakterinin enfeksiyon açısından değeri yoktur.



17



Yanıt - E 68) Toksik metabolitlere bağlı olarak bakterileri üremesinin durduğu dönem aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Lag dönemi Üremenin yavaşlaması Logaritmik dönem Üremenin durması Akselerasyon



Bakteriler binary fission (ikiye bölünme) yoluyla, eşeysiz olarak ürerler. Bir sıvı besiyerinde bakterinin üreme eğrisi altı dönemden oluşur. A. Latent (Lag) dönemi: Üreme hızı sıfırdır. Bakterinin ortama alışma dönemidir. B. Akselerasyon (hızlanma) dönemi: Üreme başlamıştır. C. Logaritmik (eksponansiyel) dönem: En hızlı üreme dönemidir. Bakteri bu dönemde en küçüktür. Anti-septik ve antibiyotiklerin en etkili olduğu dönemdir. D. Yavaşlama (retardasyon) dönemi: Ortamda metabolitlerin artmasına bağlı olarak bakterinin üreme hızı yavaşlar. E. Çoğalmanın durması dönemi: Toksik metabolitler bakterinin üremesine izin vermez. F.



Ölüm dönemi: Ölüm oranı artar. Bakteri sayısı hızla azalır. Bakterilerin içinden bazıları aylarca canlılıklarını koruyabilirler.



Yanıt - D



69) Aşağıdaki evrelerin hangisinde bakteriler antibiyotiklerin etkisine en duyarlıdır? (Eylül -1999) A) B) C) D) E)



Duraklama fazı Latent (Lag) fazı Logaritmik dönem Çoğalmanın durması Ölüm dönemi



Bakterilerin üremesinin en hızlı olduğu eksponansiyel dönem (logaritmik faz) antibiyotiklere en duyarlı olduğu dönemdir. Yanıt - C 70) Aşağıdakilerden hangisi replikon değildir? A) B) C) D) E)



Plazmid Transpozon Bakteriofaj Endoplazmik retikulum IS elementleri



Bir DNA ipçiğinin (polinükleotidinin) eskiden karşısında bulunan ipçiğin aynısı olan yeni bir polinükleotid ipçiğini sentezletme yeteneği vardır, bu özelliği nedeni ile replikon olarak adlandırılır. Bakteriyofajlar, plazmidler, transpozonlar, IS elementleri de replikondur. Yanıt - D 71) Plazmid için doğru olmayan tanım aşağıdakilerden hangisidir? A) Sirküler yapılı DNA molekülleridir



18



B) C) D) E)



Tek sarmal DNA molekülleridir Kromozomlardan bağımsız olarak replike olabilirler Bakteri kromozomundan daha küçüktürler Yapısal olmayan genleri bulundururlar



Plazmidler bakteri kromozomu dışında sitoplazma-da bulunan çift sarmal, sirküler yapılı DNA molekülleridir. Kromozomdan daha küçüktürler ve yapısal olmayan genleri bulundururlar. Plazmidler kon-jugasyon sırasında bakteriden bağımsız olarak replike olabilirler. Yanıt - B 72) Bakteri DNA'sına integre olan plazmide ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Protoplast Epizom Lizozom Transpozon Bakteriofaj



Plazmidler bakterilerin sitoplazmalarında bulunan çember şeklinde çift iplikli ekstrakromozomal DNA yapılardır (Borrelia burgdorferi'de düzdür). Bazen bakteri kromozomu ile birleşebilir, o zaman epizom adını alır. Konjugasyon yolunu kullanarak hücre dışına aktarılır. Plazmidlerin tıbben önemi ilaç direncidir. Önemli plazmidler; R plazmidleri: Antibiyotik direncini aktaran plazmidlerdir. Bazen tek bir antibiyotik bazen de çoklu antibiyotik direnci bulundururlar. Sınıf 1 plazmidlerinde antibiyotik direnç genleri ile transfer faktör (RTF) beraberdir. Sınıf 2'de ise RTF ayrı antibiyotik direnç genleri ayrıdır. Kol plazmidi: Bakteriosinleri salgılatan plazmiddir. Stafilokok plazmidleri Virülans plazmidleri Yanıt - B 73) Aşağıdakilerden hangisi bakteri hücrelerinde kromozomdan ayrı olarak bulunan plazmidlerin tümünün ortak özelliğidir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Kendilerini bakteriler arasında transfer edebilmeleri Antibiyotik direnç genleri içermeleri Ekzotoksin taşıyan gen taşımaları Kendi kendilerine replike olabilmeleri Organik bileşikleri parçalayan enzimleri kodlamaları



Plazmidler bakteri hücrelerinde kromozomdan ayrı olarak bulunan yapısal olmayan genleri taşıyan rep-likanlardır. Bunların tümü kendi kendilerine replike olabilirler. İçlerinde transfer genleri taşıyanlar konjugasyon ile transfer edilebilirler. Plazmidlerin bir kısmı antibiyotik direnç genlerini, bir kısmı ekzotoksin üreten genleri, bir kısım ise organik bileşikleri parçalayan enzimleri kodlayan genleri bulundururlar. Yanıt - D 74) Faj için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Bakteriyi enfekte eden virüslerdir Bakteri DNA'sına integre olan faja epizom denir içinde faj taşıyan bakteriler ekzotoksinleri aracılığı ile virülans gösterir Faj taşıyan bakteri başka bir faj ile enfekte olamaz Bakteri içinde üremeden bekleyen faja ılımlı faj denir



Fajlar bakterileri enfekte eden virüslerdir. Faj bir bakterinin içine girince ya üremesine devam eder (virülan faj) ya da profaj şeklinde uzun bir dönem bekler (ılımlı faj). Bir bakteri faj ile enfekte olunca başka bir faj tarafından tekrar enfekte olamaz. Fajların medikal önemi enfekte bakterilerin salgıladığı ekzotoksinlerdir. Bakteri DNA'sına integre olan fajlara profaj denir. Epizom bakteri DNA'sına plazmidin entegre olmasıdır. Yanıt - B 75) Aşağıdakilerden hangisine lizojenik bakteri adı verilir? (Nisan - 1999) A) Lizik fajlarla enfekte olmuş bakteri



19



B) C) D) E)



Profaj içeren bakteri Komplemanı aktifleştirerek hücre erimesine yol açan bakteri Otolitik enzimlerle parçalanabilen bakteri F-plazmidi taşıyan bakteri



Bakterileri infekte eden virüslere bakteriofaj denir. İçinde profaj (ılımlı faj) taşıyan bakterilere lizojenik bakteriler denir. Yanıt - B 76) Aşağıdaki bakteri virülans faktörlerinden hangisinin sentezi doğrudan bakteriofaja bağlıdır? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



E. coli enterotoksini Difteri toksini Bacillus anthracis ekzotoksini Tetanoz toksini Staphylococcus aureus eksfoliatif toksini



Difteri toksini ısıya duyarlı ekzotoksindir. Elongasyon faktör 2'yi inhibe ederek etki gösterir. Toksin üretimi corynephage beta fajı denilen bir faj kontrolü altındadır. Yanıt - B 77) Gram pozitif bakteri duvarında yer alan aşağıdaki tabakalardan hangisi faj için reseptör bulundurur? (Nisan 2003) A) B) C) D) E)



Peptidoglikan Dış zar Teikoik asit Glukronik asit M proteini



Bakteriofajlar resimde de görüldüğü gibi bakterileri infekte eden uzay aracı gibi virüslerdir. Hücre duvarı üzerine oturduktan sonra boyunlarını bir matkap gibi kullanarak bakteri duvar üzerinde delik açarak nükleik asitlerini bakterinin içine gönderirler. Peptidoglikan tabaka gram pozitif bakterilerin, Dış zar ise gram negatif bakterilerin en dış kısmında bulunan tabakadır. Virüslerin bakteriler ile ilişkiye girmelerini sağlayan reseptörler bu tabaka üzerinde bulunur. Ulaşabileceğiniz mikrobiyoloji kitaplarında "bakteriofajlar bakteri hücre duvarları üzerindeki reseptörler üzerine oturur" diye yazar (1, 2). Daha kapsamlı araştırma yapmak isterseniz, internetteki bazı sitelerde fajlar ile ilgilenen araştırıcılardan faydalanmak mümkündür. Örneğin; fajlar için belirlenmiş reseptörler; Faj



Reseptör







T4, T3



LPS core polisakkarid







T2



OMP, F porin protein







T1, T5



Ton A ferrikrom transport protein







T6



Tsx nükleozid transport protein







Lambda



Lam B maltose transport protein



20







Chi



Flajellum (Salmonella)







F1.MS2



F-pillus







SP-50



Teikoik asit (Bacillus, gram pozitif bakteriler



Faj tutunma alanlarının hem teikoik asit hem de peptidoglikan olabileceğini "Faj tutunma alanları gram negatiflerde pili, LPS veya dış membran proteini, gram pozitiflerde ise teikoik asit veya peptidoglikan tabakadır" gösteren yazılar da vardır. Sadece teikoik asitin belirtildiği "Virüsler protein, LPS, teikoit acid vs. gibi konak hücre reseptörlerine bağlanır" diyen yazılar da vardır. Bunların dışında her ikisini de göstermeyen yazılara da" Fajların spesifik reseptörleri LPS, F-pilus, LTA, OMP'dir" gibi ulaşabilirsiniz. Sonuç olarak; teikoik asit gram pozitif bakterilerin yapışma elemanlarıdır. Bakterilerin üzerinde faj için reseptör bulunduran tabaka gram pozitiflerde peptidoglikan tabaka, gram negatiflerde ise dış membran tabakasıdır. Fajlar bu tabakalar üzerindeki reseptörlere bağlanır. Bazı fajlar için teikoik asit reseptör görevi yapmaktadır. Yanıt birinci öncelikle peptidoglikan tabaka olmalıdır. Ayrıca M proteini bir sitoplazma kaynaklı teikoik asittir, glukorik asitte teikoik asit yapısında bulunur. Yani teikoik asit yanıtı doğru olarak kabul edilirse diğer iki yanıtında işaretlenmesi gerekecektir. Bu sorunun doğru yanıtının bulunması için hazırlayanın bilirkişiliğine ihtiyaç vardır. Yanıt - A (veya zayıf ihtimal C) 78) Bakterilerin içinde üremeden bekleyen fajlara ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Epizom Virülan faj Ilımlı faj DNA fajı IS elementi



Bakterileri infekte eden virüslerdir. A, B, C, D, F fajları DNA, E fajı ise RNA virüsüdür. Bakteri DNA'sına integre olan faja ılımlı faj (profaj), böyle bakteriye lizojen bakteri denir. Bakterilerin içinde üremeye başlayan faja ise virülan faj denir. Her bakteri sadece tek bir faj ile enfekte edilebilir. Profaj bağımsız olarak üremez ve ancak bakteri üreyince yeni bakterilere geçirilir. Fajlar spesifikliği nedeniyle bakterilerin tiplendirilmesinde kullanılmaktadır. Bakteri fajları ekzotoksin üretimi ile bakterilere virülans kazandırırlar. Corynephage beta fajı C.diptheria'nın difteri ekzotoksinini üretmesini sağlar Yanıt - C 79) Aşağıdakilerden hangisi lizojenik değişim için doğru değildir? A) B) C) D) E)



Eritrojenik toksin üretimi Botulismus toksin tip C üretimi Difteri toksini üretimi Salmonellaların bazı suşlarındaki antijenik değişim Bacillus anthracis'in toksinini kaybetmesi



İçinde faj taşıyan bakterilere lizojen bakteriler denir. Bacillus anthracis'in hem toksinleri hem de kapsülünün yapımı plazmid kontrolü altındadır. Bu nedenle lizojenik değişimden etkilenmez. Yanıt - E 80) Bakteri çekirdeği içinde yer değiştirebilen DNA parçacıklarına ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Ribozom Mezozom Volutin granülleri Transpozon Epizom



Transpozonlar bakterinin çekirdeği içinde veya DNA-plazmid, plazmid-plazmid, plazmid-DNA arasında yer değiştirebilen DNA parçacıklarıdır. Direnç veya toksin salgılattırıcı genleri bulunabilir. Basit yapılı transpozonlara IS (insertion sequence) elementleri denir. Bunların kromozomun normal yapısı olduğu, zaman zaman plazmidlere veya faj genomlarına integre olduğu görülmüştür. Gen delesyonuna yol açabilmektedirler. Yanıt - D 81) Kompetans faktör aşağıdaki genetik aktarımlardan hangisinde önemlidir?



21



A) B) C) D) E)



Transdüksiyon Transpozisyon Transformasyon Konjugasyon Translasyon



Transformasyon parçalanmış bakterinin DNA'sının başka bir bakteriye direkt geçişidir. Böyle bir geçişin gerçekleşebilmesi için alıcı bakterinin kompetans faktör denilen eksojen DNA alabilme yeteneğinin olması gerekir. Yanıt - C 82) Aşağıdakilerden hangisi mutasyon sonucunda gelişir? A) B) C) D) E)



Kirpik kaybı Kapsül kaybı L formu haline gelme Penisilin direnci Germinasyon



Modifikasyonda (fenotipik değişim) genetik değişim yoktur, kirpik, kapsül veya hücre duvarı kaybı gibi bakterilerdeki geri dönüşümlü değişikliklerdir. Mutasyonda ise DNA üzerindeki nukleotid çiftlerinin sıra veya yapısı kalıcı olarak değişmiştir. Yeni gelişen canlıya mutant denir. Ultraviyole ışınlar, X ışınları, akridin oranj gibi kimyasal maddeler mutasyon yapabilirler. Yanıt - D 83) Bir bakterinin lizisi sonucu açığa çıkan DNA'nın, başka bir bakteri tarafından doğrudan alınması sonucunda, alıcı bakteride genotipik değişiklik yapan mekanizma aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



Transdüksiyon Transformasyon Konjugasyon Transfeksiyon Translokasyon



Bir bakterinin ortamdaki erimiş DNA'yı alabilmesine transformasyon denir. Yanıt - B 84) İki bakteri arasındaki direkt transfer aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Konjugasyon Rekombinasyon Kompetans Transformasyon Transdüksiyon



Transformasyon ve transdüksiyonda verici bakteri her zaman ölür, bunun parçalanmış DNA'sı diğer bakteriye geçer. Transdüksiyonda bu geçişte bir faj rol oynar. Konjugasyonda ise iki canlı bakteri arasında bir pilus yardımı ile direkt plazmid geçişi olmaktadır. Yanıt - A 85) Antibiyotik direnç geni taşıyan plazmidlerin bakteriden bakteriye bir bakteriyofaj aracılığı ile aktarılmasına ne denir? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Transdüksiyon Konjugasyon Modifikasyon Transformasyon İnvolusyon



Bakteriofajlara bağlı genetik aktarıma transdüksiyon denir. Yanıt - A 86) Ilımlı bir bakteri virüsü aracılığı ile donör kromozomu parçasının transfer edilmesinin adı aşağıdakilerden hangisidir? A) Transformasyon B) Transdüksiyon C) Konjugasyon



22



D) Kompetans E) Rekombinasyon Transformasyon, transdüksiyon ve konjugasyon bir bakteriden diğerine DNA transferi için bakteriler arasında gelişen kritik oluşumdur. Transformasyon ilk olarak pnömokoklar arasında tanımlanmıştır. Bir bakteri parçalanınca, ortama yayılan erimiş ve parçalanmış DNA parçalarının başka bir bakteri tarafından direkt olarak alınmasıdır. Konjugasyonda DNA bir bakteriden diğerine direkt olarak geçer. Böyle bir geçişte plazmidin bir kopyası bir pilus aracılığı ile diğer bakteriye geçirilir. Transdüksiyonda ise bir bakteriofaj tarafından infekte olan bakterinin fajın üremesi sonucunda parçalanması, bakteri DNA'sının bir parçasının faj DNA'sının yerini alması ve bu fajın (psödovirüs) başka bir bakteriyi infekte etmesi sonucunda yanlışlıkla da olsa genetik aktarımı yapmıştır. Yanıt - B 87) Bakteri virüsleri aracılığıyla kromozom aktarma aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir? A) B) C) D) E)



Konjugasyon Rekombinasyon Kompetans Transformasyon Transdüksiyon



Yanıt - D 88) Transdüksiyon için doğru olan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Ortamdaki erimiş DNA'nın bakteri tarafından direkt olarak alınmasıdır Kompetans faktör gerekir İki canlı bakteri arasında gerçekleşir Genetik geçişten bir virüs sorumludur Piluslar aracılığı ile gerçekleşir



Transdüksiyon genetik aktarımın bakteriyofajlar aracılığı ile yapılmasıdır. Profaj bakteri DNA'sından ayrılırken kendi DNA'sı yerine bakteri DNA'sını alarak (Psödovirüs) yeni bakteriye integre olmuş ise genetik değişikliklere sebep olabilir. Yanıt - E 89) İki canlı bakteri arasındaki genetik geçiş aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Konjugasyon Transpozisyon Translokasyon Transdüksiyon Transformasyon



İki canlı bakteri arasındaki geçiş konjugasyondur. Bir pilus aracılığı arasında bakteriler arasında plazmid geçişi gerçekleşir. Yanıt - A 90) Bir Hfr bakteri hücresinde F- bir bakteri hücresine genetik madde aktarımı, aşağıdaki mekanizmalardan hangisi aracılığı ile gerçekleşir? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Transformasyon Transdüksiyon Transpozisyon Konjugasyon Transfeksiyon



Bir F plazmidinin canlı iki bakteri arasındaki geçişi konjugasyondur. Yanıt - D 91) F-plazmid geçişi aşağıdakilerden hangisinde gerçekleşir? A) Transdüksiyon B) Konjugasyon C) Hfr



23



D) Transformasyon E) Translasyon Transformasyon ve transdüksiyonda verici bakteriler ölür, geçiş rastlantısaldır. Konjugasyon ise canlı iki bakteri arasındaki genetik geçiştir. Fertilite plazmidi bulunduran (F+) bakterilerin F- olanlara seks pilusları aracılığı ile genetik aktarımıdır. Plazmid bakterinin DNA'sına integre olmuşsa High Frequency of Recombination (Hfr) hücresinden bahsedilir. Bu hücreler çok enfeksiyözdür. Böyle durumlarda geçiş bakteri DNA'sından da parça içermesi nedeniyle F' şeklindedir. Alıcı bakteride her zaman F plazmidi kullanılmayabilir. Yanıt - C 92) Aşağıdakilerden hangisi endotoksinlerin özelliğidir? A) B) C) D) E)



Hem gram pozitif, hem de gram negatif bakteriler tarafından üretilir Spesifik reseptörlere bağlanır Sıklıkla ekstrakromozomal genler aracılığı ile kodlanır Canlı hücrelerden salınır Toksoidlere dönüştürülemez



Yanıt - E 93) Ekzotoksinlerin özelliği olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Canlı bakterilerden salınır A ve B subünitlerinden oluşurlar Spesifik etkiler oluştururlar Isıya dirençlidirler Ekzotoksinler toksoid olarak kullanılabilir



Ekzotoksinler hem gram pozitif, hem de gram negatif bakteriler tarafından salgılanır. Salınım bakteri canlı iken yapılır ve ekzotoksinler protein yapısındadır. A ve B subünitlerinden meydana gelirler. B subünitleri ile spesifik reseptörlerine tutunurken, A subünitleri ile etki gösterirler (B. anthracis hariç). Etkileri spesifiktir. Çok toksiktirler (potent). Isıya ve proteolitik enzimlere duyarlıdırlar. Besin zehirlenmesine yol açan S. aureus enterotoksini, botulinum toksini ısıya dirençlidir, iyi pişirilmeden yenen yiyeceklerle enfeksiyon meydana gelebilir. Ekzotoksinler antijeniktir, antitoksinleri hazırlanabilir. Toksoid haline getirilebilir. Etkileri sırasında ateş meydana getirmezler (süperantijenler hariç). Yanıt - D



Ekzotoksin ve endotoksinlerin genel özellikleri Ekzotoksin



Endotoksin







Canlı hücreler tarafından salınır bakterilerin hücre duvar • yapısı elemanıdır. Bakteriler ölünce, bazen de üremeleri sırasında ortaya çıkar, bakteri dışına salınmazlar.



Gram negati







Hem gram negatif, hem de gram pozitif bakteriler tarafından • salınır.



Sadece gram negatif bakterilerde bulunur.







Moleküler ağırlığı 10.000 ile 900.000 arasında değişen • polipeptidlerdir.



Lipopoliskakarid yapıdadır. Toksik etkisini lipid A gösterir.







Isıya duyarlıdır, toksik etkisi genellikle 60°C üzerinde ısıtma • ile ortadan kaldırılabilir.



Isıya dirençlidir, 60°C'de saatlerce ısıtmakla bile toksisitesini kaybetmez.







Antijenik özelliği yüksektir, yüksek titrelerde antitoksin • üretimini indükler. Antitoksinler toksinin etkisini ortadan kaldırır.



Zayıf immunonejiktir. Zayıf koruyucu antikorlar gelişmez.







Formalin, asitler ve ısı ile nontoksik toksoidleri oluşturulabilir.







Çok toksiktir, mikrogramlar hayvanlar için öldürücüdür.







Genellikle hücre yüzeyindeki spesifik eseptörlere bağlanır







Hücrelerin yüzeyinde spesifik reseptörleri bulunmaz.







Konakta genellikle ateş oluşturmaz.







IL-1 ve diğer mediatöler aracılığı ile yüksek ateş oluştururlar.







Sıklıkla ekstraktromozomal genler aracılığı ile kontrol edilirler. •



düzeyindeki



toksin







miktarı •



24



antikor



yanıtı vardır,



Toksoidi yoktur. Orta derecede toksiktir, ekzotoksinlere göre 10-100 kat daha fazla toksin ile hayvanlar için öldürücüdür.



Kromozomal genler aracılığı ile sentez edilirler.



94) Membran hasarı yaparak hemolize veya sitolize sebep olan ekzotoksin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Pseudomonas aeruginosa toksin A Escherichia coli verotoksini Difteri toksini Clostridium perfringens alfa toksini Botulinum toksini



Yanıt - D



Ekzotoksinlerin etki mekanizmaları Tip



Örnek







Ekstrasellüler sitotoksinler (hücrelere direkt zehir etkisi)







Transmembran sitotoksinler (Hücre içine bir reseptör veya • transport molekülü aracılığı ile girenler) • •



Escherichia coli verotoksin Shiga toksin Difteri toksini







Membran hasarı yapan toksinler (hemolize veya sitolize sebep • olanlar) • •



Streptolysin 0 Clostridium perfringens alfa toksin Staphylococcus aureus lökosidin







Regülasyonu bozanlar mekanizmaları artıranlar)







İnhibitörler ile yarışanlar (Doğal transmitterlerin blokerleri ile • yarışanlar •



(aşırı



çalışma



ile



• •



sekretuvar • •



Streptococcal hyaluronidase Pseudomonas aeruginosa ekzotoksin A



E. coli ısıya duyarlı toksini Kolera toksini Botulinum toksini Tetanus toksini



95) Aşağıdakilerden hangisi endotoksinlerin etkilerinden biri değildir? (Nisan - 2001) A) B) C) D) E)



Ateş Hipotansiyon Metabolik alkaloz Komplemanın alternatif yolla uyarılması Trombin aktivasyonu



Endotoksinlerin patofizyolojik etkileri benzer niteliktedir. Dolaşıma geçtiklerinde makrofajlar, monosi-ter hücreler ve diğer retiküloendotelyal hücreler üzerindeki reseptörler ile reaksiyona giren dolaşan proteinler ile ilişkiye girer. Bunun sonucunda ateş, lökopeni, hipoglisemi, hipotansiyon, DİK, alternatif yoldan kompleman aktivasyonu, trombositlerin vasküler en-dotele oklüzyonu ve bunun sonucunda değişik organlarda hemorajik nekrozlara sebep olur. Yanıt - C 96) Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisi endotoksin aktivitesi meydana getirebilir? A) B) C) D) E)



L formu Gram negatif Kapsüllü Kalın peptidoglikanlı bakteriler Lizojenik bakteriler



Endotoksin etkisi gram negatif bakterilerin hücre duvar yapısında bulunan lipid-A'nın bakteri ölümü ile açığa çıkması sonucunda görülür. Isı ve proteolitik enzimlere dirençlidir. Etkileri geneldir (Ateş, solunum güçlüğü, DİK, peteşiler, ishal, kardiyovasküler kollaps, C3 aktivasyonu, lökopeni, abortus gibi). Endotoksinler tarafından uyarılan makrofajlardan salınan TNF-α, IL-1, IL-6, IL-8 gibi sitokinler sepsis patogenezinde önemli bir rol oynamaktadır. Yanıt - B 97) Ortamdaki vejetatif mikroorganizmaların öldürülmesi işleminin adı nedir? A) Dezenfeksiyon B) Sterilizasyon



25



C) Germinasyon D) Sporulasyon E) Transpozisyon Bir işlem sonrasında ortamdaki tüm mikroorganizmaların öldürülmesine sterilizasyon denir Hedef madde üzerinde hastalandırıcı mikroorganizmaların ortadan kaldırılmasına ise dezenfeksiyon denir. Bakterilerin üremelerini durduran antimikrobiyotiklere bakteriostatik, öldürenlere ise bakterisid denir. Yanıt - A 98) Aşağıdakilerden hangisi sterilizasyon yöntemi değildir? A) B) C) D) E)



Yakma Dondurma Filtreler ile süzme Kimyasal maddeler ile muamele Radyasyon



Günümüzde kullanılan sterilizasyon yöntemleri 1.



Isı a) Yakma b) Kuru hava c) Nemli ısı •



Buhar







Basınçlı (Otoklav)







Basınçsız



d) Sıcak su •



Kaynatma







Tindalizasyon



2.



Filtreler ile süzme



3.



Kimyasal maddeler



4.



Işınlama



Yanıt - B 99) Plastik tüp, cerrahi eldiven ve ip gibi araçların sterilizasyonunda kullanılan yöntem, aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



Otoklav Kuru ısı Pastörizasyon Etilen oksit Alevde yalazlama



Etilen oksid patlayıcı olmayan (%90 CO2) bir gazdır. Isıya dayanmayan malzemenin sterilizasyonunda kullanılır. Yanıt - D 100) Hastanelerde kullanılan malzemelerin sterilizasyonunda en sık aşağıdakilerden hangisinden yararlanılır? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Formaldehit gazı Hidrojen peroksit gazı Ozon Etilen oksit İyodoforlar



Gaz ile sterilizasyon yöntemleri içinde hastanelerde en çok kullanılan etilen oksit gazıdır. Son derece toksik olmasına karşın kullanım kolaylığı, doz ayarlanabilmesi nedeniyle tercih edilir. Formaldehid gazı karsinojenik olması nedeniyle tercih edilmez. Genellikle kullanım yeri HEPA filtreleridir. Hidrojen peroksit ve klorin dioksid gazları da etilen oksit gazın alternatif olarak kullanılır. Yanıt - D



26



101) A) B) C) D) E)



Sıvıları, proteinleri bozmadan steril etmek için en uvaun yöntem hangisidir? (Nisan - 2000) Pastörizasyon Zar filtre Ultraviyole Isıtılarak kabartma Pastör fırında kuru ısı



Filtrasyon solüsyonların sterilizasyonunda en çok tercih edilen metoddur. En çok 0.22 um büyüklüğünde porları olan nitrosellüloz filtreler kullanılmaktadır Yanıt - B 102) A) B) C) D) E)



Sıvıların sterilizasyonunda en çok kullanılan yöntem aşağıdakilerden hangisidir? Kimyasal maddeler Otoklavlama Tindalizasyon Filtreleme Pastör fırını



Sterilizasyon amacıyla sellüloz asetat ve sellüloz nitrat yapılı membran filtreler kullanılır. Sanayide hazırlanan sıvıların sterilizasyonunda en çok kullanılan yöntemdir. Bunların dışında daha kalın partiküller ve bakteriler için kullanılan toprak yapılı filtreler de vardır (Berkefeld, Seitz, Chamberland gibi). Yanıt - D 103) Aşağıdaki kimyasal maddelerden hangisi sporisidal etkiye ve yüksek düzey dezenfektan özelliğe sahiptir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Glutaraldehit Alkol Fenol Kuartemer amonyum Biguanid



Yanıt - A 104) A) B) C) D) E)



Hangi antimikrobisidal ajan peptidoglikan sentezi inhibitörüdür? (Eylül - 1998) Ketokanazol Sikloserin Polimiksin Aktinomisin Kloramfenikol



Basitrasin, sefalosporinler, sikloserin, penisilinler ve vankomisin antimikrobiyal aktivitelerini bakterinin hücre duvarının sentezini inhibe ederek gösterirler. Yanıt - B 105) Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi protein sentezinin inhibisyonu yoluyla bakteri üremesini engeller? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



Kloramfenikol Kolistin Rifampisin Basitrasin Polimiksin



Kloramfenikol 50S ribozomal subünite bağlanarak protein sentezini inhibe eder. Yanıt - A 106) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi metisiline rezistan S. aureus tedavisinde kullanılır? (Eylül - 1999) Penisilin G Ampisilin sulbaktam Sefalotin Nafsilin Teikoplanin



27



Teikoplanin yapı olarak vankomisine benzeyen bir glikopeptiddir. Stafilokoklar (özellikle metisilin rezistan S. aureus), streptokoklar, enterokoklar ve diğer gram pozitif bakteriler için kullanılır. Yanıt - E 107) A) B) C) D) E)



Kinolonların etki mekanizmaları aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2000) DNA giraz inhibisyonu Penisilin bağlayan protein inhibisyonu Beta laktamaz inhibisyonu Transpeptidasyonun inhibisyonu Revers transkriptaz inhibisyonu



Tüm kinolonlar ve florokinolonlar DNA girazı bloke ederek mikrobiyal DNA sentezini inhibe ederler. Yanıt - A 108) Bakteri tarafından oluşturulan fosfotransferaz, adeniltransferaz ve asetil transferaz enzimleri, aşağıdaki antibiyotik gruplarından hangisine karşı dirençte rol oynar? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Makrolid Betalaktam Tetrasiklin Aminoglikozid Fluorokinolon



Aminoglikozidlere karşı direnç üç mekanizma ile gelişir. 1)



Plazmid kontrolündeki fosforilaz, adenilaz ve asetilaz enzimleri aracılığı ile (en önemli direnç mekanizması)



2)



Kromozomal mutasyon



3)



İlaçlara karşı bakterinin geçirgenliğinin azalması.



Yanıt - D 109) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin sülfometaksazol ile sinerjistik etkisi vardır? (Nisan - 2001) Trimetoprim Streptomisin Klindamisin Tetrasiklin Eritromisin



Sülfonamidler ve trimetoprim'in her biri bakteri üzerine inhibitör etkiye sahiptir. Ancak beraber kullanılırsa sinerjistik etki gösterir. Yanıt - A 110) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin kolestatik sarılık yan etkisi vardır? Aminoglikozidler Fusidik asit Penisilinler Monobaktamlar Sefalosporinler



Yanıt- B



Toksisite tipi



Örnek ilaçlar



Renal toksisite



Uzun etkili sülfonamidler obstrüktif nefropati, birinci generasyon sefalos porinler tübüllerde mikrokristaller oluşturarak renal toksisite meydana getirebilir. Ayrıca bütün ilaçlar anafilaktik reaksiyon sonucunda hipotansiyona bağlı akut tübüler nekroz oluşturabilir. Aminoglikozidler proksimal tubuluslere toksik etkilidir. Amfoterisin distal tubuler lezyon ve glomerul filtrasyon hızında azalma meydana getirebilir. Tetrasiklinler farklı mekanizmalar ile renal toksisite meydana getirebilir.



Hepatosellüler hasar



En iyi bilinenleri izoniyazid ve rifampisindir. Hepatit komplikasyonu Eritromisin, parenteral tetrasiklin, pirazinamid ve etionamid, yüksek doz ampisilin ve flukloksosilin kullanımında da meydana gelebilir.



Kolestatik sarılık



Yüksek doz fusidik asit gebe veya renal yetersizliği olan hastalarda intravenöz tetrasiklin kullanımında meydana gelebilir.



28



Granülomatöz hepatit



Uzun süreli kinin tedavisinin komplikasyonudur.



Aplastik anemi



Uzun süreli kloramfenikol kullanımı sonucunda gelişebilir.



Metabolik kemik iliği depresyonu



Gansiklovir ve sulfonamidlerin komplikasyonudur.



Granülositopeni



Sülfonamidler veya sülfon tedavisinin bir sonucudur. Nadir olarak yüksek doz benzil penisilin tedavisinde de meydana gelebilir.



Deri reaksiyonları



Sülfonamidler, penisilinler ve sefalosporinler hafif kaşıntılı ürtikeryal deri lezyonları yapmaktadır. Akut anafilaksi hapten özelliği gösteren ilaçların yol açtığı tip I hipersensitivite reaksiyonudur. Penisilinlerde gorulur. Çarpraz reaksiyon ile sefalos porinlerde de bulunabilir. Çok nadir olarak yeni monobaktamların da böyle bir etkisi vardır.



111) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisi glikopeptid antibiyotiklere karşı en fazla direnç gösterir? (Nisan - 2003) Staphylococcus aureus Streptococcus pyogenes Streptococcus pneumoniae Staphylococcus epidermidis Enterococcus faecalis



Enterokoklar penisilin G, ampisilin, sefalosporinler ve aminoglikozidler değişik derecelerde direnç gösterirler. Trimethoprim-sulfametoksazol ise in vivo direnç gösterirler. Bunların dışında diğer bakterilerden farklı olarak medikal önemi olanlar vankomisine dirençli olanlarıdır. Enterococcus faecium'un birçok susu vankomisine dirençlidir. Son zamanlarda streptograminlere dirençli enterokoklar da izole edilmiştir. Yanıt - E 112) Beta laktam olduğu halde, gram pozitif bakterilere etkisi az olan antibiyotik, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2001) A) B) C) D) E)



Sefalotin Amoksisilin Aztreonam Piperasilin Nafsilin



Aztreonam önemli monobaktamlardan birisidir. Ente-robacteriacea ve Pseudomonas gibi gram negatif bakterilere etkilidir, gram pozitifler ve anaeroblara etkili değildir. Yanıt - C 113) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki antimikrobiyal ajanlardan hangisi, DNA sentezini inhibe ederek etki gösterir? (Eylül - 2003) Vankomisin Polimiksin Nalidiksik asit Eritromisin Gentamisin



Kinolonlar yapıca nalidiksik aside benzeyen antibiyotiklerdir. Geniş spektrumlu, hızlı etkili, bakterisid olmaları antibiyotikler arasında değerlerini artıran önemli özellikleridir. Florokinolonlar DNA'yı negatif supersarmal haline getiren DNA topoizomeraz II (DNA jiraz) enzimini inhibe ederler. Böylece bakteri kromozomlarının birbirinden ayrılmasını, DNA replikasyonunu ve DNA transkripsiyonunu (DNA'nın pozitif sarmalı gevşeyemediği için) bozarlar ve DNA'yı zedelerler. Yanıt - C 114) Bakterilerin RNA polimeraz enziminde oluşan kromozomal bir mutasyon, bakterinin antibiyotiklerden hangisine karşı bir direnç geliştirmesine neden olur? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Primetamin Rifampin Fluorokinolonlar Trimethoprim Klindamisin



Rifampin duyarlı bakterilerde DNA kontrolü altında yapılan mRNA sentezini (transkripsiyonu), DNA'ya bağlı RNA polimeraz enzimini inhibe ederek bozar. Yanıt - B



29



115) A) B) C) D) E)



Penisilinler aşağıdaki bakteriyel yapılardan hangisine bağlanarak etki gösterir? (Nisan - 2004) 70S ribozomlara Nükleotidlerdeki hidrojen bağlarına Sitoplazmik membrandaki proteinlere Sitoplazmik membrandaki lipoproteinlere Hücre duvarındaki lipopolisakkaridlere



Beta laktam antibiyotikler sitoplazmik membrandaki proteinlere (PBP) bağlanarak transpeptidaz enzimlerini inhibe ederler. Yanıt - C 116) Aşağıdakilerden hangisi, hücre duvarı sentezini inhibe eden antibiyotiklere karşı bakterilerde görülen direnç mekanizmalardan birisidir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



İlacın adenilasyonuna neden olan enzim üretimi Penisilin bağlayan proteinlerde mutasyon Ribozom 50S alt ünitesinde reseptör değişim Hücre membranı aktif transport proteinlerinde mutasyon DNA giraz enzim aktivitesinde azalma



Hücre duvarı sentezini inhibe eden antibiyotiklere karşı direnç en çok penisilin bağlayan proteinlerdeki mutasyon ile gerçekleşir. Penisilin direnci Dört mekanizma ile gerçekleşir: Beta laktamaz oluşumu (Gelişmiş ülkelerde S.aureus'un %80-90'ı beta laktamaz üretmektedir) PBP'lerin modifikasyonu sonucu ilaca olan afinitenin azalması (Stafilokoklardaki metisilin direnci ve pnömokoklardaki ve enterokoklardaki penisilin direnci) Dış membranlardaki porların yapılarındaki değişiklik sonucu PBP'ye ilacın penetrasyonunun engellenmesi (Gram negatif bakteriler, Pseudomonas) İlacı dışarı atan pompa varlığı (Gram negatif bakteriler; nafsilinin Salmonella typhimurium tarafından dışarı atılması) En sık görülen mekanizma beta laktamaz oluşumudur. Yanıt - B



30



BÖLÜM: 2 BAKTERİYOLOJİ 1) Aşağıdakilerden hangisi yenidoğanda akut bakteriyel menenjit etkenidir? A) B) C) D) E)



Streptococcus pneumoniae Grup B streptokoklar Meningokoklar Kriptokok menenjiti Haemophilus influenzae



Menenjit etkenleri •



Yenidoğan: E. coli, grup B streptokoklar ve Listeria monocytogenes







2 ay - 2 yaş: Haemophilus influenzae, pnömokoklar ve meningokoklar







18 ay - 50 yaş: Pnömokoklar ve meningokoklar







50 yaş üzeri: En sık pnömokoklar, nadiren meningokoklar, gram negatif basiller veya L. monocytogenes.



Yanıt - B 2) Aşağıdaki anaerop bakterilerden hangisi, derinin normal florasında bulunur ve immun direncin azaldığı durumlarda kana geçerek bakteriyemiye neden olur? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Bacteroides fragilis Peptostreptococcus Propionobacterium Clostridium Veillonella



Propionibacterium suşları derinin normal flora üyesidir ve plastik şant ve cihazlar bulunuyorsa enfeksiyon meydana getirebilirler. Propioniobacterium acnes immün yetersizliği olanlarda veya deri bütünlüğü bozulduğu durumlarda kan veya beyinomurilik sıvısından izole edilebilen enfeksiyonlar meydana getirebilirler. Bacteroides fragilis, peptostreptococcus, Clostridium suşları ye Veillonella ise kolonun (bazen ağızda da bulunabilirler) normal flora üyesi anaerob bakterilerdir. Yanıt - C 3) Aşağıdaki bakterilerden hangisi spor (endospor) yapar? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Pseudomonas aeruginosa Listeria monositogenes Bacillus anthracis Aeromonas hydrophyla Salmonella typhi



Gram pozitif spor yapan basiller aerob olan Bacillus ile anaerob olan Clostridium suşlarıdır. Yanıt - C 4)



Otuz iki yaşındaki bir kasabın, sol el sırtında 2x1 cm çapında kalın, siyah, kabuklu yara lezyonu oluşmuştur. Kabuk çevresi siyah olup ağrısızdır. Hastada sistemik başka bir patoloji yoktur. Kabuğun altından alınan eksudanın mikroskopik incelemesinde, çok az sayıda lökosit ve gram pozitif kapsüllü basiller gözlenmiştir. En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Stafilokoksik piyodermi Candida piyodermisi Fare ısırığı hastalığı Tinea manum Deri şarbonu



Şarbon bir hayvan hastalığıdır, insanlar nadiren enfekte olurlar. Genellikle deriden bulaşır. Yaranın tipik özelliği ortası siyah, etrafi ödemli ağrısız lezyonlar yapmasıdır (malign püstül). Bakteri insan vücudunda kapsüllü, besiyerinde ve doğada ise sporlu, kapsülsüz görünümdedir. Yanıt - E



31



5) Bir hastanın vezikül sıvısından alınan materyalin incelenmesinde gram pozitif, zincir yapan basiller ve bol polimorfonükleer lökosit saptanmıştır. Metilen mavisi ile yapılan boyamada basillerin pembe bir kapsül ile çevrili olduğu gözlenmiştir. Bu durumda etken olarak öncelikle aşağıdaki bakterilerden hangisi düşünülmelidir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Bacillus anthracis Listeria monocytogenes Klebsiella pneunonia Legionella micdadei Streptococcus pneumoniae



Bacillus anthracis hayvancılık ile uğraşan kişilerde deri şarbonu etkenidir. Deri üzerindeki lezyonlardan hazırlanan preparatlarda organizma kaba yapılı, köşeli sonlanan uzun zincirler yapar. Bakterinin hem sporu (merkezi) hem de poly-D-glutamik asit yapısında kapsülü vardır. Bakteri direkt hazırlanan preparatlarda kapsüllü, besiyerlerinden hazırlananlarda ise sporlu görünümdedir. Bu soruda Listeria, Klebsiella ve Legionella gram negatif basillerdir. Streptococcus pneumonia ise gram pozitif diplokoklardır. Yanıt - A 6) Aşağıdakilerden hangisi Bacillus anthracisin özelliği değildir? A) B) C) D) E)



Gram pozitif bambu kamışı gibi kaba zincirler yapar Hareketsizdir Terminal sporu vardır İnsan vücudunda kapsüllü ancak sporsuzdur Sporları aside rezistan boyanır



Bakteri tren vagonu veya bambu kamışı şeklinde kaba zincirler yapan gram pozitif, merkezi sporu olan basildir. Hareketsizdir (B. cereus hareketli). Klinik örneklerden izole edilen bakteriler kapsüllü sporsuz, doğada ise sporlu kapsülsüzdür. Kanlı agarda iyi ürer, ondüle saç görünümünde R tipi koloni yapar. Zorunlu aerobdur. ARB boyama ile sporları kırmızı renkte görülür. Malign püstül etkeni zoonozdur. Yanıt - C 7) Aşağıdaki bakterilerden hangisinin kapsülü D-glutamik asit polimerlerinden oluşmuştur? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Streptococcus pneumoniae Neisseria meningitidis Enterobacter aerogenes Bacillus anthracis Streptococcus pyogenes



Kapsülü D-glutamik asit yapısında protein moleküllerinden yapılı olan bakteri B. anthracis'dir. Yanıt - D 8)



A ve B subünitlerinden oluşmayan ekzotoksin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Bordatella pertussis Shiga toksini E. coli termolabil toksin Bacillus anthracis Clostridium botulinum



Antraks toksini diğer ekzotoksinlerden farklı olarak A ve B subünitlerden meydana gelmez. Kromatografik olarak üç farklı toksin şeklinde salgılanır. 1.



Protektif antijen



2.



Ödem faktör



3.



Letal faktör



Yanıt - D 9)



Biyolojik silah olarak kullanılan şarbona karşı aşağıdaki antibiyotiklerden hangisini kullanırsınız?



32



A) B) C) D) E)



Penisilin Gentamisin Siprofloksasin Trimetoprim sulfometaksazol Kloramfenitol



Şarbona karşı birçok antibiyotik kullanılabilir. Ancak önemli olan tedaviye erken başlanmasıdır. İnhalas-yon ile bulaşan şarbon dışında penisilin ilk seçenektir. Akciğer şarbonunda siprofloksasin tercih edilir. Tetrasiklin, klindamisin ve eritromisin de denenebilir. Yanıt - C 10) Şarbon için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) B) C) D) E)



Başlangıçta deri lezyonu stafilokoksik furonkül veya böcek ısırıkları ile karışabilir Pulmoner ve gastrointestinal antraks kronik seyirlidir Lezyondan aspire edilen materyalde merkezi sporları olan bakteriler görülü Bakteri polisakkarid kapsüllüdür Primer hayvan rezervuarı tavşanlar ve farelerdir



Şarbon Bacillus anthracis ile meydana gelen bir zoonozdur. Asıl tablo deri şarbonudur. Başlangıç lezyonu stafilokok furonkülü veya böcek ısırıklarını taklit edebilir. Hastalık tablosunu ekzotoksinleri yapar. Sistemik hastalıkları özellikle pulmoner enfeksiyonları akut gelişimli ve fatal seyirlidir. Bakteri hem kapsüllü hem de sporludur. Ancak sporu besiyerlerinde görülür. Bakteri kapsülü poli d-glutamik asit yapısındadır. Primer hayvan rezervuarı büyükbaş hayvanlardır. Yanıt - A 11) Pirinçli yiyecekler ile geçen emetik formda besin zehirlenmesi etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Salmonella enteritidis Yersinia enterocolitica Escherichia coli Bacillus cereus



Besin zehirlenmesi etkeni olan B. cereus iki farklı tipte ekzotoksin salgılar. Bunlardan birisi pirinçli yiyeceklerden geçen emetik form besin zehirlenmesi, diğeri ise etli (soslu) yiyeceklerden bulaşan diyare tipi besin zehirlenmesi yapar. Emetik formunda bulantı, kusma, abdominal kramplar ve nadiren ishal olur. Hastalık genellikle 24 saat içinde kendi kendine düzelir. Pirinçli yiyecekleri aldıktan 1-5 saat içinde başlar. Sınavda soru olan bu tipidir. Diyare formunda ise inkübasyon periyodu 1-24 saattir. Sulu diyareye, abdominal kramplar, ateş ve kusma eşlik eder. Enterotoksin barsakta sentezlenir. B. cereus'lu hastaların dışkıları bakteriyolojik inceleme açısından yeterli bilgi vermez. Yanıt - E 12) Çin lokantasında yenen pirinçli bir yemeği takiben 1-6 saatte ortaya çıkan, bulantı, kusma ve abdominal kramp ile seyreden besin zehirlenmesi tablosundan sorumlu olan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisi olabilir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Clostridium perfringens Clostridium botulinum Bacillus cereus Vibrio parahaemolyticus Camplyobacter jejuni



Bacillus cereus pirinçli yiyeceklerin ardından, kısa enkübasyon periyotlu, emetik tarzda kusmayla karakterize bir besin zehirlenmesi meydana getirir. Yanıt - C 13) Göze yabancı cisim kaçması sonucunda meydana gelen panoftalmitte muhtemel etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Staphylococcus aureus B) Haemophilus influenzae C) Clostridium perfringens



33



D) Bacillus cereus E) Bacillus anthracis B. cereus, travma veya göze yabancı cisim kaçması durumlarında ciddi keratit, endoftalmit ve panof-talmit gibi göz enfeksiyonlarına sebep olur. Yanıt - D 14) Aşağıdaki anaerobik bakterilerden hangisi sporludur? A) B) C) D) E)



Actinomyces Eubacterium Lactobacillus Clostridium Peptococcus



Yanıt - D Yapı



Gram boyama



Bakteri



Sporlu basiller



Pozitif Negatif



Clostridium Yok



Sporsuz basiller



Pozitif



Actinomyces Bifidobacterium Eubacterium Lactobacillus Propionibacterium



Negatif



Bacteroides Fusobacterium



Pozitif



Peptococcus Peptostreptococcus Streptococcus



Negatif



Veillonella



Sporsuz koklar



15) Kolinerjik sinapslarda Ach açığa çıkmasını önleyerek etki gösteren ekzotoksin, aşağıdaki bakterilerden hangisi tarafından oluşturulur? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Corynebacterium diphtheria Clostridium botulinum Clostridium perfringens Clostridium tetani Clostridium difficile



Clostridium botulinum anaerobik bakteridir ve ekzotoksini aracılığı hastalık (botulizm) yapar. Toksin hem sinapslarda hem de nöromuskuler "junction"da asetilkolinin salınımını bloke ederek etkisini gösterir, flask tipte paraliziler olur. Yanıt - B 16) Çizgili kas paralizilerine yol açan ekzotoksin aşağıdaki hangi bakteriden salınır? A) B) C) D) E)



Clostridium perfringens Clostridium tetani Clostridium botulinum Bacillus anthracis Bordatella pertussis



Clostridium botulinum toksini gastrik epitel hücrelerinden emilir, kan veya lenf dolaşımı ile koliner-jik sinirlere, onların innerve ettiği nöromuskuler plağa getirilir, endositoz ile plağa girer ve asetilkolin deşarjını önleyerek çizgili kas paralizilerine yol açar. Yanıt - C 17) Clostridium botulinum besin zehirlenmesinde aşağıdaki klinik bulgulardan hangisi görülmez? A) B) C) D) E)



Ateş Yutma güçlüğü Çift görme Midriasis Dispne



Kontamine yiyeceklerin alınmasından 12-36 saat sonra ortaya çıkar.



34



Görme ile ilgili bulgular (göz kaslarında koordinasyon bozukluğu, çift görme, diplopi, midriyazis), yutma güçlüğü, konuşma bozukluğu ilk bulgulardır. Bulber paralizi, solunum paralizisi ve kardiyak arrest ileri dönemlerde ölümle sonuçlanabilir. Ölüme kadar hastanın bilinci yerindedir. Ateş yoktur, gastrointestinal sistem bulguları bulunmayabilir. Yanıt -A 18) İnsanda ekzotoksini ile enfeksiyon yapan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül-2001) A) B) C) D) E)



Streptococcus pneumonia Neisseria meningitidis Klebsiella pneumonia Haemophilus influenzae Clostridium tetani



Clostridium tetani toprakta ve hayvan dışkılarında bol miktarda bulunabilen bir bakteridir. Tetanus etkenidir. Hastalığını tetanospazmin ve tetanolizin denilen ekzotoksinleri aracılığı ile yapar. Yanıt - E 19) Clostridium tetani'nin en önemli portal giriş kapısı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Deri Gastrointestinal sistem Solunum sistemi Genital sistem Nasal yol



Clostridium tetani hem dışkıda hem toprakta bol miktarda bulunur. İnsanlara bulaşması tetanojen yaralar denilen kanlanması bozulmuş, büyük travmalar sonucunda deri yolu ile olur. Yanıt - A 20) Tetanoz gelişimi için aşağıdakilerden hangisi hazırlayıcı faktör değildir? A) B) C) D) E)



Yarada nekrotik dokuların bulunması Yabancı cisim ve koagulum içeren lezyonlar Yanık yaraları Göğüs ameliyatı yarası Yarada Pseudomonas enfeksiyonunun bulunması



Clostridium tetani sporlarının germinasyonu için nekrotik dokuların olması, dokuların kanlanmasının bozulması ve ortamda kalsiyum bulunması gerekmektedir. İnsan vücudunda, bu özellikleri taşıyan dokulara tetanojen dokular denir. Anatomik boşluk bırakılarak sütüre edilmiş, yabancı cisim ve koagulum içeren lezyonlar, iyi irrige ve debride edilmemiş yara ve yanıklar tetanojen dokulardır. Ortamda oksijeni iyi kullanan bakteriler (S. aureus, Pseudomonas) bulunuyorlarsa oksijen tüketimi hızlanır ve üremeleri daha kolaylaşır. Spesifik etkilerini tetanospazmin ve tetanolizin isimli ekzotoksinleri aracılığı ile yaparlar. Yanıt - D 21) Aşağıdakilerdene hangisi Jeneralize tetanoz bulgusu değildir? A) B) C) D) E)



Trismus Ektima gangrenozum Risus sardonikus Opistotonus Ateş yoktur, bilinç açıktır



Jeneralize tetanoz: En bilinen tablodur. Yara yerinde ağrı, rahatsızlık hissi prodromal belirtilerdir, ilk kasılmalar yara yerinde başlar. İlk tutulan kas masseter kasıdır. Trismus gelişir, olgunun seyri boyunca, hatta iyileşme sonrasında aylarca süren en uzun seyirli bulgudur. Daha sonra diğer yüz kasları da tutulur donuk yüz (risus sardonicus) görülmeye başlanır. Bunu izleyen dönemde, nöbetler esnasında paravertebral adele spazmına bağlı olarak hastanın gövde ve başı hiperekstansiyon, kollar fleksiyon, bacaklar ise ekstansiyon halini alır (opistotonus). Kasılmalar enerjiden bağımsızdır, eller hiçbir zaman hastalığa katılmaz, hastanın bilinci terminal döneme kadar açıktır.



35



Otonom sinir sistemi tutulumuna bağlı olarak terleme, taşikardi, aritmiler ve arteriyel kan basıncı oynamaları görülür. Sfinkter spazmı nedeniyle konstipasyon ve idrar retansiyonu görülür. Ateş yoktur. Ancak başka bir enfeksiyon varlığında veya ölüme yakın dönemlerde gelişen aspirasyon pnömonisi gibi sekonder enfeksiyonlara bağlı olarak ateş yükselir. Kasılmalar, zaten hiperirritabl haldeki hastanın dış uyaranlarla her uyarılışında gelişir. Ağır olgularda konvülsiyonlar gözlenir. Yanıt - B 22) Clostridium perfiringens gastroenteritinden sorumlu olan toksin aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Alfa toksin Beta toksin Enterotoksin Nörominidaz Delta toksin



Etli yiyeceklerin üzerinde üreyebilen C. perfrin-gens'in güçlü enterotoksini besin zehirlenmesi yapar. Jejunum ve ileumdan hipersekresyon ile ka-rakterize ishal görülür. Tip A'nın salgıladığı alfa toksin lesitinazdır. Hücre membranındaki lesitini parçalar. Teta toksin hemolitik ve nekrotizan etkiye sahiptir ancak lesitinaz değildir. DNAaz ve hiyaluranidaz, bir kollajenazdır. Subku-tan dokuların kollajen tabakasını ve kasları sindirirler. Nekrotizan enteritten C tipi bakterinin salgıladığı beta toksin sorumludur. Yanıt -C 23) Clostridium perfringens miyonekrozundan sorumlu olan toksin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Alfa toksin Beta toksin Enterotoksin Nöraminidaz Delta toksin



Clostridium perfringens Tip A'nın salgıladığı alfa toksin, lesitinazdır. Hücre membranınındaki lesitini parçalar. Teta toksin hemolitik ve nekrotizan etkiye sahiptir, ancak lesitinaz değildir. DNAaz ve hiyalüronidaz bir kollajenazdır, subku-tan dokuların kollagen tabakasını ve kasları sindirir. C. perfringens'in bazı suşları güçlü enterotoksin üretir. Özellikle etli yiyeceklerde oluşan bu toksin jejunum ve ileumdan hipersekresyon yapar, böylece 6-18 saatte ortaya çıkan, aşırı su ve elektrolit kaybı olan diyareler görülebilir. Hastalık bu haliyle B. cereus besin zehirlenmelerine benzer. Yanıt - A 24) Antibiyotiğe bağlı kolit etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Clostridium difficile Salmonella typhi Pseudomonas aeruginosa Bacteroides fragilis Shigella sonnei



Clostridium difficile antibiyotiğe bağlı kolit (psö-do-membranöz kolit) etkenidir, iki tip toksin üretir. Bu mikroorganizma yenidoğanların barsak florasında %50 oranında bulunur. Bu oran iki yaş civarında %4'lere düşer. Antibiyotikler (özellikle ampisilin, klindamisin ve sefalosporinler) ile kemoterapötikler bakteri kolonizasyonunun artmasını sağlarlar. Orta derecede diyareden toksik megakolona kadar değişen klinik tablo gelişebilir. Sıklıkla ateş vardır, karakteristik özelliği pseudomembranlar bulunmasıdır. Yanıt -A 25) Antibiyotiğe bağlı ishal yakınması olan bir hastanın dışkısında yapılan kültürde Clostridium difficile üretilmiştir. Bu hastada kesin tanı koymak için aşağıdaki testlerden hangisi yapılmalıdır? (Eylül - 2005) A) Lam aglutinasyon



36



B) C) D) E)



Enterotoksinin ELISA testiyle gösterilmesi Shaedler besiyerinde C. difficile'nin üretilmesi Moleküler testlerde C. difficile saptanması C. difficile antijeninin immünfloresan yöntemle gösterilmesi



Antibiyotiğe bağlı gelişen kolitte etken Clostridium difficile'dir. Bakterinin kendisinin gösterilmesinden daha çok toksinin gösterilmesi veya psödomembranların varlığı kesin tanı açısından değerlidir. Yanıt - B 26) Staphylococcus aureus'u koagülaz negatif stafilokoklardan ayıran özellik aşağıdakilerden hangisi değildir? A) B) C) D) E)



Koagülaz pozitifliği Katalaz pozitifliği Kolonileri beta hemoliz yapar Mannitolü parçalar Novobiosine duyarlıdır



S. aureus'a patojenliğini veren özellikleri •



Koagülaz pozitiftir







Kanlı agarda altın sarısı koloniler yapması







Beta- hemoliz yapması







Mannitolü parçalaması







Polimiksinli besiyerinde üremesi







Novobiosin'e duyarlılığı



Yanıt - B 27) İmmunglobulinlerin Fc kısmına bağlanarak opsonizasyon ve fagositozu önleyen stafilokok antijeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Stafilokinaz Koagülaz Lipaz Protein A Katalaz



Staphylococcus aureus'ta peptidoglikan tabakaya bağlı halde bulunan Protein-A, Ig G'lerin (lgG3 hariç) Fc kısmına affinite gösterir ve antikoru tersinden bağlar. Opsonizasyon ve fagositozu önler, kemotaktik, komplemana karşı etkinlik gösteren bir proteindir. Protein A bazı aglutinasyon testlerinde tanı yöntemi olarak kullanılabilir (koaglutinasyon). Yanıt - D 28) Katalaz pozitif, süpüratif enfeksiyonlar yapan, beta hemolitik kok aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Streptococcus viridans Streptococcus agalactiae Staphylococcus aureus Staphylococcus saprophyticus Staphylococcus epidermidis



Yanıt - C Bakteri



Önemli bilgiler



S. aureus



Katalaz pozitif, koagülaz pozitif, beta hemolitik, yüzeyinde protein A bulundurur, süpüratif enfeksiyonlar yapar.



S. epidermidis



Katalaz pozitif, koagülaz negatif, beta hemoliz yapmaz, novobiosine duyarlı, normal deri florası bakterisi



S. saprophyticus Katalaz pozitif, koagülaz negatif, beta hemoliz yapmaz, novobiosine dirençli, üriner sistem enfeksiyonları etkeni



29) Stafilokokların hücre duvarında bulunan, gliserol veya ribitol fosfat polimerlerinden oluşan antijenik yapı aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2003) A) B) C) D)



Protein A Teikoik asit Kapsül Lökosidin



37



E) Lipopolisakkarid Stafilokokların hücre duvarı üzerinde bulunan polisakkarid ve protein oluşumlu antijenik yapıları kapsül, hücre duvarı proteinleri, peptidoglikan teikoik asit kompleksi, protein A'dır. Teikoik asit gliserol veya ribitol fosfat polimerlerinden yapılı peptidoglikan bağlarıdır ve antijenik olabilir. Antiteikoik asit antikorları jel difüzyon yöntemi ile S. aureus'a bağlı endokarditli hastalarda tespit edilebilir. Yanıt - B 30) Staphylococcus aureus'un antifagositik antijeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Fibronektin M proteini Protein A Mürein Hyaluronidaz



Staphylococcus aureus'un protein A'sı antikorları Fc kısmından bağlayarak opsonizasyonu önler. Bu işlem sonucunda bakterinin üzeri antikor ile kaplanır, böylece fagositer hücreler tarafından algılanamaz ve antifagositik özellik gösterir. Yanıt - C 31) Kısa enkübasyon periyotlu besin zehirlenmesi etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Salmonella typhi Yersinia enterocolitica Staphylococcus aureus Vibrio cholerae Vibrio parahaemolyticus



Staphylococcus aureus enterotoksini: Isıya, 30 dakikadan az kaynatmaya dirençlidir. Bu nedenle özellikle portör olan gıda üreticilerinin kontamine ettiği krema ve mayonez gibi besinlerle bulaşan besin zehirlenmeleri yapar. Kısa enkübasyon periyotlu (1/2 - 6 saat) besin zehirlenmesi etkenidir. Altı tipi vardır (A-F). Enterotoksinler ısıya ve sindirim enzimlerine dirençlidir. Enterotoksin-A, emetik besin zehirlenmesinden sorumlu olan etkendir. N. vagus'u, sempatik sinirleri ve mide mukozası reseptörlerini irrite ederek gastralji, bulantı ve kusmaya yol açar. Ateş, ishal, karın ağrısı gibi belirtiler yoktur. Enterotoksin-B ise stafilokoksik psödomembranöz enterooi açar. Yanıt -C 32) Aşağıdakilerden hangisi Staphylococcus aureus enzimi değildir? A) B) C) D) E)



Lipaz Beta laktamaz Hiyalüronidaz Katalaz Lesitinaz C



Staphylococcus aureus enzimleri •



Koagülaz: Plazmayı koagüle etme özelliğindedir; fibrinojeni fibrine dönüştürür. Bakteri bu enzim sayesinde çevresini fibrin tabakası ile sararak savunma elemanlarından korunur. Koagülaz üretimi bakterinin patojenitesini gösterir.







Katalaz: Streptokoklardan ayrımında kullanılır.







Lipazlar: Deri, derialtı yayılımını sağlar.







Hyalüronidaz: Bağ dokusunu hidrolize eder, yayılma faktörüdür.







Stafilokinaz (fibrinoliz)







Penisilinaz (beta laktamaz): Betalaktam halkasının siklik amid bağını hidrolize eder. Bakterilerin %70'inden fazlası böyledir. Beta laktamaz enzimleri penisilin ve birçok birinci kuşak sefalosporinleri inhibe eder. Böyle suşlara metisilin rezistan S. aureus denir (MRSA).



Lesitinaz C, C. perfiringens'in alfa toksinidir. Yanıt - E 33) Aşağıdakilerden hangisi süperantijen özelliği gösterir? (Nisan - 1998)



38



A) B) C) D) E)



Vibrio E.coli toksini Difteri Clostridium perfiringens toksin a Toksik şok sendromu toksini 1



TSST-1 bilinen en güçlü süperantijendir. Yanıt - E 34) Aşağıdakilerden hangisi Stafilokokların toksini değildir? A) B) C) D) E)



Enterotoksin Lökosidin Tetanolizin TSST 1 Eksfoliatif toksin



Staphylococcus aureus'un toksinleri Lökosidin: Nötrofil ve makrofajları eritir. Enterotoksin (A,. . .E): Isıya, kaynatmaya dirençlidir. Krema ve mayonez gibi besinlerle gelişen besin zehirlenmeleri yapar. En kısa enkübasyon periyodlu (1/2 - 6 saat) besin zehirlenmesi etkenidir. Emetik tipte besin zehirlenmesi yapar Eksfoliatif toksin: Haşlanmış deri sendromu'ndan sorumludur. Epidermolitik toksin de denmektedir. Lokal büllöz eritemlere yol açmaktadır. Toksik şok sendromu toksini-1 (TSST-1): S. aureus'un, antijen sunumuna gereksinim duymadan CD4+T lenfositlere direkt olarak bağlanabilen bir toksinidir. En önemli süperantijendir. İntravajinal tampon kullanan kadınlardaki toksik şok sendromuna yol açan toksindir. Yanıt -C 35) Aşağıdakilerden hangisi Staphylococcus aureus endokarditi için doğrudur? A) B) C) D) E)



S. epidermidis endokarditinden daha az sıklıkta görülür Öncelikli olarak triküspid kapağı tutar Kapak replasmanı tedavide kesinlikle kullanılmaz Nadiren septik pulmoner emboli ile birliktedir Tedavide antibiyotikler düşünülmez



S. aureus endokarditi en sık görülen stafilokok endokarditidir. Özellikle triküspid kapak tutulur. Sepsis tablosu içinde septik pulmoner emboliler yapar. Tedavide kapak replasmanı yapılmalı ve mutlaka antistafilokoksik antibiyotikler ile tedavi edilmelidir. Yanıt - B 36) Akut hematojen osteomyelit tanısı konulan hastanın kan kültüründen hangi bakterinin üremesini beklersiniz? A) B) C) D) E)



Proteus mirabilis Streptococcus faecalis Staphylococcus epidermidis Staphylococcus aureus Escherichia coli



Staphylococcus aureus osteomiyelit ve septik artritin en sık karşılaşılan etkenidir. Hem travmatik hem de hematojen yayılım gösterebilir. Yanıt - D 37) İntravenöz uyuşturucu bağımlılarında gelişen endokarditte etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Streptococcus viridans Staphylococcus aureus Staphylococcus epidermidis Streptococcus pyogenes Staphylococcus saphrophyticus



Primer S. aureus bakteriyemisi insüline bağlı diyabette ve kateter varlığında görülür. Hastaların çoğunda enfeksiyon hastanede yapılan cerrahi veya damar içi girişimden sonra gelişir.



39



Genelde üriner sistem, akciğer veya GİS'den kaynaklanır. Mortalitesi yüksektir, metastatik organ tutulumu yaklaşık %90 olguda görülür. Endokardit gelişmişse mortalitesi % 50'dir. İntravenöz uyuşturucu bağımlılarında sık gelişir. Triküspid kapak tutulumu daha fazladır. Yanıt - B 38) Staphylococcus saphrophyticus en sık aşağıdaki hastalıkların hangisinden sorumludur? A) B) C) D) E)



Ritter sendromu Toksik şok sendromu Enterit Üriner enfeksiyon Tifüs



S. epidermidis derinin, S. saphrophyticus ise vajenin normal flora elemanıdır. S.saprophyticus özellikle seksüel olarak aktif kadınlarda üriner sistem enfeksiyonu (E. coli'den sonra ikinci) etkenidir. Sistitli kadınların yaklaşık olarak %15 kadarında izole edilmiştir. Yanıt - D Bakteri



Önemli bilgiler



S. aureus



Katalaz pozitif, koagülaz pozitif, beta hemolitik, yüzeyinde protein A bulundurur, süpüratif enfeksiyonlar yapar.



S. epidermidis



Katalaz pozitif, koagülaz negatif, beta hemoliz yapmaz, novobiosine duyarlı, normal deri florası bakterisi



S. saprophyticus



Katalaz pozitif, koagülaz negatif, beta hemoliz yapmaz, novobiosine dirençli, üriner sistem enfeksiyonları etkeni



39) Diz cerrahisi sonrasında sütür alanında ciddi piyojenik enfeksiyon gelişen 54 yaşındaki erkek hastada, beta hemolitik, katalaz pozitif, koagülaz pozitif, gram pozitif koklar izole ediliyor. Etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Moraxella catarrhalis Staphylococcus aureus Staphylococcus epidermidis Streptococcus agalactiae Streptococcus pyogenes



Yanıt - B 40) Ventilatör kullanan hastalarda erken dönemde gelişen nosokomial pnömoninin en olası etke-ni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Haemophilus influenzae Streptococcus pneumoniae Proteus mirabilis Metisiline dirençli S.aureus Pseudomonas aeruginosa



Penisilinaz (beta laktamaz), beta laktam halkasının siklik amid bağını hidrolize eder. S. aureus'ların %70'inden fazlası böyledir. Beta laktamaz enzimleri penisilin ve birçok birinci jenerasyon sefalosporinleri inhibe eder. Böyle suşlara metisilin rezistan S. aureus denir (MRSA). Ventilatör kullanan hastalarda gelişen enfeksiyonlarda en sık tespit edilen etkenler erken dönemde (1-2 hafta içinde) MRSA, daha ileri dönemde ise P. aeruginosa'dır. Yanıt - D 41) Kateterlere bağlı olarak gelişen sepsis tablosunun tanısı kandan hangi mikroorganizmanın üretilmesi ile konulur? A) B) C) D) E)



Proteus mirabilis Streptococcus faecalis Staphylococcus epidermidis Klebsiella pneumoniae Escherichia coli



Uzun süreli kateteri bulunan hastalarda gelişen sepsislerde koagülaz negatif stafilokoklar akla gelir. Damar içine yapılan injeksiyonların ardından sepsis gelişiyor ise ilk düşünülecek bakteri S. aureus'tur.



40



Yanıt - C 42) Grup A Streptokokların karakteristik özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Glukoz ve glukuronik asitten oluşan polisakkarid kapsüller Dış membran proteinleri Gama glutamil polipeptid Sialik asit polimerleri Hyaluronik asit yapısında kapsül



Bakteri kapsülünün ana yapısı sudur. Diğer kısmı genellikle polisakkariddir. Farklı olarak B. anthra-cis'de protein, S. pyogenes'de ise hyaluronik asit yapısında kapsül vardır. Yanıt - E 43) Aşağıdakilerden hangisi servikal adenitlerin en önemli etkenidir? A) B) C) D) E)



Haemophilus influenzae tip b Grup A streptokoklar Mycoplasma pneumoniae Escherichia coli Pneumocystis carini



Servikal adenitlerin en önemli etkeni Grup A streptokoklardır. Yanıt - B 44) A grubu streptekokların yapısında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Hyaluronik asit M proteini Lipoteikoik asit Grup spesifik kapsül Protein A



Birçok S. aureus suşunun hücre duvar komponenti olan Protein A, Ig G3 hariç diğer Ig G'leri Fc kısmından bağlar. Yanıt - E 45) Aşağıdakilerden hangisi Streptococcus pyogenes'in hücre dışı salgılarından biri değildir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Beta laktamaz Streptolizin Fibrinolizin Pirojenik ekzotoksin Hyaluroinidaz



Streptokokların toksin ve enzimleri streptokinaz, streptodornaz, hyaluronidaz; pirojenik ekzotok-sinleri difostopridin nükleotidaz ve streptolizin-lerdir. Beta hemolitik grup A streptokoklar beta laktamaz salgılamaz, penisiline dirençleri yoktur. Yanıt -A 46) Aşağıdakilerden hangisi streptokokların toksini değildir? A) B) C) D) E)



Streptolizin S Difosforidin nukleotidaz Streptokinaz Streptodornaz Pertussijen toksin



Difosforidin nukleotidaz: Bazı streptokoklar tarafından salınır, lökositleri öldürür. Streptolizin-S: Antijenik değildir. Lökositleri, trom-bositleri ve eritrositleri eritir. Kültür plağı yüzeyindeki ve insan vücudundaki hemolizden sorumludur. Streptolizin-O: Kuvvetli antijeniktir. Derin hemolizden sorumludur ve Grup A, C, G streptokoklarda bulunur. Streptolizin O salgılayan streptokoklar ile enfekte olmuş kişilerde antistreptolisin O (ASO) antikorları gelişir. Bu antikorlar streptolizin O tarafından meydana gelen hemolizi bloke ederler. Bu antikorun titresi yakın dönemde geçirilmiş streptokok enfeksiyonunun göstergesi olabilir. Streptokinaz (Fibrinolizin): Birçok A grubu beta hemolitik streptokoklarda bulunur. Plazminojeni plazmine çevirerek fibrinoliz yapar, böylece yayılır. Pulmoner emboli, koroner arter ve venöz tromboz tedavilerinde kullanılır.



41



DNAaz (Streptodornaz): DNA'yı depolimerize eder, ortamı akıcılaştırır. Yapışıklık açılması, irinin koyuluğunu açma gibi amaçlarla kullanılır. Hyalüronidaz: Yayılım faktörüdür. Derialtı enjeksiyonlarının yayılması için kullanılır. Hyalüronidaz üreten suşların enfeksiyonlarında serumda spesifik antikorlar tespit edilebilir. Eritrojenik (pirojenik ekzotoksin) toksin: A grubu beta hemolitik streptokoklarda bulunur. A, B ve C olmak üzere üç ayrı antijenik tipi vardır. En sık A tipi görülür. Diğer ekzotoksinlerden farklı olarak ısıya dirençlidir. Bunu üretenler lizojenik formlardır. Kızıl ve Streptokoksik toksik şok sendromu hastalıklarından sorumludur. Pirojenik, sitotoksiktir, endo-toksinlerinin etkisini potansiyalize eder. Yanıt - E 47) Aşağıdakilerden hangisi streptokok türleri tarafından üretilen enzimlerden biri değildir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Fibrinolizin Katalaz Hiyalüronidaz Difosfopiridin nukleotidaz Hemolizin



Tüm Stafilokoklar katalaz pozitiftir, bu özelliği streptokoklardan ayrımında kullanılır. Yanıt - B 48) Aşağıdakilerden hangisi poststreptokoksik bir hastalıktır? A) B) C) D) E)



Puerperal sepsis Farenjit Toplum kaynaklı pnömoni İnfektif endokardit Akut glomerulonefrit



Streptococcus pyogenes in Süpüratif enfeksiyonları •



Farenjit, kızıl (scarlet fever), erizipel, streptokokal toksik şok sendromu, piyodermi, puerperal sepsis, Akut infektif endokardit, pnömoni, lenfanjit, sepsis



Nonsüpüratif streptokok hastalıkları •



Akut eklem romatizması







Akut glomerulonefrit



Yanıt - E 49) Aşağıdaki streptokoklardan hangisi nazofarenks ve gastrointestinal sistemin normal flora elemanı olup %1520 gebede vaginal florada kolonize olarak neonatal menenjite neden olabilir? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



S. pyogenes S. salivarius S. agalactiae S. pneumonia S. viridans



Streptococcus agalactiae grup B streptokoklardır. Kadın genital organlarının normal flora üyesidir ve yenidoğan sepsis ve menenjiti yaparlar. Yanıt -C 50) Vajinal yolla yeni doğmuş bir kız bebekte, yüksek ateş ve ense sertliği bulguları saptanmıştır. Beyin omurilik sıvısının mikroskopik incelemelerinde bol miktarda nötrofil ve Gram (+) koklar görülmüştür. Bu durumda, etken olarak öncelikle aşağıda-kilerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Listeria monocytogenes Grup B Streptokoklar Meningokoklar Peptostreptokoklar



Grup B Streptekoklar kadınların ortalama %15-20 sinin vajen florasında bulunan bakteridir. Vajinal doğum yapan kadınların bebeklerinde gelişen sepsis ve menenjitlerde en sık karşılaşılan bakteridir.



42



Yanıt - C 51) CAMP testi hangi bakterinin ayırıcı tanısında kullanılır? A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Streptococcus viridans Streptococcus agalactiae Streptococcus pneumoniae Streptococcus pyogenes



Streptococcus agalactiae fakültatif gram pozitif diplokoklardır. Koyun kanlı agarda dar bir beta hemoliz zonu olan gri-beyaz koloniler yaparlar. İçerdikleri CAMP faktörü ile S. aureus'un hemoliz yeteneğini artırır, CAMP testi (+)'dir. Hippuratı hidrolize ederler. Yanıt -C 52) Yenidoğan menenjitlerinin, sepsisinin en önemli etkenlerinden birisi olduğu kabul edilen bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Streptococcus pyogenes Streptococcus agalactiae Streptococcus sanguis Streptococcus mutans Streptococcus pneumoniae



Streptococcus agalactiae normalde genital, na-zofarenks ve GIS florasında bulunur. Doğum sırasındaki (vertikal) bulaşma nedeni ite, kompleman düzeyi düşük olan yenidoğanlarda menenjit veya puerperal enfeksiyonlara sebep olur. Yanıt - B 53) Romatizmal kapak hastalığı olan bir kişide doğal kapak endokarditinin en sık etkeni hangisidir? (Eylül 1998) A) B) C) D) E)



Viridans streptokoklar Enterokok Staphylococcus epidermidis Staphylococcus aureus Escherichia coli



Viridans streptokoklar üst solunum yollarının ve ağız içinin normal flora bakterisidir. Oral travmalar sonucunda kan dolaşımına geçer. Anormal kalp kapağı olanların başlıca endokardit etkenidir. Yanıt - A 54) Aşağıdaki streptokoklardan hangisi orofarenksin normal flora elemanı olup subakut bakteriyel endokarditin en sık etkenlerinden birisidir? A) B) C) D) E)



S. pyogenes S. salivarius S. agalactica S. pnömonia S. viridans



Subakut bakteriyel endokarditin en önemli etkenleri streptococcus viridans ve enterokoklardır. Viridans grubu streptokoklar ağız florasında bulunurken, enterokokların normalde kolon florasında bulunurlar. Yanıt - E 55) Endokarditi olan bir hastanın kan kültüründe; hemoliz yapmayan, optokine dirençli, safrada erimeyen, safraeskülin testi negatif, %6.5'lik NaCI'de üremeyen, katalaz negatif ve gram pozitif koklar saptanmıştır. Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdaki bakterilerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2004) A) Enterococcus faecalis B) Streptococcus pneumoniae C) Streptococcus pyogenes



43



D) Viridans streptokoklar E) Streptococcus agalactiae Endokardit etkeni olan hemokültürde hemoliz yapmayan, optokine dirençli, safrada erimeyen, safra-eskülin testi negatif, %6.5'lik NaCI'de üremeyen, katalaz negatif ve gram pozitif koklar viridans grubu streptokoklardır. Enterokoklar %6.5'luk NaCI'de ürerler, s. pneumoniae alfa hemolitik, s. pyogenes ve s. agalactiae ise beta hemolitiktir. Yanıt - D 56) Beyin apsesi gelişen bir hastanın öyküsünden, yakınmalarının başlamasından bir ay önce diş çektirdiği öğreniliyor. Bu klinik tabloya aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin yol açma olasılığı en yüksektir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Pseudomonas Stafilokoklar Mycoplasma Gram(-) enterik basiller Anaerob streptokoklar



Anaerobik streptokoklar (Peptostreptococcus) kadın genital organlar, ağız ve barsakların normal flora bakterisidir. Bacteroides başta olmak üzere diğer anaeroblar ile birlikte beyin, kalp, akciğer, abdomi-nal ve pelvik süpüratif enfeksiyonlar meydana getirirler. Yanıt - E 57) C reaktif protein hangi bakterinin M proteini ile reaksiyon verir? A) B) C) D) E)



Streptococcus viridans Streptococcus pneumoniae Streptococcus pyogenes Streptococcus agalactiae Streptococcus mutans



Streptococcus pneumoniae'nın iki somatik antijeni bulunur: M proteini, tüm pnömokoklarda bulunan C karbonhidratıdır. Erken dönemde konsantrasyonu artan akut faz yanıtı proteini olan C reaktif protein (CRP), pnömokokların C karbonhidratı ile reaksiyon verir. Birçok klinik durumda yükselebilir, adını pnömokoklardan alır, ancak pnömok tanısı için spesifik değildir. Yanıt - B 58) Pnömokoklar diğer alfa hemolitik streptokoklardan aşağıdaki testlerden hangisi ile ayrılır? A) B) C) D) E)



CAMP testi Optokin testi Basitrasin testi %6.5'luk NaCI'de üreme Kapsül şişme testi



Pnömokoklar kanlı agarda alfa hemoliz yaparlar. Bu özellikleri ile viridans streptokoklara benzerler. Ayrım için optokin testi kullanılır. Pnömokok tanısı konulmuş bir bakterinin tip tayini ise kapsül şişme testi ile konulur. Yanıt - B 59) Atipik pnömoni klinik tanısı almış bir hastada aşağıdaki bakterilerden hangisinin olma olasılığı en düşüktür? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Legionella pneumophila Streptococcus pneumoniae Mycoplasma pneumoniae Chlamydia pneumoniae Coxiella burnetti



Streptococcus pneumoniae ve Klebsiella pneumoniae lober pnömoninin iki önemli etkenidir. Yanıt - B



44



60) Lober pnömoni etkeni bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Mycoplasma pneumoniae Chlamydia pneumoniae Chlamydia psittaci Legionella pneumophila Streptococcus pneumoniae



Streptococcus pneumoniae'nın toksini yoktur. Enfeksiyon normal flora bakterileri aracılığı ile meydana gelir. Alveoler aralığa gelen bakteriler burada ürerler. Ortama nötrofillerin migrasyonu sonucunda kanlı ve pürülan bir eksüda birikir, balgamın yapısını oluşturur. Ani başlayan titreme-ateş yükselmesi, kanlı pürülan balgam, göğüs ağrısı ile beliren tipik pnömoni bulgularının yanında menenjit, endokardit ve septik artrit komplikasyonu ile de seyredebilir. Aspirasyon sonrasında geliştiği için lokalize ve alveoler aralığı ilgilendiren bir enfeksiyondur. Lober pnömoni yapar. Risk gruplarında bronkopnömonide gelişmektedir. Splenektomisi olan hastalarda ağır enfeksiyonlar gelişebilir. Yanıt - E 61) Aşağıdakilerden hangisi toplumdan edinilmiş pnömoni tanısı alan bir hastanın hastaneye yatırılması açısından değerlendirme kriterlerinden biri değildir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Nabız hızının dakikada >125 olması Solunum hızının dakikada > 30 olması Balgam yaymasında Gr (+) pozitif diplokokların görülmesi Plevral efüzyon varlığı Arteriyal pH'nın < 7,35 olması



Toplumdan kazanılmış pnömonilerde hastalık ciddi ise ve risk faktörleri bulunuyor ise hastalar hospitalize edilmelidir. Hastalarda başka organ tutulumunun varlığı, •



İmmunsupresyon,







Solunum sayısının 30/dakika üzerinde olması,







Hipotansiyon,







Multilober tutulum,







Plevral efüzyon,







Taşikardi,







Hipoksi,







Asidoz,







Elektrolit anormalliği,







Lökopeni (lökosit sayısının 4.0/mm3 altında olması) veya lökositoz (lökosit sayısının 20000/ mm3 üzerinde olması) ciddi pnömoni bulgularıdır ve hastaların hospitalize edilmeleri gerekir.



Yanıt - C 62) Aşağıdakilerden hangisi atipik pnömoni etkeni değildir? A) B) C) D) E)



Chlamydia psittaci Streptococcus pneumoniae Coxiella burnetti Legionella pneumophila Chlamydia pneumoniae







Virüsler,







Chlamydia pneumoniae (TWAR ajanı),







Coxiella burnetti, Chlamydia psittaci,







Legionella pneumophila







Mycoplasma pneumoniae (primer atipik pnömoni etkeni) atipik pnömoni etkenleridir.



Pnömokoklar ve Klebsiella pneumoniae ise lober pnömoni yaparlar. Yanıt - B 63) Pnömokoklardaki penisilin direncinden sorumlu olan mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?



45



A) B) C) D) E)



Beta laktamaz enzimi sentezi Bakteri duvar geçirgenliğinin azalması Bakteri sitoplazmik membran geçirgenliğinin azalması Bakteri tarafından asetiltransferaz enzimi yapılması Penisilin bağlayan proteinlerdeki yapısal değişiklikler



Pnömokokların penisilin direnci diğer gram pozitif bakterilerdeki gibi beta laktamaz enzimine bağlı değil, penisilin bağlayan proteinlerindeki yapısal değişikliklere bağlıdır. Yanıt - E 64) Rekürren menenjit etkeni bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Neisseria meningitidis Streptococcus pneumoniae Staphylococcus aureus Staphylococcus epidermidis Pseudomonas aeruginosa



Streptococcus pneumoniae paranazal sinüzit ve otitis media olgularının en sık nedenidir. Kafa tabanı kırıkları, mastoidit kaynaklı (otojen) veya kafa içine iştiraklere yol açan anatomik patolojiler nedeniyle gelişen tekrarlayan menenjitlerde ve erişkin yaşta karşılaşılan akut pürülan menenjitlerde ilk sırayı alan etkendir. Yanıt - B 65) Enfeksiyonlarında enterotoksin ve endotoksinlerin rolü olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Streptococcus pneumoniae Pseudomonas aeruginosa Shigella dysenteriae Salmonella typhimurium Vibrio cholerae



Streptococcus pneumoniae'n\n ekzotoksinleri ve gram pozitif oldukları için endotoksinleri yoktur Enfeksiyonlarını kendisi yaratır. Yanıt - A 66) Normalde nazofarinks mukozasında bulunan immün yetersizliği olanlarda sinüzit, otit, bronşit, pnömoni yapan, beta-laktamaz ve DNA az içeren bakteri hangisidir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Acinetobacter Neisseria sicca Neisseria lactamica Neisseria flaveskum Moraxella catarrhalis



Moraxella catarrhalis üst solunum yollarının normal florasında bulunan bakteridir ve ara sıra bakteriyemi, endokardit, konjunktivit, menenjit, pnömoni yapabilir. Suşların çoğu penisiline duyarlıdır, ancak Moraxella catarrhalis beta laktamaz üretir. Yanıt - E 67) Neisseria gonorrhaea'nın enfeksiyon oluşturmasında rol oynayan en önemli virülans faktörü aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül -2002) A) B) C) D) E)



Kapsül Flajella Ekzotoksin Pili Koagülaz



Gonokokların birçok serotipleri bulunur. Ancak sadece fimbrialı (pili) olanlar patojendir. Yanıt - D 68) En kısa inkübasyon süreli cinsel yolla bulaşan hastalık aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D)



Gonore Herpes genitalis AIDS Genital siğil



46



E) Lenfogranuloma venerum Gonore, en kısa inkübasyon süreli cinsel yolla bulaşan hastalıktır. Enfekte kişi ile bir tek temas sonucu bulaşma; kadınlar için % 50 iken, erkekte % 20'dir. Neisseria gonorrhaea yalnızca insanda hastalık oluşturur. Intrasellüler enfeksiyon yapar. Mukozalara tutunmada fimbriaları, toksisitesinden endotoksinleri sorumludur. Meningokoklar ve pnömokoklar gibi, içerdikleri Ig A1 Proteaz ile Ig A'yı parçalarlar. Yanıt - A 69) Fimbrialı bir Neisseria gonorrhoeae mutasyon ile fimbriasız hale geliyor. Bu mutasyonunun sonucunda aşağıdakilerden hangisini beklersiniz? A) B) C) D) E)



N. gonorrhoea'nın mukozalara kolonizasyonu gerçekleşmez Bakteri gram pozitif boyanır Organizma ölür Spesifik serolojik yapısı bozulur Kapsülsüz hale gelir



Neisseria gonorrhoeae fimbriaları aracılığı ile konak hücre membranlarına tutunur. Bir bakteri fimbriasını kaybederse konak dokulardaki tutunma ve kolonizasyon özelliğini kaybeder. Yanıt - A 70) Aşağıdakilerden hangisi meningokokların polisakkarid kapsülünün özelliği değildir? A) B) C) D) E)



Antifagositik aktivitesi ile bakterinin virülansını artırır Kapsül antijenleri serolojik gruplandırmada kullanılır Menenjitli hastaların beyin omurilik sıvısında kapsül antijenlerini tespit edebilirsiniz Meningokokların kapsülü antibiyotik direnci gelişmesinde önemlidir Kapsül antijenleri aşılarda kullanılır



Gram negatif diplokoklardan; meningokokları gonokoklardan ayıran önemli özelliklerden birisi kapsüldür. Kapsül antifagositik özelliği ile virülansını artırır ve meningokoksemi gelişir. Meningokokların serolojik tiplendirmesinde kapsül antijenleri kullanılır. Bu antijenler aşılarda da kullanılır (A, B, C, W135). Lateks aglutinasyon yönteminde kullanılan antijenler de kapsüle aittir. Kapsülün antibiyotik direnci ile ilişkisi yoktur. Yanıt - D 71) Meningokoksik menenjitli bir hastanın beyin omurilik sıvısının gram yaymasında aşağıdakilerden hangisi gözlenir? A) B) C) D) E)



Gram (+) diplokok Gram (+) basil Gram (-) diplokok Gram (+) küme yapan koklar Aside dirençli bakteriler



Neisseria menengitidis kapsüllü, gram (-) diplokoktur. Mikroaerofilik ortamda iyi ürer. Maltoz (+) olması ile gonokoklardan ayrılır. Fizik-şimik dış etkenlere karşı çok hassastır ve bu nedenle kültürleri karanlıkta tutulur. Yanıt - C 72) Ernst Babes metakromatik boyanan cisimcikler hangi bakterinin sitoplazmasında gösterilebilirler? A) B) C) D) E)



Neisseria gonorrhaea Salmonella typhi Corynebacterium diphtheriae Staphylococcus aureus Bordatella pertussis



Corynebacteria'\ar gram pozitif basillerdir ve Çin alfabesi şeklinde görülürler. Metakromatik boyanan yüksek enerji taşıyan fosfat granülleri vardır (Ernst-Babes cisimcikleri). Mavi boyanan bakterilerde kırmızı olarak görünürler. Yanıt - C



47



73) Aşağıdaki enfeksiyonlardan hangisi lizojenik bir bakteri tarafından oluşturulur? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Boğmaca Difteri Tüberküloz Sifiliz Tifo



Corynebacterium diphtheriae primer insan patojenlerinden birisidir. Solunum sistemi, yaralarda veya deri üzerinde enfeksiyon meydana getirirler. Yayılırını damlacık enfeksiyonu şeklindedir. Patojenitesini toksinleri aracılığı ile gösterir. Toksin etkisini elongasyon faktör 2 inhibisyonu yoluyla gösterir. Toksin üreten suşların corynephage beta fajı denilen bir faj aracılığı ile enfekte oldukları gösterilmiştir. Yanıt - B 74) Difteri toksininin etki mekanizması, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



tRNA translokasyonunun (EF2) inhibe edilmesi mRNA'nın ribozomlara bağlanmasının inhibe edilmesi Membran geçirgenliğinin artırılması DNA polimerazın inhibe edilmesi RNA polimerazın inhibe edilmesi



Difteri toksininin A fragmanı elongasyon faktör 2 (EF2) inaktivasyonu aracılığı ile polipeptid zincirlerin elongasyonunu inhibe eder. Yanıt - A 75) Corynebacterium diphtheria taşıyıcılığının tedavisinde Nk tercih edilecek antibiyotik aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Eritromisin Kloramfenikol Rifampin Trimetoprim-sulfametaksozol Sulbaktam-ampisilin



Difteri taşıyıcılığının antibiyotik profilaksisinde oral eritromisin kullanılır. Yanıt -A 76) Fitz Curtis Hugh sendromu etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Streptococcus pneumoniae Neisseria gonorrhoeae Ricketsia ricketsi Pseudomonas aeruginosa Shigella sonnei



Chlamydia trachomatis ve Neisseria gonorrhaea lenfatik iletim ile, perihepatite yol açabilirler (Fitz-Hugh-Curtis sendromu). Karaciğer enzimlerinde hafif bir yükselme görülür. Sarılık yoktur. Yanıt - B 77) Difteriye karşı kişilerin immün yanıtı hangi test ile ölçülür? A) B) C) D) E)



Schick testi Dick testi Schultz Charlton testi Wright testi Sabin Feldman boya testi



Corynebacterium diptheria psödomembranlarla karakterize lokal enflamasyon yapar. Toksine karşı gelişen antikorlar B parçasını inhibe ederler, böylece konak hücreye tutunmayı önlerler. Kişilerin immun yanıtı Schick testi ile ölçülür. Yanıt -A 78) Kontamine yiyeceklerden bulaşan ağır meningoensefalit, sepsis, düşük, erken ve ölü doğum yapabilen gram (+) basil hangisidir? (Nisan - 1998)



48



A) B) C) D) E)



Listeria monocytogenes Brucella Bacteroides fragilis Clostridium perfringens Yersinia enterocolitica



Listeria monocytogenes peynir ve sebzeler gibi yiyeceklerin yenmesi ile bulaşır. Barsaklardan kana karışarak sepsis yapar. İntrauterin enfeksiyonlar meydana gelebilir. İmmünsupresyondakilerde meningoensefalit yapar. Yanıt - A 79) Meningoensefalit tanısı konmuş bir hastanın beyin omurilik sıvısında direk boyamada gram (+) pozitif basiller gözlenmiştir. Alınan örneğin kanlı agara ekilmesi sonucunda beta hemoliz yapan oda sıcaklığında hareketli 37°C'de hareketsiz gram pozitif basillerin ürediği saptanmıştır. Etken büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Corynebacterium jeikeium Erysypelothrix rhusiopathiaea Bacillus cereus Lactobacillus Listeria monocytogenes



Listeria monocytogenes immün yetersizliği olanlar, küçük çocuklar ve yaşlılarda meningoensefalit etkeni gram pozitif bakteridir. Bakteri 22°C'de hareketli, 37°C'de ise hareketsizdir. Bu özelliği ile difteroidlerden ayrılır. Yanıt - E 80) Granulomatozis infantiseptica etkeni bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Corynebacterium diphtheriae Pseudomonas aeruginosa Klebsiella pneumoniae Listeria monocytogenes Mycobacterium tuberculosis



Listeria enfeksiyonlarının iki klinik tipi vardır. Bunlardan birincisi fetus ve yenidoğanlarda meydana gelen granulomatozis infantiseptica, diğeride özellikle renal transplantasyon hastalarında (immun süprese yetişkinlerde) meydana gelen sepsisdir. Organizma hayvanlar, bitkiler ve toprakta yaygın olarak bulunur. İnsanlara hayvanlardan direkt temas veya pastörize edilmemiş sütlerle, kontamine sebzeler ile bulaşır. Patogenezini mononükleer fagositik hücrelere invazyon ile yapar. Hücresel immünite korunmada daha önemlidir. Yanıt - D 81) Aşağıdaki bakterilerden hangisi, yenidoğanda granulomatozis infantiseptika'ya neden olur? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Mycobacterium avium intracellulare Mycobacterium kansasii Grup B Streptokok Listeria monocytogenes Chlamydia trachomatis



Yeni doğanda granulomatozis infantiseptika etkeni bakteri Listeria monocytogenes'tir. Yanıt - D 82) Yenidoğanda sepsise ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda menenjit tablosuna neden olan Gram(+), sporsuz, fakültatif anaerob basil aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Bacillus anthracis Erysipelothrix rhusiopathiae Corynebacterium urealyticum Listeria monocytogenes Rhodococcus equi



Listeria monocytogenes Yenidoğanlarda ve immün yetersizliği olanlarda menenjit ve sepsis etkenidir. Corynebacteriumlar gibi V ve L şeklinde küçük gram pozitif basillerdir. Hareketli olması ile ayrılır. Kanlı agarda kolonileri dar bir beta hemoliz zonu yapar.



49



Buzdolabında üreyebilmesi önemli özelliğidir. Enfeksiyon gebelerde abortus ile sonuçlanabilir ya da prematüre doğum, bebekte sepsis meydana gelebilir. Yenidoğanda 1-4 hafta sonra menenjit meydana gelebilir. İnfekte annede asemptomatik veya influenza benzeri bir hastalık olabilir. Bu organizma sağlıklı kişilerde besin zehirlenmelerine sebep olabilir. Sulu diyare şeklinde gastroenterit etkenidir. Konta-mine hayvansal ürünler ile salgınlar bildirilmiştir. Yanıt - D 83) Aşağıdakilerden hangisi Enterobacteriacea grubu bakterilerin ortak özelliği değildir? A) B) C) D) E)



Oksidaz negatiftir Klebsiella ve Shigella dışında hareketsizdirler Laktoz negatif olanlar patojendir Katalaz pozitiftirler Nitratları nitritlere indirgerler



Enterobacteriacea grubu bakterilerin ortak özellikleri •



Oksidaz (-)lerdir.







Hareketlidirler (Klebsiella, Shigella hariç).







Glikoz (+) tirler.







Asit veya asit-gaz yaparlar.







Laktoz negatif olanlar patojendir (Salmonella, Shigella).







Katalaz (+) tirler.







Nitratları nitritlere indirgerler.







ECA denilen ortak antijenleri vardır.



Yanıt - B 84) Aşağıdakilerden hangisi Salmonella typhi'nin Enterobacteriocea grubu bakteriler ile ayırıcı tanısında kullanılır? A) B) C) D) E)



Gram boyama Glukoz pozitifliği H2S pozitifliği Oksidaz negatifliği Hareket



Enterobacteriacea grubu bakterilerin ortak özellikleri •



Gram negatif enterik basillerdir







Oksidaz negatiftirler







Shigella ve Klebsiella dışında hareketlidirler







Glikozu fermente ederler







Laktoz negatif olanlar patojendir







Laktoz negatif olanlar içinde Salmonella typhi H2S pozitifliği ile diğerlerinden ayrılır.



Yanıt - C 85) Aşağıdakilerden hangisi kanlı diyare yapar? A) B) C) D) E)



ETEC EHEC EPEC Bacillus cereus Staphylococcus aureus



Bacillus cereus ve Staphylococcus aureus besin zehirlenmeleri kusma ile karakterize emetik formdadır. ETEC ve EPEC ise özellikle ekzotoksinlere bağlı kolera benzeri sulu ishaller yaparlar. EHEC ise E. coli'nin 0157:H7 suşunun ekzotoksinini aracılığı ile özellikle kanama diyatezleri ile seyreden dizanterik formda bir ishal yapar. Yanıt - B



50



86) Serumda Vi antikoru bulunan bir kişi, aşağıdaki Salmonella cinsi bakterilerden hangisinin taşıyıcısı olabilir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Salmonella paratyphi A Salmonella typhi Salmonella choleraesuis Salmonella paratyphi B Salmonella typhimurium



Tifo etkeni olan Salmonella typhi'nin kapsüler K antijenine Vi (virülans) antijeni denir. Yanıt - B 87) Aşağıdakilerden hangisi, Salmonella typhi'de (Vi) antijeninin özelliklerinden biridir? (Eylül -2001) A) B) C) D) E)



H antijeninin bir parçası olması Lipopolisakkarit yapısında olması 60°C'de, 1 saat kaynatmaya duyarlı olması Anti-0 antikorları İle aglütinasyonu önlemesi Protein yapısında olması



Vi antijeni Salmonella typhi'nin kapsül antijenidir. Polisakkarid yapıdadır. Kalın kapsül hücre duvarının üst tabakasında bulunan O antijeninin üzerini kaplayarak antikorlar ile aglutinasyonunu önleyebilir. Yanıt - D 88) Salmonella typhi'nin Vi antijeni bakterinin hangi organelidir? A) B) C) D) E)



Fimbria Flajella Kapsül Dış membran Periplazmik aralık







Somatik 0 antijeni: Isıya dirençli, formole duyarlıdır. Polisakkarid yapısında olduğu için organizmada IgM yapısında antikorların oluşmasına sebep olur. Akut enfeksiyon göstergesidir.







H flagella antijeni: Isı ve alkole duyarlıdır, formole dirençlidir.



Bu antijen ile serogruplandırma yapılır. Ig G yapısında antikor oluşumuna neden olurlar. •



K kapsül antijeni (Vi yüzey Ag): E. coli ve Klebsiella gibi kapsüllü enterik bakterilerde bulunur, polisakkarid yapıdadır.



Virülans ile ilişkilidir, fagositozu ve antikor bağlanmasını önlerler. Vi Ag'i Salmonella typhi'nin K Ag'idir. Vi antijenine karşı oluşmuş antikorların gösterilmesi salmonella tarama testi olarak kullanılabilir. Yanıt -C 89) Aşağıdakilerden hangisinde Herxheimer reaksiyonu görülmez? A) B) C) D) E)



Salmonella typhi Treponema pallidum Listeria monocytogenes Borrelia recurrentis Escherichia coli sepsisi



Herxheimer reaksiyonu dolaşıma geçen gram negatif basillerin antibiyotiklerin etkisi ile parçalanması ve kana dökülen lipid A'nın endotoksik aktivitesi göstermesidir. Listeria monocytogenes gram pozitif bakteri olması nedeni ile endotoksin etkisi gösteremez. Yanıt-C 90) Tifo'da klinik bulgu olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Diskordans Dikrot nabız Lökositoz Rose spot döküntüler Konstipasyon



Salmonella typhi intrasellüler yerleştiği için tifoda diğer bakteriyel enfeksiyonlardan farklı olarak lökopeni görülür.



51



Yanıt - C 91) Kız çocuklarında dizüri-piyüri sendromunun en sık etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Enterokoklar Streptococcus agalactiae Staphylococcus saprophyticus Ecsherichia coli Pseudomonas aeruginosa



Toplumdan kazanılmış üriner sistem enfeksiyonlarında etkenler: Kadınlarda Dizüri-Piyüri sendromu Çocuk



Yetişkin



Sık Etkenler



Escherichia



E.coli S. saprophyticus (genç, seksüel aktif kadınlar)



Nadir Etkenler



Diğer Enterobacteriaceae



Diğer enterobacteriaceae üyeleri Enterokoklar



Yanıt - D 92) Turist diyaresi oluşturabilen E. coli suşu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



ETEC EIEC EHEC EPEC EAEC



ETEC (Enterotoksijenik): Turist diyaresinin etkenidir. EIEC (Enteroinvazif): Şigelloz gibi dizanteriform (kanlı-mukuslu, yüksek ateşle seyreden) diyare etkenidir. Hareketsizdir EHEC (Enterohemorajik): E. coli 0157: H7 etkendir. Shiga ekzotoksini benzer verotoksin üretir. Hemorajik kolit, çocuklarda hemolitik üremik sendrom ve trombotik trombositopenik purpuradan (TTP) sorumludur. EPEC (Enteropatojenik): Süt çocuğu ishalleri yapar. EAEC (Enteroaderent): Turist diyaresinin diğer bir etkenidir. Sulu diyare yapar. Yanıt - A 93) Hamburger yedikten 8 saat sonra kanlı dışkı ortaya çıkmıştır. Kültüründe Campylobacter, Yersinia, Salmonella, Shigella ürememiştir. Dışkıdan elde edilen filtrat ile vero hücrelerinde 24 saat sonra sitotoksisite gelişmiştir. Etken aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan- 1998) A) B) C) D) E)



Clostridium difficile Balantidum coli Schistosoma haemotobium Vibrio cholerae Enterohemorajik E.coli



EHEC vero hücre kültürlerinde sitotoksik etki oluşturan verotoksin salgılar. Toksin hemorajik kolit ve ciddi diyare yapar. İyi pişmemiş biftekler ile bulaşır. Yanıt - E 94) Hematemez ve melenası olan hemolitik üremik sendromlu bir çocuğun dışkı tetkikinde laktoz (+), gram (-) hareketli bakteri görülmüştür. En olası etken aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan-2001) A) B) C) D) E)



Entero invazif Escherichia coli Entero patojen Escherichia coli Shigella fleksneri Salmonella Entero hemorajik Escherichia coli



Enterohemorajik E. coli ciddi diyare yanında, hemorajik kolit, hemolitik üremik sendrom, akut renal yetersizlik, mikroanjiopatik hemolitik anemi ve trompositopeni yapabilir.



52



Yanıt - E 95) Salmonella suşlarından hangisi hareketsizdir? A) B) C) D) E)



S. typhi S. paratyphi C S. enteritidis S. gallinorum S. typhimurium



DNA benzerlikleri açısından tüm Salmonellalar S. cholerasuis'dir. 2000 civarında serotipi vardır. Kümes hayvanlarında enfeksiyon etkeni olan S. gallinorum ve S. pullorum hareketsizdir. Yanıt - D 96) Çiğ yumurta yenmesi ile meydana gelen besin zehirlenmesinde hangi etken düşünülür? A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Salmonella typhimirium Bacillus cereus Campylobacter jejuni Yersinia enterocolitica



S. typhimirium ve S. enteritidis tavuk etinden veya enfekte çiğ yumurta yenilmesi ile insana bulaşır. İnce ve kalın barsağın epitel ve subepitel dokularını invaze ederler. Uzun inkübasyon periyodlu (8-48 saat) besin zehirlenmesi yaparlar. Yüksek ateş, diyare, bulantı, kusma ve karın ağrısı ile seyreder. Baş ağrısı sıktır. Birkaç günde kendiliğinden iyileşir. İmmün yetersizliği olanların dışında bakteriyemi gelişmez. Yanıt - B 97) Orak hücreli anemi olgularında aort anevrizmalarında enfeksiyon yapan etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Streptococcus pyogenes Enterococcus faecalis Pseudomonas aeruginosa Salmonella choleraesuis Neisseria gonorrhaea



Salmonellalardan fokal organ enfeksiyonu etkeni S. choleraesuis'dlr. Özellikle orak hücreli anemi veya kanser gibi altta yatan immün yetersizlik olanlarda görülür. Kontamine besinin yenmesinden kısa süre sonra basiller kana karışır; menenjit (infantlarda), pnömoni, endokardit, endarterit (aort anevrizmalarına oturabilir) ve osteomiyelit (orak hücreli anemi olgularında) gibi lokal yerleşimli enfeksiyonlar gelişir. GIS bulgusu yoktur veya çok hafiftir. Hemokültür (+) tir. Yanıt - D 98) Orak hücreli anemide en sık osteomyelit etkeni hangisidir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Salmonella S. aureus Pseudomonas aeruginosa E.coli Streptokok



Orak hücreli anemililerde meydana gelen osteomyelitte akla gelecek etken Salmonelladır. Yanıt - A 99) Tifonun tipik bulgusu olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Lökopeni Hepatosplenomegali Relatif bradikardi Rose spot Eozinofillerin artışı



S. typhi (tifo) ve S. paratyphi A, B, C (paratifo) ile meydana gelir. Ateş, hepatosplenomegali ve karın ağrısı olan her hasta tifo açısından değerlendirilmelidir. Bu hastalarda belirgin klinik bulgular, diskor-dans (relatif bradikardi), dikrot nabız, konstipas-yon, Rose spot döküntülerdir. Laboratuvar bulguları: Bu hastalarda, kısa süreli lökositozdan sonra derin lökopeni, lenfomono-sitoz, periferik kanda eozinofil kaybı, febril pro-teinüri, bazı olgularda



53



silendirüri, karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma, ağır olgularda ve böbrek tutulumlarında üre ve kreatinin düzeylerinde artmalar görülür. Yanıt - E 100) A) B) C) D) E)



Dünyada en yaygın Shigella enfeksiyonu etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Shigella dysenteriae Shiga basili Shigella flexneri Shigella boydii Shigella sonnei



Shigellalar O antijen yapısına göre başlıca 4 grupta incelenir. •



A grubu: S. dysenteriae; Serogrup 1 (Shiga basili). En ağır seyirli Şigelloz etkenidir







B grubu: S. feneri.



Fimbrialıdır. Ülkemizdeki enfeksiyonlarda en fazla izole edilen formudur •



C grubu: S. boydii







D grubu: S. sonnei



Dünyada en yaygın görülen suştur. Enfeksiyonunda en hafif kliniğe sahiptir, ancak ilaçlara en dirençli suşdur. Yanıt - E 101) Virulansı en yüksek olan ve insandan insana direk bulaşan etken, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül 1999) A) B) C) D) E)



Salmonella Shigella Proteus E. coli Klebsiella



Shigellalar çok bulaşıcıdır, Salmonellalar ile karşılaştırıldığında 100-1000 kadar bakteri bulaştırıcı olabilir. Yanıt - B 102) A) B) C) D) E)



Kanlı ishali olan hastada Shigella dysanteriae'nin kesin tanısı hangi özelliği ile konulur? H2S pozitiftir Laktoz pozitiftir Hareketsizdir Trofozoitleri görülür 4 çekirdekli kistleri görülür



Enterobacteriace grubu bakterilerin temel özellikleri, enterik ortamda yaşayan gram negatif basil olmaları, oksidaz negatifliği ve hareketliliğidir. Bu bakteriler içinde Shigella ve Klebsiella hareketsizliği ile tanınırlar. Kanlı mukuslu ishali olan hastalarda, hareketsiz gram negatif basil shigellayı düşündürür. Yanıt - C 103) İçme suyu salgınlarına sebep olabilen, insandan insana direkt bulaşabilen bakteri, aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Salmonella Shigella Proteus E. coli Klebsiella



Şigelloz gelişmekte olan ülkelerde küçük çocukların hastalığıdır. Başlıca kaynak kirli kontamine eller ve bunlarla kirletilmiş besin maddeleri ve su kaynaklarıdır. Çok az sayıda (100-200) bakteri ile bulaşma gerçekleşebilir. Eğer bakteri bol sulu yiyeceklerle alınmış veya herhangi bir sebeple mide pH'sı azalmışsa enfeksiyonun gelişmesi kolaylaşır. Kolonda mukoza ile sınırlı abseler ve ülserler yapar. Derin dokulara invazyon yapmazlar. Küçük çocuklarda diyareleri konvülsiyonlar ile seyreder.



54



Yanıt - B 104) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki enfeksiyonlardan hangisinin tanısında hemokültür kullanılmaz? Haemophilus influenzae tip b Salmonella typhi Staphylococcus aureus Shigella dysanteriae Neisseria menengitidis



Shigella dysanteriae basilli dizanteri etkenidir. Barsak mukozasına invazyonu sonucunda kanlı mukuslu dışkılama ile karakterize ishal yapar. Bakteri barsak mukozasına invazyon yapmasına karşın, kana geçmez. Shigella enfeksiyonlarında hemokültürün tanıda faydası yoktur. Yanıt - D 105) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisinin tiplendirilmesinde bakteriyofajların rolü yoktur? (Nisan - 2002) Clostridium tetani Staphylococcus aureus Salmonella typhi Vibrio cholerae Pseudomonas aeruginosa



Faj tiplendirmesi Pseudomonas aeruginosa, Staphylo-coccus aureus ve Salmonella typhi bakterileri için yapılmaktadır. Vibrio cholerae tiplendirmesi O antijenlerinin özelliklerine göre (01, 02, 03



0139) yapılmaktadır..



Yanıt - D 106) A) B) C) D) E)



Vibrio cholerae'nın büyük epidemi ve pandemi yapan suşu hangisidir? 0:1 0:10 0:5 0:35 0:67



V. cholerae; virgül şekilli, sert vücutlu, bir ucundaki flajellası ile çok hızlı hareket eden, gr (-) bir bakteridir. Alkali besiyerlerinde (pH 7.4-9.6) kolaylıkla ürerler, her türlü dezenfektana karşı son derece duyarlıdır. V. cholerae'nın tüm kökenleninde H Ag'leri ortaktır. Değişik yapıdaki 0 Ag'lerine göre sınıflandırılırlar (01, 02,…. 0138, 0.139). V. cholerae'nın klinik önemi olan ve epidemilere yol açan türleri 0:1 ve 0:139 serogrubu içinde yer alır. Büyük çoğunluğu kolera toksini salgılamayan non-01 V.cholerae serotipleri ise genelde farklı enterotoksinlerle hafif, epidemi yapmayan diyare, yara enfeksiyonları ve bakteriyemi gibi ekstraintestinal tablolara yol açabilirler. Yanıt - A 107) A) B) C) D) E)



Klasik kolera tablosu aşağıdakilerden hangisidir? Kolera diyaresi Kolerin Kolera gravis Kolera sicca Tifoid form



Klinik bulgular İnkübasyon periyodu kısadır. El tor kolerası daha az gürültülü, sinsi ve uzun sürelidir. •



Asemptomatik enfeksiyon: Yayılmadan sorumludur.







Kolera diyaresi: Tipik kolera tablosuna uymayan gastroenterittir.







Kolerin: Tipik kolera belirtilerinin daha hafif ve kısa süreli olduğu tablodur.







Kolera gravis: Tipik kolera tablosudur.







Kolera sicca; En ağır formudur, akut bir başlangıç ile ani kollaps gelişir. Bol miktarda sıvı barsak lumenine dolar, ishale zaman kalmadan hipovolemi ile ölüm gelişir.







Tifoid form: Çocuklarda rastlanan, yüksek ateş ve konvülsiyonlu tablodur.



Yanıt -C



55



108) A) B) C) D) E)



Vibrio cholerae enfeksiyonları için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? Organizma asit ortama çok duyarlı olduğu için hastaların dışkılarından bulaşma olmaz Vibrio cholerae menenjit ile karakterize akut febril hastalık yapar Aşırı su kaybı ile karakterize ölümcül bir hastalık gelişir Organizma ince barsaklarda invazyona bağlı hemorajik nekroz meydana getirir Ölüm 2-4 hafta sonra solunum yetersizliğinden olur.



Vibrio cholerae kolera etkenidir. Kolera bir ekzotoksin aracılığı ile hem ishal ile hem de kusma ile aşırı su ve elektrolit kaybına bağlı gelişen ağır bir hastalıktır. Bütün semptomlar kaybedilen aşırı sıvı ve elektrolite bağlıdır. Organizma alkalen ortamda ürer, dış ortama çok dirençlidir, içme suları yolu ile büyük pandemiler yapar. Yanıt - C 109) Kabuklu deniz hayvanı yenmesinden 16-72 saat sonra kramp tarzında karın ağrısı ve sulu ishal etkeni aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Giardia lamblia Salmonella enteritidis Yersinia enterocolitica Bacillus cereus Vibrio parahaemolyticus



Vibrio parahaemolyticus ile kontamine balık veya deniz kabuklusu yenmesinden sonra bulantı, kusma, abdominal kramplar, ateş ve kanlı mukuslu dışkılarına ile karakterize akut gastroenterit meydana gelebilir. Yanıt - E 110) Aşağıdaki mikroplardan hangisi deniz ürünleri ile bulaşarak besin zehirlenmesine neden olur? (Eylül 2002) A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Enterotoksijenik Escherichia coli Yersinia enterocolitica Bacillus cereus Vibrio parahaemolyticus



Yanıt - E 111) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisi kanlı diyareye neden olabilir? (Nisan - 1999) Clostridium perfringens Bacillus cereus Campylobacter jejuni Staphylococcus epidermidis Clostridium botulinum



Campylobacter jejuni ince barsaklarda çoğalır, epitele invaze olur, enflamasyon meydana getirip dışkıda eritrosit ve lökositin bol olduğu gastroenterit yapar. Yanıt - C 112) A) B) C) D) E)



Gelişmiş ülkelerde bakteri kökenli ishallerin en önemli etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Yersinia enterocolitica Bacillus cereus Salmonella enteritidis Campylobacter jejuni Staphylococcus aureus



Campylobacterler entorokolit etkenidir, özellikle çocuklarda bakteriyemi yapar. Gelişmiş ülkelerde bakteriyel ishallerin en sık etkenidir. Sert vücutlu, virgül / S / martı kanadı şeklinde, hareketli bakterilerdir. Bakteri filtrelerinden geçebilirler. Katalaz ve oksidaz (+)'dir. Mikroaerofildir. Koyun, sığır, kedi, köpek ve kümes hayvanlarının florasında bulunurlar. İnsanlara kontamine yemekler, su veya süt ile, nadiren de insanlardan temas yolu ile bulaşırlar. Yanıt - D



56



113) A) B) C) D) E)



Campylobacter jejuni enterokoliti için seçilebilecek en uygun tedavi aşağıdakilerden hangisidir? Eritromisin Amoksisilin Ampisilin Pepto-Bismol Campylobacter antitoksin



Sistemik enfeksiyon gelişmemiş Campylobacter jejuni enfeksiyonlarının tedavisinde ilk seçenek eritromisin veya diğer makrolid antibiyotiklerdir. Yanıt - A 114) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki enzimlerden hangisi, Helicobacter pylori'nin tanımlanmasında kullanılır? (Eylül - 2000) Hyalorinidaz DNAaz Lesitinaz Kinaz Üreaz



Helicobacter pylori oksidaz ve katalaz pozitiftir. En belirgin özelliği hareketli olması ve üreaz üretimidir. Yanıt - E 115) A) B) C) D) E)



Peptik ülser etkeni ve mide karsinomaları için risk faktörü olan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Spirillum minus Helicobacter pylori Salmonella typhimurium Haemophylus ducreyi Campylobacter fetus



H. pylori gastrit ve peptik ülser etkenidir, gastrik karsinomlar için bir risk faktörüdür. Biyoşimik özellikleri Campylobacterler gibidir, ancak farklı olarak üreaz pozitiftir. Sadece insanlarda enfeksiyon yapar. Üreaz enzimi aracılığı ile üreyi parçalar ve ortamı alkalileştirerek mide asiditesinden korunur. Müsinaz enzimi ve flajellalarının aktif hareketleri ile de mukozaya ulaşabilirler. Böylece, enfektif gastrit ve mide ülserlerinden sorumlu tutulmaktadır. Peptik ülser bulguları vardır. GİS kanamaları görülebilir. Bakteriyemi ve disemine enfeksiyonlar görülmez. Yanıt - B 116) Midede gastrik ülsere neden olan Helicobacter pylori'nin ayırt edici özelliği aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Hareketli ve üreaz testinin pozitif olması Hareketsiz ve üreaz testinin negatif olması Hareketli ve katalaz testinin negatif olması Hareketsiz ve katalaz testinin negatif olması Oksidaz ve katalaz testinin negatif olması



Helicobacter pylori spiral yapılı gram negatif bakteridir. Bu yapıdaki diğer bakterilerden antral gastrit, duodenal ülser, gastrik ülser ve gastrik karsinoma yapması ile ayrılır. Campylobacterler gibi çok hareketlidirler. Oksidaz ve katalaz pozitiftir ve güçlü üreaz üretir. Yanıt - A 117) Gastrik ülser şikayeti olan bir hastada, mideye kolonize olan bakterinin invazyonu için en önemli özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Fosfolipaz C üretimi Üreaz üretimi Mikroaerofilik oluşu O antijenleri Hareketli oluşu



Gastrik ülser şikayeti olan hastalarda akla gelecek bakteri Helicobacter pylori'dir.



57



H. pylori yapı olarak bir Campylobacter'dir. Aralarındaki en önemli fark üreaz pozitifliğidir. Bu sayede alkalen bir alan oluşturup mukoza altına yerleşmesi sağlanır. Yanıt - B 118) Mide biyopsi kültüründe üreyen Gram (-) basillerin Helicobacter pylori olup olmadığının belirlenmesi için yapılması gereken testler aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Nitrat redüksiyonu, sitrat testi Oksidaz testi, üreaz testi H2S oluşumu, indol testi Üreaz testi, indol testi Hareket, H2S oluşumu



Gastrointestinal sistemden alınan materyallerde üretilen Gram negatif basiller Enterobacteriacea (oksidaz negatif) ve Vibrionaceae (oksidaz pozitif) olmak üzere ikiye ayrılır. Helicobacter pylori'nin ayırt edici özelliği üreaz testinin pozitif olmasıdır. GİS'den elde edilen gram negatif bakterinin H. pylori olarak tanımlanabilmesi için oksidaz ve üreaz testlerinin yapılması gerekmektedir. Yanıt - B 119) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisi hücre içi patojeni değildir? (Eylül - 2004) Mycobacterium tuberculosis Brucella melitensis Legionella pneumophila Listeria monocytogenes Helicobacter pylori



Helicobacter pylori dışındaki bakteriler intraselüler yerleşimleri nedeniyle granülomatöz hastalık yaparlar. Helicobacter pylori ise duodenuma ve mide mukozasına yerleşerek peptik ülser gelişimine sebep olurlar. Yanıt - E 120) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisinde retroskopide ülserler görürsünüz? Campylobacter jejuni Vibrio cholerae Enterotoksijenik E. coli Giardia lamblia Rotavirüs



Yanıt -A Diyarelerde klinik bulgular İnce barsak



Kolon



Patojenler



V. cholerae E. coli (ETEC) Rotavirüs Norwalk ajanı Giardia Cryptosporidium Cyclospora



Shigella E.coli (EIEC veya invazif) Campylobacter Entamoeba histolytica



Ağrının lokalizasyonu



Midabdomen



Alt abdomen, rektum



Dışkının volümü



Bol



Az



Dışkının tipi



Sulu



Mukoid



Dışkıda kan



Nadir



Bol



Dışkıda lökosit



Nadir



Bol (amebiasis hariç)



Proktoskopi



Normal



Mukozal ülserler; hemorajik mukoza



121)



Fare ısırığı (sodoku) etkeni aşağıdakilerden hangisidir?



A) Afipia felis B) Rochalimea hanselae



58



C) Pasteurella multocida D) Spirillum minus E) Ricketsia prowazekii Spirillum minus, fare ısırığı (Sodoku) hastalığı etkeni spiral yapılı bir bakteridir. Yüksek ateş ile birlikte ısırık yerinde şişlik, bölgesel lenf bezlerinde büyüme ve enflamasyon görülür. Benzer bir hastalık tablosu, Streptobacillus monilıformis'in neden olduğu Haverhill hastalığında da görülmektedir. Yanıt - D 122) A) B) C) D) E)



Friedlander pnömonisi etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Streptococcus pneumoniae Klebsiella pneumoniae Legionella pneumophila Mycoplasma pneumoniae Chlamydia pneumoniae (TWAR)



Klebsiella pneumoniae normal barsak ve üst solunum yolu florasında bulunur. İmmün yetersizliği olanlarda patojen hale gelir. Geniş kapsüllü, hareketsiz ve laktoz (+)'dir. Virülans faktörleri kapsülü ve endotoksinidir. Nazokomiyal ve fırsatçı enfeksiyon etkenidir. K pneumoniae bakteriyel pnömonilerin yaklaşık olarak %2-5, hastane enfeksiyonlarının %10'undan sorumludur. Özellikle alkoliklerde, diyabetiklerde, KOAH'lılarda, 2 yaşından küçük çocuklarda ve immün yetersizliği olanlarda, üst solunum yolu içeriğinin aspire edilmesine bağlı olarak akut, hemorajik, nekrotizan, kaviteleşmeye ve abseleşmeye eğilimli, kanlı balgama yol açan, ağır seyirli, %60-80 mortaliteli lober pnömonilere (Friedlander pnömonisi) yol açar. Yanıt - B 123) A) B) C) D) E)



Bazı suşları kırmızı koloniler yapan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Mycobacterium tuberculosis Klebsiella pneumoniae Pseudomonas aeruginosa Yersinia enterocolitica Serratia marcascens



Serratia marcescens en küçük enterik bakteridir. Bazı suşları kırmızı koloniler yaparlar. Fırsatçı nazokomiyal enfeksiyonlardan sorumludur. Çoğunlukla antibiyotiklere dirençlidir. Enterik bir bakteri olmasına rağmen üriner enfeksiyonlardan sorumludur. Yanıt - E 124) Mesanede magnezyum amonyum fosfat taşlarının gelişimine sebep olan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



E. coli Klebsiella pneumoniae Serratia marcescens Proteus Staphylococcus aureus



Proteus üreaz (+)'dir. Üreyi parçaladığı için pH yükselir, fagositoz ve kompleman etkinlikleri azalır, üroepitel deprese olur, böylece kolaylıkla üriner sistem enfeksiyonları meydana getirebilir. Sadece insanda enfeksiyon yapar. Mesanede magnezyum-amonyum-fosfat taşlarının gelişmesine neden olur. Yanıt - D 125) Yirmi yaşında bir erkek hasta hematüri ve dizüri şikayetleriyle başvuruyor. Hastanın idrarından yapılan Gram boyamada, Gram (-) basiller saptanıyor. EMB agarda yapılan idrar kültüründe laktoz negatif koloniler ve buğu tarzında yayılma gözleniyor. Bu hastadaki üriner sistem enfeksiyonuna aşağıdaki bakterilerden hangisinin neden olduğu düşünülmelidir? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Proteus vulgaris Enterococcus faecalis Yersinia enterocolitica Enterobacter aerogenes Pseudomonas aeruginosa



59



Üriner enfeksiyonu olan yirmi yaşında bir erkek hastanın idrar kültüründen üretilen gram negatif, laktoz negatif buğu (swarming) tarzında kolonileri olan bakteri Proteus'tur. Yanıt - A 126) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki pnömonilerden hangisinde Pseudomonası ilk etkenler içinde düşünmezsiniz? Lösemi Kistik fibrozis Toplum kaynaklı pnömoni Yoğun bakım hastaları Ciddi lökopeni



Pseudomonas aeruginosa özellikle kistik fibrozis, immün yetersizliği olanlar, lösemi, lökopeni ve yoğun bakım hastalarında ortaya çıkan ciddi pnömoniler yapar. Toplum kökenli pnömonilerde P. aeruginosa etken değildir. Yanıt -C 127) Dezenfektanlarda üremesi nedeni ile hastane enfeksiyonu etkenlerinin en önemlilerinden birisi olan mikroorganizma, aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Pseudomonas cepacia Mycobacterium tuberculosis Staphylococcus aureus Herpes labialis Retrovirüsler



Pseudomonaslar su ihtiva eden her yerde üreyebilirler. P. aeruginosa ve P. cepacia'nın antiseptik ve deterjanlarda üremesi hastane enfeksiyonu gelişmesinde önemli faktördür. Dezenfektanlardan heksaklorofen bulunduran sabunlar, antiseptikler ve deterjanlar en çok üredikleri yerlerdir. Yanıt - A 128) Yanık servisinde yatan hastanın, lezyonlu yerinden alınan materyalin kültüründe yeşil, kötü kokulu, mikroorganizma üremiştir. Etken aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Alfa hemolitik steptokok Pseudomomas aeruginosa Pasteurella multocida Escherichia coli



Pseudomonas aeruginosa yara ve yanıklarda mavi-yeşil refle veren (pyosiyanin) kötü kokulu enfeksiyonlar yapar. Yanıt - C 129) Germisidal etkili kimyasal maddelere en dirençli olan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Pseudomonas aeruginosa Mycobacterium tuberculosis Staphylococcus aureus Poliovirus HIV



Germisidal etkili kimyasal maddelere en dirençli mikroorganizmalar prionlar, sporlu bakterilerdir. Sonra sırada mikobakteriler gelir. Yanıt - B 130) Uzun süreli mekanik ventilasyonda olan ve daha önceden antibiyotik tedavisi almış bir hastada gelişen nosokomial pnömoninin en olası etkeni aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Haemophilus influenzae Streptococcus pneumoniae Proteus Metisiline duyarlı S.aureus Pseudomonas aeruginosa



Hastanede yatan bir hastada 48 saat sonra gelişen pnömoniye nazokomial pnömoni denir.



60



Erken dönemde meydana gelen pnömonilerde Metisilin rezistan S. aureus (MRSA) en önemli etken iken, uzun süreli mekanik ventilasyonda olan ve daha önce antibiyotik tedavisi almış hastalarda etken Pseudomonas aeruginosa''dır. Yanıt - E 131) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Pseudomonas aeruginosa'nın özelliği değildir? Konak savunma sistemi bozulmuş hastalarda başlıca sepsis etkenidir Nonfermenterdir Enterobacteriacea üyesidirler Dezenfektanlarda üreyebilirler Elongasyon faktör 2'yi inhibe ederler



Pseudomonas aeruginosa konak savunma mekanizması azalmış hastalarda başlıca sepsis, pnömoni ve üriner sistem enfeksiyonu etkenidir. Pseudomonas cepacia (yeni adı Burkholderia cepacia) ve Pseudomonas maltophilia (yeni adı Xanthomonas maltophilia veya Stenotrophomonas maltophilia)'da aynı türde enfeksiyon yaparlar. Enterobacteriacea üyelerine benzeyen gram negatif basillerdir, ancak zorunlu aerobdurlar. Glukozu ve laktozu fermente etmezler, bu nedenle nonfermenter olarak tanınırlar. Enterobacteriacea üyesi değildirler, oksidaz pozitiftir. Dezenfektanlar dahil olmak üzere su ihtiva eden her yerde üre yebilirler. Bu nedenle hastane enfeksiyonu etkenidirler. Klinik ve laboratuvar önemi olan iki pigment üretirler; Yara yerini ve abse materyalini mavi-yeşil renge boyayan piyosiyanin yanıklı hastalarda deri enfeksiyonlarının kolaylıkla tespit edilmesini sağlayan ultraviolet ışık altında floresan veren sarı-yeşil pigment olan piyoverdin (florescein). P. aeruginosa piyosiyanin üreten tek sustur. Kistik fibrozisli hastalarda izole edilen P. aeruginosa toprakta ve sularda bulunur, insanların ortalama %10 kadarı normal florasında taşırlar. Ürettikleri ekzotoksin A ile insan hücresi ribozomlarındaki olgunlaşmamış peptid zincirlerinin uzaması (tamamlanması) için gerekli olan elongasyon Faktör (EF)2'yi (difteri toksini gibi) inhibe ederek protein sentezini önler ve dokularda nekrozlara yol açar. P. aeruginosa başlıca •



Yanık hastalarının







Derinin konak savunma sistemleri bozulmuşların







Kistik fibrozisli hastaların







İmmün sistemi bozulmuşların







Nötrofil sayısının 500/ml altında olanların







Kateteri olanların







Hospitalize edilmiş hastaların fırsatçı enfeksiyon etkenidir.



Hastane enfeksiyonlarının %10-20'sinden sorumludur. Yanıt -C 132) Diyabetli bir hastada gelişen ve hızla ilerleyen ağır otititis eksterna tablosundan sorumlu olan bakteri, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül-2000) A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Clostridium perfringens Pseudomonas aeruginosa Streptococcus pneumonia Proteus vulgaris



Pseudomonas aeruginosa vücudun heryerinde enfeksiyon yapabilmesine rağmen özellikle üriner sistem enfeksiyonları, pnömoni (özellikle kistik fibrozisli hastalar), yara enfeksiyonları (özellikle yanık) en sık görülenleridir. Organizma buralardan kana karışarak sepsise sebep olabilir. Deri lezyonlarına ektima gangrenozum denir. Sepsisli hastalarda mortalite oranı %50'nin üzerindedir. Klorlama yeterli değilse yüzme havuzlarından bulaşan ciddi otitis eksterna, diyabetiklerde malign otitis eksterna ve diğer deri lezyonları (follikülit) bulaşabilir. Spor ayakkabılarından meydana gelen ayak yara-lanmalarındaki osteokondritlerin en sık etkenidir. Kontakt lens kullananlarda korneal enfeksiyonlar görülebilir.



61



Staphylococcus aureus ile birlikte, uyuşturucu bağımlılarında gelişen endokarditlerin ve artritle-rin en sık nedenlerindendir. Pseudomonas endokar-ditlerinde genelde tutulan kapak triküspit kapaktır. Yanıt - C 133)



Kistik fibrozda pulmoner enfeksiyonların en sık etkeni aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 1999)



A) B) C) D) E)



Pseudomonas aeruginosa Klebsiella Legionella Streptococus pneumonia Moraxella catharalis



Kistik fibrozda en sık izole edilen bakteri Pseudomonas aeruginosa ve P. cepacia'dır. Üç yaşından küçük çocuklarda etken çoğunlukla S. aureus'dur, altı yaşından itibaren artık pseudomonas enfeksiyonları yerleşir. Yanıt - A 134) Kistik fibrozisli hastalarda, aşağıdaki bakterilerden hangisinin solunum yolu enfeksiyonlarında etken olması olasılığı en düşüktür? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Mycobacterium avium intracellulare Streptococcus pneumoniae Burkholderia cepaciae Pseudomonas aeruginosa



Kistik fibrozisli hastalarda meydana gelen akciğer enfeksiyonlarında elde edilen mikroorganizmalar aşağıdaki tablodadır. Yanıt - B Çocuklar



Erişkinler



Sık



İnfluenzae A/B virüs S.pneumoniae H.influenzae Moraxella catarrhalis Staphylococcus aureus Klebsiella pneumoniae P.aeruginosa Enterobakter suşları Serratia marcescens



P. aeruginosa Acinetobacter suşları Enterobacter suşları Burkholderia (Ralstonia) cepacia Stenotrophomonas maltophilia Achromobacter xylosoxidans K. pneumoniae S. pneumoniae H. influenzae S. aureus



Nadir



Mycobacterium avium intracellulare Aspergillus suşları



Mycobacterium avium İntracellulare Aspergillus suşları İnfluenzae A/B virüsleri



135) Akut miyeloblastik lösemi tanısı ile kemoterapi alan bir hastada bakteriyemiyi takiben deride hemorajik, nekrotik, etrafı eritemli lezyon oluşmuştur. Mikroskobik incelemede gram (-) negatif nonfermantatif, oksidaz pozitif bir bakteri saptanmıştır. Bu lezyonun etkeni büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Escherichia coli Acinetobacter baumanii Pseudomonas aeruginosa Clostridium septicum Listeria monocytogenes



Pseudomonas aeruginosa immün yetersizliği olanlarda ve nazokomiyal enfeksiyonlarda enfeksiyon etkeni olan en önemli bakterilerden birisidir. Deride ortası nekrotik, etrafi ödemli ektima gangrenosum meydana getirir. Bakteri nonfermentatif ve oksidaz pozitiftir. Yanıt - C 136) Aşağıdaki durumlardan hangisi Pseudomonas aeruginosa enfeksiyonları için hazırlayıcı rol oynamaz? (Nisan - 2003) A) Kistik fibrozis B) Kateterizasyon C) Ağır yanıklar



62



D) Gastroenterit E) İmmunosupresyon Pseudomonas aeruginosa yanık yaralarının enfeksiyonlarının bakterisidir. Lomber ponksiyon yapılanlarda menenjit, sonda takılanlarda üriner enfeksiyon yapar. Respiratuar cihaz takılanlarda nekroti-zan pnömoni etkenidir. Yüzücülerde hafif otitis eksterna, diyabetiklerde ise malign (invazif) otitis eksterna etkenidir. Cerrahi girişimler veya travma sonrasında göz enfeksiyonlarından sorumludur. Süt çocuklarında, debilerde, neoplazi sonrasında antineoplastik veya radyasyon terapisi görenlerde ağır seyirli sepsisler gelişebilir. Deride gelişen hemorajik nekroza ektima gangrenozum denir. Yanıt - D 137) A) B) C) D) E)



Spor ayakkabısı travmasına bağlı gelişen osteokondritlerde etken bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Bacillus anthracis Neisseria meningitidis Staphylococcus aureus Corynebacterium diphtheriae Pseudomonas aeruginosa



Yanıt - E 138) A) B) C) D) E)



Ağır yanıklı hastaların yara enfeksiyonların en sık etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Pseudomonas aeruginosa Klebsiella Legionella Streptococcus pneumoniae Moraxella catarrhalis



P. aeruginosa başlıca; •



Yanık hastalarının







Derinin konak savunma sistemleri bozulmuşların







Kistik fibrozlu hastaların (ilk 3 yaşta S. aureus)







immün sistemi bozulmuşların







Nötrofil sayısının 500/ml altında olanların







Kateteri olan







Hospitalize edilmiş hastaların fırsatçı enfeksiyonu etkenidir.



Yanıt - A 139) Yanık yarasında gelişen enfeksiyonlarında ultraviyole ile floresan röfle veren bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Clostridium perfringens Bacteroides melaninogenicus Bacillus subtilis Streptococcus pyogenes Pseudomonas aeruginosa



Pseudomonas aeruginosa klinik ve laboratuvar önemi olan iki pigment üretir: 1-



Yara yerini ve abse materyalini mavi-yeşil renge boyayan piyosiyanin



2-



Yanıklı hastalarda deri enfeksiyonlarının kolaylıkla tespit edilmesini sağlayan ultraviyole ışık altında floresan veren sarı-yeşil pigment olan piyoverdin (florescein).



Laboratuvarda besiyerlerinde de meydana gelen aynı pigmentleri tanı amacıyla kullanılır. P. aeruginosa piyasiyanin üreten tek suştur. Yanıt - E 140) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Pseudomonas aeruginosa için doğru bir tanım değildir? Plazmidleri aracılığı ile antibiyotik ve dezenfektanlara dirençlidir immün yetersizliği olanlarda ağır seyirli sepsislerin etkenidir Yüzücülerde hafif seyirli otitis eksterna, diyabetiklerde ise malign otitis eksterna etkenidir Besiyerlerini ve yara enfeksiyonlarını mavi yeşil renge boyar Deride geliştirdiği hemorajik nekroza nekrotizan fasciitis denir



63



Pseudomonas aeruginosa'nın deride geliştirdiği lezyonun adı ektima gangrenosumdur. Yanıt - E 141) A) B) C) D) E)



Melioidosis etkeni bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Pseudomonas pseudomallei Spirillum minus Afipia felis Campylobacter fetus Yersinia pestis



Pseudomonas (Burkhorderia) mallei ruam etkenidir. Ruam hayvan çıkartıları ile bulaşan bir zoonozdur. Pseudomonas (Burkhorderia) pseudomallei melioidozis etkenidir. Asemptomatik olabileceği gibi genellikle lenfadenomegali görülür. Daha az sıklıkta pulmoner enfeksiyonlara neden olabilirler. Yanıt -A 142) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi anaerop bakteridir? Bacteroides Bacillus Brucella Branhamella Borrellia



Bacteroides fragilis barsak florasında en çok bulunan anaerob bakteridir. Bunlar bakterinin dikkate alınması gereken önemli özellikleridir. Yanıt - A 143) A) B) C) D) E)



Barsak florasında en çok bulunan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Escherichia coli Enterokoklar Staphylococcus aureus Clostridium tetani Bacterioides fragilis



Doğumda barsaklar sterildir, organizmalar daha sonra yiyeceklerle kolonize olur. Anne sütü alan çocukta laktik asit streptokokları ve laktobasiller bulunur. Daha ileri dönemlerde karışık flora vardır. Normal yetişkinlerde özofagus ağız florası bakterilerini ihtiva eder. Mide asidi bakterileri minimuma indirir. Duodenumdan kolona indikçe bakteri miktarı artar. Kolonun %96-99'u anaerop bakterileri içerir (Özellikle Bacteroides fragilis). Dışkıda 100'den fazla çeşit bakteri bulunur. Kolonun anaerop florası abse oluşumunda başlıca rolü oynar. Yanıt - E 144) A) B) C) D) E)



Lipid A'sı endotoksik aktivite göstermeyen bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Neisseria meningitidis Escherichia coli Salmonella typhi Bacteroides fragilis Treponema pallidum



Bacteroidesler zorunlu anaerop, hareketsiz, polisakkarid yapıda kapsülü olan bakterilerdir. Gr (-) bakteri hücre duvar yapısına sahip olmasına rağmen, Lipid-A yapısal farklılık gösterdiği için endotoksik aktivitesi ya yoktur, ya da çok azdır. Kolonun normal florasının önemli bir kısmı ana-eroptur ve bunların da çoğunu B. fragilis oluşturur, Ayrıca, ağız florasının da üyesidir Yumuşak dokuda en çok enfeksiyona neden olan anaerop bakteridir. Sepsis, peritonit ve abselerdeki anaerobik enfeksiyonların en çok görülen bakterileridir. Bunların içinde en sık Bacteroides fragilis sorumludur. Abse formundaki hemen hemen tüm intraabdominal enfeksiyonlardan ve Gr (-) anaerobik sepsislerin %75-80'inden sorumludur. Yanıt - D



64



145) Divertikülit şikayeti olan 70 yaşında bir kadın hastada ateş ve karın sol alt kadranda ağrı vardır. Yapılan tomografide iyi lokalize olmuş intraabdominal apse saptanmıştır. Bu hastada apseye öncelikle aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin yol açtığı düşünülmelidir? (Nisan 2005) A) B) C) D) E)



Bacteroides ve Escherichia coli Staphylococcus ve Gonococcus Clostridium ve Pneumococcus Candida ve Lactobacillus Actinomyces ve Chlamydia



Intraabdominal enfeksiyonların en sık etkeni Escherichia coli'dir. Eğer batın içi enfeksiyon apse formatında ise özellikle anaeroplar akla gelir. Barsak florasında en çok bulunan bakteri Bacteroides fragilis'tir. Batın içi enfeksiyonlarında ilk olarak akla bu iki bakteri gelir. Yanıt - A 146) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi normal ağız florası bakterisidir? Bacteroides melaninogenicus Peptostreptococcus Propionobacterium Clostridium Bacteroides fragilis



Kolonun normal florasının >% 95 anaeroptur ve bunların da büyük kısmını Bacteroides fragilis oluşturur. Buradaki Bacteroides sayısı, E.coli'nin 1000 katı kadardır. B.melaninogenicus (Prevotella melaninogenica diye de isimlendirilir) ve B. corrodens primer olarak ağız florasının üyesidir. Yanıt - A 147) A) B) C) D) E)



Capnocytophaga için en iyi tanımlama aşağıdakilerden hangisidir? Gram negatif bir basildir, endokardit etkenidir Siper humması etkenidir Fusiform yapıda gram negatif basildir, periodontal hastalıklar yapar aynı zamanda sepsis etkenidir Fare ısırığı etkenidir Sinüzit, bronşit ve pnömoni etkenidir



Capnocytophaga suşları yavaş üreyen, gram negatif, fusiform veya flamentöz yapılı bakterilerdir. Fakültatif anaeropturlar, oksijenli solunum için CO2'e İhtiyaç duyarlar. İnsanlarda normal oral flora üyesidirler. Jüvenillerde ciddi periodontal hastalıklar meydana getirebilirler. Özellikle oral ülserasyonlu granülositopenisi olan immün yetersizlikli hastalarda bakteriyemi ve ciddi sistemik hastalık meydana gelebilir. Capnocytophaga canimorsuse, C. Cynodegmi köpeklerin ağız florasında bulunur, ısırıklardan sonra yara enfeksiyonları meydana gelebilir. Yanıt - C 148) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi deri ve mukozaları tutan bir bakteri değildir? Corynebacterium diphtheriae Staphylococcus aureus Erysipelothrix rhusiopathiae Listeria monocytogenes Rochalimeae hanselae



Deri ve mukozalarda enfeksiyon etkeni önemli bakteriler •



Staphylococcus aureus







Streptococcus pyogenes







Corynebacterium spp. (C. diphtheriae dahil)







Pasteurella spp







Rochalimaea henselae







Erysipelothrix rhusiopathiae







Mycobacteriae (M.tuberculosis ve atipik mikobakteriler)







Actinomyces spp.



65



Yanıt - D 149) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi E. coli'nin patojenite faktörü değildir? Endotoksin Eritrojenik toksin Enterotoksin Fimbria Verositotoksin



Escherichia coli'nin patojenite faktörleri •



Kapsül antijeni







Fimbria







Lipopolisakkarid O antijeni (endotoksin)







Enterotoksinleri (Isıya duyarlı ve ısıya dirençli)







Verositotoksini (Shiga benzeri toksin)







Enteropatojenik E. coli adherans faktör (EAF)







Enteroadherans (mekanizma bilinmiyor)



Yanıt - B 150) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi enfeksiyöz etkenler ile oluşan alt solunum yolu enfeksiyonudur? Wegener granülomatozisi Lober pnömoni Poliarteritis nodosa Çiftçi akciğeri Goodpasture sendromu



Alt solunum yolu enfeksiyonlarını taklit eden enfeksiyöz olmayan klinik tablolar •



Otoimmün hastalıklar (örn; SLE)







Granülomatöz hastalıklar (örn; sarkoidoz)







Vaskülitler (Wegener granülomatozisi veya poliarteritis nodosa)







Hipersensitivite reaksiyonları (çiftçi akciğeri veya Goodpasture sendromu)







Lenfoma infiltrasyonu gibi maligniteler



Yanıt - B 151) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi atipik pnömoni etkeni değildir? Mycoplasma pneumoniae Staphylococcus aureus Chlamydia pneumoniae Legionella pneumophiia Coxiella burnetti



Atipik pnömoni etkenleri •



Virüsler







Mycoplasma pneumoniae







Legionella pneumophiia







Chlamydia pneumoniae (Twar ajanı)







Chlamydia psittaci







Coxiella burnetti.



Yanıt - 8 152) A) B) C) D) E)



Kolon kanserlerinde endokardit etkeni olarak tespit edilen Streptokok tipi aşağıdakilerden hangisidir? S. pyogenes S. agalactiae S. bovis S. equi S. milleri



Yanıt - C



66



153) Aşağıdaki streptokok türlerinden hangisi yenidoğan bebeklerde menenjite yol açan en önemli etkendir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Streptococcus pyogenes Streptococcus agalactiae Streptococcus sanguis Streptococcus mutans Streptococcus pneumoniae



Kadın genital bölgesinin normal flora bakterisi olan St-reptococcus agalactiae (B grubu streptokok) yenido-ğan menenjit ve sepsisinin en önemli etkenlerinden birisidir. Yanıt - B 154) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki streptokoklardan hangisi beta hemolitik değildir? S. equi S. milleri S. agalactiae S. pneumoniae S. Pyogenes



Yanıt - D



Beta hemolitik Streptokoklar ve yaptığı hastalıklar Grup Suş



Yaptığı hastalıklar



A



Streptococcus pyogenes



Akut farenjit, otitis media, erizipel, kızıl, sinerjistik gangren, romatizmal ateş, poststreptokoksik glomerulonefrit



S. milleri



Metastatik supuratif enfeksiyonlar



B



S. agalactiae



Neonatal sepsis, menenjit ve pnömoni



C



S. dysgalactiae S. equi S. equisimilis S. zooepidemicus



Nadir deri sepsisleri ve endokarditler. Postenfeksi yöz glomerulonefrit bildirilmiştir.



D



S. bovis



Kolon kanserlerinde endokardit ve bakteriyemi



F



S. milleri



Metastatik süpüratif enfeksiyon ve dental sepsis



155) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisi dizanteri yapmaz? Campylobacter E. coli Shigella Yersinia Klebsiella



Klebsiellalar enterik bakteriler olmalarına rağmen ekstraintestinal hastalıklar yaparlar. Üretildiklerinde enterit etkeni olarak düşünülmezler. Yanıt - E 156) Haemophilus influenzae, Neisseria meningitidis ve Streptococcus pneumoniae'nın ortak virülansı aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül-2001) A) B) C) D) E)



Protein A Endotoksin Beta laktamaz Kapsül Hemolizin



Akut menenjit etkeni olan önemli bakteriler; yeni-doğanda Streptococcus agalactiae, Escherichia coli, 6 ay 6 yaş arasında Haemophilus influenzae, ileri yaşlarda Streptococcus pneumoniae ve Neisseria men ingitidis'dir. Tüm bakterilerin ortak özellikleri kapsüllü olmalarıdır. Yanıt - D 157) Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae ve Neisseria meningitidis'in en önemli ortak patojenite faktörü aşağıdakilerden hangisidir ? (Eylül - 2005)



67



A) B) C) D) E)



Koagülaz Beta-laktamaz Endotoksin Kapsül Protein A



S. pneumoniae, H. influenzae ve N. meningitidis en sık menenjit etkenleridir ve ortak patojenite faktörleri kapsülleridir. Yanıt - D 158) Menenjitli bir hastanın beyin omurilik sıvısından lateks aglütinasyon yöntemi ile tanı konulamavan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Streptococcus pneumoniae Haemophilus influenzae tip b Mycobacterium tuberculosis Neisseria meningitidis



Lateks aglütinasyon yöntemi kapsüllü mikroorganizmaların beyin omurilik sıvısındaki antijenlerini tespit etmek amacıyla uygulanır. Mycobacterium tuberculosis'in kapsülü olmadığı ve intraselüler yaşadığı için lateks aglütinasyon yöntemi tanıda kullanılmaz. Yanıt - D 159) Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisinde, etken mikroorganizma ile hastalık eşleştirmesi, doğru olarak verilmemiştir? (Eylül-2001) A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus - Osteomyelit Streptococcus pyogenes - Romatizmal ateş Clostridium botilinum - Besin zehirlenmesi Bacillus anthracis - Malign pistül Streptococcus viridans - Kızıl



Viridans streptokoklar ağız ve üst solunum yollarının normal flora üyesidir. Bazen kan dolaşımına geçer ve hasarlı kalp kapaklarında endokardit yapabilir. Kızıl etkeni Strepcoccus pyogenes'dir. Yanıt - E 160) Gonore düşünülen bir erkek hastanın üretral akıntısının gram yaymasında hangisi gözlenir? (Nisan 2002) A) B) C) D) E)



Gram (+) diplokok Gram (+) basil Gram (-) diplokok Gram (+) küme yapan koklar Aside rezistan bakteriler



Gonore etkeni Neisseria gonorrhoeaeler, gram negatif hareketsiz diplokoklardır. Yanıt - C 161) Üretral akıntı nedeniyle başvuran 20 yaşında bir erkek hastada, akıntıdan yapılan gram boyamada lökositler içerisinde aşağıdaki bakterilerden hangisinin saptanması durumunda, genellikle ileri tanı için kültür yapılması gerekli değildir? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Gram pozitif basiller Gram negatif diplokoklar Gram değişken sarmal bakteriler Gram pozitif koklar Gram negatif basiller



Birçok bakteri üretral akıntıya sebep olabilir. Ancak üretral akıntının iki önemli etkeni Neisseria gonor-haea (gonokoksik üretrit) ve Chlamydia'\ar (non-gonokoksik üretrit)dır. Üretral akıntının yaymasının gram boyamasında gram negatif diplokokların görülmesi gonore, görülmemesi ise klamidya düşündürür. Diğer bakterilerin görülmesi ise kültür ile tip tayini yapılmasını gerektirir. Yanıt - B



68



162) A) B) C) D) E)



Yiyecekler aracılığı ile bulaşmayan zoonoz aşağıdakilerden hangisidir? Campylobacter jejuni Mycobacterium bovis Brucella abortus Toxoplasma gondii Acinetobacter calcoaceticus



Yanıt - E 163) A) B) C) D) E)



Besin zehirlenmelerinde diyare ve ateş bulunmayan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Salmonella enteritidis Campylobacter jejuni Bacillus cereus Vibrio parahaemolyticus Yersinia enterocolitica



Yanıt – C



Bakteriyel besin zehirlenmelerinin özellikleri Organizma



nizma



İnkübasyon periyodu (saat)



Bulaşma



Klinik bulgu



S. aureus



Isıya dirençli toksin



1-6



Salam, pasta, ısıtılmış yiyecekler



Kusma



B. cereus



Isıya dirençli toksin



1-6



Pirinçli yiyecekler



Kusma



Isıya duyarlı toksin



8-24



Soslu yiyecekler



Diyare



Salmonella



İnvazyon



16-48



Tavuk, yumurta, süt



Ateş, diyare



Campylobacter



İnvazyon



16-48



Tavuk, kırmızı et, süt



Ateş, diyare



V.parahemolyticus İnvazyon (toksin?)



16-72



Deniz kabukları



Ateş, diyare



Y.enterocolitica



İnvazyon (toksin?)



16-72



Süt



Diyare



E.coli



Toksin



16-72



Salatalar



Diyare



0157:H7 (vero toksin)



16-48



Kırmızı et



Ateş, diyare



Toksin



8-12



Kırmızı et, kümes hayvanları, soslar Diyare



C.perfringens



164) A) B) C) D) E)



Evde beslenen kaplumbağadan bulaşan zoonoz aşağıdakilerden hangisidir? Listeria monocytogenes Campylobacter jejuni Salmonella enteritidis Toxoplasma gondii Diphylobothrium latum



Yanıt - C 165) A) B) C) D) E)



Süt ile bulaşmayan zoonoz aşağıdakilerden hangisidir? Brucella melitensis Campylobacter jejuni Listeria monocytogenes Toxoplasma gondii Mycobacterium bovis



Yanıt - D



Yiyeceklerin kontaminasyonu aracılığı ile bulaşan zoonozlar 1 Hastalık



Etken



Grup



69



Hayvan



Kontamine yiyecek



Bakteri



Brusella



Brucella melitensis



Gram negatif basil



Keçi, sığır



Süt ürünleri



Campylobacter enfeksiyonu



B. abortus



Gram negatif basil



Evcil hayvanlar kemiriciler, kuşlar



Süt, su, et, kümes ürünleri



Listeryoz



Campylobacter jejuni



Gram pozitif basil



Evcil hayvanlar



Sebze, su, peynir



Salmonelloz



Listeria monocytogenes



Gram negatif basil



Kaplumbağa



Süt, yumurta, et, kabuklu ürünler



Tüberküloz



Salmonella suşları (S. typhi hariç) Mycobacterium bovis



Aside dirençli bakteri Sığır



Arenavirüs



Virüs



Lassa humması



Lassa virüs



Protozoon



Giardiasis



Giardia lamblia



Gram negatif basil



Cryptosporidiosi Cryptosporidium s Toxoplasma gondii Toxoplazmoz Helmintler



Tenialar



Süt



Fare



Kontamine yiyecekler



Vahşi hayvanlar



Suda kistler



Buzağı



Ookistler



Kedi



Kedi dışkısındaki ookistler, iyi pişmemiş etlerdeki doku kistleri iyi pişmemiş etlerdeki larva (cysticercus), topraktaki yumurtalar



Taenia solium



Sestod



Sığır



Diphyllobothrium latum



Sestod



Echinococcus



Sestod



Domuz



İyi pişmemiş balıktaki larva



Anisakiasis



Trichinella spiralis Anisakis



Sestod



Balık



Trichinosis



Visseral larva migrans



Nematod



Köpek, koyun, geyik, Yumurta tilki İyi pişmemiş balıktaki larva Balık



Toxocara canis



Nematod Nematod



Domuz, evcil memeliler, vahşi memeliler, kemirgenler köpek



Larval kistler Topraktaki yumurtalar



166) Hem insanlarda, hem de keçi, koyun, sığır ve domuzlarda patojen olan, kapsülsüz, sporsuz ve gr(-) kokobasil hangisidir? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Bordetella Branhamella Shigella Brusella Haemophilus



Brusella hayvanların parazitidir. İnsanlarda intrasellüler enfeksiyonlar yaparlar. Brucella melitensis koyunlarda, Brucella suis domuzda, Brucella abortus sığırda, Brucella canis köpeklerde enfeksiyon yapar. Yanıt - D 167) A) B) C) D) E)



Bruselloz tedavisinde aşağıdaki antimikrobiyal ajanlardan hangisi en sık kullanılır? (Eylül - 2004) Kristalize penisilin Eritromisin Tetrasiklin Penisilin prokain Nistatin



Bruselloz tedavisinde tetrasiklin mutlaka kullanılır. Direnci önlemek amacıyla bunun yanına 2-3 hafta süreyle streptomisin veya 6 hafta süreyle rifampisin eklenebilir. Yanıt - C 168) A) B) C) D) E)



Evde beslenen kaplumbağadan bulaşan zoonoz aşağıdakilerden hangisidir? Listeria monocytogenes Campylobacter jejuni Salmonella enteritidis Toxoplasma gondii Diphylobothrium latum



70



Yanıt - C 169) A) B) C) D) E)



Kuşlardan bulaşan zoonoz aşağıdakilerden hangisidir? Listeria monocytogenes Mycobacterium bovis Brucella abortus Toxoplasma gondii Acinetobacter calcoaceticus



Yanıt - A 170) A) B) C) D) E)



Farelerden artropodlar aracılığı ile bulaşmayan aşağıdakilerden hangisidir? Yersinia pestis Ricketsia typhi Ricketsia akari Leptospira icterohemorhagia Ricketsia ricketsi



Yanıt - D 171) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki zoonozlardan hangisi arthropod vektörler aracılığı ile bulaşır? Bacillus anthracis Brucella abortus Erysipelothrix rhusiopathiae Pseudomonas mallei Borrelia burgdorferi



Yanıt - E 172) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi kene ile bulaşmaz? Leishmanyaz Lyme hastalığı Rekürren ateş Babezyoz Kayalık dağlar benekli ateşi



Yanıt - A Direk deri yaralanması ile bulaşan zoonozlar Hastalık



BaOrganizmismi



Grup



Hayvan



• Şarbon



Bacillus anthracis



Gram pozitif, sporlu, aerop



Evcil hayvanlar



• Bruselloz



Brucella melitensis B. aburtus B. suis B. canis



Gram negatif basil



Koyun, keçi Sığır Domuz Köpek



• Erizipeloid



Erysipelothrix rhusiopahtiae Gram pozitif basil



Domuz, kümes hayvanları, balık



• Leptospiroz



Leptospira interrogans



Spiroket



Fareler, tilki, evcil hayvanlar



• Melioidosis



Pseudomonas pseudomallei



Gram negatif basil



Fareler



• Ruam



Pseudomonas mallei



Gram negatif basil



Evcil hayvanlar



• Tularemi



Francisella tularensis



Gram negatif basil



Tavşanlar, fareler



• Foot and mouth hastalığı



Aphthovirus



Picornavirus ailesinden



Sığır



• Orf (Echthyma contagiosum)



Parapox virüs



Poxvirus ailesinden



Koyun, keçi



• Veziküler stomatitis



Vesicular stomatitis virüs



Rhabdovirus ailesinden



Sığır, at



Parazit



• Kutanöz larva migrans



Ancylostoma caninum



Nematod



Kedi, köpek, etoburlar



Mantar



• Dermatofitler



Ancylostoma braziliense



Mantar



Köpek, kedi, sığır



Bilinmeyen



• Kedi tırmığı



Zoofilik trichophytonlar, microsporum



Gram negatif basil



Kedi, köpek



Bakteriler



Virüsler



71



Afipia felis



173) A) C) D) E)



Fare pireleri aracılığı ile bulaşan aşağıdakilerden hangisidir? Borrelia burgdorferi Yersinia pestis Francisella tularensis Babezyoz



Yanıt - A 174) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi artropodlar aracılığı ile bulaşan bakteri enfeksiyonu değildir? Sarı humma Kayalık dağlar benekli ateşi Rekürren ateş Lyme hastalığı Çalılık ateşi



Yanıt - A



72



Artropod vektörler aracılığı ile bulaşanlar



Bakteri



Virüsler



Hastalık



Vektör



Organizma



Mikrobial grup



Rezervuar hayvan



Lyme hastalığı



Sert kene



Borrelia burgdorferi



Spiroket



Kemirgenler, geyik



Veba (bubonik)



Pire



Yersinia pestis



Gram negatif basil



Tarla fareleri, kemirgenler



Rekürren ateş



Sert kene



Borrelia recurrentis



Spiroket



Kemirgenler, vahşi memeliler



Tularemi (İnhalasyon, Kene, pire yiyecekler ve direk deriden de bulaşabilir)



Francisella tularensis



Gram negatif basil



Kemirgenler, vahşi memeliler, kuşlar



Kayalık dağlar benekli Kene ateşi



Rickettsia rickettsii



Rickettsia



Vahşi kemirgenler, köpekler



Çalılık ateşi



Akar (mite)



Rickettsia tsutsugamushi



Rickettsia



Vahşi kemirgenler, fareler



Murin tifüs



Pire



Rickettsia typhi



Rickettsia



Fareler



Rickettsial pox



Akar (mite)



Rickettsia akari



Rickettsia



Fare



Ehrlichiosis



Kene



Ehrlichia canis



Ehrlichia



Köpekler



Sarı humma



Sivrisinek



Flavivirus



Togavirus ailesi



Primatlar



Sivrisinek



Alphavirus



Togavirus ailesi



Kuşlar, atlar



Rift Valley fever



Sivrisinek



Bunyavirüs



Bunyavirüs ailesi



Koyun, keçi, sığır



Crimean-Congo



Kene



Bunyavirus



Bunyavirus ailesi



Evcil hayvanlar,



Ensefalitler; Eastern Equine Western Equine Venezuelan Equ.



Hemorajik ateş



Protozoonlar



kemirgenler



Colorado kene ateşi



Kene



Orbivirüs



Reovirus ailesi



Kemirgenler



Babezyoz



Kene



Babesia spp



Evcil ve vahşi hayvanlar



Leishmanyaz(Kalaazar Phelebotom , kutanöz leishmanyaz)



Leishmania suşları



Köpekler, tilki, kemirgenler ve memeliler



Amerikan



Reduviid bug



Trypanosoma



Köpek, Kedi, armodilla,



trypanosomiasis



(kissing bug)



cruzi



vahşi memeliler



Afrika uyku hastalığı



Çeçe sineği(Tsetse)



Trypanosoma suşları



Sürüngenler, Sığırlar, vahşi hayvanlar



175) Kedi ısırığını takriben ısırık içerisinde ağrı, kızarıklık ve şişlik gelişen bir hastada 24-48 saat içerisinde seröz direnaj başladı ise en olası etken hangisidir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Rabies Streptococcus pyogenes Pasteurella multocida Bacteriodes gingivalis Pseudomonas aeruginosa



Yanıt - C 176) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisi deri yaralanması ile bulaşmaz? Bacillus anthracis Brucella abortus Erysipelothrix rhusiopathiae Pseudomonas mallei Borrelia burgdorferi



Yanıt - E



73



177) Köpek ısırması sonucu oluşan enfekte yaradan alınan materyal boyandığında küçük gr (-) çomaklar gözlenmiştir. Enfeksiyon etkeni hangisidir? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Escherichia coli Haemophilus influenza Pasteurella multocida Brucella canis Klebssiella rhinoscleromatis



Pasteurella multocida kedi, köpek gibi birçok evcil hayvanın oral florasında bulunur. Bazen bunların ısırması ile insanlarda yara enfeksiyonu yapabilir. Yanıt - C 178) A) B) C) D) E)



Maymun ısırığı ile bulaşan aşağıdakilerden hangisidir? Pasteurella multocida Spirillum minus Herpes B ensefaliti Streptobacillus moniliformis Blastomycosis



Yanıt - C 179) A) B) C) D) E)



Fare ısırığı etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Capnocytophaga canimorsus Spirillum minus Herpes B ensefaliti Streptobacillus moniliformis Blastomycosis



Yanıt - B 180) Köpek ısırması şikayeti ile acil servise getirilen bir çocukta ilk düşünülecek etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Escherichia coli Haemophilus influenzae Pasteurella multocida Brucella canis Klebsiella rhinoscleromatis



Pasteurella multocida köpek, kedi gibi evcil hayvanların ağız florasında bulunur, hayvanlarda sepsise neden olabilir. Isırma sonucunda insanlarda yara enfeksiyonlarına, sellülit, lenfadenit ve abselere yol açabildiği gibi; menenjitlere, immün yetersizliği olan hastalarda sistemik enfeksiyonlara ve KOAH'lılarda nadiren pnömoni gelişmesine yol açabilir. Yanıt - C Hayvan ısırığı ile bulaşan zoonozlar



Bakteri



Hastalık



Etken



Grup



Hayvan



Pasteurellozis



Pasteurella multocida



Gram negatif basil



Köpek, kedi, kuş ve vahşi memeliler



Fare ısırığı hastalığı



Spirillum minus



Spiroket



Fare, kedi



Streptobacillus moniliformis



Gram negatif basil



Fare, kemirici, hindi



Capnocytophaga canimorsus



Gram negatif basil



Köpek



Rabies virüs



Rhabdovirus



Evcil memeliler, tilki, köpek, kedi, yarasa, sığır



Herpes B ensefomyeliti



Herpesvirus simiae (Maymun pox virus)



Herpesvirus



Maymun



Blastomyikoz



Blastomyces dermatitis



"DF-2" Virüsler Rabies



Mantar



Köpek



181) Kedisi tarafından ısırılan 75 yaşında bir kadının yara yerinden alınan örneğin mikrobiyolojik incelemesinde bakterinin Mac-Conkey agarda üremediği, kanlı ve çukulatalı agarda ürediği, gram negatif kokobasil olduğu;



74



katalaz, oksidaz ve indol testlerinin pozitif, üreaz testinin negatif olduğu; üç şekerli demirli besiyerini tamamen sarıya dönüştüğü ve bakterinin penisiline duyarlı olduğu görülmüştür. Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıda-kilerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Pasteurella multocida Francisella tularensis Actinobacillus türleri Capnocytophaga türleri Streptobacillus türleri



Kedi-köpek ağız florasında bulunan ve insanlara bunların ısırması ile bulaşan Mac-Conkey agarda üremeyen, kanlı ve çukulatalı agarda üreyebilen, gram negatif kokobasil duvar yapısında; katalaz, oksidaz ve indol testleri pozitif, üreaz testi negatif; TSİ agarı tamamen sarıya dönüştüren penisiline duyarlı bakteri Pasteurella multocida'dır. Yanıt- A 182) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi inhalasyon yoluyla bulaşmaz? Streptobacillus moniliformis Coxiella burnetti Chlamydia psittaci Histoplasma capsulatum Bacillus anthracis



Yanıt - A 183) A) B) C) D) E)



Haemophilus influenza'nın, insanlar için en patojen olan tipi aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 1999) Tip a Tip b Tıp c Tip d Tipe



Haemophilus influenzae'nın kapsüllü 6 serotipi içinde sepsis ve menenjit etkeni olan en önemli olanı b serotipidir. Yanıt - B



75



İnhalasyon yolu ile bulaşan zoonozlar Hastalık



Etken



Grup



Rezervuar hayvan



İnhale edilen



Antraks (Woolsorter's disease)



Bacillus anthracis



Gram pozitif aerop spor formu basil



Koyun, keçi



Hayvan yünündeki sporlar



Tüberküloz



Mycobacterium tuberculosis



Aside dirençli bakteri Evcil hayvanlar



Kontamine respiratuvar sekresyonlar



Q ateşi



Coxiella burnetti



Rickettsia



Evcil hayvanlar



Hayvan sekresyonları ile toprak ve toz



Psittakoz (ornitoz)



Chlamydia psittaci



Chlamydia



Papağan, hindi, kuş



Enfekte kuşların kurumuş çıkartıları



Mantar



Histoplazmoz



Histoplasma capsulatum



Kuşlar, yarasalar



Kontamine topraktaki mikrokonidialar



Virüsler



Lenfositik koriome-nenjit (deri penetrasyonu ve hayvan ısırığı ile de bulaşabilir)



Lenfositik choriomeningitis virüsü (LCM)



Fare ve diğer kemiriciler



İnfekte aerosoller



Bakteri



184) A) B) C) D) E)



Arenavirüs ailesi



Haemophilus influenzae virülansını düşürmek için hedefiniz bakterinin hangi organeli olmalıdır? Ekzotoksin salınımını engellemek Endotoksin yapısını engellemek Flajella sentezini engellemek Kapsül yapımını engellemek IgA proteaz sentezini engellemek



Haemophilus influenzae hareketsiz, bazen pleomorfik olabilen, kapsüllü kokobasillerdir. Kapsül poliribozil ribitol fosfat (PRP) yapısında olup, virulans ile yakından ilgilidir, bakteriyi fagositozdan korur. Kapsülüne göre 6 farklı antijenik serotipe ayrılmıştır. Tip b (Hib), invaziv H. influenzae türlerinin %95'inden fazlasından sorumludur. Yanıt - D 185) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi erişkinde sinüzit yapmaz? (Nisan - 2000) Haemophilus influenzae Streptococcus pneumonia Moraxella catarrhalis Bacillus subtillis Staphylococcus aureus



Haemophilus influenzae üst solunum yollarının mukozalarında bulunur. E. coli K100 ile antijenik benzerliği nedeniyle özellikle 5 ay 5 yaş arasında enfeksiyon yapar. Yetişkinlerde immün yetersizlik olmadıkça enfeksiyonları görülmez. Yanıt - A 186) A) B) C) D) E)



Haemophilus influenzae'nın en önemli virülans faktörü aşağıdakilerden hangisidir? Kapsül Fimbria Endotoksin Ekzotoksin Flajella



Haemophilus influenzae gram ile zor, mavi-menekşe renkte, Yersinialar gibi kutupsal ve (-) boyanırlar. Poliribozil ribitol fosfat (PRP) yapısında kapsülü virulans ile ilişkilidir, bakteriyi fagositozdan korur. Kapsülüne göre a'dan f'ye kadar 6 antijenik serotipe ayrılmıştır. Tip b (Hib), invazif tüm H. influenzae türlerinin >% 95'inden sorumludur. Ayrıca, pnömokok ve meningokoklar gibi, IgAl proteaz enzimi ile salgısal IgA'nın koruyucu etkisini kaldırır. Yanıt - A



76



187) Aşağıdaki bakterilerden hangisi, kanlı agar besiyerinde, stafilokok kolonileri çevresinde yoğun olarak ürer? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Bacillus anthracis Branhamella cataralis Bordotella pertussis Haemophilus influenzae Haemophilus ducreyi



Haemophilus influenzae kültür ortamında üreyebilmesi için X ve V faktörlerine ihtiyaç gösterir. Staphylococcus aureus kanlı agarda hemoliz yaparak Haemophilus influenzae'nın üremesini sağlar (süt anne belirtisi). Bakteri çukulatamsı agarda daha kolay ürer. Yanıt - D 188) A) B) C) D) E)



Süt anne belirtisi hangi bakteride gözlenir? Neisseria meningitidis Staphylococcus epidermidis Streptococcus viridans Haemophilus influenzae Pseudomonas aeruginosa



Haemophilus influenzae adi besiyerlerinde üretilemezler. Bakteri taze koyun kanlı agarda üremez. Staphylococcus aureus ile birlikte ekildiğinde, hemolizinden yararlanarak üremesi kolaylaşır. Bu amaçla; materyal tüm kanlı agar yüzeyine sürüldükten sonra ortaya S. aureus çizgi ekimi yapılır. Böylece, hemoliz oluşan çizgi ekim bölgesinde H. influenzae için gerekli faktörler aracılığı ile ürerler (süt anne / satellit belirtisi). Yanıt - D 189) Onsekiz aylık bir çocuğun kan kültüründe, kanlı agarda hemoliz yapmayan ve eozinmetilen mavisi agarında üremeyen, çikolata agarda üreyen gram negatif basiller saptanmıştır. “Bu bakterinin tanımlanmasında ayırt edici olarak aşağıdakilerden hangisi kullanılır? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Hareket testi Katalaz testi Oksidaz testi X ve V faktörlerine gereksinim H2S oluşumu



Haemophilus influenzae 2 ay 2 yaş arası çocuk enfeksiyonlarında etkili olan gram negatif basildir. Enterik gram negatiflerden farklı olarak laktoz içeren besiyerlerinde (EMB, Endo, Mac Konkey agar) üremezler. Üremeleri için X ve V faktörlerine ihtiyaç vardır. Bu faktörler eritrositlerin içinde bulunduğu için kanlı agar yerine çikolatamsı agarda ürerler. Yanıt - D 190) Pnömoni tanısı ile hastaneye yatırılan 65 yaşındaki bir erkek hastanın balgam yaymasında bol nötrofil saptanıyor fakat mikroorganizma görülemiyor. Karaciğer ve böbrek fonksiyonları aniden kötüleşen penisilin tedavisine yanıt alınamıyor. Bu hastadaki pnömoniye aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin neden olma olasılığı en yüksektir? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Streptococcus pneumoniae Klebsiella pneumoniae Staphylococcus aureus Legionella pneumophila Chlamydia pneumoniae



Şıklardaki tüm bakteriler pnömoni etkenidir. Balgam yaymasında bakteri görülemiyor ise sadece iki bakteri önemlidir. Legionella pneumophila gram ile kötü boyanır ve klinik örneklerin boyanması ile gösterilemez. Chlamydia pneumoniae'da intrasellüler bakterilerdir sadece boyama ile gösterilemezler. C pneumoniae sadece akciğer bulguları ile seyreden enfeksiyon yaparken, L. pneumophila sistemik enfeksiyonlar şeklinde seyreder. L pneumophila hafif febril hastalık şeklinde seyredebildiği gibi, tipik tablosu yüksek ateş ile karakterize ciddi progresif hastalık şeklindedir.



77



Ateş, titreme, nonprodüktif öksürük, hipoksi diyare ve delirium görülür. Lökosidoz, hiponatremi, hematüri (ciddi renal yetersizlik) veya karaciğer fonksiyonlarında bozulma görülebilir. Mortalite oranı yüksektir. Yanıt - D 191) A) B) C) D) E)



Pontiac ateşinin etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Chlamydia pneumoniae Legionella pneumophila Chlamydia psittaci Klebsiella pneumoniae Streptococcus pneumoniae



Legionella pneumophila hem toplumdan kazanılmış, hem de nazokomiyal pnömoni yapar. Pnömoni şeklindeki ağır enfeksiyonuna Lejyoner hastalığı, pnömonisiz grip benzeri tablo ile seyreden hafif seyirli klinik tabloya ise Pontiac ateşi denir. Yanıt - B 192) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Bordatella pertussis'in virülans faktörü değildir? Pertussijen toksin Adenilat siklaz toksini Trakeal sitotoksin Eksfoliatif toksin Dermonekrotik toksin



Bordatella pertussis boğmaca etkenidir. Damlacık enfeksiyonu ile bulaşır. Toksinleri ile boğmaca hastalığına yol açar. Sadece insanlarda hastalık yapar Başlıca virülans faktörleri hemaglütininleri (dokulara tutunmadan sorumludur) ve toksinleridir. Başlıca toksinleri •



Pertussijen toksin: Boğmacadaki boğulur tarzı öksürükten ve lenfositozdan sorumludur.







Adenilat siklaz toksini: Lökositlerin kemotaksisini, fagositoz ile öldürme yeteneğini, alveoler makrofajların oksidatif mekanizmalarını ve natural killer (NK) aktivitesini bozar.







Trakeal sitotoksin: Hücre duvarı yapısında bulunan bir peptidoglikan monomeridir. Silier hücrelere etki ile siliyer hareketleri durdurur ve epitel hücrelerinin yapısını bozar.







Endotoksin (Lipid A ve Lipid X).







Dermonekrotik toksin



Yanıt - D 193) Aşağıdakilerden hangisi Bordatella pertussis enfeksiyonunun patogenezinde rol oynamaz? (Eylül 2004) A) B) C) D) E)



Flamentöz hemaglutinin Adenilil siklaz toksin Trakeal sitotoksin Endotoksin IgAl proteaz



Bordatella pertussis enfeksiyonunun patogenezinde birçok faktör rol oynar. Filamentöz hemaglutinin, pertussis toksin, adenilat siklaz toksini, dermonekrotik toksin ve hemolizinler enfeksiyonun gelişmesinde önemi olan patojenite faktörleridir. Bakteri invazyon yapmadığı için endotoksin etkisi yoktur. Ancak bakteri duvarındaki lipopolisakkarid yapı, üst solunum yollarındaki epitelyum hücrelerinin hasarında önemli rol oynarlar. Bu sorunun doğru yanıtı lgA1 proteaz'dır. lgA1 proteaz salgılayan bakteriler: •



N. gonorrhoeae,







N. meningitidis,







H. influenzae ve







S pneumoniae'dır.



Prevotella melaninogenica ve dental hastalıklardan sorumlu bazı streptokokların da bu enzimi salgıladığı bilinmektedir. Yanıt - E



78



194) A) B) C) D) E)



Bruselloz tanısında en sık kullanılan tanı metodu aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2000) Kompleman birleşmesi Aglutinasyon Presipitasyon Hemaglutinasyon Nötralizasyon



Bruselloz tanısında kan, kemik iliği, doku kültürleri, seroloji ve deri testleri kullanılır. Serolojik testlerde kullanılan yöntem aglutinasyondur (Wright aglutinasyon testi). Yanıt - B 195) Kemik iliği kültüründe kanlı agarda üreyebilen, hareketsiz, hemoliz yapmayan, oksidaz, katalaz ve üreaz testi pozitif olan gram (-) negatif kokobasil aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Legionella pneumophila Bordotella bronchiaseptica Salmonella typhimurium Stenotrophomonas maltophila Brucella melitensis



Brucella suşları hayvanlar ve insanlarda enfeksiyon etkeni olan zorunlu intrasellüler yaşayan bakterilerdir. Organizma kültürlerde kokobasiller şeklinde görülür. Sıklıkla düzensiz boyanan gram negatif hareketsiz bakterilerdir. Zenginleştirilmiş besiyerlerinde 2-5 günde küçük, konveks, S tipi koloniler yaparlar. Brucella suşları karbohidratları ütilize ederler ancak sınıflama yapabilecek düzeyde asit ve gaz çıkarmazlar. insan enfeksiyonu yapan dört suşu da katalaz ve oksidaz pozitiftir. Birçok suşu hidrojen sülfür üretir ve nitratları nitritlere indirgerler. Yanıt - E 196) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Brusella için kullanılan serolojik test yöntemlerinden birisi değildir? Rose Bengal Wright aglutinasyonu GruberWidal Spot test Ring testi



Serolojik (İmmünolojik) testler: Hasta serumu ile yapılan Wright aglutinasyonu (tüp aglutinasyonu ile) ve Rose Bengal (lam aglutinasyonu ile) ve tam kan ile yapılan Spot test (lam aglutinasyonu ile) bakteriye karşı gelişen antikorlar araştırılır. Ring testi ise sütte antikorların araştırılması izin uygulanır. Wright aglutinasyonu: B. abortus 99S kökeninin kolonilerinden alınan inaktive edilmiş bakteriler kullanılır. Böylece her üç türün enfeksiyonunda da spesifik antikorlarının taranmasını sağlar. Bruselloz 1/160 ve üzerindeki aglutinasyon pozitif kabul edilir. Gelişen antikorlar inkomplet blokan özellikte olabilir. Klinik olarak Bruselloz düşünülen, ancak Wright aglutinasyonu (-) bulunmuş bireylerde test, Coombs serumu ile tekrarlanmalıdır 2-merkapto-etanol testi ile Brusella reaktivasyonları ortaya çıkarılır. Wright testinde yalancı pozitiflikler •



Tularemi geçirenler







Kolera aşısı yapılanlar







Tüberkülozlular







Lenfomalılar







Y. enterocolitica enfeksiyonu geçirenler



Yanıt - C 197) Bir avcı tavşan temizlerken elini kesiyor ve bir müddet sonra kesi yerinde ülseroglandüler hastalık gelişiyor, muhtemel etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Pasteurella multocida Francisella tularensis Staphylococcus aureus Chlamydica psittaci Coxiella burnetti



79



Francisella tularensis intrasellüler yerleşimli gr (-) kokobasildir. Hayvanlar arasında artropodlar aracılığı ile yayılır. İnsanlara enfekte hayvanların kirlettiği besinlerle, deri bütünlüğünün bozulması ile bulaşır. Çok az sayıda (10 tane dahi) bakterinin deriye teması ile bulaşması yeterlidir. Oral yoldan ise yüz milyonlarca bakteri gerekir. En sık karşılaşılan klinik formu, % 75-90 ülseroglandüler şeklidir. Bunların dışında; tifo benzeri, oküloglandüler, glandüler, pnömoni, menenjit görülebilir. Aksiller LAP gelişimi ve fistülleşme görülür. Tularemi akut süppüratif lenfadenittir. Yanıt - B 198) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Yersinia pestis'in virülans faktörlerinden birisi değildir? Endotoksin Ekzotoksin Fraksiyon 1 M proteini W antijeni



Yersinia pestis bipolar boyanan, hareketsiz, buyyon ve jelöz gibi adi besiyerlerinde kolaylıkla üreyebilen bir bakteridir. Buyyonda zar yapar. Bakterinin 5 virülans faktörü vardır. Fraksiyon 1 olarak adlandırılan zarf antijeni fagositoza karşı koyar Endotoksin Ekzotoksin V antijen W antijen Son üç proteinin etkileri bilinmemektedir.. Yanıt - D 199) A) B) C) D) E)



Veba'da ağır lenfadenomegalinin adı nedir? Bradizoit Sporozoit Bubon Granulom Gom



Yanıt - C 200) A) B) C) D) E)



Veba için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? Fare ısırığı ile bulaşır Fistülize olmuş lenf bezlerine hıyarcık bubonu denir Hafif klinik formuna pestis minör denilir Veba damlacık enfeksiyonu yoluyla da bulaşabilir Hastalarda zamanlar ağır seyirli fatal sepsis gelişir



Yersinia pestis pireler aracılığı ile kemiricilerden insanlara bulaşır. Pire fareden kan emince bakteriyi alır ve insanlara bulaştırır. Alt ekstremite ve kasıktan ısırıldıktan 2-7 gün sonra inguinal lenf nodlarına, üst ekstremiteden ısırmış ise aksiller nodlara ulaşır, burada çoğalır. 2-5 gün sonra aşırı ağrılı şişlik gelişir (bubon), etrafı ödemlidir, fistülize olabilir (hıyarcık bubonu). Hematojen yayılımla karaciğer, dalak, akciğer ve beyinde hemorajik ve nekrotik odaklar gelişir; genel durum bozulur, ateş yükselir, baş ağrısı, bilinç bozuklukları, splenomegali ve ciltte peteşiyal kanamalar gelişir. İmmün sistem sağlam ise pestis minör denilen hafif şekil, detektif ise ağır seyirli pestis majör görülür. Veba tedavi edilmez ise sıklıkla sepsis gibi ağır komplikasyonlara ilerler ve hasta kaybedilir. Veba pnömonili bir hastanın solunum sekresyonla-rının solunması ile damlacık enfeksiyonu şeklinde bulaşabilir. Bubonik veba sepsisi sırasında akciğer yerleşimi sonucu da enfeksiyon gelişebilir. Veba sepsisi, şarbon sepsisine benzeyen çok ağır bir tablodur. Yanıt - A



80



201) R tipi koloniler patojen olmayan bakteriler tarafından meydana getirilen düzensiz kenarlı kolonilerdir. Şarbon dışında hangi enfeksiyonda bakteriler R tipi koloni meydana getirirler? A) B) C) D) E)



Pnömokoksik pnömoni Veba Primer atipik pnömoni Sifilis Ortinoz



Vebada ateşli dönemde bubondan elde edilen materyal ile hemokültüre ekim yapılır. Balgam için de direkt inceleme ve çift ekimler yapılmalıdır. Koloniler kanlı agarda R tipi, saçlı koloniler yaparlar (şarbondaki gibi). Yanıt - B 202) A) B) C) D) E)



Buzdolabı ekimleri ile üretilebilen bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Legionella pneumophila Brucella abortus Pseudomonas aeruginosa Yersinia enterocolitica Staphylococcus saphrophyticus



Yersinia enterocolitica psikrofil bir bakteridir. Buzdolabı ekimleri ayırıcı tanı açısından önemlidir. 25°C'de peritriş kirpikleri ile hareketli, 37°C'de ise hareketsizdir. Kış aylarında daha çok olmak üzere besin zehirlenmesi etkenidir. Yanıt - D 203) Gastroenteritin ardından otoantikorlar aracılığı ile reaktif artrit gelişen, psödoapandisit etkeni bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Shigella sonnei Staphylococcus aureus Bacillus cereus Clostridium perfringens Yersinia enterocolitica



Yersinia enterocolitica enterokolit, sepsis, mezenter lenfadenit (Psödoapendisit), terminal ileit etkenidir. HLA-B27 Ag ve bakteri Ag'lerinin benzerliği sonucunda oluşan otoantikorlar sıklıkla gastroenteritin başlangıcından birkaç hafta sonra (ortalama 1 ay) gelişir. Reaktif artrit en sık orta ve küçük eklemlerde görülür. Bunun dışında tenosinovit, eritema nodosum, konjunktivit, miyokardit perikardit, glomerülonefrit, temporal arterit, Henoch Schönlein purpurası, Reiter sendromu da gelişebilir. Yanıt - E 204) A) B) C) D) E)



Köpek ısırıklarından sonra selülit ve lenfadenitlere yol açabilen bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Pseudomonas aeruginosa Spirillum minus Pasteurella multocida Haemophilus ducreyi Legionella micdadei



Pasteurella multocida köpek, kedi gibi evcil hayvanların normal ağız florası bakterisidir. Hayvanlarda sepsise neden olabilir. Kedi veya köpeklerin insanları ısırması sonucunda yara enfeksiyonlarına, selülit, lenfadenit ve abselere yol açabildiği gibi; menenjitlere, immün suprese hastalarda sistemik enfeksiyonlara ve KOAH'lılarda nadiren pnömoni tablolarına yol açabilir. Yanıt -C 205) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki besiyerlerinden hangisi tüberkülozda kullanılır? CİN agar Francis besiyeri NNN besiyeri Middlebrook 7H Kanlı agar



M. tuberculosis yavaş ürer. Ortalama yarılanma ömrü 18 saattir. Diğer bakterilerde bu süre ortalama 1 saattir. Yarılanma ömrünün çok düşük olması nedeniyle kültürde görülebilir kolonilerinin oluşması için 6-8 hafta süre gerekir. Löwenstein-Jensen [Yumurta + patates + mineraller + inhibitör (Malaşit Yeşili)] Middlebrook 7H [14C kullanılarak yapılan hızlı tanı yöntemleridir] kullanılan besiyerleridir.



81



İnhibitör boyalar diğer bakterilerin üremelerini engeller. Yanıt - D 206) Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonunda gecikmiş tip aşırı duyarlık reaksiyonundan hangisi sorumludur? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Membran lipidleri Membran proteinleri Mikolik asit Membran polisakkaridi Hücre duvarı



Mycobacteriumların tüm tipleri tüberkülin reaksiyonu oluşturabilen proteinler taşırlar. Bir wax fraksiyonuna bağlı olan proteinler injekte edildiklerinde tüberkülin duyarlılığı oluşturabilirler (PPD deri testi). Yanıt - B 207) Mycobacterium hangisidir? A) B) C) D) E)



tuberculosis'in



hücre



duvarı



lipidlerinden



fosfatidlerin



görevi



aşağıdakilerden



ARB boyanma Antijenlere karşı immün yanıtı artırır Organizmanın virülansı ile ilişkilidirler Kazeifikasyon nekrozu oluşumunda rol oynarlar Gecikmiş tip hipersensitivite reaksiyonlarında rol oynarlar



Mycobacterium tuberculosis hücre duvarında birçok kompleks lipid içerir. Bunlardan; Mikolik asit denilen uzun zincirli yağ asitleri organizmanın ARB boyanmasını sağlar Wax D'nin deney hayvanlarında antijenlere karşı immün yanıtı arttırdığı gösterilmiştir. Fosfatidler kazeifikasyon nekrozu oluşumunda rol oynarlar Kord faktör ise organizmanın virülansı ile ilişkilidir. Virülan suşlarda kord faktör benzeri "serpentin" bulunur. Yanıt - D 208) A) B) C) D) E)



İnek sütü aracılığı ile gelişen tüberküloz hangi bakteri tarafından meydana gelir? Mycobacterium tuberculosis Mycobacterium avium intracellulare Mycobacterium fortuneum Mycobacterium leprae Mycobacterium bovis



M. tuberculosis insanlara damlacık enfeksiyonu ile bulaşır. Genellikle önce akciğer enfeksiyonu şeklinde başlar. Vücutta başlıca RES hücreleri içinde (özellikle makrofajlar) bulunurlar. İnsanlar doğal kaynaklandır, hayvan enfeksiyonları görülmez. Gelişmekte olan ülkelerde M. bovis inek sütlerinde bulunur, bulaşma sonucunda gastrointestinal tüberküloza neden olur. Yanıt - E 209) A) B) C) D) E)



Koch fenomeni hangi bakteri ile gelişir? Mycobacterium tuberculosis Yersinia enterocolitica Pasteurella multocida Neisseria meningitidis Bordetella pertussis



Koch fenomeni: Mycobacterium tuberculosis bir antijenle uygun dozlarda karşılaştıktan sonra bellek T lenfositleri aracılığı ile bir duyarlılık gelişir. Antijenle daha sonraki karşılaşmalarda ise karşılaştığı bölgede; lokalize, şiddetli bir yangı ile sınırlandırılarak yayılması engellenir (Tip IV aşırı duyarlılık). Yanıt - A 210) Akciğerde ve bölgesel al lenf bezlerinde bir lezyon olan Ghon kompleks aşağıdaki hastalıklardan hangisi için karakteristik bir bulgudur? A) B) C) D)



Mycobacterium marinum'a bağlı yumuşak doku enfeksiyonu Servikal fasiyal aktinomikoz Tüberküloid lepra Aktinomikotik miçetoma



82



E) Primer tüberküloz Tüberküloz basili ile hiç karşılaşmamış kişilerde, hücresel immünite gelişmemiştir. Böylece akciğere gelen basiller, bölgeye toplanan nötrofiller ve sito-kinlerce aktive edilememiş alveoler makrofajlarca fagosite edilirlerse de, bu etkinlik basillerin öldürülmesi için yeterli değildir. Basiller fagolizozom gelişimini önleyerek bunların zararlı etkilerinden korunurlar. Böylece intraselüler olarak üremeye başlarlar ve enfeksiyon başlar. Zaman içinde üredikleri makrofajları parçalayarak serbestleşirler ve bunu fagositoz intrasellüler üreme lizis döngüleri izler. Bölgedeki makrofajlanın birbirine füzyonu sonucunda basillerin çevresinde multinükleer dev hücreler (Langhans) oluşur. Enfekte olmuş makrofajlar, içlerindeki basilleri bölgesel (hiler mediastinal) lenf bezlerine lenfatik yolla ulaştırabildikleri gibi (Ghon odağı), bazen de mediastinal lenf bezlerinden hematojen yayılımla akciğer apeksine (Simon odağı), karaciğer, dalak, kemik, kemik iliği ve MSS (Rich odağı) gibi organ ve dokulara da yayılabilirler, buralarda odaklaşırlar (milier tüberküloz). Yanıt - E 211) Primer tüberküloz enfeksiyonu sürecinde oluşan Ghon kompleksi, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül 2004) A) B) C) D) E)



Bakteri endotoksinine karşı humoral cevap Bakteri endotoksinine doku hasarı Lenf bezlerinde büyüme ve akciğerde granulom oluşumu Antitüberküloz ilaçlara karşı aşırı duyarlılık İmmün kompleks oluşumu ve dokularda birikmesi



Daha önce Mycobacterium tuberculosis ile hiç karşılaşmamış bir kişide bakteri solunum yolu ile alındığında monositer hücrelerin içine giren bakteriler lenf bezlerinde şişme ve özellikle akciğerin orta bölümlerinde granülomatöz reaksiyonun gelişmesine sebep olur. Buna Gohn kopleksi denir. Yanıt - C 212) A) B) C) D) E)



Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonunda aside dirençli boyanmadan (ARB) hangi yapı sorumludur? Membran lipidleri Membran proteinleri Mikolik asit Membran polisakkaridi Kapsül



Mycobacterium tuberculosis hücre duvarında birçok kompleks lipid içerir. Bunlardan; •



Uzun zincirli yağ asitleri olan mikolik asit organizmanın aside rezistan boyanmasını sağlar







Wax D'nin antijenlere karşı immün yanıtı artırdığı gösterilmiştir.







Fosfatidler kazeifikasyon nekrozu oluşumunda rol oynarlar







Kord faktör ise organizmanın virülansı ile ilişkilidir.



Yanıt - C 213) A) B) C) D) E)



İnce bir tüpte örümcek ağı gelişimi hangi menenjitin bulgusudur? Viral menenjit Kriptokok menenjiti Meningokoksik menenjit Listeria menenjiti Tüberküloz menenjit



Mycobacterium tuberculosis kronik menenjit etkenidir. Hastalık sırasında BOS'ta protein çok yükselir. Diğer bakteriyel menenjitlerden farklı olarak BOS aseptik görünümdedir. Bakterinin enfeksiyon alanında çok az sayıda olması direkt boyama yöntemleri ile bakterinin tanımlanmasını güçleştirmektedir. Lomber ponksiyon sonucunda elde edilen BOS ince bir tüpte 37°C'de bir gün bekletilirse yoğun protein örümcek ağı görünümü oluşturur. Bu yöntem spesifik olmasa da tüberküloz menenjitin erken tanı yöntemlerinden birisidir. Yanıt - E 214) A) B) C) D)



Aşağıdakilerden hangisi nonkromojen atipik mikobakterilerdendir? M. kansasii M. marinum M. scroufulaceum M.fortuitum-chelonei complex



83



E) M. avium intracellulare complex Atipik mikobakteriler doğal ortamda yaygın olarak bulunan bakterilerdir, immün sistemi sağlam olanlarda enfeksiyon gelişmez. Büyüme ve pigment oluşturma yeteneklerine göre dört grupta incelenirler; •



Grup I (Fotokromojen) organizmalar ışık altında sarı portakal renkli pigment kolonileri oluştururlar (M. kansasii, M. marinum).







Grup II (Skotokromojen) organizmalar başlıca karanlıkta pigment oluştururlar (M. scroufulaceum)







Grup III (nonkromojen) organizmalar pigment oluşturmazlar (çok az oluşturabilirler) (M. aviumintracellulare complex).







Grup IV (hızlı üreyenler) organizmalar, diğerlerinin aksine 7 gün içinde ürerler (M. fortuitumchelonei complex)



Yanıt - E 215) Aşağıdaki mycobacterium türlerinden hangisi özellikle AlDS'li hastalarda CD4 lenfositlerin sayısı 100/ul'nin altına düştüğünde dissemine enfeksiyona neden olmaktadır? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



M. ulcerans M. scrofulaceum M. fortuitum M. kansasii M. avium complex



Mycobacterium avium complex (MAC) veya Myco-bacterium avium-intracellulare complex (MAI) su, toprak, yiyecekler, hayvanlar (özellikle kuşlar) da bulunan bakterilerdir. Özellikle immün yetersizliği olanlarda hastalık etkenidir. Özellikle AlDS'li hastalarda dissemine MAC enfeksiyonları hastalarda CD4 lenfosit sayısının 100/ml' nin altına düştüğü durumlarda görülür. M. scrofulaceum sularda bulunan skotokromojen bakteridir, çocuklarda kronik servikal lenfadenit, veya yetişkinlerde kronik akciğer enfeksiyonları etkeni olarak gösterilebilir. M. fortuitum ve M. ulcerans toprak ve sularda bulunan hızlı üreyen (3-6 gün) pigmentsiz bakteridir. Nadiren sistemik veya yüzeyel enfeksiyonlar gelişebilir. Antimikobakteriyel ilaçlara dirençli olmaları ile bilinirler. M. kansasii fotokromojen bir bakteridir. İmmün yetersizliği olanlarda tüberkülozdan ayırt edilemeyen pulmoner veya sistemik enfeksiyon meydana getirebilirler. Kaynağı bilinmemektedir, bulaşmanın olmadığı (belki çok düşük) kabul edilir. Yanıt - E 216) Çocuklarda kronik servikal lenfadenit (skrofula) veya yetişkinlerde kronik akciğer enfeksiyonu etkeni olarak gösterilen aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



M. ulcerans M. scrofulaceum M. fortuitum M. kansasii M. avium complex



Mycobacterium scroflulaceum çocuklarda kronik servikal lenfadenit ve yetişkinlerde de akciğer enfeksiyonları meydana getirir. Yanıt - B 217) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisinin invitro kültürü yapılamaz? (Nisan - 1999) Mycoplasma hominis Legionella pneumophila Mycobacterium lepra Brucella melitensis Leptospira interrogans



Mycobacterium leprae (Hansen basili) in vitro üretilemez. Yanıt - C 218) A) B) C) D)



Aşağıdakilerden hangisi tüberküloid lepra özelliğidir? Hastalarda hücresel immünite kötüdür Aslan yüz görülür Deri ve mukozalarda lepromlar vardır Lepromin deri testi pozitiftir



84



E) Sürekli bakteriyemi görülür Yanıt - D



Özellik



Tüberktiloid lepra



Lepromatöz lepra



Hücresel immünite



iyi



Kötü



Lezyonlarda basil



Az



Çok



Humoral immünite



Kötü



iyi



Hafif klinik tablo



(+)



(-)



Lepromlar ile karakterize ağır klinik tablo



(-)



(+)



Sürekli bakteriyemi



(-)



(+)



Aslan yüz görünümü



(-)



(+)



Lepromin deri testi



(+)



(-)



Ciltte lenfosit infiltrasyonu



CD4 T Helper



CD8 T supresor



219) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Mycobacterium leprae tanısı için uygun değildir? Doku salgılarının ARB boyanması Burun sürütüsünün ARB boyanması Monositler içinde Lepra hücresi aranması Löwenstein besiyerinde 6 haftada bakteriler R tipi koloniler yapar Yayma preparatlarda çalı demeti görünümü vardır



Mycobacterium leprae besiyerlerinde üretilemez, doku salgılarından ve burundan yapılan sürüntüler-de monositler içinde (Lepra hücresi) veya dışında çalı demeti şeklinde görülürler. Yanıt - D 220) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi mantarlar gibi dallanan yapılar gösterir? Pseudomonas Actinomyces Moraxella Peptostreptokok ClostridiumF



Actinomyces ve Nocardialar mantar benzeri dallanan yapılar gösteren bakterilerdir. Actinomyces'in kelime anlamı "ışınsal mantar"dır. Genetik çalışmalar sonucunda bakteri olarak kabul edilmişlerdir. Yanıt - B 221) Diş çekiminden iki hafta sonra yara yerinde enfeksiyon ve akıntı gelişen hastanın akıntısından yapılan aerob ve anaerob kültürlerde anaerob üreme oluyor. Yaymanın Gram boyasında gram pozitif dallanan flamentler görülüyor. En olası etken aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Nokardia Aktinomiçes Moraxella Peptostreptokok Veilonella



Actinomyces israeli gram pozitif dallanan yapıda bir bakteridir. Ağız ve vaginanın normal flora üyesidir. Dental girişimlere bağlı gingivitis, cerrahi komplikasyon ve travma sonrasında servikofasiyal abselere sebep olur. Yanıt - B 222) Kırkdört yaşında bir erkek hasta diş çekiminden bir hafta sonra alt çenede kızarıklık, şişlik ve abse şikayeti ile başvuruyor. Absenin dışa açılması ile elde edilen pürülan materyalin mikroskobik incelemesinde sarı granüler yapılar bulunduğu ve bunların gram (+) pozitif, sporsuz, dallanan flamentöz yapılar içerdiği saptanıyor. Bu durumda etken olarak aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? (Eylül - 2002)



85



A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus Bacillus anthracis Nocardia asteroides Actinomyces israeli Mycobacterium tuberculosis



Actinomyces israeli gram pozitif dallanan yapıda sporsuz. anaerob, endojen yerleşimli bakteridir. En sık görülen enfeksiyonu ağız hijyeni bozuk olanlarda yaptığı servikofasiyal abselerdir. Ayırıcı tanıda absenin sarı sülfür granüllerinin gösterilmesi önemlidir. Yanıt - D 223) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi, anaerobik mikroorganizmalardan birisidir? (Eylül - 2001) Nocardia asteroides Enterobacter aerogenes Actinomyces israeli Morexella catarrhalis Streptobacillus moniliformis



Actynomyces israeli dallanan yapıda anaerob mikroorganizmadır. Kendisine çok benzeyen Nocar-dia'lardan en önemli farklarından birisi bu özelliğidir. Yanıt - C 224)



Actinomyces israeli için en iyi tanı yöntemi aşağıdakilerden hangisidir?



A) Yenidoğanların bukkal mukozasında kolonize olmuş fakültatif anaerob bakteridir, sıklıkla bakteriyel endokardit yapar B) Anaerobik flamentöz bakteridir, sıklıkla servikofasiyal osteomyelit yapar C) Bir beta hemolitik mikroorganizmadır, difüz, hızlı yayılan sellülit yapar D) Fakültatif anaerob bir mikroorganizmadır, diş çürüklerine neden olur E) Anaerobik, basil şeklinde bakteridir ve yaşlılarda sinüzit etkenidir Actiholcebibnaelii flamentöz yapılı anaerop bir bakteridir. Endojendir, özellikle normal ağız florasında bulunur. Ağız hijyeni bozuk olanlarda veya dişdişeti operasyonu geçirenlerde yavaş seyirli, içinde sarı sülfür granülleri bulunan abseler meydana getirirler. Tedavi edilmeyen olgularda abseler kemiğe kadar ilerleyebilir. Yanıt - B 225) Dental abse ve gingivit etkeni, normal ağız florasında bulunan, gram pozitif anaerobik dallanan yapıdaki bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Nocardia Streptococcus mutans Streptococcus viridans Actinomyces israeli Staphylococcus aureus



Dental abse ve gingivit sonucunda kemik dokulara kadar ilerleyebilen kronik seyirli abseler yapan, normal ağız florası etkeni dallanan yapıda anaerop bakteri Actinomyces israeli'dir. Yanıt - D 226) Kısmen aside rezistan boyanması nedeniyle tüberküloz tanısında karışıklığa neden olan etken hangisidir? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Nocardia asteroides Streptomyces Actinomyces israelii Legionella pneumophila E. coli



Nocardia suşları gram pozitif, katalaz pozitif, kısmen aside rezistan boyanan bakterilerdir. Klinik bulgular, tüberkülozu taklit edebilir. Yanıt - A 227) Püy örneğinden yapılan Gram boyamada Gram (+) dallanan basiller saptanan bir hastanın yapılan kültüründe aerob ortamda kanlı agarda 4 günde beyaz koloniler gözlenmiştir.



86



Kinyoun asit-fast boyamasında pozitif görülen bu bakteri en büyük olasılıkla aşağıdaki-lerden hangisidir ? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Listeria monocytogenes Actinomycetes Mycobacterium tuberculosis Nocardia asteroides Mycobacterium avium-intracellulare



Gram pozitif dallanan yapıda özellik gösteren mikroorganizmalar Actinomyces ve Nocardia'lardır. Nocardia'lar farklı olarak aeroptur, ARB ile daha iyi boyanırlar. Yanıt - D 228) A) B) C) D) E)



Actinomyces israeli için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Endojendir Anaeroptur Abseleri sarı sülfür granülleri içerir Aside rezistan boyanır Besiyerlerinde dipte tüylü beyaz topçuklar şeklinde ürerler



Actinomyces israeli normal ağız, burun, dişeti, GİS ve kadın genital sistem florasında bulunan, Gr (+) anaerob bakteridir. Klinik materyalde ve kültürlerinde mantarlar gibi hif formunda yumaklar halinde görülür. Aside dirençli değildir. Çoğul abseler ve fistüllerle seyreden endojen hastalıklara yol açar. Abselerinden elde edilen klinik materyalde sarı sülfür granülleri görülür. Granüller, etkenin kalsiyum fosfattan zengin olan kolonilerinin makroskopik görünümüdür. Sıvı besiyerlerinde dipte beyaz, tüylü topçuklar halinde, birkaç haftada ürerler. Yanıt - D 229) Derinin kronik süpüratif iltihabı olan miçetoma en sık hangi mikroorganizma tarafından oluşturulur? (Eylül - 2001) A) B) C) D) E)



Nocardia asteroides Actinomyces israilii Actinomyces odontolyticus Nocardia caviae Nocardia brasiliensis



Derinin kronik süpüratif iltihabı olan miçetomanın en sık görülen etkenleri Nocardia brasiliensis, Streptomyces somaliensis ve Actinomadura madurae'dır. Yanıt - E 230) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Nocardiaların özelliği değildir? Miçetoma etkenidir Topraktan veya çürümüş bitkilerden bulaşır Anaeroptur Aside rezistan boyanır Mantarlar gibi dallanan yapıları vardır



Nocardialar Gr (+), katalaz (+) dallanan yapıda aerop bakterilerdir. Toprakta, çürümüş bitkilerde, havalandırma sistemlerinde bulunurlar. Cilt lezyonlarında sarımsı-beyaz grandilerle karakterizedir. Klinik bulgular •



Miçetoma: Travma sonrasında gelişen granülomatöz kronik subkutan enfeksiyondur. Daha çok ayaklarda görülür. Lokalize enfeksiyonları abseleşmeye ve fistülleşmeye eğilimlidir. "Actinomycetoma" bakteriler, "Eumycetoma" ise mantarlar tarafından meydana gelen miçetoma tipleridir. Aktinomiçetomalarda en sık görülen etkenler Nocardia brasiliensis, Streptomyces somaliensis ve Actinomadura madurae'dir.







Bronkopulmoner enfeksiyon: Nocardia asteroides'in oral kolonizasyonu izleyen aspirasyon sonrasında akciğerlerde yalancı tüberküloz lezyonlarına yol açar. Özellikle hücresel immünite defekti olanlarda hematojen yayılımla meninks ve ciltte de enfeksiyonlara neden olur.







MSS enfeksiyonları: Nokardiyoz olgularında beyin abseleri görülebilir.



Laboratuvar tanı



87



Zorunlu aerop olması, mantar besiyerlerinde iyi üremeleri ve ARB (+) olması ile Actinomyces'den ayırt edilir. Koloniler saçaklı kenarlı ve havasal miçellidir. Kültür ortamında ve dokuda hifler görülürse de aslında bir prokaryottur. Yanıt - C 231) Laboratuvarlarda sentetik besiyerlerinde üretilebilen en küçük mikroorganizma aşa-ğıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Yersinia enterocolitica Serratia marcescens Parvovirüs Mycoplasma pneumoniae Micrococcus aureus



Mikoplazmalar küçük hücre, duvarı olmayan mikroorganizmalardır. En önemli üyesi M. pneumoniae'dir. Doğada serbest yaşayabilen ve laboratuvarda sentetik besiyerlerinde üretilebilen en küçük mikroorganizmadır. Yanıt - D 232) A) B) C) D) E)



Primer atipik pnömoni etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Haemophilus influenzae tip b Grup A streptokoklar Mycoplasma pneumoniae Escherichia coli Pneumocystis carini



Primer atipik pnömoni etkeni Mycoplasma pneumoniae'dir. Yanıt - C 233) A) B) C) D) E)



Zar filtrelerden süzülebilen ikili aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 1998) Klamidya - Leptospira Üreoplazma - Streptekoklar Mikoplazma - L-formu bakteriler Riketsia - Yersinia Borrelia - Treponema



Bakteri filtrelerinden geçebilen klinik önemi olan bakteriler •



Mycoplasma pneumoniae







L formu bakteriler







Coxiella burnetti







Campylobacter jejuni







Acinetobacter baumanii



Yanıt - C 234) A) B) C) D) E)



Üremesi için besiyerinde sterol bulunması gereken bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Neisseria meningitidis Campylobacter jejuni Mycoplasma pneumoniae Legionella pneumophila Chlamydia psittaci



Sitoplazmik membranlarında sterol bulunan Mycoplasma'ların (Ureaplasma'lar hariç), üremesi için ortamda sterol olmalıdır. Bakterilerin L formundan, osmotik şoka dirençli olmaları ve hiçbir zaman hücre duvarı oluşturmamaları ile ayrılırlar. Oksidaz enzimleri sitoplazmadadır. Katı besiyerindeki kolonileri sahanda pişmiş yumurta şeklindedir. Yanıt -C 235)



Soğuk antikorlar aşağıdakilerden hangisinin tanısında kullanılır?



A) Epstein Barr virüs B) Brucella melitensis C) Salmonella typhi



88



D) Mycoplasma pneumoniae E) Ricketsia prowazeki M. pneumoniae'nın sadece bir serotipi vardır. Enfeksiyon sırasında eritrosit, beyin, akciğer ve karaciğer hücrelerine karşı oto antikorlar meydana gelir (soğuk aglutininler). Spesifik laboratuvar bulgusu, soğuk agglütinasyon pozitifliğidir. Bakteriye karşı gelişen antikorların eritrositlerin yüzeyindeki "i" antijenleri ile reaksiyona girer ve bunları soğuk ortamda aglütine eder. Yanıt - D 236) Genital organlarda akıntıya yol açan aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinde, hücre duvarı yoktur? (Eylül - 2001) A) B) C) D) E)



Treponema pallidum Ureaplasma urealyticum Neisseria gonorrhae Haemophilus ducreyi Chlamidya trachomatis



Ureaplasma urealyticum, Mycoplasma hominis gibi hücre duvarı olmayan bakteriler nongonokoksik üretritlerin önemli etkenlerinden birisidir. Yanıt - B 237) A) B) C) D) E)



Nongonokoksik üretrit etkenlerinden birisi olarak gösterilen mikoplazmalar aşağıdakilerden hangisidir? Mycoplasma hominis Mycoplasma pneumoniae Mycoplasma fermentans Mycoplasma mycoides Ureoplasma urealyticum



Ureoplasma'lar (Minik mikoplazmalar, T mycoplasma) Proteuslar gibi üriner sistem enfeksiyonlarına yol açarlar. Nongonokoksik üretrit olgularının %20'si ureoplasmalar ile gelişir. Mycoplasmalardan farklı olarak daha küçük koloniler yaparlar, üremeleri için sterol gerekmez, içerdikleri üreaz enzimi ile üreyi parçalayarak enerji kaynağı olarak kullanırlar. Yanıt - E 238) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisinin yapısında aksiyal fibril bulunur? (Nisan - 2002) Helicobacter pylori Listeria monositogenesis Proteus vulgaris Vibrio cholerae Borrelia recurrentis



Spiroketler spiral motil bakterilerdir. Treponema, Borrelia ve Leptospiralardan oluşur. Bu bakterilerin ortak özelliği endoflagella (aksial flament) denilen dış membran tarafından kapatılan periplazmik aralıktaki özel organelleri ile hareket etmeleridir. Yanıt - E 239) A) B) C) D) E)



Treponema pallidum'un reagin antikorları hangi test ile ölçülür? TPI TPHA VDRL FTA ABS Kültür



Sifilisin erken dönemindeki hastalarda, hasarlanmış hücrelerden serbestleşen ve bir miktar da T. Pallidum'un yüzeyinde bulunan lipid yapılı maddelere karşı Ig M ve Ig A karışımından ibaret otoantikorlar (Reagin antikorlar) gelişir. Bunlar, bakteriye spesifik olmayan antikorlardır. Non-treponemal testlerle (VDRL, RPR gibi) araştırılır. Yanıt - C 240)



Cinsel yolla bulaşan hastalık etkeni olmayan aşağıdakilerden hangisidir?



A) Chlamydia trachomatis B) Neisseria gonorrhoeae C) Bartonella hanselae



89



D) Trichomonas vaginalis E) Calymmatobacterium granulomatis Yanıt - C



Cinsel yolla bulaşan hastalıklar Hastalık



Etken



• Klamidya enfeksiyonu



- Chlamydia trachomatis (L haricindeki tüm serotipler)



• Gonore



- Neisseria gonorrhoeae



• Genital herpes



- Herpes simplex virüs tip II ve tip I



• Siğil, anogenital kanser



- Human papillomavirus



• Trichomoniasis



- Trichomonas vaginalis



• AIDS



- HIV



• Chancroid



- Haemophilus ducreyi



• Sifilis



- Treponema pallidum



• Lenfogranuloma venereum



- Chlamydia trachomatis (L serotipleri)



• Candidiasis



- Candida albicans



• Bakteriyel vaginosis



- Gardnerella vaginalis



241) A) B) C) D) E)



Edinsel sifiliz'de kondiloma lata hangi dönemde ortaya çıkar? İnkübasyon Birinci dönem ikinci dönem Üçüncü dönem Remisyon



Edinsel sifilizin 2-10 haftalık inkübasyon süresi vardır. Birinci dönem: Ağrısız, sert şankr ve 1-2 hafta sonra ağrısız bölgesel LAP gelişir. İkinci dönem: Birinci dönemin 2-10 hafta ardından grip benzeri tablo ile avuç içi ve tabanda da görülebilen rozeol, ağızda plak müköz, nemli yerlerde kondiloma lata, hematojen yayılımla menenjit, peri-ostit, koryoretinit gelişebilir. Üçüncü dönem: Gom (cilt, karaciğer ve kemikte granulom gelişimi), KVS semptomları (aort kapağı ve aort kavsi tutulumu ve anevrizma gelişimi), MSS sifilizi görülür. Yanıt - C 242) A) B) C) D) E)



Sifilisde altın standart test aşağıdakilerden hangisidir? TPI TPHA VDRL FTA ABS Kültür



Laboratuvar tanı Direkt tanı: Karanlık alan mikroskopisi, kullanılır. Lepra basili gibi, in vitro koşullarda üretilemez. Serolojik (indirekt) tanı • Non-treponemal testler Bu testler ile; reagin antikorlar (Anti-lipoidal otoantikor) aranır. Bu amaçla antijen olarak insan/sığır kardiyolipinleri kullanılır. KBR (Wassermann-Kolmer) Flokülasyon testleri: (VDRL, RPR) Tarama testleridir. Tedavinin izlenmesinde de yararlıdır; çünkü, tedavi ile antikor fitreleri düşer. VDRL, sadece nörosifilizde tanı testi olarak kullanılabilir.



90



Materyal olarak BOS kullanılır. Malarya, lepra, rubeola, enfeksiyöz mononükleoz, krpnik otoimmün hastalıklar, yaşlılık, gebelik, akut ateşli hastalık ve aşı uygulaması sonrasında yalancı pozitif sonuçlarla sıklıkla karşılaşılır, •



Treponemal testler



Hasta serumunda spesifik antikor aranır. Non-treponemal testlerden daha önce pozitifleştiklerinden erken tanı testi olarak da kullanılabilirler Spesifitesi nontreponemal testler gibidir. Yaşam boyu pozitifliği devam eder ve otoimmün hastalıklarda yalancı pozitiflikler görülebilir. Tedavinin izleniminde kullanılamaz. •



TPI : Altın standart testtir.







FTA-ABS: ilk pozitifleşen güvenilir bir testtir. Doğrulama testi olarak kullanılır. Yenidoğanda IgM pozitif ise, konjenital enfeksiyon lehinedir.







TPHA(Hemaglütinasyon testi, oldukça duyarlıdır): Tanı testi olarak kullanılır.



Yanıt - A 243) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Borrelia recurrentis'in özelliği değildir? Sentetik besiyerlerinde üreyebilir Mikroaerofildir Lyme hastalığı etkenidir İnsanlara artropodlar aracılığı ile bulaşır Bakteriyi BOS'tan da izole edebilirsiniz



Borrelia recurrentis 'Tebris recurrensin" (Dönek ateşi) etkenidir. Treponemalardan farklı olarak sentetik besiyerlerinde ürer. Gram ve giemsa ile kolayca boyanır ve üretilebilir, Mikroaerofildir. Ateşli dönemde alınan periferik yayma/kalın damla preparatta eritrositler arasında gram boyama ile gösterilebilir Gram negatif bakteridir. İnsanlara bulaşması bitler aracılığı iledir. 3-10 günlük inkübasyon periyodundan sonra 3-5 günlük ateş ve 4-10 günlük ateş-siz ara dönemlerle ardarda sürüp gider. Etken BOS'tan da izole edilebilir. Yanıt - C 244) A) B) C) D) E)



Borrelia recurrentis'in kliniği için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Ateş Eklem ağrıları Splenomegali İkter Keratit



Sıtma benzeri nöbetler; baş, bel, eklem ve adele ağrıları, splenomegali, ikter, bilinç değişiklikleri gözlenir. Ateşsiz dönemde kandan kaybolur/miktarı azalır, etken MSS'ne gizlenir. Orada bazı antijenlerini değiştirerek tekrar kana karışır. Buna karşı birkaç günde litik antikorlar oluşur ve lizis ile çok sayıda ortadan kaldırılır. Bakteri bu dönemde merkezi sinir sistemine saklanır. Bu şekilde tekrarlayan 3-10 atak gözlenir ve sonuçta şiddet ve sürekliliğini kaybederek organizmadan tamamen temizlenir. Hasta kanı her dönemde enfeksiyözdür. Kan kültürü ve antijenik değişiklikler nedeni ile ag-lütinasyon ve KBR testi gibi serolojik testler kullanışlı değildir. Periferik yayma ve kalın damla prepa-ratının incelenmesi ile tanıya gidilir. Yanıt - E 245) Erken dönemde eritema migrans, geç dönemde artralji ve artrit gibi klinik bulgulara neden olan spiral şeklindeki mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir?(Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Helicobacter pylori Borrelia burgdorferi Treponema pallidum Leptospira interrogans Spirillum minör



Borrelia burgdorferi, Lyme hastalığı etkenidir. lxodes tipi kenelerin vektörlüğü ile bulaşır. Hastalık üç dönemden oluşur; birinci dönemde ısırık yerinin çevresinde eritema kronikum migrans gelişir. 3-4 hafta sürer. Sonra ikinci dönemde kardiyolojik ve nörolojik hastalık tabloları gözlenir. Üçüncü dönemde de aylar ve yıllarca süren tek taraflı ve dizde fazla olmak üzere büyük eklemlerde artrit gelişir. Yanıt - B 246)



Aşağıdaki bakterilerden hangisi hareketini flagella aracılığı ile yapmaz?



91



A) B) C) D) E)



Helicobacter pylori Listeria monocytogenes Proteus vulgaris Vibrio cholerae Borrelia burgdorferi



Spiroketler ince duvarlı, kıvrık, hareketli basillerdir. Flagella ile değil aksiyal flamentleri aracılığı ile hareket ederler. Treponema ve leptospiralar çok incedir, ancak karanlık alan mikroskopları aracılığı ile görülebilirler. Borrelia'lar ise daha kalındır, giemsa ve diğer boyalar ile boyanabilirler. Yanıt - E 247) A) B) C) D) E)



Lyme hastalığı ve etkeni için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Pireler ile bulaşır Eritema kronikum migrans görülür Menenjit olabilir Artrit görülür Kardit görülür



Borrelia burgdorferi lxodes tipi keneler aracılığı ile bulaşır. Isırıktan 3-30 gün sonra hastalık tablosu gelişir: 1.



dönem: Isırık yerinin çevresinde eritema kronikum migrans gelişir. 3-4 hafta sürer. Genel enfeksiyon belirtileri, artralji, miyalji görülür. Tedavi edilmezse aylarca sürebilen latent döneme geçer. Daha sonra 2. dönem başlar.



2.



dönem: Nörolojik hastalık tabloları (menenjit, kraniyel nörit, ensefalit, radikülonörit), kardit (AV blok, miyoperikardit konjestif kalp yetersizliği) gelişir. Kalp valvülleri tutulmaz.



3.



dönem: Aylar veya yıllarca sonra genellikle tek taraflı ve dizde fazla olmak üzere artrit gelişir. Septik tarzdadır (PMNL boldur), aspirine yanıt vermeyen ağrı olur.



EIA ve IFAT ile tanı konur. Zor da olsa Modifiye Kelly besiyerinde üretilebilirler. Yanıt - A 248) A) B) C) D) E)



Lyme hastalığının birinci dönem bulgusu aşağıdakilerden hangisidir? Eritema kronikum migrans Menenjit Acrodermatitis kronika atropikans Göz anomalileri Kardit



Yanıt - A 249) A) B) C) D) E)



Lyme hastalığı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? Spiroket enfeksiyonudur C vitamini yetersizliği ile birliktedir Otoimmün hastalıktır Genellikle monoartrit şeklinde başlar En iyi eritromisin ile tedavi edilebilir



Lyme hastalığı Borrelia burgdorferi'nin etken olduğu kene ile bulaşan bir spiroket enfeksiyonudur. Başlangıcında eritema kronikum migrans denilen döküntü oluşur. Borrelia burgdorferi bir spirokettir. Yanıt - A 250) A) B) C) D) E)



Leptospiroz için doğru olmayan aşağıdaki-lerden hangisidir? Hastalık tablosu bifaziktir Pireler aracılığı ile bulaşır Sarılık ve böbrek yetersizliği gelişir ikinci dönemde aseptik menenjit görülür İnsanlarda hastalık etkeni Leptospira interrogans'tır.



Başlıca insanlarda patojen olan L. interrogans leptospiroz etkenidir. Zorunlu aeropturlar. Boyalar ile iyi boyanmayan karanlık alan mikroskopi ile gösterilebilen spiroketlerdir. insanlar dışında birçok hayvanları da enfekte eder, insanlara bulaşmada özellikle fareler önemlidir. Hayvanlar idrarı ile leptospiraları dışarıya atarlar, kontamine sular aracılığı ile insanlara direk deriden veya mukozalardan bulaşır. Çiftçiler, madenciler, gemiciler ve lağım işleri ile uğraşanlar risk altındadır. Sterilize edilmemiş çeşme suyunda dahi üretilebilir. Cox besiyerinde üreyebilir.



92



Leptospiralar kanda, plazmadan yapılan preparatlarda; BOS ve idrarda ise sedimentte aranmalıdır. L icterrohaemorrhagia Weil hastalığının etkenidir. Mukozalar ve direk deriden alınan bakteri kana geçer ve birçok dokuda çoğalır. Ateş, karaciğer fonksiyon bozukluğu, üremi, aseptik menenjit gelişir. Hastalık bifazik seyreder. Ateş, titreme ciddi başağrısı erken dönemdeki bulgulardır ve spiroketleri kandan izole edebilirsiniz, ikinci dönemde aseptik menenjit, ciddi karaciğer hasarı, böbrek yetersizliği görülür. Artık bakterileri izole etme şansınız azalmıştır, hastalık postinfeksiyöz tablo şeklindedir. Tedavide seçilecek ilk ilaç penisilindir. Antibiyotik direnci bildirilmemiştir. Yanıt - B 251) A) B) C) D) E)



Klamidyaların intrasellüler bakteriler olmasının sebebi aşağıdakilerden hangisidir? DNA'ları yoktur RNA'ları yoktur Enerji üretme kabiliyetleri yoktur Flajellaları yoktur Nükleik materyalleri yoktur



Klamidyalar zorunlu intrasellüler bakterilerdir. Kendi başına enerji üretme işlemini başaramadıklarından ancak konak içinde üreyebilir. Yanıt - C 252) A) B) C) D) E)



Klamidyaların ekstrasellüler yaşayan formları aşağıdakilerden hangisidir? Retiküler cisim Elementer cisim İnisyel cisim Ara cisim Negri cisimciği



Klamidyaların replikasyonu diğer bakterilerden farklıdır. Ekstrasellüler, spor benzeri elementer cisimler hücrelere girer ve hücre içinde daha geniş inisyel (reticulate body) cisimlere dönerler. Binary fission yoluyla yeni elementer cisimler oluşur ve bunlar hücre dışına salınırlar. Replikasyon sırasında hücre içinde oluşturduğu inklüzyon cisimcikleri boyanarak mikroskobik olarak görülebilir. Bunlar tanıda değerlidir. Yanıt - B 253) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisi atipik pnömoniye neden olur? (Nisan - 1999) Streptococcus pneumonia Klebsiella pneumonia Haemophilus influenza Staphylococcus aureus Chlamydia pneumonia



Chlamydia pneumoniae asemptomatik enfeksiyon veya orta şiddette atipik pnömoni etkenidir. Yanıt - E 254) A) B) C) D) E)



Lenfogranuloma venereum etkeni Chlamydia trachomatis serotipi aşağıdakilerden hangisidir? A B D K L



Klamidyalar başlıca mukozaların epitel hücrelerini ve akciğerleri infekte eder. Nadiren invazyon ve dissemine enfeksiyon yapar. C. psittaci akciğer enfeksiyonu etkenidir. Enfeksiyon sadece antikor fitrelerinden tanınabilecek şekilde asemptomatik veya yüksek ateşli pnömoni şeklindedir. Genç erişkinlerin hastalığıdır, salgınlar yapar. C. trachomatis 15'den fazla serotipe (A-L) sahiptir. A, B ve C trahom etkenidir. Afrika ve Asya'da sık görülür. Körlüğe sebep olabilir, sistemik enfeksiyon yapmaz. D-K serotipleri genital sistem enfeksiyonları yaparlar Nadiren göz veya solunum sistemini tutabilir. Erkeklerde nongonokoksik üretritlerin en sık etkenidir, epididimit ve prostatit yapabilir. Kadınlarda salpenjit, servisit ve PID gelişir. Salpenjit ve PID'nin tekrarlayan enfeksiyonlarında infertilite ve ektopik gebelik riski vardır. Enfekte anneden



93



doğanlarda neonatal inklüzyonlu konjunktivit ve pnömoni meydana gelebilir. C. trachomatis genital enfek-siyonlu hastalarda Reiter sendromu (üretrit, artrit ve üveit) görülebilir. L1, L2 ve L3 serotipleri lenfogranuloma venereum etkenidir. Seksüel temas ile geçen bu hastalıkta genital lezyonlar ve lenf nodlarının büyümesi klinik tabloyu oluşturur. C. trachomatis'e karşı gelişen enfeksiyon hümoral ve hücresel immünitenin işbirliği sonucunda iyileştirilir. Ancak organizmaya karşı kalıcı immünite gelişmez, hastalık tekrarlayabilir. Yanıt - E 255)



PID etkeni Klamidya aşağıdakilerden hangisidir?



A) B) C) D) E)



Chlamydia trachomatis A - C Chlamydia trachomatis D - K Chlamydia trachomatis L1 - L3 Chlamydia pneumoniae Chlamydia psittaci



Yanıt - B 256)



Klamidyalar için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir?



A) B) C) D) E)



Peptidoglikan tabakası yoktur C. psittaci kanatlıların hastalığıdır C. pneumoniae papağandan bulaşır C. trachomatis nongonokoksik üretritlerin en önemli etkenidir Tanı sitoplazmik inklüzyon cisimciklerinin gösterilmesi ile konulur



İnsanlarda klamidya hastalıkları Türü



Biovaryant



Serovaryant



Hastalık, sendrom



Trahom



A-C



Trahom, konjunktivit



D-K



Üretrit, epididimit, prostatit, proktit, servisit, endometrit, salpingit, PID, ektopik gebelik, infertilite, artrit; infant konjunktiviti ve pnömoni



L1 -L3



Lymphogranuloma venereum



Chlamydia trachomatis Chlamydia pneumoniae



LGV



Chlamydia psittaci



Pnömoni, üst solunum yolu enfeksiyonu, Kardiovasküler hastalık, artrit Psittakoz, düşük, kalp doku hasarı, artrit



Klamidyaların gr (-) hücre duvarı olmasına rağmen peptidoglikan tabakası yoktur. Tüm klamidyalar grup spesifik lipopolisakkarid antijenlere sahiptir. C. psittaci ve C. pneumoniae bir immunotipe sahipken, C. trachomatis'in en azından 15 serotipi vardır. C. psittaci kuşları ve bazı hayvanları infekte eder. insanlar başlıca kurumuş kuş feçesinin inhalasyonu yoluyla bakteriyi alırlar. C trachomatis sadece insanları infekte eder nongonokoksik üretritlerin en önemli etkenidir. Trahom gelişmekte olan ülkelerin sorunudur. C. pneumoniae sadece insanlarda enfeksiyon yapar, insanlara damlacık enfeksiyon tarzında bulaşır. Nongonokoksik üretritler gonoreden farklı olarak genellikle yüksek sosyoekonomik toplulukların hastalığıdır. Giemsa boyama ve immunofloresan yöntemi ile sitoplazmik inklüzyon cisimciklerinin gösterilmesi ile tanı konur. Gram boyama faydalı değildir. PCR veya DNA hibridizasyon teknikleri kullanılabilir. ELISA yöntemi ile eksuda veya idrarda klamidya antijenleri araştırılabilir. Klamidyalar ancak hücre kültürlerinde üretilebilir. Yanıt -C 257) Cinsel olarak aktif, sık partner değiştiren, 35 yaşında bir erkek hasta, mukopürülan akıntı, kera-tit ve korneada infiltrasyonla seyreden göz şikayetleri nedeniyle doktora başvurmuştur. Korneadan yapılan Gram boyamada lökosit saptanmış ancak bakteri görülmemiştir. Zengin bir be-siyeri ile yapılan kültür sonucunda da üreme olmamıştır. Bu klinik tabloya aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin yol açma olasılığı en yüksektir ? (Nisan - 2005) A) Adenovirus



94



B) C) D) E)



Sitomegalovirus Neisseria gonorrhoaeae Varicella zoster virus Chlamiydia trachomatis



Chlamydia trachomatis zorunlu intrasellüler yaşayan bir bakteridir. Serolojik sınıflama yapılacak olursa serogrup A, B, Ba, C trahom, D-K arasındakiler nongonokoksik üretrit, L1-L2L3 ise lenfogranuloma venereum etkenidir. Cinsel aktif yaştaki bir erkek hastada hem akıntı hem de göz şikayetleri varsa akla ilk gelecek etkenler C. trachomatis ve N. gonorrhoeae olacaktır. Gram boyamada lökositin bulunması ancak bakterinin görülmemiş olması C. trachomatis tanısını koydurur. Yanıt - E 258) A) B) C) D) E)



Lenfogranuloma venereum ayırıcı tanısında aşağıdakilerden hangisi önemlidir? Psittakoz Şankroid Pamukçuk Babezyoz Mononükleoz



Lenfogranuloma venereum genital bölgede ülserli lezyonlar yapan cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Yanıtlar içinde ayırıcı tanıda dikkat edilecek olan şankroid (yumuşak şankr) dir. Bu da cinsel temas ile bulaşır ve ülserli lezyonlar yapar. Yanıt - B 259) A) B) C) D) E)



Vakuoller içinde yaşayan riketsiya türü aşağıdakilerden hangisidir? Ricketsia akari R. rickettsii Rochalimea hanselae Coxiella burnetti R. typhi



Riketsiyaların bakteriler gibi enzimleri, hücre çeperi ve DNA+RNA'sı vardır. Rochalimaea hariç zorunlu hücre içi mikroorganizmalarıdır. Coxiellalar, klamidyaların gibi konak hücre sitoplazmasında vakuol içinde bulunur. Gram yöntemi ile iyi boyanmamakla birlikte, gr (-) hücre yapılıdır, böyle boyanır ve kokobasil şeklindedirler. Yanıt - D 260)



Yapay besiyerlerinde de üreyebilen aşağıdakilerden hangisidir?



A) B) C) D) E)



Ricketsia Bartonella Coxiella Chlamydia Prionlar







Rickettsia (bit, pire, kene): Tifüs, benekli ateş ve çalılık ateş gruplarındaki hastalıklara yol açarlar. Yalnız canlı dokuda üreyebilirler.







Bartonella (bit): Siper ateşi (5 gün ateşi) etkenidir, yapay besiyerlerinde ürerler.







Coxiella (vektör gerekmez, direkt temas): Atipik pnömoni (Q ateşi) etkenidir.



Yanıt - B 261) A) B) C) D) E)



Riketsiyalar için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Artropodlar aracılığı ile bulaşır R. prowazekii epidemik tifüs etkenidir Tekrarlayan epidemik tifüse Q humması hastalığı denir Tifüs etkenidirler Tifüs bir vaskülittir



Riketsiyalar canlı hücreli ortamlar dışında üretilemezler. En iyi tavuk yumurtasında ürerler. Fagosite edildikten sonra fagolizozomun sindirici etkisinden korunmak için, ürettikleri fosfolipaz A ile fagolizozomun membranını eritir ve



95



sitoplazmaya geçerler. Epidemik tifüs etkeni hücre parçalanıncaya kadar hücre içinde yaşar, endemik olanlar ise sürekli hücreden salınır. Vektör ve rezervuarları eklembacaklılardır Giemsa ile iyi, gram ile ise kötü boyanır. R. prowazekii epidemik tifüs etkenidir. Kış aylarında epidemilerle seyreder. Yalnız insanlarda hastalık yaparlar. Yıllar sonra tekrarlayan şekline Brill-Zinsser hastalığı denir. Pediculus corporis, aracılığıyla bulaşır. Öncelikle giriş damarın endotel hücrelerinin sitoplazması içine girer. Tifüs bir vaskülittir. Burada ürer ve hücreyi parçalayarak genel dolaşıma katılır, iç organ kapillerleri, arteriol ve venüllerin endotel hücrelerine girerler; burada da aynı olaylar gerçekleşir; damardan zengin tüm organlar hastalık tablosuna karışırlar. Inkübasyon periyodu 8-14 gündür. Prodrom belirtilerinden ve ateşin kontinü olmasından sonra, birinci, haftanın sonlarında sırt ve omuzdan başlayan makülopapüler döküntüler başlar. Döküntüler gövdede olur, avuçlar ve tabanlarıda bulunmaz, cilt kurudur. Beyin beslenmesi bozulduğu için bilinç bulanır, halüsinasyonlar, ajitasyon ve şiddetli baş ağrısı gelişir. Ricketsiyaların irritatif etkileri ile damar endotellerinde mitoz ve bu nedenle proliferasyonla endarteritis nodosa (Fraenkel nodülleri) ve sonuçta oklüzyon ile nekrozlar gelişir. Mortalite salgınlarda yükselir. Yanıt - C 262) Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisi vasküler endotel hücreleri etkileyerek hastalığa yol açar? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Salmonella typhi Escherichia coli Haemophilus influenzae Coxiella burnetti Ricketsia typhi



Riketsiyalar zorunlu intraselüler yaşayan çok küçük gram negatif bakterilerdir. iki tür hastalık yaparlar, bunlardan tifüs bir vaskülittir. Birçok Riketsiya türü bu hastalıktan sorumludur. Diğeri ise Coxiella burnetti'nin yaptığı atipik pnömonidir. Yanıt - E 263) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Riketsiyaların insan enfeksiyonlarının oluşması için doğru değildir? Ricketsia rickettsi → kene Ricketsia akari → akar Coxiella burnetti → pire Ricketsia prowaseki → bit Ricketsia tsutsugamushi → akar



Riketsiyalar tifüs etkenidir, hepsinin ortak özelliği bir artropod vektör aracılığı ile bulaşmasıdır. Coxiella burnetti Q ateşi etkenidir. Bir riketsiya olmasına rağmen tifüs etkenleri gibi bir artropod aracılığı ile bulaşmaz. Bulaşma enfekte kuş dışkılarının inhalasyonu veya enfekte hayvansal gıdaların (özellikle süt) yenilmesi aracılığı ile olur. Yanıt - C 264) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde Weil-Felix testi pozitiftir? (Nisan - 1999) Q ateşi Lenfogranloma venerum Psittakoz Epidemik tifüs Sifiliz



Ricketsiaların Proteus suşları ile olan O Ag benzerliğine dayalı hazırlanan testin adı Weil-Felix'dir. Yanıt - D 265) A) B) C) D) E)



Tifüs tanısında kullanılan test aşağıdakilerden hangisidir? Wright Paul Bunnel Gruber Widal Weil-Felix Rose Bengal



Riketsiyöz tanısında Weil-Felix reaksiyonu kullanılır. İkinci hafta başından itibaren pozitifleşir.



96



Brill-Zinser hastalığı, ilkinden yıllarca sonra silik bulgular ile karakterize tifüs kliniğinin tekrar oluşmasıdır. Weil-Felix genelde negatif veya çok düşük düzeylerde pozitiftir. Yanıt - D 266) A) B) C) D) E)



Neil Mooser testi aşağıdakilerden hangisinde pozitiftir? Kayalık dağlar benekli ateşi Siper ateşi Endemik tifüs Epidemik tifüs Q ateşi



Endemik tifüs, epidemik tifüsten daha hafif seyirlidir. Üst solunum yolu enfeksiyonları benzeri bir tablo görülür. Etkeni R.typhi (R.mooseri) 'dir ve Neil-Mooser testi (fare peritonuna verilen etkenin testislerin tunica vaginalisinde üremesi sonucu orşit gelişimi) pozitiftir. Epidemik tifusta bu test genellikle negatiftir. Weil-Felix bunlarda da pozitiftir. Yaygın kas ağrıları, baş ağrısı ve ateş ile birlikte seyrek döküntüler görülür. Hastalık komplikasyonsuz olarak 3 haftada sonlanır. Tedavisi epidemik tifüs gibidir. Bu hastalığı geçirende epidemik tifusa karşı da bağışıklık gelişir. Yanıt - C 267) A) B) C) D) E)



Siper ateşi etkeni aşağıdakilerden hangisidir? R. rickettsii R. akari R. quintana R. tsutsugamushi C. burnetti



Rochalimealar organizmadaki ökaryotik hücre yüzeyine yapışarak ürerler. R. quintana, siper ateşi veya 5 gün ateşi etkenidir. Etkeni taşıyan bitlerin insanı ısırma yerine dışkılarının temas etmesi ile organizmaya alınır. Ani 400C'a yükselen ateş, en belirgin semptomudur. Tabloya kemik-eklem-şiddetli orbital ağrılar ve 3. günden itibaren rozeol tarzında döküntüler eşlik eder. Ertesi gün tamamen iyileşse de aynı tablo 5 gün sonra tekrar oluşur ve bu durum 3-5 hafta veya daha fazla tekrarlayan nöbetlerle seyredebilir. Tifüs tedavisi uygulanır. Yanıt - C 268) A) B) C) D) E)



Kedi tırmığı etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Arcanobacterium haemolyticum Aeromonas hydrophila Bartonella hanselae Bifidobacterium eriksonii Acinetobacter calcoaceticus



Bartonella hanselae kedi tırmığı hastalığı etkenidir. Lokalize lenfadenomegali ile karakterize bir hastalıktır. Organizma kedilerin oral florası üyesidir. Tanı biyopside etkenin gösterilmesi veya deri testleri ile konulur. Genellikle hafif seyididir, antibiyotik tedavisi gerekmez. Kedi tırmığı hastalığının bir diğer etkeni de Afipia felis'dir. Brucella benzeri bir bakteridir. Yanıt - C 269) A) B) C) D) E)



Oroya ateşi etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Bartonella bacilliformis Actinobacillus actinomycetemcomitans Fusobakterium spp. Eikenella corrodens Cardiobacterium hominis



Bartonellaceae familyasında yer alan B. bacilliformis, eritrositleri tutan tek bakteridir. Tatarcıklarla bulaşır ve anemi, hepatosplenomegali, trombozlar ve LAP ile seyreden ağır gidişli Oroya ateşi etkenidir. Tedavide penisilin, kloramfenikol veya streptomisin kullanılır.



97



Yanıt - A 270) A) B) C) D) E)



Coxiella burnetti'nin özelliği olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Atipik pnömoni etkenidir Weil-Felix testi negatiftir Bakteri filtrelerinden geçebilir insanlara bulaşması keneler aracılığı ile olur Tifüs etkeni değildir



C. burnettii Querry fever, Balkan gribi, Q ateşi etkenidir. Diğer Ricketsiyalardan önemli farkları •



Bakteri filtrelerinden geçer







Pastörizasyona dirençlidir







Weil-Felix (-)'dir







Döküntü yapmaz, atipik pnönomi etkenidir







İnsanlara bulaşmada artropodların rolü yoktur. Hayvanlar arasındaki yayılımda artropodlar önemlidir.







Deney hayvanlarına toksik etkisi yoktur







Fagolizozom içinde, asidik ortamda yaşayabilme özelliğindedir



İnsanlara; •



Enfekte koyun/sığır sütleri ile







Enfekte hayvan atıklarına direkt temas ile







Enfekte dışkı partiküllerinin inhalasyonu ile bulaşır.



Klamidyalar gibi hücre içinde vakuollerde ürer. Atipik pnömoni etkenidir. Analjeziklere dirençli baş ağrısı tipik bulgusudur. Olguların yarısında hepatosplenomegali bulunur. İkter gelişebilir. Bu özelliği, diğer atipik pnömonilerden ayrımında yararlıdır. Benign bir hastalıktır. Ancak, kronik formdaki hastalık tablosunda özellikle prostetik veya hasarlı orijinal kalp kapaklarında kronik endokarditler gelişebilir. Tanıda kobay inokülasyonu, KBR ve İFAT kullanılır. Tedavide tetrasiklin kullanılır. Yanıt - D 271) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi inhalasyon yolu ile bulaşır? Ricketsia rickettsii Ricketsia akari Coxiella burnetii Ricketsia prowazekii Babesia microti



Riketsiyalar zorunlu intrasellüler bakterilerdir. Vaskülit ile karakterize tifüs yaparlar. Hepsinin ortak karakteri bir artropod vektör aracılığı ile bulaşmasıdır. Coxiella burnetti bir ricketsia olmasına rağmen diğerlerinden farklı olarak insan enfeksiyonlarında artropodların rolü yoktur, inhalasyon veya hayvansal ürünler aracılığı ile bulaşır. Babesia microti sıtma benzeri bir enfeksiyon yapan eritrosit parazitidir, insanlara keneler aracılığı ile bulaşır. Yanıt - C 272) A) B) C) D) E)



Şankroid etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Calymmatobacterium granulomatis Chlamydica trachomatis Ureaplasma urealyticum Haemophilus ducreyi Mycoplasma hominis



Haemophilus ducreyi cinsel temasla bulaşan şankroid (yumuşak şankr) etkeni gram negatif basildir. Tropikal ülkelerde görülür. Organizma üreme için X faktöre ihtiyaç gösterir ancak H. influenzae'da olduğu gibi V faktör istemez.



98



Ülserleri, sitiliz şankrından farklı olarak yumuşak kenarlı, iltihaplı, ağrılı, sayısı birden çok ve ağrılı lenfadenomegali ile birliktedir. Yanıt - D 273) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki Haemophilus türlerinden hangisi insanlarda cinsel yolla bulaşır? (Eylül - 2003) H. aegypticus H. ducreyi H. haemolyticus H. aphrophilus H. parahaemophilyticus



Haemophilus ducreyi bir cinsel yolla bulaşan hastalık olan şankroid (yumuşak şankr) etkenidir. Haemophilus aegyptius Koch-Weeks basili olarak bilinir, yeni isimlendirmede H. influenze biotip III olarak isimlendirilmiştir. Genellikle H. influenzae benzeri hastalık yapar, en çok bilinen enfeksiyonu konjunktivittir. H. aegypticus Brezilya purpurik ateşi etkenidir. Haemophilus haemolyticus in vitro hemoliz yapması ile tanınır. Nadir üst solunum yolu enfeksiyon etkenidir. Haemophilus aphrophilus normal oral flora bakterisidir ve bazen infektif endokardit ve pnömoni etkeni olabilir. Haemophilus parahaemophilyticus sadece V faktör varlığında üreyebilir. İnfluenzae benzeri enfeksiyon yapar. Yanıt - B 274) A) B) C) D) E)



Fare ısırığı etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Arcanobacterium haemolyticum Aeromonas hyrrophila Bartonella hanselae Bifidobacterium eriksonii Streptobacillus moniliformis



Streptobacillus moniliformis, Spirillum munis gibi fare ısırığı etkenidir (Haverhill hastalığı). Yanıt - E 275) A) B) C) D) E)



Fırsatçı enfeksiyon etkeni bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Arcanobacterium haemolyticum Acinetobacter Bartonella hanselae Calymmatobacterium granulomatis Haemophilus ducreyi



Acinetobacterler gram negatif kokobasillerdir. Toprakta ve sularda bol miktarda bulunur, aynı zamanda normal flora bakterisidir. İmmün yetersizlikli hastalarda fırsatçı enfeksiyonlar yapar. Sepsis, pnömoni ve üriner sistem enfeksiyonları en sık görülenleridir. Küçük olan etken, bakteri filtrelerinden geçebilir. Yanıt - B 276) A) B) C) D) E)



Granuloma inguinale etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Arcanobacterium haemolyticum Aeromonas hydrophila Bartonella hanselae Calymmatobacterium granulomatis Acinetobacter calcoaceticus



Calymmatobacterium granulomatis granuloma inguinale etkenidir. Cinsel yolla bulaşır. Yumuşak şankr benzeri lezyonlar yapar ancak ağrısızdır. Lezyondan hazırlanan preparatlarda makrofajların içinde Donovan cisimciklerinin gösterilmesi ile tanı konulur. Yanıt - D 277) Balık temizlerken elini kesen bir kişinin, 5 gün sonra kesi olan elinde yanma, batma, kaşıntı ve ağrı ile karakterize, koyu menekşe renkli, lezyon oluşmuştur. Lezyondan alınan kültürde ve kan kültüründe aerobik, gr (+), hareketsiz, sporsuz, katalaz (-) H2S (+) basiller üremiştir.



99



Etken aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül -1998) A) B) C) D) E)



Propionobacterıum acnes Erysipelothrix rhusiopathiae Corynobacterium ulcerans Bacillus anthracis Listeria monocytogenesis



E. rhusiopathiae insanlarda A grubu beta hemoli-tik streptokoklar gibi deri enfeksiyonları yapar. Ayırıcı tanıda özellikle hayvanlarda temas önemlidir. Balıkçılar, balık temizleyenler, kasaplar risk altındadır. Yanıt - B 278) A) B) C) D) E)



Balıkçılıkla uğraşanların ellerinde görülen erizipeloid etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Arcanobacterium haemolyticum Erysipelothrix rhusiopathiae Bartonella hanselae Bifidobacterium eriksonii Acinetobacter calcoaceticus



Erysipelothrix rhusiopathiae, erizipeloid etkenidir. Deri enfeksiyonu streptokokların yaptığı erizipele çok benzer. Genellikle balıkçılıkla uğraşanların ellerinde görülür. Yanıt - B 279) A) B) C) D) E)



Plaut Vincent anjini etkenlerinden olan aşağıdakilerden hangisidir? Arcanobacterium haemolyticum Aeromonas hyrrophila Bartonella hanselae Bifidobacterium eriksonii Fusobacterium nucleatum



Fusobacterium nucleatum anaerop gram negatif ince uçlu basildir. Normal ağız, kolon ve kadın genital sistem florası bakterileridir. Diğer anaeroblarla birlikte miks enfeksiyonlar yapar. Vincent anjinası etkenidir. Yanıt - E 280) Vajinal sekresyonlarda aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



ipucu



hücrelerinin



gösterilmesi



ile



tanısı



konulan



mikroorganizma



Gardnarella vaginalis Lactobacilluslar Bartonella hanselae Treponema pallidum Haemophilus influenzae



Gardnarella vaginalis bakteriyel vajinosis etkeni gram labil boyanan bakteridir. Kötü kokulu vajinal sekresyonlarda ipucu hücrelerinin gösterilmesi ile tanı konur (Üzerini bakteri kaplamış vaginal epitel hücreleri). Mobilincus sıklıkla bu bakteri ile beraber görülür. Yanıt -A 281) A) B) C) D) E)



Whipple hastalığı etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Arcanobacterium haemolyticum Aeromonas hydrophila Bartonella hanselae Tropheryma whippelii Acinetobacter calcoaceticus



Tropheryma whippelii Whipple hastalığı etkenidir. Bakteri duodenal lezyonlarda bir aktinomikoz olarak üretilmiştir. Halen bu konu tartışılmaktadır. Bakteri kültürlerde üretilememiştir. Yanıt - D 282) Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonunda kazeifikasyon nekrozu gelişiminden aşağıdakilerden hangisi sorumludur? A) Serpentin B) Kord faktör C) Mikolik asit



100



D) Fosfatidler E) Hücre duvarı Mycobacterium tuberculosis hücre duvarında birçok kompleks lipid içerir. Bunlardan; •



Uzun zincirli yağ asitleri olan mikolik asit organizmanın ARB boyanmasını sağlar







Wax D'nin antijenlere karşı immün yanıtı artırdığı gösterilmiştir.







Fosfatidler kazeifikasyon nekrozu oluşumunda rol oynarlar







Kord faktör ise organizmanın virülansı ile ilişkilidir. Virülan suşlarda kord faktör benzeri "serpentin" bulunur.



Ayrıca organizmada birçok protein daha bulunur. Bunlar Waxlar ile kombine edildiğinde gecikmiş tip hipersensitivite reaksiyonlarına sebep olurlar. Bu proteinler PPD (purified protein derivative) deri testindeki antijenlerdir. Yanıt - D 283) A) B) C) D) E)



Diyabetik hastalarda malign otitis eksterna etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Pseudomonas aeruginosa Klebsiella Legionella Streptococus pneumonia Moraxella catharalis



Pseudomonas aeruginosa vücudun heryerinde enfeksiyon yapabilmesine rağmen özellikle üriner sistem enfeksiyonları, pnömoni (özellikle kistik fibrozisli hastalar), yara enfeksiyonları (özellikle yanık) en sık görülenleridir. Organizma buralardan kana karışarak sepsise sebep olabilir. Deri lezyonlarına ektima gangrenozum denir. Sepsisli hastalarda mortalite oranı %50'nin üzerindedir. Klorlama yeterli değilse yüzme havuzlarından bulaşan ciddi otitis eksterna, diyabetiklerde malign otitis eksterna ve diğer deri lezyonları (follikülit) bulaşabilir. Spor ayakkabılarından meydana gelen ayak yaralanmalarındaki osteokondritlerin en sık etkenidir. Kontakt lens kullananlarda korneal enfeksiyonlar görülebilir. Staphylococcus aureus ile birlikte, uyuşturucu bağımlılarında gelişen endokarditlerin ve artritlerin en sık nedenlerindendir. Pseudomonas endokarditlerinde genelde tutulan kapak triküspit kapaktır. Yanıt - A 284) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi zoonoz değildir? Salmonella gallinorum Shigella flexneri Coxiella burnetti Campylobacter jejuni Francisella tularensis



Shigella'ların hayvan rezervuarı yoktur, sadece insandan insana bulaşırlar. Yanıt - B 285) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi kanlı diyare yapar? ETEC EHEC EPEC Bacillus cereus Staphylococcus aureus



Bacillus cereus ve Staphylococcus aureus besin zehirlenmeleri kusma ile karakterize emetik formdadır. ETEC ve EPEC ise özellikle ekzotoksinlere bağlı kolera benzeri sulu ishaller yaparlar. EHEC ise E. coli'nin 0157:H7 suşunun ekzotoksinini aracılığı ile özellikle kanama diyatezleri ile seyreden dizanterik formda bir ishal yapar. Yanıt - B 286) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakterilerden hangisinde oksidaz pozitiftir? Escherichia coli Salmonella typhi Shigella flexneri Helicobacter pylori Yersinia enterocolitica



101



Önemli gram negatif barsak bakterilerinden Entero-bacteriacea ve Vibrionaceayı birbirinden ayıran temel özellik oksidaz testidir. Enterobacteriocea grubu bakteriler oksidaz negatiftir. Helicobacter pylori biyoşimik açıdan bir campylobacterdir. Oksidaz pozitiftir. Bu gruptaki diğer bakterilerden farkını gösteren özelliği ise üreaz pozitifliğidir. Yanıt - D 287) A) B) C) D) E)



Atipik pnömoni etkeni olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Chlamydia psittaci Streptococcus pneumoniae Coxiella burnetti Legionella pneumophila Chlamydia pneumoniae



Virüsler, Chlamydia pneumoniae (TWAR ajanı), Coxiella burnetti, Chlamydia psittaci, Legionella pneumophila ve Mycoplasma pneumoniae (primer atipik pnömoni etkeni) atipik pnömoni etkenleridir. Pnömokoklar ve Klebsiella pneumoniae ise lober pnömoni yaparlar. Yanıt - B 288) A) B) C) D) E)



Staphylococcus saphrophyticus en sık aşağıdaki hastalıkların hangisinden sorumludur? Ritter sendromu Toksik şok sendromu Enterit Üriner enfeksiyon Tifüs



S. epidermidis derinin, S. saphrophyticus ise vajenin normal flora elemanıdır. S. saprophyticus özellikle seksüel olarak aktif kadınlarda üriner sistem enfeksiyonu (E.coli'den sonra ikinci) etkenidir. Sistitli kadınların yaklaşık olarak %15 kadarında izole edilmiştir. Yanıt - D 289) A) B) C) D) E)



Tifoda klinik bulgu olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Diskordans Dikrot nabız Lökositoz Rose spot döküntüler Konstipasyon



Salmonella typhi intrasellüler yerleştiği için tifoda diğer bakteriyel enfeksiyonlardan farklı olarak lökopeni görülür. Yanıt - C 290) A) B) C) D) E)



Pnömokoklardaki penisilin direncinden sorumlu olan mekanizma aşağıdakilerden hangisidir? Beta laktamaz enzimi sentezi Bakteri duvar geçirgenliğinin azalması Bakteri sitoplazmik membran geçirgenliğinin azalması Bakteri tarafından asetiltransferaz enzimi yapılması Penisilin bağlayan proteinlerdeki yapısal değişiklikler



Pnömokokların penisilin direnci diğer gram pozitif bakterilerdeki gibi beta laktamaz enzimine bağlı değil, penisilin bağlayan proteinlerindeki yapısal değişikliklere bağlıdır. Yanıt - E 291) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi servikal adenitlerin en önemli etkenidir? Haemophilus influenzae tip b Grup A streptokoklar Mycoplasma pneumoniae Escherichia coli Pneumocystis carini



Servikal adenitlerin en önemli etkeni Grup A streptokoklardır. Yanıt - B



102



292) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Staphylococcus aureus endokarditi için doğrudur? S. epidermidis endokarditinden daha az sıklıkta görülür Öncelikli olarak triküspid kapağı tutar Kapak replasmanı tedavide kesinlikle kullanılmaz Nadiren septik pulmoner emboli ile birliktedir Tedavide antibiyotikler düşünülmez



S. aureus endokarditi en sık görülen stafilokok endokarditidir. Özellikle triküspid kapak tutulur. Sepsis tablosu içinde septik pulmoner emboliler yapar. Tedavide kapak replasmanı yapılmalı ve mutlaka antistafilokoksik antibiyotikler ile tedavi edilmelidir. Yanıt - B 293) A) B) C) D) E)



İntravenöz sıvılardan kaynaklanan bakteriyeminin en sık etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Staphylococcus aureus Staphylococcus epidermidis Escherichia coli Enterobacter agglomerans Candida albicans



Enterobacter agglomerans nadir enfeksiyon etkenlerinden birisidir. Enfeksiyonlarında en sık intravenöz sıvılar bulaşmadan sorumlu bulunmuştur. Yanıt - D 294) A) B) C) D) E)



İçme sularında koliform bakterilerin sayısındaki artış aşağıdakilerden hangisinin en iyi göstergesidir? Fekal kontaminasyon Endüstriyel atıkların kontaminasyonu İçme sularına deniz suyunun karıştığını Koliform organizmaların tespiti ile parazit araştırması yapılmalıdır İçme sularında koliform bakteriler ölçülmez



Koliform bakteriler E. coli ve benzeri barsak bakterileri olan Enterobacteriace grubu bakterilerdir. İçme sularında koliform bakterilerin gösterilmesi suya fekal kontaminasyon olduğunun göstergesidir. Yanıt - A 295) A) B) C) D) E)



Açık kafa travmalarının ardından gelişen menenjitte etken büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir? Haemophilus influenzae Streptococcus pneumoniae Grup A Streptokoklar Staphylococcus epidermidis Staphylococcus aureus



Açık kafa travmalarının ardından gelişen menenjitlerde etken Staphylococcus aureus'tur. Haemophilus influenzae tip b 2 ay - 2 yaş arası çocuklarda, S. pneumoniae 6 yaş üzerindekilerde en sık görülen menenjit etkenleridir. Staphylococcus epidermidis ise BOS akımı bozulan hastalarda takılan santiardaki enfeksiyonlarda en sık tespit edilen mikroorganizmalardır. Yanıt - E 296) A) B) C) D) E)



Streptococcus pyogenes'in antifagositik antijeni aşağıdakilerden hangisidir? M proteini Hyaluronidaz Streptolizin O Streptolizin S DNAaz



M proteini Streptococcus pyogenes patojenitesinde rol oynayan en önemli antijenidir. M proteini olmayan streptokokların patojenitesi yok veya çok azdır. M proteinleri uzun teikoik asitlerdir. Hem konak hücrelere tutunarak hem de uzunluğu nedeni ile fagositoza karşı koyarak virülans gösterir. Yanıt - A 297)



Hafif seyirli Legionella enfeksiyonu aşağıdakilerden hangisidir?



103



A) B) C) D) E)



Çalılık ateşi Ondülan ateş Pontiac ateşi Oroya ateşi Siper ateşi



Legionella pneumophila Lejyoner hastalığı etkenidir. Grip benzeri hafif seyirli enfeksiyonlarına Pontiac ateşi denir. Yanıt - C 298) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi Lejyoner hastalığının tedavisinde kullanılmaz? (Eylül - 2005) Azitromisin Sefalosporin Siprofloksasin Rifampin Doksisiklin



Lejyoner hastalığı etkeni Legionella pneumophila beta laktam antibiyotiklere dirençlidir. Yanıt - B 299) Aşağıdaki enterik mikroorganizmalardan hangisi intestinal submukozaya invazyon yaptıktan sonra vücuda yayılır? A) B) C) D) E)



Vibrio cholerae Salmonella typhi Shigella dysenteriae Nontifoid salmonella Campylobacter jejuni



Salmonella typhi tifo etkenidir. Diğer mikroorganizmalar sadece barsak mukozasında kalarak ishal yaparken, S. typhi RES hücreleri aracılığı ile sepsis yapar. Yanıt - B 300) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bakteriler ile konağa giriş mekanizmalarının eşleştirmelerinden hangisi doğrudur? Neisseria meningitidis - Seksüel yolla bulaşma Corynebacterium diphtheriae - Besin zehirlenmesi Rickettsia rickettsii - Yaranın toprak ile kontaminasyonu Clostridium tetani - inhalasyon Borrelia burgdorferi - artropod vektörler



Neisseria meningitidis ve Corynebacterium diphtheriae damlacık enfeksiyonu tarzında, Ricketsia ricketsii artropod vektörler ile, Clostridium tetani ise tetanojen yaralar aracılığı ile bulaşır. Borrelia burgdorferi insanlara ksoides tipi keneler aracılığı ile bulaşır. Yanıt - E 301) A) B) C) D) E)



Opsonik antikorların enfeksiyona karşı koymada majör rol oynadığı etken aşağıdakilerden hangisidir? Neisseria meningitidis Vibrio cholerae Clostridium botulinum Shigella flexneri Clostridium tetani



Enfeksiyonun önlenmesinde opsonik antikorların rol alabilmesi için, organizmanın kana geçmesi gerekir. Sorudaki seçeneklerden sadece N. meningitidis kana geçer. Yanıt - A 302) Bir kalp cerrahisi sonucunda taburcu edilen 70 yaşındaki kadın hastada yüksek ateş gelişiyor. Tekrar hastaneye yatırılan hastanın kan kültüründe gram pozitif koklar üretiliyor. Başlangıçta penisiline dirençli olarak tespit edilen bakteri en büyük olasılıkla aşağıdaki-lerden hangisidir? A) B) C) D)



Streptococcus pneumoniae Neisseria spp. Grup A streptokoklar Enterokoklar



104



E) Grup B streptokoklar Enterokoklar üriner sistem infeksiyonlarından sepsise kadar değişik ciddiyette infeksiyonlara sebep olurlar. Penisiline dirençli gram pozitif kok elde edildiği zaman biyokimyasal testler sonunlanıncaya kadar enterokok olarak kabul edilir. Yanıt - D 303) A) B) C) D) E)



Lejyoner hastalığının tanısında en duyarlı test yöntemi aşağıdakilerden hangisidir? Balgam kültürü Balgam veya sekresyonlarda antijen gösterilmesi Balgamın elektron mikroskobik incelemesi Soğuk aglutininler İdrarda spesifik antijenlerin gösterilmesi



Atipik pnömoni lober görünümün bulunmadığı pnömoniler için kullanılan bir terimdir. Pnömokoklar, Klebsiella, Haemophilus veya beta hemolitik streptokoklar lobuler infiltrasyon ile klasik lober pnömoni tablosu yaratırlar. Son yıllarda atipik pnömoniler lober pnömonilerden daha sık görülmektedir. Atipik pnömoninin en sık etkeni Mycoplasma pneumoniae'dir. Özellikle ileri yaşlarda (55 yaş üzeri erkeklerde) Lejyoner hastalığı daha sık görülür. Tanıda direkt mikroskobi, kültür ve serolojik yöntemler kullanılabilir. Legionella antijenlerinin idrarda tespit edilmesi en duyarlı yöntemdir. Yanıt - E 304) A) B) C) D) E)



Psittakozlu hastada bakterinin organizmaya giriş yeri aşağıdakilerden hangisidir? Deri Gastrointestinal sistem Solunum sistemi Genital sistem Sivrisinekler aracılığı ile



Psittakoz Chlamydia psittaci ile meydana gelen bir atipik pnömonidir. Aslında kanatlıların hastalığıdır (Ornitoz). Özellikle papağan gibi evde beslenen hayvanların hastalanması sonucunda bakteri dışkı ile atılır. İnsanlara bulaşması kuş dışkısının inhalasyonu sonucunda olmaktadır. Yanıt - C 305) A) B) C) D) E)



Ağız florasında bulunan majör bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Alfa hemolitik streptokoklar Staphylococcus epidermidis Laktobasiller Escherichia coli Bacteroides fragilis



Ağız gastrointestinal sistemin bir parçasıdır, ancak flora olarak farklılık gösterir. Ağız florasının en önemli üyeleri anaerob bakterilerdir. Altı ile dokuz aylar arasında dişler çıkmaya başladıktan sonra Streptococcus mutans ve Streptococcus sanguis gibi alfa hemolitik streptokoklar kolonize olmaya başlar. Yaşam boyunca ağız florası bakterisi olarak kalır, dişler dökülünce alfa hemolitik streptokoklar ortamdan kaybolmaya başlar. Yanıt - A 306) Bir besiyerine Escherichia coli ekiliyor. Protein sentezi inhibitörü olan gentamisin hangi üreme döneminde maksimal etki gösterir? A) B) C) D) E)



Lag dönemi Log dönemi Üremenin yavaşlaması Üremenin durması Ölüm dönemi



Bakterilerin besiyerlerinde üreme dönemleri aşağıdaki şekildeki gibidir. Antibiyotiklerin en duyarlı olduğu, bakterilerin en küçük ve en zayıf olduğu dönem B ve C dönemidir (Akselerasyon ve logaritmik dönem). Yanıt - B



105



307) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi ateşli veziküler döküntüleri olan bakteriyel hastalıktır? Scarlet fever Toksik şok sendromu Lyme hastalığı Büllöz impetigo Chlamydia enfeksiyonları



Veziküler döküntüler yapan bakteriyel enfeksiyon Stafilokokların ekzotoksinlerine bağlı olarak gelişen büllöz empetigodur. Ateş ile meydana gelen döküntülü enfeksiyonlar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Yanıt - D 308) Haemophilus influenzae'nın aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



biyolojik



fonksiyonlarını



inhibe



edebilmek



için



en



uygun



hedef



Exotoksin salınımını engellemek Endotoksininin ortadan kaldırılması Flagella sentezini engellemek Kapsül yapımının engellenmesi lgA1 proteaz yapımının engellenmesi



Haemophilus influenzae'nın majör virülans faktörü kapsülüdür. Bilinen bir ekzotoksini yoktur, hastalıklarında endotoksinin rolü de belirlenememiştir. lgA1 proteaz'ın üretiminin engellenmesi bakterinin lokal mukoza tutunmasını engelleyecektir, ancak gerçek virülansını kapsülü oluşturduğu için hastalıklarına bir etkisi olmayacaktır. Yanıt - D 309) Escherichia coli değişik spesifik hastalıklar yapmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi ısıya duyarlı LT (labil toksin) ve ısıya dirençli ST (stabil toksin) aracılığıyla meydana gelen bir E. coli hastalığıdır? A) B) C) D) E)



Enteroinvaziv (EIEC) Enterotoksijenik (ETEC) Enterohemorajik (EHEC) Enteropatojenik (EPEC) Enterohemolitik (EHEEC)



LT ve ST proteinleri enterotoksijenik E. coli tarafından üretilir. Turist diyaresi etkenidir. Bakteri sadece toksinleri ile değil aynı zamanda ince barsakların epitellerine de yapışır. Özellikle bu yapışmada fimbrialarının rolü vardır. Yanıt - B 310) A) B) C) D) E)



Rekürren ateş aşağıdaki Borrelia suşlarından hangisi ile meydana gelmez? B. recurrentis B. hermsii B. caucasica B. burgdorferi B. duttonii



Reküren (tekrarlayan) ateş ortalama 3-10 günlük inkübasyonu olan, ani başlayan ateş, titreme ve ciddi başağrısı ile karakterizi bir hastalıktır. Sıklıkla bu tabloya splenomegali ve sarılık eşlik eder. Ateş 3-4 gün içinde kendi kendine düşer ancak 2-14 gün sonra tekrar başlar. Gittikçe hastalığın ciddiyeti azalarak ortalama 10 kadar ateş atağı geçirilir. Ateş ataklarının sebebi bakterinin antijenik yapısını değiştirmesidir.



106



Döküntü tipi Etken



Hastalık



Maküler • Bakteriyel Makülopapüler



Scarlet fever, Pseudomonas sepsis, sekonder sifiliz, Toksik şok sendromu, Lyme hastalığı, Chlamydia, Leptospiroz



Veziküler



• Viral



Kızamık, kızamıkçık, enterovirüsler, parvovirüs B-19, Mononükleoz, sitomegalovirüs, hepatit B, roseola, HIV enfeksiyonu



• Riketsiyai



Kayalık dağlar benekli ateşi



• Mantar



Disemine candidiyazis, coccidioidomycosis, Histoplasmoz, blastomikoz, sporotrikoz



• Diğer



İlaç reaksiyonları, serum hastalığı, eritema multiforme, SLE, Dermatomikoz, Behçet hastalığı, Reiter sendromu, inflamatuar barsak hastalığı



• Bakteri



Haşlanmış deri sendromu, Pseudomonas sepsisi, büllöz impetigo



• Viral



Herpes simplex, Varicella-zoster, ekzema herpetikum, el-ayak-ağız hastalığı



• Diğer



İlaç reaksiyonları, Mycoplasma pneumoniae, Stevens-Johnson sendromu, enflamatuvar barsak hastalığı, pemfigus



Peteşi, purpura veya püstül



• Bakteri



Meningokoksemi, DİK sepsisi, Gonokoksemi, Pseudomonas sepsisi, Stafilokoksik sepsis, enfektif endokardit, listeriyoz



• Virüs



Viral hemorajik virüs, enterovirüsler



• Riketsiyai



Kayalık dağlar benekli ateşi, epidemik tifüs



• Diğer



ilaç reaksiyonları, Henoch-Schönlein purpura, Trombotik-trombositopenik purpura



Tekrarlayan ateş Borrelia'ların birçok suşu tarafından meydana getirilebilir, ancak B. burgdorferi Lyme hastalığı etkenidir. Yanıt - D 311) Bakteriyel vajinozis'in en önemli etkeni Gardnerella vaginalis'dir. Aşağıdakilerden kriterlerden hangisi vaginozis tanısı için kullanılmaz? A) B) C) D) E)



G. vaginalis kültürü Vaginal pH > 4.5 Hastadan balık kokusunun gelmesi Süt gibi vaginal akıntının olması İpucu hücrelerinin görülmesi



Nonspesifik vajinosis sık görülen vajinal enfeksiyonlardandır. Candida albicans gibi bazı organizmalarda benzer semptomlara sebep olabilir. Vaginozis tanısı kolaylıkla konulabilir. Mobilincus gibi anaerob bakterilere bağlı kötü kokulu vajinal akıntı olur. Mobilincus ve Gardnarella sinerjistik etkilidir. Mycoplasma hominis, Ureaplasma urealyticum, Prevotella, B. Capillosus, Peptococcus ve Eubacterium suşları da nadir olsa vajinozis etkenlerindendir. Olguların %40'ının asemptomatik olması nedeniyle tanı daha çok klinik bulgular ile konulur. Kültür yöntemi ile Gardnarella tanısının konulması kullanılan bir yöntem değildir. Yanıt - A 312) Bir dönem medyada et yiyen bakteri olarak tanımlanan, nekrotizan fassitis etkeni bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Staphylococcus aureus A grubu beta hemolitik Streptokok Streptococcus pneumoniae Bacillus cereus Clostridium tetani



Nekrotizan fasitis fatal seyirli bir Streptokok enfeksiyonudur. Bu olgulardan Staphylococcus aureus'un toksik şok sendromu toksini benzeri A grubu beta hemolitik streptokoklardan salınan bir pirojenik ekzotoksin sorumludur. Antibiyotik tedavisine rağmen mortalite oranı %30'lara çıkmaktadır. Yanıt - B



107



313) Şok tablosundaki 24 yaşındaki erkek hasta acil servise başvuruyor. Hastada üç gündür frontal baş ağrısı şikayeti olduğu, bir gündür yüksek ateş ve hastaneye gelmeden bir süre önce de konfüze hale geliyor. Hastanın meningeal irritasyon bulguları olmaksızın göğüs, karın, ağız ve burnunda ciddi ekimozlar tespit ediliyor. Fizik muayenede batın sol üst kadranda, splenektomiye bağlı skar tespit ediliyor. Hastanın süratle kan basıncı düşüyor, komaya giriyor ve bir saat sonra ex oluyor. Aşağıdakilerden hangisi bu tablonun en sık etkenidir? A) B) C) D) E)



H. influenzae N. meningitidis Streptococcus pneumoniae Escherichia coli Staphylococcus aureus



Asplenik hastalarda septik şokun %75 oranında etkeni üç önemli kapsüllü bakteridir. Olguların yaklaşık %50'sinden Streptococcus pneumoniae, %15'inden meningokoklar ve %10'undan da Haemophilus influenzae sorumludur. H. influenzae sepsisi başlıca çocuklarda görülür. Escherichia coli ve Staphylococcus aureus diğer önemli patojenlerdendir. Yanıt - C 314) Üç gündür süren öksürük şikayetleri olan 52 yaşında bir hastada ciddi frontal ağrı ve anoreksi klinik tabloya eşlik ediyor. Hastanın iki yıl önce böbrek transplantasyonu geçirdiği öğreniliyor. Hasta rejeksiyonu engellemek amacıyla azotioprin ve prednizon kullanıyor. Hastada hayvan ile temas ve seyahat öyküsü alınmıyor. Günde iki paket sigara içen ve ara sıra alkol kullanan hastanın akciğer grafisinde sol alt lobda segmental infiltrasyon görülüyor. Atipik pnömoni tanısı konulan hastada en önemli etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Mycoplasma pneumoniae Chlamydia psittaci Klebsiella pneumoniae Streptococcus pneumoniae Candida albicans



Mycoplasma pneumoniae en sık görülen etkendir. Bununla birlikte Legionella pneumophila, Chlamydia pneumoniae, Chlamydia psittaci, Coxiella burnetti ve virüsler bu klinik tabloya sebep olan diğer etkenlerdir. Yanıt - A 315) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi kültür negatif endokardit sebeplerinden birisi değildir? Coxiella burnetti Chlamydia psittaci Enterococcus faecalis Mikobakteri endokarditi Aspergillus endokarditi



Akut endokardit tanısında kültür en önemli tanı yöntemlerinden birisidir. Pozitif kültür sonuçlarında bakterinin tanısını koymak ve antibiyotik duyarlılığını saptamak mümkündür. Olguların ortalama %10 kadarında kan kültürü negatif kalabilir. Coxiella burnetti, Chlamydia psittaci, fırsatçı streptokoklar ve gram negatif basiller, mikobakteriyel endokardit, fungal endokardit (özellikle Aspergillus suşları kan kültürlerinde üretilemez) bunların içinde sayılabilir. Bazen kötü kültür alma sonucunda üretilebilecek bir bakterinin kan kültüründe üremediği de görülebilir. Yanıt - C



108



316) A) B) C) D) E)



Büllöz impetigo etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Salmonella enteritidis Staphylococcus aureus Enterococcus faecalis Streptococcus pneumoniae Haemophilus influenzae tip b



Staphylococcus aureus bakteriyemisi nadir görülmesine karşın, toksin enfeksiyonları daha yaygındır. Eksfoliyatif toksin, yüzeyel kızarıklık ve büller ile karakterize bir toksin hastalığı meydana getirir. Epidermisin tabakaları arasında hasar meydana gelir ve blisterler oluşur. Nikolski işareti pozitiftir. Yeni doğanda haşlanmış deri sendromu etkenidir. Enflame lezyonlardan stafilokoklar kültür yöntemi ile izole edilebilir. Olguların çoğu stafilokoksik penisilinler ile tedavi edilebilir. Yanıt - B 317) Tüberküloz benzeri akciğer lezyonları yapan, ARB pozitif dallanan yapıdaki bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Nokardia Aktinomyces Moraxella Peptostreptokok Veilonella



Aerop Actinomyces'lere Nocardia denir. Toprak ve sularda yaygın olarak bulunurlar. İnsanda normal florada bulunmazlar. Olguların %90'ından N. asteroides sorumludur. Sıklıkla kontamine tozların infiale edilmesiyle akciğer yerleşimli veya daha az olarak deri altına travmatik girişle aktinomikotik miçetoma şeklinde seyreder. Nokardiyalar gram pozitiftir ve çoğu aside dirençlidir. ARB ile daha iyi boyanırlar. Basit besiyerlerinde üreyebilirler. Besiyerlerinde kavun içi koloniler yaparlar. Sıvı besiyerlerinde mikobakteriler gibi yüzeyel zar oluştururlar. Pulmoner nokardiyoz veya miçetoma etkenidir. Özellikle hücresel immün sistem yetmezliği olgularında enfeksiyon gelişmesi ve yayılması önemlidir. Nokardiyozda tipik lezyon absedir. Genelde süpürasyonu bol, çok sayıda ve birbiriyle ilişkili, bitişik abse paketleri halindedir. Tüberküloz benzeri tablo oluşturur ancak, granülom yoktur. Pulmoner nokardiyoz röntgente tek veya çoğul abse, nodul veya kitleler halinde görülebilir. Kavitasyon veya endobronşiyal lezyon olabilir, kalsifikasyon nadirdir, üçte bir olguda ampiyem görülür. Yanıt - A



109



318) Staphylococcus aureus'un hücre duvarının majör proteini olan ve IgG'leri Fc kısmından bağlayarak kompleman aktivasyonunu önleyen aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Enterotoksin Protein A Eksfoliatif toksin TSST 1 Katalaz



S. aureus'un birçok antijen ve hücre duvar komponenti vardır: Peptidoglikan tabakaya bağlı halde bulunan proteinA, Ig G'lerin (lgG3 hariç) Fc kısmına afinite gösterir. Opsonizasyon ve fagositozu önler, kemotaktik, komplemana karşı etkinlik gösteren bir proteindir. Protein A bazı aglutinasyon testlerinde tanı yöntemi olarak kullanılabilir (koaglutinasyon). Koagülaz negatif Stafilokoklarda protein A yoktur. Yanıt - B 319) Aşağıdaki streptokoklardan hangisi orofarenksin normal flora elemanı olup, subakut bakteriyel endokarditin en sık etkenlerinden birisidir? A) B) C) D) E)



S. pyogenes S. salivarius S. agalactica S. pnömonia S. viridans



Viridans streptokoklar insan ve hayvanların üst solunum yollarının normal flora bakterisidir. Çoğu alfa, bazen nonhemolitiktir. Optokin dirençlidir. Glukokaliks bulundururlar. Diş kökü enfeksiyonu ve subakut enfektif endokardit etkenidir. Subakut enfektif endokarditlerin en sık iki etkeni viridans streptokoklar ve enterokoklardır. Kültür negatif endokarditlerde en sık görülen viridans streptokoklar Abiotrophia defectiva ve Abiotrophia adjacens'dir. Subakut enfektif endokarditlerde kalp kapaklarında konjenital, romatik veya aterosklerotik deformasyon vardır. Yanıt - E 320) Kanlı ishali olan hastada gram negatif, oksidaz negatif, laktoz negatif basiller izole ediliyor. Shigella dysanteriae tanısı hangi özelliği ile konulur? A) B) C) D) E)



H2S pozitiftir Martı kanadı görünümü Hareketsizdir Trofozoitleri görülür 4 çekirdekli kistleri görülür



S. dysanteriae enterobacteriacea üyesidir. Diğer enterobacteriacea üyelinden ayrılan en önemli özelliği hareketsiz olmasıdır. Yanıt - C 321) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi sadece hücre kültürlerinde üretilebilir? Treponema pallidum Staphylococcus aureus Rickettsia prowazeki Neisseriea meningitidis Mycoplasma pneumoniae



Riketsiyaların üretilmesi zordur ve tanı testleri sınırlıdır. Hastaların kanı hücre kültürlerinde veya maymunlarda üretilebilir. Zorunlu hücre içi mikroorganizma olması nedeniyle standart besiyerlerinde üretilemezler. Bu nedenle Riketsiyoz tanısında genellikle Weill-Felix gibi serolojik yöntemler kullanılır. Yanıt - C 322)



Antibiyotiğe bağlı pseudomembranöz kolit etkeni aşağıdakilerden hangisidir?



A) Clostridium perfringens B) Clostridium difficile C) Clostridium tetani



110



D) Clostridium septicum E) Clostridium botulinum Clostridium difficile antibiyotiğe bağlı pseudomembranöz kolit etkenidir. Toksin A ve/veya toksin B aracılığı ile endoskopi yardımıyla psödomem-branların görüldüğü ağır seyirli diyare yapar. Bar-sakta plaklar ve mikroabseler görülebilir. Hastada yüksek ateş, lökositoz ve şiddetli karın ağrısına eşlik eden kanlı diyare gelişir. Birçok antibiyotik bunun sorumlusu olabilirken, en sık ampisilin ve klindamisin sonucunda kolit gelişir. Tedavisinde oral metronidazol veya vankomisin kullanılır. Vankomisin dirençli Enterokokların gelişimini körüklediği için, daha çok metronidazol tercih edilir. Yanıt - B 323) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Mycoplasma pneumonia ve onun enfeksiyonu için doğru değildir? Mikoplazmalar doğada yaşayan en küçük mikrooganizmadır. Mycoplasma pneumonia'nın sadece bir serotipi vardır Primer atipik pnömoni etkenidir Organizmanın hücre duvarı olmadığı için penisilinler ve sefalosporinler tedavide etkisizdir Kültürde üretilemez



M. pneumoniae primer atipik pnömoni etkenidir. Damlacık enfeksiyonu şeklinde insan-insan bulaşı gösterir. Doğada kendi metabolizmasını ve üremesini kontrol edebilen en küçük mikroorganizmadır. M. pneumonia'nın sadece bir serotipi vardır, ancak diğer Mycoplasmalardan farklı serotiptedir. Bakterinin hücre duvarı yoktur ve sitoplazmik membranında kolesterol bulundurur. Bu özellikleri ile diğer prokaryotlardan ayrılır. Enfeksiyonları sırasında Ig M yapısında soğuk aglu-tininler üretir. Bunlar hem otoantikor özelliği gösterir, hem de tanıda kullanılır. Kültürde üretilebilir (sahanda yumurta şeklinde koloniler) ancak üreme ortalama bir haftada gerçekleştiği için hızlı tanı için soğuk aglutininler kullanılır. Yanıt - E 324) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisi anaerob değildir? Veillonella Corynebacterium Clostridium Actinomyces Propionibacterium



İnsanlarda enfeksiyon etkeni olan anaerob bakteriler ve bunların yapısal özellikleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Yanıt - B Yapı



Gram boyama



Bakteri



Sporlu basiller



• Pozitif



Clostridium



• Negatif



Yok



• Pozitif



Actinomyces, Bifidobacteri-um, Eubacterium, Lactoba-cillus, Propionibacterium



• Negatif



Bacteroides, Fusobacterium



• Pozitif



Peptococcus, Peptostrepto-coccus, Streptococcus



• Negatif



Veillonella



Sporsuz basiller



Sporsuz koklar



325) A) B) C) D) E)



Weil-Felix testinde antikorları tanımlamak için kullanılan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? Riketsia Providencia Proteus Serratia Klebsiella



Proteus'ların OX-2, 0X19 ve 0X-K gibi bazı suşları-nın 0 antijenleri riketsiya antijenleri ile çarpraz reaksiyon verir. Tifüs düşünülen hastaların serumları bu bakterileri aglutine edebilir. Weil-Felix reaksiyon denilen bu yöntem ile riketsiyöz geçiren hastaların tanımlaması Proteus'ların yardımı ile yapılabilir. Yanıt - C 326)



Aşağıdakilerden hangisi Shigella suşlarının özelliği değildir?



111



A) B) C) D) E)



Laktoz negatif H2S pozitif Hareketsiz TSI agarda gaz çıkarmaz Oksidaz negatif



Shigella enterobacteriacea üyesidir laktoz negatif, gram negatif basildir. Salmonella'dan üç önemli özelliği ile ayrılır. Glukozun fermantasyonundan gaz çıkarmaz. H2S negatiftir. Hareketsizdir. Tüm Shigella suşları hücre duvarındaki O antijenlerinin yapısına göre A, B, C ve D olmak üzere 4 gruba ayrılırlar. Yanıt - B 327) A) B) C) D) E)



Tavuk ve yumurtadan bulaşmayan Salmonella aşağıdakilerden hangisidir? Salmonella typhi Salmonella arizona Salmonella enteritidis Salmonella choleraesuis Salmonella typhimurium



Doğada 2000'den fazla Salmonella suşu bulunmaktadır. Salmonella enfeksiyonları insan veya hayvan çıkartıları ile kirlenmiş su veya yiyeceklerin alınması ile bulaşır. Tifo etkenleri (örneğin; S. typhi) sadece insanlardan bulaşırken, diğerleri hem insanlar hem de hayvan rezervuarlar aracılığı ile bulaştırabilir. İnsanlar bir enterokolitin ardından kısa süreli bakteriyi taşıyabildikleri gibi yıllar süren kronik taşıyıcılar da bulunmaktadır. En önemli hayvan kaynağı tavuk ve yumurtalardır. Ancak iyi pişmemiş her türlü hayvansal ürünün kaynak olabileceği unutulmamalıdır. Evde beslenen köpek, kedi gibi evcil hayvanlar yanında, kaplumbağa, iguana, yılan gibi sürüngenlerde önemli Salmonella rezervuarlarıdır. Yanıt - A 328) Asya ve Afrika başta olmak üzere dünya üzerinde binlerce Lepralı (Hansen hastalığı) vardır. Hansen hastalığının kliniğini aşağıdakilerden hangisi en iyi açıklar? A) B) C) D) E)



Halkalar şeklinde eritematöz lezyonlar Sindirim sisteminde basilli lezyonlar Periferik nörit Kronik pnömonit immünolojik anerji



Lepra (Hansen hastalığı) başlıca deri, periferik sinirler ve mukozaları tutar. Hastalık az miktarda bakteri bulunduran hafif lezyonlardan oluşan tüberkülo-id lepra veya ağır multipl lezyonlar ve bol miktarda bakteri ile karakterize lepromatöz lepra şeklinde seyreder. Kronik pulmoner hastalık Mycobacterium lep-rae'dan daha çok M. tuberculosis için karakteristiktir. Yanıt - C 329) Bir koyun çobanında nedeni bilinmeyen ateş (FUO) meydana gelirse muhtemel etken aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) B) C) D) E)



Mycobacterium tuberculosis Histoplasma capsulatum Treponema pallidum Clostridium novyi Brucella melitensis



Brucella bakterileri küçük gram negatif kokobasillerdir. Bilinen dört tip Brusella'dan B. abortus sığırlardan, B. melitensis koyunlardan, B. suis domuzlardan ve B. canis de köpeklerden insanlara bulaşarak hastalık etkeni olabilirler.



112



Çok değişik klinik tablolar ile kendini gösterebilir. Gastrointestinal ve nörolojik semptomlar, lenfade-nopati, splenomegali, hepatit ve osteomiyelit görülebilir. Ancak bütün hastalarda bulunan ortak klinik bulgu ateş ve halsizliktir. Bazen haftalar süren nedeni bilinmeyen ateş tablosu ile karşılaşılabilir. Yanıt - E 330) Çocuklarda solunum sistemi obstrüksiyonu ile giden larenksin hiperemik ödemi ve epiglottis tablosu aşağıdaki bakterilerden hangi-si ile meydana gelebilir? A) B) C) D) E)



Haemophilus hemolyticus Haemophilus influenzae Neisseria meningitidis Mycoplasma pneumoniae Klebsiella pneumoniae



Haemophilus influenzae, kapsüllü gram negatif kokobasildir. Klinik bulgular genellikle 2 yaşından küçük çocuklarda görülür. Bu yaştaki çocuklarda pnömonitis, sinüzit, otit ve menenjit meydana gelebilir. Ara sıra hastalarda ciddi epiglottitli fulminan la-rengotrakeit gelişebilir. Bu tablo bazen çok ağır olabilir, hastalara trakeostomi açılması gerekebilir. Yanıt - B 331) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki izole edilen bakterilerden hangisinde quellung testini pozitif beklersiniz? Neisseria gonorrhoeae Corynebacterium diphtheriae Haemophilus parainfluenzae Enterobacter cloaca Streptococcus pneumoniae



Quellung testi bakteri kapsülünün bir göstergesidir. Kapsüle karşı gelişmiş spesifik antikorlar bakteri süspansiyonu ile karşılaştırılır. Antijen-antikor kompleksi yapmış polisakkarid yapılı kapsüller mikroskop altında görülebilir, buna kapsül şişme denir. S. pneumoniae, N. meningitidis, H. influenzae ve K. pneumoniae kapsülleri aracılığı ile patojeni-te gösteren bakterilerdir. Bacillus anthracis ve Streptococcus pyogenes kapsülleri polisakkarid yapıda olmadıkları için negatif quellung reaksiyonu verir. C. diphtheriae, Enterobacter ve H. parainfluenzae kapsülsüz bakterilerdir. Yanıt - E 332) A) B) C) D) E)



Cardiobacterium'u en iyi aşağıdakilerden hangisi tanımlar? Sinüzit, bronşit ve pnömoni yapan bir bakteridir Fare ısırığı etkenidir Dişeti hastalıklarına sebep olan fusiform yapılı gram negatif basildir, sepsis etkeni olabilir Siper ateşi etkenidir Endokardit etkeni olabilen pleomorfik gram negatif basildir



Cardiobacterium adından da anlaşılacağı üzere endokardit etkenidir. Gram negatif pleomorfik yapıda bir bakteridir. Cardiobacterium enfeksiyonları genellikle endojendir, kaynak barsaklardır. Bakteri barsak florasında bulunur. Yanıt - E 333) A) B) C) D) E)



Campylobacter jejuni için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? Üreaz pozitiftir, sığırlarda düşük yapar Gastroenterit etkenidir, kuşlar ve memeliler rezervuardır, optimal üreme ısısı 42°C'dir. İnsan patojenidir, laktoz-sükroz negatiftir, özellikle deniz ürünleri yiyenlerde gastrointestinal hastalık yapar. İnsan patojenidir, laktoz pozitiftir, ısıya dirençli ekstrasellüler toksini ile hastalık yapar Ogawa (AB), Inaba (AC), Hikojima (ABC) olmak üzere üç ayrı serotipi vardır



Campylobacter jejuni vibrionacea grubu sert spiril bakterilerdendir. 42°C'de iyi ürer, kuşlar ve memeliler önemli rezervuarlarıdır ve insanlarda gastro-enterit tarzında bezin zehirlenmesi yapar. Sığırlarda düşük yapan Brucella abortus'tur. Laktoz ve sükroz negatif, deniz ürünleri yiyenlerde gastroentestinal hastalık yapan bakteri V. paraha-emolyticus, Ogawa, Inaba ve Hikojima serotipleri olan bakteri ise V. cholerae'dır: Laktoz pozitif ısıya dirençli ekzotoksin üreten bakteri ise aynı gruptan V. vulnificutftur. Yanıt - B



113



334) İntravenöz kateterler aracılığı ile bulaşmada en sık rastlanan enfeksiyon etkeni aşağı-dakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Escherichia coli Klebsiella pneumoniae Enterobacter spp. Pseudomonas aeruginosa Staphylococcus epidermidis



Yanıt - E



Enfeksiyon tipi



En sık karşılaşılan organizmalar



Yara enfeksiyonları



Staphylococcus aureus Escherichia coli Streptococcus faecalis



Pnömoni



Klebsiella pneumoniae Pseudomonas aeruginosa Staphylococcus aureus Enterobacter spp.



İntravenöz kateter



Escherichia coli Staphylococcus epidermidis Staphylococcus aureus Streptococcus faecalis Candida spp.



Üriner kateter



Escherichia coli Streptococcus faecalis Pseudomonas aeruginosa Klebsiella spp.



335) Mycoplasma pneumoniae pnömonisi (walking pneumoniae)'nın hızlı tanısı aşağıdakilerden hangisi ile yapılabilir? A) B) C) D) E)



Maymun böbrek hücrelerinde balgam kültürü HeLa hücre kültürlerinde balgam kültürü Balgamın elektron mikroskobu ile incelenmesi Soğuk aglutininlerin gösterilmesi İdrarda spesifik antijenlerin gösterilmesi



Atipik pnömoni lober olmayan (tipik olmayan) pnö-moniler için kullanılan bir tanımlamadır. Pnömokok-lar, Klebsiella, Haemophilus veya beta-hemolitik streptokoklar tipik lobüler infiltrasyon gösterirler. Son yıllarda yapılan çalışmalarda atipik pnömoninin pnömokoksik pnömoniden daha sık meydana geldiği gösterilmiştir. Atipik pnömoninin en sık etkeni Mycoplasma pneumoniae'dır. Bakterinin kültürü yapılabilmektedir, ancak 7 ile 10 gün arasında sonuçlanmaktadır. Bu nedenle hızlı test yöntemi olarak soğuk ag-lutinasyon kullanılmaktadır. Testin duyarlılığı ve özgüllüğü düşüktür, ancak kültür veya spesifik antikor ölçümü ile karşılaştırıldığında daha hızlı sonuç alabilmek mümkündür. Yanıt - D 336) Brusella akut veya kronik seyirli olabilen, ateş ve lokalize semptomlar ile seyreden bakteriyel bir enfeksiyondur. Tanıda kültür ve serolojik yöntemler kullanılır. En sık kullanılan serolojik yöntemlerden birisi olan Wright aglutinasyon yöntemi hangi Brucella türünde hastalık olsa bile negatif bulunur? A) B) C) D)



Brucella abortus Brucella canis Brucella melitensis Brucella suis



114



E) Tüm Brucella suşları pozitif bulunur Wright aglutinasyon testi B. abortustun 99S suşu ile hazırlanmaktadır. Bu bakterinin özelliği B. abor-tus dışında, B. melitensis ve B. suis ile de çarpraz reaksiyon vermesidir. Hastada B. canis enfeksiyonu varsa klinik bulgular sonucunda tanı kan, kemik iliği veya enfekte dokuların kültürleri ile konulabilir. Yanıt - B 337) Ateş, sarılık ve sağ üst kadranda ağrı (Charcot triadı), şikayeti ile hastaneye başvuran hastada lökositoz, hiperbilirubinemi, alkalen fosfataz yüksekliği tespit ediliyor ve akut kolanjit tanısı konuluyor. Böyle bir tablodan aşağıdaki etkenlerden hangisi en sık sorumludur? A) B) C) D) E)



Morganella morganii Proteus vulgaris Escherichia coli Pseudomonas aeruginosa Bacteroides fragilis



Yanıt - C



115



BÖLÜM: 3 VİROLOJİ 1) Eksiksiz tam bir virüse ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Zarf Nukleokapsid Kapsid Prion Virion



Viral partiküllerin tamanına virion denir. Adenovirüs, pikornavirüs gibi bazı virüslerde nükleokapsid ile aynı anlamdadır. Zarftı virüslerde ise nükleokap-sid+zarf yapısını anlatır. Yanıt - E 2) Virüslerin aşağıdaki ünitelerinden hangisi, karşısında verilen kimyasal yapıda değildir? (Eylül- 1998)



A) B) C) D) E)



Yapısal Ünite Kapsid Özyapı(kor) Peptomer Zarf Kapsomer



Kimyasal Yapı Protein Protein+Nükleik asit Fosfolipid Lipid Protein



Virüslerin kimyasal yapıları proteinlerdir. Kapsid ve kor bölgesinin ana yapısını oluştururlar. Lipid yapı denilince akla zarf gelir. Şekerli yapılar ise zarfın üzerindeki antijenik oluşumlardır. Bu soruda kapsidi meydana getiren peptomerlerin-de protein yapısında olması gerekir. Fosfolipid yapı zarfı anlatır. Yanıt - C 3) Psödovirüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Negatif RNA virüs Başka bir virüs varlığında replike olabilen virüs Transdüksiyondan sorumlu faj Kapsidi olmayan RNA partikülleri içinde DNA veya RNA bulundurmayan prion



Transdüksiyon sırasında kendi DNA'sı yerine bakterinin DNA'sını taşıyan bakteriofajlara psödovirüs denir. Yanıt - C 4) Nukleokapsid nedir? A) B) C) D) E)



Nukleusu çevreleyen yapıdır Virüsün en küçük birimidir Virüslerin konak hücreye bağlanan kısımlarıdır Virüslerin eterden etkilenen kısmıdır Bakteri içine girebilen virüslerdir



Virüsler genom olarak sadece tek bir nükleik asit taşıyan (DNA veya RNA) en küçük mikroorganizmalardır. Protein yapılı nükleik asitler (nukleus) bir protein kılıf (kapsid) ile çevrilidir. Bu temel yapıya nukleokapsid denir. Bazen bunları lipid yapılı bir membran çevreler (zarf). Protein kapsid, sert bir koruyucu tabaka oluşturur, bu nedenle çıplak virüsler denatürasyona dirençlidirler. Yanıt - B 5) Aşağıdakilerden hangisi kapsomerlerin oluşturduğu temel simetrik kapsid yapısıdır? A) B) C) D) E)



Permisif Prion İkosahedral RNA Zarf



116



Kapsidlerin simetrik yapılarını meydana getiren daha küçük birimlere kapsomer denir. Kapsomerleri de peptomerler meydana getirir. Kapsomerler kapsid yapısını iki temel simetrik şekilde oluştururlar; ikosahedral ve helikal. Poksvirüsler bu gruba girmezler, kompleks yapılı virüsler diye bilinirler. Yanıt - C 6) Zarflı virüslerde zarf ile kapsid arasındaki ilişkiyi düzenleyen aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Matriks proteinleri Dış membran Periplazmik aralık Hemaglutinin Prion



Zarflı virüslerin bazılarında virüse spesifik zarf proteinleri "Matriks proteinleri" zarf ile kapsid arasında ilişkileri düzenler. Yanıt - A 7) Pozitif çekirdekli RNA viruslarının en önemli özelliği aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



Çift iplik RNA içerirler Hücre çekirdeğinde replike olmazlar RNA polimeraz içerirler Maternal RNA'yı m-RNA olarak kullanırlar Konak hücreden tomurcuklanarak olgunlaşırlar



RNA virüsler pozitif ve negatif polariteli olmak üzere ikiye ayrılırlar. Pozitif çekirdekli RNA virüslerinin en belirgin özelliği kendi viral RNA'larını mRNA olarak kullanabilmeleridir. Yani konak hücrenin içine girdiklerinde sanki bir mRNA gibi protein sentezleyebilirler. Yanıt - D 8) Negatif polariteli RNA virüs tanımı, aşağıdakilerden hangisini ifade eder? (Eylül - 2001) A) B) C) D) E)



RNA polimeraz içeren virüs Çift iplikli genom içeren virüs Fragmentli genom içeren virüs Revers transkriptaz içeren virüs Zarf içeriği olan virüs



Negatif polariteli RNA virüsler enfeksiyöz değildir. Diğer bir deyimle pozitif olanlar gibi protein sentezleyemezler. Bunların protein sentezleyebile-cek hale gelmeleri için kendi RNA'larını kalıp olarak kullanarak pozitif sarmallı RNA molekülünü sentezlemeleri gerekir. Bu virüsler yanlarında taşıdıkları RNA polimeraziarı aracılığı ile genomlarını kodlayıp enfeksiyöz olurlar. Negatif RNA'lı virüslerin sınavlarda sorulabilecek en önemli özellikleri yanlarında taşıdıkları RNA polime-razlarıdır. Yanıt - A 9) Aşağıdakilerden hangisini içeren virüslerin replikasyonu sırasında RNA:DNA hibridi oluşur? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Çift iplikli fragmentli RNA DNA polimeraz RNA polimeraz Tek iplikli lineer DNA Revers transkriptaz



Retrovirüslerin genomu tek sarmal RNA'dır. Revers transkriptaz replikasyon aşamasında genomik RNA'nın DNA kopyasını çıkartır. Provirüs DNA viral RNA yapımı için kalıp olur. Yanıt - E 10) Viral nükleik asitler için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Parvovirüsler tek sarmal DNA içerirler Reovirüsler çift sarmal RNA içerirler Poxvirüs en büyük genoma sahiptir Orthomyxovirüslerde RNA segmenter yapıdadır Pozitif RNA virüsler virionlarında RNA polimeraz taşırlar



117



Viral nükleik asitler: Virüslerin taşıdığı DNA -RNA'lar tek veya çift sarmal olabilir. Nükleik asitler tek veya çok segmentli genom şeklinde olabilir. DNA virüsler kural olarak çift sarmaldır, buna uymayan parvovirüs B19 tek sarmallıdır, RNA virüsler ise kural olarak tek sarmallıdır, buna uymayan reovirüsler çift sarmal yapıya sahiptir. Orthomyxovirüsler, reovirüsler, bunyavirüs ve are-navirüs diğer RNA'lardan farkılı olarak segmenter yapıda bulunur. Yanıt - E 11) RNA'sını mRNA gibi kullanabilen virüsler aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Revers transkriptaz taşıyan virüsler (-) RNA'lı virüsler (+) RNA'lı virüsler Lipid taşıyan virüsler Satellit virüsler



RNA virüsler konak hücreye girdikleri zaman sitop-lazmada mRNA gibi davranarak protein sentezi yaparlar. Bu virüslerden bazıları direkt mRNA şeklinde protein sentezine başlarlar, bunlara pozitif RNA'lı virüsler denir. Diğer bir kısmı ise protein sentezi yapabilmek için kendi kopyasını oluşturmak zorundadır, bunlara da negatif RNA'lı virüsler denir. Yanıt - C 12) Aşağıdaki virüslerden hangisi, hücre içine füzyon ile girer? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



RNA virusları ikozahedral simetrili viruslar Zarflı viruslar RNA polimerazlı viruslar Parçacık genom içeren viruslar



Zarflı virüsler hücre içine füzyon yolu ile girerler. Yanıt - C 13) Aşağıdakilerden hangisi sirküler yapılı çift sarmal DNA yapısına sahiptir? A) B) C) D) E)



Papovavirüs Parvovirüs Adenovirüs Herpesvirüs Hepadnavirüs



Yanıt - A 14) Aşağıdaki RNA virüs gruplarından hangisi segmentsiz nükleik asit içerir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Picornaviridae Reoviridae Arenaviridae Bunyaviridae Orthomyxoviridae



Yanıt - A



118



Nükleik asit Kapsid simetrisi yapısı



Virion



Nükleik asit tipi



Virüsler



DNA



Çıplak



Tek sarmal



Parvovirüsler



Çift sarmal sirküler



Papovavirüsler



Çift sarmal



Adenovirüsler



Çift sarmal sirküler



Hepadnavirüsler



Çift sarmal



Herpesvirüsler



Kompleks zarf



Çift sarmal



Poxvirüsler



Çıplak



Tek sarmal



Picornavirüsler



Tek sarmal



Astrovirüsler



Tek sarmal



Calicivirüsler



Çift sarmal segmente



Reovir üsler



Tek sarmal



Togavirüsler



Zarflı



Tek sarmal



Flavivirüsler



Zarflı



Tek sarmal segmente



Arenavirüsler



Tek sarmal



Coronavirüsler



Tek sarmal diploid



Retrovlrüsler



Tek sarmal segmente



Bunyavirüsler



Tek sarmal segmente



Orthomyxo virüsler



Tek sarmal



Paramyxo virüsle r



Tek sarmal



Rhabdovirüsler



Tek sarmal



Bornavirüsler



Tek sarmal



Filovirüsler



İkosahedralZ



Zarflı



RNA



İkosahedral



Kompleks veya bilinmeyen



Helikal



Zarflı



15) Aşağıdakilerden hangisi, virüs tarafından kodlanmaz? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Lipid zarı Viral glikoprotein Yapısal proteinler Viral enzimler Viral genom (DNA, RNA)



Lipid tabaka virüslerde zarf üzerinde bulunur. Bu tabaka konak hücre membranlarından meydana gelir. Virüsün kendi yapısı değildir. Zarflı virüsler eter ve diğer organik solventlere duyarlıdırlar. Zarflı virüsler konak içine füzyon yoluyla girerler. Zarfsız virüslerin hepsi genellikle etere dirençlidir. Yanıt - A 16) Virüsün yetişkin ve enfeksiyöz olduğunun göstergesi aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Viral proteinler Viral lipidler Viral glikoproteinler Virüs kapsidinin gösterilmesi Virüsün nükleik materyalinin gösterilmesi



Viral karbonhidratlar zarf üzerinde bulunurlar. Zarfın lipid tabakasından farklı olarak konak hücreden alınmaz, virüs tarafından yapılırlar. Viral glikoprote-inlerinin gösterilmesi virüsün yetişkin olduğunun göstergesidir. Glikoproteinlerin asıl görevi hedef hücre üzerindeki reseptörlere tutunmaktır. Aynı zamanda iyi bir antijendir, nötralizan antikorların hedefi konumundadır. Yanıt - C 17) Aşağıdakilerden hangisi, bir RNA virüsünün replikasyonu sırasında sentezlediği geç proteinlerin ürünüdür? (Nisan - 2005) A) Viral timidin kinaz B) RNA polimeraz



119



C) mRNA D) Kapsid proteinleri E) Zarf glikoproteinleri



RNA viruslarda önce replikasyonda rol oynayan proteinler sentezlenir ve viral replikasyon gerçekleşir, sonrasında ise yapısal proteinler üretilir (kapsit ve zarf proteinleri). Yanıt - E 18) Aşağıdakilerden hangisi zarfsız virüslerin özelliklerinden biridir? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Tek bir hedef organı tutma Genomunun yalnızca DNA olması Anneden bebeğe (vertikal) geçiş göstermeme Mutlak bir vektörle bulaşma Dış etkilere dirençli olma



Zarfsız virüsler kapsit kılıfı saran fosfolipit membranı olmayan virüslerdir, zarflı virüslere göre zarfsız virüsler eter, organik çözücüler ve dış şartlara çok daha dirençlidirler. DNA virüslerden Parvo, papova ve Adenoviruslar zarfsız virüslerdir, Parvo anneden vertikal yolla bebeğe geçebilir. RNA viruslardan Kalisiviruslar, Pikornavirüsler ve Reovirüsler zarfsızdır. Örneğin bir pikornavirus olan Coxsackie A GİS, meninksler, konjunktiva ve üst solunum yollarını tutabilir. Zarfsız virüslerin çoğunluğu zoonotik değildir, yani bulaş için bir vektöre ihtiyaç göstermezler. Sadece Reovirüslerden olan kolorado kene ateşi virusu kene ile bulaşan zarfsız bir virüstür. Yanıt - E 19) Hücre çekirdeğinde replike olmayan virüs hangisidir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



HİV-I Parvovirüs EBV Rotavirüs Suçiçeği



RNA virüsler hücre sitoplazmasında replike olurlar. HIV bir retrovirüstür, reverse transkriptazı aracılığı ile hücre içinde DNA'ya dönüşür. Yanıtlardaki HIV dışındaki tek RNA virüs olan Rotavirüs sitoplazmada replike olur. Yanıt - D 20) Sitoplazmada inklüzyon cisimcikleri oluşturan virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Adenovirüs Retrovirüs Parvovirüs Poxvirüs Cytomegalovirüs



DNA virüsler konak hücrenin nükleik asitlerine birleşirler ve mRNA'larını meydana getirirler. DNA virüsler genellikle nükleusta inklüzyon cisimciklerini oluştururken, Poxvirüsler sitoplazmada guarnieri cisimciklerini oluştururlar. RNA virüsler ise bir mRNA gibi davranarak konak hücrenin sitoplazmasına yerleşirler. Bir RNA virüs olmasına rağmen retrovirüsler DNA oluşturarak çekirdeğe yerleşir. Yanıt - D 21) Zarfsız çift sarmal RNA virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Parvovirüs Orthomyxovirüs Rhabdovirüs Picornavirüs Reovirüs



Yanıt - E 22) Endositoz yoluyla konak hücre içine virüslerin girmesine ne ad verilir?



120



A) B) C) D) E)



Adsorbsiyon Viropeksi Füzyon Epizom Proviral DNA



Virüslerin konak hücreye tutunmasında ilk adım ad-sorbsiyondur, bunu uygun reseptörlere tutunma izler. Bazı zarfsız virüsler (Polio gibi), endositoz yoluyla (viropeksi) hücre içine girerler ve sitoplazmada bir endozom içinde görülürler. Bazı zarflı virüsler ise plazma membranını virion zarflarının plazma membranına füzyonu ile konak hücreye direkt olarak geçerler ve sitoplazmada serbest halde bulunurlar. Yanıt - B 23) Moleküler yapıları betaherpesvirüslere aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



benzemesine



rağmen



gamaherpesvirüsler



içinde



sayılan



Human herpes virüs tip 3 Human herpesvirüs tip 4 Human herpesvirüs tip 5 Human herpesvirüs tip 6 Human herpesvirüs tip 8



Herpes virüslerin ortak özellikleri insanlarda yaşam boyu yerleşik kalmaları ve periyodik hastalıklar ortaya çıkarmalarıdır. İmmün sistemi baskılanmış hastalarda ağır enfeksiyonlar yapabilirler. Tüm herpes virüsler çift sarmal DNA'lı ve zarflıdırlar. Bunların içinde human herpesvirüs 6 ve 7'nin sınıflaması zordur. Lenfositlerde enfeksiyon yapmaları nedeniyle (T lenfositler) gamma-herpesvirus grubunda sayılmalarına rağmen, moleküler yapıları betaherpes-virus grubuna uymaktadır. Herpesvirüs grubu içindeki virüsler arasında antijenik benzerlik bulunmaz. Bunların içinde sadece herpes simplex virüs tip 1 ve 2 antijenleri arasında benzerlik vardır. Yanıt - D 24) Herpes simpleks virüsler için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Sadece insan enfeksiyonları yaparlar Nöronlarda latent kalırlar intranükleer inklüzyon cisimcikleri yaparlar HSV-2 yenidoğan enfeksiyonlarına sebep olabilir HSV-1 ile HSV-2 çarpraz reaksiyon gösterebilir



Herpes simpleks virüsler hem hayvan hem de insan enfeksiyonları yaparlar. Çok değişik tipte hücreleri infekte edebilir ve farklı hayvanlarda enfeksiyon etkenidir. Nöronlarda latent kalırlar ve sık rekür-rens yaparlar. İntranükleer inklüzyon cisimleri yaparlar. İki farklı tip herpes simplex vardır (HSV-1, HSV-2). Bu iki virüs serolojik olarak çarpraz reaksiyon verebilir. HSV-1 tükrük yoluyla yayılırken, HSV-2 seksüel yol ile yayılır ve yetişkinlerde genital, ayrıca yenidoğan enfeksiyonlarına sebep olabilir. Sekiz adet glukoproteini vardır. Bunlardan glukop-rotein G (gG) tipe özgüldür, HSV-1 ile HSV-2 arasındaki antijenik farklılıktan sorumludur. Aktif uçuk veya genital lezyonlar görülmeden de bulaşma olabilir. Yanıt - A 25) HSV-1'in intranükleer inklüzyon cisimciklerine ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Guarnieri Negri Cowdry A Cytomegalo Warthin Finkeldey



H5V-1 ve HSV-2'nin deri ve mukozalardaki lezyonla-rı birbiyle aynı, Varicelia zoster'inki ise benzerdir. Histopatolojik özellikleri enfekte hücrelerde balon-laşma, Cowdry A (Tzank hücreleri de denir) tipi intranükleer inklüzyon cisimcikleri oluşturmaları, kromatinin sınırlanması ve mültinükleer dev hücrelerinin gelişmesidir. Yanıt - C 26) Orofarengeal HSV-1 nerede latent kalır?



121



A) B) C) D) E)



Dorsal ganglionlar Trigeminal ganglionlar Sakral ganglionlar Serebellum Medulla spinalis



Virüs mukozalardan veya bütünlüğü bozulmuş deriden bulaşır (sağlam deriden virüs bulaşmaz). HSV-1 enfeksiyonları genellikle orofarenkste sınırlıdır ve virüs enfekte tükrükler aracılığı ile bulaşır. HSV-2 ise genellikle genital yol ile bulaşır. Viral replikasyon başlangıçta ilk bulaşma alanında olur. Virüs buradan lokal sinirlere geçer, retrograd aksonal akış ile dorsal ganglionlara gider ve burada ikinci bir replikasyon ile latent dönem başlar. Orofarengeal HSV-1 enfeksiyonlarının latent kaldığı yer trigeminal ganglionlar, genital HSV -2'nin ise sakral ganglionlardır. Primer HSV enfeksiyonlarının çoğunlukla asempto-matik ya da hafif enfeksiyon şeklindedir. Nadiren sistemik hastalık gelişebilir. Yanıt - B 27) Aşağıdakilerin hangisinde verilen virüs, karşısında belirtilen hücrede latent enfeksiyona neden olur? (Nisan 2006)



A) B) C) D) E)



Virüs Kuduz virusu Herpes simpleks virusu Epstein-Barr virusu Kızamık virusu Enterovirus tip 72



Hücre Ganglion hücresi Sinir hücresi Glia hücresi Endotel hücresi Bağırsak epitelyum hücresi



Yanıt - B 28) Herpes simpleks virüslerin latent enfeksiyonları için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Virüsler ganglionlarda replikatif değildir Replikasyon deri ve mukozalarda olur Stres reaktivasyona neden olabilir Taşıyıcıların hepsinde reaktivasyon görülür Ateşli hastalıklar reaktivasyonun ana sebeplerinden birisidir



Virüsler ganglionlarda replikatif değildir. Latent fazdaki virüsler uygun bir provokasyon ile aksonlar aracılığı ile periferik alana gider, deri ve mukozalarda replikasyon başlar. Rekürrenslerin çoğu asemptomatiktir, sadece virüs yayılımı olur. HSV-1 enfeksiyonlarının semptomatik rekürrensleri genellikle dudak kenarında olur. Reaktivasyonların moleküler etkisi bilinmemektedir, ancak ateş, fiziksel veya emosyonel stres, UV ışınlarına maruz kalma sonucu olabilir. İnsanların %80'inden fazlası latent virüs taşımalarına karşın bunların çok az bir kısmında rekürrens oluşmaktadır. Yanıt - D 29) Aşağıdaki virüs enfeksiyonlarından hangisi "virüsün belirtisiz bir enfeksiyonla vücuda girip hücre kromozomuna entegre olarak kalması ve daha sonra çeşitli faktörlerle aktive olup klinik belirtiler oluşturması" biçiminde tanımlanır? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Latent virüs enfeksiyonu Detektif virüs enfeksiyonu Yavaş ilerleyen virüs enfeksiyonu Kronik virüs enfeksiyonu Tümorijenik virüs enfeksiyonu



Virüsün belirtisiz bir enfeksiyonla vücuda girip hücre kromozomuna entegre olarak kalması ve daha sonra çeşitli faktörlerle aktifleşip klinik belirtiler oluşturması latent virüs enfeksiyonu olarak bilinir (örneğin, herpesvirüsler). Başka bir virüs varlığında enfeksiyon gelişmesine detektif virüs enfeksiyonu denir (örneğin, hepa-tit D virüs). Merkezi sinir sisteminde gelişen kronik dejeneratif virüs enfeksiyonlarına yavaş ilerleyen virüs enfeksiyonları denir (örneğin, kızamıkta SSPE). Virüsün bulunduğu yaptığı hücre grubu içinde ilerleyen tipte enfeksiyon meydana getiriyorsa kronik virüs enfeksiyonundan söz edilir (hepatit C virüs enfeksiyonu).



122



Bir virüs kendi enfeksiyonu dışında kanser gelişimine sebep oluyor ise tümorijenik virüs enfeksiyonu denir (örneğin, EBV'ye bağlı Burkitt lenfoması). Yanıt - A 30) Aşağıdakişlerden hangisi Herpes simplex virüs enfeksiyonlarında primer enfeksiyon bulgusu değildir? A) B) C) D) E)



Ateş yüksektir Herpes lezyonuna lenfadenomegali eşlik eder Veziküller ayrı ayrı dururlar Hastada herpes immunoglobulinleri bulunur Beş yaş altındaki çocuklarda gingivit hemen daima bulunur



Primer cilt enfeksiyonlarında veziküller ayrı ayrı bulunurlar, rekürrenslerde ise birleşmeye eğilimlidir. Primer enfeksiyonlarda yüksek ateş ve bölgesel lenfadenomegali bulunur. Primer HSV-1 enfeksiyonları çoğunlukla asempto-matiktir. Semptomatik hastalık genellikle 1-5 yaşındaki çocuklarda görülür. Gingivitis bu yaş grubunda en sık görülen bulgudur. Yetişkinlerde primer enfeksiyon genellikle farenjit ve tonsillit şeklindedir. Hastada herpes immunoglobulinlerinin gösterilmesi geçirilmiş enfeksiyonun, yani sekonder enfeksiyonun lehinedir. Yanıt - D 31) Dendritik lezyonlu keratokonjunktivit etkeni virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Adenovirüs Enterovirüs tip 70 VZV HSVtip 1 Poxvirüs



Primer HSV enfeksiyonu ciddi keratokonjonktivit olarak başlayabilir. Genellikle asemptomatiktir. Semptomatik enfeksiyonda göz kapağında vezi-küllerin görülmesi ile tanı konulur. Flörosan boyama ile dendritik ülserler görülebilir. Yenidoğandaki göz enfeksiyonlarından HSV-2 sorumludur. Gözün rekürren enfeksiyonlarında dendritik kera-tit, korneal ülserler veya göz kapaklarında veziküller görülebilir. Çoğunlukla tek taraflıdır. Rekür-rensler sırasında körlük görülebilir. Yanıt - D 32) Aşağıdaki enfeksiyonların hangisinin rekürrensinde aseptik menenjit atakları görülür? A) B) C) D) E)



Keratokonjunktivit Genital herpes Deri herpesi Herpetik farenjit Herpetik gingivit



Genital herpes hastalıklarında asıl etken HSV-2'dir. Primer genital herpes enfeksiyonları ciddi seyirlidir, yaklaşık olarak 3 hafta sürer. Genital bölgede veziküloülseratif lezyonların görülmesi ile karakterizedir. Kadında ülserleşen daha ağır bir tablo varken, erkeklerde genelde asempto-matik enfeksiyon tarzındadır. Ateş, dizüri, lenfade-nopati bu klinik tabloya eşlik edebilir. Sistemik komplikasyonlar görülebilir, ekstragenital lezyon-lar ve aseptik menenjit görülebilir. Genital herpetik enfeksiyonların rekürrensi sık görülür ancak hafif seyirlidir. Hastalık ortalama 10 gün kadar sürer. Virüs bulaştırılması primer olgulardaki gibi uzun süreli değildir. Kadınlarda daha sık görülür. Yanıt - B 33) Aşağıdakilerden hangisi deri travması ile bulaşan herpesvirüs enfeksiyonu değildir? A) B) C) D) E)



Herpetik whitlow Herpetik gladiatorum Travmatik herpes Ekzema herpetikum Herpes labialis



Sağlam deri HSV'ye karşı dirençlidir. Sağlıklı kişilerde enfeksiyon görülmez. Virüs ancak deri bütünlüğünün bozulduğu durumlarda bulaşabilir (travmatik herpes). Sekonder enfeksiyon yoksa sikatris bırakmadan iyileşir. Bu lezyonlar diş hekimleri ve hastane personelinin parmaklarında (herpetik whitlow) veya güreşçilerin vücutlarında (herpetik gladiatorum) görülebilir.



123



Ekzema veya yanık üzerinde oluşan primer herpes enfeksiyonları ağır seyirlidir ve hayati önemi vardır. Egzema herpetikum kronik ekzema zemininde gelişir, fatal seyredebilir. Yanıt - E 34) Perianal herpes lezyonları en sık kimlerde görülür? A) B) C) D) E)



Kadınlarda Çocuklarda Homoseksüellerde Sağlık çalışanlarında Diş hekimlerinde



Perianal enfeksiyonlar homoseksüellerde görülür. Anal bölgede veziküllerin gelişimi ile tanı konur.İn-guinal LAP tanıya yardımcıdır. Yanıt - C 35) HSV'nin merkezi sinir sistemi yerleşimi için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) B) C) D) E)



Ensefalit fatal seyirlidir Menenjit selim seyirlidir Herpes menenjiti fatal seyirlidir HSV ensefaliti temporal bölge yerleşimlidir Ensefalit kesin tanısı için beyin biyopsisi yapılmalıdır



Ensefalit: HSV-1 enfeksiyonları çocuklar ve yetiş-kinlerdeki sporadik, fatal ensefalitlerin en sık sebeplerinden birisidir. Lezyonlar temporal bölgededir. BOS bulguları kesin tanı için yeterli değildir, beyin biyopsisi yapılmalıdır. Mortalite oranı yüksektir, iyileşenlerde nörolojik bozukluklar sık görülür. Genellikle primer enfeksiyonlarda görülür. Menenjit: Ensefalitten farkı selim seyirli olmasıdır. Genellikle primer genital herpese sekonder olarak gelişir. Yanıt - C 36) Neonatal herpes için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Ana bulaşma doğum sırasında vaginal kanaldan olur Neonatal herpes denince HSV-2 akla gelir Genital herpesli kadınlarda sezeryan endikasyonu vardı Hastane personeli tarafından da bulaştırılabilir Genellikle hafif seyirlidir



Neonatal herpesin sıklıkla görülen bulaşma şekli doğum sırasında herpetik lezyonlu doğum kanalından olanıdır. %75 oranında HSV-2 ile meydana gelir. Genital herpesli gebe kadınlarda sezaryen en-dikasyonu vardır. Neonatal herpes postnatal HSV-1, HSV-2 hastane personeli ve anne tarafından bulaştırılabilir. Neonatal herpes enfeksiyonları hemen daima semptomatiktir. Tedavi edilmeyen olgularda mortalite oranı %50'nin üzerindedir. Uç kategoride incelenir Lezyonlar deri, göz ve ağızda lokalizedir. Lokalize deri lezyonları ile veya yalnız başına en-sefalit vardır. Merkezi sinir sistemi bulgularının yanında multi-organ tutulumu vardır. Fetusun transplasental enfeksiyonlarında konjenital malformasyonlar görülebilir, ancak çok nadirdir. Yanıt - E 37) Herpes virüs laboratuvar bulguları için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Kesin tanı virüs izolasyonudur Asidofilik intranükleer inklüzyon cisimcikleri ile tanı konulabilir Dev hücrelerin gösterilmesi kesin tanıyı koydurtmaz Herpes ensefalitinde biyopsi materyaline floresan antikor testi uygulanmalıdır Kesin tanı yüksek antikor düzeylerinin gösterilmesi ile konulur



Virüsü izole etmek kesin tanıyı koydurur. Herpetik lezyonlarda multinükleer dev hücrelerin gösterilmesi faydalıdır ancak diagnostik değildir. Asidofilik intranükleer inklüzyon cisimlerinin (Cowdry A) gösterilmesi ile tanı konabilir. Ensefalitlerde erken tedaviye başlamak için, hızlı tanı amacıyla biyopsi materyallerinde floresan antikor testleri uygulanabilir.



124



Antikorlar 2-4 hafta içinde pik yaparlar. Sekonder anamnestik reaksiyonlar nedeniyle tanıda değerli değildir. Yanıt - E 38) Aşağıdakilerden hangisi Herpes simpleks tedavisinde kullanılır? A) B) C) D) E)



Lamivudin Amantadin Acyclovir İnterferon alfa Ribavirin



HSV için kullanılan antiviral ilaçlar viral DNA sentezini inhibe ederler. Tedavi sonrasında klinik bulgular düzelebilir ancak, HSV'nin latent kalmasını engellemez. Asiklovir HSV enfeksiyonlarında en etkin kullanılan antiviraldir. Enfekte hücrelere selektiftir. Viral replikasyonun olması tedavi için en uygun dönemdir. Yanıt - C 39) Aşağıdaki virüslerden hangisi yalnızca insanda enfeksiyon yapar? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



İnfluenza Hepatit - B Coxsackie B Arbovirus Varicella zoster



Varicella zoster virüs suçiçeği ve zona etkenidir. Laboratuvar şartlarında sadece insan hücre kültürlerinde üretilebilir, hayvan deneyleri yapılamaz. Yanıt - E 40) Suçiçeği etkeni Varicella zoster virüs hangi virüs grubuna girmektedir? A) B) C) D) E)



Herpesvirüs Poxvirüs Adenovirüs Papovavirüs Parvovirüs



Herpesvirüslerin ortak özellikleri insanlarda yaşam boyu latent kalmaları ve periyodik hastalıklar ortaya çıkarmalarıdır. İmmün sistemi baskılanmış hastalarda ağır enfeksiyonlar yapabilirler. Herpesvirüsler sekiz ayrı virüsün oluşturduğu virüs grubudur. Suçiçeği virüsü olan Varicella Zoster virüs herpesvirüslerin alfaherpesvirinae subgrubunun üyesidir. Yanıt - A Latent kalma yerlerine göre herpesvirüsler Subgrup



Latent enfeksiyon



Genel isim



• Alfaherpes virinae



Nöronlar



Herpes simplex tip 1 Herpes simplex tip 2 Varicella zoster virüs



• Betaherpes virinae



Böbrekler, bezler



Cytomegalovirus



• Gamaherpes virinae



Lenfoid dokular



Epstein-Barr virüs Human herpesvirus 6 Human herpesvirus 7 Human herpesvirus 8



41) Aşağıdaki herpesvirus enfeksiyon tiplerinden hangisi, kendisine ait olmayan hedef hücre ile birlikte verilmiştir? (Eylül - 2004) Enfeksiyon tipi A) Herpes simpleks tip 1 B) Herpes simpleks tip 2 C) Varicella zoster virüsü



Hedef hücre Epitel hücre Virüsü primer enfeksiyonu Nöron Virüsü latent enfeksiyonu T lenfosit Primer enfeksiyonu



125



D) Ebstein-Barr virüsü E) Sitomegalovirüs



B lenfosit Latent enfeksiyonu Lenfosit-monosit Primer enfeksiyonu



Human herpesvirüsler latent kalma özelliğinde virüslerdir. Alfa herpes virüsler nöronlarda, beta herpes virüs olan CMV böbrekler ve monositer hücrelerde, gama herpesvirüsler ise lenfositlerde latent kalır. Bir alfa herpesvirüs olan Varicella zoster virüs lenfositlerde latent kalmaz. Yanıt - C 42) Varicella zoster için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Primer hastalığı suçiçeğidir Sadece insanlarda hastalık yapar Damlacık enfeksiyonu şeklinde bulaşır Zona vezikülleri bulaşıcı değildir Herpes simpleks'den antijenik yapısı farklıdır



Primer hastalığı suçiçeği (varicella), tekrarlayan enfeksiyonu zona (gece yanığı)'dır. Sadece insanlarda hastalık yapar. Yapı ve morfolojik olarak diğer herpesvirüslere benzemesine rağmen antijenik olarak farklıdır. Virüs damlacık enfeksiyonu ile ve lezyonlar ile direkt temas ile bulaşır. Zonalı hastaların vezikülü ile temas edenlerde suçiçeği gelişir. Herpesvirüslerden farkı çocuklarda çok enfeksiyöz olmasıdır. Dünyada yaygındır. Yanıt - D 43) Varicella zoster enfeksiyonları için aşağıdaki-lerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Hastalığın karakteristik bulgusu veziküler döküntülerdir Lezyonların tabanında intranükleer inklüzyonlu dev hücreler görülür Trigeminal ganglionlarda latent kalır İnsanlar sadece bir kez su çiçeği geçirebilir İnsanlar birden fazla zona geçirebilir



VZV üst solunum yolu mukozasını enfekte eder, sonra kan yoluyla deriye yayılır, bunun sonucunda tipik veziküler döküntüler oluşur. Lezyonların tabanında intranükleer inklüzyonlu muitinükleer dev hücreler görülür. iyileşmenin ardından virüsler latent hale geçer, dor-sal kök ganglionlarına otururlar. Yaşamın ilerleyen dönemlerinde özellikle immün sistem yetersizliğinde veya lokal travmalar sonucunda, virüs aktifle-şir ve ağrılı zoster deri döküntülerini yapar. Varicellaya karşı gelişen immünite ömür boyu kalıcıdır, insanlar sadece bir kez suçiçeği geçirir, ancak birden fazla zona meydana gelebilir. Yanıt - C 44) Akciğer kanseri nedeniyle tedavi gören 65 yaşında bir kadın hastada, göğsün sol tarafında dermatomal yayılım gösteren ağrılı veziküler deri döküntüleri saptanmıştır. Bu durumda, etken olarak öncelikle aşağıda-kilerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Herpes zoster virusu Staphylococcus epidermidis Aspergillus fumigatus Sitomegalovirus Larva migrans



Varicella Zoster Virüsü üst solunum yolu mukozasını enfekte eder, sonra kan yoluyla deriye yayılır, bunun sonucunda tipik veziküler döküntüler oluşur. Lezyonların tabanında intranükleer inklüzyonlu multinükleer dev hücreler görülür. İyileşmenin ardından virüsler latent hale geçer, dor-sal kök ganglionlarına otururlar. Yaşamın ilerleyen dö-nemlerinde özellikle immün sistem yetersizliğinde veya lokal travmalar sonucunda, virüs aktifleşir ve ağrılı zoster deri döküntülerini yapar. Varicellaya karşı gelişen immünite ömür boyu kalıcıdır, insanlar sadece bir kez suçiçeği geçirir, ancak birden fazla zona meydana gelebilir. Yanıt - A 45) Aşağıdakilerden hangisinde bir virüs, yol açtığı komplikasyon ile birlikte verilmemiştir? (Eylül - 2005)



126



A) B) C) D) E)



Virüs Komplikasyon Rubella Artrit Varicella Pankardit Kabakulak Aseptik menenjit Kızamık Ensefalit İnfluenza Gullien-Barre Sendromu



Varisella virüs enfeksiyonlarında (Su çiçeği) en sık görülen komplikasyonlar: sekonder cilit infeksiyo-nu, aseptik menenjit, ensefalit, pnömonidir. Kardiyak komplikasyon görülmez. Rubellada trombositopeni, artrit, ensefalit ve hepatit görülebilen başlıca komplikasyonlardandır. Gullien-Barre Sendromu İnfluenza virüs dahil birçok viral enfeksiyonda gelişebilir. Kızamıkta ensefalit nadir olsada görülebilir. Aseptik menenjit kabakulakta en sık görülen komplikasyondur. Yanıt - B 46) Aşağıdakilerden hangisi herpes zoster komplikasyonu değildir? A) B) C) D) E)



Rumsey Hunt sendromu Konjenital varicella sendromu Dendritik keratokonjunktivit Reye sendromu Bakteriyel superenfeksiyon



Varicella zoster enfeksiyonunda 14-21 günlük bir periyodun ardından, ateş ve titreme ile karakterize prodromal semptomlar başlar. Vezikülopapüler lezyonlar gövdeden başlayarak baş ve ekstremitelere yayılır. Döküntüler papüller-den veziküllere, buradan püstüllere dönüşür ve sonunda kabuklanır. Lezyonlar polimorfizm gösterir. Kaşıntı en önemli semptomdur. Çocuklarda hafif seyirli iken erişkinlerde ciddi enfeksiyonlar yapar. Majör komplikasyonları pnömoni ve ensefalittir. Reye sendromu ensefalopati ve karaciğer dejenerasyonu ile karakterize özellikle çocuklara aspirin verilmesi ile ortaya çıkan klinik tablodur. EBV, İnfluenza B, Rubeola ile beraber olabilir. Varicella pnömonisi özellikle gebeliğin ikinci ve üçüncü trimestirinde ağır seyredebilir. Gebeliğin ilk üç ayında konjenital varicella sendromu (organ hi-poplazileri, kortikal atrofi, koriyoretinit) gelişebilir. Ganglion geniculate'yi tutmuşsa Rumsey Hunt sendromu (Yüz felci, dış kulakta veziküller, 8. sinir tutulum) gelişebilir. Yanıt - C 47) Aşağıdakilerden hangisi herpes zoster'in laboratuvarı için doğru değildir? A) B) C) D) E)



Multinükleer dev hücrelerin görülmesi İnsan hücre kültürleri'nde üretilmesi Klinik bulgular tanı için yeterlidir Hayvan kültürleri'inde üretilmesi PCR testi



Tanı klinik bulgular ile konulur. Tzank smear hazırlanarak HSV lezyonlarındaki gibi multinükleer dev hücreler görülebilir. Ayırıcı tanı virüs hücre kültürleri ile konulabilir, spesifik antiserumlar ile idantifikasyon yapılabilir. Laboratuvar hayvanlarında üretilemez. Yanıt - D 48) Aşağıdakilerden hangisinin enfeksiyonları sırasında Reye sendromu görülebilir? A) B) C) D) E)



HSV-1 VZV CMV Adenovirüs Parvovirüs B19



Varicella bir çocukluk çağı hastalığıdır. Çocuklarda hafif seyirli iken yetişkinlerde ağır seyirli ve komplikasyonlar ile seyreder. Çocuklarda ensefalit ve pnömoni nadir görülen komplikasyonlarıdır.



127



Reye sendromu karaciğer tutulumu ve ensefalopati ile karakterize bir komplikasyondur. Bütün viral enfeksiyonlardan sonra gelişebilirse de VZV, EBV, Ru-beola ve influenzae B virüs etkenleri olarak bilinir. Hastalığın patogenezi bilinmemektedir, ancak aspirinin bir tetikleyici etkisi vardır. Yanıt - B 49) Varicella zoster korunmasında aşağıdakilerden hangisi uygulanmaz? A) B) C) D) E)



Asiklovir Varicella zoster immunglobulini Ölü aşı Çocuklara tek doz aşı uygulanır Yetişkinlere aşı iki doz uygulanır



İmmün yetersizliği olan hastalarda korunma amacıyla asiklovir kullanılabilir. Profilakside varicella-zoster immunoglobulin (VZIG) kullanılabilir. Canlı, attenue VZV içeren aşı 1995 yılından beri satışa sunulmuştur. Aşı varicella'nın oluşumunu engeller ancak, zona'ya etkili değildir. 1 ile 12 yaşındaki çocuklara tek doz uygulanır. Hastalık geçirme-miş yetişkinlere iki doz uygulanır. Yanıt - C 50) CMV için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Konjenital anomaliler gelişebilir En büyük herpesvirüsdür Tek serotipi vardır Evcil hayvanlardan bulaşabilir Dev hücreler meydana gelebilir



CMV, morfolojik ve yapısal olarak diğer hepresvi-rüslere benzer ancak, antijenik olarak farklıdır. En büyük (genetik içerik olarak) herpesvirüsdür. Sadece tek bir serotipi vardır. İnsanlar tek doğal konaklarıdır, hayvanlardaki CMV suşları insanları en-fekte etmez. "Cytomegalo" denilen dev hücreler meydana gelir. Yanıt - D 51) Aşağıdaki bulaşma yollarından hangisi CMV klinik bulgusu ortaya çıkarmada en önemlisidir? A) B) C) D) E)



Tükrük Anne sütü Transfüzyon Damlacık enfeksiyonu Tükrük teması



Yaşamın ilk dönemlerinde plasenta, doğum kanalı ve anne sütü ile bulaşabilir. Küçük çocuklarda en önemli bulaşma yolu tükrüktür. Yaşamın ilerleyen yıllarında cinsel yol ile bulaşır. Ancak en önemli bulaşma yolu transfüzyon ve organ transplantasyonudur. CMV dünyada yaygındır, yetişkinlerin yaklaşık %80-100'ünde antikorları bulunur. Yanıt - C 52) CMV enfeksiyonları için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Fetüste sitomegalik inklüzyon hastalığı yapar Konjenital anomaliler genellikle ilk trimesterdeki bulaşmalarda görülür CMV nöronlarda latent kalır immün sistemi sağlam olanlarda asemptomatik seyirlidir Korunmada hücresel immün sistem daha önemlidir



Fetüste multinükleer dev hücreler ile karakterize sitomegalik inklüzyon hastalığı yapar. Birçok organ etkilenir ve konjenital anomaliler görülür. Gebe kadında primer enfeksiyon gelişir ise fetüs hastalanır. Annede daha önceden antikorlar varsa fetüs genellikle etkilenmez. Konjenital anomaliler ilk trimesterdeki enfeksiyonlarda gelişir. İmmün yetersizlikli hastalar dışında çocuklar ve yetişkinlerdeki enfeksiyonları genellikle asemptomatik seyreder. CMV lökositlerde latent kalır ve hücresel immün yetersizliği olanlarda reaktive olur. CMV aynı zamanda yıllarca böbreklerde kalabilir.



128



CMV enfeksiyonları T hücreleri inhibe ederek bir immün süpresif etki yapabilir. Konak CMV enfeksiyonlarına karşı hem antikorlar aracılığı ile hem de hücresel immünite aracılığı ile defans yapar. Hücresel immünite sistemik hastalıkları baskıladığı için daha önemlidir. Yanıt - C 53) Aşağıdakilerden hangisi CMV'nin klinik bulgularından birisi değildir? A) B) C) D) E)



Hepatosplenomegali Ateş Heterofil antikor pozitif enfeksiyoz mononükleoz Pnömoni Retinit



CMV ile enfekte olan bebeklerin yaklaşık %20 kadarında mikrosefali, bayılma, sağırlık, sarılık ve purpura belirtileri olan sitomegalik inklüzyon hastalığı gelişebilir. Hepatosplenomegali en genel bulgudur. Enfekte bebekler yıllarca idrarla CMV çıkarırlar. İmmün yetersizlikli yetişkinlerde ateş, laterji ve peri-ferik kan yaymasında atipik lenfositler ile karakterize heterofil negatif mononükleoz meydana gelir. Böbrek ve kemik iliği transplantasyonu yapılanlarda pnömoni ve hepatit bulgularının ön planda olduğu sistemik CMV enfeksiyonu görülebilir. AIDS'li hastalarda, inatçı diyare görülebilir, ancak daha çok bilineni, körlük ile sonuçlanabilen retinit gelişebilir. Ayrıca AIDS'in terminal döneminde ağır seyirli enfeksiyoz mononükleoz gelişebilir. Yanıt - C 54) Yenidoğanda CMV enfeksiyonu tanısında aşağıdakilerden hangisi en duyarlı incelemedir? (Eylül- 1999) A) B) C) D) E)



Mide suyunda virüs partiküllerinin görülmesi Fetus hücre kültüründe virüs üretilmesi Ig M antikor saptanması ELISA ile antijenin gösterilmesi immünohistokimya çalışması



Cytomegalovirüs tanısında en iyi yöntem virüs izolasyonudur. Virüs boğaz yıkantı suyu ve idrardan elde edilebilir. Biyopsi gibi diğer materyallerde virüsü izole edemiyebilirsiniz. Semptomsuz konjenital enfekte bebeklerin tanısında ise en duyarlı yöntem serolojik olarak Ig M antikorlarının gösterilmesidir. Anneden bulaş olasılığı nedeniyle virüs izolasyon yöntemleri tanıda değerli değildir. Yanıt - C 55) Mikrosefali ile doğan konjenital sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonundan şüphelenilen bir bebekte tanı için aşağıdakilerden hangisi yarar sağlamaz? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Serumunda CMV-lgM araştırılması İdrarında CMV-inklüzyon cismi aranması Periferik kan hücrelerinde CMV-DNA aranması Nazofarengeal örneğinden CMV izolasyonu Serumunda yüksek düzeyde CMV-lgG saptanması



Sitomegalovirüs yaşamın ilk dönemlerinde plasenta, doğum kanalı ve anne sütü ile bulaşabilir. Küçük çocuklarda en önemli bulaşma yolu tükürüktür. Yaşamın ilerleyen yıllarında cinsel yol ile bulaşır. Ancak en önemli bulaşma yolu transfüzyon ve organ transplantasyonudur. CMV dünyada yaygındır, yetişkinlerin yaklaşık %80-90'inde antikorları bulunur. Yeni doğanda CMV-lgG pozitifliği tanı açısından değerli değildir, anneden geçen antikorlar bu pozitifliği yaratabilir. Yanıt - E 56) Baykuş gözü görünümlü inklüzyon cisimcikleri hangi virüs için patognomoniktir? A) B) C) D) E)



EBV Herpes simpleks tip 2 VZV CMV Hepatit B



Hücre kültürlerinde CMV, 1-2 haftada üretilebilir. İmmun floresans yöntemler ile virüs gösterilebilir. Şeffaf bir hale ile çevrelenmiş koyu renkli oval baykuş gözü şeklinde görünümü olan inklüzyon cisimcikleri vardır.



129



Semptomsuz konjenital enfekte bebeklerin tanısında en duyarlı yöntem serolojik olarak Ig M antikorlarının gösterilmesidir. Yanıt - D 57) Aşağıdakilerden hangisi üst solunum yolu enfeksiyonlarının nadir etkenlerinden birisidir? A) B) C) D) E)



Rhinovirüs Cytomegalovirüs Adenovirüs Enterovirüs İnfluenzae A



Üst solunum yolu enfeksiyonlarının önemli etkenleri virüslerdir. Viral enfeksiyonlar süperenfeksiyon gelişmedikçe kendi kendine iyileşir. Özellikle kış aylarında insidansı artar ve sıkışık yaşam şartlarında epidemiler yapar. Rhinovirüsler üst solunum yolu enfeksiyonlarının en sık etkenidir ve olguların yaklaşık 1/3'ü bu virüsle meydana gelir. Bunların dışında parainfluenzae 1-4, coronavirüsler, influenzae tip A ve B, adenovirüs, RSV, enterovirüsler sık görülen etkenlerdendir. Birçok virüs prodromal döneminde üst solunum yolu enfeksiyonlarını taklit edebilirler, ancak bunların asıl enfeksiyon alanları diğer organlardır. CMV ve EBV enfeksiyoz mononükleoz etkenidir ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında nadir görülürler. Üst solunum yolu enfeksiyonu etkenleri Sık görülenler ∞ Rhinovirüs, adenovirüs, enterovirüs ∞ İnfluenzae A/B, enterovirüs ∞ RSV Nadir etkenler ∞ EBV ∞ CMV Yanıt -B 58) Aşağıdaki virüslerden hangisi yenidoğan döneminde gözlenen pnömoniye en sık neden olur? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Adenovirüs Rhinovirüs Coxsackievirüs Respiratuvar sinsityal virüs Rotavirüs



Çocuklarda en sık alt solunum yolu infeksiyonu yapan virüsler RSV ve Parainfluenzadır. Özellikle 2 yaşına gelene kadar bütün çocuklar RSV ile karşılaşmış olurlar. Adenoviruslar çocuklarda görülen tüm alt solunum yolu enfeksiyonlarının sadece %10'undan sorumludur. Rhinovirus üst solunum yollarını etkiler. Yanıt - D 59) Aşağıdakilerden hangisi CMV tedavisinde kullanılır? A) B) C) D) E)



Lamivudin Amantadin Asiklovir İnterferon alfa Gansiklovir



AIDS'li hastalarda retinit ve pnömoni tedavisinde gansiklovir ve foskarnet etkilidir. HSV ve VZV'den farklı olarak asiklovire dirençlidir. Gansiklovir dirençli olgularda foskarnet kullanılabilir. Yanıt - E 60) Epstein-Barr virüsü konakçıda aşağıdaki hücrelerden hangisini enfekte ederek yayılır? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



T lenfosit B lenfosit Makrofajlar Doğal öldürücü hücreler Bazofil hücreler



130



Epstein Barr virüs komplemanın C3d komponenti-nin de reseptörü olan B lenfositlerin CD21 reseptörlerine bağlanır. Yanıt - B 61) EBV'nin replikasyonunu gösteren, tanı testi olarak kullanılan yapısal antijeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



EA EBNA VCA LMP MA



Virüs oral ve farenks mukoza hücrelerinde ve B lenfositlerde bulunan CD 21 reseptörlerine bağlanabilme özelliğindedir. İnsanlar doğal konaklarıdır. Antijenleri •



EBNA (Nükleer antijen): Latent dönemde enfekte hücrelerce üretilen sitotoksisite uyarıcı antijenidir







LMP (Latent membran proteini): EBNA ile aynı özellikleri taşır







EA (Early antijen): Yapısal olmayan erken dönemde enfekte hücrelerde belirlenen antijenlerdir.







VCA (Viral kapsid antijeni): Replikasyonun başlaması ile gelişen virüslere ait yapısal antijendir. En önemli antijenidir (VCA), çünkü tanı testi olarak kullanılır.







MA (Membranöz antijen): Yapısal olan, geç dönemde ortaya çıkan antijendir.



Yanıt - C 62) Tükrük ile bulaşması nedeniyle öpücük hastalığı ismi verilen aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



CMV Adenovirüs Enterovirüs tip 70 VZV EBV



EBV başlıca tükürük ile bulaşır (kissing disease). Düşük sosyoekonomik gruplarda erken yaşlarda enfeksiyon görülür ve genellikle asemptomatiktir. ileri ülkelerde ise ileri yaşlarda (lise çağı) virüs ile bulaşma olur ve enfeksiyöz mononükleoz yapar. Yanıt - E 63) EBV ile ilişkili olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Heterofil antikorlar saptanabilir Akut enfeksiyonun serolojik göstergesi LMP proteinlerine karşı gelişmiş Ig'lerin gösterilmesi ile konulur Virüs B lenfositleri enfekte eder Atipik lenfositler CD8 T lenfositlerdir Hepatit gelişebilir



EBV enfeksiyon başlangıçta orofarenkstedir, sonra kan yoluyla yayılır. Bu dönemde B lenfositler enfekte olur. Sitotoksik T lenfositler B lenfositlere karşı reaksiyona girer. Periferik yaymada görülen atipik lenfositler CD8 T hücrelerdir. EBV B lenfositler içinde latent kalır. EBV DNA'nın birkaç kopyası hücre genomuna in-tegre olurken, sirküler yapıdaki birçok kopya sitop-lazmada bulunur. EBV enfeksiyonuna karşı immün yanıt ilk olarak VCA Ig M antikorlarıdır, bunu VCA Ig G'ler takip eder ve ömür boyu kalıcıdır. Akut enfeksiyonlarda Ig M antikorları kullanılır, IgG ise geçirilmiş enfeksiyonların göstergesidir. Spesifik antikorlara ek olarak nonspesifik heterofil antikorlar da saptanabilir. Heterofil antikorlar koyun veya at eritrositlerini aglutine eder. Çarpraz reaksiyon veren Forssman antikorları fare böbrek ekstresi ile adsorbe edilip, yalancı aglutinasyon önlenir. Heterofil antikorlar 6 ay kadar sonra serumda tespit edilemediğinden tedavinin kontrolü amacıyla kullanılır. Bu antikorların EBV enfeksiyonu için spesifik olmadığı, hepatit B ve serum hastalığında da bulunabildiği unutulmamalıdır. Yanıt - B 64) Aşağıdakilerden hangisi EBV'nin kliniğinde görülmez? A) Ateş



131



B) C) D) E)



Şiddetli boğaz ağrısı Lenfadenomegali Retinit Hepatit



Ateş, boğaz ağrısı, lenfadenopati ve splenomegali karakteristik bulgularıdır. Anoreksi ve letarji de sık görülen bulgulardandır. Hepatit sıklıkla eşlik ederken, ensefalit de bulunabilir. Genellikle 2-3 hafta içinde spontan iyileşme olur. Splenomegalinin nadir komplikasyonlarından olan dalak rüptürü özellikle sportif egzersizler sırasında meydana gelebilir. İmmün yetersizliği olanlarda ciddi, sıklıkla fatal seyidi X'e bağımlı immunoproliferatif sendrom gelişebilir. Retinit CMV enfeksiyonlarında görülen bir klinik tablodur. Yanıt - D 65) Enfeksiyoz mononükleoz için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Hastaların çoğunluğunu 18-20 yaş civarındaki gençler oluşturur Bir Herpesvirüs enfeksiyonudur Hastalarda şiddetli bir tonsillit gelişir Tedavide asiklovirin fazla etkisinin olmadığı gösterilmiştir, ancak yine de ağır olgularda yüksek dozda kullanılır Heterofil antikorların tespit edilmesi iyileşmenin göstergesidir



Enfeksiyoz mononükleoz gama herpesvirüs ailesinden Epstein-Barr (human herpesvirüs tip 4) ile meydana gelen hastalıktır. Virüs CD 21 reseptörleri taşıyan B lenfositler ile nazofarengeal hücreleri enfekte eder. Hastalığın tipik bulguları yüksek ateş, ağır tonsillit ve lenfadenomegalilerin bulunmasıdır. Virüs tükrük teması ile bulaşır ve öpücük hastalığı (kissing disease) olarak bilinir. Geri kalmış toplumlarda genellikle çocuklar çağında bulaşır ve asemptomatik seyirlidir. Ancak ileri toplumlarda lise - üniversite çağı gençler arasında yaygındır ve heterofil antikor pozitif enfeksiyoz mononükleoz tablosu gelişir. Hastalığın akut döneminin en önemli laboratuar bulgusu atipik lenfositler ve heterofil antikorlardır. Yanıt - E 66) Baş ve boğaz ağrısı, halsizlik, yorgunluk ve hafif ateş şikayetleriyle hastaneye başvuran 17 yaşında bir kadın hastada, eksüdatif farenjit, servikal lenfadenopati, lenfosit sayısında artış ve periferik yaymada büyük atipik lenfositler görülmüştür. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Enfeksiyöz mononükleozis Herpanjina Eritema enfeksiyozum Ekzantem subitum Streptokokkal farenjit



Burada tipik EBV ye bağlı infeksiyöz mononükleozis tablosu tarif edilmektedir. Herpanjinada (Coxackie A) ağızda veziküler lez-yonlar la karakterizedir. Ekzantem subitum (HHV 6) mononükleozis benzeri tablo yani atipik lenfositler ve ateş yapabilit ancak eksüdatif farenjit görülmez. Eritema enfeksiyozum (Parvo B19) mononükleozis benzeri tablo yapmaz. Streptokokal farenjitte lenfositoz ve atipik lenfosit beklenmez, nötrofil hakimiyeti olan lökositoz tablosu ön plandadır. Yanıt - A 67) Enfeksiyoz mononükleozda periferde görülen atipik lenfositler aşağıdaki hücrelerden hangisi ile ilgilidir? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



B lenfosit CD4 T lenfosit CD8 T lenfosit CD21 plazma hücresi Plazma hücresi



132



Enfeksiyoz mononükleozda periferde görülen atipik lenfositler enfekte B lenfositlere karşı gelişmiş CD8 T lenfositlerdir. Yanıt - C 68) EBV'nin serolojik tanısında aşağıdakilerden hangisi kullanılır? A) B) C) D) E)



Heterofil antikorlar Soğuk antikorlar Wright Gruber-Widal Weil-Felix



Başlıca iki önemli laboratuvar bulgusu vardır •



Hematolojik bulgular; Hastalarda lenfositoz vardır, formül lökositte %30'un üzerinde atipik lenfosit saptanır. Bunlar geniş lobuler nükleusa ve vakuollü bazofilik sitoplazmaya sahip CD8 sitotoksik T lenfositerdir.







İmmunolojik bulgular; heterofil antikor testi ile einfeksiyoz mononükleozun erken tanısı konulur, çünkü ortalama 2 hafta içinde pozitifleşir. İyileşmeden sonra çok kısa bir süre içinde serumda kaybolduğundan hafif enfeksiyonlarda faydalı değildir. Bu amaçla tüp teste (Paul Bunnel) göre daha ucuz, daha spesifik, daha duyarlı olan Mono test kullanılır.



EBV'ye spesifik antikorların ölçülmesi özellikle tanı zorluğu-çekilen olgularda kullanılır. Hastalığın erken dönemlerinde VCA Ig M antikorları ölçülür, VCA Ig G ise hafif enfeksiyonların tanısında kullanılır. Bur-kit lenfomasında EA saptanabilir. EBNA'da geçirilmiş enfeksiyonların tanısı açısından faydalıdır. Tükrük gibi klinik örneklerden EBV izole edilebilir, ancak teknik olarak zor uygulamalardır. Nükleer antijenler floresan antikor boyama yöntemi ile gösterilebilir. Yanıt - A 69) Atipik lenfositoz aşağıdaki hastalıklardan hangisinin önemli bulgularından birisidir? A) B) C) D) E)



Rotavirüs gastroenteriti Kronik hepatit C Parvovirüs enfeksiyonu Epstein-Barr virüs enfeksiyonuna bağlı mononükleoz Herpes simplex virüs enfeksiyonuna bağlı ensefalit



Epstein-Barr virüs enfeksiyonlarında B lenfositler infekte olur. Bunları ortadan kaldırmak amacıyla CD8 T lenfositler (Atipik lenfositler) aktifleşirler. Cytomegalovirüs, viral hepatit, rubella, mumps ve ro-seola gibi hemen hemen bütün viral enfeksiyonlarda atipik lenfositler görülür. Ancak Epstein-Barr virüs enfeksiyonlarında bunların oranı tüm lenfositlerin %10-30'u kadardır. Bazı olgularda %90'lara kadar ulaşabilir. Atipik lenfositoz denince akla EBV'ye bağlı enfeksiyoz mononükleoz gelir. Yanıt - D 70) Aşağıdakilerden hangisi EBV enfeksiyonu tanısında kullanılmaz? A) B) C) D) E)



Atipik lenfositlerin gösterilmesi Heterofil antikorların gösterilmesi Dokularda intranükleer baykuş gözü şeklinde inklüzyon cisimciklerinin gösterilmesi VCA IgM antikorlarının gösterilmesi Tükrük ve kord kanı lenfositlerinden EBV üretilmesi



EBV CD21 taşıyan B lenfositleri enfekte eder. En-fekte lenfositlerden anormal antikorlar (otoantikor) salınır. Bunlara heterofil antikorlar denir. Enfekte B lenfositleri ortadan kaldırmak için CD8 T lenfositler gelişir (Downey hücreleri). Bunlara atipik lenfositler denir. Hastalığın asıl tanısı özellikle tükrük veya kord kanında EBV virüsün izole edilmesi veya kanda bulunan anti-VCA antikorların gösterilmesi ile konulur. Dokularda baykuş gözü şeklinde inklüzyon cisimciklerinin gösterilmesi CMV tanısı için kullanılan bir tanı testidir. Yanıt - C 71) EBV ile ilişkisi olmayan kanser aşağıdakilerden hangisidir? A) Burkitt lenfoması B) Kaposi sarkomu



133



C) B hücreli lenfoma D) Timik karsinoma E) Nazofarengeal karsinoma Lenfoid orijinli kanserler ile ilişkilidir. EBV ile ilişkisi ispatlananlar ∞ Burkitt lenfoması ∞ Diğer B hücreli lenfomalar (Afrikalı çocuklarda) ∞ Nazofarengeal karsinoma (Çin), ∞ Timik karsinoma (USA) EBV'nin kanser oluşumundaki rolü halen açıklığa kavuşmamıştır. Kaposi sarkomu HHV 8 ile meydana gelir. Yanıt - B 72) Roseola infantum etkeni virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



HHV tip 5 HHV tip 3 HHV tip 6 HHV tip 2 VZV



Human Herpesvirüs tip 6 ve 7, T lenfositlerini enfekte eder. Bu virüsler hakkında çok az bilgi bulunmaktadır, ancak HHV 6'nın lenfoproliferatif hastalıklara neden olduğu saptanmıştır. HHV 6 aynı zamanda çocuklarda döküntülü enfeksiyona sebep olur (roseola veya exanthema subi-tum). HHV 7'nin de aynı hastalıkları yaptığı kabul edilir. Yanıt - C 73) AIDS'ti hastalarda Kaposi sarkomuna sebep olan virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



HHV tip 5 HHV tip 6 HHV tip 7 HHV tip 8 CMV



HHV 8'in AIDS'İİ homoseksüellerde epidemik olarak bulunduğu ve Kaposi sarkomu ile ilişkisi bilinmektedir. Bu nedenle Kaposi sarkomu ile ilişkili herpesvirüs (KSHV) olarak isimlendirilir. Bu virüsün DNA yapısı daha çok EBV'ye benzer ve bu nedenle pri-mer hedefinin lenfositler olduğu düşünülmektedir. Yanıt - D 74) Aşağıdakilerden hangisi Poxvirüs ile ilişkili değildir? A) B) C) D) E)



En büyük ve kompleks virüsdür İntrasitoplazmik negry cisimcikleri oluşturur Molluskum kontagiosum etkenidir Koyunlarda orf hastalığı yapar Vaccinia virüs çiçek aşısı içindeki virüsdür



Poxvirüsler en büyük ve kompleks yapılı virüslerdir. Medikal önemi olanlar çiçek virüsü (smalpox), vaccinia virüs ve molluskum kontagiosum virüsdür. intrasitoplazmik replike olurlar. Lezyonlarda Guernieri inklüzyon cisimcikleri yaparlar. •



Smalpox: Etkili aşılama sonucunda dünyadan eradike edilmiştir. Su çiçeğinden farklı olarak tüm döküntüler aynı dönemdedir. Skatris bırakarak iyileşirler.







Vaccinia virüs: Variola virüsü dünyadan silen canlı atenüe aşının içindeki virüsdür.







Molluskum kontagiosum: Deri ve mukozaların küçük, pembe, papüler, siğil tarzında selim tümörleridir. Lezyonlar krater tarzındadır ve içinde beyaz renkli bir içerik taşır. Yakın temas ile bulaşır (seksüel temas dahil). Özellikle çocuklar arasında yaygındır. İmmün sistemi sağlam olanlarda birkaç ay içinde kendi kendine iyileşir. Tedavi lezyonların küretajı ile yapılır. Sistemik tedavisi yoktur.







Orf: Koyunlardan bulaşan, hemorajik büllöz lezyonlarla karakterize bir hastalıktır (Koyun kaşıntılı hastalığı).



Yanıt - B



134



75) Adenovirüslerin insan enfeksiyonlarmdaki serotiplerini gösteren antijeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Penton proteinleri Hekzon proteinleri Hemaglutinin RNA Matriks proteinleri



Virion yapısı içinde yaklaşık olarak 11 virion proteini bulunur. Viral partikül yüzeyindeki majör komponent hekzon ve penton kapsomerleridir. Grup ve tipe spesifik epitopları hekzon ve polipeptid fiber yapılarıdır. Tüm insan adenovirüsleri hekzon antijenitesini gösterirler. Bazı serotipleri (özellikle 12, 18 ve 31) farelerde sarkom oluşturur, ancak insanlarda tümör oluşumu ile ilişkisi gösterilememiştir. Yanıt - B 76) Aşağıdaki virüslerden hangisi, insanlarda akut foliküler keratokonjonktivit etkenidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



HSV-1 New Castle hastalığı virüsü Adenovirüs tip-8 CMV Varicella zoster virüsü



Adenovirüslerin birçoğu klamidya konjunktiviti benzeri folliküler konjuntivit yapar. Yanıt - C 77) Farengokonjonktival ateş yapan etken aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2001) A) B) C) D) E)



Adenovirüs tip B Parainfluenza Kızamık İnfluenza Rhinovirüs



Farengokonjonktival ateş etkeni adenovirüslerdir. Yanıt - A 78) Aşağıdakilerden hangisi, tipe özgül adenovirüs antijenidir? (Eylül - 2001) A) B) C) D) E)



Penton Hekzon Hemaglutinin Glukoprotein Nöraminidaz



Adenovirüsler kapsülsüz çift sarmal lineer DNA ve izo-sahedral nükleokapsid yapısına sahiptirler. Kapsidinin her 12 alt biriminden bir fiber çıkar. Fiberler organlara tutunmada görevi olan hemaglutininlerdir. Virionlarından ayrılan fiberlerin insan hücreleri için toksik olduğu gösterilmiştir. Fiber proteinleri tipe spesifik antijenleridir ve bugüne kadar 41 değişik antijenik tipi gösterilmiştir. Adenovirüslerin gruba spesifik antijenleri hekzon proteinleri üzerinde lokalizedir. Yanıt - C 79) Aşağıdakilerden hangisi adenovirüs enfeksiyonları içinde düşünülemez? A) B) C) D) E)



Farenjit Konjunktivit Enfeksiyöz mononükleoz Sistit Gastroenterit



Adenovirüsler solunum sistemi, gastrointestinal sistem ve konjunktivalar gibi birçok organın mukozalarının enfeksiyonudur. Nötralizan antikorlara bağlı gelişen immünite tipe spesifiktir ve yaşam boyu devam eder. Farenjit, farengokonjunktival ateş ve akut respiratuvar hastalık yaparlar. Alt solunum yollarında ise bronşit ve atipik pnömoni etkenidir.



135



Hemorajik sistitte hematüri ve dizüri belirgin semptomlardır. iki yaşın altındaki çocuklarda kan bulunmayan gastroenteritler yaparlar. Adenovirüs enfeksiyonlarının çoğu kendi kendine iyileşir. Enfeksiyonların yarısından çoğu da asemptomatiktir. Epidemik keratokonjunktivit yatrojenik bir hastalıktır, özellikle göz muayeneleri sırasında aseptik şartlara uyulması ve ellerin yıkanması ile bulaşma önlenebilir. Yanıt - C 80) Aşağıdaki enfeksiyonlardan hangisinin etimolojisinde Adenoviruslar yer almaz? (Nisan - 2006) A) Keratokonjunktivit B) Gastroenterit C) Süpüratif artrit D) Akut farenjit E) Hemorajik sistit Adenovirüsler solunum sistemi, gastrointestinal sistem ve konjunktivalar gibi birçok organın mukozalarının enfeksiyonudur. Nötralizan antikorlara bağlı gelişen immünite tipe spesifiktir ve yaşam boyu devam eder. Adenovirüslerin bazı serotiplerinin özel hastalıklardan sorumlu olduğu gösterilmiştir. Örneğin; 3, 4, 7, ve 21 solunum sistemi hastalıkları, 8 ve 9 epidemik keratokonjunktivit, folliküler konjunktivit, tip 11 ve 21 akut hemorajik sistit ve tip 40 ve 41 infantil gastroenterit etkenleridir. Yanıt - C 81) Aşağıdakilerden hangisi insan adenovirüslerinin enfeksiyonu değildir? A) B) C) D) E)



Akut respiratuvar hastalık Konjunktivit Faringokonjunktival ateş Döküntülü jeneralize sistemik hastalık Sistit



Adenovirüslerin yüze yakın serotipi insan enfeksiyonları yaparlar. Özellikle mukoza enfeksiyonları gösterirler. Faringokonjunktival ateş, akut respiratuvar hastalık, pnömoni, akut farenjit, akut hemorajik sistit, karaciğer transplantı yapılan çocuklarda hepatit, epidemik keratokonjunktivit, gastroenterit yaparlar. Kural olarak adenovirüsler ile sistemik enfeksiyon meydana gelmez. Yanıt - D 82) Keratokonjunktivit gelişen bir hastanın ayırıcı tanısında aşağıdaki virüslerden hangisi enfeksiyon etkeni olabilir? A) B) C) D) E)



Varicella-zoster virüs Respiratory syncytial virüs Epstein-Barr virüs Adenovirüs Parvovirüs



Adenovirüsler mukozalarda enfeksiyon yaparlar. Adenovirüs tip 8 epidemik keratokonjunktivit etkeni iken, adenovirüs tip 3 ve 4 yüzme havuzu konjunktiviti etkeni olarak bilinirler. Adenovirüsler nazokomiyal enfeksiyonlara da sebep olduğu gösterilmiştir. Herpesvirüsler de önemli konjunktivit etkenlerindendir ve körlüğe sebep olabilirler. Yanıt - D 83) Gastroenterite neden olan virüslar aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Adenovirüs tip 7, Herpesvirus tip 6, Hepatit A virusu Adenovirus tip 40, Rotavirus, Norwalk virusu Poliovirus tip 1, Parvovirus B19, Reovirus Astrovirus, Herpesvirus tip 8, Hepatit E virusu Rotavirus, Paramyxovirus, SV40 virusu



Rota virus pediyatrik yaş grubunda görülen diyarenin en sık nedenidir. Norwalk virusu ise hem pediyatrik yaş grubu hem erişkinlerde önemli bir gastroenterit nedenidir.



136



Adenoviruslar faringokonjunktival ateş ve ÜSYE dışında daha çok çocuklarda olmak üzere yetişkinlerde de gastroenterite yol açabilmektedir. Diğer şıklar içerisinde yeralan Herpes virus 6, Parvo B19, Herpes Tip 8, Paramyxovirus ve SV40 gastroenterit yapmazlar. Yanıt - B 84) Aşağıdakilerden hangisi EBV enfeksiyonu tanısında kullanılmaz? A) B) C) D) E)



Atipik lenfositlerin gösterilmesi Heterofil antikorların gösterilmesi Dokularda intranükleer baykuş gözü şeklinde inklüzyon cisimciklerinin gösterilmesi VCA IgM antikorlarının gösterilmesi Tükrük ve kord kanı lenfositlerinden EBV üretilmesi



Dokularda baykuş gözü şeklinde intranükleer inklüzyon cisimcikleri Cytomegalovirüslerin karakteristik özelliğidir. Yanıt - C 85) Serviks kanseri etkeni virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



EBV Papillomavirüs Adenovirüs CMV TTV



Papillomavirüsler siğiller gibi skuamöz hücrelerin selim tümörleri olan papilloma etkenidir. HPV-16 gibi genital bölge siğilleri serviks kanseri etkenlerindendir. Yanıt - B 86) En yaygın cinsel yolla bulaşan hastalık aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



HSV tip 2 Gonore Yumuşak şankr Sifilis Genital siğil



Genital siğiller en yaygın cinsel yolla bulaşan hastalıklardır. Bulaşma deri-deri teması ile olur (seksüel geçiş). Derideki siğiller çocuklar ve genç erişkinlerde daha yaygın iken, ileri yaşlarda geriler. Hayvanlardaki siğiller insanlar için bulaştırıcı değildir. Yanıt - E 87) Aşağıdaki etkenlerden hangisinin neden olduğu genital enfeksiyonda servikal displazi gelişme riski vardır? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Treponema pallidum Papillomavirüs Trichomonas vaginalis Candida albicans Chlamydia trachomatis



Papillomavirüsler insanlarda genital tümörlere neden olurlar. Yanıt - B 88) Aşağıdakilerden hangisi kadınlarda serviks kanserine yol açabilir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



insan adenovirus Chlamydia trachomatis Ureaplasma urealyticum İnsan papilloma virusu Gardnerella vaginalis



Yanıt - D



137



Virüs



Virüs



İnsanda meydana getirdiği kanser







Human papillomavirüs



-



Genital tümörler



-



Skuamöz hücreli karsinom



-



Orofarengeal karsinom



-



Nazofarengeal karsinom



-



Afrika Burkit lenfoması



-



B hücreli lenfoma







Papova virüsler



Herpes virüsler



EB virüs







Hepadna virüsler



Hepatit B virüs



-



Hepatosellüler karsinom







Retro virüsler



HTL virüs



-



Yetişkinin T hücreli lösemisi







Flavi Virüsler



Hepatit C virüs



-



Hepatosellüler karsinom



89) Papillomavirüsler için patognomonik bulgu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



İntranükleer inklüzyon cisimcikleri İntrasitoplazmik inklüzyon cisimcikleri Koilositoz Epitel hücrelerinde atrofi Heterofil antikorlar



Papillomavirüsler skuamöz epitel hücrelerini enfekte ederek patognomonik sitoplazmik vakuoller (koilositoz) oluşturur. Siğiller selim tabiatlıdır ve habisleşmez. Serviks ve penis üzerindeki HPV enfeksiyonları kanserleşebilir (Kondiloma akuminata). Tanı genellikle klinik olarak konulur. Lezyonlarda koilositozun görülmesi tanıyı kesinleştirir. Yanıt - C 90) Aşağıdakilerden hangisi human papillomavirus'un etkeni olduğu tümörlerden birisi değildir? A) B) C) D) E)



Plantar siğil Servikal kanser Kondiloma akuminata Hepatik kanser Larengeal kanser



Papillomavirüsler deri ve mukozaları enfekte ederek özellikle selim tümörlere sebep olan bir virüstür. Gelişen selim tümörler zamanla habis hale gelip, zemininden skuamöz hücreli karsinom gelişebilir. DNA hibridizasyon testi sonuçlarına göre birçok serotiplerinin olduğu gösterilmiştir. 16-18 gibi bazı tipleri daha sık kanser oluşturabilir. 6-11 gibi bazı suşları da özelikle selim tümörler ve siğillerin etkenidir. Yanıt - D 91) Progressif multifokal lökoensefalopati etkeni virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



SV40 HIV JC virüs Rotavirüs Adenovirus



Polyomavirüs grubu içinde simian virüsü 40 (SV40) ve insan virüsleri olan BK ve JC virüsleri bulunur. BK virüs solunum yolu enfeksiyonları ile böbrek epitel hücrelerini enfekte etme özelliği vardır. JC virüs progresif multifokal lökoansefalopati (PML) etkenidir. Yanıt - C 92) Aşağıdakilerden hangisi tek sarmal DNA virüsüdür? A) B) C) D) E)



HBV Adenovirüs Rotavirüs Parvovirüs Papillomavirüs



138



Parvovirüs B19 tek sarmal en küçük DNA virüsüdür. Genom negatif DNA'dır. Sadece tek serotipi vardır. Yanıt - D 93) Aşağıdakilerden hangisi Parvovirüs B19'un bulaşma yollarından birisi değildir? A) B) C) D) E)



Solunum Fekal oral Transplasental Kan ve kan ürünleri Kemik iliği transplantasyonu.



Başlıca solunum sistemi yoluyla bulaşır. Transplasental bulaşma da görülebilir. Kan donörleri de önemli bir kaynaktır. Dünyada yaygın görülen bir enfeksiyondur. İnsanlar tek kaynaktır, hayvanlarda enfeksiyon yapan suşlar insanlara bulaşmaz. Yanıt - B 94) Parvovirüs B-19 aşağıdakilerden hangisini yapmaz? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



İntraepitelyal neoplazi Eritema infeksiyozum Hidrops fetalis Aplastik kriz Artrit



Parvovirüs B-19 eritema enfeksiyozum (5. hastalık), artrit, geçici aplastik kriz ve fetusta hidrops fetalis etkenidir. Yanıt - A 95) Eritema enfeksiyozum (5. hastalık) neden olan etken hangisidir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Coxsackie A Parvovirüs B19 Human herpes virüs 6 Echo virus Varicella zoster virüsü



Eritema enfksiyozum (beşinci hastalık) etkeni virüs Parvovirus B19'dur. Yanıt - B 96) Aşağıdakilerdğen hangisi Parvovirüs B19'un yaptığı hastalıklardan biri değildir? A) B) C) D) E)



Roseola infantum Eritema infeksiyozum Aplastik krizler Hidrops fetalis Artritler



Parvovirüs B19'un dört klinik tipi vardır Eritema enfeksiyozum (tokatlanmış çocuk sendromu, beşinci hastalık). Özellikle okul yaşındaki çocukları tutar. Yüzde tipik döküntü, eller ve dirsekler olmak üzere eklem tutulumları önemlidir. Eklem bulguları romatoid artriti taklit edebilir, artropati yıllarca sürebilir. Aplastik krizler: Orak hücreli anemi, talasemililer ve sferositozu olanlarda geçici ciddi aplastik anemi olur. Fetal enfeksiyonlar: Gebe kadın birinci ve ikinci trimesterde enfekte olursa, virüs plasentaya geçip fetusu enfekte eder. Fetal ölüm ve hidrops fetalis meydana gelebilir. Üçüncü trimesterde meydana gelen enfeksiyon klinik tablo yaratmaz. Parvovirüs B19'un konjenital anomali yaptığı gösterilememiştir. Kronik B19 enfeksiyonu: Özellikle HIV enfeksiyonlularda olmak üzere immün yetersizliği olanlarda meydana gelir. Eklem bulguları ön plandadır. Yanıt - A 97) Parvovirüs enfeksiyonlarının hafif ekzantem tarzında döküntü dışında karakteristik özelliği aşağıdakilerden hangisidir? A) Akut hemolitik anemi B) Keratokonjunktivit



139



C) Boğmaca tarzı öksürük D) Gastroenterit E) Epidemik akut respiratuvar hastalık Parvovirüs B19 insanlarda hastalık yapan yegane parvovirüstür. Damar endotel tabakasını tutarak döküntü, kemik iliği tutulumu ile aplastik kriz yapar. Akut gelişen hemolitik anemi önemli bulgularından birisidir. Yanıt - A 98) On dokuz yaşında, 17 haftalık gebeliği olan bir kadın, fetal anemi ve hidrops nedeniyle ölü doğum yapmıştır. Fetal otopside erıtroid prekürsör hücrelerde viral inklüzyonlar saptanmıştır. Bu durumda, etken olarak öncelikle aşağıdaki virüslerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Herpes simplex virüs Parvovirüs B19 Sitomegalovirüs İnsan immün yetmezlik virüsü Enterovirüsler



Parvovirüs B 19 insanlarda hastalık yapan yegane parvovirüstür. Eritrositlerin progenitor hücrelerini enfekte ederek çocuklarda eritema enfeksiyozum (beşinci hastalık), normal yetişkinlerde poliartralji-artrit sendromu, hemolitik hastalığı olan hastalarda aplastik kriz, immün yetersizliği olanlarda kronik anemi, gebelerde hidrops fetalis etkenidir. Yanıt - B 99) Aşağıdakilerden hangisi DNA virüstür? (Eylül- 1998) A) B) C) D) E)



Hepatit A virüsü Hepatit D virüsü Hepatit C virüsü Hepatit B virüsü Hepatit E virüsü



Hepatit virüsleri içinde önemli olan beş virüs vardır. Hepatit A ve E fekal-oral bulaşan, hepatit B ve C ise parenteral bulaşan hepatitlerdir. Hepatit D ise hepatit B varlığında yaşamını sürdürebilen detektif bir virüstür. Tüm hepatitler içinde sayılan beş hepatit etkeni hastalıkların yaklaşık olarak %95'inden sorumludur. Bunların içinde Hepatit 6 virüsü diğerlerinden farklı olarak kısmen çift sarmal sirküler yapılı DNA'ya sahiptir. Yanıt - D 100)



Aşağıdakilerden hangisi Hepatit B virüsü için doğru değildir?



A) B) C) D) E)



Zarflı virüstür Genomu kısmi çift sarmal DNA yapısındadır DNA bağımlı RNA polimeraz taşır Enfekte yapısına Dane partikülü denir Etere dirençlidir







B tipi viral hepatit etkenidir.







İnsanlar tek doğal konaklarıdır.







Zarflı ancak etere dirençlidir.







Hepadnavirus ailesinin üyesidir. Kısmi çift sarmal DNA yapısındadır. Zarfı yüzey antijen denilen (HBsAg) bir protein taşır. Core bölgesi içinde DNA bağımlı DNA polimeraz (revers transkriptaz) bulundurur.







Hasta serumları incelendiğinde üç değişik partikül görülür. Bunlardan 22nm çapında sferik ve 22nm çapında flamenter yapıda olanlar infektif olmayan (içinde cor bölgesi olmayan HBsAg'ler, 42 nm çapındaki ise enfektif partikülleridir (Dane partikülü).



Yanıt - C 101) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi hepatit B virüsünün gen bölgesi değildir? s c P gag x



140



Hepatit B virüsünün genomu tamamlanmamış çift sarmal DNA dan yapılmıştır. Eksik olan pozitif zincir (S zinciri) replikasyon sırasında tamamlanır. Replikasyon sonrasında ise yeni viryonun genomuna ait S zinciri tamamlanamadan genomun kapsidi yapısını tamamlar ve böylece yeni virüslerinde S zincirleri eksik kalır. Genomda dört önemli gen bölgesi bulunmaktadır. S bölgesi : HBsAg C bölgesi : HBcAg ve HBeAg P bölgesi : DNA polimeraz X bölgesi : HBxAg Yanıt - D 102) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi kronik HBV enfeksiyonunu tanımlar? Akut hastalıktan 6 ay sonra bile Anti-HBs oluşmaması 6 aydan uzun süren HBeAg pozitifliği 6 aydan uzun süren Anti-HBc IgM pozitifliği ALT yüksekliğinin 6 aydan uzun sürmesi 6 aydan uzun süren HBsAg pozitifliği



HBsAg'nin 6 aydan uzun süre pozitifliğinin devam etmesi sonucunda hastaya kronik hepatit B enfeksiyonu tanısı konulur. Yanıt - E 103) Hepatositlerin yüzeyindeki polimerize human serum albumine bağlanan HBV yapısı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



S X bölgesi PreS2 Revers transkriptaz D bölgesi



HBsAg: Hem Dane partiküllerinin hem de infektif olmayan partiküllerin üzerinde bulunur. HBsAg üç farklı proteinden oluşur. Ayrı başlangıç noktalarından kodlanmalarına bağlı olarak large (L), middle (M), small (S) proteinlerden oluşur. Genomun Pre-S, geni L proteinini, Pre-S2 geni M proteinini, S geni ise S proteinini kodlar. S proteini, HBsAg'de en çok bulunan proteindir. L ve M proteinlerinin hepatositlere bağlanmada rolü olduğu gösterilmiştir. Pre-S2 bölgesinin karaciğer hücreleri üzerindeki polimerize human serum albumin reseptörlerine bağlandığı bilinmektedir. Anti-PreS2 antikorları HBsAg negatifleşmeden pozitifleştiği için, akut dönemdeki hepatit B'li bir hastanın kronikleşme riskinin az olduğu yönünde bir bulgudur. Yanıt - C 104) A) B) C) D) E)



HBsAg'nin ortak yapısı olan glikoproteini aşağıdakilerden hangisidir? a d y w r



HBsAg'nin glikoproteini a, d, y, w, r determinantlarından oluşmaktadır. Bu determinantlar nedeniyle serotipler oluşmaktadır. Ancak tüm HBV suşlarında a determinantı bulunması nedeniyle farklı türde aşıların hepsi ile immünizasyon sağlanmaktadır. Yine aynı nedenle hepatit B enfeksiyonu geçiren bir kişi tekrar hepatit B enfeksiyonu geçirmemektedir. Yanıt - A 105) A) B) C) D)



HBcAg hepatit B virüs enfeksiyonunda neyin göstergesidir? Taşıyıcılık iyileşme Kronik aktif hepatit Replikasyon



141



E) Kronik persistan hepatit HBcAg, HBV'nin core bölgesinin antijenidir. Serumda saptanamaz, ancak karaciğer iğne biyopsisi ile gösterilebilir. Bunların bir kısmı hepatositlerin endoplazmik retikulumunda değişikliğe uğraması ile suda eriyebilir HBeAg oluşur. Bu antijen de C geninin Pre-C başlangıç noktasından başlayarak yapılır. Aynı gen bölgesini kullanmaları nedeniyle HBcAg'nin serumdaki göstergesidir denebilir. Virüsün replikasyonunun göstergesidir. HBeAg MHC class I antijenler tarafından sunulan antijendir. CD8 T lenfositlerinin hedefi bu hücrelerdir. Yanıt - D 106) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi hepatit B'nin bulaşma yolu değildir? Fekal-oral Seksüel temas Parenteral Vertikal Horizontal



Hepatit B'nin başlıca bulaşma yolları •



Seksüel temas: Cinsel ilişki ile bulaşma şeklidir. Özellikle homoseksüel ilişki ile sıklığı artar, partner sayısı arttıkça hastalığın bulaşma şansı da artar.







Parenteral yol: Kan ve kan ürünleri aracılığı ile bulaşır, Kontamine iğneler, kan ve kan ürünü transfüzyonu, hemodiyaliz, uyuşturucu bağımlıları (intravenöz), manikür, akupunktur, tatuaj, konjunktival girişimler bulaşmada önemli faktörlerdir.







Vertikal yol: Perinatal bulaşmada transplasental bulaşma nadirdir. Bulaşma doğum sırasında meydana gelir. HBeAg pozitif gebelerde bulaşma hemen hemen kaçınılmazdır.







Horizontal yol: Aralarında cinsel temas veya kan teması bulunmayan sıkışık yaşam şartlarındakilerde gelişen bir yoldur. Türkiye'deki en sık görülen bulaşma yoludur. Aile içi, ana okulları, yaşlı bakım evleri, hastaneler, kışlalar en önemli örneklerdir.



Fekal-oral yol hepatit A ve E'nin bulaşma şeklidir. Yanıt-A 107) A) B) C) D) E)



Hepatit B'de aşağıdakilerden hangisi viral replikasyonu göstermez? HBsAg HBeAg HBV-DNA HBcAg DNA-polimeraz



Subklinik ve anikterik akut enfeksiyon geçirenlerde kronikleşme daha sık görülür. İyileşen olgularda Anti-HBe gelişmeye başlar. Replikasyonun sürdüğü kronik olgularda HBeAg pozitifliğini korur. Bunlarda bulaştırıcılıkta fazladır. HBeAg viral replikasyonun göstergelerinden biridir (HBV-DNA, DNA polimeraz, HBcAg gibi), ancak çok güvenilir değildir. Yanıt-A 108) A) B) C) D) E)



Ekstrahepatik bulgulardan ürtiker ve artrit hangi hepatitte gelişebilir? HAV HBV HEV HGV TTV



Hepatit B inkübasyonu 6 aya kadar uzayabilir. Olguların sadece 1/2 kadarı ikterik enfeksiyon geçirir. Akut enfeksiyonda genellikle başlangıç hepatit A kadar gürültülü değildir. Ekstrahepatik bulgular sıktır. Diğer hepatitlerden farklı olarak ürtiker, eklem ağrıları, artrit gelişebilir. Derin ikteri olan hastalarda kaşıntı olabilir. GİS bulguları ön plandadır, hastalarda konstipasyon görülür. Olguların ortalama %1 kadarında fulminan hepatit görülür. Hastalarda akut karaciğer nekrozu ve ensefalopati vardır. Çok yüksek olan ALT ve AST değerleri hızla düşer, üre normalin altına iner, amonyak artar ve PTZ yükselir. Yanıt - B



142



109) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi de Ritis oranıdır? ALT'nin üst sınırın on katını aşması AST/ALT >1 ALT'nin iyileşme sırasında AST'nin altına düşmesi AST'nin ALT'ye göre yüksek bulunması Kronik hepatit tanımlanmasında kullanılan bir parametredir



ALT seviyesi üst sınırının 10 katını aşanlar ve de Ritis oranı (AST/ALT) 1 'den küçük olanlar akut hepatitli kabul edilirler. İkterik olgularda hem direkt hem de indirek bilirubin yükselir. Yanıt - B 110)



Enjeksiyon sırasında eline iğne batan bir hemşirede, dört ay sonra hepatit bulguları gelişiyor:



Lab bulguları: HBsAg (-), Anti-HBs (-) Anti-HAV IgG (+) Anti-HBc IgM (+) ve Anti-HBe (+) Hasta için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Akut HAV enfeksiyonu geçiriyordur Hepatit B geç dönemindedir Hepatit E enfeksiyonu geçiriyordur Hepatit B'nin pencere dönemindedir Yıllar önce Hepatit B enfeksiyonu geçirmiştir



HBsAg (-), Anti-HBs (-), Anti-HBc IgM (+) belirlenen hasta pencere dönemine uymaktadır. Yanıt - D 111) Aşağıdakilerden hangisi HBV enfektivitesini ve DNA polimeraz aktivitesini en iyi gösteren hepatit marker'ıdır? A) B) C) D) E)



HBeAg Anti - HBe Anti-HBc IgM HBsAg Anti - HDV



Hepatit B virüsünün replikasyonunun gösterilebilmesi için core bölgesinin antijenlerinin gösterilmesi gerekir. Bugün için tanımlanabilenler HBcAg, HBV-DNA, DNA polimeraz ve HBeAg'dir. Hepatit B core antijenlerinin bir kısmı hepatositlerin endoplazmik retikulumunda değişikliğe uğraması ile suda eriyebilir HBeAg oluşur. Bu antijen de C geninin Pre-C başlangıç noktasından başlayarak yapılır. Aynı gen bölgesini kullanmaları nedeni ile HBcAg'nin serumdaki göstergesidir denilebilir. Virüsün core bölgesinin ve bulaştırıcılığın göstergesidir. HBeAg MHC class I antijenler tarafından sunulan antijendir. Yanıt - A 112) Aşağıdakilerden hangisinde verilen serolojik test sonuçları akut viral hepatit B tanısı ile uyumludur? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



HBsAg(+), IgM Anti-HBc(-), IgG Anti-HBc(+) HBsAg(+), IgM Anti-HBc(-), Anti-HBs(-) HBsAg(-), Anti-HBs(+), IgG Anti-HBc(+) HBsAg(+), IgM Anti-HBc(+), HBeAg(+) HBsAg(+), IgM Anti-HBc(-), HBeAg(-)



Hepatit B'de anti-HBc IgM pozitifliği sıklıkla klinik bulguların başlangıcında ve HBsAg'nin pozitifliğinden 2-4 hafta sonra serumda saptanabilir. Bu dönemde HBeAg pozitiftir. HBV



Serum hepatitinin etyolojik ajanıdır. Bir hepadnavirüstür



HBsAg



Hepatit B virüsünün yüzey antijenidir. 6 aydan uzun süreli tespit edilirse kronik hepatit tanısı koydurtturur



HBeAg



Hepatit B virüsünün eriyebilir cor bölgesi antijenidir.



143



Serumda yüksek fitrelerde tespit edilmesi replikasyonun göstergesidir, serumun enfekte olduğunu gösterir. HBcAg



Hepatit B cor antijenidir.



Anti-HBs



HBsAg'ye karşı gelişen antikordur.



Serumda gösterilemediği için rutin testlerde kullanılmaz. Geçirilmiş enfeksiyonu ve immüniteyi gösterir. Korunma amacıyla verilen immunglobulindir. Aşılama sonucunda bu antikorların gelişmesi hedeflenir. Anti-Hbe



HBeAg'ye karşı gelişen antikorlardır. Kronik hepatitin iyi seyirli olduğunun göstergesidir



Anti-HBc



HBeAg'ye karşı gelişmiş antikorlardır.



Anti-HBc



Akut enfeksiyonun göstergesidir.



IgM



Enfeksiyonun ardından 4-6 hafta kadar pozitif kalabilir. Pencere döneminin göstergesidir.



Geçirilmiş enfeksiyonun en önemli göstergesidir, ömür boyu pozitif kalır.



Yanıt - D 113) A) B) C) D) E)



Hepatit B enfeksiyonunda ilk tespit edilebilen viral marker aşağıdakilerden hangisidir? HBeAg HBsAg HBcAg Anti-HBc Anti-Hbe



HBV enfeksiyonlarında ilk pozitifleşen marker HBsAg'dir, ilk pozitifleşen antikor ise Anti-HBc IgM'dir. Yanıt - B 114) A) B) C) D) E)



Hepatit B virüs replikasyonunun göstergesi aşağıdakilerden hangisidir? HBcAg HBsAg Anti-HBs Anti-HBe Anti-HDV



Hepatit B virüsünün cor bölgesini gösteren testler virüsün replikasyonunun göstergesidir. HBV-DNA, DNA polimeraz, HBcAg ve HBeAg hepatit B virüsünün replikasyonunu gösteren markerlardır. Yanıt - A 115) Aşağıdakilerden hangisinin, hepatit B enfeksiyonlarında gelişebilen serum hastalığı, poliartralji, poliarteritis nodosa ve glomerülonefrit gibi komplikasyonlara yol açma olasılığı en yüksektir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Virüsün genetik yapısındaki farklılık Dolaşan immün komplekslerin varlığı Hastanın interferon tedavisi alması Hepatit delta koenfeksiyonu varlığı Karaciğer harabiyetinin yüksek olması



144



Tip 3 aşırı duyarlılık (immün kompleks hastalığı) reaksiyonu Antijenin bir doku ya da hücre üzerinde olmaksızın, tek başına dolaşan kanda bulunması ve bu antijene karşı gelişen antikorların kan içinde birleşerek, anti-jen-antikor komplekslerinin (immün kompleks) oluşumu ile giden reaksiyonu tanımlar. Kan içindeki bu antijen-antikor kompleksleri üç alana klasik olarak çökerler (genellikle kompleman sisteminin aktivasyonu da tabloya eklenir ve hasar oluşur) ve buralarda hastalık tablolarına neden olurlar; •



Damarlar (vaskülit)







Glomerüller (glomerülonefrit) ve







Eklemler (artrit)



Tip 3 aşırı duyarlılık reaksiyonuna neden olabilen eksojen ajanlar: Streptokok (poststreptokoksik glomerülonefrit), Yersinia enterokolitika (artrit), Trepo-nema pallidium (glomerülonefrit), Hepatit B (poliar-teritis nodosa), Plazmodium (glomerülonefrit); yabancı serumlar (serum hastalığı), kinidin (hemolitik anemi), eroin (glomerülonefrit) Özellikle Hbe-AntiHBe veya HBs-AntiHBs antijen-an-tikorların oluşturduğu immün kompleksler serum hastalığı, PAN ve glomerülonefritlerin en önemli sebebidirler. Yanıt - B 116) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi hepatit B'nin bulaşma yollarından birisi değildir? Horizontal yol Vertikal yol Parenteral yol Fekal-oral yol Seksüel temas



Viral hepatitlerin önemli bir kısmını dört virüs oluşturur. Hepatit A ve hepatit E virüsler; fekal-oral yol ile bulaşırken, hepatit B ve hepatit C virüsler parenteral yol ile bulaşırlar. Hepatit B'nin fekal oral yol ile bulaştığı gösterilememiştir. Yanıt - D 117) Beş yıldır HBsAg taşıyıcısı olduğu bilinen beta talasemili, 14 yaşındaki çocukta akut fulminan hepatit gelişiyor. Aşağıdaki laboratuvar incelemelerinden hangisine öncelikle bakılmalıdır? (Nisan -2001) A) Anti HBs B) Anti HBe C) Anti HBc



145



D) Anti delta virüs E) Anti HAV Uzun süreli HBsAg taşıyıcısı olduğu bilinen bir kişide ani gelişen fulminan hepatitte HBV ve HDV akla gelmelidir. Yanıtların içinde hepatit B virüsün replikasyonunu gösteren bir marker bulunmadığı için (bu hastanın transfüzyon aldığı da göz önüne alınırsa) HDV düşünülmelidir. Yanıt - D 118) A) B) C) D) E)



Hepatit D virüs enfeksiyonu için yüksek riskli grup olarak kabul edilen aşağıdakilerden hangisidir? Ailede hepatit B bulunanlar Sağlık çalışanları intravenöz uyuşturucu bağımlıları Doğumda bulaşanlar Otopsi salonlarında çalışanlar



HDV dünyada yaygındır ancak özellikle Afrika, Orta Doğu ve Güney Amerika ülkelerinde prevalansı yüksektir. Multipl transfüzyon alanlar, intravenöz uyuşturucu bağımlıları ve bunlarla yakın temasta olanlar yüksek risk grubunu oluşturur. Primer bulaşma yollarının HBV ile benzerlik gösterdiği görülmektedir. HDV enfeksiyonu HBV replikasyonuna (HBsAg üretilmesi) bağlıdır. HBsAg delta virüsü için bir zarf gibi davranır. HDV, HBV gen üretimi ile yarıştığı için, enfeksiyonları sırasında hepatit B markerları azalır. İnkübasyon periyodu 212 haftadır, ancak süperin-feksiyonları sırasında daha da kısa olabilir. Yanıt - C 119) A) B) C) D) E)



Hepatit delta virüs koenfeksiyon tanısı aşağıdakilerden hangisinin gösterilmesi ile konulur? Anti-HDV HBsAg HBeAg Anti-HBclgM Anti-HBs



İki tür HDV enfeksiyonu vardır. Koenfeksiyon: Hastalarda akut viral enfeksiyonun ardından gelişir, hastalarda iki defa ALT piki oluşur, hastaların büyük bölümü iyileşir. Süperenfeksiyon: Kronik hepatit B'li hastalarda görülür, tek ALT piki oluşur, hastaların büyük çoğunluğu kronikleşir. HDV enfeksiyonu tanısı hastalarda anti-HDV IgM antikorlarının gösterilmesi ile konulur. Anti-HBclgM pozitifliği koinfeksiyon lehinedir. Yanıt - D 120) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki viral hepatitlerden hangisini aktif bağışıklama yöntemi ile önleyebilirsiniz? Hepatit E Hepatit G Hepatit D Hepatit C Transfusion transmitted virüs (TTV)



Viral hepatitler çok sayıda virüs ile meydana gelen karaciğer enfeksiyonudur. Bunların içinde en sık görülenleri fekaloral yol ile bulaşan hepatit A ve E, parenteral bulaşan hepatit B ve C. Bu gruba bir detektif virüs olan ve sadece hepatit B virüs varlığında enfeksiyonunun oluşturabilen hepatit delta virüs-de eklenebilir. Aktif bağışıklama ile önlenebilen hepatitler hepatit A ve B'dir. Hepatit delta virüs enfeksiyonlarda hepatit B'ye karşı bağışık olan kişilerde meydana gelmemektedir. Yani hepatit B'ye karşı aşılanan ve im-münizasyon kazanmış kişiler hem B hem de delta hepatite karşı korunmuş olacaklardır. Yanıt - C 121) A) B) C) D)



Aşağıdaki serolojik testlerden hangisi hepatit deltalı hastada hepatit B virüs taşıyıcılığını gösterir? HBsAg Anti-HBc IgM HBeAg Anti-HBs IgM



146



E) Anti-HBs IgG Kronik hepatit B virüs taşıyıcılarında Anti-HBc IgM antikorları bulunmaz. Bu bulgu akut viral hepatit lehinedir. HBeAg hem kronik hem de akut enfeksiyonlarda bulunabilir. HBsAg'de HBeAg gibi hem akut hem kronik hastalıklarda bulunan bir markerdir. Anti-HBs ise sadece geçirilmiş enfeksiyonlarda veya aşılama sonucunda gelişen koruyucu antikorlardır. Hepatit delta virüs enfeksiyonu tespit edilen hastalarda koenfeksiyon ile super-enfeksiyonu birbirinden ayıran test anti-HBc IgM'dir. Bu test sonucunun pozitifliği de negatifliği de anlamlıdır. Yanıt - B 122) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi, canlı atenüe virüs aşısı değildir? (Eylül - 2000) Kızamıkçık Kabakulak Kızamık Hepatit-B Poliomyelit



Hepatit B aşısı 1982'den beri kullanılmaktadır. Aşı sağlıklı HBsAg pozitif taşıyıcıların serumlarındaki 22 nm lik HBsAg partiküllerinden veya maya hücrelerinden rekombinan DNA olarak elde edilmektedir.. Yanıt - D 123) A) B) C) D) E)



Hepatit B aşı şeması aşağıdakilerden hangisidir? 0, 3, 7, 14, 28 0, 1, 6 2, 4, 6 1, 3, 18 Tek doz yapılır



Plazma kaynaklı veya rekombinan olmak üzere iki tip hepatit B aşısı vardır. Aşılar 0, 1,6. aylarda uygulanır ise %95 üzerinde koruyuculuk sağlar. Mümkün olduğunca herkes aşılanmalıdır. Yenidoğanlarda anne HBsAg'li ise hem aşı hem de hiperimmunglobulin uygulanır. Şişmanlarda, sigara içenlerde, erkeklerde ve yaşı ileri olanlarda immünite sağlanamayabilir. Hepatit aşıları içinde sadece HBsAg bulunduğundan gebelerde dahil olmak üzere herkese uygulanabilir. Yanıt - B 124) A) B) C) D) E)



Hepatit B virüs aşısının özelliği olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Canlı atenue virüs partikülleri içermesi Kas içi enjeksiyon yoluyla uygulanması 3 dozla yeterli antikor cevabı oluşturması Lokal ve sistemik yan etkilerinin az olması Hem rekombinan DNA yöntemi, hem de plazma kaynaklı olabilmesi



Hepatit B virüs aşıları taşıyıcılardan veya rekombinan olarak elde edilen HBsAg'lerin kullanılması ile hazırlanır. Canlı virüs içermez. Kas içi enjeksiyonu yoluyla 0, 1, 6. aylarda uygulanır. Şimdiye kadar yapılan milyonlarca doz aşıya bağlı olarak mortalite görülmemiş ve ayrıca önemli bir yan etkisi gösterilememiştir. Yanıt - A 125) A) B) C) D) E)



Orthomyxovirüsleri, paramyxovirüslerden ayıran özellik aşağıdakilerden hangisidir? Çift sarmal RNA'larının olması Tek sarmal RNA'larının olması Segmenter RNA'larının olması Revers transkriptaz taşımaları Orthomyxovirüsler DNA'dır



Ortomyxovirus, Paramyxovirüslerden segmenter RNA'ları bulunması ile ayrılırlar. Yanıt - C



147



126) Aşağıda antijenik subtipleri verilen Influenza A viruslarından hangisi nadiren kuşlardan insanlara bulaşarak hastalık yapar? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



H1N1 H2N2 H3N2 H3N8 H5N1



Yanıt - E 127) Antijenik şift sonucu yüzeyindeki hemaglütininlerde değişiklik oluşan ve pandemiler oluşturan virüs, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Parainfluenza virüsü İnfluenza A Herpes simplex Epstein Barr CMV



İnfluenzae virüsler hemaglutinin ve nöraminidazları aracılığı ile sıklıkla antijenik değişiklik gösterirler. Minör antijenik değişikliklere antijenik drift; majör değişikliklere ise antijenik shift denir, böylece yeni subtipler meydana gelir. Yanıt - B 128) A) B) C) D) E)



Pandemiler ve büyük epidemiler hangi tip influenzae virüs ile meydana gelir? A B C D E



İnfluenza virüsler dünyada grip pandemileri yapan virüslerdir. Büyük pandemilerden inluenza A sorumludur. İnfluenzae B'de salgın yapabilir ancak influenzae C salgın yapmaz, bölgesel enfeksiyonlardan sorumludur. İnfluenzae A ile pandemiler her 10 ile 20 yılda bir meydana gelir, ancak her yıl farklı ülkelerde salgınlar yapabilir. Virüs damlacık enfeksiyonu yoluyla bulaşır. İki tip antijen değişimi vardır. Antijenik shift; genomda majör değişimdir ve her 10-11 yılda bir meydana gelen büyük salgınlardan sorumludur. Antijenik drift; minör değişiklikleri gösterir Yanıt - A 129) A) B) C) D) E)



İnfluenza virüsün konak hücreye tutunmasını sağlayan aşağıdakilerden hangisidir? Zarf Kapsid Nörominidaz RNA polimeraz Hemaglutinin



İnfluenza virüsler zarflı, helikal yapıda nukleokapsi-di olan, segmenter tek sarmal RNA virüslerdir. Zarflarının üzerinde iki farklı spike'ı vardır; Hemaglutinin ve nörominidaz. Hemaglutinin konak hücrelere tutunmayı sağlarken, nörominidaz ise koruyucu mukus tabakayı sulandırarak, reseptörlerin ortaya çıkarır. Dünyadaki büyük epidemiler virüsün yüzeylerindeki bu reseptörleri değiştirmesi sonucunda ortaya çıkar. Yanıt - E 130) A) B) C) D) E)



İnfluenza virüsün büyük epidemiler geliştiren antijenik değişimlerinin sebebi nedir? İnsan akciğer makrofajlarında latent kalması Kuşlardaki enfeksiyonları Damlacık yolu ile bulaşması Hava sıcaklıklarının değişmesi iyi pişmemiş etlerle de bulaşabilmesi



148



Birçok hayvan (kuşlar, tavuklar, atlar, domuzlar) inf-luenzae A virüsünü taşırlar ve insanlarda büyük epidemilerin oluşmasını sağlayan antijenik değişimlerin kaynağıdırlar. Yanıt - B 131) A) B) C) D) E)



A/Filipinler/82 (H3N2) virüsünde 82 neyin göstergesidir? Genom sayısı Virüsün ağırlığı Elde edildiği kuyucuğun numarası ilk tespit edildiği yıl Tespit edilen 82'inci virüstür



A/ Filipinler/82 (H3N2) influenza virüsünün yazılışını gösterir. A grup antijenidir. Daha sonrakiler virüsün izole edildiği yer ve zamanı gösterir. H3N2 ise hemaglutinin ve nörominidaz'ın tipleridir. H1H1 ve H3N2 influenzae A'nın en bilinen suşları-dır ve son zamanlardaki aşılarda sıkça kullanılmaktadır. Yanıt - D 132) A) B) C) D) E)



Reye sendromundan sorumlu olmayan aşağıdakilerden hangisidir? İnfluenzae B Varicella zoster virüs Epstein Barr virüs Rubeola Cytomegalovirüs



Reye sendromu nadir görülen komplikasyonlardan-dır. Ensefalopati ve karaciğerde dejenerasyon ile karakterizedir. İnfluenza B, Rubeola, Epstein Barr ve suçiçeği gibi viral enfeksiyonlarda ateşin düşürülmesi için kullanılan aspirin patogenezde rol oynar. Ayrıca sekonder bakteriyel enfeksiyonlar, Guillain-Barre sendromu da görülebilir. Yanıt - E 133) A) B) C) D) E)



İnfluenza enfeksiyonlarında korunma ve tedavide aşağıdakilerden hangisi uygulanır? Ribavirin Asiklovir Meropenem Amantadin Gansiklovir



Amantadin influenza'nın hem tedavi hem de korunmasında kullanılmaktadır. Virüsün hedef hücreye penetrasyonunu veya virüsün kılıfından soyulmasını engeller. Başlıca endikasyonu bilinci kapalı, yaşlı ve immün sistemi bozuk olanlardır. Amantadin sadece influenza A'ya etkilidir, influen-zae B'de kullanılmaz. Bir amantadin türevi olan Ri-mantadin daha az yan etkisi ile kullanımda yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Korunmada ölü influenza A ve B aşıları kullanılmaktadır. Her aşıda 3 suş bulunur, bunlardan ikisinin A birinin B suşu olmasına dikkat edilir. Aşı her yıl yeniden formüle edilir. Korunma ortalama 6 ay kadardır, korunmanın sürekli olması için her yıl aşılamanın yapılması gerekmektedir. Yanıt - D 134) İnfluenzae proflaksisi ve tedavisinde kullanılan nöraminidaz inhibitörleri, virüsün hangi komponenti üzerinde etki gösterir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Zarf glikoproteinleri Matriks proteinleri Nükleocapsid polipeptidleri Viral RNA polimeraz enzimi Virüs nükleik asidi



Hem influenza A hem de B tedavisinde kullanılan nöraminidaz inhibitörleri (zanamivir, oseltami-vir), virusun hücreden salınımını engelleyerek, hücre yüzeyinde agregasyonuna neden olur, böylece virusun solunum yolundaki yayılımını önlerler. Yanıt - A 135) Aşağıdaki viral enfeksiyonların hangisinden sonra oluşan humoral bağışıklık yaşam boyu sürmez? (Nisan - 2003) A) Kızamık



149



B) C) D) E)



İnfluenza tip A Kızamıkçık Kabakulak Hepatit A



Kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve hepatit A virüsle ri dünyada tek bir serotipe sahiptirler. İnfluenza A ise antijenik shift ve drift yoluyla he-maglutinin ve nöraminidaz antijenlerini sürekli değiştirmektedir. Bu nedenle her yıl aşılama yapılması gerekmektedir. Yanıt - B 136) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki virüslerden hangisi, kuşlardaki antijenik değişiklikleri aracılığı ile büyük pandemiler yapar? HIV Respiratory sinsityal virüs İnfluenza A Kabakuiak Human papilloma virüs



İnfluenza virüsler grip pandemileri yapan virüslerdir. Büyük pandemilerden İnluenza A sorumludur. İnfluenza B de salgın yapabilir ancak İnfluenza C salgın yapmaz, bölgesel enfeksiyonlardan sorumludur. Birçok hayvan (kuşlar, tavuklar, atlar, domuzlar) influenza A virüsünü taşır ve insanlarda büyük epidemilerin oluşmasını sağlayan antijenik değişimlerin kaynağıdır. Yanıt - C 137) Kan yoluyla organizmaya yayılan aşağıdaki virüslerden hangisi periferik lenfositleri enfekte etmez? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



İnfluenza virüsü Sitomegalovirüs Ebstein-Barr virüsü Hepatit B virüsü İnsan immün yetmezlik virüsü



İnfluenza virüs insandan insana damlacık enfeksiyonu veya enfekte el ya da yüzeylerdeki virüs ile temas yoluyla bulaşır. Çoğunlukla üst solunum yollarındaki epitel hücreleri enfekte olur. Diğer hücrelere yayılım görülmez. Nadir de olsa akciğer hücrelerine yayılım olabilir, böyle durumlarda enfeksiyon ağır seyirli ve çoğunlukla da ölümcül olur. Yanıt - A 138) Aşağıdakilerden hangisi İnfluenzae virüs tip A'nın epidemik enfeksiyonlar oluşturmasında rol oynamaz? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Virüsün hem hayvan hem de insanları enfekte edebilmesi Viral nükleik asitte oluşan değişiklikler Virüsün damlacık enfeksiyonu ile kolay ve hızlı yayılımı Viral nükleik asidin hücre içinde latent olarak kalması Aşırı koruyuculuğunun kısa süreli olması



İnfluenzae virüs tip A hem insanlarda hem de kanatlılar başta olmak üzere hayvanlarda hastalık yapar. Hayvanlardaki enfeksiyonları virüs nükleik asiti-nin yapısını değiştirmesi açısından önemlidir. Virüs damlacık enfekiyonu yoluyla yayılır ve büyük epidemi ve pandemiler yapabilir. Latent enfeksiyon yapmaz ve kronikleşmez. Koruyuculuğunun kısa süreli olması nedeniyle her yıl aşılama yapmak gerekir. Yanıt - D 139) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki virüslerden hangisi hücrelerde füzyon yoluyla dev hücre oluşumuna neden olur? (Eylül -2001) Batı Nil virüsü Poliomiyelit Kızamık İnfluenza A Adenovirus



Rubeola virüs füzyon yoluyla intranükleer inklüzyon cisimcikleri bulunan multinükleer dev hücreler oluşturur (Warthin Finkeldey dev hücreleri). Yanıt - C



150



140) A) B) C) D) E)



Kızamıktaki döküntülerin sebebi aşağıdakilerden hangisidir? Virüsün solunum epitel hücrelerindeki sitotoksisitesi T hücrelerinin enfekte vasküler endotel hücrelerini etkilemesi Sitokinlerin etkisi Hemoliz Duyarlı kişilerde allerjik reaksiyon



Üst solunum yollarının enfeksiyonunun ardından virüs kana geçer ve RES hücrelerini enfekte eder, burada tekrar replike olur. Daha sonra kan yoluyla deriye yayılır. Döküntüler sitotoksik T hücrelerinin kızamık ile enfekte olmuş derideki vasküler endotel hücrelerini etkilemesi sonucunda gelişir. Burada antikora bağımlı vaskülitin rolü vardır. Bir müddet sonra döküntüler ortaya çıkar. Yanıt - B 141) Kızamık virüsü makrofajların yüzeyinde hangi reseptörlere bağlanarak hücresel immün sis-temde depresyon yapar? A) B) C) D) E)



CD3 CD8 CD21 CD46 CD77



Kızamık enfeksiyonu sırasında geçici hücresel immünite depresyonu görülür. PPD deri testi negatifleşebilir ve tüberküloz reaktivasyonu görülebilir. Kızamık virüsü makrofajların yüzeyinde bulunan IL-12 üretiminden sorumlu olan CD46 reseptörlerine bağlanır, böylece hücresel immün sistemde baskılanma görülür. Yanıt - D 142) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi kızamığın klinik bulgularından biri değildir? Ateş Koplik lekeleri Konjunktivit Öksürük Lenfadenomegali



Ortalama 2 haftalık bir inkübasyon periyodunun ardından ateş, konjunktivit (fotofobi), burun akıntısı, öksürük ile karakterize prodromal şikayetler görülür. Koplik lekeleri tanıda önemli bir bulgudur. Birkaç gün sonra yüzden başlayarak aşağıya doğru yayılan döküntüler görülür. Kızamık kliniğinde lenfadenomegali tipik bir bulgu değildir. Yanıt - E 143) Aşağıdakilerden hangisi, insan veya hayvanlarda hücre transformasyonuna ve tümör oluşumuna neden olabilen virüslerden biri değildir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



İnsan T hücre lenfotropik virüsü İnsan papilloma virüsleri Paramyxovirüsler Hepatit B virüsü Epstein-Barr virüs



Paramyxoviruslar solunum yolu enfeksiyonları yapan viruslardır. RSV, parainfluenzae virüs, mumps ve robeola bu grubun önemli virüsleridir. Mumps ve Rubeola solunum yolu enfeksiyonunun ardından tüm vücutta viremi meydana getirebilir. Bu grup virüsler spesifik hastalıkları dışında tümör oluşumuna sebep olmazlar. Yanıt - C 144) Çok yüksek olmayan ateş, nezle hali, konjunktivit şikayetleri ile doktora başvuran 3 yaşındaki bir çocukta koplik lekeleri tespit ediliyor. Muhtemel virüs aşağıdaki gruplardan hangisindendir? A) B) C) D) E)



Adenovirus Paramyxovirus Herpesvirus Picornavirus Hepadnavirüs



151



Kızamık virüsü (rubeola virüs) paramyxovirüs ailesinin üyesidir. Yanıt - B 145) A) B) C) D) E)



Subakut sklerozan panensefalit hangi hastalığın komplikasyonudur? CMV Rubeola Adenovirüs Rubella Parainfluenza



Kızamığın ciddi komplikasyonları vardır. Her 1000 olguda bir ensefalit görülebilir. Mortalite %10, kalıcı sekel oranı ise %40'tır. Kızamığa bağlı primer dev hücreli veya sekonder bakteriyel pnömoni gelişebilir. Hastalıktan birkaç yıl sonra MSS'nin fatal seyirli hastalığı olan subakut sklerozan panensefalit (SSPE)gelişebilir. Yanıt - B 146) A) B) C) D) E)



Atipik veya modifiye kızamık aşağıdakilerden hangisinde gelişmez? Ölü aşı yapılanlarda Hafif enfeksiyon geçirenlerde Erişkin kızamığı Kızamık enfeksiyonu sırasında immunglobulin yapılanlar Yenidoğan döneminde kızamık geçirenler



Ölü aşı verilmiş veya hafif enfeksiyon geçirmiş kişilerde atipik kızamık gelişir. Koplik lekeleri olmaksızın atipik döküntüler ile karakterizedir. Günlerce süren ciddi bir klinik tablo oluşturur. Hasta bulaştırıcı değildir ve virüs izolasyonu yapılamaz. Anneden geçen antikorlar nedeniyle halen korunma altında olan bebeklerde ve enfeksiyonun hemen öncesinde hiperimmün kızamık immünglobulini veya normal gama globulin preparatlarının uygulandığı kişilerde ortaya çıkan hafif kızamık tablosuna modifiye kızamık denir. Ölü aşıların kullanılmaması nedeniyle artık atipik kızamık yetişkinlerde görülmemektedir. Laboratuvar tanı Tanı klinik bulgular ile konulur. Hücre kültürlerinde virüsün izolasyonu mümkündür ancak, tanıda güçlük çekilen olgularda antikor fitresinin iki hafta içinde 4 kat artması değerli bulgudur. Enfekte hücrelerde hem sitoplazmada hem de çekirdekte inklüzyon cisimcikleri oluşturur. Yanıt - C 147) A) B) C) D) E)



intrastoplazmik ve intranükleer inklüzyon cisimcikleri yapan aşağıdakilerden hangisidir? Adenovirüs Mumps Rabies Hepatit B virüs HIV



Tanı klinik bulgular ile konulur. Tükrük, BOS veya idrardan hücre kültürleri ile virüs elde edilebilir. İn-trasitoplazmik ve intranükleer inklüzyon cisimciklerine sebep olur. S Ag'ni pozitifliği erken tanı kriteri olarak kullanılır. Hemaglutinin ve nörominidaz antijenlerine V Ag'ni denir. Ömür boyu kalıcıdır. Antikor tarama testlerinde 4 katlık artış tanı açısından değerlidir. Yanıt - B 148) Aşağıdaki virüslerden hangisinin üremesi sırasında hücrede, hem çekirdekte hem de sitoplazmada inklüzyon cisimciği oluşur? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Herpes simplex virusları Kuduz virüsü Adenovirüs Kızamık virüsü Reovirüs



Measles virüs insan hücre kültürlerinde yavaş ürer. Maymun veya insan böbrek hücrelerinde ya da human amnion veya HEp-2 hücrelerinde multi-nükleer dev hücreler ve intranükleer-intrasitoplaz-mik inklüzyon cisimcikleri göstererek ürerler. Bu 7-10 gün içinde gelişen kızamık virüsü için tipik bulgudur. Yanıt - D



152



149) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki bulgulardan hangisi kabakulak enfeksiyonu sırasında en sık görülür? (Eylül - 2002) Ooforit Pankreatit Tiroidit Myokardit Meningoensefalit



Mumps'da en sık görülen komplikasyon aseptik meningoensefalittir. Nadir komplikasyonları poliartrit, pankriatit, nefrit, tiroidit, işitme kaybıdır. Yanıt - E 150) A) B) C) D) E)



Kabakulak için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? Dünyada bilinen bir serotipi vardır Tüm memelilerde hastalık yapar Spontan olarak bir haftada kendiliğinden iyileşir Damlacık enfeksiyonu yoluyla bulaşır Virüs salgı bezlerinde enfeksiyon yapar



İnsanlar tek doğal kaynaklarıdır. Dünyada yaygındır, bilinen bir serotipi vardır, kış aylarında insidensi artar. Hastalık selim seyididir, spontan olarak bir hafta içinde düzelir. Damlacık enfeksiyonu yoluyla bulaşır. Çocukların %30 kadarı klinik bulgular göstermeksizin enfeksiyonu geçirir. Virüs solunum sistemi yoluyla enfeksiyonu meydana getirdikten sonra dolaşım yoluyla parotis bezlerine, testislere, overlere, pankreasa ve menink-slere yerleşir. Parotis bezine Stensen kanalı yoluyla yanak mukozasından da ulaşabilir. Mumps'da en sık görülen komplikasyon aseptik meningoensefalittir. Nadir komplikasyonları poliartrit, pankreatit, nefrit, tiroidit, işitme kaybıdır. Yanıt - B 151) İnfantlarda bronşit ve bronşiolit, yetişkinlerde ise üst solunum yolu enfeksiyonu etkeni virüs aşağıdakilerden hangisidir? A) CMV B) Adenovirüs C) Respiratory sinsisyal virüs D) İnfluenzae virüs E) Rhinovirüs RSV bebeklerd e pnömoni ve bronşiyolit. Yetişkinlerde ise üst solunum yolu enfeksiyonu etkeni önemli bir virüsdür. Yanıt - C 152) Pediatri servislerinde en sık nazokomiyal pnömoni etkeni olan virüs aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan 2000) A) B) C) D) E)



Adenovirüs Parainfluenza İnfluenza Cytomegalovirus Solunumsal sinsisyal virüs



Respiratory sinsisyal virüs (RSV) çocuk servislerinde nazokomiyal enfeksiyonlara sebep olabilir. Bulaşma serviste görevli bakıcılar, hemşireler ve doktorlar aracılığı ile gerçekleşir. Yanıt - E 153) Hastane personelinin sorumlu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



olduğu



çocuk



Adenovirüs Parainfluenzae virüs Rhinovirüs RSV CMV



153



servislerinde



pnömoni



salgınları



yapan



virüs



RSV damlacık enfeksiyonu ile veya kontamine ellerin ağız-buruna dokunulması ile bulaşır. Kış aylarında salgınlar oluşturur. Dünyada yaygındır, 3 yaşın altındakilerde görülür. Hastanedeki bebekler arasındaki salgınları önemlidir. Bu salgınlar hastane personeli tarafından meydana getirilir, el yıkama veya eldiven kullanma gibi basit önlemler ile önlenebilir. Yanıt - D 154) A) B) C) D) E)



Beş yaş altındaki çocuklarda krup etkeni virüs aşağıdakilerden hangisidir? İnfluenzae virüs Parainfluenzae virüs CMV Adenovirüs Rhinovirüs



Parainfluenzae virüs dünyada yaygındır, kış aylarında epidemiler yapar ve başlıca damlacık enfeksiyon şeklinde bulaşır. Viremi yapmaksızın, alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları yaparlar. Enfeksiyonların çoğu subklinik se-yirlidir. 4 tipi vardır. Parainfluenzae virüs tip 1 ve 2 en sık enfeksiyon yapan suşlarıdır. Beş yaş altındaki çocukların krup etkenlerindendir. Grip, farenjit, bronşit ve pnömoni de yapabilir. Yanıt - B 155) A) B) C) D) E)



Döküntülü hastalıklar içinde en hafif seyirli olan virüs aşağıdakilerden hangisidir? Kızamık Su çiçeği Kızamıkçık Roseola infantum Eritema infeksiyozum



Rubella damlacık enfeksiyonu ile bulaşır. Dünyada yaygındır. Her 6-9 yılda bir büyük epidemiler yapar. Özellikle gebeler tehlike altındadır. Başlangıçta virüs nazofarenkste ve lokal lenf bezlerinde replike olur. Kan yoluyla iç organlara ve deriye yayılır. Döküntünün nedeni halen kesin olarak açıklığa kavuşturulamamıştır, antijen-antikor kompleksine bağlı vaskülit olabileceği öne sürülmektedir. İki tip enfeksiyonu vardır. •



Rubella: Döküntülü çocukluk çağı hastalıkları içinde en hafif seyirli olanıdır. Prodromal belirtilerin ardından makulopapüler döküntüler yüzden başlayarak ekstremitelere yayılır. Posterior aurikular lenfadenopati (theodor belirtisi) önemli bir bulgusudur. Döküntüler 3 gün içinde kaybolur.



Yetişkin rubellasında özellikle kadınlarda immün komplekslere bağlı poliartritler görülebilir. •



Konjenital rubella sendromu: Rubella virüs teratojendir. Gebe kadın ilk trimesterde akut enfeksiyon geçirirse (özellikle ilk ayında), maternal viremi ve fetal enfeksiyon sonucunda konjenital malformasyonlar görülebilir. Başlıca kalpte (patent duktus arteriosus), gözlerde (katarakt) ve beyinde (mental retardasyon) malformasyonlar görülür.



Yanıt - C 156) Aşının ardından genç kadınlara 3 ay süresince kontrasepsiyon uygulaması aşağıdakilerden hangisinde yapılır? A) B) C) D) E)



Rubella Rubeola Mumps Difteri Tetanoz



Rubellanın canlı, attenue aşısı ile korunma sağlanabilir. Aşı ortalama 10 yıl kadar koruyucudur. 15 aylık çocuklara MMR aşısı şeklinde yapılır. Genç kadınlara yapılan aşıların ardından, 3 ay süresince kontrasepsiyon uygulanır. Yanıt - A 157)



Kuduzun bulaşması için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?



A) Memelilerin ısırması B) Kedi tırmalaması



154



C) Yarasa ısırması D) Yarasa bulunan magaradan inhalasyon E) Fare ısırığı Bulaşma hayvan ısırıkları ile olur. Dünyada tilki, kurt, çakal gibi yabani hayvanlar bulaştırıcılıkta sorumlu iken, Türkiye'de sokak köpeklerinden bulaşma görülür. Kuduz bir hayvan tarafından ısırılma sonucunda kuduz gelişme riski %30-40 iken, tırmalama yolu ile bulaşma riski %1'dir. Yarasaların, kendileri hastalanmazlar, magaralarda taşıdıkları virüsleri inhalasyon ile insanlara bulaştırabilirler. Fare gibi kemiriciler kuduz bulaştırmazlar. Yanıt - E 158) Aşağıdaki virüs hastalıklarından hangisinin laboratuvar tanısı için tükrüğün fareye enjeksiyonundan sonra hayvanın MSS'de negri cisimcikleri aranmaktadır? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Kızamık Kızamıkçık Kabakulak Poliomyelit Kuduz



Kuduzun ayırıcı tanısında beyin ya da spinal kordda intrasitoplazmik negri cisimciklerinin görülmesi tanı koydurucudur. Yanıt - E 159) Aşağıdakilerden hangisi insan diploid hücre kültürlerinde hazırlanan kuduz aşısının özelliklerinden biri değildir? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Canlı atenue virüs partikülleri içermesi Kas içi enjeksiyon yoluyla uygulanması 4-6 dozla yeterli antikor cevabı oluşturması Lokal ve sistemik yan etkilerinin az olması Temas öncesi ve sonrası profilakside kullanılması



İnsanlarda kullanılan tüm rabies virüs aşıları inakti-ve virüslerden elde edilir. Canlı virüs aşısı olan Flury suşu hayvan aşılarında kullanılır. Yanıt - A 160) A) B) C) D) E)



Kuduzda omurilikte görülen spesifik intrasitoplazmik inklüzyon cisimciklerine ne ad verilir? Sinsitia Warthin Finkeldey Guarnieri Langhans Negri



Kuduzda virüs ısırık bölgesinde sitoplazmik mem-brandaki asetil kolin reseptörlerine yapışır. Burada replike olur. Yeterli sayıya ulaşınca duyu sinirlerine gelir. Alınan virüsün sayısı çok fazla ise direk duyu sinirlerine ulaşma görülür. Günde ortalama 2 cm hızla periferik duyusal sinirde aksoplazmik yoldan ilerler ve spinal korda ve oradan da merkezi sinir sistemine ulaşır. Burada konak hücre sitoplazmasında tipik inklüzyon cisimciklerini yapar (Negri cisimcikleri). En çok omurilikte, serebellumda, hipokampusun ammon boynuzunda görülür. Yanıt - E 161) A) B) C) D) E)



Kuduzun ilk bulgusu aşağıdakilerden hangisidir? Hidrofobi Fotofobi Ağızdan salya gelmesi Isırık yerinde parestezi, ağrı Aerofobi3



Kuduzun klinik bulguları •



İnkübasyon dönemi: Yaranın büyüklüğüne, virüs miktarına ve yaranın beyne yakın olmasına göre değişir. Baş ve boyun bölgelerinden ısırılmalarda daha kısadır.



155







Prodromal dönem: Semptomlar virüsün merkezi sinir sistemine girmesi ile başlar. Genel enfeksiyon bulguları görülebilir. Isırık yerindeki ağrı, kaşıntı ve parestezi kuduzun spesifik ilk bulgusudur. İrritabilite görülebilir.







Nörolojik dönem: Hasta kızgın görünümlü, ajitedir, halusinasyonlar görür. Saldırganlık, ajitasyon, kaçma, ısırma ve sakin dönemler kısa aralıklarla birbirini izler. Otonom sinir sistemi etkilenmesine bağlı hipertermi, taşikardi, hipertansiyon ve hipersalivasyon görülür. Larenks, farenks ve diyafragmada spontan veya yutkunma gibi uyaranlarla ağrılı spazmlar başlar.



Hidrofobi gelişir. Generalize konvülsiyonlar görülür. Hidrofobiye fotofobi ve aerofobi eşlik eder. Hastalar nöbetler sırasında kaybedilebilir. •



Koma dönemi: Genelde semptomlardan sonra bir haftalık dönem içinde görülür. Hastalar asfiksi veya diğer komplikasyonlar ile ex olurlar.







Ölüm



Yanıt - D 162) A) B) C) D) E)



Kuduzdan korunma için aşağıdakilerdenhangisi yapılmaz? Yara yerinin sabunlu su ile yıkanması Temas öncesi aşılama Temas sonrası aşılama Yara yerinin hafif bir anesteziden sonra kanatılması Hiperimmünglobulin uygulanması



Kuduzda semptomlar başladıktan sonra tedavi imkanı yoktur. Önemli olan hastalığın meydana gelmesini engellemektir. Bu nedenle aşı kullanılır. İnsan diploid hücrelerinde üretilmiş aşıları kullanılmaktadır (HDCV). Semple tipi aşılar, yavru fare be yin dokusu aşısı ve kanatlı fare beyin dokusu aşıları artık kullanılmamaktadır. Aşı uygulamasının sonucunda serumda koruyucu nötralizan antikor düzeyleri yaklaşık olarak bir hafta sonra gelişmektedir. Kafa ve boyundan ısırıklarda aşı ile birlikte kuduz için spesifik immünoglo-bulin kullanılmalıdır. Bunlar ya hayvan kaynaklı an-tirabies serum (ARS) veya insan kaynaklı rabies hi-perimmunglobulindir (RHIG). RHIG'de anafilaksi veya serum hastalığı riski yoktur ve daha etkilidir. 20 IÜ/kg uygulanır. ARS etkili olması için iki kat fazla dozda uygulanır. Hiperimmünglobulinler ilk bir hafta içinde uygulanmalıdır, daha sonraki günlerde yapılmasının bir faydası yoktur. Aşı ile ayrı enjektörlerde ve ayrı bölgelerde aynı anda uygulanabilirler. Isıran hayvan, ısırdıktan sonra 10 gün yaşamışsa hastada aşılama kesilir. Evcil hayvanlar Flury suşu ile hazırlanmış canlı atte-nüe aşılar ile aşılanır. Temas öncesi aşılama: 0, 7, 21/28'nci günlerde HDCV hayvancılıkla uğraşanlara, laboratuvar çalışanlarına, veterinerlere, kırsal kesimlere çıkacaklara uygulanır. Bu aşı 2 yıl koruma sağlar, ancak sürekli risk altındakilere 6 ayda bir veya yılda bir booster aşılama yapılır. Temas sonrası: Temas sonrası korunmanın ilk kademesi yaranın sabunlu su ile yıkanmasıdır. Kuduz sadece bu uygulama ile %80'in üzerinde önlenmektedir. HDCV aşılama; 0, 3, 7, 14, 28'inci günlerde deltoid kasına intramuskuler uygulanır. Aynı zamanda gerekli görülür ise RHIG'de yapılır. Isıran hayvan 10 gün süresince sağ ise aşı kesilir. Son yıl içinde aşı yapılmışlara 0 ve 3. günlerde iki doz aşı yapılması yeterli olmaktadır. Yanıt - D 163) Rabies enfeksiyonu için uygun hücreler ve inklüzyon cisimcikleri için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) B) C) D) E)



Epitel hücrelerinin nukleusunda Guarnieri cisimcikleri Epitel hücrelerinin sitoplazmasında Guarnieri cisimcikleri Sinir hücrelerinin nukleusunda Negri cisimcikleri Sinir hücrelerinin sitoplazmasında Negri cisimcikleri Sinir hücrelerinin sitoplazmasında Bollinger cisimcikleri



Rabiesvirüs merkezi sinir sisteminde serebellum, omurilik ve hipokampusun ammon boynuzunda in-trasitoplazmik negri cisimcikleri meydana getirir. Yanıt - D 164)



Picornavirüs olmayan aşağıdakilerden hangisidir?



A) Coxsackievirüs B) Echovirüs



156



C) Rhinovirüs D) Poliovirüs E) Rotavirüs Medikal önemi olan picomavirüsler ikiye ayrılır 1.



Enterovirüsler •



2.



Poliovirüs







Coxackievirüsler







Echovirüsler







Hepatit A



Rhinovirüsler



Enterovirüslerin konağa giriş yolu GİS iken, rhinovi-rüslerin giriş yolu burun ve boğazdır. Enterovirüsler 37°C'de ürerken, rhinovirüsler daha sonra 33° C'de üremeyi severler. Enterovirüsler aside dayanıklıdır. Yanıt - E 165) A) B) C) D) E)



Poliovirüsün bulaşma yolu aşağıdakilerden hangisidir? Fekal-oral Damlacık enfeksiyonu Hayvan ısırığı Kan ve kan ürünleri aracılığı ile Hastaların idrarlarının direk deri ile teması yoluyla



Poliovirüs pastörize edilmemiş süt, krema ve dondurma ile bulaşır. Oral yoldan alındıktan sonra, ton-sillalar, lenf bezleri, farenks, mide ve barsaklarda replike olurlar. Merkezi sinir sistemine ulaşan virüsler, sinir hücrelerinde geri dönüşümlü harabiyet yaparlar. Medulla spinalis ön boynuz hücreleri, beyinde vestibüler sistem ve serebellum tutulur. Miyokardit, peyer plak ülserleri ve lenfoid hiperpla-ziye de yol açar. Yanıt - A 166) A) B) C) D) E)



Türkiye'de polio korunmasında uygulanan aşı aşağıdakilerden hangisidir? Sabin Salk Kapsül aşısı Rekombinan DNA aşısı Plazma kaynaklı aşılar



Polioda korunmada oral attenüe-canlı sabin aşısı veya IM inaktive ölü Salk aşısı kullanılmaktadır. Türkiye'de önemi nedeniyle Sabin aşısı uygulanmaktadır. Avrupa ve Amerika'da birçok ülkede Salk aşısı tercih edilmektedir. Sabin aşısının, viremi ve 1:1 milyon kişide paralitik hastalık geliştirme riski nedeniyle özellikle erişkinlere, gebelere ve doğumsal immün yetersizliği olanlara Salk aşısı uygulanmalıdır. Yanıt - A 167) A) B) C) D) E)



Polio'da en sık görülen klinik tablo aşağıdakilerden hangisidir? Asemptomatik inaparan enfeksiyon Minör hastalık Aseptik menenjit Majör hastalık Bulber poliomyelit



Klinik formları dört değişik şekilde görülür; Asemptomatik inaparan enfeksiyon: Hastalığa yakalananların %90'ında görülür. Minör hastalık: Grip benzeri semptomlar görülür. Aseptik menenjit: Olguların %1-2 kadarında görülür, minör hastalık semptomlarına menenjit bulguları eklenir. İyi seyirlidir Paralitik poliomyelit (Majör hastalık): Olguların ortalama %1 kadarında görülür. Aşağı motor nöronların hasarı sonucu gelişen flask tipte paraliziler hastalığın tipik bulgularıdır. Ağır form olan bulber poliomyelitte farenks, kord vokaller ve respiratuvar kaslar etkilenir. Hastalar kaybedilmezse tam iyileşme görülür.



157



Guillain-Barre sendromu ile karşılaştırıldığında, eks-tremite paralizileri asimetriktir, BOS proteini ve hücre sayısı aseptik menenjit bulguları verir, ateş yüksektir. Yanıt - A 168) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki viruslardan hangisi enterik, dermotropik ve nörotropik enfeksiyonlara yol açar? (Nisan - 1999) Kabakulak Coxsackie-B Herpes simplex 1 Rotavirus Kızamık



Coxsackie B virüsün 1-6 serotipleri nörolojik, 5 sero-tipi hem gastroenterit hem de deri mukoza enfeksiyonlarına sebep olur. Yanıt - B 169) A) B) C) D) E)



Coxsackie A virüs enfeksiyonu olan aşağı-dakilerden hangisidir? Miyokardit Perikardit Bronholm hastalığı Herpangina Diabetes mellitus



Coxsackievirüsler değişik hastalıkların etkenidir. A ve B grubuna ayrılır. Gruplaşma farelerdeki etkisine bağlıdır. Grup A virüsler yaygın miyosit, flask paraliziler yaparken, grup B virüsler jeneralize, kalpte, pankreasta ve merkezi sinir sisteminde daha az ciddi lezyonlara ve fokal miyosite sebep olur. Şimdiye kadar 24 A serotipi, 6 B serotipi bulunmuştur. Temel bulaşma yolu fekal-oral yoldur, ancak aero-sollerin respiratuar sistem yoluyla da bulaşmayı gerçekleştirdiği bilinmektedir. İnsanlar tek doğal konaklarıdır. Grup A virüsler deri ve mukozaları tercih ederken B tipi virüsler kalp, plevra, pankreas, karaciğer gibi organlarda enfeksiyon yapar. Her ikiside menink-sleri ve motor nöronları etkileyerek paralizi yapabilirler. Orofa-renks ve gastrointestinal sistemde replike olmalarına rağmen kan dolaşımı yoluyla yayılırlar. Grup A spesifik hastalıklar •



Herpangina: Yüksek ateş, boğaz ağrısı, anoreksi, bulantı kusma ile orofarenkste veziküller ile karakterizedir.







El-ayak-ağız hastalığı özellikle çocuklarda el, ayakta veziküler lezyonlar ve ağızda ülserasyon ile karakterizedir.



Grup B spesifik hastalıklar •



Plörodini (Bronholm hastalığı, epidemik miyalji): Ateş ve ciddi plörezi tipinde ağrı ile karakterizedir.







Miyokardit ve perikardit gelişebilir.







Coxackievirus B4 ile farelerde pankreas hasarına bağlı diyabetes mellitus gelişmektedir. Bu virüsün insanlarda jüvenil diabet etkeni olduğu düşünülmektedir.



Her ikisinin birlikte yaptıkları hastalıklar •



Aseptik menenjit, hafif parezi ve geçici paraliziler yaparlar.



158



Coxsackie virüslerin sebep olduğu hastalıklar Coxsackievius Hastalık



Grup A Tip 1-24 Grup B Tip 1-6



• Nörolojik Aseptik menenjit



Bir çok



1-6



Paralizi



7-9



2-5



Ensefalit



2, 5-7, 9



1-5



• Deri ve mukoza Herpangina



2-6, 8, 10



El-ayak-ağız



5, 10, 16



Ekzantemler



Bir çok



5



• Kardiak ve kas Plörodini



1-5



Miyokardit, perikardit



1-5



• Solunum Grip



21,24



1,3, 4, 5



Pnömoni



9, 16



4, 5



24



5



• Oküler Akut hemorajik konjunktivit • GİS Diare



18, 20-22,



Hepatit



24



• Diğerleri



4,9



Ateş (tanımlanmamış)



1-6



Diyabet



3,4



Laboratuvar tanı Hücre kültürlerinde virüsü izole etmek veya antikor litresinin 4 kat artması tanı koydurucudur. Yanıt - D 170) Coxsackie A enfeksiyonunda boğaz ağrısı ve kızarıklık, yumuşak damakta veziküller, tonsillada hiperemi ve posterior LAP'tan oluşan tablo aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül- 1999) A) B) C) D) E)



El ayak ağız hastalığı Herpangina Bornholm hastalığı Gingivostomatit Süpüratif tonsillit



Herpangina Coxsacakie A virüse bağlı olarak gelişen Herpesvirüs enfeksiyonuna benzer ciddi febril farenjittir. Yanıt - B 171) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki virüslerden hangisi enterik, dermotropik ve nörotropik enfeksiyona yol açar? (Eylül - 2001) Kabakulak Coxsackie Enfluenza A Rotavirüs Kızamık



Coxackie B virüsün 1-6 serotipleri nörolojik, 5 sero-tipi hem gastroenterit hem de deri ve mukoza enfeksiyonlarına sebep olur. Yanıt - B



159



172) Coxsackie B enfeksiyonunda ateş ve ciddi plörozi tarzında göğüs ağrısı şeklindeki klinik tablo aşağıdakilerden hangisi ile gelişir? A) B) C) D) E)



El ayak ağız hastalığı Herpangina Plörodini Gingivostomatit Süpüratif tonsillit



Coxsackie virüsler fare iskelet kasına yaptıkları etkiye bağlı olarak A ve B grubu olarak ikiye ayrılırlar. Grup A spesifik hastalıklar •



Herpangina: Yüksek ateş, boğaz ağrısı, anoreksi, bulantı kusma ile orofarenkste veziküller ile karakterizedir.







El-ayak-ağız hastalığı özellikle çocuklarda el, ayakta veziküler lezyonlar ve ağızda ülserasyon ile karakterizedir.



Grup B spesifik hastalıklar •



Plörodini (Bronholm hastalığı, epidemik miyalji) Ateş ve ciddi plörezi tipinde ağrı ile karakterizedir.







Miyokardit ve perikardit gelişebilir.







Coxsackievirus B4 ile farelerde pankreas hasarına bağlı diyabetes mellitus gelişmektedir. Bu virüsün insanlarda jüvenil diyabet etkeni olduğu düşünülmektedir.



Her ikisinin birlikte yaptıkları hastalıklar •



Aseptik menenjit, hafif parezi ve geçici paraliziler yaparlar.



Yanıt - C 173) A) B) C) D) E)



Viral aseptik menenjitlerde aşağıdakilerden hangisi ilk 24 saat içindeki BOS bulgusu için doğrudur? BOS proteini düşüktür BOS glukozu yüksektir Lenfositoz Polimorfonükleer lökositoz Eozinofili



Aseptik menenjit BOS'da mononükleer hücrelerin artışı ile karakterizedir. Polimorfonükleer lökosit-ler ilk 24 saat içinde yüksektir, ancak sonra bunlar yerlerini lenfositlere bırakırlar. Kültürde bakteri üretilemez, glukoz seviyesi yüksektir ve protein seviyeri hafif yükselmiştir. Periferik yaymada lökositler normal görünümdedir. Aseptik menenjit denince akla virüsler gelir ancak, spiroketler, klamidyalar, tüberküloz ve diğer mikroorganizmalar da aynı tipte menenjit meydana getirebilir. Yanıt - D 174) A) B) C) D) E)



Enterovirüs 70, aşağıdaki durumlardan hangisine yol açar? (Nisan - 2001) Herpangina Aseptik menejit Hemorajik konjonktivit Ensefalit Miyokardit



Dört enterovirüs (tip 68-71) maymun böbreğinde üretilir ve bunlardan üçü insanlar için patojendir. Enterovirüs 70 akut hemorajik konjunktivitin ana etkenlerinden birisidir. Yanıt - C 175) A) B) C) D) E)



Akut hemorajik konjunktivitin etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Enterovirüs 68 Enterovirüs 69 Enterovirüs 70 Enterovirüs 71 Enterovirüs 72



Maymun hücre kültürlerinde üretilmiş (68-71) dört enterovirüsden üç tanesi insanlarda hastalık etkeni olarak tespit edilmiştir. Enterovirüs 68 bronşiolitli ve pnömonili çocukların solunum sisteminden izole edilmiştir. Enterovirüs 70 akut hemorajik konjunktivitin ana sebebidir. Pandemiler yapabilir. Etkili bir tedavi yoktur, tamamen iyileşir.



160



Enterovirüs 71 menenjit, ensefalit ve polio benzeri paralizisi olan hastalarda izole edilmiştir. Yanıt - C 176) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki enterovirüslerden hangisi akut hemorajik konjunktivite neden olur? (Eylül - 2004) Poliovirüs 3 Echovirüs 30 Enterovirüs 70 Coxsackievirüs B6 Echovirüs 19



Enterovirüs tip 70 akut hemorojik konjunktivit etkenidir. Yanıt - C 177) Aşağıdaki viruslardan hangisi, ağız yolu ile alındığında mideyi geçerek ince barsağa ulaşamaz? (Nisan 1999) A) B) C) D) E)



Adenovirus Echovirüs Reovirus Rotavirus Rhinovirus



Rhinovirüsler picornavirüs ailesindendir, bir çok açıdan enterovirüslara benzerler. Ancak aside duyarlı olmaları nedeniyle solunum yolu ile bulaşır ve solunum sistemi enfeksiyonlarına sebep olurlar. Yanıt - E 178) A) B) C) D) E)



Aside duyarlı ve 33°C'de üreyebilen picornavirüs aşağıdakilerden hangisidir? Polio Hepatit A Coxackievirüs Rhinovirıis Echovırüs



Rhinovirüslerin 33°C'de replike olması virüse has bir özelliktir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının önemli etkenlerinden birisidir. Hafif seyirli enfeksiyonlar yaparlar. Aside duyarlıdır; gastrointestinal sistemde replike olmazlar, bu özellikleri ile enterovi-rüslerden ayrılırlar. Nazal sekresyon yapması, üst solunum yolu epitel hücrelerinden histamin ve bradikinin salımımı da hastalığa özel bulgulardır. Tedavide nazal interferon-alfa uygulanır. 100'den fazla serotipinin olması aşı geliştirilmesini engellemektedir. Yanıt - D 179) Alt solunum yolu enfeksiyonu bulguları ile hastaneye getirilen 6 aylık bir bebekte aşağıdaki virüslerden hangisinin etken olma olasılığı en düşüktür? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



İnfluenza virüs Adenovirüs Parainfluenza virüs Rhinovirüs Solunum sinsısyal virüs



Influenzae virüs insandan insana damlacık enfeksiyonu veya eller, yüzeyler ile temas etmekle bulaşan salgın yapan bir virüstür. Hem kendisi hem de süpe-renfeksiyonlar şeklinde pnömoniler görülebilir. Adenovirüslerin tip3 ve 7 başta olmak üzere birçok serotipi çocuklarda pnömoni etkeni olabilir. RSV yetişkinlerde üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde görülürken, oyun çocuklarında febril bronşit, büyük çocuklarda pnömoni, süt çocuklarında (0-2 yaş) ise bronşiolit yapar. Parainfluenza virüs tüm yaşlarda çeşitli solunum yolu enfeksiyonlarına yol açabilir. Ancak özellikle bebek ve genç çocukların ciddi respiratuvar sistem patojenidir. Bilinen asıl tablosu laringotrakeobronşittir, ancak enfeksiyon daha derinlere yayılarak pnömoni etkeni olarak karşımıza çıkabilir. Rhinovirüsler üst solunum yolu enfeksiyonları yaparlar, pnömoni bakteriyel süper enfeksiyonlara bağlı olarak gelişir. Pnömoni etkenleri içinde sayılamaz. Yanıt - D 180)



Üst solunum yollarında en sık enfeksiyon etkeni olan virüs aşağıdakilerden hangisidir?



161



A) B) C) D) E)



Adenovirüs Rhinovirüs Parainfluenzavirüs Respiratory sinsitiyal virüs Influenzae virüs



Yanıt - B



En sık görülen viral etkenler Sendrom



Bebekler



Çocuklar



Yetişkinler







-



Rhino



-



Rhino



-



Rhino



-



Adeno



-



Adeno



-



Corona



-



Adeno



-



Adeno



-



Adeno



-



Herpes simplex



-



Coxsackie



-



Coxsackie



-



Parainfluenzae



-



Parainfluenzae



-



Parainfluenzae



-



İnfluenzae



-



İnfluenzae



-



İnfluenzae



-



Parainfluenzae



-



Parainfluenzae



-



Parainfluenzae



-



İnfluenzae



-



İnfluenzae



-



Adeno



-



RSV



-



Nadir



-



Nadir



-



Parainfluenza



-



RSV



-



İnfluenzae



-



İnfluenzae



-



İnfluenzae



-



Parainfluenzae



-



Adeno











Üst solunum yolu enfeksiyonu



Farenjit



Larerjit/krup







Trakeobronşit







Bronşiolit







181) A) B) C) D) E)



Pnömoni



Çift sarmal RNA virüs aşağıdakilerden hangisidir? Hepatit B virüs Hepatit C virüs Reovirüs Rubeola Epstein Barr virüs



Reovirüsler (Respiratory Enteric Orphan); insanlarda hem respiratuvar hem de enterik dokulardan izole edilmiş ancak belirgin bir hastalığı bulunamamıştır. Çift sarmal RNA virüslerdir. Rotavirus bu ailenin en önemli insan patojenidir. Yanıt - C 182) A) B) C) D) E)



Çocuk ishallerinin en önemli etkeni tekerlek şeklindeki virüs aşağıdakilerden hangisidir? Adenovirüs Rotavirus Echovirüs Hepatit virüsler Parvovirüs



Rotavirus segmente çift sarmal RNA'ya sahip virüstür. Zarfsız tekerlek görünümündedir. Küçük çocukların en sık görülen gastroenterit etkenidir. Isıtmaya, aside ve etere dayanıklıdır, mide asidini kolaylıkla geçebilir. Kış aylarında epidemiler yapar. Virüs dış ortamlara dirençli olması nedeniyle oyuncaklarda uzun süre canlılığını korur ve anaokullaında ishal salgınlarına sebep olabilir. Virüs oral yoldan alındıktan sonra ince barsağın erişkin epitel hücreleri içinde replike olur, bunların trans port mekanizmalarını bozar ve ayrıca ab-sorptif etkinlik gösteren erişkin epitel hücrelerinin dökülmesine yol açar. Böylece villusların genç, ancak absorpsiyon yeteneği yeterince gelişmemiş epitel hücrelerince donatılmasına yol açar. Sonuçla barsak lümenine bol miktarda sıvı geçer ve ozmo-tik ishaller görülür. Bebek ve küçük çocuklarda daha ağır seyirlidir. 40°C'yi bulan yüksek ateş, şiddetli bulantı-kusma, karın ağrısı ve ishal vardır. Dışkıdan eritrosit ve lökosit yoktur, enflamasyon bulunmaz. İmmünite IgA'nın gelişmesine bağlıdır. Anne sütü, kolostrum ve inek sütü anti-Rotavirüs antikorları içerdiğinden pasif korunma sağlarlar.



162



Yanıt - B 183) A) B) C) D) E)



Segmente çift sarmal RNA'lı ikosahedral simetrili kapsidi olan, zarfsız virüs aşağıdakilerden hangisidir? Rotavirus Parvovirüs B19 Rubella Rhinovirüs Respiratory syncytial virüs



RNA virüsler kural olarak tek sarmallıdır. Bu kuralı bozan çift sarmallı virüs grubu Reovirüslerdir. İnsanlarda hastalık yapan tek Reovirüs Rotavirüs-tür. Yanıt - A 184) Viremi oluşturmaksızın vücuda girdiği bölgede enfeksiyon yapan virüs aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Rotavirus Hepatit virüsleri Poliovirüsleri Arbovirüsler Enterovirüsler



Rotavirüs barsak epitel hücrelerini enfekte ederek 2 yaşın altındaki çocuklarda kolera benzeri bol sulu, mukus, eritrosit ve lökosit bulunmayan ishal yapar. Viremi ve başka organ enfeksiyonu görülmez. Yanıt - A 185)



Rotavirüs iki yaş altındaki çocuklarda ve immün yetersizliği olanlarda ishal etkeni bir virüstür.



Aşağıdakilerden hangisi Rotavirüsü tanımlar? A) B) C) D) E)



Bir RNA virüstür Virüsü tanımlayacak test yöntemleri henüz geliştirilmemiştir Virüsü tanımlamak için en sık kültür kullanılır Nazokomiyal enfeksiyonları nadir görülür İnsandan insana bulaşmaz



Rotavirüs segmente çift sarmal RNA virüstür. Özellikle çocuk servislerinin nazokomiyal patojenlerin-dendir. Kültür yöntemleri ile üretmek zordur, tanıda lateks aglutinasyon veya EIA yöntemleri ile dışkıda antijen tarama testleri sık kullanılır. Spesifik tedavisi yoktur. Semptomatik tedavi yöntemleri uygulanır. Yanıt - A 186) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki enfeksiyonların hangisinden Rotavirüs sorumludur? Aseptik menenjit Üst solunum yolu enfeksiyonu Konjunktivit Diyare Ensefalit



Reovirüsler orta büyüklükte çift sarmal virüslerdir. İnsan Rotavirüsleri, iki yaşına kadar çocuklarda önemli gastroenterit etkenlerinden biridir. Dünyada yaygındır ve önemli bir halk sağlığı problemidir. Gelişmekte olan ülkelerde yılda ortalama 3.5 milyon çocuğun ölümünden sorumludur. Yanıt - D 187) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi mononükleoz benzeri sendrom meydana getirmez? Epstein- Barr virüs Cytomegalovirüs Toxoplasma Borrelia burgdorferi Rotavirüs



Epstein-Bar virüs enfeksiyoz mononükleozun pri-mer etkenidir. Diğer mikroorganizmalar da yorgunluk, halsizlik, lenfadenomegali ile karakterize mononükleoz benzeri klinik tablo oluştururlar.



163



Bunların içinde Rotavirüs, diğerlerinden farklı olarak sadece GİS mukoza epitel hücrelerinde enfeksiyon yaparak bol sulu dışkılama ile karakterize ishal etkenidir. Yanıt - E 188) A) B) C) D) E)



Hepatit A için aşağıdakilerden hangisi doğru değidir? Enterovirüs 72'dir Dünyada tek serotipi vardır Fekal-oral yol ile bulaşır Deniz suyunda 10 aya kadar canlılığını koruyabilir Kan ve kan ürünleri ile bulaşamaz



Enterovirüslerin tipik özelliklerini gösterir. Enterovirüs 72 olarak da bilinir. Dünyada sadece tek serotipi vardır. Diğer hepatit virüsleri ile antije-nik benzerliği yoktur. Fekal-oral yol ile bulaşır.İnsanlar tek reservuardır. Virüsün dışkı ile saçılımı semptomların başlaması ile biter, böylece bu hastalara karantina uygulanmasının anlamı yoktur. Asıl etkilenenler çocuklardır, epidermleri yaz kamplarında veya okullarda görülebilir. Asıl bulaşma dışkı ile kirlenmiş suların içilmesi ile olur. Deniz suyunda 10 aya kadar yaşayabilir, midye ile bulaşabilir. Nadir de olsa kan ve kan ürünleri ile bulaşabilir. Yanıt - E 189) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki virüslerden hangisi, konakta latent enfeksiyona neden olmaz? (Eylül - 1998) Cytomegalovirüs Suçiçeği virüsü BK virüs Herpes simplex virüs Tip I Hepatit A virüsü



Hepatit A virüs enfeksiyonlarının tamamı iyileşir, kroniklik görülmez. Yanıt - E 190) A) B) C) D) E)



Hepatit A'nın kliniği ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? Çocukların önemli bir bölümünde asemptomatik seyreder Yetişkinlerde ikterik ve diğer hepatitlere göre daha gürültülü seyir gösterir Yetişkinlerde fulminan seyredebilir Yetişkinlerde kolestatik seyredebilir Çocuklarda relaps sık görülür



Hepatit B'de olduğu gibi viral hepatit bulguları vardır. Çocukların yaklaşık olarak 1/10'unda ikter görülürken, yetişkinlerde bu oran 2/3'tür. Klinik belirtiler B ve C tipi hepatite göre daha gürültülüdür. Yetişkinlerde; fulminan, kolestatik ve relapslı formları görülebilir. Kronikleşmez. Yanıt - E 191) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi insanlarda tümör gelişimine sebep olmayan virüslerdendir? Epstein-Barr virüs Hepatit B virüs Hepatit C virüs Hepatit A virüs Human herpesvirüs



Hepatit A virüsü fekal-oral yol ile bulaşan hepatit vi-rüslerindendir. Çocuklarda hafif, yetişkinlerde ise daha ağır seyirli bir kliniği vardır. Hepatit A virüsü diğer hepatit virüslerinden farklı olarak kronikleşmez ve kanser geliştirmez. Yanıt - D 192)



Viral partiküllere karşı gelişen Ig M antikorları aşağıdakilerden hangisinin tanısında kullanılır?



A) Hepatit A



164



B) C) D) E)



Hepatit C Hepatit D HIV Yukarıdakilerin hepsinde önemlidir



Hepatit A virüsü tek sarmal lineer RNA genomuna sahiptir. Anti-HAV IgM antikorlarının serumda tanımlanması akut viral hepatit A tanısında kullanılır. Hepatit C, D ve HIV antikorlarının tanımlanmasında IgM antikorlarının faydalı olmadığı gösterilmiştir. Hepatit B virüs enfeksiyonlarında da akut enfeksiyonun göstergesi anti-HBc IgM antikorlarıdır. Yanıt - A 193) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde gama globulin kullanmanın faydası yoktur? Hepatit A Hepatit B Rabies Rubeola Enfeksiyöz mononükleoz



Hepatit B, rabies ve tetanoz hiperimmunglobulinler ile korunma uygulanan hastalıklardır. Hepatit A, Rubeola ve Hepatit E'de ise standart im-munglobulin kullanılabilir. Hem EBV hem de CMV ile meydana gelen enfeksiyöz mononükleoz'da immunoglobulin kullanımı faydasızdır. Yanıt - E 194) A) B) C) D) E)



Transfüzyonla bulaşan hepatitler içinde en önemli etken aşağıdakilerden hangisidir? Hepatit A Hepatit B Hepatit C Hepatit D Hepatit E



İnsanlar HCV için rezervuardırlar. Kan, seksüel temas ve anneden çocuğa bulaşabilir. Maternal bulaşmanın, plasenta aracılığı ile mi yoksa, vertikal mi olduğu kesin bilinmemektedir. Kan donörlerinde ortalama olarak %1 kadar pozitiflik saptanır. Transfüzyonla bulaşan hepatit deyince ilk akla gelendir. Özellikle intravenöz uyuşturucu bağımlılarında bulaşma yüksek orandadır. Endüstriyel hazırlanmış kan ürünleri genellikle güvenlidir, ancak çok miktarda bulaşma gösterilmiştir. Yanıt - C 195) A) B) C) D) E)



Hepatit C'de tarama testi aşağıdakilerden hangisidir? HCV RNA RIBA Anti-HBc Anti-HCV Hibridizasyon



HCV enfeksiyonu tanısı HCV antikorlarının ELISA ile gösterilmesiyle konulur. Anti-HCV tarama testidir. Doğrulama için RIBA (Recombinant ımmunoblot assay) kullanılır. Ancak HCV için gerçek tanı PCR ile HCV RNA'nın gösterilmesi ile olur. Yanıt - D 196) A) B) C) D) E)



Gebelerde ağır seyirli, fulminan klinik tablo ile seyreden hepatit aşağıdakilerden hangisidir? Hepatit A Hepatit B Hepatit C Hepatit D Hepatit E



Hepatit E virüsü Hepatit A virüs gibi davranır. Fekal-oral yol ile bulaşır. Calicivirus grubundandır. Hepatit A virüsüne göre daha fatal seyreder. Gebelerde enfeksiyon daha ağır seyreder. Gebeliğin üçüncü trimestirinde %25 oranında mortalite bulunur. Kronikleşmez. Profilakside standart immunoglobulin kullanımı hastalığı önleyebilir.



165



Yanıt - E 197) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi tek sarmal DNA virüstür? Poxvirüs Hepatit C Transfusion transmitted virüs Adenovirüs Reovirüs



TTV tek sarmal DNA virüsüdür. Özellikle hemodiyaliz hastalarında ve organ transplantasyonu yapılanlarda hepatit etkeni olarak görülür. Yanıt - C 198) Aşağıdaki virüslerden hangisi merkezi sinir sistemindeki mikroglial hücreleri rezervuar olarak kullanır? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



HIV Respiratory sinsityal virüs İnfluenza Kabakulak Human papilloma virüs



AIDS'li hastalarda nörolojik anomaliler yaygındır. HIV'li hastalarda beyin yerleşiminin predominant hücreleri monosit-makrofajlardır. Gp120'nin makrofaj, mikroglia ve astrositleri aktifleştirdiği, buradan salınan sitokinlerin ve nörotok-sinlerin komşu nöronlarda harabiyet yaptığı gösterilmiştir. Yanıt - A 199) A) B) C) D) E)



HIV enfeksiyonu etkeni aşağıdakilerden hangisidir? HTLV 1 HTLV 2 HTLV 3 EBV CMV



HIV AIDS etkenidir. HIV-1 ve HIV-2 adlarında anti-jenik olarak iki farklı virüs aynı klinik tabloyu yaparlar. HIV-1 dünyada yaygın iken, HIV-2 sadece Batı Afrika'da bulunmaktadır. Önemi nedeniyle HIV-1 anlatılacaktır. İnsan T hücre lenfotropik retrovirüsüdür (HTLV-3). HIV öncelikle CD4 T lenfositleri enfekte eder ve öldürür. Bunun sonucunda hücresel immünitede zayıflık başlar ve konakta fırsatçı enfeksiyonlar oluşur. Makrofajlar ve monositler'le yüzeylerinde CD4 reseptörleri taşıdığından bunlar da enfekte olurlar. Yanıt - C 200) A) B) C) D) E)



HIV genomu için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? Lentivirüs alt grubundandır Zarflı bir virüsdür RNA'sı iki adet çubuk şeklindedir En önemli zarf antijeni p24'tür tanıda kullanılır Gag, pol ve env yapısal genleri kodlarlar



Retrovirüslerin lentivirüs alt grubundan olan HIV uzun inkübasyon periyotlu yavaş (slow) enfeksiyonlar yapar. Virüse spesifik gp120 ve gp41 glikoproteinleri taşıyan bir zarf ve içinde de çubuk şeklinde RNA'sı vardır. HIV RNA'sı birbirinin aynı iki adet olan tek sarmal RNA'dır. Bu nedenle diploid olarak isimlendirilir. HIV genomu retrovirüslerin en karmaşık yapılı olanıdır. Retroviral genlerden olan gag, pol ve env yapısal proteinleri kodlarken, genom RNA'sı düzenleyici genler de bulundurur. İnternal core proteinleri gag geni kodlar. Bunlardan en önemlisi serolojik testlerde de kullanılan p24 antijenidir. Virion reverse transkriptazını pol geni kodlar. env geni ise gp160 antijenini kodlar. Bu antijen önemli zarf proteinleri olan gp120 ile gp41'in pre-kürsör proteinleridir. Yanıt - D 201)



HIV virüsü hücre yüzeyindeki CD4 molekülüne hangi reseptörü ile bağlanır? (Eylül - 1999)



166



A) B) C) D) E)



p14 p25 p17 gp41 gp120



HIV gp120 aracılığı ile konak hücrenin CD4 molekülüne bağlanır. Yanıt - E 202) A) B) C) D) E)



HIV hücre içine hangi reseptörü yardımı ile girer? p14 p25 p17 gp41 gp120



HlV'in önemli antijenlerinden olan gp120 ve gp41 tipe özgü zarf glikoproteinleridir. gp120 hücre yüzeyindeki CD4 reseptörleri ile ilişkiye girer. gp41 ise virüsün hücre içine girmesini sağlar. Sürekli antijenik yapısını değiştiren gp120 antijenik farklılıkların sebebidir, aşı geliştirilmesini engeller. Yanıt - D 203) A) B) C) D) E)



Retrovirüslerin enzimi olan revers transkriptazın fonksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? DNA'azaktivitesi RNA bağımlı RNA polimeraz aktivitesi RNA izomeraz aktivitesi RNA bağımlı DNA polimeraz aktivitesi Konjugasyon aktivitesi



Transkriptaz, retrovirüslere adını veren RNA bağımlı DNA polimerazdır. Bu enzim RNA genomundan proviral DNA oluşturur. Reverse transkriptazın ikinci bir etkisi de ribonükle-az H aktivitesi göstermesidir. Bu viral RNA genomunu degrade eder. Yanıt - D 204) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi HlV'in önemli antijenlerinden birisi değildir? gp160 gp41 gp 120 Hemaglutinin P24



HlV'in önemli antijenleri gp120 ve gp41 tipe özgü zarf glikoproteinleridir. gp120 hücre yüzeyindeki CD4 reseptörleri ile ilişkiye girer. gp41 ise virüsün hücre içine girmesini sağlar. Sürekli antijenik yapısını değiştiren gp120 anti-jenik farklılıkların sebebidir, aşı geliştirilmesini engeller. Gruba spesifik antijen olan p24 ise "core" bölgesinde lokalizedir ve değişmez. p24'e karşı gelişen antikorlar virüsü nötralize etmez ancak enfeksiyonun önemli bir serolojik markeridir. HlV'in doğal konağı insandır. Simian immunodeficiency virüs (SIV) maymunlarda AIDS benzeri hastalık yapar. HTLV-IV'de T hücreleri enfekte eder ancak hastalık oluşturmaz. Bu virüsler yapısal olarak HlV'e benzerler ancak AIDS yapmazlar. Yanıt - D 205) A) B) C) D)



HIV enfeksiyonunda en çok görülen bulaşma yolu aşağıdakilerden hangisidir? Homoseksüel ilişki Kan ve kan ürünleri intravenöz uyuşturucu bağımlılığı Heteroseksüel ilişki



167



E) Tatuaj HIV için başlıca bulaşma yolu seksüel temas ve kan ürünleridir. Anneden bebeğe bulaşma hem doğumda hem de süt ile mümkündür. Enfeksiyon hem HIV ile enfekte hücrelerin alınması hem de serbest HIV virüsleri ile gerçekleşebilir. Vücut sıvılarında az miktarda HIV gösterilmiş olmasına rağmen bunların bulaşmada önemli olmadığı bildirilmektedir. Genel olarak bulaşması hepatit B gibidir, ancak ondan farklı olarak daha fazla virüs ile bulaşma gerçekleşmektedir. 1980'lerde ABD ve Avrupa'da AIDS homoseksüellerin, intravenöz uyuşturucu bağımlılarının ve hemo-filililerin hastalığı olarak bilinirdi. Heteroseksüel geçiş nadir idi. Ancak günümüzde özellikle Afrika'da en önemli bulaşma yollarından birisi heteroseksüel ilişkidir. Parenteral yol ile hastane personeline bulaşmalar ile ilgili çok miktarda yayın bulunmaktadır. Yanıt - D 206) A) B) C) D) E)



HIV enfeksiyonu için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? HIV helper T lenfositleri enfekte eder Hastalar maligniteler ve fırsatçı enfeksiyonlar ile kaybedilir HlV'de kanserin sebebi başka virüslerdir Anti-HIV antikorların koruyucu etkisi vardır Anormal B hücre fonksiyonları da görülür



HIV helper T lenfositleri enfekte eder ve onları öldürür, bunun sonucunda hücresel immünitede baskılanma meydana gelir. Bunun sonucunda fırsatçı enfeksiyonlar ile Kaposi sarkomu ve lenfo-malar gibi malign hastalıklar ortaya çıkar. Kanserlerde yapılan çalışmalarda HIV geninin kanser hücrelerinde bulunmadığı tespit edilmiştir. HHV8'in DNA'sı Kaposi sarkomu hücrelerinde bulunmuştur. HIV beyin monosit ve makrofajlarını da enfekte eder, multinükleer dev hücreler ve merkezi sinir sistemi semptomlarının gelişmesine sebep olur. HIV ile enfekte hücrelerin ölümü sitotoksik CD8 T hücrelerinin aktivisyonu ile olur. Ancak virüsün tat geni MHC class I proteininin yapımını engeller ve virüs ile enfekte hücreler hücresel immüniteden kendilerini koruyabilirler. HIV ile enfekte insanların ortalama olarak %90 kadarında anti HIV antikorlar gelişir. Antikorların tanısal değeri vardır, bunların virüsü nötralize etmesi zayıftır. Antikor gelişenler korunmuş anlamı taşımaz. T hücrelerinin etkilenmesine bağlı olarak anormal B hücreleri de gelişir. B hücrelerinde poliklonal akti-vasyon gelişir ve immunoglobulin seviyesi yükselir. Böylece otoimmün hastalıklar ortaya çıkar. Yanıt - D 207) A) B) C) D) E)



HIV kliniği için aşağıdakiler-den hangisi doğru değildir? A, B ve C grubu diye üç dönemde incelenir Akut retroviral sendrum AIDS döneminin hastalığıdır ARC semptomatik dönemi gösterir Kaposi sarkomu AIDS göstergesidir P24'ün artması, anti-p24'ün serumda azalması kötüye gidişi gösterir



HIV enfeksiyonunun kliniği erken akut dönem, orta latent dönem ve geç immün yetersizliği dönemi olmak üzere üç bölümde incelenir. •



A grubu - Asemptomatik dönem - Akut retroviral sendrom - Persistan jeneralize lenfadenopati







B grubu (Semptomatik dönem)







C grubu (AIDS)



olarak sınıflandırılır. Bu sınıflamalara çocuklar alınmaz. Akut dönemin ardından 2 ile 6 ay arasında anti-HIV pozitifleşir. Bu dönemde en önemli bulgu persistan jeneralize lenfadenomegalidir. İnguinal bölge dışında 2 veya daha fazla bölgeder 1 cm. den büyük ve 3 aydan uzun süreli lenfadenomegalinin tespit edilmesi tablo tanısını koydurur. Bundan sonra uzunca bir latent dönem başlar. Asemptomatik seyirli olabildiği gibi halsizlik, ateş yükselmesi, diyare, kilo kaybı, periferik nöropatiler, mukokutanöz kandidoz, zona görülebilir. Hastalar bu şekilde 4-8 yıl kadar idare ederler ancak immün yetersizliğin artmasına bağlı olarak semptomlar daha belirgin olmaya başlar.



168



Ozofagus kandidozu, persistan ateş, kilo kaybı, oral saçlı lökoplaki, lökopeni, lenfopeni, CD4 T lenfosit sayısında azalma, p24 artması, anti-p24'ün azalması tablonun kötüleştiğini gösterir. Bu değişikliklerin ardından hastalar AIDS ile ilişkili hastalıklar (ARC) dönemine girer. Kilo kaybı, kronik diyareler, ateş, düşkünlük, yorgunluk ve yaygın lenfadenopati bu tablonun bulgularıdır. Yanıt - B 208) HIV pozitif 32 yaşında bir erkek hastada, tanıdan 2 yıl sonra progresif demans ve motor fonksiyon kaybı ortaya çıkmıştır. Aşağıdakilerden hangisi, hastadaki bu bulguların nedeni olabilir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Atipik mikobakterilerin beyne invazyonu Toksoplazmaya bağlı ensefalit Meningovasküler sifiliz gelişimi Serebral hemisferde lenfoma varlığı Beyinde HIV ile enfekte makrofajların varlığı



Soruda HIV demansı (HIV demans/motor kompleksi olarak da bilinir) tarif edilmektedir. Hastalığın ileri dönemlerinde ortaya çıkar, bu hastaların beyin biyopsilerine perivasküler lenfosit ve makrofaj infiltrasyonu tipiktir. Soruda belirtilen tabloyu fırsatçı infeksiyonlar da yapabilir: Toksoplazma, PML (JC virüs), bu hastalıklarla birlikte lenfoma da MSS yi tutabilir, ancak bunların tümü daha çok fokal nörolojik tutulumla kendilerini gösterirler, nadiren kognitif fonksiyonlarda bozuklukla da gelebilirler. Sifiliz ve tbc de daha çok menenjit tablosu ön planda olur. Yanıt - E 209) A) B) C) D) E)



HIV enfeksiyonu tespit edilen 2 yaşındaki bir çocukta majör bulaşma yolu aşağıdakilerden hangisidir? Böcek veya sinek ısırması Transfüzyon Vertikal geçiş Seksüel yol Horizontal geçiş



Çocuklarda anti-HIV pozitifliğinin hastalık tanısı olarak kabul edilebilmesi için pozitifliğin 18-24 ay devam etmesi gerekir. Bu dönemde HIV enfeksiyonu tanısı konulan çocuklarda bulaşma muhtemelen anneden doğum sırasında olmuştur. Yanıt - C 210) A) B) C) D) E)



HIV pozitif bir hastanın AIDS'e geçiş süresinin tahmini için en duyarlı test aşağıdakilerden hangisidir? Neopterin HIV antikor testi HIV Revers transkriptaz PCR CD4 lenfosit sayısı HIV p24 antijen test



HIV RT PCR test HIV RNA'sı için bir nükleik asid amplifikasyon testidir. Bu test üçlü ilaç tedavisi alan hastalarda AIDS'e ilerlemenin gösterilmesi için son yıllarda kullanılan en duyarlı test yöntemidir. Viral yükün 750 000 kopya/ml'nin üzerinde olması 5 yıl içinde hastanın AIDS'e gideceğinin göstergesidir. Yanıt - C 211) Aşağıdakilerden hangisi HIV antikorlarının tanımlanmasında kullanılan Western blot testi için doğru değildir? A) B) C) D) E)



Viral proteinler nitroselüloz kağıt üzerinde leke oluşturur İndeterminate (kesin tanımlanamayan) sonuçlar oluşabilir Kişilerdeki viral proteinlere karşı gelişen antikorlar gösterilir HIV enfeksiyonları için iyi bir tarama testidir Antikor tanımlamada ELİSA'dan daha spesifiktir



Western blot testleri HIV-1 proteinleri kullanılarak antikor tanısı konulan bir elektroforez yöntemidir. Bir poliakrilamid jel matriksden nitroselüloz kağıtlara ayrılan proteinler aktarılır. Elde edilen sonuç viral proteinlerin parmak izidir.



169



WB testleri için kesin standardizasyon sağlanamamıştır, her grup kendisi için gerekli standartları tanımlamıştır. Bu nedenle "indeterminate" sonuçlar sık olarak alınır. WB testi iyi bir tarama testi değil doğrulama testidir. Yaklaşık olarak %15-20 yalancı pozitif sonuç alınabilir. Yanıt - D 212) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi HIV pozitif hastalarda AIDS göstergesi değildir? Kaposi sarkomu Cryptosporidium Pneumocystis carinii pnömonisi SSPE HIV ensefalopatisi



Aşağıdaki bulgulardan herhangi birisinin görülmesi hastanın AIDS dönemine girdiğinin göstergesidir. •



Pneumocystis carinii pnömonisi (Hastalarda en sık gelişen enfeksiyon, en sık ölüm sebebi)







Kaposi sarkomu (Homoseksüellerde en sık görülen malignite







Mukokutanöz kandidoz







Mikobakteri enfeksiyonları (en sık M. avium)







Histoplazmoz, koksidioidomikoz gibi derin mikozlar







CWMV ve HSV'nin persistan enfeksiyonları







HIV ensefalopatisi







Primer beyin lenfoması (Çocuklarda en sık gelişen tümör)







Beyin toksoplazmozu (En sık gelişen protozoon enfeksiyonu)







Cryptosporidium ishali







Ekstrapulmonel kriptokok enfeksiyonu (Beyin)







Lenfoid interstisyel pnömoni (çocuklar)







Non-hodgkin lenfomalar (homoseksüeller dışındakilerde en sık gelişen malinite)







CD4 TL sayısı 200/mm3 altına düşünce hangi klinik olursa olsun hasta AIDS dir.



Yanıt - D 213) A) B) C) D) E)



Sarı humma enfeksiyonu ile ilişkisi olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Sivrisineklerce bulaşır Karaciğer hastalığıdır Endemik bölgelere gideceklere aşı yapılması gereklidir Salgın sırasında gebelere uygulanabilen tek canlı aşıdır Brucella aşısı ile yapılması sakıncalıdır



Sarı humma virüsü (Flaviviridae) aedes sivrisinek-lerince bulaştırılır. Afrika ülkelerinde kırsal kesimde yaşayanlarda görülür. Hastalığı karaciğer ve böbrekleri tutar. Endemik bölgelere gideceklere aşısı yapılır. Subku-tan yapılan aşı yapıldıktan 10 gün sonra korumaya başlar, 10 yıl süresince koruyucudur. Dikkat edilecek konu kolera aşısı ile birlikte yapılmamalıdır. Dört aydan küçük çocuklar için de kontrendikedir. Salgın sırasında gebelere uygulanabilen tek canlı aşıdır. Yanıt - E 214) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki virüslerden hangisi damlacık enfeksiyonu ile bulaşmaz? Rhinovirüs İnfluenzavirüs Hantavirüs Parainfluenzavirüs Rubeolavirüs



Hantavirüs Bunyaviridae ailesindendir. Kore he-morajik ateşi etkeni Hantaan virüsün bir prototipidir. Renal sendromlu hemorajik ateş etkenidir. Farelerin idrarları ile direk deriden bulaşır. Yüksek otların bulunduğu yerlerde hastalık daha sık görülür. Viremiden sonra antikor yanıtı gelişir. Gelişen im-mun kompleksler renal harabiyet ve kapiller perme-abilite artışına sebep olur.



170



Bufissür tarzında ödem, masif proteinüri, akut böbrek yetersizliği, hipovolemi, pulmoner ödem ve multisistem organ yetersizliği belirtileri ile hemoraji-ler oluşur. Yanıt - C 215) A) B) C) D) E)



Maymun herpesvirüsü olan ve insanlarda ağır ensefalit yapan virüs aşağıdakilerden hangisidir? Herpes simpleks tip 1 Herpes simpleks tip 2 Herpes B virüs Herpangina Simian virüs



Herpes B virüs Maymun B virüsüdür. Nadir ancak fatal seyirli ensefalit etkenidir. Maymun bakıcılarında ve hücre kültürleri ile çalışanlarda görülür. HSV-1 ile antijenik olarak çarpraz reaksiyon göstermesine rağmen, HSV-1'e karşı gelişen antikorlar herpes B virüsü etkilemez. Yanıt - C 216) A) B) C) D) E)



Reverse transkriptaz inhibisyonu yapan ve HIV virüsüne etkin olan ajan hangisidir? (Nisan - 2000) Zidovudin Amantadin Ribavirin Asiklovir Vidarabin



HIV virüsünün reverse transkriptazı zidovudin ile inhibisyonu sellüler DNA polimerazdan 100 kat daha duyarlıdır. HIV tedavisinde; revers transkriptaz ve viral proteaz inhibitörleri kullanılır. AZT, lamivudin, ddl, ddA, ddC, foskarnet revers transkriptaza karşı kullanılır. Viral yükün azaltılması hedeflenir. CD4 T lenfosit sayısının 500/-mm3'ten az olması ilaç kullanma endikasyonudur. Kemik iliğinde depresyon yapar. Dirençli olgularda lamivudin ile kombine edilir. İndinavir, sakunavir ve ritonavir viral proteaz in-hibitörüdür. Hastaya önceden kullanılmış revers transkriptaz inhibitörlerine karşı direnç gelişmiş ise bu ilaçlar ile kombine edilir. Kaposi sarkomunda AZT ile interferon alfa kombinasyonu mRNA inhibisyonunu önlemek amacıyla kullanılır. Yanıt - A 217) A) B) C) D) E)



HIV enfeksiyonlarına etkili olmayan antivi-ral aşağıdakilerden hangisidir? Asiklovir Didanosin Foscarnet Zalcitabin Zıdovudin



Yanıt - A 218) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi canlı virüs aşısı değildir? Adenovirüs Rubella Hepatit A Mumps Varicella



Yanıt - C



Antiviral



Etki mekanizması



Etki ettiği virüsler



• Asiklovir



Viral polimeraz inhibitörü



Herpesvirüsler



• Amantadin



Virüsün kapsidinden ayrılmasını bloke eder



Influenza A



• Didanosin (dd)



Revers transkriptaz inhibitörü



HIV-1, HIV-2



• Foscarnet



Viral polimeraz inhibitörü



Cytomegalovirüs, herpes simplex, varicellzoster, HIV-1



171



• Ganciclovir



Viral polimeraz inhibitörü



Cytomegalovirus



• ldoxuridin



Viral timidin kinaz inhibitörü



Herpesvirüs keratiti



• Ribavirin



Viral mRNA gelişimini inhibe eder



RSV, Influenza A ve B, Lassa virüs



• Trifluridin



-



Herpesvirüs keratiti



• Vidarabin



Viral polimeraz inhibitörü



Herpes simplex, varicella-zoster



• Zalcitabin (ddC)



Revers transkriptaz inhibitörü



HIV-1, HIV-2



• Zidovudin (AZT)



Revers transkriptaz inhibitörü



HIV-1, HIV-2



Viral



Canlı



Ölü



Fraksiyonlar



• Adenovirüs



• Hepatit A



• Hepatit B (Yüzey antijen)



• Measles



• İnfluenzae (Tüm virüs)



• İnfluenzae (Split aşı)



• Mumps



• Polio (Salk)



• Polio (Sabin)



• Rabies (human diploid)



• Rubella • Varicella • Sarı humma Bakteriyel



• BCG (tüberküloz)



• Kolera



• Difteri (toksin)



• Tifo (oral)



• Pertussis



• Haemophilus B polisakkarid



• Veba



• PRP



• Tifo



• Meningokok (polisakkarid) • Pnömokok (Polisakkarid 23) • Tetanus (toksoid) • Tifo (Vi kapsül polisakkarid)



219) SARS (Ağır akut solunum sendromu) etkeni aşağıdaki virüs gruplarından hangisi ile ilişkilidir? (Eylül 2003) A) B) C) D) E)



Orthomyxovirüsler Coronavirüsler Adenovirüsler Paramyxovirüsler Herpesvirüsler



SARS (Ağır akut solunum sendromu) etkeni virüs Coronavirüstür. Yanıt - B 220) Arbovirüs enfeksiyonlarının kliniği üç kategoride incelenir: Ensefalit, hemorajik ateş ve miyalji. Aşağıdakilerden hangisi Arbovirüslerin diğer önemli özelliğidir? A) B) C) D) E)



Artropod vektörler aracılığı ile bulaşırlar Etere dirençlidirler İnsanlarda genellikle semptomatik enfeksiyon yaparlar Parvovirüslere benzerler Sadece immün yetersizliği olanlarda enfeksiyon yaparlar



Arbovirüslerin sınav açısından önemli özelliği artropod vektörler aracılığı ile bulaşmasıdır. İnsanlarda belli artropodların ısırması veya kan emmesine bağlı olarak ensefalit, hemorajik ateş ve miyalji meydana getirirler. Yanıt - A 221) A) B) C) D)



Bir virüsün hedef organa ulaşamaması ile karakterize enfeksiyon aşağıdakilerden hangisidir? Akut enfeksiyon Disemine enfeksiyon Persistan enfeksiyon Subklinik enfeksiyon



172



E) Latent enfeksiyon Tamamen sağlıklı bir kişinin hastalanmasına akut enfeksiyon, hastalığın normal seyrinden farklı olarak başka dokulara veya sistemlere atlamasına disemine enfeksiyon denir. Persistan enfeksiyon tedaviye rağmen önüne geçilemeyen dirençli enfeksiyonu tanımlamak amacıyla kullanılır. Bir virüsün primer enfeksiyonun ardından vücutta bir yerlerde saklanıp, uygun şartlarda aynı veya farklı enfeksiyonu meydana getirmesi latent enfeksiyondur. Bir virüsün hedef organa ulaşamaması ile karakterize enfeksiyon ise subklinik enfeksiyon olarak isimlendirilir. Yanıt - D 222) A) B) C) D) E)



Başka bir virüs varlığında yaşayabilen virüslerin oluşturduğu enfeksiyon aşağıdakilerden hangisidir? Latent virüs enfeksiyonu Detektif virüs enfeksiyonu Yavaş ilerleyen virüs enfeksiyonu Kronik virüs enfeksiyonu Tümorijenik virüs enfeksiyonu



Başka bir virüs varlığında yaşayabilen virüslere detektif (satellit) virüsler denir. Hepatit D virüs HBsAg varlığında, adenoassocia-ted virüs ise adenovirüs varlığında yaşamını sürdürebilen Parvovirüstür. Yanıt - B 223) Orta Anadolu'da kırsal bölgeye seyahat edenlerde ateş, halsizlik, yorgunluk, lökopeni, trombositopeni ve ilerleyen dönemlerde hepatit gelişen döküntülü bir hastada fizik muayenede kene tespit ediyorsunuz. Muhtemel hastalık aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Bolivya hemorajik ateşi Lassa ateşi Kırım-Kongo hemorajik ateşi Ebola hemorajik ateşi Sarı humma



Kırım-Kongo hemorajik ateşi virüsü Bunyavirüs ailesinin Nairovirüsler alt grubundandır. Kırsal kesimde yaşayan veya son bir ay içinde kırsal kesime seyahat öyküsü olanlarda; yüksek ateş, üşüme titreme, halsizlik, yaygın vücut ve baş ağrısı, hemorajik tarzda döküntü, lökopeni, trombo-sitopeni, kas ve karaciğer enzimlerinde yükselme ile karakterize hastalık tablosu oluşturur. Zoonozdur. Sporadik olgular ve bazen salgınlar da yapar. 2001 yılında Afrika, Avrupa, Asya'daki çeşitli ülkelerde endemik olgular gösterilmiştir. Bunun dışında Kosova, Cezayir, İran, Pakistan ve Güney Afrika'da salgınlar yapmıştır. Sert keneler ile yayıldığı için hastalık bunların bulunduğu yerlerde sık görülür. Türkiye'de uzun yıllardır bu tür hastaların varlığı biliniyor idi. Yaz aylarında Yeşilırmak boyunda, Kelkit vadisinde 100'ü aşkın hastada semptomlara rastlandı ve yapılan çalışmalar sonucunda etkenin Kırım-Kongo hemorajik ateş virüsü olduğu tespit edildi. Yanıt - C



173



BÖLÜM: 4 PARAZİTOLOJİ 1) Entamoeba histolytica bulaşmasından aşağıdakilerden hangisi sorumludur? A) B) C) D) E)



Zimodem enzimi taşıyan kistler Dört çekirdekli trofozoitler Proglottidler Flajellalı kistler Bipolar saçaklı yumurtalar



Entamoeba histolytica'nın dışkıda saptanması kesin olarak patolojiktir. Yapılan çalışmalarda zimodem enzimleri bulunanların bulaştırmadan sorumlu olduğu bulunmuştur. Bulaşmadan kistler sorumludur. Enfeksiyonun göstergesi trofozoitlerdir. Yanıt - A 2) Entamoeba histolytica patogenezi için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Şişe tarzı dar ağızlı ülserler Kolon mukozasına penetrasyon Peritonit meydana gelebilir. Abse gelişimi kadınlarda daha sık görülür. En sık karaciğer amip abseleri meydana gelebilir.



Kolona ulaşan kistler trofozoit haline geçer. Katep-sin, kollajenaz nöraminidaz gibi proteolitik enzimleri aracılığı ile kolon mukozasına penetre olurlar. İçerdikleri histolitik enzimleri ile de nötrofilleri lizize uğratır. Amipli dizanterinin karakteristik özelliği dışkıda çok az lökosit bulunur. Submukozaya kadar ilerleyen kolon eksenine paralel dar ağızlı krater tarzında ülserler gelişir. Ülserler bazen peritonit yapabilir. Vena portae aracılığı ile aracılığı ile karaciğere ulaşarak amip absesine neden olur. Abse karaciğer damar yapısı nedeniyle daha çok sağ lobda meydana gelir. Abse gelişimi erkeklerde 9 kat daha fazladır. Yanıt - D 3)



Amipli dizanteride en sık görülen klinik tablo aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Amipli dizanteri Ameboma Asemptomatik enfeksiyon Fulminan kolit Toksik megakolon







Asemptomatik enfeksiyon: Bulaştırıcılıkta önemlidir, kisti alanların %90 kadarında bu form gelişir.







Semptomatik enfeksiyon: Gastroenterit şeklinde seyreder.







Amipli dizanteri: İnkübasyon döneminin ardından gelişen kanlı mukuslu, genelde ateşsiz toksik tablonun eşlik ettiği klinik şeklidir. Bir yaşından küçük çocuklarda ekstraintestinal yayılım daha sık görülür.



Dışkıda kan mukus vardır ancak püy bulunmaz. Jöle görünümünde berrak parlak kırmızı renktedir. Mikroskobik incelemede bol eritrosit ile amip kist ve yumurtaları görülür. •



Fulminan kolit: Nadir görülür, fatal seyididir. immün sistem yetersizliği olanlarda görülür. Yüksek ateş, lökositoz, kanlı-mukuslu ve şiddetli diyare, şiddetli karın ağrısı, periton irritasyon bulguları ve hipotansiyon vardır. Bu tabloya karaciğer absesi, kolon nekrozu ve perforasyonu eşlik eder. Tedavide total kolektomi uygulamak gerekebilir.







Toksik megakolon: Uzun süreli kortizon kullananlarda görülür. Tedavisi cerrahi yaklaşımla yapılır.







Ameboma: Kolon halka şeklinde daralmıştır.







Kronik non-dizanterik sendrom: Hecmelerle seyreden mukuslu diyare, kilo kaybı ve dispeptik yakınmalar ile kronik inflamatuvar barsak hastalıklarına benzer bir tablo çizer. Ülseratif kolit benzeri bir tablo ortaya koyar.







Perianal amebiyazis. Nadir görülür.



Yanıt - C



174



4)



Jöle görünümünde dışkılama hangi ishal tipi için önemli özelliklerden birisidir? A) B) C) D) E)



Stafilokok besin zehirlenmesi Giardiasis Basilli dizanteri Amipli dizanteri Turist diyaresi



Amipli dizanteride jöle görünümünde berrak parlak kırmızı renkte dışkılama görülür. Mikroskobik incelemede bol eritrosit ile amip kist ve yumurtaları görülür. Yanıt - D 5) Karaciğer amip apsesi için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Genellikle asemptomatik enfeksiyonlularda ortaya çıkar Dışkıda amip az miktarda görülür Hastalarda öksürük temel semptomlardan birisidir Sarılık nadiren ortaya çıkar Akciğer bulguları olmasına rağmen, buraya yayılım görülmez



Karaciğer amip apsesi: Genelde asemptomatik enfeksiyonu olanlarda görülür. Yüksek ateş, ab-dominal ve sağ omuz ağrısı görülür. Dışkıda amip az miktarda görülür. Genellikle karaciğer sağ lobunda lokalizedir. Hastada öksürük ve sağ akciğer tabanında railer bulunabilir. Nadiren sarılık görülür. Yayılım genellikle akciğere, ikinci olarak da peritonadır, mortalite oranı yüksektir. Yanıt - E 6) Entemoeba histolytica'nın enfektif şekli aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Trofozoit Karyozom Metakist Prekist 4 nükleuslu kist



Organizmanın yaşam siklusunda üç dönemi vardır. Aktif amip, inaktif kist ve intermediate prekist. Amibin trofozoitleri dokularda ve dizanterik dışkıda bulunur ve enfeksiyondan sorumludur. Yanıt - A 7) Entamoeba histolytica laboratuvar bulguları için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Dışkının mikroskobik incelemesi en sık kullanılan yöntemlerden biridir Kistleri dört çekirdeklidir Trofozoitleri eritrosit içerir Taşıyıcıların dışkılarında kist bulunmaz, trofozoitleri gösterilebilir Dışkıda Charcot-Leyden kristali gösterilebilir



Dışkının mikroskobik incelemesinde; amip kist ve t.ofozoitlerinin görülmesi tanıyı koydurur. Dizanteri tanısı için trofozoitler mutlaka görülmelidir. E. histolytica trofozoitleri eritrosit içerir. Bu özelliği E. coli trofozoitlerinden ayırt edici özelliğidir. Kistleri 4 nükleusludur. Endoskopi ile ülser tabanından örnek alınması ile amip görme şansı artar. Dışkıda fazlaca Charcot-Leyden kristali görülebilir. Direkt mikroskopi yanında metilen mavisi ve Lugol ile de boyama yapılmalıdır. Boyamalarda kistler aranır. İnvazyon yapmış kolon hastalığında trofozoitle-rin içinde eritrositlerin görülmesi önemlidir. Kültür deneysel çalışmalarda kullanılır, rutinde kullanılmaz. Karaciğer absesinde AST ve ALT ile alkalen fosfataz seviyeleri yükselir. Serolojik testler karaciğer amip apsesi veya invazyon yapmış kolon hastalığında ve doku amebiyazi-sinde kullanılır. Anti-amip antikorlar IHA, IFAT veya ELISA testleri ile aranır. Barsak dışı amebiyazis olgularında görüntüleme yöntemleri uygulanabilir. Abse sıvısında amip nadiren gösterilebilirken, duvarda boldur. Yanıt - D



175



8) Aşağıdakilerden hangisinde mutlak cerrahi tedavi uygulama endikasyonu vardır? A) B) C) D) E)



Amipli dizanteri Karaciğer amip apsesi Serebral amebiyazis Ürogenital sistem amebiyazı Toksik megakolon



Amipli dizanteri ve karaciğer apsesi 10 günlük metronidazol + diloksanid furoat ile tedavi edilir. Karaciğer amip apsesinin tedavisi tıbbidir. Özel durumlarda perkütan drenaj da uygulanabilir. Peritonitte önce tıbbi tedavi uygulanmalı, cerrahi tedavi sona bırakılmalıdır. Cerrahi beyin apsesinde endikedir. Yanıt - C 9)



Amipli dizanteri şüphesi olan bir hastanın taze dışkı incelemesinde görülen trofozoitlerin, patojen etken olup olmadığının belirlenmesinde aşağıdakilerden hangisi dikkate alınmalıdır? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Trofozoitler içinde eritrositlerin görülmesi Trofozoitlerin hareketli olduğunun görülmesi Trofozoitler içinde vakuollerin görülmesi Trofozoitlerin kist formuna geçişinin gözlenmesi Trofozoit çeperlerinin çift tabakalı görülmesi



Entamoeba histolytica patojen amiptir. Dışkıda taze hazırlanan preparatlarda trofozoitleri ve kistleri görülür. Normal florada bulunabilen patojen olmayan Entamoeba coli kist ve trofozoitlerinden ayırt edilmelidir. E. histolytica trofozoitlerinde eritrositler ve sferik vakuoller bulunurken, E. coli trofozoitlerinde birçok bakteri, inklüzyon cisimcikleri ve elipsoid vakuoller bulunur. Yanıt - A 10) Giardiasis için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Bulaşmadan dört çekirdekli kistleri sorumludur Armut şeklinde flagellalı trofozoitleri vardır Kistleri klora ve mide asidine dayanıklıdır Duodenumda ve akciğerlerde enfeksiyon yapar Olguların yarısına yakını asemptomatiktir



Giardia intestinalis bulaşmasından dört çekirdekli kistler sorumludur. Trofozoitleri armut görünümünde, flagellalıdır. iki nükleusu ve iki adet emici diski bulunur. Kistleri klorlamaya ve mide asiditesine dayanıklıdır. Bulaşma kistlerin yiyecekler ile alınması, enfekte eller, fekal-oral veya homoseksüellerde oral-anal yolla gerçekleşir. Trofozoitler duodenumdaki intestinal villuslara yapışır. GİS'in başka bölgelerinde bulunmaz ve invazyon ile başka doku enfeksiyonları yapmaz. Olguların yarısı asemptomatiktir. Yanıt - D 11) Giardiasis kliniği için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Yağlı dışkılama yapar Uzun süren enfeksiyonlarda yağda emilen A, D, E, K vitaminlerinin emilimi bozulur Retrograt yolla pankreatit gelişebilir IgG yetersizliği olanlarda inatçı enfeksiyonlar görülür Dışkıda kistlerin gösterilmesi tanı için yeterlidir



Giardiasis inkübasyon periyodu 1-4 haftadır. Amipler duodenuma yerleştikleri için yağ emilimi bozulur, sağ hipokondrium ağrısı ve yağlı dışkılama görülür. Yağda eriyen vitaminler olan A, D, E, K'nın emilimi bozulur. Uzun süreli enfeksiyonlarında vitamin eksiklikleri görülebilir. Kolesistit ve pankreatit yapabilir. Kolona ilerleyen trofozoitler kist halini alır, böylece çoğunlukla dışkı mikroskobisinde sadece kistleri görülür. Safra kesesinde kronik forma dönüşür. İntestinal divertikülü veya IgA yetersizliği olanlarda inatçı enfeksiyonları görülür. Yanıt - D 12) Giardiasis tanısı için aşağıdakilerden hangisi kullanılabilir?



176



A) B) C) D) E)



Safra tubajı Karaciğer iğne biyopsisi Rektosigmoidoskopi Barsak biyopsisi İdrarda dikenli yumurtaların aranması



Hastalara 3 gün içinde birbirini izleyen dışkı mikros-kopisi yapılmalıdır. Dışkıda giardia kistlerinin görülmesi tanı koydurucudur. Safra kesesi portörlerinin belirlenmesi için safra tubajı veya ip testi uygulanabilir. Yanıt - A 13) AlDS'li bir hasta Haiti'den akut diyare şikayeti ile dönüyor. Hastanın dışkısında aside rezistan boyanan oval yapılı organizmalar tespit ediliyor. Muhtemel etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Cyclospora Giardia Enterocytozoon Cryptosporidium Prototheca



Cryptosporidium AlDS'li hastalarda gelişen ishallerde ilk akla gelecek etkendir. Hücresel immün sistemi yetersizliği olanlarda fulminan diyare ile ölüme kadar giden ağır bir klinik tablo gelişebilir. Dışkının ARB boyanması ile ookistlerin gösterilmesi tanıda en sık kullanılan noninvazif yöntemlerden birisidir. Yanıt - D 14) AlDS'li bir hastada geçmeyen bir diarede Ziehl-Nielsen boyamada kırmızı ookist boyanıyorsa tanı nedir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Giardia lamblia Eentamoeba histolytica Toxoplasma gondii Balantidium coli Cryptosporidium muris (parvum)



Cryptosporidium immün yetersizlikli hastaların (özellikle AIDS) intestinal enfeksiyonlarından sorumludur. Tanıda aside rezistan boyama kullanılır. Yanıt - E 14) Aşağıdakilerden hangisi Cryptosporidium için doğru değildir? A) B) C) D) E)



İmmün yetersizliği olanlarda diare etkenidir İntrasellüler ancak ekstrasitoplazmik yerleşir Hem eşeyli hem de eşeysiz üreyebilir Larva formunu sığır kaslarında geçirir Bulaşma kistlerinin fekal oral yoldan alınması ile olur



Cryptosporidium AlDS'lı hastaların diyarelerinin önde gelen etkenidir. Hücresel immün sistemi yetersizliği olanlarda fulmi-nan diyare ile ölüme kadar gidebilen ağır bir klinik tablo gelişir. Ookistlerin içindeki sporozoitler oral yoldan alındığı tek bir canlıda evrimini tamamlar. Fekal oral yoldan alınan kistler sindirim enzimleri ile açılır, yan yana 4 muz halinde görünen hareketli sporozoitler serbestleşir. İntestinal epitel hücreler yapışan sporozoitler sitoplazma dışında, bir vakuol içine alınırlar. İntrasellüler ancak ekstrasitoplaz-mik yerleşirler. Vakuol içinde üreyen parazitler me-rontlara dönüşür. Merontlar merozoite ilerleyerek lümene salınır, bunların bir kısmı tekrar başka hücrelere invaze olarak enfeksiyon odaklarını geliştirirler. Bazı merozoitler gametositlere değişir, ve bunlardan ookistler oluşur. Ookistlerin bir kısmı dışarı atılırken, gametositler çiftleşerek barsağın ilerleyen bölümlerinde yeni enfeksiyon odakları meydana getirirler. Yanıt - D 16) Aşağıdakilerden hangisi asit-fast boyama yöntemiyle boyanabilen bir protozoondur? (Nisan - 2005) A) Plasmodium B) Cryptosporidium C) Trichomonas



177



D) Entamoeba E) Trypanosoma Asit-fast boyama yöntemi ile boyanarak tanısı konan mikroorganizmalar •



Mycobacterium suşları







Nocardia suşları







Bacillus anthracis sporu







Legionella micdadei







Cryptosporidium suşlar



Yanıt - B 17) Cryptosporidium enfeksiyonlarının tanısında aşağıdakilerden hangisi kullanılabilir? A) B) C) D) E)



İp testi Safra tubajı Dışkının aside rezistan boyanması Dışkının gram ile boyanması Dışkının giemsa ile boyanması



Sulu, mukuslu, kanlı ve pürülan görünümlü diyare, yüksek ateş ve enfeksiyon belirtileri görülür. Malabsorbsiyon ve mesane bulguları da bulunabilir. İntestinal biyopsi en önemli tanı yöntemidir. Dışkının ARB boyanması ile ookistlerin gösterilmesi tanıda kullanılan yöntemlerdir. FAT ve ELISA yöntemleri ile etkene yönelik üretilen antikorların gösterilmesi tanıda kullanılabilir. Yanıt - C 18) immün yetersizliği olan diyareli bir hastanın dışkı örneği modifiye Ziehl-Neelsen yöntemi ile boyandığında, mikroskopta kırmızı renkte boyanmış ookistler görülüyor. Bu bulguya yol açan etken aşağıdaki proto-zoonlardan hangisi olabilir? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Giardia intestinalis Toxoplasma gondii Cryptosporidium parvum Dientamoeba fragilis Balantidium coli



Cryptosporidium parvum'un tanısı modifiye ARB boyaması ile konulur. Yanıt - C 19) Silyalı protozoon aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Entamoeba histolytica Giardia lamblia Entamoeba hartmanni Leishmania tropica majör Balantidium coli



Balantidium coli amipli dizanteri etkenlerindendir. Domuz dışkısında bulunur. İnsanlara bulaşması açısından önemlidir. Gözle bile görülebilecek büyüklüktedir, silyalıdır ve sitostom denilen ağız benzeri yapıları vardır. Yanıt – E



178



20) Sadece trofozoitleri bulunduğu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



için



bulaşması



helmintlerin



yumurtaları



aracılığı



ile



gerçekleşen



Balantidium coli Trichomonas vajinalis Entamoeba coli Dientamoeba fragilis Trypanosoma rhodesiensa



Dientamoeba fragilis flagellalıdır. Trofozoitleri bulunur, ancak kistleri yoktur. Kistleri olmayan parazitin bulaşması Enterobius vermicularis gibi helmintlerin yumurtaları aracılığı ile olur. Nadir ishal etkenidir. Yanıt - D 21) Aşağıdaki parazitlerden hangisinin ishale sebep olması beklenmez? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Entamoeba histolytica Giardia lamblia İsospora belli Dientamoeba fragilis Chilomastix mesnili



İlk dört parazit gastrointestinal yerleşimli iken, Chilo-mastix mesnili trichomonaslar gibi üriner sistem enfeksiyonu etkenidir. Trichomonas vajinalis'den farkı limon şeklinde kistlerinin olmasıdır. Yanıt - E 22) Aşağıdaki parazitlerden hangisi diyareye neden olmaz? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Babesia microti Cryptosporidium Giardia lamblia Cyclospora İsospora belli



Babesia Babesia microti babezyoz etkenidir. Kırsal bölgelerde endemik olarak bulunur. Sıtma gibi eritrosit parazitidir. Kenelerle bulaşır. Sıtmadan farklı olarak karaciğer dönemi yoktur. Splenektomi yapılan hastalar daha ağır enfeksiyon geçirirler. Tanı intraeritrositer taşlı yüzük şeklindeki parazitlerin gösterilmesi ile konulur. Eritrositlerin içinde P. Falciparum gibi birden çok taşlı yüzük formu vardır. Plasmodiumlardan farklı olarak intraeritrositer pig-mentasyon görülmez, X şeklinde şizontları vardır. Tedavide kinin ve klindamisin ile kombine tedavi daha etkilidir. Yanıt - A



179



23) Trichomonas enfeksiyonları için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Sadece trofozoitleri vardır, kistleri bulunmaz Flagellalıdır Cinsel temas ile bulaşır, prezervatif kullanımı bulaşmayı önler Erkeklerde ön üretrit tarzında ağır enfeksiyonlar yaparken, kadınlar genellikle taşıyıcıdır Sekresyonlarda veya idrarda hareketli trofozoitlerin gösterilmesi ile tanı konulabilir



Trichomonas vajinalis'in merkezi nukleusu ve önünde dört adet flagellası vardır. Ondüle membranı 2/3'ünü kaplar. Sadece trofozoitleri vardır, kistleri bulunmaz. Kadınların vajeninde veya erkek uretrası ile prostat sıvılarında bulunur. Sadece cinsel temas ile değil, in-direkt olarak klozetlerle de bulaşabildiği gösterilmiştir. Kadınlarda genellikle sulu, kötü kokulu, yeşilimsi vajinal akıntı, kaşıntı vardır. Erkeklerde ise asemptomatik enfeksiyon görülür. Nadiren üretrit ve prostatit yapabilir. Vajinal veya prostatik sekresyonlarda hareketli tro-fozoitlerin gösterilmesi ile tanı konur. Primer ilacı metronidazoldür. Cinsel partnerler beraber tedavi edilmelidir. Vajenin pH'ının düşük tutulması yardımcıdır. Cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması bulaşmayı önler. Yanıt - D 24) Vajinal trikomonas enfeksiyonu için aşağıda-kilerden hangisi doğrudur? A) B) C) D) E)



Normal florada bulunabilir, enfeksiyon kendi paraziti ile meydana gelir Vajen pH'ı ile ilişkili değildir PID'nin en önemli sebeplerinden birisidir Tanısında KOH ile boyanarak hazırlanmış preparatlar kullanılır Cinsel yolla bulaşan hastalıktır



Trichomonas vajinalis insandan insana cinsel temas ile bulaşır. Normal flora üyesi değildir, enfeksiyonu vajen pH'ı ile ilişkilidir. PID yapmaz. Tanısında taze preparatlarda hareketli trofozoitle-rin gösterilmesi yardımcıdır. Yanıt - E 25) En ağır seyirli sıtma enfeksiyonu etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



P. vivax P. falciparum P. ovale P.malaria P. knowlesi



P. vivax, P. ovale, P. malana, P. falciparum, P. knowlesi insanlarda sıtma etkeni olarak görülen parazitlerdir. P. vivax ve P. falciparum diğerlerinden daha yaygındır. Ülkemizde sadece P. vivax görülür. P. falciparum ağır ve fatal enfeksiyonları ile tanınır. Yanıt - B 26) Plazmodyumların sivrisinekte geçirdiği evreye ne ad verilir? A) B) C) D) E)



Eşeysiz üreme Protoplast Sporogoni Şizogoni Ekstraeritrositik dönem



Plazmodyumların enfeksiyon zinciri insan-anofel-insan şeklindedir. Dişi anofelde seksüel (sporogoni, eşeyli üreme), insanlarda ise aseksüel (şizogoni, eşeysiz üreme) üreme dönemleri görülür. Yanıt - C 27) Sivrisinekten insanlara bulaşan plazmodyum türü aşağıdakilerden hangisidir? A) Dişi gametosit B) Sporozoit



180



C) Merozoit D) Hipnozoit E) Şizont



İnsanları sokan dişi anofeller, hastanın kanındaki dişi (makrogametosit) ve erkek (mikrogametosit) leri emerler. Anofel midesinde her bir mikrogametositten 4 mik-rogamet, makrogametositten ise bir makrogamet oluşur. Mikrogametler makrogameti döller, oluşan zigottan ookinet meydana gelir. Ookinet mide duvarını geçerek ookist halini alır. Ookist bölünerek içinde birçok sporozoit bulunan sporokistleri yapar. Sporokist parçalanır ve içindeki sporozoitler anofelin vücut boşluğuna dağılır, ve bu arada tükrük bezlerine de gelir. İnsanları sokan sivrisinekler aracılığı ile sporozoitler bulaştırılır. Yanıt - B 28) Hipnozoit nedir? A) B) C) D) E)



Eritrositlerin içindeki taşlı yüzük şeklinde trofozoitler Karaciğerde kalan plazmodyumlar Sivrisinekleri enfekte eden formları Transfüzyonla bulaşan hipnozoitler Sivrisinekten insanlara bulaşan form



Kan dolaşımına geçen sporozoitler ortalama 1 saat içinde karaciğere gelir ve yüzeylerindeki sirkums-porozoit protein yardımıyla karaciğer parenkim hücrelerine girerler. Bu döneme ekzoeritrositer (hepatik şizogoni) dönem denir. Hepatik merozoitler 1-2 hafta sonunda karaciğerden dolaşıma geçerler. P. vivax ve P. ovale, yıllarca hipnozoit olarak karaciğerde kalabilir. İyi tedavi edilmemiş olgularda nükslerden sorumludur. Hipnozoiti olanlar sağlıklı insanlardır, klinik şikayetleri yoktur, periferik kan örneklerinde parazit sapta-namaz ve tanı ancak karaciğer iğne biyopsisi ile konur. Yanıt - B 29) Plasmodium vivax sıtması geçiren kişilerde, karaciğerde çoğalmadan kalan ve yıllar sonra relapslara neden olan parazitik form aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Sporozoitler Hipnozoitler Merozoitler Genç şizontlar Gametositler



Plasmodium vivax ve Plasmodium ovale'de diğer malaria türlerinden farklı olarak hepatik şizogoni döneminin ardından tüm parazitler eritrositlere geçmez. Bunlardan bir kısmı karaciğerde çoğalmadan kalır ve yıllar sonra relapslara sebep olur. Bunlara uyuyan sporozoit diye adlandırmak üzere hipnozoit denilir. Yanıt - B 30) Aşağıdaki eritrositlerden hangisi sıtmaya dirençli değildir? A) B) C) D) E)



Retikülosit G6PD eksikliği HbF Sialoprotein Orak hücreli anemi



Dolaşıma geçen sıtma parazitleri eritrositer şizogoni evresini başlatır. Plazmodyumlar sağlam eritrositleri severler, eritrositlerin yapısal veya metabo-lik anormallikleri var ise doğal olarak sıtmaya karşı dirençlidirler, örneğin; •



Duffy kan grubu







G6PD eksikliği







Yaşlılık







HbF, HbS gibi anormal hemoglobin yapıları







Sialoprotein, glikoprotein değişikliği







Orak hücreli anemi



gibi anomalilerde plazmodyum enfeksiyonları görülmez.



181



Yanıt - A 31) Aşağıdakilerden hangisi doğru bir tanım değildir? A) B) C) D) E)



P. vivax genç eritrositleri enfekte eder P. ovale retikülositleri enfekte eder P. malaria yaşlı eritrositleri enfekte eder P. falciparum her yaştaki eritrositi enfekte edebilir Plazmodyum enfeksiyonlarında eritrositlerin yaşının önemi yoktur



Plazmodyum enfeksiyonlarında eritrositlerin yaşının da önemi vardır. •



P. vivax ve P. ovale retikülositleri







P. malaria yaşlı eritrositleri







P. falciparum ise her türlü eritrositi enfekte edebilir.



Yanıt - E 32) Walkman kulaklığı görünümü aşağıdakilerden hangisinin özelliğidir? A) B) C) D) E)



P. vivax P. ovale P. malaria P. falciparum P. knowlesi



Eritrositlerin içine giren merozoitler genç trofozoit-lere dönüşürler. Plazmodyum enfeksiyonlarında etkenin P. falciparum olup olmaması önemlidir. Bunun tanınması için kolay yöntemler geliştirilmiştir. Örneğin bir eritrosit içinde birden çok taşlı yüzük bulunur, ayrıca, birden fazla nükleer materyali nedeniyle Walkman kulaklığı şeklinde görülebilir. Ring formu önce, ameboid şekle, daha sonra da olgun trofozoitlere dönüşürler. Çekirdek bölününce genç şizont, sitoplazmalar da bölününce olgun şi-zont oluşmaktadır. Plasmodium türlerinin ayrımı için boyama özelliklerinden faydalanılır. •



P. vivax → Schüffner (Kahverengi)







P. falciparum → Maurer (Siyah)







P. malaria → Ziemann granülleri görülür.



Eritrositlerin içindeki olgun şizontun içinde de türe göre değişen sayıda eritrositer merozoitleri gelişir. Oluşan bu merozoitler eritrositleri çatlatarak, yenilerin enfekte etmek üzere kana dökülürler. P. malaria rozet şeklindeki merozoit yapısı ile diğerlerinden ayrılır. Bazı trofozoitler ise farklı bir evrim geçirerek makro ve mikrogametositler haline gelirler. Yanıt - D 33) Aşağıdakilerden hangisi sıtma kliniğinden sorumlu patolojik mekanizma değildir? A) B) C) D) E)



Ateş Anemi Lökositoz Mikrosirkülasyon bozukluğuna bağlı hipoksi immünkompleksler



Sıtma kliniğin gelişmesinden sorumlu olan pa-tojenik mekanizmalar •



Ateş







Anemi







Mikrosirkülasyon bozukluklarına bağlı hipoksi







immünopatolojik olaylar



Ateş parazitin eksojen pirojen etkisine bağlıdır. Anemi paraziteminin şiddetine bağlıdır. Enfekte eritrositlerin parçalanması, dalakta eritrositlerin se-kestre olması ve otoimmün mekanizmalar anemi sebebidir. Mikrosirkülasyon bozuklukları; parazitler eritrositlerin yüzeyindeki negatif elektrik yükünü bozarak, rulo formasyon (eritrositlerin para şeklinde dizilmesi) oluşmasını sağlarlar. Bu tıkaçlar küçük damarlarda tıkanmalara sebep olurlar. En ağır formu beyin damarlarının etkilenmesine bağlı olarak gelişen se-rebral malaryadır.



182



Eritrositlerin sekestre edildiği dalak büyür, bazen hi-persplenizm ve pansitopeni oluşabilir. Endemik bölgelerde dalak çok büyüyebilir, tropikal splenome-galiler gelişebilir. Yanıt - C 34) Aşağıdakilerden tanımlardan hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



P. vivax - bening tersiyan sıtma P. ovale - tersiyan sıtma P. falciparum - malign tersiyan sıtma P. malarya - subtersiyan sıtma P. falciparum - tersiyan sıtma



Eritrositer şizogoni dönemi P. vivax, P. ovale ve P. falciparum'da 48 saat (tersiyan) sürer. P. vivax'a bening tersiyan, P. falciparum'a ise malign tersiyan (subtersiyan) denir. P.malaria 72 saat'de bir (kuartan) eritrositleri parçalayarak nöbetleri oluşturur. Yanıt - D 35) Sıtmada inkübasyon periyodu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Hepatik dönem Sivrisineklerden sporozoitlerin alınmasından, karaciğere giriş arasındaki dönem Hepatik dönem + birinci eritrositer şizogoni dönemi Eritrositer şizogoni dönemi Hipnozoitlerin karaciğerde bulunduğu dönem



Sıtmada inkübasyon periyodu: Hepatik dönem ve birinci eritrositer şizogoni dönemidir. Bu dönemde hiçbir klinik bulgu gelişmez. Yanıt - C 36) Plasmodium türlerinin eritrositlerde yaptığı bulgulardan hangisi Plasmodium malaria ile ilgilidir? (Nisan 2000) A) B) C) D) E)



Eritrositlerde büyüme Eritrositlerde Schuffner cisimciklerinin oluşması Eritrositlerde muz benzeri cisimciklerinin oluşması Eritrositlerde çift kromatinli trofozoit oluşması Eritrositlerde rozete benzeyen sekiz merozoitli olgun şizont oluşması.



6-12 arasındaki merozoitin bir araya gelerek oluşturdukları rozet şeklindeki olgun şizontlar Plasmodium malaria için karakteristik bir bulgudur. Yanıt - E 37) Sıtma şüphesi olan hastanın periferik kan örneğinin boyanmasında protozoonun yalnızca genç trofozoit ya da muz şeklindeki gametosit formları görülürse etken aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2001) A) B) C) D) E)



Plasmodium vivax Plasmodium malaria Plasmodium falciparum Plasmodium ovale Plasmodium bergeii



Plazmodyum falciparum'a bağlı sıtmada olgun trofozoitler ve matür şizontlar dokularda küçük damarlarda tıkanırlar, bu nedenle periferde sadece genç trofozoit (taşlı yüzük) ve muz şeklindeki ga-metositleri görülür. Tanıda bu özelliği ayırtedicidir. Yanıt - C 38) Aşağıdaki plasmodium türlerinden hangisinin gametositleri kan yayması preparatlarında muz şeklinde görülür? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



P. vivax P. malaria P. bergei P. ovale P. falciparum



183



Plasmodium falciparum'un gametositleri muz şeklinde iken diğerlerinin sferik yapıdadır. Yanıt - E 39) Plasmodium tanısında aşağıdakilerden hangisi kullanılmaz? A) B) C) D) E)



Kültür Kas biyopsisi Kalın damla preparat Periferik yayma preparat Serolojik yöntemler



Plasmodiumların eritrosit içeren sentetik besiyerleri vardır, ancak sadece deneysel amaçlı kullanılırlar, rutinde kullanılmaz. Tanıda periferik kandan hazırlanan kalın damla ve periferik yayma preparatları kullanılır. Sıtma tanısını koymak için kalın damla kullanılır, periferik yayma preparatlar ile de hangi tip olduğu tanımlanır. Hastalarda eozinofili görülmez. P. falciparum periferik yaymasında sadece taşlı yüzük formu ve muz şeklindeki gametosit formları görülebilir. P. malaria'nın tipik bulgusu rozete benzeyen şi-zontlarıdır. Özellikle kan merkezlerinde serolojik yöntemler ile tanı konulabilir. Yanıt - B 40) Aşağıdakilerden hangisi sıtmanın komplikas-yonu değildir? A) B) C) D) E)



IgE artışına bağlı astım bronşiyale Anemi Serebral malarya Hipoglisemi Hipersplenizm



P. falciparum ciddi klinik seyir gösterir. En sık komp-likasyon bu formda görülür. •



Anemi







Serebral malarya







Hiperpireksi







Algid malarya







Karasu ateşi







Akut böbrek yetersizliği







Akciğer ödemi







DIK







Hipersplenizm







Tropikal splenomegali







Hipoglisemi



görülebilir. Sıtma enfeksiyonu sırasında IgE artışı ve eozinofili ile karakterize alerjik reaksiyonlar görülmez. Yanıt - A 41) Aşağıdakilerden hangisi P. vivax komplikasyonlarından birisi sayılmaz? A) B) C) D) E)



Splenomegali Ani ölüm Koma Karasu ateşi Anemi



Nonfalciparum malarya olgularında komplikasyon nadirdir. Ancak P. vivax enfeksiyonları sırasında koma ve ani ölüm meydana gelebilir. Hastalarda periyodik yüksek ateş ve anemi normalde beklenen komplikasyonlardır. Hastalarda splenomegali ve buna bağlı dalak rüptürleri görülebilir. P. malana olgularında ise immün-kompleks glome-ru-lonefriti ve nefrotik sendrom görülebilir. Karasu ateşi P. falciparum komplikasyonudur. Yanıt - D



184



42) Türkiye'de sıtma tedavisinde aşağıdakilerden hangisi kullanılır? A) B) C) D) E)



Klorokin + meflokin Primakin + fansidar Sadece klorokin Klorokin + primakin Meflokin + fansidar



P. vivax, ülkemizde görülen tek sıtma tipidir. Tedavisinde iki farklı ilaç kullanılır. •



Klorokin: Eritrositer seri hücrelere etki eder







Primakin: Ekzo-eritrositer parazitleri ortadan kaldırmak için kullanılır.



Gebelerde ve transfüzyon sonrası gelişen enfeksiyonlarda sadece klorokin kullanılır. Tedavi şeması Gün 1: 600 mg, 6 saat sonra 300 mg klorokin Gün 2: 300 mg klorokin Gün 3: 300 mg klorokin Bunun dışında 14 gün süreyle 15mg/gün Primakin kullanılır. Klorokin direnci olmayan bölgelerde P. falciparum ve P. malaria'da 3 gün klorokin kullanılır. Klorokin direnci var ise; kinin 650 mg 7 gün ve ek olarak fansidar 1x 3 (tek doz) kullanılır. Ayrıca ga-metositlerin ortadan kaldırılması için primakin 15 mg 1x3 kullanılır. Kemoprofilaksi: Endemik bölgelere seyahat edeceklere bir hafta öncesinden başlayarak, orada kaldığı sürece ve 4 hafta sonrasına kadar klorokin 2 tablet/hafta ve dönünce primakin 14 gün uygulanır. Klorokin direnci olan bölgelerde ise meflokin 1 tablet/ hafta ve dönünce primakin 14 gün uygulanır. Korunmada sirtumsporozoit aşılar kullanılmaktadır. Yanıt - D 43) Aşağıdaki parazitlerden hangisinin bulaşma mekanizmasında bir ara konak yer alır? (Nisan- 1999) A) B) C) D) E)



Entamoeba histolytica Enterobius vermicularis Toxoplasma gondii Giardia intestinalis Ascaris lumbricoides



Toxoplasma gondii erişkin formu kedi gastrointestinal sisteminde yaşar. İnsan veya bir başka memeli dokularındaki doku kistleri ara konak formudur. Yanıt - C 44) Toksoplazma için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) Bulaşma kedi dışkısından veya iyi pişmemiş etlerin yenmesi ile olur B) immünsistemi sağlam olanlarda enfeksiyon görülmez, ağır hastalık gebeliğin son döneminde akut toksoplazmoz geçirenlerde gelişebilir C) Doku kistlerinin içinde bradizoitler vardır D) Enfeksiyöz mononükleoz benzeri bir enfeksiyon tablosu gelişebilir. E) Akkiz toksoplazmozda olguların çoğu semptomatiktir Enfekte hayvanların doku kistlerinin veya parazit taşıyan kedilerin dışkılarındaki sporokistlerin oral yoldan alınması ile bulaşır. Kedilerin parazitidir, insanlarda sadece doku kistleri gelişir. Vücuttaki tüm dokularda ve organlarda küçük kistler oluşturur. Asıl problemli klinik tablolar gebelerde oluşur. Gebeliği sırasında enfekte olan veya daha önceden enfekte olanlarda immün yetersizlik gelişir ise parazitler fetüse transplasental olarak geçerek enfeksiyonu meydana getirir. Akut olgularda organ nekrozları görülebilir. Suba-kut olgularda beyin ve göz lezyonları görülebilir. Kronik olgularda beyin, göz, çizgili kas ve sürrenal-lerde psödokistler oluşur. Kistlerin içindeki bradizo-it denilen metabolizması yavaşlamış parazitlerdir. Akkiz toksoplazmoz: Enfeksiyöz mononükleoz benzeri bir enfeksiyon tablosu gelişir. Olguların çoğu asemptomatiktir. En sık görülen tablo ateş, pos-terior servikal lenfadenomegali ve hepatospleno-megali dir. Bazen meningoensefalit, bazen ciltte makülopapüler ve eritematöz döküntüler görülebilir.



185



Konjenital toksoplazmoz: Gebeliği sırasında enfekte olan anneden çocuğa parazitin geçme olasılığı %40 kadardır. Gebeliğin ilk üç ayında abortus olur, geç dönemde geçirilen akut enfeksiyonlarda ise fetüs etkilenir. Bilateral koryoretinit, hidrosefali, serebral kalsifikasyonlar (Toksoplazmoz tria-dı) görülür. Oküler toksoplazmoz: Konjenital olanda bilateral, akkiz gelişen olgularda ise tek taraflı koriyoretinit görülür. Hücresel immün yetersizliklerde gelişen toksoplazmoz: Çok ağır klinik tablo vardır, AIDS'li hastalarda görülmektedir. Klasik klinik tablo ense-falittir. Yanıt - E 45) Sabin Feldman boya testi hangi hastalıkta kullanılır? A) B) C) D) E)



Sıtma Şark çıbanı Uyku hastalığı Toksoplazmoz Amipli dizanteri



Toksoplazmozda Sabin-Feldman boya testi hücre çeperine karşı gelişmiş IgG tipi antikorları taramak amacıyla kullanılır, spesifik bir testtir. ELISA testi en çok kullanılan yöntemlerdendir. Özellikle IgM ve IgG tipi antikorlara göre tanı konulur. Önemli olan gebelerdeki risk faktörlerinin iyi değerlendirilmesidir. Kültür yöntemleri uygulanabilir ancak sık kullanılmaz. Toksoplazmin deri testi vardır. Yanıt - D 46) Toksoplazmozun korunmasında aşağıdakilerden hangisi önemli değildir? A) B) C) D) E)



Çiğ et yenilmesinin engellenmesi Artropodlar ile mücadele Kedi kumu temizlerken inhalasyon ile bulaşmayı engellemek Kedilere çiğ et verilmesinin engellenmesi Hastanelerde iğne batmasının engellenmesi



Bulaşmanın önlenmesi çiğ veya az pişmiş etlerin yenmesinin önlenmesidir. Özellikle gebe kadınlar az pişmiş etlerden ve kedilerden uzak durmalıdır. Kedi besleyenler kedinin dışkısını yaptığı kumların temizlemesinden uzak durmalıdır. Kedilere çiğ et verilmemelidir. Yanıt - E 47) Aşağıdaki antiparaziter ilaçlardan hangisi, karşısında verilen hastalığın tedavisinde kullanılmaz? (Eylül 2003)



A) B) C) D) E)



İlaç Mebendazol Klorokin Spiramisin Prazikuantel Metronidazol



Hastalık Ascariasis Malaria Enterobiasis Taeniasis Amebiasis



Spiramisin gebelik toksoplazmozunda kullanılan makrolid antibiyotiktir. Yanıt - C 48) Bulaşmasında hamam böceklerinin rolü olan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Tifüs Toksoplazma Elefantiasis Sıtma Kala azar



Tifüs bulaşmasında bit, pire, kene gibi kan emen artropodlar, elefantiasis ve sıtmada sivrisinekler, Kalaazarda ise flebotomlar sorumludur. Toksoplazma insanlara ya kedi dışkısındaki ookistle-rin oral yoldan veya inhalasyonu ile ya da iyi pişmemiş etlerdeki doku kistlerinin yenilmesi ile bulaşır. Hamam böcekleri kedi dışkısındaki ookistleri yiyeceklerin üzerine taşıyarak bulaşmada rol oynarlar. Yanıt - B 49) İyi pişmemiş hamburger yiyen bir kişide koriyoretinit gelişiyor ve Sabin Feldman boya testi pozitif bulunuyor. Hastanın enfeksiyonu aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Toksoplazmoz



186



B) C) D) E)



Trichinosis Schistosomiazis Visseral larva migrans Giardiazis



Toksoplasma gondii erişkin dönemini kedi barsa-ğında geçiren bir parazittir. İnsanlarda kas içine yerleşir. Bulaşma çiğ veya iyi pişmemiş etlerdeki doku kistlerinin (bradizoit) veya kedi dışkısındaki ookistlerin oral yoldan (veya solunum yolu ile) alınması ile olur. Toksoplazma immün sistemi normal olan kişilerde çoğunlukla asemptomatik seyreder veya enfeksiyoz mononükleoz tarzında bir enfeksiyon yapar. Ancak hücresel immün sistem bozukluğu olanlarda (AIDS'li hastalarda primer beyin toksoplazmozu) veya gebeliğin son döneminde akut toksoplazmoz geçiren kadınların bebeklerinde ağır seyirli enfeksiyonlar meydana gelebilir. Tanıda ilk basamak Sabin-Feldman testidir. Yanıt - A 50) Pneumocystis carinii ve enfeksiyonları için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Bir mantar olmasına karşın protozoonlar gibi davranır İmmün yetersizliği olanlarda pnömoni etkenidir, immün sistemi sağlam olanlarda normal florada bulunabilir Mantar kültürlerinde üretilebilir AIDS'li hastalarda akciğer enfeksiyonlarında ilk akla gelen etkendir Hayvanlarda da tespit edilmiştir



P.carinii immün yetersizliği olan hastalarda pnömoni etkenidir Pneumocystis'in sınıflandırması biraz karışıktır. 1988 yılında rRNA analizlerine göre mantar sınıfına (Saccharomyces cerevisiae gibi) sokulmuştur. Mito-kondrial DNA ve değişik enzimler ile yapılan çalışmalar bu fikri desteklemektedir. Ancak medikal olarak protozoon gibi davranmaktadır. Mantar kültürlerinde ürememekte ve antimikotiklere yanıt vermemektedir. At, koyun ve fareler gibi bazı hayvanlarda tespit edilmesine karşın insan enfeksiyonlarında bunların öneminin ne kadar olduğu bilinmemektedir. Dünyada yaygındır. Amerika'da yapılan bir çalışmada sağlıklı çocukların %70'inde antikorları tespit edilmiştir. AIDS'li hastalardaki pnömonilerde ilk akla gelecek etkendir. Yanıt - C 51) Pneumocystis carini enfeksiyonları için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Bulaşma inhalasyon yolu ile gerçekleşir P. carinii trofozoitleri ekstrasellüler olarak ürerler immün sistemi normal olanların normal florasında bulunur Akciğer filminde buzlu cam görünümü vardır Tanı serolojik yöntemler ile konulabilir



Bulaşma inhalasyon yolu ile olur. Enfeksiyon akciğerlerdedir. Kistlerden sporozoit-ler, bunlardan da trofozoitler gelişir. Trofozoitler pulmoner epitel hücrelerin yüzeylerinde ekstrasellüler olarak ürerler. Çoğu insanda asemptomatik olarak normal florada bulunur. Hücresel immün yetersizlik olduğu zaman hastalık yapıcı hale geçer. Riskli hastalarda yüksek ateş ve akciğer bulguları hastalığı düşündürmelidir. Ağır solunum yetersizliği gelişebilir. Akciğer filminde hilustan yayılan infiltrasyon ve akciğerde buzlu cam manzarası görülür. Balgamda, bronkoalveoler lavaj sıvısı veya akciğer endoskopik biyopsi örneklerinde Giemsa boyaması ile kist ve trofozoitler görülebilir. Floresan antikor boyama yöntemleri de kullanılabilir. Organizmanın Gram ile iyi boyanmadığı, serolojik testlerinin olmadığı, kültür yöntemlerinin etkili olmadığı unutulmamalıdır. immün sistemi sağlam olanlarda normal flora kabul edilebilir, ancak AIDS gibi immün yetersizliği olanlarda pozitifliği anlamlıdır. Tedavide trimethoprim ve sulfametoksazol kullanılır. Alternatif olarak pentamidin kullanılır. AIDS'li hastalarda bu ilaçlar profilaktik olarak kullanılır. Yanıt - E 52) Chagas hastalığının etkeni aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2001)



187



A) B) C) D) E)



Trypanasoma gambiense Trypanasoma cruzi Trypanasoma rhodesiense Trypanasoma brucei Trypanasoma rangeli



Trypanasoma parazitleri Afrika uyku hastalığı etkenidir. Bunların içinden sadece bir tanesi Chagas hastalığı yapar. Chagas etkeni Trypanosoma cruzi'dir. Yanıt - B 53) Trypanosoma cruzi için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Chagas etkenidir Kedi, köpek ve kemiriciler doğal rezervuarıdırlar Sivrisinekler aracılığı ile bulaşır Hastalığın tipik bulguları chagomalardır Romana belirtisi görülür



Trypanasoma cruzi Chagas hastalığı etkenidir. Kediler, köpekler, kemiriciler doğal rezervuarlarıdır. Trypanosoma cruzi'nin kenelerle veya kene dışkısı ile kontamine ellerle gözlerin kaşınması veya bütünlüğü bozulmuş deri yolu ile bulaşır. Chagas hastalığının akut hastalığının tipik belirtileri ısırık yeri yakınında gelişen nodül (Chagoma) ve fa-siyal ödemdir. Ateş, lenfadenopati ve hepatosple-nomegali buna eşlik edebilir. Göz kapaklarındaki şişliğe Romana belirtisi denir. Megakolon ve megaözofagus Auerbach pleksu-su tutulumuna bağlıdır. En sık aritmiler ve kalp yetersizliğinden ölüm görülür. Yanıt - C 54) Chagas tanısında kullanılmayan yöntem aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Kalın damla preparat Kemik iliği ve kas biyopsileri Kültür Ksenodiagnoz ELISA yöntemi ile spesifik antikorlar aranması



Kalın damla veya yayma preparatlarda etken aranır. Ancak başlıca 3 tür tanı testi kullanılır Kemik iliği veya kas biyopsilerinde amastigotların aranması Spesifik kültür ortamlarında etkenin üretilmesi Ksenodiagnosis denilen vektörde etken aranması yöntemi uygulanabilir. Yanıt - E 55) Aşağıdakilerden hangisi Tryponasomalar ile meydana gelen hastalığın spesifik klinik bulgusu değildir? A) B) C) D) E)



Hematüri Romana işareti Chagoma Kongestif kalp yetersizliği Disfaji veya regürjitasyon



Chagas hastalığının klinik bulguları akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılır. Akut enfeksiyonda deride eritematöz lezyonlar (chagoma), periorbital ödem ile karakterize Romana işareti, ateş, hepatosplenomegali, lenfadenopati, geçici deri döküntüleri, hematojen chagoma-lar denilen ağrılı subkutan nodüller, yüz ve ekstre-mitelerde ödem gelişir. Birkaç hafta veya ay sonra hastalar kronik döneme girerler. Kronik dönemin önemli bulguları kardiyak ve gas-trointestinal sistemi ilgilendirenleridir. Kardiyak hastalığın tipik bulguları biventriküler hipertrofi ve aritmilerdir. Ölüm konjestif kalp yetersizliği veya aritmilere bağlıdır. Chagas hastalığında %40 oranında ani ölüm görülür. Gastrointestinal sistemde otonom ganglionlar harap olur ve megaözofagus ile megakolon görülür. Konjenital chagas hastalığı hepatosplenomegali, sepsis, myokardit ve hepatit ile karakterizedir. Ancak unutulmamalıdır ki konjenital chagas hastalarının ortalama 2/3'ü asemptomatiktir. HIV pozitif hastalarda fatal seyididir, olguların önemli bölümünde reaktivasyona bağlı serebral ab-seler görülebilir.



188



Yanıt - A 56) Beyin omurilik sıvısında aşağıdaki hastalıklardan hangisinde Mott hücreleri görülür? A) B) C) D) E)



Trypanosoma Leishmania Malaria Leptospiroz Babezyoz



Trypanosomal ensefalitlerde hareketli trypanoso-malar, yüksek protein ve lenfositik pleositoz ile ka-raktezi bir BOS tablosu vardır. Sıklıkla immunoglo-bulin G'ye bağlı geniş eozinofilik inklüzyonlar içeren plazma hücreleri görülür. Bunlara Mott hücreleri denir. Yanıt - A 57) Uyku hastalığı için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Etkenleri Trypanosoma gambiense ve T. rhodesiense'dir Çeçe sineğinin ısırması ile bulaşır Tanı direkt mikroskobi ile hareketli parazitlerin görülmesi ile konulur Hayvanlar rezervuardır Hafif seyirli bir klinik tablo görülür, kronikleşmez



Birçok Trypanasoma uyku hastalığı etkenidir. En çok bilinenleri T. gambiense ve T. rhodesien-se'dir. T. rhodesiense sadece insan değil aynı zamanda evcil hayvanlar ve vahşi hayvanlarda da enfeksiyon etkenidir. İnsanlara Çeçe sineğinin ısırması ile geçer. Deriden bulaşmanın ardından kana ve lenf dolaşımına, oradan da beyine geçer. Tanı kanda direkt mikroskopi ile hareketli parazitlerin görülmesi ile konulur. İleri dönemlerinde uyku hastalığı (meningoensefa-lit) gelişir, tanı için BOS kullanılabilir. Klinik gidiş T. gambiense'de birkaç yıl süren kronik enfeksiyon şeklinde iken, T. rhodesiense de ise birkaç ay içinde ölümle sonuçlanan daha akut bir enfeksiyon tablosu görülür. Yanıt - E 58) Kala-azar için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Visseral leishmanyazis etkenidir Dişi tatarcıklar taşıyıcıdır Köpekler önemli rezervuarlarıdır Tatarcıktaki amastigotlar bulunur Tatarcıktaki yaşam siklusu ortalama 10 gündür



L. donovani Kala-azar (visseral leishmaniasis) etkenidir. Yaşam siklusu içinde tatarcıkların önemli bir yeri vardır. Sadece dişi tatarcıklar taşıyıcıdırlar. Köpek, tilki ve fareler gibi memeliler rezervuardır-lar. Kala-azar'da üç farklı epidemiyolojik bölge vardır. Orta Doğu, Güney Rusya ve Çin'in bazı kısımlarında ana rezervuar köpekler ve tilkilerdir. Afrika'da fare gibi kemiriciler, Hindistan ve komşusu Kenya'da ise ana rezervuar insanlardır. Enfekte hayvandan kan emen tatarcık amastigot (insanlardaki kamçısız formu) içeren makrofajları emer. Daha sonra amastigotlar makrofajları terk ederek, tatarcığın midesinde promastigota (tatarcıktaki kamçılı formu) dönüşürler. Barsaklarda çoğalarak farenkse göç ederler ve bir dahaki ısırıkta bulaşırlar. Tatarcıktaki yaşam siklusu ortalama 10 gün kadardır. Yanıt - D 59) Lutzomiya aşağıdakilerden hangisinin vektörüdür? A) B) C) D) E)



Leishmania Malarya Babezyoz Cryptosporidium Taenia solium



Dünya yüzeyinde 600'den fazla tatarcık (sandfly) türü vardır. Bunların ancak %10 kadarı leishmani-aların vektörlüğünü yapabilir.



189



Flebotomlar dünyada yaygın olarak Leishmania vektörü olarak bilinirken, Amerika'da en sık görülen vektör Lutzomiya türleridir. Yanıt - A 60) Aşağıdakilerden hangisi Kala-azar ayırıcı tanısında önemli bir klinik bulgu değildir? A) B) C) D) E)



Orf Bruselloz Tifo Tüberküloz Histoplazmoz



Kala-azar tanısında ilk adım anamnezdir. Tedavi benign tabiatlı olmadığı için ayırıcı tanıda diğer hastalıkların ekarte edilmesi önemlidir. Yanıt - A 61) Makrofajları enfekte eden parazit aşağıdaki-lerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Plasmodium vivax Trichomonas vajinalis Leishmania donovani Babesia microti Balantidium coli



Makrofajları enfekte eden parazit, kala-azar hastalığının etkeni olan Leishmania donovani'dlr. Plasmodium ve Babesia eritrosit parazitidirler. Balantidium coli gastrointestinal sistemde, Trichomonas vajinalis ise genital sistemde (vajina) enfeksiyon etkenidirler. Yanıt - C 62) Primer olarak retiküloendotelyal sistemi enfekte eden protozoon aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Entamoeba histolytica Trypanosoma cruzi Leishmania donovani Giardia lamblia Isosopora belli



Leishmaniasis'in ayırıcı tanısı Enfeksiyonlar



Kutanöz



Mukokutanöz



Mukokutanöz



Bakteriyel



• Tularemi



• Yaws



• Bruselloz



• Furonkül/ karbonkül



• Sifilis



• Tifo



• Sellülit



• Tüberküloz



• Yaws • Sifilis • Atipik tüberküloz • Tüberküloz • Lepra Mantar



• Histoplazmoz



• Histoplasmosis



• Sporotrichosis



• Paracoccidiodomycosis



• Lobomycosis



• Rhinosporidiosis



• Histoplasmosis



• Coccidioidomycosis • Blastomycosis • Chromomycosis Viral



• Orf



• Enfeksiyoz mononükleoz



Protozoon



• Dracunculiasis



• Akut Chagas hastalığı



190



• Schistosomiasis • Karaciğer amip apsesi Diğer (nonenfeksiyöz sebepler)



• Bazal veya skuamöz hücreli karsinom



• Bazal hücreli karsinom



• Lenfoma veya metastatik kanserler



• Wegener granülomatozisi



• Diskoid lupus



• Sarkoidoz



• Malaria



• Sarkoidoz • Insect bite • Ektima • Kerion • Piyojenik granüloma • Yabancı cisim granüloması



Leishmania donovani bir retiküloendotelyal sistem hastalığı olan Kala-azar etkenidir. Kemik iliği aktivitesindeki düşüklük ve dalaktaki hücresel yıkım nedeniyle anemi, lökopeni ve trombositopeni görülebilir. Dalağı en çok büyüten enfeksiyon hastalığıdır. Yanıt - C 63) Kala-azar patogenezinde aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Retiküloendotelyal sistem hastalığıdır Anemi, lökopeni görülür Trombositoz görülür Enfeksiyon hastalıkları içinde en büyük splenomegali yapan hastalıktır Kala azar hipoalbuminemi yapar



En ciddi etkilenen organlar karaciğer, dalak ve kemik iliği gibi retiküloendotelyal sistem organlarıdır. Kemik iliği aktivitesindeki düşüklük ve dalaktaki hücresel yıkım nedeniyle anemi, lökopeni ve trom-bositopeni görülebilir. Bu durum sekonder enfeksiyonların gelişmesine ve kanama diyatezine sebep olur. Enfeksiyon hastalıkları içinde en büyük splenome-gali yapan hastalıktır. Hastalarda spesifikliği ve koruyuculuğu olmayan IgG artışı bulunur. Kala-azar bir hipoalbuminemi ve hipergammaglobulinemi hastalığıdır. Yanıt - C 64) Kala-azar hastalığının ilerlemiş döneminde aşağıdakilerden hangisi görülür? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Lökositoz Trombositoz Anizositoz Polistemi Anemi



Kala-azar L. donovani tarafından meydana gelen bir retiküloendotelyal sistem hastalığıdır. Hastalığın tipik bulgusu hepatosplenomegali, ateş, ve pansitopenidir. Yanıtlardan buna uyan sadece anemidir. Yanıt - E 65) Aşağıdakilerden hangisi visseral leishmani-azisin bulgularından biri değildir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Ateş Eozinofili Splenomegali Trombositopeni Aşırı kilo kaybı



Visseral leishmaniaziste (Kala-azar) en ciddi etkilenen organlar karaciğer, dalak ve kemik iliği gibi retiküloendotelyal sistem organlarıdır.



191



Kemik iliği aktivitesindeki düşüklük ve dalaktaki hücresel yıkım nedeniyle anemi, lökopeni ve trombositopeni görülebilir. Bu durum sekonder enfeksiyonların gelişmesine ve kanama diyatezine sebep olur. Hastalarda spesifikliği ve koruyuculuğu olmayan hipergammaglobulinemi ile karakterize bir hastalıktır.



IgG



artışı



bulunur.



Kala-azar



hipoalbuminemi



ve



Semptomlar intermittan ateş, kuvvetsizlik, kilo kaybıdır. Çok büyük dalak karakteristik özelliğidir (Enfeksiyon hastalıkları içinde dalağı en çok büyüten hastalıktır.) Açık renkli hastalarda hiperpigmentasyon görülür (Kara hastalık). Hastalık yıllarca sürebilir. Başlangıçta hastalar ateşi tolere edebilir, ancak anemi lökopeni ve trombositopeni hastalığı ağırlaştırır. Tedavi edilmeyen olgular genellikle sekonder enfeksiyonlar ile kaybedilirler. Yanıt - B 66) Kala-azar tanısında en iyi sonuç veren yöntem hangisidir? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Periferik kanda ince yayma BOS incelemesi İdrar sedimentasyon incelemesi Kemik iliği ponksiyonundan ince yayma Periferik kanda kalın damla



Karaciğer, dalak ve kemik iliği biyopsileri Kala-azar tanısında en iyi yöntemlerdir. Yanıt - D 67) Kala-azar'ın besiyerinde üreyen biçimine ne ad verilir? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Amastigot Trigomastigot Epimastigot Promastigot Prekist



NNN veya Tobie besiyerinde Leishmania donova-ni'nin sadece promastigotları ürer. Yanıt - D 68) Kala-azar klinik ve laboratuvar bulguları için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Açık renkli hastalarda hiperpigmentasyon görülür Kronik hastalıktır Dalak ve kemik iliğinde promastigotların gösterilmesi ile tanı konulur Epiteloid hücreler ve makrofajların içindeki parazitlere Leishman-donovan cisimcikleri de nir Hipergammaglobulinemi formol-jel testi ile gösterilebilir



Semptomlar intermittan ateş, kuvvetsizlik, kilo kaybıdır. Çok büyük dalak karakteristik özelliğidir. Açık renkli hastalarda hiperpigmentasyon görülür (kara hastalık). Hastalık yıllarca sürebilir. Başlangıçta hastalar ateşi tolere edebilir, ancak anemi lökopeni ve trombositopeni hastalığı ağırlaştırır. Tedavi edilmeyen olgular genellikle sekonder enfeksiyonlar ile kaybedilirler. Tanı genellikle kemik iliği, dalak veya lenf bezi biyopsilerinde amastigotların gösterilmesi ile konulur. Amastigotlar lökositler, epiteloid hücreler ve makrofajların içinde tipik Leishman-Donovan cisimcikleri görülür. Kültür alınabilir. Besiyerlerinde promastigotlar gelişir. Hastaların çoğunda indirekt immünfloresans yöntemi ile pozitif bulunur. Yüksek konsantrasyonda Ig G'yi gösteren Formol-jel testi hipergamaglobulinemiyi gösterir. Faydalıdır, ancak kesin tanı için yeterli değildir. Hasta serumuna bir damla formalin damlatılınca serumda katılaşma görülür. Promastigotlardan hazırlanmış deri testleri bulunur. Deri testlerinin aktif hastalık sırasında negatif, iyileşmişlerde ise pozitif olabileceği unutulmamalıdır. Yanıt - C 69) Aşağıdaki protozoonlardan hangisi iç organlardan herhangi bir belirti yapmaksızın yalnızca deride klinik bulgu verir? (Nisan- 1999) A) Trypanozoma gambiense B) Trypanozoma rhodisiense C) Trypanozoma cruzi



192



D) Leishmania donovani E) Leishmania tropica Leishmania tropica flebotomların vektörlüğü ile insanlarda deri lezyonları (şark çıbanı) yaparlar. Şark çıbanı sadece deride bulunur, iç organ enfeksiyonları görülmez. Yanıt - E 70) Kutanöz leismanya için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Etken Leishmania tropica'dır Taşıyıcılar tahtakurularıdır Yaş tip lenf bezlerini de tutar, ağır enfeksiyonlar yapar Kuru tip, genellikle yüzde görülür ve hafif enfeksiyonlar yapar Tanı Giemsa ve Leishman boyası ile boyanan preparatlarda parazitlerin görülmesi ile konulur



L. tropica ve L. mexicana kutanöz leishmanyaz etkenidir. İkincisi sadece Amerika'da bulunurken, L Tropica tüm dünyada yaygındır. L. donovani'de olduğu gibi tatarcıklar vektördür. Flebotomların ısırması ile bulaşır. İnkübasyon periyodundan sonra ısırık yerinde kırmızı renkli bir pa-pül, daha sonra da yayılarak nekrozlar oluşturur, ül-serleşir, krutlanarak ve depigmente sikatris bırakarak iyileşir. İki tiptir; •



Yaş tip: Etken L. tropica majör'dür. Lenf bezleri de olaya karışır. 6 ayda iyileşir







Kuru tip: Erken L. tropica minör'dür. Yavaş ve hafif lezyonlara yol açar, genelde yüzdedir ve 1 yılda iyileşir.



Lezyonun krut yanındaki ödemli kısım ile sağlam cilt sınırından enjektörle alınan eksüda da Giemsa veya Leishman boyası ile etken görülebilir. Yanıt - B 71) Primer amebik meningoensefalit etkeni amip aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Endolimax nana lodamoeba bütschlii Opisthorchis felineus Naegleria fowleri Brugia malayi



Naegleria fowleri primer amebik meningoensefalit etkenidir. Kontrolsüz yüzme havuzlarında burundan bulaşır, ortalama bir hafta içinde meningoensefalit gelişebilir. Yanıt - D 72) Kontakt lens kullananlarda meningoensefalit etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Opisthorchis viverrini Heterophyes heterophyes Acanthamoeba Naegleria fowleri Enterocytozoon bineusi



Acanthamoeba ve Naegleria meningoensefalit etkeni olan serbest yaşayan amiplerdir. Organizmalar ılık suları olan göllerde ve su birikintilerinde, toprakta bulunur. Hem trofozoitleri hem de kistleri vardır. Kistler dirençlidir, klorlama ile ortadan kaldırılamaz. Naegleria trofozoitleri genellikle yüzme sırasında muköz membranlardan girer. Nazal mukozadan penetre olursa, pürülan menenjit ve ensefalit tablosu ile hastalarda fatal bir tablo yaratır. Primer meningoensefalit etkenidir. Acanthomeba deri veya göz travmalarından sonra immün yetersizlikli hastalarda enfeksiyon yapar. Naegleria enfeksiyonları sağlıklı kişilerde, özellikle çocuklarda görülür. Acanthomeba özellikle kontakt lens takanlarda ke-ratit etkeni olabilir. Yanıt - C 73) Kontakt lens solüsyonlarında üreyerek keratit etkeni olabilen parazit aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül 2005) A) B) C) D)



Acanthamoeba Toxoplasma Cryptosporidium Cyclospora



193



E) Babesia Naegleria ve Acanthamoeba meningoensefalit ve keratit etkeni protozoonlardır. Hem trofozoitleri hem de kistleri ılık sularda, göllerde, su birikintilerinde bulunur. Acanthamoeba'nın lens solüsyonları aracılığı ile de insanlarda önce keratit sonra menenjit yaptığı gösterilmiştir. Yanıt - A 74) Babesia microti için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Kene ile bulaşır Hafif seyirli eritrosit hastalığıdır Karaciğer tutulumu ağır seyirlidir Eritrositlerin içindeki görünümü P. falciparum gibidir Splenektomi yapılanlar daha ağır enfeksiyon geçirirler



Babesia microti babezyoz etkenidir. Özellikle kırsal bölgelerde endemik olarak bulunur. Sıtma gibi eritrosit parazitidir. Organizma kenelerle bulaşır. Sıtmadan farklı olarak ekzoeritrositer safhası yoktur. Splenektomi yapılan hastalar daha ağır enfeksiyon geçirirler. Tanı intraeritrositer taşlı yüzük şeklindeki parazitlerin gösterilmesi iledir. Eritrositlerin içinde P. falciparum gibi birden çok taşlı yüzük formu vardır. Plaz-modyumlardan farklı olarak intraeritrositer pig-mentasyon görülmez. Tedavide kinin ve klindamisin ile kombine tedavi daha etkilidir. Yanıt - C 75) Aşağıdaki enfeksiyon hastalıklardan hangisinde hepatosplenomegali görülmez? A) B) C) D) E)



Karaciğer amip apsesi Schistosomiasis Clonorchiasis Chagas hastalığı Babezyoz



Birçok enfeksiyon hastalığında hepatomegali, sple-nomegali veya her ikisi birden görülebilir. Karaciğer amip apsesi, chagas hastalığı, kala-azar, Schistosomiasis, echinococcosis, clonorchiasis ve tifo en sık gözlenen hepatosplenomegali ile seyreden enfeksiyon hastalıklarıdır. Babezyoz hafif seyirli sıtma benzeri enfeksiyon meydana oluşturur. Hastalığın tipik klinik seyri anemi, ve hemolitik anemiye bağlı sarılık görülür. Babezyoz özellikle dalağı olmayan hastalarda ağır seyirlidir. Yanıt - E 76) Lyme hastalığı etkeni gibi keneler ile bulaşan malarya benzeri paraziti aşağıdakilerden hangisi ile tanımlayabilirsiniz? A) B) C) D) E)



Vajinal sekresyon Duodenal aspirasyon sıvısı Periferik yayma preparat Kas biyopsisi Balgam



Malarya benzeri enfeksiyon etkeni olan parazit Babesia microti'dir. Keneler ile bulaşır. Kırsal kesim hastalığıdır. Malaryadan farklı olarak daha hafif bir seyir gösterir. Bir eritrosit paraziti olması nedeni ile, tanı yayma preparat hazırlanarak eritrosit içinde parazitlerin gösterilmesi ile konulur. Yanıt - C 77) Eritrositlerin içinde malta haçı görünümü aşağıdakilerden hangisinde bulunur? A) B) C) D) E)



Kala azar Babezyoz Plasmodium malaria Schistosomiasis Naegleria fowleri



Yanıtların içinde eritrosit enfeksiyonuna sebep olan Babezyoz ve Plasmodium malaria'dır.



194



Plasmodium malaria rozet şeklinde merozoitlerinin olması, Babesia microti ise haç veya X harfi şeklinde tetrad merozoitlerinin görülmesi ile tanıda yardımcı bulgulardır. Yanıt - B 78) Sestodlar için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Baş kısmına skoleks denir Gövdesini oluşturan segmentlerin adı proglottiddir Distal proglottidler yumurta içerir İnsanlara bulaşması iyi pişmemiş etlerdeki larvalarıdır Barsak duvarına proglottidleri aracılığı ile tutunur



Sestodlar skoleks denilen bir başa ve proglottid denilen multipl segmentlere sahiptirler. Skoleksler parazitin barsak duvarına tutundukları organelleridir. Sestodlar skolekslerinin arkasına ürettikleri proglottidleri aracılığı ile büyürler. Distal proglottid birçok yumurta içerir ve dışkı ile dışarı atılır. Böylece başka hayvanların ve insanların enfeksiyonunda rol oynar. İnsanlar genellikle iyi pişmemiş etlerde bulunan larvaların yenilmesi ile enfekte olurlar. Sisteserkozis ve hidatik kist gibi bazı durumlarda yumurtalar alınır ve kistik hastalıklar oluşabilir. Yanıt - E 79) İyi pişmemiş sığır eti ile bulaşan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Taenia saginata Taenia solium Balantidium coli Diphylobothrium latum Hymenolepis nana



Taenia saginata taniasis etkenidir. Larvaları sisti-serkuzis yapmaz. T. saginata'nın 4 adet vantuzu vardır, ancak tacı yoktur. 15-25 arasında uterus dallanması vardır. T. solium'da bu dallanma 5-10 arasındadır. Yumurtaları morfolojik olarak birbirinden farklı değildir. İnsanlar iyi pişmemiş sığır etlerinin içindeki larvaların (sistiserkus) yenilmesi ile enfekte olurlar. Parazit ince barsağın duvarına tutunur, 3 ay içinde 10 metre uzunluğa erişebilir. Sığırlarda sistiserkus bovis gelişir. T. solium'dan farklı olarak insanlarda sistiserkus gelişmez. Yanıt - A 80) Taenia saginata tanısı için doğru olan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Dışkıda larvalarının gösterilmesi Dışkıda kapaklı yumurtalarının gösterilmesi Dışkıda dikenli yumurtalarının gösterilmesi Hastanın hareketli proglottid düşürmesi ELISA yöntemi ile spesifik antikorlar aranması



Taenia saginata hastalarının çoğu asemptomatik-tir. Bazı hastalarda bulantı, iştahsızlık ve karın krampları görülebilir. Hareketli proglottidlerin dışkıda, hatta dışkı yapılmaksızın düşürülmesi önemli bulgudur. Tanı dışkıda 15-20 uterus dalı bulunan hareketli proglottidlerin görülmesi ile konur. Altı çengelli yumurtaları prog-lottidlerden daha az görülür. Yanıt - D 81) Cystisercosis etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Taenia solium Diphylobothrium latum Ancylostoma duodenale Fasciola hepatica Dientamoeba fragilis



T. solium taeniasis etkenidir, larvaları insanlarda sis-tiserkozis yaparlar. Yanıt - A 82) Ara konağı domuz olan aşağıdakilerden hangisidir? A) Diphylobothrium latum



195



B) C) D) E)



Clonorchis sinensis Necator americanus Balantidium coli Taenia solium



Yanıt - E 83) İnsanı hem son hem de ara konak olarak kullanan sestod aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Ancylostoma duodenale Taenia saginata Echinococcus granulosus Taenia solium Clonorchis sinensis



Taenia sollumun dört adet vantuzu ve tacı vardır, 5-10 arasında dallanan uterusu bulunan proglottidle-ri bulunur. İnsanlar iyi pişmemiş sistiserkuslu domuz etleri yiyerek enfekte olurlar. Parazit ince barsak duvarına tutunur, 3 ay içinde 5 metre büyüklüğe ulaşır. Dışarı atılan proglottidler rastlantısal olarak domuzlar tarafından yenilir. Yumurtadan altı adet çengeli olan embriyo (onkos-fer) domuzun barsağına tutunur. Buradan kan damarlarına geçer ve iskelet kaslarına yerleşir. Kaslar içinde sistiserkus gelişir. İnsanlar tarafından yenilin-ceye kadar stabil olarak kalır. İnsanlar son konak (sistiserkoziste ara konak), domuzlar ise ara konaktır. İntestinal yerleşimli şeritler barsaklarda az hasar yaparlar. Sistiserkuslar ise çok geniş olabilir, özellikle beyinde büyük lezyonlar yapabilirler. Canlı sistiserkuslar enflamasyon yapmazlar, ancak ölürlerse salgıladıkları maddeler ile enflamatuvar yanıt oluştururlar. Böyle durumlarda sistiserkuslar kalsifiye olur ve röntgende ile görülebilirler. Aynı anda bir insanda hem larva dönemi olan sisti-serkozis, hem de ince barsağında erişkin T. soli-um'a bağlı şerit görülebilir. Yanıt - D 84) Cystisercosis tanısı aşağıdakilerden hangisi ile konulur? A) B) C) D) E)



Dışkı mikroskobisi İdrar mikroskobisi Görüntüleme yöntemleri Proglottid düşürülmesi Deri lezyonlarının incelenmesi



Sistiserkozislerin tanısı görüntüleme yöntemleri ile konulabilir. Parazit beyin ve diğer dokulara yerleştiği ve erişkin dönemine geçemediği için ancak görüntüleme yöntemleri ile tanısı konulabilir. Yanıt - C 85) En büyük sestod aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Echinococcus granulosus Ascaris lumbricoides Taenia solium Taenia saginata Diphylobothrium latum



Diphylobothrium latum insanlara larva içeren balıkların iyi pişirilmeden yenmesi ile bulaşır. İnce barsaklarda erişkin hale gelir. En uzun sestoddur. Boyu 13 metreden uzun olabilir, 30 yıldan uzun yaşayabilir. Bir kişide birden çok parazit bulunabilir. Yanıt - E 86) Kapaklı yumurtası olan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Ancylostoma duodenale Schistosoma haematobium Diphylobothrium latum Hymenolepis nana Trichuris trichura



196



Yumurtaları üzerinde kapak çizgisi bulunan yumurtalara kapaklı yumurtalar denir. Diphylobothrium latum yumurtaları diğer sestodlardan farklı olarak ovaldir ve kapaklıdır. Diğer kapaklı yumurtalara sahip olanlar, Paragon'h mus westermani, Clonorchis sinensis ve Fascio-la hepatica'dır. Yanıt - C 87) İnsanda B12 vitamini eksikliğine yol açan sestod aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan- 1999) A) B) C) D) E)



Tenya solium Hymenolopis nana Tenya saginata Dyphlobothrium latum Echinococcus granulosus



Diphylobothrium latum bazı olgularda B12 vitamin eksikliği sonucunda megaloblastik anemiye neden olabilir. Normalde hastalık asemptomatik seyir gösterir. Yanıt - D 88) Megaloblastik anemiye sebep olabilen helmint aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Enterobius vermicularis Tenia solium Ascaris lumbricoides Diphylobothrium latum Trichuris trichura



D. latum enfeksiyonu ince barsaklarda hafif bir inf-lamasyon yapar. Bazı hastalarda parazitin B12 vitaminini kullanmasına bağlı olarak megaloblastik anemiler meydana gelebilir. Dışkıda oval, sarı-kahverengi boyanan, kapaklı tipik yumurtalarının görülmesi tanı koydurucudur. Serolojik testi yoktur. Yanıt - D 89) Diphyllobothrium latum için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Ara konağı bir tatlı su yumuşakçasıdır İnsanlara iyi pişmemiş balıklar aracılığı ile bulaşır Kapaklı yumurtalarının görülmesi ile tanı konulur Skoleksinin üzerinde tacı vardır En uzun sestoddur



Diphyllobothrium latum en uzun sestod olarak bilinir. Birkaç ara konağı bulunur. İnsanlar tarafından bir su kaynağına atılan kapaklı yumurtalar burada açılır, dışarı çıkan mirasidyumlar bir tatlı su yumuşakçası tarafından alınır. Buradan çıkan ser-karyalar küçük balıklar, ve bunları yiyen büyük tatlı su balıklarında parazit larva dönemini tamamlar. İnsanlara iyi pişmemiş balıklar aracılığı ile bulaşır. İnce barsaklara yerleşerek parazitlik yapar. Skoleksinde tacı olan sestod Taenia solium'dur. Yanıt - D 90) En küçük sestod aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Hymenolepis nana Enterobius vermicularis Echinococcus granulosus Diphylobothrium latum Paragonimus westermani



Echinococcus granulosus en küçük sestoddur. Bir skoleks ve üç adet proglottidden oluşur. 0.5 cm uzunluğundadır. Hidatik kist etkenidir. E. alveolaris ise nadir görülür, multiloküler hidatik kist etkenidir. Yanıt - C 91) Karaciğer, akciğer ve kemikte yerleşebilen sestod hangisidir? (Nisan - 2002) A) Hymenolepis nana



197



B) C) D) E)



Echinococcus granulosus Diphyllobothrium latum Taenia solium Taenia saginata



Echinococcus granulosus'un etkeni olduğu hidatik kist karaciğer, akciğer, kas, böbrek, dalak, yumuşak dokular, beyin ve kemiğe yerleşir. Taenia solium'un meydana getirdiği cysticercosis ise beyinde önemlidir, kas veya diğer dokulara yerleşen larvalar immün hücreler tarafından öldürülür. Yanıt - B 92) Echinococcus granulosus'un ara konağı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Köpek Kedi Kurt İnsan Tilki



Köpekler son konaklarıdır. Koyunlar ara konaktırlar, insanlarda rastlantısal ara konaktır. Yaşam siklusunda, köpeklerin barsağındaki parazit tarafından binlerce yumurta üretilir ve bunlar koyunlar veya insanlar tarafından yenilir. Onkosfer embriyolar ince barsakta meydana gelir ve başlıca karaciğer, akciğer, kemik ve beyine göç ederler. Embriyolar bu dokularda içi su dolu hidatik kistler halini alırlar. Yanıt - D 93) Hidatik kist tanı yöntemi olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Casoni Weinberg Görüntüleme yöntemleri İndirekt hemaglutinasyon Dışkı mikroskobisi



Tanı görüntüleme yöntemleri ile multipl protos-koleks taşıyan kapsülün gösterilmesi ve bunun mikroskobik incelenmesi veya indirekt hemaglutinasyon test gibi serolojik yöntemlerdir. Artık sadece tarihsel önemi olan iki test Casoni ve Weinberg'dir. Casoni kist sıvısı ile yapılan cilt testidir. Önemli özellik Weinberg ile antikor aranmadan önce Casoni testinin yapılması halinde yalancı pozitiflik ortaya çıkabilir. İnsanlarda sadece dokularda bulunur, erişkin formu gelişmediği için dışkı mikroskobisi tanı açısından faydasız bir yöntemdir. Yanıt - E 94) Cüce sestod aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Echinococcus granulosis Echinococcus alveolaris Trichuris trichura Hymenolepis nana Enterobius vermicularis



Hymenolepis nana cüce sestoddur. Sadece 3-5 cm. boyutlarına kadar ulaşabilir. Son konak olarak insanlarda bulunan en küçük sestoddur. Yanıt - D 95) Ara konağı olmayan sestod aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Taenia solium Taenia saginata Echinococcus granulosus Diphylobothrium latum Hymenolepis nana



Hymenolepis nana diğer sestodlardan farklı olarak yumurtaları insanları direkt olarak enfekte edebilir. Ara konakları yoktur. Yanıt - E



198



96) İnsanda hem larvası hem de erişkini ince barsağa yerleşerek hastalık yapan sestod, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Hymenolopis nana Ecinococcus granulosus Trichurus trichura Diphylobotrium latum Taenia solium



Hymenolepis nana diğer sestodlardan farklı olarak larva dönemini insan barsağında geçirir. Yani yaşam siklusunda ara konağı yoktur. Bipolar saçaklı yumurtaları ile kirlenmiş yiyeceklerin yenmesi ile bulaşır. Yumurtalar ince barsakta açılır ve parazit larva dönemini burada geçirir ve erişkin dönemine girer. Ara konağı olmayan, ya da başka bir deyimle hem larvası hem de erişkini ince barsaklarda bulunan sestod H. nana'dır. Yanıt - A 97) İnsan barsağında larva dönemini geçiren sestod aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Hymenolepis nana Diphylobothrium latum Echinococcus granulosus Taenia solium Taenia saginata



Hymenolepis nana duodenuma geldiğinde cysti-cer-coid larvalara ve sonrasında da yetişkin forma döner. Proglottidleri dışarı atılmak için parazitten ayrıldıklarında barsakta açılır ve otoenfeksiyonla-ra sebep olurlar. Diğer sestodlardan farklı olarak bir kişide yüzlerce H. nana bulunabilir. Diğer sestodlar larva dönemlerini başka canlılarda geçirirler. Yanıt - A 98) Dışkıda bipolar saçaklı yumurtalarının gösterilmesi ile tanısı konulan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Trichuris trichura Ascaris lumbricoides Ancylostoma duodenale Hymenolepis nana Schistosoma haematobium



Hymenolepis nana tanısı dışkıda bipolar saçaklı yumurtalarının görülmesi ile konulur. Yanıt - D 99) Aşağıdaki parazitlerden hangisi insan vücudunda mesane venlerine yerleşir? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Fasciola hepatica Schistosomia mansoni Schistosomia haemotobium Wuchereria bancrofti Diphylobothrium latum



Schistosoma haematobium mesanenin venöz damarlarına oturan bilharziozuz etkeni trematod-dur. Yanıt - C 100) A) B) C) D) E)



Hematüri yapan helmint aşağıdakilerden hangisidir? Diphylobothrium latum Schistosoma haemotobium Clonorchis sinensis Fasciolopsis buski Dirofilaria speciesis



S. haematobium üriner sistem enfeksiyonu yaparken, S. mansoni ve S. japonicum gastrointestinal sistemde etkilidir. Yanıt - B 101)



Schistosomalar için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir?



199



A) B) C) D) E)



Hermafrodittirler Dişileri erkeğin karın oluğunda yaşar Kapaklı yumurtaları vardır Kan parazitidirler Bulaşma çatal kuyruklu serkaryaların direk deriyi delmesi ile gerçekleşir



Diğer trematodlardan farklı olarak hermafrodittirler, yetişkin olanları erkek ve dişi olarak ayrılır ve dişi erkeğin karın oluğunda (gynecophoric kanal) yaşar. Böylece sürekli yumurtaları döller. Üçününde kendine has yumurtaları bulunur. S. mansoni lateral dikene sahipken, S. japonicum çok küçük lateral diken ve S. haematobium yumurtalarının ise terminal dikeni vardır. S. mansoni ve japonicum'un yetişkinleri me-zenter venlerinde yaşarken, S. haematobium idrar kesesinde yaşar. Shistosomalar damar içi (kan) paraziti olarak tanınırlar. İnsanlar çatal kuyruklu cercaria'ların deriye penetre olmaları ile enfekte olurlar. Buradan kana geçer ve venler aracılığı ile arteriyel dolaşıma çıkarlar. Mezenter arterden, portal dolaşım aracılığı ile karaciğere gelir ve yetişkin parazitleri oluştururlar. Sonrada kendi alanlarına yerleşirler. Bazı göllerde meydana gelen yüzücü kaşıntısı insanları enfekte etmeyen schistosomalar tarafından meydana gelmektedir. Yumurtalar dışkı veya idrar ile atılır ve dışarda tekrar serkaryaları oluştururlar. Yanıt - C



102) Schistosoma haematobium enfeksiyonu sırasında ortaya çıkan hematürinin nedeni, yumurtaların aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olmasıdır? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Kapaklı olma Emici disk içerme Ondülan zarlı olma Dikenli olma Skoleks içerme



Schistosoma yumurtaları dikenlidir. Bu nedenle S, haematobium enfeksiyonları sırasında hematüri meydana gelir. Yanıt - D 103) A) B) C) D) E)



Schistosoma patogenezi için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? Karaciğerde granülomlar yapar Hepatomegali gelişebilir Portal hipertansiyon görülebilir S. mansoni mesane karsinomları yapar Splenomegali görülebilir



Yumurtaların karaciğer, dalak, barsak veya mesane duvarına birçok patolojik etkisi vardır. Karaciğerde granülomlar, fibrosis, hepatomegali ve portal hipertansiyon yapabilir. Granülomların sebebi yumurtaların antijenlerine karşı gelişen immün yanıttır. Hepatositler sağlam kaldığından genellikle karaciğer fonksiyon testleri bozulmaz. Portal hipertansiyon splenomegali yapabilir.



200



S. mansoni yumurtaları distal kolon duvarında (infe-rior mesenter ven) hasar oluştururken S. Japonicum yumurtaları hem ince barsak hem de kalın barsak duvarında (superior ve inferior mesenter ven) hasar oluştururlar. S. haemotobium mesane duvarında granülom ve fibrosis oluşturduğu için mesane karsinomlarına sebep olabilir. Yanıt - D 104) A) B) C) D) E)



Schistosoma enfeksiyonlarında en sık gözlenen ölüm sebebi aşağıdakilerden hangisidir? Yüksek ateş GİS kanaması Özefagus varis kanamaları Kalp yetersizliği Menenjit



Hastaların çoğu asemptomatiktir. Kronik enfeksiyonlar semptomatik olabilir. Penetrasyonun olduğu yerde kaşıntı, bunu takip eden 2-3 hafta sonra ateş, titreme, diyare, lenfadenopati ve hepatosplenome-gali görülebilir. Eozinofili görülebilir. Kronik hastalık morbidite ve mortaliteye sebep olabilir. Gastrointestinal hemoraji, hepatomegali ve massif splenomegali gelişebilir. En genel ölüm sebebi özefagus varis kanamalarıdır. S. haemotobium enfeksiyonlarının en belirgin semptomu hematüridir. Bunlara ek olarak bakteri-yel superenfeksiyonlar görülebilir. Yanıt - C 105) A) B) C) D) E)



Schistosoma tanısında kullanılan aşağıdakiler den hangisidir? Saçaklı yumurtaları Dikenli yumurtaları Safra ile boyanmayan yumurtaları Limon şeklinde yumurtaları Dışkıda larvalarının gösterilmesi



Schistosomiasis tanısı karakteristik dikenli yumurtalarının dışkıda (S. mansoni) veya idrarda (S. haematobium) gösterilmesi ile konulur. Serolojik testler kullanışlı değildir, Orta yükseklikte eozinofili görülebilir. Yanıt - B 106) A) B) C) D) E)



Akciğer trematodu aşağıdakilerden hangisidir? Clonorchis sinensis Paragonimus westermani Tenia saginata Fasciola hepatica Schistosoma mekongi



Paragonimus westermani paragonımiasıs denilen akciğer enfeksiyonunu yapar. İnsanlar az pişmiş veya çiğ yenen metacercaria bulunduran yengeç etinden enfekte olurlar. İmmatür parazit ince barsaklardan akciğere yerleşir. Tanı tipik kapaklı yumurtalarının balgam veya feçes-de tespit edilmesi ile konulur. Prazikuantel primer ilaçtır. Yanıt - B 107) A) B) C) D) E)



İyi pişmemiş balık etinden bulaşan aşağıdakilerden hangisidir? Fasciola hepatica Taenia saginata Echinococcus granulosus Trichuris trichura Clonorchis sinensis



Clonorchis sinensis clonorchiasis (oriental karaciğer yassı solucan enfeksiyonu) etkenidir. İnsanlar az pişmiş veya çiğ yenen balık etindeki metacercaria'lar aracılığı ile enfekte olurlar. Duodenumda kistindan çözüldükten sonra imma-tür parazit safra yollarına yerleşir, yetişkin olur. Sıklıkla asemptomatik seyreder, ancak safra yollarında hiperplazi ve fibrozis yapabilir. Tanı küçük, kahverengi, tipik kapaklı yumurtalarının dışkıda tespit edilmesi ile konulur. Yanıt - E 108)



Aşağıdakilerden hangisi iyi pişmemiş balık ile bulaşır, karaciğere yerleşir ve kapaklı yumurtası vardır?



A) Paragonimus westermani



201



B) C) D) E)



Clonorchis sinensis Schistosoma mansoni Schistosoma japonicum Schistosoma haematobium



Clonorchis sinensis clonorchiasis (oriental karaciğer yassı solucan enfeksiyonu) etkenidir. İnsanlar az pişmiş veya çiğ yenen balık etindeki metacercaria'lar aracılığı ile enfekte olurlar. Duodenumda kistinden çözüldükten sonra immatür parazit safra yollarına yerleşir, yetişkin olur. Sıklıkla asemptomatik seyreder, ancak safra yollarında hiperplazi ve fibrozis yapabilir. Tanı küçük, kahverengi, tipik kapaklı yumurtalarının dışkıda gösterilmesi ile konulur. Yanıt - B 109) A) B) C) D) E)



Metasarkarya taşıyan sebzelerle bulaşan helmint hangisidir? (Eylül - 1998) A. lumbricoides Fasciola hepatica Trichuris trichura Diphylobothrium latum Hymenolopis nana



Fasciola hepatica metaserkaryaları bulaşmış su bitkilerinin yenmesi ile bulaşır. Yanıt - B 110) A) B) C) D) E)



Koyun karaciğeri yassı solucanı aşağıdakilerden hangisidir? Taenia solium Fasciola hepatica Trichuris trichura Paragonimus westermani Mansonella perstans



Fasciola hepatica koyun karaciğeri yassı solucanıdır. İnsanlar larvalar ile kontamine su terelerini yiyerek enfekte olurlar. Duodenumda kistleri açılan parazitler, barsak duvarına penetre olurlar ve karaciğere ulaşırlar ve burada yetişkin haline gelirler. Safra yollarında yumurta üreten hermafrodit yetişkinler feçese bunları dökerler. Yumurtalar tatlı sulara karışır, mirasidialar tatlı su yumuşakçalarına geçer, bunardan cercarialar oluşur ve kistik hale gelen parazitler su bitkilerinin üzerine tutunurlar. Bu bitkileri yiyen koyun veya insanlarda tipik enfeksiyonlarını oluştururlar, Yetişkin parazitler safra yollarına yerleşir, mekanik etki ile hepatomegali, kolanjit, sarılık ve ishale neden olurlar. Eozinofili görülür. Portal siroz gelişebilir. Yanıt – B



111) Dışkıda tipik kapaklı yumurtaları gördüğünüz zaman yalancı pozitiflik olabileceğini düşündüğünüz helmint aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Fasciola hepatica Taenia solium Taenia saginata Hymenolepis nana Clonorchis sinensis



202



Tanı; dışkıda kapaklı yumurtaların görülmesi ile konulur. Fasciola hepatica koyun karaciğeri yiyenlerde dışkı mikroskopisinde parazit yumurtalarını görebilirsiniz (yalancı pozitiflik). Hastanın dışkısında F. hepatica yumurtalarının görülmesi ile hemen tanı konulmaz, üç gün sonra test tekrarlanır. Yanıt - A 112) Aşağıdaki parazitlerden hangisinin erişkin şekli akciğerde yerleşerek öksürük, bronşit, pnömoni tablosu yapar? (Nisan - 2001) A) B) C) D) E)



Paragonimus westermani Fasciola hepatica Ancylostoma duodenale Echinococcus granulosus Ascaris lumbricoides



Erişkin formu akciğerlere yerleşen trematod Para-gonymus westermani'dir. Yanıt - A 113) A) B) C) D) E)



Visseral larva migrans etkeni aşağıdaki parazitlerden hangisidir? (Eylül - 2002) Toxocara canis Echinococcus granulosus Wuchereria bancrofti Ancylostoma duodenale Dracunculus medinensis



Kedi ve köpeklerin askarisi olan Toxocara canis insanlarda sadece larva dönemini geçirebilir. Erişkin formuna dönemediği için insanlar için visseral larva migrans etkenidir. Yanıt - A 114) A) B) C) D) E)



Nematodların özelliği olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Kütikül tabakaları vardır Doku nematodları genellikle artropodlar aracılığı ile bulaşır Toxocara canis'in insanlarda sadece larvaları hastalık yapar Bazı nematodlar migrasyon yaparlar İnsan dışında diğer hayvanları ara konak olarak kullanırlar



Nematodlar (nemathelmintler) silindirik vücuda ve ağız ile anüsü de içeren sindirim sistemlerine sahiptirler. Vücutları kütikül denilen çok dirençli hücre içermeyen bir yapı ile kaplıdır. Dişileri erkeklerine göre genellikle daha büyüktür. Enterobius, Trichuris ve Ascaris yumurtalarının oral yoldan alınması ile bulaşırken, diğer intestinal nematodlar larvaları ile bulaşırlar. Önemli doku nematodlarından Wuchereria, Onc-ho-cerca ve Loa filarial nematodlar olarak bilinir, çünkü kan ve doku sıvılarında mikrofilaria denilen hareketli embriyoları vardır. Bunlar, insandan insana kan emen sinekler aracılığı ile bulaşır. Nematodlardan bir kısmı insanlarda larvaları ile enfeksiyon yaparlar. Bunlardan en ciddi olanları visseral larva migrans etkeni, köpek askarisi larvası olan, Toxocara canis'dir. Köpek ve kedilerin kancalı kurdunun larvası olan Ancylostoma caninum kutanöz larva migrans etkenidir, daha hafif seyirlidir. Bir üçüncü nematodda iyi pişmemiş deniz ürünlerinden bulaşan anisakiasis'dir (Anisakis simplex). Strongyloides, Trichinella, Ascaris ve Ancylostoma ile Necator enfeksiyonları sırasında dokularda mig-rasyon yaparlar. Eozinofili önemli bir bulgudur. Yanıt - E 115) A) B) C) D) E)



Selofan bant yöntemi aşağıdaki parazitlerden hangisinin tanısında kullanılır? Trichuris trichura Trichinella spiralis Wuchereria bancrofti Enterobius vermicularis Ascaris lumbricoides



Enterobius vermicularis tanısında perianal deri üzerindeki yumurtaları görebilmek için selofan bant yöntemi uygulanır.



203



Diğer nematodlardan farklı olarak dışkıda yumurtası görülmez. Küçük çocukların anüsünde veya dışkısında küçük, beyaz kıl kurtlarını görmek mümkün olabilir. Yanıt - D 116) A) B) C) D) E)



Enterobius vermicularis için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Artropodlar aracılığı ile bulaşır Otoenfeksiyonlar yapar Dişileri yumurtalarını anüs etrafına bırakır Tanı selofan bant yöntemi ile konulur Ürtiker ve eozinofili en sık görülen semptomlardır



Enterobius vermicularis kıl kurdu enfeksiyonu etkenidir. Sadece insanlarda enfeksiyon yapar. Bulaşma yumurtaların oral yoldan alınması ile olur. Yumurtalar ince barsaklarda açılır, larvalar kolona ilerler. Yetişkin erkek ve dişi parazitler kolonda oturur. Geceleri dişi anüse gider ve perianal deri üzerine binlerce fertilize yumurta boşaltır. 6 saat içinde yumurtalarda larvalar gelişir ve enfeksiyon yapıcı hale gelebilir. Bunların kaşınma sonucu parmaklara gelmesi ile reenfeksiyon, larvaların anüsten içeriye girmesi ile otoenfeksiyon gerçekleşebilir. Perianal kaşıntı en sık görülen semptomdur. Kaşınma sonucunda sekonder bakteriyel enfeksiyonlar görülebilir. Yanıt - A 117) A) B) C) D) E)



Çocukluk döneminde dünyada en sık rastlanılan parazit enfeksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? Echinococcus granulosus Taenia saginata Enterobius vermicularis Fasciola hepatica Ascaris lumbricoides



Enterobius vermicularis 12 yaş altında dünyada en sık görülen parazittir. Yanıt - C 118) A) B) C) D) E)



Trichuris trichura için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? Kolonda yerleşir Tanıda selofan bant yöntemi tercih edilir Dışkı ile kirlenmiş yiyecekler ile enfeksiyon bulaşır Limon şeklinde yumurtaları vardır Küçük çocuklarda prolapsus ani yapar



Trichuris trichura kolonda parazit enfeksiyonu yapar. İnsanlar, dışkı ile kirlenmiş yiyeceklerin yenmesi ile infekte olurlar. İnce barsaklara ulaşan yumurta, immatür yetişkin parazitler olan larvalara dönüşür. Bunlar kolona gelir ve olgunlaşır. Kolonda bulunan parazitler binlerce yumurta çıkartır. Yumurtalar bulaşmadan sorumludur. Kıl gibi ince olan ön tarafı ile intestinal mukozaya tutunur. Küçük çocuklarda irritasyona bağlı ıkınma hissi oluşur ve prolapsus ani'ye sebep olabilir. Limon şeklindeki tipik yumurtalarının dışkıda görülmesiyle tanı konur. Yanıt - B



204



119) A) B) C) D) E)



Ascaris için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? iyi pişmemiş sığır eti yiyenlerde gelişir Yumurtalardan çıkan larvalar kan dolaşımında migrasyon yapar Larva dönemini akciğerde geçirirler Yatişkin formu barsakta yaşayan en büyük nematoddur Dışkı mikroskobisinde yumurtaların gösterilmesi ile tanı konulur



Ascaris lumbricoides insan dışkısı ile kirlenmiş yiyeceklerin yenmesi ile bulaşır. Yumurtalar ince barsaklarda açılır, larva barsak duvarından kan dolaşımına buradan da akciğerlere gider. Alveol içinden bronşlara ve sonra trakeaya geçer, buradan farenkse gelen larva yutularak tekrar gastrointestinal sisteme döner. İnce barsaklara geldiğinde yetişkin olmuştur. Barsak lümeninde bulunur, duvarlara tutunmaz, barsak içindeki yiyecekler ile beslenir. Yetişkin hali ile en büyük intestinal nematottur (25 cm.e kadar büyüyebilir).



Başlıca hasar migrasyon sırasında akciğerlerde meydana gelir. Doku reaksiyonlarının olduğu en önemli yer larva antijenlerine karşı gelişen eozino-filik eksüdalı inflamasyonun olduğu akciğerlerdir. Bol miktarda parazit taşıyanlarda (özellikle çocuklar) malnütrisyon sebebi olabilir. Enfeksiyonların çoğu asemptomatiktir. Ascaris pnömonisinde (Löfller pnömonisi) ateş, öksürük ve eozinofili vardır. Abdominal ağrı, bazen obstrüksiyonlar gelişebilir. Dışkı mikroskobisinde yumurtalarının görülmesi ile tanı konur. Yumurtalar oval ve düzensiz yüzeylidir. Bazen dışkıda parazitin kendisi de gösterilebilir. Yanıt - A



120) Aşağıdaki parazitlerden hangisinin neden olduğu enfeksiyonda Löffler pnömonisi gözlenir? (Eylül 2004) A) B) C) D)



Ancylostoma duodenale Ascaris lumbricoides Toksoplasma gondii Strongyloides stercoralis



205



E) Paragonimus westermani Ascaris lumbricoides migrasyon yapan bir nematottur. Yumurtalarının oral yoldan alınması ile bulaşma gerçekleşir. Yumurtalardan çıkan larvalar hemen kana geçer ve akciğere yerleşirler. Larva dönemini akciğerde geçirirler. Bu süreçte eozinofilik pnömoni (Löffler pnömonisi) yaparlar. Erişkin dönemine geçen larvalar yutağa gelirler ve erişkin dönemini barsaklarda geçirirler. Yanıt - B 121) A) B) C) D) E)



Anemi yapan helmint aşağıdakilerden hangisidir? Necator americanus Trichuris trichura Ascaris lumbricoides Taenia solium Echinococcus granulosus



Kancalı kurtlar kan damarları aracılığı ile akciğerlerde alveollere, sonra broşlardan yutağa gelirler ve tekrar yutulurlar. İnce barsaklara gelen parazitler barsak duvarına tutunurlar. İntestinal villusların kapillerlerinden kan emerek beslenirler. Majör hasar parazitin tutunduğu ince barsaklardan kan kaybına bağlı olarak gelişir. Kan kaybı mikrositer anemi yapar ve bunun sonunda solukluk ve halsizlik şikayetleri oluşur. Larvanın deri üzerindeki giriş deliğinde kaşıntılı pa-pül veya veziküller meydana gelebilir. Yanıt - A 122) Malnütrisyonlu 8 yaşındaki bir çocukta derin anemi ve karın ağrısı bulguları saptanmıştır, dışkının parazitolojik incelenmesi sonucunda nematod yumurtaları görülmüştür. Bu parazit aşağıdakilerden hangisi olabilir? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Echinococcus granulosus Enterobius verimcularis Necator americanus Taenia saginata Fasciola hepatica



Ancylostoma duodenale ve Necator americanus kancalı kurtlar sınıfından nematodlardır. Diğer nematodlardan farklı olarak barsak duvarından kan emerek beslenirler. Enfeksiyonları sırasında anemi meydana gelir. Anemi ile seyreden nematod enfeksiyonu denince kancalı kurt enfeksiyonları düşünülmelidir. Yanıt - C 123) İmmün suprese hastalarda, akciğerlerin ve diğer dokuların yoğun larval invazyonuyla karakterize, sistemik enfeksiyona neden olan parazit aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Strongyloides stercoralis Ascaris lumbricoides Necator americanus Ancylostoma duodenale Trichurus trichura



Strongyloides immün suprese hastalarda internal reinfeksiyon ile dokulara yayılabilir. Yanıt - A 124) A) B) C) D) E)



Dışkıda safra ile boyanmayan yumurtalarının gösterilmesi ile tanısı konulan aşağıdakilerden hangisidir? Hymenolepis nana Ascaris lumbricoides Strongyloides stercoralis Ancylostoma duodenale Enterobius vermicularis



Ancylostoma duodenale için dışkıda mikroskobik olarak safra ile boyanmayan yumurtaların görülmesi tanı koydurucudur. Hastalarda dışkıda gizli kan görülebilir, eozinofili hemen daima bulunur. Yanıt - D 125)



Dışkıda larvalarının gösterilmesi ile tanısı konulan aşağıdakilerden hangisidir?



206



A) B) C) D) E)



Diphylobothrium latum Strongyloides stercoralis Enterobius vermicularis Clonorchis sinensis Trichuris trichura



Strongyloides stercoralis strongyloidiasis etkenidir. Birisi insan vücudunda, diğeri toprakta olmak üzere İki farklı yaşam siklusu vardır. İnsan vücudundaki yaşam siklusu deriye penetrasyonu ile başlar. İnfeksiyöz flariform larvalar özellikle ayak derisinden vücuda girer ve akciğerlere migrasyon yapar. Alveollerden bronşlara, sonra da trakea yoluyla yutağa gelir ve tekrar yutulur. İnce barsaklara geldiğinde larva yetişkin hale dönüşür ve mukoza içine girerek yumurta üretmeye başlar. Yumurtalar genellikle mukoza içinde açılır ve dışkı ile larvalar atılır. Bu larvalardan bazıları direkt olarak tekrar mukoza içine girerek yeni enfeksiyonları başlatır ve akciğerlere gider (otoenfeksiyon). İmimün sistemi sağlam olanlarda genellikle asempto-matik seyirli enfeksiyon görülürken, özellikle AIDS'Ii hastalarda ağır klinik gidiş vardır. Larvalar birçok organa yerleşerek fatal seyir gösterirler. Hastaların çoğu asemptomatiktir. Barsak duvarındaki yetişkin parazit inflamasyon ve sulu diyare yapar. Otoenfeksiyonlar sonucunda enterik bakterilerin yol açtığı sepsis olguları görülmüştür. Tanı dışkıda larvaların gösterilmesi ile konulur. Serolojik testler faydalı değildir. Yanıt - B



126) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki parazitlerden hangisinde otoenfeksiyon tarzında bulaşma olabilir? Ascaris lumbricoides Taenia saginata Fasciola hepatica Strongyloides stercoralis Diphyllobothrium latum



Strongyloides stercoralis'in insan vücudunda ve toprakta olmak üzere iki farklı yaşam siklusu vardır. İnsan vücudundaki yaşam siklusu deriye penetrasyonu ile başlar. Enfeksiyöz filariform larvalar özellikle ayak derisinden vücuda girer ve akciğerlere migrasyon yapar. Alveollerden bronşlara, daha sonra trakea yoluyla yutağa gelirler ve tekrar yutulurlar. İnce barsaklara geldiğinde larva yetişkin hale dönüşür ve mukoza içine girerek yumurta üretmeye başlar. Yumurtalar genellikle mukoza içinde açılır ve dışkı ile larvalar atılır. Bu larvalardan bazıları direkt olarak tekrar mukoza içine girerek yeni enfeksiyonları başlatırlar ve akciğerlere giderler (otoenfeksiyon). İm-mün sistemi sağlam olanlarda genellikle asempto-matik seyirli enfeksiyon görülürken, özellikle AIDS'li hastalarda ağır klinik gidiş vardır. Larvalar birçok organa yerleşerek fatal seyir gösterebilirler. Yanıt - D 127) Hem larvası, hem erişkin şekli insanda iskelet kasında yerleşen parazit aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2001) A) B) C) D)



Necator americanus Trichinella spiralis Enterobius vermicularis Trichuris trichura



207



E) Wuchereria Trichinella spiralis larvaları barsaklarda, erişkin şekli ise insan kasında yerleşen tek parazittir. Yanıt - B 128) Domuz çiftliğinde çalışan ve göz çevresinde ödem, göğüs ağrısı ve yaygın miyalji şikayetleri ile başvuran 46 yaşındaki bir erkek hastanın kas biyopsi örneğinde kistleşmiş larvalar saptanmıştır. Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıda-kilerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Trichinella spiralis Taenia saginata Trichuris trichura Necator americanus Ascaris lumbricoides



Trichinella spiralis özellikle domuz etinden bulaşan bir nematoddur. Parazit larva dönemini çizgili kaslarda geçirir. İnsanlara iyi pişmemiş (çiğ köfte) domuz eti ile bulaşır. Ortalama iki gün sonra larvalar çizgili kaslara yerleşir ve hastada göz çevresinde ödem, göğüs ağrısı ve yaygın miyalji meydana gelir. Yanıt - A 129) A) B) C) D) E)



iyi pişmemiş domuz eti ile bulaşan aşağıda-kilerden hangisidir? Taenia saginata Ascaris lumbricoides Balantidium coli Trichinella spiralis Strongyloides stercoralis



Trichinella spiralis trichinosis etkenidir. Memelilerin hepsi enfekte olabilirken, özellikle domuzlarda görülür. İnsanlar kasların içindeki kistik yapılar içinde bulunan larvaların pişirilmeden veya az pişmiş olarak yenmesi ile enfekte olurlar. Larvalar ince barsağa geldiklerinde kistin içinden çıkar, olgunlaşır ve mukoza içine girerler. Yumurtalar mukoza içinde açılır ve larvalar kan dolaşımı yoluyla tüm organlara yayılır. Ancak sadece çizgili kaslar içine yerleşebilir. Bu hücrelerde bir fibröz kapsül içinde kistik yapılar halini alırlar, yıllarca canlı kalırlar ancak sonunda kalsifiye olurlar. Kardiyak ve merkezi sinir sistemi ile ilgili bulgular sıklıkla görülür, çünkü larva bu dokulara migrasyon yapar. Çizgili kas biyopsilerinde larvaların görülmesi ile tanı konulur. Yanıt – D



130) A) B) C) D)



Aşağıdaki helmintlerden hangisinin tanısında kas biyopsisinden yararlanılır? (Nisan - 2006) Trichuris trichiura Trichinella spiralis Taenia saginata Wuchereria bancrofti



208



E) Strongyloides stercoralis Trichinella spiralis çizgili kas biyopsilerinde larvaların görülmesi ile tanı konulur. Onuncu günden sonra eozinofili ve IgE yüksekliği görülür. Serum kreatin fosfokinaz ve laktik dehidrogenaz konsantrasyonları miyozitin göstergesidir. Trichinella serolojisi ortalama 3 haftadan sonra pozitifleşmeye başlar. Yanıt - B 131) A) B) C) D) E)



Elefantiasis etkeni helmint aşağıdakilerden hangisidir? Wuchereria bancrofti Onchocerca volvulus Loa loa Dracunculus medinensis Toxocara canis



Wuchereria bancrofti filariasis etkenidir. İnsanlara dişi sivrisineklerin (özellikle Anopheles ve Culex türleri) ısırması ile bulaşır. Larva deriye penetre olur, lenf nodlarına geçer ve ortalama bir yıl sonra yetişkin hale erişip mikrofi-laryalar üretir. Bunlar özellikle geceleri kan dolaşımına geçerler ve tekrar sivrisinekler tarafından alınırlar. Sivrisinekler içinde bunlar enfektif larvalar haline dönüşürler ve yeni bir ısırık ile transfer edilirler. Yetişkin parazitler lenf nodları içinde enflamasyon meydana getirirler ve lenfatik damarlarda obstrük-siyon oluşturup, ödeme sebep olurlar. Mikrofilaryalar semptom vermez. Erken enfeksiyonları asemptomatiktir. Ateş, lenfanjit, sellülit gelişir. Obstrüksiyon sonucunda bacaklarda ve genital bölgelerde ödem meydana gelir. Uzun bir süreç sonucunda elefantiyazis gelişir. Gece alınan kalın damla yaymalarında mikrofilar-yaların görülmesi ile tanı konulur. Yanıt - A



209



132) A) B) C) D) E)



Nehir körlüğü etkeni helmint aşağıdakiler-den hangisidir? Wuchereria bancrofti Onchocerca volvulus Loa loa Dracunculus medinensis Toxocara canis



Onchocerca volvulus onchocerciasis etkenidir. İnsanlar Simulium cinsi dişi karasineklerin ısırması ile enfekte olurlar. Larvalar yara yerinden girer ve subkutan dokulara ilerler ve burada yetişkin hale gelir, genellikle der-mal nodüller içindedir. Subkutan dokularda inflamasyon ve kaşıntılı papül ve nodüller meydana gelir. Özellikle gözdeki dokularda oturmayı severler ve lezyonlar körlüğe sebep olabilir. Afrika ve Amerika'da nehir körlüğü etkenidir. Dokulardan alınan biyopsi örneklerinde mikrofilar-yaların gösterilmesi ile tanı konulur. Yanıt - B 133) A) B) C) D) E)



Kalabar ödemi etkeni helmint aşağıdakilerden hangisidir? Wuchereria bancrofti Onchocerca volvulus Loa loa Dracunculus medinensis Toxocara canis



Loa loa loaiasis etkenidir. İnsanlara geyik sineğinin (mango fly) ısırması ile bulaşır. Hastalık sadece merkezi Afrika'da sineğin yaşadığı bölgelerde görülür. Larva ısırık yerinden kana geçer ve yetişkin forma dönüşür. Dişi parazitler mikrofilaryaları üretirler. Kan emen diğer sinekler aracılığı ile bunlar başkalarına bulaştırılır. Mikrofilaryalara karşı geçici, lokalize, kızarık olmayan, subkutan ödem (Kalabar ödemi) meydana gelir. Tanı kan yaymalarında mikrofilaryaların gösterilmesi ile konulur. Serolojik testi yoktur. Yanıt - C 134) A) B) C) D) E)



Artropodlar aracılığı ile bulaşmayan doku nematodu aşağıdakilerden hangisidir? Wuchereria bancrofti Onchocerca volvulus Loa loa Dracunculus medinensis Toxocara canis



Dracunculus medinensis dracunculiasis etkenidir. İnsanlara bulaşma enfekte larvalar içeren içme sularının kullanılmasıyla olur. Larva ince barsaklardan vücut içine girer ve yetişkin forma dönüşür. Metrelerce uzunluğunda yetişkin dişi parazitler deri ülserlerine sebep olur. Buralardan hareketli larvalar sulara bırakılır. Yetişkin parazitlerlerin salgıladığı maddeler infla-masyon, özellikle alt ekstremitelerde deride ülserler meydana getirebilir. İnflame papüller kaşıntılıdır, ülserler sekonder olarak enfekte olabilirler. Tanı ülserlerden parazitlerin çıkarılması ile konulur. Yanıt – D



210



135) A) B) C) D) E)



İnsan enfeksiyonlarında aşağıdakilerden hangisinin yumurtalarını dışkıda tespit edemezsiniz? Diphyllobothrium latum Fasciola hepatica Toxocara canis Ascaris lumbricoides Enterobius vermicularis



Toxocara canis köpeklerin Ascaris'idir. Köpek dışkısı ile kirlenmiş yiyeceklerin yenilmesi ile insanlara bulaşır ve köpeklerin aksine sadece larvaları ile hastalık yapar. Visseral larva migrans etkenidir. Erişkin formları insan barsağına geçemediği için dışkıda yumurtaları gösterilemez.. Yanıt - C 136) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki protozoonlardan hangisi bir vektör aracılığı ile bulaşır? Cryptosporidium parvum Toxoplasma gondii Pneumocystis carinii Trichomonas vajinalis Babesia microti



Bulaşma yolu



Protozoon



• Fekal-oral



Entamoeba histolytica Giardia lamblia, Balantidium coli



• Su



Cryptosporidium parvum



• Yiyecekler



Toxoplasma gondii



• Hava yolu



Pneumocystis carinii



• Seksüel yol



Trichomonas vajinalis



• Vektörler aracılığı ile



Plasmodium Babesia Trypanozomiyaz



Yanıt - E 137) A) B) C) D) E)



Dikenli yumurtası olan barsak paraziti aşağıdakilerden hangisidir? Hymenolepis nana Schistosoma mansoni Fasciola hepatica Clonorchis sinensis Taenia solium



Schistosomalar dikenli yumurtaları ile tanınırlar. S. haemotobium polar, S. mansoni ve S. japoni-cum ise lateral dikenlidir. Hymenolepis nana bipolar saçaklı, Fasciola ile Clonorchis ise kapaklı yumurtaya sahiptirler.



211



Taeniaların tanısı genellikle proglottidlerin gösterilmesi ile konulur. Ancak dışkı mikroskobisinde tipik çengelli yumurtaları da gösterilebilir. Yanıt - B 138) A) B) C) D) E)



Uyku hastalığı etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Trypanosoma rhodesiense Leismania tropica minör Wuchereria bancrofti Loa loa Dracunculus medinensis



30'dan fazla Trypanosoma türü Afrika'da uyku hastalığı yaparlar. Bunların içinde epidemik olanlar T, gambiense ve T. rhodesiense'dir. Çeçe sineğinin ısırması ile bulaşır Yanıt - A 139) A) B) C) D) E)



Sporogoni nedir? Sıtmanın eritrositler içindeki yaşam siklusu Plasmodium vivax'ın karaciğerde kalan formları Plasmodium malaria'nın rozet şekli Sıtmanın sivrisinek içindeki yaşam siklusu Plasmodium falciparum'un gametositleri



Plasmodium türleri hem insanda hem de anofel türü dişi sivrisineklerde üreyebilirler. İnsandaki üreme şekli aseksüeldir, sonunda şizont-lar geliştiği için şizogoni dönemi denir. Sivrisineklerde üreme şekli ise seksüeldir, sonunda sporozoitler geliştiği için sporogoni dönemi denir. Yanıt - D 140) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki protozoonların hangisi dışkı ile bulaşmaz? Acanthamoeba Dientamoeba fragilis Entamoeba histolytica Entamoeba coli Giardia intestinalis



Dientamoeba fragilis, Entamoeba histolytica, Entamoeba coli, Giardia intestinalis gastrointestinal sistem parazitleridir, kist veya trofozoitlerin orai yoldan alınması ile bulaşırlar. Acanthamoeba ise sularda yaşayan amiptir, trofozoitlerin ya mukozalardan ya da göz travması sonucu bulaşması ile ensefalit meydana getirir. Yanıt - A 141) A) B) C) D) E)



Ascaris'in bulaşmadan sorumlu olan formu aşağıdakilerden hangisidir? Coracidium Filariform larva Rhabditiform larva Embriyonlu yumurta Sporozoit



Ascaris lumbricoides bir barsak parazitdir. Ara konağı yoktur, insanlara embriyonlu yumurtalarının yi-yicek ve içecekler ile oral yoldan alınması ile bulaşır. Yanıt - D 142) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki parazitlerden hangisinde otoenfeksiyon görülmez? Enterobius vermicularis Strongyloides stercoralis Fasciola hepatica Hymenolapis nana Trichuris trichura



Bir parazit yaşadığı konakta çoğalmasına devam edebiliyor ise buna otoenfeksiyon denir. Ara konağı olmayan parazitler otoenfeksiyon yaparlar.



212



Enterobius vermicularis, Strongyloides stercoralis, Hymenolepis nana ve Trichuris trichura'nın ara konakları bulunmadığı için bulundukları ortamda çoğalmalarına devam ederler. Fasciola hepatica ise ara konağı olması nedeni ile otoenfeksiyon yapmaz. Yanıt - C 143) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi doku protozoonudur? Enterocytozoon bienusi Septata intestinalis Cyclospora cayetanensis Balantidium coli Trypanosoma cruzi



Enterocytozoon bienusi, Septata intestinalis, Cyclos-pora cayetanensis immün yetersizliği olan (AIDS gibi) hastalarda kronik ishal etkenidir. Balantidium coli'de özellikle domuz kaynaklı kanlı mukuslu ishallere sebep olur. Trypanosoma cruzi chagas etkenidir. Sert keneler veya tahtakuruları vektörleri aracılığı ile bulaştıktan sonra deride chagomalara yol açarlar. RES hücreleri içinde amastigostlara dönüşen tripomastigot-lar bütün dokulara yayılırlar. T. cruzi bir doku pro-tozoonudur. Yanıt - E 144) A) B) C) D) E)



Walkman kulaklığı görünümü aşağıdaki plasmodium türlerinden hangisinin karakteristik özelliğidir? P, vivax P. malaria P. bergei P. ovale P. falciparum



Plarmodium falciparum, diğer plasmodiumlardan daha ağır klinik göstermesi nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Endemik bölgelerde tanıyı kolaylaştırmak için bazı özelliklerinden faydalanılır. Örneğin, bir eritrositin içinde birden çok taşlı yüzük formu vardır, hatta bunlardan bazılarının birden çok taşı bulunur (Walkman kulaklığı görünümü). Ayrıca ga-metositleri muz şeklindedir. Yanıt - E 145) A) B) C) D) E)



Sitostom denilen ağız yapısı bulunduran protozoon aşağıdakilerden hangisidir? Giardia intestinalis Toxoplasma gondii Cryptosporidium parvum Dientamoeba fragilis Balantidium coli



Balantidium coli, kanlı mukuslu ishal etkeni bir amiptir. Tanıda silialı görünümü ve sitostom denilen ağız yapısının gösterilmesi patognomoniktir. Yanıt – E



213



146) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisinde kan yaymasında eritrosit içi gametositleri görürsünüz? Aspergillus fumigatus Histoplasma capsulatum Plasmodium falciparum Trichophyton rubrum Toxoplasma gondii



Eritrosit parazitleri plasmodiumlar ve babesiadır. Eritrosit içindeki parazitlerin yayma preparatta gösterilmesi ile tanısı konulur. Aspergillus dokularda septalı hiflerin, histoplasma akciğer Toksoplasmagondii doku kistlerinin gösterilmesi ile tanınır.



makrofajlarında



Yanıt - C 147) A) B) C) D) E)



Bipolar saçaklı yumurtası olan parazit aşağı-dakilerden hangisidir? Diphylobothrium latum Trichuris trichura Schistosoma haemotobium Fasciola hepatica Hymenolepis nana



214



tomurcuklanan



mayaların,



Bipolar saçaklı yumurtası ile direkt insanlara bulaşan parazit Hymenolepis nana'dır. Diphylobothrium latum ile Fasciola hepatica'nın kapaklı, Schistosoma haemotobium'un polar dikenli, Trichuris trichura'nın ise limona benzeyen yumurtaları tanıda dikkat edilecek karakteristik özellikleridir. Hymenolepis nana'nın bipolar saçaklı yumurtası. Yanıt - E 148) A) B) C) D) E)



İnsan barsağında yaşayan en uzun nema-tod aşağıdakilerden hangisidir? Taenia saginata Trichuris trichura Dracunculus medinensis Ascaris lumbricoides Enterobius vermicularis



İnsan barsağında yaşayan en uzun nematod Ascaris lumbricoides'tir. Taenia saginata çok uzundur ancak bir sestoddur. Dracunculus medinensis deri altına yerleşen bir ne-matoddur. Enterobius vermicularis kıl kurdudur. Trichuris trichurada ascaris kadar büyük değildir. Yanıt - D 149) A) B) C) D) E)



Larvalarının direkt deriden girmesi ile bulaşan aşağıdakilerden hangisidir? Ascaris lumbricoides Trichinella spiralis Trichuris trichura Ancylostoma duodenale Enterobius vermicularis



Ancylostoma duodenale ve Necator americanus kancalı kurt enfeksiyonu yaparlar. İnsanlar genellikle ayak veya bacaklarının derisinden nemli topraklar üzerinde bulunan filariform larvalar aracılığı ile enfekte olurlar. Yanıt - D 150)



Plasmodium falciparum'un en iyi tanısal özellikleri aşağıdaki şıklardan hangisinde verilmiştir?



A) Ateş periyotları 72 saatte bir görülür, matür şizontları 8-10 merozoitten meydana gelen rozet formatındadır B) Enfekte eritrositlerin kenarlarının düzensiz oluşu önemli bir tanı kriteridir



215



C) Taşlı yüzük şeklindeki trofozoitleri eritrosit içinde hareketlidir D) Eritrositlerde yüksek oranda parazitemi görülür, periferik yaymada sadece taşlı yüzük formu ile gametositleri saptanabilir. E) Schüffner cisimcikleri lökositlerin içinde saptanır. Plasmodium falciparum her yaştaki eritrositi en-fekte ettiği için yüksek oranda parazitemi görülür. Olgun şizontları yüzeyi bozulan eritrositleri bir arada toplanmaya zorlar (rulo formasyon). Bu eritrositler tıkaç oluşturup dokularda tutulur. Bu nedenle hazırlanan formül preparatlarında sadece taşlı yüzük formu ile muz şeklindeki gametositleri görülebilir. Yanıt - D 151) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi insanlara artropod vektörler aracılığı ile bulaşmaz? Trypanosoma rhodesiense Dracunculus medinensis Loa Loa Leishmania tropica Plasmodium vivax



Dracunculus medinensis insanlara enfektif larvaları içeren içme suları aracılığı ile bulaşır. Larva ince barsaklardan kan dolaşımına girer ve migrasyon yapar. Metrelerce uzunluğundaki dişi nematod derideki ülser zeminine yerleşir ve buradan hareketli larvalarını sulara bırakır. Sudaki bir yumuşakça larvaları yer ve buradan enfektif larvalar gelişir. Klinik bulgu özellikle alt ekstremitede yetişkin dişi parazitin oluşturduğu ülser, enflamasyon ve kaşıntıdır. Tanı deri ülserlerinden parazitin gösterilmesi ile konulur. Tanıda laboratuarın rolü yoktur. Parazit en-demik olarak yaşar. Yanıt - B 152) AlDS'li hastaların %60'ında enfeksiyonları görülen genetik çalışmalar ile bir mantar olduğu düşünülen parazit aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Blastomyces Blastocystis Pneumocystis Cryptosporidium Microsporidium



Pneumocystis carini pnömonisi AIDS hastalarında en çok görülen enfeksiyon ve en sık ölüm sebebidir. Pneumocystis sporozoa sınıfında sınıflanmasına karşın aslında bir mantardır. Yanıt - C 153) A) B) C) D) E)



Aşağıdakilerden hangisi Plasmodium falciparum'un eritrosit içi görünümlerinden birisi değildir? Muz şeklinde gametositler Bir eritrositin içinde birden çok taşlı yüzük bulunması Walkman kulaklığı görünümü Rozet şeklinde şizontlarının bulunması Maurer granüllerinin görülmesi



Plasmodium falciparum diğer plasmodiumlardan farklı olarak çok miktarda eritrositi enfekte eder, fa-tal seyididir. Bu nedenle P. falciparum'un kolay tanınması için kolay tanı yöntemleri geliştirilmiştir. P. vivax'tan farklı olarak bir eritrositin içinde birden çok taşlı yüzük formü görülür. Bunlardan bir kısmında birden çok taş (Walkman kulaklığı) görünümü vardır. P. vivax'da Schüffner, P. falciparum'da Maurer, P. malaria'da Zieman granülleri bulunur. Rozet şeklindeki şizontlar P. malarla için tipik bir bulgudur. Yanıt - D 154) Salgıladığı güçlü toksini ile balık ölümlerine sebep olan bunun yanında insanlarda da enfeksiyona sebep olabilen etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Aeromonas salmonicida Pfiesteria piscidia Vibrio parahaemolyticus Klebsiella rhinoscleromatis Listeria monocytogenes



216



Pfiesteria kompleks yaşam siklusu olan, toksin üreten bir amiptir. Bilinen en önemli özelliği masif balık ölümlerine sebep olmasıdır. Bu balıkların yenmesi ile insanlarda da enfeksiyona sebep olabilir. Yanıt - B 155) İskandinavya'ya giden bir sanayici burada çiğ balık yiyor. Yaklaşık altı ay kadar sonra rutin işlerini yapmasına rağmen anemi gelişiyor. Yapılan araştırmalarda vitamin B12 eksikliği saptanıyor. Hastadaki B12 vitamin eksikliğine bağlı aneminin sebebi aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) B) C) D) E)



Cystisercosis Yersinia enfeksiyonu Diphylobothrium latum enfeksiyonu Parvovirüs B19 enfeksiyonu Aşırı buzlu votka içmesi



Endemik diphyllobothriasis İskandinav ve Baltık ülkelerinde çiğ balık yenmesine bağlı olarak görülen bir paraziter enfeksiyondur. Hastaların çoğunda bulgu yoktur, ancak yaklaşık %2 kadar hastada B12 yetersizliği görülür. Yetişkin tenyalar B12 vitaminini kullanır ve hastalarda ciddi megaloblastik anemi meydana gelebilir. Parvovirüs B19'da anemi meydana getirebilir ancak hemolitik anemi tipindedir. Yersinia enfeksiyonlarda bu bölgelerde sık görülür ancak ne balık ile bulaşır ne de anemi yapar. Teania solium'un larvası olan cysticercus insan dışkısı ile kirlenmiş yiyecek ve içeceklerin alınması ile meydana gelir. Yanıt - C



217



BOLÜM: 5 MİKOLOJİ 1) Aşağıdaki mantarlardan hangisi insandan insana bulaşabilir? A) B) C) D) E)



Dermatofitler Histoplasma capsulatum Aspergillus fumigatus Sporothrix schenckii Cryptococcus neoformans



Mantarlar (hem küfler hem de mayalar) ökaryotik organizmalardır. İnsanlarda enfeksiyon etkeni olan 100 kadar mantar vardır. Sadece dermatofitler ve Candida türleri insandan insana bulaşırlar. Diğer mantarların kaynağı toprak, bitkiler ve hayvanlardır. Yanıt - A 2) Aşağıdaki yapılardan hangisi mantarların insan hücrelerinden farklı yapısıdır? A) B) C) D) E)



Peptidoglikan Ekzotoksin Kitin Flagella Fimbria



İnsan hücrelerinden farklı iki hücre yapıları bulunur; Mantarlar kitin denilen (N-asetil glukozamin'in bir homopolimeridir) hücre duvarına sahiptir. Ancak duvar antibiyotiklerinden etkilenmez Mantar hücre membranı ergosterol ve zymosterol bulundurur, bu yapı insan hücrelerindeki kolesterolden farklıdır. Mantar ilaçlarının çoğunun hedefi bu yapıdır. Yanıt - C 3) Septalı hif yapıları hangi mantar türünde bulunur? A) B) C) D) E)



Küf Maya Hem küf hem maya Sadece doğada küf şeklinde iken Sadece doğada maya şeklinde iken



Küfler ve mayalar olmak üzere iki tip mantar bulunur. Mayalar aseksüel tomurcuklanma ile eşeysiz ürerler. Küfler ise hif denilen uzun filamentlerden oluşmuştur. Ürerken hiflerin uzaması ve dallanması ile küf kolonileri yani miçelyumlar oluşur. Bazı hiflerin transvers duvarları bulunur (septalı hif), bazılarında ise bu duvar bulunmaz (septasız hif). Septasız hifler multinükleerdir (coencytic). Yanıt - A 4) Mantarların dimorfizmi neye bağlıdır? A) B) C) D) E)



Mantarların hareket yeteneğine Spor özelliklerine Isıya Havanın nemine Özel bir sebebe bağlı değildir



Medikal önemi olan birçok mantar termal dimor-fiktir. Farklı ısılarda farklı yapılarda bulunur. Bunlar genellikle doğada küf şeklinde iken insan vücudunda maya şeklinde bulunur. Yanıt - C 5) Aşağıdakilerden hangisi mantarların özelliği değildir? A) Kriptokoklar kapsüllüdür



218



B) C) D) E)



Candidalar endojendir Aspergillus küf şeklindedir Dermatofitler keratin tabakasının bulunduğu dokulara yerleşirler Mukor suşları anaeroptur



Mantarların çoğu zorunlu aeropdur, bazıları fakültatif anaerop olabilir, ancak hiçbiri zorunlu anaerop değildir. Candida albicans dışında (endojendir) diğer mantarların doğal kaynağı tabiattır. Yanıt - E 6) Aşağıdakilerden hangisi aseksüel spordur? A) B) C) D) E)



Oospor Ascospor Basidiospor Klamidospor Zygospor



Bazı mantarlar seksüel sporlar yaparak ürerler; •



Zygospor







Ascospor







Basidiospor







Oospor



seksüel sporlardır. Çok nadir olarak klinik öneme sahiptirler. Seksüel spor yapmayan mantarlara fun-gi imperfecti denir. Medikal önemi olan mantarların çoğu aseksüel spor olan konidyalar yaparak ürerler. Konidyaların şekli, rengi ve bulunduğu yer mantarların tanısında kullanılır. •



Artrosporlar (Coccidioides immitis)







Klamidyosporlar (Candida albicans)







Blastosporlar (C. albicans)







Sporangiosporlar (Rhizopus ve Mucor)



Yanıt - D 7) Aşağıdakilerden hangisi funguslarda görülen aseksüel sporlardan birisidir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Ascospor Blastospor Oospor Zigospor Basidospor



Yanıt - B 8) Aşağıdaki mantar sporlarından hangisi, mantarların aseksüel çoğalması sırasında oluşur? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Oospor Sporangiospor Zigospor Basidiospor Asgospor



Yanıt - B 9) Mantarların seksüel çoğalması ile aşağıdakilerden hangisi oluşur? (Nisan - 2001) A) B) C) D) E)



Makrokonidyum Blastospor Askospor Sporangiyospor Artrokonidyum



Yanıt - C 10) Nötrofillerin hakim olduğu akut süpüratif enfeksiyon hangi mantar hastalıklarında görülebilir? A) Blastomycosis



219



B) C) D) E)



Histoplasmosis Coccidiomycosis Sporothricosis Candidiasis



Mantarların çoğu granülomatöz enfeksiyon yaparlar. Coccidioidomycosis, histoplasmosis, blastomycosis gibi birçok majör sistemik mantar granülomlar yaparak hastalık oluştururlar. Hücresel tip aşırı duyarlılık reaksiyonları granülom oluşmasının sebebidir. Aspergillosis ve Sporotrichosis gibi bazı mantar hastalıklarında nötrofillerin hakim olduğu akut süpüratif enfeksiyonlar da gözlenebilir. Mantarlar hücre duvar yapılarında endotoksin bulundurmazlar ve ayrıca bakteriler gibi ekzotoksin üretmezler. Bazı mantar antijenleri intradermal enjekte edilirler ise gecikmiş tip hipersensitivite deri testi yanıtı oluşturabilir. Pozitif deri testleri anlamlıdır. Ancak akut enfeksiyonun göstergesi olamaz. Negatif deri testlerinin immün yetersizliği olan hastalarda deri testleri negatif bulunabilir. İnsanlar normal floralarında Candida taşımalarına rağmen, Candida antijenleri ile yapılan deri testleri immünitesi normal olanlarda negatif çıkmaktadır. Yanıt - D 11) Mantarlar için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) Mantarlar coğrafi lokalizasyon gösterirler B) Yağ asitleri dermatofitlerin üremesini baskılar C) Sağlam deri mantar hastalıklarının gelişimini önler. Bir takım hazırlayıcı faktörler mantar enfeksiyonlarının gelişimini sağlar D) Antibiyotik kullanımının mantar enfeksiyonlarının gelişimine etkisi yoktur E) Antikor gelişiminin mantar enfeksiyonlarının önlemesinde etkisi yoktur Önemli mantarların bir kısmı coğrafi lokalizasyon gösterir. Sağlam deri mantarların çoğuna karşı konak defansı görevini görür, ancak deri bütünlüğü bozulunca mantar enfeksiyonları görülebilir. Yağ asitleri dermatofitlerin üremesini baskılar. Pubertede olduğu gibi hormonlara bağlı derideki değişiklikler Tricophytonların saçlı deride enfeksiyon yapmasını engellerler. Derinin ve mukoz membranların normal florası da mantarların üremesini baskılar. Ancak antibiyotikler ile normal flora bozulursa mantar enfeksiyonları görülmeye başlayabilir. Respiratuvar sistemde nazofarengeal mukoz membranlar ve alveolar makrofajlar önemli konak defans mekanizmalarıdır. Mantar enfeksiyonları sırasında oluşan Ig G ve Ig M'in tanısal değeri vardır. Korunmada hücresel immün sistem önemlidir. Yanıt - D 12) Mikotoksikozun sebebi nedir? A) B) C) D) E)



Mantar toksinlerinin yenmesi Mantarların akciğerlerde toksin üretmesi Maya formundaki mantarların insan dokularına pentrasyonu mikotoksikoz aracılığı ile olur Dermatofitlerin keratin tabakasını parçalamaları Mantarların beyine yerleşmesi



Mikotik enfeksiyonlara ek olarak mantarların sebep olduğu iki hastalık daha vardır; •



Mantar toksinlerinin yenmesi ile oluşan mikotoksikoz







Fungal sporların sebep olduğu allerji Amanita mantarları'nın ürettiği beş toksinden ikisi (amanitin ve phalloidin) bilinen en ağır hepatoksindir.



Ergotism vasküler ve nörolojik etkiler yaratır. Aflotoksinler ise Aspergillus fumigatus tarafından üretilir ve karaciğer hasarı, hayvanlarda tümör oluşturur (insanlarda hepatik karsinoma etkenlerinden birisi olduğu düşünülmektedir). Aspergillus sporlarının oluşturduğu allerji ise duyarlı kişilerde astım krizlerine sebep olabilir. Yanıt-A 13) Çini mürekkebi ile boyayarak aşağıdakilerden hangisinin tanısını koyarsınız? A) B) C) D)



Histoplasmoz Candida Aspergillus Mucor



220



E) Kriptokok Mantar enfeksiyonlarının tanısında dört yöntem uygulanır; Direkt mikroskobik inceleme: Balgam, akciğer biyopsi materyali ve deri kazıntılarında karakteristik mantar özelliklerinin %10'luk KOH ile muamele edildikten sonra ışık mikroskobunda görülmesi ile tanı konur. Coccidioides immitis sferülleri ve Cryptococcus neoformans'm kapsülü çini mürekkebi ile boyanarak gösterilebilir. Mantar duvarının Calciflor beyazı (floresan boya) ile boyanarak gösterilmesi doku örneklerinde faydalıdır. Kültür: Mantarlar Sabouraud besiyerinde kolaylıkla ürerler. Besiyerinde bakterilerin üremesi engellenmiştir. Miçelyum ve aseksüel sporların gösterilmesi tanı açısından yeterlidir. DNA testleri: Coccidioides, Histoplasma, Blastomyces ve Cryptococcus için geliştirilmiş hızlı tanı yöntemleridir. Serolojik testler: Mantarlara karşı oluşmuş antikorların hastaların serumunda ve BOS'unda gösterilmesi sistemik mikozların tanısında değerlidir, ancak her mantar enfeksiyonunda kullanılmaz. Coccidioidomycosis, histoplasmosis ve blastomycosis için geliştirilmiş komplement fiksasyon yöntemleri, ayrıca kriptokokkal menenjit için kapsül antijenine karşı geliştirilmiş lateks aglutinasyon yöntemleri (BOS) kullanılmaktadır. Yanıt - E 14) Aşağıda verilen mantarlardan hangi ikilinin ikisi de dermatofitoz etkenidir? (Nisan - 1998) A) Blastomyces-Micosporium B) Trichopyton-Malassezia C) Paracoccidiosides-Fasorum D) Epidermophyton-Trichopyton E) Sporothrix-Phtyrosporium İnsan enfeksiyonlarından sorumlu önemli dermatofitler •



Epidermophyton







Trichophyton







Microsporum



Yanıt - D 15) Aşağıdakilerden hangisi dermatofit enfeksiyonu değildir? A) B) C) D) E)



Tinea barbae Tinea unguinum Tinea versicolor Tinea cruris Tinea pedisc



Dermatofitler sadece yüzeyel keratinli dokularda (deri, saç, tırnak) enfeksiyon oluştururlar, derin dokulara invazyon yapmazlar. Enfekte kişilerden direkt temas sonucunda yayılırlar. Microsporum suşları aynı zamanda kedi ve köpek gibi hayvanlarda yayılırlar. Böyle enfeksiyonlarda reenfeksiyon gelişmez. Yanıt - C



Dermatofit enfeksiyonları Hastalık



Bulunduğu bölge



En sık görülen etken



Tinea corporis



Saçsız, yumuşak deri



Microsporum canis T.mentagrophytes



Tinea pedis (atlet ayağı)



Ayakkabı giyenlerin ayak parmak araları



T. rubrum T.mentagrophytes E. flococcosum



Tinea cruris



Kasık



T. rubrum



221



T.mentagrophytes E. floccosum Tinea capitis



Saçlı deri: Endotriks ve Ektotriks



M. canis T. tonsurans



Tinea barbae



Sakal



T. rubrum T.mentagrophytes



Tinea ungiunim (Onikomikoz) Tırnak



T. rubrum T.mentagrophyte E. floccosum



Dermatofitid (İd reaksiyonu)



Genellikle parmakların kenarında ve avuç içinde



Lezyonlarda mantar görülmez. Sekonder bakteri enfeksiyonları olabilir.



16) Aşağıdakilerden hangisi Favus etkenidir? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Trichophyton rubrum Epidermophyton floccosum Trichophyton schönleini Microsporum canis Trichophyton mentogrophytes



Saç ve saçlı deriyi tutan mantar enfeksiyonları üç şekilde görülür. Bunlardan birincisi ektotriks tarzında sadece saçı tutan bir dermatofit enfeksiyonudur. Saçlı deri hafif etkilenmiştir. Geçici alopesi meydana gelir. Hayvanlardan bulaşan microsporum suşları önemli etkenlerdendir, ancak en sık ektotriks yapan dermatofit Trichopyton rubrum 'dur. Saçlı derinin önemli derecede etkilendiği mantar enfeksiyonu endotriks olarak bilinir. Belirgin ölçüde saçlı deri etkilenmiştir. Geçici alopesi oluşturur. Saç kökleri sıkı tutunamadığı için tutam tutam hastanın saçı dökülür. En sık görülen etken T. tonsurans'tır. Saçlı derinin altının kanallar oluşturacak şekilde kalıcı dejenerasyon oluşturacak şekilde meydana gelen mantar enfeksiyonuna Favus denir. Kalıcı alopesi meydana gelir. Etken T. schönlenii'dır. Yanıt - C 17) Aşağıdaki dermatofitlerden hangisi saçta endotriks enfeksiyon oluşturur? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Tricophyton tonsurans Tricophyton mentogrophytes Tricophyton verrucosum Microsporum canis Microsporum gypseum



Saçlı deriyi önemli ölçüde etkileyen endotriks enfeksiyonu yapan en sık dermatofit Trichopyton tonsurans'dır. Yanıt - A 18) Tinea capitis etkeni olmayan mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Trichophyton rubrum Trichophyton tonsurans Microsporum canis Epidermophyton floccosum Trichophyton schonleinii



Tipik dermatofitoz lezyonuna tinea denir. Pullanmış, kaşıntılı ve ciltten kabarıktır. Lezyonun ortasında çok az enflamasyon vardır, dış sınırı ise kırmızı renktedir. Enflamasyon ve hatta püstüller ile seyredenlere kerion denir. E. floccosum saç enfeksiyonu yapmaz Microsporum türleri de çok nadir tırnak enfeksiyonu yaparlar. Dermatofitler sıcak ve nemli bölgelerde kronik enfeksiyonlar yaparlar. Kaşıntılı papüller ve veziküller, kolay kırılan saçlar ve ince kırılan tırnaklar en belirgin özellikleridir. Trichophyton tonsurans çocuklardaki en yaygın tinea capitis etkenidir, endotriks tarzında enfeksiyon yapar.



222



T. rubrum da yaygın tinea capitis etkenidir. T. schoenleinii favus etkenidir, kafatasında kabuklar görülür. Yanıt - D 19) Aşağıdaki dermatofitlerden hangisi saç enfeksiyonuna neden olmaz? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Trichophyton tonsurans Trichophyton schoenleinii Microsporum audouinii Microsporum canis Epidermophyton floccosum



Dermatofitler Trichophyton, Epidermophyton floccosum ve Microsporum türlerinin keratin içeren saç, tırnak ve deriye yerleşmesiyle enfeksiyon yaparlar. Bunlardan Microsporum tırnaklarda enfeksiyonlarına sebep olmaz.



enfeksiyon



yapmazken,



Epidermophyton



floccosum



asla



saç



Yanıt - E 20) Parmaklarda veziküllerle karakterize dermatofitlere karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonunun adı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Calabar ödemi İd reaksiyonu Katayama sendromu Fungi imperfecti Kerion



Bazı enfekte kişilerde dermatofidlere karşı aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişir "id reaksiyonu", parmaklarda veziküller görülür. İd lezyonları dolaşan fungal antijenlere karşı gelişen bir yanıttır, lezyonlarda hifler bulunmaz. Yanıt - B 21) Aşağıdaki mikozlardan hangisinde amfonetisin B kullanılmaz? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Cryptococcosis Zygomicos Dermatofitos Sistemik candidiyazis Blastomicos



Yanıt - C 22) Tinea versicolor etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Microsporum canis Trichophyton schonleinii Candida albicans Malassezia furfur Epidermophyton floccosum



Tines versicolo Malassezia furfur tarafından oluşturulan yüzeyel deri enfeksiyonudur. Etken normal flora üyesi küf mantarıdır. Lezyonlar genellikle hipopigmente alanlarda dikkati çeker, özellikle güneş yanıklarının ardından göğüs, sırt, boyun ve omuzlarda oluşur. Genellikle sıcak nemli havalarda görülür. Lezyonlar hem tomurcuklanan hücreler hem de hifler içerir. Enfeksiyon genellikle asemptomatik geçer ancak, bazen hafif bir kaşıntı ve kızarıklık görülebilir. Tanı genellikle KOH ile konur, kültür yapılmaz. Yanıt - D 23) Aşağıdakilerden hangisinin fırsatçı mantar enfeksiyonlarına neden olma olasılığı en düşüktür? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



Sporothrix schenckii Candida albicans Aspergillus fumigatus Mucor türleri Rhizopus türleri



223



Sporothrix schenckii subkutan mantar enfeksiyonudur. Çürümüş bitkilerden deri travması ile bulaşır. Enfeksiyon gelişmesi için bir bahçede çalışmak gerekir, immün yetersizlik olmasa da hastalık gelişebilir. Yanıt - A 24) Aşağıdaki funguslardan hangisi subkutanöz mikoz etkenidir? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Malessezia furfur Sporothrix schenckei Histoplasma capsulatum Coccidioides immitis Microsporum canis



Sporothrix schenckii çürümüş bitkilerden deri travması ile bulaşan bir subkutan mikoz etkenidir. Yanıt - B 25) Doku örneklerinde sigara şeklinde tomurcuklanan mayalar şeklinde görülen mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Candida albicans Malassesia furfur Sporothrix schenckii Cryptococcus neoformans



Sporothrix schenckii dimorfik mantardır ve bitkilerde bulunur (Çiçekçi hastalığı). Deriye geçtiği zaman lenfatikler boyunca uzanan tipik zemini nekrotik nodüllü lokal püstül veya ülserler oluşturur. Genellikle üst ekstrem itelerdedir. Sistemik hastalık oluşturabilir. Lezyonlar kronikleşebilir. Farklı türlerinde pigment oluşumu görülebilir. Köpekler, fareler, atlar gibi birçok hayvanda görülebilir. Laboratuvarda, doku örneklerinde yuvarlak sigara şeklinde tomurcuklanan mayalar görülür. Yüzeyel enfeksiyonları oral potasyum iyodür veya itrakonazol ile tedavi edilir. Sistemik enfeksiyonlarında Amfoterisin-B kullanılır. Sporotrikoz Sporotrichum schenckii tarafından meydana gelen çiçekçi hastalığıdır. Yanıt - D 26) Organizmanın vücuda giriş alanı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Lenfatik sistem Solunum sistemi Deri Ağız Mukozalar



Sporothrix schenckii tarafından meydana gelen kutanöz sporotrikozun inokülasyon alanı çoğunlukla ekstremiteler veya yüzdür. Deri travması sonucunda bulaşır. Ülsere lezyonu takiben lenfatikler boyunca ilerleyen lezyon gelişir. Ekstrakutanöz sporotrikoz genellikle kemik ve eklemleri tutar. Deri dışında önemli başka bir giriş noktası tespit edilmemiştir. Yanıt - C 27) Kutanöz sporotrikoz için, aşağıdaki tedavi yöntemlerinden hangisi en uygundur? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Cerrahi tedavi Amfoterisin B verilmesi Potasyum iyodür Griseofulvin Flusitozin



Yanıt - C 28) Aşağıdaki mantarlardan hangisi travma yoluyla vücuda girerek genellikle ağrısız, küçük ve mobil subkutan nodüllere neden olur? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Sporothrix schenckii Cryptococcus neoformans Microsporum canis Trichophyton rubrum Malassezia furfur



224



Travma yoluyla vücuda giren mantar denince öncelikli olarak subkutan mantarlar akla gelir. Sporot-hrix schenckii çiçekçi hastalığı etkeni subkutan mantardır. İmmün sistemi sağlam olanlarda genellikle küçük, ağrısız subkutan nodüller yapar. İmmün yetersizliğin derecesine bağlı olarak lenfokuta-nöz ve sistemik enfeksiyonlar da gelişebilir. Cryptococcus neoformans inhalasyon ile, diğer mantarlar ise deri yoluyla bulaşır. Yanıt - A 29) Deriden kabarık verrüköz lezyonlar yapan subkutan mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Sporotrikoz Maduromikoz Aspergilloz Kromomikoz Favus



Kromomikoz farklı toprak mantarları tarafından {Fon-secaec, Phialophora, Cladosorium, vd.) oluşturulan yavaş ilerleyen granülomatöz enfeksiyonlar yaparlar. Deriye travma yolu ile bulaşır. Bu mantarlar melanin benzeri pigmentleri ile tanınırlar. Lenfatikler boyunca siğil benzeri lezyonlar yaparlar (karnıbahar tarzı). Laboratuvar tanıda, lökositler ve dev hücreler içinde siyah kahverenkli ve yuvarlak fungal hücreler görülür. Hastalık oral flositozin veya tiabendazol ile tedavi edilebilir, lokal cerrahi girişim gerekebilir. Yanıt - D 30) Nocardialar aşağıdakilerden hangisinin etkenidir? A) B) C) D) E)



Tinea Mukoza enfeksiyonları Subkutan enfeksiyonlar Üriner sistem enfeksiyonları Merkezi sinir sistemi enfeksiyonları



Toprakta yaşayan mantarlar (Petriellidium, Madurella) yaralardan ayak (maduromikoz, madura ayağı), el ve sırta bulaşır ve içinden püy akan sinüslerle karakterize abseler yaparlar. Nocardialarda benzer lezyonlar oluşturur (Aktinomikotik miçetoma). Mantarlar için etkili bir tedavi yöntemi yoktur, cerrahi tedavi tavsiye edilir. Yanıt - C 31) Sistemik mantar enfeksiyonu olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Trichophyton tonsurans Paracoccidioides brasiliensis Coccidioides immitis Histoplasma capsulatum Blastomyces dermatitis



Sistemik mantar enfeksiyonları dimorfik mantarların toprakta yaşayan küflerinin inhalasyon yoluyla alınması ile bulaşır. Akciğerlere ulaştıklarında, sporlar mayalara farklılaşır. Çoğu enfeksiyon asemptomatiktir ve kendi kendine iyileşir. Ancak immün sistemi baskılanmış hastalarda diğer organlara da yayılan ağır bir tablo ile hastalar kaybedilebilir. Yanıt - A 32) Aşağıdakilerden hangisi dimorfik mantar değildir? (Nisan - 2001) A) B) C) D) E)



Coccidioides Cryptococus neoformans Blastomiyces Histoplasma Paracoccidioides



Yanıt - B 33) Aşağıdaki funguslardan hangisi dimorfik özellik göstermez? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Blastomyces dermatidis Paracoccidioides braziliensis Coccidioides immitis Cryptococcus neoformans



225



Yanıt - E 34) Aşağıdaki mantarlardan hangisi enfekte dokuda sferül oluşturur? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Histoplazma capsulatum Coccidioides immitis Blastomyces dermatitis Paracoccidioides brasiliensis Sporothrix schenckii



Coccidioides immitis difazik toprak mantarıdır. Doğada diğer difazik mantarlar gibi küf şeklindedir, ancak dokularda tomurcuklanan mayalar gibi değil sferüller (küreler) şeklinde yapı oluştururlar. Yanıt - B



Sistemik mikozlar ve hastalıkları Hastalık



Organizma



Dimorfizm 20°C — 37°C Yerleşim yeri



Çöl romatizması, Vadi ateşi



Coccidioides immitis



Hif → Sferül



Pulmoner, Meninksler, kemik



Histoplazmoz



Histoplasma capsulatum



Hif → Maya



Pulmoner, RES



Blastomikoz



Blastomyces dermatitidis



Hif → Maya



Deri



Güney Amerika blastomikozu



Paracoccdioides brasiliensis



Hif → Maya



Deri, RES



35) Atipik dimorfizm gösteren mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Sporothrix schenckii Coccidioides immitis Histoplasma capsulatum Blastomyces dermatitis Cryptococcus neoformans



Coccidioides immitis coccidioidomycosis etkenidir. Atipik dimorfizm gösteren mantardır; toprakta küf, insan dokularında ise sferüller şeklindedir. Amerika kıtasında endemiktir. Topraktaki artrosporlar rüzgarla taşınarak inhalasyon yoluyla akciğerleri enfekte eder. Artrosporlar akciğerlere ulaşınca sferüller oluşur; bunlar endosporlar ile doludur. Sferüllerin duvarları yıkılınca, endosporlar açığa çıkar ve yeni sferüller oluşturur. Organizma bir kişiye direkt temas veya kan yoluyla geçer. Granülomatöz lezyonlar özellikle kemikler ve MSS'de bulunur. Diseminasyonun bulunması hastada immün yetersizlik olduğunu gösterir. Pozitif deri testi hastalığın tekrarlayabileceğini gösterir. Eğer hastalık veya ilaçlar nedeniyle hücresel immünite baskılanırsa, reenfeksiyon gelişebilir. Yanıt – B



226



36) Polisakkarid bir kapsülü bulunan, fenol oksidaz içeren ve menenjite yol açabilen mantar aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Candida albicans Cryptococcus neoformans Histoplasma capsulatum Coccidioides immitis Blastomyces dermatitis



Polisakkarid yapılı kapsüle sahip tek mantar Cryptococcus neoformans'dır. AlDS'li hastalar ile immün yetersizliği olanlarda akciğer enfeksiyonunu takiben menenjit yapar. Yanıt - B 37) Çöl romatizması etkeni mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Aspergillus fumigatus Penicillium suşları Coccidioides immitis Paracoccidioides brasiliensis



Coccidioides immitis çoğunlukla asemptomatiktir, deri testi ile veya serolojik yöntemler ile tanı konulur. Bazı hastalarda ateş ve öksürüğün görüldüğü influenza benzeri hastalık tablosu oluşturabilir. %50 akciğer filminde değişiklikler görülür. %10 oranında eritema nodosum ve artralji görülebilir. Bu sendroma "Vadi ateşi"(San Joaquin ateşi - çöl romatizması) denir. Diseminasyon görülebilir, özellikle meninksler, kemik ve deri yayılım alanlarıdır. Filipinliler ve Afrikalı Amerikalılar ve gebelerde disseminasyon insidansı fazladır. Yanıt – D



38) Eritema nodosum hangi mantar enfeksiyonunda tanı için önemli bir bulgudur? A) B) C) D)



Candida albicans Mucor suşları Dermatofitler Coccidioides immitis



227



E) Cryptococcus neoformans Coccidioides immitis enfeksiyonları sırasında eritema nodosum görülebilir. Bu gecikmiş tip hiper-sensitivite reaksiyonudur ve iyi prognozun işaretidir. Bu lezyonlarda organizma görülmez ve diseminasyon nadirdir. Eritema nodosum spesifik bir bulgu değildir, diğer mantar enfeksiyonlarında da görülebilir. Yanıt - D 39) Kuş ve yarasa dışkılarından özellikle magaradan bulaşan mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Aspergillus fumigatus Penicillium suşları Coccidioides immitis Paracoccidioides brasiliensis



Histoplasma capsulatum histoplazmozis etkenidir. Dimorfik mantardır, toprakta küf, insan dokularında maya şeklindedir. Bu mantarlar dünyanın birçok yerinde görülebilir. Özellikle kuş dışkısının (güvercin) kirlettiği topraklarda bol miktarda bulunur. Kuşlar enfekte değildir, yarasalar enfekte olabilir. Endemik alanlarda magaralardan bulaşma olur (Magara hastalığı). Yanıt - A 40) Akciğer makrofajları içinde tomurcuklanan mayaların gösterildiği mantar hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Sporothrix schencki Aspergillus fumigatus Penicillium suşları Coccidioides immitis Histoplasma capsulatum



Histoplasma capsulatum'da inhale edilen sporlar makrofajlar tarafından fagosite edilir ve bunların içinde mayalar gelişir. H. capsulatum dokularda, makrofajların içinde oval tomurcuklanan mayalar şeklinde bulunur. Organizma tüm vücuda, özellikle karaciğer ve dalak, yayılır ancak genellikle asemptomatiktir. Küçük granülomatöz fokuslar kalsifiye olurlar. Yoğun mikroorganizma alınırsa klinik bulgular veren pnömoni görülebilir. Ciddi disemine histoplazmoz AIDS gibi hücresel immün sistemi yetersizliği olanlarda görülür. Doku biyopsilerinde veya kemik iliği aspirasyonlarında makrofajlar içinde mantar hücrelerinin görülmesi tanı açısından değerlidir. Sabouraud dekstroz agarda karakteristik tüberküloid makrokonidyalı hifleri görülür. Yanıt – E



41) Küf fazında ürediği zaman tüberküloklomidospor, mikrokonidiya ve hif oluşturan difazik mantar aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül-2001) A) B) C) D) E)



Blastomyces dermatitis Coccidoides immitis Sporothrix schenecki Paracoccidoides brasiliensis Histoplasma capsulatum



Yanıt - E



228



42) Aşağıdakilerden hangisi Histoplasma capsulatum için doğru değildir? A) B) C) D) E)



Sıklıkla kronik pulmoner enfeksiyon şeklinde klinik gösterir Doğada miçeller, dokularda ise maya şeklinde dimorfik mantardır Endemiktir Kuş, tavuk, yarasa dışkıları ile kirlenmiş toprak veya tozların inhalasyonu ile bulaşır Dokular, kan, balgam kültürü ile izole edilebilir



Histoplasma capsulatum 2-4 mm çapında oval mayadır. Doğada küf, insan vücudunda maya şeklinde olan dimorfik mantardır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaygındır, endemiktir. Kanatlıların dışkıları ile kirlenmiş tozların inhalasyonu ile bulaşır. Antikor titresi 1:32 veya daha üstündekiler enfektif kabul edilir. Enfeksiyonları sıklıkla asemptomatiktir. Özellikle immün yetersizliği olanlarda kronik pulmoner enfeksiyon görülür. Daha nadir olarak adrenallerin tutulumu, ülseratif gastroenterit lezyonları veya MSS enfeksiyonları şeklinde dissemine enfeksiyonları görülebilir. Organizma enfektif doku veya kan kültürlerinden izole edilebilir. Yanıt - A 43) Solunum sisteminden bulaşarak deri altında ülserli granülomlar meydana getiren mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Aspergillus fumigatus Blastomyces dermatitis Coccidioides immitis Paracoccidioides brasiliensis



Blastomyces dermatitidis blastamikoz etkenidir. Türkiye'de bulunmaz, bilinen endemik bölgesi Kuzey Amerika'dır. Dimorfik mantardır. Enfeksiyon başlıca respiratuvar sistemde olur. Asemptomatik ve hafif seyirli enfeksiyonları nadiren tespit edilebilir. Yayılma deri, kemik ve diğer alanlardaki ülserli granülomlardan olur. Tanı doku biyopsilerinden alınan örneklerden kalın duvarlı mayaların gösterilmesi ile konulur. Tedavide itrakonazol hastaların çoğunda birinci seçenek ilaçtır. Amfoterisin B de kullanılabilir. Yanıt – C



44) Histoplazmozda deri testlerinin en faydalı olduğu klinik tablo aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Prodromal dönem Akut hastalık Tedavi takibi Kronik hastalık Epidemiyolojik çalışmalar



Enfeksiyondan 2-3 hafta sonra 5 mm üzerinde in-dürasyon gösteren histoplazmin deri testi pozitif olarak değerlendirilir, yıllarca pozitif olarak kalır. Yalancı pozitif ve yalancı negatif sonuçların bulunabileceği unutulmamalıdır. Deri testleri özellikle epidemiyolojik çalışmalarda kullanılır. Yanıt - E 45) İnsanlarda normal florada bulunan mantar aşağıdakilerden hangisidir?



229



A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Candida albicans Aspergillus fumigatus Blastomyces dermatitis Paracoccidioides brasiliensis



Yanıt - B 46) Dokularda hif benzeri yapılar oluşturan maya şeklindeki mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Chromomycos Aspergillus fumigatus Penicillium suşları Coccidioides immitis Candida albicans



Candida albicans, pamukçuk, vajinit ve kronik mukokotanöz kandidiyaz etkenidir. İnsanlarda üst solunum yolu, gastrointestinal ve kadınların genital sisteminin normal florasında bulunur. Genellikle tek tek tomurcuklanan oval mayalardır. Dokularda görünen küf benzeri yapılara psödohif denir. Yanıt - E 47) Mukoza enfeksiyonları ile karakterize mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Aspergillus fumigatus Candida albicans Coccidioides immitis Histoplasma capsulatum



C. albicans'm ağızda üremesi beyaz plakları yapar (pamukçuk). Hastalık ancak lokal veya sistemik defans mekanizmaları bozulduğu zaman ortaya çıkar. Yüksek pH, diabet veya antibiyotik kullanımı ile ortaya çıkan vaginit kaşıntı ve akıntı ile karakterizedir. Sıcak, nemli bölgelerde deri invazyonu görülebilir. Su ile çalışan kimselerde (çamaşırcı veya bulaşıkçı gibi) tırnak ve parmak enfeksiyonları görülebilir. İmmun suprese kişilerde Candida bir çok organa dissemine olabilir ve kronik mukokotanöz kandidiyaz meydana getirebilir. Yanıt - C 48) İnsan vücudunda blastospor, besiyerlerinde ise klamidosporlar yaparak üreyen mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Aspergillus fumigatus Trichophyton schonleinii Coccidioides immitis Candida albicans



Candida albicans'üa tanı eksüda veya dokularda, tomurcuklanan mayalar ve psödohiflerin görülmesi ile konulur. Kültür ortamında özel tipte mayalar görülür. 37°C'de germinasyon tüpleri oluşturur. Klamidospor oluşumu C. albicans için tipiktir, ancak diğer kandidalarda görülmez. Serolojik testler nadiren faydalıdır. Yanıt – E



49) AIDS hastalarında görülen özefajitin en sık etkeni hangisidir? (Eylül - 1998)



230



A) B) C) D) E)



Candida abicans Epstein- Barr virüsü Cryptococcus neoformans Staphylococcus aureus Coxsackie B.6



AIDS'ti hastalarda özofajit ya da diğer mukozaları tutan bir enfeksiyon gelişirse akla Candida albicans enfeksiyonu gelir. Yanıt - A 50) Aşağıdakilerden hangisi Candida enfeksiyonu için hazırlayıcı bir etken değildir? (Nisan - 1999) A) B) C) D) E)



Geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı IV kateter immün baskılanma Kortikosteroid kullanımı Diabetes insipitus



immün yetersizliği olan veya hematolojik maligniteli bir kişide gelişen mantar enfeksiyonlarında akla ilk gelecek olan Aspergillus'tur. Aspergillus doğada her yerde bulunabilen ve sürekli inhalasyon ile karşı karşıya olduğumuz mantardır. Enfeksiyon gelişmemesinin immünite ile ilgisi vardır. İmmün yetersizliği olan bir kişide Candida enfeksiyonu düşünmek için birtakım hazırlayıcı faktörlerin soruda sorulması gerekir. Bunlar; •



Mukoza enfeksiyonları







Diabetes mellitus







Uzun süreli ve yüksek dozda antibiyoterapi almak







Yoğun bakımda yatanlarda kateterlerin bulunması olarak sıralanabilir.



Yanıt - E 51) Aşağıdaki mantarlardan hangisi blastosporlarla çoğalır? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Candida Aspergillus Microsporium Criptococcus Mucormycosis



Yanıt - A 52) Aşağıdaki mantarlardan hangisinin tanısında, klamidospor görülmesi ayırt edici bir özelliktir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Rhodatorula Saccharomyces türleri Tricosporon türleri Candida albicans



Yanıt - E 53) Aşağıdakilerden hangisinde, T lenfositlerinde Candida antijenlerine karşı yanıtsızlık ve endokrinopati gözlenir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Candida foliküliti Erozyo interdigitalis İntertrigo Kronik mukokutanöz candidiasis Paronişi



Kutanöz candidiasis Candida'nın deriye invazyonuyla gelişir. Derinin travma, yanık veya maserasyonu enfeksiyonun gelişmesinde önemli rol oynar. Genellikle ev kadınları, aşçılar, çamaşırcılar ve balıkçılarda görülür. Kronik mukokutanöz kandidoz enfeksiyonlarının çoğu erken çocukluk döneminde başlar ve hücresel immün yetersizlik veya endokrinopatilere eşlik eder. Yanıt - D 54) Hücresel immün sistemi araştırmak için deri testi olarak kulanılan mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) Microsporum B) Aspergillus fumigatus



231



C) Candida albicans D) Penicillium suşları E) Pitryasis versicolor Candida antijenlerine karşı deri testlerinin pozitifliği kişinin hücresel immünitesi için bir göstergedir. Deri testleri anerjik olan bir kişide, diğer testler de nenmez. Yanıt - C 55) Aşağıdaki kandidiazis tablolarının hangisinde tedavi süresi en uzundur ? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Candida glossiti Sistemik kandidiazis Santral sinir sistemi kandidiazisi İdrar yolu kandidiazisi Kronik mukokutanöz kandidiazis



KRONİK MÜKOKÜTAN KANDİDİYAZİS Mukoza, deri tırnak ve saçlarda inatçı pamukcuk enfeksiyonları ile karakterize izole bir immün yetersizliktir. Candida antijenine cevap düşüktür. Diğer antijenlere cevap normaldir. Hipotiroidizm, hipopa-ratiroidi ve Addison hastalığı sıktır. Hipokalsemi eşlik edebilir. MEN-II içerisinde yer alır. Tedavide mantar ilaçları kullanılır. Tedavi uzun yıllar süren kronik supresif tedavi ve ilk tercih normal kandida tedavisinde olduğu gibi oral azollerdir. KANDİDA TEDAVİSİ Oral kandidiasis tedavisinde nistatin süspansiyon 7-10 gün süresince günde 4-6 mL 6 kez topikal olarak kullanılır. Sistemik tedavide flukonazol 10-14 gün 100 mg PO veya itrakonazol, 200 mg PO verilebilir. Candida özofajitinde nistatin süspansiyon 10-30 ml 4 kez 10 gün topikal olarak, flukonazol 10 gün 200mg PO, itrakonazol 200mg PO, amfoterisin-B 0.3-0.6 mg/kg/gün IV sistemik olarak kullanılabilir. Candida vulvovajiniti için hem topikal hem de oral birçok antimikotik kullanılabilir. Topikal azol preparatları olan klotrimazol, mikonazolveya terkonazol ile tedavi oranı %75-90 arasındadır. Krem veya vajinal tabletlerin birbirine bir üstünlüğü yoktur. Oral azoller olan flukonazol 150 mg PO veya itrakonazol 400 mg ile topikal tedaviye destek olunabilir. Gebelerde relaps sıktır. Oral azoller gebelerde kullanılmamalıdır. Asemptomatik kandidüri olgularında varsa idrar sondası çıkartılmalıdır. Gerekmedikçe hastalara antibiyotik verilmemelidir. Flukonazol 200 mg başlangıçta ve sonra 100 mg PO 4 gün kullanılabilir. Gerek görülürse amfoterisinB ile irrigasyon yapılabilir. Üst üriner sistem enfeksiyonlarında ise flukonazol 400-800 mg PO/IV, amfoterisin B 0.8-1.0 mg/kg/gün IV kullanılabilir. Flukonazol kullanılan hastalara amfoterisin B ile 1 litre steril suya 50 mg karıştırılarak saatte 40 mL gidecek şekilde devamlı infüzyon/direnaj yapılabilir. Tedavi klinik bulguların gerilemesi, parenkim tutulumunun azalması ve pozitif kan kültürünün ardından 14 gün devam ettirilmelidir. Bu hastalarda da idrar sondası varsa çıkartılmalıdır. Mantar topları veya geniş bölgede peri-nefritik abse var ise cerrahi girişim yapılabilir; disse-mine candidiasis gelişebileceği unutulmamalıdır. Dissemine candidiasis tedavisinde erişkinde birinci seçenek flukonazol 400-800 mg PO/IV klinik bulguların gerilemesi, parenkim tutulumunun azalması ve pozitif kan kültürünün ardından 14 gün devam ettirilmelidir. Varsa idrar sondası çıkartılmalı, end organ tutulumu gözlem altında bulundurulmalıdır. Alternatif tedavi olarak amphoterisinB 0.8-1.0 mg/kg/gün IV ve/veya 5-FC 10 mg/kg/ gün IV kullanılmalıdır. Yanıt - E 56) Vaginal candidiasisi olan ve flukonazol tedavisi ile klinik ve mikolojik kür sağlanamayan bir hastada öncelikle aşağıdaki Candida türlerinden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



C. krusei C. albicans C. tropicalis C. kefyr C. lusitaniae



Candida enfeksiyonlarında flukonazol ile tedaviye başlanır, iki günlük tedavinin ardından yanıt alınamazsa Amfoterisin B ile devam edilir. Enfeksiyon C. krusei ile gelişmiş ise yüksek direnç oranı nedeniyle flukonazol kullanılmaz. C. glabrata orta düzeyde direnç gösterir. Yanıt - A 57) AlDS'li hastanın lomber ponksiyonundan elde edilen BOS incelemesinde kapsüllü mayalar görülmüştür. En olası etken aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 1999)



232



A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Microsporium canis Blastomyces dermatitis Histoplasma capsulatum Candida albicans



İnsanlarda enfeksiyon etkeni tek kapsüllü mantar Cryptococcus neoformans'dır. Yanıt - A 58) Aşağıdakilerden hangisi Candida albicans'ın patojenite faktörlerinden birisi değildir? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Konak hücresine adezyon Kapsül varlığı Proteinaz salimimi Hif oluşturma Alternatif yoldan kompleman aktivasyonu



Kapsüllü olan tek mantar Cryptococcus neoformas'dır. Kandidaların kapsülü yoktur. Candida albicans'ın hifleride yoktur, ancak hif benzeri (psödohif) yapılar oluşturur. Bu yapılar kitaplarda Kandida hifleri şeklinde geçer, ancak okuyanlar bunların gerçek hif olmadığını bilirler. Yanıt - B 59) Aşağıdaki seçeneklerden hangisi candida türlerini ayırmada kullanılan yöntemlerden biri değildir? (Eylül 2001) A) B) C) D) E)



Germ tüpü oluşturma Besi yerinde klamidospor oluşturma Karbonhidrat fermentasyonu Karbonhidrat asimilasyonu Çini mürekkebi preparatında kapsül inceleme



Candidaların kapsülü olmadığı için çini mürekkebi ile preparat hazırlayarak kapsül inceleme yöntemi yapılamaz. Bu yöntem sadece Kriptokoklar için kullanılabilir. Yanıt - E 60) Menenjit etkeni kapsüllü mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Aspergillus fumigatus Candida albicans Cryptococcus neoformans Mucor suşları



Cryptococcus neoformans kriptokokkoz, özellikle kriptokok menenjiti etkenidir. Kriptokoklar oval, tomurcuklanan mayalardır, etrafında geniş polisakkarid kapsülleri bulunur. Yanıt - D 61) Kriptokok menenjiti düşünülen bir hastanın BOS'un direkt mikroskobisi incelemesinde hangisi tercih edilir? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Gram boyama Potasyum hidroksit Çini mürekkebi Metanamin gümüşleme boyası Giemsa



Kriptokok menenjiti düşünülen bir hastanın BOS'un direkt incelemesinde kapsül varlığını gösteren çini mürekkebi ile negatif boyama yöntemi uygulanır. Siyah boyalı tabanda kapsüllü mayalar boyanmamış eliptik alanlar şeklinde görülecektir. Yanıt - C 62) Cryptococcus neoformans için doğru olmayan asağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D)



Güvercin dışkısı ile kirlenmiş toprakta bulunur Topraktan inhalasyon yoluyla bulaşır Doğada yaygın bir mantardır Yoğun bakımlarda salgınlar yapabilir



233



E) Kuşlar enfekte değildir, sadece taşıyıcıdır Cryptococcus neoformans dünyada yaygındır, özellikle kuş (güvercin) dışkısı ile kirlenmiş toprakta bulunur. Kuşlar enfekte değildir. İnsan enfeksiyonları inhalasyon ile bulaşır. İnsandan insana bulaşma görülmez. Yanıt - D 63) Cryptococcus neoformans'ın bir suşu olan C. gatti'nin bulaşmasında rolü olan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Okaliptüs ağacı Nehirlerde yaşayan bir tür balık Kuş dışkıları Vahşi yırtıcı hayvanların dışkıları İnsandan insana



Cryptococcus neoformans'ın tropikal iklimlerde bulunan bir formu olan C. gatti okaliptüs ağaçlarında bulunur, ve bulaşmasında bunlar sorumludur. Enfektivitesi bölgeseldir ve ağaçların bulunduğu yerlerde görülür. Salgınları görülmemiştir. İmmün yetersizliği olanlarda enfektiviteden C. neoformans sorumludur. Yanıt - A 64) Aşağıdaki mantarlardan hangisinin yayılmasında ve bulaşmasında özellikle kuş gübreleri rol oynar? (Nisan 1998) A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Candida albicans Sporothrix schenckii Trichophyton schönleinii Aspergillus fumigatus



Yanıt - A 65) Kriptokok patogenezi için doğru olmayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Akciğer enfeksiyonları genellikle asemptomatiktir Kriptokok enfeksiyonu genellikle immün yetersizliği olanlarda görülür Merkezi sinir sistemi en çok yayıldığı dokulardandır Bütün olgularda pnömoni görülür İnhalasyon ile bulaştığı için mutlaka akciğer tutulumu vardır.



İnhalasyon aracılığı ile bulaştığı için akciğer enfeksiyonu mutlaka bulunur. Akciğer enfeksiyonları genellikle asemptomatiktir, bazen pnömoni yapabilir. Hastalık özellikle immün yetersizliği olanlarda (AIDS) gibi görülür, MSS ve diğer organlara yayılır. Bununla birlikte Kriptokok menenjiti geçirenlerin hemen yarısında immün yetersizlik tespit edilememiştir. Yanıt - D 66) Aşağıdaki durumların hangisinde Cryptococcal meningoensefalit gelişme riski en yüksektir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Hodgkin hastalığı Diabetes mellitus Sarkoidoz AIDS Organ transplantasyonu



Cryptococcus neoformans primer olarak pulmoner enfeksiyon yapar. Ancak bu genellikle ya asemptomatik ya da influenza benzeri belirtiler gösterir. Hastalığın ağır formu kriptokokal meningoensefalittir. Remisyon ve ataklar ile seyreder. Özellikle immün yetersizliği olan hastalar tehlike altındadır. Tedavi edilmeyen hastalarda fatal seyirlidir. Yapılan çalışmalarda AIDS'li hastaların %5-8'inde kriptokok menenjiti gelişmektedir. Yanıt - D 67) Kriptokok menenjiti tanısında kullanılmayan yöntem aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D)



Çini mürekkebi ile kapsülün gösterilmesi Kültür Doku biyopsisinin KOH ile boyanması Lateks aglutinasyon yöntemi



234



E) PCR ile antijen aranması Çini mürekkebi ile boyanan BOS'ta maya hücreleri etrafında geniş kapsülü ile görülebilir. Kapsül boyanmaz. Kültür yöntemi kullanılabilir. Enfekte BOS'ta, kapsül antijeni lateks partikül aglutinasyon testi ile pozitif sonuç verir. Yanıt - C 68) Aşağıdakilerden hangisinde Lateks ile vücut sıvılarındaki polisakkarit antijeni saptanır? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Candidiazis Dermatofitoz Cryptoccosis Aspergillosis Zygomycosis



Lateks aglutinasyon yöntemi ile aranan antijenler polisakkarid yapıdaki kapsül antijenleridir. Bu test yöntemi kapsüllü bakteriler ile tek kapsüllü maya olan Cryptococcus neoformans için kullanılır. Yanıt - C 69) Fenol oksidaz testi aşağıdaki mantarlardan hangisinin tanısında ayırt edici olarak kullanılır? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Candida albicans Candida tropicalis Geotrichum candidum Trichosporon beigelii



Cryptococcus neoformans, virülansında ana faktörler polisakkarid kapsülü, fenoloksidaz enzimi ve 37°C'de üreyebilme yeteneğidir. Yanıt - A 70) AlDS'li hastalarda Kriptokok menenjitini önlemek için aşağıdakilerden hangisi kullanılır? A) B) C) D) E)



Amfoterisin B Flukonazol Griseofulvin Ko-trimoksazol Seftazidim



Menenjit ve diğer dissemine enfeksiyonlar Amfoterisin-B ve flusitozin ile kombine tedavi edilir. Hastalığın gelişmesini önlemek için spesifik önlemler bulunmaz. Kriptokok menenjitin uzun süreli supresyonu için AIDS hastalarında flukorazol kullanılır. Yanıt - B 71) Aspergillus için aşağıdakilerdan hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Doğada en çok bulunan mantarlardan birisidir Allerjik bronkopulmoner hastalık etkenidir Aspergillomalar yapar Sadece küf formu bulunur Dokularda küreciklerin görülmesi ile tanı konulur



Aspergillus türleri, özellikle Aspergillus fumigatus, deri, göz, kulak, akciğerlerde mantar toplan, allerjik bronkopulmoner aspergilloz etkenidir. Aspergillus türleri dimorfik değildir, sadece küf formu vardır. Septalı hifleri vardır. Doğada en yaygın bulunan mantardır. Konidyaların hava yoluyla alınması ile bulaşır. Yanıt - E 72) Allerjik bronkopulmoner hastalık meydana getiren mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Mucor suşları Aspergillus fumigatus Penicillium suşları Coccidioides immitis Candida albicans



235



Kolonize olmuş Aspergillus fumigatus deri, yaralar, yanık, kornea, dış kulak yolu veya paranazal sinüslere invazyon yapar. Özellikle nötropenisi olan immün yetersizlikli hastalarda akciğerde ve diğer organlarında granülomlar ve hemoptizi görülür. Aspergillus pulmoner kavitelerde (örn; tbc) üreyebilir ve mantar topları meydana gelebilir. Allerjik bronkopulmoner aspergillus bronşların enfeksiyonudur. Astım semptomları ve Ig E titresinde artış görülür. Mısır veya fındık üzerinde üreyen Aspergillus flavus aflatoksinleri aracılığı ile akut toksik tablo yaratabilir ve bunlar karsinojenik olabilir. Yanıt - B 73) Aşağıdakilerden hangisi septalı, dikotom dallanma gösteren hifleri olan fırsatçı mikoz etkenidir? (Eylül 2005) A) B) C) D) E)



Aspergillus Rhizopus Mucor Absidia Cunninghamella



Aspergillus önemli fırsatçı mantarlardan birisidir. Dimorfik değildir, karakteristik özelliği dokulardan alınan örneklerinde septalı hiflerin gösterilmesidir. Hiflerinin 45° açılar ile dallanması diğer mantarlardan ayrılan özelliğidir. Yanıt - A 74) Antifungal tedaviye cevap vermeyen durum aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



Histoplazmoz Kordida özefajiti Sporotrikoz Aspergilloma Kronik dissemine kandidiyazis



Aspergillus akciğerlerde ve dokularda mantar topları meydana getirerek enfeksiyon yapar. Tüberküloz Aspergillozis gelişmesi için önemli bir faktördür. Kavernlerin içinde gelişen mantar toplarına aspergilloma denir. Kavernlerin içinde gelişen aspergillomalar kendilerini antimikotik tedaviden koruyabilir. Bunların tedavisi için eğer şartlar uygunsa cerrahi tedavi denenmelidir. Yanıt - D 75) Aşağıdaki mantarlardan hangisi akciğerlerde gelişen fungus topuna en sık neden olur? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



Pseudallescheria boydii Mucor Aspergillus Penicillium Rhizopus



Aspergillus hem doğada hem de insan vücudunda küf şeklindedir. Tüberküloz kavitelerinde veya kan damarlarında mantar toplarının gelişimine sebep olurlar. Yanıt - C 76) Dokularda aspergilloz tanısı aşağıdakilerden hangisi ile konulur? A) B) C) D) E)



Tomurcuklanan mayalar Kapsüllü mayalar Pseudohifleri Septalı hifleri Germinasyon tüpleri



Aspergilloz; biyopsi örneklerinde dokulara invaze olmuş septalı hiflerin gösterilmesi ile tanı konulur. Kültür pozitifliği, normalde de kolonizasyon olabileceği için her zaman enfeksiyonu göstermez. İnvazif aspergillozisli kişilerin serumlarında yüksek titrede galaktomannan tespit edilir. Yanıt - D



236



77) Paranazal sinüziti olan bir hastada mantar kültüründe septalı dallanan hifler ve konidyoforlar saptanmıştır. Bu durumda aşağıdakilerden etken hangisidir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



Alternaria türleri Histoplasma capsulatum Cladosporium türleri Aspergillus Rhizophus türleri



Doku örneklerinde küf formunda septalı dallanan hifler, konidyoforlar görüldüğünde tek düşünülmesi gereken mantar enfeksiyonu Aspergillus olmalıdır. Yanıt - D



78) Kemik iliği transplantasyonu yapılan bir hasta, transplantasyondan 30 gün sonra yüksek ateş ve nefes darlığı şikayetleri ile hastaneye başvuruyor. Nötropenik olan hastanın bronkoskopik biyopsi örneğinin incelenmesi sonucunda enflamatuar hücreler ve dallanan septalı hifler görülüyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Sporotrikozis Aktinomiçetoma Mukormikozis Pulmoner aspergillozis Pneumosistis carini pnömonisi



İmmün yetersizliği olanlar ve transplantasyon ünitelerinde meydana gelen mantar enfeksiyonlarında akla ilk gelecek olan Aspergillus'tur. Sadece küf formu bulunur, doğadaki küflerin inhalasyonu yoluyla bulaşır ve hemen daima pulmoner enfeksiyon meydana gelir. Tanıda doku örneklerinde septalı dallanan hiflerinin gösterilmesi önemlidir. Yanıt - D 79) Aşağıdaki antifungal ilaçlardan hangisi invazif aspergillus enfeksiyonlarının tedavisinde öncelikle kullanılmalıdır? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Flukanazol Ketokanazol İtrakanazol Mikanazol Ekonazol



Yanıt - C 80) Diyabetik ketoasidozlu hastalarda rinoserebral mantar hastalığı etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Mucormycosis B) Candida albicans



237



C) Aspergillus fumigatus D) Histoplasma capsulatum E) Coccidioides immitis Mukormikozis doğada yaygın olarak bulunan (Mucor, Rhizopus, Absidia gibi) saprofitik küfler tarafından meydana gelir. Bu organizmalar immün sistemi düşük olan kişilerde aseksüel sporları ile hava yoluyla bulaşır ve dokulara invazyon yapar. Kan damarları, özellikle paranazal sinüsler, akciğerler enfekte olur. Diyabetik ketoasidozlu hastalarda, yanıklarda ve lösemililerde sorun çıkarır. Tıkanan damarlar nedeniyle dokularda nekrozlar oluşturur. Biyopsi materyalinde septasız hiflerin görülmesi ile tanı konulur. Eğer erken tanı konulursa, altta yatan hastalık, amfoterisin-B, nekrotik dokuların cerrahi tedavisi beraber uygulanır. Yanıt - A 81) Diyabetik ketoasidozu olan birinde başağrısı, ateş ve orbital sellülit bulguları ortaya çıkmıştır. Alınan sinüs biyopsisisin mikroskobik incelemesinde septasız ve dik açılar ile dallanan hifler saptanmıştır. Bu durumda öncelikle düşünülmesi gereken etken aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Aspergillus Penicillium Fusarium Pseudallescheria Rhizopus



Yanıt - E 82) Diyabetik ketoasidoz ile başvuran 58 yaşındaki bir erkek hastanın fizik muayenesinde ateş, sağ gözde şişlik ve pitozis saptanıyor. Sağ eksternal etmoidektomi sırasında alınan sinüs materyalinin mikroskobik incelenmesinde septasız, dik açı ile dallanan düzensiz kontürlü hifler görülüyor. Hastada görülen bu yapılar aşağıdaki mantarlardan hangisine ait olabilir? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Cryptococcus Penicillium Scedosporium Fusarium Rhizopus



Rhizopus özellikle diyabetik ketoasidozu olan hastalarda orbital sellülit ile karakterize rhinoserebral mukormikoz etkenidir. Tanıda, doku biyopsisindeki septasız, 90°açı ile dallanan hiflerin görülmesi önemlidir. Yanıt - E 83) Diabetes mellituslu 62 yaşında bir kadın hasta, ateş ve öksürük şikayetleriyle hastaneye başvurmuş ve radyolojik incelemede bilateral pulmoner infiltrasyon saptanmıştır. Biyopsi ile alınan örneğin metenamin gümüş boyası ile incelenmesinde, dallanan septasız hifler görülmüştür. Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Mucor Cryptococcus Fusarium Blastomyces Penicillium



Diabetik ketoasidozu olan hastalarda meydana gelecek olan mantar enfeksiyonlarında, doku örneklerinde 90 derece ile dallanan septasız hiflerin gösterilmesi Mucor suşları için tipiktir. Yanıt - A 84) Sistemik enfeksiyonları sırasında aşağıdakilerden hangisidir?



granulom



oluşumu



A) Aspergillus, Coccidioides, Cryptococcus B) Mucor, Candida, Malassezia



238



ile



karakterize



tablo



oluşturan



mantarlar



C) Cladosporium, Aspergillus, Microsporum D) Coccidioides, Blastomyces, Histoplasma E) Epidermophyton, Blastomyces, Trichophyton Mantarların çoğu granülomatöz enfeksiyon yaparlar. Coccidioidomycosis, Histoplasmosis, Blastomycosis gibi birçok majör sistemik mantar gra-nülomlar yaparak hastalık oluştururlar. Hücresel tip aşırı duyarlılık reaksiyonları granulom oluşmasının sebebidir. Aspergilllus, Mucor veya dermatofitler gibi maya şeklinde olmayan mantarlar granülomatöz enfeksiyonlar oluşturmazlar. Yanıt - D 85) Bahçe işlerinde uğraşan kişilerde görülen Sporothrix schenckii enfeksiyonlarının giriş yeri aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Lenfatik sistem Respiratuvar sistem Deri Ağız Mukozalar



Sporothrix schenckii dimorfik mantardır ve bitkilerde bulunur (Çiçekçi hastalığı). Yaralanmış deriden bulaştıktan sonra lenfatikler boyunca uzanan, tipik olarak zemini nekrotik nodüllü, lokal püstül veya ülserler oluşturur. Genellikle üst ekstremitelerdedir. Sistemik hastalık oluşturabilir. Lezyonlar kronikleşebilir. Subkutan mantarların önemli özellikleri travma sonucu bütünlüğü bozulmuş deriden bulaşmalarıdır. Yanıt - C 86) Candida albicans'ın enfekte dokulardaki mikroskobik görünümü aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Endosporlar içeren sferüller Metakromatik granüller Mayalar ve psödohifler Askosporlar içeren hifler Septalı hifler



Candida albicans'ın tanısı eksüda veya dokularda, tomurcuklanan mayalar ve psödohiflerin görülmesi ile konulur. Kültür ortamında özel tipte mayalar görülür. 37°C'de germinasyon tüpleri oluşturur. Klamidospor oluşumu C. albicans için tipiktir, ancak diğer Candidalarda görülmez. Serolojik testler nadiren faydalıdır. Yanıt - C 87) Aşağıdaki mantarlardan hangisi dimorfik değildir? A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum Blastomyces dermatitidis Paracoccidioides brasiliensis Coccidioides immitis Aspergillus fumigatus



Sistemik mantarlar dimorfik yapıda iken Aspergillus türleri dimorfik değildir; sadece küf formları vardır. Tanıda septalı hiflerinin gösterilmesi önemlidir. Yanıt - E 88) Aşağıdaki mantarlardan hangisi sistemik enfeksiyon yapar? A) B) C) D) E)



Trichopyton tonsurans Trichopyton mentogrophytes Malessezia furfur Aspergillus fumigatus Microsporum gypseum



Kolonize olmuş Aspergillus fumigatus deri, yaralar, yanık, kornea, dış kulak yolu veya paranazal sinüslere invazyon yapar. Özellikle nötropenisi olan immün yetersizlikli hastalarda akciğerde granülomlar ve hemoptizi görülür. Aspergillus pulmoner kavitelerde (örn; tbc) üreyebilir ve mantar topları meydana getirebilir. Allerjik bronkopulmoner aspergillus bronşların enfeksiyonudur. Astım semptomları ve Ig E titresinde artış görülür.



239



Mısır veya fındık üzerinde üreyen Aspergillus flavus aflatoksinleri aracılığı ile akut toksik tablo yaratabilir ve bunlar karsinojenik olabilir. Yanıt - D 89) Aşağıdaki mantarlardan hangisi kapsüllü-dür? A) B) C) D) E)



Candida albicans Histoplasma capsulatum Cryptococcus neoformans Aspergillus fumigatus Paracoccidioides brasiliensis



Cryptococcus neoformans, özellikle kriptokok menenjiti etkenidir. Kriptokoklar oval, tomurcuklanan mayalardır, etraflarında geniş polisakkarid kapsülleri bulunur. Yanıt - C 90) Germinasyon tüpleri oluşturan mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Candida albicans Aspergillus flavus Microsporium gypseum Trichophyton tonsurans Mucormycosis



Candida albicans dokularda tomurcuklanan mayalar (blastosporlar) ve psödohifler yaparak ürer. Besiyerlerinde ise klamidosporlar ve germinasyon tüpleri oluşturur. Yanıt - A 91) Kanser nedeniyle kemoterapi alan bir hastada, ağız içinde oluşan lezyonların nedeni olarak Candida türlerinden şüphelenilmiştir. Bu lezyonlara yol açan etkenin C. albicans olduğunu düşündüren laboratuar sonucu aşa-ğıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Saboraud agarda pigmentli koloniler Psödohif yapımı Germ tüp oluşumu Özgül antikorlarla kapsül varlığı Mikroskopik incelemede Gram (+) mayalar



Candida albicans doku örneklerinde blastosporlar ve pseudohifler yaparken, besiyerlerinde klamidospor ve germinasyon tüpleri oluşturur. Germ tüpü oluşturma Candida albicans tipik bulgusudur. Yanıt - C 92) İmmün yetersizliği olanlarda hava yoluyla bulaşıp mantar topları ile karakterize bronkopnömoni yapabilen mantar enfeksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Cryptococcosis Zygomycos Aspergillosis Sistemik candidrasis Blastomycosis



Kolonize olmuş Aspergillus fumigatus deri, yaralar, yanık, kornea, dış kulak yolu veya paranazal sinüslere invazyon yapar. Özellikle nötropenisi olan immün yetersizlikli hastalarda akciğerde granülomlar ve hemoptizi görülür. Aspergillus pulmoner kavitelerde (örn; tbc) üreyebilir ve mantar topları meydana gelebilir. Allerjik bronkopulmoner aspergillus bronşların enfeksiyonudur. Astım semptomları ve Ig E titresinde artış görülür. Yanıt - C 93) Aşağıdaki mantar hastalıklarından hangisinde tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonuna bağlı korunma mekanizması görülmez? A) C. albicans B) C. coronata C) A. fumigatus



240



D) R. nigricans E) B. ranarum Mantar enfeksiyonlarında temel korunma mekanizması, tip IV aşırı duyarlılık aracılığı ile granülomatöz reaksiyon oluşturmaktır. Alerjik bronkopulmoner aspergillus ise bronşların enfeksiyonudur. Diğer mantar enfeksiyonlarından farklı olarak astım semptomları ve Ig E titresinde artış görülür. Yanıt - C 94) Atipik dimorfizm gösteren mantar enfeksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Aspergillus fumigatus Cryptococcus neoformans Histoplasma capsulatum Coccidioides immitis Paracoccidioides brasiliensis



Coccidioides immitis sistemik enfeksiyon yapan mantarlardandır. Diğer sistemik mantarlar gibi doğada küf, insan vücudunda maya şeklindedir. Maya formu diğerlerinden farklı olarak sferüller şeklinde olduğu için atipik dimorfik mantar olarak isimlendirilir. Yanıt - D 95) Doku biyopsilerinde aşağıdakilerden hangisi tanımlayıcı özelliğidir? A) B) C) D) E)



Septalı hifler Psödohifler ile karakterize tek hücreler Artrosporlar Makrofajların içinde oval tomurcuklanan mayalar Endosporlar içeren sferüller



Histoplasma capsulatum kuş dışkıları ile bulaşan dimorfik mantardır. İnhale edilen Histoplasma capsulatum sporları, makrofajlar tarafından fagosite edilir ve bunların içinde mayalar gelişir. Tanı, makrofajların içinde oval tomurcuklanan mayaların gösterilmesi ile konulur. Yanıt - D 96) infantlarda kontamine lipid yapılı total parenteral nütrisyon sonucunda fungemi aşağıdakilerden hangisi ile gelişir? A) B) C) D) E)



Trichophyton rubrum Malessezia furfur Epidermophyton floccosum Candida albicans Trichophyton interdigitale



Malessezia furfur lipid yapıları besiyeri olarak kullanabilmesi nedeni ile lipofilik mantar olarak isimlendirilir. Bebeklerde lipid yapılı total parenteral nütrisyon sonucunda gelişen fungemilerde akla ilk olarak Malessezia furfur gelir. Yanıt - B 97) Aşağıdakilerden hangisi mantarların aseksüel sporlarından birisidir? A) B) C) D) E)



Askospor Artrospor Zigospor Basidiospor Oospor



Bazı mantarlar seksüel sporlar yaparak ürerler •



Zigospor







Askospor







Basidiospor







Oospor



Çok nadir olarak klinik öneme sahiptirler.



241



Medikal önemi olan mantarların çoğu aseksüel spor olan konidyalar yaparak ürerler. Konidyaların şekli, rengi ve bulunduğu yer mantarların tanısında kullanılır. Mantarların yaptığı aseksüel sporlar •



Artrospor







Klamidospor







Blastospor







Sporangiospor



Yanıt - B 98) Aşağıdakilerden hangisi kuş dışkılarının inhalasyonu yolu ile bulaşır? A) B) C) D) E)



Candida albicans Sporothrix schencki Histoplasma capsulatum Malessezia furfur Aspergillus fumigatus



Candida albicans, normal insan florasında bulunur ve immün yetersizliği olanlarda kandidemi yaparlar. Malessezia furfur yaz aylarında deri üzerinde mantar enfeksiyonları meydana getirir. Terleme önemli bir predispozan faktördür. Sporothrix schencki çürümüş bitkilerden deri travması yoluyla bulaşır. Aspergillus ve Histoplasma insanlara inhalasyon yolu ile bulaşır. Aspergillus doğada her yerde bulunabilir, Histoplasma ise ancak magara şartlarında kuş dışkılarının inhalasyonu yoluyla bulaşabilir. Yanıt - C 99) Doku biyopsilerinde septalı hifleri aracılığı ile tanısı konulan mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Aspergillus fumigatus Paracoccidioides brasiliensis Epidermophyton floccosum Phaeoannelomyces wernickii Blastomyces dermatitis



Aspergillus fumigatus insanlarda invazyon yaparak sistemik enfeksiyon meydana getiren mantarlardan birisidir. Diğer mantarlardan farklı olarak doku örneklerinde septalı hiflerinin gösterilmesi ile tanısı konulur. Yanıt - A 100) Göğüs ve sırtta hipopigmentasyon ve hiperpigmentasyon ile karakterize lekeler yapan aşağıdakilerden hangisdir? A) B) C) D) E)



Candida Trichosporon Trichophyton Malassezia Microphyton



Pityriasis versicolor derinin stratum corneum tabakasını tutan Malassezia furfur'un meydana getirdiği yüzeyel mantar enfeksiyonudur. Konak immün yanıtı ile ilişkili olarak yayılım gösterir Derinin üzerinde hiper ve hipopigmente alanlar ile karakterize kahverenkli döküntüler görülür. Yanıt - D 101) A) B) C) D) E)



Potasyom iyodür ile tedavisi yapılan subkutan veya lenfokutanöz hastalık aşağıdakilerden hangisidir? Aktinomikotik miçetoma Kromomikoz Ömikotik miçetoma Parakoksidioidomikoz Sporotrikoz



Hafif seyirli yüzeyel, invazyon göstermeyen sporotrikoz olguları oral potasyum iyodür ile tedavi edilirler. Mantar enfeksiyonları içinde başka bir kullanım alanına sahip olmaması nedeni ile sınav açısından önemlidir. Yanıt - E



242



102) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisi dimorfik olabilir? Virüsler Mantarlar Viroidler Prionlar Bakteriler



Virüsler, viroidler, prionlar ve bakterilerin yapıları genetik oluşumlarına bağlı olarak her zaman aynıdır. Örneğin bir basil her zaman basildir, hiçbir zaman yapısını değiştirmez. Mantarların hem küf hem de maya şekli vardır. Bazı mantarlar sadece küf (Aspergillus) veya sadece maya (Cryptococcosis) formundadır. Ancak sistemik mantar enfeksiyonu etkenleri ise (Histoplasma, Coccidioides, Blastomyces gibi) hem küf hem de maya şeklinde olabilir. Bunlara dimorfik mantar denir. Yanıt - B 103) A) B) C) D) E)



Kapsüllü mantar aşağıdakilerden hangisidir? Histoplasma capsulatum Cryptococcus neoformans Blastomyces dermatitis Paracoccidioides brasiliensis Sporothrix schenckii



Mantarlarda bakterilerdeki gibi virülans faktörleri bulunmaz. Bunun tek istisnası, kapsülü olan Cryptococcus neoformans'tır. Yanıt - B 104) A) B) C) D) E)



Histoplasma capsulatum'un nontoksik virülans faktörü aşağıdakilerden hangisidir? Fagositozu inhibe eden kapsülünün bulunması Mukozal yüzeylere yapışmasını sağlayan pilisinin bulunması Oksidatif parçalanmayı inhibe eden fenoloksidazının bulunması Fagolizozomda yaşayabilme yeteneği Hızlı hareket etmesini sağlayan flajellası



Mantarların kriptokokların kapsülü haricinde virülans faktörleri bulunmaz. Histoplasma capsulatum, inhalasyon yoluyla bulaştıktan sonra akciğer makrofajlarında yaşaması ve üremesi nedeniyle kendini immün sistemden koruyabilir. Yanıt - D 105) A) B) C) D) E)



Kemik iliği transplantasyon merkezlerinde en sık enfeksiyon etkeni mantar aşağıdakilerdan hangisidir? Aspergillus Candida Wangiella Cryptococcus Blastomyc



Candida ve Cryptococcus kemik iliği transplantasyon merkezleri için önemli mantarlardır. Ancak bu merkezlerde en sık enfeksiyon etkeni ve hasta ölümlerinin sebebi olan mantar Aspergillus'tur. Aspergillus cinsi mantarlar ortamda bulunur. Yanıt - A 106) Mantar sporlarının inhalasyonu ile bulaşan ve akciğer enfeksiyonları yapan mantar aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Candida albicans Candida tropicalis Coccidioides immitis Sporothrix schenckii Trychophyton tonsurans



Candida albicans ve Candida tropicalis normal florada bulunan fırsatçı mantarlardır. İmmün yetersizliğe bağlı olarak normal floradan bulaşıp sepsis yaparlar. Sporothrix schenckii deri travmaları ile bulaşan dimorfik subkutan mantar enfeksiyonudur. Trychophyton ise bir dermatofittir ve atlet ayağı (tinea pedis) etkenidir, sadece yüzeyel mantar enfeksiyonları yapar.



243



Coccidioides immitis ile inhalasyon ile bulaşan dimorfik mantardır. Başlangıçta akciğer enfeksiyonları yapar, sonra diğer dokulara da invazyonu gözlenir. Yanıt - C 107) A) B) C) D) E)



Deri travması ile bulaşan mantar aşağıdakilerden hangisidir? Blastomyces dermatitis Mucor Aspergillus 5porothrix schenckii Coccidioides immitis



Deri travması ile subkutan mantarlar bulaşabilir. Sporothrix schenckii, miçetoma etkenleri ve kromomikoz türleri travma ile yaralanan deriden çürümüş bitkiler aracılığı ile bulaşır. Yanıt - D 108) Altı yaşındaki bir kız çocuğunda saçlı deride mantar enfeksiyonu saptanmıştır. Başlangıçta kültür ve direk preparatlar negatiftir. Ancak birkaç hafta sonra enflamatuvar lezyonlar gelişmiştir. Wood ışığı ile yapılan incelemede saçta flöresan refle alınmıştır. Bu dönemde alınan preparatlarda septalı hifler saptanmıştır. Ailesi ile yapılan anamnezde evde köpekleri olduğu öğrenilmiştir. Aşağıdakilerden hangisi muhtemel enfeksiyon etkenidir? A) B) C) D) E)



Epidermophyton floccosum Trichophyton rubrum Trichophyton tonsurans Microsporum canis Microsporum audounii



Microsporum türleri ile meydana gelen saç enfeksiyonlarında sarı-yeşil flörosan refle alınmaktadır. Trichophyton rubrum, T. tonsurans ve Epidermophyton floccosum'da ise yoktur. M. audouini bir anthropofilik mantar etkeni iken, M. canis zoofilik'tir. M.canis primer olarak çocuklarda görülür ve enfekte kedi veya köpekten bulaşır. Yanıt - D 109) Akut lösemili 12 yaşındaki erkek hastaya kemik iliği transplantasyonu ve immünsüpresif tedavi uygulanıyor. Granülositopenisi olan hastada 10 gün sonra ateş, öksürük, kanlı pürülan balgam gelişiyor. Akciğer grafisinde pnömoni görülüyor. Balgam yaymasında septalı hifler tespit ediliyor. Muhtemel etken aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Histoplazma capsulatum Candida albicans Rhizopus nigricans Coccidioides immitis Aspergillus fumigatus



A. fumigatus kemik iliği transplantasyonlularda en sık görülen mantar enfeksiyonudur. Bu soruda bizi tanıya götüren balgam yaymasındaki septalı hiflerin görülmesidir. A. fumigatus diğerlerinden farklı olarak bir küf mantarıdır, önemli tanı yöntemi doku örneklerinde Y şeklinde dallanan septalı hiflerinin görülmesidir. Yanıt - E 110) Menenjitli bir hastanın beyin omurilik sıvısından lateks aglutinasyon yöntemi ile tanı konulamayan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Cryptococcus neoformans Streptococcus pneumoniae Haemophilus influenzae tip b Mycobacterium tuberculosis Neisseria meningitidis



Beyin omurilik sıvısından lateks aglutinasyon yöntemi ile kapsüllü mikroorganizmaların tanısı konulabilmektedir. Cryptococcus neoformans, Neisseria meningitidis, Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae tip B ve E. coli K 1 kapsül antijenlerine karşı gelişen antikorlar, bu yöntemle BOS'ta gösterilebilmektedir. Kapsülsüz olan Mycobacterium tuberculosis'in lateks aglutinasyon yöntemi ile tanısı konulamamak-tadır. Yanıt - D



244



111) A) B) C) D) E)



Aşağıdaki mantarlardan hangisi dimorfik değildir? Histoplasma capsulatum Aspergillus fumigatus Coccidioides immitis Paracoccidioides brasiliensis Blastomyces dermatitis



Doğada küf, insan vücudunda maya şeklinde bulunan mantarlara dimorfik denir. Dimorfik mantarların ortak özellikleri, termal dimorfik olmaları, insanlara sadece küf formlarının inhalasyon sonucunda bulaşması ve akciğerlere ulaştıktan sonra maya formuna dönmesidir. Coğrafi lokalizasyon gösteren bu mantarlar insandan insana bulaşmazlar. Aspergillus fumigatus'un sadece küf formu vardır, dimorfik değildir. Fırsatçı mantarlar sınıfından-dır. Hematolojik malignitesi olanlarda, organ transplantasyonlularda en sık gelişen mantar enfeksiyonudur. Akciğerde mantar topları şeklinde görülürler. Yanıt - B 112) A) B) C) D) E)



Dermatofitlerin özelliği aşağıdakilerden hangisidir? Kitin'e etkisi nedeniyle penisilin ile kolaylıkla tedavi edilebilir Nadiren kronik lezyon meydana getirirler Keratinize dokulara afinitesi vardır Aflotoksine bağlı halusinasyonlar sık görülen bulgudur Alveoler infiltrasyon gösterir



Dermatofitler (Epidermophyton, Microsporum, Tric-hophyton) sadece keratin içeren (tırnak, deri ve saç) yüzeyel dokuları enfekte ederler. Deri üzerinde hif ve artrokonidyumlar yaparlar. Kültürlerde ise koloni ve knidyalar oluştururlar. Penisilin ile değil keratolitikler ve antifungaller ile tedavi edilirler. Özellikle insandan insana bulaşan tipleri (ant-hropofilik) kronik enfeksiyonlar meydana getirirler. Aflotoksin üretimi ve alveoler infiltrasyon göstermek Aspergillus'a ait bir özelliktir. Yanıt - C



245



BÖLÜM: 6 İMMÜNOLOJİ 1) Aşağıdakilerden hangisi immün sistem için doğru değildir? A) B) C) D) E)



Hücresel immün sistemden T lenfositler sorumludur Antikorların ana görevlerinden birisi opsonizasyondur Tümör hücrelerini hücresel immün sistem ortadan kaldırır Humoral ve hücresel immün sistem milyonlarca farklı antijeni tanıyabilirler Hücresel immün sistem virüsleri ve toksinleri nötralize eder



İmmün sistemin birincil görevi bakteri, virüs, mantar ve parazit gibi mikroorganizmalar tarafından oluşturulan enfeksiyonları önlemek veya sınırlandırmaktır. İmmün sistem hücresel ve humoral olarak ikiye ayrılır. Hücresel immün sistem T lenfositlerden (yardımcı T ve sitotoksik T hücreler), humoral immün sistem ise B lenfositlerinden (ve plazma hücreleri) meydana gelir. Antikorların ana görevi virüsleri ve toksinleri nötralize etmek ve bakterileri opsonize ederek onları fagositoza hazırlamaktır. Hücresel immünitenin görevi ise mantar, parazit ve bazı hücre içi yaşayan bakterileri inhibe etmek; aynı zamada virüsle enfekte hücreleri ve tümör hücrelerini öldürmektir, Hem hücresel hem de humoral immünitenin üç önemli özelliği vardır. •



Farklılığı kolaylıkla algılayabilirler, yani milyonlarca farklı antijeni tanıyabilirler.







Bu antijenleri uzun süre hafızalarında saklarlar.







Spesifik etki gösterirler, böylece antijene karşı spesifik tepkime yaparlar.



Yanıt - E 2) İmmün yanıtta minimal rol oynayan megakaryositler, aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



B lenfositler T lenfositler Sitokinler İnterlökinler Trombositler



Megakaryositler trombositlerin prekürsör hücreleridir. Yanıt - E



3) Aşağıdakilerden hangisi humoral immünitenin fonksiyonudur?



246



A) B) C) D) E)



Opsonizasyon Mantar, tüberküloz ve viral enfeksiyonlara karşı korunma Kontakt dermatit Doku ve tümör rejeksiyonu Antikor yanıtının düzenlenmesi



Yanıt - A



T ve B hücrelerinin fonksiyonları Antikora bağımlı immünite (B hücreler)



Hücresel immünite (T hücreler)



• Enfeksiyona karşı konağı koruma (opsonizasyon, toksinve virüslerin nötralizasyonu)



• Enfeksiyona karşı konağı koruma (özellikle tüberküloz, mantar ve virüsler)



• Allerji, örn. yüksek ateş



• Allerji, örn. kontakt dermatit



• Otoimmünite



• Doku ve tümör rejeksiyonu • Antikor yanıtının düzenlenmesi(yardım ve supresyon)



4) Makrofajlar antijenleri hangi proteinler aracılığı ile sunarlar? A) B) C) D) E)



CD4 CD 8 Class II MHC IL 1 TNFalfa



Bir bakteri makrofaj tarafından yakalanınca parçalanır, bu parçalara antijen denir. Antijen veya epitopları makrofajların yüzeyinde Class II majör histokompatibilite kompleksi (MHC) proteinleri aracılığı ile sunulur. Bunlar T helper lenfositlerinin yüzeyinde bulunan antjene spesifik reseptörler tarafından algılanır. Böylece antijene spesifik T helper hücrelerde aktivasyon ve klonal proliferasyon gelişir, sonuçta interlökinler salgılanır, bunların içinde en önemlileri interlökin-1 ve interlökin-2'dir. Aktifleşmiş T helper hücreler, aktifleşmiş makrofajlara yardım ederler ve M. tuberculosis'e karşı spesifik olan gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonu meydana gelir. Yanıt - C 5) Perforinleri aracılığı ile enfekte hücrelerin ölümüne yol açan immün hücreler aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



B lenfositler Sitotoksik T lenfositler Helper T lenfositler Makrofajlar Histiyositler



Sitotoksik T lenfositler hücresel immün sistemin spesifik uygulayıcıdırlar, bu etkilerini özellikle virüs ile enfekte hücrelere karşı meydana getirirler. Örneğin; influenza virüs respiratuvar sistemde bir hücreyi enfekte ettiğinde viral zarf glikoproteinleri enfekte hücrenin yüzeyinde class I MHC proteinler yardımıyla görülürler. Sitotoksik T lenfosit antijene spesifik reseptörleri yoluyla viral antijen-class I MHC protein kompleksine bağlanır. Ayrıca T helper hücreler tarafından salgılanan IL-2 bu hücrelerin klonlaşmasını ve çoğalmasını sağlar. Bu sitotoksik hücreler sadece influenza virüs ile enfekte olmuş hücreleri tanır, başka virüs antijeni sunan hücrelere karşı etki göstermez. Böyle bir etkileşim sonucunda perforinler salgılayan hücreler enekte hücre membranında delikler açarak onun öldürülmesini sağlar. Yanıt - B 6) Aşağıdakilerden hangisinin antikor sentezi ile ilişkisi yoktur? A) B) C) D) E)



Makrofajlar Helper T lenfositler B lenfositler Sitotoksik T lenfositler IL 4 ve IL 5



Antikor sentezi, makrofajlar, yardımcı T lenfositler ve B lenfositlerinin koordineli çalışmasına bağlıdır. Makrofajların parçalama işleminden sonra, yüzeydeki Clas II MHC proteinlerinde antijen görülür.



247



Antijen- class II MHC kompleksine T helper hücrelerin spesifik reseptörleri bağlanır ve bundan sonra IL-2 (T hücre büyüme faktörü), IL-4 (B hücre büyüme faktörü) ve IL-5 (B hücre diferansiasyon faktörü) salgılanır. Bu faktörler B hücrelerini antijene spesifik antikor üretebilecek şekilde aktif hale geçirir. Aktifleşmiş B lenfositler prolifere olur ve yüksek miktarlarda immünoglobulin (antikor) salgılayabilecek plazma hücrelerine dönüşürler. Antikor oluşumu genellikle yardımcı T hücrelere bağlıdır, ancak; bakteri polisakkaridleri gibi bazı antijenler T hücrelerin yardımı olmaksızın B hücreleri aktif hale geçirebilmektedir, bunlara T hücrelerinden bağımsız antijenler denmektedir. Yanıt - D 7) Aşağıdakilerden hangisi fagositoz oluşumunda rol oynayan faktörlerden birisidir? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



Yüzey immunglobulini Fc reseptörü CD3 molekülü CD8 molekülü HLA-sınıf II antijenleri



Makrofajlar ve nötrofiller fagositoz yapan immün sistem hücreleridir. Her ikiside doğumsal immünitenin elemanlarıdır. Antijenleri yabancı olmaları ile ve ayrıca opsonizasyon aracılığı ile tanırlar. Opsonizasyonda antijenin üzerindeki reseptöre IgG bağlanır, sonrasında Fc kısmında C3b kompleman gelişir. Böylece antijen fagositer hücreler tarafından tanınır. Diğer şıklardaki yanıtlar edinsel immünitenin elemanlarıdır. Yanıt - B 8) Mikroorganizmaların vücuda girişini sınırlayan doğal immünite faktörü aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Fagositerler İnterferonlar Transferrin ve laktoferrin Vücut ısısının yükselmesi Derinin keratin tabakası



Yanıt - E



Mekanizma



Faktörler



Mikroorganizmanın girişinin sınırlandırılması



• Sağlam derinin keratin tabakası • Gözyaşı ve diğer sekresyonlardakı lizozim • Derinin yağ asitleri • Respiratuvar silialar • Boğaz, kolon ve vajenin normal florası • Vajen ve midedeki düşük pH • Yüzey fagositerler



Mikroorganizmaların vücutta üremelerinin sınırlandırılması • Doğal öldürücü hücreler • Fagositerler • İnterferonlar • Transferrin ve laktoferrin • Kompleman sistemi • Vücut ısısının yükselmesi • İnflamatuvar yanıt



9) Aşağıdakilerden hangisi edinsel immünite hücresi değildir? A) Nötrofiller



248



B) C) D) E)



Helper T lenfositler B lenfositler Sitotoksik T lenfositler Plazma hücreleri



Edinsel immünite yabana mikroorganizma ile karşılaşma sonucunda meydana gelir, sonraki karşılaşmalarda gelişir ve spesifiktir. Antikorlara, helper ve sitotoksik T lenfositlere bağlıdır. Edinsel immünitede hücreler spesifik antijenlere karşı uzun süreli hafıza kazanırlar. Edinsel immünite aktif veya pasif olabilir. Yanıt - A Doğal ve edinsel immünite hücreleri



Doğal



Humoral immünite



Hücresel immünite



• Kompleman



Makrofajlar



• Nötrofiller



Edinsel



• B hücreler



• Helper T hüc.



• Plazma hücresi



• Sitotoksik T hüc.



10) İmmun sistem hücrelerinden salınan ve ka-şektin olarak bilinen sitokin, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül 2000) A) B) C) D) E)



Tümör nekrotize edici faktör alfa İnterferon gama İnterlökin 2 İnterlökin 6 İnterlökin 8



Tümör nekroz edici faktör başlıca makrofajlardan salınan inflamatuvar mediatördür. Yağlı dokularda lipoprotein lipazı inhibe etmesinden dolayı kaşektin olarak da bilinir. Yanıt - A 11) Aşağıdakilerden hangisi makrofajlardan salınır ve endojen pirojen görevi görür? (Nisan -2001) A) B) C) D) E)



IL 1 IL 2 IL 3 IL 4 INF Gama



IL 1 makrofajlardan salınınken, diğerleri T hücrelerinden salınırlar. IL1 majör endojen pirojendir. Yanıt - A 12) Gram negatif bakteri lipopolisakkaridleri ile indüklenen septik şok tablosunda, hastada ateş yükselmesi ve akut faz proteinlerinin sentezlenmesi aşağıdaki sitokin çiftlerinden hangisine bağlıdır? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Gama interferon ve interlökin-2 İnterlökin-1 ve tümör nekrozis faktör İnterlökin-4 ve alfa-interferon Tümör nekrozis faktör ve interlökin-3 Granülosit stimüle edici faktör ve interlökin-5



TNF-alfa başlıca makrofajlardan salınan bir enflamatuvar mediatördür. Yüksek konsantrasyonlarda salınınca endotoksine bağlı septik şokun önemli mediatörlerinden biri olarak işlev görür. IL-1'de başlıca makrofajlardan salınır ve aktivasyonu sonucu T ve B lenfositleri ile nötrofillerin, epitelyum hücrelerinin, fibroblastların aktivasyonu, farklılaşması ve spesifik ürünlerinin sentezidir. Primer endojen pirojendir. Yanıt - B 13) Enflamasyon yanıtını artıran ve akut faz proteini olarak da etkili olan sitokin aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2002) A) B) C) D)



İnterferon gama IL 2 IL 4 IL 6



249



E) IL 8 IL 6 T lenfositler ve makrofajlardan salınır. B hücrelerinin farklılaşmasını stimüle eder, hipotalamusu etkileyerek vücut ısısının yükselmesini, karaciğerden akut faz proteinlerinin salınmasını sağlar. Yanıt - D 14) Düşük dozlarda nötrofilleri aktifleştiren, yüksek dozlarda septik şoka aracılık eden sitokin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



IL 2 IL 4 IL 5 TNF-alfa Gama interferon



Yanıt - D 15) Gram(-) bakterilere bağlı olarak gelişen septik şok tablosunda serum düzeyi ilk yükselen sitokin aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



İnterferon- Â İnterlökin-1 Tümör nekrozis faktör Tip 1 interferon İnterlökin-10



Serum düzeyi ilk yükselen sitokin TNF, makrofajlarca üretilen ilk IL ise IL-1 dir. Yanıt - C 16) Antijenle aktive olan T lenfositlerinin farklılaşması ve çoğalmasından sorumlu olan primer sitokin aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



İnterlökin -1 İnterlökin -2 İnterlökin -5 GM- CSF G -CSF



Yanıt - B 17) Aşağıdaki sitokinlerden hangisi mononükleer fagositik hücrelerin güçlü bir aktivatörüdür? (Nisan - 2003) A) B) C) D) E)



İnterferon gama İnterlökin - 2 İnterlökin - 4 İnterlökin - 10 İnterlökin -12



Yanıt - A 18) Hipotalamusu etkileyerek vücut ısısının yükselmesini, karaciğerden akut faz proteinlerinin salınmasını ve B hücrelerinin farklılaşmasını sağlayan sitokin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



İnterferon gama IL 2 IL 4 IL 6 IL 8



İnterlökin-6 (IL-6), yardımcı T lenfositleri ve makrofajlardan salınır. B hücrelerinin farklılaşmasını stimüle eder, hipotalamusu etkileyerek ateş gelişimini ve karaciğerden akut faz proteinlerinin salınımını indükler. Yanıt - D 19) İnterlökin 1 'in majör kaynağı aşağıdakilerden hangisidir? A) B lenfositler B) T lenfositler C) Makrofajlar



250



D) B lenfositler ve makrofajlar E) T lenfositler, B lenfositler ve makrofajlar İnterlökin-1'in majör kaynağı fagositer hücrelerdir. İnsan vücudunda fagositer hücre denilince, makrofajlar ve nötrofiller anlaşılır. Yanıt - C 20) B hücre olgunlaşmasını stimüle eden aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



IL 1 TNF-alfa INF-gama IL 4 IL 10



IL 4 ve IL 5 B hücreleri stimüle eden ve antikor salgılamasını sağlayan sitokinlerdir. Yanıt - D 21) Aşağıdaki interlökinlerden hangisi, özellikle B lenfositlerden antikor yapan hücrelere dönüşme sırasında etkin olur ? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



İnterlökin-1 İnterlökin-2 İnterlökin-3 İnterlökin-6 İnterlökin-9



B lenfositlerinin plazma hücrelerine dönüşümüne sebep olan ve antikor yapımını başlatan sitokin IL-6'dır. Yanıt - D 22) Aşağıdaki sitokinlerden hangisinin antijen sunan hücrelerde MHC sınıf II ekspresyonunu azaltıcı etkisi vardır? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



İnterferon - gama İnterlökin - 12 İnterlökin - 10 İnterlökin İnterlökin - 2



Sitokinlerden lnterlökin-10 antijen sunan hücrelerin MHC class II ekspresyonunu engelleyici etkisi vardır. Yanıt - C 23) Antijenle aktifleşen T lenfositlerin farklılaşması ve çoğalmasından sorumlu olan primer sitokin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



İnterlökin -1 İnterlökin -2 İnterlökin -5 GM- CSF G -CSF



T lenfositler antijen sunan hücrelerin MHC'Ieri tarafından uyarıldıktan sonra farklılaşma ve çoğalma için IL-2 salgılarlar. Yanıt - B



Sitokin



Kaynağı



Önemli fonksiyonları



IL 1



Makrofaj



Yardımcı T lenfositleri aktifleştirir. Ateş yapar.



IL 2



Th1 hücreler



Yardımcı ve sitotoksik T lenfositleri, aynı zamanda B lenfositleri aktifleştirir.



IL 4



Th2 hücreler



B hücrelerin büyümesini stimüle eder. IgE'yi artırır



IL 5



Th2 hücreler



B hücrelerin farklılaşmasını stimüle eder. Eozinofilleri ve Ig A'yı artırır



IL 6



Makrofaj T lenfosit



B hücrelerinin farklılaşmasını stimüle eder. Hipotalamusu etkileyerek vücut ısısının yükselmesini, karaciğerden akut faz proteinlerinin salınmasını sağlar.



251



Gama interferon



Th1 hücreler



Fagositozu ve makrofajlarla NK hücrelerin öldürmesini stimüle eder. Class I ve ll'nin ekspresyonunu artırır



Tümör nekroz faktör



Makrofajlar



Düşük konsantrasyonda; nötrofilleri aktifleştirir ve onların endotel hücrelerine adhezyonunu arttırır. Yüksek konsantrasyonda; septik şoka aracılık eder, kaşektin gibi tümör nekrozuna sebep olur.



24) Aktif ve pasif immünite ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Pasif immünitede antikorlar ve helper T lenfositler rol oynarlar Pasif immünite kısa sürede etki eder Pasif immünite kısa sürelidir Aktif immünite ömür boyu sürebilir Aktif immünite yavaş başlangıçlıdır



Pasif immünite başka konakta hazırlanan antikorlara bağlı olarak gelişen dirençtir. Difteri, teta-noz, botulizm gibi enfeksiyonlara karşı hazırlanan bol miktarda antitoksin çok kısa bir sürede bol miktarda toksini inhibe edebilir. Bunun yanında ra-bies, hepatit A ve hepatit B gibi virüslere karşı hazırlanan antikorlar inkübasyon periyodunda viral multiplikasyonunu önleyebilir. Pasif immünitenin diğer bir formu ise anneden çocuğa plasenta yoluyla geçen Ig G ve enzirme yoluyla yenidoğana geçen Ig A antikorlarıdır. Passif immünizasyonunun başlıca avantajı uygun miktarda antikoru verebilmektir, dezavantajı ise kısa yarı ömürleridir. Ayrıca başka canlı türlerinde hazırlanan antikorların kullanımı ile hipersensitivite reaksiyonları meydana gelebilir. Yanıt - A



Aktif ve pasif immünitenin özellikleri Mediatörler



Avantaj



Dezavantaj



Aktif immünite



Antikor ve T hücreler



Uzun süreli (yıllar)



Yavaş başlangıç



Pasif immünite



Antikorlar



Anında etki



Kısa süreli (aylar)



25) Aktif edinsel immünite için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) B) C) D) E)



Spesifik hastalık geçirmek Hastalık yapıcı organizmanın subklinik dozlarına maruz kalmak Antijen ile karşılaşmasını sağlamak Etken mikroorganizma ile sık sık karşılaşmak Antijene karşı gelişmiş antikorların injeksiyonu



Aktif immünite duyarlı bir kişinin antijen ile karşılaştırılması, pasif immünite ise antikor verilmesidir. Aktif immünite ya hastalık geçirilerek ya da aşılanarak sağlanır. Yanıt - E 26) Aktif ve pasif immünitenin beraber uygulanmadığı hastalık aşağıdakilerden hangisidir ? A) B) C) D) E)



Hepatit B Hepatit C Kuduz Tetanoz Hepatit A



Pasif-aktif immünizasyon aynı anda uygulanabilmektedir. Buradaki amaç kısa sürede pasif immüni-teden faydalanmak, ardından daha sonra gelişecek olan aktif immüniteden uzun süreli olarak yararlanabilmektir. Örnek olarak tetanoz, kuduz ve hepatit B'de uygulamalar verilebilir. Yanıt - B 27) Aşağıdakilerden hangisi doğru bir tanımlama değildir? A) Antikor yanıtı oluşturabilen moleküllere antijen denir B) immün sistemde yanıt oluşturabilen maddeler immunojendir C) Çoğu zaman antijen ile immunojen aynı anlam için kullanılır



252



D) Kendisi immunojen olmayan ancak antikor yanıtı oluşturabilen yapılara hapten denir E) Haptenler B hücrelerini aktifleştirebilirler Antijen antikor yanıtı oluşturabilen moleküllerdir. Bunun yerine kullanılan immunojen ise immün sistemde yanıt oluşturabilen moleküllerdir. Hapten kendisi immünojenik olmayan ancak spesifik antikor yanıtı oluşturabilen bir moleküldür. Haptenler küçük moleküllerdir, ancak bazen yüksek molekül ağırlıklı nükleik asitlerde hapten özelliği gösterebilirler. Birçok ilaçlar ve dermatit etkeni olan bitki yağı katekol bir haptendir. Haptenler immünojenik değildir, çünkü helper T hücrelerini aktifleştirmezler. Haptenlerin bu özelliği MHC proteinlerine bağlanamamalarından kaynaklanmaktadır. MHC proteinleri tarafından sadece polipeptidler sunulabilirler, haptenler polipeptid değildirler. Haptenler B hücreleri aktifleştirmezler. Böylece haptenler ne primer ne de sekonder yanıt oluşturmazlar ancak bir taşıyıcı proteine kovalent bağ ile bağlanırlarsa antijenik özellik kazanırlar. Bir antijen ile antikor arasındaki etkileşme çok spesifiktir, bu nedenle mikroorganizmaların tanısında diagnostik test olarak kullanılabilir. Yanıt - E 28) Haptenler immunojenik olmayan küçük proteinlerdir. Aşağıdakilerden hangisi haptenler için doğrudur? A) B) C) D) E)



Haptenler T hücrelerini aktifleştirir Penisilin bir haptendir Haptenler spesifik antikorlar ile reaksiyona girmezler Haptenler MHC'ye bağlanırlar Sarmaşık zehiri bir hapten değildir



Hapten kendisi immunojenik olmayan ancak spesifik antikor yanıtı oluşturabilen bir moleküldür. Haptenler küçük moleküllerdir, ancak bazen yüksek molekül ağırlıklı nükleik asitler de hapten özelliği gösterebilirler. Birçok ilaç ve dermatit etkeni olan bitki yağı katekol bir haptendir. Haptenler immunojenik değildir, çünkü yardımcı T hücrelerini aktifleştirmezler. Haptenlerin bu özelliği MHC proteinlerine bağlanamamalarından kaynaklanmaktadır. MHC proteinleri tarafından sadece polipeptidler sunulabilirler, haptenler polipeptid değildirler. Haptenler univalandırlar ve multivalan antijenler gibi B hücrelerini aktifleştirmezler. Böylece haptenler ne primer ne de sekonder yanıt oluşturmazlar ancak bir taşıyıcı proteine kovalent bağ ile bağlanırlarsa antijenik özellik kazanırlar. Yanıt - B 29) Bir molekülün immunojenliği ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Molekülün yabancı olması immunojenliği artırır Molekül ağırlığı arttıkça immunojenlikte artar Haptenler kanda kendi başlarına immunojen özelliği gösterebilirler Karışık kimyasal yapıya sahip olanlar daha immunojendir Molekülün üzerindeki epitopların miktarı arttıkça immunojenliği de artar



Bir molekülün immunojenliği ile ilgili tanımlar •



Yabancılık: Normal şartlarda organizmalar kendilerine ait olan antijenleri tanırlar ve onlar immunojenik değildir.







immunojenik olabilmek için önemli şartlardan birisi molekülün yabancı olmasıdır.







Molekül büyüklüğü: En etkili immunojenler yüksek molekül ağırlıklı (özellikle 100 000 üzerindekiler) proteinlerdir. Molekül ağırlıkları 10000'in altında olanlar zayıf immunojeniktirler, bunların da altında olan amino asitler ise immunojenik değildir.



Hapten gibi bazı küçük moleküller ise başka moleküllere bağlandıkları zaman immunojenik özellik gösterebilirler. •



Karışık kimyasal yapı: iki veya üç farklı amino asit içeren bazı heteropolimerler homopolimer amino asitlerden daha fazla immunojeniktirler.







Antijenik determinantları (epitoplar): Epitoplar antijenler üzerinde bulunan antikor ile reaksiyona girmeyi kolaylaştıran küçük kimyasal gruplardır. Antijenlerin çoğu birçok determinanta sahiptir ve bunlara multivalan denir. Genelde bir determinant düzenli 5 amino asit veya şekerden oluşur.







Antijenin dozu, yolu ve verilme zamanı



Yanıt - C 30) Aşılarda immunojenin immun yanıtını artıran aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D)



Hapten Antijen Paratop Adjuvan



253



E) Sitokin Adjuvanlar bir immunojenin immün yanıtını arttırırlar. Bunlar kimyasal yapı olarak immunojenden farklıdırlar ancak nonspesifik olarak immün reaktif hücreleri aktifleştirirler veya immunojenin yavaş yavaş ortama salınmasını sağlarlar. Bazı aşılarda adjuvan olarak alüminyum hidroksit veya lipidler bulunurlar. Yanıt - D 31) Aşağıdaki aşılardan hangisinde erken dönemde aşılama yapılması immün yanıt açısından sakıncalıdır? A) B) C) D) E)



Tüberküloz Sarı humma Pnömokok Kızamık Su çiçeği



İmmünite insan yaşamının başında ve sonunda (yenidoğan ve yaşlılar) sınırlıdır. Yenidoğandaki immün yetersizliğin sebebi bilinmemektedir ancak T hücre fonksiyonlarının yetişkinlere göre çok düşük olduğu tesbit edilmiştir. Yenidoğanda antikorlar genellikle anneden plasenta yoluyla geçen Ig G antikorlarıdır. Maternal antikorlar ilk 3-6 aydan sonra çok azalır ve çocuklar enfeksiyon açısından çok riskli gruptur. Kolostrum özellikle Ig A olmak üzere antikor bulundurur ve bu da çocukları değişik respiratuvar ve intestinal enfeksiyonlardan korur. Fetusta bazen Ig M yanıtı gelişebilir. Bu genellikle konjenital enfeksiyon lehinedir (örneğin sifilizde Treponema pallidum'a karşı). Ig G ve Ig A doğumdan kısa bir süre sonra yapılmaya başlar. Bazı protein antijenlere karşıda yanıt iyidir böylece poliovirus immunizasyonu 2 aylıkken başlayabilir. Oysa çocukluk döneminde polisakkarid antijenlere karşı yanıt zayıftır S. pneumonıae gibi kapsül aşıları 18-24 aylık oluncaya kadar yapılmamalıdır. Yaşlılarda bazı antijenlere karşı düşük Ig G yanıtı, zayıf T hücre ve zayıf gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonu gözlenebilir. Otoimmün hastalık sıklığı da artmıştır. Bu durum düzenleyici T hücre sayısının azalmasına bağlı olarak, otoreaktif T hücre proliferasyonuna bağlıdır. Yanıt - C 32) Sitotoksik T lenfosit cevabını en kuvvetli şekilde uyaran aşı tipi aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Bakteriyel toksoid aşıları İnaktif bakteri aşıları Kapsül polisakkarid aşıları Canlı atenüe virüs aşıları Saflaştırılmış viral kılıf aşıları



Aşılar canlı virüs aşıları ve inaktif (subünit-ölü) aşılar olmak üzere iki ana grupta incelenir. Canlı aşılar genellikle zarflı virüsler için hazırlanır. Avirülan veya attenüe aşılar aracılığı ile aslında hafif de olsa hastalık geçirttirilir. Aşı yapılanlarda hem TH1 hem de TH2 yanıtı üst düzeydedir. Böylece humoral, hücresel ve bellek immün yanıtı diğer aşılara oranla daha iyi gelişir. Yanıt - D 33) Aşağıdakilerden hangisi Sabin polio aşısının özelliklerinden biridir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Pasif bağışıklık sağlama Enjeksiyon ile uygulanma İnaktive virustan hazırlanma Düşük de olsa, hastalığa yol açma riski taşıma immün yetersizliği olan kişilerde de kullanılabilme



Polioda korunmada oral attenüe-canlı sabin aşısı veya IM inaktive ölü Salk aşısı kullanılmaktadır. Türkiye'de ucuz ve etkin nedeniyle Sabin aşısı uygulanmaktadır. Avrupa ve Amerika'da birçok ülkede Salk aşısı tercih edilmektedir. Sabin aşısının, viremi ve 1:1 milyon kişide paralitik hastalık geliştirme riski nedeniyle özellikle erişkinlere, gebelere ve doğumsal immün yetersizliği olanlara Salk aşısı uygulanmalıdır. Günümüzde salk aşısı karma aşıya (DTP) da eklenmekte ve normal çocuklarda da kullanılmaktadır. Mukozal bağışıklığı sağlamak için IM polio aşısı alanlara en az bir kez de (ilave olarak) sabin aşısı verilmesi önerilmektedir. Yanıt - D 34) Aşağıdakilerden hangisi Sabin polio aşısının özelliklerinden biridir? (Nisan - 2006) A) Pasif bağışıklık sağlama B) Enjeksiyon ile uygulanma



254



C) İnaktive virustan hazırlanma D) Düşük de olsa, hastalığa yol açma riski taşıma E) immün yetersizliği olan kişilerde de kullanılabilme Polioda korunmada oral attenüe-canlı sabin aşısı veya IM inaktive ölü Salk aşısı kullanılmaktadır. Türkiye'de ucuz ve etkin nedeniyle Sabin aşısı uygulanmaktadır. Avrupa ve Amerika'da birçok ülkede Salk aşısı tercih edilmektedir. Sabin aşısının, viremi ve 1:1 milyon kişide paralitik hastalık geliştirme riski nedeniyle özellikle erişkinlere, gebelere ve doğumsal immün yetersizliği olanlara Salk aşısı uygulanmalıdır. Günümüzde salk aşısı karma aşıya (DTP) da eklenmekte ve normal çocuklarda da kullanılmaktadır. Mukozal bağışıklığı sağlamak için IM polio aşısı alanlara en az bir kez de (ilave olarak) sabin aşısı verilmesi önerilmektedir. Yanıt - D 35) Tek başına uygulandıklarında, kapsül polisakkarid aşılarının yeterince immunojenik olamamalarının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2003) A) B) C) D) E)



Rekombinan DNA yöntemi ile hazırlanmaları T lenfositlerini süperantijen gibi uyarmaları B lenfositlerinde T hücrelerinden bağımsız olarak tolerans yaratmaları Yüksek ısı ile inaktive edilmiş olmaları Düşük molekül ağırlıklı epitoplar içermeleri



Haemophilus influenzae B, Neisseria meningitidis, Salmonella typhi ve Streptococcus pnemuoniae kapsül polisakkaridlerinden hazırlanan aşılardır. Genel olarak polisakkaridler kötü immunojendirler. Bu antijenler B lenfositlerinde T hücrelerinden bağımsız olarak tolerans yaratırlar. Polisakkaridlerin immunojenliği protein kimyasal yapıları ile artırılır (konjuge aşılar). Polisakkarid aşılar düşük immunojenliği nedeniyle sadece 2 yaşından büyük çocuklara uygulanabilir. Yanıt - C 36) T hücrelerinin immün yanıttaki majör rolü aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



MHC'Ier tarafından çıkartılan epitopları tanımlamak Komplemanı fikse etmek Fagositoz Antikor üretimi Naturel killer hücreleri aktifleştirmek



T helper ve T sitotoksik lenfositlerin immün yanıttaki rolü MHC klas I ve II tarafından sunulan antijenleri tanıyarak immün reaksiyon göstermeleridir. Yanıt - A 37) Aşağıdakilerden hangisi sitolitik T lenfositlerinin fonksiyonlarından biridir? (Eylül - 2002) A) B) C) D) E)



Virusla enfekte hücrenin ortadan kaldırılması Antikor sentezi Fagositoz Yardımcı T lenfositlerine antijen sunma B lenfosit proliferasyonunu indükleme



T lenfositlerinin ana fonksiyonu hücre içi mikroorganizmalar ile enfekte hücrelerin ortadan kaldırılmasıdır. Yanıt - A 38) Bir antijenle aktive olan T lenfosit popülasyonununda aşağıdaki olaylardan hangisinin gerçekleşmesi beklenmez ? (Nisan - 2005) A) B) C) D) E)



IL-2 salınımına bağlı olarak T lenfosit proliferasyonu Yardımcı T lenfositleri tarafından B lenfositlerin aktivasyonu Antijenin mast hücrelerine sunulması Sitotoksik T lenfositleri tarafından hedef hücrenin lizisi Antijene özgül bellek T lenfositlerinin oluşumu



T lenfosit bir antijen ile aktifleştikten sonra B lenfositleri aktifleştirerek plazma hücrelerine döndürür ve antikor salgılatırlar. CD8 T lenfositleri aktifleştirerek hedef hücrelerin lizisine sebep olur.



255



Bu immünitede her aşamada antijene özgül bellek T lenfositler oluşur. T lenfositler antijenleri mast hücrelerine sunmazlar. Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonlarında bu olay meydana gelir ve mast hücrelerinin uyarılması ancak IgE aracılığı ile gerçekleşir. Yanıt - C 39) Bağışıklık sisteminde görev yapan aşağıdaki hücrelerden hangisi, virüsle enfekte bir hücreyi MHC sınıf I ve CD8 reseptörü aracılığıyla tanıyarak hücre lizisine sebep olur? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Makrofaj B lenfosit Polimorfonükleer lökosit NK hücresi Sitotoksik T lenfosit



Virüsle enfekte hücreyi öldüren bağışıklık sisteminde görev yapan hücreler NK ve CD8 T lenfositlerdir. NK hücreleri antikora bağımlı olarak antijeni tanırken, CD8 T lenfositler bu işe MHC Class I proteinleri aracılığı ile yaparlar. Yanıt- E 40) Serbest virüslere ve antikor ile işaretlenmiş hücrelere karşı etkisi olmayan hücreler aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



NK hücresi Nötrofil Sitotoksik T lenfositi Makrofaj Eozinofil



Sitotoksik T lenfositleri hücresel immün sistemin spesifik uygulayıcıdırlar, bu etkilerini virüs ile enfekte hücrelere karşı meydana getirirler. Örneğin; infuenza virüs solunum sisteminde bir hücreyi enfekte ettiğinde viral zarf glikoproteinleri class I MHC proteinler yardımı ile enfekte hücrenin yüzeyinde görülürler. Sitotoksik T lenfositleri antijene spesifik reseptörleri aracılığı ile viral antijen-class I MHC protein kompleksine bağlanırlar. Ayrıca yardımcı T hücreleri tarafından salgılanan IL-2 de bu hücrelerin klonlaşmasını ve çoğalmasını sağlar. Bu sitotoksik hücreler sadece influenza virüs ile enfekte olmuş hücreleri tanırlar, başka virüs antijeni sunan hücrelere karşı etki göstermezler. Böyle bir etkileşim sonucunda perforinler salgılayan hücreler enfekte hücre membranında delikler açarak, hücrenin öldürülmesini sağlar. Yanıt - C 41) Aşağıdakilerden hangisinde, primer olarak virüsle enfekte olan hücreleri öldürmeye hedeflenen hücre tipi, bu fonksiyonu destekleyen sitokin ile birlikte verilmiştir? (Nisan - 2004)



A) B) C) D) E)



Hücre tipi NK hücresi Makrofaj Sitotoksik T hücresi Nötrofil Dendritik hücre



Sitokin Alfa interferon Tümör nekrozis faktör İnterlökin-6 Tümör nekrozis faktör İnterlökin-1



Doğal öldürücü hücreler (NK) farklı fonksiyonlar gösteren lenfositlerdir. Antikora bağımlı hücresel sitotoksisite ve virüsler veya diğer intrasellüler enfeksiyonlara karşı erken yanıtta rolleri vardır. T hücre Jerine bağlı geniş granüllü lenfositlerdir. Antijene, spesifik değildir. Asıl hedef hücreleri malign değişim gösteren hücrelerdir. Bazı virüsle enfekte hücreleri de öldürebilir. NK hücrelerinin litik aktivitesi yüksek seviyelerde alfa ve beta interferonlar aracılığı ile artırabilir. Yanıt - A 42) Aşağıdakilerden hangisi B hücrelerin özelliğidir? A) B) C) D) E)



immunoglobulin sentezi Hücresel immünite etkisi Timusta olgunlaşma Yüzeyde CD 3 proteinleri Fagositoz



256



İmmünolojik yanıt başlıca lenfoid hücreler ile meydana gelir. Embriyonik gelişme süresince kan hücreleri fetal karaciğer ve yolk saikta yapılır. Post-natal dönemde ise kök hücreler kemik iliği kaynaklıdır. Kök hücreler eritroid, myeloid ve lenfoid seri hücrelere farklılaşır. Daha sonraki gelişme ise lenfositlerin T ve B hücreler olarak farklılaşmasıdır. T hücrelerinin B hücrelerine oranı yaklaşık olarak 3:1 dir. Yanıt - A



T ve B hücrelerin farkları Bulgular



T hücre B hücre



Yüzeyde antijen reseptörleri



Var



Var



Yüzeyde Ig M



Yok



Var



Yüzeyde CD 3 proteinleri



Var



Yok



Spesifik antijenlerle karşılaştığında klonal artış



Var



Var



İmmunglobulin sentezi



Yok



Var



Antikor sentezinin düzenlenmesi



Var



Yok



IL 2, IL 4, IL 5 ve IFN gama sentezi



Var



Yok



Hücresel immünite etkisi



Var



Yok



Timusta olgunlaşma



Var



Yok



Bursa veya onun eşdeğeri organlarda olgunlaşma



Yok



Var



43) T hücrelerinin prekürsörleri timusa geldiklerinde yüzey molekülleri nasıldır? A) B) C) D) E)



CD 4 pozitif, CD 8 negatif CD 4 negatif, CD 8 pozitiftir CD 4 ve CD 8 pozitiftir CD 4 ve CD 8 negatiftir T hücrelerinde CD 4 reseptörü her zaman pozitiftir



T hücre prekürsörleri timus içinde farklılaşır. Kök hücrelerin antijen reseptörleri ve yüzeylerinde CD 3, CD 4 ve CD 8 molekülleri yoktur, fakat timus içinde farklılaşırken bu glikoproteinler yüzeyde görülürler. Başlangıçta CD 4 ve CD 8 negatif olan (çift negatif) kök hücrelerde ilk olarak CD 4 ve CD 8 beraber pozitifleşir (çift pozitif), daha sonra CD 4 veya CD 8'in ikisinden birisi pozitif kalır. Çift pozitif hücre üzerinde MHC II proteinler varsa CD 4 pozitif hücre, üzerinde MHC I proteinleri varsa CD 8 hücre halini alır. Çift negatif ve çift pozitif hücreler timusun korteksinde lokalize iken tek pozitif hücreler medullasında bulunurlar. Daha sonra bunlar timusu terk eder. Timus içinde, timus eğitimi denilen bu süreç sonrasında her çift pozitif T hücre farklı spefisik bir antijen reseptörü sentezler. T hücreler bu şekilde milyonlarca antijene karşı farklılaşırlar. B lenfositler yüzeylerinde immünoglobulinler, MHC Class II ve CD 19, 20, 21 reseptörlerini taşırlar. B hücre prekürsörleri kemik iliğinde farklılaşırlar, asla timusa gitmezler. B hücrelerin klonal delesyon alanları timusta değildir, bilinmeyen bir yerde gerçekleşir. Yanıt - D 44) Aşağıdaki antijen reseptörlerinden hangisi B lenfositleri için özgüllük gösterir? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



CD 3 CD4 CD8 CD 16 CD 20



CD 3, CD 4, CD 8 T lenfositlerinin,



257



CD 16 doğal öldürücü hücrelerin ve CD 20 B lenfositlerinin yüzey reseptörleridir. Yanıt - E 45) Sitotoksik reaksiyonlarda rol oynayan ve ancak özgül sitotropik antikorların varlığında etkili olan aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Ts Th NK hücresi B lenfosit Plazma hücresi



Naturel killer hücreler antikora bağlı hücresel sitotoksisite reaksiyonlarından sorumludur. Herpesvirüsler ve diğer intrasellüler patojenlere erken dönemde karşı koyarlar. Yanıt - C 46) T lenfositlerinin gelişmesi sırasında, vücudun kendi antijenlerine tolerans göstermeyenlerin negatif seçimle elenmesi aşağıdakilerin hangisinde gerçekleşir? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



Kemik iliği Timus Dalak Karaciğer Lenf düğümleri



Lenfositler timusta olgunlaşanlar (T hücreler) ve kemik iliğinde olgunlaşanlar (B hücreler) olmak üzere ikiye ayrılır. Sitotoksik T hücrelerinin olgunlaşması, fonksiyonel özelliklerini kazanması ve konak özelliklerini öğrenmesi timusta olur. Burada pozitif ve negatif seleksiyondan geçirilirler ve bu ayrımdan eksiksiz geçen hücreler artık dolaşıma ve lenfoid dokulara çıkabilir. Tüm matür T hücreler yüzeylerinde CD4 veya CD8 reseptörleri taşırlar. Yanıt - B 47) Aşağıdakilerden hangisi doğal öldürücü hücrelerin özelliği değildir? A) B) C) D) E)



CD 4 ve CD 8 taşımazlar Küçük lenfositlerdir Timusa gitmezler Virüs ile enfekte hücreleri MHC proteinlerine bakmaksızın öldürür Antikora bağlı hücresel sitotoksisiteden sorumludur



Naturel killer (Doğal öldürücü) hücreler büyük granüllü lenfositlerdir (LGL), timusa gitmezler, antijen reseptörleri taşımazlar ve CD 4 veya CD 8 proteinleri bulunmaz. Virüs ile enfekte hücreleri veya tümör hücrelerini MHC klas I veya klas II proteinleri ile sunulmaksızın tanır ve öldürürler. T lenfositlerden önemli farkı MHC bağımlılığı yoktur. Antikora bağlı hücresel sitotoksisiteden sorumludur. Yanıt - B 48) Aşağıdaki antijen reseptörlerinden hangisi naturel killer hücreler için özgüllük gösterir? A) B) C) D) E)



CD 3 CD 4 CD 8 CD 16 CD 20



Natural killer (NK) hücreler büyük granüllü lenfositlerdir (LGL). Timusa gitmezler, antijen reseptörleri taşımazlar ve CD 4 veya CD 8 proteinleri bulundurmazlar. Virüs ile enfekte hücreleri veya tümör hücrelerini, MHC class I ya da class II proteinleri ile sunulmaksızın tanır ve öldürürler. Yüzeylerinde CD 16 ve CD 56 reseptörlerini taşırlar. Yanıt - D



258



49) Antikor olmaksızın hücreleri öldürebilen, ancak antikor aracılığı ile etkisi artan, bu nedenle antikora bağımlı hücresel sitotoksisiteden sorumlu olan hücreler aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Sitotoksik T hücreleri Yardımcı T hücreleri B lenfositleri Doğal öldürücü hücre Plazma hücreleri



Yanıt - D 50) Makrofajlar, aşağıdakilerden hangisi ile T yardımcı hücrelerine antijen sunarlar? (Nisan-2001) A) B) C) D) E)



MHC I MHC II CD 4 CD 8 CD 3



Makrofajlar yabancı materyali sindirerek hücre yüzeyindeki MHC II molekülleri aracılığı ile T hücrelerine sunarlar. Yanıt - B 51) Makrofajlar için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Makrofajlar miyeloid prekürsör hücrelerden farklılaşır Fagositer hücrelerdir Olgunlaşma süreci timusta olur Antijen reseptörleri taşımazlar Yüzeylerinde MHC klas II proteinleri bulunur



Makrofajlar, lenfoid seriden oluşan T hücreler, B hücreler ve NK hücrelerden farklı olarak miyeloid prekürsörden farklılaşır. Makrofajlar fagositoz ve antijen tanıma fonksiyona sahiptir. Olgunlaşmak amacıyla timusa gitmezler ve antijen reseptörleri taşımazlar. Yüzeylerinde yardımcı T hücrelere antijen sunma rolünü üstlenen MHC klas II proteinleri bulundurur. Yanıt - C 52) T hücrelerinden regülatör görevini yapan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Histiositler CD 4 T lenfositler CD 8 T hücreler Plazmositler B Lenfositler



T hücreler başlıca regülatör ve efektör olarak adlandırılan iki ana yapı üzerinde birçok önemli fonksiyona sahiptirler. Regülatör fonksiyonu interlökinler aracılığı ile helper (CD 4) T hücreler tarafından gerçekleştirilir. Örneğin helper T hücreler tarafından salgılanan IL-4 ve IL-5 B hücrelerinden antikor üretimine yardımcı olurlar. IL-2 CD 4 ve CD 8 hücrelerini aktifleştirir. Gama interferon ise intrasellüler organizmalara karşı gelişen gecikmiş tip hipersensitivite'den sorumlu makrofajları aktifleştirir. Efektör fonksiyonunu ise başlıca tümör hücreleri ve virüs ile enfekte hücreleri öldüren sitotoksik (CD 8 pozitif) hücreler gerçekleştirir. CD 4 ve CD 8 T hücreler: Timus içinde muhtemelen dış kortikal epitel hücrelerinde, timosinler ve timopoietinler gibi timus hormonlarının etkisiyle T hücre progenitorlerinden farklılaşırlar. Bu hücreler CD 3, CD 4 ve CD 8 gibi glikoproteinler bulundururlar. Tüm T hücreler yüzeylerinde CD 3 reseptörlerini taşırlar (T hücre reseptörü). Yanıt - B 53) T hücre reseptörü antijenle uyarıldığında, uyarımın iletilmesinde aşağıdaki moleküllerden hangisi rol oynar? (Nisan - 2006) A) B) C) D) E)



CD2 CD3 CD4 CD8 CD10



259



T hücreler yüzeylerinde Ig bulundurmazlar, Ag'i T hücre reseptörleri (TCR) aracılığı ile tanırlar. TCR Ig ler ile aynı gen familyasına sahiptirler. TCR CD3 molekülü ile bir kompleks yapı oluşturur, buna TCR / CD3 kompleksi denir. Tüm T hücreler CD3 reseptörlerini yüzeylerinde taşırlar. (T hücre reseptörü) Yanıt - B 54) Aşağıdakilerden hangisi T helper 2 hücrelerinin özelliğidir? A) B) C) D) E)



IL-2 üretimi IL-4 üretimi Gecikmiş tip hipersensitivite Gama interferon üretimi IL-12 ile stimülasyon



T helper hücrelerin özellikleri TM hücre



Th2 hücre



IL-2 ve gama interferon üretimi



Var



Yok



IL-4, IL-5, IL-6ve IL-10 üretimi



Yok



Var



Hücresel immünite ve gecikmiş tip hipersensitiviteden sorumluluk



Var



Yok



Başlıca antikor üretiminden sorumlu



Yok



Var



IL-12 ile stimülasyon



Var



Yok



IL-4 ile stimülasyon



Yok



Var



CD 4 lenfositler yardımcı fonksiyonu görürler. Bunlar B hücrelerinin antikor üreten plazma hücreleri, CD 8 T hücrelerin aktif sitotoksik T hücreler haline gelmelerine ve makrofajların gecikmiş tip hipersensitivite reaksiyonları göstermelerine yardımcı olurlar. Bu fonksiyonlar CD 4 hücrelerin 2 ayrı gruba ayrılması ile meydana gelir. Th1 hücreler IL-2 ve gama interferonun yardımıyla gecikmiş tip hipersensitivite reaksiyonundan, Th2 hücreler ise IL-4 ve IL-5 yardımıyla B hücre aktivasyonundan sorumludurlar. Th1 ve Th2 hücreler arasında ayarlamayı yapan mediatör makrofajlar tarafından salgılanan IL-12'dir. IL-12 Th1 hücreleri artırır. Diğer önemli regülatör ise Th2 üretimini inhibe eden gama interferondur. CD 4 T hücreler periferik hücrelerin yaklaşık olarak %65'ini oluştururlar, özellikle timus medullasında, tonsillerde ve kanda bulunurlar. Yanıt - B 55) Hücre içi bakteriyel patojenlere karşı bağışıklıkta aşağıdakilerden hangisi T lenfosit cevabı ile birlikte önemli rol oynar? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Ig G antikorları Kompleman sistemi Makrofaj aktivasyonu Eozinofilik lökositler Salgısal IgA antikorları.



Hücre içi bakteriyel patojenlere karşı konak immün yanıtı T helper hücreler aracılığı ile yapılır. T helper hücreler makrofajları aktifleştirerek granü-lomatöz reaksiyon gelişmesine sebep olurlar. Yanıt - C 56) Bağışıklık sisteminde rol oynayan aşağıdaki hücrelerden hangisi virüs ile enfekte bir hücreyi MHC I ve CD 8 reseptörü aracılığı ile tanıyarak hücre lizisine neden olur? (Eylül - 1998) A) B) C) D)



Makrofaj B lenfosit PML Doğal öldürücü hücre



260



E) Sitotoksik T lenfositi CD 8 sitotoksik T hücreleri MHC klas I molekülleri aracılığı ile yabancı protein sunan hücreleri tanıyarak onları lizise uğratır. Yanıt - E 57) Aşağıdakilerden hangisi LFA-1 antijeni ile bağlanır? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Sınıf 1 MHC antijeni LFA-3 antijeni CD 8 antijeni ICAM-1 antijeni CD 2 antijeni



Yanıt - D Selektinler: Selektinler lektin alanları ile sialylated form oligosakkaritlere (nötrofillerdeki Sialyl-Lewis X gibi) tutunurlar, bu özellik akut iltihapta, nötrofilin damar dışına çıkma sürecinde rolling'in sağlanmasında temel faktördür. Selektinler bu müsin benzeri glikoproteinlere (GlyCAM-1, PSGL-1, ESL-1 ve CD34) genellikle kovalent olarak bağlanırlar. CD karşılığı



Selektin tipi



Eksprese eden hücre tipi



Ligant ve bulunduğu yer



CD 62



P-selektin



Endotel



Nötrofiller üzerinde Sialyl Levis X (CD15s)



CD 62E



E-selektin



Endotel ve trombosit



Nötrofiller üzerinde Sialyl Levis X (CD15s)



CD 62L



L-selektin



Nötrofil



Endotel üzerinde GlyCAM-1



İmmünglobülin yapısındaki moleküller: Bu grupda iki endoteliyal adezyon molekülü bulunur; ICAM-1 (interselüler adez-yon molekülü 1) ve VCAM-1 (vasküler cell adezyon molekülü 1). Her ikisi de endotel üzerinde bulunur ve lökositler üzerindeki integrinler ile bağlanırlar. ICAM-1 için integrin reseptör, ? integrinlerdir yani LFA-1 ve MAC-1 (CD11a/CD18 ve CD11b/CD18) ve VCAM-1 için integ-rin reseptörler ?4?1 (VLA-4) ve ?4?7 dir. İntegrinler: Lökositlerde bulunan transmembran-adheziv heterodimerik glikoproteinlerdir, ? ve ? zincirleri içerirler. Ekstrase-lüler matriks için reseptör olarak çalışırlar. Endotel üzerindeki immünoglobülin yapısındaki moleküllere bağlanırlar; bu özellik akut iltihapta, nötrofilin damar dışına çıkma sürecinde adezyonun sağlanmasında temel faktördür. CD karşılığı



İntegrin tipi



Eksprese eden hücre tipi



Ligant ve bulunduğu yer



• CD11a/CD18 Lökosit fonksiyon assosiye Nötrofil, lenfosit, monosit antijen-1 (LFA-1)



Endotel üzerinde ICAM-1 ve ICAM-2



• CD11b/CD18 Makrofaj-1 (Mac-1); Kompleman reseptör-3 (CR-3)



Nötrofil; monosit ve bazı lenfositler



Endotel üzerinde ICAM-1; İC3b takiben kompleman aktivasyonu



• CD11c/CD18 P150/95; kompleman reseptör-4 (CR-4)



Doku makrofajları çok az oranda nötrofil ve monositler



İC3b, C4b



58) Apoptozisten sorumlu olan hücreler aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Makrofajlar Nötrofiller CD 4 T lenfosit CD 8 T lenfosit B lenfosit



CD 8 hücreler periferik T hücrelerinin %35'ini oluştururlar. CD 8 T hücreler sitotoksiktir ve özellikle virüs ile enfekte hücreler, tümör hücreleri ve allograft hücrelerin öldürülmesinden sorumludur. Öldürme işlemini hücrden salınan perforinlerin hedef hücrenin membranında delik açması veya apoptozis denilen programlanmış konak hücre ölümü şeklinde yaparlar. Yanıt - D 59) Aşağıdakilerden hangisi antijen sunan hücre özelliği göstermez? A) B) C) D)



Makrofaj B lenfosit Dendritik hücreler CD 8 T lenfosit



261



E) Langerhans hücreleri Yardımcı T hücrelerin aktivasyonu makrofajlar gibi antijen sunan hücrelerin (APC) yüzeylerindeki kompleks yapıyı (Antijen + klas II MHC protein) tanımalarına bağlıdır. Makrofajlar en önemli APC hücrelerdir, ancak B hücreler, dalaktaki dendritik hücreler ve derideki Langerhans hücreleri de yüzeylerindeki klas II MHC proteinler aracılığıyla APC özelliği gösterirler. Mak-rofajların sitoplazmasında yabancı protein küçük peptidiere ayrılır ve MHC klas II proteinler ile birleşir. Bu kompleks yapı makrofajların yüzeyine çıkar ve CD 4 pozitif yardımcı hücrelerin reseptörlerine sunulur. Virüs ile enfekte hücrelerde de aynı olaylar meydana gelir, ancak farklı olarak klas I proteinler kompleks oluştururlar. Bu yapı da CD 8 pozitif si-totoksik hücrelerin reseptörleri tarafından algılanır. Yanıt - D 60) Süperantijenlerin bağlandığı hücresel yapı aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Yüzey immünoglobulinleri CD 56 CD 12 Fc reseptörleri MHC sınıf II antijeni



Stafilokok enterotoksini veya stafilokoksik toksik şok sendromu toksini gibi bazı proteinler süperan-tijen özelliği taşır. Bunlar yardımcı T hücreleri ile MHC sınıf II antijenleri birbirine bağlayarak bol miktarda sitokinin açığa çıkmasına sebep olurlar. Yanıt - E 61) Aşağıdakilerden hangisi süperantijen özelliği gösterir? A) B) C) D) E)



Botulinum toksini Toksik şok sendromu toksini Clostridium difficile toksin A Difteri toksini Şarbon ekzotoksini



Normal şartlarda bir antijen bir T helper'ı aktifleşti-rirken, süperantijenler birden çok T helper'ı aktifleş-tirir. Örneğin; toksik şok sendromu toksini direkt olarak sınıf II MHC proteinlerine bağlanır ve bunun sonucunda T hücrelerinden IL-2 ile makrofajlardan IL-1 salgılanır. Böylece daha ağır bir klinik yanıt oluşur. Bu interlö-kinler toksinler tarafından oluşturulan stafilokok enfeksiyonlarının temelini oluşturur. Stafilokok ve Streptokokların antijenleri gibi bazı proteinler süperantijen özelliği gösterir. Bazı retrovirüslerin de süperantijen özelliği gösterdiği bulunmuştur. Yanıt - B 62) Aşağıdakilerden hangisi yüzeylerinde immun globulin taşırlar? A) B) C) D) E)



Makrofajlar Nötrofiller Sitotoksik T lenfositler Helper T lenfositler B lenfositler



B lenfositler yüzeylerinde Ig M, bazıları da Ig D tipinde, immünoglobulinler taşırlar. Bunlar antijenler için spesifik reseptördürler. B hücrelerin yüzey immünoglobulinleri immünoglo-bulinlerin Fc kısmı için ve bazı kompleman kompo-nentleri için de yüzey reseptörleridir. Yanıt - E 63) İmmunglobulin salgılayan hücreler aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



B lenfositler CD 4 T lenfositler CD 8 T lenfositler Plazma hücreleri Trombositler



262



Bir antijen B lenfositler ile ilişkiye girince, B hücreler plazma hücrelerine dönüşür ve immünoglobulin salgılarlar. Antikorlar serumda ve vücut sıvılarında dolaşan antijenlere karşı oluşturulur. Aktifleşmiş T hücreler B hücreleri ile ilişkiye girer. İlişkiye girilen B hücreler plazma hücrelerine döner ve spesifik antikorları salgılarlar. Yanıt - D 64) Bakteriyel ekzotoksinlere karşı konakta meydana gelen temel korunma mekanizması hangisidir? (Nisan 2000) A) B) C) D) E)



Proteaz sekrete eden aktifleşmiş makrofajlar NK hücreleri Ig G, Ig M Polimorfonükleer hücreler Toksine yanıt olarak hücre reseptörlerinin modulasyonu



Ekzotoksinler protein yapıda antijenik moleküllerdir. Antitoksin üretimini indüklerler. Bütün ekzotok-sinlerin aşıları üretilebilir, toksoidlere karşı iyi antikor yanıtı gelişir. Yanıt - C 65) Polisakkarid antijenlere karşı direkt etki gösteren IgG aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Ig G1 Ig G2 Ig G3 Ig G4 IgE



Immünoglobulin G'nin. Ig G1 Ig G4 olmak üzere 4 alt sınıfı vardır. Ig G1 total Ig G'lerin %65'idir. Ig G2 polisakkarid antijenlere karşı direk etki gösterir, kapsüllü bakterilere karşı defansta önemli yeri vardır. Ig G sekonder yanıtın antikorudur, plasentayı geçebilen tek antikordur ve böylece yenidoğanda tespit edilebilen antikordur. Yanıt - B 66) Aglutinasyon, kompleman bağlama, antijen antikor reaksiyonlarının en etkili antikoru aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Ig M Ig G Ig A IgE Ig D



Immünoglobulin M erken immun yanıtın antikorudur. B hücrelerinin yüzeyinde bulunur. Birbirine J zinciri ile bağlı 5 H2L2 ünitesinden oluşmuştur. Pentamer yapının total 10 tane antijen bağlama alanı vardır. Aglutinasyon, kompleman bağlama ve antijen antikor reaksiyonlarının en etkili immünoglobulinidir. Aviditesi en yüksek immünoglobulindir. Fetusda ancak enfeksiyon varsa bulunur. Yanıt - A 67) J zincirinin genetik olarak sentezlenmediği bireylerde aşağıdaki Immünoglobulinlerden hangisinin yapımı bozulur? (Eylül - 1998) A) B) C) D) E)



Ig G- Ig D Ig M- Ig E Ig A -Ig M Ig G- Ig E Ig A - Ig D



Birden fazla H2L2 ünitesine sahip olan Ig M ve Ig A j zinciri taşırlar. Yanıt - C 68) Aşağıdaki immünoglobulinlerden hangisi sekonder immun yanıtın antikorudur? A) Ig G B) Ig A



263



C) Ig M D) Ig D E) IgE Antijen ile ilk karşılaşmada erken (primer) immün yanıttan Ig M sorumludur. Antijene karşı immünite gelişmiş kişilerde sekonder (anamnestik yanıt) immün yanıttan ise Ig G sorumludur. Ig G yanıtı daha uzun sürer ve kısa zamanda çok yüksek fitrelere ulaşır. Yanıt – A



69) Sekretuvar immünoglobulin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Ig D Ig E Ig M Ig G Ig A



İmmünoglobulin A süt, tükrük, gözyaşı ile respira-tuvar, intestinal ve genital sekresyonlarda bulunan immuno globulindir. Bakteri ve virüslerin mukoza invazyonunu engeller. Birbirlerine J zinciri ile bağlı iki adet H2L2'den oluşmuştur. IgA dimer molekülleri sekretuvar komponent denilen antikorun mukoza epitel hücrelerine geçişini kolaylaştıran protein taşırlar. Serumda monomerik yapıdadır. Yanıt - E 70) Mast hücreleri ve bazofillerin üzerindeki reseptörlere bağlanan immünoglobulin aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Ig G Ig A Ig D Ig E Ig M



İmmünoglobulin E, Fc kısmı mast hücreleri ve bazofillerin yüzeyindeki reseptörlere bağlanır. Bu bağlanma ile antijen antikor kompleksinin tetikledi-ği anafilaktik reaksiyonları meydana getirir. Serum IgE tipik olarak helmint enfeksiyonlarında yükselir. Yanıt - D 71) Bir çocukta arı sokması sonucu hipotansiyon ve solunum yetmezliği gelişmesi aşağıdaki faktörlerden hangisine bağlıdır? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



IgE antikorları IgG antikorları Duyarlı T hücreleri Kompleman IgM antikorları



Anafilaksi düz kasarlın kasılması ve kapillerlerin di-latasyonudur. Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu anafilaktik tip reaksiyondur. Spesifik IgE ile bağlanan antijen reaksiyonun gelişmesine sebep olur. IgE antikorunun Fc kısmı mast hücrelerine bağlanır, böylece histamin, lökotrienler, platelet aktive edici faktör (PAF), ayrıca IL-3, 4 ve 5 ile GM-CSF salgılanır. Tüm bunların sonucunda hastalarda ateş, astım krizleri, hipotansiyon ve şok gelişir. Yanıt - A



264



72) Aşağıdaki immünoglobulinlerden hangisi komplemanı bağlar? (Eylül - 2004) A) B) C) D) E)



Ig G4 Ig D IgE IgA Ig M



Komplemanı klasik yoldan aktifleştiren immunoglo-bulinler Ig M ve Ig G4 dışındaki Ig G'lerdir. C1 Ig'lerin Fc kısmına bağlanarak kompleman kas-kadının oluşmasını sağlarlar. Yanıt - E 73) Aşağıdaki komponentlerden hangisi antikor molekülünün sınıfa özgü spesfitesini belirler? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



J zinciri Fab bölgesi Hafif zincir Ağır zincir Salgısal komponent



Bütün immunglobulin molekülleri hafif ve ağır poli-peptid zincirlerinden oluşur. Hafif zincirler kapa ve lambda olarak iki tipte bulunmasına rağmen her bir immunglobulin bunlardan sadece birini bulundurur. Ağır zincir ise her bir immunglobulinde farklı olmak üzere gamma, mü, alfa, delta ve epsilon olmak üzere ayrı ayrı bulunurlar. Yanıt - D 74) Aşağıdakilerden hangisi antikora bağlı sitotoksitede rol almaz? (Nisan - 2002) A) B) C) D) E)



NK hücresi Nötrofil Sitotoksik T lenfositi Makrofaj Eozinofil



CD 8 sitotoksik T lenfositleri yüzeylerinde MHC class I reseptörleri taşıyan virüs ile enfekte olmuş hücreleri perforinleri aracılığı ile yok ederler. Hem serbest virüslere karşı, hem de antikor ile işaretlenmiş hücrelere karşı etkileri yoktur. Yanıt - C 75) Antijen sunan hücreler üzerinde bulunan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



MHC Class I MHC Class II HLA-A HLA-B HLA-C



MHC moleküller protein antijenlere bağlanır ve bunları T hücrelere sunarlar. T hücre reseptörleri antikorlardan farklıdır. Antikorlar antijen ile doğrudan ilişkiye girebilir ancak T hücre reseptörleri antijen sunan hücrelerin MHC molekülleri tarafından sunulan antijenlere afinite gösterir. MHC insanlarda 6. kromozom üzerinde lokalize-dir. HLA (Human lökosit antijen) olarak da bilinen MHC genlerinin en önemlileri class I ve class II MHC proteinlerini kodlar. Class I proteinleri HLA-A, HLA-B ve HLA-C genleri tarafından kodlanır. Class I molekülleri tüm çekirdekli hücrelerde bulunur. Class II proteinleri ise HLA-D alanında kodlanır. Bu bölgeninde DP, DQ ve DR bölgeleri vardır. Bu proteinler makrofajlar, B hücreler ve diğer antijen sunan hücrelerde bulunur. Diğer hücrelerde ortaya çıkması interferon tarafından indüklenebilir. MHC genleri polimorfizm gösterir. Böylece toplumda birbirinden çok farklı MHC genleri bulunur. Kişiler kendi genlerini anne babalarından alırlar. Yanıt - B 76) Aşağıdakilerden hangisi anafilaktik etkiye neden olan kompleman parçacıklarından biridir? (Nisan - 1999) A) Kompleman 1a B) Kompleman 1R



265



C) Kompleman 2a D) Kompleman 4b E) Kompleman 5a C3a, C4a ve C5a mast hücrelerinden degranülasyo-nu sağlayabilirler, böylece vasküler permeabilitede artma ve düz kasların kasılması meydana gelir (anafilotoksin etkisi). Yanıt - E 77) Anaflakside C3a ve C5a aşağıdakilerden hangisini yapar? (Eylül - 1999) A) B) C) D) E)



Hücre lizisi C2 ve C4'ün birleşmesi C1q'nun bağlanması Düz kas kontraksiyonu IgE ile opsonize olmuş bakterilerin fagositozu



C3a, C4a ve C5a mast hücrelerinden degranülasyo-nu sağlayabilirler, böylece vasküler permeabilitede artma ve düz kasların kasılması meydana gelir (anafilotoksin etkisi). Yanıt - D 78) Komplemanın C3a ve C5a parçalarına verilen ortak ad, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



Anatoksin Aflatoksin Endotoksin Anafilotoksin Ekzotoksin



C3a, C4a ve C5a mast hücrelerinden mediyatörle-rin salınımına neden olurlar ve böylece vasküler permeabilitede artışa, düz kasların kasılmasına yol açarlar. Bu komponentlerin anafilaksi meydana getirmesi nedeniyle, anafilotoksinler denir. Yanıt - D 79) Kompleman komponentlerinden C3a ve C5a'yı inaktive eden karboksipeptidaz aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



C1 inaktivatörü Faktör I Faktör H S proteini Anafilatoksin inhibitörü



Komplemanın C3a, C4a ve C5a komponentleri ana-filotoksik etki gösterirler. Bu nedenle bunları inaktive eden karboksipeptidaz-lar anafilotoksin inhibitörleridir. Yanıt - E 80) Aşağıdakilerden hangisi komplemanın aktivasyonunu en iyi tanımlar? A) B) C) D) E)



Kompleman fagositozu inhibe eder Kompleman varlığında mikroorganizmalar aglutine edilebilir ancak lizis olmaz Enflamatuvar yanıtta kompleman minör bir rol oynar Komplemanın C1, C2 ve C4 komponentleri Pnömokok ve Haemophilus enfeksiyonlarına karşı konağı korur Kompleman Ig E antikorları aracılığı ile aktifleştirilebilir



Kompleman sistemi özellikle bakteriyel enfeksiyonlara karşı immün yanıtta önemli olan proteinler zinciridir. Klasik ve alternatif yoldan aktifleşmenin ardından proteolitik aktivite başlar. Kemotaktik faktörlerin üretilmesi ile fagositoz yeteneği artar ve enflamatuvar hücreler enfeksiyon alanına gelirler. Enfeksiyon alanında vasküler per-meabilite artar, fagositozu kolaylaştırmak amacıyla antijenin üzerine kompleman yapışır (opsonizas-yon) ve enfeksiyon etkeninin öldürülmesi sağlanır. Yanıt - D 81) Kompleman aktivasyonu aşağıdakilerden hangisine yol açmaz? (Eylül - 2001) A) immün globulin sentezinde artış B) Tümör hücresinde lizis C) Fagositozda artış



266



D) Bakteri opsonizasyonunda artış E) immün kompleks tüketilmesi Kompleman aktifleşince immünoglobulin sentezinde artış meydana gelmez. Yanıt - A 82) Aşağıdakilerden hangisi komplemanın biyolojik etkisi değildir? A) B) C) D) E)



Opsonizasyon Anafilotoksik etki Kemotaksis Sitoliz Hapten etkisi



Komplemanlar serum ve membran yüzeylerindeki birtakım proteinlerdir. Majör biyolojik etkileri; Opsonizasyon: Hücreler, antijen-antikor kompleksleri ve diğer partiküller C3 b'nin varlığında daha iyi fagosite edilebilirler. Çünkü bir çok fagositer hücrenin yüzeyinde C3 b reseptörleri bulunur Kemotaksis: C5a nötrofillerin hareketlerini stimüle eder Anafilotoksinler: C3a, C4a ve C5a mast hücrelerinin degranülasyonunu sağlarlar. Mediatörlerin salı-nımı ile vasküler permeabilite artar ve düz kaslarda kasılma meydana gelir Sitoliz: C5b-6-7-8-9 kompleksinin hücre yüzeyine oturması ile bakteri, eritrosit ve tümör hücreleri gibi hücrelerin lizisi meydana gelir. Yanıt - E 83) Komplemanın alternatif yoldan aktivasyonu nereden başlar? (Nisan - 2000) A) B) C) D) E)



C1r C1q C1s C3 C2



Endotoksinler, bazı parazitler gibi birçok yapılar C3 ile birleşerek komplemanı alternatif yoldan aktifleş-tirir. Yanıt - D 84) Aşağıdakilerden hangisi komplemanı klasik yoldan aktifleştirmez? A) B) C) D) E)



Ig M Ig G1 Ig G2 Ig G3 Ig G4



Klasik yolu sadece Ig M ve Ig G ile aktifleşebilir. Ig G'lerin IgG 1, 2 ve 3 alt sınıfları aktifleştirebilir-ken, Ig G4 bu yolu kullanmaz. Antikorların Fc kısımlarına bağlanan C1, C1q, C1r ve C1s olmak üzere üç proteinden oluşur. Bunlardan Ig G ve Ig M'nin Fc kısmına C1q bağlanır. An-tijen-antikor kompleksi C1s'i aktifleştirir, bu da C4 ile C2'den C4b-2b'yi meydana getirir. Daha sonra C3 konvertazdan C3a ve C3b meydana gelir. C3a bir anafilotoksindir. C3b ise C4b-2b ile birleşerek C5 konvertazı meydana getirir. Bunun etkisi ile C5'den C5a ve C5b meydana gelir. C5a bir anafilotoksin ve bir kemotaktik faktördür. C5b ise C6 ve C7'ye bağlanır. Buna daha sonra C8 bağlanır, oluşan komplekse C9'da bağlanarak membrana atak kompleksi oluşur. Alternatif yol: Bir çok madde (endotoksin, parazitler gibi) farklı bir alternatif yoldan komplemanı ak-tifleştirebilir. C3, C3 konvertaz görevindeki faktör B, D ve properdin aracılığı ile C3b-Bb'ye ayrılır. Alternatif C3 konvertaz daha çok C3b meydana getirir. Bunlarla meydana gelen C3b-Bb-C3b, alternatif C5 konvertaz oluşturur ve bunlarla gelişen C5b membrana atak kompleksi oluşturur. Yanıt - E 85) Aşağıdaki kompleman komponentlerinden hangisi C3'ü C3a ve C3b'ye ayırır? A) C5b B) C5a C) C1qrs



267



D) C4b-2a E) C2b Yanıt - D 86) Kapsüllü bakteriler ile meydana gelen ciddi piyojen enfeksiyonlar komplemanın hangi komponentinin eksikliğinde görülür? A) B) C) D) E)



C2 C5 C6 C7 C8



Komplemanların genetik eksikliği birçok infeksiyon hastalığına zemin hazırlar. C2 eksikliğinde ciddi piyojenik bakteri enfeksiyonları, MAC eksikliğinde Neisseria enfeksiyonları, Alternatif yolda properdin yetersizliğinde meningokok enfeksiyonları sık görülür. Yanıt - A 87) Hücre membranına tutunarak lizis ile hücrelerin parçalanmasına sebep olan aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



C3b C3a C5a C5-6-7 C5b-6-7-8-9



Kompleman ister klasik isterse alternatif yoldan ak-tif-leşsin en sonunda membran atak kompleksi (MAC) gelişir. MAC (C5b-6-7-9) gram negatif basiller ve ökaryotik hücrelerin üzerinde delikler açarak onların lizis olmasını sağlarlar. Yanıt - E



88) C5-C9 kompleman eksikliğinde aşağıdaki hastalıklardan hangisini görürsünüz? A) AIDS



268



B) C) D) E)



Meningokok enfeksiyonları Pnömokok enfeksiyonları Giardiasis Histoplasmosis



Birçok genetik bozukluk kompleman proteinlerinin yapımınında bozukluk meydana getirir, bu da değişik enfeksiyon hastalıklarının gelişmesine sebep olur. C2 yetersizliğinde ciddi piyojenik enfeksiyonlar, MAC (C5-C9) eksikliklerinde ise Neisseria enfeksiyonlarına meyil oluşur. Yanıt - B 89) Genetik olarak kompleman C9 komponenti eksikliği olan kişilerde aşağıdakilerden hangisi gerçekleşemez? (Nisan - 2004) A) B) C) D) E)



Anafilotoksin aktivitesi C5 konvertaz oluşumu Opsonizasyon Komplemana bağlı hücre lizisi Alternatif yol aktivasyonu



Komplemanın C5b-6-7-8-9 komponenti (MAC) hücre üzerinde delik açarak lizis oluşturur. Bu parçalardan herhangi birinin eksikliği hücre lizisinin gelişimini engeller. Yanıt – D



90) MHC benzemezliği nedeniyle yıllar sonra gelişen doku reddi aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Primer reaksiyon Hiperakut doku reddi Kronik doku reddi Allograft red Hızlanmış reaksiyon



Kişinin kendi dokusunun transplantasyonu otografttır. İsograft (syngeneic graft) transfer genetik olarak birbirine yakın (örneğin ikizler) (xenograft) farklı canlılar arasındaki transferdir, hemen daima red edilir. Homograft (allograft) aynı türden olan ancak genetik olarak farklı organizmalar arasındaki transferdir (örneğin, insanlar arasında). İmmünsupresyon yapıcı ilaçlar verilmez ise genellikle alıcılarda red reaksiyonları görülür. Yanıt - C 91) Organ nakillerinden sonra, hiperakut atılım reaksiyonunda, aşağıdakilerden hangisi rol oynar? (Eylül - 2001) A) B) C) D)



Sitotoksik T Lenfosit Özgül antikorlar Doğal öldürücü (NK) lenfositler Prostoglandin E2



269



E) Histamin Hiperakut rejeksiyon ortamda çok miktarda bulunan antikorlar aracılığı ile hızlı olarak meydana gelir. Allograft red: immünsupressif ilaçlar alınmadıkça meydana gelecek red olaylarına allograft reaksiyon denir. Akut allograft reaksiyonda yabancı dokunun vaskülarizasyonu başlangıçta normaldir ancak 11-14 günler arasında dolaşım bozulur ve mononükleer infiltrasyon gelişir, bunun sonucunda nekroz olur. Buna pirimer reaksiyon denir. Deri ve dokularda meydana gelen ana reaksiyon budur ve T hücreler rol oynar. Kemik iliği transplantasyonunda antikorlarda bu oluşuma yardımcı olurlar. Bunun dışında iki ayrı tip gref reddi gelişebilir Hiperakut doku reddi; Yeni doku daha önceden gelişmiş antikorlar nedeniyle çok kısa sürede red edilir (örneğin anti ABO antikorlar) Kronik doku reddi; Minör MHC benzemezlik nedeniyle aylar, yıllar sonra gelişebilir. Aynı kişiye ikinci bir allograft uygulanırsa, daha önceden duyarlı hale gelmiş T hücreler aracılığı ile doku reddi 5-6 günde gelişir. Buna hızlanmış (acce-lera-ted) reaksiyon denir. Yanıt - B 92) Antikora bağlı olmayan aşırı duyarlılık reaksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Tip I Tip II Tip III Tip IV TipV



Hipersensitivite veya allerji, immün yanıtın abartılması veya uygun olmayan reaksiyonların meydana gelmesi ile konağa zarar vermesidir. Böyle reaksiyonlar genellikle antijen ile ikinci defa karşılaşmada meydana gelir. Başlıca 4 tip aşırı duyarlılık reaksiyonu vardır. Bunlardan I, II ve III antikora bağımlı, IV ise hücresel tiptedir. Yanıt - D 93) Antijenlerin IgE ile bağlanması sonucunda gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)



Tip I Tip II Tip III Tip IV Tip V



Anafilaksi düz kasların kasılması ve kapillerlerin dilatasyonudur. Bu reaksiyonu spesifik Ig E ile bağlanan antijen oluşturur. IgE antikorunun Fc kısmı mast hücrelerine bağlanır. Bunun sonucunda histamin, lökotrienler, platelet aktivating faktör, eozinofil ve nötrofil kematoktik faktör, ayrıca IL-3, 4, 5 ve GM-CSF salgılanır. Yanıt - A 94) Tip II hipersensitivite reaksiyonu için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? A) B) C) D) E)



Böbrek glomerul bazal membranlarına karşı gelişen otoimmün reaksiyonlar Transfüzyon reaksiyonları Rh uygunsuzluğu Serum hastalığı Antikora bağlı graft reddi



Doku yüzeylerindeki antijenlere otoantikorların bağlanması ile hücre ölümü meydana gelir. Hücreler ya fagositerler tarafından (Ig G + C3B) ya da komplemanın MAC etkisi ile lizise uğratılır. Transfüzyon reaksiyonları, yenidoğanın Rh uygunsuzluğuna bağlı hemolitik hastalık, antikora bağlı graft reddi, kan elemanlarına ve böbrek glomerul bazal membranına karşı gelişen otoimmün reaksiyonlar, eritrosit ve trombositlerin ilaca bağlı olarak gelişen hipersensitiviteleri önemli örneklerdir. Yanıt - D 95) Arthus reaksiyonu ne kadar zamanda ortaya çıkar? A) B) C) D)



5-10 dakika Hemen 3-8 saat 72 saat



270



E) 6-8 gün Arthus reaksiyonu antijen-antikor kompleksleri aracılığı ile meydana gelir. İmmün kompleksler ya kompleman aktivasyonu yoluyla polimorfonükleer lökositler dokuları parçalar, ya da trombosit agregasyonu yoluyla mikrotrombüsleri ve vazoaktif aminlerin salınımını indüklerler. Maksimal 3-8 saat içinde deride polimorfonükleer infiltrasyon, ödem ve eritem görülmesi arthus reaksiyonu adıyla anılır. Çiftçi akciğeri, pulmoner aspergilloz gibi durumlarda inhale edilen antijen yüksek oranlarda antikor meydana getirir. Yanıt - C 96) Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonlarına aşağıdakilerden hangisi örnektir? (Nisan - 1998) A) B) C) D) E)



Ürtiker Serum hastalığı Yeni doğanın hemolitik hastalığı Allerjik nezle Kontakt dermatit



Bazı kimyasallar, bitki materyalleri, topikal ilaçlar, kozmetikler ve sabun ile meydana gelen kontakt hi-persensitivite tip IV hücresel aşırı duyarlılığa örnektir. Yanıt - E 97) Aşağıdaki hücrelerden hangisi, gecikmiş tip aşırı duyarlık reaksiyonlarında rol oynamaz? (Eylül - 2000) A) B) C) D) E)



B- lenfosit T- lenfosit Makrofaj Histiosit Epiteloid hücre



Gecikmiş tip hipersensitivite reaksiyonları spesifik olarak duyarlı hale gelmiş T lenfositler aracılığı ile gelişir. Duyarlı T lenfositler doku makrofajları, histiositler ve epiteloid hücreler aracılığı ile endürasyon meydana getirirler. Humoral immünitenin (B lenfositler) bu reaksiyonla ilgisi yoktur. Yanıt - A 98) Hapten, Tip IV hipersensivite reaksiyonunda (kontakt dermatitte) aşağıdakilerden hangisi ile immün sisteme taşınır? (Nisan - 2001) A) B) C) D) E)



Lenfosit Monosit Epiteloid Langerhans hücresi Mast hücresi



Kontakt dermatitte duyarlı antijen sunan hücreler epidermisde Langerhans hücrelerdir. Yanıt - D 99) Aşağıdakilerden hangisi kontakt dermatit oluşmasında antijen sunucu hücre olarak görev yapar? (Eylül 2002) A) B) C) D) E)



Monosit/ Makrofaj Eozinofil T lenfosit B lenfosit Langerhans hücresi



Kontakt dermatitte antijen sunan hücreler epidermisde Langerhans hücreleridir, CD 4 + T lenfositler ile iletişime girerler. Yanıt - E 100)



Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonuna uygun olmayan aşağıdakilerden hangisidir?



A) T hücrelerinin primer etkileşmesi sonucunda gelişir B) Deri testleri tanıda kullanılır C) Deride langerhans hücreleri antijen sunan hücrelerdir



271



D) Küçük moleküllerin hapten etkisi ile meydana gelir E) Ig G antikorlarının kontakt dermatitte etkisi vardır Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonu antikora bağımlı değildir, antijen ile T hücrelerinin primer etkileşmesi sonucunda meydana gelir. Gecikmiş yanıt temastan sonra saatler (bazen günler) ile ifade edilen sürede meydana gelir ve günlerce sürebilir. İki grupta incelenir; Kontakt hipersensitivitesi: Nikel, formaldehid gibi bazı kimyasallar, bitkiler, topikal kullanılan ilaçlar ve bazı kozmetikler, sabunların kullanımı sonucunda meydana gelir. Küçük moleküller deriye girer ve hapten etkisi yapar, konak proteinlere bağlanınca antijenik özellik kazanır. Aynı madde ile tekrar karşılaşınca duyarlı kişilerde 12-24 saat içinde eritem, kaşıntı, veziküller, ekzema ve deri nekrozları meydana gelir. Antijen sunan hücrelerin, CD 4 T lenfositler ile birbirini etkileyen epidermis'in Langerhans hücreleri olduğu düşünülmektedir. Tüberkülin tipi hipersensitivite: En iyi örneği tüberkülin testidir. Deri içine az miktarda verilen tüberkülin 24-72 saatte kızarıklık ve endürasyon yapar. Pozitif deri testi kişilerin enfekte olduğunu gösterir, ancak akut enfeksiyonu göstermez. Pozitif deri testi yanıtı kemoterapide destekleyici olarak kullanılabilir. Leprada pozitif lepromin testi tüberküloid lepra lehinedir. Sistemik mantar enfeksiyonlarında deri testleri enfeksiyon etkeninin tanınmasında yardımcıdır. Hücresel hipersensitivite herpes simplex ve mumps gibi viral enfeksiyonlarda da gelişebilir, ancak bu hastalıklarda tanı daha çok serolojik olarak konulur. Yanıt - E 101) Asetil kolin reseptörlerinin tahrip olması sonucu ortaya çıkan hastalık, aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül - 2001) A) B) C) D) E)



Good pasture sendromu İnfertilite Sistemik lupus eritematozus Hashimoto troiditi Myastenia gravis



Asetilkolin reseptörlerinin hedef olduğu otoimmün hastalıklar •



Miyasteni gravis







Graves hastalığı







İnsüline bağımlı diyabet







Lambert-Eaton miyastenisi



Yanıt - E 102) A) B) C) D) E)



Goodpasture's sendromunda hedef doku aşağıdakilerden hangisidir? Eritrositler Asetil kolin reseptörleri insülin reseptörleri Böbrek ve akciğer bazal membranı Kalp ve eklem dokuları



Bazen yetişkinlerde kendi antijenlerine immün reaksiyon gelişir ve otoimmün hastalıklar ile sonuçlanabilir. Bu gelişimin en önemli adımı kendi dokularına karşı duyarlılık kazanmış CD4 T lenfos antikora bağımlı olanlarıdır. Otoimmün hastalıkların gelişiminde üç ana mekanizma rol oynamaktadır; Moleküler benzerlik Normal proteinlerde değişme Sekestre antijenlerin salimimi Yanıt - D



272



Önemli otoimmün hastalıklar İmmün yanıtın tipi



Otoimmün hastalık



Hedef



Reseptörlere karşı gelişen antikorlar



Miyasteni gravis



Asetilkolin reseptörleri



Graves hastalığı



TSH reseptörleri



İnsüline dirençli diabet



İnsülin reseptörleri



Lambert-Eaton miyasteni



Kalsiyum kanal reseptörleri



Diğer hücre komponentlerine karşı Sistemik lupus eritematozus gelişen antikorlar Romatoid artrit



DsDNA, histonlar Eklemlerde Ig G



Romatizmal ateş



Kalp ve eklem dokuları



Hemolitik anemi



Eritrosit membranları



İdiopatik trombositopenik purpura



Trombosit membranları Böbrek ve akciğer bazal membran. İntrensek faktör ve parietal hücreler



Goodpasture sendromu



İntrensek faktör ve parietal hücreler



Pernisiyöz anemi



Tiroglobülin



Hashimoto tiroiditi



Islet hücreleri



İnsüline bağımlı DM



Adrenal korteks



Addison hastalığı



Glomerüler bazal membran



Akut glomerulonefrit



Küçük ve orta boy arterler



Periarteritis nodosa



Miyelin proteini



Guillain-Barre sendromu Hücresel immünite (T hücreler ve makrofajlar)



103) A) B) C) D) E)



Allerjik ensefalomyelit



Miyelin proteinlerinin reaksiyonu



Aşağıdakilerden hangisinde fagositik dis-fonksiyon vardır? (Nisan - 1998) Ig A eksikliği Ig M eksikliği Wiskott Aldrich sendromu Kronik granülomatöz hastalık DİGeorge sendrom



Fagositoz yetersizliği ile giden immün sistem hastalıkları •



Kronik granulomatöz hastalık







Chediak-Higashi sendromu







Job's sendromu







Lökosit adhezyon yetersizlik sendromu



Yanıt - D 104) Aşağıdaki Candida enfeksiyonlarından hangisi, T lenfositlerin Candida antijenlerine in vitro yanıtsızlığı ve klinik olarak eşlik eden endokrinopatiler ile karakterizedir? (Eylül - 2005) A) B) C) D) E)



Akut atrofik kandidiazis Kronik mukokutanöz kandidiazis Angüler kelitis Psödomembranöz kandidiazis Kronik atrofik kandidiazis



273



Kronik mukokutanöz kandidiazis T lenfosit yetersizliği olan (özellik AIDS) hastalarda gelişen Candida enfeksiyonu türüdür. Ağır seyirlidir ve hastalarda endokrinopatiler gelişebilir. Yanıt - B



274