Komsomol ve Parti [1 ed.] [PDF]

  • 0 0 0
  • Suka dengan makalah ini dan mengunduhnya? Anda bisa menerbitkan file PDF Anda sendiri secara online secara gratis dalam beberapa menit saja! Sign Up
File loading please wait...

Table of contents :
İÇİNDEKİLER
LE NİN
Devrimci Gençliğin Görevleri 1 10
Öğrenci Hareketi ve Şimdiki Siyasal Durum 1 29
Yeni Görevler ve Yeni Güçler'den 1 39
Gençlik Birliklerinin Görevleri 1 45
ST ALİN
Genç Komünistler Birliği'nin Görevleri 1 71
Genç Komünistler Birliği İçindeki Çelişkiler 1 79
KOMÜNiST ENTERNASYONAL'DEN
SEÇMELER
Komünistler Enternasyonal ve
Komünist Gençlik Hareketi Üzerine Karar 1 84
İşçi Gençliğin Yoksullaşmasına
Karşı Mücadele Üzerine Karar 1 90
Komünist Gençlik Enternasyonali Üzerine Karar 1 91
Komünist Gençlik Enternasyonal ve
Komünist Gençlik Üzerine Karar 1 100
Komünist Gençlik Enternasyonali
Üzerine Tezler 1 102

Citation preview

T�



R.



i



...



.S



EL,...�,... .



..



C:. L .



IlC:



komsomol ve



parti lenin & stalin komünist enternasyonal



1



TARIHSEL YAYlNClLlK: Gençlik Dizisi:



3



3



Kapak: Tekin Ataman- GİO



Dizgi :Sel Dizgi ve Yayıncılık Ltd. Şti.- 511 10 05 Baskı : Özal Matbaası



komsomol ve



parti lenin & stalin komünist enternasyonal Derleyen: Bilge Gülen



TARİHSEL YAYINCILIK



Babıali Cad. Birlik Han No: 20/1 Cağaloğlu- İSTANBUL Tel: 511 10 OS



İÇİNDEKİLER LENİN Devrimci Gençliğin Görevleri 1 10 Öğrenci Hareketi ve Şimdiki Siyasal Durum 1 29 Yeni Görevler ve Yeni Güçler'den 1 39 Gençlik Birliklerinin Görevleri 1 45 STALİN Genç Komünistler Birliği'nin Görevleri 1 71 Genç Komünistler Birliği İçindeki Çelişkiler 1 79 KOMÜNiST ENTERNASYONAL'DEN SEÇMELER Komünistler Enternasyonal ve Komünist Gençlik Hareketi Üzerine Karar 1 84 İşçi Gençliğin Yoksullaşmasına Karşı Mücadele Üzerine Karar 1 90 Komünist Gençlik Enternasyonali Üzerine Karar 1 91 Komünist Gençlik Enternasyonal ve Komünist Gençlik Üzerine Karar 1 100 Komünist Gençlik Enternasyonali Üzerine Tezler 1 102







LENIN



DEVRİMCİ GENÇLİGİN GÖREVLERİ1 Birinci Mektup Yanılmıyorsak, ilkin Osvobojdeniye'nin 4. sayı­ sında yayımlanan ve Iskra'nın2 da eline geçen, öğ­ renci3 gazetesinin yazı kurulunun açıklaması; bize göre öğrenci'nin ilk sayısının çıkışından bu yana, yayımcılannın görüşlerinde dikkate değer bir ilerle­ menin göstergesidir. Açıklamadaki görüşlere katıl­ madığını bildinnekte acele ederken Bay Struve ya­ nılmıyordu; bu görüşler, burjuva-liberal organca böylesine tutarlıca ve hararetle savunulan oportü­ nizm eğiliminden gerçekten de kökten farklıdır. "Devrimci duygu tek başına öğrenciler arasında ide­ olojik birliği sağlayamaz". "bu, şu,ya da bu sosyalist dünya görüşüne dayalı sosyalist bir ideal" ve üstelik "belirli ve bütünlüklü" bir görüş "gerektirir" diyerek, öğrenci'nin yayımcılan ideolojik kayıtsızlık ve ku­ ramsal oportünizmle ilkede aynlmışlar ve öğrencileri devrimcileştirme yolu sorununu uygun bir temele oturtmuşlardır. Doğrudur, bayağı "devıimcilik"in geçerli bakış açısından, öğrenciler arasında ideolojik birliğin sağ­ lanması bütünlüklü bir dünya görüşü gerektirmez, devrimci düşüncelerin çeşitli türlerine karşı "hoşgö9



rülü" bir tutum ve herhangi belirli bir düşünceler dizisine olumlu bağlılıktan kaçınınayı isteyerek, onu, hatta dışanda bırakır. Kısacası, bu siyasal ukalalann gözünde, ideolojik birlik (tabii ki, görüşle­ rin genişliği, ne pahasına olursa olsun ve derhal bir­ liğin önemi vb. hakkında harcıalem sözlerle az ya da çok ustalıkla gizlenen} ideolojik ilkelerin belirli bir yokluğunu gerektirir. Bu düşünce çizgisini savun­ mak için her zaman belirtilen az çok akla yakın ve ilk bakışta, inandıncı bir kanıt da, öğrenciler ara­ sında, siyasal ve toplumsal görüşleri çok farklı gruplann olduğuna ve mecburen olacağına dair ge­ nellikle bilinen ve tartışılmaz olan bu gerçeğe işaret edilmektedir. Bütünlüklü ve belirli bir dünya görü­ şü isteğinin bu nedenle bu gruplann bazısını kaçı­ nılmazca iteceğini ve sonuçta birliği önleyeceğini, uyumlu eylem yerine ayrılık yaratacağını ve böyle­ likle ortak siyasal saldırının gücünü zayıflatacağını, vb. vb. sonsuzca ilan etmektir. Bu akla yatkın kanıtı inceleyelim. Örneğin, öğ­ renci'nin ı. sayısında verilen, öğrencilerin gruplara ayrılışını ele alalım. Bu ilk sayıda yayımcılar henüz belirli ve bütünlüklü bir dünya görüşü isteğini öne sürmemişlerdi, bu nedenle bu sayıyı sosyal­ demokrat "dargörüşlülük" önyargısıyla suçlamak doğru değildir. öğrenci nin ilk sayısındaki başyazı günümüz öğrencileri arasında başlıca dört gruf>tan bahseder: 1} İlgisiz kalabalık-"öğrenci hareketine tü­ müyle ilgisiz kişiler" 2} "Okulcular"-yalnızca eğitimle ilgili öğrenci hareketlerini benimseyenler. 3) "genel olarak öğrenci hareketlerine karşı olanlar, ulusçu­ lar, anti-semitler vb." ve '4) "siyasal düşünüşlüler", '



10



Çarlık zorbalığının devrilmesi için dövüşmeye ina­ nanlar. "Bu grup da iki çelişik unsurlardan oluşur, devrimci görüşler taşıyan saf bir buıjuva siyasal muhalefetten olanlar ve son günlerin bir olgusu yani (sadece son günlerin mi? N. Lenin) sosyalist düşü­ nüşlü devrimci aydın proletaryadan olanlar." Bu ikinci alt grup da, hepimizin bildiği gibi sosyalist­ devrimci öğrenciler ve sosyal-demokrat öğrencilere bölündüğüne göre, günümüz öğrencileri arasında altı siyasal grup buluruz: gericiler, ilgisizler. okul­ cular, liberaller, sosyalist-devrimciler ve sosyal­ demokratlar. Şu soru çıkar: Acaba bu tesadüfi bir gruplaşma, görüşlerin geçici bir dizilişi midir? Sorunla biraz ol­ sun ilgilenmiş herkesin olumsuz cevap vermesi için bu sorunun sadece sorulması yeter. Ve gerçekten öğrencilerimiz arasında herhangi başka bir gruplaş­ ma olamazdı, çünkü. onlar aydınların en duyarlı ke­ simidir ve aydınlara. bu ad tam da, bir bütün olarak toplumdaki sınıf çıkarlarının ve siyasal gruplaşma­ ların gelişmesini en bilinçlice. en kararlıca ve en ku­ sursuzca yansıttıkları ve belirttikleri için verilir. Si­ yasal gruplaşmaları bir bütün olarak toplumun siyasal gruplaşmasına uygun düşmeseydi. (tekabül etmeseydi) o zaman öğrenciler öğrenci olamazlardı. Burada "uygun düşmek" öğrenci gruplarının ve top­ lumsal grupların güç ve sayıda mutlak orantılı ol­ ması anlamında değil. toplumdaki aynı grupların, öğrenciler arasında zorunlu ve kaçınılmaz varlığı an­ lamındadır. Sınıf zıtlıklarının (göreceli) başlangıçsal (rüşeym halinde, empriyonik) gelişimi, siyasal eldeğ­ memişliği, nüfusun büyük, ezici çoğunluğunun poıı



lis zorbalığı yönetimi altında ezilmiş ve çiğnenmiş durumuyla bir bütün olarak Rus toplumu, tam bu altı grupla nitelendirilir, yani: gericiler, ilgisizler, yükselişçller, liberaller, sosyalist-devrimciler ve sosyal-demokratlar. "Eğitimle ilgili olanlar" yerine, burada "yükselişçiler", yani siyasal bir mücadele ol­ maksızın yasalan tanıyarak ilerlemeye, baskı rejimi altında ilerlemeye inananlar, dedim. Böylesi yükse­ lişçiler Rus toplumunun tüm kesimlerinde bulunur ve her yerde, öğrenci "eğitimle ilgili olanlar" gibi, kendilerini meslek çıkarlannın dar sırurlanyla, ulu­ sal iktisatın ya da devlet ve yerel yönetimlerin kendi özel kollannın düzelmesiyle kısıtlarlar. Böylesi deği­ şik eğilimlerin arasında (eğitimle ilgili olanlar gibi) hiçbir ayırım yapmayarak ve siyaset deyimiyle hü­ kümet biçimiyle ilgili her şeyi siyaset olarak ifade ederek her yerde "siyaset"ten korkuyla kaçarlar. Yükselişçiler her zaman liberalizmimizin geniş te­ melini oluşturdular ve hala oluşturuyorlar: "barışçı" zamanlarda (Rusça 'ya çevirirsek. siyasal gericilik za­ manlarındal yükselişçi ve liberal kavramlan pratik eşanlamlı olur. Ve hatta savaş zamanlannda, artan halk öfkesi zamanlannda baskı rejimine karşı yük­ selen saldırı zamanlannda, aralanndaki ayrım çok kez belirsiz kalır. Rus liberali, özgür yabancı bir ya­ yında istibdata karşı.doğrudan ve açık bir karşı çı­ kışla göründüğünde bile, kendisinin her şeyden ön­ ce bir yükselişçi olduğunu asla unutmaz ve ikide bir, bir köle gibi. ya da isterseniz, yasalara uyan, sa­ dık ve saygılı bir kul gibi konuşmaya başlar Osvobojdenlye'ye bakınız. Yükselişçiler ve liberaller arasında belirli ve 12



açıkça anlaşılır bir sınır çizgisinin yokluğu Rus top­ lumundaki bütün siyasal gruplannın genel bir özel­ liğidir� Denilebilir ki, yukardaki altı gruba bölünme yanlıştır. Çünkü Rus toplumundaki sınıfsal bölün­ ıneye uygun gelmez. Ama böylesi bir itiraz temelsiz olurdu. Sınıfsal bölünme tabii ki, siyasal gruplaş­ manın nihai temelidir: son tabiilde tabii ki, bu gruplaşmayı her zaman belirler. Ama bu nihai temel ancak tarihsel gelişme süreci içinde ve bu sürece katılaniann ve bu sürecin yapıcılannın bilinci yük­ selirken ortaya çıkar. Bu "son tahlil"e ancak, bazen yıllar ve on yıllar süren uzun, inatçı bir mücadele, bazen siyasal bunalımlar biçiminde fırtına gibi pat­ lak veren, diğer zamanlarda sönen ve daha önceleri gibi, geçici olarak kesintiye uğrayan, siyasal müca­ deleyle vanlır. Örneğin, siyasal mücadelenin özellik­ le keskin biçimlere büründüğü ve ilerici sınıfın proletaryanın- özellikle sınıf bilinçli olduğu Alman­ ya'da hala karmaşık sınıf içeriklerini tavizci nitelik­ leriyle (ama bütün olarak kesinlikle karşı proleter) gizlerneye yarayan Merkez Partisi gibf partiler (ve güçlü partiler) bulunması rastlantı değildir. Rus­ ya'da günümüz siyasal gruplannın sınıf kökeninin, halkın bir bütün olarak siyasal haklardan yoksun durumuyla. üzerindeki dikkate değereesine iyi ör­ gütlenmiş, ideolojice birleşmiş ve geleneksel olarak dışa kapalı bir bürokrasinin hakimiyetiyle koyuca gölgelenmesine şaşmamak gerekir. Asıl şaşırtıcı olan, Rusya'nın Avrupa kapitalist çizgisi üzerinde gelişmesinin. Asyalı siyasal sistemine rağmen, daha şimdiden toplumun siyasal gruplanışı üzerine öyle­ sine güçlü bir damga vurmasıdır.



Bizim ülkemizde de, her kapitalist ülkenin ilerici sınıfı sanayi proletaryası, çoktandır tüm dünyanın sınıf bilinçli proletaryasının programı haline gelen bir programın bayrağı altında, sosyal-demokrasinin önderliğinde kitlesel, örgütlü hareket yoluna girmiş­ tir. Siyasete ilgisiz kişiler kategorisi Rusya'da tabii ki herhangi bir Avrupa ülkesindekiyle kıyaslana­ mazcasına daha geniştir, ama Rusya'da bile artık bu kategorinin ilkel ve eski eldeğmemişliğinden söz edilemez: Sınıf bilinçli olmayan işçilerin -ve kısmen de köylülerin- ilgisizliği yerini, bu ilgisizliğin besili buıjuva ve küçükburjuvalann ilgisizliğiyle hiçbir or­ tak yanı olmadığını açıkça göstererek, artan sıklıkta siyasal huzursuzluk patlarnalanna ve etkin karşı çı­ kışa bırakıyor. Kapitalist gelişmesinin hala göreceli aşağı derecesi sayesinde Rusya'da özellikle çok sayı­ da olan bu sonuncu sınıf (küçük-buıjuvazi, Çev.) bir yandan, şimdiden tartışılmazcasına bazı bilinçli ve tutarh gericiler üretiyor. Ama diğer yandan ve karşılaştınlmazcasına daha sık olarak, cahil ve ezil­ miş "emekçi halk" kitlesinden hala pek az aynlır ve ideologlannı, tamamıyla yerleşmemiş dünya görüş­ leri ve demokrat ve ilkel sosyalist düşüncelerin bi­ linçsiz karmaşasıyla rasnoçinz4 aydınlannın büyük grubu içinden seçer. Eski aydınlann liberal­ narodnik kesiminin sağ kanadına hem de en sol ka­ nadına: "sosyalist-devrimciler"e özgü olan tam da bu ideolojidir. "Eski" Rus aydınlan dedim. Çünkü liberalizm ile ilkel Narodçuluğu ve belirsiz sosyalizmi hemen he­ men tümüyle soyup çıkaran (tabii ki, Rus Marksiz­ minin yardımı olmadan değil) yeni aydınlar ülke14



mizde şimdiden görüldü. Gerçek buıjuva liberal ay­ dınların oluşumu Rusya'da, özellikle bu sürece Bay Struve, Berdyaev, Bulgakov ve ortaklan gibi uyanık ve her oportünist modaya duyarlı kişilerin katılması sayesinde, dev adımlarla ilerliyor. Son olarak Rus toplumunun aydınlara dahil olmayan o liberal ve ge­ rici unsurlara gelince, onların buıjuvazimizin ya da toprak sahiplerimizin şu ya da bu kesiminin sınıf çı­ k,arlanyla ilişkileri, biraz olsun diyelim, Zemstvolan­ mızın. Dumalanmızın. senet-borsalan kurullanmı­ zın. sergi kurullanmızın. vb. faaliyetlerinden haberli herhangi bir kişi için yeterince açıktır. *



*



*



Ve böylece, öğrencilerimizin siyasal gruplaşması­ nın tesadüfi olmadığı. yukarıda açıkladığımız gibi ol­ masının zorunluluğu kesin sonucuna, öğrenci'nin ilk sayısıyla birlikte. vardık. Bu olguyu saptadıktan sonra "öğrenciler arasında ideolojik birliği sağla­ mak". öğrencileri "devrimcileştirmek" vb. ile gerçekte neyi anlamak gerektiği tartışmalı sorununu kolayca çözebiliriz. Böylesine basit bir sorunun tartışmaya yolaçması ilk bakışta tuhaf bile görülüyor.�,.Öğrenci­ lerin siyasal gruplaşması toplumun siyasal gruplaş­ masına uygun düşerse öğrenciler arasında "ideolojik birlik sağlama"nın yalnızca şu iki şeyden biri anla­ mına geldiği sonucu kendiliğinden çıkmaz mı?. Ya mümkün olduğunca çok öğrenciyi oldukça belirli bir toplumsal ve siyasal düşünceler dizisine kazanmak. ya da.belirli bir siyasal grup öğrencileriyle o grubun öğrenci kitlesi dışındaki üyeleri arasında mümkün 15



olan en yakın bağı kurmak. Kişinin, öğrencileri dev­ rimcileştirmekten. ancak bu devrimcileştirme süre­ cinin tümüyle belirli bir içerik ve niteliği düşünerek, söz edebileceği apaçık değil midir? Örneğin, sosyal­ demokrat için bu ilkin· öğrenciler arasında sosyal­ demokrat düşünceler yaymak ve adına "sosyalist­ devrimci" denmesine rağmen, devrimci sosyalizmle ortak hiçbir şeyi olmayan düşüncelerle savaşmak; ikinci olarak,· okulcu türü dahil her demokratik öğ­ renci hareketini genişletmeye çalışmak ve on u daha bilinçli ve kararlı yapmak demektir., Böylesine açık ve basit bir sorunun nasıl karıştı­ rıldığı ve tartışmalı hale getirildiği çok ilginç ve çok tipik bir hikayedir. Revolutsionnaya Rossiya5 (Sa­ yı ı3 ve ı 7) ile Iskra (Sayı 3 ı ve 35) arasında Birle­ şik Dernekler ve Öğrenciler Örgütleri Kiev Ortak Ku­ rulu'nun "Açık Mekttip"u (Revolutsionnaya Rossiya sayı ı3'de ve öğrenci Sayı ı'de yayınlandı) üzerinde bir tartışma çıktı. Kiev Ortak Kurulu ı902'deki İkinci Tüm-Rusya Öğrenci Kurultayı'nın öğrenci örgütlerinin RSDİP kurullarıyla ilişkiler sür­ dürmesi kararını "dar" olarak tanımladı. Ve belirli bölgelerdeki öğrencilerin belirli bir kesiminin "Sos­ yalist-Devrimci Parti''ye yakınlık duydukları oldukça açık olgusu, "öğrenciler, öğrenciler olarak kendileri­ ni tümüyle ne Sosyalist-Devrimci Parti'yle, ne Sos­ yal-Demokrat Parti'yle birleştirebilirler", gibi çok "ta­ rafsız" ve çok çürük kanıtıyla ustalıkla örtülmüştü. Iskra bu kanıtın çürüklüğüne işaret etti. ama Re­ volutslonnaya Rossiya, tabii ki, Iskracılara "ayrılık ve bölünme bağnazlan" diyerek ve onları "akılsızlık" ve siyasal olgun�uktan yoksunlukla suçlayarak ken16



dini savunmak için silah kuşandı. Yukarda söylenenlerden sonra böylesi bir kanı­ tın anlamsızlığı pek çok açıktır. Ortadaki sorun, öğ­ rencilerin oynaması gereken belli bir siyasal roldür. ·Ve değil mi, ilkin öğrencilerin toplumun geriye kalanından kopanlmış olmadıkları ve öyleyse her zaman ve kaçınılmazcasına, bir bütün olarak toplumun si­ yasal gruplaşmasını yansıttıkları olgusuna gözlerini­ zi kapamalısınız. Ve sonra, gözleriniz kapalı, öğrenci olarak öğrenciler ya da genel olarak öğrenciler hak­ kında gevezeliğe geçmelisiniz. Varılacak sonuç... bel­ li bir siyasal partiyle birleşmekten doğan bölünme ve ayrılıkların zararlılığıdır. Bu acayip tartışmayı so­ nucuna ulaştırmak için, tartışmaemın siyasal dü­ zeyden meslek ya da öğretim düzeyine atlamak zo­ runda kal'leağı gürı gib\ açıktır. ilkin genel öğrenci ilgileri ve genel öğrenci mücadelesinden ve ikinci olarak öğrencilerin eğitimsel amaçlanndan. gelecek­ teki toplumsal faaliyet için kendilerini eğitme ve bi­ linçli siyasal savaşçılar haline getirme görevinden söz ederek. Revolutsionnaya Rossiya'nın "Öğrenci­ ler ve Devrim" (Sayı 17) makalesinde yaptığı tam da böylesi bir uzun atlamadır. Bu iki nokta da çok doğ­ ru ama, durumla hiçbir ilgisi yok ve· yalnızca sorunu karıştınyar' Tartışılan sorun. lam da tabiatı gereği partilerin mücadelesiyle ayrılınazeasma bağlı ve ka­ çınılmaz olarak belirli bir parti seçme'yi içeren siya­ sal faaliyettir. Öyleyse, tüm siyasal faaliyet çok ciddi bilimsel eğitim, sağlam inançlar "geliştirmek" ister. · Ya da. hiçbir siyasal çalışma belli bir eğilimdeki si­ yasal düşünüşlü kişiler çevreleriyle sınırlanamaz, o nüfusun durmadan daha geniş kesimlerine yönellil17



melidir, her kesimin meslek çıkarlanyla bağ kurma­ lıdır, meslek hareketini siyasal hareketle birleştir­ meli ve onun düzeyine yükseltmelidir gerekçesiyle kişi bu seçmeden nasıl kaçınabilir? Ne var ki, kendi konumlarını savunmak için böylesi oyunlara baş­ vurmak zorunda kalmalan olgusu, kişilerin kendile­ rinin hem kesin bilimsel inançlarda hem sağlam bir siyasal çizgide ne kadar zavallıcasına eksik oldukla­ rını gösterir! Soruna ne yandan yaklaşırsanız yakla­ şın, sosyalist-deviıncilerin kendilerini -hem bilim­ sel teori ve hem pratik siyasete ilişkin olarak­ Marksizm, Batı Avrupa "eleştirici" oportünizmi ve Rus küçükburjuva Narodçuluk'u arasında dengele­ me çabalarını kınarken sosyal-demokratların çok­ tandır ortaya koyduğu eski gerçeğin yeniden doğru­ lanmasını bulursunuz. Gerçekten siyasal ilişkilerin biraz olsun geliştiği bir durum düşünün ve bizim "tartışmalı sorun"un pratikte nasıl göründüğüne bakın. Bir dinsel parti, bir liberal parti ve bir sosyal-demokrat parti varsa­ yın. Bazı bölgelerde, diyelim, öğrencilerin ve belki de işçi sınıfının bazı kesimleri arasında çalışıyorlar. İki­ sinin de etkili temsilcilerinin mümkün olan en ço­ ğunu kazanmaya çabalarlar. Tüm öğrencilerin ve iş­ çi sınıfının bütününün ortak, belli genel öğretim ve meslek çıkarlannın varlığı gerekçesiyle, bu temsilci­ lerin belirli bir partiyi seçmelerine karşı koyacaklan düşünülebilir mi? Bu, basım sanatının aynmsız tüm partilere yararlı olduğu gerekçesiyle partilerin mücadele etmeleri olgusunu reddetmek gibi olurdu. Uygar ülkelerde, en geniş ve en sağlarnca kurulmuş öğrenim ve meslek birliklerinin müthiş değerini kav18



ramayan hiçbir parti yoktur: ama her biri onlarda kendi etkisinin hakim olmasına.çalışır. Şu ya da bu kurumun partisiz oluşu hakkında konuşmanın ge­ nellikle mevcut kurumların, yüzde doksan dokuz zaten çok belirli bir siyasal ruhla doldurulduğu ol­ gusunu örtrnek isteyen hakim sınıfların hilesinden başka bir şey olmadığını kim bilmez? Öyleyken sos­ yallst-devrimcilerimizin yaptıkları, gerçekte, "parti­ ' sizlik" şerefine gazel okumak tır. Revolutsionnaya Rossiya (Sayı 1 7)'dan örneğin, şu dokunaklı parçayı alalım: "Bir devrimci örgütün, diğer her bağımsız, tabi olmayan örgütü, yıkılınası gereken ve ne paha­ sına olursa olsun safianna bölünme aynlık ve dağıl­ ma sokulması gereken bir rakip saymaya kararlı olması ne kısa görüşlü bir taktiktir!" Bu, Moskova sosyal-demokrat örgütünün öğrencileri yakın yıllar­ da üniversite çıkarlarının dar sınırlarına çekildikleri için kınayan ve Revolutslonnaya Rosslya'nın öğ­ renci örgütlerinin varlığının, "devrimci olarak beli­ ren"lerin çabalarını işçilerin davasına adamalarını asla önlemediğini bildirerek öğüt verdiği 18966 çağ­ nsına ilişkin olarak söyleniyor. Burada ne kadar karışıklık olduğuna bir bakın. Rekabet. ancak bir siyasal örgütle diğer bir siyasal örgüt, bir siyasal eğilimle diğer bir siyasal eğilim arasında mümkündür (ve kaçınılmazdır). Bir yar­ dımlaşma deJ;Tieğiyle bir devrimci çevre arasında re­ kabet olamaz. Revolutslonnaya Rosslya bu ikinci­ sine birinciyi yoketme kararlılığını atfederken, ta­ mamen saçmalıyor. Ama bu aynı yardımlaşma der­ neğinde belli bir siyasal eğilim gelişirse, -örneğin devrimcilere yardım etmemek ya da kitaplıktan yasa 19



dışı kitaplan atmak- o zaman her dürüst "siyasal düşünüşlü" kişi onunla rekabete ve doğrudan kav­ gaya zorunludur. Çevreleri, dar üniversite çıkarla­ rıyla sınırlayanlar varsa (şüphesiz böyleleri vardır ve 1 896'da çok daha fazlaydılar!) onlarla çıkarlan ge­ nişletmek, daraltmak değil. savunucuları arasında bir mücadele aynı biçimde gerekli ve zorunludur. Ve. hatırlatalım. Revolutslonnaya Rosslya ile Isk­ ra arasında tartışmayı doğuran Kiev Kurulu'nun açık mektubunda. sorun, öğrenci örgütleri ve dev­ rimci örgütler arasında değil, farklı eğilimlerdeki devrimci örgütler arasında bir seçme sorunuydu. Böylelikle, seçmeye başlayan zaten "devrimci ola­ rak beliren" kişilerden, bizim "sosyalist-devrimciler", devrimci bir örgütle tümüyle bir öğrenci örgütü ara­ sında rekabet kısa görüştüdür b.ahanesiyle onları geri adım atmaya sürüklüyorlar. .. Bu gerçekten çok saçma, efendiler! Öğrencilerin devrimci kesimi iki devrimci parti­ den birini seçmeye başladı ve onlara sunulan ders şu: "Bu etki", öğrencilerin sosyalist kesimimin diğer­ leri üzerindeki etkisi, "belirli bir (tabii ki, belirsizlik tercih edilir) parti etiketini (bazısı için etiket, bazısı için bayrak) rahatsız ederek. öğrenci arkadaşlarının akli bilincini bozarak (bütün ülkelerin tüm burjuva basını, sosyal-demokrasinin büyümesini her zaman masum arkadaşlarının bilincini bozan elebaşiara ve karışıklık çıkarıcılara bağlar) elde edilmedi." Şüphe­ siz, her dürüst öğrenci sosyalistlere yöneltilen bu "rahatsız etme etiketleri" ve "bilinç bozma" suçlama­ ları için ne düşünmeyi bilecektir. Ve bu belk�­ siz. gevşek ve ilkesiz sözler, parti örgütü, parti tu20



tarlılığı ve şerefi, parti bayrağı düşüncelerinin hala böylesine ölçülmezcesine zayıf olduğu Rusya'da söz konusu ediliyor! Bizim "sosyalist-devrimciler" devrimci öğrencile­ re, "devrimci kamptaki hizip kavgalarını bir yana bı­ rakarak, genel siyasal hareketle dayanışma"sını ilan eden eski öğrenci kurultayiarını örnek olarak göste­ riyorlar.. Bu "genel siyasal" hareket nedir? Sosyalist hareket artı liberal hareket.. O aynnu bir yana bırak­ mak, en yakın hareketi, liberal hareketi tutma k de­ mektir. Böyle yapmayı teşvik edenler de "sosyalist­ devrimciler"! Kendilerine ayn bir parti diyenler, parti mücadelesinden ayrılmayı teşvik ediyorlar! Bu, o partinin, siyasal mallarını kendi bayrağı altında taşıyamadığını ve kaçakçılığa başvurmak zorunda kaldığını göstermiyor mu? O partinin kendine özgü herhangi bir belirli program temelinden yoksun ol­ duğu açık değil mi? Bunu şimdi göreceğiz., •











Sosyalist-Devrimcilerin öğrenciler ve devrim hakkındaki tartışmalanndaki yanlışlan, yalnızca, bizim yukarda göstermeye çalıştığımız mantık yok­ luğuna bağlanamaz. Bir anlamda iş tersinedir: Tar­ tışmalannın mantıksızlığı onların temel yaniışından çıkar. Bir "parti" olarak, daha başından, öylesine çe­ lişik, öylesine kaygan bir tutum benimsediler ki, ol­ dukça dürüst ve siyasal düşünüşe içlerinde çok ye­ tenekli kişiler bile sürekli salianmaksızın ve düşmeksizin onu koruyamazlardı. "Sosyalist­ Devrimciler"in sosyalist davaya yaptıklan zararı, 21



Sosyal-Demokratlar'ın, tek tek yazarlar ya da önder­ lerin yaptıklan çeşitli hatalara atfetmedikleri her za­ man hatırlanmalıdır. Tersine, bütün bu hataları. yanlış bir program ve siyasal konumun kaçınılmaz sonucu sayarlar. Öğrenci sorunu gibi bir konuda bu yanlışlık özellikle görülür ve buıjuva-demokratik bir bakış açısıyla cicili-bielli bir devrimci sosyalizm ör­ tüsü arasındaki çelişki belirir. Gerçekten Revolutsl­ onnaya Rosslya'nın program makalesi "Öğrenciler ve Devrim"deki düşünüş dizisini inceleyin. Yazann temel vurgulaması-_"gençlik"in "hedeflerinin bencil olmayışı ve arılığı", "idealist güdülerinin gücü" üzeri­ nedir. Onların "yenilikçi" siyasal çabalarının açıkla­ masını burada arıyor.. Bir yandan, baskı rejimi ve nüfusun çok genis ve tür_ s olmayan kesimleri ara­ sında uzlaşmaz bir zıtlık_yaratan, diğer.yandan, s!­ yas�l- poşnutsuzluğun herhangi bir belirtisinin üni­ versiteler dışında ifade edilmesini ço� zor hale geti�n (yakında. hale getirirdi dememiz gerekecek) Rusya'daki toplumsal hayatın gerçek koşullannda aramıyor, r Yazar sonra silahlarını, Sosyal-Demokratlar'ın, öğrenciler arasında farklı siyasal grupların varlığına bilinçlice tepki gösterme, benzer siyasal grupların daha yakın birliğini sağlama ve siyasetçe birbirine benzemeyenleri ayırma girişimlerine çeviriyor. Bu girişimlerden herhangi birini özellikle yanlış diye eleştirdiği yok. bunların hepsinin her zaman tümüy­ le başarılı olduğunu söylemek saçmalık olur. Hayır, o. farklı sınıf çıkarlarının siyasal gruplaşmada da zorunlu olarak yansıyacağı, ne kadar bencil olma­ yan. arı, idealist. vb. olurlarsa olsun, öğrencilerin, 22



bir bütün olarak toplumdan ayrık olamayacağı ve sosyalistlerin görevinin bu farkı örtrnek değil. tersi­ ne mümkün olduğunca geniş olarak açıklamak ve bir siyasal örgüt içinde cisimleştirmek olduğu dü­ şüncesi tamamen yabancıdır. Yazar. olayları, bir sosyal-demokratın materyalist bakış açısından de­ ğil, bir burjuva demokratın idealist bakış açısından görüyor./ Bu nedenle devrimci öğrencilere "genel siyasal hareket"e bağlılık çağrısını yayınlamaktan ve tekrar­ lamaktan utanmıyor. Kendisi için temel sorun, bir­ leştirilmesi gereken genel siyasal, yani genel demok­ ratik harekettir. Bu birlik, "genel öğrenci örgütlerine paralel olarak" gruplaşması gereken, "saf devrimci çevreler"ce bozulmamalıdır. Bu geniş ve birleşik ha­ reketin çıkarları açısından. parti etiketlerini "zorla­ mak" ve arkadaş-larımızın akli bilincini bozmak. ta­ bii ki, canice olur. Bu 1848'de7 burjuvazi ve proletaryanın çatışan sınıf çıkarlarına iŞaret etme girişimlerinin "ayrılık ve bölünme fanatiklerinin" "ge­ nel" kınanmasına yolaçtığı sıralarda. tam da burju­ va demokratlannın görüşüydü. Reformlar yoluyla, sınıf işbirliği yoluyla barışçıl yoldan büyük bir birle­ şik demokrat parti özleyen, en son tür burjuva de­ mokratların-oportünist ve revizyonistlerin görüşü de budur. Onlar her zaman "hizip" kavgalannın düş­ manlan ve "genel siyasal" hareketin destekçileri ol­ muşlardır ve olmak zorundadırlar. Gördüğünüz gibi. bir sosyalistin bakış açısın­ dan, saçmalık noktasına kadar mantıksız ve çelişik olan Sosyalist-Devrimcilerin tartışmaları burjuva demokratın bakış açısından görüldüğünde oldukça 23



anlaşılır ve tutarlı hale gelir. Bu böyledir, çünkü Sosyalist-Devrimci Parti, gerçekte burjuva demok­ ratların bir alt-bölümünden, yapısı bakımından en­ telektüel yönü ağır basan görüşleri bakımından özünde küçük-burjuva olan ve teorik düşüncelerin­ de günümüz oportünüzmiyle eski Narodnizmini �ç­ !ll.t!C {eklektik) olarak birleştiren bir alt bölümden başka bir şey değildir. Burjuva demokratın birlik hakkında sözlerinin iyi çürütülmesi &iyqsaJ_�lişmenin ve gıjicadele­ en nin kendisinin akışıdır. Ve Rusya'da gerçek hareke­ tin büyümesi şimdiden bu tür çürütmeye yolaçmış­ tır.1"Eğitimle ilgili olanları" öğrenciler arasında ayn bir grup olarak düşünüyorum. Gerçek bir mücadele olmadığı sürece, okulcular "genel öğrenci" kitlesin­ den ayrı değildirler ve öğrencilerin bütün "düşünen kesim"inin "birliği" dokunulmaz görünüyordu. Ama eylemler başlar başlamaz, farklı unsurların birbi­ rin.den ayniması kaçınılmaz oldu., , Siyasal hareketin ve baskı rejimine doğrudan saldırının ilerlemesi -herkesi birleştirmek hakkın­ da tüm boş sözlere rağmen- siyasal gruplaşması­ nın daha çok belirliliğiyle derhal damgalandı. Okul­ cuların ve siyasal düşünüşlülerin aynimasının ileriye doğru büyük bir adım olduğundan, kesinlik­ le, hemen hiç kimse şüphe etmez. Ama bu aynlık sosyal-demokrat öğrencilerin okukulardan "kop­ ma"ları anlamına mı gelir? Revolutsionnaya Rossi­ ya gelir diye düşünüyor.• (Sayı 17, sayfa 3'e bakınız). Yalnızca yukarda gösterdiğimiz düşünce karga­ şası yüzünden öyle düşünüyor.LSiyasal eğilimlerin tam olarak ayrılması meslek ve öğrenim birliklerinin 24



bir "kopuş"unu asla ifade etmez. Öğrenciler arasın­ da çalışmaya başlayan bir sosyal-demokrat. ya ken­ disi ya temsilcileri aracılığıyla, mümkün olan en ge­ niş "ti!_müvle öğrenci" ve . öi!remm cevrelerinin mümkün olan en coğ�g!rrrı�mutlaka abala­ vacaktır. Yalnızca akademik özgürlüğü isteyenlerin görüşlerini genişletmeye ve hala bir program ara­ yanlar arasında sosyal-demokrat programın ta ken­ disini yaymaya çalışacaktır.' Toparlayalım. Öğrencilerin belli bir kesimi belirli ve bütünlüklü bir sosyalist dünya görüşü edinmek istiyor.• Devrimci harekette pratik olarak yer almak isteyen öğrenciler için, bu hazırlık çalışmasının esas amacı ancak, şimdi devrimciler arasında biçimien­ miş iki eğilimden birinin bilinçli ve dönülmez seçimi olabilir. Öğrenciler arasında ideolojik birlik sağla­ mak. onları genel olarak devrimcileştirmek vb. ma­ zeretlyle ·böylesi bir seçmeye karşı_ çıkan. sosyalist bilinci belirsizleştiriyor ve gerçekte ideolojik ilkeler yokluğunu vaaz ediyor. Öğrencilerin siyasal gruplaş­ ması bir bütün olarak toplumun siyasal gruplaşma­ sını yansıtmazlık edemez. Ve siyasal bakımdan bir­ birine benzemeyen grupların bilinçli ve ·tutarlı ayrılması için çabalamak her sosyalistin görevidir. Sosyalist-Devrimci Parti'nin öğrencilere "genel siya­ sal hareketle dayanışmalarını ilan etme ve devrimci kamptaki hizip kavgalarını bir yana bırakma" çağrı­ sı, özünde, sosyalist bakış açısından burjuva de­ mokrat bakış açısına, geriye gitme çağrısıdır. Bu şa­ şırtıcı değildir, çünkü "Sosyalist-Devrimci Parti" Rusya'daki burjuva demokratların ancak bir alt bö­ lümüdür.·Sosyal-demokrat öğrencilerin diğer bütün •



25



devrimci çizgilerden ve politikacılardan kopması hiç­ bir biçimde genel öğrenci kitlesi ve eğitim örgütlerin­ den kopuşunu ifade etmez. Tersine, kişi, ancak ta­ mamıyla belirli bir program temeli üzerinde, en geniş öğrenci çevreleri arasında onlann okulcu gö­ rüşünü geliştirmek ve bilimsel sosyalizmi, yani Marksizmi yaymak için çalışabilir ve çalışmalıdır.· Son söz: Sonraki mektuplarda öğrenci'nin oku­ yuculanyla, bütünlüklü bir dünya görüşü biçimlen­ dirmede Marksizmin önemını, Sosyal-Demokrat Parti ile Sosyalist-Devrimci Parti'nin ilkeleri ve tak­ tikleri arasındaki farkları. öğrenci örgütlenmesinin sorunlannı ve öğrencilerin, genel olarak işçi sınıfıyla ilişkisini tartışmak isterim.



1 . Lenin bu makaleyi



Öğrenci



gazetesinin yazı kurulu­



nun isteği üzerine yazdı. Makale Eylül 1 903'te gazete­ nin 2-3. sayısında "Özgür Forum" sütununda yayım­ landı. Makalenin "Birinci Mektup" diye bir altbaşlığı var. Ama anlaşılan Lenin başka mektuplar yazamadı. Makale,



öğrenci



gazetesinden bir yeniden basım



olarak ve teksir halinde (son söz olmaksazıni "öğrenci­ lere, Devrimci Gençliğin G örevleri (Sosyal-Demokrasi ve Aydınlar)" başlığı altında yayıınlandı. Moskova Üni­ versitesi öğrencileri makalenin bir taşbaskısı yayımını çıkardılar. Kitapçık Rusya'da yaygın olarak dağıtıldı. Polis Dairesinin 1 9CM- 5'in eksik verilerine göre, kitap­ çığın nüshaları Katerinoslav, Nyni-Novgorod, Kazan, Odesa, Smolensk ve Minsk Gubemiasında t utuklama­ lar ve ev aramalan arasında bulundu . 2.



Iskra



(Kıvılcam) , Lenin tarafından 1 900'de kurulan ilk



tüm Rusya yasadışı Marksçı gazete,



Iskra,



Rusya'da



işçi sınıfının devrimci bir M arksçı p artisinin kurulma-



26



sında belirleyici bir rol oynadı. Aralık 1 900 tarihli ilk sayı Leipzig'te çıktı. Sonraki sayılar Münih, Londra (Temmuz 1 902'den itibaren) ve Cenevre'de ( 1 903'ün balıanndan itibaren) yayımlandı. Iskra, başlıca uluslararası gelişmelerin, temel ola­ rak uluslararası işçi sınıfı hareketinin sorunlannın ya ­ nında Rusya'da proletarya ve tüm çalışan halkın çarlı­ ğa



karşı



devrimci



dikkat ayırdı.



mücadelesinin



sorunlarına



özel



Lenin gerçekte gazetenin başyazan ve



önderiydi, Rusya'da proletaryanın Parti örgütü ve sınıf mücadelesinin temel sorunlan üzerine makaleler yaz­ dı. Iskra,



Parti güçlerinin topariama merkezi,



Parti



kardolarının toplanması ve eğitilmesi için bir merkez oldu . Lenin'in girişimi v e onun doğrudan



katılmasıyla



Iskra yazı kurulu Parti programının bir taslağını yaptı ve R.S.D.İ.P. nin İkirıci Kurultayını hazırladı. Özel bir kararda,



kurultay



Partinin



kuruluşunda



Iskra'nın



önemli rolü ne işaret etti ve onu R. S. D.İ.P.nin temel or­ ganı olarak ilan etti. İkinci Kurultaydan az sonra Plehanov'un desteğiyle, Menşevikler gazetenin denetimini ele aldılar ve 52 . sa­ yıdan başlayarak o, devrimci Marksçılık'a ve Partiye karşı mücadelenin bir aracı ve oportünizmin bir sözcü­ sü haline çevirdiler. Yayımı Ekim 1 905'te durduruldu . 3.



öğrenci



-Devrimci öğrencilerin yayınladığı bir gazete.



Hepsi iki sayı çıktı. sayı ı ve sayı 2-3. Yayıma Rus­ ya'da başlandı ama birinci sayının tüm nüshalanna matbaada el kondu. Nisan 1 903'de Cenevre'de tekrar basıldı ve sonraki çifte sayı Zürih'te basıldı. Lenin'in sözünü ettiği başyazı şöyle diyordu: "Şu ya da bu Rus muhalefet partisini tutmazken, yazı kurulu , öğrenciler arasında, onlann ideolojice birleştirilmesi­ nin gerekli bir güçlü etkeni olarak, belirli, bütünlüklü,



27



siyasal



ve



sosyalist



bir



dünya görüşü



oluşturmak



amacıyla, sayfalannı, devrimci mücadelenin teorik ve pratik sorunlarının Rus devrimci düşüncesinin hatta en



aşırı



akımlannın



temsilcilerince



tartaşılmasına



ayırma yı gerekli bulur". 4.



Raznochlntsy



(yani, bayağılar) -Aristokrat olmayan



Rus toplumunun papaz, kamu görevlisi, orta buıjuva­ zi, tüccar ve köylü ailelerinden gelen eğitilmiş temsilci­ leri. 5.



Revoluzslonnaya Rosslya ya'da



(Devrimci Rusya) -Rus­



l900'ün sonundan itibaren Sosyalist-Devrim­



ciler Birliği tarafından yayımlanan bir yasa dışı Sosya­ list-Devrimci gazete. Ocak l902'den Aralık l905'e ka­ dar Cenevre'de, Sosyalist Devrimci Partinin resmi ör­ gen! olarak çıktı. 6 . Moskovadaki ilk Marksçı örgüt. İşçi Birliğinin 15 Ka­ sım l896'da öğrencilere yaptığı çağndan sözediliyor. 7. l948'de Fransa ve Almanya'daki devrimden söz edili­ yor .



28



ÖGRENCİ HAREKETİ SİYASAL DURUM1



VE



ŞİMDİKİ



St. Petersburg Üniversitesinde bir öğrenci grevi yapılıyor. Bir kısım diğer yüksek öğrenim kuruluşla­ rı da buna katıldı. Hareket şimdiden Moskova ve Harkov'a yayıldı. Yabancı ve yerli gazeteler ile ve Rusya'dan gelen özel mektuplardaki haberlere bakı­ lırsa oldukça geniş bir akademik hareketle karşı karşıyayız. Eski günlere dönüş! Devrim öncesi* Rusya'ya dönüş! Bu olaylar her şeyden çok bunu ifade ediyor. Eskiden olduğu gibi, resmi gericilik üniversitelerde vidayı sıkıştırıyor. Baskı rejimi Rusya'sında öğrenci örgütlerine karşı ebedi mücadele. öğrencilere 1905 sonbaharında söz verilen özerkliğe karşı Karayüz Bakan Schwartz'ın - "Başbakan" Stolipin'le tam uyum halinde hareket ederek- bir haçlı seferi biçi­ �ini aldı� (Devrimci işçi sınıfının saldırısıyla karşı karşıyayken. istibdat. Rus yurttaşlarına neler "söz" vermedi ki!) O özerklik ki, istibdatın "yapacak daha önemli şeyleri" olduğu sürece öğrencilerce kullanıla­ bilen, aksi halde istibdat tarafından kaldırılması ge­ reken bir "baktı." • I 905 Devrim!.



29



Es�den olduğu gibi, liberal basın, bu defa bazı Ekimcilerle birlikte, ancak gericiliğe yarayacak, vb. vb. vb. yasadışı yollara başvurmamalan için öğren­ cilere yalvararak ağlayıp sızlıyor, -profesörler de gericilik yolunu tutmaması ve "çalkantılarla bitkin bir ülke"de "reformların yardunıyla barış ve düzeni sağlamak" için mükemmel bir fırsattan yararlanma­ sını hükümete yalvararak ağlıyor ve sümüklerini çe­ kiyorlar. Ne kadar antika ve eskimiş, ne kadar ba­ yağı tüm bu nağmeler ve geçen yüzyılın seksenle­ rinin sonunda, yirmi kadar yıl önce olanlan gözleri­ mizin önünde ne canlılıkla diriltiyorları O zamanla şimdiler arasındaki benzerlik, şu anı kendi başına içinden geçtiğimiz üç devıim yılından ayrı olarak ele aldığımızda daha da çarpıcı oluyor. Çünkü Duma (ilk bakışta) aynı devıim öncesi kuvvet ilişkilerini ancak en küçük bir farklılıkla ifade ediyor. Her tür­ lü temsili kuruma, sarayla olan ilişkilerini ve me­ mur arkadaşının etkisini kullanmayı tercih eden vahşi toprakağasının üstünlüğü: iyiliksever efendile­ rinden farklı olmaya cesaret edemeyen tüccarlar (Ekimciler) tarafından aynı memurun desteklenme­ si: her şeyden çok sadakatiarını ispatlamakla ilgile­ nen ve iktidardakilere çağrılan, liberaliziDin siyasal faaliyeti olarak tanımlayan burjuva aydınlarının "muhalefeti": Ve Duma'daki işçi temsilcileri, açık kitle mücadelesiyle proletaryanın yakınlarda oyna­ dığı rolü zayıfça, pek çok zayıfça hatırlatıyor. Böylesi koşullarda öğrencilerin ilkel akademik mücadelesinin eski biçimlerine herhangi bir önem verebilir miyiz? diye sorulabilir. Eğer liberaller sek­ senierin "siyaset" düzeyine inmişlerse (tabi ki bura30



da siyasetten ancak alayla sözedilebilir.) Akademik mücadeleyi şu ya da bu yolla desteklemek gereklidir karanna varmak, sosyal-demokrasinin hedeflerinin bir alçaltılması olmayacak mı? Şurada burada sosyal-demokrat öğrenciler bu soruyu soruyorlar. Her ne ise, yazı kurulumuz bir grup sosyal-demokrat öğrenciden, başka şeyler ya­ nında şöyle diyen bir mektup aldı:



"13 Eylül'de St. Petersburg öğrencilerinin bir toplantısı, bir tüm-Rusya öğrenci grevi için öğ­ rencilere çağnda bulunmayı kararlaştırdı. Bu çağn için gösterilen neden, Schwartz'ın izlediği saldırgan taktikler. Grevin amaç dizisi akademik­ tir hatta toplantı, Moskova ve St. Petersburg Pro­ fesörler Kurulu'nun özerklik mücadelesindeki "ilk adımlar'ını selamlıyor. St. Petersburg toplan­ tısında konulan akademik dizi bizim kafamızı yordu. Şimdiki koşullarda onu, itiraz edilir sayı­ yoruz. Çünkü öğrencileri geniş bir cephede etkin bir mücadele için birleştiremez. Biz öğrenci eyle­ mini ancak genel siyasal eylemle birleştirilmiş bir şey olarak düşünüyoruz, hiçbir durumda on­ dan ayn olarak değil. öğrencileri birleştirmeye yetenekli unsurlar eksik. Bu nedenle biz akade­ mik eyleme karşıyız."



Mektup yazarlannın yaptığı yanlış ilk bakışta görülebileceğinden çok daha büyük siyasal önemde­ dir. Çünkü, onların tartışması tam söylersek, bu be­ lirli (özel) grevde yer almak sorunuyla karşılaştırıla­ mayacak kadar geniş ve önemli bir konudur.



"Biz öğrenci eylemini ancak genel siyasal ey­ leme göre ayarlanmış bir şey olarak düşünpyo31



ruz. Bu nedenle biz akademik eyleme karşıyız." Böylesi bir tartışma kökten yanlıştır. Devrimci şiar -öğrencilerin ve proletaryanın birleşik eylemi­ ne doğru çalışmak vb.- burada genişleyen bir te­ mel üzerinde çok yönlü savaşçı ajitasyon için canlı ·bir yol gösterici olmaktan çıkar ve hareketin farklı biçimlerinin farklı aşarnalanna mekanikçe uygula­ nan cansız bir dogma olur. Devrimin derslerindeki "son sözü"ü tekrarlayarak sadece birleşik siyasal ey­ lemi ilan etmek yetmez. Her olanaktan, her koşul­ dan ve öncelikle, ne olursa olsun, ileri unsurlarla is­ tibdat arasındaki kitleleri etkileyen her çatışmadan yararlanarak siyasal eyleme geçileceği korkusuyla her aşamadan uygunca geçildiğinden emin olmak vb. tabii ki bizim sorunumuz değildir. Böylesi bir görüş, en zararlı bilgiçlik olurdu ve ancak oportü­ nist bir siyasete yolaçardı. Diğer bir yanlış da değiş­ mez diye yanlış yorumlanan bir şiar yüzünden kişi­ lerin ortaya çıkan gerçek durumu ve özgül kitle hareketinin gerçek koşullannı hesaba katınayı red­ detmeleri onun kadar zararlıdır. Bir şiann böyle bir uygulanışı kaçınılmaz olarak devrimci lafazanlık ha­ linde soysuzlaşır. Bir akademik hareketin siyasal hareketin düze­ yini düşürdüğü ya da böldüğü ya da ondan uzak­ laştığı koşullar mümkündür ve bu durumda sosyal­ demokrat öğrenci grupları ajitasyonlannı böylesi bir harekete karşı yoğunlaştırmaya tabii ki zorunlu olurdu. Ama herhangi bir kişi görebilir ki şu sırada nesnel siyasal koşullar farklıdır. akademik hareket. dar ölçüde bir özerkliğe az çok alışmış yeni öğrenci "kuşak"ı arasında bir hareketin başlangıcını ifade 32



ediyor. Ve bu hareket şimdiki zamanda kitle müca­ delesinin diğer biçimlerinin olmadığı bir sırada, bir durgunluğun çöktüğü ve geniş halk kitlesinin hala sessizce, yoğunlukla ve yavaşca üç devrim yılının tecrübesini sindinneye devam ettiği bir sırada baş­ lıyor. Böylesi koşullarda sosyal demokratlar "akade­ mik eyleme" karşı çıksalardı büyük bir hata yapar­ lardı. Hayır, partimize bağlı öğrenci gruplan hareke­ ti ·desteklemek, yararlanmak ve yaymak için her çabayı göstermelidir. Hareketin ilkel biçimlerinin sosyal-demokratlarca diğer her destelenmesinde ol­ duğu gibi, şimdiki destek de, her şeyden çok çatış­ ınayla ayağa kalkan ve genel bir kural olarak siya­ sal çatışmalannın ilk tecrübesi, bu biçim çatışma olan daha geniş kesimler üzerinde ideolojik ve ör­ gütsel etkiden oluşmalıdır. Üniversitelere son iki yıl­ da giren öğrenci gençlik siyasetten hemen hemen tümüyle kopuktu. Ve yalnız düzenin profesörlerince ve hükümet basınınca değil. liberal profesörlerce ve tüm Kadet Partisince2de dar bir akademik özerkçilik ruhuyla eğitildiler. Dövüşe katılanlar ister kavrasın ister kavramasın, bu gençlik için geniş ölçekli bir grev, bir sayasal çatışmanın başlangıcıdır (Eğer bu gençlik geniş ölçekli bir grev örgütlerneye yetenekliy­ se ona bu girişiminde yardım için her şeyi yapmalı­ yız. Ama tabii ki herhangi bir burjuva hareketin ba­ şarısını güveneelemek biz sosyalistlere düşmez). Görevimiz, "akademik" protestocu kitlesine çatışma­ nın nesnel anlamını açıklamak, onu blllnçll siyasal çatışmaya dönüştürmek, sosyal-demokrat öğrenci gruplannca yürütülen ajitasyonu on kat artırmak ve 33



tüm bu faaliyeti öyle bir biçimde yöneltmektir ki,



son üç yılın tarihinden devrimci sonuçlar çıkarılsın, yeni bir devrimci mücadelenin kaçınılmazlığı anlaşı­ lısın ve istibdatın devrilmesi ve bir kurucu meclisin toplanmasını isteyen bizim eski ve oldukça zamanlı şiarlanmız yeni demokrat kuşaklar için bir daha tartışma konusu ve siyasal yoğunlaşmanın denekta­ şı olsun. Hiçbir koşul altında böylesi çalışmadan kaçın­ maya sosyal-demokrat öğrencilerin hakkı yoktur ve bu çalışma şimdiki zamanda ne kadar zor olursa ol­ sun belirli (özel) ajitasyoncular şu ya da bu üniver­ sitede öğrenci derneğinde, toplantısında vb. hangi tersliklerle karşılışırlarsa karşılaşsınlar şöyle diye­ ceğiz: Kapıyı çal, sana açılacaktır. Siyasal ajitasyon çalışması hiçbir zaman boşa gitmez. Onun başarısı, yalnızca, şu anda çoğunluk kazanmakla ya da dü­ zenlenmiş siyasal eylem için rıza almakla ölçülmez. Bunun hepsini derhal elde etmemiz mümkün değil­ dir. Ama bizim örgütlü bir proleter parlisi olmamız bu nedenledir, geçici başarısızlıklardan cesaretini kaybetmemek, ama en zor koşullarda bile sebatla, şaşmaksızın ve tutarlıca çalışmamızı sürdürmek için. Aşağıda yayımladığımız St. Petersburg Ortak Öğrenci Kurulu'nun çağnsı, öğrencilerin en etkin unsurlannın bile inatla salt akademik hedeflere ya­ pıştıklannı ve hala Kadet-Ekimci nağmesini çaldık­ larını gösteriyor. Ve bu, Kadet-Ekimci basının, mü­ cadelenin en yüksek noktasında onun zararlı, canice vb. olduğunu kanıtlamaya çalışarak, greve karşı en iğrenç biçimde davrandığı sırada oluyor. 34



Partimizin St. Petersburg Kurulu'nun, Ortak Kurul'a vermeyi gerekli bulduğu karşı cevabı ancak selamla­ yabiliriz. Bakan Schwartz'ın kamçılan, günüzümün öğ­ rencilerini "akademisler"den "siyasetçiler"e çevirme­ ye, daha yetmiyor. Yeni kadrolara tam devrimci bir eğitim vermek için onların birçok Kara-Yüz başçavu­ şunun ağırlıklı kamçılanna ihtiyacı var. Stolipin'in siyasetiyle eğitilen, karşı-devrimin her adımıyla eği­ tilen bu kadrolar, Kara Yüz-Ekirnci Duma'yla güçlerini birleştiren istibdatla. ulusal ölçüde burjuva­ demokratik çatışmaların nesnel kaçınılmazlığını açıkça gören bizlerin. sosyal demokratların sürekli dikkatini gereksinirler. Evet, ulusal ölçüde. Çünkü Rusya'yı geriye dön­ düren Kara-Yüz karşı-devrim yalnızca devrimci pro­ letaryanın saflarında yeni savaşçılar çelikleştirmi­ yor, kaçınılmazcasına, proleter olmayanların, yani, burjuva demokratların yeni bir hareketini de ayağa kaldıracak. (Bu nedenle, tabii ki, tüm muhalefetin mücadelelerle yer alacağı anlamına değil de, burju­ vazi ve küçük burjuvazinin gerçekten demokrat un­ surlarının, yani mücadeleye yeteneklilerin geniş bir katılımı olacak anlamına gelir). 1908 Rusyası'nda bir kitle öğrenci mücadelesinin başlaması bir siyasal belirtidir, karşı-devrimin getirdiği şimdiki bütün du­ rumun bir belir tisidir. Binlerce ve milyonlarca iplik, öğrenci gençliği orta ve aşağı burjuvaziye. küçük memurlara, köylülüğün belli gruplarına, din adam­ larına vb. bağlar. Eğer ı 908 ilkbaharında. Pyotr Struve tarafından temsil edilen eski Kadet yan­ toprakağası birliğin hafifçe solundaki "Osvobojdenl5



·







ye Birliği" 3 ni canlandırmak için çaba gösteriliyor-



sa; sonbaharda Rusya'da demokrat burjuvaziye her­ kesten yakın gençlik kitlesi karışmaya başlıyorsa; kiralık kalemler, on kat kötülükle, okullardaki dev­ rime karşı bir daha ulumaya başladıysa, alçak libe­ ral profesörler ve Kadet önderler o sevgili Ekimcileri hoşnutsuz eden, iktidardaki Ekimcileri "itebUecek" zamansız, tehlikeli, felaketli greviere ağlayıp sızlıyor­ larsa. bu barut kutusunda yeni barut toplanmaya başladı demektir. gericiliğe karşı tepkinin başlaması yalnızca öğrenciler arasında değil demektir! Ve bu başlangıç ne kadar zayıf ve embıiyonik halinde olursa olsun işçi sınıfının partisi bundan yararlanmalıdır ve yararlanacaktır. Biz, devıimci şi­ arlanmızı ilkin okuma çevreleıine, sonra işçi kitlele­ ri arasına. sonra sokaklara, sonra barikatiara taşı­ yarak deviimden önce yıllar ve onyıllarca çalışmaya yetenekliyiz. Şimdi de, öncelikle günün görevini oluşturan ve ortak siyasal eylem hakkındaki tüm konuşmanın boş sözler olacağı şeyi örgütlemeye. ya­ ni devrimci parolalan için kitleler arasında her yer­ de siyasal ajitasyon yürüten güçlü bir proleter ör­ gütü inşa görevine yetenekli olmalıyız. Üniversite gruplarımızin da yerine getirmesi gereken. kendi alanlannda böylesi bir örgütün kurulması ve somut harekete dayalı bu ajitasyondur. Proletarya, geride kalan olmayacaktır. O ziyafet konuşmalarında, yasal birliklerde, üniversite duvar­ ları içinde. temsili kurumların kürsüleıinde üstün­ lüğü çokça burj uva demokratianna kaptınr. Kitlele­ rin ciddi ve büyük devrimci mücadelesinde üstün­ lüğü asla kaptırmaz ve kaptırmayacaktır. Bu müca·



36



deleyi kıvamına getirmek için tüm koşullar bazılan­ mızın umduğu kadar hızla ve kolayca olgunlaşmıyor ama bu koşullar olguntaşıyor ve şaşmazca kıvam kazanıyor. Ve küçük akademik çatışmalann küçük başlangıcı büyük bir başlangıçtır, çünkü onun ar­ dından bugün değilse yann, yann değilse öbür gün, büyük devamlan gelecektir.



ı . Lenin bu makaleyi 1 908'deki öğrenci hareketinin ön­



derlerinden birinin mektubuna cevaben yazdı. Öğrenci hareketi, üniversite özerkliğini ezmeye ve öğrencilerin 1 905'de kazandığı tüm özgürlükleri kaldırmaya girişen Eğitim



Bakanı Schwartz'ın izlediğini gerici



siyasete



karşı yöneltilmişti. Hareket, Sosyal-Demokrat öğrencilerin önemli bir rol oynadığı ortak öğrenci kurulları tarafından yönelti­ liyordu. Ama çok kere kurullar öğrencilerin ruhduru­ munu gözardı ediyor ve onların isteklerini yasaklama­ ya



çılışıyordu.



Böylece,



13



Eylül



1 908'de



St.



Petersburg Üniversitesindeki genel öğrenci toplantısı öğrencileri, hükümetin yüksek okula ilişkin siyasetine karşı çıkmaya teşvik eden bir karar kabul etti ve bir tüm Rusya grevi yapmayı önerdi (karardan bölümler ve· Lenin'in makalesi



Proletary'nin



aynı sayısında ya­



yırnlandı). Ama St. Petersburg Ortak Kurulu karan ip­ tal etti ve "Topluma ve öğrencilere", yalnızca "eğitim ve kültür"ü savunma gereğinden sözeden bir çağn yaptı. Moskova'da



bir



küme



Sosyal-Demokrat



öğrenci.



onun belirgin bir siyasal nitelik taşıması, gerektiğinde ısrar ederek grave karşı yanlış bir tutum aldı. Lenin makalesinin büyük bir bölümünü bu yanlış tutumun eleştirisine ayırdı.



37



2 . Anayasal-Demokrat Parti -Rusya'da liberal-kıralcı buıjuvazinin baş partisi. O Ekim 1 905'de kuruldu ve içine buıj uvazinin, toprak sahiplerinin ve buıj uva ay­ dınlannın temsilcilerini alıyord u .



Kitleleri



aldatmak



için o kendisine "halkın özgürlüğünün bir partisi" di­ yordu ama gerçekte onun istekleri bir anayasal kırallı­ ğındakilerden öteye geçmiyordu . Gerçekte o, çar ve fe­ odal toprak sahipleriyle iktidan paylaşmak istiyord u . Rusya'daki 1 9 1 7 Şubat buıj uva demokratik devrimi sırasında parti kırallığı kurtarmaya çalıştı. Geçici H ü ­ kümette kilit mevkileri ellerinde tutan Kadetler çalıştı. Geçici Hükümette kilit mevkileri ellerinde tutan Kadet­ ler bir halk düşmanı karşı devrimci siyaset izlediler. Ekim Sosyalist Devriminden sonra Kadetler Sovyet İk­ tidanna şiddetle karşı çıktılar ve müdahelecilerin tüm silahlı karşı devrimci eylemlerine ve seferlerine katıldı­ lar. Müdahalecilerin ve beyaz muhafızıarın yenilmesin­ den sonra onlar yurt dışına kaçtılar ve karşı-Sovyet karşı-devrimci faaliyetlerine devam ettiler. 3. Osvobozlıdeniye (kurtuluş) -P. S . Struve'nin yönetimi altında 1 8 Harizan ( I Temmuz) 1 902'den 5 ( 1 8) Ekim 1 905'e kadar yu rtdışında yayımlanan onbeş günlük bir ga�te. O. Rus liberal buıj uvazisini savundu ve tu­ tarlı olarak ılınılı kıralcı liberalizm düşüncelerini yay­ dı. 1 903'de gazetenin etrafında Osvobozhdenlye Birli­ ği kuruldu ve Ocak 1 904'te son biçimini aldı. Birl ik, Rus



b u ıj uvazisinin



ana



partisi Anayasal-Demokrat



Partinin çekirdeğini oluşturduğu Ekim 1 905'e kadar varold u .



38



YENİ GÖREVLER VE YENİ GÜÇLER'den Savaş zamanı, bir orduya neyse, bir devrimci dö­ nem de sosyal-demokratlara odur. Ordumuzun kad­ rolannı genişletmeliyiz, onlan banş gücünden savaş gücüne ilerletmeliyiz, ihtiyatlan seferber etmeliyiz, izinlileri geriye çağırmalıyız ve yeni yardımcı kıtalar, birlikler ve hizmetler oluşturmalıyız. Savaşta zorun­ lu ve kaçınılmaz olarak, daha az eğitilmişlerle yer değiştirmeye katlanmamız, sık sık. subayların yeri­ ne sıradan askerleri geçirmemiz ve askerlerin subay rütbesine yükseltilmesini hızlandırmamız ve basit­ leştirmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Benzetme bir yana, yüz kat güçlenen halkın dev­ rimci enerj isinin selinden bir dereceye kadar geri kalmamak için tüm parti ve partiyle irtibatlı örgütle­ rin üyeliğini dikkate değer derecede artırmalıyız. Bu , söylemeye gerek yok, Marksizm gerçeklerinin tutarlı eğitimi ve sistemli öğrenimi gölgede bırakılacak de­ mek değildir. Yine de. şimdiki zamanda eğitim ve öğ­ retimin en büyük öneminin eğitilmemişleri kesinlik­ le ve tamamıyla bizim anlayışımızda eğiten askeri harekatlarda olduğunu hatırlamalıyız. Bizim Mark­ sizme "doktrinci" sadakatımızın. şimdi, her yerde kitlelere deneyll-dersler sağlayan, devrimci olayla39



rm yürüyüşüyle desteklendiğini ve bütün bu ders�e­ rin tamamıyla bizim dogmamızı doğrularlığını hatır­ lamalıyız. Bu nedenle, biz dogmayı bırakmaktan ya da aklı havada aydınlara ve kuru düşüneeli devrim­ cilere karşı güven duymaz ve şüpheci tutumumuzu gevşetmekten söz etmiyoruz. Tam tersine. Bir sos­ yal-demokratça unututması bağışlanmaz olan dog­ mayı öğretmenin yeni yöntemlerinden söz ediyoruz. Bizim eski, "dogmacı" derslerimizi -eskiden olduğu gibi okuma çevrelerine değil, kitlelere- taşımak için büyük devrimci olaylann deneyli derslerini kullan­ manın günümüz için öneminden söz ediyoruz: Ör­ neğin. terörü pratikte kitlelerin ayaklanmasıyla bir­ leştirmek gerekir ya da öğrenim yapmış Rus toplumunun liberalizmin ardında buıjuvazimizin sı­ nıf çıkarlannı farkedebilmek gerekir (derslerini). (Vperyod sayı 3'te bu konuda Sosyalist­ Devrimcilerle tartışmamıza bkz.) Böylece sorun. sosyal-demokrat titizliğimizi ve uzlaşmazlığımızı gevşetmek değil, ikisini de yeni yollarla. yeni eğitim yöntemleriyle güçlendirmektir. Savaş zamanında acemi askerler eğitim derslerini doğrudan doğruya askeri harekatlardan almalıdır. Öyleyse, yoldaşlar, yeni eğitim yöntemlerini daha cesurca ele alın! ilerleyin, daha ve daha çok manga­ lar örgütleyin, onlan savaşın içine yollayın, daha çok genç işçi kaydedin, kurullardan fabrika grupla­ rına, meslek birliklerinden öğrenci çevrelerine bü­ tün parti örgü tlerinin olağan çerçevesini genişletini Bu görevde bir an1ık gecikmenin sosyal­ demokrasinin düşmanıanna yarayacağını unutma­ yın. Çünkü yeni sular derhal bir çıkış anyor ve eğer 40



1



bir sosyal-demokrat yatak bulamazlarsa. sosyaldemokrat olmayan bir yatağa akacaklar. Devrimci harekette her pratik adımın genç acemUere, kesin­ likle kaçınılmaz olarak sosyal-demokrat bilimden bir ders vereceğini hatırlayın. Çünkü bu bilim çeşitli sı­ nıflann güçlerinin ve eğilimlerinin nesnel olarak doğru bir hesabına dayanır ve devrimin kendisi de eski üstyapıların çökmesi ve herbiri yeni üst yapıyı kendi tarzında kurmaya çabalayan çeşitli sınıflann bağımsız eyleminden başka bir şey değildir. Ama devrimci bilimimizi bir kitabi dogma düzeyine indir­ gemeyin, onu taktik-süreç ve örgüt-süreç hakkında sefil deyimlerle, kanşıklığı, yalpalamayı ve girişken­ lik yokluğunu haklı göstermeye yarayan deyimlerle bayağılaştırmayın. Örgütlerimizin dışında ve say­ maksizın, devrimci olayıann yürüyüşünün amansız zorunluluklannın onlan doğru yolda tutacağım aklı­ mızdan çıkarmayarak derin grup ve çevrelere bütün farklı girişim türleri için daha çok fırsat verin. Kişi; siyasette, çoğu zaman düşmanından öğrenmek zo­ rundadır, diye eski bir özdeyiş var. Ve devrimci an­ larda düşman bizleri doğru sonuçlara her zaman, özellikle öğretici ve hızlı bir biçimde zorlar. Toparlayalım. Yüz kat artmış olarak büyüyen hareketi, çalışmanın yeni temposunu, daha özgür havayı ve daha geniş faaliyet alanını hesaba katma­ lıyız. Çalışmaya tümüyle değişik bir alan verilmeli­ dir. Eğitim yöntemleri banşçı öğretimden askeri ha­ rekatlara ayarlanmalıdır . Bütün ve her tür örgütlerimizin saflarına genç savaşçılar daha cesur­ ca, çok ve hızla kaydedilmelidir. Bu amaçla bir an gecikmeden yüzlerce yeni örgüt kurulmalıdır. Evet, 41



yüzlerce. Bu bir abartma değildir ve hiç kimse bana. böylesine geniş bir örgütsel görevi başarmak için şimdi "çok geç" demesin. Hayır, örgütlenmek için hiçbir zaman çok geç değildir . Biz yasayla aldığımız özgürlüğü ve yasaya rağmen aldığımız özgürlüğü her tür parti örgütünü güçlendirmek ve sayısını ar­ tırmak için kullanmalıyız. Devrimin gidişatı ya da sonucu ne olursa olsun, şu ya da bu durumla ne kadar erken durdurulursa durdurulsun onun bü­ tün gerçek kazançları, ancak proletaryanın örgüt­ lendiği derecede emin ve güvenilir kılınacaktır. Bolşevik taraftarlarının ikinci kurultayda yay­ mak istedikleri "Örgülleyinl" şiarı şimdi derhal uy­ gulanmalıdır. Yeni örgütler kurmada cesurca giriş­ kenlik gösterıneyi başaramazsak, tüm öncü rol iddialarını temelsizdir diye bırakmak zorunda kala­ cağız: Eğer ulaşılmış, kurul, grup, toplantı ve çevre sınırları, biçimleri ve duvarlannda çaresizce durur­ sak. sadece yeteneksizliğimizi ispatlayacağız. Şimdi her yerde, yardımımız olmaksızın. belirli herhangi bir program ya da hedef olmaksızın, sadece olayla­ rm etkisiyle binlerce çevre fırlıyor. Sosyal­ demokratlar . bu çevrelerin mümkün olan en çoğuy­ la doğrudan temas kurmayı ve güçlendirmeyi, onla­ ra yardım etmeyi, kendi bilgi ve tecrübelerinin fay­ dasını sunmayı, kendi devrimci girişkenlikleriyle onları harekete geçirmeyi kendilerine görev bilmeli­ dir. Bırakın tüm böylesi çevreler. açıkça sosyal­ demokrat olmayanların dışında, ya doğrudan Par­ ti'ye katılsınlar ya da partiyle lrtlbat kursunlar. Bu ikinci durumda programımızı kabul etmelerini ya da zorunlu olarak bizimle örgütsel ilişkilere gir42



melerini istememeliyiz. Onların karşı çıkış ruhu ve uluslararası devrimci sosyal-demokrasinin davasına sevgiler! , sosyal-demokratların aralannda etkilice çalışmalan koşuluyla, kendi başına yeter. Çünkü bu sempatizan çevreleri olayların etkisiyle sosyal­ demokrat işçi sınıfı partisinin ilk önce demokratik yardımcılarına ve sonra inançlı üyelerine dönüşe­ ceklerdir. Halk kitleleri var ve bizde adam eksik; bu çelişik formül çoktandır Sosyal-Demokrat Parti'nin örgütsel hayatıyla, örgütsel ihtiyaçları arasındaki çelişkiyi ifade etmiştir. Bugün bu çelişki her zamankinden daha çarpıcıdır. Çok kez her yandan, yeni güçler için tutkulu çağrılar, örgütlerde güçlerin eksikliği hakkında yakınmalar işitirken aynı zamanda, her yerde özellikle işçi sınıfı arasında sayısız hizmet sunmalar. genç güçlerin büyümesi var. Böylesi ko­ şullar altında adam eksikliğinden yakınan pratik ör­ gütleyici, 1 793'de, Büyük Fransız Devriminin doru­ ğunda Fransa'da adam yok, yalnız cüceler var diye yazan, Bayan Roland'ın durumuna düşer. Bu biçim­ de konuşan kişiler, ağaçlara bakmaktan ormanı gör­ mezler. Olayların kendilerini köleleştirdiğini, kendi­ lerinin, devrimcilerin, olaylara düşüncede ve eylem­ de hakim olmadıklarını ama olayların kendilerine hakim olduğunu ve ezdiğini itiraf ederler. Böylesi ör­ gütleyiciler emekliye ayrılsınlar ve çok kere tecrü­ be eksikliklerini gayretleriyle kapayan genç güçlere meydanı boş bıraksınlar daha iyi . Adam kıtlığı yok: devrimci Rusya şimdiki kadar bir adam bolluğuna hiçbir zaman sahip olmadı. Ge­ çici müttefıkler. bilinçli dostlar ve bilinçsiz destekçi43



ler bakımından hiçbir devrimci sınıf. Rus proletar­ yasının bugün olduğu kadar, böylesine iyi durumda olmadı. Halk kitleleri var, bütün yapmamız gereken, kuyrukçu düşünce ve hükümlerden arınmak, giriş­ kenlik ve girişime. "tasanlar"a ve "işler"e tam fırsat vermek ve böylece büyük devrimci sınıfın değerli temsilcileri olduğumuzu göstermektir. O zaman Rusya proletaıyası bütün büyük Rus devrimini başladığı gibi kahramanca bitirecektir.



GENÇLİK BİRLİKLERİNİN GÖREVLERİ (Rusya Genç Komünistler Birliği'nin Üçüncü tüm­ Rusya Kurultaymda Yapılan Konuşma. 2 Ekİm 1 920) 1



(Kurultay Lenin'i müthiş bir alkışla selamlı­ yor). Yoldaşlar, bugün Genç Komünistler Birliği'nin temel görevleri ve bu açıdan, bir sosyalist cumhuri­ yette gençlik örgütlerinin genel olarak nasıl olması gerektiği üzerinde konuşmak istiyorum. Bu sorun üzerinde durmak daha da zorunlu oluyor, çünkü bir bakıma, gençliğin bir komünist toplum yaratma gerçek göreviyle karşılaşacağı söyle­ nebilir. Çünkü kapitalist toplumda büyümüş emek­ çi halk kuşağının, çok çok, sömürü üzerine kurul­ muş eski, kapitalist hayat biçiminin temellerini yıkma görevini başarahileceği açıktır. O. ancak, pro­ letaryanın ve emekçi sınıfların, iktidan ellerinde tut­ malanna ve yalnızca, yeni koşullar altında, insanın insan tarafından sömürülmesine dayalı ilişkilerin artık mevcut olmadığı bir durumda çalışmaya başla­ yan bir kuşak tarafından inşa edilebilecek, sağlam b� temel atınalanna yardım edecek, bir toplumsal 45



sistem yaratma görevlerini başarabilecektir. Ve böylece, gençliğin karşısında duran görevleri bu açıdan ele alırken, söylemeliyim ki, genel olarak gençliğin ve özel olarak Genç Komünist Birliklerinin ve tüm diğer örgütlerin görevleri bir tek kelimede özetlenebilir: öğrenin. Tabii ki. bu yalnızca bir "tek kelime"dir. Başlıca ve temel sorulara cevap vermez: ne öğrenmeli ve na­ sıl öğrenrneli? Ve buradaki esas nokta şudur: Kapi­ talist toplum eğitim çizgisini günümüze taşıyarak komünist toplum yaratacak olan genç kuşaklan ye­ tiştiremeyiz. Gençliğin okutulması, öğrenimi ve eği­ timi eski toplumun bize bıraktığı malzemeden yola çıkmalıdır. Biz komünizmi, yalnızca, eski toplumun bize bıraktığı, bilgi, örgütler ve kurumlar bütünlüğü temeli üzerinde, yalnızca insan güçleri ve araçlan­ nın yığıntısını kullanarak inşa edebiliriz. Yalnızca gençliğin okutulmasını, örgütlendirilmesini ve öğre­ timini kökten yeniden biçimlendirerek, genç kuşa­ ğın çabalannı eski topluma benzemeyen bir toplu­ mun yaratılmasıyla yeni komünist bir toplumun yaratılmasıyla sonuçlanmasını güvenceleyebileceğiz. Gençliğe ne öğretmemiz gerektiği ve komünist genç­ lik adına gerçekten hak verdirrnek istiyorsa gençli­ ğin nasıl öğrenmesi gerektiği ve onun bizim başladı­ ğımız şeyi tamamlaması ve bitirebilmesi için nasıl eğitilmesi gerektiği sorunuyla bu nedenle aynntılı olarak uğraşmalıyız. Söylemeliyim ki, ilk ve en doğal cevabın şu oldu­ ğu görülüyor: komünizme ilerlemek isteyen Gençlik Birliği ve genel olarak gençlik, komünizm! öğrenme­ lidir. 46



Ama bu cevap -"Komünizmi öğrenin"- çok ge­ neldir. Komünizmi öğrenmek için bize gereken ne­ dir? ve genel bilgi toplamından ne seçilmelidir? Bu­ rada komünizmi öğrenmek görevi yanlış olarak konulduğunda ya da çok tek yanlı bir biçimde yo­ rumlandığında kendini çok kere gösteren bir dizi tehlike doğar. Doğal olarak, akla gelen ilk düşünce, komüniz­ mi öğrenmenin, kitaplarda bulunan bilgi toplamını özürolemek demek olduğudur. Ama komünizmi in­ cele-menin böylesi bir tanımı çok kaba ve yetersiz olur. Eğer komünizmi incelemek yalnızca komünist kitap ve kitapçıklarda bulunan şeyi özümlemekten oluşsaydı, çok kolaylıkla kitap hakkabazlan ya da lafazanlar elde ederdik Ve bu çok kere bize zarar verirdi. Çünkü böylesi kişiler komünist kitap ve ki­ tapçıklarda ortaya konan şeyi ezberledikten sonra , bilginin çeşitli dallarını birleştirmekle yeteneksiz çı­ karlar ve komünizmin gerçekten istediği biçimde ha­ reket edemezlerdi. Bize, eski, kapitalist toplum tarafından bırakılan en büyük dert ve belalardan birisi, kitaplarla pratik hayat arasındaki kesin kopukluktur: her şeyi müm­ kün olan en iyi biçimde açıklayan kitaplar vardı ama çoğu durumlarda bu kitaplar en zararlı ve iki­ yüzlü yalanları, kapitalist toplumun asılsız bir tasvi­ rini taşıyorlardı. Komünizm hakkında sadece kitap bilgisini özürolemek bu nedenle en hatalı bir şey olur. Artık konuşmalarımız ve makalelerimiz sadece komünizm hakkında söylenınesi adet olan şeyleri tekrarlamı­ yor. Çünkü konuşmalanmız ve makalelerimiz her 47



alandaki günlük çalışınarnızla bağınblıdır. Çalışma ve mücadele olmadan, komünist kitap ve eserlerden elde edilmiş kitabi bilgi kesinlikle değersizdir. Çün­ kü bu, eski, burjuva toplumunun en zararlı niteliği olan teori ve pratiğin eski aynlığını, eski kopukluğu devam ettirir. Yalnızca komünist şiarlan özümlerneye girişrnek daha da tehlikeli olur. Bu tehlikeyi zamanında kav­ ramasaydık ve tüm çabalarımızı bu tehlikeyi defet­ meye yöneltmeseydik, komünizmi bu biçimde ince­ ledikten sonra kendilerine komünist diyecek olan yanın ya da bir milyon genç erkek ve kadın, komü­ nizm davasına ancak geniş ölçüde zarar verirdi. Şu soru çıkıyor: Bunlann tümü komünizmin in­ celenmesi için nasıl birleş tirilmelidir? Eski okullar­ dan, eski tür bilimden neyi almalıyız? Çok yönlü eğitimli insanlar yetiştirmek, genel olarak bilimleri öğretmek eski tür okulun iddia edilen hedefiydi. Bu­ nun tamamen asılsız olduğunu biliyoruz. Çünkü toplumun bütünü halkın sınıflara, sömürenlere ve ezilenlere bölünüşü üzerine dayanıyor ve sürdürü­ lüyordu. Sınıf ruhuyla tamamen doldurulmuş oldu­ ğu için, eski okullar doğal olarak yalnız burj uvazi­ nin çocuklanna bilgi veriyordu. Her kelime, buıj uvazinin çıkarianna göre tahrif ediliyordu. Bu okullarda işçi ve köylülerin genç kuşağı. buıjuvazi­ nin çıkarianna göre talim ettirildikleri kadar eğitil­ miyorlardı. Onlar, burjuvazinin huzur ve keyfini bozmaksızın ona karlar yaratmaya yetenekli faydalı hizmetçileri olacak bir biçimde eğitlliyorlardı. Eski tür okullan reddederken ondan yalnızca, gerçek ko­ münist eğitim için bize gerekeni almamızın nedeni 48



budur. Bu beni, sürekli duyduğumuz, eski o�ullara yö­ neltilen ve çok kere tamamen yanlış sonuçlara yola­ çan kötüleme ve suçlamalara getiriyor. Eski okulun bir salt kitabi bilgi okulu , durmadan talim ve hafız­ lama okulu olduğu söyleniyor. Bu doğrudur. Ama eski okullardaki kötü olan şeyle bize yararlı olanı ayırmalıyız ve ondan komünizm için gerekli olanı se­ çebilmeliyiz. Eski okullar salt kitabi bilgi sağlıyordu; onlar öğ­ rencilerini, kafayı kanştıran ve genç kuşağı. bir tek örneğe göre düzenlenmiş bürokratlara çeviren bir yı­ ğın yararsız, gereksiz ve kısır bilgiyi özürnlemeye zorluyordu . Ama sizin, kişinin, insanlığın biriktirdiği bilgi hazinesini özümlemeksizin bir komünist oluna­ bileceği sonucunu çıkarmaya çalışınanız ciddi bir yanlışa düşmek demek olurdu. Komünizmin kendi­ sinin onun bir sonucu olduğu o bilgi toplamını edin­ meksizin, komünist şiarlan ve komünist bilimin so­ nuçlarını öğrenmenin yeterli olduğunu düşünmek yanlış olur. Marksizm, komünizmin, insan bilgisinin toplamından nasıl çıktığını gösteren bir örnektir. Komünist kuramın -temel olarak Marks'ın ya­ rattığı komünizm biliminin, bu Marksizm öğretisi­ ni- hatta bir dahi idiyse de, on dokuzuncu yüzyılın bir tek sosyalistinin eseri olmaktan çıktığını ve onu kapitalizme karşı mücadelelerinde uygulayan dün­ yanın her yanındaki milyonlar ve on milyonlarca proleterin öğretisi haline geldiğini okudunuz ve duy­ dunuz. Eğer Marks'ın öğretilerinin, en devrimci sını­ fın milyonlar ve on miyonlarcasının yüreğini ve kafa­ sını nasıl kazanabildiğini sorsaydınız, yalnız bir 49



cevap alırdınız: Çünkü Marks. eserini, kapitalizm altında edinilmiş insan bilgisinin sağlam temeli üze­ rine dayandırdı. İnsan toplumunun gelişmesini yö­ neten yasaların bir incelemesini yaptıktan sonra, Marks, kapitalizmin komünizme doğru gelişmesinin kaçınılmazlığını kavradı. En . önemlisi, onun bunu, daha önceki bilimin yarattığı şeylerin tümünü ta­ mamıyla özümleyerek, bu kapitalist toplumun, ke­ sin, ayrıntılı ve derin bir incelemesinin biricik temeli üzerinde ispatlamasıdır. O, bir tek aynntıyı gezardı etqıeden, insan toplumunun yarattığı her şeyi eleş­ tirerek yeniden biçimlendirdi, işçi sınıfı hareketi üzerinde doğruluğunu sınadı ve ondan. burjuva sı­ nırlamalanyla kuşatılmış ya da burjuva ön yargıla­ rıyla sarılmış kişilerin çıkaramadığı sonuçlan gös­ terdi. Bunu, örneğin, proleter kültürü hakkında ko­ nuştuğumuzda aklımızda tutmalıyız. Biz, yalnızca insanlığın bütün gelişmesiyle yaratılmış kültürün tam bir bilgisinin ve dönüşümünün bizim bir prole­ ter kültürü yaratmamızı sağlayacağını açıkça kavra­ madıkça bu sorunu çözemeyeceğiz. Proleter kültürü havadan kapılmaz; o. kendilerine proleter kültürü uzmanlan diyen kişilerin bir buluşu değildir. Bu, tümden saçmadır. Proleter kültürü insanlığın, kapi­ talist. toprak sahibi ve bürokratik toplum boyun­ duruğu altında biriktirdiği bilgi hazinesinin mantıki gelişmesi olmalıdır. Marks tarafından yeniden bi­ çimlendirelen siyasal iktisatın bize insan toplumu­ nun nereye varması gerektiğini göstermesi, sınıf mücadelesine, proleter devriminin başlangıcına ge­ çişi göstermesiyle aynı biçimde, tüm bu yollar prole50



ter kültürüne götürmüştür ve götürmeye devam edecektir. Yeni eğitim sisteminin bazı savunucuları gibi, gençliğin temsilcileri, onların hafızlama sistemini kullandığım iddia ederek eski okullara saldınrken biz onlara eski okullarda iyi olan şeyi almamız ge­ rektiğini söylüyoruz. Genç insanların kafasını. onda dokuzu yararsız ve onda biri tahrif edilmiş geniş bir bilgiyle dolduran sistemi almamalıyız. Ama bu , ken­ dimizi komünist sonuçlarla sınırlayabileceğimiz ve yalnızca komünist şiarlar öğrenebileceğimiz anlamı­ na gelmez. Bu yolla komünizmi yaratamazsınız. Yal­ nızca kafanızı insanlığın yarattığı tüm hazinelerin bir bilgisiyle zenginleştirdiğinizde bir komünist ola­ bilirsiniz. Bizim hafızlatmaya ihtiyacımız yok ama her öğ­ rencinin kafasını temel olguların bir bilgisiyle geliş­ tirmeye ve mükemmelleştirmeye ihtiyacımız var. Eğer edindiği tüm bilgi sindirilmemişse. komünizm boş bir söz, bir tabela ve bir komünist de tam anla­ mıyla övüngen olacaktır. Bu öğretiyi sadece özümle­ memeli. eleştirerek özü ml emelisiniz ki kafanızı ya­ rarsız nesnelerle doldurmayıp. , bugünün ıyı­ öğrenimli kişisine gerekli olan tüm olgularla zengin­ leştiresiniz. Eğer bir komünist, bir hayli ciddi ve sıkı çalışma göstermeksizin ve eleştirerek incelenmesi gereken olguları anlamaksızın, edindiği hazır sonuç­ lar nedeniyle komünizm hakkında övünmeyi kafası­ na sığdırsaydı. o. gerçekten acınacak bir komünist olurdu . Böylesi yüzeysellik kesinlikle ölümcül olur­ du. Eğer ben az bildiğimi bilirsem daha çok öğren­ meye çalışırım. Ama bir kişi kendisinin hem bir ko51



münist olduğunu hem de bir şeyi adamakıllı bilme­ ye ihtiyacı olmadığını söylerse o asla bir komünist olamayacaktır. Eski okullar kapitalistlerin ihtiyaç duyduğu hiz­ metçiler yetiştiriyor, bilim adamlannı, kapitalistleri hoşnut edecek şeyleri yazmak ve söylemek zorunda olan piyonlara çeviriyordu. Bu yüzden biz onlan or­ tadan kaldırmalıyız. Ama bizim onlan ortadan kal­ dırmamız, cmlan yıkmamız gerektiği olgusu, onlar­ dan, insanlığın biriktirdiği insana gerekli olan her şeyi almamamız anlamına mı geliyor? Bu, biz, kapi­ talizme gerekli olan şeyle , komünizme gerekli olan şey arasında aynm yapmamalıyız mı demektir? Biz buıjuva toplumunda, çoğunluğun iradesine karşı kullanılan eski talim çavuşu yöntemlerinin ye­ rine eski toplumdan nefretlerini, geniş bir ülkenin toprakları üzerine yayılmış ve dağılmış milyonlar ve yüzmilyonlarca halkın iradesini onsuz yenilginin ka­ çınılmaz olduğu tek bir irade halinde kaynaştırmak amacıyla, bu mücadele için güçlerini birleştirmek ve örgütlernek kararlılığı. yeteneği ve hazır oluşu ile bütünleştiren işçi ve köylülerin sınıf bilinçli disipli­ nini koyuyoruz. Bu dayanışma olmaksızın, işçilerin ve köylülerin bu bilinçli disiplini olmaksızın bizim davamız umutsuzdur. Bunsuz, biz bütün dünyanın kapitalistlerini ve toprak sahiplerini altedemeyiz. Hatta bırakın bu temel üzerinde yeni, komünist bir toplum inşa etmeyi, temeli sağlamlaştıramayız. Aynı biçimde, eski okullan kınarken , eski okullar için ke­ sinlikle haklı ve gerekli bir nefret beslerken ve onlan yıkmaya hazır oluşu takdir ederken, eski öğretim sisteminin, eski hafızlama ve eski eğitimin yerine in52



san bilgisinin toplamını edinmek hem de öyle bir bi­ çimde edinmek ki komünizm ezberle öğrenilecek bir şey değil de sizin düşündüğünüz bir şey, bugünkü eğitimin bakış açısından kaçınılmaz olan sonuçları içeren bir şey olsun. Komünizmi öğrenme hedefinden söz ederken ana görevler bu biçimde sunulmalıdır. Bunu size açık hale getirmek ve nasıl öğrenme­ niz gerekir sorununa yaklaşımı göstermek için, pra­ tik bir örnek alacağım. Askeri sorunlardan, cumhu­ riyetl savunmanın sorunlarından sonra şimdi iktisadi görevlerle karşı karşıya olduğumuzu hepiniz biliyorsunuz. Bildiğimiz gibi, komünist toplum sana­ yi ve tarımı, onarmadıkça hem de eski biçimde de- . ğil, inşa edilemez. Onlar bilimin son sözüne uygun olarak çağdaş bir temel üzerinde yeniden kurulmalı­ dır. Bu temelin elektrik olduğunu ve yalnızca bütün ülkenin, sanayi ve tarımın tüm dallannın elektrik­ lendirilmesinden sonra, yalnızca bu hedefi elde etti­ ğinizde, eski kuşağın inşa ederneyeceği komünist toplumu kendiniz için inşa edebileceğinizi biliyorsu­ nuz. Sizin karşınızda duran, bütün ülkeyi iktisacten canlandırma, hem tarımın ve hem sanayiyi çağdaş teknik çizgilerde, çağdaş bilim ve teknolojiye, elekt­ riğe dayalı olarak yeniden örgütleme ve onarma gö­ revidir. Okuma yazma bilmez kişilerin elektriklen­ dirmenin üstesinden gelemeyeceğini ve sadece okuma yazmanın da yetmeyeceğini çok iyi bilirsiniz. Elektriğin ne olduğunu anlamak yetersizdir. Gere­ ken şey, onu, teknik olarak sanayide, tanmda ve bunların tekil dallarında nasıl uygulanacağının bil­ gisidir. Bu hem bizzat öğrenilmeli, hem emekçi hal53



kın bütün yetişen kuşağına öğretilmelidir. Bu her sınıf bilinçli komünistin, kendini komünist sayan ve genç komünist birliğine katılarak, komünizm! inşa etmek için partiye ve bütün genç kuşağa yardım et­ meyi üstlendiğin! açıkça anlayan her gencin karşı­ sındaki görevdir. O, bunu yalnızca çağdaş eğitim te­ meli üzerinde yaratabileceğini ve bu eğitimi edinemezse komünizmin sadece dindarca bir istek olarak kalacağını anlamalıdır. Bmjuvaziyi devirmek eski kuşağın göreviydi. O zamanki ana görev buıjuvaziyi eleştirmek, kitleler arasında buıjuvaziye karşı nefret uyandırmak ve sı­ nıf bilincini ve güçlerini birleştirme yeteneğini besle­ mekti. Yeni kuşak çok daha karmaşık bir görevle karşı karşıyadır. Sizin göreviniz yalnızca güçlerinizi, kapitalistler tarafından kışkırtılan bir istilaya karşı işçilerin ve köylülerin hükümetini desteklemek içln toplamak değildir. Tabii ki bunu yapmalısınız; bu sizin açıkca kavradığmız ve komünistler tarafından belirgince görülen bir şeydir. Ama, bu yetmez. Bir komünist toplum inşa etmek zorundasınız. Birçok yönden işin yarısı yapılmıştır. Eski düzen, tam da layık olduğu gibi yıkılıp bir harabe yığınına çevril­ miştir. Yer temizlenmiştir ve bu yer üzerinde genç , komünist kuşak bir komünist toplum inşa etmeli­ dir. Siz inşa görevi ile karşı karşıyasınız ve bu görevi yalnız tüm çağdaş bilgiyi özümleyerek. yalnızca ko­ münizmi hazır ve ezberlenmiş formüller, öğütler. re­ çeteler, emirler ve programlardan. şimdiki çalışma­ mıza yön veren yaşayan gerçeğe dönüştürebilir ve yalnızca komünizm! tüm pratik çalışmanızda bir rehber yapabilirseniz başarabilirsiniz. Gençliği eğit54



mekte. öğretmekte ve ayağa kaldırmakta izlemeniz gereken görev budur. Siz. safiannda her genç erke­ ğin ve genç kadının bulunması gereken bir komü­ nist toplumun milyonlarca kurucusu arasında en önde almalısınız. Genç işçi ve köylü kitlesini komü­ nizm! kurma işine katmadıkça bir komünist toplum kuramazsınız. Bu doğal olarak beni komünizm! nasıl öğretmeli­ yiz ve yöntemlerimizin özgül nitelikleri ne olmalıdır sorununa getiriyor. Ben burada önce, komünist etik sorununu ele alacağım. Sizler kendinizi komünistler olarak eğitmelisiniz. Pratik faaliyetlerini, üyelerini, öğrenerek, örgütlene­ rek, birleşerek ve savaşarak hem kendilerini hem de kitleleri eğitecekleri bir biçimde örgütlernek gençlik birliğinin görevidir. Bugünün gençliğin! öğretmenin, eğitmenin ve okutmanın amacı onları komünist ahlak ile donatma olmalıdır. . Ama komünist ahlak diye bir şey var mıdır? Ta­ bii ki vardır. Çok zaman bizim kendimize ait değer­ lerimizin olmadığı ima edilir. Pek çok kere burjuvazi biz komünistleri tüm toplumsal değerleri reddet­ mekle suçlar. Bu . sorunu kanştırmanın, işçilerin ve köylülerin kafasını karıştırmanın bir yöntemidir. Biz hangi anlamda geleneği reddederiz, ahlakı reddederiz. Etiği. tanrının emirlerine dayandıran burjuvazi­ nin ona verdiği anlamda. Bu noktada biz, tabii ki, tanrıya inanmadığımızı. papazlann, . toprak sahiple­ rinin ve burjuvazinin sömürücüler olarak kendi çı­ karlarını ilerietmek için tanrının adına başvurdukla55



rını mükemmelen bildiğimizi söylüyoruz. Ya da on­ lar etiği ahiakın emirleri üzerine, tann emirleri üze­ rine dayandırmak yerine, onu, her zaman tanrının emirlerine çok benzer bir şeye varan idealist ya da yan idealist deyimlere dayandırdılar. Biz, insan dışı ve sınıf dışı kavrarnlara ·dayalı herhangi bir ahlakı reddediyoruz .. Biz, bu, işçilerin, köylüleriq, toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin çı­ karlan için aldatılması, dolandınlması ve aptallaştı­ rılmasıdır diyoruz. Biz ahlakımız bütünüyle proletaryanın sınıf mü­ cadelesinin çıkarianna tabidir diyoruz. Bizim ahla­ kımız proletaryanın sınıf mücadelesinin çıkarlann­ dan doğar. Eski toplum, tüm işçilerin, köylülerin toprak sa­ hipleri ve kapitalistler tarafından ezilmesine dayanı­ yordu . Biz tüm bunlan yoketmek ve onlan devirmek zorundaydık. Ama bunu yapmak için birlik yarat­ mak zorundaydık., Bu, tannnın yaratamayacağı bir şeydir. Bu birlik yalnızca fabrikalar tarafından. yalnızca eğitilmiş ve uzun uykusundan kaldınlmış bir prole­ tarya tarafından sağlanabilirdi. Yalnızca o sınıf oluŞtuğunda şimdi elimizde olan şeye -üç yıldır bütün dünyanın burjuvazisinin saldınsını defeden en zayıf ülkelerden birinde proleter devriminin zafe­ ri- yolaçan bir kitle hareketi ortaya çıktı. Proleter devriminin dünyanın her yanında nasıl geliştiğini görebiliriz. Tecrübeye dayanarak biz şimdi diyoruz ki, aynlmış ve dağınık köylülüğün izlediği ve sömü­ rücülerin tüm saldınlanna karşı koyan sağlam gü­ cü yalnızca proletarya yaratabilirdi. Yalnızca bu sı·



56



nıf. emekçi kitleleri ..irleştirmeye, saflannı topar­ lamaya ve bir komünist toplumu savunmaya. sağ­ lamlaştırmaya ve inşa etmeye yardım edebilir. Biz bu nedenle, insan toplumunun dışında du­ ran ahlaka benzer bir şey yoktur deriz: bu bir sahte­ karlıktır deriz. Bizim için ahlak, proletaryanın sınıf mücadelesinin çıkarianna tabiidir. Bu sınıf mücadelesi neden oluşur? Bu, çan de­ virmekten, kapitalistleri devirmekten ve kapitalist sınıfı ortadan kaldırmaktan oluşur. Genel olarak sınıflar nedir? Sınıflar. toplumun bir kesiminin başka bir kesimin emeğini mülk edin­ mesine izin veren şeylerdir. Eğer toplumun bir kesi­ mi tüm toprağı mülk edinirse bir toprak sahibi sınıfı ve bir köylü sınıfı olur. Eğer toplumun bir kesimi fabrikalara. hisselere ve sermayeye sahipken, diğer bir kesim bu fabrikalarda çalışırsa, bir kapitalist sı­ nıf ve bir proleter sınıf olur. Çan kovmak zor değildir -bu yalnızca birkaç gün gerektlrdi. Toprak sahiplerini kovmak çok zor değildir- bu birkaç ayda yapıldı. Kapitalistleri kov­ mak da çok zor değildi. Ama sınıflan ortadan kaldır­ mak bunlarla karşılaştınlamayacak kadar güçtür. İşçi ve köylü aynmı hala sürüyor. Eğer köylü kendi toprak parçasına yerleşmiş ve fazla hububatını yani kendine ya da sığırlanİla gerekmeyen hububatı mülk edinirken. diğerleri ekmekten yoksunsa o za­ man köylü bir sömürücü olur. Ne kadar hububata yapışırsa, bunu o kadar karlı bulur: diğerlerine ge­ lince, bırakın açlıktan ölsünler: "Ne kadar açlıktan ölürlerse. hubuatı o kadar pahalıya satabilirim" . Herkes tek bir ortak plana uygun olarak, ortak top57



raklarda, ortak fabrikalarda ve ortak bir sisteme uyarak çalışmalıdır. Bunu elde etmek olay mı? Çan, toprak sahiplerini ve kapitalistleri kovmak kadar kolay olmadığını görüyorsunuz. Gereken şey, prole­ tp.ryanın köylülüğün bir kesimini yeniden eğitmesi­ dir. Proletarya, zengin olan ve geri kalan insaniann sefaleti ve ihtiyacından kar eden o köylülerin direni­ şini ezmek için, emekçi köylüleri kazanmalıdır. Bu nedenle proleter mücadelenin görevi, biz Çan devir­ dikten ve toprak sahiplerini ve kapitalistleri kovduk­ tan sonra tamamen bitirilmemiştir. Bunu tamamla­ mak, proletarya diktatörlüğü dediğimiz sistemin görevidir. Sınıf mücadelesi sürüyor: o sadece biçimlerini değiştirmiştir. Eski sömürücülerin dönmesini önle­ mek, aydınlatılmamış köylülerin dağınık kitlelerini bir tek birlik içinde birleştirmek, proletaryanın sınıf mücadelesidir. Sınıf mücadelesi sürüyor ve tüm çı­ karlan bu mücadeleye tabi kılmak bizim görevimiz­ dir. Komünist ahlakımız da bu göreve tabidir. Biz şunu diyoruz: Ahlak, eski sömürücü toplumu· yık­ maya ve tüm emekçi halkı, yeni bir komünist top­ lum inşa etmekte olan proletaryanın etrafında bir­ leştirmeye hizmet eden şeydir. Komünist ahlak, bu mücadeleye hizmet eden ve emekçi halkı tüm sömürüye karşı, tüm küçük özel mülkiyete karşı birleştiren şeydir. Çünkü küçük mülkiyet, toplumun bütününün emeği tarafından yaratılan şeyi bir kişinin eline verir. Bizim ülkemiz­ de toprak ortak mülktür. Ama benim bu ortak mülkün bir parçasını aldı­ ğımı ve üzerinde bana gerekenin iki katı hububat 58



yetiştirdiğimi, artan bölümüyle de vurgunculuk yap­ tığımı varsayalım? Ne kadar açlıktan ölen insan var­ sa. o kadar daha fazla para ödeyeceklerini savundu­ ğumu varsayalım? Ben o zaman bir komünist gibi mi davranıyor olurdum? Hayır. bit sömürücü gibi, bir mülk sahibi gibi davranıyor olurdum. Bununla savaşılmalıdır. Bunun devam etmesine izin verilirse, önceki devrimlerde olduğu gibi, herşey kapitalistle­ rin hakimiyetine, burj uvazinin hakimiyetine geri dö­ necektir. Kapitalistlerin ve burjuvazinin hakimiyeti­ nin geri gelmesini önlemek için, vurgunculuğa izin vermemeliyiz; bireylerin diğerlerinin zararına kendi­ lerini zenginleştirmelerine izin vermemeliyiz; emekçi halk proletarya ile birleşmeli ve komünist bir top­ lum kurmalıdır. Birliğin ve komünist gençlik örgü­ tünün temel görevinin başlıca niteliği budur. Eski toplum şu ilkeye dayanıyordu: Soy ya da soyul; başkaları için çalış ya da başkalarını senin için çalıştır; ya bir köle sahibi ya da bir köle ol. Do­ ğal olarak, böylesi bir toplumda büyütülen insanlar. alışkanlıklarını analarının sütüyle birlikte, denebilr ki, şu ruhsal durumu, alışkanlığı da emerler: Sen ya bir köle sahibisin ya da bir kölesin, ya da bunun dı­ şında, bir küçük mal sahibisin, bir küçük emekçi­ sin, bir küçük memursun ya da bir aydınsın­ kısacası. yalnız kendisi ile ilgilenen ve başka. hiçbir kimseyi umursamayan bir kişisin. Eğer ben bu toprak parçasını işlersem. başka hiç kimse umurumda değil; diğerleri açlıktan ölürse çok daha iyi, hububatımdan daha çok kazanırım. Eğer bir hekim, mühendis, öğretmen ya da katip olarak bir- işim varsa. başka hiç kimse umurumda 59



değil . Eğer iktidardakilere dalkavukluk eder ve onla­



rı hoşnut edersem, işimi koruyabilir ve hatta hayat­



ta ilerieyebilir ve bir burjuva olabililim. Bir komü­



nist böylesi bir psikolojiye ve böylesi duygulara



sahip olamaz. İşçiler ve köylüielin kendi çabalan ile



kendilerini savunabildikleli ve yeni bir toplum yara­ tabildiklerini ispatlamalan yeni ve komünist eğiti­ min, sömürücülere karşı mücadele içinde eğitimin,



öz-çıkarcılara ve küçük mülk salıipieline karşı, ben



kendi çıkanma bakanın ve başka hiçbir şeyi urour­ samarn



diyen



psikolojiye ve alışkanlıklara karşı,



proletarya ile ittifak halinde eğitimin başlangıcıydı.



Genç ve yetişen kuşak, komünizm! nasıl öğren­



melidir sorusuna cevap budur.



O, kornünizmi, yalnızca, incelemelelindeki, öğre­



tim ve eğitimindeki her adımı, proleterlelin ve emek­



çi halkın, sömürücülelin eski toplumuna karşı yü­ rüttükleri



sürekli



mücadele



ile



birleştirerek



öğrenebilir. Kişiler bize ahlaktan söz ettiğinde biz şöyle deliz: bir komünist için tüm ahlak, sömürücü­



lere karşı bu birleşik disiplinde ve bilinçli kitle mü­



cadelesinde yatar. Biz öncesiz ve sonrasız bir ahlaka



inanmayız ve biz ahlak hakkındaki tüm masalların asılsızlığını ortaya sereriz. Ahlak, insan toplumu­



nun daha yüksek bir düzeye çıkmasına ve kendisini emeğin sömürülmesinden kurtarmasına yardım et­



me amacına hizmet eder.



Bunu başarmak için, bizim, siyasal olgunluğa,



buıj uvaziye karşı disiplin ve müthiş bir savaşın or­



tasında yelişıneye başlayan o gençlik kuşağına ihti­



yacımız var. Bu mücadelede bu kuşak gerçek komü­ nistler



60



eğitiyor;



o,



incelemelelindeki, •



eğitim



ve



öğretimierindeki her adımı bu mücadeleye tabi kıl­



malı ve onunla birleştirmelidir. Komünist gençliğin eğitimi, onlara tatlı dilli söylevler ve ahlak kuralları



vermekten oluşmamalıdır. Eğitimi oluşturan şey bu



değildir. İnsanlar babalarının ve analarının , toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin boyunduruğu altında



yaşadıklan biçimi gördüklerinde: sömürücülere kar­ şı mücadeleye başlayanların ıstıraplarını tattıklann­



da: kazanılmış olanı korumak için yapılan fedakar­



lıkları gördüklerinde toprak sahiplerinin ve kapita­



listlerin ne can düşmanlan olduklannı gördüklerin­ de -onlara komünist olmayı bu koşullar öğretir.



Komünist ahlak, komünizmin sağlamlaştınlması ve



tamamlanması için mücadeleye dayalıdır. Bu, ko­



münist öğrenim, eğitim ve araştırmanın da temeli­



dir. komünizm nasıl öğrenilmelidir sorusuna cevap



budur.



Onlar yalnızca derslikle sınırlanmış ve hayattan



kopuk olsalardı, araştırma, öğretim ve eğitime ina­ namazdık. İşçiler ve köylüler, toprak sahipleri ve ka­



pitalistler tarafından e--.�.:ildikleri sürece ve okullar toprak sahipleri ve kapitalistler tarafından denetlen­



diği sürece, genç kuşak kör ve cahil kalacaktır. Bi­



zim okullarımız gençliğe bilginin temellerini, bağım-



sız olarak kömünist görüşler geliştirme yeteneğini



sağlamalıdır. Onlar gençliği, eğitilmiş insanlar hali­ ne getirmelidir. Gençler okula giderken. sömürücü­



lerden kurtulma mücadelesine katılmayı öğrenmel�­ dirler.



Geriç



Komünistler



Birliği,



genç



komünist



kuşağın Birliği adını, yalnızca okuma. öğretim ve eğitimindeki her adım, tüm emekçi halkın sömürü­



cülere karşı ortak mücadelesine katılınayla birleşti-



61



·



rildiğinde hak edecektir. Rusya tek işçi cumhuriyeti olarak kaldığı ve dünyanın kalan taraflannda eski,



burj uva sistem mevcut olduğu sürece bizim onlar­



dan daha zayıf olacağımızı ve sürekli olarak yeni saldın ile tehdit edileceğimizi ve yalnızca sağlarnca



birleşmeyi öğrenirsek. sonraki mücadeleyi kazana­



cağımızı -ve güç kazanmış olarak- gerçekten ye­ nilmez olacağımızı iyice biliyorsunuz. Bu nedenle,



bir komünist olmak bütün genç kuşağı örgütlemek,



birleştirmek ve bu mücadelede bir eğitim ve disiplin



örneği olmalısınız demektir. O zaman siz komünist toplum binasını inşa etmeye başıayabilecek ve onu



tamamlayabileceksiniz.



Bunu sizlere açıklamak için bir örnek verece­



ğim. Biz kendimize komünist deriz. Bir komünist nedir? Komünist, latince bir kelimedir.



Communls,



"ortak" kelimesinin latincesidir. Komünist toplum,



tüm şeylerin -toprak. fabrikalar- ortakça sahip olunduğu ve halkın emeğinin ortak olduğu bir top­



lumdur. Komünizm budur.



Herkes kendi toprak parçasında ayn ayn çalışır­



sa, ortaklaşa çalışmak mümkün müdür? Ortak ça•



lışma birdenbire getirilemez.



Bu



imkansızdır.



O,



gökten inmez. Zahmet ve ıstırapla gelir; mücadele sürecinde yaratılır. Eski kitaplar burada birşeye ya­



ramaz; hiç kimse onlara inanmayacaktır. Kişinin kendi hayat tecrübesi gereklidir. Kolçak ve Denikin,



Sibirya'dan ve Güneyden ilerlerken köylüler onlar­ dan yana idi. Onlar Bolşevizm'i sevmiyorlardı. Çü n­



kü bolşevikler onlann hububatını sabit bir fiyatla



alıyordu. Ama Sibirya ve Ukrayna köylüleri Kolçak



ve Denikin'in yönetınini yaşayarak tattıklannda yal-



62



ruzça bir seçenekleri olduğunu kavradılar: Ya onları derhal toprak sahiplerinin altında köleliğe teslim eden kapitalisilere gitmek: ya da, evet doğru, onlara içinden sütler ve ballar akan bir ülke vaat etmeyen ve çetin bir mücadelede demir disiplin ve sağlamlık isteyen, ama onları kapitalistlere ve toprak sahiple­ rine kölelikten kurtaracak olan işçileri izlemek. Ca­ hil köylüler bile öz tecrübeleriyle bunu görüp kavra­ dıklarında komünizmin, zorlu bir okuldan geçmiş bilinçli yandaşları oldular. Genç Komünistler Birli­ ği'nin tüm faaliyetlerinin temelini böylesi tecrübe oluşturmalıdır. Ben, ne öğrenmeliyiz, eski okullardan ve eski bi­ limden neyi almalıyız sorularına cevap verdim. Şim­ di. bu nasıl öğrenilmelidir sorusunu cevaplamaya çalışacağım. Cevap şudur: Valnızca okulların faali­ yetlerindeki her adımı, öğretim, eğitim ve okumanın her adımını tüm emekçi halkın sömürücülere karşı mücadelesiyle ayrılınazeasma birleştirerek. Komünizmin bu ögreniminin nasıl ilerlemesi ge­ retiğini göstermek için bazı gençlik örgütlerinin ça­ lışmasının tecrübesinden birkaç örnek vereceğim. Herkes okuma yazma bilmezliği ortadan kaldırmak­ tan sözediyor. Karacahil bir ülkede bir komünist toplum kurulamayacağını biliyorsunuz. Sovyet hü­ kümetinin bir emir yayınlaması ya da partinin özel bir şiar yayınlaması ya da bu iş için en iyi işçilerin belirli bir sayısını görevlendirmek yetmez. Genç ku­ şağın kendisi bu işi ele almalıdır. Komünizm, gençli­ ğin, Gençlik Birliğinin genç erkek ve kadınların şöy­ le söylemesi demektir: Bu bizim işimizdir; biz birleşeceğiz ve okuma yazma bilmezliği ortadan kal63



dırmak için kırsal bölgelere gideceğiz ki genç insan­



larımız arasında okuma yazma bilmeyen kimse kal­ masın.



Biz, yetişen kuşağın,



faaliyetlerini bu işe



ayırmasını sağlamak istiyoruz. Bizim, cahil ve oku­



ma yazma bilmez bir Rusya'yı okur yazar bir ülke



haline



hızla



dönüştüremeyeceğimizi



biliyorsunuz



Ama eğer Gençlik Birliği bu iş üzerinde çalışmaya başlarsa ve tüm gençler herkesin yararı için çalışır­ larsa,



400. 000



genç erkek ve kadın üyesiyle Birlik,



kendine Genç Komünistler Birliği demeye hak kaza­



nacaktır. Yalnızca bizzat bilgi edinmek değil, kendi çabalanyla okuma yazma bilmezliğin ağından ken­



dilerini kurtaramayan o gençlere yardım etmek de Birlik'in bir görevidir. Gençlik Birliğinin bir üyesi ol­ mak, kişinin emek ve çabalarını ortak davaya ada­



ması demektir. Komürı'tst bir eğitim bu demektir.



Yalnızca böylesi çalışmanın süreci içinde genç erkek



ve



kadınlar gerçek komünistler



olurlar. Yalnızca



eğer bu çalışmada pratik sonuçlar elde ederlerse,



onlar komünist olacaklardır.



Örneğin, şehir dışı sebze bahçelerinde çalışlllayı



alalım. Bu gerçek bir iş değil midir? Bu.. Genç Ko­



münistler Birliği'nin görevlerinden biridir. İnsanlar açlıktan ölüyor: fabrikalarda açlık var. Kendimizi



açlıktan ölmekten kurtarmak için sebze bahçeleri geliştirmelidir. Ama çiftçilik eski biçimde yürütülü­



yor. Bu nedenle, daha çok sınıf-bilinçli unsur bu işe girişmelidir. Ve o zaman sebze bahçelerinin sayısı­



nın arttığını, ekim alanının genişlediğini ve sonuçla­ rın düzeldiğini göreceksiniz. Genç Komünistler Birli­



ği bu işte etkin bir yer almalıdır. Her birlik ve birlik Kklu bunu kendi görevi saymalıdır .



64



Genç Komünistler Birliği, her işe yardım eden,



girişkenlik ve girişim gösteren bir yıldırım kuvveti ol­



malıdır. Birlik, herhangi bir işçiye, onun, öğretilerini



belki de anlamadığı ve öğretilerine hemence inan­



mayabileceği ama pratik çalışma ve faaliyetlerinden onların kendisine doğru yolu gerçekten gösteren ki­ şilerden oluştuğunu görmesini sağlayan bir örgüt ol­



malıdır. Genç Komünistler Birliği, çalışmasını tüm



alanlarda bu biçimde örgütlemezse, burjuva yola gi­



riyor demektir. Biz eğitimimizi, emekçi halkın sömü­



rücülere karşı mücadelesi ile birleştirmeliyiz ki onla­ rın,



komünizm



öğretilerinin



ortaya



görevleri tamamlamalanna yardım edelim.



koyduğu



Birlik üyeleri her boş saati sebze bahçelerini ge­



liştirmek ya da bir fabrikadaki gençlerin eğitimini



örgütlernek vb. için kullanmalıdır. Biz Rusya'yı, se­



fil ve perişan bir ülkeden zengin bir ülkeye dönüş­



türmek istiyoruz. Genç Komünistler Birliği okullarla



ya da komünist kitap ve kitapçıklar okumakla yetin­



memek için eğitim ve öğrenimini işçilerin. köylülerin emeğiyle birleştirmelidir. Ancak işçi ve köylülerle



yanyana çalışarak kişi gerçek bir komünist olabilir.



Genel olarak kavranmalıdır ki Gençlik Birliği'nin tüm üyeleri okur yazar ve aynı zamanda işlerinde



başarılı kişilerdir. Herkes, bizim, eski okullarda eski eğitim yöntemlerini kapı dışarı ettiğimizi ve yerlerine



bilinçli disiplini koyduğumuzu . tüm genç erkek ve kadıniann subotniklere katıldığını ve tüm nüfusa



yardım etmek için her şehir dışı çiftliğiili kullanılır hale getirdiğini gördüğü zaman insanlar emeğe eski biçimde bakmadan vazgeçeceklerdir.



Her yerde, köyde ya da şehirde, bir sokakta -bir



65



küçük örnek vereyim- halk sağlığı ya da yiyecek da­ ğıtımı gibi işlerde yardım örgütlernek Genç Komü­ nistler Birliği'nin görevidir. Eski, kapitalist toplum­ da bu nasıl yapılırdı? Herkes yalnızca kendisi için çalışıyordu ve yaşlılan, hastalan ya da ev işinin yal­ nızca kadınlann işi olmasını ve bunun sonucunda onların bir baskı ve kölelik durumunda bulunması­ nı kimse umursamıyordu . Bununla savaşmak ki­ min işidir? Bu , şöyle demesi gereken gençlik birlik­ lerinin işidir: Biz bunun tümünü değiştireceğiz: biz halk sağlığını korumaya ya da yiyecek dağıtmaya yardım edecek, ev ev sistemli denetim yapacak ve kendi güçlerini uygunca dağıtarak ve epıeğin örgüt­ lenmesi gerektiğini göstererek toplumun bütünü­ nün yararına örgütlü bir biçimde çalışacak gençlik müfrezeleri örgütleyeceğiz. Şimdi 50 yaşlannda olan kişilerin kuşağı, bir komünist toplum göreceğini bekleyemez. Bu kuşak o zamandan önce, ölmüş olacaktır. Ama şimdi 1 5 yaşında olanların kuşağı komünist bir toplum göre­ cektir ve bu toplumu kendileri kuracaktır. Bu ku­ şak bilmelidir ki hayatlannın tüm amacı komünist bir toplum inşa etmektir. Eski toplumda her aile ay­ rı ayn çalışıyordu ve emek, halk kitlelerini ezen top­ rak sahipleri ve kapitalistler tarafından örgütlen­ mişti. Biz tüm emeği, bu ne kadar zahmetli ya da karmakarışık olursa olsun, öyle bir biçimde örgütle­ meliyiz ki, her işçi ve köylü şunu diyebilsin: Ben öz­ gür emeğin büyük ordusunun bir parçasıyım ve ha­ yatımı, toprak sahipleri ve kapitalistler olmaksızın kurabileceğim, bir komünist sistem kurmaya yar­ dım edebileceğim. Genç Komünistler Birliği, tüm 66



gençlere, erken yaşta bilinçli ve disiplinli çalışmayı



öğretmelidir. Ancak böyle, şimdi karşımızda duran sorunların çözüleceğinden emin olabiliriz. Perişan ülkemizin, teknoloj inin en yeni başarılanndan ya­



rarlanabilmesi için elektriklendirilmesine on yıldan az olmayan yıllar gerekeceğini var saymalıyız. böylece, şimdi



bir



süre



ı5



içinde



yaşında olan ve



komünist



bir



ıO



ya da



20



Ve



yıllık



toplumd• yaşacak



olanların kuşağı , eğitsel görevlerinin tümünü genç­



lerin her gün. her köyde ve şehirde en küçüğü ya da en basiti bile olsa bir emek sorununun pratik çözü­ müne ortakça girişecekleri bir biçimde ele almalıdır.



Komünist inşanın başarısı, bu her köyde yapıldığın­ da komünist yanşma gelişirken ve gençlik emekleri­



ni birleştirebileceklerini ispatladıklannda güvencele­ necektir.



Yalnızca,



her



adımımıza



bu



inşanın



başarısından bakarak ve yalnızca kendimize, acaba



birleşmiş ve siyasal bilinçli emekçi insanlar olmak için elimizden gelen her şeyi yaptık mı diye sorarak,



Genç Komünistler Birliği, yarım milyon üyesini bir tek emek ordusu halinde birleştirmeyi başaracak ve



genel saygınlık kazanacaktır.



(Alkış tufanı).



67







STALIN



GENÇ KOMÜNiSTLER BİRLİGİ'NİN GÖREVLERİ



Soru-Yanıt



Sovyetler Birliği'nin içinde bulunduğu ulusla­ rarası ve iç konumun Genç Komünistler Birll­ ği'ne yüklediği görevler genel olarak nelerdir?



Soru çok genel bir biçimde ortaya konulduğu için yanıtı da ancak genel bir yanıt olabilir. Sovyet­ ler Birliği'nin şu andaki uluslararası ve iç konumu, Genç Komünistler Birliği'ne, bütün ülkelerin ezilen sınıflarınının devrimci mücadelesini, Sovyetler Birli­ ği işçi sınıfının sosyalizmin kuruluşu kavgası ile işçi devletinin özgürlük ve bağımsızlığını, teori ve pratik ile destekleme görevini yüklüyor. Fakat. Genç Kon­ münistler Birliği'nin bu genel görevini gerçekleştire­ bilmesi, ancak. Komünist Enternasyonal ve Rusya Komünist Partisi'nin yol gösterici talimatlannın reh­ berliği ile mümkündür.



Tasfiyecilik (sosyalist kuruluş perspektifinin kayboluşu), milliyetçilik (uluslararası devrimci perspektifin kayboluşu) ve Parti liderliğinin dik­ kate alınmaması tehlikelerine ilişkin olarak Genç Komünistler Birliği ne gibi görevlerle karşı­ taşıyor? Bu tehlikelerle bağlantılı olarak "Sorular ve Yanıtlar'' broşüründe dikkat hangisine çevril­ di? 71



Kısaca söylenirse, bu alanda Genç Komünistler



Birliği'nin görevi işçi ve köylü gençliğirnizi Leniniz­



min ruhu ile eğitmektir. Gençliği Leninizmin ruhu ile eğitmek ne demektir?



İlk olarak, gençliğin, ülkemizde sosyalist kuru­



luşun olanaklı ve gerekli olduğunu anlamasını sağ­



lamak demektir. İkinci olarak işaret ettiği şey ise,



onlann, işçi devletimizin uluslararası proletaryanın bir ürünü olduğu inancını güçlendirmektir: işçi dev­



letimiz bütün ülkelerdeki devrimin gelişmesinin te­



melidir; Devrimimizin tam başansı uluslararası pro­



letaryanın hedefidir. Üçüncü olarak, gençlikte Rus Komünist Partisi liderliğine güven düşüncesini yer­



leştirmek demektir. Genç Komünistler Birliği'nde, gençliği bu çizgiler içinde eğitilebilecek kadrolan,



aktif güçleri yaratmak gereklidir. Genç



Komünistler



Birliği



üyeleri



gelişmelerin



tüm alanlannda aktifler: Endüstride, tanmda, koo­



peratiflerde, Sovyetlerde, kültürel ve eğitimsel ku­ rumlarda vb.



Her etkin Genç



Komünist



gelişme



alanlanndaki günlük çalışmalanın sosyalist toplu­



mun kuruluşu perspektifi ile birleştirmelidir. Gün­



lük çalışmasını, bu ruh ile ve perspektifi gerçekleş­ tirme doğrultusunda sürdürebilmelidir.



Genç Komünistler çok farklı uluslann işçileri ve



köylüleri



arasinda



çalışmalanın



sürdürüyorlar.



Genç Komünistler Birliği'nin kendisi bir çeşit Enter­ nasyonaldir. Bunda önemli bir etken, sadece, Birli­



ğin değişik u luslardan unsurlan içeren bileşimi de­ ğil,



aynı zamanda dünya Proleter Entemasyona­



li'nin en önemli gruplanndan biri olan Rus Komü­



nist Partisi ile Genç Komünistler Birliği'nin doğru-



72



dan ilişki içinde olmasıdır. Enternasyonalizm Genç Komünistler Birliği'nin çalışmasını yönlendiren te­



mel düşüncedir. Onun dayanıklılığı oradadır. Kud­



reti oradan kaynaklanmaktadır. Enternasyonalizm öğretisi



sürekli



olarak



Genç



Komünistler



Birliği­



nin'nin üstünde olmalıdır. Ülkemiz proletaryasının mücadelesinin başarı ve başansızlıklan, Genç Ko­



münistler'in düşüncelerinde uluslarasası devrimci hareketin başarı ve başarısızlıklan ile birleştirilmeli­ dir.



Genç



Komünistler



devrimimizi



kendinde



bir



amaç gibi değil, bütün ülkelerdeki proletarya devri­



minin zaferi için bir araç, bir katkı olarak görmeyi öğrenmelidirler. Biçimsel



olarak



parti örgütü değildir.



Genç



Komünistler



Birliği



bir



Fakat, aynı zamanda komünist bir örgü ttür. Bu,



Genç



Komünistler



Birliği'nin



resmen



işçilerin



ve



köylülerin parti dışındaki bir örgütü olması ve bu­



nunla birlikte partinin rehberliği altında çalışması gerekiyor demektir. Görev, gençliğin partimize güve­



nini ve Genç Komünistler Birliği'nin partimizce yön­ lendirilmesini



sağlamaktır.



Genç



Komünistler'in



unutmaması gereken temel ve önemli nokta Genç



Komünistler Birliği'nin tüm çalışmalarında partinin önderliğini sağlamaktır. Genç Komünistler, böyle bir önderlik olmaksızın,



temel görevleri olan,



işçi ve



köylü gençliğini proletarya diktatörlüğü ve komü ­ nizm ruhuyla eğitmeyi başaramayacağını unutma­ malıdır.



Genç Komünistler BirHği'nin büyümesi soru­ nunu şu anda nasıl algılayacağız? Temelde, tüm genç işçileri, genç tanm işçlle73



rini , genç yoksul ve orta sınıf köylülerin en iyile­ rini saflanmıza katma politikasını sürdürecek miyiz; yoksa . temel dikkatimizi Birlik'te halen yer alan gençUk kitlesini birleştirme ve eğitmeye mi sarfedeceğiz? Sorunu ya bu ya da şu biçimde koymamalısınız.



Her ikisi de yapılmalı. Tüm genç işçiler ile yoksul ve



orta sınıf köylülerin



aralanndan



en iyi unsurlar



Genç Komünistler Birliği'nde var olmalılar. Fakat.



bununla birlikte Birliğin etkin güçleri dikkatlerini



Genç Komünistler Birliği'nin yeni üyelerini eğitmek



ve özürusemek için harcamalıdır. Genç Komünistler



Birliği'nin en önemli ve kaçınılmaz görevi proleter



çekirdiğini güçlendirmektir. Eğer bu görev yerine ge­



Urilirse, bu onun doğru yolu izleyeceğinin güvencesi



olacaktır. Fakat Genç Komünistler Birliği sadece bir



genç işçiler örgütü değildir. Bu nedenle proleter çe­



kirdeği güçlendirirken aynı zamanda köylü gençliğin



en iyi unsurlarını da içermeye ve Genç Komünistler



Birliği'nin proleter çekirdeği ile köylü kitlesi arasın­ da pekiştirilmiş bir ittifakı sağlamaya çalışmalısınız.



Bu yapılmadığı takdirde Birlik içinde proleter çekir­ değin genç köylülere liderliği olanaksızlaşacaklır.



Genç Komünistler Birliği'nin bazı bölge komi­ teleri , kadıniann delege toplantılannı örnek gös­ tererek, sürekli delegelerden oluşan partidışı genç köylü delege toplantılan düzenlemeye baş­ ladılar. Bu toplantılann Işlevi, genç köylüler ara­ sındaki, özellikle genç orta sınıf köylülerin hare­ ketli unsurlarını BirHk'ln UderHğl altında birleş­ tirmektlr. Bu görüş doğru mu? Böyle bir durum delege toplantılarını Genç Komünistler Birliği ör74



gütümüze karşı konumlayabilecek partidışı genç köylü birliklerine doğru bozulma tehlikesini de içermiyor mu? Bana göre bu düşünce yanlıştır. Niçin? Aşağıda­ ki nedenlerden dolayı. İlk olarak , orta köylülere ilişkin olarak bu kor­ kuyu gizlediği, genç orta köylüleri belli bir mesafede tutm� isteği ve onlardan kurtulma girişimini gizledi­ ği için. Bu istek doğru mudur? Elbetteki değil. Genç orta köylülerle bir mesafe koymamalı. onları kendi­ mize ve Genç Komünistler Birliği'ne yakınlaştırmalı­ yız. Onların işçilere Genç Komünistler Birliği'nin proleter çekirdeğine ve partimize güvenini ancak bu yolla sağlayabiliriz. İkinci olarak , içinde bulunulan koşullarda, köylülüğün bütün gruplan arasında bir uyanış gö­ rülmeye başlandığından Genç Komünistler Birli­ ği'nin himayesi altındaki genç orta köylü delege top­ lantılannın ayrı bir genç orta köylü birliğine doğru dönüşmüş olacağı şüphesiz ki kaçınılmazdır. Üste­ lik bu ayrı birlik kendisini ister isteme--.l var olan gençlik birliğine ve onun lideri Rusya Komünist Par­ tisi'ne karşı konumlandırmak zorunda olacaktır: Bu, köylü unsurlan Genç Komünistler Birliği'nden ayrılmaya doğru itecek ve Genç Komünistler Birli­ ği'nin genç işçiler ve köylüler birliği gibi iki ayrı grup halinde bölünmesini yaratacaktır. Bu tehlikeyi gör­ memezlikten gelebilir miyiz? Elbette gelemeyiz. Şu anda, özellikle gelişmemizin şimdiki koşullannda­ böyle bir bölünmeye gereksinmemiz var mı? Elbette yok. Aksine. bugünkü gereksinmemiz genç köylüleri Genç Komünistler Birliği'nin proleter çekirdeğinden 75



uzak tutmak değil ona yakınlaştırmak: uyuşmamaz­ lık değil, aralanndaki pekişmiş bir ittifaktır. Üçüncüsü, genç orta köylüler delege toplantıla­ rı örgütlenmesi. işçi ve köylü kadınlar delege toplan­ tılannın varlığı temelinde doğrulanamaz. Genç Ko­ münistler Birliği şeklinde ayrı örgütlenmeleri bulunan genç işçi ve köylüler ile ayn örgütlenmeleri bulunmayan işçi ve köylü kadınlan aynı yere koya­ mazsınız: aynen orta köylü gençliğini, çalışan sınıfın bir parçası olan işçi kadınlarla karıştırmamanız ge­ rektiği gibi. Genç orta köylülerin delege toplantıları, Genç Komünistler Birliği için bir tehlike yaratıyor, oysa işçi ve köylü kadınlar delege toplantılannın böyle bir tehlikesi yok. Çünkü şu anda onlar Genç Komünistler Birliği'ne benzer herhangi bir sürekli ayrı örgüte sahip değiller. Bu nedenle, Genç Komünistler Birliği'nin hima­ yesinde genç orta köylüler delege toplantıları düzen­ lenmesinin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Üçüncü olarak, Genç Komünistler Birliği kong­ resinin kırsal bölgeler için Genç Komünistler Birliği çevresinde eğitim, tarımsal çalışma gruplan ve buna benzer yardımcı çalışma grupları oluşturma önerisi­ ni benimseyip kendisini sınırlandırmasının doğru olduğunu düşünüyorum.



Genç Komünistler Birliği aktift, koşullanmız içinde, gündelik çalışmayı, Marksizm ve Leniniz­ min esaslı bir incelemesiyle birleştirllebilir mi ve bu açıdan genç komünist örgütleri ve her genç komünist ne yapmalıdır? Önce Marksizm-Leninizm hakkında birkaç şey söyleyeceğim.



76



Sorun



bu



şekilde



konulduğunda



Marksizmin Leninizmden farklı bir şey olduğu . Marksist olmaksızın Leninist olunabileceği düşünü­ lebilir. Fakat bu düşünce doğru olarak kabul edile­ mez. Leninizm. Marksizmin dışında Lenin'in öğretisi değildir. Leninizm. emperyalizm ve proleter devrim­ leri çağının Marksizmidir. diğer bir deyişle, Leni­ nizm. Marks'ın öğretileri ile bunların kaçınılmaz ola­ rak çıkan tüm sonuçları. Lenin'in, Marksizmin düşünce haznesine yeni katkılannın tümünü içerir. (Proleterya diktatörlüğü doktrini, köylü sorunu. ulu­ sal sorun. parti, reformizmin toplumsal kökleri so­ runu . komünizmden başlıca sapmalar sorunu, vb.) Bu nedenle Marksizm ve Leninizmden değil Mark­ sizm ya da Lerıinizmden söz etmek (bunlar tek ve aynı şeydir) daha doğru olacaktır. İkinci olarak, hiç şüphesiz ki , Genç Komünist­ ler Birliği'nin aktif üyeleri. pratik çalışma ile teorik eğitimi (Leninizm öğretisi) birleştirmedikçe Genç Ko­ münistler Birliği içinde yeterli hiçbir komünist çalış­ ma varolamaz. Leninizm tüm ülkelerin işçilerinin devrimci hareketinin genelleştirilmesidir. Bu dene­ yim, işçi sınıfının günlük çalışmalannda yolunu ay­ dınlatan ve onun yönünü belirleyen bir kutup yıldı­ zıdır. Bu deneyimi hiç değilse en azından asgari derecede öğrenmemişlerse. onlar ne güvenli bir ça­ lışma yapılabilecek ne de yaptıklannın doğru oldu­ ğuna emin olacaklardır. Eğer Leninizmi araştırmaz­ larsa. Leninizmi öğrenmek için uğraşmazlarsa. pratik çalışmayı gerekli teorik eğitimle bütünleştir­ mezlerse onların kaderi el yordamı ile körükörüne yürümek, karanlıkta çalışmak olacaktır. Bu nedenle Leninizmin incelenmesi, Leninis t bir eğitim, Genç 77



Komünistler Birliği'nin şimdiki aktifinin, milyonlar­



ca Genç Komünist'in proletarya diktatörlüğü ve ko­



münizmin ruhu ile eğitllebilecek aktif, gerçek Leni­ nist kitleye dönüşmesinde en temel koşuldur. Fakat teori ve pratiğin



böyle bir bileşimi, Genç



Komünistler Birliği'nin etkin üyeleıinin günlük ça­



lışma ile fazlaca yüklenmiş olduğu şu andaki koşul­



larda mümkün müdür? Evet mümkündür. Zor bir iştir, bu inkar edilemez. Fakat madem ki çok gerek­



lidir, madem ki bu koşul olmaksızın Genç Komü­ nistler Birliği'nde etkin gerçek Leninist unsurlan ya­ ratmak olanaksızdır, o zaman, bu. gerçekten müm­ kündür.



Bizler, zorluklardan kaçan ve kolay işler arayan



güçsüzlerden olmamalıyız. Zorluklar. başarmak ve üstesinde gelmek için vardırlar. Eğer zorluklann üs­ tesinden gelmeyi öğrenmemiş olsalardı. Bolşevikler.



kapitalizme



karşı



mücadelelerinde



kesinlikle yok



olurlardı. Eğer güçlüklerden çek.inseydi Genç Komü­



nistler Genç Komünistler Birliği olamazdı. Genç Ko­



münistler Birliği'nin aktifi üzerine büyük bir görev almıştır. Bu nedenle,



hedefine giden yoldaki her



güçlüğü yenmek için gücünü toplamalıdır.



Sabırlı ve sürekU Leninist çalışma



Komünistler



Birliği'nin



etkin



unsurlan



- eğer Genç



gerçekten



milyonlarca genç insanı proletarya devriminin ruhu ile eğitmek istiyorsa. işte izleyecekleri yol budur.



Rusya Leninist Genç Komünistler Btrl@fnin kuruluŞunun yedinci yıl­ dönümü dolayısıyla Komsomol.ska­ ya Pravda'nuı



sorulanna



yanıtlar. 29 Ekim 1 925.



78



verilen



GENÇ KOMÜNİSTLER BİRLİÖİ İÇİNDEKi ÇELİŞKİLER Öncelikle Gençlik Merkez Komitesi'nin parti tar­ tışmasına ilişkin benimsediği konum hakkında bazı şeyler söylemeliyim. Yanlış olan Rusya Genç Komü­ nistler Birliği Merkez Komitesi'nin, bölgesel düşün­ celerini açıkladıktan sonra inatçı bir sessizliği sür­ dürmesiydi. Birliğin Merkez Komitesi'nin bu sessizliğini tarafsızlığa yormak yanlış olacaktır. Bu tavır basitçe söylemek gerekirse ihtiyatlılıktı. Şimdi konferanstaki tartışmalara ilişkin birkaç şey söyleyeceğim. ilkesel planda aranızda hiçbir farklılık olmadığını görüyorum. Tezlerinizi ve maka­ lelerinizi bir büyüteç ile inceledim. Fakat aranızda ilkesel hiçbir farklılık görmedim. Diğer taraftan. ya­ pay bir "uzlaşılamaz" karşıtlıklar yığını ve karmaşası vardı. İlk çelişki, Birliği . partinin "yedek gücü" gibi göv­ ren anlayışla, Birliği partinin bir "aracı" gibi algıla­ yan anlayış arasında çizilen karşıtlıktır. Birlik nedir: Bir güç mü yoksa bir araç mı? Her ikisi de. Bu açık. yoldaşlann konuşmalannda da söylendi. Genç Ko­ münistler Birliği köylü ve işçilerin yer aldığı ve parti­ nin yedek güçler sağladığı bir "kaynak"tır. Fakat o.



79



aynı zamanda, partinin elinde, gençlik kitlelerini et­ kileme gücü olan bir araçtır. Daha somut bir söyle­ yişle Birlik, Genç KomQ.nistler Birliği'nin etkin üye­ leri aracılığıyla Birlik dışındaki gençliği etkisi altına alması anlamında, partinin bir aracıdır. Bu kavram­ lar birbirlerine karşıt değillerdir ve biri diğeri ile kar­ şılaş tınlamaz. Sözde uzlaştınlamaz ikinci çelişki, bazı yoldaşla­ rın görüşlerinde ifadesini bulduğu şekliyle "Birliğin sınıf politikası, onun üye bileşimi ile değil liderlikte­ ki insaniann tutarlılığı ile belirleniyor" iddiasıdır. Tutarlılık üye bileşimi ile karşıtlaştınlıyor. Rusya Genç Komünistler Birliği'nin sıruf politikası, üye bi­ leşim ve liderliğinin tutarlılığı ile belirlendiği için bu çelişki de yapmacıktır. Eğer tutarlı insanlar, Birliğin üye bileşiminin sürekli etkisine bağlıysalar, bu çe­ lişki özünden tuhaftır ve Birliğin üyeleri eşit haklara sahip iseler böyle bir bileşim Birliğin çalışmasında ve politikasında izlerini bırakacaktır. Niçin, parti, bileşimini düzenliyor? Çünkü bileşiminin çalışmala­ rını etkilediğini biliyor. Son olarak Birliğin köylüler arasındaki rolüne ve çalışmasına ilişkin -bu da yapmacıklar çelişkisidir­ bir çelişki daha var. Bazıları Birliğin amacırun köy­ lüler arasındaki etkisini "yaygınlaştırmak" değil "pe­ kiştirmek" olduğunu söylerken diğerleri de pekiştir­ rnek değil etkiyi "yaygınlaştırmak" istiyor. Tartışma­ da bu temel üzerinde bir platform oluşturmak iste­ niyor. Bu iki hedef arasındaki karşıtlığın yapma bir karşıtlık olduğu açık. Çünkü gayet iyi biliyoruz ki, Birlik, kırsal alandaki etkisini hem pekiştirmeli hem de yaymalı. Rusya Genç Komünistler Birliği Merkez 80



Komitesi'nin tezlerinin bir pasaj ında. köylüler ara­ sındaki bir çalışmaya ilişkin olarak uygun olmayan bir deyim var. Fakat ne yoldaş Tarkhanov, ne de Rusya Genç Komünistler Birliği Merkez Komitesi ço­ ğunluğundan diğer temsilciler bu deyim üzerinde durdular ve düzeltmek istediler. Bundan sonra önemsiz aynntılar üzerinde tartışmaya değer mi? Fakat, Genç Komünistler Birliği'nin yaşamında ve etkinliğinde var olan, hakkında birkaç söz söyle­ mekten mutluluk duyacağım. yapma değil gerçek bir zıtlık var. Birlik içindeki iki eğilimin varlığını kastediyorum: İşçi sınıfı eğilimi ve köylü eğilimi. Kendisini hissettiren ve görmemezlikten gelemeyece­ ğimiz bu iki eğilim arasıdaki zıtlığı kastediyorum. Bu karşıtlık sorunu, konuşmacıların sözlerindeki en zayıf noktayı oluşturuyor. Herkes. genişlemenin, iş­ çileri Birliğe kaydetme doğrultusunda ilerlemesi ge­ rektiğini söylüyor. Fakat köylülüğe gelindiğinde, köylülüğün dahil edilmesi sorununa gelindiğinde herkes tökezliyor. Samimi ve dürüst konuşmacılar dahi bu sorunda tökezliyor. Rusya Genç Komünistler Birliği'nin iki sorunla karşılaştığı açık: İşçi sorunu ve köylü sorunu. Genç Komünistler Birliği işçilerin ve köylülerin birliği ol­ duğu için bu eğilimler, bu karşıtlıklar gelecekte de var olmayı sürdürecekler. Bazıları işçilerin dahil edilmesi gerektiğini söyleyip köylüler konusundaki sessizliği sürdürürken, diğerleri köylülerin dahil edilmesi gerektiğini iddia edecekler ve Birlik içindeki proleter kesimin liderlikteki öneminin değerini kü­ çültecektirler. Birliğin doğasında var olan bu gerçek çelişki, konuşmacıların tökezlemesinin nedenidir. Konuşmalarda parti ve Genç Komünistler Birliği arasında bir koşutluk çizildi. Fakat. partimiz. işçile81



rin ve köylülerin değil de işçilerin partisi ve Genç Komünistler Birliği işçi ve köylülerin birliği oldu­ ğundan böyle bir koşutluk gerçekte yok. Bu nedenle Genç Komünistler Birliği yalnızca işçilerin birliği olamaz. Fakat bir ve aynı zamanda işçi ve köylülerin birliği olmalıdır. Kesin olan şu ki, Birliğin mevcut yapısı ile iç karşıtlıklar ve eğilimlerin çatışması gele­ cekte de kaçınılmaz olacaktır. Orta köylü gençliğinin partiye çekilmesini söyle­ yenler haklı, fakat burada dikkatli olmalı ve bazen sorumlu işçilerin bile düştüğü bir işçi ve köylü par­ tisini savunma yanlışlığına girmemeliyiz. Birçok kişi seslerini yükseltip diyor ki: "İşçileri kaydediyorsu­ nuz, niçin köylüleri aynı oranda partiye dahil etmi­ yorsunuz? Haydi yüz bin ya da iki yüzbin köylüyü partiye alalım." Merkez Komite bu görüşe karşı. Çünkü partimiz bir işçi partisi olmalıdır. % 70 veya % 80 oranında işçi ve % 20 veya % 25 oranında işçi sınıfına dahil olmayanlar -işte parti içinde yaklaşık olarak bulunması gereken denge. Fakat, Genç Ko­ münistler Birliği örneği partiden tümüyle farklı. Genç Komünistler Birliği işçi ve köylü gençlik ara­ sındaki devrimci unsurlann serbest ve sınırlandırıl­ mamış bir örgütüdür. Köylüler olmaksızın, genç köylü kütlesi olmaksı­ zın işçi ve köylü birliği olma durumu olmayacaktır. Fakat, bununla birlikte proleter unsurun önderlik rolünü aynaması gerektiğini görmeliyiz. Rusya Komünist Partisi Merkez Komi­ tesi'nin düzenlediği Gençlik Arasında Çalışma Konferansı'nda yapılmış bir konuşma. 5 Nisan 1 924



82



KOMÜNİST ENTERNASYONAL'DEN SEÇMELER



KOMÜNİST ENTERNASYONAL VE KOMÜNİST GENÇLİK HAREKETİ ÜZERİNE KARAR (1 2 Temmuz 1 92 1 'deki III. Dünya Kongresi'nin 24. oturumunda kabul edilmiştir.)



1 ) Sosyalist gençlik hareketi, işçi gençliğin, ar­



tan kapitalist sömürü ve burj uva militarizminin kendisinden yararlanmasının oluşturduğu baskı al­ tında: işçi gençliği. (buijuva) sivil-milliyetçi ideoloj i ile zehirierne çabalarına ve işçi gençliğin ekonomik, politik ve kültürel istemlerinin birçok ülkenin sos­ yaldemokrat parti ve sendikalan tarafından gözardı edilmesine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Sosyalist gençlik örgütlerinin kurulması, çoğu ülkede, oportünist ve reformıst eğilimi giderek artan sosyaldemokrat parti ve sendikalann yardımı ol­ maksızın, hatta bazı ülkelerde de onlara rağmen gerçekleşmiştir. Reformıst sosyaldemokrat parti ve sendikalar, bağımsız devrimci sosyalist gençlik ör­ gütlerinin yükselmesini, kendi oportünist politikala­ rı için ciddi bir tehlike olarak gördüler. Bürokratik engeller aracılığıyla her türlü bağımsızlığına set çe­ kerek. gençlik hareketini baskı altına almaya, ka­ rakterini değiştirmeye ve kendi politikalarına uydur­ maya çalıştılar. 84



2)



Emperyalist savaş ve çoğu ülkedeki sosyalde- '



mokrat partilerin bu savaşa bakışı, sosyaldemokrat



partiler ile uluslararası devrimci gençlik örgütleri



arasında varolan karşıtlıklan derinleştlrmek, hatta



onları açık anlaşmazlığa düşürmek zorundaydı. Sa­



vaş süresince işçi gençliğin durumu , yer değiştirme­



ler, cephe hizmetleri, savaş endüstrisinin katmerli



sömürüsü ve cephe gerisinin de askerileştirilmesi sonucu



dayanılmayacak



derecede



kötüleştlrildi.



Sosyalist gençliğin en iyi bölümü savaşa ve milliyet­



çiliğe karşı tutum belirleyerek sosyal-demokrat par­



tilerden ayrıldı ve kendi politik faaliyetlerini yürüt­ meye



koyuldu . (Uluslararası GençUk Ko'1feransı, Bem 1 91 5, Jena 1 91 6.) Savaşa karşı mücadelelerinde, sosyalist gençlik



örgütleri, yetişkinlerin en yetkin devrimci grupları



tarafından desteklendiler ve devrimci güçlerin odak



noktası haline geldiler. Böylelikle gençlik örgütleri devrimci partllerin işlevini yüklendiler, devrimci sa­



vaşının öncüleri sıfatıyla bağımsız politik örgütlere dönüştüler.



3) Komünist Enternasyonal ve ülkelerde de ko­



münist partilerin oluşmasıyla. devrimci gençlik ör­



gütlerinin proletarya hareketinin tümü içindeki rolü değişmektedir.



Ekonomik



durumlan



ve



fizyoloj ik



özellikleri ile işçi gençlik, komünist düşüneeye daha



yatkındır ve devrimci mücadelede de yetişkin işçile­



re göre daha büyük bir devrimci şevk gösterir; ama



onun, bağımsız si:Yasi kimliğiyle üstlendiği öncü ve



yönetici rolünü artık komünist partiler devralacak­



tır. Komünist gençlik örgütünün bağımsız politik ve



*K.G.Ö'lerin kendilerini nice! olarak ufak propaganda birliklerindeki ça­ lışmalarla sınırladıklan dönem geçmiştir.



öncü bir teşkilat olarak varlığını sürdürmesi, arala­ nndaki tek farkı üyelerinin yaşlannın oluşturduğu, iki rakip komünist partinin ortaya çıkması anlamı­ na gelirdi. 4) Komünist gençlik örgütünün (K.G.Ö. ç.n.) bu­ günkü rolü, işçi gençlik kitlelerini toplamak, onlan birer komünist olarak eğitmek ve komünist savaş cephesine yerleştirmektir.* K.G.Ö'nün başlatıp yö­ nettiği ekonomik mücadeleler de, geniş işçi gençlik �tl�l� kazanılmasında. Ip.g(çı -ve y:�ni Y-Pntem­ lerle geliştirilmiş bir ajitasyonun yanı sıra gündeme gelmiştir./ • Yeni görevlerine denk düşecek bir biçimde K.G.Ö'ler, eğitim çalışmalarını genişletip güçlendir­ melidirler. Bütün devrimci kavgalara marksist bi­ linçle yoğrulmuş aktif katılım komünist gençlik ha­ reketindeki komünist eğitimin temelini oluşturur. � Önümüzdeki dönem için K. G. Ö'lerin önünde du­ ran bir başka önemli görev de, işçi gençliğin kafa­ sındaki milliyetçi ve sosyal-milliyetçi ideolojiyi yık­ mak ve onu sosyal-demokrat öncülerinden kurtarmaktır. Aynı zamanda K.G.Ö'ler, mücadele­ nin kitleselleşmesinden dolayı başlayan gençleşme sürecini, vaslanan üvelerini bir an önce komünist partilere c{kt�rarak.�dırmalıdırlar. · Komünist gençlik örgütleri ile merkeziyetçi­ sosyal millliyetçi gençlik dernekleri arasında temel­ den gelen büyük farklılık kendini, her türlü politik probl�mlere ayrılan önemli zaman, komüİıist partl­ lerin kurulmasında gösterilen işbirliği ve devrimci savaş ve hareketlere gösterilen aktif katılım noktala­ nnda belli etmektedir. 86



., .. , 5) Komünist gençlik örgütlerinin komünist parti­ lere karşı konumu, devrimci gençlik örgütlerinin sos- t yal-demokrat partilere olan konumlanndan temel­ den ayrılmaktadır. ,Proletarya devriminin bir an · önce gerçekleştirilmesi için verilen ortak mücadelede, güç­ lü bir beraberlik ve katı merkeziyetçilik gerekmekte­ dir, Politik yol göstericilik ve önderlik, uluslararası alanda sadece Komünist Enternasyonal'de, ülkelerde ise sadece bunların ülke seksiyonlarında bulunabi­ lir. K. G.Ö'lerin görevleri, kendilerini bu politik önder­ liğe (programatik, taktik ve politik direktifler) tabi kılmak ve kendilerini ortak devrimci cepheye kat- ! maktır. Devrimci gelişkinlik düzeyinin farklılık gös­ terdiği komünist partilerde ise, bu temel ilkeye uyu­ lup uyulmaması gerektiğini, Komünist Gençlik Entemasyonali'nin Yürütme Komitesi, ülkelerdeki is­ tisnai durumlan gözönüne alarak belirler. En katı merkeziyetçilik kurallanna göre saflarını düzenleme­ ye başlamış olan K.G. Ö'ler. proletarya devriminin ta­ şıyıcısı ve önderi olan Komünist Entemasyonal'e karşı çelikten bir disiplin göstereceklerdir. K.G.Ö'lerin görevi, kendi örgütleri içindeki her türlü politik ve taktik soruna ilgi göstermek, tavır almak ve kendi ülkelerindeki komünist partileri, ama asla onlara karşı gelmernek şartıyla. alınmış kararlar an­ lamında etkilemektir. Komünist partilerle K. G.Ö'ler arasındaki bir anlaşmazlık durumunda KEYK'e baş­ vuru hakkı kullanılmalıdır. K.G. Ö'lerin politik ba­ ğımlılığı hiçbir şekilde, yetiştirme ·bakımından hayati •. önem taşıyan örgütün yapısal bağımsızlığından vaz­ geçilmesi anlamına gelmez. Devrimci mücadelenin başarılı bir şekilde yönetilmesi için gerekli olan katı merkeziyetçilik ve kuvvetli birliktelik sebebiyle, ülke87



lerdeki tarihi gelişimler sonucu gençliğin partlye ba­ ğımlılığı söz konusu ise, bu ilişki korunmalıdır; iki yapı arasındaki farklılıklarda ise Komünist Enter­ nasyonal ile Komünist Gençlik Entemasyonali'nin YK'nın verdikleri ortak karara uyulur. 6) K.G.Ö'lerin diğer ve en önemli görevlerinden birisi de, , saflannda tam bağımsızlık döneminden kalmış, "politik öncü rol" ideolojisinin kalıntılarını temizlemektir. Gençlik basını ve K.G.Ö'lerin bütün yapısal oluşumları, gençlere, kendi komünist partl­ lerinin sorumlu bir üyesi ve neferi olduklan hissini aşılamak için sonuna kadar kullanılmalıdır. ; K.G.Ö'leri geniş işçi gençlik kitlelerinin [saflara] kazanılması sonucu bir kitle hareketine çevrilmeye başladıkları oranda , bu göreve daha da fazla dikkat, zaman ve güç sarfetmek zorundadırlar. , ,. 7) K. G.Ö'lerin komünist partiler ile olan sıkı po­ litik beraberlik ve etkinlikle:.tnin Y.